T.C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI YAKINÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI GAZETE HABER VE KARİKATÜRLERİNE GÖRE TÜRK - AMERİKAN İLİŞKİLERİ (1947-1952) Yüksek Lisans Tezi Nesrin ERSİN BURSA-2021 T.C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI YAKINÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI GAZETE HABER VE KARİKATÜRLERİNE GÖRE TÜRK - AMERİKAN İLİŞKİLERİ (1947-1952) Yüksek Lisans Tezi Nesrin ERSİN Danışman Prof. Dr. Cafer ÇİFTÇİ BURSA-2021 ÖZET Türkiye, Ġkinci Dünya SavaĢı boyunca denge siyaseti izlemiĢ, savaĢ dıĢı kalabilmek adına çeĢitli ittifaklar içerisine girmiĢtir. Türkiye’nin tarafsızlık yolunda izlediği hassas siyaset, dönemin siyasi liderlerinin temkinli açıklamalarına ve gazeteler üzerinde baskıların artmasına neden olmuĢtur. Ġkinci Dünya SavaĢı döneminde basına getirilen kısıtlama, çok partili hayatla birlikte yerini basında özgürleĢmeye bırakmıĢtır. 1946 yılında basın kanununda yapılan değiĢiklikle baĢlayan özgürlük ortamı, Mayıs 1950’de iktidara gelen DP’nin ilk yıllarında devam etmiĢtir. Bu dönem iç politika alanında iktidar ve muhalefetin farklı görüĢlere sahip olması gazete ve karikatürlere de yansımıĢ ancak bu durum uzun sürmemiĢtir. Ekonominin kötüleĢmesi, irtica hareketleri ve yolsuzluğun artması sonucu halkın ve bazı gazetecilerin DP’ye tepki göstermesi, iktidar partisinin 1954 yılından itibaren basını kısıtlayıcı önlemler almasına sebep olmuĢtur. Ġç politika alanında belirli müddet de olsa sağlanan çok sesli ortam, dıĢ politika alanında çok da etkin olamamıĢtır. Bunun nedeni savaĢ sonrası dönem artan Sovyet tehdidi sonrası Batının koruyucusu haline gelen Amerika ile iĢbirliğinin her iki partinin de temel dıĢ politika hedefi olmasıdır. SavaĢ sonrası Missouri Zırhlısının Türkiye’yi ziyaretinden itibaren baĢlayan gazete haber ve karikatürlerindeki Türk-Amerikan dostluğu vurgusu, Truman Doktrini ve Marshall Planı ile iyice artmıĢtır. Dönem gazetelerinde olumlu Amerikan imgesinin her yönden yansıtılması, Türk-Amerikan iĢbirliğinin sağlanmasında halkın da desteğinin alınmak istendiğinin göstergesidir. Nisan 1949’da kurulan NATO örgütüne Türkiye’nin dâhil olmasına kadar geçen süreç, savaĢ yılları ile karĢılaĢtırıldığında dıĢ politika alanında az da olsa farklı fikirlerin ortaya çıkarıldığı görülmüĢtür. Türkiye’nin NATO’ya yaptığı baĢvuruların Atlantik ülkeleri tarafından uzun bir müddet olumlu karĢılanmaması üzerine Türk gazeteleri, Atlantik coğrafyası içerisinde yer almamasına rağmen Ġtalya’nın pakta dâhil edilip Türkiye’nin pakt dıĢı bırakılmasını eleĢtirmiĢler, bazı Türk yazarları ise Amerikan yardımının yetersizliğini vurgulamıĢlardır. Anahtar Sözcükler: Gazete, Karikatür, Türkiye, Amerika i ABSTRACT During the Second World War, Turkey followed the politics of balance and entered into various alliances to stay out of the war. Turkey’s delicate politics towards neutrality led to cautious statements from political leaders of the time and increased pressure on newspapers. The restiction imposed on the press during the Second World War was replaced by the freedom of the press with the multi-party life. The atmosphere of freedom, which started with the amendment made in the press law in 1946, continued in the first years of the DP, which came to power in May 1950. In this period, the different views of the government and the opposition in the field of domestic politics were also reflected in newspapers and cartoons, but this situation did not last long; the public and some writers reactions to the DP as a result of the worsening of the economy, reactionary movements and the increase in corruption caused the ruling party to take measures to restrict the press since 1954. The emancipation of the press, which was provided for a certain period of time in domestic politics, has not been very effective in the field of foreign policy. The reason for this is that cooperation with America, which has become the protector of the West after the increasing Soviet threat in the post-war period, is the main foreign policy goal of both parties. The emphasis on Turkish-American friendship in newspapers and cartoons, which started after the post-war Missouri Battleship visit to Turkey, increased with the Truman Doctrine and the Marshall Plan, and the positive American image was tried to be reflected by the newspapers to the public in order to provide the Turkish- American cooperation aimed at ensuring Turkey’s security. The period when Turkish newspapers made criticism against the government’s goals in foreign policy started with the rejection of Turkey’s application to NATO. The most emphasized point in the criticism was that although Italy was not an Atlantic country, it was included in the pact but Turkey was not. In this period, the inadequacy of the militay aid which was sent by America to Turkey was also emphasized by some journalists. Keywords: Newspaper, Cartoon, Turkey, America ii İÇİNDEKİLER TEZ ONAY SAYFASI……………………………………………….…………………i ÖZET…………………………………………………………………………………...iv ABSTRACT………………………………………………………………………….....v ĠÇĠNDEKĠLER…………………………………………………………………….....viii KISALTMALAR…………………………………………………...............................xii GĠRĠġ…………………………………………………………………...………............1 BİRİNCİ BÖLÜM İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI VE SAVAŞ SONRASI DEĞİŞEN DÜNYA SİYASAL SİSTEMİNİN TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNE ETKİSİ 1. ĠKĠNCĠ DÜNYA SAVAġI’NDA TÜRKĠYE’NĠN GENEL DURUMU………19 1.1. Ġkinci Dünya SavaĢı’nın Ortaya ÇıkıĢı………………………….……........19 1.2. Türkiye’nin SavaĢ Esnasında Ġçinde Bulunduğu Ġttifaklar………………...23 1.2.1. Almanya’nın Türkiye’ye Ġttifak Teklifi ve Alman- Sovyet Saldırmazlık Paktı………………………………………….…........23 1.2.2. Türk-Rus ĠĢbirliğinin Sağlanamaması..............................................24 1.2.3. Türk-Ġngiliz- Fransız Ġttifakı………………….………………..….26 1.2.4. Ġtalya’nın Yunanistan Saldırısı ve Türkiye’nin SavaĢa Girmesinin Gündeme Gelmesi………………………………………………………....29 1.2.5.Türk-Alman Ġttifakının Kurulması……………………...…………...31 1.2.6.Türkiye’nin Kiralama ve Ödünç Verme Yasası’na Dahil Olması…...35 1.2.7.Almanya ile Ticaret AntlaĢmasının Ġmzalanması…………………...36 1.3.Japonya’nın Ġngiltere ve Amerika’ya SavaĢ Ġlanı ve Türkiye’nin Tutumu...37 1.4.SavaĢ Konferansları ve Türkiye’nin Durumu……………………………...39 1.5. Türkiye ile Ġngiltere ve Amerika Arasında AnlaĢmazlığın OluĢması..........44 1.6. Almanya ile Siyasi ve Ġktisadi ĠliĢkilerin Kesilmesi………………............47 2. ĠKĠNCĠ DÜNYA SAVAġI SONRASI ARTAN SOVYET TEHDĠDĠ ĠLE BĠRLĠKTE TÜRK-AMERĠKAN ĠLĠġKĠLERĠNĠN GELĠġMESĠ…………….50 2.1.Yalta Konferansı...........................................................................................50 2.2.Türkiye’nin SavaĢa Dâhil Olması…………………………………...……..52 iii 2.3.Türk-Sovyet Dostluk ve Saldırmazlık Paktının Feshi…………….……...54 2.4.SavaĢın Sona Ermesi……………………………...……………………...57 2.5.Potsdam Konferansı……………………………………………………...59 2.5.1. Potsdam Konferansı Sonrası Gündeme Yansıyanlar……………..61 2.6.Türkiye Üzerindeki Toprak Talepleri.....................………………….......66 2.7.Missouri Zırhlısının Türkiye’yi Ziyareti....................................................68 2.8.Boğazlarla Ġlgili Sovyet Notaları................................................................73 2.8.1.Türkiye’nin Sovyetlere Cevabi Notası………………...........…......77 2.9. Sovyetlerin Boğazlar Üzerindeki Ġsteklerinin Devam Etmesi…………...79 2.10. Türkiye’nin Sovyet Ġsteklerine KarĢı Tutumu……………………….....80 2.11. Tan Gazetesi Olayı...................................................................................83 İKİNCİ BÖLÜM TRUMAN DOKTRİNİ VE MARSHALL PLANI İLE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GELİŞİMİ 1. TRUMAN DOKTRĠNĠ………………………………………..……………….90 1.1. Truman Doktrininin Ġlanı ve OluĢturduğu Yankılar…………….…..........92 1.2. Henry Wallace’ın Yardım Kararına KarĢı Olması………………….…...103 1.3. Yardım Fikrinin Ayan Meclisi Tarafından Kabulü ve OluĢturduğu Yankılar………………………………………………………………….106 1.4. Amerikan Yetkililerin Türkiye’ye GerçekleĢtirdiği Ziyaretler ve Türkiye’nin Mevcut Durumuna Yönelik Aktardıkları………….……………………..113 1.5. Truman Planının Yürürlüğe Girmesinin OluĢturduğu Tepkiler ve Türk- Amerikan AntlaĢması………………….……………………………...….117 1.6. Yardımın Kullanılacağı Alanların Belirlenmesi………………….………122 1.7. Truman Doktrini Çerçevesinde Türkiye’ye Yapılan Yardımlar………….126 2. MARSHALL PLANI……………………………………………………………132 2.1. Marshall Yardım Planının OluĢumu...........................................................137 2.2. Paris GörüĢmeleri ve Avrupa…..................................................................139 2.3. Paris Konferansının Ġçeriği ve Marshall Planına Yönelik EleĢtiriler....................................................................................................142 2.4. George Kennan’ın Sovyet Politikası ile Ġlgili GörüĢleri ve Yankıları…....146 iv 2.5. Truman’ın Marshall Planı ile Ġlgili GörüĢleri.............................................148 2.6. Yardım Planının Ġçeriğinin Belirlenmesi……………………………........150 2.7. Türkiye’nin Yardım Planı Kapsamındaki Yeri……..…...………………..150 2.8. Marshall Planının Onaylanması ve Yardım AntlaĢması………….……....153 2.9. Marshall Planı Kapsamında Türkiye’ye Yapılan Yardımlar………....…..158 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TÜRKİYE’NİN NATO’YA DÂHİL OLMA SÜRECİ 1. KUZEY ATLANTĠK PAKTI ĠTTĠFAKININ OLUġUMU…......…...166 2. AKDENĠZ PAKTI FĠKRĠNĠN ORTAYA ÇIKMASI ................... .…169 3. ATLANTĠK PAKTININ ĠMZALANMASI VE PAKTA GELEN ĠLK TEPKĠLER……………………………………………………………….176 3.1. Türkiye’nin Paktta Yer Almaması Üzerine Gelen Tepkiler…...................183 4. ATLANTĠK PAKTININ KABULÜNÜN TÜRK - AMERĠKAN ĠLĠġKĠLERĠNE YANSIMASI…………………………………………………………………..185 5. TÜRKĠYE’DE ĠKTĠDAR DEĞĠġĠKLĠĞĠ ............................................………194 5.1. Türkiye’deki Ġktidar DeğiĢikliğine Gelen DıĢ Tepkiler……………….……198 6. TÜRKĠYE’NĠN NATO YOLU………………………….....………………….200 6.1. Celal Bayar’ın Atlantik Paktı için Yaptığı GörüĢmeler..............................201 6.2. Kore SavaĢı………………………………………………….....................202 6.2.1. Türkiye’nin Kore SavaĢına Tepkisi............................................208 6.2.2. Türkiye’nin Kore’ye Asker Gönderme Kararı Alması ve Kararın Yankıları………………………………………….…………...210 6.2.3. Kore SavaĢı’nda Türk Ordusu………………….…...………...218 6.2.3.1.Kunuri Muharebesi………………………….…………..220 6.2.4. Kore SavaĢının Sona Ermesi…………………….……………227 6.3. DP Dönemindeki Ġlk BaĢvuru ve Gelen Tepkiler…………….………….230 6.4. Türkiye’nin Amerika’ya Ġttifak Önerisi ve Akdeniz Savunmasında Türkiye’nin Yeri……................................................................................236 6.5. Batılı Devletlerin Türkiye’nin Atlantik Paktına Dâhil Olması Konusunda Tutum DeğiĢikliği…………………......................................241 v 6.6. Ottowa GörüĢmeleri..................................................................................245 6.7. Sovyet Notası………………………........................................................248 6.8. Türkiye ve Yunanistan’ın Atlantik Paktına Alınma Kararı Sonrası Güvenlik GörüĢmeleri…………………………………….…..……........................251 6.9. Türkiye’nin NATO’ya GiriĢi………………………….……....….……..253 7. ATLANTĠK PAKTI SONRASI BATI EKSENLĠ TÜRK DIġ POLĠTĠKASI.259 7.1. Türkiye - Yunanistan ĠliĢkileri ve Balkan Paktı Fikrinin OluĢumu….….259 7.2. Türkiye - Yugoslavya ĠliĢkileri ve Balkan Paktının KuruluĢu.................262 7.3. Menderes ve Köprülü’nün Orta Doğu Savunması Üzerine Londra Ziyareti……………………………………….........................................264 7.4. Güney Doğu Avrupa Komutanlığının Kurulması ve Türkiye…………..266 SONUÇ…………………………………………………...............................268 KAYNAÇA.....………………………………...............................................276 EKLER……………….……………………………………………………..284 vi KISALTMALAR ABD: Amerika BirleĢik Devletleri A.g.e: Adı geçen eser A.g.m: Adı geçen makale BM: BirleĢmiĢ Milletler CHP: Cumhuriyet Halk Partisi C. : Cilt CENTO: Merkezi AntlaĢma TeĢkilatı (Central Treaty Organization) Çev. : Çeviren DP: Demokrat Parti Ed: Editör IPI: Uluslararası Basın Enstitüsü (International Press Institute) NATO: Kuzey Atlantik AntlaĢması Örgütü (North Atlantic Treaty Organization) S: Sayı s: Sayfa TC: Türkiye Cumhuriyeti TBMM: Türkiye Büyük Millet Meclis vii GİRİŞ Türkiye Cumhuriyeti kuruluĢu itibariyle dıĢ politikasını Atatürk’ün ortaya koyduğu “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” ilkesiyle Ģekillendirme hedefinde olmuĢtur. Birinci Dünya SavaĢının Türk halkı üzerinde yarattığı etki ve daha sonrasında gerçekleĢen Türk KurtuluĢ SavaĢı, cumhuriyetin kurulmasını sağlamıĢ fakat bu amaçla gerçekleĢtirilen mücadeleler Anadolu halkı için maddi ve manevi olarak son derece yıpratıcı olmuĢtur. Atatürk döneminde baĢlayan yeni savaĢın sesleri ise 1939’a gelindiğinde iyice artmıĢ ve Türkiye üzerindeki yorgunluğu atmadan yeni bir savaĢın etkisi altına girmiĢtir. Dünyada oluĢan bu çatıĢma ortamından etkilenmemek adına Türkiye, savaĢın ilk anlarından itibaren denge siyaseti izlemiĢ ve savaĢın son anına kadar bunu baĢarabilmiĢtir. 29 Ekim 1923’te cumhuriyetin ilanı ile halk egemenliğinin ülke içerisinde yerleĢmesine yönelik önemli adımlar atılmıĢ fakat demokrasinin önemli göstergelerinden biri olan siyasi partiler, Atatürk döneminde varlık gösterememiĢ ve bir deneme olarak kalmıĢtır. 11 Eylül 1923’te Halk Fırkasının kurulmasının ardından 3 Mart 1924 kanunlarıyla Halifeliğin kaldırılması, Osmanlı soyundan gelen kiĢilerin yurt dıĢına gönderilmesi ve TeĢkilatı Esasiye Anayasası ile ilgili ortaya çıkan anlaĢmazlıklar meclis içerisinde görüĢ ayrılıkları yaratan konulardan olmuĢtur. Meclis içerisinde çatıĢmaların artması ve muhalif seslerin ortaya çıkması Terakkiperver Fırkasının kurulmasında etken olmuĢtur. 20 Ekim 1924 günü Esat Bey tarafından Refet Bey’e yöneltilen bir soru önergesi ile mecliste bir anlaĢmazlık baĢ göstermiĢtir. Önerge, Mübadil ve Muhacirlerin yerleĢtirilmesi konusunda yapılan yolsuzlukları eleĢtirmektedir. Bakan tarafından verilen yanıtın yeterli bulunmaması üzerine önerge gensoruya çevrilmiĢtir. Mübadiller ve Muhacirler meselesi hakkında ortaya konan farklı fikirler bir ölçüde halk partisi karĢısında yeni bir partinin ortaya çıkıĢını göstermektedir. Ülke siyasetinde yaĢanan gerilimler sonrası Birinci ve Ġkinci Ordu MüfettiĢleri Kâzım Karabekir ve Ali Fuat PaĢa görevlerinden istifa edip meclis 1 içerisinde yer almak istediklerini ifade etmiĢlerdir. Ġkinci Ġnönü kabinesinin kurulmasının ardından iktidar ve muhalif görüĢte olanlar arasında anlaĢmazlık artmıĢ ve kasım ayının ortalarında Halk Fırkasından istifalar baĢlamıĢtır. 17 Kasım 1924 tarihinde 1 Resul Babaoğlu, Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları Dergisi, C.11, S.22(2012), s.80 1 ise Ali Fuat PaĢa tarafından Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası programı duyurulmuĢtur. Parti teĢkilatlanmasını Sivas’ta tamamlamıĢ, Doğu illerinde fırkaya büyük bir ilgi oluĢmuĢtur. 1925 ġubatında hilafeti savunan kiĢiler tarafından baĢlatılan ġeyh Sait Ġsyanı, Doğu Anadolu bölgesinde sıkıyönetim ilan edilmesine sebep olmuĢ bu sırada Fethi Bey baĢbakanlıktan istifa etmiĢ ve ardından kurulan Ġnönü Hükümeti döneminde, 4 Mart 1925 tarihinde halkın huzurunu, iç güvenliğini sağlamak, gerici ve ihtilalcı eylemleri önleyebilmek adına Takrir-i Sükûn Kanunu yasalaĢmıĢtır. Takrir-i Sükûn Kanunu kapsamında ilk uygulama, 6 Mart 1925 tarihinde Ġstanbul’da çıkmakta olan Tevhid-i Efkâr, Ġstiklal, Son Telgraf, Aydınlık, Orak Çekiç ve SebilürreĢat adlı gazete ve dergilerin kapatılması olmuĢtur.2 Bu süreçte aynı zamanda Trabzon’da yayımlanan Kahkaha isimli mizah dergisi kapatılmıĢ, 1927 yılında Cem dergisini yayımlayan Üstat Cem çizdiği bir karikatür nedeniyle bir yıl hapse mahkûm olmuĢ yine Cem dergisinde yayımlanan Recep Peker ile ilgili bir karikatür, derginin tamamen kapatılmasına yol açmıĢtır. 1931 yılında çıkan basın yasası ile hükümet ülke yararına aykırı yayın nedeniyle gazete ve dergileri geçici süreliğine kapatma yetkisine 3 sahip olmuĢtur. Devletin bütünlüğü ve bağımsızlığını korumak adına alınan sıkı önlemler basının sesini istediği gibi duyurmasına engel olmuĢ ve özgür düĢüncenin yaygınlaĢması uzun bir süre gerçekleĢememiĢtir. 1935 itibariyle dünyanın içinde bulunduğu hızlı değiĢim dalgası, Almanya ve Ġtalya’nın oluĢturduğu iĢgal ortamı Türkiye Cumhuriyeti’nin hedeflediği demokrasi bilincinin oluĢmasına mani olan etkenlerden bir diğeri olmuĢtur. 1939 yılında baĢlayan savaĢla birlikte Türk hükümeti, sıkıyönetim gibi ciddi önlemler almak durumunda kalmıĢtır. Sıkıyönetim kararı önce Trakya ve Marmara bölgeleri için uygulanmıĢ daha sonra yaygınlaĢtırılmıĢtır. SavaĢ dönemi en ağır tedbirlerden biri de basın üzerinde gerçekleĢtirilmiĢtir. Bu dönem Hükümet istediği gazeteyi dilediği zaman uygun gördüğü süre boyunca kapatabilmiĢtir. Kapatma kararına 2 Ercüment Sarıay, ” Takrir-i Sükûn Kanununa Dair Bazı DüĢünceler”, Mütefekkir Aksaray İslami İlimler Fakültesi Dergisi, C.2, S.4(2015), s.396 3 Yasin KayıĢ, Demokrat Parti Döneminde Siyasi Karikatür, 2.b., Ġstanbul:Libra Kitapçılık, 2015, s.18- 19 2 meclis ya da DanıĢtay müdahale etmemiĢ ancak devlet baĢkanının gazeteyi affetmesi 4 yoluyla gazeteler yeniden çıkartılmaya baĢlanmıĢtır. Türkiye’nin savaĢ içerisinde izlediği denge siyasetinin hassasiyeti sebebiyle gazeteler üzerindeki sıkı denetimin yanı sıra dönemin yetkin isimleri de dıĢ politika ile ilgili detay bilgi vermekten kaçınmıĢlardır. Bu dönem Türkiye ile ilgili bir haberin önce The New York Times, Reuters, The Times, Pravda gibi önemli yabancı gazetelerden duyulup ülke gündemine aktarılması normal sayılabilecek bir durum haline gelmiĢtir. Dönem gazetelerinde genel hava ülke dıĢ politika hedeflerine uygun ve onaylayıcı nitelikte olmuĢtur. SavaĢ zamanı yabancı gazetelerden elde edilen bilgiler Türk gazeteciler tarafından hükümetin dıĢ politikasına uygun olacak Ģekilde yorumlanmıĢtır. Ülke politikasına aykırı bir haber yapan herhangi bir yabancı gazete, dönem makale yazarları tarafından eleĢtirilmiĢ ve zaman zaman bu yazılar gazeteler arasında karĢılıklı atıĢmaya sebep olmuĢtur. Ġkinci Dünya SavaĢı döneminde gazeteler halkın gündemi takip ettiği en önemli unsurlardan biri olmuĢtur. SavaĢın oluĢturduğu tehdit ortamı ve her geçen gün değiĢen dünya gündemi dönem gazetelerinin tirajlarını arttırmıĢtır. Bu dönem dünya genelinde gazete karikatürlerine de sıkça rastlanmaktadır. Gazeteler bağlı bulundukları ülkenin içinde bulunduğu duruma göre, düĢman sayılan tarafın siyasi liderlerini küçük düĢürücü bir çok karikatür yayımlamıĢlardır. SavaĢın baĢında Müttefik tarafın karikatüristleri Hitler ile alay etmeyi tercih ederken savaĢ sonrası oluĢan iki kutuplu ortamda Stalin karikatürlerde yaygın olarak kullanmıĢtır. Karikatürlerde Stalin bir çok devleti egemenliği altına almıĢ, anlaĢma sağlamaktan uzak, kurallara uymayan bir lider olarak gösterilmiĢtir. SavaĢ sonrası dönemde ünlü Rus mizah dergisi Krokodil’de ise durum tam tersi olmuĢtur. En çok üzerinde durulan ülke Amerika iken onunla birlikte hareket eden Batılı devletlerin, yardım görüntüsü altında sömürüye uğramaları ve bu durumu bir türlü fark etmemeleri eleĢtirilen noktalardan olmuĢtur. SavaĢ dönemi ve sonrasında günlük gazeteler ve mizah dergilerinde yer alan karikatürlerde ortak semboller yaygın olarak kullanılmıĢtır. Bu dönem zeytin dalının barıĢ simgesi olarak kullanılması, Amerika’nın Sam Amca karakteri ile özdeĢleĢtirilmesi, Swastika sembolünün Nazi Almanyası için kullanılması, BM 4 Tevfik Çandar, Türkiye’nin Demokrasi Tarihi 1939-1950, 5.b., Ankara: Ġmge Kitabevi, s.440 3 örgütünün melek olarak resmedilmesi, Rusya’nın ayı, Fransa’nın horoz, Ġngiltere’nin aslan ile betimlenmesi gibi bir çok ortak sembol dünya karikatürlerinde görülmektedir. Özellikle Amerika’yı sembolize eden Sam Amca karakteri dönemin Amerikan baĢkanları olan Roosevelt ve Truman’dan çok daha fazla karikatürde yer almıĢtır. Sam Amca, karikatürlerde boyu uzun, saçları beyaz, fraklı, çizgili pantolonlu ve uzun Ģapkalı olarak resmedilmiĢtir. Ġsmini New York eyaletinin Troy kentinde yaĢayan Samuel Wilson isimli bir iĢadamından aldığı düĢünülse de bu bilgi kesin değildir. Sam Amca figürü 1832 yılında siyasi karikatürlerde kullanılmaya baĢlamıĢ, karakterin özellikle Birinci Dünya SavaĢı için oluĢturulan asker toplama afiĢinde “I Want You” diyerek okuyucuya parmağıyla iĢaret etmesi dünya çapında popüler olmasına neden olmuĢtur. Sam Amca afiĢleri Ġkinci Dünya SavaĢında da Amerika tarafından asker toplama 5 amacıyla kullanılmıĢtır. Ġkinci Dünya SavaĢında Türk gazetelerinde yayımlanan haberlerde savaĢla ilgili olarak dünyanın içinde bulunduğu zor durum yansıtılmıĢ, savaĢ içerisindeki Türkiye’nin oluĢturduğu iĢbirlikleri desteklenmiĢ, savaĢın gidiĢatı ile ilgili karikatürlere yer verilmiĢtir. SavaĢta Alman etkisinin azalması ile birlikte Hitler en çok eleĢtirilen isimlerden biri olmuĢtur. Türk gazete karikatürlerinde savaĢ sonrası Amerika ile iĢbirliği memnuniyetle karĢılanırken Stalin eleĢtirilmiĢtir. NATO’ya giden süreçte de genel olarak karikatürler Türk dıĢ politika hedeflerine uygun Ģekilde çizilmiĢtir. Fakat dönem içinde bir takım istisnalar da olmuĢtur. Özellikle 1950-1954 dönemi basının daha rahatça kendini ifade edebilmesi karikatürlere de yansımıĢtır. Ġnsan ve toplumla ilgili her tür olayı konu alarak abartılı bir biçimde yansıtan düĢündürücü ve güldürücü resim anlamına gelen, Fransızca caricature kelimesinden Türkçeye karikatür olarak aktarılan sanat dalı, Osmanlı Devletinde Tanzimat döneminde Ermeniler tarafından çıkarılan Meğu dergisi ile ortaya çıkmıĢtır. Türk mizah dergileri yayımlanana kadar Ermeniler karikatür alanında etkili olmuĢtur. Sözlü mizahın yazılı mizah haline geldiği bu dönemde ilk Türk karikatürü bazı kaynaklarda “EĢek Kulaklı Tasvir” olarak geçse de daha öncesinde Terakki ve Ġstanbul gazetelerinde yayımlanan karikatürler bulunmaktadır. Terakki gazetesinin “Terakki Eğlencesi” adı ile haftada iki kez yayımladığı ekte karikatürlere yer verilmiĢ ve Terakki, Türk basın tarihinde 5 Cumhuriyet Gazetesi, ABD’nin Simgesi “Sam Amca” Aslında Kimdi?, 02.06.2011 4 karikatüre yer veren ilk gazete olmuĢtur. Kasım 1870’te Teodor Kasap tarafından ortaya 6 çıkarılan Diyojen ise bağımsız olarak yayımlanan ilk mizah dergisi olmuĢtur. Karikatürün Osmanlı devletine geç yerleĢmesinin en önemli sebebi resim yasağı gibi dinsel hassasiyetlerin var olmasıdır. Sanatçılar bu nedenle yazı, tezhip, çini, tahta oymacılık, maden süslemeleri, mermer iĢçiliği alanlarında etkin olmuĢlardır. Ayrıca Osmanlı’da eğitimin dinsel olması, sanatçıların saray hizmetinde çalıĢıyor olması 7 karikatürün geliĢmesini engelleyen diğer önemli etkenlerdir. Mizah dergilerinin doğuĢu kısıtlamaları da beraberinde getirmiĢtir. Diyojen dergisi 1870 - 1873 yılları arasında süreli olarak 3 kez kapatılmıĢtır. Dergi 184. sayısında süresiz olarak kapatılmıĢ ve böylece kapatılan ilk mizah dergisi olmuĢtur. Teodor Kasap, 3 Nisan 1873’te Çıngıraklı Tatar’ı çıkarmıĢ, derginin 89. sayıda 8 kapatılması üzerine Kasap tarafından Hayal isimli mizah dergisi çıkarılmıĢtır. II. Abdülhamit halkın demokrasi alanındaki isteklerini bir tehdit olarak gördüğünden 30 yıl süren istibdat devrinde basın özgürlüğü ile birlikte bir çok alanda halkı kısıtlayıcı tedbirler almıĢtır. Bu dönem her türlü iletiĢim aracına sansür uygulanmıĢ ve gazetelerde bazı kelimelerin kullanımı yasaklanmıĢtır. Ayrıca II. Abdülhamit gazetelere yayın izni verilmesini epeyce zorlaĢtırmıĢ ve konu ile bizzat 9 kendisi ilgilenmiĢtir. Tanzimat, Ġstibdat ve MeĢrutiyet dönemlerinde, siyasi karikatüre sıcak bakılmamıĢtır. II. MeĢrutiyet döneminden iktidara gelene kadar mizah dergilerine destek veren Ġttihat ve Terakki Cemiyeti, yönetime geldiklerinde mizah dergilerinin özgürce sesini duyurmalarını istememiĢlerdir. Yine de II. MeĢrutiyet dönemi; Karagöz - Hacivat, Nasreddin Hoca gibi halk mizahını kullanmanın yanı sıra Batıllı modern mizah anlayıĢını ortaya koyan Cem, Diken, Karikatür, Hande gibi dergilerin yayın hayatına 10 baĢladığı dönem olması bakımından önemlidir. 6 Fahri Yetim, Sultan Berna Akkoyunlu, “Türk ModernleĢmesine Erken Cumhuriyet Dönemi Basınında Karikatür Üzerinden Bir BakıĢ”, Tarih ve Gelecek Dergisi, C.3, S.3(2017), s.81, ss.77-96 7 Semih Balcıoğlu, 5O Yılın Türk Karikatürü, Ġstanbul: ĠĢ Bankası Kültür Yayınları, 1973, s.5 8 Mehmet Kaya, Meltem Acarlı, “Cumhuriyet’in Ġlk Yıllarına Kadar Türkiye’de Karikatürün Tarihsel GeliĢimi”, Milli Kültür Araştırmaları Dergisi, C.2, S.2(2018), s.130, ss.127-133 9 A.g.e., s.131 10 M. Bilal Arık, “Karikatür Tarihimizde Önemli Bir Dönemeç”, İletişim Fakültesi Dergisi, C.1, S.12(2002), s.242, ss.237-253 5 Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ile birlikte durgun bir dönem yaĢayan karikatür sanatı, 1928 yılına gelindiğinde yeni Türk alfabesinin kabulü ile birlikte tekrar canlanmaya baĢlamıĢtır. Alfabe değiĢikliği ilk zamanlarda gazetelerin okuyucu kaybetmesine neden olduğundan okuyucuyu tekrar kendilerine çekebilmek için gazete sahipleri farklı yenilikler ortaya koyma ihtiyacı duymuĢlardır. Yeniliklerden biri günlük gazetede yayımlanan karikatürlerdir. Ġkinci Dünya SavaĢı sonuna kadar süren bu çeĢitlilik döneminde Türk karikatürünün en değerli isimleri olan Cemal Nadir Güler, Ramiz Gökçe, Ratip Tahir Burak, Orhan Ural, Togo gibi isimler eser vermeye baĢlamıĢtır. Gazetelerde karikatürlerin yayımlanması, ilk çizgi romanın yapılması, 11 karikatür albümlerinin ortaya çıkması yine bu dönem gerçekleĢmiĢtir. Tez çalıĢmasında bir çok karikatürüne yer verilen Cemal Nadir Güler’in ilk karikatürü 1920 yılında Diken dergisinde yayımlanmıĢtır. 1928 yılından itibaren Necmettin Sadak’ın önerisi üzerine AkĢam gazetesinde günlük karikatür çizmeye baĢlayan Güler, oluĢturduğu tiplemelerle ve halkın anlayabileceği dilde yaptığı esprilerle karikatürün toplum tarafından sevilmesini ve benimsenmesini sağlamıĢtır. Amcabey, Dalkavuk, Ak’la Kara, Dede ile Torun, Yeni Zengin ve Salamon tiplerini 12 yaratmıĢtır. 1928 - 1943 yılları arasında AkĢam gazetesinde günlük karikatürleri yayımlanan Güler, gazetedeki ilk çizimleri politik unsurlar taĢıdığı için hükümet tarafından uyarılmıĢtır. Bu durumdan hoĢnut olmasa da daha sonraki çizimlerinde çoğunlukla sosyal hayat, gelenekler, toplumsal alıĢkanlıklar üzerinde durmuĢtur. SavaĢın baĢlaması ile birlikte tekrar siyasi karikatürler çizmiĢ, özellikle dünya genelinde oluĢan Alman tehdidi üzerine karikatürlerinde sıkça Hitler’i konu etmiĢtir. Bu dönem karikatürlerinde ayrıca Türkiye’nin tarafsızlık siyaseti sebebiyle hem Müttefik hem de Mihver devletlerinin ağır baskısı altında kaldığını yansıtmaya çalıĢmıĢtır. Güler, 1943’ten itibaren 1947’de vefatına kadar olan süreçte Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan karikatürlerinde ise dönem Türk dıĢ politikasına uygun olarak savaĢ karĢıtı bir durum sergilemiĢtir. SavaĢ sonrasında Batı ve özellikle Amerika ile iliĢkileri destekleyici karikatürler çizmiĢtir. Missouri Zırhlısı’nın Türkiye’yi ziyareti sırasında çizdiği 11 A.g.e., s.243 12 Semih Balcıoğlu, Cumhuriyet Dönemi Türk Karikatürü, 4.b., Ankara: Türkiye ĠĢ Bankası Kültür Yayınları, 1983, s.191 6 Amerikan’ın, Türkiye’yi Rusya karĢısında desteklediği ve Türk – Amerikan dostluğu konulu karikatürler bu duruma bir örnektir. Cemal Nadir’in AkĢam gazetesindeki günlük karikatürlerinin yanı sıra Cumhuriyet döneminin diğer önemli ustası olan Ramiz’in de Akbaba, Karikatür, Mizah gibi dergilerdeki karikatürleri ve savaĢ döneminde Yeni Sabah gazetesinde çıkan çizimleri, karikatür sanatının Türkiye’de yayılmasında etkili olmuĢtur. Bu iki isim karikatür sanatını meslek edinmiĢ olmaları ve uzun yıllar boyunca eser vermeleri bakımından yeni karikatüristlerin örnek aldığı en önemli isimler olmuĢlardır. Cemal Nadir etkisi tezin içeriğinde karikatürlerine yer verilen bir çok isimde bulunmaktadır. 1942-1943 yılında gazete ve dergilerde çizerlik yapan Orhan Ural ve sonradan orta kuĢak dönemi çizerleri olarak adlandırılacak Semih Balcıoğlu, Turhan Selçuk ve orta kuĢağın devamı olarak kabul edilen isimlerden Ali Ulvi, Ferruh Doğan 13 sanat hayatlarının ilk aĢamalarında Cemal Nadir etkisinde eserler vermiĢlerdir. DP iktidarının baĢlaması ile birlikte Ratip Tahir Burak dikkat çeken karikatüristlerden biri olmuĢtur. Burak’ın ilk karikatürleri Refik Halit tarafından çıkarılan Aydede’de yayımlanmıĢ daha sonra Zümrüd-ü Anka ve Akbaba dergilerinde eserlerine yer verilmiĢtir. Atatürk’ün isteği ile Paris’te resim eğitimi almıĢ ve sonrasında Karagöz, Karikatür ve tekrar Akbaba dergisinde çizimler yapmıĢtır. DP iktidarı döneminde baĢarılı karikatürlerinin yanı sıra CHP’li bir çizer olarak CHP yayın organı Ulus gazetesinde karikatürlerinin çıkması, iktidarı rahat bir Ģekilde eleĢtirmesine olanak sağlamıĢtır. Özellikle Adnan Menderes ve bazı parti üyeleri çokça karikatürlerinde yer almıĢtır. Çizimlerinde Menderes kadın kılığında, diktatörlük isteği olan, irticaya göz yuman, basının belirli kesimini kendi elinde tutan bir lider olarak gösterilmiĢtir. Fakat Burak’ın karikatürleri kısa bir süre sonra iktidar partisini iyice rahatsız etmeye 14 baĢlayınca kendisi hakkında 1952 itibariyle davalar açılmaya baĢlanmıĢtır. 1950 yılında Cumhuriyet gazetesinde karikatürleri yayımlanmaya baĢlayan ve tezin özellikle 3. bölümünde eserlerine yer verilen Ali Ulvi’nin, ilk karikatürleri 1940 yılında Çocuk Sesi’nde yer almıĢtır. Cemal Nadir Güler’in öğrencisi olan Ali Ulvi, ArkadaĢ, Kahkaha, Mizah ve Karikatür dergilerinde de çizimler yapmıĢtır. Sanat yapıtı 13 Semih Balcıoğlu, 50 Yılın Türk Karikatürü, s.7 14 Yasin KayıĢ, a.g.e., s.204 7 olan karikatürlerde mizahın çizgilerdeki kurgu olduğunu düĢünen Ali Ulvi bu karikatürlerde yazıya gereksinim duyulmadığını düĢünmektedir. Fakat ona göre, gazete karikatürleri için durum farklıdır. Günlük olayların ve siyasi geliĢmelerin aktarımını yapan gazete karikatürlerinde sanat niteliği taĢımayan karikatürler gibi yazı 15 kullanılabilmeli ve böylece olayların halka anlatımı kolaylaĢtırılabilmelidir. Ali Ulvi Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan karikatürlerinde Türk dıĢ politika hedeflerine uygun Batı ile iĢbirliğini destekleyici eserler vermiĢtir. Ali Ulvi’nin aynı zamanda Amerika’yı eleĢtirdiği karikatürler de bulunmaktadır. Özellikle Türkiye’nin NATO’ya alınma sürecinde yaĢadığı zorluklar karikatürlerinde iĢlenen konulardan biri olmuĢtur. 1950 yılında baĢlayan Kore savaĢı ve Türkiye’nin bu savaĢa bir ordu göndermesi Ali Ulvi’nin hükümet kararını destekleyici fakat Amerika’yı eleĢtiren karikatürler çizmesine neden olmuĢtur. SavaĢa Türk askerlerinin dâhil olmasının Kuzey Kore cephesini korkuttuğunu yansıtan karikatürünün yanı sıra diğer ülkelerle karĢılaĢtırıldığında Türkiye’nin çok az Amerikan yardımı almıĢ olmasına rağmen çok sayıda askerini Kore’ye göndermek durumunda kalmasını eleĢtirmiĢtir. Aynı zamanda Türkiye ve Yunanistan’ın NATO’ya girebilmesinin ancak Kore savaĢına dâhil olma yoluyla gerçekleĢebileceğini vurgulayan karikatürü de bulunmaktadır. SavaĢ sonrası dönem Türkiye’de gerçek anlamda demokrasinin sağlanması adına çok partili hayat baĢlamıĢ, bu durum da basının daha rahat bir Ģekilde düĢüncesini ifade etmesine olanak sağlamıĢtır. Demokrat Parti yetkilileri basının desteğini kazanabilmek adına 1945-1950 döneminde basın özgürlüğünü savunan çeĢitli ifadelerde bulunmuĢlardır. Özellikle Celal Bayar mevcut olan Basın Kanununun gazeteciler üzerinde baskı kurduğunu, iktidara geldiklerinde öncelik verecekleri konulardan birinin basını özgürleĢtirmek olacağını ifade etmiĢtir. Mecliste çok sesliliğin artması ile birlikte yeni Basın Kanunu 1 Haziran 1946 günü onaylanmıĢtır. Buna göre 1931’de gazete ve dergilerin süreli olarak kapatılmasına açık kapı bırakan Basın Kanunu’nun 50. maddesi kaldırılmıĢtır. Seçim hazırlıkları sürecinde bu kararın alınması basın özgürlüğü 16 konusunda ümitli bir hava oluĢturmuĢtur. 15 Hıfzı Topuz, Dostum Ali Ulvi Ersoy, Cumhuriyet Gazetesi, 29 Mart 2020 16 Hıfzı Topuz, II. Mahmut’tan Holdinglere Türk Basın Tarihi, 2.b., Ġstanbul: Remzi Kitabevi, 2003, s.185 8 DP iktidara geldiği 1950 yılında yeni bir Basın Kanunu tasarısı hazırlamıĢ, buna göre; gazete ve dergi çıkarmak için yörenin en büyük mülki amirine bilgi vermek kâfi sayılmıĢ, basın suçlarının yargılanma esasları değiĢtirilmiĢ ve cevap hakkı kavramı 17 tekrar düzenlenmiĢtir. 13 Haziran 1952’de çıkarılan 5953 sayılı yasa ile gazetecilik mesleği ilk defa dolaylı yoldan tanımlanmıĢ, yıllık ücretli izin, haftalık tatil hakkı, sendika kurma hakkı, sosyal sigorta gibi bazı haklar gazetecilere de sağlanmıĢtır. Ayrıca DP Hükümeti kendilerini destekleyici yayınlar yapan gazetecilere maddi destek sağlayan bir ayrıcalık oluĢturmuĢ, bu hareketle hükümetten yana olan basın ödüllendirilme yoluna gidilmiĢ, muhalif basın da bu hususta özendirilmeye 18 çalıĢılmıĢtır. Çok partili hayata geçiĢle birlikte karikatürlerde de değiĢimler meydana gelmiĢtir. Bu dönem çizerler görece daha özgürleĢmiĢ ve politik liderlerle ilgili karikatürlere daha çok yer verilmiĢtir. Daha önceki karikatürler, önce resimlerin çizildiği daha sonra bu resimler üzerine alt yazı eklenen belirli mesaj amacı taĢımayan halkın kolaylıkla kavrayabileceği karikatürlerken, özellikle orta kuĢak karikatüristlerin ortaya koyduğu eserlerle birlikte yazılar azaltılmıĢ, çizim ve sembollerle olaylar aktarılmaya çalıĢılmıĢtır. Bu dönem okuyucu daha çok düĢünmeye ve yorumlamaya yönlendirilmiĢtir. DP dönemi siyasi karikatürlerinde ele alınan konular irtica, demokrasi, siyasi liderler, basın, ekonomi, hayat pahalılığı, dıĢ politika alanlarında olmuĢtur. Adnan Menderes DP iktidarının ilk yıllarında gazete sahipleri ve yazarlarla Ġstanbul ve Ankara’da çeĢitli toplantılar gerçekleĢtirip iyi iliĢkiler içerisinde olmayı hedeflemiĢtir. Fakat bu toplantı ve davetlere CHP’nin yayın organı niteliğinde olan Ulus gazetesi çağrılmamıĢtır. Bu durumda DP iktidarının ilk yıllarında basına sunulan özgürlük ortamı her gazete için geçerli olmamıĢtır. Ulus gazetesi baĢyazarı Hüseyin Cahit Yalçın DP’ye yaptığı eleĢtirilerden dolayı BM Filistin Arabulma Komitesi’ndeki Türk Delegeliği görevinden alınmıĢtır. Ayrıca DP Hükümeti Eylül 1950’de resmi ilan yönetmeliğinde değiĢikliğe gitmiĢ buna göre ilanlar hükümetin dağıtım kapsamına 17 Olcay Uçak, Abdi Erkal, “Osmanlı’dan Günümüze Türkiye’de Yerel Basının GeliĢim Süreci”, Selçuk İletişim Dergisi, C.12, S.1.(2019), s.98-99 18 Nuran Yıldız, “Demokrat Parti Ġktidarı(1950-1960) ve Basın”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, C.51, S.1(1996), s.488 9 alınmıĢ ardından hükümet ilanları kendi taraftarlarına dağıtma kararı alarak gazeteleri 19 ayrıĢtırma yoluna gitmiĢtir. DP iktidarının ilk yıllarında yeni basın kanunları ile oluĢan görece olumlu hava, 1954 yılından itibaren sona ermiĢ ve 1960 yılına kadar 2324 gazeteci hakkında 20 soruĢturma açılmıĢtır. Özellikle 1955 yılında yaĢanan 6-7 Eylül olayları sonucu uygulanan sıkıyönetim ile birlikte Hürriyet, Tercüman, Hergün gibi bazı gazeteler belirli bir süreliğine kapatılmıĢ, Ulus ve Medeniyet gazeteleri ise yayımladıkları makaleler nedeniyle basılması süresiz menedilen yayın kuruluĢlarından olmuĢlardır. 6-7 Eylül Olayları kapsamında gazetelerde bahsi geçmesi yasaklanan konular sadece Kıbrıs olaylarına yönelik değil iç politika, dıĢ politika ve ülke yöneticilerini kapsayan geniĢ bir yelpaze oluĢturmuĢtur. 1956 yılında basın özgürlüğünü kısıtlayan 2 yasanın daha çıkması ve 1958’de Amerikan gazeteci Eugene Pulliam’ın Türkiye ziyareti sonrası yazdığı makale ve bu makalenin Türkçe çevirisinin çeĢitli gazete ve dergilerde yayımlanması yine birçok gazetenin belirli bir süreliğine kapatılmasına ve bazı gazetecilerin hapis cezası almasına neden olmuĢtur. Türkiye içerisinde yaĢanan basın egemenliğini kısıtlayan önlemler, uluslararası alanda da yankı bulmuĢ ve DP hükümeti çeĢitli kurumlar tarafından eleĢtirilmiĢtir. Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) 18 Aralık 1959’da yayımladığı bildiride, Türkiye’de 1954’te yürürlüğe giren basın kanununun protesto edilmesini özgür dünya basınından istemiĢtir. DP Hükümeti bu tebliğin Türk gazetelerinde duyurulmasını yasaklamıĢ hatta Demokrat Parti Hükümeti, Türk gazeteleri üzerinde IPI’ye üyelikten istifa etmeleri için 21 baskı kurmuĢtur. Yukarıdaki örneklerde de görüldüğü gibi cumhuriyetin kuruluĢundan itibaren özgür basın düĢüncesi çeĢitli zamanlarda uygulanabilmiĢ olsa da hem ülke çapında yaĢanan demokrasiye darbe vurur nitelikteki hareketler hem de dünyanın içinde bulunduğu durum özgür haber yapılmasını engellemiĢtir. Demokrat Parti döneminde de vaat edilen basın özgürlüğü sağlanamamıĢ, DP iktidarının ilk yıllarında olumlu baĢlayan 19 AyĢe Elif, Emre Kaya, “Demokrat Parti Döneminde Basın – Ġktidar ĠliĢkileri”, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, C.1, S.39(2010), s.97, ss.93-118 20 Olcay Uçak, Abdi Erkal, a.g.m., s.99 21 Gökhan EĢel, “Demokrat Parti Dönemi Türk-Amerikan ĠliĢkilerinde Basın Sansürü Ve Pulliam Davası", Türklük Bilimi Araştırmaları Dergisi, S.29(2011), s.159 10 gazeteci yönetim iliĢkileri kısa süre sonra ekonominin kötü durumu, irticanın yükseliĢi bazı gazetecilerin ve halkın Ģikâyetinin artması ile birlikte bozulmaya yüz tutmuĢ ve bir çok demokratik olmayan önlem alınmıĢtır. Tezin ana hattını oluĢturan Türk-Amerikan iliĢkilerinin baĢlangıcından Truman Doktrinine kadar olan süreci özetlersek, iliĢkilerin resmi olarak 7 Mayıs 1830’da imzalanan Dostluk ve Ticaret AntlaĢması ile baĢlamıĢ olduğunu görürüz. Bu antlaĢma ile birlikte Amerikalılar da, kendilerinden önce Fransızlar, Ġngilizler ve Hollandalılar gibi, Osmanlı ile kapitülasyonlar kapsamında ticaret yapmak hakkına sahip 22 olmuĢlardır. I. Dünya SavaĢı döneminde ise Osmanlı - Amerikan iliĢkileri, baĢlangıçta resmi olarak var olsa da Amerika’nın Osmanlı’nın kapitülasyonları kaldırmasına karĢı oluĢu, Yunanistan’a savaĢ gemisi satması ve Türkiye’nin karasularına savaĢ gemisi göndermesi gibi olaylar sonucunda iki devlet arasında gerginlik ortaya çıkmıĢ ve 1917 yılında Amerika savaĢa dâhil olunca iki ülke arasındaki iliĢkiler diplomatik olarak 23 kesilmiĢtir. Lozan Konferansı görüĢmeleri devam ederken, 16 Ağustos tarihinde Genel AntlaĢma adı ile Türkiye ile Amerika arasında bir iĢbirliği oluĢturulmuĢ, bu antlaĢmayla 1917’de kesilen iliĢkiler tekrar canlandırılmaya çalıĢılmıĢtır. Fakat 1927 yılına kadar harcanan emeğe rağmen antlaĢma, Amerikan Senatosu tarafından onaylanmadığı için 24 yürürlüğe girmemiĢtir. ġubat 1927 tarihinde savaĢ sırasında ara verilen diplomatik iliĢkilerin tekrar baĢlaması için Amiral Bristol ve Tevfik RüĢtü Aras tarafından notalar vasıtasıyla kurulan iletiĢimle, uluslararası kanun prensiplerine uygun konsolosluklar açılması ve kısa zamanda karĢılıklı elçiler gönderilmesi konusunda anlaĢma sağlanmıĢtır. Ġki devlet arası ticari iliĢkiler ise Amiral Bristol tarafından düzenlenen ve dönemin ABD Ankara Büyükelçisi Joseph Grew tarafından geniĢletilen 10 Nisan 1929’a kadar geçerliliği olan 22 Akdes Nimet Kurat, “Türkiye Ġle Amerika BirleĢik Devletleri Arasındaki Münasebetlere Ait ArĢiv Vesikaları”, Tarih Araştırmaları Dergisi, C.5, S.8(1967), s.282 23 Zafer AkbaĢ, Ahmet Hüsrev Çelik, Melih Duman, “Ġkinci Yüzyılında ĠĢbirliği ve ÇatıĢma Sarmalında Türk- Amerikan ĠliĢkileri”, Opus, Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, C.13, S.19(2019), s.2230 24 Fahir Armaoğlu, Türk-Amerikan İlişkileri 1919-1999, Ġstanbul: Kronik Kitap, 2017, s.13 11 25 geçici bir antlaĢma (Modus Vivendi) ile yürütülmüĢtür. Yeni bir Ticaret ve Denizcilik AntlaĢması ise Ekim 1929’da imzalanmıĢ, 25 Nisan 1930’da yürürlüğe girmiĢtir. Bu antlaĢma cumhuriyetin ilanından sonra iki ülke arasında imzalanan ilk ticari antlaĢma 26 olmuĢtur. Ġkinci ticari antlaĢma ise 5 ġubat 1932’de yürürlüğe girmiĢtir. Ġkinci Dünya SavaĢına kadar Türk-Amerikan iliĢkilerinin ticari boyuttan siyasi boyuta geçememesinin nedeni ise 2 Aralık 1823’te ilan edilen Monroe Doktrini’dir. Doktrinin ilanıyla birlikte Amerika, Avrupa’daki siyasi iliĢkilere dâhil olmamaya karar vermiĢ fakat bölge ülkeleriyle ticari iliĢkilerin mümkün olduğunca arttırmasını hedeflemiĢtir. 1923-1939 dönemi iki devlet arasında uzaktan dostça iliĢkilerin yürütüldüğü görülmektedir. Amerika’nın 7 Aralık 1941’de Ġkinci Dünya SavaĢı’na dâhil olması ve savaĢın sonunda dünyadaki süper güçlerden biri haline gelmesi Türkiye’nin Amerika’nın küresel stratejisinde rol almasına neden olmuĢtur. Türkiye’nin NATO 27 üyeliği ile birlikte ise Türk-Amerikan iĢbirliği daha hızlı bir Ģekilde artmıĢtır. Ġkinci Dünya SavaĢı döneminde ise Amerika’nın, Ödünç Verme ve Kiralama Kanunu çerçevesine Türkiye’yi de dâhil etmesi söz konusu olmuĢtur. Türkiye’nin savaĢa girmesinin gündeme gelmesiyle birlikte dönemin Amerikan BaĢkanı Roosevelt, bu konuda öncelikle Ġngiltere’nin fikrini önemsemiĢ, fakat 1943 yılında Ġngiltere tarafından düĢünülen Türkiye’nin yardımıyla Balkanlarda yeni bir cephe açma fikri Amerika tarafından benimsenmemiĢtir. Amerika, Türkiye’nin savaĢa girmesine yönelik daha temkinli bir tutum sergilemiĢtir, Bu dönem Türkiye’nin savaĢa yeterince silah ve teçhizata sahip olmaması sebebiyle giremeyeceğini belirtmesi, Amerika tarafından 28 kabul edilebilir bulunmuĢtur. Ġkinci Dünya SavaĢı’nın sonuna doğru Rusya’nın Türkiye’den isteklerini açık bir Ģekilde beyan etmesi ve savaĢ sonrasında Rus yayılmacılığının hızla sürmesi ve Türkiye’ye yönelik baskının artması, Amerika’nın Türkiye üzerinde görece kayıtsız olan tutumunu değiĢtirmesine sebep olmuĢtur. Amerika savaĢ sonrası dünya sisteminde önemli bir rolü olduğunu hızlıca fark ederek dünya siyasetine etkin olarak yön vermeye 25 Joseph C. Grew, Atatürk ve Yeni Türkiye, Ġstanbul: Gündoğan Yayınları, 2002, s.121, 122 26 Orhan Köprülü, “Tarihte Türk-Amerikan Münasebetleri”, Belleten, C.LI, S.200(1987), s.944 27 Fahir Armaoğlu, Belgelerle Türk-Amerikan Münasebetleri, Ankara: TTK Yayınları, 1991, s.IX 28 Ġsmail Soysal, “Türk -Amerikan Siyasal ĠliĢkilerinin Ana Çizgileri”, Belleten, C.XLI, S.162(1977), s.259-260 12 çalıĢmıĢtır. Ġki devlet iliĢkileri açısından Missouri zırhlısının Türkiye’yi ziyareti olayı Türkiye-Sovyet Rusya anlaĢmazlığında Amerika’nın Türkiye’yi desteklemesi Ģeklinde yorumlanmıĢ ve iliĢkiler Truman Doktrini ile kuvvetlenmeye baĢlamıĢtır. Amerika, savaĢ sonrası düzeni korumak adına çeĢitli önlemler almıĢtır. Öncelikle Sovyetlerin yayılma politikasına karĢı bir savunma gücü oluĢturmayı planlamıĢ, yani Sovyetleri çevrelemek istemiĢtir. Bu amaçla NATO, CENTO, SEATO gibi örgütler kurulmuĢtur. Çevreleme politikasını sürdürebilmek için Amerika güçlü ekonomisini kullanmıĢtır. Türkiye’nin bu politikaya katkısı da Amerika tarafından sağlanan yardımlara bağlı kalmıĢtır. Ayrıca Amerika’nın komünizme karĢı duruĢu, Türkiye tarafından da benimsenmiĢ ve Türkiye Kore’ye asker gönderen ülkelerden biri 29 olmuĢtur. Bu çalıĢmada 1947-1952 yılları arasında Türk-Amerikan ĠliĢkileri ele alınmaktadır. ÇalıĢma içerisinde ve tezin baĢlığında geçen Türk ifadesi, Türkiye Cumhuriyeti’ni, Amerikan ifadesi ise Amerika BirleĢik Devletleri’ni belirtmektedir. Türkiye’nin Ġkinci Dünya SavaĢı içerisinde bulunduğu durumdan baĢlayarak savaĢ sonuna doğru üzerinde hissettiği Sovyet tehdidinin etkisiyle Batı ile iĢbirliği içerisinde olma isteği, Türkiye’nin bu arzusunu savaĢtan sonra dünya düzenini sağlayacak iki süper güçten biri olan Amerika’nın olumlu karĢılaması ve bu dönem gerçek anlamda baĢlayan Türk-Amerikan iliĢkileri aktarılmıĢtır. Türk-Amerikan iliĢkileri Ġkinci Dünya SavaĢı’ndan sonra Türk dıĢ politikasına yön veren en önemli etkenlerden biridir. Bu nedenle iki devlet arasındaki iliĢkiler bir çok araĢtırma eserine konu olmuĢtur. Dönemi anlatan araĢtırma eserlerine bakıldığında gazetelerden faydalanıldığı görülmektedir. Bunun nedeni gazetelerin dönemi yansıtan baĢ unsurlardan biri olmasıdır. Türkiye’de savaĢ ve savaĢ sonrası dönemin politika yapıcılarının yaĢanan olayları kaleme alması yaygın bir durum değildir. Bu yüzden gazeteler, bu kiĢilerin demeçlerine yer vermesi açısından önemli bir kaynaktır. Ayrıca gazeteler; dünya siyasetinde yaĢanan olayların günlük aktarımının yanı sıra, meclis görüĢmelerinin yansıtılması, antlaĢma metinlerinin aktarılması ve dönemin önemli siyasetçileriyle gerçekleĢtirilen mülakatlara yer verilmesi açısından dikkate alınması gereken unsurlardır. Tez çalıĢmasında dünya ülkelerinin birbirini çok yakından takip 29 Oral Sander, Türkiye’nin Dış Politikası, 4.b., der.Melek Fırat, Ankara: Ġmge Kitabevi, 2013, s.111-112 13 ettiği bu dönemde farklı ülkelerde yayımlanan gazetelerin olayları yansıtıĢı ve dünyaya yön veren çeĢitli ülkelerden siyasetçilerin olayları değerlendiriĢi detaylıca aktarılmaya çalıĢılmıĢtır. ÇalıĢmada gazete kaynaklarının kullanılmasının bir diğer nedeni gazete arĢivlerinin çok sayıda kurum ve özel gazeteler tarafından açılması ve araĢtırma alanının geniĢlemesidir. Ġstanbul Üniversitesi “Gazeteden Tarihe BakıĢ Projesi” kapsamında bir çok önemli Türk gazetesinin arĢivini kamuoyuna sunmuĢtur. Gastearsivi.com sitesi çok sayıda yerli ve yabancı gazetenin arĢivine yer vermektedir. Ayrıca özel gazetelerden Cumhuriyet, Milliyet, The Times, The New York Times gibi gazetelerin üyelerine arĢivlerini açmaları çok kapsamlı bir araĢtırma yelpazesi oluĢturmaktadır. Tez çalıĢmasında dönemi günlük olarak yansıtan ve farklı bakıĢ açılarına yer veren çok sayıda gazete kullanılarak dönem, çok boyutlu olarak aktarılmaya çalıĢılmıĢtır. Tez çalıĢmasında halkın dünyada olup bitenleri öğrenmek için en fazla kullandığı kitle iletiĢim aracı olan gazeteler savaĢ döneminden baĢlayarak taranmıĢ, haberlerin yanı sıra dünyanın nereye gittiğini öğrenmek adına gazetecilerin yaĢananları değerlendiriĢine de yer verilmiĢ ayrıca yaĢanan olayların hangi ülke tarafından ne Ģekilde yansıtıldığı aktarılmıĢtır. Faydalanılan gazeteler arasında AkĢam, Cumhuriyet, Son Posta, Tanin, Tan, Ulus, Yeni Ġstanbul, Hakikat, Milliyet, Vakit gibi önemli Türk gazetelerinin yanı sıra The New York Times, The Times, The Evening Star gibi Amerikan ve Ġngiliz basınının önemli gazetelerine yer verilerek yaĢananlar en gerçekçi haliyle ortaya konulmaya çalıĢılmıĢtır. Türkiye’de devletler arası siyasi iliĢkileri incelemede karikatürler çok fazla tercih edilen bir unsur olmamıĢtır. Tez çalıĢmasında 1939-1952 döneminde Türk ve yabancı gazetelerde yaygın bir Ģekilde yer alan karikatürler kullanılarak dönem ülkelerinin izlediği dıĢ politika farklı bir perspektiften ortaya çıkarılmaya çalıĢılmıĢtır. Her ne kadar o dönem yansıtılan Türk imgesi farklı ülkelerde ortak olarak fesi, hindiyi ya da bıyıklı kısa boylu adamı kapsasa da aynı dönem için bir Amerikan karikatüristinin Türkiye ile ilgili ortaya koyduğu bakıĢ açısı ile bir Rus karikatüristi tarafından aktarılmaya çalıĢılan Türkiye algısı birbirinden çok farklıdır. Bu tez çalıĢmasında zıt görüĢlere sahip olan gazete karikatürleri bir araya getirilerek dönem bakıĢ açısı objektif bir Ģekilde yansıtılmaya çalıĢılmıĢtır. ÇalıĢmada Türk gazetelerinde yer alan değerli 14 karikatüristlerden Cemal Nadir Güler, Orhan Ural, Ratip Tahir Burak, Turhan Selçuk, Semih Balcıoğlu gibi isimlerin eserlerine yer verilmiĢ, The Evening Star gazetesinde günlük karikatürleri bulunan Jim Berryman’in karikatürleri kullanılmıĢ, The New York Times’ta yer alan çeĢitli Amerikan ve farklı ülke karikatüristlerinin eserlerine yer verilmiĢtir. Ek olarak Türk-Amerikan iliĢkilerine farklı gözle bakan önemli Rus mizah dergisi Krokodil’de yer alan karikatürler de kullanılmıĢtır. ÇalıĢmanın ilk bölümünde Türkiye’nin Ġkinci Dünya SavaĢı’nda bulunduğu durum, denge siyaseti sonucu kurduğu hem dostluk hem de iktisadi anlaĢmalar ve savaĢ sonunda kurulması planlanan BM örgütüne katılabilmek adına Türkiye’nin savaĢa kâğıt üzerinde de olsa girmesi, Sovyetlerin Türk-Sovyet Dostluk AntlaĢmasını feshi, Amerika’nın Missouri zırhlısının Türkiye’yi ziyareti ve yarattığı etkiler, Sovyetlerin Boğazlar üzerindeki isteklerini açıkça ortaya koyduğu Sovyet notaları, özgür basına bir darbe olan Tan gazetesi ve sol görüĢlü bazı yayınların halk eliyle ortadan kaldırılması konuları yer almaktadır. Ulus, Anadolu, AkĢam, Cumhuriyet, Tan, Ġkdam, Tanin, The Times gazeteleri ve Cemal Nadir Güler, Orhan Ural ve Ratip Tahir Burak karikatürleri ayrıca dönemi ele alan önemli araĢtırma eserleri bölüm içerisinde kullanılan temel kaynaklardır. ÇalıĢmanın Ġkinci Bölümü Türk-Amerikan iliĢkilerinde önemli bir baĢlangıç noktası olan Truman Doktrinini ve Marshall Planını ele almaktadır. Doktrinin ilanı, Türkiye ve dıĢ dünyada oluĢturduğu tepkiler kapsamında anlatılmıĢtır. Ayrıca Marshall Yardım fikrinin oluĢumu, Yardım konusunun görüĢülmesi üzerine Paris’te gerçekleĢtirilen toplantılar ve Türkiye’nin de yer aldığı 22 Avrupa ülkesinin Paris’e davet edilmesi, BaĢlangıçta Türkiye’nin umduğu yardım kapsamına dâhil olmaması ve bu durumun ülke içerisinde oluĢturduğu yankılara değinilmiĢ, Truman Doktrini kapsamında yapılan yardımlar ve Marshall Planı çerçevesinde Türkiye’ye sağlanan yardımlar detaylıca belirtilmiĢtir. Bölüm; Ulus, AkĢam, The New York Times, Cumhuriyet, Vakit, The Times, The Evening Star Gazeteleri; Ratip Tahir Burak, Turhan Selçuk, Jim Berryman ve New York Times gazetesinde yer alan çeĢitli karikatüristlerin eserleri, Krokodil dergisinden karikatürler, çeĢitli arĢiv belgeleri ve dönemi konu edinen önemli araĢtırma eserleri çerçevesinde ele alınarak anlatılmıĢtır. 15 ÇalıĢmanın üçüncü ve son bölümünde Türkiye’nin NATO’ya dâhil olma yolculuğu anlatılmaktadır. Öncelikle 1949 yılında Atlantik Paktının kuruluĢu, Türkiye’nin Atlantik ülkesi sayılmadığından pakta dâhil olamayacağı söylemi üzerine bir Akdeniz Paktı fikrinin oluĢumu, Türkiye’nin Atlantik Paktı üyesi olmamasının yarattığı yankılar, NATO’ya yapılan CHP dönemindeki ilk baĢvuru, Kore SavaĢı, Kore SavaĢı’na Türkiye’nin katılması ile birlikte DP döneminde yapılan NATO baĢvurusu, Türkiye’nin baĢvurusunun reddi, Akdeniz Savunma Fikri ve Türkiye’nin NATO’ya katılma isteğinin sürmesi, Amerika’nın Türkiye’nin NATO üyeliğini desteklemeye baĢlaması ve Orta Doğu’nun savunulması konusunda Ġngiltere’nin Türkiye’den teminat alması ile Türkiye’nin NATO üyeliğine Ġngilizlerin bakıĢının değiĢmesi ve Ottowa görüĢmeleri sonucu Türkiye’nin pakta dâhil olacağının belli olması, Türkiye’nin NATO’ya giriĢi, NATO üyeliği sonrası Yunanistan ve Yugoslavya ile iliĢkilerin geliĢtirilmesi, Menderes’in Ġngiltere ziyareti sonucunda Orta Doğu ülkeleri ile etkin iliĢkiler içine girme hedefinin oluĢması yer almaktadır. Bölümde Ulus, Cumhuriyet, Yeni Sabah, AkĢam, The New York Times, Yeni Ġstanbul, Son Posta, The Times, The Evening Star, Zafer Gazeteleri, Ali Ulvi, Jim Berryman, Ratip Tahir Burak, Semih Balcıoğlu karikatürleri, Krokodil ve The New York Times Dergisinde yer alan karikatürler, meclis tutanakları, arĢiv belgeleri, dönemi ele alan değerli araĢtırma eserlerine yer verilerek anlatılmıĢtır. 16 BİRİNCİ BÖLÜM İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI VE SAVAŞ SONRASI DEĞİŞEN DÜNYA SİYASAL SİSTEMİNİN TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNE ETKİSİ Türkiye’nin Ġkinci Dünya SavaĢı’ndaki en temel hedefi ulusal egemenliğini ve milli sınırlarını korumaktı. SavaĢ dıĢı kalarak güvenliğini sağlamaya çalıĢan Türkiye, savaĢ boyunca denge siyaseti izlemeyi temel hedefi haline getirmiĢ, hem Müttefik hem de Mihver devletleriyle iĢbirliği içerisinde kalarak bunu baĢarabilmiĢtir. 1945 yılına gelindiğinde savaĢın kazanan tarafının ortaya çıkması ve Sovyet tehdidinin tekrar baĢ göstermesi Türkiye’yi Batı ile daha sıkı iĢbirliğine itmiĢtir. Türkiye ayrıca savaĢ sonrası kurulacak yeni düzende söz sahibi olabilmek ve güvenliğini sağlamak adına BirleĢmiĢ Milletler Örgütü’ne kurucu üye olarak katılmayı istemiĢtir. Bu sebeple kâğıt üzerinde de olsa Almanya ve Japonya’ya savaĢ ilan ederek Müttefikler tarafında yer almıĢtır. Ġkinci Dünya SavaĢı dönemi ile birlikte dünyada gerginlik ve çatıĢmanın artması, ülkelerin olağanüstü tedbirler almasına sebep olmuĢtur. Zaten sınırlayıcı Ģartlar altında bulunan özgür basının sesi bu dönem iyice kısılmaya baĢlamıĢtır. Gazeteler hükümetin uygun gördüğü an kapatılmıĢ, devlet baĢkanının gazetenin tekrar çıkabileceğine dair onay vermesi ile birlikte tekrar basılmaya baĢlanmıĢtır. Türk basınında bu dönem uluslararası arenada yaĢanan hızlı geliĢmelerden dolayı iç politikadan ziyade dıĢ politikaya geniĢçe yer verilmiĢ, hükümetin izlediği tarafsızlık siyaseti gazete haber ve makalelerine yansımıĢtır. SavaĢ yıllarında gazeteler genel itibariyle ülke dıĢ politikasına uygun bir bakıĢ açısı sergilese de tarafsızlık dıĢında Türkiye’nin Müttefik ya da Mihver devletleri ile iliĢkilerini kuvvetlendirmesini destekleyen gazeteler de bulunmaktadır. Dönemin önemli gazetelerinden biri olan Falih Rıfkı Atay yönetimindeki Ulus gazetesi Türkiye’nin dıĢ politikasına uygun yayın yaptığı düĢünülen gazetelerden biridir. Bunun nedeni hem Atay’ın hem de Ulus gazetesinin dıĢ politika yazarı Ahmet ġükrü Esmer’in CHP Meclis grubuna ve Bakanlar Kurulunda dıĢ politika hedeflerini belirleyen danıĢmanlara yakın isimlerden olmasından kaynaklanmaktadır. Cumhuriyet gazetesi savaĢın ilk yıllarında Almanya’ya yakın olarak bilinmektedir. Necmettin Sadak’ın yönetimindeki AkĢam gazetesi Müttefik taraftarı görülse de ölçülü bir bakıĢ açısı 17 sunmuĢ, zaman zaman Müttefik ülkelerini eleĢtirebilmiĢ fakat bunu ılımlı bir havayla yansıtmıĢtır. Vatan ve Tanin gazeteleri Müttefik yanlısı bir duruĢ sergileseler de Sovyetlerin hızlı Ģekilde yayılmasını kuĢku ile karĢılamıĢlardır. Bu dönem Tan gazetesi ise Almanya ile iĢbirliğine karĢı bir tavır sergilemiĢ ve Türkiye’nin savaĢ dıĢı kalmasını savunmuĢ, Türkiye’nin Müttefik devletlerle ve Ġngiltere ile iĢbirliği içerisinde olmasını 30 desteklemiĢtir. Tan gazetesi Sovyetlerle dostluk iliĢkilerinin kurulmasını savunmuĢtur. Özellikle savaĢın sonu itibariyle Türkiye üzerinde Sovyet tehdidinin ortaya çıkması bir çok gazetenin Tan’a tepki göstermesine sebep olmuĢtur. Cumhuriyet döneminin en önemli yazarlarından biri olan Hüseyin Cahit Yalçın Türkiye’nin kuruluĢundan itibaren çok fazla olaya bizzat Ģahit olmuĢ ve kaleme almıĢtır. Etkin bir Ģekilde kullandığı bir dili ve yön verici bir tavrı bulunmaktadır. Dili çok sert olduğu için bazı gazetecilerle sıklıkla söz dalaĢına girmiĢtir. Özellikle Sovyet Rusya’da çok eleĢtirilen bir yazardır. Tan gazetesi olayında Hüseyin Cahit Yalçının halk üzerinde yarattığı etki Rus basını tarafından eleĢtirilmiĢtir. SavaĢ döneminde Rus karĢıtı olarak yazdığı yazılar konusunda bazı Rus yetkililer Yalçın’ın uyarılmasını istemiĢlerdir. Rus basınında ayrıca karikatürlerine de yer verilen Yalçın bu karikatürlerde kalemini satabilen ve Amerikan görüĢünü yayma amacı olan bir yazar olarak gösterilmiĢtir. Ġkinci Dünya SavaĢı yıllarında önce Yeni Sabah baĢyazarı olan daha sonra Tanin gazetesini tekrar çıkarmaya baĢlayan Hüseyin Cahit Yalçın, savaĢ yıllarında Almanya aleyhtarı yazılar da yazmıĢtır. Yalçın’ın yazıları Ġngilizce yayın yapan radyolar ve bazı ajanslar tarafından dünyaya yayılmıĢ ve oldukça dikkat çekmiĢtir. Almanya’yı ağır Ģekilde eleĢtirmesi karĢısında Tasvir gazetesi baĢyazarı Velid Ebüzziya, Hitler’e bu denli karĢıt olan yazıları ülke menfaati açısından aykırı bulsa da Hüseyin Cahit Yalçın, Hitler’in Türkiye’ye saldırma fikri varsa onun yazılarının Almanya destekli olsa bile bir 31 etkisinin olmayacağını söyleyerek Almanya karĢıtı yazılarına devam etmiĢtir. Habib Edip Törehan’a göre Yalçın’ın en büyük hizmetlerinden biri Amerika, Ġngiltere gibi bir çok ülkenin savaĢ zamanında Rusya’yı iyice tanıyamamasına karĢın, Yalçın Rusya’nın 32 gerçek yüzünü ortaya çıkarmıĢtır. 30 Mithat Kadri Vural, II. Dünya SavaĢı Türkiyesi’nde Bir Muhalefet Örneği Olarak “Tan” Gazetesi”, Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, C.7, S.16(2008), s.383, ss.381-395 31 Hilmi YücebaĢ, Büyük Mücahit Hüseyin Cahit, Ġstanbul: Kültür Kitabevi, 1960, s.45 32 A.yer, s.83 18 SavaĢ dönemi yaĢanan geliĢmeler gazete karikatürlerine de yansımıĢtır. Stalingrad yenilgisinden sonra Müttefiklerin savaĢı kazanacağının belli olması ile birlikte özellikle Hitler’i gülünç duruma düĢürücü bir çok karikatür dünya gazetelerinde yerini almıĢtır. Bu dönem Türk gazetelerinde özellikle iç politika eleĢtirisi azdır, gazetelerin odak noktası savaĢ ve Türkiye’nin dıĢ politikasına uygun yayın yapma yönünde olmuĢtur. Fakat ne kadar baskı altında olursa olsunlar bu dönem için Türk karikatüristlerin toplumsal olayların ortaya çıkıĢını önceden sezip ifade edebilmesi, bazen apaçık Ģekilde ama daha çok ima yoluyla görüĢlerini yansıtabilmeleri toplumsal görevlerini yerine getirme amacında olduklarını göstermiĢtir. 1.ĠKĠNCĠ DÜNYA SAVAġI’NDA TÜRKĠYE’NĠN GENEL DURUMU 1.1.Ġkinci Dünya SavaĢı’nın Ortaya ÇıkıĢı Ġkinci Dünya SavaĢı’nın sesi 1935’ten itibaren duyulmaya baĢlanmıĢtır. Birinci Dünya SavaĢından sonra yıkılan imparatorluklar ve kurulan yeni düzen her ülkede memnuniyet sağlamamıĢ, imzalanan barıĢ antlaĢmalarının yenilen devletler üzerindeki yıkıcı etkisi ağır olmuĢtur. Bazı devletler ise kazanan tarafta olmalarına rağmen savaĢ esnasında kendilerine vaat edilen topraklara kavuĢamamıĢtır. Bu devletler Birinci Dünya SavaĢı’nın olumsuz etkisini üzerinden atmak için çok geçmeden güçlerini toplamayı baĢarmıĢ ve sınırlarını geniĢletme yoluna gitmiĢtir. Bu dönemde Avrupa’ya bakıldığında özellikle Almanya ve Ġtalya’da kurulan savaĢ sonrası hükümetlerin sert tutumlar sergilediği görülmektedir. Hitler ve Mussolini kurdukları totaliter yönetimlerde iç siyasetlerinde kuvvetlenmeyi amaçlamıĢlardır. Ayrıca bu liderler savaĢın hezimetini atmak için hemen harekete geçmiĢ ve halkları tarafından desteklenmiĢlerdir. Ulus gazetesinde yayımlanan “Ġtalyan HabeĢ Davası” baĢlıklı yazıda, Ġtalya’da 3 Ekim 1935 günü 20 milyon kiĢinin sivil faĢist seferberliğine katıldığı, aynı gün Venedik sarayının balkonundan söylev veren Mussolini’nin; “Ġtalya’nın azminden Ģüphe edenler 33 yakında tarihsel realitelerden gaflet etmekte olduklarını göreceklerdir.” sözleri vurgulanmıĢtır. Aynı gün Ġtalyan kuvvetleri Eritre’den HabeĢ topraklarına girmiĢtir. 33 Ulus Gazetesi, “Ġtalyan- HabeĢ Davası”, 3 Ekim 1935, s.6 19 Görsel 1: Akşam gazetesinde yayımlanan Cemal Nadir Güler karikatüründe İtalyan’ın Habeşistan işgali sonrası Coğrafya öğretmeninin öğrencisine: “Ne duruyorsun be çocuk Habeşistan sınırını göstersene" sorusuna karşın 34 öğrencinin kararsız bakışı yansıtılmış. Ġtalya’nın HabeĢ iĢgali sonrası savaĢın baĢlamak üzere olduğunu vurgulayan Anadolu gazetesinde yayımlanan “Avrupa Korkunç Bir Harbe Gidiyor” baĢlıklı yazıda, 7 Mart 1936’da Almanya’nın, Ren bölgesini iĢgal ettiği belirtilmiĢ, Hitler’in iĢgal nedeni olarak; Almanya’nın, Versailles AntlaĢmasında hakarete uğramıĢ olmasını gösterdiği belirtilmiĢtir. Ayrıca Hitler, Locarno AntlaĢmasının iĢgalden dolayı kıymetten düĢmesinin Almanya’nın Fransa’ya karĢı hareket edeceği anlamına 35 gelmeyeceğini, Almanya’nın sadece Ģerefini koruduğunu söylemiĢtir. Ulus gazetesinde yayımlanan “Milletler Cemiyeti Konseyi Toplandı” baĢlıklı yazıya göre, iĢgalin ardından yapılan Milletler Cemiyeti toplantısında bir araya gelen Ġngiltere, Belçika ve Fransa’nın DıĢiĢleri Bakanları ise hem Versailles hem de Locarno AntlaĢmasının Almanya tarafından tek taraflı olarak bozulduğunu belirtmiĢ, Fransa ve 36 Belçika ise Almanya’ya karĢı tedbir alınmasını istemiĢtir. 34 Cemal Nadir Güler, Akşam Gazetesi, 11 Ekim 1935, s.1 35 Anadolu Gazetesi, “Avrupa Korkunç Bir Harbe Gidiyor”, 8 Mart 1936, s.1 36 Ulus Gazetesi, “Milletler Cemiyeti Konseyi Toplandı”, 15 Mart 1936, s.1 20 Görsel 2: Akşam gazetesinde yayımlanan Cemal Nadir Güler karikatüründe Hitler’in Locarno Paktı’nı yırtarak hiçe saymasının ardından ortaya koyduğu 6 maddelik yeni teklif konu edilerek, Hitler’in istediği şekilde davranıp paktı 37 yok ettiği ve kendi oluşturduğu yeni tekliften duyduğu memnuniyet yansıtılmış. Ulus gazetesinde yayımlanan “Ġtalya, Almanya’nın Müstemleke Sahasındaki Ġsteklerine Yardım Edecek” baĢlıklı yazıda, 25 Ekim 1936’da Ġtalya’nın HabeĢistan iĢgalinin Almanya tarafından tanınması üzerine iki devlet arasında iĢbirliğinin baĢladığı 38 ve Ġtalya’nın, Almanya’nın sömürge sahalarına yardımcı olacağı belirtilmiĢtir. AkĢam gazetesinde yayımlanan “Alman-Japon Paktı Hakkında Bir Japon Tebliği” baĢlıklı yazıda, Alman - Japon Anti-Komintern Paktı’nın oluĢturulduğu ifade edilerek, bu paktın Sovyet Rusya’ya karĢı değil, dünya barıĢını tehdit ettiği düĢünülen kominterne yani ülkelerin iç iĢlerine müdahil olarak dünya barıĢını tehdit eden komünist 39 enternasyonallere karĢı olduğu belirtilmiĢtir. Hızlı Ģekilde iĢbirliği oluĢturmaya baĢlayan Mihver devletleri yayılma siyaseti izleyerek etki alanlarını geniĢletmiĢlerdir. 1937 yılında Japonya, Çin ile yaptığı savaĢ 40 sonucunda 28 Temmuz’da Pekin’i ele geçirmiĢ, 9 Kasım 1937’de ise ġangay’ı iĢgal 41 etmiĢtir. Türkiye’nin savaĢ içerisinde bulunduğu duruma bakıldığında ise; özellikle Almanya’nın öncesinde Avusturya’yı ve Mart 1939’da Çekoslavakya’yı iĢgal ederek Balkanlara yönelmesi ve Ġtalya’nın 1939 Nisanında Arnavutluk’u iĢgal etmesi Türkiye’yi endiĢelendirmiĢ ve onu Batı ile iĢbirliği içerisine girmeye yönlendirmiĢtir. Aynı zamanda Ġngiliz yönetimi de yaklaĢan savaĢta Türkiye ile birlikte hareket etmek istiyordu. Ġngiltere DıĢiĢleri Bakanı Halifax, DıĢiĢleri komisyonunda Türkiye’ye yönelik olarak Ģunları söylemiĢtir: “Türkiye bizim için kesin olarak Güneydoğu Avrupa’nın en 37 Cemal Nadir Güler, Akşam Gazetesi, 11 Mart 1936, s.1 38 Ulus Gazetesi, “Ġtalya, Almanya’nın Müstemleke Sahasındaki Ġsteklerine Yardım Edecek”, 26 Ekim 1936, s.1 39 Akşam Gazetesi, “Alman-Japon Paktı Hakkında Bir Japon Tebliği”, 26 Kasım 1936, s.2 40 Cumhuriyet Gazetesi, “Pekin Tekrar Bombardıman Edildi Harp ġiddetleniyor”, 29 Temmuz 1937, s.1 41 Cumhuriyet Gazetesi, “Japon Ordusu ġangay’a Giriyor”, 10 Kasım 1937, s.1 21 önemli ülkesidir, onunla iliĢkilerimize zarar verecek herhangi bir hareketten mutlak 42 surette kaçınmalıyız.” 1 Eylül 1939’da Almanya’nın Polonya’yı iĢgali gerçekleĢmiĢtir. ĠĢgal haberinin 43 alınmasının ardından 3 Eylül 1939’da Ġngiltere ve Fransa Almanya’ya savaĢ ilan etmiĢ, böylece Ġkinci Dünya SavaĢı baĢlamıĢtır. Görsel 3: Akşam gazetesinde yayımlanan Cemal Nadir Güler karikatüründe, İşbirliği içerisinde bulunan Almanya ve İtalya liderlerine yer verilmiş, Mussolini’nin elinde kan damlayan Arnavutluk yazılı bir bıçak var ve yerde bir kan birikintisi bulunuyor, birikintinin hemen yanında Habeşistan yazıyor. Diş Hekimi olarak çizilen Hitler’in ise Polonya’yı (dişi) çekmek yani işgal etmek üzere olduğu resmedilmiş. Karikatürde Hitler Mussolini’ye: “Usta sen 44 kan akıtıyorsun bak ben gık demeden çekerim” diyor. Görsel 4: Akşam gazetesinde yayımlanan karikatürde Cemal Nadir Güler Almanya'nın işgal hızını gösteriyor. Çekirge(Almanya), Avusturya’dan Çekoslavakya’ya, Çekoslavakya’dan Polonya’ya sıçrıyor fakat Polonya üzerine gelmeden kendisine çekilen kılıçları fark ediyor. Alt yazı: “Bir atladı çekirge!.., İki atladı çekirge!.. Üçüncüsünde..” 45 42 Selim Deringil, Denge Oyunu İkinci Dünya Savaşı’nda Türkiye’nin Dış Politikası, Tarih Vakfı Yurt Yayınları: Ġstanbul, 1994, s.74 43 Anadolu Gazetesi, “Ġngiltere ve Fransa Hükümetleri Bugün Almanya’ya resmen Harp Ġlan Etti”, 3 Eylül 1939, s.1 44 Cemal Nadir Güler, Akşam Gazetesi, 15 Nisan 1939, s.1 45 Cemal Nadir Güler, Akşam Gazetesi, 4 Eylül 1939, s.1 22 1.2. Türkiye’nin SavaĢ Esnasında Ġçinde Bulunduğu Ġttifaklar 1.2.1. Almanya’nın Türkiye’ye Ġttifak Teklifi ve Alman - Sovyet Saldırmazlık Paktı Halifax tarafından yapılan açıklamalar ve Ġngiltere’nin Türkiye ile iĢbirliği kurma isteğini sesli olarak dile getirmesi sonucunda Türkiye ve Ġngiltere arasında ittifak görüĢmeleri baĢlamıĢtır. Türkiye ile bir diğer iĢbirliği kurmak isteyen ülke ise Almanya’dır. Bu dönem Almanya, Franz Von Papen’i Türkiye’ye büyükelçi olarak atamıĢtır. Açıklamasında Türkiye’nin coğrafi önemi üzerinde duran Von Papen, Türkiye ve Rusya’yı Polonya koridoruna açılan iki önemli anahtar olarak gördüklerini belirtmiĢtir. Ayrıca Türkiye ile iĢbirliği oluĢturabilmek için, DıĢiĢleri Bakanı Saraçoğlu’na saldırmazlık paktı önerisinde bulunduğunu ifade etmiĢtir. Teklif içeriğinde Bulgaristan sınırında Türkiye lehine değiĢiklikler yapılması, Türkiye ve Almanya’nın birbirine saldırıda bulunmaması ve Balkanların Almanya ve Sovyet Rusya etkisi altında kalması yer almıĢtır. Buna göre Alman etkisi altındaki bölgeler; Macaristan, Yugoslavya, Yunanistan ve Romanya, Sovyet Rusya etkisinde kalan yerler ise; Türkiye ve Bulgaristan olacaktı. AnlaĢmanın sağlanması durumunda Almanya’nın Batılı devletler ile arasında bir çatıĢma söz konusu olursa Türkiye tarafsız kalacaktı. Fakat 46 önerilen maddeler Türkiye tarafından uygun bulunmamıĢ ve geri çevrilmiĢtir. Bu sırada Ġngiltere ve Fransa temsilcileri Moskova’ya gitmiĢ ve Rusya ile görüĢmelerde bulunmuĢtur. Ġsmet Ġnönü’nün ifadesine göre Türkiye, Sovyet-Ġngiliz- Fransız görüĢmelerinin detaylarından haberdar değildir ancak olumlu bir sonuca varılmasını beklemektedir. Almanya ve Ġtalya ise, Türk-Ġngiliz-Fransız iĢbirliği görüĢmelerinden rahatsız olmuĢ; gazete ve radyolarda Türkiye’yi suçlayıcı ve tehdit edici bir tutum sergilemiĢlerdir. Bu hava içinde Rusya’da meydana gelen görüĢmelerin kesildiği duyulmuĢ ve Sovyet Rusya ve Almanya arasında iĢbirliğine gidildiği haberi 47 alınmıĢtır. 23 Ağustos 1939’da Almanya ve Sovyetler arasında bir saldırmazlık paktı imzalanmıĢtır. Bu pakt Türkiye ve Batılı devletler tarafından ĢaĢkınlıkla karĢılanmıĢtır. 46 H.W.Blood-Ryan, Franz Von Papen His life and Times, Londra: Rich and Cowan Yayınları, 1940, s.310 47 Ġlhan Turan, İsmet İnönü Konuşma, Demeç, Makale, Mesaj ve Söyleşiler 1944-1950, Ankara: TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu Yayınları, 2003, s.181 23 Bu durum üzerine AkĢam gazetesinde yayımlanan “B. Molotof ile B.Ribbentrop Dün Ġlk Mülakatı Yaptılar” baĢlıklı yazıya göre, Ġngiliz sefiri B. Henderson Ġngiliz kabinesinin Rus - Alman iĢbirliği üzerine yaptığı açıklamanın detaylarından bahsetmiĢ, Sovyet Rusya’nın Almanya ile imzaladığı anlaĢmanın Lehistan’a herhangi bir saldırı durumunda vermiĢ olduğu garanti taahhüdüne hiçbir Ģekilde etkilemeyeceğini bildirmiĢtir. Ġngiltere’nin Almanya’nın Lehistan’ı iĢgal etmesi durumunda hiç tereddüt etmeden hareket edeceğini belirtmiĢtir. Yazıda ayrıca Almanya’nın Ġngiltere’nin tutumunu hoĢ karĢılamadığı ve Alman gazetelerinde Ġngiltere’nin tebliğinin 48 yayımlanmasına izin verilmediği belirtilmiĢtir. Tan gazetesi yazarı Zekeriya Sertel “Sovyet-Alman AntlaĢmasının Gaye ve Manası”, baĢlıklı yazısında, Ġngiltere ve Sovyet Rusya arasında baĢlayan müzakerelerin anlaĢma ile sonuçlanması beklenirken Rus-Alman ittifak haberinin gelmesini baĢta ĢaĢırtıcı bulduğunu belirtmiĢtir. Almanya karĢısında olan Sertel’e göre Hitler amaçlarını gerçekleĢtirmek için Sovyet Rusya’yı sulh cephesinden ayırmak istemektedir. Sovyetlerin saldırmazlık paktını imzalamasının nedeninin ise antlaĢmanın maddelerinden biri olan “iki taraftan biri üçüncü bir devlete tecavüz ettiği takdirde diğeri bu misakı feshedebilir” ifadesi olduğunu söylemiĢtir. Almanya’nın Polonya’ya veya petrolleri için Romanya’ya taarruz etmesi durumunda bu antlaĢmanın hükmü kalmayacaktır ve Sertel bu maddenin sırf Alman iĢgalinin önüne geçmek için olduğunu 49 savunmaktadır. 1.2.2.Türk-Rus ĠĢbirliğinin Sağlanamaması 23 Eylül’de Moskova’ya giden DıĢiĢleri Bakanı ġükrü Saraçoğlu, o dönem imzaya hazırlanan Türk-Ġngiliz-Fransız ittifakı ile Türkiye-Sovyet iĢbirliğini bağdaĢtırmayı amaçlıyordu. Sovyetlerin Türkiye ile iĢbirliği kurmasının hedefi ise, Montreux AntlaĢmasının kendi istekleri doğrultusunda değiĢtirilmesiydi, Almanya’nın Sovyet Rusya’dan Türkiye ile ilgili isteği ise Türklerin savaĢta tarafsız kalması 50 olmuĢtur. 48 Akşam Gazetesi, “B. Molotof ile B.Ribbentrop Dün Ġlk Mülakatı Yaptılar”, 24 Ağustos 1939, s.4 49 Zekeriya Sertel, “Sovyet-Alman AntlaĢmasının Gaye ve Manası”, Tan Gazetesi, 24 Ağustos 1939, s.1,6 50 Baskın Oran vd.,Türk Dış Politikası Cilt I:1919-1980, 22.b, ĠletiĢim Yayınları: Ġstanbul, 2018, s. 419 24 Moskova görüĢmelerinde Türkiye ve Rusya’nın dostluk paktı oluĢturmak amaçlı bir araya gelmesi üzerine Müttefik devletleri ve özellikle Ġngiltere tarafından yapılan yorumlar her ne kadar memnun edici bulunmasa da Türk basınında pozitif yönde yansıtılmıĢtır. Ilımlı havayı korumaya çalıĢan Necmettin Sadak AkĢam gazetesinde yayımlanan “Moskova Müzakereleri ve Türkiye-Ġngiltere Münasebetleri” baĢlıklı yazısında, Lordlar Kamarasında Liberal Parti üyesi Lord Samuel’in ifadelerine yer vermiĢtir. Samuel, iki devletin müzakere halinde bulunmasının Ġngiltere tarafından memnuniyetle karĢılanacağını ümit ettiğini belirtmiĢ ve Doğu Avrupa’da barıĢın korunması için iki devletin iĢbirliğinin önemli olduğunu, görüĢmelerin Türkiye, Ġngiltere ve Fransa arasında var olan taahhütlere asla engel olmayacağını ifade etmiĢtir. Samuel’in ayrıca iki tarafla bağ kuran Türkiye’nin gayretine yardımcı olunmasının gerekliliği üzerinde durduğu vurgulanmıĢtır. Sadak, Ġngiltere Hariciye Nâzırının da Türkiye’nin hem Sovyet Rusya ile hem de Ġngiltere ve Fransa ile devam ettirdiği 51 dostluğun birbirine zıt durumlar olmadığını ifade ettiğini belirtmiĢtir. Moskova görüĢmelerinde Sovyet Rusya, Türkiye’den Türk-Ġngiliz-Fransız ittifakında kendi önerileri doğrultusunda değiĢiklikler yapılmasını, Yunanistan ve Romanya’ya verilen güvenceden vazgeçilmesini ve en önemlisi de Boğazlar trafiğinin Sovyet Rusya ve Türkiye tarafından ortak denetlenmesine yönelik isteklerde 52 bulunmuĢtur. Sovyet Rusya’nın ön plana koyduğu istekler Saraçoğlu tarafından kabul edilmemiĢtir. Her ne kadar Türkiye tarafından kabul edilmeyen maddeleri içerse de Moskova görüĢmeleri, dönem basınında olumlu havayla yansıtılmıĢtır. Ġkdam gazetesi yazarı Velid Ebüzziyazade Moskova görüĢmelerinin uzamasının baĢta endiĢe verici olduğunu ifade etmiĢ fakat görüĢmelerin kesilmemesinin olumlu sonuçlar alınacağına dair bir gösterge olabileceğini vurgulamıĢtır. Ebüzziyazade, Hüseyin Cahit Yalçın’ın görüĢmelerin muamma bir hal aldığını söylemesini de eleĢtirerek, kendisi gibi gazeteci olan herkesin sabırlı bir Ģekilde resmi makamlardan gelecek haberi beklediklerini fakat Yalçın’ın ifadelerinin gök gürültüsü etkisi yarattığını belirtmiĢ ve yazısında Anadolu Ajansı tarafından Moskova görüĢmelerinin dostane bir hava içinde geçtiği haberine de 51 Necmettin Sadak, “Moskova Müzakereleri ve Türkiye-Ġngiltere Münasebetleri”, Akşam Gazetesi, 6 Ekim 1939 s.1 52 Hüner Tuncer, İsmet İnönü’nün Dış Politikası, 2.b., Kaynak Yayınları:Ġstanbul, 2012, s.58-59 25 yer vererek Yalçın’ın yok yere gündemi bulandırdığını söylemiĢ ve Türk- Rus 53 görüĢmelerinin dostane geçtiğini yansıtmaya çalıĢmıĢtır. Görsel 5: New York Herald Tribune gazetesinde yayımlanan Edward S. Brown karikatürü, Başlık:“ Diğer Bir Gün Değişimi”, Duvarda yazan not: “Şükran günü belirsiz bir tarihe ertelendi.” Yazının yanında bulunan şükran gününde hindi kesmeyi planlayan, arkasında balta saklayan Stalin, karşısında kümeste elinde balta, başında fes 54 olan hindinin hazır bir şekilde beklediğini görünce, “sonra belki” diyor, hindi Türkiye’yi temsil ediyor. 1.2.3. Türk – Ġngiliz - Fransız Ġttifakı Türkiye ve Ġngiltere arasında baĢlayan görüĢmeler sonucunda; 12 Mayıs 1939 tarihinde ortak bir beyanname yayımlandı. Cumhuriyet gazetesinde “Türk-Ġngiliz AnlaĢması” baĢlığıyla beyannamenin içeriğine yönelik olarak; Türkiye ve Ġngiltere Hükümetleri herhangi bir saldırı hareketinin Akdeniz’de bir savaĢa neden olması durumunda iĢbirliği içerisinde olacaklarına ve birbirlerine yardımda bulunacaklarını belirtmiĢlerdir. Dönem Türk gazete yazarları Balkanlardaki Alman-Ġtalyan ilerleyiĢine karĢı güvenli tarafı temsil eden Ġngiltere ve Fransa ile birlikte hareket edilmesini destekler nitelikte açıklamada bulunmuĢlardır. Hatta bu dönem Türkiye henüz tarafsızlık politikasından vazgeçmemesine rağmen Türk-Ġngiliz-Fransız iĢbirliği gazeteciler tarafından Türkiye’nin Müttefikler yanında yer aldığı, tarafsızlık politikasından vazgeçtiği Ģeklinde yorumlanmıĢtır. 