Browsing by Author "Dengiz, Orhan"
Now showing 1 - 6 of 6
- Results Per Page
- Sort Options
Item Beyin felçli olgular: Etyoloji, epidemiyoloji ve klinik özellikleri(Uludağ Üniversitesi, 1989) Dengiz, Orhan; Çil, Ergün; Eralp, Özgen; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.Bursa ve çevresinde oturan ve pediatrik nöroloji polikliniğine gelen 120 beyin felçli olgu incelendi. Olguların % 62.5'u erkek ve erkek/kız oranı 1.66/1 bulundu. Etyolojilerinin % 62 perinatal, % 33 prenatal, % 5 postnatal orijinli olduğu saptandı. Olguların % 25'i prematare, % 20'si düşük doğum ağırlıklı idi. Ortalama yaşlan 3.5 - 3.2 yıl tanı konma yaşlan 15.2 + 14 ay bulundu. Klinik olarak % 44'ü spastik kuadriplejik, % 17'si spastik hemiptejik ve % 17'si atonik diplejik idi. Spastik kuadriplejik olguların termde, spastik diplejik olguların preterm doğanlarda sık olduğu görüldü. Tanının geç konması nedeniyle % 60 oranında kontraktür ve deformite saptandı.Item Determination of some soil characteristics of rangelands in central and western parts of Samsun province(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-12-25) Özyazıcı, Mehmet Arif; Dengiz, OrhanThis study was carried out in order to determine the physical, chemical, and fertility properties of rangeland soils located in central and western parts of Samsun province. In this concept, 50 soil samples were taken from the study area. In the studied soil, it was found that sand, clay, and silt values of the investigated rangeland soils are 13.45-73.24%, 10.23-65.82%, and 13.88-57.93%, respectively. The pH of the soils varied between medium acid and slightly alkaline, and it was determined that there was no problem in rangelands in terms of salinity. Furthermore, lime and organic matter contents of them were 0.08-41.32% and 1.23-8.16%, respectively. Moreover, it was detected that the available phosphorous contents of the soils changed in the range of 0.2-38.5 kg P2O5 da-1 , the total N contents changed in the range of 0.071-0.479%, extractable K values, Ca, Mg, Na, and B values varied in the ranges of 29-612 mg kg-1 , 322-10590 mg kg-1 , 39-698 mg kg-1 , 36-466 mg kg-1 , and 0.16-6.70 mg kg-1 , respectively. When the useful microelement status of rangeland soils was examined, Fe, Cu, Zn, and Mn were determined to be 3.69-146.96 mg kg-1 , 0.54-6.18 mg kg-1 , 0.16-3.41 mg kg-1 , and 10.97-103.11 mg kg-1 , respectively.Item Neonatal depsiste risk gruplarının oluşturulması(Bursa Üniversitesi, 1989) Sapan, Nihat; Dengiz, Orhan; Günay, Ünsal; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.Neonatal sepsis gibi mortalitesi yüksek bir hastalıkta, yüksek riskli bebeklerin belirlenmesi ve bunlara daha yoğun bir tedavi uygulanması ile başarı şansı artabilir. Yüksek riskli bebekleri ortaya koymak amacıyla 189 neonatal sepsisli olgu vücut ağırlıklarına göre 3 gruba ayrıldı . Grup 1'de 2000 gr. dan düşük vücut ağırlığına sahip 32 olgu, Grup I/'de 2000·2500 gr. arasında vücut ağırlığına sahip 29 olgu ve Grup lll'de 2500 gr. dan fazla ağırlığa sahip 128 olgu bulunuyordu. Olgulardan ölenler kötü prognozlu, yaşayanlar ise iyi prognozlu olarak kabul edildi. Vücut ağırlığı 2000 gr. dan düşük olan ve neonatal sepsis belirtileri ilk 72 saat içinde başlayan, neonatal sepsis bulgularının başladığı gün veya sonraki günlerde belirtilen laboratuvar testlerinden 2 veya daha fazlası pozitif olan olgularda prognozun daha kötü olduğu, bunların yüksek riskli neonatal sepsisli olgular olarak kabul edilebileceği sonucuna varıldı .Item Neonatal sepsisin prognozunun tayininde bazı hematolojik parametrelerin yeri(Uludağ Üniversitesi, 1988) Dengiz, Orhan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.Neonatal sepsiste nötrofillerde toksik granülasyon ve vakuolizasyon gibi morfolojik değişiklikler, yüksek band sayısı, yüksek band/parçalı oranı ve düşük trombosit sayısı sıklıkla görülmektedir. Bu değişikliklerin hastalığın erken tanısında yararlı birer test olarak kullanılabileceği, daha önce yapılan araştırmalarda gösterilmiştir. Bu çalışmada bazı klinik verilerle birlikte, yukarıdaki testlerin tedavi süresinde tekrarlanması