Türkiye – Avrupa Birliği ilişkilerinde göç ve iltica: Suriyeli göçmen krizine hukuksal bir yaklaşım

Thumbnail Image

Date

2019-06-18

Journal Title

Journal ISSN

Volume Title

Publisher

Bursa Uludağ Üniversitesi

Abstract

Konjonktürel dönüşüme bağlı olarak göç olgusu, günümüzde zorla yerinden edilme kavramıyla ilişkilendirilmekte ve uluslararası aktörlerin sürece müdahil olduğu çok boyutlu bir dinamizme işaret etmektedir. Bu dinamizmin en güncel örneğini ise Ortadoğu kaynaklı kitlesel akınlar oluşturmaktadır. Bu bakımdan Suriye Arap Cumhuriyeti topraklarında yükselen kaos, öngörülemeyen yeni bir göç trendini tetikleyerek uluslararası toplumu kontrol altına alınması zor bir krizle daha karşı karşıya bırakmıştır. Sonuçları itibarıyla küresel nitelik arz eden göçmen krizi, göç yönetişimi olgusunu gündeme getirerek kolektif işbirliği çabalarına hız kazandırmış ve bu yönüyle kurumsallaşan işbirliği modellerini gündeme getirmiştir. Bu bağlamda çalışmada, Türkiye ile Avrupa Birliği arasında katılım müzakereleri süreciyle temelleri atılan, göçmen kriziyle birlikte ise kurumsallaşma eğilimi gösteren işbirliği süreci ele alınmakta; bu yönüyle taraflar nezdinde tesis edilen ortak iltica rejiminin nitelik ve sürdürülebilirliğine ilişkin değerlendirmeler ortaya konmaktadır. Bu bakımdan Geri Kabul Anlaşması ve Vize Serbestisi Diyaloğu gibi çeşitli mekanizmalar aracılığıyla kurumsallaşan bu işbirliği forumu, uluslararası toplum nezdinde somut çıktılar üreten dinamik bir süreç olarak ön plana çıkmaktadır. Bu angajman ayrıca, AB açısından krizin kontrol altına alınarak tampon bölgelerde çözüme kavuşturulması; Türkiye açısındansa sorumluluk ve külfet paylaşımı beklentisini simgelerken, bu yönüyle, tarafların çıkar konfigürasyonları doğrultusunda şekillenen bir oydaşmaya işaret etmektedir. Günümüzde askıya alınan diyalog süreci, ikili ilişkilerde kısa vadede telafi edilemeyecek bir güvensizliği beraberinde getirmektedir. İlişkilerdeki bu durağanlaşma, kriz yönetimine dair çabalara ket vururken; aynı zamanda, uzun vadede üstesinden gelinemeyecek bir sorumluluk altına giren Türkiye’nin sonu öngörülemeyen bir çıkmaza sürüklenmesine sebebiyet vermektedir. Bu çerçevede Türkiye’yi içinde bulunduğu çıkmazdan kurtarmak ve krize ilişkin insani bir yaklaşım geliştirmek adına uluslararası toplumun desteğine duyulan ihtiyaç, BM ve AB gibi kilit aktörlerin kriz çözümünde çok daha etkin rol üstlenmesi gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır.
Due to the conjunctural transformation, the phenomenon of migration is now associated with the concept of forced displacement and points to a multidimensional dynamism where international actors are involved. The most recent example of this dynamism is the mass influx of the Middle East. In this respect, the rising chaos in the territory of the Syrian Arab Republic triggered a new trend of migration, which was unpredictable, and left the international community facing a crisis that is difficult to take under control. The Migration Crisis, which has a global nature due to its consequences, has accelerated the collective cooperation efforts by introducing the phenomenon of migration governance. In this context, cooperation process between Turkey and European Union, which started at the process of accession negotiations and showed the institutionalization trend with the migrant crisis, is dicussed. In this respect, evaluations on the quality and sustainability of the common asylum regime established by the parties are put forward. This cooperation forum, which is institutionalized through various mechanisms such as the Readmission Agreement and the Visa Freedom Dialogue, stands out as a dynamic process that produces solid outputs in the eyes of the international community. This engagement also allows the EU to take control of the crisis in buffer zones while symbolizing the expectations of Turkey in regards of sharing the responsibility and burden. In this respect, it refers to a consensus formed in accordance with the mutual interests of the parties. Today, the suspended dialogue process brings a distrust that cannot be compensated in the short term. This stagnation hinders efforts in crisis management, at the same time, Turkey has come under a great burden that can not be overcome in the long term causing an unpredictable dead end (ben buraya for Turkey eklemek istiyorum çünkü cümle öyle tamamlanıyor ama o zaman cümlede iki Turkey oluyor. O yüzden böyle bırakıyorum). In this context, the need for the support of the international community to develop a humanitarian approach to break the deadlock for Turkey and in regards of the crisis, reveals the necessity for key actors such as the UN and the EU to play a much more effective role in crisis resolution.

Description

Keywords

Suriyeli göçmen krizi, Syrian migrant crisis, İltica, Uluslararası koruma, Türkiye, Avrupa Birliği, Asylum, International protection, Turkey, European Union

Citation

Karacalar, A. (2019). Türkiye – Avrupa Birliği ilişkilerinde göç ve iltica: Suriyeli göçmen krizine hukuksal bir yaklaşım. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi. Bursa Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.