53 Velid Ebüzziyazade, “ ġemsiyeli Siyasetten Sonra ġimdi Bir de Nargileli Siyaset Mi Çıktı?” İkdam Gazetesi, 6 Ekim 1939, s.1-4 54 Edward S. Brown, New York Herald Tribune Gazetesi, 1940 26 Cumhuriyet gazetesi yazarı Nadir Nadi yapılan ittifakla Türkiye’nin katı bir Ģekilde izlediği tarafsızlık politikasını bırakarak demokrasiler tarafına katıldığını belirtmiĢtir. Son zamanlarda iki diktatörlük tarafından Balkanlarda yaĢananlar üzerine Türkiye’nin dünyanın güvenliği ile beraber kendi emniyetini de düĢünerek tedbir 55 almakta gecikmek istemediğini ifade etmiĢtir. Son Telgraf gazetesi yazarı Etem Ġzzet Benice, “Türkiye Ġngiltere AnlaĢması” baĢlıklı yazısında Refik Saydam’ın Türk-Ġngiliz beyannamesinin oluĢturulma nedeni olarak barıĢ ve güvenliğin sağlanmasını ön plana çıkardığını bu amaçla tarafsızlık siyasetinden vazgeçildiğini vurgulamıĢtır. 1938 baharından beri Avusturya, Çekoslavakya, Arnavutluk gibi ülkelerin kimlik ve varlıklarını kaybettiğini belirtmiĢ, Ġtalya’nın Balkan yarımadasına yerleĢmesinin ise barıĢ havasını tamamen bozduğunu ifade etmiĢtir. Balkanlarda yaĢananlar üzerine Ġngiltere ve Fransa’nın barıĢ cephesini korumaya çalıĢtıklarını belirten Benice, dünyada yaĢanan geliĢmeler çerçevesinde Türkiye’nin uygulamaya çalıĢtığı tarafsızlık politikasında ısrarlı bir Ģekilde devam etmesinin faydadan çok zararı olabileceğinden bahsetmiĢtir. Hedefi yurtta ve dünyada barıĢı sağlamak olan Türkiye’nin bu durumda dünya barıĢını ve kendi güvenliğini sağlamak için Ġngiltere ile oluĢturduğu iĢbirliğini barıĢ cephesinde yer almak olarak 56 yorumlamıĢtır. Fransa ile Hatay sorununun çözülmesi ile birlikte 23 Haziran 1939’da ortak 57 bildirge yayımlanmıĢtır. Hatay’ın anavatana katılması ve iki devletin iĢbirliği hakkında Türkiye ve Fransa tarafından yayımlanan bildirgenin içeriği ile ilgili olarak AkĢam gazetesinde, “Hatay Artık Bizimdir Fransa ile Varılan AntlaĢma Dün Ankara’da Büyük Bir Merasimle Ġmza Edildi” baĢlıklı yazıda, her iki devletin dünya barıĢını ve kendi güvenliklerini tehlikeye düĢüren geliĢmeler karĢısında barıĢseverlik ülküsüyle 58 hareket etmeyi amaçladıkları ifade edilmiĢtir. 55 Cumhuriyet Gazetesi, “Türk-Ġngiliz AnlaĢması”, 13 Mayıs 1939, s.1 56 Etem Ġzzet Benice, “Türkiye Ġngiltere AnlaĢması”, Son Telgraf Gazetesi, 13 Mayıs 1939, s.1 57 Akşam Gazetesi, “Hatay Artık Bizimdir Fransa Ġle Varılan AntlaĢma Dün Ankara’da Büyük Bir Merasimle Ġmza Edildi”, 24 Haziran 1939, s.1 58 Son Posta Gazetesi, “Türk-Fransız yardım AnlaĢması Dün Paris’te Ġmzalandı”, 24 Haziran 1939, s.11 27 Görsel 6: Akşam gazetesinde yayımlanan Cemal Nadir Güler karikatüründe Türkiye ve Fransa’nın dostluk ve işbirliği antlaşmasına İtalya’nın itiraz etmesi ile alay edilmiş ve “Tavşan dağa küsmüş” ifadesi kullanılmış. 59 Gazetelerden-“İtalya Türk-Fransız Antlaşmasına İtiraz etti.” Önce Türk - Ġngiliz sonrasında Türk - Fransız ortak bildirgeleri yayımlandıktan sonra üç devlet arasında ittifak antlaĢması için hazırlık baĢlamıĢtır. 19 Ekim 1939 günü ise Ankara’da Türk-Ġngiliz-Fransız Ġttifakı imzalanmıĢtır. AntlaĢmanın 1. maddesine göre: Türkiye herhangi bir Avrupa devletinin saldırısına maruz kalırsa BirleĢik Krallık ve Fransa, Türkiye ile iĢbirliğine gidecek, fiili olarak Türkiye’ye yardım ve destek sağlayacaklardır. 2. maddeye göre: Bir Avrupa devleti tarafından Akdeniz bölgesinde gerçekleĢtirilecek Fransa ve BirleĢik Krallık’ın müdahil olacağı bir savaĢta Türkiye fiilen taraflara yardımcı olacak, destek gösterecektir. 3. maddeye göre: Fransa ve BirleĢik Krallık tarafından Yunanistan ve Romanya’ya verilen garantiler doğrultusunda Fransa ve BileĢik Krallık savaĢa giriĢtikleri takdirde Türkiye fiilen Fransa ve BirleĢik Krallık ile iĢbirliği içerisine girecek ve yardım sağlayacaktır. 4. maddeye göre: Eğer Fransa ya da BirleĢik Krallık Avrupa devletlerinden biri tarafından saldırıya uğrarsa ve bu devletle bir savaĢa giriĢilirse Türkiye böyle bir durumda hiç değilse tarafsız olma durumunu muhafaza edecektir. Ayrıca antlaĢmanın 2 numaralı protokolünde Türkiye Sovyetler Birliği ile savaĢa neden olabilecek durumlarda antlaĢmayı uygulamaktan 60 muaf tutulmuĢtur. Yapılan ittifak antlaĢmasının maddeleri savaĢ boyunca Türkiye’ye hatırlatılmıĢ ve Türkiye’nin savaĢa girmesi konusunda baskı unsuru oluĢturmuĢtur. Örneğin; Ġtalya, 59 Cemal Nadir Güler, Akşam Gazetesi, 16 Temmuz 1939 60 Resmi Gazete, 9 Kasım 1939, Sayı: 4357 28 10 Haziran 1940’ta Ġngiltere ve Fransa’ya savaĢ ilan edince, Türkiye’nin pakta göre savaĢa dâhil olması gerektiğine inanan Ġngiltere ve Fransa bu konuda Türkiye’yi ikna etmeye çalıĢmıĢ fakat özellikle Ġngiltere bu durumda fazla ısrarcı görünmemiĢti. Bunun en önemli nedeni aslında Türkiye’nin askeri gücünün hazır olmaması ve yeterli teçhizata sahip olmamasıdır. Ayrıca Türkiye savaĢa girerse Almanya’nın Balkanlar ve 61 Orta Doğu bölgesine yönelmesi ihtimali de göz önünde bulundurulmuĢtur. Görsel 7: Akşam gazetesinde yayımlanan Cemal Nadir Güler karikatüründe Fransızların Mihver işgalini (burada Azrail biçiminde harp kasketi ile gösterilmiş) bekledikleri ve memnuniyetle karşıladıkları gösterilmiş. Alt yazı: “Bekleyen derviş, muradına ermiş!..”62 1.2.4.Ġtalya’nın Yunanistan Saldırısı ve Türkiye’nin SavaĢa Girmesinin Gündeme Gelmesi Türkiye’nin savaĢa dâhil olması yönünde Türk-Ġngiliz-Fransız paktının 3. maddesine dayandırılan durum Ġtalya’nın 28 Ekim’de Yunanistan’a saldırmasıyla gerçekleĢmiĢtir. Fakat Fransa’nın beklenmeyen bir Ģekilde Almanya tarafından iĢgal edilip 22 Haziranda Almanya ile ateĢkes ilan etmesi ve bunun üzerine Ġngiltere’nin müttefikler tarafında yalnız kalması Ġngilizleri zor durumda bırakmıĢ, bu durumda fazla askeri teçhizat desteği sağlayamayacağının farkında olan Ġngiltere, Türkiye’ye savaĢa girmeye yönelik ısrarcı bir tutum sergilememiĢtir. 61 Tuncer, a.g.e. , s.73 62 Cemal Nadir Güler, Akşam Gazetesi, 12 Haziran 1940, s.1 29 Görsel 8: Akşam gazetesinde yayımlanan Cemal Nadir Güler karikatürü, Fransız hattı Maginot'a karşı Alman hattı Siegried çizilmiş. “Alman tarafı: –Fiskelerimiz dünyayı ayağa kaldırdı, yumruklara başlayınca kim bilir ne 63 olacak!..” Ġsmet Ġnönü Büyük Millet Meclisi’nin açılıĢ konuĢmasında Ġtalya’nın Yunanistan’a yönelik saldırısı hakkında Türkiye’nin üzerine düĢen vazifeyi yerine getireceğini belirtmiĢ bunun için Ġngiltere ile iletiĢim içinde olduklarını söylemiĢtir. Ayrıca Türkiye’nin Almanya için de Ġtalya için de harp harici durumunun değiĢmediğini, saldırı niyetinde olmayan hiçbir devletin Türkiye’nin siyasetinden endiĢe etmemesini söylemiĢtir. Türk topraklarının, denizlerinin ve hava sahasının saldırgan devletler tarafından birbirleri aleyhine kullanılma durumunun olmadığını ifade 64 etmiĢtir. Bu durum üzerine Vakit gazetesi yazarı Asım Us yazısında Türkiye’nin saldırgan ve savaĢçı devletlerle saldırıya maruz kalan devletler arasında uygulamaya 65 çalıĢtığı siyaseti kurtla kuzuyu bir arada geçindirmeye benzetmiĢtir. 63 Cemal Nadir Güler, Akşam Gazetesi, 30 Ekim 1939, s.1 64 İkdam Gazetesi, “Milli ġefin Mühim Nutku Derin Akisler Uyandırdı”, 4 Kasım 1940, s.4 65 Asım Us, “Kurt Ġle Kuzuyu Geçindiren Bir Siyaset”, Vakit Gazetesi, 4 Kasım 1940, s.1 30 Görsel 9: Akşam gazetesinde yayımlanan Cemal Nadir Güler karikatüründe, müttefik olan İtalya ve Almanya’nın telefon görüşmesine yer verilmiş, Hitler Mussolini’ye Yunan işgalinin durumunu sorarken, Mussolini Hitler’e İngiltere’de olup olmadığını soruyor. Alt yazı:” - Hala Atina'ya giremedin mi komşu?.. -Londra’dan mı 66 konuşuyorsun dostum?..” 1.2.5.Türk - Alman Ġttifakının Kurulması AkĢam gazetesinde yayımlanan “Almanya Yunanistan ve Yugoslavya’ya Harp Ġlan Etti” baĢlıklı yazıda, Alman DıĢiĢleri Bakanı Ribbentrop’a göre savaĢın nedeni, Yunanistan’ın Almanya tarafından uyarılmasına rağmen ülkesine Ġngiliz askerinin topraklarına çıkmasına müsaade göstermesi, Yugoslavya iĢgalinin nedeni ise, yeni iĢbaĢına gelen Simoviç hükümetinin üçlü pakta dâhil olmak istememesi ve Almanlara 67 taarruz yapması olarak gösterilmiĢtir. Almanya’nın Balkanlardaki ilerleyiĢine karĢılık Türkiye, kuvvetlerini Trakya’ya yönlendirmiĢ ve savunmaya geçmiĢtir. Hitler bu esnada Türk Hükümeti ile irtibata geçerek Almanya’ya karĢı savaĢ ilan edip etmeyeceklerini sormuĢ, Türkiye’nin Almanya nasıl hareket ederse öyle davranacağını belirtmesi üzerine Hitler, zor bir durumda kalmadıkça Alman kuvvetlerinin Türkiye’ye saldırmayacağını söylemiĢ ve Alman kuvvetlerine Türk sınırına yaklaĢılmaması için talimat verdiğini belirtmiĢtir. 68 Hitler ayrıca, Türkiye’ye saldırmazlık paktı teklifinde bulunmuĢtur. 66 Cemal Nadir Güler, Akşam Gazetesi, 11 Kasım 1940, s.1 67 Akşam Gazetesi, Almanya Yunanistan ve Yugoslavya’ya Harp Ġlan Etti”, 6 Nisan 1941 s.1 68 Mehmet Gönlübol, Cem Sar, Olaylarla Türk Dış Politikası(1919-1995), 9.b., Ankara: Siyasal Kitabevi, 1996, s. 156 31 Türkiye’nin Almanya’nın teklifini kabul etmesi üzerine 18 Haziran 1941’de Türk-Alman Dostluk Paktı imzalanmıĢtır. AkĢam gazetesi yazarı Yunus Nadi, “Milletlerle Ġktisadi ĠĢbirliği Zaruretini Takdir Ettik” baĢlıklı yazısında Türk- Alman antlaĢmasının Türkiye’nin bir kutuptan diğer kutba geçmesi demek olmadığını, Türkiye’nin kendi güvenliği tehdit edilmedikçe savaĢ dıĢı kalma kararında daima net olduğunu belirtmiĢtir. Nadi ayrıca bu antlaĢmanın Ġngiltere tarafından da gayet makul 69 bir Ģekilde karĢılandığını belirtmiĢtir. Zekeriya Sertel, Tan gazetesinde yayımlanan “Türk-Alman Muahedesinin Ehemmiyeti” baĢlıklı yazısında antlaĢmanın dünyanın bu köĢesinde devamlı barıĢın sağlanmasının temelini attığını ve tüm dünyada geniĢ yankılar uyandırdığını söylemiĢtir. Özellikle Berlin radyo ve gazetelerinin Türkiye ile imzalanan dostluk 70 antlaĢmasını büyük bir memnuniyetle aktardıklarını belirtmiĢtir. Sertel, Alman karĢıtı olarak bilinmesine rağmen hükümetin tutumunu destekler nitelikte açıklamada bulunmuĢtur. Ayrıca Tan gazetesinde yayımlanan “Yeni Pakt Üzerine” baĢlıklı yazıda New York Times gazetesinde Türk – Alman dostluk antlaĢmasının değerlendirilmesine yer verilmiĢ buna göre antlaĢmanın Amerikan siyasi yetkilileri tarafından heyecanla karĢılandığı ve son derece önemli bulunduğu ayrıca Türk-Alman iĢbirliğinin Ġngiltere’ye karĢı değil daha çok Sovyetler Birliğine yönelik olduğu vurgulanarak 71 Amerika’nın antlaĢmaya olumlu baktığı yansıtılmaya çalıĢılmıĢtır. 1 Kasım 1941 tarihinde meclis açılıĢ konuĢmasını gerçekleĢtiren CumhurbaĢkanı Ġnönü, Balkanlarda yaĢanan hareketliliğin Almanya ile iliĢkiler konusunda çetin bir sınav oluĢturduğunu, Türkiye’nin endiĢe ile karĢıladığı durumun Hitler’in yazdığı mektupla değiĢtiğini belirtmiĢtir. Mektupta Hitler’in Türkiye’ye olan dostluğunu gösterdiğini ifade etmiĢ, karĢılıklı mektuplaĢmaların ardından 18 Haziran 1941 tarihli antlaĢmanın meydana geldiğini söylemiĢtir. AntlaĢmanın maddelerinin her Ģart içerisinde korunduğunu ve korunmaya devam edeceğini belirterek yakın zamanda 69 Yunus Nadi, “Milletlerle Ġktisadi ĠĢbirliği Zaruretini Takdir Ettik”, Cumhuriyet Gazetesi, 20 Haziran 1941, s.1 70 Zekeriya Sertel, “ Türk-Alman Muahedesinin Ehemmiyeti”, Tan Gazetesi, 21 Haziran 1941, s.1 71 Tan Gazetesi, “Yeni Pakt Üzerine”, 21 Haziran 1941, s.5 32 imzalanacak Türk-Alman ticaret ve dostluk antlaĢmasının da bu güvenle 72 gerçekleĢeceğini ifade etmiĢtir. Görsel 10: Kendall Vintroux tarafından çizilen Charleston Gazette yayımlanan “Tehlikeli Sığınak” başlıklı karikatürde, ağacın arkasına saklanan başında ay yıldızlı fesi olan bıyıklı adam Türkiye’yi temsil ediyor, ağacın üzerinde ise Nazi dostluğu yazıyor ve yıldırımın etkisi ile yere düşen kişi ise Stalin. Karikatürde Türk-Alman dostluk 73 ve saldırmazlık paktının Türkiye’yi Rus tehdidine karşı koruduğu anlatılmış. Von Papen antlaĢmanın imzalanmasının ardından Alman DıĢiĢleri Bakanı Ribbentrop’a gönderdiği telgrafta, Alman ve Türk radyolarının antlaĢmadan 18 Haziran gecesi bahsetmeyeceklerini, haberin tüm basın kuruluĢları tarafından 19 Haziran sabahı 74 duyurulacağını belirtmiĢ, Türk basını bu karara uygun hareket etmiĢtir. Almanya’nın Türk-Alman antlaĢmasının belirli bir müddet duyurulmasını istememesinin nedeni Rusya’nın durumdan haberdar olmasını engellemek ve planlanan Rus iĢgalini gerçekleĢtirmektir. 72 Vatan Gazetesi, “Milli ġef’in Tarihi Nutku”, 2 Kasım 1942, s.3 73 Kendall Vintroux, “Dangerous Shelter”, Charleston Gazette, 1941 74 Necdet Ekinci, “Ġnönü Dönemi ve Ġkinci Dünya SavaĢı Yılları “, Türkler Ansiklopedisi, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2002,C.16, s.1290 33 Görsel 11: Son Posta gazetesinde yayımlanan Orhan Ural karikatüründe Türk- Alman antlaşmasının Türk ekonomisine yansıması işlenmiş, altının değerinin düşmesi merdivenden çıkmaya çalışan elinde iki kese altın olan adamın düşmesi olarak betimlenmiş. Alt yazı: “Türk - Alman Dostluk Muahedesinin piyasadaki akisleri: Altın 75 düşüyor!” Türk-Alman Saldırmazlık Paktı’nın ilanından kısa bir süre sonra 22 Haziran 1941 günü Almanya, Rusya’ya savaĢ ilan etmiĢtir. Bu olay üzerine Türk Hükümeti tarafından sunulan resmi tebliğ; “Cumhuriyet Hükümeti Alman- Sovyetler Birliği harbi 76 dolayısıyla hâsıl olan vaziyet sonucunda Türkiye’nin bitaraflığına karar vermiĢtir. ” Ģeklinde olmuĢtur. Görsel 12: Akşam gazetesinde yayımlanan Cemal Nadir Güler karikatüründe Rus ve Alman askerileri görülüyor, Almanya, Rusya'yı işgal edince iki devletin arası bozulmuş olduğundan kara kedi aradan çekiliyor ve kendisine 77 artık yer kalmadığını ifade ediyor. 75 Orhan Ural, Son Posta Gazetesi, 21 Haziran 1941, s.1 76 Akşam Gazetesi, “Türkiye Bitaraftır”, 23 Haziran 1941,s.1 77 Cemal Nadir Güler, Akşam Gazetesi, 22 Haziran 1941, s.1 34 1.2.6.Türkiye’nin Kiralama ve Ödünç Verme Yasası’na Dâhil Olması Alman tehdidinin Balkan coğrafyasında artmasıyla birlikte Amerikalı Albay B. Donovan Balkan ülkelerine ziyaret gerçekleĢtirmiĢtir. Sofya’dan baĢladığı ziyaretine Türkiye’yi de dâhil eden Donovan, Tan gazetesinde yer verilen açıklamasında Amerika’nın savaĢ hedeflerinden birinin kesin baĢarı sağlanıncaya kadar Ġngiltere’ye yardım etmek olduğunu ayrıca Almanya’ya karĢı duran tüm ülkelere Amerika’nın 78 yardım edeceğini söylemiĢtir. Tan Gazetesinde yayımlanan “Amerika Sevkiyata BaĢlıyor” baĢlıklı yazıda, 11 Mart 1941 tarihinde Kiralama ve Ödünç Verme Yasası kapsamında Amerika’dan Ġngiltere’ye; vapurlar, tayyareler, tanklar, toplar, mühimmat ve yiyecek içeren malzemeler gönderilmeye baĢlandığı belirtilmiĢ, bu kanunla Ġngiltere’nin peĢin olarak ödeme mecburiyetine girmeden Amerika’dan harp malzemesi almasına olanak 79 sağlandığı ifade edilmiĢtir. Türkiye ve Almanya arasında imzalanan saldırmazlık paktı, Türk-Amerikan iliĢkilerini olumsuz yönde etkilemiĢ, 9 Ekim 1941’de imzalanan Türk-Alman Krom AntlaĢması ise iliĢkileri iyice gerginleĢtirmiĢtir. Churchill, 20 Ekim tarihinde Roosevelt’e bir mektup yazarak Türkiye’nin konum itibariyle Mısır ordusunun doğu kanadının korunmasındaki ehemmiyetini ifade etmiĢ ve ülkeye askeri yardımın devam ettirilmesini istemiĢtir. Fakat bu ricaya rağmen Amerika, Türkiye’ye doğrudan yardıma baĢlamamıĢ; bu yüzden Ġngiltere, Amerika’dan sağladığı teçhizatın bir kısmını Türkiye’ye aktarmaya devam etmiĢtir. Aralık 1941’e gelindiğinde ise AkĢam gazetesinde bildirildiğine göre, Roosevelt; Türkiye’nin savunmasının Amerika açısından hayati bir önemi olduğunu belirterek Ödünç Verme ve Kiralama Yasası’ndan faydalanmasını uygun bulduğunu belirtmiĢtir. Türkiye, savaĢın içerisinde yer almamasına rağmen bu kanuna dâhil edilen ilk devlet 80 olmuĢtur. Ayrıca 1942 yılının sonunda Amerika Türkiye’ye yardımı doğrudan göndermeye baĢlamıĢtır. 78 Zekeriya Sertel, Tan Gazetesi, “Donovan’ın Balkan Ziyareti”, 5 ġubat 1941, s.1 79 Tan Gazetesi, “Amerika Sevkiyata BaĢlıyor”, 11 Mart 1941, s.1 80 Akşam Gazetesi, “Amerika’nın Türkiye’ye Yardımı”, 5 Aralık 1941, s.1 35 Görsel 13: The Sunday Star gazetesinde yayımlanan Berryman karikatüründe, Ödünç Verme ve kiralama yasasının Wheeler’a göre savaş, Barkley’e göre barış olarak yorumlandığı belirtilmiş ve alt yazıda Ödünç Verme ve Kiralama 81 Yasasına nasıl baktığına bağlı olarak algının değişeceği ifade edilmiş. 1.2.7. Almanya ile Ticaret AntlaĢmasının Ġmzalanması Von Papen Türkiye ile bir ticaret antlaĢması yapılmasını doğru bulduğundan bu konuda Hitler ile görüĢme gerçekleĢtirmiĢti. GörüĢmede Hitler’e Türkiye’nin içerisinde bulunduğu durum hakkında bilgi veren Papen, Ġngiltere’nin Kuzey Afrika ve Sovyet Rusya’da, Alman ilerlemesinin baĢlaması üzerine Türkiye’ye savaĢa girme konusunda ısrarcı davrandığını ayrıca Ankara’ya Türkiye’nin askeri ihtiyaçlarının belirlenmesi üzerine bir ekip gönderdiğini belirtmiĢ fakat Türkiye’nin aktif olarak savaĢa dâhil olmadığı için Ġngiltere’nin ona destek vermediğini bildirmiĢtir. Von Papen’e göre Almanya, Türkiye’nin en acil ihtiyaçlarını sağlayabilirse Türkiye savaĢta iki tarafa karĢı 82 daha özgür bir politika sergileyebilirdi. Hitler’in ikna edilmesi ve Türkiye’nin ticaret antlaĢması fikrine sıcak bakması üzerine, 9 Ekim 1941’de Ankara’da Türkiye ve Almanya arasında 31 Mart 1943’e kadar sürecek olan ticari bir antlaĢma imzalanmıĢtır. Vakit gazetesinde yayımlanan “Almanya ile 100 Milyon Liralık Ticaret AntlaĢması Ġmzalandı” baĢlıklı yazıda antlaĢmanın içeriğine yer verilmiĢtir. AntlaĢmaya göre, belirtilen müddet içerisinde her iki taraf da 81 The Sunday Star Gazetesi, 2 ġubat 1941, s.1 82 Franz von Papen, Memoirs, çev. Brian Connell, Londra: Andre Deutsch Yayınevi, s.488 36 karĢılıklı 100 milyon liralık ihracat yapacaktır. Almanya tarafından Türkiye’ye sınaî mamulât ve özellikle demir sanayi ve savaĢ levazımı da olmak üzere demiri iĢleyen sanayi mamulâtı verilecektir. Türkiye’den Almanya’ya ise pamuk, tütün, zeytinyağı ve 83 madenler gönderilecektir. Son Telgraf gazetesi yazarı Etem Ġzzet Benice, “Türk-Alman Ticaret Muahedesi” baĢlıklı yazısında, Türkiye ve Almanya arasında imzalanan ticari antlaĢmanın iktisadi olduğu kadar büyük ölçüde siyasi kimlik taĢıyan parlak bir sonuç olduğunu söylemiĢtir. Türkiye bu antlaĢma ile birlikte savaĢın baĢından beri yürüttüğü 84 dürüstlük ve tarafsızlık siyasetini tekrar ortaya koymuĢtur. Son Posta gazetesi yazarı Ekrem UĢaklıgil “Türk-Alman Ticaret AnlaĢması” baĢlıklı yazısında, iki ülkenin barıĢ zamanı imzaladığı iktisadi antlaĢmaların gayet tabi olduğunu ve tepkiye neden olmayacağını fakat savaĢın çetin döneminde böyle bir antlaĢmasının imzalanmasının her iki tarafın birbirine duyduğu güvenden kaynaklandığını belirtmiĢ, antlaĢmanın dünya savaĢ içindeyken 2 yıl gibi uzun bir 85 süreliğine imzalanmasının ise önemini daha da arttırdığını söylemiĢtir. 1.3. Japonya’nın Ġngiltere ve Amerika’ya SavaĢ Ġlanı ve Türkiye’nin Tutumu AkĢam gazetesi, “Japonya Amerika ve Ġngiltere’ye Harp Ġlan Etti” baĢlıklı yazısında 7 Aralık 1941 tarihinde Japonya’nın Amerika ve Ġngiltere’ye savaĢ ilan ettiği, Japonların 150 uçakla Hawaii adalarına, Pearl Harbor açıklarında sahil kuvvetlerine 86 karĢı saldırıya geçtikleri belirtilmiĢtir. SavaĢın alanının geniĢlemesi üzerine Anadolu Ajansının tebliğine göre; “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Türkiye’nin bitaraflığını 87 oluĢan yeni ihtilafta da sürdürmekte olduğunu belirtmiĢtir.” 83 Vakit Gazetesi, “Almanya ile 100 Milyon Liralık Ticaret AntlaĢması Ġmzalandı”, 10 Ekim 1941, s.1 84 Etem Ġzzet Benice, “Türk-Alman Ticaret Muahedesi” Son Telgraf Gazetesi, 10 Ekim 1941 85 Ekrem UĢaklıgil, “Türk-Alman Ticaret AnlaĢması”, Son Posta Gazetesi, 11 Ekim 1941 86 Akşam Gazetesi, “Japonya Amerika ve Ġngiltere’ye Harp Ġlan Etti”, 8 Aralık 1941, s.1 87 Haber Gazetesi, “Türkiye Bitaraflığını Uzak ġarktaki Yeni Ġhtilafa da TeĢmile Karar Verdi”, 10 Aralık 1941, s.1 37 Görsel 14: Akşam gazetesinde yayımlanan Cemal Nadir Güler karikatüründe geniş bir yatakta 6 tane çocuk bulunuyor. Çocukların kimi mutsuz kimi ağlıyor. Battaniyenin üzerinde çocukların temsil ettiği çatışma ortamları yazılmış. İlk çocuk Çin- Japon harbi, ikinci çocuk Alman- Fransız Harbi, üçüncü çocuk İngiliz -Alman Harbi, dördüncü çocuk İngiliz- İtalyan harbi, beşinci çocuk Alman- Rus harbi ve altıncı çocuk Japon- Amerikan harbini simgelemektedir. Dünya ise bir anne olarak resmedilmiş ve alt yazıda: (Japon-Amerikan harbinin kastederek) " 88 Bunun hepsinden beter olacağı çektiğim ağrıdan belliydi!.”diyor. Türkiye’nin Amerikan - Japon çatıĢması üzerine tarafsızlığını belirtmesi, gazeteler tarafından da desteklenmiĢ, izlenen politikanın dünyanın içinde bulunduğu durumda Türkiye’nin bağımsızlık ve egemenliğini korumak adına en uygun yol olduğu bir çok gazetenin baĢyazarı tarafından vurgulanmıĢtır. Görsel 15: Japonya'nın Pearl Harbor saldırısı üzerine, Akşam gazetesinde yayımlanan Cemal Nadir Güler karikatüründe bir Japon askeri Amerika yazılı koca bir küpü tekmeliyor ve küpün sarsılması Avrupa, Asya, Avustralya ve Afrika küplerini de sarsıyor. En üstte ise barışı temsil eden güvercinin gagasında bir zeytin dalı ile uçması resmedilerek, dünyanın barışın uzağında olduğu vurgulanmış. Alt yazı: Yerden göğe küp dizdiler, 89 Altındakin bir ittiler, Seyredin siz gümbürtüyü!.. 88 Cemal Nadir Güler, Akşam Gazetesi, 10 Aralık 1941, s.1 89 Cemal Nadir Güler, Akşam Gazetesi, 12 Aralık 1941, s.1 38 AkĢam gazetesi yazarı Necmettin Sadak ”Türkiye’nin Bitaraflığını Dünya Harbi de DeğiĢtirmeyecektir” baĢlıklı yazısında Türkiye’nin çok uzağında gerçekleĢen Japon- Amerikan çatıĢmasına bitaraflık ilan etmesinin gayet doğal olduğunu çünkü bu savaĢın artık dünyayı ikiye ayırmaya baĢladığını ifade etmiĢtir. Sadak’a göre Türkiye’nin sulh halinde olması iki tarafın da aleyhine değil menfaatinedir. Türkiye’nin harbin dıĢında kalan devletlerle iliĢkilerinin harbe girmeleri durumunda da aynen devam edeceğini 90 belirtmiĢtir. Vakit gazetesi yazarı Asım Us, “Türkiye’nin Bitaraflığı” baĢlıklı yazısında hükümetin ön plana koyduğu bitaraflık politikasının Türkiye’nin sınırları dıĢında savaĢ yoluyla elde etmeyi amaçladığı herhangi bir toprak olmadığı için gayet yerinde olduğunu söylemiĢtir. Us, Türkiye’nin milli siyasetinin bağımsızlığını korumak olduğunu ve diğer ülkelerin bağımsızlıklarına da aynı ehemmiyeti gösterme amacında olunduğunu vurgulamıĢtır. Ayrıca Türkiye’nin tarafsızlık siyasetinin her iki savaĢan 91 tarafın yararına olduğunu belirtmiĢtir. Ġsmet Ġnönü 18 Mart 1942’de Ġzmir’de gerçekleĢtirdiği konuĢmasında Türkiye’nin savaĢ dıĢı kalmaya çalıĢacağını, eğer bu mümkün olmazsa vatan borcunu Ģerefle ve haysiyetle ödeyeceğini ifade etmiĢtir. SavaĢan taraflarla çatıĢacak bir meselenin Türkiye açısından söz konusu olmadığını fakat seferberlik durumunun süreceğini, savaĢtan dipdiri bir millet olarak çıkabilmek için orduların daima hazır ve 92 uyanık bulunacağını ifade etmiĢtir. 1.4. SavaĢ Konferansları ve Türkiye’nin Durumu Vakit gazetesi yazarı Asım Us, “Kazablanka GörüĢmesinin Manası” baĢlıklı yazısında, Roosevelt ve Churchill arasında Kazablanka’da gerçekleĢen görüĢmelerde savaĢ meclisinde alınan kararlardan en önemlisinin Mihver devletlerinin kayıtsız ve 93 Ģartsız teslim olmadan taarruzun sona ermeyeceği olduğunu vurgulamıĢtır. Son Posta gazetesinin “Ruzvelt- Çörçil Mülakatı” baĢlıklı yazısında ise Churchill’in konferansta alınan kararların müttefikleri zafere götüreceğini beyan ettiği ve savaĢın süresinin 90 Necmettin Sadak,”Türkiye’nin Bitaraflığını Dünya Harbi de DeğiĢtirmeyecektir”, Akşam Gazetesi, 12 Aralık 1941 91 Asım Us, “Türkiye’nin Bitaraflığı” Vakit Gazetesi, 11 Aralık 1941, s.1 92 Cumhuriyet Gazetesi, “Milli ġef’in Ġzmir’de Mühim Nutku”, 18 Mart 1942, s.1 93 Asım Us, “ Kazablanka GörüĢmesinin Manası” , Vakit Gazetesi, 28 Ocak 1943, s.1 39 kısaltılması için daha Ģiddetli bir Ģekilde hareket edilmesi kararının alındığı 94 belirtilmiĢtir. Kazablanka görüĢmelerinde hem Roosevelt hem Churchill Türkiye’nin savaĢa katılması için ikna edilmesine uygun buldular, bu görevi hem Amerika hem de Ġngiltere adına Churchill’in üstlenmesine karar verildi. Churchill alınan bu kararı Ġngiliz kabinesine belirttiği zaman özellikle DıĢiĢleri Bakanı Antony Eden itiraz etmiĢ ve Türkiye’nin savaĢa girmeyeceğini belirterek bu teĢebbüsten vazgeçilmesini istemiĢtir. Churchill’in teklifinde ısrarcı davranarak Ġngiliz kabinesini ikna etmesi sonucunda Roosevelt ile birlikte 25 Ocak 1943 tarihinde Ġsmet Ġnönü’ye görüĢme teklifinde 95 bulunulmuĢtur. Teklif hemen ertesi gün Ġsmet Ġnönü tarafından kabul edilmiĢtir. Adana görüĢmeleri 30-31 Ocak 1943’te gerçekleĢmiĢtir. AkĢam gazetesinde yayımlanan, “Adana Mülakatının Akisleri” baĢlıklı yazıya göre, Churchill’in gerçekleĢen mülakatı son derece dostane bulduğu belirtilmiĢtir. Ayrıca Churchill, Türklerin görüĢlerinin Ġngilizlerle aynı olduğunu, Türkiye’nin kendi müdafaasını sağlayabilmesi için Ġngiliz hükümetinin bütün vasıtalar ile yardım etmek niyetinde 96 olduğunu söylemiĢtir. Adana görüĢmeleri daha sonradan sağırlar diyalogu olarak da adlandırılmıĢtır. GörüĢmelerde her iki taraf da farklı istekleri olmasına rağmen görüĢme sonunda Churchill de Ġnönü de karĢı tarafı ikna ettiklerini düĢünmüĢlerdir. Churchill Adana görüĢmelerinin içeriğinden Stalin’i haberdar etmiĢtir. Churchill ilk olarak; Türkiye’ye modern silah sağlanması gerektiğini, bunun için Toros Ekspresi’nin kullanılacağını, aynı zamanda Mısır’dan gemilerle bazı mühimmatların gönderileceğini, çölde ele geçirilen bazı Alman savaĢ materyallerini de Türkiye’ye aktaracaklarını söylemiĢtir. Ġkinci olarak Türkiye’den savaĢa katılma konusunda bir söz almadığını belirten Churchill kendi tahminine göre Türkiye’nin yıl bitmeden savaĢa girebileceğini iletmiĢtir. Belki de Türkiye; Ġngiltere ve Amerika’ya hava sahasını açması için ikna edilebilecek ve bu sayede Almanya için önemli olan Romanya’nın Ploesti petrol yataklarının bombalanması rahat bir Ģekilde gerçekleĢebilecektir. Churchill ayrıca Türkiye’nin özellikle savaĢ sonrasına yönelik olarak Sovyet Rusya ile ilgili 94 Son Posta Gazetesi, “Ruzvelt- Çörçil Mülakatı”, 28 Ocak 1943, s.3 95 Fahir Armaoğlu, “Ġkinci Dünya Harbinde Türkiye”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, C.13, S.2(1958), s.166 96 Akşam Gazetesi, “Adana Mülakatının Akisleri”, 3 ġubat 1943, s.1-2 40 çekincelerinin olduğunu, kendisinin bunu yatıĢtırabilmek adına Sovyet Rusya’nın bir uzlaĢıyı ya da antlaĢmayı bozmayacağını ifade ettiğini söylemiĢ ve Türkiye için en 97 güvenli yanın savaĢ bitince kazanan cephede yer almak olacağını belirtmiĢtir. Stalin, 6 ġubat 1943 günü Churchill’e cevabi mektubunu göndermiĢtir. Mektupta Sovyetlerin Türkiye’ye 1941 senesinin Ağustos ayında sağladıkları güvence üzerinden tekrar geçerek, aslında Sovyetlerin Türkiye ile iletiĢim halinde olmak istediğini fakat 98 Türkiye’nin Almanya ile kurduğu irtibatından vazgeçemediğini aktarmıĢtır. 19-30 Ekim tarihlerinde Moskova’da; Amerika, Ġngiltere ve Sovyet Rusya yetkilileri bir araya gelerek hem savaĢı kısaltmak, hem de savaĢ sonrası oluĢabilecek yeni düzen için görüĢmeler gerçekleĢtirmiĢtir. Moskova görüĢmelerinin hemen ardından Ġngiltere DıĢiĢleri Bakanı Eden tarafından yapılan davet üzerine, Türk DıĢiĢleri Bakanı Numan Menemencioğlu Kahire’ye davet edilmiĢtir. Görsel 16: Tanin gazetesinde yayımlanan karikatürde savaşı kısaltma hedefi olan İngiltere, Rusya ve Amerika ellerinde makasla Nazi askeri üzerine geliyorlar. Alt yazı: “Moskova Konferansında harbi kısaltmanın çareleri de 99 görüşülüyormuş.” Kahire görüĢmelerinde Eden, Menemencioğlu’na; Almanların hava üstünlüğünden dolayı, Ġngilizlerin Ege’deki Sisam ve Sakız adalarında güç durumda kaldığını, düĢman iĢgalindeki bölgelerin bombalanması için Türk hava üslerinden faydalanmak istediklerini ve yıl sonuna kadar Türkiye’den savaĢa girmelerini 97 Winston Churchill, The Second World War the Hinge of Fate, C.IV, Londra: Penguen Yayınları, 1985, s.638-639 98 ġevket Süreyya Aydemir, İkinci Adam 1938-1950, C.2, 6. b., Ġstanbul: Remzi Kitabevi, s.262 99 Tanin Gazetesi, 29 Ekim 1943, s.1 41 beklediklerini ifade etmiĢ fakat bu istekler Menemencioğlu tarafından geri 100 çevrilmiĢtir. Kahire görüĢmeleri Türk basınında Türkiye’nin tarafsızlığını baĢarılı bir Ģekilde sürdürdüğü ve her zaman içinde olduğu ittifaklara uygun hareket ettiği Ģeklinde yansıtılmıĢtır. GörüĢmelerin Türkiye’nin savaĢa girmesi konusunda ikna edilmesinden ziyade daha çok tarafların birbirleri ile görüĢ alıĢveriĢinde bulunduğu dostane bir ortamda gerçekleĢtiği belirtilmiĢtir. Fakat Tan gazetesi yazarı Zekeriya Sertel görüĢmelerle ilgili yeterli bilgi verilmediğini ifade etmiĢ bu durumun halk tarafından Ģüphe ile karĢılanabileceğini söylemiĢtir. Sertel’in ifadelerinden sonra Necmettin Sadak, Asım Us, Hüseyin Cahit Yalçın gibi bazı gazetelerin baĢyazarları Türkiye’nin baĢarılı bir Ģekilde yürüttüğü bitaraflık politikasının üzerinde durarak halkın gerekli açıklamayı aldığını ifade etmiĢ ve kamuoyunu yatıĢtırma yoluna gitmiĢlerdir. Kahire’deki görüĢmelerden sonra Tahran’da gerçekleĢtirilen üç büyükler toplantısında Churchill’in planına göre; Türkiye savaĢa girince Çanakkale Boğazı, Ġngiltere ve Amerika’ya açılmıĢ olacaktı. Bu durumda Karadeniz’e geçiĢ sağlanacak, Bulgaristan, Nazi kampından çıkarılacak ve Rusya’ya -kısa yoldan- Akdeniz’den ihtiyaçları gönderilebilecekti. Toplantıda Stalin, Türkiye’nin savaĢa dâhil olmayacağını düĢünmüĢ bunu birkaç defa dile getirmiĢtir. Churchill ise bu konuda ısrarcı olmuĢ, Türkiye’nin savaĢa girmesi durumunda müttefiklere sağlayacağı avantajlardan bahsetmiĢtir. Stalin, Churchill’in ifadesinin ardından Türkiye’nin zorla da olsa savaĢa 101 dâhil edilmesi gerektiğini belirtmiĢtir. Tahran görüĢmelerinde alınan resmi karara bakıldığında; Roosevelt, Churchill ve Stalin Türkiye ile ilgili olarak; yıl sona ermeden müttefik tarafında savaĢa girmesi, eğer Türkiye kendini Almanya ile savaĢta bulursa ve bunun sonucu olarak Bulgaristan Türkiye’ye saldırırsa ya da savaĢ ilan ederse Sovyet Rusya’nın hemen Bulgaristan’a 102 savaĢ ilan etmesi maddeleri vardı. Bu toplantıdan sonra Ġsmet Ġnönü Kahire’ye davet edilmiĢtir. 100 Rıfat Uçarol, a.g.e., s.836 101 Louis Fischer, The Road To Yalta, Soviet Foreign Relations 1941-1944, New York: Harper&Row Publishers, 1972, s.122-123 102 Winston Churchill, The Second World War Closing the Ring, C.V, 9.b., New York: Bantam Books Yayınları, 1974, s.344 42 Görsel 17: “Tahran konferansında verilen kararlara göre Almanya 1944 yılında yenilecek.” haberleri üzerine Tanin gazetesinde yayımlanan karikatürde, Tencerenin içerisinde bir Alman askeri var, aşçı memnun bir şekilde: “Artık iyice pişti. Yenilecek hale geldi!” diyor. Tencere üzerinde Tahran Konferansı yazması, konferans esnasında alınan 103 kararların Almanya’nın sonunu hazırladığını yansıtıyor. Kahire görüĢmesi sonrasında aktarılan resmi tebliğde; “Mülakat, Ġngiltere’yi Türkiye’ye bağlayan ittifakın, Türkiye ile Rusya ve Amerika arasındaki sağlam dostluk 104 iliĢkisinin bir tezahürü olmuĢtur.” ifadesi yer almıĢtır. Kahire görüĢmelerinde Numan Menemencioğlu da bulunuyordu. Mihver gazetelerine verdiği röportajda Menemencioğlu, Türkiye’nin Ġngiltere ile iliĢkilerinin kuvvetlendiğini belirtmiĢ, Türkiye’nin dıĢ siyasetinde bir değiĢiklik olmadığını, Mihver tarafıyla iliĢkilerin aynı 105 Ģekilde devam edeceğini ifade etmiĢtir. Son Posta gazetesinde yayımlanan, “M. Eden’in Kamarada Beyanatı” baĢlıklı yazıda, Eden görüĢmelerin 4 hafta önce Menemencioğlu ile yapılan mülakattan daha çok geliĢme gösterdiğini belirtmiĢtir. GörüĢmelerle ilgili etraflı bir Ģekilde malumat veremeyeceğini fakat bu müzakerelerin dört memleketin yani Ġngiltere, Sovyet Rusya, Amerika ve Türkiye arasında bir iĢbirliği ortaya çıkarmak konusunda sağlam bir temel 106 olabileceğini söylemiĢtir. 103 Tanin Gazetesi, 12 Aralık 1943, s.1 104 Cumhuriyet Gazetesi, “Milli ġefle Ruzvelt- Çörçil Arasındaki Kahire Mülakatı Bitti”, 8 Aralık 1943, s,1 105 Kızılay Gazetesi, “Kahire Konferansı Hakkındaki Tebliğin Yankıları Devam Ediyor”, 10 Aralık 1943, s.2 106 Son Posta Gazetesi, “M. Eden’in Kamarada Beyanatı”, 15 Aralık 1943, s.3 43 Kahire görüĢmeleri gazetelere olumlu bir hava içerisinde yansıtılmıĢtır. GörüĢmenin detaylarına bakıldığında ise Ġsmet Ġnönü prensipte savaĢa girmeyi kabul etmiĢ fakat bunun için belirli ön Ģartları sunma gereği duymuĢtur. Ġnönü tarafından ön plana çıkartılan ilk husus, Türkiye’nin donatım yoksunluğu ve silah yetersizliğinin giderilmesi üzerine olmuĢtur. Bunun nedeni o zamana kadar vaat edilen mühimmatın ancak %4’ünün Türkiye’ye gönderilmiĢ olmasıdır. Ġkinci olarak; Türkiye’ye savaĢa girmesi için yeterli zaman tanınması isteği vurgulanmıĢtır. AnlaĢmazlığa sebep olan bu husus Ġngiltere’nin, 15 ġubat 1944 tarihinde Ege denizinde Almanlarla savaĢacak olan Ġngiliz filolarına, Türkiye’nin karaya inme izni verecek durumda olmasını istemesine karĢılık Ġnönü’nün yavaĢ yavaĢ iletilebilecek olan mühimmat safhalarını hesaplamadan 107 net bir tarih verilmesine karĢı olmasıdır. 1.5. Türkiye ile Ġngiltere ve Amerika Arasında AnlaĢmazlığın OluĢması Ġkinci Kahire Konferansından sonra Türkiye’nin askeri ihtiyaçlarını belirlemek üzere Ġngiliz Hava Generali Linnell baĢkanlığındaki Ġngiliz askeri heyeti Ankara’ya gelmiĢtir. GörüĢmelerde Türkiye’nin müttefiklerden istekleri dikkate alınmıĢtır. Fakat bu istekler Türkiye ve Ġngiltere arasında anlaĢmazlığa sebep olmuĢtur. Huggesen’a göre Ġngiltere, Türkiye’nin isteklerini karĢılayabilecek durumda değildir. Türkiye’nin istemiĢ olduğu silah ve malzemeler sağlanabilecek olsa bile bunların ülkeye ulaĢması savaĢ sonuna kadar sürebilir, bu durum da Türkiye’nin son ana kadar savaĢ dıĢında kalmasına 108 neden olabilirdi. YaĢanan anlaĢmazlık sonucunda Ġngiltere, 2 Mart 1944’te Türkiye’ye yapmak üzere olduğu askeri yardımı kesti. Amerika da aynı davranıĢı sergileyerek 1 Nisan 1944’te Türkiye’yi Ödünç Verme ve Kiralama Yasası kapsamından çıkardı. Türk basını bu bilgiyi DıĢiĢleri Bakan Yardımcısı Stettinius’un açıklaması sonucu duyurdu. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan, “Amerika Hariciye Nazır Muavinin Beyanatı”, baĢlıklı yazıda Stettinius’un, Amerikan’ın Türkiye’yi Ödünç Verme ve Kiralama Yasası 107 Feridun Cemal Erkin, Türk-Sovyet İlişkileri ve Boğazlar Meselesi, BaĢnur Matbaası: Ankara, 1968 s.218-219 108 Tuncer, a.g.e, s.148 44 kapsamından bir süre önce çıkardığı fakat Türkiye’ye sivil ihtiyaçlara yönelik yardımın 109 devam ettiğini açıklamasına yer vermiĢtir. Tanin gazetesinde yayımlanan, “Türkiye’ye Verilen Notalar” baĢlıklı haberde Ġngiltere ve Amerika’nın, 14 Nisan 1944 günü savaĢta tarafsız devletler olan Türkiye ve Ġsveç’e; Almanya ile yapılan ticari iliĢkilerine son vermeleri konusunda birer nota 110 verdikleri belirtilmiĢtir. Nota sonucunda, Ulus gazetesi “Krom Meselesindeki Kararımız” baĢlıklı haberde, Türkiye Cumhuriyetinin 21 Nisan 1944 itibariyle Avrupa’ya krom ihracını durdurduğunu belirtmiĢtir. Ayrıca haberde Numan Menemencioğlu tarafından yapılan açıklamaya yer verilmiĢtir. Menemencioğlu Türkiye’nin bu kararı tarafsızlık çerçevesiyle değil Ġngiltere ve Türkiye’nin ittifakı çerçevesinde değerlendirdiğini belirtmiĢ ve Türkiye’nin krom ihracatı karĢılığında almıĢ olduğu zaruri ihtiyaç maddelerinin aksaklığından doğabilecek zorluklara rağmen bu 111 tarihten itibaren krom çıkarımının durdurulduğunu ifade etmiĢtir. Türkiye krom ihracının durdurulması kararıyla ve daha sonrasında DıĢiĢleri Bakanı Menemencioğlu tarafından yapılan açıklamayla, Ġngiltere ile 1939 yılında yapılan antlaĢmanın ehemmiyetini vurgulamaya çalıĢmıĢ ve artık Müttefik devletler tarafında yer alındığı açıkça ortaya konmuĢtur. Türkiye ve Ġngiltere arasında 1944 yılında oluĢan bir diğer anlaĢmazlık da Boğazlardan geçtiği söylenen Alman savaĢ gemileri meselesidir. Tanin gazetesinde yayımlanan, “Ġngiltere Hükümeti Türkiye’ye Bir Nota Verdi”, baĢlıklı haberde belirtildiğine göre, Ġngiltere Hükümeti, Almanlar tarafından ticaret gemisi Ģekline getirilen harp gemilerinin Çanakkale Boğazı’ndan Ege denizine geçmelerini Türk 112 hükümeti nezdinde protesto etmiĢtir. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan, “Boğazlardan Geçen Alman Gemileri Meselesi” baĢlıklı yazıda, Antony Eden’in Avam kamarasında yaptığı açıklamalara yer verilmiĢtir. Eden, Türk hükümetinin Alman gemilerinin boğazlardan geçiĢine tepki 113 vermemesinin Britanya hükümeti tarafından üzüntü ile karĢılandığını belirtmiĢtir. 