Browsing by Author "Yavuz, Mahmut"
Now showing 1 - 20 of 92
- Results Per Page
- Sort Options
Item 13 Yaşında bir erkek çocukta otoeritrosit duyarlılığı sendromu(Uludağ Üniversitesi, 1993-09-22) Tunalı, Ahmet; Manavoğlu, Osman; Tunalı, Şükran; Yavuz, Mahmut; Ali, Rıdvan; Özkalemkaş, Fahir; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı/Nefroloji Bilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı/Hematoloji Bilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Dermatoloji Anabilim Dalı.Otoeritrosit Duyarlılığı Sendromu saptanan 13 yaşında bir erkek çocuğu takdim edilmiştir. Çok üzüldüğü bir olaydan sonra vücudunda tekrarlayan ağrılı ekimozlar çıkması nedeniyle kliniğimize başvuran hastanın fizik muayenesinde gövde ve bacaklarda etrafı eritemli, değişik irilikle ağrılı ekimozlar saptandı. Yapılan tüm hemostaz testleri normal bulundu. Otolog eritrosit süspansiyonu ile yapılan deri testi pozitif idi.Item 83 nefrotik sendrom olgusunda renal histopatolojik bulgular(Uludağ Üniversitesi, 1992) Tınaztepe, Keriman; Yurtkuran, Mustafa; Güllülü, Mustafa; Yavuz, Mahmut; Dilek, Kamil; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.Bu çalışmada 1985-1990 yılların arasında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Kliniğine Nefrotik Sendrom ön tanısı ile tetkik edilen 83 olgu klinik, laboratuvar ve histopatolojik olarak incelenmiştir. 0lgularımızın ortalama proteinleri 6.1 + 3.3 gr/gün, serum total proteinleri 5.3 + 1.2 gr/dl serum albuminleri 2.2 + 0.9 gr/dl, serum kolesterol düzeyi de 308 + 75 mg/dl, kreatinin klirensi ise 65.9 + 25.8 ml/dk idi. Olgularımız renal histopatolojik incelemesinde ise; 27 olguda (% 32) Renal amyloidosis, 15 olguda (% 18) Membranöz Glomerulonefrit, 9 olguda (% 10) Membranoproliferative Glomerulonephritis, 7 olguda (% 8) End-Stage Glomerulonefrit, 6 olguda (% 7) Minimal değişiklik hastalığı, 5 olguda (% 6) Focal Segmental Glomerulosclerosis, 5 olguda (% 6) Sistemik Lupus Eritematozus bağlı Proliferatif Glomerulonefrit, 4 olguda (% 4) Mesangial Proliferative Glomerulonefrit, 3 olguda (% 3) Rapidly Progressive Glomerulfrit ve 2 olguda(% 2) Focal Segmental Proliferative Glomerulonephritis saptandı.Item Ağır egzersiz sonrası gelişen rabdomiyolize bağlı akut böbrek yetmezliği olgu sunumu(Uludağ Üniversitesi, 2014-04-28) Ayar, Yavuz; Ulutaş, Firdevs; Sayılar, Emel Işıktaş; Yavuz, Mahmut; Ersoy, Alparslan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı/Nefroloji Bilim Dalı.Rabdomiyoliz kas hasarı sonrası oluşan bir tablodur. Travmatik ve travmatik olmayan sebepler bu klinik tabloyu oluşturmaktadır. Özellikle hipovolemi ve asidoz akut böbrek hasarına zemin hazırlamaktadır. Olgumuzda ağır egzersiz sonrası kas enzimleri artan [kreatinin fosfokinaz (CPK), laktat dehidrogenaz (LDH) ve aspartat aminotransferaz (AST) gibi] ve dehidrate kalan bir hastada gelişen rabdomiyolize bağlı akut renal yetmezlik sunulmuştur. Doğru tanı ve renal replasman tedavisi ile hastada olumlu yanıt gözlenmiştir.Item Angiatensin konverting enzim inhibitörü enalapril'in proteinüri ve diğer böbrek fonksiyonlarına etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1992) Yavuz, Mahmut; Dilek, Kamil; Güllülü, Mustafa; Yurtkuran, Mustafa; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı/Nefroloji Bilim Dalı.Kliniğimizde "Nefrotik Sendrom" (NS) tanısıyla yatırılan 22 olguda, Angiatensin Konverting Enzim (ACE) inhibitörlerinin proteinüriye etkisi araştırıldı. Olguların 15'i erkek, 7'si kadın ve yaşları 15-58 arasında idi. Perkütan renal iğne biyopsileri yapıldı. Sırasıyla 7 gün plasebo, 7 gün 2 x 5 mg Enalapril p.o. verildi. Sonuçta proteinürinin anlamlı olarak azaldığı gözlendi. Diğer renal