T. C. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İSLÂM TARİHİ VE SANATLARI ANABİLİM DALI İSLÂM TARİHİ BİLİM DALI FERGANA BÖLGESİNİN İSLÂM TARİHİNDEKİ YERİ VE ÖNEMİ (VIII.-XIII. YÜZYILLAR ARASI) (DOKTORA TEZİ) Yunus AKYÜREK Danışman Prof. Dr. Hüseyin ALGÜL BURSA 2008 II TEZ ONAY SAYFASI T. C. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE İslâm Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı, İslâm Tarihi Bilim Dalı’nda U2003823 numaralı Yunus AKYÜREK’in hazırladığı “Fergana Bölgesi’nin İslâm Tarihindeki Yeri ve Önemi (VIII.-XIII. Yüzyıllar Arası)” konulu Doktora tezi ile ilgili tez savunma sınavı, ...../...../ 2008 günü ……… - ……….. saatleri arasında yapılmış, sorulan sorulara alınan cevaplar sonunda adayın tezinin başarılı olduğuna oybirliği ile karar verilmiştir. Sınav Komisyonu Başkanı Akademik Unvanı, Adı Soyadı Üniversitesi Üye (Tez Danışmanı) Akademik Unvanı, Adı Soyadı Üniversitesi Üye Akademik Unvanı, Adı Soyadı Üniversitesi Prof. Dr. Prof. Dr. Hüseyin ALGÜL Mustafa KARA U.Ü.İ.F. Üye Akademik Unvanı, Adı Soyadı Üniversitesi Üye Akademik Unvanı, Adı Soyadı Üniversitesi Prof. Dr. Prof. Dr. Osman ÇETİN Seyfettin Erşahin U.Ü.İ.F. A.Ü.İ.F. Ana Bilim Dalı Başkanı Akademik Unvanı, Adı Soyadı Prof. Dr. ....../......./ 2008 Mefail HIZLI U.Ü.İ.F. Enstitü Müdürü Akademik Unvanı, Adı Soyadı III ÖZET Yazar : Yunus AKYÜREK Üniversite : Uludağ Üniversitesi Anabilim Dalı : İslâm Tarihi ve Sanatları Bilim Dalı : İslâm Tarihi Tezin Niteliği : Doktora Tezi Sayfa Sayısı : IX + 253 Mezuniyet Tarihi : …. /…. / 2008 Tez Danışmanları : Prof. Dr. Hüseyin Algül FERGANA BÖLGESİNİN İSLÂM TARİHİNDEKİ YERİ VE ÖNEMİ (VIII.-XIII. YÜZYILLAR ARASI) Fergana bölgesi, ortak kültürel mirasın paylaşıldığı ülkemizde akademik anlamda yeterince çalışılmamıştır. Hâlbuki bu toprakların, medeniyet tarihimizde müstesna bir yeri vardır. Fergana, geniş Orta Asya bozkırlarını Çin, Hint ve İran topraklarına bağlayan stratejik bir noktada yer almaktadır. İpek Yolu güney ayağının bu topraklar üzerinden geçmesi önemini bir kat daha artırmış, büyük imparatorluklar ve devletler, doğu ve batı hâkimiyetini sağlayabilmek için Fergana’ya ehemmiyet vermek durumunda kalmışlardır. İklimi, doğal güzellikleri, yeraltı ve yerüstü zenginlikleri ile bulunduğu coğrafyanın cazibe merkezi olan Fergana, jeo-stratejik konumuyla da Çin, Hint, Orta Asya, İran ve İslâm medeniyetlerinin buluşup kaynaşmasında önemli rol oynamıştır. Öyle ki Fergana menşeli pek çok ilim, sanat ve fikir adamı, sonraki dönemlerde Osmanlı Devleti ve Avrupa’yı bile etkileyecek seviyede değerli çalışmalara imza atmıştır. Yaşanan olağanüstü siyasî hareketlilik, IX. yüzyıla kadar hemen hiçbir dinin Fergana’da kökleşerek kurumsallaşmasına izin vermemiş, bu döneme kadar burada güçlü bir taht ve mabet ittifakı olmamıştır. İslâmiyet, bu yüzyıldan sonra bölgede genel kabul görmüştür. İslâm’ın bu başarısında âlimlerin, mutasavvıfların ve Müslüman tâcirlerin gayretleri dışında, Fergana hükümdarına gönderilen davet mektuplarının da katkısı olmuştur. Anahtar Sözcükler Fergana Vadisi Ticaret Tarım Kültürel Etkileşim Jeo-stratejik Konum Sir-Deryâ Demografik Yapı İlmî Yapı IV ABSTRACT Yazar : Yunus AKYUREK Üniversite : Uludag University Anabilim Dalı : History of Islam and Arts Bilim Dalı : History of Islam Tezin Niteliği : Doktora Tezi Sayfa Sayısı : IX + 253 Mezuniyet Tarihi : …. /…. / 2008 Tez Danışman(lar)ı : Prof. Dr. Huseyin Algul THE PLACE AND IMPORTANCE OF FERGHANA IN ISLAMIC HISTORY (BETWEEN THE VIII.-XIII. CENTURIES) Fergana has not been studied in academic concept even we share a common cultural heritage with them. However, these lands have a unique place in our history of civilization. Fergana is situated at a strategic point which is the intersection point of China, India, Iran (Persia) and vast Middle Asia steps. Being a destination of the south route of the Silk Road increased the importance of Fergana while great empires and nations had to pay the utmost attention to this region in order to gain ascendancy over both east and west. While being a center of attraction in that region with its climate, natural beauties, subterranean and other sources Fergana played an important role in Chinese, Indian, Persian, Islamic and Middle Asian civilizations to meet and establish bridges. Scientists, Artists and philosophers (men of ideas) with Fergana origin produced so valuable master pieces that these works affected Ottoman Empire and Europe. The abnormal political activity in Fergana did not allow any religion to root and institutionalize until the IX century while there has not been a powerful throne or temple alliance. After that century Islam was accepted by majority of the region. With the efforts of intellectuals, sufies and Muslim merchants, the letters of invitation delivered to the king of Fergana played an important role in the success of Islam. Key Words Ferghana Valley Trade Agriculture Cultural Interaction Geo-strategic Position Syr Darya Demographic Structure Science V ÖNSÖZ Fergana bölgesi, geniş Orta Asya bozkırlarını Çin, Hint ve İran topraklarına bağlayan stratejik bir noktada yer almaktadır. İpek Yolu güney ayağının Fergana üzerinden geçmesi bölgenin önemini bir kat daha artırmış, büyük imparatorluklar ve devletler, doğu ve batı hâkimiyetini sağlayabilmek için Fergana’ya önem vermek durumunda kalmışlardır. Bilinen tarihinden Moğol istilasına kadar yaklaşık otuz üç devletin hâkim olduğu, Orta Asya’nın belki de en stratejik noktalarından birisi olan Fergana, X ve XI. yüzyıl Arap coğrafyacıları ile başta Rus olmak üzere XX. yüzyılın bazı batılı bilim adamları tarafından farklı gayelerle çalışılmıştır. Ancak bütün bu önemine rağmen bölge, geçen yüzyılda az sayıda Türk tarihçi tarafından bilimsel anlamda ele alınmıştır. Kaynak temini aşamasında ulaşılabilen akademik bulgular, Fergana kelimesinin konu başlığında yer aldığı, fakat içerik itibarıyla genel anlamda çalışılmadığı bir doktora ve de beş yüksek lisans tezinden ibarettir. Araştırma, her ne kadar bölgenin İslâm tarihindeki yeri ve önemi başlığını taşımaktaysa da Türk unsurun bölge tarihi, kültürü ve medeniyetindeki ehemmiyeti, çalışmanın bu mecrada derinleşmesini gerektirmiştir. Ülkemizde yayımlanan eserler, tarihçilerimizin Türk-İslâm tarihini Karahanlılar dönemiyle başlatma eğiliminde olduklarını göstermektedir. Hâlbuki arka plâna inildiğinde Karahanlı toplumunun nüvesi olan Karluk, Yağma ve Çiğil boylarının, komşu Fergana insanının oluşturduğu dinî ve kültürel atmosferden pozitif anlamda etkilendikleri açıkça görülecektir. Dolayısıyla bu araştırmada öncekilerden farklı olarak, Türklerin İslâmlaşma arifesinde yaşadıkları, sonrasında geçirdikleri değişimin boyutları ve bütün bunların Fergana ile olan ilişkisine değinilmiştir. Fergana’ya dair ilk yazılı kaynaklar sırasıyla Fars, Grek ve Çinli seyyah, sefir ve tarihçilere aittir. Ancak bu kaynaklara ulaşılamaması, alanının uzmanlarından olan Barthold, Chavannes, Gibb ve Bernştam gibi tarihçilerin çevirileriyle yetinilmesini zorunlu kılmıştır. Buna karşılık X ve XI. yüzyıl tarih ve coğrafyacılarından Taberi, İbnü’l-Esîr, Mukaddesî, İbn Havkal, İstahrî, Yakût, Belazurî, Sem‘ânî ve Narşahî’nin eserlerinden yararlanılmış, ayrıca DİA, İA ve Türkler gibi ansiklopedilerin ilgili maddeleri gözden geçirilmiş, nihayetinde son dönem tarihçilerimizden Fuat Köprülü, Osman Turan, İbrahim Kafesoğlu, Bahaeddin Ögel, Hakkı Dursun Yıldız, Ramazan Şeşen ve Zekeriya Kitapçı’nın yorumları ışığında tezin yazımı tamamlanmıştır. Araştırma, VIII. yüzyıldan XIII. yüzyılın sonuna kadar olan zaman dilimini kapsamaktadır. Çünkü gerçekleşen Moğol istilası, Mâverâünnehr ve onun bir bölümü olan Fergana’da kendini gösteren ilmî ve kültürel gelişmeleri kesintiye uğratmıştır. Ancak ilmî ve kültürel hayat ele alınırken ekoller ve bilginler, araştırmanın tarihsel sınırı olan XIII. yüzyıla sığdırılmaya çalışılmamış, kendilerinden sonra gelen ve bağımsız olarak düşünülemeyen âlimler de bunlara eklenmiş, böylece bu bölüme yaklaşık bir yüzyıllık opsiyon tanınmıştır. VI Tez, bir giriş ve altı bölümden oluşmaktadır. Girişte, Fergana kelimesinin filolojik tahlili ve bölgenin demografik yapısı, birinci bölümde coğrafî özellikleri, ikinci bölümde İslâm öncesi ve sonrasından Moğol istilasına kadar olan siyasî tarihi, üçüncü bölümde ekonomik ve ticarî hayat, dördüncü bölümde bölge şehirlerinin fizikî yapısı, beşinci bölümde dinî hayat, altıncı bölümde ise ilmî ve kültürel hayat ele alınmıştır. Birçok bilim adamının Fergana ile bağlantısı, sadece buraya bağlı bir yerleşim biriminde doğmuş olmasıdır. Konusu bölge tarihi olan akademik eserlerde de bu algılayış hâkim olduğundan, Fergana sınırları içerisinde doğan ve kaynaklarda geçen her ilim adamı; yetiştiği, çalışmalarını yürüttüğü ve öldüğü yer neresi olursa olsun, araştırmanın bu bölümüne dâhil edilmiştir. Şahıs ve yer isimlerinin yazılışında genel anlamda DİA ve İA’daki kriterler esas alınmıştır. Fergana’ya bir araştırma gezisi yapılamaması, bibliyografyasında pek çok klasik eser, çeviri ve araştırma yazısı bulunan çalışmanın olumsuz yönü olarak zikredilebilir. Bölgenin günümüzdeki siyasî, sosyo-kültürel, etnik, ilmî, dinî ve ekonomik durumunu ortaya koyan yeni çalışmaların, bu araştırmayı tamamlaması umulur. Konu seçimi ve araştırmanın her aşamasında görüş, yorum ve tavsiyeleriyle ufkumu aydınlatan ve yol gösteren kıymetli hocam ve danışmanım Prof. Dr. Hüseyin ALGÜL’e şükranlarımı sunarım. Ayrıca bilgi ve fikirlerinden faydalanma ihtiyacı duyduğumda değerli vakitlerini ayıran Prof. Dr. Osman ÇETİN, Prof. Dr. Mustafa KARA, Prof. Dr. Mefail HIZLI ve Prof. Dr. Dr. Seyfettin ERŞAHİN ile çalışmanın tamamlanmasında emeği geçen herkese teşekkürü bir borç bilirim. Yunus AKYÜREK BURSA 2008 VII İÇİNDEKİLER TEZ ONAY SAYFASI.....................................................................................................II ÖZET .............................................................................................................................. III ABSTRACT.................................................................................................................... IV ÖNSÖZ ............................................................................................................................ V İÇİNDEKİLER ..............................................................................................................VII KISALTMALAR............................................................................................................ IX GİRİŞ ................................................................................................................................ 1 I. ARAŞTIRMANIN METODU ve KAYNAKLARI ................................................. 1 II. FİLOLOJİK TAHLİL ve DEMOGRAFİK YAPI................................................... 4 BİRİNCİ BÖLÜM FERGANA BÖLGESİNİN COĞRAFÎ YAPISI I. MİYÂN-RÛZÂN BÖLÜMÜ ................................................................................. 20 II. NESY BÖLÜMÜ ............................................................................................... 22 A. Yukarı Nesyâ Bölümü ....................................................................................... 22 B. Aşağı Nesyâ Bölümü ......................................................................................... 23 III. VÂGİZ BÖLÜMÜ............................................................................................... 27 İKİNCİ BÖLÜM FERGANA BÖLGESİNİN SİYASÎ TARİHİ (M.Ö. VII. – M.S. XIII. YÜZYILLAR) I. M.S. VIII. YÜZYILA KADAR BÖLGENİN SİYASÎ DURUMU........................ 36 II. VIII.-XIII. YÜZYILLAR ARASINDA BÖLGENİN SİYASÎ DURUMU............................. 52 A. Emevîler............................................................................................................. 53 B. Abbasîler ............................................................................................................ 