T.C. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUABAT GÖLÜ SULAKALAN BÖLGESİ EPİFİTİK DİYATOMELERİ İLE SU KALİTESİ ARASINDAKİ İLİŞKİLER BURCU ZÜNBÜLGİL Yrd. Doç. Dr. Nurhayat DALKIRAN ( Danışman ) YÜKSEK LİSANS TEZİ BİYOLOJİ ANABİLİM DALI BURSA 2015 U.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, tez yazım kurallarına uygun olarak hazırladığım bu tez çalışmasında; - tez içindeki bütün bilgi ve belgeleri akademik kurallar çerçevesinde elde ettiğimi, - görsel, işitsel ve yazılı tüm bilgi ve sonuçları bilimsel ahlak kurallarına uygun olarak sunduğumu, - başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda ilgili eserlere bilimsel normlara uygun olarak atıfta bulunduğumu, - atıfta bulunduğum eserlerin tümünü kaynak olarak gösterdiğimi, - kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat yapmadığımı, - ve bu tezin herhangi bir bölümünü bu üniversite veya başka bir üniversitede başka bir tez çalışması olarak sunmadığımı beyan ederim. 29/06/2015 Burcu ZÜNBÜLGİL ÖZET Yüksek Lisans Tezi ULUABAT GÖLÜ SULAKALAN BÖLGESİ EPİFİTİK DİYATOMELERİ İLE SU KALİTESİ ARASINDAKİ İLİŞKİLER Burcu ZÜNBÜLGİL Uludağ Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Biyoloji Anabilim Dalı Danışman: Yrd. Doç. Dr. Nurhayat DALKIRAN Bu çalışmada ülkemizin 14 RAMSAR alanından biri olan Uluabat Gölü’nün sulakalan bölgesinde bitkiler üzerinde yaşayan epifitik diyatomeler kullanılarak su kalitesinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Aynı zamanda bu çalışma Uluabat Gölü sulak alanının, epifitik diyatome kompozisyonunun ortaya konmasına da katkıda bulunması amaçlanmıştır. Epifitik diyatome örnekleri, Haziran 2014- Mayıs 2015 tarihleri arasında aylık olarak beş istasyondan alınmıştır. Ayrıca 23 çevresel değişken ise gölün fiziksel ve kimyasal yapısını tespit etmek için ölçülmüştür. PCA analizi sonuçları 23 çevresel değişkenden ilk eksende CO 2-3 , HCO - 3 , pH ve CO2’nin göl suyunun fiziksel ve kimyasal yapısını temsil ettiğini göstermektedir. Epifitik diyatomeler çalışma boyunca 87 taksonla temsil edilmişler, özellikle iki Cocconeis türü çalışma boyunca devamlı mevcut olmaları ve yüksek nispi bolluk değerlerine ulaşmaları ile önemli olmuşlardır. Bu türleri Nitzschia amphibia Grunow ve Gomphonema parvulum (Kützing) Kützing türleri izlemiştir. CCA analizi sonuçları epifitik diyatomeleri zamansal ve mekansal etkileyen en önemli çevresel değişkenlerin sırasıyla CO 2-3 , sıcaklık, NO3-N, SO4, AKM, Mg +2 ve Ca+2 olduğunu göstermiştir. Çalışmada aynı zamanda epifitik diyatomeler kullanılarak hesaplanan dört ana metrik grubunda toplam 61 metrik uygulanmıştır. Test edilen metriklerin büyük kısmının epifitik diyatome kompozisyonunu temsil ettiği görülmüştür. Ancak uygulanan istatistiksel analizler sonucunda 24 metriğin çevresel değişkenlerle anlamlılık gösterdiği tespit edilmiştir. Çevresel değişkenler ile en önemli anlamlılığı %Cym+Enc ve TR-M metrikleri göstermiştir. Metrikler ve çevresel değişkenler arasındaki ilişkiyi belirlemek için 24 metrik ve çevresel değişkenler kullanılarak RDA analizi uygulanmıştır. Bu analize göre test edilen metriklerin Mg+2, CO -23 , sıcaklık, NO3-N, TH ve SO4 ile anlamlılık gösterdiği tespit edilmiştir. Çalışma sonunda epifitik diyatomelere dayanarak hesaplanan metriklerin Uluabat Gölü sulakalanında diğer çevresel değişkenlerle iyi ilişki gösterdiği, biyolojik su kalitesinin belirlenmesinde kullanılmasının uygun olduğu ve epifitik diyatomelerin su kalitesinin belirlenmesinde iyi bir indikatör olduğu görüşüne varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Uluabat Gölü, Su Kalitesi, Epifitik Diyatomeler, Sulak Alanlar 2015, xiii + 160 sayfa. i ABSTRACT MScThesis EPIPHYTIC DIATOMS AND THEIR RELATIONSHIP TO WATER QUALITY IN LAKE ULUABAT WETLAND AREA Burcu ZÜNBÜLGİL Uludağ University Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Biology Supervisor: Asst. Prof. Dr.Nurhayat DALKIRAN In this study, the aim of the determined the water quality by using epiphytic diatoms, which living on macrophytes at Lake Uluabat wetland area, one of the fourteen RAMSAR sites for Turkey. They also aimed to determined epiphytic diatom composition at Lake Uluabat wetland area. Samples of epiphytic diatoms collected monthly from 5 different sites between June 2014 to May 2015. Additionally, 23 environmental variables were measured to determine physical and chemical structure of the lake water. The results of the PCA analysis howed that CO 2-3 , HCO -3 , pH and CO2 the most important variables which represents the physical and chemical structures of the lake water. Epiphytic diatoms are represented by 57 taxa and especially two Cocconeis species are the most important taxa which are found continuously exist and high relative abundance at the study period. Nitzschia amphibia Grunow and Gomphonema parvulum (Kützing) Kützing are the other two most important species which are found the whole study period. The results of the CCA analysis also indicated that CO 2-3 , temperature, NO -N, SO , AKM, Mg+2 3 4 and Ca +2 are the most important environmental variables affecting the spatial and temporal structure of the epiphytic diatoms. Sixty one metrics in 4 main metric groups which calculated on the basis of epiphytic diatoms were also evaluated in the study. It was revealed that most of the tested metrics represents epiphytic diatom community structure. However 24 metrics displayed significance relationships among the whole physical and chemical variables. The metrics which showed most significance with environmental variables were % Cym+Enc and TR-M respectively. RDA analysis was applied to determine the relationship between significant metrics and 23 environmental variables. According to this analysis, Mg+2, CO -23 , temperature, NO3-N, TH and SO4 are showed significance relationships between tested metrics. It is concluded that these metrics depending on epiphytic diatoms are close relationships between environmental variables at Lake Uluabat wetland area, appropriate for determination of biological waterquality and also concluded that epiphytic diatoms might also be a good indicator to determine water quality. Keywords: Lake Uluabat, Water Quality, Epiphytic Diatoms, Wetlands 2015, xiii + 160 pages ii TEŞEKKÜR Tez çalışmalarım esnasında yardımlarını, ilgisini ve desteğini esirgemeyen danışman hocam Yrd. Doç. Dr. NurhayatDALKIRAN’a (Uludağ Üniversitesi Biyoloji Bölümü), anlayış ve yardımlarından dolayı değerli hocalarım; Prof. Dr. Şükran DERE, Yrd. Doç. Dr. Didem KARACAOĞLU ve Araş. Gör. Dr. Gamze YILDIZ'a (Uludağ Üniversitesi Biyoloji Bölümü) ve yüksek lisans tezi arazi çalışmalarını birlikte gerçekleştirdiğim Enis AKAY'a, labaratuar çalışmalarında yardımını aldığım arkadaşım İpek YILMAZ'a, her zaman maddi ve manevi desteğini gördüğüm değerli aileme özellikle de annem Asuman ZÜNBÜLGİL’e, teşekkür ederim. Aynı zamanda Arazi çalışmalarında teknik destek veren Orman ve Su İşleri Bakanlığı II. Bölge Müdürlüğü’ne teşekkürü borç bilirim. Burcu ZÜNBÜLGİL 29/06/2015 iii İÇİNDEKİLER ÖZET.................................................................................................................................. i ABSTRACT ...................................................................................................................... ii TEŞEKKÜR ..................................................................................................................... iii SİMGELER ve KISALTMALAR DİZİNİ ...................................................................... vi ŞEKİL LİSTESİ ............................................................................................................. viii ÇİZELGE LİSTESİ ........................................................................................................ xiii 1. GİRİŞ ............................................................................................................................ 1 2. KAYNAK ÖZETLERİ ................................................................................................. 3 2.1. Bentik Algler ile İlgili Yapılmış Çalışmalar ............................................................. 3 2.1.1. Ülkemizde yapılmış çalışmalar ............................................................................... 3 2.1.2. Bentik alglerle ilgili yurt dışında yapılmış çalışmalar .......................................... 10 2.2. Bentik Algler Kullanılarak Yapılmış Biyolojik Su Kalitesi Çalışmaları ................. 13 2.2.1. Ülkemizde yapılmış çalışmalar ............................................................................. 13 2.2.2. Yurt dışında yapılmış çalışmalar ........................................................................... 15 2.3. Ülkemizde Yapılmış Su Kalitesi Çalışmaları .......................................................... 18 2.4. Uluabat Gölü'nde Yapılmış Çalışmalar .................................................................... 20 2.4.1. Uluabat Gölü'nde yapılmış su kalitesi çalışmaları ................................................ 20 2.4.2. Uluabat Gölünde yapılmış biyolojik çalışmalar .................................................... 21 3. MATERYAL VE YÖNTEM ...................................................................................... 24 3.1. Materyal ................................................................................................................... 24 3.1.1. Çalışma alanının tanımı ve istasyonlar ................................................................. 24 3.1.2.Uluabat Gölü kirlilik kaynakları ............................................................................ 30 3.1.3. Biyolojik çeşitlilik ................................................................................................. 31 3.2. Yöntem ..................................................................................................................... 34 3.2.1. Fiziksel ve kimyasal analizler ............................................................................... 34 3.2.2. Meteorolojik veriler .............................................................................................. 38 3.2.3. Epifitik diyatome örneklerinin toplanması, tayini ve sayımı ................................ 38 3.2.4. Epifitik diyatomelerin kullanıldığı metrikler ........................................................ 39 3.2.4.1. Tolerans metrikleri ............................................................................................. 39 3.2.4.2. Kompozisyon metrikleri .................................................................................... 45 3.2.4.3.Takson zenginliği metrikleri ............................................................................... 46 iv 3.2.4.4.Çeşitlilik metrikleri ............................................................................................. 46 3.2.5. İstatistiksel analizler .............................................................................................. 47 4. BULGULAR ............................................................................................................... 50 4.1. Meteorolojik Bulgular .............................................................................................. 50 4.2. Fiziksel ve Kimyasal Bulgular ................................................................................. 51 4.3. Biyolojik Bulgular .................................................................................................... 55 4.3.1. Epifitik diyatomelerin komunite kompozisyonu ve mevsimsel değişimi ............. 55 4.3.2. Tekerrür oranları ................................................................................................... 69 4.3.3. Epifitik diyatomelerin kullanıldığı metrik sistemler ............................................. 74 4.3.3.1. Tolerans metrikleri sonuçları ............................................................................. 74 4.3.3.2.Kompozisyon metrikleri sonuçları ...................................................................... 80 4.3.3.3. Takson zenginliği metrikleri sonuçları……………………………………….101 4.3.3.4. Çeşitlilik metrikleri sonuçları………………………………………………...120 4.4. İstatistiksel Bulgular .............................................................................................. 122 4.4.1. Fiziksel ve kimyasal değişkenler ........................................................................ 122 4.4.2. Epifitik diyatomeler ile çevresel değişkenler arasındaki ilişki ........................... 123 4.4.3. Metrikler ve epifitik diyatomeler arasındaki ilişki .............................................. 125 4.4.4. Metrikler ve çevresel değişkenler arasındaki ilişki ............................................. 129 5. TARTIŞMA ve SONUÇ ........................................................................................... 136 KAYNAKLAR ............................................................................................................. 148 ÖZGEÇMİŞ…………………………………………………………………………...160 v SİMGELER ve KISALTMALAR DİZİNİ Simgeler Açıklama % Yüzde Oranı AKM Askıda Katı Madde Σ Sigma(Toplam Sembolü) log Logaritma 0 C Santigrat Derece - Cl Klorür +2 Ca Kalsiyum 2- CO3 Karbonat - HCO3 Bikarbonat +2 Mg Magnezyum NH4-N Amonyum Azotu NO2-N Nitrit Azotu NO3-N Nitrat Azotu PO4-P Fosfat Fosforu SO4 Sülfat Si Silis B Bor vi Kısaltmalar Açıklama % Cocc % Cocconeis % Cym+Enc % Cymbella + Encyonema % Navi % Navicula % Nit+Try % Nitzschia+ Tryblionella H ShannonWiener E Evenness LTDI2 Göl Trofik Diyatome İndeksi 2 AKM Askıda Katı Madde EKO Ekolojik Kalite Oranı Sınıfları GI Generik İndeks PTI Diyatome Kirlilik Tolerans İndeksi Dia-zen Toplam Diyatome Takson Zenginliği Gen-zen Cins Zenginliği CCA CanonicalCorrespondance Analysis DCA DetrendedCorrespondance Analizi RDA Redundancyanalysis SH Standart Hata Top Alk Toplam alkalinite TN Toplam Azot TOM Toplam Organik Madde TP Toplam Fosfor YSKY Yerüstü Su Kalitesi Yönetmeliği SÇD Su Çerçeve Direktifi vii ŞEKİLLERDİZİNİ Sayfa Şekil 3.1.Uluabat Gölü örnek alma istasyonları.............................................................. 25 Şekil 3.2. Eskikaraağaç Köyü 1. istasyon genel görünümü ............................................ 26 Şekil 3.3. Gölkıyı 2. istasyon genel görünümü ............................................................... 26 Şekil 3.4.Ulubat Pompa İstasyonu 3. istasyon genel görünümü ..................................... 27 Şekil 3.5. Ulubat Pompa İstasyonu 3. istasyon pompanın bulunduğu yerin görünümü . 27 Şekil 3.6.Kuvvet Tüneli 4. istasyon genel görünümü ..................................................... 28 Şekil 3.7. Kuvvet Tüneli 4. istasyon su yükseldikten sonraki görünümü ....................... 28 Şekil 3.8.Gölyazı 5. istasyon genel görünümü ................................................................ 29 Şekil 3.9. Ekolojik kalite oranı sınıfları………………………………………………...44 Şekil 4.1. Çalışma dönemince Karacabey ilçesinin aylık ortalama sıcaklık değerleri…50 Şekil 4.2. Bursa ilinin uzun yıllara ait toplam yağış verileri…………………………...50 Şekil 4.3. Cocconeispediculus'un nispi bolluk değerleri………………………………56 Şekil 4.4. Cocconeis placentula var. lineata’nın nispi bolluk değerleri ......................... 59 Şekil 4.5. Gomphonema parvulum’un nispi bolluk değerleri ......................................... 60 Şekil 4.6. Rhoicosphaenia abbreviata’nın nispi bolluk değerleri ................................... 60 Şekil 4.7. Nitzschia amphibia’nın nispi bolluk değerleri ................................................ 61 Şekil 4.8. Synedra ulna’nın nispi bolluk değerleri .......................................................... 62 Şekil 4.9. Fragilaria capucina var. vaucheriae’un nispi bolluk değerleri ...................... 62 Şekil 4.10. Tüm istasyonlara ait LTDI2 değerleri........................................................... 75 Şekil 4.11. Tüm istasyonlara ait ekolojik kalite oranı değerleri ..................................... 76 Şekil 4.12. Tüm istasyonlara ait PTI değerleri ................................................................ 77 Şekil 4.13. 1.istasyona ait GI değerleri ........................................................................... 78 Şekil 4.14.2.istasyona ait GI değerleri…………………………………………………78 Şekil 4.15. 3.istasyona ait GI değerleri ........................................................................... 79 Şekil 4.16. 4.istasyona ait GI değerleri ........................................................................... 79 Şekil 4.17. 5.istasyona ait GI değerleri ........................................................................... 80 Şekil 4.18. % Cocc kompozisyon metriği değişimi ....................................................... 81 Şekil 4.19. % Cym+ Enc kompozisyon metriği değişimi .............................................. 82 Şekil 4.20. % Navi kompozisyon metriği değişimi ......................................................... 83 Şekil 4.21. % Nit+ Try kompozisyon metriği değişimi .................................................. 84 viii Şekil 4.22. Trofik durum indeksinin 7 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 1. istasyondaki durumu ....................................................................................................... 85 Şekil 4.23. Trofik durum indeksinin 7 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 2. istasyondaki durumu ....................................................................................................... 86 Şekil 4.24. Trofik durum indeksinin 7 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 3. istasyondaki durum ......................................................................................................... 86 Şekil 4.25. Trofik durum indeksinin 7 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 4. istasyondaki durumu ....................................................................................................... 87 Şekil 4.26. Trofik durum indeksinin 7 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 5. istasyondaki durumu ....................................................................................................... 88 Şekil 4.27. Saprobik indeksin 5 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 1. istasyondaki durumu ....................................................................................................... 88 Şekil 4.28. Saprobik indeksin 5 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 2. istasyondaki durumu ....................................................................................................... 89 Şekil 4.29. Saprobik indeksin 5 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 3. istasyondaki durum ......................................................................................................... 89 Şekil 4.30. Saprobik indeksin 5 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 4. istasyondaki durumu ....................................................................................................... 90 Şekil 4.31. Saprobik indeksin 5 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 5. istasyondaki durumu ....................................................................................................... 91 Şekil 4.32. Tuzluluk indeksinin 4 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 1. istasyondaki durumu ....................................................................................................... 91 Şekil 4.33. Tuzluluk indeksinin 4 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 2. istasyondaki durumu ....................................................................................................... 92 Şekil 4.34. Tuzluluk indeksinin 4 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 3. istasyondaki durumu ....................................................................................................... 93 Şekil 4.35. Tuzluluk indeksinin 4 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 4. istasyondaki durumu ....................................................................................................... 93 Şekil 4.36. Tuzluluk indeksinin 4 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 5. istasyondaki durumu ....................................................................................................... 94 Şekil 4.37. Oksijen ihtiyaçları indeksinin 5 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 1. istasyondaki durumu ................................................................................................... 95 ix Şekil 4.38. Oksijen ihtiyaçları indeksinin 5 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 2. istasyondaki durumu ................................................................................................... 95 Şekil 4.39. Oksijen ihtiyaçları indeksinin 5 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 3. istasyondaki durumu ................................................................................................... 96 Şekil 4.40. Oksijen ihtiyaçları indeksinin 5 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 4. istasyondaki durumu ................................................................................................... 97 Şekil 4.41. Oksijen ihtiyaçları indeksinin 5 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 5. istasyondaki durumu ................................................................................................... 97 Şekil 4.42.Organik azot birikim metabolizması indeksinin 4 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 1. istasyondaki durumu ..................................................................... 98 Şekil 4.43. Organik azot birikim metabolizması indeksinin 4 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 2. istasyondaki durumu ..................................................................... 99 Şekil 4.44. Organik azot birikim metabolizması indeksinin 4 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 3. istasyondaki durumu ..................................................................... 99 Şekil 4.45. Organik azot birikim metabolizması indeksinin 4 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 4. istasyondaki durumu ................................................................... 100 Şekil 4.46. Organik azot birikim metabolizması indeksinin 4 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 5. istasyondaki durumu ................................................................... 101 Şekil 4.47. Epifitik diyatomelere ait diyatome takson sayısı değerlerinin değişim ...... 102 Şekil 4.48. Trofik durum indeksinin 7 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 1. istasyondaki durumu ..................................................................................................... 103 Şekil 4.49. Trofik durum indeksinin 7 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 2. istasyondaki durumu ..................................................................................................... 103 Şekil 4.50. Trofik durum indeksinin 7 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 3. istasyondaki durumu ..................................................................................................... 104 Şekil 4.51. Trofik durum indeksinin 7 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 4. istasyondaki durumu ..................................................................................................... 105 Şekil 4.52. Trofik durum indeksinin 7 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 5. istasyondaki durumu ..................................................................................................... 105 Şekil 4.53. Saprobik indeksin 5 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 1. istasyondaki durumu ..................................................................................................... 106 x Şekil 4.54. Saprobik indeksin 5 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 2. istasyondaki durumu ..................................................................................................... 107 Şekil 4.55. Saprobik indeksin 5 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 3. istasyondaki durumu ..................................................................................................... 107 Şekil 4.56. Saprobik indeksin 5 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 4. istasyondaki durumu ..................................................................................................... 108 Şekil 4.57. Saprobik indeksin 5 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 5. istasyondaki durumu ..................................................................................................... 109 Şekil 3.58.Tuzluluk indeksinin 4 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 1. istasyondaki durumu………………………………………………………………….109 Şekil 4.59. Tuzluluk indeksinin 4 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 2. istasyondaki durumu ..................................................................................................... 110 Şekil 4.60. Tuzluluk indeksinin 4 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 3. istasyondaki durumu ..................................................................................................... 111 Şekil 4.61. Tuzluluk indeksinin 4 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 4. istasyondaki durum ....................................................................................................... 112 Şekil 4.62. Tuzluluk indeksinin 4 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 5. istasyondaki durumu ..................................................................................................... 112 Şekil 4.63. Oksijen ihtiyaçları indeksinin 5 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 1. istasyondaki durumu ........................................................................... 113 Şekil 4.64. Oksijen ihtiyaçları indeksinin 5 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 2. istasyondaki durumu ........................................................................... 114 Şekil 4.65. Oksijen ihtiyaçları indeksinin 5 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 3. istasyondaki durumu ........................................................................... 114 Şekil 4.66. Oksijen ihtiyaçları indeksinin 5 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 4. istasyondaki durumu ........................................................................... 115 Şekil 4.67. Oksijen ihtiyaçları indeksinin 5 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 5. istasyondaki durumu ........................................................................... 116 Şekil 4.68.Organik azot birikim metabolizması indeksinin 4 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 1. istasyondaki durumu ................................................................ 116 Şekil 4.69. Organik azot birikim metabolizması indeksinin 4 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 2. istasyondaki durumu ................................................................ 117 xi Şekil 4.70. Organik azot birikim metabolizması indeksinin 4 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 3. istasyondaki durumu ................................................................ 118 Şekil 4.71. Organik azot birikim metabolizması indeksinin 4 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 4. istasyondaki durumu ................................................................ 118 Şekil 4.72. Organik azot birikim metabolizması indeksinin 4 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 5. istasyondaki durumu ................................................................ 119 Şekil 4.73.Epifitik diyatomelere ait diyatome cins sayısı değerlerinin değişimi .......... 120 Şekil 4.74. Tüm istasyonlardaki Shannon - Wiener çeşitlilik indeksi sonuçlarına ait değişimler ...................................................................................................................... 121 Şekil 4.75. Tüm istasyonlardaki Evenness sonuçlarına ait değişimler ......................... 122 Şekil 4.76. Epifitik diyatomelerin istasyonlara göre dağılımı ve çevresel değişkenler arasındaki ilişkiyi gösteren CCA ordinasyon grafiği. ................................................... 126 Şekil 4.77. Epifitik diyatometaksonları ve çevresel değişkenler arasındaki ilişkiyi gösteren CCA ordinasyon grafiği. ................................................................................ 127 Şekil 4.78. Metrikler ve çevresel değişkenler arasındaki ilişkiyi gösteren RDA ordinasyon grafiği. ........................................................................................................ 135 xii ÇİZELGELERDİZİNİ Sayfa Çizelge 3.1. Kimyasal analizlerde kullanılan standart yöntemler ................................... 35 Çizelge 3.2. Kıtaiçi yerüstü su kaynaklarının sınıflarına göre kalite kriterleri ............... 36 Çizelge 3.3. Epifitik diyatomeler kullanılarak uygulanan metrikler ve metrik kısaltmaları ..................................................................................................................... 40 Çizelge 3.4.Trofik diyatome indeksi skalası ................................................................... 43 Çizelge 3.5. Referans göllerin değer aralıkları................................................................ 43 Çizelge 3.6. Shannon-Wiener çeşitlilik indeksi sonuçlarının değerlendirilmesi……….47 Çizelge 4.1.Uluabat Gölü’nde beş istasyona ait fiziksel ve kimyasal değişkenlerin minimum, maksimum, aritmetik ortalama ve standart hata sonuçları ............................ 52 Çizelge 4.2. Uluabat gölü epifitik diyatomelerinin takson listesi .................................. 57 Çizelge 4.3. Epifitik diyatomelerin tekerrür oranları ...................................................... 70 Çizelge 4.4. Fiziksel ve kimyasal değişkenler için uygulanan PCA analizi sonuçları . 124 Çizelge 4.5. Epifitik diyatomelere ait metrikler ve DCA eksenleri arasındaki korelasyon ilişkisi ............................................................................................................................ 128 Çizelge 4.6. Çevresel değişkenlere ait ilk iki PCA ekseni ile epifitik diyatomelere ait anlamlı metrikler arasındaki Spearman Rank Korelasyonu sonuçları .......................... 130 Çizelge 4.7 Bazı metriklerin çevresel değişkenlerle ilişkisini gösteren Spearman Rank Korelasyon Analizi sonuçları ........................................................................................ 132 xiii 1. GİRİŞ Göl suyunun fiziksel ve kimyasal yapısı sucul canlıların yaşamlarını sürdürebilmeleri ve gelişebilmeleri için önemlidir. Tüm sucul ekosistemler gibi göller de kirlilik, su kaynaklarının bozulması ve ötrofikasyon gibi olumsuz etkilere maruz kalırlar. Bu durum, su kalitesinde bozulmalara ve sucul ekosistemlerde tahribata neden olmaktadır. Su kirliliğinin giderek artması, ülkeleri önlemler almaya zorlamıştır. Avrupa Birliği su kirliliğini azaltmak ve suyun sürdürülebilir kullanımını sağlamak için 23 Ekim 2000 tarihli ve 2000/60/EC sayılı ‘Su Çerçeve Direktifi’ni yürürlüğe koymuştur (Anonim 2000). Su Çerçeve Direktifi, Avrupa Birliği’nin en kapsamlı su mevzuatıdır. Bu direktifte Avrupa Birliği üyesi ülkelerde ve aday ülkelerde suyun sürdürülebilir kullanımının sağlanması için belirli hedefler ortaya konmuştur. Temel hedef, tüm su kütlelerinin 2015 yılına kadar en azından "iyi kalite su"seviyesine getirilmesidir (Anonim2000). Uluabat Gölü doğal ötrofik ve sığ bir göldür. Ötrofik göller genellikle derinliği çok olmayan, kıyıları düz ve geniş bir vejetasyon şeridine sahiptir. Su seviyesi isemevsimlere bağlı olarak değişiklik gösterir. Uluabat Gölü zengin tür çeşitliliğine sahip bir sulakalan olmasından ötürü, Türkiye’deki on dört RAMSAR alanından biridir. Uluabat Gölü Ramsar Alanı, 9 uluslararası öneme sahip sulak alan kriterinden 4’ünü (2,4, 5 ve 8) karşılamaktadır. Ramsar Sözleşmesi (Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakkında Sözleşme) sulak alanların korunması ve sürdürülebilir kullanımını sağlamayı amaçlayan uluslararası bir sözleşmedir. Sözleşme adını 2 Şubat 1971 tarihinde İran'da imzalandığı şehir olan Ramsar şehrinden almaktadır. Uluabat Gölü ayrıca ''Uluslararası Yaşayan Göller Ağı''na dahil ülkemizdeki iki gölden biridir. Tarihsel süreç incelendiğinde, ilk insan yerleşimlerinin deltalar, taşkın ovaları, göl ve akarsu kıyıları gibi sulakalanlar olarak tanımlanan yerlerde yoğunlaştığı görülmektedir. Sulak alanlar, hidrik toprak koşullarında yaşayan bitki örtüsünün (hidrofitler) yaygınolduğu, yer altı suyu ya da yüzey sularıyla beslenen suya doygun alanlardır. Bataklık, ıslak çayırlar, nehir taşkınlarının oluşturduğu alanlar, sığ göller ve göletler 1 genellikle farklı özelliklerdeki bitki örtüsüne sahip olmaları dolayısıyla sulak alan kapsamındadırlar (Kent 2001). Sulak alanlar ekolojik oluşumları açısından önemli fonksiyonlara sahiptirler ve çevrelerinde yaşayan insanlar için çeşitli değerler taşırlar. Su kuşlarına barınma, üreme, beslenme, konaklama ve kışlama ortamı olması yanında; su akışının düzenlenmesi, sulak ortamların beslenmesi, besin zincirinin kontrolü, biyolojik çeşitliliğin korunması, balıkçılık ve avcılığın sürdürülmesi, dinlence, turizm vebilimsel araştırma gibi çok yönlü fonksiyonlara sahiptirancak kirlenme, aşırı ve plansız kullanım nedenleriyle en çok tehdit altında olan doğal sistemlerdir. Bu özellikleri itibari ile bulundukları bölgenin ve ülkenin doğal zenginlik müzeleri olarak kabul edilmekte ve mutlak korunması gereken ekosistemlerin başında gelmektedirler (Anonim 2007). Nehirler ve göllerde diyatomeler düzenli indikatör olarak kullanılmalarına rağmen, dünya çapındaki sulakalan sistemlerindeki bentik diyatomeler hakkında bilinenler azdır (Della Bella ve ark. 2007). Bentik bölge, kıyı ve dip yapısıyla ilgili bölgedir. Bu bölgede yaşayan bitki ve hayvan türlerine genel olarak bentik canlılar denmektedir. Ayrıca bentik bölge, iç suların alg florasında önemli bir yere sahiptir ve iç suların verimliliğini etkilemektedir. Bentik bölgede genellikle sedimanlar üzerinde yaşayan epipelik, su içindeki taş ve bitkilerin üzerinde bağımlı yaşayan epilitik ve epifitik algler bulunmaktadır. Algler, biyoindikatör olmaları ve ekolojik açıdan önemlerinden dolayı sucul ekosistemlerde önemlidirler. Diyatomeler, sucul habitatlardaki çevresel tahribatları belirlemede uygun biyolojik bileşenlerdendir ve su kalitesinin belirlenmesinde biyoindikatör olarak da kullanılırlar. Aynı zamanda su kimyasındaki değişimlere karşı çok hassastırlar. Bu çalışmada epifitik diyatomelerin indikatör özelliklerinden yararlanarak Uluabat Gölü Sulakalan bölgesinin biyolojik su kalitesinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu çalışma aynı zamanda Uluabat Gölüsulak alanının, epifitik diyatome kompozisyonunun ortaya konmasına da katkıda bulunacaktır. 