fonksiyonlarda ise değişiklik saptanmadı.Item Angiotensin konverting enzim inhibitörü enalaprilin proteinüri ve diğer böbrek fonksiyonlarına etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1990) Yavuz, Mahmut; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.Bu çalışma Uludağ üniversitesi Tıp Fakültesi îç Has talıkları Ana Bilim Dalı Nefroloji seksiyonunda 24.4.1989- 25.5.1990 tarihleri arasında Nefrotik Sendrom tanısıyla yatı rılan 17 hastada yapılmıştır. Olgularda ACE inhibitörü olan Enalaprilin iki doz ha linde toplam 10 mg. oral kullanımının proteinüri ve diğer böbrek fonksiyonları üzerine olan etkileri araştırıldı. Bu amaçla hergün arteriyel kan basıncı, diürez, ağırlık, nabız dakika sayısı ve Esbach ölçümleri yapıldı. 1., 3., 6., 7. gün lerde 2 saatlik kreatinin klerensi, 1. ve 7. günlerde ise serum üre, kreatinin, total protein, albumin, yatar pozisyonda plaz ma renin aktivitesi ve aldosterön ölçümleri için kan alındı. Aynı günlerde 24 saatlik idrarda protein elektroforezi çalı şıldı. Sonuç olarak, Enalaprilin 10 mg. oral kullanımının pro tein ekskresyonunda anlamlı azalmaya neden olduğu, renal ami- loidozis grubunda ise etkili olmadığı, sistolik ve diyastolik arter basınçlarında anlamlı düşüşlere yol açtığı, diğer böbrek fonksiyonlarını etkilemediği ve tedavi sürecinde ilacın iyi tolere edilebildiği kanısına varılmıştır.Item Angiotensin-II receptor antagonist losartan reduces micro albuminuria in hypertensive renal transplant recipients(Wiley, 2002-06) Alparslan, Ersoy; Dilek, Kamil; Usta, Mehmet; Yavuz, Mahmut; Güllülü, Mustafa; Yurtkuran, Mustafa Abbas; Oktay, Burçin; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nefroloji Anabilim Dalı.; 0000-0002-0710-0923; AAH-5054-2021; 35612977100; 56005080200; 7005030712; 7006244754; 6602684544; 6602172127; 7003389525In recent years, it has been demonstrated that losartan lowers macroproteinuria in diabetic or non-diabetic renal transplant recipients (RTx) similar to angiotensin converting enzyme (ACE) inhibitors. Microalbuminuria (MAU) may reflect subclinical hyperfiltration damage of the glomerulus. It could be a marker of kidney dysfunction in renal transplantation. The aim of the study was to assess the efficacy of losartan in hypertensive RTx with MAU. This study was conducted in 17 (M/F: 4/13) stable RTx. No change was made in the medical treatment of the patients. All cases received 50 mg/day losartan therapy for 12 wk. Renal functions and MAU were determined 12 and 6 wk and just before the treatment as well as sixth and twelfth week of the treatment in all patients. Losartan satisfactorily lowered systemic blood pressure. A significant reduction in MAU was observed from 103 +/- 53 mug/min at the beginning to 59 +/- 25 mug/min in the sixth week and 47 +/- 24 mug/min in the twelfth week (p = 0.0007 and 0.0005, respectively). From the sixth week of the treatment, the therapy significantly decreased hemoglobin, hematocrit and erythrocyte levels but did not change mean leukocyte and platelet counts, urea, creatinine levels and creatinine clearances. No serious side-effect was observed,during the study. In conclusion, we found that losartan decreased MAU in hypertensive RTx. For that reason, it might be considered as the first choise antihypertensive agent for the renoprotection in selected patients.Item Anjiyotensin II reseptör antagonisti losartanın hipertansif hemodiyaliz olgularında ambulatuar kan basıncı üzerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2002-07-22) Ersoy, Alparslan; Ersoy, Canan; Dilek, Kamil; Usta, Mehmet; Güllülü, Mustafa; Yavuz, Mahmut; Yurtkuran, Mustafa; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nefroloji Bilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Endokrinoloji Bilim Dalı.Bu çalışmada, 28 hipertansif hemodiyaliz olgusunda anjiyotensin reseptör antagonisti losartanın ambulatuar kan basıncı (AKB) üzerine etkisi araştırıldı. Olgular 2 gruba ayrıldılar. Losartan grubundaki 17 olgu 16 hafta boyunca 50-100 mg/gün losartan tedavisi aldı. Kontrol grubundaki 11 olgu ise herhangi bir tedavi almadı. Tüm olgularda hemen tedavi öncesi ve sonrası prediyaliz 24 saatlik AKB takibi yapıldı. Losartan grubunda 24 saatlik, gün boyu ve gece boyu sistolik kan basıncı (SKB) ve diyastolik kan basıncı (DKB) değerlerindeki tedavi sonrası değişiklikler tedavi öncesi ile karşılaştırıldığında, gün boyu SKB dışındakiler anlamlı olarak azaldı. Fakat kontrol grubu ile karşılaştırıldığında sadece gece boyu ortalama SKB ve DKB’ndaki değişiklikler arasında fark vardı (sırasıyla -%6 ± 9’a karşılık %1 ± 4 ve -%8 ± 12’ye karşılık %1 ± 7, p>0.05). Tedavi sonrası losartan grubunda SKB’nı 140 ile 160 mmHg arasında okuma oranı (%20), kontrol grubundan (%70) daha düşüktü. Losartan grubundaki iki olgunun diurnal varyasyonu düzeldi. Losartan grubunda gece boyu SKB’nı >140 mmHg ve 24 saatlik ve gece boyu DKB’nı >90 mmHg okuma yüzdeleri anlamlı azaldı. Losartan tedavisi olgular tarafından iyi tolere edildi. Sonuç olarak, hipertansif hemodiyaliz olgularında losartanın kan basıncını ve basınç yükünü azalttığı ve daha iyi gece boyu kan basıncı kontrolü sağladığı kanaatine vardık.Item Anti tümör nekroz faktör alfa tedavilere dirençli veya yan etki gelişen romatoid artrit olgularında rituksimabin etkinlik ve güvenilirliği(Uludağ Üniversitesi, 2011-08-12) Çefle, Ayşe; Dalkılıç, Ediz; Alkış, Nihan; Özkaya, Güven; Yavuz, Mahmut; Güllülü, Mustafa; Dilek, Kamil; Ersoy, Alpaslan; Bayındır, Ayşe Nur; Yurtkuran, Mustafa; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı/Romatoloji Bilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyoistatistik Ana Bilim Dalı.Bu çalışmada, anti tümör nekroz faktör alfa (antiTNFα) tedavilere yeterli yanıt alınamayan veya yan etki gelişen romatoid artrit (RA) olgularında rituksimab (RIT) kullanımının etkinlik ve güvenilirliği değerlendirilmiştir. Çalışmaya 22 RA’lı olgu alınmıştır. RIT öncesi ve sonrası (3. ay) hastalık aktivitesi (DAS 28 skoru), akut faz reaktanları ile RIT öncesi kullanılan antiTNFα tedavi sayısı ve RIT tedavisine bağlı yan etkiler incelenmiştir. Yirmiiki olgunun 18’i romatoid faktör pozitif idi. Onyedi hastada antiTNFα tedavi yanıtsızlığı, 2 olguda malignite gelişimi ve 3 olguda antiTNFα tedaviye bağlı diğer yan etkiler nedeniyle RIT uygulandı. Ortalama 3. ayda yapılan kesitsel değerlendirmede DAS 28 skorlarında anlamlı düşme saptandı. Birinci kür RIT tedavisi sonrası başlangıca göre DAS 28 skorlarında 5,8 den 4,8’e (n=15, p=0,007), 2. kür RIT tedavisi sonrası başlangıca göre DAS 28 skorlarında 5,9 dan 4,3’e (n=9, p=0,008) gerileme gözlendi. RIT tedavisi süresince hiçbir olguda ciddi, tedaviyi sonlandırmayı gerektiren bir yan etki gözlenmedi. Sonuç olarak, RA’da RIT deneyimimiz, antiTNFα tedavilere dirençli veya yan etki geliştiren olgularda, RIT’ın etkili ve güvenilir olduğunu göstermektedir.Item Anti-proteinuric effect of angiotension II receptor antagonist losartan in cases with glomerular lesions(Dustri, 2001-03) Usta, Mehmet; Dilek, Kamil; Yavuz, Mahmut; Ersoy, Alparslan; Güllülü, Mustafa; Yurtkuran, Mustafa Abbas; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nefroloji Anabilim Dalı.; 0000-0002-0710-0923; AAH-5054-2021; 7005030712; 56005080200; 7006244754; 35612977100; 6602684544; 7003389525Item Anxiety, depression and peritoneal dialysis(Oxford University Press, 