Açık Erişim Sistemine Hoş Geldiniz
Bursa Uludağ Üniversitesi, bilimin ve teknolojinin ilerlemesine katkı sağlamayı, açık, tekrarlanabilir ve güvenilir araştırma çıktıları ile uygulamalarını benimseyerek; toplum ve tüm dış paydaşları yararına bilginin geniş yayılımını taahhüt eder.
BUU Açık Erişim Sistemi, öğretim üyelerimiz ve öğrencilerimizin uluslararası standartlara ve fikri mülkiyet haklarına uygun olarak ürettikleri kitap, makale, tez, ansiklopedi, sanat eseri gibi bilimsel ve sanatsal ürünleri sunmaktadır.
Bursa Uludağ Üniversitesi DSpace kullanan lider kurumlardan biridir.

Son Gönderiler
Alternatörlerde titreşim kaynaklı kırılmanın yapay zeka ile tasarım iyileştirilmesi
(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2025-08-30) Kökden, Dinçer; Öztürk, Ferruh; Fen Bilimleri Enstitüsü; Otomotiv Mühendisliği Ana Bilim Dalı; 0009-0008-5937-4521
Bu çalışmada, otomotiv alternatör soğutucu bloklarının titreşim yorulma testlerinde oluşan kırılmaların önlenmesi için yapay zeka teknikleri kullanılmıştır. Otomotiv bileşenleri olan alternatör soğutucu blokları, kullanım ömürleri boyunca yüksek devirli titreşim yorulma yüklerine maruz kalmakta, bu da yorulma sonucu çatlakların oluşmasına, ilerlemesine ve nihayetinde bileşen arızasına yol açabilmektedir. Bu çalışmada, dinamik yüke maruz kalan alternatör soğutucu bloğunda meydana gelen kırılmanın, soğutucu blok doğal frekansının test çalışma aralığının dışına ötelenerek nasıl engellenebileceği gösterilecektir. Soğutucu blokların rezonans frekansını etkileyen temel parametreler, geometri ve ağırlık koşulları olarak ele alınmıştır. Veri temelli karar verme, yapay zekâ yaklaşımları kullanarak verileri tahmin ve kararlar için analiz etmeye yardımcı olmaktadır. Titreşim yorulma testi ile komponentlerin doğal frekansını tahmin etmek için bir yapay sinir ağı modeli tanımlanmıştır. Yapay sinir ağı, parametreler ile rezonans frekansı arasındaki fonksiyonel ilişkiyi kurmak üzere soğutucu blokların rezonans frekansını tahmin etmek için kullanılmıştır. Önerilen yapay zeka destekli yaklaşım, otomotiv alternatör soğutucu bloklarının titreşim yorulma testlerinde kırılma problemlerinin önlenmesini ve bu kritik bileşenlerin gövde tasarımına ve güvenli kullanımına katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Yapay sinir ağı ile elde edilen tahmin sonuçlarının tahmin seviyelerinin belirlenmesi için makine öğrenmesi ve regresyon analizi teknikleri de kullanılarak, sonuçlar karşılaştırılmıştır. Yapay sinir ağı yaklaşımı, yeni doğal frekansını tahmin etmede yüksek sınıflandırma doğruluğu elde ederken, regresyon modeli ve rassal orman modelleri de 0,9’ un üstündeki yüksek Pearson determinasyon katsayısı değerleri ile doğruluğu yüksek tahminler yapabildiklerini göstermişlerdir. Kırılma bölgesinde oluşan maksimum Von-Mises gerilmesinin, doğal frekansla beraber tahmin edilebileceği bir tahmin modeli için de çalışma yapılmış, bu çalışmada farklı yapay zeka modelleri karşılaştırılmış ve değerlendirilmiştir. Bu çalışmanın sonuçları, alternatör bileşenlerinin titreşim testleri gibi dinamik testlerinden önce oluşabilecek kırılma sorunlarının önlenmesi için tasarım ve simülasyon süresinin azaltılabileceğini göstermiştir.
