T. C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELFESE VE DİN BİLİMLERİ ANABİLİM DALI MANTIK BİLİM DALI FREGE'NİN GÖNDERGE TEORİSİ İLE GELENBEVİ'NİN DELÂLET TEORİSİ ARASINDA BİR KARŞILAŞTIRMA (DOKTORA TEZİ) ELİF ÖZEL BURSA – 2022 T. C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELFESE VE DİN BİLİMLERİ ANABİLİM DALI MANTIK BİLİM DALI FREGE'NİN GÖNDERGE TEORİSİ İLE GELENBEVİ'NİN DELÂLET TEORİSİ ARASINDA BİR KARŞILAŞTIRMA (DOKTORA TEZİ) ELİF ÖZEL Danışman: Prof. Dr. İSMAİL ÇETİN BURSA – 2022 TEZ ONAY SAYFASI T. C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE Felfese ve Din Bilimleri Anabilim Dalı, Mantık Bıl̇ıṁ Dalı’nda 711821006 numaralı Elif Özel’ın hazırladığı “Frege'nin Gönderge Teorisi İle Gelenbevi'nin Delâlet Teorisi Arasında Bir Karşılaştırma” konulu Doktora ile ilgili tez savunma sınavı, 14/06/2022 günü 10:00-11:30 saatleri arasında yapılmış, sorulan sorulara alınan cevaplar sonunda adayın tezinin (başarılı/başarısız) olduğuna (oybirliği/oy çokluğu) ile karar verilmiştir. Üye (Tez Danışmanı ve Sınav Komisyonu Başkanı) Prof. Dr. İsmail Çetin Bursa U.Ü. İlahiyat Fakültesi Felsefe Din Bilimleri Böl. Din Felsefesi A.B.D. Üye Prof. Dr. Enver Uysal Bursa U.Ü. İlahiyat Fakültesi Felsefe Din Bilimleri Böl. İslam Felsefesi A.B.D. Üye Doç. Dr. Coşkun Baba İzmir Katip Çelebi Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Felsefe Din Bilimleri Böl. İslam Felsefesi A.B.D. Üye Doç Dr. Ergin Ögcem Kütahya Dumlupınar Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Felsefe Din Bilimleri Böl. Din Bilimleri A.B.D. Üye Dr. Öğr. Üyesi Ali İhsan Akçay Bursa U.Ü. İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi ve Sanatları Böl. Türk İslam Edebiyatı A.B.D. 14.06.2014 SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ DOKTORA İNTİHAL YAZILIM RAPORU BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELFESE VE DİN BİLİMLERİ ANABİLİM DALI BAŞKANLIĞI’NA Tarih: 14/06/2022 1- Tez Başlığı / Konusu: Frege'nin Gönderge Teorisi İle Gelenbevi'nin Delâlet Teorisi Arasında Bir Karşılaştırma. 2- Yukarıda başlığı gösterilen tez çalışmamın a) Kapak sayfası, b) Giriş, c) Ana bölümler ve d) Sonuç kısımlarından oluşan toplam 129 sayfalık kısmına ilişkin, 07/06/2022 tarihinde şahsım tarafından Turnitin adlı intihal tespit programından (Turnitin)* aşağıda belirtilen filtrelemeler uygulanarak alınmış olan özgünlük raporuna göre, tezimin benzerlik oranı %14‘tür. 3- Uygulanan filtrelemeler: 4- Kaynakça hariç 5- 5 kelimeden daha az örtüşme içeren metin kısımları hariç 6- Bursa Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tez Çalışması Özgünlük Raporu Alınması ve Kullanılması Uygulama Esasları’nı inceledim ve bu Uygulama Esasları’nda belirtilen azami benzerlik oranlarına göre tez çalışmamın herhangi bir intihal içermediğini; aksinin tespit edileceği muhtemel durumda doğabilecek her türlü hukuki sorumluluğu kabul ettiğimi ve yukarıda vermiş olduğum bilgilerin doğru olduğunu beyan ederim. 7- Gereğini saygılarımla arz ederim. 14/06/2022 Adı Soyadı: Elif Özel Öğrenci No: 711821006 Anabilim Dalı: Felsefe ve Din Bilimleri Programı: Statüsü: Y.Lisans Doktora Danışman Prof. Dr. İsmail ÇETİN 14/06/2022 YEMİN METNİ Doktora tezi olarak sunduğum FREGE'NİN GÖNDERGE TEORİSİ İLE GELENBEVİ'NİN DELÂLET TEORİSİ ARASINDA BİR KARŞILAŞTIRMA adlı çalışmanın bilimsel araştırma, yazma ve etik kurallarına uygun olarak tarafımdan yazıldığına ve tezde yapılan bütün alıntıların kaynaklarının usulüne uygun olarak gösterildiğine, tezimde intihal ürünü cümle veya paragraflar bulunmadığına şerefim üzerine yemin ederim. Tarih ve İmza 14/06/2022 Adı Soyadı : Elif Özel Öğrenci No : 711821006 Anabilim Dalı : Felsefe ve Din Bilimleri Programı : Statüsü : Doktora v ÖZET Yazar Adı ve Soyadı : Elif Özel Üniversite : Bursa Uludağ Üniversitesi Enstitü : Sosyal Bilimler Enstitüsü Anabilim Dalı : Felsefe ve Din Bilimleri Bilim Dalı : Mantık Tezin Niteliği : Doktora Mezuniyet Tarihi : 14 /06/2022 Tez Danışmanı : Prof. Dr. İsmail Çetin FREGE'NİN GÖNDERGE TEORİSİ İLE GELENBEVİ'NİN DELÂLET TEORİSİ ARASINDA BİR KARŞILAŞTIRMA Bu çalışmamızda Friedrich Ludwig Gottlob Frege’nin (1848-1925) gönderge teorisi ile İsmail Gelenbevi’nin (Gelenbevi İsmail) (1730/31-1790/91) delâlet teorisini inceleyerek karşılaştırma yaptık. Buradaki karşılaştırmadan kastımız, iki mantıkçıdan birinin diğerine göre görüşlerine bir değer biçmek değil; konu edindiğimiz akademik ve felsefi bilginin netleştirilmesi için bir görüşün ötekine göre farklı, benzer ve aynı yönlerini belirlemektir. Böylece söz konusu akademik-felsefi bilginin, daha arı duru bir şekilde ortaya konmuş olabileceğini düşündük. Frege’nin özdeşlik teorisi, yine kendi gönderge anlayışının doğmasına neden olmuştur. O, ifadelerin özdeşliği meselesini kendine sorun edinmiştir. Onun özdeşlik hakkındaki görüşü evrilerek dönüşmüş ve bu dönüşüm de “gönderge” ile “duyum” kavramlarının karşılıklı olarak yorumlanmasına neden olmuşken, ifadelerin özdeşliği konusunda Gelenbevi’nin doğrudan doğruya bir görüşünden söz edemeyiz. Ancak lafzın manaya delâleti, mutabakat (tam örtüşme) yoluyla gerçekleştiğinde özcü yaklaşımından dolayı ona göre delâlet, her iki ifadeyi eşit kılmaktadır. Frege’ye göre sözcükler olağan tarzda kullanıldıklarında, kişinin söylemek istediği şey onların göndergesidir. Gelenbevi’ye göre ise delâlet, bir şeyin öyle bir halde bulunmasıdır ki, o şeyi anlamak, başka bir şeyin anlaşılmasını sağlar (husûle getirir). Frege’nin tanımı yalnızca dil felsefesi içerisinde değerlendirilirken Gelenbevi’nin tanımı hem epistemeloji hem de dil felsefesi içerisinde değerlendirilebilecektir. Anahtar Kelimeler: Frege, Gelenbevi, Mantık, Delâlet, Gönderge vi ABSTRACT Name and Surname : Elif Özel University : Bursa Uludağ University Institution : Institute of Social Sciences Field : Philosophy and Religious Studies Branch : Logic Degree Awarded : Doctorate Degree Date : 14 / 06 / 2022 Supervisor : Prof. Dr. İsmail Çetin A COMPARISON BETWEEN FREGE’S THEORY OF REFERENCE AND GALANBAVI’S THEORY OF DALÂLAT In this study, we compared Friedrich Ludwig Gottlob Frege's (1848-1925) referential theory with İsmail Gelenbevi's (Gelenbeli İsmail) (1730/31-1790/91) al-dalâlah (signification) theory. By comparison here we do not mean to appraise the views of one of the two logicians over the other; The aim is to determine the different, similar and same aspects of one view compared to the other in order to clarify the academic and philosophical knowledge we have covered. Thus, we thought that the academic- philosophical knowledge in question could have been revealed in a more pure way. Frege's identity theory, again, led to the emergence of his own understanding of referent. He took for himself the question of identity of expressions. While his view on identity has evolved and transformed, and this transformation has caused the concepts of "reference" and "sensation" to be interpreted mutually, we cannot directly speak of Gelenbevi's view on the identity of expressions. However, when the indication of the meaning of the word is realized through agreement (full overlap), according to him, due to his essentialist approach, indication makes both expressions equal. According to Frege, when words are used in the usual way, what one wants to say is their referent. According to Gelenbevi, signification is the presence of something in such a state that understanding that thing enables (creates) the understanding of something else. While Frege's definition is only evaluated within the philosophy of language, Gelenbevi's definition can be evaluated within both epistemeology and philosophy of language. Keywords: Frege, al-Galanbavî, Logic, al-Dalâlah, Reference vii İÇİNDEKİLER TEZ ONAY SAYFASI ................................................................................................... ii DOKTORA İNTİHAL YAZILIM RAPORU ............................................................. iii YEMİN METNİ ............................................................................................................. iv ÖZET ............................................................................................................................... v ABSTRACT .................................................................................................................... vi İÇİNDEKİLER ............................................................................................................. vii KISALTMALAR ........................................................................................................... ix ÖNSÖZ ............................................................................................................................ x GİRİŞ ............................................................................................................................... 1 A. Ana Hatlarıyla Çalışmanın Mahiyeti ........................................................................ 1 B. Frege’nin Hayatı ....................................................................................................... 5 C. Gelenbevi’nin Hayatı ................................................................................................ 9 D. Frege ve Gelenbevi’nin Eserleri ve Türkiye’deki Literatürün Kısa Bir Analizi .... 11 E. Teori Nedir? ............................................................................................................ 19 BİRİNCİ BÖLÜM FREGE’NİN GÖNDERGE TEORİSİ A. Frege’nin Felsefesinin ve Mantığının Karakteristiği ............................................. 20 B. Duyum ve Gönderge Sözcüklerinin Etimolojik Kökeni ........................................ 27 C. Analitik Dil Felsefesinde Gönderge Kavramının Tartışılması ............................... 29 D. Frege’nin Gönderge Teorisi ................................................................................... 32 1. Frege’nin Özdeşlik Teorisi Kendi Gönderge Teorisine Nasıl Etkide Bulundu? . 32 2. Frege’de Göndergenin Anlamı ............................................................................ 37 3. Nesnellik Düşünce ve Gönderge ......................................................................... 41 4. Özel Adların Göndergesi ..................................................................................... 42 5. Öznenin Göndergesi ............................................................................................ 43 6. Yüklemin Göndergesi .......................................................................................... 44 7. Cümlenin Göndergesi .......................................................................................... 45 E. Cümleler Fonksiyonlar ve Argümanlar - Veya Frege’nin Matematiğinin Duyum ve Gönderge’deki Yeri ..................................................................................................... 46 İKİNCİ BÖLÜM GELENBEVİ’NİN DELÂLET TEORİSİ A. Vaz‘ İlmi Geleneksel Özcülük ve Gelenbevi ......................................................... 51 B. Gelenbevi’nin Felsefesi’nin Karakteristiği ............................................................. 53 C. Delâlet Sözcüğünün Etimolojik Kökeni ve Mantıktaki Manası ............................. 54 D. Gelenbevi’nin Delâlet Teorisi ................................................................................ 56 viii 1. Delâletin Tanımı ve Analizi ................................................................................ 57 2. Belirlenmiş Lafız ................................................................................................. 59 3. Belirlenmiş Lafzın Manaya Delâleti ................................................................... 62 4. Lafızlar ve Manaları ............................................................................................ 66 5. Belirlenmiş Sözün Manaya Delâletinde Sözün Çeşitleri ..................................... 72 6. Gelenbevi’nin Mantığında Delâletin Rolü .......................................................... 