T.C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI TÜRK DİLİ BİLİM DALI ENVÂRÜ᾿L-ÂŞIKÎN᾿İN PERTEV PAŞA NÜSHASI (264B-396B) (GİRİŞ, SES BİLGİSİ, METİN, DİZİN, TIPKIBASIM ÖRNEKLERİ) YÜKSEK LİSANS TEZİ Sadık ALAÇAM DANIŞMAN Prof. Dr. Hatice ŞAHİN BURSA-2021 T.C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI TÜRK DİLİ BİLİM DALI ENVÂRÜ᾿L-ÂŞIKÎN᾿İN PERTEV PAŞA NÜSHASI (264B-396B) (GİRİŞ, SES BİLGİSİ, METİN, DİZİN, TIPKIBASIM ÖRNEKLERİ) BİRİNCİ CİLT YÜKSEK LİSANS TEZİ Sadık ALAÇAM 0000-0002-5527-1276 DANIŞMAN Prof. Dr. Hatice ŞAHİN BURSA-2021 ÖZET ENVÂRÜ’L-ÂŞIKÎN’İN PERTEV PAŞA NÜSHASI (264B-396B) (GİRİŞ, SES BİLGİSİ, METİN, DİZİN, TIPKIBASIM ÖRNEKLERİ) Eski Anadolu Türkçesi döneminde Ahmed-i Bîcân tarafından XV. yüzyılın ilk yarısında kaleme alınan Envârü’l-Âşıkîn adlı eser, Türk dilinin eserin yazıldığı dönemdeki özelliklerini yansıtması nedeniyle Eski Anadolu Türkçesi alanındaki çalışmalara da katkı sunmak adına tez konusu olarak seçilmiştir. Tez çalışmamızda eserin bilinen en eski nüshası olan Pertev Paşa nüshasının 264b-396b varakları esas alınmıştır. Pertev Paşa nüshası İstanbul Süleymaniye Kütüphane’sinde bulunmakla beraber yazıldığı dönemden bu zamana kadar halk tarafından çokça okunan Envârü’l-Âşıkîn adlı eserin muhtelif yerlerde çok sayıda yazma nüshası bulunmaktadır. Tez çalışması temelde beş ana bölümden oluşmaktadır. Bunlar: Giriş, Ses Bilgisi, Metin, Dizin ve Tıpkıbasım Örnekleri’dir. Çalışmanın ilk bölümünde Eski Anadolu Türkçesi, Envârü’l-Âşıkîn ve eserin yazarı Ahmed-i Bîcân hakkında genel bilgiler verilmiştir. Ses Bilgisi bölümünde çalışmaya konu olan varaklar arasında kalan bölümdeki ses hadiseleri incelenmiştir. Metin kısmında metnin bilinen en eski nüshası olan Pertev Paşa nüshasının 264b-396b varakları arasında kalan kısmın transkripsiyonlu metni verilmiştir. Çalışmanın Dizin bölümünde metnin gramatiksel dizini verilmiş olup son bölümünde ise Pertev Paşa nüshasından tıpkıbasım örnekleri sunulmuştur. Anahtar Sözcükler: Ahmed-i Bîcân, Envârü’l-Âşıkîn, Eski Anadolu Türkçesi, Ses Bilgisi, Dizin, Tıpkıbasım i ABSTRACT PERTEV PAŞA COPY OF ENVÂRÜ'L-ÂŞIKİN (264B-396B) (INTRODUCTION, PHONICS, TEXT, INDEX, FACSIMILE EXAMPLES) During the Old Anatolian Turkish period, the work named Envârü'l-Âşıkîn that reflects the characteristics of the Turkish language at the time it was written, written by Ahmed-i Bîcân in the first half of the XV. Century was chosen as a thesis topic to contribute to the studies in the field of Old Anatolian Turkish. In our thesis, the sheets between 264b-396b of the Pertev Pasha copy, which is the oldest known copy of the work, were taken as basis. Although there is Pertev Paşa Copy in the İstanbul Süleymaniye Library, There are many manuscript copies of the work named Envârü'l-Âşıkîn which has been widely read by the public since the time it was written, in various places. The thesis study basically consists of five main parts. These are: Introduction, Phonics, Text, Index and Facsimile Samples. In the first part of the study general information about Old Anatolian Turkish, Envârü'l-Âşıkîn and the author of the work Ahmed-i Bîcân is given. In the Phonetics section, the sound events in the section between the leafs that are the subject of the study were examined. In the text section, the transcribed text of the part between the 264b-396b sheets of the Pertev Pasha copy which is the oldest known copy of the text has been given. The grammatical index of the text is given in the Index section and in the last part of the study,facsimile examples from Pertev Pasha copy has been quoted. Key words: Ahmed-i Bîcân, Envârü’l-Âşıkîn, Old Anatolian Turkish, Phonics, Index, Facsimile. ii ÖNSÖZ Çalışmamıza konu olan Envârü’l-Âşıkîn adlı eser yazıldığı dönemden günümüze kadar önemini kaybetmemiştir. Geniş halk kitlelerince benimsenen bu eserin pek çok yazma ve matbu nüshası bulunmaktadır. Çalışmamızı oluştururken istinsah tarihi belirli en eski nüsha olan Pertev Paşa Nüshası’ndan faydalanılmıştır. Çalışmamız “Giriş”, “Ses Bilgisi”, “Metin”, “Dizin” ve “Tıpkıbasım Örnekleri” olmak üzere beş bölümden oluşmaktadır. “Giriş” bölümünde; Yazıcıoğlu Ahmed-i Bîcân’ın hayatı ve eserlerinden bahsedilmiş, Envârü’l-Âşıkîn adlı eser incelenmiştir. “Ses Bilgisi” bölümünde, eserin fonetik unsurları yazıldığı dönem göz önünde bulundurularak incelenmiştir. “Metin” bölümünde çalışmamıza konu olan eserin bilinen en eski istinsah tarihli nüshası olan Pertev Paşa Nüshasının 264b-396b varakları arasında kalan kısmın transkripsiyonlu metni verilmiştir. “Dizin” bölümünde metinde geçen sözcükler alfabetik sıra ile verilmiş ve metindeki kullanımı dikkate alınarak anlamlandırılmıştır. “Tıpkıbasım Örnekleri” bölümünde ise metnin muhtelif kısımlarından pozlar aktarılmıştır. Çalışma boyunca desteğini her zaman hissettiğim aileme ve söz konusu çalışmanın ortaya konması sürecinde vakit ayırarak her anlamda desteğini esirgemeyen tez danışmanım, kıymetli hocam Prof. Dr. Hatice ŞAHİN’e teşekkürlerimi sunar çalışmamı 2021 yılında vefat eden dedem Dursun ALAÇAM’a ithaf ederim. İstanbul-2021 iii İÇİNDEKİLER BİRİNCİ CİLT TEZ ONAY SAYFASI (DANIŞMAN)…………………………………………………i TEZ ONAY SAYFASI (ÜYE)…………………………………………………………ii TEZ ONAY SAYFASI (ÜYE)………………………………………………………...iii İNTİHAL YAZILIM RAPORU ...................................................................................iv YEMİN METNİ ..............................................................................................................v ÖZET ..............................................................................................................................vi ABSTRACT ..................................................................................................................vii ÖNSÖZ……………………………………………………………………………….viii İÇİNDEKİLER .............................................................................................................ix KISALTMALAR ........................................................................................................xiii İŞARETLER….............................................................................................................xiv TRANSKRİPSİYON ALFABESİ ...............................................................................xv 1.GİRİŞ………………………………………………………………………….1 1.1. Çalışmanın Amacı ve Konusu……………………………………..1 1.2 Eski Anadolu Türkçesi Devresi……………………………………2 1.3. Yazıcıoğlu Ahmed-i Bîcân’ın Hayatı……………………….……..5 1.4. Yazıcıoğlu Ahmed-i Bîcân’ın Eserleri……………………….……6 1.4.1. Envârü’l-Âşıkîn……………………………………….….6 1.4.1.1 Eserin Yazılış Sebebi……………………………………6 1.4.1.2 Eserin Yazılış Yeri ve Yazılış Tarihi…………………..8 1.4.1.3 Eserin Konusu…………………………………………..8 1.4.1.4. Nüshaları………………………………………………..9 iv 1.4.2. Acâibü’l-Mahlûkât……………………………...………10 1.4.3. Dürr-i Meknûn…………………………………….……10 1.4.4. Kitâbü’l-Müntehâ ale’l-Fusûs…………………….……11 1.4.5. Şemsiyye………………………………………….……...12 1.4.6. Cevâhirname………………………………….………....12 1.5 Çalışmada İzlenilen Yöntem……………………………………...13 2. SES BİLGİSİ………………………………………………………..………14 2.1. Ünlüler………………………………………………………...…...14 2.1.1. Ünlü Değişmeleri………………………………………..14 2.1.1.1. i/e değişmesi………………………………….………..14 2.1.1.2. i/ü, ı/u değişmeleri…………………………….………15 2.1.1.3. ö/e değişmesi………………………………………..….15 2.1.2. Ünlü Uyumu………………………………….………….15 2.1.2.1. Kalınlık-İncelik Uyumu………………………….…...15 2.1.2.2. Düzlük-Yuvarlaklık Uyumu………………………….16 2.1.2.2.1. Köklerde Uyumsuzluk……………………………...16 2.1.2.2.2. Eklerde Uyumsuzluk………………………………..17 2.1.2.2.2.1 Yuvarlak Ünlü Taşıyanlar………………………...17 2.1.2.2.2.2 Düz Ünlü Taşıyanlar……………………………....22 2.1.3. Ünlü Türemesi…………………………………………..25 2.1.3.1 Kelime İçinde Ünlü Türemesi………………………...25 1.1.4 Ünlü Düşmesi………………………………………...…..26 v 2.1.5 Birleşme………………………………………….……….27 2.2 Ünsüzler……………………………………………………………28 2.2.1 Ünsüz Değişmeleri……………………………………….28 2.2.1.1 b > p Değişimi…………………………………...……..28 2.2.1.2 b > v Değişimi…………………………………...……..28 2.2.1.3 t > d Değişimi………………………………………..…29 2.2.1.4 k-/ḳ- > g-/ġ- Değişimi……………………………….…30 2.2.1.5 ḳ > ḫ Değişimi …………………………………………31 2.2.1.6. g-ġ > v Değişimi…………………………………...…..31 2.2.1.7. ñ > g, ġ Değişmesi……………………………………..31 2.2.2 Ünsüz Düşmesi……………………………………...……32 2.2.2.1 Ön Seste b Düşmesi...…………………………...……..32 2.2.2.2 İç Seste l düşmesi……………………………………....33 2.2.2.3 g/ġ Düşmesi………………………………………...…..33 2.2.2.4 w Düşmesi ……………………………………..………36 2.2.2.5 h Düşmesi…………………………………...………….36 2.2.2.6 Kelime Başı y Düşmesi………………………………...36 2.2.3 Ünsüz Türemesi……………………………...…………..37 1.2.3.1 y ve n Türemesi…………………………………...……37 2.2.3.2 Ünsüz İkizleşmesi………………………………...……39 2.2.4. Ünsüz Benzeşmesi……………………………………….39 1.2.5 Göçüşme…………………………………………...……..40 vi 1.2.6 Hece Düşmesi………………………………………….....40 3.METİN…………………………………………………………………...…..41 İKİNCİ CİLT 4.DİZİN……………………………………………………………………….206 SONUÇ……………………………………………………………………….592 KAYNAKÇA…………………………………………………………………595 EKLER……………………………………………………………………….601 5.TIPKIBASIM ÖRNEKLERİ……………….......................................……604 vii KISALTMALAR Ar. : Arapça bkz. : Bakınız C. : Cilt Far. : Farsça Fr. : Fransızca Haz. : Hazırlayan Hz. : Hazret-i İbr. : İbranice Lat. : Latince S. : Sayı s. : Sayfa ö. : Ölümü vb. : Ve benzeri vd. : Ve diğerleri vr. : Varak DİA : Diyanet İslâm Ansiklopedisi AGGr : A. von Gabain “Alttürkische Grammatik” viii İŞARETLER - : (Metinde) Yazma eserde sözcüğün bir kısmının diğer satırda olduğunu gösterir. - : (Metinde) Sözcükle bitişik olarak yazılan yapıları gösterir. - : (Dizinde) Fiile bağlanmayı gösterir. + : (Dizinde) Ada bağlanmayı gösterir. + : (Dizinde) Sözcükle bitişik olarak yazılan yapıları gösterir. + : (Dizinde) Sözcüğün iki ayrı dile ait sözcüklerden oluştuğunu ifade eder. > : (Dizinde) Okun içi ilk biçimi gösterir. > : (Ses Bilgisi bölümünde) Okun içi ilk biçimi gösterir. < : (Ses Bilgisi bölümünde) Okun içi ilk biçimi gösterir. [ ] : (Metinde) Köşeli parantezin içi varak numarasını gösterir. ( ) : (Metinde) Parantezin içi satır numarasını gösterir. (?) : (Metinde) Kesin olarak bilinmeyen tarih, yer gibi kavramlar için kullanılır. ix TRANSKRİPSİYON ALFABESİ ṣ : ص a, ā : آ ḍ, ż : ض a, ā, e, ı, i, u, ü : ا ṭ : ط b, p : ب ẓ : ظ p : پ ʿ : ع t : ت ġ : غ s̱ : ث f : ف c, ç : ج ḳ : ق ç : چ k, g, ñ : ك ḥ : ح l : ل ḫ : خ m : م d : د n : ن ẕ : ذ v, o, ō, ö, u, ū, ü : و r : ر h, a, e : ه z : ز ̄̇ y, ı, i, ı : ى s : س , ā ʾ : ء ş : ش x 1. GİRİŞ 1.1. Çalışmanın Amacı ve Konusu Var oluşun bir ifadesi olan dil, içinde geliştiği toplumun dünyaya bakış açışısını yansıtmaktadır. Toplumun bir aynası olan dil, toplumla beraber doğan, büyüyen, gelişen ve yayılan canlı bir varlıktır. Bu sebeple bir toplumun tarih içerisindeki durumunu ortaya koymak için başvurulan ilk kaynak yine o toplumun eseri olan dilidir. Dil sözlü ve yazılı olmak üzere iki sahada gelişme göstermiştir. Türkçe özelinde düşünecek olursak tarihi bilinmeyen devirlerde sözlü olarak varlığını ortaya koyan dil, sonraki süreçte yazıya aktarılarak gelişmesine devam etmiştir. Türkçe tarih boyunca farklı medeniyetlerle karşılaşmış ve etkileşim içine girmiştir. Orta Asya’da Çin, Moğol gibi medeniyetlerle karşılaşan dil daha sonraki süreçte İran, Arap, Roma gibi kadim medeniyetler ve daha pek çok medeniyetle karşılaşmıştır. Bu kadar farklı medeniyetle alışverişte bulunması ve çok geniş coğrafyalarda çok fazla kişi tarafından konuşulması Türkçeye pek çok zenginlik katmış olmakla birlikte günümüzde yapılan ve daha sonrasında yapılacak araştırmalar için de zorluklara sebep olmaktadır. Türkçenin yazılı metinler üzerinde incelenmesi ve söz varlığının ortaya konulabilmesi açısından el yazması eserler oldukça önemlidir. Türk diline ait yazma eserler Türkî cumhuriyetler başta olmak üzere pek çok ülke kütüphanelerinde mevcuttur. Dinî temalı eserlerin çoğunlukta olmasıyla beraber günlük hayatla ilgili hemen hemen her konuda yazma eserin bulunması dilin ve kültürün zenginliğinin tam olarak bugüne aktarılmasını sağlamıştır. Çalışmamıza konu olan Envârü’l-Âşıkîn de bu hususlar doğrultusunda hem dilin hem de kültürürel hayatın aktarılması için son derece önemli bir eserdir. Eser hakkında bugüne kadar yapılan çalışmalara bakıldığında eserin sadece Türkiye Türkçesine aktarıldığı morfolojik, fonetik ve imla özelliklerinin yeteri kadar incelenmediği durumu görülmektedir. Bunun yanında önceki çalışmalarda dizin bölümüne yer verilmediği de görülmüştür. Dizin gerek dil varlığının aktarılması gerekse daha sonraki çalışmalarda faydalanılabilecek bir kaynak oluşturulması açısından son derece önemlidir. Daha önce yayınlanan çalışmalarda sıralanan eksikliklerin tespit edilmesiyle beraber böyle bir çalışmanın yapılması gerekliliği düşünülmüştür. 1 XV.-XVI. yüzyıl söz varlığına katkıda bulunmakla beraber Yazıcıoğlu Ahmed-i Bîcân’ın Envârü’l-Âşıkîn adlı eseriyle Türk dilinin eserin yazıldığı dönemdeki gelişimini de izlemiş olacağız. Çalışma eserin bilinen en eski nüshası olan Pertev Paşa Nüshası üzerinden yapılacaktır. Tezimizde 264b-396b varakları arasında kalan bölümün transkripsiyonlu metni, metnin fonetik özellikleri ve dizin incelemesi ortaya konulmuştur. Tez metninin belirlenmesinin ardından metnin hacimli olduğu göz önünde bulundurulmuş ve bölünerek incelenmesine karar verilmiştir. Pertev Paşa nüshasının 1b- 132b varakları arası metni ile imla özelliklerinin 133a-264a varakları arası metni ile morfolojik özelliklerinin çalışmasına Bursa Uludağ Üniversitesinden Türk Dili ve Edebiyatı alanında yüksek lisans eğitimi gören iki araştırıcı tarafından başlanmıştır. 1b/132b varakları arasında metin ve imla özelliklerinin ortaya konulması1 ve 133a-264a varakları arası metni ile morfolojik özelliklerinin ortaya konulması2 amacıyla yürütülen çalışmalar bitmiştir. Söz konusu çalışmalarla hem eserin söz varlığının ortaya çıkarılması, hem de yazıldığı döneme ışık tutması amaçlanmıştır. 1.2 Eski Anadolu Türkçesi Devresi Bir dilin iki cephesi vardır. Biri insanları karşı karşıya sesli olarak görüşürken, yani konuştukları zaman kullandıkları konuşma dili; diğeri yazıda kullanılan, yani insanların söylemek istediklerini yazı ile anlatırken kullandıkları yazı dilidir ( Ergin, 1993:8). Yazı dili eserlerde, kitaplarda tek kelime ile yazıda kullanılan dildir. Yazı dili bir medeniyet dilidir. Tarih boyunca ancak medeniyeti, kültürü, edebiyatı olan kavimlerin yazı dili olmuştur. Yazı dili bir kavmin kültür dili, edebiyat dili olduğu için ona edebî dil de denir (Ergin, 1993:9). 1 DİLBEN Talha, Envârü’l-Âşıkîn’in Pertev Paşa Nüshası (1b-132b) (Giriş, İmla Özellikleri, Metin, Dizin, Tıpkıbasım Örnekleri), (Yüksek Lisans Tezi), Bursa: Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020. 2 ÇABUK Eren, Envârü’l-Âşıkîn’in Pertev Paşa Nüshası (133a-264a) (Giriş, Şekil Bilgisi, Metin, Dizin, Tıpkıbasım Örnekleri), (Yüksek Lisans Tezi), Bursa: Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020. 2 Bir dilin tarih boyunca durumunun incelenmesi demek o dilin yazılı dönem içindeki değişmelerinin, gelişmelerinin ortaya konması demektir. Bu doğrultuda Türk dili VI. yüzyıl itibariyle yazılı metinler aracılığıyla takip edilmeye başlanmıştır. VI.-XI. yüzyıllar arası dönemi kapsayan Eski Türkçe devri ile Türk dilinini yazılı metinler üzerindeki takip edilen ilk devresi de başlamıştır. Bu devreyi Göktürk ve Uygur dönemleri oluşturmaktadır. Bu iki dönem dışından Ahmet Caferoğlu Türk Dili Tarihi adlı eserinde bu devreye Eski Kırgızcanın da eklenebileceğini ifade etmektedir (Caferoğlu, 1984:53). Eski Türkçenin ilk devresi olan Göktürk dönemi eserlerindeki işlenmiş, yüksek edebî dile baktığımızda yazılı metinlerin daha önceki tarihlerde de varlığının söz konusu olduğu görülmekle beraber önceki dönemlere ışık tutacak yazılı metinlere ulaşılamamıştır. Türklerin X. yüzyılda İslamiyet’i geniş kitleler halinde kabulünden önce İslam medeniyeti ile siyasi, askeri ve ticari yakınlaşmaları bulunmaktaydılar. Türk ve İslam dünyasının en ileri yakınlaşması 751 yılında Çin-Abbasi devletleri arasındaki Talas Savaşı ile meydana gelmiştir. Abbasilerin yanında yer alan Karluklar, Türk medeniyetinin kitleler halinde İslam dairesine girmesine de zemin hazırlamış oldular. Türklerin İslamiyet’i benimsemesinin ardından Türkçe de yeni bir döneme girmiştir. Bu döneme Orta Türkçe dönemi denmektedir. 940 yılında Karahanlı hükümdarı Abdülkerim Satuk Buğra Han’ın İslâmiyet’i resmen devlet dini olarak kabul etmesiyle ilk Müslüman Türk devleti kurulmuş oldu. Karahanlılar önce Kaşgar, Balasagun ve Yedisu bölgelerinde kurulup sonra Fergana ve Maveraünnehir şehirlerini de ele geçirerek Türkleştirdiler. Böylece bu devletin sınırları içerisinde Eski Türkçe yazı dilinden gelişen ve Hakaniye Türkçesi veya Karahanlı Türkçesi diye adlandırılan yazı dili ile İslâmî bir Türk edebiyatı oluşmaya başladı ( Özkan, 2006:79). Birbirine komşu olan Karahanlı ve Uygur devletleri farklı dinlere inanmaktaydı. Bu sebeple zaman zaman çatışmalar yaşanmakla beraber bu iki halk aynı dili konuşmaktaydılar. Ayrıca İslamiyet ile yeni bir kültür dairesine girmekle beraber, eski kültür izlerini de devam ettirmekteydiler. Bu bakımdan Karahanlı edebî dili, Uygur yazı dili geleneğinin İslâm kültürü ile beslenmesinden meydana gelmiş bir yazı dili karakteri taşımaktaydı (Özkan, 2006:79). 3 Orta Türkçenin “Müşterek Orta Asya Türkçesi” diye adlandırıldığı bu dönemde, yeni Türk şivelerinin teşekkül etmiş olduğu anlaşılmakla birlikte, yazı dili olarak henüz bir dil kullanılmaktadır ve bu da Hakaniye Türkçesi olarak kabul edilmektedir. Ancak XI. yüzyılda teşekkül etmeye başlayan bu şiveler, Türk milletinin batıya doğru göçleri ve farklı coğrafi bölgelere yayılmalarıyla XIII. yüzyıldan itibaren belirli şive farkları gösteren yazı dilleri halinde oluşmaya başladı ( Özkan, 1995: 22). Oğuz Türkleri de kendi yazı dillerini oluşturan boylardan birisidir. XI. yüzyıl Karahanlı devletinin Hakaniye Türkçesine karşı, Kaşgarlı’nın zikrettiği ikinci edebî Türkçe, Oğuz şivesidir. Bu iki esas şive arasındaki farkı daha fazla tebarüz ettirmek için o, bazan Oğuz Türkçesine karşılık olmak üzere Hakaniye Türkçesi ile beraber, ayrıca bir de umumî bir Türk dili tâbirini kullanmıştır. Meselâ Divan’ın birkaç yerinde, bazı şiveler arasında karşılaştırmalar yapılırken herhangi bir münasebetle “Türklerin böyle, Oğuzların ise şöyle” dedikleri şeklinde bir sarahat vardır (Caferoğlu, 1984:42). Oğuzlar VI. yüzyıldan itibaren kurulan tüm devletler içinde varlıklarını sürdürmekle beraber siyasi olarak bağımsızlıklarına kavuşamadıkları için müstakil bir yazı dili de oluşturamadılar. Oğuzların müstakil bir yazı dili oluşturması XIII. yüzyıl itibariyle Eski Anadolu Türkçesi devresiyle mümkün olmuştur. Bugün yaygın bir terim olarak kullandığımız Eski Anadolu Türkçesinin karşılığı olarak Altosmanische ve Eski Türkiye Türkçesi terimleri de ileri sürülmüştür. Altosmanische terimi Osmanlılardan önceki dönemi de içine aldığı için bırakılmıştır. Eski Anadolu Türkçesi terimine karşılık bu yazı dilinin Anadolu sahası dışında da kullanıldığını göz önünde tutanlar için Eski Türkiye Türkçesi terimi daha tercih edilen bir terim olmuştur. Bugün en fazla kullanılan terim, Eski Anadolu Türkçesi terimidir (Şahin, 2015: 15). Eski Anadolu Türkçesi kendi içinde üç alt döneme ayrılmaktadır. Bunlar A) Selçuklu dönemi Türkçesi, B) Anadolu Beylikleri Türkçesi, C) Osmanlı Türkçesine geçiş dönemi Türkçeleridir (Korkmaz, 2013: 81). Batı Türkçesinin müstakil bir yazı dili oluşturmasıyla karşımıza “karışık dilli eserler” meselesi çıkmaktadır. Geçiş döneminde kaleme alınan Âlî’nin Kıssa-i Yûsuf’u, 4 Kitâb-ı Güzîde gibi eserler Karahanlı Türkçesinden Eski Anadolu Türkçesine geçiş evresinin karışık dil özelliği gösterdiği fikrinin ortaya atılmasına sebep olmuştur. Eski Anadolu Türkçesi XIII. yüzyıldan XVI. yüzyıla kadar varlığını sürdürmüştür. XVI. yüzyıldan itibaren yerini Osmanlı Türkçesi ve Azerbaycan Türkçesine bırakmıştır. Eski Anadolu Türkçesi yabancı unsurlar bakımından Batı Türkçesinin en temiz devresidir. Bu devirde Türkçeye Arapça ve Farsça unsurlar girmeye başlamıştır. Fakat bunlar yoğun değildir ( Aksan, 1996: 120). 1.3. Yazıcıoğlu Ahmed-i Bîcân’ın Hayatı Yazıcıoğlu Ahmed-i Bîcân hakkında kaynaklarda yeterli bilgi mevcut değildir. Yaşamının büyük bir bölümünü eserinde de adını çokça andığı Gelibolu şehrinde geçirmiştir. Ahmed-i Bîcân II. Murat ve Fatih Sultan Mehmet dönemlerinde yaşamıştır. Muhammediye adlı manzum eseriyle tanınan Yazıcıoğlu Mehmed’in (ö. 855/1451) kardeşidir. Babaları Yazıcı Sâlih’tir. “elḥamdülillāh ki ḥaḳ teʿālā miskīn aḥmed-i bī-cānˈı deŋiz kenārında ġāziler şehri gelibolıˈda yaratdı”3 ibaresinden hareketle Ahmed-i Bîcân’ın Gelibolu’da doğduğu ifade edilebilir. Ahmed-i Bîcân’ın ifadesiyle doğduğu yer hakkında çıkarımda bulunabilsek de doğduğu tarih hakkında herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Yazıcıoğlu Ahmed-i Bîcân eserlerinde açıkça ismini belirtmektedir. Bununla birlikte bîcân lakabını alışı menkabevî bir çerçevede anlatılmaktadır. Rivâyete göre gençliğinde ıyş u işrete meyyâl olan Yazıcıoğlu Ahmed daha sonraları bütün bunlardan vazgeçmiş, ağabeyinin deniz kenarında bulunan halvethânesine bitişik bir halvethâne yaptırmış, kendini riyâzete vererek az yiyip, az konuşup, az uyuyarak günlerini burada geçirmiştir. Bu sebeple kendisinde zayıflık hâsıl olup “Bîcân” lâkabını aldığı söylenmektedir. Envârü’l-Âşıkîn adlı eserinde de “belki kendüzini belā mancılıġına ḳoya 3 Yazıcıoğlu Ahmed Bîcân, Envârü’l-Âşıkîn, Hacı Selim Ağa 467, 295b 5 ve ḳażā deŋizine ata ve hīc ṣoŋın endīşe ḳılmaya ve hem cānından üşenmeye cānān içün bī-cān ola” diyerek lakabına vurgu yaptığı düşünülebilir.4 Ahmed-i Bîcân’ın eğitimi ile ilgili kaynaklarda ve kendi eserlerinde kesin bilgi bulunmamaktadır. İlk eğitimini babasından aldığı muhtemeldir. Eserleri incelendiğinde çok iyi bir eğitim aldığı görülmektedir. Ahmed-i Bîcân’ın ölüm tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Babasının Şemsiyye’sini yine aynı adla 870 (1466) tarihinde nesre çevirdiğini doğru kabul edersek en erken zikredilen tarihte veya müteakip yıllarda ölmüş olmalıdır. Bu yüzden 1455 yılını veya gösterilen başka tarihleri doğru kabul etmemek gerekir. Mezarı, eskiden Yazıcıoğlu Mezarlığı adını taşıdığı halde günümüzde aynı isimle park haline getirilmiş olan yerde, ağabeyi Yazıcıoğlu Mehmed’in kabrinin takriben 150 adım ilerisindedir. Evliya Çelebi’nin ihtiyatla naklettiği, Ahmed Bîcan’ın mezarının Sofya’da olduğu iddiası (Seyahatnâme, V, 232) veya yine E. Hakkı Ayverdi’nin Gelibolu’da, içinde iki lahit bulunan kapalı türbeyi ona ait göstermesi (Osmanlı Mimârîsi, s. 493 vd.) yanlıştır. Ayrıca kabrin biraz aşağısında İstanbul yolu kenarında, biri 807 (1404) ve diğeri daha sonraki yıllara ait iki kitâbesi olan Yazıcıoğlu Çeşmesi bulunmaktadır. Bu çeşmenin ilk kitâbesi ve muhtemelen kurna taşı eski olup diğer kısımları yakın devirlerde inşa edilmiştir.5 Bugün mescidin ve türbenin bulunduğu yerleşim yeri Yazıcızade Mahallesi olarak adlandırılmaktadır. 1.4. Yazıcıoğlu Ahmed-i Bîcân’ın Eserleri 1.4.1. Envârü’l-Âşıkîn Dinî ve ahlaki konular etrafında oluşan bu eser Eski Anadolu Türkçesi döneminde gayet sade ve anlaşılır bir dil ile kaleme alınmıştır. Bu sebeple olacak ki yazıldığı dönemden itibaren geniş kitleler tarafından okunan ve sevilen bir eser olmuştur. Eser temelde ağabeyi Yazıcıoğlu Mehmed Eefendi’nin Arapça olarak yazdığı Megâribü’z- Zamân adlı eserin Türkçeye yapılmış bir çevirisidir. 4 UĞUR Abdullah, Yazıcıoğlu Ahmed Bîcân Efendi Ve Envârü’l-Âşıkîn Adlı Eseri (İnceleme-Metin), (Doktora Tezi), İstanbul: Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2019, s. 8. 5 Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, AHMED BÎCAN - TDV İslâm Ansiklopedisi (islamansiklopedisi.org.tr), 2021. 6 1.4.1.1 Eserin Yazılış Sebebi Eserin sebeb-i teʾlif-i kitāb bölümünde üç amaç için yazıldığı aktarılmaktadır. İlk telif sebebi “(9) işbu kitābı cem eyledi şunuñ üzerine ki cemı ̇̄-i āriflerüñ ġāyetidür ve vāṣıl- (10) -laruñ nihāyetidür el-ḥamdü liʾllāhi ki işbu kitābı gelibolıda tamām oldı muḥammed- i muṣṭafā- (11) -nuñ aʿlā devletinde ilāhı ̇̄ anı ālemlere raḥmet ḳılduñ anuñ kemāli ḥaḳḳı- y-içün beni anuñ (12) şefāʿatinden maḥrūm ḳılma ve beni anuñ naʿlini tozına baġışlaya ve daḫı cemı ̇̄-i ehl-i (13) ı ̇̄mān-ile benüm aṣlumı ve ferʿümi anuñ ḳatında muḳarreb eyle...” (Pertev Paşa, vr. 2b). ifadeleriyle dile getirilmiştir. Bu doğrultuda eserin ik yazılış amacı peygamberin şefaatine nail olma isteğidir. Ahmed-i Bîcân eserin yazılışının ikinci sebebini ise ağabeyine bağlamaktadır. Ağabeyi ile arasında geçen bir konuşmada Ahmed-i Bîcân ağabeyine dünyanın gelip geçiciliğinden bahsetmekte ve bu sebeple bir eser yazmasını tavsiye etmektedir. Ağabeyi Yazıcıoğlu Mehmed bunun üzerine “Megâribü’z-zaman” adlı eseri Arapça olarak kaleme almıştır. Eseri yazdıktan sonra ise Yazıcıoğlu Mehmed kardeşinden, eserin daha fazla insana fayda sağlaması için Türkçeye çevirmesini söyler ve Ahmed-i Bîcân bu sebeple eseri kaleme alır. Eserde ikinci sebebi şu şekilde ifade edilmektedir: (13) …ikinci sebeb oldur ki (14) benüm bir ḳardaşum var-idi ālim ve ārif fāżıl ve kāmil tañrınuñ ḫāṣı ve erenler (15) serveri idi ve daḥı cihānuñ ḳuṭbı şeyḫ-i ḥācı bayramuñ sırrı idi ve dāyim ben [3a] (1) miskı ̇̄n ve dervı ̇̄ ş aḥmed bı ̇̄-cān aña aydurdı kim dünyānuñ beḳāsı yoḳ ve rūzigāruñ (2) vefāsı yoḳ bir yādigār düzüñ ki ālemlerde oḳunsun benüm sözüm-ile ol-daḫı (3) meġāribüʾz-zamān adlu bir kitāb düzdi ālemlerde 14 ne-deñlü ẓāhir ve bāṭın (4) tefsı ̇̄r var-ise el- ḥāṣıl on iki ilmüñ ḥāṣılın bir yire cem eyledi… (Pertev Paşa, vr. 2b-3a). Eserin üçüncü yazılış amacı ise şu şekilde ifade edilmektedir: ...üçünci sebeb-i teʾlı ̇̄ f-i kitāb (15) oldur ki ehluʾllāhdan bir cemāʿat baña ayıtdılar işbu zamānda cehl ve taḳlı ̇̄d iñen çoḳ oldı [4a] (1) baʿżısı havāya meşġūl olmaḳ-ile ben müteşerri ʿven dir ve baʿżısı ġayra meşġūl (2) muḥaḳḳiḳven dir pes vardılar şerı ̇̄ʿat ve ḥaḳı ̇̄ ḳat ḥüccetini terk eyleyüp dı ̇̄ni ve meẕhebi (3) temiz eylemediler ve ayıtdılar… pes kendüler azdılar ve ḫalḳı (4) daḫı ṭarı ̇̄ ḳ-i ḥaḳdan azıtdılar 15 ve taḫayyülāt-ile ḥaḳāyıḳdan maḥrūm oldılar pes eyle gerek- (5) -dür ki bir kitāb düzile anda aḥvāl-i enbiyā ve aḥkām- 7 ı şer üzerine āhiri beyān ola (6) ve ḥaḳāyıḳuñ ve ḳażānuñ bāṭını muḥaḳḳaḳ ola şunuñ üzerine ki urefā-i muḥaḳḳiḳı ̇̄ n keşf (7) eylediler taḥḳı ̇̄ ḳāt-ile... (Pertev Paşa, vr. 3b-4a). Ahmed-i Bîcân’a cemaatten birtakım kişiler zamane insanlarının ve din adamlarının doğru yoldan çıktığını, cahilliğin arttığını, düzenin bozulduğunu ifade etmişlerdir. Bu durumların ortadan kalkması için peygamberlerin anlatıldığı, doğru yoldan bahsedildiği bir eserin yazılması gerektiği ifade edilmiştir. Bu sebepten dolayı da Ahmed-i Bîcân Türkçe bir eser yazmak istediğini ifade etmiştir. 1.4.1.2 Eserin Yazılış Yeri ve Yazılış Tarihi Eserin telif tarihi “tārı ̇̄ ḥ -i kitāb” bölümünde eserin telif edildiği zaman bildirilmiştir: [395] (15)…işbu kitāb şol zamānda sulṭān [395b] (1) ibni sulṭān sulṭān ġāzı ̇̄ murād ḫān engürüs beginüñ başını kesüb mıṣır (2) sulṭānına göndermişdi sekiz yüz elli yılında andan ṣoñra sulṭān muḥammed ḫān pādişāh (3) olıcaḳ kitāb gelibolıda tamām oldı sekiz yüz elli biş yılında muḥarremüñ evvelinde… (Pertev Paşa, vr. 395a-395b). Eserde de bildirildiği üzere Envârü’l-Âşıkîn 850 (1446/1447) yılında yazılmaya başlanmış ve 855 yılının Muharrem ayının birinde ( 3 Şubat 1451) tamamlanmıştır. 1.4.1.3 Eserin Konusu Envârü’l-Âşıkîn temelde beş bölümden oluşmaktadır. Bölümleri ve bölüm başlıkları Megâribü’z-Zamân ile aynıdır. Eserin beş bölümden oluşmasının beş vakit namaza işaret ettiğini ifade edenler olsa da çalışmamıza konu olan Pertev Paşa nüshasında böyle bir bilgiye rastlanmamıştır. Süleymaniye Kütüphanesi Yazma Bağışlar 2033 numarada kayıtlı 17 938/1532 tarihli nüshada da geçen bu bilginin müstensihler tarafından esere sonradan eklenmiş olduğu anlaşılmaktadır (Uğur, 2019: 41). Eserde bāb adı verilen ana bölümler fasıllara, fasıllar da mebʿas adı verilen alt bölümlere ayrılmıştır (Uzun, 1995: 258). Eserin ilk bölümü olan “el-bābüʾl-evvelü fı ̇̄ tertı ̇̄ biʾl-mevcūdāti veʾn-nizāmi”de varlıkların tertibi ve düzeni hakkında bilgiler mevcuttur. Tasavvuf düşüncesi etrafında oluşan bu bölümde İslam alimlerinin görüşlerine de yer verilmiştir. 8 Eserin en hacimli bölümü olan ikinci bölümü “el-bābüʾs- s̱ānı ̇̄ fı ̇̄ ḫuṭābātiʾllāhi teʿālā maʿaʾl-enbiyāʾiʾl-iẓāmi” başlığını taşımaktadır. Bu bölümde Hz. Adem’den başlayarak hemen hemen tüm peygamberlerden bahsedilmektedir. Peygamberlerin mucizeleri, vahiy konusu, peygamberlerin karşılaştıkları zorluklar gibi konular ve peygamberlerin hayatındaki önemli olaylar ele alınmıştır. Bölümün içinde en hacimli konu Hz. Muhammed’in siyeridir. Hz. Peygamber’in siyerinin yanında kızı, torunları ve dört halifeden de bahsedilmiştir. Eserin üçüncü bölümü olan “el-bābüʾs̱ -s̱ālis̱ü fı ̇̄ ʾl-melāiketiʾl-kirāmi” başlıklı bölümde dört büyük melekle beraber diğer meleklerden ve üçler,beşler, yediler, kırklar, abdallar gibi ermiş topluluklardan bahsedilmiştir. Kıyamet günü ile ilgili bilgilerle başlayan bölümde itikadî ve amelî hükümler, ibadetler, dua, tövbe gibi konular ele alınmıştır. “el-bābüʾr-rābiʿü fı ̇̄ ḫiṭābātillāhi teʿālā yevmeʾl-ḳıyāmeti” başlığını taşımaktadır. Beşinci bölüm olan “el-bābüʾl-ḫāmisü fı ̇̄ kelimātillāhi teʿālā fı ̇̄ aʿlāʾeʾl-maḳāmı” da cennet, aʿrâf, Allah’ın görülmesi, cennet nimetleri ve cennet ehlinin durumu, şehitlerin cennetteki mertebeleri, cehennem ve günahkârların hâli gibi konular ele alınmıştır (Uzun, 1995: 259). 1.4.1.4. Nüshaları Geniş bir halk kitlesi tarafından benimsenen ve severek okunan, takip edilen eserin kütüphanelerde mevcut olan 144 nüshası Abdullah Uğur’un yapmış olduğu çalışma sonrası ortaya konulmuştur. Kütüphanelerde mevcut olan nüshalar dışında kişisel kitaplıklarda da esere ait nüshaların bulunması kuvvetle muhtemeldir. Eserin bilinen en eski nüshası tez çalışmamıza da kaynaklık eden Pertev Paşa nüshasıdır. Pertev Paşa nüshası 397 varaktan oluşmaktadır. Her varak genelde 15 satırdan meydana gelmiştir. Çerçeve içerisinde yer alan metin harekeli nesih ile yazılmış olmakla beraber Arapça ibareler kırmızıdır. Nüsha, 00229M demirbaş numarasıyla Süleymaniye Kütüphanesi’nin Pertev Paşa bölümünde yer almaktadır. Nüshanın son varağında eserin Pîri bin Ali bin Posal(?) tarafından 918 ( 1512) yılında Rebiü’l-evvel ayının ortasında salı günü yazıldığına dair istinsah kaydı bulunmaktadır. 9 Teze kaynaklık eden nüshanın yanında belli eksiklilerle karşılaşılma durumunda başvurmak için belirlenen Üsküdar Hacı Selim Ağa Yazma Eser Kütüphanesi’nde 00467 demirbaş numarasıyla bulunan Hacı Selim Ağa nüshası 340 varaktan oluşmaktadır. Çerçeveli ve harekeli nesihle yazılan nüshada satır sayısı 18’dir. İstinsah kaydı bulunmamaktadır. 1.4.2. Acâibü’l-Mahlûkât Zekeriyyâ b. Muhammed el-Kazvînî’nin (ö. 682/1283) aynı addaki kozmografya, coğrafya ve biyolojiye dair Arapça eserinin hulâsa şeklinde ve serbest bir tercümesi olup 857 (1453) yılında Gelibolu’da tamamlanmıştır. Franz Taeschner ve İ. Hakkı Uzunçarşılı, ʿAcâʾibü’l-maḫlûḳāt ve ġarâʾibü’l-mevcûdât’ın Ahmed Bîcan tarafından yapılan tercümesinin Osmanlı Türkleri’nde coğrafya ile ilgili ilk eser olduğunu söylerlerse de aynı eser, daha önce Rükneddin Ahmed adında bir zat tarafından Türkçe’ye tercüme edilip Çelebi Sultan Mehmed’e takdim edilmiştir. Yer yer tasavvufî ve didaktik hususiyeti de olan bu eser göklere, ay, güneş ve diğer gezegenlere, günlerin faziletlerine, ayların özelliklerine, denizlere, yedi iklime, dağlara, nehirlere, maden ve mücevherlere, bitkilere, insana, hayvanlara dair olup daha çok bunların efsanevî ve acayip yönleri üzerinde durulmuştur (Çelebioğlu, 1989:50). 1.4.3. Dürr-i Meknûn On sekiz bin âleme işaret olarak on sekiz babdan meydana gelen bu eserde çeşitli âyet, hadis, temsil ve hikâyelerle dünyanın yaratılışı, bazı peygamberlerin ahvali ve kıyamet alâmetleri anlatılmıştır. Tek bir eserin tercümesi olmaktan çok bir derlemeye benzemektedir. Dinî, tasavvufî, didaktik ve efsanevî mahiyetteki bu eserin birinci babı göklerdeki acayiplikler, melekler, arş, kürsî, cennet, cehennem, ay, güneş, yıldızlar; ikinci babı yerler ve yerlerde olan acayiplikler, cehennem; üçüncü babı yeryüzü; dördüncü babı hendese ilmi ile iklimler, günler ve saatler; beşinci babı acayip dağlar; altıncı babı nehirler ve adalar; yedinci babı şehirler ve iklimleri; sekizinci babı mescidler ve manastırlar; dokuzuncu babı Süleyman peygamberin tahtı ve saltanatı; onuncu babı Belkıs’ın saltanatı 10 ve Süleyman peygamberle görüşmesi; on birinci babı ömürlerin takdiri; on ikinci babı hışımdan helâk olan yerler; on üçüncü babı otlar ve yemişler; on dördüncü babı sûretler ve bazı yerler; on beşinci babı sîmurg u anka; on altıncı babı cifr remizleri; on yedinci babı eşrât-ı sâat (kıyamet alâmetleri); on sekizinci babı halkın ve beylerin ahvali, işleri ve bazı uhrevî meseleler beyanındadır ( Çelebioğlu, 1989: 50). 1.4.4. Kitâbü’l-Müntehâ ale’l-Fusûs Kısaca Müntehâ olarak tanınan bu eser, Muhyiddin İbnü’l-Arabî’nin Fuṣûṣü’l- ḥikem’inin Müeyyed Cendî şerhine, Yazıcıoğlu Mehmed’in Müntehâ adıyla yine Arapça olarak yazdığı şerhin Ahmed Bîcan tarafından yapılan Türkçe tercümesidir. Bazı nüshalara göre 857 (1453) veya 870 (1466) yılında Gelibolu’da tamamlanan eserde peygamber kıssalarından, dört halifeden, bazı evliya menâkıbından ve çeşitli tasavvufî konulardan bahsedilmektedir. Ahmed Bîcan eserinde yüz kişinin adını zikrettiğini, otuz peygamber, otuz velî, yirmi âlim ve yirmi akıllıdan bahsettiğini ve elli hikâye dercettiğini, Iṣṭılâḥât-ı Ṣûfiyye’den, Teẕkire-i Evliyâʾdan, muhtelif tefsirlerden, İncil, Tevrat ve Kur’ân-ı Kerîm’den istifade ettiğini belirtir. Genel mahiyette sekiz kısma ayrılabilecek eserin birinci kısmı tasavvufî olarak yaratılıştan, insan ve derecelerinden, âşık, ârif, vâkıf vb. ıstılahlarla çeşitli âlemlerden bahseden ve her birine “temhîd” adı verilen on dört bölümden meydana gelmektedir. İkinci kısım olarak alınabilecek bölüm, peygamberler fassından (fasl) teşekkül etmektedir ki asıl Fuṣûṣü’l-ḥikem’den tercüme edilen kısım burasıdır. Üçüncü kısımda rü’yetullah, vahiy sırları, Hz. Peygamber’in hicreti, Hz. Peygamber’in, Hz. Fâtıma’nın, dört halifenin, Hz. Hasan ve Hüseyin’in vefatları ve esmâ-i hüsnâ konu edilmiştir. “Istılâhât-ı Sûfiyye” başlığını taşıyan dördüncü kısım, Kemâleddin Abdürrezzâk el-Kâşî’nin aynı adlı Arapça eserinden kısaltılarak tercüme edilmiştir. İttihad, büdelâ, cem‘, cem‘u’l-cem‘ gibi yüz yirmi dört civarında tasavvufî terimin izah ve tarifleri yapılmıştır. “Menâzilü’s-sâirîn” başlığını taşıyan beşinci kısım da Hâce Abdullah-ı Ensârî el-Herevî’nin aynı isimli Arapça eserinden tercümedir. Bu kısımda bidâyet, ebvâb, muâmelât, ahlâk, usul... gibi on menzil, her menzilin de meselâ bidâyet menzilinin yakaza, tövbe, inâbe, muhasebe, tefekkür vb. olmak üzere on babı bulunmakta, böylece yüz on terim tasavvufî mahiyette ele alınmaktadır. Altıncı kısım Hz. Peygamber’in nübüvvetine, Kur’an, mi‘rac, abdest, namaz, hicret, cuma, ezan, Kâbe, zekât, hac, ölüm... sırlarına dairdir. Yedinci kısımda 11 Habîb-i Acemî, İbrâhim b. Edhem, Bişr el-Hâfî, Bâyezîd-i Bistâmî, Cüneyd-i Bağdâdî gibi evliyanın sözlerine yer verilmiştir. Sekizinci ve sonuncu kısım ise kıyamet alâmetlerine, cehennem ve cennete dairdir. Ebüssuûd sülâlesinden Bahâîzâde Derviş el- Hâc Abdürrahîm-i Nakşibendî, Ahmed Bîcan’ın Müntehâ’sını beğenmeyerek yine aynı tercümeyi Lübb-i Müntehâ-yı Fusûs adıyla özetleyerek Türkçe’ye aktarmıştır (Çelebioğlu, 1989: 50-51). 1.4.5. Şemsiyye Melhame veya Bostânü’l-hakāyık adıyla da anılan Ahmed Bîcan’ın bu eseri, babası Yazıcı Sâlih’in aynı adı taşıyan mesnevi tarzındaki manzumesinin nesre çevrilmiş şeklidir. Astroloji, astronomi ve meteoroloji ile ilgili ve yer yer orijinalindeki bazı beyitleri de ihtiva eden eser 870 (1466) yılında tamamlanmıştır. Yılın on iki ayı itibariyle on iki babda her ayın yirmi beş nişanı üzerinde durulur. Her ayın ilk ve diğer günlerinde, güneş veya ay tutulduğunda, güneş veya ay hâlelendiğinde, yeni ay, yıldız kayması, şimşek görüldüğünde, fazla yağmur, dolu, kurbağa yağdığında, zelzele vb. şeyler olduğunda, bazan “Rum iklimi”, “Acem diyarı” diye yer belirtilerek bilhassa kıtlık, bolluk, ucuzluk, pahalılık, barış, savaş, hastalık, sağlık gibi şeylerden hangilerinin meydana geleceğine işaret edilir ( Çelebioğlu, 1989: 51). 1.4.6. Cevâhirname Ahmed Bîcan’ın bilinen tek manzumesidir. Kırk beyit civarındaki bu mesnevide yakut, elmas, zümrüt, fîrûze, akik gibi mücevherlerin daha çok tıbbî yönden tedavi ve tesirleriyle ilgili özellikleri konu edilmiştir( Çelebioğlu, 1989: 51). 1.5 Çalışmada İzlenilen Yöntem 12 Envârü’l-Âşıkîn adlı eser ile ilgili çeşitli kütüphaneler ve veri tabanları taranmıştır. Pek çok nüshası tespit edilen eserin, bilinen en eski nüshası olan Pertev Paşa nüshası çalışma için temel alınmıştır. Çalışma beş ana bölüm etrafında oluşturulmuştur. Eserin 264b-396b arasındaki varakları çalışmamız dahilindedir. Metin Latin alfabesine yaygın transkripsiyon sistemi ile aktarılmıştır. Varakların ön yüzü a arka yüzü b olarak adlandırılmış ve satır numaraları parantez içinde rakamlarla verilmiştir. Metnin orijinalinde bulunmaması sebebiyle noktalama işaretleri ve büyük harf kullanılmamıştır. Eser, bölüm ve kişi adlarıyla beraber Arapça ibareler kalın olarak yazılmıştır. Ayet, hadis, dua gibi Arapça ibareler Pertev Paşa nüshasından olduğu gibi alınarak bunların dipnotta anlamları verilmiştir. Aynı satırda tamamlanmayarak bölünen kelimelerin gösteriminde, ayrı yazılması gerekirken bitişik yazılan sözcük edat ve bağlaçların gösteriminde (-) çizgi kullanılmıştır. Esas alınan Pertev Paşa nüshasında eksik görülen yerlerde Hacı Selim Ağa nüshasından faydalanılmıştır. İlave yapılan bölümler dipnotta belirtilmiştir. Çalışmamıza konu olan bölümde 4 adet görsel mevcuttur. Bunlar metnin akışında olduğu gibi verilerek Latin alfabesine aktarılmış halleri “Ekler” bölümünde sunulmuştur. 2. SES BİLGİSİ 2.1. ÜNLÜLER 13 Eski Anadolu Türkçesi eserlerinin imlasından tespit edilebilen ünlüler a, e, ı, i, o, ö, u, ü ünlüleridir. Bu ünlülerin dışında bir de kapalı e’nin varlığından söz edilse de varlığı kabul edilen bu ünlünün söz konusu imla nedeniyle tespiti mümkün değildir. (Şahin, 2015: 41). Kapalı e ünlüsünün tespit edilememesi sebebiyle bazı araştırmacılar çalışmalarında bu sese yer vermemektedir. 2.1.1. Ünlü Değişmeleri Türkçede dilin tarihi seyrine baktığımızda eklerde ve köklerde ünlü değişimlerine rastlamaktayız. Bu durumun hangi sebeplere bağlı olduğu tespit edilememekle beraber Eski Anadolu Türkçesi metinlerinde de bu değişime rastlanmaktadır. 2.1.1.1. i/e değişmesi Araştırma konusu Türk dili olduğunda önemli tartışma alanlarından biri kapalı e sesinin varlığı meselesidir. İmlada ayrı bir işaretle gösterilmemiş olması sebebiyle bazı araştırmacılar kapalı e ile ilgili konulara çalışmalarında yer vermemektedir. Fakat bugün kapalı e Anadolu ağızlarında özellikle ilk hecede kendini göstermektedir: bél,yél, géce gibi. Bugün Türkiye Türkçesinde e harfi ile yazılan pek çok kelime Eski Anadolu Türkçesi metinlerinde i harfi ile yazılmıştır. Bu sebeple Sir G. Clauson gibi araştırmacılar kapalı e ünlüsünü de Türkçenin ünlü sesleri arasında değerlendirirler. Araştırmacıların bir kısmı ise metinlerde kapalı e sesinin metinlerde ayrı bir işaretle gösterilmemesi sebebiyle okuma çalışmalarının yazıya bağlı kalınarak i şeklinde okunmasını tercih etmişlerdir (Korkmaz, 1973: 100). Teze konu olan metni incelerken kapalı e sesinin ayrı bir harfle gösterilmemesi sebebiyle metnin imlasına sadık kalmak adına i şeklinde okunması uygun görüldü. gice “gece” 269b/6, 271b/1; gice-si “gecesi” 271a/1, 289a/1; di- “de-” 310b/8, 266b/1; yig “yeg” 267a/10, 387b/7; vir- “ver-” 277a/9, 337a/4; yil “yel” 343b/6, 362a/9; iriş- “eriş-” 376a/12, 394b/1; biş “beş” 395b/3, 267a/5; girü “geri” 396a/11, 279a/1 yitmiş “yetmiş” 279a/11, 316b/10; irte “erte” 277b/5, 308b/10. 2.1.1.2. i/ü, ı/u değişmeleri 14 Eski Türkçede ek sonlarında bulunan -g/-ġ ünsüzleri ve çok heceli kelimelerin sonunda bulunan -g/-ġ ünsüzlerinin Oğuz Grubu dillerinde zamanla eridiği görülmektedir. Söz konusu eklerde ve hecelerde geriye kalan ünlü de yuvarlaklaşma eğilimindedir. (Korkmaz, 1973: 77) ḳamu < ḳamuġ “bütün” 315a/8, 379b/6 ṣaru < ṣaruġ “sarı” 334a/10, 363a/7, 363b/4 ḳapu < ḳapıġ “kapı” 367a/14, 376b/3, 294b/7 ayru < adrıg “ayrı” 265b/13, 366a/2 2.1.1.3. ö/e değişmesi Söz konusu değişim metinde sınırlı olarak bulunmakla birlikte sadece birkaç kısımda “öyle” kelimesi “eyle” olarak yazılmıştır. eyle “öyle” 291a/10, 291a/14, 300a/11, 304b/11, 310a/1, 352a/2, 391a/1, 395a/4 2.1.2. Ünlü Uyumu 2.1.2.1. Kalınlık-İncelik Uyumu Kelime içindeki ünlüleri ince (ön) ve kalın (art) sıraya göre ayarlayan uyum olan damak uyumu Eski Türkçeden beri gelişmiş bir şekilde görülmektedir ( Şahin, 2015: 42) Eski Anadolu Türkçesi metinlerinde de bu uyum çok kuvvetlidir. Öyle ki bu gün Türkiye Türkçesinde uyuma aykırı olan -ki aitlik eki ile imlâda bitişik yazılan ile de uyuma girmektedir. İncelediğimiz metinde de bu uyum büyük oranda korunmaktadır. savt-ıla 380a/14 ḳapusındaġı 376b/8 yāḳūt-ıla 381a/1 var-ıdı 394b/4 burnundaġı 317b/1 ṭutar-ıdı 276a/14 alnındaġı 323b/1 vār-ısa 296a/2 uçmaḳdaġı 364a/14 yoġ-ısa 327b/13 15 -iken zarf fiil eki Eski Anadolu Türkçesinde de günümüzdeki gibi uyum dışında kalmaktadır. Metnimizde de söz konusu ek uyum dışıdır. dünyāda-iken 347b/13, pādişāh-iken 314b/14 2.1.2.2. Düzlük-Yuvarlaklık Uyumu Kalınlık-incelik uyumu Eski Türkçe devrinden beri istikrarlı ve çok kuvvetli bir şekilde varlığını sürdürmesine karşın, dil içerisinde düzlük-yuvarlaklık uyumu çok gelişmemiştir. Öyle ki oldukça geç başlayan ve son derece yavaş gelişim gösteren bu uyumun Eski Türkçe devrinden Eski Anadolu Türkçesine gelindiğinde meydana gelen bazı ses değişmeleri sebebiyle daha da bozulduğu görülmektedir (Korkmaz, 1973: 79). Söz konusu uyumsuzluk dil içerisinde kökte ve eklerde olmak üzere iki şekilde kendisini gösterir. 2.1.2.2.1. Köklerde Uyumsuzluk Eski Anadolu Türkçesi metinlerinde kelime köklerinde görülen uyumsuzluğun temel nedeni bu köklerin Eski Türkçede de yuvarlak olması ve bu özelliklerinin bu devrede de devam etmesidir. eyü 388a/5 altun 367a/9 degül 281b/7 berü 391b/8 kendü 390b/9 yılduz 319b/12 incü 392a/12 Bir diğer uyumsuzluk ise dudak ünsüzlerinin etkisiyle meydana gelen yuvarlaklaşmalar sebebiyle görülmektedir. bilezük 390a/12, demür 357a/4, kirpük 379a/13 Son olarak Eski Türkçede birden fazla heceli kelimelerde bulunan g/ġ ünsüzlerinin Batı Türkçesine geçerken düşmesi sonucu oluşan yuvarlaklaşmadır. 1 ṣaru < ṣarıġ “sarı” 334a/10, 363a/7, 363b/4 ḳapu < ḳapıġ “kapı” 367a/14, 376b/3, 294b/7 ayru < adrıg “ayrı” 265b/13, 366a/2 aru < arıġ “temiz” 364a/10, 365b/11 Bununla beraber metinde g/ġ ünsüzünün düştüğü halde yuvarlaklaşmaya uğramayan kelimeler de vardır. çeri < çerig “asker” 282a/4 ḳatı < ḳatıġ “çok, sert” 376a/12 diri < dirig “diri” 269a/2 2.1.2.2.2. Eklerde Uyumsuzluk Eski Anadolu Türkçesinin genelinde olduğu gibi tez konusu metinde bulunun eklerde de dudak benzeşmesine aykırı çok fazla örnek vardır. Bu aykırılıkların bir bölümü eklerin ilk ortaya çıktığı şekliyle kullanılmaya devam ettirilmesinden kaynaklanırken bir bölümü ise dudak ünsüzlerinin yanlarında bulunan ünlüleri yuvarlaklaştırması sebebiyle oluşmuştur ( Özkan, 1995: 94). Bu iki aykırılık durumuna göre konuyu yuvarlak ünlü taşıyan ekler ve düz ünlü taşıyan ekler olarak iki başlık altında incelemek doğru olacaktır. 2.1.2.2.2.1 Yuvarlak Ünlü Taşıyanlar Eski Anadolu Türkçesinde karakteristik olarak bulunan yuvarlaklaşma eğilimi metnimizde de kendisini göstermektedir. Bunların bir kısmı asli olarak yuvarlakken bir kısmı ise sonradan yuvarlaklaşmıştır. Metinden hareketle inceleyecek olursak söz konusu ekler şunlardır: Zarf-fiil eki -up/-üp: Eski Anadolu Türkçesinde bulunan ve daima uyum dışı olan eklerden biridir. dökedüp 303b/15, virüp 362b/8, dürişüp 307b/14, yetüp 265a/4. eyleyüp 311a/11, 17 Sıfat-fiil eki -duķ/-dük: Eski Türkçeden beri yuvarlak olarak kullanılmaya devam etmiştir. girdügi 321a/12 didügi 370b/6 yürüdügi 323a/5 eyledügi 389b/11 Bu örneklerin yanında ekin düz kullanıldığı birkaç yer de mevcuttur. virdigi 372a/14 didikleri 302b/9 Fiilden fiil (faktitif) eki -dur/-dür, -ur/-ür, -ġur/-gür: Eski Anadolu Türkçesinin genelinde ek daima yuvarlaktır. Bu durum metnimizde de kendini göstermektedir. irişdürdi 334a/12 bildürdi 277a/9 öldürdiler 334b/2 Emir eki -sun/-sün, -sunlar/-sünler: Eski Türkçede olduğu olduğu gibi bu dönem metinlerinde de bu ekler yuvarlak olarak görülmektedir. bıraḳmasun 279b/14 varsunlar 343b/12 olmasunlar 339b/14 olsunlar 361b/7 Ek metinde düzleşmiş haliyle de kullanılmıştır. eylesinler 354a/7 olasın 296a/5 Fiilden isim yapma eki -ġu/gü, ķu/kü: Söz konusu ek uyumu daima bozmaktadır. uyḳu < udı-ḳu> 366b/15 sevgülü 282a/10 Bildirme eki -dur/-dür, -durur: Ekleşmiş ve ekleşmemiş şekilleri beraber kullanılan ekin zamanla ekleştiğini metinlerde görmekteyiz. Ekin kullanımı sürekli yuvarlaktır. ḥarfdür 285a/7 ʿarşdadur 283b/8 deñizdedür 287b/8 maḥrūmdur 285a/10 elindedür 389b/1 18 İyelik Ekleri: Eski Türkçe döneminde eklendiği kelimeye göre uyuma girebilen bu ek ( Korkmaz, 1973: 109), Eski Anadolu Türkçesinde dudak ünsüzleri nedeniyle sürekli yuvarlak kullanılmıştır. Teklik 1. ve 2. şahıs iyelik ekleri sürekli yuvarlaktır. Bununla beraber çokluk 1. ve 2. şahıs iyelik ekleri de genellikle uyum dışı kalarak yuvarlak kullanılmıştır. oḳlarumı 284a/5, ḳulum 341a/14, ḳullarum 308a/2, (senin) oġlanlaruñ 348b/6, kelāmumı 333a/14, fażluñuz 346b/9, günāhum 335b/8, yoluña 340b/11 ṭāʿatum 339b/5, Çokluk 1. şahıs iyelik eki Eski Anadolu Türkçesi eserlerinde olduğu gibi metnimiz içinde de uyuma girdiği görülmektedir. imānımızı 289b/14 tañrımız 326a/6 İlgi hâli eki -uñ/-üñ, -nuñ/-nüñ: Eski Türkçe döneminde sadece yuvarlak bir köke veya gövdeye geldiğinde yuvarlak olan bu ek Eski Anadolu Türkçesinde sürekli olarak yuvarlak yazılmıştır. gögüñ firişteleri 326a/14 iblı ̇̄ süñ boynından 331b/7 ʿalı ̇̄nüñ ḳatında 327a/14 kāfirlerüñ gözleri 332a/1 İsimden isim yapma eki -lu/-lü: Eski Türkçede düz ve yuvarlak şekilleri birlikte kullanılan bu ek Eski Anadolu Türkçesinde sadece yuvarlak olarak kullanılmıştır. Bu ekin olumsuzu olan –suz/-süz de –lu/-lü ekinin etkisiyle yuvarlaklaşmıştır. gizlü 347a/6 sebebsüz 267a/7 gözlü 351a/15 vaḳitsüz 305b/2 ṣūretlü 367a/8 tevbesüz 329b/2 niteliksüz 370a/9 19 Görülen geçmiş zaman eki: Görülen geçmiş zaman ekinin 3. şahıs çekimi daima düz ünlü ile yazılmaktadır. 1. şahısta gözlemlenen yuvarlaklaşmanın dudak ünsüzü sebebiyle olduğu anlaşılmaktadır (Özkan, 1995: 96). ıṣmarladum 333a/13 yarlıġadum 275b/3 baġışladum 334b/9 urmadum 322b/8 ḳıldum 269a/8 Aynı şekilde 2. teklik ve 2. çokluk ekleri de sürekli yuvarlak kullanılmıştır. ṣorduñ 342b/15 utanmaduñ 341a/12 ṭururduñuz 333a/9 eylemedüñüz 341b/14 buyurduñ 334b/2 iledüñ 345b/14 1. teklik şahısta olduğu gibi 1. çokluk şahıs eki de sürekli yuvarlak yazılmaktadır. Eski Türkçe döneminden beri yuvarlak ünlü bulunduran -duk, -dük isim-fiil ekine benzetilerek yuvarlaklaştığı kabul görmektedir ( Tulum, 1968: 74) ṭaparduḳ 361b/10 varduḳ 278a/2 otururduḳ 372a/10 oḳuduḳ 284b/9 Çokluk birinci şahıs bildirme eki -uz/-üz: Biz şahıs zamirinin ekleşmesiyle oluşan bu ekin kullanımı sınırlıdır. gelenlerinüz 339a/9 Çokluk birinci şahıs eki (emir ve şartta) -vuz/-vüz: Biz zamirinden gelişerek oluşmuştur. b > v değişimine uğrayıp dudak ünsüzü sebebiyle yuvarlaklaşmıştır ve uyum dışında kalmıştır. işitsevüz 345b/6 dilersevüz 367b/2 eyleyevüz 367a/12 eyleyevüz 370a/10 Çokluk birinci şahıs eki -uz/-üz: Biz şahıs zamirinin zaman içinde ekleşmesiyle meydana gelmiştir. Daima yuvarlak ünlü ile birlikte kullanılmaktadır. 20 uraruz 356b/15 ṣıġınuruz 331a/10 oluruz 366a/4 varuruz 345b/11 utanuruz 375b/10 Çokluk birinci şahıs emir eki -alum/-elüm: Eski Anadolu Türkçesinde bu ek sürekli uyum dışında kalmıştır. olalum 358a/8 idelüm 332b/2 aġlaşalum 376a/3 işleyelüm 358a/8 ḳılalum 317b/9 bildürelüm 367a/13 varalum 319b/14 yiyelüm 371b/1 Çokluk ikinci şahıs emir eki -(u)ñ/-(ü)ñ: Metinde yuvarlak ünlülü kullanılan bu ek uyuma da girmemektedir. binüñ 374a/5 bilüñ 392b/4 idüñ 374a/6 Geniş zaman eki -ur/-ür: Eski Türkçede umumi geniş zaman eki -ur, -ür’ dü. Daha sonraları -ar, -er, -ır, -ir ve dönemin sonlarına doğru ortaya çıkan -r eki de bu dönemde kullanılan geniş zaman ekleridir. (Gabain, 1941: 112.) Eski Anadolu Türkçesi devrinde bu ek genel itibariyle yuvarlak kullanılmıştır. virür 283a/1 yaturlar 336b/7 gelürler 283b/8 aydur 336b/15 girürler 302b/6 buyurur 344b/9 varurlar 303b/5 Zarf-fiil eki -u/-ü: Söz konusu ek incelediğimiz metinde olduğu gibi Eski Anadolu Türkçesi metinlerinde de ekseriyetle uyuma aykırı varlık göstermiştir. dileyü bilem 335b/6 İsimden isim yapma eki -cuķ/cük: Uyum dışı kalan eklerden biridir. 21 seyyidcük 267a/11 başmacuḳ 267a/13 nesnecük 270b/6, 345b/14 Fiildenden isim yapma eki -u/-ü: Genel olarak uyuma aykırı bir kullanım söz konusudur. ḳorḳu 267b/2, ḳoḳu-yı 317a/9 ölü 283a/14 2.1.2.2.2.2 Düz Ünlü Taşıyanlar Eski Anadolu Türkçesi dönemine ait eserlerde dudak uyumunu bozan sebeplerden biri de sadece düz ünlü ile kullanılan eklerden kaynaklanmaktadır. Bu ekler Eski Türkçe döneminden beri düz ünlülerini koruyan eklerdir. Söz konusu ekleri metin üzerinde şu başlıklar altında görebiliriz: Yükleme hâli eki -ı/-i: Sürekli düz şekli ile kullanılmaktadır. Eski Anadolu Türkçesi genelinde de kullanımı bu yöndedir. günāhı 311b/10 namāzı 383a/9 uçmaġı 348b/8 imānı 391a/5 incı ̇̄ li 373a/14 İyelik eki -ı/-i: İncelemiş olduğumuz metinde sürekli olarak uyuma aykırı bir şekilde düz olarak kullanılmıştır. anuñ cilāsı 285b/10 ḥaḳ teʿālānuñ ġāzı ̇̄ leri 301a/3 ḳurʾānuñ bāṭın edebleri 289b/2 dünyānuñ mes̱eli 307b/6 Soru eki -mı/-mi: Söz konusu ek incelenen metinde olduğu gibi Eski Anadolu Türkçesi devrinde de düz olarak kullanılmıştır. ḫaber vireyin mi 273b/2 size gelmedi mi 308b/1 ẕikr mi … oḳumaḳ mı 290b/2 İsimden isim yapma eki -cı/ci: Ekin ünlüsü sürekli düz yazılmıştır. 22 yalancılar 311b/8 yiyiciler 267b/1 daʿvācı 350b/8 gözcilik 282b/1 ḫaṭā idici 396a/11 İsimden isim yapma eki lıķ/lik: Eski Anadolu Türkçesi metinlerinde ek genel olarak düz ünlü ile kullanılmaktadır. Bunun yanında yuvarlak kullanılan örnekler de mevcuttur. dostlıḳ 343b/4, önegülik 268a/6, çoḳlıḳ 342a/15, eyilük 366a/2, yoḫsullıḳ 373b/13, ṭanuḳluḳ 297a/5, ḳullıḳda 381a/14, ṣusuzluḳ 333a/3 İsimden isim yapma eki -ncı/-nci: Sayılarda kullanılan bu ek sürekli düz ünlülü kullanılmaktadır. ikinci 337b/14 bişinci 283a/4 dördinci 271a/5 onıncı 328b/3 Fiilden isim yapma eki -ıcı/-ici: Eski Türkçe devrinde fiillerden, sıfat olarak kullanılan isimler yapan (-gucI) ekinden ( Gabain, 2007: 79). Söz konusu ek Eski Anadolu Türkçesi devrinde sürekli düz ünlülü olarak kullanır. eyleyici 290b/10 diñleyici 300a/10 alıcı 272b/2 -l-, -n-, -ş- fiilden fiil yapma eklerindeki yardımcı ünlüler: Söz konusu ek de daima düz ünlü ile kullanılmıştır. bilişse 273a/4 dinildi 340b/13 ḳurtıla 309a/2 Görülen geçmiş zaman eki -dı/-di: Ekin yuvarlak olarak kullanıldığı durumlar olmasına rağmen 3. tekil şahısta ekseriyetle düz ünlülü kullanılmıştır. buyurdı 333b/10 nāzil oldı 278b/5 oturdı 277a/3 ayıtdı 321b/6 bildürdi 277a/9 yaradıldı 322a/3 23 Öğrenilen geçmiş zaman eki -mış/-miş: 3. teklik şahısta öğrenilen geçmiş zaman eki de düz ünlülü olarak kullanılır. cemʿ eylemiş 341a/4 dimiş 301b/13 olmış 352b/7 müʾmin degülmiş 308b/2 raḥmet eylemiş 278a/5 Gelecek geçmiş zaman eki -ısar/-iser: Eski Anadolu Türkçesi metinlerinde görülen ek incelediğimiz metinde de uyum dışı kullanılmıştır. çıḳısar 316a/13 olısar 349a/7 nidā eyleyiser 359b/9 Teklik 2. şahıs emir eki -ġıl/-gil: Söz konusu ek daima düz ünlü ile kullanılmıştır. içürgil 360b/7 göndergil 348b/12 gidergil 376b/13 Teklik 2. şahıs bildirme eki -sın/-sin: Dönemin diğer metinlerinde olduğu gibi ek incelediğimiz metinde de düz ünlülü kullanılmıştır. kimüñsin 383a/7 pādişāhsın 396a/12 girçeksin 265a/6 Teklik 1. şahıs eki -ın/-in: Daima düz ünlülü kullanılmıştır. laʿnet iderin 267b/13 binerin 323a/13 istemezin 322b/5 isterin 329b/14 Teklik 2. şahıs eki -sın/-sin: Ek genellikle istek ve geniş zaman çekimlerinde mevcut olmakla beraber daima düz ünlü ile kullanılır. bilürsin 334b/14 işlemezsin 355b/7 görürsin 291a/14 göresin 332a/9 şükr eylemezsin 306a/4 Çokluk 2. şahıs eki -sız/-siz: Ek genellikle istek ve geniş zaman çekimlerinde karşımıza çıkmaktadır. göresiz 372a/12 melāmet idersiz 358a/6 24 istersiz 361a/12 yıḳamayasız 331b/6 görürsiz 372a/11 Zarf-fiil eki -ıcaķ/-icek : Uyum dışında kalan eklerdendir. varıcak 272b/1 giricek 321a/2 isteyicek 378b/7 Zarf-fiil eki -ınca/-ince: z. Eski Türkçede -ġınça/-ginçe şeklinde olan bu ek Eski Anadolu Türkçesinin karakteristik özelliği olarak –g/-ġ seslerinin düşmesiyle –ınca/-ince şeklinde kullanılmıştır. varınca 380b/11 ölmeyince 285b/7 çıḳınca 274b/3 gelince 290b/9 2.1.3. Ünlü Türemesi Ses özelliklerine veya birbirleri ile birleşme şartlarına bağlı bazı nedenlerle kelimenin ön, iç ve sonuna ünlü getirilmesi olayı (Korkmaz, 2007: 229) olarak ifade edilen ses türemesi Türk dilinin her devrinde meydana gelmiştir. Ünlü türemesi Türk dili açısından oldukça önemli bir ses hadisesidir. Kelime başında, ortasında ve sonunda olmak üzere 3 farklı şekilde karşımıza çıkan bu hadise dilde en az çaba ilkesi çerçevesinde söyleyiş kolaylığı sağlaması adına meydana gelmiştir. İncelediğimiz metinde çoğunlukla iç seste meydana gelen türemeler mevcuttur. Kelime başında ve sonunda meydana gelen türemeler görülmemektedir. 2.1.3.1 Kelime İçinde Ünlü Türemesi İncelediğimiz metinde ünlü türemesi hadisesi ekseriyetle yabancı kökenli kelimelerde görülmektedir. Alıntı yapılan dillerdeki hece düzeni ile Türkçedeki kelimelerin hece düzenlerinin farklı olması sebebiyle alıntılanan kelimenin Türkçe söyleyişe uygun hale getirilmeleri için sıkça ünlü türemesi hadisesine başvurulmuştur. naḳildür 271a/7 ʿöẕür eyleye 348b/2 ḳavim 341b/8 ṣabır 301b/1 vaḳitsüz 305b/2 ʿaḳıllar 307b/10 şükür 345b/6 ḫayırları 380b/15 25 vaḳitsüz 305b/2 ḳavim 341b/8 nefisleri 377b/8 rūzigāruñ 394b/10 ʿilimden 395a/3 ʿömür 394b/1 2.1.4 Ünlü Düşmesi Farklı ses olayları nedeniyle karşımıza çıkan ünlü düşmesi, daha çok vurgusuz orta hece ünlüsünün düşmesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Esasen orta hece ünlüsünün düşmesi hadisesine Eski ve Orta Türkçe metinlerinde de rastlanmaktadır ( Ergin, 2009: 370). Ünlü düşmesi hadisesi metnimizde de farklı örneklerle kendini göstermektedir: beñiz + et - miş > beñzetmiş: 266b/3 aġız + uñ > aġzuñ: 241a/14 ʿaḳıl + ı > ʿaḳlı: 392b/15 ḳarın + ı + n + da > ḳarnında: 275b/13 gögüs + i + n + e > gögsine: 318a/12 burun + u + n + daġı > burnundaġı: 317b/1 ḳon - uş + ı > ḳonşı: 329a/15 eg - in + i + n + e > egnine: 280a/7 boyun + ı > boynı: 318a/11 göñül + i + n + de > göñlinde: 319b/4 oġul + an > oġlan: 319b/11 ayur - uḳ > ayruḳ: 319b/10 çevir - e + si + n + de > çevresinde: 360b/12 biribirine > birbirine: 271b/11 buyur - uġ + ın > buyruġın: 360a/5 oyun + a - y - a > oynaya: 380a/11 Metin içerisinde bazen içün ve ile edatlarının ekleştiği durumlar olmuştur. -i yardımcı fiilinin ekleştiği durumlarda vurgusuz orta hece ünlüsü düşmektedir. anun-ıla > anuñla: 300a/11 26 ölür-ise > ölürse: 308b/6 ümmeti-içün > ümmeti-çün: 278a/9 anuñ-içün > anuñ-çün: 283a/7 virdigi-içün > virdigi-çün: 283b/13 allāh-ıla > allāhla: 291b/1 rıżāsı-içün > rıżāsı-çün: 246a15 Metinde ön seste ünlü düşmesine iki sözcük üzerinde rastlanmıştır ( Türk, 2003: 231). uş + ol > şol: 346a/14 uş + imdi > şimdi: 346b/6 2.1.5 Birleşme Gramer birliklerinde bazan yan yana gelen vokaller birleşerek tek bir vokal meydana getirirler. Bu kaynaşma neticesinde ortaya çıkan vokal bazan önceki, bazan da sonraki gibi olur. İşte bu hadiseye vokal birleşmesi denir. Bu birleşme neticesinde gramer birliğinde bir darlaşma, bir kısılma, bir büzülme göze çarpar. (Ergin, 1993: 51-52) Söz konusu ses olayının geçici olduğu durumlarla beraber kalıcı olduğu örnekler de mevcuttur. Kalıcı olduğu durumlarda bugün de kullandığımız kalıplaşmış ifadeler meydana gelmiştir. ne+ol > nolaydı: 356b/12 şu+eyle > şöyle: 364b/1 ne+içün > niçün: 357a/12 bu+öyle > böyle: 377b/11 uş+ol > şol: 381b/6 anca-oḳ > ancaḳ: 387b/1 ne-çe > nice: 387b/4 2.2 ÜNSÜZLER Eski Anadolu Türkçesi devrinde mevcut ünsüzler Türkçenin diğer dönemlerinde de kullanılan ünsüzlerle hemen hemen aynıdır. Eski Anadolu Türkçesinde bugünkü yazı dilinden 27 farklı olarak ḫ, ḳ, ṣ, ṭ, ḥ ve ġ ünsüzleri görülmektedir. Türkçede bugün rastlanılan ünsüz değişmeleri büyük oranda Eski Anadolu Türkçesi döneminde meydana gelmiştir. 2.2.1 Ünsüz Değişmeleri Bazı tonsuz ünsüzler, kelime içinde iki ünlü arasında kaldığında ya da kendilerinden sonra ünlü ile başlayan bir ek aldıklarında tonlulaşırlar. Türkçede genel bir kural olmamakla beraber tonlulaşma gerçekleşmeyen örnekler de mevcuttur. 2.2.1.1 b > p Değişimi İncelediğimiz eserde b- sesi Eski Türkçede olduğu gibi aslî şeklini muhafaza etmiştir. Ön sesteki b’lerin p ünsüzüne dönüşmesi bu devrin sonlarında gerçekleşmiştir. Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıcada bu meselenin üzerinde yoğunlaşmak gerekir. Çünkü Arap harfli yazıda b ve p harfleri arasındaki şekil bakımından aynı olan bu iki harften birincisinin tek, ikincisinin üç noktalı olmasından ibaretti. Bunda Arapçada p sesinin bulunmaması etkilidir. Arap alfabesinden önce kullanılan Uygur alfabesinde de söz konusu iki ses tek harfle gösterilmekteydi. Bu zaman zaman p sesinin b harfi ile yazılmasına sebep olmuştur (Ergin, 1993:81) barmaḳ + ların “parmak” 320a/6 bıñar + ların “pınar” 290b/8 biş - miş “pişmiş” 369a/1 2.2.1.2 b > v Değişimi Eski Türkçedeki bar, bar-, bir- sözlerinin ön ses b’leri Güney-Batı Türk lehçeleri kolunda v’ye dönüşmüştür. Bu nedenle bu sözler ve bunlara ekleyeceğimiz viribi-, var- sözleri XIII. yüzyılın ikinci yarısına giren metinlerden başlayarak Eski Anadolu Türkçesinde hep v- iledir ( Korkmaz, 1973: 90). İncelenen metinde de hep v- şeklinde kullanılmıştır. bar- > var- : varmamaḳdur 265a/4 bar > var : vardur 265a/11 biribi- > viribi- : viribiye 275b/6 bir- > vir- : virürin 276a/1 28 Ön seste görüldüğü gibi Köktürkçe döneminde iç ve son seste b’lerin Uygur döneminden başlayarak v’ye döndüğü görülmektedir. 2.2.1.3 t > d Değişimi t-d değişikliği kelime başında görülen ve Batı Türkçesinde geniş ölçüde vuku bulan bir değişikliktir. Eski Türkçede kelime başında d sesi yoktu. Batı Türkçesinde kelime başında görülen d’ler Eski Türkçede hep t şeklinde idi (Ergin, 1993: 88). Eski Türkçeden Eski Anadolu Türkçesine geçişte d olan ön sesteki t, Osmanlı Türkçesinden sonra Türkiye Türkçesinde tekrar t olmuştur: türlüg > dürlü > türlü, tilkü > dilkü > tilki. Eski Anadolu Türkçesinde t’yi devam ettirme veya d’ye dönüştürme bakımından karışık bir durum kendini göstermektedir. Bu karışıklık yüzyıldan yüzyıla ve eserden esere göre farklılıklar göstermekle birlikte, daha ziyade ince sıradan kelimelerin başındaki t’ler d’ye dönüşürken, kalın sıradan kelimelerdeki t’ler daha çok korunmuştur ve bunlar da genellikle tı ile yazılmıştır (Özkan, 1995: 99). Metnimizde de Eski Türkçede ince sıradan ünlü taşıyan kelimelerdeki ön sesteki t harfi düzenli bir şekilde d’ye dönüşmüştür: dürlüdür 292a/8 dünle 318b/10 degin 308b/7 deñizlere 319b/14 deprenmek 319a/14 dökile 320b/12 İmlâda büyük oranda ṭı harfi ile gösterilen kalın sıradaki kelimelerde ise t sesi büyük oranda kendini korumuştur. ṭopṭolu 321a/b, ṭoḳuzuncı 328b/2 ṭoḳuz 320b/15, ṭoḳsan 334b/4 ṭaġılmış 321b/4 ṭoldurur 356a/14 ṭamarlar 321b/4 ṭonlu 390b/4 ṭuru gele 322a/14 ṭavarlardan 273b/12 ṭaġlar 324b/1 29 Kalın sıradan olmakla beraber t > d değişimine uğramış örnekler de mevcuttur: daḫı 311a/8 doḳınursa 316b/1 dutıla 315b/4 duta 317a/7 Eski Anadolu Türkçesi döneminde imlâda sistemli bir yapı kurulamamıştır. Buna paralel olarak metinde kelimelerin t’li ve d’li şekillerinin birlikte görüldüğü örnekler vardır. ṭutasın 310a/5 dutalar 323b/7 2.2.1.4 k-/ḳ- > g-/ġ- Değişimi Kelime başındaki bu değişiklik Eski Türkçeden Batı Türkçesine geçince ortaya çıkmıştır. Bu ses hadisesi büyük ölçüde gerçekleşmekle birlikte umumi değildir (Özkan, 1995: 99). İnce sıradan ünlü taşıyan k sesi neredeyse tüm kelimelerde bu değişime uğrarken kalın sıradan ünlü taşıyan ḳ sesi Eski Türkçedeki gibi Eski Anadolu Türkçesinde de genel olarak korunmuştur. gövdesi 268b/14 gizlü 347a/6 gün 269b/4 gele 347a/11 gözcilik 282b/1 gire 347b/5 göñülde 304a/7 gemi 362b/2 İki ünlü arasında bulunan ḳ ünsüzü ekseriyetle ġ ünsüzüne dönüşmüştür. ḫorlıġ-ıla 334b/13 çıḳmaġa 337b/10 uçmaġ-ıla 281a/4 yoġ-ıdı 536b/13 Arap alfabesindeki kefin ince sıradaki k ve g’yi karşılaması bu seslerin ayrımını zorlaştırır. Bu durum hadiseyi aynı zamanda bir imla problemi olarak da karşımıza çıkarmaktadır( Timurtaş, 1994:48). 2.2.1.5 ḳ > ḫ Değişimi Türkçe kelimelerde ön ses durumunda ḫ sesi yoktur. Bu bakımdan öz ses durumundaki ḳ’lar kendini muhafaza etmektedir. (Özkan, 1995: 100) 30 ḳanda 278a/2 ḳaçan 281b/1 ḳanḳı 267a/6 Türkçede kelime başlarında bulunmayan ḫ sesi Arapça ve Farsçadan dilimize geçen kelimelerde bulunmaktadır. ḫarāc 281b/15 ḫalḳ 282a/7 ḫayr 282a/6 ḫıṣımlarından 283a/5 Eski Türkçede ḳatun kelimesi incelediğimiz metinde düzenli bir biçimde ḫātūn olarak kullanılmıştır. Türkçe kelimelerde iç ve son ses durumundaki ḳ > ḫ değişikliği ise Eski Anadolu Türkçesinde geniş ölçüde görülen bir değişikliktir (Ergin, 2009: 418). daḫı 265a/14 aḫşām 272a/3 yoḫsa 273b/5 2.2.1.6. g-ġ > v Değişimi Kelime kökünde bulunan yuvarlak ünlülerin etkisiyle görülen ses hadisesidir. Metnimizde de oldukça kısıtlı olarak görülmektedir. ṣovuḳdur (359a/3, 382b/1, 356a/3) 2.2.1.7. ñ > g, ġ Değişmesi Eski lehçelerimizde gerek iç seste gerek son seste olsun ñ olarak okuduğumuz sesin Köktürk alfabesinde hususi bir harfle gösterildiği malumdur. Sesleri belirtmek bakımından daha da kusurlu olan Uygur ve Mani alfabesinde de ng şeklinde, Uygurcadan daha fazla, bitişik harflerle de ses kıymetini vermeye çalışan eski Brahmi yazılarıyla yazılmış olan metinlerimizde de bu sesin n sesinden farklı olarak gösterildiğini, nihayet Arap harfli eserlerde de ñ sesinin Uygurcada olduğu gibi ng “نك” mürekkep harfleriyle ifade edildiğini ve bazen de ڭ ک ك ’in bu sesin yerine yazıldığını kati olarak biliyoruz. Bu ñ sesi, ses teşkili bakımından damak kapanma fonemlerinden g, ġ, k, q sesleriyle pek yakın münasebette bulunduğundan, eski lehçelerimizde bazen yerini g sesine terkettiğini görüyoruz (Çağatay, 1954: 15). Eski lehçelerimizde ñ > ġ değişmeleri AGGr’ de -ġaru ve -ñaru istikamet eki, eñim ve egim, ‘kısmȋ’; eñin ve egin ‘omuz’ kelimelerinde ñ> ġ görülmektedir. Bu devirden sonraki yazı dilinde mes.: Kaşgari’nin Divan-ı Lügatinde de buna benzer ñ> g’lara rastlanmaktadır, mes.: yaġan ve yañan ‘fil’, yiñne ve yigne gibi (Çağatay, 1954: 16). 31 Bu değişim Mehmet Akalın’ın Eski Türkçenin Grameri kitabında “Seyrek ñ/ ġ/g Değişmesi” başlığı altında verilmektedir. Eski Uygur Türkçesi devresinde ise A. von Gabain ve Ş. Tekin’ e göre ünsüz nöbetleşmesi şeklinde görülmektedir. Yani ñ ve ġ/g’ li şekilleri bir arada kullanılmıştır. eñin- egin “omuz” eñir- egir “çevirmek” Söz konusu ses olayı en çok görünen lehçelerde dahi pek rastlanmaz. Zaman zaman ağız özelliği olarak da karşımıza çıkan bu ses hadisesi metnimizde “egin” kelimesinde görülmüştür. Eski Türkçede eñin şeklinde karşımıza çıkan “sırt, omuz” anlamındaki kelime metnimizde “egin” şeklinde geçmektedir. Eg- “bükmek, eğmek” fiilinden -In son ekiyle türetilmiştir. Eğin kelimesi egin “çatı” anlamında Irk Bitig’de “ägni nätäg? ädgü ol.” şeklinde, Uygurcada “omuz,eklem” anlamında egin ve DLT’ de “sırt, arka” anlamında egin şeklinde geçmektedir. eg- “bükmek, eğmek” > eg-in > egin “sırt, arka” egnine 280a/7 2.2.2 Ünsüz Düşmesi Daha çok Eski Türkçe dönemindeki birtakım kelimelerde görülen ünsüz düşmeleri sınırlı sayıda kelimede kendini göstermektedir. Düşme ön, iç ve son seslerde olabilir. Ses düşmesi olayının en önemli sebebi dilde kolay söyleyişe olan eğilimdir. Bu olaya daha çok kelime içinde rastlanır. Dilimizde karşılaşılan ses düşmelerinin büyük bir kısmını ünsüz düşmeleri oluşturmaktadır (Özkan, 2006:322) 2.2.2.1 Ön seste b Düşmesi Eski Anadolu Türkçesi, Eski Türkçeden Batı Türkçesine geçişte bir köprü görevi görmektedir. 11. yüzyıldan itibaren Oğuzlar Anadolu’da kendilerini göstermeye başlamışlardır. Bu yüzyıl itibariyle kendi yazı dillerini de oluşturmaya başlarlar fakat bu döneme ait yazılı kaynakların ve eserlerin fazla olmaması nedeniyle Oğuz Türkçesinin gelişimi yetersizdir. Türk tarihinin 13. yüzyılı oldukça hareketli geçmiştir. Doğudan Moğol akınları, batıdan Haçlı seferleri, bu coğrafyanın hareketlenmesine yol açmıştır. Bu hareketlilik, sosyal, siyasal ve kültürel yaşama da yansımıştır. Bu yansıma kendisini, 13. yüzyılda yazılan eserlerin sayısının az olması, savaşlar ve karışıklıklar nedeniyle eserlerin yok olması şeklinde göstermiştir (Cin 2010: 203). 32 Kaşgarlı Mahmut Divân u Lügati’t-Türk adlı eserinde Oğuzlardan da bahsetmiş ve Oğuzcayla ilgili fonetik ve morfolojik özellikler vermiştir. Kaşgarlı’nın eserinde belirtmiş olduğu ses özellikleri, Oğuzcanın o dönemde Karahanlı Türkçesiyle ortak özellikler taşıdığını ancak kendine has bazı özellikleri de ortaya çıkardığını göstermektedir. Eski Anadolu Türkçesinin ilk dönemlerinde yazılmış olan ve karışık dilli eserler olarak adlandırılan bazı eserlerde Batı ve Doğu Türkçelerinin özellikleri kendini göstermektedir (Şahin, 2015: 17). Eski Türkçe döneminde bol- olarak kullanılan fiil Eski Anadolu Türkçesinde b sesinin düşmesiyle ol- şeklinde kullanılmıştır. Karışık dilli eserlerde bol- ve ol- fiili beraber kullanılırken incelediğimiz eserde ol- şeklinde kullanılmıştır. oldı (269b/9) < boldı 2.2.2.2 İç Seste l Düşmesi Eski Türkçedeki keltür- ve oltur- fiillerinin Eski Anadolu Türkçesine geçişte l sesinin düştüğü görülür: keltür- > getür-, oltur- > otur- (Öztürk, 2017:60) keltür- > getür- : getür 268a/3 oltur- > otur- : otursa 269b/5 2.2.2.3 g/ġ Düşmesi Eski Türk yazı dili ile Oğuz Türkçesini birbirinden ayıran önemli ayraçlardan biri de ġ/g ünsüzlerinin durumudur. Bilindiği gibi, Eski Türkçenin birden çok heceli sözcüklerinin sonlarındaki -g/ -ġ ünsüzleri ile ek ve hece başlarındaki ġ-/ g- ünsüzleri XIII. yüzyıl sonlarında Oğuz Türkçesinde artık kaybolmuştur (Korkmaz, 2013:59). Batı Türkçesinde damak sesteşlerinin düşmesi hala devam eden sürekli bir tarihi olaydır. En eski zamanlardan beri dilimiz iç ve son seste fazlaca bulunan ön ve art damaksıları yavaş yavaş düşürmüş, tasfiye etmiştir (Banguoğlu, 1998:58). Eski Oğuzcada bu seslerin düşmesi erken dönemde başlamıştır. Eski Türkçede tek heceli kelimelerin sonunda bulunan g sesi Türk şivelerinin genelinde korunmaya devam etmiş, çoğu zaman söz konusu seste bir yumuşama görünmüştür. Batı Türkçesine baktığımızda ilk dönemlerde korunmaya devam eden g sesinin yazın dilinde bugün tamamen ortadan kalktığı görünmektedir. Hece sonundaki bu g’ler Batı Türkçesinin son devirlerinde, Osmanlıca ve Türkiye Türkçesinde ğ (yumuşak g)’ ye çevrilmişlerdir ki bu ses 33 bugün artık tamamiyle y’den ibarettir. g’den gelen bu y’lerin ğ harfi ile gösterilmesi menşeini hatırlatmak için başvurulan bir imla hadisesinden başka bir şey değildir. Bu tip kelimelerden mesela bey < beg ve tüy < tüg kelimeleri için nu imla tatbik edilmemekte, diğerleri hep yumuşak g ile yazılmaktadır: eğmek,düğme gibi. g’lerin Batı Türkçesinde ne zaman ğ (y) olduğu yine eski harflerin yetersizliği yüzünden kesin olarak tayin edilememektedir. g ve ğ (y)’ nin eski yazıda aynı harfle yazılması bu hususta doğru bir hüküm vermeye imkan bırakmıyor ( Ergin, 1993: 83). Batı Türkçesinde yazın dilinde son sesteki g’ lerin bu durumu bazı ağızlarda farklık göstermekte ve kendini korumaktadır. Birden fazla heceli kelimelerin sonundaki ġ/g’ler ile yapım ve çekim ekleri başındaki ġ ve g’ler Eski Anadolu Türkçesinde düşmüştür (Özkan, 1995: 101). Eski Türkçede iki ve daha fazla heceli kelimelerin sonundaki g sesi Batı Türkçesinde düşmüştür. Düşen g sesinin yanındaki ses üzerinde bir müddet iz bıraktığı görülmüştür: etlig > etlü > etli. Devletlû, haşmetlû gibi bazı kullanımlarda bu izin klişeleştiği ve son dönemlere kadar geldiği görülmektedir. Kelimelerde görülen bu düşme hadisesi eklerde de kendini göstermektedir. Eski Türkçede eklerin başında bulunan g’ler sonradan kelime bünyesine dahil olup umumiyetle düşmüş bulunanlar hariç, diğer Türk şivelerinde de muhafaza edilmiş, Batı Türkçesinde ise umumiyetle düşmüştür: -gen’ in -en (gel-en); -ge’nin, -e (ev-e) olması gibi. Bazı yapım eklerinin başında ise g Batı Türkçesinde de muhafaza edilmiştir: bil-gi gibi ( Ergin, 1993: 83). Bu durumda düşen damaksı iki sesli arasındaysa bunların çatışması (histus) ve büzülmesi (contraction) ile bir hece düşebilir: yigirmi > yirmi (Banguoğlu, 1998:59). ġ’ ya baktığımzda Eski Türkçede söz konusu konsonantın da ön seste bulunmadığını görürüz. Batı Türkçesinde de ġaġa, ġıdıḳlamaḳ, ġıcırtı, ġırtlak, ġurultu gibi birkaç tabiat taklidi kelime dışında yazı dilinde ġ ile başlayan Türkçe kelime yoktur (Ergin, 1993:84). Yazın dilinde kelime başında ġ sesinin bulunmamasına rağmen Anadolu ağızlarında pek çok kelimede ġ sesini görmekteyiz. Fakat bu ses aslȋ olarak bulunmamakla beraber ön sesteki ḳ sesinin ġ şeklinde söylenmesinden kaynaklanmaktadır. Tek heceli kelimelerde ya da birinci hece sonundaki ġ sesleri yumuşamış ve sonraki şivelerde de varlığını devam ettirmiştir. Hatta bu yumuşamanın zamanla ilerlediği ve bazı kelimelerde şekil değiştirdiği görülmektedir. Bu değişme kimi zaman yanındaki vokalle kaynaşma ya da sesin v sesine dönüşmesi şeklinde rastlanmaktadır. Batı Türkçesine gelindiğinde ġ sesinin başlangıçtan beri ğ şeklinde olduğu görülmektedir. Bu durum gösteriyor 34 ki daha Batı Türkçesine geçmeden bu seste bir yumuşama olmuştur. Eski yazıdan ve Uygur yazısından bu ġ’ ların ne zaman ğ olduğunu anlamaya imkan yoktur (Ergin, 1993:84). Öyle görünüyor ki bu değişiklik Eski Türkçe devri içinde ya da sonunda gerçekleşmiştir. Eski Anadolu Türkçesine bakıldığında da kelime sonlarında ġ sesinin varlığından söz etmek mümkün görünmemektedir. Batı Türkçesine bugün de baktığımızda ne yazı dilinde ne de ağızlarsa son seste ġ sesi mevcut değildir. ġ sesinin eklerdeki durumuna baktığımızda ise eklerin başında bulunan ġ sesinin diğer Türk şivelerinde genel olarak korunduğu görünmektedir. Batı Türkçesinde ise bu sesin düştüğü görülmektedir. Bazı yapım eklerinin başındaki ġ’ lar ise Batı Türkçesinde de muhafaza edilmektedir: dur-ġun, dal-ġıç misallerinde olduğu gibi. Zaten Batı Türkçesinde kelime içinde ġ’ nın bulunduğu tek yer de eklerin başıdır (Ergin, 1993:84). Tek heceli kelimelerde durum böyle iken iki ve daha fazla heceli kelimelere baktığımızda ġ’ ların bazı şivelerde saklandığını, bazılarında sedasızlaşarak ḳ sesine dönüştüğünü genel olarak da düştüğünü görmekteyiz. Batı Türkçesinde de bu sesin düştüğü görülmektedir. Batı Türkçesinde bu düşüşün yaşandığı ilk dönemlerde izleri görünmektedir: atlıġ > atlu > atlı gibi ( Ergin, 1993:84). çeri < çerig 282a/4 gerek < kergek 379a/6 ḳatı < ḳatıġ 290b/13 ḳapu < ḳapuġ 384a/8 elli < elig 314a/11 gelen < gel-gen 270a/2 2.2.2.4 w Düşmesi Söz konusu ses olayı sadece bir kelimede karşımıza çıkmaktadır. ṣu < ṣuw (272a/15) 2.2.2.5 h Düşmesi Farsçadan dilimize geçmiş olan “ferişteh” kelimesinde kendini göstermektedir. Son sesteki h ünsüzünün metin içinde düşmüş olduğu örnekler mevcuttur. ferişteler < ferişteh (274a/15) 2.2.2.6 Kelime Başı y Düşmesi 35 Türk dili grameri kitaplarında “y” sesinin, çıkış biçimine göre yarı ünlü olduğu noktasında tam bir görüş birliği vardır (Ergin, Karaağaç, Öner, Aksan, Koç, Ediskun, Koç ve Doğan, Eckmann, vd). Sesin çıkış yeri bakımından ise, farklı sınıflandırmalar yapıldığı görülmektedir. (Alibekiroğlu, 2013:688). y sesinin durumu ile ilgili farklı görüşler mevcuttur. Türkiye Türkçesi ile ilgili dilbilgisi kitaplarında ve diğer yayınlarda verilen örnekler kimi kaynaklarda türemeye kimi kaynaklarda ise y ünsüzünün türemesine örnek olarak verilmektedir. Alınan örneklerin çoğu zaman dönem belirtilmeden rastgele seçildiği gözlemlenmektedir. Söz konusu tutarsızlığın ortadan kaldırılabilmesi için örnek olarak seçilen kelimelerin Eski Türkçe metinlerinde geçenlerinin temel alınması gerekmektedir. Bilinen en eski örneklerden yola çıkıldığında günümüze kadar yaşanan ses değişiklikleri daha doğru bir biçimde izlenebilir (Şahin, 2014:281). Eski Türkçede kelime başlatabilen 6 aslî ünsüz sesten biri de “y”dir (Alibekiroğlu, 2013:695). Eski Türkçe devri için y yarı ünlüsü “yime, yaş, yarlıka-“ örneklerinde olduğu gibi ön seste varlığını göstermektedir. Eski Türkçede mevcut olan y sesi kendisini Karahanlı Türkçesi, Çağatay Türkçesi ve Harezm Türkçesinde de kendisini göstermektedir. Kaşgarlı Mahmud XI. yüzyıl Oğuzcası için y’ li ve y’ siz sözcükler konusunda açıklama yaparak, Oğuzların sözcük başındaki y’ leri attıklarını bildirmektedir. Ona göre Oğuzlar (ve Kıpçaklar) baş tarafında y’ bulunan isim ve fiillerin ilk hafini elife çevirirler (Korkmaz, 2013:47). Eski Anadolu Türkçesi devresine geldiğimizde y’li şekillerin Eski Türkçede olduğu gibi devam ettiğini görmekteyiz. Fakat bu devrede bazen kelime başı y’lerin düştüğüne de örneklerle tanıklık etmekteyiz: yılan > ılan, yıldırım > ıldırım, yıldız > ılduz (Dilçin, 1991: 612). Eski Anadolu Türkçesinde bazı metinlerde ve Anadolu ağızlarında ön seste y düşmesine örnekler görebilmekteyiz. Bugün yazı dilimizde y sesleri korunmakla beraber Anadolu ağızlarında y sesinin zaman zaman düşürüldüğünü görmekteyiz. Metnimizde de bazı örneklerde y yarı ünlüsünün düştüğü birkaç örnek bulunmaktadır: y-ıraḳ > ıraḳ 296a/9 y-inçü- > incü 317a/8 y-ıġla- > aġla- 349a/10 y-ıġaç > aġac 354b/12 2.2.3 Ünsüz Türemesi 36 Çeşitli sebeplere bağlı olarak kelimenin aslında bulunmayan bir ünsüzün ön, iç ve son ses olarak belirmesi olayına ünsüz türemesi denir (Özkan, 2006:319) 2.2.3.1 y ve n Türemesi Yardımcı ses olarak y ve n sesleri kullanılmaktadır. Fakat işaret zamirlerinin çokluk hallerinde zaman zaman n sesi kullanılmamaktadır. Yardımcı ses için bugüne kadar pek çok terim kullanılmıştır: Koruma ünsüzü (sesteşi, konsonu, konsonantı), koruyucu ünsüz (sessiz), doldurma sesi, bağlama açınığı, bağlantı ünlüsü, ekleme ünlüsü, boşluk doldurucu, kaynaştırma harfi (sesi, ünsüzü). Görüldüğü gibi terimlerin bir kısmı sadece ünsüzle, bir kısmı sadece ünlüyle ilgilidir. Biz her ikisini de ifade etmek üzere Arat, Ergin, Eraslan ve Topaloğlu tarafından kullanılan “yardımcı ses” terimini tercih ediyoruz ( Ercilasun, 2000: 219). Yardımcı ses fonetik zaruretten ortaya çıkmıştır. Türkiye Türkçesinin ses özellikleri, iki ünlünün ve kelime sonunda, belli çiftler dışında, iki ünsüzün yan yana gelmesine müsaade etmez. Dolayısıyla ünlüyle biten bir kelimeye ünlüyle başlayan bir ekin, ünsüzle biten bir kelimeye de ünsüzden ibaret bir ekin doğrudan doğruya getirilmesi mümkün değildir. Ancak bu tür kelimelere de bu tür ekler getirilecektir. Bu takdirde Türkiye Türkçesinin ses özelliklerine aykırı bir fonetik durum ortaya çıkacaktır ( Ercilasun, 2000: 219). Bu aykırılığı önlemek için de yardımcı seslere ihtiyaç doğmuştur. Dil bir sistemdir. Fonetik bir imkansızlığı fonetik bir çözümle giderirken bunu rastgele değil, bir sistem dahilinde yapacağı muhakkaktır. Art arda gelemeyen iki ünlü arasında bir ses türetirken rastgele birçok ünsüzü kullanması düşünülemez. Ünsüzlerden birini ve elbette en az çaba kanununa uyanı seçecektir. En az çaba kanununa en uygun ünsüz, “yarı ünlü” de denilen y’dir. Esasen bütün örneklerin dökümü yapıldığında dilin tercihinin y olduğu görülür (Ercilasun, 2000: 219). Ercilasun idi, imiş, ise ve ile kelimelerinin ekleşmesi sırasında ortaya çıkan y üzerine de durulması gerektiğini belirtmektedir. “Yapmalı-y-dı, mavi-y-miş, sarı-y-dı” gibi örneklerde de görüldüğü üzere fonetik bir imkansızlık yoktur. “Yapmalıdı, mavimiş, sarıdı” şeklindeki bir kullanım da fonetik olarak doğru olacaktır. Eski Anadolu Türkçesinde ekleşme, ünlü düşmeksizin olmuştu: baba-y-ıla, almalı-y-ıdı, köse-y-imiş, oturdu-y-usa. O dönemde y ünlü çatışmasını önlemek için gelişmişti ve tabii ki 37 yardımcı ses idi. Ancak zamanla y’den sonraki ünlüler düşmüş ve ünlü çatışması ortadan kalkmıştır. ol - a - y - dı 274b/5 ol - ma - y - a 267b/1 geç - ü - r - e - y - i- di 330a/7 kişi + y + e 268a/1 kendü + y + i 266b/3 ana + y + a 268a/15 İlgi hali eklerinin ünsüzle biten tabanlara +In, ünlüyle biten tabanlara +nIn şeklinde gelmesi de n’nin yardımcı ses olarak değerlendirilmesine yol açmaktadır. Ünlü çatışmasını önlemek için dilin başvurduğu yol belli, açık ve kesindir. Bütün örneklerde y kullanılırken sadece bir örnekte s’ye, bir örnekte ş’ye, bir örnekte n’ye başvurulmasının hiçbir anlamı yoktur. Dil, durup dururken üç örnekte niye sistem dışına çıksın? s ve n, fonetik bir sebeple, ünlü çatışmasını ortadan kaldırmak maksadıyla ortaya çıkmamıştır; Onların Ana Türkçeye, belki de İlk Türkçeye dayanan başka sebepleri vardır. Dolayısıyla, fonetik bir aykırılığı (ünlü çatışmasını) ortadan kaldırmak için başvurulan ve yine fonetik çözüm olarak ortaya konulan y ile aynı mütalaa edilemez. Bu sebeple teklik üçüncü şahıs iyelik ekindeki s ile ilgi hali ekindeki n’yi yardımcı ses olarak değil, eke dahil olarak değerlendirmek gerekir (Ercilasun, 2000: 220). Ercilasun’a göre iyelik, aitlik ekleri ve hal ekleri arasına giren n sesini yardımcı ses olarak değerlendiremeyiz. Yardımcı ses kullanılması için fonetik bir zaruretin olması gerekmektedir. Fakat Türkçenin fonetik yapısı göz önünde bulundurulduğunda “başında” demek yerine “başıda” da diyebiliriz. Zira Türkçede ı ve i den sonra -da eki getirilebilir. Burada kullanılan n sesine yardımcı ses demek yerine zamir n’si dememiz daha doğru olacaktır. Şayet bu gibi durumlarda çok önceki dönemlerden kalan zamir n’si kullanılmamış olsaydı şüphesiz y sesi kullanılacaktı. ḳat + ı + n + dan 268b/15 gölge + si + n + de 294a/1 ara + sı + n + da 271a/10 üstād + lar + ı n + dan 300a/7 baḫs̱ + i + n + den 289a/5 bu + n + ca 302b/12 2.2.3.2 Ünsüz İkizleşmesi Çeşitli ses olayları sebebiyle kelimelerde ikizleşme görülebilir. İkizleşme Türkçenin benimsediği olaylardan değildir. Ancak bazı ses değişiklikleri nedeniyle ikizleşme olayı ortaya çıkabilir. Bu hadise çoğunlukla ekleşme durumunda ve eriyen g 38 sesinin uzattığı ünlünün normal uzunluğa dönerken hece dengelenmesi amacıyla ortaya çıkan ikizleşmedir ( Şahin, 2015:46). İncelediğimiz metinde söz konusu ses olayı sınırlı olarak görülmektedir. elig > elli 395b/2 ısıg > ıssıdan 355a/3 asıġ > aṣṣı 328a/9 2.2.4. Ünsüz Benzeşmesi Eski Anadolu Türkçesinde kök-ek birleşmesi hadisesinde bazı eklerin tek şekilli oldukları görülmektedir. Türkçede sadasız bir ünsüz ile biten kök ve gövdelere getirilen eklerin de sadasız olması gerekmektedir. Bu hususta Eski Türkçede ikili bir durum görülmektedir. Eski Anadolu Türkçesinde sadasız ünsüzle biten tabanlara eklenen eklerin ilk ünsüzleri genellikle sadalıdır. Yani ünsüzler arasında sadalı olup olmama yönünden bir uyum yoktur. Bu haliyle Eski Anadolu Türkçesi, Eski Türkçedeki ikili durumdan ayrılmış görünmektedir (Özkan, 1995: 101). Tez konusu olan metinde ünsüz benzeşmesine uğrayan bir örnek bulunmamakla beraber bazı ekler daima sadalı olarak kullanılmaktadır. -dı/-di görülen geçmiş zaman eki: virdi (328a/13), eylemedi (328b/8), oldı (329a/14), ḳaçdılar (33b/4) -duḳ/-dük sıfat-fiil eki: girdükleri (368b/4) -dur/-dür fiilden fiil yapma eki: ṭatdurdı (311b/13), irişdürdi (334a/12), öldürdiler (334b/2) -da/-de bulunma hâli eki: dünyāda (334b/1), boynında (353b/1), sarāyda (365a/13), içinde (371b/9) -dan/-den ayrılma hâli eki: altundan (371b/9), iḥsānlardan (372b/10), luṭfından (373b/6), uçmaḳdan (373b/13) -dur/-dür bildirme eki: evimdür (373b/10), gerekdür (377b/3), şehı ̇̄dlerdür (395b/7), olandur (395b/8) 2.2.5 Göçüşme Bir kelime içindeki iki sesin yer değiştirmesi olarak adlandırılan göçüşme ses aktarımı ve yer değiştirme olarak da isimlendirilmektedir. Eğer göçüşme birbirini izleyen yani komşu 39 iki ses arasında ise buna yakın göçüşme, uzak iki ses arasında ise buna uzak göçüşme denir (Özkan, 2006: 335). Yazı dilinde pek fazla karşımıza çıkmayan bu ses hadisesi daha çok ağızlarda görülmektedir. Metnimizde sadece bir kelimede rastlanılmıştır. maẓlemesin (305b/2) < malẓemesin 2.2.6 Hece Düşmesi Kelime içinde benzer ya da eş hecelerin yan yana gelmesi durumunda bu hecelerden birinin düşmesi olarak tanımlanan bu ses değişikliğinin Eski Anadolu Türkçesinde bazı örnekleri görülmektedir: karındaş > kardaş, tatıglıg > tatlu gibi (Şahin, 2015: 45). ṭatıg+lug > ṭatlu ṭatludur 361a/1 Metnimizde ayrıca tur- fiilinden gelen bildirme eki durur’un -dur şekli de vardır (Özkan, 1995:102) yoḳ durur > yoḳdur 362a/2 yarlıġanmışlar durur > yarlıġanmışlardur 361b/14 andan durur > andandur 364b/2 maḥbūblar durur > maḥbūblardur 379b/1 3.METİN [264b] (1) tevbesi aña dirler ki bir günāhı çün-kim işledi bir tevbe eylese kim ayruḳ ol (2) günāhı işlemeye pes tevbe vācibdür zı ̇̄ rā ki ʿiḳāb cāyizdür kebāyire (3) ve ṣaġāyire nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur 6 ʿulemāʾ-ı (4) kelām ayıtdılar ʿalı ̇̄ rivāyetlerinden kerremaʾllāhu vechehu kebāyir on ikidür biri allāha (5) şirk getürmekdür ve biri ḥaḳsuz ādem öldürmekdür ve biri mestūre ʿavratlara (6) sögmekdür ve biri zinā 6 Kamer 54/53. 40 eylemekdür ve biri bir müslimān iki kāfirden ḳaçmaḳdur ve biri (7) siḥr eylemekdür ve biri öksüz mālın yimekdür ve biri atasına ve anasına ʿāṣı ̇̄ olmaḳ- (8) -dur ve biri mülḥid olmaḳdur ve biri ribā yimekdür ve biri uġurlıḳ eylemekdür ve biri (9) süci içmekdür bir ġarı ̇̄ b rivāyetde gelmişdür ki peyġāmber ʿ am kebāyiri beyān (10) eylemişdür ʿalāüʾd-dı ̇̄n türkistānı̇̄ anları bir yire cemʿ eylemişdür biri allāha şirk (11) getürmektür ve ḳan eylemekdür ve ataya anaya ʿāṣı ̇̄ olmaḳdur ve ribā yimekdür (12) ve yetı ̇̄m mālın yimekdür ve ḫalḳa ẓulm eylemekdür ve ġaybet söylemekdür şol vech-ile (13) kim ol söyledügi kişi işitse ayıtsa baña sögmişsin veyā bühtān itmiş- (14) -sin saña ḥad itmek vācibdür dise ve ʿilm oḳumamaḳdur ve tañrınuñ mekrinden (15) emı ̇̄n olmaḳdur ve ḥaḳdan ümı ̇̄ ẕin kesmekdür ve ḥaḳdan ḳorḳmamaḳdur ve ʿahdine [265a] (1) vefā eylememekdür ve müʾminlere ḫāyınlıḳ eylemekdür ve amānete ḫıyānetlıḳ eylemek (2) dür ve kāfirlere dostlıḳ eylemekdür ve namāzı terk eylemekdür ve orucı terk (3) eylemekdür ve zekātı terk eylemekdür ve ṭanuḳlıġı bilüb gizlemekdür ve yalan ṭanuklıḳ virmekdür (4) ve oḳuduġın unutmaḳdur ve yalan and içmekdür ve güci yetüp kaʿbeye varmamaḳdur (5) ve ḫalḳa secde eylemekdür ve cumʿayı terk eylemekdür ve uġrulıḳ eylemekdür ve ẓālim (6) beglerüñ yalanına girçeksin dimekdür ve zinā eylemekdür ve livāṭa eylemekdür (7) ve ḥayvāna cimāʿ eylemekdür ve ʿavratına ḥayż ḥālinde cimāʿ eylemek ve çalġu diñlemek (8) ve çalmaḳdur ve saġu ṣāġmaḳdur ve ṭaʿāmı yirmekdür ve saṭranç ve nerd oynamaḳdur (9) ve dünyā sevmekdür ve ḥarām yimekdür ādemı̇̄ leri ḫorlamaḳdur ve ʿālimlere ve dervı ̇̄ şlere (10) ḥürmet eylememekdür imdi bunlaruñ cemı ̇̄ ʿsi kebāyirdür ehlullāh ayıtdı (11) kebāyir işleyen kişiye ḳorḳu vardur ki āḫiri küfre irişe neʿūẕubiʾllāhi min ẕālik (12) ebū ṭālib-i mekkı̇̄ ḳūtüʾl-ḳulūbda kebāyir on yididür dördi göñüldedür biri allāha (13) şirk getürmekdür ve biri maʿṣiyyet üzerine dāyim olmaḳdur ve biri allāhdan ümı ̇̄ ẕin (14) kesmekdür ve biri allāhuñ mekrinden emı ̇̄n olmaḳdur ve dördisi daḫı dildedür (15) biri yalan ṭanuḳlık virmekdür ve mestūre ḫātūnlara sögmekdür ve biri yalan [265b] (1)yire and içmekdür ve biri siḥr eylemekdür ve üçi daḫı ḳarındadur biri süci (2) içmekdür ve biri yitim mālın ẓulm ile yimekdür ve biri ribā yimekdür ve ikisi fercde- (3) -dür biri 41 zinā eylemekdür ve biri livāṭa eylemekdür ve ikisi daḫı ellerdedür biri (4) biri nā-ḥaḳ yire ādem öldürmekdür ve biri uġurlık eylemekdür ve ikisi daḫı ayaḳda- (5) -dur biri bir kişi iki kāfirden ḳaçmaḳ ve biri atasına ve anasına ʿāṣı ̇̄ olmakdur (6) peyġāmber ʿaleyhiʾs- selām ayıttı cebrāʾı ̇̄ l baña geldi ayıtdı ḥaḳ teʿālā aydur ʿizzetüm (7) ḥaḳḳı-çün benüm ḳatumda dünyā sevmekden ulu kebāyir günāh yoḳdur nitekim (8) peyġāmber ʿaleyhiʾs- selām ayıtdı 7 ammā ṣaġāyir cāyiz (9) olmaduḳ yire baḳmak ve müslimānlaruñ ġaybetin söylemekdür ki aña şerʿile ḥad vācib (10) olmaya ve ḫalḳı masḫaralıġa almaḳdur ve ḫalḳa yaramaz ẓann eylemekdür ʿabes̱ gülmek- (11) -dür ve ḳarnı acıḳmadın nesne yimekdür ve yalan söylemekdür ve çalġu diñlemekdür (12) ve cünubla mescidde oturmaḳdur ve destūrsuz kimsenüñ evine baḳmaḳdur müslimānlar- (13) -dan kı ̇̄n dutub üc gün ayru olmaḳdur ve maʿṣiyyet vaḳtinde aġlamaḳdur şikāyet (14) itmeg-ile ve fāsıḳlar ile oturmaḳdur ve mekrūh vaḳtlarda nāfile ḳılmaḳdur mescidde (15) ṣatu bāzār eylemekdür ve oġlancuḳları ve delüleri mescide ḳoymaḳdur ve mālın [266a] (1) żāyiʿ eylemekdür ve mescid üstinde ve yol üstinde bevl eylemekdür ve ʿavretin (2) açup göstermekdür ve örü ṭururken bevl eylemekdür ve oġlı ve ḳızı ile yidi (3) yaşından ṣoñra döşekde bile yatmaḳdur ve cünubla ḳurʾān oḳumaḳdur ve ems̱āli ẕālike (4) mineʿl- mekrūhāt peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām (5) 8 ḳaçan kim kebāyiri ve ṣaġāyirı ve aḥkāmını bildüñ-ise şunun (6) üzerine ki muṭahhar ve münevver şerı ̇̄ ʿatde vārid oldı bundan ṣoñra elfāẓ-ı küfri (7) bil-kim fetvālarda s̱ābit olmışdur ṣaḳla tā ki ʿamelün bāṭıl olmaya be-dürüstı ̇̄ (8) küfr söylemek kişinüñ dı ̇̄nin ve ʿamelin bāṭıl ider nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur (9) 9 hem ʿavratı boş olur ṭalāḳsuz ve ger ʿavrat (10) söylerse erinden boş olur ammā cebr-ile girü kābin ḳıymaḳ gerekdür ve illā (11) iḫtiyārına ḳorlar-ise her ʿavrat küfr söyler boş olayın diyü pes cihānda fesāda (12) gider imdi bir kişi ayıtsa fulān kişiniñ mālı baña ḥelāldür 7 Dünya sevgisi bütün hataların başıdır. 8 Israrla küçük günah tövbe ede ede de büyük günah işlemek olmaz 9 Zümer 39/65. Bilmiş ol ki yaptıkların boşa gidecek. 42 dise ammā ol (13) kişi ol mālı aña virmemiş olsa böyle dimek ile kāfir olur bir kişi ayıtsa (14) fulān kişinüñ ḳanı baña ḥelāldür dise kāfir olur bir ḥarām yise bir kişi (15) aña ayıtsa allāhdan ḳorḳ ol kişi ḳorḳmazın dise kāfir olur bir kişi yahūdiler [266b] (1) ḫayırludur naṣrānı ̇̄ lerden dise yāḫūẕ naṣrānı ̇̄ ler ḫayırludur yahūdilerden dise (2) kāfir olur bir kişi fulān benden daḫı artuḳ kāfirdür dise kāfir olur bir kişi (3) kāfir ṭonın geyse ḳaṣd ile yāḫūẕ laṭı ̇̄ fe ile kendüyi kāfire beñzetmiş olur (4) kāfir olur bir kişi kebāyir ve ṣaġāyir ḥelāldür dise kāfir olur bir kişi ḥarām māldan (5) ṣadaḳa virse s̱evāb umsa kāfir olur bir kişi bir kişiye ayıtsa zekāt vir ol kişi (6) virmezin dise dürüst degüldür dise kāfir olur bir kişi ayıtsa eger şöyle idersem (7) kāfir olayın dise daḫı işlese kāfir olur bir kişi bir işi işlemedin şöyle yalan (8) yire allāh bilür ki işledüm dise ḥāl budur ki ol işi işlememiş olsa kāfir olur (9) bir kişi ayıtsa ben beni bilmeziñ müslimān mıyam veyā kāfir miyem dise kāfir olur bir (10) kişi ayıtsa allāh beni unutdı dise kāfir olur bir kişi yahūdiler ve naṣrānı ̇̄ ler dı ̇̄ni (11) ḥaḳdur dise kāfir olur bir kişi bir müʾmine sen benüm ḳatumda kāfir ile berāber- (12) -sin dise kāfir olur bir kişi küfr söylese ve bir kişi daḫı anı işitse gülse (13) ikisi daḫı kāfir olur ḫulāṣaʾ-i fetevāda ayıtdı bir vāʿiẓ vaʿẓında kāfir (14) olsa ve ḫalḳ anuñ sözine iʿtiḳād eyleseler vāʿiẓ daḫı kāfir olur bir (15) kişi dili ile kāfir olsa ammā göñli imān üzerine olsa kāfir olur şerı ̇̄ ʿatde [267a] (1) ve göñlindeki ı ̇̄mān aña fāyide virmez bir kişi def ile yāḫūẕ çalġu ile ḳurʾān (2) oḳusa kāfir olur fetevā-yı ẓahriyyede ayıtdı bir kişi ḳurʾānı ḫorlasa ayaġın (3) muṣḥaf üzerine ḳosa kāfir olur bir kişi ḳumār oynasa yāḫūẕ süci içse (4) yāḫūẕ zinā itmege ḳaṣd eylese bismillāh dise kāfir olur bir kişi ayıtsa (5) ḥaḳ teʿālā namāzı biş vaḳtdan ziyāde eylese ben ḳılmazdum dise kāfir olur (6) bir kişi ḳıble ḳanḳı yañadur bilse ḳaṣd ile bir ayruḳ ṭarafa ḳılsa kāfir olur (7) faṣlun her kim biri ʿālime sebebsüz ġażab itse ḳorḳu vardur ki kāfir (8) ola fetevā-yı ẓahriyyede ayıtdı bir kişi süci içerken bir yüce yire çıḳsa vaʿẓı (9) masḫaralıġa alsa vaʿẓ gibi nesne ayıtsa gülse ve girü ḳalan ḫalḳ daḫı gülseler (10) cemiʿsi kāfir olurlar bir kişi ʿilmden baña dünyā yigdür dise kāfir olur (11) muḥı ̇̄ ṭde ayıtdı bir kişi bir ʿālime ʿālimcük dise yāḫūẕ bir seyyide seyyidcük dise (12) ḫorlasa kāfir olur fetevā- yı ẓahriyyede ayıtdı bir kişi ʿālim olsa ʿavratı aña (13) laʿnet saña dise kāfir olur bir kişi 43 dānişmendlerüñ başmaġına başmacuḳ dise (14) ṭaʿn-ıla kāfir olur ve bir kişi ayıtsa dānişmendler ṭamaʿdār olur dise (15) kāfir olur zı ̇̄ rā dānişmendlerüñ ulusı muḥammed resūluʾllāhdur aña ṭamaʿdār [267b] (1) diyen kişi kāfir olmaya mı ve bir kişi dānişmendleri göricek dāne birinc yiyiciler (2) dise kāfir olur ve dānişmendler ḳuzġunlardur dise ı ̇̄mānına ḳorḳu vardur (3) el-ḥāṣıl ʿilmi ve ḳurʾānı ve ehl-i ḳurʾānı yiyni görse masḫaralıġa alsa kāfir olur cevāhir-i (4) fıḳhda ayıtdı bir kişi bir kişiye ayıtsa bir zamān imān nedür ol birisi bilmezin dise kāfir (5) olur bir kāfir bir müslimāna ayıtsa müslimānlıḳ nedür ṣıfatın baña bildür müslimān olayın (6) ol müslimān ayıtsa bir zamān ḳatlan yāḫūẕ ben bilmezin bir ʿālime var saña (7) islām ʿarż eylesün dise kāfir olur ammā bir kişi bir kişinüñ küfrine rāżı ̇̄ (8) olsa kāfir olmaz nitekim mūsā peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām belʿāmuñ küfrine rāżı ̇̄ (9) oldı ḥattā allāhdan diledi kim anuñ ı ̇̄mānın ala pes rıżā biʿl küfr küfr olduġı (10) kendü küfrine imiş muḥı ̇̄ ṭ-i fetevāda ayıtdı bir müslimān bir müslimāna yā kāfir dise (11) ol kişi nesne dimese sākit olsa kāfir olur fetevā-yı ḳāḍı ̇̄ de ayıtdı bir kişi (12) ayıtsa ḥaḳ teʿālā bu ḫalḳı yaratdı andan ṣoñra ḳatından sürdi dise kāfir (13) bir kişi bir kişiye ben şeyṭāna laʿnet iderin sen daḫı laʿnet eyle dise ol birisi (14) ayıtsa ben kimseye laʿnet itmezin dise şeyṭāna laʿnet eylemese kāfir olur anıñ-çün (15) ki ḥaḳ teʿālā şeyṭāna laʿnet itdi bu itmez tañrıya muḫālefet ider kāfir olur bir kişi [268a] (1) kāfir ile müslimān benüm ḳatumda berāberdür dise kāfir olur bir kişi bir kişiye lā ilāhe il- (2) –laʾllāh dise ol birisi dimezün dise kāfir olur bir kişi bir kişiye ḥarām yime (3) dise ol birisi ayıtsa şimdi ḥarām yimez bir kişi getür yāḫūẕ ḥelāl yir bir kişi getür (4) dise kāfir olur bir kişinin ḥelāli ve ḥarāmı bilmezin dise kāfir olur bir kişi bir kişiye (5) gel şerı ̇̄ ʿate gidelüm dise ol birisi ayıtsa varmazın ḥattā ḳaḍıdan ādem getür dise (6) kāfir olur anıñ- çün ki şerı ̇̄ ʿate önegülik ider eger ol kişi ayıtsa gel ḳāḍıya gidelüm (7) dise ol birisi ayıtsa gitmezin kāfir olmaz zirā ki kāḍıya ḳıġırdı şerı ̇̄ ʿate ḳıġır- (8) -madı bir kişi mescid ve meyḫāne küfür ve ı ̇̄mān berāberdür dise kāfir olur bir kişi (9) işbu zamān küfür zamānı oldu islām ve dı ̇̄ n götürildi dise kāfir olur bir kişi (10) bir kişiye dünyāyı terk eyle āḫirete iriş dise ol birisi ayıtsa naḳdi viresiye (11) virmezin dise kāfir olur bir kişi ḥaḳı ̇̄ ḳat ʿilmi 44 yigdür şerı ̇̄ ʿat ʿilmden zı ̇̄ rā ki (12) şerı ̇̄ ʿat ʿilminde maʿrifet ve tevḥı ̇̄d yoḳdur dise kāfir olur ḥāṣılı bir kişi kelām bir kişi cenābetden (13) ġusul eylemege ve ābdest almaġa ve namāza ve oruca ve zekāta ve ḥacca ve cumʿaya ve cemāʿata ve eẕāna (14) ve iḳāmete ve ġazāya ve cenāze namāzına ve bayrām namāzına ve emr-i biʿl-maʿrūf ve nehy ʿaniʾl- (15) münkere ve ṣıla-i raḥme ve ataya ve anaya ḳullıḳ itmege inkār eylese ve deccāl çıḳmaġa [268b] (1) ve dābbetüʾl arż çıḳmaġa ve yeʾcūc ve meʾcūce ve nüzūl-i ʿ ı ̇̄ sāya ve şems maġribden (2) ṭoġmasına ḳıyāmite yaḳı ̇̄ n inkār eylese kāfir olur neʿūẕubiʾllāhi şeyḫuʿl-islām (3) bedrüʾr-reşı̇̄ d raḥmetuʾllāhi ʿaleyhi ayıtdı ḳaçan kim kişiñün göñli maḥcūb olsa (4) fesāda meşġūl olur ve dil daḫı göñle tābiʿ olur ve girü ḳalan aʿżāları daḫı (5) fesāda meşġūl olur eyle olsa şeyṭān kişinüñ ı ̇̄mānına ḳaṣd eyler pes diline (6) küfr kelime cārı ̇̄ ider tā kim ʿazı ̇̄ z ʿömrünüñ ḥāṣılı ʿamelin bāṭıl ider imdi (7) bilmek gerekdür ki işbu söz ki ben ẕikr itdüm muʿteber fetvālarda geldi müftı ̇̄ - (8) -ler anı beyān eylediler ḥüccetler getürmek ile ve ben miskı ̇̄n aḥmed-i bı̇̄ cān ol lafẓları (9) bir yire cemʿ eyledüm tā kim müslimānlar ol lafẓları bileler daḫı anlardan saḳınalar inşāʾ (10) allāhu teʿālā 10 bilmek gerekdür (11) ḳavluhū ḥaḳ teʿālā 11 peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām (12) ayıtdı yaʿnı ̇̄ kimün kim ʿaḳlı gökçek ola ḥaḳ teʿālā ḥırām itdügünden yıġlınur ve (13) ṭāʿat işlemege saʿy ider ḥaḳ teʿālā ayıtdı yaʿnı ̇̄ ölümi yaratdı (14) ve daḫı dirligi yaratdı dimek olur ki ölümi yaratdı bir ḳoç ṣūretinde gövdesi aḳ (15) aġzı ve gözi ve dört ayaḳları ḳara her kimüñ ḳatından geçse rāyiḥası ṭoḳınsa [269a] (1) derḥāl ölür ve ḥayātı yaratdı bir sekil ḳıṣraḳ ṣūretinde her kime ki rāyiḥası (2) ṭoḳınsa diri olur tefsı ̇̄r-i kevāşı ̇̄ de ayıtdı ölümden murād cehildür ve ḥayātdan (3) murād ʿilmdür 10 Nur 24/31. Ey müminler! Hepiniz Allah’a tövbe edin, umulur ki kurtuluşa erersiniz. 11 Mülk 67/2. Hanginizin davranışça daha iyi olduğunu deneyerek göstermek için ölümü ve hayatı yaratan O’dur. 45 baʿżılar ayıtdı ölümden murād firāḳdur ve ḥayātdan murād viṣāldür (4) baʿżılar ayıtdı ölümden murād dünyādur ve ḥayātdan murād āḫiretdür tefsı ̇̄r-i ḳāşānı ̇̄de (5) ayıtdı ölümden murād ḥaḳdan ġayrın sevmekdür ve ḥayātdan murād göñli ḥaḳḳı sevmek- (6) - dür baʿżılar ayıtdı ölümden murād küfrdür ve ḥayātdan murād ı ̇̄māndur eger suʾāl iderler- (7) -se ki ölümi ḥayātdan muḳaddem dutdı niçün cevāb budur ki ölüm ḥayātdan muḳaddemdür nitekim (8) ḥaḳ teʿālā buyurur 12 yaʿnı ̇̄ siz ölü yidüñüz ben diri ḳıldum dimek- (9) -dür faṣlun fiʿl cumʿa ḳālallāhu teʿālā 13 (10) (11) cābir-i raḍiyaʾllāhuʿanh peyġāmberden naḳl ider peyġāmber ʿ aleyhiʾs-selām ayıtdı (12) iy ādem oġlanları tevbe eyleñ ölmezden öñdin ve ḥaḳ teʿālā sizüñ üzerüñüze cumʿayı (13) farż eyledi tā ḳıyāmete degin her-kim cumʿayı terk eylese benüm ḥayātumda ve benden (14) ṣoñra ḥaḳ teʾālā anuñ ʿ ömrine ve mālına berekāt virmez ḥattā tevbe eylemeyince didi (15) 14 peyġāmber ʿaleyhisʾselām ayıtdı sizüñ üzerüñüze olsun cumʿaya ve cemāʿate [269b] (1) ḥāżır olmaḳ be-dürüstı ̇̄ bunlar seyyiʾātı giderür ve berekāt getürür ve ṭamudan necāt (2) virür ve derecāta irişdürür ve cumʿanuñ sünnetlerindendür ġusl itmek ve laṭı ̇̄ f ḳoḳular (3) dürtünmek selmān-ı fārisı̇̄ raḍiyaʾllāhuʿanh peyġāmberden naḳl ider peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām (4) ayıtdı her kim cumʿa gün ġusl eylese ve laṭı ̇̄ f ḳoḳular dürtünse andan ṣoñra yayan (5) mescide varsa ve imāma yaḳın otursa ve ḫuṭbeyi diñlese ḥaḳ teʿālā her adımına bir (6) yıl oruç dutub ve gice ʿibādet eylemişce s̱evāb vire ve bir naḳilde yigirmi yıl ʿibādet (7) eylemişce müzdi vardur peyġāmber ʿam ayıtdı cumʿa gün seyyidüʾl- eyyāmdur ve ḥaccüʾl-mesākı ̇̄n- (8) -dür ve saʿd gündür ve yevm-i vuṣlatdur ve ḥaḳ 12Bakara 2/28. Sonra sizi öldürecek, sonra diriltecek. 13 Cuma 62/9. Ey iman edenler! Cuma günü manaz için çağrı yapıldığında Allah’ı anmaya koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır. 14 Nasr 110/3. Şüphesiz O, tövbeleri çok kabul edendir. 46 teʿālā ādemi ve ḥavvāyı cumʿa gün yaratdı (9) ve yevm-i nikāḥdur ādem ile ḥavvā cumʿa gün nikāḥ oldı ve süleymān ile belḳıs cumʿa (10) gün nikāḥ oldı ve mūsā ile ṣafūre ve muḥammed-i muṣṭafā ile ḫadı ̇̄ce cumʿa gün (11) nikāḥ oldı ve ādem peyġāmber dünyāya cumʿa gün geldi ve uçmaġa cumʿa gün girdi (12) ve gine cumʿa gün uçmaḳdan çıḳdı ve ḳıyāmet güni cumʿa gündür ve ḥaḳ teʿālā (13) ḥażretini cumʿa gün görürler ve cumʿa gün altı yüz biñ kişi ṭamudan (14) āẕād olur ve her kim cumʿa gün ölse şehı ̇̄dler müzdin bulur ve ḳabirde (15) emı ̇̄ n olur peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı ḳaçan cumʿa gün olsa ferişteler gelür- [270a] (1) -ler cāmiʿ ḳapusında otururlar ellerinde gümişden ṣuḥuflar dutarlar ve altundan (2) ḳalemleri vardur evvel geleni ve āḫir geleni yazarlar ve ʿ ulemā didiler kim ḫaṭı ̇̄b (3) ḫuṭbe oḳurken dünyā sözi ḥarāmdur peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı her kim (4) cumʿa namāzın ḳılsa aña yüz şehı ̇̄d müzdi vardur maʿāẕ bin cebel raḍiyaʾllāhu- (5) -ʿanh peyġāmberden naḳil ider peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām bir gün ṣaḥābelerine ayıtdı ḥaḳ (6) teʿālā taḥt el-ʿarş bir şehr yaratdı yeşil zebercedden bir ḳızıl yāḳūt direk (7) üzerine ol şehrüñ yidi yüz şerefesi vardur ḳaçan ḳıyāmet güni olsa cebrāʾı ̇̄ l (8) ol şerefelerüñ birisinüñ üzerine çıḳa nidā eyleye ve ayıda iy muḥammed ümmeti ḥaḳ teʿālā (9) size selām eyler ve size uçmaġı ve rıḍvānı muştılar ayıtdılar yā resūluʾllāh bu (10) mertebe kimlerüñdür peyġāmber ayıtdı şol kişilerüñdür ki selām vire ve ṭaʿām (11) yidüre vire ve gökçek söz söyleye ve ḫalḳ uyurken ol namāz ḳıla ve dört (12) yüz şehı ̇̄ düñ namāzın ḳıla ve benüm cemı ̇̄ ʿ ümmetümi ḳonuḳlaya ve cumʿa gicesi yāḫūẕ cumʿa (13) gün tevrāti ve zebūrı ve incı ̇̄ li ve ḳurʾānı oḳuya maʿāẕ bin cebel ṭuru geldi (14) ayıtdı yā resūluʾllāh bunlara kim ṭāḳat getürübilür peyġāmber ʿam ayıtdı her kim cumʿa (15) gün yidi kişiye selām virse cemı ̇̄ ʿ ḫalḳa selām virmişce müzdi vardur [270b] (1) ve her kim cumʿa gün üç kişi ḳonuḳlasa cemı ̇̄ ʿ ḫalḳa ṭaʿām yidürmişce müzd var- (2) -dur ve cumʿa gün bir müslimāna nicesin dise ḫāṭırın ṣorsa cemı ̇̄ ʿ ḫalḳa gökçek (3) söylemişce müzdi vardur ve her kim cumʿa gicesi yatsu namāzın cemāʿat ile ḳıla ḫalḳ (4) uyurken ol namāz ḳılmışca müzdı vardur ve her kim cumʿa gün allāhümmaġfirli (5) veliʾl-müʾminı ̇̄ ne veʾl-müʾmināt dise dört yüz şehı ̇̄ d namāzın ḳılmışca müzdı vardur (6) 47 ve her kim cumʿa gün oġlancuḳlaruna nesnecük virse benüm cemı ̇̄ ʿ ümmetümi ḳonuḳlamışca (7) müzdı vardur ve her kim cumʿa gün fātiḥa ve ḳul eʿūẕü bi rabbiʾn- nāsı ve ḳul (8) eʿūẕü bi rabbiʾl-felaḳı ve ḳul hüvallāhu eḥad oḳusa tevrātı ve zebūrı ve incı ̇̄ li ve ḳurʾānı (9) yüz yigirmi dört biñ kez oḳımışca müzdı vardur didi ṣadaḳa resūluʾllāh (10) s̱aʿlebı ̇̄ tefsı ̇̄rinde ayıtdı peyġāmber ʿ aleyhisʾs-selām ayıtdı her kim cumʿa gün namāz (11) dan fāriġ olsa ve baña yüz kez ṣalavāt virse yüz yıl ʿibādet eylemişce müzdı (12) vardur peyġāmber ʿam ayıtdı miʿrāc gicesi ʿarşuñ ayaġında yidi şehr gördüm her (13) birinüñ büyüklügi yidi bu dünyāca ululuġı var-ıdı her birinüñ içi ferişteler ile (14) ṭopṭolu idi tesbı ̇̄ ḥ taḳdı ̇̄s iderler idi ve tesbı ̇̄ ḥinde aydurlar idi ilāhı ̇̄ yarlıġa (15) şol kişiyi ki cemāʿate ḥāżır oldı ve cumʿa gün ġusul eyledi peyġāmber ʿam ayıtdı her kim [271a] (1) cumʿa gicesi iki rekʿat namāz ḳılsa evvelki rekʿatde bir fātiḥa vü ḳul yā eyyühel kāfirūn (2) oḳusa ve ikinci rekʿatde bir fātiḥa ve iżācāʾe naṣruʾllāhı oḳusa ḥaḳ teʿālā ol kişiye (3) biş nesne vire evvel budur ki cemı ̇̄ ʿ kitāblar gökden indi anları oḳumışca müzd (4) vire ikinci budur ki seksen yılı ʿibādet eylemişce müzd vire üçünci budur ki (5) cemı ̇̄ ʿ gövdesindeki ḳılları saġışınca ḥaḳ teʿālā uçmaḳda şehristānlar vire dördinci budur (6) ki ḳaçan ölse şehı ̇̄ d öle bişinci budur ki ḥaḳ teʿālā cemı ̇̄ ʿ günāhlarını yarlıġaya ve uçmaġa (7) gire bi-ġayrı ḥisābin ve naḳildür ki pençşenbih gün gökden yire yitmiş biñ firişte iner (8) ve cumʿa gün yidi yüz biñ ferişte iner cemı ̇̄ ʿsi imān ehline beşāret iderler (9) ġufrān ile ve iḥsān ile ve naḳildür ki peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı her kim cumʿa gün (10) öyle ile ikindü arasında iki rekʿat namāz ḳılsa evvel rekʿatda bir fātiḥa ve bir āyeteʾl kürsı ̇̄ (11) ve yigirmi biş kez ḳul eʿūẕü birabbiʾl felaḳ oḳusa ve ikinci rekʿatde bi fātiḥa ve bir ḳulhuva- (12) -llāhu aḥad ve yigirmi biş kez ḳul eʿūẕü birabbiʾn-nas oḳusa namāzdan fāriġ olıcaḳ elli kez (13) lā ḥavle ve lā ḳuvvete illā billāhiʾl-ʿaliyyiʾl-ʿaẓı̇̄ m dise ḥaḳ teʿālā ḥażretini düşinde göre (14) peyġāmber ʿaleyhis-selām ayıtdı her kim cumʿa gicesi iki rekʿat ḳılsa her (15) birinde bir fātiḥa ve bir āyeteʾl-kürsı ̇̄ ve on biş kez ḳul huvallāhu eḥad oḳusa ve namāzdan [271b] (1) fāriġ olıcaḳ biñ kez ṣalavāt getürse be-dürüstı ̇̄ ol gice beni düşinde göre eger bir (2) kişi cumʿayı ve namāzı terk eylese ḥaḳ teʿālā ol kişiye on biş dürlü belā eyleye altısı (3) 48 dünyāda ola ve üçi ölüm vaḳtinde ola ve üçi ḳabrinde ola ve üçi ḳıyāmet güninde (4) ammā ol kim altısı dünyāda ola biri budur ki ḥaḳ teʿālā ol kişinüñ rızḳınuñ (5) berekātın götüre ikinci ʿömrinüñ berekātın götüre üçünci yüzinden ṣāliḥler nişānın götüre (6) dördünci islāmdan naṣı ̇̄ bin götüre bişinci ne deñlü ʿamel iderse s̱evābı olmaya altıncı (7) duʿāsı göge çıḳmaya yüzine uralar ammā ol kim ölüm vaḳtinde ola ücdür biri budur (8) ki ḫalḳ içinde ḫorlıḳ ile öle ikinci envāʿ-ı ṭaʿāmlar getürseler hiç birinden (9) yimeye açlıḳ ile öle üçünci ṣusuzlıḳ ile öle ammā evvel-kim ḳabrindedür ücdür (10) biri budur ki ḳabri ḳarañulıḳ olub nūrı olmaya ikinci ḳabri ṭar ola süñüklerin (11) birbirine geçüre üçünci üçünci bir firişte ḳıyāmete degin ol ḳabirde aña ʿaẕāb (12) eyleye ammā ol ḳıyāmetde ola ücdür biri bir firişte aña müvekkel ola yüzi (13) üzerine süriyüb cehenneme getüre bıraġa ikinci budur ki ḥisābı uzun ola (14) üçünci ḥaḳ teʿālā aña raḥmet naẓarın eylemeye peyġāmber ʿ am ayıtdı her kim 151) ṣabāḥ namāzın cemāʿat-ile ḳılsa biñ ādem peyġāmber ile ḥac itmişce müzdi var- [272a] (1) -dur ve her kim öyle namāzın cemāʿat-ile ḳılsa añı biñ kez ibrāhı̇̄ m peyġāmber ile (2) ḥacc itmişce müzdi vardur ve her kim ikindü namāzın cemāʿat-ile ḳılsa üc biñ (3) kez yūnus peyġāmber ile ḥac itmiş gibidür ve her kim aḫşām namāzın cemāʿat-ile ḳılsa (4) dört biñ kez mūsā peyġāmber ile ḥac itmiş gibidür ve her kim yatsu namāzın (5) cemāʿat- ile ḳılsa biş biñ kez ʿı ̇̄ sā peyġāmber ile ḥac itmişce müzdi vardur (6) ṣadaḳa resūluʾllāh peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı bir sāʿat vardur cumʿa gün ikindü- (7) -den ṣoñra tā gün ṭolunca ol sāʿatde ḥācetler ḳabūl olur peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām (8) ayıtdı her kim ʿöẕürsüz cumʿayı terk eylese münāfıḳdur faṣlun gice namāza ṭurmak (9) ʿibādetlerüñ efḍalindendür peyġāmber ʿ am ayıtdı farż namāzlardan ṣoñra efḍali namāz gice (10) durub ʿibādet eylemekdür her kim gice dün namāzın ḳılsa gündüzin yüzi münevver (11) ola peyġāmber ʿam ayıtdı her kim ṣabāḥ namāzın terk eylese ḳaṣd ile ı ̇̄mān andan bı ̇̄ zār (12) ve her kim öyle namāzın terk eylese ḳurʾān andan bı ̇̄ zār ve her kim ikindü namāzın terk (13) eylese peyġāmber ve mürseller andan bı ̇̄ zār ve her kim aḫşām namāzın tek eylese ferişteler (14) andan bı ̇̄ zār ve her kim yatsu namāzın terk eylese raḥmān andan bı ̇̄ zār ve aydur sen benden bı ̇̄ zār (15) sın ve ben daḫı senden bı ̇̄ zārın dir imdi eyle gerekdür ki ḳaçan ābdest alsa ṭaşına ṣu ile [272b] 49 (1) arıda içini tevbe-ile arıda ve mescide varıcak kaʿbeyi iki ḳaşınuñ arasında bile ve uçmaġı (2) ṣaġ yanında bile ve ṭamuyı ṣol yanında bile ve cān alıcıyı eñsesinde bile ve ḥaḳ teʿālā (3) ḥażretini bilā-teşbı ̇̄h ḳarşusında bile ʿaẓamet ile tekbı ̇̄ r baġlaya ve ḥavfile örü ṭura ve (4) heybet ile ḳurʾān oḳuya ve tażarrūʿ ile rükūʿ eyleye ve zārılıḳ ile taḥiyyāt oḳuya ve şükr (5) ile selām vire ve recā ile münācāt eyleye ümı ̇̄ ẕdür ki ḥaḳ teʿālā kereminden ḳabūl eyleyüb 6) bilā-ḥisāb veʾl-ʿaẕāb uçmaġa ḳoya ilāhı ̇̄ muḥammed-i muṣṭafā ḥaḳḳı-çün bizi daḫı anlardan eyle (7) faṣlun fiʾl-mesācid ḳālallāhu teʿālā 15 (8) enes peyġāmberden naḳil ider peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı mescidi (9) ʿ imāret idenler ehlullāhdur ḥaḳ teʿālā ayıtdı benüm yiryüzinde evlerüm mescidlerdür (10) ve anı ʿ imāret idiciler anı ziyāret edenlerdür ibn-i ʿabbās peyġāmberden rivāyet ider peyġāmber (11) ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı her kim mescid yapsa ḥelāl māldan ḥaḳ teʿālā ol kişiye (12) uçmaḳda biñ şehr vire altundan ve gümişden ve incüden ve yāḳūtdan ve her şehrüñ (13) içinde ḳırḳ biñ ḳaṣr ola ve her ḳaṣruñ içinde ḳırḳ avlu ola ve her avlunuñ içinde ḳırḳ (14) biñ ev ola ve her evüñ içinde ḳırḳ biñ taḫt ola ve her taḫtun üzerinde bir ʿavrat (15) otura ḥūruʾlʿı ̇̄n den ve her evüñ içinde ḳırḳ biñ çanaḳ ola ve her çanaġun içinde ḳırḳ [273a] (1) biñ dürlü ṭaʿām ola ve ḥaḳ teʿālā ol kişiye şol ḳadar ḳuvvet vire ki ol ʿavratlara (2) ve ol ṭaʿāmlara ve şarāblara irişe ve her kim yidi gün mescide çerāġ yaḳsa ḥaḳ teʿālā (3) ṭamunun yidi ḳapusın aña ḥarām eyleye ve ḳabrini nūr ile münevver eyleye ve ḳıyāmet güninde (4) ol nūr ile yüriye peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām buyurur ki her kim mescid-ile bilişse allāh teʿālā (5) daḫı ana bilişlik vire faṣlun fiʾz-zekāt ḳallāhu teʿālā 16 (6) (7) peyġāmber ʿam ayıtdı islāmuñuzuñ tamām olmaḳlıġı oldur ki mālunuzuñ (8) zekātın virseniz peyġāmber ʿam ayıtdı her kim altun ve gümiş cemʿ eylese ve anuñ zekātın (9) 15 Tevbe 9/18 Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inananlar imar edebilir. 16 Beyyinde 98/5 Halbuki onlara, Allah‛a kulluk etmeleri, Hanifler olarak O’na yürekten inanıp boyun eğmeleri, namaz kılmaları ve zekat vermeleri emredilmiştir. Doğru din de işte budur. 50 çıḳarmasa yarın ḳıyāmet güninde ol altunı ve gümüşi taḫta taḫta eylerler anuñ (10) gövdesine yapuşduralar anuñ ile ʿaẕāb iderler ve naḳildür kim peyġāmber ʿam ayıtdı (11) ḥaḳ teʿālā bāy kişinüñ imānın ḳabūl eylemez meger ki zekāt virmek ile ḳabūl eyleye (12) zı ̇̄ rā ki zekāt virmek günāhları menʿ eyler giderür didi ve naḳildür kim peyġāmber ʿam (13) ayıtdı altı dürlü ṭāʾife ṭamuya lāyıḳdur biri şol ehl-i manṣıbdur ki rüşvet ḫor (14) ola ve biri şol ehl-i dünyādur ki ʿ ulemāya ve fuḳarāya ḫor naẓar eyleye ve biri şol (15) begdür ẓālim ola ve biri şol ʿālimdür ki ḥasūd ola ve biri şol dervı ̇̄ şdür ki [273b] (1) kendü ḥālinden ḫalḳa şikāyet eyleye ve biri şol bāzirgāndur ki zekāt virmeye (2) ve naḳildür ki peyġāmber ʿam ayıtdı ḫaber vireyin mi size ḫalḳuñ ġāyet şerlüsinden ayıtdılar (3) belı ̇̄ yā resūluʾllāh peyġāmber ayıtdı ḫalḳuñ şerlüsi oldur ki allāh içün andan nesne (4) isteyeler ol virmeye ḳālallāhu teʿālā 17 muḳātil ayıtdı (5) ellerüñüz ile māllaruñuzı dutmañ yaʿnı ̇̄ ṣadaḳa virün yoḫsa helāk olur- (6) -sız dimekdür ammā zekāt farżdur şol kişiye ki bāliġ olmış ola ve āẕād ola ve uṣlu (7) ola aña iki yüz dirhemden biş dirhem virmek gerekdür eger bu iki yüz dirhem (8) gümiş kim var gereklü ḥācetlerinden artarsa bundan eksük olsa farż olmaz (9) ve eger yüz dirhem üzerine erişse ḳırḳ dirhem artduḳça bir dirhem virmek gerekdür (10) ve altun yigirmi mis̱ḳāle yitmeyince zekāt farż olmaz ve yigirmi mis̱ḳālde buçuk mis̱ḳāl altun (11) zekāt vire ve eger bir ḳumāş ki ṣatmaġ içün aña daḫı virmek gerekdür ammā zekāt (12) ol vaḳt farż olur ki bir yıl üzerinden geçmiş ola ve binilür ṭavarlardan zekāt (13) virmeye ve develer ve ṣıġır ḳoyun zekātları maʿlūmdur virmek gerek eger bir kişi (14) namāz ḳılsa zekāt virmese namāzı ḳabūl olmaz ve ger zekāt virse namāz ḳılmasa (15) zekātı ḳabūl olmaz faṣlun fiʾṣ-ṣavm ḳallāhu teʿālā 18 [274a] 17 Bakara 2/195. Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. 18 Bakara 2/185. O (sayılı günler), Kurˈanı’ın indirildiği ramazan ayıdır. 51 (1) ṣāḥib-keşşāf ayıtdı ramażān yanmış ṭaşa dirler pes aya (2) ramażān dinildi niçün anuñ-çün-ki ol vaḳt ıssıya gelmişdi ḳatı ıssıda oruc dutar- (3) -lardı ve ol günlerde ṭaşlar yanardı ıssıdan enes peyġāmberden naḳil ider peyġāmber ʿam (4) ayıtdı bilürmisiniz ki bu ramażāna niçün ramażān dinildi ayıtdılar allāh bilür ve resūl- (5) -ullāh bilür peyġāmber ayıtdı anıñ-içün ramażān didiler ki ol ayda ḥaḳ teʿālā kişinüñ (6) günāhın yaḳar ehl-i tefsı ̇̄ r aydurlar ramażānı ḥaḳ teʿālā cemiʿ ümmete farż eyledi (7) ammā hiç biri ṭutmadı bu ümmete naṣı ̇̄b itdi kim ḫayırlu ümmetdür abūẕer peyġāmber- (8) -den naḳil ider peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı ibrāhı̇̄ müñ ṣuḥfı ramażānuñ üçünci (9) gicesinde nāzil oldı baʿżılar ayıtdı evvelki gicede nāzil oldı ve tevrāt (10) mūsā peyġāmbere ramażānuñ altıncı gicesinde nāzil oldı ve incı ̇̄ l ʿ ı ̇̄ sā (11) peyġāmbere ramażānuñ on üçünci gicesinde nāzil oldı ve zebūr dāvūda (12) ramażānuñ on sekizinci gicesinde nāzil oldı ve ḳurʾān muḥammed-i muṣṭafāya (13) ʿaleyhiʾs-selām ramażānuñ yigirmi dördünci gicesinde nāzil oldı ve baʿżılar ayıtdı (14) ḳadr daḫı ramażānuñ yigirmi dördünci gicesinde indi ebū hureyre peyġāmberden (15) naḳil ider peyġāmber ʿam ayıtdı ḳaçan kim ramażānuñ evvelki gicesi ölse ferişteler şeyṭānı [274b] (1) ve cinnı ̇̄ leri baġlarlar ṭamu ḳapusunı yaparlar ve uçmaḳ ḳapusını açarlar ve bir ferişte (2) çaġırur aydur ḫayr işleyen gelsün şerr işleyen gitsün ḥaḳ teʿālānuñ oddan (3) āẕādlu bu ayda ḳulları vardur ve ramażān çıḳınca her gice eyle dir ibn-ı mesʿūd (4) raḍiyaʾllāhuʿanhu peyġāmberden rivāyet ider peyġāmber ʿam ayıtdı eger ḳullar bileler idi (5) ki ramażānda ne kemāl vardur ḥaḳ teʿālādan dileyelerdi ki her gün ramażān olaydı (6) ayıtdılar yā resūluʾllāh ramażānda ne kemāl vardur peyġāmber ʿam ayıtdı ramażān (7) kendüyi bir yıldan bir yıla varınca zeynler ḳaçan kim ramażānuñ evvel (8) gicesi olsa ʿarşuñ altından bir yil gelür cemı ̇̄ ʿ-i uçmaġuñ yapraġın depredür (9) ḥūruʾlʿı ̇̄n aña naẓar iderler ve ayudurlar yā rabbi bizi işbu ayda ḳullaruña zevc (10) ḳıl ve hiç bir kişi yoḳdur ki ramażānı duta ḥaḳ aña bir ḥūrı ̇̄ virmeye ki āḫiretde (11) anuñ-ile müşerref ola ve her ḥūrı ̇̄ nüñ üzerinde yitmiş ḥulle ola her birisi bir dürlü (12) renk ola ve her ḥūrı ̇̄ nüñ yitmiş taḫtı ola ḳızıl yāḳūtdan ve her taḫtuñ üzerinde (13) yitmiş döşek ola bāṭını istebraḳdan ve ẓāhiri nūrdan ola ve naḳildür ki ḳaçan (14) ḳıyāmet güni olsa şehr-i ramażān bir güzel 52 ṣūretde gele allāha secde eyleye ḥaḳ teʿālā (15) ayıda ḥācetüñ dile her kimde ki ḥaḳḳuñ var-ısa al ramażān ayıda vaḳār tācı dilerin [275a] (1) ḥaḳ teʿālā aña biñ tāc vire andan ṣoñra ramażān yitmiş biñ (2) kebāyir ehlinden ḳavmine şefāʿat eyleye andan ṣoñra her kişiye biñ ḥūrı ̇̄ vireler andan (3) ṣoñra ḥaḳ teʿālā ayıda ne dilersin ramażān ayıda beni peyġāmberüñ ḳonşuluġına indürgil (4) ḥaḳ teʿālā ramażānı firdevs-i aʿlāya indüre andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā gine ayıda dile (5) benden ne dilersin ramażān ayıda yā rabbi ḥācetümi virdüñ yā ḳanı oruc dutanlaruñ (6) s̱evābı ve kerāmeti ḥaḳ teʿālā ramażānı dutana yüz biñ pāre şehir vire ḳızıl (7) yāḳūtdan ve yeşil zebercedden ve her şehirde biñ biñ ḳaṣr ola oruc dutmaġa ṣabr (8) itdüklerinden ötrü nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur 19 (9) ve ramażānuñ edeblerindendür yalan söylememek ve mesāvı ̇̄ eylememek ve ḫalḳı ḫorlamamaḳ (10) ve yalan yire and içmemek ve ḥarām yememek ve ḥarāma naẓar eylememek ebū hureyre ayıtdı (11) ḳaçan kim ramażānuñ evvel gicesi ölse ḥaḳ teʿālā ḳullarına naẓar ider ḳaçan (12) ḥaḳ teʿālā ḳullarına naẓar eylese ebeden ʿaẕāb eylemez ve ramażānuñ her güni içün (13) ḥaḳ teʿālā nice biñ biñ ḳul āẕād eyler ṭamudan ḳaçan ramażānuñ yigirmi ṭokuzuncı (14) gicesi olsa ramażānuñ cemı ̇̄ ʿ-i günlerinde ne deñlü ḳul āẕād oldısa cemı ̇̄ ʿsince (15) ḳul āẕād eyler ṭamudan ḳaçan bayrām gicesi ölse firişteler ḥaḳ teʿālā ḥażretine [275b] (1) varurlar ḥaḳ teʿālā bunlara aydur yarın anlaruñ bayrāmıdur anlaruñ s̱evābı ne (2) ḳadardur firişteler aydurlar yā rabbi anlaruñ müzdi anlara vefā olundı ḥaḳ teʿālā (3) aydur siz ṭanuḳ oluñ ki ben anları yarlıġadum illā dört kişi degül biri dāyim süci (4) içenler ve tevbe eylemeyenler ve biri atasına ʿāṣı ̇̄ olanları ve biri ḫıṣmlarından (5) kesilenleri ve biri kı ̇̄ n dutanları ḳaçan fiṭre gicesi olsa ḥaḳ teʿālā firişteler (6) viribiye her şehrlere firişteler yire ineler ve ayıdalar iy muḥammed ümmeti rabb-i kerı ̇̄müñ (7) ḳonuḳluġına çıḳuñ size ʿaṭālar vire ve günāhlaruñuzı ʿafv eyleye ḳaçan müʾminler (8) muṣallāya varsalar ḥaḳ teʿālā firiştelere ayıda siz ṭanuḳ oluñ ki ben anları (9) yarlıġadum ḳālallāhu teʿālā 19 Zümer 39/10. Sabredenlere mükafatları hesapsız verilecektir. 53 20(10) peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı ḥaḳ teʿālā benüm ümmetüme otuz (11) gün oruc dutmaġı farż eyledi ve girü ḳalan ümmete artuḳ yāḫūẕ eksük farż eyledi (12) anıñ-çün otuz oldu ki ḳaçan ādem peyġāmber ʿ am uçmaḳda buġday yidi otuz gün (13) ol buġday ḳarnında ḳaldı pes ḥaḳ teʿālā baña ve ümmetüme gündüz orucu farż eyledi (14) ve gice yiñ didi ve ḥaḳ teʿālānuñ fażlından idi gice yiñ didigi ve naḳildür (15) ki peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı ḥaḳ teʿālā buyurur ki 21 yaʿnı ̇̄ [276a] (1) oruc benüm içündür anuñ ʿivażın ben virürin bunda ʿulemā suʾāl iderler ki (2) vech-i taḫṣı ̇̄ ṣ nedür bunda kim eyle buyurdu aña cevāb budur kim orucda riyā ṣıġmaz (3) girü ḳalan ʿ amelüñ ḫilāfınca kim anlarda riyā ṣıġar pes oruc ṭutmaḳ ṣamedāniyyet (4) sırrından olmaġın ʿivażın ancaḳ allāh teʿālā ider ki muḳarreb firişteler daḫı bilmez- (5) -ler ki aña nice ʿivaż olur belı ̇̄ muḥaḳḳiḳler her biri ẕevḳi miḳdār añladılar vaʾllāhu aʿlem (6) ve naḳildür ki peyġāmber ʿ am ayıtdı oruc ve ḳurʾān yarın ḳıyāmet güninde ḳullara (7) şefāʿat eyleyeler oruc ayıda yā rabbi ben ol ḳulı ṭaʿāmdan ve arzūlardan gündüz (8) menʿ eyledüm ve baña destūr vir ol kişiye şefāʿat eyleyeyin ve ḳurʾān ayıda yā rabbi (9) ben anı gice uyumaḳdan menʿ eylerdüm ḳurʾān oḳurdı baña destūr virgil (10) ol kişiye şefāʿat eyleyeyin ḥaḳ teʿālā anlara destūr vire şefāʿat eyleyeler (11) ve naḳildür ki peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı nūḥ peyġāmber her gün (12) oruç ṭutar-ıdı ancaḳ bayrām gün yirdi ve dāvūd peyġāmber ʿam bir gün dutar- (13) -dı ve bir gün yir-idi ve ʿı̇̄ sā ʿaleyhiʾs-selām gündüz oruc ṭutar-ıdı ve gice (14) ʿibādet ider-idi uyumazdı ve ibrāhı ̇̄m ʿam her ayda üç gün oruc ṭutar-ıdı (15) ve muḥammed-i muṣṭafā ʿaleyhiʾs-selām düşenbe gün ve pençşenbe oruc ṭutar-ıdı [276b] (1) ve eyyāmüʾl-beyż oruc ṭutar-ıdı ve her kim her ayda üç gün oruc ṭuta eyyām-ı bı̇̄ yż- (2) -de bir yıl oruc dutmışca müzdi vardur enes raḍiyaʾllāhuʿanhu peyġāmberden naḳil 20 Bakara 2/183. Ey iman edenler! Sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sizin üzerinize de sayılı günlerde oruç yazıldı. 21 Oruç benim içindir ve onun mükafatını ben vereceğim. 54 ider (3) peyġāmber ʿam ayıtdı ḥaḳ teʿālā ramażān ayını ġāyet ḥürmetlü yaratdı ve her kim (4) ol ayda bir aḳçe ṣadaḳa eylese ḥaḳ teʿālā ol kişiye cemı ̇̄ ʿ-i ḫalḳa ṣadaḳa eylemişce (5) müzd vire ve her kim ramażānda bir rekʿat namāz ḳılsa ayruḳ ayda yüz biñ (6) rekʿat namāzın ḳılmışca müzdi vardur ve her kim bir yalıncıġa bir ḳaftān giyür- (7) -se ḥaḳ teʿālā ol kişiye yidi yüz biñ ḫilʿat giçüre şol gündeki cemı ̇̄ ʿ-i ḫalḳ (8) anda yalıncaḳ olacaḳlardur ve her kim ramażānda bir ḳul āẕād eylese yidi yüz (9) ḳul āẕād eylemişce müzdi vardur ramażānuñ evveli raḥmetdür ortası (10) maġfiretdür ve āḫiri ṭamudan āẕād olmaḳdur didi ebū bekir ṣıddı̇̄ ḳ raḍiyaʾllāhuʿanhu (11) ayıtdı kim ki bir gün ve bir gice ramażāndan iʿtiḳāfa otursa cemı ̇̄ ʿ-i günāhından (12) çıḳa ve ramażānda iʿtiḳāfa oturmak sünnetdür eger bir sāʿat daḫı olursa (13) faṣlun fı̇̄ leyletiʾl-ḳadr bilmek gerekdür ki ḳadr gicesi eks̱eri budur ki (14) ramażānuñ yigirmi yidinci gicesi bulınur ḳālallāhu teʿālā 22 (15) ṣāḥib-keşşāf ayıtdı ḳadr gicesi dimeñün maʿnisi budur budur ki cemı ̇̄ ʿ-i işler [277a] (1) ol gice taḳdı ̇̄ r olur dimekdür nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur 23 (2) baʿżılar ayıtdı ol giceye ḳādir gicesi dinildi niçün anuñ-çün ki ol gicenüñ (3) şerefinden oturdu girü ḳalan giceler üzerine 24 yaʿnı ̇̄ (4) yā muḥammed sen anuñ niteligine ve fażlınuñ ġāyetine ve ḳadrinüñ yüceligine ve nihāyetine (5) irişmedüñ dimek olur ammā biz saña beyān idelüm didi ve buyurur ki 25 (6) peyġāmber ʿam ayıtdı benı ̇̄ (7) isrāʾı ̇̄ l de bir kişiye ʿābid dimezlerdi tā biñ ay ʿibādet itmişince aṣḥāb işitdiler (8) melūl oldılar bunı kim ider didiler pes allāhu teʿālā innā enzelnāhu sūresin indürdi (9) ḳadrini bildürdi pes ḥaḳ teʿālā muḥammed ümmetine ol biñ aydan ḫayırlu nesne virdi (10) ve ol ayda firişteler ve rūḥ yire iner dimek oldur ki bunda rūḥdan murād (11) cebrāʾı ̇̄ ldür baʿżılar ayıtdı rūḥdan 22 Kadir 97/1. Biz onu(Kurˈan’ı) Kadir gecesinde indirdik. 