T. C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞİKİLER ANABİLİM DALI ULUSLARARASI İLİŞİKİLER BİLİM DALI SURİYE İÇ SAVAŞI ÇERÇEVESİNDE RUSYA’NIN HİBRİT SAVAŞ STRATEJİLERİNİN ANALİZİ (DOKTORA TEZİ) Harun ARAS BURSA-2022 T. C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞİKİLER ANABİLİM DALI ULUSLARARASI İLİŞİKİLER BİLİM DALI SURİYE İÇ SAVAŞI ÇERÇEVESİNDE RUSYA’NIN HİBRİT SAVAŞ STRATEJİLERİNİN ANALİZİ (DOKTORA TEZİ) Harun ARAS Danışman Ömer Göksel İŞYAR BURSA-2022 T. C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı, 711616004 numaralı Harun ARAS’ın hazırladığı “Suriye İç Savaşı Çerçevesinde Rusya’nın Hibrit Savaş Stratejilerinin Analizi” başlıklı …………………………….…………. (yüksek lisans / doktora / sanatta yeterlilik) tezi ile ilgili savunma sınavı, ……/……/20…. günü ……………… - ………….…….. saatleri arasında yapılmıştır. Alınan cevaplar sonunda adayın ……………………….. (başarılı / başarısız) olduğuna ……………….……………………………….. (oybirliği / oy çokluğu) ile karar verilmiştir. Üye (Tez Danışmanı ve Sınav Komisyonu Başkanı) Akademik Unvanı, Adı Soyadı Üniversitesi Üye Üye Akademik Unvanı, Adı Soyadı Akademik Unvanı, Adı Soyadı Üniversitesi Üniversitesi Üye Akademik Unvanı, Adı Soyadı Üniversitesi …./.…/ 20…. Üye Akademik Unvanı, Adı Soyadı Üniversitesi v ÖZET Yazar Adı ve Soyadı : Harun ARAS Üniversite : Uludağ Üniversitesi Enstitü : Sosyal Bilimler Enstitüsü Anabilim Dalı : Uluslararası İlişkiler Bilim Dalı : Uluslararası İlişkiler Tezin Niteliği : Doktora Tezi Sayfa Sayısı : xii+197 Mezuniyet Tarihi : Tez Danışmanı : Prof. Dr. Ömer Göksel İŞYAR SURİYE İÇ SAVAŞI ÇERÇEVESİNDE RUSYA’NIN HİBRİT SAVAŞ STRATEJİLERİNİN ANALİZİ Bu çalışma, Rusya’nın Suriye’deki hibrit savaş uygulamalarını geniş bir perspektifte incelemektedir. Araştırma, “Rusya’nın Suriye’deki faaliyetleri hibrit savaş uygulaması mıdır?” ana sorusu üzerine inşa edilmiştir. Bu bağlamda araştırmanın temel argümanı, Rusya’nın Suriye’de başarılı bir hibrit savaş icra ettiğidir. Çalışmanın amacına ve önemine uygun olarak nitel araştırma yöntemi kullanılmış ve elde edilen veriler analiz edilerek yorumlanmıştır. Çalışmada hibrit savaş olgusu, uluslararası ilişkiler teorilerinden biri olan ofansif realizm teorisi ölçüt alınarak örnek olay (case study) olarak seçilen Suriye krizi perspektifinde analiz edilmiştir. Elde edilen bulgulara göre, Rusya Suriye’de hibrit savaş bileşenleri olan enformasyon harbi, propaganda, siber-elektronik harp, gayrinizami harekât ve konvansiyonel harekâtı koordineli bir şekilde uygulayarak başarılı bir hibrit savaş icra etmiştir. Çalışma, anarşik uluslararası sistemde güç dengesini değiştirmeye çalışan Rusya’nın ofansif realizmin temel varsayımlarına göre hareket ettiğini ortaya koymaktadır. Güç dengesini kendi lehine değiştirmek isteyen Rusya, bunun için güç kullanmaktan çekinmemiş ve Suriye iç savaşına müdahil olarak Soğuk Savaş sonrası Orta Doğu’da kaybettiği etki alanını tekrar kazanmak istemiştir. Bu doğrultuda Rusya’nın ortaya koyduğu stratejiler, Rusya’nın hibrit savaşın özelliklerini karşıladığını ve ofansif realist paradigmayla uyumlu olduğunu göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Hibrit Savaş, Ofansif Realizm, Rusya, Suriye vi ABSTRACT Name and Surname : Harun ARAS University : Bursa Uludağ University Institution : Institute of Social Sciences Field : International Relations Branch : International Relations Degree Awarded : PhD Page Number : xii+197 Degree Date : Supervisor : Prof. Dr. Ömer Göksel İŞYAR ANALYSIS OF HYBRID WAR STRATEGIES OF RUSSIA IN THE CONTEXT OF THE SYRIAN CIVIL WAR This study examines Russia’s hybrid war practices in Syria in a broad perspective. The main research question is whether Russia’s activities in Syria can be counted as hybrid warfare. In this context, the main argument of the study is that Russia is waging a successful hybrid war in Syria. The qualitative research method was used for the purpose and importance of the study, and the obtained data were analyzed and interpreted according to the literature. In the study, the phenomenon of hybrid warfare is analyzed by taking one of the most significant international relations theories, the theory of offensive realism, as a criterion and Syrian crisis is chosen to be analyzed. Findings show that, Russia conducted a successful hybrid war in Syria by applying hybrid components such as information warfare, propaganda, cyber-electronic warfare, unconventional operations, and conventional operations in a coordinated manner. The study also reveals that Russia, trying to change the balance of power in the anarchic international system, acts according to the basic assumptions of offensive realism. Russia wanted to change the balance of power in its favor and did not hesitate to use force for this. He wanted to regain its lost influence in the Middle East after the Cold War by getting involved in the Syrian civil war. In this direction, the strategies put forward by Russia have shown that Russian methods meets the characteristics of hybrid warfare and it is compatible with the offensive realist paradigm. Key Words: Hybrid Warfare, Offensive Realism, Russia, Syria vii ÖNSÖZ Yazmak zordur. Klavye başına geçersiniz ancak bazen saatlerce sadece oturur, aklınızdakini yazıya dökemezsiniz. Bu durum okyanus ortasında güçlü akıntılar ve fırtınayla boğuşmak gibidir (en azından benim için öyleydi). İşte bu anlarda fırtınaya direnmek, alabora olmamak için sizi iyi tanıyan, yönünüzü bulmaya yardımcı olacak destekçilere ihtiyacınız vardır. Sayacağım isimler bana bu fırtınalı süreçte yol gösteren destekçilerim oldular: Annem, babam ve kardeşim Adem, Değerli dostum Joseph, Değerli arkadaşım Snoopy, Çok çok sevdiğim Kahraman, Kübra, Yaman ve Ayça Sizlere ne kadar teşekkür etsem azdır. İyi ki varsınız… Son olarak çok kıymetli ve pek çok yönden kendisini örnek aldığım tez danışmanım Prof. Dr. Ömer Göksel İŞYAR. Kendisi destekçiden ziyade kurtarıcıydı bu süreçte. Bana gösterdiği sabır ve verdiği emekleri ömür boyu unutmayacağım. Harun ARAS Aralık 2022 viii İÇİNDEKİLER TEZ ONAY SAYFASI ............................................................................................... ii İNTİHAL YAZILIM RAPORU .............................................................................. iii YEMİN METNİ ......................................................................................................... iv ÖZET ........................................................................................................................... v ABSTRACT ............................................................................................................... vi ÖNSÖZ ...................................................................................................................... vii İÇİNDEKİLER ........................................................................................................ viii ŞEKİLLER ................................................................................................................. x TABLOLAR .............................................................................................................. xi KISALTMALAR ...................................................................................................... xii GİRİŞ ........................................................................................................................... 1 BİRİNCİ BÖLÜM KAVRAMSAL ÇERÇEVE 1. Savaşı Tanımlamak ................................................................................................ 7 2. Savaşın Nesiller Şeklinde Evrimi......................................................................... 10 2.1. Birinci Nesil Savaşlar ....................................................................................... 12 2.2. İkinci Nesil Savaşlar ......................................................................................... 13 2.3. Üçüncü Nesil Savaşlar ...................................................................................... 14 2.4. Dördüncü Nesil Savaşlar .................................................................................. 15 2.5. Beşinci Nesil Savaşlar ...................................................................................... 18 3. Hibrit Savaş Konsepti .......................................................................................... 23 3.1. Hibrit Savaşın Kökeni ve Tarihsel Gelişimi ..................................................... 24 3.2. Hibrit Savaşın Tanımı ve Özellikleri ................................................................ 28 3.3. Hibrit Savaşın Diğer Savaş Konseptleri ile Karşılaştırılması ........................... 33 4. Hibrit Savaşın Bileşenleri .................................................................................... 36 4.1. Enformasyon Harbi ve Propaganda .................................................................. 37 4.2. Siber-Elektronik Harp ....................................................................................... 38 4.3. Gayrinizami Harekât Bağlamında Vekil Unsur Kullanımı............................... 41 4.4. Konvansiyonel Harekât..................................................................................... 44 ix İKİNCİ BÖLÜM TEORİK ÇERÇEVE 1. Realizm: Kökenleri ve Temel İlkeleri .................................................................. 47 2. Neorealizm ........................................................................................................... 52 3. Defansif (Savunmacı) Realizm ............................................................................ 57 4. Ofansif (Saldırgan) Realizm ................................................................................ 61 4.1. Güç Arayışı ....................................................................................................... 62 4.2. Güç Kazanma Stratejileri .................................................................................. 65 4.3. Neden Ofansif Realizm? Teorik Çerçevenin Araştırma Konusu ile İlişkisi ..... 68 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM SURİYE KRİZİ: ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞMELER VE RUSYA’NIN TEMEL ARGÜMANLARI 1. Kriz Öncesi Suriye’de Esad Sistemi: Toplum, Siyaset ve Ekonomi ................... 70 2. 2011 Suriye Krizi’nin Temel Nedenleri ............................................................... 87 3. Suriye Krizi’nin Ortaya Çıkışı ve Gelişimi ........................................................ 100 3.1. İç Savaşın İlk Safhaları (Mart 2011-Eylül 2015 Arasındaki Gelişmeler) ...... 100 3.2. Rusya’nın Askeri Müdahalesi (Eylül 2015’ten Günümüze)........................... 116 4. Rusya’nın Suriye İç Savaşına Müdahalesinin Sebepleri .................................... 133 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM RUSYA’NIN SURİYE MÜDAHALESİNİN HİBRİT SAVAŞ KAPSAMINDA ANALİZİ 1. Ofansif Realizm Bağlamında Rusya’nın Suriye’ye Müdahalesi ....................... 142 2. Rusya’nın Suriye Müdahalesinde Uyguladığı Hibrit Savaş Stratejisi ............... 143 2.1. Rusya’nın Enformasyon Harbi ve Propaganda Yöntemleri ........................... 148 2.2. Rusya’nın Siber-Elektronik Harp Faaliyetleri ................................................ 153 2.3. Rusya’nın Gayrinizami Harekât Bağlamında Vekil Unsur Kullanımı ........... 157 2.4. Rusya’nın Konvansiyonel Harekât Stratejisi .................................................. 162 SONUÇ VE DEĞERLENDİRME ........................................................................ 165 KAYNAKÇA .......................................................................................................... 171 ÖZGEÇMİŞ ............................................................................................................ 