81 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM FREGE’NİN GÖNDERGE TEORİSİ İLE GELENBEVİ’NİN DELÂLET TEORİSİNİN KARŞILAŞTIRMALI BİR ANALİZİ A. Gönderge ve Delâlet Lafızlarının Etimolojik Olarak Karşılaştırılması ................. 87 B. Frege ile Gelenbevi’nin Felsefelerinin ve Mantıklarının Karakteristikleri Bakımından Karşılaştırma ........................................................................................... 88 C. İfadelerin Özdeşliği Meselesi Bakımından Karşılaştırma ...................................... 94 D. Frege’de Göndergenin Gelenbevi’de Delâletin Anlamları Bakımından Karşılaştırma ............................................................................................................... 96 E. Nesnellik Bakımından Karşılaştırma ...................................................................... 98 F. Özel Adlar ve Lafızlar Bakımından Karşılaştırma ................................................. 99 G. Özne ve Yüklemler ve Cümleler Bakımından Karşılaştırma ................................. 99 H. Cümleler Fonksiyonlar ve Argümanlar Bakımından Karşılaştırma ..................... 101 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM TÜRKİYE VE BATI’DAKİ BAZI TARTIŞMALAR BAĞLAMINDA GÖNDERGE VE DELÂLET TERİMLERİNİN İNCELENMESİ A. Türkiye’deki İki Tartışma Bağlamında Gönderge İle Delâlet Terimlerinin İncelenmesi ............................................................................................................... 104 1. Birinci Tartışma ................................................................................................. 104 2. İkinci Tartışma ................................................................................................... 114 3. Türkiye’deki Tartışmalar Bağlamında Frege’nin Gönderge İle Gelenbevi’nin Delâlet Teorilerinin İncelenmesi ........................................................................... 116 B. Batı’daki Bazı Tartışmalar Bağlamında Gönderge İle Delâlet Terimlerinin İncelenmesi ............................................................................................................... 120 1. Gönderge Üzerine Batı’daki Bazı Tartışmalar .................................................. 120 2. Batı’daki Tartışmalar Bağlamında Frege’nin Gönderge İle Gelenbevi’nin Delâlet Teorilerinin İncelenmesi ........................................................................................ 128 SONUÇ ........................................................................................................................ 137 KAYNAKÇA ............................................................................................................... 141 EKLER ........................................................................................................................ 148 Ek 1: Frege’nin Resmi: ............................................................................................. 148 Ek 2: Gelenbevi’nin Resmi ....................................................................................... 149 ÖZGEÇMİŞ ................................................................................................................ 150 ix KISALTMALAR A.g.e. : Adı Geçen Eser A.g.m. : Adı Geçen Makale AÜİFD :Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Bk. : Bakınız Çev. : Çeviren Haz. : Hazırlayan Krş. : Karşılaştırınız M. E. B. : Millî Eğitim Bakanlığı M.Ö. : Milattan Önce Y.y. : Yer Adı Yok Yay. :Yayıncılık,Yayınevi, Yayınları,Yayını V.b. : Ve Benzeri x ÖNSÖZ Türkiye’de felsefe ve mantık alanlarında Batı ile karşılaştırmalı çalışmalar yapmak genellikle az rastlanan bir durumdur. Bunun nedenlerinden biri, sosyal ve beşeri bilimlerde karşılaştırmanın kendisinin iyi-kötü karşıtlığı üzerinden değerlendirilebileceği gibi bir yanlış varsayıma dayanmaktadır. Oysa bir konuda herhangi bir değer yargısında bulunmadan, olanı olduğu gibi betimleyerek, benzerlikleri, farklılıkları ve aynılıkları göstermek orijinal sonuçlara varmamızı sağlayabilir. İslam geleneğindeki bir konuyu Batı’daki bir konu ile karşılaştırmak mümkündür. İşte bu çalışmamızda bu perspektiften yola çıkarak Gottlob Frege'nin gönderge teorisi ile İsmail Gelenbevi'nin delâlet teorisi arasında bir karşılaştırma yaptık. Giriş kısmında çalışmanın konusu, sınırları, yöntem, literatür analizi ile Frege ve Gelenbevi’nin kısaca hayatına yer verdik. I. Bölüm’de Frege’nin gönderge teorisini, II. Bölüm’de de Gelenbevi’nin deâlet teorisini ayrıntılarıyla inceledik. III. ve VI. Bölümlerde ise Türkiye’deki ve Batı’daki varolan tartışmaları aktarıp karşılaştırma yaptık. Sonuç kısmında da tez boyunca elde edilen verilerin özetini sunduk. Bu çalışmaya şahsımın dışında katkı verenler oldu. Bu yönüyle başta sevgili eşim Prof. Dr. Aytekin Özel ile değerli danışmanım hocam Prof. Dr. İsmail Çetin’e çok teşekkür ediyorum. Çalışmam boyunca oğullarım Metehan ile Eymen Yahya da sabır gösterek beni bu yönden desteklemiş oldular. Her ikisine de minnettarım. Bu projemiz DDP (D)-2020/14 proje kodu ile Bursa U.Ü. BAP Birimi tarafından desteklenmiştir. BAP Birimi’ne teşekkür ediyoruz. Umarım faydalı bir çalışma olmuştur. 29.05.2022 Elif ÖZEL-Bursa 1 GİRİŞ A. Ana Hatlarıyla Çalışmanın Mahiyeti 1. Çalışmanın Konusu: Friedrich Ludwig Gottlob Frege’nin (1848-1925) gönderge teorisi ile İsmail Gelenbevi’nin (Gelenbevi İsmail) (1730/31-1790/91) delâlet teorisini inceleyerek karşılaştırma yapmaktır. Buradaki karşılaştırmadan kastımız, iki mantıkçıdan birinin diğerine göre görüşlerine bir değer biçmek değil; konu edindiğimiz akademik ve felsefi bilginin netleştirilmesi için bir görüşün ötekine göre farklı, benzer ve aynı yönlerini belirlemektir. Böylece söz konusu akademik-felsefi bilginin, daha arı duru bir şekilde ortaya konmuş olabileceğini düşünmekteyiz. 2. Çalışmanın Amacı: Çoğu dil felsefesinin temelinde yer alan Frege’nin gönderge teorisi ile bazı geleneksel mantık teorilerinin temelinde yer alan ve İsmail Gelenbevi’nin de ele aldığı delâlet konusunun incelenmesi ve daha sonra da iki teorinin karşılaştırmalı bir analizinin yapılmasıdır. Analizden elde edilecek sonuçlar, karşılıklı olarak Türkiye’deki ve Batı’daki bazı yaklaşımlar bağlamında tartışılmaya çalışılacaktır. O nedenle Frege’nin gönderge teorisi ile Gelenbevi’nin delâlet teorisini sözünü ettiğimiz tartışmadan önce ele almamız gerekecektir. Bu amaçlar doğrultusunda tezin hedefi; 1. Frege’nin gönderge teorisinin ne olduğunu belirlemek. 2. Frege’nin gönderge teorisinin temelinde onun matematik görüşünün yer aldığını tespit etmek. 3. İsmail Gelenbevi’nin ele aldığı delâlet konusunun ne olduğunu belirlemek. 4. Gelenbevi’nin delâlet teorisinin kendi mantık teorisinin temelinde (alt sistem) yer aldığını göstermek. 5. (1) ve (3)’deki verileri Türkiye’deki iki tartışma ile Batı’daki bazı yaklaşımlar bağlamında karşılaştırmak. 3. Çalışmanın Kapsamı ve Sınırları: Frege’nin gönderge teorisinin yer aldığı eserindeki görüşlerinin ve yine İsmail Gelenbevi’nin delâlet teorisinin yer aldığı eserindeki görüşlerinin incelenmesinden, buna ilaveten de her iki görüşün karşılaştırılmasından oluşmaktadır. 2 İsmail Gelenbevi’nin, XVIII. yüzyılın önemli isimlerinden birisi olduğu o dönemi anlatan eserlerde zikredilmektedir. Bununla birlikte ondan daha sonra yaşamış olan âlimlerin çoğunluğu onu, 'fıtratın ender yetiştirdiği insan' olarak değerlendirmişlerdir. Pek çok Osmanlı ulemasının kahir ekseriyetinde görüldüğü gibi o da çok yönlü bir alim profili çizmektedir. Özellikle matematik ve astronomide ortaya koyduğu çalışmalar bakımından döneminin zirve ismi olarak görülmüştür. Gelenbevi, Osmanlının gerileme dönemine yaşamış, ilmi çalışmalarında dışa açılmaktan çok kendi iç sistematiğini yeniden kurmaya çalışmıştır. Osmanlı’da ondan evvel yaşamış olan Yanyalı Esad Efendi (ö. 1730) tarafından mantık ilminde Aristoteles’in (m.ö.384- m.ö.322) Organon külliyatını Eski Yunanca’dan/Latince’den yeniden tercüme faaliyetine girişilmiş ve Ortaçağ Batılı mantıkçıların görüşlerinden de istifade edilerek yorum/uyarlama temelli bir tercüme ortaya konmuştur. Gelenbevi ise başka kültürel coğrafyalarda üretilen düşüncelerle ilgilenmemiş (matematik ve bir Fransız matematikçiye verdiği yanıt dışında) ve bazı kendi orijinal telif eserleriyle geleneği inşa etmeye çabalamıştır. Gelenbevi hakkında yapılan çalışmalar ona olan ilgiyi daha da artırmıştır. Onun hayatı ve mantık anlayışı üzerine Abdülkuddüs Bingöl (1952- 2020) tarafından yapılan çalışma,1 bizim de onu merak etmemize ve eserlerinde hangi görüşleri ortaya koyduğunu araştırmamıza neden olmuştur. İşte bu nedenle tezimizin bir kısmında Gelenbevi’nin delâlet teorisi ilgi odağımız olmuştur. Analitik felsefenin kurucusu kabul edilen Alman filozof Gottlob Frege, 19. yüzyılın son çeyreği ile 20. yüzyılın ilk çeyreğine damgasını vurmuş en önemli matematikçi, mantıkçı ve filozoftur. Frege, analitik felsefenin kurucusu olan, lojistiğe (mantıksalcılığa) olduğu kadar mantık tarihine yepyeni sayfa açan, matematiksel mantığın öncüsü, matematiği bütünüyle mantığa indirgeme denemesiyle mantıksalcılığın (logicism) da öncüsü olan bir filozoftur. Neredeyse her matematikçinin, felsefecinin ve düşünce tarihçisinin üzerinde uzlaştıkları görüş, Frege’nin Cantor’un buluşlarıyla ortaya çıkan, sayının ne olduğu temel sorusuna verdiği cevabın o zaman için en iyi cevap olduğunun anlaşılmasından dolayı, modern matematiksel mantığın kurucusu olma şerefine ulaşmış olmasıdır. 1 Bk. Abdülkuddüs Bingöl, Gelenbevî’nin Mantık Anlayışı (İstanbul: MEB Yay., 1993). 3 Gottlob Frege, matematiğin temellerini araştırmış ve dile dayalı anlamın doğası hakkındaki felsefe sorunlarının içine tutkuyla dalmıştı. O, aynı zamanda bir matematikçiydi. Mantık alanında sağladığı devrim niteliğindeki ilerlemeler için sıklıkla, mantık disiplininin sistematik kurucusu, başka bir ifadeyle babası kabul edilen Aristoteles ile karşılaştırılır. Frege de pek çok disiplinin babası olarak isimlendirilir: Sembolik mantık, formel anlambilim (formel semantik), dil felsefesi ve matematik felsefesi. Çağımızda bu alanlarda kafa yoran birinin, Frege’nin felsefesi ile bir şekilde karşılaşmak zorunda olduğu söylenir. Çünkü o, yalnızca söz konusu disiplinleri tanımlamaya kadar varacak olan felsefe sorunlarını değil, onlarıları çözmek için gerekli olan metodolojiyi de daha önce bir benzerine rastlanmayan bir açıklıkla ortaya koymuştur. Bu metodolojinin modern sembolik mantık olduğu belirtilir. 4. Temel Sorunlarımız: Delâlet ve göndergenin mahiyetlerinin ne olduğu, Frege’nin gönderge teorisi ile İsmail Gelenbevi’nin delâlet teorisinin hangi unsurlardan oluştuğu, İsmail Gelenbevi’nin delâlet teorisi ile Frege’nin gönderge teorisinin karşılaştırması yapıldığında her iki teori arasında ne tür farklılıkların, benzerliklerin ve aynılıkların bulunduğu temel araştırma sorunlarımız olacaktır. Temel Araştırma Soruları ve Hipotezler: 1. Delâlet nedir? 2. Gönderge nedir? 3. Frege’nin gönderge teorisi nedir? 4. İsmail Gelenbevi’nin delâlet teorisi nedir? 5. İsmail Gelenbevi’nin delâlet teorisi ile Frege’nin gönderge teorisinin karşılaştırması, metin kritiği yoluyla nasıl yapılır? 6. Çağdaş döneme daha yakın bir mantıkçının gönderge konusundaki yaklaşımları ve onun sonraki içerimlerinin akademik gelenek olarak duraksamış/yavaşlamış geçmişteki başka bir perspektifi (delâlet meselesini) daha iyi anlayabilmeye nasıl katkı sağlar? Bilimsel hipotezler temel olarak çürütülebilir ve test edilebilir olmak zorundadır. Bu bağlamda beşeri ve formel bir çalışma yürüttüğümüz bu çalışmamızda bizim de hipotezlerimiz şunlar olacaktır: 4 7. Delâlet ile gönderge teorisi aynı şeyler değildir. 8. Delâlet ile gönderge teorileri iki farklı dil felsefesi zemininde ele alınabilirler. Öte yandan ilknin temelinde matematiksel bir görüş vardır, ikincisi ise bir mantık teorisinin temelinde yer alır. 9. Gönderge ile delâlet teorisini sentezlemek mümkündür. Yukarıda zikrettiğimiz hipotezler bağlamında tezimizin sınırlarını kısmen de aşacak olan şu hipotezi de ileri sürebiliriz: Geleneksel mantık ile modern mantık arasında önemli oranda farklılıklar vardır. Örneğin geleneksel mantık önemli oranda Aristocu- Farabici-İbn Sinacı iken modern sembolik mantık ise önemli oranda Fregeci- Russelcıdır. Biri özcü iken diğeri değildir. Eğer analizler iyi yapılır ve sentezlemek de mümkün olursa, kavramsal ve kuramsal olarak her iki mantık paradigmasını birbirine yakınlaştırmış olacağız. Bu çerçevede geleneksel mantık, İslam bilimlerine nasıl uygulanabildiyse (usûlde), aynı şekilde modern sembolik mantığın araçları da İslam bilimlerine uygulanabilmesinin imkânı doğabilecektir. Öte yandan bu tezimizin, dil felsefesinde, hem İslam geleneğini hem de Batılı geleneği dikkate alarak yapılan ilk karşılaştırmalı mantıksal-felsefi bir çalışma olacağını düşünmekteyiz. 