23 Duhan 44/4. O gecede biizm katımızda bir emirle hüküm ve hikmet konusu olan bütün işler ayrılır. 24 Kadir 97/2. Bilir misin nedir Kadir gecesi? 25 Kadir 97/3-4.Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. O gece melekler ve ruh iner dururlar. 55 murād bir ḫalḳdur aña rūḥ dirler firişteler (12) ol rūḥı ḳādir gicesi görürler ancaḳ 26 (13) min külli emrinden murād oldur ki cemı ̇̄ ʿ-i işler ki ḳullar üzerine (14) bir yıldan bir yıla taḳdı ̇̄ r olunur selām dimek oldur ki firişteler ol gicede müʾminlere (15) uġrarlar selām virürler ve naḳildür ki peyġāmber ʿam ayıtdı her kim ḳadr sūresin [277b] (1) oḳusa ḥaḳ teʿālā ol kişiye ramażān ayını oruc dutmışca ve ḳadr gicesi iḥyā itmişce s̱evāb (2) vire beġavı ̇̄ tefsı̇̄ rinde ayıtdı ḥaḳ teʿālā ḳadr gicesini gizledi muḥammed ümmetinüñ üzerine (3) tā kim cehd eyleyeler ramażānda ʿibādet eylemege ve ṭamaʿ eyleyeler ḳadri bulmaġa nitekim (4) duʿālar bir sāʿat ḳabūl olur ol sāʿati gizledi tā kim ḳulları ṣabāhdan (5) aḫşāma degin duʿāya meşġūl olalar ve irte namāzını aña ṣalāt-ı vusṭā dirler giz- (6) -ledi namāz içinde tā kim her gün namāzlarına irişeler ve ism-i aʿẓamı ḳurʾān içinde gizledi (7) tā kim cemı ̇̄ ʿ-i ḳurʾānı oḳuyalar ve rıżāsın ṭāʿatler içinde gizledi tā kim cemı ̇̄ ʿ-i ṭāʿatleri (8) işleyeler ve ġażabını maʿṣiyetler içinde gizledi tā kim cemı ̇̄ ʿ-i günāhları terk eyleye- (9) -ler ve ḳıyāmet günin günler içinde gizledi tā kim cemı ̇̄ ʿ- i günlerin ʿibādete ḫarc eyleyeler (10) ve daḫı velı ̇̄ lerin bu ḫalḳ içinde gizledi tā kim mecmūʿ-ı ḫalḳa ḥürmet eyleyeler (11) ebū hureyre raḍiyaʾllāhuʿanhu peyġāmberden rivāyet eyler peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı (12) ayıtdı ḳaçan ḳadr gicesi olsa sidretüʾl-müntehāda sākin olan firişteler ve cebrāʾı ̇̄ l ol (13) gice yire inerler ve ellerinde dört sancaḳ ola birin ḳabrüme dikeler birin ḳudse dikeler (14) ve birin kaʿbeye dikeler ve birin ṭūr-i sināya dikeler andan ṣoñra cemı ̇̄ ʿ-i müʾminlere evden eve (15) selām vireler ammā süci içenlere ve ḫıṣmından kesilenlere selām virmeyeler ḳaçan ṣabāḥ olsa [278a] (1) cebrāʾı ̇̄ l ve firişteler gire yirlerine varalar sidretüʾl-müntehāyı firiştelere ayıda bu gice (2) ḳanda varduñuz firişteler ayıdalar yir yüzinde muḥammed ümmetine varduḳ sidretüʾl-müntehā (3) ayıda ḥaḳ teʿāla anlara neyledi firişteler aydalar cemı ̇̄ ʿsini yarlıġadı sidret- (4) -üʾl-müntehā anı işide ḥarekete gele ve şükr eyleye ʿadn uçmaġı ve 26 Kadir 97/4-5. Rablerinin izniyle her bir iş için iner dururlar. O gece tan yeri ağarıncaya kadar esenlik doludur. 56 firdevs ve kürsı ̇̄ ḥarekete (5) geleler ʿarş kürsı ̇̄ye anuñ-çün ki ḥaḳ teʿālā muḥammed ümmetine raḥmet eylemiş cemı ̇̄ ʿsini (6) yarlıġamış çün ʿarş bu sözi işide ol daḫı ḥareket eyleye ḥaḳ teʿālā ayıda (7) iy benüm ʿarşum niçün ḥareket eylersin kürsı ̇̄ ayıda uçmaḳ ve cebrāʾı ̇̄ l baña ḫaber (8) virdiler ki sen muḥammed ümmetini yarlıġamışsın ḥaḳ teʿālā ayıda girçek aydurlar yā ʿarş (9) muḥammed ümmetini yarlıġadum. Ve benüm ḳatumda muḥammed ümmeti-çün nesneler vardur ki 27 (10) peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı (11) ḥaḳ teʿālā uçmaḳları vardur ki ḳızıl yāḳūtdan yaratdı ve cevāhirle muraṣṣaʿlar- (12) -dur ve ol uçmaḳda baḫçeler vardur her baḫçenüñ yüz yıllıḳ uzunı var ve her (13) baḫçede biñ sarāy vardur ve her sarāyda biñ ḳubbe var gümişden direkleri yeşil (14) yāḳūtdan ve ol baḫçenüñ aġaçları altundan ve yapraḳları yeşil yāḳūtdan ve (15) çiçekleri gümişden ve her bir aġaçda biñ dürlü yimiş var her birinüñ ṣūreti ve leẕẕeti [278b] (1) bir dürlüdür ve ol aġaçlaruñ üzerinde altundan ve gümişden ve cevherden ḳuşlar var (2) envāʿ-ı ṣavt-ıla ser-āġāz iderler ve ol aġaçlaruñ dibinde ırmaḳlar aḳarlar imdi bu baḫçeleri (3) ol kişiye virürler ki ramażān ayını oruc duta ve naḳildür ki peyġāmber ʿam ayıtdı (4) her kim bayrām gicesini iḥyā eylese cemı ̇̄ ʿ-i göñüller öldüġi vaḳt anuñ göñli ölmeye (5) nice kemālāt ramażāna anuñ-çündür ki ḳurʾān ol ayda nāzil oldı eger (6) şeyṭān ādemoġlanlarınuñ ṣadrında vesvese itmeyedi melekūt-ı semāvātı göre- (7) -lerdi pes maʿlūm oldı ki ḳurʾān oruc ikisi ġāyet münāsibler idi (8) tekmileten fiʾṣ-ṣıyām enes raḍiyaʾllāhuʿanhu peyġāmberden rivāyet ider peyġāmber ʿam (9) ayıtdı receb ayı şehruʾllāhdur ve şaʿbān ayı benüm ayumdur ve ramażān (10) ümmetüm ayıdur aṣḥāb ayıtdılar yā resūluʾllāh şehruʾllāh dimek ne dimekdür peyġāmber ʿam (11) ayıtdı ramażān maġfiret ayıdur ve ḥaḳ teʿālā enbiyānuñ tevbesin ol ayda ḳabūl (12) eyledi ebū bekir verrāḳ peyġāmberden naḳil ider peyġāmber ʿam ayıtdı recebüñ mes̱eli (13) yil gibidir şaʿbānuñ mes̱eli bulut gibidür ramażānuñ mes̱eli yaġmur gibidür (14) girü ḳalan 27 Hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir kalb-i beşerin hatırından geçmemiş. 57 aylarda olan ḥasene birine ondur recebde birine yitmişdür şaʿbānda (15) birine seksendür ve ramażānda birine biñdür receb kişinüñ bedenin aru eyler [279a] (1) ve şaʿbān göñlini aru eyler ve ramażān cānını aru eyler şaʿbānuñ fażlı girü ḳalan aylaruñ (2) üzerine benüm fażlum gibidür girü ḳalan peyġāmberler üzerine ve ramażānuñ fażlı (3) ḳalan aylar üzerine ḥaḳ teʿālā fażlı gibidür girü ḳalan ḫalḳ üzerine peyġāmber ʿam ayıtdı (4) her kim oruc dutsa ve ġaybet söylese ve yalan söylese ve yalan yire and içse ve şehvet (5) ile ḫalḳa baḳsa be-dürüstı ̇̄ oruc dutdı ammā s̱evābı yoḳdur aṣlā neʿūẕübillāhi min (6) ẕālik faṣlun fiʾl ḥacc ḳālallāhu teʿālā 28 (7) peyġāmber ʿam ayıtdı kim her kim zemzem ṣuyından içse ṭamu aña ḥarām oldı (8) ve her kim kaʿbeyi ṭavāf eyledi her adımına yüz biñ ḥasenāt var ve her kim ṭavāf (9) eylese ḥaḳ teʿālā anuñ oġlancuḳlarından berekāt kesmeye ve her kim ḥacc içün (10) evinden çıḳsa gitse giderken yāḫūẕ gelürken ölse ḥaḳ teʿālā ol kişiye her yıl (11) yitmiş kaʿbe müzdin vire imām er-rāzı ̇̄ tefsı̇̄ r-i kebı̇̄ rde ḥaḳ teʿālā buyurur ki (12) 29 ḥikmet nedür ki ḥaḳ teʿālā bu üç lafẓı ẕikr (13) itdi cevābda ẕikr itdi ki maḳṣūd ʿibādetden bu üç ḳuvvetdür ki biri şehvāniyye (14) ve biri ġażabiyye ve biri vehmiyyedür işāretdür ḳuvvet-i şehvāniyyeyi ḳahr (15) itmege dimek işāretdür ḳuvvet-i ġażabiyyeye ḳahr itmege dimek [279b] (1) işāretdür ḳuvvet-i vehmiyyeyi ḳahr itmege imdi her kim maʿrifetʾullāh ve maḥabbetuʾllāh (2) ḥāṣıl olmaġa ḳaṣd eyledi bu üç ṣıfatdan ṣaḳınmak gerek ve naḳildür fetevāda (3) ki her kim ḥacca varsa gelse ve dilinden küfr ṣadır olsa ḥacc bāṭıl oldı (4) gine varmaḳ gerekdür ve naḳildür ki peyġāmber ʿam ayıtdı her kim ḥac yolında üç (5) gün oruc dutsa ḥaḳ teʿālā ol kişiye uçmaḳda yüz sarāy aḳ incüden (6) virile ve sarāyuñ 28 Al-i İmran 3/97. Gitmeye gücü yetenin o evi ziyaret etmesi, Allah’ın insanlar üzerine bir hakkıdır. 29 Bakara 2/197. Bilsin ki hac sırasında kadına yaklaşmak, günaha sapmak ve tartışıp çekişmek yoktur. 58 büyüklügi yitmiş bu dünyāca ola ve kaʿbeye beytüʾl-ḥarām dinildi niçün (7) anuñ-çün kim ḥaḳ teʿālā anı ḥürmetledi eyle olsa beytüʾl-ḥarām didügi oldur ḳāl- (8) -allāhu teʿālā 30 pes maʿlūm oldı ki kaʿbe efḍaldür (9) ḳudsden ve ġayrından ve daḫı peyġāmber ʿam buyurur ki dört pāre şehr uçmaḳdandur biri (10) kaʿbe ve biri medı̇̄ ne ve biri ḳuds ve biri dımışḳdur imdi kaʿbe efḍaldür medı ̇̄neden (11) ve medı ̇̄ne efḍaldür ḳudsden ve ḳuds efḍaldür dımışḳdan ve dımışḳ efḍaldür (12) cemı ̇̄ ʿ-i şehrlerden kaʿbe maẓhar-ı celāldür ve medı̇̄ ne maẓhar-ı cemāl ve ḳuds maẓhar-ı (13) kemāldür ve daḫı ḥaḳ teʿālā buyurur kimüñ ki ol yola güci dise gelsün egerçi (14) güci yitmez ise kendüyi tehlikeye bıraḳmasun imdi güc yitmek oldur ki girü gelicek (15) bir günlik yāḫūẕ bir aylıḳ nafaḳası ola aña vācibdür ḥacca gitmek peyġāmber ʿam ayıtdı [280a] (1) kim ki dımışḳda bir vaḳt namāz ḳılsa otuz biñ vaḳte geçer kim ki ḳudsde (2) bir vaḳt namāz ḳılsa ḳırḳ biñ vaḳte geçer kim ki medı̇̄ nede bir vaḳt namāz ḳılsa (3) kaʿbede bir vaḳt namāz ḳılsa yüz biñ vaḳt geçer (4) peyġāmber ʿam ayıtdı deccāl üç pāre şehre girmeye biri ḳudse ve biri medı̇̄ neye ve biri (5) mekkeye faṣlun çün kaʿbenüñ s̱evābların bildüñ pes aḥkāmın daḫı bilmek gerek- (6) -dür ḳaçan iḥrām baġlansalar dikilmiş ḳaftān geymeye cāyizdür mes̱elā göñlegin biline (7) dutsa ve diz ṭonın egnine alsa ḳurbān lāzım olmaya başmaḳ ve muṣḥaf götür- (8) -mek ve hemyānca götürmek cāyizdür eger ḳaftān geyürse ḳurbān lāzımdur (9) bilmek gerekdür ki ḥaccuñ farżı üçdür birisi bayrām gün olan ṭavāfdur (10) birisi ʿarefede vaḳfeye durmaḳdur ve birisi iḥrām giymekdür ve vācibleri müzdelifede (11) vaḳfeye durmakdur ve daḫı ṣafā ile merve arasında saʿy itmekdür ve ṭaş atmaḳ- (12) -dur ve başın yolıtmaḳdur ve mı ̇̄ ḳātda iḥrām ile geçmekdür ve ʿarafatda gün ṭolınınca (13) ṭurmaḳdur ve ṭavāf-ı ḳudümdür ve mileyn-i aḥżareyn arasında yilmekdür ve mı ̇̄nada (14) gicelemekdür ve tertı ̇̄bini ṣaḳlamaḳdur tertı ̇̄b ṣaḳlamaḳ oldur ki evvel ṭaş (15) atmaḳdur andan ṣoñra ḳurbān ide andan ṣoñra başın yolıda andan ṣoñra vara [280b] 30 Maide 5/97. Allah, Kabe’yi, o saygıya layık evi,insanlar için ayakta kalma (ve canlanma) sebebi kıldı. 59 (1) kaʿbeyi ṭavāf ide andan ṣoñra ḫācerüʾl-esvedi öpe kim ki ḫācerüʾl-esvedi öpse (2) ḳıyāmet güninde ḫācerüʾl-esved aña ṭanuḳlıḳ vire geldi beni öpdi diye aña şefāʿat (3) eyleye andan ṣoñra yidi kez kaʿbeyi ṭavāf eyleye her kim kaʿbeyi yidi kez ṭavāf eylese her (4) ṭavāfına on ismaʿı ̇̄ l peyġāmber ʿam oġlanlarından ḳul āẕād eylemişce ḥaḳ teʿālā aña (5) s̱evāb vire andan ṣoñra ṣafā ile merve arasında saʿy eyleye her kim ṣafā ile merve (6) arasında yidi kez saʿy eylese ḥaḳ teʿālā cemı ̇̄ ʿ-i günāhın ʿafv eyleye ve ḳademin ṣırāṭ (7) üzerine s̱ābit ḳadem duta peyġāmber ʿam ayıtdı kim ki kaʿbeye ḳarşu otursa (8) ı ̇̄mān- ile naẓar eylese ḥaḳ teʿālā cemı ̇̄ ʿ-i günāhın ʿafv ide işledügin ve işleyecegin ve ḥaccuñ (9) erkānından vuḳūf-ı ʿarefe aʿẓamı ̇̄ rükündendür anuñ-çün ki ḳaçan bir kişi ʿarefeye irişse (10) ḥac dürüst olur ḳaçan ʿarefeye irişmese ḥaccı dürüst olmaz ve kaʿbeyi yidi kez vidāʿ (11) ṭavāfın eylemek cāyizdür eger ṭavāf itmedin gitse ḳurbān vācib olur peyġāmber ʿam (12) ayıtdı kim ki benüm ḳabrimi ziyāret eylese beni ziyāret eylemiş gibidür ve baña selām virse (13) ben anı işidürin imdi tems̱ı ̇̄ l bunda budur ki iy ṭālib-i esrār-ı ilāhı̇̄ ḥacca ḳaṣd itmegün (14) mis̱āli ölmiş kişi cenāze aġacına binmiş gibidür ki deveye binicek ṣanki ḳabrine (15) gider ḳaçan beriyyeye girse ḳabre girmiş gibidür ve beriyye ʿarabları kirāmen kātibı ̇̄ne [281a] (1) beñzerler ḳaçan iḥrām baġlansa kefen geyüb ḳabrinden çıḳmış ḥaḳ teʿālā ḥażretine (2) gider gibidür ḳaçan lebbeyk dise ḥaḳ teʿālāya söyler gibidür ḳaçan vaḳfeye (3) ṭursa ḥaḳ teʿālā ḥażretinde ḥisāba ṭurmaġa beñzer ḳaçan müzdelı fede dursa (4) ṣırāṭ üzerinde durmış gibidür mı ̇̄ na bāzārında durmaḳ uçmaġ-ıla ṭamu arasında (5) aʿrāfa durmaġa beñzer ve kaʿbeyi ṭavāf itmek ʿarşı ve beytüʾl maʿmūrı ṭavāf (6) itmege beñzer ṣafā ile merve arasında saʿy eylemek mı ̇̄ zānda iki keffesinüñ (7) arasında saʿy eylemege beñzer ḳaçan bu ḳaṣd-ile kaʿbe ziyāret olunsa ümı ̇̄ ẕdür (8) ki ol noḳṣān ilen olan ḥaccını ḥaḳ teʿālā kemāl-i kereminde ḳabūl eyleye inşāallāhu teʿālā (9) faṣlun fı ʾl cihād ḳālʾen- nebiyyü ʿam peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı (10) uçmaḳda yüz derece vardur bir dereceden bir dereceye biş yüz yıllıḳ yoldur ḥaḳ teʿālā (11) ol dereceleri 60 ġāzı ̇̄ lere vaʿde eylemişdür ḳālallāhu teʿālā 31 (12) ḥaḳ teʿālā ayıtdı yā muḥammed (13) şol kimseler ki tañrı yolında depelendiler anları öldi ṣanma bilki anlar ḥaḳ teʿālā (14) ḳatında diridür yirler içerler dāyim feraḥlardur peyġāmber ʿam ayıtdı ʿarş altında (15) ḳuşlar ṣūretinde yeşil ḳandı ̇̄ ller vardur nūrdan zencı ̇̄ r ile ʿarşda aṣılub durur [281b] (1) ḳaçan bir kişi şehı ̇̄ d olsa cānı varur ol ḳandı ̇̄ llere girerler ondan ṣoñra ḳanda (2) dilese seyrān iderler gine ol ḳandı ̇̄ le gelürler anda sākin olurlar ʿulemā (3) iḫtilāf iderler şehı ̇̄düñ namāzın ḳılmaḳda imām şāfiʿ ayıtdı şehı ̇̄ düñ namāzın (4) ḳılmaḳ yoḳdur zı ̇̄ rā ki namāzın ḳılmaḳ ḥaḳ teʿālādan suçın dilemekdür şehı ̇̄d olmaḳ (5) ile suçı baġışlandı nitekim yumaḳ yoḳdur zı ̇̄ rā ki aru cāndur ve baʿżılar aydurlar ki (6) şehı ̇̄dler dirilerdür eyle olsa dirinüñ namāzın ḳılmak yoḳdur imām-ı aʿẓam ayıtdı (7) şehı ̇̄ dlerüñ namāzın ḳılmaḳ vardur günāhından ötrü degül belkim kerāmetlerinden (8) ötrü peyġāmber ʿam ayıtdı uçmaḳ şehı ̇̄dlerüñ ḳılıcı altındadur ve ḳılıç uçmaġun (9) miftāḥıdur ġāzı ̇̄ ye vācibdür ki tañrı yolında kendüyi öldüre yāḫūẕ kāfir- (10) -leri öldüre ḥaḳ teʿālā buyurur 32 yaʿnı ̇̄ şol kimseler ki (11) kelimetullāha inanmadılar ve tevḥı ̇̄ d itmediler anı öldürmek gerekdür 33 yaʿnı ̇̄ (12) ölmekden ṣoñra gine yaradılmaġa inkār iderler öldürmek gerekdür imdi kāfir üc (13) dürlüdür biri oldur ki elbette öldereler yāḫūẕ islāma gele ḳoyalar mürtedler (14) gibi ve ġayrı müşrikle gibi ve biri oldur ki elbetde öldüreler yāḫūd islāma (15) gele ḳoyalar eger müslimān olmazsa ḫarāc vire ḳoyalar yahūdiler ve naṣrānı̇̄ ler ve mecūsı ̇̄ ler [282a] (1) gibi ve biri oldur kim eh-i kitāb olmaya anda iḫtilāf iderler faṣlun (2) ḳaçan kim ehl-i ı ̇̄mān kāfir ile bulışsalar ayıdalar bismillāhi ve ʿ alā millete resūlı ̇̄ - (3) -llāhi diyeler andan 31 Al-i İmran 3/169. Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma! Bilakis onlar diridirler; Allah’ın kendilerine verdikleriyle 32 Tevbe 9/29.Ehl-i kitaptan Allah’a inanmayanlar ile kendi elleriyle cizye verinceye kadar savaşın. 33 Tevbe 9/29. Ve ahiret gününe inanmayan. 61 ṣoñra ceng itmege meşġūl olalar ve cengde ṣabr u vaḳār ile ḥareket (4) ideler ve muḥkem duralar eyle gerekdür ki çeri begi olan kişi ceng ḥālin bilür (5) ola anuñ gibi çeri begine muṭı ̇̄ ʿ olmaḳ allāha muṭı ̇̄ ʿ olmaḳdur zı ̇̄ rā ki her kim çeri begine muḫālefet (6) eylese aṣlā ḫayr görmeye ve tañrı ḳatında daḫı ḥürmet bulmaya eger çeri begi çeri (7) ḥālin bilmeyecek olursa yāḫūẕ cāhil sözine uyacaḳ olursa ḫalḳ çoḳ (8) cevr ve ḥayf göreler ve ḥarām yiyeler ve maḳṣūdları ḥāṣıl olmaya anuñ gibi (9) çeri begine muṭı ̇̄ ʿ olmasalar günāh daḫı olmayalar peyġāmber ʿam ayıtdı ġazānuñ (10) ġāyet sevgülüsi deñiz ġazāsıdur her kim deñiz ḳatında ġazā niyyetine yatsa yitmiş (11) kez ḥac s̱evābından efḍaldür ʿ abdullāh bin el-mübārek peyġāmberden naḳil ider peyġāmber (12) ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı ne baḫtlu ol kişiye kim deñiz kenārında ola ve hem (13) anda öle ḳaçan çıḳsa ʿarşa iledeler ḥaḳ teʿālā firiştelere ayıda bunlar ol deñiz (14) kenārında ölenler midür ferişteler ayıdalar belı̇̄ yā rabbi anlardur ḥaḳ teʿālā ayıda buñlara (15) ḥisāb yoḳdur uçmaġa iledüñ peyġāmber ʿam her kim ramażānda bir gün [282b] (1) bir gice gözcilik eylese deñiz kenārında altı yüz ḳul āẕād eylemekden yigdür (2) enes peyġāmberden naḳil ider peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı ḳaçan bir kişi evinde bir vaḳt (3) namāz ḳılsa bir namāz yirine geçer ve cemāʿat-ile namāz ḳılsa yigirmi biş namāza geçer ve cumʿa mescidinde (4) namāz ḳılsa biş yüz namāza geçer ve benüm mescidümde namāz ḳılsa biş biñ namāza geçer ve (5) ḳudsde bir vaḳt namāz ḳılsa elli biñ namāza geçer ve kaʿbede bir vaḳt namāz ḳılsa (6) yüz biñ namāza geçer ve deñiz kenārında bir vaḳt namāz ḳılsa misvāḳ ile dört (7) yüz biñ namāza geçer ʿulemā gemiye binmege iḫtilāf iderler baʿżı kişiler gemiye binerler (8) namāz ḳılurlar ve ġayrı farżları yirine getürürler ol kişiye gemiye binmek dürüst- (9) -dür ve baʿżı kişiler vardur ki gemiye girürler namāz ḳılmazlar onlara gemiye binmek ḥarām- (10) -dur zı ̇̄ rā farżları terk iderler ve ḳara yir s̱evābınuñ ġazāsı oldur ki bir kişi (11) ḳara yirde şehı ̇̄d olsa ḥaḳ teʿālā cemı ̇̄ ʿ-i günāhın ʿafv ider ancaḳ ḫalḳ ḥaḳḳı ḳalur (12) ammā deñiz şehı ̇̄dinüñ cemı ̇̄ ʿ-i günāhın ʿafv ider ve ḫalḳ ḥaḳḳın daḫı alı virür yaʿnı ̇̄ uçmaḳda (13) ol kişiye nesneler göstere ol kişi daḫı anı göre ḥaḳḳını ol kişiye baġışlaya baʿżılar (14) ayıtdı ḳara yirde ki şehı ̇̄ dlerüñ cānın meleküʾl-mevt olur evet deñizde şehı ̇̄ dlerüñ (15) cānın ḥaḳ teʿālā ḳudret eliyle kendü alur peyġāmber ʿam ayıtdı ḥaḳ teʿālā şehı ̇̄ dlere altı [283a] 62 (1) dürlü mertebe virür ki şehı ̇̄ d olmayan müʾminlere eyle vermez evvel budur ki ḥaḳ teʿālā (2) ol kişiye raḥmet eyler ve suçın baġışlar ġazā yolında ḳanı aḳmaḳ ile ikinci uçmaḳda (3) yirini göre ve uçmaġa gire ḫalḳ girmedin üçünci ʿaẕāb-ı ḳabirden emı ̇̄n ola dördinci (4) fezaʿ-ı ekberden emı ̇̄n ola aña ṣorı ve ʿaẕāb olmaya bişinci yitmiş iki ḥūrı ̇̄ (5) ḳızlarını vireler ednāsı aydan ve günden nūrlu ola altıncı ḫıṣımlarından yitmiş (6) iki kişiye şefāʿat eyleye ḥaḳdan dileyüb āẕād eyleye ʿaẕābdan ḥūrı ̇̄ ḳızların (7) vireler ednāsı aydan ve günden nūrlu ola anuñ-çün ki ol şehı ̇̄d olan ḥaḳdan (8) dileyüb ḥaḳ teʿālā baġışlayub şefāʿat itdüġi içün mücāhid raḍiyaʾllāhuʿanhu peyġāmber- (9) -den naḳil ider peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı ḥaḳ teʿālā şehı ̇̄ dlere biş kerāmet (10) vire ki ayruḳ kişilere virmeye evvel budur ki cemı ̇̄ ʿ-i peyġāmberlerüñ cānın meleküʾl-mevt (11) ola ammā şehı ̇̄ dlerüñ cānın ḥaḳ teʿālā ḳudret eliyle kendü ala ikinci cemı ̇̄ ʿ-i ḫalḳı (12) dünyā ṣuyı ile yuyalar ammā şehı ̇̄ dleri dünyā ṣuyı ile yumayalar üçünci cemı ̇̄ ʿ-i (13) ḫalḳı kefenleyeler şehı ̇̄dleri kefenlemeyeler dördinci cemı ̇̄ ʿ-i ḫalḳa ölü diyeler ammā şehı ̇̄d- (14) -lere ölü dimeyeler bişinci cemı ̇̄ ʿ-i peyġāmberlere şefāʿati ḳıyāmet güninde vireler kime (15) dilerler ise şefāʿat eyleyeler ammā şehı ̇̄dler her gün şefāʿat eyleyeler dünyāda [283b] (1) ve āḫiretde ve naḳildür ki peyġāmber ʿam ayıtdı bir kişi kāfir elinde ölse şehı ̇̄ddür (2) ve kāfire giderken yolda ölse şehı ̇̄ddür ṣuda ġarḳ olsa şehı ̇̄ ddür vebā- (3) -dan ölse şehı ̇̄ ddür ve bir kişinüñ üstüne yar ve ev yıḳılsa şehı ̇̄ ddür ve bir kişi (4) oda yansa şehı ̇̄ddür bir kişi ʿāşıḳ olsa kimseye ʿaşḳını dimese ölse şehı ̇̄d- (5) -dür bir ʿavrat oġlan ṭoġururken ölse şehı ̇̄ ddür ve bir kişi ẓālim elinde ölse (6) şehı ̇̄ ddür ve bir kişi ġarı ̇̄ blıḳda ölse şehı ̇̄ddür ve bunlarun efḍali deñizde (7) kāfir elinde ölse şehı ̇̄ ddür imdi şehı ̇̄d vardur ki cenk güninde müslimānlar (8) ile āşikāre gelürler bile kāfir ile cenk iderler ve şehı ̇̄d vardur ki ʿarşdadur (9) ve naḳildür ki bedür ġazāsında ḥaḳ teʿālā üç biñ firişte viribidi peyġāmbere (10) yardım eylediler ol firişteler ġāzı ̇̄ lere yardım iderler tā ḳıyāmete degin ceng (11) güninde müslimānlar ṣabr eyler ise eger suʾāl iderler ise ki şehı ̇̄ de şehı ̇̄d didiler (12) niçün cevāb budur şimdi ki ḥālde uçmaḳda olduġı-çün baʿżılar ayıtdı firiştelere (13) şehı ̇̄ddür diyü ṭanuḳluḳ virdigi-çün şehı ̇̄ d didiler baʿżılar ayıtdı ḥaḳ teʿālā- (14) -nuñ vaʿdesine vefā itdügi-çün peyġāmber ʿam üç kez ayıtdı zinhār oḳ ve yay ile (15) ceng idüñ zı ̇̄ rā ki üç kişiye ḥaḳ teʿālā bir oḳ içün raḥmet eyleye biri [284a] 63 (1) ol oḳı ġazā içün düzene ve biri ġāzı ̇̄ lere virüb atasın diyene ve biri (2) ol oḳı kāfire atana peyġāmber ʿam ayıtdı her kim oḳ atmaḳ bilse gine terk (3) itse ol bizden degüldür didi saʿd bin ebū vaḳḳāṣ ayıtdı ḳaçan düşmān (4) güni olsa peyġāmber ʿam beni yanına ḳıġırurdı tirkeşümi aşaġa dökerdi ve bir bir (5) oḳlarumı elüme virürdi kāfire atardum baña duʿā iderdi ve naḳildür ki bir kişi (6) ġazāya gitmek istese atası ve anası destūr virmese ġazāya gitmek dürüst (7) degüldür faṣlun ġanı ̇̄met mālın ḳısmet idicek evvel ḫumsını çıḳaralar faḳı ̇̄ r (8) ġāzı ̇̄ lere vireler ve yetı ̇̄ mlere vireler çün ġazānuñ aḥkāmın ve s̱evābın bildük bilmek (9) gerekdür ki deñiz yüzinde ġazā itmek on kez ḳara yirde ġazā itmekden efḍal- (10) -dür ve bir kez ḥacc eylemek ḥacc eylemeyen kişiye on ġazādan yigdür ve ḥacca varmış (11) kişi bir kez ġazā itmek on ḥacdan yigdür ve bir deñizde ġazā itmek yüz kez taṭavvuʿ-ı (12) ḥacdan yigdür ve naḳildür peyġāmber ʿ aleyhiʾs-selām ayıtdı her kim benüm ile ġazā (13) itmege irişmese deñiz ġazāsın etsün elḥamdülillāh ki geliboluda nice kez kāfir ile ceng (14) idüb ġazālar idüb dururuz gāh kāfir bize geldi gāh biz kāfire varub dururuz (15) peyġāmber ʿam ayıtdı efḍal ġazā oldur ki nefsi ile eyleye andan aşaġa mālı ile ġazā eyleye [284b] (1) yaʿnı ̇̄ zekātun çıḳara ve andan daḫı aşaġa ġazā kāfir ile ceng eyleye ḥaḳ teʿālādan (2) imdi dilerüz ki sizi ve bizi ġazādan ve ġazā s̱evābından maḥrūm eylemeye inşāallāhu teʿālā (3) faṣlun fiʾl ḳurʾān peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı ḥaḳ teʿālā buyurur ki her kim (4) ḳurʾān oḳumaġa meşġūl olsa ve benden nesne dilemese benden nesne dileyenlerden (5) aña artuḳ virem kelāmullāhuñ fażlı girü ḳalan kelām üzerine benüm fażlum gibidür (6) ḫalḳ üzerine didi ve naḳildür ḳurʾān uçmaġa beñzer uçmaḳda hezār dürlü niʿmet (7) var ve ḳurʾānda hezār dürlü ḥikmet var uçmaḳda ḳuṣūr ve derece var ḳurʾānda sūre (8) ve āyet var uçmaḳda eşcār ve enhār var ḳurʾānda aḫbār ve iʿtibār var ve naḳildür (9) kim yarın ḳıyāmet güninde ḳullar ayıdalar ilāhunā mevlānā dünyāda ḳurʾān oḳuduḳ (10) ve ḫatm eyledük ḥaḳ teʿālā ayıda ey benüm ḳullarum siz oḳuduñuz ben işitdüm imdi siz (11) oturuñ benüm cemālüme naẓar eylen ben daḫı ḳurʾān oḳuyayın siz daḫı diñleñ diye (12) ṭāhā ve yāsin sūresin oḳıya peyġāmber ʿam ayıtdı ḥaḳ teʿālā ṭāhā ve yāsin sūresin (13) yirleri ve gökleri yaratmazdan biñ yıl öñ oḳudı ḳaçan kim firişteler işitdiler (14) ayıtdılar ne baḫtlu ol kişiye ki anuñ göñlinde ḳurʾān ola ve ne baḫtlu 64 muḥammed ümmetine ki (15) ḳurʾān anlara nāzil oldı peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı yā ʿalı ̇̄ seyyidüʾl beşer ādemdür [285a] (1) ve seyyidüʾl ʿarab muḥammeddür ve seyyidüʾl-fars selmān-ı fārisı ̇̄dür ve seyyidüʾr rūm ṣaḥı ̇̄b- (2) -dür ve seyyidüʾl ḥabeş bilāldür ve seyyidüʾl cibāl ṭūrdur ve seyyidüʾl kelām ḳurʾāndur ve seyyid- (3) –üʾl ḳurʾān baḳara sūresidür ve seyyidüʾl baḳara āyet-el kürsı ̇̄dür ve naḳildür peyġāmber ʿam (4) ayıtdı her kim ḳurʾān oḳıya ve diñleye gümān ilede kim āḫiretde maḥrūm ḳaldum diye (5) masḫaralıġa almış ola ne naḳildür ki ḳurʾān altı biñ altı yüz altmış altı āyet- (6) -dür ve daḫı yitmiş yedi biñ dört yüz ṭoḳuz kelimedür ve üç yüz biñ daḫı altmış (7) biñ daḫı yigirmi biş ḥarfdür imdi ḳurʾān ḳalan sözler üzerine niçe kim fażı ̇̄ leti (8) vardur ancılayın ḳurʾān ehlinün daḫı ḳalan ḫalḳ üzerine fażı ̇̄ leti şöyledür ve (9) her kime kim ḳurʾān virildi peyġāmberliġün üç böliginden bir bölügi aña virinildi (10) her kim ḳurʾāna taʿẓı ̇̄m eylemese ḳurʾāndan maḥrūmdur her kim ḳurʾān oḳusa şöyle- (11) -dür kim nübüvvet nişānı yüzinde belüre murād oḳımaḳdan maʿnāsını (12) bilmekdür peyġāmber ʿam ayıtdı her kim ki evinden ṭaşra çıḳsa āyeteʾl kürsı ̇̄ (13) oḳısa ḥaḳ teʿālā yitmiş biñ firişte viribiye anuñ içün istiġfār eyleyeler (14) ve ol kişi tañrıdan istiyeler ve gine evine gelse āyeteʾl-kürsı ̇̄ oḳusa ḥaḳ teʿālā andan (15) yoḫsullıġı gidere peyġāmber ʿ am ayıtdı ḳaçan bir müʾmin āyeteʾl kürsı ̇̄ oḳusa ve s̱evābın ḳabr ehline [285b] (1) baġışlasa ḥaḳ teʿālā maşrıḳdan maġribe varınca ne deñlü ḳabir varsa cemı ̇̄ ʿsine nūr vire (2) ve ḳabirlerüñ kı ̇̄n eyleye ve ol āyeteʾl kürsı ̇̄ oḳuyana altmış peyġāmber müzdin vire ve her (3) ḥarfine bir ferişte yarada ḳıyāmete degin ol kişi içün tesbı ̇̄ ḥ eyleyeler peyġāmber ʿam (4) ayıtdı her kim zaʿferān-ile āyeteʾl kürsı ̇̄ ʾ yi ṣaġ eliyle ṣol eli üzerine (5) yazsa ve yidi kez yalasa artuḳ nesne unutmaya ve işitdügi nesneyi aṣlā ḫāṭırından (6) gitmeye ve ḥażret-i risālet ʿam buyurdı her kim āyet oḳusa şimdi cennete giderdi (7) velı ̇̄ ölmeyince olmaz peyġāmber ʿam ayıtdı ḳurʾānı zeyn eylemeñ laṭı ̇̄ f ṣavt-ıla yaʿnı ̇̄ ṣavtlaruñızı (8) gökçek eyleñ ḳurʾān-ile dimekdür peyġāmber ʿ am ayıtdı göñüller maḥcūb olur dünyā (9) sevmek ile nitekim demür ḥicāblanur göñül daḫı ancılayın ḥicāblanur günāh (10) işlemek ile ayıtdılar yā resūluʾllāh anuñ cilāsı nedür peyġāmber ʿam ayıtdı (11) anuñ cilāsı ölümi çoḳ añmaḳdur ve ḳurʾānı çoḳ oḳımaḳdur her kim ḳurʾān oḳısa 65 muṣḥaf- (12) -suz biñ derecedür ve muṣḥafdan oḳısa iki biñ derecedür ayıtdılar yā resūluʾllāh (13) ḳanḳı sūre aʿẓamdur peyġāmber ayıtdı āyeteʾl- kürsı ̇̄ ve gine ayıtdı ḳanḳı āyet aʿẓam- (14) -dur peyġāmber ʿam ayıtdı āyeteʾl kürsı ̇̄ ve gine ayıtdılar ḳanḳı āyete ulaşmaḳ seversin peyġāmber ʿam (15) ayıtdı baḳara sūresinüñ āḫirinüñ oḳumasın severin zı ̇̄ rā ki raḥmetuʾllāh ḫazı ̇̄nelerinden bir ḫazı ̇̄ne- [286a] (1) -dür peyġāmber ʿam ayıtdı her nesnenüñ yimişi vardur ḳurʾānuñ yimişi innā enzelnā (2) sūresidür peyġāmber ʿam ayıtdı ismüʾl-aʿẓam işbu iki āyetdür birisi 34 (3) ve birisi ʿāl-i ʿimrānuñ evvel āyetidür 35 (4) peyġāmber ʿam ayıtdı hiç biriñüzüñ güci yeter mi ki (5) günde biñ āyet ḳurʾān oḳuya ayıtdılar yā resūluʾllāh kimüñ güci yiter peyġāmber ʿam ayıtdı (6) günde bir kez elhākümüʾt-tekās̱ür sūresin oḳısa biñ āyet oḳumışca müzdi vardur (7) peyġāmber ʿam ayıtdı her nesnenüñ göñli vardur ḳurʾānun göñli yāsin sūresidür her (8) kim ki yāsin sūresiñ oḳısa ḥaḳ teʿālā anı yarlıġar ve yigirmi iki kez ḳurʾān tamām oḳumışca (9) müzdi vardur ḳaçan bir kişi ḫasta olsa üstüne yāsin oḳusalar meleküʾl-mevt (10) geldügin vaḳtin ol yāsinüñ her ḥarfine üç firişte gelürler bir ṣaf olurlar (11) anuñ-çün ṣalavāt virürler ve istiġfār iderler ve ġaslına ḥāżır olurlar ve namāzın (12) bile ḳılurlar ve ḳabrine bile ḳorlar ve bir kişiyi kendü ölümi ḥālinde yāsin oḳusa uçmaġuñ ḫazı ̇̄ne- (13) - dārları uçmaḳ şarābından getürüb ol kişiye içürmeyince meleküʾl-mevt ol (14) kişinüñ cānın almaya sūretüʾl-fātiḥatüʾl kitāb bilmek gerekdür ki fātiḥatüʾl-kitāb (15) sūresinüñ üç meşhūr adı vardur biri fātiḥatüʾl kitābdur ve biri [286b] (1) ümmüʾl-ḳurʾāndur ve biri sebʿaʾl-mes̱ānı ̇̄dür imdi fātiḥatüʾl-kitāb didiler niçün (2) ḳurʾān anuñ ile fetḥ olunduġı-çün ve ümmüʾl ḳurʾān didiler ḳurʾānuñ aṣlı olub (3) ḳurʾān bundan ṣoñra ibtidāʾ olunduġı-çün biʾl-ittifāḳ baʿżılar mekkı ̇̄dür didiler ve (4) baʿżılar medenı ̇̄dür didiler ve baʿżılar ayıtdılar mekkede nāzil oldı ve bir (5) kez daḫı medı ̇̄nede 34 Bakara 2/163. Sizin ilahınız bir tek ilahtır. Ondan başka ilah yoktur. O, rahmandır,rahimdir. 35 Al-i İmran 3/1-2. Elif, lam, mim. Allah; Ondan başka asla ilah yoktur; hay ve kayyumdur. 66 nāzil oldı ammā aṣaḥ budur ki mekkede nāzil oldı (6) bismillāhi bismillāhuñ bisi ḥarf-i cerdür min ve ʿan gibi müteʿallık-ı (7) muḥẕūf kelām haẕfına delālet itdügi-çün taḳrı ̇̄ r budur ki ibdaʾ bismillāhi (8) dimekdür pes elif sākit oldı ḫıffet içün ve kes̱ret-i istiʿmāl içün ve baʿżılar (9) ayıtdılar isimden murād müsemmādur ki yaʿnı ̇̄ ʿaynu ẕātuʾllāhdur ḫalı ̇̄ l ayıtdı (10) allāh ism-i ḫāṣdur ḥaḳ teʿālāya maḫṣūṣdur ismüʾẕ-ẕātdur müstecmi ʿüʾṣ- ṣıfāt- (11) -dur baʿżılar ḳatında müştāḳdur ve baʿżılar ḳatında ġayr-ı müştāḳdur seyyid şerı̇̄ f (12) cürcānı̇̄ raḥmetuʾllāhı ʿaleyhi keşşāf ḥavāşisinde aydur nice kim allāh teʿālānuñ (13) ẕātında ʿālem ḫalḳı müteḥayyirlerdür ism-i ẕātında kim allāh ismidür anda daḫı (14) müteḥayyirler tefsı̇̄ r-i ḳāżı̇̄ de aydur ve şeyḫ ṣadreʾddı̇̄ n el-ḳonevı ̇̄ aydur raḥmet- (15) -ullāhi ʿaleyhi allāh ism-i ʿālem degüldür ve illā fesād lāzım gelür nitekim ḳurʾānda geldi [287a] (1) kim 36 eger ʿālem olacaḳ olursa semāvāt (2) aña żarf olmaḳ lāzım gelür bu ḫod muḥāldür pes maʿlūm oldı kim allāh ism-i ṣıfat- (3) -dur maʿnisi budur kim allāh mevṣūfdur ulūhiyyetiyle semāvātda ve ʿ arżda dimek- (4) -dür bu bābda ḫaberler iñen çoḳdur biz iḫtiṣār ḳıldıḳ ki bilinmesi geñez ola bu (5) ḳadar çāşni yiter er-raḥmāniʾr- raḥı ̇̄m ibn-i ʿabbās raḍiyaʾllāhuʿanhu aydur iki isimdür (6) biri birinden içerüdür müberred ayıtdı erraḥmanu ʿamdur kāfirlere ve müʾminlere (7) rezzāḳ maʿnisi nedür erraḥı ̇̄m ġafir maʿnisi nedür āḫiretde pes maġfiret ḫod (8) müʾminleredür eyle olsa er- raḥmān ʿ āmmüʾl maʿnādur ḫassuʾl-lafẓdur erraḥı ̇̄m (9) ʿ āmmüʾl lafẓdur ḫassüʾl-maʿnādur ammā bismillāh dur iḫtilāf iderler ehl-i (10) medı ̇̄ ne ayıtdılar fātiḥadan degüldür ve ġayrı sūreden daḫı degüldür pes (11) bismillāh ile başladılar teberrük içün didiler ehl-i mekke ayıtdılar fātiḥa- (12) -dandur faṣl içün yazıldı anlar ki fātiḥadandur didiler evvel āyet (13) 37 dür ve āḫir āyet dan āḫirine (14) varınca ammā 36 En’am 6/3. O, göklerde ve yerde tek Allah’tır. 37 Fatiha 1/1. Rahman ve rahim Allah‛ın adıyla. 67 anlar ki fātiḥadan degüldür didiler anlaruñ ḳatında evvel āyet (15) 38 dur āḫir āyet dur āḫirine degin [287b] (1) imdi elḥamdülillāh dimek böyle dimek olur ki ḥaḳ teʿālā bunda müsteḥıḳ- (2) -dur ḥamde bunda ḫalḳa taʿlı ̇̄m vardur taḳrı ̇̄ r budur ki elḥamdülillāh diñ dimek (3) olur rabbiʾl ʿālemin rabb-i mālik maʿnisinedür yāḫūẕ terbiyāt maʿnisine pes ḥaḳ (4) teʿālā māliküʾl- ʿālemı ̇̄ndür ve daḫı ʿālemleri tertı ̇̄ b idicidür imdi ʿālemin istiyāḳı (5) ʿalāmetdendür yaʿnı ̇̄ es̱er-i ṣanʿat ẓāhir olduġından ötrüdür saʿı ̇̄d bin müseyyib (6) ayıtdı ḥaḳ teʿālānuñ biñ ʿālemi vardur altı yüzi deñizdedür ve dört (7) yüzi ḳaradadur muḳātil ayıtdı ḥaḳ te1ālānuñ seksen biñ ʿālemi vardur (8) ḳırḳ biñi deñizdedür ve ḳırḳ biñi ḳara yirdedür vehb ayıtdı ḥaḳ teʿālānuñ (9) on sekiz biñ ʿālemi vardur dünyā ol ʿālemlerden bir ʿālemdür kaʿb el- aḥbār raḍiyaʾllāhuʿanhu (10) ayıtdı ʿ ālemlerüñ ʿ adedin allāh bilür ancaḳ nitekim buyurur 39 (11) 40 oḳurlar ve ġayrı (12) oḳurlar māliki ḳādir maʿnisi nedür zı ̇̄ rā ki ʿālemi ādemden (13) vücūda getürmege ḳādirdür melik pādişāh maʿnisi nedür ammā mālik (14) oḳımaḳda bir ḥarf artuḳdur pes s̱evābı da artuḳdur 41 yaʿnı ̇̄ seni (15) tevḥı ̇̄d iderüz ve daḫı saña muṭı ̇̄ ʿ oluruz ʿibādet itmek ile 42 [288a] (1) yaʿnı ̇̄ senden yardum dilerüz ʿibādet itmege 43 (2) yaʿnı ̇̄ işāret irşād eyle ṭoġrı yola ʿalı ̇̄ kerremallāhu veche ayıtdı (3) ṭoġrı yola s̱ābit eyle dimek 38 Fatiha 1/2. Hamd, alemlerin rabbi Allah’a mahsustur. 39 Müddesssir 74/31. Rabbinin ordularını kendisinden başkası bilmez. 40 Fatiha 1/4. Ödül ve ceza gününün tek hakimi. 41 Fatiha 1/5 (Rabbimiz!) Ancak sana kulluk dileriz. 42 Fatiha 1/5 Ve yalnız senden yardım dileriz. 43 Fatiha 1/6. Bizi dosdoğru yola ilet. 68 olur ṣırāṭ ve ṣırāṭ ve zirāṭ dimekdür dürüstdür üçi (4) daḫı lüġatdur ibni ʿabbās raḍiyaʾllāhuʿanhu ayıtdı ṣırāṭdan murād islām dı ̇̄nidür ibni mesʿūd (5) raḍiyaʾllāhuʿanhu ayıtdı ṣırāṭ murād ḳurʾāndur saʿı ̇̄d bin cübeyr ayıtdı ṣırāṭdan (6) murād uçmaḳ yolıdur sehil bin ʿabdullāh ayıtdı ṣırāṭdan murād ṭarı ̇̄ ḳ-i sünnet (7) ve cemāʿatdür ebūʾl-ʿāliye ayıtdı ṣırāṭuñ lüġat maʿnisi ṭarı ̇̄ ḳ-i vāżıḥdur dimekdür (8) 44 yaʿnı ̇̄ anlaruñ üzerineki minnet itdüñ hidāyet ve tevfı ̇̄ ḳ (9) ile ʿıkrime ayıtdı anlara kim minnet itdük ı ̇̄mān üzerine s̱ābit ve müstaḳı ̇̄m olmaḳ (10) ile dimekdür 45 yaʿnı ̇̄ ġażab olınmışdur anlaruñ üzerine kim (11) yahūdilerdür imdi ġażab kāfirlere intiḳām itmekdür pes ḥaḳḳuñ ġażabı müʾminlere (12) lāyıḳ degüldür 46 yaʿnı ̇̄ azmadılar hidāyetden ṭarı ̇̄ ḳ-i müstaḳı ̇̄m üzerine (13) s̱ābit oldılar imdi żalālüñ aṣlı helāk olmaḳdur kāfire lāyıḳdur bunlardan murād (14) naṣārādur āmı ̇̄ n maʿnisin budur ki allāhümme benüm ḥācetümi işit ve ḳabūl eyle dimekdür peyġāmber ʿam (15) ayıtdı ol tañrı ḥaḳḳı içün ki benüm nefsüm anuñ ḳudreti elindedür fātiḥa sūresi [288b] (1) tevrātda ve zebūrda ve incı ̇̄ lde ve ḳurʾānda yoḳdur peyġāmber ʿam ayıtdı 47 (2) ibni ʿ abbās raḍiyaʾllāhuʿanhu ayıtdı peyġāmber ʿ am buyurur ki her kim (3) ḳurʾāna kendü maʿnā virse bilüsi ile yirin cehennemde yaraḳlasun elḥamdülillāh ol (4) pādişāh ki münezzehdür şevgāndan ve muḳaddesdür ems̱ālden ve nüẓarādan peyġāmber ʿam buyurur (5) ki sizüñ ḫayırluñuz oldur ki ḳurʾān ögrendi ve gine ögretdi nitekim buyurur (6) 48 ve naḳildür ki ḳurʾānuñ mes̱eli ṣu üzerinde aḳar ṣuya (7) beñzer ʿaceb budur ki ṣuda ḥayāt-ı nefs var ve ḳurʾānda ḥayāt-ı ḳalb var ṣu eger (8) gökden bir uġurdan geleydi cemı ̇̄ ʿ-i yirler helāk olaydı ḳurʾān daḫı eger gökden 44 Fatiha 1/7. Nimetine erdirdiklerinin yoluna. 45 Fatiha 1/7. Gazaba uğramışların yoluna da değil. 46 Fatiha 1/7. Doğrudan sapmışların yoluna da değil. 47 Kur’an-ı Kerim’in Fatiha suresi bütün hastalıklara şifadır. 48 Sizin en hayırlınız Kur‛an’ı öğrenen ve onu öğretendir. Buhari, Fezāilüˈl-Kur’ān 21. 69 (9) bir uġurdan geleydi ʿ arş ve kürs ve gökler ṭāḳat getürmeyeydi imdi mādem ki (10) cān tendedür ten ṣudan ṭoymaz ancılayın mādem ki ḳurʾān göñüldedür göñül ḳurʾāndan (11) ṭoymaz pes niʿmet iki dürli oldı biri niʿmet-i ẓāhire biri niʿmet-i bāṭınadur (12) niʿmet-i ẓāhire māl ve mülk ve rızıḳ ve saġlıḳ gibidür niʿmet-i bātına maʿrifet ve ḥikmet (13) ve ʿilm ve hidāyet ve ve maḥabbet gibidür peyġāmber ʿam ayıtdı her kim ʿamme yetesāelūn sūresiñ (14) oḳusa zevāl-i ı ̇̄māndan emı ̇̄n ola ve ḥaḳ teʿālā rızḳın giñ eyleye ve dünyānuñ cemı ̇̄ ʿ-i (15) ṭaġlarınca müzd vire ve ölmedin uçmaḳda yirin göre ve her kim iẕā vaḳaʿat sūresin [289a] (1) oḳursa ayruḳ yoḫsulluḳ görmeye ve her kim tebāreke sūresin oḳusa ḳadr gicesi iḥyā (2) itmişce s̱evāb eline gire ve her kim ḳıyāmet sūresin oḳısa ben ve cebrāʾı ̇̄ l ol kişi (3) içün ḳıyāmet güninde ṭanuḳluḳ virürüz ki müʾmindür zı hı ̇̄ devlet ol ḳula kim anuñ (4) ṭanuḳı muḥammed resūluʾllāh ve cebrāʾı ̇̄ l ʿaleyhimeʾs-selām ola ve ḳul yā kāfirūn sūresin (5) oḳısa ḳurʾānuñ dört baḫs̱inde birincisidür ve ḳul huvallāhu eḥad üç baḫs̱inden birincisi- (6) -dür fātiḥa sūresi yidi āyetdür yigirmi dört kelı ̇̄medür ve yüz yigirmi ḥarfdür her kim (7) bir kez fātiḥa sūresin oḳursa ḥaḳ teʿālā aydur firiştelerüm siz ṭanuḳ oluñ ki ben (8) ol kişiyi yarlıġadım ve ʿaẕāb-ı ḳabirden emı ̇̄ n ve fezaʿ-ı ekberden emı ̇̄n itdüm ve her kişi kim (9) biş vaḳt namāzda her rekʿatda bir fātiḥa bir kez ḳul huvallāhu eḫad oḳusa ol (10) kişi her günde ḳurʾānı ḳırḳ kez ḫatm itmişce s̱evāb bula zı ̇̄ rā ki ḳul huvallāhu eḥad ḳurʾānuñ (11) bir baḫs̱idür ve fātiḥa iki baḫs̱idür her rekʿatda bir ḫatme olur s̱evāb ise yiter (12) peyġāmber ʿam ayıtdı ümmetümüñ ʿibādetinüñ efḍali ḳurʾān oḳumakdur ammā ḳurʾānuñ ẓāhir edebleri (13) üçdür biri şoldur kim ābdest ile ḳıbleye ḳarşu diz çöküb üstāż öñinde (14) oturur gibi taʿẓı ̇̄m ile oturmaḳ ve ḥarflerin kelimelerin ve āyetlerin seçe seçe oḳumaḳ (15) gerekdür ikinci edebi budur ki ḥükmine naẓar eyleye üçünci edebi budur ki ayda bir kez [289b] (1) ḫatm eyleye imdi s̱evāb budur ki namāz içinde ḳurʾān oḳuyana yüz ḥasenāt- (2) -dur ve ḳurʾānuñ bāṭın edebleri budur ki ḳurʾānuñ ʿaẓametini ve allāhuñ ʿaẓametini (3) taṣavvur idüb oḳuya eger göñliñi ḳurʾān yüzine ḳarşu eylerseñ ve aradan şehvet- (4) -ler ḥicābın ve günāhlar perdesini giderürseñ ḳurʾān nūrı ile göñlüñ münevver olub (5) 70 ẓāhirüñde ʿibādet gülleri ile açıla maʿrifet yimişleri bite eyle olsa dünyāda ve (6) āḫiretde ḳurʾān saʿādeti ile mesʿūd olasın caʿfer bin muḥammed raḍiyaʾllāhuʿanhu ayıtdı (7) ḳurʾān dört iʿtibār üzerinedür biri ʿibādetdür ve biri işāretdür (8) ve biri leṭāifdür ve biri ḥaḳāyıḳdur imdi ʿibādet ʿavām içündür işāret (9) ḫavāṣ içündür ḥaḳāyıḳ enbiyā içündür baʿżılar ayıtdı ʿibādet semʿ içündür işāret (10) ʿaḳl içündür leṭāif müşāhede içündür ḥaḳāyıḳ muʿāyene içündür elḥamd- (11) -ülillāh ol pādişāha kim bizi ehl-i ḳurʾān eyledi ve daḫı ṣalavāt ol habı ̇̄ bullāh (12) üzerine olsun ki ḫātemüʾl enbiyā ve imāmüʾl etḳıyādur faṣlun fiʾẕ-ẕikr ḳāl- (13) -allāhu teʿālā 49 peyġāmber ʿam ayıtdı (14) imānuñuzı yiñileñüz ayıtdılar yā resūluʾllāh imānımızı nice yiñileyelüm peyġāmber ʿam ayıtdı (15) lā ilāhe illaʾllāh çoḳ ayıduñ peyġāmber ʿam ayıtdı ḫaber vireyin mi size ġāyet ḫayırlu ʿamelüñüzden [290a] (1) ve allāh ḳatında efḍal ʿamelden ve altun ve gümiş ṣadaḳa itmekden ve kāfir ile (2) ceng itmekden yig ayıtdılar yā resūluʾllāh ḫaber vir peyġāmber ʿam ayıtdı (3) ẕikruʾllāhı çoḳ ayıdıñ peyġāmber ʿam ayıtdı her kim dünyāda āḫiret baḫçelerinden (4) bir baḫçeye girmek isterse ẕikr itmege girsün bilmek gerekdür ki maḥabbet-i ilāhı ̇̄ (5) ḳaçan kim imānuñ bünyādı oldı-ise anuñ nişānı ẕikruʾllāhı çoḳ ayıtmaktur nitekim (6) peyġāmber ʿam buyurur 50 şeyḫ imām ġazzālı̇̄ raḥmetuʾllāhi ʿaleyhi (7) ayıtdı ḥaḳ ḥażretine sülūḳ idenlerüñ üç menzili vardur birisi ʿālem-i fenādur (8) ve birisi ʿālem- i cezbedür ve birisi ʿālem-i ḳabżdur ḳaçan kim ʿālem-i fenāda olsañ lā ilāhe il- (9) -aʾllāh dimeklige çoḳ meşġūl ol ḳaçan kim ʿālem-i cezbede olsān allāhu ekber allāhu ekber (10) dimege çoḳ meşġūl ol ḳaçan kim ʿālemi ḳabżda olsañ hū hū dimege çoḳ meşġūl (11) ol ḳaçan kim uşbu ʿāleme vāṣıl olsañ ṣıfāt-ı ʿadliyyenüñ kudūreti senden gider (12) ve ṣıfāt- ı fażliyyenüñ nūrı senüñ üzeriñe gelür ve ve ḥaḳḳuñ taṣarrufı saña vāsıṭa- (13) -suz ulaşır gāh maʿdūm olursuñ saña iżāfet itmek ile ve gāh mevcūd (14) olursun ḥaḳḳa iżāfet ile ve fānı ̇̄ olursun saña iżāfet itmek ile ve bāḳı ̇̄ olur- (15) -sun ḥaḳḳa iżāfet ile cüneyd-i baġdādı ̇̄ raḥmetuʾllāhi ʿaleyh ayıtdı allāh ism-i muḥrıḳdür 49 Ahzāb 33/41. Ey iman edenler! Allah’ı çok çok anın. 50 Allahı sevmenin alameti onu zikretmeyi sevmektir. 71 [290b] (1) her kim bir ḫalvet yirde ẕikruʾllāha meşġūl olsa aña evliyā kerāmetlerinden ḥāṣıl (2) ola eger ṣorsalar ki ẕikr mi efḍaldür yoḫsa ḳurʾān oḳumaḳ mı cevāb budur ki lā ilāhe illaʾllāh (3) kelimesi ḳurʾāndandur ammā ḳurʾān maʿnāsını bilenlere ḳurʾān oḳumaḳ efḍaldür ve maʿnāsını bilmeyenlere (4) ẕikr çoḳ itmek efḍaldür eger ṣorsalar ẕikr-i cehr- ile itmek mi efḍaldür yoḫsa (5) iḫfā ile mi cevāb budur ki ḳurʾānı āşikāre oḳumaḳ başına bir ʿ ibādetdür ammā ẕikri cehr-ile (6) ayıtmaḳlıġuñ teʿs̱ı ̇̄ ri artuḳdur anuñ-çün ki ḥaḳ teʿālā baʿżı göñülleri ṭaşa beñzetmiş- (7) -dür maʿṣiyyet işlemekden pes bu göñül ṭaşını ṣıyub içinden maʿrifet çeşmelerin (8) ve ve ḥikmet bıñarların aḳıtmaġa ḳuvvet ile ḍarb gerekdür ve naḳildür ḥażret-i resūl (9) cehr-ile ẕikr ayıtdı ve ol zamāndan bu zamāna gelince islām şehrlerinde ʿilm (10) ile ʿamel eyleyici vāris̱ler mescidlerinde ve medreselerinde ḫānkāhlarında cehr-ile (11) ẕikr ayıtdılar mecmaʿüʾl-fetevāda aydur ẕikri cehr-ile ayıtmak sünnetdür eger suʾāl (12) iderlerse ki ḳāḍı ̇̄ ḫān fetvāsında ve mecmaʿlar şerḥinde cehr-ile ayıtmak (13) ḥarāmdur dir cevāb budur ki ḳāḍı ḫānuñ murādı ġāyet ḳatı çaġırmaḳdur ve (14) ve mecmaʿ şerḥinüñ muṣannifi firişteoġlı mecmaʿüʾl-fetevāya muṭṭaliʿ olmadın dünyādan (15) gitdi dirin ammā efḍaliyyetde söylendi baʿżılar iḫfā-ile ẕikr itmek efḍaldür [291a] (1) didiler imdi ẕikr-i ḫafı ̇̄ peyġāmberlere ve anlaruñ sünnetlerine tābiʿ olan ḫavāṣ-ı evliyāya (2) maḫṣūṣdur bilmek gerekdür bir kişinüñ ḥaḳı ̇̄ ḳati şerı ̇̄ ʿatine göredür ve göñülleri (3) keşf eyleyen lā ilāhe illaʾllāh dimekdür ve cānları keşf eyleyen lā ilahe illallāh (4) dimekdür ve sırları keşf eyleyen hū dimekdür pes ʿ ālem-i esrār ekberdür ʿ ālem- i (5) ervāḥdan ve ʿ ālem-i ervāḥ ekberdür ʿ ālem-i ḳalbden ve ʿ ālem-i ḳalb ekberdür ʿ ālem- i ecsām- (6) -dan imdi cehd eyle ki ʿālem-i nefsden çıḳ ʿālem-i ḳalbe var ve ʿālem-i beşeriyyetden çıḳ (7) ʿālem-i ervāḥa var ʿālem-i ṭabı ̇̄ ʿatden çıḳ ʿālem-i sırra var ve vücūduñ ẓulumātından çıḳ (8) ḥaḳḳuñ vücūd-ı nūrına var be-dürüstı ̇̄ ʿālem-i ḳalb tevvāblaruñ miʿrācıdur ve ʿālem-i (9) ervāḥ muḥibblerüñ miʿrācıdur ve ʿālem-i sır ʿāriflerüñ miʿrācıdur ḳaçan kim (10) beşeriyyetüñden teraḳḳı ̇̄ eyleyesin ḥaḳḳıñ taṣarrufı saña istiḳbāl ider eyle (11) olsa göñlüñ intiḳāl ider beḳādan fenāya ve ṣaḥvdan maḥve ve ʿaḳsine daḫı intiḳāl (12) ider tenevvūʿ ve taʿaddüd senüñ ḥālüñdür ḥaḳḳuñ taṣarrufında degüldür be-dürüstı ̇̄ ḥaḳ teʿālā (13) münezzehdür taġayyürden ve inḳılābdan ḳaçan kim 72 ʿālem-i sırra vāṣıl olsañ esrār-ı (14) ġayb saña keşf olur eyle olsañ ġaybdan işidürsin ve ġaybdan görürsin (15) pes ġayb ʿayān olur ve ḫaber saña muʿāyene olur ʿāriflerüñ cānı celāliyye-i [291b] (1) ḳudsiyyedür anuñ-çün allāhla müştāḳ olurlar ve ʿābidlerüñ cānı ruḥāniyye- (2) -dür anuñ-çün uçmaġa müştāḳ olurlar ve ġāfillerüñ cānı hevāiyyedür anuñ-çün (3) dünyāya meşġūl olurlar muḥaḳḳiḳlar ayıtdılar kimüñ ki niʿmet vaḳtinde naẓarı (4) niʿmete olmadı belki munʿime oldı nitekim anuñ naẓarı belā vaḳtinde belāya olmadı (5) belki belā idiciye oldı eyle olsa ol kişi her ḥālde maʿrifetuʾllāha ġarḳ (6) olur bundan ötürüdür ki ḥaḳ teʿālā mūsānuñ ümmetine ayıtdı 51 (7) ve muḥammed ümmetine ayıtdı 52 (8) imdi uşbu āyetde bir ḳaç maʿnālar vardur biri budur ki ḥaḳ teʿālā ayıtdı eger beni (9) ṭāʿat ile añarsañuz ben daḫı sizi raḥmetüm ile añam ikinci budur ki eger siz beni duʿā (10) ile añarsañuz ben daḫı sizi ḳabūl itmek ile añam üçünci budur eger siz beni niʿmetten (11) ötürü s̱enā ile añarsañuz ben daḫı sizi ʿibādet itdügiñüz için s̱enā ile añam dördünci (12) eger siz beni ḫalvetde añarsañuz ben daḫı sizi āḫiret-ile añam bişinci eger siz beni (13) ḫalvetde añarsañuz ben daḫı sizi ġalebede añam altıncı eger siz beni ṭāʿat iderken (14) żaʿıflık ile añarsañuz ben daḫı sizi ḳuvvet ve yardım ile añam yidinci eger siz beni (15) fenā olup añarsañuz ben daḫı sizi beḳā ile añam sekizinci eger siz beni mücāhede [292a] (1) ile añarsañuz ben daḫı sizi müşāhede ile añam ṭoḳuzuncı eger siz beni iḫlāṣ ile añar- (2) -sañuz ben daḫı sizi iḫlāṣ ile añam onuncı budur ki eger siz beni ḥikmet ve rubū- (3) -biyyet ile añarsañuz ben daḫı raḥmet ve ʿubūdiyyet ile añam 53 imdi allāha (4) ẕikr itmek yidi ḳısm üzerinedür biri ẕikrdür aġlamaḳ ile ve biri ḳulaḳ ẕikridür (5) ḥaḳḳuñ aḥkāmın işitmek ile ve biri dil ẕikridür ḥamd u s̱enā ile ve biri el ẕikridür (6) ʿaṭā 51 Bakara 2/47. Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi hatırlayın. 52 Bakara 2/152. Siz beni anın ki ben de sizi anayım. 53 Ankebut 29/45. Allahı anmak elbette en büyük ibadettir. 73 ve seḫā ʾile ve biri ayaḳ ẕikridür cehd ve vefā ile ve biri göñül ẕikridür ḥavf (7) ve recā ʾile ve biri yidinci cān ẕikridür teslim ve rıżā ile baʿżılar ayıtdı ẕikr (8) dört dürlüdür biri dil ẕikri ve biri göñül ẕikri ve biri rūḥ ẕikri ve biri (9) sır ẕikri ve rūḥ ẕikrinüñ āfeti sır aña muṭṭaliʿ olmaḳdur ve sır ẕikrinüñ āfeti (10) göñül ile muṭṭaliʿ olmaḳdur ve göñül ẕikrinüñ nefs aña muṭṭaliʿ ve nefes (11) ẕikrinüñ āfeti kendüyi görmekdür baʿżılar ayıtdı ẓāhir ve bāṭın ẕikri mübtediʾ- (12) -lerüñdür ve sır ẕikri mutavassıṭlaruñdur rūḥ ve ḫafı ̇̄ ẕikri müntehı ̇̄ lerüñdür (13) ẕikr-i ḳalb ẕikr-i efʿaldür ve ẕikr-i sır ẕikr-i ṣıfātdur ve ẕikr-i rūḥ ẕikr-i ẕāt- (14) -dur baʿżılar ayıtdılar lā ilāhe illaʾllāh kelı ̇̄mesi bir maʿcūna beñzer mükerrebdür nefy ile (15) is̱bātdan ve nefy ile mevādda fāside zāʾil olur ve ol müvādd-ı fāsideden maraż-ı ḳalb [292b] (1) ve ḳuyūd-ı rūḥ aḫlāḳ-ı nefsāniyye ve leẕẕāt-ı şehvāniyye ve temettuʿāt-ı ḥayvāniyye ve taʿallūḳat-ı (2) kevneyn bu cümlesi mevād-ı fāsidden ḥāṣıl olur ve is̱bātı ṭarafından göñül münevver (3) olur nūruʾllāh ile ve ol nūr sebebi ile ṣıḥḥat-i ḳalb ve taṣfiye-iʾ rūḥ nefs ve tecellā-ı (4) esmā ve ṣıfāt ḥāṣıl olur ḥaḳ teʿālā buyurur ki 54 (5) şeyḫ-i ekber ḳaddesallāhu sırrahū ayıtdı ḥaḳı ̇̄ ḳat ẕikr ʿibādet- (6) -dür ḥaḳ teʿālā tecellı ̇̄ itmekden ẕātına ism-i mütekellim ile zı ̇̄ rā ki ṣıfāt-ı kemāli iẓhār (7) itmekdür maḳām-ı cemʿde ve tafṣı ̇̄ lde mertebeler iʿtibārı ile ve ẕikrüñ aʿlāsı maḳām-ı (8) cemʿdedür ḥaḳ teʿālā kendüyi ẕikr eyledi evvelā andan ṣoñra muḥammed-i muṣṭafā (9) ẕikr itdi andan ṣoñra enbiyā ve mürseller ẕikr itdi andan ṣoñra muḳarreb firişteler (10) ẕikr itdi andan ṣoñra ervāḥ-ı mücerred ẕikr itdi andan nüfūs-ı munṭabiʿa ẕikr itdi (11) andan ṣoñra ebdān ẕikr itdi eyle olsa ẕikruʾllāh efḍaldür ġazādan ve cemı ̇̄ ʿ (12) ʿ ibādetden anuñ-çün ki anlaruñ s̱evābı uçmaḳdur ve ẕikrüñ s̱evābı ḥaḳdur nitekim ḥaḳ (13) teʿālā buyurur 55 ve ḳālallāhu teʿālā 56 yaʿnı ̇̄ ẕikr- (14) -ullāh cemı ̇̄ ʿ- 54 Lā ilāhe illallāh benim kalemdir. Kaleme giren azābımdan emin olur. 55 Ben beni zikredenle otururum. 56 Ankebut 29/45. Allāh’ı anmak her şeyden önemlidir. 74 i nesneden uludur veʾs-selām faṣlun fiʾṣ-ṣabr ḳālallāhu teʿālā (15) 57 şeyḫ imām ġazzālı ̇̄ raḥmetuʾllāhi ʿaleyhi ayıtdı belālara ṣabr [293a] (1) itmek ḫavāṣ-ı insāndandur kim ḥayvānda ve firiştede ṣabr olmaz ammā ḥayvānda (2) anuñ-çün ṣabr olmaz ki şehveti ġālib olmışdur ʿaḳlı yoḳdur ki ol şehvete ṣabr eyleye (3) ammā ferişteler müştāḳ olmışlardur ḥaḳ teʿālānuñ cemāline eyle olsa onlara şehvet (4) ġālib olmamışlardur ki ḥażret-i celālden anları menʿ eyleye ammā faḫrüʾr-rāżı ̇̄ (5) raḥmetuʾllāhi ʿaleyhi ayıtdı ṣabr itmek oldur ki ḥaḳḳun ḳażāsına rāżı ̇̄ olmaḳ (6) ḳaçan göñül bir nesneyi menʿ eylese ol vaḳt göñül yüzüni ʿālem-i cezbden döndürür nitekim (7) ādem peyġāmber ʿam göñli uçmaġa müteʿalliḳ oldı ḥaḳ teʿālā ol uçmaġı aña miḥnet (8) ḳıldı peyġāmber ʿam buyurur ki 58 ṣabrdan murād taḳvādur nitekim (9) ḥaḳ teʿālā buyurur 59 ve taḳvā- (10) -dan murād saḳınmaḳdur peyġāmber ʿam buyurur ki ḳul taḳvā derecesine irişmeye tā kim (11) ḳayırmaz nesneleri terk itmeyince ḳayurur nesnelerden ḳorḳub caʿfer-i ṣādıḳ raḥmet-(12) -ullāhi ʿaleyhi ayıtdı 60 imdi (13) ʿalāmet-i taḳvā üç ḳısımdur biri her ḥālde allāha naẓar itmekdür ve biri her işde (14) allāha rücūʿ itmekdür ve biri her ḥālde istiḳāmet itmekdür ve ḥaḳ teʿālā buyurur (15) 61 [293b] (1) iṣbirü didigü işāretdür belālara bu ʿavām içündür ki ṣābirū didigü (2) işāretdür maʿṣiyyeti terk eylemege bu ḫavāṣ içündür ve rābiṭū didügü işāret- (3) -dür ṭāʿat işlemege ve ḳatlanmaġa bu ḫāṣṣuʾl-ḫāṣ içündür pes kişinüñ (4) rāḥatlıġı yaḳındadur ve şerefi 57 Bakara 2/153. Şüphesiz Allah sabredenlerin yanındadır. 58 Sabır benim gıdamdır. 59 Bakara 2/197. Öyleyse bana saygı duyun, ey akıl sahipleri! 60 Takva senin kalbinde Allah’tan başka bir şey görmemendir. 61 Al-i İmran 3/200. Ey iman edenler! Sabredin, kararlılıkta yarışın, düşmana karşı hazırlıklı olun (birbirinize dayanıp bağlanın). Allahˈa karşı gelmekten sakının ki başarıya ulaşabilesiniz. 75 tevāżuʿdadur ve devleti islāmdadur ve ʿiṣmeti (5) tevekküldedür ve zı ̇̄ rekligi dı ̇̄ndedür ve ʿizzeti dünyā terk itmekdedür ve helāk- (6) -lıġı günāha cüret itmekdedür ve peşı ̇̄mānlıġı ivmekdedür ve şeḳāveti cehlde (7) ve saʿādeti ʿilmdedür ve kemāli ʿışḳdadur ve ḥayātı cāvidānı ṣabrdadur (8) ve ṣabr ḫalḳ ḳatında nefsine ṣabr itmekdür ve ʿāşıḳlar ḳatında ṣabr oldur (9) ki eger cemı ̇̄ ʿ-i ʿālemüñ belāsı anuñ üzerine gelürse āh dimeye ve daḫı vefādan ve (10) cefādan rencden ve gencden ve muṣı ̇̄ betden ve niʿmetden bu cümlesi anuñ ḳatında berāber (11) ola belki kendüzini belā mancılıġına ḳoya ve ḳażā deñizine ata ve hiç ṣoñın (12) endı ̇̄ şe ḳılmaya ve hem cānından üşenmeye cānān içün bı ̇̄ cān ola faṣlun (13) fiʾṣ ṣadaḳa ḳālallāhu teʿālā 62 (14) (15) peyġāmber ʿam ayıtdı ṣadaḳa virmek ḳabr ḥarāreti söyündürür ve ḳıyāmet [294a] (1) güninde ṣadaḳası gölgesinde olur peyġāmber ʿam ayıtdı ol tañrı ḥaḳḳı-çün (2) ki beni peyġāmberlıġa viribidi her kim bir yitime ṣadaḳa virse ḥaḳ teʿālā (3) güninde ṣadaḳası gölgesinde olur peyġāmber ʿam ayıtdı ol tañrı ḥaḳḳı-çün (4) ḳıyāmet güninde aña ʿaẕāb eylemeye ve her kim kendü ḫıṣımlarına ṣadaḳa virmese (5) ġayrı kişiye virse ḥaḳ teʿālā ol kişiye ḳıyāmet güninde naẓar eylemeye peyġāmbere (6) ṣordılar ki ṣadaḳa virmek ḳanḳı kişiye efḍaldür peyġāmber ʿ aleyhiʾs-selām (7) ayıtdı atasına andan ṣoñra aḳrıbāsına virmek gerekdür didi (8) ebū hureyre peyġāmberden naḳil ider peyġāmber ʿaleyhiʾs- selām ayıtdı uçmaḳ- (9) -da ġurfeler vardur nūrdan ayıtdılar yā resūluʾllāh ol ġufreler kimüñdür (10) peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı şol kişinüñdür ki ḫalḳa ṣadaḳa vire (11) ve gökçek söyleye ve ṭaʿām yidüre ve ḫalḳ uyurken ol dün namāzın (12) ḳıla peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı ʿamellerüñ efḍali tañrı ḳatında ol- (13) -dur ki bir kişinüñ açlıḳdan yüregi yanmış ola anuñ ḳarnın ṭoyura ve naḳil- (14) -dür ki peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı sizüñ üzeriñüze olsun ki ṣadaḳa (15) virmekde altı dürlü dürlü ḫaṣlet vardur üçi dünyāda ve üçi āḫiretde ammā ol kim dünyādadur biri budur kim ḥaḳ teʿālā ṣadaḳa 62 Mallarını gece ve gündüz, gizli ve açık olarak hayra sarfedenler için rableri nezdinde ecirleri vardır; onlar için ne korku olacak ne de üzüleceklerdir. 76 [294b] (1) viren kişinüñ rızḳı dünyāda ziyāde eyleye ve ʿömrine berekāt (2) vire biri budur kim ḥaḳ teʿālā mālına berekāt vire ve (3) biri budur ki evlerin ʿimāret eyleye ammā ol kim āḫiretdedür üç- (4) -dür biri budur ki yarın ḳıyāmet güninde yalıncaḳ olmaya (5) ve biri budur ki başı üstinde gölge ola ve biri budur (6) ki ṭamu ile anuñ arasında perde ola peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām (7) ayıtdı uçmaḳ ḳapusında yazulmış gördüm ki her kim (8) ṣadaḳa virse ḥaḳ teʿālā birine on vire ve her kim ödünç (9) virse birine on sekiz vire peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı (10) bir kişi kendü eliyle bir aḳçe ṣadaḳa eylemek yigdür (11) kendüden ṣoñra biñ dināri vaṣiyyet eylemekden (12) faṣlun şeyḫ ʿabduʾllāh enṣārı̇̄ (13) menāziliʾs-sāirin adlu bir kitāb düzdi (14) ve anı on ḳısm itdiler sālikler bileler ki nice (15) sülūḳ itmek gerekdür ben anı tercüme itdüm. [295a] 77 63 (1) iy ṭālib-i esrār-ı ilāhi ben menāzili bu şekilde getürdüm tā kim (2) muṭālaʿa eyleyenlere āsan ola biiẕnillāhi teʿālā faṣlun fı̇̄ faużlıʾl- (3) -ʿilm veʾl ʿulemāʾ ḳālallāhu teʿālā 64 ḳālʾen-nebiyyü ʿaleyhiʾs-selām [295b] (1) ʿilmüʾl ebdāndan murād maʿrifetüʾn- (2) -nefsdür ve ʿ ilmüʾl-edyāndan murād maʿrifetüʾr-rabbdur peyġāmber ʿ am ayıtdı ʿ ilm (3) ikidür biri ʿilmü biʾl-lisāndur ol senüñ üzerüñe ḥüccetdür ve biri ʿilmü (4) biʾl ḳalbdür ol saña fāyidedür peyġāmber ʿam ayıtdı ʿilmüñ mes̱eli yaġmur (5) gibidür ḳaçan ḳara yirlere yaġsa otlar bitürür ḳaçan deñizlere yaġsa ṣadefler (6) incüler bitürür ve naḳildür 63 Tablo Latin harfleri ile Ekler bölümünde, “Ek1” başlığıyla verilmiştir. 64 Mücadele 58/11. Kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltsin. 78 peyġāmber ʿam ayıtdı ʿilm ücdür biri muḥkem āyet- (7) -dür ve biri ḳāyim sünnetdür ve biri ʿādil farı ̇̄ żadur ve bu üçinden ġayrı (8) fażladur ʿalı ̇̄ ayıtdı kime ki dünyā ve āḫiret gerek-ise ʿilm ögrensün bilmek (9) gerekdür ki insāna farż olan ʿilm üc ḳısımdur biri tefsı ̇̄ rdür ve biri (10) ḥadı ̇̄ s̱dür ve biri fıḳıhdur ammā imām ebū ḥanife raḥmetuʾllāhi ʿaleyhi ayıtdı (11) 65 imdi fıḳıh nefsin bilmekdür ve nefʿden (12) ve ziyāndan aña ne gelürse mā lehā ʿaleynā didügi iʿtiḳādlara şāmildür (13) ı ̇̄mān getürmek gibi ve daḫı vicdāniyyāta şāmildür bāṭın ḥaḳların bilmek (14) gibi ve daḫı melekātı nefsāniyyeye ve ʿameliyyeye şāmildür namāz ve oruc (15) ve ḥacc gibi ve daḫı şol nesne kim aḥkāmın bilmekdür vicdāniyyātdandur [296a] (1) ol aḫlāḳ ve taṣavvuf ʿilmidür zühd ve ṣabr ve rıżā ve ḥużūruʾl-ḳalb gibi (2) ve ne kim bunlara beñzer nesne vār-ısa vicdāniyyātdandur ve şol nesne kim (3) ʿameliyyātdan ola anuñ aḥkāmın bilmek fıḳhdur ebū ḥanı̇̄ fe bunlardan (4) ziyāde eylemedi pes fıḳh ikiye münḳasım oldı biri fıḳh-ı ekberdür ve biri (5) fıḳh-ı aṣġardur imdi bunlaruñ ḥaḳı ̇̄ ḳatini bil tā kim muṭṭaliʿ olasın ʿulūm-ı (6) dı ̇̄ne andan ṣoñra ʿilm nāfiʿ ve ʿamel-i ṣāliḥ ile mükemmel olasın ammā fıḳh-ı ekber (7) ʿilm-i kelāmdur ve ʿilm-i kelām ʿaḳāid-i dı ̇̄niyyeyi is̱bāt itmege ḳādir olmaḳ- (8) -dur ḥüccetler getürmek ile ve şübheler defʿ itmek ile imdi bu ʿilmüñ fāydası (9) çoḳdur biri budur ki taḳlı ̇̄ dden ıraḳ olub yaḳına varmaḳdur ve biri (10) irşād idenlerüñ irşādıdur ve biri ḳavāʿid-i dı ̇̄ni ḥıfẓ itmekdür ve biri (11) ʿulūm-ı şerʿiyye üzerine bünyād itmekdür ve biri niyyetini ve iʿ tiḳādını (12) ṣaḥı ̇̄ ḥ itmekdür zı ̇̄ rā ki ʿamelün ḳabūli ʿilm ile olur ammā fıḳh-ı aṣġar oldur ki (13) uṣūl ve fürūʿdur ve uṣūl-ı fıḳhuñ ḳavāʿidin bilmekdür ʿalā vechiṭ-taḥḳı ̇̄ ḳ (14) murād ḥikmetden şerı ̇̄ ʿat ʿilmini bilmekdür ve daḫı her kelām ḥaḳḳa muvāfıḳ ola anı bilmek- (15) -dür peyġāmber ʿam ayıtdı 66 peyġāmber ʿam ayıtdı [296b] 65 Fıkıh kişinin kendi lehine ve aleyhine olan şeyleri bilmesidir. 66 Hikmet kelimesi bütün hekimlerin yitiğidir. 79 (1) ḥikmet göñüle gökden iner ammā şol göñle inmez ki anda her ne içün ġuṣṣa ola (2) faṣlun fiʾl-ʿulemāʾ peyġāmber ʿam ayıtdı bir kişi taḥṣı ̇̄ l eyleye ol kişi (3) üstādına giderken firişteler ḳanadlarını ol kişinüñ ayaġı altına döşer- (4) -ler peyġāmber ʿam ayıtdı ümmetümüñ ʿālimleri iki dürlüdür biri şol kişidür (5) ki ḥaḳ teʿālā aña ʿilm virdi ol daḫı ol ʿilmi ḫalḳa söyledi hiç ḥaḳdan nesne (6) ṭamaʿ eylemedi ve ʿilmi bahāya ṣatmadı anuñ gibi ʿ ālimler içün göñüllerdeki (7) ḳuşlar ve deñizdeki balıḳlar ve yiryüzindeki cānavarlar ve kirāmen kātibin anuñ (8) içün ṣalavāt virürler ve yarın ḳıyāmet güninde ol kişi ḥaḳ teʿālā ḥażretine (9) varur mürsel peyġāmberler ile bile alurlar ve biri şol kişidür ki ḥaḳ teʿālā (10) aña ʿilm virdi ol daḫı ḫalḳa söylemedi ve ḫalḳuñ mālına ṭamaʿ eyledi (11) ve söyler ʿilmüñ bahāsın aldı andan söyledi ḥaḳ teʿālā anuñ gibi ʿālime (12) yarın ḳıyāmet güninde ḳatı ʿaẕāb idecekdür ve naḳildür ki peyġāmber ʿam (13) ayıtdı ḳaçan bir ʿālim ʿilm ayıtsa bir kişi daḫı gelse ol ʿilmi diñlese yüz biñ (14) rekʿat namāzın ḳılmakdan yigdür ve yüz biñ at ġazāya göndermekden (15) efḍaldür bir ʿālimüñ yüzine baḳmak ġazāya biñ at göndermekden ḫayır- [297a] (1) -ludur ve bir ʿālime selām virmek bir yıl ʿibādet itmekden ḫayırludur (2) ve bir sāʿat bir ʿālimüñ ḳatında oturmaḳ biñ yıl ʿibādet itmekden efḍal- (3) -dür yitmiş kez maḳbūl olmış kaʿbeden efḍaldür ve ʿilmüñ her ḥarfine bir kaʿbe s̱evābı- (4) -dur ve ḥaḳ teʿālā ol kişinüñ üzerine raḥmet indürür ve firişteler ḥaḳḳına (5) ṭanuḳluḳ virürler ve her kime ki firişteler ṭanuḳluḳ virseler ol kişi uçmaḳ- (6) -lıḳdur ebū umāme raḍiyaʾllāhuʿanhu peyġāmbere suʾāl eyledüm yā resūl- (7) -allāh iki kişi ölse biri ʿābid ve biri ʿālim olsa ḳanḳısı efḍaldür peyġāmber ʿam (8) ayıtdı ʿālimüñ fażlı ʿābid üzerine benüm fażlum gibidür sizüñ üzerüñüze (9) peyġāmber ʿ am ayıtdı ʿ ālimi ve cāhili beyān eylemişdür ʿ ālim oldur ki ḥaḳdan (10) ḳorḳa ve ḫalḳdan utana ammā cāhil oldur ki ḥaḳdan ḳorḳmaya ve ḫalḳ- (11) -dan utanmaya ve yalancı olub dāyim mā-lā-yanı ̇̄ söyleye eger oḳursa ve yazarsa (12) daḫı ol kişi cāhildür didi ve ʿ ābid oldur ki allāh içün ʿ ibādet (13) eyler ʿ ilmini kendü nefsine ḫarc ider ancaḳ ammā ʿālim oldur ki allāh içün ʿibādet (14) eyler ʿilmini kendü nefsine ve ġayrı kişiye daḫı bile ḫarc ider cāhil bu ikisinden (15) daḫı maḥrūmdur ve kemālden ḫāricdür peyġāmber ʿam ayıtdı bir gün cebrāʾı ̇̄ le 80 [297b] (1) ben ayıtdım ümmetüme ḳanḳı ʿamel efḍaldür cebrāʾı ̇̄ l ayıtdı ʿilm olmaḳ (2) efḍaldür pes maʿlūm oldı kim dünyāda ʿilmden efḍal kemāl yoḳdur (3) andan ṣoñra peyġāmber ʿam ayıtdı her kişi kim ʿilm ögrense allāh içün (4) ve maḳṣūdı ol ʿilmden kendü nefsini ve müslimānları daḫı ıṣlāḥ (5) itmek içün olsa ġarażi dünyā olmasa ben ol kişiye kefı ̇̄ l olayın (6) ki ol kişi uçmaḳlıḳdur peyġāmbere ʿam ṣordılar ki ʿilm nedür peyġāmber ʿam (7) ayıtdı ʿamel itmege delı ̇̄ ldür ayıtdılar ʿaḳl nedür peyġāmber ayıtdı ḫayra (8) ḳulāġuzlayıcıdur ayıtdılar hevā nedür peyġāmber ayıtdı günāhlara merkebdür (9) ayıtdılar māl nedür peyġāmber ayıtdı mütekebbürlerüñ ridāsıdur ayıtdılar dünyā nedür (10) peyġāmber ayıtdı āḫiretüñ bir soḳaġıdur peyġāmber ʿam ayıtdı her kim (11) dilerse ḥaḳ teʿālānuñ āẕādlularunuñ yüzine baḳa ʿamellerüñ yüzine (12) baḳsun ve her kim bir ʿamelimüñ ḳapusına varsa her adımına biñ yıl ʿibādet (13) itmişce müzdi vardur ve her kim bir ʿālime nafaḳa virse ol kişi uçmaḳda (14) benüm yoldaşumdur ve her kim ʿilm isterse ġurbetde ölse şehı ̇̄ ddür ol kişi (15) uçmaḳda benüm yoldaşumdur ve naḳildür ki peyġāmber ʿam ayıtdı her kim ulu- [298a] (1) -lanmaḳ içün ʿilim oḳusa ve ölse cāhil öldi ve her kim baḫs̱ içün (2) ve ġaraż-ı nefs içün ʿilm oḳusa ve ölse münāfıḳ öldi ve her kim dünyā içün (3) ʿilm oḳusa ölse fāsıḳ öldi ve her kim ḫalḳa kibir itmek içün (4) oḳusa ve ölse kāfir öldi ve her kim ʿamel itmek içün ʿilim oḳusa ve ölse (5) be-dürüstı ̇̄ ol kişi müʾmin öldi peyġāmber ʿam ayıtdı her kim bir ʿālime (6) ikrām eylese baña ikrām eyledi ve her kim baña ikrām eyledi allāha ikrām (7) eyledi ve her kim allāha ikrām eyledi be-dürüstı ̇̄ uçmaḳ aña vācib (8) oldı ve her kim bir ʿālimi ḫorlasa beni ḫorladı ve her kim beni ḫorladı (9) allāhı ḫorladı ve her kim allāhı ḫorladı be-dürüstı ̇̄ ṭamu aña vācib (10) oldı her kim ʿulemā ile oḳursa benüm ile oḳurdı ve her kim ʿ ulemāyı (11) ziyāret eylese beni ziyāret eyledi ve her kim ʿ ulemāʾ ile merḥabā (12) itse benüm ile merḥabā itdi ve her kim benüm ile merḥabā itdi (13) ve benüm ile oturdı ḥaḳ teʿālā ol kişiyi ḳıyāmet güninde benüm-ile ḳopara (14) peyġāmber ʿam ayıtdı 81 67 zı ̇̄ rā ki peyġāmberler altun (15) ve gümiş mı ̇̄ rās̱ ḳomadılar ammā ʿilim mı ̇̄ rās̱ ḳodılar her kim ol mı ̇̄ rās̱- [298b] (1) -dan naṣı ̇̄ b oldı ḥaẓẓ-ı vāfir oldı peyġāmber ʿam ayıtdı 68 (2) yaʿnı ̇̄ ʿālime eyle gerekdür ki kendü nefsini ḫalḳdan yig (3) görmeye zı ̇̄ rā vaḳt olur ki kendünüñ üzerine bir ʿ ālim daḫı bulunur ol (4) ʿ ālim kendüden efḍal olur aña naẓar kendü cāhil olur peyġāmber ʿam (5) ayıtdı her kime kim ḥaḳ teʿālā ʿilm virdi üç nesne bile virdi (6) biri ḥalāvet ve biri heybet ve biri muḥabbet ḳaçan ʿālimler dünyāya meyl (7) eyleseler ḥaḳ teʿālā ḥalāveti anlardan giderür ḳaçan gizlü günāh işleseler (8) ḥaḳ teʿālā heybeti anlardan giderür ḳaçan ḫalḳuñ mālına ṭamaʿ eyleseler ḥaḳ teʿālā (9) maḥabbetini anlardan giderür peyġāmber ʿam ayıtdı ḳaçan bir ʿālim üstād ile (10) bir köye uġrasalar ḥaḳ teʿālā ol köyüñ meşhedlerinden ḳırḳ gün ʿaẕābı (11) götürür peyġāmber ʿam ayıtdı ḳaçan bir kişi bir ʿ ālimüñ ḳatında otursa ḥaḳ teʿāla (12) ol kişiye uçmaḳda biñ şehr vire her şehirden yitmiş ḳapu aça ve ḥaḳ teʿāla (13) her ḥarfine bir şehr s̱evābın vire ve her kelimesine bir yıllıḳ ʿibādet s̱evābın vire (14) anuñ-çün uçmaḳda biñ şehr yapa ve her şehrüñ büyüklügi on bu dünyā- (15) -ca ola imāmuʾr-rażı ̇̄ raḥmetuʾllāhi ʿaleyhi tefsı ̇̄r-i kebirde ayıtdı ḥaḳ teʿālā [299a] (1) buyurur 69 imdi uliʾl- (2) -emirden murād budur ki ʿulemāʾdur ṣaḥı ̇̄ ḥ ḳavl budur anuñ-çün beglere vācibdür (3) ʿulemāya muṭı ̇̄ ʿ olalar perġāmber ʿam ayıtdı ümmetümüñ helāklıġı ikidür biri (4) fāsıḳ ʿālim iledür ve biri cāhil ʿābid iledür eger siz tamām ḥaḳḳı bilseñüz (5) idi ḥaḳ teʿālā size şol ʿilmi virürdi ki aṣlā anda cehl olmaz- (6) -dı ve eger tamām ḥaḳdan ḳorḳsañuz idi deñizlerde yürürdüñüz ve ṭaġlar (7) sizüñ duʿānız ile ḥarekete gelir idi ibn-i ʿabbās peyġāmberden naḳil (8) peyġāmber ʿ am ayıtdı ʿ ulemāʾnuñ ümmı ̇̄ ler üzerine yidi yüz derece (9) mertebesi artuḳdur 67 Alimler peygamberlerin varisleridir. 