T.C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI YAKINÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI TÜRKİYE’DE AMERİKALI PROTESTAN MİSYONERLERİN FAALİYETLERİ ÇERÇEVESİNDE ANKARA, İSTANOS VE MURATÇA İSTASYONLARI (1862-1885) DOKTORA Muhsin ÖNAL BURSA - 2019 T.C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI YAKINÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI TÜRKİYE’DE AMERİKALI PROTESTAN MİSYONERLERİN FAALİYETLERİ ÇERÇEVESİNDE ANKARA, İSTANOS VE MURATÇA İSTASYONLARI (1862-1885) DOKTORA Muhsin ÖNAL Danışman: Zeynep DÖRTOK ABACI BURSA - 2019 v ÖZET Yazar Adı ve Soyadı : Muhsin ÖNAL Üniversite : Bursa Uludağ Üniversitesi Enstitü : Sosyal Bilimler Enstitüsü Ana Bilim Dalı : Tarih Bilim Dalı : Yakınçağ Tarihi Tezin Niteliği : Doktora Tezi Sayfa Sayısı : XIV+423 Mezuniyet Tarihi : 01/10/2019 Tez Danışmanı : Doç. Dr. Zeynep DÖRTOK ABACI TÜRKİYE’DE AMERİKALI PROTESTAN MİSYONERLERİN FAALİYETLERİ ÇERÇEVESİNDE ANKARA, İSTANOS VE MURATÇA İSTASYONLARI (1862-1885) Osmanlı Devletinin dağılma ve çöküş sürecinde Türkiye topraklarına ulaşan Amerikalı Protestan misyonerlerin ülkenin içinde bulunduğu duruma ciddi manada olumsuz etkileri olmuştur. Bilhassa da 1862-1885 yıllarını kapsayan süreçte bu etki kendisini daha fazla hissettirmiştir. Zira bahsi geçen dönem Amerikan misyonerliğinin olgunluk evresine tekabül etmektedir. Bu araştırmada, Ankara, İstanos ve Muratça istasyonları temel alınarak Anadolu’da uzun bir süre misyonerlik faaliyeti yürüten Board mensuplarının bölgedeki faaliyetleri incelenmektedir. Misyonerler bahsedilen istasyonlarda farklı yöntem ve vasıtaları kullanarak var olma mücadelesi vermişlerdir. Öncelikle faaliyet yürütecekleri bölgeye keşif ziyaretleri düzenlemişlerdir. Çünkü tanımak ve tanınmak başarılı olmanın ilk anahtarıdır. Bu konuda misyonerlerin rehberi ‘Küçük Asya’ şeklinde tabir edilen Türkiye coğrafyasını, karış karış arşınlayan seyyahlar olmuştur. Gezginlerin açtığı yoldan ilerleyen misyonerler, faaliyet yürütecekleri bölgeyi iyice tanıdıktan sonra istasyon olarak adlandırdıkları bu yerleşim birimlerinde okul, kilise, yetimhane gibi kurumlar açarak dini propagandaya girişmişlerdir. Ayrıca kitap ve dergi satışlarıyla bu propagandayı desteklemişlerdir. Araştırmaya konu olan istasyonlarda da benzer bir seyir izlenmiştir. Misyonerlerin davalarını sürdürdükleri süreçte başları sıkıştığında başvuru mercileri ise İngilizler olmuştur. Büyük Britanya Hükümeti, ABD’li Protestanların önlerine çıkan engelleri aşmaları için hiçbir fedakârlıktan kaçınmamıştır. Bu durum Board Teşkilatı mensubu misyonerlerce gerçekleştirilen misyon faaliyetlerinin salt dini bir eksende ilerlemediğini aynı zamanda politik bir veçheye de sahip olduğunu ortaya koyan çok önemli bir örnektir. Sonuç itibariyle ABD’de merkezli Board Teşkilatına mensup misyonerlerin Türkiye coğrafyasının üç farklı istasyonunda yürüttükleri faaliyetleri konu edinen bu çalışma büyük oranda bahsi geçen örgütün arşiv kayıtları ve bölgeye keşif ziyareti düzenleyen Protestan seyyahların günlükleri temel alınarak hazırlanmıştır. Çalışmanın kapsamına giren istasyonlardaki faaliyetler karşılaştırma ve sentez yöntemleri kullanarak incelenmiştir. Varılan netice ise Muratça istasyonu dışında misyonerlerin ciddi bir başarı kaydedemedikleridir. Anahtar Sözcükler: Sömürgecilik, Misyonerlik, Protestan, Evangelizm, Ankara, İstanos, Muratça vi ABSTRACT Name and Surname : Muhsin ÖNAL University: : Bursa Uludag University Institution: : Social Science Institution Field: : History Branch: : Modern History Degree Awarded: : PHD Page Number: : XIV+423 Degree Date: : 01/10/2019 Supervisor: : Assoc. Prof. Dr. Zeynep DÖRTOK ABACI ANKARA, ISTANOS, AND MURATCA STATIONS IN THE SCOPE OF AMERICAN PROTESTANT MISSIONARIES’ ACTIVITIES IN TURKEY (1862-1885) In the process of the dissolution and collapse of the Ottoman Empire, American Protestant missionaries who reached the territory of Turkey had serious negative effects on the situation in the country. Especially during the period between 1862 and 1885, this effect made itself felt more. Because the aforementioned period corresponds to the maturity stage of American missionary work. In this research, the activities of the Board members who carried out missionary activities in Anatolia for a long time based on Ankara, Istanos and Muratca stations were examined. Missionaries struggled to exist by using different methods and means at these mentioned stations. First of all, they organized discovery visits to the region where they would operate. Because getting to know and being recognized is the first key to being successful. The missionaries' guide in this regard were the travellers who strode through the geography of Turkey which was expressed as 'Asia Minor' inch by inch. The missionaries, who followed the road opened by the travellers, after knowing the region where they would operate, began to engage in religious propaganda by opening institutions such as schools, churches, orphanages in these settlements, which they named as stations. They also supported this propaganda through sales of books and magazines. A similar progression was followed at the stations that were the subject of the research. When the missionaries were in trouble in the course of their proceedings, the designated authority to apply was England. The Great Britain Government spared no sacrifice to overcome the obstacles that the USA Protestants faced with. This is a very important example which reveals that the mission activities carried out by the member missionaries of the Board Organization did not proceed on a purely religious axis but also had a political aspect. As a result, the activities in three different stations of the geography of Turkey of the Missionaries of the Board organization based in the USA are based largely on the archival records of the mentioned organization and the diaries of the Protestant travellers who organized an exploratory visit to the region. Activities at the stations covered by the study were studied by using comparison and synthesis methods. The conclusion is that the missionaries did not achieve any serious success except Muratca station. Key Words: Colonialism, Missionary, Protestant, Evangelism, Ankara, Istanos, Muratca vii ÖNSÖZ Amerikan Board Teşkilatına mensup misyonerlerin 19. yüzyılda Türkiye coğrafyasının Anadolu kısmındaki üç istasyonda yürüttükleri faaliyetleri konu edinen bu çalışma büyük oranda birincil kaynaklar temel alınarak hazırlanmıştır. Çalışmada bahsi geçen teşkilatın arşiv kayıtları araştırmanın kapsamını oluşturan Ankara, İstanos ve Muratça bölgeleri özelinde incelenmiştir. Ayrıca misyonerlik faaliyetlerinin dini olduğu kadar, politik, sosyal, kültürel, geleneksel ve fikirsel yönleri de bulunduğu gerçeğinden hareketle o dönemde Anadolu’yu keşif sahası olarak gören Protestan gezginlerin günlüklerinden de yararlanılmıştır. Bu iki unsur çalışmayı ehemmiyetli ve değerli kılmıştır. Ayrıca daha önce, bahsedilen bölgelerdeki Protestan misyonerliği ile alakalı herhangi bir çalışmanın olmaması mevcut araştırmayı değerli ve önemli kılan ikinci unsurdur. Bunun yanı sıra çalışmanın sıhhat ve güvenirliğini arttırmak adına gerekli durumlarda ve imkânlar nispetinde Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı’ndaki arşiv kayıtlarına da müracaat edilmiştir. Yine araştırmayı destekleyecek gerek yerli gerekse de yabancı ikincil kaynaklar da bir diğer başvuru malzemesi olarak değerlendirilmiştir. Çalışma süresince sürekli beni cesaretlendiren ve karşılaştığım her türlü güçlükte yanımda olan ve önümü açan tez danışmanım Zeynep DÖRTOK ABACI’ya; tez izleme komitemin değerli üyeleri Prof. Dr. Cafer ÇİFTÇİ’ye ve Prof. Dr. Ali İhsan KARATAŞ’a; bugün mevcut doktora tezimin ortaya çıkmasında ciddi desteklerini gördüğüm ve okula her uğradığımda mutlaka kendilerinden istifade ettiğim Prof. Dr. Nurcan ABACI’ya ve Doç. Dr. Hasan Basri ÖCALAN’a; yüz yüze değil ama sık sık telefonla görüştüğüm değerli kanaatlerinden istifade ettiğim Prof. Dr. Yusuf OĞUZOĞLU’na hassaten teşekkürü bir borç bilirim. Ayrıca bu çalışmanın ortaya çıkmasına katkı sağlayan ve araştırmanın Board arşiv kayıtlarının önemli bir kısmının temininde desteklerini gördüğüm İstanbul Arnavutköy’de bulunan ABD Başkonsolosluğu himayesindeki Misyon Arşivleri Dairesi çalışanlarına, İstanbul Kâğıthane’deki Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı çalışanlarına, yine ABD seyahatim esnasında ziyaret etme imkânı bulduğum Boston’daki Congregational Library and Archives çalışanlarına; aynı kentte bulunan Harvard Üniversitesi çalışanlarına; New York Columbia Üniversitesi’ndeki Butler Kütüphanesi müdiresi Dr. Rebecca M. NIETO’ya ve aynı üniversitenin Missionary Research Library çalışanlarına; New York Üniversitesi kütüphane koordinatörlerinden Guy BURAK’a ve üniversitenin bünyesinde faaliyet gösteren The Middle Eastern and Islamic Studies Librarian Collection ve Elmer Holmes Bobst çalışanlarına; yine New York’taki General Theological Seminary ve Union Theological Seminary’de görev yapan memurlara; New York Halk Kütüphanesi ve Morgan Kütüphanesi çalışanlarına; Washington Kongre Kütüphanesinin çalışanlarına sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Diğer taraftan ABD seyahatim sırasında değerli vakitlerini ayırıp benimle görüşme nezaketini gösteren Columbia Üniversitesinde görevli akademisyenlerden Prof. Dr. Eric FONER ve Doç. Dr. Gale KENNY’ye ayrıca New York Üniversitesi öğretim üyelerinden Profesör Dr. Adam H. BECKER’a ve muhakkak ki bu gezinin iktisadi boyutu açısından ciddi desteklerini gördüğüm ve hem madden hem de manen sürekli yanımda olan ve hâlihazırda ABD’de ikamet eden kardeş bildiğim dostum Kamuran TEKTAŞ’a özellikle teşekkür ediyorum. Son olarak bu çalışmanın gizli kahramanlarından olan ve yazım esnasında kritik yönlendirmeleriyle bana destek çıkan babam Metin ÖNAL MENGÜŞOĞLU’na, annem Necla ÖNAL ve kız kardeşim Betül ÖNAL’a iş arkadaşım Fatih BAYEZİT’e, bu viii süreçte yanı başımdan hiç ayrılmayan ve dört gözle çalışmamın tamamlanmasını bekleyen kızım Vera ÖNAL ve oğlum Metin ÖNAL’a ve hiç şüphesiz doktora çalışması boyunca hanemin reisliği vazifesini sabırla üstlenip bir dediğimi iki etmeyen sevgili eşim Mübeyra ÖNAL’a ve burada adlarını zikretmeyi unuttuğum tüm sevenlerime müteşekkirim. Bursa, 2019 Muhsin ÖNAL ix İÇİNDEKİLER TEZ ONAY SAYFASI .................................................................................................. YÜKSEK LİSANS/DOKTORA İNTİHAL YAZILIM RAPORU .............................. YEMİN METNİ ............................................................................................................ ÖZET........................................................................................................................... v ABSTRACT ............................................................................................................... vi ÖNSÖZ ...................................................................................................................... vii İÇİNDEKİLER .......................................................................................................... ix KISALTMALAR ..................................................................................................... xiii GİRİŞ .......................................................................................................................... 1 Araştırmanın Amaç Ve Önemi .................................................................................. 1 Araştırmanın Kapsam Ve Sınırları ............................................................................. 5 Araştırmanın Kaynakları Ve Mevcut Literatür ......................................................... 10 Araştırmanın Yöntemi Ve Hipotezler ...................................................................... 20 BİRİNCİ BÖLÜM ANADOLU’DA ABD MİSYONERLİĞİNE GİDEN YOL VE MİSYONERLİK SÖMÜRGECİLİK İLİŞKİSİ 1.HIRİSTİYANLIK TARİHİNDE MİSYONERLİK ANLAYIŞI VE SÖMÜRGECİLİK BAĞLAMINDA MİSYON FAALİYETLERİ............................................................. 