5 109 Cumhuriyet Gazetesi, “Amerika Hariciye Nazır Muavinin Beyanatı”, 26 Mayıs 1944 s.1 110 Tanin Gazetesi, “Türkiye’ye Verilen Notalar”, 15 Nisan 1944, s.2 111 Falih Rıfkı Atay, “Krom Meselesindeki Kararımız”, Ulus Gazetesi, 21 Nisan 1944, s.1 112 Tanin Gazetesi, “Ġngiltere Hükümeti Türkiye’ye Bir Nota Verdi”, 6 Haziran 1944, s.1 113 Cumhuriyet Gazetesi, “Boğazlardan Geçen Alman Gemileri Meselesi”, 15 Haziran 1944, s.1 45 Haziran’da Boğazlardan geçen Almanlara ait gemilerin Türkiye tarafından durdurulduğu detayını da veren Eden, Almanların gemilerini önce silahsızlandırıp asıl Ege denizinde hedefledikleri yere varınca tekrar silahlandırdıkları için bu gemilerin ticaret gemisi olarak nitelendirildiğini belirtmiĢtir. SavaĢ gemilerinin boğazdan geçmesinin Montreux’nün 19. maddesine ters düĢtüğünü ifade eden Eden, bahsi geçen gemilerin savaĢ gemisi ya da yardımcı savaĢ gemisi olarak adlandırılması gerektiğini ifade etmiĢ, Türk hükümetini gemilerin Boğazlardan geçiĢi konusunda yaptıkları kontrollerinin alelacele ve yetersiz olmasından dolayı eleĢtirmiĢtir. Eden’e göre kontrol zayıflığı savaĢ gemilerinin, ticaret gemisi olarak adlandırılmasına neden olmaktadır ve 114 bu da çok yanlıĢtır. Ġngiltere ile yaĢanan anlaĢmazlıktan sonra Türk DıĢiĢleri Bakanı Numan Menemencioğlu istifa etmiĢtir. Ġstifa nedeninin Menemencioğlu’nun dıĢ politikasını Türk hükümetinin tasvip etmemesi olduğu düĢünülmektedir. YaĢanan olaylar üzerine Tanin gazetesinde yayımlanan “Türk-Ġngiliz Münasebetleri” baĢlıklı yazıda, Menemencioğlu’nun Montreux maddelerini Almanya lehine kullandığı ve eğer bu durum devam etseydi Türkiye’nin Müttefiklere karĢı düĢmanca bir hareket yapmıĢ olabileceği belirtilmiĢ, meslektaĢlarının müdahalesi sayesinde bu zorlu durumun önlendiği ifade edilerek Menemencioğlunun istifasını destekler nitelikte bir bakıĢ açısı 115 sergilenmiĢtir. Menemencioğlu Alman yanlısı görüldüğünden hem Sovyet Rusya’nın hem de Müttefik devletlerinin tepkisini çekmiĢtir. Ġngiltere ile yaĢanan anlaĢmazlık sonrası dıĢiĢleri bakanlığından istifasının ise Ġngiltere ile arayı düzeltme amacında olan hükümetin isteği sonucunda olduğu düĢünülmektedir. Türkiye’nin içinde bulunduğu hassas durum gazetelerin de hükümeti desteklemesine sebep olmuĢtur. Türkiye, Ġngiltere’nin uyarılarının ardından Boğazlardan geçen gemilerle ilgili kontrolünü daha da sıkılaĢtıracağını ve bazı Alman gemilerinin boğazlardan geçiĢinin yasaklandığını bildirerek Ġngiltere ile iliĢkilerin ılımlı havada devam etmesini istemiĢtir. Bu konu hakkında Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “ġükrü Saraçoğlu’nun Beyanatı” baĢlıklı yazıya göre Saraçoğlu, Karadeniz Boğazında muayene edilmiĢ olan Kassel gemisinin boğazdan geçmesinin menedildiğini ayrıca Mannheim ve Elms tipindeki gemilerin Boğazlardan geçmelerinin yasaklandığını ve üçüncü olarak artık 114 Cumhuriyet Gazetesi, “Boğazlardan Geçen Alman Gemileri Meselesi”, 15 Haziran 1944, s.3 115 Tanin Gazetesi, “Türk-Ġngiliz Münasebetleri”, 24 Haziran 1944, s.2 46 Boğazlardan geçecek olan bütün Alman ticaret gemilerinin ticaret gemisi olup 116 olmadıkları belirlenmek üzere sıkı bir kontrolden geçirileceklerini söylemiĢtir. 1.6. Almanya ile Siyasi ve Ġktisadi ĠliĢkilerin Kesilmesi 23 Haziran 1944’te Washington’da bulunan Ġngiliz büyükelçi, savaĢta ikinci cephe de açıldığı Amerika’nın da desteği ile Türkiye’nin Almanya ile ekonomik ve diplomatik iliĢkileri kesme konusunda ikna edilmesi gerektiğini belirtmiĢtir. Türkiye bu kararı alması durumunda kendini garantiye almak için ihracat ve ithalatına yönelik oluĢabilecek olumsuz durumlar karĢılığında Ġngiltere’den güvence istemiĢtir. Türkiye’nin alacağı karar aynı zamanda savaĢ sonrasında yapılacak barıĢ antlaĢmasında 117 diğer devletlerle eĢit koĢullara sahip olmasını sağlayacaktır. Görsel 18: Tanin gazetesinde yayımlanan karikatürde, savaşın ikinci cephesi bir tiyatro perdesi gibi açılıyor. İngiltere ve Rusya tanklarından kaçan Alman askeri: “-Ben senelerce komedi oynamıştım. Şimdi galiba bir facia 118 başlıyor.” Diyor. Nihayetinde 2 Ağustos 1944’te Türkiye, Ġngiltere ile içerisinde bulunduğu ittifak antlaĢması çerçevesinde, Almanya ile siyasi ve iktisadi iliĢkilerini 119 durdurmuĢtur. Vakit gazetesinde yayımlanan “BaĢvekilimizin Tarihi Nutku” baĢlıklı habere göre, Saraçoğlu, Ġngiltere’nin antlaĢma gereği Türkiye’den Almanya ile siyasi ve iktisadi iliĢkilerin sonlandırılmasını istediğini, Amerika tarafından da Ġngilizlerin isteğinin desteklendiğini belirtmiĢtir. Saraçoğlu’na göre bu karar bir savaĢ kararı 116 Cumhuriyet Gazetesi, “ġükrü Saraçoğlu’nun Beyanatı”,16 Haziran 1944, s.3 117 Arnold Toynbee, Vronica Toynbee, The War and The Neutrals, Oxford University Press: Londra, 1956, s.362 118 Tanin Gazetesi, 10 Haziran 1944, s.1 119 Ulus Gazetesi, “BaĢvekilimiz Dedi Ki”, 3 Ağustos 1944, s.2 47 120 değildir, bu kararın savaĢ kararı olup olmaması karĢı tarafa bağlıdır. Gazete haberleri ve gazete baĢyazarlarının Türkiye’nin Almanya ile siyasi ve iktisadi iliĢkilerini değerlendirmesi hükümet ile paralel yönde olmuĢtur. Tanin gazetesi yazarı Hüseyin Cahit Yalçın “Almanya ile Siyasi ve Ġktisadi Münasebetlerin Kesilmesi” baĢlıklı yazısında, Türkiye’nin aldığı kararın bir müddettir Ġngiltere ve Türkiye arasında var olan yanlıĢ anlaĢma devresini kapattığını ifade etmiĢtir. Ona göre, iki devlet arasındaki karĢılıklı güven ve iletiĢim tekrar baĢlamıĢtır. Almanya ile iliĢkilerin kesilmesinin ittifak antlaĢması çerçevesinde olduğunu belirten Yalçın, kararın Ġngiltere tarafından ortaya konulan bir hak ya da baskıdan dolayı 121 alınmadığının özellikle vurgulanması gerektiğini belirtmiĢtir. Cumhuriyet gazetesi yazarı Falih Rıfkı Atay “Büyük Meclisin Dünkü Kararı” baĢlıklı yazısında, Ġngilizlerle birlikte hareket etmenin Müttefikler ahengine katılmak demek olduğunu belirtmiĢ, Türkiye’ye göre gelecek barıĢ düzeninin sağlanmasının Müttefikler arası dayanıĢmanın her gün daha artmasıyla gerçekleĢebileceğini 122 söylemiĢtir. Son Posta gazetesi yazarı Feridun Osman MenteĢeoğlu, “Türk Siyasetinde Yeni Bir Karar” baĢlıklı yazısında Almanya ile siyasi ve iktisadi iliĢkilerin kesilmesi kararının savaĢa girme anlamı taĢımadığını fakat Türk siyasi hayatında önemli bir dönüm noktası olduğunu belirtmiĢtir. Türkiye’nin Avrupa ve Balkanları istila eden Mihver kuvvetleri karĢısında 1939 yılında Ġngiltere ve Fransa ile kurduğu ittifakın gayet yerinde ve gerçekçi bir yaklaĢım olduğunu söyleyen MenteĢeoğlu, son alınan kararın da dünyanın içinde bulunduğu çalkantılı durum göz önünde bulundurulursa gayet yerinde olduğunu savunmuĢtur. Türkiye’nin Ġngiltere ile yaptığı 5 senelik ittifaka rağmen savaĢ dıĢı kalabilmesinin ve Almanya ile dost iliĢkilerini sürdürmesinin barıĢ amacı taĢıdığını yeterince gösterdiğini fakat savaĢın geldiği son noktada önemli olanın Türkiye’nin 123 güvenliğini sağlamak olduğunu belirtmiĢtir. 120 Vakit Gazetesi, “BaĢvekilimizin Tarihi Nutku”, 3 Ağustos 1944, s.3 121 Hüseyin Cahit Yalçın, “Almanya ile Siyasi ve Ġktisadi Münasebetlerin Kesilmesi”, Tanin Gazetesi, 3 Ağustos 1944, s.1 122 Falih Rıfkı Atay, “Büyük Meclisin Dünkü Kararı”, Cumhuriyet Gazetesi, 3 Ağustos 1944, s.1,3 123 Osman MenteĢeoğlu, “Türk Siyasetinde Yeni Bir Karar” Son Posta Gazetesi, 3 Ağustos 1944, s.1 48 Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan, “Meclisin Kararı Dün Öğle Üstü Alman Büyük Elçisine Bildirildi” baĢlıklı habere göre, Almanya ile iliĢkilerin kesilmesi sonrası Türkiye’de bulunan Almanlardan 10 gün içerisinde ülkeyi terk etmeleri istenmiĢtir. Türkiye emniyetince Ģüpheli bulunan yaklaĢık 100 kadar Almanın ise ülkeyi derhal terk etmeleri istenmiĢtir. Türkiye’de bulunan Alman vatandaĢlarının toplamda 3000 kadar olduğu düĢünülmektedir. Habere göre, Alman halkından olan Museviler ve bazı müesseselerde çalıĢan ve Nazi olmayan, Türkiye’ye fayda sağladığı görülen Almanlardan kalmak isteyenlere izin verilecektir. Almanya içerisinde yaĢayan Türklerin 124 de Türkiye’ye dönmeleri için emir verilmiĢtir. Görsel 19: Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Cemal Nadir Güler karikatüründe, Türkiye’nin Almanya ile münasebetlerini kesmesi sonucunda Alman tebaasına ülkeyi terk etmeleri için 10 günlük süre vermesi üzerine: “- Memlekete götürmek için sabun aldım – Boşuna zahmet etmişsin Her Doktor Almanya’da temizliği sabun yerine 125 tabanca ile yapılıyor.” 124 Cumhuriyet Gazetesi, “Meclisin Kararı Dün Öğle Üstü Alman Büyük Elçisine Bildirildi”, 3 Ağustos 1944, s.1,3 125 Cemal Nadir Güler, Cumhuriyet Gazetesi, 4 Ağustos 1944, s.1 49 2. ĠKĠNCĠ DÜNYA SAVAġI SONRASI ARTAN SOVYET TEHDĠDĠ ĠLE BĠRLĠKTE TÜRK-AMERĠKAN ĠLĠġKĠLERĠNĠN GELĠġMESĠ 2.1. Yalta Konferansı 4 ġubat 1945’te Kırım’ın Yalta Ģehrinde toplanan üçler konferansı, Amerika tarafından Avrupa’da gerçekleĢen ilk barıĢ konferansı gözüyle değerlendirilmiĢtir. Konferansın içeriği ile ilgili olarak Tanin gazetesinde yayımlanan “Üçler Konferansı” baĢlıklı yazıya göre, görüĢmelerde öncelikli alınan kararın Almanya’nın hem siyasi hem 126 de ekonomik yönden silahsızlandırılması gerektiği yönünde olmuĢtur. Konferansın içeriğine yönelik olarak özellikle Boğazlarla ilgili görüĢmelerin bitimine yakın 10 ġubat 1945’te Stalin, Montrö sözleĢmesinin maddelerinin geçersiz olması gerektiğini belirtmiĢtir. Her Ģeyin ötesinde Japonya’nın antlaĢmanın imzalanmasında Sovyet Rusya’dan daha büyük bir rol oynadığını ifade den Stalin’in antlaĢmada değiĢtirilmesini önerdiği hususlardan biri Türklerin boğazları sadece savaĢ zamanı değil, savaĢ tehlikesi hissettiği zamanlarda da kapatma hakkı olmasıydı. Stalin ayrıca antlaĢmanın imzalandığı zamanlarda Sovyet Rusya ve Ġngiltere iliĢkilerinin o günkü kadar iyi olmadığını vurgulamıĢ, Montrö antlaĢmasının revize edilmesi gerektiğini çünkü Türkiye’nin Rusya üzerinde bir tehdit oluĢturabileceğini ama düzenleme yapılırken Türkiye’nin meĢru menfaatlerinin de dikkate alınması gerektiğini önermiĢtir. Konunun DıĢiĢleri Bakanları nezdinde Londra’da yapılması planlanan toplantıda Sovyet önerileri 127 dikkate alınarak ele alınmasına karar verilmiĢtir. AkĢam gazetesinde yayımlanan “Üçler Toplantısı Tam AnlaĢma ile Neticelendi” baĢlıklı yazıya göre, Yalta Konferansında alınan kararlar resmi olarak 9 madde halinde sunmuĢtur. Bunlar iki temel noktada aktarılabilir. Ġlk olarak; savaĢı hızlı bitirebilmek için askeri harekât planları yapmak üzerinde durulmuĢtur; Almanya’ya doğu-batı-kuzey ve güney doğrultusunda havadan ve karadan yürütmeyi planladıkları bir saldırı söz konusuydu, Almanya’nın üç büyük devlet tarafından iĢgali gerçekleĢtirilecekti -buna isterse Fransa’da dâhil olabilirdi-. Ġkinci olarak; savaĢ sonrası düzeni sağlamak adına BirleĢmiĢ Milletler örgütünün kurulması gündeme gelmiĢtir. Milletlerin sıkı iĢbirliği içerisinde olabilmesi, sulhun devamı, savaĢın siyasi, mali ve toplumsal nedenlerini yok 126 Tanin Gazetesi, “Üçler Konferansı”, 5 ġubat 1945, s.1-2 127 Harry N. Howard, Turkey, The Straits and the US Policy, Baltimore: John Hopkins University Yayınları, 1974, s.214-216 50 etmeyi amaçlayan bu örgüte katılabilmek için 25 Nisan 1945 tarihinde San Francisco’da 128 uluslararası bir konferans gerçekleĢtirilecekti. Görsel 20: Tanin gazetesinde yayımlanan karikatürde, Yalta Konferansında alınan Almanya işgali ve paylaşımı kararı üzerine, koca bir yumrukla Almanya’nın kapısı tıklatılmaktadır. Bunun üzerine Hitler’in en büyük 129 yandaşlarından Goebbels- “Eyvah, saat 12’yi vuruyor galiba?” diyor. Görsel 21: Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Cemal Nadir Güler karikatüründe, Kırımda gerçekleşen konferansla ilgili olarak Hitler ve diğer Mihver ülke temsilcilerinin önce hallerinden memnun oldukları, Amerika, İngiltere ve Rusya’nın ise istediklerini alamadıklarını gösterilmiş fakat konferansın sonunda Hitler ve tayfasının battığını İngiltere, Amerika ve Sovyet Rusya liderlerinin işbirliği içerisinde kendilerinden emin bir şekilde 130 Kırım’dan ayrıldıkları resmedilmiş. Alt yazı: “Ne umdular... Ne buldular!..” 128 Akşam Gazetesi, “Üçler Toplantısı Tam AnlaĢma ile Neticelendi”, 13 ġubat 1945, s.1-2 129 Tanin Gazetesi, 15 ġubat 1945, s.1 130 Cemal Nadir Güler, Cumhuriyet Gazetesi, 14 ġubat 1945, s.1 51 2.2. Türkiye’nin SavaĢa Dâhil Olması Türkiye, Ġkinci Dünya SavaĢı boyunca denge siyaseti izlemiĢ, dıĢ politikasını savaĢ dıĢında kalmak üzerine kurmuĢtur. Bu yüzden hem Mihver hem de Müttefik devletleriyle çeĢitli antlaĢmalar imzalayıp iĢbirliği içerisinde olmaya önem vermiĢtir. Fakat 1943 yılından itibaren Türkiye’ye savaĢa girmesi için yapılan baskılar artmıĢtır. Müttefikler tarafından gerçekleĢtirilen üçlü konferanslarda Türkiye’nin savaĢa dâhil olup olmaması önemli gündem maddelerinden biri olmuĢtur. Bu baskılar karĢısında Türkiye, zaman zaman zor durumda kalsa da içerisinde bulunduğu ekonomik koĢullar ve savaĢta elzem olan gerekli sayıda silah, teçhizattan yoksun olmasını öne sürerek müttefikleri oyalama yoluna gitmiĢ ve savaĢın son anına kadar savaĢ dıĢı kalmayı baĢarabilmiĢtir. SavaĢın sonuna gelindiğinde ise Türkiye, yeni dünya düzeninin belirleyicilerinden olmak için barıĢı korumak amacıyla oluĢturulacak BirleĢmiĢ Milletler örgütünde yer almayı uygun bulmuĢtur. Bu örgüte katılmanın Ģartı olarak kâğıt üzerinde de olsa Mihver Devletlerine savaĢ ilan etmiĢtir. Böylece San Francisco Konferansına katılarak BM kurucu üyelerinden olmuĢtur. Türkiye’nin Mihver devletlere savaĢ ilanı gazetelere DıĢiĢleri Bakanı Hasan Saka tarafından, Büyük Millet Meclisinde verdiği demeç ile yansıtılmıĢtır. Son Posta gazetesinde yayımlanan ”Almanya ve Japonya’ya KarĢı Dün Harp Ġlanına Karar Verdik” baĢlıklı yazıya göre Saka, teklifin Ġngiltere’nin Ankara Büyük Elçisi Sir Maurice Peterson’un 20 ġubatta kendisini ziyareti sonrası ortaya çıktığını ve Peterson’un hükümeti adına bir nota verdiğini söylemiĢtir. Buna göre 3 büyük müttefik lider tarafından Kırım’da gerçekleĢtirilen konferansta alınan bir karar neticesinde BirleĢmiĢ Milletlere dâhil olmak isteyen devletlerin 1 Mart 1945’ten önce Mihver devletlerine savaĢ ilan etmeleri ve bu Ģartı sağlayanların San Francisco’da gerçekleĢecek savaĢ sonrası dünya düzenini belirleyecek olan konferansa katılabileceklerini ifade 131 etmiĢtir. Türkiye’nin aldığı Almanya ve Japonya’ya savaĢ kararı dönemin ileri gelen gazeteleri tarafından da desteklenmiĢtir. Gazete baĢyazarları Türkiye’nin savaĢın 131 Son Posta Gazetesi, ”Almanya ve Japonya’ya KarĢı Dün Harp Ġlanına Karar Verdik”, 24 ġubat 1945, s.7 52 baĢından beri Müttefiklerle birlikte olduklarını öne sürerek alınan kararın gayet tabii olduğunu vurgulamıĢlardır. Ulus gazetesi yazarı Falih Rıfkı Atay, “Dünkü Tarihi Karar”, baĢlıklı yazısında 3 ġubat 1945 günü Büyük Millet Meclisinin toplantısında 401 üyenin oybirliği ile Türkiye’nin; Almanya ve Japonya’ya savaĢ ilan ettiğini belirtmiĢ, alınan kararla birlikte Türkiye’nin, BirleĢmiĢ Milletler örgütüne dâhil olmaya hak kazandığını vurgulamıĢtır. Falih Rıfkı Atay’a göre; Türkiye Cumhuriyeti, 25 senelik tarihinde savaĢa karĢı; barıĢ ve özgürlük idealini savunmuĢtur. SavaĢ sonrası oluĢturulacak yeni örgütlenmeye dâhil olabilmek adına görevini yapmıĢtır. Türkiye’nin bir çok zorluğu atlatarak çok sayıda devletin tarih sahnesinden silinmesine mani olan büyük devletlerin böyle bir durumun tekrar yaĢanmaması için alacakları önlemlere ve yapacakları düzenlemelere içten tüm maddi ve manevi olanaklarıyla destek olacağını 132 söylemiĢtir. Cumhuriyet gazetesi yazarı Nadir Nadi “Tarihi Kararımız” baĢlıklı yazısında Türkiye’nin aldığı kararın Türk siyasetinin baĢlangıcından beri gitmekte olduğu yolun en doğal sonucu olduğunu, demokrasi yanlısı bir devlet olan Türkiye’nin, bağımsızlığı 133 destekleyen ülkelerle kalben birlikte olduğunu gösterdiğini belirtmiĢtir. Vakit gazetesi yazarı Asım Us, “Harb Ġlanı Kararımızın Manası”, baĢlıklı yazısında Nadir Nadi’ye benzer Ģekilde, Türkiye’nin savaĢın baĢında Ġngiltere ile ittifak kurması ve Sovyetler Birliği ile dost iliĢkileri sürdürmesinin aslında baĢından beri demokrasi tarafında olduğunu açıkça gösterdiğini belirtmiĢ, harp kararının demokratik 134 devletlerle iĢbirliğinin kesin olarak yansıması olduğunu belirtmiĢtir. Tanin gazetesi yazarı Hüseyin Cahit Yalçın, “Türkiye’nin Son Kararı” baĢlıklı yazısında Türkiye’nin savaĢı baĢlatan asıl saldırgan ülkenin Almanya olduğunun her zaman farkında olduğunu, Nazilerin yayılma siyasetinin Türkiye’yi de içine alma ihtimali olduğunun hemen anlaĢıldığını, Türk gazetelerinin Ġngiliz gazetelerinden bile daha açık Ģekilde gerçeği ifade ettiklerini belirtmiĢtir. Türkiye’nin Müttefikler lehine bir milyon askerlik ordusunu silâhaltında tuttuğunu, Türk askerlerinin herhangi bir taraftan tek bir insandan kan akıtmayarak dengeyi kurmasının hem Müttefik tarafına hem de insanlık davasına katkı sağladığını ifade etmiĢtir. Türkiye’nin savaĢ baĢından beri 132 Falih Rıfkı Atay, “Dünkü Tarihi Karar”, Ulus Gazetesi, 24 ġubat 1945, s. 1-2 133 Nadir Nadi, “Tarihi Karar, Cumhuriyet Gazetesi, 24 ġubat 1945, s.1 134 Asım Us, “Harb Ġlanı Kararımızın Manası” Vakit Gazetesi, 24 ġubat 1945 53 yürüttüğü politikaya dikkatlice bakılmasını söyleyerek savaĢın baĢından beri Müttefiklerle olduğunu vurgulamıĢ ve alınan kararı desteklemiĢtir. Görsel 22: Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Cemal Nadir Güler karikatüründe Hitler ve askerlerinin sallarla kaçmaya çalıştıkları fakat karşılarında onlardan çok daha güçlü ve bir arada Müttefik güçlerinin beklediği görülüyor. Müttefik ülkelerinin içinde İngiltere, Amerika, Rusya’nın yanı sıra, Almanya ve Japonya’ya savaş ilan eden ay yıldız başlıklı Türkiye de mevcut. Alt yazı: “Gemisini kurtaramayan kaptan: Dayanın yiğitler, sahile 135 yaklaşıyoruz!..Tayfa: Yanılıyorsun kaptan, sahil bize yaklaşıyor!.. “ 2.3.Türk - Sovyet Dostluk ve Saldırmazlık Paktının Feshi SavaĢın sonuna yaklaĢırken bir taraftan Türkiye üzerinde Sovyet tehdidi artmaya baĢlamıĢtır. Tanin gazetesinde yayımlanan “Türk-Rus Muahedesi” baĢlıklı yazıda, 17 Aralık 1925 tarihinde imzalanan Türk-Sovyet Dostluk ve Saldırmazlık Paktının, Sovyetler tarafından savaĢ esnasında oluĢan değiĢiklikler ve sonrası için planlanan yeni düzene uyum sağlamadığı ve ciddi surette iyileĢtirilmeye ihtiyaç duyulduğu 136 gerekçesiyle feshedildiği duyuruldu. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Türk-Sovyet Muahedesinin Feshi”, baĢlıklı yazıya göre, Sovyetlerin antlaĢmayı feshi Ġngiltere tarafından beklenmeyen bir geliĢme olarak yorumlanmıĢtır. Yazıda ayrıca Ġngiliz gazetelerinin, yeni oluĢacak antlaĢma için Rusların boğazlardan geçecek gemilerin kontrolü üzerine Türkiye’ye bazı 137 tekliflerde bulunulacağı öngörülmüĢtür. Tanin gazetesinde yayımlanan “Sovyet 135 Cemal Nadir Güler, Cumhuriyet Gazetesi, 27 ġubat 1945, s.1 136 Tanin Gazetesi, “Türk-Rus Muahedesi” 2 Mart 1945, s.1 137 Cumhuriyet Gazetesi, “Türk-Sovyet Muahedesinin Feshi”, 23 Mart 1945, s.3 54 Kararı” baĢlıklı yazıda Ġngiltere Hükümetinin Montreux AntlaĢmasında belirlenmiĢ olan Boğazlar rejimine yönelik kararların imzacı devletler tarafından onaylanmadan hiçbir 138 surette değiĢtirilemeyeceğini ifade ettiği, bildirilmiĢtir. Yeni oluĢturulması planlanan anlaĢma ile ilgili olarak Sarper ve Vinogradov arasında görüĢmeler meydana gelmiĢtir. Ardından 7 Haziran günü Sarper - Molotov görüĢmesi gerçekleĢmiĢtir. Bu görüĢmelerde aslında Sovyetlerin Türkiye’nin bağımsızlığı ve egemenliğine aykırı olan istekleri resmi olarak dile getirilmiĢtir. Molotov görüĢmede öncelikle 1921 yılında imzalanan anlaĢmanın Rusya’nın zayıf zamanına denk geldiğini belirtmiĢ, bu anlaĢmada belirtilen arazi değiĢimlerinin Rusya lehine düzeltilmesi gerektiğini söylemiĢtir. Sarper buna cevap olarak; 1921 antlaĢmasının oluĢturduğu durumun haksızlık değil, haksızlığın tamir edilmesi olarak yorumlanabileceğini belirtmiĢ ve Molotov’un bu isteğinin gerçekleĢmesinin ihtimali olmadığını vurgulamıĢtır. Ġkinci olarak Molotov; Karadeniz’deki güvenliklerinden endiĢeli olduklarını, Boğazlarla ilgili kararların 200 milyon kadar insanı etkilediğini, Türkiye’nin iyi niyetinden emin olduklarını fakat Boğazları müdafaa konusunda ehliyet ve imkânlarından emin olmadıklarını belirtmiĢtir. Sarper cevap olarak; Boğazlarda Rusya’ya üs verilmesinin mümkün olmayacağını belirtmiĢtir. Bunun üzerine Molotov sulh zamanında üs vermek istemediğinize göre savaĢ zamanında mı bunu dikkate almayı düĢünüyorsunuz diyince Sarper, bu konuda kendi önerilerini söylemiĢ, en sonunda bir savaĢ gerçekleĢmesi durumunda alınacak kararın dönemin genelkurmayları tarafından belirleneceğini söylemiĢtir. Molotov üçüncü olarak Montreux SözleĢmesinin değiĢtirilmesi hususundan bahsetmiĢ, ittifak antlaĢması ile ilgili konuĢulurken aynı 139 zamanda da sözleĢmenin değiĢtirilmesi ile ilgili olarak görüĢülmesini istemiĢtir. The Times gazetesinde yayımlanan “Russian Note to Turkey” baĢlıklı yazıda Sovyetler Birliği’nin Ankara Büyükelçisi Vinogradov’un Türk DıĢiĢleri Bakanına nota verdiğini belirtilmiĢtir. Habere göre; Moskova Büyükelçisi Selim Sarper’in Türkiye’ye dönüĢü ile birlikte iki devlet arasında meydana gelen tarafsızlık ve saldırmazlık antlaĢmasının yenilenmesine yönelik olarak Türk ve Rus hükümetleri arasında görüĢ 138 Tanin Gazetesi, “Sovyet Kararı”, 25 Mart 1945, s.1 139 T.C. DıĢ ĠĢleri Bakanlığı, Türk Dış Politikasında Elli Yıl İkinci Dünya Savaşı Yılları(1939-1946), Ankara: T.C. DıĢ ĠĢleri Bakanlığı, s.264-265 55 alıĢveriĢinde bulunuldu. Türk hükümetinin bu konuda suskun olduğu, Türk basınının görüĢmeye yönelik olarak henüz bir haber yayımlamadığını da belirten The Times gazetesi, notanın temel iki noktasının Sovyetlerin Boğazlar yönetiminde etkin olmak istemesi ve 13 Ekim 1921 antlaĢması ile Türk egemenliğine geçen Kars ve Ardahan illerini almak istemesi Ģeklinde sunmuĢtur. Haberde, notanın tehditkâr bir unsur taĢımadığı ya da cevabına yönelik limitli bir zaman aralığı belirtilmediği de söylenmiĢtir. Nota temel olarak; Sovyet hükümetinin tekrar dostluk ve saldırmazlık paktını imzalayabilmesi için önĢartıydı. Ankara, Londra ve Washington arasındaki görüĢmelere bakıldığında Türkiye’nin notaya vereceği cevabın üç büyükler 140 konferansından sonra olması öngörülmüĢtür. The Times gazetesinde yayımlanan ve Molotov-Sarper görüĢmelerinin içeriğine yer veren yazı sonrası Türk gazetelerinin durumu değerlendirmesi söz konusu olmuĢtur. Buradan anlaĢılmaktadır ki Türk gazeteleri görüĢmenin içeriğinden haberdar edilmemiĢti. Sovyet tehdidini gayet hassas bir biçimde ele alan AkĢam gazetesi Türk egemenliği ve bağımsızlığına gölge düĢürecek hiçbir teklifin kabul edilemeyeceğini vurgulamıĢ bu konuda daha temkinli hareket etmek durumunda olan DıĢiĢleri Bakanı Hasan Saka’ya göre çok daha net ve savunmacı nitelikte açıklamalarda bulunmuĢtur. AkĢam gazetesi “Sovyet Rusya’nın Ġleri Sürdüğü ġartlar” baĢlıklı yazıda Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin Sovyet talepleri üzerinde durmadığını, bahsetmek bile istemediğini, bu taleplerin hemen ve Ģiddetle reddedileceğini söylemiĢtir. Meselenin belki de net sonucuna ulaĢılmadığı için hükümet tarafından meclis ve halka haber verilmesine gerek görülmediğini, her türlü olasılık ve imkânlar göz önünde bulundurarak ve milletin lüzumsuz heyecana kapılmasını önlemek adına hükümetin 141 vereceği kararın beklenmesinin en doğrusu olduğunu belirtmiĢtir. Türk DıĢiĢleri Bakanı Hasan Saka Sovyet tekliflerine yönelik yaptığı açıklamada, Türkiye’ye göre Boğazların geleceği ile Türk Sovyet Paktının yenilenmesinin ayrı konular olduğunu belirtmiĢ, Türk-Sovyet Paktının bugünkü duruma uygun hale getirilmesi için Türk hükümetine teklif edildiği söylenen maddeler üzerinde herhangi bir tartıĢmaya yol açmaktan sakınarak, Türkiye sınırına yönelik olarak herhangi bir değiĢiklik ya da Türk topraklarından ödün verilmesinden 140 The Times Gazetesi, ”Russian Note to Turkey”, 26 Haziran 1945, s.4 141 Akşam Gazetesi, “Sovyet Rusya’nın Ġleri Sürdüğü ġartlar”, 27 Haziran 1945, s.1 56 bahsedilemeyeceğini ifade etmiĢtir. Boğazlara yönelik olarak ise Montrö antlaĢmasında alınan kararların Boğazlar rejimini belirlediğini, rejimde değiĢikliğe gitmenin ancak 142 milletlerarası bir kararla söz konusu olabileceğini söylemiĢtir. Potsdam Konferansı öncesi bir araya gelen Washington’daki Türkiye Büyükelçisi Hüseyin Ragıp Bayur ve Amerikan DıĢiĢleri Bakan Yardımcısı Joseph Grew, görüĢmelerinde Türkiye - Sovyet Rusya arasındaki iliĢkilere değinmiĢtir. Bayur, iki ülke arasında son yaĢananlar hakkında Amerika’nın ne düĢündüğünü sormuĢ, Grew ise Rusya’nın tutumunun tehditvari bulunmadığını söylemiĢtir. Bayur, Sarper-Molotov görüĢmesinde Sovyetlerin 1921 antlaĢmasının Rusya güçsüz durumdayken imzaladığını vurgulamasının nedeninin Kars ve Ardahan’ı tekrar almak istemeleri olduğunu belirtmiĢ, eğer Sovyet Rusya tarafından bu Ģehirler zorla alınmaya kalkıĢılırsa Türkiye’nin savaĢacağını ifade etmiĢtir. Grew ise Amerika’nın iki ülke arasındaki geliĢmeleri ciddi Ģekilde izlediğini söylemiĢ hem Türkiye’nin hem de Sovyet Rusya’nın 143 kendilerinin dostu olduğunu ifade ederek tarafsız bir tutum sergilemeye çalıĢmıĢtır. Sovyet Rusya tehdidi sonrası gazeteler, Boğazlar konusunda Ġngiltere’nin tutumunu yansıtan haberlere sık yer vermiĢlerdir. Ġngiltere’nin Rusya’nın Boğazlar konusunda isteklerini kabul etmemesi ve Boğazlarla ilgili alınacak kararların ancak Montrö imzacısı bütün devletlerin bir araya geleceği bir toplantıda ortaya konabileceğini ifade etmesi Türk gazeteleri tarafından önemsenen bir açıklama olmuĢtur. 2.4. SavaĢın Sona Ermesi Türkiye ve Sovyetler arasında gerginlik devam ederken bir yandan da Ġtalya, 29 Nisan 1945’te Müttefik kuvvetlerine teslim oldu. Ardından 7 Mayıs 1945’te Almanya’nın Ġngiltere, Amerika ve Sovyet Rusya’ya teslim olmasıyla birlikte savaĢın 144 Avrupa ayağı sona ermiĢ oldu. 142 Vakit Gazetesi, “Hasan Saka’nın Çok Mühim Demeci”, 12 Temmuz 1945, s.1 143 Metin Toker, Türkiye Üzerinde 1945 Kâbusu, Ankara: Akis Yayınları, 1971, s.56 144 Cumhuriyet Gazetesi,”Avrupa’da Harp Bitti”, 8 Mayıs 1945 57 Görsel 23: Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Cemal Nadir Güler karikatüründe, Almanya’nın teslim olmasıyla birlikte denizin ortasında yalnız ve savunmasız kalmış olan Japon askerine Hitler tarafından üzerinde Harakiri 145 yazılı bir bıçak uzatılıyor. Alt yazı:” Müteveffa Hitler dayısından Japonya'ya kalan miras!..” Müttefiklerin son hedefi Japonya olmuĢtur. Amerikan uçakları 6 Ağustos 1945’te Hiroshima kentine, 9 Ağustos 1945’te ise Nagazaki üzerine atom bombası fırlatmıĢtır. Bombaların meydana getirdiği ağır yıkım sonucunda Japonya 14 Ağustos 1945’te Müttefik kuvvetlerine teslim olmuĢ ve Ġkinci Dünya savaĢı sona ermiĢtir. Görsel 24: Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Cemal Nadir Güler karikatüründe, ilk kısımda işbirliği yazılı devenin üzerinde atom bombası bulunuyor ve dünyanın devenin ilerlemesini engellemeye çalıştığı görülüyor. İkinci kısımda ise atom bombası patlıyor. Alt yazı: “İngiliz diplomatlarına göre: Ya bu deve güdülecek... Ya da bu 146 diyardan gidilecek!..” 145 Cemal Nadir Güler, Cumhuriyet Gazetesi, 9 Mayıs 1945, s.1 146 Cemal Nadir Güler, Cumhuriyet Gazetesi, 26 Ağustos 1945, s.1 58 2.5. Potsdam Konferansı Potsdam’da gerçekleĢtirilen Üçler Konferansı 17 Temmuz 1945’te Truman’ın 147 baĢkanlığında baĢlamıĢtır. Potsdam Konferansı esnasında Churchill, 18 Temmuz akĢamı Stalin’le akĢam yemeğinde bir araya gelmiĢtir. GörüĢmede Stalin, Churchill’e Türkiye’den tarafsızlık antlaĢmasının yeniden imzalanması için istenilen koĢullardan bahsetmiĢ ve Türkiye’nin bu istekleri kabul etmediğini belirtmiĢtir. Montreux antlaĢması ile ilgili olarak görüĢünü belirten Churchill, antlaĢmada değiĢiklik yapılmasını, Japonya’nın bölgeden atılmasını ve Rusya’nın Akdeniz’e geçiĢinin sağlanmasını savunmuĢtur. Rusya’nın okyanuslardaki varlığını hoĢnutlukla 148 karĢılayacağını belirtmiĢtir. Potsdam Konferansının yedinci toplantısında 23 Temmuz günü, Rusya, Türkiye’nin doğu hududunun doğru belirlenmediğini ve bu durumla ilgili Sovyetlerin ortaya koyduğu bakıĢ açısının Türkiye tarafından onaylanmadığı sürece iki devlet arasında anlaĢmanın bahis mevzu olamayacağını belirtmiĢtir. Stalin, Montreux AntlaĢması ile belirlenen Boğazlar rejiminin Sovyetler Birliğine yönelik tehditkâr bir tutum oluĢturduğunu ifade etmiĢ, Türkiye gibi büyük olmayan bir ülkenin, Ġngiltere gibi büyük bir ülke ile birlikte hareket ederse Sovyetler Birliği’ni tehlike altında bırakma ihtimali olabileceğinden bahsetmiĢtir. Stalin ayrıca Boğazların savunmasının Türkiye tarafından gerçekleĢtirilemeyeceğini, Türkiye’nin bu güce sahip bir ülke olmadığını bu sebeple Boğazları Türkiye ile ortak savunmaları gerektiğini vurgulamıĢtır. Stalin’in sözleri karĢısında Truman, sınır değiĢikliğinin iki ülkenin ortak sorunu olduğunu fakat boğazlar için aynı Ģeyi söyleyemeyeceğini belirtmiĢ, Churchill ise Boğazlar konusunda tekrar değiĢiklik yapılmasının kabul edilebileceğini fakat garantinin çok sayıda ülke 149 tarafından onaylanması gerektiğini söylemiĢtir. Potsdam’da gerçekleĢtirilen üçler konferansında devletlerin kesin karar alamadığı meseleler Cumhuriyet gazetesinin “Berlin Konferansında Halledilemeyen ĠĢler” baĢlıklı yazısında belirtilmiĢtir. Bunlar; Müttefiklerin Ġran’dan çekilmesi, Ġtalyan 147 Akşam Gazetesi, “Üçler Bugün de Öğleden Sonra Toplanacak”, 18 Temmuz 1945, s.1 148 Winston Churchill, The Second Word War Triump and Tragedy, Volume:6, Londra: Cassell & Co Yayınları,1954, s.549 149 Türkkaya Ataöv, “Soğuk Harbin DoğuĢu: San Francisco’dan Mihver BarıĢ Toplantılarına”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, C.23, 1968, s.334-335 59 sömürge imparatorluğunun durumu, Yakın Doğu’nun geleceği konularıdır. Diğer bir bahis de Rusya tarafından gündeme gelen Boğazların savunulması meselesidir. Rusya, Boğazların savunulmasında kendisinin de söz sahibi olmasını istemiĢ ve Türkiye’den belirli toprakları alma hedefinde olunduğunu belirtmiĢtir. Ruslar bu mevzuların 150 Potsdam’da değil, birebir Türkiye ile iletiĢim kurarak çözülmesini istemiĢtir. Konferans süresince yapılan toplantılarda Boğazlar önemli bir yer teĢkil etmiĢtir. Boğazlar konusunda üç devlet arasında ortak bir karara varılmaması nedeniyle Amerika, Ġngiltere ve Sovyet Rusya görüĢlerini Türkiye’ye ayrı ayrı iletme kararı almıĢlardır. Ortak alınan tek kararsa Montreux SözleĢmesinin yeni oluĢan dünya düzenine uyum 151 sağlamadığı ve yeniden görüĢülmesi konusu olmuĢtur. Görsel 25: Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Cemal Nadir Güler karikatüründe, üzerinde falanj yazılı battaniye ve başında Potsdam beyannamesi yazılı sıcak su torbası bulunan kişi ayaklarını krallık yazılı sıcak sulu leğene koymuş ve hasta durumda. Bu kişi İspanya’yı temsil ediyor. İspanya her ne kadar savaşa girmese de savaş sırasında Almanya ile işbirliğinde bulunduğu için müttefik devletler, Potsdam konferansında İspanya’nın BM’ye 152 kabul edilmemesi kararını vermişlerdir. Alt yazı: “Üstünüze şifalar, İspanyol nezlesi!..” 150 Cumhuriyet Gazetesi, “Berlin Konferansında Halledilemeyen ĠĢler”, 6 Ağustos 1945, s.1,3 151 Feridun Cemal Erkin, , Türk-Sovyet İlişkileri ve Boğazlar Meselesi, s.268 152 Cemal Nadir Güler, Cumhuriyet Gazetesi, 4 Ağustos 1945, s.1 60 Görsel 26: Tanin gazetesinde yayımlanan Orhan Ural karikatüründe, Potsdam konferansında bir araya gelen İngiltere, Amerika ve Rusya yeni dünya düzenini konuşuyorlar, Amerika ve Rusya yeni düzeni temsil eden çuvalı iki elinden tutmuş, dünya ise kolu kırık ve yüzü yara bere içindeyken oluşturulacak düzenin kendine benzememesini umuyor.”Berlin Konferansında yeni bir dünya yaratılıyormuş haberleri üzerine Dünya: Allah vere 153 de bana benzetmesinler!..” 2.5.1. Potsdam Konferansı Sonrası Gündeme Yansıyanlar Konferans sonrası Truman’ın açıklaması Vakit gazetesinde, “Boğazlar ĠĢinde Amerika’nın Teklifi baĢlığı ile yayımlanmıĢtır. Truman, son iki yüz yıldır Avrupa’da savaĢ nedenlerinden birinin deniz geçiĢleri konusunda ülkelerin bencil isteklerinden kaynaklı olduğunu söylemiĢtir. Kastettiği su yollarının; Tuna, Karadeniz Boğazı, Kiel kanalı ve Rin ve Avrupa’nın iki ve daha çok ülkesi boyunca uzanan iç su yolları olduğunu belirtmiĢtir. Amerika, Potsdam’da gerçekleĢtirilen görüĢmelerde bu iç yollar üzerindeki seyrüseferin hakkının tüm memleketlere eĢit muamelede bulunacak bir oluĢumla serbest ve kayıtsız olmasını önermiĢtir. Bunun sağlanabilmesi için bazı komisyonlar oluĢturulması gerektiğini ve Amerika, Ġngiltere, Sovyetler Birliği, Fransa ve bu yolların topraklarından geçtiği ülkelerin komisyona dâhil olacağını belirtmiĢtir. Truman önerinin konferansta sunulduğunu ve Amerika’nın bu kararın onaylanması 154 konusunda ısrarcı olacağını belirtmiĢtir. Cumhuriyet gazetesi yazarı Nadir Nadi, “Truman’ın Güzel Nutku”, baĢlıklı yazısında ABD baĢkanının ifadelerinin dünya barıĢının oluĢturulmasında kendisine ümit bağlayanların beklentilerini arttırdığını ifade etmiĢtir. Truman açıklamasında, 153 Orhan Ural, Tanin Gazetesi, 24 Temmuz 1945, s.1 154 Vakit Gazetesi, “Boğazlar ĠĢinde Amerika’nın Teklifi”, 11 Ağustos 1945, s.1 61 Potsdam’da gerçekleĢtirilen toplantılarda ortaya çıkan gündemin daha çok Washington hükümeti tarafından ortaya konulmuĢ olduğunu, dünyada meydana gelecek yeni düzende Amerika’nın kuvvetli ilke ve bakıĢ açılarına sahip olduğunu vurgulamıĢtır. Boğazlarla ilgili olarak ise; Türkiye’nin uluslararası geçit yeri olan Boğazları eskiden beri uluslararası bir mevzu olarak iĢlenmesini istediğini, ulusal güvenliğiyle beraber bu su yollarından faydalanan diğer milletlerin de yararlarına olacak Ģekilde Boğazlar konusunun aslında çözümünün zor olmadığını söylemiĢtir. Nadir, uluslararası tüm su yollarının aynı dava içinde ele almasını isteyen Truman’ı makul bulduğunu çünkü 155 bunların az çok birbirleriyle bağlantılı sular olduklarını belirtmiĢtir. Tanin gazetesi yazarı Hüseyin Cahit Yalçın “Boğazlar Meselesi KarĢısında BirleĢik Amerika” baĢlıklı yazısında, Truman’ın bazı Avrupa iç su yolları hakkında yaptığı konuĢmasını desteklemiĢ, bu fikrin tüm Avrupa devletleri tarafından olumlu karĢılanabileceğini, buna itiraz edecek tek devletin ise Rusya olabileceği üzerinde durmuĢtur. Bunun nedeni olarak Rusya’nın asıl isteğinin Boğazların açılması değil kapanması olduğunu belirtmiĢtir. Ona göre, Rusya Boğazların her devletin geçiĢine açık hale gelmesini kabul etseydi, Montrö’nün değiĢtirilmesini istemezdi. Son olarak 156 Amerika’nın teklifinin Türkiye tarafından olumlu karĢılanabileceğini ifade etmiĢtir. Görsel 27: Bulgarca Izgrev gazetesinin "Boğazlar Konuşmaları" başlıklı karikatürü “Montreux Muahedesini yakalıyarak dikilmiş olan Bolşeviğe karşı -- Türk: Afedersin arkadaş, Rusça bilmem. Bu dilden anlayan birini 157 çağırayım mı?” 155 Nadir Nadi, “Truman’ın Güzel Nutku”, Cumhuriyet Gazetesi, 12 Ağustos 1945, s.1,3 156 Hüseyin Cahit Yalçın, “Boğazlar Meselesi KarĢısında BirleĢik Amerika”, Tanin Gazetesi, 12 Ağustos 1945 157 Tanin Gazetesi, 19 Ağustos 1945, s.1 62 Son Posta gazetesi yazarı Ekrem UĢaklıgil “Su Yolları Arasında Boğazlar Meselesi” baĢlıklı yazısında, Boğazlar konusunda bilginin bazı Ġngiliz gazetelerinden, Ankara’dan gönderilen telgraflardan ya da bu telgraflara dayanarak Ġngiliz basını tarafından yapılan yorumlara dayanmakta olduğunu ifade etmiĢtir. Yani o dönem için Boğazlar meselesinin resmi makamlar dıĢında, ne Ģekilde baĢladığı ve geliĢtiğinin kimse 158 tarafından bilinmesi mümkün değildir. Bu nedenle Türkiye ile ilgili Sovyetlerin istekleri konusunda öne sunulan görüĢler çeĢitli ülke basınından alınan kısıtlı bilgiler sayesinde Türk gazetelerinde de dile getirilmeye baĢlanmıĢtı fakat bu durum yazarlar arasında bazı görüĢ ayrılıklarını meydana getirmiĢtir. Tanin gazetesi yazarı Hüseyin Cahit Yalçın Sovyet karĢıtı düĢüncelere sahip olduğu için, Tan gazetesi yazarı Zekeriya Sertel’in Türkiye’nin Sovyet yanlısı Ģekilde hareket etmesini önermesini eleĢtirmiĢ ve 159 bu dönem köĢe yazıları vasıtasıyla iki yazar karĢılıklı atıĢmalarda bulunmuĢlardır. Ayrıca Tanin gazetesi yazarı Hüseyin Cahit Yalçın ve Vatan gazetesi yazarı Ahmet Emin Yalman arasında da Türkiye’nin Rusya siyaseti ile ilgili anlaĢmazlık meydana 160 gelmiĢtir. Bu durum, dönemin hassas olan Türk dıĢ politikası üzerinde farklı düĢünen gazetecilerin görüĢlerini dile getirerek çok sesliliğin sağlandığı örneklerden biri olmuĢtur. SavaĢ sonrası dünyayı yeniden Ģekillendirmek amacıyla beĢler konferansı adı altında toplantılar gerçekleĢtirilmiĢtir. GörüĢmelerde özellikle Boğazların gündeme gelip gelmeyeceği Türkiye tarafından merak edilen bir husus olmuĢtur. Avrupa’daki su yollarının görüĢüldüğü konferansta resmi bir tebliğ yayımlanmadığını iddia eden United Press ajansı, Avrupa su yollarının milletlerarası hale getirilmesi fikrini Rusya’nın 161 itirazla karĢıladığını belirtmiĢtir. 