197 x ŞEKİLLER Şekil 1: Savaşın Nesillere Göre Evrimi .......................................................................... 19 Şekil 2: Savaş Nesillerinin Korelasyonu ........................................................................ 22 Şekil 3: Hibrit Savaş ....................................................................................................... 31 Şekil 4: Hibrit Savaş Bileşenleri ..................................................................................... 36 Şekil 5: Doğu Akdeniz’de Tahmin Edilen Doğal Gaz ve Petrol Rezervleri .................. 98 Şekil 6: Ortadoğu’da Birbiriyle Çatışan Boru Hattı Projeleri ........................................ 99 Şekil 7: Rusya’nın Orta Doğu’daki A2/AD Kabiliyetleri ............................................ 156 xi TABLOLAR Tablo 1: Hibrit Savaşın Diğer Savaş Konseptleriyle Karşılaştırılması .......................... 35 Tablo 2: Suriye’de Etnik ve Dinsel Nüfus ..................................................................... 71 xii KISALTMALAR Kısaltma Bibliyografik Bilgi AB Avrupa Birliği ABD Amerika Birleşik Devletleri BMGK Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi BOP Büyük Ortadoğu Projesi FSB Rusya Federal Güvenlik Servisi GSYİH Gayri Safi Yurt İçi Hasıla HTŞ Heyeti Tahrir Şam IHA İnsansız Hava Aracı IŞİD Irak ve Şam İslam Devleti NATO Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü ÖSO Özgür Suriye Ordusu PYD Demokratik Birlik Partisi SDG Suriye Demokratik Güçleri SEO Suriye Elektronik Ordusu SMDK Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu SSCB Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği SUK Suriye Ulusal Konseyi ŞİÖ Şangay İşbirliği Örgütü YPG Halk Koruma Birlikleri (PKK’nın Suriye kolu) 1 GİRİŞ Bu çalışmanın amacı şu temel soruyu cevaplamaktır: Rusya’nın Suriye’deki faaliyetleri hibrit savaş uygulaması mıdır? Tamamlayıcı sorular ise şunlardır:  Hibrit savaşın temel özellikleri nelerdir ve pratikte nasıl uygulanmaktadır?  Hibrit savaş, bir aktörün uluslararası ilişkilerdeki hedeflerine ulaşmak için yararlı bir araç mıdır? Eğer öyleyse neden yararlıdır?  Rusya hibrit savaşı nasıl yorumlamaktadır?  Suriye’de yaşanan savaş yeni nesil savaş örneği olarak mı değerlendirilmelidir?  Suriye iç savaşı sırasında savaş olgusu nasıl bir dönüşüm geçirmiştir? Bu dönüşüm gelecekteki savaşlar hakkında bize hangi ipuçlarını vermektedir? Literatürde hibrit savaş üzerine yapılan çalışmalar incelendiğinde, Rusya’nın 2014’te Ukrayna’ya gerçekleştirdiği müdahale sonrası kavramın bir fenomen haline geldiği görülmektedir. Ukrayna’ya müdahaleden önce ortaya koyulan çalışmalarda özne olarak Çeçenler ya da Hizbullah gibi devlet dışı aktörler ele alınırken, müdahale sonrası temel özne devlet olmuştur. Rusya’nın hibrit savaş stratejilerine başvurup Kırım’ı ilhak etmesi, konvansiyonel askeri gücünün yanında gayrinizami harekât, siber-elektronik harp, enformasyon harbi ve propaganda faaliyetlerine başvurarak hibrit bir tehdit olarak belirmesi uluslararası camiada büyük bir etki yaratmıştır. Akademisyenler ve düşünce kuruluşları bu eylemleri anlama çabası içine girmiş ve bu da hibrit savaşlarla ilgili daha fazla analiz yapılmasını sağlamıştır. Bundan sonra hem AB hem de NATO için hibrit tehditlerle mücadele öncelikli konulardan biri olmuş, çoğu devlet yeni tehditler hakkında neler yapılması gerektiğini tartışmaya başlamıştır. İşte bu nedenlerden dolayı çalışmada kavramsal çerçeve olarak hibrit savaş konsepti seçilmiştir. Ukrayna Krizi’nden sonra Rusya’nın çoğu askeri ve siyasi faaliyetlerini açıklamak için kullanılan hibrit savaşın Rusya tarafından nasıl uygulandığı sorgulanmıştır. Bu sorgulama ise Suriye Krizi üzerinden yapılmıştır. 2 Bu çalışmanın yazarı realist paradigmanın uluslararası ilişkiler disiplininde en baskın yaklaşım olduğunu ve çatışmalara en iyi açıklamalar sunduğunu düşünmektedir. Dolayısıyla bu çalışmada analizlerin çoğu bu bakış açısıyla yapılmış, tartışmalar yürütülürken realist kavramlara odaklanılmıştır. Bu bağlamda, realist paradigma üzerinde durularak, özellikle John Mearsheimer tarafından ortaya koyulan ofansif realizm mercek altına alınmıştır. Ofansif realizmin temel varsayımlarının araştırma konusu ile ilişkisine dair bulgular ortaya koyularak çalışmanın teorik çerçevesi çizilmiştir. Tüm bu aktarılanlara göre bu çalışmada aşağıdaki argümanlar tartışılmaktadır:  Rusya’yı Suriye’de askeri ve siyasi açıdan bir başarıya ulaştıran, uyguladığı etkili hibrit savaş stratejileridir.  Rusya gibi büyük güçlerin güç dengesini bozmaya niyetleri vardır ve bunun için de güç kullanmaktan çekinmezler.  Ofansif realist perspektif, Rusya dış politikası ve hibrit savaş anlayışında önemli bir etkiye sahiptir.  Rusya, ulusal çıkarlarının tehlikeye girdiğini gördüğünde bir devlete müdahale edebilmektedir. Literatürde Rusya’nın Suriye’ye yönelik politikasını ele alan çok sayıda çalışma bulunmaktadır. Ancak Rusya’nın Suriye’deki faaliyetlerini hibrit savaş konsepti çerçevesinde tartışan çalışmalar oldukça sınırlıdır. Bu doğrultuda, Rusya’nın Suriye’deki hibrit savaş stratejilerine odaklanan bu çalışmanın genel olarak kuramsal literatüre özel olarak da hibrit savaşlarla ilgili çalışmalara önemli bir bakış açısı sunacağı söylenebilir. Bununla birlikte bu çalışmanın özgün yanı ise, hibrit savaş konseptini bir uluslararası ilişkiler kuramıyla ilişkilendirerek Suriye Krizi için kullanılmasıdır. Böylece analiz öznesi olan Rusya’nın gelecekteki hibrit çatışmalarda nasıl davranacağına dair öngörüde bulunmanın kolaylaşacağı düşünülmektedir. Çalışmanın amacına ve önemine uygun olarak nitel araştırma yöntemi kullanılmış ve elde edilen veriler analiz edilerek yorumlanmaya çalışılmıştır. Çalışmada hibrit savaş olgusu, uluslararası ilişkiler teorilerinden biri olan ofansif realizm teorisi ölçüt alınarak örnek olay (case study) olarak seçilen Suriye krizi perspektifinde analiz edilmiştir. 3 Sosyal bilimlerde nitel araştırma, “gözlem, görüşme, doküman analizi gibi nitel veri toplama yöntemlerinin kullanıldığı, algıların ve olayların doğal ortamda gerçekçi ve bütüncül bir biçimde ortaya konmasına yönelik nitel bir sürecin izlendiği araştırma olarak tanımlanabilir”.1 Nitel araştırmada araştırmacı, araştırmanın henüz başında hipotezler koymak yerine araştırma süreci içerisinde belli bazı noktalara odaklanarak sorular tespit etmektedir. Bu bağlamda bu çalışmaya da “Rusya’nın Suriye’deki faaliyetleri hibrit savaş uygulaması mıdır?” araştırma sorusuyla başlanmıştır. Şunu da belirtmek gerekir ki nitel araştırma kişilerin algıları, duyguları, kanaatleri ve tecrübeleri gibi öznel verilere yönelmektedir. Öznel verileri analiz eden nitel araştırma, olay ve olgulara ilişkin anlamlar oluşturma gayretindedir. Bir sosyal olayı doğal ortamı ve doğal oluşumu içinde betimleyen nitel araştırmalar olayın arkasındaki nedenleri kavramaya çabalar. Bu bağlamda nitel araştırmalarda “niçin, nasıl, ne şekilde” gibi sorulara cevap aranmaktadır.2 Örnek olay araştırmasında diğer bir ifadeyle vaka çalışmasında, bir veya birkaç duruma ilişkin unsurlar bütüncül bir yaklaşımla ele alınmakta ve söz konusu özel durumu nasıl etkiledikleri ve bu durumdan nasıl etkilendikleri üzerine ayrıntılı bir araştırma yapılmaktadır.3 Örnek olay incelemeleri, bir araştırmacının yüksek düzeyde kavramsal geçerlilik elde etmesine veya araştırmacının ölçmek istediği teorik kavramları en iyi temsil eden göstergeleri tanımlayıp ölçmesine olanak tanır.4 Bu kapsamda, bu çalışmada örnek olay/vaka çalışması olarak Suriye krizi ele alınıp araştırma sonuçları bütüncül bir yaklaşımla yorumlanmıştır. Böylece kavram test edilmiş ve aynı zamanda örnek olay belirli bir açıklamaya kavuşturulmuştur. Bu çalışmada veriler doküman incelemesi yapılarak elde edilmiştir. Araştırılması hedeflenen olgular hakkında bilgi içeren birincil ve ikincil kaynaklar sistemli olarak incelenmiştir. Resmî açıklamalar, belgeler, bildiriler gibi materyaller birincil kaynak olarak kullanılırken, Rusya konusunda uzman, Suriye’deki yapıya hâkim ve kriz 1 Ali Yıldırım, Hasan Şimşek, Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri, 11. Baskı Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2018, s. 41. 2 Ali Baltacı, “Nitel Araştırma Süreci: Nitel Bir Araştırma Nasıl Yapılır?”, Ahi Evran Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt. 5, Sayı. 2 (2019), s. 382. 3 Sait Gürbüz, Faruk Şahin, Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri, 3. Baskı Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2016, s. 405. 4 Alexander L. George, Andrew Bennett, Case Studies and Theory Development in the Social Sciences, MIT Press, 2005, s. 19. 4 sırasında belli bir dönem Suriye’de bulunabilen akademisyen ve gazetecilere ait rapor, makale, kitap gibi materyallerden de ikincil kaynak olarak faydalanılmıştır. Rusya’nın hibrit savaş stratejilerinin incelendiği bu çalışmada bazı kısıt ve sınırlamalar ortaya çıkmaktadır. Öncelikli kısıtlardan birisi, örnek olay olarak seçilen Suriye krizinin güncel ve devam eden bir kriz olmasıdır. Suriye vakasında, 2014 Ukrayna veya geçmiş diğer savaşlar kadar detaylı veri bulunmaması anlamayı zorlaştırmaktadır. Olayların ve gelişmelerin tam olarak anlaşılabilmesi, üzerinden belirli bir süre geçmesini gerektirir. Buna rağmen bu çalışmada cevabı aranan sorulara yanıt verecek bilgi bulunmaktadır. Zira çalışmada krizin güncel olmasından kaynaklanan tartışmalardan uzak durulmuştur. Çalışmanın odak noktası, seçilen vaka üzerinde Rusya’nın hibrit stratejileri nasıl uyguladığıdır. Araştırmaya yönelik ikinci bir sınırlılık, Rus diliyle ilgili gerekli özelliklere haiz olunmaması nedeniyle bazı doküman ve literatürü kullanamamaktan kaynaklanmaktadır. Ancak çalışılan konuyla ilgili olarak İngilizce ve Türkçe yeteri kadar kaynak olması sayesinde söz konusu kısıtın kısmen de olsa telafi edilebileceği söylenebilir. Çalışmada Rusça olan orijinal kaynaklara çok az yer verilse de İngilizce kaynaklar taranırken Batı merkezli bir bakış açısına hapsolmamak için çalışma boyunca farklı anlatı ve yaklaşımlar gösterilmeye çalışılmıştır. Çalışmanın izleyeceği seyirle ilgili olaraksa, bu çalışma giriş ve sonuç bölümü hariç dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, çalışmanın odak noktası olan hibrit savaş konsepti incelenmiştir. İlk olarak savaşın ne olduğu ve geçmişten günümüze nasıl bir dönüşüm geçirdiği ortaya koyulmuştur. Daha sonra Lind ve diğerlerinin ortaya koyduğu şekilde savaşın geçirdiği evrimi “nesillere” göre tasnif eden bir yaklaşım5 üzerinde durulmuştur. Buna göre birinci nesil savaşlar (1NS) sanayi çağından önce, ikinci ve üçüncü nesil savaşlar (2NS ve 3NS) sanayi çağında, dördüncü nesil savaşlar (4NS) sanayi çağından bilgi çağına geçiş sırasında ve beşinci nesil savaşlar (5NS) ise bilgi çağındaki değişimler sonucunda meydana gelmiştir. Bu doğrultuda bu çalışma hibrit savaşların geleneksel ve modern savaş nesillerinin bir kombinasyonu olduğunu belirtmektedir. Bu bölümde son olarak hibrit savaş konseptine dair literatürdeki akademik çalışma ve yaklaşımlar kapsamlı bir 5 William S. Lind vd., “The Changing Face of War: Into the Fourth Generation”, Marine Corps Gazette, October 1989, ss. 22-26. 