23 1.1. Misyon, Misyoner Ve Misyonerlik Kavramları ................................................. 23 1.2. Misyonerliğin Tarihsel Kökenleri Ve Hıristiyan Misyonerliğinin Gerekçeleri ... 26 1.3. Hıristiyanlık Açısından Hz. İsa Ve Pavlus Misyonerliği .................................... 32 1.4. Sömürge Ve Sömürgecilik Kavramları Çerçevesinde Misyonerlik Faaliyetleri.. 37 2.YENİ BİR İMPARATORLUK İNŞASI, BİR ULUSU TANIMLAMAK: ON DOKUZUNCU YÜZYILIN EŞİĞİNDE AMERİKAN YAYILMACILIĞININ RETORİĞİ ................................................................................................................. 42 2.1. Usta-Çırak İlişkisi Bağlamında İlk Dönem ABD Misyonerliğinin Etnografyası 42 2.2. ABD Misyonerliğinde Yeni Bir Paradigma: Seküler Misyonerlik Veya Amerikan Board Modeli .......................................................................................................... 47 2.3. Teolojik Uyanış: Küçük Asya’nın Yeni Misafirleri ........................................... 60 x 2.4. Yeniden Doğuş: Evangelist Teşkilatlanma Ve Karşı Tedbirler .......................... 66 2.5. Anadolu İzlenimleri .......................................................................................... 76 2.6. Toprak Ve Tohum: Protestan Misyonerlerin Anadolu Örgütlenmesi ................. 89 3.ONDOKUZUNCU YÜZYILDA ANKARA NÜFUSUNUN DEMOGRAFİK VE ETNİK ANALİZİ ....................................................................................................... 93 3.1. Müslüman Ve Azınlık Unsurlar Bağlamında Şehirdeki Nüfusun Dağılımı ........ 93 3.2. Ankara’da Demografik Unsurların Etnik Ve Dini Yapısı .................................. 97 3.2.1. Müslüman Nüfus ........................................................................................ 97 3.2.2. Rum Nüfus ............................................................................................... 100 3.2.3. Ermeni Nüfus ........................................................................................... 102 3.2.3.1. Tarihsel Süreç İçerisinde Ermeniler Ve Protestan Misyonerleri Ermenilere İten Ana Gerekçeler ..................................................................... 102 3.2.3.2. Ankara Ermenileri ............................................................................. 105 İKİNCİ BÖLÜM ANKARA’NIN TARİHSEL GELİŞİMİ VE ABD’Lİ MİSYONERLERİN KENTE ULAŞMA SERÜVENLERİ 1. ANKÜRA’DAN ANKARA’YA ........................................................................... 109 1.1. Galatya’dan Ankara’ya Misyoner Kehaneti .................................................... 109 1.2. Küçük Asyanın Büyük Belleği ........................................................................ 120 1.3. Ondokuzuncu Yüzyılda Bozkırda Doğan Güneş ............................................. 133 1.4. Büyülenmiş Bir Kentin Gafil Çocukları .......................................................... 151 2. BAŞKENTTEN BAŞKA KENTE EVANGELİZM RÜZGÂRI ............................ 157 2.1. Ankara’da Oryantalist Bir Keşif Çabası .......................................................... 157 2.2. Galatya Misyoner Kalbinin Neresindedir ........................................................ 164 2.3. Heterodoks Bir Hıristiyan Misyoner: Sanford Richardson ............................... 173 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ANKARA’DA PROTESTAN MİSYONERLİĞİ VE ANGLO-AMERİKAN RÜYASI 1. MİSYONER VE SEYYAH GÖZÜYLE ANKARA .............................................. 177 xi 1.1. Vâiz Yardımcıdan Üstündür ........................................................................... 177 1.1.1. Misyoner Ulağı Abkar Hailozyan ............................................................. 178 1.1.2. Sempatiden Sevgiye; İroniden Gerçeğe: Ermeni Tüccar Ve Amatör Bahçıvan .......................................................................................................................... 182 1.2. Sözde Merkezden Gerçek İstasyona ................................................................ 186 1.3. Misyonerlerin Kent Algısı .............................................................................. 190 1.3.1. Ankara’da Vakur Bir Misyoner: Sanford Richardson................................ 194 1.3.2. Yeni Bir İmge, Farklı Bir İmaj: ABD’li Misyonerlerin Faaliyetleri Bağlamında Protestan Seyyah Notları ................................................................ 203 1.3.2.1. John Macdonald Kinneir .................................................................... 203 1.3.2.2. Kıtlık Ve Açlık .................................................................................. 206 1.3.2.3. Henry C. Barkley ............................................................................... 208 1.3.2.4. Walter Hawley ................................................................................... 210 1.3.2.5. Fred Burnaby ..................................................................................... 211 1.3.3. Anafordan Konfora: Yeniden Haritalandırma Veya William J. Hamilton’un Evangelizm Rüyası ............................................................................................ 216 1.3.4. Misyoner Benjamin Schneider’ın Ankara Notları ..................................... 219 1.3.5. Protestanın Türk İle İmtihanı .................................................................... 222 2. RESMİ MÜNASEBETLER VE MİSYON FAALİYETLERİ ............................... 225 2.1. Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe .................................................................... 225 2.1.1. Yerel Yöneticilerle Evangelizm Taraftarları Arasındaki Münasebetler ..... 225 2.1.2. Misyoner Gözüyle Ankara’nın Hüviyet Cüzdanı: Anglo-Amerikan İttifakı .......................................................................................................................... 230 2.1.3. Evangelizmin Türk Korkusu..................................................................... 236 2.2. ANKARA’DA MİSYON FAALİYETLERİ ................................................... 237 2.2.1. Protestan Cemaat...................................................................................... 237 2.2.2. Kitap Satışları .......................................................................................... 241 2.2.3. Güzel Haber Avedaper ............................................................................. 244 2.2.4. Din Ve Eğitim Alanındaki Faaliyetler ...................................................... 245 xii DÖRDÜNCÜ BÖLÜM EVANGELİST PARADİGMA: DIŞ-MERKEZ KAVRAMI BAĞLAMINDA İSTANOS VE MURATÇA İSTASYONLARI 1.FARKLI BİR TEŞEBBÜS, BAMBAŞKA BİR HAREKET: ABD’Lİ MİSYONERLER İSTANOS’DA .............................................................................. 248 1.1. Protestan Misyonerliği Açısından Dış İstasyon Kavramı ................................. 248 1.2. Evangelizmin Yenikent Rüyası ....................................................................... 251 1.3. Ümit Protestanın Yitiğidir ............................................................................... 254 1.3.1. Gezgin Ziyaretçiler: İstanos’dan Bu Yan Kimin Yurdudur?...................... 254 1.3.2. Misyonerler Kasabaya Ayak Basıyor ........................................................ 259 1.4. İstanos’da Misyoner Çığlığı ............................................................................ 267 1.5. Hizmetkâr Beklentisi ...................................................................................... 276 1.6. Okul Ve Kilise Özlemi ................................................................................... 283 2. MİSYONERLİK ÇAĞININ AYDINLIK YÜZÜ MURATÇA .............................. 288 2.1. Ankara’nın Gölgesinde Işıldayan Bir Kasaba .................................................. 288 2.2. Muratça’da Misyon Faaliyetleri ...................................................................... 298 2.3. Davanın Hasadı: Evangelist Kilise .................................................................. 312 2.4. Zulme Susamam Zalimi Affedemem .............................................................. 325 SONUÇ .................................................................................................................... 335 KAYNAKLAR ........................................................................................................ 346 EKLER .................................................................................................................... 384 ÖZGEÇMİŞ ............................................................................................................. 421 TEZ ÇOĞALTMA VE ELEKTRONİK YAYIMLAMA İZİN FORMU ............. 423 xiii KISALTMALAR Kısaltma Bibliyografik Bilgi ABCFM The American Board Of Commissioners For Foreign Missions ABD Amerika Birleşik Devletleri A.DVN.MHM Sadâret Divân Mühimme Evrâkı AE.SAMD.III Âli Emiri Ahmed III a.g.e. Adı geçen eser a.g.m. Adı geçen makale a.g.t. Adı geçen tez A.MKT. Sadâret Mektûbi Kalemi Evrâkı A.MKT.DV. Sadâret Mektûbi Kalemi Deâvî Evrâkı A.MKT.MHM. Sadâret Mektûbi Mühimme Kalemi Evrâkı A.MKT.NZD. Sadâret Mektûbi Kalemi Nezâret ve Devâir Evrâkı A.MKT.UM Sadâret Mektûbi Kalemi Umûm Vilâyât Evrâkı a.yer Aynı yer b.a. Eserin bütününe atıf BEO Bâbıâli Evrâk Odası bkz. Bakınız BOA Başbakanlık Osmanlı Arşivi BR The Boston Recorder C. Cilt C.ADL. Cevdet Adliye C.ML. Cevdet Mâliye çev. Çeviren DH.MKT. Dâhiliye Nezâreti Mektûbi Kalemi Evrâkı DH.ŞFR. Dâhiliye Nezâreti Şifre Evrâkı DH.TMIK. Dâhiliye Nezâreti Tesrî-i Muâmelât ve Islâhât Komisyonu DH.UMVM. Dâhiliye Nezâreti Umûr-ı Mahalliyye ve Vilâyât Müdürlüğü Evrâkı ed. Editör HR.İD. Hâriciye Nezâreti İdare Evrâkı HR.MKT. Hâriciye Nezâreti Mektûbi Kalemi Evrâkı HR.TO. Hâriciye Nezâreti Tercüme Odası Evrâkı İ.DH. İrâde Dâhiliye İ.HR. İrâde Hâriciye MF. MKT. Maârif Mektûbi Kalemi MH The Missionary Herald ML.VRD.TMT. Mâliye Vâridât Muhâsebesi Temettuât Defterleri MV Meclis-i Vükelâ Mazbataları MVL Meclis-i Vâlâ Evrâkı No Sayı OTAM Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi xiv PABCFM Papers of The American Board Of Commissioners For Foreign Missions PMH The Panoplist and Missionary Herald S. Sayı s. Sayfa ss. Sayfadan sayfaya ŞD. Şûrâ-yı Devlet Evrâkı TC Türkiye Cumhuriyeti t.y. Basım tarihi yok Y.A.HUS. Yıldız Sadâret Husûsî Maruzat Evrâkı Y.A.RES. Yıldız Sadâret Resmi Maruzat Evrâkı Y.EE.KP. Yıldız Sadrazam Kâmil Paşa Evrâkı Y.MTV. Yıldız Mütenevvi Maruzat Evrâkı Y.PRK.BŞK. Yıldız Perakende Evrâkı Başkitâbet Dâiresi Maruzatı Y.PRK.EŞA. Yıldız Perakende Evrâkı Elçilik Şehbenderlik ve Ateşemiliterlik Y.PRK.HR. Yıldız Perakende Evrâkı Hâriciye Nezâreti Maruzatı Y.PRK.M. Yıldız Perakende Evrâkı Evrâkı Müteferrik Y.PRK.TKM. Yıldız Perakende Evrâkı Tahrîrât-ı Ecnebiyye ve Mâbeyn Mütercimliği Y.PRK.UM. Yıldız Perakende Evrâkı Umûmî y.y. Basım yeri yok 1 GİRİŞ ARAŞTIRMANIN AMAÇ VE ÖNEMİ Osmanlı Devletinin gerileme ve çöküş sürecini ciddi manada hissetmeye başladığı bir asır olan 19. yüzyılda ABD’li Protestan misyonerlerin Anadolu’nun belirli merkezlerinde yürüttükleri faaliyetler, devletin dağılmasına önemli oranda etki etmiştir. Misyonerlik, ülkede yaşayan ve Anadolu coğrafyasının yerlisi kabul edilen azınlık unsurların bilhassa da Hıristiyan olanların, milli bir kimlik üretip, ulusalcı değerleri öne çıkarmalarında, harici bir sâik olarak değerlendirilmektedir. Dolayısıyla azınlık cemaatlerin ayrılıkçı bir yaklaşım ve tutum içerisine girmeleri neticesinde yaşanan sıkıntıların tamamı, yakınçağ Osmanlı tarihi araştırmalarının temel ve en esaslı problemlerinden birisi olarak kabul görmektedir. Aslında geçmişi çok eskilere dayanan ve bir yönüyle ‘Haç’ ile ‘Hilal’in kavgası, diğer bir yönüyle de mezhepler arası çekişme ve nüfuz mücadelesi olarak yorumlanabilecek misyonerlik faaliyetlerinin Garp dünyası tarafından ‘Küçük Asya’ şeklinde tabir edilen Anadolu coğrafyasında etkili ve kalıcı sonuçlar