Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Uludağ Journal of Economy and Society Cilt/Vol. XXXI, Sayı/No. 1, 2012, pp. 59-84 MÜKELLEFLERİN E-VERGİLEME SİSTEMİNİ BENİMSEMELERİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN ANALİZİ: BURSA ARAŞTIRMASI* Tolga DEMİRBAŞ1 Adnan GERÇEK2 Filiz GİRAY3 Mehmet YÜCE3 Ayşe OĞUZLAR4 Özet Türkiye’de yürütülen en büyük e-devlet projelerinden birisi olan Vergi Dairesi Otomasyon Projesi (VEDOP) gerek Gelir İdaresinin vergilendirme işlemlerinde çağın gerektirdiği bilgi ve iletişim teknolojilerinden yararlanmasını gerekse mükellef odaklı hizmet sunarak vergi mükelleflerinin vergisel yükümlülüklerini e-vergileme sistemi aracılığıyla çok daha kolay, hızlı ve etkin bir şekilde yerine getirmelerini sağlamayı amaçlamaktadır. Bu amaçların gerçekleşmesi için en önemli koşul, mükelleflerin yürürlükteki e-vergileme sistemini benimsemeleridir. Diğer bir deyişle e-vergileme sisteminin tüm faydalarını elde etmek için gelir idaresinin çevrimiçi hizmet sunması yeterli olmayıp aynı zamanda mükelleflerin bu sistemi benimsemeleri gerekmektedir. Bu çalışma, Bursa’daki vergi mükelleflerinin e-vergileme (VEDOP) sistemini benimsemelerini etkileyen faktörleri belirlemeyi ve elde edilen bulgulara dayanarak e-vergileme sisteminin geliştirilmesine yönelik öneriler getirmeyi amaçlamaktadır. * Bu makale Uludağ Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyon Başkanlığı tarafından desteklenen Proje No: 2010/31 kapsamında hazırlanmıştır. Desteğinden dolayı Uludağ Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyon Başkanlığı’na teşekkür ederiz. 1 Yrd.Doç.Dr. Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü 2 Doç.Dr. Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü 3 Prof.Dr. Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü 4 Prof.Dr. Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ekonometri Bölümü 60 U.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Cilt XXXI, Sayı 1 Uludağ Journal of Economy and Society Bu amaca ulaşmak için literatürde en fazla kullanılan Birleştirilmiş Teknoloji Kullanım ve Kabullenme Teorisi (BTKKT) Modeli esas alınmış ve Türkiye koşullarına uyarlanmıştır. Belirlenen 6 temel hipotezi test etmek için kullanılan veriler ise Bursa’daki 505 Serbest Muhasebeci Mali Müşavirden (SMMM) anket yöntemi aracılığıyla elde edilmiştir. Verilerin AMOS 17.0 programına girilmesi ile elde edilen sonuçlar, yapısal eşitlik modeli (YEM) ile analiz edilmiştir. Oluşturulan BTKKT modelinde bir taraftan Performans Beklentisi, Güven Algısı, Çaba Beklentisi ve Davranışsal Tutum değişkenlerinin mükelleflerin e-vergileme sistemini benimsemelerini pozitif ve anlamlı bir şekilde tahmin edebildiği, diğer taraftan ise Risk Algısı ve Kolaylaştırıcı Durumlar değişkenlerinin mükelleflerin e-vergileme sistemini benimsemelerini negatif ve anlamlı bir şekilde tahmin edebildiği tespit edilmiştir. Bu sonuçlar doğrultusunda, çalışma e-vergileme sisteminin kullanılmasının zorunlu olduğu bir ülkede araştırma modeline risk ve güven algısı değişkenlerini katmış olması sebebiyle literatüre özgün katkılar sağlamaktadır. Anahtar Kelimeler: E-devlet, E-vergileme, Teknoloji Kullanımı, Gelir İdaresi, Yapısal Eşitlik Modeli The Analysis of Factors Affected on the Adoption of Taxpayers in E-Tax Filing System: A Case of Bursa Abstract Internet Tax Office Project (VEDOP) is one of the largest e-government projects in Turkey. VEDOP in taxation transaction aims to perform tax obligations of taxpayers as easily, fast and effectively by e-taxation system, both using knowledge and information technologies which are needed nowadays and supplying services focused on taxpayer. The most important condition is the fact that taxpayers adopt e-taxation system, in order to realize these aims. In other words, to obtain all benefits of e-taxation system, it is not only sufficient that tax administration supplies online service, but also taxpayer should adopt this system. This study purposes: to determine factors that influence the acceptance e-taxation (VEDOP) of taxpayers in Turkey, to provide contributions to improve e-taxation system based on the research findings. To reach purpose, it is based on The Unified Theory of Acceptance and Use of Technology (UTAUT) used prevailing in literature. This study integrates UTAUT into Turkey’s conditions. Used data to test determined six