5 şekilde incelenerek söz konusu savaş stratejisinin tanımı, kökeni ve tarihsel gelişimi incelenmiştir. Ayrıca hibrit savaş konseptinin seçilen vaka üzerinden incelenebilmesi açısından hibrit savaşın bileşenleri şu başlıklar altında gösterilmiştir: 1) Enformasyon harbi ve propaganda, 2) Siber-elektronik harp, 3) Gayrinizami harp bağlamında vekil unsur kullanımı, 4) Konvansiyonel harekât. Çalışmanın ikinci bölümünde teorik çerçeve ortaya koyulmuştur. Öncelikle realist teoriye dair genel bir tartışmaya girilmiş ve sırasıyla klasik realizm, neorealizm, defansif ve ofansif realizme dair argümanlar açıklanmıştır. Kuramsal çerçevede odak noktası ise realist teori çatısı altında bulunan ofansif realizmdir. Bilindiği üzere ofansif realizm, neorealist teorinin bir varyantı olup, uluslararası sistemin anarşik yapısının uluslararası politikada temel aktör olarak gördükleri devletlerin davranışlarını şekillendirdiğini vurgulamaktadır. Ofansif realizm, devletlerin davranışlarını incelerken onları bütüncül aktörler olarak ele alarak ülke içindeki değişkenleri göz ardı edip, uluslararası sistemin yapısına odaklanmanın aktör davranışını tahlil etmede önemli olacağını vurgular. Teoriye göre, uluslararası politikada anarşi eksenindeki güç mücadelesi büyük güçleri bölgelerinde hegemon olmaya, güçlerini olabildiğince arttırmaya ve bu gücü kazanmak için sürekli fırsat peşinde koşmaya sevk etmektedir. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra 2000’li yılların ortalarından itibaren tekrar toparlanan Rusya geçmişten gelen müdahaleci geleneğini sürdürmüş, bunu da Gürcistan (2008), Kırım (2014) ve bu çalışmanın da konusunu oluşturan Suriye örneğinde ortaya koymuştur. Rusya’nın Suriye savaşına müdahil olarak hibrit stratejilere başvurması neorealist paradigma çerçevesinde şekillenmiştir. Özellikle Mearsheimer’ın ortaya koyduğu ofansif realizmin, Rusya dış politikası ve hibrit savaş anlayışında önemli bir etkiye sahip olduğu düşünülmektedir. Mearsheimer’a göre büyük güçlerin güç dengesini bozmaya niyetleri vardır ve bunun için de güç kullanmaktan çekinmezler. Dolayısıyla sürekli güç peşinde olan devletler arasında savaş ve çatışmalar adeta kaçınılmazdır. Rusya ofansif realist teorinin ortaya koyduğu güç maksimizasyonu doğrultusunda Suriye iç savaşına müdahil olmuş, Soğuk Savaş sona erdikten sonra Orta Doğu’da kaybettiği etki alanını tekrar kazanmak istemiştir. Üçüncü bölümde ise ilk olarak 2011’de başlayan krizin derin tarihsel geçmişini anlamak için Suriye’deki etnik, dini ve mezhebi sorunlar, rejimin baskıları ve ekonomik 6 meseleler hakkında bilgi verilmiştir. Sonrasında Suriye’de krizin çıkmasına sebep olan temel nedenler irdelenmiş, Suriye’nin Batı ve Rusya için ne ölçüde önemli olduğu vurgulanmış ve bu doğrultuda Rusya’nın iç savaşa neden müdahale ettiği ortaya koyulmuştur. Bilindiği üzere Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde birçok lideri deviren isyan süreci Suriye’ye sıçradıktan kısa bir süre sonra iç savaşa dönüşmüştür. İç savaşın ilk yıllarında Esad rejimi muhalifler ve IŞİD karşısında önemli oranda toprak kaybetmiş ve hatta muhalifler önemli bölgeleri kontrol altına alarak Şam’ın güvenliğini bile tehdit edebilecek kapasiteye ulaşmışlardır. Bu durum Rusya’nın çıkarlarını tehdit eden bir hal almış ve Eylül 2015’te Rusya iç savaşa doğrudan müdahil olmuştur. Rusya, Sovyet döneminden beri iyi ilişkiler yürüttüğü ve önemli kazanımlarının olduğu Suriye’de çıkarlarının zarar görmesini istememiştir. Savaşa müdahil olduktan kısa bir süre sonra Rusya, rejimin muhalifler karşısında tekrar üstünlük sağlamasında önemli katkılarda bulunmuş ve hatta Esad rejiminin devamını garanti altına almıştır. Şam’ın güvenliğini sağlayan Rusya kendisi için son derece önemli olan Lazkiye ve Tartus’taki varlığını da sağlamlaştırmıştır. Rusya tüm bu kazanımlarını geleneksel bir yaklaşım tercih etmek yerine hibrit stratejilere başvurarak elde etmiştir. Çalışmanın esas bulgularına ulaştığımız dördüncü bölümde ise, Rusya’nın Suriye iç savaşına müdahalesi, birinci ve ikinci bölümde kavramsal ve kuramsal olarak ele alınan hibrit savaş ve ofansif realizm çerçevesinde incelenmiştir. Rusya’nın Suriye’de yoğun konvansiyonel hava saldırılarının yanı sıra karada özel askeri şirketleri ve müttefik milis güçleri nasıl desteklediği ve bunu enformasyon harp becerileri, propaganda gücü ve siber-elektronik kabiliyetleriyle bir araya getirerek nasıl bir hibrit savaş stratejisi ortaya koyduğu analiz edilmiştir. Böylece son yıllarda literatürde çokça tartışılan hibrit savaş kavramı üzerinden değişen muharebe ortamı (yeni çatışma alanları ile düşmanın, hedeflerin ve gücün değişen doğası) Suriye vakası üzerinden tasvir edilmiştir. Sonuçta da “Rusya’nın Suriye’deki faaliyetleri hibrit savaş uygulaması mıdır?” ana sorusunun cevabını vermek amacıyla yapılan analizin sonuçları ortaya koyulmuştur. Bu doğrultuda özellikle son yıllarda uzmanların ve devlet yetkililerinin hibrit savaşlara ilişkin yeni stratejiler ortaya koymaya çalıştıklarına dikkat edilirse konunun tüm yönleriyle ele alınması önemli olacaktır. 7 BİRİNCİ BÖLÜM KAVRAMSAL ÇERÇEVE Hibrit savaş kavramının ne olduğunu anlayabilmek için ilk olarak anlaşılması gereken şudur: Savaş nedir ve geçmişten günümüze nasıl bir değişim geçirmiştir? Bu bölümde bu soruya yanıt aranırken literatüre katkılarına bağlı olarak başlıca yazarların eserlerinden faydalanılmıştır. Savaşın tanımına ilişkin yazdıkları kitap ve makaleleri dikkate alındığında başta Clausewitz olmak üzere Keegan, Wright, Bull, Vasquez, Levy ve Thompson gibi yazarlar öne çıkmaktadır. Söz konusu yazarlar savaşı tanımlarken faklı kavramlara vurgu yapmışlardır. Savaşın ne olduğu ortaya koyulduktan sonra geçirdiği evrimi “nesillere” göre tasnif eden bir yaklaşım üzerinde durulmuştur. Bu şekilde hibrit savaşın daha kolay anlaşılacağı düşünülmektedir. 1. Savaşı Tanımlamak Savaş, insanlık tarihi kadar eski bir olgudur. İnsanlık tarihine bir çatışma ve zorlama tarihi olarak bakmak mümkündür. İlk insan topluluklarından kabilelere, imparatorluklardan günümüzdeki ulus devletlere kadar savaş insanlar için kaçınılmaz olmuştur. Savaş kaçınılmaz olunca da insanlık her zaman yaratıcı olmaya ve yeni yollar aramaya gayret göstermiştir. Dolayısıyla savaş, tarih boyunca değişen bir olgu haline gelmiştir. Savaşın zamanla değişen yapısı, ona ilişkin önemli tartışmaları beraberinde getirmekte ve yine onu anlamayı ve tanımlamayı güçleştirmektedir. Kuşkusuz ilk insan topluluklarının arasında meydana gelen savaşlar ile günümüz modern devletleri arasında meydana gelen savaşlar aynı değildir. Örneğin M.Ö. 431’de meydana gelen Peleponezya Savaşları ile 1803’te meydana gelen Napolyon Savaşları veya 1990’daki Birinci Körfez Savaşı birbirlerinden oldukça farklı savaşlardır. Savaşların birbirinden farklı ve çok sayıda türünün oluşu savaşla ilgili bir tanım yapmayı zorlaştırdığı için ortaya konulacak tanımın kapsayıcı olması gerekmektedir.6 Bu sebeple savaş konusunu inceleyen düşünürler, savaş hakkında hem kendi çalışma alanlarıyla ilişki kurarak hem de yaşadıkları dönemi dikkate alarak daha kapsayıcı tanımlar yapmaya çalışmışlardır. Bu doğrultuda oldukça karmaşık gibi görünen bu 6 Alexander Moseley, A Philosophy of War, New York: Algora, 2002, ss. 18-20. 8 olguyu, farklı dönemlerden farklı bakış açılarına sahip düşünürlerin tanım ve görüşlerine yer vererek anlamaya çalışmak yararlı olacaktır. Öncelikle Carl von Clausewitz savaşlardaki muharebe tecrübelerini aktardığı ve literatüre çok önemli bir katkı sunduğu “Savaş Üzerine” adlı eserinde şöyle bir savaş tanımı yapmaktadır: “Savaş çok genişletilmiş bir düellodan başka bir şey değildir... Düello yapan iki kişiden her biri, fiziksel gücüyle diğerine kendi iradesini kabul ettirmeye çalışır. Onun ilk amacı düşmanı mağlup etmek ve böylece daha sonra bir direnç gösteremeyeceği bir duruma sokmaktır. O halde savaş, düşmanı irademizi kabule zorlamak için girişilen bir kuvvet kullanma eylemidir.”7 Clausewitz’e göre kuvvet kullanma savaş ile politika arasındaki ilişkiyi belirlemektedir. Bunun devamında savaş ile politika arasındaki ilişkinin biçimine yönelik yeni bir tespitte bulunarak, politikanın bütün savaş eylemlerinin içine işlediğini ve savaşın “sadece politikanın başka araçlarla devamı” olduğunu vurgulamaktadır. Yani Clausewitz’in sürekli vurguladığı husus savaşın bir araç, politik niyetin de ise bir amaç olduğudur.8 Clausewitz’den farklı olarak John Keegan savaşın tanımlanmasında politika kavramı yerine kültüre başvurur. Keegan’a göre savaş aslında kültürün bir göstergesi, çoğu zaman kültürel formların belirleyicisi ve hatta bazı toplumlarda kültürün ta kendisidir. Keegan savaşın politikadan çok daha fazlasını kapsadığını belirterek Clausewitz’in “Savaş nedir?” sorusuna verdiği yanıtı hatalı bulur ancak buna da şaşırmaz. Çünkü ona göre bizler kendi kültürümüze yeterince uzaktan bakıp, kültürün bizi nasıl şekillendirdiğini pek de algılamayız.9 Savaşı hukuk ile ilişkilendiren Quincy Wright ise, “A Sudy of War” başlıklı kitabında savaşın kökeni ve nedenleri üzerinde önemli incelemelerde bulunmuştur. Bu eserinde Wright savaş kavramını öncelikle geniş anlamda “birbirinden ayrı ancak benzer varlıkların şiddetli bir teması” olarak tanımlamaktadır.10 Buna göre yıldızların çarpışması, bir aslanla bir kaplan arasındaki bir kavga, iki ilkel kabile arasındaki bir 7 Carl Von Clausewitz, Savaş Üzerine, çev. Selma Koçak, Doruk Yayınları, 2015, ss. 29-30. 8 Kıvılcım Romya Bilgin, Gülayşe Ülgen Türedi, “Carl von Clausewitz”, Savaş Kuramları, ed. Erhan Büyükakıncı, Adres Yayınları, 2015, s. 135. 9 John Keegan, A History of Warfare, New York: Vintage, 1994, ss. 11-12. 10 Quincy Wright, A Study of War, Vol. 1, Chicago: University of Chicago Press, 1942, s. 8. 9 çatışma ve iki modern ulus arasındaki düşmanlıklar bu tanım kapsamına girmektedir. Modern savaşlar düşünüldüğünde Wright daha dar anlamda bir tanım yapma gereği duyar ve savaşı “iki veya daha fazla düşman grubun silahlı kuvvetle bir çatışma yürütmesine izin veren yasal durum” olarak tanımlar.11 Geniş ve dar anlamdaki bu tanımlara ek olarak Wright “hukuki anlamda savaş” ile “maddi anlamda savaş” ayrımı yapar. Savaşın hukuki anlamı savaşan grupların eşit oranda silahlı kuvvet kullanarak birbirleriyle mücadele etmeleri esasına dayanırken, maddi anlamda savaşta taraflar arasında silahlı mücadele ve şiddet öne çıkar. Bu çerçevede savaş açan devletin savaşı bir uluslararası politika yürütme yöntemi olarak tercih ettiği görülmektedir.12 Hedley Bull’a göre ise savaş, siyasal birimlerin birbirlerine karşı yürüttükleri organize bir şiddet eylemidir. Bull’un bakış açısına göre siyasi bir birim adına yapılmadığı sürece şiddeti savaş olarak değerlendiremeyiz. Aynı şekilde, siyasal bir birim adına yürütülen şiddet, başka bir siyasal birime yöneltilmedikçe savaş olarak değerlendirilmez. Örneğin devletin mahkûmların infazında ya da korsanların bastırılmasında kullandığı şiddet, doğrudan bireylere yönelik olduğu için savaş değildir.13 Bull’un tanımında öne çıkan en önemli noktalardan biri savaşın toplu şiddet içerdiğini belirtmesi yani organize şiddete yönelik yaptığı vurgudur. Bull’un şiddete odaklanması önemlidir çünkü savaş ile çatışmanın aynı şeyler olmadığını açıkça göstermektedir. Çatışma çok daha geniş ve biraz da belirsiz bir kavramdır.14 John Vasquez, Bull’un tanımını üç nedenden dolayı faydalı bulmaktadır. Birincisi, Bull savaşı, devletlerarası savaş şeklinde sınırlamaz. Bu nedenle yaptığı tanımla savaş kavramı siyaset bilimi, tarih, antropoloji, sosyoloji, sosyal psikoloji ve coğrafya ile ilgili çalışmalara uyum sağlayabilmektedir. İkincisi, tartışmalardan veya büyük teorik dayatmalardan yoksundur. Üçüncüsü, Vasquez’in özellikle yararlı bulduğu “organize” terimini içeriyor olmasıdır.15 11 Ibid 12 Özgün Erler Bayır, Özden Selcen Sarı, “Quincy Wright”, Savaş Kuramları, ed. Erhan Büyükakıncı, Adres Yayınları, 2015, ss. 298-299. 13 Hedley Bull, The Anarchical Society: A Study of Order in World Politics, 3rd Edition, Basingstoke: Palgrave Macmillan, 2002, s. 178. 14 John Vasquez, The War Puzzle Revisited, Cambridge; New York: Cambridge University Press, 2009, ss. 24-25. 15 Ibid, s. 24. 