ürettiği aşikârdır. Bununla birlikte adeta ‘yeniden haritalandırma’ yahut ‘öze dönüş’ telakkisiyle hareket eden misyonerlerin tahrip edici tesirleri sadece dini boyutla sınırlı kalmamış, hedef olarak seçilen bölgenin kültürel, sosyal, geleneksel, fikirsel, iktisadi ve politik unsurlarını da derinden etkilemiştir. Anadolu’da nüfuz mücadelesine giren Batılı Hıristiyan devletlerin her birisinin başka bir mezhebi himâye etmeye ve o mezhep mensuplarının her türden problemiyle ilgilenmeye gayret gösterdiği göz önüne alındığında misyonerliğin salt ‘uhrevi’ meselelere kafa yoran bir hareket olmanın çok ötesinde bir anlam taşıdığı rahatlıkla anlaşılmaktadır. Misal vermek gerekirse ‘Küçük Asya’da Katoliklerin hamisi Fransa iken, Rusya Ortodokslarla yakından ilgilenmiş, İngiltere ve sonradan da Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Protestanları sahiplenme politikası gütmüştür. Avrupa’nın güçlü devletlerinin ve hiç şüphesiz ‘Yeni Dünya Devleti’ ABD’nin maksatlarını gerçekleştirme konusunda aracı rolü üstlenenler ise ekseriyetle misyonerlerdir. Bu kimseler bilhassa da 19. yüzyılda, ülkede Hıristiyan azınlık unsurlar arasında ayrıştırıcı bir algı tesis edilmesi ve onlara kimlik kazandırma konusunda öncü kuvvetler gibi çalışmışlar ve Osmanlı Devletinin yıkılma sürecinde hızlandırıcı bir rol üstlenmişlerdir. Dolayısıyla başta Osmanlı Devleti olmak üzere sonradan Türkiye Cumhuriyetini de 2 derinden etkileyen Ermeni meselesinin zuhur etmesinde ve Batılı devletler tarafından politik bir malzeme olarak kullanılmasında da misyonerlerin ciddi tesiri bulunduğunu düşünmekte herhangi bir beis yoktur. Başka bir deyişle Osmanlı Devletini bir ateş topu gibi yangın alanına çeviren karışıklıkların tamamında doğrudan yahut dolaylı olarak misyonerlerin bilhassa da ABD’den gelen Protestan misyonerlerin ciddi payı bulunduğunu düşünmek mümkündür. Bahsi geçen bu hususlar gerçekleştirilecek tez çalışmasının önemini arttırmakta ve gerekliliğini ortaya koymaktadır. Ayrıca bu bağlamda değerlendirildiğinde misyonerlerin özellikle de ABD’den gelenlerin Anadolu coğrafyasında bulunmalarını izah etmek kolaylaşacaktır. Nitekim 19. yüzyılda Osmanlı Devleti önemli bir kavşak noktasında bulunmaktadır. Ayrıca etrafını saran coğrafi bölgelerin tamamına merkez üs olma vazifesini üstlenmiştir. Misyonerlerin tabiriyle “Türkiye, Asya’nın kilidini açacak anahtarı bağrında saklamaktadır.” 1 Burada Türkiye’den kasıt İmparatorluk olarak addedilen Osmanlı’nın tamamıdır ve bu topraklarda ivedilikle denetim sağlanmalıdır. Diğer taraftan ABD’li misyonerler tarafından kaleme alınan arşiv kayıtlarında Anadolu, ‘İncil Ülkesi’dir. Çünkü Türkiye’nin sahip olduğu toprakların tamamı kendisine İncil’de yer bulmaktadır. Başka bir ifadeyle Hıristiyanların kutsal kitabı, Anadolu’da mevcut yerleşim birimlerinin tamamından bahsetmekte ve onlara belirli bir ‘kutsiyet’ atfetmektedir. 2 Dolayısıyla bu topraklar Hıristiyanlar açısından gözden çıkarılamaz. Bu yönüyle değerlendirildiğinde ABD menşeli misyonerlik faaliyetlerinin büyük ölçüde dini bir veçhede evrildiği ve Protestanlaştırma iştiyakının önemli bir parçasını teşkil ettiği düşünülebilir. Bu bir tür ‘öze dönüş’ hareketidir. Daha doğrusu misyonerlik faaliyetleri ‘heretik’ addedilen Müslümanlar ile ‘yoldan çıkıp sapkınlaşmış sözde Hıristiyanlar’ın kurtarılması yönünde bir ‘yeniden doğuş’ mücadelesi olarak yorumlanmalıdır. Bu dönüşüm ve değişim ancak Hıristiyanlığın prensipleri ve Hz. İsa’nın sahih öğretisinin Protestan misyonerler vasıtasıyla Anadolu’ya nüfuz ettirilmesi ile mümkün olabilecektir. Hıristiyanlığı dünyaya, araştırma kapsamında değerlendirildiğinde ise ‘İncil Ülkesi’ne vaaz etme iddiasıyla yola çıkan Protestanların teolojik olarak davranışlarını meşru kılan, ellerini güçlendiren husus ise İncil’de şu şekilde kendisine yer 1 Samuel C. Bartlett, Historical Sketch of the American Board in Turkey, Boston: Board Press, 1878, s. 1. 2 William E. Strong, The Story of the American Board: An Account of the First Hundred Years of the American Board of Commissioners for Foreign Missions, Boston: The Pilgrim Press, 1910, s. 80. 3 bulmaktadır: “Şimdi sizler gidin ve bütün milletlere tebliğ edin, onları Baba ve Oğul ve Ruhülkudüs ismiyle vaftiz eyleyin, size emrettiğim her şeyi tutmalarını onlara öğretin.” 3 Bu ayet önemli bir başlangıca işaret ederek takip edilmesi gereken güzergâhı belirlemektedir. Öte yandan 19. yüzyıl itibariyle siyaset arenasında etkili olmaya başlayan ABD’nin Avrupa’daki politik gelişmelere uzak kalma yönündeki temayülü onu, doğuyu batıya kavuşturan ‘hasta adam’ üzerindeki büyük çıkar beklentilerini hayata geçirmekten alıkoymamalıdır. Aslında pek çok Batılı devlet gibi ABD de Osmanlı Devleti topraklarına göz dikmiş ancak bu yöndeki hevesi uyum, barış ve uzlaşı prensipleri üzerine bina edilen kendi ilkesi Monroe Doktrini ile çelişmiştir. Bu nedenle ABD, Protestan misyonerliğini kullanarak Anadolu ve Ortadoğu’daki beklentilerini sağlama yoluna gitmeyi uygun görmüştür. Bu, dini, siyasi, kültürel, toplumsal ve iktisadi dinamikleri bünyesinde barındıran bir tür ‘gizli saldırganlık’ politikasıdır. Dolayısıyla bugün sadece bölgesinde değil, dünyanın tamamında egemen konumda bulunan bir ülke ile Türkiye ilişkilerini yorumlamak, sentez etmek ve anlayabilmek için misyonerlerin faaliyetlerine vâkıf olmak ve onları tanımak hayli elzemdir. Daha da mühimi Osmanlı Devletinin içinde bulunduğu sıkıntılı süreç ve devletin otoritesini zedeleyecek yönde atılan adımlar özelde misyonerler genelde ise ABD’nin Anadolu coğrafyasına yönelik ‘gizli saldırganlık’ politikasını daha sağlam temeller üzerine oturtmasını sağlamıştır. Tüm bu gelişmeler yaşanırken Bâbıâli en başından itibaren ABD’nin ‘gizli saldırganlık’ diye tabir edilebilecek politik duruşuna duyarsız kalmayı yeğlemiş ve misyonerleri misafir gibi ağırlamakla birlikte siyasi muhatap kabul etmemiştir. Bunun yerine kısmi tedbirler almak gibi bir yöntem izlenmiş ve kalıcı çözümler üretmek konusunda ya ihmalkâr davranılmış ya da geç kalınmıştır. Bu ve benzeri durumlarda yani işler sarpa sarıp çıkmaza girdiğinde başka bir deyişle merkezi hükümet ya da yerel yöneticilerin müdahaleleriyle karşılaşıldığında ABD’li misyonerlerin başvuru mercii kendi ülkeleri değil o dönemde ABD’nin hamisi rolündeki İngiltere olmuştur. İngiltere, Anadolu’da ABD’li misyonerlere kol kanat germiş ve bu sayede karşılaşılan tüm güçlükler Osmanlı Devleti’nin kendisine muhatap kabul ettiği Avrupa’nın önemli güçlerinden birisinin kılavuzluğunda çözülmüştür. İyi ve etkili bir toplum mühendisliği 3 Matta, 28/19. 4 becerisine sahip olan ABD, kendi eliyle gerçekleştirmediği politik manevraları önemli ölçüde Avrupalı güçler yoluyla bilhassa da İngiltere vasıtasıyla hayata geçirme çabası gütmüş ve önemli oranda da başarılı olmuştur. Aslında bu çok doğru bir tercihtir. Zira 19. yüzyıl itibariyle tarih sahnesinde yer almaya başlayan ve sadece Osmanlı değil aynı zamanda döneminin küçük ölçekli devletleri tarafından bile muhatap kabul edilemeyecek bir ‘Yeni Dünya’ ülkesinin siyasi arenada etkin bir biçimde yer alamayacağı aşikârdır. Bunun farkında olan ve rasyonel bir tavır alan ABD sırtını genelde Batı dünyasının özelde ise Avrupa’nın etkin ve nüfuzlu güçlerinden birisi olarak kabul gören İngiltere’ye dayamıştır. Kuşkusuz bu destek karşılıksız kalmayacaktır. Zira İngiltere’nin ABD’nin hamisi rolüne bürünmesinin önemli gerekçeleri bulunmaktadır. Öte yandan ‘gizli saldırganlık’ üzerine kurulu bir anlayışla yayılmacı yani sömürgeci bir çizgide evrilmeye başlayan ABD’nin sahip olduğu bu politik dürtü adeta İngiltere’nin izlediği politikanın kötü bir taklidi gibidir. Yegâne fark ise ABD’nin bu siyaseti Monroe Doktrini gerekçesiyle el altından yürütmesi; İngiltere’nin ise açık bir biçimde sürdürmesidir. Daha önce de ifade edildiği üzere bahsi geçen doktrin kısaca ABD’nin yalnızlaşma belgesi olarak tanımlanabilir. Zira bu bildiri Birleşik Devletlerin dünya arenasında yer almak ve nüfuz kazanabilmek için tarafsız bir politika güdeceği iddiası ve hedefi ile ortaya atılmıştır. Bu doktrine göre ABD’nin gayesi öncelikle ülkenin güvenliğidir. Ayrıca ayakları üzerinde duran, kendi kendine yetebilen güçlü bir devlet oluşturmanın yolu da güvenlik konusunda uygun önlemleri almaktan geçmektedir. ABD bu doktrin gerekçesi ile emellerine ulaşabilmek için yukarıda da ifade edildiği üzere ‘gizli saldırganlık’ politikasıyla yayılmacılığını sürdürmek zorundadır. İşte misyonerler de bu noktada sahneye sürülmüştür. Görünüşte çok masum gerekçelerle yani dini sâiklerle dünyanın dört bir yanına yayılan ABD’li misyonerlerin asıl amacı varsayılandan çok farklıdır. Misyonerlerin bu derece kritik bir görevi icra etmeleri ve adeta ABD’nin misyon elçileriymişçesine hareket etmeleri araştırmanın ehemmiyetini arttırmakta ve onu önemli kılmaktadır. Elçilik vazifesi misyonerliğin siyasi, sosyal, iktisadi, kültürel ve psikolojik unsurları bünyesinde barındırdığı gerçeğini ortaya koymaktadır. Tez çalışmasında bu unsurlar akılda tutularak Amerika’dan Anadolu’ya gelen ve Türkiye coğrafyasını karış karış arşınlayan misyonerlerin dini hususlar haricinde, eğitim, dil, kültür, basın yayın, 5 siyaset ve sosyo politik sahadaki faaliyetlerine de değinilerek misyonerliğe yeni bir bakış açısı kazandırılmaya çalışılacaktır. Protestanlığın aslında toplumsal bir hareket olduğu misyonerlerin ise faaliyet yürütülen topraklarda aynı zamanda sosyal dönüşüm için mücadele ettikleri gerçeği gözler önüne serilecektir. Öte yandan onların zihin algılarının bir başka deyişle fikir, sanat, iktisat, milliyet, kültür gibi normlar itibariyle yaşadıkları çağda nasıl bir anlayışa sahip oldukları ortaya konmaya çalışılarak daha geniş bir perspektif sunulacaktır. Bu bağlamda değerlendirildiğinde oldukça masum gözüken ideallerle ve dünya üzerinde teolojik dönüşüm hevesi neticesinde bireysel çabalarla zuhur eden misyonerlik faaliyetlerinin zamanla ABD’nin siyasi emellerine hizmet eden birer vasıta rolüne büründükleri ortadadır. Bu aynı zamanda kökleri emperyalizm ve sömürgeciliğe kadar uzanan bir harekettir. Zira misyonerler ülkelerinin bayraktarlığını yaparak siyasi, sosyal, kültürel, ticari, ekonomik manada elçiliğini yürütmüşlerdir. Dolayısıyla araştırmanın diğer bir amacı da dini sâiklerle başlayan misyonerlik faaliyetlerinin ABD’ye mensup misyonerler özelinde nasıl evirildiğini ve siyasi bir veçhe kazandığını ortaya koymaktır. Netice itibariyle bu çalışma Amerikalı misyonerlerin Anadolu’daki misyonerlik faaliyetlerini yukarıda zikredilen hedefleri gözeterek, Ankara, İstanos ve Muratça istasyonlarını merkeze alıp büyük oranda onların kendi kaynaklarından yararlanarak okuyucuya sunmayı hedeflemektedir. ARAŞTIRMANIN KAPSAM VE SINIRLARI Tez çalışması genelde 19. yüzyılı, özelde ise 1862-1885 yılları arasını kapsamaktadır. Bu tarihler bilinçli tercih edilmiştir. Zira misyonerlerin araştırma sahasına giren bölgelerde en yoğun faaliyet yürüttükleri süreç bu döneme tekabül etmektedir. Bununla birlikte başta Ankara olmak üzere Anadolu’nun muhtelif bölgelerinde farklı mezheplere mensup misyonerlik teşkilatları etkin olmuşlardır. Bilhassa da Katolik Fransa’ya mensup örgütlerin Osmanlı Devleti sınırları dâhilinde güçlü bir biçimde varlıklarını hissettirdikleri bilinmektedir. Lâkin araştırmanın kapsamına sadece ABD vatandaşı Protestan misyonerler alınarak konu anlamında sınırlandırılmaya gidilmiştir. Öyle ki, 19. yüzyılda ABD’de faaliyet gösteren Protestan örgütlerin sayısı altı binin üzerindedir. Tez çalışmasında bu örgütlerden en dikkat çekeni ve en başarılı olanına yer verilmiştir. Dünyanın dört bir yanına dağılıp Protestanlığın 6 prensip ve öğretilerini yayma idealiyle hareket eden ve kendisinden en çok bahsedilen Amerikan Board Teşkilatı araştırmanın temelini teşkil eden örgüttür. Coğrafi manada da bir sınırlandırılmaya gidilmiş ve araştırma, ABD’nin dünya üzerinde nüfuz edinme mücadelesi verirken vasıta olarak kullandığı Protestan misyonerlerin Anadolu’da faaliyette bulundukları üç istasyonu temel alarak hazırlanmıştır. Zira