158 Ekrem UĢaklıgil, “Su Yolları Arasında Boğazlar Meselesi”, Son Posta Gazetesi, 12 Ağustos 1945 159 Hüseyin Cahid Yalçın, “Rusya ile Ġttifak Meselesinde Tan ve Tanin”, Tanin Gazetesi, 10 Ağustos 1945, s.1 160 Hüseyin Cahid Yalçın, “Yalman’a Göre Ruslar Haklı, Biz Kabahatli”, Tanin Gazetesi, 8 Ağustos 1945, s.1, Hüseyin Cahid Yalçın,” Harici Politika Dâhili Siyaset Faaliyetlerine Oyuncak Olamaz”, Tanin Gazetesi, 9 Ağustos 1945, s.1 161 Cumhuriyet Gazetesi, “BeĢler Konferansında Ġnkıta Tehlikesi”, 25 Eylül 1945, s.1 63 Görsel 28: Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Cemal Nadir Güler karikatüründe, Beşler konseyinde İtalyan sömürgeleri konusunun gittikçe daha alt kademelere devredilmesi sonucunda, konferansı gizlice izleyen kavas ve odacı yetkinin kendilerine verilmesini bekliyorlar. “ Kavas: - Hazır ol!.. Dünya işlerini galiba biz halledeceğiz... Odacı:- Ne münasebet?..Kavas: -Baksana, İtalyan sömürgeleri işi başbakanlardan dış bakanlara, dış bakanlardan 162 muavinlere havale edildi..Sıra bize geliyor!..” Ġsmet Ġnönü 1 Kasım 1945’te gerçekleĢtirdiği meclis açılıĢ konuĢmasında Sovyetlerin Boğazların korunmasını Türkiye’nin tek baĢına sağlayamadığı ve savaĢ esnasında Rusya’ya gitmekte olan yardım gemilerine geçiĢ sağlanması konusunda yardımcı olmadığı iddiaları üzerine; Boğazlardan Rusya’ya gitmekte olan yardım gemilerinin geçiĢine Türkiye’nin engel olduğu iddiasının yanlıĢ bulduğunu, savaĢ boyunca Türkiye’nin bu konuyla ilgili bir hatasının olmadığını ve eğer müttefikler birbirleriyle iĢbirliği kuramamıĢsa bunun sorumlusunun Türkiye değil, Mihver devletlerinin Akdeniz yollarını hava ve deniz yoluyla kapalı tutmuĢ olmasından kaynaklandığını belirtmiĢtir. 1944 yılında bazı Alman gemilerinin Karadeniz’den çıkmaları üzerine Ġngiltere’nin Montreux SözleĢmesinin imzacısı olarak dikkat çektiğini belirten Ġnönü, Montreux AntlaĢmasının maddeleri göz önünde bulundurularak Ġngiltere ile bir görüĢmenin gerçekleĢtirildiğini ve bu devlet ile olan ittifak ve BM davası ön plana çıkarılarak sorunun çözüldüğünü belirtmiĢtir. Bu nedenle Ġnönü, Montreux AntlaĢmasının herhangi bir tehlikesi olmadığını ve Boğazların güvende olduğunu 163 vurgulamıĢtır. Ayrıca söylevinde Türkiye’nin kendi topraklarından ve sahip 162 Cemal Nadir Güler, Cumhuriyet Gazetesi, 22 Eylül 1945, s.1 163 Ġsmet Ġnönü’nün TBMM’deki KonuĢmaları 1920-1973, 2. Cilt 1939-1960, Ankara: TBMM Kültür Sanat ve Yayın Kurulu yayınları, 1993, s.58 64 olduklarından dolayı herhangi bir devlete ödenecek borcu olmadığını belirterek Sovyet 164 isteklerine cevap vermiĢtir. 3 Kasım tarihli AkĢam gazetesinde Amerika’nın, Potsdam Konferansında alınan karara göre Boğazlarla ilgili notasını Büyükelçi Wilson vasıtasıyla Hasan Saka’ya 165 ilettiği belirtilmiĢtir. Nota ile ilgili olarak çok fazla tahmin yürütülmesi ve bunların bir kısmının yanlıĢ olması üzerine Amerikan DıĢiĢleri Bakanı James F.Brynes notanın içeriği ile ilgili açıklamalarda bulunmuĢtur. Tanin gazetesinde yayımlanan “Boğazlar Meselesi”, baĢlıklı habere göre Amerikan notasının maddeleri: Boğazlar, tüm ülkelerin ticaret gemilerine açık olmalıdır, Boğazlar Karadeniz’de sahili olan devletlerin savaĢ gemilerine her zaman açık olmalıdır, Karadeniz’de sahili bulunmayan devletlerin barıĢ zamanında sınırlı bir tonaj dıĢında boğazlardan geçmesi yasak olmalı ancak sahil sahibi devletlerin izniyle ya da BM otoritesi altında hareket eden harp gemileri bu durumdan muaf tutulabilmelidir. Montreux AntlaĢması’nı modern bir Ģekilde ele almak için Milletler Cemiyeti sistemi yerine BirleĢmiĢ Milletler sistemi gelmeli, antlaĢmada imzası 166 bulunan Japonya imzacı devletler arasından çıkarılmalıdır. Feridun Cemal Erkin’e göre 1946 yılına gelindiğinde Ġngiltere ve Amerika’nın hem Türkiye’ye yönelik olarak hem de Boğazlarla ilgili tutumlarında değiĢiklik meydana geldi. Özellikle Amerika, Sovyetler Birliği’nin Türkiye’yi kontrolü altına almayı hedeflediğini ve amacını gerçekleĢtirirse Yunanistan ile birlikte Türkiye’nin de kaybedilebileceğini düĢünmeye baĢladığından Sovyet Rusya’nın Boğazlar üzerinde etkin olmasını istemedi. Bu yüzden Washington Hükümeti, Türkiye’den bütün bölgeyi ve Ġstanbul’u her türlü tehditlere açık bırakabilecek olan Boğazları hem savaĢ hem de barıĢ zamanında Ruslara ait olan savaĢ ve ticaret gemilerine açma fikrinden 167 uzaklaĢmıĢtır. 164 Akşam Gazetesi, Ġsmet Ġnönü’nün Dünkü Büyük Nutku”, 2 Kasım 1945, s.2 165 Cumhuriyet Gazetesi, “Boğazlar Meselesi”, 3 Kasım 1945, s.1 166 Tanin Gazetesi, “Boğazlar Meselesi”, 9 Kasım 1945, s.2 167 Feridun Cemal Erkin, “Türk-Sovyet İlişkileri ve Boğazlar Meselesi, s.295 65 2.6. Türkiye Üzerindeki Toprak Talepleri Ġki Gürcü profesör Türkiye üzerine toprak talebinde bulunarak çeĢitli iddialar ortaya atmıĢtır. Konu Rus basınında geniĢ yer tutmuĢ ve bu istekler “Türkiye’ye KarĢı Haklı Taleplerimiz” baĢlığı ile yayımlanmıĢtır. Ġddialar Tiflis’te yayımlanan bir komünist dergisinde “Gürcistan’dan Zapt EdilmiĢ Topraklar Geri Verilmelidir” baĢlığı 168 altında yayımlanmıĢtır. Vakit gazetesi, “Gürcistan Hesabına Ġstenen Türk Toprakları” baĢlıklı yazısında Gürcistan hesabına istenen toprakların, Kars, Ardahan, Artvin’in yanında Oltu’dan Bayburt, GümüĢhane, Trabzon ve Giresun’a kadar olan 169 bölgeyi kapsadığı belirtmiĢtir. Görsel 29: Gürcü profesörlerin iddiaları üzerine Vakit gazetesinde yayımlanan Orhan Ural karikatürü, 170 “Şu Gürcü profesörler biraz daha iyi okumalı değil mi? -Evet, hepsini birer kere okutmalı, başka çare kalmadı!..” Rusların Türkiye’den hem boğazlar hem de toprak talebi isteklerinin dıĢ basın ve ajanslar tarafından yayılması üzerine Kâzım Karabekir; Boğazların Türk Milletinin boğazı, Kars Yaylası’nın ise belkemiği olduğunu söylemiĢtir. Eğer Türkiye ve Sovyetler arasında bir uzlaĢma sağlanamazsa bu durumun iki ülke için de büyük zarar meydana getirebileceğini belirtmiĢ ve Türkiye ve Rusya’nın dostluk yolunu bir an önce bulmasını temenni etmiĢtir. Olaylar üzerine Hasan Saka ise, Türkiye’nin hedefinin “Yurtta barıĢ 168 Akşam Gazetesi, “Ġki Gürcü Profesörün Gülünç Talepleri”, 21 Aralık 1945 s.1 169 Vakit Gazetesi, “Gürcistan Hesabına Ġstenen Türk Toprakları”, 21 Aralık 1945, s.5 170 Orhan Ural, Vakit Gazetesi, 6 ġubat 1946, s.1 66 dünyada barıĢ” olduğu ve milli politikada ise kimseden bir Ģey istemeyen ve kimseye 171 taviz vermeyen Ģekilde hareket edildiğini ve bunu sürdüreceklerini ifade etmiĢtir. Görsel 30: Cemal Nadir Güler karikatüründe Boğazlar sorunu gündeme geldikten ve Rusya’nın Boğazlar üzerinde etki alanını arttırma isteğini dile getirdikten sonra, Stalin liderler sofrasında oturuyor, halinden memnun bir şekilde yanındakilerden özür dileyerek tüm boğazı kendi önüne almaya çalışıyor, masadakiler ve kedi şaşkın ve 172 ağzının suyu akar şekilde Stalin’i izliyorlar. Alt yazı: “Kusura bakmayın dostlar, boğazımı çok seviyorum!..” Bu dönem bir de Kars ve Ardahan üzerinde çeĢitli Ermeni iddiaları oluĢmuĢtur. Hem Ermeniler hem de Gürcü profesörlerin iddiaları sonrasında BaĢbakan ġükrü Saraçoğlu detaylı açıklamalarda bulunmuĢtur. Vakit gazetesinde yayımlanan haberde BaĢbakan, Gürcü profesörlerin ortaya koydukları iddiaların ne dünkü ne de bugünkü tarih hakkında bir bilgisi olmadıklarını ortaya çıkardığını, bu iddiaların Hitler’in hayat sahası hedefinin tekrar canlandırmak gibi algılanabileceğini, temennisinin bu isteklerin 173 sadece iki profesörün yazısı olarak kalması olduğunu belirtmiĢtir. Saraçoğlu, Kars ve Ardahan Ģehirlerinin farklı ülkelerde yaĢayan Ermenilere verilmesi isteğinin ön plana çıkarıldığından bahsetmiĢ, bu Ģehirlerde artık Ermenilerin yaĢamadığından, Ģu an Türkiye içinde bulunan Ermenilerin çoğunun Ġstanbul çevresinde ikamet ettiğinden bahsetmiĢ, dıĢarıda çıkan bu tahrik edici ve Ģüphelendirici haberlere karĢı Ermeni vatandaĢları ile Türkiye devletinin iliĢkisine gölge düĢmeyeceğini belirtmiĢtir. Bölgenin tarihi üzerinde duran Saraçoğlu, 1878 Ayastefanos AntlaĢması ile birlikte Osmanlı’nın elinden çıkan Kars ve Ardahan illerinin Birinci Dünya SavaĢı sonrası yapılan plebisitle Türkiye’ye iade edildiğini, Kars AntlaĢması ile de bu sınırın 171 Vakit Gazetesi, “Türk-Rus Münasebeti Mecliste GörüĢüldü”, 21 Aralık 1945, s.1 172 Turgut Çeviker, Karikatürkiye, Karikatürlerle Cumhuriyet Tarihi 1923-2008, Cilt:1, Ġstanbul: NTV Yayınları, 2010, s.191 173 Vakit Gazetesi, “ Gürcü Profesörlerin Hezeyanı Etrafında Saraçoğlu Söylüyor!”, 7 Ocak 1946, s.1 67 onaylandığını belirtmiĢtir. Gürcü profesörlerin iddialarına yönelik olarak ise; Karadeniz kıyısındaki Türkiye’ye ait Ģehirlerinin yarısının Gürcülere ait olduğu için kendilerine verilmesini istediklerini belirttiklerini, bahsedilen bölgelerde Gürcü dilini de konuĢan insanların var olduğunu fakat bu kiĢilerin zamanında Rus Çarı ve ordusundan kaçıp anavatana itilen Türkler olduğunu ifade etmiĢtir. Saraçoğlu, 1935 yılı devlet istatistiklerine göre bu kiĢilerin tüm Türkiye’deki sayılarının 57.325 olduğunu, Gürcistan’a verilmesi istenen Ģehirlerdeki Gürcülerin sayısının ise 1.746.329 yerli halkın yanında 15.596 kadar olduğunu belirtmiĢtir. Saraçoğlu, Bu bölgelerdeki sayıların çok az olmasının yanı sıra diğer bölgelerde yaĢayan Gürcü sayıların da oldukça az 174 olduğunu vurgulayarak iddiaları yalanlamıĢtır. 2.7. Missouri Zırhlısının Türkiye’yi Ziyareti Türkiye, Ġkinci Dünya SavaĢı’ndan sonra dıĢ politikasında Batılı devletlerle ve özellikle Amerika ile yakın iliĢkiler içerisinde olma hedefini taĢımaktaydı. Bu dönem Sovyet tehdidi hissedilir derecede arttığı için Batı ile birlikte hareket edip, Amerika’dan destek almak önemsenen hususlardan biri olmuĢtur. Missouri Zırhlısı’nın 5 Nisan 1946’da Türkiye’ye gelmesi, Sovyetlere karĢı Amerika’nın, Türkiye’nin yanında yer aldığı algısını oluĢturmuĢtur. Her ne kadar Amerika bu durumu birincil ağızdan ifade etmese de o dönem Türkiye’si için yapılan ziyaretin etkisi büyüktü. Washington elçisi merhum Münir Ertegün’ün cenazesini getiren Amerikan Missouri Zırhlısı’nın Ġstanbul’a gelmesi olayı, Türk basınında geniĢ yer tutmuĢtur. Bununla ilgili olarak Cumhuriyet gazetesi yazarı Nadir Nadi, “Dost Amerika’nın Denizcilerini KarĢılarken” baĢlıklı yazısında, gerçekleĢtirilecek ziyaretin Türkiye için memnuniyet verici olduğunu belirtmiĢ, Amerika’yı tanımlarken dünyanın en güçlü devleti olduğunu fakat bu kuvvetini saldırmak ya da istila etme isteğinden değil; barıĢ, adalet, uluslararası eĢitlik hakkını meydana getirme gibi temiz bir hayalin gerçekleĢtirilmesi için kullandığını söylemiĢtir. Bir gün milletlerarası ahlakın Ģimdiden çok kuvvetli olacağını, medeni dünyanın müĢterek kuvvetlerinin insanların güvenliklerini sağlayacağını ve ülkelerin de birikmiĢ enerjilerini yükselterek 174 Vakit Gazetesi, “ Gürcü Profesörlerin Hezeyanı Etrafında Saraçoğlu Söylüyor!”, 7 Ocak 1946, s.2 68 ilerleyeceklerini söylemiĢ ve bu amaçla hareket eden Türkiye’nin dost Amerika’nın 175 temsilcilerini sevgiyle karĢılayacaklarını belirtmiĢtir. Görsel 31: Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Cemal Nadir Güler karikatüründe gazeteyi elinde tutan kadın “Missouri Geliyor” başlıklı yazıyı okuyor ve yanındaki adama “Amerika neden İstanbul'a en büyük zırhlısını gönderiyor?” diyor, mutlu bir şekilde haberi dinleyen adam zırhlının geliş amacı için “uzaktaki dostları da görsün 176 diye!..” cevabını veriyor. Karikatür, ziyaretin Sovyet Rusya’ya karşı yapıldığını vurguluyor. Missouri gemisinin ziyareti ile ilgili gazete baĢlıklarına bakıldığında; Son Posta gazetesi “Welcome Missouri”, “Büyük elçimizin naaĢını yurdumuza getiren aziz 177 misafirlerimiz hoĢ geldiniz” baĢlığını atarken ertesi gün Missouri Zırhlısı’nın Türkiye’ye geliĢini “Milletlerarası nezaket sahasında yapılan en yüksek jest” olarak ifade etmiĢtir. Ayrıca Büyükelçi Weddel, Missouri ile geliĢ nedenlerini iki milletin 178 dostluğunu belirtmek olarak tanımlamıĢtır. Vakit gazetesi “Dost Amerikan Milletinin Temsilcilerini Ġstanbul Bugün Selamlayacak” baĢlığını atmıĢ ve Türk- Amerikan 179 askerinin selamlaĢmasını çizen büyük bir Orhan Ural karikatürüne yer vermiĢtir. 180 AkĢam gazetesi baĢlığı “Aziz Dostlarımız HoĢ geldiniz” olurken Tanin Gazetesi baĢlığını iki dilde de atmıĢtır: “Welcome Missouri”, “HoĢ geldin Missouri” Ulus 175 Nadir Nadi, “Dost Amerika’nın Denizcilerini KarĢılarken”, Cumhuriyet Gazetesi, 5 Nisan 1946, s.1,3 176 Cemal Nadir Güler, Cumhuriyet Gazetesi, 29 Mart 1946, s.1 177 Son Posta Gazetesi, “Welcome Missouri, Büyükelçimizin NaĢını Yurdumuza Getiren Aziz Misafirlerimiz HoĢ Geldiniz”, 5 Nisan 1946, s.1 178 Son Posta Gazetesi, “Milletlerarası Nezaket Sahasında Yapılan En Büyük Jest”, 6 Nisan 1946, s.1 179 Vakit Gazetesi, “Dost Amerikan Milletinin Temsilcilerini Ġstanbul Bugün Selamlayacak”, 5 Nisan 1946, s.1 180 Akşam Gazetesi, “Aziz Dostlarımız HoĢ geldiniz”, 5 Nisan 1946, s.1 69 gazetesi: “Missouri bu sabah Ġstanbul’da” baĢlığını atarken Cumhuriyet Gazetesi, “Missouri büyük ilgi ve sevgiyle karĢılandı. Filonun geliĢi Türk Amerikan dostluğunun 181 parlak bir ifadesi oldu”, demiĢtir. Görsel 32: Missouri Zırhlısı'nın Türkiye'yi ziyareti dolayısıyla Vakit gazetesinin ilk sayfasında geniş bir alan ayrılan 182 Orhan Ural tarafından çizilen Amerika ve Türkiye'nin dostluğunu vurgulayan karikatür AkĢam gazetesinde yayımlanan “Missouri ile Gelen Amiral Hewit’in Demeci” baĢlıklı yazıda, Hewit’in, Missouri ziyaretinin amacıyla ilgili olarak Amerikan deniz kuvvetlerinin bütün yeryüzünde iyi niyet sahibi olduğunu göstermek adına bazı limanlara ziyaretlerde bulunmak düĢüncesi olduğunu belirtmiĢ, ilkbaharda ise Amerikan gemilerinin Ġskandinav limanlarına gitme planları yaptıklarını ifade etmiĢtir. ġimdilik Akdeniz’de daha fazla sayıda Amerikan gemisine ihtiyaç duyulduğunu düĢünmemesine rağmen ileride Akdeniz’de daha fazla Amerikan gemilerini görmeyi istediklerini belirtmiĢtir. Ayrıca gelen bir soru üzerine Missouri zırhlısının Türkiye’yi ziyaretinin Türk-Rus anlaĢmazlığında Türkiye’yi desteklemek olarak yorumlanmaması gerektiğini 183 vurgulamıĢtır. 181 Cumhuriyet Gazetesi, Missouri Büyük Ġlgi ve Sevgiyle KarĢılandı”, 6 Nisan 1946, s.1 182 Orhan Ural, Vakit Gazetesi, 5 Nisan 1946, s.1 183 Akşam Gazetesi, “Missouri ile Gelen Amiral Hewit’in Demeci”, 3 Nisan 1946, s.1 70 Görsel 33: Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Cemal Nadir Güler karikatüründe, Missouri Zırhlısının Türkiye’yi ziyareti, Amerika’nın Sovyet Rusya’ya karşı Türkiye’nin yanında yer aldığı şeklinde yorumlanmıştır. Karşılıklı Türk ve Amerikan gemilerinin birbirini selamlaması deniz ortasında bulunan düşmanın patlamasına ve üzerinden 184 dumanların çıkmasına sebep oluyor, dumanın üzerinde iflas yazıyor. Alt yazı: “Düşman Çatlatan!..” Görsel 34: Vakit gazetesinde yayımlanan Orhan Ural karikatüründe zırhlıyı ziyaret eden iki kişi daha öncesinde savaş gemisi olan Missouri zırhlısının hem savaş anında bir çok başarıya imza attığı hem de barış döneminde Türkiye’ye gelerek gösterdiği dostlukla kalpleri fethettiğini ifade ediyor. Alt yazı: “Şu koca gemiler düşmanları 185 nasıl mağlup ettiler değil mi? - Sadece düşman mı? Dostlarının da kalplerini fethettiler!” Ziyaretle birlikte Amerika ile iĢbirliği içerisinde olmayı hedefleyen Türk yetkililer, Türkiye’nin Amerikan dıĢ politikasına paralel hareket edeceğinin sinyalleri vermeye baĢlamıĢlardır. ġükrü Saraçoğlu, Amerikan gazetelerine verdiği demeçte halledilmesi gereken her meselede Türk hükümeti ve milletinin, Amerika tarafından 184 Cemal Nadir Güler, Cumhuriyet Gazetesi, 5 Nisan 1946, s.1 185 Orhan Ural, Vakit Gazetesi, 9 Nisan 1946, s.1 71 oluĢturulan safların içinde yer almak ve büyük davaya ulaĢabilmek adına Amerika’nın 186 yanında olacağını belirtmiĢtir. Görsel 35: Dönem gazetecileri zırhlıyı ziyaret edip izlenimlerini yazılarında aktarmışlardır. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan karikatürde Cemal Nadir Güler’e göre Missouri zırhlısının içi tam da çizdiği gibidir. Büyük deniz topları, kocaman deniz çapa zincirleri, ziyarete gelen kalabalık, içeriyi merakla inceleyenler, mutlu Amerikan 187 askerleri, o dönem için Missouri’ye özel yaptırılan kibritler. Alt yazı: “ Missouri'yi ziyaretten aklımda kalanlar!..” Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Amerika Türkiye’den Daha Yakın Münasebetler Temenni Ediyor” baĢlıklı habere göre, Truman’ın Ģahsi temsilcisi Weddell ziyareti esnasında, Amerikan BaĢkanının Ġsmet Ġnönü’ye mesajını iletmenin yanı sıra yaptığı açıklamada Truman’ın Ġsmet Ġnönü ve Türk milletinden daha sıkı bir 188 dostluk isteğini belirtmiĢtir. Missouri zırhlısının Türkiye’yi ziyaret etmesi ile birlikte Amerika’ya yönelik olumlu hava hem gazetelerde hem köĢe yazılarında hem de karikatürlerde rahatlıkla görülebilmektedir. Halk, Missouri Zırhlısını büyük bir merakla ve sempati ile karĢılamıĢtır. Gazeteler, zırhlı ile gelen Amerikan yetkililerinin Türkiye’deki, resmi ziyaretlerini, Kadıköy ve Eminönü’nde yaptıkları basketbol, boks, beyzbol, tenis maçlarını, onlar için düzenlenen eğlenceleri ilgiyle aktarmıĢlardır. Ziyaret ve zırhlı ile ilgili köĢe yazarlarının abartılı yorumları mevcuttur. Cumhuriyet gazetesi yazarı Burhan Felek, gerçekleĢtirilen ziyaretin sadece Türk siyasi tarihinde değil her bir kiĢinin ömründe bir yıldız gibi parlayacağını belirtmiĢtir. Yurtta sulh, cihanda sulh hedefinin gerçekleĢtirmek için Türkiye’nin Sam amcanın yanında olduğunu söylemiĢtir. Son 186 Tanin Gazetesi, “Türk-Amerikan Dostluğu”, 7 Nisan 1946, s.1 187 Cemal Nadir Güler, Cumhuriyet Gazetesi, 7 Nisan 1946, s.1 188 Cumhuriyet Gazetesi, “Amerika Türkiye’den Daha Yakın Münasebetler Temenni Ediyor”, 9 Nisan 1946, s.1 72 Posta gazetesi yazarı ReĢat Feyzi Yüzüncü, “Ben Missouri’liyim” baĢlıklı yazısında Missouri’nin güvertesini kara özlemi çektirmeyecek kadar cazip ve geniĢ bulmuĢ, zırhlıyı yüzen bir çelik adaya benzetmiĢtir. Missouri’yi gemi hayaline bürünmüĢ Ģahane 189 bir medeniyetin yansıması olarak görmüĢtür. AkĢam gazetesi yazarı Necmettin Sadak, “Aziz Dostlarımız HoĢ geldiniz” baĢlıklı yazısında, dünyada hak, adalet ve bağımsızlık ilkelerini gerçekleĢtirmekten baĢka bir ideali olmayan ve bu amacı uğruna tüm gücünü ortaya koyan büyük devlet Amerika’nın Ġstanbul sularını süsleyen donanmasının halk tarafından heyecan ve takdirle karĢılandığını ifade etmiĢ, Türk halkının da Amerikan milleti ile aynı idealleri benimsediğini ve bu millete sonsuz sevgi 190 besleyip büyük bir güven duyduğundan bahsetmiĢtir. Görsel 36: Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan karikatürde. Amerikan ziyaretinin ülke üzerinde bıraktığı etki 191 resmedilmiş, Cemal Nadir Güler Missouri zırhlısını kalplerle uğurluyor. Alt yazı: “Gidiyor!..” 2.8. Boğazlarla Ġlgili Sovyet Notaları Sovyet Rusya Boğazlar konusundaki isteklerini bildiren notayı 8 Ağustos 1945’te Sovyet Maslahatgüzarı tarafından, DıĢiĢleri Bakanı Hasan Saka’ya iletmiĢtir. Ulus gazetesinde yayımlanan “Boğazlara Dair Rusya Hükümetimize Bir Nota Verdi” baĢlıklı yazıda notaya göre, Ġkinci Dünya SavaĢı’nda meydana gelen olaylardan görülenin, 1936 yılında imzalanan Montreux AntlaĢmasının oluĢturduğu Karadeniz Boğazları rejiminin, Karadeniz devletlerinin güvenliğini sağlamada yeterli olmadığı ve 189 Son Posta Gazetesi, “Ben Missouri’liyim”, 7 Nisan 1946, s.2 190 Necmettin Sadak, “Aziz Dostlarımız HoĢ geldiniz”, Akşam Gazetesi, 5 Nisan 1946, s.1 191 Cemal Nadir Güler, Cumhuriyet Gazetesi, 9 Nisan 1946, s.1 73 Boğazların Karadeniz devletleri aleyhine kullanılmasını engelleyebilecek Ģartları içermediği belirtilmiĢ, savaĢ sırasında Mihver devletlerinin Boğazlardan Karadeniz’e ve aksi yöne geçtiklerine dair bir çok örnek verilebileceğini bu durumun Sovyet 192 Hükümetinin Türk Hükümetine protestolarda bulunmasını gerektirdiği belirtilmiĢtir. Recep Peker 14 Ağustos 1946’da kurduğu hükümet programını açıklarken Sovyet notasını Ģöyle özetlemiĢtir: 1. Boğazlar tüm ülkelerin ticaret gemilerinin geçiĢlerine her zaman açık olmalıdır. 2. Boğazlar Karadeniz ülkelerinin savaĢ gemilerine her zaman açık olmalıdır. 3. Karadeniz’de sahile sahip olmayan savaĢ gemilerinin boğazlardan geçmesi öngörülen haller müstesna olarak yasaktır. 4. Karadeniz’e girmek ve Karadeniz’den çıkabilmek için doğal su yolu olan boğazlara iliĢkin rejimin uygulanabilmesi Türkiye’nin ve Karadeniz’de sahili bulunan diğer ülkelerin yetkisi dâhilinde olmalıdır. 5. Boğazlarda ticari gemilerin geçiĢ serbestliğini ve boğazların emniyetini sağlama konusunda en fazla ilgili ve bunu gerçekleĢtirmeye en itibarlı olmaları sıfatıyla Türkiye ve Sovyetler Birliği, boğazların Karadeniz’de sahili bulunan devletler aleyhine herhangi bir devlet tarafından kullanılmasını engellemek için buraların 193 savunmasını müĢterek vasıtalarıyla sağlarlar. Ulus gazetesi yazarı Falih Rıfkı Atay “Rus Ġsteklerinin KarĢısında” baĢlıklı yazısında Sovyetlerin notasında özellikle 4. ve 5. maddelerin dikkat çektiğini ifade etmiĢtir. Ona göre; 4. madde Boğazlarla ilgili meselelerin Rusya ve Türkiye tarafından halledeceğini göstermektedir. Bunun nedeni Romanya ve Bulgaristan’ın Rusya ne derse ona uyacaklarının düĢünülmesidir. 5. maddede yer alan Boğazların savunulması hususunun Türkiye’nin yanında Ruslara verilmesi isteği, Rusların Boğazlardan üs elde etmeleri anlamına gelmektedir. Montreux tarafından ortaya konan Boğazların milletlerarası bir geçit olmasının değiĢtirilerek alınacak kararların sadece Karadeniz devletleri tarafından alınması hedefiyle aslında Boğazların Rus su yolu olmasını amaçladıklarını belirtmiĢtir. Buna göre Karadeniz’den Türkiye’ye ve Akdeniz ülkelerine yönelik oluĢabilecek herhangi bir saldırıda her türlü tehlikelere karĢı 192 Ulus Gazetesi, “Boğazlara Dair Rusya Hükümetimize Bir Nota Verdi”, 13 Ağustos 1946, s.1 193 Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri 1923-1960, Ankara: BaĢbakanlık Basımevi: Ankara, s.143 74 Türkiye’nin savunmasız kalacağını, fakat Rusya’nın baĢına Akdeniz’den böyle bir tehlike gelmesi durumundaysa Kızıl orduya, Kızıl donanmaya Türk gemilerini ve birliklerini dâhil ederek Türkiye’nin savaĢa katılmak durumunda kalacağını 194 söylemiĢtir. Bu açıklamalarıyla Sovyet notasını Türkiye’nin egemenlik haklarına aykırı olduğunu ifade edip karĢı çıkmıĢtır. Görsel 37: Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Cemal Nadir Güler karikatürü: “Teşbihte Hata Olmaz”, 1. Resim: - Ne kabarıyorsun yahu atom denemesi yapmış Amerikalı gibi!.. 2. Resim: - Ne yutkunuyorsun birader, Boğazlara bakan Rus gibi!.. 3.resim: - Ne susuyorsun sevgilim dünyayı ateşe vermiş Alman gibi!.. 4. Resim: - Ne vahvahlıyorsun kardeş, Mussolini’nin ölüsünü çaldırmış İtalyan gibi!.. 5.resim :- Ne zıplıyorsun ayol Amerika’dan 195 borç almış İngiliz gibi!.., 6.resim: - Ne böbürleniyorsun bayım, barış masasına oturmuş Fransız gibi!.. AkĢam gazetesi, “Amerikan’ın Rusya’ya Notası” baĢlıklı yazıda, Sovyet istekleri sonrası Amerika tarafından oluĢturulan Boğazlarla ilgili notada Ģu hususlar üzerinde durmuĢtur: 1. BirleĢik Amerika, Boğazların Türkiye ve Sovyet Rusya tarafından ortak müdafaası hakkındaki Rus önerilerine razı değildir. 2. BirleĢik Amerika, Boğazların savunulmasının Karadeniz ülkeleri arasında bir antlaĢmaya dayanılarak yapılmasını öneren Rus tekliflerine razı değildir. 3. BirleĢik Amerika Boğazların kontrolü meselesinde BirleĢmiĢ Milletlerin ortaya koyduğu prensipler dâhilinde karar alınmasını yani Montreux AntlaĢmasının denk uluslararası geniĢ bir antlaĢma halinde sonuçlanmasını istemektedir. 194 Falih Rıfkı Atay, “Rus Ġsteklerinin KarĢısında”, Ulus Gazetesi, 15 Ağustos 1946 195 Cemal Nadir Güler, Cumhuriyet Gazetesi, 17 Ağustos 1946, s.1 75 4. BirleĢik Amerika, Boğazların kontrolünün değiĢikliğini amaçlayan uluslararası 196 bir konferansta bulunmaktan memnuniyet duyacaktır. Görsel 38: Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Cemal Nadir Güler karikatürü, Rusya: Asmalarda üzüm, 197 Boğazlarda gözüm, Askerler: -Çok dokunaklı değil mi? – Evet, toplarımın patlayası geliyor!.. The Times gazetesinde yayımlanan “American Policy for The Straits Defines” baĢlıklı yazıya göre, Rus notasının BirleĢmiĢ Milletler Örgütünün esaslarına yönelik bir husus barındırmadığını belirten Amerikan notası, Boğazların rejiminin BirleĢmiĢ Milletlerin prensipleriyle ve amacıyla tutarlı bir Ģekilde iĢlenmesi gerektiğini 198 savunmuĢtur. Amerika ve Fransa’nın Sovyetlere verdiği notaların ardından Cumhuriyet gazetesi, Ġngiltere’nin, 21 Ağustos 1946’da Boğazlarla ilgili notasını Rusya’ya verdiğini belirtmiĢ, Ġngiliz notasında özellikle Rusya’nın 4. ve 5. maddelerde ortaya attığı isteklere karĢı çıkıldığı, Boğazlar meselesi için verilecek kararın ancak ilgili devletlerle 199 birlikte alınabileceğinin vurgulandığı ifade edilmiĢtir. 196 Akşam Gazetesi, “Amerikan’ın Rusya’ya Notası”, 20 Ağustos 1946, s.1 197 Cemal Nadir Güler, Cumhuriyet Gazetesi, 21 Ağustos 1946, s.1 198 The Times, “American Policy for The Straits Defines”, 22 Ağustos 1946, s.4 199 Cumhuriyet Gazetesi, “Ġngiltere de Dün Rusya’ya Nota Verdi”, 22 Ağustos 1946, s.1,3 76 Görsel 39: Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Cemal Nadir Güler karikatürü, Rusya’nın Boğazlar notası sonrası Amerika, İngiltere ve Fransa tarafından aldığı cevabi notaların içeriğini Stalin yardımcısına soruyor. Alt yazı:” 200 Bizim Boğazlar notasına gelen cevaplar hangi perdedenmiş bakalım? - Hepsi de "Lâ” bayım!..” 2.8.1. Türkiye’nin Sovyetlere Cevabi Notası 22 Ağustos 1946’da Türkiye, Sovyetlere notasını iletmiĢtir. Cumhuriyet gazetesi, “Notamızın Metni Dün NeĢredildi” baĢlıklı yazıda, Türkiye’nin notasında öncelikli olarak Sovyetler tarafından belirtilen Ġkinci Dünya SavaĢı esnasında Montreux antlaĢmasının oluĢturduğu rejimin Karadeniz ülkelerinin güvenliğini sağlamaya yeterli olmadığı, Boğazların Karadeniz ülkeleri aleyhine kullanılmasına mani olmadığını ifade 201 ettiği duruma cevaben; Alman ticaret gemisi bandırasına sahip Seefalke ile ilgili olarak geminin savaĢ amacı yolunda kullanabilecek hiçbir iz taĢımadığı için Boğazlardan geçmesine müsaade edildiği ve Ġtalyan petrol gemisi Tarvisia ile ilgili olarak ise Ġtalyan harp filosu yardımcı gemileri olarak listede kayıtlı bulunduğu için geçiĢin hileli olabileceği düĢünülerek Ġtalyan Büyükelçiliğinden durumla ilgili bilgi istendiği her ne kadar Tarvisia’nın yardımcı gemi listesinden çıkarılmıĢ olduğu sırf ticaret amaçlı seferler yaptığı Ġtalyan BaĢkonsolosluğu tarafından belirtilmiĢ olsa da geminin 25 gün Çanakkale limanında kaldığı, daha sonra ise Akdeniz’e geri 202 gönderildiği ifade edilerek detaylı bir notayla Rus iddialarına cevap verilmiĢtir. Türk notasında ayrıca, Montreux rejiminin Boğazların Karadeniz devletlerinin savunulmasında etkin olmadığını belirten maddeye yönelik olarak Sovyetler Birliği’nin 200 Cemal Nadir Güler, Cumhuriyet Gazetesi, 23 Ağustos 1946, s.1 201 Cumhuriyet Gazetesi, “Notamızın Metni Dün NeĢredildi”, 24 Ağustos 1946, s.1 202 A.g.e., s. 2 77 iddia ettiği güvenliği tehdit edici hiçbir unsur hakkında Ankara’ya hiçbir Ģikâyette 203 bulunmadığını iĢaret etmiĢtir. Ulus gazetesi yazarı Ahmet ġükrü Esmer “Boğazlar Hakkında Cevabımız” baĢlıklı yazısında, Türkiye’nin Sovyet notasının Montreux maddelerinin değiĢtirilmesi üzerine yapılan ilk 3 öneriyi esas itibariyle görüĢmeye uygun bulduğunu belirtmiĢtir. Dördüncü ve beĢinci maddelere yönelik olarak ise, Boğazlar rejiminin düzenlenmesinin sadece Karadeniz’e kıyısı olan devletler tarafından yapılması 1956 yılına kadar devam etmesi gereken Montreux sözleĢmesinin genel çerçevesini kabul etmemek demekti. Ayrıca eĢit haklara sahip olan imzacı devletlerin menfaatleri görmemezlikten gelindiği için bu maddeyi kabul edilemez bulmuĢtur. 5. maddenin Rus notasındaki en aykırı madde olduğunu ifade eden Esmer, Rusların Boğazları Türkiye ile ortak yönetme teklifinin yanlıĢ olduğunu, Türkiye’nin savaĢın en çetin zamanlarında Boğazları baĢarılı bir Ģekilde koruduğunu ayrıca Rus önerisinin BirleĢmiĢ Milletler tarafından kurulmuĢ olan ortak güvenlik sistemini hiçe saymak demek olduğunu ve Türkiye’nin egemenlik 204 haklarına aykırı olduğundan kabul edilemeyeceğini ifade etmiĢtir. Görsel 40: Sovyet Notası üzerine, Büyük Doğu dergisi, geçmiş zamanın mizahı adlı bölümde 38 yıl önce Üstad Cem tarafından çizilen Rus askeri betimlemesini tekrar hatırlatıyor. Zabit:- “Elimi selam verir gibi kaldırdığım zaman, 205 sen pusudan basarsın kurşunu!.. 203 Feridun Cemal Erkin, Türk-Sovyet İlişkileri ve Boğazlar Meselesi, s.299 204 Ahmet ġükrü Esmer, “Boğazlar Hakkında Cevabımız”, Ulus Gazetesi, 25 Ağustos 1946, s.3 205 Büyük Doğu Dergisi, 23 Ağustos 1946, Sayı:43, s.14 78 2.9.Sovyetlerin Boğazlar Üzerindeki Ġsteklerinin Devam Etmesi 24 Eylül 1946 günü Sovyet Hükümetinden Türkiye’ye bir nota daha verildi. Notanın ilk kısmı önceki Sovyet notası gibi savaĢ zamanında Montreux sözleĢmesinin uygulanmasında çıkan anlaĢmazlıklar üzerine olmuĢtur. Ayrıca notada Montreux’nün 24 üncü maddesinin uygulanmasında da kusurlar görülmekteydi. Türkiye’nin Sovyet notasına cevaben ilk 3 noktayı görüĢmeye açık olması Ulus gazetesi yazarı Ahmet ġükrü Esmer’in “Boğazlara Dair Ġkinci Sovyet Notası” baĢlıklı yazıda belirttiğine göre Sovyetler tarafından yanlıĢ değerlendirilerek Türkiye’nin 3 maddeyi tamamen kabul ettiği Ģeklinde algılanmıĢtı. Diğer iki noktada ise Boğazlar rejiminin Karadeniz’e kıyısı olan ülkeler tarafından belirlenmesi konusunda ısrar edilmekte, bunun nedeni olarak 206 Karadeniz’in kapalı bir deniz olması görülmektedir. Vakit gazetesinde yayımlanan “Notamıza Sovyetlerin Cevabı” baĢlıklı yazıda Sovyet notasında, Boğazlarda ticari seyrüsefer ve güvenliğin; Türkiye ile Sovyetler Birliği’nin ortak alacağı tedbirlerle sağlanmasının, Boğazların korunmasını Türkiye’nin tek baĢına alacağı tedbirlerden çok daha geniĢ ölçüde arttıracağından bu durumun Türkiye’nin güvenlik menfaatlerine daha iyi hizmet edeceği belirtilmiĢtir. Ayrıca Karadeniz’de uzunluğu 2100 km Sovyet sahillerinin ülkenin en önemli bölgeleri olduğunu bu yüzden bu sahillerin güvenliğinin sağlanmasının Sovyetler Birliğinin 207 hayati menfaatleri açısından önemi vurgulanmıĢtır. Son olarak; Sovyet Hükümeti Montreux rejiminin değiĢikliği ile ilgili olan Türk bakıĢ açısının tadille ilgili hususların yer aldığı Potsdam konferans kararlarını içermediğini söyleyerek uluslararası bir konferans gerçekleĢmeden önce Türkiye ile üç müttefik ülke arasında doğrudan doğruya 208 görüĢmeler yapılmasını istemiĢtir. Feridun Cemal Erkin Sovyet notasının Ankara’da iki temel tepkiye sebep olduğundan bahsetmiĢtir. Ġlki Sovyetler ile arada gerginlik oluĢmasından çekinen kesimdir. Bu grup, ikili görüĢmelerin prensip olarak kabul edilmesini eğer Türkiye için rahatsız edici bir durum yaĢanırsa daha sonra tavır değiĢtirilmesi gerektiğini savunmaktadır. Diğer kesimse -ki bu grupta Recep Peker de vardı- Ruslarla her türlü görüĢmeye Ģiddetle karĢı çıkan ve bunu belirten kısa bir notanın Sovyet Rusya’ya 206 Ahmet ġükrü Esmer, “Boğazlara Dair Ġkinci Sovyet Notası”, Ulus Gazetesi, 30 Eylül 1946, s.1,4 207 Vakit Gazetesi, “Notamıza Sovyetlerin Cevabı”, 29 Eylül 1946, s.5 208 A.yer 79 gönderilmesini savunmaktaydılar. Fakat Erkin Türk notasını kaleme alacak kiĢi olarak iki uç görüĢün de taraftarı değildi. Ayrıca kendisine Ġngilizlerin ilk sunduğu öneri Ankara ile Moskova görüĢmelerinin arasının açılması yönündeydi. Yine de Amerika’nın Ankara Büyükelçisi Edwin Wilson’un kendisini baĢından beri desteklediğini ve Ġngiltere’nin de daha sonra kararını değiĢtirerek kendisinin kararını 209 onayladığından bahsetmiĢtir. 9 Ekim’de Amerika ve Ġngiltere, Rusya’ya birer nota verdiler. The Times gazetesinde yayımlanan “U.S. and The Defence Of The Straits”, baĢlıklı yazıda Amerikan notasında Potsdam’da ifade edilen her üç devletin de Boğazlarla ilgili fikrini Türkiye’ye ayrıca iletmesi durumunu, Boğazlar rejiminin görüĢülmesi konusunda diğer iki devletin söz sahibi olmayacağı anlamına gelmediği ifade edilmiĢ ve yeni Boğazlar rejimini belirlemek için yapılacak olan görüĢmelere ilgili devletlerin her birinin dâhil olması gerektiği vurgulanmıĢtır. Ek olarak, Türkiye’nin Boğazların savunulmasında baĢlıca sorumlu olarak kalmasının doğru olacağı, eğer Boğazlar herhangi bir tehdide maruz kalırsa bu durumun BM Güvenlik konseyi tarafından değerlendirileceği 210 belirtilmiĢtir. The Times gazetesi “British Views Of The Straits” baĢlıklı yazıda, Ġngiltere’nin 4. ve 5. maddelerle ilgili görüĢlerini devam ettirdiği ve Montreux AntlaĢmasının değiĢikliğine yönelik olarak ikili görüĢmelerin değil, tüm ilgili devletlerin yani Amerika, Rusya, Fransa, Ġngiltere ve Türkiye’nin katılacağı bir konferansta belirlenmesi 211 gerektiğini belirtmiĢtir. 2.10. Türkiye’nin Sovyet Ġsteklerine KarĢı Tutumu Vakit gazetesinde yayımlanan ”Sovyet Rusya’ya Notamızın Metni” baĢlıklı yazıya göre, Türkiye 18 Ekim’de Sovyet Rusya’ya yeni notasını göndermiĢtir. Notaya göre, Sovyetlerin ortaya attığı Boğazların Mihver devletler tarafından kullanıldığı iddiası üzerinde durularak 1942-1943 yıllarında Alman gemilerinin Boğazlardan geçiĢi 209 Feridun Cemal Erkin, Türk-Sovyet İlişkileri ve Boğazlar Meselesi, s.305-307 210 The Times, “U.S. and The Defence Of The Straits”, 11 Ekim 1946, s.4 211 The Times,” British Views Of The Straits”, 10 Ekim 1946, s.3 80 detaylandırılmıĢ, bahsedilen gemilerin yardımcı veya savaĢ gemilerine has özelliklerden 212 hiçbirinin taĢımadığı belirtilmiĢtir. Vakit gazetesi yazarı Asım Us, “Ġkinci Rus Notasına Cevabımız” baĢlıklı yazısında Türk notasının Boğazlar meselesinin sadece Karadeniz sahil devletleri arasında görüĢülmesi isteğini reddettiğini, Boğazlarla ilgili alınacak herhangi bir kararın Montreux AntlaĢmasında imzacı devletlerin içinde olduğu bir konferansta çözülmesi 213 gerektiğini bildirmiĢtir. Ayrıca, Boğazların Türkiye ve Rusya tarafından ortak savunulması isteği Türk egemenliği ile uzlaĢtırılması imkânsız bir konu olduğu gerekçesiyle reddedilmiĢtir. Rusya’nın Boğazlardan emin olmasının tek koĢulunun bugün sarsıntıya uğramıĢ olan Türkiye - Sovyetler Birliği iliĢkilerinin BirleĢmiĢ Milletlerin prensiplerinin ortaya koyulduğu esaslar çerçevesinde yenilenmesiyle 214 olabileceği vurgulanmıĢtır. Feridun Cemal Erkin tarafından kaleme alınan 32 sayfalık Türk notası, Türkiye’nin savaĢ esnasında Mihver savaĢ gemilerini Boğazlardan geçirdiği yönündeki Rus iddialarına detaylıca cevap vermiĢ ve Türkiye’nin savaĢın en hareketli ve tehlikeli anlarında bile Montreux AntlaĢmasını ve Boğazların güvenliğini tehlikeye atacak bir harekette bulunmadığı örneklerle ele alınmıĢtır. Gazete haberleri ve baĢyazarlar tarafından yapılan yorumlarda Türk notası desteklenmektedir ve nota Sovyet iddialarına karĢı yeterli görülmektedir. AkĢam gazetesi yazarı Necmettin Sadak Türk notası ile ilgili yazısında, notanın hiçbir eksiğinin bulunmadığını, bir çok delili barındırdığını ve gayet mantıklı cevaplar içerdiğini ifade etmiĢtir. Sadak, Türkiye’nin temelde Sovyet Rusya’ya 3 teklif yaptığını belirtmiĢtir. Bunlar, eğer arzu edilirse Rusya’nın Ģikâyetleri hakkında hakem divanına gidilmesi, yarar sağlamayan karĢılıklı notalaĢma yerine uluslararası bir konferans toplanması, BirleĢmiĢ Milletler kuruluna güvenilmesidir. Sadak notayı hem Sovyetlerin iddia ve isteklerine bir cevap hem de Türkiye tarafından dostluk elinin tekrar uzatılması 215 olarak yorumlamıĢtır. 212 Vakit Gazetesi,”Sovyet Rusya’ya Notamızın Metni”, 21 Ekim 1946, s.1 213 Asım Us, “Ġkinci Rus Notasına Cevabımız”, Vakit Gazetesi, 22 Ekim 1946, s.1 214 A.yer 215 Necmettin Sadak, “Türkiye’nin Notası Hiçbir Noktayı Açıkta Bırakmayan Kuvvetli Mantık ve Deliller Silsilesidir”, Akşam Gazetesi, 21 Ekim 1946, s.1 81 Vakit gazetesi yazarı Asım Us “Ġkinci Rus Notasına Cevabımız” baĢlıklı yazısında, teferruatlı Türk notasıyla birlikte artık Rus devlet adamlarının bağımsızlık ve egemenliğin Türkler için ne anlama geldiğini fark etmelerini umduğunu, Karadeniz’in güvenliği için Rus üssü kurulması fikri bırakmalarını ve eski Türk-Sovyet dostluğunun 216 tekrar kurulması yoluna gidilmesini istemektedir. Ulus gazetesi yazarı Falih Rıfkı Atay, “Neye Güveniyoruz ve Ġnanıyoruz” baĢlıklı yazısında, Sovyet notalarının ve cevaplarının anlaĢma imkânı olmayan konulara saplanıp kaldığını, ancak Sovyetlerin uluslararası bir konferansta konunun gündeme getirilmesini kabul etmesi ve orada da BM anayasasına uygun ve milli egemenlik esaslarına uyan bazı düzenlemelerin yapılmasıyla bu bataktan çıkılabileceğini belirtmiĢtir. Türkiye’nin Sovyet Rusya gibi çok kuvvetli bir komĢuyla barıĢ içinde olmaktan daha yerinde bir politikasının olmayacağını vurgulayan Atay, Ġkinci Dünya SavaĢında Türkiye’nin antlaĢma esaslarına uyan politikalarının kendi milli egemenlik ve bağımsızlığına en uygun Ģekilde hareket ettiğinin kanıtı olduğunu ve bu politikanın 217 barıĢ amaçlı hareket edildiğinin bir göstergesi sayılacağını ifade etmiĢtir. Görsel 41: Vakit gazetesinde yayımlanan Orhan Ural karikatüründe, Stokholm'de gerçekleştirilen Avrupa Güreş 218 Şampiyonası’nda Türk güreşçilerinin başarılarından sonra, Altyazı: - Rus notasına yeni bir cevap. 