5.Çalışmanın Yöntemi: Mantık ilmi, kategorik olarak, saf anlamda, matematik gibi formel bir bilim, kendi içindeki felsefi sorunları felsefece tartışması, temelinde belirli bir gramer oluşturması ve yine temelindeki bazı terimleri incelemesi bakımından dil felsefesinin bir konusu olan anlam sorununu kısmen gündemine alması bakımından da beşeri bir bilimdir. İlk olarak söyleyelim ki; yöntemlerden biri olarak mantık disiplininin kendi iç yöntemlerini de kullanacağız. Her kuramsal çerçeve kendi içinde mini bir paradigmadır. Kendine göre mantıklı varsayımları vardır. Bu tezde mantıkta iki farklı paradigmanın (Gelenbevi yoluyla Arapça geleneksel mantık ve Frege yoluyla çağdaş sembolik mantık) temellerini araştıracağız. Farklılığı ortaya çıkartacağız. Aynı zamanda bu bağlam içerisinde, dil felsefesinin önemli bir konusu olan anlamı, neredeyse orta çağdan beri hiç birbirine değmemiş olan iki farklı İslami ve Batılı (çağdaş analitik) felsefi geleneklerin sözünü ettiğimiz konudaki perspektiflerini, yaklaşımlarını ortaya dökerek sorgulayacak ve sonra felsefece değerlendirip bir karşılaştırma yapacağız. 5 Öte yandan Türkiye’deki mevcut literatür analiz edilecektir. Daha sonra da bu literatür çerçevesinde bizim onlardan farklı olacak olan muhtemel orijinal katkılarımızın neler olabileceğinden söz edeceğiz. Hem Gelenbevi İsmail’in delâlet konusuna yaklaşımı hem de Frege’nin gönderge konusuna yaklaşımı ayrı ayrı incelenecektir. I. ile II. Bölümleri çağdaştan geçmişe doğru oluşturacağız. Yani I. Bölüm Frege’ye II. Bölüm de Gelenbevi’ye ayrılacaktır. Buna neden olarak, çağdaş döneme daha yakın bir mantıkçının gönderge konusundaki yaklaşımlarının ve onun sonraki içerimlerinin ortaya konularak ve onlarla, akademik gelenek olarak duraksamış/yavaşlamış başka bir perspektifi (delâlet meselesini) daha iyi anlayabilmek için I. Bölümün öncelenmesi gerektiğini düşündük. Bu çerçevede I. Bölümde Frege’nin gönderge teorisini II. Bölümde de Gelenbevi İsmail’in delâlet teorisini ele alacağız. Üçüncü Bölümde ise her ikisinin Türkiye’deki bir tartışma bağlamında karşılaştırmalı analizini yapacağız. IV. Bölümde ise Batılı yaklaşımlar çerçevesinde değerlendirme yapacağız. Çalışmamızda kitap, makale, metinleri mantıksal analiz teknikleri, akıl yürütme ve karşılaştırma teknikleri, analiz ve sentez yöntemleri, argüman oluşturma tekniklerini kullanacağız. B. Frege’nin Hayatı Gottlob Frege’nin hayatı doktora tez konumuzun dışında olduğu için onun hayatı hakkında ikinci el kaynaklar üzerinden bilgi vereceğiz. Eserlerinden ise tezimizle ilgili olanlarından bahsedeceğiz: Frege, Almanya'nın kuzeyindeki Mecklenburg-Schwerin eyaletinde, Baltık Denizi kıyısındaki Wismar liman kentinde 8 Kasım 1848 tarihinde doğdu.2 26 Temmuz 1925 yılında yine Almanya’daki Bad Kleinen’de hayata gözlerini yumdu.3 Frege’nin yaşam sürecini, Michael Beaney ve Dale Jacquette’nin birbirinden bağımsız bir şekilde hazırladıkları Frege kronolojilerini sentezleyerek aşağıdaki gibi yeniden oluşturabiliriz: 2 Terrell Ward Bynum, “On The Life And Work of Gottlob Frege”, Frege Conceptual Notation and Related Articles, Translated and Edited with a Bioghraphy and Introduction by Terrell Ward Bynum, (New York: Oxford University Press, 2002), 2; Dale Jacquette, Frege A Philosophical Biography (Cambridge: Cambridge University Press, 2019), 10. 3 Dale Jacquette, Frege A Philosophical Biography, XIV. 6 • 8 Kasım 1848’de Baltık Denizi kıyısındaki Wismar’da doğdu. Wismar, Mecklenburg-Schwerin Büyük Dükalığı’nda (Grand-Duchy of Mecklenburg- Schwerin) idi. Schwerin'de ikamet eden Mecklenburg Hanesi’nde dünyaya geldi.4 Babası Karl Alexander özel bir kız okulunda müdür idi. Annesi Auguste Wilhelmine Sophia Bialloblotzky de orada bir öğretmendi ve sonra o da o okulun müdürü oldu.5 • 31 Mart 1852’de erkek ve tek kardeşi olan Casar Friedrich Arnold (ki Arnold diye meşhur olmuştur) dünyaya geldi.6 • 1864’te Wismar'da Gymnasium’a (lise) girdi.7 • 30 Kasım81866’da babasını kaybetti.9 • 1869’da Jena Üniversitesi’ne girdi ve orada dört dönem geçirdi. Kimya, matematik ve felsefe dersleri aldı.10 • 1871’de Göttingen Üniversitesi’ne transfer oldu. Orada beş dönem geçirdi. Fizik, matematik ve Din felsefesi dersleri aldı.11 • 1873 yılı 13 Kasım’ında12 Göttingen Üniversitesi’nden matematik (Geometri) alanında doktora derecesi aldı. Frege, doktora tez başlığı Almanca olarak Über eine geometrische Darstellung der imaginaren gebilde in der Ebene,13 İngilizce çevirisiyle On a Geometrical Representation of Imaginary 4 Dale Jacquette, Frege A Philosophical Biography, XIII. 5 Michael Beaney, “Appendix 1: Chronology of Frege’s Life and Works”, The Frege Reader, Edit: Michael Beaney, (UK: Blackwell Publishing, 2013), 374. 6 Dale Jacquette, Frege A Philosophical Biography, XIII. 7 Michael Beaney, “Appendix 1: Chronology of Frege’s Life and Works”, 374. 8 Dale Jacquette, Frege A Philosophical Biography, XIII. 9 Michael Beaney, “Appendix 1: Chronology of Frege’s Life and Works”, 374; Dale Jacquette, Frege A Philosophical Biography, XIII. 10 Michael Beaney, “Appendix 1: Chronology of Frege’s Life and Works”, 374. 11 Michael Beaney, “Appendix 1: Chronology of Frege’s Life and Works”, 374. 12 Michael Beaney, “Appendix 1: Chronology of Frege’s Life and Works”, 374. 13 Dale Jacquette, Frege A Philosophical Biography, XIII. 7 Figures in a Plane’dir.14 Türkçesi, Bir Düzlemdeki İmaginatif Figürlerin Geometrik Temsili Üzerine’dir. • 1874 yılı16 Mayıs’ında habilitasyon (bir üniversitede öğretim üyeliğine atanabilmek için gerekli olan doktora sonrası tezi) tezini Jena’da yazdı ve savundu. Böylece matematik alanında maaşsız öğrenci-harcı ödenmiş öğretim üyesi olarak atandı. Doktora sonrası tez başlığı, Almanca olarak Rechnungsmethoden, die sich auf eine Erweiterung des GröBenbegriffes gründen, İngilizce olarak Methods of Calculation Based on an Extention of the Concept of Quantity,15 Türkçe olarak da Nicelik Kavramının Kaplamına Dayalı Kalkül Yöntemleri’dir. • 1878’de annesini kaybetti.16 Bu tarih 2019 yılında yayınlanan Dale Jacquette’nin eserinde 16 Ocak 1898 olarak verilmiştir.17 • 1879’da Begriffsschrift: eine der eith arithmetischen nachgebildete Formelsprache des reinen Denkens (İngilizcesi: Concept-Writing: A Formula- Language for Pure Thought Modeled on Arithmetic; bu kitap İngilizce’ye “Begriffsschrift, a formula language, modeled upon that of arithmetic, for pure thought”18 olarak da çevrilmiştir.) adlı yapıtını yayınladı.19 Jena’daki matematik bölümüne danışmanı Ernest Abbe’nin tavsiyesiyle maaşlı pozisyonda doçent profesör olarak atandı.20 Bu çalışmanın adını Türkçe’ye, Kavram-Yazısı: Aritmetik Üzerinde Modellenmiş Salt Düşünce İçin Formel Bir Dil olarak da çevirebiliriz. 14 Dale Jacquette, Frege A Philosophical Biography, s. XIII; Michael Beaney, “Appendix 1: Chronology of Frege’s Life and Works”, 374. 15 Michael Beaney, “Appendix 1: Chronology of Frege’s Life and Works”, 374. 16 Michael Beaney, “Appendix 1: Chronology of Frege’s Life and Works”, 374. 17 Dale Jacquette, Frege A Philosophical Biography, XIII. 18 Gottlob Frege, “Begriffsschrift, a formula language, modeled upon that of arithmetic, for pure thought” ed. Jean van Heijenoort (USA Harvard University Press, 1967), 1. 19 Dale Jacquette, Frege A Philosophical Biography, XIII. 20 Michael Beaney, “Appendix 1: Chronology of Frege’s Life and Works”, 374. 8 • 1884’te Die Grundlagen der Arithmetik21 kitabını (İngilizcesi: Foundations of Arithmetic22) yayınladı. Türkçesi, Aritmetiğin Temelleri’dir. • 14 Mart 1887’de Margarete Katharina Sophia Anna Leiseberg ile evlendi.23 • 1891’de “Function und Begriff”i (İngilizcesi: Function and Concept, Türkçesi: Fonksiyon ve Kavram), 1892’de “Über Sinn und Bedeutung”u (İngilizcesi: On Sense and Reference, Türkçesi: Duyum ve Gönderge Üzerine) ve Funktion und Gegenstand’i (İngilizcesi: Function and Object, Türkçesi: Fonksiyon ve Nesne) yayınladı. 26 Mayıs 1896’da Jena’da ordentlicher Honorarprofessur (Honorary Full Professor: Onursal tam profesör) oldu.24 • 1896’da Bertrand Russell’dan (1872-1970), kendi çalışmalarındaki paradoksu ifade eden ve sonradan Russell paradoksu olarak anılan meşhur paradoksun yer aldığı mektubu aldı.25 • 1904’te eşini kaybetti.26 • 1911-1912’de Ludwig Wittgenstein’ın (1889-1951) ziyaretleri gerçekleşti.27 • 26 Temmuz 1925’te Bad Kleinen’da vefat etti.28 1879'da ilk kitabının yayınlanmasıyla Gottlob Frege mantıkta devrim yarattı. O, Russell, Moore (1873-1958) ve Wittgenstein ile birlikte, genellikle bu yüzyılın büyük bölümünde İngilizce konuşulan dünyaya hükmeden analitik felsefenin kurucularından biri olarak kabul edilir. Yine de O’’nun eserleri yaşamı boyunca büyük ölçüde 21 Michael Beaney, “Appendix 1: Chronology of Frege’s Life and Works”, 374; Dale Jacquette, Frege A Philosophical Biography, XIII. 22 Michael Beaney, “Appendix 1: Chronology of Frege’s Life and Works”, 374. 23 Dale Jacquette, Frege A Philosophical Biography, XIII. 24 Dale Jacquette, Frege A Philosophical Biography, XIV. 25 Dale Jacquette, Frege A Philosophical Biography, XIV. 26 Dale Jacquette, Frege A Philosophical Biography, XIV. 27 Dale Jacquette, Frege A Philosophical Biography, XIV. 28 Dale Jacquette, Frege A Philosophical Biography, XIV. 9 okunmamış olarak kaldı, özellikle Husserl (1859-1938), Russell, Wittgenstein ve Carnap'ı (1891-1970) etkilese de bu durum değişmedi. Peano (1858-1932) Hilbert (1862-1943) gibi matematikçilerle mektuplaşsa da Frege’nin fikirleri her zaman anlaşılmadı veya kabul edilmedi; sadece son elli yılda onun yazılarına olan ilgi ve düşüncelerine olan ilgi gerçekten arttı. Frege'nin çalışmalarına olan ilginin son zamanlarda çiçek açması, çeşitli 'Fregeci' veya 'neo-Fregeci' görüş ve yaklaşımlara yol açtı. Bu çeşitlilik ve Frege'nin algılanan önemi, felsefesinin yorumlanması konusunda artan tartışmalara yol açtı.29 Frege, yayınladığı gayri resmi çalışmasıyla daha sonradan aritmetik yasalarını kanıtlamak için tanımlarını esas aldığı ve kendi mantıksalcılık sistemini (belirli revizyonlarla) kullandığı mantıkçısalcı tezinin titiz bir şekilde gösterilmesine odaklandı. Bu I. cildi 1893'te II. cildi 1903'te çıkan Grundgesetze der Arithmetik (Aritmetiğin Temel Kanunları) başyapıtı ile sonuçlandı. Grundgesetze'nin I. Cildinde, görüşlerinde bir dizi önemli değişiklik meydana geldi ve 1890'ların başında yayınladığı üç makaleye yansıdı - 'Fonksiyon ve Kavram', 'Über Sinn und Bedeutung' 'Kavram ve Nesne Üzerine'. Ve bunların üçü de artık analitik felsefenin klasikleri olarak görülüyor; ve özellikle, “Sinn” ve “Bedeutung” arasındaki ünlü ayrımını ortaya koyan ikincisi, modern dil felsefesinde muhtemelen en yaygın olarak bilinen ve en etkili eserdir.30 İşte o makale bizim burada “On Sense and Reference” (Duyum ve Gönderge Üzerine) adlı çalışmasıdır. C. Gelenbevi’nin Hayatı Gelenbevi’nin hayatı doktora tez konumuzun dışında olduğu için Frege’de olduğu gibi, hayatı hakkında ikinci el kaynaklar üzerinden bilgi vereceğiz. Kaynaklarda İsmail Gelenbevi’nin 1143 (1730) yılında Manisa’nın Kırkağaç ilçesine bağlı Gelenbe'de doğduğu belirtilir. Asıl adı İsmail’dir ama çoğunlukla Gelenbevi olarak anılmıştır. Bazen eserlerinde Şeyhzade lakabını da kullandığı görülmüştür. Tanınmış bir aileden gelmiştir. Dedesi Mahmud Efendi, babası da Mustafa Efendi'dir. 29 Michael Beaney, The Frege Reader, 1. 30 Michael Beaney, The Frege Reader, 5, 6. 