86 C. Karluklar ............................................................................................................ 96 D. Samanîler ........................................................................................................... 98 E. Karahanlılar ...................................................................................................... 105 F. Selçuklular ........................................................................................................ 112 G. Karahıtaylar ve Naymanlar .............................................................................. 114 H. Harzemşahlar ve Fergana Kağanlığı................................................................ 115 III. MOĞOL İSTİLASI ve SONRASINDA BÖLGENİN SİYASÎ DURUMU......................... 119 A. Moğollar........................................................................................................... 119 B. Çağatay Hanlığı................................................................................................ 122 VIII ÜÇÜNCÜ BÖLÜM FERGANA BÖLGESİNDE EKONOMİK HAYAT I. ZİRAAT ve HAYVANCILIK .............................................................................. 128 II. TİCARET ve SANATLAR ................................................................................. 133 III. MADENLER...................................................................................................... 142 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM FERGANA ŞEHİRLERİNİN FİZİKİ YAPISI I. ŞEHİRLERİN FİZİKÎ ÖZELLİKLERİ................................................................ 151 II. MİMARÎ.............................................................................................................. 158 BEŞİNCİ BÖLÜM FERGANA’NIN DİNÎ YAPISI I. İSLÂMİYET ÖNCESİ ......................................................................................... 161 II. İSLÂMÎ DÖNEM................................................................................................ 167 ALTINCI BÖLÜM FERGANA’DA İLMÎ ve KÜLTÜREL HAYAT I. M.S. VIII. YÜZYIL ÖNCESİ .............................................................................. 186 II. İSLÂM MEDENİYETİ (VIII ve XIII. YÜZYILLAR ARASI).......................... 191 III. İSLÂMÎ DÖNEMDE İLMÎ HAYAT ................................................................ 197 A. Dinî İlimler ...................................................................................................... 198 B. Pozitif İlimler ................................................................................................... 213 C. Sosyal İlimler ................................................................................................... 220 SONUÇ......................................................................................................................... 225 EK 1: HARİTALAR..................................................................................................... 234 EK 2: ARKEOLOJİK BULGULAR ............................................................................ 237 KAYNAKLAR ............................................................................................................. 239 ÖZGEÇMİŞ .................................................................................................................. 253 IX KISALTMALAR a.e. : Aynı eser a.g.e. : Adı geçen eser a.g.md. : Adı geçen madde a.g.m. : Adı geçen makale a.g.tz., : Adı geçen tez AÜB : Ankara Üniversitesi Basımevi AÜİFY : Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları AÜSBE : Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü a.y. : Aynı yer Bkz. : Bakınız DİA : Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi d. : Doğumu der. : Derleyen ed. : Editör C. : Cilt cz. : Cüz çev. : Çeviren h. : Hicrî haz. : Hazırlayan Hz. : Hazreti İA : İslâm Ansiklopedisi İEFB : İstanbul Edebiyat Fakültesi Basımevi karş. : Karşılaştırınız Ktp. : Kütüphanesi m. : Miladî MEB : Milli Eğitim Basımevi MSÜSBE : Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü MÜİFVY : Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları nşr. : Neşreden ö. : Ölümü (r.a.) : Radıyallahu anh s. : Sayfa S. : Sayı TA : Türk Ansiklopedisi TDAV : Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı TDVY : Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları thk. : Tahkik eden TKAE : Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü ts. : Tarihsiz TTKB : Türk Tarih Kurumu Basımevi UÜSBE : Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü vd. : ve devamı yay. : Yayınları y.y. : Basım yeri yok 1 GİRİŞ I. ARAŞTIRMANIN METODU ve KAYNAKLARI Araştırmada tarih metodolojisinin temel esaslarına genel anlamda uyulmuştur. Konunun klasik dönem İslâm Tarihi ile bağlantılı olması hasebiyle bu döneme ait çoğu Arapça1, bir kısmı ise Farsça olan ana kaynaklar taranmış, edinilen bilgiler yerli-yabancı çağdaş araştırmalarla karşılaştırıldıktan sonra ilmî kriterler ışığında yorumlanmış, gerekli yerlerde ise yapıcı tenkide gidilmiştir. Milat öncesine dair Çin, Grek ve Fars dilli kaynak, bilgi ve belgelere ulaşılamadığından, bunların çeşitli dillerdeki tercümelerine başvurulmuştur. Fergana ve yakın havzasına ait arkeolojik bulgular ise çağdaş araştırmalar ışığında ele alınmıştır. Genel tarihler, ricâl ve coğrafya kitapları çalışmanın ana kaynaklarını oluşturmaktadır. Araştırmanın siyasî tarih bakımdan en önemli kaynakları; Muhammed b. Cerîr et- Taberî’nin (ö.310/922) Târîhu’r-Rusül ve’l-Mülûk’u ve İbnü’l-Esîr’in (ö.630/1232) el- Kâmil fi’t-Târîh’idir. Taberî; Fergana ile alakalı Emevî ve Abbasî dönemine, İbnü’l-Esîr ise ek olarak Tahirî, Samanî, Karahanlı, Harzemşah ve Moğol dönemlerine ait önemli bilgiler verir. Emevî ve Abbasî dönemi Ferganası ile ilgili orijinal bilgiler veren diğer bir eser de Belâzurî’nin (ö.279/892) Fütûhu’l-Buldân’ıdır. Eser, bölge tarihinin temel kaynaklarındandır. Ya‘kûbî’nin (ö.292/905) Târîhu’l-Ya‘kûbî’si, Mes’ûdî’nin (ö.346/957) genel bir tarih olan Murûcu’z-Zeheb’i, Cüveynî’nin (ö.681/1282) Selçuklu, Harzemşah, Moğol ve Çağatay dönemlerine dair mühim bilgiler içeren Târîh-i Cihân- guşâ’sı, Hemedânî’nin (ö.718/1318) Câmi‘u’t-Tevârîh’i, Zehebî’nin (ö.748/1348) miladî 1300 tarihine kadar geçen önemli hâdiseleri ele aldığı Târîhu’l-İslâm’ı ve el- ‘Iber’i, Nüveyrî’nin (ö.732/1332) Nihâyetü’l-Ereb’i, Suyûtî’nin Târîhu’l-Hulefâ’sı, Bîrûnî’nin el-Kânûnü’l-Mes‘ûdî’si, İdrisî’nin Nüzhetü’l-Müştâk’ı, İbn A’sem el- Kûfî’nin el-Fütûh’u, İbn Tagrıberdi’nin (ö.874/1469) bir Mısır tarihi olan en-Nücûmü’z- Zâhire’si ve son dönem tarihçilerinden H. İbrahim Hasan’ın İslâm Tarihi de bu 1 Barthold’a göre; hicrî ilk üç yüzyıl eserlerinin tamamına yakını Arapça’dır. Bkz. Barthold, Vassiliy Viladimiroviç, Moğol İstilasına Kadar Türkistan (trc. Hakkı Dursun Yıldız), Ankara 1990, s.1 vd. 2 bağlamda değerlendirilebilir. Ebû Bekir Muhammed b. Cafer Narşahî’nin Târîhu Buhârâ’sı, Samanî dönemi Ferganası hakkında orijinal bilgiler ihtiva ederken, Zahirüddin Muhammed Bâbur’un Vekayi-Bâbur’ün Hatıratı ise çalışmayı tarihsel olarak sonraki döneme bağlar mâhiyettedir. İbn Hurdâzbih’in (ö.300/912) Abbasîlere bağlı ülkeleri çeşitli yönleriyle ele aldığı el-Mesâlik ve’l-Memâlik’i, Batlamyus’u aşan ve özgün bir çizgi yakalayan İstahrî’nin (ö.307/919 sonrası) Kitâbü’l-Mesâlik ve’l-Memâlik’i, Endülüs’ten Mâverâünnehr’e varıncaya İslâm coğrfayasını 28 yılda gezen İbn Havkal’in (ö.367/977 sonrası) Kitâbü Sûreti’l-Arz’ı, bölge hakkında geniş malumat veren Mukaddesî’nin (ö. 388/998) Ahsenü’t-Tekâsim fî Ma’rifeti’l-Akâlîm’i, muazzam bir coğfaya sözlüğü olan Yâkût el-Hamevî’nin (ö.626/1229) Mu’cemü’l-Buldân’ı2 ve İbnü’l-Fakîh el- Hamedanî’nin Kitâbu’l-Buldân’ı Fergana’nın coğrafî yapısı ve şehirlerinin fizikî özellileriyle ilgili ayrıntılı bilgiler verir. Zikri geçen kaynaklar, batıda da pek çok kez basılmıştır. Şehircilik ve mimarî yapı ele alınırken son dönem Türkçe eserlerden de faydalanılmıştır. İbnü’n-Nedim’in (ö.386/996) hicrî IV. yüzyılın son yarısına kadar İslâm fikir dünyasının anatomisini sunan Kitâbü’l-Fihrist’i, Sem‘ânî’nin (ö.562/1166) mühim coğrafî ve tarihî isimleri hâiz el-Ensâb’ı, kaynaklarını gösteren İbn Hallikân’ın (ö.681/1282) Vefeyâtü’l-A‘yân’ı, Kehhâle’nin Mu’cemu’l-Müellifîn’i, Şemseddin Sâmî’nin Kâmûsu’l-A’lâm’ı, Zehebî’nin Siyeru A‘lâmi’n-Nübelâ’sı, Suyûtî’nin Buğyetü’l-Vu’ât’ı, Bîrûnî’nin Tahdîdü Nihâyâti’l-Emâkini’si, Kâtib Çelebi’nin Keşfu’z- Zünûn’u, Safedî’nin (ö.764/1363) doğu ve batıda tanınan eseri Kitâbü’l-Vâfî bi’l- Vefeyât’ı, Hayreddin Zirikli’nin el-A’lâm’ı, Kutubî’nin Fevâtu’l-Vefeyât’ı, Ömer Ferrûh’un Târîhu’l-Edebi’l-Arabî’si, Bağdatlı İsmail Paşa’nın Hediyyetu’l-Ârifîn’i, Sülemî’nin Tabakâtu’s-Sûfiyye’si, Abdurrahman Câmî’nin Nefahâtü’l-Üns’ü Ferganalı ilim ve gönül adamlarına dair başlıca biyografi kaynaklarıdır. 2 Eserin özellikleri ve ehemmiyeti hakkında bkz. Günaltay, M. Şemseddin, İslâm Tarihinin Kaynakları –Tarih ve Müverrihler- (haz. Yüksel Kanar), İstanbul, 1991, s.439 vd. 3 Çalışmada, ağırlıklı olarak geçen yüzyılda yerli ve yabancı müellifler tarafından kaleme alınan eserler de geniş bir yer tutmuştur. Orta Asya tarihi duayenlerinden olan V. Viladimiroviç Barthold’un Moğol İstilasına Kadar Türkistan ve Hamilton A.R. Gibb’in Orta Asya’da Arap Fütuhâtı adlı eserleri araştırmanın önemli kaynakları arasında yer alır. T. Walker Arnold’un İntişâr-ı İslâm Tarihi, Carl Brockelmann’ın İslâm Milletleri ve Devletleri Tarihi, Sir William Muir’in The Caliphate: Its Rise, Decline and Fall, R. Nelson Frye’in Bukhara ‘The Medieval Achievement, Julius Wellhausen, Arap Devleti ve Sükutu, M.A. Shaban’ın Islamic History adlı eserlerinden de belli oranda istifade edilmiştir. Ülkemiz akademisyenleri de araştırmada önemli bir yer tutmuşlardır. Ancak bunlardan hiçbiri “Fergana” başlıklı müstakil bir çalışma yapmamış, eserlerinde yeri geldikçe bölge ile dağınık bilgiler sunmuşlardır. Bu bağlamda; siyasî alanda Zeki Velidi Togan’ın Umumi Türk Tarihine Giriş ve Bugünkü Türk İli Türkistan ve Yakın Tarihi, Osman Turan’ın Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi Tarihi, Hakkı Dursun Yıldız’ın İslâmiyet ve Türkler ve Zekeriya Kitapçı’nın Türkistan’ın Müslüman Araplar Tarafından Fethi, coğrafî alanda Ramazan Şeşen’in İslâm Coğrafyacılarına Göre Türkler ve Türk Ülkeleri, kültürel hayatta ve şehirlerin fizikî yapısı alanında İbrahim Kafesoğlu’nun Türk Milli Kültürü, Türkler ve Medeniyet, Türk Bozkır Kültürü, Faruk Sümer’in Eski Türklerde Şehircilik, Bahaeddin Ögel’in Türk Kültür Tarihine Giriş, İslâmiyet’ten Önce Türk Kültür Tarihi ve Türk Kültürünün Gelişme Çağları, dinî hayatta Fuat Köprülü’nün Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, Zekeriya Kitapçı’nın Türkistan’da İslâmiyet ve Türkler, Orta Asya’da İslâmiyet’in Yayılışı ve Türkler adlı eserlerinden faydalanılmıştır. Araştırmada çeşitli ansiklopedilerin ilgili maddelerine de müracaat edilmiştir. İslâm Ansiklopesi, DİA, Türk Ansiklopedisi, Türkler ve Doğuşundan Günümüze Büyük İslâm Tarihi bunların başlıcalarıdır. 4 II. FİLOLOJİK TAHLİL ve DEMOGRAFİK YAPI Türkistan’ın güneyi için kullanılan “Mâverâünnehr” kelimesinin menşeinde, İran ile Turan’ı birbirinden ayıran Amu-Deryâ3 bulunur.4 Hz. Ömer’in, İran’ın kuzeyine gönderdiği Ahnef b. Kays’a yazdığı mektupta “^_`aا ” olarak geçen kelime5, müslüman coğrafyacılar tarafından geliştirilerek “Mâveâünnehr” şeklinde kullanılmıştır.6 Buna göre mâ-i mevsûle ile Türk unsurun yoğun olarak yaşadığı Amu-Deryâ’nın doğu ve kuzey kesimleri kastedilir.7 Fergana’nın bağlı olduğu Mâverâünnehr bölgesine “Bilâdü’l-Heyâtile”8 ve “Turan ülkesi” de denilmekteydi.9 Ancak Turan kelimesi, Orta Asya Türk topraklarına verilen genel bir isim olup, Mâverâünnehr bu geniş coğrafyanın sadece bir bölümünü oluşturur.10 Gürsoy bu kelimeyle, Amu-Deryâ ve Sir-Deryâ’nın geçtiği çukur alanlar ve bunların döküldüğü Aral Gölü havzasının kastedildiğini kaydeder11 ki, coğrafî verilere göre bu yorum kesinlikle yanlıştır. Fergana hakkındaki en eski kayıtlar Çince olup, Çin elçisi Chang-Chien/K’ien’e (M.