Board mensuplarının faaliyet yürüttükleri tüm yerleşim birimlerini çalışmaya konu etmek mümkün değildir. Bu istasyonlardan ilki Ankara’dır. Bilindiği üzere Ankara bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin başkentidir ve antik çağlardan günümüze uzanan bir tarihsel geçmişe sahip olduğundan sürekli göz önündedir. Bu bölgede gerçekleştirilecek araştırmanın türü ve içeriği ne olursa olsun ciddi boyutta dikkat çekecektir. Hele bir de bu çalışma misyonerlik tarihi üzerinden gerçekleştirilirse daha da büyük bir önem arz edecektir. Böylesine bir araştırmanın sahaya önemli katkı sağlayacağı aşikârdır. Dolayısıyla da Ankara bilinçli bir tercih sonucu tez çalışmasının kapsamına dâhil edilmiştir. Araştırmanın ele aldığı ikinci istasyon İstanos, Ankara’nın hemen kuzeyinde yer alan, bugünkü adı Yenikent’tir, bir yerleşim birimi olarak Ankara’nın gölgesindedir ve kentle ciddi manada ilişki içerisindedir. İstanos’da vazifelendirilen Board mensuplarının tamamı Ankara’dan gönderilmiş ve kasabada faaliyet yürüten misyoner ve yerli yardımcılar tuttukları kayıtları Ankara üzerinden merkez istasyonlara ve Boston’daki genel merkeze ulaştırmışlardır. Dolayısıyla İstanos olmadan Ankara üzerine yapılacak bir misyonerlik çalışması eksik kalacaktır. Üçüncü ve son istasyon ise Muratça’dır. Burası Ankara ile ilgili misyoner evraklarında kendisine en fazla yer bulan ikinci istasyondur. Bugün Bilecik vilâyetinin İnhisar kazasına bağlı bir köy konumundaki Muratça’nın Protestan misyonerliği bağlamında değerlendirildiğinde Bursa ile irtibatlı olduğu ve bahsi geçen kente bağlı bir dış istasyon şeklinde konumlandığı görülmektedir. Öte yandan kasabanın gerek misyoner ve vâizler, gerekse de gezgin kitapçıların Ankara’ya yönelik ziyaretleri esnasında uğrak yerlerinden birisi olması Board arşiv kayıtlarında bu dış istasyonun ekseriyetle Ankara ile ilişkilendirilmesine yol açmıştır. Başka bir deyişle misyoner evraklarında Ankara bahsi açıldığı takdirde genellikle Muratça’ya da değinilmektedir. Bununla birlikte Protestan misyonerlerin hedefleri doğrultusunda değerlendirildiğinde kasabayı öne çıkaran ve civar yerleşim birimlerinden farklı kılan 7 asıl unsur ise bölgede yakalanan kısmi başarıdır. Gerçekten de dönemi içerisinde değerlendirildiğine nüfusu ağırlıklı olarak Ermenilerden müteşekkil Muratça’nın diğer Güney Batı ve Orta Anadolu istasyonlarıyla mukayese edildiğinde öne çıkan bir yerleşim birimi olarak dikkatleri çektiği görülmektedir. Küçük bir kasaba hüviyetinde olmasına rağmen bilhassa da kurumsallaşma konusunda elde edilen tatminkâr sonuçlar nicel manada cemaate katılımlar da göz önüne alındığında hayli anlam kazanmakta ve kasabayı değerli bir istasyon konumuna yükseltmektedir. Tüm bu gelişmeler göz önüne alındığında Ankara’yı temel alan tez çalışmasında kendisiyle irtibatlandırılabilecek iki önemli kasabaya yer vermek araştırmaya bütünsellik katacaktır. Tez çalışması giriş bölümü hariç toplam dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde genel hatlarıyla misyonerlik ile sömürgecilik arasındaki ilişkiler tespit edilmiş ve misyonerlerin gerek Anadolu gerekse de dünya coğrafyasının farklı bölgelerinde yürüttükleri faaliyetlerin aslında ABD’nin sözcülüğüne soyunmaktan öteye geçmediğine vurgu yapılmıştır. Çünkü misyonerler, ABD’nin yarı-resmi temsilcileri gibi çalışıp toplumlara yön verme ve kuruluş tarihinden itibaren yayılmacı bir siyaset güden ‘Yeni Dünya Devleti’nin organizatörlüğünü üstlenmişlerdir. Bu bölümde genel olarak kendisinden bahsedilen bir diğer husus da ABD’li evangelistleri Anadolu’ya taşıyan etkenlerdir. Onların hangi vasıtaları kullanarak ve ne maksatla ‘Küçük Asya’ ya seyahat tertip ettikleri detaylarıyla izah edilmiştir. Bu bölümde ele alınan bir diğer konu da, ABD’nin yeni bir ulus olarak inşa edilme süreci ve 19. yüzyılın eşiğindeki yayılma hedefleridir. Bu kısımda öncelikle ABD-İngiltere etkileşimine değinilmektedir. Ardından ABD misyonerliğinin bir tür seküler misyonerlik hareketi olduğuna vurgu yapılmakta ve bu durum ABD’nin en etkin misyonerlik teşkilatı olan Amerikan Board Örgütü ile örneklenmektedir. Üçüncü alt başlık misyonerlerin ‘Küçük Asya’ seyahatleri üzerine tasarlanmıştır. Zira ABD’nin misyonerler aracılığıyla dünyaya hükmetme yönündeki politikasının önemli bir ayağını da ‘Küçük Asya’da var olma hedefi teşkil etmektedir. Tez çalışmasının ikinci bölümünde genel hatlarıyla öncelikle Ankara’nın tarihsel değer ve önemine vurgu yapılmakta, bugün Cumhuriyet Türkiye’sinin başkentliğini yapan bu kentin, varsayılanın ve sanılanın aksine çok eski dönemlerden beri önemli bir merkez olarak dikkatleri çektiği ifade edilmektedir. Bu bölümde, antik çağlarda Batı dünyası tarafından ‘Küçük Asya’ olarak tabir edilen topraklarda Galatya medeniyetinin 8 baş şehirliğine kadar yükselmiş bir kent için sıradan bir yerleşim merkezi yakıştırmasının münasip olamayacağına değinilmektedir. Aynı zamanda kente yönelik seyyah merakı hakkında bilgilendirme yapılmaktadır. Ayrıca gezginler tarafından tertip edilen ziyaretlerin en az ABD’li misyonerlerinkiler kadar dikkat çekici olduğu ve her iki grubun faaliyetlerinin birbirlerini tamamladığı üzerinde durulmaktadır. Bu kısımdaki bir diğer bahis de Hıristiyanlık ve bilhassa da misyonerlik davası açısından oldukça ehemmiyet arz eden bir isim olan Pavlus’un kente atfettiği değer ve önemle alakalıdır. İkinci bölümün ikinci kısmında ise öncelikle misyoner ve gezginlerin Ankara ile ilgili kanaatlerine değinilmektedir. Onları Ankara’ya çeken unsurların neler olduğu sorgulanmakta ve bu konuda bir dizi çıkarımda bulunulmaktadır. Ardından misyonerler nezdinde kentin taşıdığı değer ve öneme vurgu yapılmaktadır. Bu kısmın son bilgilendirmesi ise Ankara’da ciddi faaliyetler yürütmüş bir misyoner olan Sanford Richardson ile ilgilidir. Tezin ikinci bölümünün büyük oranda Ankara’nın tarihsel gelişimi ve misyonerlerin kente ulaşma serüvenleri hakkında olduğu söylenebilir. Kentin gerek seyyahlar gerekse de misyonerler açısından tercih nedenleri ve şehre yönelik yaklaşım ve çıkarımları bu bölümün temel dinamiklerini teşkil etmektedir. ‘Ankara’da Protestan Misyonerliği ve Anglo-Amerikan Rüyası’ ana başlıklı üçüncü bölüm Ankara ile alakalı misyonerlik faaliyetlerini gerek misyoner evrakları gerekse de gezgin notlarına dayanarak detaylı bir biçimde aktarmaktadır. Bu bağlamda değerlendirildiğinde tezin en temel kısmının bu bölüm olduğu varsayılabilir. Bununla birlikte üçüncü bölüm iki ana alt başlığa bölünmüştür. İlki ‘Misyoner ve Seyyah Gözüyle Ankara’ başlıklıdır. Burada öncelikle misyoner, vâiz ve yerli yardımcı tabirleriyle ilgili bilgilendirme yapılmış, Ankara’da misyonerlik davasının elçilik vazifesini yürüten Abkar Hailozyan’dan bahsedilmiştir. Ayrıca misyoner gözüyle değerlendirildiğinde Ankara’nın neden bir merkez istasyon olarak tanınması gerektiğine vurgu yapılmıştır. Üçüncü bölümün ikinci temel alt başlığı ‘Resmi Münasebetler ve Misyon Faaliyetleri’ adını taşımaktadır. Bu alt başlık da kendi içerisinde farklı kısımlara ayrılmıştır. İlk kısım Ankara’daki yerel yöneticilerle evangelizm taraftarı Protestan misyonerler arasındaki münasebetlerle alakalıdır. Bu kısmın bir diğer konusu da misyonerlerin gözüyle Ankara’daki Anglo-Amerikan ittifakıdır. Board mensupları bunu 9 adeta kimlik meselesi gibi görmüş ve kendilerini başta Ankara olmak üzere Anadolu’nun farklı muhitlerinde tanımlayan, hatta mevcudiyetlerini mümkün kılan asli unsurun İngilizler olduğunu her fırsatta beyan etmişlerdir. Bu yöndeki örnekler hem misyoner evraklarında hem de gezgin notlarında kendisine fazlasıyla yer bulmuştur. Bu kısım da bahis konusu edilen bir diğer husus da evangelistlerin Türklere karşı mesafeli duruşları, ön yargıları ve kısmen de korkularıdır. Bu kısımda ayrıca Ankara’daki resmi misyon faaliyetlerinden de söz edilmektedir. Bu bağlamda değerlendirildiğinde öncelikle kentteki Protestan cemaatinin nicel ve nitel gelişiminden bahsedilmiş, ardından insanlığı evangelizm davasına çağırmak için elzem kabul edilen kitap ve dergi satışlarına vurgu yapılmış, son olarak da din ve eğitim alanındaki faaliyetlere değinilmiştir. Tez çalışmasının dördüncü ve son bölümü ise Ankara ile ilişkilendirilebilecek iki dış istasyonla ilgilidir. ‘Evangelist Paradigma: Dış Merkez Kavramı Bağlamında İstanos ve Muratça İstasyonları’ ana başlığını taşıyan bu bölüm iki farklı temel alt başlığa bölünmüştür. Birinci kısım İstanos ile alakalı iken, ikinci kısımda Muratça dış istasyonundaki misyonerlik faaliyetlerine değinilmektedir. Birinci kısımda öncelikle dış istasyon kavramı ve bu kavramın misyonerler açısından neyi çağrıştırdığı izah edilmeye çalışılmıştır. Dış istasyon kavramının izahından sonra birinci kısımda tamamıyla misyoner evraklarına dayalı olarak İstanos kazasıyla alakalı bilgilendirme yapılmıştır. Bu bölümde de ilk olarak kasabayı ziyaret eden gezginlere değinilerek Protestanların nazarında İstanos’un aslında bir Ermeni yurdu olduğu gerçeği aktarılmaya çalışılmıştır. Bu kimselerin kasabanın sosyal, kültürel, coğrafi ve demografik koşullarıyla ilgili çıkarımlarından bahsedilmiş ve misyonerlerin bölgeyi kuşatması için her türlü psikolojik alt yapının tesis edilmeye çalıştığı ifade edilmiştir. Ardından bölgede gerek misyonerlere gerekse de Protestan cemaati mensuplarına yönelik zulüm ve baskı faaliyetlerinden bahsedilmiştir. Yerli yardımcı ihtiyacı ve bu sorunun giderilmesi için gösterilen çabalar bu kısmın bir diğer konusudur. İstanos bahsinin son başlığı ‘Okul ve Kilise Özlemi’ adını taşımaktadır. Ancak İstanos ile ilgili Board arşiv kayıtlarında müesseseleşme konusunda tatminkâr bilgilerin mevcut olmadığı tespit edilmiştir. Bir başka deyişle misyoner evraklarında kilise, okul, 10 yetimhane ve hastane gibi kurumların tesisi, kitap ve dergi satışları gibi hususlarda detaylı bilgiler bulunmamaktadır. Tez çalışmasının dördüncü bölümünün ikinci kısmı Muratça dış istasyonu ile ilgilidir ve ‘Misyonerlik Çağının Aydınlık Yüzü Muratça’ başlığını taşımaktadır. Bu isim özellikle tercih edilmiştir. Zira misyonerlik faaliyetleri bağlamında değerlendirildiğinde bahsi geçen istasyonun Anadolu’daki pek çok yerleşim biriminin aksine evangelistleri tatmin edecek sonuçlar alınan bir kasaba olarak öne çıktığı görülmüştür. Bir sonraki bölümde ise bölgeyi zirveye taşıyan ve kasabada evangelizm davası adına şahit olunan en önemli başarıya Muratça Protestan Kilisesine yer ver verilmiştir. Tez çalışmasının dördüncü bölümünün son alt başlığı ise yakalanan başarı neticesinde Muratça’da zuhur eden zulüm ve baskı faaliyetleridir. Evangelizm davasını sekteye uğratan çabaların tamamı bu kısımda yer almaktadır. Bu baskının kimlerden kaynaklandığı ne oranda tahrip edici etkiler bıraktığı, alınan önlemler, üretilmeye çalışılan çareler vb. hususlar detaylı bir biçimde izah edilmiş ve gerek dördüncü bölüm gerekse de tez çalışması tamamlanmıştır. ARAŞTIRMANIN KAYNAKLARI VE MEVCUT LİTERATÜR ABD’li Protestan misyonerlerin Anadolu’daki üç farklı istasyonda gerçekleştirmiş oldukları faaliyetleri kapsamına alan araştırmanın kaynakları beş farklı başlık altında değerlendirilebilir. Bunlardan ilki misyonerlerin bağlı bulunduğu teşkilat olan Amerikan Board örgütünün arşiv kayıtlarıdır. Board belgeleri ise kendi içerisinde üçe ayrılmaktadır. Bunlar sırasıyla görev yapılan kentlere dair kaleme alınmış yıllık istasyon raporları, misyonerlerin şahsi değerlendirmelerini yaptıkları ve belki de dünyanın en sistematik misyonerlik kayıtları olarak dikkat çeken ayrıca Board teşkilatının yasal yayın zeminini oluşturan Missionary Herald dergisinde yayınlanan mektuplar ve gerek bu mektuplara gerekse de istasyonlarda tutulan yıllık raporlara dayanılarak üretilen Board Örgütü tutanaklarıdır. Adından da anlaşılacağı üzere yıllık istasyon raporları merkez ve dış istasyonları kapsamına alan ve sene içerisinde hedef bölgede gerçekleştirilen her türlü resmi faaliyeti Boston’daki genel merkeze ileten kayıtlardır. Bahse konu olan bölgelerde vuku bulan resmi faaliyetlerin tamamı bu yıllıklar vasıtasıyla Boston’a