Welcome to the Open Access System!

Bursa Uludağ University aims to contribute to the advancement of science and technology by adopting clear, repeatable and reliable research outputs and applications; is committed to the broad dissemination of knowledge for the benefit of society and all external stakeholders.

BUU Open Access System offers scientific and artistic products such as books, articles, theses, encyclopedias and works of art produced by our faculty members and students in accordance with international standards and intellectual property rights.

Bursa Uludağ University is a leading institution using DSpace. .

Supported by SelenSoft
 

Communities in DSpace

Select a community to browse its collections.

Now showing 1 - 5 of 7

Recent Submissions

Item
Metafor, dil ve hukuk
(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-07-26) Karaca, Meriç Seyhan; Gölbaşı, Serkan; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı; Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Bilim Dalı; 0000-0002-7797-2436
Metaforlar dilimizi, düşüncemizi ve yaşayışımızı şekillendirir. Metafor, sadece bir söz sanatı ya da dilde bir istisna değil, dilin ve zihnin doğal işleyişinin bir sonucudur. Bu nedenle yirminci yüzyılın sonlarından itibaren metaforun bilinç ile ilişkisi pek çok çalışmaya konu olur, öyle ki bütün bir felsefenin ya da politikanın metaforlarla belirlendiği bile ileri sürülür. Dilin işleyişi metaforiktir ve metafor salt sözel değil, aynı zamanda bilişsel bir fenomendir. Dilin kendisi salt sözel değil aynı zamanda bilişseldir. Metafor dilden öte ya da ayrı değil, dilin özel bir durumudur. Metafor dilin dışında değil, dilin imkânlarının içindedir. Dil bilincimizi ne kadar belirliyorsa metafor da en fazla okadar belirleyebilir. Bilincimiz ayrıca politika ve ideolojiyle, ayrım ve önyargılarla belirlenir. Dil ile akıl, akıl ile doğa, doğa ile kültür, ideal ile gerçek, potansiyel ile mevcut, pratik ile teori, bilgi ile etik arasında bulunduğu varsayılan kesin ayrımlar hem felsefe tarihini hem de hukuk düşüncesini şekillendirir. Kavramlar, ayrımlar ve dolayısıyla dil gerçeğin bir yönünü vurgularken diğer yönünü gizleyebilir, ayrımlar gibi dil de gerçeklikle kurduğumuz ilişkiyi belirler ve onu bozabilir. Eşitlik, çağdaş siyaset felsefesinin ve hukuk sistemlerinin temel ilkesi ve lafzileşmiş bir metafordur. İnsani eşitlik, eşdeğer olmak anlamına gelir. Eşitlik ilkesinin genel kabul görmesi, asli bir ihtiyaca karşılık geldiğini gösterir. Yine de eşitliğin nasıl, hangi konuda ve koşullarda sağlanacağı hakkındaki fikirlerimiz etik ve politik duruşumuza bağlı olarak değişecektir. Yasa önünde eşitliğin hayata geçmesi, anayasal güvenceler kadar hukukçuların ve hukukçu olmayan yurttaşın söz ve eylemlerine göre belirlenecektir.
Item
Çocuk yoksulluğu ve çocuk yoksulluğunun giderilmesine yönelik mali uygulamalar
(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-08-08) Akbulut, Nilay; Yüce, Mehmet; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Sosyal Bilimler Enstitüsü; 0000-0003-4784-7471