Ö.120 ya da M.Ö.128) aittir. Buna göre; bu tarihlerde bölgeye ve bölgede hüküm süren devlete “Ta-yüan” adı verilmekteydi.12 Bu ise “Büyük Yüan” anlamına gelir.13 3 Amu-Deryâ, Farsça ve Arapça’da Ceyhun olarak geçer. Ayrıntılı bilgi için bkz. Hitti, Philip K., Siyasî ve Kültürel İslâm Tarihi (trc.Salih Tuğ), İstanbul 1995, I, s.332. 4 Barthold, Türkistan, s.67; Gibb, H.A.R., Orta Asya’da Arap Fütûhatı (trc. M.Hakkı), İstanbul 1930, s.3; Devellioğlu, Ferit, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Ankara, 1996, s.587 vd. 5 Taberî, Muhammed b. Cerîr, Târîhu’r-Rusül ve’l-Mülûk (thk. Muhammed b. Ebu’l-Fadl İbrâhim), Kahire, ts., IV, 168. “Sakın nehrin karşı yakasına geçmeyiniz…” “ � � � � � ” kelimesi Ahnef’in Türklerle yaptığı bir savaş öncesinde, motivasyon için yaptığı bir konuşmada da geçer. Bkz. Taberî, IV, 169. 6 Yâkût el-Hamevî, Şihâbuddin Ebû Abdillah b. Abdullah, Mu‘cemü’l-Buldân, Beyrut, 1957, V, 45 vd; İstahrî, Ebû İshâk el-Fârisî, Kitâbü’l-Mesâlik ve’l-Memâlik (thk. M.J. de Goeje), Leiden, 1967, s.286; İbn Havkal, Kitâbü Sûreti’l-Arz (thk. M.J. de Goeje), Leiden, 1967, s.459. Kelime; Farsça’da “Par- Deryâ”, İngilizce’de “Transoxiana” olarak geçer. Bkz. Barthold, “Mâverâü’nnehr”, İA, VII, 408 vd. 7 Akyürek, Yunus, Mâverâünnehr (Türk İslâm Tarihindeki Yeri ve Önemi), Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Bursa, 2001, s.1. 8 Yâkût, Buldân, V, 45; Mukaddesî, Şemseddin Ebû Abdullah Muhammed, Ahsenü’t-Tekâsim fî Ma‘rifeti’l-Akâlîm (thk. M.J. de Goeje), Leiden, 1906, s.261. Mukaddesî ismi bazılarınca “Makdisî” olarak okunur. Bkz. Şeşen, Ramazan, İslâm Coğrafyacılarına Göre Türkler ve Türk Ülkeleri, Ankara, 2001, s.270; Wellhausen, J., Arap Devleti ve Sükûtu (çev. Fikret Işıltan), Ankara, 1963, s.205. 9 Yâkût, Buldân, II, 57. 10 Minorsky, V., “Turan”, İA, XII, 109. 11 Gürsoy, C. R., “Turan”, TA, Ankara, 1968, XXXII, 1. 12 Jusubaliev, Ali, Fergana Bölgesine İslâmiyet’in Girişi ve Yayılışı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2001, s.20; Musagulova, Aynura, Şâş ve Taraz Bölgelerinin Tarihi 700-1000, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2001, s.26; Barthold, “Fergana”, İA, IV, s.558. 5 M.Ö. II. yüzyılda “Ta-yüan14” diye anılan Fergana sonraki dönem Çin kaynaklarında; “Polonya”, “Pa-han-na/Pa-hanna”, “Po-han/P’o-han”, “Fer-han”, “Po-lo-na/P’o-lo-na” ve “Fei han” olarak isimlendirilir. Kelimenin, Farsça’dan Çince’ye geçtiği iddiası, Farsça’da benzer bir kelime bulunmağından olanaksız görünmektedir.15 Kelime, Pehlevî kaynaklarında “Parkana” şeklinde geçse de ne anlama geldiği bilinmemektedir.16 Çin kaynaklarında Fergana için “Davan” ismi de kullanılmıştır. Çince’de “da” büyük, “van” ise bölge anlamına gelir.17 Frye ise Fergana kelimesinin “Parikani”den türediğini iddia eder.18 M.Ö. II. yüzyıl dolaylarında Amu-Deryâ vadisine gelen Masagetler, sonraları “Da Yüe-çi” olarak isimlendirildiler. Çin elçisi Chien, Orta Asya’ya ulaştığı zaman Yüe-çi ve Vusunlar dışındaki bütün halklar, Yuitanlılar (Hotan), Davanlılar (Fergana), Kangjuilar (Qanqa) ve Dahlılar (Baktırya) gibi içinde yaşadıkları devletin adı ile anılmaktaydılar.19 Yine Çin kaynaklarına göre Şâş, Taraz ve Fergana bölgeleri tarih boyunca hiyerogliflerde de geçmiştir. Buna göre Fergana-Kup, Kup-Ûş ve Ûş-Özkend bölgeleri farklı zamanlarda değişik isimlerle anılmışlardır. Meselâ; Taşkent’in diğer isimleri Çaç, Şâş ve Binket20, Talas’ınki ise Taraz’dır. En çok isim değiştiren Fergana ise Bohan, Kulan, Polona, Lona vb. adlar almıştır.21 “Fergana” cins ismi ancak M.S. V. yüzyıldan itibaren kullanılmaya başlamıştır.22 Bazı dönemlerde “Özkend” olarak anılsa da23, müslüman coğrafyacılar bölge için “Fergana” ismini kullanmayı tercih 13 Necef, Ekber N. - Anna Berdiyev, Ahmet, Hazar Ötesi Türkmenleri, İstanbul, 2003, s.77. 14 Ta Yüan’nın, Hokand ya da Soğd ülkesi olduğunu ileri sürenler de vardır. Bkz. Ekrem, Nuraniye Hidayet, “Chang Chien’in Raporuna Göre Hunlar Dönemindeki Orta Asya”, Türkler, I, 769. 15 TA, “Fergana Teknesi”, Ankara, 1968, XVI, 250; Musagulova, a.g.tz., s.26; Barthold, “Fergana”, İA, IV, s.558. 16 Jusubaliev, a.g.tz., s.12. 17 Jusubaliev, a.g.tz., s.19 vd. 18 Frye, Richard Nelson, The Heritage of Persia, New York, 1963, s.44. 19 Aytbayev, Abdulhalık, “Massagetler Hakkındaki Eski Kaynaklar” (çev. Kezban Acar), Türkler, I, 635. 20 Yâkût’ta � � � � � � ‘Binkes’ olarak geçer. Bkz. Mu‘cem, I, 500. 21 Musagulova, a.g.tz., s.6; Bâbur, Zahirüddin Muhammed, Vekayi-Bâbur’un Hatıratı (çev. Reşit Rahmeti Arat), Ankara, 1943, I, 5. 22 TA, “Fergana Teknesi”, XVI, 250. 23 Ögel, Bahaeddin, Türk Kültür Tarihine Giriş, Ankara, 1989, I, 235; Şeşen, Türk Ülkeleri, VIII. 6 etmişlerdir.24 Belki de bu isimlendirme, Özkend’in siyasî ve stratejik önemine mebnidir.25 Bölgenin demografik yapısı hakkında çeşitli görüşler ileri sürülür. Mesûdî’ye göre, Nuh tufanından sonra Sâm b. Nûh ve Yâsef b. Nûh’un çocukları yeryüzüne dağıldılar. ‘Âmûr b. Sûbîl b. Yâfes b. Nûh’un nesli doğu istikametine gitti. Bunlardan, Belh nehrini geçerek Çin’e ulaşanlar bu güzergâh boyunca pek çok şehir ve köy inşa ettiler. Huttalan ve Rûsân’da ikamet eden Huttallar; Uşrûsana, Buhara ve Semerkant arasında oturan Soğdlar ve Fergana, Şâş, İsbîcab ve Fârâb halkları bunlardandır.26 Fergana’nın taş devrine ait bulgularında, özellikle de Taşkent’te Kaunçı- Tepe’nin M.Ö. 3000 senelerine ait katlarında, Akdeniz ırkına benzer dolikosefal27 bir ırkın varlığı tespit edilmiştir. Bronz devri itibarıyla Orta Asya brakisefal ırkının28, Amu- Deryâ ve Fergana içlerine kadar nüfuz ettiği görülür.29 Fergana toprakları, M.Ö. VII ila V. yüzyıllar arasında eski Saka yurdu olmuştur.30 M.Ö. II. yüzyılda Sakaların önemli bir kısmı Sicistan dolaylarına göç etti. Bunlardan Fergana ve Kaşgar arasına yerleşen “Hiu- sün” ile “Kün-tu” boyları, Türk urukluydu. Çin kaynaklarında, Sakaların Fergana’daki varisleri olan Hiusünlerin âdet, giyim, çehre ve karakter bakımından Usunlara benzedikleri kaydedilir.31 Chien’e göre yerleşik Aryan ırkından olan Fergana halkı32, Hun çağında Türk unsurun belirsizleştiği kozmopolit bir yapıya büründü.33 24 Mukaddesî, Ahsenü’t-Tekâsim, s.262; İstahrî, a.g.e., s.287. 25 Çin sefiri Chang-Chien’in kaydettiğine göre, M.Ö.128’li yıllarda Fergana hükümdarı, Guşan (Özkend) kentinde oturuyordu. Bkz. Togan, Türk Tarihine Giriş, s.48; Barthold, “Fergana”, İA, IV, 558; Yazıcı, Tahsin, a.g.md., DİA, XII, 375; Jusubaliev, a.g.tz., s.20. Ligeti, Chang’in İç Asya seyahatini M.Ö.138 olarak verir ve izlenimlerini, diplomatik ilişkilerini ve tarihi birtakım olayları ayrıntılı olarak ele alır. Bkz. Ligeti, II, 57-69. 26 Mes‘ûdî, Ebu’l-Hasen Ali b. Hüseyin b. Ali, Murûcu’z-Zeheb ve Ma‘âdîni’l-Cevher, I, 131 vd; Ağarı, Murat, İslâm Coğrafyacılığı ve Müslüman Coğrafyacılar, İstanbul, 2002. s.320. 27 Fransızca bir isim (anatomi). Uzun kafalı. 28 Dar kafatasına sahip olan, yuvarlak kafalı, kafatası indeksi 80 ya da daha fazla olan. 29 Ögel, Türk Kültür Tarihi, s.5 vd. 30 Necef-Berdiyev, a.g.e., s.77. Sakaların, Türk asıllı oldukları görüşü günümüzde hâkimdir. Bkz. Çay, Abdülhaluk M. – Durmuş, İlhami, “İskitler”, Türkler, I, 591 vd; Durmuş, İlhami, “İskitlerin Kimliği”, Türkler, I, 625. 31 Togan, Zeki Velidi, Umumi Türk Tarihine Giriş, İstanbul, 1981, s.407 vd. 32 Aryan ırkı için bkz. Alemany, Agusti, “Batı Avrasya Steplerinde Türk ve Alan Halkları Arasındaki Tarihî Bağlantılar” (çev. Nurşen Özsoy), Türkler, II, 530. 33 Ögel, Türk Kültür Tarihi, s.79, 177; Durmuş, İlhami, İskitler (Sakalar), Ankara, 1993, s.79. 7 Klasik devir batı coğrafyacıları Fergana’dan hemen hiç bahsetmezler. Verdikleri bilgi kırıntıları ise ancak Arap coğrafyacıların kaydettikleri verilerle desteklendiğinde bir anlam kazanır. Bu bağlamda Batlamyus tarafından zikredilen Aristeis isimli bir kavim, Ûş yakınındaki Urest nehri civarında yaşamaktaydı.34 Ortaçağ Müslüman müelliflerinin kullandığı “Arzu’l-Guziyye”, “Arzu’l-Becnâkiyye”, “Diz-i Alanân” gibi terkip kelimelerin Strabon ve Batlamyus’un eserlerinde geçen yer adlarıyla benzerlik göstermesinden hareketle, bölgenin o dönemdeki sakinlerinin As, Peçenek, Alan ve Oğuzlar oldukları varsayılabilir. Firdevsi’nin, Afrasyâb’ın oğlu Peşengin’in bu ülkeyi yönettiğini kaydetmesi de Oğuz ve Peçeneklerin bu topraklarda yaşadıklarının bir kanıtı olabilir. Buna göre Vahan, Bedahşan ve Fergana Oğuzların; Şaş, Sagâniyân ve Harezm ise As, Peçenek ve Alanların kadim yurtlarıydı.35 Türk anayurdunun Tanrı Dağları-Aral mıntıkası olduğu eski Türk, Çin, İran ve Yahudi rivayetlerinde de geçmektedir.36 Esin, milat sonrasında Fergana ve Şâş halklarının Türkleşmiş olduğu kanısındadır.37 Haddizatında ticarî ilişkiler yoluyla İran kültürü Sir-Deryâ’nın doğusunda baskın olsa da, nüfusun aslî unsurunu Türkler oluşturmaktaydı. Yine siyasî ve askerî bakımdan da bölgenin tek hâkimi yine onlardı.38 Toharistan, Cürcan, Buhara, Semerkant, Soğd, Uşrûsana, Fergana ve Zebulistan/Sicistan gibi mahallî prenslikler Türk soyundan gelen hükümdarlar tarafından yönetiliyordu. Arap fetihleri esnasında39 zaman zaman Orta Asya Türk hakanlarından yardım istemek zorunda kalan bu prenslikler, genellikle istedikleri desteği almışlardır.40 Gibb ve Shaban ise Türk unsurun Araplara ancak 101/720 tarihinden sonra ciddi mukavemette bulunduğunu, bundan önce 34 Barthold, “Fergana”, İA, IV, 559. 35 Parmaksızoğlu, İsmet, “Mâverâü’n-Nehr”, TA, XXIII, 333; Frye, Richard Nelson, Orta Çağın Başarısı Buhara (trc. Hasan Kurt), Ankara 2003, s.134. 36 Togan, Türk Tarihine Giriş, s.17. 37 Esin, Emel, İslâmiyet’ten Önce Türk Kültür Tarihi ve İslâm’a Giriş, İstanbul, 1978, s.52. 38 Yıldız, Hakkı Dursun, İslâmiyet ve Türkler, İstanbul 1976, s.95; Sâmî, Şemseddin, Kâmûsu’l-A’lâm, İstanbul 1316, VI, 4140; Barthold, Türkistan, s.67. 39 Belâzurî, Ebû Hüseyin Ahmed b. Yahya, Futûhu’l-Buldân (thk. Rıdvan Muhammed Rıdvan), Beyrut, 1983, s.330-332. 40 Kitapçı, Zekeriya, Türkistan’da İslâmiyet, Konya, 1988, s.57. 8 İranlıların bölgeyi Araplara karşı savunduklarını kaydederek41, İranlıların siyasî ve demografik bakımdan bölgede baskın unsur olduklarını iddia etmişlerdir. Kuzeyden akan Çotkal suyu kıyısındaki Tyuzaşu, Çotkal’ın kollarından Ak-Su nehri kıyısındaki Aygır-Cal, Çotkal vadisindeki Çaar-Taş, Çukurcak, Salık-Bulak gibi arkeolojik buluntular, Karluk ve Göktürk çağına ait göçebe Türk kurganlarına42 aittir. Bu bölgeden geçerek Tanrı Dağları ile Fergana’yı birbirine bağlayan ticaret yolları, Türk göçebelerin buraları yurt edinmelerine neden olmuştur.43 Mâverâünnehr’in bütününe yayılan Türkler, bölgenin doğusuna düşen Şâş, İlâk, Uşrûsana ve Fergana’da İran kökenli budunlarla birlikte yaşamalarına rağmen nüfusun çoğunluğunu oluşturmaktaydı.44 Adı geçen yerler, Karluk, Oğuz, Yağma, Çiğil vb. Türk boylarıyla sınır teşkil ettiğinden karşılıklı göçler yaşanması doğaldır. Türk boylarının, Göktürk döneminde Fergana’da nüfuzlarını artırdıkları görülür. Bölgenin kuzeyinde bulunan bir yüzük üzerinde Göktürk alfabesiyle yazılan “inanç” kelimesi bunun somut bir kanıtıdır.45 Ayrıca Fergana’nın, Göktürk hâkimiyetine girmesinin ardından bölgede Türkçe prens isimlerine de rastlanmaktadır.46 Az aşiretine mensup Ezgişler de bir dönem Fergana’da bulunmuşlar, İslâm devrinde (IX-XI. yüzyıllar arası) Özkend ve İli havzasındaki bazı köylerde yaşamışlardır.47 Karluklar, M.S. VII. yüzyılın başlarında Fergana ve Toharistan’a yayılmışlardır.48 VIII. yüzyılın 41 Gibb, Orta Asya, s.10 vd; Shaban, M.A., Islamic History, London, 1971, s.122 vd. 42 Eski Türkler mezara “kurgan” veya “gör” derlerdi. Ayrıntılı bilgi için bkz. İbn Fazlân Seyahatnamesi (haz. Ramazan Şeşen), İstanbul 1975, s.129. 43 Ögel, Türk Kültür Tarihi, s.331. 44 Şeşen, Türk Ülkeleri, s.2. 45 Ögel, a.g.e., s.199. 46 Ögel, a.g.e., s.179; Barthold, a.g.md., IV, 559. 