1994 Cilt 6 Sayı 6
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/13825
Browse
Browsing by BUU Author "Kartal, Abdullah"
Now showing 1 - 2 of 2
- Results Per Page
- Sort Options
Item Bursa'da Bosnalı bir melami Abdullah Bosnevi hayatı, eserleri ve bir kasidesi(Uludağ Üniversitesi, 1994) Kartal, Abdullah; İlahiyat FakültesiBursalı Hasan Kabâdûz’dan seyr ü sülûkunu tamamlayan Abdullah b. Muhammed, Hilafet merkezinde “Bosnevî”, “Şârihu’l-Fusûs” , “Abdî Efendi” , memleketi Rumelide “Gâibî” lakaplarıyla meşhûr olmuştur. 17. yüzyıl Osmanlı dünyasının önemli mutasavvıf ve şâirlerinden 5 biri olan Bosnevî, H.992 yılında Bosna’da doğmuştur. Ailesi ve sosyal durumuyla ilgili hiçbir bilgiye sahip olamadığımız Bosnevî, ilk tahsilini muhtemelen dönemin geleneksel müfredâtma uygun olarak memleketi Bosna’da tamamlamış daha sonra ilim ve kültür merkezi İstanbul’a gelmiştir. Bosnevî’nin İstanbul’a ne zaman geldiğini ve nasıl bir tahsil gördüğünü bilmiyoruz. Ancak ortaya koyduğu derin birikim ve geniş perspektiften hareket ederek bu dönemde felsefe, kelâm ve tasavvufi düşünce disiplinlerini hakkıyle tahsîl etmiş olduğu sonucuna ulaşabiliriz.Item Sufiler(Uludağ Üniversitesi, 1994) Kartal, Abdullah; İlahiyat FakültesiSufi kelimesinin kökeni uzun bir tartışma konusu olmuştur. Sufilerin çoğunluğu bu kelimenin "safa"dan türediği ve sufinin ise “dünyevî kirlerden temizlenen seçkin kişi” anlamında olduğu görüşünü benimsemişlerdir. Bazıları ise sufilerin ruhî olarak Allah ile ittisalleri için birinci safta olmalarından dolayı “saf’dan veya ehl-i suffeyi referans göstererek “suffe”den türediği görüşünü tercih etmişlerdir. Ehl-i suffe, Rasulullah zamanında evleri olmadığından dolayı Mescid-i Nebevî'nin yanında inşa edilen gölgelikte (suffe) barınan fakir müslümanlara verilmiş bir isimdir. Kuşeyrî ve diğer sufılerin görüşüne göre bu açıklamalardan hiç birisi etimolojik olarak doğru değildir. Bununla birlikte burada sufiler tarafından tercih edilen iştikaklardan bir tanesi etimolojik olarak uygundur. Tasavvuf ile ilgili mevcut en eski risalenin yazan Ebu Nasr Serrac'a göre sufi ismi, “sûf’dan türemiştir. Zira sûf (yün elbise) bir çok hadis ve rivayetini gösterdiği gibi Peygamberlerin sünneti, velî ve seçkinlerin alametiydi. Scaliger'ın ciddiyetten uzak mülahazalarına rağmen 18.inci yüzyıldaki Avrupa’lı yazarlar sufi kelimesinin suftan türediğini benimseyerek vak'aya en uygun olanın da bu olduğunu kabul etmişlerdir.