durumunda, prognoz belirlenmesinde yararlı olup, olamayacağını araştırmak istedik. Bu amaçla kliniğimizde neonatal sepsis ön tanısı ile yatan hastalarda yatışlarının 1,3,5 ve 7. günlerinde, bu 5 testin tümü tekrarlandı ve her pozitif test için 1 puan verildi. Çalışma süresi içinde, 240 yenidoğan sepsis ön tanısı ile yatırılan hastanın 76'sında tanı, kan kültürü sonuçlarıyla kanıtlandı. Bu hastalarımızdan iyileşen 59'una Grup I ve ölen 17 olguya da Grup II adı verildi. Bu gruplar bazı klinik bulgular ve yukarıda adı geçen test pozitifliği ortalama puanları yönünden karşılaştırıldı. Araştırma grupları arasında gestasyonel yaş, cins ve ağırlık yönünden anlamlı bir fark yoktu. Semptomların başlama yaşı karşılaştırıldığında, Grup I 'de ortalama yaş 9.8 ± 9.2 gün bulunurken, Grup II 'de 4.9 ± 6.4 gün bulundu. Erken sepsis (semptomların hayatın ilk 72 saati için de başlaması) görülme oranı, Grup I'de % 37.3 bulunurken, Grup Il'de % 64.7 bulundu. Test pozitiflik puanları da Grup Il'de tüm ölçümlerde ortalama 2'nin üzerindeyken, Grup I'de 2'nin altındaydı. Bu farklılıkların tümü istatistiksel yönden anlamlıydı. Bu bulgularla neonatal sepsiste hastalık belirtilerinin ilk 72 saat içinde başlaması ve yukarıda adı geçen testlerden 2 veya daha fazlasının pozitif olması kötü prognoza işaret etmektedir. Bu gibi hastalar daha yakın izlemeye alınmalıdır.Item Neonatal sepsiste başlangıç antibiyotik tedavisinin yeniden belirlenmesi(Uludağ Üniversitesi, 1988) Günay, Ünsal; Sapan, Nihat; Dengiz, Orhan; Engin, Sadullah; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.Son zamanlarda kliniğimizde neonatal sepsisin başlangıç tedavisinde rutin olarak kullanılan cefazolin ue tobramycine karşı alınan klinik yanıtların olumsuz olması nedeniyle antibiyotik değişikliği yapılan hastaların sayısında artış olmuştur. Bunun için neonatal sepsisin başlangıç antibiyotik tedavisinin yeniden belirlenmesinin gerektiği kanısına varılmıştır. Bu amaçla 126 neonatal sepsisli hastamızdan üretilen 130 kan kültürü ve antibiyogramları değerlendirilmiştir. Sonuç olarak neonatal sepsiste başlangıç antibiyotik tedavisinde cefazolin ve tobramycin yerine, cefotaxime, ceftrixoıı veya amoxicillin + clavulanic acid 'ten birinin amikasin veya aztreonam ile kombinasyonunun daha uygun olabileceği kanısına varılmıştır.Item Sürdürülebilir Arazi yönetimi için arazi değerlendirmesi çalışması; Samsun-Kavak ilçesinde örnek bir çalışma(Uludağ Üniversitesi, 2019-10-25) Dengiz, OrhanDoğal kaynakların en önemlilerinden birisi olan toprakların içerdikleri karakteristikleri dikkate alınarak kullanılmasına karar vermek ve gelecek nesiller için doğal kaynakların korunmasında ve sürdürülebilirliklerinde arazi değerlendirme çalışmalarının önemi büyüktür. Bu çalışma, Samsun İli Kavak İlçesi sınırları içerisinde yer alan İdrisli, Muhsinli, Çayırlı, Kaya, Seyitali ve Beyköy köylerini kapsayan yaklaşık 397 ha alanda gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın amacı bölgenin iklim özeliği de dikkate alınarak belirlenen arazi kullanım türlerinin yöreye uygunluk dağılım sınıflarının belirlenmesindir. Çalışmada, daha önce seri bazında ve sayısal 1:25.000 ölçekli detaylı üretilmiş olan toprak haritası kullanılmıştır. Ayrıca, ILSEN bilgisayar modeli, potansiyel arazi kullanım gruplarının ve tarımsal arazi kullanımı uygunluk sınıflarının belirlenmesinde başarıyla kullanılmıştır. Toprak haritasından belirlenen harita birimlerine ait fiziksel ve kimyasal arazi karakteristikleri ile toprak verimlilik indeks model değerlerinin entegrasyonu sayesinde, belirlenen her bir arazi kullanım türü haritalama birimleri ile karşılaştırılarak, arazi kullanım türlerinin alana uygunluk sınıfları belirlenmiştir. Bununla birlikte, CBS yardımıyla, çalışma alanı içerisinde potansiyel kullanım guruplarının dağılımını gösteren harita oluşturulmuştur. Tarımsal kullanım uygunluk sınıfları içerisinde ise çalışma alanında oldukça seçkin tarım arazileri ile oldukça iyi tarım arazileri belirlenmemiştir. Buna karşın, alanın yaklaşık %51’i sorunlu tarım arazileri oluştururken, sadece %1.2’si tarım dışı araziler olarak belirlenmiştir.