2006) Kahvecioğlu, Serdar; Akdağ, İbrahim; Yavuz, Mahmut; Arabul, Mahmut; Dilek, Kamil; Ersoy, Alpaslan; Güllülü, Mustafa; Yurtkuran, Mustafa; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi.; 0000-0002-0710-0923; AAH-5054-2021Publication Arm circumference: Its importance for dialysis patients in the obesity era(Springer, 2013-08-01) Akpolat, Tekin; Kaya, Coskun; Utaş, Cengiz; Arınsoy, Turgay; Taskapan, Hulya; Erdem, Emre; Yılmaz, M. Emin; Ataman, Rezzan; Bozfakioglu, Semra; Özener, Cetin; Karayaylalı, İbrahim; Kazancıoğlu, Rumeyza; Camsarı, Taner; Ersoy, Fevzi; Duman, Soner; Ateş, Kenan; Yavuz, Mahmut; YAVUZ, MAHMUT; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nefroloji Anabilim Dalı.The purposes of this study were to investigate the association between arm circumference and body mass index (BMI) and to discuss problems, mainly arm circumference and cuff size mismatch, that could affect the reliability of home blood pressure monitoring (HBPM) among peritoneal dialysis (PD) and hemodialysis (HD) patients.525 PD and 502 HD patients from 16 centers were included in the study. A two-part questionnaire was used to gather information from the participants. Arm circumferences were categorized into four groups according to the British Hypertension Society cuff size recommendations.Mean BMI and arm circumference of all participants were 25.0 kg/m(2) and 27.6 cm, respectively. There was a significant correlation between BMI and arm circumference. The mean BMI and arm circumference values were higher in PD patients than in HD patients. Requirement of a large-sized adult cuff was more common among PD patients compared to HD patients (14 % vs 8 %, p = 0.002).Since HBPM is a useful tool for clinicians to improve BP control, nephrologists should be aware of the problems related to HBPM in dialysis patients and take an active role to increase the reliability of HBPM.Item Aspergillus pneumonia in renal transplant recipients at a medical center in Turkey(Elsevier, 2004-11) Usta, Mehmet; Kahveci̇oğlu, Serdar; Akdağ, İbrahim; Güllülü, Mustafa; Özdemir, Bülent; Ener, Beyza; Ersoy, Alparslan; Çırak, Y.; Dilek, Kamil; Yavuz, Mahmut; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi.; 0000-0002-8886-7703; 0000-0002-4803-8206; 0000-0002-0710-0923; AAG-8523-2021; AAH-5054-2021; 7005030712; 55956719500; 8342488100; 6602684544; 7004168959; 15053025300; 35612977100; 57070235800; 56005080200; 7006244754Pulmonary aspergillosis is a devastating disease. Early diagnosis allowing early treatment may improve the prognosis. However, this goal remains difficult to achieve. When the diagnosis is confirmed, it is often already too late. Despite antifungal treatment, the mortality rate is high. Patients with immunosuppression show a high mortality rate. We present five patients of ages ranging between 34 and 43 years who displayed aspergillus pneumonia between 1991 and 2000. All patients received cyclosporine, azathioprine, and prednisone for maintenance immunosuppressive therapy. Their ages ranged from 34 to 43 years with the onset of infection between 1 to 25 months posttransplant. In all cases, the infection was localized to the lungs. Standard methods of fungal culture and identification were used. No coinfections with tuberculosis or other fungi or bacteria were, identified. Three cases were successfully treated but two patients showed deterioration despite appropriate therapy and died. Among patients with solid organ transplantation, lung, liver, and renal transplant patients are at the highest risk of developing aspergillus lung infections. A high degree of awareness and efforts for early diagnosis and therapy may improve the poor prognosis.Item Atipik bir klinik tablo ile kendini belli eden bir alfa ağır zincir hastalığı olgusu(Uludağ Üniversitesi, 1992-11-16) Tunalı, Ahmet; Manavoğlu, Osman; Yurtkuran, Mustafa; Yavuz, Mahmut; Ali, Rıdvan; Özkalemkaş, Fahir; Akdiş, Cezmi; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı/Nefroloji Bilimi.