68 Ben alimim diyen cahildir. 69 Nisa 4/59. Allah’a itaat edin, peygambere itaat edin, sizden olan ülüˈl-emre de. 82 bir dereceden bir dereceye yitmiş yüz yıllıḳ yoldur (10) ebū ḥanı ̇̄ fe raḥmetuʾllāhi ʿaleyhi ayıtdı 70 (11) baʿżılar ayıtdılar işbu ḫalḳ dört dürlüdür biri (12) budur ki bilür ve bildügin daḫı bilür ol ʿālimdür aña uymaḳ gerekdür (13) ve biri budur ki bilür ve lākin bildügin bilmez ol uyur anı uyarmaḳ gerek- (14) -dür ve biri budur ki bilmez ve bilür ki bilmez ol cāhildür anı ögretmek gerek- (15) -dür biri budur ki bilmez ve bilmedügin daḫı bilmez ammā kendüyi bilür ṣanur ol şeyṭān- [299b] (1) -dur andan ṣoñra ḳaçmaḳ gerekdür ve ʿilim daḫı dört dürlüdür biri budur (2) ki bilinür ve söylenür şerı ̇̄ ʿat ʿilmi gibi ve biri budur ki bilinmez ve söylenmez (3) ḥaḳ teʿālānuñ gizlü ʿilmleri gibi ne bilinür ve ne söylenür ve biri budur (4) ki bilinür velākin söylenmez ʿāriflerüñ ḥāli gibidür ve dostlaruñ ʿaybı (5) gibidür ve biri budur ki bilinmez velākin söylenür meşāyiḫuñ esrārı gibi bilinmez (6) ammā baʿżı ḫalḳ içinde söylenür imām rāżı ̇̄ raḥmetuʾllāhi ʿaleyhi ayıtdı (7) ḳaçan ʿulemāʾ ḥelāl yiseler cāhiller şübhelü yiseler ve ḳaçan ʿālimler şübhelü yiseler (8) cāhiller ḥarām yiseler ve ḳaçan ʿālimler ḥarām yiseler cāhiller kāfir olalar (9) ve naḳildür ki peyġāmber ʿam cebrāʾı ̇̄ le ṣordum tañrı ḳatında ʿulemāʾ mı (10) efḍaldür yoḫsa şehı ̇̄ dler mi cebrāʾı ̇̄ l ayıtdı bir ʿulemāʾ tañrı ḳatında (11) on şehı ̇̄dden efḍaldür didi peyġāmber ʿam 71 silāḥı bilmek gerek- (12) -dür ḥaḳ teʿālā insānı iki ḳısım üzerine yaratdı biri cāhil ve biri ʿālim (13) pes saʿādetlü ʿālim oldur ki ʿaklı imām idinüb 72 (14) ṣaḥāyıfın muṭālaʿa ḳılub aḥkām-ı şerʿden iʿrāz itmeye ve girçek (15) ʿālim oldur ki işitdügin unıtmaz ola tecellı ̇̄ ve ḫafı ̇̄ sırrından āgāh olub [300a] (1) kināyāt ve işārāt ve delālāt ve iḳtiżā maʿānı ̇̄ sinden ḫaberdār (2) ola ve daḫı müfessir ve mücmel ve müteşābih ve müsteʿār ve istiʿāre ḳısmından (3) añlamış ola ve daḫı yāranlarına bārid suʾāl eylemeye ve ḳablüʾl-fehm daḫl (4) eylemeye ve kimsenüñ 70 İlimlerin en üstünü hal ilmidir ve hallerin en üstünü hali korumaktır. 71 İlim benim silahımdır. 72 Hud 11/56. Şüphesiz rabbimin yolu dosdoğru yoldur. 83 perdesin yırtmaya ve baḫs̱den maḳṣūdı iẓhār-ı fażı ̇̄ let (5) olmaya belkim iẓhār-ı s̱evāb ola ḫuṣūṣā ki zamān-ı evvelde müsteʿidler- (6) -den bir nicesi ẕihinlerine iʿtimād idüb üstādlarına ḥürmet eylemediler mücādele (7) eylediler ve üstādlarından rücūʿ eylediler ʿāḳıbet şeref-i naẓardan ḳalub (8) duʿādan maḥrūm oldılar pes ṭālibe eyle gerekdür bir ḳaç maʿrifet maʿdeni (9) ve neṣāyiḥ menbaʿı maḥbūb-rūy ve mergūb-ḫūy feṣāḥat deryāsı ve belāġat (10) ṣāḥrası mütefennin ve mütedeyyin rāz diñleyici ḥerı ̇̄ flerden bir nicesi ʿan ḳalbı ̇̄ dost (11) idüb bāḳı ̇̄ ʿömrini anuñla geçüre eyle gerekdür ki bı ̇̄ -ḥayāyı ādeme ṣaymaya ve bı ̇̄ - (12) hüneri ḥisāba getürmeye ve bı ̇̄ -aṣlı hem-nişı ̇̄n idinmeye cehd eyleye kim ʿilm ile (13) ʿamel eyleyici ʿālimler ile otura zı ̇̄ rā ki anlaruñ ʿilm ve ḥikmeti az zamānda aña daḫı (14) es̱er eyleye mes̱elā şı ̇̄ r rūġan bir nice gün gül ile muṣāḥib olıcaḳ ayruḳ aña (15) şı ̇̄ r-rūġan dimezler belkim gül yaġı dirler ancılayın bu daḫı bir nice gün ʿālim ile [300b] (1) otursa ayruk aña cāhil dimezler belkim ehl dirler ve naḳildür bir vech-ile daḫı (2) ʿ ālim iki ḳısımdur biri ʿālim-i dünyevı ̇̄ dür ve biri ʿālim-i uḫrevı ̇̄ ve ʿālimi dünyevı ̇̄ (3) oldur oldur ki dili ile ʿ ālimdür ve göñli cāhildür ve ʿ ālim-i uḫrevı ̇̄ üç (4) ḳısımdur biri rabbānı ̇̄dür anuñ maḳṣūdı allāhdan ġayrı nesne degüldür ve biri (5) cinānı ̇̄dür anuñ maḳṣūdı cennetdür ve biri ruhbānı ̇̄dür anuñ maḳṣūdı ṭamudan (6) ḳorḳmaḳdur 73 (7) faṣlun fiʾl-emri biʾl-maʿrūf ve n-nehyi ʿaniʾl- (8) -münker ḳāl allāhu teʿālā 74 (9) baʿżılar ayıtdı minküm (10) de ki min baʿżı içündür anuñ-çün ki emir biʾl maʿrūf itmek farż-ı kifāyedendür zı ̇̄ rā ki (11) emri biʾl maʿrūf itmek ʿilm ile olur cāhil ḫod ol kendü nefsini bilmez ḫalḳı nice (12) irşād idebilür baʿżılar ayıtdı min beyān itmek içündür yaʿnı ̇̄ emri biʾl maʿrūf (13) itmek ve nehyi ʿaniʾl-münker itmek işbu ümmet içündür peyġāmber ʿam ayıtdı her kim (14) emri biʾl maʿrūf ve behyi ʿaniʾl-münker eylese ol kişi yiryüzinde 73 Allahım bizleri alimler zümresinden kıl ve celalinle alemlerin efendisine ve onun al ve ashabının cemisine salat eyle. 74 Al-i İmran 3/104. İçinizden hayra çağıran,iyiliği emredip kütülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kuruluşa erenlerdir. 84 ḫalı ̇̄ fetullāhdur ve ḫalı ̇̄ fe-i (15) resūluʾllāhdur ve ḫalı ̇̄ fe-i kitābuʾllāhdur ḳaçan bir cemāʿat emri biʾl maʿrūf [301a] (1) ve nehyi ʿaniʾl-münker terk eyleseler ḳurʾān fehm itmek ḥarām ola ebū bekr ayıtdı (2) yā resūluʾllāh kāfir ile ġazā itmekden artuḳ ġazā var mıdur peyġāmber ʿam ayıtdı (3) neʿam ḥaḳ teʿālānuñ ġāzı ̇̄ leri vardur yiryüzinde şehı ̇̄dlerden efḍal- (4) -dür ben ayıtdım yā resūluʾllāh anlar kimlerdür peyġāmber ʿam ayıtdı emri biʾl maʿrūf (5) ve nehyiʿaniʾl- münker idenlerdür ol tañrı ḥaḳḳı-çün ki benüm nefsüm anuñ ḳudreti (6) elindedür uçmaḳda ġurfeler vardur şehı ̇̄ dler ġurfesinden yücedür ḳızıl (7) yāḳūtdan ve yeşil zümrüdden ve her ġurfenüñ üç yüz biñ ḳapusı var-(8) -dur ve her kişiye üç yüz biñ ḥūrı ̇̄ vireler ol ḥūrı ̇̄ ler ayıdalar bilür- (9) -misiz dünyāda emri biʾl maʿrūf ve nehyi ʿaniʾl- münker itdüñüzi işbu ʿaṭā- (10) -lar anuñ-çündür diyeler ve ḳalan ʿamellerün añlamayañ keşşāfda gelür ki ḥuẕeyfe (11) raḍiyaʾllāhuʿanhu ayıtdı ḫalḳuñ üzerine bir zamān gele ki eşek ölüsi (12) sevgülü gele emri biʾl maʿrūf ve nehyi ʿaniʾl-münker iden müʾminden ve sözinden daḫı (13) neʿūẕübillāhi min ẕālik faṣlun fiʾl ḳurʾān ḳālallāhu teʿālā 75 (14) 76 peyġāmber ʿam ayıtdı faḳı ̇̄ r benüm (15) faḫrumdur yaʿnı ̇̄ benüm faḫrum ve ʿizzetüm girü ḳalan ḫalḳ üzerine faḳr- iledür [301b] (1) zı ̇̄ rā ki ṣabır dervı ̇̄ şlere allāh teʿālā ḳatında şākir bāylardan sevgülüdür nitekim (2) peyġāmber ʿam buyurur 77 ve her nesnenüñ (3) bir miftāḥı vardur uçmaġuñ miftāḥı fuḳarāyı sevmekdür nitekim peyġāmber ʿam buyurur (4) 78 pes dervı ̇̄ şleri (5) sevmek mürsel peyġāmberlerüñ ḫulḳlarındandur ve dervı ̇̄ şler ile oturmaḳ ṣāliḥler (6) ḫulḳlarındandur ve 75 Muhammed 47/38 Allah zengindir, siz ise yoksulsunuz. 76 Fakirlik övüncümdür. Onunla övünürüm. Sagani, mevzua, s.46 77 Fakirlerin zenginlere üstünlüğü benim Allah’ın bütün yaratıklarına üstünlüğüm gibidir. 78 Her şeyin bir anahtarı vardır. Cennetin anahtarı ise fukara ve miskinleri sevmektir. 85 dervı ̇̄ şlerden ḳaçmaḳ münāfıḳlar ḫulḳlarındandur ve dervı ̇̄ şlere (7) ẓann itmek enbiyāya ẓann itmekdür ve her kim bir dervı ̇̄ şi göre verse her adımına (8) ḥaḳ teʿālā bir yarlıġanmış kaʿbe s̱evābın vire zı ̇̄ rā ki ḥaḳ teʿālā günde üç kez der- (9) -vı ̇̄ şlere raḥmet naẓarın eyler ve daḫı bir kişi dünyā cemʿ eylese eyülük eylemek (10) içün dünyāyı terk eylemek ḫayırludur dünyā cemʿ eyleyüb ḫayr eylemekden nitekim (11) peyġāmber ʿam buyurur 79 peyġāmber ʿam ayıtdı yā ʿāişe (12) dervı ̇̄ şler ile miskı ̇̄nler ile oturur ki dünyāda bunlaruñ ile oturmaḳ āḫiretde (13) bile oturmaḳdur dimiş be-dürüstı ̇̄ dervı ̇̄ şlerüñ dünyāda duʿāsı müstecābdur ve (14) āḫiretde bāylardan biş yüz yıl öñdin uçmaġa girürler yā ʿāişe ḳıyāmetde benüm (15) ile bulış ki ben āḫiretde dervı ̇̄ şler ile bile olurın ve naḳildür ebū saʿı ̇̄d [302a] (1) raḍiyaʾllāhuʿanhu ayıtdı bir kişi peyġāmbere geldi ayıtdı yā resūluʾllāh beni bir (2) ʿilme ḳılaġuzlasañ ki ḳaçan anı işlesem allāh teʿālā beni seve ve ḫalḳ daḫı seve (3) peyġāmber ʿam ayıtdı dünyāyı terk eyle ki allāh teʿālā seve ve ḫalḳ daḫı seve peyġāmber (4) ʿam ayıtdı ṣabırlu ol ṣabırlu dervı ̇̄ şüñ iki rekʿat namāzı tañrıya sevgülü- (5) -dür şākir bāylaruñ yitmiş rekʿatından ve buyurmışdur ki eger bāy yoḫsul ikisi (6) bir ʿ amel işleseler bāy kişi ʿamelinüñ yanında on biñ dirhem gümiş bile virsün (7) ki ol faḳı ̇̄ rüñ ʿameli ile berāber ola peyġāmber ʿam ayıtdı ḥaḳ teʿālā biş nesne (8) ile firiştelere faḫr ider biri şol ġāzı ̇̄ lerdür ki ḥaḳ içün ceng iderler ve biri (9) şol yigitlerdür ki allāh içün ḫalḳa tevāżuʿ iderler ve biri şol kişidür ki allāh (10) ḳorḳısından ḫalvetlerde aġlaya ve biri şol bāydur ki dervı ̇̄ şlere ʿaṭālar (11) eyleyeler ve biri şol dervı ̇̄ şdür ki belālara ṣabr eyleye kimseye şikāyet eylemeye (12) peyġāmber ʿam ayıtdı ṣanʿatlaruñ efḍali üçdür biri zühddür ve biri ʿilmdür ve biri (13) dervı ̇̄ şlikdür bir kişi peyġāmbere ṣordı ki dervı ̇̄ şlik dervı ̇̄ şlik peyġāmber (14) ayıttı ḥaḳ teʿālānuñ ḫazı ̇̄nelerinden bir ḫazı ̇̄nedür ḥaḳ teʿālā ol ḫazı ̇̄neyi mürsel (15) peyġāmberlere ve kerı ̇̄m ḳullara virdi bunlardan ayruḳ kişiye virmedi dir [302b] 79 Ey iyilik için dünyayı isteyen, bundan daha iyisi onu terketmendir. İbn Hibban, Ebu Hatim Muhammed b. Hibban et-temimi, el-mecruhin mineˈl-muhaddisin veˈd-duafa veˈl metrukin (nşr. Mhamud İbrahim Zayed), Haleb: Daruˈl- Vaˈy,1976, I,147. 86 (1) peyġāmber ʿam ayıtdı ḥaḳ teʿālā bāyları dünyā ṭopraġından yaratdı ve dervı ̇̄ ş- (2) -leri uçmaḳ ṭopraġından yaratdı her kim allāhuñ ʿahdine olmaḳ isterse (3) dervı ̇̄ şlere ikrām eylesin peyġāmber ʿam ayıtdı her kim bir dervı ̇̄ şi nā-ḥaḳ (4) yire incidse on kez kaʿbeyi ve beytüʾl-maʿmūrı yıḳmışca günāhı vardur biñ firişte (5) öldürmişcedür peyġāmber ʿam ayıtdı uçmaġuñ sekiz ḳapusı vardur ṭamunuñ (6) yidi ve uçmaġun yidi ḳapusından dervı ̇̄ şler girürler ve bir ḳapusından (7) bāylar girürler ve ṭamunuñ altı ḳapusından bāylar girecek ve bir ḳapusından (8) ṣabrı olmayan dervı ̇̄ şler girürler imdi maʿlūm olsun kim dervı ̇̄ şlik (9) didikleri oldur ki kim ehl-i sünnet ve cemāʿat ola ve faḳrına rāżı ̇̄ olub (10) seyyidüʾl kevneyn resūluʾllāh ʿaleyhiʾs-selām ve aṣḥābına tābiʿ ola ḳavlen ve fiʿlen sünnı ̇̄ (11) ola bu degüldür kim dünyāyı terk ide daḫı mübtediʾ ve ehl-i ḍalāl ola nitekim (12) on ṭāʾife mübtediʾ oldılar ve bularuñ sebebinden bunca ḫalḳı daḫı azġunlar- (13) -dan olub diñlerin ve dünyālarun fesāda virdiler ol on ṭāʾifenüñ biri (14) ḥabı ̇̄bı yyedür anlaruñ iʿtiḳādı oldur kim ayıtdılar ḳaçan kim ḥaḳ teʿālā ḳulını (15) sevse anı ḫalḳ muḥabbetinden keser ve ʿibādet tekellüfinden ḳurtarur imdi işbu söz- [303a] (1) -ler küfrdür ikincisi evliyāiyyedür anlar ayıtdılar ḳaçan bir kişi velāyete irişse (2) emr nehy anlardan götirülür ḫalḳ anlara secde eyleseyer dürüstdür dirler bu söz- (3) -ler daḫı küfrdür üçünci şemraḫiyyedür anlar ayıtdılar ʿavrat ve oġlan insānuñ (4) reyḥānıdur ol reyḥānı taṣarruf itmek dürüstdür bu söz daḫı küfrdür (5) dördüncisi ibāḥiyyedür anlar ayıtdılar biz kendü nefsümüzi fısḳdan menʿ (6) idemezüz zı ̇̄ rā ki ḥaḳ teʿālā bizi fāsıḳ yaratdı biz bize tevfı ̇̄ ḳ virmezüz (7) dirler bu daḫı küfrdür bişinci ḥelāliyyedür anlar ayıtdılar ki aṣlā günāh yoḳdur (8) ve cemı ̇̄ ʿ-i mekrūhāt ḥelāldür dirler bu söz daḫı küfrdür altıncı ḥulūliyyedür (9) anlar ayıtdılar raḳṣ ve semāʿ ḥālinde bizden ḥicāblar götürilür ol vaḳt ne (10) işlersevüz dürüstdür dirler bu söz daḫı küfrdür yidincisi ḥūrı ̇̄yyedür (11) anlar ayıtdılar murāḳabe ḥālinde uçmaḳdan ḥūrı ̇̄ ler gelürler biz daḫı anlaruñ (12) ile cimāʿ iderüz dirler murāḳabeden ṣoñra ṭururlar ġusl iderler bu söz daḫı (13) bidʿatdur sekizincisi vāḳfiyyedür anlar ayıtdılar ḥaḳ teʿālānuñ maʿrifeti (14) kimseye maʿlūm degüldür zı ̇̄ rā 87 peyġāmber ḥażreti daḫı buyurdı ki 80 (15) yaʿnı ̇̄ ilāhı ̇̄ seni şöyle kim bilmek gerekdür kemāli [303b] (1) bilmedük didi ṭoḳuzuncı mütecāhiledür anlar kesbi terk iderler ḫalḳa muḥtāc (2) olurlar bu söz daḫı bidʿatdur onuncısı ilhāmiyyedür anlar ayıtdılar ḳurʾān (3) ve ʿilm ve ʿamel ḥicāblardur ammā eşʿāra ve hukemā kitāblarına meşġūl olurlar (4) bu söz daḫı küfrdür ol kim ehl-i ḥaḳdur anlar anlardur ki allāha muṭı ̇̄ ʿ ve resūl- (5) -allāha tābiʿ olurlar namāz ḳılurlar ve zekāt virürler ve ġazāya varurlar ve ḥacca (6) varurlar ḥarām yimezler ve yalan söylemezler ve ṣāliḥler ṣūretinde yürürler anlar (7) bir ḳavmdür ki ḥaḳ üzerinedür ḥaḳ teʿālā anlaruñ ḥaḳḳında ayıtdı 81 (8) imdi faḳrun (9) aṣlı peyġāmbere tābiʿ olmaḳdur nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur 82 (10) yaʿnı ̇̄ ḥaḳ teʿālā ayıtdı yā muḥammed ayıt ümmetüñe (11) eger allāhı severseñüz baña tābiʿ oluñ tā kim ḥaḳ teʿālā sizi daḫı seve (12) sizden rāżı ̇̄ ola pes bu āyetden maʿlūm oldı kim ḳul allāhı sevdüginüñ (13) ʿalāmeti ve ḥükmine rāżı ̇̄ olub muṭı ̇̄ ʿ olduġınuñ nişānı oldur kim peyġāmbere (14) mutābiʿat ḳılalar imdi dünyāda ve āḫiretde tañrıyı sevmekden ve tañrıya maḥbūb (15) olmakdan yig saʿādet yoḳdur ve peyġāmbere mutābiʿat ḳılmaḳda ṭāḳatler dökedüp [304a] (1) ve cānlar eritmek gerek tā kim kemāl-i iḳtidāʿ ḥāṣıl olub dürlü saʿādetler (2) ḳapuları açıla ve muḥiblıḳ ile maḥbūblıḳ mertebesi ḥāṣıl ola imdi bilmek (3) gerek ki muḥabbet göñülde olur ve göñül on biş fesāda açılur ḳapusı vardur (4) şeyṭān ol ḳapulardan girüb cāna yol bulur cānı azdurur helāk olur ol ḳapular işbu resmedür 80 (Ey bilinmeye layık olan) Allah’ım seni hakkıyla bilemedik. 81 Hucurāt 49/3. İşte onlar, Allah‛ın gönüllerini takva yönünden denemeye tābi tuttuğu kimselerdir. Onlar için büyük bağışlanma ve büyük bir ödül vardır. 82 Al-i İmrān 3/31. De ki: “Eğer Allah‛ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin. 88 83 (5) her kim bu ḳapuları bildi ise saʿy eylemek gerekdür ki şeyṭāna (6) ve bu yaramaz ṣıfātlara yol virmeye tā kim raḥmānuñ evini şeyṭān evi (7) eylemeye bilmek gerekdür ki çün ʿışḳ göñülde ve ʿışḳ bir nesnedür ki (8) her laḥẓa maʿşuḳlıḳ arzūsı ile ʿāşıḳa perde bıraġur ve her nefs (9) ʿāşıḳlıḳ yolında perde getürür ve ʿışḳ sulṭānı içün vücūd ṣaḥrāsına (10) ḫayme ḳurdı ve cemı ̇̄ ʿ-i ḫazı ̇̄ neyi āşikāre eyledi ʿāşıḳa şuhūd leẕẕeti [304b] (1) ḥāṣıl oldı kendü vücūdı ẕevḳinden el çekdi ʿ ışḳ meyḫānesinde raḳṣ (2) urmaġa başladı ve maʿşūḳ daḫı her yüz ile her laḥẓa ʿ āşıḳa tecellı ̇̄ (3) eyledi ve ʿ āşıḳ her göz ile her yüzden maʿşūḳı müşāhede eyledi (4) ḥicāb ve kes̱ret hiç māʿnı ̇̄ olmadı pes ẓuhūr ʿaleʾd-devām maʿşūḳ (5) oldı ve niyāz ṣıfātı ʿāşıḳ oldı ʿāşıḳa vācib budur ki her ne kim (6) maʿşūḳdan gelür cefādan vefādan rāżı ̇̄ olub muṭı ̇̄ ʿ ola renc ve genc (7) ʿaṭā ve belā niʿmet ve zaḥmet bu cümlesi aña berāber ola ve vaḳt olur ki bu (8) cümlesi aña berāber ola vaḳt olur ki ʿāşıḳdan ḥayf ve recā ṣıfātları (9) götirülür zı ̇̄ rā ki ḥayf ve recā māżı ̇̄ dedür veyā müstaḳbeldedür ʿāşıḳ (10) baḥr-ı eḥadiyyetde ġarḳ olmışdur māżı ̇̄ ve müstaḳbel ḳayġusı aña ḳalmamış- (11) -dur ʿ aleʾd-devām ḥāl içindedür pes eyle olsa 84 (12) faṣlun fiʾd-dünyā iy ṭālib-i esrār-ı ilāhı ̇̄ ḥaḳ (13) teʿālā buyururu ki 85 bu ʿālem aṣġardadur. (14) ḳalbuʾl-müʾmin ʿarşullāh bu ʿālem-i 83 Tablo Latin harfleri ile Ekler bölümünde, “Ek2” başlığıyla verilmiştir. 84 Zaten ateş içinde olan nasıl yansın? 85 Taha 20/5. Rahman olan Allah arşa istiva etmiştir. 89 ekberdedür imdi bu sözlerüñ aṣlı (15) budur kim ḥaḳ teʿālā insanuñ göñlini yidi ṭabaḳa yaratdı dördini nūrdan [305a] (1) ve üçüni ẓulumātdan yaratdı ammā ol kim nūrdandur biri muḥammed-i muṣṭafā maḳāmı- (2) -dur ʿam biri girü ḳalan peyġāmberlerüñ maḳāmıdur biri evliyānuñ ve muṭı ̇̄ ʿ olanlaruñ (3) maḳāmıdur biri muḥammed ümmetinüñ ve girü ḳalan peyġāmberler ümmetinüñ maḳāmları- (4) -dur ol kim ẓulumātdandur üçdür ḥaḳ teʿālā birisini mecūsı ̇̄ ler maḳāmın ḳıldı ve biri- (5) -sini yahūdiler ve naṣrānı ̇̄ ler maḳāmın ḳıldı ve birisini tañrılıḳ daʿvāsın eyleyenler (6) maḳāmın ḳıldı ammā ol kim maḳām-ı enbiyādur ḥaḳ teʿālā anı yidi ṭavr ḳıldı evvelki (7) ṭavra ṣadr dirler ol maḳām-ı islām maʿdenidür ikinci ṭavra ḳalb dirler ol maḳām-ı (8) ı ̇̄mān maʿdenidür üçünci ṭavrasına seġaf dirler ol maḳām şefḳat maʿdenidür (9) dördünci ṭavrasına fuʿād dirler ol maḳām müşāhede maʿdenidür bişinci ṭavrına cennetüʾl (10) ḳalb dirler ol maḳām ḥaḳ teʿālānuñ muḥabbeti maʿdenidür yidinci ṭavraya muhcetüʾl-ḳalb (11) dirler ol maḳām ḥaḳ teʿālānuñ envārı maʿdenidür ol ḳuṭb-ı ʿālem-i rūḥānı ̇̄ ebū yezı ̇̄d-i (12) besṭāmı ̇̄ raḥmetuʾllāhi ʿaleyhi ayıtdı göñül ḳabż oldugı nefsin basṭ olduġındandur ve göñül (13) basṭ oldıġı nefsin ḳabż olduġındandur ve ḥayā ʿilmdür ve rāḥat maʿrifetdür ve rızḳ (14) ẕikrdür ve şevḳ ʿāşıḳlaruñ dārüʾl-mülkidür ve maʿrifet nūrı göñül içindedür (15) ḳaçan ʿāşıḳ ẕikre meşġūl olsa göñli münevver olub rūşen olur ḳaçan dünyā [305b] (1) söylese göñli ḳararur ve naḳildür ki biş nesne göñli öldürür evvel ṭaʿāmı çoḳ yemek (2) ikinci ḫalḳuñ maẓlemesin götürmek üçünci namāzı vaḳitsüz ḳılmaḳ dördünci ṭaʿāmı (3) ṣol eliyle yimek bişinci yalan söylemek bunlar göñli öldürür ve biş nesne göñli (4) gine dirgürür biri ʿālimler-ile oturmaḳ ikinci yetı ̇̄mlere şefḳat eylemek üçünci (5) oruc dutmakdur dördinci az yimekdür bişinci dünyāyı sevmemekdür ḳaçan ḥaḳḳı ṭaleb eyleyen (6) kişi dünyāya meyl eylese ṭarı ̇̄ ḳ-i ḥaḳdan maʿzūl olub cemı ̇̄ ʿ-i ʿömri ġuṣṣa ile geçer (7) imdi ḫalḳuñ ʿazı ̇̄ zi bişdür biri şol ʿālimdür ki zühdı ola ikinci (8) şol pādişāhdur ʿadli ola üçünci şol oġlandur ki ḥayāsı ola dördünci (9) şol bāydur ki ancaḳ göñüllü ola bişinci şol dervı ̇̄ şdür ki ṣabırlı ola (10) ve cemı ̇̄ ʿ-i ḥicābuñ ulusı göñül almaḳdur ve göñül almaḳ dünyā sevmek ile olur (11) nitekim ḥaḳ teʿālā ḥadı ̇̄ s̱-i ḳudsı ̇̄ de buyurur iy ādem oġlanı 90 ḳanāʿat eyle bāy (12) ol ḥasedi terk eyle rāḥat ol ve dünyāyı terk eyle dı ̇̄nüñ ḫāliṣ olsuñ (13) ve her kim ġaybeti terk eylese ʿışḳ-ı ziyāde ola ve her kim ḫalḳdan ʿuzlet (14) eylese ḫalḳuñ şerrinden emı ̇̄n ola ve hem az ve laṭı ̇̄ f söyleye ʿaḳlı kemālde ola (15) ve her kim az nesneye ḳāniʿ olsa be-dürüstı ̇̄ ḥaḳḳuñ ʿahdine inandı ve her kim dünyā [306a] (1) içün ġuṣṣa yise ḥaḳ teʿālādan ıraḳ düşdi ḥaḳ teʿālā ayıtdı ʿaceb- (2) -lerin şol kişiyi kim āḫiret ḥisābına inanur nice dünyā cemʿ idebilür iy ādem- (3) -oġlanı her gün ʿömrüñ eksilür sen bilmezsin ve her gün saña rızḳuñ gelür (4) sen şükr eylemezsin ve ḫalḳdan ḳorḳarsın benden ḳorḳmazsın ve ben senden (5) utanurın sen benden utanmazsın ve benüm rızḳımı yirsin şeyṭān buyruġın (6) dutarsın ʿābidler sözin söylersin münāfıḳlar ʿamelin işlersin ölüm ḥaḳ- (7) -dur dirsin gine kerı ̇̄ h görürsin ve her kim dünyā cemʿ ider anuñ ʿaḳlı yoḳ- (8) -dur ve her kim dünyāya feraḥ olur anuñ fehmi yoḳdur ve her kim dünyānuñ arzūları- (9) -na saʿy ider anuñ maʿrifeti yoḳdur ḥaḳ teʿālā mūsā peyġāmbere ayıtdı her kim (10) bir dervı ̇̄ şe teebbürlik eylese ḳıyāmet güninde ol kişiyi ḳarınca ṣūretinde (11) yaradam ve her kim bir dervı ̇̄ şe tevāżuʿ eylese dünyāda ve āḫiretde ben anı yüce (12) eyleyem dervı ̇̄ şüñ göñlin yıḳṣa ol kişiye benüm ile ceng itmüş (13) gibidür ḥaḳ teʿālā ayıtdı nice bāy vardur bāylıḳ anı fesāda virmişdür (14) ve nice ṣaġ vardur ki saġlıḳ anı fesāda virmişdür ve nice ʿālim vardur ki (13) ʿilm anı fesāda virmişdür ve nice cāhil vardur ki bilmezlik anı fesāda virmişdür [306b] (1) ve dünyā maḥabbetini göñül gözinden çıḳarın ki dünyā maḥabbeti ile benüm maḥabbetüm aṣlā cemʿ olmaz didi (2) ve naḳildür ki biş dürlü kişi ġāyet esirgencidür biri şol uṣludur kim delü ḥükminde ola ikinci şol (3) cömerddür kim nākesüñ ḥükminde ola üçünci şol ʿādildür ki ẓālimüñ ḥükmi altında ola dördünci (4) şol ʿālim ki cāhilüñ ḥükmi altında ola bişinci şol dervı ̇̄ şdür ki bāyuñ ḥükmi altında ola (5) peyġāmber ʿam ayıtdı dünyānuñ cemʿisinden uçmaġun bir ḳamcı yiri yigdür ve dünyā didükleri (6) kim ādemoġlanları anı terk eylemez beyān eyleyem tā kim bilüb terk eylemek geñez ola (7) ve ṣūreti iş bu resmedür ve yidi iḳlim rubʿ-ı meskendür işbu dairenüñ içindedür 91 86 [307a] (1) işbu daire kim yazdum bir ṭop gibidür ve yarusı ṣu içindedür ve yarusı (2) ṣu üstindedür ve çün bunları bildiñ bilmek gerekdür ki bir vech-ile (3) daḫı dünyā dört bölükdür aña rubʿüʾl-meskūn dirler bir böligine rubʿuʾş-şimāl dirler (4) mes̱elā ʿıraḳdan şāma varınca andan mıṣra ve rūma ve efrence ve cezı ̇̄re-i saʿādete (5) varınca maʿmūrdur ikinci bölügine rubʿ-ı ġarbı ̇̄ dirler ahvārdan ḫorāsāna varınca andan (6) çı ̇̄ne andan vaḳvaḳ-ı şarḳıyyeye varınca maʿmūrdur üçünci bölügine rubʿ-ı şarkı ̇̄ dirler (7) bilād-i zence andan nūbeye andan sūdan-ı berbere varınca (8) maʿmūr dördünci bölügine rubʿ-ı muḥterıḳ dirler ḫarābdur ṣuyı ve cānavarı ve ādemi (9) yoḳdur imdi iy ṭālib-i dünyā evvel işbu dünyānuñ ululıġına naẓar eyle ve göklerü- (10) -ñ ḥareketine ve 86 Tablo Latin harfleri ile Ekler bölümünde, “Ek3” başlığıyla verilmiştir. 92 ṣūretlerine naẓar eyle kimi ḳızıl ve kimi aḳ ve kimi gümişden ve kimi altundan (11) ve kimi cevherden ve kimi yāḳūtdan ve kimi incüdendür ve şemsdür dördünci gökdedür (12) yüz altmış altı yircedür ve rubʿ ve s̱ümün daḫı ʿilm-i hendesede böyledür ve ḳamer (13) evvelki gökdedür yirüñ ḳırḳ bölüginden bir bölügincedür ve dürlü dürlü yillere naẓar (14) eyle ve envāʿ-ı nebāta ve esnāf-ı fevākihe ve iḫtilāf-ı eşkāle ve elvāna ve ṭaʿuma (15) ve rāyiḥalara naẓar eyle ve ḥaḳ teʿālā biñ dürlü maḫlūḳāt yaratmışdur altı yüzi [307b] (1) deñizdedür ve dört yüzi ḳaradur evvel maḫlūḳ yiryüzinde cemādātdur (2) andan ṣoñra maʿādindür andan ṣoñra nebātātdur andan ṣoñra ḥayvānātdur andan (3) ṣoñra ādemdür ḳaçan ḥaḳ teʿālā dünyāyı bozmak dilese evvel ādemler gider andan ṣoñra (4) ḥayvānlar gider andan ṣoñra nebātāt gider andan ṣoñra maʿādin andan cemādāt (5) helāk olur nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur 87 imdi (6) dünyānuñ mes̱eli şol çoḳ rūzigār geçürmiş fitnelü ve nażlu bir ḳarı ʿavrata beñzer (7) ki ẓāhirün gelincükleri gibi libās ile bezeyüb ḫalḳ arasında nāz eyler tā kim (8) ehl-i dünyā anuñ mekr-i duzaġına giriftār olalar ve daḫı bir ālim pādişāha (9) beñzer ki ḫalḳa nesne baġışlar ve lākin dostluġı yoḳ cemı ̇̄ ʿsini öldürmek ister (10) pes ʿaḳıllar ḳışuñ yaraġın yazın dirler ve ölüm ḳaydın diri iken görürler (11) ve daḫı dünyānuñ mes̱eli şol deñize beñzer içi ṭopṭolu cevāhir ola ammā bir niceler (12) ol deñize girür gevher çıḳarur ve bir niceler girürler ġarḳ olurlar ḥāṣıl-ı kelām (13) peyġāmber ʿam ayıtdı dünyā ve fitne beliyyedür ve her cemāʿatüñ bir dürlü fitnesi (14) vardur ve benüm ümmetimüñ fitnesi dünyāya dürişüp māl cemʿ itmekdür nitekim ḥaḳ (15) teʿālā buyurur 88 pes āḫiret sarāyınuñ yolı tañrınuñ [308a] (1) ṭāʿatidur peyġāmber ʿam ayıtdı ümmetümüñ evveli ḳurtuldu yaḳın ve ṣıdḳ ile (2) ve āḫiri helāk oldı dünyā ve ṭūl-ı evvel ile ḥaḳ teʿālā ayıtdı iy benüm ḳullarum (3) nefslerüñüzi esirgeñüz be-dürüstı ̇̄ bedenleriñüz żaʿı ̇̄ fdür sefer uzaḳdur (4) ve günāhuñuz 87 Kasas 28/88. Onun kendinden başka her şey yok olacaktır. 88 Tegābun 64/15. Mallarınız ve çocuklarınız sizin için ancak bir imtihandır. 93 aġırdur ṣırāṭ köprüsi incedür ve cān alan ʿazrāʾı ̇̄ ldür ve ṣūr çalan (5) isrāfı ̇̄ ldür ḳāḍi rabbüʾl-ʿālemı ̇̄ndür 89 (6) faṣlun fiʾl-ḳabri veʾl- emvāt ve naḳildür ṣıḥāḥ-ı müslim peyġāmber ʿam (7) ayıtdı ḳaçan bir müʾmin kişiyi ḳabre ḳosalar münker ve nekı ̇̄ r gelürler suʾāl iderler (8) aydurlar rabbüñ kimdür ve dinüñ ne dindür ve peyġāmberüñ kimdür cevāb budur ki aydur (9) Eşhedü enlā ilāhe illallāh ve eşhedü enne muḥammeden resūluʾllāh peyġāmber ʿam ayıtdı (10) ḳabirde dünyānuñ āḫiridür ve āḫiretüñ evvelidür her kim ʿaẕāb-ı ḳabirden ḳurtuldı girü (11) ḳalan ʿaẕāblardan ḳurtuldı peyġāmber ʿ am ayıttı bir kişinüñ ölümi ḳatı olsa (12) anuñ için ġuṣṣa yimeñ ki anuñ cemı ̇̄ ʿ-i ḫaṭāları ölüm zaḥmeti ile gitdi (13) ve anuñ ile uçmaḳ arasında ancaḳ ölüm ḳaldı ölüm ḳaldı ve naḳildür imām ġazzālı ̇̄ ayıtdı (14) ḳaçan bir müʾmin ölse anlaruñ cānları anuñ ile buluşurlar aydurlar fulān (15) kişinüñ ḥālı ̇̄ nicedür ol kişi aydur ḫoşdur aydurlar fulān kişi nicedür [308b] (1) aydur size gelmedi mi aydurlar yoḳ bunda gelmedi maʿlūm oldur kim ol (2) kişi müʾmin degülmiş ayruḳ yola gitdi diyeler peyġāmber ʿam ayıtdı her kim (3) cumʿa gün atasınuñ ḳabirlerin ziyāret eylese ḥaḳ teʿālā anlaruñ (4) günāhların yarlıġaya ve kendünüñ daḫı günāhın yarlıġaya peyġāmber ʿam (5) ayıtdı müʾmini ḳabrinde ḳodukları vaḳt bir yeşil baḫçede oturur ki ol (6) baḫçenüñ yitmiş arşun uzunlıġı ola eger kāfir olacaḳ ölürse ṭamu dere- (7) -lerinden bir dereye bıraġalar ṭoḳsan ṭoḳuz ejderhā ḳıyāmete degin aña ʿaẕāb (8) iderler anuñ-çün ki ḥaḳ teʿālānuñ ṭoḳsan ṭoḳuz ismine inkār eylediler (9) ḥaḳ teʿālā ol isimler saġışınca ejderhā musallaṭ eyleye ve müʾminlerüñ ḳabrin (10) ziyāret eylemek müstehabdur ve āyine irtesi ṣabāha degin ve düşenbe gün ve penç- (11) -şenbe ve ʿarefe gün ve bayrām gün ve ʿāşura gün ziyāret eylemek gerek- (12) -dür zira ki ol günler ervāḥ ḳabirlerin ziyāret idenlere naẓar eylerler ve ḳabr (13) ehlini şöyle taʿẓı ̇̄m eyleye kim diri iken ol ḳadar taʿẓı ̇̄m itmemiş ola (14) ve yüzüni ve elini ḳabre sürmeye kim naṣārā ḳavmi eyle iderler anlara beñzemeye (15) ve naḳildür ki ölüm acısı biñ gün ḳılıç ile urmaḳdan artuḳdur baʿżı rivāyetde [309a] 89 Dünyada fakir ahirette aziz olana ne mutlu. 94 (1) üç yüz kez ḳılıç ile urmaḳdan artuḳdur ve ölümden ṣoñra uçmaġa varınca yüz (2) biñ belā vardur ve müʾmin ʿaẕāb-ı ḳabirden ḳurtulmaz meger dört nesne ile ḳurtıla (3) biri yalan söylememek ve biri baḫı ̇̄ llıḳ eylememek ve biri kimseye yaramaz ẓann eyleme- (4) -mek ve biri şek getürmemek ve ḳabir ʿaẕābınuñ ḳatısı bevlden olur ki gövde- (5) -sine degmiş ola yumaya ve naḳildür peyġāmber ʿam ayıtdı ḳaçan bir kişi bir ölü içün (6) āyeteʾl-kürsı ̇̄ oḳısa s̱evābın ol kişi ḳabirine baġışlasa ḥaḳ teʿālā ol kişiye peyġāmber- (7) -ler s̱evābın vire ve her ḥarfine bir firişte yarada ḳıyāmete degin ol kişi içün tesbı ̇̄ ḥ (8) ideler faṣlun fiʾd-duʾāʾ ḳālallāhu teʿālā 90 peyġāmber ʿ am (9) ayıtdı ḳaçan bir ḳul ellerin ḳaldursa duʿā dilese ḥaḳ teʿālā ol ḳulı (10) şöyle ellerin boş göndermege utanur eger suʾāl iderseki duʿā (11) dilerüz vaḳt olur ḳabūl olur vaḳt olūr ki ḳabūl olmaz sebeb (12) nedür cevāb budur ki duʿānuñ şarṭı vardur mevḳūfdur şarṭına nitekim (13) peyġāmber ʿam buyurur 91 bir cevāb daḫı (14) budur ki peyġāmber ʿam ayıtdı ḳaçan bir müʾmin duʿā eylese ḥaḳ teʿālā ol (15) ḳuluñ duʿāsın ḳabūl ider ya budur ki dünyāda virür ya budur āḫiretde virür [309b] (1) baʿzılar ayıtdı duʿānuñ aṣlā fāidesi yoḳdur zı ̇̄ rā ki eger ṭaleb itdügün (2) nesne allāh ḳatında ise gelmegi vācibdür ne duʿā gerekdür eger ṭaleb itdü (3) gün nesne vāḳıʿ degülse allāh ḳatında gelmesi vācib degüldür gine ne duʿā gerek- (4) -dür pes iki vech-ile duʿā idüb nesne dilemek vācib degüldür dirler baʿzılar (5) ayıtdılar ʿaḳl ve ḥadı ̇̄ s̱ buña ṭanuḳlıḳ virür ki gerçek maḳāmınuñ ulusı (6) ve aʿlāsı allāhuñ ḳażāsına ve ḳaderine rāżı ̇̄ olmaḳdur ve duʿā idüb (7) nesne dilemek kendü nefs-i murādın allāh murādından tercı ̇̄ ḥ itmekdür baʿzılar (8) ayıtdı ḥaḳ teʿālā buyurur ki her kişi ki benden nesne diler dileyene artuḳ virürin (9) pes maʿlūm oldı ki duʿā idüb nesne dilemekden duʿā itmemek yigdür dirler (10) cevāb virdiler kim duʿā ʿibādet maḳāmlarınuñ ġāyet aʿlāsıdur anuñ (11) içün ki duʿā iden kişi eger göñli duʿā iderken ḥaḳdan ġayrı yire (12) olursa duʿāsı olmaz eger göñli cemı ̇̄ ʿ-i ʿālemden yüz çevürüb (13) maʿrifetuʾllāhda müstaġraḳ olacaḳ olursa ḥaḳḳa 90 Müˈmin 40/60. Bana dua edin, duanızı kabul edeyim. 91 Duanın iki kanadı vardır. Helal yemek ve doğru söylemek. 95 ḳurbet ḥāṣıl (14) olur mādem ki ḳul kendü nefsine meşġūl ola allāha yaḳın olmaz (15) anuñ-çün ki nefs ġarażı añı maḥcūb eyler pes s̱ābit oldı kim duʿā ḳulı [310a] (1) allāha yaḳın eyler eyle olsa duʿā aʿẓam ʿibādet oldı zı ̇̄ rā ki duʿādan (2) maḳṣūd ḳul allāha dönmekdür. Ve miskı ̇̄nlik ve ḫorlıḳ iẓhār itmekdür (3) imām faḫrüʾr-rāzı̇̄ aydur duʿā dilemekden maḳṣūd oldur ki ḥaḳ ile ḳul (4) arasında münāsebet s̱ābit ola ve illā maʿlūmdur ki allāh teʿālā ne dilerse ol (5) olur ve şeyḫ muḥyiʾddı̇̄ n ʿarabı̇̄ aydur duʿā dilemek anuñ-çündür kim buyruġın ṭutalar (6) zı ̇̄ rā buyurdı kim udʿūnı ̇̄ istecib leküm pes sözine imtis̱āl idüp duʿā dilemek (7) gerekdür ḳabūl ve ġayrı ḳabūl ol bilür didi ḥaḳ teʿālā buyurur ki 92 (8) imām faḫrüʾr-rāzı̇̄ (9) ayıtdı işbu duʿā cāmiʿdur cemı ̇̄ ʿ-i dünyānuñ ve āḫiretüñ maḳṣūdlarını zı ̇̄ rā ki (10) peyġāmber ʿam eks̱er duʿāyı oḳurdı iş bu duʿāyı oḳurdı 93 (11) ebū hureyre peyġāmberden naḳil ider peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı duʿā ʿibādetüñ (12) aṣlıdur ve allāh ḳatunda duʿādan ekrem nesne yoḳdur duʿā ḳażāyı menʿ ider (13) gerekse ol ḳażā inmiş olsun gerekse inmemiş olsun ʿömri ziyāde (14) ider her kim ḥaḳdan nesne dilemese ḥaḳ aña ḫışm ider peyġāmber ʿ am ayıtdı şek (15) yoḳdur ki ḥaḳ teʿālā üç kişinüñ duʿāsıñ ḳabūl ider biri atanuñ ve ananuñ [310b] (1) oġlanları üzerine ve biri müsāfirüñ muḳı ̇̄m üzerine ve biri güc görmiş kişi (2) ẓālimlerüñ üzerine duʿāsı ḳabūldür peyġāmber ʿam ayıtdı (3) her kim günde yüz kez bu duʿāyı oḳısa aṣlā yoḫsullıḳ görmeye (4) zı ̇̄ rā ki bu duʿā uçmaḳ ḫazı ̇̄nelerinden bir ḫazı ̇̄nedür ve naḳildür tergı ̇̄ bde peyġāmber ʿam (5) ayıtdı her kim on iki rekʿat namāz ḳılsa gicede yāḫūẕ gündüzde ikide bir (6) taḥiyyāta otursa āḫirdaġı taḥiyyātda allāh s̱enā eylese ve baña ṣalavāt virse (7) ve secdeye varsa yidi kez fātiḥa ve yidi kez āyeteʾl-kürsı ̇̄ oḳusa ve on kez (8) lā ilāhe illallāh vaḥdehū lā 92 Allahˈım bize dünyada iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik ve güzellik ver. Bizi ateş azabından koru. 93 Allahˈım hilkatimi ve ahlakımı güzelleştir. 96 şerı̇̄ ke leh leḥuʾl-ḥükmi ve lehüʾl-ḥamd dise andan ṣoñra (9) ayıtsa 94 (10) dise andan ṣoñra (11) her ne ḥāceti var-ısa dileye andan ṣoñra başın ḳaldura selām vire ammā (12) vaṣiyyetdür ki bunı cāhillere ögretmeyen ki duʿāsı müstecāb olur elbette (13) ʿalı̇̄ kerremaʾllāhu veche ayıtdı ḳaçan duʿā dileseñüz ol peyġāmbere ṣalavāt (14) virüñ ḥaḳ teʿālā ayıtdı ol ṣalavātı ḳabūl ider ḳaçan ṣalavāt ḳabūl olsa (15) ümı ̇̄ ẕdür ki girü ḳalan duʿā daḫı ḳabūl ola zı ̇̄ rā ki bir kişi bir kişinüñ evvel sözüni [311a] (1) ḳabūl eylese ṣoñraġı sözin daḫı ḳabūl ider ehl-i ḥadı ̇̄ s̱ ayıtdı ḳaçan duʿādan (2) fāriġ olsañuz ellerüñüzi yüzüñüze silüñ ehl-i taḥḳı ̇̄ ḳ ayıtdılar ṣaġ elini (3) yüzüne urmaḳ işāretdür ḳuluñ ẓāhirine ve bāṭınına ve dı ̇̄ l bunlardan ötrü (4) tercümāndur ve yüzi silmek işāretdür ḥaḳı ̇̄ ḳatine yaʿnı ̇̄ ẓāhirinden ve bāṭından (5) allāha döndi dimekdür zı ̇̄ rā ki ādemüñ yüzi mirātdur ḥaḳ nūrına faṣlun (6) fiʾl istiġfār ḳālallāhu teʿālā 95 peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām (7) ayıtdı ol tañrı ḥaḳḳ-içün ki benüm nefsüm anuñ ḳudreti elindedür eger siz günāh (8) işlemeseñüz idi ve ṣoñra tevbe eylemeseñüz idi ḥaḳ teʿālā bir ḳavm daḫı yaradurdı (9) anlar günāh işlerlerdi ve gine istiġfār iderdi ḥaḳ teʿālā anları yarlıġayub (10) raḥmet ider-idi bu sözden murād allāh teʿālā ḳullarına raḥmetinüñ çoḳlıġın (11) bildirür ve her kim tevbe ve istiġfār eylese ḥaḳ teʿālā anuñ rızḳını ziyāde eyleyüp (12) ġuṣṣasını gidere eger suʾāl iderlerse ki peyġāmber ḫod aṣlā günāh işlemedi pes nice istiġfār (13) ider-idi bunuñ dört vech-ile cevābı vardur biri budur ki ḳaçan peyġāmberüñ (14) göñline bir pāre ḥicāb vāḳıʿ olsa ümmet içün ol vaḳt istiġfār iderdi (15) ikinci budur ki dāyim teraḳḳı ̇̄de idi ḳaçan bir ḥālden bir ḥāle intiḳāl eylese evvelki ḥāline [311b] 94 Allahˈım! Ben, arşındaki akitleşmeler, Kitab’ındaki sonsuz rahmetin, İsm-i Az’am’ın, yüce azametin ve tastamam olan kelimelerin hürmetine senden diliyorum. 95 Nasr 110/3. O, tövbeleri çok kabul edendir. 97 (1) istiġfār iderdi üçünci budur ki ḥicāb ʿibāretdür şükürden ve ol şükrü maḥabbet (2) yolında peyġāmbere gelürdi ulaşurdı ḥattā peyġāmber kendü nefsinden fānı ̇̄ (3) olurdı ḳaçan gine ṣaḥve gelse istiġfār iderdi ol ṣaḥveden imdi erbāb-ı (4) ḥaḳı ̇̄ ḳatüñ tevı ̇̄ lātı budur dördinci budur ki ehl-i ẓāhir ayıtdı göñline çoḳ (5) nesne gelürdi ḫaṭarātlardan ve envāʿ ile meylden pes eyle olsa ol ḫavāṭırı (6) defʿ eylemekden ötürü allāha istiġfār ider-idi ve naḳildür ʿalı ̇̄ kerremaʾllāhu veche ve raḍiyaʾllāhu (7) ʿanhu bir gün mescidde oturdı bir ʿarab geldi estaġfirullāh didi ʿalı ̇̄ ayıtdı yā (8) ʿarābı ̇̄ bu yalancılar tevbesidür didi aʿrābı ̇̄ ayıtdı yā emı ̇̄ rüʾl-müʾminı ̇̄ n girçekler (9) tevbesi yā nedür ʿalı̇̄ ayıtdı girçekler tevbesi altı nesnedür didi evvel budur ki (10) geçmiş günāhına tevbe eyleye ikinci budur ki şimdiki ḥālde ol günāhı (11) gine işlemeye üçünci budur ki ḳaṣdın bu ki eyleye kim gelecek zamānda işlemeye (12) dördünci budur kim ḫalḳuñ ḥaḳḳı ki anuñ üzerinde vardur vire bişinci budur (13) ki şol ḥalāvet kim nefsine ṭatdurdı girü aña ʿibādet acısın daḫı ṭatdura altıncı budur (14) kim ḥarām māl ile semiren etini ḳanını gine eride 96 (15) faṣlun fiʾt-tevbe ḳālallāhu [312a] (1) teʿālā 97 yaʿnı ̇̄ tevbe ḳılan şol (2) resme tevbe ḳıla ki ol tevbe tevbe ıssını dāyim naṣı ̇̄ ḥatlaya tevbe üzerine s̱ābit (3) olmaġa peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı et-tāibi mineʾẕ-ẕenbike men lā ẕenbeleh (4) ve gine peyġāmber ʿam ayıtdı ḥaḳ teʿālā ḳuluñ tevbesini ḳabūl eyler ḥattā ġarġara ḥāline (5) varınca ḥattā ben günde yüz kez tevbe iderin didi bilmek gerekdür ki insān (6) min vechin dört yaramaz ṣıfātdan mürekkebdür biri behimiyyedür andan şerler ve fücūr- (7) -lar ẓāhir olur ve biri şebʿiyyedür andan ġażab ve ḥased ve ʿadāvet ṣadır olur (8) ve biri şeyṭāniyyedür andan meger vaḥiyle ṣadr olur dördinci rubūbiyyet- (9) -dür andan kibr ve ʿizzet ve medḥ sevmek ṣadır olur mādemki kişinüñ tevbesi (10) olmasa nefsi kāmil olmaz ve ẓālim daḫı 96 Al-i İmran 3/193. Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi sil ve bize iyilerin ölümünü nasip et. 97 Tahrim 66/8. Ey iman edenler! İçtenlikle ve kararlılık içinde Allah’a tövbe edin. 98 olur nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur (11) 98 şeyḫ imām ġazzālı ̇̄ ayıtdı (12) tevbe üç nesne ile s̱ābit olur birisi ʿilim ile birisi ḥāl ile ve birisi (13) ʿamel ile ʿabdullāh el-enṣārı ̇̄ ayıtdı tevbe üç mertebedür biri ʿavām (14) tevbesidür ol ṭāʿati çoḳ eylemekdür ve biri ḫavāṣ tevbesidür ol (15) günāhı az işlemekdür ve biri ḥāṣüʾl- ḥāṣ tevbesidür ol her vaḳitin (312b) (1) żāyiʿ eylememekdür necmüʾd-dı̇̄ n-i kübrā ayıtdı tevbe üç maḳām üzerine- (2) -dür biri ʿavāmuñdur anuñ tevbesi günāhdan dönmekdür ve biri ḫavāṣṣuñ- (3) -dur anuñ tevbesi kevneynden dönmekdür ve biri ḫāṣüʾl-ḥāṣuñdur anuñ tevbesi (4) fenāfillāhdur māsivāʾllāhdan bundan ötrü baʿżılar ayıtdı tevbe istiġfār- (5) -dan ṣoñradur nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur 99 (6) anuñ-çün ki biʾl-külliye ḫalḳdan kesilmek ve allāha teveccüh eylemek maġfiretden ṣoñra- (7) -dur ve ʿārifler ayıtdılar tevbe biş ḳısımdur biri ʿavāmlar tevbesidür anuñ (8) tevbesi ẓāhir günāhlardandur ve biri ṣāliḥler tevbesidür anuñ tevbesi yaramaz (9) gizlü ḫulḳlardandur ve biri muttaḳı ̇̄ ler tevbesidür anuñ tevbesi şekden (10) ṣaḳınmaḳdur ve biri muḥibbler tevbesidür anuñ tevbesi ġafletden ṣaḳınmaḳdur zı ̇̄ rā (11) ẕikruʾllāhdan ġāfil olmaya ve biri ʿārifler tevbesidür anuñ tevbesi bir maḳāma ulaşmak- (12) -dur ki andan yuḳaru maḳām olmaya zı ̇̄ rā ki maḳāmātuñ nihāyeti yoḳ eyle olsa ʿārifler (13) tevbesinüñ nihāyeti yoḳ 100 (14) faṣlun fiʾt-taḳvā ḳālallāhu teʿālā (15) [313a] 98 Hucurat 49/11. Günahlarına tövbe etmeyenler yok mu, işte zalimler onlardır. 99 Hud 11/90. Rabbinizden bağışlanmayı dileyin, sonra O’na tövbe edin. 100 Bakara 2/127-128. Ey rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur; şüphesiz sen işitensin, bilensin. Tövbemizi kabul et. Şüphesiz tövbeleri kabul eden, merhameti bol olan yalnız sensin. 99 (1) 101 peyġāmber ʿaleyhisʾselām ayıtdı müttaḳı ̇̄ oldur ki gerek- (2) - mezden ḳorḳup gereklüyi terk eyleye ibni ʿömer ayıtdı tañrıdan ḳorḳmaḳ oldur ki (3) kendüyi hiç kimseden yig görmeye peyġāmberler ayıtdılar taḳvā oldur ki peyġāmber ʿam (4) ayıtdı gökçek mütābaʿat eyleye ʿārifler ayıtdılar taḳvā oldur kim biş nevʿdür (5) biri şerı ̇̄ ʿat menʿ eyledügi nesnelerden ṣaḳınmaḳdur ve biri yaramaz ṣıfatlardan ṣaḳınmaḳ- (6) -dur ve biri kendüyi ḥaḳdan ġayrına nisbet itmekden ṣaḳınmaḳdur ve biri (7) ṣıfāt-ı ḥaḳı ̇̄kı yyeyi ḥaḳdan ġayrına nisbet itmekden ṣaḳınmaḳdur işbu bişinci ḳısm (8) hiç kimsene bilmez megerki keşf-i ḥaḳḳānisi ve sırr-ı rabbānı ̇̄ si ola ancaḳ ol bilür (9) imdi anlar ṣıddı ̇̄ ḳlar ve enbiyā ve evliyādur anıñ-çün ki bunlaruñ taḳvāsı kemālde- (10) -dür ammā ḥaḳ teʿālā taḳvāyı beyān ider nitekim buyurur 102 (11) (12) yaʿnı ̇̄ işbu āḫiret evini şol kişiler içün ḳıldum ki dünyāda ululuk istemeyenler (13) ve daḫı fesād eylemeyeler ve naḳildür ki peyġāmber ʿaleyhiʿs-selām ayıtdı kemāl-i taṣdı ̇̄ ḳ (14) oldur ki aḫbār-ı ilāhı ̇̄yyeden ve aḫbār-ı nebeviyyeden geldi anı ṣaḳlamaḳdur yaḳı ̇̄n üzerine (15) olmaḳdur peyġāmber ʿam ayıtdı ʿilmeʾl-yakı ̇̄ n ögret ki yaʿnı ̇̄ ehl-i yaḳı ̇̄n ile oturuñ [313b] (1) dimek olur bilmek gerekdür ki erbāb-ı yaḳı ̇̄ n erbāb-ı işāretdür ve ol erbāb-ı (2) işāret erbāb-ı ḳulūbdur ki anlara vaḳt olur ki esrār-ı melekūt keşf olur (3) ʿalā sebı ̇̄ liʾl-ilhām ḥaḳḳuñ nūrı bunlaruñ göñline seyretmek ile vaḳt olur (4) ḥaḳāyıḳ-ı esrāra muṭṭaliʿ olurlar rüyā-yı ṣādıḳa ile vaḳt olur ki ʿ ālemi mis̱āli (5) müşāhede eylerler uyanuḳla nitekim düşde müşāhede eylerler ḳaçan kim böyle (6) oldı ise işbu āyete naẓar eyle iy benüm gözümüñ nūrı ve ey göñlümüñ sürūrı (7) ben seni sevdügümden ötrü ne kim zübde-i esrār ve ḫulāṣaʾ-i enẓār var ise beyān (8) iderem 103 yaʿnı ̇̄ ṭamu kāfir içün yaradılmış- (9) -dur ebū ḥanı ̇̄ fe ayıtdı işbu āyet ḳorḳulu āyetdür yaʿnı ̇̄ kāfirler 101 Haşr 59/18. Ey iman edenler! Allah’a itaatsizlikten sakının. Herkes yarın için ne hazırladığına baksın! (Evet) Allah’a itaatsizlikten sakının; şüphesiz Allah yapıp ettiklerinizden tamamen haberdardır. 102 Kasas 28/83. İşte ahiret yurdu! Onu yeryüzünde haksız üstünlük kurmak ve bozgunculuk çıkarmak istemeyenler için hazırlamış bulunuyoruz. İyi son, Allah‛a karşı gelmekten sakınanların olacaktır. 103 Al-i İmran 3/131. Kafirler için hazırlanmış ateşten sakının. 100 içün yaraḳlanmış (10) od-ıla müʾminleri ḳorḳutmaḳ maʿnāsı oldur ki ḳorḳuñ şol ʿ amelden ki sizüñ (11) ʿamelünüzi günāh işlemek ile gidere ve oda lāyıḳ eyleye anuñ-çün ki (12) günāh işlemek ile ı ̇̄mān zāʾil olduġı vardur zı ̇̄ rā ḳorḳudur küfre irişdüre (13) 104 yaʿnı ̇̄ allāhdan ḳorḳuñ farı ̇̄ zlarda ve resūluʾllāh- (14) -dan ḳorḳuñ sünnetlerde dimekdür peyġāmber ʿam bir gün bir ṣaḥābeye ayıtdı dünyāyı (15) cemʿ eyle şol ḳadar ki dünyāda durursın ve ev-içün ʿamel eyle şol ḳadar ki [314a] (1) anda bāḳı ̇̄ olursın ve ṭamu içün ʿamel eyle şol ḳadarki oda ṣabr eylersin (2) ve allāh içün ʿamel eyle şol ḳadar kim aña ḥācetüñ var imdi kişinüñ allāh teʿālā (3) ḥażretine ḥācetümi dükenür pes dāyim ʿamel-i ṣāliḥ gerek imiş dimekdür 105 (4) bilmek gerek- (5) -dür ki şimdiden ṣoñra aḥvāl-i cismāniyyenüñ ve nüşūr-ı nefsāniyyenüñ keyfiyyetini (6) ve daḫı ḳıyāmet güninüñ nişānı nedür ve ʿaraṣāt gününi ḥaḳ teʿālā nice vaʿẓ eyler (7) ḫuṣumāt içün ve ḳażā kürsı ̇̄ ni nice vaʿẓ eyler ve kāfire nice ʿaẕāb olur (8) ve müʾmine nice ḫıṭāb olur ve raḥmet nedür ve s̱evāb nedür beyān eyleyelüm in- (9) -şāʾaʾllāhu teʿālā faṣlun fı̇̄ ʾisrātiʾs- sāʿat peyġāmber ʿam ayıtdı ḳıyāmet (10) nişānları budur kim ʿilim götürile ve cāhiller çoḳ ola ve zinā ve livāṭa çoḳ ola (11) ve süci içmek ve ʿ avratlar çoḳ olalar ḥattā bir kişinüñ elli ʿavrat ḳullıġında ola (12) ve naḳildür peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı ḳıyāmetten evvel altı nesne ẓāhir ola (13) andan ṣoñra ḳıyāmet ḳopa biri oldur kim çoḳ vebālar ola ikinci oldur kim (14) beytüʾl- maḳdis açıla üçünci cemı ̇̄ ʿ-i ʿālemde vebā ola dördinci māl çoḳ ola ḥattā (15) bir kişi bir kişiye yüz altun virse ol kişi feraḥ olmaya bişinci ʿarabda çoḳ [314b] (1) fitne ola altıncı budur ki cemı ̇̄ ʿ-i ʿālemi müʾminler alalar ḥattā benı ̇̄ ʾl-aṣfer ile daḫı (2) ṣulḥ ideler andan ṣoñra kāfir ʿahdin boza ġalebe eyleye ve ḳaçan benüm ümmetüme ḳılıç 104 Nur 24/54, Nisa 4/59. Allah’a itaat edin, resule itaat edin. 105 Allah seni ve bizi insanların ve cinlerin sa’adeti ve iki alemin efendisi Muhammed hürmetine iki cihanda sa’adetli kılsın. 101 (3) girse gine içinden çıḳmaya ḳıyāmete degin andan ṣoñra ḳıyāmet ḳopa muḥaddis̱ler (4) ayıtdılar evvel benı ̇̄ ʾl-aṣfer çıḳa frenk ile cemʿ olalar ve cemı ̇̄ ʿ-i kāfirler ittifāḳ (5) ideler maġribden hücum ideler çıḳalar seksen sancaḳ ile ve her ṣancaḳ on iki (6) biñ kişi ola pes cemı ̇̄ ʿ-i kāfirler ṭoḳuz yüz daḫı altmış biñ er olalar yaʿnı ̇̄ on (7) kez yüz biñden ḳırḳ biñ eksük er ola evvel bunı bilmek gerekdür ki muḥammed ümmeti evvel maşrıḳa ve maġribe (8) mālik olalar cemı ̇̄ ʿ-i dünyāyı kāfirden alalar hemı ̇̄n üç pāre şehr ḳala biri (9) ḳosṭanṭiniyye ve biri roma ve biri ʿamūriye andan ṣoñra hüḳm kāfirüñ (10) ola imdi evvel ġalebe benı ̇̄ ʾl-aṣfer ile frenkden ola benı ̇̄ ʾl-aṣfer (11) ḫurūcından istanbul alınıncıya degin yidi yıl geçe s̱evbān raḍiyaʾllāhuʿanh peyġāmber- (12) -den naḳil ider peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı 106 (13) ibni kes̱ı̇̄ r ayıtdı evvel (14) zamānda pādişāh iken geldi ḳudsi ḫarāb eyledi istanbul ol ḫarāblıġı gördi (15) ayıtdı eger tañrınuñ ʿarşı ṣu üzerine ise be-dürüstı ̇̄ ben daḫı ṣu üzerine- [315a] (1) -yin ḥaḳ teʿālā ġażab eyleyib ayıtdı iy mütekebbir benüm müʾmin ḳullarum āḫir zamānda (2) seni ḫarāb eyleyen peyġāmber ʿam ayıtdı benı ̇̄ ʾl-aṣfer aʿmāḳa varmayınca ḳıyāmet (3) ḳopmaya aʿmāḳ şām ḳatında bir köydür aña degin kāfirler varalar ammā (4) medı̇̄ neden islām leşkeri çıḳa üç bölük olalar kāfir ile ġāyet (5) ceng ideler kāfir ġālib olub müʾminlerüñ bir bölüġi ḳaçalar münāfıḳlar (6) olalar bir bölügi şehı ̇̄d ideler anlar efḍal-i şühedā olalar bir bölügi ġālib (7) olub kāfiri ṣıyalar ve ḳıralar anlardan ṣoñra isḥāḳ peyġāmber oġlanlarından (8) yitmiş biñ kişi gelüb istanbulı alalar bu vech-ile alalar ki bir yirden ḳamusı (9) lā ilāhe illallāhu vallāhu ekber diyeler evvel deñizden yanı yıḳıla andan ṣoñra (10) bir dı ̇̄ vāri daḫı el-ḥāṣılı üç dı ̇̄ vārı daḫı ẕikr ile yıḳıla ġanı ̇̄met mālın (11) üleşirken şeyṭān çaġıra kim deccāl çıḳdı sizüñ evlerüñüzi ḫarāb (12) eyledi diye bunlar istanbulı ḳoyalar gideler şāma geleler andan ṣoñra (13) ḫalḳuñ fiʿli yaramaz ola emānet ḳosalar ḫıyānetlıḳ ideler ve zekāt virmeye- (14) -ler ve namāz ḳulur kişi az ḳala ve ḫalḳ 106 Allah arzı benim için dürdü ve onun doğusu ile batısını gördüm. Ümmetimin hükümranlığı arzın benim için dürüldüğü yere kadar varacak. 102 birbirini dı ̇̄ nden çıḳarmaġa ḳıġıra (15) ve cemı ̇̄ ʿ-i ḫalḳ ehl-i dünyā olalar ve erenler ʿavratlarına tābiʿ olalar ve oġlancuḳlar [315b] (1) atalarına ve analarına ʿāṣı ̇̄ olalar ve dostlar birbirin incideler ve mescidlerinde (2) dünyā sözlerin söyleseler ve ümmetünüñ āḫiri öñ gelene laʿnet eyleyeler andan (3) ṣoñra ḥaḳ teʿālā anlara bir ḳızıl yil viribiye ve zelzele cihānda çoḳ ola (4) ay ve gün tı ̇̄z tı ̇̄ z dutıla ve ḫalḳ dı ̇̄ne ve ḳurʾāna ve ḥadı ̇̄ s̱e ḥürmet ḳılmayalar (5) andan ṣoñra biri biri ardınca nişānlar olmaġa başlaya ʿulemā iḫtilāf (6) iderler ḳıyāmetüñ nişānlarında ʿabdullāh ibni ʿömer raḍiyaʾllāhuʿanhu ayıtdı (7) peyġāmberden ʿam işitdüm ayıtdı evvel nişān benı ̇̄ ʾl- aṣfer çıḳmaḳdur (8) andan ṣoñra güneş maġribden ṭoġmaḳdur ammā muḥaddis̱ler ayıtdılar evvel nişān (9) maşrıḳdan duḫān çıḳmaḳdur andan ṣoñra deccāldür iş bunlar ḳıyāmetüñ yaḳı ̇̄ n (10) nişānlarıdur andan ṣoñra mehdı ̇̄ çıḳa ümmü seleme raḍiyaʾllāhuʿanhu ayıtdı (11) peyġāmberden işitdüm ki ayıttı mehdı ̇̄ fāṭıma oġlanlarındandur seyyı d- (12) -dür ebu saʿı ̇̄ düʾl-ḫudrı̇̄ raḍiyaʾllāhuʿanh ayıtdı peyġāmber ʿam ayıtdı mehdı ̇̄ benden- (13) -dür bir yüzine ʿadl ile hüḳm eyleye nitekim evvel ẓālimler yir yüzini ẓulm ile cevr ile (14) dutmışlar idi ve mehdı̇̄ daḫı luṭf ile ve ʿadl ile cihāna hüḳm eyleye (15) peyġāmber ʿam ayıtdı dı ̇̄ n bizüm ile başladı ve āḫir girü bizüm ile ḫatm olur [316a] (1) sizden biriñüz ol zamāna irişseñüz aña tābiʿ oluñ be-dürüstı ̇̄ mehdı̇̄ (2) raḥı ̇̄m ve merḥūmdur cābir peyġāmberden naḳil ider peyġāmber ʿ am ayıtdı benden ṣoñra (3) on iki ḫalı ̇̄ fe gele cemı ̇̄ ʿsi ḳureyş ḳabı ̇̄ lesinden olalar ibni kes̱ı ̇̄r ayıtdı anlara ḫulefā-i (4) rāşidı ̇̄n dirler ḥasan ve ḥüseyı n ve ʿömer ibni ʿabdüʾl-ʿazı̇̄ z anlardandur raḍiyaʾllāhuʿanhum faṣlun (5) fiʾl-ʿalāmeti beyne yediʾs-sāʿat ve naḳildür peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıttı ḳıyāmet (6) ḳopmaya ḥattā on nişān olmayınca imdi ol nişānlaruñ biri düḫāndur biri (7) deccāldür biri dābbetüʾl-arżdur biri güneş maġribden ṭoġmaḳdur biri ʿı ̇̄ sā (8) peyġāmber ʿam gökten inmekdür ve biri yeʾcūc ve meʾcūc çıḳmaḳdur ve biri maşrıḳda (9) bir yir aşaġa geçmekdür ve biri ʿarab cezı ̇̄ relerinden bir cezı ̇̄ re aşaġa geçmekdür (10) onuncı yemenden od çıḳmaḳdur ḫalḳı maḥşer yirine sürmek içün baʿżılar ayıtdı (11) bir ẓālim ḳavm çıḳa ḫalḳı ẓulm ile yaḳa fesād ve ẓulm itmekte oda beñzeye ve naḳil (12) kim evvel 103 mehdı ̇̄ çıḳar andan ṣoñra deccāl çıḳar imdi mehdı ̇̄ henüz cihāna (13) gelmemişdür egerçi rāfıẓı ̇̄ ler toġdı didiler baʿżılar ayıtdı maġribden çıḳısar (14) baʿżılar ayıtdı buḫārādan çıḳısar bilmek gerekdür evvel maşrıḳdan duḫān çıḳa (15) tā maġribe varınca cihānı ẓulumāt ile ḳablaya ḳırḳ gün ve ḳırḳ gice ṭura eger müʾminlere [316b] (1) doḳınursa ḫasta ve ẕuḳām olalar eger kāfirlere doḳınursa sarḫoş olub (2) ne itdüklerin bilmeyeler ʿalı ̇̄ keremallāhu veche ayıtdı duḫān gökden yire ine ḳırḳ (3) gün ve ḳırḳ gice ṭura ve naḳildür ṣıḥāḥ-ı müslim peyġāmber aleyhiʾs-selām ayıtdı (4) āḫir zamānda otuz kişi peyġāmberin diyü daʿvā eyleyeler ḫalḳı azıtmaġa deccāl gibi (5) olalar ḥaḳ teʿālā anları rüsvāy eyleye zı ̇̄ rā ki āḫir zamān peyġāmberi ḥaḳı ̇̄ ḳat (6) benem dı ̇̄ n ve erkān benümdür faṣlun fı ̇̄ ḫurūcʾiʾd-deccāl andan ṣoñra deccāl (7) çıḳa şimdiki ḥālde maşrıḳda ḳulzüm deñizinde bir adada maḥbūsdur ibni kes̱ı̇̄ r (8) ayıtdı ḥaḳ teʿālā şeyṭānı evvel fitne ḳıldı ve deccāli āḫir fitne ḳıldı ḳaçan ki (9) deccāl çıḳa cihānı bulutlar ḳablaya ve kendü yil öñince bulut gibi yüriye şām (10) ile ʿıraḳ arasında yüriye iṣfahāndan yitmiş biñ yahūdiler ṭaylasanlu aña uya- (11) -lar tamām dünyāyı geze ḳaçan medı̇̄ neye gelmek istese melekler menʿ ideler şehre girmeye (12) ayıtdılar yā resūluʾllāh dünyāda ne deñlü ṭurur peyġāmber ayıtdı ḳırḳ gün ṭura (13) evvelki güni bir yılca ola ikinci güni bir ayca ola üçünci güni bir haftaca ola ve girü (14) ḳalan günleri bayaġı günler gibi ola ve bir ḳavm gele deccāle ʿimān getüre ve deccāl (15) ol ḳavmüñ ḥācetleriñ ḳabūl eyleye andan ṣoñra bir ḳavm daḫı gele deccāl anları daʿvet [317a] (1) eyleye ammā ol ḳavm uymayalar ḳaçan vı ̇̄ rāneye irse buyura cemı ̇̄ ʿ-i mālını daşra çıḳara (2) ve ölüler üzerine uġraya ṭur diye şeyṭān onuñ ṣūretinde ṭuru gele bir yanında ṣu (3) ve bir yanında od ola her kim uymaz ise oda bıraġa ol od ana ṣu ola (4) ve her kim uyar ise ṣuya bıraġa ol ṣu aña od ola ve alnında kāfir diyü (5) yazılmış ola ve gözi aʿver ola faṣlun fı̇̄ nuzūl-i ʿı ̇̄ sā ʿaleyhiʾs-selām (6) andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā ʿı ̇̄ sā ʿaleyhiʾs-selām gökden dımışḳa indüre cāmiʿ-i (7) ümeyyede mināre-i beyżā-yı şarḳiyyede ḳarār duta ʿı ̇̄ sā ellerini iki firiştenüñ omuzlarına ḳoya (8) ve yüzinden gümiş gibi dere aḳa incü ola ve laṭı ̇̄ f ḳoḫusı ola üç günlik yire ire (9) ḳanḳı kāfir kim ol ḳoḳuyı ṭuya derḥāl helāk ola andan ʿı ̇̄ sā deccāl (10) ḳudüsde ludd ḳapusında bula ḥarbe ile ura öldüre ḳanı yire 104 dükendügi yire degin aḳa (11) andan ṣoñra ʿı ̇̄ sāya bir ḳavm gele anlara uçmaḳ ḫaberlerin bildüre anlar daḫı tābiʿ olalar andan (12) ṣoñra ḥaḳ teʿālā ʿı̇̄ sāya ayıda ol ḳavm ile ṭūr ṭaġında çıḳa ʿı ̇̄ sā ol ḳavm ile ṭūr (13) zı ̇̄ bā ṭaġına çıḳalar andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā yeʾcūc ve meʾcūci viribiye yeʾcūc ve meʾcūc (14) yir yüzinde ḳatı fesāda meşġūl olalar ḥattā ḳudüse geleler ayıdalar yiryüzinde ne (15) deñlü ādem var-ısa öldürdük şimdiden ṣoñra gökde olanları öldürelüm diyeler [317b] (1) oḳların göge atalar andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā ḳurtcuġaz viribiye deve burnundaġı ḳurt- (2) -cuġaz gibi bunları bir defʿada helāk eyleye andan ṣoñra ʿı̇̄ sā ve ḳavmi (3) yir yüzine ineler ʿı̇̄ sā duʿā eyleye ḥaḳ teʿālā ḳuşlar viribiye deve boyunları gibi (4) ol yeʾcūc ve meʾcūci alalar gideler yiryüzi arına otlar ve aġaçlar bitüb (5) yimişler vireler ibni kes̱ı̇̄ r ayıtdı ḳaçan kim ʿı ̇̄ sā deccāli öldüre yir yüzi emı ̇̄n olub (6) ḳurt ḳoyun ile yüriye ve ḫarāb olmış şehirler gine ʿimāret olalar peyġāmber ʿam ayıtdı (7) ḳaçan kim ʿı̇̄ sā gökden yire ine ʿadl idüb laṭı ̇̄ f ḥükm eyleye ḥattā ne deñlü ṣanem varsa (8) uşada ve kāfirlere ḫarāc vaʿẓ eyleye andan ṣoñra ʿı̇̄ sā mehdı̇̄ ile bulışa ve namāz (9) vaḳti ola ʿı ̇̄ sā ayıda gel yā mehdı ̇̄ sen imām ol namāz ḳılalum mehdı̇̄ ayıda yā ʿı ̇̄ sā (10) sen peyġāmbersin saña lāyıḳdur imām olmak ʿı̇̄ sā ayıda yā mehdı̇̄ sen gel imām (11) olġıl ki peyġāmberümüzüñ önemlisisin lāyıḳsın imām olmaġa andan ṣoñra (12) mehdı ̇̄ imām olub namāz ḳılalar ve ʿı̇̄ sā sulṭān yidi yıl ḫalḳa ḥükm eyleye muḥammed ibni (13) kaʿb raḍiyaʾllāhuʿanhu ayıtdı kitābda şöyle gördüm ki aṣḥābuʾl-keḫf yārenleri geleler (14) ʿı̇̄ sāya ḥavāriyyūn olalar ve ʿı̇̄ sā ile bile ḥac ideler andan ʿı ̇̄ sā yidi yıldan ṣoñra kaʿbeye (15) vara faṣlun fı̇̄ ḫuruc-i dābbetüʾl-arż ṣāḥib-keşşāf ayıtdı ol vaḳt ki dabbetüʿ- [318a] (1) -l-arż çıḳa yir ḥarekete gele ve yarıla kaʿbeden çıḳa kaʿbede iki ṭaġ vardur (2) biri adı merve ve birinüñ adı ṣafā dābbetüʾl-arż ol ṣafādan çıḳa ṣaġ (3) elinde mūsā peyġāmberüñ ʿaṣāsı ola ve ṣol elinde süleymān peyġāmberüñ (4) yüzügi ola ol ʿ aṣā ile müʾmini yüzinde ura yüzi münevver ola alnında müʾmin (5) diyü yazıla ve kāfiri süleymānuñ yüzügi ile ura yüzi ḳara ola ve alnına kāfir diyü (6) yazıla andan ṣoñra müʾmünlere ayıda yā fülān sen uçmaḳlıḳsın ve kāfirlere ayıda fulān (7) sen ṭamulıḳsın diye nitekim ḥaḳ teʿālā 105 buyurur 107 (8) peyġāmber ʿam (9) ayıtdı dābbetüʾl-arż dört ayaġı vardur deve ayaġı gibi ve ḳuş gibi ḳanadları (10) vardur ve başı öküz başına beñzer ve gözi ḫınzır gözine beñzer ve ḳulaġı fı ̇̄ l (11) ḳulaġına beñzer ve boynuzı kerkez boynuzına beñzer ve boynı devekuşı boynına beñzer (12) ve gögsi arslan gögsine beñzer ve rengi kaplan rengine beñzer ve ḳuyruġı ḳoç (13) ḳuyruġına beñzer el-ḥāṣılı cemı ̇̄ ʿ-i renkden gövdesinde rengi vardur üç günde ancaḳ (14) tamām yirden çıḳa başı buluta irişe ve ḫalḳ iki bölük olalar bir bölügi ḳaçalar ve bir (15) teferrüc ideler ʿarabca söyleye 108 diye yaʿnı ̇̄ ḥaḳ teʿālā laʿnet [318b] (1) eylesün ol kişiye ki kendü nefsüne ẓulm eyleye fısḳ ile ve fücūr ile ve mehdı ̇̄ (2) daḫı çı ̇̄n iline gire andan varıcaḳ evlene andan bir oġlı ṭoġa ol oġlan āḫir oġlan (3) ola andan ṣoñra ḳıṣırlıḳ yayıla ayruḳ oġlan ṭoġmaya ḫalḳ kırıla imān ehli dükene (4) faṣlun tulūʿıʾş- ş-şemsi min maġribihā ve naḳildür ʿı̇̄ sā zamānında güneş maġribden ṭoġa (5) cemı ̇̄ ʿ-i ḫalḳ anı göreler tevbe eyleyüp ı ̇̄māna geleler ammā ı ̇̄mānları fāyda virmeye meger ki (6) güneş maġribden ṭoġmazdan öñ ı ̇̄mānı olmış ola peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı ḳaçan (7) kim güneş ṭolına ʿarşuñ ayaġına varur secde eyler destūr diler kim maġribden (8) ṭoġa ḥaḳ teʿālā destūr virmez gine maşrıḳdan ṭoġar ḳaçan kim maġribden (9) ṭoġa nişānı bu ola kim üç gün miḳdārı güneş ṭoġmaya anlar ki ʿābidler- (10) -dür dünle ʿibādete duralar ʿibādet eyleyeler ammā irte olmaya bileler ki ol didükleri (11) gün gelmişdür tevbe ve istiġfār ideler üç günden ṣoñra gine güneş maġribden ṭoġa (12) öyle yirine gele andan ṣoñra ay daḫı ṭoġa ol daḫı öyle yirine gele ikisi bir yirde (13) cemʿ olalar andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā bunlarun nurın giderüb ḳabḳara ola- (14) -lar ve bir zamān gökde ṭuralar andan ṣoñra gide maġribde ṭolınalar andan ṣoñra (15) güneş maşrıḳdan ṭoġa andan ṣoñra tevbe ḳapusı yapana109 faṣlun sedd-i 107 Neml 27/82. Söylenen (kıyamet) başlarına geldiği zaman, onlara yerden bir yaratık çıkarırız da insanların ayetlerimize kesin bir şekilde iman etmedikleri konusunda onlarla konuşur. 108 Hud 11/18. Bilin ki, Allāhın lāneti zalimlerin üzerine olacaktır. 109 ḳapana 106 [319a] (1) bābiṭ-tevbe ibni abbās peyġāmberden naḳil ider peyġāmber ʿam ayıtdı tevbe ḳapusı maġribde- (2) -dür iki ḳanadı vardur altundan incü ile ve yāḳūt ile bezenüb durur bir ḳanadından bir (3) ḳanadına ḳırḳ yıllıḳ yoldur ḥaḳ teʿālā cemı ̇̄ ʿ-i ḫalḳı yaradaldan berü ol ḳapu açılmış- (4) -dur şimdi açuḳdur ol vaḳt yapana110 andan ṣoñra kimsenüñ imānı ḳabūl olmaya zı ̇̄ rā (5) ki ḳıyāmetüñ nişānı āşikāre olur imān biʾl-ġayb olmaz neūẕübillāhi min ẕālik andan (6) ʿı̇̄ sā ʿaleyhiʾs-selām medı ̇̄neye vara bir ʿarab ʿavratın ala ol ʿavratdan ḳızları ṭoġa (7) ve gökden indüginden ṣoñra ḳırḳ yıl diri ola andan ṣoñra fevt ola peyġāmberüñ (8) ravżasında ʿömer yanında anı defn ideler faṣlun s̱ümme teḳaʿüʾl- ḫusūf andan ṣoñra (9) üç yir aşaġa geçe bir maşrıḳda ola ve biri maġribde ola ve biri ʿ arab cezı ̇̄ releri- (10) -lerinden ola andan ṣoñra ḳurʾān muṣḥafdan götür-ile aru āvāzı gibi āvāz vire ḥaḳ (11) teʿālā ayıda ne içün böyle idersin ḳurʾān ayıda kimse beni oḳumaz oldı ve anlar ki beni (12) oḳurlar ammā benüm ile ʿamel eylemez oldılar secavendı̇̄ rivāyetinde ayıtdı ḳurʾān (13) ayıda senden ẓāhir oldum ve gine saña varurın ve sende maḫfı ̇̄ olurın diye (14) ve naḳildür keşşāfda ḥaḳ teʿālā cihānı helāk eyleye ḳılınç ile ve yirler deprenmek (15) ile ve oda yanmak ile ve ġarḳ olmak ile ve ḫastalıḳ ile ammā mekke ḫarāb ola ḥabeşden [319b] (1) bir ḳavm gele mekkeyi ḫarāb eyleye ve medı̇̄ ne helāk açlıḳ ile ḳızlıḳ ile ve baṣra helāk (2) ola ġarḳ olmaḳ ile ve kūfe helāk ola ve ṭaġlar yıḳılmaḳ ile ve ḫorāsān helāk (3) ola ḫarāb olmaḳ ile andan ṣoñra cemı ̇̄ ʿ-i şehirler bu resme helāk olalar andan ṣoñra (4) ḥaḳ teʿālā bir laṭı ̇̄ f yıl veribiye her kimüñ ki göñlinde mis̱ḳāl ẕerre ḳadar imānı ola (5) anlar öleler ve yiryüzinde ḫayırlu kişiler ḳalmaya ve cemı ̇̄ ʿ-i ḫalḳ gine kāfir olalar saʿı ̇̄ diʾ- (6) -l-ḫudrı̇̄ peyġāmberden naḳil ider peyġāmber ʿ aleyhiʾs-selām ayıtdı ḳıyāmet ḳopmaya tā kim (7) ḥayvānlar insānlara söyleyeler ve kişinüñ ayaġındaġı ve başındaġı ol kişiye söyleye- (8) -ler şeyḫ muḥyiddı̇̄ n raḥmetuʾllāhi ʿaleyhi ayıtdı āḫir oġlan ki ṭoġar anuñ- ile bir ḳız bile ṭoġa (9) ikizce ṭoġalar ol oġlanuñ başı ol ḳızuñ ayaḳlarında ola şöyle ulaşıḳ (10) ṭoġalar iş bu nişān çı̇̄ n iḳliminde ola andan ṣoñra nesil kesile ayruḳ kimse- (11) -den nesne ṭoġmaya ol oġlan mehdı ̇̄ neslinden ola ebū ʿāliye ayıtdı andan (12) ṣoñra ṣavāʿıḳ 110 ḳapana 107 çoḳ ola ve kişinüñ nūrı gide ve yılduzlar dökile ve cinnı ̇̄ ler (13) insāna ve insān cinnı ̇̄ lere ḳarışalar hiç ʿādemüñ işleri ḥayvāndan seçilmeye ve (14) cinnı ̇̄ ler ayıdalar deñizlere varalum görelüm kim nicedür görelüm ki deñizler od olmışlar (15) bileler ki ḳıyāmet yaḳın gelmişdür geleler insāna ḫaber vireler [320a] (1) faṣlun ḳaçan kim müʾminlerüñ ʿömri tamām oldı ise biñ yıldan ziyāde (2) olmaya nitekim peyġāmber ʿ aleyhiʾs-selām buyurur 111 (3) imdi murād yevmden biñ yıldur nitekim muḥyiʾd-dı̇̄ n rūḥuʾl-ḳuds (4) kitābında eyle getürüb durur peyġāmber ʿ aleyhiʾs-selām ayıtdı 112 (5) yaʿnı ̇̄ ben ve ḳıyāmet ikimüz daḫı berāber geldük didi şöyle (6) iki barmaḳların gösterdi illā biraz ben andan öñ geldüm didi ḳaçan kim ehl-i ı ̇̄māndan (7) kimse ḳalmasa yiryüzi kāfirler ile ṭopṭolu ola faṣlun fı̇̄ nefḫiʾs-ṣūr ḳāl- (8) -allāhu teʿālā 113 (9) ḥaḳ teʿālā isrāfı ̇̄ le buyura ṣūr çal diyü isrāfı ̇̄ l evvel ṣūr çala cemı ̇̄ ʿ-i yir ehli (10) ve gök ehli helāk olalar ḥaḳ teʿālā andan ṣoñra meleküʾl-mevt e buyura ṣaġ (11) elini ʿarş ayaġına yapışa ve ṣol elini kürsı ̇̄nüñ ayaġına yapışa cemı ̇̄ ʿ-i ervāḥ (12) bir defʿada helāk olalar ve naḳildür ki evvel nefḫden ṣoñra kimse ḳalmaya illā dört (13) firişte ḳala cebrāʾı ̇̄ l ve mı ̇̄ kāʾı ̇̄ l ve ʿazrāʾı ̇̄ l ve isrāfı ̇̄ l ʿaleyhimüʾs-selām ḳalalar andan ṣoñra (14) ḥaḳ teʿālā buyura ʿazrāʾı ̇̄ le ki isrāfı ̇̄ lüñ cānın al ol daḫı ala andan ṣoñra ḥaḳ (15) teʿālā ayıda yā ʿazrāʾı ̇̄ l mı ̇̄ kāʾilüñ cānın al ol daḫı ala andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā [320b] (1) ayıda yā cebrāʾı ̇̄ l kim ḳaldı cebrāʾı ̇̄ l ayıda sen bāḳı ̇̄ ve dāyim ḳalduñ ve cebrāʾı ̇̄ li (2) meyyit ve fānı ̇̄ ḳaldı ṣaḥı ̇̄ ḥ budur ṣoñra ʿazrāʾı ̇̄ l ḳalur ikisi daḫı naḳildür andan (3) ṣoñra ḥaḳ teʿālā ayıda yā ʿazrāʾı ̇̄ l saña daḫı ölmek lā-büddür ʿazrāʾı ̇̄ l daḫı secde (4) eyleye 111 Eğer ümmetim mütakim olurlar ise (ömürleri) bir gündür, olmazlar ise yarım gündür. 112 Ben size,kıyamet şu iki parmak kadar yakınlaşmış olduğu bir zamanda peygamber gönderildim. Buhari,Tefsir 416. 113 Neml 27/87. Surun üflendiği gün, Allah‛ın diledikleri dışında, göklerde ve yerde bulunanlar dehşete kapılır. 108 ḳanadlarını bıraġa nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur 114 (5) ve naḳildür ʿabdüʾl-ʿallām baḥrüʾl-kelāmda ayıtdı yidi (6) nesne helāk olmaya biri ḳalem ve biri levḥ ve biri ʿarş ve biri kürsı ̇̄ ve biri uçmaḳ (7) ve biri ṭamu ve yidinci cānlar bāḳı ̇̄ ḳalalar ḳāḍi-i beyżāvı ̇̄de ayıtdı cāyizdür ki (8) ṭarfetüʾl- ʿayn içinde bunlar maʿdūm olalar ḥaḳ teʿālā gine anları icād eyleye girü (9) ḳalan ḫalḳ helāk olalar bunlar olmayalar şeyḫ imām ġazzālı̇̄ raḥmetuʾllāhi ʿaleyh dürre-i (10) fāḫirede ayıtdı isrāfı ̇̄ l evvel ṣūr çalıcaḳ ṭaġlar pāre pāre olub havāda (11) uçalar ve deñizler baʿżısı baʿzısına ḳoyıla ve güneş ve ay şöyle ḳapḳara olub (12) ṭuralar yılduzlar dökile ve gökler degirmenler gibi tı ̇̄z tı ̇̄z devr ideler ve yir (13) ḥareket idüb deprene kāh uzana ve kāh ḳısala ve ḫalḳ helāk olub (14) gitdügünden ṣoñra yiryüzi ḳırḳ yıl ḫarāb olub yata ve naḳildür ki (15) cihānuñ ʿömri yitmiş biñ yıl tamām ola altmış iki biñ daḫı ṭoḳuz yüz olıcak [321a] (1) ādem yaradıldı yidi biñ yıl daḫı ādem oġlanlarınuñ ḥükmi oldı ve ḳırḳ yıl (2) daḫı cemı ̇̄ ʿ-i insān cihānda giricek olur pes bu cümle yitmiş biñ yıl tamām oldı (3) çün yitmiş biñ yıl tamām ola gire fānı ̇̄ olsa gerekdür andan ṣoñra ḥaḳ (4) teʿālā ayıda 115 hı c kimse bulunmaya ki cevāb vire ve gine kendüye (5) cevāb virüb ayıda 116 andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā ayıda ben ḳādir pādişāh (6) ven ḳanı anlar ki benden ġayrına ṭaparlar idi ve baña şerı ̇̄k getürürler idi andan (7) ṣoñra ṭamusından bir ḳapu aça ol ḳapudan od yalıñı çıḳa yirler ve gökler arası (8) ṭopṭolu ola andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā ʿarş ḫazı ̇̄nelerinden bir ḫazı ̇̄ne aça ol (9) ḫazı ̇̄ neden yaġmur gibi yiryüzine baḥruʾl-ḥayātdan ṣu yaġa ādem menisi gibi ola (10) ol ṣu yirden yuḳaru ḳırḳ arşun ḳadar ola andan ṣoñra teʿālā ecsāma (11) buyura ḳabirlerinden girü bayaġı gibi yaradıla rūḥları gelince girü bayaġı ḳabre (12) girdügi gün gibi ola bir kemücek vardur insānda aṣlā çürümez ol sekir- (13) - 114 Kasas 28/88. O‛nun kendinden başka her şey yok olacaktır. Hüküm yalnızca O‛nundur ve siz ancak O‛na döndürüleceksiniz. 