Uluda~ Üniversitesi E~ itim Fakülteleri Dergisi Cilt: V, Sayı: 1, 1990 Dünya Çocuklarman Durumlanndan Örnekler ve Türkiye'de Çocuk Konusunda Başlica Sorunlar* Mualla ULUSAVA Ş .. Sayın konuklar, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Çocuk sorunlarına böyle- sine ilgi gösterilmesi insanca duyarlılığııruzın güzel bir göstergesi ve gerçekten çok sevindirici. Sanıyorum, çocuk sevgisi hepimizin paylaştığı bir duygu. Eğer sevmek, emek vermekse, acaba çocuklara yeterince emek veriliyor mu? Onlar için yapıl­ ması gereken herşey yapılıyor mu? Genellikle, yaşamın en mutlu çağının "Çocukluk" olduğu düşünülür. Aca- ba çocuklar bu konuda ne düşünüyor? Onların ne düşündüğünü bilmek oldukça zor. Çünkü "çocuklar kendileri adına söz söyleme olanağı olmayan ender azınlık gruplarındandır" (Kağıtçıbaşı, Le Compte, 1979). · Açlığın, savaşın, yoksulluğun, enfeksiyonların ve her türlü sömürünün kol gezdiği bu güzel dünyada çoc.uklar ne durumda, sorunları nelerdİr? Yeryüzündeki her üç ölümden biri, beş yaşından küçük bir çocuğun ölü- müdür ve gelişmekte olan dünyamızda her hafta çeyrek milyonu aşkın çocuk, enfeksiyon ve yetersiz beslenmenin yüzünden ölmeye devam ediyor. Dünya ço- cuklarının yüzyüze bulunduğu bütün diğer güçlükler arasında, çocukların yaşatıl- • 6 Nisan 1989 tarihinde saat 14.00'de Eğitim Fakültesi Konferans salonunda sımu/an konuşnıanm metnidir. •• Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Görevlisi. - 147- ması ve gelişimi sorunu hala ön plandadır. Hem de bu sor~~ çözümü i.ç~ ~k düşük maliyetli olanaklar ortaya çıkarılmış olduğ.u. h~qe. Soz k~nusu ~il~erın yayginlaştırılarak, insanların hizmetine sunulması ıçın oğretmen, oğrencı gıbı her çeşit grubun seferber edilmesi gerekliliği vardır (Grant, 1988). Beş yaşından küçük çocuklarda ölüm oranı çok yüksek olan ülkelerin başında Afganistan, Mali, Sierra Leone, Malavi, Ethopya, Gine, Somali Mozam- bik, Burkina Faso ve Angola gelmektedir. Türkiye, bu sıralamada 131 ülke arasında 61. sırada yer almaktadır. Tür- kiye, Suriye, Senegal, Kolombia, Pakistan, Hindistan, Brezilya, Bolivya, Mısır, Ekvator, Tayland ve Bengladeş gibi ülkeler, bebek ölümlerine karşı bağışıklama hızını arttırma, ağızdan sıvı tedavisini yaygınlaştırma, anne sütüyle besienmeyi teşvik etme gibi yollarla 1980'lerden bu yana UNICEF'in deste~yle milyonlarca çocuğun hayatını kurtarma çabası içindedirler. Türkiye'de 200.000 öğretmen ülkenin aşılama kampanyasına katılmıştır ve halen temel çocuk sağlığı bilgileriyle eğitilmektedir. Tayland'da sağlık bilgisi dersleri standart okul müfredatına alınmıştır. Ekvator'da ortaokul-lise öğretmen ve öğrencileri çocuk sağlığı konusunda kursa devam etmektedir. Kolombiya'da liseden mezun olmak için Pğrencilerin yalnızca temel çocuk koruma yöntemlerini bilmekle kalmayıp, bu bilgile ri ailelere ulaştırmak üzere 30 saat toplum hizmetinde çalışmış olmaları da gerekmektedir. 