basic hypotheses are achieved from 505 respondents in Bursa by a survey method. Data is tested using AMOS 17.0 program. Also the finding results are analyzed by the structural equation modeling (SEM). In UTAUT model, results indicate performance expectancy, perceived trust, effort expectancy and behavioral intention variables have a positive and significant impact on the e-taxation adaptation of taxpayers. Risk and facilitating conditions have a significant and negative impact on the e- taxation adaptation of taxpayers. In addition, performance expectancy and Mükelleflerin E-Vergileme Sistemini Benimsemelerini Etkileyen Faktörlerin Analizi 61 perceived risk are most significant variable. According to these findings, this study claims structural recommendations. Owing to search compulsory e-taxation system first time in a country and this research supplies important contribution to concerned literature and implementation. Key Words: E-government, E-taxation, Using Technology, Revenue Administration, Structural Equation Modelling 1. GİRİŞ 21. yüzyılda “bilgi toplumu”na geçilmesinde ön plana çıkan anahtar kavramlardan birisi de e-devlettir. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin devlet tarafından kullanılması gerek devlete gerekse vatandaşlar ile işletmelere; maliyetlerin düşürülmesi, verimliliğin ve etkinliğin artırılması, hızlı erişim, etkin denetim, saydamlık ve hesap verilebilirliğin sağlanması, yolsuzluğun önlenmesi ve devlete olan güvenin artırılması gibi çok önemli faydalar sağlamaktadır. Günümüzde e-devlet uygulamalarından en fazla yararlanan kamu idarelerinden birisi de gelir idaresidir. Birçok ülke uygulamasında olduğu gibi Türkiye’de de vergileme işlemlerinde bilgisayar teknolojisinden yararlanılması ve gelir idaresinin e- devlet ile entegrasyonunun sağlanmasına yönelik önemli çalışmalar yapılmış ve Vergi Dairesi Otomasyon Projesi (VEDOP) Türkiye’de yürütülen en büyük e-devlet projelerinden biri haline gelmiştir. 1998 yılında başlatılan bu projenin gerek mükellefler gerekse gelir idaresi yönünden birçok faydalar sağlaması öngörülmüştür. Bu bağlamda beklenen faydaların elde edilebilmesi e-vergileme sisteminin başarılı bir şekilde uygulanması ile doğrudan ilişkilidir. E-vergilemenin başarısı ise, önemli ölçüde mükelleflerin bu sistemi benimseyip benimsememelerine bağlıdır. Bu nedenle e-vergileme sisteminin mükellefler tarafından benimsenmesini etkileyen faktörlerin belirlenmesine yönelik birçok çalışma yapılmıştır (Davis, 1989; Venkatesh ve diğerleri, 2003; Wang, 2002; Chang ve diğerleri, 2005; Schaup, Carter & McBride, 2010; Wang, Shih, 2009; Fu, Chaoe & Farn, 2004; Hung, Chang & Yu, 2006). Ancak bu araştırmalar, e-vergileme sisteminin gönüllü veya yarı gönüllü kullanıldığı ülkeleri esas almaktadır. E-vergileme sisteminin kullanımının zorunlu olduğu ülkeleri inceleyen çalışma ise yapılmamıştır. Dolayısıyla bu tür ülkelerde e-vergilemeye ilişkin mükelleflerin davranışlarını etkileyen faktörleri belirlemeye gereksinim duyulmaktadır. Bu araştırmada söz konusu boşluğu doldurmak üzere, e-vergileme sisteminin kullanımının zorunlu olduğu Türkiye’de mükelleflerin bu sistemi benimsemelerini etkileyen faktörlerin incelenmesi ele alınmaktır. Araştırmanın amacı, mükelleflerin e-vergileme uygulamalarını benimseme düzeylerini etkileyen faktörleri belirlemek ve elde edilen bulgulara dayanarak e-vergileme sisteminin geliştirilmesine yönelik öneriler 62 U.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Cilt XXXI, Sayı 1 Uludağ Journal of Economy and Society getirmektir. Bu amacı gerçekleştirmek üzere, literatürde (Venkatesh ve diğerleri, 2003; Fu ve diğerleri, 2006; Yi ve diğerleri, 2006; Guo ve Barnes, 2007; Wang ve Shih, 2009; Schaupp, Carter ve McBride, 2010) en fazla kullanılan model olan Birleştirilmiş Teknoloji Kullanım ve Kabullenme Teorisi (BTKKT) esas alınmıştır. Türkiye’de e-vergileme sisteminin kullanılmasının zorunlu olduğu dikkate alınarak bir entegre model geliştirilmiştir. Bu model AMOS 17.0 paket programında yapısal eşitlik modellemesi (YEM) ile çözümlenmiştir. Modeli test etmek üzere Bursa’da anket yöntemine dayalı bir alan çalışması yapılmıştır. Anket, mükelleflerin bizzat kendilerine değil onların vergileme işlemlerini yürüten ve doğrudan e-vergileme sistemini kullanan serbest muhasebeci mali müşavirlere (SMMM) uygulanmıştır. Bu çalışmada öncelikle Türkiye’de e-vergileme sistemi ve VEDOP hakkında bilgi verilmiş ve getirdiği yararlar belirtilmiştir. Daha sonra araştırmada kullanılacak BTKKT ile ilgili literatür incelenmiştir. Böylece teorik altyapı oluşturulduktan sonra Bursa’da e-vergileme sisteminin benimsenmesini etkileyen faktörler, YEM ile analiz edilmiş ve elde edilen bulguların değerlendirilmesi yapılmıştır. 