216 Asım Us, “Ġkinci Rus Notasına cevabımız, Vakit Gazetesi, 22 Ekim 1946, s.5 217 Falih Rıfkı Atay, “Neye Güveniyoruz ve Ġnanıyoruz”, Ulus Gazetesi, 23 Ekim 1946, s.1 218 Orhan Ural, Vakit Gazetesi, 26 Ekim 1946, s.1 82 2.11. Tan Gazetesi Olayı Tan Gazetesi yazarları Zekeriya Sertel ve Sabiha Sertel tarafından çıkartılan GörüĢler Dergisi Türkiye’deki ilk siyasi dergilerden biridir. Yazarları arasında Celal Bayar, Fuat Köprülü, Adnan Menderes, Tevfik RüĢtü Aras, Pertev Boratav, Niyazi Berkes, Sabahattin Ali, Aziz Nesin gibi isimler yer almaktadır. KuruluĢ amacı tek parti iktidarına karĢı olan farklı çevrelerden yazarları bir araya getirerek demokratik istekleri aktarmak olarak belirtilmiĢtir. GörüĢler Dergisinin 1 Aralık 1945’te ilk ve tek sayısında Sabiha Sertel “Zincirli Hürriyet” baĢlıklı yazısında 1942 yılında Türk-Alman antlaĢması sonrasında Türkiye’de iktisadi sistemin, oluĢturulan kanunların, izlenen siyasetin ve kültürel açıdan var olan düzenin faĢist olduğu belirtilmiĢ, ülkenin demokrasiden uzak olduğunu, basın kanununun fikir, söz ve vicdan hürriyetini korumadığını, cemiyetler kanunun bireylerin parti kurma ve parti mücadelesini yasakladığını ve vatandaĢların siyasi görüĢlerinden dolayı polisin eline ve hükmüne bırakıldığını ifade etmiĢ ve her vatandaĢ için zincirli 219 olmayan bir hürriyet istediklerini belirtmiĢtir. Ayrıca derginin “Haftanın GörüĢleri” baĢlığı altındaki yazısında, Avrupa’da eski düzenin savaĢla birlikte değiĢtiği, milletlerin savaĢ sonu düzene ayak uydurmak adına seçimler gerçekleĢtirdiği, Ġngiltere’de gerici kabul edilebilecek Toryler’in yerine sosyalistlerin geldiği, Fransa’da Sosyalist ve komünistlerin çoğunluk kazandığı, Belçika’da sosyalist bir hükümet kurulduğu ayrıca Bulgaristan, Yugoslavya ve Macaristan’da da sol görüĢün galip geldiği belirtilerek 220 dünya çapında bir değiĢim dalgasının baĢladığı vurgulanmıĢtır. Bu yazılara tepki olarak 3 Aralık 1945 tarihli Tanin gazetesinde Hüseyin Cahit Yalçın, “Sağ-Sol ve Ġleri-Geri” baĢlıklı yazıda sağ ve sol kavramlarının üzerinde durmuĢ, bir taraftan dünyanın sola gittiğini söyleyen diğer bir taraftan da Ġngiltere ve Amerika’nın sağ taraftarı olduğunu ifade eden “GörüĢler” dergisinin kendiyle çeliĢtiğini söylemiĢ ve inkılâp yapmak isteyenlerin dünyaya cenneti getireceklerine ve Allahın devrini kendilerinin oluĢturabileceklerine inandıklarını ifade etmiĢtir. Bu kiĢilerin Türkiye’de de komünist inkılâbı yapmayı arzuladıklarını belirtmiĢ, kendisinin “Yeni 219 Sabiha Sertel,” Zincirli Hürriyet” Görüşler Dergisi, s.6-7 220 M. Zekeriya Sertel, “Haftanın GörüĢleri, Görüşler Dergisi, Cilt 1: Sayı:1, 1 Aralık 1945, s.2 83 Dünya” ve “GörüĢler” dergisinin ortaya koyduğu komünist propagandanın karĢısında 221 olduğunu ve bunu liberal Batı demokrasisi adına yaptığını ifade etmiĢtir. Görsel 42: Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Cemal Nadir Güler karikatüründe, dergi adı belirtilmese de daha çıkmadan muhalif yazar kadrosu nedeniyle dönemin merakla beklenen yayını Görüşler dergisi bir sayfanın 222 üzerinde kocaman bir gözle betimlenmiş. Alt yazı: “Bu Hafta Çıkıyor.”, Tanin gazetesinde Hüseyin Cahit Yalçın aynı gün yayımlanan “Kalkın Ey Ehli Vatan” yazısında “Zincirli Hürriyet” makalesinden bazı cümleler ele almıĢ ve Sertel’in asıl kastettiği anlamın farklı olduğunu vurgulamıĢtır. Sabiha Sertel’in yazıda belirttiği geniĢ halk kütlelerinin yararı için özgürlüğün feda edilebileceği ifadesinin altında Yalçın, iĢçi proletaryasında yalnız onların özgür olacağını kendi görüĢündekilerin hürriyetinin zincire vurulacağını iddia etmektedir çünkü komünistler halk kütlesi derken köylüleri ima etmektedirler. Yalçın ayrıca, Sertel tarafından ifade edilen Türkiye’de demokrasinin kısıtlandığı alanların aslında Rusya’da kısıtlanmıĢ olduğunu ifade etmiĢ, GörüĢler dergisinin varlığının bile Türkiye’de basın özgürlüğünün mevcudiyetine 223 önemli bir gösterge olduğunu belirtmiĢtir. Yazının ilk kısmında “Büyük vatansever Namık Kemal’in sesi bugünün parolasıdır. Kalkın ey ehli vatan. Mücadele baĢlıyor ve baĢlamak lazım. Çünkü en azgın ve insafsız bir propagandanın, Türk vatandaĢlarının ruhuna her gün en yakıcı, yeis verici, ümit kırıcı bir propaganda zehrini dökmesine müsaade edemeyiz. Bir vatan 221 Hüseyin Cahid Yalçın, “Sağ-Sol ve Ġleri-Geri”, Tanin Gazetesi, 3 Aralık 1945, s.1 222 Cemal Nadir Güler, Cumhuriyet Gazetesi, s.1 223 Hüseyin Cahid Yalçın, “Kalkın Ey Ehli Vatan”, Tanin Gazetesi, 3 Aralık 1945, s.1 84 sahibi olmak, bu vatanın içinde hür ve müstakil yaĢamak isteyen her Türk bu propagandaya karĢı koymaya mecburdur… Biz uhdemize düĢen vazifeyi yapacağız; 224 susmayacağız. Fakat bu kâfi değildir. Mücadele her vatandaĢın hakkı ve vazifesidir.” Bu ifadeler özellikle lise ve üniversite çağındaki gençleri harekete geçirmiĢ ve 4 Aralık 1945 günü büyük bir öğrenci grubu bir araya gelmiĢtir. Ġstanbul Üniversitesi ve bazı yüksek okul öğrencilerinden oluĢan yaklaĢık 10-15 bin genç; “Tan”, “Yeni Dünya” ve “GörüĢler” dergisinde yayımlanan yazıları protesto etmek için Beyazıt meydanında bir araya gelmiĢtir. Bazıları ellerinde Atatürk ve Ġsmet Ġnönü resimleri “Ġspanya kardeĢ kavgasını içimizde yaĢatmak isteyen kızıllar kahrolsun”, “ne faĢistiz ne komünistiz”, “millet demokrattır” sözlerinin yazılı olduğu levhalar taĢımıĢlardır. Topluluk bir taraftan “kahrolsun komünistler, kahrolsun faĢistler nidalarını atarak “Tan” gazetesi binasına yönelmiĢtir. Tan matbaası ve GörüĢler dergisi idarehanesi tahribata uğratılmıĢtır. Sonrasında Taksim meydanına yönelen gençler Cumhuriyet abidesine ellerinde taĢıdıkları çelengi yerleĢtirmiĢler, Ġstiklal caddesinde yürürken “Tan”, “Yeni Dünya”, ve “GörüĢler Dergisini” sırıklara takıp yakarak ilerlemiĢlerdir. Kalabalık grup komünist yayın propagandası yaptığı gerekçesiyle Berrak kitabevini tahrip etmiĢ, “Yeni Dünya” ve “La Turquie” gazetelerinin de matbaaları 225 yağmalanmıĢ, kullanılmaz hale getirilmiĢtir. Olaydan kısa bir süre sonra Zekeriya Sertel, Sabiha Sertel ve Cami Baykurt hükümet ve meclisin Ģahsiyetine hakaret ettikleri iddiasıyla tutuklanıp mahkemeye sevk edilmiĢtir. 6 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest 226 bırakılmıĢlardır. YaĢanan olaylar Tanin gazetesinde, “Üniversite Gençliğinin Tezahüratı” baĢlıklı yazıda ele alınmıĢ, yüksek tahsil gençliği dün yaptığı muazzam bir mitingde Kemalizm 227 rejimine bağlılığını teyit etti” ifadesi kullanılmıĢtır. Olayın ardından Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından yayımlanan resmi tebliğde üniversite öğrencilerinin 2 basımevi ve birkaç kitabevine yönelik gerçekleĢtirdikleri hareketlere engel olmak isteyen inzibat kuvvetlerinin uyarılarını dikkate almayarak bu suçu iĢledikleri, bu kiĢiler hakkında 224 A.yer 225 Cumhuriyet Gazetesi, “Üniversite Gençlerinin Dünkü NümayiĢi”, 5 Aralık 1945, s.1-3 226 Cumhuriyet Dergi, “Çok Satan, Ciddi, Günlük Sol Gazete Tan”, 28 Ocak 1996, Sayı:514, s4 227 Tanin Gazetesi, “Üniversite Gençliğinin Tezahüratı”, 5 Aralık 1945 85 hemen kovuĢturma ve soruĢturmaya baĢlandığı bildirilmiĢtir. Bu tarz bir hareketin 228 bundan sonra Ģiddet yoluyla karĢılık göreceği ve yasaklandığı belirtilmiĢtir. Son Posta gazetesi yazarı Selim Ragıp Emeç ise “Son Hadise...” baĢlıklı yazısında ikinci partinin kuruluĢuyla birlikte fikirlerini Türk gelenek ve göreneklerinden almayan milli bünyeye yabancı bulunan bir topluluğun açıkça iktidara hücum etmeye baĢladıklarını belirtmiĢtir. Dünyada yaĢanan savaĢın ve felaketlerin nedeninin kendileri gibi düĢünmeyen insanlar olduğunu ifade ederek sol görüĢlü yazarları eleĢtirmiĢtir. Halkın sahip olduğu kutsal inançlara zarar veren bir batıl davaya karĢı bazı ufak tefek zararların gerçekleĢmesine engel olunamadığını, gençlerin hareketini frenlemenin zor 229 olduğunu belirtmiĢ ve aslında yapılan tahribata ve yürüyüĢlere bir anlamda destek vermiĢtir. Ulus gazetesi yazarı Falih Rıfkı Atay, “Ġstanbul’daki NümayiĢ” baĢlıklı yazısında, Ġstanbul’da yaĢanan yürüyüĢte gençlerin bir heyecanla belirli bir hazırlıkları olmadan yola çıktıklarını, onların tahrik edenin bozguncu gazeteler olduğunu ifade etmiĢtir. Bu gazetelerin Türk Hükümetinin demokrasiyi geliĢtirme amacını sarsmak ve meclisi itibardan düĢürmek amacında olduğunu ifade etmiĢtir. Ek olarak, bazı gençlerin yürüyüĢün herhangi bir devlete karĢı yapılmadığını yüksek sesle ifade etmelerine rağmen Ankara’da Rusya’ya bağlı Tass ajans muhabirinin kıĢkırtıcılık yaptığını belirtmiĢtir. Gençlerin olaylara hiç tepki vermemesinin demokrasi açısından endiĢe verici olabileceğini fakat savundukları davayı da kanuna aykırı yoldan görmeye 230 çalıĢmalarının aynı endiĢeye neden olduğunu belirtmiĢtir. Atay, yaĢananlara görece daha objektif bir Ģekilde yaklaĢsa da, hükümetin olaylara müdahale etmemesini eleĢtirmemiĢ ve asıl sorumlu olarak bazı kıĢkırtıcı gazeteleri göstermiĢtir. Bu durum Atay’ın hükümet yanlısı hareket edip aynı zamanda ortamı yatıĢtırmaya çalıĢtığının bir göstergesidir. 228 Akşam Gazetesi, “Gençliğin Dünkü Tezahürleri”, 5 Aralık 1945, s.1 229 Selim Ragıp Emeç, “Son Hadise...”, Son Posta Gazetesi, 5 Aralık 1945, s.1-3 230 Falih Rıfkı Atay, “Ġstanbul’daki NümayiĢ”, Ulus Gazetesi, 6 Aralık 1945, s.1-3 86 Görsel 43: Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Cemal Nadir Güler karikatüründe, Zincirli Hürriyet yazısını kaleme alan kolları zincirli kadın Sabiha Sertel’i göstermektedir. Sertel’in yanında Tan ve Vatan gazeteleri yer almaktadır. Onlara saldıran ise Akşam, Tanin, Cumhuriyet, Ulus gazetelerinin yazarlarıdır. Arkada bulunup olayları izleyen ise 231 güneş şeklinde alnında yeni parti yazan Celal Bayar’dır. 231 Cemal Nadir Güler, “Cephe Yarıldı”, Cumhuriyet Gazetesi, 6 Aralık 1945, s.4 87 İKİNCİ BÖLÜM TRUMAN DOKTRİNİ VE MARSHALL PLANI İLE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GELİŞİMİ Türk-Amerikan iliĢkileri Ġkinci Dünya SavaĢı sonundan itibaren yakınlaĢmaya ve kuvvetlenmeye baĢlamıĢtır. Amerika’nın savaĢ sonrası iki kutuplu sistemde Sovyet Rusya karĢısında yer alması bu iki süper gücün arasında Soğuk SavaĢ’ın baĢlamasına, Türkiye üzerindeki Sovyet tehlikesinin artması ise Türk-Amerikan iĢbirliğinin 232 oluĢmasına neden olmuĢtur. 1947 yılından itibaren Türkiye ile Amerika’nın iĢbirliğinin artması Türk gazetelerinde Amerika’nın Batılı ve demokratik tarafının ön plana çıkarılmasına sebep olmuĢtur. Atom bombasını kullanarak savaĢa son veren Amerika, Sovyet Rusya karĢısında güçlü ve teknolojik olarak daha ileri bir ülke olarak görülmüĢtür. Hatta Hüseyin Cahit Yalçın atom bombasını Batının uygarlık mücadelesinde en önemli savaĢ aracı olduğunu vurgulamıĢtır. SavaĢın içerisinde yer alan Avrupa devletlerinin savaĢ sonrası içinde bulunduğu kötü ekonomik Ģartlar, Amerika’nın bölge kalkınmasına müdahalede bulunmasına sebep olmuĢtur. Ġkinci Dünya SavaĢı esnasında fiili olarak savaĢa katılmayan Türkiye ise her an bir Rus saldırısı ihtimalinin olabileceğini göz önünde bulundurduğundan askerlerini silahaltında tutmak durumunda kalmıĢtır. Türkiye’nin genç erkek nüfusunun uzun bir süre ekonomiye katkı sağlayamaması ülke çapında ekonomik anlamda bir çok sıkıntının baĢ göstermesine neden olmuĢtur. Türkiye, eski gücünü yitiren Ġngiltere’den de kaynak sağlayamayacağını fark edince Yunanistan gibi Amerika’ya kredi baĢvurusunda bulunmuĢtur. Türkiye’nin yardım isteği Amerika tarafından önce geri çevrilmiĢ fakat Türkiye’nin coğrafi olarak Sovyetler Birliğine komĢu olması, Orta Doğu’ya olan yakınlığı ayrıca asker potansiyeli değerlendirildiğinde Truman Doktrini çerçevesine dâhil olması uygun bulunmuĢtur. Amerika öncelikle Sovyet tehdidini derinlemesine hisseden Yunanistan ve Türkiye’ye Truman Doktrini adıyla uygulamaya konulan yardım planı ile destek vermiĢtir. Avrupa’nın iktisadi kalkınmasını sağlamak amacıyla ise 4 yıl süreli Marshall Planı oluĢturulmuĢtur. 232 Ġrfan. C. Acar, Dış Politika, Sevinç Matbaası: Ankara, 1993, s.90 88 Truman Doktrini ve Marshall yardımlarının ilk yıllarında gazete haberlerine bakıldığında Türk Hükümeti’nin dıĢ politika hedefine uygun bir Ģekilde yorumlara yer verildiği görülmektedir. Bunun nedeni Türkiye için Rus tehdidinin hala devam etmesidir. Bu dönem Amerika’ya yaklaĢma Türk hükümeti için en mantıklı çözümdür. Sovyetlerin karĢısında durabilecek bir Avrupa devletinin kalmaması ve Amerika’nın özellikle atom bombasını kullanmasıyla birlikte askeri ve teknik olarak üstün olduğunu göstermesi Rusya karĢısında Türkiye’yi Amerika ile iĢbirliğine itmiĢtir. Ġkinci Dünya SavaĢı boyunca hükümet etkisinde olan gazeteler, savaĢ sonrası çok partili hayata geçiĢle birlikte hem iktidarı savunanlar hem de muhalefeti savunanlar olmak üzere iki gruba ayrılmıĢtır. Özellikle CHP’nin çok uzun yıllar iktidarda olması muhalefet partisi olan DP’nin bir çok yazar tarafından desteklenmesine sebep olmuĢtur. Bu dönem Cumhuriyet gazetesi DP’yi savunmaktadır. Vatan gazetesi ise DP yöneticilerinin yazılarına sıklıkla yer verir. Ahmet Emin Yalman, DP üyelerinin desteklemekte ve onlara fikir vermektedir. AkĢam gazetesi belirli bir parti taraftarı olmaktan ziyade yazılarda daha ağırbaĢlı bir dil kullanır. Gazetenin baĢında bulunan Kazım ġinasi Dersan, CHP Ģehir meclisi üyesi olmasına rağmen, gazeteyi politik tartıĢmaların dıĢında tutmuĢtur. Bu dönem Ulus gazetesi, zengin bir yazar kadrosuna sahiptir fakat dönemin aydın ve okuryazarlarının çoğunun CHP’ye karĢı olması gazetenin hükümet yanlısı olmasını zorlaĢtırmıĢ bu durum da Ulus gazetesinin 233 satıĢlarının düĢmesine sebep olmuĢtur. SavaĢ sonrası dönem Türk dıĢ politikasında hem iktidarın hem de muhalefetin Amerika ile iĢbirliğini savunması, muhalefet partisinin ve muhalif basının dıĢ politika konusunda hükümetin aldığı kararları desteklemesine neden olmuĢtur. Gazetelerde iç politika alanında oluĢan çok sesli ortam dıĢ politikaya pek yansımamıĢtır. Bu dönem temel hedef bir yandan Amerikan yardımlarından Türkiye’nin çokça faydalanması ve ekonomik refaha kavuĢmasıyken diğer taraftan kutuplaĢan dünyada demokrasiyi savunan Batı ile birlikte hareket etmektir. Türkiye bağımsızlığını ve egemenliğini koruyabilmek adına gayet istekli Ģekilde Amerika ile iĢbirliği içerisinde olmuĢtur, bu politika Türk gazeteleri tarafından da desteklenmiĢtir. 233 Hıfzı Topuz, 100 Soruda Türk Basın Tarihi, Ġstanbul: Gerçek Yayınevi, 1973, s.172 89 Dönem karikatürleri Türk gazeteleri için hükümet politikası ile uyumlu ve Batı ile iliĢkileri destekleyen nitelikteyken, The New York Times gazetesinde yayınlanan karikatürler farklı görüĢlere yer vermesi bakımından önemlidir. The New York Times, Amerika’nın yeni dıĢ politikasının diğer Amerikan gazetelerindeki karikatürlere yansımasının yanı sıra, Ġngiltere, Fransa, Ġtalya hatta Türkiye gibi çeĢitli devletlerin dünya gündemini yansıtan karikatürlerine de yer vermiĢtir. Bu dönem Amerikan karikatürlerinde dikkat çeken husus Amerikan’ın yeni dıĢ politikasının güvenilir olup olmadığı yönündedir. Bir kesim Amerikan gazete yazarları ve karikatüristler Amerika’nın izlediği yardım politikasıyla dünyayı adeta iki kutba ayıracağını belirtmiĢlerdir. Diğer eleĢtiriler ise, Amerika’nın yaptığı dıĢ yardımların miktarının Amerikan ekonomisinde yol açacağı olumsuzluklar ve Amerikan’ın iç sorunları ile ilgilenmeyerek odağını dıĢ yardıma çevirmesi üzerine olmuĢtur. Washington merkezli The Evening Star gazetesi ise hem haber hem de karikatürleri ile Amerikan hükümetinin aldığı kararları destekler nitelikte bir tavır sergilemiĢtir. Karikatürlerde yapılan yardımların eleĢtirilmesinden ziyade Amerika’ya askeri ve diğer alanlarda sağlayabileceği faydalar üzerinde durulmuĢtur. Bu dönem Türk gazeteleri Sovyet Rusya basınını savaĢ döneminde olduğu gibi yakından takip etmiĢlerdir. Sovyet gazetelerinde geçen Türkiye’ye yönelik herhangi bir tehditkâr tutum Türk gazetelerine hızlıca yansımıĢ, hem baĢyazarlar hem de dıĢ politika yazarları tarafından Türk Hükümetini savunur nitelikte yazılar kaleme alınmıĢtır. Sovyet Rusya’nın uzun soluklu mizah dergisi Krokodil’de yayımlanan karikatürler ise Amerika’yı ve onunla birlikte hareket eden ülkeleri eleĢtirme odaklıdır. Karikatürlerde Amerika’nın asıl amacının yardım yaptığı devletlerin iç iĢlerine müdahale etmek, onların petrol gibi önemli kaynaklarından faydalanmak olduğu vurgulanmıĢ, Amerika’dan yardım alan ülkelerin ise zayıf ve yetersiz oldukları ima edilmiĢtir. Bu konuda özellikle Ġngiltere, Fransa ve Türkiye eleĢtirilen ülkeler arasında yer almıĢtır. 1.TRUMAN DOKTRĠNĠ 24 ġubat 1947 tarihinde Ġngiltere’nin Washington Büyükelçisi Oliver Franks, finansal kısıtlamalar nedeniyle Ġngiltere’nin komünist gerilla güçleri tarafından zor durumda kalan Yunanistan’ı destekleyemeyeceğini ve Türkiye’ye de artık askeri yardım 90 sağlayamayacağını belirtmiĢ, 6 Mart 1947 tarihinde Amerika cevabi notasında; dıĢarıdan desteklenen silahlı azınlıklara karĢı direnen özgür uluslara ve dıĢ tehdit ve 234 baskılara maruz kalan uluslara destek sözü vermiĢtir. Clement Atlee Hükümeti’nin Türkiye ve Yunanistan’a yaptığı yardımları durdurma planını iki memorandum ile Amerika’ya bildirmesinin ardından George Kennan, Yakın ve Orta Doğu bölgesinde Ġngiliz etkisinin yok olmasının bölgede büyük bir boĢluk oluĢturabileceğini düĢünerek 235 Ġngiltere’nin sorumluluğunun Amerika tarafından alınmasını önermiĢtir. Görsel 44: New York Times gazetesinde yayımlanan bir karikatür. Başlık: “Yeni Atlas” İngiltere görevini 236 Amerika’ya teslim ediyor, Sam Amca artık dolarların yardımıyla dünyayı sırtında taşıyan yeni ülke oluyor. Görsel 45: The Evening Star gazetesinde yayımlanan karikatürde, Amerikan hükümetinin yeni dış politikası olan Sovyet tehdidi altındaki ülkelere yardım sağlanmasını destekler nitelikte haberler ve karikatürler yayınlamıştır. Amerika’nın Türkiye ve Yunanistan’a yapacağı yardımla bir amacının da bu devletlerin ucuz askeri gücünden faydalanmak olduğunu belirten karikatürde yardımların Amerika’ya katkısının büyük olacağı vurgulanmış. 237 Karikatürde Truman Sam Amca’ya: “Eğer onlar işi yapabilirse daha ucuz olur.”diyor. 234 George McGhee, Envoy The Middle World, Harper&Row Publishers: New York, 1983, s. 19 235 Hüseyin Bağcı, Demokrat Parti Dönemi Dış Politikası, Ġmge Kitabevi: Ankara, 1990, s.9 236 The New York Times Gazetesi, 23 Mart 1947, s.115 237 The Evening Star Gazetesi, 13 Mart 1947, s.1 91 Orta Doğu coğrafyasında 1946 yılında Batı tarafından sağlanan yardımlar Stalin’in Ġran’da etkisizleĢtirilmesi ve Ģah hükümetinin Ġran Azerbaycan’ında tekrar egemenliğini sağlamasına neden olmuĢtur. Bu değiĢiklik, Amerikan BaĢkanı Truman’ın, Orta Doğu bölgesinde etkinlik kararını kuvvetlendirmesine yol açmıĢtır. 1947 yılında Ġngiltere ve Amerika’daki dıĢ politika yapıcılar, Doğu Akdeniz ve Orta Doğu bölgelerinde emniyeti sağlamak için Yunanistan ve Türkiye’nin müdafaa edilmesi gerektiğini düĢünmeye baĢladılar. Truman bu amaçla hareket etmiĢ ve her ne kadar yeni baĢa gelen cumhuriyetçi yoğunluklu kongre hükümetin bütçe harcamalarını azaltmaya yönelik karar almıĢ olsa da, kongre ve halka dünyanın içinde bulunduğu zor durumu 238 anlatarak desteklerini almaya çalıĢmıĢtır. 1.1. Truman Doktrininin Ġlanı ABD BaĢkanı Truman, 12 Mart 1947’de Ayan ve Temsilciler Meclisi ile gerçekleĢtirdiği toplantıda, Yunanistan ve Türkiye’ye 400 milyon dolarlık iktisadi yardım sağlanmasını ve bu ülkelere askeri ve sivil personel gönderilmesini teklif etmiĢtir. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan, “Truman’ın Tarihi Nutku”, baĢlıklı haberde Yunanistan’ın kendilerinden iktisadi ve mali yardım talep ettiğini belirten Truman, bu devlete yardım sağlanamazsa silahlı bir azınlığın kontrolüne girebileceğini ve bu durumunun Türkiye üzerinde acil ve ciddi bir etkiye sebep olacağını söylemiĢtir. Ayrıca Türkiye’nin bağımsız ve iktisadi olarak iyi durumda olması ve devlet olarak bekasının barıĢı amaçlayan tüm ülkeler için önemli olduğunu belirtmiĢtir. Türkiye’nin, Ġngiltere ve Amerika’nın mali yardımını aramasının nedeninin hem kendi milli egemenliğine hem de Orta Doğu’nun korunmasına katkı sağlayacağını söyleyen 239 Truman, Ġngiltere’nin bu yardımı yapabilecek durumda olmadığını ayrıca belirtmiĢtir. SavaĢ sonrası dönem için Truman anılarında belirttiği üzere Rusya’nın hızlı Ģekilde yayılmasından rahatsız olmuĢtu ve Rus birliklerinin Boğazlar üzerinde kontrolü sağlamak üzere Türkiye’ye girmeleri durumunda kısa zaman içinde tüm Türkiye’yi kontrol altına almaya çalıĢacaklarını düĢünüyordu. Eğer Amerika, Sovyetlerin Çanakkale’de üs sahibi olmasına göz yumarsa ya da Türkiye içerisine Rus birlikleri 238 William Hale, Türk Dış Politikası 1774-2000, Çev: Petek Demir, Ġstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2003, s.115 239 Cumhuriyet Gazetesi, “Truman’ın Tarihi Nutku”, 13 Mart 1947, s.1-3 92 görünüĢte Boğazları savunma maksadıyla giriĢ yaparsa bu durumun tüm Yakın ve Orta 240 Doğu’nun Sovyet kontrolüne girmesine sebep olabileceğini belirtmiĢtir. Sovyet etki alanının geniĢlemesini önlemek ve Sovyetlerin kontrolü altında olan toprakları çevrelemek amacı ile Truman Doktrini bir baĢlangıç noktası oluĢturmuĢtur. AkĢam gazetesi baĢyazarı Necmettin Sadak, “Dünya Siyasetinde Yüzyılın En Ehemmiyetli Noktası” baĢlıklı yazısında, Amerika’nın Truman Doktrini ile birlikte BaĢkan Monroe döneminden beri yaklaĢık yüz yıldır izlenen politikanın dıĢına çıktığını daha önce hiç olmadığı kadar dünya ile özellikle Avrupa’nın doğusu ile ilgilendiğini belirtmiĢtir. Amerika’nın zor durumda olan Türkiye ve Yunanistan gibi ülkelere ilk defa yardımda bulunmadığını, aslında bir ülkeye kredi verilmesinin siyasi açıdan bir önemi olmadığını belirtmiĢtir. Sadak’a göre asıl önemli olan yardımla birlikte Amerikan dıĢ politikasındaki yeni oluĢan mühim yoldur. Amerika’nın bağımsız ve egemen Türk devletine verdiği önemin her türlü maddi yardımdan daha üstün olduğunu belirtmiĢtir. Avrupa’nın doğusuna gösterilen bu önemin barıĢ, güvenlik ve sağlam ekonomiye bir 241 teminat olacağını ifade etmiĢtir. Vakit gazetesi yazarı Asım Us, “Türk Milleti için Yeni Bir Ġstiklal Hazırlanıyor” baĢlıklı yazısında, Truman’ın kongrede ifade ettikleriyle dünya siyasetinde bir sayfanın kapanıp yeni bir sayfanın açıldığını belirtmiĢtir. Bu yeni devrin baĢına Batı demokrasilerinin yanında kahraman Türk halkının da var olduğunu söylemiĢtir. Truman’ın söyleviyle Türkiye’nin tehditlerin karĢısındaki yalnızlığının son bulduğunu, 242 Ġngiltere-Türkiye ittifakına yeni bir güç ve ihtiĢamın katıldığını ifade etmiĢtir. Cumhuriyet gazetesi yazarı Nadir Nadi, ”Dönüm Noktası” baĢlıklı yazısında Truman’ın söylevinin Yunanistan ve Türkiye’ye yapılacak 400 milyon dolarlık kredinin çok çok üzerinde olduğunu, insan ve ulus haklarına dair tüm geleceği kucakladığını ifade etmiĢtir. Ona göre Amerika yardım hareketiyle Üçüncü Dünya SavaĢının 240 Harry Truman, Memoirs By Harry S. Truman: Years of Trial and Hope, Cilt 2, New York: Doubleday&Company Yayınları, 1956, s.97 241 Necmettin Sadak, “ Dünya Siyasetinde Yüzyılın En Ehemmiyetli Noktası”, Akşam Gazetesi, 14 Mart 1947, s.1-2 242 Asım Us, “Türk Milleti için Yeni Bir Ġstiklal Hazırlanıyor”, Vakit Gazetesi, 14 Mart 1947, s.1,4 93 tohumlarının ekilmesine rıza göstermeyecek, huzursuzluk içinde bulunan milletlerarası 243 durumu sakinliğe dönüĢtürmek için hareket edecektir. BaĢbakan Recep Peker, Ulus gazetesinde yayımlanan “BaĢbakanımız Dün Bir Demeç Verdi” baĢlıklı yazıya göre, Truman’ın söylevinin tüm ülkelere milli sınırları içinde bağımsız, rahat ve Ģerefli insanlar olarak yaĢama güvencesi sağlayacağını 244 belirtmiĢtir. Recep Peker ayrıca yardımın mahiyetiyle ilgili olarak; 100 milyon doların tamamen askeri alanda kullanılacağını belirtmiĢtir. Yardım miktarı Amerika’nın Türkiye adına kredi açmasıyla sağlanacak, Türkiye bu krediyi askeri malzeme alımında kullanacaktır. Peker’e göre Türkiye, yardım karĢılığında para almayacak, onun yerine gerekli görülen teçhizatın listelerini Amerika’ya bildirecek ve kredi miktarı doğrultusunda listedeki malzemeler Amerikalılar tarafından fiyatlandırılarak Türkiye’ye 245 verilecektir. Peker, Türk ordusunun modern askeri malzeme ve makineleĢme sağlanması hedefiyle temel bir baĢlangıç yapılması için gerekli olan paranın 100 milyon dolardan belki onun iki katından daha fazla olması gerektiğini söylemiĢ, Türkiye’nin günlük ihtiyaçları karĢılamak amacıyla yardıma gereksiniminin olmadığını ama ekonomik bir reform ve sanayi kalkınmasını sağlamak için yapılması gereken uzun vadeli programı gerçekleĢtirmek hedefiyle yeni sermayenin gerekli olacağını belirtmiĢtir. Peker, Türkiye’nin hastane, anaokulu, laboratuarlar gibi kurumlara yani sosyal kalkınmaya çok ihtiyaç duyduğunu ifade etmiĢtir. Ayrıca Türkiye’de tekel niteliğinde imtiyazlar istememek koĢuluyla Amerikan sermayesinin kullanılmasının olumlu karĢılanacağını ve sermayedarlara kolaylık sağlanacağını söylemiĢtir. Bunun nedeni Türkiye’nin iĢ alanının çok fakat sermayesinin yetersiz olmasıdır. Bu yüzden yabancı sermayeye 246 zorluk çıkartılmayacağını bildirmiĢtir. Celal Bayar, Truman Doktrini ile ilgili olarak Türkiye’nin Yakın Doğu ve bütün dünya barıĢı için öneminin Amerika tarafından da kabul edilmiĢ olduğunu belirtmiĢ, Truman’ın Türkiye’ye mali yardım teklifini mutluluk ve minnettarlıkla karĢıladıklarını ifade etmiĢtir. AkĢam gazetesinde yayımlanan “Amerika’nın Yardımı”, baĢlıklı yazıda 243 Nadir Nadi,”Dönüm Noktası”, Cumhuriyet Gazetesi, 14 Mart 1947, s.1 244 Ulus Gazetesi, “BaĢbakanımız Dün Bir Demeç Verdi”, 14 Mart 1947, s.1 245 BaĢkanlık Cumhuriyet ArĢivi, Fon: 30-1-0-0 Kutu:12 Gömlek:70, Sıra:5, 17.04.1947 246 BaĢkanlık Cumhuriyet ArĢivi, Fon:30-1-0-0 Kutu:12 Gömlek:70 Sıra:6, 17.04.1947 94 belirtildiğine göre Bayar, totaliter yönetimlerin dünya barıĢı ve halkların bağımsızlığı için tehdit unsuru oluĢturduğunun farkına varan Amerika’nın bu kararla BirleĢmiĢ Milletler Paktı düĢüncesinin gerçekleĢtirmede özveriden kaçınmayacağını gösterdiğini belirtmiĢ, demokrasi ve barıĢ yanlısı ülkelerin bu durumu memnuniyetle 247 karĢılayacaklarını ifade etmiĢtir. Truman Doktrini Türk gazeteleri tarafından memnuniyetle karĢılansa da belirlenen 400 milyon dolarlık yardımın sadece 100 milyon dolarının Türkiye’ye ayrılması yetersiz bulunmuĢtur. Fakat dönem gazete yazarları sağlanan yardımın miktarından ziyade, Amerika’nın Türkiye’nin yanında olduğunu resmi yoldan duyurmasına dikkat çekmiĢlerdir. Truman Doktrininin ilanı sonrası gazeteler, Türkiye’nin çok partili hayata da geçmesiyle birlikte, demokratik ülkelerin yanında yer alan Batılı bir devlet olarak kendini görmeye baĢlayabileceğini vurgulamıĢlardır. Ulus gazetesinde yayımlanan, “Avam Kamarasında Amerikan Yardımına Dair Hararetli GörüĢmeler Yapıldı” baĢlıklı yazıda, Ġngiltere DıĢiĢleri Bakanlığı Parlamento sözcüsü Mac Neil, Ġngiltere’nin Yunanistan’a yapmakta olduğu yardımı 31 Mart itibari ile devam ettiremeyeceğini ayrıca Türkiye’ye de bir yardımda bulunamayacağını ifade etmiĢtir. Amerika’nın doktrinle güttüğü mali yardım politikasından Britanya 248 Hükümeti’nin memnuniyet duyduğunu belirtmiĢtir. Truman Doktrini Sovyet Rusya tarafından oldukça olumsuz karĢılanmıĢtır. Sovyet Hükümetinin gazetesi olan Ġzvestiya’da doktrin ile ilgili yapılan ilk açıklamada Amerika’nın Türkiye ve Yunanistan’ın iç iĢlerine müdahale ettiğini ve açıkça BM örgütü nezdinde benimsedikleri sorumlulukları dikkate almak istemediklerini 249 belirtmiĢtir. AkĢam gazetesinde yayımlanan, “Amerikan Yardımının Akisleri” baĢlıklı yazıda, Sovyet gazetesinin vurguladığı diğer noktalar ele alınmıĢ, buna göre, Türkiye’nin hiçbir ülkenin tehdidi altında olmadığı, Amerika’nın Türkiye’ye yaptığı mali yardımın amacının Türkiye’yi kontrolü altına almak olduğu, bundan sonra 247 Akşam Gazetesi, “Amerika’nın Yardımı”, 14 Mart 1947, s.2 248 Ulus Gazetesi, “Avam Kamarasında Amerikan Yardımına Dair Hararetli GörüĢmeler Yapıldı”, 18 Mart 1947, s.1 249 The Evening Star Gazetesi, 14 Mart 1947, s.1 95 Türkiye’nin iç ve dıĢ siyasetinde karar alıcının Türkiye değil emperyalist Amerika 250 olacağını belirtmiĢtir. Görsel 46: Rus mizah dergisi Krokodil’de yayımlanan karikatürde, arabanın üzerinde keyifli bir şekilde yardım alan devletler tarafından çekilen Sam Amca((Amerika), elinde olta tutuyor, oltanın ucundaki çuvalın üzerinde borç yazıyor, Amerika'nın arabasını çeken yardım peşinde koştuklarını düşünen devletlerin aslında istekli bir şekilde 251 borç peşinde koştukları anlatılmış. Görsel 47: New York Times gazetesi, İki Washington Gazetesinin "Truman Doktrini" ile İlgili Yorumlarını anlatan karikatürlere yer vermiştir. 1. The Washington Star – Kongre Truman’a “ Onları dikmen sorun değil… Beni tedirgin eden şey, onlardan ne ortaya çıkacağı 2. The Washington Post- BM Amerika’ya : En kısa zamanda benim için gönderebileceğine emin misin?, Amerika’nın elinde bir çanta dolusu dolar ve diğer bir elinde Yunanistan ve Türkiye bileti var. Amerikan yardımından şüphesi olan Washington gazeteleri Truman Doktrininin Amerika için ne 252 gibi sonuçlar getireceğini şüpheyle karşılamaktadırlar. 250 Akşam Gazetesi, “Amerikan Yardımının Akisleri”, 15 Mart 1947, s.1 251 Krokodil Dergisi, Sayı:23, 20 Ağustos 1947, s.2 252 The New York Times Gazetesi, 30 Mart 1947, s.117 96 Görsel 48: Ulus gazetesinde yayımlanan Ratip Tahir Burak karikatüründe Truman ve Stalin’in poker oynadıkları ve Truman’ın memnun bir şekilde - dört yüz milyon doları öne çıkardığı görülüyor, Truman’ın yanında 2 para kesenin daha olduğu ve Truman’ın oyunda elinin bu denli kuvvetli olması karşısında Stalin’in şaşkınlığı ortaya konmuş. Alt 253 yazı: “Başkan Truman: - Küçücük bir bob!..” AkĢam gazetesi, “Amerika’nın Türkiye ve Yunanistan’a Yardımı”, baĢlıklı yazıda, Truman Doktrini çerçevesinde Amerika tarafından Türkiye ve Yunanistan’a yapılması düĢünülen yardımın bağlandığı Ģartları bildirmiĢtir. Buna göre: -Yapılan yardımların etkili bir Ģekilde harcanıp harcanmadığını belirleyebilmek için Amerika’dan gelecek görevlilerin bu ülkelere serbestçe girip çıkabilmeleri, -Amerikan gazetecilerinin yardımın gerekli yerlerde değerlendirilip değerlendirilmediğine yönelik yapacakları haberlerin kesin bir serbestlik içerisinde aktarabilmeleri ve sansüre uğramamaları, -Her iki devletin yapılacak yardımı baĢka bir devlete aktarmamak gibi Ģartları 254 bulunmaktadır. 253 Ratip Tahir Burak, Ulus Gazetesi, 14 Mart 1947, s.1 254 Akşam Gazetesi, “Amerika’nın Türkiye ve Yunanistan’a Yardımı”, 19 Mart 1947, s.1 97 Görsel 49: Ulus gazetesinde yayımlanan Ratip Tahir Burak karikatüründe, Amerika’da yardıma yönelik kanun çıkmadan Yunanistan ve Türkiye’nin ihtiyaçlarının aciliyeti sebebiyle yardımın 100 milyon dolarlık kısmının 255 gönderileceği haberleri üzerine, içinde 100 milyon dolarlık çuval bulunan yelkenlinin yola çıktığı belirtilmiş. The Evening Star gazetesinde yayımlanan habere göre, Amerikan DıĢiĢleri Bakan Yardımcısı Dean Acheson, yapılacak yardımın savaĢ tehdidine yol açma ihtimali üzerine yöneltilen bir soruya; özgürlüğü, demokrasiyi ve ülkelerin ekonomilerini kuvvetlendirmeyi amaçlayan bir planın herhangi bir savaĢa yol açma ihtimalinin olmadığını hatta büyük güçler arasında sürtüĢmenin azaltılmasına neden olması 256 gerektiğini söylemiĢtir. Ulus gazetesinde yayımlanan “Amerika’nın GörüĢü” baĢlıklı yazıda Acheson’ın, yardım planıyla Amerika’nın demokrasiye uygun yaĢayan ve bu rejimi bırakmaları yolunda baskıya karĢı ayakta durmaya çalıĢan iki ülkenin 257 baĢvurusuna karĢılık verdiğini söylemektedir. AkĢam gazetesinde yayımlanan “Amerika’nın Yardımı Amerika DıĢ Bakan Vekilinin Beyanatı” baĢlıklı yazıda Acheson, Türkiye’deki durumun Yunanistan’da yaĢanan geliĢmelerden çok farklı olduğunu buna rağmen Türkiye’nin ekonomisinin, askeri savunmasının 258 sağlamlaĢtırılması için Amerika’nın mali yardımına ihtiyacı olduğunu belirtmiĢtir. Amerikan Savunma Bakanı Robert Patterson Ulus gazetesinin “Amerikan Savunma Bakanı Türk Sınırındaki Rus Kuvvetleri Çok Büyüktür Dedi” baĢlıklı yazısında Truman Doktrini ile ilgili olarak, Akdeniz’in korunması için Yunanistan ve 255 Ratip Tahir Burak, Ulus Gazetesi, 20 Mart 1947, s.1 256 The Evening Star Gazetesi, 20 Mart 1947, s.1 257 Ulus Gazetesi, “Amerika’nın GörüĢü”, 22 Mart 1947, s.1 258 Akşam Gazetesi, “Amerika’nın Yardımı Amerika DıĢ Bakan Vekilinin Beyanatı”, 21 Mart 1947, s.1 98 Türkiye’ye yapılacak yardım tasarısının kabul edilmesinden baĢka imkân olmadığını söylemiĢ, bölgenin hem stratejik olarak çok önemli olduğunu hem de Amerika’nın güvenliği için de çok mühim bir yer teĢkil ettiğinden bahsetmiĢtir. Yapılan yardım tekliflerinin savaĢa neden olmayacağını düĢündüğünü aslında bunların barıĢa hizmet 259 ettiğini belirtmiĢtir. Görsel 50:The New York Times gazetesinde yayımlanan karikatürde haritaya yani satranç oyununa yukarıdan bakan kişi Stalin, Amerika ise hamlesini Yunanistan ve Türkiye’ye yardım yaparak oynuyor, Sıra Stalin’de, 260 Karikatürün başlığı: “ Sonraki hareket?” Vakit gazetesinde yayımlanan “Amerikan Yardım Tasarısı Ayan Komisyonunda Kabul Edildi” baĢlıklı haberde Amerikan Ayan DıĢiĢleri Komisyonu tarafından 3 Nisan 1947’de Truman’ın yardım tasarısının kabul edildiği belirtilmiĢtir. Tasarı, Vandenberg teklifini de kapsamaktadır. Buna göre BM genel kurulu ya da güvenlik konseyi tarafından yapılan oylama sonucunda BM’nin Balkanlara yardım programını uygulayabilecek durumda olduğuna karar verildiğinde, ABD BaĢkanı bu programı 261 yürürlükten kaldırabilecektir. Ayan meclisine giden yardım projesi ile ilgili hazırlanan dokümana göre Amerika’nın Boğazlar konusunda herhangi bir sorumluluk üstlenmediği vurgulanmıĢtır. Ulus gazetesinde yayımlanan haberde, Yardım programının ne Sovyetler Birliği ne de 259 Ulus Gazetesi, “Amerikan Savunma Bakanı Türk Sınırındaki Rus Kuvvetleri Çok Büyüktür Dedi”, 28 Mart 1947, s.1 260 The New York Times Gazetesi, 16 Mart 1947, s.121 261 Vakit Gazetesi, “Amerikan Yardım Tasarısı Ayan Komisyonunda Kabul Edildi”, 4 Nisan, s.5 99 262 baĢka ülkeleri çevreleme amacı güttüğü belirtilmiĢtir. Bu dönem Amerika, Sovyetler Birliği ile karĢı karĢıya gelmeyi değil, Moskova’nın dünyaya yayılma hareketini durdurmaya çalıĢmıĢtır. Amerika tarafından Sovyetlere yönelik olumsuz ifadeler kullanılması ise daha çok Marshall Planı karĢısında Moskova’nın olumsuz tutum sergilemesinden sonra baĢlamıĢtır. Amerikan yardımı ile ilgili New York radyosu tarafından gerçekleĢtirilen yayında, Washington’da yapılan bir ankete göre halk %56 oranında yardım konusuna sıcak bakmaktadır, ayrıca halkın %49’u yardımın Türkiye ile sınırlandırılmasını, %36’sı yardımın askeri alanda olmamak koĢulu ile sağlanmasını istemiĢ, %15’i ise çekimser 263 kalmıĢtır. Ulus gazetesinde yayımlanan “Truman Tasarısı BarıĢın, Güvenliğin Ġdamesi Gayretini Gayesini Destekleyecek” baĢlıklı yazıda, Ayan Meclisi Komitesi’nin Türkiye’ye dair raporunda askeri yardımın daha çok Türkiye’nin üretemediği uçaksavar silah, ulaĢım alanı ve özellikle limanlar ve demiryolu hatlarının iyileĢtirilmesinde 264 kullanılacağı belirtilmiĢtir. Ayan Meclisi Komitesi, Türkiye’nin asıl sorununun, ticari pürüzleri çözmek yerine modernleĢmesi gereken büyük bir ordunun silâhaltında tutulmasından kaynaklandığı belirtilmiĢtir. Vakit gazetesinde yayımlanan “Amerika’nın Bize Silah Yardımı”, baĢlıklı yazıda ise komiteye göre, Türkiye üzerinde dıĢarıdan gelen baskı sürdüğü müddetçe orduyu silâhaltında bulundurmak zorunda hissetmektedir. Bu baskının nedeni doğu Türkiye’nin bazı kesimlerini ülkenin diğer kesimlerinden ayırarak Boğazlar üzerindeki Türk egemenliğini azaltmak olarak görülse de asıl hedefin Türkiye’nin özgür bir ülke olmaktan çıkarılması olabileceği bu nedenle yapılacak yardımlarla amaçlanın da Türkiye’nin ekonomisini, istikrarını zor durumda 265 bırakmadan güvenliğinin güçlendirebilmesi için bazı önlemler alınmasıdır. BM Güvenlik Konseyinde Ġngiliz delegesi Cadogan, Ġngiltere’nin yardım tasarısını destekleyeceğini ifade etmiĢ, BM’nin yardımı gerçekleĢtiremeyecek durumda 262 Ulus Gazetesi, “Amerikan Yardımı Proje Ayana Tevdi Edildi”, 4 Nisan, s.1,4 263 Cumhuriyet Gazetesi, “Yardım Projesi, Ayan Umumi Heyetine Verildi”, 4 Nisan 1947, s.3 264 Ulus Gazetesi, “Truman Tasarısı BarıĢın, Güvenliğin Ġdamesi Gayretini Gayesini Destekleyecek”, 9 Nisan 1947, s.4 265 Vakit Gazetesi, “Amerika’nın Bize Silah Yardımı”, 9 Nisan 1947, s.5 100 olduğunu, Yunanistan’ın acil yardıma ihtiyaç duyduğunu ve bir an evvel yardım gerçekleĢemezse saldırıya maruz kalacağını belirtmiĢtir. Ulus gazetesinde yayımlanan “Amerikan Ayanı Yardım Tasarısını Kabul Etti”, baĢlıklı yazıda Ayan Meclisi tarafından yapılan oylamada, Amerika’nın Türkiye ve Yunanistan’a 400 milyon dolarlık yardım teklifi 23’e karĢı 67 oyla kabul edilmiĢtir. Demokratlardan Edwin Johnson ise yardım teklifinden Türkiye’yi çıkarıp sadece Yunanistan’a askeri yardım yapılması önerisi sunmuĢ fakat bu teklif 22 ye karĢı 68 oyla 266 reddedilmiĢtir. BM Güvenlik Konseyinde yardım fikrine olan karĢıtlığını ifade eden Rus temsilcisi Gromyko, yardım tasarısıyla Amerika’nın tek baĢına ve istediği gibi hareket ederek BM’nin etkinliğini zayıflatacağını söylemiĢtir. Vakit gazetesinde yayımlanan “Güvenlik Konseyinde Gromyko, Amerikan Yardımını Tenkit Etti” baĢlıklı yazıda, BM Rus temsilcisinin Türkiye’ye yardım konusunda bir neden göremediğini, Türkiye’nin 267 savaĢta müttefikler yanında yer almadığını hatta Hitler’e yardım ettiğini söylemiĢtir. Truman Doktrini çerçevesinde Türkiye’ye yardım yapılacak olması sadece Rusya’nın değil bazı BM üyesi ülkelerin de tepki göstermesine neden olmuĢtur. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan, “Amerikan Yardımı için Rusya’nın Noktai Nazarı” baĢlıklı yazıya göre, Avusturya delegesi tarafından desteklenen yardım projesi Yugoslavya tarafından Yunanistan için desteklenmiĢ fakat Türkiye’ye yapılacak 268 yardımın gereksiz olduğu belirtilmiĢtir. Vakit gazetesinde yayımlanan, “Polonya Bize Yardımın Aleyhinde” baĢlıklı haberde, Polonya Delegesi Dr.Lange’a göre, Yunanistan, Mihver karĢısında savaĢ boyunca çok zor durumda kalmıĢ, Türk hükümeti ise tarafsızlık yolunda gitmiĢ savaĢ içinde herhangi bir saldırı tehdidi altında kalmamıĢtır. Bu yüzden 269 savaĢın yıkımı altında kalmayan Türkiye’nin yardıma gereksinimi yoktur. 266 Ulus Gazetesi, “Amerikan Ayanı Yardım Tasarısını Kabul Etti”, 23 Nisan 1947, s.1 267 Vakit Gazetesi, “Güvenlik Konseyinde Gromiko, Amerikan Yardımını Tenkit Etti”, 8 Nisan 1947, s.1,5 268 A.g.e., s.3 269 Vakit Gazetesi, “Polonya Bize Yardımın Aleyhinde”, 11 Nisan 1947, s.5 101 Görsel 51: The Evening Star gazetesinde yayımlanan karikatürde Gromyko (Sovyet Rusya’nın BM Temsilcisi), Sam Amca’ya : “Türkiye ve Yunanistan'ın içişlerine karışıyorsun” diyor. Gromyko’nun arkasında ise Rusya’yı temsil eden bir ayı bulunuyor ve odadaki çeşitli eşyaların üzerinde Romanya, Finlandiya, Macaristan, Yugoslavya ve Polonya devletlerinin isimleri yazılmış, aslında Rusya’nın bu devletlerin iç işlerine karıştığı yansıtılmaya çalışılmış. 270 Karikatürün başlığı: “İçişleri Uzmanından Tavsiye” Ayan Meclisinde açıklama yapan Senatör Tom Connally, Rusya’nın kendi hükümet sistemini belirlemeye hakkı olduğunu fakat diğer memleketlere bu konuda baskı yapamayacağını belirtmiĢtir. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Amerikan Yardımının Gayesi ĠfĢa Edildi” baĢlıklı yazıda, Yunanistan ve Türkiye’ye yapılacak yardımın önemini vurgulayan Connally bu ülkelerin Sovyet saldırısına maruz kalmaları durumunda bir sonraki kurban ülkenin Ġtalya olacağını, Ġtalya’nın düĢmesi durumunda da bir sonraki hedefin Fransa olacağını söylemiĢtir. Arnavutluk, Yugoslavya ve Bulgaristan’ın tamamen Sovyet etkisi altında olduğunu söyleyen Connally; Polonya, Çekoslovakya ve Romanya’nın içinde bulunduğu kötü duruma bakılırsa Rus sisteminin bu toprakları nasıl etkisi altına aldığı ve halkların maneviyatının nasıl bozduğunun 271 anlaĢılabileceğini ifade etmiĢtir. 270 The Evening Star Gazetesi, 9 Nisan 1947, s.1 271 Cumhuriyet Gazetesi, “Amerikan Yardımının Gayesi ĠfĢa Edildi, 11 Nisan 1947, s.3 102 1.2. Henry Wallace’ın Yardım Kararına KarĢı Olması Amerika içerisinde yardımla ilgili olarak farklı düĢüncelere sahip devlet adamları bulunmaktaydı. Amerika’nın yeni politikasıyla güçleneceğini ve etki alanını geniĢleteceğini düĢünen kiĢilerin yanı sıra, yeni politikayla birlikte yapılan yardımların Amerikan ekonomisine zarar verebileceğini düĢünenler siyasiler de mevcuttu. Bu görüĢlerin dıĢında, Türkiye ve Yunanistan’ın demokratik devletler olmadıkları gerekçesiyle yardım almasını istemeyenler ve yardım yapılan devletlerin Amerikan etkisi altına girerek dünyanın Amerika ve Rus etkisinde ikiye ayrılacağına ve Amerika’nın tehdide açık hale geleceğine inanan isimler de mevcuttu. Eski Amerikan Ticaret Bakanı Henry Wallace, Truman Doktrinini sert Ģekilde eleĢtiren isimlerden biri olmuĢtur. Paris radyosunda verdiği bir demeçte Truman’ın yardım fikrine karĢı olduğunu, bu siyasetin Amerika’yı dünyanın diğer yerlerinden 272 ayıracağını belirtmiĢtir. Ġngiltere’de gerçekleĢtirdiği söylevinde Wallace, komünizm karĢıtı olan ülkelere yardım yapmak yerine 10 yıllık ve 50 milyon dolarlık dünya genelinde bir planın daha uygun olduğunu söylemiĢtir. Truman Doktrinin maneviyatı düĢürücü ve eksik olduğunu söyleyen Wallace, doktrinin komünizmi durdurmak yerine 273 komünist hareketlere neden olacağını söylemektedir. Ulus gazetesinde yayımlanan “Amerika’da Wallace Demokrasiye Ġhanetle Ġtham Ediliyor” baĢlıklı yazıda, Wallace, Amerika’nın Rusya’nın sınırlarına egemen olmak ve Orta Doğu’nun petrollerini kontrol edebilmek için büyük bir karar verme aĢamasında olduğunu belirtmiĢ, bu siyasetle güçsüz bir BM ve bir Amerikan Ġmparatorluğunun oluĢabileceğini iddia etmiĢtir. Kendisinin emperyalizm siyasetine karĢı olduğunu belirten Wallace bu hareketin dünyayı Amerika’ya karĢı birleĢtireceğini, Amerika içerisinde bile zıtlaĢmalar meydana 274 getireceğini söylemiĢtir. 272 Akşam Gazetesi, “Wallace Yardım Aleyhtarı Propagandasına Devam Ediyor”, 23 Nisan 1947, s.1 273 Cumhuriyet Gazetesi, “Yardım Projesinin Ayanda Müzakereleri”, 12 Nisan 1947, s.3 274 Ulus Gazetesi, “Amerika’da Wallace Demokrasiye Ġhanetle Ġtham Ediliyor”, 13 Nisan 1947, s.1,4 103 Görsel 52: Wallace'ın İngiltere’de yaptığı Amerika’ya yönelik açıklamalarından sonra The Evening Star gazetesinde Jim Berryman’in “Bir kâhin kendi ülkesi dışında onursuz değildir” başlıklı karikatürü yayımlanmıştır. Karikatürde Wallace İngiltere haritası üzerinde Amerika’yı işaret etmekte ve Sam Amca karakterinin ellerinde Wallace’ın 275 Amerikan dış politikasını suçladığı savaş ve emperyalizm kavramları bulunmaktadır. Wallace’ın açıklamalarının Amerikan’ın yeni dıĢ politika hedeflerine aykırı bulunduğunu düĢünen siyasiler de mevcuttu. The Evening Star gazetesinde yayımlanan “Democratic Leaders Discuss Move To Repudiate Wallace” baĢlıklı yazıda Cumhuriyetçi Senatör Smith, Yunanistan ve Türkiye’ye yapılacak yardım fikrini desteklediğini belirterek Wallace’ın Ġngiltere’de yaptığı açıklamalarla Amerika’yı, emperyal, acımasız ve Sovyetler Birliği ile savaĢmaya karar vermiĢ bir devlet gibi gösterdiğini söylemiĢtir. Bu açıklamalarla Wallace’ın yardım politikasının amacı ve idealini tamamıyla yanlıĢ anlamıĢ olduğunu aslında yaĢanan durumun Rus emperyalizmine karĢı, Amerikan ya da Ġngiliz emperyalizmi oluĢturmak olmadığını, bunun dünya üzerinde güçlü devletlerin, zayıf devletler üzerindeki egemenlik kurma istediğine müdahale edip etmemekle ilgisi olduğunu söylemiĢ, Nazizm, faĢizm ya da komünizm gibi totaliter yaklaĢımların özgürlüğün en büyük baskıcısı olduğunu ve 276 bunların savaĢların en büyük nedeni olduğunu ifade etmiĢtir. 275 Jim Berryman, The Evening Star Gazetesi, 15 Nisan 1947, s.1 276 The Evening Star Gazetesi, “Democratic Leaders Discuss Move To Repudiate Wallace”, 15 Nisan 1947, s.5 104 Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Churchill’in Rusya’ya Dair Mühim Nutku” baĢlıklı yazıda, Churchill, Henry Wallace’ın Ġngiltere’de yaptığı açıklamalarla ilgili olarak, Wallace’ın amacının Ġngiliz - Amerikan iĢbirliğini sona erdirmek ve Ġngiltere’yi Moskova’da yürütülen komünist düzene itmek olduğunu söylemiĢtir. 277 Churchill ayrıca Wallace’ın gizli bir komünist olduğunu iddia etmiĢtir. Görsel 53: Ulus gazetesinde yayımlanan Ratip Tahir Burak karikatüründe, Wallace'ın yabancı basına Amerika'nın dış politikası aleyhine konuşması sonucu başında Amerikan şapkası olan anne leylek yavruya (Wallace’a) bakarak, 278 “Bu da mı benden?” diyor. Görsel 54: The New York Times gazetesinde yayımlanan karikatürde, Sovyetler Birliğini temsil eden kolunda çekiç ve orak olan kişi Wallace’ın gerçekleştirdiği radyo konuşmasını dinliyor ve alkışlıyor. Karikatürün başlığı: ”Bizim 279 dostumuz!” 1.3. Yardım Fikrinin Ayan Meclisi Tarafından Kabulü ve OluĢturduğu Yankılar Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan, “Truman’ın Dünkü Nutku” baĢlıklı yazıda, BaĢkan Truman, savaĢ sonrası zor durumda kalan bağımsız ülkelerin totaliterlik ve demokrasi arasında bir karar vermesi gerektiğini belirtmiĢtir. SavaĢın ağır etkisi nedeniyle dıĢ ideolojilere açık hale gelen bu devletlerin kolay etki altında kalabileceğini, 277 Cumhuriyet Gazetesi, “Churchill’in Rusya’ya Dair Mühim Nutku”, 19 Nisan 1947, s.1 278 Ratip Tahir Burak, Ulus Gazetesi, 15 Nisan 1947, s.1 279 The New York Times Gazetesi, 20 Nisan 1947, s.115 105 bu yüzden onların ayakta durabilmelerine yardım etmek, yeniden kalkınmalarını sağlamak, varlıklarını tehdit eden güçlere karĢı durabilmelerine destek vermek için 280 Amerika’nın yardım sağlayacağını belirtmiĢtir. Bu açıklamasıyla dünyanın iki kutba ayrılmakta olduğunu ima etmiĢ ve Truman Doktrini soğuk savaĢın hayata geçmesinde baĢlangıç noktası olmuĢtur. Görsel 55: The New York Times gazetesinde yayımlanan “Bir Karikatüristin Gözüyle” başlığını taşıyan karikatürde, gökyüzünde kocaman bir orağın ay yıldıza doğru iyice yaklaştığı görülmektedir. Karikatürde Rusya’nın Türkiye’yi ele geçirmeye amacında olduğu anlatılmış. Alt yazı: “Türkiye üzerindeki atmosferik basınç- Truman Doktrinine yol 281 açan durumun Pasifik kıyısı görünümü”. 280 Cumhuriyet Gazetesi, “Truman’ın Dünkü Nutku”, 22 Nisan 1947, s.1 281 The New York Times Gazetesi, 20 Nisan 1947, s.115 106 Görsel 56: The Evening Star gazetesinde yayımlanan karikatürde, Yardım tasarısının ayan meclisinde kabul edilmesinden sonra, Truman ve Vanderberg üzerinde Türkiye ve Yunanistan için 400 milyon dolar yazılı kocaman bir torba tutuyorlar. Wallace; Vandenberg ve Truman'a: “Arkadaşlar küçük bir meblağ da --belki 17 milyar dolar kadar- Rus arkadaşlarım için de ayıramaz mısınız?" diyor. Karikatürde, Wallace’ın aslında Sovyet Rusya taraftarı 282 olduğu belirtilmiş. Vakit gazetesinde yayımlanan, “Türkiye Amerikan Yardımıyla Komünist Tehditlere KarĢı Koyabilecek” baĢlıklı yazıda, Amerika’nın Ayan Meclisi üyelerinden New Mexico Senatörü Demokrat Hatch’e göre Türkiye, sağlanan 100 milyon dolar ile ordusunu modernleĢtirecek böylece silâhaltında tuttuğu asker sayısını 4’te 1 oranında terhis edebilecektir. Genç erkeklerin farklı iĢ alanlarında çalıĢma hayatlarına geri 283 dönmeleri ile birlikte ise Türkiye’nin hızlı bir Ģekilde kalkınması sağlanacaktır. Ulus gazetesinde yayımlanan, “Mümessiller Meclisi GörüĢmelere BaĢladı” baĢlıklı yazıda Amerikan Temsilciler Meclisi DıĢiĢleri Komisyonu BaĢkanı Eaton, Türkiye ve Yunanistan’a yapılması düĢünülen yardımın bir an evvel gerçekleĢtirilmesi gerektiğini, eğer Türkiye ve Yunanistan Sovyet etkisine girerse Irak, Ġran ve Orta Doğu’nun diğer ülkelerinin de aynı kaderi paylaĢacağını bu ülkeleri Hindistan, 284 Afganistan ve Çin’in takip edebileceğini söylemiĢtir. 282 The Evening Star Gazetesi, 24 Nisan 1947, s.1 283 Vakit Gazetesi, “Türkiye Amerikan Yardımıyla Komünist Tehditlere KarĢı Koyabilecek”, 27 Nisan 1947, s.1 284 Ulus Gazetesi, “Mümessiller Meclisi GörüĢmelere BaĢladı”, 29 Nisan 1947, s.1 107 AkĢam gazetesinde yayımlanan, “Amerikan Mümessiller Meclisinde Yardım Tasarısı Bugün GörüĢülüyor”, baĢlıklı yazıda, Amerikan DıĢiĢleri Bakanı George Marshall’ın yardım görüĢmeleri esnasında karĢılaĢtığı temel 3 soruna yer verilmiĢtir: 1) Temsilciler Meclisi Cumhuriyetçi üyelerinin Türkiye ve Yunanistan’a yardım konusunda anlaĢmazlık içerisinde olması ve bazı demokratların yardım konusunun BirleĢmiĢ Milletlere devredilmesini istemesi, 2) Amerikan Hükümeti tarafından teklif edilen ve Senato tarafından onaylanan 350 milyon dolarlık yardım teklifinin Temsilciler Meclisi içerisinde 200 milyon dolara indirmeyi isteyen üyelerin bulunmasının kongre içerisinde zıt iki fikir oluĢturması, 3) Temsilciler Meclisi Tasarruf Komitesinin, DıĢiĢleri Bakanlığının haberler servisi ve kültür için istenen bütçe miktarını reddetmeyi önerecek temsilcilerinin mevcut olması. Üçüncü nokta üzerinde Marshall ve çevresindekiler haberler servisinin Amerikan politikasının farklı ülkelere aktarılabilmesi için son derece mühim olduğunu 285 belirtmiĢlerdir. Cumhuriyet gazetesi, “Yardım Projesi Dün Kabul Edildi” baĢlıklı yazıda, Temsilciler Meclisi teklifinin tadiline yönelik birtakım öneriler sunulduğu belirtilmiĢ, bunlardan biri Kaliforniya Delegesi Helena Douglas tarafından yapılmıĢtır. Douglas, Yunanistan ve Türkiye’ye atom bombası verilmemesi önerisinde bulunmuĢ fakat önerisi 286 reddedilmiĢtir. Türkiye’nin yardıma ihtiyacı olup olmadığı Amerikan Meclisi içerisinde de tartıĢmalara neden olmuĢtur. The New York Times gazetesi, “Greeks Turks Gain” baĢlıklı yazıda, Ohio’dan Cumhuriyetçi George Bender, Türkiye’nin güçlü bir orduya sahip olmak dıĢında yardıma ihtiyacı olmadığını, yardım kapsamından çıkarılması gerektiği belirtmiĢtir, fakat programın savunucuları tarafından bir kez daha Türkiye’nin Akdeniz’deki stratejik konumu vurgulanarak Bender’in fikri 287 reddedilmiĢtir. Vakit gazetesinde yayımlanan “ BaĢkan Truman Planı 107 ye KarĢı 287 Oyla Kabul Edildi” baĢlıklı yazıya göre, yukarıda ifade edilen ve benzeri 20 kadar teklifin meclis tarafından reddedildiği belirtilmiĢ, Yardım tasarına yönelik görüĢmelerin 285 Akşam Gazetesi, “Amerikan Mümessiller Meclisinde Yardım Tasarısı Bugün GörüĢülüyor”, 5 Mayıs 1947, s.1 286 Cumhuriyet Gazetesi, “Yardım Projesi Dün Kabul Edildi”, 10 Mayıs 1947, s.3 287 The New York Times Gazetesi, “Greeks Turks Gain”, 10 Mayıs 1947, s.1-2 108 çeĢitli anlaĢmazlıklara yol açsa da tasarının Temsilciler Meclisi’nde 107’ye karĢı 287 288 oyla kabul edildiği bildirilmiĢtir. Görsel 57: Ulus gazetesinde yayımlanan Ratip Tahir Burak karikatüründe, Yardım teklifinin kabulü sonrası Sovyet devletlerinin Amerika’nın Türkiye'nin bağımsızlığının tehlikeye düşeceği fikirlerine ithafen –Komşu Çatlatan- alt yazılı karikatürde, Sam Amca karakteri elinde çiçek ve yardım paketi ile birlikte halinden memnun bir şekilde 289 Türkiye Cumhuriyeti’nin zilini çalıyor. Görsel 58: The New York Times gazetesinde yayımlanan karikatürde Amerika’nın yeni dış politikasına şüpheyle yaklaşılarak hangi yoldan gideceği soruluyor, solda Yunanistan yazılı bir başlık, sağda Türkiye yazılı bir fes bulunmakta, tepede ise Amerika’yı temsil eden ve üzerinde dış politika yazan bir şapka bulunuyor. Alt yazı: 290 “Buradan nereye gidiyoruz?” Ulus gazetesi yazarı Falih Rıfkı Atay “Temsilciler Meclisinde” baĢlıklı yazısında Türkiye ve Yunanistan’a yapılacak 400 milyon dolarlık yardımın Amerika için önemli bir meblağ olmadığını vurgulamıĢtır. Atay’a göre asıl amaç Sovyetler Birliğinin bu 288 Vakit Gazetesi, “ BaĢkan Truman Planı 107 ye KarĢı 287 Oyla Kabul Edildi”, 10 Mayıs 1947, s.1 289 Ratip Tahir Burak, Ulus Gazetesi, 25 Nisan, s.1 290 The New York Times Gazetesi, 6 Nisan 1947, s.100 109 sürece uyum sağlayıp sağlamayacağı, dünya ülkelerinin çoğunluğunu karĢısına alıp 291 almayacağını görmektir. Ġsmet Ġnönü Amerikan yardımına yönelik açıklamasında gönderilen miktarın askeri gücü geliĢtirmek amaçlı kullanılacağını ve bu askeri kuvvetin her zaman barıĢı sağlamaya hizmet edecek ve Türk demokrasisine karĢı oluĢabilecek her türlü saldırıyı 292 karĢılayacağını ifade etmiĢtir. Ġktisadi kalkınma için ise Milletlerarası Ġmar 293 Bankasından faydalanılacağını belirtmiĢtir. Vakit gazetesi yazarı Asım Us, “Üç Hayırlı Hadise Bir Arada” baĢlıklı yazıda, Truman Doktrininin kabul edilmesini heyecanla karĢılamıĢ, doktrinin maddi değerinin öneminin yanında manevi olarak taĢıdığı anlamın daha kuvvetli olduğunu söylemiĢtir. Temsilciler Meclisinin bu kararı kabul etmesinin sadece Truman Hükümeti açısından bir zafer değil Türkiye için de siyasi bir galibiyet olduğunu belirtmiĢtir. Us’a göre alınan kararla Sovyetlerin saldırgan siyasetine karĢı bir direniĢ cephesi oluĢturulmuĢtur. Bu cephe BM’ye de dâhil olacak böylelikle BM barıĢı koruyan bir örgüt haline gelecektir. Böylece komünizmi bir saldırı aracı olarak kullanan Sovyetlerin artık istediği 294 gibi hareket etme ümitleri sona ermiĢtir. Ulus gazetesi yazarı Nazım Poroy “Yardımın Manası” baĢlıklı yazısında, Hüseyin Cahit Yalçın’ın Amerika’nın aldığı kararı “Bütün hayatımda ben memleketimi bugünkü kadar parlak bir istikbale namzet, emin ve mesut görmedim.” ifadelerine katıldığını belirterek bu kararın Türk milleti için Atatürk’ün Ġsmet Ġnönü’ye söylediği “Milletin makûs talihini yendiği” günkü mutluluğu kendisine yaĢattığını ifade etmiĢtir. Poroy’a göre Ġkinci Dünya SavaĢı dönemi yaĢanan tüm korku ve sıkıntılara rağmen milleti bu savaĢ hezimetini yaĢamaktan kurtarmak makûs talihi yenmektir. Ayrıca iki kutba ayrılmıĢ bulunan dünyanın en güçlü devletiyle birlikte hareket etmek ve onun sağladığı yardımdan faydalanmak makûs talihi yenmiĢ olmanın ve sonrasında hangi 295 yolda gidileceğinin bilmenin bir sonucudur. 291 Falih Rıfkı Atay, “Temsilciler Meclisinde”, Ulus Gazetesi, s.1,4 292 Cumhuriyet Gazetesi, “CumhurbaĢkanının Demeci Dolayısıyla”, 14 Mayıs 1947, s.1 293 Akşam Gazetesi, “Boğazlar Rejiminde DeğiĢiklik Olamaz”, 13 Mayıs 1947, s.1 294 Asım Us, “Üç Hayırlı Hadise Bir Arada”, Vakit Gazetesi, 11 Mayıs 1947, s.5 295 Nazım Poroy, ”Yardımın Manası” Ulus Gazetesi, 17 Mayıs 1947, s.2 110 AkĢam gazetesi yazarı Necmettin Sadak, ”Türkiye Ġçin Yeni Bir Devir AçılmıĢtır” baĢlıklı yazısında, yardım projesinde yer almanın Türkiye açısından önemli bir zafer olduğunu belirtmiĢ, Türkiye’nin yıllardır bağımsızlık, egemenlik ve toprak bütünlüğü için kendini tek baĢına savunmak durumunda kaldığını artık yalnız olmadığını ifade etmiĢtir. Cumhuriyet gazetesi yazarı Nadir Nadi, “Bir Kararın Manası” baĢlıklı yazısında yapılan yardımın maddi niceliği üzerinde durmanın gereği olmadığını Türkiye’nin bir çok alanda ihtiyaç içerisinde olduğunu asıl önemli olanın eğer Türkiye emperyalist bir devletin saldırısına uğrarsa artık yalnız olmayacağı ve Amerika’nın maddi ve manevi 296 olarak Türkiye’nin yanında olacağı çıkarımını yapmıĢtır. Emre Kongar’a göre Türkiye’de toplum Amerika ile yapılan antlaĢmayı mutlulukla karĢılamıĢtır. Bu yardımın negatif etkilere yol açabilme ihtimali çok az sayıda kiĢi tarafından kaleme alınmıĢtır. Türkiye’nin Amerika ile ilgili olumlu düĢünmesinin nedenini iki unsura bağlayan Kongar birinci olarak bu yardımın Sovyet Rusya’nın tehditlerine yönelik bir teminat olarak görüldüğünü, ikinci olarak ise savaĢtan sonra artan ekonomik zorlukların Amerikan yardımı ile birlikte çözülebileceğine dair bir 297 ümidin oluĢması üzerinde durmuĢtur. Türk gazetelerinde Amerikan yardımına yönelik herhangi bir Ģüpheye yer verilmemeye çalıĢılmıĢtır. Sovyet Rusya ise yardımla Amerika’nın asıl amacının mağdur durumda görünen devletlerin iç iĢlerine karıĢmak ve onların maden, petrol ve üretimlerinden faydalanmak olduğunu vurgulamıĢtır fakat Türk gazete yorumcuları Sovyet gazetelerinin ve yetkililerin ortaya koydukları iddialara cevap vermekte gecikmemiĢlerdir. The New York Times gazetesi yazarı Aslan Humbaracı Amerika’nın Türkiye’ye yönelik yardımına halkın Ģüphe ile baktığını ele alan nadir isimlerden biridir. ”Turks Skeptical on American Help” baĢlıklı yazısında, Türk gazetelerinde yardım ile ilgili olumlu görüĢlerini bildiren yazarlardan farklı olarak yardımların Türk halkı tarafından Ģüpheyle karĢılandığını bildirmiĢtir. Yazıda, Amerikan Yardım Programının 296 Nadir Nadi, Cumhuriyet Gazetesi, “ Bir Kararın Manası”, 11 Mayıs 1947, s.1 297 Emre Kongar, İmparatorluktan Günümüze Türkiye’nin Toplumsal Yapısı 1, Ġstanbul: Remzi Kitabevi Yayınları, 1985, s.335-336 111 memnuniyetle karĢılanmasının ardından Türklerin yardımın avantajları ve dezavantajlarıyla ilgili daha açık olduklarını belirtmiĢtir. 2 ay öncesine göre Türk halkının doktrine bakıĢ açısının daha eleĢtirel olduğunu söyleyen yazar, Türklerin bu yardımın Amerikan çıkarları doğrultusunda yapıldığının bilincinde olduklarını, hatta mümkün olsaydı yabancı yardımından vazgeçebileceklerini belirtmiĢtir. Türklerin Amerikan askeri yardımı dâhil olmak üzere yabancı etki barındıran her Ģeyden içgüdüsel olarak nefret ettiğini, bunun kolaylıkla evlerde ve özel toplantılarda Amerikan askeri personelinin ülkeye geliĢi ile ilgili yapılan sohbetlerde ve konunun basına çok az yansımasından, konuya yer veren gazetelerin de Amerikan denetimi gibi ifadelerden 298 kaçınmalarından görülebileceğini söylemiĢtir. Aslan Humbaracının yazılarında zaman zaman Amerika’yı eleĢtirmesi ve Türk halkının uyandığını söylemesi üzerine Hüseyin Cahit Yalçın tarafından Sovyet Rusya’yı desteklediği gerekçesiyle eleĢtirilmiĢtir. Hem Truman Doktrini ile ilgili hem de daha sonraki yıllarda Türkiye’nin Batı eksenli dıĢ politikasına yönelik olarak her iki tarafın farklı bakıĢ açılarına sahip olması günlük köĢe yazılarında birbirleri ile atıĢmalarına neden olmuĢtur. Moskova karĢıtı yönüyle bilinen Hüseyin Cahit Yalçın, Sovyet Rusya tarafından en dikkatle izlenen Türk yazarlarından biri olmuĢtur. Yalçın’ın Atatürk’ün ölümünden sonra Almanya ile iĢbirliği içinde olduğu, savaĢ sonrasında ise Ġngiltere ve Amerika yararına çalıĢtığı Sovyet gazeteleri tarafından sıkça vurgulanmıĢtır. Dönemin önemli Amerikalı siyasi yazarlarından Walter Lippman da Amerikan siyasetinin gösterildiği gibi sadece ülkelerin kalkınmasını sağlamayı amaçlamadığını vurgulamıĢtır. Walter Lippman “Amerika’nın Orta Doğu’daki Faal Siyaseti” baĢlığını taĢıyan yazısında, Amerika’nın yardım kararına evet demesinin, Orta Doğu ve Doğu Akdeniz’in Amerika için hayati bir değere sahip olduğunu gösterdiğini belirtmiĢtir. Bu karar Amerika’nın güçlü bir ülke olarak bölgede etkin olacağı anlamına gelmektedir. Yazıda, yardımla amaçlananın Türkiye ve Yunanistan’a demokrasiyi getirmek olmadığı, asıl nedenin Amerika’yı Orta Doğu Hükümeti haline getirmek olduğu vurgulanmıĢtır. 298 Aslan Houmbaradji (Humbaracı),”Turks Skeptical on American Help”, The New York Times Gazetesi, 23 Mayıs 1947, s.6 112 Ayrıca daha önce Rusya ve Ġngiltere’nin Orta Doğu devleti olduğu, Ģimdi sıranın 299 Amerika’ya geldiği belirtilmiĢtir. Görsel 59: The Evening Star gazetesinde yayımlanan karikatürde, Vanderberg ve Taft “Yunanistan ve Türkiye Yardımı” yazan kararı Truman’a uzatıyorlar, Truman: “Cumhuriyetçiler siz olmasaydınız ne yapardım 300 bilemiyorum.”diyor. 1.4. Amerikan Yetkililerin Türkiye’ye GerçekleĢtirdiği Ziyaretler ve Türkiye’nin Mevcut Durumuna Yönelik Aktardıkları Amerikan yardımının kabulünden sonra, bir çok alanda yetkin Amerikan uzmanların Türkiye’yi ziyareti söz konusu olmuĢtur. AkĢam gazetesinde yayımlanan “Amerikan Heyeti Bu AkĢam Ankara’ya Geliyor” baĢlıklı yazıda Amerika’nın Doğu Atlantik ve Akdeniz filosu BaĢkumandanı Richard Connolly’nin hususi görevi nedeniyle Tahran’dan sonra Türkiye’ye gelmesi yardım ile ilgili olduğu düĢünülse de, ziyaretin Akdeniz Kumandanlığının önemli bulduğu bölgelerde mevcut durumu görmek 301 için yapıldığı söylenmiĢtir. The New York Times gazetesine göre Connolly’nin Ankara’ya gerçekleĢtirdiği iki günlük ziyaretin Truman’ın 400 milyon dolarlık yardım 302 planıyla bir ilgisi bulunmamaktadır. Connolly’nin Türkiye’den sonra Ġngiltere’ye ziyaretinin ardından Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Amerikan Askeri Heyeti Dün Ankara’ya Geldi” baĢlıklı haberde, Amerika’dan 22 kiĢilik askeri heyetin baĢkenti ziyareti bildirilmiĢtir. Heyetin 299 Akşam Gazetesi, “Ortadoğu Amerika Ġçin Hayati Menfaati Haiz Bir Sahadır”, 20 Mayıs 1947, s.1 300 The Evening Star Gazetesi, 12 Mayıs 1947, s.1 301 Akşam Gazetesi, “Amerikan Heyeti Bu AkĢam Ankara’ya Geliyor”, 22 Mayıs 1947, s.1 302 The New York Times, 20 Mayıs 1947, s.2 113 baĢkanı Tümgeneral Lunsford E. Oliver, ilgili Türk makamları ile iĢbirliği yapmak 303 üzere geldiklerini belirtmiĢtir. AkĢam gazetesinde yayımlanan “Truman, Marshall’ı Yardım Planının Tatbiki için BaĢ Ġdareci Tayin Etti” baĢlıklı haberde, Türkiye ve Yunanistan’da görev yapacak Amerikan heyetlerin Truman’ın görevlendirmesiyle General Marshall’ın idaresine verildiği bildirilmiĢtir. ABD DıĢiĢleri Bakanı Yardımcısı Dean Acheson Türkiye’ye yardım için sağlanacak 100 milyon doların tamamının askeri teçhizat ve güvenlik alanlarında kullanılacağını belirtirken, Yunanistan’a yapılacak yardımın askeri malzeme, imar, tarım, üretim alanlarında harcanacağını ifade 304 etmiĢtir. Amerika’dan gelen uzman heyetin programında bir kısmının Ġstanbul’a diğer kısmının ise Kırıkkale’ye giderek bölgede mevcut olan askeri fabrikaların modernleĢtirilmesi için tespitlerde bulunacağı belirtilmiĢtir. Vakit gazetesinde yayımlanan “Amerikan Heyeti Yarın Memleketimizde Tetkik Gezisine Çıkıyor” baĢlıklı habere göre, heyetin diğer planları arasında Boğazların askeri açıdan gereksinimlerinin belirlenmesi, Antalya’ya gidilmesi ve Akdeniz Bölgesinin savunmasına yönelik çeĢitli incelemelerde bulunulması, Meis ile Bodrum arasında bölgenin en büyük deniz üssünün yapılmasına yönelik incelemelerde bulunulması ve buradan iç bölgeye giden yolların 305 tekrar yapılması, Ġzmir’de bir tren merkez istasyonu inĢa edilmesi bulunmaktadır. Truman Doktrini kapsamında Türkiye’ye sağlanacak 100 milyon dolarlık yardımın 80 milyon kadarının askeri alanda, kalan 20 milyonunun ise bazı limanların modernleĢtirilmesi ve ülkeyi batıdan doğuya ve kuzeyden güneye bağlayan büyük 306 karayollarının düzenlenmesinde kullanılacağı düĢünülmektedir. Vakit gazetesinde yayımlanan, “General Oliver Diyor Ki” baĢlıklı yazıda, Amerikan Heyeti baĢkanının ifadelerine yer verilmiĢ, askeri alanda sağlanacak yardımlar bir kenara bırakılırsa, Türkiye’yi rahata kavuĢturacak hizmetlerden birinin 307 tüm Ģehirlere yollar yapılması olduğu belirtilmiĢtir. Ulus gazetesinde yayımlanan “Ordunuz Personel Bakımından Çok Üstün Vasıftadır” baĢlıklı yazıda, Oliver, 303 Cumhuriyet Gazetesi, “Amerikan Askeri Heyeti Dün Ankara’ya Geldi”, 23 Mayıs 1947, s.1 304 Akşam Gazetesi, “Truman, Marshall’ı Yardım Planının Tatbiki için BaĢ Ġdareci Tayin Etti”, 24 Mayıs 1947, s.1 305 Vakit Gazetesi, “Amerikan Heyeti Yarın Memleketimizde Tetkik Gezisin Çıkıyor”, 2 Haziran 1947, s.1,5 306 A.g.e., s.5 307 Vakit Gazetesi, “General Oliver Diyor Ki”, 8 Haziran 1947, s.5 114 yapılacak yolların sadece askeri açıdan değil üretim yerlerini merkeze bağlamak ve nakliyat için kullanılma ihtiyacı olduğunu söylemiĢtir. Türk ordusu ile ilgili olarak asker sayısının üstün olduğunu fakat çok sayıda malzemeye ihtiyacı olduğunu belirtmiĢtir. Oliver, Amerika tarafından yapılacak yardımın tüm bu ihtiyaçlara yeterli olmayacağını ifade etmiĢ, kendisinin de yardımın ne kadarının yol inĢası ve malzeme sağlamaya harcanacağı hakkında bilgisi olmadığını, 100 milyon dolarlık yardımdan sonra yardımın 308 devamının gelip gelmeyeceğini bilmediğini ifade etmiĢtir. Bursa ve Karacabey’de gözlemlerde bulunan Amerikan Ekonomi Heyeti üyeleri Herbert Cummings ve Paul Mc. Ljuire de Türkiye’de yol durumunun ciddi derecede kötü olduğundan ve öncelikli olarak yol ve liman yapımına odaklanılması gerektiğinden bahsetmiĢlerdir. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan, “Amerikalı Ġktisatçılar Bizi Nasıl Buldular?” baĢlıklı habere göre, Amerikan Ekonomi Heyeti baĢkanı, Türkiye’nin mali durumunun yeni baĢtan tanzim edilmesi gerektiğini ifade etmiĢ, ülkede üretimin iyi durumda olmasına rağmen köylünün hala refaha kavuĢmadığını vurgulamıĢtır. Türkiye’de ulaĢım sistemi ve yolun bulunmadığını, demiryollarının yeterli olmadığını, limanların da gereksinimlere cevap vermediğini söylemiĢtir. Habere göre yapılan tespitler Amerika’nın Türkiye’nin güçlü bir ekonomiye sahip olmasını temenni ettiğini 309 göstermektedir. 22 Mayısta General Oliver baĢkanlığında Türkiye’ye gelen heyet, ülkede bulunduğu 57 günlük süreçte birçok Ģehre tetkik gezileri düzenlemiĢ ve yardım 310 raporunun oluĢturulması ile birlikte 18 Temmuz 1947’de Türkiye’den ayrılmıĢtır. The New York Times gazetesi “Turks Restrain Press” baĢlıklı haberde, Ġstanbul gazetelerinin verilen emre göre Türkiye’de bulunan Amerikan heyetinin sıkıyönetim bölgeleri içindeki faaliyetlerini bildirmelerinin yasaklandığını belirtmiĢtir. Bu kararın 311 güvenlik amaçlı alındığı düĢünülmektedir. Türk gazetelerinde Amerikan heyetinin ziyaret ettiği Ģehirler günlük olarak belirtilse de yardımın nasıl değerlendirileceği, hangi alanlarda kullanılacağı detaylandırılmamıĢ, yetkililer de yardım ile ilgili sınırlı açıklamalar yapmıĢtır. 308 Ulus Gazetesi, “Ordunuz Personel Bakımından çok Üstün Vasıftadır”, 18 Haziran 1947, s.1,3 309 Cumhuriyet Gazetesi, “Amerikalı Ġktisatçılar Bizi Nasıl Buldular?”, 15 Haziran 1947, s.1,3 310 Ulus Gazetesi, “Gl. Oliver Dün Gitti”, 19 Temmuz 1947, s.1 311 The New York Times, “Turks Restrain Press”, 4 Haziran 1947, s.6 115 Görsel 60: Ulus gazetesinde yayımlanan Ratip Tahir Burak karikatüründe, Demokrasi yazan filin üzerinde Amerika’yı temsilen Sam Amca, İngiltere’yi temsilen Churchill bulunuyor, altta Burak’a göre demokrasiden haberdar olmayan gözleri kapalı Stalin ve onun etkisindeki ülkeler var. Bu ülkeler file dokunup ne olduğunu anlamaya çalışıyorlar. Karikatürün alt yazısı: “Demokrasinin Tarifi: Fil neye benzer?! - Hikâyeyi bilenler 312 bilmeyenlere anlatsın” Görsel 61: The Evening Star gazetesinde yayımlanan karikatürde, Sam Amca karakterinin elindeki çuvalların birinde Türkiye ve Yunanistan için 400 milyon dolarlık yardım, diğerinde 350 milyon dolarlık dış yardım yazıyor. J. Public ise, parmağıyla arkada sadece iskeleti bulunan üzerinde iç problemler yazan evi göstererek “Hey Efendim, 313 bu konu hakkında ne zaman bir şey yapacaksınız?” diyor. Genelde hükümet yanlısı karikatürler bulunan The Evening Star gazetesi bu karikatüründe dış politikayı eleştirerek iç problemlere çözüm bulunması gerektiğini vurgulamış. 312 Ratip Tahir Burak, Ulus Gazetesi, 18 Haziran 1947, s.1 313 The Evening Star Gazetesi, 23 Mayıs 1947, s.1 116 1.5. Truman Planının Yürürlüğe Girmesinin OluĢturduğu Tepkiler ve Türk- Amerikan AntlaĢması Yardım Planı, iki meclisin onayını almasının ardından Truman’ın imzası ile yürürlüğe girmiĢtir. Vakit gazetesi, “Yardım Kanunu Yürürlüğe Girdi”, baĢlıklı yazısında Truman’ın yardım kararı ile ilgili görüĢlerine yer vermiĢtir. Truman, Türkiye ve Yunanistan’a yardım edilmek üzere BirleĢik Devletler tarafından kabul edilen kanunun barıĢın ilerlemesinde önemli bir yeri olduğunu ifade etmiĢtir. Bu tedbirin kongrenin iki meclisinde de kabul edilmesinin Amerika’nın samimi barıĢ arzusuna sahip olduğunu ve barıĢın devamlılığını sağlayacak Ģartların oluĢması için azimli ve 314 kararlı oluĢunu yansıttığını belirtmiĢtir. Truman alınan kararın BM anayasasında var 315 olan prensiplere aykırı bir amacı olmadığını da eklemiĢtir. Görsel 62: Ulus gazetesinde yayımlanan Ratip Tahir Burak karikatüründe, Truman’ın teklifinin her iki meclis tarafından onaylanmasından sonra, Senato ve Temsilciler Meclisi Truman’ı şampiyon ilan ediyor. Alt yazı: “Sayı 316 hesabıyla galip!” AkĢam gazetesinde yayımlanan “Ġnönü’nün Mesajı” baĢlıklı haberde, Ġsmet Ġnönü, Truman Planının onaylanmasıyla Amerika’nın dünya barıĢını korumak ve daha da güçlendirmek görevini açık bir Ģekilde eline aldığını ifade etmiĢtir. Yunan Kralı Paul 314 Vakit Gazetesi, “Yardım Kanunu Yürürlüğe Girdi”, 23 Mayıs 1947, s.1,5 315 Falih Rıfkı Atay, “Yalnız bu Yol BarıĢa Götürür”, Ulus Gazetesi, 24 Mayıs 1947, s.1 316 Ratip Tahir Burak, Ulus Gazetesi, 11 Mayıs 1947, s.1 117 sağlanan yardımın Yunanistan’ın kalkınmasına ve dünya barıĢına sağlayacağı katkılarla 317 ülkesine ve tüm insanlara faydalar sağlayacağını umduklarını belirtmiĢtir. Görsel 63: The New York Times gazetesinde yayımlanan karikatürde, Sam Amca elinde tüfekle “Yunanistan ve Türkiye’ye yardım” yazan kümesi korumaya çalışıyor. Alt yazı: “Akbabaları uzak tutmak için”, Akbabaların 318 üzerinde rüşvet, israf, yolsuzluk yazıyor. Truman Doktrini çerçevesinde Türkiye’ye yapılacak yardım hakkında 12 Temmuz 1947’de Türk-Amerikan AntlaĢması imzalanmıĢtır. Buna göre Amerikan yardımı Türkiye’nin güvenlik güçlerini kuvvetlendirmek ve bağımsızlığını sağlamak 319 amacıyla kullanılacaktır. The New York Times gazetesinde yayımlanan “U.S and Turkey Sign Pact on Aid Program” baĢlıklı yazıda, antlaĢmanın Türkiye adına DıĢiĢleri Bakanı Hasan Saka, Amerika adına ise Türkiye Büyükelçisi Edwin Wilson tarafından imzalandığı belirtilmiĢtir. Hasan Saka imzanın ardından iki ülke arasındaki iletiĢimin gelecekte güzel bir iĢbirliği hedefleyerek her zaman daha da yakınlaĢmasını dilediğini ifade etmiĢtir. E. Wilson Türkiye’nin bir taraftan güvenliğini sağlamlaĢtırması bir taraftan da ekonomik olarak istikrarlı hale gelmesi konusunda antlaĢmanın yardım sağlayacağına emin olduğunu ifade etmiĢ, böylece Türk-Amerikan iliĢkilerinin 320 arkadaĢça ve anlayıĢlı bir Ģekilde devam edebileceğini söylemiĢtir. 317 Akşam Gazetesi, “Ġnönü’nün Mesajı”, 23 Mayıs 1947, s.1 318 The New York Times Gazetesi, 23 Mayıs 1947, s.116 319 The Sunday Star Gazetesi, 13 Temmuz 1947, s.1 320 The New York Times Gazetesi, “U.S and Turkey Sign Pact on Aid Program”, 13 Temmuz 1947, s.12 118 AntlaĢmanın bazı maddelerine bakıldığında; -Yapılacak yardım Türkiye tarafından antlaĢma hükümleri gereğince fiilen kullanılacaktır. -Amerika tarafından atanan bir Türkiye Misyon ġefi, sağlanacak yardımla ilgi konularda Amerika’yı temsil edecektir. -Türkiye Hükümeti gönderilen yardımı belirlenmiĢ olan amaçlar uğrunda kullanacaktır. -Sorumlulukların gerçekleĢtirilmesi sırasında görevini serbest olarak yapabilmesi için Türkiye, yapılan yardımın kullanılıĢıyla ilgili rapor ve bilgileri Misyon ġefine ve temsilcilerine ileterek arzu edilen yardım ve kolaylığı sağlayacaktır. -Türkiye Hükümeti Amerika’nın rızası olmadan hiçbir madde veya bilginin mülkiyet veya zilyetliğini aktaramayacağı gibi aynı izin olmadan Türkiye Hükümeti’nin subay, memur, ajan sıfatlarını taĢımayan kimse tarafından bu malumatın kullanılması 321 veya açıklanması veyahut da farklı bir amaçla kullanılmasına izin verilmeyecektir. Yardım antlaĢması Büyük Millet Meclisi tarafından 339 milletvekilinin oybirliği 322 ile kabul edilmiĢ ve büyük coĢkuyla karĢılanmıĢtır. Resmi Sovyet gazetesi Ġzvestiya antlaĢma ile ilgili olarak, yardımın içeriğinin sadece Amerikan baĢkanı tarafından belirlenmesinin Türkiye’nin kendi mali ihtiyaçlarını belirlemeyi bırakması anlamına geldiğini söylemiĢtir. Yardımın ne Ģekilde kullanıldığına yönelik Amerikan radyolarının bilgilendirme ve yorum yapma hakkına sahip olmasının, Amerikan propagandasının Türkiye’ye rahatça geçebilmesini sağlayacağını öne sürmüĢ, Türk basınının ise Amerikan vizyonunu yansıtan bir sözcü durumuna getireceğini söylemiĢtir. Ġzvestiya Türkiye’nin iktisadi geliĢiminin ülke çıkarlarına göre değil, Amerikan dıĢ politika 323 hedeflerine göre ilerleyeceğini belirtmiĢtir. 