Çocuk yoksulluğu; hayatta kalmak ve gelişmek için gereken maddi, manevi ve duygusal kaynaklardan yoksun olan, haklarından yararlanamayan, potansiyellerini tam olarak gerçekleştiremeyen bireyler olarak tanımlanır. Çocuk yoksulluğu oranının düşük olduğu ülkelerde, çocuklar için yapılan mali yardımların ön plandadır. Ancak çocuk yoksulluğu oranının yüksek olduğu ülkelerde mali yardımlar çok az veya hiç yoktur. Çalışma, mali uygulamalar ile çocuk yoksulluğunun giderilmesi arasındaki ilişkiyi ortaya koyması veçıkacak sonuç doğrultusunda politika önerecek olması açısından önemlidir. Araştırmanın amacı, mali uygulamaların çocuk yoksulluğu oranları üzerindeki önemini uluslararası çerçevede, niceliksel olarak analiz etmektir. Araştırmaya konu olan mali uygulamalar; çocuk nakit vergi yardımları, ücretli ebeveynlik izinleri ve sosyal programlar için kamu harcamalarıdır. İşsizlik sigortası, işsizlik oranı, engellilik hastalık sigortası, GSYİH, sadece annesiyle yaşayan çocukların oranı ve genç nüfus; çocuk yoksulluğu oranları üzerinde etkileri gözlenecek diğer değişkenlerdir. Analiz; 29 OECD ülkesini kapsayan, 2001 ve 2022 yılları arasındaki veriler ile, panel veri en küçük kareler regresyon yöntemi kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda; çocuk nakit vergi yardımı ve sosyal programlar için kamu harcamaları değişkenlerinin çocuk yoksulluğunun giderilmesinde olumlu etkileri olduğu, ücretli ebeveynlik izninin ise ciddi bir etki yaratmadığı ortaya çıkmıştır.
Item
Uluslararası hukukta koruma sorumluluğu kapsamında iklim değişikliği ve ekokırım suçunun analizi
(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-08-22) Yiğit, Hasan; Bektaş, Mehmet Halil Mustafa; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı; Uluslararası İlişkiler Bilim Dalı; 0009-0009-0916-0223
Uluslararası hukukta üzerinde en çok tartışılan konuların başında ağır ve ciddi insan hakları ihlallerinin yaşandığı, iç çatışmaların sürdüğü bir devlete insan haklarını gözeterek, meşruluğu tartışma götürmeyecek bir şekilde nasıl bir askeri müdahalede bulunacağı konusu gelmektedir. Tarih boyunca meşru, haklı, adil savaş gibi farklı isimler ile kavramsallaştırılmaya çalışılan kuvvet kullanımının hangi otorite tarafından, ne zaman ve ne ölçüde yapılması gerektiği yüzyıllar boyunca filozoflar, hukukçular ve siyaset bilimciler tarafından tartışılmıştır. İnsancıl müdahalenin tarih boyunca sahip olduğu kötü şöhreti (büyük güçlerin Truva atı), devletlerin iç işlerine karışmama, müdahale etmeme ve devletlerin eşit egemen aktörler olduğu ilkelerine aykırı olarak istimal edilmesi devletleri daha adil, şeffaf ve objektif yaklaşımlar bulmaya ve üretmeye itmiştir. Tam bu noktada 1990’lı yıllar boyunca meydana gelen insani trajedilere daha adil ve şeffaf bir çözüm mekanizması olarak Müdahale ve Devlet Egemenliği Üzerine Uluslararası Komisyon (ICISS) tarafından “koruma sorumluluğu-R2P-” kavramı ortaya atılmıştır. Özünde sorumluluk olarak egemenlik anlayışı bulunan koruma sorumluluğu, devletleri halklarını soykırım, savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve etnik temizlik suçlarına karşı korumaya davet eder, devletin bu sorumluluğu yerine getir(e)memesi durumunda ise sorumluluğun uluslararası topluma geçeceğini ifade eder. Bu sorumluluk anlayışı önleme, tepki verme ve yeniden inşa etme boyutları olan üç boyutlu bir sorumluluktur. Devletlerin vatandaşlarını yukarıda ifade edilen dört suç başlığından ayrı olarak doğal ve çevresel felaketlere karşı koruma sorumluluğu da bulunmaktadır. Doğal ve çevresel felaketler insanın en temel hakkı olan yaşama hakkı başta olmak üzere çevre, barınma ve sağlıkhakkı gibi birçok hakkını