T. C. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANABİLİM DALI GERSCHENKRON’UN YAKLAŞIMINDA GEÇ ENDÜSTRİLEŞEN ÜLKELERDE DEVLET POLİTİKALARININ ROLÜ (DOKTORA TEZİ) Ayda POLAT BURSA- 2016 U .Ü . S.B.E. İK TİSA D İ G ELİŞM E V E U LU SLA R A R A SI İK TİSA T A N A BİLİM D A LI T. C. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSADİ GELİŞME VE ULUSLARARASI İKTİSAT ANABİLİM DALI GERSCHENKRON’UN YAKLAŞIMINDA GEÇ ENDÜSTRİLEŞEN ÜLKELERDE DEVLET POLİTİKALARININ ROLÜ (DOKTORA TEZİ) Ayda POLAT BURSA - 2016 G ER SC H EN K R O N ’U N Y A K LA ŞIM IN D A G EÇ EN D Ü STR İLEŞEN Ü LK ELER D E D EV LET PO LİTİK A LA R IN IN R O LÜ (D O K TO R A TEZİ) A yda PO LA T BU R SA 2016 iii T. C. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANABİLİM DALI GERSCHENKRON’UN YAKLAŞIMI’NDA GEÇ ENDÜSTRİLEŞEN ÜLKELERDE DEVLET POLİTİKALARININ ROLÜ (DOKTORA TEZİ) Ayda POLAT Danışman Prof. Dr. Mehmet ASLANOĞLU BURSA- 2016 iv T. C. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE İktisat Anabilim Dalı’nda 710511003 numaralı Ayda Polat’ın hazırladığı “Gerschenkron’un Yaklaşımında Geç Endüstrileşen Ülkelerde Devlet Politikalarının Rolü” konulu Doktora Tezi ile ilgili tez savunma sınavı, ------------ günü -------------- saatleri arasında yapılmış, sorulan sorulara alınan cevaplar sonunda adayın tezinin ………………………........... (başarılı/başarısız) olduğuna …………………………(oybirliği/oy çokluğu) ile karar verilmiştir. Üye (Tez Danışmanı ve Sınav Komisyonu Başkanı) Üye Üye Üye Üye …/…/ 2016 v ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZ ÇALIŞMASI ÖZGÜNLÜK RAPORU ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKİTİSAT ANABİLİM DALI BAŞKANLIĞI’NA Tarih: …/…./……… Tez Başlığı / Konusu: Gerschenkron’un Yaklaşımı’nda Geç Endüstrileşen Ülkelerde Devlet Politikalarının Rolü Yukarıda başlığı gösterilen tez çalışmamın a) Kapak sayfası, b) Giriş, c) Ana bölümler ve d) Sonuç kısımlarından oluşan toplam 356 sayfalık kısmına ilişkin, ……/……/…….. tarihinde şahsım tarafından Turnitin adlı intihal tespit programından aşağıda belirtilen filtrelemeler uygulanarak alınmış olan özgünlük raporuna göre, tezimin benzerlik oranı %3 ‘tür. Uygulanan filtrelemeler: 1- Kaynakça hariç 2- Alıntılar hariç/dahil 3- 5 kelimeden daha az örtüşme içeren metin kısımları hariç Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tez Çalışması Özgünlük Raporu Alınması ve Kullanılması Uygulama Esasları’nı inceledim ve bu Uygulama Esasları’nda belirtilen azami benzerlik oranlarına göre tez çalışmamın herhangi bir intihal içermediğini; aksinin tespit edileceği muhtemel durumda doğabilecek her türlü hukuki sorumluluğu kabul ettiğimi ve yukarıda vermiş olduğum bilgilerin doğru olduğunu beyan ederim. Gereğini saygılarımla arz ederim. Tarih ve İmza Adı Soyadı: Ayda Polat Öğrenci No: 710511003 Anabilim Dalı: İktisat Programı: İktisadi Gelişme ve Uluslararası İktisat Statüsü: Y.Lisans DoktoraXX vi Yemin Metni Doktora tezi olarak sunduğum “Gerschenkron’un Yaklaşımı’nda Geç Endüstrileşen Ülkelerde Devlet Politikalarının Rolü” Başlıklı çalışmanın bilimsel araştırma, yazma ve etik kurallarına uygun olarak tarafımdan yazıldığına ve tezde yapılan bütün alıntıların kaynaklarının usulüne uygun olarak gösterildiğine, tezimde intihal ürünü cümle veya paragraflar bulunmadığına şerefim üzerine yemin ederim. Tarih ve İmza Adı Soyadı: Ayda Polat Öğrenci No: 710511003 Anabilim Dalı: İktisat Programı: İktisadi Gelişme ve Uluslararası İktisat Statüsü: Y.Lisans DoktoraXX vii ÖZET Yazar Adı ve Soyadı : Ayda POLAT Üniversite : Uludağ Üniversitesi Enstitü : Sosyal Bilimler Enstitüsü Anabilim Dalı : İktisat Bilim Dalı : İktisadi Gelişme ve Uluslararası İktisat Tezin Niteliği : Doktora Tezi Sayfa Sayısı : XIX+ 358 Mezuniyet Tarihi : …/…/ 2016 Tez Danışmanı : Prof. Dr. Mehmet ASLANOĞLU Bu çalışma, endüstri devrimine geç giren ülkelerin endüstrileşmelerinin ardındaki dinamikleri Alexander Gerschenkron’un geliştirdiği teorik çerçeve açısından irdelemektedir. Endüstrileşme için gerekli ön koşulların olmadığı bu ülkelerde bu koşulların yerine ikame edici ögeler geçmektedir. Devletin ikame edici kurum olarak ortaya çıktığı özellikle çok geri kalmış ülkelerde, devletin izlediği bilinçli politikaların ve yarattığı sistematik unsurların endüstrileşme süreci üzerindeki etkileri farklı ülkeler bağlamında değerlendirilmektedir. Bununla birlikte bu çalışmada devletin izlediği politikalara rağmen endüstriyel sıçramayı gerçekleştirememiş ekonomilerden de bahsedilmektedir. Anahtar Sözcükler: Geç Endüstrileşme, Vergileme, Demiryolu Politikaları, Alexander Gerschenkron, Gümrük Tarife Politikası, Ağır Endüstri, Altın Standardı viii ABSTRACT Name and Surname : Ayda POLAT University : Uludağ University Institution : Social Science Institution Field : Economics Branch : Economic Development and International Economics Degree Awarded : Phd. Page Number : XIX+358 Degree Date : …/…/ 2016 Supervisor : Prof. Dr. Mehmet ASLANOĞLU This study examines the dynamics of the industrialization in the late industrialized countries in terms of the theoretical framework which developed by Alexander Gerschenkron. Accordingly in these countries, the policies of government effectively substituted for the lacking prerequisites of modern industrialization. In this study, the effects on the industrialization of the systematic factors caused by state policies is assessed in the context of different countries. In this study, the countries which failed to realize their industrial spurt is also mentioned. Key Words Late Industrialization, Taxation, Railway Policies, Alexander Gerschenkron, Tariff Policies, Heavy Industry, Gold Standard ix İÇİNDEKİLER TEZ ONAY SAYFASI ........................................................................................................ IV ÖZET..................................................................................................................................... V ABSTRACT .........................................................................................................................VI İÇİNDEKİLER....................................................................................................................VII KISALTMALAR .................................................................................................................XI TABLOLAR........................................................................................................................XII GİRİŞ ..................................................................................................................................... 1 BİRİNCİ BÖLÜM GEÇ ENDÜSTRİLEŞEN ÜLKELERDE GERSCHENKRONCU ANLAMDA DEVLET POLİTİKALARININ ROLÜ: TEORİK ÇERÇEVE 1. Geç-Endüstrileşme Süreci: Teorik Çerçeve ....................................................................... 2 1.1. Endüstri Devrimi ve Geç Endüstrileşme: Kavram ve Tanım................................. 2 1.2.Gerschenkron’un Geç Endüstrileşen Ülkeler Tezi.................................................. 4 1.2.1. Gerschenkron’da “Geri Kalmışlık Derecesi” Kavramı ............................... 5 1.2.2. Gerschenkron’da Endüstriyel Sıçrama Ve Gerekli Ön Koşulların Varlığı...6 1.2.3. Gerschenkron’da Endüstrileşme Sürecinde İkame Ögelerin Yeri ............... 8 1.2.4. Gerschenkron’da Geri Kalmışlığın Avantajları ......................................... 13 1.2.5. Gerschenkron’da Sistematik Unsurların Endüstrileşmedeki Rolü ............ 17 1.2.5.1. Demiryolu Politikası ..................................................................... 20 1.2.5.2. Gümrük Tarife Politikası............................................................... 25 1.2.5.3. Gerschenkron’da Ağır Sanayi Politikaları Ve Devlet Destekleri.. 28 1.2.5.4. Bir Zorunlu Tasarruf Aracı Olarak Vergi Politikaları................... 29 x 1.2.6. Gerschenkron’da İkame Edici Ögelere Karşın Sıçrama Yapamayan Ülkeler. ............................................................................................................. 33 1.3. Gerschenkron’un Geç Endüstrileşen Ülkeler Tezi’ne Yöneltilen Eleştiriler....... 34 1.4. Gerschenkron’un Yaklaşımının Genel Değerlendirilmesi................................... 42 İKİNCİ BÖLÜM GEÇ ENDÜSTRİLEŞEN ÜLKELERDE GERSCHENKRONCU ANLAMDA DEVLET POLİTİKALARININ ROLÜ 2.1 Rusya’da (1861-1913) Endüstrileşme Ve Devlet Politikaları ........................................ 45 2.1.1 Rusya’da 1861 Öncesi Endüstrileşme ............................................................... 45 2.1.2 Rusya’da 1861 Sonrası Endüstrileşme ............................................................... 49 2.1.3 Gerschenkroncu Anlamda Rusya’nın Endüstrileşmesinde Sistematik Unsurların Yeri.............................................................................................................................. 52 2.2. İtalya’da 1861 Sonrası Endüstrileşme Ve Devlet Politikaları....................................... 72 2.2.1. 1861-1913 Döneminde İtalya’nın Endüstriyel Ve Sosyo-Ekonomik Yapısına Genel Bakış ................................................................................................................. 72 2.2.2. 1861-1913 Döneminde İtalya’da İzlenen Devlet Politikalarına Genel Bakış ... 89 2.2.2.1. Demiryolu Politikası ............................................................................... 94 2.2.2.2. Gümrük Tarife Politikası ...................................................................... 102 2.2.2.3. Gerschenkron’da Ağır Sanayi Politikaları Ve Devlet Destekleri ......... 109 2.2.2.4. Bir Zorunlu Tasarruf Aracı Olarak Vergi Politikaları .......................... 114 2.2.2.4.1. 1861-1913 Döneminde Tarımsal Kesimde Ortaya Çıkan Gelişmeler ................................................................................................ 114 2.2.2.4.2. Vergileme Politikaları .............................................................. 116 2.2.3. Endüstrileşme Sürecinde Bankaların Rolü...................................................... 123 2.3. Almanya’da 1850 Sonrası Endüstrileşme Ve Devlet Politikaları ............................... 127 xi 2.3.1. 1830-1913 Döneminde Almanya’nın Endüstri Ve Sosyo-Ekonomik Yapısına Genel Bakış ............................................................................................................... 127 2.3.2. 1850 Sonrası Almanya’da İzlenen Devlet Politikalarına Genel Bakış ........... 141 2.3.2.1. Demiryolu Politikası ............................................................................. 144 2.3.2.2. Gümrük Tarife Politikası ...................................................................... 151 2.3.2.3. Gerschenkron’da Ağır Sanayi Politikaları Ve Devlet Destekleri ......... 159 2.3.2.4. Bir Zorunlu Tasarruf Aracı Olarak Vergi Politikaları .......................... 165 2.3.2.4.1. 1850-1913 Döneminde Tarımsal Kesimde Ortaya Çıkan Gelişmeler ................................................................................................ 165 2.3.2.4.2. Vergileme Politikaları .............................................................. 168 2.3.3. Endüstrileşme Sürecinde Bankaların Rolü...................................................... 174 2.4. Japonya’da 1868 Sonrası Endüstrileşme Ve Devlet Politikaları................................. 189 2.4.1. 1868-1912 Döneminde Japonya’nın Endüstri Ve Sosyo-Ekonomik Yapısına Genel Bakış ............................................................................................................... 189 2.4.2. 1868-1912 Döneminde Japonya’da İzlenen Devlet Politikalarına Genel Bakış……............................................................................................................... ...202 2.4.2.1. Demiryolu Politikası ............................................................................. 205 2.4.2.2. Gümrük Tarife Politikası ...................................................................... 208 2.4.2.3. Endüstrinin Gelişmesinde Devlet Destekleri ........................................ 209 2.4.2.4. Bir Zorunlu Tasarruf Aracı Olarak Vergi Politikaları .......................... 216 2.4.2.4.1. 1868-1912 Döneminde Tarımsal Kesimde Ortaya Çıkan Gelişmeler ................................................................................................ 216 2.4.2.4.2. Vergileme Politikaları .............................................................. 