2. TÜRKİYE’DE E-VERGİLEME E-vergileme, internete bağlı bilgisayarlar, çevrimiçi haberleşme araçları veya vergi dairesine gitmeyi gerektirmeyen diğer iletişim aygıtları yardımıyla; vergi ödevlerini, verginin tahakkuku ve tahsilini sağlayan bir e- devlet uygulaması olarak tanımlanmaktadır (Turan-Özgen, 2009: 135). Türkiye’de uygulama, başta, “vergi borcunun miktarını belirten vergi beyannamesinin, vergi idaresine elektronik olarak teslim edilmesi (e- beyanname)” ve “tahakkuk eden vergi borcunun vergi idaresine gitmeden elektronik araçlarla yatırılması (e-vergi ödeme)” olmak üzere (Özgen, 2008: 201), “alış-satışların vergi idaresine elektronik olarak bildirilmesi (e- bildirge)”, “borçlunun malvarlığına elektronik olarak haciz uygulanması (e- haciz)”, “mükelleflerin defterlerini elektronik ortamda tutmaları (e-defter)” gibi vergileme işlemlerinin birçok yönünü kapsamaktadır. Vergi dairesi işlemlerinin tümünün bilişim teknolojileri ile otomasyona geçirilerek iş yükünün azaltılması, vergi dairesi çalışmalarında etkinlik ve verimliliğin artırılması ve bilgisayar ortamında toplanan bilgilerden sağlıklı bir karar, destek ve yönetim bilgi sisteminin oluşturulması hedeflenerek geliştirilen VEDOP’a ilişkin çalışmalara, 1998 yılında başlanmış ve proje aşama aşama hayata geçirilmiştir (Maliye Bakanlığı, 2004: 75). VEDOP sayesinde, e-vergileme uygulamalarının gerçekleştirilebilmesi için vergi dairelerinden başlanarak tüm gelir idaresi, e- Mükelleflerin E-Vergileme Sistemini Benimsemelerini Etkileyen Faktörlerin Analizi 63 kurum olma sürecinde büyük bir projeye imza atmıştır. Böylece gelir idaresinin e-devlete entegrasyonun önemli bir parçası gerçekleşmiştir. VEDOP’un temel amaçları şu şekilde belirlenmiştir (Atuğ, 2010: 4): • Vergi dairelerinde tam otomasyon, • Etkin ve hızlı bir gelir idaresi, • Mükellef odaklı hizmet sunumu, • Bilgi ve iletişim teknolojileri ile destekli iş süreçleri, • Mükelleflere ait gönüllü uyum derecelerinin yükseltilmesi, • Kayıtdışı ekonomi ile mücadele, • Diğer kurum ve kuruluşlar ile etkin bir veri paylaşımı. Günümüze kadar VEDOP, VEDOP-1 (1998), VEDOP-2 (2004) ve VEDOP-3 (2007) olmak üzere aşamalı bir şekilde yürütülmektedir. VEDOP-1 1998’de başlamış ve iki yıl içerisinde 22 ildeki 155 vergi dairesinin otomasyonu gerçekleştirilerek proje tamamlanmıştır. VEDOP-1 ile birlikte, Gelirler Genel Müdürlüğü’nün bilgi ve iletişim altyapısı modern teknolojilerle yenilenmiş, kullanıcıya, yöneticiye ve mükellefe hizmet kolaylığı sağlayan uygulamalar devreye alınmıştır. 8000 personelin eğitimi sayesinde bilinçli ve etkin bilgisayar kullanımı yaygınlaştırılmış, Intranet ile birlikte, her seviyede kullanıcının gerekli bilgi ve raporlara erişmesi ve bilgilenmesi sağlanmıştır. VEDOP-1 kapsamında geliştirilen “İnternet Vergi Dairesi” ile sunulan hizmetler; “Cebit-Eurasia 2002 – Bilişim” etkinlikleri çerçevesinde “Devletten Bireye” kategorisindeki büyük ödülü almıştır (Yaranlı, 2002: 3). VEDOP-1 ile Gelirler Genel Müdürlüğü(*), e-devlet’in gerçekleştirilebilmesi için öncelikle gereken kurum içi otomasyonunu büyük ölçüde tamamlayarak e-kurum olma sürecinde önemli bir aşama kaydetmiştir. Daha etkin ve mükelleflerine daha iyi hizmet veren bir gelir idaresi oluşturma çalışmalarının devamı olarak 2004 yılında VEDOP-2 projesi başlatılmıştır. VEDOP-2 ile mükellefini daha iyi tanıyan, teknolojik olanakları mükellefe daha iyi hizmet etmek için kullanan, aynı zamanda ödevlerini yerine getirmeyen mükellefi daha etkin izleyen ve yaptırım uygulayan gelir idaresi hedeflenmiştir (Maliye Bakanlığı, 2004: 79). Bu proje ile; • Otomasyonunun tüm vergi dairelerine yaygınlaştırılması, • Beyannamelerin internet üzerinden alınması (e-Beyanname), • Denetim otomasyonu (VEDOS), • Çağrı merkezi uygulaması, (*) 2005 yılında gelir idaresinin yeniden yapılandırılması çalışmalarından önce Gelir İdaresi Başkanlığı’nın görevleri Gelirler Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmekteydi. 64 U.