1 Srilanka, Endonezya, Latin Amerika gibi ülkelerde çocukları koruma yön- temleri konusunda yetişticilmiş din adamları aileleri bilgilendirmektedirler. Suriye, Mısır, Brezilya, Meksika, Pakistan gibi ülkelerde televizyon yayın­ ları yoluyla aileler bilgilendirilmektedir. Türkiye'de de çocuk sağlığı mesajları radyo ve TV yayınlarının sürekli bir öğesi olmuş durumundadır. Honduras, Cezayir, Ekvator, Pera gibi ülkelerde çetin ekonomik zorlukla· ra karşın, çocuk sağlığı bilgilerini yaygınlaştırmayı amaçlayan kampanyalar ülke çapında sürdürülmektedir. Beş y~şından küçük çocuklarda ölüm oranı çok düşük olan ülkelerin başında ise Isveç, Finlandiya, Norveç, İsviçre, Hollanda, Japonya, Danimarka, Kanada, Fransa ve Hong Kong gelmektedir. Örneğin isveç'te yılda yalnızca %o 7 oranında bebek ölümüne rastlanmaktadır. Türkiye'de bir yılda beş yaşın altında bebek ölümü oranı 1986 rakamları· na göre %o 99'dur. Komşumuz Yunanistan'da %o 17'dir. Türkiye 1985 sonlann· da, dünyanın en etkileyici bağışıklama kampanyalarından birini başlatmış ve da· ha fazla olan . bebe~ ~lü~le~~i 1986'da %o 99'a indirmeyi . başarmıştır. Bu başarı, __s a~lık ~ız~:tı. kıtle iletışım araçları, öğretmenler, din adamları, K.ıiılayve kadın org~tlerı gıbı gönüllü kuruluşların ortak çabasıyla gerçekleştirilmiştir. An· cak 1986 dan .b~ yana beş milyon çocuk daha do~uştur ve onların da bağışıktanması ıçın çabaların sürdürülmesi gerekmektedir. - 148- Çocuklarm sağ kalabilmeleri için beslenme ve bağışıklanma sorunları dışmda onun kadar önemli başka sorunlan da vardır (James P. Grant, The State of The World's Children 1988, Oxford University Press). Savaşan Ülkelerdeki Çocuklar Bugün dünyada neredeyse elli ülkede, çocuklar nedenini bile bilmedikleri silahlı ça~malann kurbanı olmaktadırlar. Güney Afrika gelişiminin koordi- nasyonu belirtildiAi-ne göre, özellikle Angola, Botsvana, Lesotho, Malavi, Mo- zambik, Tanzanya, Zambiya ve Zimbabve gibi ülkelerde çocuk kaybı dünyanm dikkatini daha fazla çekebilecek düzeydedir. Irkçı yönetimlerin bulunduğu bölge- lerde ölenlerin dörtte üçü çocuklar ve kadmlardır. 1986'da yalnızca Angola ve Mozambik'de 140.000 çocu~n savaş ya da savaşın yarattı~ açlık ve kıtlık gibi nedenlerle öldüğü bildirilmektedir (Development Forum, May 1987). · Sokak Çocuklan 1979 çocuk yılmda yapılan araştırmalara göre, dünyada yaklaşık 70 mil- yon çocuk fıilen ana-baba desteğinden yoksun olarak, sokaklarda, parklarda ya da terk edilmiş binalarda yaşamaktadır (UNICEF Haberleri, Sayı 123). Türkiye'de ise (DPT, DİE, 1985) 463.000 korunmaya muhtaç çocuk ol- du~ saptanmıştır. Bu çocuklar için kurulmuş olan çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtları kapasitelerinin üzerinde çalıştı~ halde tüm gereksinmeyi karşılayama­ maktadır. Bu sorun koruyucu ailelerin ve gönüllü hizmetlerin desteğine açık bir çözüm beklemektedir. Sorunlar çözülmediği müddetçe başka sorunlara kaynak olmaktadır. Her türlü istismara açık bir konumda olan kimsesiz çocuklarm gereksinmeleri karşılanmadığında, çocuk ticareti, çocukların cinsel bakımdan sömürütmesi ve buna