dolaylı ya da doğrudan tehdit etmektedir. Küresel iklim değişikliğinin sonucu olarak meydana gelebilecek doğal ve çevresel felaketler de bu kapsamda düşünülebilir. Günümüzde etkileri artık bilimsel olarak da ispatlanabilen küresel ısınma ve iklim değişikliği sonuçlarının bir suç teşkil etmesi ve devletlerin bu suça menşe kabul edilen fiillerinin (sera gazı salımları, ekolojik dengeyi bozan kalkınma programları, çevreye duyarlı olmayan sanayileşme politikaları, ormanların yok edilmesi, çevrenin ağır tahribi vb.) koruma sorumluluğu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği bu çalışmanın özünü oluşturmaktadır. Küresel iklim değişikliğine sebep olan devlet ya da tüzel kişilerin fiillerinin eko kırım suçu başlığı altına dâhil edilmesi, bu yeni suç başlığının tanımı ve kavramsallaştırılması, suç hakkında içtihat oluşturabilecek mahkeme kararlarının incelenmesi, suçun UCM statüsüne dâhil edilip edilemeyeceği çalışmanın analiz ettiği diğer konu başlıklarıdır.
Item
Ekonomik büyümenin iç ve dış borçlanma ile arasındaki ilişkinin çapraz spektral analizi
(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-07-25) Yılmaz, Tuğba; Sevüktekin, Mustafa; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Ekonometri Ana Bilim Dalı; Yöneylem Bilim Dalı; 0000-0003-4018-1136
Bu tezde, Türkiye’nin ekonomik büyüme ve borçlanma durumu çapraz spektral analiz yöntemi ile incelenmiştir. Spektral analiz, verileri zaman alanından frekans alanına dönüştüren matematiksel bir yöntemdir. Bu dönüşümler sayesinde veriler, çeşitli frekans bileşenlerine ayrıştırılarak içerisinde bulundurduğu ve ortaya çıkarılması zor olan bilgileri daha görünür hale getirir. Çapraz spektral analiz yöntemi ise, farklı iki değişken arasındaki serilerin birbirleriyle ilişkisini frekans alanında ortaya çıkarmaktadır. Tezin amacı; ekonomik büyüme, iç ve dış borçlanma arasındaki gecikme ve değişkenler arasındaki ilişkinin yönünü belirleyebilmek ve uygulanan ekonomik politikalara yönelik önerilerde bulunmaktır. Çalışmada Mart 1998-Ekim 2023 arası döneme ait 102 gözlem içeren çeyreklik veri seti kullanılmıştır. Verilerin durağanlığı araştırıldıktan sonra Granger nedensellik analizi yapılmış, Hızlı Fourier Dönüşüm tekniği ile veriler frekans boyutuna indirgenmiş ve spektral yoğunluk fonksiyonları oluşturulmuştur. Sonuçları karşılaştırmak için Spektral Granger Nedensellik Analizi uygulanmıştır. Zaman alanındaki testler, ekonomik büyümenin iç borçlanmanın Granger nedeni olduğunu, ancak dış borçlanma ile ekonomik büyüme arasında bir nedensellik ilişkisinin bulunmadığını göstermiştir. Ayrıca, iç ve dışborçlanma arasında da bir nedensellik ilişkisi bulunmamıştır. Frekans analizleri, düşük frekanslarda güçlü uzun vadeli, orta frekanslarda karmaşık ve değişken, yüksek frekanslarda ise zayıf ve tutarsız ilişkiler ortaya koymuştur. Spektral Granger Nedensellik Analizi, ekonomik büyümenin hem iç hem de dış borçlanmayı etkilediğini ve iç ile dış borçlanmanın birbirini tetiklediğini göstermiştir. Sonuç olarak, Türkiye’nin ekonomisini stabilize edebilmesi için borçlanma seviyelerini dikkatli yönetmesi önemlidir. Ekonomik büyümenin iç ve dış borçlanmadan daha fazla kazanç ve kayıp potansiyeline sahip olması, rasyonel beklentiler doğrultusunda stratejilerin planlanmasını gerektirdiği sonucuna ulaşılabilir.
google-scholar
base
opendoar
roar
handle.net