225 2.4.2.5. Altın Standardı ve Para Politikası......................................................... 232 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM OSMANLI DEVLETİ’NDE ENDÜSTRİLEŞME VE GERSCHENKRONCU ANLAMDA DEVLET POLİTİKALARININ ROLÜ xii 3.1. Osmanlı Devleti’nde 1800-1917 Döneminde Endüstrileşme Girişimleri ................... 235 3.2. 1800-1917 Döneminde Osmanlı Devleti’nde İzlenen Devlet Politikalarına Genel Bakış.....................................................................................................................................251 3.2.1. Demiryolu Politikası ....................................................................................... 263 3.2.2. Gümrük Tarife Politikası................................................................................. 272 3.2.3. Bir Zorunlu Tasarruf Aracı Olarak Vergi Politikaları..................................... 279 3.2.3.1. 1800-1917 Döneminde Tarımsal Kesimde Ortaya Çıkan Gelişmeler .. 279 3.2.3.2.Vergileme Politikaları............................................................................ 286 3.2.4. Altın Standardı ve Para Politikası ................................................................... 298 SONUÇ .............................................................................................................................. 306 KAYNAKÇA .................................................................................................................... 308 ÖZGEÇMİŞ ............................................................................................................................. xiii KISALTMALAR: Kısaltma Bibliyografik Bilgi çev. Çeviren der. Derleyen pp. Page ss. Sayfadan sayfaya s. Sayfa Vol. Volume vd. Ve diğerleri A.B.D Amerika Birleşik Devletleri ISTAT The Italian National Institute of Statistics xiv TABLOLAR LİSTESİ: Tablo 1.1 İkame Edici Faktörler ............................................................................... …12 Tablo 1.2 İngiltere, Almanya, Rusya ve İtalya’da Kömür, Demir, Çelik Üretimi ve Demiryolları……………. .............................................................................................. 24 Tablo 1.3 Seçilmiş Kalkınmış Ülkelerin, Kalkınmalarının Erken Dönemlerinde Uyguladıkları Ortalama Tarife Oranları ............................................................................................ 28 Tablo 1.4 1903 Devlet Bütçesi Harcamalarının Resmi Dağılımı................................... 38 Tablo 1.5 Avrupa Ülkelerinde Endüstriyel Sıçrama Başlangıcında Sermaye Malları Payı, Kişi Başına Düşen İmalat Üretimi ......................................................................................... 41 Tablo 1.6 İkame Ögenin Devlet Olması Durumunda Endüstrileşmede Etkili Olan Temel Sistematik Unsurların Geç Endüstrileşen Ülkelere Göre Durumu ............................. 43 Tablo 2.1 İtalya’nın Endüstriyel Üretim Endeksi, 1881-1913 (1900=100) ................... 74 Tablo 2.2 İtalya’nın Endüstriyel Üretim Endeksi, 1861-1913 (Yıllık Artış Hızı) (%) ........................................................................................................................................ 75 Tablo 2.3 İtalya’da Seçili Endüstrilerin Ortalama Yıllık Büyüme Oranları (%) ........... 79 Tablo 2.4 Ham Pamuk İthalatı, 1861-1913 .................................................................... 81 Tablo 2.5 1878 Yılında İtalya’da Tekstil Endüstrisinin Yapısı ..................................... 82 Tablo 2.6 İtalya’da 1894-1913 Yılları Arasında Bazı Tekstil Endüstrisi Dallarının Ortalama Yıllık Büyüme Oranı (%) ............................................................................................... 82 Tablo 2.7 İtalya’da Yıllar İtibariyle Elektrik Enerjisi Üretimi....................................... 83 Tablo 2.8 İtalya’da Yıllar İtibariyle Kömür Tüketimi ................................................... 84 Tablo 2.9 İtalya’da Yıllar İtibariyle Çelik Üretimi ........................................................ 85 Tablo 2.10 İtalya’nın Toplam Dış Ticareti (İthalat ve İhracat) ...................................... 86 Tablo 2.11 1889-1893 Yılları Arasında İtalyan Endüstrisinin Bölgesel Durumu.......... 88 Tablo 2.12 Sektörler Arasında İşgücünün Dağılımı (%)................................................ 88 xv Tablo 2.13 İtalya’da Yıllar İtibariyle Sosyal Sabit Sermaye (1911 Yılı Fiyatlarıyla) (Milyon Lire) ................................................................................................................................ 92 Tablo 2.14 İtalya’da Gayrisafi Yatırımın Dağılımı, 1861-1915 (milyon lire) ............... 94 Tablo 2.15 İtalya’da Demiryolları Yapımı (Kilometre) ................................................. 96 Tablo 2.16 İtalya’da Demiryollarına, Raylara ve Demiryolu Araçlarına Olan Talep (1911 Yılı Fiyatlarıyla) (Yıllık Milyon Lire)................................................................................... 97 Tablo 2.17 İtalya’da Yıllık Ortalama Lokomotif, Demiryolu ve Demir Üretimi (1911 Yılı Fiyatlarıyla) (Milyon lire) .............................................................................................. 98 Tablo 2.18 İtalya’da Uygulanan Ortalama Tarife Oranları, 1875-1914 (%)................ 103 Tablo 2.19 İtalya’da 1889-1913 Yılları Arasında Buğday Üzerine Konulan Tarife Oranları (%) ................................................................................................................................ 105 Tablo 2.20 Seçilmiş Mallar İçin Etken Koruma Oranı ................................................ 106 Tablo 2.21 Gayrisafi Yurtiçi Hasılanın Yüzdesi Olarak Toplam Devlet Harcamaları, 1866- 1913.............................................................................................................................. 110 Tablo 2.22 Toplam Devlet Harcamaları İçinde Kamu Borcu ve Kamu Harcamalarının Payı (%)................................................................................................................................ 110 Tablo 2.23 Devlet Harcamaları (milyon lire)............................................................... 111 Tablo 2.24 Devlet Harcamaları (%) ............................................................................. 111 Tablo 2.25 İtalya’da Elde Edilen Vergi Gelirleri, 1862-1882 (milyon lire) ................ 117 Tablo 2.26 İtalya’da Vergi Dışı Gelirler ve Bu Gelirlerin Bütçe Harcamalarını Karşılama Oranı, 1866-1913 (milyon lire) .................................................................................... 121 Tablo 2.27 Vergi Gelirleri, 1871-1880 (Milyon Lire) ................................................. 122 Tablo 2.28 İtalya’da Güney Bölgeler İçin Yapılan Devlet Harcamaları (Bin Lire) .... 122 Tablo 2.29 Almanya’da Tekstil Endüstrisinde Sermaye Stoku, 1820-1840 (milyon Mark) ...................................................................................................................................... 128 Tablo 2.30 Almanya’da Net Yatırımlar, Tarımsal Üretim ve Net Yurtiçi Hasılanın Yıllık Büyüme Oranları (%) ................................................................................................... 130 Tablo 2.31 Alman Endüstriyel Büyümesinin Seçili Göstergeleri, 1840-1870............. 132 xvi Tablo 2.32 Almanya’da Yıllar İtibariyle Toplam Nüfus (milyon kişi) ........................ 135 Tablo 2.33 Almanya’da Toplam Nüfus ve Nüfus Dağılımı, 1871-1910 ..................... 136 Tablo 2.34 Almanya’da (Lüksemburg dahil) Yıllar İtibariyle Kömür, Pik Demir ve Çelik Üretimi (metrik ton) ..................................................................................................... 137 Tablo 2.35 Ülkelerin Dünya Kimya Endüstrisi İhracatı İçindeki Payı (%) ................. 138 Tablo 2.36 Almanya’nın Yıllık Büyüme Oranları, 1850-1913 (%) ............................. 141 Tablo 2.37 Almanya’da Demiryolu Ağının Uzunluğu, 1835-1915 (kilometre) .......... 145 Tablo 2.38 Almanya’da ve A.B.D’de Toplam Yurtiçi Pik Demir Talebi İçinde Demiryollarının Payı (%) ............................................................................................. 148 Tablo 2.39 Almanya’da Demiryolları Yapımı ve Pik Demir Talebi, 1840-1859 (000 metrik ton) ............................................................................................................................... 148 Tablo 2.40 Prusya Demiryollarında Kullanılan Rayların Ülkelere Göre Dağılımı, 1843-1863 (%)................................................................................................................................ 149 Tablo 2.41 Alman Gümrük Birliği’nde (Zollverein) Demir Ray Ticareti (0000 metrik ton) ...................................................................................................................................... 149 Tablo 2.42 Almanya’da Demiryolu Yapımı, Pik Demir, Kömür ve Çelik Üretimi..... 150 Tablo 2.43 Almanya’da Tarımsal Kesimde Nominal ve Etken Koruma Oranları, 1883-1913 ...................................................................................................................................... 155 Tablo 2.44 Almanya’da Yıllık Ortalama Tahıl Üretimi, 1871-1913 (000 ton)............ 156 Tablo 2.45 Almanya’da Tahıl İhracatı, 1875-1879...................................................... 157 Tablo 2.46 Ham Şeker için Nominal ve Etken Koruma Oranları, (%) ........................ 157 Tablo 2.47 Almanya’da Devlet Bütçesi Harcamalarının Resmi Dağılımı, 1872-1913 (milyon mark) ............................................................................................................................ 160 Tablo 2.48 Almanya’da Gayrisafi Milli Hasılanın Yüzdesi Olarak Devlet Bütçesi Harcamalarının Dağılımı, 1913.................................................................................... 161 Tablo 2.49 Almanya’da Gayrisafi Milli Hasılanın Yüzdesi Olarak Toplam Ulusal Harcama ve Milli Savunma Harcamaları, 1872-1913 ................................................................. 161 Tablo 2.50 Prusya’da Toplam Ulusal Harcama, 1815-1866........................................ 162 xvii Tablo 2.51 Prusya Devlet Bütçesi Harcamalarının Resmi Dağılımı, 1821-1866 (%) . 163 Tablo 2.52 Prusya Devleti ve Reich İmparatorluğu’nun Toplam Devlet Borcu, 1794-1913 ...................................................................................................................................... 164 Tablo 2.53 Almanya’da Yıllık Toplam Tarımsal Üretim Miktarı, 1850-1913 (mark) 168 Tablo 2.54 Alman İmparatorluğu’nun Yıllar İtibariyle Toplam Geliri ve Üye Devletlerin Katkı Payları................................................................................................................. 169 Tablo 2.55 Reich İmparatorluğu’nun Gelirleri, 1872-1913 (%) .................................. 170 Tablo 2.56 Reich İmparatorluğu’nun Gelirleri, 1872-1913 (milyon mark) ................. 171 Tablo 2.57Almanya’da Şeker İşleme Endüstrisinden Elde Edilen Gelirler (milyon mark) ...................................................................................................................................... 172 Tablo 2.58 Prusya Devleti ve Württemberg Devleti’nin Monopolünden Elde Ettiği Gelirler ...................................................................................................................................... 173 Tablo 2.59 Prusya’da Toprak Vergisinin Dağılımı, (%) .............................................. 174 Tablo 2.60 Almanya’da Ruhr’da Yer alan 11 Çelik Firmasının İç Finansman Oranı (%)178 Tablo 2.61 Almanya ve Endüstrileşmiş Ülkelerde Çok İşlevli (Evrensel) Bankaların Rolü ...................................................................................................................................... 185 Tablo 2.62 Almanya’da Çeşitli Finansal Kurumların Toplam Varlıklar İçindeki Payı (%) ...................................................................................................................................... 186 Tablo 2.63 Endüstride Faaliyet Gösteren Anonim Şirketlerin Net Sermayelerinin Toplam Sermaye Stoku İçindeki Payı (%) ................................................................................ 187 Tablo 2.64 Japonya’da Toplam Nüfus, Kentsel ve Kırsal Kesim Nüfusu, 1872-1908 193 Tablo 2.65 Japonya’da Nüfus ve Gayrisafi Milli Hasıla, 1879-1906 .......................... 