Browsing by Author "Akdiş, Cezmi A."
Now showing 1 - 6 of 6
- Results Per Page
- Sort Options
Item Atopik dermatit'in patogenezinde immunolojik mekanizmalar(Uludağ Üniversitesi, 2004) Akdiş, Mübeccel; Akdiş, Cezmi A.Aktive T-hücreleri ve ürünleri, psöriasis ve atopik dermatit (AD) gibi birçok cilt hastalığının patogenezinde önemli bir rol oynarlar. Aktivasyonu takiben, periferik kandaki T hücrelerinin derideki selektif yerleşimi ve efektör işlevleri, patogenezdeki immunolojik olaylar dizinini temsil eder. Kutanöz lenfositle ilişkili antijen (CLA), bellek/efektör T hücresinin deriye migrasyonunda rol oynayan bir yerleşim reseptörüdür. CLA, farklılaşma sürecinde Th1 hücreleri üzerinde belirir ve Th2 hücreleri üzerinde de bakteriyel super antigen ve/veya IL-12 uyarısıyla indüklenebilir. Muhtemelen, deriye özgü yerleşim, işlevsel ve fenotipik T hücre subsetleri ile sı- nırlı değildir. Bazı T hücre reseptörlerinde değişken β zinciri ekspresyonu veya IL-12Rβ ekspresyonu ile karakterize IL-12 ve/veya süperantijen yanıtı, T hücreleri üzerindeki CLA ekspresyonunu kontrol eden faktörlerdir. CLA taşıyan CD4 ve CD8 T hücreleri, AD hastalarının periferik kanındaki aktive bellek/efektör T hücre subsetlerini temsil eder. Bunlar, IgE’yi IL-13 aracılığıyla uyarırlar ve eosinofil yaşam süresini de IL-5 aracılığıyla uzatırlar. Atopik hastalıklardaki periferik Th2 yanıtının bir mekanizması olarak, dolaşımdaki aktive bellek/efektör Th1 hücreleri selektif olarak aktivasyon ile indüklenen hücre ölümüne uğrayarak, immün yanıtı hayatta kalan Th2 hücrelerinden yana kaydırır. Atopik dermatitde, T hücreleri, dendritik hücreler ve keratinositlerden oluşan bir kemokin ağı, inşamatuvar hücrelerin deriye infiltrasyonunu kontrol eder. Aktive olan bu T hücreleri, Fas bağımlı bir yol ile keratinosit apoptozisini indükler ki bu spongiosis ve ekzematöz lezyonların oluşumunda önemli bir patogenetik faktördür.Publication Dysregulation of the epithelial barrier by environmental and other exogenous factors(Wiley, 2021-08-18) Mitamura, Yasutaka; Öğülür, İsmail; Pat, Yağız; Rinaldi, Arturo O.; Ardıçlı, Özge; Cevhertaş, Laçin; Brueggen, Marie-Charlotte; Traidl-Hoffmann, Claudia; Akdiş, Mübeccel; Akdiş, Cezmi A.; ARDIÇLI, ÖZGE; Cevhertaş, Laçin; Bursa Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Mikrobiyoloji Anabilim Dalı.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sağlık Bilimleri Enstitüsü/Tıbbi İmmünoloji Anabilim Dalı.; AAG-7421-2021; FYD-1431-2022The "epithelial barrier hypothesis" proposes that the exposure to various epithelial barrier-damaging agents linked to industrialization and urbanization underlies the increase in allergic diseases. The epithelial barrier constitutes the first line of physical, chemical, and immunological defense against environmental factors. Recent reports have shown that industrial products disrupt the epithelial barriers. Innate and adaptive immune responses play an important role in epithelial barrier damage. In addition, recent studies suggest that epithelial barrier dysfunction plays an essential role in the pathogenesis of the atopic march by allergen sensitization through the transcutaneous route. It is evident that external factors interact with the immune system, triggering a cascade of complex reactions that damage the epithelial barrier. Epigenetic and microbiome changes modulate the integrity of the epithelial barrier. Robust and simple measurements of the skin barrier dysfunction at the point-of-care are of significant value as a biomarker, as recently reported using electrical impedance spectroscopy to directly measure barrier defects. Understanding epithelial barrier dysfunction and its mechanism is key to developing novel strategies for the prevention and treatment of allergic diseases. The aim of this review is to summarize recent studies on the pathophysiological mechanisms triggered by environmental factors that contribute to the dysregulation of epithelial barrier function.Item Immunological evaluation of erythema nodosum in tularaemia(Wiley, 1993) Akdiş, Cezmi A.; Kılıçturgay, Kaya; Helvacı, Safiye; Mıstık, Reşit; Oral, Haluk Barbaros; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı.; 0000-0003-0463-6818; K-7285-2012During two tularaemia outbreaks in the Bursa region of Turkey in 1991. a total of 9 8 patients were diagnosed and evaluated. Thirteen of these patients had erythema nodosum, which is accepted as a secondary skin manifestation. The patients with erythema