115 Müˈmin 20/16. Bugün hükümranlık kimindir? 116 Müˈmin 20/16. Tek olan, her şeyi kudret ve hakimiyeti altında tutan Allah‛ındır. 109 dende olur ḥaḳ teʿālā cemı ̇̄ ʿ-i ādem oġlanlarını ol kemükden gine yarada andan (14) ṣoñra ḥaḳ teʿālā bir yil buyura ʿarş altından ese ne deñlü yirde gizlü nesne (15) var-ısa āşikāre olalar andan ṣoñra isrāfı ̇̄ li girü yarada ve ṣūr elinde ola [321b] (1) ve ol ṣūruñ cemı ̇̄ ʿ-i ervāḥ saġışınca delükleri ola ol ṣūrı isrāfı ̇̄ l (2) bir kez gine çala cemı ̇̄ ʿ-i ervāḥ bedenlerine gireler muḳātil raḍiyaʾllāhuʿanhu ayıtdı (3) isrāfı ̇̄ l ol ṣūrını ḳudüsde ṣāḥrā dairesinün üzerine çıḳa çala ve andan (4) ṣoñra ayıda iy çürümiş süñükler ve iy ṭaġılmış etler ve iy kesilmiş ṭamarlar (5) cisimlerüñüze girüñ anlar daḫı gine bayaġı gibi cisim olalar ve rūḥ gele (6) cismini ḥāżır olmış bula peyġāmber ʿ aleyhiʾs-selām ayıtdı ol ṣūruñ dört (7) budaġı vardur biri maşrıḳda ola ve biri maġribde ola ve biri yidi ḳat yirden (8) aşaġa ola ve birisi yidi ḳat gökden yuḳaru ola ve daḫı ol ṣūrda altı (9) delükler ola peyġāmber cānı bir delükde ola firişteler cānı bir delükde ola ve (10) cinnı ̇̄ ler cānı bir delükde ola ve insānuñ cānı bir delükde ola ve şeyṭānuñ cānı (11) bir delükde ola ve ḥayvānuñ cānı bir delükde ola ve isrāfı ̇̄ lüñ bir nefḫinden 12) birine ḳırḳ yıl ola ve baʿżılar ayıtdı şeyṭān iki nefḫinüñ arasında ḳala meleküʾl-mevt (13) şeyṭānuñ cānın ala yitmiş biñ firişte ile andan ṣoñra ādeme ve ḥavvāya (14) muştulamaġa geleler şeyṭān öldi diyü ādem ve ḥavvā ġāyet feraḥ olalar şeyṭān (15) öldüġine faṣlun fiʾl-ḥaşr çün ki ʿālem düpdüz maḥv ve fenā oldılar ḥayyu ḳayyum [322a] (1) anları gine beḳā eyleye ve naḳildür ki ḥaḳ teʿālā ḫalḳı ḥaşr itmek isrāfı ̇̄ li ve cebrāʾı ̇̄ li (2) ve mı ̇̄ kāʾı ̇̄ li ve ʿazrāʾı ̇̄ li yarada evvel ḥaḳ teʿālā muḥammed-i muṣṭafāʾyı yarada zı ̇̄ rā ki evvel (3) yaradılmaḳda muḥammed-i muṣṭafā yaradıldı ikincide gine evvel yaradıla andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā (4) isrāfı ̇̄ li ve cebrāʾı ̇̄ li yarada ḥaḳ teʿālā anları uçmaġa viribiye rıḍvāna ayıdalar uçmaġı (5) zeyn eyle muḥammed-i muṣṭafā içün ve ümmetleri içün andan ṣoñra cebrāʾı ̇̄ l uçmaḳdan (6) bir buraḳ ve livāʾ-i ḥamd ve iki ḥulle ile peyġāmbere gele bir buraḳ getüreler ki iki ḳanadı (7) ola yirler ve gökler arasında uça yüzi ādem yüzi gibi ola ve ʿarabca söyleye ḥaḳ (8) teʿālā ayıda yā cebrāʾı ̇̄ l buraḳı eyerle ḳızıl altundan bir eyer ur ve uyanı yeşil (9) zümrüdden ola ve üzengüleri altundan ola cebrāʾı ̇̄ l ayıda yā rıḍvān bugün buraḳ (10) günidür ve ṭalāḳ günidür müʾminlere ve firāḳ günidür kāfirlere 110 ʿaẕāb andan ṣoñra ḥaḳ (11) teʿālā ayıda muḥammede varuñ anlar daḫı varalar ḳabrin bulamıyalar andan ṣoñra bir nūr (12) göreler yirden tā göge varınca bir direk gibi dura bileler ki muḥammed-i muṣṭafānuñ (13) ḳabri oldur isrāfı ̇̄ l ayıda iy aru cān ṭur yuḳaru bugün ṣorı ve ḥisāb (14) günidür andan ṣoñra yir yarıla peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ṭuru gele nitekim buyurur (15) 117 peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām duru gele ḳabri [322b] (1) üstinde otura ṭopraġı başından ve saḳalından gidere andan ṣoñra cebrāʾı ̇̄ l (2) burāḳ ve ḥulle getüre peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıda yā cebrāʾı ̇̄ l bugün ne gündür cebrāʾı ̇̄ l (3) ayıda bugün ḳıyāmet günidür ḥasret ve nedāmet günidür kāfirlere ve müʾminlere vuṣlat (4) ve saʿādet günidür peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıda yā cebrāʾı ̇̄ l baña beşāret eyle cebrāʾı ̇̄ l (5) ayıda yā muḥammed livāʾ-i ḥamd ve tāc benüm ile biledür peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıda anı istemezin (6) senden cebrāʾı ̇̄ l ayıda uçmaḳ bezendi ve ṭamu yapandı118 peyġāmber ʿam ayıda anı daḫı istemezin (7) senden belkim günāhkār ümmetümi ṣırāṭ üzerinde ḳoduñ ola isrāfı ̇̄ l ayıda (8) tañrı ḥaḳḳı-çün daḫı ṣūrı urmadum peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıda işte göñlüm ḫoş (9) oldı ve gözüm açıldı andan ṣoñra sevinüb tācı ve hülleyi ala geye ve buraḳa bine ve secde (10) eyleye bir āvāz gele ki secde eylemeye başuñı ḳaldur bugün rükūʿ ve sücūd güni degüldür bilkim (11) yevmüʾl-ḥisāb ve yevmüʾl-ʿaẕāb günidür başuñı ḳaldur ḥācetüñ iste peyġāmber ʿ am ayıda ilāhı ̇̄ (12) baña vaʿde eyledüñ ümmetümi baġışlayasın ḥaḳ teʿālā ayıda tā sen rāżı ̇̄ olunca baġışladum andan (13) ṣoñra ḥaḳ teʿālā ayıda yā isrāfı ̇̄ l ṣūrını çal isrāfı ̇̄ l ṣūrın gine çala firişteler (14) ve insānlar ve ḥayvānlar ve cinnı ̇̄ ler ve cān ḳavmi allāhuñ emri ile gine dirilüb ṭuru geleler (15) nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur 119 ol vaḳt kim bu ḫalḳ ḳabirlerinden [323a] 117 Kıyamet günü ilk ba’s olacak kişi benim. 118 ḳapandı 119 Zümer 39/68. Onlar birden ayağa kalkmış,etrafa bakıyor olacaklar. 111 (1) ṭuralar ʿ uryān müʾminlerüñ yüzi aḳ ve kāfirlerüñ yüzi ḳara nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur (2) 120 ve müʾminlerden vardur ki çırāḳ güni yüzleri münevver (3) ola ve kiminün güneş gibi münevver ola ḳabirleri üzerinde biñ yıl ṭuralar andan (4) ṣoñra bu ḫalḳ ḥaşr yirine geleler kiminüñ ʿameli nūr gibi ola ve kiminüñ ʿameli ḥayvān (5) ṣūretinde be-dürüstı ̇̄ ḫalḳuñ nūrı ʿameline göre ola ve ayaḳları yürüdügi ʿameline (6) göre yüriye andan ṣoñra müʾminlerüñ ʿameli gökçek ve laṭı ̇̄ f rāyiḥa ile gele ṣāḥibine (7) ayıda beni bilürsin ol kişi ayıda yoḳ bilmezin ol ʿameli ayıda ben senün ṣāliḥ ʿamelüñ- (8) -ven dünyāda ben senüñ üzerine binerdüm bugün sen benüm üzerüme bin diye (9) nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur 121 yaʿnı ̇̄ at-ıla ve deve ile (10) geleler altun ve yāḳūt eyerlü olalar ve nūrdan ikişer ḳanadları ola ve kāfir- (11) -lerüñ ʿameli çirkin ṣūretde ve yaramaz ḳoḳu ile ola ṣāḥibine ayıda beni bilür misin (12) ol kişi ayıda yoḳ bilmezin ol ʿamel ayıda ben senün yaramaz ʿamelüñ ven dünyāda sen benüm (13) üzerüme binerdüñ bugün ben senüñ üzerüne binerin diye nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur (14) 122 ḫaberde gelmişdür ki ḳaçan ḳıyāmet güni (15) olsa ḥaḳ teʿālā ervāḥı ḳabirlerine viribiye firişteler müʾminlerüñ ḳabri üzerine [323b] (1) geleler başlarından ṭopraḳları gidereler alnındaġı ve yüzündeki ṭopraḳ ḳala firişteler (2) diyeler kim ol yüzündeki ṭopraġı daḫı gidereler ṭopraḳ gitmeye ḥaḳ teʿālā ayıda iy (3) benüm firiştelerüm ol yüzlerindeki ṭopraḳ yaban ṭopraġı degüldür bel-kim miḥrābları ṭopraġıdur (4) ol ṭopraḳ-ıla ṣırāṭı geçeler uçmaġa gireler ḥattā kim görürse bileler ki işbu kişi tañrınuñ (5) müʾmin ḳulıdur ve naḳildür ʿāişe raḍiyaʾllāhuʿanhu ayıtdı peyġāmbere ʿam ayıtdım yā resūluʾllāh (6) ḫalḳ ḳıyāmet güninde nice ḥaşr olurlar peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı iş daḫı ḳatı düşvārdur (7) sen didüginden ve ḫalḳ ḳorḳudan birbirine naẓar eylemeyeler gözlerin göge dutalar ḳırḳ (8) yıl şöyle ṭuralar yemeyeler ve içmeyeler andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā bunları esirgeye muḳarreb (9) firiştelere buyura ʿarşı 120 Alˈi- İmran 3/106. Bir gün ki nice yüzler ağaracak, nice yüzler de kararacaktır. 121 Meryem 19/85. Gün gelecek,takva sahiplerini seçkin konuklar olarak rahmanın huzurunda toplayacağız. 122 Enˈam 6/31. Dikkat edin, yüklendikleri vebal ne ağır! 112 gökden ḳıyāmet yerine indüreler bir yire ḳoyalar ki aṣlā (10) anda ḳan olmamış ola ve ḫaṭā işlememiş ola ve ol yir aḳ gümiş gibi ola andan (11) ṣoñra ʿarş götüren firişteler nidā eyleyeler cin ve ins işideler ve ayıdalar ḳanı fulān oġlı (12) fulān ol daḫı gele firişteler ehl-i mevḳūfa bildüreler eger ḥasenātı var-ısa ve gine (13) ayıdalar ẓālimler gelsünler ẓālimler daḫı geleler ayaḳları üzerine düşe düşe (14) ol gün anlaruñ elleri ve ayaḳları ve dilleri ṭanuḳluḳ vireler şunı kim işlediler (15) eger ḥasenātı var-ısa ol ẓulm itdügi kişiye vireler ve eger bulınmaz ise ol ẓulm [324a] (1) itdügi kişinüñ seyyiʾātın ol ẓālime vireler ḳaçan kim ḥisābdan fāriġ olsa (2) ṭamuya varmaḳ gerekdür diyeler nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur 123 (3) ve naḳildür ki ibni ʿabbās peyġāmberden ʿaleyhiʾs-selām (4) ibrāhı ̇̄m peyġāmber ʿam ḫilʿat giye muḥaḳḳiḳler suʾāl iderler ki niçün cevāb virdiler (5) anuñ-çün ki nemrūd anı yalıncaḳ oda atmış idi çün kim allāh ḳatında yalıncaḳ oda atıldı (6) evvel ol ḫilʿat giye ḫalḳ ʿuryān varalar andan ṣoñra uçmaḳdan ḫilʿatler gele giyeler (7) ve naḳildür ki ibni kes̱ı ̇̄r ayıtdı ḳaçan bu ḫalḳ ḳabirlerinden ṭuralar ṭaġları atılmış yüñ (8) gibi göreler ve ṣuları eksilmiş ve aġaçları ḳurumış ve deñizler ṭaġılmış ve yirler düpdüz (9) olmış ve şehirler ve ʿimāretler vı ̇̄ rān olmış ay ve güneş ve yılduzlar ḳabḳara olmış göreler (10) ṣaḥı ̇̄ ḥ budur kim yaradıldukdan ṣoñra bunları eyle göreler ehl-i tefsı ̇̄ r ayıtdı ḳıyāmet (11) güninde cemı ̇̄ ʿ-i ḫalḳa başlu başı ḳayusı ola kimse kimseye baḳmaya ibni ʿ abbās raḍiyaʾllāhuʿanh (12) ayıtdı müʾminler bir sāʿat kendüleri bileler andan ṣoñra bilmeyeler nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur (13) 124 faṣlun fı ̇̄ tebeddeleʾl-arḍi veʾs-semāvāt (14) ḳālallāhu teʿālā 125 ṣāḥib- keşşāf aydur yirler ve gökler nice (15) tebdı ̇̄ l olmaġında iḫtilāf vardur baʿżılar ayıtdı yirlerüñ ve göklerüñ ṣıfatları 123 Müˈmin 40/17. O gün hiçbir haksızlık olmayacaktır; kuşkusuz Allahˈın hesabı çok hızlıdır. 124 Mü’minun 23/110. Artık ne aralarındaki akrabalık bağları işe yarayacak ne de birbirlerine soru sorabilecekler. 125 İbrahim 14/48. Bir gün gelecek yer başka yere gökler de başka göklere dönüştürülecek. 113 [324b] (1) tebdı ̇̄ l olur yaʿnı ̇̄ ṭaġlar yirinden seyr eyleye ve deñizler aḳalar yirinden gideler yiryüzi berāber (2) ola ibni ʿabbās raḍiyaʾllāhuʿanhu ayıtdı gökler tebdı ̇̄ l ola dimek yaʿnı ̇̄ yılduzlar ve ay ve güneş (3) ṭutıla ḳapḳara olalar dimekdür ve gökler pāre pāre olalar baʿżılar ayıtdı allāh teʿālā (4) ayruḳ bir yerde ḳıyāmet içün ʿ alı̇̄ kerremaʾllāhu veche ayıtdı bu yir tebdı ̇̄ l ola (5) yaʿnı ̇̄ bu yir aḳ gümişden ola ve gökler altundan ola dimekdür ḳuds ehli ḥaḳ teʿālā ḳıyāmet (6) güninde ṣaḥrā ṭaşını aḳ mercāndan eyleye andan ṣoñra isrāfı ̇̄ le ve firiştelere (7) buyura ʿarş ve uçmaġı ve ṭamuyı ve müʾminleri ve kāfirleri ve mı ̇̄ zānı ve ṣırāṭı (8) anda getüreler ḥaḳ teʿālā ḳullarına anda ḥükm eyleye andan ṣoñra bu ḫalḳ iki bölük (9) olalar bir bölügi ṭamuya gideler ve bir bölügi uçmaġa gideler ve naḳildür ki ebū saʿı ̇̄ düʾl-ḫudrı ̇̄ (10) peyġāmberden naḳil ider peyġāmber ʿ aleyhiʾs-selām ayıtdı ḥaḳ teʿālā yir yüzin bir etmek (11) eyleye bu ḫalḳ uçmaġa giricek evvel ol etmegi yiyeler andan ṣoñra uçmaḳ ṭaʿāmlarından (12) evvel balıḳ cigerin yiyeler ʿāişe raḍiyaʾllāhuʿanhu ayıtdı yā resūluʾllāh ḳıyāmet güninde (13) hiç ehliñüz añar mısız üç yirde añmazsız biri ṣırāṭ üzerine ve biri mı ̇̄ zān (14) ve biri biti oḳınurken ʿ āişe ayıtdı yā resūluʾllāh bu yir bir ayruḳ yire tebdı ̇̄ l olıcaḳ (15) bu ḫalḳ ḳanda olurlar peyġāmber ʿam ayıtdı yā ʿāişe bir nesne ṣorduñ ki senden [325a] (1) öñ bunı kimse ṣormadı yā ʿāişe ol gün buyur tebdı ̇̄ l olıcaḳ bu ḫalḳ (2) ṣırāṭ üzerinde olalar ʿabdullāh ibni ʿömer ayıtdı peyġāmberden naḳil ider peyġāmber (3) ʿaleyhiʾs- selām ayıtdı ḥaḳ teʿālā gökleri düre ṣaġ eline ala ḳudret eli ile (4) ve ayıda ḳanı anlar ki mütekebbir ve cebbārlar idi andan ṣoñra yirleri düre ṣol (5) eline ala ḳudret eli ile ve ayıda ḳanı anlar ki mütekebbirler ve cebbārlar idi diye nitekim (6) ḥaḳ teʿālā ḳurʾānda buyurur 126 (7) (8) imām faḫrüʾr-rāzı̇̄ raḥmetuʾllāhi ʿaleyhi tefsı ̇̄r-i kebı̇̄ rde ayıtdı ḥaḳ teʿālā ṣaġ ve ṣol eli ile (9) dutdı dimek 126 Zümer 39/67. Onlar Allahˈı gereği gibi takdir edip tanımadılar. Kıyamet gününde bütün dünya Oˈnun avucundadır; gökler de Oˈnun kudret elinde dürülüp bükülmüştür. Allah, müşriklerin koştukları ortaklardan uzaktır ve yücedir. 114 olur oldur ki yaʿnı ̇̄ tamām iḥāṭası vardur dimek olur ve naḳildür ki (10) peyġāmber ʿam ayıtdı ḳurʾān oḳıyanlar ḳabrinden çıḳıcaḳ gele ḳurʾān ayıda hiç beni bilür misin (11) ol kişi ayıda yoḳ bilmezin diye ḳurʾān ayıda sen beni gice ve gündüz oḳırdun (12) ben ḳurʾān ven diye başına tāc urub ḫilʿatler giyüre peyġāmber ʿam ayıtdı ḳaçan (13) ḳıyāmet güni olsa ḫalḳ ṣadaḳalarınuñ gölgesinde olalar her kim ṣadaḳa virse ḳıyāmet (14) ḳorḳusında emı ̇̄n ola ḳaçan müʾmin ḳabrinden çıḳsa ṣadaḳası gele bir ḳubbe gibi üstünde (15) dura ol günüñ ısısını menʿ eyleye ebū hureyre peyġāmberden naḳil ider peyġāmber ʿaleyhiʾs- selām [325b] (1) ayıtdı ḳıyāmet güninde ḫalḳ üç bölük olup ḥaşr yirine geleler biri at ile yāḫūd (2) deve ile ve biri yayan yüriyüb geleler ve biri yüzleri üzerine yüriyüb geleler ayıtdılar (3) yā resūluʾllāh yüzleri üzerine nice yürürler peyġāmber ʿam ayıtdı anları ayaḳları üzerine (4) yüriden ḳādirdür ki yüzleri üzerine daḫı yüride ve naḳildür ki peyġāmber ʿam (5) ayıtdı ol gün ı ̇̄mān ehli yüz yigirmi bölük olalar seksen böligi muḥammed ümmeti ola (6) ve ḳırḳ böligi ḳalan ümmetlerden olalar her ṣafuñ uzunluġı maşrıḳdan maġribe varınca (7) ola ve müʾminlerün nişānı ol ola ki yüzleri aḳ ola ve elleri ve ayaḳları (8) ābdest ṣuyından aḳ ola ve peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı evvel ben öñince ümmetümi (9) çekem ʿı̇̄ sā ardınca süre ümmetüm helāk olmaya ammā kāfirleri zebānı ̇̄ ler yüz- (10) -leri üzerine çeke ṭamuya bıraġalar ve her kāfiri bir şeyṭān ile bile baġlamış (11) olalar imām ġazzālı ̇̄ ayıtdı ḳaçan ḳıyāmet güni olsa evvel bir ḳavm gele yüzleri yılduz- (12) -lar gibi olalar firişteler ayıdalar sizüñ ʿamelüñüz ne-y-idi anlar ayıdalar ḳaçan ābdest alsavuz (13) eẕān oḳıyıcaḳ olur-ıduḳ andan ṣoñra bir ṭāʾife daḫı gele yüzleri bedr ay (14) gibi ola firişteler ayıdalar sizüñ ʿ ameliñüz ne idi bunlar ayıdalar biz ābdesti vaḳtinde (15) alurız alurduḳ andan ṣoñra bir ṭāʾife daḫı geleler yüzleri güneş gibi olalar [326a] (1) firişteler ayıdalar sizüñ ʿ ameliñüz ne-y-idi anlar ayıdalar biz eẕānı mescidde işidürdük (2) diyeler andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā ayıda firiştelere buyura gökleri düreler firişteler (3) yire ineler ḳālallāhu teʿālā 127 ve ġamām bir nesnedür ki aḳ buluda (4) 127 Furkan 25/25. O gün semayı örten bulutlar (perdeler) açılacak. 115 beñzer yidi gökden yuḳaru olur ve naḳildür çün evvel gök yarıla ḥaḳ teʿālā (5) ol firişteleri yire indüre çoḳlıḳda şol ḳadar ola ki yirdeki firişteler ve cinnı ̇̄ ler (6) ve ādemoġlanları saġışınca ola ḫalḳ atlara ayıda tañrımızuñ emri sizüñ (7) içüñüzde midür diyeler anlar ayıdalar yoḳ evet uşda gelür diyeler ḥattā yidi gök firişteleri ( 8) bu resme yire ineler andan ṣoñra ġamām açıla ḥaḳ teʿālā emrini indüre ḥisāb itmek (9) içün bir aḳ bulut gele andan ṣoñra bu ḫalḳuñ bitileri ellerine yaġa andan ṣoñra ḥaḳ (10) teʿālā buyura firiştelere evvelleri ve āḫirleri ḳıyāmet yirine getüreler ve firişteler cemı ̇̄ ʿ-i (11) ʿālemlerüñ ardında bir ḫalḳa gibi olub duralar andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā ikinci gögüñ firişte (12) lerine buyura bir ḫalḳa olalar yigirmi evvelkince çoḳlıġı ola andan ṣoñra üçünci gögüñ (13) firişteleri yire ineler evvelkince çoḳluġı ola dördünci gögüñ firişteleri (14) ineler ḳırḳ evvelkince çoḳlugı ola bişinci gögüñ firişteleri ineler elli evvelkince ola- (15) -lar altıncı gök firişteleri ineler altmış evvelkince olalar yidinci gök firişteleri [326b] (1) ineler yitmiş evvelkince olalar andan rūḥ gele ol daḫı bir maḫlūḳdur ḥaḳ teʿālānuñ (2) öñinde bir ṣaf ola ammā cemı ̇̄ ʿ-i ḫalḳdan büyük ola ve girü ḳalan firişteler rūḥuñ öñinde (3) bir ṣaf olalar ve naḳildür rūḥ cümle maḫlūḳdan birisidür ammā firişteler üzerine (4) ḥafaẓalardur nitekim firişteler ādemoġlanlarınuñ üzerine ḥafaẓalardur andan (5) ṣoñra ḥaḳ teʿālā buyura bu cemı ̇̄ ʿ-i ḫalḳı birbirine ḳarşı duralar ḥattā bir ayaġ üzerine (6) biñ ayaḳ ola ol ġalabadan ḫalḳ derleye kimi buġazına degin derleye ve kimi gögsine degin (7) derleye ve kimi ayaġına degin derleye ve kimi ḥammāmda oturur gibi ola ʿaleʾd- devām derleye ve güneş (8) başları üzerine gele yitmiş bu ḳadar kāfirlere ıssılığı ola ʿabdullāh ibni ʿömer ayıtdı (9) işbu resme derlemeklik kāfirler üzerine ola ammā müʾminler kürsı ̇̄ ler üzerine (10) oturalar bulut gele gölge ola müʾminlere ḳıyāmet güni bir sāʿat ḳadarı ola (11) peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı peyġāmberler ḫilʿat giyeler andan ṣoñra velı ̇̄ ler (12) geyeler andan ṣoñra ṣāliḥler geyeler andan ṣoñra bilāl giye ayıtdılar yā resūl- (13) -allāh sen ḳıyāmet güninde neye binersin peyġāmber ʿaleyhiʾs- selām ayıtdı ben buraḳa (14) binerin ve ḳızum fāṭıma deveye biner ve ṣāliḥler deveye binerler andan ṣoñra (15) bu ḫalḳ deñiz mevci gibi mevc ura ve ẓālim begler ẕerreler gibi ayaḳ altında olalar [327a] 116 (1) ve ḳāḍı ̇̄ lar ki ẓālim ola ẓālim begler ile bile ḳopalar ʿādil ḳāḍı ̇̄ ler ʿādil (2) pādişāhlar ile bile ḳopalar ve oġlancuḳlar uçmaḳdan ṣu getüreler bu ḫalḳa (3) ulaşduralar biñ yıl anda ṭuralar ḥattā ḳurʾānuñ baʿżı esrārın anda işide- (4) -ler göñülleri ḥareket eyleyüb gözleri nūrlana andan ṣoñra ʿarşı sekiz (5) firişte getüreler ḳālallāhu subḥānehū 128 (6) ve ol firiştelerüñ bir ayaġından bir ayaġına yigirmi yıllıḳ yol ola firişteler (7) ḳatı ṣavt-ıla tesbı ̇̄ ḥ ideler enbiyālar ve cemı ̇̄ ʿ-i ʿālimler ḳıyāmet ḳorḳusından (8) ʿakılları zāyil olub biñ yıl mevc uralar andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā tecellı ̇̄ eyleye ḳażā faṣl itmek (9) içün ve ʿamelleri defterin āşikāre eyleye baʿżılar ayıtdı ʿamel defteri levḥ-i maḥfūẓ- (10) -dur ḥaḳ teʿālā ʿadl ile ḥükm eyleye kimseye ẓulm eylemeye her nefs ne işlerse ḫayrdan (11) ve şerden ol gün bula nūrı ve ẓulmetı ̇̄ ʿameline göre ola süddı ̇̄ peyġāmberden naḳil (12) ider peyġāmber ʿam ayıtdı ḥaḳ teʿālā peyġāmberlere ayıda siz nedür dirsiz bunlar ayıdalar (13) 129 faṣlun fiʾl- mevāḳıf ʿabdullah ibni mesʿūḍ (14) bir gün ʿalı ̇̄nüñ ḳatında otururdum ʿalı ̇̄ ayıtdı peyġāmber ʿam ayıtdı ḳıyāmetde elli (15) mevḳūf vardur her mevḳūfda biñ yıl ṭuralar evvel mevḳūf ḳabrlerinden ṭurıcaḳ [327b] (1) biñ yıl ḳabirleri üzerinde ṭuralar başı ḳaba ve yalın ayaḳ ve ṣusuz ve şol (2) kimse kim allāh ve peyġāmbere ve kitāblara ve feriştelere ve uçmaġa ve ṭamuya ve ḳıyāmet (3) günine ve tañrınuñ ve ḳażāsına inandı ḳabrinden çıḳıcaḳ saʿādet buldı ve şol (4) kimse kim bunları inanmadı ve şek getürdi kāfir ola neʿuẕubillāh biñ yıl aç ve ṣusuz (5) ḳabri üzerinde ṭura ḥaḳ teʿālā aña nice dilerse ḥükm eyleye andan ṣoñra firişteler bu ḫalḳı (6) maḥşer yirine getüreler ol vaḳt hiç gölge olmaya hemı ̇̄ n ʿarş gölgesi ve ṣadaḳa gölgesi ola andan (7) bu ḫalḳı nura ve ẓulmete süreler her kim allāha şerı ̇̄ k getürmiş olmaya ve göñlinde nifāḳdan (8) nesne olmaya ve allāhuñ ḳażāsına rāżı ̇̄ ola ve ḥaḳ teʿālā virdügine ḳānı ̇̄ ʿ ola (9) ol kişi göz açub yumınca ẓulmetden nūra çıḳa ḳorḳudan ḳurtıla her kim allāha muḫālefet (10) eylemiş olsa biñ yıl ġuṣṣa ile aç ve ṣusuz şöyle ṭuralar ḥaḳ teʿālā anlara nice (11) diler işleye andan ṣoñra firişteler bu ḫalḳı ṣoralar ḥisāb yirine getüreler 128 Hakka 69/17. O gün rabbinin arşını bunların da üstünde olan sekiz (melek) yüklenir. 129 Maide 5/109. Bizim bir bilgimiz yok. Bütün gizlileri tam olarak bilen yalnız sensin. 117 ve ḥisāb (12) yirleri on yirdedür evvel ḥarāmdan ṣoralar eger ḥarāmdan nesne bulmasa ikinci (13) yirdeye geçe andan ḥarām arzūlardan bidʿatlardan ṣoralar eger ḥarām arzūsı yoġ-ısa (14) üçünci yirdeye geçe atasına anasına ʿāṣı ̇̄ olmadı ise geçe eger ʿāṣı ̇̄ oldı ise (15) biñ yıl ṭura dördinci yirde farı ̇̄ żalar ve ḳurʾān oḳıduġından ve dı ̇̄ n işlerinden ve edeblerinden [328a] (1) ṣoralar eger bulınırsa geçe eger bulunmaz ise biñ yıl ṭura bişinci yirde ḳullarına ve (2) ḳaravaşlarına iḥsāndan ṣoralar eger var-ısa geçe eger yoḳ ise biñ yıl ṭura altıncı (3) yirde ḫıṣımları ḥaḳḳında riʿāyet eyledi ise geçe ve eger eylemedi ise biñ yıl ṭura (4) yidinci yirde ṣıla-ı raḥmdan ṣoralar eger ṣıla-ı raḥm itdi ise geçe ve eger itmedi ise biŋ yıl ṭura130 sekizinci yirde ḥasedden (5) ṣoralar eger ḥased eyledi ise biñ yıl ṭura ṭoḳuzuncı yirde mekrden ve ḥı ̇̄ leden ṣora- (6) -lar eger mekr ve ḥile eylemedi ise geçe ve ḥı ̇̄ le eyledi ise biñ yıl ṭura onuncı (7) yirde ḫalḳı aldadı mı yoḫsa aldamadı mı andan ṣoralar eger aldamadı ise geçe ʿarş (8) gölgesine iledeler göñli ḫoş ve şād ola ve eger işbu ṣıfatlardan anda nesne bulınmasa (9) her maḳāmda biñ yıl aç ve ṣusuz ve ġuṣṣalu ṭura hiç kimsenüñ şefāʿati aña aṣṣı eylemeye (10) andan ṣoñra bu ḫalḳı bitilerin oḳımaġa ḳıġıralar kimisinüñ bitisi ṣaġ elinde ola ve (11) kimisinüñ bitisi ṣol elinde ola on biş yirde ḥisāb ideler evvel mevḳūfda (12) ḥaḳ teʿālā anlara virdigi māluñ ṣadaḳasından ve zekātından ṣoralar eger ṣadaḳa (13) ve zekāt virdi ise geçe ikinci mevḳūfda ḥaḳ söz söylemekden ve ḫalḳuñ ṣucın (14) ʿafv itmekden ṣoralar eger ḫalḳı nehiy itdi ise geçe altıncı mevḳūfda el-ḥubbulillāh veʾl-buġẓil- (15) -lāhdan ṣoralar eger itdi ise geçe yidinci meḳıfda ḥarām māldan ṣoralar eger ḥarām [328b] (1) mālı olmayacaḳ olur geçe sekizinci mevḳūfda süci içdüginden ṣoralar eger içmedi yāḫūd (2) içmiş gine tevbe eylemiş ise geçe ṭoḳuzuncı mevḳūfda zinādan ṣoralar eger eylemedi ise geçe (3) onıncı mevḳūfda herze mā-lā-yaʿnı ̇̄ sözlerden ṣoralar eger bunlardan nesne söylemedi (4) geçe on birinci mevḳūfda yalan yire and içmekden ṣoralar eger yalan yire and içmedi ise (5) geçe on ikinci mevḳūfda aḳça aṣṣısından ṣoralar eger 130 Pertevpaşa Nüshası’nda 328a/4 numaralı satır silinmiştir. Eksik Hacı Selim Ağa Nüshası’ndan tamamlanmıştır. (281b/14) 118 aḳçe aṣṣısın yimedi ise ol (6) yirden geçe on üçünci mevḳūfda mestūre ʿavratlara rusbı ̇̄ diyü sögmiş ola eger (7) sögmedi ise geçe on dördünci mevḳūfda yalan yire ṭanuḳlıḳ virdüginden ṣoralar (8) eger ṭanuḳlıḳ virmedi ise ol yirden geçe on bişinci mevḳūfda ḫalḳa bühtān (9) itdüginden ṣoralar eger bühtān eylemedi ise livāʾ-i ḥamd altında iledeler ve bitisini ṣaġ (10) eline vireler ve ḳıyāmet ḥisāblarından geñez ḳurtıla eger işbu ṣıfatlardan anda olacaḳ olur- (11) -sa yāḫūd dünyādan tevbesüz gidecek olursa ol on biş mevḳūfda aç ve ṣusuz (12) ve yalıncaḳ ve ġuṣṣalu her birinde biñ yıl ḳadar ṭura ḥaḳ teʿālā ṣoñra ol kişi ile ne dilerse (13) işleye andan ṣoñra ḫalḳı mı ̇̄ zāna süreler çün ḫalḳ mı ̇̄ zāna varalar eger s̱evābı artuḳ (14) gelürse yazuġından ṭarfetüʾl-ʿayn içinde mı ̇̄ zāndan ḳurtıla eger yazuġı artuḳ gelürse (15) s̱evābından biñ yıl mı ̇̄ zān ḳatında ṭuralar aç ve ṣusuz ve yalıncaḳ ḥaḳ teʿālā ol [329a] (1) kişiye ṣoñra ne dilerse işleye andan ṣoñra bu ḫalḳı ḥaḳ teʿālānuñ dergāhına (2) ḳıġıralar ol daḫı on iki mevḳūfdur evvel mevḳūfda ḳul āẕād eyledi mi andan ṣora- (3) - lar eger ḳul āẕād eylemiş bulınırsa ḥaḳ teʿālā ol kişiyi ṭamudan āẕād eyleye ve ol (4) maḳāmdan geçe ikinci mevḳūfda ḳurʾān oḳımaḳdan ve buyruġın dutmakdan ṣoralar eger (5) ḳurʾānuñ tamām ḫatmini yirine getürdi ise ve oḳıyub ʿamel itdi ise geçe üçünci mevḳūfda (6) mesāvı ̇̄den ṣoralar eger mesāvı ̇̄ ve ġayret eylemedi ise ol meḳufdan geçe dördünci (7) mevḳūfda ġazādan ṣoralar eger şarṭı ile ġazā eyledi ol yirden giçe bişinci mevḳūfda (8) mesāvı ̇̄ den ve ġammāzlıḳdan ṣoralar eger mesāvı ̇̄den ve ġammāzlıḳ eylemedi ise ol mevḳūfdan (9) geçe altıncı mevḳūfda yalancılıḳdan ṣoralar eger eylemedi ise geçe yidinci mevḳūfda ʿilm (10) eyledi mi andan ṣoralar eger ʿilm ṭaleb eyledi ise ol mevḳūfdan geçe sekizinci mevḳūfda (11) ʿucbden ṣoralar kimseye ʿucb eylemedi ise ol maḳāmdan geçe ṭoḳuzuncı meḳūfda (12) kibirden ṣorıla eger kimseye kibir eylemedi ise ol yirden geçe (13) onuncı mevḳūfda allāhdan ümı ̇̄ ẕin kesmekden ṣoralar eger ümı ̇̄ ẕin kesmedi ise geçe (14) on birinci mevḳūfda allāhuñ mekrinden ṣoralar eger mekrinden emı ̇̄ n oldı ise geçe (15) on ikinci mevḳūfda ḳonşı ḥaḳḳından ṣoralar eger ḳonşı ḥaḳḳın yirine getürdi ise ḥaḳ teʿālānuñ [329b] 119 (1) öñinde ṭura yüzi aḳ ve nūrlu ve göñli feraḥ olub ḥaḳḳa şükr eyleye ve eger işbu (2) ṣıfatlardan anda olmayacaḳ olursa ve tevbesüz olacaḳ olursa biñ yıl aç ve ṣusuz ve ġuṣṣalu ḥattā (3) ṭura ḥaḳ teʿālā ne dilerse işleye faṣlun fezaʿ-ı ekberi bildürür 131 (4) kaʿb el-aḫbār peyġāmber- (5) -den naḳil ider peyġāmber ʿam ayıtdı ḳaçan ḳıyāmet güni olsa ḥaḳ teʿālā cemı ̇̄ ʿ-i evvelleri (6) ve āḫirleri bir yere cemʿ ider ve göklerdeki firişteler yire ineler ṣaf baġlayub ṭuralar andan (7) ṣoñra ḥaḳ teʿālā cebrāʾı ̇̄ le buyura ki cehennemi getüre cebrāʾı ̇̄ l daḫı vara yitmiş biñ (8) zencı ̇̄ r ile melāʾikeler ile cehennemi ḥaşr yirine getüre ḥaşr yirine biñ yıllıḳ yol (9) ḳalıncaḳ bir kez heybet ile çaġıra cemı ̇̄ ʿ-i mürseller dizleri üzerine düşeler ibrāhı ̇̄m (10) ḫalı ̇̄ lullāh ayıda ilāhı ̇̄ nefsümden ayruḳ nesne gerekmez ve mūsā kelı ̇̄ mullāh ayıda nefsümden (11) ayruḳ nesne gerekmez ʿı̇̄ sā rūḥuʾllāh ayıda nefsümden ayruḳ nesne gerekmez el-ḥāsılı cemı ̇̄ ʿ-i (12) enbiyā ve evliyā nefsı ̇̄ nefsı ̇̄ diye ve ol güne fezaʿ-ı ekber dirler cemı ̇̄ ʿ-i ʿāleme başı (13) ḳayusı ola illā muḥammed-i muṣṭafā ʿaleyhiʾs-selām ayıda ilāhı ̇̄ senden nefsimi istemezin (14) velākin żaʿı ̇̄ f ümmetlerümi isterin diye ḥaḳ teʿālā ayıda iy benüm ḥabı ̇̄büm seniñ ümmetüñ (15) içinde velı ̇̄ ler vardur ki anlara ḳorḳu ve ġuṣṣa yoḳdur ve naḳildür imām ġazzālı ̇̄ raḥmetuʾllāhi ʿaleyhi [330a] (1) ayıtdı ḥaḳ teʿālā cebrāʾı ̇̄ le ayıda cehennemi getüre cebrāʾı ̇̄ l daḫı cehenneme gele ayıda (2) mālikün ve ḫālıḳun seni ister cehennem ayıda baña ʿaẕāb itmek içün mi ḳıġırur cebrāʾı ̇̄ l (3) ayıda şol ḳullar ki ʿāṣı ̇̄ oldılar anlara ʿaẕāb itmek içün ister ve cehennemüñ (4) ṣūreti ṣu ṣıgırına beñzer ve firişteler cehenneme yitmiş biñ zencı ̇̄ r daḳalar ve her (5) zencı ̇̄ rede yitmiş biñ ḫalḳa ola eger dünyānuñ cemı ̇̄ ʿ-i demürlerin bir yere cemʿ eyleseler (6) ol zencı ̇̄ re bir ḫalḳa olmayadı ve eger bir ḫalḳasını gökden yire bıraḳsalar idi (7) yidi ḳat yirleri aşaġa geçüre-y-idi ve her ḫalḳasına yitmiş biñ zebānı ̇̄ (8) yapışa cehennemi çeke çeke ḳıyāmet yirine getüre ve yaḳın gelicek bunlaruñ elinden (9) çekine boşana mevḳūf ehlinün arasına gire cemı ̇̄ ʿ-i ḫalḳ anuñ ḳorḳusından (10) dizleri üzerine düşeler nefsı ̇̄ nefsı ̇̄ diyeler andan ṣoñra cehennem bir kez daḫı (11) çaġıra ve ḳaḳıya ve ḳaḳuduġından iki pāre ola gine bütün ola nitekim (12) ḥaḳ teʿālā buyurur 131 Bunu işittiğinde onun ayrıntılarından sana okunanı dinle, Allahˈın izniyle. 120 132 peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ilerü (13) yüriye zencı ̇̄ rine yapışa dön girü yirüñe var senüñ ehlün saña (14) gelür diye cehennem ayıda sen baña ḥarāmsın yolumdan git ʿarşdan bir āvāz (15) işide kim yā cehennem benüm ḥabı ̇̄bümüñ sözün ve aña muṭı ̇̄ ʿ ol çün cehennem [330b] (1) ol sözi işide ʿarşuñ ṣol yanına ṭura ehl-i mevḳūf anuñ (2) şerrinden emı ̇̄n olalar muḥammed-i muṣṭafā devletinden ki ʿ ālemlere (3) raḥmetdür nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur 133 (4) faṣlun fı ̇̄ livāʾ-i ḥamd peyġāmber ʿaleyhiʾs- selām (5) ayıtdı cemı ̇̄ ʿ-i ādemüñ seyyı di-ven zirāki evvel maḫlūḳ olan ben- (6) -ven evvel gire ḳabirden çıḳan ben-ven ve evvel şefāʿat (7) eyleyen günāhkārlara ben-ven ve livāʾ-i ḥamd benüm elümdedür (8) ve cemı ̇̄ ʿ-i peyġāmberler ve evliyālar benüm sancaġum dibinde ḳonacaḳdur (9) sancaġumuñ uzunluġı biñ yıllıḳ yoldur biş yüz (10) yıllıḳ yoldur başı ḳızıl yāḳūtdandur ve ḳabżası aḳ (11) gümişdendür üç ḳanadı vardur biri maşrıḳa ve biri maġribe dünyā (12) göginden yañadur ol sancaġumda üç saṭır yazılu ola (13) birinde bu ola kim bismillāhiʾrraḥmāniʾr-raḥim yazılu ola ve birinde (14) bu ola kim elḥamdülillāhi rabbiʾl-ʿālemı ̇̄ n yazulı ola ve birinde bu ola (15) kim lā ilāhe illallāh muḥammedun resūlullāh yazılu ola ve her sıranuñ uzunluġı [331a] (1) biş yüz yıllıḳ yol ola ve livāʾ-i ḥamd sancaġınuñ dibinde yitmiş biñ (2) sancaḳ ola ve her sancaġuñ altında yitmiş biñ ṣaf firişte- (3) -ler olalar tesbı ̇̄ ḥ ve taḳdı ̇̄ s ideler ve naḳildür aḥmed cürcānı̇̄ raḥmetuʾllāhi (4) ʿaleyh aydur livāʾ-i ḥamd uçmaḳdan çıḳaralar peyġāmberüñ öñine (5) getüreler dikeler ve cemı ̇̄ ʿ-i müʿminler ol sancaḳ dibine cemʿ olalar (6) ve naḳildür evvel ḳıyāmet yirine ġāzı ̇̄ ler sancaḳları ile geleler (7) faṣlun ibni ʿabbās raḍiyaʾllāhuʿanhu ayıtdı ferişteler dünyāyı getüre- (8) -ler bir ḳarı ʿavrat ṣūretinde ḫalḳa (9) göstereler ayıdalar hiç bilür misiz (10) ki bu kimdür ḫalḳ ayıdalar allāha ṣıġınuruz bunı bilmekden (11) firişteler ayıdalar bu dünyādur bunuñ (12) ile faḫr 132 Mülk 67/8. Cehennem neredeyse öfkesinden çatlayacak. 133 Enbiya 21/107. Ve seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik. 121 iderdüñüz ve buña maġrūr olub (13) ne gerek-ise iderdüñüz andan ṣoñra dünyāyı (14) daḫı ṭamuya bıraġalar dünyā ayıda yā rabbı ḳanı (15) benüm yoldaşlarum ve baña tābiʿ olanları yaʿnı ̇̄ āḫireti terk eyleyüb 122 134 123 [331b] (1) dünyā ehli olanları dünyā ile bile ṭamuya bıraġalar ve naḳildür ki ḳıyāmet güninde (2) iblı ̇̄ si getüreler oddan bir kürsı ̇̄ nüñ üzerine otura laʿnet ṭavḳını boynına geçüre (3) ḥaḳ teʿālā zebānı ̇̄ lere buyura ki iblı ̇̄ sin kürsı ̇̄ den yıḳalar oda bıraġalar cemı ̇̄ ʿ-i zebānı ̇̄ ler (4) yapışalar kürsı ̇̄ den yıḳamayalar andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā buyura seksen biñ firişte- (5) -ler küsiden yıḳamayalar ḥaḳ teʾālā ayıda eger sizüñ cemı ̇̄ ʿüñüz saġışınca firişteler (6) yaradacak olursam iblı ̇̄ si kürsı ̇̄ den yıḳamayasız boynında laʿnet ṭavḳını olduġı içün (7) andan ṣoñra buyura iblı ̇̄ süñ boynından laʿnet ṭavḳını gidereler bir ednā zebānı ̇̄ (8) gele iblı ̇̄ si kürsı ̇̄ den aşaġa yıḳa yüzi üstine süriyüb ṭamuya bıra- (9) -ġalar andan ṣoñra laʿnet ṭavḳını getüreler ṭamuda boynına ṭaḳalar ebedı ̇̄ (10) ʿaẕāb içinde ola ve naḳildür peyġāmber ʿam ayıtdı ḳaçan ḳıyāmet güni olsa (11) ḥaḳ teʿālā ayıda 135 yaʿnı ̇̄ seçilüñ iy kāfirler müʾminler- (12) -den ve daḫı ehl-i nifāḳ ehl-i iḫlāṣdan ve ehl-i zühd ehl-i dünyādan ve girçekler (13) yalancılardan seçilüñ diye çün peyġāmber ʿam bu sözi didi ve ayıtdı ʿaceb (14) ol günlerde benüm ḥālüm nice ola diyü ḳatı ḳatı aġladı ḳālallāhu teʿālā (15) 136 ibn-i ʿabbās raḍiyaʾllāhuʿanhu ayıtdı ḥaḳ teʿālā aʿmā didügi oldur ki [332a] (1) ol gün kāfirlerüñ gözleri görmez dimek olur mücāhid raḍiyaʾllāhuʿanhu ayıtdı (2) ḥaḳ teʿālā kāfirlerden ḥüccet isteye kāfirlerün ḥüccetleri bulunmıya dimek olur (3) ol kāfirler ayıdalar yā rabbı ne-içün bizi gözsüz yaradursın ḥaḳ teʿālā ayıda benüm (4) āyetlerüm geldi size siz ol āyetleri unuttuñuz dünyāda bugün ben daḫı sizi (5) ṭamuya bıraġurın gözsüz nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur (6) 137 ayıda ḳıyāmet güninde mücrimleri ḥaşr eyleyevüz göz- (7) -leri yeşil ve yüzleri ḳara ola baʿżılar ayıtdı aç ve ṣusuz ḥaşr iderüz dimekdür ve naḳil (8) ḥaḳ teʿālā ayıtdı 134 Tablo Latin harfleri ile Ekler bölümünde, “Ek4” başlığıyla verilmiştir. 135 Yasin 36/59. Ey günahkarlar! Siz bugün şöyle ayrılın! 136 Taha 20/124. Ve onu kıyamet günü kör olarak haşrederiz. 137 Taha 20/102. O gün sura üfürülür ve günahkarları o gün gözleri göğermiş olarak toplarız. 124 138 yaʿnı ̇̄ kāfirleri (9) göresin ol gün baʿżısı baʿżısına zencı ̇̄ r ile baġlanmış olalar ve her kāfire (10) iblı ̇̄ si baġlayalar ikisi bir buḳaġuda olalar kaʿb el-aḫbār raḍiyaʾllāhuʿanhu aydur kāfirleri (11) elli biñ yıl ayaġın ṭuralar müʾminlere bir vaḳt namāzca deñlü ola ṣāḥib-keşşāf aydur (12) ḥadı ̇̄ s̱-i ṣaḥı ̇̄ ḥdür ki her kişi kim veʾn-nāziʿāt sūresin oḳusa ol elli biñ yıl (13) aña bir namāzdan bir namāz ḳadarınca ola ḥasan raḍiyaʾllāhuʿanhu aydur ḥaşr yirinde bir ḳaç ṭuracaḳ (14) yirler ola bir yirde aṣlā söylemeyeler ve işitmeyeler bir yirde daḫı söyleyeler ammā yalan söyleyeler (15) ve ayıdalar biz müşriklerden degülüz ve yaramaz ʿamel işlemedük diyeler ve bir yirde suçlarına [332b] (1) iḳrār ideler nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur 139 ve bir yirde daḫı dünyāya (2) geri gelmek isteyeler ayıdalar bu kez gökçek ʿamel idelüm bizi dünyāya gönder diyeler (3) nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur 140 bir yirde daḫı aġızlarına (4) mühür uralar söylemeyeler ammā işāret ideler ḥaḳ teʿālā anlara laʿnet eyleye andan (5) ṣoñra firişteler laʿnet eyleyeler andan ṣoñra müʾminler laʿnet eyleye faṣlun (6) fı̇̄ ehliʾn- nār bundan ṣoñra işitgil ki müʾminler nice uçmaġa girürler ve kāfirler (7) nice ṭamuya girürler beyān eyleyelüm inşāʾaʾllāhu teʿālā ḳālallāhu teʿālā (8) 141 ve naḳildür ḳaçan ḳıyāmet güni olsa ḥaḳ teʿālā (9) cebrāʾı ̇̄ le ayıda uçmaġı müʾminlere yaḳın eyle ve ṭamuyı kāfirler içün āşikāre eyle (10) cebrāʾı ̇̄ l allāh destūrı ile uçmaġı ʿarşuñ ṣaġ yanında ḳoya ve ṭamuyı ṣol yanında (11) ḳoya ve mı ̇̄ zānı ḳuralar ve ṣırāṭı oduñ üzerine ḳuralar andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā ayıda (12) ḳanı ādem ṣāfı ̇̄ yuʾllāh ve ḳanı benüm ḫalı ̇̄ lüm ibrāhı ̇̄m benüm kelı ̇̄mum mūsā ve ḳanı benüm (13) rūḥum ʿı ̇̄ sā ve ḳanı benüm ḥabı ̇̄büm muḥammed-i muṣṭafā çün buñları ḥaḳ teʿālā ḳıġıra 138 İbrahim 14/49. O gün suçluların –sıra halinde- zincirlere vurulmuş olduklarını göreceksin. 139 Mülk 67/11. Böylece günahlarını itiraf etmiş olurlar. 140 Secde 32/12. Bizi geri gönder de rızana uygun işler yapalım, artık kesin olarak inandık. 141 İnftitar 82/13-14. Buna göre kuşkusuz erdemliler cennette olacaktır; Kötüler ise kesinlikle cehenneme gireceklerdir. 125 (14) bunlar daḫı geleler mı ̇̄ zānuñ ṣaġ yanında ṭuralar andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā (15) ayıda yā rıḍvān uçmaġuñ ḳapusını aç ve yā mālik ṭamunuñ ḳapusını aç rıḍvān [333a] (1) rıḍvān uçmaḳdan ḥulleler getüre ve mālik ṭamudan zencı ̇̄ rler ve ḳaftān- (2) -lar getüreler ḳaṭrāndan ve müʾminler ʿarşuñ ṣaġ yanına varalar ve kāfirler (3) ʿarşuñ ṣol yanına varalar ve ḫalḳuñ üzerine açlıḳ ve ṣusuzluḳ ġalebe eyleye ve kāfir- (4) -ler dere içinde ġarḳ olalar ve müʾminler derlemeyeler andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā ḥükm itmek (5) kürsı ̇̄ sin ḥaşr yirine getüreler nice dilerse ḥükm eyleye evvel bu ola ki cebrāʾı ̇̄ l (6) muḥammed-i muṣṭafāya viribiye ve ayıda ümmetüñe de allāhı ẕikr eylesünler muḥammed-i muṣṭafā (7) ayıda allāhı ẕikr eyleñ anlar daḫı bir uġurdan allāh getüreler bismillāhiʾr-raḥmāniʾr-raḥı ̇̄m (8) diyüb ẕikr ideler andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā girü ḳalan peyġāmberüñ ümmetine ayıda eger (9) muḥammed ümmeti olmasa-y-ıdı biñ yıl ḥaşr yirinde ṭururduñuz faṣlun imām ġazzālı ̇̄ (10) raḥmetuʾllāhi ʿaleyh ayıtdı dürre-i fāḫirde ayıtdı andan ṣoñra nidā gele ḳanı levḥ (11) -i maḥfūẓ derḥāl levḥ-i maḥfūẓ gele ḥaḳ teʾālā ayıda yā levḥ ḳanı sende yazılan (12) saṭırlar tevrātdan ve zebūrdan ve incı ̇̄ lden ve ḳurʾāndan levḥ ayıda yā rabbi ben (13) anı cebrāʾı ̇̄ le ıṣmarladum derḥāl cebrāʾı ̇̄ l gele dizleri üzerine çöke ḥaḳ teʿālā (14) ayıda yā cebrāʾı ̇̄ l levḥ aydur ki benüm kelāmumı cebrāʾı ̇̄ le ıṣmarladum dir girçek midür (15) cebrāʾı ̇̄ l ayıda girçekdür yā rabbı tevrātı mūsāya virdüm ve zebūrı dāvūda [333b] (1) virdüm ve incı ̇̄ li ʿı ̇̄ sāya virdüm ve furḳānı muḥammed-i muṣṭafāya virdüm ve daḫı (2) cemı ̇̄ ʿ-i peyġāmberlere risāletini virdüm ḥaḳ teʿālā ayıda yā nūḥ sen mürsel (3) peyġāmberlerdensin cebrāʾı ̇̄ l didügini ḳavmüne nice eyledüñ nūḥ ayıda yā rabbı (4) ben daḫı ḳavmümi daʿvet eyledüm muṭı ̇̄ ʿ olmadılar ziyāde inkār eyleyüb ḳaçdılar nitekim (5) buyurur ḳurʾānda 142 ḥaḳ teʿālā (6) ayıda yā nūḥ ḳavmi nūḥ aydur ki risāletümi anlara irişdürdüm anlar yalan söyler (7) diyü inkār ideler ḥaḳ teʿālā ayıda yā nuḥ tanıġuñ var mıdur bunlara irişdürdügüne (8) nūḥ ayıda yā 142 Nuh 71/5-6. Doğrusu ben kavmimi gece gündüz hakka çağırdım. Fakat benim yaptığım çağrı onları daha da uzaklaştırdı. 126 rabbı muḥammed-i muṣṭafā ve ümmetleri baña ṭanuḳlardur ki ben daʿvetüñi bunlara (9) irişdürdüm nūḥ ḳavmi ayıda biz bunlardan öñ geldük bize nice ṭanuḳ olur- (10) -lar bu ümmet ayıdalar ki biz ḳurʾāna inanuruz ḳurʾānda ḥaḳ teʿālā buyurdu ki (11) 143 āḫirine degin oḳıyalar ve kāfirler ayıda bunlar keẕẕāb- (12) -lar ve fāsıḳlardur inanmazuz diyeler pes peyġāmber ḥażreti ilerü gele tezkiye (13) eyleye ki girçek tanıḳlardur diye andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā ayıda sizüñ üzerü- (14) -ñüze ʿaẕāb vācib oldı diyü buyura hiç ḥisāb eylemeden ṭamuya atalar andan (15) ṣoñra münādı ̇̄ nidā eyleye ḳanı ʿād ḳavmi daḫı geleler anlar daḫı bize daʿvet [334a] (1) irişmedi diyeler muḥammed ümmeti ṭanuḳlıḳ vireler ve girü peyġāmber anlara daḫı ṭanuḳlıḳ (2) vire ki irişdi ve bu āyeti oḳıya 144 ḥaḳ teʿālā nūḥ ḳavmi gibi (3) ḥisābsuz ṭamuya atalar andan ṣoñra münādı ̇̄ nidā eyleye yā ṣāliḥ ḳavmi ve yā (4) nemrūd ḳavmi anlar daḫı geleler inkār ideler peyġāmber ʿam bu āyeti oḳuya 145 (5) anları daḫı ḥisābsuz oda atalar ibrāhı ̇̄m peyġāmber ḳavmini (6) getüreler anlar daḫı inkār ide el ḥāṣılı cemı ̇̄ ʿ-i kāfirler eyle diyeler üzerlerine (7) gözleri is̱bāt ola allāh teʿālā oda buyura ḳavluhū teʿālā 146 (8) ḥaḳ teʿālā anlaruñ-ıla tercümān-ıla söyleşe anuñ-çün ki ḥaḳ teʿālā her kime ki söyleye (9) ve yāḫūd naẓar eyleye aṣlā aña ʿaẕāb olmaya andan ṣoñra münādı ̇̄ nidā eyleye (10) mūsā peyġāmberi ḳıġıralar mūsā daḫı beñzi ṣaru olub gele ḥaḳ teʿālā (11) ayıda yā mūsā cebrāʾı ̇̄ l aydur ki tevrātı saña ulaşdurdum mūsā ayıda yā rabbı (12) irişdürdi ayıdalar minbere çıḳ şol ki rabbüñden saña vaḥy olındı anı oḳıġıl (13) mūsā peyġāmber ʿam minbere çıḳa tevrātı oḳıya andan ṣoñra dāvūd peyġāmber ʿam (14) nidā olındı ki minberüñe çıḳ diyü dāvūd daḫı 143 Nuh 71/1. Biz Nuhˈu kavmine gönderdik. 144 Şuara 26/141. Ad kavmi de peygamberleri yalancılıkla suçladı. 145 Şuara 26/141. Semud kavmi de peygamberleri yalancılıkla suçladı. 146 Mutaffifin 83/15. O gün elbette rablerinden mahrum kalacaklardır. 127 minberiñe çıḳa laṭı ̇̄ f āvāz-ile (15) zebūrı oḳıya orya maḳtūl ki tābūt öñince gitmişdi dāvūduñ āvāzını [334b] (1) işide gele dāvūd peyġāmbere yapışa ve ayıda sen bunda zebūr oḳursın dünyāda (2) beni buyurduñ öldürdiler diye dāvūdı hacı ̇̄ l eyleye ayıda yā rabbı dāvūd beni (3) helāk eylemek içün tābūtuñ öñine ḳordı beni öldürdiler ve benüm ʿavratımı (4) aldı baña güc eyledi ḥāl budur ki ṭoḳsan ṭoḳuz ʿ avratı var idi ḥaḳ teʾālā (5) ayıda yā dāvūd bu kişi girçek midür dāvūd ayıda yā rabbı neʿam eyle öldi diye (6) ḥayādan başın aşaġa eyleye andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā ol kişiye ayıda saña ʿıvāżlar (7) vireyin nice nice anuñ gibi ola sen daḫı ol suçı dāvūda baġışla ol kişi (8) ayıda yā rabbi rāżı ̇̄ oldum andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā ayıda yā dāvūd suçını (9) baġışladum var gine zebūrdan ne ḳaldı ise tamām eyle dāvūd gine minberine (10) çıḳa zebūr ne ḳaldı ise tamām eyleye andan ṣoñra ʿı ̇̄ sāya nidā olına ki (11) yā meryem oġlı ʿı̇̄ sā gel diyü ʿı ̇̄ sā daḫı gele ḥaḳ teʿālā ayıda yā ʿı ̇̄ sā (12) 147 ʿı ̇̄ sā ʿam çün bu sözi (13) işide ḥaḳ teʿālā ḥażretine ḥamd ü s̱enā ide ve kendü nefsini ḫorlıġ-ıla aña ve ayıda (14) ben eyle dimedüm sen benüm nefsümi bilürsin ʿallāmuʾl-ġuyūdsın ve ben senüñ (15) ʿilmiñi bilmezin ḥaḳ teʿālā ayıda yā ʿı̇̄ sā minberüñe çıḳ incı ̇̄ liñi oḳı andan ṣoñra nidā [335a] (1) gele ki ḳanı muḥammed-i muṣṭafā ayıda ki yā muḥammed cebrāʾı ̇̄ l aydur ki ḳurʾānı saña (2) irişdürdüm peyġāmber ʿam ayıda neʿam irişdürdi ayıda kim imdi minberüñe çıḳ ḳurʾān (3) oḳı peyġāmber ʿam minbere çıḳa ḳurʾānı tamām oḳıya çün müʾminler ḳurʾānı işideler yüzleri (4) feraḥ olub ve göñülleri ḫoş olalar faṣlun fiʾş-şefāʿat bilmek gerekdür ki ḳaçan kim (5) ḥaḳ teʿālā cemı ̇̄ ʿ-i ādemoġlanların baş açuḳ yalın ayaḳ aç ve ṣusuz bir yire cemʿ eyleye (6) ve kāfirleri dört dürlü ad-ıla ḳıġıralar biri yā ġādir ve yā kāfir veyā ḳāḥib veyā ḫāyin diyü müʾminleri (7) daḫı dört dürlü ad-ıla ḳıġıralar biri ʿ ārif ve biri ṣādıḳ ve ġāzı ̇̄ ve yā müʾmin (8) diyü andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā buyura ʿarş ve kürsı ̇̄ anda ḥāżır 147 Maide 5/116. Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara sen mi Allahˈın dışında beni ve annemi birer tanrı kabul edin dedin? 128 ideler ḥükm itmek içün (9) ve ol gün bu ḫalḳ ḳıyāmet ḳorḳısından ṭaġılmış çekürge gibi dört yaña od ürkeler (10) ve firişteler cemı ̇̄ ʿ-i ḫalḳı ḳablayalar ve ḥaḳ teʿālā dünyāda ne deñlü canvar yaratdı ise (11) anları gine yarada bir yire cemʿ eyleye biñ ayaḳ bir ayaḳ üzerine ola ve bu ḫalḳa (12) ġāyet ḳorḳu düşe ḫuṣūṣā ki ṭamunuñ heybeti ve māliküñ ḫıṣmı ve tañrınuñ (13) ḳorḳusı şöyle ola ki bu ḫalḳ sarḫoş olalar her kişi kendü er midür veyā ʿavrat (14) mıdur bilmeyeler zārı ̇̄ ve ser-gerdān ve ḫor hayrān olub aġlaşalar ve feryād eyleyeler çāre olmaya (15) bir zamān şöyle ṭuralar andan ṣoñra ʿaraṣāt bir yire cemʿ olalar ādem peyġāmber ḳatına [335b] (1) varalar ve ayıdalar iy bizüm ceddümüz bize şefāʿat eyle ḥaḳ teʿālā bizi dile senüñ (2) sözüñ ḥażretden bugün geçer zı ̇̄ rā ki seni ḳudret eliyle yaratdı ve kendü rūḥından (3) saña nefḫ itdi ve buyurdı firiştelere saña secde itdiler imdi gel bize çāre (4) eyle cānumuza geçdi aç ve ṣusuz ve ayaġın ṭurmaḳdan diyeler daḫı aġlaşalar (5) ve ādem peyġāmber ʿam daḫı aġlaya ve ayıda baña kendü ḳayġumdur kimsenüñ baña ḳayġusı (6) yoḳ zı ̇̄ rā ki ben ḥaḳḳuñ buyruġın ṣıdum yüzüm yoḳdur ki kendü nefsümi daḫı dileyü bilem (7) evet nūḥa varuñ ki mürsellerüñ evvelidür andan gideler bu ḫalḳ nūḥa geleler (8) aña daḫı böyle diyeler nūḥ ayıda baña benüm günāhum yiter kimsenüñ ḳayġusı yoḳ evet ibrāhı ̇̄me (9) varuñ ki ḫalı ̇̄ lullāhdur ḥaḳ teʿālā anuñ söziñ dutar andan ṣoñra bu ḫalḳ (10) ibrāhı ̇̄m ḳatına cemʿ olalar feryād isteyeler ibrāhı ̇̄m ayıda baña kendü ġuṣṣam yiter evet (11) mūsā peyġāmbere varuñ kelı ̇̄mullāhdur ḥaḳ teʿālā anuñla söyleyüb durur ve tevrātı (12) aña gönderüb durur aña varuñ allāha söylesün andan gideler bu ḫalḳ mūsā peyġāmbere (13) geleler feryād eyleyeler aġlaşalar mūsā ayıda baña kimsenüñ ġuṣṣası yoḳ evet ʿı̇̄ sā (14) peyġāmbere varuñ ki ḥaḳ teʿālā aña rūḥum diyüb durur bu ḫalḳ andan gideler ʿı̇̄ sā (15) peyġāmber ḳatına geleler ʿı ̇̄ sādan şefāʿat isteyeler ʿı ̇̄ sā ayıda benüm ḳayġum baña [336a] (1) yiter baña kimsenüñ ḳayġusı yoḳ evet muḥammed-i muṣṭafāya varuñ eger şefāʿat (2) olursa kimseye andan olur zı ̇̄ rā ki ḥaḳ teʿālā anuñ cemı ̇̄ ʿ-i günāhın yarlıġadı (3) nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur (4) 129 148 andan ṣoñra bu ḫalḳ muḥammed-i muṣṭafā ḳatına varalar zārı ̇̄ (5) ḳılub aġlaşalar feryād ideler ve ayıdalar yā resūluʾllāh bize meded eyle bizi allāh- (6) -dan dile cānumuza geçdi kendümüzden bı ̇̄ zār olduḳ ol faḫr-i cihān (7) çün bu sözleri diñleye derḥāl secdeye vara ve ayıda iy cebbār-ı ʿālem ben (8) kendü nefsümi ve ehlimi ve ʿıyālümi fidā ḳıldum ümmetümüñ üzerinden bu belāyı götür suçların (9) ʿafv ḳılub raḥmet eyle zı ̇̄ -kerem zı ̇̄ - mürüvvet ki kendü ehline ve nefsine ḳıya ḥaḳ (10) teʿālā ayıda yā ḥabı ̇̄bı ̇̄ başuñı secdeden ḳaldurġıl ki bugün secde güni degüldür cemı ̇̄ ʿ-i (11) ümmetüñi saña baġışladum daḫı ne dilerseñ baġışladum vireyin diye çün peyġāmber ʿam (12) bu sözi işide başını secdeden ḳaldura imdi ol dilek girçek maḳāmına maḳām-ı (13) maḥmūd dirler nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur 149 (14) ve naḳildür imām ġazzālı̇̄ raḥmetuʾllāhi ʿaleyhi aydur mürseller yüce minberler üzerinde ola- (15) -lar ve ʿulemā anlardan asaġa minber üzerinde olalar her kişinüñ minberi kendü maḳāmına [336b] (1) göre ola ammā ʿālimler ki ʿilm ile ʿamel iderlerdi nurdan kürsı ̇̄ ler üzerinde ola- (2) - lar ve şehı ̇̄dler ve ṣāliḥler ḳurʾān oḳur gibi otururlar faṣlun fı ̇̄ ʾl-ḳaʿbe naḳildür ki (3) zühretüʾr-riyāżda veheb bin münebbih raḍiyaʾllāhuʿanhu aydur tevrātda yazılub durur ki ḥaḳ teʿālā (4) ḳıyāmet güninde yitmiş biñ firişte ʿarşdan viribiye her firiştenüñ elinde bir zencı ̇̄ r (5) ola altundan kaʿbeye geleler sen daḫı maḥşer yirine gel diyeler kaʿbe varmazın (6) diye ḥattā ḥācetümi ḳabūl eylemezler ise firişteler ayıdalar her ne isterseñ iste kaʿbe (7) ayıda yā rabbi şol kimseler ki bende yaturlar anları baña baġışla ḥaḳ teʿālā ayıda baġışladum (8) ve seni anlara şefı ̇̄ ʿ ḳıldum ve daḫı şol kimseler ki geldi seni ziyāret eyledi fezaʿ-ı ekber- (9) -den emı ̇̄n ḳıldum andan münādı ̇̄ ayıda yā kaʿbe ḥaşr yirine gel kaʿbe daḫı ḥaşr yirine gele (10) ve ayıda yā muḥammed şol kim beni ziyāret eylemedi aña sen şefı ̇̄ ʿ ol ve şol ki beni ziyāret (11) eyledi ben şefı ̇̄ ʿ olayın senüñ destūruñ ile ve naḳildür ḳūtüʾl-ḳulūbda peyġāmber ʿam (12) aydur ḥaḳ teʿālā vaʿde eyledi ki her yıl altı yüz biñ kişi kaʿbeyi ṭavāf eyleyeler eger (13) eksük olursa ḥaḳ teʿālā firişteler viribiye tamām altı yüz biñ olalar ve ḳıyāmet (14) güninde cemı ̇̄ ʿ-i ḥācılar kaʿbenüñ çevresine 148 Fetih 48/1-2. Senin geçmiş gelecek bütün günahını Allahˈın bağışlaması, sana nimetini eksiksiz vermesi, seni dosdoğru yolda yürütmesi için sana apaçık bir fetih ihsan ettik. 149 İsra 17/79. Rabbin seni övülmüş bir makama yükseltsin 130 yapışalar ḥattā kaʿbe ṣırāṭı geçe uçmaġa gire (15) ḥācılar daḫı kaʿbe ile uçmaġa bile gireler mücāhid raḍiyaʾllāhuʿanh aydur ḳıyāmet güninde [337a] (1) ḥaḳ teʿālā muḥammed-i muṣṭafāyı ʿarşuñ üzerine çıḳa otura girü ḳalan ḫalāyıḳ cemı ̇̄ ʿ-i (2) ʿarşuñ altında olalar nitekim peyġāmber ʿam buyurur (3) 150 elḥamdülillāhi rabbiʾl-ʿālemı ̇̄ n ki aña bir ʿizzet (4) virdi kim dünyāda ve āḫiretde hiç kimseye virmedi tā ḥadde cemı ̇̄ ʿ-i ʿālem ḫalḳı ẓāhir göre- (5) -ler resūluʾllāh bir maḳāma çıḳmış kim girü ḳalan maḫlūḳāt anuñ ayaġı altında ṭururlar (6) ilāhı ̇̄ bizi anuñ yüzi ṣuyına baġışla ve naḳildür ki naṣruʾd-dı̇̄ n tūsı ̇̄ ʿalı̇̄ den naḳil ider (7) raḍiyaʾllāhuʿanhu ḳaçan ḳıyāmet güni olsa dört kişi evvellerden ve dört kişi āḫirlerden (8) ʿarşuñ üzerinde olalar ammā anlar ki āḫirlerdendür biri muḥammed-i muṣṭafādur ve biri ʿalı ̇̄dür (9) ve biri ḥasandur ve biri ḥüseyindür ammā muḥammed-i muṣṭafā cemı ̇̄ ʿsinden yuḳaru otura andan (10) ṣoñra ḫalḳa şefāʿat itmek içün ḥaşr yirine ine zı ̇̄ rā ki şefāʿat-ı ʿuẓmā ve mekān-ı (11) zülfā anuñdur andan ṣoñra uçmaḳdan biñ oġlan gele peyġāmbere ḫiẕmet itmek (12) içün aḳ gümüşe beñzeyeler yāḫūd ṭaġılmış incülere beñzeyeler ve naḳildür ki ṣāliḥ bin keysān (13) aydur ḥaḳ teʿālā peyġāmbere ayıda yā muḥammed benüm daḫı senüñ ḳatuñda bir ḥācetüm var- (14) -dur peyġāmber ʿaleyhiʾs- selām derḥāl secdeye vara ve ayıda rabbüñ ḫalḳa ne ḥāceti (15) ola ḥaḳ teʿālā ayıda yā muḥammed ḥācetüm saña budur ki benden ne ḳadar dileyübilürseñ [337b] (1) dile vireyin zı ̇̄ rā ki kerı ̇̄m pādişāh-ven şol ḳadar vireyin ki ḥattā benden rāżı ̇̄ (2) olsun benüm ʿizzetüm ḥaḳḳı-çün eger cemı ̇̄ ʿ-i ḫalḳı benden isterseñ vireyin ve naḳildür (3) ebūʾd-derdā raḍiyaʾllāhuʿanhu peyġāmberden naḳil ider peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı ki (4) eger ḳıyāmet güninde benüm ümmetümi görürsem bilürin ayıtdılar yā resūluʾllāh neden bilür- (5) -sin peyġāmber ayıtdı benüm ümmetümüñ elleri ve ayaḳları ābdest ṣuyından aḳ olısardur (6) girü ḳalan peyġāmberlerüñ ümmetleri eyle degüldür 150 Ben kıyamet günü insanların seyyidiyim. Benden başkasının ikame etmeyeceği bir makamı ikame edeceğim. Hadisin başlangıç kısmı için bkz.. Buhari, Tefsir 199. 131 faṣlun fiʾş-şefāʿat ve naḳil- (7) -dür ki keşşāfda peyġāmber ʿam ayıtdı 151 baʿżılar aydur (8) muḥammed-i muṣṭafā ehl-i kebāyire şefāʿat eyleye ve ehl-i ṣaġāyire firişteler şefāʿat eyleye ammā (9) muḥammed-i muṣṭafā ʿaleyhiʾs-selām baʿżısına şefāʿat eyleye uçmaġa girmek içün ḥisābsuz (10) ve baʿżısına şefāʿat eyleye ṭamudan çıḳmaġa ve baʿżısına şefāʿat eyleye uçmaḳda (11) derecātı ziyāde ola ve baʿżısına şefāʿat eyleye tañrı ḳatında ḥürmeti ziyāde (12) olmaġa bilmek gerekdür ki peyġāmberümüzüñ şefāʿati yidi yirdedür evvel bu- (13) -dur ki peyġāmberüñ şefāʿati ʿamdur ḥattā mürsellere ve peyġāmberlere şefāʿat edicek- (14) -dür ikinci bir kişinüñ ḫayrı ve şerri berāber olsa aña şefāʿat eyleyüb (15) añı ṭamudan alı ḳoyub uçmaġa ḳoyalar üçünci budur ki ḥaḳ teʿālā bir kişiyi ṭamuya [338a] (1) buyursa muḥammed-i muṣṭafā aña şefāʿat eyleyüb añı ṭamudan alı ḳoya dördinci ibni (2) ʿabbās raḍiyaʾllāhuʿanhu aydur peyġāmber ʿam aydur ḳıyāmet güninde altundan minberler olalar (3) peyġāmber ol minberler üzerine oturalar ben oturmayam şöyle ayaġın duram zı ̇̄ rā ḳor- (4) -ḳarın ki ben uçmaġa girem daḫı benüm ümmetüm giri ḳalub ṭamuya ḳoyalar ḥaḳ teʿālā ayıda yā muḥammed (5) ümmetüne ne işleyeyin ben ayıdam yā rabbı anlaruñ ḥisābların geñez eyle ḥaḳ teʿālā (6) anlaruñ kimisini kendünüñ raḥmeti ile uçmaġa ḳoya ve kimini benüm şefāʿatüm ile uçmaġa (7) ḳoya bişinci bir kişi uçmaġa buyuralar ammā ol kişinüñ mertebesi az olsa peyġāmber aña (8) şefāʿat eyleye mertebesi ziyāde ola altıncı budur ki cemı ̇̄ ʿ-i müʾminler uçmaġa girür- (9) -ler peyġāmber destūrı ile yidinci şefāʿat budur ki kebāyir ehline şefāʿat eyleye (10) ilāhı ̇̄ biri ol şefāʿatden maḥrūm eyleye ḥabı ̇̄ büñe baġışla ve naḳildür keşşāfda (11) muʿāẕ bin cebel raḍiyaʾllāhuʿanhu bir gün peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ṣordum ki ḥaḳ teʿālā (12) buyurur 152 bu āyetüñ maʿnāsı nedür peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām (13) ayıtdı bu suʾāli yā muʿāẕ senden öñdin kimse ṣormadı ve aġladı ayıtdı ḳıyāmet (14) güninde on bölük ḳopalar benüm ümmetümden baʿżısı maymūn ṣūretinde ve baʿżısı ḫınzır ṣūretinde (15) ḳopalar ve baʿżısı başı aşaġa ayaḳları yuḳaru ḳopalar ve baʿżısı gözsüz ḳopalar ve baʿżısı dilsüz 151 Şefaatim ümmetimin büyük günahlarınadır. 152 Nebe 78/18. Sura üflendiği gün, bölük bölük Allahˈa gelirsiniz. 132 [338b] (1) ve ṣaġır ḳopalar ve baʿżısı başı aşaġa olub ḳan ve iriñ aḳa ve baʿżısı elleri ve ayaḳları (2) kesilmiş ḳopalar ve baʿżısı ṭamuda odlardan aġaçlara aṣa ḳoyalar ve baʿżısı ġāyet (3) çirkin ḳoḳularda ola ḥattā şol resme ola ki ʿaraṣāt ḳavmi anlardan incine ve (4) baʿżısı daḫı ḳaṭrāndan cübbeler giyeler gövdelerine yapışmış ola ammā anlar ki maymūn (5) ṣūretinde ḳopalar anlar anlardur ki ḥükminde ḫalḳa güc eyleyeler ve ḫalḳı birbirine ġammāz- (6) -layalar ammā anlar ki ḫınzır ṣūretinde ḳopalar anlardur ki ḥarām yiyeler ve tevbesüz (7) öleler ammā anlar ki başları aşaġa ve ayaḳları yuḳaru ḳopalar anlar anlardur ki aṣṣı aḳçasın (8) yiyeler ve anlarki gözsüz ḳopalar gerekdür ki anlar anlardur ki nā-ḥaḳ yire ḫalḳa buhtān olub (9) ol kişi ol yolda helāk eyleyenlerdür ammā anlar ki dilsüz ve ṣaġır ḳopalar anlar (10) anlardur ki ʿamellerinde ʿucb eyleyeler ammā anlar ki dilleri gögsinde sarḳa anlar şol (11) ʿālimlerdür ki ʿamelleri sözlerine muḫālif ola ammā anlar ki elleri ve ayaḳları kesülmiş (12) ḳopalar anlar anlardur ki ḳonşuların incidmiş olalar ammā anlar ki oddan aġça ʿaṣā (13) ḳoyalar anlar anlardur ki bir kimse beglere ve ẓālimlere ḳovlayalar ammā anlar ki yaramaz ḳoḳuları (14) ola anlar anlardur ki leẕẕetlere ve şehvetlere ve zināya meşġūl olalar ve māllarından zekāt (15) ve ṣadaḳa virmeyeler ammā anlar ki ḳaṭrāndan cübbeler giyeler anlar anlardur ki ḫalḳa kibr [339a] (1) idüb faḫrlanalar neʿūẕübillāhi min ẕālik ve naḳildür ki peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı (2) ḳaçan ḳıyāmet güni olsa iḫlāṣ ile şirk ḥaḳ teʿālā ḥażretine geleler yüz süreler (3) ḥaḳ teʿālā iḫlāṣa ayıda sen ve ehlüñ uçmaġa girüñ ve şirke ayıda sen ve ehlüñ (4) varuñ ṭamuya girüñ faṣlun fiʾl-ḥisāb bilmek gerekdür ḥaḳ teʿālā ḳıyāmet (5) güninde bu ḫalḳı bir yire cemʿ eyleye ʿamelleri bitilerin mı ̇̄ zāna ḳoyalar ḥaḳ teʿālā ayıda (6) 153 baʿżılar aydur ḥaḳ teʿālā bu cemı ̇̄ ʿ-i ḫalḳı bir sāʿat (7) içinde ḥisāb eyleye ve baʿżılar aydur daḫı tı ̇̄z ḥisāb olına her kişiye kim ḥisāb olınur (8) şöyle ṣanasın ki hemı ̇̄n kendüye ḥisāb olundı peyġāmber ayıtdı dünyā (9) ehlinüñ āḫir gelenlerinüz ve ḳıyāmet güninde evvel ḥisāb olanlardanuz (10) ve naḳildür ḥaḳ teʿālā ḳıyāmet güninde münādı ̇̄ ye ayıda muḥammedi ḳıġır ümmetine yaḳı ̇̄n (11) olsun ḥisāb 153 Müˈmin 40/17. O gün hiçbir haksızlık olmayacaktır; kuşkusuz Allahˈın hesabı çok hızlıdır. 133 iderin cebrāʾı ̇̄ l ayıda yā muḥammed ümmetiñe yaḳın ol ḥisāb iderler çün ḥisāb (12) itmege başlaya pı ̇̄ rler anı göreler dizleri üzerine düşeler ve yigitler dizleri üzerine düşeler(13) ve ayıdalar vā muḥammeda vā muḥammedā muḥammed-i muṣṭafā ayıda yā rabbı benüm ümmetüm żaʿı ̇̄ flerdür esı r- (14) -ge ʿaẕāb ḳatıdur ṭāḳat getüremezler benüm ümmetüm benden ṣoñra öksüz olub seni görmeye (15) müştāḳ oldılar ṭopraḳ bunlaruñ etlerin yedi ve derileri çüridi ve kemikleri ayıtlandı [339b] (1) ve ḳılları ṭaġıldı şimdi anları yā rabbı ḥisāba daʿvet idersin fāṭımatüʾz-zehrā (2) ve ḫadı ̇̄ cetüʾl kübrā ve ʿaı ̇̄ şetü1r-rıżā ve ḥasan ve ḥüseyin ümmetümüñ yirine fidā olsun- (3) -lar çün muḥammed-i muṣṭafā eyle diye ʿarş ve kürsı ̇̄ ve firişteler aġlaşalar muḥammed-i muṣṭafā (4) ayıda yā rabbı senden uçmaġı ve buraḳı ve ḥavżı ve maḳām- ı maḥmūdı ümmetümsüz dilemezin (5) eger anlara ʿaẕāb iderseñ benüm ṭāʿatum anlara virdüm ḥaḳ teʿālā ayıda yā muḥammed sen diler- (6) -señ ümmetüñe ben anı işlerin andan ṣoñra peyġāmber ʿam gele mı ̇̄ zāna yapışa andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā (7) raḥmet ḫazı ̇̄nesinden bir ruḳʿa çıḳara ol ruḳʿada aḳ yazu ola lā ilāhe illallāh muḥammed- (8) -un resūluʾllāh yazılmış ola peyġāmber ʿam ol yazulu ruḳʿayı ümmetinüñ mı ̇̄ zānına ḳoya ḥasenātı (9) aġır gele seyyiʾātından andan ṣoñra nice dilerse ümmetüne şefāʿat eyleye nitekim ḥaḳ teʾālā (10) buyurur 154 ve naḳildür ḳūtüʾl-ḳulūbda peyġāmber ʿam (11) ayıtdı ḳaçan ḳıyāmet güni olsa ḥaḳ teʿālā peyġāmberlere buyura ki ümmetleri ile ḥisāb (12) olına yā muḥammed sen ümmetüñ ile ḥisāb olınma ben anları ḥisābdan ḳurtarayın (13) diye peyġāmber ayıda yā rabbı ümmetümüñ ḥisābın benüm elümde ḳıl anlaruñ yaramaz fiʿillerine (14) benden ġayrı kimse muṭṭaliʿ olmasunlar ḥaḳ teʿālā ayıda yā muḥammed sen dilersin kim ümmetü- (15) -ñüñ ḥisābın senden ġayrı kimse bilmeye ve ben dilerin ki ümmetüñüñ ḥisābın [340a] (1) sen daḫı bilmeyesin anlara ḥisāb eyleyem ve naḳildür peyġāmber ʿam ayıtdı ḳaçan (2) ḳıyāmet güni olsa ḥaḳ teʿālā ayıda ḳanı anlar ki her ḥālde allāha şükr iderlerdi bir ḳavm (3) ṭuru gele anlar uçmaġa gireler ḥisābsuz ve gine nidā olındı ki ḳanı anlar ki ẕikruʾllāhı 154 Duha 93/5. Rabbin sana mutlaka lutuflarda bulunacak, sen de memnun olacaksın. 134 ḳoyub (4) almaġa ve ṣatmaġa meşġūl olmazlardı bir ḳavm ṭuru gele ḥisābsuz uçmaġa gireler (5) andan ṣoñra nidā olına ki ḳanı anlar ki giceler ḫalḳ yaturken anlar ṭurub ʿibādet (6) iderlerdi bir ḳavm ṭuru gele anlar daḫı uçmaġa gireler ḥisābsuz andan ṣoñra girü ḳalan (7) ḫalḳa ḥisāb eyleyeler faṣlun peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı ḳaçan ḳıyāmet güni olsa (8) ḥaḳ teʿālā ḳullarına ḥükm itmek içün emr-i ḳażā kürsı ̇̄ sine ine ḫalḳa ḥükm eyleye ve ḫalḳa (9) söyleye ferden ferden ve ḥisāb eyleye her ḥarfen harfen muʿāẕ bin cebel peyġāmberden naḳil ider ʿam (10) peyġāmber ʿam ayıtdı diler misiz ki size ḫaber vireyin ḥaḳ teʿālā evvel müʾminlere ne söyler (11) ve müʾminler ḥaḳ teʿālā ḥażretine ne söylerler ayıtdılar yā resūluʾllāh neʿam peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām (12) ayıtdı ḥaḳ teʿālā müʾminlere ayıda hiç benüm cemālümi görmek istermidüñüz ayıdalar neʿam yā rabbi (13) isterdük ḥaḳ teʿālā ayıda benüm maġfiretüm eyle olsa size vācib oldı çün (14) benden raḥmet umarduñuz varuñ uçmaġa girüñ ebū hureyre peyġāmberden (15) naḳil ider peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı ol riyā ile ġazā idüb şehı ̇̄d olanlardan [340b] (1) birine suʾāl eylemeye ve ne deñlü niʿmet virdi ise bildüre ve ol daḫı bile ḥaḳ teʿālā (2) ayıda ol ġazā yolında ne işledüñ ol kişi ayıda yā rabbı ve kāfiri öldürdüm andan ṣoñra (3) kāfirler daḫı beni öldürdiler ḥaḳ teʿālā ayıda yalan söylersin velākin sen anuñ içün (4) ceng itdüñ ki fulān kişi ġāyet bahādurdur ol ad dünyāda saña dinildi idi buyura (5) ol kişi yüzinüñ üzerine ṭamuya bıraġalar ve bir kişi daḫı getüreler ʿilm ve ḳurʾān ögrenmiş ve gine (6) ögretmiş riyā ile ḥaḳ teʿālā ol kişiye ne deñlü nesne virdi ise bildüre ve ol (7) kişi daḫı bile ḥaḳ teʿālā ayıda dünyāda ʿamelüñ ne idi ol kişi ʿilim ve gine ögretdüm (8) senün içün ḥaḳ teʿālā ayıda yalan söylersin velākin ʿilm anuñ-çün ögrendüñ ki ʿālim- (9) -dür ve ḳurʾāncıdur diyeler buyura anı daḫı yüzi üzerine ṭamuya bıraġalar ve bir kişi daḫı getüreler (10) ol kişiye ḥaḳ teʾālā çoḳ māl virmiş ola dünyāda ve ne deñlü māl virdi ol kişiye (11) bildüre ayıda ol māl ile benüm içün ne işledüñ ol kişi ayıda senüñ yoluña nafaḳa (12) virdüm ḥaḳ teʿālā ayıda yalan söylersin ve lākin maḳṣūduñ cömerd kişi imiş disünler (13) içün işledüñ benüm içün degül idi ol ad dünyāda saña dinildi diyüb buyura anı (14) daḫı ṭamuya bıraġalar mücāhid raḍiyaʾllāhuʿanhu peyġāmberden naḳil ider peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām (15) ayıtdı ḥaḳ teʿālā ḳıyāmet güninde ḳullarından dört nesne ṣora evvel ṣora ki ʿömrini [341a] 135 (1) ne yire ḫarc eyledi ikinci ʿamelinden ṣora ki ol ʿilim ile nice ʿamel eyledin üçünci (2) bedeninden ṣoraki ne deñlü belālara mübtelā oldı dördünci mālından ṣoralar nireden (3) ḳazandı ve nireye ḫarc eyledi ve naḳildür peyġāmberden ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı ḳıyāmet (4) güninde bir kişi getüreler ḥelāl māl cemʿ eylemiş ve gine helāl yire ḫarc eylemiş ḥaḳ teʿālā ana ayıda (5) ol mālı ḳazanurken ola ki namāzı terk eyledüñ ola ol kişi ayıda yā rabbı farı ̇̄ żadan (6) nesne terk eylemedüm ḥelālden ḳazandum ve gine ḥelāl yire ḫarc eyledüm ve nafaḳa ve zekāt (7) ve ṣadaḳa virdüm diye ḥaḳ teʿālā buyura uçmaġa ḳoyalar ḥasan peyġāmberden naḳl ider (8) peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı ḳaçan ḳıyāmet güni olsa bir nice kişi getüreler ḥaḳ teʿālā (9) anlara ʿöẕür eyleye ve ayıda ʿizzetüm ḥaḳḳı-çün size dünyāda nesne virmedüm sizüñ (10) içün kerāmetler yaraḳladum idi imdi varuñ şol ḳuluma ki dünyāda size ṭaʿām (11) ve giyecek virdi benüm içün varuñ anları size baġışladum diye ve naḳildür peyġāmber ʿam (12) ayıtdı ḳaçan ḳıyāmet güni olsa bir kişi getürseler ḥaḳ teʿālā ayıda benden utanmaduñ baña ʿāṣı ̇̄ (13) oldun buyura zebānı ̇̄ ler çeke oda bıraḳmaġa ol ḳul aġzın aça ki söyleye ḥaḳ teʿālā (14) buyura aġzın dutalar söylemeye ḥaḳ teʿālā ayıda niçün aġzuñ açduñ iy benüm ḳulum (15) ol ayıda yā rabbi sen bilürsin benüm göñlümdegin beni rüsvāy eyleme ḥaḳ teʿālā ayıda söyle benüm [341b] (1) firiştelerüm işitsünler ol ḳul ayıda yā rabbı dünyāda oġlanlarum ve yārenlerüm baña çoḳ (2) cefā itdiler ve ölüm ḥālinde ehlüm baña cefā eyledi ve nezaʿ ḥālinde meleküʾl- mevt baña (3) cefā eyledi ve ḳabirde münker ve nekı ̇̄ r baña cefā eyledi ve şimdi ḳıyāmet güninde zebānı ̇̄ ler baña (4) cefā iderler ben eyle ṣanurdum ki dünyāda baña cefā itdiler āḫiretde rabbüm baña raḥmet eyleyüb (5) beni ʿafv eyleye dirdüm ḳaçan kim oda buyurduñ bildüm ki şimdi helāk olurın pes (6) anuñ-içün aġzum açdum ki söyleyem ḥaḳ teʿālā ayıda iy benüm ḳulum (7) 155 be-dürüstı ̇̄ seni yarlıġadum var uçmaġa gir ḥuẕeyfe peyġāmber- (8) -den naḳil ider peyġāmber ʿaleyhiʾs- selām ayıtdı ḳıyāmet gününde bir ḳavim getüreler anlaruñ (9) ḥasenātları ṭaġlarca ola ḥaḳ teʿālā anlaruñ ḥasenādların ḳabūl eyleyüb oda (10) buyura selmān-ı fārisı̇̄ raḍiyaʾllāhuʿanhu ayıtdı yā resūluʾllāh anlarun suçları ne-y-idi (11) peyġāmber ʿaleyhiʾs- selām ayıtdı namāz ḳılurlar idi ve oruç dutarlar idi ve zekāt virürler (12) idi velākin bir 155 Ben kulumun hüsn-i zannı üzereyim. Öyleyse beni dilediği gibi zannetsin. 