194 Tablo 2.66 Japonya’nın Çay İhracatı, 1871-1900 (Beş Yıllık Ortalama) .................... 197 Tablo 2.67 Japonya’da Pik Demir ve Çelik Üretimi, 1893-1913................................. 199 Tablo 2.68 Demir ve Çelik İhracatı ve İthalatı, (1.000 ton)......................................... 200 Tablo 2.69 Japonya’da Meiji Döneminde Makine İhracatı ve İthalatı, 1887-1902 ..... 201 Tablo 2.70 Japonya’da İhracatın Yapısı, 1867-1902 ................................................... 202 xviii Tablo 2.71 Japonya’da Demiryolu Yapımının Gerektirdiği Girdi ve Malzeme İthalatı ve Üretimi (%) .................................................................................................................. 206 Tablo 2.72 Japonya’da Lokomotif Üretimi ve İthalatı (%).......................................... 206 Tablo 2.73 Japonya’da Uygulanan Ortalama Tarife Oranları, 1867-1913 (%) ........... 208 Tablo 2.74 Japonya’da Ulusal Harcamalar ve Gayrisafi Milli Hasıla, 1878-1898 (Yıllık Ortalama)...................................................................................................................... 209 Tablo 2.75 Japonya’da Merkezi Devletin Başlıca Harcamaları (%)............................ 210 Tablo 2.76 Japonya’da Devlet Yatırımları, (%) ........................................................... 213 Tablo 2.77 Toplam Ulusal Harcama ve Gayrisafi Milli Hasıla (milyon yen).............. 215 Tablo 2.78 Japonya’da Toprak ve Emek Verimliliği, Net Tarımsal Üretim, 1878-1912220 Tablo 2.79 Japonya’da Devlet Geliri ve Toprak Vergisi (milyon yen) ....................... 227 Tablo 2.80 Japonya’da Toprak Vergisinin Toplam Vergi Gelirleri İçindeki Payı ve Net Tarımsal Gelirin Yüzdesi Olarak Doğrudan Vergiler .................................................. 227 Tablo 2.81 Japonya’da Devletin Vergi Gelirleri (milyon yen) .................................... 228 Tablo 2.82 Japonya’da Elde Edilen Vergi Gelirleri, 1888-1912.................................. 230 Tablo 2.83 Tarımsal Kesim ile Tarımdışı Kesimden Elde Edilen Doğrudan Vergi Gelirleri…………… .................................................................................................... 230 Tablo 2.84 Japonya’da Devlet Gelirleri, 1879-1911 (milyon yen) .............................. 231 Tablo 2.85 Japonya’da Devlet Gelirleri (%) ................................................................ 233 Tablo 3.1 Osmanlı Devleti’nde Endüstrinin 1913’deki ve 1915’deki Durumunun Karşılaştırılması ........................................................................................................... 247 Tablo 3.2 1915 Yılında Osmanlı Devleti’nde Endüstrinin Genel Özellikleri .............. 249 Tablo 3.3 Osmanlı Devleti’nde Altyapı Yatırımları, 1907-1915 ................................. 251 Tablo 3.4 Devletin 1857-1858 Mali Yılı Sonuna Kadar Yaptığı ve Bu Tarihten Sonra Yapmayı Planladığı Yatırım Harcamaları (Kuruş) ...................................................... 253 Tablo 3.5 Osmanlı Devleti’nde Bütçe Harcamaları, 1846-1917.................................. 260 Tablo 3.6 Osmanlı Devleti’nde Demiryolları Yapımının Gelişmesi, 1870-1905 ........ 264 Tablo 3.7 Osmanlı Devleti ve Bazı Avrupa Ülkelerinin Kömür Üretimi, 1900 .......... 267 xix Tablo 3.8 Demiryollarının Geçtiği Bölgelerde Öşür (Aşar) Tahsilâtının Artışı ve Kilometre Teminatı, 1889-1912 .................................................................................................... 270 Tablo 3.9 Osmanlı Dış Ticareti, 1878-1913 (milyon Osmanlı lirası) .......................... 277 Tablo 3.10 Öşür (Aşar) Vergisi ve Toplam Devlet Gelirleri, 1848-1871 .................... 288 Tablo 3.11 Bütçe Gelirlerinin Türlerine Göre Dağılımı, 1849-1917 ........................... 290 Tablo 3.12 1850 Yılına Doğru Osmanlı Bütçesi .......................................................... 294 Tablo 3.13 Osmanlı Devleti’nde Bütçe Dengesi, 1910-1919 ...................................... 295 Tablo 3.14 Osmanlı Devleti’nde Yabancı Sermayenin Dağılımı, 1913 ...................... 303 1 GİRİŞ Bu çalışmada, endüstri devrimiyle birlikte 19. yüzyıl başında erken endüstrileşen ülkelere daha sonra katılan ve geç endüstrileşen ülkeler olarak anılan ülkelerin bu endüstrileşmelerinin ardındaki dinamiklerin Alexander Gerschenkron’un geliştirdiği teorik çerçeve açısından irdelenmesi amaçlanmaktadır. Geç endüstrileşen ülkeler olgusunun doğurduğu en önemli tartışma, bu ülkelerde endüstrileşme için gerekli ön koşulların olmayışının endüstrileşmede neden olduğu gecikmeye ve hangi faktörlerin bu koşulların yerine geçtiğine ilişkindir. Dolayısıyla endüstrileşme sürecine görece geç dahil olan ülkelerin endüstrileşmesinde rol oynayan faktörlerin niteliği üzerine tartışmalar, bu çalışmanın önemli eksenlerinden birini oluşturacaktır. Çalışma, üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde kalkınma literatüründe geç endüstrileşen ülkelerin endüstrileşme sürecini kuramsal olarak irdeleyen yaklaşımlardan biri olan Alexander Gerschenkron’un “Geç Endüstrileşen Ülkeler Tezi” ele alınmıştır. Bu bölümde, Gerschenkron’un kuramsal çerçevesi bağlamında geç endüstrileşen ülkelerin endüstrileşmesinin hangi koşullara bağlı olarak ortaya çıktığı ve koşulların nasıl yaratılması gerektiği konusu değerlendirilmektedir. Bu bölümde öncelikle Gerschenkron’un endüstrileşmede “ikame edici ögeler” kavramı ele alınacaktır. Daha sonra, Gerschenkron’un, geç endüstrileşen ülkelerde ikame edici ögenin devlet olduğu görüşünden hareketle öne çıkarttığı, demiryolu yatırımları, gümrük tarife politikası, ağır endüstri politikası ve altın standardı olarak beş sistematik unsur değerlendirilecektir. Bu bölümde Gerschenkron’un Geç Endüstrileşen Ülkeler Tezi’ne yöneltilen eleştirilere de çeşitli açılardan yer verilecektir. Çalışmanın ikinci bölümünde, geç endüstrileşen ülkeler için yer alan Rusya, İtalya, Almanya ve Japonya’nın endüstrileşme süreçleri ve bu süreçte devlet politikalarının rolü Gerschenkron’un teorik çerçevesi açısından analiz edilecektir. Bu bağlamda sözkonusu ülkelerin endüstrileşmesinde devletin izlediği politikaların sistematik unsurlar açısından taşıdığı farklılıklar ortaya çıkarılmaya çalışılacaktır. Çalışmanın son bölümünde ise Osmanlı Devleti’ndeki endüstrileşme çabaları ve bu çerçevede devletin izlediği politikalar, Gerschenkron’un yaklaşımı açısından incelenerek, Osmanlı Devleti’nin neden geç endüstrileşemediği tartışılacaktır. 2 BİRİNCİ BÖLÜM GEÇ ENDÜSTRİLEŞEN ÜLKELERDE GERSCHENKRONCU ANLAMDA DEVLET POLİTİKALARININ ROLÜ: TEORİK ÇERÇEVE 1. GEÇ ENDÜSTRİLEŞME SÜRECİ: TEORİK ÇERÇEVE 1.1. ENDÜSTRİ DEVRİMİ VE GEÇ ENDÜSTRİLEŞME: KAVRAM VE TANIM Avrupa’da endüstrileşme süreci, 1700’lü yılların sonunda İngiltere’de endüstri devrimi ile başlayan ve 1900’lü yılların başına kadar bölgenin diğer ülkelerine yayılan, özellikle buhar gücüyle çalışan makinelerin icadıyla üretimde makileşmenin sağlandığı bir süreçtir. Bu devrim ile birlikte, üretim faaliyetlerini tarımdan endüstriye kaydıran ve insan gücünün üretkenliğini arttırmak için sınırsız olanaklar sunan bir değişim süreci yaşanmıştır. Bu süreç en öz biçimde endüstrileşme olarak tanımlanan, geçmişle modern dünyayı ve gelişmiş ülkelerle az gelişmiş ülkeleri birbirinden ayıran yapıları ortaya çıkarmıştır. (Şahinkaya, 1998: 17) Endüstri devrimi modern iktisat tarihçileri tarafından tarım devriminden sonra ikinci büyük devrim ve tarihsel açıdan önemli dönüm noktası olarak kabul edilmektedir. Donald C. Coleman, endüstri devrimi ile birlikte ülkelerin endüstri öncesi bir ekonomiden endüstriyel bir ekonomiye doğru atılım yaptığını belirtmektedir. (1956: 2) Diğer yandan endüstri devrimi insanın doğa üzerindeki artan hakimiyetini iktisadi üretime uygulama çabasında önemli bir dönüşümü dile getirmektedir. Bu devrim ile birlikte eski endüstrilerin ve üretim yöntemlerinin yerini yeni endüstriler ve yeni makineler almış, imalat metodlarında önemli teknik değişiklikler ortaya çıkmıştır. Ancak değişim sadece endüstriyel ve teknik alanda ortaya çıkmamış, endüstri devrimi ile birlikte ülkelerin toplumsal yapısında, iktisadi ve düşünce sistemlerinde de o tarihe dek görülmemiş köklü değişiklikler ve dönüşümler meydana gelmiştir. Bu devrim ile birlikte dünya tarihinde ilk kez nüfus artışı ile yaşam standartlarında yükselme aynı anda gerçekleşmiş, ekonomik büyüme süreci hızlanmıştır. (Güran, 1999: 113) Daha çok insanın daha fazla mal ve hizmet elde etmesini sağlayan endüstri devrimi, nüfus artışının ekonomik büyümeyi sınırlamadığı tek başarılı örneği temsil etmektedir. Bu özelliği ile endüstri devrimini başarılı bir ekonomik büyüme örneği olarak görmek mümkündür. 3 18. yüzyılın sonlarında bu iktisadi ve toplumsal dönüşüm ilk kez İngiltere’de gerçekleşmiştir. İngiltere’de serfliğin erken ortadan kaldırılması ile feodal sistemin kalıntılarının silinmesi, denizaşırı ticaretin gelişmesi ve putting-out sisteminin yaygınlaşması ile sermaye birikiminin sağlanması, endüstrileşme sürecini hızlandırmıştır. Bu ülkede yaşanan endüstri devriminden kısa süre sonra ise Fransa, Belçika daha sonra ise A.B.D, Almanya, Japonya, Rusya ve İtalya da bu sürece dahil olmuştur. Endüstri devriminin dünyada önce birkaç ülkede gerçekleştirilmiş olması ve birçok eski uygarlık alanının uzun süre bu yeni oluşumun dışında kalması, ülkeler arasında askeri, siyasi, iktisadi ve teknolojik eşitsizliklere yol açmıştır. Dolayısıyla gelişen bir modern imalat endüstrisinin, fabrikaların ve çağdaş teknolojiler ekonomisinin varlığı, artan iktisadi refahın, askeri ve siyasi gücün varlığı ile özdeş görülmüştür. (Tezel, 1995: 29) Bu bağlamda dünya ekonomisindeki bu asimetrik gelişme bir bütün olarak imalat endüstrisinin ekonomi içindeki ağırlığının büyütülmesi politikasının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bunun bir sonucu olarak, geri kalmış ülkeler endüstrileşen “öncünün yolunu izleme”, başka bir deyişle dönemin endüstrileşen “lideri yakalama” çabasına girmiş, bu ülkelerin “öncünün yolunu izleme” isteği, bu gelişimi tarihsel oluruna bırakma yerine endüstrileşmeye yönelik stratejiler benimsemelerine neden olmuştur. (Şahinkaya, 1998: 30) Sonuç olarak, mekanik güç ve fabrika üretiminin doğuşu, sürekli teknik değişme ve sermaye birikimi, dünya ekonomik yapısını tamamen değiştirmiştir. Böylece, bir tarafta endüstriyel büyüme için gerekli şartların hem liberal ekonomi araçlarıyla hem de planlanmamış piyasa etkisi bağlamında devletin özendirici katkılarıyla harekete geçerek endüstrileşmeyi hızlandırdığı ve endüstriyel sıçramalarını diğer ülkelerden daha önce gerçekleştiren ülkeler, diğer tarafta bu erken endüstrileşen ülkeleri yakalama isteğiyle endüstrileşme için gerekli koşulları oluşturmaya çalışan ve bu süreci geç yaşayan ülkeler yer almıştır. (Kemp, 1993: 92; Weiss ve Hobson, 1999: 93-127) Bu bağlamda endüstrileşme için gerekli koşullara diğerlerinden daha önce sahip olan ülkelerde, bu koşulların neler olduğunu, diğer ülkelerde bu koşulların olmayışının endüstrileşmede neden olduğu gecikmeyi ve hangi faktörlerin bu koşulların yerine geçtiğini irdelemek gerekmektedir. 4 1.2.GERSCHENKRON’UN GEÇ ENDÜSTRİLEŞEN ÜLKELER TEZİ İngiltere’de 18. yüzyılın son çeyreğinde ortaya çıkan endüstri devrimi ile birlikte tarım temelli ekonomi, endüstri temelli ekonomiye, başka bir deyişle, endüstri toplumuna dönüşmüş, üretim hızla artmış ve üretimdeki bu artış yeni sınai üretim birimleri içinde sağlanmıştır. Bu yeni üretim artışları ani, hızlı ve sürekli olmuştur. (Gerschenkron, 1962: 10) Bu bağlamda değişmeye yol açan bu yeni üretim artışlarının kaynaklarını bulmak için farklı süreçlere yapılan vurgular endüstrileşme kavramında yoğunlaşmıştır. (Şahinkaya, 1998: 6) Dolayısıyla endüstrileşme olarak tanımlanan bu değişim sürecinin ortaya çıkması ve yayılması, bu sürece görece geç dahil olan ülkelerin endüstrileşmesinde rol oynayan faktörlerin niteliği üzerine tartışmaların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bunun bir sonucu olarak, endüstrileşme süreçleri genellikle karşılaştırmalı bir açıdan incelenmiş, geç endüstrileşen ülkelerin erken endüstrileşen ülkeleri izleyip izlemedikleri ya da geç endüstrileşen ülkelerin erken endüstrileşen ülkelere oranla birtakım üstünlüklerden yararlanıp yararlanmadıkları konusuna ayrı bir yer verilmiştir. Bu bağlamda ülkelerin endüstrileşmesinde tarihsel sürecin gelişme yolu üzerine yoğunlaşan bu tartışmaları kuramsal olarak irdeleyen yaklaşımlardan biri Rus asıllı Amerikalı iktisat tarihçisi Alexander Gerschenkron’un* “Geç Endüstrileşen Ülkeler Tezi” dir. Gerschenkron’un tezi, * Alexander Gerschenkron (1 Ekim 1904-26 Ekim 1978): Rus asıllı Amerikalı iktisat tarihçisidir. Gerschenkron, 1917 yılında Rusya’da yaşanan Bolşevik Devrimi’nden sonra 1920 yılında Avusturya’ya göç etmiş, eğitim hayatına bu ülkede devam etmiştir. 