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı/Hematoloji Bilimi.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Enfeksiyon Anabilim Dalı.Alfa Ağır Zincir Hastalığı en sık görülen Ağır Zincir Hastalığı şeklidir. Genellikle tipik olarak enterik ve respiratuvar olmak üzere iki klinik şekli vardır. Nadiren klinik tablo atipik olabilir. Bu çalışmada kliniğimizde takip edilen ve enterik ve respiratuar tutulum bulguları olmayan, buna karşılık renal amiloidoz ve buna nefrotik sendrom klinik tablosu ile kendini belli eden bir atipik Alfa ağır Zincir hastalığı olgusu takdim edilerek literatür gözden geçirilmiştir.Item Behcet's disease and renal failure(Oxford University, 2003-05) Akpolat, Tekin; Diri, Banu; Oǧuz, Yusuf; Yılmaz, Emine Demirel; Dilek, Melda; Yavuz, Mahmut; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nefroloji Anabilim Dalı.; 7006244754Background. The aims of this study were (i) to investigate the prevalence of Behcet's disease (BD) among dialysis patients in Turkey, (ii) to report the clinical characteristics of patients with BD and endstage renal disease (ESRD), (iii) to evaluate the effect of ESRD on course and activity of BD and (iv) to analyse the published data about BD and renal failure. Methods. A questionnaire investigating BD among dialysis patients was submitted to 350 dialysis centres and we obtained the data for 20 596 patients from 331 dialysis centres. We submitted a second questionnaire regarding clinical characteristics of the patients with BD and ESRD. The PubMed and Web of Science databases were used for the analysis of BD and renal failure. Results. Fourteen patients with BD were determined and the prevalence of BD was 0.07% among 20 596 dialysis patients in Turkey. None of the patients has had a new manifestation of BD after initiation of haemodialysis treatment. The analysis of previous data about renal BD demonstrated 67 patients with renal failure. Conclusions. The most common cause of renal failure in BD is amyloidosis. Routine urine analysis and measurement of serum creatinine and blood urea nitrogen levels are needed for early diagnosis. Vascular access-related problems are common and the activity of BD appears to decrease in patients with ESRD after initiation of haemodialysis.Item Böbrek tutulumu olan sistemik lupus eritematozus tanılı hastaların retrospektif olarak incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022) Duran, Yasemin Deniz; Yavuz, Mahmut; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.Sistemik Lupus Eritamatozus (SLE) kronik, otoimmun, böbrek tutulumu ciddi seyreden bir hastalıktır. Böbrek tutulumu hastaların yaklaşık yarısında görülmektedir. Tedavisinde son yıllarda ciddi gelişmeler olmakla birlikte yaklaşık hastaların %10-20’sinde son dönem böbrek yetmezliği gelişmektedir. Çalışmamızda lupus nefriti tanısı ile takip edilen hastaların tedavi rejimlerinin değerlendirilmesi, remisyon oranları ve remisyon ile ilişkili faktörlerinin incelenerek literatürle karşılaştırılması amaçlanmıştır. Çalışmamıza 2009-2021 yılları arasında Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi nefroloji bölümünde böbrek biyopsisi yapılıp lupus nefriti tanısı almış 42 hasta dahil edilmiştir. Hastaların demografik özellikleri, tanı anı bulguları, biyopsi patoloji sonuçları, 6. ay ve 12. ay remisyon oranları retrospektif olarak incelenmiştir. 