136 ḥarām görseler alurlar idi ve yirler idi imām ġazzālı̇̄ tenbihüʾl-ġāfilı̇̄ n- (13) -de aydur ḥaḳ teʿālā dört ṭāʾifeyi dört peyġāmber ile ḥüccet eyleye evvel bāylara ayıda ne içün (14) baña ʿibādet eylemedüñüz size çoḳ māl virdüm ol māl ile baña ʿāṣı ̇̄ olduñuz bāylar (15) ayıdalar yā rabbı bize çoḳ māl virdüñ ol māl bizüm göñlümüzi aldı ḳullıḳ ide- [342a] (1) -medük diyeler ḥaḳ teʿālā ayıda görmezmisiz ki süleymāna māl virdüm baña ʿāṣı ̇̄ olmadı (2) dāyim ʿibādet eyledi siz māl içün baña ʿibādet eylemedüñüz süleymāndan yig mi olduñuz (3) ve biri ḳullara ḥüccet eyleye ḳullar ayıdalar yā rabbı biz ḳul olduk saña ʿibādet idemedük (4) bizi ḳullıḳ menʿ eyledi ḥaḳ teʿālā ayıda ben yūsufı ḳul ḳıldum hiç ḳulluġın terk eylemedi (5) siz niçün terk eyledüñüz ve biri faḳı ̇̄ rlere ḥüccet eyleye faḳı ̇̄ rler ayıdalar bizi muḥtāc (6) ḳılduñ iḥtiyācdan saña ʿibādet idemedük ḥaḳ teʾālā ayıda siz mi ḳatı açlıḳ (7) çekdüñüz yoḫsa ʿ ı̇̄ sā mı açlıḳ çekerdi ʿ ı̇̄ sānuñ faḳrı ʿ ı ̇̄ sāyı ʿ ibādetten (8) menʿ eylemedi pes niçün siz ʿibādeti terk eyledüñüz ve biri ḫastalara ḥüccet eyleye ḫastalar (9) ayıdalar yā rabbı biz ḫasta olduḳ ḫastalıḳ bizi ʿ ibādetden menʿ eyledi ḥaḳ teʿālā ayıda (10) sizüñ ḫastalıġıñuz mı ḳatı idi hiç eyyūbuñ ḫastalıġı eyyūbı ʿibādetden menʿ eylemedi (11) siz niçün ʿibādeti terk eyledüñüz ṭamuya buyura bu dört ṭāʾifenüñ ʿāṣı ̇̄ lerini (12) faṣlun ḥisābsuz uçmaġa girenleri bildürür ve naḳildür ṣıḥāḥ-ı müslim (13) peyġāmber ʿam ayıtdı benüm ümmetümden yitmiş biñ kişi ḥisābsuz uçmaġa gireler (14) ve her bir kişiye yitmiş kişi ḥisābsuz uçmaġa gireler ve daḫı uçmaga gireler seyyid şerı̇̄ f (15) cürcānı̇̄ raḥmetuʾllāhi ʿaleyhi ayıtdı murād yitmiş biñ dimekden çoḳlıḳ taṣavvur itmek- [342b] (1) -dür bilkim muḥammed ümmetinüñ çaġı ḥisābsuz ve ʿaẕābsuz uçmaġa gireler nitekim (2) ḥaḳ teʿālā peyġāmbere ʿam peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām vidāʿ ḥaccında ayıtdı iy ādemoġlanları (3) biş vaḳt namāzuñuzı ḳıluñ ve ramażān ayını oruc dutuñ ve ḥacca varuñ ve mālıñuz zekātın (4) virüñ nefsüñüzi arıtmak içün göñül ḫoşlıġıyla andan varuñ rabbünüzüñ uçmaġına (5) girüñ bilā-ḥisābin velā ʿaẕābin peyġāmber ʿam ayıtdı ḳaçan ḳıyāmet güni olsa münādı ̇̄ nidā (6) eyleye ḳanı ramażān ayını oruc dutanlar diye bir ḳavm ṭuru geleler ʿarşuñ ḥavlısında (7) oturalar uçmaġun ḫazı ̇̄ nedārları uçmaġdan niʿmetler getüreler oruc dutanlara (8) vireler cemı ̇̄ ʿ-i ḫalḳ ḥisābda olalar anlar yimekde ve içmekde olalar ve naḳildür ki (9) ḳıyāmet güni olsa ḥaḳ teʿālā ayıda ḳanı recebde oruc dutanlar 137 ḥicābdan bir nūr (10) çıḳa cebrāʾı ̇̄ l ve mı ̇̄ kāʾı ̇̄ l ve isrāfı ̇̄ l ol nūra tābiʿ olalar ḥattā receb ayında ve şaʿbān (11) ayında oruc dutanlar ol nūrı geçeler ḥaḳ teʿālā ayıda secde dünyāda tamām oldı varuñ (12) anda ʿizzet menziline girüñ anlar daḫı uçmaġa gireler ve naḳildür ki ḳaçan ḳıyāmet güni olsa (13) ḥaḳ teʿālā ayıda yā rıḍvān oruc dutanları ḳabrinden çıḳardum aç ve ṣusuz imdi (14) bunlar her ne kim uçmaḳdan arzū iderlerde ḳarşu getürüñ rıḍvān ayıda iy uçmaḳ (15) oġlanları tı ̇̄z uçmaḳdan nūrdan ṭabaḳlar getürüñ geleler her birinüñ eline nūrdan [343a] (1) bir ṭabaḳ ola ve ol ṭabaḳ içinde envāʿ ile yimişler ve dürlü dürlü niʿmet ve şarāblar getüreler (2) ve oruc dutanlar ol ṭaʿāmlardan yiyeler şarāblardan içeler ve rıḍvān anlara (3) ayıda 156 ve naḳildür ki ḳaçan (4) ḳıyāmet güni olsa ramażān ayı gele bir ġāyet gökçek ṣūretde ḥaḳ teʿālānuñ (5) öñinde secde eyleye ḥaḳ teʿālā ayıda ḥācetüñ nedür ve her kim senüñ ḥaḳḳuñı (6) bildi bugün aña şefāʿat eyle ramażān ayını oruç dutanları daḫı dilerin (7) diye ve ayıda ilāhı ̇̄ bunlaruñ başlarına vaḳār tācın ur ḥaḳ teʿālā anlara vaḳār tācın (8) ura ve yitmiş biñ kebāyir ehline bir oruc dutan kişi şefāʿat eyleye ve her bir kişiye (9) biñ ḥūrı ̇̄ vireler ve buraġa bindürüb uçmaġa göndereler andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā ayıda (10) yā ramażān daḫı ne dilersin ramażān ayıda beni peyġāmberüñ muḥammed-i muṣṭafā ḳonşılıġına (11) indür ḥaḳ teʿālā ramażānı firdevs-i aʿlāya indüre ḥaḳ teʿālā ayıda daḫı ne dilersin (12) ramażān ayıda benüm ḥācetüm virdüñ ya ḳanı senüñ keremlerüñ ḥaḳ teʿālā ol şaḫṣa (13) yüz biñ şehr vire ḳızıl yāḳūtdan ve yeşil zebercedden ve her şehirde biñ sarāy ḥisābını (14) ol şehrüñ ancaḳ allāh bile nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur (15) 157 ve naḳildür ki peyġāmber ʿam ayıtdı ḳaçan ḳıyāmet güni olsa [343b] (1) ḥaḳ teʿālā buyura nice ḳavmleri ḥaşr yirine getüreler yüzleri nūr gibi ola incüden minber- (2) -ler üzerine oturalar peyġāmberler ve şehı ̇̄dler aña imreneler ṣaḥābelerden 156 Hakka 69/24. Onlara “Geçmiş günlerde yaptıklarınıza karşılık olarak afiyetle yiyin için.”denir. 157 Zümer 39/10. Sabredenlere mükafatları hesapsız verilecektir. 138 birisi ayıtdı yā resūl- (3) -allāh anlar kimlerdür peyġāmber ʿam ayıtdı anlar anlardur ki ıraḳ şehirlerden gelmiş olalar ḥaḳ (4) yolında biri birisiyle dostlıḳ eyleyeler gice ve gündüz ẕikruʾllāha meşġūl olalar ʿ abdullāh (5) bin el-mübārek peyġāmberden naḳil ider peyġāmber ʿ aleyhiʾs-selām ayıtdı yarın ḳıyāmet güninde (6) bir ḳavm gele yil gibi ḫalḳuñ üzerinde geçeler uçmaġa gireler ayıtdılar yā resūluʾllāh anlar kimler- (7) -dür peyġāmber ayıtdı anlar anlardur ki her dem ölümlerine munṭazırlar idi nitekim uçmaġa (8) munṭazırlar idi ne vaḳt ecel gele giderüz dirler idi ebū hureyre peyġāmberden (9) naḳil ider peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı ne baḫtlu ol kişilere kim benüm ümmetümden (10) ola daḫı deñiz kenārında ölmiş ola ḳaçan ḳıyāmet güni olsa ḳabrinden ṭura (11) ʿarşa varalar ḥaḳ teʿālā ayıda bunlar deñiz kenārında sākin olanlardur firişteler (12) ayıdalar neʿam yā rabbı anlardur ḥaḳ teʿālā ayıda bunlara ḥisāb yoḳdur varuñ uçmaġa girüñ ve bikr- (13) -leri ḳoçuñ ve envāʿı ile tenaʿʿum eyleyün elḥamdülillāhi ki ḥaḳ teʿālā miskı ̇̄n aḥmed-i bı̇̄ -cān deñiz kenārında (14) ġāzı ̇̄ ler şehri gelibolıda yaratdı ümı ̇̄ ẕdür ki ḥisābsuz uçmaġa girem dir bi-fażlillāhi (15) teʿālā ve şefāʿat nebiyyihı ̇̄ ʿaleyhiʾs-selām ve naḳildür ki peyġāmber ayıtdı ḳaçan ḳıyāmet güni [344a] (1) olsa bir ḳavm gele sancaḳları ile uçmaġa gireler ḥisābsuz yā resūluʾllāh anlar kimlerdür (2) peyġāmber ʿam ayıtdı anlar ġāzı ̇̄ lerdür ḥisābsuz uçmaġa gireler ve naḳildür ki peyġāmber ʿam (3) ayıtdı ḳıyāmetde envāʿı ile ḥasretler ve aḥvāller vardur ayıtdılar yā resūluʾllāh ol ḥasretlerden (4) ḳurtulmaġa çāre nedür peyġāmber ayıtdı ʿulemā etegine yapışuñ ki ḥaḳ teʿālā ʿālimleri ve (5) zāhidleri bir yire cemʿ eyleye müşkden bir yir üzerine oturalar andan ṣoñra münādı ̇̄ nidā (6) eyleye zāhidler ayıda varuñ uçmaġa girüñ ʿālimler ḳalalar andan münādı ̇̄ nidā eyleye ayıda iy (7) ʿālimler ben sizi ḥabs itmedüm velākin zāhidleri nefslerine meşġūl eyledüm girü nefslerinden (8) ḳurtardum ve siz ḫalḳa meşġūl olduñuz ʿilm ögretdüñüz ve ol ögrendügünüz (9) ʿilme dostlaruñuzı uçmaga ḳoyuñ ʿālimler daḫı dostların alalar uçmaġa gireler biiẕnil- (10) -lāhi teʿālā ve naḳildür imām faḫriʾr-rāzı̇̄ raḥmetuʾllāhi ʿaleyhi aydur ḥaḳ teʿālā ḳıyāmet güninde (11) ayıda iy ʿālimler cemāʿati siz rabbüñüze nice ẓann iderdüñüz ʿālimler ayıda şöyle ẓann ider- (12) -dük ki bize raḥmet idüb bizi yarlıġayasın ḥaḳ teʿālā ayıda günāhuñuzı baġışladum (13) ve size benüm ʿilmimi anuñ çün emānet ḳodum ki size ḫayr eyleyem imdi varuñ (14) uçmaġa girün benüm raḥmetüm ile ve naḳildür ḳūtüʾl-ḳulūbda peyġāmber ʿaleyhiʾs- 139 selām (15) ayıda ḳaçan ḳıyāmet güni olsa bir ḳavm ḳabirlerinden çıḳarlar ve anlara atlar getüreler bineler uçmaġa varalar [344b] (1) ḳaçan firişteler bunları göreler baʿżısı baʿżısına ayıdalar bunlar kimlerdür baʿżısı ayıda bilmezüz (2) ola ki muḥammed ümmeti olalar baʿżı firişteler ayıdalar siz kimlersiz ve kimüñ ümmetisiz (3) hiç ḥisāb olundı mı ve mı ̇̄ zāna geldüñüz mi ve bitüñüz oḳuduñuz mı anlar ayıdalar yoḳ (4) firişteler ayıdalar dönün gine ḥisāb yirine varuñ anlar ayıdalar hiç bize nesne vir- (5) -düñüz mi dünyādaki ṣorarsız firişteler nesne dimeyeler anlar uçmaḳda ḳalalar (6) tenaʿʿum eyleyeler ebuʾl-leys̱ raḥmetuʾllāhi ʿaleyhi tefsı̇̄ rde aydur firişteler ḳıyāmet güninde gökden (7) ineler bu ḫalḳa ayıda hiç bizi bilür misiz bunlar ayıda yoḳ bilmezüz ol firişteler ayıdalar biz anlaruz (8) ki dünyāda senüñ ʿamelüñ yazduḳ şimdi beşāret olsun size varuñ uçmaġa (9) girüñ nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur 158 (10) ve naḳildür ki zeyd ibni eslem ayıda beşāret üç yirdedür biri ölüm ḥālindedür (11) ve biri ḳabirdedür ve biri ḥaşr yirindedür ve baʿżılar aydur beşāret biş yirdedür nitekim (12) emı ̇̄ n olalar ʿaẕābdan ve feraḥ olalar ḳorḳudan ammā evvel beşāret ʿamdur müʾminlere (13) firişteler ayıda ḳorḳmañ ʿaẕābdan peyġāmberler ve ṣāliḥler size şefāʿat iderler ve (14) ġuṣṣalanmañ s̱evābuñuz fevt ola diyü āḫir varıcaḳ yirüñüz uçmaḳdur ikinci beşāret iḫlāṣ (15) ile ʿamel idenleredür ferişteler anlara ayıdalar ḳorḳmañ ʿamellerüñüz redd olınmaz belkim [345a] (1) ḳabūl olur ve daḫı ġuṣṣalanmañ s̱evābuñuz fevt olınmaz be-dürüstı ̇̄ sizüñ s̱evābuñuz iki (2) evvelkicedür üçünci beşāret tevbe idenleredür firişteler anlara ayıdalar ḳorḳmañ (3) günāhuñuzdan yarlıġanduñuz ve ġuṣṣalanmañ s̱evābdan öñdin işledüñüz ʿamellerü- (4) -ñüze be-dürüstı ̇̄ sizüñ s̱evābuñuzu iki evvelkicedür dördünci beşāret zāhidleredür firişteler (5) ayıdalar ḳorḳmañ ḥaşrdan ve ḥisābdan ve daḫı ġuṣṣalanmañ s̱evābuñuz eksüklügine ḥisābsuz (6) ve ʿaẕābsuz varuñ uçmaġa girüñ bişinci beşāret şol ʿālimleredür ki ḫalḳa ḫayr (7) ögredürlerdi ve ʿ ilm ile ʿ amel iderlerdi firişteler anlara ayıdalar ḳorḳmañ ḳıyāmet (8) aḥvāllerinden ve ġuṣṣalanmañ ʿamellerüñüz iki evvelincedür ve uçmaġı 158 Fussilet 41/30. Size vaad olunan cennetle sevinin. 140 muştılayalar ʿālimlere (9) ve anlara uyanlara imdi ne baḫtlu ol kişiye kim aña beşāret ola ki beşāret ol (10) kişileredür ʿameli gökçek ola muʿāẕ bin cebel raḍiyaʾllāhuʿanhu peyġāmberden naḳil ider peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām (11) ayıtdı ḥaḳ teʿālā ʿarşuñ altında bir şehr yaratmışdur zebercedden ḳızıl yāḳūtdan (12) bir direk üzerine yidi yüz şerefesi vardur ḳaçan ḳıyāmet güni olsa cebrāʾı ̇̄ l (13) ol şerefelerüñ birisinde ṭura ve ayıda yā muḥammed ümmeti rabbüñüz size selām eyler ve size (14) uçmaḳ ve rıḍvān muştılar peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı ḳıyāmet güninde benüm (15) ümmetümüñ faḳı ̇̄ rleri yüzleri ay gibi olup ḳıyāmet güninde ḳıyāmet yirine geleler [345b] (1) ellerinde nūrdan minberler üzerine oturalar göñülleri feraḥ ḥisābda olalar (2) ve bu ḫalḳ anlara naẓar eyleyeler ayıdalar ʿaceb bunlar firişteler midür yāḫūd peyġāmber- (3) - ler midür ol faḳirler ayıda biz muḥammed ümmetinüñ faḳirlerindeñüz firişteler ayıdalar ḳanḳı ʿamel (4) ile ḥaḳ teʿālā bu derecātı size erzānı ̇̄ ḳıldı faḳı ̇̄ rler ayıdalar bizüm ʿamellerümüz çoḳ (5) degül idi belki biş vaḳt namāzı gözlerdük hiç terk itmezdük ve daḫı ḳaçan (6) muḥammed-i muṣṭafā adın işitsevüz anuñ muḥabbetinden aġlar idüḳ ve allāha şükür idüb ve ṣabr ider- (7) -dük ve her ne kim ḥaḳ teʿālā bize virdi iki nesne içün virdi biri dünyāyı terk (8) itdügümüz içündür ve biri muḥammed-i muṣṭafāyı ʿaleyhiʾs-selām sevdügümüz içündür (9) ve naḳildür peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı ḳaçan müʾminler firişteleri görmeseler firişte- (10) -ler ayıdalar dünyāya gine varur mısız müʾminler ayıdalar belā ve ġuṣṣa evine varmazuz (11) belkim allāh ḳatına varuruz diyeler ammā kāfı rler ayıdalar biz varuruz ola ki bu kez (12) ṣāliḥ ʿamel eyleyevüz diyeler ammā çāre olmaya ve naḳildür ki peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı (13) ḳıyāmet güninde müʾminlerüñ oġlancuḳları mevḳūfda cemʿ olalar ḥaḳ teʿālā firiştelere (14) ayıda bu oġlancuḳları uçmaġa iledüñ oġlancuḳlar varmayalar uçmaġuñ ḳapusında ṭura (15) firişteler ayıdalar merḥabā iy müslimānlarun oġlancuḳları uçmaġa girüñ sizüñ üzerüñüze [346a] (1) ḥisāb yoḳdur ol oġlancuḳlar ayıdalar ḳanı bizüm atalarumuz ve analarumuz firişte- (2) -ler ayıdalar atañuz ve anañuz sizüñ gibi degüldür anlaruñ günāhları vardur ḥisāb (3) olunurlar ol oġlancuḳlar aġlaşalar feryād eyleyeler ve ayıdalar atalarumuzsuz uçmaġı (4) gerekmez giyeler ḥaḳ teʿālā firiştelere ayıda oġlancuḳlar niçün aġlarlar firişteler ayıda (5) 141 yā rabbı müslimānlaruñ oġlancuḳları aydur atamuz ve anamuz bile olmazsa bize uçmaḳ (6) gerekmez dirler ḥaḳ teʿālā ayıda varuñ atañuzı ve anañuzı buluñ anlaruñ ile uçmaġa (7) girüñ diye anlar daḫı varalar ataların ve anaların ḳıyāmet güninde bulalar anlaruñ ile bile (8) uçmaġa gireler ve naḳildür peyġāmber ʿam ayıtdı ḳaçan ḳıyāmet güni olsa ḥaḳ teʿālā ehl-i (9) belāya şol ḳadar keremler eyleye ki ḥisāb olmaya bu ḫalḳ çün anları eyle göreler (10) dünyāda ṣaġ olanlar ayıdalar nolaydı dünyāda bizüm derilerümüzi pāre pāre ideler (11) idi biz daḫı bunda bunlaruñ gibi mertebeler bulayduḳ diyeler ve naḳildür ki peyġāmber ʿam ayıtdı (12) ḳaçan ḳıyāmet güni olsa dört dürlü ḳavm müşkden laṭı ̇̄ f yirüñ üzerine olalar (13) anlara ḥisāb ve ʿaẕāb olmaya biri şol kişidür ki ḳurʾānı oḳuya ḥaḳḳuñ rıżāsı içün (14) ve biri şol ümmı ̇̄dür ki ḫāliṣ iʿtiḳād ile ola ve biri şol müʾmindür ki eẕān oḳur (15) ve ḫalḳı mescide daʿvet ider ḥaḳḳuñ rıżāsı-çün ve biri daḫı şol mübtelādur ki dünyāda [346b] (1) ḫasta oldı ammā ʿibādetin terk eylemedi āḫiretde meşġūl oldı ve naḳildür ki (2) peyġāmber ʿam ayıtdı ḳaçan ḳıyāmet güni olsa ḥaḳ teʿālā bu ḫalḳı bir yire cemʿ eyleye ḥisāb (3) itmek içün baʿżı müʾminler göreler ki günāhları ve maʿṣiyyetleri iñen çoḳdur ayıdalar yā rabbenā (4) bizi ṭamuya buyur biz bu ʿamel ile uçmaġa lāyıḳ degülüz ḥaḳ teʿālā ayıda iy benüm ḳulum benden ümı ̇̄ ẕüñüz (5) keser misiz be-dürüstı ̇̄ günāh işledüñüz ise benüm taḳdı ̇̄ rüm ile işledüñüz dünyāda iken (6) benüm taḳdı ̇̄ rümden ḳaçmaz idüñüz şimdi ḳanda ḳaçarduñuz diye esirgeye uçmaġa buyura ve (7) naḳildür peyġāmber ʿam ayıtdı ḳaçan ḳıyāmet güni olsa münādı ̇̄ nidā eyleye ḳanı anlar ki ehl-i (8) fażldür bir ḳavm ṭuru geleler ayıdalar biz ehl-i fażluz firişteler ayıdalar sizüñ (9) fażluñuz nedür ol ḳavm ayıdalar ḳaçan bir kişi bize ẓulm eylese ṣabr iderdüñ ve cāhil- (10) -liḳ eylese taḥammül iderdüñ firişteler ayıdalar uçmaġa girüñ ki 159 (11) ve naḳildür ki peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı ol tañrı ḥaḳḳı-çün ki benüm nefsüm (12) anuñ ḳudret elindedür be- dürüstı ̇̄ şehı ̇̄dler ḳıyāmet güninde ḳılıçların boyunları (13) üzerine ḳoyub ʿaraṣāt yirine geleler ibrāhı̇̄ m ḫalı ̇̄ lullāh ve mūsā kelı ̇̄mullāh anlara (14) uġrasalar yol vireler idi maḥşer 159 Zümer 39/74. (Bunun için) çalışıp çabalayanların ecri ne güzel! 142 ḳavmi ayıdalar ʿaceb bunlar kimlerdür nidā gele ki bunlar (15) anlardur ki fı ̇̄ sebı ̇̄ liʾllāh ġazā meydānında başların oynayub ḳanların dökirler ve ḳūtüʾl- [347a] (1) ḳulūbda naḳildür kim bir bölük ṭāʾife uçmaġa ḳabrlerinden uçub gire- (2) -ler firişteler göreler ayıdalar siz kimüñ ümmetisiz ḫalḳdan öñdin uçmaġa gir- (3) -düñüz hiç ḥisāb ve ʿaẕāb gördüñüz mi ayıdalar görmedük ayıdalar ne sebebden (4) uçmaġa girdüñüz ayıdalar allāh teʿālā fażlı ile girdük ammā anı sebeb bilürüz kim (5) iki nesnedendür biri budur kim dünyāda az nesneye ḳāniʿ idüḳ ve biri daḫı budur kim (6) gizlü günāh işlemeye ḥaḳdan ḳorḳar-ıdıḳ ve utanur-ıdıḳ firişteler ayıdalar size (7) lāyıḳ budur kim cennete gir ilāhı ̇̄ bizi bunlardan eyle bifażlike yā rabbeʾl-ʿālemı ̇̄n (8) faṣlun fiʾl kitāb ḳālallāhu teʿālā (9) 160 (10) ve naḳildür ki ḳıyāmet güni olsa ḥaḳ teʿālā bu ḫalḳı bir aḳ yire cemʿ eyleye andan ṣoñra (11) anlaruñ üzerine bir ḳara bulut gele ol bulutdan yaġmur ḫalḳuñ bitileri yaġa eger (12) müʾminlerden olursa bitisi aḳ ola ve eger kāfir olursa bitisi ḳara ola eger (13) müʾmin ise ṣaġ eline gele ve eger kāfir ise ṣol eline gele rivāyetdür biti daḫı (14) gele eger müʾminse bitisinde 161 yazılmış ola ve eger kāfir ise bitisinde (15) 162 yazılmış ola ve naḳildür ki ibni ʿabbās raḍiyaʾllāhuʿanhu aydur nice müʾmin [347b] (1) olur ki bitisi ṣaġ eline gele seyyiʾātı bitinüñ içinde yazılmış ola tā kim kimse ol (2) müʾminüñ ḥāline muṭṭaliʿ olmayalar ve ḳanḳı yılda ve ḳanḳı ayda ve ḳanḳı günde ve ḳanḳı yirde (3) olursa maʿlūm ola ḳaçan kim ol müʾmin seyyiʾātın oḳusa ġāyet melūl ola (4) aña ayıdalar ki ḥaḳ teʿālā seni yarlıġadı bitinüñ bir yanın daḫı oḳuya göreki ḥasenātı 160 İsra 17/13-14. Her insanın sorumluluğunu omuzuna yükledik. Kıyamet gününde insana, açılmış vaziyette önüne konulacak olan bir kitap çıkaracağız. Oku şimdi kitabını! Bugün kendini yargılamak üzere kendi nefsin yeter! 161 Hakka 69/22, Gaşiye 88/10. Yüksek bir cennettedirler. 162 Vakıa 56/42. İçlerine işleyen bir ateş ve kaynar su içindedirler. 143 (5) anda yazılmış ola çün anı gire göñli feraḥ olub yüzinüñ levni laṭı ̇̄ f olub (6) ve ayıda 163 ve kāfirüñ bitisi ṣol elinde ola cemı ̇̄ ʿ-i ḥasenāt bitisinüñ (7) içinde ola ve seyyiʾātı ṭaşında ola çün biti tamām oḳuyanlar ayıdalar bu senüñ ḥasenātuñ (8) ise bitinüñ bir yanın daḫı oḳu çün bir yanın oḳuya cemı ̇̄ ʿ-i seyyiʾātın anda göre yüzleri (9) ḳara olub gözleri gök ola yāḫūd gözsüz olub ol vaḳtin ayıda 164 (10) ve naḳildür ki ḳıyāmet güninde kimseler ola ki bitisi ṣaġ elinde ola göre kim ḥac ve ġazā (11) ve namāz ve zekāt müzdi vardur ol kişi ayıda bu benüm bitüm degüldür ben bunlaruñ dünyāda (12) iken hiç birisin işlemedüm idi diye ḥaḳ teʿālā ayıda iy benüm ḳulum senüñ bitüñdür (13) sen dünyāda iken aydurduñ ki eger benüm mālum olsa ḥacca varurdum ve fuḳarāya (14) virirdüm dirdüñ imdi ben bilürem kim sen gerçeksin ben daḫı s̱evābları (15) saña virürin var uçmaġa gir diye ve naḳildür ki nice yarlıġanmış ḳul ola ki günāhın [348a] (1) unıda firişteler daḫı unıda ve ḫalḳ daḫı unıda tā kim ol ḳul allāhdan ve firiştelerden (2) ve ādemden utanmaya ve naḳildür şol kāfirlerüñ kim bitisi arḳasından virile ol kişinüñ (3) ṣaġ eli iki boynında baġlu ola ve ṣol elini arḳasından çıḳaralar cehenneme şöyle gide (4) faṣlun fiʾl-mı̇̄ zān ḳālallāhu teʿālā 165 yaʿnı ̇̄ ʿamellerüñ vezni (5) ol gün ʿadl ve fażl iledür 166 yaʿnı ̇̄ ḥasenātı aġır gelecek olur- (6) -sa seyyiʾātından 167 yaʿnı ̇̄ ḥasenātından seyyiʾātını aġır gelecek (7) olursa 168 (8) ve naḳildür ki ol mı ̇̄ zān dünyā mı ̇̄ zānuñ ʿaksidür yaʿnı ̇̄ aġır gelürse dimek oldur (9) ki bir yanı yuḳaru ḳalḳa ʿarşa yaḳın olanlardur ve eger yiyni gelürse yaʿnı ̇̄ aşaġa (10) ḳalur esfele yaḳın ḥürmetde ḫafı ̇̄ f olur imām ġazzālı ̇̄ raḥmetuʾllāhi ʿ aleyhi aydur mı ̇̄ zānuñ (11) bir kefesi nūrdandur ve bir kefesi 163 Hakka 69/19. Alın kitaplarımı okuyun. 164 Hakka 69/25. “Keşke” der, “Bana kitabım verilmeseydi de hesabımın ne olduğunu bilmeseydim. 165 A’raf 7/8. O gün ölçü tartı haktır. 166 A’raf 7/8. Artık kimin tartıları ağır gelirse. 167 A’raf 7/8. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir. 168 A’raf İşte onlar ayetlerimize karşı haksızlık ettiklerinden dolayı kendilerini ziyana sokanlardır. 144 ẓulmetdendür dir ḳurtubı ̇̄ aydur mı ̇̄ zānuñ bir kefesine yirleri (12) ve gökleri ḳoysalar idi ol kefe daḫı büyük geleydi ol kefelerüñ biri nūrdañdur (13) ol ḥasenāt kefesidür ve ol ki ẓulmetdendür seyitāʾt kefesidür ve mı ̇̄ zān ʿarşuñ (14) öñünde aṣılubdurur ve cebrāʾı ̇̄ l elindedür ve ʿarşuñ ṣaġında uçmaḳdur ve nūr kefesi anuñ (15) ḳatındadur ve ʿarşuñ ṣolında ṭamudur ve ẓulmet kefesi anuñ ḳatındadur ebū hureyre raḍiyaʾllāhuʿanhu [348b] (1) peyġāmberden naḳil ider peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı ḥaḳ teʿālā ḳıyāmet güninde ādeme (2) üç kez ʿöẕür eyleye evvel budur ki ḥaḳ teʿālā ayıda eger ben yalancılara laʿnet itmeseydüm (3) cemı ̇̄ ʿ-i oġlanlaruña kāfire ve müʾmine raḥmet iderdüm (4) 169 ikinci budur ki ḥaḳ teʿālā ayıda yā ādem senüñ oġlanlaruñdan hiç birisine (5) ʿaẕāb itmedüm ammā bilürin kim eger gire dünyāya viribisem gine şer işlerler idi (6) aṣlā beni añmazlar idi üçünci ḥaḳ teʿālā ayıda yā ādem seni benüm ile oġlanlaruñ arasında (7) ḥakem ḳıldım mı ̇̄ zān ḳatına var otur kimüñ ki ḫayrı şerrinden mis̱ḳāl ẕerre ḳadar (8) aġır gelecek olursa uçmaġı anlara virem ḥattā bilesin ki ben kimseyi ṭamuya ḳoymazın (9) velākin ol ẓālimdür ʿāṣı ̇̄ dür anıñ-çün oda yaḳarın ki ana lāyıḳdur bilāl-i ḥabeşı ̇̄ (10) peyġāmberden naḳil ider peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı ḳıyāmet güninde mı ̇̄ zān cebrāʾı ̇̄ l (11) elinde ola ḥaḳ teʿālā ayıda yā cebrāʾı ̇̄ l bunlaruñ ʿamellerin vezn eyle maẓlūmları ẓālimlere (12) göndergil varsunlar ḥaḳların ṭaleb itsünler eger ẓālimlerüñ ḥasenātın bulur ise (13) maẓlūmlar alsunlar eger ḥasenātından nesne bulunmaz ise maẓlūmuñ seyyiʾātın ol (14) ẓālime virgil pes ẓālimlerüñ üzerine ṭaġlar gibi günāhlar cemʿ ola ve naḳildür (15) ki tirmidı ̇̄ raḥmetuʾllāhi ʿaleyhi peyġāmberden naḳil ider peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām [349a] (1) ayıtdı benüm ümmetümden bir kişi gele ṭoḳsan ṭoḳuz bitisi ola yazılmış ve her bitünüñ (2) uzunluġı göz irimince ola andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā ayıda bilür misin şunları ki (3) işledüñ ve ẓulm eyledüñ ol kişi ayıda bilürin yā rabbı ḥaḳ teʿālā ayıda bugün kimseye (4) ẓulm yoḳdur saña ḥasenāt vardur bu levḥ içinde ol levḥde lā ilāhe illallāh muḥammedun (5) resūlulāh yazılmış ola ḥaḳ teʿālā ol kişiye ayıda mı ̇̄ zāna ḥāżır ol ol daḫı (6) ḥāżır ola 169 Secde 32/13. Cehennemi hem cinlerden hem insanlardan bir kısmıyla dolduracağım. 145 ol bitileri mı ̇̄ zāna ḳoyalar ve bir yanında ol levḥ ḳoyalar ol levḥ anlardan (7) aġır gele zı ̇̄ rā ki tañrı teʿālānuñ adı ol levḥde bile ol-ısar ve naḳildür ḳaçan ḳıyāmet (8) güni olsa bir kişi getüreler seyyiʾātı aġır gele ḥasenātından ḥaḳ teʿālā oda buyura ol (9) kişinüñ kirpiginden bir ḳıl ḥaḳ teʿālāya söyleye ayıda yā rabbı senüñ peyġāmberüñ (10) ayıtdı kim allāh ḳorḳusından bir kişi aġlasa od ol göze ḥarāmdur didi ben senüñ içün (11) çoḳ aġladum ḥaḳ teʿālā ol kişiyi ol bir ḳıldan ötürü ʿafv eyleye cebrāʾı ̇̄ l cemı ̇̄ ʿ-i ʿaraṣāt (12) ḳavmine ayıda fulān oġlı fulānı ḥaḳ teʿālā biz içün ʿafv eyledi diye ve naḳildür ḳıyāmet (13) güninde bir kişinüñ seyyiʾātı ḥasenātından aġır gele bir dostundan ḥasenāt isteye ol (14) kişi daḫı ayıda cemı ̇̄ ʿ-i ḥasenātum ol kişiye virdüm allāh içün diye ḥaḳ teʿālā ayıda bilmez (15) misin ey benüm ḳulum od ʿaẕāb eyler ol kişi ayıda yā rabbı bilürin velākin ol kişi beni [349b] (1) senüñ-çün sever-idi ben daḫı bugün kendü nefsümi aña giri ḳılurın senüñ (2) içün diye ḥaḳ teʿālā ayıda ben erḥamuʾr-raḥimı ̇̄n-ven ikiñüzi daḫı yarlıġadum ve uçmaġı (3) size virdüm ve naḳildür ki ḳaçan ḳıyāmet güni olsa muḥammed ümmetinüñ ʿamellerin vezn (4) eyleyeler bir rekʿat namāzı benı ̇̄ isrāʾı ̇̄ l ḳavminüñ biñ rekʿatından yigdür ziyāde gele (5) benı ̇̄ isrāʾı ̇̄ l ḳavmi ayıdalar yā rabbi muḥammed ümmetinüñ bir rekʿatında ne vardur ki bizüm (6) biñ rekʿatumuzdan ziyāde gele benı ̇̄ isrāʾı ̇̄ l ḳavmine ḥaḳ teʿālā ayıda anıñ- içün kim anlar namāzında (7) bismillāhiʾr-raḥmāniʾr-raḥı ̇̄m dirler ve naḳildür ki ḳaçan bir kişinüñ mı ̇̄ zānı berāber (8) gele ḥaḳ teʿālā ayıda bu kişi uçmaḳ ehlinden degüldür bir firişte bir ṣaḥı ̇̄ fe getüre içinde (9) yazılış ve ol kim atasına ve anasına ḳatı söylemiş ve incidmiş ola ol ṣaḥı ̇̄ fe ol mı ̇̄ zānuñ (10) bir kefesine ḳoya seyyiʾātı aġır gele ḥasenātından ḥaḳ teʿālā ol kişiyi oda buyura ol kişi (11) gine allāha gelmek isteye ḥaḳ teʿālā ayıda iy ʿāṣı ̇̄ ḳul niçün gine ḳatuma gelmek ister- (12) -sin ol ayıda ilāhı ̇̄ benüm atamı od içinde gördüm yanar idi imdi ben dünyāda atama (13) ʿāṣı ̇̄ olmuşdım anuñ ʿaẕābın baña vir ve anı āẕād eyle ḥaḳ teʿālā ḥażretine ḫoş gele atası ile (14) ol kişiyi uçmaġa buyura ʿalı̇̄ raḍiyaʾllāhuʿanhu peyġāmberden naḳil ider peyġāmber ʿam ayıtdı ʿahd (14) eyle biş vaḳt namāzı cemāʿat ile ḳılmaḳ içün ki ḳaçan ḳıyāmet güni olsa ḥaḳ teʿālā [350a] 146 (1) yidi ḳat gökleri ve yirleri ve deñizleri ve giceyi ve gündüzi şemsi ve ḳameri ʿarşı ve kürsı ̇̄ yi (2) ve uçmaġı ve ṭamuyı ve yılduzları mı ̇̄ zānuñ bir yanına ḳoya müʾminüñ bir vaḳt namāzın kim (3) cemāʿat ile ḳılmış ola mı ̇̄ zānuñ bir yanına ḳoya ol bir vaḳt namāz cemı ̇̄ ʿsinden aġır gele ilāhı ̇̄ (4) muḥammed-i muṣṭafā ḥaḳḳı-çün bizi namāza ḳuvvet virüb cemāʿat ile ḳılanlardan eyle bi-ḥürmeti ḥabı ̇̄bike (5) muḥammedin ʿaleyhiʾs-selām faṣlun fiʾl-muḫāṣāmāti velʾl-muḥakemāt ḳālallāhu teʿālā (6) yaʿnı ̇̄ (7) ḳıyāmet güni ol gündür kimse kimseye iʿtibār ve iltifāt itmeye her kişi kendü nefsine meşġūl (8) ola biri birinden ḳaçalar benden nesne isteye diyü ḳarındaş ḳarındaşına ayıda baña dünyāda (9) māluñdan ve mülküñden baña niçün nesne virmedüñ diye ve ʿavrat erine ayıda baña ḥarām yidür- (10) -düñ ve oġlanlar atasına ayıda baña ʿ ilim ögretmedüñ ve baña ḥaḳḳa irşād eylemedük evvel (11) ḳarındaş ki ḳarındaşından ḳaça hābı l ḳābı lden ḳaça ve ibrāhı ̇̄m atasından ve anasından (12) ḳaça ve lūṭ ʿ avratından ḳaça ve nūḥ oġlından ḳaça beġavı ̇̄ tefsı ̇̄rinde aydur peyġāmberler (13) daḫı ümmetlerinden ḳaçalar andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā sāḳından yaʿnı ̇̄ ʿaẓametinden biraz göstere (14) cemı ̇̄ ʿ-i müʾminler aña taʿẓı ̇̄m eyleyüb secde eyleyeler ammā kāfirlerüñ gözleri göge (15) dikilüb göñüllerinden hevā olub müteḥayyir ve baġlu ṭuralar nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur [350b] (1) 170 ol vaḳt ḥaḳ teʿālā nidā (2) eyleye yaḳın ve ıraḳ kim var-ısa işideler ve ayıda ki ben ẓālimüñ ẓulminden geçmezin elbette intiḳām (3) iderin eger ben ẓulmetden geçersen ẓālim ben olmış olurın diye andan ṣoñra cemı ̇̄ ʿ-i ḫalḳ ferden (4) ferden ḥisāb olına her kişi söyle ṣana ki ḥisābı hemān yaluñuz kendüye olur ve naḳil- (5) -dür ki bir kişi bir kişiyi öldürmiş olsa ikisi bile ḥaḳ teʿālā ḳatına geleler ḥaḳ teʿālā ol öldüren (6) kişiye ayıda iy ādemoġlanı ben saña ne ẓulm eyledüm ki benüm ile şerı ̇̄ k olursın ben diri (7) ḳılurın sen öldürürsin benüm ile āşikāre ceng idersin eger ol daʿvācı ḥaḳḳun baġışlar (8) ise kendü bilür ol daʿvācı ayıda yā rabbı senüñ ʿışḳıña baġışladum ḥaḳḳımı diye ḥaḳ teʿālā (9) ayıda benüm keremüm senüñ keremüñden çoḳdur 170 Kalem 68/42. İş ciddileşip paçalar sıvandığı gün secdeye çağrılırlar, ama bunu yapamazlar. 147 imdi varuñ iki göz daḫı uçmaġa girüñ (10) enes raḍiyaʾllāhuʿanhu aydur peyġāmber ʿam bir gün bizim ile otururdı nāgāh geldi ḥattā (11) dişleri gözükdi ʿömer ayıtdı yā resūluʾllāh neye geldüñüz peyġāmber ʿam ayıtdı ḳıyāmet güninde (12) iki kişi geleler ḥaḳ teʿālānuñ öñinde daʿvā eyleyeler birisi birisi içün yā rabbı benüm ḥaḳḳumı bundan (13) alıvirgil ḥaḳ teʿālā ayıda ḳarındaşuña ḥaḳḳuñı baġışla ol kişi ayıda yā rabbı hiç ḥasenātum (14) ḳalmadı diye ḥaḳ teʿālā ol birisine ayıda nice idersin ol kişinüñ ḥasenātı ḳalmadı ol (15) kişi ayıda benüm günāhumı aña virgil götürsün ḥaḳ teʿālā ayıda başuñı yuḳaru ḳaldur uçmaġa [351a] (1) naẓar eyle ol kişi başını ḳaldura uçmaġa naẓar eyleye ol kişi ayıda yā rabbı gümiş- (2) -den şehirler ve altundan sarāylar görürin incüler ile düzülmiş yā rabbı ol sarāylar ḳanḳı nebı ̇̄ - (3) -nüñdür ve ḳanḳı şehı ̇̄düñdür ḥaḳ teʿālā ayıda her kim bir kişide ḥaḳḳı olsa ol ḥaḳḳın baġışlasa (4) işbu gördüklerüñ anuñ ʿıvāżıdur ol kişi ayıda yā rabbi ḥaḳḳumı ol kişiye baġışladum (5) imdi var ol kişiyle uçmaġa girgil ve naḳildür peyġāmber ʿaleyhiʾs- selām ayıtdı hic (6) müflis kimdür bilür misiz ayıtdılar yā resūluʾllāh bizüm ḳatumuzda müflis oldur ki (7) ḳıyāmet güninde cemı ̇̄ ʿ-i ʿamelin alalar ḥaḳḳum vardur diyü ol kişi şöyle müflis ḳala (8) andan ṣoñra ṭamuya buyuralar ḳāl allāhu teʿālā 171 (9) peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı ḫalḳuñ ortasında çekişmeklik bir zamān zāyil olmaya (10) ḥattā cān ile ten çekişler cān ayıda yā rabbı benüm elüm yoḳ ki anuñ ile yapuşam ve ayaġum yoḳ (11) ki anuñ ile yüriyem ve gözüm yoḳ ki anuñ ile görem her ne kim işledi ise ten işledi (12) benüm suçum yoḳdur diye ten ayıda yā rabbı beni bir aġaç gibi yaratduñ benüm elüm ve ayaġum (13) yoḳdur ki anuñ ile günāh işleyem işbu cān baña bir nūr gibi geldi anuñ ile söyledüm (14) ve anuñ ile gördüm benüm aṣlā günāhum yoḳdur diye ḥaḳ teʿālā ayıda sizüñ mes̱eleñüz (15) bir gözsüz ile bir ayaḳsuza beñzer ki ol gözlü bir yirde bir baġ içinde çoḳ yimiş [351b] (1) gördi eyle olsa ayaḳsuz gözsüzi götürdi ol baġa girdiler nesne (2) uġurladılar eyle olsa ikisine bile ʿaẕāb itmek gerekdür ve girü ḳalan aʿżālar (3) daḫı böyledür yaʿnı ̇̄ göz ḳulaḳ 171 Nahl 16/111. O gün herkes gelip kendisini savunacak. 148 ve el ayaḳ anlar daḫı suʾāl olına nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur (4) 172 andan ṣoñra cemı ̇̄ ʿ-i cānavar- (5) -lara suʾāl eyleyeler birisinüñ ḥaḳḳın birisinden alıvireler ve ıssı yoḳ yire diñmiş ise andan alıvire- (6) -ler andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā buyura ḥayvānlar ṭopraḳ olalar eger bir kişi dünyā bir cānavarcugı ya ḳuş- (7) -cuġazı sevse ḥaḳdan dileye ḥaḳ teʿālā buyura ol kişi ile uçmaḳda bile ola ʿikrime peyġāmber- (8) -den naḳil ider peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı ol vaḳt cānavarlar ve ve ḳuşlar ādem oġlanları- (9) -nuñ ḥālini göreler ayıdalar ki elḥamdülillāhı ki ḥaḳ teʿālā bizi ādemoġlanlarından yaratmadı bize (10) ne uçmaḳ gerekdür ve ne ṭamu gerekdür hemı ̇̄n ḥaḳḳuñ rıżāsı bize yiter diyeler ḥaḳḳuñ (11) destūrı ile ṭopraḳ olmaġa rāżı ̇̄ olalar faṣlun fi sāyiriʾl-umūriʾl-ġarbiyyeti (12) fı ̇̄ yevmiʾl- ḳıyāmeti ebū hureyre peyġāmberden naḳil ider peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı (13) cemı ̇̄ ʿ-i ʿ ameller ḳıyāmet güninde ṣūrete gelüb söyleyeler evvel namāz gele ayıda yā rabbı ben namāzın (14) ḥaḳ teʿālā ayıda sen ḫayr üzerinesin andan ṣoñra ṣadaḳa gele ayıda yā rabbı ben ṣadaḳa- (15) -yın ḥaḳ teʿālā ayıda sen ḫayr üzerinesin andan ṣoñra islām gele ayıda yā rabbi enteʾs- [352a] (1) -selām ve eneʾl-islām ḥaḳ teʿālā ayıda sen ḫayr üzeresin bugün senüñ ile olam ve senüñ ile (2) virem eyle olsa islām her kimi dilerse uçmaġa ḳoya andan ṣoñra ḳurʾān gele bir gökçek (3) ṣūretde maḥşer ḫalḳı ḳurʾānı göreler ki peyġāmberlerden geçe ayıdalar melekdür çün melekler- (4) -den bileler ki ḳurʾān-ı ʿ aẓı ̇̄mdür her kime ki şefāʿat iderse ala uçmaġa gire andan (5) ṣoñra cumʿa gele bir gökçek ṣūretde ḥüsni ve ḫalḳı gökçek ve misk gibi ḳoḳusı ola (6) ol daḫı kimi dilerse uçmaġa bile ala gire ve naḳildür ki peyġāmber ʿam ayıtdı ḳıyāmet (7) güninde bir kişi getüreler adı muḥammed ola ḥaḳ teʿālā ayıda sen utanmadañ baña ʿāṣı ̇̄ (8) olduñ şimdi ben saña ʿaẕāb itmezin diye ʿafv eyleye ve naḳildür peyġāmber ʿ am ayıtdı (9) ḳıyāmet güninde dünyāʾyı bir ḳandı ̇̄ l gibi aṣa ḳoyalar ol vaḳtdan berü ki ḥaḳ teʿālā yaratdı (10) daḫı aña raḥmet naẓarın eylemişdür ḳıyāmet güninde ayıda yā rabbı senüñ emrüñ geldi benüm (11) ṣularumı düketdi ve aġaçlarumı ḳurutdı ve sarāylarumı yıḳdı ve sulṭānlıġum gitdi (12) imdi bugün beni bir ednā velı ̇̄ lerüñe naṣı ̇̄b eyle diye ḥaḳ teʿālā ayıda iy hic (13) nesne ol velı ̇̄ lerüm saña rāżı ̇̄ olmadılar bugün ki benüm 172 İsra 17/36. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur. 149 ḳatuma geldiler saña (14) rāżı ̇̄ mı olurlar ʿizzetüm ḥaḳḳı-çün eger senüñ benüm ḳatumda bir siñek ḳanadı (15) ḳadar ḥürmetüñ varımışsa kāfire bir içim ṣu virmeyedüm ki içe-y- di ve naḳildür [352b] (1) ki beġavı ̇̄ tefsı̇̄ rinde ebū hureyre peyġāmberden naḳil ider peyġāmber ʿam ayıtdı ḳıyāmet (2) güninde ibrāhı ̇̄m peyġāmber ʿ aleyhiʾs-selām atası āzer ile bulışa āzerüñ yüzi gözi (3) toza bulaşmış ola ibrāhı ̇̄m göre ayıda ben saña dimedüm midi allāha ʿāṣı ̇̄ olma āzer (4) ayıda bugün allāha muṭı ̇̄ ʿ oldum çāre eyle ibrāhı̇̄ m ayıda yā rabbı sen baña vaʿde (5) eyledüñ ki ḳıyāmet güninde beni rüsvāy eylemeyesin bundan daḫı ḳatı rüsvāylık (6) ne olur atamı oda bıraġurlar ḥaḳ teʿālā ayıda ben uçmaġı kāfirlere ḥarām eyledüm andan (7) ṣoñra ibrāhı ̇̄m yire baḳa göre ki atası bir ḳoç olmış ayaġına yapışub oda (8) bıraġalar ḳāl allāhu teʿālā 173 bunda ḥaseneden murād (9) lā ilāhe illallāh kelimesidür bu ḫayırdan yig aña ḫayr vardur ibni ʿabbās raḍiyaʾllāhuʿanhu (10) aydur lā ilāhe illalāh kelimesi ḫayrdan yig ḫayr dimek bu kelime ile dürlü dürlü ulaşurlar (11) zı ̇̄ rā ki bir ḥaseneye on ḥasene var dimek olur birisi lā ilāhe illallāh dimek- (12) -den efḍal ḥasene bundan ḥaḳḳuñ cemālin müşāhede itmekdür faṣlun fı ̇̄ muḫātabāt- (13) -illāhi teʿālā maʿaʾl-melāiketiʾl-kirām ḳaçan müʾminler ḳıyāmet yirine geleler cemı ̇̄ ʿ-i (14) aʿżāları ḥaḳ teʿālāya söyleye eli ayıda ṣadaḳa virdüm ḳanı benüm s̱evābum (15) ayaġı ayıda ben ʿibādete durdum ḳanı benüm ḥāṣılum iş bu resme cemı ̇̄ ʿ-i aʿżāları [353a] (1) s̱evāb isteye ḥaḳ teʿālā daḫı vire andan ṣoñra gözi ayıda yā rabbı ḳanı benüm (2) daḫı s̱evābum ḥaḳ teʿālā firiştelerine ayıda ḥicābları götürüñ tā ki benüm niteligüm- (3) -süz cemālümi göre ve naḳildür peyġāmberden ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı ḳaçan ḳıyāmet güni (4) olsa cemı ̇̄ ʿ-i ʿālimleri bir yire cemʿ eyleyeler ʿālimlere ḥaḳ teʿālā ayıda ben size (5) ʿilmi raḥmeti anuñ-çün virdüm ki sizden ḫayr dilerdüm iy benüm firiştelerüm (6) siz ṭanuḳ oluñ ben ʿālim ḳulumuñ ḥasenātın ḳabūl itdüm ve günāhın (7) ʿāfv itdüm ve naḳildür peyġāmber ʿ aleyhiʾs-selām ayıtdı ḥaḳ teʿālā ḳıyāmet güninde (8) ayıda 173 Enˈam 6/160. Kim iyilikle gelirse ona getirdiğinin on katı vardır. 150 174 firişteler ayıdalar iy bizüm rabbümüz anlar kimler- (9) -dür ḥaḳ teʿālā ayıda dervı ̇̄ şlerdür ki tābiʿ ve rāżı ̇̄ oldılar benüm taḳdı ̇̄ rüme (10) imdi anları uçmaġa ḳoyuñ anlar daḫı uçmaġa gireler bu ḫalḳ ḳıyāmet yirinde ḥisāb içinde olalar (11) ve naḳildür peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı ḳaçan ḳıyāmet güni olsa münādı ̇̄ (12) nidā eyleye ayıda ki ḳanı benüm ʿadūlarum cebrāʾı ̇̄ l ayıda yā rabbı senüñ ʿadūlar- (13) -uñ çoḳ ḳanḳı ʿadūlaruñ istersin ḳanı ḫamr içenler çalġu diñleyenler ve sarḫoş (14) olanlar ve zinā idenler firişteler anları bir yire cemʿ eyleyeler ḥaḳ teʿālā anları (15) şeyṭān ile ṭamuya buyura eger dünyāda tevbesüz ölmiş olurlar ise [353b] (1) ve naḳildür ḳıyāmet güninde bir kişi getüreler boynında zencı ̇̄ r ve ayaġında buḳaġu ola (2) ṭamuya ḳoymaḳ isteyeler ḥaḳ teʿālā ayıda ol ḳulumı baña getürüñ benüm ḳulumdan ne ister- (3) -siz yoḫsa siz mi yaratduñuz siz mi rızḳın virdüñüz ey benüm ḳulum dilüñde (4) gör benüm ḫayrumdan nesne var mıdur ol kişi göre kim ol aḳ ḫaṭ ile yazılmış (5) ola bismillāhiʾr-raḥmāniʾr-raḥim ol kişi ayıda yā rabbı ben her gice bir yanumdan (6) bir yanuma dönerken bunı oḳurdum ilāhı ̇̄ beni bismillāh baġışla dirdüm ḥaḳ teʿālā iy (7) ḳulum seni yarlıġadum var uçmaġa gir benüm raḥmetüm ile ve naḳildür ki ḳaçan ḳıyāmet (8) güni olsa ḥaḳ teʿālā bir kişiye ḥisāb eyleye günāhı aġır gele müzdinden ḥaḳ teʿālā (9) ol ḳulı oda buyura ve cebrāʾı ̇̄ l ayıda var ol ḳula ṣor hiç dünyāda bir gün (10) ʿilim ile bir yirde oturduġı var mıdur eger oturduġı var-ise ʿafv idin cebrāʾı ̇̄ l (11) ol ḳulı ayıda oturduġum yoḳdur ḥaḳ teʿālā ayıda hiç dünyāda (12) bir ʿālimi sever miydi cebrāʾı ̇̄ l ṣora ol kişi ayıda yoḳ sevmezdüm diye ḥaḳ teʿālā ayıda (13) yā cebrāʾı ̇̄ l ṣor hiçbir ʿālim ile ṭaʿām yidügi var mıdur cebrāʾı ̇̄ l ṣora ol (14) kişi ayıda yoḳdur ḥaḳ teʿālā ayıda yā cebrāʾı ̇̄ l ṣor ol ḳula adı hiç ʿālimüñ adına (15) muvāfıḳ mıdur cebrāʾı ̇̄ l ṣora göre ki muvāfıḳ degüldür ḥaḳ teʿālā ayıda yā cebrāʾı ̇̄ l [354a] (1) ol ḳulı uçmaġa ḳoy ben bilürin kim ol ḳulum bir ʿālimi seven kişiyi severdi (2) ben ol ʿālim ḥürmetine buña raḥmet eyledüm ve naḳildür ki ḥaḳ teʿālā ḳıyāmet güninde (3) firiştelerine ayıda bugün müʾmin ḳullarumı uçmaġa iledüñ ve anlara sarāyların (4) ve ḥūrı ̇̄ lerin gösterüñ firişteler ayıdalar bu ulu kerāmetdür ḥaḳ teʿālā ayıda ʿizzetüm (5) 174 Yarattıklarımın saf ve seçkin olanları nerdedir. 151 ḥaḳḳı-çün eger cemı ̇̄ ʿ-i uçmaġı bir ḳuluma virsem anuñ ʿıvāżı degüldür şol vaḳt ki anlara (6) ayıtdım elestü bi rabbiküm ayıtdılar belı ̇̄ imdi anlaruñ iḳrārı içün uçmaġı anlara virdüm (7) belkim daḫı ziyāde cemāli müşāhede eylesinler ve naḳildür ḳıyāmet güni bir kişi getüreler (8) ḥaḳ teʿālā ayıda iy benüm firiştelerüm hiç benüm ḳullarum baña kimseyi beñzetdimi (9) firişteler ayıdalar yoḳ yā rabbı ḥaḳ teʿālā ayıtdı iy benüm firiştelerüm ol kişi bunca yıllar (10) dünyāda oldı dürlü dürlü belā çekdi andan ṣoñra öldi bunca yıllar gine ḳabirde (11) ḳarañulıḳda yatdı ben daḫı aña raḥmet eyledüm varsun uçmaġuma girsün ve naḳildür peyġāmber ʿam (12) ayıtdı ḳaçan ḳıyāmet güni olsa ḥaḳ teʾālā ayıda ḳanı benüm ḳonşılarum ayıdalar yā rabbi (13) senüñ ḳonşılaruñ kimdür ḥaḳ teʿālā ayıtdı benüm ḳonşılarum anlardur ki benüm mescid- (14) -lerümi ʿ imāret iderler idi anlar benüm dostlarum ve ḳonşılarumdur ve züvvārumdur (15) ʿāişe raḍiyaʾllāhuʿanhu peyġāmberden naḳil ider peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı ḳaçan ḳıyāmet [354b] (1) güni olsa ḥaḳ teʿālā ayıda iy benüm firiştelerüm cemı ̇̄ ʿ-i ʿibādetlerüñüzi muḥammed ümmetine (2) baġışlañ firişteler ayıdalar yā rabbı bundan ḥikmet nedür bugün s̱evāba biz muḥtāc- (3) -laruz ḥaḳ teʿālā ayıda yā benüm firiştelerüm ādemoġlanları bugün s̱evāba sizden anlar ḳatı muḥtāc- (4) -lardur billāhi iy müʾmin ḥaḳ teʿālānuñ kemāli keremine naẓar eyle ki ādemoġlanlarınuñ (5) müʾminlerine nice raḥmet ider faṣlun fi cehennem ve derekātihi ḳālallāhu teʿālā (6) 175 yaʿnı ̇̄ cehennem şeyṭāna ve aña tābiʿ olanlara vaʿı ̇̄ d (7) olunmışdur bilmek gerekdür ki ṭamunuñ iki ḳapusı vardur ve biri yidi ṭabaḳa- (8) -dur ve her ṭabaḳada yitmiş biñ şehr vardur oddan ve şehrde yitmiş biñ maḥalle var- (9) -dur her maḥallede yitmiş biñ avlu vardur ve her avluda yitmiş biñ ev vardur od- (10) -dan ve her evde yitmiş biñ ḳuyu vardur ve her ḳuyuda yitmiş biñ tābūt vardur ve her (11) tābūtuñ içinde yitmiş biñ ʿaḳreb vardur ve her ʿaḳrebüñ biñ ḳuyruġı vardur oddan (12) ve daḫı her tābūtuñ üzerinde biñ aġac vardur zaḳḳumdan ve her aġacuñ dibinde (13) yitmiş biñ yılan vardur ve her yılanuñ aġzında bir deñiz vardur aġudan imdi (14) bunlaruñ cemı ̇̄ ʿsi kāfirler içündür ve daḫı gammāzlar içün ve zekāt virmeyenler (15) içindür ve zinā ve livāṭa idenler içündür ve süci içenler içündür ve yitim mālın 175 Hicr 15/43. Kuşkusuz cehennem, o sana uyanların tamamının buluşma yeri olacaktır. 152 [355a] (1) yiyenler içündür ve tevbesüz gitmiş olacaḳ olurlar ise ehl-i tefsı ̇̄ r aydur- (2) -lar eger ṭamudan bir ḳaṭre ṣu çıḳarsalar idi dünyā ṭaġlarınuñ üzerine ḳosa- (3) -lar cemı ̇̄ ʿ-i ṣular ve ṭaʿāmlar ıssıdan eriye-y-di kāfir içün ṭamuda aġaçlar var- (4) -dur oddan yimişi şeyṭānlar başına beñzer ḳaçan yiseler boġazlarına ṭura geçmeye (5) ve ol yimişler acı ola kim aġudan acı ola ve ḳoḫusı cı ̇̄ feden artuḳ ola (6) ḳālʾen-nebiyyü ʿaleyhiʾs-selām 176 (7) yaʿnı ̇̄ buyurdı kim od köz cehennem odunuñ yitmiş bölüginden bir bölügüdür (8) ḳālallāhu teʿālā 177 yaʿnı ̇̄ ṭamunuñ (9) ṭutruġı ādemlerdür ve ṭaşlardur maʿnāsı budur kim her kāfirüñ boynında kibrı ̇̄ t (10) ṭaşından bir ṭas aṣılmış ola ve her kāfire bir şeyṭān baġlu ola imdi (11) ol ṭaş kibrı ̇̄ t ṭaşı oldı ayruḳ ṭaş olmadı niçün anuñ-çün- (12) -dür ki bu kibrı ̇̄ t ṭaşından dört bir nesne vardur ki ayruḳ ṭaşlarda (13) yoḳdur evvel budur ki tı ̇̄z yanar ikinci budur ki giç söyünür üçünci budur ki (14) yaramaz ḳoḳusı vardur dördünci budur ki ḳatı ıssıdur bişinci budur ki ādemüñ gevdesine (15) yapışur ve naḳildür peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı yā cebrāʾı ̇̄ l odı baña vaṣf eylegil [355b] (1) cebrāʾı ̇̄ l ayıtdı yā muḥammed ṭamu bir ḳarañu yirdür ve içi ṭopṭolu oddur eger bir ẕerre ol (2) oddan dünyāya ẓāhir olaydı cemı ̇̄ ʿ-i yir yüzini yaḳardı eger ṭamu ḳaftānlarından (3) birisini çıḳarsalar yir ile gök arasında aṣa ḳosalar anuñ yaramaz ḳoḳusından (4) cemı ̇̄ ʿ-i ḫalḳ helāk olur idi zebānı ̇̄ lerüñ birisi āşikāre olsa-y-ıdı cemı ̇̄ ʿ-i ḫalḳ (5) anuñ heybetinden helāk olurdı peyġāmber ʿam cebrāʾı ̇̄ lden bu sözi işitdi aġladı (6) cebrāʾı ̇̄ l daḫı bile aġladı peyġāmber ʿ am ayıtdı yā cebrāʾı ̇̄ l sen niçün aġlarsın (7) günāh ḫoz işlemezsin cebrāʾı ̇̄ l ayıtdı yā muḥammed emı ̇̄ n olmazın hārūt (8) ve mārūt nice mübtelā oldılar imdi peyġāmber ve cebrāʾı ̇̄ l ṭamu ḳorḳusından (9) aġlarlar ʿaceb budur ki şol kimseler ki ʿāṣı ̇̄ lerdür niçün aġlamazlar meger ki mālına (10) ve saġlıġına maġrūr olurlar ola ve naḳildür ki ebı̇̄ ümāmeteʾl-bāhilı̇̄ raḍiyaʾllāhuʿanhu (11) aydur ṭamunuñ aġzından dibine yitmiş biñ yıllıḳ yoldur ve ġayyā ḳuyusı anuñ altındadur (12) ibni ʿ abbās 176 Sizin bu ateşiniz cenehhen ateşinin yetmiş bölüğünden bir bölüktür. Tirmizi, Sıfatı Cehennem 7. 177 Bakara 2/24. Yakıtı insanlar ve taş olan ateşten sakının. 153 raḍiyaʾllāhuʿanhu aydur ġayyā ṭamuda bir deredür ṭamunuñ cemı ̇̄ ʿ-i dereleri (13) ol ġayyā deresinden ve anuñ ḳorḳusından allāha ṣıġınurlar ḥaḳ teʿālā ol dereyi (14) vaʿı ̇̄d eylemişler zinā idenlere ve süci içenlere ve aḳçe ıssısın yiyenlere ve atasına (15) ve anasına ʿāṣı ̇̄ olanlara ve yalan ṭanuḳluḳ virenlere ʿaṭā aydur ġayyā ṭamuda bir dere- [356a] (1) -dür ol dereden ḳan ve iriñ aḳar ʿāṣı ̇̄ ler içün kaʿb aydur ġayyā ṭamuda bir dere- (2) - dür ġāyet ıssı ve deriñdür ve ol derede bir ḳuyu vardur aña behı ̇̄m dirler ḳaçan biraz (3) ṭamu ṣovuḳ olsa ḥaḳ teʿālā ol ḳuyuyı açar ṭamu ol ḳuyudan girü ıssı olur ve naḳil- (4) - dür ki zekeriyyā peyġāmber ʿam ayıtdı cebrāʾı ̇̄ l baña ḫaber virdi kim od içinde (5) gine oddan bir ṭaġ vardur aña sekrān dirler ve ol ṭaġuñ dibinde bir ḳuyu var- (6) -dur oddan aña ġażbān dirler ḥaḳ teʿālā kime ki ġażab iderse ol ġażbāna (7) bıraġur ol derenüñ içinde bir ḳuyu daḫı vardur oddan ve her ḳuyunuñ deriñligi (8) iki yüz yıllıḳ yoldur ve daḫı ol ḳuyuda oddan tābūtlar vardur her tābūtuñ içinde (9) zencı ̇̄ rler vardur oddan kāfirler içün ḳālallāhu teʿālā (10) 178 ibni ʿabbās raḍiyaʾllāhuʿanhu aydur evvel ṭabaḳa cehennemdür ikinci ṭabaḳa saʿı ̇̄ -r (11) -dür üçünci ṭabaḳa saḳardur dördünci ṭabaḳa caḥı ̇̄mdür bişinci ṭabaḳa laẓādür altıncı ṭabaḳa (12) ḫutamedür yidinci ṭabaḳa hāviyedür ve naḳildür ḍaḥḥāk aydur ehl-i tevḥı ̇̄d olurlar (13) ki günāhlarına göre ʿaẕāb göreler ammā ebedı ̇̄ ḳalmaz tevḥı ̇̄ d berekātında gine çıḳar- (14) -lar ḥaḳ teʿālā ol ṭabaḳa gine kāfirler ile ṭoldurur ikincide naṣārā ḳavmi olurlar (15) üçüncide yahūdiler olurlar dördüncide yılduza ṭapanlar olurlar altıncıda müşrikler [356b] (1) olurlar yidincide münāfıḳlar olurlar nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur ARAPÇA (2) ARAPÇA179 ebuʾl-leys̱ raḥmetuʾllāhi ʿaleyhi aydur firʿavn münāfıḳlar (3) ile bile hāviyede olalar faṣlun fı ̇̄ ehliʾn-nār ḳālallāhu teʿālā (4) 180 yaʿnı ̇̄ kāfirlerüñ gözleri gök olup yüzleri ḳara ola (5) baʿżılar 178 Hicr 15/44. Onun yedi kapısı vardır her kapıdan girmek üzere de onlardan birer grup belirlenmiştir. 179 Nisa 4/145. Münafıklar cehennemin en alt katındadırlar. 180 Taha 20/102. Sura üfürülür ve günahkarları o gün gözleri göğermiş olarak toplarız. 154 aydur zurḳā dimek gözsüz ve ṣusuz olalar dimekdür ḳālallāhu teʿālā (6) 181 yaʿnı ̇̄ yā muḥammed ol gün kāfirleri göresin zencı ̇̄ r ile baġlanmış (7) olalar firişteler müʾminlere uçmaġı muştılayalar ammā kāfirlere ayıdalar bugün (8) size muştuluḳ yoḳdur sizüñ ʿamelüñüz bāṭıl oldı anuñ-çün ki ḥaḳ teʿālā içün (9) degül-idi żāyiʿ oldı diyeler ve naḳildür ki şeyṭān ḳaçan ḳıyāmet güni olsa muʿāyene (10) göre ve ādemoġlanlarınuñ müʾminlerini s̱evāb ve raḥmet ile göre ve kāfirlerini ʿaẕāb (11) ve şiddet ile göre ve cemı ̇̄ ʿ-i ḥayvānları turāb olduḳların göreler ayıdalar (12) 182 yaʿnı ̇̄ nolaydı ben daḫı ṭopraḳ olaydım diye ṭopraḳ ayıda saña kerāmet (13) yoġ-ıdı eger ṭopraḳ daḫı olsa idüñ ve ḳālallāhu teʿālā (14) 183 yaʿnı ̇̄ ḥaḳ (15) teʿālā buyurur kim ḳıyāmetde kāfirlerüñ aġzına mühür uraruz elleri ve ayaḳları [357a] (1) ne kesb itdiler ise ṭanuḳluḳ vireler andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā cehennemüñ ḫazı ̇̄ nedārlarına (2) ayıda bunlaruñ ellerün boyınlarına baġlañ cehenneme bıraġuñ zebānı ̇̄ ler cehennemden yitmiş (3) ḫalḳalu zencı ̇̄ rler çıḳaralar kāfirlerüñ aġzından ṣoḳalar dübürlerinden çıḳaralar ebedı ̇̄ (4) şöyle baġlu ṭuralar kaʿb el-aḫbār aydur eger cemı ̇̄ ʿ-i ʿālemüñ demürlerini bir yire cemʿ (5) eyleseler ol zencı ̇̄ re bir ḫalḳa olmayadı eger ol ḫalḳalardan birisini gökden (6) bıraġalardı cemı ̇̄ ʿ-i yirleri aşaġa geçüre idi ve ḥaḳ teʿālā ayıda kāfirleri bölük (7) bölük cehenneme bıraġalar cehennem kāfir ile ṭopṭolu ola nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur (8) 184 imdi cehennemüñ on ṭoḳuz zebānı ̇̄ si vardur birisi (9) mālikdür ve on sekizi aña ḫiẕmetkārdur ol zebānı ̇̄ lerüñ gözleri yıldırum (10) gibidür ve 181 İbrahim 14/49. Suçların –sıra halinde- zincirlere vurulmuş. 182 Nebe 78/40. Keşke toprak olsaydım. 183 Yasin 36/65. O gün onların ağızlarını mühürleriz; yapmış olduklarını elleri bize anlatır, ayakları da tanıklık eder. 184 Secde 32/13. Cehennemi hem cinlerden hem insanlardan bir kısmıyla dolduracağım. 155 dişleri süñüler gibidür ve aġızlarından od çıḳar ve bir omuzından bir omuzına (11) bir yıllıḳ yoldur ve her zebānı ̇̄nüñ ḥükminde yitmiş zebānı ̇̄ ḫiẕmetkārı vardur imām rāzı ̇̄ (12) raḥmetuʾllāhi ʿaleyhi aydur bunlara zebānı ̇̄ dirler niçün anuñ içün ki kāfirleri el ile (13) ve ayaḳları ile bile ʿaẕāb iderler zebānı ̇̄ lerüñ ʿaẕābı şol resmedür ki on biñ (14) kāfiri bir eline alur ve on biñ kāfiri bir ayaġına olup ve on biñ kāfiri daḫı bir (15) ayaġına alur eyle olsa bir zebānı ̇̄ bir defʿada ḳırḳ biñ kāfire ʿaẕāb ider ve naḳildür ki ḳıyāmet [357b] (1) güninde cehennem üç ṭāʾifeye söyleye biri beglere ve biri ʿālimlere ve biri bāylara ve (2) beglere ayıda yā şol kimse ki ḥaḳ teʿālā saña sulṭānlıḳ virdi ne-içün ʿadl eylemedüñ (3) diyü ol ẓālim begi bir ḳuş bir dāne yudar gibi cehennem yuda ve ʿālimlere ayıda yā şol kimse ki (4) ʿilmi ḫalḳ içün oḳurdı ve ḫalḳa ʿāṣı ̇̄ olurdı anı daḫı bir dāne gibi yuda (5) ve bāylara ayıda yā şol kimse ki ḥaḳ teʿālā saña çoḳ māl virdi zekāt virmedüñ ve (6) ṣadaḳa virmezdüñ ve ödünç dileseler virmezdüñ diye anı daḫı bir dāne gibi yuda (7) ḳālallāhu teʿālā 185 ṣāḥib-keşşāf aydur cāyizdür ki el-eẓẓālim (8) deki lām ahd içün ola bundan murād ʿ uḳbe ola ve cāyizdür ki cins içün ola yaʿnı ̇̄ (9) ʿ ukbe daḫı kāfir içün ola ellerin yiyiler dirseklerine degin gine bite gine yiyeler (10) ebedı ̇̄ ʿaẕābları böyle ola ve naḳildür ki muḥammed ibni kaʿb aydur cehennem ehli feryād eyleye- (11) -ler amān dileyeler ḥaḳ teʿālā cehennem ḫazı ̇̄ nedārına ayıda anlara ayıt rabblerinden ʿ aẕāb (12) yiyniliġin istesünler ḫazı ̇̄ nedārlar ayıda size peyġāmberler gelmedi mi anlar ayıdalar belı ̇̄ (13) geldi ḫazı ̇̄ nedārlar ayıda imdi rabbüñüzden raḥmet isteñ kāfirler daḫı raḥmet isteye- (14) -ler ḳabūl olmaya belki ʿ aẕāb daḫı ziyāde ola nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur (15) 186 iblı ̇̄ s bunlaruñ arasında ṭuru gele bunlara ayıda [358a] 185 Furkan 25/27. O gün (dünyada iken) haktan sapmış kişi ellerini ısırarak. 186 Ra’d 13/14. Kafirlerin duası hep boşa gider. 156 (1) 187 cemı ̇̄ ʿ-i kāfirler iblı ̇̄ si melāmet eyleyeler ve ayıdalar (2) bizi sen azıtduñ diyeler iblı ̇̄ s ayıda iy cāhiller ben size ayıtdım uçmaḳ ve ṭamu (3) yoḳdur ḥisāb ve ʿaẕāb yoḳdur ḥāl budur ki benüm ḥüccetüm yoġ-ıdı size delı ̇̄ l (4) getürdüm ve ben sulṭān degüldüm ki size ḳahr ideydüm ammā siz baña muṭı ̇̄ ʿ olduñuz (5) ben sizi daʿvet itdügüm içün nefsüñüze her ne kim ḫoş gelürse aña uyduñuz (6) imdi siz beni melāmet eylemeñ belki kendü nefsüñüzi melāmet idersiz ḳaçan kāfirler bu (7) sözi iblı ̇̄ sden işideler bir kezden ayıdalar ilāhı ̇̄ bizi gerü dünyāya döndür bu kez ṣāliḥ ʿamel (8) işleyelüm muttaḳı ̇̄ lerden olalum bu kez daʿvetüñi ḳabūl idelüm ve peyġāmberlerüñe tābiʿ olalum (9) ḥaḳ teʿālā ṭarafından cevāb vireler ki size bu zevāl gelmezden öñ size bildür- (10) -dük idi siz tābiʿ olmaduñuz olmazsız kāfirler gine ayıdalar yā rabbi bizi (11) cehennemden çıḳar evvelki ʿamelüñ ġayrın işleyelüm ḥaḳ teʿālā ṭarafından cevāb vireler ki (12) size neẕı ̇̄ r gelmedi mi kāfirler ayıda yā rabbı şeḳāvetümüz bizüm üzerümüze ġālib oldı (13) bizi bundan çıḳar gine ʿāṣı ̇̄ olursavuz biz ẓālimlerden olavuz ḥaḳ teʿālā buyurur (14) 188 yaʿnı ̇̄ başuñuz aşaġa dutuñ ayruḳ söylemeñ diye çün kāfir- (15) -ler bu sözi işideler ve ümı ̇̄ ẕlerin raḥmetinden keseler ebu saʿdiʾl-ḫudrı̇̄ peyġāmberden naḳil ider peyġāmber ʿam [358b] (1) ayıtdı ṭamunuñ dört dı ̇̄ vārı vardur her dı ̇̄ vāruñ ḳalıñlıġı ḳırḳ yıllıḳ yoldur (2) ḳaçan kim kāfirler ḥaḳ teʿālādan meded isteyeler yaʿnı ̇̄ ṣu isteyeler ḥaḳ teʿālā bir ḳara viribiyi (3) ki zeyt çökeligine beñzeye yāḫūd baḳır ile ḳarışmış ḳurşuna beñzeye anı kāfirlere vireler (4) kāfirler içe nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur 189 mücāhid (5) aydur mühül diyü iriñ ile ḳara ḳan ḳarışmış ola ḳaçan kim ol ṣuyıʾ içeler yüzleri (6) bişe ve derisi ṣoyıla nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur (7) 190 andan ṣoñra kāfirlere māʾ-i ṣadı ̇̄ d içüreler māʾ-i ṣadı ̇̄ d oldur ki kāfirlerüñ (8) bedenlerinden ḳan ve iriñ 187 İbrahim 14/22. Şüphesiz Allah size gerçek bir vaadde bulunmuştu. 188 Mü’minun 23/108. Yıkılın karşımdan! Ve artık bana biz şey söylemeyin. 189 Kehf 18/29. İmdat dileyecek olsalar buna, erimiş maden gibi yüzleri haşlayan bir su ile cevap verilir. 190 Khf 18/29. Ne fena bir içecek ve ne kötü bir barınak! 157 aḳar andan içeler muḥammed ibni kaʿb aydur māʾ-i ṣadı ̇̄ d oldur ki zinā idenlerüñ (9) fercinden aḳan ṣudur ḳaçan kāfirler ol ṣudan içeler yüzleri bişe dökile (10) ḳālallāhu teʿālā 191 yaʿnı ̇̄ cehennemüñ dibinden zaḳḳum aġacı çıḳa (11) muḳātil aydur ḥaḳ teʿālā cehennemde kāfirler içün biş ırmaḳ aḳıda erimiş baḳırdan ʿarşuñ (12) ayaġından çıḳa üçi gündüz aḳa ve ikisi gice aḳa ve naḳildür kāfirler ḥaḳ teʿālādan (13) yaġmur isteyeler biñ yıl tā kim odları biraz sākin ola ḥaḳ teʿālā bir bulut viribiye (14) eyle ṣanalar ki yaġmurdur ol bulut anlaruñ üzerine yılanlar ve ʿaḳrebler yaġdura ol (15) yılanlar kāfirleri uralar biñ yıl acısı gitmeye ve naḳildür ki kāfirler ıssıdan feryād [359a] (1) eyleyeler zebānı ̇̄ ler zemherı ̇̄ r ṭamusına süreler ve zemherı ̇̄ rden feryād eyleyeler gine ıssı (2) ṭamuya süreler anuñ-çün cehennem iki nevʿdür biri ġāyet ıssıdur ve biri ġāyet (3) ṣovuḳdur işbu resme kāfire ebedı ̇̄ ʿaẕāb ola nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur (4) 192 ḳālallāhu teʿālā (5) 193 yaʿnı ̇̄ uçmaġuñ ḳapuların kāfirlere açalar ve ayıdalar varuñ (6) uçmaga girüñ diyeler ḳaçan kāfirler ol sözi işideler ayıdalar bize raḥmet oldı (7) çün uçmaġa baḳalar ḳapuların yapalar bir ḳaç gün eyle ideler müʾminler kāfirlere ol (8) ḫorlıġı göreler feraḥ olub güleler ebu saʿı ̇̄d raḍiyaʾllāhuʿanhu peyġāmberden naḳil ider (9) peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı cehennemde bir ḳuyu vardur aña veyl dirler kāfirleri (10) cehennemüñ dibine daḫı iletmedin ol ḳuyuda ḳırḳ yıl ʿaẕāb iderler andan ṣoñra bir (11) ṭaġ vardur oddan aña çıḳaralar ḳırḳ yıl daḫı ol ṭaġda ʿaẕāb ideler andan ṣoñra (12) cehennemüñ dibine iledeler ebedı ̇̄ anda ʿaẕāb içinde olalar yüz yılda bir kez derileri (13) tebdı ̇̄ l ola 194 ibni ʿabbās raḍiyaʾllāhuʿanhu (14) aydur cehennemde demirden tābūtlar vardur münāfıḳları anuñ içine ḳoyalar ol (15) tābūtı bir tābūt içine daḫı ḳoyalar mıḫlayalar ḥattā kimse anları görmeyeler ve söz- 191 Saffat 37/64. O, cehennemin ta dibinde yetişen bir ağaçtır. 192 Tevbe 9/22. Onlar orada ebedi olarak kalacaklardır. 193 Mutaffifin 83/34-35. O gün de müminler kafirlere gülecekler. Koltuklarına kurulup etrafa bakacaklar. 194 Nisa 4/145. Şüphe yok ki münafıklar cehennemin en alt katındadırlar 158 [359b] (1) -lerin daḫı işitmeyeler ebedı ̇̄ anda ḳalalar enes peyġāmberden naḳil ider peyġāmber ʿam (2) ayıtdı cehennem aydur ki 195 ve ayıda kim yā rabbı sen and içdüñ ki beni (3) ṭoldurasın pes ḥaḳ teʿālā ḳademini cehennemüñ üzerine ḳoya ve ayıda ṭolduñ mı cehennem ayıda (4) yā rabbı ṭoldum yiter diye baʿżılar aydur murād tañrınuñ ḳademinden oldur ki bir ṭāʾife (5) vardur ġāyet şerı ̇̄ rlerdür anları cehenneme ḳoya andan ṣoñra cehennem yiter diye baʿżılar (6) aydur murād ḳademden budur ki insāndan evvel cinnı ̇̄ ler gelmişdür ḥaḳ teʿālā ol cinnı ̇̄ leri (7) cehenneme ḳoya ṭopṭolu ola cehennem andan ṣoñra diye imdi ḳaçan kim bunı bildüñ-ise (8) ḥaḳ teʿālā ne buyurdı ve resūluʾllāh ne getürdi ḳıyāmet bābında ve daḫı muṭṭaliʿ oldu- (9) -ñsa mevḳūfuñ tertı ̇̄bine ve maḳāmātına ve daḫı bildüñse ḥaḳ teʿālā nidā eyle-y-iser (10) ferden ferden ve ḥisāb ideser ḥārfen ḥārfen imdi iy müʾminler ḥaḳ teʿālā- (11) -dan dilerüz ki bizüm cemı ̇̄ ʿ-i günāhlarumuzı yarlıġaya ve ʿayblarumuzu setr (12) ide ve göñlümüzi dünyāda ve āḫiretde münevver eyleye imān nūrı ile biḥaḳḳı ḥaḳḳıhı ̇̄ (13) ve bi-mıḥammedin ḫayri ḫalḳıhı ̇̄ ṣalavātullāhi ve selāmuhū ʿaleyhi ve ʿalā ālihı ̇̄ ve ṣaḥbihı ̇̄ ecmaʿı̇̄ n196 faṣlun (14) diñlegil kim uçmaḳ ehlinüñ ḥāli nice olur ve peyġāmberüñ ḥavżından nice nice (15) içerler ve ṣırāṭ köprüsinden nice geçerler ve naḳildür ki beġavı̇̄ tefsı ̇̄rinde saʿı̇̄ d bin [360a] (1) cübeyr raḍiyaʾllāhuʿanhu aydur ḥaḳ teʿālā ḳıyāmet güninde buyura şol kimseleri ki puta (2) ṭapalar idi varuñ putlaruñuz ile cehenneme girüñ girmeyeler zı ̇̄ rā bilürler ki cehennemüñ (3) ʿ aẕābı ebedı ̇̄dür andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā müʾminlere buyura ki eger benüm dostlarum (4) iseñüz varuñ cehenneme girüñ müʾminler daḫı girmek isteyeler ʿarşun altından bir (5) nidā gele ki 197 yaʿnı ̇̄ anlar ki müʾminlerdür anlaruñ muḥabbeti allāh teʿālāya (6) artuḳdur girü ḳalanından anuñ-çün ki ḥaḳ öñ anları severdi ve naḳil- (7) -dür peyġāmber ʿam ayıtdı ḳıyāmet güninde münādı ̇̄ nidā eyleye ayıda ki ḳanı allāhı sevenler bir (8) ḳavm ṭuru geleler firişteler ayıdalar tañrıyı sevenler siz misiz 195 Kaf 50/30. Daha yok mu? 196 Oˈnun ve yarattıklarının en hayırlısı Muhammedˈin hakkı için salat ve selamı onun ve al u ashabının cemisinin üzerine olsun. 197 Bakara 2/165. İman edenler ise en çok Allahˈı severler. 159 bunlar ayıdalar neʿam ḥaḳ teālā (9) ayıda girçek aydursız benüm dostlarumsız ve beni ziyāret idenlersiz ve benden (10) ḳorḳanlarsız ve benüm liḳāma müştāḳ olanlarsız imdi her ne ḥācetüñüz var (11) ise benden isteñ bunlar ayıdalar ilāhı ̇̄ ve seyyidı ̇̄ ḥācetümüz senüñ vechündür ḥaḳ teʿālā (12) ayıda dostlarumuñ eyüsi sizsiz ve ḥācetlerüñ eyüsi sizüñ ḥācetüñüzdür (13) ve sizüñ ḥācetüñüz her sāʿat benüm ḳatumda vardur belki daḫı ziyāde gelüñ uçmaġa girün (14) ve iy benüm dostlarum ḳullarumdan siz her kimi dilerseñüz sizüñ ile bile uçmaġa (15) girsünler andan ṣoñra peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı 198 [360b] (1) ibni ʿ abbās raḍiyaʾllāhuʿanhu aydur ḳaçan ḳıyāmet güni olsa münādı ̇̄ nidā eyleye ayıda ehlu- (2) -llāh ṭuru gelsünler ebū bekriʾṣ-ṣıddı ̇̄k ve ʿömerüʾl-fārūḳ ve ʿosmānu züʾn- nureyn ve ʿalı ̇̄ bin (3) ebū ṭālib raḍiyaʾllāhuʿanhum ecmaʿı ̇̄n ṭuru geleler ebū bekre ayıdalar uçmaġun ḳapusında (4) ṭur kimi dilerseñ allāhuñ raḥmeti ile uçmaġa ḳoy ve kimi dilerseñ ḳoyma ʿömere ayıda- (5) -lar mı ̇̄ zān ḳatında sen ṭur kimi dilerseñ s̱evābıñ aġır eyle günāhından allāhuñ (6) raḥmeti ile ve kimi dilerseñ aġır eyleme bi-ḳudretillāhi teʿālā ve ʿ os̱māna ayıdalar kimi dilerseñ (7) ḥavżdan içürgil allāhuñ raḥmeti ile ve kimi dilerseñ içürme ve ʿalı ̇̄ye ayıdalar (8) uçmaġun ḥullelerin kimi dilerseñ geyür allāhu teʿālānuñ raḥmeti ile ve kimi dilemezseñ (9) geyürme biḳūdretillāhi teʿālā faṣlun fiʾl- ḥavż ḳālallāhu teʿālā (10) 199 peyġāmber ʿam ayıtdı bilür misiz kevs̱er nedür ayıtdılar allāh bilür ve resūluʾllāh (11) bilür peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı kevs̱er uçmaḳda bir ırmaḳdur ḥaḳ teʿālā anı baña (12) vaʿde eylemişdür andan ḫayırlar iñen çoḳdur ve ol ḥavżuñ çevresinde bardaḳlar vardur yılduz- (13) -lardan çoḳdur ḳıyāmet güninde ümmetüm andan içeler ve naḳildür peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām (14) ayıtdı her peyġāmberüñ bir ḥavżı ola ümmetleri andan içeler ve benüm ḥavżumuñ büyükligi bir (15) aylıḳ yol ola ve ṣuyınuñ rengi sütden aḳdur ve rāyiḥası miskden laṭı ̇̄ fdür ve baldan [361a] 198 Zümer 39/17. Yüzünü ve özünü Allahˈa çevirenlere müjdeler olsun. 199 Kevser 108/1. Şüphesiz biz sana Kevserˈi verdik. 