nodosum, 21 patients without any skin lesions, and 20 healthy controls were studied. Comparable elevations of levels of IgG, IgA, and IgM were detected in the two tularaemia groups. There was no difference in complement C3c and C4 levels between the groups. All of the patients with erythema nodosum had elevated circulating immune complex (CIC) levels, when compared with the patients without skin lesions and the control group. The acute phase response (C-reactive protein [CRP] and erythrocyte sedimentation rate [ESR]) of the erythema nodosum group was significantly higher than the patients with normal skin, and healthy controls (P<0.001). Serum transferrin levels were significantly decreased in both of the tularaemia groups (P<0.001). Serum soluble interleukin-2 receptor levels (SIL-2R) were significantly elevated in both tularaemia groups (P<0.001), and the elevation was more marked in the erythema nodosum group (P<0.05). Histopathological evaluation of biopsies from two patients with erythema nodosum showed dermal oedema, a perivascular lymphocytic infiltrate, and panniculitis. No immunoglobulin or complement deposits were detected on immunofluorescence.Publication Innate lymphoid cell subsets in obese asthma patients: Difference in activated cells in peripheral blood and their relationship to disease severity(Wiley, 2022-05-30) Çelebi Sözener, Zeynep; Cevhertaş, Laçin; Satitsuksanoa, Pattraporn; van de Veen, Willem; Jansen, Kirstin; Seçil, Derya; Sin, Betül Ayşe; Akdiş, Cezmi A.; Akdiş, Mübeccel; Mungan, Dilşad; Cevhertaş, Laçin; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Tıbbi İmmünoloji Anabilim Dalı.; FYD-1431-2022Item Regulation of T cells and cytokines by the interleukin-10 (IL-10)-family cytokines IL-19, IL-20, IL-22, IL-24 and IL-26(Wiley, 2006) Kotenko, Sergei V.; Yılmaz, Mustafa; Mani, Orlando; Zumkehr, Judith; Blaser, Kurt; Akdiş, Cezmi A.; Akdiş, Mübeccel; Oral, Haluk B; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı/İmmünoloji Bölümü.; 0000-0003-0463-6818; K-7285-2012; 7004498001The family of IL-10-related cytokines includes several human members, IL-19, IL-20, IL-22, IL-24 and IL-26, and a series of herpesviral and poxviral paralogs. Some of these cytokines share common receptor subunits. In this study, we investigated the effects of these cytokines on naive T cell differentiation, antigen-specific T cell suppression, survival and expression of surface markers in comparison to IL-10 and cytomegalovirus (CMV)-IL-10. Human CD45RA(+) T cells were stimulated in the presence of IL-10-family cytokines in sequential 12-day cycles. After three to four cycles of stimulation, IL-10 and CMV-IL-10 led to increased IFN-gamma and IL-10 but decreased IL-4 and IL-13. Interestingly, long-term exposure of T cells to IL-19, IL-20 and IL-22 down-regulated IFN-gamma but up-regulated IL-4 and IL-13 in T cells and supported the polarization of naive T cells toTh2-like cells. in contrast, neutralization of endogenous IL-22 activity by IL-22-binding protein decreased IL-4, IL-13 and IFN-gamma synthesis. The antigen-specific suppressor activity of IL-10 and CMV-IL-10 was not observed for any of the other IL-10-family cytokines. These data demonstrate that IL-19, IL-20 and IL-22 may participate in T cell-mediated diseases by distinct regulation of T cell cytokine profiles.Item Türkiye’de ve dünya’da bilimin organizasyonu ve finansmanı: farklar, sorular ve sorunlar(Uludağ Üniversitesi, 2007) Akdiş, Cezmi A.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Mikrobiyoloji Anabilim Dalı.Türkiye’de bilimin organizasyonu ve para kaynağındaki eksiklikler ve batı toplumlarından farklılıkları ciddi boyutlardadır. Şu anki koşullarda Türkiye’de ülkenin gönecini arttıracak çok önemli bir bilimsel buluş yapılsa bile, patentlenemeyecek ve ürün haline dönüşmesinde büyük sorunlar olacaktır. Ana sorunlar, ülkede yerleşmiş bilim bilincinin olmayışına bağlı olarak bütçede bilime verilen yer ile birlikte personel kanunu ve maliye kanunundaki farklılıklardır. Buna ek olarak, bilimin organizasyonu ve işleyişinde; bilimsel başarı düzeyi değerlendirilirken; doktora, doktora sonrası ve öğretim üyesi olarak sürdürülen bilimsel yaşamda; bilimsel toplantıların içeriğinde; bilim adamının ödüllendirilmesi ve denetlenmesinde; bilimin şeffaf bir şekilde finansmanında ve orijinal buluşların patentlenmesine giden yolda batı toplumları ile Türkiye arasında nasıl bu kadar büyük farklılıklar ortaya çıkmıştır, anlamak oldukça zordur.