bağlı olarak uyuşturucu kullanımının yaygınlaşması gibi başka sorunların ortaya çıktı~ görülmektedir. Çoc\fklann Cinsel Bakımdan Sömürülmesi 1945'den beri çocukların istismarını yasaklayan ll uluslararası belge imza- lanmıştır. Bu yasal etkinlikler, çocuk köleliği, fuhuş, çocuk ticareti ve çocuk por- nografısi olaylarının artışına paralel olarak ortaya çıkmıştır. Çocukların alınıp satılması Nayrobi ve Lagos'daki son zamanların en önemli konusudur. Aynı konu Filipinler'de sorunlar listesiniİı en başında yer almaktadır (D. Sassoon, Action for children, 1988 No. 1). . Büyük kentlerin sokakiannda yaşayan milyonlarca çocuk fuhuşa sürüklen- mekte ve insan tüccarlarının elinde kiralanan, alınıp satılan bir metaı haline gel- mektedir. Bu yolla AİDS'in korkunç bir hızla yayıldı~ bilinmektedir. Beş yıllık bir alan araştırması sonucunda D. Campagna ve D. Poffenber- ger tarafından yazılan "Çocukların cinsel sömürülmesi" (Auburn House, 1987) - 149- adlı kitapta A.B.D.'de tuzağa düşürülmüş binlerce çocuğun kadın simsarları, pomo film yapımcıları ve yayıncıları gibi grupların nasıl kurbanı oldukları anlatıl­ maktadır. A.B.D.'de yapılan bir araştırınayla yılda 336.000 çocuğun cinsel bakımdan sömürüldüğü, yılda bir milyondan fazla 18 yaşın altında evlilik dışı hamile kalan genç anne bulunduğu, başka bir deyişle yılda 1 milyondan fazla çocuğun, kendi- lerine bakamayacak kadar genç annelecin elinde kaldığı, 15 yaşın altındaki anne- lerin·ç oğunun bebeğinin öldüğü, yaşıyan bebeklerin ise astım, epilepsi, zeka geri- liği veya sakatlık gibi sorunları olduğu, genç ana-babalar arasında çocuğunu ihmal etme veya çıkar için kullanma eğiliminin, 20 yaşın üstündeki ana-habalara göre daha yaygın görüldüğü belirtilmiştir (Kent, C.A. Child Sexual Abuse Prevention Project, Hennepin, Country Attomey's Office 1979; Alan Guttmacher Institute 1981). Cinselliğe ilişkin ülkemizdeki sorunlar bu boyutlarda değildir. Toplumu- muzda, kadının statüsünün erkekle, e~it düzeyde olmaması (Kağıtçıbaşı, 1981), kişilik gelişiminin gecikmesi; kadın ve erkeğin iki ayrı dünyada yaşaması; eşler arasmda iletişinı azlığı ya da kopukluğa, rol paylaşımının bulunmaması; erken çocuğa aşırı değer verilmesinden doğan erkek-kız çocuk ayrımı, anne ile erkek çocuk, baba ile kız çocuk bağımlılığı gibi kültürel özelİikler, e~timsizlik sorunu ile birleştiğinde cinsel sorunların çoğuna kaynak olmaktadır . . Cinsel sorunlarm başında, çocukların iyi model seçme güçlüğü, cinsel kimli~ beninısememe, sağlıklı kız-erkek arkadaşlığılun kurulmaması, doyum- suzluk ve yeterli cinsel bilgiye sahip olmama sayılabilir. Bu sorunlar, çocukları yanlış yönlendiren kitaplar, fılimler, renkli gazete- ler, reklamlar gibi araçlarla daha da şiddetlenınekte ve çocuklara sarkıntılık, teşhircilik, tecavüz gibi olaylarla kinıi zaman dayanılmaz boyutlara ulaşmaktadır. Cinsel açıdan sömürülriıüş çocuklar, toplum dışı bırakılmış bir kesimi ohışturmakta, uyuşturucu kullananlar, alkolikler, fuhuş ya da cinayet suçluları