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Cilt XXXI, Sayı 1 Uludağ Journal of Economy and Society • Bankalar aracılığıyla e-tahsilâtın yaygınlaştırılması, • Kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması için Veri Ambarı (VERİA) hayata geçirilmiştir (Alptürk, 2008: 118-119). 2007 yılı Temmuz ayından itibaren VEDOP’un üçüncü aşamasına geçilmiştir. Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yürütülen ve Türkiye'nin kamu sektöründeki en büyük bilgi teknolojileri projesi olarak tanımlanan VEDOP-3’ün hedefleri şunlardır (Atuğ, 2010: 9): • e-VDO uygulamasının bütün Türkiye’ye yaygınlaştırılması, • Merkezi sistemlerde iş sürekliliği ve felaketten kurtarma yapısının kurulması, • VEDOP-1 donanımlarının yenilenmesi, • VEDOP-2 işletim sistemlerinin yükseltilmesi, • 585 Mal Müdürlüğünün VEDOP otomasyonuna dâhil edilmesi, • 61 Takdir Komisyonunun otomasyona dâhil edilmesi, • Sistem güvenliğinin arttırılması. 2009 yılı sonu itibariyle Türkiye genelindeki tüm (448) vergi dairesi ve tüm (585) mal müdürlüklerinin gelir servisi yeniden yapılandırılarak, vergi dairesi otomasyon uygulamaları tamamen web tabanlı yapıya dönüştürülmüştür. İş Sürekliliği Merkezi ile Felaket Durum Merkezi oluşturulmuş, E-Haciz Projesi ve Takdir Komisyonu Otomasyonu Projesi (TAKKOM) devreye girmiştir (Atuğ, 2010: 10-15). 2010 yılı başından itibaren Merkezi Risk Analizi ve Katmanlaştırma Modeli (MERAK) ve Özelge Otomasyon Sistemi uygulamaya konulmuş, pilot aşaması başarılı bir şekilde tamamlanan E-Fatura uygulamasının yaygınlaştırılmasına başlanmıştır. Cari Hesap Projesi ve E-Defter Projesinin hayata geçirilmesi ile ilgili çalışmalar ise devam etmektedir (Gelir İdaresi Başkanlığı, 2011: 9- 11). VEDOP’un başlangıcından günümüze kadar geçirdiği gelişim ve bileşenleri Şekil 1’de gösterilmektedir. VEDOP ile birlikte, gelir idaresinin altyapısı modern teknolojilerle yenilenmiş, kullanıcıya, yöneticiye ve mükellefe hizmet kolaylığı sağlayan uygulamalara geçilmiştir. Böylece gelir idaresinin e-kuruma dönüşmesi ve e- devlet ile entegrasyonunun sağlanması açısından büyük bir adım atılmıştır. Dolayısıyla projenin gerek mükellefler, gerekse gelir idaresi yönünden pek çok faydası görülmüştür. Mükelleflerin E-Vergileme Sistemini Benimsemelerini Etkileyen Faktörlerin Analizi 65 VEDOP-2 Otomasyonu VEDOP-1 Banka Tahsilatları başladı Başladı Bütün başladı (EBTİS) VEDOS Malmüdürlükleri TAKKOM e-vdo E-De 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2 Sistemler Güncellendi Veri Ambarı Çağrı MERAK İlk Vergi Dairesi (Update) Merkezi E-Haciz otomasyonda e-beyanname 155 Vergi Dairesi Bütün Vergi Daireleri İş Sürekliliği E-Fatura tamamlandı otomasyonda Merkezi Kaynak: Atuğ, 2010: 5 ve Gelir İdaresi Başkanlığı, 2010: 8-11’deki gelişmeler dikkate alınarak tarafımızdan oluşturulmuştur. Şekil 1. VEDOP’un Gelişimi ve Bileşenleri 66 U.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Cilt XXXI, Sayı 1 Uludağ Journal of Economy and Society Mükellefler açısından VEDOP’un sağladığı faydalar şunlardır (Akdemir, 2008: 124-125): - Vergi ödevlerinin daha hızlı bir şekilde yerine getirilmesi, - İşgücü ve zamandan tasarruf sağlanması, - Kırtasiye masraflarının düşürülmesi, - İş performansının artması, - Hata yapma ihtimallerinin azalması, - 7 gün 24 saat kesintisiz hizmetten yararlanma imkânı. Bu faydaları somutlaştırmak mümkündür. Örneğin e-beyanname hizmeti ile 38 farklı beyanname / bildirimin elektronik ortamda alınması sağlanarak 2010 yılında yaklaşık 1,27 milyar basılı kâğıttan tasarruf elde edilmiştir. Ayrıca 2008-2010 döneminde uygulanan Elektronik Fatura Kayıt Sistemi ve 2010 yılı Kasım ayında uygulamaya giren e-fatura uygulaması ile 2008 yılından 2011 yılı Mayıs ayına kadar 1,28 milyar adet fatura elektronik ortamda kaydedilmiş ve böylece 218,5 milyon TL tasarruf sağlanmıştır (DPT, 2011: 89). VEDOP’un gelir idaresi açısından sağladığı faydalar ise şu şekilde belirtilebilir: - Vergi kaçağının en aza indirilmesi, - Zaman, personel ve araç gereçten tasarruf sağlanması, - Vergi tahsilat maliyetinin düşürülmesi, - Mükelleflerin ekonomik faaliyetlerinin etkin denetiminin sağlanması, - Kırtasiyeciliğin azaltılması, - Sahte fatura kullanımının elektronik ortamda tespit edilebilir hale gelmesi. E-vergileme sistemine geçilmesi ile yıllık yaklaşık 8,7 milyon dolar tasarruf sağlanmıştır. VEDOP ile birlikte e-beyanname uygulamasına geçilmesi sonucunda yılda 20.590 adam-aylık bir personel gücü tasarruf edilmiş olup, parasal boyutu yılda 4,2 milyon dolar olarak hesaplanmıştır (Yaranlı, 2002: 7). 