10 Hem babasının hem de dedesinin ilmiyeye mensup oldukları, her ikisinin de Manisa çevresinde müderrislik ve müftülük yaptıkları belirtilmiştir.31 Gelenbevi, babasını küçük yaşta kaybetmiş ve bu nedenle de yaklaşık olarak onüç ondört yaşlarına kadar ciddi anlamda bir eğitim de görememiştir. Gelenbevi, doğduğu kasabada tahsile başlamıştır. Bir süre sonra İstanbul'a gitmiş ve Fatih Medresesi'ne girmiştir. Orada devrin ünlü müderrislerinden Yasincizade Osman Efendi'den Arapçayı ve nakli ilimleri, “ayaklı kütüphane" diye meşhur olmuş olan Müftizade Mehmed Emin Efendi'den de akli ilimleri okumuştur.32 İsmail Gelenbevi, medrese tahsilini tamamladıktan sonra 1177 ( 1763) yılında açılan ruûs imtihanını kazanmış ve müderrislik unvanını elde etmiştir. Daha sonraki yirmi yıl içerisinde üstlendiği resmi görevler hakkında kaynaklarda yeteri kadar bilgi bulunamamaktadır. İstanbul'un Zeyrek semtindeki evine kapanmış olduğu, günlerini daha çok mantık ve matematikle ilgili eserleri mütalaa ve telifle geçirdiği kaydedilmektedir.33 Ebu’s-Suud Taşköprizade (Ö. 1561), Hayali (ö. 1466), Molla Fenari (1431) gibi erken dönem Osmanlı bilim insanlarının eserlerinin 16. yüzyıldan sonra da Osmanlı’da incelenmeye devam ettiğini biliyoruz. Ancak 17., 18. ve 19. yüzyıllardaki Osmanlı âlimlerinin entelektüel soy ağaçlarının izini, onlardan ziyade İranlı âlimlere kadar izleyebileceğimize dair çok büyük kanıtlar vardır. 18. yüzyılın önde gelen Osmanlı üç Türk âliminin entelektüel soyağaçları da bu bağlamda değerlendirilebilir. Bu isimler şunlardır: Ebu Said Hadimi (1701-1762), İsmail Gelenbevi (1730-1791) ve İsmail Konevi’dir (ö. 1781).34 18. yüzyıl Osmanlı filozofu, kelamcısı, mantıkçısı ve matematikçisi İsmail Gelenbevi’nin Khaled el-Rouayheb tarafından, Muhammed Zahid Kevseri’nin (1879- 1952) Makâlât adlı eserine gönderme yapılarak çizilen entelektüel soy ağacı şöyledir:35 31 Şerafettin Gölcük-Metin Yurdagür, “Gelenbevî”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/gelenbevi, 13. Cilt, 552-555, (erişim, 20.02.2022). 32 Şerafettin Gölcük-Metin Yurdagür, “Gelenbevî”, 552-555. 33 Şerafettin Gölcük-Metin Yurdagür, “Gelenbevî”, 552-555. 34 Khaled el-Rouayheb, Islamic Intellectual History In The Seveteenth Century (Cambridge: Cambridge University Press, 2015), 52-55. 35 Khaled el-Rouayheb, Islamic Intellectual History In The Seveteenth Century, 54. 11 İsmail Gelenbevi (1730-1791)  Mehmed Emin Antâlî (1700-1797)  Ahmed Kazâbâdî (ö. 1750)  Tefsiri Mehmed Debbâği (ö. 1699)  Ali Gürânî (ö. 1681) ve Zeyne’l-Abidin Gürânî (1656)  Abdullah Cezerî (1429)  Ahmed Mucali  Cemaleddin Şirazi  Celaleddin Devvani D. Frege ve Gelenbevi’nin Eserleri ve Türkiye’deki Literatürün Kısa Bir Analizi Türkiye’de Frege üzerine birtakım lisansüstü çalışmalar yapılmıştır. Biz onun gönderge teorisini ele alan çalışmaları dikkate alıyoruz. Onlar, bizim çalışmamızı doğrudan ilgilendirmektedir: Bunlar arasında, (1) Özgüç Güven’in 2012 yılında İstanbul Üniversitesi’nde tamamladığı “Kant, Bolzano ve Frege’de yargıların Temellendirilmesi ve A Priorilik Sorunu”36 adlı doktora tezi, (2) Mustafa Yıldırım’ın 2015 yılında Gazi Üniversitesi’nde tamamladığı “Gottlob Frege'nin Dil Felsefesi Ve Mantık Anlayışı”37 adlı doktora tezi, (3) Diler Ezgi Tarhan’ın 2020 yılında İstanbul 36 Bk. Özgüç Güven, Kant, Bolzano ve Frege’de Yargıların Temellendirilmesi ve A Priorilik Sorunu (İstanbul: İstanbul Üniveristesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora tezi, 2012). 37 Bk. Mustafa Yıldırım, Gottlob Frege'nin Dil Felsefesi Ve Mantık Anlayışı (Ankara: Gazi Üniveristesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora tezi), 2015. 12 Üniversitesi’nde tamamladığı, “Husserl ve Frege’de Anlam Sorunu”38 adlı doktora tezi sayılabilir. Frege’nin bizim çalışmamızı ilgilendiren makalesi (On Sense and Reference) de dahil olmak üzere çeşitli eserlerinin çevirileri de yapılmıştır: “Fonksiyon ve Kavram”,39 “Kavram ve Nesne Üzerine”,40 “Anlam ve Gönderge Üzerine”41 “Kavram Yazısı”,42 “Duyum ve Gönderge Üzerine”,43 Anlam ve Yönletim Üzerine”,44 “Duyum ve Gönderim Üzerine”.45 Biz bu çalışmamızda aynı eserin farklı çevirileri olsa bile uygun gördüğümüz çevirilerin durumuna göre bazen birini bazen de bir başkasını kullandık. Gelenbevi’nin delâlet teorisini kısmen ele alan tek tez çalışması, (4) Abdülkuddüs Bingöl’ün (1952-2020) 1978 yılında Ankara Üniversitesi’nde hazırladığı “Gelenbevi’nin Mantık Anlayışı” adlı doktora tezidir ki sonradan Kültür Bakanlığı bu çalışmayı yayınlamıştır.46 Eserin ilk kısmında delâlet bahsi incelenmiştir. Bir de Hülya Altunya tarafından “Gelenbevi’nin İsaguci Şerhi İsimli Eseri Üzerine ‘Delâlet ve Tanım Konuları Bağlamında’ Bir İnceleme”47 adlı bir makale yayınlanmıştır. Adem Evmeş’in, “Gelenbevî’nin Îsâgûcî Şerhi Üzerine” adlı çalışması Mantık Araştırmaları Dergisi’nde48 yayınlanmıştır. 38 B.k Diler Ezgi Tarhan, Husserl ve Frege’de Anlam Sorunu (İstanbul: İstanbul Üniveristesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora tezi, 2020). 39 Bk. Gottlob Frege, “Fonksiyon ve Kavram”, çev. H. Şule Elkatip, Felsefe Tartışmaları, 2. (1988); kitap olarak basımı için bk. Fonksiyon ve Kavram, çev. Mustafa Özdemir (İstanbul: Külliyat Yay., 2019). 40 Bk. Gottlob Frege, “Kavram ve Nesne Üzerine”, çev. İlhan İnan, Bahadır Turan, Felsefe Tartışmaları, 44, (2010). 41 Gottlob Frege, “Anlam ve Gönderge Üzerine”, Semantik, der. Mark Richard, çev. Halil Kayıkçı (Ankara: İtalik Kitapları, 2015), 55-82. 42 Kitap olarak basımı için bk. Gottlob Frege, Kavram Yazısı, çev. Mustafa Özdemir, (İstanbul: Külliyat Yay., 2019). 43 Bk. Gottlob Frege, “Duyum ve Gönderge Üzerine”, Joseph Salemo, Frege’ye Dair, çev. Ayhan Dereko (Ankara: Birleşik Yay., 2011). 44 Bk. Gottlob Frege, “Anlam ve Yönletim üzerine”, çev. H. Şule Elkâtip, Felsefe Tartışmaları, 5. Kitap, (1989). 45 Gottlob Frege,”Duyum ve Gönderim Üzerine”, çev. Mustafa Özdemir, Gottlob Frege, Fonksiyon ve Kavram, der. ve çev. Mustafa Özdemir (İstanbul: Külliyat Yay., 2019). 46 Bk. Abdülkuddüs Bingöl, Gelenbevî’nin Mantık Anlayışı. 47 Bk. Hülya Altunya, “Gelenbevi’nin İsaguci Şerhi İsimli Eseri Üzerine ‘Delâlet ve Tanım Konuları Bağlamında’ Bir İnceleme”, Eski Yeni (Eylül 2020), 571-598. 48 Bk. Adem Evmeş, “Gelenbevî’nin Îsâgûcî Şerhi Üzerine”, Mantık Araştırmaları Dergisi, 2/3-4 (2020), 50-62. 13 Ahmet Akgündüz’ün, Said Nursi’nin (1878-1960) Gelenbevi’nin el-Burhan’ı üzerine yazdığı Ta’lîkât adlı çalışmasını Gelenbevi’nin kitabının tümünü de dahil ederek oluşturduğu bir çeviri çalışması vardır.49 Şimdi yukarıdaki tercüme ve makaleler dışındaki literatüre atıf yaparak tezimizin özgün değerini daha da açığa çıkartmaya çabalayalım: (1) Özgüç Güven, Frege’deki gönderge konusuna, tezinin Üçüncü Bölümünde, Anlam ve Gönderim başlığı altında yalnızca 3 sayfa ayırmıştır. Konu özel adlar ve cümleler bakımından incelenmiştir.50 (2) Mustafa Yıldırım, doktora tezinin Üçüncü Bölümünün tümünü “Frege’nin Dil Felsefesi” başlığı altında oluşturmuştur. Bu bölümün yaklaşık yarısında Frege’de anlam, gönderim, kavram, nesne ilişkilerini incelemiştir. Yıldırım’a göre Frege, anlam ve gönderim arasındaki ayrımı, sadece matematiksel ifadelere değil, bütün dile dayalı ifadelere, yani tüm kelime ve cümlelere uygulamaya çalışmıştır. Frege’nin son halini aldığı anlam görüşünde üç ana öge vardır: İşaretler, işaretlerin gönderimi ve işaretlerin anlamı. Buna göre işaretlerin kendileri, anlamlarını ifade ederler ve böylece kendilerinin gönderimlerine işaret etmiş olurlar. İşaretleri kullanarak bir anlamı ifade edebilir ve bir gönderime de işaret etmiş oluruz. Frege, “ad” ya da “işaret” terimlerini, bir kavram veya ilişki olarak değil, “belirli bir nesne olarak kendi gönderimine sahip bir özel adın yerini alan herhangi bir ad” olarak düşünmüştür. O, aynı zamanda, birkaç sözcük veya başka işaretlerden meydana gelen tüm nesnelerin gönderimini, daha kısa olarak ifade etmek için, özel ad olarak adlandırmıştır. Frege, aynı zamanda, sözcüklerin sıradan kullanımları ile onların dolaylı kullanımları arasındaki ayrımdan bahsetmiştir. Onun kanaatine göre, sözcüklerin sıradan kullanımında, insanların hakkında konuşmak istediği şey, sözcüklerin gönderimleridir. Bir kişi, bir sözcüğün kendisi ya da onun anlamı üzerine konuşmak isterse, bu, sözcüklerin dolaylı olarak kullanımı olmuş olur. Bu durum, özellikle, bir kişinin, başka birinin sözlerini aktardığında ortaya çıkar. Bu yönüyle, tırnak işareti içine alınması gereken bir 49 Bk. Ebü'l-Feth İsmail b. Mustafa Gelenbevi, el-Burhân fî İlmi’l-Mantık ve Fenni’l-Mîzân, çev. Ahmet Akgündüz, Bediüzzaman Said Nursi, Ta’lîkât (Gelenbevî’nin Mantık İlmine Ait Burhân İsimli Kitâbı Üzerine), çev. ve der. Ahmet Akgündüz (İstanbul: Osmanlı Araştırmaları Vakfı, 2019). Biz bu çalışmamızda, daha ileriki dipnotta sunduğumuz Gelenbevi’nin kendi asıl metnini kullanmakla birlikte zaman zaman Gündüz’ün çevirisinden de yararlandık. Öte yandan Akgündüz, kendisinden evvel Ta’lîkât üzerine yapılan tercümeler hakkında bilgi vermiştir. Bk. a.g.e., 16, 17. 50 Özgüç Güven, Kant, Bolzano ve Frege’de yargıların Temellendirilmesi ve A Priorilik Sorunu, 164- 166. 14 alıntının, sıradan bir gönderime dayandığını düşünemeyiz.51 (3) Diler Ezgi Tarhan ise doktora tezinin I. Bölümünün bir kısmını, yine II. Bölümün bir kısmını Frege’de anlam ve gönderge sorununa ayırmıştır.52 Bu tezin tümü bakımından yapılması amaçlanan şey, Husserl ve Frege’nin ‘anlam’ kavramı hakkındaki kanaatlerini, her iki filozofun da dil, mantık ve doğruluk hakkındaki görüşleri üzerinden karşılaştırmak olmuştur. Bu karşılaştırma esnasında, Husserl ile Frege’nin uzlaştıkları ve ayrıldıkları noktalar tarafsız bir şekilde incelenmiş ve bu, zaman zaman gönderge ve anlam üzerinden gerçekleştirilmiştir. Söz konusu iki filozof, salt birbirlerine sundukları eleştiriler bakımından değil, aksine felsefe tarihinde kendileriyle olumlu veya olumsuz etkileşim içine girdikleri tüm diğer filozof ve anlayışlarla ilgileri çerçevesinde değerlendirilmiştir. (4) Abdülkuddüs Bingöl, çalışmasının bir kısmında Gelenbevi’nin delâlet teorisini incelemiştir.53 O, Gelenbevi’nin delâlet tanımını şu şekilde vermiştir. “Bir şeyin kendisini anlamaktan hareketle başka bir şeyi anlamanın elde edilmesidir.”54 Delâlet, sözlü (lafzî) ya da sözsüz olarak gerçekleşir. Lafız (terim-söz)- anlam ilişkisi de bu türlerden biridir. Sözlü delâlet, aklî, tabîî (doğal) ve önceden belirlenmiş (vaz’î) olarak üçe ayrılmıştır. Bu durumda sözlü delâlet, aklî anlam, tabîî (doğal) anlam ve önceden belirlenmiş anlamlarla ilişkisinde ortaya çıkmaktadır.55 İşte bizim tezimiz, Diler Ezgi Tarhan’ınkine benzer biçimde, Gelenbevi ve Frege’de delâlet-gönderge sorununa odaklanıp, karşılaştırmalı bir analizini yapacaktır. Biz, ondan farklı bir şekilde, “Husserl ve Frege’de anlam” gibi daha genel bir konudan ziyade daha özele inerek anlamlandırmada kurucu unsur olan gönderge ile delâlet kavramlarını Frege ve Gelenbevi’nin metinlerinden hareketle analiz edip ve Türkiye’deki ve Batı’daki tartışmalar bağlamında karşılaştırma yapacağız. Gelenbevi’nin delâlet teorisinin başlı başına doktora tezi düzeyinde çalışılmamış olduğu bilgisine sahibiz. Buna ilaveten, araştırdığımız kadarıyla Frege ile Gelenbevi arasında bir karşılaştırma çalışmasının yapıldığına dair herhangi bir kayda rastlayamadığımızı ifade etmek isteriz. Doğu-Batı özelinde karşılaştırmalı çalışmaların yapılmasının, hem akademik mirasımızın çağdaş bilimsel konulara 51 Mustafa Yıldırım, Gottlob Frege'nin Dil Felsefesi Ve Mantık Anlayışı, 187-243; 187-189; 190, 191. 52 Diler Ezgi Tarhan, Husserl ve Frege’de Anlam Sorunu, 14-35;156-188. 53 Abdülkuddüs Bingöl, Gelenbevî’nin Mantık Anlayışı, 19-25. 54 Abdülkuddüs Bingöl, Gelenbevî’nin Mantık Anlayışı, 19. 55 Abdülkuddüs Bingöl, Gelenbevî’nin Mantık Anlayışı, 20-21. 