1928 yılında Viyana Üniversitesi’nde ekonomi doktorasını tamamlayan Gerschenkron, 1938 yılında Avusturya’nın Almanya’ya katılmasının ardından ailesi ile birlikte A.B.D’ye göç etmiştir. 1939 yılında Kaliforniya’da Berkley Üniversitesi’nde Profesör Dr. Charles Gulick’in asistanlığını yapan Gerschenkron, 1944 yılında A.B.D Merkez Bankası’nda araştırmacı olarak çalışmaya başlamıştır. 1946’da aynı kuruluşun yabancı ülkeler bölümü başkanı olmuştur. 1948 yılından itibaren akademisyenliğe yeniden başlayan Gerschenkron, Harvard Üniversitesi’nde ekonomi profesörlüğü yapmış, Avrupa iktisat tarihi ve Sovyet iktisadı dersleri vermiştir. Rus Araştırma Merkezi iktisat bölümü başkanlığına getirilen Gerschenkron, 1974 yılında Harvard Üniversitesi’nden emekli olmuştur. En önemli eserleri şunlardır: Bread and democracy in Germany, University of California Press, Berkeley-Los Angeles, 1943 Economic relations with the U.S.S.R., New York, 1945 A dollar index of Soviet electric power output, Rand Corporation, Santa Monica, California, 1954 Soviet heavy industry: a dollar index of output, 1927/28-1937, Rand Corporation, Santa Monica, California, 1954 Economic backwardness in historical perspective, a book of essays, Belknap Press of Harvard University Press, Cambridge, Massachusetts, 1962 Continuity in history, and other essays, Belknap Press of Harvard University Press, Cambridge, Massachusetts, 1968 Europe in the Russian mirror: four lectures in economic history, Cambridge University Press, London, 1970 5 Avrupa’nın endüstrileşme sürecini genel olarak ele alan önemli bir endüstrileşme modeli olarak kabul edilmektedir. (Gregory, 1974a: 520) Endüstriyel gelişme için gerekli şartların mevcut olduğu ve bu şartların daha çok liberal ekonomi araçlarıyla harekete geçerek endüstrileşmeyi hızlandırdığı İngiltere, Fransa, Belçika ve İsviçre gibi ülkeler Alexander Gerschenkron tarafından erken endüstrileşen ülkeler olarak kabul edilirken, mevcut olmayan gerekli şartların özgün kurumsal tepkiler yoluyla yaratıldığı Rusya, Almanya, İtalya ve Japonya gibi ülkeler ise yine Gerschenkron tarafından geç endüstrileşen ülkeler olarak tasnif edilmektedir. (1962: 46) Dolayısıyla geç endüstrileşen ülkeler, özellikle karşılaştıkları siyasi zorluklardan ve endüstrileşme için gerekli koşulların eksikliğinden dolayı endüstriyel sıçramalarını ancak 19. yüzyılın sonlarına doğru gerçekleştirebilmiş olan ülkelerdir. 1.2.1 GERSCHENKRON’DA “GERİ KALMIŞLIK DERECESİ” KAVRAMI Geç endüstrileşen ülkelerin gelişme doğrultularının erken endüstrileşen ülkelerin deneyimlerinden hangi noktalarda farklı olduklarını saptamayı amaçlayan Gerschenkron, endüstrileşme sürecini bağımlı değişken olarak tanımlamaktadır. Bu bağımlılığı açıklayıcı öge olarak “geri kalmışlık derecesi” ni kavramsallaştıran Gerschenkron, geç endüstrileşen ülkelerde endüstrileşme sürecinin gelişmesini kendi kavramsal çerçevesi içinde açıklamaktadır. (Şahinkaya, 1998: 8) Gerschenkron’a göre, “geri kalmışlık derecesi” kavramı endüstride meydana gelen büyük ve ani sıçramaların yoğunluğu ve süresi, yeni gelişmeye başlayan imalat üretimi içinde sermaye mallarının payı, ortalama fabrika ve yatırım ölçeği, tüketim düzeyindeki değişmeler, tarımsal işgücünün verimliliğindeki değişmeler, endüstriyel malların tarımsal ürünleri satın alma oranındaki artış, başka bir deyişle dış ticaret hadlerinde endüstriyel ürünler lehine, tarımsal ürünler aleyhine değişme gibi bileşenlerden oluşmaktadır. (1968: 77-97) Keyder, Gerschenkron’un kavramsallaştırdığı “geri kalmışlık derecesi” ni şöyle açıklamaktadır: “Çok kesin çizgilerle tanımı yapılmamış olsa da, ‘geri kalmışlık derecesi’ kavramı, en üst düzeydeki teknolojiyi en yaygın biçimde kullanan bir ekonominin temsil ettiği, soyut bir ‘dünya ekonomik gelişim düzeyi’ ile belli bir ülkenin endüstriyel gelişim düzeyi arasındaki kıyaslamalı farklılıktır. Başka bir deyişle, 6 belli bir ekonominin vardığı teknolojik düzeyi, 1890’lara kadar İngiltere ile bu tarihten sonra da A.B.D ile kıyaslayarak, o ülkenin ‘geri kalmışlık derecesi’ hakkında yaklaşık bir fikir edinmek mümkündür” (2009: 66). Gerschenkron, endüstrileşme sürecinin başlangıcında olan ülkeleri, bu ülkelerin endüstrileşme sürecinin özelliklerinin sanayileşmenin öncüsü olan İngiltere modelinden farklılıklarına göre, “geri kalmışlık derecesi” bağlamında altı gruba ayırmıştır: (1962: 353- 354) i) Endüstriyel üretim artış oranında sürekli olmayan yani kesikli sıçrama yapan ülke; ii) Hem büyük ölçekli endüstriyel işletmelere hem de girişimciliğe önem veren ülke; iii) Tüketim malları üretimi yerine sermaye malları üretimine önem veren ülke; ıv) Özel tüketim harcamaları düzeylerine büyük baskı uygulayan ülke; v) Endüstrileşme sürecini teşvik eden kurumsal faktörleri yaratan ve özellikle gelişmeye yeni başlayan endüstriler için sermaye arzının arttırılmasında bankaların ve devletin önemli rol üstlenmesini sağlayan ülke; vı) Tarımsal işgücünün verimliliğini arttırarak endüstri için gereken işgücü kaynağının yaratılmasında ve bu bağlamda tarımsal kesimin endüstrileşme sürecinde daha az rol oynadığı ülke. 1.2.2 GERSCHENKRON’DA ENDÜSTRİYEL SIÇRAMA VE GEREKLİ ÖN KOŞULLARIN VARLIĞI Gerschenkron, “geri kalmışlık derecesi” ne göre sınıflandırdığı bu farklı ülke gruplarını belirgin bir sıçrama (spurt) göstermiş ekonomiler ve sıçrama için gerekli tüm ögelerin var olmasına rağmen sıçramayı gerçekleştirememiş ekonomiler olmak üzere iki kategoride toplamaktadır. (1962: 353-354) Ancak bu sıçrama için birtakım ön koşullar gerekmektedir. Sıçrama için gerekli ön koşullar; büyüyen üretim faaliyeti sonunda ortaya çıkan üretim fazlasını tüketebilecek efektif talebin varlığı, sermaye arzı kendiliğinden oluşmuyorsa artığı ve tasarrufları harekete geçirerek, sermaye arzına destek sağlayacak ikame edici ögelerin oluşturulması, nitelikli işgücünün kısıtlı olması nedeniyle sermaye yoğun üretim teknolojilerinin tercih edilmesi, tüketim malları gibi talebin bağımsız 7 oluşmadığı ve devlet tarafından satın alınabilir sermaye malı üretimine ağırlık verilmesidir. (Gerschenkron, 1962: 353-354; Şahinkaya 1998: 9) Gerschenkron, sıçrama için gerekli bu ön koşulların geç endüstrileşen ülkelerde bulunmadığını ve endüstrileşme sürecine sonradan katılan bir ülkenin bu ön koşullara ihtiyacı olduğunu öne sürmüştür. Ona göre, geri kalmış ülkelerde endüstrileşme için gerekli ön koşulların yerine kurumsal nitelikler geçmiş, böylece bu ülkelerin bir bölümü endüstriyel gelişme için gerekli bu ön koşulların yokluğuna rağmen sıçramayı gerçekleştirebilmiştir. (1962: 358) Buna karşılık sınai büyüme eğrisinde bir sıçrama gerçekleştiremeyen ülkelerde bu süreç, genişleme dönemlerinde görülen niceliksel bir gelişim biçimine dönüşmüş ve niteliksel değişim sağlanamamıştır. (Şahinkaya, 2005: 11) Öte yandan Gerschenkron, ön koşul kavramının sorunsal saptama açısından önemli bir kavram olduğunu belirtmektedir. Ona göre, geç endüstrileşen ülkeler aslında ön koşul olarak saptadıkları unsurların eksikliğini tespit edip de, tamamıyla bilinçli bir biçimde bu ön koşulların yerine ikame edici ögeler yaratmamıştır. (1962: 50-51) Bu ikame edici ögelerin hem planlanmamış piyasa etkileriyle ortaya çıktığı hem de bir ölçüde bilinçli tercihler olduğu söylenebilir. Örneğin, Almanya’da endüstrileşme sürecinde önemli rol oynayan çok işlevli (evrensel) bankaların kar amacı güderek ortaya çıktığı kabul edilebilir. Ancak yine de, bankacılık sisteminde dahi iktisadi faaliyeti yönlendiren bir ideoloji bulunmaktadır. (Keyder, 2009: 68) Ülkelerin sıçrama potansiyelini saptayabilecek ölçülebilir bir değişkenin yokluğunda, Gerschenkron ikame edici unsurlar oluşturmayı gerektiren bir sıçrama öncesi ortamını tasvir etmek için ekonomik olmayan değişkenlerden yararlanmaktadır. Gerschenkron, geri kalmış ülkelerde endüstrileşme sürecinin başında ülkelerdeki mevcut ekonomik durum ve endüstrileşme için var olan engeller ile endüstrileşmenin sunduğu fırsatlar arasında artan gerilimin yarattığı dinamiklerin sıçrama potansiyelini belirlediğini öne sürmektedir. (1962: 8) Özellikle ülkenin sahip olduğu doğal kaynaklar, ekonomik ve sosyal yapı endüstrileşmenin sunduğu fırsatları etkilerken, endüstrileşmenin önündeki engellerin de ortadan kaldırılması göreli geri kalmış ülkelerde gerilimin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu gerilimin güçlenmesi, endüstriyel büyüme oranında önemli artışlar yaratmaktadır. (Gerschenkron, 1962: 8) Ancak bu gerilim yavaş yavaş ve sürekli bir biçimde artmaz. Milli bağımsızlık veya demokratik burjuva reformları gibi önemli siyasal 8 olgular, toplumda yeni umutların ve beklentilerin doğmasını sağlayarak zaten varolan gerilimin sıçramalarla artmasına yol açar. Örneğin, Rusya’da 1861 Azatlık Yasası’yla serfliğin kaldırılması, Almanya’da 1840’lı yıllarda, daha sonraki Alman siyasi birliğinin de temelini oluşturacak olan, Alman Gümrük Birliği’nin (Zollverein) kurulması, bu ülkelerde yeni kurumsal ve siyasal değişimlerin yaratılması ve büyük sıçramalar yaşanması için elverişli ortam hazırlamıştır. Bu tür tarihsel ve siyasal olaylar, beklentiler yaratmanın yanısıra yeni kurumsal düzenlemelere gitmek için elverişli ortam hazırlamaktadır. Böylece bu kurumsal düzenlemeler gelişmenin önündeki büyük kurumsal engellerin ortadan kalkmasını sağlayarak, ekonomik faaliyetler ve gelişmenin doğası arasındaki gerilimlerin sona ermesine neden olmaktadır. (Keyder, 1978: 71-72) Ayrıca Geç Endüstrileşen Ülkeler Tezi’ne göre, endüstriyel sıçrama geniş alanlara yayılarak endüstrileşme öncesi koşullar ile endüstrileşmenin sunduğu fırsatlar arasındaki gerilimin yeterince güçlü olmasını sağlayacaktır. (Gerschenkron, 1962: 10-11) Çünkü belirli alanlardaki endüstriyel gelişmenin meyveleri, başka endüstri kolları tarafından dışsal ekonomiler olarak algılanmakta ve başka endüstri kollarının büyümesi ilk ortaya çıkan ekonomik alanlara yarar sağlamaktadır. Dolayısıyla göreli geri kalmış ülkelerde, endüstriyel sıçrama esnasında, hem endüstriyel büyüme oranında ani ve büyük artışlar görülmekte, hem de kurumsal yapının değişimi gerçekleştirilmektedir. (Keyder, 1978: 71- 72) 1.2.3 GERSCHENKRON’DA ENDÜSTRİLEŞME SÜRECİNDE İKAME ÖGELERİN YERİ Kurumsal yenilikler geri kalmış ülkelerde bir sıçramanın gerçekleşmesi için varolması gereken ön koşulların yerini alan ikame ögeleri oluşturmaktadır. (Şahinkaya, 2005: 11) Gerschenkron’a göre ikame ögeler, geç endüstrileşen ülkelerin kökleri geri kalmışlıktan kaynaklanan ve toplumsal gerginlik yaratan sorunlarının giderilmesi çabası esnasında yarattığı ve aynı zamanda endüstrileşmenin yönünü belirleyen kurumlardır. (1962: 10-13) Dolayısıyla ülkelerin endüstrileşme sıçramasının temelinde olumlu dinamikleri başlatıcı ortam hazırlayabilme yeteneğinin yanısıra, ikame ögeleri oluşturabilecek kurumsal değişimlerin de ortaya çıkması yatmaktadır. Öte yandan ülkelerde endüstrileşmenin finansmanında belirleyici olan öge, o ülkelerde endüstrileşmenin kurumsal çerçevesini çizmektedir. (Gerschenkron, 1968: 77- 9 97) Çünkü erken endüstrileşen ülkeler ile göreli geri kalmış ülkelerin finansal yapılarının birbirinden farklı olduğunu öne süren Geç Endüstrileşen Ülkeler Tezi’ne göre, bir ülkenin ne kadar fazla sermayeye gereksinimi varsa, piyasa mekanizması finansal sermayeyi dağıtmada o denli adaletsiz olacaktır. Dolayısıyla Gerschenkron’a göre, göreli geri kalmış ülkelerde kurumların temel işlevi, finansal kaynakları mobilize etmek ve bu kaynakları sermaye yoğun üretim teknolojisi kullanan endüstrilere yatırmaktır. (1968: 77-97) Bu nedenle özellikle sermaye piyasası gelişmemiş geç endüstrileşen ülkelerde, bankalar ve devlet bu görevi üstlenmekte, kurumlar endüstriyel gelişim sürecinde bir sıçramanın gerçekleşmesi için varolması gereken ön koşulların yerini almaktadır. (Sylla, 1991: 49-50) Gerschenkron endüstriye giden fonlara ya da endüstriyel sermayenin kaynaklarına bağlı olarak dört tip endüstriyel gelişme tarif etmektedir: (1962: 45-46; Şahinkaya, 1998: 13) i) Yeniden yatırımlara aktarılan sınai karla ve