3. BİRLEŞTİRİLMİŞ TEKNOLOJİ KULLANIM VE KABULLENME TEORİSİ İLE İLGİLİ LİTERATÜR Teknoloji kullanımını açıklamada en etkili modellerden biri olan Teknoloji Kabul Modeli (TKM) birçok alanda (bankacılık, vergi ödeme, otoyol geçişi, e-ticaret, uzaktan eğitim gibi) kullanılmaktadır. TKM, kullanıcı davranışını anlamada ve açıklamada beklentileri geniş ölçüde karşılamasına rağmen, birçok araştırmada başka modellerle birleştirilerek, Mükelleflerin E-Vergileme Sistemini Benimsemelerini Etkileyen Faktörlerin Analizi 67 insani ve sosyal faktörler gibi çeşitli faktörleri de içeren genişletilmiş modeller oluşturulmaya çalışılmaktadır. BTKKT, Venkatesh ve diğerleri (2003) tarafından teknoloji kabulüyle ilgili birçok modelden uygun yapılar seçilerek oluşturulmuştur. İlgili çalışmada, daha önce geliştirilen modellerdeki en önemli değişkenler, dört farklı grup (performans beklentisi, çaba beklentisi, sosyal etki, kolaylaştırıcı durumlar) altında toplanmıştır. Daha sonra bu değişkenlerin “davranışsal tutum” ve “kullanım niyeti” üzerindeki etkileri araştırılmıştır (Venkatesh ve diğerleri, 2003: 425-478). Performans beklentisi, bireyin sistemi kullanması halinde işinde bir kazanç elde edeceğine inanma derecesi olarak tanımlanabilir. Performans beklentisi, niyetin en güçlü öngörüsü ve hem gönüllü hem de zorunlu ölçümlerde önemlidir (Venkatesh ve diğerleri, 2003: 447). Çaba beklentisi, sistemi kullanmayla ilgili kolaylık derecesi olarak tanımlanmaktadır. BTKKT, sekiz modelde yer alan üç unsuru (algılanan kullanım kolaylığı, karmaşıklık ve kullanım kolaylığı) tanımlayarak “çaba beklentisi” kavramını oluşturmuştur. “Çaba beklentisi”, hem gönüllü hem de zorunlu kullanımlarda önemlidir (Venkatesh ve diğerleri, 2003: 450). Sosyal etki, kullanıcıların toplumdaki diğer bireylerin sistemi kullanmasına verdiği önemin derecesini ifade eder. Davranışsal niyetin doğrudan belirleyicisi olarak “sosyal etki”, teknoloji kullanımı ile ilgili diğer teorilerde yer alan sübjektif normu ve sosyal faktörleri temsil etmektedir. Sosyal etkinin rolü, gönüllü uygulamalarda ön planda iken, zorunlu uygulamalarda, sosyal etki sadece bireylerin teknoloji kullanımlarının ilk aşamalarında önemli olabildiği görülmektedir. Zamanla rolü azalmakta ve devam eden kullanımla birlikte önemsiz olmaktadır (Venkatesh ve diğerleri, 2003: 452). Kolaylaştırma koşulları, bireyin sistemi kullanmayı destekleyecek organizasyon ve altyapının mevcut olmasına inanma derecesidir. Bu tanımlama, diğer modellerde yer alan üç farklı unsuru içermektedir. Bunlar; algılanan davranış kontrolü, kolaylaştırma koşulları ve uyumluluk unsurlarıdır. Bu unsurlar, kullanımdaki engelleri kaldırmak için tasarlanmış teknoloji ve/veya organizasyon çevrelerini içerecek şekilde işletilebilir (Venkatesh ve diğerleri, 2003: 453). Davranışsal tutum, Sosyal bilimler çalışmalarında mevcut tutumların, bireylerin belli davranışlarda bulunması için bir ön şart olduğu tespit edilmiştir. Tutum, olumlu ya da olumsuz biçimde tepkide bulunma eğilimidir ve bilgisayar kullanma ile bilgisayar kullanma niyetini belirleyen önemli bir değişkendir (Venkatesh ve diğerleri, 2003: 455). Venkatesh ve diğerleri (2003) BTKKT modelini bilgi teknolojisi kullanımının gönüllü (eğlence ve telekom) ve zorunlu (banka ve kamu idaresi) olduğu dört farklı alanda ampirik olarak test etmişlerdir (Venkatesh 68 U.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Cilt XXXI, Sayı 1 Uludağ Journal of Economy and Society ve diğerleri, 2003: 437-438). Yapılan araştırma sonucunda BTKKT’nin bilgi teknolojilerinde kullanıcı benimsemesini yaklaşık % 70 oranında açıkladığı ve daha önce göz ardı edilen yaş, cinsiyet, deneyim ve gönüllülük gibi moderatörlerin de önemli olduğu ortaya konulmuştur (Venkatesh ve diğerleri, 2003: 449-450). Guo ve Barnes (2007) Planlı Davranış Teorisi, TKM, Web Güven Modeli ile BTKKT modellerini birleştirerek yeni bir model oluşturmuşlar, ancak bu modelin geçerliliğini test etmemişlerdir (Guo ve Barnes, 2007: 69- 76). Wang ve Shih (2009) BTKKT modelinde bilgi kioskları açısından “kullanım niyetini” etkileyebilecek faktörleri Tayvan’da yapılan bir anket çalışması sonucunda ortaya koymuşlardır. Modelde “performans beklentisi”, “çaba beklentisi” ve “sosyal etki” faktörlerinin bilgi