160 (1) ṭatludur ve benüm ümmetüme andan ṣu virem içeler aṣḥāb ayıtdılar yā resūluʾllāh (2) ol günlerde ümmetüñi bilür misin peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı neʿam bilürin nişān- (3) -laruñuz vardur ki girü ḳalan ümmetlerden bellü olursız aṣḥāb ayıtdılar yā resūl- (4) - allāh ol nişānlar nedür peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ellerüñüz ve ayaḳlaruñuz (5) ābdest ṣuyından aḳ olalar andan bellü olasız ve daḫı benüm ümmetüm göreler (6) minberüm ol ḥavżımuñ üzerinde ola ammā ḥavż ʿaraṣāt yirinde ola ve kevs̱er uçmaḳda (7) ola andan çıḳa aḳa ʿaraṣāt yirine gele faṣlun fiʾṣ-ṣırāṭ ṣırāṭ didikleri bir köpri- (8) -dür çekilmişdür cehennemüñ üzerine ḳıldan incedür ve ḳılıçdan itidür ve uzunluġı üç biñ (9) yıllıḳ yoldur biñ yıl yüksekligidür ve biñ yıl düzligidür ve biñ yıl inişidür uçmaḳ (10) ehli anuñ üzerinden geçeler ve cehennem ehli anuñ üzerinden cehenneme düşeler imām ġazzālı̇̄ (11) raḥmetuʾllāhi ʿaleyhi aydur ḳıyāmet güninde mevḳūf yirinde kimse ḳalmaya cemı ̇̄ ʿ- i cehenneme dökile (12) hemı ̇̄ n müʾminler ḳalalar ḥaḳ teʿālā ayıda yā ehli mevḳūf rabbüñüzden ne istersiz ayıda- (13) -lar allāhı isterüz ḥaḳ teʿālā ayıda allāhu bilür misiz buñlar ayıdalar neʿam bilürüz andan ṣoñra (14) ḥaḳ teʿālānuñ destūrı ile bir firişte ʿarşuñ ṣaġ yanında gözüke ol firişte (15) ayıda ben sizüñ rabbüñüz-ven müʾminler ayıdalar neʿuẕübillāhi senden bu kez firişte daḫı ʿarşuñ [361b] (1) ṣol yanından gözüke ve ayıda ben sizüñ rabbüñüzüm müʾminler ayıdalar neʿūẕübillāhi (2) senden andan ṣoñra ḥaḳ teʾālā tecellı ̇̄ eyleyüb efʿālde ʿarż-ı cemāl eyleye çün allāh teʿālā (3) baʿżı efʿālile ẓāhir olalar göreler secde eyleyeler ḥaḳ teʿālā ayıda ehlen biküm beni neden bildü- (4) -ñüz bunlar ayıdalar seni cevherden ve ʿarżdan münezzeh gördük ki allāhsın ibni fūrek (5) saʿı̇̄ diʾl-ḫudrı̇̄ den naḳil ider aṣḥāb ayıtdılar yā resūluʾllāh biz rabbümüzi ḳıyāmet güninde (6) görür miyüz peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı belı ̇̄ görürsiz didi ve ḳıyāmet güninde münādı ̇̄ (7) nidā eyleye ve ayıda her ümmet kime ṭaparsa aña tābiʿ olsunlar yahūdiler ayıda ʿuzeyrubnullāha (8) ṭaparduḳ diye ol münādı ̇̄ ayıda yalan söylersiz 200 bunları (9) cehenneme bıraġalar andan ṣoñra naṣārā ḳavmine ayıdalar kime ṭaparduñuz anlar ayıdalar mesiḥ- (10) -ubnullāha ṭaparduḳ ol münādı ̇̄ ayıda yalan söylersiz diyü bunları daḫı cehenneme bıraġalar (11) andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā müʾminlere ayıda her biriñüz içün naṣārādan birer kişi virdüm (12) oda bıraġun 200 Cin 72/3. O, ne bir eş edinmiştir ne de çocuk. 161 sizüñ yiriñüze siz varuñ uçmaġa girüñ diye ve naḳildür ḳūtüʾl-ḳulūbda (13) ebū mūsā peyġāmberden naḳil ider peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı benüm ümmetüm (14) yarlıġanmışlardur āḫiretde anlara ʿaẕāb yoḳdur zı ̇̄ rā ki anlarun ʿaẕābı dünyāda oldı (15) mes̱elā yirler deprendi ve ḳızlıḳ oldı ve vebā oldı ve envāʿ ile ḫastalıḳlar çekdiler [362a] (1) ve āḫir öldiler imdi benüm ümmetüme āḫiretde ʿaẕāb yoḳdur didi yaʿnı ̇̄ ebedı ̇̄ ʿaẕāb müʾminlere (2) yoḳdur ve baʿżılar aydur müʾminüñ ʿaẕābı dünyāsı içündür ve baʿżılar aydur müʾminüñ ʿaẕābı (3) dünyādur anuñ içün ʿārifler dünyāyı terk eylediler dünyāda ve āḫiretde ʿ aẕābdan emı ̇̄ n (4) oldılar ve naḳildür ki peyġāmber ʿ am ayıtdı hiç kimse ʿ amel ile uçmaġa girmez (5) ayıtdılar sen daḫı mı yā resūluʾllāh peyġāmber ʿaleyhiʿs-selām ayıtdı ben daḫı ʿamelüm ile (6) uçmaġa girmezin ve lākin allāhun raḥmeti ile girürin ve naḳildür peyġāmber ʿam ayıtdı (7) ṣırāṭı evvel ben geçem ümmetlerüm ile andan ṣoñra mürsel peyġāmberler geçeler andan (8) ṣoñra nebı ̇̄ ler geçe andan ṣoñra ṣıddı ̇̄ ḳlar geçe andan ṣoñra müʾminler geçe ādem ola ki yıldırum (9) gibi geçe ādem ola ki yil gibi giçe ādem ola ki segirdür at gibi geçe ādem ola ki segir- (10) -dür ādem gibi geçe ādem olaki yürür ādem gibi geçe ve kimi daḫı yüz yılda ve āḫir müʾmin ki (11) geçe üç yüz yılda geçe ḳālallāhu teʿ ālā 201 yaʿnı ̇̄ ṣırāṭuñ üzerinde (12) firişteler vardur ādemleri gözlerler anları geçürürler ve peyġāmberler allāhümme sellim sellim diyeler (13) ḫalḳı geçüreler peyġāmber ʿam ayıtdı müʾmin ola ki ṣırāṭı geçerken od ayıda tı ̇̄z geç yā müʾmin (14) senüñ nūruñ benüm odumı söyündürür diye beġavı̇̄ tefsı ̇̄rinde aydur ḥaḳ teʿālā (15) münāfıḳlara daḫı ol gün nūr vire müʾminler nūrı gibi ṣırāṭı geçeler nūrları ile [362b] (1) münāfıḳlar diyeler ki geçeler nūrları söyine ḳarañulıḳta ḳalalar geçemeyeler cehenneme düşeler (2) ġarāyı̇̄ b-i aḫbārda geldi ki ḳaçan müʾminler ṣırāṭı geçmek isteyeler tevḥı ̇̄dlerinüñ s̱evābı gemi ola ve (3) ḳurʾān ipleri ola ve namāz yilkeni ola ve resūluʾllāh reʾı ̇̄ si ola ve müʾminler gemiye oturalar (4) tekbı ̇̄ r getüreler bir laṭı ̇̄ f yil çıḳa ṣırāṭı geçüb uçmaġa gireler zı ̇̄ rā ḥaḳ teʿālā ḳādirdür ki (5) cemı ̇̄ ʿ-i nesneyi ṣūrete ḳoydugı gibi anları daḫı ṣūrete ḳoya ṣırāṭı geçeler peyġāmber (6) ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı ḥaḳ teʿālā 201 Fecr 89/14. Çünkü rabbin her şeyi yakından izlemektedir. 162 nidā eyleye gözsüzlere ʿarşuñ ṣaġ yanına varuñ (7) diye anlar daḫı varalar uçmaḳdan bir sancaḳ getüreler şuʿayb peyġāmberiñ öñine dikeler (8) firişteler bile gele ḥaḳ teʿālā ol gözsüzlere göz virüp şuʿayb peyġāmber ile ṣırāṭı (9) bile geçeler andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā nidā eyleye ḳanı anlar ki dünyāda ḳul oldılar anlar daḫı (10) geleler ḥaḳ teʿālā buyura ʿarşuñ ṣaġ yanına varuñ anlar daḫı varalar anlaruñ öñine bir (11) yeşil sancāk gele ol sancaḳ yūsuf peyġāmberüñ elinde ola cemı ̇̄ ʿ-i dünyāda ḳul olmuşlar (12) geleler yūsuf ile bile ṣırāṭı geçeler andan ṣoñra nidā gele ki ḳanı anlar ki benüm içün (13) sevişürler idi anlar daḫı geleler ḥaḳ teʿālā anları ʿarşuñ ṣaġ yanına buyura andan (14) ṣoñra nidā gele ki ḳanı anlar ki benüm içün aġlarlar idi daḫı geleler gözlerinüñ yaşlarını (15) vezn ideler şehı ̇̄dlerüñ ḳanın ve ʿamellerüñ mürekkebin bile vezn eyleyeler allāh derdinden aġlayalar [363a] (1) anlaruñ yası artuḳ gele şehı ̇̄dlerüñ ḳanından ve ʿ ālimlerüñ mürekkebinden ol tañrı içün aġlaya- (2) -nlara buyuralar ki ʿarşuñ ṣaġ yanına varuñ anlar daḫı varalar andan ṣoñra bir alaca sancaḳ (3) zı ̇̄ rā ki bunlar dürlü dürlü aġlamışlar idi kimi cehennemden ḳorḳub aġlamışlar idi ve kimi uçmaḳda (4) isteyüb aġlamış idi ve kimi günāhı içün aġlamış idi ol sancaḳ nūḥ peyġāmber elinde (5) ola nūḥ ile ṣırāṭı bile geçeler andan ṣoñra şehı ̇̄dlerüñ ḳanı ile ʿālimlerüñ mürekkebiñ (6) vezn eyleyeler şehı ̇̄dlerüñ ḳanı artuḳ gele buyuralar şehı ̇̄ dler ʿarşuñ ṣaġ yanına (7) vardılar anlar daḫı varalar öñine bir ṣaru sancaḳ getüreler yaḥyā peyġāmberüñ (8) eline vireler ṣırāṭı şehı ̇̄dler yaḥyā peyġāmber ile bile geçeler andan ṣoñra ʿulemā getüreler (9) ʿulemā ayıdalar buñlar bizüm ʿilmümüz ile şehı ̇̄ d oldılar biz bunlardan öñ uçmaġa (10) girmek gerekirük ḥaḳ teʿālā ayıda iy ʿālim siz benüm ḳatumda peyġāmber gibisiz ve firişte- (11) -ler gibisiz imdi kimi dilerseñüz şefāʿat eyleñ anlar daḫı şefāʿat eyleyeler ve buñlaruñ (12) her birisine bir ferişte vireler ol firişteler ayıdalar āgāh oluñ ki fulān ʿālime destūr (13) virdiler ki kime dilerse şefāʿat eyleye imdi kim şefāʿat isterse varsunlar (14) ol ʿālim şefāʿat eyler diyeler ve naḳildür peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı evvel ben (15) şefāʿat eylerin ṣoñra mürseller andan ṣoñra nebı ̇̄ ler andan ṣoñra ʿālimler şefāʿat [363b] (1) eyleyeler andan ṣoñra bir aḳ sancāk getüreler ibrāhı̇̄ m peyġāmberüñ öñine dikeler (2) zı ̇̄ rā ki mürsel içinde ġāyet mükāşefesi var idi andan ṣoñra gine nidā olına ḳanı (3) anlar 163 ki dervı ̇̄ şler idi anlar daḫı geleler anlara ayıdalar merḥabā şol kimselere ki dünyā- (4) -da zindānda oldular idi buyuralar ʿarşuñ ṣaġ yanına varalar bir ṣaru sancaḳ (5) getüreler ve ol sancaḳ ʿı̇̄ sā peyġāmberüñ elinde ola andan ṣoñra gine nidā olına (6) kim ḳanı bāylar gelsünler anlar daḫı geleler biş yüz yıldan ṣoñra buyuralar ʿarşun (7) ṣaġ yanına varalar bir alaca sancaḳ getüreler süleymān peyġāmberüñ eline vireler bāylar (8) süleymān peyġāmberüñ ʿaleyhiʾs-selām sancaġı elinde olalar andan ṣoñra gine nidā (9) ola ki ḳanı ehl-i ṣabr gelsünler uçmaġa girsünler bir ḳavm ṭuru gele uçmaġa (10) gideler firişteler ayıdalar siz kimlersiz bunlar ayıdalar biz ehl-i ṣaburuz firişteler ney ider- (11) -düñüz bunlar ayıdalar ṣabr iderdük ṭāʿat ḳılmaklıġa ve ṣabr iderdük günāh (12) işlemeklige ve belālara firişteler ayıdalar varuñ uçmaġa girüñ 202 (13) andan ṣoñra cemı ̇̄ ʿ-i ḫalḳ ṣırāṭı geçeler mertebelerine göre gideler ve naḳildür ṣırāṭuñ üzerinde (14) cisirler vardur her birinde bir dürlü suʾāl vardur evvel imān ṣoralar eger imān tamām (15) ise ḳurtuldı eger tamām degül ise oda bıraġalar ikincide namāz ṣoralar eger tamām ise [364a] (1) geçe ve eger degül ise oda bıraġalar üçüncide zekātdan ṣoralar eger tamām ise (2) geçe ve eger virmedi ise oda bıraġalar dördüncide oruçdan ṣoralar eger tamām ise (3) geçe ve eger tamām degil ise oda bıraġalar bişincide ḥacdan ṣoralar ve eger vardı ise geçe (4) varmadı ise oda bıraġurlar altıncıda atasına ve anasına muṭı ̇̄ ʿ oldı ise (5) ve ṣıla-ı raḥm itdi ise geçe ve eger muṭı ̇̄ ʿ olmadı ise oda bıraġalar yidincide cenābet (6) ġuslinden ṣoralar eger cenābetden ġusl eyledi ise geçe ve eger eylemedi ise oda (7) bıraġurlar neʿūẕübillāhi min ẕālik baʿżılar aydur ṣırāṭuñ inceligi ve giñligi geçen kişinüñ (8) mertebesine göredür ammā ṣūretde ḳıldan incedür ʿalı ̇̄ kerremaʾllāhu veche aydur niçün (9) ṣırāṭı geçeler bir ulu ṣaḥrā göreler ol ṣaḥrāda bir ulu aġac göreler ve ol aġacun kökinden (10) iki çeşme çıḳar birinden ġusl eyleyeler ẓāhirleri aru ola ve birinden içeler bāṭınları aru (11) ola ve firişteler müʾminler ile uçmaġuñ ḳapusında buluşalar (12) 203 diyeler andan ṣoñra uçmaḳdan ḥulleler getüreler her kişiye ikişer ḥulle geyüreler (13) eger bir ḥullesini dünyāya getürseler ayun ve güneşüñ nūrı belürsüz ola-y-dı ve her kişiye 202 Zümer 39/74. (Bunun için) çalışıp çabalayanların ecri ne güzel. 203 Zümer 39/73. Selam size! Hoşgeldiniz! Ebedi olarak kalmak üzere buyurun girin cennete. 164 (14) bir firişte ola uçmaḳdaġı yirin ḳulaġuzlayalar ve cemı ̇̄ ʿ-i sarāylarını ve baġlarını ve baḫçelerini (15) ve ḥūrı ̇̄ lerini ve niʿmetlerini göstereler ḥażret-i risālet ʿaleyhiʾs-selām buyurur kim her kişi [364b] (1) cennete giricek evini sarāyını şöyle bileki cumʿa mescidinden çıḳıcaḳ evine varur gibi (2) kimse göstermedin vara bula meger andandur ki ölicek mı ̇̄ kāʾı ̇̄ l aña evvel cennetde yirin göster- (3) -miş idi ol vaḳt ol daḫı anıñ-çün kimse göstermedin bilür didiler el- bābuʾl- (4) -ḫāmis fı̇̄ kelimātillāhi teʿālā fi aʿleʾl-maḳām ḳālallāhu teʿālā (5) (6) 204 iy ṭālib-i esrār- ı ilāhı ̇̄ dünyā (7) ʿālemi fenā ve belā ʿālemidür ve āḫiret ʿālemi vefā ve liḳā ʿālemidür ve her nesne kim dünyāda var- (8) -dur āḫiretde anuñ mes̱eli vardur pes ʿālem-i rūḥaniyyāt ʿālem-i envārdur ve ʿālem-i kemālātdur (9) ṣāḥib-keşşāf aydur cennet kim vardur baḫçelerdür ve aġaçlar budaḳları biribirine (10) ṭolaşmışdur ferrā aydur cennet oldur kim anda ḫurma ola ve firdevs oldur kim (11) anda üzüm aġacı ola imdi cennet ʿarş altındadur nitekim peyġāmber ʿaleyhiʾs- selām (12) 205 pes cennet şimdiki ḥālde vardur bu delı ̇̄ l ile kim ve ḥavvā (13) ʿaleyhiʾs-selām anlaruñ ḳıṣṣasından maʿlūm oldı kim şimdi vardur ve aġaçlarunuñ altında (14) laṭı ̇̄ f ṣular ve şarāblar ve südler ve ballar aḳar eger aḳar ṣular ulu niʿmet degülmişse (15) ḥaḳ teʿālā aḳar ṣular ḳurʾānda añmaz idi ve ʿulemā uçmaguñ ḳaç idüġinden iḫtilāf [365a] (1) iderler ebuʾl-leys̱ raḥmetuʾllāhi ʿaleyhi aydur dörtdür nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur (2) 206 bu āyet maʿlūm oldı ki uçmaḳ dörtdür ammā ḳıṣaṣüʾl 204 Tevbe 9/72. Allah mümin erkeklere ve mümin kadınlara içinde ebedi olarak kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetler ve adn cennetlerinde güzel meskenler vaad etmiştir. Allahˈın rızası ise hepsinden büyüktür, işte büyük bahtiyarlık da odur. 205 Cennetin çatısı Rahman olan Allahˈın arşıdır. 206 Rahman 55/46. Rabbinin huzurundan korkan kimse için çifte cennet vardır. 165 enbiyāda sekiz- (3) -dür nitekim rivāyet olundı uçmaḳ sekizdür evvel dārüʾl-celāldür aḳ incüden- (4) -dür ikinci dārüʾs-selāmdur ḳızıl yāḳūtdandur üçünci cennetüʾl-meʾvādur yeşil zeberced- (5) -dendür dördünci cennetüʾl-ḫulddur ṣaru mercāndur bişinci cennetüʾl- naʿı ̇̄mdür aḳ gümişdendür (6) altıncı cennetüʾl-firdevsdür ḳızıl altundandur yidinci cennetüʾl-ḳarārdur miskdendür sekizinci (7) cennet-i ʿadndür ġāyet laṭı ̇̄ f incüdendür anuñ iki ḳanatlu bir ḳapusı vardur ḳızıl (8) altundandur bir ḳanadına biş yüz yıllıḳ yoldur ve dı ̇̄ vārınuñ yapusı bir (9) kerpici gümişden ve bir ḳapusı altundan ve sıvası müşkdendür ve cemı ̇̄ ʿ-i uçmaḳlaruñ şerefi ʿadn (10) uçmaġundandur ve anuñ vaṣfını allāhdan ġayrı kimse bilmez ve baʿżılar aydurlar ʿadn (11) uçmaġı içinde bir şehr vardur ammā ṣaḥı ̇̄ ḥ budur ki her kişi başına bir uçmaḳdur ve naḳildür ki (12) uçmaġuñ sekiz ḳapusı vardur ve her ḳapuda yitmiş biñ ravża vardur ve her ravżada (13) yitmiş biñ sarāy vardur yāḳūtdan ve her sarāyda yitmiş biñ avlu vardur zümrüdden (14) ve her avluda yitmiş biñ ev vardur ḳızıl altundan ve her evde yitmiş biñ maḳṣūre vardur (15) aḳ gümişden ve her maḳṣūrede yitmiş biñ māʾide vardur ʿanberden ve her māʾidenüñ [365b] (1) içinde yitmiş biñ çanaḳ vardur cevherden ve her çanaġuñ içinde yitmiş biñ dürlü ṭaʿām- (2) -lar vardur ve daḫı her maḳṣūrenüñ üzerinde yitmiş biñ taḫt vardur ve her ırma- (3) -ġuñ içinde yitmiş biñ ḳubbe vardur yeşil yāḳūtdan ve her ḳubbenüñ içinde bir taḫt vardur (4) ḳızıl altundan ve her taḫtuñ üzerinde bir maḥbūb oturur nūrdan ve daḫı envāʿ ile (5) yimişler ve ḳuşlar vardur nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur (6) (7) 207 ve naḳildür ki uçmaḳ sekizdür ḳapusı vardur altundan muraṣṣaʿ- (8) -dur cevāhir ile evvelki ḳapusında yazulub durur ki lā ilāhe illallāh muḥammed resūluʾllāh (9) işbu ḳapu ṭayyiblerüñdür ikinci ḳapusında yazulubdur ki işbu ḳapuda namāz ḳılanlaruñ- (10) -dur vaḳti ile ve ḥużūr-ı ḳalb ile üçünci ḳapusında yazulubdur ki işbu ḳapu zekāt (11) virenlerüñdür ki nefslerüni aru iderler zekāt virmek ile dördünci ḳapusında yazılub (12) durur ki işbu ḳapu emri biʾl-maʿrūf ve nehyi ʿaniʾl-münker idenlerüñdür bişinci 207 Vakıa 56/20-21-22-23-24. Beğendikleri meyvelerle ve canlılarının çektiği kuş etleriyle. Güzel gözlü huriler saklı inciler misali, yaptıklarının karşılığı olarak. 166 ḳapusında (13) yazılub durur ki işbu ḳapu ḥācılarınuñdur altıncı ḳapusında yazılub durur ki (14) işbu ḳapu nefs ve şehvet arzūsından geçenlerüñdür yidinci ḳapusında yazılub (15) durur ki işbu ḳapu ġāzı ̇̄ lerüñdür sekizinci ḳapusında yazulub durur ki işbu ḳapu mürı ̇̄d- [366a] (1) -leründür ve ḥarāma baḳmayanlaruñdur ve ḫayrāt işleyenlerüñdür atalarına ve analarına (2) eyilük idenleründür ve naḳildür ki uçmaḳ yididür vesı ̇̄ leden ayru ve ol vesı ̇̄ le (3) uçmaġı bizüm peyġāmberümüzüñ ʿaleyhiʾs-selām maḳāmıdur anuñ ile sekiz olur muḥaḳḳiḳler (4) aydurlar ki cennetüʾl-aʿmāl yüz derecedür ve her birisi yüz menzile münḳasım oluruz (5) zı ̇̄ rāki muḥammed ümmetü ol derecelerde olurlar ammā bu yüz derece ol sekiz uçmaġda (6) her birisinde vardur aʿlāsı cennet-i ʿadndur ve ol cennetüʾl- ʿadn uçmaḳlar (7) içinde bir yüzük ḳaşı gibidür uçmaḳda andan yüce ve laṭı ̇̄ f yir yoḳdur ve (8) ḥaḳ teʿālā ḥażretin andan görürler ve anuñ mis̱āli şol pādişāh evine beñzer ki orta (9) yirde ola ve sekiz dı ̇̄ vārı ola ve her dı ̇̄ vārınuñ arasında bir uçmaḳdur cennet-i (10) ʿadn dārüʾr-raḥmāndur iżāfet iḫtiṣāṣ içündür ve ol iḫtiṣāṣı allāhdan ġayrı (11) kimse bilmez ve firdevs uçmaġına peyġāmber ve ʿālimler ve evliyālar girüverürler cennet-i ʿadn (12) yaḳındur ve ʿadn uçmaġı ortada bir şehir gibidür ve firdevs yöresinde köy (13) gibidür ve bu sekiz uçmaġuñ ortası yücedür tā kim ḫalḳuñ baʿżısını baʿżısını (14) göre ve ol yüce yir ʿadn uçmaġıdur ve naḳildür ki keşşāfda ḥasan raḍiyaʾllāhuʿanhu (15) aydur ʿadn uçmaġı sarāylardur incüden ve altundan ve yāḳūtdan ve zebercedden ve ʿadn [366b] (1) aña ʿalemdür yaʿnı ̇̄ delı ̇̄ l ile ki ḥaḳ teʿālā buyurur 208 ve naḳil- (2) -dür ki ebūʾd-derdā aydur ʿadn uçmaġı dārüʾr-raḥmāndur gözler anı görmedi ve göñüller- (3) -den daḫı geçmedi ve ol ʿadn uçmaġına üç ṭāʾife girürler peyġāmberler ve ṣıddı ̇̄ ḳlar ve (4) şehı ̇̄dler ḥaḳ teʿālā aña ayıtdı 209 ve ḥaḳ teʿālā 210 dir ol mesākı ̇̄ni ṭayyibe (5) ʿadn uçmaġında menzillerdür ammā geldük imdi firdevs uçmaġına ebū hureyre raḍiyaʾllāhuʿanhu (6) aydur peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı 208 Meryem 19/61. Onlar cennete, Rahmanˈın, vaad ettiği Adn cennetlerine (gireceklerdir.) 209 Ne mutlu sana girene 210 Saf 61/12. Güzel köşkler. 167 eger allāhdan isteseñüz firdevs uçmaġın (7) isteñ ki uçmaġuñ ortası ve aʿlāsıdur ve anuñ üsti arşiʾr-raḥmāndur (8) ve uçmaġun ırmaḳları andan çıḳarlar girü ḳalan uçmaḳlara andan girerler ḳālallāhu (9) teʿalā 211 (10) yaʿnı ̇̄ menzillerdür baʿżılar aydurlar nüzūlā maʿnāsı oldur ki uçmaḳ ehli uçmaġa giricek (11) evvel firdevs uçmaġınuñ niʿmetlerinden yiyeler dimekdür çün firdevs nüzūl olucaḳ (12) ḳıyās eyleki uçmaḳ ehlinüñ ḥāli nice ola ebū hureyre aydur biz ayıtduk yā resūl- (13) -allāh ḥaḳ teʿālā uçmaġı neden yaratdı peyġāmber ʿ aleyhiʾs-selām ayıtdı ṣudan yaratdı (14) ammā altun ve gümiş ve yāḳūt ve incü ve ḳıymetı ̇̄ ler ṣūretindedür her kim ol uçmaḳ- (15) -lara gire ebedı ̇̄ ḳalur ve ḳaftānı eskimez ve kendü ḳocamaz ve uyḳu olmaz ve ḫasta [367a] (1) olmaz ve ölmez ve naḳildür ki peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı uçmaḳda yüz derece var- (2) -dur eger cemı ̇̄ ʿ-i ʿālemi bir derecesine cemʿ eyleselerdi ṣıġardı anda ay ve güneş yoḳdur ʿarş (3) nūrı ile uçmaḳ münevverdür ve uçmaḳ bir biri içindedür evlülerdür ve uçmaḳ ehli (4) cemı ̇̄ ʿsi oġlanlardur gözleri sürmelü ve bıyıġı yiri yeşilce tā kim ʿavratlar ile erenler (5) bellü olsun içün ve bir kişiye yüzerce ḳuvvet vireler yimekde ve içmekde ve cimāʿda ve (6) ve yimege ve içmege oturıcaḳ ḳırḳ yıl oturalar ṣoḥbet ideler ve boyları ādem boylu ola (7) altmış arşun ādem arşı ile ve süleymān devletlü olalar ve ʿı̇̄ sā yaşlu olalar otuz üç (8) yaşında ve ḥüsnleri yūsuf ṣūretlü olalar ve dāvūd āvāzlı olalar ve muḥammed-i muṣṭafā (9) ḫulḳlu olalar ve her kişinüñ on barmaġında altundan ve cevherden birer yüzük ola (10) faṣlun ḳaçan kim cennāt-ı ʿadni ve mesākı ̇̄n-i ṭayyibeyi ve uçmaġuñ ʿadedini bildüñ (11) ise merātib ile pes rıḍvān-ı ekberi ve fevz-i ʿuẓmāyı inşāʾaʾllāhu teʿālā sürādiḳāt (12) bābında beyān eyleyevüz şimdiki ḥālde uçmaġa nice girürler ve ḫalāyıḳ mertebeleri (13) üzerine dārüʾr-raḥmāna nice varurlar anı bildürelüm ḥaḳ teʿālā aydur (14) 212 ḳaçan kim müʾminler 211 Kehf 18/107. İman edip dünya ve ahiret için yararlı işler yapanlara gelince, onlar için de konak olarak firdevs cennetleri vardır. 212 Zümer 39/73. Rablerine karşı gelmekten sakınanlar da gruplar halinde cennete sevkedilecek. 168 uçmaġuñ ḳapusına gelseler (15) uçmaġuñ ḫazı ̇̄ nedārları ayıdalar 213 [367b] (1) ve müʾminler ayıdalar elḥamdülillāh ol tañrıya bize vaʿdesin girçek eyledi ve bize bir (2) yir verdigi ne dilersevüz işlerüz diyeler ve naḳildür ki peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām (3) ayıtdı uçmaġuñ ḳapusını ben açam ve ḫazı ̇̄ nedārları ayıdalar sen kimsin ben (4) muḥammed ven ḫazı ̇̄ nedārlar ayıdalar bize şöyle emr olındı ki senden evvel kimseye (5) uçmaġı açmavuz ve naḳildür ki peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı benden evvel uçmaġa (6) girmek peyġāmberlere ḥarāmdur ve benüm ümmetümden anlaruñ ümmeti evvel girmek ḥarāmdur (7) pes muḥammed-i muṣṭafā evvel uçmaġa gire ve peyġāmberler ṣaġ yanından gireler ve evliyālar ṣol (8) yanından ve cemı ̇̄ ʿ-i ḫalḳ bunlara tābiʿ olub birbiri ardınca çoḳ çoḳ fevc fevc (9) uçmaġa gireler ve naḳildür ki peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı uçmaġun sekiz ḳapusı (10) vardur birisinden dervı ̇̄ şler girürler ve birisinden bāylar girürler ḳaçan uçmaġa gireler (11) ḥaḳ teʿālā bunlara selām vire ve ayıda (12) (13) 214 peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām (14) ayıtdı süleymān peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām cemı ̇̄ ʿ-i peyġāmberlerden biş yüz yıl ṣoñra (15) uçmaġa gire dünyāda pādişāh olduġı-çün ve benüm ṣaḥābelerümden ʿabdurraḥman bin [368a] (1) ʿafv ol daḫı ṣaḥābelerden ṣoñra gire bāy olduġı-çün ve naḳildür ki ebuʾl-leys̱ tefsı ̇̄rinde (2) aydur ḳaçan kim müʾminler uçmaḳ ḳapusına varalar uçmaġuñ ḳapusında bir aġaç göreler (3) ol aġacuñ kökinden iki çeşme revān olub aḳarlar birinden içeler ne kim (4) bunlaruñ göñüllerinde kibirden ve ḥasetden vardur gide nitekim ḥaḳ teʿālā 213 Zümer 39/73. Selam size! Hoş geldiniz! Ebedi olarak kalmak üzere buyurun girin cennete. 214 Hayy olup hayat bahşeden koruyup kollayıp çekip çeviren Rahman ve rahim olan Allahˈın selamı üzerinize olsun. Siz güzel (insanlar) oldunuz öyleyse sizin için güzelleşmiş cennete kalıcı olarak girin ve (orada) tükenmeyen nimetler cömertçe ihsanlar ve daimi kalıcılık ile güzelleşin. 169 buyurur (5) 215 andan ṣoñra birinden daḫı ġusl eyleyeler cemı ̇̄ ʿ- i bedenleri (6) arına yüzlerinüñ nūrı arta ve ayıdalar 216 firişteler ayıdalar ḥaḳ (7) teʿālā işbu uçmaġı size dünyāda ʿamel itdüñüz içün virdi diyeler faṣlun ʿulemā (8) aydurlar peyġāmber ʿ aleyhiʾs-selām uçmaġa gire peyġāmberler ile ve evliyālar ile ve girü ḳalan (9) müʾminler ile ammā livāʾ-i ḥamd peyġāmberüñ elinde ola rıḍvān ḥażı ̇̄ retüʾl-ḳudsüñ (10) ḳapusından ṭuralar firişteler ile peyġāmberler anlara naẓar eyleyeler ve ayıdalar işbu (11) sancaḳ muḥammed-i muṣṭafānuñdur pes rıḍvān ve firişteler ol sancaġa ḳarşu (12) varalar ve ol sancaġı peyġāmberüñ öñine dikeler peyġāmberleri ve müʾminleri burāḳ- (13) -larundan indüreler ġāyet taʿẓı ̇̄m ile ve rıḍvān ayıda yirli yirüñüze oturuñ mürseller (14) minberler üzerine oturalar ve nebı ̇̄ ler taḫtlar üzerine oturalar ve ṣıddı ̇̄ ḳlar ve şehı ̇̄dler (15) kürsı ̇̄ ler üzerine oturalar ʿulemā ve evliyā döşekler üzerine oturalar andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā [368b] (1) ayıda yā cebrāʾı ̇̄ l ḥicābları ḳullarumdan götür cebrāʾı ̇̄ l götüre ḥaḳ teʿālā ayıda merḥabā (2) iy benüm ḳullarum ve evliyālarum ve ḫāṣlarum ve andan ṣoñra ayıda yā muḥammed benüm ḳullaruma (3) dünyāda sen selām virdüñ şimdi epsem ṭur ve yā cebrāʾı ̇̄ l ḳadr gicesinde ḳullaruma (4) selām virdüñ şimdi epsem ṭur ve yā rıḍvān ḳullaruma uçmaġa girdükleri (5) vaḳtin selām virdüñ şimdi epsem ṭur andan ṣoñra ḥaḳ sübḥānehu ve teʿālā ayıda iy (6) benüm ḳullarum nice bir benüm selāmumı benden ġayrından işidirsiz şimdi ben size selām (7) virürin vāsıṭasuz ve yā muḥammed sen selām virgügüñden ṣoñra emr ve nehy iderüñ (8) ve yā cebrāʾı ̇̄ l sen selām virdügiñden ṣoñra vaʿad ve ʿıyd iderdüñ ve yā ʿazrāʾı ̇̄ l (9) selām virdügiñden ṣoñra bunca zaḥmetler idüp cānların alurdıñ ve yā rıḍvān (10) sen selām virdügünden ṣoñra ḫor ve ḳuṣūr ʿarż itdüñ ve yā firişteler (11) siz selām virdügüñüzden ṣoñra ʿamellerüñüz anlara baġışladuñuz ve ben (12) selām virdükden ṣoñra beni görmek anlara vācib oldı benden niçeyeden (13) ḳorḳarsız ve baña müştāḳ olasız ve baña ümı ̇̄ ẕ dutasız imdi iy rıḍvān benüm (14) ḳullaruma ṭaʿām virüñ 215 İnsan 76/21. Rableri onlara tertemiz bir içecek verir. 216 Aˈraf 7/43. Bizi bu nimete kavuşturan Allahˈa hamdolsun. 170 yisünler ve şarāb virüñ içsünler firişteler (15) incüden ve yāḳūtdan siniler getürüb altundan ve gümiş çanaḳlar ile envāʿ [369a] (1) dürlü ṭaʿāmlar getüreler kimse anları görmez olmaya ve od ile bişmiş olmaya ol (2) ṭaʿāmlardan yiyeler ve şarāblardan içeler andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā ayıda yā (3) rıḍvān benüm ḳullaruma şarāblar içürgil rıḍvān buyura oġlanlar geleler (4) incülerden ve cevherlerden saġraḳlar getüreler bunlara envāʿ dürlü şarāb (5) içüreler andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā ayıda merḥabā iy benüm ḳullarum ve ḫāṣ- (6) -larum nice benden ḳorḳarsız ve baña ümı ̇̄ ẕ dutasız ve baña müştāḳ olursız yā (7) rıḍvān benüm ḳullaruma ḫilʿatler geyür rıḍvān bir kez nidā eyleye yitmiş (8) dürlü ḫilʿatler gelüb geyüreler nūrlardan şol resme ola ki gözler (9) anı görmedi ve ḳulaḳlar işitmedi ve göñüllerden geçmedi andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā ḥaḳ teʿālā (10) gine ayıda merḥabā iy benüm ḳullarum ve dostlarum nice bir baña müştāḳ (11) olasız ve benden ḳorḳasız ve baña ümı ̇̄ ẕ dutasız yā rıḍvān benüm ḳullarum (12) şefḳat eyle andan ṣoñra ʿarşuñ altından bir bulut ẓāhir ola aña müşı ̇̄ re (13) dirler anlaruñ üzerine müşk-i aẕfer yaʿnı ̇̄ ḫāliṣ müşk yaġdura ve bir bulut (14) daḫı ẓāhir ola göl ṣuyın yaġdura andan ṣoñra ḥūruʾlʿı ̇̄ n geleler her (15) kişiye yitmiş ḥūrı ̇̄ ve yitmiş oġlan vireler şemsden ve ḳamerden aḥsen [369b] (1) ola andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā ayıda yā rıḍvān ḳullaruma ayıt işbu maḳām (2) maḳām-ı ṣıddı ̇̄ ḳdur her ne kim dilerler ise vireyin ben dünyāda anlara ve vaʿde eylemiş- (3) -düm müʾminler ayıda hiç nesne ḳalmadı virildi hemı ̇̄n maḳṣūdumuz ḥaḳ teʿālā- (4) -nuñ cemālin görmekdür andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā ayıda yā dāvūd zebūruñ (5) oḳur dāvūduñ āvāzın yitmiş evvelkince eyleye ṣafāda ve es̱erde andan ṣoñra (6) bir ḳızıl yāḳūtdan minbere çıḳa yüz arşun yüceligi ola dāvūd zebūrı (7) ḫūb āvāz ile oḳuya andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā ayıda yā muḥammed yā ḥabı ̇̄bı ̇̄ (8) minberüñe çıḳ muḥammed muṣṭafānuñ nūrdan minberi ola cemı ̇̄ ʿ-i minberlerden (9) yüce ola muḥammed-i muṣṭafā raḥmān sūresin oḳıya laṭı ̇̄ f āvāz ile (10) ve ḳuşlar anı işideler envāʿ naġamātla ser-āġāz eyleyüb öteler ḥaḳ teʿālā (11) ayıda yā cebrāʾı ̇̄ l ʿizzet ḥicābın getür beni görsünler cebrāʾı ̇̄ l daḫı götüre (12) bunlar ḥaḳ teʿālānuñ cemāline ve kemāline naẓar eyleyeler andan ṣoñra ḥaḳ te”ālā (13) ayıda siz müʾminlersiz āminūn ve ben daḫı allāh müʾmin ve müheyminven 171 (14) çün benüm ismümden size bir isim virdüm size ḳorḳu ve ġuṣṣa (15) yoḳdur andan ṣoñra siz benüm dostlarum ve evliyāmsız ve ḫāṣ- [370a] (1) -larumsız (2) 217 ḥasan raḍiyaʾllāhuʿanhu (3) aydur seksen yıl miḳdārı ḥaḳ teʿālā ḥażretinüñ cemāline naẓar iderler şöyle (4) ḳalalar andan ṣoñra secde eyleyeler ḥaḳ teʿālā ayıda başuñuzı secde- (5) -den ḳalduruñ bugün rükūʿ ve secde güni degüldür belkim ʿ aṭā s̱evāb (6) ve liḳā günidür ve naḳildür ki ḥażretüʾl-ḳudsüñ menzili uçmaġuñ evvel (7) menzilidür evvel anda yiyeler ve içeler ve ḫilʿatlar giyeler andan ṣoñra menzillerine (8) gideler bi-iẕnillāhi teʿālā ve andan ṣoñra cennāt-ı ʿ adne cemʿ olalar ḥaḳ teʿālā (9) ḥażretin görmek içün keyfiyyetsüz ve niteliksüz inşāʾaʾllāhu teʿālā (10) beyān eyleyevüz ṣaḥı ̇̄ ḥ aḳvāl ile ṣarı ̇̄ ḥ aḥvāl ile faṣlun (11) ḳaçan kim uçmaḳ ehli uçmaġa gireler ḥażretüʾl-ḳudsa varalar andan (12) ṣoñra menzillerine varalar andan ṣoñra seceretüʾl-ḫulda varalar ādem (13) peyġāmber andan yimiş idi ibni ʿabbās raḍiyaʾllāhuʿanhu aydur ol aġac buġday aġacı (14) idi ḥaḳ teʿālā anı uçmaḳda ġāyet aḥsen üzerine yaratdı ve (15) ve yapraḳları yişil yāḳūtdandur ve aġaç altundandur ve çiçekleri aḳ gümişdendür [370b] (1) ve yimişleri baldan leẕẕetlüdür çün müʾminler anı göreler taʿaccüb ideler ve ḥüsnine (2) müteḥayyı r olalar firişteler aydur ve taʿaccüb idersiz dünyāda iken ādem ata- (3) - ñuzı melāmet iderdüñüz bunlar ayıdalar ayruḳ melāmet itmeyelüm çün bu aġacı gör- (4) -dük bildük ki ġāyet laṭı ̇̄ f ve maḥbūb aġaç imiş inṣāfa geldük diyeler (5) faṣlun ḳālallāhu teʿālā 218 (6) ḥicāb didügi bir yüce yirdür uçmaḳ ile ṭamu 217 Selam sizin üzerinize olsun ey Müslümanlar topluluğu. Siz Müslümanlarsınız ve ben de Selamım. Benim yurdum selam yurdudur. Kelamımı işittiğiniz gibi size veçhimi göstereceğim. 218 Aˈraf 7/46. İki taraf arasında bir perde ve Aˈraf üzerinde de herkesi simalarından tanıyan adamlar vardır. 172 arasındadur fenāri oġlı raḥmet- (7) –uʾllāhi ʿaleyhi aydur aʿrāf ehli cemı ̇̄ ʿsi ehl-i ı ̇̄māndur evet uçmaġuñ ṭaşra (8) dı ̇̄ vārı üzerinde olurlar andan ṣoñra uçmaġa girürler süddı̇̄ aydur (9) ol yire aʿrāf didiler ne içün anuñ-çün ki anuñ ehli bir birin bildügi-y-çün imdi (10) aʿrāf ehli kimlerdür peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı anlar bir ḳavmdür ki atalarına (11) ve analarına ʿāṣı ̇̄ oldılar andan ṣoñra ġazāya vardılar anlaruñ destūrunsuz (12) ġazāda şehı ̇̄ d oldılar şehı ̇̄d olduḳlaru içün ṭamudan menʿ eylediler atalarına (13) ve analarına ʿāṣı ̇̄ oldukları içün uçmaḳdan menʿ eylediler pes ol yirde (14) ḳaldılar ibni ʿabbās raḍiyaʾllāhuʿanhu aydur anlar bir ḳavmdür ki s̱evābı ile günāhı (15) berāber idi s̱evābı artuḳ degüldi ki uçmaġa gireler ve günāhı artuḳ degüldi [371a] (1) ki ṭamuya gireler pes aralıḳda ḳaldılar baʿżılar aydur aṣḥāb-ı aʿrāf zinādan ṭoġan (2) oġlanlardur ve baʿżılar aydur kāfir oġlancuḳlarıdur ki bāliġ olmadın ölmüş- (3) -ler idi baʿżılar aydur aṣḥāb-ı aʿrāf firiştelerdür ḥasan raḍiyaʾllāhuʿanhu (4) aydur aṣḥāb-ı aʿrāf müʾminlerden bir cemāʿatdür aʿrāf üzerinde olurlar (5) uçmaḳ ve ṭamu ehline naẓar iderler ammā aṣaḥḥ ḳavl budur ki bu didüklerimizüñ (6) cemı ̇̄ ʿsi aʿrāfda vardur cemiʿsi müʾminlerdür ḳālallāhu teʿālā (7) 219 yaʿnı ̇̄ aʿrāf ehli kāfirleri yüzleri ḳarasından bile (8) ve anlara söyleyeler andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā aʿrāf ehline ayıda andan girüsiz (9) daḫı uçmaġa girün ḳorḳu ve ġuṣṣa yoḳdur anlar daḫı uçmaġa gireler ḥaḳ (10) teālā nitekim buyurur 220 (11) ibni ʿabbās aydur ḳaçan kim aʿrāf ehli uçmaġa gireler ṭamu ehli feraḥ olalar ve uçmaġ (12) içinde ḫıṣımların göre envāʿ dürlü niʿmetler ile müşerref olmışlar idiler yā rabbı (13) bizüm uçmaḳda ḫıṣımlarumuz vardur destūr virgil anlara söyleyelüm ḥaḳ teʿālā (14) destūr vire söyleyeler ammā uçmaḳ ehli anları bilmeyeler zı ̇̄ rā ki yüzleri ḳara olmış- (15) -dur uçmaḳ ehli anları adıyla ḳıġıralar anlar daḫı bileler ṭamu ehli ayıda ben [371b] 219 Aˈraf 7/48. Aˈraf ehli seslenerek der ki. 220 Aˈraf 7/49.Girin cennete;artık size korku yoktur ve siz üzülecek de değilsiniz. 173 (1) daḫı ṭaʿām virüñ yiyelüm müʾminler ayıdalar ḥaḳ teʿālā uçmaḳ niʿmetlerün kāfirlere (2) ḥarām eyleyüb durur size uçmaḳ ṭaʿāmlarında naṣı ̇̄b yoḳdur diyeler ve naḳildür ki (3) ḳıyāmet güni cumaʿ gün ola ve uçmaḳ ehli uçmaġa cumaʿ gün gireler ve cumaʿ irtesi (4) ṣu ırmaḳlarından içeler ve yekşenbe gün bal ırmaḳlarından içeler ve düşenbe gün süd (5) ırmaḳlarından içeler seşenbe gün süci ırmaḳlarından içeler andan ṣoñra (6) dürlü dürlü buraḳlara bineler biñ yıl uçmaġı teferrüc eyleyüb bir ulu ṭaġa (7) geleler miskden ve selsebı ̇̄ lden ırmaġı andan çıḳar ve cehārşenbe gün (8) andan içeler andan ṣoñra biñ yıl gine seyr ideler bir laṭı ̇̄ f yire geleler (9) ki anda envāʿ ile sarāylar ola ve ol sarāylaruñ içinde altundan taḫtlar (10) ola ol taḫtlar üzerinde oturalar pençşenbe gün anda bir şarāb vardur (11) zencebı ̇̄ l şarābı dirler ol şarābdan içeler ḥaḳ teʿālā anlara biñ dürlü niʿmet ve hedı yyeler (12) vire andan ṣoñra biñ yıl daḫı seyr ideler cumʿa gün (13) 221 maḳāmına varalar ḥaḳ teʿālā raḥı ̇̄ ḳ anlara içerü raḥı ̇̄ ḳ didükleri (14) uçmaḳda bir ḳızıl sücidür mühürlüdür anı ancaḳ enbiyā ve evliyā içeler ebū muḥammediʾl (15) herevı̇̄ raḥmetuʾllāhi ʿ aleyhi aydur seşenbe gün oġlanları atalarına ve analarına varalar [372a] (1) ṣoḥbet eyleyeler ve yikşenbe gün ataları ve anaları oġlanlarına varalar ṣoḥbet (2) ideler ve düşenbe gün şākirdler üstādlarına varalar ṣoḥbet eyleyeler ve şenbih (3) gün üstādları şākirdlerine varalar ṣoḥbet eyleyeler çahārşenbe gün ümmetleri (4) peyġāmberlerine varalar ṣoḥbet eyleyeler ve pençşenbe gün peyġāmber ümmetlerine vara- (5) -lar ṣoḥbet eyleyeler ve cumʿa gün peyġāmber ve mürseller ve cemı ̇̄ ʿ-i ḫalāyıḳ ḥaḳ teʿālā ḥażretine (6) varalar faṣlun fı ̇̄ ruʾyetillāhi teʿālā bilmek gerekdür ki ḥaḳ teʿālā (7) ḥażretini görmek ʿaḳla mümkindür zı ̇̄ rā ki mümteniʿ degüldür görmek vācibdür (8) semʿan nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur 222 peyġāmber (9) ʿaleyhiʾs-selām buyurur ki 221 Kamer 54/55. Doğruluğun hakim olduğu bir ortamda, gücünü sınır olmayan bir hükümdarın huzurundadılar. 222 Kıyamet 75/22-23. Oysa o gün bir kısım yüzler rablerine bakarak mutlulukla parıldayacaktır. 174 223 cerı ̇̄ r bin ʿabdullāh aydur peyġāmberüñ (10) ḳatında otururduḳ bir gice ay bedr olmışdı peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı mi (11) be-dürüstı ̇̄ siz tañrıñuzı görürsiz nitekim işbu ayı görürsiz şübhesüz (12) ḥaḳḳı daḫı şübhesüz ve niteliksüz göresiz ḫaberde gelmişdür ki uçmaḳ ehli (13) cumʿa gün uçmaġa gireler andan ṣoñra menzillerine varalar ḳarār iderler ve ḥaḳ (14) teʿālā virdigi niʿmetlere ve envāʿ ile kerāmetlere ve nice maḳāmlara ve (15) ḥūruʾlʿı ̇̄ ne ve vildāna ve ġılmāna ve sarāylara gireler ḥaḳ teʿālā ḥażretine ḥamd [372b] (1) ve şükür ideler andan ṣoñra cumʿa irtesi firişteler cemı ̇̄ ʿ-i ḫalāyıḳı ādem peyġāmberü- (2) -ñ ḳonuḳluġına daʿvet eyleyeler ayıdalar ādem peyġāmberüñ cennetüʾl-ḫuldda ḳonuḳlıġı (3) vardur cemı ̇̄ ʿ ḫalāyıḳ anda cemʿ olalar ḥaḳ teʿālā ādem peyġāmberüñ ḳonuḳluġında ḫalāyıḳa (4) ḫilʿatlar ve tāclar mertebelerine göre vire ve yikşenbe gün firişteler nidā (5) eyleyeler bugün nūḥ peyġāmberüñ ḳonuḳluġıdur cennetüʾn-naʿı ̇̄mde cemʿ olalar ve ḥaḳ teʿālā (6) anlara envāʿ ile kerāmetler ve ʿaṭālar vire ve düşenbe gün firişteler nidā (7) eyleyeler bugün ibrāhı̇̄ m peyġāmberüñ ḳonuḳluġıdur anda cemʿ olalar ḥaḳ teʿālā anlara (8) dürlü dürlü kerāmetler ve ʿaṭālar vire ve seşenbe gün firişteler nidā (9) eyleyeler bugün mūsā peyġāmberüñ ḳonuḳluġıdur ḥāżır oluñ diyeler cemʿ olalar ḥaḳ teʿālā (10) dürlü dürlü niʿmetler ve tāclar ve ḫilʿatler ve girü ḳalan iḥsānlardan anlara (11) vire ve çahārşenbe gün firişteler nidā eyleyeler bugün ʿı̇̄ sā peyġāmberüñ ḳonuḳluġı- (12) -dur ol ḳonuḳluġa cemʿ olalar ḥaḳ teʿālā anlara envāʿ ile kerāmetler ve niʿmetler (13) ve ḫilʿatler vire ve pençşenbe gün firişteler nidā eyleyeler bugün muḥammed-i muṣṭafānuñ (14) ḳonuḳluġı vardur ṭūbā aġacınuñ dibinde ṣoḥbetdür ḥāżır oluñ diyeler cemı ̇̄ ʿ-i ḫalāyıḳ (15) insden ve cinden cemʿ olalar ḥaḳ teʿālā anlara envāʿ ile taʿẓı ̇̄m eyleye ve hediyyeler [373a] (1) ve niʿmetler ve ḫilʿatler vire giye hiç gözler görmemiş ola ve cumʿa gün firişteler (2) nidā eyleye ki bugün ḳonuḳluḳ ḥaḳ teʿālā ḥażretinüñdür pes cemı ̇̄ ʿ ḫalāyıḳ ʿadn uçmaġına (3) cemʿ olalar ḥaḳ teʿālā ḥażretini müşāhede eyleyeler andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā (4) envāʿ ile niʿmetler ve kerāmetler vire andan ṣoñra ayıda hic nesne ḳaldı mı ki (5) ki size virem 223 Rabbinizi gözle göreceksiniz. Buhari, Tevhid 24. 175 ayıdalar neʿam ḳaldı sen bize vaʿde eyledüñ ki cemālüñi bize göstere- (6) -sin ḥaḳ teʿālā kerrūbiyyūna buyura bir ḳızıl yāḳūtdan minber getüreler kim (7) biñ yıllıḳ yol yüceligi ola ibrāhı̇̄ m peyġāmbere ayıda minberüñe çıḳ ümmetüñe (8) ḫuṭbe oḳu ol daḫı minberine çıḳa şol ṣuḥuflar ki aña inmiş-idi evvelden tā āḫirine (9) degin oḳuya andan ṣoñra mūsā peyġāmbere nidā olına minberüñe çıḳ ümmetüñe ḫuṭbe (10) oḳu ol daḫı minberine çıḳa tevrātı evvelinden tā āḫirine degin oḳuya andan ṣoñra (11) dāvūd peyġāmbere nidā olına minberüñe çıḳ ümmetüñe ḫuṭbe oḳu ol daḫı minberine (12) çıḳa zebūrı evvelinden tā āḫirine degin oḳuya yitmiş dürlü ṣavt ile andan ṣoñra (13) ʿı ̇̄ sā peyġāmbere nidā olına minberiñe çıḳ ümmetüñe ḫuṭbe oḳu ol daḫı (14) incı ̇̄ li evvelinden tā āḫirine degin oḳuya andan ṣoñra muḥammed-i (15) muṣṭafāya nidā olına ki minberüñe çıḳ cemı ̇̄ ʿ-i mürsellere ve peyġāmberlere [373b] (1) ve ümmetlerine ve senüñ ümmetüne ḫiṭāb eyleye peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām (2) daḫı bir ḳızıl yāḳūtdan mināreye çıḳa anda ʿ ulūm-ı evvelini ve āḫirini ʿ ālem ḫalḳına (3) bildüre ve muştılaya ki allāh teʿālā şimdi ḥāżır ol-ısar ḥāżır oluñ diye (4) ve ḳurʾānı evvelinden tā āḫirine degin oḳuya şol resme āvāz ile oḳuya kim hiç (5) kimse anuñ gibi istemiş olmaya ʿ ı ̇̄ sā ve mūsā ve dāvūdu cemı ̇̄ ʿ-i ehl-i kemāl (6) bu ṣavtı luṭfından ser-gerdān olub müteḥayyir ḳalalar andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā (7) ḥicābları bunlaruñ gözlerinden getüre ḳaçan kim ḥaḳ teʿālānun cemālini (8) göreler cemı ̇̄ ʿsi secde eyleyeler ḳālallāhu teʿālā 224 (9) ve ḳālennebiyyü ʿāleyhiʾs-selām 225 ḥaḳ (10) teʿālā ayıda 226 işbu uçmaḳ benüm evimdür (11) bunda sizi sākin iderin ve beni size gösterdüm ne dilersenüz benden dileñ vireyin (12) ve ben size celı ̇̄ s ve enı ̇̄ s oldum şimiden ṣoñra ayruḳ ḥācetüñüz yoḳ (13) ve yoḫsullıḳ yoḳ ve ayruḳ size ḳaḳımaḳ yoḳ ve uçmaḳdan çıḳmaḳ yoḳ benüm (14) niʿmetlerüm size ebedı ̇̄ niʿmetlerdür ve sizi uçmaġumda emı ̇̄n ve muḳı ̇̄m (15) itdüm ve siz ehl-i saʿādetsiz benden isteñ size kerāmetler 224 Kıyamet 75/22-23. Oysa o gün bir kısım yüzler rablerine bakarak mutlulukla parıldayacaktır. 225 Vallahi kendilerine Rablerine nazar etmekten daha sevimli gelen bir şey onlara verilmemiştir. Müslim, İman 297. 226 Ben Cud,Gani,Meli,Vefi ve Sadık olan Allahˈım. 176 [374a] (1) ve niʿmetler vireyin bunlar ayıdalar bizüm ḥācetümüz budur ki bizden rāżı ̇̄ olasın (2) ḥaḳ teʿālā ayıda sizden rāżı ̇̄ oldum ve cemālümi size āşikāre eyledüm ebedı ̇̄ müşāhede (3) eyleñ andan ṣoñra envāʿ niʿmetler ile temettuʿ eyleñ ve ezvācuñuza varuñ muʿānaḳa (4) eyleñ ve dürlü dürlü yimişlerden yiñ ve baġcelerde oturuñ yiñ ve içiñ müşerref (5) oluñ ve buraḳlaruñuza binüñ kevs̱er ırmaġına varuñ ve kāfūrde ve māʿ-i (6) ṭahūra ve tesnı ̇̄me ve selsebı ̇̄ le zencebı ̇̄ le varuñ anda ġusl idüñ ve tenaʿʿum (7) idüñ andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā ayıda benden rāżı ̇̄ olduñuz mı ayıdalar yā rabbı (8) nice rāżı ̇̄ olmayalum ki bize nesneler virdüñ ki hiç kimseye virmedüñ ḥaḳ teʿālā (9) ayıda bunlardan daḫı efḍal vardur bunlar ayıdalar yā rabbı bunlardan ḳanḳı nesne (10) efḍaldür ḥaḳ teʿālā ayıda bunlardan efḍal oldur ki ayruḳ size ġażab (11) eylemeyem ve sizden ebedı ̇̄ rāżı ̇̄ olam ve naḳildür ki peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām (12) ayıtdı ḳaçan cumʿa güni olsa ʿadn uçmaġında müşkden bir laṭı ̇̄ f (13) yirüñ üzerinde kürsı ̇̄ ler vardur altundan ve incilerden ve zümrütden ve yā- (14) -ḳūtdan ṣıddı ̇̄ ḳlardan ve şehı ̇̄dler ol kürsı ̇̄ lerüñ üzerine oturalar andan (15) ṣoñra ḥaḳ teʿālā anlara tecellı ̇̄ eyleye ve yüzlerinüñ nūrları ve kerāmet- [374b] (1) -leri her vaḳt ziyāde ola pes anuñ-çün cumʿa günine yevmüʾl-mezı ̇̄d dirler ve naḳil- (2) -dür ḳaçan kim uçmaḳ ehli uçmaġa gireler ḳarār dutalar ḥaḳ teʿālā yitmiş biñ (3) firişte viribiye ve her firişte ile yitmiş biñ firişte bile geleler müʾminlerüñ (4) gözinden ḥicābları götüreler ḥaḳ teʿālā müʾminlere ayıda biz sizüñ liḳānuza (5) müştāḳvan ve siz daḫı benüm liḳāma müştāḳsız firişteler ayıdalar yā rabbı (6) bunlar senden utanmadılar dünyāda günāh işlediler bunlar seni görmege (7) lāyıḳ degüllerdür ḥaḳ teʿālā ayıda iy benüm firiştelerüm siz müʾminleri (8) bilmezsiz anlar benüm dostlarum bilürlerdi severlerdi ve düşmānlarumı (9) bilürlerdi ve benüm içün anlara düşmān olurlar eyle olsa benüm benüm ʿizzetüm (10) ḥaḳḳı içün anlaruñ bir kez lā ilāhe ilallāh muḥammedün resūlullāh didikleri (11) baña efḍaldür cemı ̇̄ ʿ-i ṭāʿatlerden pes ḥicābı aradan keşf eyleye bunlar (12) daḫı ḥaḳḳuñ cemāline naẓar eyleyeler faṣlun fı̇̄ menāziliʾl-ḫulefāiʾr-rāşidı ̇̄n (13) rıḍvānullāhi ʿaleyhim ʿecmaʿı̇̄ n ibni ʿabbās raḍiyaʾllāhuʿanhu aydur ḳaçan ḳıyāmet (14) güni olsa bu ḫalḳ uçmaḳda otururken ḳızıl yāḳūtdan bir taḫt (15) getüreler yigirmi yıl uzunluġı ola muʿallaḳ aṣılmış ola ebū bekir es-ṣıddı̇̄ ḳ 177 [375a] (1) raḍiyaʾllāhuʿanhu anuñ üzerine otura andan ṣoñra bir taḫt daḫı (2) getüreler ṣaru yāḳūtdan yigirmi mı ̇̄ l anuñ daḫı büyüklügi ola ʿömer bin (3) ḫaṭṭāb raḍıyaʾllāhu ʿanhu anuñ üzerine otura andan ṣoñra bir taḫt (4) daḫı getüreler yeşil yāḳūtdan yigirmi mı ̇̄ l anuñ daḫı büyüklügi ola (5) ʿos̱mān bin ʿaffān raḍiyaʾllāhuʿanhu anuñ üzerine oturalar andan ṣoñra bir taḫt (6) daḫı getüreler aḳ yāḳūtdan yigirmi mı ̇̄ l büyüklüginde ola ʿalı̇̄ bin ebū ṭālib (7) raḍiyaʾllāhuʿanhu anuñ üzerine otura andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā buyura ol (8) ol taḫtlar ʿarşuñ gölgesine varalar andan ṣoñra ḥaḳ teālā firiştelere (9) buyura bunlaruñ üzerine bir aḳ incüden çadır dutalar eger cemı ̇̄ ʿ-i maḫlūḳāt (10) ol çadıruñ içine cemʿ eyleseler ol çadır daḫı ziyāde geleydi andan (11) ṣoñra dört saġraḳ gele bir bir içeler faṣlun işbu faṣl (12) kebāyir ve ṣaġāyir ehlini beyān eyler anlar anlardur ki ḥaḳ teʿālā anları yar- (13) -lıġamaz odı ile ʿaẕāb eyleyüb intiḳām almayınca neʿūẕübilʿāhi min ʿaẕabiʾn-nār (14) ibni ʿabbās raḍiyaʾllāhuʿanhu aydur muḥammed ümmetinden bir ṭāʾife ṣırāṭ üzerinde (15) maḥbūs olalar imdi ol ṭāʾifenüñ evveli anlardur ki od anlara vācib [375b] (1) olmış ola uçmaġa cemı ̇̄ ʿsinden ṣoñra gireler peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām (2) ayıda yā cebrāʾı ̇̄ l hiç benüm ümmetümden kimse ṣırāṭ üzerinde ḳaldı mı cebrāʾı ̇̄ l (3) ayıda ḥaḳ teʿālā anları ġayb eyledi ḳıyāmet derelerinde peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām (4) ḳıyāmet yirine naẓar eyleye kimse görmeye eyle ṣana ki cemı ̇̄ ʿ-i ümmeti uçmaġa girdiler (5) ḳaçan peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām uçmaġa gire ḥaḳ teʿālā zebānı ̇̄ lere buyura anları (6) cehenneme süreler bıraġalar çün cehenneme varalar mālike selām vireler mālik (7) bunları göre ayıda ey sāḳı ̇̄ ler siz kimsiz ve kimüñ ümmetisiz zı ̇̄ rā ki kāfirler (8) ayaḳları baġlu boynı zencı ̇̄ rlü ve her kāfiri bir şeyṭān ile baġlu yüzleri ḳara (9) idi sizde bunlar yoḳ anlar ayıda yā mālik bize ṣorma zı ̇̄ rāki saña cevāb (10) virmege utanuruz velākin biz ḳurʾān oḳurduḳ ve ramażān ayını oruc dutarıduḳ (11) ve ḥacca varurduḳ ve ġazāya varurduḳ ve mālımuzuñ zekātın virürdük ve yetı ̇̄mleri (12) esirgerdük ve cenābetden ġusl iderdük ve biş vaḳt namāz ḳılurduk mālik (13) ayıda yā şaḳı ̇̄ ler cemāʿati ḳurʾān sizi menʿ eylemedi mi günāhdan bunlar ayıdalar (14) yā mālik bizüm başumuza ḳaḳma ve yüzümüze urma şimdi ḳurtılduḳ ḥaḳ teʿālā- (15) -nuñ ve firiştelerüñ yüzümüze urduġından ʿarş ṭarafından bir nidā gele 178 [376a] (1) ki yā mālik bunları cehennemüñ evvel ṭabaḳasına ḳoy mālik ayıda yā şaḳı ̇̄ ler cemāʿati (2) kelāmı işitdüñüz mi bunlar ayıda işitdük imdi bir sāʿat (3) bize amān virgil ki nefslermüz içün aġlaşalum mālik ayıda baña destūr (4) yoḳdur ki size amān virem ḥaḳ teʿālā ṭarafından bir nidā gele ki yā mālik (5) bir sāʿat amān virgil pes mālik amān vire ḳurʾān ehli bir ṣaf ola- (6) -lar ve ḥācılar bir ṣaf olalar ve ʿ avratlar bir ṣaf olalar daḫı feryād eyleyüb (7) aġlaşalar ve ayıdalar biz dünyāda degme ḳaftān giymege ʿār iderdük şimdi (8) ḳaṭrāndan nice ḳaftān giyelüm diyeler feryād eyleyeler bu resme ʿ aẕāb içinde (9) olalar andan ṣoñra ḥaḳ sübḥānehū ve teʿālā anlara raḥmet itmek isteye (10) cebrāʾı ̇̄ le buyura kim var cehennemde gör ı ̇̄mān ehlinden kimse ḳaldı mı mālik ayıda (11) vardur ṭamunuñ ḳapusın aça cebrāʾı ̇̄ li göreler bileler bir kezden yalvarub ayıdalar (12) bizden resūluʾllāha ḫaber irişdür ki biz ḳatı ʿaẕāb içinde ḳalduḳ biz daḫı anuñ (13) ümmeti idük nola iḥsān eyleyüb bize şefāʿat iderse ki ʿaẕāb (14) içinde ḳalmışuz pes cebrāʾı ̇̄ l gele ḥaḳ sübḥānehū ve teʿālā buyura kim (15) var ol ḥabı ̇̄büm muḥammede ayıt ki varsun anları cehennemden çıḳarsun kim [376b] (1) anlaruñ yanacaḳ işleri var-idi günāhları miḳdārı anlara ʿaẕāb itdüm (2) şimdi anları aña baġışladum cehennemden çıḳarsun cebrāʾı ̇̄ l resūluʾllāha gele (3) göre kim bir sarāyda oturur kim dört biñ altundan ḳapusı var ayıda ki (4) yā resūluʾllāh sen bunda ʿı ̇̄ şde ve ṣafāda żuʿafā ümmetüñ anda cehennemde ʿaẕābda (5) resūluʾllāh tı ̇̄z ṭuru gele ḥażrete secde eyleye günāhkār ümmetümi baña baġışla (6) diye allāh teʿālā baġışlaya cebrāʾı ̇̄ lle cehenneme geleler mālik ṭamunuñ ḳapusın aça (7) günāhkār ümmet anı göricek bileler aġlaşalar resūluʾllāh anları bir bir (8) mübārek eli-ile yapuşub cehennemden çıḳara uçmaġ ḳapusındaġı ḥavżda (9) yayḳanalar andan cennete gireler alınlarında bu yazılmış ola kim (10) 227 yaʿnı ̇̄ bunlar cehennemden çıḳdılar allāhu teʿālā- (11) -nuñ ʿazādlularıdur ḳaçan uçmaḳ ehli anları göreler anlar ġāyet melūl (12) olalar uçmaḳ ehlinden utanalar ve ḥaḳ teʿālā ḥażretine zārılıḳ eyleyeler ki (13) bizüm alnumuzdan bu yazuyı gidergil ḥaḳ teʿālā cebrāʾı ̇̄ le buyura ol yazuyı (14) gidere belürsüz 227 Bu cehennemlikler Rahmanˈın azat ettikleridir. 179 ola imām ġazzālı̇̄ aydur çün anları ṭamudan çıḳaralar (15) ṭamuda bir kişi ḳala şol ḳadar feryād eyleye ki cemı ̇̄ ʿ-i ṭamu ḫalḳından anuñ āvāzı [377a] (1) ziyāde gele ḥaḳ teʿālā ayıda saña bu çaġırmaḳdan çāre yoḳdur ol kişi ayıda ben (2) raḥmetüñden ümı ̇̄ ẕüm kesmezin ḥaḳ teʿālā ayıda ʿafv itdüm var uçmaġa gir enes (3) peyġāmberden naḳil ider peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı bir kişi ḳala cehennemde (4) biñ yıl yā hannān yā mennān diye münācāt eyleye ḥaḳ teʿālā cebrāʾı ̇̄ le ayıda var (5) ol ḳulumı getür çün cebrāʾı ̇̄ l cehenneme gele anı göre ki başın (6) aşaġa eyleyüb aġlar cebrāʾı ̇̄ l ḥaḳ buyurduġını ol kişiye ḫaber vire ve ol kişiyi (7) ala gele ḥaḳ teʿālā ayıda iy benüm ḳulum cehennemden yirüñi nice bulduñ ol ḳul (8) ayıda yirlerüñ şerlüsi idi ḥaḳ teʿālā ayıda bunı gine cehenneme bıraġıñ ol ḳul (9) ayıda ben cehennemden çıḳduġumdan ṣoñra gine beni cehenneme ḳoyarsañ senden (10) ümı ̇̄ ẕüm kesmezim zı ̇̄ rā ki sen kerı ̇̄m ve raḥı ̇̄msin ḥaḳ teʿālā firiştelere (11) ayıda ḳoñ ol ḳulumı uçmaġa girsün benüm raḥmetüm ile biñ yıldan (12) ṣoñra ol kişi uçmaġa gire ḥasan baṣrı̇̄ raḥmetuʾllāhi ʿaleyhi aydur (13) nola-y-dı ol kişi ben ola-y-dum zı ̇̄ rā ki ebedı ̇̄ cehennemde ḳalmaḳdan biñ yıldan (14) ṣoñra çıḳmaḳ yigdür didi ol kişinüñ adı hannāddur didi (15) ḥaḳ teʿālā ayıda var benüm raḥmetüm ile uçmaġa girgil [377b] (1) faṣlun fı ̇̄ hikmetiʾn-nār bilmek gerekdür ki günāhkārlar oda girmek- (2) -den ḥikmet nedür ḥaḳ teʿālā ol ḥikmeti gizledi lākin erbāb-ı mükāşefāt aydurlar (3) anları oda yaḳmaḳ elbetde gerekdür zı ̇̄ rāki insānuñ cevherin ḫāliṣ itmekdür (4) ḫābāyis̱-i nefsden ve şeyṭāndan ammā anlaruñ ki nefsi mütecevhiredür leẕẕāt-ı nefsiyyeden (5) ve şehvāt-ı ḥissiyyeden geçmişlerdür ḥāşā ki ḥaḳ teʿālānuñ ʿumūm-ı fażlından (6) ve şümūl-ı iḥsānından ki anları oda yaḳa ve ʿaẕāb eyleye nitekim teʿālā (7) buyurur (8) 228 zı ̇̄ rā ki anlaruñ cisimleri ḥaḳ teʿālā ḥażretine münḳād idi ve nefisleri (9) muṭı ̇̄ ʿ idi ve göñülleri melekūtda idi ve ʿ aḳılları ceberūtda idi (10) pes ḥaḳ teʿālā anlaruñ derecātını yüce eyleyüb ḥācetlerin 228 Ahkaf 46/13. Rabbimiz Allahˈtır diyen sonra da devamlı bu söze uygun yaşayanlara ne bir korku vardır ne de onlar üzüntü çekeceklerdir. 180 ḳabūl eyledi (11) ammā böyle eylemek ḥaḳḳuñ fażl-ı ʿamı ̇̄minden ve iḥsān-ı kadı ̇̄minden idi (12) nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur (13) (14) 229 faṣl ebū ḥanı̇̄ fe raḥmetuʾllāhi ʿaleyhi aydur her cinnı ̇̄ (15) kim müʾmin ola uçmaġa girür ve lākin ṭāʿat eylemek ile s̱evābı [378a] (1) yoḳdur imāmeyn aydur s̱evābı vardur nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur (2) 230 erṭāt ibniʾl-munẕir aydur cinnı ̇̄ lerüñ (3) s̱evābı vardur nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur 231 (4) pes uçmaḳda insān insān ile ola ve cinnı ̇̄ cinnı ̇̄ ler ile ola ebūʾd-derdā raḍiyaʾllāhuʿanhu (5) aydur ḥaḳ teʿālā cinnı ̇̄ leri üç bölük yaratdı bir bölügi yılanlar ve ʿaḳrebler ṣūretinde- (6) -dür yiryüzinde yürürler ve bir bölüġi yil gibidür havāda uçarlar ve bir bölüġi (7) ʿibādet iderler ise s̱evābları vardur ve eger muṭı ̇̄ ʿ olmazlar ise ʿaẕāb- (8) -ları vardur nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur (9) 232 ve ḥaḳ teʿālā insānı daḫı üç bölük yaratdı bir bölügi behāyim (10) gibidür ḥaḳ teʿālā buyurur (11) 233 ve bir bölügi cismleri ādemlere beñzer ve cānları şeyṭānlar (12) cānına beñzer ẓālim ve ʿavāneleri gibi ve bir bölügi cismleri ādeme beñzer ve cānları (13) daḫı ādeme beñzerler uçmaġa giren ve didār gören anlardur ilāhı ̇̄ miskı ̇̄n (14) aḥmed-i bı ̇̄ -cānı anlardan eyle bi-ḥaḳḳı muḥammedin 229 Zümer 39/53. De ki (Allah şöyle buyuruyor): “Ey kendi aleyhlerine ortak günahta haddi aşan kullarım! Allahˈın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah (dilerse) bütün günahları bağışlar; doğrusu o çok bağışlayıcı, çok merhametlidir. 230 Zariyat 51/56. Ben cinleri ve insanları, başka değil, sırf bana kulluk etsinler diye yarattım. 231 Rahman 55/74. Onlardan önce kendilerine ne bir insan ne de bir cin dokunmuştur. 232 Hud 11/119. Cehennemi hem insanlar hem cinlerle dolduracağım. 233 Aˈraf 7/179. Bunların kalpleri vardır ama onlarla kavrayamazlar; gözleri vardır ama onlarla göremezler; kulakları vardır ama onlarla işitemezler. Onlar hayvanlar gibidir,hatta daha da şaşkındırlar. 181 ʿaleyhiʾs-selām (15) muḳātil raḍiyaʾllāhuʿanhu aydur ḥayvānlardan on ḥayvān uçmaġa gireler [378b] (1) biri ṣāliḥ peyġāmberüñ devesi ve ibrāhı̇̄ m peyġāmberüñ buzāġusı ve ismaʿı ̇̄ l (2) peyġāmberüñ ḳocı ve mūsā peyġāmberüñ öküzi kim anuñ zamānında anı (3) boġazladılar ve bir ölmiş ādemi urdılar dirildi ve söyledi idi ve yūnus (4) peyġāmberüñ balıġı ve ʿüzeyr peyġāmberüñ eşegi ve süleymān peyġāmberüñ (5) ḳarıncası ve belḳısuñ hüdhüdi ve muḥammed-i muṣṭafānuñ devesi (6) onıncı aṣḥāb-ı keḫfün kelbi ḥaḳ teʿālā ol kelbi uçmaġa (7) ḳoymaḳ isteyicek ḳoc ṣūretine döndüre andan ṣoñra uçmaġa (8) ḳoya ḥaḳ teʿālā girü ḳalan ḥayvānları ṭopraḳ eyleye kāfirler anları göreler (9) ayıdalar 234 faṣlun peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām (10) ayıtdı ḳaçan uçmaḳ ehli uçmaġa gireler ve cehennem ehli cehenneme gireler (11) andan ṣoñra ölümi getüreler uçmaġ-ıla cehennem arasında boġazlayalar (12) andan ṣoñra münādı ̇̄ nidā eyleye ki iy uçmaḳ ehli uçmaḳda ebedı ̇̄ ḳalu- (13) -ñuz ayruḳ ölüm yoḳ ve saġlıḳdur ebedı ̇̄ ḫastalıḳ yoḳ ve ey cehennem ehli (14) cehennemde ḳaluñuz ayruḳ ölüm yoḳ ve çıḳmaḳ yoḳ eyle olsa (15) uçmaḳ ve cehennem ehli ol sözi işitdiler uçmaḳ ehlinüñ feraḥı ve [379a] (1) ve sürūrı ̇̄ ziyāde ola ve cehennem ehlinüñ ḥüzni ve ġuṣṣası ziyāde ola (2) faṣlun bilmek gerekdür ki uçmaḳ sekizdür ve ʿadn (3) uçmaġı aʿlāiʾl-cināndur ve dārü᾿r- raḥmāndur zı ̇̄ rā ki ruʾyetuʾllāḥ andandur ve ol (4) ʿadn uçmaġınuñ aʿlāsı bizüm peyġāmberümüzüñ maḳāmıdur ol maḳāma (5) vesı ̇̄ le dirler anıñ-çün ki peyġāmberümüzüñ efḍali mevcūdātdur ve aña (6) lāyıḳ bir maḳām gerek ki ekmel-i derecāt ola imdi ol vesı ̇̄ le (7) uçmaġıdur ve ṭūbā aġacı ʿadn uçmaġındadur ammā köki bizüm peyġāmberü- (8) -müzüñ evindedür ve özdekinden iki çeşme çıḳar biri kāfūrdur ve biri (9) selsebı ̇̄ ldür ʿ alı ̇̄ kerremaʾllāhu vechehu aydur ṭūbā aġacınuñ budaḳlarından (10) ḥulleler çıḳar ve özdeki incüdendür ve budaḳları zeberceddendür ve budaḳlarınuñ (11) ġāyet yücesi ʿarş ayaġına irişür ve alçaḳları uçmaḳ içindedür her (12) kişinüñ evinde bir budaġı vardur her ne ḥācet dilerse ol budakdan çıḳar biʾiẕnillāhi (13) teʿālā ve özdekinden 234 Nebe 78/40. Keşke toprak olsaydım. 182 develer ve atlar ve buraḳlar çıḳar eyerleri altundan ve uyanı (14) incüden ve yāḳūtdan yilden tı ̇̄z yürürler ve ādem başlu ve ḳuş ḳanatludur ve ʿarabca (15) söyler faṣlun fı̇̄ ʾl-ḥūr imdi ḥūrı ̇̄ ler cennet ḳızlarıdur anda yaradılmışlardur [379b] (1) be-ġāyet laṭı ̇̄ f ve maḥbūblardur ve ḥūr ḥavrānuñ cemʿidür yüzi aḳ nūr- (2) -dandur sacı ve zülfi ve gözleri ḳaradur ḳaçan müʾminler uçmaġa gireler (3) ve evlerine varalar ve her evüñ içinde yitmiş taḫt ola ve her taḫtuñ üzerinde (4) yitmiş döşek ola ve her döşegüñ üzerinde yitmiş ḥūrı ̇̄ ola (5) ve her ḥūrı ̇̄ nüñ üzerinde yitmiş ḥulle ola ve ol ḥullelerüñ içinde ilikleri (6) gözüke eger ol ḥūrı ̇̄ lerüñ birisinüñ maḳremesi ḳamu dünyādan yigdür eger suʾāl (7) iderseñ ki çün ḥūrı ̇̄ ler nūrdandur bir kişi nūrı öper ve ḳocar (8) cevāb budur ki tefsı ̇̄r-i kebı̇̄ rde gelür kim ḥūrı ̇̄ ler nūrdandur (9) velı ̇̄ nūr-ı cāmiddendür öpilür ve koçılur 235 (10) ve her kişinüñ yitmiş dürlü ḥullesi ola ve her ḥulle bir sāʿat (11) içinde yitmiş dürlü levn ile gözüke ve erenler yüzlerini ʿavratlarınuñ yüzinde (12) göreler erenlerde ve ʿavratlarda aṣlā ḳıl olmaya hemı ̇̄ n sacları (13) ve ḳaşları ve kirpükleri ola ḳālallāhu teʿālā 236 (14) ebuʾl-leys̱ raḥmetuʾllāhi ʿaleyhi aydur ḥaḳ teʿālā bizüm peyġāmberümüze (15) vaʿde eylemişdür ki vire ammā s̱eyyibden murād firʿavn ʿavratı āsiye [380a] (1) ḫātūndur ve bikrden murād ʿı ̇̄ sā peyġāmberün anası meryem ḥātūndur (2) bu ikisi resūluʾllāh ʿaleyhiʾs-selām cennetde evleniser peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām (3) ayıtdı uçmaḳ ehlinüñ her birisine biş yüz ḥūrı ̇̄ vireler her birisi (4) bunlaruñ ḳaçan erenlerine muʿānaḳa eyleseler erenlerüñ dünyādaki ʿ ömrince (5) bu niyetde ṭuralar ve daḫı uçmaḳda aġaçlar vardur budaḳlarında çıñraġu (6) vardur gümişden ḥaḳ teʿālā ʿarş altından bir yil viribiye ol (7) aġaçlara ṭoḳına aġaçlar ḥarekete geleler ve ol çıñraġular āvāz vireler eger (8) ol āvāzdan dünyā ehli bir kez işitseler idi anuñ dadından (9) cemı ̇̄ ʿsi ölelerdi tefsı̇̄ r-i beġavı ̇̄de aydur uçmaḳda aġaçlar var- (10) -dur eger bir kişi āvāz istese yāḫūd dilese ol 235 Al-i İmran 3/189. Al-i İmran 3/29. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir. 236 Tahrim 66/5. Dul ve bakire eşler. 183 aġaclara buyura kimi (11) sāz çala ve kimi ḥareket idüb oynaya ol kişi müşerref ola (12) peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı uçmaḳda ırmaḳlar vardur ol (13) ırmaḳlaruñ kenārında ḳaravaşlar vardur ḥaḳ teʿālā anları zaʿferāndan (14) yaratdı tesbı ̇̄ ḥ iderler yitmiş biñ dürlü ṣavt-ıla ve her ḥūrı ̇̄nüñ ṣavtı (15) dāvūd peyġāmberüñ dünyādaki ṣavtından laṭı ̇̄ f ola baʿżısı baʿżısına [380b] (1) ayıda sen kimünsin baʿżısı ayıda ben ol kişinüñ kim ki ṣabāh namāzın cemāʿat-ile (2) ḳıla peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı ḥaḳ teʿālā uçmaḳda yitmiş biñ (3) şehr yaratdı ḳızıl yāḳūtdan ve her şehrüñ içinde yitmiş biñ ev yaratdı (4) aḳ incüden ve her evün içinde yitmiş biñ taḫt vardur yeşil zebercedden (5) ve her taḫtuñ üzerinde bir ḳız oturur ḥūruʾlʿı ̇̄ nden ayıtdılar yā resūluʾllāh (6) ol şehrler kimündür peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı biş vaḳt namāzı (7) cemāʿat ile ḳılanlaruñdur naḳildür ki uçmaḳda ḥūrı ̇̄ ler vardur yaru- (8) -sından yuḳarusı oġlan ṣūretinde ve yarusından aşaġısı ʿavrat ṣūretinde- (9) -dür ve uçmaḳ içinde anlardan leẕẕetlü yoḳdur peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ṣordılar (10) ki ḥaḳ teʿālā ḥūruʾlʿı ̇̄ ni neden yaratdı peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı (11) üç nesneden yaratdı ayaḳlarından dizine varınca müşkden ve dizlerinden (12) ḳarnına varınca ʿanberden ve ḳarından başına varınca kāfūrden (13) yaratdı sacların ve kirpüklerin ḳara nūrdan yaratdı ḳālallāhu (14) teʿālā 237 peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı her (15) müslimānuñ ḫayırları vardur ve her ḫayır içün uçmaḳda bir ḫayme vardur. [381a] (1) ve her ḫaymenüñ içinde ḥūruʾlʿı ̇̄ n vardur ve yāḳūt-ıla mercāna beñzer- (2) -ler ve her ḫaymenüñ dört biñ ḳapusı vardur ve her ḳapudan her sāʿat (3) ḥaḳ teʿālā ḥażretinden armaġanlar ve kerāmetler ve hediyyeler gelür- (4) -ler ve naḳildür ki peyġāmber ʿ aleyhiʾs- selām ayıtdı uçmaḳda ḳızlar vardur (5) aña ḥūruʾlʿı ̇̄n dediler ḳaçan yüriseler ṣaġından yitmiş biñ cāriye (6) yürür ol ḥūrı ̇̄ lerüñ her biri aydur ben ol kişilerüñ-ven ki (7) emr-i biʾl-maʿrūf ve nehy-i ʿaniʾl-münker iderler idi ve naḳildür ki uçmaḳ (8) ehlinüñ üzerine 237 Tevbe 9/88. İyi ve güzel şeylerin her türlüsü onların olacaktır. 184 bir bulut gele yaġmur gibi ḥūrı ̇̄ ler yaġdura nitekim (9) ḥaḳ teʿālā buyurur 238 faṣlun fı̇̄ vildāniʾl-cennet ḳālallāhu (10) teʿālā 239 (11) yaʿnı ̇̄ ḥaḳ teʿālā ol oġlanları incülere beñzerdür ḥüsünde ve ṣafā-yı levnde (12) meclislerde yürürler ṣanasın ki ṭaġılmış incülere beñzerler ʿabdullāh ibni (13) ʿömer aydur uçmaḳ ehlinüñ ġāyet ednāsınuñ biñ oġlanı ola incüler (14) gibi her birisi bir ḳullıḳda ola ebuʾl-leys̱ raḥmetuʾllāhi ʿaleyhi aydur ḳaçan (15) müʾminler uçmaġa gireler ve döşekler üzerinde oturalar bir firişte ḳapuya [381b] (1) gele destūr dileye içerü gire ḳapuda bir oġlan göre ol oġlana (2) diye ol oġlan daḫı birine diye ḥattā ol söz gele müʾmine dege ol müʾmin (3) daḫı destūr vire ol oġlan birine diye ol daḫı birine ḥattā gine ol (4) firişte gele dege andan ṣoñra ḳapuyı açalar ol firişte içerü gire (5) selām vire dürlü dürlü armaġanlar ḥażret-i allāhdan getüre ve ayıda (6) selām size şol sebebden kim ṣabr iderdüñüz ve bu geldüġüñüz maḳām ne gökçek (7) maḳāmdur diye nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur (8) (9) 240 faṣlun fı ̇̄ ʾl- ġılmān ḳālallāhu teʿālā (10) 241 yaʿnı ̇̄ buyurur kim cennetde ḳullar vardur (11) geleler müʾminleri göreler ve anlaruñ ḳulları olalar anlar şol ḳullardur kim (12) dürr-i meknūn incilere beñzer didügi anuñ-çündür ki incü kim ṣadefde (13) ṣaḳlanmış ola ġāyet laṭı ̇̄ f ve aḥsen olur imdi ol oġlanlar böyle (14) laṭı ̇̄ f ve aḥsen olıcaḳ ḳıyās eyle ki uçmaḳ ehli nice olalar ḥüsnde (15) ve naḳildür keşşāfda ʿalı̇̄ kerremaʾllāhu veche aydur kāfirüñ 238 Kaf 50/35. Üstelik katımızda fazlası da vardır. 239 İnsan 76/19. Her birinin etrafında ölümsüz genöler pervane olur. Baktığında onları etrafa saçılmış inciler sanırsın. 240 Raˈd 13/23-24. Melekler de “sabretmenize karşılık elde ettiğiniz esenlik daim olsun! Dünya yurdunun ardından ulaştığınız sonuç ne güzel oldu!” diyerek her kapıdan onların yanına girerler. 241 Tur 52/24. Sedeflerinde saklı incilere benzeyen genç hizmetçileri etraflarında dönüp dururlar. 