ekonominin diğer sektörlerinde kazanılan mevcut gelirler dışındaki gönüllü tasarruflardan kaynaklanan bir endüstriyel gelişme, ii) Sermayesi önceki dönem gelirlerinden karşılanan endüstriyel gelişme, iii) Bankalar tarafından kredi yaratılması yoluyla fonlanan bir endüstriyel gelişme, ıv) Zorunlu tasarruf yoluyla elde edilen ve endüstriyel sermayenin devletin bütçesinden sağlanan fonlara dayandığı endüstriyel gelişme. Böylece finansman tedarik etmenin dört türünden hangisi endüstrileşmede etkili ise, gelişmenin kurumsal yapısını da endüstrileşmenin finansmanında temel rol oynayan bu faktör belirleyecektir. (Gerschenkron, 1968: 77-97) Bu bağlamda endüstriyel gelişme sürecinin başlangıcında olan ülkeler geri kalmışlık derecesine göre sınıflandırılmakta, göreli geri kalmışlık derecesi büyüdükçe bireyler ve firmalar aracılığıyla oluşan sermaye birikimi işlevi önce bankalar sonra da devlet tarafından üstlenilmekte ve endüstrileşme süreci ancak belli kurumların katkıları oranında hızlanabilmektedir. Böylece endüstrileşme süreci hangi etkenlerin bu süreçte etkili olduğu hususunda farklılıklar gösterirken, bu süreçler açısından değişik özellikler taşıyan farklı ülke grupları ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla bağımlı değişken olarak tanımlanan endüstrileşme süreci, sadece belirli ögelerin oynadıkları rolün önem derecesi bakımından değil, aynı zamanda hangi etkenlerin 10 bu süreç üzerinde etkili olduğu hususunda da farklılıklar göstermektedir. (Şahinkaya, 1998: 8-15) Bu bağlamda Gerschenkron’a göre, endüstrileşmenin öncüsü olan İngiltere’de yerli kapitalistlerin sahip olduğu toplam sermaye endüstrileşmenin finansmanında temel rol oynamış ve böylece iktisadi kalkınma özel teşebbüs tarafından piyasa mekanizması aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. (1962: 45) Dolayısıyla İngiltere’de endüstriyel sıçrama sermaye arzının ve girişimcilik faktörünün piyasa koşulları içinde tedarik edilmesi ile ortaya çıkmış, endüstrileşme, manüfaktürlerin karlarını yeniden yatırıma yönlendirmeleriyle finanse edilmiştir. (Sylla, 1991: 47) Daha az geri kalmış Almanya’da sermaye piyasasının eksikliklerini tamamlamak ve özel sektörü teşvik etmek için, yatırım ve ticari bankacılığı birlikte gerçekleştiren çok işlevli (evrensel) bankalar kurulmuş, bu bankalar sermaye oluşumunda ve sermayenin hareketliliğinin sağlanmasında önemli rol oynamıştır. Bankaların kredi yaratma politikaları ve girişimcilere yaptıkları yardımlarla ülkede girişimci ve sermaye yetersizliği giderek azalmıştır. Gerschenkron tarafından çok geri kalmış ülke olarak ele alınan Rusya’da ise, endüstrileşme devletin gayretleriyle finanse edilmiş, piyasanın etkin olmayışı nedeniyle devlet bizzat piyasanın yerine geçerek vergilerden elde edilen gelirler ile yabancı yatırımcılardan ülkeye gelen sermayeyi bankalar ve endüstriyel girişimler arasında dağıtmıştır. (1970a: 112) Rusya’da endüstrileşme için gerekli olan sermaye hareketliliği ancak bu yolla sağlanabilmiştir. Öte yandan geri kalmış bir ülkenin yapısal unsurları bir bütün olarak 1890’lı yıllarda Rusya’da ve 1850’li yıllarda Almanya’da aynı olmasına rağmen, Rusya’da sermaye kıtlığı Almanya ile mukayese edildiğinde daha yüksekti. Beşeri sermayenin düşük olması tasarrufu azalttığı, eğitim düzeyi düşük olan nüfus finansal araçlardan ve banka mevduatlarından daha az faydalandığı için Rusya’da endüstriyel yatırımlara yönelik sermaye arzı oldukça düşük düzeyde kalmıştır. (Sandberg, 1982: 683) Ayrıca Rusya’da özellikle iş etiğinin yeterince gelişmemiş olması nedeniyle ortaya çıkan güvensiz ekonomik ortam, bankaların uzun vadeli kredi politikaları izlemesini engellemiş, bankacılık sistemi büyük ölçekli bir endüstrileşmeyi finanse etmek için yeterli fonların bulunmasını sağlayamamıştır. Ülkede ticari dürüstlük standartlarının çok düşük olması ve ticari faaliyetler ile dolandırıcılığın ayrılmaz bir şekilde bağlantılı olarak kabul edilmesi uzun dönemli etkin bir bankacılık sisteminin kurulmasını engellemiştir. (Gerschenkron, 1962: 48) Dolayısıyla Rusya’da bankacılık sistemi endüstrileşmeyi finanse etmek için fon 11 sağlamada başarısız olmuş, endüstrileşmenin ihtiyacı için sermaye arzı, devletin vergi politikaları aracılığıyla gelirleri tüketimden yatırıma sevk etmesiyle ortaya çıkmıştır. (Gerschenkron, 1962: 19; Gerschenkron, 1994: 119) Bu bağlamda, çok geri kalmış ülke olarak nitelendirilen Rusya’nın endüstrileşme biçimi daha az geri kalmış Almanya örneğinden açık bir biçimde ayrışmaktadır. Bununla birlikte etkileri açısından Rus devletinin izlediği politikalar Almanya’da çok işlevli (evrensel) bankaların üstlendiği politikalara benzemektedir. Almanya’daki bankalar gibi Rus bürokrasisi öncelikle büyük ölçekli yatırımlarla ilgilenmiş ve özellikle ağır endüstriyi teşvik etmiştir. (Gerschenkron, 1962: 18; Kwon, Mkandawire ve Palme, 2009: 1; Gregory, 1974b: 655) Dolayısıyla Geç Endüstrileşen Ülkeler Tezi’ne göre, bir ülkenin ekonomisi ne kadar geri kalmışsa endüstrileşme süreci için gerekli koşulların yerine o kadar çok ikame edici ögeler, başka deyişle o ülkeye özgü kurumlar ve kurumsal nitelikler geçmektedir. (Gerschenkron, 1962: 44) 19. yüzyılın başından I. Dünya Savaşı’na kadar ülkelerin endüstriyel süreçlerinden elde edilen tarihsel bulgulara göre, geri kalmış ülkelerin endüstrileşme süreçlerindeki kurumsal faktörler değişiklik göstermektedir. Gerschenkron, bu kurumsal yeniliklerin oluşturduğu ikame ögeleri, farklı ülke örnekleri bağlamında şu şekilde açıklamaktadır: “İngiltere’deki fabrika binaları hiç şüphesiz kişisel zenginliğin varlığından kayda değer miktarda faydalanmıştır. İngiltere’deki gelişmenin özelliklerinden biri de daha önce oluşan önemli ilerleme şartları içinde bireylerin endüstriyel arayışlara yatırım yapmak konusunda oldukça fazla istekli olmasıydı. Fakat Avrupa kıtasındaki daha geri kalmış ülkelerde ne önceki birikimler ne de endüstriyel gelişmeye duyulan ilgi geç endüstrileşmenin daha büyük sermayeye olan gereksinimi ile bağdaşmamaktaydı. Almanya’da sermaye temini, kendiliğinden sermaye birikimi süreci ile değil bankacılık sisteminin kredi yaratma politikalarının rolü ile ikame edilmiştir. Rusya’da sermaye temini endüstrileşme öncesi birikimlere değil, devletin sermaye sağlamada stratejik etken olarak kabul edilmesine ve bütçe politikalarına bağlı olmuştur” (1962: 45-46). Ülkeleri, endüstriyel gelişimlerini ayrı zamanlarda tamamlamalarına ve ekonomide endüstrileşmeyi sağlayan kurumların farklı özellikler taşımasına göre birbirinden ayıran Gerschenkron, Geç Endüstrileşen Ülkeler Tezi’ni de bu görüşlerini kanıtlayan üç ayrı ülkeyi ele alarak oluşturmuştur. Tablo 1.1’de görüldüğü gibi, bu ülkeleri göreli geri kalmışlık düzeylerine göre ayıran Gerschenkron’a göre, daha öncede belirtildiği gibi, ikame ögeler ülkenin geri kalmışlık düzeyi ile yakından ilgilidir. (1962: 85-97) Bununla 12 birlikte ülkelerin göreli geri kalmışlık düzeyi azaldıkça endüstrileşme süreci için gerekli koşulların yerine geçen kurumlar ve kurumsal nitelikler de değişiklik göstermektedir. Örneğin, Rusya’da 1900’lü yıllarda yaşanan endüstrileşme sürecinde, endüstrileşmeyi finanse eden devletin yerini bankalar almıştır. Yine 19. yüzyılın sonunda Almanya’da çok işlevli (evrensel) bankalar ile endüstriyel girişimler arasındaki ilişkiler zayıflamış, birçok endüstri bankaların desteği olmadan gelişmiştir. (Gerschenkron, 1962: 21) Bu konudaki kendi ifadesiyle: “İngiltere göreli düşük sermaye gerektiren küçük ölçekli girişimlerle endüstrileşmeye başlamıştır. Endüstriler için gerekli olan sermaye ihtiyacı genellikle girişimcilerin kendi tasarrufundan sağlanmış, büyüme karların yeniden yatırıma aktarılmasıyla oluşmuştur. Ancak gelişen teknoloji ve karmaşık hale gelen piyasalar fabrikaların optimum ölçeğinin büyümesine, endüstrileşme için gerekli sermayenin artmasına neden olmuştur. Daha az geri kalmış Almanya daha az potansiyel girişimciye ve çok az likit sermayeye sahip olduğundan bu ülkede bankacılık sistemi hem sermayenin hem de girişimciliğin temel kaynağı haline gelmiştir. Almanya’dan daha geri olan Rusya’da ise endüstrileşme için gerekli sermayenin temin edilmesinde, girişimcilik ve bankacılık sistemi yeterli olmadığı için 1880’lerin sonunda ve 1890’larda büyük ölçekli sermaye yoğun girişimlerin kurulmasında ve 1900’lü yıllarda bankacılık sisteminin oluşturulmasında devlet önemli rol oynamıştır” (1962: 353-355). Tablo 1.1: İkame Edici Faktörler Göreli Geri Kalmışlık Derecesi İleri Ülkeler İngiltere Daha Az Geri Kalmış Ülkeler Almanya Çok Geri Kalmış Ülkeler Rusya Uç Geri Kalmışlığa Sahip Devletler Ilımlı Geri Kalmışlığa Sahip Bankalar Bankalar Gelişmiş Girişimciler Girişimciler Girişimciler Kaynak: Gerschenkron (1962: 355) Öte yandan geç endüstrileşmiş ülkelerden biri olarak nitelendirilen İtalya’da ise, altyapı yatırımları için ihtiyaç duyulan sermaye devlet tarafından sağlanırken, 1896 yılında yaşanan endüstriyel sıçramanın finansmanında çok işlevli (evrensel) bankalar önemli rol üstlenmiştir. Endüstrileşme sürecine daha geç giren Japonya’da da devlet, toprak vergisi yoluyla kırsal kesimden elde edilen tarımsal üretim artığının büyük bölümüne el koymuş, özellikle 1880-1890 yılları arasında gemi yapım, pamuklu dokuma ve madencilik endüstrileri başta olmak üzere birçok yeni endüstri dalının finansmanında bu zorunlu tasarruflar önemli rol oynamıştır. Endüstriyel gelişmenin başlangıcında devlet tarafından 13 kurulan ve işletilen bu endüstriyel girişimler, daha sonra özel sermaye tarafından işletilmiş, 1890’lı yıllardan itibaren göreli geri kalmışlık derecesi azalan Japonya’da özellikle hafif endüstrinin finansmanında ise bankalar önemli rol oynamıştır. (Gerschenkron, 1962: 355; Parker, 1991: 87) Dolayısıyla ülkelerin geri kalmışlık derecesi azaldıkça endüstrileşmenin finansmanı önemli ölçüde bankalar tarafından karşılanmış, bu ülkelerde endüstriyel gelişmenin tüm ağırlığı bankaların omuzlarına yüklenmiştir. Bu bağlamda bankaların ve finansal piyasaların yapısı, bankaların endüstrileşmenin finansman ihtiyacını karşılama biçimi ve bankalar ile endüstriyel girişimler arasındaki ilişkinin boyutu, ülkelerdeki endüstrileşmenin gelişme yönünü etkilemiştir. Özellikle bankalar ve endüstriyel girişimler arasındaki ilişkinin oldukça yakın olduğu Almanya’da çok işlevli (evrensel) bankalar “endüstriyel girişimlere sermaye piyasasına iştirak edebilecek mali yapıya kavuşuncaya dek ‘bakıcılık’ yapmış, endüstriyel girişimlerin monopolcü yapılarını sürdürmek için üretim düzeylerini ‘kontrol altında tutmaya’ çalışmıştır” (Gerschenkron, 1962: 88). Dolayısıyla Gerschenkron’un geç endüstrileşme ile ilgili analizinin odak noktası, ülkelerin göreli geri kalmışlık derecesi ve buna bağlı olarak ülkelerde ortaya çıkan kurumsal değişmeler ve bu değişmelerin oluşturduğu ikame ögelerdir. Bu açıdan bakıldığında, geç endüstrileşen ülkelerde, belirli kurumsal araçların kullanılması ve özgül endüstrileşme ideolojilerinin kabul edilmesi, endüstriyel sıçramanın başlamasını sağlamış, bu ülkeler kendi politikalarını, kurumsal araçlarını ve ideolojilerini oluşturmuşlardır. Dolayısıyla Gerschenkron, göreli geri kalmış ülkelerde endüstrileşmeyi koşullara özgü kurumların ortaya çıktığı ve buna özgü oluşturulan bir ekonomik gelişmenin geçerli olduğu karmaşık bir sistemle açıklamaktadır. (1962: 7) Bu bağlamda ülkelerin endüstrileşme ve modernleşme tecrübeleri, farklı ögeleri bir araya getirerek birbiri içinde eriten bir süreç olmuştur. (Von Laue, 1969b: 118) 1.2.4 GERSCHENKRON’DA GERİ KALMIŞLIĞIN AVANTAJLARI Gerschenkron’un Geç Endüstrileşen Ülkeler Tezi’nde, göreli geri kalmışlık ve ikame ögeler üzerine yapılan tartışmalarda sözkonusu olan bir kavram da geriliğin avantajları kavramıdır. Gerschenkron’a göre, 19. yüzyılda geri kalmış ülkelerde ortaya çıkan endüstriyel sıçramanın büyüklüğü de, ülkelerin göreli geri kalmışlık derecesi ile ilişkilidir. (1962: 44) Bir ülkede göreli geri kalmışlık derecesi ne kadar büyükse, o ülkede endüstriyel sıçrama da o kadar büyük olacaktır. Dolayısıyla endüstrileşme sürecine geç 14 katılan ülke, endüstrileşme sıçramasını yaptığı sırada gelişmiş iktisadi yapılara göre daha hızlı ilerler. Bir ülke ne kadar geç endüstrileşirse o ülkede endüstrileşmenin başlangıcında yapılan yatırımlar ile çıktı oranında da o denli ani ve büyük sıçramalar yaşanacaktır. (Gerschenkron, 1962: 44; Crisp, 1991: 261) Bu bağlamda, “toplumsal gerilimi hafifletmek amacı ile