bildirilmektedir. Okul, kilise, yetimhane, hastane gibi kurumsal teşkilatlanmalar, yerli halktan gelen bağışlar, 11 öğrenci sayısı, cemaate yıl içerisinde katılım gösterenler gibi istatistiki malumatlar, her türden sayısal veri ve maddi, manevi atılımlar, yaşanan sıkıntılar ve inkırazlar bu raporlar kanalıyla genel merkeze duyurulmaktadır. Bununla birlikte belgelerin bizzat Board mensuplarının el yazısıyla kaleme alınmaları yani matbaa ürünü olmamaları sağlıklı bir biçimde tetkik edilmelerini zorlaştırmaktadır. Belgeler hususunda bir diğer sıkıntı da yaklaşık iki yüz yıllık bu evrakların uğradıkları tahribattır. Muhafaza etme konusunda yaşanan güçlükler ve yazıya döküldükleri zamandan bugüne çok uzun bir sürenin geçmiş olması bu kayıtların ciddi manada zarar görmeleri sonucunu doğurmuştur. Board arşiv kayıtlarının ikincisi yine sahada görev yapan misyonerlerce kaleme alınmış mektuplardır. Bunlar düzenli ve disiplinli bir şekilde mutat aralıklarla yazılmışlardır. Protestan misyonerliğinin en önemli basılı yayınlarından birisi olan Missionary Herald dergisinde yayınlanmaları nedeniyle matbu karakter arz etmeleri ise daha rahat okunup sentez edilebilmelerine katkı sağlamaktadır. Bu mektuplar salt resmi faaliyetleri değil aynı zamanda bölgedeki içtimai hayat, sosyal ve siyasal gelişmeler, iktisadi durum, kültürel değerler ve en önemlisi dini yaşantı gibi önemli unsurları da barındırmaları yönüyle oldukça dikkat çekicidir. Board kayıtlarının sonuncusu ise bizzat Boston’da genel merkez tarafından yayınlanan resmi yıllıklardır. Bunlar, dünyanın dört bir yanından gönderilen mektup ve senelik raporları tasnif ederek üretilmişlerdir. En önemli istasyondan, en uzak ve ehemmiyetsiz görünen dış merkezlere kadar misyonerlerin hedef belirledikleri tüm yerleşim birimleriyle alakalı malumatlar bu yıllıklarda yer almakta ve kamuoyuyla paylaşılmaktadır. Bunların bir nevi resmi bülten oldukları düşünülebilir. Dolayısıyla umumiyetle olumlu manada kat edilen mesafeyi gösteren faaliyetleri içerirler ve menfi hususlara pek yer vermezler. Bu noktada bahsedilen belgelerin teminiyle alakalı da bilgilendirme yapmakta yarar vardır. Arşiv kayıtlarının elde edildiği ilk merkez İstanbul’daki ABD Başkonsolosluğudur. Şahsi girişimler ve müracaatlar neticesinde güç de olsa konsolosluğun himayesinde olan ama Arnavutköy’de bulunan Misyon Arşivleri Dairesi’ni üç kez ziyaret edebilme imkânı yakalanmıştır. Ayrıca tez çalışması kapsamında kaynak tarama ve araştırması yapmak için yaklaşık kırk günlük bir süre için ABD’ye gidilmiş ve ülkenin farklı kütüphanelerinde incelemelerde bulunulmuştur. Bu 12 saha gezisinin önemli bir kısmı da hâlihazırda Boston’da bulunan Congregational Library and Archives’de geçirilmiştir. Burası dünyanın farklı coğrafyalarında misyonerlik faaliyetleri yürüten Board Teşkilatı mensuplarına ait evrakları barındıran bir kütüphanedir. Burada yapılan araştırmalar neticesinde tez çalışmasının kapsamına giren bir dizi arşiv belgesi tespit edilmiş ve bunların temini yoluna gidilmiştir. Arşiv kayıtları bağlamında değerlendirildiğinde araştırmanın teşkil edilmesinde kullanılan ikinci kaynak bütünü T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı’nın İstanbul Kâğıthane’deki Osmanlı Arşivleri birimidir. Burada yapılan taramalar neticesinde tez çalışmasını ilgilendiren kaynakların tespiti yapılmış ve imkânlar nispetinde temin edilen belgelerle konuya ikinci bir bakış açısı kazandırılmaya çalışılmıştır. Bu evraklar aynı zamanda misyonerlere ait belgelerin sıhhati ve güvenirliğini test etmek için de önemli tecrübeler sunmuştur. Çalışmanın nesnel bir boyut kazanması ve tek taraflı bir bakış açısına mahkûm edilmesi bu sayede engellenmiştir. Arşiv Başkanlığında özellikle Bâbıâli Evrâk Odası, Cevdet Tasnifi, Dâhiliye Nezâreti Tasnifi, Hâriciye Nezâreti Tasnifi, İrâdeler Tasnifi, Sadâret Tasnifi ve Yıldız Tasnifi kısımlarında araştırmayı doğrudan yahut dolaylı olarak ilgilendiren evraklar tespit edilmiş ve bunların temini yoluna gidilmiştir. Araştırmada faydalanılan bir diğer kaynak bütünü ise bilhassa da Protestan olan Batılı gezginlerin seyahatnâmeleridir. ABD Kütüphanelerinde gerçekleştirilen araştırmalar sonucu elde edilen kaynakların en önemli kısmını şehir çalışmaları olarak addedilebilecek bu seyyah kitapları teşkil etmektedir. Bunların arasında Anadolu’ya yönelik seyahatler tertip etmiş gezginlere ait hatıratlarla birlikte bizzat misyonerlerin kaleme aldığı eserler de bulunmaktadır. Bu çalışmalar genel itibariyle ‘Küçük Asya’ olarak tabir edilen Anadolu’daki toplumsal, kültürel, sosyolojik, psikolojik, tarihsel, politik ve siyasal hayata dair ciddi bulgular içermektedir. Bunun yanı sıra kitaplarda tez çalışmasının kapsamına giren Ankara ve İstanos bölgeleriyle ilgili de önemli çıkarımlarda bulunulmaktadır. 19. yüzyıl boyunca Anadolu’daki azınlık nüfusun toplumsal koşulları ve yaşam biçimleriyle ilgili bilgilendirmenin de yapıldığı bu eserlerin kısmen önyargılı ve tarafgir bir bakış açısı ile oluşturulma ihtimalleri yadsınmamalıdır. Ancak kapsamına daha çok Amerikan Board arşivini alan tez çalışmasının desteklenebilmesi için bu seyahatnâme ve günlüklerden yararlanılması kaçınılmazdır. 13 Diğer taraftan seyahatnâmeleri kaleme alan seyyahlar, misyonerlerden daha fazla sosyal hayatın içindedirler ve Osmanlı Toplumunu tanımak için tüm halk gruplarıyla bir arada yaşamışlardır. Toplumun sosyal yapısını detaylı olarak incelemişlerdir. Nikâh akitleri, cenaze törenleri, festivaller, dini ritüeller, yeme içme kültürü, iktisadi teamüller gibi tüm detaylarla ilgilenmişler ve yazılarında bu ayrıntıları aktarmışlardır. Ayrıca kendilerini topluma benimseterek toplumdan dışlanmayı da engellemek istemişlerdir. Seyyahlar inceleme maksatlı geziler tertip ettikleri için ilk iş olarak saha taraması yaptıklarından sosyal hayatın içinde yer almışlardır. Tez çalışmasının temelini teşkil eden istasyon olan Ankara’ya gelen bu seyyahlar genellikle şehrin stratejik öneme hâiz kurum ve bölgeleri, tarihsel değerleri, coğrafi konumu, demografik yapısı, kültürel ve sosyal normları ile alakalı detaylı bilgiler aktarmışlardır. Kısacası bulundukları bölgenin her türden zenginliğini incelemiş ve değerlendirmelerde bulunmuşlardır. Ayrıca dindaşları oldukları için sıklıkla bölgede faaliyet icra eden misyonerlerle irtibat halindedirler ve onlara tavsiyeleriyle destek çıkmışlardır. Dolayısıyla eldeki mevcut seyahatnâmeler tez kapsamına giren bölgelerde Board mensuplarının sosyal hayatın içinde nasıl yer aldıklarını saptama açısından da fayda sağlamışlardır. Araştırmanın dördüncü kaynak bütünü ise ikincil eserler diye nitelendirebileceğimiz ve gerek ABD’li ve Avrupalı gerekse de Türk akademisyen ve araştırmacılar tarafından kaleme alınan kitap, makale yahut tez çalışmalarıdır. İkincil kaynakların bir kısmı Türkiye’den temin edilmişken geriye kalan bir kısım ise bizzat ABD seyahati esnasında elde edilmiştir. Bu noktada ABD gezisinin ikincil kaynakların tespitine ve teminine yönelik katkısına değinmekte yarar vardır. Seyahatten önce ilk olarak bu gezi süresince ziyaret edilecek şehirler belirlenmiş sonrasında bu kentlerde bulunan kütüphane, müze ve araştırma merkezlerinin hangileri olabileceği konusunda gerekli tespitler yapılmıştır. Ardından bu şehirlerde bulunan üniversitelerde görevli akademisyenlerden tez konusu kapsamında çalışmalar yürüten kimselerin kimler olduğu konusunda araştırmalar gerçekleştirilmiştir. Bu gezi şahsi imkânlar ve ABD ülkesi New York şehrinde mukim bir şahsın iktisadi desteği ile gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla da şehir seçimlerinde ikinci hususa dikkat edilmiştir. Bununla birlikte bu seçim aynı zamanda gerekli araştırmaları kapsayacak belgelere sahip bölgeler de göz önüne alınarak tasarlanmıştır. Zira New 14 York, ABD’nin en büyük ve en önemli eyaleti olması itibariyle dikkatleri çekmektedir. New York’taki okulların iki tanesi özellikle ön plana çıkmaktadır. Bunlar New York ve Columbia Üniversiteleridir ki bu üniversitelerden ikincisi ABD’nin en iyi altıncı kütüphanesine sahip olan eğitim kurumudur. Okulun günümüzde yirmi iki adet kütüphanesi bulunmaktadır. Bunlardan en büyüğü ve en önemlisi Butler Kütüphanesi’dir. ABD gezisi planlanırken adı zikredilen üniversitenin kütüphanesi ile çeşitli yazışmalar gerçekleştirilip yasal izinler alınmıştır. Kütüphane müdiresi Dr. Rebecca M. Nieto’nun yönlendirme ve tavsiyesi ile üniversitenin bünyesinde faaliyet yürüten Missionary Research Library ile temas kurulmuş ve oradan edinilebilecek kaynaklar tespit edilmiştir. Ek olarak tez çalışmasında kullanılabilecek muhtemel ikincil kaynaklar da taranmış ve bunların bulundukları kütüphane binaları belirlenmiştir. Benzer şekilde üniversitede görevli öğretim üyelerinden misyonerlik, Ortadoğu, Osmanlı-ABD ilişkileri üzerine çalışmalar yürütenler tek tek tespit edilmiş ve onlardan ziyaret süresi içerisindeki herhangi bir zaman dilimi için randevu talep edilmiştir. New York şehri sınırları içerisinde ziyaret planına dâhil edilen bir diğer eğitim kurumu ise New York Üniversitesi olmuştur. Benzer şekilde bu üniversitenin de kütüphane birimiyle yazışmalar gerçekleştirilmiş ve gerekli izinler alınmıştır. Daha çok sanat alanında bölümler barındıran üniversitenin kütüphane koordinatörlerinden Guy Burak’ın yönlendirmesi ile Ortadoğu ve İslâmi Çalışmalar Koleksiyonu (The Middle Eastern and Islamic Studies Librarian Collection) ile irtibat kurulmuş ve bu kütüphaneden özellikle ikincil kaynaklar yönünden faydalanılabileceği fark edilmiştir. Diğer taraftan kütüphane de gerçekleştirilen katalog taraması sonucunda üniversite kütüphanesinin Elmer Holmes Bobst kısmında da tez çalışmamıza yön verebilecek önemli eserlerin bulunduğu saptanarak bu kısım da ziyaret edilmiştir. Yine bu üniversitede görev yapan ve gerek misyonerlik gerekse de 19. yüzyıl Osmanlı tarihi sahasına yakın çalışmalar yürüten kimselerle mail yoluyla irtibat kurulmuştur. Ayrıca şehirde sadece ilahiyat alanında eğitim veren General Theological Seminary ve Union Theological Seminary adlarıyla iki adet yüksekokul bulunmaktadır. Gezi öncesinde her iki yüksekokulla da gerekli yazışmalar gerçekleştirilmiş ve bu kurumlar ziyaret edilmiştir. Yüksekokullar özellikle teoloji konusunda barındırdıkları kütüphaneleriyle dikkatleri çekmektedir. Bu kütüphanelerden daha çok Hıristiyanlık ve 15 din felsefesi, Protestanlık ve Protestanlaştırma kültürü, evangelizm, misyonerlik ve misyonerlerin yürüttüğü faaliyetlerin felsefi arka planı konularında yararlanılmıştır. New York şehir sınırları içerisinde ziyaret edilen diğer önemli kütüphaneler ise sırasıyla New York Public Library yani New York Halk Kütüphanesi ve Morgan Kütüphanesi’dir. Morgan’ın en önemli özelliği çok nadir kitapları bir başka deyişle koleksiyon eserleri barındırmasıdır. Dolayısıyla burası tez çalışmasına kaynaklık edecek baskısı tükenmiş bazı eserlere de ev sahipliği yapmaktadır. Bu yönüyle kütüphaneden faydalanılmıştır. ABD gezisi sırasında ziyaret edilen bir diğer şehir de Washington DC olmuştur. Burada Kongre Kütüphanesi’nde çalışmalar yürütülmüştür. Bu kütüphane sahip olduğu arşiv belgeleri ve ikincil kaynaklarla araştırmanın şekillenmesinde hayli önemli rol oynamıştır. Böylesine zengin kaynaklara sahip olan bu kütüphanede toplam beş gün çalışabilme imkânı bulunmuştur. ABD gezisi sırasında ziyaret edilen bir diğer şehir de Boston olmuştur. Kentte mutlak surette görülmesi gereken iki önemli kütüphane bulunmaktadır. Bunlardan ilki merkezi Boston’da bulunan ve Anadolu’daki Amerikan Protestan misyonerliğine yön veren en önemli teşkilat olan American Board of Commissioners for Foreign Missions (ABCFM) örgütü ile ilintili önemli bir teoloji kütüphanesi olan Congregational Library and Archives’dir. Diğeri ise 1638’de kurulmuş olan Harvard Üniversitesi Kütüphanesi’dir. Her iki kütüphane de ziyaret edilmiş ve bilhassa da Board arşivlerinin temini konusunda kendilerinden faydalanılmıştır. Amerika Birleşik Devletlerine tertip edilen seyahat sonucu incelenme imkânı bulunan kaynaklar tez çalışmasına yön