2 2. KAYNAK ÖZETLERİ 2.1. Bentik Algler ile İlgili Yapılmış Çalışmalar 2.1.1. Ülkemizde yapılmış çalışmalar Ülkemizde bentik alg florası ile ilgili yapılmış çeşitli çalışmalar mevcuttur. Ancak bentik alglerin su kalitesi ile ilişkilendirilmesi çalışmaları son yıllarda ağırlıklı olarak yapılmaya başlanmıştır. Bentik alglerin tür çeşitliliği, kompozisyonu ve mevsimsel değişimi ile ilgili ülkemizde yapılmış bazı çalışmalar aşağıda verilmiştir. Elmacı ve Obalı (1998) ‘Akşehir Gölü Kıyı Bölgesi Alg Florası’ adlı çalışmalarında alglerin kompozisyonunu ve mevsimsel değişimini incelemişlerdir. Kıyı bölgesi algleri Bacillariophyta, Charophyta, Chlorophyta, Cyanophyta ve Euglenophytadivizyolarına ait 115 türden oluşmuştur. Bacillariophyta divizyosu tür sayısı ve çeşitliliği bakımından dominant olmuştur. Ertan ve Morkoyunlu (1998) ‘Aksu Deresi’nin Alg Florası (Isparta – Türkiye)’ adlı çalışmalarında florada Bacillariophyta, Chlorophyta, Cyanophyta ve Euglenophyta divizyolarına ait toplam 73 tür tespit etmişlerdir. Sonuç olarak mevcut florada Bacillariophyta divizyosu tür çeşitliliği bakımından dominant olarak bulunmuştur. Akçaalan (1999) ‘Manyas Gölü Phragmites australis (Su Sazı) Toplulukları Üzerinde Yaşayan Diyatomelerin Mevsimsel Değişimleri’ adlı yüksek lisans tezinde Manyas Gölü Phragmites australis toplulukları üzerindeki epifitik diyatome biyomasının dikey dağılımını Temmuz 1997-Haziran 1998 tarihleri arasında incelemiştir. Çalışmada Navicula tripunctata, Achnanthes lanceolata ve Synedra berolinensis sürekli olarak bulunmuş taksonlardır. Achnanthes minutissima, Fragilaria intermedia, Melosira varians, Rhoicosphaenia curvata, Asterionella formosa ve Stephanodiscus neoastrea ise epifitik diyatome biyoması içerisinde önemli yer tutmuş diğer taksonlar olmuştur. 3 Dalkıran (2000) ‘Uluabat (Bursa) Gölü’nün Epipelik, Epifitik ve Epilitik Alglerin Mevsimsel Değişimi’ adlı yüksek lisans tezinde Temmuz 1998-Haziran 1999 tarihleri arasında örnekleme yapmış ve toplam 406 takson tanımlamıştır. Bu taksonların 224’ünün Bacillariophyta’ya, 72’sinin Chlorophyta’ya, 51’inin Chanophyta’ya, 30’unun Euglenophyta’ya, 7’sinin Pyrrophyta’ya ve 2’sinin Chrysophyta’ya ait olduğu belirlenmiştir. Gürbüz (2000) ‘PalandökenGöletiBentik Alg Florası Üzerindeki Kalitatif ve Kantitatif Bir Araştırma’ adlı çalışmasında bentik alglerin kompozisyonu, yoğunlukları ve mevsimsel değişikliklerini incelemiştir. Alg topluluğunda Bacillariophyta bölümüne aitalgler hakim olmuş, toplam 160 takson belirlenmiştir. Bu taksonun 135’i epipelik alg topluluğuna ait taksonlardır. Akköz ve ark. (2000) ‘Beşgöz Gölü (Sarayönü/Konya) Alg Florası II: Epilitik ve Epifitik Algler’ adlı çalışmalarında 89 takson tespit etmişlerdir. Araştırma süresince dominant organizma grubunu oluşturan Bacillariophyta divizyosunda pennat diyatomeler dominant organizma olmuşlardır. Mevsimsel çoğalmalar, ilkbahar ve yaz başları ile sonbahar’da yoğun olmuştur. Gürbüz ve ark. (2002) ‘Porsuk Göleti (Erzurum / Türkiye) Bentik Alg Florası Üzerinde Kalitatif ve Kantitatif Bir Araştırma’ adlı çalışmalarında, bentikalg topluluğunda Bacillariophyta bölümüne ait algleri hakim organizma olarak bulmuşlardır. Bentik alg topluluğunda toplam 109 takson belirlemişlerdir. Dere ve ark. (2002) ‘Nilüfer Çayı (Bursa) Epifitik Algleri Üzerinde Bir Araştırma’ adlı çalışmalarında seçilen 6 istasyondan her ay periyodik olarak su örneği almışlardır. Alınan örneklerde sıcaklık, pH, total çözünmüş madde (TDS), iletkenlik (EC), çözünmüş oksijen (DO) ölçülmüştür. Çalışma sonucunda epifitik alg topluluklarında Bacillariophyta grubuna ait türlerin dominant olduğu görülmüştür. Diyatomeler dışında da Chlorophyta, Cyanophyta, Chrysophyta, Cryptophyta ve Euglenophyta divizyolarına ait üyeler de birkaç tür ile temsil edilmiştir. 4 Çetin ve ark. (2003) ‘Orduzu Baraj Gölü; (Malatya,Türkiye) Bentik Diyatome Florası’ adlı çalışmalarında, Nisan 1997 – Mart 1998 tarihlerinde farklı habitatlardan aldıkları örnekleri incelemişler ve diyatomelere ait toplam 71 takson tespit etmişlerdir. Açıkgöz (2003), ‘Uyuz Gölü Alglerinin Kalitatif ve Kantitatif Olarak İncelenmesi’ adlı doktora tezinde Nisan 1999 ve Kasım 2000 tarihleri arasında üç istasyonda farklı habitatlardan örnekler almıştır. Çalışma sonucunda Cyanophyta’ya ait 41, Euglenophyta’ya ait 8, Chlorophyta’ya ait 31 ve Bacillariophyta’ya ait 112 tür olmak üzere toplam 192 tür teşhis edilmiştir. Yıldırım ve ark. (2003) ‘Hazar Gölü’ne Dökülen Kürk Çayı’nın (Elazığ) Epipelik Diyatome Florası’ adlı çalışmalarında toplam 42 takson belirlemiş ve Cyclotella meneghiniana türünün çayda belirlenen tek sentrik diyotome türü olduğunu tespit etmişlerdir. Pennat diyotomeler arasında Navicula ve Nitzschia tür sayısı bakımından en zengin cinsler olarak belirlenmiştir. Meridion circulare, Synedra ulna, Surirella ovata var. pinnata, Nitszchia palea ve Gomphonema olivaceum örneklerde bulunuş sıklığı bakımından en önemli diyatomeler olmuşlardır. Baykal ve Açıkgöz (2004) ‘Hirfanlı Baraj Gölü Algleri’adlı çalışmalarında epipelikorganizmalardan Navicula cryptocephala, N. pupula, N. fonticola, Oscillatoria tenuis’in tür kompozisyonunda dikkat çekici türler olduğunu bulmuşlardır. Çalışmada Bacillariophyta (208), Chlorophyta (65), Chrysophyta (39), Euglenophyta (10), Dinophyta (5) ve Chrysophyta (2) divizyolarına ait olmak üzere toplam 329 alg takson teşhis edilmiştir. Sungur (2005) ‘Melen Çayı (Düzce –Adapazarı ) Bentik Algleri ve Yoğunluğundaki Mevsimsel Değişim’adlı doktora tezinde florada Bacillariophyta, Cyanophyta, Euglenophyta, Chlorophyta ve Dinophyta bölümlerine ait toplam 241 tür tespit etmiştir. Tür çeşitliliği açısından Bacillariophyta ve Euglenophyta grupları daha zengindir. Organizma yoğunluğu bakımından ise Bacillariophyta grubu dominant olmuştur. 5 Şen ve ark. (2005) ‘Özlüce Baraj Gölü (Kiğı / Bingöl) Epilitik Diyatomeleri ve Mevsimsel Değişimleri’ adlı çalışmalarında Ocak 2001- Aralık 2001 tarihleri arasında diyatomelere ait toplam 47 tür tespit etmişlerdir. Nitzschia (8) tür, Cocconeis (6) ve Navicula (6), en fazla türle temsil edilen diyatome genusları olurken; Aulacoseira granulata, Cocconeis spp. ve Gomphonema spp. epiliton içinde en önemli taksonlar olmuşlardır. Açıkgöz ve Baykal (2005) ‘Karagöl (Çubuk / Ankara) Alg Florası’ adlı çalışmalarında Kasım 1999- Ekim 2000 tarihleri arasında Karagöl’ün epipelik, epifitik ve epilitik alg florasını kalitatif olarak incelemişlerdir. Çalışmada Bacillariophyta (120), Chlorophyta (41), Cyonophyta (24), Euglenophyta (9) ve Dinophyta (2) divizyolarında toplam 196 takson tespit edilmiştir. En fazla organizma çeşidi epipelik ve epifitik florada gözlenmiştir. Atıcı ve ark. (2005) ‘Abant Gölü (Bolu) Bentik Algleri’ adlı çalışmalarında belirlenen dört istasyondan alınan örnekleri incelemişlerdir. Abant Gölü bentik algleri Bacillariophyta, Chlorophyta, Charophyta, Cyanophyta, Euglenophyta, Chrysophyta, Pyrrophyta divizyolarına ait 138 alg türünden oluşmuştur. Kıvrak ve Gürbüz (2006) ‘Tortum Gölü’nün (Erzurum) Bentik Alg Florasının Mevsimsel Değişimi’ adlı çalışmalarında Mart 2002-Şubat 2003 tarihleri arasında Tortum Gölü’nün bentik alglerinin kompozisyonu, yoğunluğu ve mevsimsel değişimlerini incelemişlerdir. Elde edilen veriler 21 yıl önce yapılan araştırma sonuçlarıyla karşılaştırılmıştır. Bu araştırmada Navicula capitata var. hungarica (Grunow) Ross, Navicula cryptocephala Kütz.,Cymbella affinis Kütz., Amphora ovalis (Kütz.) Kütz.,Cocconeis placentula var. euglypta (Ehrenb.) Grunow, Nitzschia sublinearis Hust, Cyclotella krammeri Håk.,Merismopedia elegans A. Braun epipelik alg florasında dominant taksonlar olmuştur. Yaz başında ve sonbaharda epipelik florada artış gözlenmiştir. Bentik alg florasının, gölün organik maddelerle kirlenmesinden etkilendiği sonucuna varılmıştır. 6 Sıvacı ve Dere (2006) ‘Melendiz Çayı’nın (Aksaray –Ihlara) Epipelik Diyatome Florasının Mevsimsel Değişimi’ adlı çalışmalarında diyatome florasının kompozisyonu ve yoğunluğunun mevsimsel değişimi incelemiştir. Çalışmada büyük çoğunluğu Pennalesordosuna ait 105 diyatome türü tanımlanmıştır. Pala ve Çağlar (2006) ‘Keban Baraj Gölü Epilitik Diyatomeleri ve Mevsimsel Değişimleri’ adlı çalışmalarında diyatomelere ait toplam 53 tür kaydetmiştir. Navicula 9 tür, Gomphonema 8 tür, Nitzschia 7 tür, Fragilaria 6 tür, en fazla türle temsil edilen diyatome genusları olmuşlardır. Sıvacı ve ark. (2007) ‘Tödürge Gölü’nün (Sivas) Epilitik Diatom Florasının Mevsimsel Değişimi’ adlı çalışmalarında, gölde baskın olan Cymbella, Amphora, Cocconeis, Gomphonema, Achnanthes ve Fragilaria genusuna ait türlerin florayı oluşturduğunu, bununla beraber Navicula, Nitzschia, Epithemia, Gyrosigma, Pinnularia ve Stauroneis genuslarına ait türlerin daha az sayılarda bulunduğunu tespit etmişlerdir. Zaim (2007) ‘Kaz Gölü (Pazar /Tokat) Planktonik Diyatom (Bacillariophyta) Kompozisyonu’ adlı çalışmasında Mayıs 2005 ile Nisan 2006 tarihleri arasında yüzey ve 1 metre derinlikten alınan örnekleri incelemiştir. Planktonik alg topluluğunda Bacillariophyta 143 taksonla temsil edilmiştir. Aulocoseira granulata, Aulacoseira italica, Cocconeis placentula, Cocconeis placentula var. euglypta, Cyclotella meneghiniana, Navicula radiosa, Synedra ulna dominant taksonlar olmuştur. Sıvacı ve ark. (2008) ‘Sarıkum (Sinop/Türkiye) Lagününün Bentik Algleri’ adlı çalışmalarında, bentik florada Bacillariophyta, Chlorophyta, Cyanophyta ve Euglenophyta divizyonlarına ait toplam 76 takson tespit etmişlerdir. Özer ve Pala (2009) ‘Suluçayır Düzü (Sivrice/Elazığ)’nde Bulunan Bir Gölet (TMİ 12)'in Episammik Diyatomeleri ve Mevsimsel Değişimleri’ adlı çalışmalarında diyotomelere ait toplam 40 tür kaydetmişlerdir. Navicula (7 tür), Nitzschia (4 tür), Gomphonema (4 tür), Fragilaria (4 tür) ve Cymbella (3 tür) en fazla türle temsil edilen 7 diyatome genusları olurken; Navicula spp, ve Fragilaria spp., episammik diyatome topluluğu içinde en önemli diyatomeler olmuşlardır. Akgöz ve Yılmaz (2009) ‘Suğla Gölü (Seydişehir/Konya) Bentik Algleri Üzerine Araştırmalar’ adlı çalışmalarında Haziran 2005 – Mayıs 2006 tarihleri arasında inceleme yapmışlardır. Sonuç olarak Bacillariophyta bölümü 54 türle her mevsimde dominant grup olurken, Chlorophyta 23, Charophyta 8, Cyanobacteria 12, Euglenophyta 4 ve Pyrrophyta ise 1 türle temsil edilmiştir. Akbulut (2010) ‘Tuz Gölü Havzasındaki Diatom Türleri ve Tuzluluk ile İlişkileri’ adlı çalışmasında, çalışma alanındaki diyatome türlerinin tuzluluğa bağlı olarak altı ayrı gruba ayrıldığını tespit etmiştir. Bunlardan tatlısu formuna ait 40 takson, tatlısu-acısu formlarına ait 19 takson, acısu formu olarak 21 takson, acısu-tuzlusu formu olarak 9 ve tuzlu su formuolarak 16 takson ve ayrıca tüm tuzluluk değerlerinde tespit edilen takson sayısı ise 45 olarak verilmiştir. Doğan (2010) ‘Sultansuyu Barajı (Malatya) Kıyı Bölgesi Algleri ve Mevsimsel Değişimlerinin İncelenmesi’ adlı yüksek lisans tezinde Mart 2006-Şubat 2007 tarihleri arasında, belirlenen 5 istasyondan örnekleme yapmıştır. Diyatomeler, bentik alg topluluklarının en önemli üyeleri olurken, bu topluluklar içerisinde yer alan Chlorophyta, Cyanophyta ve Euglenophyta daha az önemli olmuştur. Bentik diyatomelere ait 66 takson belirlenmiş olup, bunlardan Cyclotella meneghiniana, Cymbella affinis ve Amphora ovalis en dikkat çekici türler olmuştur. Temizkan (2010) ‘Kızık Gölü (Çamlıbel - Tokat) Bentik Alg Florası’ adlı yüksek lisans tezinde Ekim 2008- Eylül 2009 tarihleri arasında örnekleme yapmıştır. Bacillariophyta dominant alg grubunu oluşturmuştur. Bacillariophyta’dan Cyclotella meneghiniana, Amphora ovalis, Cymbella cistula, C. cymbiformis, Epithemia adnata, Fragilaria pinnata, Gomphonema acuminatum, Surirella linearis, S. ovata, Chlorophyta’dan, Spirogyra weberi, Chlamydomana ssp., Cyanophyta’dan Microcystis aeruginosa, Oscillatoria limosa diğer taksonlara oranla daha yaygın ve yoğun olarak görülmüştür. 8 Çiçek ve ark.(2010) ‘Darıören Deresi ve Isparta Çayı (Isparta)’nın Epilitik Algleri ve Mevsimsel Dağılımları’ adlı çalışmalarında kommünitede Bacillariophyta üyelerinin baskın olduğunu tespit etmiştir, Cymbella affinis Kütz, Diatoma vulgare Bory., Gomphonema parvulum var. micropus (Kütz.) Cleve, Meridion circulare Agardh, Navicula accomoda Hustedt, N. atomus (Naeg) Grun.,N. gracilis Ehr., Nitzschia palea (Kütz.) W. Smith, Surirella ovata Kütz, Tabellaria flocculosa sık bulunan türler olmuştur. Tokatlı ve Dayıoğlu (2011) ‘Murat Çayı (Kütahya) Epilitik Diyatomeleri’adlı çalışmalarında Eylül 2007 – Nisan 2008 tarihleri arasında epilitik diyatome florasını belirlemişlerdir. Çalışma sonucunda 70'i Pennales, 5'i Centrales üyesi olmak üzere toplam 75 diyatome taksonu tespit edilmiştir. Florada Nitzschia, Navicula, Cymbella, Gomphonema, Diatoma ve Fragilaria genuslarına ait türler dominant olarak bulunmuştur. Yıldırım ve Tanrıkulu (2011) ‘Dicle Nehri’nin (Diyarbakır) Fiziko – Kimyasal Özellikleri ile Epipelik Algleri’ adlı çalışmalarında Bacillariophyta, Chlorophyta, Cyanophyta ve Euglenophyta bölümlerine ait 44 takson tespit etmiştir. Diyatomeler arasında Cymbella cistula, Diatoma vulgaris, Fragilaria ulna, Nitzschia palea ve Navicula cryptocephala alglerin en önemlileri olmuşlardır. Çağlar (2011) ‘Murat Nehri’nin Palu İlçesi ve Gülüşkür Bölgeleri Arasında Kalan Kısmının Su Kalitesi ve Bentik Diyatomeleri’ adlı doktora tezinde Mart 2010- Şubat 2011 tarihlerinde belirlenen 4 istasyondan su numuneleri ve planktonik ve epilitik örnekler almıştır. Araştırma sonucunda planktona ait toplam 53 takson, epilitona ait ise 57 takson belirlenmiştir. Nitzschia, Naviculave Cymbella en fazla taksonla temsil edilen genuslar olmuştur. Soylu ve ark.(2011) ‘Liman Gölü (Bafra-Samsun) Epifitik Diatome Florası’ adlı çalışmalarında Ocak 2001-Kasım 2001 tarihleri arasında Potamogeton perfoliatus Linnaeus ve Mart 2001-Mayıs 2001 tarihleri arasında Potamogeton pectinatus Linnaeus üzerinden örnekler alınmıştır. Araştırma alanında epifitik diatome florasına ait P. 9 Perfoliatus üzerinde 30 takson, P. Pectinatus üzerinde ise 23 takson tespit edilmiştir. Epifitik algler içerisinde Navicula gregaria, N. rhyncocephala, N. radiosa, Ulnaria ulna, Cymbella ventricosa ve Diatoma vulgaris önemli olmuşlardır. Fakıoğlu ve ark. (2012) ‘Pulur Çayı (Erzurum) Epilitik ve Epifitik Diyatomeleri’ adlı çalışmalarında Ağustos 2011, Ekim 2011, Aralık 2011, Mart 2012 tarihlerinde 5 istasyondan su, taş, bitki örnekleri almışlardır. Çalışma sonucunda nispi yoğunluğa göre Diatoma vulgaris (% 40,67) tüm türlerin yarısına yakınını oluşturmuştur. Bu türü sırasıyla Navicula cryptocephala (%13,23), Cymbella affinis (%7,27), Aulacoseira granulata (%7,13), Nitzschia sigmoidea (%6,30) ve Gomphonema olivaceum (%5,62) takip etmiştir. Bayer (2013) ‘Ataköy Baraj Gölü (Tokat) Alg Florası ve Bazı Alg Türlerinin İzolasyonu’ adlı çalışmasında planktonik ve bentik alglerin kompozisyonunu incelemiştir. Ataköy Baraj Gölü alg topluluğunda Ochrophyta bölümüne ait algler dominant olmuştur. Pala (2014) ‘Hazar Gölü (Suluçayır Düzü) Epifitik Diyatome Florası’ adlı çalışmasında Eylül 2006-Ağustos 2007 tarihleri arasında Ranunculus rinoii ve Ranunculus aquatilis üzerinden örnekler almıştır. Ranunculus rinoii üzerinde 29 takson, Ranunculus aquatilis üzerinde ise 27 takson tespit edilmiştir. Epifitik algler içerisinde Amphora ovalis, Synedra ulna, Cymbella affinis ve Epithemia turgida önemli olmuşlardır. 2.1.2. Bentik alglerle ilgili yurt dışında yapılmış çalışmalar Cattaneo ve ark. (1998) ‘Epiphytic Algae and Macroinvertebrates on Submerged and Floating–leaved Macrophytes in an Italian Lake’ adlı çalışmalarında vejetasyonu suya batık Myriophyllum spicatum, Ceratophyllum demersum, Najas marina ve suda yüzen Trapa natans olan kuzey İtalya gölünde, epifitik algler ve invertebratların predominant vejetasyonda göldeki değişikliklerin sonuçlarını tahmin etmek amacıyla çalışma yapmışlardır. Epifiton gelişimi, karbon, azot, fosfor, klorofil a gibi ölçümler ve algal ve makroinvertebrat yoğunluğu T.natans’ tansa suya batık bitkilerde önemli ölçüde yüksek 10 bulunmuştur. Epifitik alglerin ve invertebratların taksonomik kompozisyonu farklı bitkilerde benzer çıkmıştır. 109 algal takson teşhis edilmiştir. Bütün bitkilerde diyatomeler dominant olmuştur. En önemli türler Achnanthes minutissima, Nitzschia palea, N.palea var. debilis ve Cymbella cesatii’dir. Comte ve Cazaubon (2002) ‘Structural Variations of Epiphytic Diatom Communities on Three Macrophytes in a Regulated River (Durance), in South – East of France adlı çalışmalarında epifitik diyatome topluluklarının yaşadığı iki makroalg Chara vulgaris ve Cladophora glomerata ve bir angiosperm Potamogeton densus’u Durance nehrinden toplamışlardır. Bitki türlerinin arasındaki epifitik populasyonların yoğunluğunda önemli miktarda heterojenlik gözlenmesine karşın, bu alg populasyonlarının kompozisyonu her bir makrofitik türün homojenlik derecesinde bir şüphe göstermiştir. Bu gözlemler, parametrik olmayan Friedman testi ve diyatomeler üzerinde değişim katsayıları tarafından desteklenmiştir. Potamogeton ve Cladophora için en çok bulunan tür Achnanthes minutissima olmuştur. Biggs ve Smith (2002) ‘Taxonomic richness of Stream Benthic Algae: Effects of Flood Disturbanceand Nutrients’ adlı çalışmalarında Yeni Zelenda’ da 12 adet çakıl taşlı nehirden 15 ay boyunca aylık bentik alg örneklemesi yapmışlardır. Diyatomeler 57 takson ile temsil edilerek en büyük taksonomik grup olmuştur. 19 takson ile Cyanobacteria ve Chlorophyta, 2taksonla Rhodophyta ve 1 taksonla Xanthophyta diyatomeleri takip etmiştir. Potopova ve Charles (2003) ‘Distribution of Benthic Diatoms in U.S.Rivers in Relation to Conductivity and Ionic Composition’ adlı çalışmalarında diyatomelerin nispi bolluğu ile suyun elektriksel iletkenliği ve iyonik kompozisyonu arasındaki ilişkiyi araştırmışlardır. Çalışmada 3239 bentik diyatome örneği kullanılmıştır. 1109 nehir alanında örnekleme yapılmıştır. Kalsiyum ve bikarbonat dominant iyonlar olmuştur. İyonik kompozisyon çeşitlidir çünkü doğal ve antropojenik faktörlerin etkisi vardır. CCA analizine göre, elektriksel iletkenlik ve temel iyonlar, bentik diyatomelerin kompozisyonunun değişim miktarını istatiksel olarak açıklamıştır. 11 Poulickova ve ark. (2004) ‘Littoral Diatom Assemblages as Bioindicators of Lake Trophic Status: A Case Study from Perialpine Lakes in Austria’ adlı çalışmalarında trofik statülerini tahmin edebilmek için Salzburg yakınındaki 7 perialpin gölden farklı doğal substratlardan littoral diyatome örnekleri almışlardır. Farklı substratlardaki diyatome toplulukları, önemli ölçüde farklı trofik statülerdedir. Biyolojik gösterge için en uygun substratların sazlıklar olduğu bulunmuştur. Genç sazlıklardan alınan epifitik diyatomeler indikatör olarak toplam fosfor konsantrasyonuylagüçlü bir korelasyon göstermiştir. Araştırma sonucunda 148 diyatome taksonu bulunmuştur. Achnanthes minutissima, Cymbella microcephala, Amphora pediculus, Fragilaria delicatissima, Fragilaria pinnata ve Denticula tenuis bollukgösteren türler olmuştur. Bella ve ark. (2007) ‘Benthic Diatom Communities and Their Relationship to Water Chemistry in Wetlands of Central Italy’ adlı çalışmalarında İtalya’daki sulakalan sistemlerindeki bentik diyatome topluluklarının kompozisyonu hakkında bilgi sahibi olmayı amaçlamışlardır. 2005'te Roma yakınındaki Tyrrhenian kıyısı boyunca sulak alanlarda ve dokuz tane göletin bentik diyatome topluluklarını ve su kalitesi ilişkisini incelemişlerdir. Çalışmada toplam 225 tür ve 54 genus teşhis edilmiştir. Gargari ve ark. (2011) ‘Epilithic Diatoms (Bacillariophycae) from Streams in Ramsar, Iran’ adlı çalışmalarında İran’ın kuzeybatısında yer alan Ramsar’da beş küçük akarsu ve bir kanaldan epilitik diyatomeleri teşhis etmişlerdir. Toplam 155 diyatome taksonu, 37 genus bulunmuştur. Achnanthes, Nitzschia, Navicula, Cocconeis, Melosira, Amphora, Craticula, Diatoma, Surirella, Cymbella, Diploneis ve Entomoneis dominant genuslardır. 32 genus Pennales’e ve 5 genus Centrales’e aittir. Hassan ve ark. (2012) ‘Systematic Study of Epiphytic Algal After Restoration of Al- Hawizah Marshes, Soathern of Iraq’ adlı çalışmalarında Mezopotamya bataklıklarında restore edilmiş bataklıklardaki epifitik algleri çalışmışlardır. Güney Irak’ta 2008 kışı ile 2009 ilkbahar mevsimlerinde çalışılmıştır. Al- Hawizah bataklıklarında 4 örnekleme alanı seçilmiştir. Epifitik alg örnekleri hidrofitlerden alınmıştır. Çalışma sonucunda 5 sınıf, 27 genus ve 55 tür epifitik alg tespit edilmiştir. 12 Zebek ve ark. (2012) ‘Periphytic Diatom Communities in the Littoral Zone of the Urban Lake Jeziorak Maly (Masurian Lake District, Poland)’ adlı çalışmalarında Jeziorak Maly gölünün littoral zonunda 2002 ve 2003’te çalışmalarını yürütmüşlerdir. Nisan ve Ekim ayları arasında fiziko kimyasal su parametreleri de analiz edilmiştir. Perifitik diyatomeler en yüksek Haziran ayında görülmüştür. Navicula gregaria, alfa– mesosaprobes’ta dominant olmuştur. Diatoma vulgaris Beta-Alfa- mesosaprobe sularda dominant olarak gözlenmiştir. Cocconeis placentula ise Beta–mesosaprobus olarak temsil edilmiştir. Substratın tipi, fizikokimyasal su parametrelerindeki mevsimsel değişimler bu sonuçlar için önemli olmaktadır. Buragohain ve ark. (2012) ‘Epipelic Algal Flora of Samaguri Lake of India: A Systematic Approach on Algae II’ adlı çalışmalarında Samaguri Gölün’ün epipelik alglerinin kompozisyonu ve çeşitliliğini araştırmışlardır. Çalışma Kasım 2009 -Ekim 2010 tarihleri arasında yapılmıştır. Toplam 44 takson belirlenmiştir. Bacillariophyceae, Cyanophyceae, Chlorophyceae, Euglenophyceae divizyoları bulunmuştur. Epipelik algal florada dominant divizyo Bacillariophyceae olmuştur. Blanco ve ark. (2013) ‘Epiphytic Diatoms along Environmental Gradients in Western European Shallow Lakes’ adlı çalışmalarında diyatomeleri regresyon analizi kullanarak test etmişlerdir. Araştırmacılar epifitik diyatome topluluklarının, gölün derinliğine, büyüklüğüne, yerine göre ve fiziksel ve kimyasal değişkenlere göre cevap verdiğini tespit etmişlerdir. 2.2. Bentik Algler Kullanılarak Yapılmış Biyolojik Su KalitesiÇalışmaları 2.2.1. Ülkemizde yapılmış çalışmalar Dalkıran (2006) ‘Orhaneli Çayı’nın Epilitik Diyatomeleri ve Bentik Omurgasızlarının İlişkilendirilmesi ile Kirlilik Düzeyinin Saptanması’ adlı doktora tezinde, epilitik diyatomeler 199 takson ile temsil edilmişlerdir. Orhaneli Çayı’nda kirlilik gradientini belirlemek için epilitik diyatomelere dayanan 20 metrik uygulanmıştır. Test edilen birçok metrik fiziksel ve kimyasal değişkenlerle anlamlı ilişki göstermiştir. 13 Diyatomelere dayanan birçok kompozisyon metriği, Trofik Diyatome İndeksi ve Toplam Organizma Sayısı havzanın inorganik kirliliği ve jeolojisi ile yüksek korelasyon göstermiştir. Karacaoğlu (2006) ‘Emet Çayı'nın Epipelik Diyatomeleri ve Bentik Omurgasızlarının İlişkilendirilmesi ile Kirlilik Düzeyinin Saptanması’ adlı doktora tezinde beş istasyondan aylık olarak, epipelik diyatom ve bentik omurgasız örnekleri toplamıştır. Çalışmada epipelik diyatomelere ait 180 takson, bentik omurgasızlara ait 88 takson tespit edilmiştir. Epipelik diyatomeler için onsekiz metrik uygulanmış ve bu metriklerin kirlilik gradienti ile ilişkileri belirlenmiştir. Epipelik diyatomelerin kullanıldığı metriklerden çoğu, çevresel değişkenlerin kullanıldığı PCA’nın ilk iki ekseni ile anlamlı ilişki göstermiştir. Çalışmada ayrıca bazı fiziksel ve kimyasal değişkenler kullanılarak kıtaiçi su kaynaklarının kalite kriterlerine göre istasyonların su kalite sınıfları belirlenmiştir. Kıvrak ve ark. (2012) ‘Akarçay'ın (Afyonkarahisar, Türkiye) Su Kalitesini Değerlendirmek için Diyatome İndekslerinin Kullanılması’ adlı çalışmalarında Mart- Aralık 2008 tarihleri arasında 4 istasyondan aylık olarak alınan örnekleri incelemişlerdir. Çalışmada uygulanan diyatome indeksleri ile TÇM, NH4-N, NO2-N, PO4-P, BOİ5 ve KOİ arasında kuvvetli pozitif ve çözünmüş oksijenle kuvvetli negatif korelasyon göstermiştir. Diyatome indeksleri ve fizikokimyasal analiz sonuçları çayın başlangıç kısımlarının orta derecede kirlenmiş, çayın son kısımlarının ise aşırı derecede kirlenmiş olduğunu göstermiştir. Tokatlı (2012) ‘Sucul Sistemlerin İzlenmesinde Bazı Diyatome İndekslerinin Kullanılması: Gürleyik Çayı Örneği (Eskişehir)’adlı çalışmasında Gürleyik Çayı Yukarı Havzası'ndan 2010 yılı İlkbahar mevsiminde epipelik diyatome örnekleri toplamıştır. Çalışma sonucunda 19 cinse ait 45 tür tespit edilmiş ve Gürleyik Çayı havzası su kalitesinin; TDİ indeksine göre mezo-ötrofik, BDİ indeksine göre ise mezotrofik seviyede olduğu tespit edilmiştir. 14 Tokatlı (2013) ‘Evaulation of Water Quality By Using Trophic Diatom Index: Example of Porsuk Dam Lake’ adlı çalışmasında 2009 sonbaharda Porsuk Baraj Gölü’nde diyatomeleri incelemiştir. Sonuç olarak 25 diyatome taksonu teşhis edilmiştir ve TDİ kullanılarak Porsuk Baraj Gölü’nün su kalitesi hesaplanmıştır. Stephanodiscus agassizensis, Epithemia sorex ve Aulacoseira granulata’nın dominant taksonlar olduğu görülmüştür. Gölbaşı (2014) ‘Atatürk Baraj Gölü’ne Dökülen Kahta Çayı (Adıyaman)’nın Su Kalite Özelliklerinin Araştırılması’ adlı doktora tezinde, Kahta Çayı’nın su kalitesini belirlemek amacıyla bazı fiziko-kimyasal özellikler ile epilitik diyatomelerini Nisan 2012-Mart 2013tarihleri arasında araştırmıştır. Çalışma sonucunda, belirlenen tüm istasyonların toplam fosfor ve nitrit değerleri bakımından III. sınıf, diğer parametreler açısından ise I. sınıf su özelliğinesahip olduğu tespit edilmiştir. Epilitik diyatomelere ait 26 cinse ait 57 takson tespit edilmiştir. Butaksonların 3 tanesi sentrik diyatomeler, 54 takson ise pennat diyatomeleriçerisinde yer almıştır. 2.2.2. Yurt dışında yapılmış çalışmalar Birkett ve Gardiner (2005) ‘The Use of Epilithic and Epiphytic Diatoms as Indicators of Organic Pollution in the Cheboygan River, Cheboygan County, Michigan’ adlı çalışmalarında sucul sistemlerde diyatomelerin potansiyel biyoindikatör özelliklerini araştırmıştır. Cheboygan Nehri’nde 14 yerden epilitik ve epifitik diyatomeler örneklenmiş, 300 diyatome türü teşhis edilmiştir. Troeger (1981) ‘Epiphytic Diatoms as Indicators of Waterquality in Farm and Experimental Ponds in Oklahoma’ adlı çalışmada diyatome analizleri için beş makrofit örneğini ve kimyasal ve fiziksel analizler için beş su örneğini dört göletin her birinden ikişer defa almıştır. 19 Mayıs 1976 ve 3 Ağustos 1976’da çiftlik göletlerinden, 20 Mayıs 1976 ve 4 Ağustos 1976’ da ise deneysel göletlerden örnekleme yapılmış, diyatome tür çeşitliliği ölçülmüştür. Diyatome çeşitliliği göletler arasında farklılık göstermiştir. Tür çeşitliliği indeksleri çiftlik göletlerinde, deneysel göletlere göre daha yüksek bulunmuştur. 15 Van Dam ve ark (1994) ‘A Coded Checklist and Ecological Indicator Values of Freshwater Diatoms from the Netherlands’ adlı çalışmalarında Hollanda’da hafif tuzlu su ve tatlı sulardan diyatomeler için liste oluşturulmuştur, çalışma 948 taksonu kapsamaktadır ve 56 genusa ait 776 tür tespit edilmiştir. Navicula genusu geniş bir ekolojik bolluk göstermiştir. Nitzschia ise kirliliğe tolere olan bir türdür. Her bir takson özel 8 kod ile teşhis edilmiştir. Ekolojik indikatör değerleri pH, tuzluluk, oksijen, saprobite, nem, azot birikim metabolizması ve trofik durum için sunulmuştur. Hermany ve ark. (2006) ‘Ecology of The Epilithic Diatom Community in a Low- order Stream System of the Guaiba Hydrographical Region: Subsidies to the Environmental Monitoring of Southern Brazilian Aquatic Systems’ adlı çalışmalarında Ocak ve Şubat 2004’te altı örnekleme alanından 24 örnek almıştır. Epilitik diyatome analizleri bu örneklerle yapılmıştır. Sonuç olarak Nitzschia acicularis ve Surirella tenera, mezo- ötrofik koşullarda iyi indikatörler olmuşlardır. Sellaphora pupula demir zenginliği olan ortamlarda çok bulunmuştur. Stenger-Kovacs ve Buczko (2007) ‘Epiphytic, Littoral Diatoms as Bioindicators of Shallow Lake Trophic Status: Trophic Diatom Index for Lakes (TDIL) Developed in Hungary’ adlı çalışmalarında littoral diyatomelerin sığ su ekosistemlerinde primer üretici olarak önemli olduklarına ve trofik düzeyi belirlemek için indikatör olarak kullanılabileceklerine dikkat çekmişlerdir. Su Çerçeve Direktifi gereğince Macaristan göllerinin trofik düzeyini belirlemek için bir indeks geliştirmeyi amaçlamışlardır. 2005 ve 2006 ilkbahar aylarında epifitik diyatome örnekleri 83 sığ gölden toplanmıştır. Ağırlıklı ortalama metoduile (WA) TP modeli test edilmiştir. Geliştirilen TP modeli ile türler arasında korelasyon gözlenmiştir. 127 türün optimum ve tolerans TP parametrelerine karar verilmiştir. Trofik indikatör ve hassasiyet değerleri Göl Trofik Diyatome İndeksi için tanımlanmıştır. TDIL'ye göre 4 gölün ekolojik düzeyi mükemmel, 25'i iyi, 21'i orta, 21'i tolere edilebilir ve 12'si kötü düzeyde bulunmuştur. Porter ve ark. (2008) ‘Efficacy of Algal Metrics for Assessing Nutrient and Organic Enrichment in Flowing Waters' adlı çalışmalarında 976 adet nehir ve akarsudan, algal 16 metrikleri hesaplamak için perifiton örnekleri toplamışlardır. Algal metrikler nutrient konsantrasyonları ile pozitif korelasyon göstermiştir. Buna trofik koşullar, organik zenginleştirme, tuzluluk ve takson zenginliği de dahildir. Azotu fikse eden alglerin bolluğu ile azot konsantrasyonu arasında negatif korelasyon gözlenmiştir. Diyatome türlerinin bolluğu yüksek çözünmüş oksijen konsantrasyonuyla azot ve fosfor konsantrasyonunda da olduğu gibinegatif korelasyon göstermiştir. La Hee ve Gaiser (2012) ‘Benthic Diatom Assemlages as Indicators of Water Quality in the Everglades and Three Tropical Karstic Wetlands’ adlı çalışmalarında 4 örnekleme yerinden toplam 176 diyatome türü, 45 genus kaydetmişlerdir. Bu türlerin 23’ü 4 örnekleme yerlerinin hepsinde bulunmuştur. Diyatomelerin Karayipler’in karstik sulak alanlarının su kalitesini belirlemede indikatör olabileceği sonucuna varılmıştır. Lirika ve ark. (2013) ‘Ohrid Gölü’ndeki Su Kalitesinin Değerlendirmesinde Diatome ve Makrofit Endekslerinin Kullanılması’ adlı çalışmalarında değerlendirmesinde biyolojik izleme yapmışlardır. Çalışmada, Ohrid Gölü’nde on örnekleme alanı seçilmiş ve su kalitesinin biyoindikatörleri olarak diatome ve makrofit indekslerinin karşılaştırması amaçlanmıştır. Çalışma sonucunda Shannon Endeksi, mevsimler üzerinde biyo-çeşitlilik varyasyonlarını kanıtlamıştır ve deney yapılan diziler arasında bazı farklılıklar gözlenmiştir. Saprobik indeksi oligo-β-mesosaprob için belirleyici olmuştur. Trofik Diatome Endeksi (TIDIA), Makrofit İndeksi (MI) ve Saprofit İndeksi (SI)’nin aynı trendleri takip ettiği gözlenmiştir. Bennion ve ark. (2014) ‘Assessment of Ecological Status in UK Lakes Using Benthic Diatoms’ adlı çalışmalarında UK gölleri için bentik diyatomeleri temel olarak ekolojik sınıflandırma aracı geliştirmişlerdir. Biyolojik kalitenin anahtar bileşenleri makrofitler ve fitobentozdur. 1079 epilitik ve epifitik diyatome örneğinin verilerini ve çevresel verileri 228 UK gölünde eşleştirmişlerdir. Yüksek, düşük ve orta alkaliteye sahip 3 göl tipi belirlenmiştir. Göl trofik diyatome indeksi, akarsular için geliştirilen trofik diyatome indeksinin modifiye edilmiş halidir ve ekolojik kalite oranları her bir göl tipi için ortaya konulmuştur. Sınıflandırmalarda LTDI temel alınmıştır. Sonuç olarak diyatome modellemesinde başarılı olunmuştur. 17 2.3. Ülkemizde Yapılmış Su Kalitesi Çalışmaları Ülkemizde yapılmış birçok su kalitesi çalışması mevcuttur. Bunlardan bazıları aşağıda verilmiştir. Zeybek (2006) ‘Akgöl’deki (Karaman/Konya) Bazı Su Kalitesi Parametrelerinin Araştırılması’ adlı yüksek lisans tezinde Nisan- Temmuz 2005 döneminde beş noktadan örnekleme yapmıştır. Sonuç olarak fiziksel ve inorganik –kimyasal parametreler ve inorganik kirlenme parametreleri Akgöl’ün 4. sınıf, bakteriyolojik parametreler ise 2. sınıf sular kapsamına girdiğini belirlemiştir. Sezen (2008) ‘Sarımsaklı Baraj Gölü (Kayseri) Fitoplankton ve Su kalitesi Özellikleri’ adlı doktora tezinde beş istasyondan yapılan örnekleme sonucu 58'i Chlorophyta, 44’ü Bacillariophyta, 13’ü Cyanophyta, 5’i Euglenophyta, 3’ü Dinophyta, 1’i Xantophyta divizyolarına ait toplam 126 takson tespit edilmiştir. Fitoplankton yoğunluğu çalışma süresinde fiziksel ve kimyasal parametrelerden etkilenmiştir. Su sıcaklığı Chlorophyta ve Cyanophyta sayısını pozitif olarak etkilerken, çözünmüş inorganik azot ve toplam fosforu negatif etkilemiştir. Silisyum Bacillariophyta sayısını pozitif olarak etkilemiştir. Kalyoncu ve ark.(2008) ‘Aksu Çayı’nın Su Kalitesi ve Fizikokimyasal Parametrelerinin Makroomurgasız Çeşitliliği Üzerine Etkisi’ adlı çalışmalarında biyolojik su kalitesi tayin yöntemine göre akarsu genelinde üç, fizikokimyasal verilere göre yapılan su kalitesi değerlendirmesinde dört farklı su kalitesi sınıfının bulunduğu belirlenmiştir. Aksu Çayı’nda seçilen I. örnekleme noktasının iyi su kalitesi sınıfında olduğu, II. ve III. örnekleme noktalarının kirlilik yükü taşıdığı, ancak bu kirlilik yükünün diğer örnekleme noktalarında olumlu yönde değiştiği belirlenmiştir. Tepe (2009) ‘Reyhanlı Yenişehir Gölü (Hatay) Su Kalitesinin Belirlenmesi’ çalışmasında su örneklerini aylık olarak tek istasyondan toplamıştır. Çalışma sonucunda Yenişehir Gölü'nün su kalitesi parametrelerinin aylara göre değişimleri belirlenmiştir. Su kalitesini belirleyen fiziko-kimyasal parametreler, Reyhanlı Yenişehir 18 Gölü’nünekolojik sistemine zarar verebilecek seviyelerde çıkmadığından gölde kirlilik sorunu olmadığıhükmüne varılmıştır. Gedik ve ark. (2010) ‘Fırtına Deresi (Rize)'nin Fiziko-Kimyasal Açıdan Su Kalitesinin Belirlenmesi’ adlı çalışmalarında, çalışma süresince tespit edilen yedi istasyondan her ay su örnekleri alınmış ve elde edilen değerler bulunmuştur. Fırtına Deresi suyunun fiziksel ve kimyasal tüm özellikleri, su kirliliği mevzuatında bildirilen kıta içi su kalite standartlarına göre incelendiğinde fosfat fosforu hariç yüksek kaliteli (Sınıf 1) su standartında ve insani tüketim amaçlı sular hakkında yönetmeliğe uygun olduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla Fırtına Deresi sularının; sadece dezenfeksiyon ile içme suyu temininin yanında, rekreasyonel amaçlar, su ürünleri yetiştiriciliği ve diğer amaçlar için kullanılabilir su özelliğinde olduğu söylenmiştir. Eryılmaz ve ark. (2014) ‘Borçka Baraj Gölü (Artvin) Su Kalitesinin Araştırılması’ adlı çalışmalarını 01.04.2012 – 01.10.2012 tarihleri arasında gerçekleştirmişlerdir. Borçka Baraj Gölünün su kalitesini belirlemek amacıyla altı ay boyunca aylık olarak belirli örnekleme noktalarında yüzeyden ve belirli derinliklerinden alınmış olan su örneklerinin analizi yapılmıştır. Göl suyunun fiziksel ve inorganik-kimyasal özelliklerine ait parametreleri su kalitesi açısından irdelenmiş olup mevsimsel değişimleri araştırılmıştır. pH değeri mevsime ve örnek alınan noktalara göre fazla değişim göstermemektedir. Ölçülen pH 8-9 arasında değişmektedir. Ölçülen değerler gölün bazik karakterde olduğunu göstermektedir. Bulut ve ark.(2012) ‘Kestel Deresi (Burdur) Su Kalitesinin Belirlenmesi ve Alabalık Yetiştiriciliği Açısından Değerlendirilmesi’ adlı çalışmalarında Kestel Deresi üzerinde belirlenen iki istasyondan, 2009 yılında aylık örnekleme yapmış ve çalışmada 20 fizikokimyasal parametre ölçülmüştür. Elde edilen veriler Avrupa Birliği Komisyonunun Tatlı Su Balıkları Direktifi’ne (EC Direktifi) ve Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği Kıta İçi Su Kaynakları Kalite Kriterlerine göre değerlendirilmiştir. Çalışma sonuçlarına göre, 2. istasyonda su kalitesinin belirgin biçimde azaldığı, özellikle azotlu bileşiklerin artışına paralel olarak BOİ ve KOİ değerlerinde önemli artışlar meydana geldiği tespit edilmiştir. 