10 Levy ve Thompson ise savaşı “siyasi birimler arasında sürdürülen, koordine edilmiş şiddet”16 olarak tanımlamaktadırlar. Onlara göre, yaptıkları bu tanım birkaç tamamlayıcı unsurdan oluşur ve her birini ayrı ayrı incelemek gerekmektedir. Öncelikle savaş yoğun şiddet içeren bir eylemdir. Öyle ki savaş boyunca insanlar ölür, yaralanır, askeri ve ekonomik kaynaklar yok olur. Tanımda yer alan bir diğer unsur “şiddet” kavramının yanında belki de biraz masum kalan ancak önemsiz olmaktan da uzak olan “arasında” kavramıdır. Bu kavramla belli bir savaşın varlığından söz etmek için şiddete karşılık verilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. İki siyasi birimden biri diğerinin gösterdiği şiddete karşılık vermezse bu durumu savaş olarak nitelendiremeyiz. Son olarak Levy ve Thompson savaşın “sürekli” unsuruna odaklanmışlardır. Onlara göre esas olan şiddetin sürdürülebilir olmasıdır. Amaç, kısa süreli çatışmalar ile savaş arasındaki ayrımı yapabilmektir. Levy ve Thompson bu ayrımı daha belirgin bir şekilde ortaya koymak için SSCB-Çin arasında 1969’da Ussuri Nehri etrafındaki tartışmalı bölgeler nedeniyle meydana gelen sınır çatışmalarını örnek gösterirler. Buna göre, iki ülke arasındaki çatışmalar 6 ay sonra biter ve taraflar anlaşırlar. Burada sürdürülebilir bir şiddet olmadığı için Levy ve Thompson taraflar arasındaki sınır bölgesinde meydana gelen çatışmalara savaş yerine “sınır çatışması” demektedirler.17 Kuşkusuz tüm bu görüşler içerisinde savaşla ilgili tanımlardan herhangi birinin daha açıklayıcı olduğunu söylemek zordur. Clausewitz savaşı politika ile ilişkilendirerek bir tanım ortaya koyarken, Keegan kültür, Wright hukuk, Bull ise organize şiddete vurgu yapmıştır. Ancak, önceleri farklı düşünürler tarafından ortaya konan bu tanımların günümüz savaşlarını açıklamada ne kadar yeterli olduğu tartışmalıdır. Çünkü günümüz savaşlarının hem aktörleri hem de doğası değişmiştir. Dolayısıyla bu değişimi açıklayacak yeni modellere ihtiyaç vardır. Bir sonraki bölümde bu modellere yer verilecektir. 2. Savaşın Nesiller Şeklinde Evrimi Savaşın doğasını ve evrimini açıklamaya çalışan çok sayıda teori bulunmaktadır. Savaş olgusunun geçirdiği evrimi; Allvin Toffler ve Heidi Toflerr18 tarım toplumu, 16 Jack S. Levy, William R. Thompson, Causes of War, Oxford: Wiley-Blackwell, 2010, s. 5. 17 Ibid., ss. 5-11. 18 Alvin Toffler, Heidi Toffler, War and Anti-War: Survival at the Dawn of the 21st Century, 1st edition, Boston: Little Brown & Co, 1993. 11 endüstri toplumu ve bilgi toplumu olmak üzere “dalgalara”, Martin Van Creveld19 aletler çağı, makineler çağı, sistemler çağı ve otomasyon çağı olmak üzere “çağlara”, D. J. Hanle20 Ortaçağ, klasik erken modern, geç modern ve nükleer olmak üzere “dönemlere”, Çinli stratejistler Albay Qiao Liang ve Wang Xiangshui21 “evrelere” ayırarak açıklamaya çalışmışlardır. Savaşın evrimi konusunda en kapsamlı çalışmalardan biri Lind, Nightengale, Schmitt, Sutton ve Wilson22 tarafından yapılmıştır. Lind ve diğerleri savaş olgusunun geçirdiği değişimi “nesillere” ayırarak açıklamaya çalışmışlardır. Savaşın evriminin nesillere ayrılarak sınıflandırılması savaşın doğasını anlamayı, yeni savaş yaklaşımlarının oluşumunu incelemeyi kolaylaştırmaktadır. Ayrıca bu çalışmanın konusu olan hibrit savaşlar bu yaklaşımla tutarlılık gösterdiğinden anlaşılırlık açısından avantaj sağlamaktadır. Savaşın tarihsel gelişimi içerisinde Bakır ve Tunç devirleri son derece önemli olmuştur. Maden ve alaşımların kullanılmaya başlanmasıyla savaş aletleri değişmiştir. Yeni silahlar (balta, hançer, kılıç, kask, zırh, mızrak, ok ve yay) savaşın evriminde önem kazanan silahlar olmuşlardır. Söz konusu silahlar savaşın şeklini değiştirmiş, bu silahları kullananların akıl yürütmeleri de yeni taktikler ortaya çıkarmıştır. İlk ve Orta Çağ’da ise kullanılan silahlar biraz daha gelişmiştir. Orta Çağ’da mancınığın kullanılmaya başlanması önemli bir gelişmedir çünkü sonraki dönemlerde ortaya çıkan top, havan ve obüsün icadında ilham kaynağı olmuştur. Barutun orduda kullanılmaya başlanmasıyla top ve tüfek icat edilmiş, her ikisi de Yeni Çağ’ın en önemli ve hâkim silahları olmuşlardır. Barut, top ve tüfeğin kullanımı modern savaşların da başlangıcını oluşturan önemli bir dinamik olmuştur. Savaşanların düzenli bir şekilde teşkilatlanması, emir komuta sisteminin kurulması, savaş taktik ve düzenlerinin ortaya çıkması ise diğer dinamiklerdir. Tüm bu dinamiklerin kesiştiği ortak tarihsel aşama ulus devletlerin ortaya çıktığı 1648 Vestfalya Barış Antlaşmasını göstermektedir. Bu tarihten itibaren 19 Martin Van Creveld, The Rise and Decline of the State, Cambridge University Press, 1999. 20 Donald J. Hanle, On Terrorism: An Analysis of Terrorism as a Form of Warfare, (Master's Thesis), Monterey, California: U. S. Naval Postgraduate School, 1987. 21 Qiao Liang, Wang Xiangshui, Unrestricted Warfare, Beijing: PLA Literature and Arts Publishing House, 1999, https://www.c4i.org/unrestricted.pdf (4.01.2021). 22 Lind vd., “The Changing Face of War: Into the Fourth Generation”, ss. 22-26. 12 yapılan savaşlar modern savaşlar olarak kabul edilmekte ve aşağıda belirtilecek olan dönemlere ayrılmaktadır.23 2.1. Birinci Nesil Savaşlar Savaş alanlarının düzenli olduğu, sıra ve sütun taktiklerinin yer aldığı Birinci Nesil Savaşlar, kabaca 1648’den 1860’a kadar sürmüştür.24 Birinci neslin önemi, askeri kültür açısından bir düzen tesis etmesidir. Orduyu sivillerden ayıran şeylerin çoğu (üniformalar, selam verme, rütbelerin sınıflandırılması) birinci nesil savaşın ürünüdür ve tüm bunlar düzen kültürünü güçlendirmiştir.25 Ağızdan doldurmalı tüfekler, ağızdan doldurmalı sahra topları ve toplu kol düzeninde ilerleyen piyadeler birinci nesil savaşın ana silah sistemleri ve muharip unsurlarıdır. Savaşlar çoğunlukla geniş düzlük ve meydanlarda gerçekleştirilmiş olup26, savaş alanı, piyadelerin, ellerinde tüfekleri ile çizgisel bir düzende ve belli hatlar şeklinde omuz omuza savaştığı, manevranın ve teknolojinin çok sınırlı kullanıldığı bir alan olmuştur. Savaş alanında, topçu ve süvariler piyadeyi çok fazla destekleme imkânına sahip değildir. Kazananın birkaç gün içinde belli olduğu birinci nesil savaşlarda mevzilenme, aldatma gibi eylemler hoş karşılanmamaktadır.27 19. yüzyılın ortalarına gelindiğinde, savaş alanındaki düzen bozulmaya başlamıştır. Kitle orduları, makaralı ve makineli tüfekleri yok etmiş, eski çizgi ve sütun taktikleri önce demode hale gelmiş, sonrasında ortadan kalkmıştır. Savaş alanındaki düzenin zamanla bozulmaya başlaması, askeri kültür açısından giderek artan bir çelişik duruma sebep olmuştur. Bir zamanlar, içinde bulunduğu çevre ile tutarlı olan düzen kültürü, gittikçe daha fazla karmaşık hale gelmiştir.28 23 Oktay Bingöl, “Birinci Dünya Savaşı’nın Muharebenin Dönüşümündeki Rolü”, Milli Güvenlik ve Askeri Bilimler Akademik Dergisi, Cilt. 1, Sayı. 3 (2014), ss. 4-5. 24 Vestfalya düzeni ile başlayan birinci nesil savaşlar Napolyon Savaşları ile zirve yapmıştır. 25 William S. Lind, “Understanding Fourth Generation War”, Military Review, September- October 2004, s. 12. 26 M. Arda Mevlütoğlu, “Geleceğin Savaşları: Yakın Gelecekte Muharebe Alanları Nasıl Şekillenecek?”, Sektör Değerlendirme Raporu, Thinktech STM Future Technology Institute, s. 6. 27 Metin Gurcan, “Savaşın Evrimi ve Teorik Yaklaşımlar”, Teoriler Işığında Güvenlik, Savaş, Barış ve Çatışma Çözümleri, ed. Atilla Sandıklı, İstanbul: Bilgesam Yayınları, 2012, s. 88. 28 Lind, “Understanding Fourth Generation War”, s. 12. 13 2.2. İkinci Nesil Savaşlar “Tanrı en iyi topçu birliklerinin yanında savaşır” - Napoleon Bonaparte29 İkinci nesil savaş, askeri düzen kültürü ile askeri ortam arasındaki çelişkiye karşı bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Birinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında Fransız ordusu tarafından geliştirilen ikinci nesil savaş, çoğunlukla kitlesel ateş gücü hususunda bir çözüm arayışının sonucudur ve amaç karşı tarafı yıpratmaktır. Bu doktrin, Fransızlar tarafından “topçu fetheder, piyade yerleşir” şeklinde özetlenmektedir.30 İkinci nesil savaş taktiklerinin geliştirilmesinde fikirler önemli bir rol oynasa da değişimin başlıca itici gücü teknoloji olmuştur.31 Demiryolları ile toplu taşımanın gelişmesi büyük birliklerin hızlı bir şekilde yer değiştirmelerini mümkün kılmış, telgrafın kullanılmaya başlanması haberleşmenin hızını arttırarak sevk ve idareyi kolaylaştırmış, buhar motorlarının ve zırh teknolojilerinin savaş gemilerine uygulanmasıyla da daha etkili ve büyük bir deniz gücü ortaya çıkmıştır. Yine bu dönemde, komutana teknik bilgi ve karargâh desteği sağlayacak ve karmaşık hale gelen askeri karar verme sürecinde kendisine kararlarında yardımcı olacak kurmay sınıfı ortaya çıkmış, liyakate dayalı bir askeri eğitim sistemine geçilmiştir. Ayrıca bu dönemde ordugâhlarda piyadeler için son derece önemli olan ısınma, beslenme ve sıcak su gibi sorunlar çözülmüş ve hatta elektrikli aydınlatmaya geçilerek bir konfor sağlanmıştır. Uçaklar ilk kez bir ateş unsuru olarak olmasa da bir keşif unsuru olarak savaş sahasına girmiştir. Kadınlar profesyonel anlamda askerlik hizmetinde çalışmaya başlamıştır. Yani kısaca bu dönem, teknolojinin savaş stratejilerini belirlediği bir dönemdir.32 İkinci nesil savaş, askeri düzen kültürü açısından da ayrıca önemlidir. Disiplin ve düzenli askeri yapıyı, ABD ordusu, Birinci Dünya Savaşı sırasında Fransızlardan öğrenmiştir. Bu, sonraları Afganistan’da ve Irak’ta gördüğümüz gibi Amerikan savaş tarzı olarak kalmıştır ve hala günceldir. ABD’nin Kaliforniya ve Kentucky Fort Knox 29 “Evolving Role of Artillery in World War I”, Irish Studies, https://irishstudies.sunygeneseoenglish.org/evolving-role-of-artillery-in-world-war-i/, (10.12.2019). 30 Lind, “Understanding Fourth Generation War”, s. 12. 31 C. J. Jayachandran, “Evolution of War into the Fourth Generation: A Historical Perspective”, CLAWS Journal, Winter 2009, s. 170. 32 Gurcan, “Savaşın Evrimi ve Teorik Yaklaşımlar”, ss. 88-89. 14 askeri eğitim merkezlerinde bulunan eğitmenler hala Fransızlardan kalma eski bilgileri tekrarlamaya devam etmektedirler.33 Birinci Dünya Savaşı, ikinci nesil savaş anlayışının doruk noktası olmuştur. Temel özelliği, savaşan tarafların sivillerden uzak bir şekilde mevzilerde karşı karşıya gelmeleridir. Saldırıdan ziyade savunmanın ön plana çıktığı bu savaşlarda temel amaç cephedeki düşmanın fiziki varlığını yok etmektir.34 Ancak mevzilerdeki bu yakın ve sıcak çatışmalar, ekonomik ve askerî açıdan büyük kayıplara sebebiyet verince savaşın bu nesli de değişime uğramış ve yeni bir anlayış geliştirilmiştir. 2.3. Üçüncü Nesil Savaşlar İkinci Dünya Savaşı’nda Almanlar tarafından uygulanan Blitzkrieg35 (Yıldırım Savaşı) taktiklerinin başarılı oluşu, üçüncü nesil savaşın ortaya çıkmasını sağlamıştır. Üçüncü nesil savaş, ateş gücü ve yıpratmaya değil, daha çok hıza ve fiziksel-psikolojik kayba dayanmaktadır. Üçüncü nesil savaş orduları, saldırılarda taktiksel olarak, düşmana geriden saldırıp çökertmeyi esas alır. Bu nesil savaşta slogan, “yaklaş ve yok et” yerine, “etrafından dolan ve çökert”tir. Savunma durumunda ise düşmanı kendine doğru çekerek etkisiz hale getirmek amaçlanır.36 Üçüncü nesil savaşta askeri kültür açısından da bir değişim söz konusudur. Askeri birlikler süreç ve yönteme değil, dışarıya odaklanmıştır. 19. yüzyıl savaşları boyunca, Alman subayları, rutin olarak karşılaştıkları problemleri, inisiyatif alıp emirlere uymadan çözdüler. Çünkü onlar için inisiyatif itaatten daha önemli olmuştur. (Eğer hatalar, çok fazla inisiyatif almaktan kaynaklanmışsa hoş görülmüştür.) Ayrıca bunların tümü dayatılmamış, kişisel disipline bağlı olmuştur.37 Almanların bu yeni nesil savaş stratejileriyle sağladıkları başarıyı, 1940’ta Fransızlara karşı elde ettikleri üstünlüğe bakarak daha net anlamaktayız. İki ülke ordusu 33 Lind, “Understanding Fourth Generation War”, ss. 12-13. 34 Gurcan, “Savaşın Evrimi ve Teorik Yaklaşımlar”, s. 89. 