Açık Erişim Sistemine Hoş Geldiniz
Bursa Uludağ Üniversitesi, bilimin ve teknolojinin ilerlemesine katkı sağlamayı, açık, tekrarlanabilir ve güvenilir araştırma çıktıları ile uygulamalarını benimseyerek; toplum ve tüm dış paydaşları yararına bilginin geniş yayılımını taahhüt eder.
BUU Açık Erişim Sistemi, öğretim üyelerimiz ve öğrencilerimizin uluslararası standartlara ve fikri mülkiyet haklarına uygun olarak ürettikleri kitap, makale, tez, ansiklopedi, sanat eseri gibi bilimsel ve sanatsal ürünleri sunmaktadır.
Bursa Uludağ Üniversitesi DSpace kullanan lider kurumlardan biridir.

Son Gönderiler
Ülkelerin sporda çocuk esenliği ve çocuk koruma programı politikaları; sistematik derleme
(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2025-08-21) Kahveci, Hatice; Gültekin, Okan; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Beden Eğitimi ve Spor Ana Bilim Dalı; 0009-0001-0976-4846
Bu çalışma, sporda çocuk esenliğini ve çocuk koruma programı politikalarını inceleyen sistematik bir derlemedir. Araştırmada 2014-2024 döneminde Web of Science, PubMed ve Scopus veri tabanlarında yayımlanan çalışmalar incelenmiş, PRISMA yöntemiyle seçme süreci yürütülmüş ve PICOS modeliyle analizler yapılmıştır. Bulgular, sporda çocuk istismarının yalnızca bireysel suçlulardan değil, aynı zamanda kurumsal ihmallerden kaynaklandığını ve birçok ülkede politikaların kâğıt üzerinde kaldığını göstermektedir. Ayrıca toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin, kız çocuklarını daha yüksek risk altında bıraktığı, erkek çocuklarda ise raporlama eksikliği nedeniyle görünürlüğün düşük kaldığı vurgulanmıştır. Çocukların politika süreçlerine katılımı ile survivor odaklı yaklaşım arasında güçlü bir paralellik bulunmaktadır; ancak cezasızlık kültürü ve kültürel bariyerler, bu sürecin etkinliğini sınırlandırmaktadır. IOC’nin yayımladığı uluslararası konsensüs bildirileri çocuk korumada rehberlik sağlasa da bağlayıcılık açısından sınırlı kalmakta, ulusal bağlama entegre edilmesinin gerektiği görülmektedir. Kanada’da uygulanan “Rule of Two” politikasının cinsel istismar riskini azalttığı, ancak psikolojik şiddete karşı yetersiz olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, çocuk esenliğinin yalnızca istismardan korunma değil, katılım ve gelişim haklarının desteklenmesiyle mümkün olduğu; 3P modeli’ nin ve bu kapsamda büyük bir öneme sahip olduğu belirlenmiştir. Türkiye ve Çin gibi ülkelerde toplumsal cinsiyet eşitsizliği, otoriter antrenör kültürü ve ihmal öne çıkan riskler iken yüksek gelirli ülkelerde bile koruma politikalarının etkinliği sınırlı kalmıştır. Sonuç olarak, çocuk esenliğinin korunması için bireysel, kurumsal, toplumsal ve kültürel düzeylerde çok boyutlu ve bağlayıcı politikaların geliştirilmesi gerektiği ortaya çıkmıştır.