2. istasyonda tespit edilen BOİ değerlerinin tamamı EC 19 Direktiflerine göre salmonidler için tavsiye edilen değerlerden daha yüksek bulunmuştur. Nitrit değerleri açısından her iki istasyon III. sınıf su kalitesine sahiptir. Ayrıca EC Direktiflerine göre de nitrit değerleri salmonidler için bildirilen sınır değerlerin üzerindedir. 2.4. Uluabat Gölü'nde Yapılmış Çalışmalar 2.4.1. Uluabat Gölü'nde yapılmış su kalitesi çalışmaları Uluabat Gölünde ülkemizin önemli bir sulakalanı olmasının yanında aynı zamanda RAMSAR alanı olması nedeni ile yapılmış çeşitli çalışmalar ve tezler mevcuttur. Özellikle gölün trofik seviyesinin ve su kalitesinin belirlendiği bu çalışmalardan bazıları aşağıda verilmiştir. Ancak gölde yapılmış biyolojik su kalitesi belirleme çalışması mevcut değildir. Alkan ve ark.(1999) ‘Uluabat Gölü’nün Mikrobiyolojik Kirlilik Seviyesinin Belirlenmesi’ adlı çalışmalarının sonucunda suyun kalitesinin, gölün bazı noktalarında 2. ve 3. sınıf olduğu, kirlenmenin yüksek olduğu bazı noktalarda ise 4. sınıf olduğunu belirlemişlerdir. Bebek (2001) ‘Uluabat Gölü ve Gölü Besleyen Su Kaynaklarında Ağır Metal Kirliliğinin Araştırılması’ adlı yüksek lisans tezinde toplanan su örneklerindeki demir, bakır, krom, kadmiyum, kurşun ve arsenik analizlerini atomik absorbsiyon spektrofotometrik yöntemiyle gerçekleştirmiştir. Göldeki ağır metal kirliliğinin henüz tehlikeli boyutlara ulaşmadığı ancak ileride ulaşabileceği sonucuna varılmıştır. Yenilmez (2007) ‘Uluabat Gölü Su Kalitesinin Modellenmesi’ adlı yüksek lisans tezinde, Uluabat Gölü’nü Su Kalitesi Analiz Similasyon Modeli kullanarak modellenmiştir. Model çözünmüş oksijen, klorofil-a, orto –fosfat ve nitrat parametreleri için kalibre edilmiştir. Kalibrasyon sonucunda, model tahminleri ve gözlenen değerler arasında kabul edilebilir bir benzerlik elde edilmiştir. 20 Katip (2010) ‘Uluabat Gölü Su Kalitesinin İzlenmesi’ adlı doktora tezinde Mayıs 2008– Mayıs 2009 tarihleri arasında, bazı ağır metallerin ve bazı iz elementlerin su kolonu ve yüzey sedimentinde, Esox lucius (Turna) ve Cyprinus carpio (Sazan) dokularındaki konsantrasyon seviyeleri incelenmiştir. Sonuçlara göre Uluabat Gölü’nün su kalitesinin içme ve kullanma suyu açısından uygun olmadığı, sulama amaçlı olarak kullanılabileceği görülmüştür. Bulut ve ark.(2010) ‘Uluabat Gölü Yüzey Suyu Kalitesinin Değerlendirilmesi’ adlı çalışmalarında su örneklerinin bazı fizikokimyasal parametrelerini incelemişlerdir. Uluabat Gölü’nün daha ziyade evsel ve tarımsal faktörlertarafından kirletildiği tespit edilmiştir. Katip ve Karaer (2011) ‘Uluabat Gölü Su Kalitesinin Türk Mevzuatına ve Uluslararası Kriterlere Göre Değerlendirilmesi’ adlı çalışmalarında, Uluabat Gölü su kirliliği mevsimsel olarak incelenmiş, ulusal yönetmelikler ve uluslararası standart değerlere göre değerlendirilmiştir. SKKY Teknik Usuller Tebliği’nde verilmiş olan sulama suyu kriterlerine göre göl suyunun 4. sınıf kalitede olduğunu belirlemişlerdir. 2.4.2. Uluabat Gölünde yapılmış biyolojik çalışmalar Karacaoğlu (2000) ‘Uluabat Gölü’nün (Bursa) Fitoplanktonunun Mevsimsel Değişimi’ adlı yüksek lisans tezinde, belirlenen 5 istasyondan Temmuz 1998-Haziran 1999 tarihleri arasında su örnekleri almıştır. Uluabat Gölü fitoplanktonunda 152’si Bacillariophyta, 90’ı Chlorophyta, 42’si Cyanophyta, 31’i Euglenophyta, 15’i Pyrrophyta ve 2’si Chrysophyta divizyolarına ait 332 takson tespit edilmiştir. Bacillariophyta divizyosu üyeleri hem tür çeşitliliği, hem tür yoğunluğu yönünden dominant olmuşlardır. Sentrik diyatomelerden Melosira italica planktonda gözlenen en yaygın diyatome türü olmuştur. Altınsaçlı ve Griffths (2001) ise gölde Ostracoda faunasını çalışmışlar ve 12 Ostracoda türü tespit etmişlerdir. Araştırmacılar en baskın türün nektonik karakterli Physocypria kraepelini G.W. Müller olduğunu tespit etmişlerdir. 21 Karacaoğlu ve ark. (2004) ‘Uluabat Gölü (Bursa) Fitoplanktonu Üzerine Taksonomik Bir Çalışma’ adlı çalışmalarında Temmuz 1998 ve Haziran 1999 tarihleri arasında gölde belirlenen 5 istasyondan alınan örnekleri incelemişlerdir. Uluabat Gölü fitoplanktonunda 152’si Bacillariophyta, 89’u Chlorophyta, 42’si Cyanophyta, 31’i Euglenophyta, 11’i Dinophyta, 4’ü Cryptophyta ve 2’si Chrysophyta divizyolarına ait 331 takson tespit edilmiştir. Gölde trofik suları tercih eden fitoplankton türleri dominant olmuştur. Çınar (2005) ‘Uluabat Gölü Kıyı ve Adalar Florası’ adlı yüksek lisans tezinde 2003- 2005 tarihleri arasında 1750 bitki toplamıştır. Çalışma sonucunda 96 familyaya ait 360 cins, 478 tür, 128 alt tür ve 69 varyete saptamıştır. Çalışmada aynı zamanda sucul ve yarı sucul bitki türleri de tespit edilmiştir. Karacaoğlu ve ark. (2006) ‘Factors Affecting the Phytoplankton Diversity and Richness in a Shallow Eutrophic Lake in Turkey’ adlı çalışmalarında Uluabat Gölü’nden 1998- 1999 tarihleri arasında 12 ay boyunca aylık örnekleme yapmışlardır. 331 fitoplankton taksonu teşhis edilmiştir. Bacillariophyta 152 taksonla, Chlorophyta 89 taksonla ve Cyanobacteria 42 taksonla temsil edilmiştir. Çalışmada toplam çeşitlilik, çözünmüş oksijen ve pH ile güçlü korelasyon göstermiştir. Kökmen ve ark. (2007), Ağustos 2004-Temmuz 2005 tarihleri arasında gölde yaptıkları çalışmada zoobentosta 33 farklı taksonomik grup olduğunu kaydetmişlerdir. Zoobentos baskın olarak % 35,6 Oligochaeta, 27,7 Nematoda ve % 12,3 Chironomidae larvalarından oluşmuştur, % 24,4’lük kısmın ise Gastropoda, Ostracoda ve diğer böcek larvalarından oluştuğunu tespit etmişlerdir. Çınar ve ark.(2008) ‘Uluabat Gölü’ndeki Kızılkanat (Scardinius erythrophthalmus L.,1758) Populasyonu’nun Büyüme Parametrelerinin Araştırılması’ adlı çalışmalarında Uluabat Gölü’nde yaşayan Kızılkanat populasyonu (Scardinius erythrophthalmus L., 1758)’nun büyüme özelliklerini incelemiştir. Ocak - Aralık 2006 tarihleri arasında yakalanan 650 adet Kızılkanat balığının yaşları I-VII arasında dağılım göstermiştir. İncelenen örneklerin %72,46’sı dişi, %27,54’ü ise erkek bireylerden oluşmuştur. 22 Gem (2009) ‘Uluabat Gölü (Bursa) Çevresinde Bulunan Bazı Geçici Sulak Alanlardaki Bentik Makro Omurgasızların Tespiti’ adlı yüksek lisans tezinde Mart- Haziran 2008 ayları arasında örnekleme yapmıştır. Çalışmasında 52 farklı bentik makro omurgasız taksonu tespit edilmiştir. Çelik ve ark. (2010), ise yaptıkları çalışmada Uluabat makro zoobentosunda 24 takson tespit etmişler, bunların içinde böcek larvaları ve Oligochaeta’nın en baskın gruplar olduğunu bulmuşlardır. Çınar ve ark. (2013) ‘Uluabat (Apolyont) Gölü'ndeki Balık Faunasının Tespiti, Tür Kompozisyonu ve Ticari Avcılığın Türlere Göre Dağılımı’ adlı çalışmalarında balık faunasını tespit etmek, tür kompozisyonunu belirlemek ve ticari avcılıktaki balık dağılımını belirlemek için 2006 yılının Ocak ve Aralık ayları arasında Uluabat (Apolyont) Gölü'nde örnekleme yapmışlardır. Gölde toplam, 9 familyaya mensup 21 balık taksonun bulunduğu tespit edilmiştir. Uluabat Gölü'nden 2006 yılı içerisinde toplam 642 500 kg balık avlandığı saptanmıştır. 23 3. MATERYAL VE YÖNTEM 3.1. Materyal 3.1.1. Çalışma alanının tanımı ve istasyonlar Uluabat Gölü, Bursa sınırları içinde, Marmara Denizi’nin güneyinde, doğu-batı doğrultusunda uzanmaktadır. Göl, Manyas Gölü ile birlikte tektonik haraketlerle oluşmuştur (Kazancı ve ark. 2004). Gölü besleyen Mustafakemalpaşa Çayı ve bu çayın iki kolu Orhaneli ve Emet Çayları nedeni ile göl havzası Güneyde Kütahya-Gediz eteklerine kadar uzanmaktadır. Susurluk Havzası içinde kalan çok önemli bir su kaynağıdır. Göl, Mustafakemalpaşa Çayı ve iki kolu Emet ve Orhaneli Çaylarıyla yıllık 3 3 toplam 2060 hm su potansiyeline sahiptir. Bu miktarın 1960 hm ’ü (% 95) akışla gelen, 3 100 hm ’ü ise gölün havzası yüzeyine yağışla gelendir (Anonim 1999). Uluabat gölünün doğu-batı istikametinde uzunluğu 23-24 km, genişliği ise 12 km kadardır. Ancak göl alanı yıllara ve mevsimlere göre değişiklik göstermektedir. Göl 2 2 alanının 1984 yılı için 13,1 km , 1993 yılı için ise 120 km olduğu, ayrıca gölün doğu- batı doğrultusunda 22,5 km uzunlukta, kuzey-güney doğrultusunda ise 8,5 km genişlikte olduğu saptanmıştır (Demir ve ark. 1998). 1984, 1993 ve 1998 yıllarında incelenen Landsat Uydu görüntülerine göre 14 yıllık bir süre içinde göl yüzey alanının ve hacminin % 12 azalmış olduğu belirlenmiştir (Karaer ve ark. 2011). Karaer ve ark. (2011) yaptıkları çalışmada güncellenen göl batimetrisine göre 1995 yılından 2010 yılına kadar geçen 15 yıllık süreçte ise gölün alanında % 2,59’luk, hacminde ise % 4,98’lik bir küçülme olduğunu tespit etmişlerdir. 1995 yılına ait haritada gölün çanağının doğusunda kalan Akçalar mevkiindeki 2,75-2,50 m derinliğe sahip bölgenin, geçen süreçte dolduğu 2010 yılındaki ölçümlerle görülmüştür (Karaer ve ark. 2011). Ayrıca, Kocasu Çayı’na doğru olan gölün çıkış ağzı bölgesinde, sedimantasyona bağlı birikim ve derinlikte azalma tespit edilmiştir (Karaer ve ark. 2011). 24 İnan ve arkadaşları, daha önce gölün 7,5 m derinlikte olduğunu belirtmektedirler (Demir ve ark. 1998). Ancak Dalkıran ve ark. (2006) 1998-1999 yılları arasında gölün maksimum derinliğinin 2,31 ile 5,04 m arasında değiştiğini tespit etmişlerdir. Dipte sediment birikimi sonucu Uluabat Gölü’nün yıllık ortalama derinliği 2,5-3 m kadar düşmüştür. Yaz aylarında ise derinlik bazı sığ bölgelerde 1.5 m’ye kadar düşmektedir (Kazancı ve ark. 2004). Bunun en önemli sebebi MKP Çayı’nın taşımış olduğu askıda katı madde yüküne bağlı olarak gölün giderek sığlaşmasıdır. Dalkıran ve ark. (2006) çalışma döneminde MKP Çayı’nın taşıdığı AKM miktarının 1.258.143 ton/yıl olduğunu belirlemiştir. Gölün boşalımı Gölayağı çıkışıyla Karacabey Boğazı’na dökülen Kocasu Deresi vasıtasıyla olmaktadır. Ancak bazen tam tersi, yaz mevsimi dışında yılda bir iki defa olmak üzere, Kocasu Deresi’nde ters akım oluşmakta, gölde boşalım olacağına göle yeni su girişi meydana gelerek gölde şişkinlik oluşmaktadır (Dalkıran 2000). Geriye doğru meydana gelen akıntı gölün çıkışından sonra karışan ve Nilüfer Çayı’nın Simav Çayı ile birleşimi sonrasında karışan kirleticilerin göle taşınmasına neden olmaktadır (Dalkıran ve ark. 2006). Orhaneli Çayı üzerinde inşa edilen Çınarcık Barajı 2006 yılında tamamlanmıştır. 14 Mart 2005 tarihinde EPDK’nın özel sektöre açtığı ilk HES Projesi ihalesi ile AK Enerji tarafından 40 yıllık işletme hakkı alınan Uluabat Gölü Kuvvet Tüneli ve HES Projesi ise 2008 yılında tamamlanmıştır. Kuvvet tünelinden çıkan suyun HES’te enerjisi alındıktan sonra Fadıllı Köyü yakınlarından göle bırakılmaktadır. Suyun bu istikametten göle bırakılmasının göl suyunun hidrodinamik yapısını ve su kalitesini önemli ölçüde değiştireceği düşünülmektedir. Uluabat Gölü’nde 5 istasyon belirlenmiştir. İstasyonlar sırasıyla 1. istasyon (Eskikaraağaç Köyü), 2. istasyon (Gölkıyı), 3. istasyon (Uluabat Pompa İstasyonu), 4. istasyon (Kuvvet Tüneli), 5. istasyon (Gölyazı)'dır. İstasyonların gösterildiği harita Şekil 3.1’de verilmiştir. İstasyonlara ait fotoğraflar Şekil 3.2 - 3.8 arasında verilmiştir. 25 Şekil 3.1.Uluabat Gölü örnek alma istasyonları Şekil 3.2. Eskikaraağaç Köyü 1. istasyon genel görünümü 26 Şekil 3.3.Gölkıyı 2. istasyon genel görünümü Şekil 3.4.Ulubat Pompa İstasyonu 3. istasyon genel görünümü 27 Şekil 3.5.Ulubat Pompa İstasyonu 3. istasyon pompanın bulunduğu yerin görünümü Şekil 3.6.Kuvvet Tüneli 4. istasyon genel görünümü 28 Şekil 3.7. Kuvvet Tüneli 4. istasyon su yükseldikten sonraki görünümü Şekil 3.8.Gölyazı 5. istasyon genel görünümü 29 3.1.2.Uluabat Gölü kirlilik kaynakları Uluabat Gölü’ndeki kirlenmeden söz ederken sadece Uluabat Gölü’nü baz almak yanlış olacaktır. Çünkü gölü besleyen Mustafakemalpaşa Çayı ve iki kolu Emet ve Orhaneli Çaylarında oluşan kirlilik, doğrudan göle yansımaktadır (Dalkıran 2000). Bu kirleticilerden bir tanesi bor madenidir. Gölde önemli bir kirlilik potansiyeli oluşturan bor minerali uzun yıllar boyunca sorun olmuştur. Çünkü Türkiye’nin, hatta dünyanın en önemli bor madenleri Kırka, Bigadiç, Mustafakemalpaşa ve Emet’te bulunmaktadır (Önel 1981). Harmancıkta işletilen Krom madeninin kondansatör atık sularının bir kısmı bir dinlendirme havuzunda çökeltildikten ve süspansiyon maddesini bıraktıktan sonra Kınık deresi vasıtasıyla 20 km’lik bir akıştan sonra Emet Çayına ulaşmaktadır (Dalkıran 2000). Aynı zamanda Orhaneli Çayı üzerinde de Deliballılar mevkiinde yine krom madeni mevcuttur (Dalkıran 2006). Orhaneli, Emet ve Mustafakemalpaşa Çayları havzalarında bulunan yerleşim alanlarının atıkları da doğrudan arıtılmadan üç akarsuya verilmektedir. Orhaneli çayının ilk kirlilik kaynağı Tavşanlı kanalizasyonu, ikinci kirlilik kaynağı Tunçbilek Termik Santrali atığı, üçüncü kirletici kaynak ise Garp Linyit İşletmelerinin (GLİ) lavvar (kömür yıkama tesisi) atık suyudur. Atık suda bulunan kömür tozlarının ayrılıp geriye kazanıldığı bu tesis 1984 yılında devreye girmiştir. Ancak GLİ’nin geri kalan atıkları doğrudan Orhaneli çayına deşarj edilmektedir (Anonim 1999). Mustafakemalpaşa ilçesinin belediye kanalizasyonu ve çeşitli sanayi atıkları arıtıma tabii tutulmadan doğrudan Mustafakemalpaşa Çayına deşarj edilmektedir. İlçeye ait atıklar Uluabat pompa istasyonu yolu ile de göle ulaşmaktadır. Aynı zamanda Akçalar bölgesinden de önemli oranda kirletici göle karışmaktadır. 30 3.1.3. Biyolojik çeşitlilik Uluabat Gölü zengin biyolojik çeşitliği ile ülkemizin en önemli sulak alanlarından biridir. Ülkemizdeki 14 RAMSAR alanından biri olup 1998 yılında RAMSAR alanı ilan edilmiştir. Uluabat Gölü Ramsar Alanı, 9 uluslararası öneme sahip sulak alan kriterinden 4’ünü karşılamaktadır (Kriter 2, 4, 5 ve 8). Uluabat gölü alg florası açısından son derece zengin bir göldür. Temmuz 1998-Haziran 1999 döneminde açık su bölgesinde bulunan 5 istasyonda fitoplankton (Karacaoğlu 2000) ve kıyı bölgesinde bulunan 5 istasyonda bentik alglerin (Dalkıran 2000) mevsimsel değişimleri tespit edilmiştir. Bu çalışmalarda fitoplanktonda 332 takson (Karacaoğlu 2000, Karacaoğlu ve ark. 2004), Bentik alg florasında ise 408 takson tespit edilmiştir (Dalkıran 2000). Göl, sucul bitkiler yönünden ülkemizin zengin sulak alanlarından biridir. Gölde yapılan çalışmalarda 51 sekonder su bitkisi kaydı verilmiştir (Seçmen ve Leblebici, 1997, Anonim 1997, Welch ve Welch 1998). Gölün hemen hemen bütün kıyıları geniş sazlıklarla kaplıdır (Seçmen ve Leblebici 1997, Anonim 1997). Phragmites austrialis (Cav.) Tria. Ex. Steud (Kamış), Sparganium erectum L. ssp. erectum (Dik sığır sazı), Bolboschoenus maritimus Palla var. maritimus (deniz sandalye sazı), Typha domingensis Pers. (dar yapraklı saz) buna örnek verilebilir (Seçmen ve Leblebici 1997, Anonim 1997). Kıyı ve sığ kesimler ise su içi bitkileri ile kaplıdır. Ceratophyllum demersum L. (tilkikuyruğu) Potamogeton crispus L. (kıvırcık su sümbülü), Vallisneria spiralis L. (yılanbalığı otu), Myriophyllum spicatum L.(başaklı su civan perçemi) bunlara örnek olarak verilebilir (Seçmen ve Leblebici 1997, Anonim 1997). Ayrıca göl Sagitaria sagittifolia L. ve Stachys palustris L. gibi hassas bitki türlerini de bünyesinde barındırmaktadır (Anonim 2013). Bu iki hassas bitki türü Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN) kırmızı liste kategorilerinde tehlike altında ve hassas türler 31 olarak listelenmekte ve bu nedenle RAMSAR kriterlerinden 2.’sini (Kriter 2: bitki ve hayvan türlerini destekliyorsa veya bu türlerin bir veya daha fazla bireylerini (kayda değer sayıda) içeriyorsa)) sağlamaktadır. Gölün kuzey-batısında Türkiye’nin en geniş nilüfer yatakları mevcuttur. Nilüfer bitkisi (Nymphaea alba L.) Beyaz Leylek (Ciconia ciconia L., 1758) ile birlikte Uluabat gölünün sembollerindendir (Anonim 2013). Welch ve Welch (1998) 1998 yılında Nilüfer bitkisi yatak genişliğinin 720 ha olduğunu bildirmişlerdir. Ancak Aksoy ve Özsoy (2002) yıllara bağlı olarak nilüfer yatağı genişliğinin azaldığını ifade etmişlerdir. Nilüfer yataklarının toplam göl alanına oranı; 1984’te % 5,95, 1993’te % 5,71 ve 1998’de % 4,42 olarak tespit edilmiştir (Aksoy ve Özsoy 1998). Gölde zooplankton faunası ile ilgili çeşitli çalışmalar yapılmıştır (Alper 2004, Akbulut ve ark. 2008). Bu çalışmalar gölde tür çeşitliliği ve yoğunluk açısından kirli su indikatörü Rotifera filum’unun hakim olduğunu göstermektedir (Alper 2004, Akbulut ve ark. 2008). Gölde bentik omurgasız faunası da oldukça zengindir. Altınsaçlı ve Griffths (2001) gölde 12 Ostracoda türü tespit etmişlerdir. Kökmen ve ark. (2007) gölde yaptıkları çalışmada ise zoobentosta 33 farklı taksonomik grup olduğunu kaydetmişlerdir. Çelik ve ark. (2010) ise Uluabat makro zoobentosunda 24 takson tespit etmişlerdir. Özbek ve ark. (2004) yaptıkları çalışmada göldeki Crustacea faunasını belirlemişler ve 7 takson tespit etmişlerdir. Bunlardan biri ekonomik öneme sahip türlerden biri olan tatlısu istakozudur (Astacus leptodactylus Eschholtz, 1823). 1985-1986 balıkçılık sezonunda gölden elde edilen 600 ton su ürünlerinin % 50’sini tatlısu istakozu -Kerevit oluşturmaktaydı. Ancak bir mantar enfeksiyonu nedeni ile kerevit populasyonu yok olmuş, bunu takip eden sezonlarda kerevit avlanamamıştır. 1999 yılında ise gölde 39708 kg kerevit avlanmıştır (Çubuk 2000). Geçmiş yıllarda araştırmacılar gölde tıp sülüğü (Hirudo medicinalis L., 1758) populasyonunun yoğun olduğunu bildirmişlerdir (Welch ve Welch 1998). Ancak Kasparek ve ark. (2000) çalışmalarında göldeki tıp sülüğü populasyonunun 32 Türkiye’deki en yüksek populasyona sahip sucul alandan 14 -17 kat daha düşük olduğunu tespit etmişlerdir. Tıp sülüğü Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN) kırmızı liste kategorilerinde tehlike altında ve hassas türlerden biri olarak listelenmekte ve bu nedenle RAMSAR kriterlerinden 2.’sini sağlamaktadır. Uluabat Gölü aynı zamanda balıkların üreme ve beslenmeleri açısından da önemli bir alandır. Gölde 21 balık türü kaydedilmiştir (Berber ve ark. 2011, Çına ve ark. 2013) Bu balıklardan yılan balığı (Anguilla anguilla L. Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN) kırmızı liste kategorilerinde kritik olarak tehlike altında (CR) olarak listelenmektedir. Gölde bulunan balıklardan ikisi endemik türdür. Bu özellikleri ile göl RAMSAR kriterlerinden 2.’sini ve 8.’sini sağlamaktadır (Kriter 8: Sulak alanın içinde veya buna bağlı başka bir yerde, balıklar için önemli bir besin kaynağına sahipse, yumurtlama ortamı ise veya yavru balıkların beslenme ve barınma ortamı ve/veya balıkların göç yolu üzerinde bulunuyorsa). Ancak gölde başta havuz balığı (Carassius gibelio (Bloch, 1782)) ve Çakılbalığı (Pseudorasbora parva (Temmicnk&Schlegel, 1846)) olmak üzere istilacı türler de bulunmaktadır (Berber ve ark. 2011, Çubuk ve ark. 2013). Bu balıklar başta balık tür çeşitliğini ve endemizmi tehdit etmekle birlikte aynı zamanda gölün ekolojik dengesi üzerinde de büyük sorunlar yaratmaktadır. Uluabat Gölü, kuş varlığı yönünden sadece ülkemizin değil, Avrupa ve Ortadoğu'nun da en önemli sulak alanlarından birisidir. 1996 yılı Ocak ayında gölde 429423 adet su kuşu sayılmış olup, bu sayı 1970 yılından bu yana Türkiye’de bir sulak alanda kaydedilmiş en yüksek sayıdır (Welch ve Welch 1998). Gölde 2002 yılında 25,000; 2007 yılında ise 55,089 su kuşu kaydedilmiştir (Anonim 2013).Bu özelliği ile Uluabat Gölü RAMSAR kriterlerinden 5.’sini sağlamıştır (Kriter 5:20,000 su kuşunu düzenli olarak destekliyorsa). Welch ve Welch 1998 yılında gölde 85 kuş türü tespit etmiş, gölde 7 anahtar kuş türü bulunduğunu belirlemişlerdir. Uluabat Gölü dünya çapında yok olma tehlikesi altında olan kuş türlerinden Küçük Karabatağın (Phalacrocorax pygmeus Pallas, 1773) ülkemizdeki en önemli üreme ve kışlama alanıdır (Welch ve Welch 1998). Bu özelliği ile RAMSAR kriterlerinden 4.’sünü sağlamaktadır (Kriter 4: sulak alan, bitki veya 33 hayvanların biyolojik döngülerinin kritik safhalarında bu bitki ve hayvan türlerine habitat olması açısından özel bir öneme sahipse). Ayrıca birçok su kuşu alanı dinlenmek, kışı geçirmek ve üremek amacıyla her yıl kullanmaktadır. Bunlardan biri Tepeli Pelikan (Pelecanus crispus Bruch, 1832)’dır. Bu tür Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN) kırmızı liste kategorilerinde tehlike altında ve hassas türlerden biri olarak listelenmekte ve bu nedenle Göl RAMSAR kriterlerinden 2.’sini sağlamaktadır. Su samuru (Lutra lutra L., 1758) Uluabat Gölü’nün etrafında yaşayan (Thol-Scmitz ve Schmitz 2003) ve uluslararası koruma altında olan türden biridir. Uluabat Gölü memeli ve kuş türleri açısından biyolojik döngülerinin kritik safhalarında önemli bir alan olduğu için bu özelliği ile de RAMSAR kriterlerinden 4.’sünü sağlamaktadır Uluabat gölü aynı zamanda 1 semender, 2 su yılanı, 1 kurbağa’ya da ev sahipliği yapmaktadır (Uğurtaş ve ark. 2007). 3.2. Yöntem 3.2.1. Fiziksel ve kimyasal analizler o Su sıcaklığı ( C), Elektriksel İletkenlik (EC), ve Çözünmüş Oksijen (DO) aylık olarak Hach-Lange marka multi prob kullanılarak arazide ölçülmüştür. pH ise HANNA HI8314 marka pH metre kullanılarak yine arazide ölçüm yapılmıştır. Derinlik arazi esnasında standart metre kullanılarak cm cinsinden ölçülmüştür. Su analizleri ise standart metodlara göre (Anonim 1998) Çizelge 3.1’deki yöntemler kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Uluabat Gölü'nün bazı fiziksel ve kimyasal özelliklerine göre su kalitesi, “Çevre ve Orman Bakanlığı” tarafından yayınlanmış “Yerüstü Su Kalitesi Yönetmeliği” (YSKY) kapsamındaki kıta içi yerüstü su kaynaklarının sınıflarına göre belirlenmiş olan kalite kriterlerine göre tespit edilmiştir (Anonim 2015a), (Çizelge 3.2). 34 Çizelge 3.1.Kimyasal analizlerde kullanılan standart yöntemler (Anonim 1998) Kısaltma ve birim Yöntem - Bikarbonat HCO3 (mgHCO3/l) Titrasyon yöntemi 2- Karbonat CO3 (mgCO3/l) Titrasyon yöntemi Toplam Alkalinite (mg CaCO3/l) Titrasyon yöntemi Karbondiyoksit CO2 (mg/l) Titrasyon yöntemi Fosfat Fosforu PO4-P (mg/l) Askorbik Asit yöntemi Toplam Fosfor TP (mg/l) Persülfat Parçalama yöntemi Nitrit Azotu NO2-N (mg/l) Kolorimetrik metod Nitrat Azotu NO3-N (mg/l) Kadmiyum İndirgeme Yöntemi Amonyum Azotu NH4-N (mg/l) Fenat metodu Silis Si (mgSiO2/l) Molibdosilikat yöntemi Sülfat SO4 (mg/l) Turbidimetrik metod Bor B (mg/l) Karmin Yöntemi - Klorür Cl (mg/l) Argentometrik metod +2 Kalsiyum Ca (mg/l) EDTA Titrasyon +2 Magnezyum Mg (mg/l) EDTA Titrasyon Toplam Organik Madde TOM (mg/l) Permanganat metodu o Toplam sertlik TH ( F) Titrasyon yöntemi Askıda Katı Madde AKM (mg/l) Filtrasyon yöntemi 35 Çizelge3.2. Kıtaiçi yerüstü su kaynaklarının sınıflarına göre kalite kriterleri (Anonim 2015a) Su Kalite Sınıfları Su Kalite Parametreleri I II III IV Genel Şartlar Sıcaklık (oC) ≤ 25 ≤ 25 ≤ 30 > 30 RES 436 nm: ≤1,5 RES 436 nm: 3 RES 436 nm: 4.3 RES 436 nm: >4,3 Renk RES 525 nm: ≤1.2 RES 525 nm: 2.4 RES 525 nm: 3.7 RES 525 nm: >3,7 RES 620 nm: ≤0.8 RES 620 nm: 1.7 RES 620 nm: 2.5 RES 620 nm: >2,5 pH 6,5-8,5 6,5-8,5 6,0-9,0 <6,0 veya >9,0 İletkenlik(µS/cm) <400 1000 3000 <3000 Yüzer halde yağ,katran gibi sıvı maddeler, çöp ve benzeri Yağ ve Gres - katı maddeler ile köpük bulunmaz. (A) Oksijenlendirme Parametreleri Çözünmüş oksijen (mg O2/L) b > 8 6 3 < 3 Oksijen doygunluğu (%)b >90 70 40 < 40 Kimyasal oksijen ihtiyacı (KOİ) < 25 50 70 > 70 (mg/L) Biyokimyasal oksijen ihtiyacı < 4 8 20 > 20 (BOİ5) (mg/L) B) Nutrient (Besin Elementleri) Parametreleri Amonyum azotu (mg NH + c4 -N/L) < 0,2 1 2 > 2 Nitrat azotu (mg NO3‾-N/L) < 5 10 20 > 20 Nitrit azotu (mg NO2‾-N/L) <0,01 0,06 0,12 >0,3 Toplam kjeldahl-azotu (mg N/L) <0.5 1.5 5 > 5 Toplam fosfor (mg P/L) < 0,03 0,16 0,65 > 0,65 C) İz Elementler (Metaller) ve İnorganik Kirlilik Parametrelerid Alüminyum (μg Al/L) ≤0,3 ≤0,3 1 >1 Arsenik (μg As/L) ≤20 50 100 >100 Bakır (μg Cu/L) ≤20 50 200 >200 Baryum (μg Ba/L) ≤1000 2000 2000 > 2000 Bor (μg Hg B/L) ≤1000 ≤1000 ≤1000 >1000 Cıva (μg Hg/L) ≤ 0,1 0,5 2 > 2 Çinko (μg Zn/L) ≤200 500 2000 > 2000 Demir (μg Fe/L) ≤300 1000 5000 > 5000 Florür (μg F-/L) ≤1000 1500 2000 > 2000 Kadmiyum (μg Cd/L) ≤ 2 5 7 > 7 Kobalt (μg Co/L) ≤10 20 200 > 200 Krom (μg Cr+6/L) Ölçülm. kadar az 20 50 >50 Krom (toplam) (μg Cr/L) ≤20 50 200 > 200 Kurşun (μg Pb/L) ≤10 20 50 > 50 Mangan (μg Mn/L) ≤100 500 3000 >3000 Nikel (μg Ni/L) ≤20 50 200 > 200 Selenyum (μg Se/L) ≤10 ≤10 20 > 20 Serbest klor (μg Cl2/L) ≤10 ≤10 50 > 50 Siyanür (μg CN/L) ≤10 50 100 > 100 Sülfür (μg S=/L) ≤2 ≤2 10 > 10 Tehlikeli maddeler ve bu tabloda verilmeyen diğer kirleticilerkonuyla ilgili ülke Tehlikeli maddeler envanteri( referans değerler) oluşturulduktan sonra, 1 Ocak 2016'dan itibaren değerlendirilecektir. D) Bakteriyolojik Parametreler Fekal koliform (EMS/100 mL) ≤10 200 2000 > 2000 Toplam koliform (EMS/100 mL) ≤100 20000 100000 > 100000 36 (a) Kalite sınıflarına göre suların kullanım maksatları: Sınıf I - Yüksek kaliteli su; 1) İçme suyu olma potansiyeli yüksek olan yerüstü suları, 2)Yüzme gibi vücut teması gerektirenler dahil rekreasyonel maksatlar için kullanılabilir su, 3) Alabalık üretimi için kullanılabilir nitelikte su, 4) Hayvan üretimi ve çiftlik ihtiyacı için kullanılabilir nitelikte su, Sınıf II - Az kirlenmiş su; 1) İçme suyu olma potansiyeli olan yerüstü suları, 2) Rekreasyonel maksatlar için kullanılabilir nitelikte su, 3) Alabalık dışında balık üretimi için kullanılabilir nitelikte su, 4)Mer’i mevzuat ile tespit edilmiş olan sulama suyu kalite kriterlerini sağlamak şartıyla sulama suyu, Sınıf III - Kirlenmiş su; Gıda, tekstil gibi nitelikli su gerektiren tesisler hariç olmak üzere, uygun bir arıtmadan sonra su ürünleri yetiştiriciliği için kullanılabilir nitelikte su ve sanayi suyu, Sınıf IV - Çok kirlenmiş su; III. sınıf için verilen kalite parametrelerinden daha düşük kalitede olan ve üst kalite sınıfına ancak iyileştirilerek ulaşabilecek yerüstü suları. (b)Konsantrasyon veya doygunluk yüzdesi parametrelerinden sadece birisinin sağlanması yeterlidir. – (c) pH değerine bağlı olarak serbest amonyak azotu konsantrasyonu 0.02 mg NH3 N/L değerini geçmemelidir. (d)Bu gruptaki kriterler parametreleri oluşturan kimyasal türlerin toplam konsantrasyonlarını vermektedir. Kimyasal olarak su kütlelerinin trofik seviyesinin belirlemesinde birçok indeks kullanılmaktadır. Bunlardan bir tanesi Carlson (1977)’un Trofik Seviye İndeksidir. Sucul ekosistemlerde trofik seviyenin belirlenmesinde yaygın olarak kullanılan bir indekstir. Bu indeks klorofil-a (μg/l), seki derinliği (m), toplam fosfor (μg/l) ve toplam azot (mg/l) konsantrasyonlarının yıllık ortalaması kullanılarak hesaplanmaktadır (Carlson 1977, Carlson ve Simpson 1996). Bu çalışmada sadece TP değerine göre TSI 37 indeksi hesaplanmıştır. Carlson (1977)’un Trofik Seviye İndeksi aşağıdaki eşitliğe göre hesaplanır [3.1]. TSITP = 14.42 [ln Toplam fosfor (μg/L)] + 4.15 (3.1) Belirlenen TSI değerleri 0-40 arası oligotrofik, 40-50 arası mezotrofik, 50 ve yukarısı ötrofik olarak kabul edilir (Carlson 1977). Trofik seviyede ara geçişleri de belirleyebilmek için oligomezotrofik seviye (3070) belirlenmiştir (Coelho ve ark. 2007). 3.2.2. Meteorolojik veriler Karacabey ilçesine ait aylık atmosferik sıcaklık verileri http://www.accuweather.com/tr sitesinden alınmıştır (Anonim 2015b). Bursa ilinin yıllık toplam yağış verileri ise Orman ve Su İşleri Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü sitesinden alınmıştır (Anonim 2015c). 3.2.3. Epifitik diyatome örneklerinin toplanması, tayini ve sayımı Epifitik diyatome örnekleri, kıyıdan bitkilerin olduğu sulakalan bölgelerinden alınmıştır. Örneklemede Ceratophyllum demersum L.,Vallisneria spiralis L. bitkileri kullanılmıştır. Özellikle bu bitkilerin bulunmadığı kış periyodunda ise Cladophora sp. veya dal ve çeşitli yaprak parçaları kullanılmıştır. Bitkiler üzerinde yaşayan (epifitik) diyatomeler laboratuvarda naylon bir fırça yardımıyla bitkilerin üzerlerinden temizlenmiş ve saf su ile 50 ml’ye tamamlanmıştır. Elde edilen örneklerin bir kısmı (10 ml) %4’lük formaldehit çözeltisi ile tespit edilerek saklanmıştır. Diğer kısmına ise (20 ml) organik materyalin uzaklaştırılması ve diyatome früstüllerinin tayinleri için ‘soğuk asit permanganat yöntemi’ uygulanmıştır (Kelly ve ark. 2001). 38 Diyatome örneklerinin sayımı ve tayinleri için mikropipet yardımı ile 0,01 ml’lik örnekler lam üzerine damlatılarak kurutulmuş ve entellan kullanılarak daimi preperat haline getirilmiştir. Epifitik diyatomelerin taksonomik tayinleri Hustedt (1930), Patrick ve Reimer (1966, 1975), Round ve ark. (1990) ve Krammer ve Lange-Bertalot’a (1991a, 1991b, 1997a, 1997b) göre gerçekleştirilmiştir. Epifitik diyatomelerin nispi bollukları ise her taksonun toplam organizma sayısına oranlanmasının yüzdesidir ve aşağıdaki formüle göre hesaplanmıştır [3.2]. Nispi Bolluk= (NA / Nn) X 100 (3.2) Nn: Tüm türlere ait birim alandaki birey sayısı NA: A türüne ait birim alandaki birey sayısı 3.2.4. Epifitik diyatomelerin kullanıldığı metrikler Çalışma esnasındaepifitik diyatomelerin kullanıldığı dört farklı kategoride metrik uygulanmıştır. Bunlar Tolerans, Kompozisyon, Takson Zenginliği ve Çeşitlilik metrikleridir. Uygulanan bu metriklerin listesi ve metrik kısaltmaları Çizelge 3.3’te verilmiştir. 3.2.4.1. Tolerans metrikleri Epifitik diyatomelerin organik ve inorganik kirliliğe gösterdikleri toleranslar Göl Trofik Diyatome İndeksi (Lake Trophic Diatom Index – LTDI2) ve Diyatome Kirlilik Tolerans İndeksi (Diatom Pollution Tolerance Index – PTI) ile belirlenmiştir (bkz. Çizelge 3. 3). Göl Trofik Diyatome İndeksi (LTDI2), Trofik Diyatome İndeksi (TDI)’nin bir modifikasyonudur. TDI İngiltere’de akarsu ve nehirlerin trofik seviyesini belirlemek ve su sistemlerinin su kalitesini izleme çalışmalarında kullanılmak üzere 1995 yılında Kelly ve Whitton adlı araştırmacılar tarafından geliştirilen bir indekstir (Kelly ve Whitton 1995).TDI, Zelinka ve Marvan (1961)’ın ağırlıklı ortalama eşitliği temeline 39 Çizelge 3.3.Epifitik diyatomeler kullanılarak uygulanan metrikler ve metrik kısaltmaları (* kullanılmayan, + ise RDA analizinde kullanılan metrikleri tanımlar) Metrikler Tanımlama Sınıf LTDI2 Göl Trofik Diyatome İndeksi Trofik Seviye PTI Kirlilik Tolerans İndeksi Tolerans GI + Generik İndeks Tolerans %Cocc + %Cocconeis Nispi bolluk %Cym+Enc + %Cymbella+Encyonema Nispi bolluk %Navi + %Navicula Nispi bolluk %Nit+Try %Nitzschia+Tryblionella Nispi bolluk Sap-OL Saprobite-oligosaprobik Saprobite, nispi bolluk Sap-BM + Saprobite-beta-mesosaprobik Saprobite, nispi bolluk Sap-AM + Saprobite-alfa-mesosaprobik Saprobite, nispi bolluk Sap-AMP Saprobite-alfa-meso-/polisaprobik Saprobite, nispi bolluk Sap-PS + Saprobite-polisaprobik Saprobite, nispi bolluk TR-O * Trofik-oligotraphentik Trofik durum, nispi bolluk TR-OM * Trofik-oligo-mesotraphentik Trofik durum, nispi bolluk TR-M + Trofik-mesotraphentik Trofik durum, nispi bolluk TR-ME + Trofik-meso-eutraphentik Trofik durum, nispi bolluk TR-E + Trofik-eutraphentik Trofik durum, nispi bolluk TR-H + Trofik-hipereutraphentik Trofik durum, nispi bolluk Trofik-oligo-ila eutraphentik TR-OE + hipereutraphentik Trofik durum, nispi bolluk SAL-F Salinite-tatlısu Tuzluluk, nispi bolluk SAL-FB + Salinite-tatlısu-acısu Tuzluluk, nispi bolluk SAL-BF + Salinite-acısu-tatlısu Tuzluluk, nispi bolluk SAL-B + Salinite-acısu Tuzluluk, nispi bolluk Oksijen-devamlı yüksek ( 100% OX-CH doygunluk üstü) Oksijen İhtiyacı, nispi bolluk Oksijen-kısmen yüksek (%75% OX-FH doygunluk üstü) Oksijen İhtiyacı, nispi bolluk OX-M Oksijen-orta (%50 doygunluk üstü) Oksijen İhtiyacı, nispi bolluk OX-L Oksijen-düşük (%30 doygunluk altı) Oksijen İhtiyacı, nispi bolluk OX-VL Oksijen-çok düşük (%10 doygunluk) Oksijen İhtiyacı, nispi bolluk ON-AL + organik azot, ototrofik, düşük Azot Birikim M., nispi bolluk ON-AH + organik azot, ototrofik, yüksek Azot Birikim M., nispi bolluk ON-FH organik azot, heterotrofik, fakültatif Azot Birikim M, nispi bolluk ON-OH + organik azot, heterotrofik, zorunlu Azot Birikim M., nispi bolluk 40 Tolerans Kompozisyon Metrikleri Metrikleri Çizelge 3.3. devam Epifitik diyatomeler kullanılarak uygulanan metrikler ve metrik kısaltmaları (* kullanılmayan, + ise RDA analizinde kullanılan metrikleri tanımlar) Metrikler Tanımlama Sınıf toplam diyatome takson Dia-zen Diyatome zenginliği sayısı Gen-zen Genus zenginliği Toplam diyatome cinsi sayısı S-OL-tx + Saprobite-oligosaprobik Saprobite, takson sayısı S-BM-tx Saprobite-beta-mesosaprobik Saprobite, takson sayısı S-AM-tx + Saprobite-alfa-mesosaprobik Saprobite, takson sayısı S-AMP-tx + Saprobite-alfa-meso-/polisaprobik Saprobite, takson sayısı S-PS-tx * Saprobite-polisaprobik Saprobite, takson sayısı TR-O-tx * Trofik-oligotraphentik Trofik durum,takson sayısı TR-OM-tx * Trofik-oligo-mesotraphentik Trofik durum,takson sayısı TR-M-tx + Trofik-mesotraphentik Trofik durum,takson sayısı TR-ME-tx Trofik-meso-eutraphentik Trofik durum,takson sayısı TR-E-tx Trofik-eutraphentik Trofik durum,takson sayısı TR-H-tx * Trofik-hipereutraphentik Trofik durum,takson sayısı Trofik-oligo-ila eutraphentik TR-OE-tx hipereutraphentik Trofik durum,takson sayısı SL-F-tx Salinite-tatlısu Tuzluluk, takson sayısı SL-FB-tx Salinite-tatlısu-acısu Tuzluluk, takson sayısı SL-BF-tx Salinite-acısu-tatlısu Tuzluluk, takson sayısı SL-B-tx * Salinite-acısu Tuzluluk, takson sayısı Oksijen-devamlı yüksek ( 100% OX-CH-tx doygunluk üstü) Oksijen İhtiyacı, takson sayısı Oksijen-kısmen yüksek (%75% OX-FH-tx doygunluk üstü) Oksijen İhtiyacı, takson sayısı OX-M-tx Oksijen-orta (%50 doygunluk üstü) Oksijen İhtiyacı, takson sayısı OX-L-tx Oksijen-düşük (%30 doygunluk altı) Oksijen İhtiyacı, takson sayısı OX-VL-tx * Oksijen-çok düşük (%10 doygunluk) Oksijen İhtiyacı, takson sayısı ON-AH-tx + organik azot, ototrofik, düşük Azot Birikim M.,takson sayısı ON-AL-tx + organik azot, ototrofik, yüksek Azot Birikim M.,takson sayısı ON-FH-tx organik azot, heterotrofik, fakültatif Azot Birikim M.,takson sayısı ON-OH-tx * organik azot, heterotrofik, zorunlu Azot Birikim M.,takson sayısı H Shannon-Wiener Çeşitlilik E Evenness Çeşitlilik 41 Çeşitli Takson Zenginliği Metrikleri lik dayanmaktadır. İki indeksin en önemli farkı LTDI2’de indikatör değerlerinin (vj) kullanılmamasıdır. Göl Trofik Diyatome İndeksi (LTDI)’nin ilk versiyonu Kelly ve arkadaşları tarafından diyatomeler kullanılarak Birleşik Krallık’ta göllerin ekolojik durumunu SÇD’ye göre belirlemek için geliştirilmiştir (Kelly ve ark. 2007). LTDI’nin ilk versiyonunda taksonların nütrient duyarlılığı skorları verilmiş ve DARLEQ1 programı geliştirilmiştir (Anonim 2008). 2014 yılında ise indeks modifiye edilmiş ve nütrient duyarlılık skorları (sj) yeniden belirlenmiş ve DARLEQ2 programı hazırlanmıştır (Anonim 2014, Bennion ve ark 2014). LTDI2indeksinin hesaplanmasında ilk basamak W değerinin (Ağırlıklı Ortalama Hassasiyeti) bulunmasıdır (Anonim 2014) [3.3]. (3.3) aj = örnekteki j türüne ait valvelerin bolluğu veya oranı sj = j türünün nütrient duyarlılık skoru (1-5) LTDI2 ise aşağıdaki formüle göre hesaplanır [3.4]. LTDI2 = (W x 25) – 25 (3.4) LTDI2 indeksinde Trofik Diyatome İndeksi (Kelly ve Whitton 1995) değerleri için belirlenen trofik aralıklar kullanılarak indekse göre trofik seviye belirlenmiştir. 