Browsing by Author "Hamidi, Mehmet"
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
- Sort Options
Item Çarpıntı ve/veya senkop şikayeti ile başvuran hastaların elektrofizyolojik çalışma ile değerlendirilmesi: 10 yıllık tecrübemiz(Uludağ Üniversitesi, 2013-12-09) Günay, Şeyda; Hamidi, Mehmet; Baran, İbrahim; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kardiyoloji Anabilim Dalı.Çarpıntı ve senkop, kardiyolojide en sık karşılaşılan şikayetlerden olup morbidite veya mortalite sebebi olan hastalıklarla ilişkili olabilir. Etiyolojik tanının konulması için non-invaziv metotlar mevcutsa da bunlar kesin tanı koymada yetersiz kaldığında elektrofizyolojik çalışma (EFÇ) gerekir. Bu çalışmamızda çarpıntı ve/veya senkop şikayeti ile UÜTF Kardiyoloji polikliniğine başvuran, non-invaziv tanı yöntemleri ile kesin tanı konulamayan hastalarda elektrofizyolojik çalışma yapılması ile elde edilen sonuçları ve bu sonuçların yaş ve cinsiyetle ilişkisini araştırdık. Retrospektif, tanımlayıcı nitelikteki bu çalışmada Uludağ Üniversitesi Kardiyoloji polikliniğine çarpıntı ve/veya senkop şikayeti ile başvuran, non-invaziv tanı yöntemleri ile kesin tanı konulamayarak EFÇ yapılan 1047 hasta (506 kadın, 541 erkek) incelendi. Hastalar yaşlara göre gruplandırıldı. EFÇ sonuçları cinsiyet ve yaş grupları açısından karşılaştırıldı. Erkek olgular tüm olguların % 48’ini,kadın olgular % 52’sini oluşturmaktaydı. Çalışmaya dahil edilen hastalar yaş ve cinsiyet ayırımı yapmaksızın değerlendirildiğinde en az saptanan ritim atriyal flatter (%3) olup sonuçların %40’ı normal saptandı. AVNRT kadınlarda (p<0.001) ve VT erkeklerde (p<0.001) daha fazlaydı. Çarpıntı ve/veya senkop şikayeti ile başvuran, gerekli sistemik değerlendirme yapılan ve non-invaziv tekniklerle tanı konamayan hastalarda EFÇ yapılmalıdır. Ancak EFÇ ile çarpıntının açıklanmasının her zaman mümkün olmayabileceği unutulmamalıdır.Item Stabil angina pektorisli hastalarda vaspin ve visfatin düzeylerinin değerlendirilmesi ve koroner arter hastalığı ciddiyeti ile ilişkisi(Uludağ Üniversitesi, 2013) Hamidi, Mehmet; Özdemir, Bülent; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kardiyoloji Anabilim Dalı.Yağ dokusunun vücutta aşırı birikimi ile ifade edilen obezite, dünya çapında bir salgın hastalık ve koroner arter hastalığı (KAH) için bağımsız bir risk faktörü olarak kabul edilmektedir. Son zamanlarda yapılan çalışmalarda yağ dokusundan salgılanan bazı adipokinlerin aterosklerotik süreçle ilişkili olabileceği gösterilmiştir. Biz de bu çalışmamızda vaspin ve visfatin adipokinlerinin KAH ile ilişkisini araştırmayı amaçladık. Çalışmamıza stabil angina pektorisle başvuran, koroner anjiografisinde en az bir damarda % 50 ve daha fazla darlık olan 58 hasta ve herhangi bir kronik hastalık öyküsü olmayan, efor stres testi negatif saptanan 21 sağlıklı olgu dahil edildi. KAH ciddiyetinin değerlendirilmesinde Gensini skoru kullanıldı. Tüm olgular demografik özellikleri ve kardiyovasküler risk faktörleri açısından sorgulandı. Tüm olgulardan elde edilen serumlardan ELISA yöntemi ile vaspin ve visfatinin yanı sıra açlık glukozu ve lipid profili çalışıldı. Serum vaspin değerleri hasta grubunda [1,05 (0,32?1,41) ng/ml] kontrol grubuna [1,69 (0,89?2,48) ng/ml] göre anlamlı olarak düşük saptandı (p<0,001). Serum visfatin değerleri ise hasta grubunda [17,3 (11,8?28,8) ng/ml] kontrol grubuna [14,2 (8,9?21,3) ng/ml] göre anlamlı olarak yüksek saptandı (p<0,007). Hasta grubunda Gensini skorları ile vaspin ve visfatin düzeyleri arasındaki ilişki incelendiğinde vaspin ile Gensini skoru arasında negatif korelasyon olduğu (r=-0,938, p<0,001) visfatin ile Gensini skoru arasında ise pozitif korelasyon olduğu saptandı (r=0,910, p<0,001). Yapılan ROC analizinde vaspin için eğri altında kalan alan (AUC) 0,701 (p<0,001), visfatin için ise AUC 0,890 (p<0,001) idi. Vaspin 1,31 ng/ml altında %94,8 duyarlılık ve %80,9 özgüllük ile visfatin ise 12,3 ng/ml üstünde %96,5 duyarlılık ve %38,1 özgüllük ile koroner arter hastalığını öngörmekteydi. Sonuç olarak koroner arter hastalarında sağlıklı kontrol grubuna göre düşük serum vaspin düzeyleri, yüksek visfatin düzeyleri saptanmış ve bu durumun KAH ciddiyeti ile kuvvetli ilişkisi olduğu gözlenmiştir. KAH belirteci olarak her iki adipokinin de yüksek duyarlılığa sahip olduğu fakat vaspinin visfatinden daha özgül olduğu görülmüştür.Publication Working at night in hospital environment is a risk factor for arterial stiffness(Galenos Yayıncılık, 2012-09-01) Özbay, Sinem; Özyılmaz, İsa; Uysal, Ali; Hamidi, Mehmet; Serdar, Osman Akın; Özbay, Sinem; Uysal, Ali; Hamidi, Mehmet; SERDAR, OSMAN AKIN; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kardioloji Anabilim Dalı.; 0000-0003-1744-8883; AAF-5116-2019; JRP-4699-2023; GGS-7280-2022; CUK-5425-2022Aim: Arterial stiffness is an independent risk factor for cardiovascular disease. In previous studies, emotional stress has been reported to be a risk factor for cardiovascular disease. In this study, we aimed to investigate the effects of anxiety, stress and fatigue associated with working at night in hospital environment on arterial stiffness in physicians.Methods: The study was carried out with 30 physicians employed in Medical Faculty of Uludag University between October 2011 and March 2012. Measurements were made using Pulse Wave Sensor HDI system (Hypertension Diagnostics Inc, Eagan, MN)(Set No: CR000344) by radial artery pulse wave at the onset and end of night shift.Results: The mean age of night doctors included in the study was 26 years (range: 22-38) and the female/male ratio was 2/1. It was determined that mean values of arterial stiffness were significantly higher after night shift (1330 +/- 360 dyne/sn/cm-5) compared to mean values before night shift (1093 +/- 250 dyn/s/cm-5) (p=0.01). In the evaluation of other parameters before and after night shift, no statistically significant difference was detected (p>0.05).Conclusion: The increasing arterial stiffness in hospital employees after night shift could be attributed to the effects of stress and fatigue experienced during night shift.