2017 Cilt 26 Sayı 2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/16123
Browse
Browsing by Author "Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi."
Now showing 1 - 4 of 4
- Results Per Page
- Sort Options
Item Christianity and Muslim-chrıstıan relatıonships in Kosovo(Uludağ Üniversitesi, 2017) Pagariz, Sead; Tarakcı, Muhammet; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü.A small country of Europe in terms of her surface area and population, Kosovo is a multi-faith country where various religions and religious groups live together. A great majority of her population was Christian at the Roman Empire (and Orthodox at the Byzantine time), and Muslim at the Ottoman time and today. Orthodox, Catholic and Evangelical Churches, Judaism and some other religious movements as well as Islam still live in the country. This article, after briefly summarizing the history of Christianity in Kosovo, deals with the relations between Muslims and Catholic, Orthodox and Evangelical churches past and today. It also evaluates the positive and negative aspects of the Muslim-Christian relations in Kosovo, and gives some observations about the future of these relations.Item Dede Korkut hikâyeleri çerçevesinde dinin dönüştürücü etkisi üzerine(Uludağ Üniversitesi, 2017) Peker, Hidayet; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Biz bu çalışmada, Türklerin, İslamiyeti kabul ediş sürecinde ve sonrasında, önceki dini inanışlarından ve milli karakterlerinden ne kadarını muhafaza ettiklerinin ve ne kadarını dönüştürdüklerinin cevaplarını Dede Korkut hikayeleri özelinde temellendirmeyi amaçlamaktayız. Bir toplumun herhangi bir dini kabul ediş sürecinde, o dini, kendi milli özelliklerine dönüştürmesi ve kendisinin de o dinin karakterine bürünmesi söz konusudur. Dinin yanında, dil, örf-adetler, siyaset, mimari, sanat vs. gibi hususlar da bunlara ilave edilebilir. Dede Korkut hikayeleri gibi ilk dönem ürünler, bu konulara dair yeterli bilgileri içermesi açısından da dikkate alınmalıdır. Hikayelerde yer alan dini kavramlar ki, bunlar da genellikle yer, şahıs, insani ilişkiler, tabiat ve bazı olaylar karşısında verilen tepkiler ve günlük birtakım pratiklerle ilgili olarak Türklerin gündelik hayatlarına ait olsa da, biz bu kavramlardan hareketle bazı teolojik ve felsefi sonuçlara ulaşabiliriz.Item Modernization, social change, and the persistence of traditional institutions of religious learning: the case of Diyarbakır madrasahs(Uludağ Üniversitesi, 2017) Ataman, Kemal; Bilgin, Vejdi; Evrenk, Faruk; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Some of the leading nineteenth century social scientists and philosophers theorised that religion and religious institutions would lose their function both at the public and private spheres of life as a result of rationalization, urbanization, and advancement in science and technology. Although this theory may explain, at least to some extent, the status of religion in some of the Western societies, it, nonetheless, is from being a universally applicable theory given the persistence of religion and religious institutions in some Western and non-Western societies such as Turkey. This article, therefore, attempts to answer specifically the question of why after such an intense modernization program, traditional religious learning institutions, madrasahs, are still active in TurkeyItem Râşid halifelerin sünneti” kavramı ve nebevî sünnet ile ilişkisi(Uludağ Üniversitesi, 2017) Kahraman, Hüseyin; Başaran, Serkan; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü.Raşid halifeler dönemi, ashabın halifeler öncülüğünde nebevî sünneti sonraki nesillere aktarma görevini ifa ettikleri sürecin ismidir. Dönemin işlevi, basit anlamda bilgi taşıma ve aktarımı olmayıp “sünnet” kelimesinin mahiyetiyle örtüşür nitelikte bir sonraki neslin, davranıştan düşünceye nebevî asırda ortaya çıkan ilk örneğe uygun biçimde sosyalleştirilmesini ve bu yönde bir geleneğin oluşturulmasını ifade eder. Sünnetin inşa süreci içerisinde yer alması bakımından kurucu asır niteliğindeki bu asrın anlaşılması, doğru bir sünnet tasavvuru için gereklidir. Dönemin sahip olduğu bu konumun tespitinde ve söz konusu işlevin görülürken nasıl bir yetkiyle hareket edildiğinin kavranmasında, Hz. Peygamber’in dönemin yöneticileri hakkında kullandığı “raşid halifelerin sünneti” ifadesi anahtar role sahiptir.