42 Çizelge 3.4.Trofik diyatome indeksi skalası < 35 O ligotrofik 35 – 50 O l igo-Mezotrofik 50 – 60 M ezotrofik 60 – 75 Ö t rofik > 75 H ipertrofik LTDI2 değerinden su kalite sınıflarına gitmek için Ekolojik Kalite Oranı’nın (EKO- EQR) hesaplanması gerekir. Bu hesaplama için bir referans değer kullanılması gerekmektedir. Bu referans değer göl suyunun Düşük, Orta ve Yüksek Alkalinite değerlerinde olmasına göre kullanılmaktadır (Anonim 2014). Aşağıdaki Çizelge’de (Çizelge 3.5) referans göllerin değer aralıkları verilmiştir (Anonim 2014, Bennion ve ark 2014). Çizelge 3.5. Referans göllerin değer aralıkları Alkalinite CaCO3 LTDI2’nin Referans mg/l Değeri Düşük Alkalinite (LA) < 10 22 Orta Alkalinite (MA) 10 - 50 35 Yüksek Alkalinite (HA) > 50 42 Uluabat Gölü yüksek Alkalinite değerlerine sahip olduğu için (Yıllık Ortalaması 50 mg/l değerinin üstündedir) hesaplamada referans değer olarak 42 alınmış ve aşağıdaki formüle konarak ekolojik kalite oranı hesaplanmıştır (Anonim 2014). EKO ise aşağıdaki formüle göre hesaplanır [3.5]. EKO=( 100- LTDI2 gözlenen değeri) (100- LTDI2 referans değeri) (3.5) 43 EKO değeri 0 ile 1 arasında bir değer alır. Eğer hesaplanan EKO değeri 1’den büyük çıkarsa 1’e ayarlanır (Anonim 2014). EKO değerine göre su kalite sınıfları aşağıdaki şekilde verilmiştir (Anonim 2015a). Şekil 3.9. Ekolojik kalite oranı sınıfları Diyatome kirlilik tolerans indeksi (PTI), Lange-Bertalot (1979)’un diyatomelerin kirlilik toleransı kategorinin kullanıldığı bir versiyondur (Muscio 2002) ve aşağıdaki eşitliğe göre hesaplanır [3.6]. PTI = Σ ni ti / N (3.6) ni: her bir organizmanın sayısı ti: her bir taksonun tolerans değeri N: çalışma alanında tespit edilmiş toplam takson sayısı Uluabat gölü epifitik diyatomeleri kullanılarak uygulanan metriklerden bir tanesi Generik İndekstir (GI). Generik İndeks (GI) Achnanthes, Cocconeis ve Cymbella cinslerinin nispi bolluk toplamının Cyclotella, Melosira ve Nitzschia cinslerinin nispi bolluk toplamına bölünmesi sonucu hesaplanmaktadır (Wu 1999). Ancak Achnanthes cinsinin bazı türlerinin son yıllarda Achnanthidium ve Platodinium cinslerine 44 aktarılması, bazı Cymbella türlerinin Encyonema cinsine ve bazı Nitzschia türlerinin Tryblionella cinsine aktarılması nedeni ile generik indeks hesaplanmasına bu türler de dahil edilmiştir. Bunun en önemli sebebi Wu (1999)’nun çalışmasında yeni sistematik birimlerin kullanılmaması ve bu türlerin eski cinslerinde bulunmasından kaynaklanmaktadır. Bunun sonucunda Generik İndeks aşağıdaki eşitliğe göre hesaplanmıştır [3.7]. GI= Achnanthes+Achnanthidium+Platodinium+Cocconeis+Cymbella+Encyonema Cylotella+ Melosira+ Nitzschia + Tryblionella (3.7) 3.2.4.2 Kompozisyon metrikleri Uluabat Gölü epifitik diyatomeflorasında yaygın olarak bulunan bazı taksonların % oranları kullanılarak bu taksonların çevresel değişkenler ile aralarındaki ilişki ortaya konulmaya çalışılmıştır. % Cocconeis, (% Cocc) % Navicula, (% Navi) % Nitzschia + Tryblionella, (% Nit+Try) % Cymbella + Encyonema (% Cym+Enc) taksonları Uluabat Gölü epifitik diyatome florasında tekerrür oranları ve nisbi bollukları yüksek olmaları nedeniyle tercih edilmişlerdir (bkz. Çizelge 3.3). Aynı zamanda Göl’de tespit edilen diyatome türleri Van Dam ve ark. (1994)’nın diyatome autekolojik indekslerinin hesaplanmasında kullanılmıştır. Bu autekolojik indeksler spesifik alg birliklerini farklı şekilde karakterize ederek cevap oluşturmaktadırlar (Paul ve Zheng 2007). Trofik durum, Saprobite, Azot Birikim Metabolizması, Oksijen İhtiyaçları ve Tuzluluğa göre farklı ekolojik indikatör değerleri almışlardır (Van Dam ve ark. 1994). Bu kategorilere göre istasyonlardaki her diyatomenin ekolojik indikatör değerleri kullanılarak bulundukları sınıf belirlenmiş ve diyatome taksonlarının her sınıfta bulunan nispi bolluk değerleri hesaplanmıştır. Adı geçen ilgili sınıf değerleri ve kısaltmaları Çizelge 3.3’te verilmiştir. Van Dam’ın autekolojik indekslerinde bazı türlerin hangi sınıfta bulundukları tespit edilemediği için indikatör değerleri verilmemiştir. Bu türlerin nispi bollukları ise SAP- ann, TR-ann, OX-ann, ON- ann, SL-ann kısaltmaları ile şekillerde belirtilmiştir. 45 Van Dam’ın listesinde herhangi bir sınıfa girmeyen türler ann eki ile bilinmeyen türler olarak sadece şekillerde gösterilmiştir. 3.2.4.3.Takson zenginliği metrikleri Çalışmada diyatome takson zenginliği, toplam cins zenginliği ve Van Dam ve ark.(1994)’nın ekolojik tolerans tanımlamasında kullanılan ekolojik indikatör değerlerine göre bulundukları sınıflardaki takson sayıları kullanılmıştır. Diyatome takson zenginliği, her bir örneklemede kaydedilen diyatome takson sayısını ifade etmektedir. Kaydedilen takson sayısının yüksek bulunması biyotik bütünlüğün yüksek olduğunu göstermektedir, çünkü habitatta yer alan çok sayıda takson mevcut koşullara adapte olmuş demektir (Bahls ve ark. 1992). Genus takson zenginliği ise her bir örneklemede kaydedilen diyatome cins sayısını ifade etmektedir. Genus zenginliği referans alanlarda yüksek iken kirlemiş bölgelerde hassas cinslerin strese girmesi nedeni ile daha düşük sayıda çıkmaktadır (Stevenson ve Bahls 1999). Van Dam ve ark. (1994)’nın ekolojik tolerans tanımlamasına göre yapılan değerlendirmede diyatome taksonları Trofik durum, Saprobite, Azot Birikim Metabolizması, Oksijen İhtiyaçları ve Tuzluluğa göre farklı ekolojik indikatör değerleri almaktadırlar (Van Dam ve ark 1994). Bu kategorilere göre istasyonlardaki her diyatomenin ekolojik indikatör değerleri kullanılarak bulundukları sınıf belirlenmiş ve diyatome taksonlarının her sınıfta bulunan takson sayıları belirlenerek takson zenginlikleri hesaplanmıştır. Adı geçen ilgili sınıf değerleri ve kısaltmaları Çizelge3.3’te verilmiştir. 3.2.4.4.Çeşitlilik metrikleri Bu indeks sucul ve karasal ekosistemlerde biyotik çeşitliliği hesaplamak için yaygın olarak kullanılmaktadır. Yüksek H’ değerleri yüksek çeşitliliği göstermekte olup türlerin dağılımının da normal olduğunun göstergesidir. Çeşitlilik değerinin 3’ten fazla 46 olması suyun temiz olduğunu gösterirken değerlerin 1 – 3 arasında olması ise orta derecede kirlenmiş suları ifade etmektedir (Mason 1983) (Çizelge 3.6). Çeşitlilik değerinin 1’den düşük olması ise yoğun olarak kirlenmiş suları karakterize etmektedir (Mason 1983). Aşağıda Shannon-Wiener çeşitlilik indeksinin hesaplanması verilmektedir [3.8]. s e H’ = Σ Pi (log Pi ) (3.8) i=1 H’: Shannon – Wiener indeksi s: takson sayısı Pi: i taksonuna ait birey sayısının, toplam populasyondaki birey sayısına oranı Çizelge 3.6. Shannon-Wiener çeşitlilik indeksi sonuçlarının değerlendirilmesi >3 temiz su 1-3 orta derecede kirlenmiş su <1 yüksek derecede kirlenmiş su Evenness (E) yani komunite dengesi Shannon ve Weaver (1949) tarafından geliştirilmiştir. Her bir örneklemede hesaplanan Shannon-Wiener Çeşitlilik İndeksi (H’) değerlerinin, aynı örneklemede kaydedilen toplam takson sayısına (ln tabanına göre) bölünmesi ile elde edilmektedir [3.9]. E: H’/log2s (3.9) H: Shannon-Weaner çeşitlilik indeksi değeri s: Her bir istasyondaki toplam takson sayısı 3.2.5. İstatistiksel analizler Epifitik diyatomelerin su kalitesiyle arasındaki ilişkileri tespit etmek için çok değişkenli istatistiksel analiz yöntemleri uygulanmıştır. Su kalitesinin belirlenmesinde hangi diyatomelerin indikatör olduğu tespit edilmeye çalışılmıştır. 47 Bazı fiziksel ve kimyasal değişkenlerin aralarındaki ilişkileri belirlemek için PCA (Principal Component Analizi) analizi uygulanmıştır. PCA analizi uygulanmadan önce verilere log (x+1) dönüşümü uygulanmıştır. PCA analizinden elde edilen ilk iki eksene ait sonuçların anlamlılığı Pearson Product Moment Analizi ile test edilmiştir. Epifitik diyatome taksonlarının nispi bolluk değerleri ile çevresel değişkenler arasındaki ilişkiyi belirlemek için çok değişkenli analizler uygulanmıştır. Biyolojik ve çevresel değişkenlerle log (x+1) transformasyonu uygulanmış ve diyatome taksonlarından üç ve üçün altında tekerrür gösteren nadir taksonlar analizden çıkarılmıştır. Biyolojik veriler (epifitik diyatomeler) ve çevresel değişkenlerin (23 fiziksel ve kimyasal değişken) bir arada kullanıldığıilk olarak DCA (Detrended Correspondance Analizi) analizi uygulanmıştır. Analiz sonucu çıkan gradient uzunluğuna bakılarak lineer ya da unimodal yöntemlerden hangisinin uygun olduğuna karar verilmiştir. Gradient uzunluğu 2’den büyük olduğunda unimodal, küçük olduğunda ise lineer metodlar uygulanır (Ter Braak ve Smilauer 2002). Gradient uzunluğu 2’nin üzerinde tespit edildiği için unimodal yöntemin uygun olduğuna karar verilmiştir. Bu nedenle çevresel değişkenlerle epifitik diyatomeler arasındaki ilişki unimodal yöntemlerden CCA (Canonical Correspondance Analizi) analizi ile test edilmiştir. CCA analizinde çalışma boyunca belirlenen 23 çevresel değişkenin epifitik diyatomelerin nispi bollukları ile arasındaki ilişki belirlenmiştir. Çevresel değişkenler arasında çoklu- bağımlılıktan (Multikolinearite) kaçınmak için Step Wise Forward Selection Metodu uygulanmış ve sadece anlamlı çevresel değişkenler CCA analizinde kullanılmıştır. İlk ve tüm ordinasyon eksenleri arasındaki istatistiksel anlamlılık Monte Carlo Permutasyon testi (999 permutasyon) (Hope 1968) ile test edilmiştir. Epifitik diyatomelere ait metriklerin diyatome komunite yapısını temsil edip etmediği DCA analizi ile belirlenmiştir. Bu analizde diyatome metrikleri ile diyatome nispi bollukları bir arada uygulanmış ve metriklere ait elde edilen ilk iki eksenden hangisinin anlamlı olduğu Pearson Product Moment Analizi ile test edilmiştir. Epifitik diyatomelere ait metriklerin çevresel değişkenler ile olan ilişkisini tespit etmek için metrikler ve çevresel değişkenlerin kullanıldığı PCA analizinin ilk iki ekseni 48 arasında Spearman rank korelasyon analizi uygulanmıştır. Aynı zamanda diyatome metrikleri ile 23 çevresel değişken arasında ilişki olup olmadığı yine Spearman rank korelasyon analizi ile test edilmiştir. Her iki analiz sonucunda RDA analizinde kullanılacak metrikler belirlenmiştir. Çevresel değişkenlere ait ilk iki PCA ekseni ile anlamlılık gösteren tüm metrikler analize alınmıştır. Diğer metrikler ise her iki analizde anlamlı olan metriklerden seçilmiştir. Anlamlı çıkan metrikler ile çevresel değişkenler arasındaki ilişkiyi belirlemek için ise RDA (Redundancy Analizi) analizi uygulanmıştır. Metrikler çevresel gradient ile lineer ilişki gösterdiği için (Fore ve ark. 1996) metrikler ve çevresel değişkenler arasındaki ilişki RDA analizi ile test edilmiştir. RDA analizinde çoklu-bağımlılıktan (Multikolinearite) kaçınmak için Step-Wise Forward Selection Metodu uygulanmış ve anlamlı çevresel değişkenler RDA analizinde kullanılmıştır. İlk ve tüm ordinasyon eksenleri arasındaki istatistiksel anlamlılık Monte Carlo Permutasyon testi (999 permutasyon) (Hope 1968) ile test edilmiştir. Pearson Product Moment Analizi STATISTICA 5.0 paket programında, Spearman Rank Korelasyon analizi ve tanımlayıcı istatistikler SPSS 15.0 paket programı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Ordinasyon yöntemleri (PCA, DCA, CCA ve RDA) için ise CANOCO 4.5 for Windows paket programı kullanılmıştır. 49 4. BULGULAR 4.1. Meteorolojik Bulgular Bursa iline ait atmosferik sıcaklık değişimi Şekil 4.1’de verilmiştir (Anonim 2015b). Çalışma periyodu boyunca ortalama en düşük sıcaklık Ocak 2015 tarihinde 9 ºC olarak belirlenirken, ortalama en yüksek sıcaklık Ağustos 2014’de 32ºC olarak kaydedilmiştir. Bursa ilinin yıllık yağış miktarları ise Şekil 4.2’te gösterilmiştir (Anonim 2015c). Ortalama atmosferik sıcaklık 35 30 25 20 15 10 5 0 Şekil4.1.Çalışma dönemince Karacabey ilçesinin aylık ortalama sıcaklık değerleri Şekil4.2. Bursa ilinin uzun yıllara ait toplam yağış verileri 50 Sıcaklık (T 0C) 4.2. Fiziksel ve Kimyasal Bulgular Uluabat Gölü’nde belirlenen beş istasyondan Haziran 2014 ile Mayıs 2015 tarihleri arasında aylık olarak alınan su örneklerinde gerçekleştirilen fiziksel ve kimyasal analizlerin sonuçlarına ait minimum, maksimum değerleri verilmiş, her istasyona ait analizlerin aritmetik ortalamaları ve standart hataları hesaplanmıştır (Çizelge 4.1). o Tüm çalışma boyunca; su sıcaklığı değerlerinin 8,05- 28,23 C arasında değiştiği o gözlenmiştir. Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında 20 C üzerinde seyreden sıcaklık o o değerleri Ekim ve Kasım aylarında 15 C’ye kadar düşmüştür. Ocak ayında 9 C civarında olan su sıcaklığı Mayıs 2015 tarihine kadar artış göstermiştir. Sıcaklık o sonuçları YSKY’ye göre 30 C' nin üzerine çıkmayarak I-II-III su kalite sınıflarına uygun olduğu tespit edilmiştir (Anonim 2015a). Çalışma döneminde pH’ın 7,81 – 9,34 arasında değiştiği kaydedilmiştir. YSKY’e göre bu değer aralıkları Uluabat Gölü I.-III. ve IV. sınıf su kalite sınıfında olduğunu göstermektedir (Anonim 2015a). Çalışma dönemince Uluabat Gölü’nde belirlediğimiz istasyonlarda, elektriksel iletkenlik (EC) değerleri 481µS/cm - 1590 µS/cm arasında değişmiştir (bkz. Çizelge 4.1). Bu değerler bize YSKY’ya (Anonim 2015a) göre Uluabat Gölü’nün II.-III. sınıf su kalitesinde olduğunu göstermektedir. DO değerlerinin; çalışma boyunca 3,59 mg/l - 18,17 mg/larasında değiştiği belirlenmiştir (bkz. Çizelge 4.1). 1. istasyonda DO değerleri 6 mg/l değeri altına düşmeyerek YSKY’ya (Anonim 2015a) göre II. sınıf su kalitesinde olduğu bulunmuştur. 2. ve 3. istasyonlarda; Haziran ve Temmuz aylarında ise DO değerleri; 3-9 mg/l arasında değişmiş ve I.- II.-III. sınıf su kalitesinde olmuştur. Ancak diğer aylarda çözünmüş oksijen değerleri 9 mg/l'nin üzerinde ölçülmüş ve I. sınıf su kalitesinin altına düşmemiştir. 4. istasyonda ise DO değerleri 5,2 mg/l ile 13,36 mg/l arasında değişmiştir ve aralıklı olarak su kalitesi yıl boyunca I.-II.-III. sınıf su kalitesinde olmuştur. 5.istasyonda ise DO değerleri 6,8 mg/l ile 18,17 mg/l arasında değişmiş ve I.-II. sınıf su kalitesinin altına düşmemiştir. Çalışma dönemi boyunca en yüksek DO değeri Haziran ayında 18,17 mg/l ile 5. istasyonda kaydedilmiştir. 51 Çizelge 4.1.Uluabat Gölü'nde beş istasyona ait fiziksel ve kimyasal değişkenlerin Minimum, Maksimum, Aritmetik Ortalama ve Standart Hata sonuçları n Min. Maks. Art. Ort. SH o T ( C) 60 8,05 28,23 18,09 0,8 pH 60 7,81 9,34 8,46 0,04 EC (µS/cm) 60 481 1590 651,52 30,38 DO (mg/l) 60 3,59 18,17 9,17 0,44 - HCO3 (mg/l) 60 0 433,10 138,67 11,38 2- CO3 (mg/l) 60 0 192 36,48 6,57 CO2 (mg/l) 60 0 36,95 4,36 1,09 Top Alk (mg CaCO3/l) 60 95 355 145,7 7,07 PO4-P (mg/l) 60 0,04 0,846 0,167 0,022 TP (mg/l) 60 0,094 1,232 0,349 0,037 NO2-N (mg/l) 60 0,001 0,215 0,015 0,003 NO3-N (mg/l) 60 0,014 1,967 0,339 0,046 NH4-N (mg/l) 60 0,02 0,542 0,081 0,011 -2 SO4 (mg/l) 60 42,75 210,65 95,65 5,12 Si (mgSiO2/l) 60 0,078 1,819 0,918 0,046 B (mg/l) 60 0,263 1,507 0,86 0,035 Cl- (mg/l) 60 2,499 129,45 21,559 3,418 +2 Ca (mg/l) 60 22,044 144,288 53,389 2,774 +2 Mg (mg/l) 60 1,216 63,232 21,958 1,888 TOM (mg/l) 60 1,04 8,04 3,041 0,181 o TH ( F) 60 11,403 62,00 21,259 1,118 AKM (mg/l) 60 0,8 430,3 40,41 10,4 derinlik (cm) 60 12,0 120,0 53,3 2,63 TP değerleri çalışma dönemi boyunca 0,094 mg/l - 1,232 mg/l arasında değişmiştir (bkz. Çizelge 4.1). 1.istasyonda değerler 0,103 – 1,232 mg/l arasında değişmiştir. En yüksek değer Ağustos ayında gözlenmiştir ve IV. sınıf su kalitesini işaret etmiştir. En düşük değer ise Nisan ayında kaydedilmiş ve II. sınıf su kalitesinde olduğu tespit edilmiştir. 2. istasyonda, TP değerleri 0,103 – 0,76 arasında değişmiş, en yüksek değer olan 0,76mg/l olarak Eylül ayında kaydedilmiş ve su kalitesi IV. sınıf olmuş, en düşük değer olan 0,103 mg/l Nisan ayında kaydedilmiş ve II. sınıf su kalitesinde olduğu tespit edilmiştir. 3. istasyonda, TP değerleri 0,211 - 1,214 arasında değişmiş, en yüksek değer 52 olan 1,214 mg/l Temmuz ayında kaydedilmiş ve istasyon bu ayda TP açısındanIV. sınıf su kalitesine düşmüştür. En düşük değer olan 0,211 mg/l ise Mart ayında kaydedilmiş ve su kalitesi III. sınıf olmuştur. 4. istasyonda ise, değerler 0,094 - 0,566 mg/l arasında değişkenlik göstermiştir. En yüksek değer olan 0,566 mg/l Haziran ayında kaydedilmiş ve II.-III. sınıf su kalitesinde olduğu tespit edilmiştir. En düşük değer olan 0,094 mg/l ise Mart ayında gözlenmiştir ve II. sınıf su kalitesinde olduğu tespit edilmiştir. 5. istasyonda değerler 0,098-0,935 mg/l arasında değişkenlik göstermiştir. En yüksek değer olan 0,935 mg/l Eylül ayında kaydedilmiş ve IV. sınıf su kalitesinde olduğu tespit edilmiştir. En düşük değer olan 0,098 mg/l Mart ayında kaydedilmiş ve II. sınıf su kalitesini olduğu tespit edilmiştir. Çalışma dönemi boyunca NO2-N değerleri 0,001 - 0,215 mg/l arasında değiştiği gözlenmiştir (bkz. Çizelge 4.1). 1. istasyonda değerler 0,002-0,015 mg/l arasında değişkenlik göstermektedir. En yüksek değer olan 0,015 mg/l Şubat ayında kaydedilmiş ve I.-II. sınıf su kalitesinde olduğu tespit edilmiştir. En düşük değer olan 0,002 mg/l Temmuz ayında kaydedilmiş ve I. sınıf su kalitesinde olduğu tespit edilmiştir. 2. istasyonda değerler 0,001-0,009 mg/l arasında değişkenlik göstermektedir. En yüksek değer olan 0,009 mg/l Ekim ayında kaydedilmiş ve I. sınıf su kalitesinde olduğu tespit edilmiştir. En düşük değer olan 0,001 mg/l Mart ayında kaydedilmiş ve I.sınıf su kalitesinde olduğu tespit edilmiştir.3. istasyonda değerler 0,007-0,215 mg/l arasında değişkenlik göstermektedir. En yüksek değer olan 0,215 mg/l Ekim ayında kaydedilmiş ve III. sınıf su kalitesinde olduğu tespit edilmiştir. En düşük değer olan 0,007 mg/l Nisan ayında kaydedilmiş ve I.sınıf su kalitesinde olduğu tespit edilmiştir. 4. istasyonda değerler 0,002-0,065 mg/l arasında değişkenlik göstermektedir. En yüksek değer olan 0,065 mg/l Haziran ayında kaydedilmiş ve II. sınıf su kalitesinde olduğu tespit edilmiştir. En düşük değer olan 0,002 mg/l Mayıs ayında kaydedilmiş ve I.sınıf su kalitesinde olduğu tespit edilmiştir. 5. istasyonda değerler 0,001-0,02 mg/l arasında değişkenlik göstermektedir. En yüksek değer olan 0,02 mg/l Haziran ayında kaydedilmiş ve I.- II. sınıf su kalitesinde olduğu tespit edilmiştir. En düşük değer olan 0,001 mg/l Ağustos ayında kaydedilmiş ve I.sınıf su kalitesinde olduğu tespit edilmiştir. 53 En düşük PO4-P değeri Mart ayı 1. istasyonda 0,04 mg/l, en yüksek değer ise Ekim ayında 3. istasyonda 0,846 mg/l olarak bulunmuştur. Aritmetik ortalaması 0,167 ±0,022 hesaplanmıştır (bkz. Çizelge 4.1). Çalışma boyunca NO3-N değerleri 0,014 mg/l – 1,967 mg/l değerleri arasında değişmiştir (bkz. Çizelge 4.1). NO3-N değerlerinin YSKY’ye (Anonim 2015a) göre tüm istasyonların I. sınıf su kalitesinde olduğu tespit edilmiştir. NH4-N değerleri örnekleme süresince 0,02 mg/l – 0,542 mg/l arasında değişmiştir (bkz. Çizelge 4.1).Uluabat Gölünün tüm NH4-N değerlerini yüzeysel su kalitesi yönetimi yönetmeliğine göre değerlendirdiğimizde, istasyonların ağırlıklı olarak I. sınıf ve II. sınıf su kalitesinde olduğu görülmüştür. - HCO3 minimum değeri Haziran ayı 5. istasyon, Temmuz ayı 1. istasyon, Nisan ayı 1. istasyon, Mayıs ayı 1., 2., 4. istasyonda 0 mg/l ile tespit edilirken, maksimum değer Aralık ayında 3. istasyonda 433,1 mg/l olarak belirlenmiştir. Aritmetik ortalaması 138,67±11,38 bulunmuştur (bkz. Çizelge 4.1). 2- 2- CO3 değerleri bazı aylarda 0 bulunmuş en yüksek CO3 değeri ise 1. istasyonda Mayıs 2- ayında 192 mg/l olarak tespit edilmiştir. CO3 değerinin yıllık ortalaması 36,48±6,57 olarak tespit edilmiştir (bkz. Çizelge 4.1). CO2 değerleri bazı aylarda 0 bulunmuş en yüksek CO2 değeri ise 3. istasyonda Aralık ayında 36,95 mg/l olarak tespit edilmiştir. Yıllık ortalama değer 4,36±1,09 olarak tespit edilmiştir (bkz. Çizelge 4.1). Toplam alkalinite değerleri 95-355 mg/l arasında değişmiştir. Aritmetik ortalaması 145,7±7,07 olarak hesaplanmıştır (bkz. Çizelge 4.1). 2- SO4 değerleri 42,75-210,65 mg/l arasında değişkenlik göstermiştir. SO4 değerlerinin aritmetik ortalaması 95,65 ±5,12 olarak hesaplanmıştır (bkz. Çizelge 4.1). - - Cl değerleri 2,499 – 129,46 mg/l arasında değiştiği kaydedilmiştir. Cl aritmetik +2 ortalaması 21,559±3,418 hesaplanmıştır (bkz. Çizelge 4.1). Ca değerleri 22,044– 144,288 mg/l arasında değişmiş, aritmetik ortalaması 53,389±2,774 olarak tespit +2 edilmiştir (bkz. Çizelge 4.1). Mg değerleri 1,216 – 63,232 mg/l arasında değişmiştir. +2 Mg aritmetik ortalaması 21,958±1,888 olarak hesaplanmıştır (bkz. Çizelge 4.1). 54 TOM değerlerinin 1,04-8,04 mg/l arasında değiştiği bulunmuştur. En yüksek TOM değeri ise 8,04 mg/l ile Eylül ayında 2. istasyonda tespit edilmiştir. Aritmetik ortalaması; 3,041 ±0,181 olarak hesaplanmıştır(bkz. Çizelge 4.1). AKM değerlerinin 0,8– 430,3 mg/l arasında değiştiği bulunmuştur. Yıllık ortalama değer ise 40,41±10,40 olarak hesaplanmıştır (bkz. Çizelge 4.1). 4.3. Biyolojik Bulgular 4.3.1. Epifitik diyatomelerin komunite kompozisyonu ve mevsimsel değişimi Uluabat Gölü epifitik diyatom florasında Bacillariophyta divizyosuna ait toplam 87 takson tespit edilmiştir (Çizelge4.2). Bacillariophyceae sınıfına ait diyatomeler Achnanthidium, Amphipleura, Amphora, Caloneis, Cocconeis, Craticula, Cymatopleura, Cymbella, Encyonema, Encyonopsis, Epithemia, Eunotia, Frustulia, Gomphonema, Gyrosigma, Halamphora, Hantzschia, Hippodonta, Navicula, Nitzschia, Pinnularia, Planothidium, Rhopalodia, Sellaphora, Surirella ve Tryblionella cinslerine ait 65 takson ile temsil edilmişlerdir. Coscinodiscophyceae sınıfına ait diyatomeler Aulacosoeira ve Melosira cinslerine ait 3 takson ile temsil edilirken, Fragilariophyceae sınıfına ait diyatomeler ise Diatoma, Fragilaria, Meridion, Pseudostaurosira, Staurosirella, Tabularia, Synedra cinslerine ait 15 takson ile temsil edilmişlerdir. Mediophyceae sınıfına ait diyatomeler Cyclotella, Stephanodiscus cinslerine ait 4 takson ile temsil edilmişlerdir. Göl’de tespit edilen diyatome taksonları Van Dam ve ark.(1994)’nın ekolojik tolerans autekolojik indekslerine göre değerlendirildiğinde; sabrobiteye göre 12 takson (%13,95) oligosaprobiktir ve su kalite sınıfı I, I-II’dir. 39 takson (%45,34) β-mesosaprobik ve su kalite sınıfı II’dir, 19 takson (%22,09) α-mesosaprobik ve su kalite sınıfı III’tür. 8 takson (% 9,30) α-meso-/polisaprobik ve su kalite sınıfı III-IV’tür, 1 takson (%1,16) ise polisaprobiktir ve su kalite sınıfı IV’ü işaret etmektedir. Trofik duruma göre türlerin %5,33’ü düşük nutrient içerikli sularda bulunan türlerdir (oligotraphentik ve oligo- mesotraphentik). Oligotrofentik 1 takson ve oligo- mesotrofentik 3 takson ile temsil edilmiştir. Türlerin %28’i orta düzeydeki nutrient 55 içerikli sularda bulunan türlerdir (mesotrofentik ve meso-eutrofentik). Mesotrofentik 5 takson, meso- eutrofentikise 16 takson ile temsil edilmiştir. Türlerin % 66,66’sı yüksek nutrient içerikli sularda bulunan türlerdir (eutrofentik, hypereutrofentik, oligo- eutrofentik). Eutrofentik 37 takson, hypereutrofentik 2 takson ve oligo- eutrofentik 11 takson ile temsil edilmiştir. Tuzluluğa göre 7 takson (%8,86) tatlı, 60 takson (%75,94) tatlı acı, 9 takson (% 11,29) acı tatlı, 3 takson (%3,79) acı olarak tespit edilmiştir. Oksijen ihtiyacına göre ise 18 takson (%25) devamlı yüksek, 25 takson (%34,72) kısmen yükseklik, 23 takson (% 31,94) orta dereceli, 5 takson (%6,94) düşük, 1 taksonun (%1,38) ise çok düşük olduğu tespit edilmiştir. 1. istasyonda Haziran ayında 24 takson tespit edilmiş, bunlardan % 22’sini Cocconeis pediculus (Şekil 4.3), % 28’ini Cocconeis placentula var. lineata (Şekil 4.4) oluşturmuştur. Gomphonema parvulum (Şekil 4.5)% 11’i oluştururken Rhoicosphaenia abbreviata (Şekil 4.6) %9’u teşkil etmiştir. Diğer türlerin nispi bolluğu % 3’ün altında tespit edilmiştir. Cocconeis pediculus 90 80 70 60 1.istasyon 50 2.istasyon 40 30 3.istasyon 20 4.istasyon 10 5.istasyon 0 Şekil 4.3.Cocconeis pediculus’un nispi bolluk değerleri 56 Nispi Bolluk (%) 10.06.14 10.07.14 10.08.14 10.09.14 10.10.14 10.11.14 10.12.14 10.01.15 10.02.15 10.03.15 10.04.15 10.05.15 Çizelge 4.2.Uluabat gölü epifitik diyatomelerinin takson listesi Phylum: Bacillariophyta Class: Bacillariophyceae Achnanthidium minutissimum (Kützing) Czarnecki Amphipleura pellucida (Kützing) Kützing Amphora pediculus (Kützing) Grunow ex A.Schmidt Caloneis silicula (Ehrenberg) Cleve Cocconeis pediculus Ehrenberg Cocconeis placentula var. lineata (Ehrenberg) van Heurck Craticula ambigua (Ehrenberg) D.G.Mann Cymatopleura elliptica (Brébisson) W.Smith Cymatopleura solea (Brébisson) W.Smith Cymbella affinis Kützing Cymbella aspera (Ehrenberg) Cleve Cymbella cistula (Ehrenberg) O.Kirchner Cymbella cymbiformis C.Agardh Cymbella helvetica Kützing Cymbella lanceolata (C.Agardh) Kirchner Cymbella tumida (Brébisson) van Heurck Encyonema auerswaldii Rabenhorst Encyonopsis microcephala (Grunow) Krammer Epithemia adnata (Kützing) Brébisson Epithemia sorex Kützing Eunotia bilunaris (Ehrenberg) Schaarschmidt Frustulia rhomboides (Ehrenberg) De Toni Gomphonema affine var. insigne (W.Gregory) G.W.Andrews Gomphonema augur Ehrenberg Gomphonema clavatum Ehrenberg Gomphonema gracile Ehrenberg Gomphonema olivaceum (Hornemann) Brébisson Gomphonema olivaceum var. calcareum (Cleve) Van Heurck Gomphonema olivaceum var. minutissimum Hustedt Gomphonema parvulum(Kützing) Kützing Gomphonema sp. Gomphonema truncatum Ehrenberg Gyrosigma acuminatum(Kützing) Rabenhorst Halamphora veneta (Kützing) Levkov Hantzschia amphioxys (Ehrenberg) Grunow Hippodonta capitata (Ehrenberg) Lange-Bertalot, Metzeltin & Witkowski 57 Çizelge 4.2. devamUluabat gölü epifitik diyatomelerinin takson listesi Navicula capitatoradiata Germain Navicula cryptotenella Lange-Bertalot Navicula exigua Gregory Navicula gothlandica Grunow Navicula radiosa Kützing Navicula tripunctata (O.F.Müller) Bory de Saint-Vincent Navicula veneta Kützing Nitzschia amphibia Grunow Nitzschia capitellata Hustedt Nitzschia dissipata (Kützing) Rabenhorst Nitzschia fonticola (Grunow) Grunow Nitzschia frustulum (Kützing) Grunow Nitzschia inconspicua Grunow Nitzschia linearis W.Smith Nitzschia microcephala Grunow Nitzschia palea (Kützing) W.Smith Nitzschia paleacea Grunow Nitzschia recta Hantzsch ex Rabenhorst Pinnularia viridis (Nitzsch) Ehrenberg Planothidium lanceolatum (Brébisson ex Kützing) Bukhtiyarova Rhoicosphenia abbreviata (C.Agardh) Lange-Bertalot Rhopalodia gibba var. ventricosa (Kützing) H.Peragallo & M.Peragallo Sellaphora pupula (Kützing) Mereschkovsky Surirella angusta Kützing Surirella minuta Brébisson Surirella ovalis Brébisson Tryblionella angustata W.Smith Tryblionella apiculata Gregory Tryblionella hungarica (Grunow) Frenguelli Class: Coscinodiscophyceae Aulacoseira granulata (Ehrenberg) Simonsen Aulacoseira granulata var. angustissima (O.F.Müller) Simonsen Melosira varians C.Agardh 58 Çizelge 4.2. devamUluabat gölü epifitik diyatomelerinin takson listesi Class: Fragilariophyceae Diatoma moniliformis (Kützing) D.M.Williams Diatoma vulgaris Bory de Saint-Vincent Fragilaria capucina Desmazières Fragilaria capucina var. vaucheriae (Kützing) Lange-Bertalot Fragilaria crotonensis Kitton Fragilaria fragilarioides(Grunow) Cholnoky Fragilaria intermedia Grunow Meridion circulare (Greville) C.Agardh Pseudostaurosira parasitica (W.Smith) Morales Staurosirella pinnata (Ehrenberg) D.M.Williams & Round Synedra acus Kützing Synedra capitata Ehrenberg Synedra ulna (Nitzsch) Ehrenberg Synedra ulna var. biceps (Kützing) Schönfeldt Tabularia fasciculata (C.Agardh) D.M.Williams & Round Class: Mediophyceae Cyclotella iris Brun & Héribaud-Joseph Cyclotella meneghinianaKützing Cyclotella ocellata Pantocsek Stephanodiscus niagarae Ehrenberg Cocconeis placentula var. lineata 70 60 50 1.istasyon 40 2.istasyon 30 3.istasyon 20 4.istasyon 10 5.istasyon 0 Şekil 4.4.Cocconeis placentula var. lineata’nın nispi bolluk değerleri 59 Nispi Bolluk (%) 10.06.14 10.07.14 10.08.14 10.09.14 10.10.14 10.11.14 10.12.14 10.01.15 10.02.15 10.03.15 10.04.15 10.05.15 Gomphonema parvulum 25 20 15 1.istasyon 2.istasyon 10 3.istasyon 5 4.istasyon 5.istasyon 0 Şekil 4.5.Gomphonema parvulum’un nispi bolluk değerleri Temmuz ayında 1. istasyonda 16 takson gözlenmiştir. Cocconeis pediculus (bkz. Şekil 4.3) % 19, Epithemia sorex % 33, Rhoicosphaenia abbreviata (bkz. Şekil 4.6) % 15 olarak belirlenmiştir. Cocconeis placentula var. lineata (bkz. Şekil 4.4) ise Haziran ayına oranla bir düşüş göstermiş ve % 5 olarak belirlenmiştir. Rhoicosphaenia abbreviata 20 18 16 14 12 1.istasyon 10 2.istasyon 8 3.istasyon 6 4 4.istasyon 2 5.istasyon 0 Şekil 4.6.Rhoicosphaenia abbreviata’nın nispi bolluk değerleri 60 Nispi Bolluk (%) Nispi Bolluk (%) 10.06.14 10.06.14 10.07.14 10.07.14 10.08.14 10.08.14 10.09.14 10.09.14 10.10.14 10.10.14 10.11.14 10.11.14 10.12.14 10.12.14 10.01.15 10.01.15 10.02.15 10.02.15 10.03.15 10.03.15 10.04.15 10.04.15 10.05.15 10.05.15 Ağustos ayında 1. istasyonda 24 takson belirlenmiş, Nitzschia dissipata % 13’ünü, Cyclotella meneghiniana ise % 12’sini oluşturmuştur. Cocconeis pediculus (bkz. Şekil 4.3) türü % 19 ile dominant olmuştur. Cocconeis placentula var. lineata (bkz. Şekil 4.4) ise % 4 ile temsil edilmiştir. Eylül 2014’te 1. istasyonda 27 takson belirlenmiştir. Epifitik diyatomelerin % 14’ünü Cocconeis pediculus (bkz. Şekil 4.3), % 15’ini Gomphonema parvulum (bkz. Şekil 4.5), % 13’ünü Nitzschia amphibia (Şekil 4.7.) oluşturmuştur. Cocconeis placentula var. lineata (bkz. Şekil 4.4) ise % 18’e yükselmiştir. Achnanthidium minutissimum ise % 4 olarak tespit edilmiştir. Nitzschia amphibia 30 25 20 1.istasyon 15 2.istasyon 10 3.istasyon 4.istasyon 5 5.istasyon 0 Şekil 4.7.Nitzschia amphibia’nın nispi bolluk değerleri Ekim ayında 1. istasyonda 22 takson belirlenmiştir. Epifitik diyatomelerin % 13’ünü Synedra ulna (Şekil 4.8.), %12’sini Nitzschia amphibia (bkz. Şekil 4.7), %12’sini Fragilaria capucina var. vaucheriae (Şekil 4.9) oluşturmuştur. Cocconeis pediculus (bkz. Şekil 4.3) %8’e düşmüştür. 61 Nispi Bolluk (%) 10.06.14 10.07.14 10.08.14 10.09.14 10.10.14 10.11.14 10.12.14 10.01.15 10.02.15 10.03.15 10.04.15 10.05.15 Synedra ulna 20 18 16 14 12 1.istasyon 10 2.istasyon 8 3.istasyon 6 4 4.istasyon 2 5.istasyon 0 Şekil 4.8.Synedra ulna’nın nispi bolluk değerleri Fragilaria capucina var. vaucheriae 25 20 1.istasyon 15 2.istasyon 10 3.istasyon 5 4.istasyon 5.istasyon 0 Şekil 4.9.Fragilaria capucina var. vaucheriae’un nispi bolluk değerleri Kasım ayında 1. istasyonda tespit edilen 22 taksonun % 19’unu Navicula capitatoradiata, %14’ünü Nitzschia dissipata, % 12’sini Aulacoseira granulata oluşturmuştur. Cocconeis pediculus (bkz. Şekil 4.3) % 11 ile ekim ayına göre yükseliş göstermiştir. Cymbella helvetica % 2, Rhoicosphaenia abbreviata (bkz. Şekil 4.6) % 2 olarak tespit edilmiştir. Aralık ayında 1. istasyonda tespit edilen 24 taksonun % 16’sını Nitzschia türlerinden N. dissipata, % 12’sini ise N.amphibia (bkz. Şekil 4.7) oluşturmuştur. Gomphonema 62 Nispi Bolluk (%) Nispi Bolluk (%) 10.06.14 10.06.14 10.07.14 10.07.14 10.08.14 10.08.14 10.09.14 10.09.14 10.10.14 10.10.14 10.11.14 10.11.14 10.12.14 10.12.14 10.01.15 10.01.15 10.02.15 10.02.15 10.03.15 10.03.15 10.04.15 10.04.15 10.05.15 10.05.15 parvulum (bkz. Şekil 4.5) % 16, Cocconeis pediculus (bkz. Şekil 4.3) % 11 olarak tespit edilmiştir. Ocak ayında 1. istasyonda örnek bulunamamıştır. Şubat 2015’te ise 1. istasyonda tespit edilen 14 taksonun % 57’sini Gomphonema türlerinden G. truncatum, % 14’ünü ise G. Parvulum (bkz. Şekil 4.5) oluşturmuştur. Diğer türlerin nispi bolluğu % 7’nin altında tespit edilmiştir. Mart ayında 1. istasyonda tespit elden 32 taksonun % 15’ini Melosira varians, % 11’ini Fragilaria capucina var. vaucheriae (bkz. Şekil 4.9) oluşturmuştur. Gomphonema truncatum ise Şubat ayına oranla bir düşüş göstermiş ve % 7 olarak belirlenmiştir. Nisan ayında 1.istasyonda tespit edilen 23 taksonun 14’ünü Fragilaria capucina var. vaucheriae (bkz. Şekil 4.9), % 11’ini Fragilaria capucina, % 11’ini ise Navicula tripunctata oluşturmuştur. Diğer türlerin nispi bolluğu % 6’nın altında tespit edilmiştir. Mayıs ayında 1. istasyonda tespit edilen 22 taksonun % 11’ini Navicula tripunctata, % 11’ini Nitzschia palea, % 8’ini Cymbella affinis, % 7’sini Cymbella helvetica, % 6’sını Rhoicosphaenia abbreviata (bkz. Şekil 4.6) oluşturmuştur. Diğer türlerin nispi bolluğu % 5’in altında olmuştur. 2. istasyonda Haziran ayında 36 takson tespit edilmiş, bunlardan % 17’sini Rhoicosphaenia abbreviata (bkz. Şekil 4.6), % 13’ünü Gomphonema parvulum (bkz. Şekil 4.5) oluşturmuştur. Diğer türlerin nispi bolluğu % 3’ün altında tespit edilmiştir. Temmuz ayında 2. istasyonda 22 takson tespit edilmiştir. Cocconeis pediculus % 42 (bkz. Şekil 4.3), Cocconeis placentula var. lineata (bkz. Şekil 4.4) % 16 olarak belirlenmiştir. Haziran ayına oranla Rhoicosphaenia abbreviata (bkz. Şekil 4.6) düşüş göstermiş ve % 8 olarak tespit edilmiştir. Ağustos 2014’te 2. istasyonda 9 takson belirlenmiştir. Temmuz ayına oranla Cocconeis placentula var. lineata (bkz. Şekil 4.4) artış göstermiş ve % 56 olarak tespit edilmiştir. 63 Tespit edilen taksonların % 36’sını ise Cocconeis pediculus (bkz. Şekil 4.3) oluşturmuştur. Diğer türlerin nispi bolluğu % 4’ün altında tespit edilmiştir. Eylül ayında 2. istasyonda 16 takson belirlenmiş, bunlardan % 27’sini Cocconeis pediculus (bkz. Şekil 4.3), % 63’ünü Cocconeis placentula var. lineata (bkz. Şekil 4.4) oluşturmuştur. Diğer türlerin nispi bolluğu % 3’ün altında tespit edilmiştir. Ekim ayında 2. istasyonda 26 takson belirlenmiştir. Cocconeis pediculus (bkz. Şekil 4.3) Eylül ayına oranla artış göstererek % 34 olmuştur. Synedra ulna (bkz. Şekil 4.8) % 9, Nitzschia amphibia (bkz. Şekil 4.7) % 15 olarak tespit edilmiştir. Kasım ayında 2. istasyonda 24 takson tespit edilmiştir. Navicula capitatoradiata % 35’ini, Cocconeis pediculus (bkz. Şekil 4.3) % 7’sini oluşturmuştur. Diğer türlerin nispi bolluğu % 6’nın altında olmuştur. Aralık ayında 2. istasyonda 37 takson tespit edilmiş, bunlardan % 14’ü Synedra ulna (bkz. Şekil 4.8), % 13’ü Nitzschia amphibia (bkz. Şekil 4.7), % 7’si Cyclotella ocellata olmuştur. Ocak ayında 2. istasyondan örnek alınamamıştır. Şubat 2015’te toplam 11 takson belirlenmiştir. Gomphonema parvulum (bkz. Şekil 4.5) % 21’ini Achnanthidium minutissimum % 5’ini, Tryblionella apiculata % 5’ini oluşturmuştur. Mart ayında 2. istasyonda toplam 32 takson tespit edilmiştir. Nitzschia dissipata % 15’ini, Nitzschia amphibia (bkz. Şekil 4.7) % 14’ünü, Melosira varians ise % 7’sini oluşturmuştur. Nisan ayında 2. istasyonda toplam 36 takson belirlenmiş, bunlardan % 9’unu Gomphonema parvulum (bkz. Şekil 4.5), % 8’ini Fragilaria capucina, % 6’sını Navicula radiosa oluşturmuştur. Mayıs ayında 2. istasyonda toplam 24 takson belirlenmiş, bunlardan % 9’unu Nitzschia microcephala, % 7’sini Nitzschia amphibia (bkz. Şekil 4.7)oluşturmuştur. Navicula radiosa Nisan ayına oranla yükselmiş, % 29 olmuştur. 