endüstri sektörü, en azından, bu gerginliği en çok duyan grupları tatmin edebilecek bir hızla gelişmek zorundadır. Yalnız, bu hıza ulaşmak olası mıdır? Ve nasıl? Bu nokta da, açıklama için, teknoloji değişkenine başvurmak zorundayız” (Keyder, 2009: 69). Gerschenkron, endüstrileşme sürecine geç başlayan ülkelerin, gelişmiş ülkelerde bulunan teknoloji stokunu kullanmak suretiyle yüksek büyüme hızları yakalayabileceklerini ve gelişmiş ülkeler ile aralarındaki gelişmişlik farkını kapatabileceklerini savunmuştur. (1962: 8) Ona göre, teknoloji ödünç alan geri kalmış ülkeler ile gelişmiş ülkeler arasındaki gelişmişlik farkı ne kadar büyükse bu fark o kadar hızlı kapanacaktır. (1962: 47) Dolayısıyla geç endüstrileşen ülkelerin başarıya ulaşması, özellikle modern teknoloji kullanmalarıyla mümkün olmaktadır. (Gerschenkron, 1962: 119; Findlay, 1978: 1) Bu ülkelerde modern teknolojinin kullanılmasını engelleyecek fırsat maliyetleri ve yerleşik çıkarlar olmadığından, geç endüstrileşen ülkeler, ileri teknolojik bilgi ve donanımların tümüne ulaşabilme şansına sahiplerdir. Çünkü teknolojinin birikimli bir süreç içinde ortaya çıkmadığı ve eski üretim yöntemlerini içeren sermaye teçhizatına sahip olmayan geri kalmış ülkeler, yeni teknolojinin kabul edilmesinde daha hızlı ve esnektirler. Ayrıca geç endüstrileşen ülkeler erken endüstrileşen ülkelerin katlandıkları mali, fiziki ve beşeri sermaye birikimini etkinleştirmeye yönelik öğrenme maliyetlerine katlanmadan teknolojik gelişme yoluna girebilmektedirler. (Tiryakioğlu, 2011: 174) Dolayısıyla erken endüstrileşen ülkeler ile geç endüstrileşen ülkeler arasındaki teknolojik açık, geç endüstrileşen ülkelerin sanayileşmiş ülkelerin teknolojik birikimini değerlendirmeleri, araştırma ve geliştirme maliyetlerinden kurtulmaları nedeniyle zaman içinde kapanmaktadır. Ayrıca bu en ileri teknikler, dünya pazarlarında en etkin biçimde rekabet edebilecek malların üretiminde kullanılabilir ve böylece çok geniş bir pazarın varlığından yararlanılabilir. Bu bağlamda göreli geri kalmış ülke endüstrileşmiş ülkelerin deneyimlerinden yararlanmakta, gelişmiş ülkelerden teknoloji transferi, bilgi alımı, sermaye yoğun üretim teknolojilerin ithalatı, bu ülkelerde eksik olan ön koşulları ikame 15 etmektedir. Örneğin, 19. yüzyılın sonunda gelişmiş ülkelerin deneyimlerinden yararlanan Almanya ve Rusya’da demir ve çelik endüstrileri yeni teknolojilerin uygulandığı endüstriler olmuştur. (Harley, 1991: 32) Almanya’da kurulan maden eritme ocakları, sonraları İngiliz maden eritme ocaklarından üstün olmaya başlamıştır. Ayrıca geri kalmış ülkeler teknoloji transferinde sadece erken endüstrileşen ülkelerden yararlanmamış, aynı zamanda endüstriyel sıçramanın geç yaşandığı ülkelerde ortaya çıkan gelişmelerden de yararlanmıştır. Örneğin, Rus girişimciler Almanya’dan çok miktarda makine ve teçhizat ithal etmişlerdir. Diğer yandan, göreli geri kalmış ülkelerin endüstrileşme sürecinde teknolojik açıdan elde ettiği bu başarıyı sadece taklit olarak nitelendirmek de doğru olmayacaktır. Sonuç olarak, erken endüstrileşen ülkelerden teknolojiyi elde eden göreli geri kalmış ülkelerde modern teknoloji kullanımı arttıkça gelişmiş ekonomilerle arasındaki fark giderek kapanmaya başlamıştır. Bu bağlamda modern teknoloji sayesinde erken endüstrileşen ülkelerle rekabet etme şansı yakalayan ve dünya pazarlarında geniş bir paya sahip olmayı başaran geç endüstrileşmiş ülkeler, bu ülkelere ulaşmak için teknolojinin önemli olduğu endüstrilere yoğunlaşma stratejisini benimsemişlerdir. Teknolojinin önemli olduğu endüstriler ve gelişen teknoloji, büyük ölçekli girişimleri gerektirdiğinden endüstrileşme sürecinin başlangıcında teknolojik açık ne kadar büyükse, kurulan işletmelerin çapı da o derece büyük olacaktır. (Gerschenkron, 1962: 10-129) Dolayısıyla kurulan endüstriyel işletmelerin ölçü ve boyutlarını çağdaş teknolojinin kendi doğası ve geriliğin koşulları birlikte saptar. Büyüklük kavramı, göreli terimler içinde düşünülmeli ve üretim tekniklerinin seçimiyle ilişkilendirilmelidir. Bir ülke ne kadar geç endüstrileşirse o ülkedeki fabrika ölçeğinin ve buna bağlı olarak sermaye çıktı oranının o denli fazla olacağını öne süren Gerschenkron’a göre, endüstri kuruluşlarının büyük ölçekli olması, emek verimliliği düşük olan ülkede ileri teknolojinin benimsenmesini, makineleşmenin ve iş örgütlenmesinin hızla artmasını sağlamıştır. (1962: 10-129) Emek yoğun teknolojilerin maliyet azaltıcı olduğunu ve dolayısıyla bunların tercih edileceğini savunan işçi fazlası modelleri açısından bu görüşler şaşırtıcı gelebilir. Fakat deneysel çalışmalardan elde edilen sonuçlara bakıldığında, kısa vadedeki karlılık hesapları aksini gösterse de, girişimcilerin sermaye yoğun teknolojileri tercih ettikleri görülmektedir. (Keyder, 2009: 70) Bunun bir nedeni, geri kalmış ülkelerde endüstriye olan işgücü akışının yetersiz olması, aynı zamanda endüstriye akabilen 16 işgücünün de eğitimsiz ve endüstriyel çalışma disiplini açısından belli bir düzeye ulaşamamış olmasıdır. Dolayısıyla bu ülkelerde uygun işgücünün yokluğu çoğu zaman endüstriyel gelişme önünde bir engel olmuştur. (Prados de la Escosura, 2005: 15) Sermaye yoğun teknolojilerin tercih edilmesine bir başka neden de, işçi ücretlerinde ve çalışma koşullarında önemli değişikliklere yol açabilecek dengesiz bir siyasal ortamın yarattığı güvensizlik ögesidir. (Keyder, 2009: 70) Dolayısıyla bu ülkelerde geleneksel görüşün aksine, sermaye göreli ucuz hale gelmiş, böylece işgücü yerine sermayenin ikame edilmesi anlamına gelen yoğun sermaye kullanımı, işgücünün gerek niceliksel gerek niteliksel yetersizliğini ortadan kaldırmış ve bu açıdan endüstriyel gelişme için gerekli ortam yaratılmıştır. (Keyder, 2009: 70) Bu bağlamda geç endüstrileşen ülkelerde sermaye yoğun üretim teknolojisi beşeri sermaye yokluğunu ikame etmiştir. (Gerschenkron, 1962: 50) Özellikle üretim mallarına yapılan büyük ölçekli yatırımlarla, bu ülkelerde sermaye emek oranları hızla büyümüştür. (Gerschenkron, 1962: 128) Dolayısıyla üretim teknolojisinin daha sermaye yoğun hale gelmesi göreli geri kalmış ülkelerin endüstriyel yapısında mevcut olan birçok dezavantajı avantaja dönüştürmüştür. Öte yandan Rosovsky’e göre, göreli geri kalmış ülkelerde sermayenin göreli ucuz hale gelmesi olarak nitelendirilen “Gerschenkron paradoksu”, bazı geri kalmış ülkelerde ortaya çıkmamış, bu ülkelerde endüstriyel işgücünün yaratılması süreci nispeten kolay olmuştur. (1979: 1012) Yine Gregory, Rusya’da 1861 yılında serfliğin kaldırılmasından sonra, toprağın ortak kullanımına, uzlaşmaya ve görenek birliğine dayanan komünün işgücü mobilitesi üzerinde yarattığı sınırlamalara rağmen Rus köylüsünün tarım ve endüstri arasında serbestçe hareket ettiğini savunmuştur. Ona göre, Rusya’da endüstriye olan işgücü akışı yeterli miktarda olmuş, ancak nitelikli işgücü bulma sorunu devam etmiştir. (1991: 70-72) Bu bağlamda Gerschenkron savunduğu görüşleriyle, endüstrileşme sürecini geç yaşayan ülkelerdeki fabrika ölçeğinin ve sermaye çıktı oranının büyüklüğünü vurgulamış olmaktadır. Buna bağlı olarak bir ülke ne kadar geç endüstrileşirse o kadar sermaye yoğun mal üretir hale gelmektedir. (Gerschenkron, 1962: 128) Bunun en önemli nedeni, geç endüstrileşen ülkelerde tüketim mallarına ve dolayısıyla bunların üretiminde kullanılan yatırım mallarına yeterli talep bulunmayışıdır. Üretim mallarına bu ilk aşamada verilen ağırlık, tüketici talebinin arttığı sonraki dönemlerde daha yüksek bir gelişme hızı sağlanmasına yol açar. Dolayısıyla, geç endüstrileşen ülkelerde sermaye malı üretiminin 17 imalat endüstrisi içindeki payı yüksektir. (Jones ve Sardy, 1970: 82; Scott, 1952: 387) Endüstrileşmeye, demiryolları yapımı ile kömür ve demir madenciliğine yatırım yaparak başlayan geç endüstrileşen ülkeler için bu durum zorunlu bir özellik haline gelmiştir. Ancak Rosovsky’e göre, geç endüstrileşen ülkelerden biri olan Japonya’da 19. yüzyılda gerçekleşen endüstriyel sıçramada sadece sermaye yoğun mal üreten demir ve çelik endüstrileri değil, pamuklu dokuma endüstrisi de önemli rol oynamıştır. (1979: 1012) 1.2.5 GERSCHENKRON’DA SİSTEMATİK UNSURLARIN ENDÜSTRİLEŞMEDEKİ ROLÜ Endüstriyel gelişimini ilk tamamlayan ülke olan İngiltere’nin endüstrileşme sürecinde gösterdiği iktisadi gelişmeleri ana başlıklarıyla ortaya koymak geç endüstrileşen ülkelerin endüstrileşme süreçlerini anlamamızı kolaylaştıracaktır. İngiliz endüstri devrimi toplumların yaşam biçimi, işbölümü, mülkiyet, devlet politikaları ve kurumları açısından köklü değişimleri başlatan bir iktisadi ve sosyal dönüşümün ilk örneği olmuştur. Ekonomide önemli bir çarpan etkisi yaratan finansal yenilikler İngiltere’de 18. yüzyılın başından itibaren gerçekleşmeye başlamıştır. Örneğin, ülkede Bank of England’ın kurulması ve City of London’ın finans merkezi haline gelmesi endüstrileşme sürecinde önemli rol oynayan sermaye hareketini mümkün kılmış ve İngiltere’de ulusal sermaye piyasası oluşmuştur. Böylece İngiltere harekete geçme aşamasında hiç sermaye ithal etmeden endüstrileşme için gerekli sermayeyi yerli kaynaklardan temin etmiştir. (Gerschenkron, 1962: 14) İngiltere’nin sahip olduğu kömür madeni ve İngiliz üreticilerin demir endüstrisini geliştirme çabaları ülkede, Batı Avrupa ülkelerinin çoğunda harekete geçmeyi teşvik eden temel etkenlerden biri olan teknolojinin gelişmesini sağlamıştır. Özellikle ülkede büyük miktardaki kömür üretimi, madenciliğin gelişmesi için gereken teknik değişime öncülük etmiş, kömürün ocağın ağzına, oradan da limanlara ve pazarlara taşınabilmesi için kullanılan teknolojiler hızla gelişmiştir. Ayrıca demirin odun kömürü yerine kok kullanılarak eritilmesi ve demir tavlamanın keşfi bu endüstrinin de üretim kapasitesinin artmasını sağlamıştır. Öte yandan İngiltere’nin taşımacılık masraflarının diğer ülkelere göre daha düşük olmasını sağlayan jeopolitik konumu da endüstrileşme sürecinde önemli rol oynamıştır. İngiltere’nin dar ve denizlerle çevrili olması ve ülkede kolayca ulaşıma 18 elverişli hale getirilebilecek uzun nehirlerin bulunması İngiltere’ye taşımacılık alanında büyük bir avantaj sağlamaktaydı. (Hobsbawm, 2008: 37) Ayrıca endüstri öncesi toplumları geleneksel koşullar ve faaliyetler içinde hareketsiz bırakan iktisadi, toplumsal ve ideolojik bağlar İngiltere’de oldukça zayıf durumdaydı. 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren İngiltere’de toprak sahibi küçük üretici bir köylülükten ve asgari geçimlik düzeydeki tarımsal faaliyetten bahsedilmesinin oldukça kuşkulu olması buna ilişkin en çarpıcı örnek olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu dönemde bir yandan tarımsal topraklarda kullanılan teknoloji gelişirken, diğer yandan da toprak işletmelerini bütünleştirmenin yaygın şekli haline gelen çitleme hareketleri ile birlikte tarım işletmelerinin büyüklüğünde ve organizasyonunda değişmeler görülmüştür. İngiltere’de tarımda meydana gelen bu gelişmeler, artan nüfusu ve özellikle de endüstri merkezlerinin nüfusunu besleyerek, mamul mallar için satın alma gücünü arttırarak ve endüstride istihdam edilecek işgücü fazlasını serbest bırakarak endüstrileşmeye katkıda bulunmuştur. (Deane, 2000: 43) Bütün bunlara ek olarak, ülkede gelişen mülkiyet ve patent hakları ile devletin izlediği piyasayı teşvik edici stratejiler, İngiltere’de endüstrileşmenin doğuşunu açıklamaktadır. Dolayısıyla 18. yüzyılda İngiltere’de endüstrileşme için gerekli başlıca ön koşullar halihazırda mevcuttu ya da kolaylıkla sağlanabiliyordu. 