2020-11-162020-11-161998Er, İ. (1998). "Sosyal bilimlerde ve İslam’da din anlayışı". Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 7(7), 1-12.1301-3394https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/144048http://hdl.handle.net/11452/13930Tabiî yapısı icabı medeni olan insan, toplu yaşama alışkanlığına sahiptir. Hiçbir fert maddi ve manevi ihtiyaçlarını yalnız başına temin edemediği gibi, İnsanî karakterini kazanabilmesi için de bir cemiyete muhtaçtır. İnsanın ruhi hayat ve saadeti kadar, maddî refah ve huzuru da, teneffüs ettiği hava kadar, etrafını çevreleyen sosyal yapıdan kaynaklanır. İnsan, bu sosyal yapı içinde beşeri karakterini kazanmaya çalışırken ona ve onun içinde yer alan kendisi gibi daha başka kişilere karşı vazifelerinin yanında bir takım haklara da sahiptir* 1. Yaşadığımız cemiyetin devamı ve refahı için bu zaruridir. Binaenaleyh, sosyal hayatı tanzim eden bir takım kanun, yönetmelik vs. prensiplerin hepsi, fertlerin cemiyete, cemiyetin fertlere karşı vazifelerinden ve mukabil haklarından bahseder. Herkesin vazifesini bilip hakkına razı olması ve yerine getirmesi, kişide bunların toplum’için son derece hayati önem taşıdığına dair sağlam ve kati bir inancın olmasına bağlıdır. Bir başka ifade ile vazife ve hakkın kudsiyetine inanılması icab eder. Çünkü insan, çoğu kere nefsani (egoist) arzu ve düşüncelerin esiri olarak şahsi menfaatinden başkasını dikkate almayabilir. İşte bu noktada din, sunmuş olduğu itikadî, ahlakî, hukukî, İktisadî vb. hüküm ve değerlerle, onların tesiri altında gelişen örf ve adetler3 vasıtasıyla insanda vazife ve hakkın kudsiyeti fikrini uyandıracak, kendi aleyhine de olsa, kalpten gelen samimi bir duygu ile bunlara riayeti sağlayan manevi bir "iç kuvvet" ve saik olacaktır.trinfo:eu-repo/semantics/openAccessSosyal hayatCemiyetİç kuvvetDin-toplum ilişkileriSosyal bilimlerSosyal bilimlerde ve İslam’da din anlayışıArticle11277