64 3. istasyonda Haziran ayında 25 takson tespit edilmiş, bunlardan % 15’ini Cocconeis placentula var. lineata (bkz. Şekil 4.4), % 10’unu Cocconeis pediculus (bkz. Şekil 4.3), % 9’unu Gomphonema parvulum (bkz. Şekil 4.5)oluşturmuştur. Temmuz ayında ise 3. istasyonda 26 takson belirlenmiştir. Cocconeis pediculus (bkz. Şekil 4.3) % 39’unu oluştururken Cocconeis placentala var. lineata (bkz. Şekil 4.4) % 19’unu teşkil etmiştir. Ağustos ayında ise 3. istasyonda 3 takson belirlenmiş, bunlardan % 58’ini Cocconeis pediculus (bkz. Şekil 4.3), % 25’ini Cocconeis placentula var. lineata (bkz. Şekil 4.4), % 17’sini Nitzschia amphibia (bkz. Şekil 4.7) oluşturmuştur. Eylül ayında 3. istasyonda 26 takson belirlenmiş, %12’sini Fragilaria capucina var. vaucheriae (bkz. Şekil 4.9), % 11’ini Gomphonema parvulum (bkz. Şekil 4.5) oluşturmuştur. Cocconeis placentula var. lineata (bkz. Şekil 4.4) % 9’luk oranıyla Ağustos ayına oranla düşüş göstermiştir. Cocconeis pediculus’ta (bkz. Şekil 4.3) % 7’lik oranıyla aynı şekilde Ağustos ayına oranla düşüş göstermiştir. Ekim ayında 3. istasyonda 20 takson tespit edilmiştir. Eylül ayına oranla Cocconeis türlerinin nispi bolluğuartış göstermiş, Cocconeis pediculus (bkz. Şekil 4.3) % 58, Cocconeis placentula var. lineata (bkz. Şekil 4.4) ise % 19 nispi bolluk değerlerine ulaşmıştır. Diğer türlerin nispi bolluklarının % 5’in altında olduğu tespit edilmiştir. Kasım ayında 3.istasyonda 19 takson tespit edilmiştir. Cocconeis pediculus (bkz. Şekil 4.3) % 19, Cocconeis placentula var. lineata (bkz. Şekil 4.4) % 24, Synedra ulna (bkz. Şekil 4.8) % 14 olarak belirlenmiştir. Aralık ayında 3. istasyonda 27 takson belirlenmiş, bunlardan % 13’ünü Cocconeis pediculus (bkz. Şekil 4.3), % 9’unu Nitzschia amphibia (bkz. Şekil 4.7), % 8’ini Rhoicosphaenia abbreviata (bkz. Şekil 4.6) oluşturmuştur. Cocconeis placentula var. lineata (bkz. Şekil 4.4) ise Kasım ayına oranla bir düşüş göstermiş ve % 2 olarak belirlenmiştir. Ocak 2015’te 3. istasyonda 8 takson tespit edilmiştir. Bunlardan % 22’sini Gomphonema parvulum (bkz. Şekil 4.5), % 27’sini Nitzschia amphibia (bkz. Şekil 4.7), % 18’ini Synedra ulna (bkz. Şekil 4.8)oluşturmuştur. Melosira varians ise komunitenin % 10’unu teşkil etmiştir. 65 Şubat ayında 3. istasyonda 33 takson belirlenmiştir. Nitzschia amphibia (bkz. Şekil 4.7) % 24’ünü, Cocconeis placentula var. lineata (bkz. Şekil 4.4) % 13’ünü, Cocconeis pediculus (bkz. Şekil 4.3) % 7’sini, Navicula cryptotenella % 6’sını teşkil etmiştir. Diğer türlerin nispi bolluklarının % 4’ün altında olduğu tespit edilmiştir. Mart ayında 3. istasyonda 36 takson belirlenmiş, bunlardan % 17’sini Nitzschia amphibia (bkz. Şekil 4.7), % 13’ünü Gomphonema parvulum (bkz. Şekil 4.5), % 4’ünü Staurosirella pinnata oluşturmuştur. Diğer türlerin nispi bolluklarının % 4’ün altında olduğu tespit edilmiştir. Nisan ayında 3. istasyonda 33 takson belirlenmiş, bunlardan % 13’ünü Navicula tripunctata, % 11’ini Gomphonema parvulum (bkz. Şekil 4.5), % 9’unu Nitzschia amphibia (bkz. Şekil 4.7) oluşturmuştur. Diğer türlerin nispi bollukları % 9’un altında kalmıştır. Mayıs ayında 3. istasyonda 29 takson tespit edilmiştir. Nitzschia amphibia (bkz. Şekil 4.7) % 13’ünü, Nitzschia dissipata % 12’sini, Melosira varians % 11’ini oluşturmuştur. Diğer türlerin nispi bolluklarının % 10’un altında olduğu tespit edilmiştir. 4. istasyonda Haziran ayında 20 takson tespit edilmiş, bunlardan % 35’ini Cocconeis pediculus (bkz. Şekil 4.3), % 18’ini Rhoicosphaenia abbreviata (bkz. Şekil 4.6), % 16’sını Gomphonema parvulum (bkz. Şekil 4.5) oluşturmuştur. Temmuz ayında 4. istasyonda 10 takson belirlenmiştir. Cocconeis pediculus (bkz. Şekil 4.3) Haziran ayına oranla artış göstermiş ve % 79 olarak tespit edilmiştir. Ayrıca Cocconeis placentula var. lineata’da (bkz. Şekil 4.4)% 14 olarak belirlenmiştir. Ağustos ayında 4. istasyonda 22 takson tespit edilmiştir. % 37’sini Aulacoseira granulata, % 12’sini Gomphonema parvulum (bkz. Şekil 4.5), % 8’ini Melosira varians oluşturmuştur. Diğer türlerin nispi bolluklarının % 7’nin altında olduğu tespit edilmiştir. 66 Eylül ayında 4. istasyonda 11 takson belirlenmiş, bunlardan % 61’ini Cocconeis placentula var. lineata (bkz. Şekil 4.4), % 16’sını Cocconeis pediculus (bkz. Şekil 4.3), %7’sini Nitzschia amphibia (bkz. Şekil 4.7) oluşturmuştur. Ekim ayında 4.istasyonda 21 takson tespit edilmiştir. % 23’ünü Cocconeis pediculus (bkz. Şekil 4.3), % 21’ini Gomphonema parvulum (bkz. Şekil 4.5), % 14’ünü Rhoicophaenia abbrevita (bkz. Şekil 4.6) teşkil etmiştir. Eylül ayında nispi bolluğu yüksek oranda belirlenen Cocconeis placentula var. lineata (bkz. Şekil 4.4) Ekim ayında 4. istasyonda gözlenmemiştir. Kasım ayında ise 4. istasyonda 26 takson belirlenmiştir, bunlardan % 34’ ünü Cyclotella ocellata, % 15’ini Cocconeis pediculus (bkz. Şekil 4.3), % 8’ini Fragilaria capucina var. vaucheriae (bkz. Şekil 4.9) oluşturmuştur. Aralık ayında 4. istasyonda 29 takson gözlenmiştir. % 21’ini Fragilaria capucina var. vaucheriae (bkz. Şekil 4.9), % 16’sını Cocconeis pediculus (bkz. Şekil 4.3), % 9’unu Gomphonema parvulum (bkz. Şekil 4.5), % 7’sini Nitzschia dissipata teşkil etmiştir. Ocak 2015’ de 4. istasyonda14 takson tespit edilmiştir, bunlardan % 17’sini Cocconeis pediculus (bkz. Şekil 4.3), % 17’sini Cyclotella ocellata, % 12’sini Fragilaria capucina var. vaucheriae (bkz. Şekil 4.9), % 9’ unu Melosira varians oluşturmuştur. Şubat ayında 4. istasyonda örnek alınamamıştır. Mart ayında 4. istasyonda 32 takson belirlenmiştir. Epifitik diyatomelerin % 16’sını Nitzschia amphibia (bkz. Şekil 4.7), % 13’ünü Gomphonema parvulum (bkz. Şekil 4.5), % 12’sini Nitzschia dissipata oluşturmuştur. Diğer türlerin nispi bolluklarının % 5’in altında olduğu belirlenmiştir. Nisan ayında 4. istasyonda 27 takson tespit edilmiştir. % 12’sini Fragilaria capucina, % 11’ini Gomphonema truncatum, % 8’ini Navicula tripunctata teşkil etmiştir. 67 Mayıs ayında ise 4. istasyonda 27 takson tespit edilmiştir, bunlardan % 12’si Halomphora veneta, % 10’u Cymbella affinis, % 7’si Nitzschia palea, % 6’sı Amphora pediculus olmuştur. 5. istasyon Haziran ayında 24 takson belirlenmiştir. Cocconeis pediculus (bkz. Şekil 4.3) % 37’sini, Rhoicosphaenia abbrevita (bkz. Şekil 4.6) % 16’sını, Cocconeis placentula var. lineata (bkz. Şekil 4.4) % 11’ini teşkil etmiştir. Diğer türlerin nispi bolluğunun % 10’un altında olduğu tespit edilmiştir. Temmuz ayında 5. istasyonda 11 takson tespit edilmiş, bunlardan % 13’ünü Cocconeis placentula var. lineata (bkz. Şekil 4.4), % 8’ini Rhoicosphaenia abbreviata (bkz. Şekil 4.6) oluşturmuştur. Cocconeis pediculus (bkz. Şekil 4.3) Haziran ayına oranla bir artış göstermiş ve % 65 olarak belirlenmiştir. Ağustos ayında 5. istasyonda 15 takson belirlenmiştir. % 16’sını Cocconeis pediculus (bkz. Şekil 4.3), % 12’ sini Cyclotella meneghiniana, % 7’sini Nitzschia amphibia (bkz. Şekil 4.7) oluşturmuştur. Cocconeis placentula var. lineata (bkz. Şekil 4.4) ise Temmuz ayına oranla bir düşüş göstermiş ve % 2 olarak belirlenmiştir. Eylül ayında 5. istasyonda 19 takson tespit edilmiştir. Cyclotella meneghiniana Ağustos ayına oranla bir artış göstermiş ve % 40 olmuştur. Cocconeis pediculus (bkz. Şekil 4.3) %10, Nitzschia amphibia (bkz. Şekil 4.7)% 7 olarak nispi bollukları belirlenmiştir. Ekim ayında 5. istasyonda 18 takson tespit edilmiştir, bunlardan Melosira varians % 7’sini, Nitzschia amphibia (bkz. Şekil 4.7) % 6’sını, Cyclotella meneghiniana % 6’sını oluşturmuştur. Diğer türlerin nispi bolluklarının % 6’nın altında olduğu tespit edilmiştir. Kasım ayında 5. istasyonda 31 takson belirlenmiştir. Nitzschia dissipata % 22’sini, Aulacoseira granulata % 12’sini, Cyclotella meneghiniana % 7’sini teşkil etmiştir. Diğer türlerin nispi bolluklarının % 7’nin altında olduğu tespit edilmiştir. Aralık ayında 5. istasyonda 23 takson tespit edilmiştir, bunlardan % 37’sini Navicula tripunctata, % 8’ini Gomphonema parvulum (bkz. Şekil 4.5), % 7’sini Cocconeis pediculus (bkz. Şekil 4.3) oluşturmuştur. Diğer türlerin nispi bolluklarının % 7’nin 68 altında olduğu tespit edilmiştir. Ocak 2015’te 5. istasyonda örnek bulunamamıştır. Şubat ayında ise 5. istasyonda 10 takson belirlenmiştir. Bunlardan Nitzschia amphibia (bkz. Şekil 4.7) ve Nitzschia dissipata % 21’erlik kısmını teşkil etmiştir. Nispi bolluğun %7’sini Melosira varians, % 7’sini Pinnularia viridis oluşturmuştur. Mart ayında 5. istasyonda 27 takson tespit edilmiştir. % 12’ sini Cymbella helvetica, % 8’ini Gomphonema truncatum, % 7’sini Nitzschia amphibia (bkz. Şekil 4.7) oluşturmuştur. Nisan ayında 5.istasyonda 28 takson belirlenmiştir, bunlardan % 15’ini Gomphonema parvulum (bkz. Şekil4.5), % 7’sini Cymbella helvetica, % 6’sını Gomphonema truncatum oluşturmuştur. Diğer türlerin nispi bolluklarının % 6’nın altında olduğu gözlenmiştir. Mayıs ayında 5. istasyonda 31 takson tespit edilmiştir. Bunlardan % 23’ünü Melosira varians, % 10’ünü Nitzschia amphibia (bkz. Şekil 4.7) oluşturmuştur. Diğer türlerin nispi bolluklarının % 10’ün altında olduğu gözlenmiştir. 4.3.2 Tekerrür oranları Çalışma boyunca tespit edilen taksonların tekerrür oranları Çizelge 4.3’de verilmiştir. Bacillariophyceae sınıfına ait diyatomeler yıllık tekerrür oranları açısından oldukça önemli olmuşlardır (bkz. Çizelge4.3).Cocconeis türlerinden Cocconeis pediculus tüm istasyonlarda devamlı mevcut olurken C. placentula var. lineata 1. ve 3. istasyonlarda devamlı mevcut, diğer istasyonlarda çoğunlukla mevcut olmuştur (bkz. Çizelge4.3). Achnanthidium minutissimum türünün 5. istasyonda bazen mevcut, 4. istasyonda devamlı mevcut, 2. ve 3. istasyonlarda çoğunlukla mevcut, 1.istasyonda ise ekseriya mevcut olduğu tespit edilmiştir. Caloneis silicula sadece 4. istasyonda nadiren mevcut olarak tespit edilmiştir. Amphipleura pellucida 2. ve 3. istasyonlarda nadiren mevcut olup, diğer istasyonlarda gözlenmemiştir. Amphora pediculus 1. ve 2. istasyonlarda bazen mevcut, 3. ve 4. istasyonlarda ekseriya mevcut, 5. istasyonda devamlı mevcut olmuştur. Aulacoseira granulata ve A. granulata var. angustissima 4. istasyonda nadiren mevcutken, 5. istasyonda bazen mevcut olmuştur (bkz. Çizelge 4.3). 69 Çizelge 4.3.Epifitik diyatomelerin tekerrür oranları Örnek alma istasyonları 1. İst 2. İst 3. İst 4. İst 5. İst Alınan örnek sayısı 11 11 12 11 11 Phylum: Bacillariophyta Class: Bacillariophyceae K ısaltma Achnanthidium minutissimum Ach min 54, 54 72, 73 66, 66 81, 81 27, 27 Amphipleura pellucida 0 18,18 8,33 0 0 Amphora pediculus A mp ped 36,36 36,36 50 54,54 81,81 Caloneis silicula 0 0 0 9,09 0 Cocconeis pediculus Coc ped 90,9 81,81 83,33 81,81 81,81 Cocconeis placentula var. lineata Coc lin 81,82 72,72 100 63,63 63,63 Craticula ambigua 0 18,18 0 0 0 Cymatopleura elliptica 0 0 0 9,09 0 Cymatopleura solea 9,09 9,09 8,33 0 0 Cymbella affinis Cym aff 45,45 36,36 25 27,27 54,54 Cymbella aspera 0 0 0 0 9,09 Cymbella cistula Cym cis 0 9,09 8,33 18,18 9,09 Cymbella cymbiformis Cym cym 18,18 9,09 16,66 0 0 Cymbella helvetica Cym hel 81,82 45,45 41,66 81,81 72,72 Cymbella lanceolata 0 0 0 9,09 0 Cymbella tumida 0 0 0 0 9,09 Encyonema auerswaldii 0 0 8,33 0 0 Encyonopsis microcephala 0 9,09 0 0 0 Epithemia adnata E pi adn 45,45 63,64 16,66 9,09 18,18 Epithemia sorex Epi sor 54,54 54,54 8,33 36,36 27,27 Eunotia bilunaris 0 27,27 0 0 0 Frustulia rhomboides 9,09 9,09 0 0 0 Gomphonema affine var. insigne 0 9,09 0 0 0 Gomphonema augur Gom aug 18,18 27,27 25 9,09 18,18 Gomphonema clavatum Gom cla 27,27 9,09 8,33 9,09 36,36 Gomphonema gracile 0 9,09 0 0 0 Gomphonema olivaceum Gom oli 18,18 0 16,66 27,27 27,27 Gomphonema olivaceum var. calcareum Gom cal 36,36 18,18 25 45,45 54,54 Gomphonema olivaceum var. minutissimum 0 0 0 9,09 0 % 100-81 Devamlı mevcut %40-21 Bazen mevcut % 80- 61 Çoğunlukla mevcut % 20-1 Nadiren mevcut % 60-41 Ekseriya mevcut 70 Çizelge 4.3. devam Epifitik diyatomelerin tekerrür oranları Gomphonema parvulum Gom par 100 100 91,66 100 100 Gomphonema sp. 9,09 0 0 0 0 Gomphonema truncatum G om tru 72,73 72,72 66,66 63,63 72,72 Gyrosigma acuminatum 0 0 8,33 0 9,09 Halamphora veneta Hal ven 63,64 81,82 83,33 63,63 63,63 Hantzschia amphioxys Han amp 0 9,09 25 27,27 9,09 Hippodonta capitata Hip cap 0 18,18 25 0 0 Navicula capitatoradiata Nav cap 45,45 72,72 41,66 45,45 45,45 Navicula cryptotenella Nav cry 81,82 36,36 50 63,63 45,45 Navicula exigua 0 9,09 0 0 0 Navicula gothlandica 0 0 0 9,09 0 Navicula radiosa N av rad 27,27 27,27 33,33 18,18 9,09 Navicula tripunctata Nav tri 72,73 72,72 66,66 81,81 54,54 Navicula veneta Nav ven 27,27 36,36 83,33 63,63 27,27 Nitzschia amphibia Nit amp 100 100 100 90,9 90,9 Nitzschia capitellata 9,09 0 0 0 0 Nitzschia dissipata N it dis 90,9 81,81 83,33 72,72 81,81 Nitzschia fonticola Nit fon 63,64 45,45 66,66 54,54 36,36 Nitzschia frustulum 0 9,09 8,33 0 0 Nitzschia inconspicua N it inc 45,45 45,45 58,33 18,18 9,09 Nitzschia linearis Nit lin 18,18 4,45 25 9,09 18,18 Nitzschia microcephala Nit mic 18,18 18,18 33,33 9,09 9,09 Nitzschia palea Nit pal 54,54 45,45 83,33 36,36 36,36 Nitzschia paleacea Nit ple 27,27 9,09 0 0 18,18 Nitzschia recta Nit rec 45,45 45,45 41,66 18,18 54,54 Pinnularia viridis 0 0 0 0 9,09 Planothidium lanceolatum P la lan 9,09 18,18 16,66 36,36 0 Rhoicosphenia abbreviata Rho abb 90,9 90,9 83,33 90,9 81,81 Rhopalodia gibba var. ventricosa Rhp gib 27,27 9,09 8,33 18,18 18,18 Sellaphora pupula 0 9,09 0 0 0 Surirella angusta S ur ang 0 9,09 16,66 9,09 9,09 Surirella minuta 0 0 0 18,18 0 Surirella ovalis 0 9,09 0 0 0 Tryblionella angustata 0 0 8,33 0 0 Tryblionella apiculata T ry api 0 45,45 33,33 18,18 27,27 Tryblionella hungarica 0 0 8,33 9,09 0 71 Çizelge 4.3. devam Epifitik diyatomelerin tekerrür oranları Class: Coscinodiscophyceae Aulacoseira granulata Aul gra 36, 36 45, 45 25 18, 18 27, 27 Aulacoseira granulata var. angustissima Aul ang 9,09 9,09 0 9,09 27,27 Melosira varians Mel var 81,82 72,73 91,66 90,9 90,9 Class: Fragilariophyceae Diatoma moniliformis Dia mon 9,0 9 18, 18 8,3 3 18, 18 18, 18 Diatoma vulgaris Dia vul 9,09 18,18 8,33 9,09 9,09 Fragilaria capucina Fra cap 45,45 27,27 33,33 18,18 27,27 Fragilaria capucina var. vaucheriae Fra vau 72,73 54,54 58,33 72,72 63,63 Fragilaria crotonensis 0 9,09 8,33 0 0 Fragilaria fragilarioides 9,09 0 0 0 0 Fragilaria intermedia Fra int 18,18 18,18 25 9,09 9,09 Meridion circulare 0 0 0 9,09 0 Pseudostaurosira parasitica Pse par 0 9,09 8,33 9,09 18,18 Staurosirella pinnata Sta pin 63,64 36,36 58,33 72,72 63,63 Synedra acus Syn acu 0 18,18 25 9,09 18,18 Synedra capitata Syn cap 18,18 27,27 16,66 0 9,09 Synedra ulna Syn uln 100 90,9 91,66 63,63 81,81 Synedra ulna var.biceps Syn bic 9,09 9,09 33,33 0 9,09 Tabularia fasciculata Tab fas 18,18 9,09 8,33 18,18 18,18 Class: Mediophyceae Cyclotella iris C yc iri 18, 18 27, 27 8,3 3 9,0 9 18, 18 Cyclotella meneghiniana Cyc men 63,64 81,81 50 54,54 63,63 Cyclotella ocellata Cyc oce 36,36 45,45 41,66 54,54 54,54 Stephanodiscus niagarae Ste nia 9,09 18,18 8,33 0 0 Cymatopleura elliptica sadece 4. istasyonda gözlenmiş ve nadiren mevcut olduğu tespit edilmiştir. Cymatopleura solea ise 1.,2., 3, istasyonlarda nadiren mevcut olup, diğer istasyonlarda gözlenmemiştir. Cyclotella iris türünün 2. istasyonda bazen mevcut, diğer istasyonlarda nadiren mevcut olduğu gözlenirken Cyclotella meneghiniana 2. istasyonda devamlı mevcut, 1. ve 5. istasyonlarda çoğunlukla mevcut, 3. ve 4. istasyonlarda ekseriya mevcuttur. Cyclotella ocellata ise 1. istasyonda bazen mevcut iken diğer 4. istasyonda da ekseriya mevcut olmuştur. Cymbella türlerinden C. lanceolata 4. istasyonda, C. tumida ve C. aspera’da 5. istasyonda nadiren mevcut olmuştur. C. affinis 1. ve 5. istasyonda ekseriya mevcut, diğer istasyonlarda bazen mevcuttur. C. cistula 1. istasyon hariç diğer tüm istasyonlarda nadiren mevcut olduğu 72 tespit edilmiştir. C. cymbiformis 1., 2. ve 3. istasyonlarda nadiren mevcuttur olmuştur. C. helvetica 1. ve 4. istasyonlarda devamlı mevcut olarken, 2. ve 3. istasyonlarda ekseriya mevcut olmuştur (bkz. Çizelge 4.3). Diatoma türlerinden D. moniliformis ve D. vulgaris bütün istasyonlarda nadiren mevcut olmuştur. Encyonema auerswaldii türünün ise 3. istasyonda nadiren mevcut olduğu tespit edilmiştir (bkz. Çizelge 4.3). Epithemia türlerinden E. sorex ve E. adnata türleri yaygın olmuşlardır. E. adnata 1.istasyonda ekseriya mevcut, 2. istasyonda çoğunlukla mevcut, diğer istasyonlarda nadiren mevcut olmuştur. E. sorex ise 1. ve 2. istasyonda ekseriya mevcut, 4. ve 5. istasyonda bazen mevcut, 3. istasyonda ise nadiren mevcut olduğu tespit edilmiştir (bkz. Çizelge 4.3). Fragilaria türlerinden F. fragilarioides sadece 1. istasyonda gözlenmiş ve nadiren mevcut olmuştur. F. intermedia 3. istasyonda bazen bazen mevcut olup, diğer istasyonlarda nadiren mevcut olarak tespit edilmiştir. F. crotonensis 2. ve 3. istasyonlarda nadiren mevcut olup, F. capucina 4. istasyonda nadiren mevcut, 1. istasyonda ekseriya mevcut, diğer istasyonlarda bazen mevcut olmuştur. F. capucina var. vaucheriae 2. ve 3.istasyonlarda ekseriya mevcut, diğer istasyonlarda çoğunlukla mevcut olarak tespit edilmiştir. Gomphonema türlerinden G. parvulum tüm istasyonlarda devamlı olarak tespit edilmiştir. G. affine var. insigne ve G. gracile 2. istasyonda nadiren mevcut olarak tespit edilmiştir. G. augur 2. ve 3. istasyolarda bazen mevcut iken, diğer istasyonlarda nadiren mevcuttur. G. clavatum 1. ve 5. istasyonlarda bazen mevcut olup, diğer istasyonlarda nadiren mevcuttur. G. olivaceum var. minutissimum 4. istasyonda nadiren mevcut olarak tespit edilmiştir. G. truncatum ise bütün istasyonlarda çoğunlukla mevcut olarak tespit edilmiştir. Gyrosigma acuminatum 3. ve 5. istasyonlarda nadiren mevcut olmuştur (bkz. Çizelge 4.3). Halamphora veneta’nın 2. ve 3. istasyonlarda devamlı mevcut, diğer istasyonlarda çoğunlukla mevcut olduğu tespit edilmiştir. Hantzschia amphioxys 3.ve 4. istasyonlarda bazen mevcut, Hippodonta capitata ise 3. istasyonda bazen mevcut olmuştur (bkz. Çizelge 4.3). Melosira varians 2. istasyonda çoğunlukla mevcutken, diğer istasyonlarda 73 devamlı mevcut olmuştur. Meridion circulare yalnızca 4. istasyonda gözlenip nadiren mevcut olarak tespit edilmiştir (bkz. Çizelge 4.3). Nitzschia amphibia tüm istasyonlarda devamlı mevcut olurken, Nitzschia dissipata 4. istasyonda çoğunlukla mevcut ve diğer istasyonlarda devamlı mevcut olduğu tespit edilmiştir. Navicula türlerinden N. tripunctata 1., 2., 3. istasyonlarda çoğunlukla mevcut olurken 4. istasyonda devamlı mevcut, 5. istasyonda ekseriya mevcut olmuştur. Pseudostarosira parasitica 1. istasyon hariç diğer istasyonlarda nadiren mevcut olarak tespit edilmiştir (bkz. Çizelge 4.3). Rhoicosphaenia abbreviata tüm istasyonlarda devamlı mevcut olduğu tespit edilmiştir. Staurosirella pinnata ise 2. istasyonda bazen mevcut, 3. istasyonda ekseriya mevcut, diğer istasyonlarda çoğunlukla mevcut olmuştur. Tabularia fasciculata tüm istasyonlarda nadiren mevcut olarak tespit edilmiştir (bkz. Çizelge 4.3). Synedra türlerinden S.ulna 4. istasyonda çoğunlukla mevcut, diğer istasyonlarda ise devamlı mevcut olarak tespit edilirken, S. acus 2.,4., 5. istasyonlarda nadiren mevcut ve 3. istasyonda bazen mevcut olarak tespit edilmiştir. S.ulna var. biceps 1., 2.,5. istasyonlarda nadiren mevcut, 3. istasyonda ise bazen mevcut olmuştur. S. capitata 1., 3.,5. istasyonlarda nadiren mevcut olurken, 2. istasyonda bazen mevcut olmuştur (bkz. Çizelge 4.3). 4.3.3. Epifitik diyatomelerin kullanıldığı metrik sistemler 4.3.3.1. Tolerans metrikleri sonuçları Epifitik diyatomeler kullanılarak hesaplanan tolerans metriklerinden bir tanesi LTDI2 metriğidir. 1. istasyonda en düşük LTDI2 değeri 58,41 olarak Ekim 2014’te kaydedilmiştir. Aynı istasyonda Aralık 2014’te LTDI2 değeri 83,15 olarak bulunmuştur (Şekil 4.10). Uluabat Gölü’nde 1.istasyonda LTDI2’ye göre hesaplanan ekolojik kalite oranı sınıfları değerleri 0,29 – 0,71 arasında değiştiği gözlenmiştir. En yüksek değer 74 Ekim ayında, en düşük değer Aralık ayında kaydedilmiştir. 0,71 değeri II. sınıf, 0,29 değeri ise IV. sınıf su kalitesini göstermektedir (Şekil 4.11). 2. istasyonda LTDI2 değerleri 61,81-92,10 arasında değişmiş, en düşük değer Kasım 2014’te, en yüksek değer ise Şubat 2015’te bulunmuş olup, en yüksek değer aynı zamanda çalışma boyunca kaydedilen en yüksek sayı olmuştur (bkz. Şekil 4.10). 2.istasyonda ekolojik kalite oranı sınıfları değerleri 0,13 – 0,65 arasında değiştiği kaydedilmiştir. En yüksek değer Kasım ayında, en düşük değer Şubat ayında tespit edilmiştir. 0,65 değeri II. sınıf, 0,13 değeri V. sınıfsu kalitesini göstermektedir (bkz. Şekil 4.11). 3. istasyonda en düşük LTDI2 değeri 66,31 olarak Eylül 2014’te en yüksek değer 88,63 olarak Ocak 2015’te belirlenmiştir (bkz. Şekil 4.10). 3. istasyonda ekolojik kalite oranı sınıfları değerleri 0,19 – 0,58 arasında değiştiği belirlenmiştir. En yüksek değer Eylül ayında, en düşük değer Ocak ayında gözlenmiştir. 0,58 değeri III. sınıf, 0,19 değeri V. sınıf su kalitesini temsil etmektedir (bkz. Şekil 4.11). LTDI2 100 90 80 70 1.ist Eskikaraağaç 60 2.ist Gölkıyı 3.ist Pompa 50 4.ist Kuvvet Tüneli 40 5.ist Gölyazı 30 20 Şekil 4.10. Tüm istasyonlara ait LTDI2 değerleri 75 LTDI2 değerleri 10.06.14 10.07.14 10.08.14 10.09.14 10.10.14 10.11.14 10.12.14 10.01.15 10.02.15 10.03.15 10.04.15 10.05.15 4. istasyonda LTDI2 değerleri en düşük 41, 26 olarak Ağustos 2014’te, en yüksek 91,94 olarak Haziran 2014’ te kaydedilmiştir (Şekil 4.10). 4. istasyonda ekolojik kalite oranı sınıfları değerleri 0,13 – 1,00 arasında değişmektedir. Enyüksek değer Ağustos ayında, en düşük değer Haziran ayında tespit edilmiştir. 1,00 değeri I. sınıf, 0,13 değeri V. sınıf su kalitesini temsil etmektedir (bkz. Şekil 4.11). Uluabat Gölü 5. istasyonda Ekim 2014’te 21,30 olarak belirlenen LTDI2 değeri aynı zamanda çalışma boyunca tespit edilen en düşük LTDI2 değeri olmuştur. Bu istasyona ait en yüksek LTDI2 değeri Temmuz 2014’te 89,63 olarak bulunmuştur (bkz. Şekil 4.10). 5.istasyonda ekolojik kalite oranı sınıfları değerleri 0,17 – 1,00 arasında değişmektedir. En yüksek değer Ekim ayında, en düşük değer Temmuz ayında tespit edilmiştir. 1, 00 değeri I.sınıf, 0,17 değeri V. sınıf su kalitesini belirtmektedir (bkz. Şekil 4.11). EKO 1 0,8 0,6 1.ist 2.ist 0,4 3.ist 4.ist 5.ist 0,2 0 Şekil 4.11. Tüm istasyonlara ait ekolojik kalite oranı değerleri 76 Ekolojik Kalite Oranı değerleri Uluabat Gölü 1. istasyonda belirlenen en yüksek PTI değeri 2,53 olarak Ekim 2014’te belirlenmiştir, en düşük değer ise 2,01 olarak Kasım 2014’te kaydedilmiştir (Şekil 4.12.). 2.istasyonda belirlenen en yüksek PTI değeri 2,86 olarak Eylül ayında kaydedilirken, en düşük değer 1,59 olarak Kasım ayında tespit edilmiştir. Bu istasyona ait en düşük PTI değeri aynı zamanda çalışma boyunca tespit edilen en düşük değer olmuştur (bkz. Şekil 4.12). 3. istasyonda belirlenen en yüksek PTI değeri 2,83’tür ve Ağustos ayında kaydedilmiştir. En düşük PTI değeri ise 1,95 olarak Ocak 2015’te tespit edilmiştir (bkz. Şekil 4.12). 4. istasyonda belirlenen en yüksek PTI değeri 2,92 olarak Temmuz ayına aittir. Bu istasyona ait en yüksek PTI değeri aynı zamanda çalışma boyunca tespit edilen en yüksek değer olmuştur. En düşük PTI değeri ise 1,85 olarak Ekim ayında belirlenmiştir (bkz. Şekil 4.12). 5. istasyonda belirlenen en yüksek PTI değeri 2,56 olarak Temmuz 2014’te, en düşük PTI değeri ise 2,05 olarak Haziran 2014’ te kaydedilmiştir (bkz. Şekil 4.12). PTI 3 2,75 2,5 1.istasyon 2,25 2.istasyon 3.istasyon 2 4.istasyon 5.istasyon 1,75 1,5 Şekil 4.12. Tüm istasyonlara ait PTI değerleri Uluabat Gölü 1. istasyonda belirlenen en yüksek GI değeri 7,55 olarak Temmuz 2014’te belirlenmiştir, en düşük değer ise 0,22 olarak Şubat 2015’te kaydedilmiştir (Şekil 4.13). 77 2.istasyonda belirlenen en yüksek GI değeri 70,4 olarak Ağustos ayında kaydedilirken, en düşük değer 0,03 olarak Mayıs ayında tespit edilmiştir. Bu istasyona ait en yüksek GI değeri ve en düşük GI değeri aynı zamanda çalışma boyunca tespit edilen en yüksek ve en düşük değerler olmuştur (Şekil 4.14). 3. istasyonda belirlenen en yüksek GI değeri 6,95’tir ve Ekim ayında kaydedilmiştir. En düşük GI değeri ise 0,09 olarak Mart 2015’te tespit edilmiştir (Şekil 4.15). 4. istasyonda belirlenen en yüksek GI değeri 9,82 olarak Eylül ayına aittir. En düşük GI değeri ise 0,35 olarak Kasım ayında belirlenmiştir (Şekil 4.16). 5. istasyonda belirlenen en yüksek GI değeri 16,1 olarak Haziran 2014’te, en düşük GI değeri ise 0,11 olarak Mayıs 2015’ te kaydedilmiştir (Şekil 4.17). Şekil 4.13. 1.istasyona ait GI değerleri Şekil 4.14. 2.istasyona ait GI değerleri 78 Şekil 4.15. 3.istasyona ait GI değerleri Şekil 4.16. 4.istasyona ait GI değerleri 79 Şekil 4.17. 5.istasyona ait GI değerleri 4.3.3.2Kompozisyon metrikleri sonuçları 1 .istasyonda % Cocc nispi bolluklarının 0 – 50,74 arasında değiştiği görülmüştür. En yüksek %Cocc Haziran ayında tespit edilmiştir. Şubat ayında ise Cocconeis gözlenmemiştir (Şekil 4.18). 2. istasyonda Ağustos ve Eylül aylarında sırasıyla % Cocconeis 92,28 ve 90,88 olarak kaydedilmiştir. Nisan ayında ise Cocconeis hiç gözlenmezken, diğer aylarda % Cocconeis 0,32- 59,48 arasında kaydedilmiştir (bkz. Şekil 4.18). 3. istasyonda en yüksek % Cocconeis 83,33 olarak Ağustos ayında tespit edilmiştir, en düşük değer ise 0,29 olarak Mayıs ayında kaydedilmiştir (bkz. Şekil 4.18). 4. istasyonda % Cocconeis nispi bolluklarının 0 – 94,44 arasında değiştiği görülmüştür. En yüksek % Cocconeis değeri Temmuz ayında tespit edilmiştir. Nisan ayında ise Cocconeis gözlenmemiştir (bkz. Şekil 4.18). 5. istasyonda en yüksek % Cocconeis %78,28 Temmuz ayında tespit edilmiştir. Mart ayında ise Cocconeis hiç gözlenmezken, diğer aylarda % Cocconeis 0,31 – 49.17 arasında kaydedilmiştir (bkz. Şekil 4.18). 80 % Cocc 100 90 80 70 60 1.istasyon 50 2.istasyon 40 3.istasyon 30 4.istasyon 20 5.istasyon 10 0 Şekil 4.18.% Cocc kompozisyon metriği değişimi Çalışma dönemi boyunca % Cym + Enc’in nispi bolluklarının düşük yüzdelerde olduğu görülmüştür. En yüksek % Cym + Enc değeri 15, 12 ile 1. istasyonda Mayıs ayında kaydedilmiştir. Haziran ve Eylül 2014’te %Cym + Enc değeri 0’dır (Şekil 4.19.). 2. istasyonda % Cym + Enc nispi bolluklarının 0 - 9,81 arasında değiştiği görülmüştür. En yüksek % Cym + Enc Nisan ayında tespit edilmiştir (bkz. Şekil 4.19). 3. istasyonda % Cym + Enc nispi bolluklarının 0 - 4,56 arasında değiştiği görülmüştür. En yüksek değerin Nisan ayında olduğu tespit edilmiştir (bkz. Şekil 4.19). 4. istasyonda en yüksek % Cym + Enc % 15,36 olarak Mayıs ayında belirlenmiştir. Eylül ayında, Cym+ Enc gözlenmezken diğer aylarda % Cymbella + Encyonema 0,30 - 6,19 arasında kaydedilmiştir (bkz. Şekil 4.19). 5. istasyonda en yüksek % Cym+ Enc değeri 13,42 ile Mart ayında olduğu belirlenmiştir. Ağustos ve Şubat aylarında %Cym+ Enc 0’dır. Diğer aylarda nispi bolluklarının 0,32- 12,61 arasında değiştiği görülmüştür (bkz. Şekil 4.19). 81 % Cym+Enc 16 14 12 10 1.istasyon 8 2.istasyon 6 3.istasyon 4 4.istasyon 2 5.istasyon 0 Şekil 4.19. % Cym+ Enc kompozisyon metriği değişimi 1. istasyonda % Navi nispi bolluklarının 0,31 - 25,15 arasında değiştiği görülmüştür. En yüksek %Navi Kasım ayında tespit edilmiştir. En düşük % Navi ise Şubat ayında belirlenmiştir (Şekil 4.20.). 2. istasyonda Kasım ve Mayıs aylarında sırasıyla % Navi 42,07 ve 32,05 olarak kaydedilmiştir. Ağustos ayında ise hiç gözlenmezken diğer aylarda 0,28 – 16,56 arasında kaydedilmiştir (bkz. Şekil 4.20). 3. istasyonda en yüksek %Navi 7,97 olarak Mart ayında tespit edilmiştir. Ağustos ayında hiç gözlenmezken diğer aylarda %Navi 1,26 -17,95 arasında kaydedilmiştir (bkz. Şekil 4.20). 4. istasyonda en yüksek %Navi 20,72 olarak Mart ayında tespit edilmiştir, en düşük değer ise 0,51 olarak Haziran ayında kaydedilmiştir (bkz. Şekil 4.20). 5. istasyonda % Navi nispi bolluklarının 0 – 43,16 arasında değiştiği görülmüştür. En yüksek değer Aralık ayında tespit edilmiştir. Temmuz, Ağustos, Eylül ve Şubat aylarında gözlenmemiştir (bkz. Şekil 4.20). 82 %Navi 50 45 40 35 30 1.istasyon 25 2.istasyon 20 3.istasyon 15 4.istasyon 10 5.istasyon 5 0 Şekil 4.20.% Navi kompozisyon metriği değişimi Çalışma dönemi boyunca % Nit + Try’nin nispi bolluklarının orta yüzdelerde olduğu görülmüştür. 1. istasyonda % Nit + Try nispi bolluklarının 3,60 – 41,97 arasında değiştiği görülmüştür. En yüksek %Nit + Try Mayıs ayında tespit edilmiştir (Şekil 4.21.). 2. istasyonda % Nit+ Try nispi bolluklarının 0,9 – 45,72 arasında değiştiği gözlenmiştir. En yüksek değerin Mart ayında olduğu tespit edilmiştir (bkz. Şekil 4.21). 3. istasyonda en yüksek % Nit+ Try değeri % 46,64 olarak Mayıs ayında belirlenmiştir. Bu istasyonda en düşük % Nit+ Try değeri % 6,81 olarak Ekim ayında belirlenmiştir (bkz. Şekil 4.21). 4. istasyonda en yüksek % Nit + Try değeri 23,51 ile Mayıs ayında olduğu belirlenmiştir. Temmuz ayında Nit + Try 0’dır. Diğer aylarda nispi bolluklarının 4,68 – 21,92 arasında değiştiği görülmüştür (bkz. Şekil 4.21). En yüksek % Nit + Try değeri 49,99 ile 5. istasyonda Şubat ayında kaydedilmiştir. 5. istasyonda Temmuz ayında % Nitzschia + Tryblionella gözlenmemiştir (bkz. Şekil 4.21). 83 % Nit+Try 60 50 40 1.istasyon 30 2.istasyon 3.istasyon 20 4.istasyon 10 5.istasyon 0 Şekil 4.21.% Nit+ Try kompozisyon metriği değişimi Van Dam ve ark.(1994)’nın ekolojik tolerans tanımlamasına göre diyatome taksonları Trofik durum, Saprobite, Azot Birikim Metabolizması, Oksijen İhtiyaçları ve Tuzluluğa göre farklı ekolojik indikatör değerleri almaktadır. Bu autekolojik indekslere göre istasyonlardaki her diyatomenin ekolojik indikatör değerleri kullanılarak bulundukları sınıf belirlenmiş ve diyatome taksonlarının her sınıfta bulunan nispi bolluk değerleri hesaplanmıştır. Van Dam'ın Trofik durum indeksine göre 1. istasyonda nispi bolluğun büyük kısmını Eutrofentik türler oluşturmuş en yüksek değer % 89,26 ile Haziran ayında gözlenmiştir. Tüm çalışma boyunca Şubat ayı dışında etrofentik türlerin nispi bolluğu % 60’ın altına düşmemiştir. Şubat ayında ise % 58,99 ile mezoeutrofentik türler baskın olmuştur. Diğer trofik durum indeksikategorileri ise % 20’nin üzerinde gözlenmemiştir (Şekil 4.22). 84 Şekil 4.22. Trofik durum indeksinin 7 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 1. istasyondaki durumu Trofik duruma göre 2. istasyonda nispi bolluğun büyük kısmını Eutrofentik türler oluşturmuş en yüksek değer % 98,76 ile Ağustos ayında gözlenmiştir. Tüm çalışma boyunca Mayıs ayı dışında etrofentik türlerin nispi bolluğu % 45’in altına düşmemiştir. Diğer trofik durum indeksi kategorileri ise % 40’ın üzerinde gözlenmemiştir (Şekil 4.23). Trofik duruma göre 3. istasyonda nispi bolluğun büyük kısmını Eutrofentik türler oluşturmuş en yüksek değer % 100 ile Ağustos ayında gözlenmiştir. Tüm çalışma boyunca Nisan ve Mayıs ayları dışında eutrofentik türlerin nispi bolluğu % 60’ın altına düşmemiştir. Diğer trofik durum indeksi kategorileri ise % 21’in üzerinde gözlenmemiştir (Şekil 4.24). Trofik duruma göre 4. istasyonda nispi bolluğun büyük kısmını Eutrofentik türler oluşturmuş en yüksek değer % 99,38 ile Temmuz ayında gözlenmiştir. Tüm çalışma boyunca Kasım ve Nisan ayları dışında etrofentik türlerin nispi bolluğu % 60’ın altına düşmemiştir. Diğer trofik durum indeksi kategorileri ise % 37’nin üzerinde gözlenmemiştir (Şekil 4.25). 85 2.istasyon 120 100 TR-O 80 TR-OM TR-M 60 TR-ME 40 TR-E TR-H 20 TR-OE TR-ann 0 Şekil 4.23.Trofik durum indeksinin 7 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 2. istasyondaki durumu 3.istasyon 100 90 80 TR-O 70 TR-OM 60 TR-M 50 40 TR-ME 30 TR-E 20 TR-H 10 TR-OE 0 TR-ann Şekil 4.24.Trofik durum indeksinin 7 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 3. istasyondaki durum 86 Trofik Durum Trofik Durum 4.istasyon 100 90 80 TR-O 70 TR-OM 60 TR-M 50 40 TR-ME 30 TR-E 20 TR-H 10 TR-OE 0 TR-ann Şekil 4.25.Trofik durum indeksinin 7 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 4. istasyondaki durumu Trofik duruma göre 5. istasyonda nispi bolluğun büyük kısmını Eutrofentik türler oluşturmuş en yüksek değer % 99,34 ile Temmuz ayında gözlenmiştir. Tüm çalışma boyunca Kasım, Şubat ve Mart ayları dışında eutrofentik türlerin nispi bolluğu % 60’ın altına düşmemiştir. Diğer trofik durum indeksi kategorileri ise % 27’nin üzerinde gözlenmemiştir (Şekil 4.26). Van Dam’ın saprobik indeksine göre 1. istasyonda nispi bolluğun büyük kısmını beta- mezosaprobik türler oluşturmuş en yüksek değer % 86,14 ile Temmuz ayında gözlenmiştir. Tüm çalışma boyunca Mart ayı dışında beta-mezosaprobik türlerin nispi bolluğu % 40’ın altına düşmemiştir. Diğer saprobik indeks kategorileri ise % 40’ın üzerinde gözlenmemiştir (Şekil 4.27). Saprobik duruma göre 2. istasyonda nispi bolluğun büyük kısmını beta-mezosaprobik türler oluşturmuş en yüksek değer % 96,91 ile Ağustos ayında gözlenmiştir. Tüm çalışma boyunca Aralık ayı dışındabeta-mesosaprobik türlerin nispi bolluğu % 30’un altına düşmemiştir. Diğer saprobik indeks kategorileri ise % 47’nin üzerinde gözlenmemiştir (Şekil 4.28). 87 Trofik Durum 5.istasyon 100 90 80 TR-O 70 TR-OM 60 TR-M 50 40 TR-ME 30 TR-E 20 TR-H 10 TR-OE 0 TR-ann Şekil 4.26.Trofik durum indeksinin 7 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 5. istasyondaki durumu 1.istasyon 100 90 80 70 Sap-OL 60 Sap-BM 50 Sap-AM 40 Sap-AMP 30 Sap-PS 20 ann 10 0 Şekil 4.27.Saprobik indeksin 5 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 1. istasyondaki durumu 88 Saprobite Trofik Durum 2.istasyon 100 90 80 70 Sap-OL 60 Sap-BM 50 40 Sap-AM 30 Sap-AMP 20 Sap-PS 10 0 ann Şekil 4.28.Saprobik indeksin 5 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 2. istasyondaki durumu Saprobik duruma göre 3. istasyonda nispi bolluğun büyük kısmını beta-mezosaprobik türler oluşturmuş en yüksek değer % 84,74 ile Ekim ayında gözlenmiştir. Tüm çalışma boyunca Ocak ayı dışındabeta-mesosaprobik türlerin nispi bolluğu % 43’ün altına düşmemiştir. Diğer saprobik indeks kategorileri ise % 46’nın üzerinde gözlenmemiştir (Şekil 4.29). 3.istasyon 90 80 70 60 Sap-OL 50 Sap-BM 40 Sap-AM 30 Sap-AMP 20 Sap-PS 10 ann 0 Şekil 4.29.Saprobik indeksin 5 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 3. istasyondaki durum 89 Saprobite Saprobite Saprobik duruma göre 4. istasyonda nispi bolluğun büyük kısmını beta-mezosaprobik türler oluşturmuş en yüksek değer % 98,76 ile Temmuz ayında gözlenmiştir. Tüm çalışma boyunca Mart ayında ise alfa-mesosaprobik türlerin nispi bolluğu % 47,74 olmuştur. Diğer saprobik indeks kategorileri ise % 48’in üzerinde gözlenmemiştir (Şekil 4.30). 4.istasyon 100 90 80 70 Sap-OL 60 Sap-BM 50 Sap-AM 40 Sap-AMP 30 20 Sap-PS 10 ann 0 Şekil 4.30.Saprobik indeksin 5 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 4. istasyondaki durumu Saprobik duruma göre 5. istasyonda nispi bolluğun büyük kısmını beta-mezosaprobik türler oluşturmuş en yüksek değer % 95,06 ile Temmuz ayında gözlenmiştir. Tüm çalışma boyunca Şubat ayında alfa-mesosaprobik türlerin nispi bolluğu % 49,99 olmuştur. Eylül ayında ise alfa-mesopolisaprobik türlerin nispi bolluğu %51,29 olmuştur. Diğer saprobik indeks kategorileri ise % 52’nin üzerinde gözlenmemiştir (Şekil 4.31). 90 Saprobite 5.istasyon 100 90 80 70 Sap-OL 60 Sap-BM 50 40 Sap-AM 30 Sap-AMP 20 Sap-PS 10 0 ann Şekil 4.31.Saprobik indeksin 5 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 5. istasyondaki durumu Tuzluluk indeksine göre 1. istasyonda nispi bolluğun büyük kısmını SAL-FB türler oluşturmuş en yüksek değer % 98,72 ile Nisan ayında gözlenmiştir. Tüm çalışma boyunca Ağustos ayı dışında SAL-FB türlerin nispi bolluğu % 70’in altına düşmemiştir. Diğer kategoriler ise % 35’in üzerinde gözlenmemiştir (Şekil 4.32). 1.istasyon 100 90 80 70 60 SAL-F 50 SAL-FB 40 SAL-BF 30 20 SAL-B 10 SAL-ann 0 Şekil 4.32.Tuzluluk indeksinin 4 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 1. istasyondaki durumu 91 Tuzluluk Saprobite Tuzluluk indeksine göre 2. istasyonda nispi bolluğun büyük kısmını SAL-FB türler oluşturmuş en yüksek değer % 93,91 ile Mayıs ayında gözlenmiştir. Tüm çalışma boyunca Temmuz ayı dışında SAL-FB türlerin nispi bolluğu % 50’nin altına düşmemiştir. SAL-BF bu istasyondaki diğer tuzluluk kategorisi olmuş, en yüksek değerine Temmuz ayında %50 ile ulaşmıştır. Diğer kategorilerin ise %10’un üzerine çıkmadığı tespit edilmiştir (Şekil 4.33). 