18. yüzyılın sonunda İngiltere’de endüstri devriminin yaşanmasıyla birlikte endüstriyel ve askeri açıdan İngiltere’yi yakalama gayesi olan Almanya, İtalya, Rusya ve Japonya gibi ülkeler endüstrileşmeye yönelik stratejiler benimsemek zorunda kalmışlardır. Gerschenkron’a göre, geç endüstrileşen ülkeler için en büyük itici güç uluslararası rekabet olmuştur. Bu ülkeler bir yandan erken endüstrileşen ülkelerde mevcut olan teknoloji, sermaye ve sağlam finansal yapı gibi endüstrileşme için gerekli koşulları sağlamaya uğraşırken, diğer yandan da ülkelerinde olmayan bu koşulları çeşitli kurumlar veya Gerschenkron’un kavramsal çerçevesindeki deyişle sistematik unsurlarla ikame etmeye çalışmışlardır. (1962: 126) Geç Endüstrileşen Ülkeler Tezi’ne göre, ülkeler ne kadar geri kalmışsa sermayenin ve girişimcinin önemli endüstrilere yönlendirilmesi için piyasaya o kadar fazla müdahale gerekmekte, aynı zamanda gerekli sermayenin temin edilebilmesi için de yurtiçi tüketimin azaltılması ve milli tasarrufun arttırılmasına yönelik daha ayrıntılı ve zorlayıcı önlemler 19 alınması gerekli hale gelmektedir. (Gerschenkron, 1962: 126) Dolayısıyla, daha öncede belirtildiği gibi, geç endüstrileşen ülkelerde özellikle kıt kaynakları harekete geçirmek için birbirinden farklı kurumlar ortaya çıkmaktadır. Örneğin, Rusya’da finansal kaynakları harekete geçirmede etkin olamayan özel teşebbüsün yerine endüstrileşme amacını üstlenmek ve bu amacı devam ettirmek tamamıyla devletin görevi haline gelmiştir. (Gerschenkron, 1963a) Gerschenkron endüstrileşme sürecinde devletin rolünü, endüstrileşmeyi doğrudan teşvik eden ve endüstriyel gelişme için uygun olan çatıyı oluşturma çabası içine giren devlet ile endüstriyel büyümede bir engel olarak ekonominin karşısına çıkan devlet olmak üzere ikiye ayırmıştır. (1962: 128) Özellikle geri kalmış ülkelerde devletin rolünün etkin olduğunu vurgulayan Gerschenkron, devletin endüstrileşme sürecinde genellikle teşvik eden rolünü üstlendiğini vurgulamış ve buna en uygun örnek olarak da Rusya’yı göstermiştir. Rus ekonomisinin potansiyeli ve performansı arasındaki farklılık Rusya’nın göreli geri kalmışlık teorisi için eşsiz bir örnek olmasını sağlamıştır. Gerschenkron’a göre, Rusya’da tam endüstrileşmeyi başlatan temel etken, endüstrileşme amaçlı politikalar izleyen devlettir. (1962: 126-132) Bu bağlamda Rus hükümeti demiryolları yapımına ağırlık vermiş, ağır endüstriye yönelik politikalar ile bitmiş mal ithalatında yüksek gümrük tarifeleri ve zorunlu tasarruf politikaları izlemiştir. Dolayısıyla geç endüstrileşen ülkelerde devletin ekonomiye müdahalesinin boyutu geri kalmışlıkla yakından ilgilidir. Bu tür ülkelerde ekonominin geri kalmışlığı ne kadar büyükse, devletin müdahalesi de o denli büyük olmaktadır. (Gerschenkron, 1962: 127) Çünkü bu ülkelerde göreli geri kalmışlık, toplumdaki ekonomik gelişme beklentisi ve sürekli durgunluk arasında gelgitler yaratırken bu gerilim reel politikaya yansıyarak, ekonomik büyüme için gerekli koşulların yerine geçecek kurumsal değişmelerin yaratılmasına neden olmaktadır. (Gerschenkron, 1962: 11) Bu doğrultuda Gerschenkron, “kurumları oluşturmanın ilk etkilerinin binlerce mil demiryolu inşa etmek, madenleri işletmek, fabrikalar açmak, limanlar kurmak ve şehirleri modernize etmek anlamına geldiğini”ni belirtmektedir. (1962: 12) Dolayısıyla Gerschenkron’un modelinden çıkan en can alıcı sonuç, göreli geri kalmış ülkelerde endüstrileşme sürecini hızlandıran sistematik unsurlar yaratılmalı, bir ülke ne kadar geri kalmışsa endüstrileşme için gerekli koşulları ikame etmesi gereken bu 20 unsurlar o denli büyük ve yenilikçi olmalıdır. Gerschenkron, Rusya’nın tam endüstrileşmesinde gerekli koşulların yerine geçecek temel sistematik unsurları şu şekilde formüle etmiştir: (1962: 19-46) Dİ + AEP + GTP + AS + ZT = TAM ENDÜSTRİLEŞME Bu formülasyonda; Dİ = Demiryolu inşası, GTP = Gümrük tarife politikasını, AEP = Ağır endüstri politikasını, ZT = Zorunlu tasarruf politikasını, AS = Altın standardını temsil etmektedir. Aynı şekilde, David Landes de “continental emulation” (kıta taklidi) kavramından hareketle İngiltere’nin endüstriyel ve ticari gücünü yakalamak isteyen devletlerin gümrük tarife ve zorunlu tasarruf politikaları izleyerek, endüstriyel girişimlerin kurulmasını ve demiryolları yapımını bizzat üstlenerek endüstriyel gelişmeyi sağladığını öne sürmektedir. (Aktaran: Cameron, 1985: 2) Gerschenkron, Rusya’da 1861 yılında serfliğin ortadan kaldırılmasını sağlayan Azatlık Yasası’nı izleyen dönemi, endüstrileşme süreci için hazırlık dönemi olarak nitelendirmekte ve bu dönemden itibaren endüstrileşmenin Rusya için erken endüstrileşen ülkelere ulaşma kaygısıyla birlikte aynı zamanda temel amaç haline geldiğini vurgulamaktadır. (1967b: 42) Bu temel amaca ulaşmak için Rusya, ihracatın artmasına, rublenin istikrarlı olmasına, dışarıdan düşük maliyetli ve daha fazla ödünç alınmasının sağlanmasına ve döviz ihtiyacının karşılanmasına yönelik olarak tedbirler almıştır. Bu önlemler, Rusya’da devletin ekonomiye rasyonel stratejilerle müdahale ettiğini göstermektedir. 1.2.5.1 DEMİRYOLU POLİTİKASI Çok geri kalmış ülke olarak kabul edilen Rusya’da devletin ekonomiye yönelik izlediği stratejilerden biri, ekonomi üzerinde ileriye, geriye ve yana doğru bağlantı etkileri yaratan demiryolları yapımıdır. Demiryollarının ileriye doğru bağlantı etkisi, ulaştırma maliyetlerini düşürüp pazar olanaklarını genişletmek ve ekonomide uzmanlaşma sağlamaktır. Demiryollarının hızlı ve ucuz ulaştırma hizmetleri sağlamasıyla birlikte girdi 21 ve çıktıların pazarlara taşınmasında dolaşım süreci kısalmış, ulusal pazarların bütünleşmeleriyle genişlemeleri kolaylaşmıştır. Yana doğru bağlantı etkisi, demiryollarına yapılan yatırımların yeni girişimlere ve pozitif dışsal ekonomilere neden olduğunu göstermektedir. Ulaştırmanın önündeki fiziksel engellerin ortadan kaldırılmasıyla bir malın üretimi ve tüketiciye teslimi arasında geçen zaman azalmış, stok miktarları düşmüş ve aynı miktardaki sermaye ile daha çok ekonomik işlem yapmak olanaklı hale gelmiştir. (Kaynak, 1996: 4) Geriye doğru bağlantı etkisi ise, kömür, demir, çelik ve makine endüstrileri için talep yaratmaktır. Demiryolları ekonomide doğrudan üretken faaliyetleri dinamik etkisiyle özendirmesi ve yeni alanları üretime açmadaki zorlayıcı rolü ile ekonomik gelişmede olumlu etkide bulunmaktadır. Özellikle gelişen endüstrilerde talep artışında tek başına güçlü bir faktör olduğu kabul edilmektedir. (Kaynak, 1985: 277) Bütün bu etkiler, yalnızca demiryolları yapımı ile ortaya çıkmaktadır. Ayrıca demiryolları yapımı, ekonomik gelişme sürecinin belirli bir döneminde ortaya çıkmış, bu dönem endüstrileşme sürecinde “manifaktür aşamasından fabrika aşamasına geçildiği pazar için kitlesel üretimin yaygınlaşmaya başladığı, bir başka deyişle, endüstri devriminin ivme kazanarak mal ve insan dolaşımının genişlediği ve bu nedenle de kitlesel ulaştırma biçimlerine gereksinim duyulduğu” bir dönem olmuştur. (Kaynak, 1996: 1) Bu nedenle 19. yüzyılda demiryolları tarihsel olarak ülkelerin endüstriyel sıçramalarının en önemli ve en güçlü başlatıcısı olmuştur. (Kaynak, 1985: 276) Geç Endüstrileşen Ülkeler Tezi’nde çok geri kalmış ülke olarak kabul edilen Rusya’da ikame öge olan devletin endüstrileşme sürecinde yarattığı sistematik unsurlardan biri, ülkede geriye doğru bağlantılarla demir, çelik, kömür endüstrilerinin gelişimini ve ileriye doğru bağlantılarla endüstriyel mallar ile tarımsal ürünlerin pazarlara ulaşmasını, piyasaların bütünleşmesini ve gelişmesini sağlayan demiryolları yapımıdır. Demiryollarının Rusya’nın ekonomik gelişiminde ve sosyal dönüşümünde etkili olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Demiryollarının inşasıyla birlikte ülkede mal ticareti artmış ve bir pazar ekonomisi doğarak malların piyasa fiyatlarının birbirine yaklaşması mümkün olmuştur. (Gerschenkron, 1947: 148; Metzer, 1974: 548) Rusya’da artan demiryolu yapımının ileriye doğru etkisiyle artan mal ticaretine en iyi örnek olarak tahıl gösterilebilir. Özellikle 1870 ve 1900’lü yıllarda pazar için yapılan tahıl üretiminin artması ticarileşmenin giderek arttığını göstermektedir. Ayrıca demiryollarının gereksinim duyduğu sermaye donanımının büyük ölçüde yurt içinden sağlanması gayesi, ülkede ağır 22 endüstrinin gelişmesini sağlamıştır. Geriye doğru bağlantı etkisinin bir yansıması olarak, 1890’lı yıllarda Rusya’da elde edilen, kömür, demir ve çelik çıktısının büyük bölümü demiryolu yapımında kullanılırken, bu endüstriler de artan talebin etkisiyle giderek gelişmiştir. (Gerschenkron, 1947: 148) Rusya’da demiryollarının inşa edilmesi yalnızca maden ve çelik talebini arttırmamış aynı zamanda, demiryollarının yapımı ve işletilmesi esnasında işgücüne olan talebi de arttırmıştır. Geç endüstrileşen ülkelerin endüstrileşmeye yönelik benimsediği stratejilerden biri olan demiryolları yapımı İtalya’nın ekonomik entegrasyonunda da önemli rol oynamıştır. Ülkede 1880’li yıllarda hızlanan demiryolu yapımı sermaye ve işgücü hareketliliğinin artmasını sağlamış, yerel piyasaların gelişmesine ve yeni ihracat pazarlarının oluşmasına katkıda bulunmuştur. Buna karşılık demiryollarının İtalya’da yarattığı ileri ve geriye doğru etkiler, diğer ülkelerle karşılaştırıldığında düşük düzeyde kalmıştır. (Gerschenkron, 1955: 360-361) Gerschenkron’a göre, ülkede devletin izlediği demiryolu politikasının endüstrileşme sürecinden önce hızlanması ve bunun bir sonucu olarak demiryollarının endüstriyel sıçramaya göre erken tamamlanması, demiryolları yapımının ulusal endüstriler üzerindeki doğrudan katkısının düşük kalmasına neden olmuştur. (1962: 114) Öte yandan Almanya’da ise, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren demiryolları uzun mesafeli taşımacılığın en önemli ulaştırma sistemi haline gelmiştir. (Kaynak, 1996: 5) 1840-1880 yılları arasında hızlanan demiryolu yapımıyla birlikte demir, çelik ve kömür üretimi artarken, mühendislik* endüstrisi de hızla gelişmiştir. (Stolper, Hauser ve Borchardt, 1967: 24) Bu dönemde Alman ekonomisi içinde demiryollarının yeri çok büyük önem kazanmış, demiryolu yapımı ekonomi için önemli ileriye ve geriye doğru bağlantıların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Almanya’da demiryolları bankaların kredi yaratma politikalarının gelişmesini sağlayarak ve sermaye hareketliliğini mümkün kılarak geriye doğru bağlantı yaratmıştır. (Tilly, 1991a: 176; Belge, 2011: 222; Bongaerts, 1985: 342) Rostow’a göre, demiryolu yapımı Almanya’nın kalkış (take-off) sürecinde Rusya’daki gibi etkili olmuştur. (1980: 64) Geç endüstrileşen ülkelerin içinde yer alan Japonya’da demiryolu inşası askeri ve ekonomik açıdan büyük öneme sahipti. Özellikle 1870 sonrasında Japon ekonomisi içinde demiryollarının yeri çok büyük önem kazanmış ve devletin izlediği bilinçli demiryolu * Mühendislik endüstrisi kavramı, metal işleri, makine imalat ve ulaşım araçları endüstrilerini içermektedir. 23 politikasıyla ülkedeki demiryollarının uzunluğu hızla artmıştır. Ancak buna rağmen diğer geç endüstrileşen ülkelerle karşılaştırıldığında, Japonya’da demiryolları yapımının göreli düşük kaldığı söylenebilir. (Ames, 1947: 58; Supple, 1973: 341; Milward ve Saul, 2012: 247; Goldsmith, 1998: 126-145) Sonuç olarak, demiryolları yapımı özellikle Rusya, Almanya ve Japonya’nın endüstrileşmesi üzerinde artan etkiler yaratmıştır. (Kaynak, 1996: 5) Tablo 1.2; 1830-1913 yılları arasında ülkelerdeki demiryolu uzunluğunu ve demiryolları yapımının geriye doğru bağlantı etkisi ile artan kömür, demir ve çelik üretimini göstermektedir. 