47 Togan, Türk Tarihine Giriş, s.52 vd; Sümer, Faruk, Oğuzlar (Türkmenler) Tarihleri-Boy Teşkilatı- Destanları, İstanbul, 1999, s.31; Gürün, Kamuran, Türkler ve Türk Devletleri Tarihi, İstanbul, 1981, I, 171; Ezkişler, İbn Hurdâzbih'in IX. yüzyıl zikrettiği Türk elleri (kavimleri) arasında görülür. Bkz. İbn Hurdâzbih, el-Mesâlik ve’l-Memâlik (nşr. de Goeje), Leiden, 1967, s.31. Kaşgarlı (XI. yüzyıl) da bu Türk elinin Fergana'daki Özçend’e yerleştiğini bildirir bkz. Kaşgarlı Mahmud, Dîvânü Lügâti’t-Türk (trc. Besim Atalay) Ankara, 1940, I, 96. Adları, her iki kaynakta da aynı şekilde (Ezkiş) yazılmıştır. On Oklar'ın Nu-şe-pi koluna bağlı A-si-kie boyundan gelmeleri de Bkz. Sümer, Oğuzlar, s.31. 48 Jusubaliev, a.g.tz., s.65. Karluklar, Divanü Lügati’t-Türk’te “Hâkâniye Türkleri” olarak geçer. Kaşgarlı, I, 14, 30; Kazvînî, Zekeriya b. Muhammed b. Mahmûd, Âsâru’l-Bilâd ve Ahbâru’l-‘İbâdi’l- İslâmiyye, Beyrut, ts., s.544; Togan, Türk Tarihine Giriş, s.58. Bkz. Köprülü, Fuad, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, Ankara, 1991, s.134. 9 sonlarına gelindiğinde ise Fergana ve civarı Karluk yabgusu Arslan Tarhan tarafından yönetilmekteydi. Abbasîler, 176/793’te bölgedeki Türk idaresine son vermiş, ancak çoğunluğunun Türk olması muhtemel olan halka karşı olumsuz bir tavır sergilememişlerdir.49 Kuteybe döneminde (85-96/705-715) Fergana’nın bazı şehirlerine yerleştirilen ve bölgenin İslâmlaşmasında katkıları olan Arap unsur50 ise şüphesiz ki etnik mozaik içerisinde küçük bir yer tutmaktaydı. X. yüzyıl coğrafyacıları, Hârezm-Fergana istikametindeki şehir, kasaba, ırmak ve dağ adlarını Türkçe telaffuzlarıyla kaydetmişlerdir.51 Bir Karluk boyu olduğu sanılan Yağmalar, IX-XI. yüzyıllar arasında Kaşgar’ın kuzeydoğusu, Özkend, Talas ve Çu civarında varlıklarını sürdürmüşlerdir.52 XI. yüzyılda Oğuzların güneye biraz daha yaklaşarak, Sir-Deryâ sahilinde kurulu şehirlerde yaşadıkları görülür. Yine Oğuz göçebeleri de bu nehrin sahil boylarında hayatlarını sürdürmüşlerdir.53 Bu bilgiler ışığında, Sir-Deryâ ırmağının kaynağından Aral Gölü’ne kadar uzanan ve aralarında Fergana’nın kuzeyinin de bulunduğu yerleşim birimlerinde nüfusun çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu rahatlıkla söylenebilir. Birunî, Karahanlılar öncesinden bahsederken Fergana’ya bağlı Binket/Fenâket şehrinin Türklere ait olduğunu kaydeder.54 Yakût ise kentin Şâş’a bağlı olduğu görüşündedir.55 Karahanlılar döneminde; Semerkant, Balasagun, Buhara, Taşkent, Özkend, Talas, İsficab ve Kaşgar gibi şehirler yüz binlerce insanın yaşadığı merkezlerdi.56 49 Turan, Osman, Selçuklular Tarihi ve Türk-İslâm Medeniyeti, Ankara, 1965, s.347; Barthold, “Fergana”, İA, IV, 559 vd. 50 Belâzurî, Buldân, s.420. 51 Kız-denizi, Dizek, Minik, Özkend, Hatunkes, Cabgukes, Ustûrkes ve Arpalığ gibi. Bkz. İbn Havkal, a.g.e., s.480, 486, 491, 496, 500, 502-505, 507, 508; Yâkût, Buldân, II, 358 vd; İstahrî, a.g.e., s.330 vd, 345; Turan, Osman, Selçuklular ve İslâmiyet, İstanbul, 1971, s.349. 52 Kafesoğlu, İbrahim, Türk Milli Kültürü, Ankara, 1977, s.136; Minorsky, a.g.md., İA, XII, 277 vd; Sümer, Oğuzlar, s.30. 53 Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, s.138. 54 Bîrûnî, Ebu'r-Reyhân Muhammed b. Ahmed, el-Kânûnü'l-Mes‘ûdî, y.y., 1954-1956, II, 572, 574, 576-578; Yâkût, Buldân, I, 500; Turan, Selçuklular ve İslâmiyet, s.348. 55 Yâkût, Buldân, I, 500. 56 Algül, Hüseyin, İslâm Tarihi, İstanbul 1997, IV, 53. 10 Fergana dâhil bütün Mâverâünnehr’e hâkim olan Samanîler döneminde ordunun neredeyse tamamına yakını yerli ve köle Türklerden oluşuyordu.57 Demografik yapıda Tacikler de yer alıyordu. Taciklerin bir kısmı, İranlı esirlerin çocuklarıydı. Diğer kısmı ise kendi istekleriyle Fergana’ya yerleşerek ziraatla meşgul olan İranlılardı.58 Buhara, Semerkant ve Hocend gibi şehirler, zamanla Tacikleşen Türk çoğunluğa sahipti.59 XVI. yüzyıl ilk çeyreği itibarıyla Esfara/İsfara halkı tamamıyla sartlı (Tacik) ve dağlıydı. Merginân halkı da sart kökenliydi.60 Endican’ın bilinen ilk sakinleri, Karluklardı.61 Karluklar ise bilindiği gibi Türk kökenlidir.62 Kubilay’ın Endican’a vali atadığı Tuva Han (ö.1306), farklı boylardan olan Türk kabilelerini Endican çevresine yerleştirerek, buranın Türkleşmesine katkıda bulunmuştur.63 Farklı ırklardan oluşan Horasan milleti arasında en güzelleri Şâş, Fergana ve civarı halkıydı.64 Ferganalılar emanete son derece riayet eden hayır sahibi insanlardı.65 Derin gözlü ve kalın sakallı olup kılık-kıyafetçe Kanglılara benzerlerdi.66 Tacikler arasında mavi gözlü ve sarışın tipler bulunsa da kestane saçlı olanları daha fazlaydı.67 Kavgacı olan Merginân insanı, yumruk güreşinde oldukça maharetliydi. Öyle ki şöhretli güreşçilerin çoğu Merginânlıydı.68 Ahsîkes halkı bakımlı, kuvvetli ve kırmızı benizliydi.69 Hocend insanı güzel görünümlü ve insaf sahibi70 olmasına karşın 57 Turan, Selçuklular ve İslâmiyet, s.347 vd. 58 Sâmî, V, 3394. Çinliler, İranlılar ve Türkler, Arapları “Tacik” olarak isimlendirmişlerdir. XI. yy.da Arap olmayan Müslümanlar için kullanılan bu kelimeyi Türkler, Müslüman İranlılar için kullanmışlardır. Bkz. Barthold, Orta Asya Türk Tarihi -Dersleri- (haz. Hüseyin Dağ), Ankara 2004, s.40; Roux, Jean-Paul, Orta Asya Tarih ve Uygarlık (çev. Lale Arslan), İstanbul 2001, s.236. 59 Togan, a.g.e., s.83 vd. 60 Bâbur, I, 3. Sart, “tacir” anlamına gelir. Türk ve Moğollar, bölge ticaretine ellerinde bulunduran İranlılar için bu kelimeyi kullanmışlardır. Bkz. Barthold, “Sart”, İA, X, 236 vd; Sâmî, V, 3394. 61 Konukçu, Enver, “Endican”, DİA, XI, 191. 62 Bâbur, I, 2. 63 Konukçu, a.g.md., DİA, XI, 191. 64 Kazvînî, Âsâr, s.244; Mukaddesî, Ahsenü’t-Tekâsim, s.335; Şeşen, Türk Ülkeleri, s.269. 65 Kazvînî, Âsâr, s.224. 66 Jusubaliev, a.g.tz., s.20. 67 Sâmî, V, 3394. 68 Bâbur, I, 3. 69 Mukaddesî, Ahsenü’t-Tekâsim, s.271. 70 İbn Havkal, a.g.e., s.511. 11 gerektiğinde çok cesur ve savaşçıydı.71 Ezgişler uzun sakallı, büyük başlı, berrak gözlü, şiveleri farklı ve imaret sahibi72, Oğuzlar, güzel yüzlü ve uzun boylu, Karluklar ise son derece parlak yüzlüydü.73 Câhiz’a göre; babası Fergana’ya yerleşen bir Arap ile buranın yerlisini ayırt etmek neredeyse imkânsızdı. Çünkü Araplar da tıpkı Ferganalılar gibi kınalı, bıyıklı, kırmızı derili ve büyük kafalı idiler. Bir de yerel elbiseler giydiklerinde onlardan hiçbir farkları kalmazdı.74 Bu gözlem, yerel halkın fizikî özellikleri ve Arapların uğradığı fizyolojik ve kültürel değişimleri ortaya koymaktadır. 71 Memorial, E. J. W. Gibb, Hudûdü’l-Âlem “The Regions of The World” (çev. Vladimir Fedorov Minorsky), London, 1970, s.115 (23b). 72 Togan, Türk Tarihine Giriş, s.52 vd; Gürün, I, 171. Burada geçen “imaret” ibaresi ile İslâm müesseselerinden olan imaretin kastedilip edilmediği açık değildir. İmaret için bkz. Kazıcı, Ziya, İslâm Medeniyet ve Müesseseleri Tarihi, İstanbul, 1999, s.301-304. 73 Mes‘ûdî, Murûc, I, 132. 74 Câhiz, Ebû Osmân ‘Amr b. Bahr, Menâkibü Cündi’l-Hilâfe ve Fazâilü’l-Etrâk [Hilafet Ordusunun Menkıbeleri ve Türklerin Faziletleri] (çev. Ramazan Şeşen), Ankara 1988, s.78. BİRİNCİ BÖLÜM FERGANA BÖLGESİNİN COĞRAFÎ YAPISI 13 Fergana vadisinin bir bölümünü oluşturduğu Mâverâünnehr (Mâverâü’l-Ceyhun) bölgesi; Orta Asya, Uzak Doğu ve Hint topraklarını İran üzerinden batıya bağlayan stratejik bir konuma sahipti. Araştırılan dönemin, hakkında en fazla bilgiye sahip olunan bölgesi burasıdır.1 Mâverâünnehr, Amu-Deryâ’nın kuzey ve doğusunda yer alıp Arap hâkimiyetine giren topraklara verilen genel isimdir. Mâverâü’l-Ceyhun, eski Buhara ile Hokand hanlıkları olan Soğd, Fergana, Şur, Uşrûsana ve diğer Türkistan şehirlerinden oluşur. Kuzey ve doğu sınırları, coğrafyacılar arasında ihtilaf konusu olmakla birlikte bölge ana hatlarıyla, Sir-Deryâ havzasını ya da o dönemde İslâm hâkimiyetine girmiş olan Horasan’ın kuzey ve doğusunu içine alır. Jeo-stratejik öneminden kaynaklanan dinamik siyasî süreç, sınırların belirlenmesinde önemli rol oynamıştır.2 Ortaçağ Arap coğrafyacıları, Mâverâünnehr’i (Haytal3) beş bölüme ayırırlar. Birincisi; Buhara ve Semerkant gibi bölgenin siyasî, ticarî ve dinî merkezlerinin bulunduğu Soğd (Soğdiana) bölümü4, ikincisi; Soğd’un batısını ve Amu-Deryâ ile Aral Gölü’nün birleştiği deltayı oluşturan eski Hive bölümü, üçüncüsü; Sağâniyân ve Huttel topraklarını kapsayan güney bölümü, dördüncüsü; Fergana ve Şaş bölgelerinden oluşan kuzey bölümü, beşincisi ise Amu-Deryâ’nın yukarısında yer alan Bedahşân ve Vahan bölümüdür.5 Mukaddesî ise bölgeyi, 6 kûre6 ve 4 nahiyeye ayırır. Kûrelerin ilki doğu tarafında ve Türk sınırında yer alan Fergana, sonra sırasıyla İsbîcab, Şâş, Uşrûsana, Soğd ve Buhara gelir. Îlâk7, Keşş, Nesef ve Sağâniyân ise bölgenin nahiyeleridir.8 İstahrî ve İbn Havkal’a göre; Mâverâünnehr’in doğusunda, Fâmir (Pamir) ve Raşt yer alır. Bu yöndeki sınırı, güneyde Hint toprakları üzerinde düzgün bir hat üzere uzanan Huttel’i de içine alarak sona erer. Batısında, Taraz (Talas) sınırından bir kavis 1 Barthold, Türkistan, s.67. 2 Yâkût, Buldân, V, 45; Sâmî, VI, 4140; Barthold, “Mâverâünnehr”, İA, VII, 408. 3 Mâverâünnehr topraklarına, Horasan’ın Haytal (Heftal) bölgesi de denirdi. Bkz. Şeşen, a.g.e., s.2. 4 Soğd arazisi, Amu-Deryâ’ya varmadan Buhara vadisinde kaybolan Polytimetus’ün (Zerefşan Nehri) her iki sahilindeki alandır. Bkz. Wellhausen, Arap Devleti, s.205. 5 Strange, Guy Le, Buldânu’l-Hilâfeti’ş-Şarkıyye (çev. Beşir Francis-Korkis Avvad), Beyrut, 1985, s.476; Parmaksızoğlu, a.g.md., TA, XXIII, 333; Kurt, Hasan, Orta Asya’nın İslâmlaşma Süreci (Buhara Örneği), Ankara 1998, s.27 vd; Barthold, Türkistan, s.85 vd. 6 Kûre; eski bir idari taksimat olup sancak/vilayet taksimatının karşılığıdır. Bkz. Şeşen, a.g.e., s.6. 7 Îlâk dağının güney kısmı, Fergana ile sınır teşkil ediyordu. Bkz. İbn Havkal, a.g.e., s.510. 8 Mukaddesî, Ahsenü’t-Tekâsim, s.261 vd; Şeşen, a.g.e., s.253. 14 şeklinde uzanmış olan Guzziyye (Oğuz) ve Hazleciyye (Hazluc/Karluk) ülkeleri bulunur. Batı sınırı Fârâb, Biskend, Soğd, Semerkant, Buhara çevresi ve Harezm toprakları ile Harezm (Aral) Gölü’nde sona erer. Kuzeyinde, Fergana’nın en uzak noktasından Taraz’a doğru dosdoğru bir hat üzere bulunan Hazleciyye Türkleri yer alır. Güneyinde ise, Bedehşân’dan düzgün bir hat boyunca Harezm gölüne kadar devam eden Amu-Deryâ bulunur.”9 İstahrî ve İbn Havkal, diğer Arap coğrafyacılarından farklı olarak Huttel ve Harezm’i de Mâverâünnehr sınırlarına dâhil etmişlerdir. Wellhausen, bölgeyi altı kısma ayırır. Buna göre; en doğuda Huttalan/Huttal, sonra Sağâniyân, ortada Soğdiyana, onun doğusunda dağlık Uşrûsana, kuzeyinde ise Türk diyarıyla sınır teşkil eden Şâş ve Fergana yer alır.10 Bazı batılı araştırmacılar, bölgeyi Orta Asya olarak algılamış ve burada gerçekleşen fetihleri de “Orta Asya Arap Fütuhatı” olarak isimlendirmiştir11 ki bu yanlış bir yorumdur. Çünkü burası, coğrafî bakımdan Orta Asya’nın güneyine düşer. Kitapçı ise bölgeyi, Türkistan’ın Emevîler devrinde Arap hâkimiyetine giren bölümü olarak niteler. Bu görüş tutarlıdır. Çünkü Emevî idaresi, resmî yazışmalarda Mâverâünnehr ya da Mâverâü’l-Ceyhun olarak isimlendirdiği bu coğrafyayı elinde tutmak için büyük çaba göstermiştir.12 Özetle; Mâverâünnehr bölgesinin coğrafî sınırları Müslüman coğrafyacılar tarafından Amu- Deryâ’nın, Sir-Deryâ istikametindeki doğu ve kuzey kesimleri olarak algılanmıştır.13 Çin kaynaklarına göre Fergana toprakları, Hun yurdunun güney-batısı ile Han sülalesinin (M.Ö.206-M.S.9)14 hükümran olduğu Çin’in tam batısına düşer ve buraya uzaklığı yaklaşık 10 bin li15dir. Kuzeyinde K’ang-chü, güney-batısında Ta-hisa (Baktriya), güney-doğusunda Vusunlar, doğusunda Yu-mi ve Yu-t’ien (Hoten) ülkeleri ile batısında Ta Yüe-çi yurdu16 yer alır. Çinli Shih-chi’nin kaydettiğine göre; Ta Yüan/Fergana’da, toplam nüfusu yaklaşık 10 bin olan yetmişten fazla irili ufaklı 9 İstahrî, a.g.e., s.286 vd., 290; İbn Havkal, a.g.e., s.467, 509, 511; İbn Hurdâzbih, a.g.e., s.28. 10 Wellhausen, Arap Devleti, s.205. 11 Gibb, Orta Asya, Giriş. 