olarak başka sorun gruplarını oluşturmaktadır. Suçlu Çocuklar Çocuk sorunlarının bir başka boyutu da, suç sayılan bir davranışta bulu- nan çocuklarm durumudur. Çocuk hakları sözleşmesi taslağının 19. maddesi bu konud~ şöyle demektedir. "Suçlu çocuklar, insan onuruna yakışır davranış görme hakkına sahiptir. Devlet, gözaltına alınma, işkence, zalimce ve insanca ol- mayan muamele_, ölüm cezası ve müebbet hapis ce~ının yasaklanmasıru sağla­ nlak zorundadır. Suçlu çocuk suçu kanıtlanıncaya kadar suçsuz sayılma, yetişkin­ lerden ayrı tutulma, ailesiyle görüşme ve cezadan çok rehabilitasyona dayalı hü- küm giyme hakkına sahiptir. Buna karşın, dünyada beş ülkede (ABD, Bengladeş, Barbados, Pakistan ve Rıvanda) çocuk suçlutara resmen idam cezası verilmeye devam edilmektedir (N. Berman, Action for Children, Vol. nı, 1988 No: 3). - 150- . Bazı ülkeler ise örneğin İtalya, lsveç, Norveç, Danimarka, Fillandiya bü- yük-küçük ayırmaksızın bütün suçlular için ölüm cezasım kaldırmışlardır (Dön- mezer, S. Erman, S. Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku İ.Ü.H.F. Yayını, Cilt: II, No: 437, İstanbul 1974). · Yetişkin suçlutara ölüm cezasının uygulanmasını kabul eden bir ülke ola- rak Türkiye'de küçük suçlulara bu cezanın uygulanamayacağı açıkça hükme bağ­ lanmıştır. T.C.K. 54. maddesi 18 yaşından küçüklere ölüm cezası uygulanmasım kabul etmemektedir (Esin Onur, Suçlu Çocuklara Uygulanan Yaptırımlar, Ders Notları, A.Ü. E~tim Fak., Ankara, 198 Ülkemizde çocuk mahkemelerinin kuruluşu, görev ve yargılama usulleri hakkındaki kanun, 7 Kasım 1979'da resmi gazetede yayınlanmış olmasına karşın henüz uygulamaya geçilmemiştir: Uluslararası Çocukları Savunma Örgütü, Türkiye cezaevlerinde tutuklu bulunan çocukların durumuna ilişkin bir kitap yayınlamıştır. Kitapta çocukların yakalanması, yargılanması, hüküm giymesi ve cezaevine kapatılması ayrıntılarıyla anlatılmaktadır. Raporun sonunda altı tavsiye bulunmaktadır. 1- Hiçbir çocuğun yetişkinler için düzenlenmiş bir cezaevinde tutulamaya- cağı konusuna tam bir öncelik verilmesi. 2- Işkence ve insanlık dışı muamele iddialannın araştırılması, T.C.K. ge- reğince. 3- T.C.K. gere~nce Çocuk Mahkemeleri sisteminin tam olarak uygulan- ması. 4- Tutuklu çocukların Adalet Bakanlığı'nca doğru ve merkezi biçimde kay- dedilmesi. 5- Hükümetin suçlu çocuklar için farklı tutuklama seçeneklerini dikkate alması. 6- Hangi haklara sahip oldukları ve hangi davranışların suç sayılacağı ko- nusunda tüm çocukların bilgilendirilmesi (Action For Children, Vol. III, 1988, No: 3, DCI and Children in prison). ÖZiirlii Çocuklar Sorunları üzerinde çok durulan bir diğer grup ise çeşitli sakatlı.klara ma- ruz kalmış çocuklardır. Işitme, görme, konuşma özürlüler, fiziksel veya zihinsel bakımdan gelişmeleri engelli çocuklar. 