Kırlı, SelçukYuvanç, Seher Çakmak2019-11-032019-11-032006Yuvanç, S. Ç. (2006). Erken ve geç başlangıçlı distimik bozukluğu olanlarda anksiyete ve depresif belirtilerin dağılımının belirlenmesi. Yayınlanmamış uzmanlık tezi. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi.http://hdl.handle.net/11452/1308Bu çalışmada, Erken ve Geç Başlangıçlı Distimik Bozukluk'ta (EBDB-GBDB) anksiyete, depresif belirtiler ve işlevsellik kaybının dağılımı ve şiddeti araştırıldı. Yöntem: Çalışmaya Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı Düzeltilmiş 4. Baskı Geçici Revizyonu (DSM-IV-TR)'na göre DB tanı ölçütlerini karşılayan ve çalışma protokolüne uygun 120 hasta dahil edildi. Hastalara sosyodemografik özellikler formu, Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeği (HAM-D), Hamilton Anksiyete Derecelendirme Ölçeği (HAM-A) ve İşlevselliğin Genel Değerlendirilmesi Ölçeği (İGD) yarı yapılandırılmış psikiyatrik görüşme ile dolduruldu. Sosyal Uyum Kendini Değerlendirme Ölçeği (SUKDÖ) ise hastalar tarafından doldurdu. İlave olarak hastalarda major depresyon atağı, yatış, kronik hastalık ve ailede duygudurum bozukluğu öyküsünün olup olmadığı sorgulandı. Bulgular: Hastaların 112'si kadın, 8'i erkekti. Kırk biri (%34.2) EBDB, 79'u (%65.8) GBDB grubundaydı. Yaş ortalamaları EBDB'de 42.5±9.9, GBDB'de 48.1±9.0 yıl idi (p=0.003). Bozukluğun başlangıç yaşı EBDB'de 18.4±1.9, GBDB'de 34.2±9.1 idi (p<0.003). Bozukluğun süresi EBDB'de 24.0±10.1 yıl, GBDB'de 13.8±8.5 yıldı (p<0.001). Toplam HAM-D (EBDB'de 21.8±4.5, GBDB'de 21.5±3.8) orta düzeyde depresyonu gösterirken, toplam HAM-A (EBDB'de 23.9±4.8, GBDB'de 23.4±4.6) yüksek anksiyete düzeyine işaret ediyordu. Toplam SUKDÖ (EBDB'de 31.3±7.6, GBDB'de 34.4±8.6) işlevsellik kaybı ile uyumluydu (p=0.047). Toplam İGD (EBDB'de 61.1±4.7, GBDB'de 65.9±4.7) işlevsellik kaybı ile uyumlu idi (p<0.001). Toplam HAMD ile HAM-A, HAM-D ile SUKDÖ, HAM-A ile SUKDÖ arasındaki korelasyon Pearson korelasyon katsayısı ile değerlendirildi. Sırasıyla (r=0.692, p<0.001), (r=-0. 534, p<0.001), (r=-0.487, p<0.001) bulundu. Toplam HAM-D ve HAM-A arasında aynı yönde, HAM-D ile SUKDÖ arasında ve HAM-A ile SUKDÖ arasında ters yönde anlamlı bir ilişki bulundu. EBDB'de major depresyon atağı, ailede duygudurum bozukluğu ve kronik hastalıklardan diabet anlamlı olarak fazla saptandı (p<0.001, p=0.008, p=0.045). Sonuç: Hem EBDB'de hem GBDB'de anksiyete düzeyi arttıkça depresyon şiddetinin, depresyon ile anksiyete düzeyi arttıkça işlevsellik kaybının giderek arttığı ve EBDB'de major depresyon atakları ile hastalık süresinin daha fazla olmasının işlevsellik kaybını daha da arttırdığı, dolayısıyla DSM-IV-TR'ye göre Distimik Bozukluk tanısı koymak için gerekli olan belirtiler arasında anksiyete vurgulanmamış olmasına rağmen bu belirti kümesinin göz önünde bulundurulmasının önemli olduğu görülmüştür.Object: By comparing the the distribution of anxiety and depressive symptoms in early and late onset dsythymic disorder (EO-LO) we aimed to contribute to the understanding and therapy of the disorder. Method: 120 patients are enrolled to the study according to the American Psychiatric Association (2000) Diagnostic and Statistical Nanual of of Mental Disorders, 4th ed Text Revision (DSM-IV-TR). A form designed for the sociodemographic features, Hamilton Depression Rating Scale (HDRS), Hamilton Anxiety Rating Scale (HARS) and General Functioning Scale (GFS) were applied to the participants by a semi-structured interview. All participants fulfilled the Social Adaptation Self Evaluation Scale (SASES) by themselves. All participants were asked if they had a record of major depression episode, hospitilization chronic illness and familial affective disorder. Results: The patient group was consisted of 112 women and 8 men. 41 (34,2 %) of the patients were in the EO group and 79 (65,8%) of the patients were in the LO group. Average of the age were 42,5+-9,9 in EO and 48,1+-9,0 in LO group (p=0,003). The onset of the disorder in EO was 18,4 +-1,9 years and 34,2+-9,1 years in LO group (p<0,001). Total HDRS was showing average depression (in EO 23,9+-4,8, in LO 21,5+-3,8) while HARS was showing severe anxiety levels (in EO 23,9+-4,8)in LO 23,4+-4,6). Total SASES (in EO 31,3+-7,6 and in LO 34,4+-8,6) was in accordence with malfunctioning (p=0,047). Total GFS (in EO 61,1+-4,7 and in LO 65,9+- 4,7) was also in accordance with malfunctioning (p<0,001). Correlations between HDRS and HARS, HDRS and SASES, HARS and SASES were assesed by Pearson correlation test. They were found as (r=0,692, p<0,001), (r0-0,534, p<0,001), (r=-0,487, p<0,001) respectively. There was a direct correlaton between total HDRS and HARS, whereas an inverse correlation was found between HDRS and SASES, HARS and SASES. EO group had significantly higher major depressive episodes, familial affective disorder and diabetes (p<0,001, p=0,008, p=0,045). Conclusion: Findings show that in both EO and LO increasing anxiety levels has a positive correlation with depression severity and functioning has a inverse correlation with increasing levels of depression and anxiety. Besides in EO group, number of depressive episodes and longer duration of the disorder has a negative impact on functioning. So that anxiety appears to be crucial for the diagnosis of Dsythymic Disorder since anxiety is not mentioned in DSM-IV-TR.VI, 34 sayfatrinfo:eu-repo/semantics/openAccessDistimiErken-geç başlangıçAnksiyeteDepresyonİşlevsellikDsythymiaEarly-late onsetAnxietyDepressionFunctioningErken ve geç başlangıçlı distimik bozukluğu olanlarda anksiyete ve depresif belirtilerin dağılımının belirlenmesiThe distribution of anxiety and depressive symptoms in early and late onset dsythymic disorderSpecialityinMedicine