6. ayın sonunda hastaların %37,8'i tam remisyondayken, birinci yılın sonunda %40’ı tam remisyondaydı. Hastalar 6. ve 12. ayda tam remisyonda olan ve olmayan olarak iki gruba ayrıldı. Altıncı ayda tanı anı proteinüri miktarı ve tanı anı hemoglobin değeri açısından gruplar arasında anlamlı fark bulunmuştur (sırasıyla p=0,022, p=0,006). Tam remisyona girmeyen grupta medyan proteinüri miktarı 2945 mg/gün iken, tam remisyona giren grupta medyan proteinüri 1835 mg/gün olarak saptanmıştır. Hemoglobin değeri ise remisyonda olmayan grupta daha yüksek bulunmuştur. 12. ayda ise tam remisyonda olan grupta lupus tanı yaşı daha yüksek bulunmuştur (p=0,014). Tam remisyona giren grupta ortalama lupus tanı yaşı 35,8±2,8 iken tam remisyona girmeyen grupta 27,1±1,9'dur. Sonuç olarak, lupus nefriti SLE'nin ciddi ve sık görülen organ tutulumlarındandır. Farklı tedavilere rağmen 1. yılda tam remisyon oranı %50 civarındadır. Remisyon ile ilişkili faktörlerin belirlenmesi prognozu tahmin etmek için önem arz etmektedir. Çalışmamızda tanı anı proteinüri düzeyi, hemoglobin seviyesi ve lupus tanı yaşı ile remisyon arasında ilişki bulunmuştur.Item Body pain during daily activities in patients on peritoneal dialysis(Wiley-Blackwell, 2005-02) Taşkapan, Hülya; Ersoy, Fettah Fevzi; Passadakis, Ploumis S.; Tam, Paul Y. W.; Memmos, Dimitrios E.; Katopodis, Konstantinos P.; Özener, Çetin Islak; Akçiçek, Fehmi; Çamsarı, Taner; Ateş, Kenan Bahri; Ataman, Rezzan; Vlachojannis, John George; Dombros, Nicholas V.; Utaş, Cengiz; Akpolat, Tekin; Bozfakioǧlu, Semra; Wu, George G.; Karayaylali, İbrahim; Arınsoy, Turgay; Stathakis, Charalambos P.; Yavuz, Mahmut; Tsakiris, Dimitrios J.; Dimitriades, Athanasios C.; Yılmaz, Mehmet Emin; Gültekin, Meral; Polat, Nese; Oreopoulos, Dimitrios George; Yavuz, M.; Uludağ Üniversitesi.; 7006244754Objective. To review the prevalence of body pain during daily activities in patients on peritoneal dialysis (PD) and to correlate it with various demographic and renal osteodystrophy markers such as calcium (Ca), phosphorus (P), intact parathyroid hormone (iPTH), and vitamin D-3 levels. Methods. A cross-sectional study was conducted involving 530 chronic PD patients (44.3 % female, 55.6 % male) from 24 centers in Canada, Greece, and Turkey. Pain severity scoring during daily activities was performed using the pain scoring table of the Western Ontario and McMaster Universities Osteoarthritis Index (WOMAC). Results. The overall prevalence of pain was 52.9 % (61.3 % in females and 49.5 % in males, p < 0.05). Morning stiffness was reported by 23.6 % of the patients, and diminished range of movement by 20 %. The mean age, weight, and body mass index were higher in patients with pain than in those without (p < 0.05). There was no statistically significant difference between patients with pain and those without pain with respect to their mean serum iPTH, Ca, P, Ca x P, ionized Ca, or bone alkaline phosphatase levels (p > 0.05). Mean serum 25-hydroxyvitamin D-3 [25(OH)D-3] levels were lower in patients with pain compared to those without pain (p < 0.05). Conclusions. A high percentage of the PD patients (53 %) had body pain; iPTH levels and other biochemical parameters of renal osteodystrophy were not different between those with and without pain. Patients with pain had lower 25(OH)D-3 levels than did those without. Factors such as age, gender, obesity, and metabolic factors may interact to cause varying degrees of articular/bone pain in patients on PD. Since vitamin D deficiency aggravates the signs and symptoms of joint disease such as pain and stiffness, one should attempt to correct levels of 