Cenosphere dolgulu poliüretan köpüklerin akustik, termal ve mekanik karakterizasyonu
(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2025-10-06) Bektaşoğlu, Anıl Burak; Özer, Hakkı; Fen Bilimleri Enstitüsü; Otomotiv Mühendisliği Ana Bilim Dalı; 0009-0008-4649-548X
Bu çalışmada, enerji ve kaynak verimliliği perspektifinden sürdürülebilir sentaktik köpük sistemlerinin geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda, kömür yakıtlı termik santrallerden geri kazanılan uçucu külden elde edilmiş cenosphere (CS) partikülleri, tek komponentli poliüretan (PU) köpük sistemi ile birleştirilerek çevre dostu sentaktik kompozitler üretilmiştir. Üretim sürecinde, sprey formda uygulanan PU köpüğe farklı oranlarda (%5–15) ve iki farklı ortalama boyutta (70 µm ve 130 µm) CS partikülleri ilave edilmiştir. Manuel karıştırma ile eşzamanlı köpürme reaksiyonu başlatılarak dolgu– matris yoğunluk farkına bağlı çökelme minimize edilmiş, homojen dağılım sağlanmıştır. Mikro yapısal analizler, CS katkısının hücre duvar kalınlığını artırarak daha kapalı gözenekli bir morfoloji oluşturduğunu göstermiştir. Akustik testler, özellikle orta ve yüksek frekans aralıklarında ses yutma katsayısında belirgin iyileşme olduğunu ortaya koymuştur. Artan CS oranı, köpük yoğunluğu ve ses geçiş kaybı üzerinde pozitif etki yaratmış, basma dayanımı da paralel şekilde artmıştır. %10 ve üzeri dolgu oranlarında mekanik dayanım ile akustik performans arasında optimum bir denge sağlanmıştır. Elde edilen sonuçlar, geri kazanılmış CS partiküllerinin düşük çevresel ayak izine sahip, çok işlevli PU köpük sistemlerinin üretiminde etkin katkı malzemeleri olarak kullanılabileceğini ve sanayi ölçeğinde uygulanabilir potansiyel sunduğunu göstermektedir.
Kısa fiberler ile güçlendirilmiş değişken kesitli mikro kolonların değiştirilmiş gerilme çifti teorisi ile serbest titreşim analizi
(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2025-09-19) Gözübüyük, Işık Sıla; Uzun, Büşra; Fen Bilimleri Enstitüsü; İnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı; 0009-0002-6164-067X
Bu çalışmada, değişken kesitli kompozit mikro kolonların boyut etkisine bağlı serbest titreşimi sunulmuştur. Kompozit mikro kolonlar kısa fiberler ile güçlendirilmiş polimer bir matristen oluşmaktadır. Kompozit mikro kolonlarda kısa fiberler polimer matris içerisine rastgele dağılmaktadır. Kısa fiberler ile güçlendirilmiş mikro kolonların etkili elastisite modülü, fiber geometrisini ve yönelimini dikkate alan Halpin-Tsai modeli kullanılarak hesaplanırken etkili kütle yoğunluğu karışım kuralı ile elde edilmiştir. Mikro kolonların kesiti hem yükseklik hem de genişlik yönünde doğrusal bir değişim göstermektedir. Ayrıca, küçük ölçeklerde önemli bir parametre olan boyut etkisi değiştirilmiş gerilme çifti teorisi ile araştırılmıştır. Ankastre-ankastre ve ankastre-serbest sınır koşullarında ele alınan mikro kolonlar ince bir yapı formunda düşünülmüş ve bu nedenle Bernoulli-Euler kiriş teorisinin varsayımları dikkate alınmıştır. Kısa fiberler ile güçlendirilmiş değişken kesite sahip mikro kolonların temel titreşim frekanslarını hesaplamak için Rayleigh-Ritz yöntemi kullanılmıştır. Elde edilen temel titreşim frekansları ile yükseklik yönündeki değişim oranının, genişlik yönündeki değişim oranının, çift yönlü koniklik oranının, fiber elastisite modülünün, fiber kütle yoğunluğunun, fiber hacim oranının, malzeme uzunluk ölçek parametresinin ve fiber uzunluk/çap oranının etkileri detaylı bir şekilde araştırılmıştır.