15 katılması hem de yeni sentezlerin ortaya çıkmasına vesile olacağını düşünerek tezin, ülkemizde bu anlamda var olan boşluk ve eksiklikleri gidermeye dönük katkısının olabileceğini varsaymaktayız. Öte yandan 2019 yılında TÜBİTAK Sosyal ve Beşeri Bilimler Araştırma Destek Grubu tarafından “1003-Öncelikli Alanlar Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı” kapsamında “İslâm Medeniyeti ve Bilim Tarihi” başlıklı bir çağrı açılmıştır. Bizim bu çalışmamız, Gelenbevi’nin delâlet görüşünü çalışacak olması bakımından dolaylı olarak İslam Medeniyetinde mantık bilimi tarihine kısmi bir katkı sağlayacaktır. Gelenbevi'nin birtakım risaleleri, içinde Sultan Abdülmecid döneminin alimlerinin çeşitli konulara dair risalelerinin de yer aldığı Resâilü'l-imtihân adlı çalışmada yayımlanmıştır.56 Onun, mantık, felsefe ve münâzara ile ilgili eserleri şunlardır: “1. el-Burhân (Fî 'ilmi'l-mantık ve fenni'l-mîzân). Klasik mantık alanında XVIII. yüzyılda telif edilen nadir eserlerdendir. Burhân-ı Gelenbevî, Mizân-ı Gelenbevî, Mizânü’l-burhân veya kısaca el-Burhân olarak tanınan bu esere bizzat müellifi tarafından Hâşiyetü'l-Burhân adıyla bir hâşiye yazılmıştır. Eserin hâşiyesiyle birlikte yapılmış birkaç baskısı vardır (İstanbul 1253, 1289, 1306, 1310). el-Burhân'a Hasan Hüsnî el-Mevsılî Tenvîrü'l-Burhân (İstanbul 1307), Yûsuf Şükrü Harpûtî Nâmûsü’1-îkân (İstanbul 1274) ve Ebü'I-Fuzala Mustafa el-Kutb er-Rizevî Şerh-i Dibâce-i Burhân adıyla şerh yazmışlardır (Bingöl, Gelenbevî İsmail, s. 36; a.mlf., Gelenbevî'nin Mantık Anlayışı, s. 7). Eserin, Osmanlı devlet ve ilim adamlarından Abdünnâfi İffet Efendi tarafından Fenn-i Mantık (Terceme-i Burhân-ı Gelenbevî) adıyla yapılan şerh ve tercümesinin çeşitli baskıları bulunmaktadır (istanbul 1295, 1297, 1307). 2. Şerh-i Îsâgûcî (Gelenbevî ’alâ Îsâgûcî). Esirüddin el-Ebherî'nin, er-Risâletü'l- esiriyye fi'l- mantık adıyla da bilinen ve klasik mantığın bazı konularını kapsayan Îsâgûcî adlı risâlesinin şerhidir (İstanbul 1275, 1283). 3. Risâletü'l- kıyâs. Eser, Burdurlu Muhammed Râşid Efendi'nin müellif hattından istinsâh ettiği bir nüshası esas alınarak yayımlanmıştır (İstanbul 1278). 4. Risaletü'l- imkân. Müellifi tarafından Miftâhu bâbi'l-müveccehât olarak da adlandırılan eser mantığın vücûb, imkân, imtinâ (modalite) konularını işlemektedir 56 B.k. Şerafettin Gölcük-Metin Yurdagür, “Gelenbevî”. 16 (İstanbul 1309). Eser bazı kaynaklarda Risale fî tahkîki'l-imkân ve'z-zarûre veya Miftâhu'l-müveccehât olarak da anılmaktadır. 5. Hâşiye ’alâ Hâşiyeti'l- Lârî ’alâ Şerh-i Hidâyeti’l-hikme. Esirüddin el-Ebheri'nin İslam felsefesinin mantık, tabîiyyat ve ilâhiyyât gibi ana konularını ele alan ünlü eseri Hidâyetü'l- hikme’ye Kâdî Mîr Meybûdî tarafından yapılan şerhin Muslihuddîn-i Lârî'ye ait hâşiyesine yazılan yeni bir hâşiyedir (İstanbul 1270). 6. Hâşiye ’alâ Tehzîbi'l-mantık ve'l-kelam. Teftâzânî'nin Tehzîbi'l-mantık ve'1-kelam adlı eserine Devvânî'nin yazmaya başlayıp tamamlayamadığı şerhin, Mîr Zâhid Ebü'l-Feth es-Saîdî'ye ait olan ve Tehzîb-i Mîr olarak da bilinen hâşiyesine yazılmış yeni bir haşiyedir (İstanbul 1288). 7. Risâle fi'l- vâsıta. Bir kıyasta orta terimin belirlenmesini konu edinen eser (Millet Ktp., Ali Emîrî, nr. 4351) Resâilü'l-imtihân içinde on üçüncü sırada yayımlanmıştır. 8. Risâle fî ma‘ne't- taksîm. Mantıkta tarif konusunun alt başlıklarından birini teşkil eden taksîme ayrılan bu risale (Süleymaniye Ktp., Hafîd Efendi, nr. 450 ; Giresun, nr. 1065) Resâilü'l-imtihân içinde elli birinci eser olarak yer almıştır. 9. Risâletü'l-âdâb (Risâle fî ’ilmi'l-âdâb). Araştırılan veya tartışılan bir konuda tez ve antitez arasındaki münasebeti tahlil ederek doğruyu belirleme faaliyeti esnasında tarafların uyması gereken objektif kuralların ele alındığı "âdâbü'l-bahs"e dair bir eser olup Âdâb Risâlesi veya Gelenbevi ’ale'l-âdâb olarak da anılır (İstanbul 1281). Hasan Paşazade tarafından yapılmış Fethu'l-vehhâb fî şerhi Risâleti'- âdâb adlı bir şerhi bulunan eseri (Bingöl, Gelenbevf İsmail, s. 44) Abdünnâfi İffet Efendi Tercüme-i Âdâb-ı Gelenbevî adıyla Türkçe'ye çevirmiştir (İstanbul 1302). 10. Ta’lîkât ’alâ hâşiyeti Mîr ’alâ Şerhi'l-Âdâb. Gelenbevî'nin en hacimli eserlerinden biri olan bu kitap, Adudüddîn el-Îcî'nin münâzara âdâbıyla ilgili Âdâbü’l-’allâme ’Adudiddîn adlı eserine Muhammed et-Tebrîzî el- Hanefî tarafından yapılan şerhe Mîr Zâhid Ebü'l-Feth es-Saîdî'nin yazdığı haşiyenin (Keşfü'z-zunûn, 1, 4ı) yeni bir hâşiyesidir (İstanbul 1234).”57 Gelenbevi’nin yukarıda sıraladığımız mantık, felsefe ve münâzara ile ilgili eserleri içerisinde tez başlığımızın önemli bir kısmını ilgilendiren delâlet konusunu incelediği veya kısmen değindiği ilgili eserleri ile Abdünnâfî İffet Efendi’nin (1823-1890) şerhine yönelmek durumundayız. Bunlar aşağıda tekrar sunulmuştur: 57 Şerafettin Gölcük-Metin Yurdagür, “Gelenbevî”, 17 Gelenbevi'nin ilk yazdığı kitabı el-Burhân (el-Burhân fî İlmi’l-Mantık ve Fenni’l- Mîzân), klasik mantık alanında XVIII. yüzyılda telif edilen nadir eserlerdendir. Burhân-ı Gelenbevî58, Mizân-ı Gelenbevî, Mizânü’l-burhân veya kısaca el-Burhân olarak tanınan bu esere yönelik önceden yazılmış mantık kitaplarının iyi bir özeti durumunda olduğu söylenmekle birlikte, onu Osmanlı Türkçesine çeviren Abdünnâfî İffet Efendi (1823-1890), iki cilt haline getirerek daha da geliştirmiştir.59 Ayrıca Gelenbevi, Burhan kitabına kendisi bir Hâşiye (Hâşiyetü'l-Burhân) de yazmıştır.60 Bu çalışmamızda, Gelenbevi’nin görüşleri söz konusu olduğunda, üç temel eser dikkate alınmıştır: 1. Burhân-ı Gelenbevî. 2. Hâşiyetü'l-Burhân. 3. Terceme-i Burhân-ı Gelenbevî (Fenn-i Mantık). Bunların dışında yazarın şu eserlerini, delâlet konusuna ya oldukça az değinildiği ya da hiç değinilmediği için onları kaynak olarak bir iki yerde kullandık: Gelenbevi'nin Hâşiye álâ Tehzîbi'l-Mantık ve'l-Kelam isimli eseri, mantık ve kelamın özelliklerinden bahsederek bu iki disiplin arasında bir karşılaştırma yapmaktadır. Eserin esas konusu, mantık ilminin çeşitli problemleriyle, kelamcıların varlık ve bilgi teorileridir. Gelenbevi'nin bu eseri, Teftazânî'nin (ö. 1389 M) Tehzîbu'l-Mantık ve'l-Kelam adlı kısa bir eserine dayanmaktadır. Devvânî (ö. 1501), bu esere şerh yapmıştır. Ebu'l-Feth el-Mîrî (ö. 1543) buna Tehzîb-i Mîrî adıyla bir Hâşiye yazmıştır. Gelenbevi ise bu Hâşiyeye Hâşiye yazmıştır.61 Gelenbevi’nin bu eserinin bazen Hâşiye ’alâ Tehzîbi'l- mantık ve'l-kelam, bazen de Gelenbevî ’alâ mîri’t-Tehzîb mine’l-Mantık ve’l-Kelam 58 Eser, Gelenbevi’nin kendi hâşiyesiyle birlikte basılmıştır: Ebu'l-Feth İsmail b. Mustafa Gelenbevi, Burhân-ı Gelenbevî, (İstanbul: Dersaâdet: Matbaa-i Osmaniye, 1310), 1-56. 56’dan sonrası Gelenbevi’nin kendi hâşiyesidir: 57-104 arası. Biz her iki eserin son baskısını dikkate aldık. Ayrıca bk. https://anadolutudam.anadolu.edu.tr/videolar/gelenbevi-ismail-efendi (erişim:12.03.2022). 59 Bk. Abdünnâfi İffet Efendi, Tercüme-i Burhân-ı Gelenbevî, çev. İbrahim Çapak, Mesud Öğmen, Abdullah Demir (İstanbul: Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yayınları: 141, 2019). Gelenbevi’nin söz konusu kitabının (ki o bizim çalışmamız için en temel kitaptır) diğer şerhleri şunlardır: Hasan Hüsnî el-Mevsılî, Tenvîrü'l-Burhân (İstanbul 1307); Yûsuf Şükrü Harpûtî, Nâmûsü’1-îkân (İstanbul 1274). Mehmet Ali Ayni’nin belirttiğine göre Ebü'I-Fuzala Mustafa el- Kutb er-Rizevî’nin de Şerh-i Dibâce-i Burhân adlı bir eseri varmış, bk. Mehmet Ali Ayni, “Türk Mantıkçıları”, Dârü’l-Fünûn İlahiyat Fakültesi Dergisi (1928). 60 Ebü'l-Feth İsmail b. Mustafa Gelenbevi, Hâşiyetü'l-Burhân (Dersaâdet: Matbaa-i Osmaniye, 1310), şu eserin içinde: Ebü'l-Feth İsmail b. Mustafa Gelenbevi, Burhân-ı Gelenbevî (İstanbul: Dersaâdet: Matbaa-i Osmaniye (1310). Biz her iki eserin son baskısını dikkate aldık. 61 Ahmet Akgüç, İsmail Gelenbevi’de Varlık Düşüncesi (Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora tezi, 2006), XVII, XVIII. https://anadolutudam.anadolu.edu.tr/videolar/gelenbevi-ismail-efendi 18 adıyla zikredildiğini tesbit ettik. Ancak eser, her ne kadar varlık, bilgi, mantık, kelam ilşkilerine odaklansa da delâlet konusunu ayrıca incelememiştir. Cadullah Bessam Salih’in tahkik ettiği Gelenbevî fî ilmi’l-mantık alâ metni Îsâgûcî62 adlı eser de Ebherî’nin İsagoci’si üzerine hazırlanmış bir çalışmadır. Eserde, bir yerde, delâlet konusu, kısa bir paragraf olarak geçmiştir. O nedenle temel kaynaklarımızdan değildir. Gelenbevi’nin Hâşiye ’alâ Hâşiyeti'l-Lârî ’alâ Şerh-i Hidâyeti’l-hikme63 adlı eseri de mantık konularına dolaylı olarak değinmiş ve delâlet bahsi geçmemiştir. Yukarıda da zikredildiği gibi onun bu eseri, Esirüddin el-Ebheri'nin İslam felsefesinin mantık, tabîiyyat ve ilâhiyyât gibi ana konularını ele alan ünlü eseri Hidâyetü'l-hikme’ye Kâdî Mîr Meybûdî tarafından yapılan şerhin Muslihuddîn-i Lârî'ye ait hâşiyesine yazılan yeni bir hâşiyedir. Daha ileriki kısımlarda belirteceğimiz gibi Frege, 1891 yılında duyum ve gönderge arasındaki ayrıma ilişkin ilk makalesini yayınlamıştır. Makalenin başlığı, “Fonksiyon ve Kavram”dır.64 Gönderge konusunda ikinci ve asıl görüşlerinin yer aldığı makalesini ise 1892 yılında yayınlamıştır. “On Sense and Reference” ismiyle yayınlanan bu ikinci makalede, daha önceden birinci makaleye yönelik çeşitli çevrelerden yapılan eleştirileri yanıtlamıştır.65 Öte yandan Frege’nin özdeşlik teorisi, yine kendi gönderge anlayışının doğmasına neden olmuştur. Onun özdeşlik hakkındaki görüşü evrilerek dönüşmüş ve bu dönüşüm de “gönderge” ile “duyum” kavramlarının karşılıklı olarak yorumlanmasına neden olmuştur. O, özdeşlikle ilgili ilk görüşünü Begriffsschrift (Kavram Yazısı) adlı eserinde ortaya koymuş, dil felsefesinde klasikleşmiş olan ve hatta dil felsefesinin başlangıcı olarak kabul edilen66 yukarıda zikrettiğimiz “On Sense and Reference” adlı makalesinde ise kendi ilk görüşünü eleştirmiş ve orada, özdeşlik konusunda ikinci görüşünü açıklamıştır. İşte bu eseri, gönderge konusunu incelediği tek eseridir 62 Bk. Ebü'l-Feth İsmail b. Mustafa Gelenbevi, Gelenbevî fi İlmi’l-Mantık alâ Metni Îsâgûcî, tahkik Cadullah Bessam Salih (Amman : Dârü’n-Nûr, 2016). 63 Ebü'l-Feth İsmail b. Mustafa Gelenbevi, Hâşiye ’alâ Hâşiyeti'l-Lârî ’alâ Şerh-i Hidâyeti’l-Hikme (İstanbul: 1270). 64 Gottlob Frege,‘Funktion und Begriff’, Vortrag, gehalten in der Sitzung vom 9. der Jenaischen Gesellschaft für Medizin und Naturwissenschaft (Jena: Hermann Pohle) , Januar 1891; bu eser Türkçe’ye çevrilmiştir: Gottlob Frege, Fonksiyon ve Kavram. 65 Anthony Kenny, Frege: An Introduction to the Founder of Modern Analytic Philosophy, (United States of America: Blackwell Publishers, 2000), 126. 66 Joseph Salerno, Frege’ye Dair, çev. Ayhan Dereko, (Ankara: Birleşik Yay., 2011), 21. 19 diyebiliriz. O nedenle “On Sense and Reference” adlı makalesi temel inceleme nesnemizdir. Şimdi tez başlığımızda yer alan teori sözcüğü ile neyi kastettiğimizi açıklayalım. E. Teori Nedir? Tezimizin başlığında yer alan “teori” sözcüğünü hangi anlamda kullandığımızı açıklanmanın yerinde olacağını düşünüyoruz. MEB’in İngilizce sözlüğünde “theory”, “kuram, teori, nazariye” anlamında, “theorist/theoretician”, “kuramcı, nazariyatçı, bir konunun sırf teorisi ile uğraşan kimse” anlamında, “theoritic(al)” ise, “kuramsal, nazari, teorik” anlamında kullanılmaktadır.67 Felsefe literatüründe daha çok kuram sözcüğü ile karşılanan teori sözcüğü, artık, Türkçe’de kuram ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Öte yandan kuram sözcüğü felsefe sözlüklerinde bazen çok genel bir alanı kuşatacak şekilde, bazen de özel bir alanı ifade edecek şekilde açıklanmıştır. Biz özel alanla ilgili açıklamayı dikkate alacağız. Ahmet Cevizci’nin (1959-2014) Felsefe Sözlüğü’nde kuram, “Bütünsel bir bilgi sistemi içinde, konusunun bir bölümüne ya da tamamına ilişkin olarak açık ve sistematik bir görüş ortaya koyan soyut, genel ve açıklayıcı ilke”68 olarak ifade edilmekle birlikte etimolojik olarak Eski Yunanca’daki theoria kökünden gelmiştir. Theoria (teori) (seyretme, temaşa, görülmeye değer olanı görme) ise, “gerek kuramsal araştırma ya da kuram gerekse derin düşünme ya da derin derin düşünme”69 anlamlarına gelmektedir. Bu çalışmamızda “Frege’nin gönderge teorisi ile Gelenbevi İsmail’in delâlet teorisi” derken her iki filozofun mantık ve dil felsefesi alanlarına tekabül eden söz konusu kavramlarla ilgili fikirlerinin yine onlar tarafından sistematik ve ilkelere dayalı olarak ortaya konduğunu iddia etmekteyiz ve işte teori sözcüğünü de bu anlamda kullanmaktayız. 67 Hâmit Atalay, İngilizce-Tükçe Sözlük (Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Dil Kurumu Yayınları:714, 1999), 3359. 