Lambton, Ann K. S.2021-02-092021-02-092016Lambton, A. K. S. (2016). ''İktâ Üzerine Düşünceler''. çev. Halil İbrahim. Hançabay. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 25(2), 165-184.1301-3394https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/228026http://hdl.handle.net/11452/16229Ortaçağ İranı’ndaki toplum ve toprak kullanım hakları ile Batı Avrupa feodalizminin belli türleri arasındaki bir takım yüzeysel benzerlikler, feodalizm teriminin biraz gevşek bir şekilde İran’daki toplum ve hükümete atfını cesaretlendirmiştir. Dahası, feodalizm nasıl ki Fransız Devrimi esnasında eski rejimin birçok suistimalini kapsayacak şekilde genelleyici bir tanımlama olarak benimsendiyse, 1 yakın zamanlarda da İran’la ilgili yanlış kullanılmaya başlanan bir terim olmuştur. Bu terimin yanlış kullanımını bir kenara bırakarak, kelimenin dar anlamıyla İran toplumunun, hukukî anlamıyla da İran kurumlarının feodal olarak tanımlanıp tanımlanmayacağını incelemek biraz ilgi çekici olabilir. Ortaçağ İranı’nda çoğunlukla feodal olarak kabul edilen kurum çeşitli yönleriyle iktâdır. İktâ, Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun ([428-551]/1037-1157) baskın bir kurumuydu. İktâlar Selçuklular’dan önce yöneticiler tarafından bağışlanıyordu, fakat Büyük Selçuklular döneminde adeta düzenli bir kurum haline geldi. Bu sistem, farklı adlarla da olsa esas itibariyle İran’da XX. yüzyıla kadar devam etti. Bu sistemin ve kökenlerinin incelenmesi İran’da feodalizmin varlığına veya aksine ışık tutacaktır. Makalenin devamında ben yeni bir çığır açmayacağım, daha ziyade bir başka yerde ulaşılmış sonuçları yeniden ifade edeceğim; [bu bakımdan] Profesör Claude Cahen tarafından iktânın gelişimi ile ilgili yapılmış olan çalışmaya borçlu olduğumun bilincindeyim.trinfo:eu-repo/semantics/openAccessOrtaçağİktâYüzeyselDüşünceEski rejiminFeodalBüyük Selçukluİktâ üzerine düşüncelerArticle165184252