2.istasyon 100 90 80 70 60 SAL-F 50 SAL-FB 40 SAL-BF 30 20 SAL-B 10 SAL-ann 0 Şekil 4.33.Tuzluluk indeksinin 4 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 2. istasyondaki durumu Tuzluluk indeksine göre 3. istasyonda nispi bolluğun büyük kısmını SAL-FB türler oluşturmuş en yüksek değer % 93,25 ile Mart ayında gözlenmiştir. Tüm çalışma boyunca Ekim ayı dışında SAL-FB türlerin nispi bolluğu % 41’in altına düşmemiştir. SAL-BF türlerinin nispi bolluğu özellikle Ağustos ve Ekim aylarında önemli olmuş ve %55’in üzerine çıkmıştır. Diğer kategoriler ise % 10’un üzerinde gözlenmemiştir (Şekil 4.34). 92 Tuzluluk 3.istasyon 100 90 80 70 60 SAL-F 50 SAL-FB 40 SAL-BF 30 20 SAL-B 10 SAL-ann 0 Şekil 4.34.Tuzluluk indeksinin 4 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 3. istasyondaki durumu Tuzluluk indeksine göre 4. istasyonda nispi bolluğun büyük kısmını SAL-FB türler oluşturmuş en yüksek değer % 96,09 ile Mart ayında gözlenmiştir. Tüm çalışma boyunca Temmuz ayı dışında SAL-FB türlerin nispi bolluğu % 20’nin altına düşmemiştir. Baskın kategori ise SAL-BF olmuş, Temmuz ayında %81 olarak tespit edilmiştir. Diğer kategoriler ise %40’ın üzerinde gözlenmemiştir. (Şekil 4.35). 4.istasyon 100 90 80 70 SAL-F 60 50 SAL-FB 40 SAL-BF 30 20 SAL-B 10 SAL-ann 0 Şekil 4.35.Tuzluluk indeksinin 4 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 4. istasyondaki durumu 93 Tuzluluk Tuzluluk Tuzluluk indeksine göre 5. istasyonda nispi bolluğun büyük kısmını SAL-FB türler oluşturmuş en yüksek değer % 96,71 ile Mart ayında gözlenmiştir. Tuzluluk indeksinde bu istasyonda önemli olan 2. kategori ise SAL-BF olmuştur. Özellikle Temmuz ve Eylül aylarında pik yapmış, %45’in üzerine çıkmıştır. Diğer kategoriler ise %10’un üzerinde gözlenmemiştir (Şekil 4.36). 5.istasyon 120 100 80 SAL-F 60 SAL-FB 40 SAL-BF SAL-B 20 SAL-ann 0 Şekil 4.36.Tuzluluk indeksinin 4 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 5. istasyondaki durumu Oksijen ihtiyaçları indeksine göre 1. istasyonda nispi bolluğun büyük kısmını OX-FH türler oluşturmuş en yüksek değer % 76,73 ile Temmuz ayında gözlenmiştir. Diğer kategoriler ise % 76’nın üzerinde gözlenmemiştir(Şekil 4.37). Oksijen ihtiyaçları indeksine göre 2. istasyonda nispi bolluğun büyük kısmını OX-M türler oluşturmuş en yüksek değer % 66,09 ile Eylül ayında gözlenmiştir. Diğer önemli kategori ise OX-FH olmuş ve en yüksek değer Temmuz ayında %60’ın üzerinde bulunmuştur. Yine OX-FH bu istasyonda 2. en yüksek değerine Mayıs ayında ulaşmıştır ve % 48 olmuştur. Diğer kategoriler ise genellikle %20’nin altına düşmemiştir (Şekil 4.38). 94 Tuzluluk 1.istasyon 90 80 70 60 OX-CH 50 OX-FH 40 OX-M 30 OX-L 20 OX-VL 10 0 OX-ann Şekil 4.37.Oksijen ihtiyaçları indeksinin 5 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 1. istasyondaki durumu 2.istasyon 70 60 50 OX-CH 40 OX-FH 30 OX-M OX-L 20 OX-VL 10 OX-ann 0 Şekil 4.38.Oksijen ihtiyaçları indeksinin 5 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 2. istasyondaki durumu Oksijen ihtiyaçları indeksine göre 3. istasyonda nispi bolluğun büyük kısmını OX-M ve OX-FH türler oluşturmuş en yüksek değer % 63,63 ile Ocak ayında OX-M 95 Oksijen ihtiyaçları Oksijen ihtiyaçları kategorisinde gözlenmiştir. Diğer kategoriler ise % 23’ün üzerinde gözlenmemiştir (Şekil 4.39). 3.istasyon 70 60 50 OX-CH 40 OX-FH OX-M 30 OX-L 20 OX-VL OX-ann 10 0 Şekil 4.39.Oksijen ihtiyaçları indeksinin 5 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 3. istasyondaki durumu Oksijen ihtiyaçları indeksine göre 4. istasyonda nispi bolluğun büyük kısmını OX-M ve OX-FH türler oluşturmuş en yüksek değer % 83,64 ile Temmuz ayında ON-FH kategorisinde gözlenmiştir. OX-M ise Eylül ayında %70 ile en yüksek değere ulaşmıştır. Diğer kategoriler ise % 37’nin üzerinde gözlenmemiştir (Şekil 4.40). Oksijen ihtiyaçları indeksine göre 5. istasyonda nispi bolluğun büyük kısmını OX-M ve OX-FH türler oluşturmuş en yüksek değer % 81,57 ile Temmuz ayında OX-FH kategorisinde gözlenmiştir. Diğer kategoriler ise % 40’ın üzerinde gözlenmemiştir (Şekil 4.41). 96 Oksijen ihtiyaçları 4.istasyon 90 80 70 60 OX-CH 50 OX-FH 40 OX-M 30 OX-L 20 OX-VL 10 0 OX-ann Şekil 4.40.Oksijen ihtiyaçları indeksinin 5 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 4. istasyondaki durumu 5.istasyon 90 80 70 60 OX-CH 50 OX-FH 40 OX-M 30 OX-L 20 OX-VL 10 OX-ann 0 Şekil 4.41.Oksijen ihtiyaçları indeksinin 5 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 5. istasyondaki durumu Van Dam’ın organik azot birikim metabolizması indeksine göre 1. istasyonda nispi bolluğun büyük kısmını ON-AH türler oluşturmuş en yüksek değer % 77,77 ile Haziran ayında gözlenmiştir. Tüm çalışma boyunca Şubat ayı dışında ON-AH türlerin nispi bolluğu % 36’nın altına düşmemiştir. 2. önemli kategoriyi ise ON-AL türleri 97 Oksijen ihtiyaçları Oksijen ihtiyaçları oluşturmuştur, en yüksek değere Temmuz ayında ulaşarak %59 olmuştur. Diğer kategoriler ise tüm çalışma periyodu boyunca %20’nin üzerinde gözlenmemiştir (Şekil 4.42). 1.istasyon 90 80 70 60 ON-AL 50 ON-AH 40 30 ON-FH 20 ON-OH 10 ON-ann 0 Şekil 4.42.Organik azot birikim metabolizması indeksinin 4 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 1. istasyondaki durumu Organik azot birikim metabolizması indeksine göre 2. istasyonda nispi bolluğun büyük kısmını ON-AH türler oluşturmuş en yüksek değer % 97,72 ile Eylül ayında gözlenmiştir. Tüm çalışma boyunca Nisan ayı dışında ON-AH türlerin nispi bolluğu % 47’nin altına düşmemiştir. Bu istasyondaki 2. en yüksek önemli kategori ON-FH olmuş en yüksek değere %48 ile Şubat ayında ulaşmıştır. Diğer kategoriler ise %30’un üzerinde gözlenmemiştir (Şekil 4.43). Organik azot birikim metabolizması indeksine göre 3. istasyonda nispi bolluğun büyük kısmını ON-AH türler oluşturmuş en yüksek değer % 87,98 ile Ekim ayında gözlenmiştir. Tüm çalışma boyunca Ocak ayı dışında ON-AH türlerin nispi bolluğu % 45’in altına düşmemiştir. 2. en önemli kategori olan ON-FH ise en yüksek değere Ocak ayında ulaşmış ve %55’in üzerinde tespit edilmiştir. Diğer kategoriler %20’nin üzerine çıkmamıştır (Şekil 4.44). 98 Organik Azot Birikim Metabolizması 2.istasyon 100 90 80 70 60 ON-AL 50 ON-AH 40 ON-FH 30 20 ON-OH 10 ON-ann 0 Şekil 4.43.Organik azot birikim metabolizması indeksinin 4 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 2. istasyondaki durumu 3.istasyon 100 90 80 70 60 ON-AL 50 ON-AH 40 ON-FH 30 20 ON-OH 10 ON-ann 0 Şekil 4.44.Organik azot birikim metabolizması indeksinin 4 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 3. istasyondaki durumu Organik azot birikim metabolizması indeksine göre 4. istasyonda nispi bolluğun büyük kısmını ON-AH türler oluşturmuş en yüksek değer % 97,53 ile Temmuz ayında gözlenmiştir. Tüm çalışma boyunca Nisan ayı dışında ON-AH türlerin nispi bolluğu % 42’nin altına düşmemiştir. 2. en önemli kategori olan ON-FH en yüksek değere Mart 99 Organik Organik Azot Birikim Metabolizması Azot Birikim Metabolizması ayında %47 olarak ulaşmış, ON-AL ise Kasım ayında %35’in üzerinde gözlenmiştir. Diğer kategoriler ise %10’un üzerine çıkmamıştır (Şekil 4.45). 4.istasyon 100 90 80 70 60 ON-AL 50 ON-AH 40 ON-FH 30 ON-OH 20 ON-ann 10 0 Şekil 4.45.Organik azot birikim metabolizması indeksinin 4 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 4. istasyondaki durumu Organik azot birikim metabolizması indeksine göre 5. istasyonda nispi bolluğun büyük kısmını ON-AH türler oluşturmuş en yüksek değer % 95,72 ile Temmuz ayında gözlenmiştir. Tüm çalışma boyunca Eylül ayı dışında ON-AH türlerin nispi bolluğu % 41’in altına düşmemiştir. 2. en önemli kategori olan ON-FH ise en yüksek değerine Mart ayında %46 ile ulaşmıştır. Diğer kategoriler ise genellikle % 20’nin üzerinde gözlenmemiştir (Şekil 4.46). 100 Organik Azot Birikim Metabolizması 5.istasyon 100 90 80 70 60 ON-AL 50 ON-AH 40 ON-FH 30 20 ON-OH 10 ON-ann 0 Şekil 4.46.Organik azot birikim metabolizması indeksinin 4 kategorisine göre türlerin nispi bolluklarının 5. istasyondaki durumu 4.3.3.3. Takson zenginliği metrikleri sonuçları Uluabat Gölü’nde diyatome takson zenginliği değerleri 3 ile 37 arasında değişmiştir. En düşük değer Ağustos 2014’te 3. istasyonda, en yüksek değer Aralık 2014’te 2. istasyonda kaydedilmiştir (Şekil 4.47). 1. istasyonda belirlenen en yüksek diyatome takson sayısı 32 olarak Mart 2015’te tespit edilmiştir. En düşük diyatome takson sayısı ise 14 olarak Şubat 2015’te kaydedilmiştir (bkz. Şekil 4.47). 2. istasyonda çalışma boyunca belirlenen en düşük diyatome takson sayısı 9 olarak Ağustos 2014’te tespit edilmiştir. En yüksek diyatome takson sayısı ise 37 olarak Aralık 2014’te kaydedilmiştir (bkz. Şekil 4.47). 3. istasyonda belirlenen en yüksek diyatome takson sayısı 36 olarak Mart 2015’te tespit edilmiştir. En düşük diyatome takson sayısı ise 3 olarak Ağustos 2014’te kaydedilmiştir (bkz. Şekil 4.47). 4. istasyon da belirlenen en yüksek diyatome takson sayısı 32’dir ve Mart ayında kaydedilmiştir. En düşük diyatome takson sayısı ise 10 olarak Temmuz ayında tespit edilmiştir (bkz. Şekil 4.47). 5. istasyonda belirlenen en yüksek diyatome takson sayısı 31 olup Kasım 2014 ve Mayıs 2015’te tespit edilmiştir. En düşük diyatome takson sayısı ise 10’dur ve Şubat 2015’te kaydedilmiştir (bkz. Şekil 4.47). 101 Organik Azot Birikim Metabolizması Dia- zen 40 35 30 25 1.istasyon 20 2.istasyon 15 3.istasyon 4.istasyon 10 5.istasyon 5 0 Şekil 4.47. Epifitik diyatomelere ait diyatome takson sayısı değerlerinin değişim Trofik duruma indeksine göre 1. İstasyonda takson zenginliği en yüksek eutrofentik türler olmuştur. Şubat ayı dışında türlerin takson zenginliği 10 ile 17 arasında değişmiş, Şubat ayında ise 6’ya düşmüştür. Diğer trofik durum indeksleri kategorilerinin takson zenginliğine bakıldığında ise mezo eutrofentik türlerin takson zenginliğinin Eylül ayında 8’e çıktığı, diğer kategorilerin ise 5’in üstüne çıkmadığı gözlenmiştir (Şekil 4.48). Trofik durum indeksine göre 2. istasyonda takson zenginliği en yüksek eutrofentik türler olmuştur. Ağustos ayı dışında türlerin takson zenginliği 9 ile 21 arasında değişmiş, Ağustos ayında ise 7’ye düşmüştür. Diğer trofik durum indeksleri kategorilerinin takson zenginliğine bakıldığında ise mezo eutrofentik türlerin takson zenginliğinin Aralık ayında 8’e çıktığı, diğer kategorilerin takson zenginliğinin ise 6’nın üstüne çıkmadığı gözlenmiştir (Şekil 4.49). 102 Takson Sayısı 1.istasyon 18 16 14 TR-O-tx 12 TR-OM-tx 10 TR-M-tx 8 TR-ME-tx 6 TR-E-tx 4 TR-H-tx TR-OE-tx 2 TR-ann-tx 0 Şekil 4.48.Trofik durum indeksinin 7 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 1. istasyondaki durumu 2.istasyon 25 20 TR-O-tx TR-OM-tx 15 TR-M-tx TR-ME-tx 10 TR-E-tx 5 TR-H-tx TR-OE-tx 0 TR-ann-tx Şekil 4.49.Trofik durum indeksinin 7 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 2. istasyondaki durumu Trofik durum indeksine göre 3. istasyonda takson zenginliği en yüksek olan eutrofentik türler olmuştur. Ağustos ayı dışında türlerin takson zenginliği 7 ile 21 arasında 103 Trofik durum takson zenginliği Trofik durum takson zenginliği değişmiş, Ağustos ayında ise 3’e düşmüştür. Diğer trofik durum indeksi kategorilerinin takson zenginliğine bakıldığında ise mezo eutrofentik türlerin takson zenginliğinin 7’ye çıktığı, diğer kategorilerin takson zenginliğinin ise 5’in üstüne çıkmadığı gözlenmiştir (Şekil 4.50). 3.istasyon 25 20 TR-O-tx TR-OM-tx 15 TR-M-tx 10 TR-ME-tx TR-E-tx 5 TR-H-tx TR-OE-tx 0 TR-ann-tx Şekil 4.50.Trofik durum indeksinin 7 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 3. istasyondaki durumu Trofik durum indeksine göre 4. istasyonda takson zenginliği en yüksek olan eutrofentik türler olmuştur. Eylül ayı dışında türlerin takson zenginliği 8 ile 18 arasında değişmiş, Eylül ayında ise 7’ye düşmüştür. Diğer trofik durum indeksi kategorilerinin takson zenginliğine bakıldığında ise mezo eutrofentik türlerin takson zenginliğinin 6’ya çıktığı, diğer kategorilerin takson zenginliğinin ise 6’nın üstüne çıkmadığı gözlenmiştir (Şekil 4.51). Trofik durum indeksine göre 5. istasyonda takson zenginliği en yüksek eutrofentik türler olmuş, Şubat ayı dışında türlerin takson zenginliği 9 ile 18 arasında değişmiş, Şubat ayında ise 6’ya düşmüştür. Diğer trofik durum indeksi kategorilerinin takson zenginliğine bakıldığında ise mezo eutrofentik türlerin takson zenginliğinin 9’a çıktığı, diğer kategorilerin takson zenginliğinin ise 5’in üstüne çıkmadığı gözlenmiştir (Şekil 4.52) 104 Trofik durum takson zenginliği 4.istasyon 20 18 16 TR-O-tx 14 TR-OM-tx 12 TR-M-tx 10 8 TR-ME-tx 6 TR-E-tx 4 TR-H-tx 2 0 TR-OE-tx TR-ann-tx Şekil 4.51.Trofik durum indeksinin 7 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 4. istasyondaki durumu 5.istasyon 20 18 16 TR-O-tx 14 TR-OM-tx 12 TR-M-tx 10 8 TR-ME-tx 6 TR-E-tx 4 TR-H-tx 2 TR-OE-tx 0 TR-ann-tx Şekil 4.52.Trofik durum indeksinin 7 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 5. istasyondaki durumu Van Dam’ın saprobik indeksine göre 1. istasyonda takson zenginliği en yüksek olan beta-mezosaprobik türler olmuştur. Şubat ayı dışında türlerin takson zenginliği 10 ile 17 arasında değişmiş, Şubat ayında ise 6’ya düşmüştür. Diğer saprobik indeks kategorilerinin takson zenginliğine bakıldığında ise alfa-mesosaprobik türlerin takson 105 Trofik durum takson zenginliği Trofik durum takson zenginliği zenginliğinin Mayıs ayında 7’ye çıktığı, diğer kategorilerin takson zenginliğinin ise 6’nın üstüne çıkmadığı gözlenmiştir (Şekil 4.53). 1.istasyon 18 16 14 12 S-OL-tx 10 S-BM-tx 8 S-AM-tx 6 S-AMP-tx 4 S-PS-tx 2 S-ann-tx 0 Şekil 4.53.Saprobik indeksin 5 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 1. istasyondaki durumu Saprobik indeksine göre 2. istasyonda takson zenginliği en yüksek beta-mezosaprobik türler olmuştur. Ağustos ve Şubat ayları dışında türlerin takson zenginliği 8 ile 21 arasında değişmiş, Ağustos ve Şubat aylarında ise 4’e düşmüştür. Diğer saprobik indeks kategorilerinin takson zenginliğine bakıldığında ise alfa-mesosaprobik türlerin takson zenginliğinin Aralık ayında 10’a çıktığı, diğer kategorilerin takson zenginliğinin ise 5’in üstüne gözlenmediği belirlenmiştir (Şekil 4.54). Saprobik indeksine göre 3.istasyonda takson zenginliği en yüksek beta-mezosaprobik türler olmuştur. Ağustos ve Ekim ayları dışında türlerin takson zenginliği 8 ile 18 arasında değişmiştir, Ağustos ayında 2’ye, Ekim ayında ise 3’e düşmüştür. Diğer saprobik indeks kategorilerinin takson zenginliğine bakıldığında ise alfa-mesosaprobik türlerin takson zenginliğinin Mart ayında 9’a çıktığı, diğer kategorilerin takson zenginliğinin ise 6’nın üstüne çıkmadığı gözlenmiştir (Şekil 4.55). 106 Saprobite takson zenginliği 2.istasyon 25 20 S-OL-tx 15 S-BM-tx 10 S-AM-tx S-AMP-tx 5 S-PS-tx 0 S-ann-tx Şekil 4.54.Saprobik indeksin 5 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 2. istasyondaki durumu 3.istasyon 20 18 16 14 S-OL-tx 12 S-BM-tx 10 8 S-AM-tx 6 S-AMP-tx 4 S-PS-tx 2 S-ann-tx 0 Şekil 4.55.Saprobik indeksin 5 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 3. istasyondaki durumu Saprobik indeksine göre 4. istasyonda takson zenginliği en yüksek beta-mezosaprobik türler olmuş, Ocak ayı dışında türlerin takson zenginliği 7 ile 15 arasında değişmiştir, Ocak ayında ise 6’ya düşmüştür. Diğer saprobik indeks kategorilerinin takson zenginliğine bakıldığında ise alfa-mesosaprobik türlerin takson zenginliğinin Mart 107 Saprobite takson zenginliği Saprobite takson zenginliği ayında 9’a çıktığı, diğer kategorilerin takson zenginliğinin ise 5’in üstünde gözlenmediği tespit edilmiştir (Şekil 4.56). 4.istasyon 16 14 12 S-OL-tx 10 S-BM-tx 8 S-AM-tx 6 S-AMP-tx 4 S-PS-tx 2 S-ann-tx 0 Şekil 4.56.Saprobik indeksin 5 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 4. istasyondaki durumu Saprobik indekse göre 5. istasyonda takson zenginliği en yüksek beta-mezosaprobik türler olmuştur. Şubat ayı dışında türlerin takson zenginliği 8 ile 16 arasında değişmiştir, Şubat ayında ise 4’e düşmüştür. Diğer saprobik indeks kategorilerinin takson zenginliğine bakıldığında ise alfa-mesosaprobik türlerin takson zenginliğinin en fazla 7 olduğu, diğer kategorilerin takson zenginliğinin ise 5’in üstüne çıkmadığı gözlenmiştir (Şekil 4.57). Tuzluluk indeksine göre 1.istasyonda takson zenginliği en yüksek olan SL-FB-tx türleri olmuştur. Temmuz ve Şubat ayı dışında türlerin takson zenginliği 16 ile 24 arasında değişmiştir, Temmuz ve Şubat ayında ise 13’e kadar düşmüştür. Diğer tuzluluk indeksleri kategorilerinin takson zenginliğine bakıldığında ise SL-BF-tx türlerin takson zenginliğinin 5’e çıktığı, diğer kategorilerin takson zenginliğinin ise 3’ün üstüne çıkmadığı gözlenmiştir (Şekil 4.58). 108 Saprobite takson zenginliği 5.istasyon 18 16 14 12 S-OL-tx 10 S-BM-tx 8 S-AM-tx 6 S-AMP-tx 4 S-PS-tx 2 0 S-ann-tx Şekil 4.57.Saprobik indeksin 5 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 5. istasyondaki durumu 1.istasyon 30 25 20 SL-F-tx 15 SL-FB-tx 10 SL-BF-tx SL-B-tx 5 SL-ann-tx 0 Şekil 4.58.Tuzluluk indeksinin 4 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 1. istasyondaki durumu Tuzluluk indeksine göre 2. istasyonda takson zenginliği en yüksek olan SL-FB-tx türler olmuştur, Ağustos ve Şubat ayları dışında türlerin takson zenginliği 10 ile 28 arasında değişmiştir, Ağustos ve Şubat aylarında ise sırasıyla 6 ve 7 takson gözlenmiştir. Diğer tuzluluk indeksleri kategorilerinin takson zenginliğine bakıldığında ise SL-BF-tx 109 Tuzluluk takson zenginliği Saprobite takson zenginliği türlerin takson zenginliğinin 6’ya çıktığı, diğer kategorilerin takson zenginliğinin ise 3’ün üstüne çıkmadığı gözlenmiştir (Şekil 4.59). 2.istasyon 30 25 20 SL-F-tx 15 SL-FB-tx 10 SL-BF-tx SL-B-tx 5 SL-ann-tx 0 Şekil 4.59.Tuzluluk indeksinin 4 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 2. istasyondaki durumu Tuzluluk indeksine göre 3. istasyonda takson zenginliği en yüksek olan SL-FB-tx türleri olmuştur. Ağustos ve Ocak ayları dışında türlerin takson zenginliği 13 ile 28 arasında değişmiştir, Ağustos ayında 2’ye, Ocak ayında ise 6’ya düşmüştür. Diğer tuzluluk indekslerinin kategorilerinin takson zenginliğine bakıldığında ise SL-BF-tx türlerin takson zenginliğinin 7’ye çıktığı, diğer kategorilerin takson zenginliğinin ise 2’nin üstünde tür çeşitliliğine sahip olmadığı tespit edilmiştir (Şekil 4.60). 110 Tuzluluk takson zenginliği 3.istasyon 30 25 20 SL-F-tx 15 SL-FB-tx 10 SL-BF-tx SL-B-tx 5 SL-ann-tx 0 Şekil 4.60.Tuzluluk indeksinin 4 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 3. istasyondaki durumu Tuzluluk indeksine göre 4. istasyonda takson zenginliği en yüksek SL-FB-tx türleri olmuştur. Temmuz ayı dışında türlerin takson zenginliği 10 ile 24 arasında değişmiştir, Temmuz ayında ise 8’e düşmüştür. Diğer tuzluluk indekslerinin kategorilerinin takson zenginliğine bakıldığında ise SL-BF-tx türlerin takson zenginliğinin 7’ye çıktığı, diğer kategorilerin takson zenginliğinin ise 2’nin üstüne çıkmadığı gözlenmiştir (Şekil 4.61). Tuzluluk indeksine göre 5. istasyonda takson zenginliği en yüksek olan SL-FB-tx türler olmuştur. Şubat ayı dışında türlerin takson zenginliği 10 ile 24 arasında değişmiştir, Şubat ayında ise 8’e düşmüştür. Diğer tuzluluk indekslerinin kategorilerinin takson zenginliğine bakıldığında ise SL-BF-tx türlerinin takson zenginliğinin 5’e kadar çıktığı, diğer kategorilerin takson zenginliğinin ise 4’ün üstünde gözlenmediği tespit edilmiştir (Şekil 4.62). Oksijen ihtiyaçları indeksine göre 1. istasyonda takson zenginliği en yüksek olan OX- FH-tx türler olmuştur. Şubat ayı dışında türlerin takson zenginliği 6 ile 11 arasında değişmiştir, Şubat ayında ise 5’e düşmüştür. Diğer oksijen ihtiyaçları indekslerinin kategorilerinin takson zenginliğine bakıldığında ise OX-M-tx türlerin takson zenginliğinin Mart ayında 9’a çıktığı, diğer kategorilerin takson zenginliğinin ise 5’in üstüne çıkmadığı gözlenmiştir (Şekil 4.63). 111 Tuzluluk takson zenginliği 4.istasyon 30 25 20 SL-F-tx 15 SL-FB-tx 10 SL-BF-tx SL-B-tx 5 SL-ann-tx 0 Şekil 4.61.Tuzluluk indeksinin 4 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 4. istasyondaki durum 5.istasyon 30 25 20 SL-F-tx 15 SL-FB-tx 10 SL-BF-tx SL-B-tx 5 SL-ann-tx 0 Şekil 4.62.Tuzluluk indeksinin 4 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 5. istasyondaki durumu 112 Tuzluluk takson zenginliği Tuzluluk takson zenginliği 1.istasyon 12 10 8 OX-CH-tx OX-FH-tx 6 OX-M-tx 4 OX-L-tx 2 OX-VL-tx 0 OX-ann-tx Şekil 4.63.Oksijen ihtiyaçları indeksinin 5 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 1. istasyondaki durumu Oksijen ihtiyaçları indeksine göre 2. istasyonda takson zenginliği en yüksek olan OX- FH-tx türler olmuştur. Ağustos ve Şubat ayları dışında türlerin takson zenginliği 5 ile 14 arasında değişmiştir, Ağustos ve Şubat aylarında ise 3’e düşmüştür. Diğer oksijen ihtiyaçları indekslerinin kategorilerinin takson zenginliğine bakıldığında ise OX-M-tx türlerin takson zenginliğinin 12’ye kadar çıktığı, en düşük değerin ise 4 ile Ağustos ayında gözlendiği tespit edilmiştir. Diğer kategorilerin takson zenginliğinin ise 7’nin üstüne çıkmadığı gözlenmiştir (Şekil 4.64). Oksijen ihtiyaçları indeksine göre 3. istasyonda takson zenginliği en yüksek olan OX- FH-tx türler olmuştur. Ağustos ayı dışında türlerin takson zenginliği 2 ile 12 arasında değişmiştir, Ağustos ayında ise 1’e düşmüştür. Diğer oksijen ihtiyaçları indekslerinin kategorilerinin takson zenginliğine bakıldığında ise OX-M-tx türlerin takson zenginliğinin 12’ye çıktığı, diğer kategorilerin takson zenginliğinin ise 7’nin üstüne çıkmadığı gözlenmiştir (Şekil 4.65). 113 Oksijen ihtiyaçları takson zenginliği 2.istasyon 16 14 12 OX-CH-tx 10 OX-FH-tx 8 OX-M-tx 6 OX-L-tx 4 OX-VL-tx 2 0 OX-ann-tx Şekil 4.64.Oksijen ihtiyaçları indeksinin 5 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 2. istasyondaki durumu 3.istasyon 14 12 10 OX-CH-tx 8 OX-FH-tx 6 OX-M-tx 4 OX-L-tx 2 OX-VL-tx OX-ann-tx 0 Şekil 4.65.Oksijen ihtiyaçları indeksinin 5 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 3. istasyondaki durumu Oksijen ihtiyaçları indeksine göre 4. istasyonda takson zenginliği en yüksek olan OX- FH-tx türler olmuştur. Temmuz ve Eylül ayları dışında türlerin takson zenginliği 6 ile 11 arasında değişmiştir, Temmuz ve Eylül aylarında ise 5’e düşmüştür. Diğer oksijen ihtiyaçları indekslerinin kategorilerinin takson zenginliğine bakıldığında ise OX-M-tx 114 Oksijen ihtiyaçları takson Oksijen ihtiyaçları takson zenginliği zenginliği türlerin takson zenginliğinin Mart ayında 10’a çıktığı gözlenmiştir. Diğer kategorilerin takson zenginliğinin ise 6’nın üstünde takson zenginliğine sahip olmadığı tespit edilmiştir (Şekil 4.66). 4.istasyon 12 10 8 OX-CH-tx OX-FH-tx 6 OX-M-tx 4 OX-L-tx 2 OX-VL-tx OX-ann-tx 0 Şekil 4.66.Oksijen ihtiyaçları indeksinin 5 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 4. istasyondaki durumu Oksijen ihtiyaçları indeksine göre 5. istasyonda takson zenginliği en yüksek OX-FH-tx türlerinin Şubat ayı dışında takson zenginliği 6 ile 12 arasında değişmiştir, Şubat ayında ise 3’e düşmüştür. Diğer oksijen ihtiyaçları indekslerinin kategorilerinin takson zenginliğine bakıldığında ise OX-M-tx türlerin takson zenginliğinin 11’e, OX-CH-tx’in 8’e çıktığı, diğer kategorilerin takson zenginliğinin ise 3’ün üstünde gözlenmediği tespit edilmiştir (Şekil 4.67). Organik azot birikim metabolizması indeksine göre 1. istasyonda takson zenginliği en yüksek olan ON-AH-tx türler olmuştur. Şubat ayı dışında türlerin takson zenginliği 7 ile 16 arasında değişmiştir, Şubat ayında ise 6’ya düşmüştür. Diğer organik azot birikim metabolizması indekslerinin kategorilerinin takson zenginliğine bakıldığında ise ON- AL-tx türlerin takson zenginliğinin 6’ya çıktığı, diğer kategorilerin takson zenginliğinin ise 5’in üstünde tür zenginliğine sahip olmadığı gözlenmiştir (Şekil 4.68). 115 Oksijen ihtiyaçları takson zenginliği 5.istasyon 14 12 10 OX-CH-tx 8 OX-FH-tx 6 OX-M-tx 4 OX-L-tx 2 OX-VL-tx 0 OX-ann-tx Şekil 4.67.Oksijen ihtiyaçları indeksinin 5 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 5. istasyondaki durumu 1.istasyon 18 16 14 12 ON-AH-tx 10 ON-AL-tx 8 6 ON-FH-tx 4 ON-OH-tx 2 ON-ann-tx 0 Şekil 4.68.Organik azot birikim metabolizması indeksinin4 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 1. istasyondaki durumu Organik azot birikim metabolizması indeksine göre 2. istasyonda takson zenginliği en yüksek ON-AH-tx türleri olmuş, Ağustos ayı dışında türlerin takson zenginliği 6 ile 20 arasında değişmiştir. Ağustos ayında ise 5’e düşmüştür. Diğer organik azot birikim metabolizması indekslerinin kategorilerinin takson zenginliğine bakıldığında ise ON- 116 Organik azot birikim Oksijen ihtiyaçları takson metabolizması takson zenginliği zenginliği AL-tx türlerin takson zenginliğinin 9’a çıktığı, diğer kategorilerin takson zenginliğinin ise 6’nın üstüne çıkmadığı gözlenmiştir (Şekil 4.69) 2.istasyon 25 20 15 ON-AH-tx ON-AL-tx 10 ON-FH-tx 5 ON-OH-tx ON-ann-tx 0 Şekil 4.69.Organik azot birikim metabolizması indeksinin4 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 2. istasyondaki durumu Organik azot birikim metabolizması indeksine göre 3. istasyonda takson zenginliği en yüksek ON-AH-tx türleri olmuştur. Ağustos ve Ocak ayları dışında türlerin takson zenginliği 9 ile 19 arasında değişmiştir, Ağustos ayında 2’ye, Ocak ayında ise 5’e düşmüştür. Diğer organik azot birikim metabolizması indekslerinin kategorilerinin takson zenginliğine bakıldığında ise ON-AL-tx türlerin takson zenginliğinin 8’e çıktığı, diğer kategorilerin takson zenginliğinin ise 5’in üstünde takson gözlenmediği tespit edilmiştir (Şekil 4.70). Organik azot birikim metabolizması indeksine göre 4. istasyonda takson zenginliği en yüksek ON-AH-tx türleri olmuş, Temmuz ayı dışında türlerin takson zenginliği 7 ile 19 arasında değişmiştir, Temmuz ayında ise 6’ya düşmüştür. Diğer organik azot birikim metabolizması indekslerinin kategorilerinin takson zenginliğine bakıldığında ise ON- AL-tx türlerin takson zenginliğinin 7’ye çıktığı, diğer kategorilerin takson zenginliğinin ise 5’in üstüne çıkmadığı gözlenmiştir (Şekil 4.71). 117 Organik azot birikim metabolizması takson zenginliği 3.istasyon 20 18 16 14 12 ON-AH-tx 10 ON-AL-tx 8 ON-FH-tx 6 4 ON-OH-tx 2 ON-ann-tx 0 Şekil 4.70.Organik azot birikim metabolizması indeksinin4 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 3. istasyondaki durumu 4.istasyon 20 18 16 14 12 ON-AH-tx 10 ON-AL-tx 8 ON-FH-tx 6 4 ON-OH-tx 2 ON-ann-tx 0 Şekil 4.71.Organik azot birikim metabolizması indeksinin4 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 4. istasyondaki durumu Organik azot birikim metabolizması indeksine göre 5. istasyonda takson zenginliği en yüksek olan ON-AH-tx türler olmuştur. Şubat ayı dışında türlerin takson zenginliği 7 ile 16 arasında değişmiştir, Şubat ayında ise 6’ya düşmüştür. Diğer organik azot birikim metabolizması indekslerinin kategorilerinin takson zenginliğine bakıldığında ise ON- 118 Organik azot birikim Organik azot birikim metabolizması takson zenginliği metabolizması takson zenginliği AL-tx türlerinin takson zenginliğinin 7’ye kadar çıktığı, diğer kategorilerin takson zenginliğinin ise 5’in üstüne çıkmadığı gözlenmiştir (Şekil 4.72) 5.istasyon 18 16 14 12 ON-AH-tx 10 ON-AL-tx 8 6 ON-FH-tx 4 ON-OH-tx 2 ON-ann-tx 0 Şekil 4.72.Organik azot birikim metabolizması indeksinin4 kategorisine göre türlerin takson zenginliğinin 5. istasyondaki durumu Uluabat Gölü’nde diyatome cins zenginliği değerleri 2 ile 22 arasında değişmiştir. En düşük değer Ağustos 2014’te 3. istasyonda, en yüksek değer Haziran 2014’te 2. istasyonda kaydedilmiştir (Şekil 4.73). 1. istasyonda belirlenen en yüksek diyatome cins sayısı 16 olarak Ekim ayında tespit edilmiştir. En düşük diyatome cins sayısı ise 8 olarak Şubat 2015’te kaydedilmiştir (bkz. Şekil 4.73). 2.istasyonda çalışma boyunca belirlenen en düşük diyatome cins sayısı 7 olarak Ağustos ayında tespit edilmiştir. En yüksek diyatom takson sayısı ise 22 olarak Haziran 2014’te kaydedilmiştir (bkz. Şekil 4.73). 3. istasyonda belirlenen en yüksek diyatome cins sayısı 21 olmuş (Şubat 2015’te), en düşük diyatome cins sayısı ise 2 olarak Ağustos 2014’te kaydedilmiştir (bkz. Şekil 4.73). 4. istasyon da belirlenen en yüksek diyatome cins sayısı 19’dur ve Aralık ayında kaydedilmiştir. En düşük diyatome cins sayısı ise 7 olarak Temmuz ayında tespit edilmiştir (bkz. Şekil 4.73). 5. istasyonda belirlenen en yüksek diyatome cins sayısı 18’dir. Kasım ayında tespit edilmiştir. En düşük diyatome cins sayısı ise 7’dir ve Temmuz ayında kaydedilmiştir (bkz. Şekil 4.73). 119 Organik azot birikim metabolizması takson zenginliği Gen-zen 25 20 15 1.istasyon 2.istasyon 10 3.istasyon 5 4.istasyon 5.istasyon 0 Şekil 4.73.Epifitik diyatomelere ait diyatome cins sayısı değerlerinin değişimi 4.3.3.4 Çeşitlilik metrikleri sonuçları Epifitik diyatomelere ait Shannon - Wiener çeşitlilik indeksi sonuçları çalışma dönemi boyunca, 3,13’ün üzerinde gözlenmemiştir. 1’in altına ise sadece 3. istasyonda Ağustos ayında ve 4. istasyonda Temmuz ayında inmiştir. Mason (1983)’a göre çeşitlilik 3’ ün üstünde ise temiz suları, 1 – 3 arasında orta seviyede kirlenmiş suları ve 1’in altında ise kirli suları temsil etmektedir. Bu duruma göre Uluabat Gölü çeşitliliğe göre su kalitesinin orta seviyede kirlenmiş su düzeyinde olduğu tespit edilmiştir. Çeşitlilik 1. istasyonda Mart ayında 2,91 ile en yüksek değerine ulaşmış, Şubat ayında ise 1,52 ile bu istasyondaki en düşük seviyesinde gözlenmiştir (Şekil 4.74). 2. istasyonda yüksek çeşitlilik değeri Aralık ayında 3,13 olarak kaydedilmiş, Ağustos ayında çeşitlilik değeri 1,0 olmuştur. Bu değer aynı zamanda bu istasyon için en düşük çeşitlili değeri olarak kaydedilmiştir (bkz. Şekil 4.74). 3. istasyonda çeşitlilik Nisan ayında 2, 98 ile en yüksek değerine ulaşmış, Ağustos ayında ise 0, 95 ile bu istasyondaki en düşük seviyesinde gözlenmiştir (bkz. Şekil 4.74). Çeşitlilik 4. istasyonda ise Mayıs ayında 2,93 ile en yüksek değerine ulaşmış, Temmuz ayında ise 0,72 ile bu istasyondaki en düşük seviyesinde gözlenmiştir (bkz. Şekil 4.74). 5. istasyonda çeşitlilik Mayıs ayında 2,83 ile en yüksek değerine ulaşmış, Temmuz ayında ise 1,23 ile bu istasyondaki en düşük seviyesinde gözlenmiştir (bkz. Şekil 4.74). 120 Takson sayısı 1. istasyonda Evenness değerleri 0,57-0,85 arasında gözlenmiştir, en yüksek değer Mart ayında, en düşük değer ise Şubat ayında gözlenmiştir (Şekil 4.75). 2. istasyonda en yüksek Evennes değeri 0,95 ile Şubat ayında, en düşük değeri ise 0,38 ile Eylül ayında kaydedilmiştir (bkz. Şekil 4.75). 3. istasyonda en düşük değer Ekim ayında 0,50 ile belirlenmiş, en yüksek değer ise 0,89 ile Ocak ayında olduğu görülmüştür (bkz. Şekil 4.75). 4. istasyonda en düşük değer Temmuz ayında 0,31 ile belirlenmiş, en yüksek ise 0,89 ile Ocak ayında olduğu kaydedilmiştir (bkz. Şekil 4.75). 5. istasyonda Evenness değerleri, Şubat ayında tespit edilen en yüksek değer olan 0,94 ile Temmuz ayında bulunan düşük değer olan 0,51 değerleri arasında değişkenlik göstermiştir (bkz. Şekil 4.75). Şekil 4.74. Tüm istasyonlardaki Shannon - Wiener çeşitlilik indeksi sonuçlarına ait değişimler 121 Şekil 4.75. Tüm istasyonlardaki Evenness sonuçlarına ait değişimler 4.4. İstatistiksel Bulgular 4.4.1. Fiziksel ve kimyasal değişkenler PCA analizi 23 fiziksel ve kimyasal değişken için uygulanmıştır. PCA analizine göre ilk eksen toplam varyansın % 53,7’sini, ikinci eksen ise % 15,2’sini oluşturmuştur. Eksendeki değişkenlerin anlamlılıkları Pearson Product Moment Analizi ile test edilmiştir. PCA analizinin ilk iki ekseninin anlamlılıkları Çizelge 4.4’de verilmiştir. İlk +2 eksende Mg ve derinlik hariç tüm çevresel değişkenler anlamlı bulunmuştur. Ancak 2- - CO3 , HCO3 , pH ve CO2 ilk eksende temsil edilen en önemli çevresel değişkenler olmuştur. İkinci eksende ise CO2 ve AKM önemli çevresel değişkenler olmuştur. 122 4.4.2. Epifitik diyatomeler ile çevresel değişkenler arasındaki ilişki Epifitik diyatomelerin nispi bolluklarının DCA analizi sonucunda unimodal dağılım gösterdiği, gradient uzunluğunun ilk eksen için 2,546 olduğu 2. eksen için ise 1,637 olduğu belirlenmiştir. Toplam inertia ise 1,707 olarak tespit edilmiştir. Bu analiz sonucunda gradient uzunluğunun 2’nin üstünde olmasından dolayı unimodal yöntem olan CCA analizi uygulanmıştır. CCA analizinde 57 epifitik diyatome taksonu, 56 örnek ve 23 çevresel değişken kullanılmış, verilere log (x+1) dönüşümü uygulanmıştır. CCA analizinde 23 çevresel değişken için Monte Carlo Permutasyon testi (999 permutasyon) uygulanmış ve testin ilk (F-oranı: 4,756, P değeri: 0,001) ve tüm eksenler (F-oranı: 1,590, P değeri: 0,001) için anlamlı olduğu tespit edilmiştir. CCA analizinde ilk üç eksen (λ = 0,221; λ 1 2 =0,118; λ = 0,089) takson veri setinin % 25,1’ini oluşturmuştur. 3 CCA analizinde step-wise forward selection yöntemi uygulandıktan sonra epifitik 2- +2 diyatome taksonları ile sırasıyla CO3 , sıcaklık, NO3-N, SO4, AKM, Mg ve +2 Ca değişkenlerinin anlamlılık gösterdikleri tespit edilmiştir (Şekil 4.76. ve Şekil 4.77.). Yedi çevresel değişken ve 57 epifitik diyatome taksonu arasında uygulanan CCA analizinde ilk (F-oranı: 6,105; P değeri: 0,001) ve tüm eksenlerin (F-oranı: 2,701; P değeri: 0,001) anlamlı olduğu tespit edilmiştir. İlk üç CCA ekseni (λ = 0,193; λ = 1 2 0,095; λ = 0,067) takson veri setinin % 20,8’ini oluşturmuştur. 3 CCA analizinin anlamlı 7 çevresel değişken için tür – çevresel değişken varyansında ilk ekseni toplam varyansın % 39,9’unu ikinci ekseni ise % 19,7’sini oluşturmuştur. Epifitik diyatome taksonları ve çevresel değişkenler arasındaki korelasyon birinci ve ikinci CCA eksenleri için sırasıyla 0,853 ve 0,800 olarak tespit edilmiştir. Tespit edilen yüksek korelasyon çevresel değişkenler ile takson dağılımı arasında kuvvetli bir ilişki olduğunu işaret etmektedir. 123 Çizelge 4.4. Fiziksel ve kimyasal değişkenler için uygulanan PCA analizi sonuçları (Pearson Product Moment Analizine göre *** P< 0,001; ** P< 0,01; * P <0,05) Çevresel değişkenler Eksen I Eksen II o T ( C) 0,2790* 0,2624 PH 0,7971*** -0,0345 EC (µS/cm) -0,4722*** 0,1141 DO (mg/l) 0,3863** -0,1764 Alk (mgCaCO3/l) -0,3328* 0,1792 - HCO3 (mg/l) -0,8084*** -0,3746** 2- CO3 (mg/l) 0,9409*** -0,1859 CO2 (mg/l) -0,7531*** 0,5064*** NO2-N (mg/l) -0,3557** 0,0950 NO3-N (mg/l) -0,3427* -0,1820 NH4-N (mg/l) -0,2787* 0,1261 3- PO4-P (mg/l) -0,4421*** 0,3042* TP (mg/l) -0,3651** 0,3101* 2- SO4 (mg/l) -0,3197* -0,3610** Si(mg/l) -0,3117* 0,1492 B (mg/l) -0,3147* 0,1523 +2 Ca (mg/l) -0,4338** -0,1484 +2 Mg (mg/l) -0,0237 0,2986* Cl- (mg/l) -0,3352* 0,2510 TOM (mg/l) -0,0343 0,4003** AKM (mg/l) 0,4689*** 0,6630*** o TH ( F) -0,3411* 0,2138 derinlik (cm) 0,2082 -0,2650 Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarına ait (Yaz ve Sonbahar başlangıcı) örnekler +2 ordinasyon ekseninin sol üst kısmında yer almıştır. Bu aylarda ise Mg ve sıcaklık önemli çevresel değişkenler olmuştur (bkz. Şekil 4.76).Epithemia, Cocconeis türlerinin, Hippodonta capitata, Achnanthidium lanceolatum, Navicula veneta, Staurosirella pinnata, Rhoicosphaenia abbreviata, Amphora pediculus, Rhopalodia gibba var. ventricosa, Nitzschia recta ve N. amphibia türlerinin ağırlıklı olarak bu aylarla ilişkili olduğu görülmüştür (bkz. Şekil 4.77). 