kioskları kullanma niyeti üzerinde olumlu etkisi olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, moderatör olarak alınan “cinsiyet” ve “yaş”ın “davranışsal tutum” ve “kullanım niyeti” üzerine pozitif etkisinin olduğu görülmüştür (Wang ve Shih, 2009: 158-165). Schaupp, Carter ve McBride (2010) BTKKT modeline “risk”, “güven algısı” ve “iyimserlik” değişkenlerini ekleyerek entegre bir model oluşturmuşlardır. Çalışmalarında ABD’de gelir idaresine e-beyanname veren mükelleflerin “kullanım niyetini” etkileyebilecek faktörleri incelemişlerdir. Ulaştıkları sonuçlara göre “güven algısı”, e-beyanname sisteminin kullanılmasını en fazla etkileyen ve açıklayan değişkendir. Ayrıca bu çalışmada “algılanan risk” ve “iyimserlik” değişkenlerinin “kullanım niyetini” önemli ölçüde açıkladığı tespit edilmiştir (Schaupp, Carter ve McBride, 2010: 636-644). 4. ARAŞTIRMA METODOLOJİSİ 4.1. Araştırmanın Amacı Vergileme alanında e-devlet uygulamalarının başarısı büyük ölçüde mükelleflerin e-vergileme teknolojilerini benimsemelerine bağlıdır. Bu araştırma vergi mükelleflerinin e-vergileme uygulamalarını benimseme düzeylerini etkileyen faktörleri belirlemeyi ve e-vergileme sisteminin geliştirilmesine yönelik bazı öneriler getirmeyi amaçlamaktadır. 4.2. Araştırmanın Evreni ve Örneklemi Türkiye’de mükelleflerin vergileme işlemleri onların temsilcisi konumunda olan serbest muhasebeci mali müşavirler (SMMM) aracılığıyla yürütülmektedir. Gelir İdaresi Başkanlığı internet vergi dairesi sistemi aracılığıyla VEDOP’a giriş yetkisi de sadece bu meslek mensuplarına Mükelleflerin E-Vergileme Sistemini Benimsemelerini Etkileyen Faktörlerin Analizi 69 verilmiştir. Ayrıca SMMM’lerin kendileri de birer vergi mükellefidir. Ülkemizde; beyanname verme, bildirimde bulunma, çeşitli sorgulamalar (e- vergi levhası, borç sorgulama v.b.) yapma gibi birçok vergilendirme ödevi zorunlu olarak SMMM’ler tarafından yerine getirilmektedir. Dolayısıyla ülkemizde e-vergileme sistemi olarak VEDOP’un yegane kullanıcısı konumunda SMMM’ler vardır. Bu nedenle araştırmanın evreni olarak Bursa SMMM Odasına kayıtlı 3850 meslek mensubu olarak belirlenmiştir. Ekim – Aralık 2010 aylarında uygulanan anket sonucunda ankete katılan kişi sayısı 505 olmuştur. 4.3. Anket Geliştirilmesi ve Uygulanması Çalışmada kullanılan anket; Davis (1989), Taylor ve Todd (1995), Venkatesh ve diğerleri (2003), Chang ve diğerleri (2005), Hung, Chang ve Yu (2006), Schaupp, Carter ve McBride (2010), tarafından uygulanmış anketlerden e-vergileme alanına uyarlanarak oluşturulmuştur. Anket formu toplam 31 sorudan oluşmaktadır. Bunların 26’sı SMMM’lerin e-vergileme sistemini benimsemelerine ilişkin olup, bu sorularda 5’li Likert ölçeğinin kullanılması tercih edilmiştir. Geriye kalan 5 soru ise; katılımcıların yaş, cinsiyet, eğitim durumu, mesleki deneyimi ve e-vergileme sistemini ortalama günlük kullanma süresini belirlemeye yöneliktir. Araştırma verilerinin toplanması için geliştirilen anket, araştırma şirketi aracılığıyla Bursa ilinde faaliyet gösteren SMMM’lere uygulanmıştır. Verilerin toplanması için standart bir anket formu kullanılmış olup, bu anketler e-posta yoluyla katılımcılara gönderilmiş ve doldurmaları istenmiştir. 4.4. Araştırma Modeli ve Hipotezler Vergi mükelleflerinin e-vergileme sistemini kullanmalarını belirleyen temel faktörleri tespit etmek için ilgili literatürde en kapsamlı teorilerden birisi olan BTKKT modeli esas alınarak Türkiye koşullarına uyarlanmak amacıyla geliştirilmiştir. BTKKT’nın amacı, bağımlı değişken olarak bireylerin teknolojiye yönelik davranışsal tutumunu ve kullanım niyetini anlamaktır. BTKKT modelinde kullanıcıların teknolojiyi kabullenmesini doğrudan belirleyen dört değişken grubu bulunmaktadır. Bunlar; performans beklentisi, çaba beklentisi, sosyal etki ve kolaylaştırıcı durumlardır. Ancak, Türkiye’de e- vergileme sisteminin kullanılmasının zorunlu olması nedeniyle modelin buna göre uyarlanması ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bunun bir gereği olarak sosyal etki değişkeni modelden çıkarılmıştır. Buna paralel olarak gönüllülük moderatörü de model dışında bırakılmıştır. Venkatesh ve diğerleri (2003) de 70 U.