12 Kitapçı, Türkistan’da İslâmiyet, s.55; İbn Ruste, Kitâbu’l-A‘lâku’n-Nefise, Kahire, 1998, s.294. 13 Akyürek, a.g.tz., s.3. 14 Han Hanedanı, bir dönem Çin’e hâkim olan aile. Bkz. Türkler, I, 743. 15 4 li, yaklaşık 1 mildir. Bkz. Barthold, “Fergana”, İA, IV, 559. 16 Ta Yüe-çi ülkesi hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Ekber-Ahmet, Hazar Ötesi Türkmenleri, s.79. 15 yerleşim birimi vardı.17 Çin sefiri Chang-Chien, M.Ö.128’li yıllarda burada irili ufaklı 70 yerleşim birimi ile buralarda yaşayan yaklaşık 60.000 aile (300.000 kişi) olduğunu kaydeder.18 T’ang-şu’ya göre; M.S. 745 yılı itibarıyla bölgede altı büyük, yüz kadar da küçük yerleşim birimi mevcuttu.19 Bâbur dönemi Fergana’sında, Sir-Deryâ’nın güneyinde beş, kuzeyinde iki olmak üzere toplam yedi şehir bulunuyordu.20 Fergana, beşinci iklimde21 yer alır. Beşinci iklim; doğu Türkleri ve Ye’cûc’un ülkesinden başlar, Kaşgar, Balasagun, Râşt, Fergana, İsbîcâb, Şâş, Uşrûsana, Semerkant, Buhara, Harezm topraklarını kat ederek Hazar denizinden Bâbu’l-Ebvâb’a ve batıya doğru uzanır.22 Bâbur’a göre de Fergana beşinci iklimdedir. Fergana’yı doğudan Kaşgar, batıdan Semerkant ve güneyden ise Bedahşan’a sınırı olan ulu dağlar kuşatır. Sadece Semerkant ve Hocend’in bulunduğu batısında dağ yoktur. Kuzeyinde Almalık, Almatu ve Yangı/Otrar gibi şehirler vardır.23 Bir başka değerlendirmeye göre bölge; Tibet şehirlerinden başlayarak Fergana, Uşrûsana, Semerkant, Buhara ve Belh doğrultusunda batıya devam eden dördüncü iklimde yer alır.24 X. yüzyıl İslâm coğrafyacıları Fergana’yı, Mâverâünnehr’in doğusuna düşen ve eğimli arazinin solunda kalan zengin bir kûre olarak kaydetmektedirler.25 Doğu-batı istikametinde Türkistan’a gidenin sağında, Horasan’ın ise doğusunda yer alan Fergana, Yâkût’a göre Türkistanla hudut olan büyük bir şehir ve geniş bir kûredir.26 Mâverâünnehr’in diğer bölümlerine oranla daha genişti ve IV/X. yüzyıl itibarıyla bölgede, Fergana’dan daha fazla köyü olan bir başka yer yoktu. Bazen bir köyün 17 Ekber-Ahmet, a.g.e., s.77. 18 Togan, Türk Tarihine Giriş, s.48; Barthold, “Fergana”, İA, IV, 558; Yazıcı, Tahsin, a.g.md., DİA, XII, 375; Jusubaliev, a.g.tz., s.20. Ligeti, Chang’in İç Asya seyahatini M.Ö.138 olarak verir ve izlenimlerini, diplomatik ilişkilerini ve tarihi olayları ayrıntılı olarak ele alır. Bkz. Ligeti, II, 57-69. 19 Barthold, “Fergana”, İA, IV, s.559. 20 Bâbur, I, 1. 21 Eski coğrafyacılar, Ekvator'un kuzeyini Ekvator’dan Kuzey Kutbu'na doğru yedi iklime (kuşağa) bölerler ve her iklimi doğudan batıya doğru ele alırlar. Bkz. Şeşen, Türk Ülkeleri, s.VIII. 22 Kazvînî, Âsâr, s.474 vd; İbn Haldûn, Mukaddime, Kahire, ts., s.48; Şeşen, Türk Ülkeleri, s.205. 23 Bâbur, I, 1. 24 Ramazanî, Muhammed, Mücmelü't-Tevârîh ve'l-Kısas, Tahran, 1939, s.480. 25 Mukaddesî, Ahsenü’t-Tekâsim, 262; İstahrî, a.g.e., s.287, 333 vd; İbn Havkal, a.g.e., s.512; Yâkût, Buldân, IV, 253; Minorsky, Hudûd, s.115 (23b). 26 Yâkût, Buldân, IV, 253; Kitapçı, Türkistan’da İslâmiyet, s.163 vd. Fergana, hem bir şehir hem de Mâverâünnehr’in bir bölümü olarak sadece Yâkût’ta geçmektedir. Bkz. Buldân, IV, 253. 16 sınırları neredeyse bir merhaleye/konağa ulaşırdı. Bu yönüyle bölgede münferit köyler Ferganadakiler kadar geniş bir alana yayılmamıştı.27 Barthold son cümleyi, ‘bazı köyler, birbirine takriben bir günlük uzaklıktaydı’ şeklinde yorumlar.28 Günümüzde Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan sınırları içerisinde kalan Fergana vadisi29, Soğdiana’nın kuzeyinde30 ve Sir-Deryâ havzasında yer alan bir iç teknedir. Kuzeyde Tanrı Dağları Çotkal silsilesi, kuzey-doğu ve doğuda Fergana (4490 m.), kuzey-batıda Çotkal ve Kurama/Kuramin (4045 m.), güneyde Alay/Aladağ (5366 m.) ve Türkistan sıradağlarının kuşattığı, güney-doğu yönünde Kaşgar’la sınırı olan, batıda ise Sir-Deryâ’nın geçtiği 7 km. enindeki bir geçitle Açlık stepleri (Açtalaa) ile birleşen üçgen betili geniş bir coğrafyadır. Sir-Deryâ, sıradağların eteklerine temas ederek geçtiği için bölgenin batı sınırını tayin etmek güçtür. 10.000 m.lik büyük bir çöküntü havzası olan vadi, yaklaşık 300 km. uzunluğunda ve 70 km. genişliğindedir. Yüzölçümü ise 23.000 km.2dir.31 Bu sınırlar, Rus coğrafyacılar tarafından da benimsenir.32 Buna göre jeolojik yapısı; etrafında yer alan yüksek sıradağlar, bunların arasında oluşan ve içinden bölgenin devasa nehirlerinden Sir-Deryâ’nın geçtiği geniş bir vadi ve bu vadi ile dağların belli yükseklikteki noktaları arasında kalan ovalar, yaylalar, otlak ve meralar olarak tasvir edilebilir. Yine Fergana denildiğinde sadece vadi ve yakın havzasındaki yerleşim birimleri değil; Sir-Deryâ’nın ve onu besleyen kollarının kuzey ve güneyine düşen yakın şehir, kasaba ve köyler de kastedilmektedir. Fergana sınırlarını birinci dereceden belirleyen Sir-Deryâ’yı yakından incelemek zaruridir. Nehre, Batı’da eski Grekçe “Jaxartes” denilir.33 J. Marquark kelimeyi; 27 Kazvînî, Âsâr, s.244; İbn Havkal, a.g.e., s.512-514; İstahrî, a.g.e., s.333 vd; Yâkût, Buldân, II, 253. 28 Barthold, Türkistan, s.125. 29 Şemseddin Sâmî, Fergana Vadisi’ni “Seyhun Vadisi” olarak kaydetmiştir. Bu mantıklı bir isimlendirmedir. Çünkü Seyhun/Sîr-Deryâ nehri, Fergana kesiminin adeta hayat kaynağıdır. 30 TA, “Fergana”, XVI, 250. 31 Sâmî, V, 3393; Barthold, “Fergana”, İA, IV, 558; Alpargu, Mehmet, “Türkistan Hanlıkları”, Türkler, VIII, 572; TA, “Fergana”, XVI, 250; Musagulova, a.g.tz., s.26. Günümüzde Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan’ın ortak toprağı olan Fergana vadisinin en verimli kesimi Özbekistan’a kalmıştır. Bkz. Roux, Orta Asya, s.26; Atalay, İbrahim, “Türk Dünyasının Coğrafyası”, Türkler, I, 248 vd. 32 Sâmî, V, 3393; Jusubaliev, a.g.tz., s.12. 33 Strange, Guy Le, Islamic Geography-The Lands of The Eastern Caliphate (ed. Fuat Sezgin), Cambridge, 1905, 433 vd. 17 Pehlevîce “yahşart”tan (Yaksart34) türemiş olabileceğinden hareketle “Yahşa Arta35” (gerçek inci) olarak yorumlar. Bu teori, doğru gözükmektedir. Çünkü nehrin, Çince (Çin-çu-ho) ve eski Türkçe adı (Yinçü-ügüz), “gerçek inci” demektir. Kelime, Arapça ve Farsça yazmalarda “y” harfi düşürülerek “Haşart” olarak kaydedilmiştir. İbn Hurdâzbih’in “Kankar” şeklinde kaydettiği kelime, Çin alfabesinde “K’an k’it” şeklinde imla olunup muhtemelen nehrin sadece orta kısmı için kullanılmaktaydı. Araplar, Sir- Deryâ’ya “Seyhun” adını vermişlerdir. “Gul Zaryûn”36 kelimesi ise kaynaklara yabancıdır. Sir-Deryâ’nın, suladığı yerleşim birimleriyle de isimlendirildiği olmuştur. “Hocend nehri” gibi. Bu ad, Moğollar tarafından benimsenmiştir.37 Moğol istilası öncesi İslâm edebiyatında nehrin özellikle aşağı yatağı “Nehru’ş-Şâş” olarak geçmektedir. Oğuzlar ise topraklarını güneyden kuzeye kat eden nehrin aşağı yatağına “Ögüz” (ırmak) diyorlardı. Eğer “Sir” kelimesi yaygın olarak kullanılsaydı, gerek dönemin edebiyat eserlerinde ve gerekse Sir-Deryâ hakkında ayrıntılı bilgiler veren coğrafî eserlerde mutlaka rastlanırdı. Sonuç olarak “Sir” kelimesinin, Moğollarca literatüre kazandırıldığı söylenebilir. Nitekim XVI. yüzyıl başlarında İranlılar, Sir-Deryâ’ya “Âb-ı Hocend (Hocend Suyu)”, Moğol ve Özbekler ise “Âb-ı Sir (Sir Suyu)” diyorlardı.38 Klyaştorniy ise “ulu su”, “büyük ırmak” anlamına gelen Sir-Deryâ’nın, Saka dönemine ait olan ve bilhassa ırmağın aşağı/güney-batı yatağına işaret eden eski bir kelime olduğunu ileri sürer.39 Nehre verilen diğer isimlere gelince; Benâket şehrine izafeten Benâket (Fenâket) nehri40, tahrip edilen Benâket’in bulunduğu yer üzerine 794/1392’te Timur’un inşa ettirdiği şehrin adına izafeten Şahruhiya nehri, Ahsîkes veya Ahsikes nehri41, büyük Çirçik vahasına nispeten Çâç ya da Şâş nehri ve Tanais nehri.42 34 Gibb, Orta Asya, s.6. 35 Çin alfabesinde Yao şa, Yau-şa ya da Yo-şa şeklinde imla olunur. Bkz. Barthold, “Sir-Deryâ”, İA, X, 566 vd. 36 Kazvînî, Hamdullah b. Ebî Bekr b. Ahmed Hamdullah Müstevfî, Nüzhetü'l-Kulûb (thk. Guy Le Strange), Leiden, 1915, s.217. 37 Bâbur, I, 1; Mes‘ûdî, Ebu’l-Hasen Ali b. Hüseyin b. Ali, Kitâbü’t-Tenbîh ve’l-İşrâf, s.66 vd, Leiden, 1967; Barthold, “Sir-Deryâ”, İA, X, 568. 38 Sümer, Faruk, Eski Türklerde Şehircilik, Ankara 1994, s.87. 39 Bkz. Sümer, a.g.e., s.87. 40 Barthold, “Sir-Deryâ”, İA, X, 567. Yâkût, kenti “Benâkit” olarak kaydeder. Bkz. Buldân, I, 496. 41 Barthold, “Sir-Deryâ”, İA, X, 567. 42 Bâbur, I, 1; P’yankov, Igor, “Sakalar” (çev. Zülfiye Veliyeva), Türkler, I, 611. 18 Arapça eserlerde, nehrin ana kaynağı Kara-Deryâ, diğer kaynağı ise Narin Nehri (Haylâm/Hayrlâm) olarak geçer.43 Batılı coğrafyacılar, Ceti-Su (Rusça, Semireçye) arazisi ile Fergana’nın kuzey-doğusunda yer alan Narin’i, nehrin ana kaynağı kabul ederler. Yerli halk ise bölgenin güney-doğusundaki Kara-Deryâ’yı, Sir-Deryâ’nın yukarı kolu telakki etmiştir. İki görüş, Fergana’nın kuzey-doğusundaki Türk yurdundan doğan ırmakların Özkend yakınlarında bir araya gelmesi ve bunlara bir de akarsuların katkıda bulunmasıyla Sir-Deryâ oluşmuştur, şeklinde birleştirilebilir. Kara-Deryâ, kaynakları olan Kara-Kulca ve Tar nehirlerinin birleşmesinin ardından Özkend’i sulardı. Bu nedenle ona “Özkend Nehri” de denilmiştir.44 Özkend nehrine katılan Ûş nehri, Halluh dağından doğar ve Ûş ile Uraşt (Urast) arasından geçerek Özkend nehrine dökülürdü. Halluh dağının arkasından çıkan ve güney yönündeki Câc/Şâş sınırına doğru yol alan Parab nehri, Benâket ve Kalas ovaları arasından akarak Özkend’e ulaşırdı.45 Endican suyu Ûş’tan, Ahsi suyu ise Kâsân’dan gelirdi.46 Bu veriler; bölgedeki su rejiminin kuzey-güney ve doğu-batı istikametinde olduğunu gösterir. Sir-Deryâ doğudan batıya kıvrılıp sağ ve soldan birçok çayın katılımıyla debisini hayli artırdıktan sonra Taşkent ovalarına ulaşırdı. Fergana içindeki kolları sağdan; Uzun Ahmed ve Kazansu, sol taraftan ise; Târ, Kara Gölce ve Yâsı çaylarından oluşan Kara Deryâ, Ak-Bûra, İskican, İsfâyran, Şâh-Merdân, Sûh ve İsfârâ nehirleridir. Bunlardan çoğunun suyu sadece kışın Sir-Deryâ’ya ulaşırdı.47 Harşâb, Kubâ48, Ûrest, Cidgil, Çirçik, Keles ve Arıs kolları da Sir-Deryâ’ya katkıda bulunurdu.49 Böylece devâsalaşan nehir, Bâb ve Ahsîkes’e, buradan da Hocend’e kadar güney-batı yönünde aktıktan sonra Hocend’in kuzeyi ve Fenaket’in güneyinden geçip Çay sınırından tekrar kuzey-batıya kıvrılır, Bunket, Sütkend, Farab, Cend ve Hive’ye uğradıktan sonra kuzeydeki Sabrân sınırını geçerek Oğuz Türkleri yurdunun kıyısındaki bir bozkıra dökülürdü. Bu 43 İstahrî, a.g.e., s.334, İbn Havkal, a.g.e., s.514; Barthold, Türkistan, s.169. 44 Aynakulieva, Gülnisa, “Fergana’da Yerleşim Yerleri”, Türkler, V, 381. 45 Minorsky, Hudûd, s.72 (9b). 46 Bâbur, I, 4. 47 Sâmî, V, 3393. 48 Harşâb/Hursâb, Özkend nehrini besleyen ırmaklardandı. Halluh dağının kuzeyindeki Buttamların sınırından çıkarak, Hursâb şehrinin yakınında Özkend nehrine dökülürdü. Yine Halluh dağından çıkan Kubâ nehri, Özkend’e ulaşırdı. Bkz. Minorsky, Hudûd, s.72 (9b); İbn Havkal, a.g.e., s.512. 49 Sâmî, V, 3393; İbn Havkal, a.g.e., s.512. Barthold, “Sir-Deryâ”, İA, X, 566. 