Browsing by Author "Şahin, Murat Sertan"
Now showing 1 - 5 of 5
- Results Per Page
- Sort Options
Publication Comparison of clinical results in nasal tip augmentation either via face to face or back to back technique with autogenous auricular conchal cartilage(Lippincott Williams & Wilkins, 2015-06-28) Şahin, Murat Sertan; Kasapoğlu, Fikret; Demir, Uygar Levent; Özmen, Ömer Afşin; Coşkun, Hakan; Basut, Oğuz; Sahin, Murat Sertan; KASAPOĞLU, FİKRET; DEMİR, UYGAR LEVENT; ÖZMEN, ÖMER AFŞIN; COŞKUN, HAMDİ HAKAN; BASUT, OĞUZ İBRAHİM; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kulak Burun Boğaz Cerrahisi Anabilim Dalı.; 0000-0002-4718-0083; 0000-0002-9698-0546; 0000-0002-0881-1444; A-1452-2019; AAI-3877-2021; BBC-2978-2021; CNQ-7672-2022; DVC-7511-2022; CFJ-8210-2022Objective:To compare the objective and subjective findings between patients who underwent nasal tip augmentation surgery via two different methods using autogenous auricular conchal cartilage.Materials and Methods:This study included the data of 21 patients who underwent nasal tip augmentation surgery. The patients were randomly divided in two groups according to the technique used to form a double layer columellar strut graft; either face to face (group 1) and back to back (group 2). All patients were assessed via nasal obstruction symptom evaluation scale (NOSE) and via acoustic rhinometry and rhinomanometry at preoperative and postoperative 1st and 6th months.Results:There was statistically significant improvement in symptom score in both patient groups with no difference inbetween. Total nasal resistance decreased nonsignificantly at the end of 6th month in both groups; 13.1Pa/cm(3) to 8.6Pa/cm(3) and 10.3Pa/cm(3) to 9.5Pa/cm(3) respectively. There was no significant increment in MCA values for both groups except left MCA1.Conclusions:We achieved good results in tip augmentation via both techniques. An autogenous conchal cartilage is a good alternative to replace lacking caudal septal cartilage. It provides safe and stable support to the nasal tip. However, further comprehensive studies with larger sample size and long follow-up are required to elucidate any difference between these two techniques.Item Early results and description of a new modification of spreader graft to enlarge nasal valve area: Modified triangular spreader graft(Lippincott Williams & Wilkins, 2016-01-23) Şahin, Murat Sertan; Özmen, Ömer Afşin; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı.; 0000-0002-9698-0546; A-1452-2019; 55407733900Objective: Nasal valve area is an important, functional part of nose and there are several different methods that have been used to enlarge that area for a better breathing function. In this study, the authors aimed to study the efficacy of a new spreader graft modification that was crafted in a triangular shape to enlarge nasal valve area. Methods: Twenty-two patients who underwent rhinoplasty operation with this new technique composed the study group. Average age of patients was 21.4 +/- 2.1, 13 of them were men (59%) and 9 of them were women (41%). Same surgeon operated all 22 patients with the same technique that included usage of modified triangular spreader graft. Surgical outcomes were assessed by visual analog scale and nasal obstruction symptom evaluation scale preoperatively and 3 months postoperatively. Results: None of the patients had complications or aesthetic deformities according to surgeon after surgery. Average of nasal obstruction symptom evaluation scale score was 64.3 before surgery which reduced to 17.9 at postoperative third month. Also average visual analog scale score was 2.6 before surgery and it was 8.1 3 months after surgery indicating a better breathing sensation (P<0.001). Conclusions: Modified triangular spreader graft usage is a safe and effective method to enlarge nasal valve area with satisfactory aesthetic outcomes and good functional results because of its compatibility with anatomic position of nasal valve area.Item Erişkin hastalarda akut bakteriyel tonsillit tanısını öngörmede mutlak nötrofil sayısının (MNS) kullanımı(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-05-07) Şahin, Murat Sertan; Özmen, Ömer Afşın; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı.Tonsillit; tüm dünyada en sık görülen hastalıklardan olup, hastalığın bakteriyel veya viral kökenli olduğunu saptamak kimi zaman çok zor olabilir. Bu çalışmada, “Mutlak Nötrofil Sayısının (MNS)” akut bakteriyel tonsillit tanısını öngörmede prediktör olarak kullanılıp kullanılamayacağı araştırılmak istenmiştir. Çalışma Mayıs 2015- Mayıs 2016 tarihleri arasında boğaz ağrısı, ateş ve odinofaji şikayetleri ile değerlendirilen 42 hasta üzerinden yürütülmüştür. Kan testleri ve boğaz kültürleri uygulanmış ve MNS her hasta için tedavi başlamadan önce hesaplanmıştır. Lökosit sayısı ve MNS; boğaz kültüründe üreme saptanan 26 hastada istatistiksel olarak anlamlı şekilde yüksek bulunmuştur(p<0,001). Buna ek olarak; MNS≥6.82 olduğu