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Cilt XXXI, Sayı 1 Uludağ Journal of Economy and Society zorunlu uygulamalarda sosyal etki değişkeninin önemsiz olduğunu belirtmiştir. Whang and Shih (2009) de yapmış oldukları çalışmada sosyal etki değişkenini modelden çıkartmışlardır. Ülkemizde e-vergileme sisteminin kullanılması zorunlu olduğu dikkate alınarak, risk algısı ve güven algısı değişkenlerinin modele dâhil edilmesinin önemli olacağı düşünülmüştür. Bu değişkenler, e-vergileme sisteminde mükelleflerin düşüncelerini yansıtan yeni birer faktör olarak bu alandaki çalışmalara dâhil edilmeye başlanmıştır. Nitekim farklı faktörlerin e-vergileme sisteminin kullanımı üzerindeki etkilerini belirlemek için Hung, Chang ve Yu (2006) ile Schaupp, Carter ve McBride (2010) da risk algısı ve güven algısı değişkenlerini modellerinde kullanmışlardır. Sonuç olarak önerilen entegre araştırma modeli şekil 2’de elde edilmiştir: Performans Beklentisi H1 Güven Algısı H2 Davranışsal Tutum H6 Kullanım H3 Niyeti Risk Algısı H4 Çaba Beklentisi H5 Kolaylaştırıcı Durumlar Cinsiyet Yaş Deneyim Şekil 2. Önerilen Entegre Araştırma Modeli Modelde yer alan ve test edilecek olan hipotezler aşağıdaki şekilde oluşturulmuştur: H1: Mükelleflerin e-vergileme sistemine ilişkin performans beklentisi (PB) davranışsal tutum (DT) üzerinde pozitif bir etkiye sahiptir. H2: Mükelleflerin e-vergileme sistemine ilişkin güven algıları (GA) davranışsal tutum (DT) üzerinde pozitif bir etkiye sahiptir. H3: Mükelleflerin e-vergileme sistemine ilişkin risk algıları (RA) davranışsal tutum (DT) üzerinde negatif bir etkiye sahiptir. H4: Mükelleflerin e-vergileme sisteminden çaba beklentisi (ÇB) kullanım niyeti (KN) üzerinde pozitif bir etkiye sahiptir. Mükelleflerin E-Vergileme Sistemini Benimsemelerini Etkileyen Faktörlerin Analizi 71 H5: Mükelleflerin e-vergileme sistemine ilişkin kolaylaştırıcı durumlar (KD) kullanım niyeti (KN) üzerinde pozitif bir etkiye sahiptir. H6: Mükelleflerin e-vergileme sistemi ile ilgili davranışsal tutumun (DT) kullanım niyeti (KN) üzerinde pozitif bir etkiye sahiptir. 5. VERİLERİN ANALİZİ VE BULGULAR 5.1. Betimsel İstatistikler Katılımcıların yaş, cinsiyet, eğitim durumu ve mesleki deneyimine ilişkin betimsel istatistikler aşağıdaki gibidir: Ankete katılan SMMM’lerin yaşlarına ilişkin dağılım tablosu aşağıda gösterilmiştir: Tablo 1. Yaş Dağılım Tablosu Yaş Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde 21 - 30 100 19,8 19,8 31 - 40 219 43,4 63,2 41 - 50 138 27,3 90,5 51 - 60 40 7,9 98,4 61 ve + 8 1,6 100,0 Toplam 505 100,0 Tablo 1 sonuçları genel olarak değerlendirildiğinde anketi yanıtlayan mükelleflerin yarısına yakınının (% 43,4) 31-40 yaş grubunda olduğu anlaşılmaktadır. Ankete katılan SMMM’lerin cinsiyet dağılımına ilişkin Tablo 2’de gösterilmiştir: Cinsiyet değişkeninin frekansını gösteren Tablo 2 incelendiğinde örneklemi oluşturan mükelleflerin % 72,9’unun (368 kişi) erkek, % 27,1’inin (137 kişi) ise kadın olduğu anlaşılmaktadır. Tablo 2. Cinsiyet Dağılım Tablosu Cinsiyet Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde Kadın 137 27,1 27,1 Erkek 368 72,9 100,0 Toplam 505 100,0 72 U.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Cilt XXXI, Sayı 1 Uludağ Journal of Economy and Society Ankete katılan SMMM’lerin eğitim durumuna ilişkin Tablo 3’de gösterilmiştir: Tablo 3. Eğitim Durumu Dağılım Tablosu Eğitim Durumu Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde İlkokul 1 0,2 0,2 Ortaokul 4 0,8 1,0 Lise 59 11,7 12,7 Üniversite 425 84,2 96,8 Lisansüstü 16 3,2 100 Toplam 505 100,0 Tablo 3’e bakıldığında örneklemi oluşturan mükelleflerden çok büyük bir kısmının (% 87,4) üniversite mezunu ve lisansüstü eğitim aldığı görülmektedir. Ülkemizde SMMM olabilmek için üniversite mezunu olma şartı arandığından, bu oranın bu kadar yüksek olması doğaldır. Ankete katılan SMMM’lerin mesleki deneyimlerine ilişkin Tablo 4’de gösterilmiştir: Tablo 4. Mesleki Deneyim Dağılım Tablosu Mesleki Deneyim (Yıl) Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde 0 - 5 83 16,4 16,4 6 - 10 128 25,3 41,8 11 - 15 103 20,4 62,2 16 - 20 78 15,4 77,6 21 ve + 113 22,4 100,0 Toplam 505 100,0 Tablo 4 ile gösterilen mesleki deneyim dağılım tablosu incelendiğinde, ankete katılan meslek mensuplarının dağılımının nispeten dengeli olduğu görülmektedir. 