verebilecek çok farklı bilgi ve malzeme içermektedir. Kaynak bütünün en önemli özelliği ise özgünlüğüdür. Bir başka deyişle daha önce Türkçe’de kullanılmamış önemli eserler ABD’de kütüphanelerinden gerek JPEG gerekse de PDF dosyası olarak harddiske kaydedilmiş ve tez çalışmasında kullanılmak üzere Türkiye’ye getirilmiştir. Kaynak eserlerin belirli bir kısmı Hıristiyanlık, Protestanlık, evangelizm, misyon, misyoner ve misyonerlik kavramlarıyla ilgilidir. İnceleme kapsamına aldığımız kitapların bir diğer önemli kısmı ise daha önce de ifade edildiği üzere misyonerlik ve bu misyonerlik faaliyetlerine yön veren en önemli teşkilat olan Amerikan Board örgütü (American Board of Commissioners for Foreign Missions) ile alakalıdır. ABD Kütüphanelerinde gerçekleştirilen araştırmalar sonucu 16 elde edilen kaynakların üçüncü ve en önemli kısmını ise yukarıda detaylı bir biçimde kendilerinden bahsedilen şehir çalışmaları oluşturmaktadır. Diğer taraftan gezi süresince ikisi Columbia bir tanesi ise New York Üniversitelerinde görevli üç akademisyenle görüşme imkânı yakalanmıştır. Bu görüşmeler de tez çalışmasına yön veren beşinci kaynak bütünü olarak değerlendirilebilir. Columbia Üniversitesinde görevli akademisyenlerden ilki Doç. Dr. Gale Kenny’dir. Bayan Kenny yüksek lisans ve doktora eğitimini yine ABD’de Rice Üniversitesi’nde tamamlamış daha çok Amerika Birleşik Devletleri ve Atlantik Dünyasında din, ırk, cinsiyet kavramları üzerine çalışmalar yürüten bir akademisyendir. Misyonerlik sahasında onu ön plana çıkaran eser ise kadın Protestan misyonerler üzerine kaleme aldığı makalelerdir. Hâlihazırda kendisi benzer konuda bir kitap çalışması da yürütmektedir. Sıkı bir Protestan olan Kenny’nin ülkesine ve evangelizm davasına yönelik hayranlığı dikkatlerden kaçmamıştır. Tıpkı 19. yüzyıl misyonerleri gibi o da dünyanın kurtuluşunun Protestanlaştırma fikrinde yattığına inanmaktadır. Bu alanda tez çalışmasının muharririnin çalışmaları dikkatini çekmiş ve kendisine Bursa’daki misyonerlik faaliyetleri ile alakalı kitaptan hediye edilmiştir. Bilindiği üzere Protestanlaştırma hareketi sadece Anadolu topraklarında gerçekleşmemiştir. ABD’li evangelistler ellerinin uzanabildiği her noktaya çıkarma yapmışlar ve misyonerlik faaliyetleri yürütmüşlerdir. Bayan Kenny’de bu alandaki ilgisini daha çok Afrika topraklarına yöneltmiştir. Bir başka deyişle Anadolu’daki çalışmalardan pek haberdar değildir. Afrika’daki çabaları ise ‘insanileştirme ve modernize etme’ kavramlarıyla izah etmektedir. Ona göre evangelist misyonerler Afrika’yı ‘medeni’ kılma maksadıyla o bölgelere ulaşmış ve insanlara hizmet etmek için hiçbir fedakârlıktan kaçınmamışlardır. Bu bir medeniyet ve insani yardım hareketidir. Amaç dinsel dönüşümden ziyade toplumsal inkişafı sağlamaktır. Kendi ifadesiyle Afrika’nın gerçek dostları ne Müslümanlar ne de başkaları değil misyonerlerdir. Gerek siyahların eğitiminde gerekse de insani manada duyarlı bir toplum inşa etmede Afrika’ya ayak basan Protestan misyonerlerin katkısı çok fazladır. Ona göre günümüz dünyasında demokrasinin egemen kılınması için de liberal Amerikan toplumu fikrinin yaygınlaştırılması ve dört bir yana ulaşması gerekmektedir. Kısacası kendisi içinde 17 yaşadığı ülkenin politikalarını mutlak doğru kabul etmekte ve Müslümanlara karşı görece mesafeli bir duruş sergilemektedir. Columbia Üniversitesi’nde görevli olan ve görüşme imkânı yakalanan ikinci akademisyen ise Prof. Dr. Eric Foner’dir. Kendisi gerçekleştirilen görüşmenin hemen sonrasında emekliliğe ayrılacağını beyan etmiştir. Foner, daha çok Amerikan İç Savaşı, kölelik ve 19. yüzyıl Amerikan tarihi üzerine çalışmalar yürüten bir akademisyendir. Aynı zamanda ABD genelinde tarih alanında faaliyetler yürüten üç önemli profesyonel ve resmi kuruluşun başkanlığı görevini sürdürmektedir. Bunlar sırasıyla Amerikan Tarihçileri Örgütü, Amerikan Tarih Kurumu ve Amerikan Tarihçileri Derneği’dir. Foner, Columbia Üniversitesince Amerikan tarihi ve diplomasisi hakkında öne çıkan çalışmalar için verilen Bancroft Ödülü ile yine aynı üniversite tarafından sosyal ilimler yahut sanat alanında öne çıkan eser yahut kimselere verilen Pulitzer Ödülüne aynı yıl içerisinde sahip olmuştur. Onun ifadesiyle ABD, misyonerlerin dünyanın dört bir yanında gerçekleştirdikleri faaliyetler sonucunda radikal bir dönüşüm gerçekleştirmiş ve kendini dünyaya kabul ettirir hale gelmiştir. Foner, misyonerleri ‘tebliğciler’ olarak nitelendirmektedir. Misyonerlerin ABD-Osmanlı ilişkilerinin seyrinde oldukça önemli bir rol üstlendiklerine inanmaktadır. Ona göre diplomasinin başaramadığını evangelistler başarmıştır. Bunda en önemli etken ise Protestanlık taraftarlarının elitist bir sınıfa ait olmamaları ve halkın arasına karışarak tıpkı onlar gibi bir yaşam sürmeleridir. Halk nazarında kabul gördükçe devlet erkânının da bu psikolojiyi edinmesi kolaylaşmaktadır. Foner’in çalışmaları misyonerlik faaliyetlerinden ziyade ABD’nin dünya sahnesinde yer alma uğraşılarıyla ilgilidir. Ancak ABD’nin dünya politikalarında kendisine rol edinme çabaları 19. yüzyıla tekabül ettiğinden ve yine misyonerlik faaliyetlerinin de doruk noktası aynı yüzyıl olduğu için kendisi dolaylı bir biçimde de olsa misyonerlik davasıyla da ilgilenmiştir. Sonuç itibariyle Foner de tıpkı Kenny gibi evangelizm hareketinin dünyaya kurtuluş vadeden hayırlı bir kalkışma olduğuna inanmakta ve bu çabaların sadece dini bir aydınlanma olarak yorumlanamayacağını aynı zamanda ABD felsefesinin yeryüzünü kuşatma projesi olarak değerlendirilmesi gerektiğini söylemektedir. ABD seyahati içerisinde kendisiyle görüşme imkânı yakalanan son akademisyen ise New York Üniversitesi öğretim üyelerinden Profesör Adam H. Becker’dir. Daha çok 18 Yahudi-Hıristiyan ilişkileri ve İran tarihi üzerine çalışmalar yürüten Becker’in bir diğer ilgi alanı ise 19. yüzyıl misyonerlik faaliyetleridir. Yakın zamanda kaleme aldığı ve Amerikalı evangelik misyonerlerle Asur bölgesindeki yerli Hıristiyan cemaati arasındaki ilişkileri konu edinen ‘Revival and Awakening: American Evangelical Missionaries and the Origins of Assyrian Nationalism’ adlı eseri misyonerlik alanında ortaya koyduğu en belirgin çalışmadır. Becker’in ifadesiyle Amerikalıların çoğu Ortadoğu’da din ve milliyetçilik arasındaki ilişkiyi anlayamamaktadır. Ona göre bu iki olgunun global küre, bir başka deyişle daha geniş bir dünya ile temas sonucu ortaya çıktığından çok bölgesel olduğu varsayımı çok büyük bir yanılgıdır. Hâlbuki Becker’e göre, Amerikalılar misyonerleri vasıtasıyla Ortadoğu’nun en ilginç ve az bilinen gruplarından biri olan Asurlular arasında ulusal ve modern bir dini kimliğin geliştirilmesinde önemli bir rol oynamışlardır. Becker, Asur Hıristiyanlarının tarihini detaylandırırken aynı zamanda da Amerikalı misyonerlerin onlar üzerinde bıraktığı etkiyi ve onlara sunduğu olanakları izah etmeye çalışarak modern küresel temas sonucu eski bir kimliğin yeniden canlandırılması arasındaki temel bağlantıya vurgu yapmaya çalışmıştır. Becker, Amerikan evangelistlerin 1830’larda İran’a geldiklerini söylemektedir. İran’ın Kajar bölgesi ve Osmanlı Devleti sınırları arasındaki bölgede faal olan Nesturi Kilisesine mensup ve Aramice konuşan bir Hıristiyan toplulukla birlikte hareket eden misyonerler altmış yıllık çalışmaları sonucunda bölgeye yeni bir ulusal kimlik kazandırmayı başarmışlardır. Kısacası Becker, misyonerliğin bir ‘kimliklendirme’ çabası olduğuna inanmaktadır. Bu ‘kimliklendirme’ aynı zamanda milliyetçilik propagandasına yol açmış ve modern çağda din, milliyetçilik ve etnik kimlik sorunlarını ortaya çıkarmıştır. Bu noktada mevcut literatür bağlamında tez çalışmasıyla ilişkilendirilebilecek ve bu sahada ortaya konan bazı ciddi ve nitelikli çalışmalara da değinmekte yarar vardır. Yabancı araştırmacılardan Samuel C. Bartlett’in ‘Historical Sketch of the Missions of the American Board in Turkey’, Rufus Anderson’un ‘Memorial Volume of the First Fifty Years of the American Board of Commissioners for Foreign Missions’, James L. Barton’un ‘Daybreak in Turkey’, Harrison Gray Otis Dwight’ın ‘Christianity in Turkey: A Narrative of the Protestant Reformation in the Armenian Church’, David Breder Eddy’nin ‘What Next in Turkey’, Joseph K. Greene’in ‘Leavening the Levant’, Cyrus 19 Hamlin’in ‘Among the Turks’, Witt Mason’un ‘Outlines of Missionary History’, Stephan Neill’ın ‘A History of Christian Missions’, Harvey Newcomb’un ‘Cyclopedia of Missions: Containing a Comprehensive View of Missionary Operations Throughout the World’, Andrew P. Peabody’nin ‘American Board of Commissioners for Foreign Missions’, Jackson Phillips Clifton’un ‘Protestant America and the Pagan World: The First Half Century of the American Board of Commissioners for Foreign Missions, 1810-1860’, Julius Richter’in ‘A History of Protestant Missions in the Near East’, William E. Strong’un ‘The Story of the American Board: An Account of the First Hundred Years of the American Board of Commissioners for Foreign Missions’, adlı çalışmaları genel olarak sahaya sundukları katkılar ve bilhassa da Amerikan Board Teşkilatına mensup misyonerlerin faaliyetleri bağlamında hayli değerlidirler. Diğer taraftan bu alanda Türkiyeli bir kısım araştırmacının kaleme aldığı bazı ciddi ve nitelikli çalışmalar da mevcuttur. Bunların en önemlileri Uygur Kocabaşoğlu’nun ‘Anadolu’daki Amerika’, Erdal Açıkses’in ‘Amerikalıların Harput’taki Misyonerlik Faaliyetleri’, Dilşen İnce Erdoğan’ın ‘Amerikan Misyonerlerinin Faaliyetleri ve Van Ermeni İsyanı’, İlknur Polat Haydaroğlu’nun ‘Osmanlı İmparatorluğu’nda Yabancı Okullar’, Erol Kırşehirlioğlu’nun ‘Türkiye’de Misyoner Faaliyetleri’ gibi çalışmalarıdır. Son olarak Ankara özelinde kentin tarihiyle alakalı bilhassa da 19. yüzyıla vurgu yapan bir dizi önemli eserin adını da burada zikretmekte yarar vardır. Şüphesiz bu eserlerden en önemlisi Avram Galanti tarafından kaleme alınan ‘Ankara Tarihi’dir. Ayrıca Özer Ergenç’in ‘XVI. Yüzyılda Ankara ve Konya’, Seyyah Kandemir’in ‘Türkiye Seyahatnâmesi: Ankara Vilâyeti’, Nurettin Can Gülekli’nin ‘Ankara: Tarih-Arkeoloji’, Afif Erzen’in ‘İlkçağda Ankara’, Semavi Eyice’nin ‘Ankara’nın Eski Bir Resmi’, Mehmet Tunçer’in ‘Ankara Şehri Merkez Gelişimi’ ve muhakkak ki Rifat Özdemir’in ‘XIX. Yüzyılın İlk Yarısında Ankara’ adlı çalışmaları oldukça önem arz etmektedir. Lâkin bu eserlerin hiç birisinde Ankara’daki Protestan misyonerlerin faaliyetlerine yer verilmemiş olması bu konuda önemli bir boşluğun bulunduğunu gözler önüne sermiş ve mevcut tez çalışmasının ehemmiyetini arttırmıştır. 