68 Ahmet Cevizci, Felsefe Sözlüğü, (Ankara: Ekin yay., 1996), 326. 69 A. Baki Güçlü, Erkan Uzun, Serkan Uzun, Ümit Hüsrev Yolsal, Sarp Erk Ulaş Felsefe Sözlüğü, “Theoria” (Ankara: Bilim ve Sanat yay., 2002), 1419. 20 BİRİNCİ BÖLÜM FREGE’NİN GÖNDERGE TEORİSİ A. Frege’nin Felsefesinin ve Mantığının Karakteristiği Frege, felsefi soruların içine tutkuyla dalmış bir matematikçiydi. Bu yöndeki çalışmalarıyla, çoğu disiplinin kurucusu kabul edilmiştir. Bunlar, sembolik mantık, formel anlambilim, dil felsefesi ve matematik felsefesidir. Öte yandan yine o bu disiplinleri tanımlamaya kadar varan felsefi sorunların çözümünde yine modern mantığı kullanmıştır. Modern mantık onun en çok değer verilen icadı olarak bilinmektedir.70 Kimilerine göre Frege, analitik felsefenin büyük babasıdır; yani analitik felsefenin kurucusudur. H. Bülent Gözkan, Micheal Dummett’a yaptığı referansla, Frege’yi analitik felsefenin kurucusu olarak nitelendirilmesinin nedeninin, daha çok, Wittgenstein üzerindeki etkisinden ve Aritmetiğin Temelleri adlı kitabı ile “Duyum ve Gönderge Üzerine” adlı makalesinden kaynaklandığını belirtir.71 Ayhan Çitil’e dayandırarak söylersek, Kantçı metafiziğin eleştirisinden hareket ederek dilin ve dilin mantığının felsefenin odağına yerleşme süreci, analitik felsefenin ortaya çıktığı süreç olarak kabul edilebilir. Bir yönüyle, Kant’ın eleştirileri üzerinden bir tür metafizik elemesi yapıldıktan sonra, ortaya çıkan yeni durum, analitik felsefenin gelişimi açısından belirleyici olmuştur.72 Kant’ın iddia ettiği şekliyle metafiziğin elenmesi şudur: Bilindiği gibi Kant kendi transandantal felsefesinde metafiziğin imkanını sorgulamış ve kurgusal metafiziği kıyasıya eleştirmiştir. Kant’ın eleştirilerinden sonra ruhun ölümsüz bir cevher olup olmadığı, Tanrı’nın bir ispatının olup olmayacağı tartışılmıştır. Öte yandan evrenin genel vasıfları hakkındaki akıl yürütmelerin bir tür yanılsama içerdiği genel olarak kabul görmüştür. Ama aynı zamanda Kant, aklın sınırları çerçevesinde bir tür metafiziğin mümkün olduğunu da düşünüyordu. Yani Kantçı metafiziğin odağında 70 Joseph Salerno, Frege’ye Dair, 13. 71 H. Bülent Gözkan, “Frege ve Aritmetiğin Temelleri”, Gottlob Frege, Aritmetiğin Temelleri, çev. H. Bülent Gözkan (İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2008), 19. 72 Ayhan Çitil, Çağdaş Felsefe I, editör: Semiha Akıncı (Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Yayını No: 2446, 2012), 27, 33. 21 onun sentetik a priori olarak adlandırdığı hükümler yer alıyordu. Kant’a göre matematiğin yargıları (“3 ile 5’in toplamı 8’dir.” veya “Bir üçgenin iç açılarının toplamı 180 derecedir.” gibi), ve kuramsal fiziğin temelinde yer alan hükümler (“Tüm olaylar bir nedene göre gerçekleşir.” gibi), evrensel zorunluluğa ve nesnel geçerliliğe sahip sentetik a priori yargılardı.73 Matematiğin sentetik a priori yargılara dayandığı düşüncesi çeşitli açılardan eleştirilmiştir. Kantçı eleştirinin başka bir yönü, aritmetiğin önermelerinin analitik a priori olduğunun gösterilmesini içermektedir. Bu önemli adımın atılması, yani analitik a priori olduğunun gösterilmesi ve bir bakıma aritmetiğin dilsel-mantıksal olana indirgenmesi sürecinde en önemli katkı, hiç şüphesiz Gottlob Frege’den gelmiştir.74 O, çalışmalarına bir matematikçi olarak başlayan ve matematiğin temellerine yönelen araştırmalarıyla felsefeye yeni bir anlayış getirmiştir. Matematiğe daha sağlam temeller bulma çabasının ardındaki ana neden, aritmetiğin kavramlarının saf mantıksal kavramlar aracılığı ile tanımlanabileceği ve aritmetiğin yasalarının da sadece mantık yasalarından türetilebileceği görüşü idi. Bunu başka bir şekilde söylersek sayı kavramının, sezgi (intuition/görü) zemininden kopartılarak sadece mantık temelinde yalnızca kavramsal olarak tanımlanabileceğini ortaya koymaktı. Sayı’yı görü/sezgi zemininden koparmak demek, onu, Kant’ın perpektifindeki hem a posteriori görü hem de a priori görü zemininden koparmak demektir. Frege’nin bu çabasının başarıya ulaşması ise şu anlama gelecekti: Aritmetiği sentetik a priori bir bilim olarak tanımlayan Kant’ın aksine, aritmetiğin yasalarının analitik olduğu ve sayının sadece a priori bir nesne değil, aynı zamanda mantıksal bir nesne olduğu idi.75 Esasen Frege, önemli matematiksel kavramların genellikle tanımlanmadan ve temel yasaların ispatlanmadan bırakıldığını görmüştü. Bu yönüyle ömrü boyunca bir biçimde, (a) aritmetiğin kavramlarını (sıralı dizi, sayı, büyüklük gibi) açıklığa kavuşturmaya (b) aritmetiğin üzerinde yükseldiği temel varsayımları açık ve belirgin hale getirmeye (c) geri kalan bütün matematiksel doğrulukları türetip kanıtlamaya yarayacak kesin ve kusursuz bir ispat kavramı geliştirmeye çalıştı. Frege’nin günümüzde mantıksalçılık (logicism) olarak bilinen öğretisi/programı, artimetiğin 73 Ayhan Çitil, Çağdaş Felsefe I, 27. 74 Ayhan Çitil, Çağdaş Felsefe I, 33. 75 H. Bülent Gözkan, “Frege ve Aritmetiğin Temelleri”, 19. 22 mantığa indirgenebilir olduğunu iddia ediyordu: Aritmetiğin kavramları saf mantıksal terimler cinsinden tanımlanabilir ve aritmetiğin temel yasaları da sadece mantığın yasaları kullanılarak ispatlanabilirdir.76 Onun bu görüşleri şu iki iddianın doğmasına neden oldu: (1) Tüm aritmetiksel nesneler, aslında mantıksal nesnelerdir. (2) Tüm aritmetiksel doğrular, aslında mantıksal doğrulardır.77 Bunu örnekle açıklayalım: “Üç sayısı, Frege’ye göre, içinde üç öğesi bulunan tüm kümelerin kümesidir. Diğer yandan “5+7=12” türünde doğru bir matematiksel eşitlik ifade eden bir tümce de, tamamen mantık dilinde ifade edilebilir. Kısacası aritmetik aslında mantıktır. İşte Frege’nin bu kuramını savunmak için geliştirdiği mantık dili, günümüzde artık felsefeden koparak bir bilim dalı haline gelmiş olan Yüklemler Mantığı’nın kurulmasını da sağlamıştır… Frege’ye göre aritmetiğin temeli olan mantık aynı zamanda Almanca ya da Türkçe gibi doğal dillerin de temelinde bulunur. Örneğin basit özne yüklem biçimindeki bir tümcenin çözümlemesi, matematik dilinde her neyse, doğal dilde de aynıdır. Kısacası mantık hem formel hem de doğal dillerin temelini oluşturur.”78 Frege, modern matematiksel mantığın kurucusu olarak kabul edilmişse, bu kabul, doğrudan, onun herhangi bir selefi olmaksızın 1879'daki Begriffsschrift adlı eserinde yukarıda söz ettiğimiz klasik niceleme (yüklemler) mantığını yaratmasına göndermede bulunulmuş anlamına gelir. Begriffsschrift yaklaşımının matematiksel çıktısı, temel önermelerin konu ve yüklem olarak geleneksel analizi yerine Frege’nin bir önermenin fonksiyon ve argümanlara yönelik genel analizini ortaya koymasına ve bunun bir cümlenin bağlı değişkenlere ve niceleyicilere başvurarak genelliğinin ve tikelliğinin (varlık cümlelerinin) yorumlanmasında kullanılmasına dayanıyordu. Frege, niceleme mantığından önce ele aldığı klasik önermesel mantık için, olumsuzlama ve koşulluluya göre tutarlı ve tam (bağımsız olmamasına rağmen) bir aksiyom sistemi verdi; bunu başka diğer şeylere, eşdeğerliklere işaret ederek yaptı. Aynı zamanda öteki bağlaçları 76 Joseph Salerno, Frege’ye Dair, 14. 77 İlhan İnan, Dil Felsefesi, (Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Yayını No: 1615, 2012), 39. 78 İlhan İnan, Dil Felsefesi, 39. 23 da kullandı. Bunu, bağlantı ve (henüz yeterince kesin olmayan) yerine koyma kurallarıyla ters düşmeyerek başardı.79 Niceleme mantığında Frege kendisini tümel niceleme ile (ki olumsuzlama ile birlikte tikel ifadelere izin verir) sınırlandırdı. O, bir niceleyicinin değişkenlik etki alanı ile ilgili kesin kavramları, bir niceleyicinin kapsamı ve nicelenmiş değişkenle ilgili kavramları ele almaya girişti.80 Bir görüşe göre Frege, Aristoteles’ten bu yana en büyük mantıkçıdır.81 Bir görüşe göre de “Frege’nin mantığı Aristoteles’in mantığını tahtından etmiştir.”82 Ama Frege’nin kendi döneminde matematik toplumu üzerinde bir etkisinin de olmadığı kaba bir gerçek olarak ortadadır. Bazıları onun ihmal edildiğini iddia etse bile sonuçta yine de bu böyledir. Frege’nin çalışmalarının derinliği ve öncü karakteri, paradoksal bir biçimde onun mantıksalçılık programının 1902’de Russell-Zermelo antimosi nedeniyle çökmesinden sonra kabul edilmiştir.83 Zaten yaşarken fikirlerinin değeri anlaşılmamıştı. Onun yazılarındaki altın, 1960’larda keşfedildi ve geniş bir alana yayıldı.84 Russell, Frege’nin 30 yıl boyunca çalışıp kurduğu küme teorisinde tespit ettiği bir paradoksu, ona bir mektupla bildirdi. Söz konusu paradoks Frege’yi, matematiği mantığın bir dalı kabul eden görüşünden vaz geçirmeye yetti.85 Paradoks şu idi: Frege’nin belirtmiş olduğu, tanımlanabilir bir küme daima bir bütünlük oluşturur aksiyomunu dikkate alırsak, şöyle bir örnekten hareket edebiliriz: Bütün siyah kedilerin kümesi, elemanları siyah kediler oluşturan bir bütünlüktür. Tanımlanabilir bazı kümeler kendi kendini içerirler. Bu çerçevede kedi-olmayanların kümesi, elemanları olan bir bütünlüktür ve kendisi, ‘bir kedi olmayan’ olmuş olan bu küme, kedi olmayanların kümesinde içerilen elemanlardan biridir. Şimdi bir C kümesi düşünelim. Bu küme, kendi kendisinin elemanı olmayan kümelerin kümesi olsun. Şimdi bir soru oluşturalım: C kendi kendisinin bir elemanı mıdır? Farz edelim ki 79 Christian Thiel, “Gottlob Frege and the Interplay between Logic and Mathematics”, The Development of Modern Logic, editör: Leila Haaparanta, (Oxford: Oxford University Press, 2009), 197. 80 Christian Thiel, “Gottlob Frege and the Interplay between Logic and Mathematics”, 197. 81 Christian Thiel, “Gottlob Frege and the Interplay between Logic and Mathematics”, 196. 82 Joseph Salerno, Frege’ye Dair, 16. 83 Christian Thiel, “Gottlob Frege and the Interplay between Logic and Mathematics”, 196. 84 Joseph Salerno, Frege’ye Dair, 19. 85 Joseph Salerno, Frege’ye Dair, 15. 24 elemanı değil. O halde C, kendi kendisini içermeyen bir kümedir. Ama böyle bir durumda C kendi kendisini içermiş olur. Çünkü o, kendi kendisini içermeyen bütün kümelerin kümesidir. Dolayısıyla, eğer C kendi kendisini içermiyorsa, C kendi kendisini içerir, olur. Buna rağmen yine de C kendi kendisini içerir, olsun. Ama böyle bir durumda C, kendi kendisini içermeyen bütün kümelerin kümesinin bir elemanı olamaz. Dolayısıyla, eğer C kendi kendisini içeriyorsa, C kendi kendisini içermez, olur. Tüm bunlardan çıkan sonuç, C kendi kendisini içerir, ancak ve ancak, eğer C kendi kendisini içermez ise, olur. Bu, kendi kendisiyle çelişiktir. Dolayısıyla C ile ifade edilen tanımlanabilir bu küme, elemanlarından kurulu bir bütünlük oluşturmaz. Elemanlarından kurulu böyle bir özel küme imkânsızdır. O zaman ilk başta ifade edilen aksiyom yanlıştır.86 H. Bülent Gözkan, Micheal Dummett’a yaptığı referansla onun şu kanaatini aktarır: Aristoleteles örneğinde olduğu gibi, dilsel sorular sorup dilsel cevaplar veren birçok filozof olmasına karşılık, Frege, dilsel olmayan bir soru sorup, ona dilsel bir yanıt veren ilk filozoftur.87 Öte yandan, yukarıda geçtiği gibi, sistematik semantik teorinin ilk olarak Frege ile başladığı da söylenmektedir. Frege’nin semantik teorisiyle ilgili büyük sofistike tartışmalara rağmen o, gönderim ifadeleriyle ilgili terimler kategorisini, teorisinin kalbine yerleştirmekten memnundu. Bu yönüyle Frege’nin, doğal dilin bir kısmı için sistematik bir anlam teorisi formüle eden ilk kişi olduğunu söyleyebiliriz. Burada sistematiklikten kasıt, kompleks ifadelerin delâletlerinin onların (özellikle de cümlelerin) parçalarının delâletine bağlı olduğunun nasıl açıklanacağının belirlenmesidir. Beklenildiği gibi, Frege'nin matematiğin temellerini araştıran daha geniş amaçları göz önüne alındığında, onu ilgilendiren kısım olan doğal dillerin karakteristik özelliklerinin pek çoğundan muaf tutulmalıdır. Bu muafiyet özellikle, ‘ben’, ‘şimdi’, ‘burada’ gibi kişi anlatımlı ifadelerden (indexical) oluşmaktadır. Ama Frege, kendi araçlarının bu tür araçlara nasıl yüklenebileceği konusunda da önerilerde bulunmuştur.88 86 Joseph Salerno, Frege’ye Dair, 14, 15. 87 H. Bülent Gözkan, “Frege ve Aritmetiğin Temelleri”, 17. 88 Gareth Evans, The Varieties of Reference, ed. John McDowell, (New York Clarendon Press, 1982), 3, 7. 