124 Mayıs aylarına ait tüm istasyonlar ordinasyon ekseninin sağ üst ve orta kısmında yer -2 almışlar ve çevresel değişkenlerden AKM ve CO3 ile ilişkili olmuşlardır (Şekil 4.76). Nisan ayına ait tüm istasyonlar ise ordinasyon ekseninin sağ orta bölümünde yer almıştır (bkz. Şekil 4.76). Taksonları gösteren ordinasyon şekline bakıldığında Nisan ve Mayıs aylarında sağ üst köşede bulunan iki Diatoma türünün, Nitzschia recta ve N. amphibia hariç diğer beş Nitzschia türünün, Fragilaria intermedia, Cymbella affinis, Gomphonema augur, G. clavatum, Navicula radiosa ve Platodinium lanceolatum türlerinin bulunduğu görülmektedir (Şekil 4.77). Ekim, Kasım, Aralık, Ocak, Şubat ve Mart (Sonbahar ve Kış mevsimleri, İlkbahar başlangıcı) aylarına ait istasyonların büyük çoğunluğu ise ordinasyon ekseninin alt +2 kısmında yer almıştır (bkz. Şekil 4.76). Bu ayların SO4, Ca ve NO3-N çevresel değişkenleri ile ilişkili olduğu görülmektedir. Diğer Cymbella, Synedra ve Navicula türleri ve sentrik diyatomeler ise (Melosia, Aulacoseira, Cyclotella ve Stephanodiscus) bu aylarda temsil edilmişlerdir (bkz. Şekil 4.77). 4.4.3. Metrikler ve epifitik diyatomeler arasındaki ilişki Hesaplanan 61 metriğin 9 tanesi 1 yada birkaç taksonla temsil edildikleri ya da nispi bollukları düşük olduğu için istatistiksel analizlerde kullanılmamışlardır. Bunlar şunlardır: S-PS-tx, TR-O, TR-OM, TR-O-tx, TR-OM-tx, TR-H-tx, SL-B-tx, OX-VL-tx, ON-OH-tx'tir. Epifitik diyatomelerin kullanıldığı metriklerin epifitik diyatome komunite yapısını temsil edip etmediğini test etmek için DCA analizi uygulanmıştır. Pearson Product Moment Analizine göre birçok metriğin anlamlı olduğu ve büyük oranda ilk eksende temsil edildiği görülmüştür (Çizelge 4.5). 125 6 T Mg 7 5 6 5 7 7 AKM 5 8 6 7 5 9 11 CO3 59 7 8 9 6 8 9 9 8 26 8 10 4 12 10 4 4 2 Ca 4 1 4 10 103 NO3-N 10 3 2 11 11 12 3 311 3 11 12 212 12 1 SO4 -1.0 EKSEN I (% 11,3) 1.5 Şekil 4.76. Epifitik diyatomelerin istasyonlara göre dağılımı ve çevresel değişkenler arasındaki ilişkiyi gösteren CCA ordinasyon grafiği (1-12 arasındaki sayılar ayları temsil etmektedir 6=Haziran, 7= Temmuz, 8= Ağustos, 9=Eylül, 10= Ekim, 11= Kasım, 12= Aralık, 1 =Ocak,2=Şubat, 3= Mart, 4=Nisan, 5=Mayıs, üçgen 1.istasyon, daire 2. istasyonu, yıldız 3. istasyonu, artı 4. istasyonu, kare 5. istasyonu temsil etmektedir). 126 -0.6 0.8 EKSEN II (% 5,6) Hip cap Gom aug Dia vul Nit mic Nav rad Epi sor Gom cla Coc lin Pla lan Epi adna Nit inc Nit fon Dia mon Nit pal Ach min Rho abb Fra int Coc ped Rhp gib Amp ped Cym aff Sta pin Nav ven Nit rec Nit amp Syn cap Aul ang Nit dis Gom oli Nit lin Gom cal Cyc men Gom par Fra cap Hal ven Syn uln Pse par Cym hel Syn bic Fra vau Cym cym Mel var Ste niaGom tru Syn acu Nav tri Aul gra Try api Nit ple Nav cry Han amp Cyc oce Tab fas Sur ang Cym cis Nav cap Cyc iri -1.0 EKSEN I (% 11,3) 1.5 Şekil 4.77. Epifitik diyatome taksonları ve çevresel değişkenler arasındaki ilişkiyi gösteren CCA ordinasyon grafiği. CCA ekseninde temsil edilen diyatomelere ait kısaltmalar Çizelge 4.3’de verilmiştir. 127 -1.0 1.5 EKSEN II (% 5,6) Çizelge 4.5.Epifitik diyatomelere ait metrikler ve DCA eksenleri arasındaki korelasyon ilişkisi (Pearson Product Moment Analizine Göre *** P< 0,001; ** P< 0,01; * P <0,05) DCA Eksen DCA Eksen Metrikler I II LTDI2 0,0050 0,6040*** %Cocc -0,7979*** 0,3481** %Cym+Enc 0,6557*** -0,1962 %Navi 0,5005*** -0,2749* %Nit+Try 0,4412*** 0,3231* H 0,6668*** -0,0568 E 0,5320*** 0,0348 Dia-zen 0,5064*** -0,0541 Gen-zen 0,0935 -0,0928 GI -0,4408*** 0,1817 PTI -0,2693* 0,0719 Sap-OL 0,1950 -0,1824 Sap-BM -0,5897*** 0,1402 Sap-AM 0,6413*** -0,0378 Sap-AMP -0,1411 -0,1932 Sap-PS 0,6031*** 0,3223* S-OL-tx 0,2886* -0,3666** S-BM-tx 0,3611** -0,0861 S-AM-tx 0,6403*** 0,1949 S-AMP-tx -0,0958 -0,1436 TR-M 0,7364*** -0,2919* TR-ME 0,5141*** -0,0461 TR-E -0,7772*** 0,0482 TR-H 0,6008*** 0,3210* TR-OE 0,0108 0,0232 TR-M-tx 0,7017*** -0,2798* TR-ME-tx 0,3962** 0,1214 TR-E-tx 0,2752* -0,097 TR-OE-tx 0,1439 -0,0092 SAL-F -0,0291 -0,0480 SAL-FB 0,7249*** -0,1458 SAL-BF -0,7928*** 0,1592 SAL-BF 0,2813* 0,1530 SL-F-tx 0,169 -0,1491 SL-FB-tx 0,5581*** -0,0634 SL-BF-tx -0,1351 0,0530 OX-CH 0,4016** 0,0213 128 Çizelge 4.5. devam Epifitik diyatomelere ait metrikler ve DCA eksenleri arasındaki korelasyon ilişkisi (Pearson Product Moment Analizine Göre *** P< 0,001; ** P< 0,01; * P <0,05) DCA Eksen DCA Eksen Metrikler I II OX-FH -0,3248* 0,2437 OX-M -0,1144 -0,1061 OX-L 0,3651** 0,2257 OX-VL -0,2202 -0,3965** OX-CH-tx 0,2944* -0,1019 OX-FH-tx 0,3911** 0,0118 OX-M-tx 0,3427** -0,0267 OX-L-tx 0,4312*** 0,2384 ON-AL 0,3345* -0,2935* ON-AH -0,7511*** 0,1538 ON-FH 0,2410 -0,0136 ON-OH 0,5341*** 0,2927* ON-AH-tx 0,3554** -0,0138 ON-AL-tx 0,2086 -0,1822 ON-FH-tx 0,3206* 0,0023 4.4.4. Metrikler ve çevresel değişkenler arasındaki ilişki Epifitik diyatomelerin hangi çevresel değişkenlerle ilişkili olduğunu saptamak için çevresel değişkenlere uygulanan PCA analizinden elde edilen ilk dört eksene ait sonuçlar ile arasındaki korelasyon ilişkisine bakılmıştır. Epifitik diyatomelere ait metrik skorları ile çevresel değişkenlere ait ilk dört PCA ekseni arasındaki ilişki Çizelge 4.6’da verilmiştir. Bu sonuçlara göre anlamlı çıkan epifitik diyatome metriklerinin çevresel değişkenlere ait dördüncü PCA ekseni ile daha anlamlı sonuçlar verdiği görülmüştür. Ancak çevresel değişkenlerin uygulandığı PCA analizinde ilk eksen toplam varyansın % 53,7’sini, ikinci eksen ise % 15,2’sini oluşturmuş, son iki eksen ise toplam varyansın % 18’ini oluşturmuştur. Bu nedenle ilk iki PCA ekseni ile anlamlılık gösteren metriklerin su kalitesini belirlemede daha uygun metrikler olduğu sonucuna varılmıştır. 129 Çizelge 4.6. Çevresel değişkenlere ait ilk iki PCA ekseni ile epifitik diyatomelere ait anlamlı metrikler arasındaki SpearmanRank Korelasyonu sonuçları (*** P< 0,001; ** P< 0,01; * P <0,05; AD Anlamlı Değil) Metriklere ait kısaltmalar Çizelge 3.4’.te verilmiştir. PCA eksen PCA eksen PCA eksen PCA eksen I II III IV % Cocc -0,309* AD AD 0,476*** % Cym+Enc 0,418** AD AD -0,326* % Navi AD AD AD -0,348** GI AD AD AD 0,473*** PTI AD AD AD 0,353** Sap-BM AD AD AD 0,453*** Sap-AM AD AD AD -0,414** Sap-PS AD 0,269* AD AD S-OL-tx AD AD AD -0,314* S-BM-tx AD AD 0,344** AD S-AM-tx AD AD AD -0,287* S-AMP-tx -0,290* AD AD AD TR-M 0,381** AD AD AD TR-ME AD AD AD -0,371** TR-E AD AD AD 0,328* TR-H AD 0,286* AD AD TR-OE -0,324* AD AD AD TR-M-tx 0,279* AD AD AD TR-ME-tx AD AD 0,350** AD TR-OE-tx AD AD 0,333* AD SAL-FB 0,300* AD AD -0,358** SAL-BF -0,293* AD AD 0,352** SAL-B AD AD AD -0,264* SL-BF-tx -0,298* AD AD AD OX-VL AD AD 0,320* AD OX-FH-tx AD AD 0,337* AD ON-AH -0,289* AD AD 0,357** ON-FH AD AD 0,268* -0,300* ON-OH AD 0,314* AD AD ON-AL-tx AD AD 0,351** AD ON-AH-tx 0,279* AD AD AD 130 Aynı zamanda uygulanan 52 metrik ile 23 çevresel değişken arasında SpearmanRank Korelasyonu uygulanmış ve bazı metrikler ile çevresel değişkenler arasındaki korelasyon sonuçları Çizelge 4.7’de verilmiştir. Çevresel değişkenlerle en iyi anlamlılığı veren değişkenler %Cocc, %Cym+ Enc olmuştur. %Cocc 13 çevresel değişkenle anlamlı ilişki gösterirken, %Cym+ Enc 14 çevresel değişkenle anlamlı ilişki göstermiştir. Uygulanan metriklerle en iyi anlamlılığı veren çevresel değişkenler sıcaklık, DO, TP, Mg, Cl olmuştur. Bunları pH, EC ve HCO3 takip etmiştir (bkz. Çizelge 4.7). +2 Bu sonuçlara göre Derinlik ve TOM hiçbir metrikle anlamlılık göstermemiş, Ca sadece LTDI2 ile, NH4-N ise sadece E ile anlamlılık göstermiştir. Aynı zamanda uygulanan metriklerden Gen-zen, SAP-AMP, TR-E-tx, TR-OE-tx, OX-FH, OX-M, OX- M-tx hiçbir çevresel değişkenle anlamlılık göstermemiştir. Bu metriklerden sadece TR- OE-tx PCA'nın 3. ekseni ile anlamlılık göstermiştir (bkz. Çizelge 4.6). Diyatome +2 metrikleri ile en yüksek anlamlılık gösteren çevresel değişkenler DO, T, TP, Mg , EC - ve Cl olmuştur (bkz. Çizelge 4.7). Bunları pH ve HCO3 takip etmiştir. Aşağıda belirtilen diğer metrikler ise çevresel değişkenlerle en fazla 3 anlamlı ilişki gösterdikleri için Çizelge 4.7.’ye alınmamıştır. LTDI2 metriği sadece NO2-N ve Ca ile, %Nit-Try ise AKM ve Top Alk ile pozitif korelasyon göstermişlerdir (p< 0,05). Dia-zen DO ve Top Alk ile pozitif korelasyon +2 göstermiştir. E ise T ve Mg ile negatif korelasyon, NH4-N ile ise pozitif korelasyon göstermiştir. PTI metriği DO ile, SAP-PS metriği ise pH, AKM, Top Alk ile pozitif korelasyon göstermiştir (p< 0,05). S-BM-tx metriği sadece AKM ile, TR-H metriği ise pH, AKM ve Top Alk ile pozitif -2 - korelasyon göstermiştir. TR-OH metriği T ve CO3 ile negatif, HCO3 ile pozitif korelasyon göstermiştir (p< 0,05).TR-ME-tx metriği sadece AKM ile pozitif, SL-F ise T +2 ve Mg ile negatif, SO4 ise ile pozitif korelasyon göstermiştir. SL-F-tx metriği T ve +2 Mg ile negatif korelasyon göstermiştir (p< 0,05). 131 Çizelge 4.7 Bazı metriklerin çevresel değişkenlerle ilişkisini gösteren SpearmanRank Korelasyon Analizi sonuçları (*** P< 0,001; ** P< 0,01; * P <0,05) Metrik T PH EC DO NO2-N NO3-N TP PO4-P Si SO4 % Coc 0,532 -0,438*** 0,462*** -0,572*** 0,320* 0,444*** 0,367** 0,416** % Cym+Enc -0,320* 0,428*** -0,425** 0,482*** -0,292* -0,435*** -0,302* -0,362** % Navi -0,486*** 0,498*** -0,425** -0,292* 0,38 4** H -0,327* 0,346** GI 0,537*** 0,28 4* -0,443*** 0,27 5* 0,30 6* 0,30 9* -0,2 88* Sap-OL -0,355** 0,337* -0,3 19* 0,306* Sap-BM 0,565*** -0,466*** -0,2 69* 0,263* -0,270* Sap-AM -0,532*** 0,465*** 0,269* -0,305* 0,268* S-OL-tx -0,365** 0,361** -0,348** -0,3 40* S-AM-tx -0,292* 0,398** -0,313* S-AMP-tx -0,43 3*** 0,28 1* TR-M 0,462*** -0,352** 0,430 *** -0,38 2** -0,35 9** TR-ME -0,39 7** -0,281* 0,333* TR-E 0,477*** -0,3 02* 0,299* -0,457*** 0,31 3* 0,205 9949 TR-M-tx 0,372** -0,279* 0,378** -0,378** -0,422** SAL-FB -0,39 1** 0,362** -0,439*** 0,449*** -0,388** -0,3 16* -0,335* SAL-BF 0,437*** -0,377** 0,413** -0,486*** 0,433*** 0,302* 0,335* SAL-B -0,345** 0,313* -0,307* -0,263* SL-FB-tx 0,288* SL-BF-tx -0,38 1** 0,23 8* OX-CH -0,36 7** 0,271* 0,41 1** -0,36 2** ON-AL -0,308* 0,436*** -0,36 8** 0,3779525 -0,3 05* -0,414** ON-AH 0,423** -0,527*** 0,419** -0,420** 0,324* 0,27 5* 132 Çizelge 4.7devam Bazı metriklerin çevresel değişkenlerle ilişkisini gösteren Spearman Rank Korelasyon Analizi sonuçları (*** P< 0,001; ** P< 0,01; * P <0,05) Metrik Mg Cl Top Alk HCO3 CO3 CO2 TH AKM B % Coc 0,616*** 0,493*** -0,329* 0,314* 0,368** % Cym+Enc -0,498*** -0,366** -0,2 98* 0,418** -0,265* -0,498*** % Navi -0,605*** -0,280* 0,28 3* H -0,404** 0,315* 0,32 1* GI 0,506*** 0,38 0** Sap-OL -0,343** Sap-BM 0,507*** 0,39 1** Sap-AM -0,605*** -0,347** -0,2 99* S-OL-tx -0,424** S-AM-tx -0,394** 0,358 8** S-AMP-tx 0,31 8* 0,32 8* -0,3 05* 0,32 2* 0,29 7* TR-M -0,38 7** -0,292* 0,399** -0,37 2** TR-ME -0,417** TR-E 0,465*** 0,27 6* TR-M-tx -0,380** -0,283* 0,29 9* -0,36 0** SAL-FB -0,477*** -0,458*** 0,309* -0,284* SAL-BF 0,501*** 0,459*** -0,319* 0,313* SAL-B -0,282* SL-FB-tx -0,2 69* 0,26 7* 0,32 8* SL-BF-tx 0,32 6* -0,3 11* 0,29 8* 0,31 5* OX-CH -0,2 77* 0,264* -0,2 78* ON-AL -0,345** -0,2 72* -0,2 80* 0,339* ON-AH 0,387** 0,462*** -0,320* 0,28 2* 0,26 87* 133 OX-L metriği DO ile pozitif, Cl ile negatif, OX-VL metriği ise pH ve NO3-N ile negatif, Bor ile pozitif korelasyon göstermiştir. OX-CH-tx metriği ise DO ile pozitif, TP ile negatif korelasyon göstermiştir. OX-FH-tx metriği AKM ile pozitif, ON-FH metriği - +2 ise T ve Cl ile negatif korelasyon göstermiştir. OX-L-tx metriği Ca , Top Alk, ve TH ile negatif korelasyon göstermiştir. ON-OH metriği AKM, Top-Alk ile pozitif, NO2-N ile negatif korelasyon göstermiştir (p< 0,05). ON-AL-tx metriği AKM ile pozitif, ON- AH-tx metriği ise DO ve AKM ile pozitif korelasyon göstermiştir. ON-FH-tx metriği Mg ile negatif korelasyon göstermiştir. Bu analizler sonunda RDA analizinde kullanılmak üzere metrikler belirlenmiştir. İlk iki PCA ekseni ile anlamlılık gösteren metrikler 23 çevresel değişken ile yapılan korelasyon analizinde az anlamlılık göstermelerine rağmen DCA analizine alınmışlardır. Diğer metrikler ise 23 çevresel değişkenle ile yapılan korelasyon analizinde yüksek anlamlılık gösteren metriklerden ve aynı zamanda son iki PCA ekseni ile anlamlılık gösteren metriklerden seçilmiştir. RDA analizi, anlamlı çıkan metrikler ile çevresel değişkenler arasındaki ilişkiyi belirlemek için uygulanmıştır. DCA analizine göre anlamsız çıkan metriklerden S- AMP-tx, TR-OE ve SL-BF-tx metrikleri (bkz. Çizelge 4.5) ilk iki PCA ekseninde anlamlı oldukları için (bkz. Çizelge 4.6) RDA analizinde kullanılmıştır. Birçok metrik DCA analizine göre büyük oranda diyatome komunite yapısını yansıtmasına rağmen ilk iki PCA ekseni ile ve/veya metrik çevresel değişken korelasyonunda anlamlılık göstermedikleri için RDA analizinde kullanılmamışlardır. RDA analizi anlamlı 24 metrik ve 21 çevresel değişken arasında uygulanmıştır. RDA analizinde kullanılan metriklere ait kısaltmalar Çizelge 3.3’te verilmiştir. Monte Carlo Permutasyontestine göre ilk ve tüm eksenler anlamlı olmuştur. 999 permutasyona göre uygulanan Step-Wise Forward selection yöntemine göre diyatome metrikleri ile 6 +2 -2 çevresel değişken anlamlılık göstermiş (Mg , CO3 , T, NO3-N, TH, SO4), metrikler ve çevresel değişkenler arasındaki ilişkiyi gösteren grafik ise Şekil 4.78’te verilmiştir. RDA analizinde Monte Carlo Permutasyon testinin ilk (F-oranı: 28,469; P değeri: 0,001) ve tüm eksenler (F-oranı: 7,127; P değeri: 0,001) için anlamlı olduğu tespit 134 edilmiştir. RDA analizinde ilk üç eksen (λ = 0,367, λ = 0,042 ve λ = 0.037) takson 1 2 3 veri setinin % 44,6’sını oluşturmuştur. CO3 T Mg GI ON-AL-tx ON-AL %Cym+Enc Sap-BM TR-M ON-OH TR-E TR-HSap-PS SAL-BF ON-AH TR-M-tx SAL-BF %Cocc TR-ME %Navi S-OL-tx ON-AH-tx SAL-FB S-AMP-tx S-AM-tx Sap-AM TH NO3-N SO4 TR-OE -1.0 EKSEN I (% 36,7) 1.0 Şekil 4.78.Metrikler ve çevresel değişkenler arasındaki ilişkiyi gösteren RDA ordinasyon grafiği. Metriklere ait kısaltmalar Çizelge 3.3’te verilmiştir. Metrik – çevresel değişken varyansı değerlerine bakıldığında RDA analizinin ilk ekseni toplam varyansın % 78,9’ini ikinci ekseni ise % 9’unu oluşturmuştur. Metrikler ve çevresel değişkenler arasındaki korelasyon ilk iki RDA eksenleri için sırasıyla 0,813 ve 0,631 olarak tespit edilmiştir. 135 -0.6 1.0 EKSEN II (% 4,3) 5. TARTIŞMA ve SONUÇ Sucul ekosistemlerde primer prodüktiviteyi etkileyen en önemli besin tuzları fosfor (P), azot (N) ve karbon(C)'dur. PCA analizine göre göl suyunda Toplam Çözünmüş Karbon - 2- (DIC= CO2 + HCO3 + CO3 ) en önemli çevresel değişken olmuş, CCA analizinde ise 2- CO3 epifitik diyatomeleri etkileyen en önemli değişken olmuştur. Primer besin tuzlarından PO4-P, epifitik diyatomeler ve bunlardan hesaplanan metriklerle çevresel değişkenler arasındaki ilişkide (CCA ve RDA analizleri) önemli olmamış ancak NO3-N her iki analizde de epifitik diyatomelerle ve bunlardan hesaplanan metriklerle anlamlı ilişki göstermiştir. 2- Yirmi üç fiziksel ve kimyasal değişken için uygulanan PCA analizine göre CO3 , - HCO3 , pH ve CO2 ilk eksende temsil edilen en önemli çevresel değişkenler olmuştur. +2 +2 Bunları AKM, PO4-P ve Ca takip etmiştir. 23 çevresel değişkenden TOM, Mg ve derinlik ilk PCA ekseninde temsil edilmemiştir. PCA analizine göre göl suyunun fiziksel ve kimyasal yapısını birçok çevresel değişkenin bir arada etkilediği görülmektedir. Bu bulgular gölde inorganik kirlilik yanındatarım ve madencilik faaliyetlerinin ve gölün jeolojik karakteristiklerinin de önemli olduğunu göstermektedir. Dalkıran ve ark. (2006) gölde yaptıkları çalışmada üç temel faktörün, yani içsel ve dışsal nütrient yükleri ve hidrolojik döngünün gölün nütrient seviyesini belirlediğini tespit etmişlerdir. 2- - PCA analizine göre CO3 , HCO3 , pH ve CO2 göl suyunda en önemli çevresel değişkenler olmuştur. Dalkıran ve ark. (2006) gölde yaptıkları çalışmada da PCA analizi 2- - uygulamışlar ve yine en önemli değişkenlerin CO3 , HCO3 ve pH olduğunu belirlemişlerdir. Yapılan bu çalışma ile verilerimiz karşılaştırıldığında yıllık ortalama -2 - CO3 konsantrasyonunun 3 kat arttığı ancak HCO3 ve pH değerlerinde önemli bir değişim olmadığı görülmüştür. Yıllık maksimum değerler karşılaştırıldığında ise -2 - maksimum CO3 konsantrasyonunun yine 3 kat artış gösterdiği, HCO3 konsantrasyonunun da 1,5 kat artış gösterdiği tespit edilmiştir. Dalkıran ve ark. (2006) aynı zamanda Uluabat Gölü’nde Alkalinite, pH ve TH ilişkisinin içsel nütrient yükünü etkileyen en önemli çevresel faktörler olduğunu bulmuşlardır. 136 Yapılan birçok çalışma Uluabat Gölü’nün ötrofik karakterde olduğunu göstermektedir (Elmacı ve ark. 2009, Karaer ve ark. 2011). Ötrofikasyonda rol oynayan en önemli besin tuzları Azot ve Fosfordur. Karaer ve ark. (2011) Uluabat Gölü’nün Carlson (1977)’un TSI indeksine göre Hiperötrofik ile Ötrofik arasında değiştiğini, yıllık ortalama TP, TN ve Chl-a değerlerine göre ise Mezotrofikten Hiperötrofiğe doğru değişim gösterdiğini tespit etmişlerdir. Elmacı ve ark. (2009) ise gölün Carlson (1977)’un TSI indeksine göre Ötrofik karakterde olduğunu tespit etmişlerdir. Çalışmamızda biyolojik su kalitesini belirlemek için LTDI2 metriği uygulanmıştır. Bu metrik çalışma dönemi boyunca 21,3 ile 92,1 arasında değişmiş, yıllık ortalaması ise 74,06 ±1,96 olmuştur. Yıllık ortalama değerin EKO değeri 0,447 ye karşılık gelmekte olup orta derece kirlenmiş suları ifade etmektedir. Trofik seviye açısından ise yıllık minimum ve maksimum değerler oligotrofik ile hiperötrofik arasında değişim göstermiştir. LTDI2’nin yıllık ortalama değeri ise ötrofik karakterde suları işaret etmektedir. Ancak 75 üstü hiperötrofik olduğu için gölün hiperötrofiğe doğru kaydığı düşünülmektedir. LTDI2 metriği her ne kadar uygulanan ordinasyon metodlarında anlamlılık göstermemiş olsa bile gölün trofik seviyesinin belirlenmesinde iyi bir metrik olduğu kanaatine varılmıştır. Aynı zamanda Van Dam’ın (1994) Trofik Durum İndeksine göre de gölde eutrofentik türlerin nispi bolluğunun ve tür çeşitliliğinin (37 takson tüm türlerin % 42,53’ü) baskın olduğu tespit edilmiştir. Karaer ve ark. (2011) 2008-2009 yıllarında gölde yaptıkları bir yıllık çalışmada TP yıllık ortalamasını 0,1789 mg/l olarak bulmuşlardır. Carlson (1977) TSI indeksine göre bu değer gölün ötrofik karakterde olduğunu göstermektedir. Bu çalışmada ise yıllık ortalama TP konsantrasyonu 0,349 mg/l olarak bulunmuş ve Carlson (1977)’un TSI indeksine göre 88,58 değerini işaret etmiştir. Bu değer Carlson (1977)’a göre ötrofik; Coelho ve ark. (2007) göre ise hiperötrofik seviyeyi işaret etmektedir. İki çalışmadaki veriler karşılaştırıldığında TP yıllık ortalama değerinin son beş yıl içinde iki kat arttığı gözlenmiştir. Bu durumun en önemli sebebinin iklimsel koşullara bağlı olduğu düşünülmektedir. NASA’nın verilerine göre 2014 yılı son 180 yılın en sıcak yılı olmuştur. Küresel iklim değişimine bağlı olarak atmosferik sıcaklığın ve buna bağlı 137 olarak buharlaşmanın artması ile göl suyu derişiminin arttığı ve bunun nutrient seviyelerini etkilediği düşünülmektedir. Sucul ekosistemlere insan faaliyetleri ile yüksek azot ve fosfor girişi (dışsal ötrofikasyon) iç sularda ötrofikasyonun en önemli sebebi olarak kabul edilmektedir. Ancak içsel ötrofikasyon da diğer önemli bir faktör olup sedimandan nütrientlerin salınımı bunun en önemli sebebini oluşturmaktadır (Bellamakers ve Maessen 1998). Dalkıran ve ark. (2006) 1998-99 yıllarında gölde yaptıkları bir yıllık çalışmada Uluabat Gölü’nde bu iki ötrofikasyon tipinin de oldukça önemli olduğunu tespit etmişler, aynı zamanda iklimsel koşullara bağlı olarak su seviyesi değişiminin ve hidrolojik döngünün değişmesinin de göldeki ötrofikasyonun önemli faktörlerinden olduğunu belirlemişlerdir. 1998 yılından günümüze kadar yapılan çalışmalara bakıldığında NO3-N konsantrasyonunun giderek azaldığı tespit edilmiş, yıllık ortalama konsantrasyonun özellikle 1998 yılında yapılan çalışmaya göre (Dalkıran ve ark. 2006) 3 kat azaldığı belirlenmiştir. Dalkıran ve ark. (2006) 1998-99 yıllarında gölde yaptıkları bir yıllık çalışmada NO3-N kosantrasyonunun 0 ila 5,51 mg/l arasında değiştiğini, yıllık ortalamanın ise 0,99 mg/l olduğunu tespit etmişlerdir. Elmacı ve ark. (2010) 2003-2004 yıllarındaki çalışmalarında NO3-N’in yıllık ortalamasını 0,63 mg/l olarak tespit etmişlerdir. İleri ve ark. (2014) ise 2008-2009 yıllarında yaptıkları çalışmada NO3-N miktarının 0,009 ile 0,426 mg/l arasında değiştiğini, yıllık ortalamanın ise 0,1234 mg/l olduğunu tespit etmişlerdir. Bu çalışmada ise NO3-N 0,014 ila 1,967 mg/l arasında değişmiş, yıllık ortalama ise 0,339 mg/l olmuştur. Bu durumun en önemli sebebinin içsel ötrofikasyon ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Dalkıran ve ark. (2006) yaptıkları -2 - çalışmada NO3-N ile CO3 ve pH arasında negatif, HCO3 ve DO ile ise pozitif -2 korelasyon tespit etmişlerdir. Göl suyunda yıllara bağlı olarak CO3 konsantrasyonunun -2 yıllık ortalama 3 kat arttığı belirlenmiştir. Göl suyunda CO3 miktarının artışının göl suyunda NO3-N’in azalmasına sebep olabileceği düşünülmektedir. Dalkıran ve ark. (2006) Uluabat Gölü’nde Alkalinite, pH ve TH ilişkisinin içsel nütrient yükünü etkileyen en önemli çevresel faktörler olduğunu vurgulamışlardır. 138 Göl suyunda NO3-N’in yıllara göre gölde azalmasının bir diğer sebebi gölde SO4 konsantrasyonunun yıllara bağlı olarak artmasından kaynaklanabilir. Bulgular SO4 konsantrasyonun da yıllara bağlı olarak gölde arttığını işaret etmektedir. Dalkıran ve ark. (2006) gölde 1998-99 yıllarında yaptıkları bir yıllık çalışmada SO4’ün 26,6 ile 171 mg/l arasında değiştiğini ve yıllık ortalamanın 89,29 mg/l olduğunu bulmuşlardır. Elmacı ve ark. (2010) ise 2003-2004 yıllarında yaptıkları bir yıllık çalışmada SO4’ün yıllık ortalamasını 54,80 mg/l olarak tespit etmişlerdir. Bu çalışmada ise SO4, 42,75 ile 210,65 mg/l arasında değişmiş ve yıllık ortalama değer 95,65 mg/l olarak tespit edilmiştir. Aynı zamanda Dalkıran ve ark. (2006) yaptıkları çalışmada NO3-N ve SO4 arasında negatif korelasyon tespit etmişlerdir. Bellamakers ve Maessen (1998) SO4’ün göllerde ötrofikasyonda önemli bir rol oynadığını söylemektedir. Roelofs (1991) ise - içsel ötrofikasyonun kısmen HCO3 ve SO4 makro iyonları tarafından regüle edildiğini söylemektedir. 1998 yılından itibaren günümüze kadar yapılan çalışmalara bakıldığında (Dalkıran ve ark. 2006, Elmacı ve ark. 2010, İleri ve ark. 2014) göl suyunda NO3-N konsantrasyonunun tam tersi şekilde PO4-P ve TP miktarlarında giderek artış olduğu tespit edilmiştir. Bu çalışmada en yüksek TP konsantrasyonu Ağustos ayında 1. istasyonda (1,232 mg/l) ve en yüksek PO4-P değeri ise Ekim ayında 3. istasyonda (0,846 mg/l) tespit edilmiştir. İstasyonlara göre TP’nin minimum ve maksimum değerlerine bakıldığında ise 5 istasyonda en yüksek TP değerleri Haziran – Eylül ayları arasında, en düşük ise Mart ve Nisan aylarında gözlenmiştir. Yapılan araştırmalar fosfor konsantrasyonlarının yaz aylarında daha yüksek olduğunu göstermektedir (Sondegaard ve ark. 1999, 2001). İleri ve ark. (2014) Uluabat Gölü’nde 2008-2009 yıllarında yaptıkları bir yıllık çalışmada TP’nin maksimum konsantrasyonunun yaz aylarında, minimum konsantrasyonunun ise ilkbahar ayında olduğunu tespit etmişlerdir. Yine Dalkıran ve ark. (2006) 1998-99 yıllarında gölde yaptıkları bir yıllık çalışmada en yüksek PO4-P miktarlarını sırasıyla Eylül ve Ağustos aylarında tespit edilmişlerdir. Yaz aylarında fosfor konsantrasyonunun artışının çeşitli sebepleri mevcuttur. Bunlardan bir tanesi DO ve fosfor arasındaki ilişkidir. Diğeri ise özellikle sığ göllerde su seviyesinin azalmasının oluşturduğu çeşitli etkilerdir. Sığ göllerde termal tabakalaşma olmaması ve rüzgara bağlı olarak suyun hareketi ile birlikte sedimanın havalanması devamlı olarak 139 su kolonuna besin tuzlarının geçmesine sebep olmaktadır. Özellikle yaz aylarında su seviyesinin düşmesi sedimanın rüzgarla kış aylarına oranla daha fazla karışmasına sebep olmaktadır. Dalkıran ve ark. (2006) 1998-99 yıllarında gölde yaptıkları bir yıllık çalışmada PO4-P ile sıcaklık arasında pozitif, derinlik ile negatif korelasyon tespit etmişlerdir. Yaz aylarında özellikle sıcaklık ile oksijen arasındaki ters ilişkiden dolayı su kolonunda DO konsantrasyonu düşmektedir. Aynı zamanda azalan su seviyesi ve biyolojik aktivite oksijen düşmesinin diğer sebepleridir. Dalkıran ve ark. (2006) yaptıkları çalışmada PO4- P ve DO arasında negatif korelasyon tespit etmişlerdir. Su kolonunda görülen periyodik anksiyete sedimentteki fosforun salınımına neden olarak yüzey suyunda fosfor yükünün artmasına sebep olmaktadır (Prepas ve ark. 2001). Dalkıran ve ark. (2006) sucul ortamlarda biyokimyasal oksidasyon ve redüksiyon prosesinde DO’nun en önemli bileşen olduğunu ve önemli besin tuzlarının (NO3-N, PO4-P ve SO4) sedimandan salınımında yada bağlanmasında önemli olduğunu vurgulamışlardır. Özellikle sığ göllerde sulakalan bölgesi su seviyesi değişimlerinden etkilenen en önemli bölgedir. Aynı zamanda biyolojik çeşitliliğin en yüksek olduğu bölge de yine burasıdır. Üst littoral bölgede sucul bitkilerin varlığı birçok sucul canlının (bentik omurgasız, amfibi, balık) beslenme, korunma ve üreme alanıdır. Sulaklanlar üç özelliği ile diğer sucul ekosistemlerden ayrılırlar. Bunlar kendine özgü sulakalan bitkilerini barındırması (hidrofit), sulakalan toprağının suya doygun olması (hidrik toprak) ve kendine özgü bir hidroperiyotunun olmasıdır. Daha önce yapılan çalışmalar (Kazancı ve ark. 2004, Dalkıran ve ark. 2006, Karaer ve ark. 2011) gölde su seviyesinin yıl içinde 3 m’den fazla dalgalanma gösterdiğini buna bağlı olarakta göl hacminin yüksek oranda değiştiğini tespit etmişlerdir. Bu nedenle sulakalanlar mevsimsel hatta günlük olarak ekstrem koşullarla karşılaşabilirler. Özellikle sığ sularda sıcaklık ve DO değişiminin ekstrem koşullar oluşturduğu bilinmektedir. Uluabat gölünde yapılan bu çalışmada DO konsantrasyonu şimdiye kadar gölde yapılan birçok çalışmada gözlenen değerlerden çok daha yüksek seviyede tespit edilmiştir. En yüksek konsantrasyon Haziran ayında 5. istasyonda 18,17 mg/l olarak tespit edilmiştir. 140 Ancak Şubat ve Mart aylarında da DO iki defa 17 mg/l değerinin üstünde gözlenmiştir. Gem (2009) tarafından yapılan çalışmada Uluabat gölü etrafında bulunan geçici sulakalanlarda DO konsantrasyonu 5.3 – 18.72 mg/l aralığında belirlenmiştir. Kökmen ve ark. (2007) ise Uluabat Gölü’nde yaptıkları çalışmada DO konsantrasyonunu 3.0 – 19.4 m/l aralığında tespit etmişler ve en yüksek DO değerini Mart 2005’te belirlemişlerdir. Arle (2002) geçici sulak alanlarda yaptığı çalışmada, DO konsantrasyonlarını 0.1–26.3 mg/l değerleri arasında belirlenmiş ve en yüksek değerleri kış – bahar arasında tespit etmiştir. Bu bulgular sığ göllerde özellikle sulakalan bölgesinde DO konsantrasyonunun değişiminin oldukça yüksek olduğunu göstermektedir. Uluabat gölü aynı zamanda sert su karakterinde bir göldür. Dalkıran ve ark. (2006) o gölde yaptıkları çalışmada sertliğin 6-34,90 F arasında değiştiğini, yıllık ortalamanın ise 18,91 olduğunu tespit etmişlerdir. Elmacı ve ark. (2010) 2003-2004 yıllarında o yaptıkları 1 yıllık çalışmada sertliği 140,94 mgCaCO3/l (=14,094 F)olarak tespit etmişlerdir. Karaer ve ark. (2011) 2008-2009 yıllarında yaptıkları 1 yıllık çalışmada ise sertliğin 228-490 mgCaCO3/l arasında değiştiğini yıllık ortalamasının ise 306,86 o mgCaCO3/l (=36,686 F) olduğunu belirlemişlerdir. Bu çalışmada ise TH 11,403 ila o o 62,00 F arasında değişmiş, yıllık ortalama ise 21,259 F olarak tespit edilmiştir. Bu bulgular yıllara göre TH’ın arttığını göstermektedir. Kosche (1997) sert suya sahip göllerde TH’ın sediment fosforunun su kolonuna salınmasını regüle ettiğini söylemektedir. Dalkıran ve ark. (2006) ise sert suya sahip göllerde fosfor döngüsünde TH’ın önemli faktörlerden biri olduğu sonucuna varmışlardır. Metriklerle çevresel değişkenler arasındaki ilişkiye bakıldığında TH’ın önemli bir çevresel değişken olduğu bulunmuştur. Bu bulgular doğrultusunda sertlik hem göl suyunun fiziksel ve kimyasal yapısını etkilemekte, hem de biyolojik çeşitliliği üzerinde etkili olmaktadır. Dalkıran ve ark. (2006) aynı zamanda TH’ın içsel nütrient döngüsünde önemli olduğunu söylemektedirler. Bor minerali (Kolemanit) geçmiş yıllarda gölde kömür madenciliği ile birlikte en önemli kirleticilerden biri olmuştur. Bunun en önemli sebebi dünyanın en önemli iki bor yatağının Uluabat Gölü’nü besleyen Orhaneli ve Emet Çayları’nın havzasında 141 bulunmasından kaynaklanmaktadır (Önel 1981, Çöl 2003, Dalkıran 2006). Dalkıran ve ark. (2006) 1998-99 yıllarında yaptıkları çalışmada Mustafakemalpaşa Çayı’ndan yıllık ortalama 0,701 ton Bor’un taşındığını tespit etmişlerdir. Elmacı ve ark. (2010) 2003- 2004 yıllarında gölde 0,959 mg/l ortalamada Bor bulunduğunu bildirmişlerdir. Bu çalışmada ise Bor bazı aylarda 1,5 mg/l’nin üzerine çıkmış, yıllık ortalaması ise 0,86 mg/l olmuştur. Yapılan çalışmada epifitik diyatome kompozisyonunu ve epifitik diyatomeler kullanılarak hesaplanan metrikleri etkileyen en önemli çevresel değişkenlerden bir tanesinin SO4 olduğu tespit edilmiştir. Dalkıran (2006) Uluabat gölünü besleyen önemli akarsulardan biri olan Orhaneli Çayı’nda yaptığı doktora tezinde havzasında suyun kimyasal yapısını etkileyen ikinci faktörün madencilik faaliyetleri olduğunu tespit etmiştir. Özellikle havzada bulunan kömür ve bor madenlerinin akarsuyun kimyasal yapısını etkilediğini tespit edilmiştir (Dalkıran 2006). Madenler havzanın jeolojik karakterleri ile ilişkili olsa da işletilmeleri esnasında akarsuya yüksek oranda inorganik tuzlar karışabilmektedir. Kömür madenciliğinin etkisi ile oluşan pyrite (FeS2) mineralinin oksidasyonu sülfürük asit oluşumuna sebep olarak pH’nın düşmesine neden olur (Banks ve ark. 1997, Verb ve Vis 2005). Bu durum asit maden drenajı olarak ifade 3+ edilir. Pyrite maddesinin oksidasyonu sonucu Fe ve SO4 derişimleri de tipik olarak artış gösterir. Bor mineralleri olan Kolemanit, Üleksit, Propertit ve Hidroborasit’in 2+ + 2+ içerdiği Ca , Na ve Mg anyonları bor ile birlikte akarsuya katılmaktadır. Kolemanit nodülleri içinde bulunan celestite maddesinin çözünmesi ise yüzey sularına önemli 2- miktarda SO4 ve Sr girdisi olmasına neden olmaktadır (Çolak ve ark. 2003). Orhaneli 2- 3+ 2+ + 2+ Çayı’nda Bor ile birlikte akarsudaki SO4 , Fe , Ca , Na ve Mg konsantrasyonlarındaki değişimin madencilik faaliyetleri ile de yakından ilişkili olduğu 2- görülmektedir (Dalkıran 2006). Araştırmacı aynı zamanda Bor ve SO4 arasında pozitif ilişki tespit etmiş ve Orhaneli çayında bor madenciliğinin etkisini kömür madenciliğinde olduğu gibi SO4 derişiminin artışı ile yansıttığını belirlemiştir (Dalkıran 2006). Dalkıran ve ark. (2006) 1998-99 yıllarında yaptıkları çalışmada Mustafakemalpaşa Çayı’ndan göle yıllık olarak 55,199 ton SO4 girişi olduğunu tespit etmişlerdir. Bu da gölün madencilik faaliyetlerinden yüksek ölçüde etkilendiğini gösteren bir diğer bulgudur. 142 +2 Aynı zamanda çevresel değişkenler için uygulanan PCA analizinde Mg anlamsız bulunmakla birlikte epifitik diyatomeler ile çevresel değişkenler ve metriklerle çevresel +2 değişkenler arasındaki ilişkiye bakıldığında Mg ’un önemli bir çevresel değişken +2 olduğu tespit edilmiştir. Jeolojik yapıyı yansıtan bir diğer değişken olan Ca ’de yine CCA analizinde önemli olmuş bir diğer değişkendir. 1986-1990 yıllarında gölde sadece +2 yaz aylarında yapılan bir çalışmada (Dalkıran ve ark. 2006) Mg ’nin ortalamasının +2 - 32,92 ile 44,48 mg/l arasında, Ca ’nin 35-83 ile 45,85 arasında, Cl ’ün 8-58 ile 17,11 mg/l arasında değiştiği tespit edilmiştir. Elmacı ve ark. (2010) ise 2003-2004 yıllarında +2 +2 yaptıkları çalışmada Ca ’nin yıllık ortalamasını 44,17; Mg ’nin 37,83; Cl-‘ün 20,45 +2 mg/l olduğunu tespit etmişlerdir. Veriler bu çalışma ile karşılaştırıldığında Mg +2 konsantrasyonunun 1990 yılından itibaren gölde 0,5 ile 1 kat düştüğü, Ca - konsantrasyonunun 0,5 kat arttığı, Cl konsantrasyonunda ise hafif bir artış olduğu +2 +2 görülmüştür. Bu bulgular da madencilik faaliyetleri ile göle Ca ve Mg girişi olduğunu göstermektedir. Aynı zamanda her iki mikronütrientin alg büyümesi için gerekli olduğu da unutulmamalıdır. Primer besin tuzları olan fosfor (P), azot (N) ve karbon (C) sınırlılığının alg büyümesi üzerindeki etkileri çeşitli çalışmalarla ortaya konmuştur. Ancak alglerin büyümesi için gerekli birçok mikronütrient mevcuttur. Silis +2 diyatomelerin hücre duvarı oluşumu için önemli iken diğer mikronütrientlere (Ca , +2 Mg , Na, K, Fe, Mn, S, Zn, Cu, Co) alg büyümesi ve çeşitli enzim aktiviteleri için ihtiyaç duyulmaktadır (Goldman ve Horne 1983). Çözünmüş inorganik karbon bileşiklerinin göl suyunda en önemli çevresel faktörlerdir. - 2- Aynı zamanda HCO3 ve CO3 kalkerli kayaların çözünmesini sağlayarak Kalsit (CaCO3) ve Magnezyum Karbonat (MgCO3) oluşumuna sebep olmaktadır. Karbonat dengeleri aynı zamanda suda tampon etkisi yaparak pH’da oluşabilecek büyük +2 değişimleri de engeller (Alkalinite). Yıllara bağlı olarak Mg konsantrasyonunun +2 düşmesinin sebebi gölde alkalinitenin artmasına bağlı olarak Mg ’nin çökelmesi olabilir. Çalışmada özellikle yaz aylarında pH değerlerinin yükseldiği tespit edilmiştir. En yüksek değer 9,34 ile Temmuz 1. istasyonda tespit edilmiştir. Gölde daha önce yapılan çalışmalar yaz aylarında pH’nın 10’un üzerine çıktığını göstermiştir (Dalkıran ve ark. 143 2006, Karacaoğlu ve ark. 2006) . Dalkıran ve ark. (2006) bu durumun sebebinin aşırı alg çoğalması olduğunu söylemektedirler. Algler fotosentez esnasında CO2’yi sudan - alırlar ve OH konsantrasyonunu arttırarak suyun pH’sının artmasına sebep olurlar. Gölde özellikle yaz aylarında aşırı alg çoğalması olduğu daha önce rapor edilmiştir (Karacaoğlu ve ark. 2004, 2006). Bu bulgular fotosentetik aktivitenin göl suyunun kimyasal yapısını etkileyen önemli faktörlerden biri olduğunu göstermektedir. Aynı zamanda Yaz aylarında meydana gelen pH artışının, CO3’ün çökelmesine bağlı olduğu belirtilmektedir (Khan ve Choudhary 1994). Uluabat Gölü Havzası toprak yapısında bulunan kalsit ve dolomit mineralleri yağışlarla ve sulama sonucunda meydana gelen yüzeysel akış ile göl suyuna karışabilmekte ve alkaliniteyi arttırabilmektedir (Karaer ve ark. 2011). Karaer ve ark. (2011) çalışmalarında en yüksek alkalinite ortalamasını 312,8 mg CaCO3/l olarak Mayıs ayında tespit etmişler, ancak Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında da alkalinitenin oldukça yüksek olduğu ve Mayıs ayına yakın değerlerde olduğunu belirlemişlerdir. Bu çalışmada ise Top Alk 95-355 mgCaCO3/l olarak tespit edilmiştir. Yüksek alkalinite ötrofik su kütlelerinde görülmekte, 100 mg/l’nin üzerindeki alkalinitenin nütrient bakımından zengin göllerde görüldüğü belirtilmektedir (Singh ve ark. 2008). Van Dam'ın autekolojik indekslerinden Trofik durum indeksine bakıldığında 5 istasyonda da yıl boyunca Eutrofentik türlerinin nispi bolluğunun yüksek olduğu görülmektedir. Eutrofentik diyatomeler diyatome büyümesinde önemli olan nutrient (azot, fosfor, inorganik karbon ve silis) konsantrasyonlarının yüksek olduğunu gösterir (Van Dam veark. 