20 ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ VE HİPOTEZLER Türkçede hâlihazırda mevcut misyonerlik çalışmalarının önemli bir kısmı çoğunlukla sadece Osmanlı arşiv belgelerine dayalı olarak gerçekleştirilmiştir. Bu durum üretilen metinleri tek taraflı ve mukayese imkânı vermeyen bir yaklaşıma hapsetmiştir. Hâlbuki tarih araştırmalarında karşılıklı kaynak kullanımı en elzem hususlardan birisidir. Zira olay hakkında bilgi veren ve onu doğru bir biçimde anlayıp yorumlamayı sağlayacak belge ve bulguların tamamı kaynak bütününü oluşturmaktadır. Tez çalışması yürütülürken öncelikle tarama işlemi gerçekleştirilmiş ve konuyla alakalı birincil kaynaklar toplanmıştır. Ardından bu birincil kaynakları destekleyebileceği varsayılan her türden evrak, metin ve belgeye göz atılmış gerek İngilizce gerekse de Türkçe ikincil kaynaklar sentez edilmiştir. Bu çalışma bir tarih araştırması olduğundan ulaşılabilen belge ve kaynaklar karşılaştırmalı inceleme yöntemi kullanılarak değerlendirilmiştir. Araştırmanın kapsamına giren bölgelerdeki ortak yönler ve farklılıklar göz önüne alınarak tarafsız bir bakış açısıyla mantıksal bir çerçeve çizilmiş ve tezin iskeleti oluşturulmuştur. Her bir bölgede misyonerlerin kimi zaman benzer kimi zaman ise farklı unsurlara önem verdikleri tespit edilmiş başlıklar arşiv kayıtları temel alınarak belirlenmiştir. Kaynak temininden sonra inceleme ve tetkik yöntemiyle bunlardan elde edilecek bilgiler tespit edilmiş ve sınıflandırma yapılmıştır. Bir başka ifadeyle bilgiler gruplanmış her birinin hangi bölümde ve ne oranda kullanılacaklarına karar verilmiştir. Bu aynı zamanda yazım planının çıkarılması demektir. Kuşkusuz sınıflandırma yaparken tarihsel süreç temel alınmış, kronolojiye dikkat edilmiştir. Tasnif için kimi zaman karşılıklı inceleme yöntemi tercih edilmiştir. Bu sayede bölgeler arasındaki farklılık ve benzerlikler ortaya çıkarılmış ve daha çok ne tür hususlara ehemmiyet verildiğinin ve vurgu yapıldığının tespiti kolaylaşmıştır. Yazım sürecinde tarafsız bir bakış açısı oluşturulmasına dikkat edilmiştir. Belgelerin sıhhat ve güvenirliğini arttırmak adına sadece Board arşiv kayıtları değil aynı zamanda Batılı gezginlerin seyahatnâmeleri ve Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı kayıtları da dikkate alınmıştır. Gerekli durumlarda araştırmayı zengin ve daha nitelikli kılacağı varsayılan sahasının önemli ikincil kaynaklarından da faydalanılmıştır. Bunun yanı sıra eserde sade, akıcı ve anlaşılır bir üslup kullanılmaya çalışılmıştır. Ayrıca metni daha değerli kılmak adına yazım safhasında dinsel, coğrafi, 21 sosyolojik, ekonomik, ticari, kültürel etkenler ile iklim, tabiat olayları, yeryüzü şekilleri, ele alınan toplumun yapısı, üretim şekilleri, yollar, bilim, sanat, inanç, edebiyat gibi unsurların tamamı göz önüne alınmıştır. Diğer taraftan olaylar, meydana geldikleri zamanın şartlarına göre değerlendirilmiştir. İyi bilinmeyen bir olay benzeşme yöntemi kullanarak izah edilmemiştir. Bir başka ifadeyle benzer olayların aynı sonuçları üreteceği iddiası doğru kabul edilmemiştir. Tarafsızlık temel prensip olarak kabul edilmiştir. Nesnel değerlendirmeler yapmaya özen gösterilmiştir. Misyonerliğin salt dini bir hareket olmadığı aynı zamanda Anadolu’daki toplumsal ve siyasal gelişmelere etki ettiği gerçeği dikkate alınmıştır. Netice itibariyle misyonerlik faaliyetlerinin yol açtığı siyasi, askeri ve sosyal sonuçlar ve bu sonuçların Osmanlı Devleti’ne etkileri göz önüne alınmış, objektif bir değerlendirme yapılmaya çalışılmıştır. Boston’da 1810 yılında kurulmuş olan Amerikan Board Teşkilatının Batı dünyası tarafından ‘Küçük Asya’ şeklinde tabir edilen topraklarda yürüttükleri faaliyetlerin boyutlarını üç farklı yerleşim birimi üzerinden incelemeyi amaçlayan tez çalışmasının hipotezleri ise şunlardır:  ABD merkezli Protestan misyonerliği salt din eksenli bir hareket midir yoksa siyasi, sosyal, kültürel, toplumsal ve iktisadi boyutlar da taşımakta mıdır?  Board Teşkilatı tarafından yürütülen misyonerlik faaliyetleri ABD’nin emperyalist ve sömürgeci politik duruşuna ne derece katkı sağlamıştır?  Protestan misyonerliği bugün dünya politikasına yön veren evangelizm olgusunun temel dinamiğini ne oranda teşkil etmiştir?  ABD’den yola çıkan ve başta Anadolu olmak üzere dünyanın dört bir yanında faaliyet yürüten Board Teşkilatı misyonerlerinin Büyük Britanya ile olan irtibatları nelerdir? Bir başka ifadeyle ABD merkezli Protestan misyonerliğinin itici ve tayin edici gücü gerçekten İngiltere midir?  Yüzyıllarca ve bilhassa da 19. asırda Anadolu’yu karış karış arşınlayan Protestan seyyahların Board mensubu misyonerlere ilham oldukları ve onlara ışık tuttukları yönünde bir kanaat edinmek doğru mudur?  Board mensuplarının Osmanlı Devleti topraklarını ziyaret etme konusunda ana gayelerinden birisinin de Ortadoğu’da tutsak edildiği varsayılan İsrailoğullarının 22 mahkûmiyetine son vermek ve Yahudilerin geri dönüş projesinde rol almak yönünde savlar öne sürmek ne derece doğrudur?  Amerikan Board Teşkilatı mensupları ne tür vasıtaları kullanarak Anadolu’da misyonerlik faaliyetleri yürütmüşlerdir?  Board mensuplarının başta Ankara olmak üzere İstanos ve Muratça istasyonlarını tercih etmekteki ana sâikleri ne olmuştur?  Board mensupları Ankara, İstanos ve Muratça istasyonlarında ne tür misyonerlik unsurları kullanarak faaliyet yürütmüşlerdir?  Board mensupları Ankara, İstanos ve Muratça istasyonlarda ne derece başarı elde etmişlerdir?  Misyonerler bahsi geçen istasyonlarda faaliyet yürütürken ana hedef kitlesi olarak neden ağırlıklı bir biçimde Ermenilere meyletmişlerdir?  Misyonerlerin Ankara, İstanos ve Muratça istasyonlarındaki çalışmaları süresince en büyük hasımlarının Katolikler olmasının temel gerekçeleri nelerdir?  Ankara, İstanos ve Muratça’da misyonerlik faaliyetleri yürüten ABD’li Protestanların Müslümanlarla olan irtibatları ne düzeydedir?  Misyoner ve Protestan seyyahların Ankara, İstanos ve Muratça istasyonlarına dönük izlenimleri nelerdir? Toplumsal hayat, sosyal ve psikolojik gelişmeler, din, siyaset, ekonomi, kültürel değerler ve normlar, gelenekler vb. unsurlara dönük bakış açıları nasıl şekillenmiştir?  Tez çalışmasının kapsamına giren bölgelerde gerek nicel gerekse de nitel manada başarı yakalanmış mıdır? Diğer taraftan Protestan misyonerlerin zahirde sayısal manada çoğalmak gibi bir amaç güttükleri ama asıl maksadın ABD’nin siyasi, sosyal ve kültürel değerlerini Anadolu coğrafyasına zerk etmek olduğu bilgisi ne derece ne doğrudur? Çalışma boyunca bu araştırma soruları ve hipotezlere cevap aranmış, Board misyonerliğinin Ankara, İstanos ve Muratça istasyonlarındaki etkileri sorgulanmıştır. 23 BİRİNCİ BÖLÜM ANADOLU’DA ABD MİSYONERLİĞİNE GİDEN YOL VE MİSYONERLİK SÖMÜRGECİLİK İLİŞKİSİ 1. HIRİSTİYANLIK TARİHİNDE MİSYONERLİK ANLAYIŞI VE SÖMÜRGECİLİK BAĞLAMINDA MİSYON FAALİYETLERİ 1.1. MİSYON, MİSYONER VE MİSYONERLİK KAVRAMLARI Misyon, misyoner ve misyonerlik kavramları terimsel olarak Hıristiyanlıkla eşdeğer bir geçmişe sahiptir. Bir başka deyişle misyonerlikle ilgili her türden sözcüğü Hıristiyanlık inancından bağımsız değerlendirmek bu ve benzeri ifadeleri bağlamından koparmak anlamına gelecektir. Misyon, kelime kökü itibariyle Latincedir ve bir şahıs, grup yahut zümreyi herhangi bir amaç yahut hedef doğrultusunda vazifelendirmek anlamına gelmektedir. 4 Hıristiyanlar misyon kavramını tanımlarken İncil’de geçen şu ifadeyi kendilerine temel almışlardır: “Baba beni gönderdiği gibi ben de sizi gönderiyorum.” 5 Buradaki göndermek ifadesi orijinal yani Latince metinlerde mittere şeklinde kullanılmakta ve bu tabir de gerek İngilizceye gerekse de Türkçeye misyon şeklinde tercüme edilmektedir. 6 Bununla birlikte biraz önce zikredilen ayet, misyonun esas itibariyle Tanrısal bir vazifelendirme olduğunu da gözler önüne sermektedir. Bu görev Tanrı’nın misyonunu yani misso Dei’yi ifade eder. Bu, dünyayı kurtaracak bir sorumluluk alma biçimidir. Tanrı, İsa’yı vazifelendirmiş; İsa ise Rabbinden aldığı bu görevi cemaatine tevdi etmiştir. 7 Bu görevlendirme şek ve şüphesiz bir adanmışlığı gerektirmektedir. Bu öylesine bir bağlılıktır ki misyon sahibi kişi veya grup tüm zaman ve enerjisini bu vazifeyi yerine getirmek için harcamak durumundadır. 8 Diğer taraftan bu kavram, 19. yüzyılda yani misyonerlik faaliyetlerinin dünyanın dört bir yanına yayıldığı ve toplumları kasıp kavurduğu bir dönemde yeni bir terminolojik evrim geçirmiş, Kıta 4 Önder Renkli Yıldırım, “Mission”, Super Pocket Dictionary, İstanbul: Yds Publishing, 2017, s. 653. 5 Yuhanna, 20/21. 6 Süleyman Turan, Misyon’dan Misyoloji’ye: Misyoloji’nin Hıristiyan Misyon Anlayışına Katkıları, (Doktora Tezi), Samsun: Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2010, s. 10. 7 Chang Young Kim, A Histographic Study of the Missiological Contribution of the American Presbyterian Missions and its Correlation to the Missions of the Korean Presbyterian Church, (Doktora Tezi), Mississippi: Reformed Theological Seminary, 2006, s. 9. 8 Elaine Higgleton, “Mission”, Chambers Essential English Dictionary, Cambridge: Chambers Harrap Publishers, 1995, s. 601. 24 Avrupası ve hiç şüphesiz ABD’nin politik, iktisadi, kültürel ve emperyalist eğilimlerini izah eden bir anlama kavuşmuştur. ‘Neo-sömürgecilik’ olarak tarif edilebilecek bu yeni siyaset biçimi bundan böyle kendi kendine yeten, öz yönetim ve denetim sahibi misyonerlerin eliyle Batılı güçlerin bilhassa da ABD’nin yayılmacı siyasetinin anahtarına dönüşecektir. 9 Misyon kelimesinden türeyen ve kabaca ifade etmek gerekirse bizzat Hıristiyanlaştırma faaliyetlerini yürüten kimse anlamına gelen misyoner kelimesi de, sözlüklerde benzer şekliyle açıklanmış ve yabancı topluluklara Hıristiyanlığı anlatmak ve onları bu konuda ikna etmek için dış dünyaya gönderilen temsilci olarak tanımlanmıştır. 10 Buradaki dış dünya ifadesi önemlidir. Zira misyonerler başlangıçta faaliyetlerini Kuzey Amerika topraklarında yaşayan yerliler üzerine yoğunlaştırmışken, 19. yüzyıl itibariyle misyoner teşkilatlarının kurulması bu temayülü değiştirmiştir. Bu teşkilatlanmayla birlikte önceleri ‘dışarısı’ diye bir hedef ve kavram yok iken bundan böyle iç ve dış dünya diye iki farklı evren ortaya çıkmıştır. 11 Diğer taraftan yabancı unsurlarla kurulan iletişim, misyonerlerin moda tabir ve davranış biçimlerine de etki etmiştir. Bu veçhile misyonerler, yeni bir kimlik inşa ederek farklı bir dil üretmişlerdir. 12 Burada kastedilen misyonerlerin bulundukları ortama ayak uydurmaları ve misyon faaliyeti yürüttükleri coğrafyanın kültür, inanç, alışkanlık, gelenek, adet ve törelerinden ister istemez etkilenerek buna uygun yeni bir tarz ortaya koymalarıdır. Bu tavır misyonerlere meşruiyet kazandırma konusunda ilk adımdır. Görünüşte inançsızlık ile iman etme arasındaki sınırı tayin etmeyi ve insanlara Hıristiyanlığı aşılamayı hedefleyen misyonerlerin ortaya koydukları faaliyetleri şahsileştirmeyip, Kilise veya Hıristiyan cemaatine bağlamaktansa bizzat Tanrı’nın eliyle yürütülen bir proje olarak sunmaları da meşru kılma çabalarının ikinci adımı olsa 9 Douglas P. Tiessen, A Historical Ethnographic Document Analysis of an Invitational Partnership: A Case Study of the Evangelical Chrisitan Missionary Union and the Chrisitan and Missionary Alliance, (Doktora Tezi), Mississippi: Reformed Theological Seminary, 2004, s. 16. 10 Stephen Bullon, “Missionary”, Longman Dictionary of Contemporary English, Essex, Pearson Education Limited, 2009, ss. 1117-1118. 11 Richard Steadman Mauney, The Development of Missionary Hymnody in the United States of America in the Nineteenth Century,(Doktora Tezi), Texas: Southwestern Baptist Theological Seminary, 1993, ss.4-5. 12 David Golding, Superstitions of the Heathen: Foreign Missions and the Fashioning of American Exceptionalism, 1800–1861, (Doktora Tezi), Claremont: Claremont Graduate University, 2016, s. v. 25 gerektir. 13 Hâlbuki misyonerlerin dini maksatlardan ziyade ABD’nin emperyalist ve yayılmacı politikalarına hizmet ettikleri ortadadır. Bu bağlamda değerlendirildiğinde her misyoner bir devlet görevlisidir ve bu kimselerin hizmet ettiği örgütler beynelmilel bir kimliğe sahip olmaktan çok milli bir duruş sergileyerek ABD’nin ileri karakolları vazifesini yürütmüşlerdir. 14 Misyonerlik ise misyonerlerin sahip olduğu misyonu dünyaya duyurmaları ve buna sempati duyanları kazanma yönündeki çabalarının bütününe verilen addır. 15 Misyonerliğin özü her ne kadar din gibi gözükse de kullandığı vasıtaların sağlık ve eğitim kurumları, görsel ve basılı yayın vb. seküler bir yapı arz etmesi onu materyalist bir yapıya büründürmüştür. Başka bir ifadeyle misyonerlik manevi bir zırhın ardına gizlenmiş maddi yani dünyayı öncelleyen bir harekettir. 16 Misyonerlik faaliyetleri yürütenler sadece Hıristiyanlığa yeni taraftarlar kazandırma uğraşısı vermemiş aynı zamanda ABD’ye sempati besleyen, ona tabi olma potansiyeline sahip bir tür ‘neo- yurttaş’ tipi yaratma mücadelesi de vermişlerdir. Bunu yaparken toplumların sahip olduğu tüm değerler yok sayılmış, zahirde farklılıklara saygı, sevgi ve hoşgörü besleniyormuş algısı oluşturulmuş ancak pratikte tam bir inanç ve kültür dezenformasyonu tatbik edilmiştir. 17 Sonuç itibariyle, ABD’nin öncelikle ulusal bir kimlik kazanma, ardından yeni bir imparatorluk inşa etme ve daha da mühimi emperyalist eğilimlerini hayata geçirip dünya siyasetine hükmetme yönündeki hareket kabiliyeti üzerinde önemli bir işleve sahip olan misyonerlik faaliyetleri basit kavramsal tanımlamaların ve görünüşte taşıdığı anlamın çok daha ötesinde bir mana ihtiva etmektedir. 