25(OH)D-3, as well as 1,25(OH)(2)D-3 levels, in these patients.Item Bone mineral density and its correlation with clinical and laboratory factors in chronic peritoneal dialysis patients(Sprınger Japan KK, 2006) Ersoy, Fettah Fevzi; Passadakis, Stauros Ploumis; Tam, Paul; Memmos, Evaggelos Dimitros; Katopodis, Pericles Konstantinos; Çetin Özener, Çetin Özener; Fehmi Akçiçek, Fehmi Akçiçek; Çamsarı, Taner; Ateş, Kenan; Stathakis, Panagiotis Charalampos; Arınsoy, Turgay; Karayaylalı, İbrahim; Wu, George; Bozfakıoğlu, Semra; Akpolat, Tekin; Utaş, Cengiz; Dombros, Athanasios Nicholas; Vlachojannis, John George; Ataman, Rezzan; Yardımsever, Mehmet; Karayalçın, Binnur; Gültekin, Meral; Yılmaz, Mehmet Emin; Dimitriades, Chrysostomos Athanasios; Tsakiris, John Dimitrios; Yavuz, Mahmut; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi.; 7006244754The aim of this study was to assess the clinical and laboratory correlations of bone mineral density (BMD) measurements among a large population of patients on chronic peritoneal dialysis (PD). This cross-sectional, multicenter study was carried out in 292 PD patients with a mean age of 56 +/- 16 years and mean duration of PD 3.1 +/- 2.1 years. Altogether, 129 female and 163 male patients from 24 centers in Canada, Greece, and Turkey were included in the study. BMD findings, obtained by dual-energy X-ray absorptiometry (DEXA) and some other major clinical and laboratory indices of bone mineral deposition as well as uremic osteodystrophy were investigated. In the 292 patients included in the study, the mean lumbar spine T-score was -1.04 +/- 1.68, the lumbar spine Z-score was -0.31 +/- 1.68, the femoral neck T-score was -1.38 +/- 1.39, and the femoral neck Z score was -0.66 +/- 1.23. According to the WHO criteria based on lumbar spine T-scores, 19.2% of 292 patients were osteoporotic, 36.3% had osteopenia, and 44.4% had lumbar spine T-scores within the normal range. In the femoral neck area, the prevalence of osteoporosis was slightly higher (26%). The prevalence of osteoporosis was 23.3% in female patients and 16.6% in male patients with no statistically significant difference between the sexes. Agreements of lumbar spine and femoral neck T-scores for the diagnosis of osteoporosis were 66.7% and 27.3% and 83.3% for osteopenia and normal BMD values, respectively. Among the clinical and laboratory parameters we investigated in this study, the body mass index (BMI) (P < 0.001), daily urine output, and urea clearance time x dialysis time/volume (Kt/V) (P < 0.05) were statistically significantly positive and Ca x PO4 had a negative correlation (P < 0.05) with the lumbar spine T scores. Femoral neck T scores were also positively correlated with BMI, daily urine output, and KT/V; and they were negatively correlated with age. Intact parathyroid hormone levels did not correlate with any of the BMD parameters. Femoral neck Z scores were correlated with BMI (P < 0.001), and ionized calcium (P < 0.05) positively and negatively with age, total alkaline phosphatase (P < 0.05), and Ca x P (P < 0.01). The overall prevalence of fractures since the initiation of PD was 10%. Our results indicated that, considering their DEXA-based BMD values, 55% of chronic PD patients have subnormal bone mass-19% within the osteoporotic range and 36% within the osteopenic range. Our findings also indicate that low body weight is the most important risk factor for osteoporosis in chronic PD patients. An insufficient dialysis dose (expressed as KT/V) and older age may also be important risk factors for osteoporosis of PD patients.Publication Characteristics and survival data of patients with primary focal