Nesâî’nin cerh-ta‘dîl anlayışının eserlerine yansıması
(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2025-08-11) Öz, Betül; Kahraman, Hüseyin; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı; Hadis Bilim Dalı
Hicrî 3. asrın önemli muhaddislerinden Nesâî (ö. 303/915) aynı zamanda titiz bir münekkit olarak tanınmaktadır. Onun es-Sünenü’l-kübrâ ve es-Sünen (el-Müctebâ) gibi rivâyet eserlerinin yanı sıra Kitâbü’ḍ-Ḍuʿafâʾ ve’l-metrûkîn isminde ricâle dair mühim bir eseri daha bulunmaktadır. Kaynak taramak suretiyle verilerin toplanıp elde edilen bulguların analiz yöntemiyle değerlendirildiği bu çalışma hem rivâyet hem de ricâl eserleri olan Nesâî’nin tenkit metodunu rivâyet eserlerinde nasıl işlettiğini ve tenkit ettiği râvilerden hangi sebeplerle hadis naklettiğini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu doğrultuda tezde Nesâî’nin hayatı ve ilmî yönü kısaca işlendikten sonra özellikle bahsi geçen eserleri detaylıca incelenmiştir. Cerh-ta‘dîl ilmindeki yeri belirlenmek üzere onun ricâle dair bilgi kaynakları tespit edilmeye gayret edilmiş, otoritesine işaret eden hususlar ve râvî tenkidindeki tutumu üzerinde durulmuştur. Nesâî’nin cerh-ta‘dîl metodunu teorik olarak ortaya koymak üzere öncelikle ricâl tenkit esasları belirlenip râvileri ta‘dîl ve cerh tarzı incelenerek cerh ettiği râvilerde işaret ettiği hususların cehâlet, bid‘at, fuhşu’l-galat, sû-i hıfz, vehm gibi kusurlar olduğu tespit edilmiştir. Daha sonra râvi tenkit metodu incelenen Nesâî’nin râvilerin kimliklerini netleştirmek üzere ma‘rifetü’r-ricâl ilmini merkeze aldığı görülmüştür. Nitekim hakkında hüküm verilecek râvinin kim olduğunun tespiti ricâl tenkidinin ilk aşamasıdır. Bu tenkitlerini direkt olarak yapan Nesâî, râvilerle ilgili bazı kanaatlere ise rivâyet analiziyle ulaşmıştır. Bu bağlamda onun muâraza ve cem‘u’t-turûk yöntemlerini kullandığı belirlenmiştir. Bunların yanı sıra o, ricâl değerlendirmelerinde nadiren önceki münekkitlere de atıf yapmıştır. Cerh-ta‘dîl’de kullandığı lafızların tespiti de bu ilimdeki metodunu anlayabilmek için önem arz etmektedir. Bu sebeple râvileri değerlendirirken tercih ettiği cerh-ta‘dîl lafızları detaylıca incelenmiş, kastettiği manalar tespit edilmeye çalışılmıştır. Son olarak Nesâî’nin cerh-ta‘dîl anlayışının pratiğe yansımasını görmek üzere tenkit ettiği râvilerden naklettiği hadisler incelenmiştir. Bu doğrultuda zayıf gördüğü râvilerden rivâyet alma sebepleri; mütâbaat, cem‘, ziyade, zayıflığı tanıtma ve açıklama, fıkhî gaye, işlemeyi düşündüğü konuda başka hadis bulamama ve hadislerin fazilet konularıyla ilgili olması şeklinde belirlenmiştir
1979’dan günümüze Türkiye İslâmcılarının İran-Şiî algısı
(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2025-07-17) Karadeniz, Muhammed Usame; Çelenk, Mehmet; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı; İslam Mezhepleri Tarihi Bilim Dalı
Bu çalışma, Cumhuriyet dönemi boyunca Sünnî kimlikleriyle öne çıkan Türkiye merkezli İslâmcı düşünce çevrelerinin, 1979 İran İslâm Devrimi’nden günümüze kadar geçen süreçte İran’a ve Şiîliğe (Şîa) dair geliştirdikleri algı, tutum ve söylemleri tarihsel, ideolojik, mezhebî ve sosyo-politik bağlamlarda ele almayı amaçlamaktadır. Çalışmanın temel amacı, söz konusu çevrelerin İran İslâm Cumhuriyeti modeline yönelik yaklaşımlarının, belirli temalar etrafında nasıl şekillendiğini analiz etmektir. Bu çerçevede hem yazılı kaynaklar (dergiler, kitaplar, gazeteler vb.) hem de dönemin önde gelen İslâmcı figürlerinin söylemleri üzerinden, Türkiye İslâmcılığının İran ve Şiîlik algısındaki dönüşüm eleştirel ve karşılaştırmalı bir perspektifle incelenmektedir. Çalışmada, Türkiye’deki İslâmcılık serüveni, düşünsel ve ideolojik eğilimler açısından iki temel kategori çerçevesinde ele alınmaktadır: “Yerel İslâmcılar” ve “Evrensel İslâmcılar.” Her iki grup, tarihsel kökenleri ve entelektüel referansları bakımından farklılaşan, özgün zihniyet yapıları ve siyasî vizyonlara sahip düşünsel çevreleri temsil etmektedir. Yerel İslâmcılar, öncelikli olarak Türkiye’nin tarihsel, kültürel ve sosyo- politik bağlamına odaklanırken; Evrensel İslâmcılar, İslâm dünyasının geneline, özellikle de Ortadoğu merkezli İslâmî hareketlere yönelen daha küresel bir perspektifi benimsemektedir. Bu ayrışmanın en dikkat çekici boyutlarından biri, İran Devrimi’nin etkisi ve Şiîlik ekseninde şekillenen düşünsel farklılıklardır. 1979 Devrimi sonrasında İran’da ortaya çıkan teokratik rejim modeli, Türkiye’deki Evrensel İslâmcı çevreler tarafından belirli ölçüde ilham verici bir örnek olarak değerlendirilmiştir. Bu çevreler, İran’da dinî otoritenin siyasal iktidarla bütünleşmesini ve İslâm’ın toplumsal dönüşümdeki rolünü, anti-emperyalist bir direniş söylemi ve ümmetçi bir perspektif çerçevesinde anlamlı ve takdire değer bulmuşlardır. Buna karşılık, Yerel İslâmcılar olarak tanımlanan kesimler ise İran’daki Şiî mezhebine dayalı teolojik temellendirmeye ve bu temele yaslanan siyasal modelin Türkiye’deki Sünnî İslâm anlayışıyla uyuşmazlığına dikkat çekerek bu modele mesafeli ve eleştirel bir yaklaşım sergilemişlerdir. Bu bağlamda, söz konusu kesimler İran örneğini İslâmî yönetim açısından mutlak bir referans noktası olarak görmemiş ve modelin tüm bileşenlerine karşı eleştirel bir tutum benimsemişlerdir.