19 noktadan l fersah50 mesafedeki Karyetü’l-Hadîse’ye51 erişir, buradan da 2 konak uzaklıktaki Harezm/Aral Gölü’ne sularını boşaltırdı. Sir-Deryâ’nın, Kara-Deryâ ile Narin’in birleştiği noktadan Aral Gölü’ne kadar olan uzunluğu 2800 km.den fazladır. Nehir, suları çoğaldığı dönemlerde Amu-Deryâ’nın üçte ikisi kadar olurdu.52 Etrafını çeviren dağlar, Sir-Deryâ ile Aral Gölü arasındaki bu rotayı birinci dereceden belirlemekteydi.53 Sir-Deryâ’nın Hocend’den kuzey-batıya kıvrıldığı noktanın güney yakasında, dağlar ile nehir arasında boş bir saha vardı. Fergana vadisi sadece burada doğal bir yol ile diğer bölge ve şehirlere bağlanır, düşmanlar Fergana’ya her mevsimde sadece bu noktadan girebilirlerdi.54 Bu nedenle bölge üzerinde daha çok doğu ve Orta Asya menşeli kavimler ve devletler hâkimiyet kurabilmişlerdir. Büyük bir yüzölçümüne sahip olan Fergana, coğrafyacılar tarafından üç bölüme ayrılır. IV/X. yüzyıl Arap seyyah ve coğrafyacısı Mukaddesî de aynı kanıdadır55: Ona göre Miyân-rûzân bölümü56; Narin ile Kara-Deryâ arasındaki şehirleri (Nasrâbâd, Minâre, Renced, Şikit, Zârkân, Hayrlâm, Beşbeşân, Uştîkan, Zenderâmş, Özkend), Nesyâ bölümü; Fergana’nın güneyindeki şehirleri (Ûş, Kubâ, Bereng, Merginân, Riştân, Vânkes, Kend57), Vâgiz bölümü ise Sir-Deryâ’nın kuzeyindeki şehirleri (Bûkend, Kâsân, Bâb, Çârek, Aşt58, Tübkâr, Avâl, Dicerkerd, Nevkad-Miskân, Bigân, Tishân59, Eşhihân, Cidgil, Şâvdân) içine alır. Ancak o, bazı şehirlerin mevkilerinde yanılmıştır. Uştikân ile Zenderâmş’ı birinci, Avâl ile Miskân’ı üçüncü grupta göstermesi gibi.60 50 1 fersah; üç mil, beş kilometre veya dört saatlik mesafe. Bkz. Doğan, Mehmet, Büyük Türkçe Sözlük, Ankara, 1982, s.373. l fersah 12000 zira' ve 5762,8 metredir. Bkz. Şeşen, Türk Ülkeleri, VIII. 51 el-Karyetü’l-Hadîse, Oğuzların başkentidir. Yakınındaki Cend ve Hvâre şehirlerinde, Oğuzların idaresinde Müslümanlar yaşarlardı. Bkz. İbn Havkal, a.g.e., s.512; Şeşen, a.g.e., s.174 vd. 52 İbn Havkal, a.g.e., s.512; Barthold, “Sir-Deryâ”, İA, X, 566; Bâbur, I, 1; Minorsky, Hudûd, s.72 (9b); Şeşen, a.g.e., s.104. 53 Barthold, “Fergana”, İA, IV, 558. 54 Bâbur, I, 1; Barthold, “Fergana”, İA, IV, 558. 55 Mukaddesî, 262-272. 56 Okunuşu hakkında bkz. � � � � � � � � � İbn Havkal, a.g.e., 395 vd; İstahrî, a.g.e, 334; Mukaddesî, a.g.e., 262. 57 Kend; köy, şehir demektir. Bkz. Şeşen, Türk Ülkeleri, s.6. Beled, Oğuzlarda “kend” köy, Türklerin çoğu arasında kûre manasınadır. Bkz. Kaşgarlı, I, 344. 58 Barthold’un yaşadığı dönemde hala mevcuttu. Bkz. Barthold, Türkistan, s.177. 59 Mukaddesî, 262’de � � � � � � , 271’de � � � � şeklinde geçer. İsmin doğrusu belki “Âteşhân”, yani ateşhânedir. Bkz. Barthold, Türkistan, s.177. 60 Barthold, Türkistan, s.178. Paragrafta geçen yerleşim birimleri Şeşen tarafından biraz farklı latinize edilmiştir. Meselâ; Miyân-rûdiyye bölgesi, Menâre, Sîket, Zârgân, Hayralâm, Bişbeşân, Uştîkân, Zenderâmş, Özkend, Nesâ’iyye bölgesi, Merginân, Vânket, Vâgziyye bölgesi, Cârik, Uşt, Tûbkâr, Uvâl, Degizkerd, Nevkât-Meskân, Beygân gibi. Bkz. Şeşen, Türk Ülkeleri, s.253. 20 I. MİYÂN-RÛZÂN BÖLÜMÜ Özkend, Biskend, Selât, Heft-dih, Hayrlâm, İstiyâkend, Şelâş, Nasrâbâd, Renced, Şikit/Sîkes, Minâre, Malud, Bârâb/Fârâb, Yezuhkesî, Zârkân ve Beşbeşân buraya bağlı yerleşim birimlerindendir. Fergana’nın en doğusunda yer alan Miyân-rûzân (İki Su Arası)61; Cidgil/Narin nehri ile Sir-Deryâ arasında yer alıp62, Türklerle sınır teşkil ediyordu.63 Sınır boyunca Özkend64, Biskend, Selât şehirleri65 ve Heft-dih (Yedi Köy) kazası bulunuyordu. Burası, kuzeydeki Türk toprakları ile Fergana’yı birbirine bağlayan doğal yollara sahipti. Özkend yolu yakınlarındaki “Kugart Geçidi” bunlardandı.66 Fergana’nın en doğusunda yer alan Özkend67, Ûş’un 2/3 büyüklüğünde68 bir Türk şehriydi.69 Gayri müslim ülkelere (dâru’l-harb) en yakın yerleşim birimi70 olduğu için burada, askerlik ve lojistiğe büyük önem verilirdi. Halkı tedbirli, yürekli ve son derece de onurluydu. Çok sayıda köyü olmasına karşın71 yakın havzasında herhangi bir şehir yoktu.72 Kaşgarî’ye göre Fergana’da bir kasaba olan Özkend, Türkçe bir isimdir ve “kendimizin şehri” anlamına gelir.73 Yakût’a göre “kend”, halk dilinde “köy” anlamına gelir.74 Sümer’e göre ise “ögüz”, eski Türkçe’de ırmak/nehir anlamına gelip, Anadolu’da ünsüzün düşmesi ile hafifleşerek “öz” şeklini almıştır. Öz; aynı zamanda vadi manasına da 61 İstahrî, a.g.e., s.334, İbn Havkal, a.g.e., s.514; Barthold, “Sir-Deryâ”, İA, X, 566. 62 Sir-Deryâ’nın ana kaynağı olan Kara Deryâ bu noktada başladığından Miyân-Rûzân sınırları, Narin ile Kara-Deryâ arası olarak da tasvir edilir. 63 Aynakulieva, a.g.md., Türkler, V, 381. 64 Şehrin adı; Özkend, Uzkand, Yûzkend, ve Uzcand olarak kaydedilmektedir. Bkz. sırasıyla; İbn Hurdâzbih, a.g.e., s.208; Yâkût, Buldân, I, 280; Özdemir, a.g.md., Türkler, VIII, 299; Barthold, Türkistan, s.170; Aynakulieva, a.g.md., Türkler, V, 381. 65 İbn Havkal’a göre Biskend ile Selât, ayrı kazalardı. Bkz. İbn Havkal, a.g.e., 335, 395 vd, 406. İstahrî’ye göre Selât, Miyân-Rûzân’a bağlı bir yerleşim birimidir. Bkz. İstahrî, a.g.e., s.346. 66 Barthold, a.g.e., s.169. 67 Günümüzde Kırgızistan’ın Oş kentinin bir ilçesidir. Etnik bakımdan Kırgızlar baskındır. Bkz. Acımamatov, Zaylabidin, Ebû Hanife ve Fergana Vadisindeki Etkisi, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara, 2005, s.94. 68 İbn Havkal, a.g.e., s.513; Mukaddesî, Ahsenü’t-Tekâsim, s.272; İstahrî, a.g.e., s.333; Yâkût, Buldân, I, 280 vd. 69 Bîrûnî, Kânûnü'l-Mes‘ûdî, II, 578; Aynakulieva, a.g.md., Türkler, V, 381. Bîrûnî’nin (ö.973-1051) kaydettiği bu bilgi XI. yüzyıla aittir. 70 Yâkût, Buldân, I, 280; İbn Havkal, a.g.e., s.513. 71 İbn Havkal, a.g.e., s.514; Şeşen, Türk Ülkeleri, s.97. 72 İstahrî, a.g.e., s.347; İbn Havkal, a.g.e., s.514; Barthold, Türkistan, s.171. 73 Kaşgarlı, I, 344. Barthold’a göre bu türetme başarısızdır. Çünkü Özkend şehri, Türkler ele geçirmeden önce de vardı. Bkz. Barthold, Orta Asya Türk Tarihi, s.77. 74 Yâkût, Buldân, I, 280. 21 gelir.75 Buradan hareketle, nehrin kıyısında kurulması nedeniyle şehre Özkend ismi verilmiştir, denebilir. Buraya bağlı yerleşim birimlerinden İstiyâkend ile Şelâş’a (Şelat) iki nehir arasından ulaşılırdı ki bu mıntıkaya, Heft-dih (Yedi-köy) denir.76 Haylâm’a komşu olan Şelâş ve İstîyâkend’de minber yoktu. Dönemin İslâm coğrafyası kuzey- doğu istikametinde, gayri Müslim Karluklara sınır teşkil eden bu iki şehirle son bulur.77 Malud78 ve Şikit/Sîkes79 de sınırda yer alıyordu. Sîkes, Miyân-rûzân’ın ilk köyüydü.80 Her an bir saldırı ve işgale maruz kalma endişesi, sınır bölgelesi camilerine o dönem için minber konulmamasının muhtemel sebeplerindendir. Miyân-rûzân’ın diğer önemli şehri Hayrlâm’dı.81 Hudûdü’l-Âlem’de ismi “Hatlam” olarak geçen şehrin küçük bir yerleşim birimi olduğu kaydedilir.82 Kent ismini, kendisiyle aynı adı taşıyan nehrinden almıştır.83 İstahrî ile İbn Havkal, Sir-Deryâ kıyısındaki Bârâb/Fârâb şehrini Fergana’ya dâhil ederler.84 Sem’ânî ile Yâkût, Yezuhkesî/ghijklaا’yi (Mukaddesî’de Yezahkes), Fergana’ya bağlı bir yerleşim birimi olarak sadece ismen zikrederler.85 İsmi geçen yerleşim birimlerinin Sir-Deryâ’nın kuzeyinde yer almaları hasebiyle Miyân-rûzân sınırlarına dâhil edilmeleri makuldur. Zârkân ve Beşbeşân, buraya bağlı yerleşim birimlerindendi. Yakut86 ile Sem’anî’de87, bir köy olarak geçen Zârkân, Mukaddesî’ye göre orta büyüklükte bir şehirdi.88 Yine o, Beşbeşân’ı büyük bir şehir olarak kaydeder.89 75 Sümer, Eski Türklerde Şehircilik, s.79. 76 Heft-Dih, daha sonra Yitikend (ya da Citikend) adını almıştır. Barthold, “Fergana”, İA, IV, 561. 77 İbn Havkal, a.g.e., s.524 vd; Şeşen, Türk Ülkeleri, s.251. 78 Aynakulieva, a.g.md., Türkler, V, 381. Yâkût’ta, Mâlîn olarak geçer. Bkz. Yâkût, Buldân, V, 44. 79 Aynakulieva, Yâkût’a atfen kelimeyi böyle kaydetse de (Türkler, a.g.md, V, 381), kelime Yâkût’ta � � � � � � /Sîkes olarak geçmektedir. Bkz. Yâkût, Buldân, III, 298. 80 İbn Havkal, a.g.e., s.524. 81 Mukaddesî, a.g.e., s.262; Şeşen, a.g.e., s.97. 82 Minorsky, Hudûd, s.116 (24a). 83 Barthold, a.g.e., s.169. 84 İstahrî, a.g.e., s.347; İbn Havkal, a.g.e., s.515; Barthold, Türkistan, s.178. 85 Mukaddesî, a.g.e., s.263; Sem‘ânî, Ebû Sa’d Abdülkerim b. Muhammed, el-Ensâb, Beyrut, 1988, V, 685; Yâkût, Mu'cem, V, 433. Bu isim belki iki müellifin başka yerde zikrettikleri � � � � � isminin yanlış yazılmış bir şeklidir. Bkz. Sem'ânî, � � � � � � � � kelimesinde; Yâkût, Buldân, I, 357. Yâkût, Budahkes’in İsficâb’a, Sem'ânî ise İsficâb yahut Şâş'a bağlı bir köy olduğunu kaydeder. Bkz. a.y. 86 Yâkût, Buldân, III, 137. 87 Sem‘ânî, III, 146. 88 Mukaddesî, Ahsenü’t-Tekâsim, s.271. 22 II. NESY BÖLÜMÜ Nesyâ toprakları, genel hatlarıyla Sir-Deryâ’nın güney kesimlerini oluşturur. Fergana’nın en mamur, gelişmiş ve güvenli bölümü burasıdır. Nesyâ’da görülen gelişmişlik, kentleşme ve nüfus yoğunluğu; Buhara ve Semerkant gibi şehirlere yakın olması, çok bereketli topraklara sahip olması ve gayr-i müslim Türk tehdidinin daha az hissedilmesine bağlanabilir. Nesyâ, yukarı ve aşağı olmak üzere iki kısma ayrılır. A. Yukarı Nesyâ Bölümü Hocend’den Fergana’ya girince ilk kûre Yukarı Nesyâ’dır. Sûh, Vânkes, Hokand ve Riştân buranın yerleşim birimleridir.90 Buttam ile Fergana arasında yer alan91 ve etrafı dağlarla çevrili olan Sûh, kendisine bağlı 60 kadar köyü ve nüfusunun çokluğuyla büyük bir kûre sayılırdı.92 Sûh nehri kıyısına kurulan ve dağlara oldukça yakın olan kent93, muhtemelen Sarı-kurgan köyünün batısında yer alıyordu.94 Hokand ile Sûh birbirine uzak düşerken, Vânkes, Sir-Deryâ’ya oldukça yakındı.95 Hocend ile Fergana arasında yer alan Vânkes küçük bir şehirdi.96 Yüzölçümü, takriben Riştân kadardı.97 Fergana’nın güneybatısında, ticaret ve kervan yollarının kesiştiği bir noktada yer alan Hokand’ın kuruluş tarihi net olarak bilinmemektedir. X. yüzyıl Arap coğrafyacıları tarafından Huvâkand98 ve Huvâkend99 olarak kaydedilen şehrin adı sonraları Hokand (Kokand) halini almıştır.100 Barthold, kelimenin halk dilinde “hûk-kand” (yaban 89 Mukaddesî, Ahsenü’t-Tekâsim, s.272. 90 İbn Havkal, a.g.e., s.513 vd. 91 Minorsky, Hudûd, s.116 (24a). 92 İbn Havkal, a.g.e., s.514; Aynakulieva, a.g.md., Türkler, V, 378 93 Fergana’nın güney kısmındaki şehirler hakkında bkz. İbn Havkal, a.g.e., 513 vd; Mukaddesî, Ahsenü’t-Tekâsim, s.272. 94 Sûh nehri kenarında, Sarı-kurgan'ın 20 mil batısında, Mug-tepe yahut Mug-kurgan denilen eski bir şehrin harabeleri bulunmuştur. Bkz. Barthold, a.g.e., s.171. 95 İstahrî, a.g.e., s.335, 347 vd; Mukaddesî, Ahsenü’t-Tekâsim, s.272.İstahrî, kelimeyi “Vânket” olarak kaydeder. Bkz. a.e., s.347. 96 Minorsky, Hudûd, s.116 (24a). 97 Mukaddesî, Ahsenü’t-Tekâsim, s.272. 98 Yâkût, Buldân, II, 399; Poujol, Catherine, “Hokand”, DİA, XVIII, 214. 99 İstahrî, a.g.e., s.335; İbn Havkal, a.g.e., s.461. 100 Poujol, a.g.md., DİA, XVIII, 214. 23 domuzu şehri) terkibinden geldiğini ileri sürer.101 Bâbur, Hûkân şeklinde kaydettiği şehri bir urçın (nâhiye102) olarak niteler.103 Sem‘ânî ve Yâkût’un sadece ismen zikrettikleri kentin adı104, XVIII. asırda “Kûkân” halini almıştır.105 Bir görüşe göre Farsça “iyi, güzel şehir” anlamındaki “hûb-kand” tamlamasından gelen kelime, günümüzde Özbek Türkçesiyle “Kokand” olarak telaffuz edilmektedir.106 Sakaların, Fergana’ya hâkim oldukları dönemlerde, Hokand’ın yerinde veya yakınlarında İskenderiye isimli bir şehir inşa edilmiştir.107 Günümüzde de aynı adla anılan Riştân108, Yukarı Nesyâ’nın büyük yerleşim birimlerindendi.109 Yakut ve Bâbur’e göre ise Riştân, Merginân’a bağlı bir köydür.110 B. Aşağı Nesyâ Bölümü Aşağı Nesyâ, Yukarı Nesyâ’nın güneyinde ve hemen bitişiğindedir. Hocend, Kend, Merginân, Ûş, Zenderâmş, Bereng, Kubâ, Avâl, Nekâd, İsfara, Miskân, Endican, Helî, Medvâ, Lâmiş, Ûrest, Necrenk ve Uştikân buraya bağlı yerleşim birimleridir. Çin kaynaklarında Hu-ch’an ve Hu-jan, İslâm kaynaklarında ise Hucende111 olarak geçen Hocend, Ortaçağ’da Mâverâünnehr’in önemli şehirleri arasında sayılır.112 Fergana’nın en batısında yer alan ve dağlara sırtını veren Hocend’e113 bağlı az sayıda köy vardı.114 Buraya bağlı tek şehir olan Kend, küçük fakat güzel bir yerleşim birimiydi.115 Bademiyle meşhur olduğundan buraya, “Kend-i Badem” de denilirdi.116 101 Barthold, “Hûkand”, İA, V-1, 553; Sâmî, III, 2066. 102 Küçük bir şehir ve etrafındaki yerleşim birimlerine nâhiye denir. Bkz. Şeşen, Türk Ülkeleri, VIII. 103 Poujol, a.g.md., DİA, XVIII, 214; Barthold, “Fergana”, İA, IV, 563. 104 Sem‘ânî, II, 412; Yâkût, Buldân, II, 399. 105 Barthold, “Fergana”, İA, IV, 563. 106 Poujol, a.g.md., DİA, XVIII, 214. 107 P’yankov, a.g.md., Türkler, I, 613. 108 Barthold, Türkistan, s.171. Şeşen, Raştân şeklinde okur. Bkz. Şeşen, Türk Ülkeleri, s.255. 109 Minorsky, Hudûd, s.116 (24a). 110 Yâkût, Buldân, III, 45; Barthold, Türkistan, s.172; Barthold, “Fergana”, İA, IV, 562. 111 İbn Havkal, a.g.e., s.511. 112 Rıza Kurtuluş, “Hucend”, DİA, XVIII, 272. 113 Mukaddesî, Ahsenü’t-Tekâsim, s.272. 