segmental segmental glomerulosclerosis: Tsn-goldmulti-center study(Oxford Univ Press, 2023-06-01) Dheir, Hamad; Cebeci, Egemen; Karadağ, Serhat; Yıldız, Abdulmecit; Güller, Nurana; Altiparmak, Mehmet Riza; Eren, Necmi; Yilmaz, Zulfikar; Basturk, Taner; Sipahi, Savas; Sahin, Gulizar; Bakar, Betul; Okyay, Gulay Ulusal; Suleyman, Gultekin; Piskinpasa, Serhan Vahit; Dursun, Belda; Balal, Mustafa; Turgutalp, Kenan; Guzel, Fatma Betul; Kutlay, Sim; Tatar, Erhan; Elcioglu, Omer Celal; Karakan, Sebnem; Kayalar, Arzu Ozdemir; FarukAkcay, Omer; Yildirim, Tolga; Sahin, Idris; Sahin, Garip; Ogutmen, Melike Betul; Tokgoz, Bulent; Tunca, Onur; Gul, Cuma Bulent; Kurultak, Ilhan; Torun, Dilek; Ayar, Yavuz; Uzun, Sami; Yavuz, Mahmut; Oto, Ozgür Akın; Dinçer, Mevlüt Tamer; Ergül, Metin; Öztürk, Savaş; Türkmen, Aydın; YILDIZ, ABDULMECİT; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nefroloji Anabilin Dalı.; HIG-9032-2022Item Clinical findings in the renal victims of a catastrophic disaster: the Marmara earthquake(Oxford Univ Press, 2002-11) Sever, Mehmet Şükrü; Erek, Ekrem; Vanholder, Raymond; Akoğlu, Emel; Ergin, Hülya Karadayı; Türkmen, Funda Muşerref; Korular, Didem; Yenicesu, Müjdat; Erbilgin, Dilaver; Hoeben, Heidi; Lameire, Norbert; Yavuz, Mahmut; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı/Nefroloji Bilim Dalı.Background. The clinical course of acute renal failure (ARF) related to crush syndrome is very complex, because of co-existing surgical and/or medical complications. After the devastating Marmara earthquake that struck Turkey in August 1999, 639 patients were identified with nephrological problems, whose clinical findings have been the subject of this analysis. Methods. Specific questionnaires asking about 63 variables were sent to 35 reference hospitals that treated the victims. Clinical findings of the renal victims were analysed. Results. At admission, high fever was noted in 31.8% of the patients; the temperature of non-survivors was higher (P = 0.027). Mean blood pressure was higher in survivors (P = 0.004) and dialysed victims (P < 0.001). Most (61.4%) patients were oligo-anuric; oliguria lasted for 10.8 +/- 7.2 days. Thoracic and abdominal traumas were associated with a higher risk of mortality. 397 fasciotomies and 121 amputations were performed in 790 traumatized extremities. Fasciotomies were associated with sepsis (P < 0.001) and dialysis needs (P < 0.0001), while amputations were associated with mortality (P < 0.0001). Medical complications, which were associated with dialysis needs (P < 0.0001) and mortality (P < 0.0001), were observed in 51.5% of patients. In a multivariate analysis model of medical complications, disseminated intravascular coagulation (DIC) (P < 0.0001, OR = 5.81), and adult respiratory distress syndrome (ARDS) (P = 0.0001, OR = 4.53) were predictors of mortality. Conclusions. In the aftermath of catastrophic earthquakes, clinical findings of the renal victims can predict the final outcome. While fasciotomies indicate dialysis needs, extremity amputations, abdominal and thoracic traumas are associated with higher rates of mortality in addition to DIC and ARDS.Publication Clinical significance of genetic in patients with C3 glomerulopathies(Oxford Univ Press, 2017-05-01) Oruç, Ayşegül; Yıldız, Abdulmecit; Berdeli, Afig; Yavuz, Mahmut; Dilek, Kamil; Güllülü, Mustafa; Ersoy, Alparslan; ORUÇ, AYŞEGÜL; YILDIZ, ABDULMECİT; YAVUZ, MAHMUT; DİLEK, KAMİL; GÜLLÜLÜ, MUSTAFA; ERSOY, ALPARSLAN; Uludağ Üniversitesi; 0000-0002-0342-9692; 0000-0002-4791-8367; 0000-0002-0710-0923; AAH-4002-2021; AAH-5054-2021; HIG-9032-2022; EHM-7377-2022; EUF-5229-2022; CTG-8811-2022; AAH-5054-2021