5.2. Güvenilirlik ve Geçerlilik Analizi Araştırma modeli, AMOS 17.0 programının kullanılarak YEM ile test edilmiştir. YEM çalışmalarının en belirgin özelliği tümüyle kurama dayanmalarıdır. YEM çok değişkenli bir yapı göstermesine karşılık, diğer çok değişkenli analizlerden farklı olarak açıklayıcı bir yaklaşımdan çok, doğrulayıcı bir yaklaşımı izlemektedir (Byrne, 2010: 3). Araştırmanın ilk aşamasında kuramsal çerçeve ortaya konulur ve değişkenler arasındaki ilişki Mükelleflerin E-Vergileme Sistemini Benimsemelerini Etkileyen Faktörlerin Analizi 73 örüntüsü belirlenerek tümdengelimci bir yaklaşım ile bu kuramsal yapının veriler tarafından doğrulanıp doğrulanmadığı test edilir (Acar, Oğuzlar ve Tüzüntürk, 2009: 1). Çalışmada önerilen entegre modelde yer alan soru grupları tanımlamaları aşağıdaki şekilde yapılmıştır: Performans Beklentisi: PB1, PB2, PB3, PB4 ve PB5, Çaba Beklentisi: ÇB6, ÇB7 ve ÇB8, Kolaylaştırıcı Durumlar: KD9, KD10, KD11 ve KD12, Güven Algısı: GA13, GA14 ve GA15, Risk Algısı: RA16, RA17, RA18 ve RA19, Davranışsal Tutum: DT20, DT21 ve DT22 Kullanım Niyeti: KN23, KN24, KN25 ve KN26. SMMM’lerin e-vergileme sistemini benimsemelerine ilişkin 26 adet değerlendirme sorusunun güvenilirlik ve geçerliliklerinin belirlenmesi amacıyla bir ön test yapılmıştır. Ön test için 41 mükelleften oluşan bir rassal örneklem seçilmiştir. Güvenilirliği ölçmek için çalışmada, en çok kullanılan katsayı olan Cronbach α katsayısı kullanılmıştır (Özdamar, 1999: 522). Bu katsayı hesaplanırken Davranışsal Tutum grubu sorularından birisi (DT 21) güvenilirliği bozduğundan dolayı anketten çıkartılmış olup, e-vergileme sisteminin benimsenmesine ilişkin 25 sorunun genel güvenilirlik değerlendirmesi yapılmıştır. Sonuçlara topluca bakıldığında, tüm soru grupları için Cronbach α değerlerinin makul düzeyde olduğu (>0,60) söylenebilir (Bkz. Tablo 1). Diğer taraftan tüm soru grupları için “Soru Silindiğinde Cronbach α” değerlerinin ilgili soru grubu için elde edilen Cronbach α değerlerinden küçük çıkması ve ilgili soruların Cronbach α değerlerini yükseltmesi nedeniyle tüm soruların ilgili soru grubu içerisinde kalmasına karar verilmiştir. Anket formunda yer alan soru gruplarının genel güvenilirlik katsayısı ise 0,684 olarak elde edilmiştir. Tablo 5. Soru Grupları İçin Cronbach α Değerleri Soru Grupları Cronbach α Performans Beklentisi 0,736 Çaba Beklentisi 0,888 Kolaylaştırıcı Durumlar 0,606 Güven Algısı 0,853 Risk Algısı 0,632 Davranışsal Tutum 0,624 Kullanım Niyeti 0,709 74 U.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Cilt XXXI, Sayı 1 Uludağ Journal of Economy and Society Güvenilirliğin sağlanmasının ardından analize başlamadan önce, anket formunda yer alan soru gruplarının yapısal geçerliliği test edilmiştir. Bu amaçla anket formunda yer alan her bir soru grubu için faktör analizi uygulanarak, soru gruplarının aynı kavramı ölçüp ölçmedikleri analiz edilmiştir. Tablo 6. Soru Grupları İçin Faktör Yükleri Soru Grupları Sorular Faktör Yükleri Performans Beklentisi PB1 0,592 PB2 0,783 PB3 0,784 PB4 0,781 PB5 0,565 Çaba Beklentisi ÇB6 0,854 ÇB7 0,947 ÇB8 0,934 Kolaylaştırıcı Durumlar KD9 0,634 KD10 0,658 KD11 0,742 KD12 0,676 Güven Algısı GA13 0,901 GA14 0,905 GA15 0,830 Risk Algısı RA16 0,624 RA17 0,758 RA18 0,574 RA19 0,791 Davranışsal Tutum DT20 0,854 DT22 0,854 Kullanım Niyeti KN23 0,739 KN24 0,780 KN25 0,796 KN26 0,678 Tablo 6 incelendiğinde soru gruplarının tümünün tek bir faktörde birleştiği ve bu faktör üzerindeki ağırlıkların da 0,55 değerinden büyük çıktığı gözlemlenmiştir. Bu durum tüm soru grupları için yapısal geçerliliğin sağlandığını göstermektedir. Mükelleflerin E-Vergileme Sistemini Benimsemelerini Etkileyen Faktörlerin Analizi 75 5.3. Yapısal Eşitlik Modelinin Analizi ve Bulgular YEM uygulamalarında öncelikle modelin bütününün anlamlılığının test edilmesi gerekmektedir. AMOS 17.0 paket programında modelin anlamlılığının test edilmesi için en temel ölçüt ki-kare (χ2) değeridir. Ankete katılan 505 mükellef için ki-kare değeri 672,429 (serbestlik derecesi 263) olarak bulunmuştur. Bulunan değer örneklem hacminden etkilendiğinden, bu değerin serbestlik derecesine bölünmesiyle elde edilen ve daha sağlıklı bir ölçü olan CMIN/DF değerine bakılmıştır. 2,557 olarak bulunan (672,429/263=2,557) bu değerin en fazla 3 olması gerektiği için modelin genel anlamlılığının sağlandığı söylenebilir. Modelin genel anlamlılığının test edilmesinde kullanılan bir diğer ölçüt olarak RMSEA (Yaklaşık Hataların Ortalama Kare Kökü) ele alınmıştır. Oluşturulan model için RMSEA değeri 0,056 olarak elde edilmiştir. Kabul edilebilir bir uyumdan söz edebilmek için bu ölçütün 0,05