Taze gıda soğuk zincir lojistik hizmet sağlayıcılarının bulanık DEMATEL bazlı bulanık VIKOR yöntemi ile performans değerlendirmesi: Kenya için bir uygulama
(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2025-03-25) Mohamed, Abdulrazak Yasin; Emel, Gül; Sosyal Bilimler Enstitüsü; İşletme Ana Bilim Dalı; Sayısal Yöntemler Bilim Dalı; 0000-0003-4353-542X
Taze ürünler veya çabuk bozulan gıdalar, muhafazası zor olan ve meyve, sebze, et, deniz ürünleri ve işlenmiş gıdalar gibi kategorileri içeren gıdalardır. Meyve ve sebzeler genellikle çiğ, taze kesilmiş veya asgari düzeyde işlenmiş olarak tüketilir. Etkili soğuk zincir yönetimi, tüketicilere ulaştırılan taze gıdaların kalitesinin sağlanması açısından hayati öneme sahiptir. Taze meyve ve sebze endüstrisi, dinamik ve oldukça rekabetçi bir sektör olup, özellikle gelişmekte olan ülkelerde kalite sorunları ve gıda güvenliğine yönelik tehditlerle karşı karşıyadır. Yetersiz soğuk zincir altyapısı nedeniyle, gelişmekte olan ülkelerde meyve, sebze ve süt ürünleri de dahil olmak üzere bozulabilir gıdaların %40’ı, tüketicilere ulaşmadan kaybedilmektedir. Gıda kaybı ekonomiye, çevreye, topluma ve gıda güvenliğine zarar verir. Gıda soğuk zincirleri gıda kaybını ve israfını azaltmada önemli bir rol oynar. Soğuk zincir lojistik sistemleri kurmak için önemli miktarda maddi ve finansal kaynak gerektiğinden, firmalar genellikle soğuk zincir lojistik hizmet sağlayıcılar ile çalışmaktadırlar. Bu bağlamda, hizmet sağlayıcılar stratejik hedeflere ulaşmaya ve rekabet avantajları elde etmeye yardımcı olur. Afrika'da çiftçilerin yetiştirdiği gıdanın yaklaşık üçte biri soğutma eksikliği, pazara erişimin zayıf olması ve diğer ilgili faktörler nedeniyle kaybolmaktadır. Meyve ve sebzelerin yıllık gıda kayıplarının %40 ila %50 olduğu tahmin edilmektedir. Bu çalışmada, Bütünleşik Çok Kriterli Karar Verme tekniği kullanılarak Kenya'da soğuk zincir lojistik hizmet sağlayıcılarının seçiminin öznelliği ve belirsizliği analiz edilmiştir. Bu yaklaşıma dayanarak, tez Kenya'daki taze ürün lojistik hizmet sağlayıcılarını Çok Kriterli Karar Verme (ÇKKV) yöntemini kullanarak değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Önerilen üç aşamalı yaklaşım, taze gıda soğuk zincir sağlayıcılarını seçme kriterlerinin sistematik bir literatür incelemesi ve bir uzman toplantısı yolu ile belirlendiği ilk aşama ile başlar. Kriterler, ikinci aşamada bulanık DEMATEL yöntemi ile hesaplama yapılarak ağırlıklandırılır. Üçüncü aşama, bulanık VIKOR yöntemi kullanılarak alternatif soğuk zincir lojistik hizmet sağlayıcılarının değerlendirilmesini ve seçilmesini içerir. Çalışmanın analiz bölümünde, taze gıda için lojistik hizmet sağlayıcılarını seçerken performansı etkilemek için 17 farklı kriter kullanılmıştır. Çalışma analiz sonucunda, kriterler ağırlıklarının arasında hizmet kalitesi ve gıda güvenliği (C5), en önemli en önemli faktör olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte Soğuk zincir altyapı ve ekipman kapasitesi (C6), hükümet politikası yasaları ve düzenlemeleri (C14) ve risk faktörü (C17) kriterlerin de kritik öneme sahip olduğu belirlenmiştir. Bulanık VIKOR yöntemi kullanılarak elde edilen sıralama sonuçları, lojistik hizmet sağlayıcıları içinden en iyi alternatifin LSP2 olduğunu göstermektedir.