takdirde; %92.3 sensitivite ve %93.7 spesifite ile yapılacak boğaz kültüründe üreme saptanacağı öngörülmüştür(p<0,001). Bu bilgiler ışığında MNS’nin kolay uygulanabilir, hızlı ve güvenilir bir prediktör olarak akut bakteriyel tonsillit tanısında yüksek sensitivite ve spesifite ile kullanılabileceği ve yüksek MNS düzeyi olan hastalara boğaz kültürü sonucu beklenmeden antibiyotik tedavisinin başlanması önerilmektedir.Item Konjenital koanal atrezide transnazal endoskopik tedavi(Uludağ Üniversitesi, 2013-04-09) Demir, Uygur Levent; Kasapoğlu, Fikret; Şahin, Murat Sertan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalı.Konjenital koanal atrezi, posterior nazal açıklığın tek taraflı veya bilateral olarak kapalı olduğu nadir bir üst hava yolu obstrüksiyonudur. Tek taraflı vakalar burun tıkanıklığı ve akıntı gibi spesifik olmayan şikayetlerle geç dönemde tespit edilirken, bilateral vakalarda ise yenidoğanlar mecburi nazal solunum yaptıklarından acilen cerrahi tedavi yapılması gereklidir. Bu çalışmada kliniğimizde Ocak 2010 ile Şubat 2013 tarihleri arasında konjenital koanal atrezi nedeniyle transnazal endoskopik cerrahi yapılan hastalar retrospektif olarak tarandı. Hastaların bir kısmına postoperatif stent uygulandı. Klinik bulgular ve postoperatif takip sonuçları incelenerek, endoskopik koanal atrezi cerrahisinde başarıyı etkileyen prognostik faktörler güncel literatür bilgileri eşliğinde ele alındı. Transnazal endoskopik koanaplasti tekniği güvenli, daha az morbid ve yüksek başarılı sonuçlar elde edilebilen bir cerrahidir. Ancak cerrahi sonrası uzun dönemde restenoz halen sık görülen bir komplikasyondur. Bu konuda daha kapsamlı ve çok hastayı içeren çift kör çalışmaların yapılması gereklidir.Item Otolog auriküler konkal kıkırdağın sırt sırta ve yüz yüze yerleştirme yöntemlerinin burun tip ogmentasyonundaki klinik sonuçlarının retrospektif karşılaştırılması(Uludağ Üniversitesi, 2014) Şahin, Murat Sertan; Kasapoğlu, Fikret; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı.Burun tip ogmentasyonunda birçok farklı yöntem kullanılmaktadır. Bunlar arasında en sık kullanılan aurikula ve kostadan alınan otolog kıkırdaklardır. Çalışmamızın amacı; iki farklı yöntemle otolog auriküler konkal kıkırdak ile burun tip ogmentasyon cerrahisi yapılan hastaların objektif test sonuçlarını ve subjektif verilerini retrospektif olarak inceleyerek aralarında fark olup olmadığını ortaya koymaktır. Bu sayede sonraki uygulamalarda seçilecek rekonstrüksiyon yöntemi konusunda uygulama yöntemlerine katkı sağlamayı amaçlamaktayız. Çalışmamız, retrospektif olarak Temmuz 2013 - Şubat 2014 tarihleri arasında Uludağ Üniversitesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı' nda nazal tip ogmentasyon cerrahisi yapılan 21 hastanın verileriyle gerçekleştirildi. Hastaların 11' i kadın, 10' u erkek olup, bu hastaların 10' una alınan otolog auriküler konkal kıkırdağın konkav yüzlerinin birbirine dikilerek uygulandığı yüz yüze(YY) yöntemle, 11' ine ise alınan kıkırdağın konveks yüzlerinin birbirine dikilerek uygulandığı sırt sırta(SS) yöntemle nazal ogmentasyon cerrahisi yapılmıştı. Bahsedilen dönemde tarafımıza başvuran 26 hastaya bu cerrahi planlanmasına rağmen 3 hasta peroperatif gereklilik kalmadığı için, 1 hasta postoperatif kontrolüne gelmediği için, 1 hasta da operasyonunu iptal ettirdiği için preoperatif değerlendirmeleri yapıldığı halde çalışma dışı bırakılmıştır. Hastaların tamamı preoperatif, postoperatif 1. ay ve postoperatif 6. ayda burun tıkanıklığı şikayet değerlendirme formunu(NOSE) doldurdu ve hastaların tamamına aynı dönemlerde akustik rinometri ve rinomanometri testleri uygulandı. Bu anket ve test sonuçları aracılığıyla preoperatif ile postoperatif dönemler arasındaki ve her iki teknik arasındaki farklar incelendi. Her iki gruptaki hastaların kendi içindeki preoperatif ve postoperatif 1.ay ile postoperatif 6.aydaki burun semptom skorunda istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar saptanırken, iki teknik arasında anlamlı farklılık saptanmadı. Rinometrik / rinomanometrik bulgulara bakıldığında ise her iki grupta da hemen hemen tüm değerlerde cerrahi sonrası düzelme izlendi. Yüz yüze(YY) yöntemin uygulandığı grupta preoperatif ile postoperatif 6. aydaki LMCA-1(sol middle cross-sectional area) düzeyinde(p=0,02) ve sırt sırta yöntemin uygulandğı grupta yine preoperatif ile postoperatif 6.aydaki LMCA-1 düzeyinde(p=0,02) ve preoperatif ile postopertif 1.aydaki RV-1(sağ volüm) düzeyinde(p=0,03) istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır. Ancak postoperatif elde edilen gerek rinometrik gerekse rinomanometrik bulgularda iki yöntem arasında istatistiksel olarak anlamlı fark izlenmemiştir. Sonuç olarak; otolog auriküler konkal kıkırdak kaynaklı sırt sırta veya yüz yüze yöntemle burun cerrahisi yapılan hastalarda cerrahi sonrası dönemde hem objektif testlerde hem de subjektif yakınmalarda belirgin düzelme gözlenirken, istatistiksel olarak iki yöntem arasında anlamlı farklılık saptanmamıştır.