185 [382a] (1) oġlancuḳları kim bāliġ olmamış olalar eger irkek oġlandur ve ḳız (2) oġlandur yarın uçmaḳda anlar müʾminlerüñ ḫiẕmetkārı olalar faṣlun (3) fı ̇̄ enhāriʾl-cenneti ḳālallāhu teʿālā (4) (5) (6) 242 ṣāḥib-keşşāf aydur ḥaḳ teʿālā uçmaġı (7) vaṣf ider aydur ki uçmaḳda ırmaḳlar vardur evvel budur ki ṣu ırmaġı var- (8) -dur envāʿ ile ṣūreti ve levni müteġayyir olmazlar andan ṣoñra süd ırmaġı vardur (9) ṭuʿmı ve rāyiḥası müteġayyir olmaz andan ṣoñra süci ırmaġı vardur içenlere (10) ġāyet leẕẕetlüdür ʿaḳıl gidermez ḫumārı ve āfeti yoḳ andan ṣoñra (11) bal ırmaġı vardur ġāyet muṣaffādur aña nesne ḳarışmadı fesād- (12) -dan ṣāfı ̇̄dür ḳālallāhu teʿālā (13) 243 (14) ebrār berrüñ cemʿidür nitekim erbāb rabbüñ cemʿidür yaʿnı ̇̄ ebrār bir (15) şarābdan içerler kim ol şarābuñ ṭabı ̇̄ ʿatı kāfūre beñzer [382b] (1) kāfūr bir çeşmedür uçmaḳda aḳdur ve ṣovuḳdur ve rāyiḥası laṭı ̇̄ f- (2) -dür ve daḫı ḳanda dilerseñ senüñ ile bile gider alçaġa ve yüksege kimse (3) menʿ eylemez ve daḫı uçmaḳda bir çeşme vardur ṭabı ̇̄ ʿatı zencebı ̇̄ le beñzer ve uçmaḳda (4) bir çeşme daḫı vardur selsebı ̇̄ l dirler yaʿnı ̇̄ selāsetinden ötrü ve laṭı ̇̄ f (5) aḳduġından ötrü selsebı ̇̄ l dirler muḳātil raḍiyaʾllāhuʿanhu aydur (6) 244 uçmaḳda bir çeşmedür her kim ol çeşmeden içe 242 Muhammed 47/15. Rabbine itaatsizlikten sakınanlara vaad edilen cennetin temsili şudur: İçinde doğal nitelikleri bozulmamış su ırmakları, tadı bozulmamış süt ırmakları, içenlere lezzet veren şarap ırmakları, süzülmüş bal ırmakları bulunan bir bahçedir. Onlar için ayrıca orada her meyveden mevcuttur, üstelik rablerinden bir de bağışlama lutfu. 243 İnsan 76/5-6. İyiler ise içindekine güzel koku katılmış bir kadehten içecekler. Bir su kaynağı ki Allahˈın has kulları istedikleri yerlere akıtarak ondan bol bol içerler. 244 İnsan 76/21. Tertemiz bir içecek. 186 göñlinden (7) ḥasedden kibrden nesne ḳalmaya ve daḫı uçmaḳda bir şarāb vardur adı (8) raḥı ̇̄ ḳdur ḳızıl ve laṭı ̇̄ f ve ṣāfı ̇̄ şarābdur ve saġraġı müşkdendür (9) daḫı uçmaḳda bir dürlü şarāb vardur tesnı ̇̄m dirler ya budur ki uçmaḳda (10) andan laṭı ̇̄ f şarāb yoḳdur ya budur ki ḳaçan içindekin içseler (11) havādan gine ṭopṭolu olur ne deñlü içseler havādan gine ṭolar baʿżılar (12) aydur tesnı ̇̄m şarābı oldur ki muḳarrebler andan içeler ṣırf şarābdur (13) ve girü ḳalan ḫalḳ ṣu ile ḳarışdurub içeler ammā kevs̱er ṣuyı (14) ḳālallāhu teʿālā 245 peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām (15) ayıtdı kevs̱er uçmaḳda bir ırmaḳdur ḥaḳ teʿālā anı baña vaʿde eyledi [383a] (1) anda fāideler çoḳdur baldan ṭatludur ve ḳardan aḳdur ve saġraḳ- (2) -ları vardur gümişden yılduzlar saġışınca fuḳarā-i muhācirin andan içeler (3) her kim andan içerse ebedı ̇̄ ḳanmaya ve naḳildür ki uçmaḳda bir ırmaḳ var- (4) -dur adı afı ̇̄ ḥdür anda ḳaravaşlar vardur ḥaḳ teʿālā anları zaʿferān- (5) -dan yaratmışdur incüler ve yāḳūtlar ile oynarlar ḥaḳ teʿālā ḥażretini tesbı ̇̄ ḥ (6) iderler yitmiş dürlü ṣavt-ıla her birinüñ ṣavtı dāvūd āvāzından laṭı ̇̄ fdür ve ol (7) ḳaravaşlaruñ baʿżısı baʿżısına ayıda sen kimüñsin ol birisi ayıda (8) ben ol kişinüñem ki yatsu namāzın cemāʿat ile ḳıla ḥaḳ teālā ayıda (9) ol namāzı cemāʿat ile ḳılanı ve seni benüm evümde sākin eylerin faṣlun (10) fı̇̄ merātib-i ehliʾl-cenneti ve derecātiʾl-ʿaliyyeti ammāʿaşere-i mübeşşere peyġāmber ʿaleyhi (11) ʾs-selām ayıtdı bunlar uçmaḳlıḳdur yaʿnı ̇̄ ebū bekr ve ʿömer ve ʿos̱mān (12) ve ʿalı̇̄ ve ṭalḥa ve zübeyr ve ʿ abduʾr-raḥman bin ʿ afv ve saʿd bin ebū vaḳḳāṣ ve (13) saʿı̇̄ d bin zeyd ve ebū ʿ ubeyde bin el cerrāḥ raḍiyaʾllāhuʿanhum ecmaʿı ̇̄n (14) bunlar uçmaḳlıḳdur ve fāṭımatüʾz-zehrā raḍiyaʾllāhuʿanhu uçmaḳ ḫātūn- (15) -larınuñ seyyididür ḥasan ve ḥüseyin uçmaḳ yigitlerinüñ seyyidleridür bunlar [383b] (1) peyġāmber ʿ aleyhiʾs-selāmıñ ḳonşılarıdur ammā girü ḳalan müʾminlerüñ mertebe- (2) -leri vardur ʿalā ḳadri menāzilihim peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı uçmaḳ ehli (3) yüz yigirmi ṣafdur seksen benüm ümmetümdür ve ḳırḳ ṣaf giri ḳalan ümmetlerdür (4) 245 Kevser 108/1. Şüphezi biz sana kevseri verdik. 187 ḳālallāhu teʿālā 246 müfessirler aydur ḳaçan müʾminler (5) uçmaḳda ṣoḥbet eyleseler altundan çanaḳlar geleler ve her çanaġuñ içinde (6) yitmiş biñ dürlü ṭaʿām ola ḳaçan müʾminler ol ṭaʿāmdan yiseler havādan ḳuşlar (7) ineler ve her ḳuş ayıda iy tañrınuñ velı ̇̄ leri uçmaġı gezdüm selsebı ̇̄ l- (8) -den ve kāfūrden içdüm ve uçmaḳ baġçaların teferrüc eyledüm çün müʾminler (9) ol sözi işideler ol ḳuşları yimege müştāḳ olalar ḥaḳ teʿālā ol (10) ḳuşlara buyura māʾide üzerine ineler ḳanḳı dürlü dilerlerse bişeler (11) müʾminler ol ḳuşlardan yiyeler andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā ol ḳuşlara ḥayāt (12) vire gine uçalar gideler zı ̇̄ rā cennetde ölüm yoḳdur ve naḳildür ki peyġāmber (13) ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı uçmaḳ ehlinüñ ġāyet ednāsına seksen biñ (14) ḫiẕmetkār vireler ve yitmiş biñ ḥūrı ̇̄ vireler ve aña bir ḳubbe vireler (15) incüden ve yāḳūtdan ve bir daḫı tāc vireler eger ol tācdan bir incü [384a] (1) düşse yiryüzinde maşrıḳ ve maġrib arası ṭopṭolu nūr olaydı ebū mūsā (2) peyġāmberden naḳil ider peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı uçmaḳda (3) müʾminler içün çadırlar vardur birer dāne incüden yirden gökçe (4) yüksekligi ola ve altmış mı ̇̄ l ḳadar ini ola ve dört biñ ḳapusı ola (5) altundan peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı uçmaḳda bir ṭaġ vardur (6) aña cebeliʾr-raḥme dirler ve ol ṭaġuñ üzerinde bir ḳaṣr vardur aña (7) ḳaṣrüʾl- islām dirler ve ol ḳaṣruñ içinde bir ev vardur aña beytüʾl-celāl (8) derler ve ol ḳaṣruñ on iki biñ ḳapusı vardur bir ḳapu bir ḳapuya biş yüz (9) yıllıḳ yoldur ve ol ḳapu açılmaz bismillāhiʾr-raḥmāniʾr-raḥı ̇̄m (10) dimeyince ebū hureyre raḍiyaʾllāhuʿanhu aydur uçmaḳ ehlinüñ ġāyet ednāsına (11) yidi derece vireler kendüzi altıncı derecede ola ve daḫı ol kişiye üç (12) yüz ḫıẕmetḳār vireler üç yüz çanaḳ ile ṭaʿāmlar getüreler her bir ṭaʿāmda (13) bir leẕẕet ola ve üç yüz saġraḳ getüreler her saġraġuñ leẕẕeti bir dürlü (14) ola ol kişi bu devletlere naẓar ide daḫı ayıda yā rabbi baña destūr vir- (15) -gil uçmaḳ ehlinüñ ḫalḳını ḳonuḳlayayın ve şarāblar içüreyin bu ṭaʿām- [384b] (1) -larumdan nesne eksilmeye diye ebū hureyre raḍiyaʾllāhuʿanhu aydur uçmaḳ (2) ehli uçmaġa girmeden ṭamuda yirin göre andan ṣoñra uçmaġa gire (3) tā şükri ziyāde olsun 246 Zuhruf 43/71. Orada altın tepsiler cennetliklerin çevrelerinde dolaştırılacaktır. 188 içün ve ṭamu ehli ṭamuya girmeden uçmaḳda (4) yirin göre andan ṣoñra ṭamuya gire tā ḥasreti ziyāde olsun içün ebū (5) saʿı̇̄ düʾl-ḫudrı ̇̄ raḍiyaʾllāhuʿanhu peyġāmberden naḳil ider peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām (6) ayıtdı uçmaḳ ehli kendülerden yuḳaru ġurfeleri göreler yaʿnı ̇̄ köşkleri (7) göreler nitekim yılduzları görürler ayıtdılar yā resūluʾllāh ol ġurfeler peyġāmber- (8) -lerüñ midür peyġāmber ʿ aleyhiʾs-selām ayıtdı ol tañrı ḥaḳḳı içün (9) ki benüm nefsüm anuñ ḳudret elindedür her kişi kim allāha imān getürdi (10) ve peyġāmberleri girçekledi ol ġurfeler anlaruñdur baʿżılar aydur maʿlūm oldı (11) kim ol ümmet muḥammed ümmeti imiş zı ̇̄ rāki muḥammed ümmeti allāh teʿālāya imān (12) getürdiler ve cemı ̇̄ ʿ-i peyġāmberleri bunlar girçeklediler pes ol ġurfelere (13) giren muḥammed ümmetleri olalar ve naḳildür mūsā peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām (114) ayıtdı ḥaḳ teʿālā ḥażretine ayıtdı yā rabbı uçmaḳ ehlinüñ ġāyet (15) ednāsı ne deñlü mertebelü ola ḥaḳ teʿālā ayıtdı uçmaḳ ehli uçmaġa [385a] (1) girdüklerinden ṣoñra bir kişi gele ayıda yā rabbı cemı ̇̄ ʿ-i ḫalḳ menzillerine (2) girmişler oturmışlar ben ḳanda oturayın ben diyem kim rāżı ̇̄ mısın ki (3) seni dünyā pādişāhlarından bir pādişāh gibi eyleyem ol ḳul ayıda (4) neʿam yā rabbı rāżı ̇̄ yam ayıdam on dünyāca saña yir virdüm rāżı ̇̄ olur mısın (5) ol ḳul ayıda neʿam yā rabbı rāżı ̇̄ olurın diye ben ol kişiye on bu dünyāca (6) yir virem ve uçmaġa buyuram mūsā peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı (7) yā rabbı uçmaḳ ehlinüñ aʿlāsı nedeñlü ola ḥaḳ teʿālā ayıtdı anlara nesneler (8) virem ki gözler görmemiş ola ḳulaḳlar işitmemiş ola ve göñüllerden geçmemiş (9) ola ve naḳildür peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ṣordılar ki mesākı ̇̄n-i ṭayyibe (10) nedür peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı ʿadn uçmaġında ḳaṣırlar vardur ve her (11) ḳaṣruñ içinde yitmiş avlu vardur ḳızıl yāḳūtdan ve her avlunuñ içinde bir (12) ev vardur yeşil zebercedden ve her evüñ içinde yitmiş taḫt vardur ve her taḫtuñ (13) üzerinde yitmiş döşek vardur her levnden ve her döşegüñ üzerinde bir (14) ʿavrat oturur ḥūruʾlʿı ̇̄ nden ve her evde yitmiş māʿide vardur ve her māʿide- (15) -de yitmiş dürlü ṭaʿām vardur ve ḥaḳ teʿālā her kişiye şol resme ḳuvvet vire [385b] (1) ki cemı ̇̄ ʿsine irişe bir günde ayıtdılar yā resūluʾllāh çün yirler ve içerler (2) hiç ḳażā- yı ḥācet iderler mi peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı uçmaḳda ḳaçan ḥācet- (3) -leri olsa 189 derlerler müşk rāyiḥası gibi rāyiḥası ola beġavı ̇̄ tefsı̇̄ rinde ayıdur uçmaḳ (4) ehli ḳaçan ṭaʿām yiseler ḥaḳ teʿālā ḥażretine ḥamd iderler nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur (5) 247 baʿżılar ayıdur uçmaḳ ehli (6) altı yirde allāha ḥamd iderler biri şol vaḳt ki ḳaçan müʾminler kāfirden (7) seçile ayıdalar 248 ikinci şol vaḳt (8) ki ṣırāṭı geçeler ayıdalar 249 üçünci şol (9) vaḳt ki uçmaġa girecek vaḳtin maʾ-il ḥayvāndan ġusl eyleyeler ve ayıdalar 250 (10) dördünci ḳaçan (11) uçmaġa gireler firişteler anlara istiḳbāl eyleyeler ol vaḳt ayıdalar (12) 251 (13) bişinci şol vaḳt ki maḳāmlarına varalar ḳārar dutalar ayıdalar (14) 252 altıncı şol vaḳt ki yimekden ve içmekden fāriġ (15) olalar ve ayıdalar 253 peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı uçmaḳda [386a] (1) bir ev vardur aña dārüʾl-ferāḥ dirler aña şol kişiler girürler ki bir müslimān (2) ḳarındaşlaruñ göñline feraḥlıḳ bıraġa laṭı ̇̄ f sözler ile ḳālallāhu teʿālā (3) 254 247 Yunus 10/10. Duaları da, alemlerin rabbi olan Allahˈa hamdolsun diyerek son bulur. 248 Mü’minun 23/28. Bizi bu zalimler topluluğundan kurtaran Allahˈa hamd olsun. 249 Fatır 35/34. Bizden tasayı gideren Allahˈa hamd olsun. 250 Aˈraf 7/43. Bizi bu nimete kavuşturan Allahˈa hamdolsun. Allah bize bahşetmeseydi biz kendiliğimizden elde edemezdik. 251 Zümer 39/74. Bize verdiği sözü yerine getiren ve cennetten bize dilediğimiz yerinde mesken kurabileceğimiz yurt bağışlayan Allahˈa hamdolsun. 252 Fatır 35/35. O ki bizi lutfuylasonsuza kadar kalınacak yurda yerleştirdi. 253 Fatiha ½. Hamd alemlerin rabbi Allahˈa mahsustur. 254 Kaf 50/35. Üstelik katımızda fazlası da vardır. 190 ḳūtüʾl-ḳulūbda aydur uçmaḳ ehline ḥaḳ teʿālādan üç tuḥfe gele (4) biri hediyyedür yaʿnı ̇̄ uçmaḳda ḥaḳ teʿālādan nesneler gele kim gözler añı (5) görmedi ikinci uçmaḳ ehline allāhdan selām gele nitekim ḥaḳ teʿālā buyurur (6) 255 üçünci budur ki ḥaḳ teʿālā ayıda ben sizden (7) rāżı ̇̄ oldum işbu söz hediyyeden ve selāmdan daḫı efḍal ola nitekim ḥaḳ teʿālā (8) buyurur 256 ḳālallāhu (9) 257 baʿżılar aydur evliyā anlardur ki allāh teʿālāya imān (10) getürüb ẕikruʾllāha meşġūl olalar baʿżılar aydur evliyā anlardur ki ḥaḳ içün (11) biri birile sevişeler mālikiʾl-eşʿarı ̇̄ raḍiyaʾllāhuʿanhu aydur bir gün peyġāmber ʿ aleyhiʾs-selām (12) ḳatında otururdum peyġāmber ayıtdı ḥaḳ teʿālā ḳulları vardur ki peyġāmberler ve (13) şehı ̇̄ dler anlara imrenürler ayıtdılar yā resūluʾllāh anlar kimlerdür peyġāmber ʿam (14) ayıtdı anlar anlardur kim dürlü dürlü şehirlerden gelmiş olalar hiç bunlaruñ (15) dünyā içün ġarażları olmaya ḥaḳ içün sevişeler ḥaḳ teʿālā yarın anlaruñ yüzleri nūr [386b] (1) ḳıla ve anlara incülerden minberler vire anlar ol minberler üzerine otura- (2) -lar ḫalāyıḳ ḳorḳu içinde olalar anlara hiç ḳorḳu ve ġuṣṣa olmaya yaʿnı ̇̄ (3) anlara ḳabirde beşāret vardur allāhuñ kitābı ile kim anlar evliyādur anlara (4) ḳabirde beşāret vardur ki evliyāuʾllāhdur ve bitilerinde yazulmışdur ki (5) uçmaḳlıḳdur ve naḳildür ki kūtuʾl- ḳulūbda peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı (6) allāh içün sevişenler yarın uçmaḳda bir ḳızıl yāḳūt diregün üzerinde (7) olalar ve ol diregüñ üzerinde yitmiş biñ ġurfe ola uçmaḳ ehlinüñ (8) üzerine şerefeler gibi ola ve ol ġurfelerde olanlaruñ ḥüsni uçmaḳ (9) ehline nūr vire yeşil sündüsden ve istebraḳden ḥulleler giyeler ve alnında (10) yazılmış ola her birisinüñ 258 yaʿnı ̇̄ bunlar allāh içün (11) sevişenlerdür enes peyġāmberden naḳil ider peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı (12) uçmaḳda soḳaḳlar vardur uçmaḳ ehli ol soḳaḳlara cemʿ olalar ʿarş- (13) -dan bir laṭı ̇̄ f yil ese anlaruñ yüzine 255 Yasin 36/58. Engin merhamet sahibi rabden gelen söz şu olacak: “selam size!” 256 Tevbe 9/72. Allahˈın rızası ise hepsinden büyüktür. 257 Yunus 10/62. Bilesiniz ki Allah dostlarına asla korku yoktur; onlar üzüntü de çekmeyecekler. 258 Bunlar Allah için birbirlerini sevenlerdir. 191 ṭoḳuna ḥüsnleri ve cemāllerin ziyāde (14) eyleye evlerine geleler ehil bunları göreler ayıdalar vaʾllāhi ḥüsnüñüz ve cemāliñüz (15) evvelkiden ziyāde olmış bunlar ayıdalar vaʾllāhi sizüñ ḥüsnüñüz ve cemāliñüz [387a] (1) ziyāde olmış diyeler ehl-i ḥadı ̇̄ s̱ aydurlar ol soḳaġa sūḳuʾl-maʿrifet dir- (2) -ler ve uçmaḳda şems ve ḳamere gice ve gündüz olmaya velākin ol miḳdār taḳdı ̇̄ r olına (3) zı ̇̄ rā ki uçmaḳda ʿarş nūrı vardur şemse ve ḳamere iḥtiyāc yoḳdur ehl-i tefsı ̇̄ r (4) aydurlar uçmaḳ ehli gündüzi bileler ḥicāblar gitmek ile ve ʿ arşuñ nūrı (5) ẓāhir olmaḳ ile ve allāhuñ tecellı ̇̄ si ile ayruḳ nūra iḥtiyāc ḳalmaya (6) ve giceyi bileler kelāmuñ ile ʿalı̇̄ kerremaʾllāhu veche aydur uçmaḳda (7) bir soḳaḳ vardur ammā anda bāy ve şirā yoḳdur hemı ̇̄n ṣūretler vardur (8) ġāyet cemālde ḳaçan bir kişi bir ḫūb ṣūreti görse ol ṣūrete (9) girmek dilese gire meṣābı ̇̄ ḥ şerḥinde aydur murād ol ṣūrete girmek- (10) -den budur ki ḳaçan kim aña bir laṭı ̇̄ f ṣūret ʿ arż olsa ol kişi (11) dilese kim ol ṣūrete gire ḥaḳ teʿālā ḳudret eli ile ol kişinüñ ṣūretde (12) ayruḳ ṣūrete tebdı ̇̄ l eyleye ziyneti ve ḥüsni ziyāde ola bu degüldür ki (13) bir ṣūretden çıḳub bir ṣūrete daḫı gire eczāsı tebdı ̇̄ l ola zı ̇̄ rā (14) bu tenāsuḫdur tenāsuḫa şerʿ ve ʿaḳl ḳāil degüldür ve her gün ehl-i (15) cennetüñ ḥüsni ve cemāli ziyāde ola ammā dünyādan varan ʿavratlaruñ ikişer ḥüsni ola [387b] (1) birisi ʿıvāż ve birisi ḥüsn-i ʿaṭā ve ḥūrı ̇̄ lerüñ birer ḥüsni ola ancaḳ (2) aña ḥüsn-i ʿaṭā dirler ve ḥūrı ̇̄ ler dünyā ʿavratlarunuñ ḳatında yılduzlar gibi (3) ola ay ḳatında peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı ḳaçan müʾmin uçmaḳda (4) oġlancuḳ dilese ḫātūnı bir sāʿatde gebe ola ve ṭoġura nice dilerse (5) erkek ve dişi isḥāḳ ibni ibrāhı ̇̄m aydur müʾminler bir sāʿatde oġlancuḳ (6) dilese ola ammā dilemeyeler peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı uçmaḳ içinde (7) bir ḳamcı ḳadar yir dünyādan ve dünyānuñ içindekiden yigdür ve naḳildür terhı ̇̄b- (8) -de ve tergı ̇̄bde ebū hureyre raḍiyaʾllāhuʿanhu aydur peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām (9) ayıtdı bir kişi uçmaġa gire kendünüñ dünyāda ḳulunı kendüden yuḳaru (10) mertebede göre ayıda yā rabbı işbu benüm ḳulum idi dünyāda bunda uçmaḳda benüm (11) mertebeden yuḳaru mertebesi var ḥaḳ teʿālā ayıda ben saña ʿamelüñe göre mertebe (12) virdüm aña daḫı ʿameline göre mertebe virdüm anuñ ʿameli senüñ ʿamelüñe beñzemez (13) idi ol senden yig ʿamel itdi idi anuñ içün ol sebebden yig oldı (14) faṣlun 192 fiʾş-şühedāʾ peyġāmber ʿ aleyhiʾs-selām ayıtdı uçmaḳda yüz derece (15) vardur ḥaḳ teʿālā anı ġāzı ̇̄ lere vaʿde eylemişdür bir dereceden bir dereceye [388a] (1) biş yüz yıllıḳ yoldur ḳaçan ḥaḳ teʿālādan dileseñüz firdevs uçmaġun dileñ (2) zı ̇̄ rāki uçmaġun vasaṭıdur ve aʿlāsıdur ve anuñ üsti ʿarşüʾr-raḥmandur (3) ve uçmaġuñ ırmaḳları andan çıḳarlar ḳālallāhu teʿālā (4) 259 imdi müşterı ̇̄nüñ eyüsi ḥaḳ teʿālā- (5) -dur ve delālet eyleyenüñ eyüsi allāh teʿālāya delālet idendür ol eyü delı ̇̄ l (6) muḥammed-i muṣṭafādur ve bahānuñ eyüsi uçmaḳdur ve naḳildür kim peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām (7) ayıtdı şehı ̇̄ dlerüñ allāh teʿālā ḳatında altı ḫaṣleti vardur biri budur ki (8) ḥaḳ teʿālā anı evvel defʿada yarlıġar ve uçmaḳda yirin görür ikinci ʿaẕāb-ı (9) ḳabrden emı ̇̄n olur üçünci budur ki fezaʿ-ı ekberden emı ̇̄ n olur (10) dördünci başına vaḳār tācın uralar yāḳūtdan bişinci budur ki ḥūruʾlʿı ̇̄n- (11) -den yitmiş iki ʿavrat vireler altıncı budur ki ḫıṣmından ve ḳavminden yitmiş iki (12) kişiye şefāʿat eyleye ḳıyāmet güninde ve naḳildür ki ḳıyāmet güninde bir ḳavm (13) ḳabirlerinden ṭuralar ḳılıçları bilinde ola ʿarşuñ ṣaġ yanına varalar (14) ve yaralarından ḳan aḳa müşk gibi rāyiḥası ola andan ṣoñra uçmaġa (15) varalar firişteler ayıdalar ḳan ḥisāb ve ḳanı mı ̇̄ zān çün şehı ̇̄ dler bu sözi işideler [388b] (1) ḳılıçların yire uralar ayıdalar biz ẓālim pādişāh degüldük ki ḫalḳa ḥayf ve cevr (2) eyleyevüz ve biz bāy degüldük ki mālımuzuñ ḥisābın virerüz ve biz dünyāda işbu ḳılıç- (3) -dan ayruḳ nesneye mālik degüldük dāyim ġazā yolında ḥaḳ içün cenk iderdük (4) kāfirleri öldürdük ḥattā kāfirler daḫı bizi öldürdiler ve raḥmān ṭarafından (5) bir nidā gele kim benüm ḳullarum girçek aydurlar yā rıḍvān ḳo anları uçmaġa gir- (6) -sünler anlar daḫı uçmaġa gireler bi-ġayri ḥisāb andan ṣoñra nūrdan kürsı ̇̄ ler üzerine (7) oturalar ve her kişinüñ yitmiş ġurfesi ola ve her ġurfenüñ yitmiş ḳapusı ola ve her (8) ḳapunuñ yitmiş perdesi ola ve her ġurfenüñ yitmiş ḫaymesi ola ve her ḫaymenüñ içinde (9) yitmiş taḫt 259 Tevbe 9/111. Allah, kendi yolunda çarpışırken öldüren ve öldürülen müminlerin canlarını ve mallarını, karşılığında cennet vermek üzere satın almıştır. 193 ola ve her taḫtuñ üzerinde bir ḥūrı ̇̄ otura ḥūruʾlʿı ̇̄nden (10) ve her ḥūrı ̇̄ nüñ yitmiş ḳaravaşı ola ve şehı ̇̄ dler ebedā ilā ebedin anlaruñ ile tenaʿʿum (11) eyleyeler peyġāmber ʿaleyhiʾs- selām ayıtdı ḥaḳ teʿālā ḥażretinden şehı ̇̄ dler vebādan (12) ölenler içün ḫalḳ ile çekişeler şehı ̇̄ dler ayıdalar bizüm ḳarındaşlarumuz ġazā yolında öldiler (13) nitekim biz öldük ḥaḳ teʿālā ayıda bunlaruñ zaḫmlarına ve yaralarına naẓar eyleñ (14) eger anlara beñzerlerse şehı ̇̄ dlerdür vebādan ölenlerüñ egerçi yarası şehı ̇̄ dler yarasına (15) beñzemeye evet şehı ̇̄dler ṣayalar faṣlun çün ḥadı ̇̄ s̱ler tamām oldı [389a] (1) şimdiden ṣoñra bunı dilerüz ki ḥaḳ teʿālā ḳurʾānda uçmaḳdan ve ehlinden ne (2) ẕikr itdi anı beyān eyleyevüz inşāallāhu teʿālā ḳālallāhu teʿālā (3) (4) (5) 260 yaʿnı ̇̄ ḥaḳ teʿālā buyurub cennet didügi cemı ̇̄ ʿ-i s̱evāb evinüñ (6) ismidür ve müstemildür çoḳ cennetlere zı ̇̄ rā mertebeler üzerinedür istiḥkāḳlarına (7) göre virilür ve yimişler bir birine beñzer dimegüñ maʿnāsı budur ki ḳaçan bir ṭaʿām (8) veyā bir yimiş yeseler aydurlar işbu ṭaʿāmları bundan öñdin bir daḫı bize (9) rızḳ oldı idi anuñ içün ki levni evvelki ṭaʿāma beñzer (10) ammā ṣūretleri beñzemez baʿżılar aydur bize bundan öñdin rızḳ oldı (11) dimek oldur ki yaʿnı ̇̄ dünyāda bunuñ gibi rızḳ oldı dimekdür anuñ (12) içün ki uçmaḳ niʿmetlerinüñ baʿżısı dünyā niʿmetlerine beñzer ṣūretde (13) ammā leẕẕetde degül ṣāḥib- keşşāf aydur dünyā ṭaʿāmı ve şarābı cennet (14) ṭaʿāmı ḳatında isimle müsemmā gibidür yaʿnı ̇̄ sükker dimek ile yimek arasında (15) farḳ ne ḳadardur aña göre ḳıyās ideler dimekdür baʿżılar aydur peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām [389b] (1) ayıtdı ol tañrı ḥaḳḳı içün muḥammedüñ nefsi anuñ ḳudret elindedür ḳaçan (2) bir kişi uçmaḳ yimişlerinden tenaʿʿum eylese ve aġacdan bir yimiş ḳoparsa (3) derḥāl ol yimişler 260 Bakara 2/25. İman eden ve iyi işler yapanlara, kendileri için zemininden ırmaklar akan cennetler bulunduğu müjdesini ver. Onlara cennetteki meyvelerden biri rızık olarak her sunulduğunda, “Bu daha önce de bize rızık olarak verilendir.” derler. O kendilerine, benzer şekilde verilmiştir. 194 yirine bir daḫı biter aṣlā yimişleri aġacdan eksilmez (4) dāyim bulınur ḳālallāhu te ʿālā 261 yaʿnı ̇̄ (5) uçmaḳda ḫātūnlar vardur muṭahharlardur ḫalḳda ve yaradılmaḳda (6) ammā yaradılmaḳda muṭahhar olduġı oldur ki ḥayż ve bevl ve ġāyẓ ve tükürmek (7) ve sümkürmek ve oġlan ṭoġurmaḳ ve meni çıḳmaḳ yoḳdur ammā ḫulḳda muṭahhar (8) olduġı oldur ki kimsenüñ erine ḥased eyleyüb benüm imişse dimek yoḳdur (9) ḥasan raḍiyaʾllāhuʿanhu aydur müṭahhar didügi oldur ki dünyā ʿavratları (10) dünyāda iken ḳarılar idi ḥaḳ teʿālā anları ol ḥālde giderüb bikr ḳız (11) oġlan eyledügi muṭahhar itmekdür ḳarılıḳdan tefsı ̇̄r-i kebı̇̄ rde aydur (12) mecāmiʿüʾl-leẕẕāt üçdür biri mesken ve biri maṭʿamdur ve biri menkehdür (13) nitekim ḥaḳ teʿālā meskenleri vaṣf eyledi (14) 262 ve maṭʿam daḫı beyān eyledi nitekim buyurur 263 ve menkeḥi (15) daḫı beyān eyledi nitekim buyurur 264 ḳaçan kim [390a] (1) işbu üç nesne ḥāṣıl olsa bu niʿmetler zāʾil ola diyü tenaʿʿum iderken (2) bunlara ḥavf irişür bu niʿmetler elden çıḳar diyü ḥaḳ teʿālā anlaruñ ḥavfın zāʾil (3) itmek içün buyurur ki 265 pes āyet kemāl-i tenaʿʿum ve sürūra delālet (4) ider ki ehl-i cennet uçmaḳda dāyimlerdür mevt yoḳdur ve gine çıḳmaḳ yoḳ ebedı ̇̄ lerdür (5) ammā muʿtezı̇̄ li aydur ḫuld bunda s̱ābit lāzım ve beḳā-ı dāyimdür aṣlen münḳaṭʿ (6) olmaz ve bizüm aṣḥābumuz aydurlar ḫuld bunda s̱ābit-i tāvı ̇̄ ldür nitekim ḥaḳ teʿālā (7) buyurur 266 eger ḫulduñ mefhūmında ebedı ̇̄ olmaḳ dāḫil (8) imişse nice tekrār ide- y-idi ve ʿ aḳıl devāmına delālet ider anuñ-çün ki eger (9) dāyim olmayıcaḳ olursa gerekdür ki münḳaṭʿ olalar uçmaḳdan pes ehl-i s̱evāb (10) dāyim ġam ve ḥüzn ve ḥavf içinde olalar 261 Bakara 2/25. Ayrıca orada kendileri için tertemiz eşler de vardır. 262 Nisa 4/122, Hac 22/14, Ra’d 13/35, Fetih 48/17, Muhammed 47/12. Altından ırmaklar akan cennetler. 263 Bakara 2/25. Onlara cennetteki meyvelerden biri rızık olarak her sunulduğunda 264 Bakara 2/25. Ayrıca orada kendileri için tertemiz eşler de vardır. 265 Bakara 2/25.Ve orada onlar sonsuza kadar kalıcıdırlar. 266 Tevbe 9/22. Onlar orada ebedi olarak kalacaklardır. 195 idi ḥāl budur ki ḥaḳ teʿālā (11) buyurur 267 ve naḳildür ki saʿı̇̄ d bin cübeyr (12) aydur uçmaḳ ehlinüñ her birisi üçer bilezük giyeler biri (13) altundan ve biri gümişden ve biri incü ile yāḳūtdan ve yeşil ḫilʿatler (14) geyeler sündüsden ve istebraḳdan ammā sündüs dı ̇̄ bācdan laṭı ̇̄ fdür (15) ve istebraḳ aġır kemḫadur ve sündüs incedür ve istebraḳ ḳalındur baʿżılar aydur [390b] (1) sündüs didügi dı ̇̄ bācdur altun ile ḳarışmışdur imdi uçmaḳ ehli ki (2) yirler ve içerler ḳuvvet içün yimezler belkim leẕẕet içün yirler ve içerler dāyim feraḥ- (3) -lardur altundan ve cevherden ve incülerden saġraḳlar ile şarāb içerler (4) gümiş tenlü ve ḥarı ̇̄ r ṭonlu oġlanlar ṭavāf iderler şarāb ulaşdururlar bunlar (5) ġāyet müşerref olub ṣoḥbet iderler ḳālallāhu teʿālā (6) 268 yaʿnı ̇̄ anlar ki allāha imān getürdiler ve oġlanları imānda (7) anlara tābiʿ oldılar anlar daḫı uçmaḳdadur gerekse oġlanları büyük olsun (8) gerek ise uzaḳ olsun ataları ile uçmaḳda bile ḳopalar imdi sır budur ki (9) bāliġ ölmüş oġlanları kendülerüñ ı ̇̄mānı ile uçmaġa girürler velı ̇̄ kiçi (10) oġlancuḳlar atalarına tābiʿdür ataları ḥürmetine uçmaġa girürler eger ki s̱evāb- (11) -ları yoḳ ve daḫı atalarınuñ s̱evābın kesüb anlara virmezler belkim ḥaḳ teʿālā kendü (12) kereminden ve fażlından anlara ʿaṭā idüb uçmaġa ḳoya ʿalı ̇̄ kerremaʾllāhu veche (13) müʾminlerüñ oġlanları ataları ile uçmaḳdadur ve kāfirlerüñ oġlanları (14) ataları ile ṭamudadur imdi bu sözde işkāl vardur zı ̇̄ rā ki peyġāmber (15) ʿaleyhiʾs-selām ayıtdı kāfirüñ oġlanları uçmaḳ ehlinüñ ḫiẕmetkār- [391a] (1) -larıdur eyle olsa vech-i tevfı ̇̄ ḳ ne ola bu iki söz arasında cevāb budur ki (2) kāfirüñ oġlanları görelüm bāliġ olduġundan ṣoñra öleler yāḫūd (3) bāliġ olmadan öleler eger bāliġ olduḳdan ṣoñra ölülerse kāfirdür zı ̇̄ rā ki (4) küfri ve imānı bilürler ataları ile ṭamuya bile girürler eger bāliġ olmadan (5) ölürse ve küfri ve imānı bilmezse kāfir degüldür uçmaḳda müʾminlerüñ (6) ḫiẕmetkārlarıdur iki ḥadı ̇̄ s̱üñ arasında tevfı ̇̄ ḳ itmek budur ḳālallāhu (7) 267 Yunus 10/62. Asla korku yoktur; onlar üzüntü de çekmeyecekler. 268 Tur 52/21. İman eden,soylarından gelenlerin de aynı iman ile kendilerini izledikleri kimselerin yanlarına bu zürriyetlerini katacağız. 196 teʿālā 269 muḳātil raḍiyaʾllāhuʿanhu aydur iki (8) cennet demek oldur biri ʿadn uçmaġıdur ve biri naʿı ̇̄m uçmaġıdur muḥāmmed (9) ibni ʿalı yiʾt- tirmizı ̇̄ aydur iki cennet dimek oldur ki biri ḥaḳdan ḳorḳ- (10) -dıġı cennetdür ve biri şehvetin terk eyledügi cennetdür ḳāl- (11) -allāhu teʿālā 270 yaʿnı ̇̄ uçmaḳda aġaclar vardur budaḳları (12) ṭoġrı ve uzundur ʿaleʾd-devām yimişleri bāḳı ̇̄ dür ve ol aġaclaruñ (13) gölgesi gelüb sarāyların ḳablamışdur ḳālallāhu teʿālā (14) 271 ibni ʿabbās raḍiyaʾllāhuʿanhu aydur iki çeşmeler vardur didügi (15) oldur ki biri kerāmetdür ve biri ziyādetdür uçmaḳ ehlinüñ [391b] (1) üzerüne ḥasan raḍiyaʾllāhuʿanhu aydur tecriyān didügi aḳarṣulardur biri (2) tesnı ̇̄mdür ve biri selsebı ̇̄ ldür ʿaṭıyye aydur tecriyān didügi oldur (3) ki biri 272 yaʿnı ̇̄ ṭatlu ve ṣāfı ̇̄ ṣudur ve ḫamrdur 273 (4) ḳālallāhu teʿālā 274 yaʿnı ̇̄ uçmaġun yimişleri (5) iki dürlüdür biri yaşdur ve biri ḳurudur dimekdür ḳālallāhu teʿālā (6) 275 yaʿnı ̇̄ insāndan ve cinnı ̇̄ lerden kimse anlara cimāʿ eylemedi (7) dimekdür muḳātil raḍiyaʾllāhuʿanhu aydur anlar uçmaġuñ ḥūrı ̇̄ leridür baʿżılar aydur (8) dünyā ʿavratlarıdur ki dünyādan gidelden berü kimse anlaruñ ile cimāʿ eyledi (9) dimekdür muḳātil raḍiyaʾllāhuʿanhu aydur anlar uçmaġuñ ḥūrı ̇̄ leridür baʿżılar (10) aydur dünyā ʿavratlarıdur ki dünyādan gidelden berü kimse anlaruñ ile cimāʿ (11) eylemedi dimekdür ḳālallāhu teʿālā 269 Rahman 55/46. Rabbinin huzurundan korkan kimse için çifte cennet vardır. 270 Rahman 55/48. İkisinde de çeşit çeşit ve emsalsiz nimetler bulunur. 271 Rahman 55/50. İkisinde de akıp giden iki kaynak vardır. 272 Muhammed 47/15. Bozulmayan su ırmakları. 273 Muhammed 47/15. İçenlere lezzet veren. 274 Rahman 55/52 İkisinde de her meyveden farklı türler bulunur. 275 Rahnam 55/74. Onlardan önce kendilerine ne bir insan ne de bir cin dokunmuştur. 197 276 ve ṣāfı ̇̄ olmaḳ- (12) -da yāḳūt ile mercāna beñzerler ḳālallāhu teʿālā 277 yaʿnı ̇̄ ol (13) iki cennetden ayruḳ iki cennet vardur dimekdür ebū mūsā el-eşʿārı̇̄ aydur ol iki (14) cennetüñ birisi altundur sābıḳlar içün ve biri gümişdendür tābiʿler içün ḳālallāhu teʿālā (15) 278 yaʿnı ̇̄ uçmaġuñ içinde çeşmeler vardur aṣlā ṣuları [392a] (1) münḳaṭʿ olmaz dāyim aḳarlar dimekdür ḳālallāhu teʿālā 279 (2) ibni ʿabbās raḍiyaʾllāhuʿanhu aydur uçmaḳ aġacınuñ budaḳları yeşil zümrüddendür (3) ve yapraḳları ḳızıl altundandur ve yimişleri südden aḳadur ve baldan ṭatlu (4) ḳālallāhu teʿālā 280 yaʿnı ̇̄ ḫulḳları ve ḥüsnleri ve yüz- (5) -leri gökçekdür 281 yaʿnı ̇̄ mestūrelerdür ḫaymeler (6) içinde yaʿnı ̇̄ şol evler içinde ki ḥarı ̇̄ rler ile bezenilmişdür peyġāmber ʿaleyhiʾs-selām (7) ayıtdı uçmaḳ ʿavratlarından birisini yire indürseler idi yir gök arası (8) ṭopṭolu nūr olaydı ḳālallāhu teʿālā (9) 282 yaʿnı ̇̄ uçmaḳ ehlinüñ mertebesi vaṣf olınmaz ġāyet ednāsı biñ yıl- (10) -lıḳ yola naẓar ider yüksegin ve alçaġın görür dimekdür ḳālallāhu teʿālā (11) 283 ibni ʿabbās raḍiyaʾllāhuʿanhu aydur uçmaḳda (12) taḫtlar var altundan zebercedden ve incü ve yāḳūt ile bezenilmişdür ġāyet (13) yücedür ḳaçan uçmaḳ ehli üzerine oturmaḳ isteseler alçaḳ olur (14) ḳaçan 276 Rahman 55/58. Sanki onlar yakut ve mercandır. 277 Rahman 55/62. Bu ikisinden başka iki cennet da vardır. 278 Rahman 55/66. İkisinde de gürül gürül akan iki su kaymağı bulunur. 279 Rahman 55/68. Her ikisinde türlü meyveler, hurma ve nar var. 280 Rahman 55/70. Oralarda, huyu güzel, yüzü güzel kadınlar var. 281 Rahman 55/72. Otağlarına kapanmış hurileri var. 282 İnsan 76/20. Orada etrafa göz gezdirdiğinde benzersiz nimetler ve muhteşem bir saltanat görürsün. 283 Gaşiye 88/12-13. Orada akan bir pınar vardır. Orada yüksek tahtlar vardır. 198 binseler ḳalḳar gine yüce olur develer gibidür binmekde alçaḳ olur (15) ḳaçan yürüseler yüce olur merfūʿat daḫı ancılayındur 284 [392b] (1) yaʿnı ̇̄ uçmaḳ ehlinüñ ḳatında ibriḳler vardur şı ̇̄ şeler gibidür ḳulpı yoḳdur (2) 285 yaʿnı ̇̄ yaṣduklar vardur ḳıymetlerden anlaruñ üzerine otura- (3) -lar ve yaṣdanalar 286 yaʿnı ̇̄ döşekler vardur döşenilmişlerdür (4) imdi iy ʿālimler ve iy ʿulemāya muḥabbet ve yoldaş olan ʿazı ̇̄zler bilüñ kim (5) bu mertebeleri ḥaḳ teʿālā ve vaṣf idüb söyler ki ve buyurur ki (6) 287 yaʿnı ̇̄ ḳażıyyeleri muṭlaḳā allāh teʿālā ʿālim ḳullarından artuḳ (7) kimse bilmez ve hem ḳurʾāndan mefhūm olan budur ki cennet ʿulemā içün ola ancaḳ (8) kemā ḳālallāhu teʿālā 288 imām faḫriʾr-rāzı ̇̄ tefsı̇̄ r-i (9) kebı ̇̄rde aydur be-dürüstı ̇̄ ʿaḳıl ile ve naḳil ile şöyle s̱ābit oldı ki allāh- (10) -dan ʿālimler ḳorḳar ancaḳ āyetüñ ẓāhiri şöyle delālet ider ki uçmaġa (11) ʿulemādan artuḳ kimse girmeye zı ̇̄ rā ki innemā ḥaṣr içündür delālet ider ki (12) allāhdan ʿ ulemādan artuḳ kimse ḳorḳmaz ve cennet allāhdan ḳorḳanlar içün (13) diyü buyurmışdur nitekim ḳurʾānda ḫaber virür 289 yaʿnı ̇̄ cennet (14) ve rıḍvān allāh anlara maḫṣūṣdur ki allāhdan ḳorḳar imdi bu söz (15) ḳatı ḳorḳmaḳ gerekdür veli nidelüm ki cāhillerüñ ʿaḳlı ve ʿilmi yoḳdur ki [393a] (1) göñline ḳorḳu düşe pes ḳorḳmamaḳdan ḳatı ḳorḳmaḳ gerekdür vallāhu (2) velı yyüʾl- irşād ve naḳildür ki ʿārifler aydur ḥavf biş ḳısımdur biri rehbet- (3) -dür rehbet oldur ki taṣdı ̇̄ ḳden ḳopar yaʿnı ̇̄ ḥaḳ teʿālānuñ vaʿı ̇̄dinden ve ḳahrı- (4) -ndan nefs ḳorḳar dimekdür 284 Gaşiye 88/14. Ve konulmuş kadehler 285 Gaşiye 88/15. Sıra sıra yastıklar. 286 Gaşiye 88/16. Serilmiş halılar vardır. 287 Ankebut 29/43. Bunların hikmetini gerçek bilgi sahibi olanlardan başkası kavrayamamaktadır. 288 Fatır 35/28. Allahˈa karşı ancak; kulları içinden alim olanlar derin saygı duyarlar. 289 Beyyine 98/8. Rabbini sayıp Oˈndan korkanlar içindir. 199 ikinci ḫaşyetdür imdi ḫaşyet oldur ki ʿilmden (5) ḳopar aña ḫavfüʾl-ʿaḳl dirler şeklerden ve şübhelülerden ḳorḳar üçünci veceldür (6) vecel oldur ki maʿrifetden ḳopar aña ḫavfüʾl- ḳalb dirler ol yaramaz edebden (7) ḳorḳmaḳdur dördünci ḥaẕerdür ḥaẕer oldur ki yaḳınlıḳdan ḳopalar ana ḫavfüʾr- (8) -rūh dirler aġyārı milāḥaẓa itmekden ḳorḳar bişinci heybetdür heybet (9) oldur ki müşāhededen ḳopalar aña ḫavfüʾs-sır dirler ol celāl-i eḥadiyyetden (10) ve kemāl-i ṣamediyyetden ḳorḳar allāhümmecʿalnā min zümretiʾl- ʿālimin faṣlun (11) eger bildüñ ise ki ḥaḳ teʿālā uçmaḳ ehline ne didi şimdiden ṣoñra (12) işitgil ki uçmaḳ ehlinüñ mertebelerin bildürelüm inşāʾaʾllāhu teʿālā (13) ḳālallāhu teʿālā 290 yaʿnı ̇̄ aṣnāfān s̱elās̱e andan ṣoñra ḥaḳ teʿālā (14) ayıtdı 291 aṣḥābu meymene anlardur ki şol vaḳt ki ādemüñ (15) ẕürriyyeti ṣülbinden çıḳdılar ādemüñ ṣaġ yanına durdılar ḍaḥḥāk aydur aṣḥābuʾl-meymune [393b] (1) anlardur ki bitilerini ṣaġ eline vireler ḥasan aydur aṣḥābu meymene anlardur ki ʿ ömür- (2) -lerin ṭāʿatʾullāha ḫarc itdiler anlar iḥsāna tābiʿlerdür (3) 292 yaʿnı ̇̄ aṣḥābuʾş-şimāl kāfirlerdür ḥasan aydur aṣḥābuʾl-meşʾemeti anlar- (4) -dur ki ʿömürlerini maʿṣiyyete ḫarc eylediler ḳālallāhu teʿālā (5) 293 yaʿnı ̇̄ ḫayrātı öñdin ve ġālib işleyenler muḳarreblerdür dünyāda (6) ve uçmaḳ içinde allāha yaḳınlardur 294 yaʿnı ̇̄ bir ṭāʾifedür ādem- (7) -den tā bizüm peyġāmbere gelince 295 yaʿnı ̇̄ muḥammed ümmet- (8) -lerinden 290 Vakıa 56/7. Sizler de üç gruba ayrıldığınız zaman. 291 Vakıa 56/8. Biri, amel defteri sağından verilenlerdir. 292 Vakıa 56/9. Diğeri amel defteri solundan verilenlerdir; ne bedbaht o solundan verilenler. 293 Vakıa 56/10-11. Önde olanlar; (erdem, amel ve ödülde) önde olanlar Allahˈa en yakın olanlardır. 294 Vakıa 56/31. Çoğu önce gelip geçmişlerden. 295 Vakıa 56/14. Birazı da sonrakilerden. 200 bir ṭāʾifedür 296 yaʿnı ̇̄ altundan ve cevherden (9) düzülmiş taḫtlar üzerinde oturalar 297 yaʿnı ̇̄ baʿżısı (10) baʿżısına muḳābil otururlar 298 yaʿnı ̇̄ ḫiẕmet itmek içün (11) oġlanlar vardur nūrdan 299 yaʿnı ̇̄ ol oġlanlar ölmezler ve ḳatından (12) gitmezler 300 yaʿnı ̇̄ ḳadeḥler ile meclislerde devr iderler ḳadeḥ- (13) -ler şı ̇̄ şeler ṣūretindedür ve ibriḳ oldur ki emzüklü bardaḳ ṣūretinde ola (14) 301 yaʿnı ̇̄ aḳar şarāblardur ki ḳaçan içseler ādemüñ başın aġrıtmaz ve (15) ʿaḳlın gidermez 302 yaʿnı ̇̄ uçmaḳda yimişler vardur her neden [394a] (1) iştihā iderler ise bulınur 303 yaʿnı ̇̄ ḳuşlar etinden herne kim (2) dilerler ise ḳaçan bir kişi ḳuş etin yimek dilese bir ḳuş ḳıġırur ol ḳuş (3) daḫı gelür eline ḳonar yüñleri ġāyib olur eti bişmiş olur etin yirler ol (4) ḳuş gine uçar gider bayaġı gibi olur 304 (5) yaʿnı ̇̄ uçmaḳda ḥūrı ̇̄ ler vardur ṣadef içinde ṣaḳlanmış incülere beñzer ḳālallāhu teʿālā (6) 305 yaʿnı ̇̄ şunlar (7) ki aṣḥābuʾl- yemı ̇̄ ndendür senüñ üzerüñe selām olsun anlardan yā muḥammed hiç anlaruñ (8) içün 296 Vakıa 56/15. Altın ve cevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedirler. 297 Vakıa 56/16. Onların üzerine karşılıklı yaslanırlar. 298 Vakıa 56/17. Gençler çevrelerinde dolaşır. 299 Vakıa 56/17. Ebedi yaşama erdirilmiş. 300 Vakıa 56/18. Testilerle ve ibriklerle. 301 Vakıa 56/18. Ve kaynağındandoldurulmuş kadehlerle. 302 Vakıa 56/20. Beğendikleri meyvelerle. 303 Vakıa 56/21. Ve canlılarının çektiği kuş etleriyle. 304 Vakıa 56/22-23. Güzel gözlü huriler;saklı inciler misali. 305 Vakıa 56/90-91. Eğer amel defteri sağından verilenlerden ise (ona şöyle denir) “Selam sana ey hakkın ve erdemin yanında olmuş kişi.” 201 ġuṣṣa yimegi anlar ʿaẕābdan emı ̇̄nlerdür muḳātil raḍiyaʾllāhuʿanhu aydur aṣḥābuʾl- (9) - yemı ̇̄ nden saña selām olsun dimek oldur ki ḥaḳ seyyiʾātın ʿafv eyleyüb (10) ḥasenātın ḳabūl eyler dimekdür ḫātimetüʾl-kitāb elā iy ṭālib-i esrār-ı (11) ilāhi işbu kitāb-ı ʿaẓı ̇̄mi ve kitāb-ı kerı ̇̄mı cemʿ eyleyen yazıcıoġlı aḥmed-i bı̇̄ cān- (12) -dur ḥaḳ teʿālā raḥmet eylesün aña ki işbu kitābı cemʿ eyledi ve cemı ̇̄ ʿ-i ʿālemüñ (13) ʿilmini bunda derc eyledi şunuñ üzerine ki ʿāriflerüñ ġāyetidür ve vāṣıllaruñ (14) nihāyetidür elḥamdülillāh ki işbu kitāb tamām oldı muḥammed-i muṣṭafānuñ aʿlā devletinde (15) ve eclā saʿādetinde ki ben żaʿı ̇̄ fi maḥrūm itmeyüb vesı ̇̄ le oldı allāh teʿālā dergāhında [394b] (1) bu kitābı feyż idüb tamām itmege ʿömür irişdürdi imdi yā ilāhı ̇̄ anı ʿālemlere (2) raḥmet ḳılduñ anuñ kemāl-i ḥaḳḳı içün beni anuñ şefāʿatinden maḥrūm eyleme beni anuñ (3) naʿlini tozına baġışla ve daḫı benüm aṣlumı ve ferʿümi anuñ ḳatında muḳarreb eyle ikinci sebeb-i (4) kitāb oldur ki benüm bir ḳarındaşum var-ıdı ʿālim ve ʿārif kāmil ve fāżıl (5) tañrınuñ ḫāṣı ve erenlerüñ serveri idi ve daḫı cihānuñ ḳuṭbı hācı (6) bayrāmuñ sırrı idi ve evliyānuñ naḳdi idi ve ḥażret-i resūlüñ tamām (7) vāris̱i idi ve ḥaḳ teʿālā anı dünyāda ve āḫiretde ḫoş ṭutub ṣon uçı (8) aṣlı ve ferʿi ile ʿadn uçmaġın aña erzānı ̇̄ ḳılsun ve dünyāda ṣoñını pāyende (9) ṭutsun ve dāyim ben miskı ̇̄n ḥaḳı ̇̄ r ve faḳı ̇̄ r aḥmed-i bı̇̄ -cān aña aydurdum ki dünyānuñ (10) beḳāsı ve rūzigāruñ vefāsı yoḳdur eyle olsa bir yādigār düzüñ ki ʿālemlerde (11) oḳusun benüm sözüm ile ol daḫı meġāribüʾz-zamān adlu bir kitāb düzdi (12) ʿ ālemlerde ne deñlü ẓāhir ve bāṭın tefsı ̇̄ r ve taḥḳı ̇̄ ḳ ve tems̱ı ̇̄ l var-ısa bunca (13) kitābdan çıḳarub ve nice mükemmel ʿārifler ve ʿālimler ve rāvı ̇̄ ler tefāsı ̇̄ r (14) ve aḥādı ̇̄ s̱-i ḳudsiyye ve aḥādis̱-i nebeviyye ve iḥyā-i ʿulūm ve meşāyiḫ kitāblarından (15) el-ḥāṣıl on iki ʿilmüñ maġzını bir yire cemʿ eyledi ve andan ṣoñra baña ayıtdı [395a] (1) iy aḥmed-i bı̇̄ -cān işde senüñ sözüñle cemı ̇̄ ʿ-i mevcūdātuñ leṭāyifini ve şerāyiʿini (2) ve ḥaḳāyıḳını bir yire cemʿ eyledüm imdi sen daḫı gel bu kitābı ki meġāribüʾz-zamān- (3) -dur türkı ̇̄ diline döndergil tā kim bu bizüm ilüñ ḳavmi daḫı maʿārifden ve envār-ı ʿilimden (4) fāide görsünler eyle olsa ben miskı ̇̄n daḫı anuñ mübārek sözi ile işbu (5) kitāb kim adını envārüʾl-ʿāşıkı ̇̄n ḳodum aḥsenüʾl-bilād ve dārüʾl-cihād (6) gelibolıda tamām eyledüm imdi bu benüm envārüʾlʿāşıkı ̇̄nüm ve ḳarındaşumuñ risāle-i muḥammediyesi 202 (7) ikisi daḫı meġāribden çıḳmışdur ol kitāb naẓmdur ve bu kitāb nes̱irdür anuñ-çün (8) böyle vāḳıʿ oldı kim ʿilmi iki dürlü vech-ile yazmışlardur bir dürlüsini şiʿr ile (9) naẓm itmişlerdür ṭatlu olmaġ içün bir dürlüsini nes̱ir itmişlerdür añlamaḳ (10) geñez olsun için ikisi daḫı laṭı ̇̄ fdür ehli ḳatında müntehālardur ṣana- (1) -ṣın kim baḥr-i muḥı ̇̄ ṭ ṭaşub iki yüzden aḳdılar ne deñlü cevāhir var-ısa ẓāhir (12) eylediler eger dürr-i meknūn isterseñ envārüʾl-ʿāşıkı̇̄ ni müṭālaʿa eyle ve eger ecr-i ġayrı (13) memnūn isterseñ muḥammediyeyi müṭālaʿa eyle elḥamdülillāh ki biz iki ḳarındaş bu (14) iki kitābı cemʿ eyledük anuñ-çün biz bu yolda bunca zaḥmetler çekdük ki tā kim (15) yazıcıoġlanlarına raḥmet diyeler tārı ̇̄ ḫ işbu kitāb şol zamānda sulṭān [395b] (1) ibni sulṭān sulṭān ġāzı̇̄ murād ḫān engürüs beginüñ başını kesüb mıṣır (2) sulṭānına göndermişdi sekiz yüz elli yılında andan ṣoñra sulṭān muḥammed ḫān pādişāh (3) olıcaḳ kitāb gelibolıda tamām oldı sekiz yüz elli biş yılında muḥarremüñ evvelinde (4) ve daḫı ḥaḳ teʿālā ḥażretinden dilerinki gelibolı ḫalḳına raḥmet eyleye (5) cemı ̇̄ ʿ-i müʾminler ile zı ̇̄ rā ki gelibolı ḳavmi iki dürlüdür birisi ġāzı ̇̄ lerdür ve birisi (6) şehı ̇̄ dler ammā ol kim ġāzı ̇̄ lerdür anlar daḫı iki bölükdür birisi kāfirler ile (7) ġazā idenlerdür ve birisi nefsi ile ġazā idenlerdür ammā ol kim şehı ̇̄dlerdür anlar (8) daḫı iki dürlüdür birisi küffār elinde şehı ̇̄ d olandur ve birisi ġaffār elinde (9) şehı ̇̄ d olandur ilāhı ̇̄ āḫiretde bunlara ḥisāb ve ʿ aẕāb itdürme muḥammed-i muṣṭafāya (10) baġışla bizi cemı ̇̄ ʿ-i muḥammed ümmeti ile uçmaġa ḳoy dı ̇̄ dāruñ göster āmı ̇̄ n (11) yā rabbeʾl-ʿālemı ̇̄ n egerçi dünyāda kāmiller ve ʿilm ile ʿ amel eyleyeler vāris̱ler dür- (12) -lü dāsitānlar düzüb ve ḫoş gülistānlar düzdiler ammā kimi ḥikāyetler idi ve kimi (13) maḥbūblar serencāmı idi ammā ben żaʿı ̇̄ f ve miskı ̇̄n aḥmed-i bı̇̄ -cān aydur ki (14) cemı ̇̄ ʿ-i ʿālemün ʿilmini ve meşāyiḫüñ esrārını ve ʿurefā envārını ḳıl-be-ḳıl ʿalemüñ (15) evvelinden tā āḫirine degin üç dürlü ʿibāret ile beyān eyledüm biri teşrı ̇̄ ʿ [396a] (1) ve biri taḥḳı ̇̄ ḳ ve biri tems̱ı ̇̄ l idi tā kim rūḥ-ı ʿuşşāḳ işbu kitāb ile (2) müşerref olalar idi imdi iy ṭālib-i esrār-ı ilāhı ̇̄ şöyle bilmek gerekdür ne deñlü (3) ḫıṭābāt-ı ilāhı ̇̄yye var-ısa tevrātdan ve zebūrdan ve incı ̇̄ lden ve ḳurʾāndan ve daḫı (4) ne deñlü kelimāt-ı rabbāniyye var-ısa ṣuḥuf-ı enbiyādan tā ʿālem-i ceberūtdan (5) ʿālem-i mülke ve ḥattā ʿaraṣāt-ı 203 maʾāde ve cennāt-ı ābāda varınca (6) işbu kitābda cemʿ olundı zinhār ve ṣad hezār zinhār bu kitābuñ (7) ḳadrini bilesin ve sözini ṭutasın tā ki medāric-i kemālata irişesin (8) inşāallāhu teʿālā felemmā teyesseruʾl-itmāmu ve ḫateme ḫayrun biʾl-iḫtimāmi veʾl- ḥamdülillāhi rabbiʾl- (9) ʿālemin allāhümme ṣalli ʿalā muḥammedin ve ṣaḥbihı ̇̄ ve ālihı̇̄ ecmaʿı ̇̄ n münācāt (10) maʿa ḳāḍı ̇̄ iʾl-ḥācāt ilāhı ̇̄ ilāhı ̇̄ nice feraḥ olayın saña ʿāṣı ̇̄ olmışken ve nice feraḥ (11) olmayayın girü seni bilmişken ve nice senden nesne isteyeyin ki ḫaṭā idici (12) ḳulam ve nice istemeyeyin ki kerı ̇̄m pādişāhsın ḳurʾānı kerı ̇̄müñ ḥaḳḳı- çün (13) ve ṣırāṭ-ı müstaḳı ̇̄müñ ḥaḳḳı-çün ve ḥabı ̇̄b-i ekremüñ ḥaḳḳı-çün yüzümi ṭopraġa (14) ḳoyup senden isterin benüm āḫirümi ı ̇̄mān-ıla ḫatm eyle ve daḫı senden dilerin ki (15) yā rabbi bu kitābumı dünyāda yüce eyleyesin ve āḫiretde baña şefı ̇̄ ʿ eyleyesin [396b] (1) ve uçmaḳda gine baña viresin tā kim dünyām ve āḫiretüm bu kitāb-ıla müşerref (2) ola ve daḫı beni maḥcūb eyleme ḥażerāt-ı ḳudsüñden ve baña keşf eyle (3) ve ʿālem-i ġaybuñdan yā ilāheʾl-ʿālemı̇̄ n bi-raḥmetike yā erhameʾr-rāḥimı̇̄ n (4) 306 didi ḥaḳ bilirsem bir gün gelür ecel muḥaḳḳaḳ 307 306 Rahman 55/26. Yeryüzünde bulunan her şey fanidir. 307 Allah bakanlara ve okuyuculara rahmet etsin, ve tercih ettiğin gerçekten anlamda yazana merhamet et. 204 308 (5) oḳuyanı diñleye yā ganı ̇̄ raḥmetiñle yarlıġaġıl sen anı (6) tañrı raḥmet eylesün dāim aña kim yazanı ol duʿā ile aña T.C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI TÜRK DİLİ BİLİM DALI ENVÂRÜ᾿L-ÂŞIKÎN᾿İN PERTEV PAŞA NÜSHASI (264B-396B) (GİRİŞ, SES BİLGİSİ, METİN, DİZİN, TIPKIBASIM ÖRNEKLERİ) İKİNCİ CİLT (YÜKSEK LİSANS TEZİ) 308 Bir hata varsa düzeltilir, kusur sayılmaz. Çünkü yazmak bir mucizedir ve yazar çaresizdir. 205 Sadık ALAÇAM DANIŞMAN Prof. Dr. Hatice ŞAHİN BURSA-2021 DİZİN a : O; üçüncü teklik kişi zamiri. 364b/2, 366b/1, 366b/4, 369a/12, a.+ na 273a/5, 316a/1, 317a/3, 373a/8, 376b/2, 379a/5, 381a/5, 382a/11, 341a/4, 348b/9, 393a/7 383b/14, 384a/6, 384a/7, 386a/1, a.+ ña 264b/1, 265b/9, 266a/13, 387a/10, 387b/2, 387b/12, 389a/15, 266a/15, 267a/1, 267a/12, 267a/15, 393a/5, 393a/6, 393a/9, 394a/12, 394b/8, 270a/4, 271b/11, 271b/12, 271b/14, 394b/9, 396b/5 273a/3, 273b/7, 273b/11, 274b/9, a.+ nda 276b/8, 281b/2, 282a/1, 274b/10, 275a/1, 276a/2, 276a/5, 282a/13, 286b/13, 296b/1, 299a/5, 277a/11, 277b/5, 279a/7, 279b/15, 314a/1, 323b/10, 324b/8, 327a/3, 328a/8, 280b/2, 280b/4, 283a/4, 284b/5, 285a/9, 328b/10, 329b/2, 335a/8, 342b/12, 287a/2, 290b/1, 292a/9, 292a/10, 293a/7, 347b/5, 347b/8, 359a/12, 359b/1, 294a/4, 295b/12, 296b/5, 296b/10, 364b/10, 364b/11, 367a/2, 370a/7, 298a/7, 298a/9, 298b/4, 299a/12, 371b/9, 371b/10, 372b/3, 372b/7, 300a/13, 300a/14, 300b/1, 304b/7, 373b/2, 374a/6, 376b/4, 379a/15, 383a/1, 304b/8, 304b/10, 307a/3, 308b/7, 383a/4, 387a/7 310a/14, 311b/13, 314a/2, 315a/3, a.+ ndan 267b/12, 269b/4, 316b/10, 317a/4, 327b/5, 328a/9, 272a/11, 272a/12, 272a/13, 272a/14, 330a/15, 332a/13, 334a/9, 334b/13, 273b/3, 275a/1, 275a/2, 275a/4, 277b/14, 335b/8, 335b/12, 335b/14, 336b/10, 280a/15, 280b/1, 280b/3, 280b/5, 337a/3, 337b/14, 338a/1, 338a/7, 343a/6, 281b/1, 282a/3, 284a/15, 284b/1, 343b/2, 345a/9, 347b/4, 349b/1, 285a/14, 292b/8, 292b/9, 292b/10, 350a/14, 350b/15, 352a/10, 352b/9, 292b/11, 294a/7, 296a/6, 296b/11, 354a/11, 354b/6, 356a/2, 356a/5, 356a/6, 297b/3, 299b/1, 307a/4, 307a/5, 307a/6, 357a/9, 358a/5, 359a/9, 359a/11, 361b/7, 307a/7, 307b/2, 307b/3, 307b/4, 310b/8, 206 310b/10, 310b/11, 312a/6, 312a/7, 336b/9, 337a/9, 337a/11, 339b/6, 312a/8, 312a/9, 312b/12, 314a/13, 339b/9, 340a/5, 340a/6, 340b/2, 342b/4, 314b/2, 314b/3, 314b/9, 315a/12, 343a/9, 344a/5, 344a/6, 347a/10, 349a/2, 315a/9, 315b/2, 315b/5, 315b/8, 315b/9, 350a/13, 350b/3, 351a/8, 351b/4, 315b/10, 316a/12, 316b/6, 316b/15, 351b/5, 351b/6, 351b/14, 351b/15, 317a/6, 317a/9, 317a/11, 317a/13, 352a/2, 352a/4, 352b/6, 353a/1, 354a/10, 317b/1, 317b/2, 317b/8, 317b/11, 357a/1, 358b/7, 358b/8, 359a/10, 317b/14, 318a/6, 318b/2, 318b/3, 359a/11, 359b/5, 359b/7, 360a/3, 318b/12, 318b/13, 318b/14, 318b/15, 360a/15, 360b/12, 360b/13, 360b/14, 319a/4, 319a/5, 319a/7, 319a/8, 319a/10, 361a/1, 361a/5, 361a/7, 361a/13, 361b/2, 319b/3, 319b/10, 319b/11, 320a/6, 361b/9, 361b/11, 362a/7, 362a/8, 320a/10, 320a/13, 320a/14, 320a/15, 362b/9, 362b/12, 362b/13, 363a/2, 320b/2, 321a/3, 321a/5, 321a/6, 321a/8, 363a/5, 363a/8, 363a/15, 363b/1, 363b/2, 321a/10, 321a/13, 321a/15, 321b/3, 363b/5, 363b/8, 363b/13, 364a/12, 321b/13, 322a/3, 322a/5, 322a/10, 366a/7, 366a/8, 366b/8, 368a/5, 368a/15, 322a/11, 322a/14, 322b/1, 322b/9, 368b/2, 368b/5, 369a/2, 369a/5, 369a/9, 322b/12, 323a/3, 323a/6, 323b/8, 369a/12, 369a/14, 369b/1, 369b/4, 323b/10, 324a/6, 324a/12, 324b/6, 369b/5, 369b/7, 369b/12, 369b/15, 324b/8, 324b/11, 325a/4, 325b/13, 370a/11, 370a/4, 370a/7, 370a/8, 325b/15, 326a/2, 326a/8, 326a/9, 370a/12, 370a/13, 370b/8, 371a/8, 326a/11, 326a/12, 326b/1, 326b/4, 370b/11, 371b/5, 371b/7, 371b/8, 326b/11, 326b/12, 326b/14, 327a/4, 371b/12, 372a/13, 372b/1, 373a/3, 327a/8, 327b/5, 327b/6, 327b/11, 373a/4, 373a/9, 373a/10, 373a/12, 327b/13, 328a/7, 328a/10, 328b/13, 373a/14, 373b/6, 374a/3, 374a/7, 329a/1, 329a/2, 329a/10, 329b/6, 374a/14, 375a/1, 375a/3, 375a/5, 375a/7, 330a/10, 331a/13, 331b/4, 331b/7, 375a/8, 376a/9, 375a/10, 376b/9, 378b/7, 331b/9, 332b/4, 332b/5, 332b/11, 378b/11, 378b/12, 381b/4, 382a/8, 332b/14, 333a/4, 333a/8, 333a/10, 382a/9, 382a/10, 382b/10, 382b/12, 333b/13, 333b/14, 334a/3, 334a/9, 383a/2, 383a/3, 383b/11, 384b/2, 334a/13, 334b/6, 334b/8, 334b/10, 384b/4, 388a/3, 388a/14, 388b/6, 334b/15, 335a/8, 335a/15, 335b/7, 393a/13, 394b/15, 395b/2 335b/9, 335b/12, 335b/14, 336a/4, a.+ ndan olur 336a/2 207 a.+ ndandur 364b/2, 379a/3 a.+nlara 282b/9, 293a/3, 371a/8, a.+ nı 266b/12, 268b/8, 272b/10, 371a/13 276a/9, 278a/4, 279b/7, 280b/13, a.+ nları 371a/14, 371a/15 281b/11, 282b/13, 286a/8, 294b/14, a.+ nlaruñ 370b/11 294b/15, 296a/14, 299a/13, 299a/14, a.+ nuñ 266b/14, 267b/9, 302a/2, 302b/15, 305a/6, 306a/11, 269a/14, 273a/8, 273a/9, 273a/10, 306a/13, 306a/14, 306a/15, 306b/6, 276a/1, 277a/4, 278b/4, 279a/9, 282a/5, 313a/14, 318b/5, 319a/8, 322b/5, 282a/8, 284b/14, 285a/13, 285b/10, 322b/6, 324a/5, 333a/13, 334a/12, 285b/11, 286b/2, 288a/15, 290a/5, 339a/12, 339b/6, 340b/9, 340b/13, 291b/4, 293b/9, 293b/10, 294a/13, 347a/4, 347b/5, 349b/13, 357b/4, 294b/6, 296a/3, 296b/6, 296b/7, 357b/6, 358b/3, 360b/11, 366b/2, 296b/11, 300b/4, 300b/5, 301a/5, 367a/13, 369a/9, 369b/10, 370a/14, 306a/7, 306a/8, 306a/9, 307b/8, 308a/12, 370b/1, 371b/14, 376b/7, 377a/5, 308a/13, 308a/14, 309b/10, 311a/7, 378b/2, 382b/15, 387b/15, 388a/8, 311a/11, 311b/12, 312b/2, 312b/3, 389a/2, 394b/1, 394b/7, 396b/4 312b/7, 312b/8, 312b/9, 312b/10, a.+ ñı 272a/1, 309b/15, 337b/15, 312b/11, 317a/2, 330a/9, 330b/1, 338a/1, 386a/4 334b/7, 335b/9, 336a/2, 337a/5, 337a/6, a.+ nıñ+çün 267b/14, 268a/6, 340b/3, 344a/13, 345b/6, 346b/12, 274a/5, 275b/12, 277a/2, 278a/5, 279b/7, 348a/14, 348a/15, 349b/13, 351a/10, 280b/9, 283a/7, 286a/11, 290b/6, 351a/11, 351a/13, 351a/14, 351a/4, 291b/1, 291b/2, 292b/12, 293a/2, 354a/5, 355b/3, 355b/5, 355b/11, 298b/14, 299a/2, 300b/10, 308b/8, 355b/13, 357a/12, 359a/14, 361a/10, 309b/15, 312b/6, 313a/9, 313b/11, 362a/3, 364b/8, 365a/7, 365a/10, 366a/3, 324a/5, 334a/8, 340b/8, 348b/9, 353a/5, 366a/8, 366b/7, 370b/9, 373b/5, 375a/1, 356b/8, 359a/2, 360a/6, 364b/3, 370b/9, 375a/2, 375a/3, 375a/4, 375a/5, 375a/7, 374b/1, 390a/8, 395a/7, 395a/14 376a/12, 376b/15, 378b/2, 380a/8, a.+ nıñ+çün+ki 379a/5 384b/9, 387b/12, 387b/13, 388a/2, a.+ nıñ+ içün 349b/6 389a/9, 389a/11, 389b/1, 394b/2, a.+ nlar 301a/4, 325a/4, 325a/5, 394b/3, 395a/4 370b/10, 370b/14, 371a/9 a.+ nuñ+ çündür 278b/5, 301a/10, 310a/5, 355a/11, 381b/12 208 a.+ nuñ+çün+ ki 274a/2 ʿ. 315b/6, 325a/2, 326b/8, a.+ nuñdur 337a/11 381a/12 a.+ nuñ+ içün 341b/6 a.+ nuñ+ ile 274b/11, 319b/8 ʿabdullāh el-enṣārı ̇̄ : p değişimine genel anlamda dönem metinlerinde inceleme yapıldığında çok dikkat edilmesi gerektiği aşikardır. Zira söz konusu iki ses aynı şekilde gösterilmekte, sadece b için tek p için üç nokta kullanılmaktadır. Müstensih hatalarının olabilceği düşünülerek dönem eserlerinin değerlendirilmesi son derece önemlidir. 588 Karışık dilli eserlerde ekseriyetle beraber kullanılan bol-/ ol- fiili metnimizde ol- şeklinde b ünsüzü düşürülerek kullanılmıştır. Eski Anadolu Türkçesinde t- / d- ünsüzleri için ince sıradan olanlarda d, kalın sıradan olanlarda genellikle t sesi kullanılmıştır. İmla içerisinde kalın sıradan olması sebebiyle t sesi için tı ط harfi kullanılmıştır. Yazın dilinde pek örneği olmamasına rağmen bazen ağız özelliklerinin dile yansıması sebebiyle, bazen de müstensih hatası ile göçüşme olayına metinlerde rastlamaktayız. Metnin tümüne bakıldığında sadece bir örneğin mevcut olması bunun ağız özelliğinden değil, müstensih hatasından kaynaklanma ihtimalini kuvvetlendirmektedir. 305b/2 de “malẓemesin” şeklinde yazılması gereken kelime metinde “maẓlemesin” olarak yazılmıştır. Dile getirildiği üzere söz konusu ses hadisesi sadece bir kelimede görülmektedir. Metnimizde tur- fiilinden gelen durur’un hem müstakil biçimde hem de -dur şeklinde ekleşerek kullanıldığı tespit edilmiştir: yoḳdur 362a/2, aṣılub durur 281a/15 Bu çalışmaya konu olan Envârü’l-Âşıkîn adlı eserin Pertev Paşa nüshası yazıldığı dönem Türkçesinin fonetik özelliklerine bağlı kalmıştır. Metin Eski Anadolu Türkçesi imlasına bağlı kalmakla beraber dönemin fonetik özelliklerini de barındırmaktadır. Yapmış olduğumuz çalışmada Yazıcıoğlu Ahmed-i Bîcân’ın Envârü’l-Âşıkîn adlı eserinin fonetik özelliklerinin ortaya konması ve metnin dizininin oluşturulması amaçlanmakla beraber, sonrasında yapılacak olan Eski Anadolu Türkçesi alanındaki çalışmalara katkıda bulunması hedeflenmiştir. 589 KAYNAKÇA Kitaplar AKAR Ali, Oğuzların Dili Eski Anadolu Türkçesine Giriş, İstanbul: Ötüken Neşriyat, 2018. ARSLAN EROL Hülya, Eski Türkçeden Eski Anadolu Türkçesine Anlam Değişmeleri, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 2014. BANGUOĞLU Tahsin, Türkçenin Grameri, 5. Baskı, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları,1998. BOZ, Erdoğan, Gürer GÜLSEVİN: Eski Anadolu Türkçesi, Ankara: Gazi Kitabevi, 2013. CAFEROĞLU Ahmet, Türk Dili Tarihi, 3. Baskı, İstanbul: Enderun Kitabevi,1984. 590 DEVELLİOĞLU Ferit, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, 29. Baskı, Ankara: Aydın Kitabevi Yay., 2012. DİLAÇAR Agop, Kutadgu Bilig İncelemesi, 4. Baskı, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 2003. DİLÇİN Cem, Yeni Tarama Sözlüğü, 4. Baskı, Ankara: Türk Dil Kurumu Yay., 2018. ERCİLASUN Ahmet Bican, Başlangıçtan Yirminci Yüzyıla Türk Dili Tarihi, 14.b., Ankara: Akçağ Yayınları, 2014. ERGİN Muharrem, Dede Korkut Kitabı-2, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları,2009. ERGİN Muharrem, Türk Dil Bilgisi, İstanbul: Bayrak Yay., 1993. FIRAT Halil Bedi, Envar-ül Aşıkın (Aşıkların Nuru), İzmir: Ali Alkan Yayınevi, 1969. GABAİN A. Von, Altturkische Grammatik, Leipzig, 1941. GABAİN A. Von, Eski Türkçenin Grameri, (çev. Mehmet Akalın), Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 2007. GÜLSEVİN Gürer, Eski Anadolu Türkçesinde Ekler, 3.baskı, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 2011. HACIEMİNOĞLU Necmettin, Kutb’un Hüsrev ü Şirin’i ve Dil Hususiyetleri, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 2000. KAHRAMAN Ahmet, Envâruʾl-Âşıkin: âşıkların nurları, İstanbul: Tercüman, 1973. KANAR Mehmet, Arapça Türkçe Sözlük, İstanbul: Say Yay., 2012. KANAR Mehmet, Eski Anadolu Türkçesi Sözlüğü, 1. Baskı, İstanbul: Say Yay., 2011. KANAR Mehmet, Etimolojik Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, İstanbul: Derin Yay., 2005. KANAR Mehmet, Farsça Türkçe Sözlük, İstanbul: Say Yay., 2015. Kâşgarlı Mahmud, Dîvânu Lugâti’t-Türk, Ankara: Türk Dil Kurumu, 2015. 591 KESTELLİ Raif Necdet, Resimli Türkçe Kamus, Haz. Recep Toparlı, Belgin Tezcan Aksu, Canan Selvi Kanoğlu, Seyfullah Türkmen, 2. Baskı, Ankara: Türk Dil Kurumu Yay., 2011. KOÇAK Aynur, Ahmed Bicân’ın Eserleri Üzerine Bir İnceleme, İstanbul: Üçdal Neşriyat, 2003. KORKMAZ Zeynep, Gramer Terimleri Sözlüğü, Ankara: Türk Dil Kurum Yay., 2007. KORKMAZ Zeynep, Marzubân-nâme Tercümesi, Ankara: Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi,1973. KORKMAZ Zeynep, Türkiye Türkçesinin Temeli Oğuz Türkçesinin Gelişimi, 1. Baskı, Ankara: Türk Dil Kurumu Yay., 2013. ÖZKAN Mustafa, Türk Dilinin Gelişme Alanları ve Eski Anadolu Türkçesi, İstanbul: Filiz Kitabevi, 1995. ÖZKAN Mustafa, Hatice TÖREN, Osman ESİN, Yüksek Öğretimde Türk Dili Yazılı ve Sözlü Anlatım, İstanbul: Filiz Kitabevi, 2006. ÖZTÜRK Erol, Eski Anadolu Türkçesi El Kitabı, Ankara: Akçağ Yayınları, 2017. SAMİ Şemseddin, Kâmûs-ı Türkî, İstanbul: Çağrı Yay., 2015. ŞAHİN Hatice, Eski Anadolu Türkçesi, 4. Baskı, Ankara: Akçağ Yay., 2015. TEKİN Arslan, Melek Tekin, Envârü’l-Âşıkîn: Hak Âşıklarının Nurları, İstanbul: Bedir Yayınevi, 1983. TİMURTAŞ Faruk Kadri, Eski Türkiye Türkçesi XV. Yüzyıl Gramer, Metin, Sözlük, İstanbul: Enderun Kitapevi, 1994. TÖREN Hatice, Alî Şîr Nevâyî, Sedd-i İskenderî, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 2001. TULUM Mertol, Sinan Paşa, Tazarrunâme, İstanbul: Türkiyat Araştırmaları Esntitüsü, 1968. 592 YELTEN Muhammet, Eski Anadolu Türkçesi (Dil Bilgisi ve Metinler), 1. Baskı, İstanbul: Hiperlink Yay., 2019. ÜSTÜNER Ahat, Türkçenin Tarihî Gelişmesi, 2.b., İstanbul: Bilge Kültür Sanat, 2017. Makaleler AKÇA Hakan, “Eski Anadolu Türkçesinde Kelime Başı T- / D- Meselesi”, Türkbilig, S. 34, 2017, ss.7-24. ALİBEKİROĞLU Sertan, “Türkçede Ön Seste Y”, Turkish Studies, Volume 8/1, Winter 2013, ss.685-710. BULDUK Türker Barış, “Kelime Başında Y Foneminin Düşmesi: Kâbûs-Nâme ve Türkiye Türkçesi Ağızları Örneği”, Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S.30, 2018, ss.944-991. CİN Ali, “Karışık Dilli Eserlerden Ali’nin Yûsuf ve Züleyhâ Hikâyesi, Turkish Studies, Volume 5, Issue 1, 2010, ss. 199-236. COŞKUN Mustafa Volkan, “Standart Türkçede Ses Olaylarının Sebep-Sonuç İlişkisi Çerçevesinde Yeniden Sınıflandırılması”, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, 38. ICANAS, 2007, ss. 347-368. ÇAĞATAY Saadet, “Türkçede ñ~ġ Sesine Dair”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten, C.2, 1954, ss. 15-30. ERCİLASUN Ahmet Bican, “Türkiye Türkçesinde Yardımcı Ses”, Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi, C. 2000/II S:585, Eylül 2000, ss. 219-225. GÜNEŞ İsmail, “Kitâb-ı Ata-Dede'deki Karışık Dil Özellikleri”, Turkish Studies, Vol. 10, S.16, 2015, ss. 605-626. GÖKÇE Aziz, Eski Anadolu Türkçesinden Osmanlı Türkçesine Dudak Uyumu ve Ünsüz Uyumu”, Turkish Studies, Vol. 4/3, Spring 2009, ss. 991-1012. KARADOĞAN Ahmet, “Eski Anadolu Türkçesinde Yuvarlaklaşan Ekler” Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten, C.49, S.2001, 2001, 170-180. 593 KORKMAZ Zeynep, “XI-XIII. Yüzyıllar Arasında Oğuzca”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten, C. 21-22, 1974, ss. 41-48. ÖZTEKTEN Özkan, "Eski Anadolu Türkçesi Yazı Dili midir?", Motif Akademi Halkbilimi Dergisi, C: 11, S: 24, 2018, ss. 260-266. SARICA Bedri, “Olga-Bolga Sorunu ve Yeni Bir Kitâb-ı Güzȋde Nüshası Üzerine”, Yüzüncü Yıl Üniv. Eğt. Fak. Dergisi, C.1, S.1, 1994, ss. 123-136. ŞAHİN Hatice, “Türkiye Türkçesindeki Bazı Kelimelerin Başındaki y Sesinin Düşme mi Türeme mi Yaşadığı üzerine”, Turkish Studies, C.1, 2014, ss. 277-284. ŞEN Mesut, “Geçmişten Günümüze Türk Dili”, Türk Dili Yılı Armağan Kitabı, Ankara: Türk Dil Kurumu Yay., 2018, ss. 237-262. ŞENER Sabahattin, Envarü’l-Aşıkin, (Lisans Bitirme Tezi), İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı, 1971. TEKİN Şinasi, “1343 Tarihli Bir Eski Anadolu Türkçesi Metni ve Türk Dili Tarihinde ‘Olġa-bolġa’ Sorunu”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten, C. 21-22, 1974, ss. 59-157. TİMURTAŞ Faruk Kadri, “Eski Anadolu Türkçesi”, Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yay., 1992, ss. 120-146. UĞURLU Mustafa, "Oğuzca ve "Anadolu Merkezli Oğuz Türkçesi", Turkish Studies, Vol.: 6/1, Winter 2011, ss. 123-156. Tezler ÇABUK Eren, Envârü’l-Âşıkîn’in Pertev Paşa Nüshası (133a-264a) (Giriş, Şekil Bilgisi, Metin, Dizin, Tıpkıbasım Örnekleri), (Yüksek Lisans Tezi), Bursa: Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020. 594 DİLBEN Talha, Envârü’l-Âşıkîn’in Pertev Paşa Nüshası (1b-132b) (Giriş, İmla Özellikleri, Metin, Dizin, Tıpkıbasım Örnekleri), (Yüksek Lisans Tezi), Bursa: Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020. İLHAN Ayla, Envarü'l Aşıkin, (Mezuniyet Tezi), İstanbul: Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Kütüphanesi Tez Koleksiyonu, 1969. SÜRÜN Zekeriya, Envarü'l-Aşıkin, (Mezuniyet Tezi), İstanbul: Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Kütüphanesi Tez Koleksiyonu, 1970. ŞAHİN Hatice, Hatiboğlu Ferah-nâme (Dil Özellikleri, Metin, Söz Dizini), (Doktora Tezi), Malatya: İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1993. UĞUR Abdullah, Yazıcıoğlu Ahmed Bîcân Efendi Ve Envârü'l-Âşıkîn adlı eseri (İnceleme-metin), (Doktora Tezi), İstanbul: Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2019. Ansiklopedi Maddeleri ÇELEBİOĞLU Âmil, “Ahmed Bîcân”, DİA, C.2, İstanbul: İSAM 1989, C.2, s. 49-51 UZUN Mustafa İsmet, “Envârü’l-Âşıkîn”, DİA, C. 11, İstanbul: İSAM, 1995, C.11, s. 258-260 UZUN Mustafa İsmet, "Yazıcıoğlu Mehmed Efendi", DİA, İstanbul: İSAM, 2013, C. 43, s. 363-364. Yazma Eser Yazıcıoğlu Ahmed-i Bîcân, Envârü’l-Âşıkîn, Süleymaniye Kütüphanesi Pertev Paşa Koleksiyonu M. 229, vr. 1b-132b. Yazıcıoğlu Ahmed-i Bîcân, Envârü’l-Âşıkîn, Üsküdar Hacı Selim Ağa 467, vr. 1b-340b. 595 İnternet Kaynakları Diyanet İşleri Başkanlığı, Kur’ân-ı Kerîm, https://kuran.diyanet.gov.tr/Tefsir Luggat, Osmanlıca Türkçe Sözlük, https://www.luggat.com Pamukkale Üniversitesi, Osmanlıca Sözlük, https://pauctle.com/osmtr/ Türk Dil Kurumu, Türk Dil Kurumu Sözlükleri, https://sozluk.gov.tr EKLER 596 Ek-1 el- el- el-vaḳt el-ġayre el-ʿilm el-ʿazm er-rıżā el- el-ḫavf et-tevbe fenā müşāhade murāḳabe el- el- eṣ-ṣafā eş-şevḳ el-ḥikmet el-irāde eş-şükr el-ḥürmet el-işfāḳ el- beḳā muʿāyene muḥāsebe et- el-ḥayāt es- el-ḳalaḳ el-baṣīre el-edeb el-ḥayā el-iḫlāṣ el- el-inābe taḥḳīḳ sürūr ḥuşūʿ et- el-ḳabż es-sır el-ʿaṭş el-ferāse el-yaḳīn eṣ-ṣıdḳ et-tehẕīb el-iḥbāt et- telbīs tefekkür el- el-basṭ en-nefs el-vecd et-taʿẓīm el-üns el-īs̠ār el-istiḳāmet ez-zühd et- vücūd tezekkür et- es-sekr el- ed- el-ilhām eẕ-ẕikr el-ḫulḳ et-tevekkül el-veraʿ el-ʿitiṣām tecrīd ġurbet dehşet et- es-ṣaḥv el-ġarḳ el- es-sekīne el-faḳr et-tevāżuʿ et-tefevīẓ et- el-firār tefrīd heyemān tebettül el- el-ittiṣāl el- el-berḳ et- el-ġınā el-fütüvve es̠-s̠iḳa er-recā er-riyāże cemʿ ġaybiy tumāniyy ye e et- el-infiṣāl et- eẕ-ẕevḳ el-himmet el- el-inbisāṭ et-teslīm er-raġbe es-semāʿ tevḥīd temkīn maḳāmuˈl murād Ek-2 ġayra cemʿuˈl- ḥubbuˈlmāl şehvet ġażab ḥased ḳapusı ḥırṣ ḳapusı ʿucb ḳapusı müteʿāllıḳ māl ḳapusı ḳapusı ḳapusı ḳapusı ḳalb ṭoḳluḳ ṭamaʿ ʿacele baḫīllıḳ taʿaṣṣub cehd ḳapusı fısḳ ḳapusı ḳapusı ḳapusı ḳapusı ḳapusı ḳapusı Ek-3 597 ṭarafüˈl-cenūb cebel-i ḳamer cebel-i ḳamer evvel iḳlīm ḥabeş nūbe serendib sürādıḳüˈl-maġrib ḫatt-ı istivā bilād-ı zenc ammān ṭanca berber mıṣr medīne mekke ʿıraḳ çīn-i Māçīn ikinci iḳlīm ṭarafüˈl-maġrib afriḳıyye iskenderiyye ḳuds kirmān sind hindustān ṭarafüˈl- üçünci iḳlīm maşrıḳ rūm şām beytüˈl-muḳaddes diyārbekr ʿırāk ḫorasān ḥıṭāy dördünci iḳlīm efrenc gelibolı ḳosṭanṭınıyye ḳırım ḫorzem māverāüˈn-nehr türk bişinci iḳlīm altıncı iḳlīm rus ḳıfçaḳ tatar saḳālebe yidinci iḳlīm bulġar yeʾcüc meʾcüc ṭarafüˈl-şimāl Ek-4 598 5.TIPKIBASIM ÖRNEKLERİ 599 Bismillāhiˈr-ra ḥmāniˈr-ra ḥim 264b/265a 600 279b-280a 601 294b-295a 602 303b-304a 603 306b-307a 604 327b-328a 605 330b-331a 606 373a-374b 607 395b-396a 608 396b 609