35 II. Dünya Savaşı sırasında Almanların uyguladığı savaş stratejisidir. Bu stratejinin amacı sahip olunan tüm askeri gücü kullanarak düşmanı hızlı ve ani bir saldırıyla yok etmektir. Alman güçleri Polonya, Norveç, Hollanda, Belçika ve Fransa’da yıldırım hızı ve gücüyle her engeli vurmuş, yok etmiş ve kısa sürede başarılı olmuştur. Ayrıntılar için bkz. Karl-Heinz Frieser, The Blitzkrieg Legend: The 1940 Campaign in the West, Reprint edition Annapolis, Md.: Naval Institute Press, 2013. 36 Lind, “Understanding Fourth Generation War”, s. 13. 37 Ibid. 15 karşılaştıklarında, hala ikinci nesil stratejileri kullanan Fransızlar -altı hafta gibi kısa bir sürede- üçüncü nesil stratejileri kullanan Almanlara yenilmişlerdir. Oysaki her iki ordu da benzer teknolojilere sahipti ve hatta Fransızların daha fazla sayıda ve daha iyi tankları vardı. Ancak Almanlar daha hızlı kararlar alıp savaşı kazanmayı başarmışlardır. Kısaca savaşın kazanılmasında silahların gücünden ziyade yeni strateji ve fikirler etkili olmuştur.38 Sonuç itibarıyla, üçüncü nesil savaş, hareket kabiliyeti ve hızın önem kazandığı, düşmanla göğüs göğüse savaşıp onu yok etmek yerine düşman hatlarına sızmanın, düşmanın etrafını sarmanın, küçük parçalara bölerek çökertme gibi taktiklerin öne çıktığı bir savaştır.39 Kore Savaşı, Vietnam Savaşı, 1967 Arap-İsrail Savaşı, 1991 Körfez Savaşı üçüncü nesil savaşlara örnek olarak gösterilmektedir. 2.4. Dördüncü Nesil Savaşlar Yirminci yüzyılın ortalarından başlayıp sonuna kadar sürdüğü kabul edilen dördüncü nesil savaş, sivil ile askerin, savaş alanı ile güvenlik alanının ve savaş ile barışın sınırlarının net olarak belirlenemediği bir savaş türüdür.40 Sınırların net olmadığı bu durumlarda geçişken alanlar vardır. Artık, kimin sivil kimin asker, nerenin savaş nerenin güvenlik alanı, hangi durumun savaş hangi durumun barış olduğuyla ilgili keskin ifadeler kullanmak mümkün değildir. Dördüncü neslin gayrinizamisi yoktur, çünkü kendisi gayrinizamidir.41 Amaç, sahip olunan tüm politik, ekonomik, sosyal ve askeri imkanları kullanarak düşman karar alıcıları amaçlarına ulaşmalarının çok zor ve maliyetli olduğuna inandırmaktır. Dördüncü nesil savaşta esas olarak düşmanı askeri olarak alt etmek hedeflenmez. Aslolan dezenformasyon kampanyaları yürütüp uzun süren düşük yoğunluklu çatışmalarla düşmanı siyasi olarak bitirmektir. Bir diğer 38 Imperial and Royal Austro-Hungarian Marine Corps, “Fourth Generation War”, FMFM-1A, 2009, s. 86, https://globalguerrillas.typepad.com/files/4gwmanuals/FMFM-1A%20%20.pdf, (23.12.2019). 39 Gurcan, “Savaşın Evrimi ve Teorik Yaklaşımlar”, ss. 91-92. 40 Yusuf Özer, “Savaşın Değişen Karakteri: Teori ve Uygulamada Hibrit Savaş”, Güvenlik Bilimleri Dergisi, Cilt. 7, Sayı. 1 (2018), s. 38. 41 Ergüder Toptaş, “Harbin Doğası ve Karakteri Bağlamında Hibrid Savaş”, Milli Güvenlik ve Askeri Bilimler Akademik Dergisi, Cilt. 2, Sayı. 8, (2015), s. 10. 16 ifadeyle stratejik olarak odaklanılan şey, düşman karar vericilerinin iradesini kırmaktır.42 Dördüncü nesil savaşta savaşın nihai hedefi düşmanın iradesini kırmak gibi soyut ve zor ölçülebilen bir alana kaydığından zafer olgusu muğlaklaşmış ve aslında zaferin ne olduğu, nasıl ölçüleceği konusunda farklı görüşler dile getirilmiştir. ABD’nin Irak Savaşı’nı kazanıp kazanmadığına ve hala devam eden Afganistan Savaşı’nı kazanmakta olup olmadığına dair tartışmalar bu konuya örnek olarak gösterilebilir. Söz gelimi eski ABD Başkanı Barack Obama Afganistan Savaşı’nın gidişatına göre çoğu zaman başarı kıstaslarını değiştirme mecburiyetinde olmuştur.43 Hatta Obama sonrası dönemde Donald Trump liderliğindeki ABD başarılı olamadığı mücadeleyi bırakmış ve Taliban ile kalıcı barış için görüşmelere başlamıştır. ABD’nin bu savaşa artık büyük meblağlar harcamasını istemeyen Trump, 2020 seçimlerine kadar Afganistan’da bulunan Amerikan askeri sayısını azaltmak istemiştir.44 Dördüncü nesil savaşa dair bir diğer önemli husus da cephe kavramının artık mekânsal bir olgu olmaktan çıkarak siber dünyanın önemli bir savaş cephesi haline gelmesidir. Bu anlamda, kriz ve savaş zamanlarında yeni nesil savaş için şu hususlarda başarılı olmak önem arz etmektedir: Bilişim altyapılarını tahrip edici sabotajlarla düşman gücü itibarsızlaştırmak, düşmanın moral gücünü zayıflatmak, gizli sızmalarla istihbarat toplamak amacıyla siber saldırılar gerçekleştirmek.45 Bir başka önemli nokta da savaşın tekelinin ulus-devletlerin elinden çıkmış olmasıdır. Artık savaşan taraflardan biri veya birkaçı devletin düzenli ordusu dışındaki aktörlerdir. Savaş olgusu bireyler, suç örgütleri, radikal dini akımlar gibi farklı devlet- dışı aktörlerin etkilerine açık hale gelmiştir.46 Kaldor’un ifadesiyle dördüncü nesil savaş, “iki veya daha fazla örgütlü grubun siyasi terimlerle şekillendirdiği bir şiddet 42 Thomas X. Hammes, “War Evolves into the Fourth Generation”, Contemporary Security Policy, Vol. 26, No. 2, (2005), s. 190. 43 Gurcan, “Savaşın Evrimi ve Teorik Yaklaşımlar”, ss. 109-110. 44 “US to Reduce Afghanistan Forces by 2020”, https://www.dw.com/en/us-to-reduce-afghanistan-forces- by-2020/a-49795183, (02.01.2020). 45 Gurcan, “Savaşın Evrimi ve Teorik Yaklaşımlar”, s. 107. 46 Ibid, s. 96. 17 eylemidir.”47 Savaşan taraflar devletlerin kendileri olmadığından çoğu zaman savaşı devam ettirmek isterler çünkü ekonomileri buna bağlıdır. Bu nedenle yürütülen savaş uzun ve sonuçsuz olma eğilimindedir.48 Sonuç olarak yukarıda bahsettiğimiz dördüncü nesil savaşların genel özelliklerini gözden geçirdiğimizde şunu söyleyebiliriz: Bu dönem gerçekte, hibrit savaşların belirgin olarak ortaya çıktığı bir dönemdir. Örneğin, 2003’te ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin Irak’a yönelik olarak başlatmış oldukları savaş gerçekte iki karakterli bir savaştır. Bilindiği üzere harekât 20 Mart’ta başlamış, 9 Nisan’da Bağdat’ın düşmesi ile büyük ölçüde tamamlanmış, 1 Mayıs’ta da ABD Başkanı George W. Bush’un resmî açıklaması ile fiilen sonuçlanmış ve böylece birinci devresi tamamlanmıştır. Savaşın bu birinci devresi büyük ölçüde konvansiyonel nitelikli ve tipik üçüncü nesil bir savaştır. Bu tarihten itibaren başlayan bir ikinci dönemi vardır ki, o da kendiliğinden doğan direniş safhasıdır ve de karakteristiği bağlamında dördüncü nesil bir savaştır. Savaşın ikinci evresinde kendiliğinden doğan direniş küçük ölçekli kalsa da etkileri ve sonuçları itibarıyla başta ABD olmak üzere diğer koalisyon güçlerine çok pahalıya patlamıştır. Yani sonuçta İkinci Irak Savaşı çift karakterli bir hibrit savaştır. Bugün ise Irak Savaşı’nın evrildiği yerde, 2011’den bu yana, Suriye’de devam etmekte olan yeni bir savaş nesli şekillenmektedir.49 Toptaş, Suriye’deki bu yeni nesil savaşı şöyle ifade etmektedir: “Bu savaş ne konvansiyonel ne gayrinizami ne düşük yoğunluklu ne de asimetriktir. Mücadelede devletler, devlet dışı aktörler, farklı ülkelerin özel kuvvetleri, gerillaları, terörist yapılanmaları ve de uluslararası suç organizasyonları vardır. Aktörlerin sahadaki güçleri karada, denizde, havada, uzayda ve siber uzayda dolaylı/dolaysız yöntemlerle mücadele halindedirler. Bu savaşta dolaylı da olsa dinler, direkt olarak da İslam mezhepleri ve onlarla ilintili tarikat ve cemaatler vardır. Bu mücadele hem üçüncü hem de dördüncü nesil savaşların özelliklerini bünyesinde bulunduran, beşinci neslin hibrit savaşıdır.”50 47 Mary Kaldor, “Inconclusive Wars: Is Clausewitz Still Relevant in these Global Times?”, Global Policy, Vol. 1, No. 3 (2010), s. 274. 48 Ibid. 49 Toptaş, “Harbin Doğası ve Karakteri Bağlamında Hibrid Savaş”, s. 10. 50 Ibid, ss. 10-11. 18 2.5. Beşinci Nesil Savaşlar Reed’e göre dördüncü nesil savaşların bitişiyle beraber modern savaş dönemi sona ererken, 11 Eylül 2001’de El-Kaide saldırılarının başlattığı beşinci nesil savaşla postmodern dönem başlamıştır. Irak ve Afganistan’da terörle mücadelede geleneksel savaş yöntemlerinin etkisiz kalması ve El-Kaide modelini takip eden örgütlerin yaygınlaşması postmodern savaş dönemine zemin hazırlamıştır. Bu postmodern savaş dönemi, henüz sona eren modern savaş döneminden ziyade modern öncesi savaş dönemine daha çok benzemektedir.51 Artık karşı karşıya olduğumuz şey, geçen yüzyılın uluslararası ilişkiler teorilerini ve savaş becerilerini anlamsızlaştıran yeni bir küresel ortamdır. Bir dönem sona ermiş, yeni kurallarıyla yeni bir dönem başlamıştır.52 Yeni dönemi ve savaşın tarihsel süreç içindeki evrimini anlamak, savaşın temel unsurlarını bilmekle mümkündür. Bu temel unsurlar şunlardır:53  Yeni çatışma alanları;  Düşmanın değişen doğası;  Hedeflerin değişen doğası;  Gücün değişen doğası. Liang ve Xiangsui, şimdiye kadar savaşın temel unsurlarının hiç sorgulanmadığını belirtmektedirler. Ancak, postmodern savaş döneminde politik, ekonomik, sosyal ve teknolojik gelişmeler öylesine hızlanmıştır ki savaş unsurları büyük bir değişim geçirmiştir.54 Savaşın dört unsurunun birbirleriyle ilişkilerini ve nasıl değiştiklerini anlamak için Şekil 1’deki üç boyutlu model incelenebilir. 51 Donald J. Reed, “Beyond the War on Terror: Into the Fifth Generation of War and Conflict”, Studies in Conflict & Terrorism, Vol. 31, No. 8 (2008), ss. 689-715. 52 Ralph Peters, “The Roots of Today’s Wars”, https://www.pressreader.com/usa/usa-today-international- edition/20070228/282024732800407 (06.02.2020). 53 Reed, “Beyond the War on Terror”, s. 690. 54 Liang, Xiangshui, Unrestricted Warfare, s. 36. 19 Şekil 1: Savaşın Nesillere Göre Evrimi Kaynak: Donald J. Reed, “Beyond the War on Terror: Into the Fifth Generation of War and Conflict”, Studies in Conflict & Terrorism, Vol. 31, No. 8 (2008), s. 691’den uyarlanmıştır. Şekilde yer alan A, B, C ve D eksenlerinde kısaca şu sorulara yanıt aranmaktadır:55  A ekseni: Gelecekteki savaşlar nerede yapılacak? Yeni çatışma alanları neler olacak?  B ekseni: Gelecekteki savaşlarda kimler mücadele edecek? Düşmanın değişen doğası nedir? 55 Reed, “Beyond the War on Terror”, s. 691. 20  C ekseni: Gelecekteki savaşlar hangi sebeplerle yapılacak? Amaçların değişen doğası nedir?  D ekseni: Gelecekteki savaşlar nasıl yapılacak? Gücün değişen doğası nedir? A, B ve C eksenlerinin evrimi, modelin temel çerçevesini oluşturur ve D ekseninin evrimini de mümkün kılar. A, B ve C eksenleri, savaşın karakterine ilişkindir. Toplumlarda zaman içinde meydana gelen politik, ekonomik, sosyal ve teknolojik değişiklikler sonucunda ortaya çıkarlar ve bu değişikliklerle birlikte gelişirler. Fakat D ekseninin evrimi, “irade”nin devreye girmesi nedeniyle A, B ve C eksenlerinden farklılık gösterir. Çünkü savaşın doğasını anlamaya çalışmak bizi Clausewitz’in “savaş, düşmanı ‘irade’mizi kabule zorlamak için girişilen bir kuvvet kullanma eylemidir”56 tanımına götürmektedir. Savaşın doğasının nasıl değiştiğini ve beşinci nesil savaşın nasıl ortaya çıktığını anlamak için yukarıda bahsedilen eksenleri daha detaylı incelemek gerekmektedir. A Ekseni – Yeni Çatışma Alanları: A eksenindeki çatışma alanlarının evrimine baktığımızda birinci ve ikinci nesil savaşlarda savaşların yalnızca kara ve denizlerde gerçekleştiğini görmekteyiz. Üçüncü nesil savaşlarda, savaş alanları kara, hava ve deniz olarak genişlemiştir. Dördüncü nesil savaşlarda, ilk üç nesil savaşların aksine, savaş alanı, fiziksel alanların ötesine de geçerek politik alana genişlemektedir. Beşinci nesil savaşlar ise savaş alanını fiziksel, enformasyonel, bilişsel ve sosyal alanlara taşımıştır. Savaş alanındaki bu genişlemeye istinaden Liang ve Xiangsui, “Neresi savaş alanıdır?” sorusuna “her yer” şeklinde cevap vermişlerdir.57 Beşinci nesil savaş, fiziksel (kara, hava ve deniz dahil), enformasyonel (siber dahil), bilişsel ve sosyal (politik dahil) alanları kapsayacak şekilde savaş alanlarını daha da genişleterek dördüncü nesil savaşı aşmaktadır. Bu alanlar şu şekilde tanımlanabilir:58  Fiziksel Alan: Bir gücün zaman ve mekân içinde hareket ettiği geleneksel savaş alanıdır. Askeri kuvvetlerin operasyon yürüttüğü kara, deniz, hava ve uzay alanlarını kapsar. 56 Ibid. 57 Liang, Xiangshui, Unrestricted Warfare, s. 43. 58 Reed, “Beyond the War on Terror”, s. 692. 