13 Timothy Allen Jacobson, Nurturing Spiritual Formation Among Missionaries, (Doktora Tezi), Otterburne: Providence Theological Seminary, 2006, s. 86. 14 Özgür Yıldız, Misyonerlik ve Amerikan Board Teşkilatı, İstanbul: IQ Kültür Sanat Yayıncılık, 2009, s. 22. 15 Behiye Meral Kayalıoğlu, Günümüz Türkiye Akademisinde Hıristiyan Misyonerliği Algısı, (Yüksek Lisans Tezi), Yalova: Yalova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2015, s. 42. 16 Uygur Kocabaşoğlu, Anadolu’daki Amerika, 3.b., Ankara: İmge Kitabevi, 2000, ss. 14-15. 17 Mustafa Çabuk, 1875-1925 Yılları Arasında Adana, Antakya, Antep, Maraş ve Mersin Bölgelerinde Misyonerlik Faaliyetleri ve Ermeni Olayları, (Doktora Tezi), Kahramanmaraş: Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013, ss. 6-8. 26 1.2. MİSYONERLİĞİN TARİHSEL KÖKENLERİ VE HIRİSTİYAN MİSYONERLİĞİNİN GEREKÇELERİ Hıristiyanlığın özünü teşkil eden ve kesinlikle akidevi bir olgu olarak İsa taraftarlarının din algısını şekillendiren, bir başka ifadeyle onları hizaya sokan misyonerlik faaliyetlerinin muharref İncillere göre Hz. İsa ile başladığı ve onun öğretisini prensip edinen Pavlus tarafından geliştirilip günümüze kadar ulaştığı düşünülmektedir. Bununla birlikte dördüncü yüzyılla birlikte Hıristiyanlığın resmi bir devlet dini haline dönüştürülmesi misyonerlik faaliyetlerinin ivmesini arttırmış ve yayılım sahasını genişletmiştir. O güne kadar şifahi şekilde kendilerini ifade etmeye çalışan misyonerler artık devlet gücünü de arkalarına alarak yazılı metinlerle formüle edilen bir hareket kabiliyetine kavuşmuşlardır. 18 Bu husus aynı zamanda kilisenin siyasi bir rol üstlenmesine de kapı aralamış ve devlet üzerinde egemenlik kurmaya başlamasının yolunu açmıştır. Devlet üzerinde hâkimiyet kuran kilisenin, paralel olarak toplumsal manada da kabul görmesi, din adamlarının etkisini arttırmış ve misyonerlik olgusunu gerek devletin gerekse de halkın değişmez prensibi haline dönüştürmüştür. Herhangi bir meslek edinmek yahut içinde bulunduğu çağın karmaşasından kurtulmak isteyen herkes kiliseyi sığınak kabul etme eğilimi göstermiştir. Kilisenin altın çağını yaşadığı bu süreçte, dönemin önemli yazarları, lordları, zengin aristokratları ve hatta üst düzey yöneticileri ruhban sınıfının himayesi altına girerek nüfuz elde etme yarışına katılmışlardır. Elbette ki gerçekten iman ettiği için kiliseye dâhil olanlar da mevcuttur. Bu kimseler Hıristiyanlığa her yönden intisap etmişlerdir ve dünyevi olanı ellerinin tersiyle itip manastır hayatının cazibesine kapılmışlardır. 19 Kuşkusuz tüm bu gelişmelerin kazananı kilise olmuştur. Her kesim ve anlayıştan müritler edinme şansını yakalayan ruhban sınıfı, misyonerlik faaliyetleri konusunda zengin bir malzemeyle dünyayı kasıp kavurmaya başlamıştır. Zenginler ekonomik güçlerini, devlet yöneticileri nüfuzlarını, toplumun diğer kesimleri ise beden, zekâ ve manevi vasıflarını kullanarak Hıristiyanlaştırma savaşına destek çıkmışlardır. Bununla 18 Kürşad Demirci, “Misyonerlik Metotlarındaki Değişimler”, 43. Tartışmalı İlmi Toplantılar Dizisi: Türkiye’de Misyonerlik Faaliyetleri, ed. Ömer Faruk Harman, İstanbul, Ensar Neşriyat, 2004, s. 84. 19 Henri Pirenne, Hz Muhammed ve Şarlman: İslâm Fetihleri ve Ortaçağ Batı Uygarlığı, çev. Muhsin Önal Mengüşoğlu, İstanbul: Pınar Yayınları, 2012, ss. 167-168. 27 birlikte ilk dönem Hıristiyan misyonerliği dini, toplumsal ve siyasi yayılımını mezhepler üzerinden gerçekleştirmiştir. Başta Katolikler olmak üzere Lutherciler ve Kalvinistlerin başı çektiği mezhep misyonerliği, her ne kadar aynı amaca hizmet ediyor gibi gözükseler de farklı dini anlayış ve yapıların birbirleriyle çekişmesi ve taraftar kazanma mücadelesi doğrultusunda ilerlemiştir. 20 Zamanla bu bölünme daha da artmış Batılı devletlerin rehberliğinde ve himayesinde birçok misyonerlik teşkilatı zuhur etmeye başlamıştır. Öte yandan misyonerlik faaliyetleri denildiğinde öne çıkan ve dikkat çeken üç önemli ülke Fransa, İngiltere ve ABD’dir. Fransa, Katolik misyonerliğinin öncülüğünü üstlenmişken, İngiltere ve ABD Protestanlaştırma hareketinin hamisi rolündedir. 21 Bu diğer batılı ülkelerin bu alanda söz sahibi olmadıkları anlamına gelmemektedir. Almanya, Rusya, İtalya ve hatta Türkiye özelinde düşünüldüğünde Yunanistan gibi devletlerin de misyonerlik faaliyetleri yürüttükleri bilinmektedir. Fakat hiçbirisi dünya üzerinde ABD, İngiltere ve Fransa kadar kalıcı etkiler bırakamamıştır. 22 Sadece ABD’de 1810-1860 yılları arasında yaklaşık iki bin tane misyonerlik teşkilatının kurulması ve bu örgütlerin Kuzey Amerika’dan Batı Afrika’ya, Batı Afrika’dan Türkiye’ye ve Türkiye’den Hindistan’a kadar dünyanın çok farklı bölgelerinde ve oldukça geniş sahalarda misyon faaliyetleri yürütmeleri meselenin boyutlarını ve ABD’nin bu konuda üstlendiği rolü gözler önüne sermektedir. 23 Misyonerlik tarihinin beş safhaya bölünerek 24 modern manada misyon faaliyetlerinin 1793 senesinde Birleşik Krallık vatandaşı William Carey tarafından başladığına dair iddialar ise İngiltere’nin sahip olduğu nüfuzu gözler önüne sermektedir. 25 Carey’in Hindistan’a ulaşması ile yepyeni bir sayfa açılmış ve önceleri ağırlıklı olarak Katolik Fransa’nın güdümündeki misyonerlik faaliyetleri farklı bir 20 Robert J. Clines, Confessional Politics and Religious Identity in the Early Jesuit Missions to the Ottoman Empire, (Doktora Tezi), New York: Syracuse University, 2014, s. 3. 21 Tuncer Günay, Misyoner Örgütleri ve Misyoner Faaliyetleri, Ankara: Ankara Ticaret Odası, 2004, ss. 146-148. 22 Muhsin Önal, Yeni Dünyadan Eski Dünyaya 19. Yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu’nda Amerikan Misyonerlik Faaliyetleri (Bursa Örneği), İstanbul: Okur Kitaplığı, 2012, ss. 39-44. 23 Eric De Witt Altice, Foreign Missions and the Politics of Evangelical Culture: Civilization, Race and Evangelism 1810-1860, (Doktora Tezi), Los Angeles: University of California, 2004, s. 1. 24 Numan Demirel, Antalya’da Misyonerlik Faaliyetleri, (Yüksek Lisans Tezi), Isparta: Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2011, s. 8. 25 De Witt Mason, Outlines of Missionary History, New York: George H. Doran Company, 1916, s. 321. 28 çizgiye evrilmiş, İngilizce konuşan devletlerin ki burada kastedilen Birleşik Krallık ve ABD’dir, etkisinde yeni bir dünya oluşmaya başlamıştır. 26 Diğer taraftan bugüne kadar üretilen misyoner çalışmalarının önemli bir kısmı yaşanan hadiseleri sadece din eksenli izah etmeye yoğunlaşarak bu faaliyetin kültürel, iktisadi ve sosyal yönlerini görmezden gelmiştir. Oysa misyonerlik dini faaliyetlerin çok ötesinde bir amaca hizmet etmektedir. Bu yönde gösterilen çabaları öncelikle sömürgecilikle irtibatlandırmak gerekmektedir. Öte yandan misyonerler anayurtlarının bayraktarlığını yapan ajanlar olarak kendi devletlerine hizmetlerde bulunmuş ve faaliyet yürüttükleri coğrafyada mevcut kurum ve oluşumlar başta olmak üzere her türlü toplumsal unsuru ülkelerine taşıyan bir misyon üstlenmişlerdir. Bu, özellikle Amerikan misyonerliği için daha da geçerli bir durumdur. Elbette ki misyonerliğin dini maksatlar güttüğü ve Hıristiyanlığa iman etmiş yeni altın nesiller yetiştirme idealini ve fikrini hep gündemde tuttuğu gerçeği de yadsınamaz. 27 Hatta kültürel ve geleneksel anlamda düşünüldüğünde misyonerlik faaliyetlerinin Hıristiyanlığı dünyaya yaymak, Tanrı’nın mutlak egemenliğini yani Baba-Oğul-Kutsal Ruh telakkisini ‘kâfirlere’ aşılamak, inançsızları yola getirmek ve tüm bu hedeflere ulaşmak için Hıristiyanlığa ait kilise, okul, yetimhane vb. kurumları yaygınlaştırmak dışında amaç gütmediği iddia edilmektedir. 28 Bu öylesine bir hedeftir ki, bir misyoner gerektiğinde başarıya ulaşmak için, davasına kulluk edecek ve Tanrı’nın buyruklarını eksiksiz yerine getirecek köleler bularak, onları Kilise ve Kutsal Kitabın merhameti için cennetin sırlarını keşfedecek bireyler olarak yetiştirmelidir. 29 Ne var ki bu açıklamaların hiçbirisi misyonerlik faaliyetlerinin zamanla din i maksatların ötesinde hedefler gütmeye başladığı gerçeğini değiştirmemektedir. Ticari, siyasi, ilmi ve bilimsel faktörler daha da mühimi müteakip bölümlerde de detaylandırılacağı üzere sömürgecilik gibi gerekçeler misyonerlerin mensubu oldukları 26 Stephan Neill, A History of Christian Missions, London: Penguin Books, 1991, s. 261. 27 Esra Danacıoğlu, “Osmanlı İmparatorluğunda Amerikan Board Okulları ve Ermeniler”, İzmir, D.E.Ü.E.F. Dergisi, C. III, S. 9-10 (1999-2000), s. 132. 28 David J. Bosch, Transforming Mission: Paradigm Shifts in Theology of Mission, 2.b., Maryknoll: Orbis Books, 1993, s. 1. 29 Charles King Whipple, Slavery and the American Board of Commissioners for Foreign Missions, New York: American Anti-Slavery Society, 1859, ss. 3-8. 29 devletlerce kullanılmalarına ve ülkelerinin ajanlarıymışçasına hareket etmelerine vesile olmuştur. 30 Devletlerin genellikle gelişme sürecine girdikleri bir dönemde, başka bir ifadeyle iç meselelerini çözüp konjonktürel olarak dünyaya açılma siyaseti izlemeye başladıkları bir evrede, misyonerlere müracaat etmeleri, bu hareketin ne derece resmi politikalarla eş değer görülmesi gerektiği kanaatini güçlendirmektedir. Mesela Fransa hemen ihtilal sonrasında Hıristiyan olmayan dünya ile köprüler inşa etme yoluna gitmiş bunu yaparken de Katolisizmi perde olarak kullanmıştır. 31 Benzer şekilde ABD’nin misyonerlik faaliyetlerine yönelmesi de devletin kuruluş evresini tamamlayıp dünya pazarında yer edinme mücadelesi verdiği sürece denk gelmektedir. 4 Temmuz 1776 tarihinde resmi manada kabul görmeye başlamış ve kendisini ispat edip dünyaya tanıtma sevdasında olan bir devletin, yaklaşık otuz yıllık bir sürenin ardından yüzlerle hatta binlerle ifade edilen sayıda misyoner teşkilatına sahip olması başka neyle nasıl açıklanabilir? Öte yandan 19. yüzyılın hemen başında birçok Hıristiyan Amerikalının herhangi bir evangelik cemaate mensubiyeti de gerek kilisenin popülaritesinin gerekse de Protestan hareketin coğrafi ve politik sınırları aşacak bir kabiliyete sahip olduğunun belirtisi değil midir? 32 Evangelizm ifadesi Yunanca ‘euangelizomai’ kelimesinden türemiş olup iyi ve kutsal haberler getirmek, insanları müjdelemek gibi anlamlara gelmektedir. 33 Bu kavramın İncil’deki karşılığı ise şu şekildedir: “Kardeşlerim size bildirdiğim, sizin de kabul edip bağlı kaldığınız müjdeyi hatırlatmak istiyorum. Size müjdelediğim söze sımsıkı sarılırsanız, bunun aracılığıyla kurtulursunuz. Aksi halde boşuna iman etmiş olursunuz.” 34 Kavram zamanla belirli bir amaç ve hedef doğrultusunda Hıristiyanlığı yayma mücadelesi şeklinde bir anlam kazanmış ve Protestan misyonerlerin gerçekleştirdikleri faaliyetlerin bütününe karşılık gelecek şekilde tanımlanmıştır. Evangelistler genel itibariyle Hıristiyan olmalarına karşın tıpkı Yahudiler gibi 30 Mikail Kolutek, Fransa’nın Doğu Akdeniz Havzasındaki Misyonerlik Faaliyetleri, (Yüksek Lisans Tezi), Hatay: Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2011, ss. 8-12. 31 Remzi Kılıç, “Misyonerlik ve Türkiye’ye Misyoner Faaliyetleri”, TÜBAR, Bahar 2006, http://dergipark.gov.tr/download/article-file/156865, ss. 334-336. (19.08.2018). 32 Ashley E. Moreshead, The Seed of the Missionary Spirit: Foreign Missions, Print Culture, and Evangelical Identity in the Early American Republic, (Doktora Tezi), Dover: University of Delaware, 2015, s. 14. 33 Jeremy Bouma, What is Evangelism, 2018, https://zondervanacademic.com/blog/evangelism/ (19.10.2018). 34 1 Korintliler, 15/1-2. http://dergipark.gov.tr/download/article-file/156865 https://zondervanacademic.com/blog/evangelism/ 30 kendilerini merkezde sayarak diğer mezhep ve din mensuplarını ‘heretik’ olmakla suçlamışlardır. Dünya onlarındır ve kendileri dışındakilerin tamamı ancak hizmetkâr olarak onlara uşaklık etmekle mükelleftirler. 35 Bu, öylesine bir hareketlenmedir ki, Osmanlı Devleti özelinde düşünüldüğünde, Protestan evangelist misyonerlerin devletin çöküşünde Yakın Doğu’yu hizaya getirmeye çalışan Amerikalı diplomatlardan daha fazla tesirleri bulunduğu