1979 çocuk yılında Unicef, Uluslararası Rehabilitasyon Örgütüne, ge- lişmekte olan ülkelerde çocukluk çağındaki sakatlıklarla ilgili bir araştırma yap- tırdı. Bu örgütün hazırladığı rapor sorunun hiç de basit olmadığını ortaya koy- muştur: Dünyada her 10 çocuktan biri ya bir sakatlıkla doğuyor, ya da daha son- ra sakat kalıyordu (Unicef Haberleri, Sayı: 123). Özürlü çocuklar özel eğitime gereksinme duymaktadırlar ve bu konuda ai- leler bilgilendirilip, onların da desteği sağlanmalıdır. 1981 Uluslararası sakatlar - 151 - yılında Unicef temel sa~ık bakımı çerçevesi içinde özürlü çocuklar için de prog- ram yapmaya başlamıştır. _ . Sakatlıkların nedenleri arasında, sa@ıksızlık, beslenme yetersizli~, akraba evlilikleri, d~mların yanlış zamanlanışı, ilgisizlik gibi etmenler sayılabilir. Ya çok genç ya da çok yaşlı anneterin çok sık do~m yapmaları da gerek anne, ge- rekse çocuk açısından riski çok fazla yükseltınektedir (Unicef haberleri, Sayı: 123). Ülkemizdeki ozürlü çocukların niceliği ve niteli~e ilişkin elimizde istatis- tiksel bilgiler bulunmamakla birlikte, Türkiye'de bu sorunun oldukça yaygın ol- du~ gözlenmektedir. Böyle özel sorunu olan çocuklar için ne yeterli özel e~tim kurumları, ne de bu alanda iyi yetişmiş yeterli sayıda uzman vardır. Buna ilişkin eksikli~ duyu- lan bir başka nokta ise Türkiye'de üstün zekalı çocuklar için hiçbir özel e~tim yapılmamasıdır. Çok hızlı ö~enen bu çocuklar normal okullarda psikolojik buna- lımiara daha kolay düşmektedirler. Çalıştınlan Çocuklı:tr Yakın çevremizde bile gözleyebileceğimiz bir başka sorun ise, henh z oyun ça~ndaki çocukların bile, kendilerine yüklenen ağır sorumlulukları taşıyabilmek için para kazanmak zorunda kalması veya hiçbir sosyal güvencesi olmadan çok az bir ücret karşıtı~ oto tamirciliği, demircilik, kaynakçılık, marangozculuk gibi işlerde çalıştırılması durumudur. Oysa,_1962 yılında kabul edilen Türk Çocuk Hakları Bildirisinin 2. mad- desi şöyledir. Madde 2: 16 yaşından önce hiçbir çocuk resmi ö~eniminden alı­ konularak özel işlerde çalıştırılatnaZ ve hiçbir şekilde sömürülemez. Aynı bildirinin 1. maddesinde "İyi bakım, iyi yetiştirilme ve çocu~a uygun bir e~tim, her yerde ilgi, sevgi ve yardım görme her çocu~ hakkıdır" ifadesi yer almaktadır. Hiçbir yaptırım gücü bulunmayan bu ifadeye karşılık, Türkiye'de yapılmış çeşitli araştırmalar ve gözlemler, çocuklara karşı kaba kuvvet kullanılmasına dayanan sıkı düzen türünün, daha açık bir deyişle dayağın çok yaygın oldu~ sap- tamıştır. Bu durum çocu~n kişili~ni olumsuz yönde etkilemektedir (Frey, 1963; Yörüko~u, 1966, 1978). Çocuk, özellikle dış denetim fıziksel cezaya dönüştükçe kendi iç denetim sistemini geliştirememektedir. Böylece dıştan gelen de~erlendirmelere dönük, kendi davranışının sorumlulu~nu başkasında arayan bir kişilik türü ortaya çıka­ bilir (Ka~tçıbaşı, Le Compte, 1979). Aşırı denetim ve baskı, çocukta özdenetim ve de~er benimsemenin gelişimini engellemekte; çocu~n dışa bağımlılıktan kur- tularak, kendi kendine karar verebilen ve kararının sorumlulu~nu taşıyalıilen bir olgunlu~a erişmesini önlemektedir. . 