21  Bilgi Alanı: Bilgilerin oluşturulduğu, işlendiği ve paylaşıldığı alandır. Siber etki alanını kapsar.  Bilişsel Alan: Gaye, doktrin, taktik, teknik ve prosedürlerin yer aldığı, belirleyici kavramların ortaya çıktığı alandır.  Sosyal Alan: Herhangi bir insani girişimin gerekli unsurlarını içerir. İnsanların etkileşimde olduğu, bilgi alışverişinde bulunduğu, ortak farkındalık ve anlayışlar oluşturduğu ve ortak kararlar aldığı yerdir. Ayrıca kültürün, dinin, değerlerin, tutumların ve inançların alanıdır. B Ekseni – Düşmanın Değişen Doğası: Savaşın beşinci nesli, savaş alanını genişleterek artık “her yer”de savaşın olabileceğini ortaya koyduğu gibi, aynı zamanda herhangi bir kişi veya grubun artan teknolojik ve ekonomik imkanlarla güçlü bir savaş tarafı olabileceğini ortaya koyar. Savaş artık ulus devletlerin ya da isyancıların tekelinde değildir. Küreselleşmenin ve bilgi çağının etkisiyle savaşlar devlet dışı aktörlerce de etkili bir şekilde yürütülür hale gelmiştir. Son derece güçlenen bu aktörler, ulus devletlere saldıracak kapasiteye sahiptirler ve “her yer”in savaş alanı olabildiği günümüzde saldırılarını çok da zorlanmadan gerçekleştirebilmektedirler.59 C Ekseni – Hedeflerin Değişen Doğası: Birbirini izleyen savaş nesilleri sebebiyle çatışma alanları genişledikçe ve düşmanların doğası da değiştikçe, C ekseninde gösterilen hedeflerin doğası da değişmiştir. Sıra ve sütun taktiklerinin uygulandığı birinci nesil savaşta amaç rakibin ağırlık merkezine yakın askeri kuvvet uygulayarak doğrudan yok edilmesiydi. Bununla birlikte, daha ölümcül ateş gücünün mevcudiyeti ile ikinci nesil savaşta amaç, rakibe ateş gücü ile dolaylı olarak zarar vermek olmuştur. Almanlar, II. Dünya Savaşı’nın başlangıcında, blitzkrieg stratejisini uygulamaya başladıklarında, üçüncü nesil savaş için temel gaye rakibin komuta ve kontrol merkezlerine saldırmak ve savaş unsurlarını destekleyen lojistik yapısına zarar vermek olmuştur. Dördüncü nesil savaşta ise artık amaç rakibin savaşma iradesinin kırılmasıdır. Son olarak savaşın beşinci neslinde amaç, askeri veya askeri olmayan yöntemlerle rakibin tamamen savunmasız hale getirilip yok edilmesidir. Bilişim ağları 59 Ibid, ss. 693-694. 22 ve üst kombinasyonların son derece etkili bir şekilde kullanılmasıyla rakip güç tehdit olmaktan çıkarılır.60 D Ekseni – Gücün Değişen Doğası: Savaşın ilk üç neslinde, fiziksel bir savaş alanında kinetik (askeri) kuvvet unsurları tarafından uygulanan hem karakteri hem de doğası oldukça sabit bir savaş söz konusudur. Ancak dördüncü nesil savaşta, fiziksel savaş alanından uzaklaşılıp siyasi unsurlarla mücadele yürütülmüştür. Beşinci nesil savaşta ise, belirsiz savaş ortamında kuvvet kullanımı kinetik veya kinetik olmayan (siber saldırılar, psikolojik operasyonlar, dezenformasyon) unsurları içerecek şekilde genişlemiştir.61 Yukarıda bahsedilenlerden hareketle anlaşılacağı üzere, savaşı nesillere göre ayırmak savaşın evrimini ve dolayısıyla hibrit savaşı anlamamızı kolaylaştırmaktadır. Bu bağlamda gelinen noktada vurgulanmak istenen husus şudur: hibrit savaşlar geleneksel (1NS, 2NS, 3NS) ile modern (4NS, 5NS) savaşların bir kombinasyonudur.62 Hibrit savaşların, geleneksel ve modern yöntemlerin tümünü kapsadığı şekil 2’de gösterilmektedir. Şekil 2: Savaş Nesillerinin Korelasyonu Kaynak: Maaz Nisar, “5 GW and Hybrid Warfare its Implications and Response Options”, s. 27’den uyarlanmıştır. https://bdex.eb.mil.br/jspui/bitstream/123456789/2827/1/MO%200023%20- %20MAAZ.pdf, (6.01.2021) 60 Ibid, ss. 694-695. 61 Ibid, s. 695. 62 Maaz Nisar, “5 GW and Hybrid Warfare its Implications and Response Options”, s. 26, https://bdex.eb.mil.br/jspui/bitstream/123456789/2827/1/MO%200023%20-%20MAAZ.pdf, (06.01.2021). https://bdex.eb.mil.br/jspui/bitstream/123456789/2827/1/MO%200023%20-%20MAAZ.pdf https://bdex.eb.mil.br/jspui/bitstream/123456789/2827/1/MO%200023%20-%20MAAZ.pdf 23 Sonuç olarak geçmişten günümüze savaşlarda meydana gelen evrimsel değişimler, toplumlardaki siyasi, ekonomik, sosyal ve teknolojik değişikliklerin sonucudur. Birinci nesil savaşlar sanayi çağından önce ortaya çıkmış, ikinci ve üçüncü nesil savaşlar sanayi çağında meydana gelen değişiklikler sonucunda belirmiştir. Dördüncü nesil savaşlar sanayi çağından bilgi çağına geçiş sırasında ve beşinci nesil savaşlar ise bilgi çağında meydana gelen değişiklikler sonucunda ortaya çıkmıştır. Beşinci nesil savaş postmodern savaş döneminin başlangıcını ifade etmektedir.63 Bu postmodern savaş döneminde savaşlar özellikle teknoloji, yöntem ve güç bağlamında evrilerek yeni bir anlayış getirmiştir. Her yer eylem alanına dönüşmüş, hedef seçiminde hiçbir ahlaki ve hukuki ilke gözetilmemeye başlanmıştır. Çok sayıda tehdidin ortaya çıkması ve yok edici teknolojilere erişim imkanlarının artması mücadele yöntemlerini değiştirmiş, bilinmezlikleri ve görünmezlikleri arttırmıştır. Bunun son örneğini Suriye’de görmek mümkündür. Suriye savaşında kullanılan kuvvetler düzenli ordu birliklerinden gerillalara, özel kuvvetlerden terör örgütlerine, özel askerî şirketlerden organize suç örgütlerine kadar çok geniş bir yelpazeye yayılmıştır. Bu savaşta taraflar klasik ve modern silahlardan kimyasal silahlara, el yapımı patlayıcılardan sosyal medya araçlarına, siber savaştan bilgi ve psikolojik savaşın usul ve esaslarına kadar çok çeşitli araçlardan yararlanmaktadırlar. Suriye’de çok boyutlu, çok aktörlü ve farklı yöntemlerin kullanıldığı kirli, kuralsız, cephesiz ve de hukuksuz bir savaş yürütülmektedir.64 İşte bu, “hibrit savaş” olarak tanımlayabileceğimiz, savaşın yeni bir türüdür. 3. Hibrit Savaş Konsepti Hibrit (melez) savaş konsepti, hibrit tabirini kullanmamış olsa da Sun Tzu’nun Savaş Sanatı adlı eserinde ortaya koyduğu “savaş kandırmacalı bir iştir”65 vurgusu kadar eskiye dayanır. Eski zamanlardan beri savaşan taraflar birbirlerine karşı düzenli kuvvetlerin yanında çoğu zaman düzenli olmayan kuvvetleri de kullanmışlar, aldatma ve sürpriz etkisi yaratacak yeni taktikler uygulamışlardır.66 Örneğin Antik Roma’da 63 Reed, “Beyond the War on Terror”, s. 695. 64 Toptaş, “Harbin Doğası ve Karakteri Bağlamında Hibrid Savaş”, ss. 11-12. 65 Sun Tzu, Savaş Sanatı, çev. Pulat Otkan, Giray Fidan, V. Basım İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2016, s. 2. 66 Oktay Bingöl, “Hibrid Savaş, Rusya ve Türkiye”, Merkez Strateji Enstitüsü, Bilgi Notu-005, s. 2, http://merkezstrateji.com/assets/media/151129-bn-05-hibrid-savas-rusya-s2_3.pdf, (31.03.2020). 24 kriminal haydutların, düzenli askerlerin ve düzensiz savaşçıların oluşturduğu melez bir güç, M.S. 66 yılındaki Yahudi İsyanı sırasında kullanılmıştır. 1806 yılındaki Yarımada Savaşı’nda İspanyol gerillalarının melez kuvvetleri, Napolyon’un büyük ordusuna karşı başarılı olmak için düzenli İngiliz ve Portekiz kuvvetleriyle birleşmişlerdir. İkinci Dünya Savaşı sırasında doğu cephesindeki Sovyet Ordusu donanım bakımından eksik olan düzensiz kuvvetlerini geleneksel askeri kuvvetleriyle bütünleştirip onları senkronize ederek çoklu bir melez etki yaratmıştır. Vietnam Savaşı sırasında düzenli orduyu oluşturan Vietnam Halk Ordusu, Fransa ve ABD’ye karşı uzun çatışmaları sürdürebilmek için operasyonlarını düzensiz kuvvetler olan Vietnam Ulusal Kurtuluş Cephesi (Viet Kong) ile senkronize etmiştir.67 Görüldüğü üzere hibrit konseptlerin kullanımı çok eskiye gitmektedir. Ancak “hibrit savaş” tabirinin kullanılması ve tanımının yapılması 2000’li yılların hemen öncesinde olmuştur. Hibrit savaş kavramına 2006’da Hizbullah’ın Lübnan Savaşı’nda İsrail’e karşı uyguladığı stratejiyi tanımlarken çokça yer verilmiştir. Kavram, Rusya’nın 2014-2015 yıllarında Doğu Ukrayna (Donbas) ve Kırım ilhakı sonrasında ise adeta yeni bir fenomen haline gelmiştir. Bu yeni savaş stratejisinin en güncel örneği Suriye’de sergilenmektedir. Bu bölümde, kullanımı eski ancak tabiri yeni olan bu savaş stratejisinin öncelikle kökeni ve tarihsel gelişimi incelenecek, daha sonra nasıl tanımlandığı, hangi özelliklere sahip olduğu, diğer savaş konseptleriyle ne tür benzerlik ve farklılıklar gösterdiği, safhalarında hangi yöntemlere yer verildiği detaylıca açıklanacak ve bileşenleri ortaya koyulacaktır. 3.1. Hibrit Savaşın Kökeni ve Tarihsel Gelişimi Hibrit terimi etimolojik olarak ibrida (melez) sözcüğünden türemiş olup Latince hybrida kelimesinden gelmektedir. İlk olarak farklı türlerden elde edilen melez yavrular için biyolojide kullanılmış ve zamanla başka alanlarda da kullanılarak yayılmıştır. Güvenlik alanında kullanımı ise 20. yüzyılın sonlarına doğru olmuştur. Hibrit kelimesi 67 Timothy McCulloh, Richard Johnson, “Hybrid Warfare”, Joint Special Operations Universityand the Strategic Studies Department, JSOU Report 13-4, The JSOU Press MacDill Air Force Base, Florida, 2013, s. 3. 25 Türk Dil Kurumu’nda “melez” ve “İki faklı güç kaynağının bir arada bulunması”68 şeklinde tanımlanmaktadır. Sözlük anlamına bakıldığında iki farklı öncülün bir araya gelmesine vurgu yapılır. İşte bu, hibrit savaş tanımı yapılırken dikkat edilmesi gereken bir husustur. Çünkü hibrit terimi savaş yöntemi olarak kullanıldığında kastedilen şey düzenli ve düzensiz güçlerin birlikte kullanılmasıdır. Hibrit savaş ifadesini ilk olarak Robert G. Walker 1998 yılında kaleme aldığı “SPEC FI: The United States Marine Corps and Special Operations” adlı tez çalışmasında kullanmıştır. Walker çalışmasında hibrit savaşın, özel harp ve geleneksel harp arasındaki boşluklarda yer aldığını yani her iki harp özelliklerini taşıdığını belirtmiş ve her iki alan arasında operasyonel ve taktiksel olarak geçiş yapabilmek için oldukça esnek olunması gerektiğini ifade etmiştir.69 Walker’dan sonra hibrit savaş ifadesine çalışmasında yer veren bir diğer isim ise William J. Nemeth olmuştur. 2002 yılında yayınladığı “Future War and Chechnya: A Case For Hybrid Warfare” adlı çalışmasında Nemeth hibrit savaşın ne olduğuna dair açık bir tanım yapmamış olsa da hibrit savaşlara dair önemli tahminlerde bulunmuştur. Ona göre hibrit savaş stratejileri geleceğin baskın stratejilerinden biri olacaktır. Nemeth, Birinci ve İkinci Çeçen Savaşları’nı vaka analizi olarak incelemiş ve Çeçenleri melez toplumlar olarak adlandırmıştır.70 Nemeth’e göre Çeçenler akrabalık yoluyla tüm nüfusa gayri resmi askeri eğitim sağlamakta ve böylece gerilla ve düzensiz taktikleri rahatça uygulayabilmektedirler. Özellikle pusu kurma, operasyonel olarak Çeçenlerin en temel taktik manevralarından biridir. Ayrıca suikast, kaçırma ve bombalama gibi eylemleri de başarıyla icra edebilmektedirler. Dahası, teknolojiyi gerilla savaşıyla harmanlayabilme yeteneğine sahiptirler ve bu da onların etkinliğini arttırırken rakiplerinin moralini bozabilmektedir.71 Nemeth’e göre bu etkili stratejiler genellikle Batılı güçler tarafından ihmal edilmektedir.72 Sonuç olarak Nemeth hibrit savaş derken düzenli ve düzensiz taktiklerin teknoloji ile birleştiği yeni bir savaş yaklaşımına dikkat çekmiştir. 68 Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 2011, s. 1097. 69 Robert G Walker, SPEC FI: The United States Marine Corps and Special Operations, (Master's Thesis), Monterey, California: The Naval Postgraduate School, 1998, ss. 4-5. 70 William J Nemeth, Future War and Chechnya: A Case For Hybrid Warfare, (Master's Thesis), Monterey, California: The Naval Postgraduate School, 2002, s. 4. 71 Ibid, ss. 61-62. 72 Ibid, s. 3. 