Browsing by Author "Filazi, Ayhan"
Now showing 1 - 1 of 1
- Results Per Page
- Sort Options
Item Kuzu dokularında endokrin bozucu klorlu kimyasal varlığının gaz kromatografi kütle spektrometrisi ile saptanması ve cinsiyetin etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-11-05) Kuzukıran, Özgür; Filazi, Ayhan; Arslan, Pınar; Dikmen, Begüm Yurdakök; Şimşek, İlker; Turgut, YağmurVücuttaki endokrin reseptörlerine bağlanıp bunları aktive veya bloke ederek doğal hormonların sentez/parçalanmasını değiştiren endokrin bozucu kimyasallarla ilgili çalışmaların geçmişi 1950’li yıllara kadar gitmektedir. Günümüzde yasaklı olan ama bir dönem yoğun olarak kullanılan organik klorlu pestisitler (OCP), poliklorlu bifeniller (PCB) ve polibromlu difenileterler (PBDE) stabilitelerinin yüksek olması ve yağda birikme özellikleri nedeniyle doğada uzun süre kalmaktadırlar. Bu bileşiklerin biyoakümülasyon ve biyomagnifikasyon nedeniyle gıda zincirine girdikten sonra miktarları sürekli artmaktadır. İnsanların bu kimyasallara maruziyetinin %90’ı bulaşık gıdalarla olmaktadır. Bu çalışmada 14 OCP (α, β, γ-hekzaklorosiklohekzan, hekzaklorobenzen, 4,4’-diklorodifenil dikloroetan, 4,4’-diklorodifenil dikloroetilen, 2,4’-diklorodifenil trikloroetan, 4,4’-diklorodifenil trikloroetan, heptaklor, aldrin, dieldrin, α-endosülfan, β-endosülfan, metoksiklor), 7 PCB (28, 52, 101, 118, 138, 153, 180) ve 6 PBDE (17, 47, 66, 100, 153, 183)’in kuzu eti ve yağındaki miktarları ve cinsiyetin buna olan etkisi araştırılmıştır. Kullanılan yöntem SANCO 12571/2013 ve EUROCHEM 2014 Validasyon Kılavuzu’na göre valide edilmiştir. Yapılan analizler neticesinde toplamda erkek hayvanlara ait örneklerin %75’inde, dişi hayvanlara ait örneklerin ise %33.3’ünde endokrin bozucu kimyasal kalıntısına rastlanmıştır. Analiz edilen örneklerin tamamında PCB tespit edilmiştir. Hekzaklorosiklohekzen ve 4,4’-diklorodifenil trikloroetan ile PCB52 kendi grupları içinde en sık rastlanılan kimyasallar olurken PBDE’lerden sadece PBDE17 tespit edilmiştir. Kalıntı görülme sıklığı erkeklerde daha fazla iken tespit edilen miktarların dişi hayvanlara ait örneklerde daha yüksek olduğu görülmüştür. Çalışma sonunda bulunan tüm kalıntı seviyelerinin Türk Gıda Kodeksi ve Avrupa Birliği’nin ilgili yönetmeliklerinde belirtilen seviyelerin altında olduğu belirlendi.