114 İbn Havkal, a.g.e., s.511; Minorsky, Hudûd, s.115 (23b). 115 Bâbur, I, 3 vd. 116 Yâkût, Buldân, IV, 482. Şehrin günümüzdeki adı “Kanibadam”dır. 24 Bazılarına göre Hocend, Fergana içinde yer alsa da idarî açıdan bağımsız bir şehirdi.117 Mukaddesî ise Fergana’ya bağlı yerleşim birimleri arasında Hocend’i zikretmez.118 Endican’ın batısına düşen ve güzel bir şehir119 olan Merginân120, takriben IX. yüzyıl sonlarına doğru Margilan-Say’ın121 kıyısına kurulmuş, Karahanlılar devrinden itibaren ise (IV/X. yüzyıl) her bakımdan gelişmiştir.122 Sem‘ânî ve Yakût, burasını “Fergana’nın en tanınmış şehirlerinden” birisi olarak kaydederler123 ve eserlerinde Merginân’ın Gandâb mahallesine bile yer verirler.124 Bâbur, bölgenin sekiz önemli şehri arasında Merginân’ı da zikreder125 ve burasını Endican’ın 7 fersah batısına düşen güzel bir kasaba olarak niteler.126 Günümüzde Özbekistan’a bağlı olan Fergana şehri, eskiden “Yeni Margilân” diye anılan yerleşim birimi ile Skobelov kasabalarının birleşmesinden meydana gelmiştir. Şehrin nüfusu, XX. yüzyılın ilk çeyreğinde 40.000 civarında idi.127 Kazvînî de ismi Fergana olan bir şehirden bahseder. Buna göre; Türklerle sınır olan ve kisra Enuşirvân tarafından inşa edilen Fergana, hayrı çok ve ürünü bol olan bir yerdi.128 Ûş129 (ya da Uc130), büyük bir şehir olup Kubâ’ya yakındı.131 Endican’ın 4 fersah güney-doğusuna düşen132 ve Türk sınırındaki en önemli yerleşim birimlerinden birisi olan Ûş133, üzerinde gayrı müslim Türkleri gözetleme yeri bulunan bir dağa134 bitişikti. 117 İbn Hurdâzbih, a.g.e., 30; İbn Havkal, a.g.e., s.511; Kalkaşandî, a.g.e., s.436. 118 Jusubaliev, a.g.tz., s.63. 119 Bâbur, I, 2. 120 Şehrin adı, belki de Özbekçe “Margîlân” olup, Rusça “Margelan” şeklini almıştır. Eserlerde ise “Merginân” olarak geçmektedir. Bkz. Barthold, “Merginân”, İA, VII, 760 vd. 121 Margilan-Say, Sir-Deryâ’nın güneyine düşen küçük nehirlerden birisidir. 122 Mukaddesî, Ahsenü’t-Tekâsim, s.272; Şeşen, Türk Ülkeleri, s.255; Taşağıl, “Merginân”, DİA, XXIX, 181. 123 Sem‘ânî, V, 259 vd; Yâkût, Buldân, V, 108. 124 Sem‘ânî, IV, 312 vd; Yâkût, Buldân, IV, 216. 125 Barthold, Türkistan, s.172. 126 Bâbür, I, 2. 127 Barthold, “Fergana”, İA, IV, 564. 128 Kazvînî, Âsâr, s.591. 129 Ûş, bugün güney Kırgızistan’da (Fergana vadisinin doğu ucunda), Pamir Dağları ile Tanrı Dağları arasında, Ak-Buura nehrinin kıyısında yer alır. Şehrin yaklaşık 3000 yıllık geçmişi vardır. Bkz. Erdem, Mustafa, “Kırgızlarda Dini ve Sosyal Hayat”, Türkler, III, 172. 130 Kaşgarlı, I, 35. 131 İbn Havkal, a.g.e., s.513; Yâkût, Buldân, I, 281; Kudâme, a.g.e., s.208; Barthold, “Fergana”, İA, IV, 560; Mukaddesî, Ahsenü’t-Tekâsim, s.272; İstahrî, a.g.e., s.333; Minorsky, Hudûd, s.116 (24a). 132 Bâbur, I, 2. 133 İstahrî, a.g.e., s.333; İbn Havkal, a.g.e., s.513; Mukaddesî, Ahsenü’t-Tekâsim, s.272. 25 Bu noktadan, Türklerin salatalık tarlaları ile sürüleri bile görünür135 ve burada tutulan nöbet sayesinde halkın can, mal ve mesken emniyeti sağlanırdı.136 Ûş ile Kubâ arasında Ûrest bölgesi ve şehri yer alıyordu. Sir-Deryâ kollarından olan Ûrest nehrinin, Ûş nehri (Ak-bura) olduğu anlaşılmaktadır. Tumansky yazmasına göre, Ûş nehri “Ûş ile Ûrest arasında” akıyordu.137 Ûş’un güneydoğusunda, Medvâ138 ve Hurşâb şehirleri vardı.139 Hurşâb, “Sir- Deryâ’nın kollarından” olan Hurşâb deresinin kıyısında kurulmuştu.140 Merginân- Zenderâmş arası kayıtlarda geçmediğinden, buraya bağlı olan Bereng’in yeri tam olarak bilinememektedir.141 İbn Havkal’e göre Helî, bölgenin yerleşim birimlerindendi.142 Kubâ (şimdiki Kuva köyü)143, bölgenin en güzel şehirlerindendi.144 Hocend-Ûş yolu üzerindeki kent, o devirde Sir-Deryâ nehrine ulaşan ve kendisiyle aynı adı taşıyan bir derenin kenarına kurulmuştu.145 Şehrin, savaşa hazırlıklı çok sayıda köyü vardı.146 Endican, Aşağı Nesyâ’nın önemli merkezlerindendi.147 Anayolun148 güneyinde İsfara149, Avâl ve Nekâd150 isimli dağlık kûreler vardı. Bunlardan İsfara, yer yer ova ve 134 Bazı kaynaklarda � � � � � � ve � � � � � olarak geçen dağda, evliya mezarları olduğuna inanılır. Süleyman’ın veziri Asaf’ın mezarı buradadır. Bugün Süleyman’ın kendi mezarı olarak bilinmekte ve dağa “Taht-ı Süleyman” denilmektedir. Bkz. Barthold, Türkistan, s.170; Erdem, a.g.md., Türkler, III, 172. 135 İbn Havkal, a.g.e., s.513; Yâkût, Buldân, I, 281; Kudâme, a.g.e., s.208; Barthold, “Fergana”, İA, IV, 560.; Mukaddesî, Ahsenü’t-Tekâsim, s.272; İstahrî, a.g.e., s.333; Minorsky, Hudûd, s.116 (24a). 136 Şeşen, Türk Ülkeleri, s.97. 137 Barthold, Türkistan, s.173. 138 İstahrî, a.g.e., s.347; İbn Havkal, 514; Barthold, Türkistan, s.171; Aynakulieva, a.g.md., Türkler, V, 379. 139 Bu şehir Tumansky yazmasında geçer. Bkz. Barthold, a.g.e., s.173. 140 İbn Havkal, a.g.e., s.512; Barthold, a.g.e., s.173. 141 İstahrî, a.g.e., s.347; Barthold, a.g.e., s.172. 142 İbn Havkal, a.g.e., s.513 vd. 143 Kubâ; Fergana’da bir şehir, Medine’de bir köy ve çölde ise bir konak yerinin adıdır. Bkz. Mukaddesî, Ahsenü’t-Tekâsim, s.272; Özdemir, “Moğol İstilasının Sebepleri”, Türkler, VIII, 299. 144 Barthold, Türkistan, s.173; İstahrî, a.g.e., s.333; Özdemir, a.g.md., Türkler, VIII, 299. 145 Barthold, a.g.e., s.173. 146 İbn Havkal, a.g.e., s.514. 147 Bâbur, I, 1. 148 Hocend’den Ahsîket’e kadar Sir-Deryâ’nın sağ sahilini takip eden ve Ahsîket’ten sonra nehrin güneyine sarkarak Kubâ, Ûş ve Özkend’e ulaşan yol. Bkz. İbn Hurdâzbih, a.g.e., s.30. İstahrî ise Sir- Deryâ’nın güneyindeki yerleşim birimlerinden geçen yolu anayol olarak kabul eder. Bu yol üzerinde sırasıyla Kend, Sûh, Riştân, Zenderâmş ve Kubâ şehirleri yer alır. Bkz. İstahrî, a.g.e., s.333, 335. 149 İsfara ismi, o dönem için başka bir şehre verilmemiştir. Bkz. Barthold, a.g.e., s.174. Bu isim, Bâbur’un Vekâyi’sinin çeviren Arat tarafından “Esfera” olarak okunur. Bkz. Bâbur, I, 3. 26 dağlık bir alandı151 ve Merginân’ın 9 fersah kuzey-batısına düşüyordu. İsfara toprağı; İsfara, Varuh, Şuh ve Hüşyar denilen dört dağ eteğinden müteşekkildi.152 Tâmâhuş ve Bâmkahuş, İsfara’nın şehirlerindendi. Bâmkahuş, Sûh’un 5 fersah, Tâmâhuş ise Bâmkahuş’un 1 mil uzağındaydı.153 Bu iki kent, muhtemelen İsfara’nın biraz kuzeyinde yer alıyordu.154 Avâl bölgesinin merkezi, aynı ismi taşıyan Avâl şehriydi.155 Avâl, Sûh’a 10 fersah mesafedeki Ûcne/Ûcene156 yolu üstündeydi. Dağlık bir alan olan Nekâd’a157 sadece Miskan şehri bağlıydı.158 Nekâd (veya Miskan), Kûba’nın doğusunda yer alıyordu.159 Kara-yalga, Fergana ile Türkistan arasındaki bir yokuşa verilen isimdi.160 Lâmiş köyü161, Endican civarında bulunuyordu. Hârezmşah Muhammed ile Karahıtaylar arasındaki savaş, Lâmiş bozkırında ya da Talas yakınında olmuştur.162 Buradan Lâmiş’in, Endincan’ın kuzeyinde yer aldığı sonucuna varılabilir. 150 Mukaddesî’de Nevkâd olarak geçer. Bkz. Mukaddesî, Ahsenü’t-Tekâsim, 262. 151 İbn Havkal, a.g.e., s.514 vd; Bâbür, I, 3; Barthold, a.g.e., s.174. 152 Bâbur, I, 3. 153 İstahrî, a.g.e., s.347. İbn Havkal kûreyi Esbere, buraya bağlı şehirleri ise Tamâhus ve Bâmkâhus olarak kaydeder. Bkz. İbn Havkal, a.g.e., s.514. Şeşen bu şehirleri Tumâhs ve Bâmkâhs olarak Latinize eder. Bkz. Şeşen, Türk Ülkeleri, s.245. 154 Barthold, Türkistan, s.174. 155 Avâl köyü, Margelan’ın güneyindedir. Bkz. Barthold, a.g.e., s.175. 156 İstahrî, a.g.e., s.347. Ûcene hakkında ismi dışında bir malumat yoktur. Bkz. Barthold, a.g.e., s.175. 157 Çile ve Kırgız-ata derelerinin Nekâd bölgesini suladığı muhtemeldir. Bkz. Barthold, a.g.e., s.175. 158 İbn Havkal, a.g.e., s.514. 159 Barthold, a.g.e., s.175. 160 Kaşgarlı, III, 32 vd. 161 Sem’ânî, V, 671; Yâkût, Buldân, V, 8. Karşî tarafından İlâmiş olarak okunur. Bkz. Barthold, a.g.e., s.172. 162 Cüveynî, Muhammed b. Muhammed, Târîh-i Cihân-guşâ (thk. Muhammed Kazvînî), Leiden, 1912, II, 77, 91 vd; Barthold, a.g.e., s.172. 27 III. VÂGİZ BÖLÜMÜ Vâgiz; batıda Hocend’in kuzeyinden doğuda Özkend’in nihayete erdiği yere kadar Sir-Deryâ’nın kuzeyinde kalan kesimdir. Ahsîkes, Kâsân, Bâb, Sâmgâr, Çârek, Aşt, Tübkâr, Dicerkerd, Nevkad, Bigân, Tishân, Eşhihân, Şâvdân ve Bûkend buraya bağlı yerleşim birimlerindendir. Vâgiz’in kuzeyinde Hâcistân, Ardlankes gibi yerleşim birimleri ile Necm, Kervân ve Cidgil kûreleri yer alıyordu. Vâgiz’in önemli kentlerinden Ahsîkes (Eski köy)163, Karahanlılar devrinde Sir- Deryâ’nın kuzey kıyısında, dağlarla çöl arasındaki ağaçlık bir vaha içinde, düz bir arazide kurulan ve kendisiyle dağlar arasında 0,5 fersah mesafe bulunan bir beldeydi.164 Günümüzde Sir-Deryâ’nın kuzey sahilinde ve Namangan’ın 17 km. güneybatısında, Kasan-say suyunun Sir-Deryâ ile birleştiği noktada yer alır.165 X-XIII. yüzyıllar arasında Ahsîkes, XIV-XVII. yüzyıllar arasında ise Ahsı/Ahsi adlarıyla maruftur.166 Arkeologlar, şehrin kuruluşunu iki bin sene öncesine dayandırırlar.167 Hakkındaki en eski kayıtlara Çin kaynaklarında rastlanan şehir168, Bâbur döneminde Endican’dan sonra Fergana’nın ikinci büyük kentiydi.169 Ahsîkes, IV/X. yüzyılda merkez olarak biliniyordu.170 Mukaddesî ise bu dönem için Kubâ’nın daha büyük ve güzel olduğunu, bu yüzden de bölgenin merkezi olabileceğini kaydeder.171 Kent, Fergana’nın güneyine iki ana yol ile bağlanmıştı. Hokand-Ahsîkes istikametindeki “Ahsîkes kapısına” çıkan ilk yol kat edildikten ve Sır Deryâ geçildikten sonra Ahsîkes’e ulaşılabilirdi.172 163 Şeşen, Türk Ülkeleri, s. 253. Şehrin ismini Togan “Aksı-kent”, Çinli T’ang-şu “Si-kien” olarak kaydeder. Bkz. Togan, Türk Tarihine Giriş, s.199; Barthold, Türkistan, 175. İstahrî ve İbn Hurdâzbih’te, “Ahsîket” olarak geçmektedir. Bkz. İstahrî, a.g.e., s.347; İbn Hurdâzbih, a.g.e., s.208. 164 İbn Havkal, a.g.e., s.512 vd; İstahrî, a.g.e., s.333; Yâkût, Buldân, I, 121 vd; Esin, a.g.md., DİA, II, 180 vd. 165 Esin, a.g.md., DİA, II, 180 vd. 166 Bâbur, Ahsi kelimesinin kaynaklarda Ahsîkes olarak da geçtiğini, nitekim şair Esîruddin’e, “Esîruddin Ahsîkesî” dendiğini kaydeder. Bkz. Bâbur, I, 4. 167 Aynakulieva, a.g.md., Türkler, V, 379. 168 Esin, a.g.md., II, 180 vd. 169 Bâbur, I, 4; Barthold, “Ahsîkâs”, İA, I, 226. 170 İstahrî, a.g.e., s.333; Barthold, “Fergana”, İA, IV, 560. 171 Mukaddesî, Ahsenü’t-Tekâsim, s.272. Mukaddesî, Ahsîkes’e 985 yılında gitmiştir. Buradan, şehrin X. yy.lın sonu itibarıyla, yüzölçümü bakımından Kubâ’nın gerisinde kaldığı söylenebilir. 172 İbn Havkal, a.g.e., s.516. Barthold, buradan hareketle Ahsîkes ribadının bir bölümünün Sir-Deryânın güney kıyısında olduğunu ileri sürer. Bkz. Barthold, Türkistan, s.176. 28 Kuşan döneminde iskân olunan Kâsân şehri, özellikle Göktürk çağında önem kazanmaya başlamıştır.173 Türk topraklarının yakınında174, Ahsîkes’in kuzeyinde ve kendisiyle aynı adı taşıyan bir nehrin kenarına kurulan Kâsân175, konumu ve bayındırlığı ile Fergana’nın güzel ve müstahkem şehirleri arasında yer alıyordu. Bolluk şehri olarak nitelenen Kâsân, ayrıca bu mıntıkanın (kûrenin) da adıydı.176 Ya‘kubî, Semerkant arazisine dâhil ettiği kenti “Fergana” olarak isimlendirir. Yine ona göre, büyük bir şehir olan Kâsân’da meliklerin otururdu.177 Vâgiz’e bağlı büyük bir köy olan Sâmgâr, ovada yer alıyordu.178 Hâcistân, kuzeydeki Îlâk Dağları’na kadar uzanan dağ silsilesinin yakınında bir mevki idi. Termkân/Turmukân ile büyük ve zengin bir şehir olan Bâb, Sir-Deryâ nehri kıyısında yer alıyordu.179 IX. yüzyıl yolcuları, Türklerden korktukları için Termkân’da mola vermeyerek Hâcistân-Bâb arasındaki mesafeyi genellikle bir günde katederlerdi.180 Bâb halkı da Türklerden çekindiği için Termkân’a fazla yaklaşamazdı.181 Yine Fergana’nın kuzeyinde, Necm ve Kervân bölgeleri ve aynı ismi taşıyan iki şehir182 ile Cidgil bölgesi ve Ardlankes şehri bulunuyordu.183 Ardlankes, Perek (Çirçik)184 ve İlâk (Angren) dereleri arasındaki şehirlerdendi. Buraya bağlı herhangi bir yerleşim birimi yoktu.185 IV/X. yüzyıl Arap coğrafyacıları tarafından Fergana’nın bir parçası olarak kabul edilen Cidgil (Çolkal/Çotkal)186, Çotkal sıradağlarının güney-doğusundaki dağlar ve harabeler arasında kalan bir kûreydi. Buraya bağlı küçük kasabalar ve çok sayıda köy 173 Ögel, Türk Kültür Tarihi, s.308. 