25 Frege’nin yaşadığı dönem, XIX. yüzyıl ile XX. yüzyılda gerçekleşmiştir. “Duyum ve Gönderge” adlı makalesini 1892 yılında yayınladığını göz önünde tutarak sistematik anlamda dil felsefesi XIX. asrın sonlarında başlamıştır diyebiliriz. Ama aynı zamanda o, XX. yüzyıl felsefesinin en önemli filozoflarından olup onun, her hâlükârda dil felsefesini başlattığı kabul edilir. Üstelik o, dil felsefesini ilk felsefeyle özdeş saymıştır. Ona göre dil felsefesi ontolojiden de epistemolojiden de önce gelir. Bu yönüyle felsefede devrim yaptığı söylenir.89 Coğrafyaları dikkate alarak modern dil felsefesinin iki farklı ülkede; ama aşağı yukarı yakın yıllarda ortaya çıktığını kabul edebiliriz: XIX. yüzyılın sonunda Almanya’da Frege ve XX. yüzyılın başında İngiltere’de Moore ve Russell, bu felsefenin öncüleridir. Rudolf Carnap, W. O. Quine (1908-2000) ise dil felsefesinin önemli temsilcilerindendir.90 Zeki Özcan dil felsefesinin Frege tarafından belirlenen dört temel ilkesi olduğunu belirtmiştir: 1. Metinlilik (contextualite): Bu ilkeye göre sentetik cümleler mantıksal analizin ayrıcalıklı dilsel birimidir. Anlamın temel birliği kelime değil; cümledir. Kelimelerin cümleler dışında kendi başlarına anlamları yoktur. Kelimeler anlamlarını sadece cümleler bağlamında kazanır. Anlam, bileşenlerinden oluşur. Bir önermenin doğruluk değeri, kendisini oluşturan bölümlerin yani kelimelerin, anlamlı olmalarına bağlıdır. Anlam teorisi, cümlelerin anlamına ilişkin bir teori olmalıdır. 2. Gerçekşartlılık (Vericonditionnalite): Açıklayıcı yani sentetik bir cümle doğruluk şartlarıyla özdeştir. Bir önermenin anlamını kavramak, doğru olması için yerine getirmesi gereken şartları bilmektir. “Hava güzeldir.” veya “Kar beyazdır.” gibi cümlelerin anlamını belirlemek, hangi şartlarda doğru olduklarını söylemektir. Gerçekşartlılık sayesinde anlam objektif bir özellik taşır; sübjektif tasavvurlarımıza ya da psikolojimize göre değişmez. Bir cümlenin söylediği şey, kognitif, objektif bir içeriktir; bir düşüncedir. Sonuç olarak doğru cümleyle objektif bir dünyaya dair objektif bir bilgiyi ifade ederiz ve cümlelerimizin bizden bağımsız doğruluk şartları vardır. 89 Zeki Özcan, Dil Felsefesi I (Bursa: Sentez Yayıncılık, 2014), 19. 90 Zeki Özcan, Dil Felsefesi I, 19. 26 3. Bileşimsellik (Compositionnalite): Bileşik bir sözce bölümlerden yani cümlelerden oluşur. Bu bileşik sözcenin anlamı, bir fonksiyondur yani kendini oluşturan cümlelerin anlamına bağlıdır. Diğer deyişle her karmaşık ifadenin semantik değeri (anlamı veya referansı) ögelerinin semantik değerlerinin fonksiyonudur. Bir önermenin referansı değişmez. Bileşik bir sözcede cümleler birbirine sözdizim kurallarına uygun olarak bağlanır. Bileşimsellik ilkesi, çağdaş semantik araştırmaların da en önemli bölümünü oluşturur. 4. Psikolojizmin Reddi: Psikolojizm, bazı hakikatlerin ve bazı ilkelerin objektif ve normatif özelliğini zihindeki doğal kaynaklarıyla birbirine karıştırır; objektif olanı sübjektif olana indirger; düşünce içeriklerini tasavvur içeriklerinden ibaret sayar; kelimelerin anlamını fikirlerin zihindeki varlığına dayandırır. Oysa imgeler, tasavvurla ya da diğer zihinsel durumlar, ifadelerin anlamları değildir. Çünkü zihinde bulunan ve zihnin işlerken kullandığı kavramlar, sübjektifdir. Oysa anlam gerçekte objektiftir. Anlamın objektifliğini sağlayan şey, göndergedir. Anlam göndergeden dolayı doğru ya da yanlıştır. Bu nedenle psikolojik düşünceler anlam teorisinde yer almaz.91 Frege’nin felsefedeki önemini Arda Denkel’in (1949-2000) aşağıdaki paragrafıyla vurgulayarak bitirelim: “Çağımızın üretken ve özgün felsefe akımlarını en çok etkileyen 18. yy. Alman düşünürlerinin başına Kant’ı koymak nasıl doğalsa, benzer ölçüde bir etkide yapan 19. Alman filozoflarının en önde gelenleri arasında Gottlob Frege’yi (1848-1925) saymak da öylesine doğaldır. Yaşamının üçte birini yüzyılımız içinde geçirmiş olan bu filozof, önemli yapıtlarının çoğunu geçen yüzyılın son iki on yılı içinde vermiştir. Frege, Descartes’ı andıran bir biçimde, kendisinden sonra gelen felsefi düşüncenin “paradigmasını” değiştirmiştir. Descartes’ın bilgi sorununu odağa getirişi gibi, o da dili ve anlamı odağa yerleştirmiş, bütün öbür sorunlara bu odak üzerinden yaklaşma eğilimine önayak olmuş. 20. y.y’ın sonlarında bu eğilim giderek bırakılıyor olsa da, Frege’nin özgün kuramları, uygulandıkları alanlar için 91 Zeki Özcan, Dil Felsefesi I, 21, 22. 27 ya bir çıkış noktası, ya da temel bir eleştiri konusu olmak niteliklerini halen sürdürüyorlar.”92 B. Duyum ve Gönderge Sözcüklerinin Etimolojik Kökeni Türkçe felsefe literatüründe kullanılan “duyum” sözcüğünün felsefede kullanımı bakımından etimolojik kökeni, Almanca’ya dayanır. Frege, “Uber Sinn und Bedeutung”93 adlı eserinde, bu sözcük için “Sinn” karşılığını kullanmıştır. Sinn, İngilizce’ye başlangıçta “meaning” (anlam) olarak çevrilmiş, bir müddet tartışıldıktan sonra da “sense” kelimesinde mutabık kalınmıştır.94 Alman Dili ve Edebiyatı uzmanı olan Mustafa Özdemir Sinn sözcüğünü “duyum” olarak Türkçe’ye çevirmiştir.95 Almanca sözlükte kendi başına “sinn”, “hâsse, duygu” manalarına gelmekte, “bedeutung” ile kullanıldığında ise “mana, anlam, medlul, meal, ruh, mefhum, kavram”96 manasına gelmektedir. İngilizce sözlükte “sense” isim olarak, “duyum, ihsas, duyu organlarımız yoluyla beden alanı ya da dış çevreden toplanan uyarıcı”, fiil olarak da “sezmek, hissetmek, farketmek, haberdar olmak”97 manalarına gelmektedir. Ayhan Dereko’ya göre “Frege’nin anlam kuramı bağlamında ‘Sinn’, ‘anlam’ değil bir ‘anlam kategorisidir’ ve bu sözcüğü karşılamak için ‘anlam’ı kullanmak asla uygun değildir.” Ama o, bu işler için özel teknik terimlerin hasredilmesinin zorunluluk olduğunu düşünerek “duyum” sözcüğünü tercih ettiğini belirtmiştir.98 Gerek İngilizce’de “sense” olarak kullanılmasından, gerek Mustafa Özdemir’in “duyum” olarak çevirmesinden, gerekse Ayhan Dereko’nun “duyum”u tercih gerekçesinden ötürü ve sözlüklerden yola çıkarak, bu sözcüğün “duyum” olarak Türkçe’de kullanılması gerektiğini düşünmekteyiz. Asıl konumuzun bir parçası olan “gönderge” sözcüğünün etimolojik kökeni, Almanca’daki “bedeutung” sözcüğüdür. Mustafa Özdemir onu “gönderim” olarak 92 Arda Denkel, “Frege’nin Dil Felsefesi: Ana Çizgiler”, Felsefe Tartışmaları (5. Kitap): 24-46, (1989), 24. 93 Gottlob Frege, “Uber Sinn und Bedeutung”, Zeitschrift für Philosophie und Philosophiche Kritik, 1892, 25-50. 94 Ayhan Dereko, “Çevirenin Önsözü”, Joseph Salerno, Frege’ye Dair, 8. 95 Gottlob Frege, Fonksiyon ve Kavram, 49. 96 Von Karl Steuerwald, Deutsch-Türkisches Wörterbuch (Almanca-Türkçe Sözlük) (Germany: Otto Harrossowitz Wiesdaben 1974), 495. 97 Hâmit Atalay, İngilizce-Tükçe Sözlük, 3039, 3040. 98 Ayhan Dereko, “Çevirenin Önsözü”, 8. 28 çevirmiştir.99 İngilizce’ye “reference” olarak tercüme edilen bu sözcük, Ayhan Dereko tarafından dilimize Frege’nin yaklaşımı söz konusu olduğunda, “gönderge” olarak çevrilmiştir.100 Ondan önce Nur Yeliz Gülcan, “Dil Felsefesinde Gönderge Sorunu” adlı makalesinde “reference” teriminin Türkçe’ye “gönderge”, “gönderme” ve “yönletim” olarak çevrildiğini belirterek, “reference” sözcüğünün karşılığını “gönderge” olarak kullanacağını belirtmiştir.101 Almanca sözlükte “bedeutung”un kökeni olan “bedeut’en”, “manasına gelmek, delâlet etmek, ifade etmek, demek”102 anlamlarına gelmekte, İngilizce sözlükte “reference” isim olarak, “havale etme/edilme, başvurma, müracaat etme, danışma”, fiil olarak da “kaynakça göstermek, başvurulacak kaynakları belirtmek, başvurulan eserlerin listesini yapmak” anlamlarına gelmektedir. Bununla ilgili olan “referent” ise “kastedilen kavram/nesne, söz/simge ile ima edilen şey, bir mantık terimi olarak bir önermedeki sonraki terimlerin ilgili oldukları ilk terim”103 anlamlarına gelmektedir. Aslında buraya kadar “reference”ın modern dönemdeki etimolojik kökenini belirledik. Bu sözcüğün Latince köklerine inerek şu bağlantılar kurulabilir: Reference Latince’de “genellikle düşünülen köken, refera/ref erre, rettuli(retuli) biçimindedir [ki relatum/rellatum («bağlantı») da buradan gelir]. Bu sözcük kümesi, «geri vermek, vazgeçmek, iade etmek, geri koymak, geri ödemek» anlamlarından önce, «yüklenmek, taşımak, getirmek, çekmek» gibi anlamlara gelir. [Örneğin Almancada «bağlantı» anlamına gelen «Beziehung» isminin, (nesne belirten) «be-» ekiyle «çekmek» («ziehen») fiilinden gelmesi de aynı dilsel 'mantık' doğrultusundadır.] Çünkü «re» öneki, «geri» anlamına geldiği kadar (belki de ondan önce; en azından daha sık olarak) «yeniden» anlamına gelir; bu da bir tür dolaylılık («yeniden yüklenmek/taşımak/getirmek») olarak, «reference»daki anlama katılmıştır. İngilizcede fiille birlikte kullanılan «to» (-e hali) bunu yansıtsa gerek. Bu noktada, İngilizcenin «reference»ının Almancanın «Bedeutung»unun anlam yayılımından eksik kaldığı nokta ortaya çıkıyor: İngilizce «to refer to something» («bir şeye») demek 99 Gottlob Frege, Fonksiyon ve Kavram, 49. 100 Ayhan Dereko, “Çevirenin Önsözü”, 7. 101 Nur Yeliz Gülcan, “Dil Felsefesinde Gönderge Sorunu”, Felsefe Dünyası, 2/44 (2006), ss. 168-183, 168. 102 Von Karl Steuerwald, Deutsch-Türkisches Wörterbuch (Almanca-Türkçe Sözlük), 86. 103 Hâmit Atalay, İngilizce-Tükçe Sözlük, 2831, 2832. 29 zorundadır; oysa Almanca (nesneyi akkusativ yaparak) birşeyi imler {etwas bedeuten);”104 Şimdi tezimizde sözünü ettiğimiz yukarıdaki terimleri bir sorun çerçevesinde hangi anlamda kullandığımızı netleştirelim. C. Analitik Dil Felsefesinde Gönderge Kavramının Tartışılması Stanford Felsefe Ansiklopedisi’ne göre, belirli türden temsil işaretleri ile nesneler arasında elde edilen ilişkiye, gönderme (reference) denir. Bir başka ifadeyle gönderme, belirli türden temsil işaretleri ile nesneler arasında elde edilen ilişkidir. Örneğin, "Barack Obama bir demokrattır" iddiasında bulunduğumda, belirli bir tür temsil işareti kullanıyorum demektir. Burada, belirli bir tekil kişiye (yani Barack Obama’ya) göndermede bulunan "Barack Obama" işareti, temsil işareti oluyor. Adlar ve diğer göndermede bulunan terimler, göndermede bulunabilen (örneğin kavramları, zihinsel haritalarını ve resimleri göz önünde bulunduralım) tek temsil işaretleri türleri olmasa da, bunlar gibi dilbilimsel belirteçler de göndermenin doğasına ilişkin felsefi araştırmaların merkezinde uzun süre yerini korumuştur. Bunlar içerisinde bizi ilgilendiren husus, dilbilimsel göndermelerdir. En azından bazı dilbilimsel ifadelerin gerçekten göndermede bulunduğunu varsayarsak, bir dizi ilginç soruların ortaya çıktığını görebiliriz. Örneğin, dilbilimsel gönderme, göndermede bulunma eylemiyle nasıl ilişki içerisindedir? Konuşanlar olarak bizlerin yaptığı şeyler, gönderme terimleriyle mi olmaktadır? Gönderme terimleri, tam olarak nasıl göndermede bulunurlar? Yani, yaptıkları şeyden dolayı neye göndermede bulunmaktadırlar? Bu soruya yönelik tek bir cevap, tek bir gönderme mekanizması veya söz konusu terimin türüne bağlı olarak farklı cevaplar var mıdır? Gönderme ve anlam arasındaki ilişki tam olarak nedir?105 Bu sorular, gönderen, gönderilen şey, kendisine gönderilmiş olan ve bu ilişkinin tümünü kuşatan gönderme eylemi ile ilişkilidir. İlerleyen yerlerde bu konuya tekrar döneceğiz. Şimdi reference’ı, Frege’den yola çıkarak, yukarıdaki biçimde değil de (yani gönderme olarak değil de) onu bir gönderge olarak yorumlayabilir miyiz? Yani, onun 104 Oruç Aruoba, “Denkel’in ına Not”, “Felsefe Terimleri”, Yazko Felsefe Yazıları, 4. Kitap (İstanbul: Ağaoğlu Yayınevi Tesisleri, 1982), 170. 