Bursa ilinde bir boya fabrikasının karbon ayak izinin hesaplanması
(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2025-08-19) Seymenler, Erkut; Yamankaradeniz, Nurettin; Fen Bilimleri Enstitüsü; Makine Mühendisliği Ana Bilim Dalı; 0009-0006-9787-037X
Bu çalışmanın amacı Türkiye’nin en önemli sanayi kentlerinden biri olan Bursa ilinde faaliyet gösteren bir boya fabrikasının 2024 yılı karbon ayak izinin hesaplanmasıdır. Karbon ayak izi hesabı yapılan boya fabrikası yaklaşık 25 500 m2 ’lik bir tesis alanına ve 300 kişilik istihdam kapasitesine sahip olup 2024 yılı verisi olarak 18 830 361 kg boya üreten bir firmadır. Bu firmanın karbon ayak izi hesabı Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)’nin Tier 1 metodolojisi kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Çalışma neticesinde yıllık toplam karbon ayak izi miktarı yaklaşık 1 836,742 ton CO2e olarak bulunmuştur. Karbon ayak izi olarak en yüksek miktar 1 047,027 ton CO2e sonucuyla Kapsam 2 kategorisinde olan elektrik tüketimine aittir. Daha sonra en fazla karbon ayak izi miktarları sırasıyla Kapsam 1 kategorisinde bulunan 317,316 ton CO2e ile doğalgaz, 219,168 ton CO2e ile dizel ve 171,285 ton CO2e ile benzinden kaynaklanmaktadır. Bursa ilindeki boya fabrikasının 2024 yılı karbon ayak izi değerleri 2014 yılında yapılmış bir çalışmadaki Lahore şehrindeki bir boya fabrikasının karbon ayak izi değerleriyle karşılaştırılmıştır. Dikkat çekici nokta iki çalışmada da elektrik tüketimi kaynaklı emisyonların ilk sırayı almasıdır. Firmanın 2024 yılına ait karbon vergisi, halihazırda Türkiye’de uygulanmamasına rağmen, Avrupa ülkelerinin ton CO2e başına ortalama fiyat değeri alınarak hesaplandığında ise yaklaşık 3 161 181 TL olarak belirlenmiştir. Firmaların küresel rekabet alanında mücadele edebilmek ve geleceğe yönelik maaliyet hesaplamalarını öngörüp geleceğe hazırlanabilmeleri adına karbon vergisi konusu bir perspektif sunacaktır. Sektörel anlamda çok karşılaştığımız fakat literatürde az rastlanan boya endüstrisi karbon ayak izi hesaplamaları ile ilgili bu çalışma bu alandaki bundan sonra yapılacak çalışmalara ışık tutacaktır.
Organik tarım koşullarında, bazı sivri biber (Capsicum annum L) çeşitlerinin, tohum üretim potansiyelinin değerlendirilmesi
(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2025-06-11) Şimşit, Merve; Başay, Sevinç; Fen Bilimleri Enstitüsü; Bahçe Bitkileri Ana Bilim Dalı; 0009-0002-9875-3731
Bu çalışma, Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Organik ve Konvansiyonel parselleri ile Tohum Bilimi Laboratuvarında yürütülmüş olup, farklı sivri biber (Capsicum annuum L.) çeşitlerinin organik ve konvansiyonel tarım koşullarındaki tohum verimi ve kalitesi bakımından değerlendirilmesini amaçlamıştır. Araştırmada ‘Sürmeli’, ‘Burdem 016 Demre’, ‘İnce Sivri Kıl Tatlı’, ‘Burkalem’, ‘Demok’, ‘Yalova Çorbacı Sarı Sivri’ ve ‘Tatlı Sivri Çetinel’ olmak üzere yedi farklı çeşit ele alınmış ve denemeler iki yetiştirme sezonu boyunca yürütülmüştür. Meyve morfolojisi (boy, çap, ağırlık) ve tohum parametreleri (meyve başına tohum sayısı, tohum ağırlığı, bin dane ağırlığı, tohum nemi, çimlenme oranı, çimlenme indeksi ve çimlenme süresi) farklı üretim sistemlerine ve yıllara göre değerlendirilmiştir. Çalışmamız, meyve çapı (13,63 mm) ve ortalama meyve ağırlığının (19,59 g) konvansiyonel sistemde daha yüksek olduğunu; ancak bazı çeşitlerin organik koşullarda da başarılı performans sergilediğini göstermiştir. Özellikle ‘Demok’ çeşidi, organik üretimde 17,92 cm meyve boyu, 145,57 adet/meyve tohum ve 0,87 g meyve başına tohum ağırlığı ile öne çıkmıştır. Organik üretimde meyve başına daha fazla tohum elde edilirken, konvansiyonel üretimde bin dane ağırlığı (‘Sürmeli’de 6,48 g) parametresi öne çıkmıştır. Çalışma sonuçları, üretim sistemlerinin ve çeşitlerin tohum kalitesi üzerindeki etkilerini ortaya koymuş ve organik biber tohumu üretiminin bir potansiyeli olduğunu göstermiştir.