24 Tablo 1.2: İngiltere, Almanya, Rusya ve İtalya’da Kömür, Demir, Çelik Üretimi ve Demiryolları Ülkeler Yıllar Ülke Demiryolları (kilometre) Kömür Üretimi (1000 ton) Pik Demir Üretimi (1000 ton) Çelik Üretimi (1000 ton) İngiltere 1830 157 22.800 688 - 1835 544 28.100 1.016 - 1850 9.797 50.200 2.285 334 (1871) 1880 25.060 149.327 7.873 1.316 1913 32.623 292.042 10.425 7.787 Almanya 1830 - 1.800 110 - 1835 6 2.100 155 - 1850 5.856 6.900 211.639 126 (1871) 1880 33.838 59.119 2.468 690 1913 63.378 277.342 16.761 17.609 Rusya 1830 - - - - 1835 - - - - 1850 504 300 (1860) 335 (1860) 1.6 (1860) 1880 22.900 3.290 448 307 1913 70.200 36.050 4.636 4.918 İtalya 1830 - - - - 1835 - - - - 1850 620 - 29 (1860) 0.65 (1864) 1880 9.290 271.295 (1894) 70 (1887) 3.630 (1881) 1913 19.000 700 400 846* *Cafagna’ya göre 1913 yılında İtalya’da çelik üretimi 933.000 ton olarak gerçekleşmiştir. Kaynak: Gerschenkron, (1962: 389); Kaynak (1996: 3); Ames (1947: 58); Suhara (2006: 39-40), Eckaus (1961: 307); Cafagna (1973: 290); Clough (1964: 84) 25 1.2.5.2 GÜMRÜK TARİFE POLİTİKASI Geç endüstrileşen ülkelerin endüstrileşmesinde etkili olan sistematik unsurlardan biri de, devletin izlediği gümrük tarife politikasıdır. Dış ticaret politikasının en eski ve en çok kullanılan araçlarından biri olan gümrük vergileri, özellikle göreli geri kalmış ülkelerde devlet hazinesinin önemli bir gelir kaynağını oluşturmaktadır. Bu ülkelerde tarihsel ve idari nedenlerle gümrük tarifelerinin gelir yaratma işlevi çok önemlidir. (Gerschenkron, 1962: 80; Lewis, 1967: 471) Lewis, düşük gelirli ülkelerde gümrük vergilerinin, devlet gelirlerinin önemli bir bölümünü oluşturduğunu ileri sürmektedir. (1967: 454) Ayrıca endüstri devriminden itibaren gümrük tarife politikası yerli endüstriyi dış rekabetten korumak amacıyla izlenmiştir. Bazı araştırmacılar, 19. yüzyılın sonunda Batı Avrupa’da gümrük tarifeleri yoluyla sağlanan korumacılık ve ekonomik büyüme arasında ilişki olduğunu öne sürmüştür. (Gerschenkron ve Romeo, 1968: 126; Junguito, 2010: 341; O’Rourke, 2000: 456) Dolayısıyla gümrük tarifesi politikalarının gelir ve koruma etkileri ülkelerin endüstrileşme sürecini ve zamanını etkilemektedir. Genel olarak, gümrük tarifelerinin koruma etkisi ile hazineye gelir sağlama etkisini birbirinden ayırmak mümkün değildir. Devlet bilinçli olarak izlenen gümrük tarife politikalarıyla başta mali gelirlerini arttırmayı, bir türev yarar olarak da, ülkedeki özellikle ağır endüstri yapısının korunmasını amaçlanmaktadır. Dolayısıyla devlet gelirlerinin arttırılması için izlenen gümrük tarifesi politikaları, türev sonuç olarak, yerli endüstrilere bir koruma sağlamıştır. Ayrıca ülkelerde izlenen yüksek gümrük tarife politikasının bu amaçlarına ödemeler dengesi fazlası oluşturularak altın standardına geçişin kolaylaştırılması da eklenmiştir. Yüksek gümrük tarife politikası, özellikle demir, çelik ve kömür madenciliği, metalurji, makine endüstrisi ve petrol üretimi gibi bazı ağır endüstri dallarında önemli gelişmeleri tetiklemiş, dolayısıyla ülkelerin endüstrileşmesinde önemli bir rol oynamıştır. Dolayısıyla yüksek gümrük tarifeleri ile birlikte ağır endüstrinin temelleri atılmış, bu tarifelerle desteklenmeye çalışılan yerli endüstrilerde gelişmeler görülmüştür. Öte yandan gümrük tarifeleri ülkelerde ticaret hadlerini endüstri lehine çevirmekte, gelir dağılımı içinde karın payının yükselmesine böylece tarım dışı üretimin artmasına neden olmaktadır. (Gerschenkron, 1947: 154; Gregory, 1977: 210) Gümrük tarifeleri aynı zamanda tüketim vergileri ile uygulandığında yatırımların yönünü de etkilemektedir. 26 Özellikle ihracatın tarımsal ürünlerden ve ithalatın endüstriyel mallardan oluştuğu ülkelerde gümrük vergileri dış ticaret hadlerini etkileyerek önemli sonuçlar yaratmaktadır. (Gerschenkron, 1947: 154; Lewis, 1967: 472) Bu bağlamda Rusya’nın endüstrileşmesinde etkili olan devlet politikalarından biri de gümrük tarife politikasıdır. Daha önce düşük gümrük vergileri uygulanan Rusya’da, 1877 yılında ilk kez olarak gümrük vergilerinde bir yükselme gerçekleştirilmiştir. Ancak bu tarife sadece tüketim mallarını kapsamakta, hammadde ve yarı mamul malları içine almamaktaydı. Gümrük tarifeleri 1885 ve 1890 yılında tekrar arttırılmış, 1891 yılında ise en yüksek ve en korumacı niteliğine kavuşmuştur. Nitekim Rusya bu dönemde Avrupa’da gümrük tarifesi en yüksek ikinci ülke konumuna ulaşmıştır. (Hobsbawm, 1999: 49) Bilinçli olarak izlenen gümrük tarife politikalarıyla devlet, başta mali gelirlerini arttırmayı amaçlamaktadır. Bir türev yarar olarak da, ülkedeki özellikle ağır endüstri yapısının korunması amaçlanmaktadır. 1890’lı yıllarda ise bu amaçlara ödemeler dengesi fazlası oluşturularak altın standardına geçişin kolaylaştırılması amacı eklenmiştir. Öte yandan Gregory, Gerschenkron’un savunduğunun tersine, Rusya’da izlenen gümrük tarife politikalarının daha çok devletin mali gücünü arttırmaya yönelik olmasının bir sonucu olarak, özellikle sanayi girdileri ithalatındaki 1868 tarifesine göre 1891 gümrük tarifesinde ortaya çıkan belirgin artışların endüstrileşmeye olumsuz katkı yaptığını öne sürmüştür. (1991: 75) Rus devleti tarafından izlenen gümrük tarifesi politikalarına benzer olarak İtalya’da da devletin izlediği tarife politikaları hem koruma amaçlı hem de bütçe gelirlerini arttırmaya yönelikti. 1878 yılında izlenen gümrük tarife politikasıyla gümrük vergisi oranları yükselmiş, ancak bu tarifelerin asıl amacı hazineye gelir sağlamak olduğundan koruma oranı göreli düşük kalmıştır. (Clough, 1964: 115) İtalya’da korumacılık asıl olarak 1887 tarifeleri ile birlikte başlamıştır. (Junguito, 2010: 347) Ancak 1887’de uygulanan yüksek gümrük tarifeleri Rusya’da uygulanan gümrük tarifelerinden daha düşük koruma gücüne sahipti. Bununla birlikte Gerschenkron’a göre, İtalya’da izlenen gümrük tarifesi politikaları pamuklu dokuma endüstrisi başta olmak üzere, gelişme potansiyeli düşük endüstrilerin rekabet gücünün artmasını sağlamış, ancak ülkede ileri teknolojinin kullanılmasını sağlayan gelişme potansiyeli fazla mühendislik ve kimya endüstrilerinin rekabet gücünün azalmasına neden olmuştur. (1962: 80) 27 Almanya’da ise 1877 yılına kadar süren düşük gümrük vergileri bu yıldan itibaren çıkarılan yasalarla sürekli arttırılmıştır. 1879 yılında Bismarck döneminde uygulanmaya başlayan demir ve çavdar tarifeleri hem endüstride hem de tarımda gümrük tarifelerinin koruma gücünün artmasını sağlamıştır. (O’Rourke, 2000: 457; Webb, 1982: 309) Ancak devletin izlediği gümrük tarife politikasının Almanya’daki endüstrileşmede oynadığı rol, Rusya ile karşılaştırıldığında düşük kalmıştır. Ayrıca Almanya’da gümrük tarifeleri Avrupa’da uygulanan çoğu gümrük tarifelerinden daha düşük koruma gücüne sahipti. (Trebilcock, 1981: 84) Japonya’da uygulanan gümrük tarifeleri de çok düşük koruma gücüne sahipti. Ülkede gümrük tarifeleri Batı Avrupa ülkeleri ile yapılan bazı dış ticaret anlaşmaları çerçevesinde hem ortalama olarak azaltılarak %5 düzeyinde belirlenmiş hem de bazı mallar için tamamıyla ortadan kaldırılmıştır. (Macpherson, 1995: 32; Baba ve Tatemoto, 1968: 164) Bununla birlikte 1880 yılından itibaren tarife gelirlerinde artışlar ortaya çıkmış, gümrük vergilerinin toplam bütçe gelirleri içindeki payı yükselmişti. (Ohkawa ve Rosovsky, 1960: 61) Tablo 1.3, seçilmiş kalkınmış ülkelerin uyguladıkları ortalama tarife oranlarını göstermektedir. Rusya’da uygulanan ortalama tarife oranı 1913 yılında %84 iken, Almanya’da bu oran %13, İtalya’da %18 ve Japonya’da %30 olarak gerçekleşmiştir. Rusya’da özellikle 1891 yılından itibaren uygulanan yüksek gümrük tarifeleri ve İtalya’da 1887 yılında izlenen yüksek gümrük tarife politikası koruyucu özelliğiyle bu ülkelerde ağır endüstrinin temellerinin atılmasında önemli rol oynamıştır. (Serin, 1971: 13) 28 Tablo 1.3: Seçilmiş Kalkınmış Ülkelerin, Kalkınmalarının Erken Dönemlerinde Uyguladıkları Ortalama Tarife Oranları (Ağırlıklı Ortalama, %) Ülkeler 1875 1913 Fransa 12-15 20 Almanya 4-6 13 İtalya 8-10 18 Japonya 5 30 Rusya 15-20 84 A.B.D 40-50 44 Kaynak: Chang (2011: 39) 1.2.5.3 GERSCHENKRON’DA AĞIR SANAYİ POLİTİKALARI VE DEVLET DESTEKLERİ Devlet destekleri konusunda geç endüstrileşen ülkeler arasında çeşitli farklılıklar gözükmektedir. Rusya’da ağır endüstri yalnızca demiryolları yapımının hızlanması ve devlet tarafından yüksek gümrük tarifeleri yoluyla koruma politikaları izlenmesiyle değil, aynı zamanda çeşitli sübvansiyonlar uygulanmasıyla daha da gelişmiştir. Bununla birlikte devlet alımları ve kar garantileri endüstriyel yapı içinde ağır endüstrinin payının hızla artmasını sağlamıştır. Gerschenkron, bir ülke ekonomisi ne kadar geri kalmışsa tarımsal sektörün endüstriye büyüyen piyasa sağlamada da o kadar yetersiz kalacağını öne sürmektedir. (1962: 353-354) Bu bağlamda iç piyasa yetersizliği ekonomik gelişmenin gecikmesine neden olmaktadır. Rusya’da devlet, izlediği politikalarla çoğu zaman piyasayı ikame etmeye çalışmış ve bütçe politikası ile özellikle yetersiz iç piyasaya alternatif olmaya çalışmıştır. Ancak Gregory, Rusya’da özellikle ağır endüstri mallarına olan devlet talebi ve desteğinin düşük olduğunu, ağır endüstrinin gelişiminde tarımsal kesimde artan gelirlerin önemli rol oynadığını savunmuştur. (1991: 72) Ayrıca Gregory Rusya’nın endüstriyel gelişiminin demiryolları hariç devlet girişimlerine dayanmadığını ileri sürmüştür. (1991: 72) İtalya’da da yetersiz olan iç talebi demiryolu yapımı ve askeri endüstrilere olan kamu talebi ile ikame etmeye çalışan devlet, ağır endüstrinin gelişmesinde önemli rol 29 üstlenmiştir. Özellikle demir, çelik, gemi yapımı ve mühendislik endüstrilerinin gelişmesinde devlet talebi önemli rol oynamıştır. (Gerschenkron, 1962: 79-80; Cohen ve Federico, 2001: 66) Örneğin, 1896-1908 yılları arasında ülkede mühendislik endüstrisine olan toplam talebin üçte biri devlet talebinden oluşmaktaydı. (Fenoaltea, 1969: 178) Diğer Avrupa ülkeleri ile mukayese edildiğinde İtalya’da devlet harcamaları ve endüstriyel mallara olan devlet talebi oldukça yüksekti. (Federico ve Toniolo, 1991: 208) Ancak Gerschenkron, İtalya’da devletin endüstriler için yaptığı teşviklerin düzensiz ve eşit olmayan bir biçimde dağıldığını, ülkenin endüstriyel sıçramasını gerçekleştirdiği 1896- 1908 yılları arasında bu teşviklerin düşük kaldığını ve gemi yapım, demir ve çelik gibi belirli endüstrilerde yoğunlaştığını öne sürmüştür. (1955: 367) Almanya’da ise devlet, Rusya ve İtalya örneklerinde olduğu gibi, ağır endüstriye yönelik politikalar izlememiştir. Almanya’da çok işlevli (evrensel) bankalar, finansal kaynakları doğrudan harekete geçirmiş ve bu kaynaklar sayesinde yeni endüstriler yaratılmıştır. (Tilly, 1998: 13; Holborn, 1969: 382; Bruck, 1938: 81) Gerschenkron’a göre, bankaların kredi yaratma politikalarında endüstrinin gelişmesinin uzun dönem gereksinimleri ağır basmış, hızlı endüstrileşme için gerekli kaynak bankalardan sağlanmıştır. (1962: 14) Dolayısıyla endüstrileşmeyi karakterize eden önemli unsurlardan biri olan modern teknolojiye dayalı endüstriyel girişimlere sahip olma ve tarıma dayalı geleneksel yapıdan endüstriye dayalı modern bir yapıya kavuşma çabalarının finansman ihtiyaçları daha az geri kalmış ülkelerde büyük ölçüde bankalar tarafından karşılanmış, Almanya’da olduğu gibi, bankalar endüstrileşmenin niteliğini derinden etkileyerek endüstriyel gelişmelerin ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Öte yandan geç endüstrileşen ülkelerden bir diğeri olan Japonya’da Meiji döneminde devlet, askeri gereksinimleri karşılamak amacıyla birçok ağır endüstri kuruluşunun temellerini attı ve bunları bizzat kendi işletti. Bu çerçevede gemi yapım, kimya, madencilik, metalurji ve maden işleme endüstrilerinde gelişmeler ve bu endüstrilerin üretkenliklerinde artışlar görülmüştür. Özellikle metalurji ve makine endüstrileri 19. yüzyıl boyunca istikrarlı büyümüştür. (Shionoya, 1968: 74) 1.2.5.4 BİR ZORUNLU TASARRUF ARACI OLARAK VERGİ POLİTİKALARI Gelişmiş sermaye piyasasından yoksun ve iç kaynak yetersizliği ile karşı karşıya olan göreli geri kalmış ülkelerde, kamu kaynaklarının seferberliği için temel araç 30 vergileme politikalarıdır. Vergileme, hem gerçekleştirdiği doğrudan katkılar hem de kontrol ve teşvik açısından yarattığı dolaylı etkiler nedeniyle ekonomik kalkınmanın finansmanında önemli rol oynamaktadır. (Demircan, 2003: 98) Devletlerin vergileme sisteminin mali tarihi iki döneme ayrılmaktadır. Mali tarihin ilk dönemi devletlerin sadece ekonomik kaygılarla vergileme politikaları izlediği dönemdir. Bu dönemde vergiler sadece bütçeye ek gelir sağlayan araçlar olarak kullanılmaktadır. Mali tarihin daha sonraki dönemi ise, devletlerin sosyo-politik kaygılarla vergileme politikaları izlediği dönemdir. Bu dönemde vergiler önemli toplumsal sonuçlar yaratan araçlar olarak kullanılmaktadır. (Barnett, 2004a: 245) Daha öncede belirtildiği gibi, göreli geri kalmış ülkelerde endüstriyel gelişmenin önündeki en büyük engel sermaye kıtlığı olduğundan, bu ülkelerde sermaye birikimi sürecini hızlandıracak politikalar endüstrileşme sürecinde önemli rol oynamıştır. Özellikle göreli geri kalmışlık arttıkça tasarruf oranlarının ve fon arzının azalması nedeniyle bu ülkelerde endüstriyel yatırımları finanse etmek için yurtiçi tasarruflar vergilendirme yoluyla arttırılmıştır. (Gerschenkron, 1962: 20) Dolayısıyla göreli geri kalmış ülkelerde zorunlu tasarruf politikası, kalkınmanın önemli bir finansman aracı olarak kullanılmıştır. Bu ülkelerde özellikle girişimcilikten kaynaklanmayan gelirler etkin olarak vergilendirilmiş ve verimli yatırımlar yapan endüstriyel girişimcilere teşvikler sağlanmıştır. (Gerschenkron, 1962: 20; Demircan, 2003: 100) Dolayısıyla ekonomik gelişme sürecinde büyük önem arz eden zorunlu tasarruf politikası endüstri devriminin Avrupa ve daha sonra Asya’ya yayılma sürecinde geç endüstrileşen ülkelerde ikame edici ögenin yapısına göre önemli rol oynamıştır. Bu bağlamda geç endüstrileşme sürecinde vergileme politikası, devletin temel işlevlerini yerine getirirken kullandığı kaynak olmaktan öte, ikame edici kurumun bilinçli bir hedefe varmak için kullandığı etkin bir aygıt olarak ele alınmaktadır. Zorunlu tasarruf politikas