26 Nemeth’e göre daha kapsamlı bir analiz yaparak hibrit savaş kavramının literatürde popüler hale gelmesini sağlayan kişi ise Frank G. Hofmann’dır. Hofmann çalışmalarında 2006’daki Lübnan Savaşı’nda Hizbullah’ın izlediği stratejilere odaklanmış ve hibrit savaş kavramının en yaygın tanımını yapmıştır. Ona göre hem devlet hem de devlet dışı aktörler tarafından uygulanabilen hibrit savaş (oysaki Nemeth sadece devlet dışı aktörlerce uygulandığını söylemekteydi) konvansiyonel yetenekler, asimetrik taktikler ve düzenler, terör eylemleri, şiddet ve baskı dahil olmak üzere birçok farklı türde savaş biçimini içermektedir.73 Hibrit savaş yeni nesil savaş stratejileri üzerine gelişse de Hoffman’a göre geleneksel savaş yöntemleri gelecekte de çatışmaların en tehlikeli biçimlerinden biri olmaya devam edecektir.74 Kısacası günümüzde yaşanan ve gelecekte yaşanacak olan savaşlar geleneksel ile yeni yaklaşımların harmanlanmış bir hali olacaktır. Hoffman’ın üzerinde yoğunlaştığı hibrit savaş tartışmaları daha sonraları durulmuş, ancak 2008 yılındaki Rusya-Gürcistan Savaşı’ndan sonra tekrar hareketlenmiştir. Rusya’nın bu savaşta hibrit stratejileri uygulayıp uygulamadığı özellikle ABD Savunma Bakanlığı’na bağlı bazı birimlerce tartışılagelmiştir. Mesela, ordu denetimi ile ilgili birimlerden biri olan Amerikan Sayıştayı’nın (Government Accountability Office-GAO) 2010 yılında hazırladığı hibrit savaş raporuna göre, ABD Özel Harekât Komutanlığı ve Ordu mensupları, Rusya-Gürcistan Savaşı’nı geleneksel savaş olarak nitelendirirken, Hava Kuvvetleri mensupları hibrit savaş olarak nitelendirmiştir.75 Hibrit savaş konusunu ABD’deki tartışmalardan sonra ele alan NATO ise, 2010 yılında yayınlanan “Capstone konsepti”nde hibrit tehditlerin kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiş ve hibrit tehditleri, düşmanların hedeflerine ulaşmak için geleneksel ve geleneksel olmayan araçları aynı anda kullanabilmesi 73 Frank G Hoffman, “Conflict in the 21st Century: The Rise of Hybrid Wars”, Potomac Institute for Policy Studies, 2007, s. 14, https://www.potomacinstitute.org/images/stories/publications/potomac_hybridwar_0108.pdf (15.04.2020). 74 Frank G Hoffman, “Hybrid Warfare and Challenges”, Joint Force Quarterly, issue 52, 2009, s. 37, https://ndupress.ndu.edu/portals/68/Documents/jfq/jfq-52.pdf, (15.04.2020). 75United States Government Accountability Office, “Hybrid Warfare: Briefing to the Subcommittee on Terrorism, Unconventional Threats and Capabilities, Committee on Armed Services, House of Representatives”, Rapor No: GAO-10-1036R, 2010, s. 14, https://www.hsdl.org/?abstract&did= (15.04.2020). 27 şeklinde tanımlamıştır. Ayrıca mevcut ve gelecekteki hibrit tehditlerin yaratabileceği zorluklar ortaya koyul muş ve bu zorluklarla başa çıkmak için NATO’nun stratejisini, yapısını ve yeteneklerini buna göre uyarlaması üzerinde durulmuştur.76 2014 yılına gelindiğinde ise Rusya’nın hibrit savaş stratejilerine başvurup Kırım’ı ilhak etmesi, aynı yıl IŞİD’in (Irak Şam İslam Devleti) askeri kapasitesi yanında ekonomik, siber, enformasyon ve propaganda kapasitesiyle hibrit bir tehdit olarak belirmesi ve Irak’ta Musul’u ele geçirmesi, Suriye İç Savaşı’na müdahil olan İran’ın hibrit savaş yöntemlerine başvurması uluslararası camiada büyük bir etki yaratmıştır. Akademisyenler ve düşünce kuruluşları bu eylemleri anlama çabası içine girmiş ve bu da hibrit savaşlarla ilgili daha fazla analiz yapılmasını sağlamıştır. Bundan sonra NATO hibrit tehditleri daha fazla ciddiye almış, 2015 yılından itibaren de hibrit savaşa karşı koymada etkili bir stratejisinin olduğunu belirtmiştir.77 Avrupa’da ise hibrit tehditler, Ukrayna’daki çatışmaların Doğu’ya yayılması sırasında Rusya’nın burada milis güçleri destekleme, siber saldırılar düzenleme gibi bazı hibrit taktiklere başvurması sonrasında gündem olmuştur. AB, karşılaştığı yeni tehditler hakkında neler yapılması gerektiğini tartışmaya başlamıştır. Sonraları hem AB hem de NATO için hibrit tehditlerle mücadele öncelikli konulardan biri olmuştur. Hibrit tehditlerle mücadele için iş birliğinin güçlendirilmesine karar verilmiş ve bu doğrultuda Ekim 2017’de Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de Avrupa Hibrit Tehditlerle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi (Hybrid COE) resmi olarak açılmıştır. Kurulduktan sonra, Mükemmeliyet Merkezi, hibrit tehditler üzerinde çalışan AB ve NATO personelini desteklemiş, hibrit tehditlerin daha iyi anlaşılmasına yönelik çalıştay, seminer ve tatbikatlar düzenlemiştir.78 Sonuç olarak hem NATO’nun hem de AB’nin hibrit tehditlere karşı strateji geliştirme zorunluluğu içine girmelerinden hibrit savaş konseptine duyarsız kalamadıkları anlaşılmaktadır. Peki ama modern çağın karmaşık görünen bu yeni savaş 76 NATO, “Input to A New NATO Concept For The Military Contribution to Countering Hybrid Threats”, https://www.act.nato.int/images/stories/events/2010/20100826_bi-sc_cht.pdf, (19.04.2020). 77 NATO, “NATO’s Response to Hybrid Threats”, http://www.nato.int/cps/en/natohq/topics_156338.htm, (19.04.2020). 78 Axel Hagelstam, “Hibrid Tehditlerle Mücadele İçin İş birliği”, NATO Review, https://www.nato.int/docu/review/tr/articles/2018/11/23/hibrid-tehditlerle-muecadele-icin- isbirligi/index.html, (19.04.2020). 28 konsepti tam olarak nasıl tanımlanır ve özellikleri nelerdir? Bir sonraki bölümde bu alana katkı yapan bazı düşünürlerin çalışmalarına yer verilerek bu soruya yanıt aranacaktır. 3.2. Hibrit Savaşın Tanımı ve Özellikleri Hibrit savaşlar ile ilgili akademik tartışmaları Hoffman başlatmıştır diyebiliriz. Onun çalışmalarını baz alarak diğer araştırmacılar ve hatta devletler (ilan ettikleri doktrinlerinde) kendi görüşlerini ortaya koymuşlardır. Ancak yine de hibrit savaş kavramının felsefi, tarihsel veya hukuki olarak ortak bir tanımının ya da bilim camiasında ne olduğu konusunda genel bir fikir birliğinin olmadığını belirtmek gerekir. Hoffman’a göre “Hibrit savaşlar; geleneksel yetenekler, düzensiz taktikler ve oluşumlar, ayrım gözetmeden gerçekleştirilen şiddet ve baskı dâhil olmak üzere terör eylemleri ve kriminal davranışlar gibi farklı çatışma biçimlerini içermektedir.”79 Hoffman’a göre hibrit savaşlar ABD’nin geleneksel savaş anlayışına adeta meydan okumaktadır. Çünkü “savaş yöntemlerinin bulanıklaşması, kimin savaştığının belli olmaması veya teknolojilerin neler getireceği belirsizliği büyük bir karmaşıklık yaratmaktadır.”80 Uzun süreli savaş tutkusuna sahip devlet dışı aktörler artık silah ve teknolojiye erişim bakımından daha avantajlıdırlar ve bu da onları daha saldırgan yapabilmektedir.81 Dolayısıyla daha saldırgan aktörlerin olduğu bu belirsiz savaş ortamına uyum sağlamak için farklı yaklaşımları (geleneksel savaş, düzensiz ordu, kriminal unsurlar) aynı anda kullanma becerisine sahip olmak gerekir. Tanımda da yer alan kriminal unsurlar; kaçakçılık, narkoterörizm, mühimmat ve silahların yasadışı aktarımı ve çete unsurlarının kullanımını kapsamaktadır.82 John McCuen’e göre ise hibrit savaş simetrik ve asimetrik yöntemlerin beraber kullanıldığı savaştır. Hibrit savaşı yürüten taraf bir yandan geleneksel askeri operasyonları icra ederken, diğer yandan daha kararlı bir şekilde savaş bölgesindeki yerli halkın güvenliğini sağlayarak onları kontrol altına alır. Bu nedenle hibrit savaşın fiziksel ve kavramsal olmak üzere iki boyutu vardır. Fiziksel boyutta mücadele silahlı 79 Hoffman, “Conflict in the 21st Century: The Rise of Hybrid Wars”, s. 14. 80 Ibid. 81 Ibid, s. 28. 82 Hoffman, “Hybrid Warfare and Challenges”, s. 35. 29 bir güce karşı yapılırken kavramsal boyutta -daha çetin bir mücadele- savaş bölgesindeki yerli nüfusun kontrolü ve desteği için yapılır. McCuen’in asıl odaklandığı nokta kavramsal boyuttur. Ona göre yerli nüfusun güvenliğini sağlamak, temel hizmetleri karşılamak, ekonomiyi yeniden canlandırmak, bölgeyi istikrara kavuşturmak çok daha önemlidir. Çünkü savaşlar ancak böyle kazanılır.83 Örnek olarak Afganistan ve Irak savaşlarına bakılmasını öneren McCuen, ABD’nin başlarda düşmanın konvansiyonel güçlerine karşı koymada başarılı olduğunu ancak sonraları yerel halka nüfuz edemediği için çok sayıda isyanla karşılaştığını, bu durumun da uzun yıllar sürecek bir savaşa neden olduğunu belirtmiştir. Bu bağlamda asıl amaç düşmanın askeri gücünü hemen yok etmek olmamalıdır. Konvansiyonel başarının yanında çatışma bölgesindeki yerli nüfusun ve uluslararası toplumun desteğini almak hibrit savaşı kazanmak için oldukça önemlidir.84 Nathan Freier, hibrit savaşı daha iyi anlamak için şu dört güvenlik tehdidinin anlaşılması gerektiğini belirtmektedir: geleneksel tehdit, düzensiz tehdit, yıkıcı tehdit ve yok edici terör. Freier’e göre, bu dört tehdidin çeşitli kombinasyonları gelecekteki en karmaşık tehditleri oluşturacaktır. İşte bu tehditlerden herhangi ikisini birleştiren bir aktör hibrit savaş stratejisi uygulamaktadır.85 Peter Mansoor’a göre hibrit savaş, bir politik amaca ulaşmak için konvansiyonel askeri kuvvetler ile düzensiz unsurların (gerillalar, isyancılar ve teröristler) ortak kullanımıdır. Hibrit savaş, savaşın taktiksel, operasyonel ve stratejik her seviyesinde vuku bulabildiği için askeri kurumlar bu savaş stratejisine kayıtsız kalmamalıdır.86 Andreas Jacobs ve Guillaume Lasconjarias ise hibrit savaşı tanımlarken askeri kuvvetler, teknoloji, suç, terör, ekonomik baskı, istihbarat, sabotaj, dezenformasyon gibi etkili araçların melezlenmesine dikkat çekmişlerdir. Onlara göre hibrit savaş geleneksel savaş biçimlerinin çoğundan farklıdır çünkü fiziksel savaş alanı ile sınırlı değildir. Hibrit aktörler amaçları doğrultusunda geleneksel ve 83 John J. McCuen, “Hybrid Wars”, Military Review, March-April 2008, s. 108, https://www.armyupress.army.mil/Portals/7/military- review/Archives/English/MilitaryReview_20080430_art017.pdf, (02.05.2020). 84 Ibid, s. 107. 85 Nathan Freier, “Strategic Competition and Resistance in the 21st Century: Irregular, Catastrophic, Traditional, and Hybrid Challenges in Context”, Strategic Studies Institute, US Army War College, 2007, ss. 1-3; Frank G Hoffman, “Hybrid vs. Compound War”, Armed Forces Journal, 2009, http://armedforcesjournal.com/hybrid-vs-compound-war/, (04.05.2020). 86 Peter R. Mansoor, “Introduction: Hybrid Warfare in History”, Fighting Complex Opponents from the Ancient World to the Present, ed. Williamson Murray, Peter R. Mansoor, New York: Cambridge University Press, 2012, ss. 2-3. 30 modern medya araçlarını kullanmak için adeta fırsat kollarlar. Amaç ise bir rakibin farklı alanlardaki meşruiyetini azaltarak onu izole etmek ve zayıflatmaktır.87 Akademik literatürün yanı sıra, bazı siyaset belgelerinde ve askeri doktrinlerde de hibrit savaş tanımları yapılmıştır. Örneğin ABD 2011 yılındaki askeri doktrininde hibrit savaşı aynı amaç doğrultusunda hareket eden düzenli ve düzensiz kuvvetlerin, teröristlerin veya suç unsurlarının dinamik bir birleşimi olarak tanımlamaktadır.88 İngiliz askeri doktrininde hibrit savaş gayrinizami harbin bir parçası olarak görülür. Doktrine göre hibrit savaş, normalde düzenli orduların sahip olduğu ileri düzeyde silah ve sistemlere ulaşma imkânı yakalayan düzensiz birlikler tarafından yürütülür. Ayrıca doktrinde, bu düzensiz birliklerin ileri düzeyde silah ve teknolojileri edinmeye devam edeceği ve bu nedenle devletlerin düzenli ordularının bu tehditlerle yüzleşmesi gerekeceği öngörülmektedir. İsrail askeri teorisyenleri ise, hibrit savaşı daha geniş toplumsal bağlamda ele alırlar. Onlara göre hibrit savaş yürüten taraf, geleneksel yöntemleri sıra dışı taktik ve uygulamalarla birleştirip elde ettiği fiziksel avantajın yanı sıra, aynı zamanda savaşlarla ilgili kısıtlamaların eksikliğinden yararlandığı için bilişsel bir avantaja da sahiptir. Devletleri bağlayan savaşla ilgili kısıtlamalar (Cenevre Sözleşmesi, kara savaş hukuku, angajman kuralları) onları kısıtlamada yetersiz kaldığı için avantaj elde ederler.89 Görüldüğü üzere hibrit savaş konusunda literatürde çeşitli tanımlara rastlamak mümkündür. Araştırmacılar kendi farklı tanımlarını ortaya koysalar da temel olarak çoğunu kapsayan ortak nokta şudur: Hibrit savaş hem devlet hem de devlet dışı aktörler tarafından yürütülen, konvansiyonel yetenekler, düzensiz taktikler, terör eylemleri, şiddet ve baskı gibi çeşitli savaş biçimlerinin kullanıldığı, bilinmezliklerin ve görünmezliklerin arttığı ve yöntemlerin bulanıklaştığı bir savaş biçimidir. Amaç, geleneksel yöntemleri modern savaş unsurlarıyla birleştirmek ve böylece siyasi hedeflere düşük maliyetlerle ulaşmaktır. (Bkz. Şekil 3) 87 Andreas Jacobs, Guillaume Lasconjarias, “NATO’s Hybrid Flanks: Handling Unconventional Warfare in the South and the East”, Research Paper, Rome: NATO Defense College, No: 112, (2015), ss. 2-3. 