152. Buraya kadar, dünyada ve Türkiye'de çocuklara ilişkin başlıca sorunlar- dan söz etmeye çalıştık. Bu arada şunu da belirtmek gerekir ki Türkiye, dünyada Çocuk Bayramım resmen kutlayan ilk ve tek ülkedir. ı923 "Cenevre Bildirisi" denilen ve bütün devletlerce kabul edilen 1. Ço- cuk Hakları Bildirisinin altırida Gazi Mustafa Kemal imzası vardır. Bu bildirinin kararları şöyledir: 1- Her yönden gelişimini gerçekleştirmek çocugwı hakkıdır. 2- Felaket zamanında herkesden önce çocuklara yardım edilmelidir. 3- Aç çocuk doyurulmalı, hasta çocuk bakılıp sa~altılmalı, özürlü çocuk desteklenmeli, suçlu çocuk do~u yola götürülmeli, kimsesiz çocuk kabul ve ba- kım görmelidir. 4- Çocuk her türlü sömürüye karşı korunmalıdır. 5- Çocuk sevgiyle e~tilmelidir. Her çocuk mutlu bir çocukluk ça~ yaşama hakkına sahiptir. · 1924'de Cenevre Deklerasyonu ile "Çocu~n insano~unun verebilecekleri- nin en iyisine layık oldu~" duyurulmuştur. Daha sonra 1959'da 10 maddelik "Çocuk Hakları Bildirisi" düzenlenmiştir. Uluslararası Çocuk Yılınınonuncu yıl­ dönümü olan 1989'da ise ayrmtLlı bir biçimde hazırlanmış 31 maddelik Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndan geçmesi ve tüm üye devletlerin onayına sunulması beklenmektedir. Bu sözleşmenin öncekilerden farkı, onayiayan üyeleri ba~ayıcı nitelikte olmasıdır (Hacettepe Toplum Hekim- li~ Bülteni, Yıl: 9, Sayı: 1, Ocak 1988). Sözlerimi, çocukların daha güzel bir dünyada yaşayabilmeleri için, onlara duydu~muz sevginin onlar için ortak çabaya dönüşmesini dileyerek bitiriyorum. Teşekkür ederim. KAYNAKLAR 1. CAMPAGNA, D., POFFENBERGER, D.: Sexual Trajjicking in Chi/dren, Auburn House, 1987. 2. BERMAN, N.: Should We Execute Children?, Action for Children, Vol. 111, 1988, No: 3. 3. DCI (Defense for Children International) and Children in Prison, Action for Clıildren, Vol. 111, 1988, No: 3. 4. Development Forum, May, 1987. 5. DÖNMEZER, S., ERMAN, S.: Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, İ.Ü.H.F. Yayını, Cilt: 11, No: 437, İstanbul, 1974. 6. FREY, F.W.: Surveying Peasant Attitudes in Turkey, Public Opinion Quar- terly, 27, s. 335, 1963. - 153 - 7. GRANT, J.P.: 17ıe State of the World's Oıildren, Oxford University Press, ı988. 8. İNAN, R.: Insan Hakları, E~tim ve Kültür, Çocuk Haklan (Insan Haklan, Unesco Yayım, ı969 içinde). 9. KAÖITÇmAŞI, Ç.: Le Compte, G., MEB Daşün Bilim Egitim Dergisi, Yıl: 1, Sayı: ı, ı979. ıo. KAÖITÇffiAŞI, Ç.: Çocugtın DeReri, Gözlem Mat., İstanbul, ı981. 11. KENT, C.A.: Child Sexual Abuse Prevention Project: An Educational Pro- gramme for Children, Minneapolis, Hennepin Country Attomey's Office, ı979. ı2. ONUR, E.: Suçlu Çocuklara Uygulanan Yaptınmlar, Ders Notlan, A.Ü. Egt. Fak., Ankara, ı98ı. 13. Unicef Haberleri, s. ı23, ı986. ı4. SASSOON, D.: Sexual Trafficking of Children, Action for Children, Vol. lll, ı988, s. ı. 15. Toplum Hekimli~ Bülteni, Hacettepe, Yıl: 9, Sayı: ı, Ocak ı988. 16. YÖRÜKQÖLU, A.: Çocuk Yetiştirme ve Ulusal Karakter, Yeni Ufuklar Dergis~ 14, s. 19, ı966. 17. YÖRÜKOÖLU,A.:Çocuk Ruh SaRiıRı, İş Bankası Yayını, 1978. - 154 -