174 Yâkût, Buldân, II, 430. 175 İstahrî, a.g.e., s.346; Bâbur, I, 4; Barthold, Türkistan, s.176. 176 İbn Havkal, a.g.e., s.514; Şeşen, Türk Ülkeleri, s.97. 177 Ya‘kubî, Buldân, 294. 178 Barthold, a.g.e., s.176. 179 Kudâme b. Cafer, Kitâbü’l-Harac (thk. Muhammed Hüseyin ez-Zebîdî), Bağdat, 1981, s.104. 180 İbn Hurdâzbih, a.g.e., s.346; Barthold, a.g.e., s.176. 181 Şeşen, Türk Ülkeleri, s.190. 182 Muhtemelen; Necm, Nanay mevkiine, Kervân da Çust’un kuzeyine telabül eder. Bkz. Barthold, a.g.e., s.177. 183 İstahrî, a.g.e., s.346 vd; İbn Havkal, a.g.e., s.514; Barthold, a.g.e., s.177. 184 Cidgil nehri, Perek deresinin kaynaklarındandı. Bkz. İbn Havkal, a.g.e., s.509. De Goeje’nin, “Türk” okuyuşu yanlıştır. İsim, � � � (Perek) yerine � � � yazılmalıdır; Perek, XVI. yy. gibi bir zamanda geçer. Çirçik, Çir’in ism-i tasgiridir; bu isme ilk defa Timur tarihinde rastlanır. Bkz. Barthold, a.g.e., s.177. 185 İstahrî, a.g.e., s.345; İbn Havkal, a.g.e., s.514; Barthold, Türkistan, s.177. 186 Barthold, “Fergana”, İA, IV, 558. 29 mevcuttu.187 Talas ile Çotkal Dağları’nı birbirinden ayıran bu vadide, Göktürkler ve Karluklar sürülerini yayarlardı.188 Necm, yoğun nüfuslu bir köy topluluğuydu. Ahalisi, düşmanlarına karşı müteyakkız olup, askerî kıtalar, hayvanlar ve müdafiler daima hazırlıklıydı. Kervân şehrinin geniş bir yüzölçümü ve mamur köyleri vardı.189 Yakut, burasını “Karavan” olarak kaydeder.190 Arap coğrafyacıları Fergana’nın şehir, kasaba ve köyleri arasındaki mesafeleri yaptıkları seyahatler sonunda not düşmüşlerdir. Buna göre şu tablo ortaya çıkar: Hocend’den Ûş’a, üzerinden 6 gün yolculuk edilerek ulaşılan anayol; Kend, Sûh, Riştân, Zenderâmş ve Kubâ şehirlerine birer günlük uzaklıktaydı. Hocend, Endican’ın 25 fersah batısına düşüyordu. Hocend-Semerkant arası da 25 fersahtı.191 İbn Havkal’a göre Kend ile Hocend arası 1 fersah192 olsa da ikisi arasındaki mesafe 40 mil kadar olup bir günlük yol için oldukça fazlaydı. Kend’in, bugünkü köyden daha batıda yer alması olasıdır.193 Bâbur’e göre ise Kend, Hocend’in 5-6 fersah kuzeyindeydi ve aralarında “Ha-Derviş” isimli bir çöl bulunuyordu.194 Firebr’den195 Fergana’ya giden yol, şu güzergâhtadır: Firebr-Baykend 1, Baykend-Buhara l, Buhara-Tavavîs l, Tavavîs-Kermîniyye l, Kermîniyye-Debûsiye l, Debusiye-Erbencen l, Erbencen-Zermân l, Zermân-Semerkant l, Semerkant-Ebârkes l, Ebârkes-Ribâtu Sa’d l konaktı. Ribâtu Sa’d’den, Ribâtu Ebî Ahmed’e ulaşınca Fergana ve Şâş yolları ayrılıyordu. Ribâtu Sa’d-Fûrnemed l, Fûrnemed-Zâmîn l, Zâmîn-Sâbât l, Sâbât-Erkend l, Erkend-Şâvkes l, Şâvkes-Hocend l, Hocend-Kend l, Kend-Sûh l, Sûh- Riştân l, Riştân-Zenderâmeş l, Zenderâmeş-Kubâ l konak, Kubâ-Ûş ve Ûş-Özkend ise l büyük konaktı. Firebr-Özkend istikametindeki yol bu güzergâhta olup toplam 23 fersahtı. Özkend, bölgenin son şehriydi. Hocend’den hareketle Fergana’nın başkenti 187 Minorsky, Hudûd, s.116 (23b). 188 Ögel, Türk Kültür Tarihi, s.331. 189 İbn Havkal, a.g.e., s.514. 190 Yâkût, Buldân, IV, 458. 191 Bâbur, I, 3. 192 İbn Havkal, a.g.e., s.511. 193 Barthold, a.g.e., s.171. 194 Bâbur, I, 4. 195 Firebr, Buhara’ya bağlı bir şehirdir. İbn Havkal, a.g.e., s.483. İstahrî’de kelime “Farabr” olarak geçmektedir. Bkz. İstahrî, a.g.e., s.298. 30 Ahsîkes’e gitmek isteyen için Kend-Hokand ve Hokand-Ahsîkes arası l büyük merhale idi. Şâş/Sir-Deryâ nehrinin kuzey kıyısında düz bir arazi üzerine kurulan Ahsîkes, kuzeyindeki dağlara 0,5 fersah mesafede bulunuyordu.196 Burası, Fergana’nın güneyine iki ana yol ile bağlanmıştı. Bozkır ve kumluk saha içinden geçen, Hokand-Ahsîkes istikametindeki birinci yol 7 fersahtı. “Ahsîkes kapısına” çıkan bu yol katedildikten sonra Şâş/Sır Deryâ ırmağı geçilerek Ahsîkes’e ulaşılabilirdi. İkinci yol, Bâb istikametine doğru idi. Şâş ırmağı geçilerek Bâb’a kadar 5 fersah, Bâb-Ahsîkes arası ise 4 fersahtı. Ribâtu Ebî Ahmed’e kadar Şâş ve Fergana yolları birdi. Ribâtu Ebî Ahmed’den ayrılınca yol sola doğru Şâş’a, sağa doğru ise Fergana’ya dönüyordu.197 Özkend, Fergana’nın en doğusunda bulunan ve gayri Müslim Türklere komşu olan bir şehirdi.198 Ahsîkes’ten Kubâ’ya 1, Kubâ’dan Ûş’a 1, Ûş’tan Özkend’e 1 konaktı (merhale). Ahsîkes’ten Bâb’a 2 posta menzili mesafe vardı. Buradan Turmugân’a ise yarım konaktı. Şâmgar’dan Hocend’e 1 konaktı.199 İsbîcâb’tan Garkerd’e 2 posta menzili, buradan Binket’e 1 konaktı. Sâbât’tan Şâveket’e 1, Şâveket Şâveket’ten Hocend’ye ise 1 konaktı.200 Kâsân kûresi, kuzey yönünde Özkend’e yakındır ve Miyân- rûzân ile sınır teşkil eder. Kâsân, Firebr’den Özkend’e varıncaya kadar Amu-Deryâ istikametinde 24 konaktı.201 Ahsîkes ile Miyân-rûzân’ın ilk yerleşim birimi olan Sîkes’in arası 9 fersahtı. Ahsîkes’ten, Miyân-rûzân’ın son yerleşim birimi olan Şelâş’a 5 fersahlık yol vardı. Yine Ahsîkes ile kuzeyindeki Kâsân arasındaki mesafe 5 fersahtı. Kâsân-Ardlankes ve Kâsân ile kuzey doğusundaki Necm arası l merhaleydi.202 Ahsîkes, Endican’ın 9 fersah batısına düşüyordu.203 Ahsîkes’ten Kervân sınırı yaklaşık 7, Ahsîkes-Kervân arası ise 9 fersahtı. Ahsîkes’ten 7 fersah uzakta olan ve İlâk’a komşu bulunan Râşt, Ahsîkes’in kuzey-doğusunda yer alıyordu. Kervân ile Kâsân arası 4 fersahtı. Kend ile Şâş Nehri arası ve Vânkes ile Sir-Deryâ (Nehru’ş-Şâş) arası l fersahtan çoktu. Hokand ile Sir-Deryâ arasındaki mesafe 5 fersahtı. Kubâ şehri ile Şâş 196 İbn Havkal, a.g.e., s.512. 197 İbn Havkal, a.g.e., s.516. 198 Şeşen, Türk Ülkeleri, s.97. 199 Mukaddesî, Ahsenü’t-Tekâsim, s.341. 200 Mukaddesî, Ahsenü’t-Tekâsim, s.342. 201 Şeşen, Türk Ülkeleri, s.97. 202 Bir merhale; bir günlük yola, yani iki menzile tekabül eder. Bkz. Barthold, Türkistan, s.177. 203 Bâbur, I, 4. 31 nehri arasında yer alan Riştân, Kubâ’ya l merhaleydi. Kubâ-Ahsîkes yolu üzerindeki İstîkân şehri, Kubâ’ya 3, Sir-Deryâ’ya ise 7 fersah uzaklıktaydı. Sûh ile Bamukahas/Bâmkâhuş arası 5 fersahtı.204 Semerkant ile Fergana arasındaki mesafe 53 fersahtı. Buradan Kubâ’ya 10, Kubâ’dan Ûş’a 10, Ûş’tan Çûr-tegîn’in şehri olan Özkend’e ise 7 fersahlık mesafe vardı.205 Yarısı dağlardan, yarısı da iç içe girmiş köy ve nahiyelerden oluşan Özkend, Kaşgar’ın 40 fersah kuzey-batısına düşüyordu.206 Semerkant ile Hocend arasındaki alanın tamamına yakını, Uşrûsana207 (Sutrûşana) kesimine aitti.208 İstahrî’ye göre; Semerkant’tan Hocend istikametine yapılan yolculuk sekiz gün sürerdi.209 Aradaki menziller ise şunlardı: Bârkes (Abârkes), Sa’d Ribadı, Bûnamez, Zâmîn, Sâbat, Erkend ve Şâvkes.210 Hocend ile Zâmîn arasında iki farklı yol vardı. Bunlardan ilki, Zâmîn- Sâbât211-Erkend/Rukünd (Sâbât’a 3 fersah)-Hocend güzergâhı, ikincisi ise Zâmîn- Gâlûk-Endâz (Rukünd’e üç, Hocend’e 4 fersah)-Hocend güzergâhıydı.212 Namangan’ın on mil güney-batısında bulunan Kâsân-sayı ile Sir-Deryâ kavşağı yakınındaki Ahsîkes’ten Sîkes köyü 9 fersah, Ahsîkes ile Selât/Şelat şehri ise yaklaşık 5 merhaleydi. Hayrlâm ile Selât arasında 7 fersah vardı. Ahsîkes’in 7 fersah kuzey- 204 İbn Havkal, a.g.e., s.524; İstahrî, a.g.e., s.346 vd; Barthold, Türkistan, s.176; Bâbur, I, 4. 205 İbnü’l-Fakih el-Hamedânî, Kitâbu’l-Buldân, Leiden, 1967, s.328; İbn Hurdâzbih, a.g.e., s.30; Şeşen, a.g.e., s.185. 206 Şeşen, a.g.e., s.78. 207 Bkz. İbn Havkal, a.g.e., s.499. 208 Sutrûşana, Çin kaynaklarına göre X. yüzyıla ait birçok yazma eserde geçer. Barthold, a.g.e., s.179. 209 İstahrî, a.g.e., s.334 vd; Barthold, a.g.e., s.179. 210 Mukaddesî, Sâbât’tan Şavkes’i ancak bir günlük yolda kabul eder. Ya‘kubî ise Semerkant-Hocend arasını 7 gün olarak kaydeder. Bkz. Mukaddesî, Ahsenü’t-Tekâsim, 342; Ya‘kubî, Kitâbu’l-Buldân, ACES VII, Leiden, 1892, s.294. 211 Zâmîn ile Sâbât arasındaki uzaklığı Mukaddesî 2 berîd, İstahrî 3 fersah, İbn Hurdâzbih 2 fersah, İbnü’l-Fakih 2, Kudâme ise 2 fersah olarak verir. Bkz. Mukaddesî, Ahsenü’t-Tekâsim, 342; İstahrî, a.g.e., s.343; İbn Hurdâzbih, a.g.e., s.29; İbnü’l-Fakih, a.g.e., s.328; Kudâme, a.g.e., 103. Belki de bu Sâbât aynı ismi taşıyan istasyon değil, kuzeyde 8 mil ileride olan İski-Sabat köyünün aynıdır. Bkz. Barthold, a.g.e., s.180. 212 İbnü’l-Fakih, a.g.e., s.328 ( � � � ), Kudâme, a.g.e., 103 ( � � � � ), İstahrî’deki � � � � � ‘in aynıdır (bkz. İstahrî, a.g.e., s.335.) Goeje, şehrin Kudâme’deki �� � � � � � � � �� olduğunu kaydeder. Rugunt, Ura- Tube’nin kuzeyinde bulunan bir köydür. Burası Muhammed Vefa Kermineci tarafından � � � � olarak kaydedilir. Sâbât ile Kürkes arasındaki uzaklık daha fazladır. Bkz. Barthold, a.g.e., s.180. 32 batısında, Fergana ile İlâk vadisi arasındaki sınır üzerinde Vânkes şehri bulunuyordu. Vânkes-Haylâm arası 3 fersahtı.213 Kâsân-Necm arası kuzey-doğu istikametinde bir günlük yolda214, Kâsân-Kervân arası ise 4 fersah mesafedeydi. Ahsîkes-Kervân bölgesi arası 7 fersah, Ahsîkes-Kervân şehri arası ise 9 fersahtı. Kâsân- Ardlankes arası bir günlük yoldu.215 Fergana ile Kubâ arası 10 fersahtı. Kubâ’dan, büyük bir köy görüntüsündeki Ûş’a olan mesafe ise 7216 ya da 10 fersah idi.217 Kubâ’dan Nekâd’a 7, Ûş’tan Medvâ’ya 2, Vânkes’ten Haylâm’a 3, Haylâm’dan Şelâş’a ise 7 fersahlık mesafe vardı.218 Şâş kentinden gümüş madenine 4 fersah, gümüş madeninden Hâcistân’a 8 fersah, Hâcistân’dan Şâş ırmağı üzerinde ve köylerin civarında yer alan Termkân’a 8 fersah, Termkân’dan Bâb’a ise 3 fersahlık mesafe vardı.219 Hokand-Bâb220 arası 5, Bâb-Ahsîkes arası 4221, Kubâ-Ahsîkes arası ise 10 fersahtı. Buradan Ûştikan’a 3, Ûştikan’dan Sir-Deryâ sahiline kadar 7 fersahtı. Hocend- Ahsîkes güzergâhı ve aradaki mesafe ise şöyledir:222 Hocend; Sâmgâr’a 5, Hâcistân’a 4, Turmukân’a 7, Bâb’a 3 ve Ahsîkes’e 4 fersah uzaklıktaydı.223 Sonraları bölgenin idarî merkezi olan Hokand ile Sûh arasındaki yol Ahsîkes’e kadar uzanıyordu.224 Kend şehrinin Hocend’e olan uzaklığı l fersahtı.225 Uştikân, Kubâ-Ahsîkes yolu üzerindeydi ve Kubâ’dan 3, Sir-Deryâ sahilinden ise 7 fersah uzaklıktaydı.226 213 Mukaddesî, Ahsenü’t-Tekâsim, s.271; İstahrî, a.g.e., s.346-348; İbn Havkal, a.g.e., s.524. Barthold’a göre son rakam yanlıştır ve yahut öteki Vânkes’e aittir. Bkz. Barthold, Türkistan, s.169 vd. 214 1 menzil, 2 posta menzili arasındaki mesafedir. l berid ise 48000 zirâ’, 22915,2 m. ya da 4 fersahtır. Bu da l menzil veya konağa eşittir. Bkz. Şeşen, Türk Ülkeleri, VIII. 215 İbn Havkal, a.g.e., s.524; İstahrî, a.g.e., s.346 vd. 216 Kudâme, Kitâbü’l-Harac, s.104. 217 İbn Hurdâzbih, a.g.e., s.30. 218 İbn Havkal, a.g.e., s.525. 219 Kudâme, a.g.e., s.104. 220 XX. yüzyılın ilk yarısı itibarıyla ismi, Pap. Bkz.Barthold, a.g.e., s.176. 221 İstahrî, a.g.e., s.336. 222 Mukaddesî, Ahsenü’t-Tekâsim, s.341; Kudâme, a.g.e., s.104. 223 İbn Hurdâzbih, a.g.e., s.208; Barthold, a.g.e., s.176. 224 İstahrî, a.g.e., s.335; Barthold, “Fergana”, İA, IV, 560. 225 İbn Havkal, a.g.e., s.511; İstahrî, a.g.e., s.335. 226 İstahrî, a.g.e., s.347; Barthold, a.g.e., s.172. 33 Fergana’yı bulunduğu coğrafyada stratejik hale getiren sadece matematiksel konumu değildir. İklimi ve buna bağlı olarak tabiî özellikleri de onu önemli ve câzip kılmıştır. Burada tipik bir kara iklimi hâkimdir. Batı taraflarına az yağmur düşer. Dağları kışın karla, ilkbahar ve yazın düşen bol yağmurlar sayesinde ise uzun otlarla kaplı olup havası daima az-çok soğuktur ve de boraları oldukça şiddetlidir. Deniz seviyesine yakın yerlerinde ve Sir-Deryâ havzasında yazın sıcaklık değerleri 40 C0 dereceye ulaşır. Kışın ise soğuk rüzgarların da tesiriyle sıcaklık -15 ila -20-25 C0 dereceye kadar düşer. Hokand’da hava hayli rutubetsizdir. Tûs kasabasında yaz mevsiminde uzun müddet esen kuvvetli rüzgârlar ince bir kum kaldırarak bazen günlerce güneşin görünmesine engel olur. Dağ etekleriyle, rüzgârların tesirinden doğal olarak korunan vadi ve bayırlarda ise hava yazın ve kışın ılımlı olup bölgenin ve belki de Orta Asya’nın en güzel ve bayındır yerleri buralarıdır.227 Fergana bölgesinin genel anlamda iklim özellikleri bunlar olup, bazı yerleşim birimlerinin hava koşulları ise şöyleydi: Ûş, havası temiz olan, baharı güzel geçen ve akarsuları bol olan bir