88 Army Doctrine Publication 3-0, Unified Land Operations, Washington DC, October 2011, s. 4. 89 McCulloh, Johnson, “Hybrid Warfare”, s. 10. 31 Şekil 3: Hibrit Savaş Kaynak: Fatih Dedemen, “Geleceğin Güvenlik Ortamının Şekillenmesinde Hibrit Savaş Modelinin Değerlendirilmesi”, Güvenlik Bilimleri Dergisi, Cilt. 5 Sayı. 1, (Mayıs 2016), s. 165 Yukarıdaki tanım ve görüşlerden yola çıkarak hibrit savaşın özellikleriyle ilgili şunları söylemek mümkündür: (1) Hibrit savaşın doğrusal olmayan, hızla değişen ve karmaşık bir yapısı vardır. Bu yapısı içerisinde pek çok aktör kendi amaçlarını gerçekleştirme çabası içindedir. Bu aktörler kimi zaman devlet veya vekil devletken kimi zaman da kendilerini siyasal sistemden mahrum bırakılmış olarak gören suç unsurları veya toplum kesimleri olabilir. Devlet dışındaki bu aktörler artık teknolojilere daha kolay ulaşabildiklerinden daha güçlüdürler. Yeni teknolojiler, bu aktörlere aksiyon halinde bulundukları ortamlarda meydana gelen olaylara daha uyumlu ve esnek karşılık verme imkânı sağlamaktadır. Bunun temelini oluşturan şey ise siber uzayın sanal ortamından yararlanarak elde edilen bilgi ve veriyi silah olarak kullanabilme kapasitesinin artmasıdır.90 Yani kısaca hibrit 90 Graham Fairclough, “Tank, Fare ve Rekabetçi Pazar: Hibrit Savaşa Yeni Bir Bakış”, Savaşın Değişen Modeli: Hibrit Savaş, ed. Yücel Özel, Ertan İnaltekin, çev. Melih Arda Yazıcı, İstanbul: Milli Savunma Üniversitesi, 2018, s. 8. Savunma Taarruz Askeri Yığınak Kuşatma Manevra Asimetrik Savaş Ağ Savaşları Bilgi Savaşları Propaganda Kamu Diplomasisi Siber Savaş MODERN SAVAŞ KONSEPTİ GELENEKSEL SAVAŞ KONSEPTİ HİBRİT SAVAŞ 32 savaş genellikle mevcut bilgi çağını niteleyen dijital teknolojinin hızına, hacmine ve her yerde bulunmasına oldukça bağlıdır.91 (2) Alptekin’in ifadesiyle “Hibrit ortamda savaşın felsefesini oluşturan en temel yaklaşımların ‘belirsizlik’ ve ‘bulanıklık’ olduğu ifade edilebilir.”92 Artık kimin dost kimin düşman, neyin meşru neyin gayri meşru, nerenin savaş nerenin güvenlik alanı olduğu hakkında kesin görüş bildirmek zordur. Çünkü artık savaşın yaşandığı bir şehirde hangi evde düşmanın hangi evde masum sivillerin barındığı konusu belirsizleşmiştir. Ayrıca cephe ve cephe gerisindeki sınırlar da belirsizleşmiş, tehdidin geldiği yerin anlaşılması güçleşmiştir. Kriz, savaş ve barış dönemlerini birbirinden ayırmak oldukça zorlaşmıştır.93 Yani ne siyah ne de beyaz, savaşın yeni rengi gridir.94 (3) Psikolojik harp ve propaganda faaliyetlerinin kullanımı oldukça artmıştır.95 Aktarılan bilgiler çatışmanın gidişatını etkilemede son derece önemli olduğundan kamuoyu algısını yönlendirecek paylaşımlar yapılır. Hedef kitleyi alevlendirecek bilgiler dolaşıma sokulur. Amaç insanları radikalleştirmek ve nefret duygularını arttırmaktır. Ayrıca bazı çıkar grupları finansal olarak desteklenerek ayaklanma ve protestolar başlatılır. Böylece kaos yaratarak karşı tarafın siyasi otoritesi zayıflatılır. (4) Hibrit savaş düşüncesi, tamamen geleneksel yöntemlere başvuran düşman üzerinde asimetrik bir avantaj sağlamaya odaklanır. Bu avantaj sadece askeri güç kullanma konusunda değil, aynı zamanda diplomatik, enformasyonel, askeri, istihbari, hukuki, ekonomik ve finansal dahil ulusal gücün tüm unsurlarını kapsamaktadır. Böylelikle avantaj sağlayan aktör aynı zamanda tempo, derinlik ve yoğunluk açısından belirgin bir fark yakalar. Kazanılan bu yetenekler, büyük konvansiyonel ordulara önemli 91 Patrick J. Cullen, Erik Reichborn-Kjennerud, “Understanding Hybrid Warfare”, A Multinational Capability Development Campaign Project, 2017, s. 2, https://assets.publishing.service.gov.uk/government/uploads/system/uploads/attachment_data/file/647776 /dar_mcdc_hybrid_warfare.pdf, (08.05.2020). 92 Gökhan Alptekin, “Meskûn Mahallerde Vekâletten Hibrite Yeni Savaşlar”, s. 6, https://www.academia.edu/37721734/Meskun_Mahallerde_Vek%C3%A2letten_Hibrite_Yeni_Sava%C5 %9Flar, (08.05.2020). 93 Ibid, ss. 6-7. 94 Ralph D Thiele, “The New Colour of War: Hybrid Warfare and Partnerships”, ISPSW Strategy Series: Focus on Defense and International Security, No. 383 (2015), s. 9, https://www.files.ethz.ch/isn/194330/383_Thiele.pdf, (09.05.2020). 95 Craig Whiteside, “A New Paradigm of Hybrid Warfare”, Hybrid Conflicts and Information Warfare: New Labels, Old Politics, ed. Ofer Fridman, Vitaly Kabernik, James C. Pearce, London: Lynne Rienner Publishers, 2019, s. 225. 33 zorluklar yaşatmaktadır. Çünkü bu ordular güçlerini geleneksel ve asimetrik yöntemleri aynı anda kullanan düşman karşısında göstermede aciz kalabilmektedirler.96 Hoffman’a göre bu durumda devletler geleneksel birliklerini düzensiz oluşumlara kaydıracaktır. Nitekim pek çok aktörün bu karmaşık ve yıkıcı çatışma tarzından yararlanmak için güçlerini değiştirdiğine dair kanıtlar mevcuttur. 2006 yılında İsrail ve Hizbullah arasında yaşanan savaş, gelecekte daha karmaşık yapılar ve stratejilerle karşı karşıya kalacağımızı göstermektedir. Dolayısıyla Hizbullah’ın büyük konvansiyonel orduların kırılganlıklarını inceleyip buna göre uygun stratejiler geliştirme ve önlemler alma konusunda başarı göstermesi buna bir örnektir.97 (5) Geleneksel savaş anlayışında üç savaş seviyesi kabul edilir: stratejik, operasyonel ve taktik seviyeler. Hibrit savaş, bu seviyelerin hepsinde rol oynayabilir. Stratejik düzeyde, ülkeler bir düşmanı zayıflatmak için isyancı hareketleri destekleyebilirler. Operasyonel düzeyde, bir komutan düşman iletişim hatlarını tahrip etmek için gerilla güçlerini kullanabilir veya bir terör örgütü iyi donanımlı bir orduya karşı kentsel bir savunmayı tercih edebilir. Böylece operasyonların aylarca sürmesi sağlanarak yerel halkın ve uluslararası toplumun algılarını etkilemek kolaylaşır. Son olarak, bazen taktiksel olarak düzenli ve düzensiz kuvvetler birlikte kullanılabilir. Bu bağlamda hibrit savaşta bu seviyeler arasındaki farklar azalmıştır diyebiliriz. Çünkü taktiksel düzeydeki bazı eylemler, iletişim hızının etkisiyle süratle stratejik etkiler gösterebilir.98 3.3 Hibrit Savaşın Diğer Savaş Konseptleri ile Karşılaştırılması Hibrit savaşa benzer tanım veya stratejilere sahip, geleceğin savaşlarının nasıl olacağına dair farklı görüşler ortaya koyan başka savaş konseptleri de vardır. Bu nedenle hibrit savaşı daha anlaşılır kılmak için, söz konusu savaş konseptlerine bakmak ve hibrit savaşla olan benzer ve farklı yanlarını ortaya koymak yararlı olacaktır. Bu savaş çeşitlerinden biri, 1999 yılında Çinli stratejistler Liang ve Xiangsui tarafından ortaya koyulan “sınırsız savaş”tır. 96 McCulloh, Johnson, “Hybrid Warfare”, ss. 2-3. 97 Hoffman, “Hybrid Warfare and Challenges”, s. 37. 98 Oktay Bingöl, “Hybrid War and Its Strategic Implications to Turkey”, Gazi Akademik Bakış, Cilt. 11, Sayı. 21 (2017), s. 33. 34 Sınırsız savaş konseptinde savaşlar askeri, yarı askeri veya askeri olmayan bir tarzda sürdürülebilir. İçerisinde şiddet barındırabilir veya hiç şiddet içermeyebilir. Savaşan taraflardan biri profesyonel askerlerden, diğer taraf ise sıradan insanlardan oluşabilir.99 Silahlardaki teknolojik gelişmeler, küreselleşme, uzay gibi konular sınırsız savaş yönteminin merkezinde yer alan konulardır. Bu yöntemde nerenin savaş alanı olduğuna dair limitler sonuna kadar zorlanmaktadır (kara, deniz, uzay). Bu açıdan bakıldığında “her yer” savaş alanıdır. Görüldüğü üzere ne düşman ne silahlar ne de savaş alanları eskisi gibi değildir. Bu savaş konseptinde kesin olan tek şey belirsizliktir.100 McCullah ve Johnson’a göre sınırsız savaş konsepti hibrit tehditleri anlamak için yararlıdır. Bu konseptte ortaya koyulan yöntemler birden çok boyutta eş zamanlı etkiler de yapabilir. Ancak daha geniş stratejik hedeflere ulaşmak için yeterli değildir.101 Bir başka modern savaş konsepti, Thomas Huber tarafından geliştirilen “birleşik savaş”tır. Huber’e göre birleşik savaş, düzenli ve düzensiz kuvvetlerin düşmana karşı aynı anda kullanılmasıdır.102 Birleşik savaşa başvurmanın en büyük avantajlarından biri, düzenli ve düzensiz birliklerin bir arada kullanılmasıyla düşmana büyük bir baskı uygulama şansının yakalanmasıdır. Bir arada bulunan düşman kuvvetlerine düzensiz birliklerle saldırıp dağılması sağlanır ve dağılan düşmana güçlü konvansiyonel birliklerle saldırıp ağır hasar verilir. Çifte zorlukla karşılaşan düşman her hâlükârda büyük bir güvenlik problemiyle karşı karşıyadır. Birleşik savaşta birçok açıdan düzenli ve düzensiz birlikler birbirinin tamamlayıcısıdır. Düzensiz birlikler düzenli birliklere istihbarat sağlama, yiyecek ve malzeme taşıma, lojistik gibi konularda yardımcı olurken, düzenli birlikler düzensiz birliklere hareket kolaylığı sağlama, önemli stratejik bilgiler paylaşma, eğitim verme ve ekipman sağlama gibi konularda destek olmaktadır.103 99 Liang, Xiangshui, Unrestricted Warfare, ss. 206-207. 100 G Commin, E Filiol, “Unrestricted Warfare versus Western Traditional Warfare: A Comparative Study”, Journal of Information Warfare, Vol. 14, No. 1 (2015), ss. 16-19. 101 McCulloh, Johnson, “Hybrid Warfare”, s. 58. 102 Thomas M. Huber, “Compound Warfare: A Conceptual Framework”, Compound Warfare: That Fatal Knot, ed. Thomas M. Huber, Fort Leavenworth, Kansas: U.S. Army Command and General Staff College Press, 2002, s. 1. 103 Ibid, s. 2. 35 Bileşik savaş konsepti ile hibrit savaş konsepti, düzenli ve düzensiz birliklerin eşzamanlı kullanımı bakımından aynı gibi görünseler de operasyonel ve taktik düzeylerde önemli farklılıkları vardır. Birleşik savaşta koordinasyon stratejik düzeyle sınırlıdır. Düzensiz birlikler farklı operasyon alanlarında düzenli birliklerle bir araya gelmeden onlara destek sağlarlar. Oysaki hibrit savaşta düzenli ve düzensiz birlikler operasyon alanında birlikte104 yer alırlar ve operasyonel anlamda koordinelidirler.105 Yıldız, iki savaş konsepti arasındaki farkı şu şekilde ifade etmektedir: “Belki de, bileşik savaş bir ön (proto) hibrit savaştır. Fakat hibrit savaş, bir ordu şemsiyesi altında bileşik hareket eden, düzenli ve düzensiz birliklerin bileşik hareket etmesi ya da bileşik taktiklerin tatbikinden daha fazlasıdır. Son zamanlara kadar, aslında ne ordular ne de diğer silahlı topluluklar, bizim ‘hibrit savaş’ olarak adlandırabileceğimiz bir karışım, geçişken ve bütünleşik çoklu bir organizasyon ve doktrin oluşturamamışlardır.”106 Tablo 1, sınırsız savaş ve birleşik savaş konseptlerinin hibrit savaşla olan benzer ve farklı yönlerini genel bir bakış açısından kısaca ortaya koymaktadır. Tablo 1: Hibrit Savaşın Diğer Savaş Konseptleriyle Karşılaştırılması Savaş Konsepti Hibrit savaş ile benzerlikler Hibrit savaş ile farklılıklar Sınırsız Savaş  Askeri, siyasi ve ekonomik yeteneklerin kombinasyonu  Konvansiyonel ve asimetrik taktiklerin kullanımı  Belirsizlik  Bir savaş alanıyla sınırlı değildir  Gelecekte diğer savaş türlerinin yerini alacağına inanılıyor Birleşik Savaş  Düzenli ve düzensiz birliklerin aynı anda kullanılması  Komuta ve kontrolün birleştirilmesi  Düzenli ve düzensiz birlikler savaş alanında birleşmez Kaynak: Joseph Dvorak, “Complexity In Modern War: Examining Hybrid War And Future U.S. Security Challenges”, s.21’den uyarlanmıştır. 104 Joseph Dvorak, Complexity In Modern War: Examining Hybrid War And Future U.S. Security Challenges, (Graduate Theses), Missouri State University, 2016, s. 20. 105 Hoffman, “Hybrid vs. Compound War”. 106 Gültekin Yıldız, “Hibrit Savaş Ne Kadar Post-moderndir? Avrasya Askeri Tarihine Yeniden