105 Eliot Michaelson and Marga Reimer, “Reference”, https://plato.stanford.edu/entries/reference/, (erişim, 30.05.2019). https://plato.stanford.edu/index.html https://plato.stanford.edu/entries/reference/ 30 için “‘reference’ sözcüğünün dilbilimin teknik bir terimi olmasını göz önünde bulundurarak ve… kastedilen anlamının gönderme ediminin kendisi değil bu edimin yöneldiği nesne olduğunu dikkate alarak ‘gönderge’ karşılığını kullanmayı tercih”106 edebilir miyiz? Şöyle devam edelim: “Anlam”ın (meaning), dil felsefesinin önemli bir sorunu olduğunu biliyoruz. Bu soruna yönelik çeşitli yaklaşımlar ileri sürülmüştür. Bunlardan ikisi, öne çıkmıştır: İlki, Cambridge çevresi olarak bilinen, incelemelerini önermeler ile sınırlayan, ideal dil felsefesini savunan ve “göndergeci (referential) çözüm”ü ileri süren yaklaşımdır. İkincisi ise Oxford çevresi olarak bilinen, dilin kullanım bağlamından hareket ederek “gündelik dil” felsefesini savunan filozofların ileri sürdüğü, pragmatik yaklaşımdır. Göndergeci çözüm adıyla nitelenen çalışmalar, gönderge sorunuyla karşılaştığımız çalışmalardır. Göndergeci kuram, genellikle Viyana Çevresi filozofları tarafından savunulmuştur. Bu filozoflara göre dil ile dünya arasında bir koşutluk vardır ve dil dünyayı betimlemenin bir aracıdır. Dolayısıyla dil içerisinde kullanılan her kelime dünyadaki bir nesneye karşılık gelmektedir. Cümleler de olgu durumlarına karşılık gelmektedir. Bu ad altındaki anlam sorununa doğruluk problemi çerçevesinde bir çözüm aranmıştır. Frege, Russell, Wittgenstein’ın ilk dönem görüşleri ve Viyana çevresinin görüşleri de bu başlık altında toplanabilir. Onlara göre bir cümlenin anlamı, bu cümlenin göndermede bulunduğu olgu bağlamıdır. Yani gönderge yaptığı nesnedir.107 Frege, bir cümlenin anlamının göndermede bulunduğu olgu bağlamıdır, nesnesidir görüşünden, aynı zamanda yukarıdaki görüşten, duyum ve gönderge arasında ayrım yaparak ayrılmıştır. Ona göre duyum, adın göndergesinin bir sunuş biçimidir (mode of presentation). Gönderge de adın göndergede bulunduğu nesnedir.108 Bu da İngilizce’de “referent” ile karşılanan anlamdır. Öte yandan, adların dışında, cümlelerin de göndergesinden söz etmek durumundayız. İşte “Frege’nin kuramında bir tümce doğruluk değerine gönderme yapar. İki doğruluk değeri olduğunu kabul eden Frege, bunların birer kavram değil nesne olduğunu söyler. “Doğru” ve “Yanlış” yüklem değil addır. Örneğin “Dünya yuvarlaktır” tümcesi 106 Ayhan Dereko, “Çevirenin Önsözü”, Joseph Salerno, Frege’ye Dair. 107 Nur Yeliz Gülcan, “Dil Felsefesinde Gönderge Sorunu”, 168. 108 Nur Yeliz Gülcan, “Dil Felsefesinde Gönderge Sorunu”, 168. 31 Doğru’ya, “Dünya düzdür” tümcesi de Yanlış’a gönderme yapar.”109 Öyleyse bu iki cümleden ilkinin göndermede bulunduğu “doğru” nesnesi, aynı zamanda onun göndergesidir, ikincisinin göndermede bulunduğu “yanlış” nesnesi de yine o cümlenin göndergesi olmaktadır. Şimdi İlhan İnan’dan bir alıntı yaparak hangi kavramları nasıl kullanacağımızı iyice netleştirelim: “Dil felsefesinin üzerine en çok yoğunlaştığı diğer bir temel kavram da gönderme kavramıdır. İngilizce’deki “reference” teriminin karşılığı olarak dilimizde “yönletim” (Arda Denkel), “yöneltim” (Vehbi Hacıkadiroğlu) ve “imleme” (Harun Rızatepe) terimleri kullanılmış olsa da, dil bilimciler tarafından kabul gören ve gündelik dilde de sıklıkla kullanılan “gönderme” terimi hem diğer seçeneklere göre daha kolay anlaşılabilir olması, hem de yeni türetmelere açık bir terim olması nedeniyle bazı dil felsefecileri tarafından yeğlenir. Gönderme kavramını anlamak için bir tümcenin özne konumunda yer alan bir terimi, örneğin bir özel adı, ele alalım. “Sokrates konuşmayı çok severdi” tümcesindeki “Sokrates” adı ile Antik çağın büyük filozofu Sokrates arasında bir ilişki olmalıdır. İşte bu ilişkiye dil felsefesinde “gönderme” deniyor. “Sokrates” adı Sokrates’e gönderme yapıyor. Böyle bir gönderme olmasaydı bu tümce Sokrates üzerine bir düşünceyi dile getiremezdi. Adın gönderme yaptığı nesneye de (bu durumda Sokrates) o adın göndergesi diyoruz. Eğer iki terim aynı nesneye gönderme yapıyorlar ise bu terimlere “eşgöndergeli” terimler diyeceğiz. Örneğin “en küçük asal sayı” terimi 2 sayısına gönderme yapar. Diğer yandan “en küçük pozitif çift sayı” terimi de 2 sayısına gönderme yapar; dolayısıyla bu iki terim eşgöndergeli terimlerdir. Diğer yandan özne konumunda kullanılan özel ad dışındaki (tek bir nesneye gönderme yapma işlevi bulunan) diğer tekil terimler de benzer şekilde gönderme yapabilirler.”110 Buraya kadarki açıklamalardan yola çıkarak bu Bölüm için genel “reference” terimini “gönderme”, Frege’nin bakış açısı söz konusu olduğunda da “reference (bedeutung)” terimini bu kez, özel olarak “gönderge” anlamında kullanacağız. İster Frege’nin isterse 109 İlhan İnan, Dil Felsefesi, 7. 110 İlhan İnan, Dil Felsefesi, 7. 32 öteki filozofların görüşleri söz konusu olsun “gönderme yapmak” fiilini de ortak olarak kullanacağız. Bunu “referent” olarak da düşünebiliriz. Bu durumda yukarıda reference için “gönderge” karşılığını kullanmayı tercih edebilir miyiz sorusunu da ‘evet’ olarak yanıtlamış oluyoruz. Sense (sinn) terimini de “duyum” anlamında kullanacağımızı yukarıda zaten belirtmiştik. Diğer taraftan reference ile ilgili açıklamalarımız aynı zamanda şunu da gerektirir: Başka bir filozofun “reference”a verdiği anlam, Frege’nin verdiği anlamdan farklı olabilir. O yönüyle ileriki bölümlerde Türkçe’de ideal anlamda “reference”a, “yönletim” (Arda Denkel), “yöneltim” (Vehbi Hacikadiroğlu) ve “imleme” (Harun Rızatepe) adını verip veremeyeceğimizi de ayrıca tartışacağız. D. Frege’nin Gönderge Teorisi 1. Frege’nin Özdeşlik Teorisi Kendi Gönderge Teorisine Nasıl Etkide Bulundu? Frege, 1891 yılında duyum ve gönderge arasındaki ayrıma ilişkin ilk makalesini yayınladı. Makalenin başlığı, “Fonksiyon ve Kavram”dır.111 Gönderge konusunda ikinci ve asıl görüşlerinin yer aldığı makalesini ise 1892 yılında yayınlamıştır. “On Sense and Reference” ismiyle İngilizce’ye çevrilen bu ikinci makalede, daha önceden birinci makaleye yönelik çeşitli çevrelerden yapılan eleştirilere de cevap vermiştir.112 Öte yandan Frege’nin özdeşlik teorisi, yine kendi gönderge anlayışının doğmasına neden olmuştur. Onun özdeşlik hakkındaki görüşü evrilerek dönüşmüş ve bu dönüşüm de “gönderge” ile “duyum” kavramlarının karşılıklı olarak yorumlanmasına neden olmuştur. O, özdeşlikle ilgili ilk görüşünü Begriffsschrift (Kavram Yazısı) adlı eserinde ortaya koymuş, dil felsefesinde klasikleşmiş olan ve hatta dil felsefesinin başlangıcı olarak kabul edilen113 yukarıda zikrettiğimiz “On Sense and Reference” adlı makalesinde ise kendi ilk görüşünü eleştirmiş ve orada, özdeşlik konusunda ikinci görüşünü açıklamıştır. Peki, ilk görüşü neydi? 111 Gottlob Frege,‘Funktion und Begriff’; Bu eserin Türkçe’ye çevrildiğini belirtmiştik. Bk. Gottlob Frege, Fonksiyon ve Kavram. 112 Anthony Kenny, Frege: An Introduction to the Founder of Modern Analytic Philosophy, 126. 113 Joseph Salerno, Frege’ye Dair, 21. 33 Matematik ve mantık dilinde “=” sembolüyle dile getirilen eşitlik kavramı, özdeşlik ilişkisinin temeli kabul edilir. Örneğin matematikte “5+7=12” türünden bir cümle iki şeyi eşitler; diğer bir deyişle, iki şeyin aynı, ya da özdeş olduğunu ifade etmektedir. Ancak özdeşlik ilişkisi, yalnızca matematik ya da mantık diline ait bir kavram değildir. Gündelik dilde de bu kavramı sıklıkla kullanırız. Frege’nin kendi örneğinde “Akşam Yıldızı Sabah Yıldızı’dır” dediğimizde (ki sabah yıldızı ile akşam yıldızı aynı yıldızdır/nesnedir), cümlenin sonundaki ‘dır’ sonekiyle yine iki şeyin özdeş olduğunu söylemiş oluruz. Ya da “Her sabah doğan güneş aynı güneştir” tümcesinde geçen “aynı” sözcüğü yine özdeşlik ilişkisini ifade eder.114 Frege, ikinci makalesine, eşitlik (equality) kavramını irdeleyerek başlar. Makalenin ilk sözcüğü olan “eşitlik” kelimesine yıldızlı bir dipnot vererek onu “özdeşlik” anlamında kullandığını ve a=b’den anladığı anlamın da “a b’nin aynıdır” ya da “a ile b çakışıyor” olduğunu belirtir. Hemen ardından da şu iki soruyu sorar: “Bu bir bağıntı mıdır? Nesneler arasında mı, yoksa nesnelerin adları ya da imleri (signs) arasındaki bir bağıntı mı?”115 Bu sorudan sonra o, Begriffsschrift adlı eserine (ilk makalesine) atıfta bulunarak, orada sonrakini varsaydığını,116 onu kabul ettiğini117 söyler. Yani özdeşliğin, nesnelerin adları ya da sembolleri/imleri (signs) arasındaki bir bağıntı olduğunu kabul eder. Zaten o, Begriffsschrift’de “Semboller, sadece kendi içeriklerinin temsilcisidirler, o kadar ki onların koyulduğu her kombinasyon, yalnızca onların temsil ettiği içerikler arasındaki bir bağıntıyı ifade eder. İçerikler, özdeşlik için kullanılan sembol aracılığıyla kombine olduklarında birdenbire kendilerini gösterirler; çünkü iki ismin aynı içeriğe sahip 114 İlhan İnan, Dil Felsefesi, 40. 115 Gottlob Frege, “Anlam ve Yönletim üzerine”, 7; Almanca’dan çevirisi için bk: Gottlob Frege,”Duyum ve Gönderim Üzerine”; Gottlob Frege, “On Sense and Meaning”, çev. Max Black, Translations From The Philosophical Writings of Gottlob Frege, Ed. Peter Geach and Max Black (U.S.A: 1980), 56-78; aynı eser şurada da yayınlanmıştır: Gottlob Frege, “On Sense and Meaning”, çev. Max Black, Collected Papers on Mathematics, Logic, and Philosophy, Ed. Brian McGuinness (USA: Basil Blacwell, 1984, 157-177. Eser ilk olarak daha önceki dipnotlarda verdiğimiz gibi Almanca olarak şurada yayınlanmıştır: Gottlob Frege, “Uber Sinn und Bedeutung”, 25-50. 116 Gottlob Frege, “Anlam ve Yönletim üzerine”, 7. 117 Gottlob Frege,”Duyum ve Gönderim Üzerine”, 51. 34 olduğu durumu ifade etmektedirler.”118 demektedir. Bu bağlamda özdeşlik, nesnelerin adları ya da sembolleri arasında ortaya çıkar. İkinci ve son görüşünün ise, özdeşliğin nesneler arasında olduğunu belirtmiştik. Frege’ye göre bu durumu destekler gibi görünen nedenler şunlardır: a=b türünden ifadelerin açık seçik bilişsel değer olduğu bellidir. a=a, a priori’dir (herhangi bir deneysel bulguya muhtaç olmayan) ve Kant’a göre de analitik (sırf anlamlarından dolayı doğru) olarak adlandırılırken,119 a=b formundaki ifadeler, genellikle bilişsel algılamamızın uzantılarını içerirler ve her zaman a priori olarak açıklanamazlar.120 Özdeşlik semboller arasında değil, nesneler arasında olur ama nesneleri sembolize eden a=b türünden özdeşlik ifadeleri nasıl olur da bize bir bilgi sağlamaktadırlar? Bu şöyle de ifade edilebilir: = (eşittir) bir özdeşlik durumunu anlattığına göre a=a hem özdeşlik önermesidir hem de analitiktir ve yeni bir bilgi vermez; ama a=b hem özdeş olup hem de sentetik bilgi vermektedir. Bu nasıl mümkündür? Frege’nin bize anlatmak istediği şey, a=a ve a=b ifadelerinin birbirinden farklı şeyler anlattığıdır. Onun anlattığı biçimiyle ortaya koyarsak, bu türden iki ifade, birbirinden ayrı değerlendirilmelidir. Şöyle ki; a=a biçimine sahip bir özdeşlik ifadesi alalım: Sabah yıldızı sabah yıldızıdır. Bu ifade, bilgilendirici olmayan a priori bir ifadedir. Bu bağlamda her nesnenin kendi kendisiyle özdeş olduğunu söyleyen ifadelerin a priori olduklarını söyleyebiliriz. Bu yönüyle onların aynı zamanda analitik olduklarını da söyleyebiliriz.121 Şimdi sabah yıldızı (a) ile akşam yıldızı (b) özdeştir önermesini ele alalım. Böylelikle a=b ifadesini tartışabiliriz. Bu ifade ne analitiktir ne de a prioridir. Zira sabah yıldızının akşam yıldızı olduğunu bilmek büyük bir keşfin sonucudur. Kapsamlı gözlemlerden sonra her iki yıldızın Venüs gezegeni olduğunun farkına vardık. İşte böyle bir ifade sırf anlamından dolayı, yani analitik olarak doğru değildir.122 Peki, a=b’yi gerçekten 118 Gottlob Frege, “Begriffsschrift, a formula language, modeled upon that of arithmetic, for pure thought”, 1. 119 Gottlob Frege, “Anlam ve Yönletim üzerine”, 7. 120 Gottlob Frege,”Duyum ve Gönderim Üzerine”, 51. Yorumculara göre “matematiğin önermelerinin analitik olduğunun gösterilmesi, özellikle Gottlob Frege’nin çalışmaları ile ivme kazanmıştır” Ayhan Çitil, Çağdaş Felsefe I, 27. 121 Joseph Salerno, Frege’ye Dair, 22, 23. 122 Joseph Salerno, Frege’ye Dair, 23. 35 de bir özdeşlik olarak yorumlayabiliyorsak onun bilgi veren bir önerme oluşunu nasıl açıklamalıyız? Şimdi bu konuyu Almanca çevirisinden, im yerine sembol sözcüğünü kullanarak aktaralım: “a=b ile söylenmek istenilen, ‘a’ ve ‘b’ sembollerinin ya da isimlerinin aynı gönderime sahip olduklarıdır ve buna göre bu semboller söz konusu olur; ve aralarında bir bağıntının olduğu öne sürülürdü. Fakat bu bağıntı, sadece bir şeyi isimlendirdikleri ya da tanımladıkları sürece isim ya da semboller arasında geçerli olur; ve her iki sembolün, aynı tanımlananla birleştirilmesiyle elde edilen, aktarılan şey olurdu. Ancak bu (durum) keyfidir. Hiç kimsenin, keyfi olar