Teknolojik ortamda cebirsel ifadelerin farklı temsillerinin anlamlandırılması sürecinde öğretmen adaylarının enstrümantal oluşumlarının incelenmesi
(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2025-09-01) Mardani, Naz; Broutin, Menekşe Seden Tapan; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0001-9944-3466
Cebir öğretiminde teknolojinin kullanımı, öğrenme süreci üzerinde olumlu etkiler yaratmakta ve bu nedenle alanyazında önemli bir yer edinmektedir. Ancak, teknolojinin hangi aşamalarda ve ne ölçüde kullanılacağına karar vermek çoğu zaman öğretmenler ve araştırmacılar için bir zorluk oluşturmaktadır. Enstrümantal yaklaşım, bu zorluğun aşılmasında öğretmenlere ve araştırmacılara kuramsal bir çerçeve sunmaktadır. Bu çalışma, öğretmen adaylarının teknolojik ortamda cebirsel ifadeleri temsil etme süreçlerini ve bu süreçlerde ortaya çıkan enstrümantal oluşumlarını incelemeyi amaçlamaktadır. Bu kapsamda, kağıt-kalem ve dinamik geometri ortamlarında cebirsel ifadelerin yazımı ve grafiklerinin çizimine yönelik geliştirilen enstrümanlı eylem şemalarına odaklanarak, öğretmen adaylarının matematik öğretimine yönelik teknolojik araçların öğretim sürecindeki katkısı değerlendirilmiştir. Araştırma, aynı zamanda öğretmen adaylarının cebirsel kavramları anlamlandırma süreçlerine ve teknoloji kullanımının bu süreç üzerindeki etkilerine ilişkin önemli bulgular sunmayı hedeflemektedir. Aynı zamanda, öğretmen adaylarının sınıf ortamında cebirsel ifadelerin yazımı ve grafiklerinin çizimi için programın kazanımlarına uygun teknoloji destekli etkinlikleri içeren bir öğretim deneyimi tasarlanmıştır. Bu tez çalışması, bu öğretim süreci sonrasında öğretmen adaylarının elde edilen enstrümanlı eylem şemalarını ortaya koymaktadır. Çalışmada kullanılan teknolojik araç, dinamik geometri yazılımı Cabri-Geometri yazılımıdır. Bursa Uludağ Üniversitesi ilköğretim matematik öğretmenliği programı 2. sınıfta eğitim gören öğretmen adayları ile gerçekleştirilen çalışmada, cebir, cebirsel ifadeler ve grafikleri ile ilgili farklı türde aktiviteler yazılı ve sözlü görüşmeler, çalışma yaprakları, ses kayıtları ve ekran kayıtları kullanılmıştır. Çalışmadan elde edilen veriler içerik analiz yöntemi ile analiz edilmektedir. Bunu gerçekleştirmek için öncelikle derslerde çalışma yapraklarından elde edilen ses kayıtları yazıya dökülmüştür, yazılı görüşmeler ve ek olarak, seçilen öğrencilerle yapılan sözlü mülakatlarda kaydedilen ses kayıtları ile karşılaştırılarak dökümü yapılmıştır. Daha sonra elde edilen veriler ile kategorilere ayrılmış ve enstrümantal yaklaşımın bileşenleri doğrultusunda temalar oluşturulmuştur. Oluşturulan temalar enstrümanlı eylem şemalarının daha net anlaşılabilmesi adına gerek görüldüğü yerlerde birleştirilip ya da ayrıştırılmıştır ve elde edilen son temalar araştırmanın amacı doğrultusunda yorumlanmaktadır.