1994). Van Dam'ın trofik durum indeksi en önemli besin nutrient zenginliği indekslerinden biri olarak kabul edilmektedir. Porter ve ark. (2008) yaptıkları araştırmada eutrofentik türlerin (TR-E) yaygın olarak insan etkisinin görüldüğü, yani tarım alanları ve yerleşim alanlarında yaygın olduğunu bulmuşlardır. İndeksin özellikle toplam fosfor konsantrasyonuyla ilişkisi trofik durumu belirlemede yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu besin tuzlarının konsantrasyonu genellikle insan etkisi nedeniyle artış gösterdiği için trofik durum indeksinde de artışlara sebep olmaktadır. Metrikler ve çevresel değişkenlerin bir arada uygulandığı RDA analizinde major besin tuzlarından karbonat ve nitrat azotu anlamlı çıkmıştır. Bu da Van Dam 'ın trofik durum indeksinin besin tuzlarıyla ilişkisini gösteren önemli bir bulgudur. 144 Van Dam’ın azot birikim metabolizması indeksi özellikle ototroflardan heterotroflara doğru oluşan azot döngüsü oranının temeline dayanmaktadır (Van Dam ve ark. 1994). Bu indeks organik olarak bağlı azotun yüksek konsantrasyonlarında artış gösterir. Çalışmada azot birikim metabolizması indeksinde ototrofik ON-AH (organik azot, ototrofik yüksek) türlerinin nispi bolluğu en yüksek çıkmıştır. Ototrofik taksonlar organik olarak bağlı azotun çok düşük konsantrasyonlarını tolere edebilmektedir. Çalışmada bu kategoride olan 40 takson tespit edilmiştir. Özellikle nispi bolluğu en yüksek Cocconeis türleri ve Rhoicosphaenia abbreviata'nın bu kategoride olduğu görülmüştür. Bir diğer yüksek indeks ON-FH olmuştur. Ancak ON-AH kadar yüksek seviyede olmamıştır, 5 taksonla edilmiştir. Devamlı mevcut olan Gomphonema parvulum, Nitzschia amphibia bu guruptadır. Bu bulgular azot birikim metabolizmasında gölde ototrofik ancak yüksek oranda azot bağlayan türlerin baskın olduğunu ancak fakültatif heterotrofik türlerinde azda olsa gölde önemli olduğunu göstermektedir. CCA ve RDA analizlerinde NO3–N en önemli major besin tuzlarından biri olması ototrofik azot metabolizmasınınyaygın olduğunu göstermektedir. Van Dam’ın saprobite indeksi diyatome türlerinin oksijen, organik madde, spesifik ayrışma ürünleri ve mineralizasyon ürünleriyle ilişkilidir. Oligosaprobik ve polisaprobik diyatomelerin yoğunluğu oksijenin doygun olduğu veya hiç bulunmadığı sulardan etkilenmektedir. Alfa- mezosaprobik ile polisaprobik diyatomelerin oranının yüzde artışı ise insan etkisine bağlı olarak (örneğintarımve atık su deşarjı) organik yükün artmasıyla artar. Uluabat Gölü’nde 5 istasyonda da, Beta – mezosaprobitik türler nispi bolluk açısından çok önemli olmuşlardır. Nispi bolluğu en yüksek türlerden Cocconeis türleri, Rhoicosphaenia abbreviata Beta – mezosaprobik karakterdeyken, Nitzschia amphibia alfa–mezosaprobik, Gomphonema parvulum alfa – mezopolisaprobik karakterdedir. Takson zenginliği açısından ise en önemli indeks SAP-BM – tx yani (beta – mezosaprobik türler olmuş (39 takson), bunu 19 taksonla SAP-AM –tx takip etmiştir. SAP – PS indeksi gölde sadece Nitzschia palea’nın nispi bolluğuyla temsil edilmiştir. Ancak saprobiteyi belirlemek için uygun bir metrik olduğuna karar verilmiştir. Gölde yapılan çalışma boyunca oksijen konsantrasyonu 3,59 – 18,17 mg/l arasında değişmiştir. Bu bulgular oksijen konsantrasyonunun düşük doygunluktan hiper 145 doygunluğa kadar değiştiğini göstermektedir. Aynı zamanda göl suyuna insan etkisine bağlı olarak gelen organik yükünde yüksek olduğu bilinmektedir. Bu bulgular doğrultusunda Van Dam’ın sabrobik indeksinin gölün su kalitesinin belirlenmesinde önemli bir autekolojik indeks olduğu sonucuna varılmıştır. Çevresel değişkenlerle metrikler arasındaki korelasyon ilişkisine bakıldığında TR–M indeksinin toplam fosforla negatif, TR–E indeksinin toplam fosforla pozitif korelasyon gösterdiği tespit edilmiştir. Van Dam’ın tuzluluk indeksinde SAL-FB nispi bolluk açısından en yüksek türleri barındırmıştır. Çalışma boyunca bazı aylarda SAL- BF indeksi artış göstermiştir ve özellikle 3. istasyonda ve 5. istasyonda % 60’ın üzerine çıkmıştır. Metriklerle çevresel değişkenler arasındaki korelasyon ilişkisine bakıldığında SAL – FB'nin B, Mg, Cl, EC, Si ve TP ile negatif, SAL -BF' nin pozitif ilişki gösterdiği tespit edilmiştir. RDA analiziyle birlikte değerlendirildiğinde bu indeksin özellikle yüksek besin tuzlarına karşı iyi bir indikatör olduğu düşünülmektedir. Van Dam'ın oksijen ihtiyacı indeksine göre genellikle Haziran ve Temmuz 2014 tarihlerinde 3. istasyon hariç diğer istasyonlarda OX–FH indeksinin yüksek olduğu, diğer istasyonlarda ise OX–M indeksinin yüksek olduğu görülmüştür. 3. istasyonda ise her iki indeks dönem dönem baskın hale gelmiştir. Oksijen konsantrasyonu çalışma boyunca 3,59- 18,17 mg/1 arasında yüksek bir değişim göstermiştir. Yıllık ortalama değeri 9,17 mg/l olarak bulunmuştur. Bu yüksek değişim her iki oksijen ihtiyacı indeksinin yıl boyunca değişim göstermesinin nedeni olarak düşünülmektedir. Uluabat Gölü’nde daha önce bentik alglerle ilgili yapılmış bir çalışma mevcuttur. Dalkıran (2000) 1998 - 1999 yılları arasında yaptığı bir yıllık çalışmada epipelik, epilitik, epifitik alglerin mevsimsel değişimini çalışmıştır. Bu bulgularla geçmiş yıldaki bu çalışmayı karşılaştırdığımızda Dalkıran (2000) yaptığı çalışmada epifitik diyatomelere ait toplam 143 takson tespit etmiştir. Bu çalışmada ise epifitik diyatomeler 87 taksonla temsil edilmiştir. Dalkıran yaptığı çalışmada bu çalışmada olduğu gibi Cocconeis placentula var. lineata, Nitzschia amphibia, Rhoicosphaenia abbreviata gibi bazı taksonların tüm istasyonlarda devamlı mevcut olduğunu ve yüksek nispi bollukta olduğunu tespit etmiştir. Bu çalışmada eski çalışmadan farklı olarak Gomphonema parvulum’um yüksek nispi bolluk değerine ulaştığı gözlenmiştir. Yapılan iki çalışma 146 karşılaştırıldığında epifitik diyatome florasının azaldığı tespit edilmiştir. Bunun en önemli sebebi yıllara bağlı olarak artan kirlilik yükü ve ötrofikasyon seviyesi olabilir. Ötrofik su kütlelerinde tür çeşitliliğinin azaldığı ve bazı türlerin daha baskın hale geçtiği bilinen bir durumdur. Bu çalışmada tespit edilen 4 baskın diyatome taksonunu eutrofentik karakterdedir (Van Dam ve ark, 1994). Bu bulgular görüşümüzü desteklemektedir. Su çerçeve direktifine (Anonim 2000) ve ülkemizde bu direktife uyum çerçevesinde çıkarılan yönetmeliklere göre (Anonim 2015a) su kalitesi ekolojik yaklaşımla belirlenmektedir. Bu yaklaşımda bentik alglerle birlikte diğer bazı organizma grupları kullanılarak biyolojik kalite belirlenmektedir. Elde edilen veriler daha sonra kimyasal kalite, hidromorfolojik yapı gibi kalite unsurları ile bir arada değerlendirilerek yüzey suyu kalitesi belirlenmektedir. Bentik bölgede yaşayan algler (Fitobentoz) özellikle akarsularda su kalitesinin belirlenmesinde yaygın olarak kullanılmaktadır (Dalkıran 2006, Karacaoğlu 2006, Solak ve ark. 2007, Solak ve Dayıoğlu 2009,Tokatlı 2012). Ancak göllerde de biyolojik su kalitesinin belirlenmesinde bentik alglerin kullanılması gerekmektedir. Dünya genelinde göllerin biyolojik su kalitesini belirlemek için özellikle diyatomelerin kullanıldığı bazı metrik ve indeksler geliştirilmiştir (ör: TDIL, Kovacs ve ark. 2007). LTDI2’de özellikle göllerde trofik seviyenin belirlenmesinde kullanılan oldukça yeni bir indekstir (Anonim 2014, Bennion ve ark. 2014). Bu çalışmada LTDI2 indeksi uygulanmış ve gölün trofik seviyesi belirlenmiştir. Uygulanan bu metrik ülkemiz iç sularında ilk defa uygulanmıştır ve göllerde trofik seviyenin belirlenmesinde uygun bir metrik olduğu kanaatine varılmıştır. Epifitik alglerin su kalitesi belirlenmesinde iyi bir indikatörorganizma grubu olduğu ve epifitik diyatomelerin komunite yapısına dayanarak hesaplanan metriklerin Uluabat Gölü'nün biyolojik su kalitesinin belirlenmesinde kullanılmasının uygun olduğu sonucuna da varılmıştır. 147 KAYNAKLAR Açıkgöz, İ. 2003. Uyuz Gölü alglerinin kalitatif ve kantitatif olarak incelenmesi. Doktora Tezi, GÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Eğitimi Anabilim Dalı, Ankara. Açıkgöz, İ., Baykal, T. 2005. Karagöl (Çubuk-Ankara) alg florası. Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi Dergisi,1(2) : 38-55. Akbulut, A. 2010. The diatom composition of the salt lake basin and its relationship with salinity. Ekoloji, 19 (74): 150-159. Akbulut, N., Akbulut, A., Park, Y. S. 2008. Relationship between zooplankton (Rotatoria) distribution and physico-chemical variables in Uluabat Lake (Turkey). Fresenius Environmental Bulletin, 17: 1-9. Akçaalan, R. 1999. Manyas Gölü Phragmites australis (su sazı) toplulukları üzerinde yaşayan diyatomelerin mevsimsel değişimleri. Yüksek Lisans Tezi, İÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Su Ürünleri Temel Bilimleri Anabilim Dalı, İstanbul. Akköz, C., Yılmaz, B. 2009. Suğla Gölü (Seydişehir / Konya) bentik algleri üzerine araştırmalar. S Ü Fen Fak Fen Derg, 33: 51-59. Akköz, C., Küçüködük, M., Obalı, O., Öztürk, C., Doğan, H. 2000. Beşgöz Gölü (Sarayönü/Konya) alg florası II: epilitik ve epifitik algler. S.Ü.Fen-Edebiyat Fakültesi Fen Dergisi, 1: 5-11. Aksoy, E., Özsoy, G. 2002. Investigation of multi-temporal land use/coverand shoreline changes of the Uluabat Lake ramsar site using RS and GIS. International Conference on Sustainable Land Useand Management / 10-13-2002 Çanakkale Proceedings book p318-325. Alkan, U., Çalışkan, S., Mescioğlu, Ü. 1999. Uluabat Gölü' nün mikrobiyolojik kirlilik seviyesinin belirlenmesi. Ekoloji Çevre Dergisi, 9 (33): 3-5. Alper, A. 2004. Uluabat Gölü cladocera ve copepoda (crustacea) türlerinin tespiti ve mevsimsel dağılımlarının belirlenmesi. Balıkesir Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi (Yayınlanmamış). 140s. Altinsaçli, S., Griffiths, H. I. 2001. Ostracoda (Crustacea) of Lake Uluabat (Apolyont Gölü) (Bursa Province, Turkey).Limnologica,31: 109-117. Anonim, 1997. Uluabat Gölünde yabancı ot sorunları konusunda yapılan çalışmalarla ilgili gezi raporu, 4s. Anonim, 1998. Standard Methods. For The Examination of Water and Waste Water. APHA, AWWA and WEF, 21th ed., American Public Health Association,Washington, DC. 148 Anonim, 1999. Uluabat Gölü ve Havzasında çevre etkileri, projelerimiz ve ramsar uygulamaları. DSI I. Bölge Müdürlüğü, 20s. Anonim, 2000. Directive 2000/60/EC of the European Parliament and of the Council Of 23 October 2000. Anonim, 2007. Uluabat Gölü Sulakalan Yönetim Planı (2003-2007-2011). Bursa İl Çevre ve Orman Müdürlüğü Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü, 172s. Anonim, 2013. Türkiye’nin önemli sulak alanları ramsar alanlarımız. Orman ve Su İsleri Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Hassas Alanlar Dairesi Başkanlığı, Sulak Alanlar Şube Müdürlüğü, ANKARA 168s. Anonim, 2014. UKTAG Lake Assessment Method Macrophytes and Phytobenthos. Water Framework Directive- United Kingdom Technical Advisory Group. Anonim, a. 2015. Yerüstü su kalitesi yönetmeliği, 29327 sayılı Resmi Gazete. Ankara. Anonim, b. 2015. Aylık atmosferik sıcaklık verileri ve yağış şiddeti değerleri. http://www.accuweather.com/tr/tr/turkey-weather- (15.06.2015.). Anonim, c. 2015. Yalova ilinin yıllık toplam yağış verileri. Orman ve Su İşleri Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü. Arle, J. 2002. Physical and chemical dynamics of temporary ponds on a calcareous plateauin Thuringia, Germany. Limnologica, 32: 83 -101. Atıcı, T., Obalı, O., Elmacı, A. 2005. Abant Gölü (Bolu) bentik algleri. Ekoloji, 14 (56): 9-15. Bahls, L.R., Burkantıs, R., Tralles, S. 1992. Benchmark biology of Montana reference streams. Department of Health and Environmental Science, Water Quality Bureau, Helena, Montana. Banks, D., Younger, P.L, Arnesen, R.T, Iversen, E.R, Banks, S.B. 1997. Mine-water chemistry: the good, the bad and the ugly. Environmental Geology, 32 (3): 157–174. Bayer, D. 2013. Ataköy Baraj Gölü (Tokat) alg florası ve bazı alg türlerinin izolasyonu. Yüksek Lisans Tezi, GOPÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Anabilim Dalı, Tokat. Baykal, T., Açıkgöz, İ. 2004. Hirfanlı Baraj Gölü algleri. Gazi Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi, 5 (2):115-136. Bebek, M. T. 2001. Uluabat Gölü ve gölü besleyen su kaynaklarında ağır metal kirliliğinin araştırılması. Yüksek Lisans Tezi,GÜ Fen Bilimleri Enstitüsü,Çevre Bilimleri Anabilim Dalı, Ankara. 149 Bellemakers, M. J, Maessen, M. 1998. Effects of alkalinity and external sulphate and phosphorus load on water chemistry in enclosures in a eutrophic shallow lake. WaterAirSoilPollut,101, 3. Bennion, H., Kelly, M. G., Juggins, S., Yallop, M. L., Burgess, A., Jamieson, J., Krokowski, J. 2014. Assessment of ecological status in UK lakes using benthic diatoms. Science, 33(2): 639-654. Biggs, B. J. F., Smith, R. A. 2002. Taxonomic richness of stream benthic algae: Effects of flood disturbance and nutrients. Limnol. Oceanogr, 47 (4): 1175–1186. Birkett, K., Gardiner, S. 2005. The use of epilithic and epiphytic diatoms as indicators of organic pollution in the Cheboygan River, Cheboygan County, Michigan. University of Michigan Biological Stariotl - Pellston, MI. 1-11. Blanco, S., Cejudo-Figueiras, C., Álvarez-Blanco, I., Van Donk, E., Gross, E. M., Hansson, L.-A., Irvine, K., Jeppesen, E., Kairesalo, T., Moss, B., Nõges, T., Bécares, E. 2013. Epiphytic diatoms along environmental gradients in Western European shallow lakes. Clean – Soil, Air, Water, 41 (9999): 1–7. Berber S., Şaşı, H., Topkara, E.T, Cengiz, Ö. 2011. Apolyont Gölü (Bursa) balık faunasının belirlenmesi. İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Dergisi, 26: 27-55. Bulut, C., Akçimen, U., Uysal, K., Çınar, Ş., Küçükkara, R., Savaşer, S., Tokatlı, C., Öztürk, G. N., Köse, E. 2012. Kestel Deresi (Burdur) Su Kalitesinin Belirlenmesi ve Alabalık Yetiştiriciliği Açısından Değerlendirilmesi. DPÜ Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 28:1-10. Bulut, C., Atay, R., Uysal, K., Köse, E., Çınar, Ş. 2010. Uluabat Gölü yüzey suyu kalitesinin değerlendirilmesi. İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Dergisi, 25 (1): 9-18. Buragohain, B. B., Yasmin, F., Brahma, N. K. 2012. Epipelic algal flora of Samaguri Lake of India: A systematic approach on algae – II. Annals of Biological Research, 3 (10): 4808-4819. Carlson, R. E. 1977. "A trophic state ındex for lakes." LimnolOceanography, 22: 361- 369. Carlson, R. E., Simpson, J. 1996. A Coordinator’s GuidetoVolunteer Lake Monitoring Methods. North American Lake Management Society, Madison, WI. Cattaneo, A., Galanti, G., Gentinetta, S., Romo., S. 1998. Epiphytic algae and macroinvertebrates on submerged and floating-leaved macrophytes in an Italian lake. Freshwater Biology, 39, 725–740. Coelho, S., Gamito, S., Pe´rez-ruzafa, A. 2007. Trophic State of Foz De Almargem Coastal Lagoon (Algar ve, South Portugal) Based on The Water Quality and The Phytoplankton Community. Estuarine, Coastal and Shelf Science,71: 218-231. 150 Comte K., Cazaubon, A. 2002. Structural variations of epiphytic diatom communities on three macrophytes in a regulated river (Durance), in South-East of France. Ann. Limnol., 38 (4): 297-305. Çağlar, M. 2011. Murat Nehri’nin Palu ilçesi ve Gülüşkür bölgeleri arasında kalan kısmının su kalitesi ve bentik diyatomeleri. Doktora tezi, FÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, İç Sular Biyolojisi Anabilim Dalı, Elazığ. Çelik, K., Akbulut, N., Akbulut, A., Özatlı, D. 2010. Macro zoobenthos of Lake Uluabat, Turkey, related to some physical and chemical parameters. Panamjas, 5(4):520-529. Çetin, K., A., Şen, B., Yıldırım, V., Alp, T. 2003. Orduzu Baraj Gölü (Malatya, Türkiye) bentik diyatome florası. F. Ü. Fen ve Mühendislik Bilimleri Dergisi, 15 (1): 1- 7. Çınar, R. 2005. Uluabat Gölü kıyı ve adalar florası. Yüksek Lisans Tezi, UÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Anabilim Dalı, Bursa. Çınar, Ş., Küçükkara, R., Balık, İ., Çubuk, H. 2013. Uluabat (Apolyont) Gölü'ndeki balık faunasının tespiti, tür kompozisyonu ve ticari avcılığın türlere göre dağılımı. Journal of FisheriesSciences.com, 7(4): 309-316. Çınar, Ş., Küçükkara, R., Ceylan, M., Çubuk, H., Erol, K.G, Akçimen, U., Savaşer, S. 2008. Uluabat Gölü’ndeki kızılkanat (Scardinius erythrophthalmus L.,1758) populasyonu’nun büyüme parametrelerinin araştırılması. E.Ü. Su Ürünleri Dergisi, 25 (4): 289-293. Çiçek, N.L., Kalyoncu, H., Akköz, C., Ertan, Ö.O. 2010. Darıören Deresi ve Isparta Çayı (Isparta)’nın epilitik algleri ve mevsimsel dağılımları. Journal of FisheriesSciences.com,4(1): 78-90. Çolak, M., Gemici, Ü., Tarcan, G. 2003. The effects of colemanite deposits on the arsenic concentrations of soil and groundwater in Igdeköy-Emet, Kütahya, Turkey. Water, Air and Soil Pollution, 149: 127 – 143. Çöl, M., Çöl, C. 2003. Environmental boron concentration in waters of Hisarcik area in the Kutahya province of Turkey. FoodChem. Toxicol,41, 1417. Çubuk, H. 2000. Uluabat Gölünde balıkçığa ait yasal düzenlemeler ve balıkçılık uygulamalarına ilişkin sonuç raporu. Eğridir Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, Eğridir/Isparta. 22s. Dalkıran, N., Karacaoğlu, D., Dere, Ş., Şentürk, E., Torunoğlu, T. 2006. Factors affecting the current status of a eutrophic shallow lake (lake uluabat, turkey): relationships between water physical and chemical wariables. Chemistry and Ecology, 22 (4): 279-298. 151 Dalkıran, N. 2000.Uluabat (Bursa) Gölü'nün epipelik, epifitik ve epilitik alglerinin mevsimsel değişimi. Yüksek Lisans Tezi, UÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Anabilim Dalı, Bursa. Dalkıran, N. 2006. Orhaneli Çayı’nın epilitik diyatomeleri ile bentik omurgasızlarının ilişkilendirilmesi yoluyla kirlilik düzeyinin saptanması. Doktora Tezi, U.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Anabilim Dalı. Bursa. Della Bella, V., Puccinelli, C., Marcheggiani, S., Mancini, L. 2007. Benthic diatom communities and their relationship to waterchemistry in wetlands of central Italy.Ann. Limnol. - Int. J. Lim, 43 (2): 89-99. Demir, A. O., Aksoy, E., Torunoğlu,T. 1998. Uluabat Gölü’nün çevresel sorunları ve çözüm önerileri. T.C. Bursa Büyükşehir Belediyesi yerel Gündem 21 Genel Sekreterliği Uluabat Çalışma Gurubu, 25s. Dere, Ş., Karacaoğlu, D., Dalkıran, N. 2002. Nilüfer Çayı (Bursa) epifitik algleri üzerinde bir araştırma. Turk J Bot, 26: 219-233. Doğan, C. 2010. Sultansuyu Barajı (Malatya) kıyı bölgesi algleri ve mevsimsel değişimlerinin incelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, F.Ü Fen Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Anabilim Dalı, Elazığ. Elmacı, A, Obalı O. 1998. Akşehir Gölü kıyı bölgesi alg florası. Tr. J. of Biology, 22: 81-98. Elmacı, A., Ozengin, N., Teksoy, A., Olcay Topac, F., Baskaya, H.S. 2009. Evaluation of trophic state of Lake Uluabat, Turkey. Journal of Environmental Biology, 30(5): 757-760. Elmacı, A., Topaç, F.O., Teksoy, A., Ozengin, N., Baskaya, H.S. 2010. Uluabat Gölü fizikokimyasal özelliklerinin yönetmelikler çerçevesinde değerlendirilmesi. Uludağ Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Dergisi, 15 (1): 149-157. Ertan, O. O, Morkoyunlu, A. 1998. The algae flora of Aksu Stream (Isparta -Turkey) Tr. J. of Botany, (22):239-255. Eryılmaz, H., İpek, Ş.İ., Çelik Yalçın, B. 2014. Borçka Baraj Gölü (Artvin) su kalitesinin araştırılması. Dumlupınar Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü 33.sayılı dergi, 1-8 Fakıoğlu, Ö., Atamanalp, M., Şenel, M., Şensurat, T., Arslan, H. 2012. Pulur Çayı (Erzurum) epilitik ve epifitik diyatomeleri. Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi Dergisi, 8(1): 1-8. Fore, L. S., Karr, J. R., Wisseman, R. W. 1996. ‘Assessing invertebrate responses to human activities: Evaluating alternative approaches’, J. N. Am. Benthol. Soc, 15: 212– 231. 152 Gedik, K., Verep, B., Terzi, E., Fevzioğlu, S. 2010. Fırtına Deresi (Rize)'nin fiziko- kimyasal açıdan su kalitesinin belirlenmesi. Ekoloji, 19 (76): 25-35. Gem. Aydın, A. 2009. Uluabat Gölü (Bursa) çevresinde bulunan bazı geçici sulak alanlardaki bentik makro omurgasızların tespiti. Yüksek Lisans Tezi, UÜ Fen Bilimleri Enstitüsü,Biyoloji Anabilim Dalı, Bursa. Goldman, C. R, Horne, A. J. 1983. Limnology. McGraw-Hill Book Co.,New York. 464p. Gölbaşı, S. 2014. Atatürk Baraj Gölü’ne dökülen Kahta Çayı (Adıyaman)’nın su kalite özelliklerinin araştırılması. Doktora Tezi, FÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Su Ürünleri Temel Bilimleri Anabilim Dalı, Elazığ. Gürbüz, H. 2000. Palandöken Göleti bentik alg florası üzerinde kalitatif ve kantitatif bir araştırma. Turk J Biol , 24: 31–48. Gürbüz, H., Kıvrak, E., Sülün, A.2002. Porsuk Göleti (Erzurum, Türkiye) bentik alg florası üzerinde kalitatif ve kantitatif bir araştırma. E.Ü. Su Ürünleri Dergisi,19(1-2): 41 – 52. Hassan, F. M., Hadi, R. A., Kassim, T. I., Al-Hassan, J. S. 2012. Systematic study of epiphytic algal after restoration of Al-Hawizah marshes, southern of Iraq. International Journal of Aquatic Science, 3 (1): 37-57. Hermany, G., Schwarzbold, A., Lobo, E.A., Oliveira, M.A. 2006. Ecology of the epilithic diatom community in a low-order stream system of the Guaíba hydrographical region: subsidies to the environmental monitoring of southern Brazilian aquatic systems. Acta Limnol. Bras., 18 (1): 9-27. Hope, A. C. A. 1968. ‘A simplified Monte Carlo significance test procedure’, J. R. Stat. Soc. B. 30: 582–598. Hustedt, F., 1930. Bacillariophyta (Diatomeae). Heft: 10 a Pascher Die Susswasser Flora Mitteleuropas, Gustav Fischer, Germany. 468 pp. İleri, S., Karaer, F., Katip, A., Onur, S. 2014. Sığ göllerde su kalitesi değerlendirmesi, Uluabat Gölü örneği. Uludağ Üniversitesi Mühendislik- Mimarlık Fakültesi Dergisi, 19(1): 47-57. Kalyoncu, H., Yorulmaz, B., Barlas, M., Yıldırım, M., Zeybek, M. 2008. Aksu Çayı’nın su kalitesi ve fizikokimyasal parametrelerinin makroomurgasız çeşitliliği üzerine etkisi. Fırat Üniv. Fen ve Müh. Bil. Dergisi, 20(1): 23-33. Karacaoğlu, D. 2000. Uluabat (Bursa) Gölü’nün fitoplanktonunun mevsimsel değişimi. Yüksek Lisans Tezi. UÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Anabilim Dalı, Bursa. 153 Karacaoğlu, D. 2006. Emet Çayı’nın epipelik diyatomeleri ve bentik omurgasızlarının ilişkilendirilmesi ile kirlilik düzeyinin saptanması. Doktora Tezi, U.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Anabilim Dalı. Bursa. Karacaoğlu, D., Dalkıran, N., Dere, Ş. 2006. Factors affecting the phytoplankton diversity and richness in a shallow eutrophic lake in Turkey. Journal of Freshwater Ecology,21 (4): 575-581. Karacaoğlu, D., Dere, Ş., Dalkıran, N.2004. A taxonomic study on the phytoplankton of Lake Uluabat (Bursa). Turk J Bot, 28: 473-485. Karaer F., Aksoy, E., Soyupak, S., Muhammetoğlu, A., Şentürk E., Aydoğan, N. 2011. Uluabat Gölü Su Kalitesinin Modellenmesinde Ağır Metal ve Bazı İz Elementlerin Değerlendirilmesi TÜBİTAK Proje No: 107Y278, 566s. Kasparek, M., Demirsoy, A., Akbulut, A., (Emir) Akbulut, N., Çalişkan, M., Durmuş, Y. 2000. Distribution and status of the medicinal leech (Hirudo medicinalis L.) in Turkey. Hydrobiologia, 441: 37-44. Katip, A. 2010. Uluabat Gölü su kalitesinin izlenmesi. Doktora tezi, UÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Çevre Mühendisliği Anabilim Dalı, Bursa. Katip, A., Karaer, F. 2011. Uluabat Gölü su kalitesinin Türk mevzuatına ve uluslararası kriterlere göre değerlendirilmesi. Uludağ Üniversitesi Mühendislik- Mimarlık Fakültesi Dergisi, 16 ( 2): 25-34. Kazancı N., Leroy, S., İleri, Ö., Emre, Ö., Kibar, M., Öncel, S. 2004. Late halocene erosion in NW Anatolia from sediments of Lake Manyas, Lake Ulubat and the southern shelf of the Marmara Sea, Turkey. Catena, 57: 277-308. Khan, M. A. G, Choudhary, S.H. 1994. Physical and chemical limnology of lake Kaptai; Bangladesh, Tropical Ecology, 35(1):35-51. Kelly, M. G., Juggins, S., Bennion, H. , et al. 2007. Use of diatoms for evaluating ecological status in UK freshwaters. Environment Agency Science Report No.SCo30103, Bristol: Environment Agency. Kelly, M. G., Adams, C., Graves, A.C. , Jamieson, J., Krokowski, J., Lycett, E.B., Murray-Bligh, J., Pritchard, S., Wilkins, C. 2001. The Trophic Diatom Index: A User’s Manual. Revised edition. R&D Technical Report E2/TR2, Environment Agency, Bristol,135 pp. Kelly, M. G., Whitton, B. A. 1995. The trophic diatom index: a new index for monitoring eutrophication in rivers. Journal of Applied Phycology, 7, 433-444. Kent, D. M. 2001. Applied Wetlands Science and Technology (Second Edition). Lewis Publishers, USA, 454 p. 154 Kıvrak, E., Uygun, A., Kalyoncu, H. 2012. Akarçay’ın (Afyonkarahisar, Türkiye) su kalitesini değerlendirmek için diyatome indekslerinin kullanılması,Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen Bilimleri Dergisi, 12(021003): 27-38. Kıvrak, E., Gürbüz, H. 2006. Tortum Gölü’nün (Erzurum) bentik alg florasının mevsimsel değişimi. E.Ü. Su Ürünleri Dergisi, 23(3-4): 307-313. Kosche, R. 1997. Structure and function of pelagic calcite precipitation in lake ecosystems. Verh. Int. Verein. Limnol, 26, 343. Kovacs, C. S., Buczko, K., Hajnal, E., Padisa, J. 2007. Epiphytic, littoral diatoms as bioindicators of shallow lake trophic status: Trophic Diatom Index for Lakes (TDIL) developed in Hungary. Hydrobiologia, 589:141–154. Kökmen, S., Arslan, N., Filik, C., Yılmaz, V. 2007. Zoobenthos of Lake Uluabat, a ramsar site in Turkey, and their relationship with environmental variables. Clean, 35(3): 266-274. Krammer, K., Lange-Bertalot, H. 1991a. Süβwasserflora von Mitteleuropa Bacillariophyceae 3. Teil: Centrales, Fragilariaceae, Eunotiaceae. Gustav Fischer. 576 pp. Krammer, K., Lange-Bertalot, H. 1991b. Süβwasserflora von Mitteleuropa Bacillariophyceae 4. Teil: Achnanthaceae, Kritische Ergänzungen zu Navicula (Lineolatae) und Gomphonema Gesamtliteraturverzeichnis Teil 1-4. Gustav Fischer. 437 pp. Krammer, K., Lange-Bertalot, H. 1997a. Süβwasserflora von Mitteleuropa Bacillariophyceae 1. Teil: Naviculaceae. Spektrum Akademischer Verlag, Heidelberg Berlin. 875 pp. Krammer, K., Lange-Bertalot, H. 1997b. Süβwasserflora von Mitteleuropa Bacillariophyceae 2. Teil: Bacillariaceae, Epithemiaceae, Surirellaceae. Spektrum Akademischer Verlag, Heidelberg Berlin. 611 pp. La Hée, J. M., Gaiser, E. E. 2012. Benthic diatom assemblages as indicators of water quality in the everglades and three tropical karstic wetlands. Freshwater Science, 31(1): 205-221. Lirika, K., Alma, I., Magdalena, C., Dashnor, K. 2013. Ohrid Gölü'ndeki su kalitesinin değerlendirmesinde diatome ve makrofit endekslerinin kullanılması. Journal of the Faculty of Engineering and Architecture of Gazi University, 28(2): 393-400 Mason, C. F. 1983. Biology of freshwater pollution. Longman Group Limited, England. 250 p. Muscıo, C. 2002. The diatom pollution tolerance index: Assigning tolerance values. Watershed protection development review, City of Austin. 155 Önel, A. 1981. Simav Çayı, M. Kemalpaşa Çayı ve Apolyont Gölü ile bu su kaynaklarının çevresindeki tarım alanlarının bor’dan kirlenmesi. Doğa Bilim Dergisi, Atatürk Özel Sayısı,51-60. Özbek M., Balık, S., Ustaoğlu, M. R., Berber, S., Topkara, E. T. 2004. Apolyont ve İznik Göllerinin Malacostraca (Crustacea) faunası. Anadolu Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Dergisi, 5(2): 291-295. Özer, G., Pala, G. 2009. Suluçayır Düzü (Sivrice/Elazığ) ’nde bulunan bir gölet (TMİ12) ’in epipsammik diyatomeleri ve mevsimsel değişimleri. Fırat Üniv. Fen Bilimleri Dergisi,21(1): 79-88. Pala G., Çağlar M. 2006. Keban Baraj Gölü epilitik diyatomeleri ve mevsimsel değişimleri. Fırat Üniversitesi Fen ve Mühendislik Bilimleri Dergisi, 18(3): 323-329. Pala, G. 2014. Hazar Gölü (Suluçayır Düzü) Epifitik Diyatome Florası. Fırat Üniv. Fen Bilimleri Dergisi, 26(1): 45-51. Patrick, R. C., Reimer, W. 1975. The diatoms of the United States, Volume II. The Academy of Natural Sciences of Philadelphia, USA. 213 pp. Patrick, R. C., Reimer, W. 1966. The diatoms of the United States, Volume I. The Academy of Natural Sciences of Philadelphia, USA. 688 pp. Paul, J. M., Zheng, L. 2007. Development of nutrient endpoints for the Northern Piedmont Ecoregion of Pennsylvania: TMDL Application United States Environmental Protection Agency Region 3 Philadelphia, PA Tetra Tech, Inc. Poulickova, A., Duchoslav, M., Dokulil, M. 2003. Littoral diatom assemblages as bioindicators of lake trophic status: A case study from perialpine lakes in Austria. Eur. J. Phycol, 39: 143 – 152. Porter, S.D., Mueller, D.K., Spahr, N.E., Munn, M.D., Dubrovsky, N.M. 2008. Efficacy of algal metrics for assessing nutrient and organic enrichment in flowing waters. Freshwater Biology, 53: 1036–1054. Potapova, M., Charles, D. F. 2003. Distribution of benthic diatoms in U.S. rivers in relation to conductivity and ionic composition. Patrick Center for Environmental Research, The Academy of Natural Sciences, Philadelphia, PA, U.S.A., Freshwater Biology, 48: 1311–1328. Prepas, E., Babin, E., Murphy, J., Chambers, T.P, Sandland, P.A, Ghadouani, G.J, Serediak, M. 2001. Long-term effects of successive Ca(OH)2 and CaCO3 treatments on the water quality of two eutrophic hard water lakes. Freshw. Biol,46, 1089. 156 Roelofs, J.G.M. 1991. Inlet of alkaline river water into peaty lowlands: effects on water quality and Stratiotes aloides L. stands. Aquat. Bot., 39, 267. Round, F. E., Crawford, R.M., Mann , D.G. 1990. The diatoms biology and morphology of the genera, Cambridge University Press, Cambridge. 747 pp. Seçmen, Ö., Leblebici, E. 1997. Türkiye Sulak Alan Bitkileri ve Bitki Örtüsü E.Ü. Fen Fakültesi Kitaplar Serisi No : 158, Bornova, İzmir, 404 s. Sezen, G. 2008. Sarımsaklı Baraj Gölü (Kayseri) fitoplanktonu ve su kalitesi özellikleri. Doktora tezi, AÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Anabilim Dalı, Ankara. Sıngh, A., Srıvastava, P. C., Srıvastava, P. 2008. Relationships of heavy metals in natural lake waters with physico-chemical characteristics of waters and different chemical fractions of metals in sediments. WaterAirSoilPollut, 188: 181–193. Sıvacı, E. R., Yardım, Ö., Gönülol, A., Bat, L., Gümüş, F. 2008. Sarıkum (Sinop- Türkiye) lagününün bentik algleri. Journal of FisheriesSciences.com, 2(4): 592-600. Sıvacı, R., Dere, Ş. 2006. Melendiz Çayı’nın (Aksaray-Ihlara) epipelik diyatome florasının mevsimsel değişimi. C.Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi Fen Bilimleri Dergisi,27(1): 1-12. Sıvacı, R.E., Dere, Ş., Kılınç, S. 2007. Tödürge Gölünün (Sivas) epilitik diatom florasının mevsimsel değişimi. E.Ü. Su Ürünleri Dergisi, 24(1-2):54-50. Solak, C. N., Fehér, G., Barlas, M., Pabucu, K. 2007. Use of epilithic diatoms to evaluate water quality of Akçay Stream (Büyük Menderes River) in Mugla/Turkey. Arch. HydrobiologieSuppl,161 (3-4), LargeRivers, 17 (3-4): 327-338. Solak, C.N., Àcs, É., Dayioglu, H., 2009. The application of diatom indices in the Felent Creek (Porsuk-Kütahya). Diatomededelingen, 33: 107-109. Gargari, A., Lodenius, M., Hinz, F. 2011. Epilithic diatoms (Bacillariophycae) from streams in Ramsar, Iran. Acta Bot. Croat, 70 (2): 167–190. Søndegaard, M., Jensen, J. P, Jeppesen , E. 1999. Internal phosphorus loading in shallow Danish lakes. Hydrobiologia 408/409, 145. Søndegaard, M., Jensen, J. P, Jeppesen, E .2001. Retention and internal loading of phosphorus in shallow, eutrophic lakes. Scient. World J., 1, 427. Soylu, E. N., Maraşlıoğlu, F., Gönülol, A. 2011. Liman Gölü (Bafra-Samsun) epifitik diatome Florası. Ekoloji, 20 (79): 57-62. Stevenson L. C., Bahls, L. L. 1999. Periphyton protocols In: Barbour, M.T., J. Gerritsen, B.D. Snyder, and J.B. Stribling. 1999. Rapid Bioassessment Protocols for Use in Streams and Wadeable Rivers: Periphyton, Benthic Macro invertebrates and 157 Fish, Second Edition. EPA 841-B-99-002. U.S. Environmental Protection Agency; Office of Water; Washington, D.C Sungur, D. 2005. Melen Çayı (Düzce- Adapazarı) bentik algleri ve yoğunluğundaki mevsimsel değişim. Doktora tezi, GÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Eğitimi Anabilim Dalı, Ankara. Şen, B., Pala, G., Çağlar, M. 2005. Özlüce Baraj Gölü (Kiğı/Bingöl) epilitik diyatomeleri ve mevsimsel değişimleri F. Ü. Fen ve Mühendislik Bilimleri Dergisi, 17 (2): 310-318. Temizkan, M. 2010. Kızık Gölü (Çamlıbel -Tokat) bentik alg florası. Yüksek Lisans Tezi, GOPÜ Fen Bilimleri Enstitüsü Biyoloji Anabilim Dalı, Tokat. Tepe, Y. 2009. Reyhanlı Yenişehir Gölü (Hatay) su kalitesinin belirlenmesi. Ekoloji, 18 (70): 38-46. Ter Braak CJF, Šmilauer, P. 2002. CANOCO software for canonical comunity ordination (Version 4.5). Biometris, Wageningen and Ceske Budejovice. Thol-Scmitz H., Scmitz, T. 2003. The situation of the Eurasian fishotter (Lutra lutra) at Lake Uluabat. Rapor, Gökova-Akyaka’yı sevenler Derneği yayını,1: 62. Tokatlı C, Dayıoğlu H. 2011. Murat Çayı (Kütahya) epilitik diyatomeleri. Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 25: 1-12. Tokatlı, C. 2012. Sucul sistemlerin izlenmesinde bazı diyatome indekslerinin kullanılması: Gürleyik Çayı örneği(Eskişehir). Dumlupınar Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi,(29): 21-28. Tokatlı, C. 2013. Evaulation of water quality by using trophic diatom ındex: example of Porsuk Dam Lake. Journal of Applied Biological Sciences,7(1): 01-04. Troeger, W. W. 1981. Epiphytic diatoms as indicators of water quality in farm and experimental ponds in Oklahoma. Proc. Okla. Acad. Sci, 61: 79-80. Uğurtaş İ. H., Kaya, R. S., Akkaya, A. 2007. The herpeto fauna of the islands in Uluabat Lake (Bursa). Ekoloji, 17 (65):7-10. Van Dam, H., Mertens, A., Sinkeldam, J. 1994. A coded checklist and ecological indicator values of freshwater diatoms from The Netherlands. Neth. J. Aquat. Ecol,28: 117–133. Verb, R.G., VIS, M.L. 2005. Peryphyton assemblages as bioindicators of mine- drainage in unglaciated western allegheny plateau lotic systems. Water Air and Soil Pollution, 161: 227-265. Welch, G., Welch, H. 1998. Breeding bird survey of Uluabat Lake. DHKD 78p. 158 Wu, J.T. 1999. A generic index of diatom assemblages as bioindicator of pollution in the Keelung River of Taiwan, Hydrobiologia 397: 79–87, 1999. Yenilmez, F. 2007. Modeling the water quality in Uluabat Lake. Yüksek Lisans Tezi, ODTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Çevre Mühendisliği Anabilim Dalı, Ankara. Yıldırım V, Şen B, Çetin A.K., Alp M.T 2003. Hazar Gölü’ne dökülen Kürk Çayı’nın (Elazığ) epipelik diyatome florası. F. Ü. Fen ve Mühendislik Bilimleri Dergisi, 15(3): 329-336 Yıldırım, V., Tanrıkulu, A. 2011. Dicle Nehri’nin (Diyarbakır) fiziko-kimyasal özellikleri ile epipelik algleri. e-Journal of New World Sciences Academy, 6(2):53-62 Zaim, E. 2007. Planktonic diatom (Bacillariophyta) composition of Lake Kaz (Pazar, Tokat) Turk J Biol, 31: 203-224. Zelinka, M., Marvan, P. 1961. Zur prazisierungder biologischen klassifikation des reinheit fliessender Gewasser Archiv für Hydrabiologie, 57: 389-407. Zebek, E., Bonar, A., Szymanska, U. 2012. Periphytic diatom communities in the littoral zone of the urban lake Jeziorak Maly (masurian lake district, Poland). Ekologia (Bratislava), 31 (1): 105-123. Zeybek, Z. 2006. Akgöl’deki (Karaman-Konya) bazı su kalitesi parametrelerinin araştırılması. Yüksek Lisans Tezi, SÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Çevre Mühendisliği Anabilim Dalı, Konya. 159 ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı: Burcu ZÜNBÜLGİL Doğum Yeri ve Tarihi:Yıldırım, 02.10.1989 Yabancı Dili: İngilizce, İspanyolca Eğitim Durumu (Kurum ve Yıl) Lise: Bursa Anadolu Kız Lisesi (2003-2007) Lisans: Uludağ Üniversitesi Biyoloji Bölümü (2008-2013) Yüksek Lisans: Uludağ Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü (2013 - ) İletişim (e-posta) : burcuzunbulgil@gmail.com 160