321 Resmi Gazete, 5 Eylül 1947, Sayı: 6699, s.12870 322 TBMM Tutanak Dergisi, Dönem:8, Cilt:6, Toplantı:1, BirleĢim:79, 1.9.1947, s.557 323 Akşam Gazetesi, “Ġzvestiya’nın Türk-Amerikan Yardım AnlaĢmasına Dair Hezeyanları”, 19 Temmuz 1947, s.1-2 119 Görsel 64: Sovyet Rusya’nın mizah dergisi Krokodil’de yer alan karikatür,“Türkiye’de Amerikanlar” başlığını taşıyor. Caminin önünde iki Amerikan yetkilisi bulunuyor. Alt yazı: “-Ne var ne yok? Ne bu yaygara? - Ev sahipleri ziyarete geldi”, Halkın Amerikan yetkililerinin önünde eğildiği görülüyor ve karikatürde asıl ülkenin sahibinin artık 324 Amerika olduğu vurgulanmış. Moskova Radyosu da antlaĢma maddelerine yönelik olarak Ġzvestiya tarafından ön plana çıkarılan noktaları vurgulamıĢ ayrıca yardımın Amerikan baĢkanı tarafından uygun görüldüğü takdirde kesilebileceği, Türkiye’nin yardımın kullanımıyla ilgili Amerika’ya bilgi vereceği, Türk hükümetinin Amerika’dan alacağı yardımı baĢka ülkelere borçlarını ödeyebilmek maksadıyla kullanamayacağını vurgulayarak 325 Amerika’nın Türk bağımsızlığına aykırı hareket ettiğini belirtmiĢtir. Ulus gazetesi yazarı Ahmet ġükrü Esmer, Amerika ile imzalanan yardım antlaĢmasına yönelik Rusya’nın eleĢtirilene cevap niteliğinde oluĢturduğu “Amerika Yardımı ve Rusya” baĢlıklı yazısında, Moskova radyosu tarafından üzerinde durulan maddelerin Türk bağımsızlığına zarar getirmeyeceğini, yardım miktarı ve yardımın kullanılacağı alanların zaten antlaĢma ile belirlendiğini, yardımla ilgili Türkiye’nin Amerika’yı bilgilendirmesi ve yardımın dıĢ borçların karĢılanması için kullanılmamasının gayet tabi olduğunu belirtmiĢ, yardımın Amerikan baĢkanının kararı ile kesilebileceği gibi Türkiye’nin de istediği zaman yardımı durdurabileceğini ifade 324 Krokodil Dergisi, Sayı:29, 20 Ekim 1948, s.3 325 Ahmet ġükrü Esmer, “Amerika Yardımı ve Rusya”, Ulus Gazetesi”, 23 Temmuz, s.3 120 etmiĢtir. Yabancı basın mensuplarına serbestçe haber yapabilmesi imkânının 326 sağlanmasının da demokrasinin bir gereği olduğunu söylemiĢtir. Ulus gazetesi yazarı, Nazım Poroy, “Amerika ile AnlaĢmamız B.M. Meclisinde” baĢlıklı yazısında, antlaĢmanın meclis tarafından oybirliği ile kabulünün dost Amerika’nın Türkiye’ye uzattığı elin samimiyetle sıkıldığının kanıtı olduğunu belirtmiĢtir. BirleĢmiĢ Milletlerin oluĢumunda huzura kavuĢmak isteyen her ülkenin etkisi olmuĢ olsa da en büyük etkenin Amerika olduğunu söyleyen Poroy, Türk halkının ve onu temsil eden Büyük Millet Meclisi’nin dıĢ siyasetinde bağımsızlığından zerre bile gözden çıkaramayacağını, BirleĢik Amerika devletinin de barıĢı korumaya çalıĢan herhangi bir ülkeyi baskı altına alma vasfını daima reddettiğini söylemiĢtir. Bu hissiyatı içinde en yüksek amaçlar uğrunda yapılan ve uluslararası dayanıĢmanın kuvvetli bir 327 baĢlangıcı olduğunu söyleyen bu antlaĢmadan mutluluk duyduğunu ifade etmektedir. Poroy yazısında Türkiye’nin kendi egemenliğinden hiçbir Ģekilde vazgeçmeyeceğini ve Amerika’nın her ülkenin özgürlüğüne saygılı olduğunu vurgulayarak Rusya tarafından ön planda tutulan Amerika’nın devletlerin iç iĢlerine karıĢma hedefinde olduğu iddialarını da çürütmeye çalıĢmıĢ ve Amerika’ya güven duyulması gerektiğini savunmuĢtur. Yardım antlaĢmasının Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilmesinden sonra AkĢam gazetesi, “Amerika’nın Bize Yardımı, Millet Meclisi Yardım AntlaĢmasını Tasdik Etti” baĢlıklı yazıda DıĢiĢleri Bakanı Hasan Saka’nın açıklamalarına yer vermiĢtir. Saka, bazı siyasi çevrelerin gazeteleri ve radyolarının Truman Doktrini yoluyla Türkiye ve Yunanistan’a yapılacak yardımın asıl amacının, bu ülkelerin siyasi ve iktisadi bağımsızlığını sınırlandırmak olduğu yönünde yorumlar yaptıklarını belirtmiĢtir. Saka, Türkiye’nin de Amerika’nın da tarihinde hiçbir antlaĢmanın yardım vasıtasıyla bir memleketin bağımsızlığına karĢı bir giriĢimde bulunmadığına ayrıca Türkiye’nin dıĢ iliĢkilerinde herhangi bir ülkeyle yaptığı bir antlaĢmanın ülkenin hürriyetini tehlikeye düĢürecek nitelikte olmadığına iĢaret etmiĢtir. Amerika’nın 326 a.yer 327 Nazım Poroy, “Amerika ile AnlaĢmamız B.M. Meclisinde”, Ulus Gazetesi, 2 Eylül 1947, s.1,3 121 sağladığı yardımın içten ve Türkiye aleyhine olabilecek herhangi bir amaçtan uzak 328 olmasından dolayı Türkiye Cumhuriyeti adına Amerika’ya teĢekkürlerini sunmuĢtur. AkĢam gazetesi yazarı Necmettin Sadak, “Türkiye’nin Siyasi Zaferi” baĢlıklı yazıda, antlaĢmanın onaylanmasıyla Türkiye’nin artık yalnız olmadığını, egemenliği ve bağımsızlığını korumak yolunda dünyanın bu ilkelere saygı duyan en güçlü devleti ile dost olduğunu söylemiĢtir. Ayrıca Amerikan yardımının Türkiye’nin en mühim politik baĢarısı olduğunu, Amerika ve Türkiye’nin bağımsızlığa saygı duyan iki eĢit ülke gibi hareket ettiklerini, Amerikan yardımının Sovyet tehlikesine karĢı Türkiye’nin bağımsızlığını ilerletmek için yapıldığını, Türkiye ve dünyanın bunun farkında 329 olduğunu belirtmiĢtir. Görsel 65:The New York Times gazetesinde yayımlanan karikatür "Turistin acelesi var" başlığını taşıyor. Karikatürde Yunanistan ve Türkiye’yi temsil eden iki adam şaşkınlıkla Amerika’nın gelişini izliyorlar. Amerika’nın elinde dolar bulunan bir çanta, sırtında ise hem dolar hem de barış yazan bir bavul bulunuyor. Yunanistan ve Türkiye’yi temsil eden adamların iki katı büyüklüğünde olan Sam amca karakteri, eğilip tebessüm ederek dolar yazılı çantasını öne uzatıyor.330 1.6. Yardımın Kullanılacağı Alanların Belirlenmesi Yardım programını düzenlemek için Ankara’ya gelen McGhee, öncelikli hedeflerinin Amerikan DıĢiĢleri Bakanlığı ve Türkiye’deki Amerikan elçiliği arasında iletiĢim kurarak yardım programını en yararlı olacak Ģekilde gerçekleĢmesini sağlamak olduğunu belirtmiĢtir. Ulus gazetesinin, “Mr. McGhee Dün Ankara’ya Geldi”, baĢlıklı 328 Akşam Gazetesi, “Amerika’nın Bize Yardımı Millet Meclisi Yardım AntlaĢmasını Tasdik Etti”, 2 Eylül 1947, s.1 329 Necmettin Sadak, “Türkiye’nin Siyasi Zaferi”, Akşam Gazetesi, 3 Eylül 1947, s.1 330 The New York Times Gazetesi, 1 Haziran 1947, s.98 122 haberinde, ilk yapılacak sevkiyatta Avrupa’da bulunan Amerikan malzemelerinin bir kısmının Türkiye’ye ulaĢtırılmasının hedeflendiğini, sevkiyatın ana kısmının ise birkaç ay içerisinde baĢlayacağını ifade eden McGhee, Türkiye’ye gönderilecek malzemelerin kullanımını asker ve subaylara anlatmak için ayrıca askeri personel gönderileceğini 331 belirtmiĢtir. 15 Temmuz 1947’de Büyükelçi Wilson, Türk ordusunun durumunu anlatan ve sağlanacak yardımların hangi alanlarda olması gerektiğine yönelik hazırladığı raporu Amerikan DıĢiĢlerine iletmiĢtir. Raporda Türk kara kuvvetlerinin etkin, deniz ve hava kuvvetlerin ise yeterli olmadığı, sahip olunan askeri malzemenin az ve modern sayılamayacağı, bu kaynaklarla bir Sovyet saldırısı gerçekleĢse Türkiye’nin bu saldırıyla hiçbir Ģekilde baĢa çıkamayacağı ancak yardım gelene kadar dayanabileceği vurgulanmıĢtır. Türk ordusunu daha kuvvetli hale getirebilmek için hava ve deniz kuvvetlerinin güçlendirilmesi elzem görülmüĢtür. Askerlerin modern silah ve teçhizatlar konusunda eğitim almaları gerektiği vurgulanmıĢtır. Askeri yardımın hızlıca gerçekleĢtirilmesi ve gelen askeri teçhizatın kullanılması konusunda eğitim verecek bir askeri misyonun Türkiye’ye yollanması istenmiĢtir. Yardım miktarının yeterli olmadığını belirterek arttırılmasının uygun olacağı ifade edilmiĢtir. Wilson, 48,5 milyon dolar kara kuvvetleri, 14,75 milyon dolar deniz kuvvetleri, 26.75 milyon dolar hava kuvvetlerini modernleĢtirmek adına kullanılmasını uygun bulmuĢtur. 5 milyon dolar miktarında paranın cephane modernleĢtirilmesi için gönderilmesini istemiĢtir. Bu 332 tavsiyeler Amerika tarafından uygun bulunmuĢtur. Amerika’dan Türkiye’ye gönderilecek ekiplerin yanı sıra Türkiye’den Genel Kurmay BaĢkanı Orgeneral Salih Omurtak baĢkanlığında genelkurmay heyeti Ekim 1947’de Amerika ziyaretinde bulunmuĢlardır. Ziyaret öncesi basın mensuplarına açıklamada bulunan Omurtak, seyahatlerinde Amerika BirleĢik Devletleri ordusunun yüksek mevkilerinde bulunan kiĢilerle görüĢmeler yapılacağını, hazırlanacak planla asıl amacın ordunun teknik bakımdan yeterliliğini sağlamak olduğunu söylemiĢtir. Ayrıca yardımın uygulanması üzerine yürütülen çalıĢmayı yerinde incelemenin öneminden 331 Ulus Gazetesi, “Mr. McGhee Dün Ankara’ya Geldi”, 20 Eylül 1947, s.1 332 M. Vedat Gürbüz,”Türk-Amerikan ĠliĢkilerinde Ġttifak Sürecinin BaĢlaması”, Sosyal Ekonomik Araştırmalar Dergisi, C.10, S.19(2010), s.155-156 123 333 bahsetmiĢtir. AkĢam gazetesinde yayımlanan “Genelkurmay BaĢkanımızın Demeci” baĢlıklı haberde Amerika ziyareti esnasında Omurtak, yardımların Türk ordusunun mevcudunu önemli ölçüde azaltmayı sağlayacağını, ordunun gücünü arttırmaya da imkân yaratacağını söylemiĢtir. Türk ordusunun bir kısmının terhis edilebilmesinin ancak yardım maksadıyla gelecek silahların aktarımıyla mümkün olacağını belirtmiĢtir. Omurtak, 100 milyon dolarlık yardımın belki de ihtiyaçları karĢılamaya yeterli gelmeyeceğini fakat Türkiye’nin yardım olsun olmasın her durumda savaĢ içerisinde 334 yaptığı gibi her saldırıyı uzaklaĢtırmaya hazır olacağını ifade etmiĢtir. Ulus gazetesinde açıklamalarına yer verilen Amerikan Askeri Heyeti BaĢkanı General Mc Bride, Türkiye’ye sağlanacak yardım malzemelerinin kullanılmasını öğretmek amacıyla 200’e yakın askeri barındıran bir heyet oluĢturulduğunu, heyetin baĢında ise Büyükelçi Wilson’ın bulunduğunu belirtmiĢtir. Heyet; deniz, hava ve kara kuvvetlerinden olmak üzere üç gruptan oluĢmaktadır. Türkiye’ye Ģimdiye kadar gönderilmiĢ ve gönderilmesi planlanan malzemelerle ilgili milli çıkarları korumak adına bilgi veremeyeceğini ileten Mc Bride, 100 milyon doların bir kısmının Amerika’ya gidip staj yapacak Türk askerleri için kullanılacağını söylemiĢtir. ġimdiye kadar 50’den 335 fazla Türk askerinin Amerika’da eğitim almaya baĢladığını ifade etmiĢtir. Yardımın hangi alanlarda kullanılacağının belirlenmesinden sonra Amerikan BaĢkanı Truman, Kongreden Türkiye ve Yunanistan devletleri için yeni krediler talep edeceğini bildirmiĢtir. Ulus gazetesinde yayımlanan ”Amerikan Yardımı” baĢlıklı yazıda Truman, Yunanistan’ın içinde bulunduğu karmaĢa ve komünist kesimin oluĢturduğu tehdidin arttığını belirtmiĢ, komünist taraftarların yabancı etki altında olduğunu ve yaptıkları çetecilik faaliyetleriyle Yunanistan’ın mali gücünü zayıflatmakta önemli bir etken olduklarını ifade etmiĢtir. Ayrıca Avrupa’nın kalkınması programının Türkiye ve Yunanistan’a ek bir askeri yardım sağlamayacağını bu yardımın uygun 336 zamanda Kongre tarafından isteneceğini söylemiĢtir. Ulus gazetesi ertesi gün ”Amerikan Yardımı” baĢlıklı haberde Truman’ın Türkiye’ye yardımın uygulanmasına yönelik gönderdiği heyetin 1947 sonunda kara ve deniz kuvvetleri üyesi 68 kiĢi ile 8 333 Ulus Gazetesi, “Genelkurmay Heyetimiz Amerika’ya Hareket Etti”, 6 Ekim 1947, s.1 334 Akşam Gazetesi, “Genelkurmay BaĢkanımızın Demeci”, 10 Ekim 1947, s.1,3 335 Ulus Gazetesi, “Mc Bride’in Basına Demeci”, 13 Aralık 1947, s.1,4 336 Ulus Gazetesi, “M. Truman Yeni Krediler Ġsteyecek”, 17 ġubat 1948, s.1,4 124 sivilden oluĢtuğunu belirtmiĢtir. Truman, 100 milyon doların yolların yenilenmesi ve ordunun modernleĢtirilmesi amacını taĢıdığını böylelikle Türkiye’nin dıĢarıdan saldırı tehdidi oluĢturan durumlarda kendini savunabileceğini belirtmiĢtir. Ayrıca Türkiye’ye 337 sağlanan yardımın düzenli ve istikrarlı bir Ģekilde kullanıldığını ifade etmiĢtir. Görsel 66: The New York Times gazetesinde yayımlanan karikatürde, Amerika’yı temsil eden Sam Amca gözleri bağlı, nereye gittiğini bilmeden altında su bulunan üzerinde yeni Amerikan dış politikası yazan güvensiz bir köprünün üzerinde, elinde dolar dolu torbası- torbanın etiketinde Yunanistan ve Türkiye’ye yardım yazıyor- ile 338 bastonu yardımıyla ilerlemeye çalışıyor. Alt yazı: Nereye? Karikatürde Amerika’nın yeni yardım politikasıyla bilinmezliğe doğru gittiği vurgulanmış. Yardımın devamı ile ilgili olarak, Ulus gazetesi, “Yeni Yardım” baĢlıklı yazısında, Amerikan DıĢiĢleri Bakanı Marshall’ın, Türkiye ve Yunanistan’a 275 milyon dolarlık yeni kredi sağlanması ile ilgili Temsilciler meclisi baĢkanına bir mektup gönderdiği, buna göre yardımın 200 milyon dolarlık kısmının Yunanistan’a kalan 75 milyon dolarlık kredinin ise Türkiye’ye ayrılmasının planlandığı belirtilmiĢtir. Kongre kabul ettiği takdirde yardım Türkiye ve Yunanistan’a yapılacak askeri yardım içerisinde 339 olacak Marshall planı çerçevesinde hazırlanan iktisadi programdan ayrı tutulacaktır. 275 milyon dolarlık Türkiye ve Yunanistan’a yapılacak yardımın ayan meclisinde kabul edilmesinden sonra AkĢam gazetesinde yayımlanan “Türkiye’ye Yardım” baĢlıklı yazıda, Ayan temsilcisi Vandenberg, Türkiye ve Yunanistan’a 337 Ulus Gazetesi, ”Amerikan Yardımı”, 18 ġubat 1948, s.1,5 338 The New York Times Gazetesi, 23 Mart 1947, s.117 339 Ulus Gazetesi, “Yeni Yardım”, 27 ġubat 1948, s.1,4 125 yapılacak yardımı kabul etmemenin tüm özgür halklar ve Amerika için özgür bir dünyanın korunmasında bir engel teĢkil edebileceğini söylemiĢtir. Sağlanan kredilerin 340 komünizmin yayılmasına engel olacağını belirtmiĢtir. The New York Times gazetesi yazarı Felix Belair, “Foreign Aid Bill Send to Truman” baĢlıklı yazısında, Türkiye ve Yunanistan’a geçen yıl yapılan 400 milyon dolarlık yardıma ek olarak 275 milyon olarak askeri yardım tasarısı temsilciler meclisi tarafından da onaylandığını belirtmiĢtir. Yardımlar Yunan hükümeti tarafından komünist saldırılara karĢı ve Türkiye tarafından ise Çanakkale Boğazı üzerindeki güvenliğini arttırmak için kullanılacak böylece her iki devletin askeri alanda 341 güçlendirmesi sağlanacaktır. Amerikan Yardımı Kara Kuvvetleri BaĢkanı Mc Bride, 275 milyon dolarlık yardımın ülkelere paylaĢtırılması konusunda net bir ayrım olmadığını, ülkelerin ihtiyaçlarının belirlenip dağıtımın ona göre yapılacağını söylemiĢtir. Ulus gazetesinde açıklamalarına yer verilen Bride, yardımlar kapsamında Türkiye’ye gönderilecek olan malzemenin 10 bin ton malzeme yüklü 5 gemi aracılığıyla ayın 26’sında Türkiye’ye ulaĢtırılacağını belirtmiĢtir. Amerika’nın Türkiye’ye göndermeye baĢladığı uçakların tümünün 1 Mayıs’ta Türkiye’de olacağını öngörmüĢtür. Ordu eğitiminin önemi üzerinde de duran Bride, Amerika’nın Türkiye’ye yol yapımı için 5 milyon dolarlık katkısının Türkiye için yeterli olamayacağını fakat Amerika tarafından sağlanan malzeme ile Türk hükümetinin katkısı birleĢince baĢarılı bir iĢ çıkarılabileceğini söylemiĢtir. Türkiye’ye sağlanan bu yardımların asıl amacının askeri açıdan Türkiye’nin güçlenmesini sağlamak olduğunu böylece ülke üzerinde tehdit unsuru oluĢturan güçlerin 342 saldırmadan önce düĢünmek durumunda kalacaklarını ifade etmiĢtir. 1.7. Truman Doktrini Çerçevesinde Türkiye’ye Yapılan Yardımlar Truman yardım kapsamında 1948 yılının ilk üç ayını değerlendirerek, bu süre içinde yardımın kesintisiz bir Ģekilde sürdüğünü, buna karĢılık Türk ordusunun kendine olan güveninin ve ehliyetinin dünyanın Ģu an karıĢıklık içerisinde bulunan bölgesinde istikrarı sağlayıcı bir izlenim yarattığını söylemiĢtir. AkĢam gazetesinde yayımlanan 340 Akşam Gazetesi, “Türkiye’ye Yardım”, 24 Mart 1948, s.1 341 Felix Belair, “Foreign Aid Bill Send to Truman”, The New York Times Gazetesi, 3 Nisan 1948, s.1,4 342 Ulus Gazetesi, 25 Mart 1948, s.1,4 126 “Truman’ın Türkiye’ye Yardıma Dair Raporu” baĢlıklı yazıda, Truman ayrıca program dâhilinde Amerika tarafından yollanan askeri malzemenin kullanılması konusunda Türk askerinin eğitim görmesinin devam ettiğini belirtmiĢtir. Türkiye’ye Amerika’dan yardım tasarısı çerçevesinde gönderilen 266 kiĢiden 183’ü; kara, hava ve deniz kuvvetlerine mensup Amerikan askerleridir. Programda yer alan 350 bin tonluk malzemenin 30 bin tonu 31 Mart öncesinde gemilere yüklenmiĢtir. 1948’in Aralık ayına 343 kadar 40-50 bin tonunun daha hızlı Ģekilde Türkiye’ye gönderilmesi planlanmaktadır. Görsel 67: Rus mizah dergisi Krokodil’de yayımlanan karikatür “Dostluğun Bedeli” başlığını taşıyor, karikatürde görülen pankartta, “Bir Amerikalı çavuşun günlük masrafı için Türk halkı 23 dolar, bir subayın günlük masrafı içinse 44 dolar ödüyor." yazıyor. Amerika’nın Türkiye’ye yardım yapar şekilde göründüğü fakat Türkiye’nin 344 ülkede bulunan Amerikan askerlerine ödeme yapmak durumunda kaldığı belirtilmiş. 20 Haziran 1948 günü New York Times gazetesinde yayımlanan “U.S. Methods Taught to New Turkish Army”, baĢlıklı yazıya göre 12 ay içinde Türkiye’den 12.000 subay ve 90.000 sivil, Amerikan modern savaĢ metotları konusunda eğitilecektir. Kara kuvvetleri için 6 eğitim merkezi, deniz kuvvetleri için 3 eğitim merkezi açılmıĢtır. Deniz kuvvetleri merkezleri Gölcük ve Heybeli’de Marmara Denizinin üzerinde bulunmaktadır. Bu merkezlerde Amerikan sivil ve askeri eğitmenleri tercümanlar 343 Akşam Gazetesi, “Truman’ın Türkiye’ye Yardıma Dair Raporu”, 19 Haziran 1948, s.1 344 Krokodil Dergisi, Sayı:19, 10 Temmuz 1948, s.3 127 tarafından desteklenecek ve Türk askerlerine ekipmanların nasıl kullanılacağı 345 öğretilecektir. Büyükelçi Wilson, Amerika’dan Türkiye’ye ulaĢtırılan yardımlarla ilgili olarak, programın baĢarıyla sürdürüldüğünü ilk yıl sağlanması planlanan malzemenin %60’tan fazlasının Türkiye’ye gönderildiğini belirtmiĢtir. Ulus gazetesinde açıklamalarına yer verilen Wilson, Kasım ve Aralık ayına kadar yardım malzemelerinin tümünün gönderiminin bitmiĢ olacağını söylemiĢtir. Türk-Amerikan iĢbirliğinin sadece askeri alanda değil ekonomik alanda da geliĢmekte olduğunu, Ġthalat ve Ġhracat Bankası tarafından Türkiye’ye önemli miktarda krediler açıldığını vurgulamıĢ, Türkiye’nin bu kredileri hava alanları inĢası ve modernleĢtirilmesi, lokomotif alımı, gemilerin alımı ve 346 tamiratı gibi alanlarda kullandığını belirtmiĢtir. AkĢam gazetesinde yayımlanan “Türkiye ve Yunanistan’a Yardım” baĢlıklı yazıda, Truman’ın 1949 yılı Amerikan bütçesi ile ilgili yaptığı açıklamaya yer verilmiĢtir. Buna göre Amerika gelirinin %29’unu milli savunmaya, %17’sini ise dıĢ yardım sağlamak amacıyla kullanacaktır. Ayrıca 1949 yılı içerisinde Türkiye ve Yunanistan’a sağlanacak yardımın 385 milyon dolar olmasını planladığını 347 belirtilmiĢtir. Ulus gazetesi, Amerikan BaĢkanı Truman’ın, Yunanistan ve Türkiye’ye yapılan yardımlarla ilgili (1 Temmuz 1948-30 Eylül 1948) kongreye sunduğu rapora yer vermiĢtir. Buna göre, Kara programı dâhilinde; Amerikan ordu grubunun Türkiye’de ilk hedefi askerlere teknik eğitim verilmesidir. Böylece yardım yoluyla gönderilen silah ve teçhizatın en doğru Ģekilde kullanımı sağlanacaktır. 8 askeri okulda topçuluk, motorlu nakliye, silahlar, piyadecilik, muhabere, hava savunması ile ilgili savaĢ dönemi ikmal ve tıbbi yardım eğitimleri sağlanmıĢtır. 1948 yılı Eylül ayının sonunda binlerce genç er ve subay bu eğitimlerini tamamlamıĢlardır. Yeni hedef ise bin kiĢiden fazla ek personele eğitim vermektir. 57 subay Amerika’da eğitimini tamamlayıp Türkiye’ye dönmüĢtür. 345 The New York Times Gazetesi, “U.S. Methods Taught to New Turkish Army”, 21 Haziran 1948, s.17 346 Ulus Gazetesi, 17 Ağustos 1948, s.4 347 Akşam Gazetesi, “Türkiye ve Yunanistan’a Yardım”, 16 Ağustos 1948, s.1 128 Eğitim dıĢında Türk ordusuna 50.000 tondan fazla askeri teçhizat ve malzeme 348 gönderilmiĢtir. Sadece Eylül ayında 700 ton ağırlığında motorlu araba sağlanmıĢtır. Deniz programı dâhilinde, Türkiye’ye bu zamana kadar 11 Amerikan deniz üstü gemisi ve 4 denizaltı gönderilmiĢtir. Hava kuvvetleri programı dâhilinde Amerikan Hava Kuvvetleri tarafından düzenlenen eğitim programında Türk hava kuvvetlerinden 3000’den fazla kiĢinin yararlandığını belirtmiĢtir. Yol yapımı hususunda ise yardım çerçevesinde 5 milyon doların ayrılmıĢ olduğunu tekrar ifade ederek 30 Eylülde 4230 ton üretim ve atölye malzemesi gönderildiğini, bunun yardımın %94’ünü karĢıladığını söylemiĢtir. Yapımı yeni tamamlanan 4 yolun toplam uzunluğunun 1134 km olduğunu belirtmiĢ, daha 30 Temmuz tarihinde yapım aĢamasında olan yolların uzunluğu 260 km iken Ģu ana kadar ise 100 km’lik yolun kullanıma hazır hale geldiğini söylemiĢtir. AntlaĢmaya göre Bayındırlık Bakanlığı Amerika tarafından sağlanan malzeme tutarı dıĢında tüm yol masraflarını karĢılamaktadır. Ayrıca Bakanlık 30 Haziran 1949’dan itibaren Amerikan yol teĢkilatının tüm harcamalarını karĢılayacaktır. Program dâhilinde 380 kiĢi operatörlük eğitimi almıĢ, 57 tanesinin ise eğitimini sürdürmeye devam ettiği 349 belirtilmiĢtir. 1947 Ekim - 1948 Eylül arası Türkiye Amerika’dan dıĢ yardım olarak 72.887.405 dolar almıĢtır. Bu miktarın 56.675.156 doları kara ve hava kuvvetlerine 11.955.334 deniz kuvvetlerine aktarılmıĢ, toplamda yardımın %94’ü askeriyeye harcanmıĢ kalan 5 milyon doları yine askeri niteliği olan yol yapımı gibi farklı 350 masraflara ayrılmıĢtır. Aralık 1948 Cumhuriyet gazetesinin “Truman Bize Yardımın Bilançosunu Anlattı” baĢlıklı haberinde, program kapsamında Türkiye’ye toplam 117 milyon 730 bin dolar tahsis edildiği, 88 milyon dolarlık malzeme ve teçhizatın karĢılanması için kabul edilen kuralların belirlendiği ifade edilmiĢtir. Truman Aralık 1948’e kadar Türkiye’ye 59 milyon dolarlık malzeme gönderildiğini bildirmiĢ, Türkiye’ye kendi vasıtaları ile 348 Ulus Gazetesi, 7 Aralık 1948, s.3 349 Akşam Gazetesi, “BaĢkan Truman’ın Kongreye Raporu”, Aralık 1948, s.2 350 Oral Sander, Türk-Amerikan İlişkileri 1947-1964, Ankara: Ġmge Kitabevi, 2016, s.56-57 129 sağlanan gemi ve uçaklar dıĢında gönderilen mal miktarının 240 bin ton olduğunu 351 belirtmiĢtir. Cumhuriyet gazetesi, ġubat 1949’da Amerikan BaĢkanı Truman’ın “diğer yardım mevzuatı” baĢlığı altında özel bir ehemmiyet ve ilgi gösterilmesine layık bulunan dört devleti açıkladığını, bu devletlerin arasında Yunanistan, Kore, Çin’in yanında Türkiye’nin de olduğunu belirtmiĢtir. Yardım kapsamında 355 milyon dolarlık 352 bütçe ayrılmasının planlandığını ifade etmiĢtir. Dört devlete yardım için ayrılan bütçe miktarı Ocak 1949’da The New York Times gazetesinde 600 milyon dolar olarak 353 belirtilmiĢ, yardımın miktarının ileride değiĢikliğe uğrayabileceği de eklenmiĢtir. The New York Times gazetesi, Truman’ın 1949-1950 döneminin hükümet bütçesi hakkındaki ifadelerine yer vermiĢtir. Programa göre dıĢ yardım için ayrılan miktar 6,700 milyar dolardır. Bu miktar, içinde bulunulan mali yıl için yapılan tahminlerin yarım milyar dolar altında kalmaktadır. Truman dıĢ yardım miktarının %70 kadarının Avrupa Kalkınma Programına ayrılacağını belirtmiĢ, bu hedef için 4,5 milyar 354 dolar teklifte bulunmuĢtur. 1948 senesinde Türkiye ve Yunanistan’a sağlanacak yardım Amerikan Kongresinin aldığı kararla DıĢ Yardım Yasası içinde yer aldı. Bu Truman Doktrini çerçevesinde yapılan yardımın devamının olacağını göstermekteydi. 6 Ekim 1949 tarihinden itibaren ise yapılan yardımlar KarĢılıklı Savunma Yasası’na bağlı olarak değerlendirildi. 1947-1951 döneminde ise Türkiye’ye Amerika tarafından sağlanan 355 askeri yardımın 400 milyon dolara vardığı düĢünülmektedir. 351 Cumhuriyet Gazetesi, “Truman Bize Yardımın Bilançosunu Anlattı”, 7 Aralık 1948, s.4 352 Cumhuriyet Gazetesi, 11 Ocak 1949, s.3 353 The New York Times Gazetesi, 11 Ocak 1949, s.15 354 The New York Times Gazetesi, 11 Ocak 1949, s.1 355 BarıĢ Ertem, “Türkiye ve ABD ĠliĢkilerinde Truman Doktrini Ve Marshall Planı”, Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, C:12, S:21, 2009, s.390 130 Görsel 68: Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan karikatür “Naylon Modası” başlığını taşıyor. Manavdan alışveriş 356 yapan kadın “-Oğlum bunlar Yedikule’nin mi?, Manav – Hayır valide, Amerika’nın, naylon marulu.” Mehmet Altan yapılan 400 milyon dolarlık yardımın 337 milyon dolarının harcanan kısmı olduğunu belirtmiĢ, bu kısımdan Yunanistan’a 268 milyon dolar Türkiye’ye ise 69 milyon dolar ayrılmıĢtır. Türkiye yardımı sadece askeri alanda kullanmıĢtır. Ancak, sağlanan yardım miktarı 69 milyon olmasına rağmen, gelen askeri malzemenin bakımı için Türkiye’nin Amerika’ya her yıl 400 milyon liralık bakım ve 357 ithalat parası göndermesi gerekmiĢtir. Amerika tarafından Türkiye’ye yardım amaçlı gönderilen malzemeler günlük gazetelerde zaman zaman miktar olarak belirtilmiĢtir. Fakat yardımla gelen gemilerin bir kısmının tadile ihtiyacı olduğu, gönderilen malzemelerin çoğunun savaĢta kullanılan eski malzemeler olduğu detayı ancak Türk-Amerikan iliĢkilerinin iyi gitmediği Türkiye’nin NATO’ya bir türlü dâhil edilmediği dönemde Abidin Daver gibi bazı gazeteciler tarafından belirtilmiĢtir. Türk gazetelerinde Kuzey Atlantik Ġttifakının baĢlangıcına kadar olan dönem dıĢ politika ile ilgili asıl iĢlenen konular Amerika’dan gelen uzmanlar, yardım olarak kaç tane gemi, Ģilep gibi askeri malzemenin geldiği, Truman, Marshall ve yardımla ilgili resmi yetkililerin açıklamaları ve Türkiye’nin Amerika ile iĢbirliğine olan duyduğu minnettarlık olmuĢtur. 356 Cumhuriyet Gazetesi, 11 Mayıs 1947, s.2 357 Mehmet Altan, Süperler ve Türkiye Türkiye’de Amerikan ve Sovyet Yatırımları, Ġstanbul: AFA Yayınları, 1968, s.87 131 2. MARSHALL PLANI 2.1.Marshall Yardım Planının OluĢumu Marshall, 5 Haziran 1947’de Harvard Üniversitesinde yaptığı konuĢmada, Amerika’nın dünyadaki ekonomiyi sağlıklı ve normal bir hale getirmek için elinden ne geliyorsa yapması gerektiğini ifade etmiĢtir. Marshall’a göre yardım gerçekleĢmeden politik istikrar gerçekleĢemez ve barıĢın da garantisi sağlanamazdı. Açıklamasında yürütülmekte olan Amerikan politikasının bir ülkeye ya da doktrine karĢı değil, açlığa, yoksulluğa, umutsuzluğa ve kaosa karĢı olması gerektiğini vurgulamıĢtır. Marshall, dünyada ekonominin iĢlerlik kazanıp canlanmasıyla özgür kurumların var olabileceğini, politik ve sosyal kurumların ortaya çıkabileceğini belirtmiĢtir. Devletlerin özgürleĢmesi için yardım isteyen her hükümetle tam bir iĢbirliği içerisinde olunması gerektiğini 358 savunmuĢtur. The Times gazetesinde yayımlanan “ Next Phase of U.S. Aid to Europe” baĢlıklı yazıda Marshall’ın açıklamasının ardından, Avrupa’nın yeniden yapılandırılması için ortaya konan Amerikan yardımı fikrinin, Ġngiliz Hükümeti tarafından memnuniyetle 359 karĢılandığı bildirilmiĢtir. Görsel 70: Ulus gazetesinde yayımlanan Ratip Tahir Burak karikatüründe, Truman Doktrini çerçevesinde Yunanistan ve Türkiye'ye yapılan yardım masadaki çorba kâsesi olarak görülüyor. Masanın bir ucunda Türkiye’yi bir ucunda Yunanistan’ı temsil eden birer bebek var. Bebekler karınlarını doyuruyorlar, altta ağlayan ve diğerlerinden çok daha zayıf olan bebek ise Avrupa’yı temsil ediyor ve – “ben de isteriiiiiim!..” diyor, Önlüğünde 360 Avrupa yazan bebek Marshall Planından faydalanmak isteyen Avrupa devletlerini temsil ediyor. 358 Harry Bayard Price, The Marshall Plan and Its Meaning, New York: Cornell University Press, 1955, s.25-26 359 The Times Gazetesi, “ Next Phase of U.S. Aid to Europe”, 7 Haziran 1947, s.4 360 Ulus Gazetesi, 28 Haziran 1947, s.1 132 AkĢam gazetesinde yayımlanan “Üçler Konferansı Bugün Öğleden Sonra Toplanıyor” baĢlıklı haberde, Amerika’nın Avrupa ülkelerine yapacağı yardımla ilgili görüĢmelerin, Ġngiltere ve Fransa’nın teklifi üzerine Rusya’nın da katılımıyla Paris’te 361 yapılacağı bildirilmiĢtir. Görsel 71: Ulus gazetesinde yayımlanan Ratip Tahir Burak karikatüründe, Avrupa'ya yönelik Amerikan Yardım Planı Karşısında, Rusya’yı temsil eden anne elinde tencere ve kaşıkla kızgın bir şekilde ağlayan bebeklerine 362 bağırıyor: "Sesinizi kesin ben yiyeyim, size süt olsun!" diyor. Karikatürde Paris konferansına davet edilen Rusya’nın, yardımın peşinde olduğu ve asıl odağının yardımı peyk devletleri için değil kendisi için kullanmak olduğu vurgulanmış. Görsel 69: Ulus gazetesinde yayımlanan Ratip Tahir Burak karikatüründe, Sam amca elinde yemek tabağıyla 363 Avrupa ülkelerini arıyor ve Sovyet Rusya'ya: “Yahu Avrupa nerede? Kendisine biraz yardım yapacaktım!" diyor. Rusya’nın göbeğinin şişkinliğinden bütün Avrupa devletlerini yediği görülüyor. 361 Akşam Gazetesi, “Üçler Konferansı Bugün Öğleden Sonra Toplanıyor”, 27 Haziran 1947, s.1 362 Ratip Tahir Burak, Ulus Gazetesi, 29 Haziran 1947, s.1 363 Ratip Tahir Burak, Ulus Gazetesi, 20 Haziran 1947, s.1 133 Paris konferansı esnasında Ġngiltere’yi temsil eden Bevin ve Sovyet Rusya’yı temsil eden Molotov arasında anlaĢma sağlanamamıĢtır. Ulus gazetesi, “Paris Konferansı Çıkmaza Giriyor” baĢlıklı yazıda Ġngiliz DıĢiĢleri Bakanı Bevin’in açıklamalarına yer vermiĢtir. Bevin, Marshall Planının uygulanması için oluĢturulacak programda her Avrupa devletinin kalkınmasını sağlamak için ihtiyaç duyduğu dıĢ yardım miktarının tespit edilmesinin gerektiğini ve yapılan tespitle tüm devletlerin ihtiyaçlarının bir araya getirilerek ortak bir plan hazırlanmasını önermiĢtir. Bevin, planın her Avrupa ülkesi tarafından olmasa da bir kısmı tarafından onaylanmıĢ bir programa bağlı olmasının yeterli olacağını ifade etmiĢtir. Program uygulanırken Avrupa ülkelerinin kendileri için oluĢturdukları kalkınma planlarının rafa kaldırılmasına ihtiyaç 364 olmadığını da belirtmiĢtir. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan, “Paris Konferansı Bugün Dağılıyor” baĢlıklı yazıda, Sovyet heyetinin kendi önerilerine katılmadığını belirten Bevin, Sovyetler tarafından ortaya konulan planın Amerikan yardımından fayda sağlamak konusunda etkin olmayacağını ifade etmiĢtir. Bevin açıklamasında Avrupa’nın 4 yıllık ihtiyacını belirlemek ve buna göre gerekli olan dıĢ yardımı tayin etmek üzere bir heyet kurulmasını teklif etmiĢ, bu heyetin Ġngiltere, Fransa ve Rusya ile birlikte diğer ülkeleri temsil edecek 4 üyeden oluĢmasını önermiĢtir. OluĢturulacak heyetin vasıtasıyla Avrupa devletleriyle iletiĢimin sağlanabileceğini belirten Bevin’in düĢüncesiyle ilgili olarak Fransız DıĢiĢleri Bakanı Bidault planın temel olarak Fransız fikrine aykırı olmadığını söylemiĢ, Sovyet DıĢiĢleri Bakanı Molotov ise Bevin’in fikrinin Avrupa’nın iç iĢlerine karıĢmak anlamına geldiğini belirtmiĢtir. Bevin ve Molotov’un bir türlü uzlaĢamaması 365 üzerine toplantı çıkmaza girmiĢtir. Tass Ajansı tarafından belirtilen Rus görüĢü, Avrupa’nın iktisadi bütünlük oluĢturmasına karĢıdır, Amerikan yardımının her ülke için ayrıca yapılmasını 366 savunmaktadır. Ulus gazetesinde yer verilen Fransız Hükümeti’nin yayımladığı tebliğde Marshall’ın önerisi üzerine hazırlanması gereken planın Amerika tarafından değil, Avrupa ülkeleri tarafından oluĢturulması gerektiği belirtilmiĢtir. Fransa’ya göre 364 Ulus Gazetesi, “Paris Konferansı Çıkmaza Giriyor”, 1 Temmuz 1947, s.1 365 Cumhuriyet Gazetesi, “ Paris Konferansı Bugün Dağılıyor”, 1 Temmuz 1947, s.1,3 366 Akşam Gazetesi, “Moskova’daki MüĢahitler Paris Konferansı’ndan Netice beklemenin Abes Olduğu Kanaatinde”, 30 Haziran 1947, s.1 134 Avrupa ülkeleri Franco Ġspanya’sı hariç kendi milli gelir ve ihtiyaçlarının bilançosunu ayrıntılı olarak belirlemeli ve var olan açıkları tespit etmeli, bu açıklar öncelikle Avrupa ülkeleri tarafından doldurulmalı ve bu gerçekleĢtirilemezse Amerika’dan yardım 367 istenmelidir. AkĢam gazetesinde yayımlanan “Avrupa Kalkınması Rusyasız Tatbik Edilecek” baĢlıklı haberde Bevin, Marshall Planının, ülkelerin milli hedeflerine mani olmadığını ve hiçbir ülkenin iç iĢlerine müdahale amacı taĢımadığını belirtmiĢtir. Rusların teklifinin ise sadece Avrupa’nın ihtiyaçları üzerinde durduğunu, kalkınma ve yardım fikri içermediğini, kendisinin bu fikre karĢı olduğunu belirtmiĢtir. Bevin’in ardından söz alan Molotov, Ġngiliz planını eleĢtirerek Sovyetlerin kendi ekonomik planlarının olduğunu fakat diğer Avrupa devletlerinin bir plana sahip olmadığını vurgulamıĢtır. ÇeĢitli ülkelerin temsilcilerini getirerek Avrupa’nın genel ihtiyaçlarının belirlenebilmesinin doğru bulmadığını belirtmiĢtir. Bevin ise Molotov’un ortaya attığı fikrin Avrupa 368 devletlerinin Amerika’dan açık çek istemesi gibi olduğunu söylemiĢtir. Ulus gazetesinde açıklamalarına yer verilen Molotov Avrupa yardımını belirlemek için bir teĢkilat kurulmasının sonuç vermeyeceğini söylemiĢ, hatta kurulması planlanan teĢkilatın Ġngiltere, Fransa, Amerika ve onlarla birlikte hareket eden ülkeleri diğer Avrupa ülkelerinden ayırarak iki grup oluĢturacağını ve bu iki grubun arasında anlaĢmazlık çıkmasına sebep olabileceğini, teĢkilatın alacağı kararların da ancak bazı 369 büyük devletlerin iĢine yarayacağını belirtmiĢtir. Ulus gazetesi yazarı Nihat Erim “Asıl Mesele” baĢlıklı yazısında, Paris Konferansının çıkmaza girmesinde haksız olan tarafın Rusya olduğunu ifade etmiĢtir. Erim, Amerika’nın Avrupa ülkeleri üzerinde emperyalist istekleri olduğu yönündeki Rus iddialarını gülünç bulduğunu, Amerika’nın amacının ülkeleri açlık ve manevi yorgunluktan kurtarmanın yanında kendi birlik ve bütünlüğünü de korumak olduğunu söylemiĢ ve hedefinin emperyalizmle bağdaĢtırılamayacağını belirtmiĢtir. Erim, Amerika’nın yardım için Avrupa’ya elini uzattığını, yardım elini geri çevirerek Rusya’nın suç iĢlediğini ve bundan kısa müddette vazgeçmesini istemiĢtir. 367 Ulus Gazetesi, 1 Temmuz 1947, s.4 368 Akşam Gazetesi, “Avrupa Kalkınması Rusyasız Tatbik Edilecek”, 1 Temmuz 1947, s.1 369 Ulus Gazetesi, 2 Temmuz, s.4 135 Vakit gazetesi yazarı Asım Us, “Paris Konferansı ve Neticesi” baĢlıklı yazısında, Molotov’un Paris Konferansında asıl amacının savaĢ zamanında Almanya karĢısında Moskova Amerika’dan nasıl yardım aldıysa yine aynı Ģekilde ülkesine yardım sağlamak olduğunu söylemiĢtir. Ancak Molotov yardımın hangi alanda kullanılacağının tamamen Sovyet Rusya tarafından belirlenmesini istemiĢ bu da Bevin- Molotov çatıĢmasına sebep olmuĢtur. Asım Us, Molotov toplantıdan çekildikten sonra Bevin ve Bidault’nun Paris görüĢmelerini devam ettirmesinin Rusya’ya karĢı bir ihtar niteliğinde olduğunu söylemiĢtir. Bu ihtar Avrupa’da barıĢın devamlılığına engel oluĢturan Rus siyasetine 370 karĢı daha fazla tahammül gösterilemeyeceğini ifade etmektedir. Görsel 72: The Evening Star gazetesinde yayımlanan Paris görüşmelerinde Rusya ve İngiltere arasındaki anlaşmazlığı anlatan karikatürde, Molotov’un toplantıdan ayrıldığı ve arkasını döndüğü görülüyor. Bevin bunun 371 üzerine: “Zaten kapıyı açık bırakıyorlar.”diyor. Görsel 73: The New York Times gazetesinde yayımlanan karikatür "Asma Köprüyü Yukarı Çekmek" başlığını taşıyor. Bir tarafta Marshall Planını uygulamak isteyen Batı Avrupa diğer tarafta ise köprüyü ortadan kaldıran Doğu Avrupa bulunuyor372 370 Asım Us, “Paris Konferansı ve Neticesi”, Vakit Gazetesi, 4 Temmuz 1947, s.1-5 371 The Evening Star Gazetesi, 14 Temmuz 1947, s.1 372 The New York Times Gazetesi, 13 Temmuz 1947, s.85 136 Görsel 74: Ulus gazetesinde yayımlanan Ratip Tahir Burak karikatüründe, Paris görüşmelerinin çıkmaza girmesi sonucunda dünya ikiye ayrılıyor, bulutlar üzerinde Batıyı temsil eden Amerika ve Doğu Avrupa’yı temsil eden Rusya bulunuyor, her iki taraf kızgınlıkla birbirini izliyor. Arada kalan dünya ise: "Sonunda kabak fırtınası hep 373 benim başımda patlıyor" diyor. Görsel 75: The New York Times gazetesinde yayımlanan karikatür “Demir Perdenin Her İki Tarafından Görünen Paris Toplantısı” başlığını taşıyor. Resim 1: Hangi eli seçiyorsun, Truman Doktrini mi Marshall Planı mı?, Resim 2: Molotov, Pravda gazetesi ile Rusya’nın Avrupa yardımları kapsamına dahil edilip edilmemesi ile ilgili konuşuyor, Resim 3:Karikatürde Amerikan Hot-Dog standından geçen öğrenciler ve Sovyet Rusya’yı temsil eden bir kadın resmedilmiş.Öğrenciler Hot-Dog yazan dükkana merakla bakarken arkada bulunan Madam Molotov elinde 374 şemsiyesiyle kızgın bir şekilde öğrencilere bakıyor. 373 Ratip Tahir Burak, Ulus Gazetesi, 1 Temmuz 1947, s.1 374 The New York Times Gazetesi, 13 Temmuz 1947, s.85 137 2.2. Paris GörüĢmeleri ve Avrupa Paris’te gerçekleĢen görüĢmelerde Rusya ile anlaĢmazlığa düĢülmesi üzerine Ulus Gazetesi, “Paris Konferansında Bidault UzlaĢmacı Tekliflerde Bulundu” baĢlıklı habere göre, Ġngiltere ve Fransa’nın Avrupa devletleri ile birlikte Marshall Planının uygulanabilmesi için çalıĢacakları belirtilmiĢtir. Paris’te gerçekleĢecek yeni görüĢmeler 375 için Avrupa devletlerine kısa süre içinde davetiyeler gönderileceği bildirilmiĢtir. AkĢam gazetesinde yayımlanan “22 Devlet 12 Temmuzda Paris’e Davet Olundu” baĢlıklı haberde, Ġngiltere ve Fransa tarafından Marshall Planının uygulanabilmesine yönelik iĢbirliği oluĢturmak amacıyla aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 22 ülkenin Paris’e çağrıldığı belirtilmiĢtir. Yapılacak görüĢmelerde Avrupa devletlerinin ihtiyaçlarına yönelik Amerika’ya sunulmak üzere bir rapor oluĢturulması 376 planlanmıĢtır. Konferansa çağrılan 22 ülke içerisinde Almanya ve Ġspanya hariç tüm Avrupa devletleri bulunmaktadır. The Times gazetesinde yayımlanan “Mr. Bevin at Quai D’orsay” baĢlıklı haberde belirtildiğine göre, Molotov’un plana karĢı çıkması nedeniyle Moskova’ya davet gönderilmesi anlamsız olacağından Rusya için davet Ġngiltere’deki Sovyet Büyükelçisi Bogomolov’a yapılmıĢtır. Konferansa Almanya’nın davet edilmeme nedeni henüz bir merkezi hükümetinin bulunmamasıydı. Ġspanya’ya davet gönderilmemesinin nedeni ise, Franco rejimi ile iĢbirliğine karĢı olan BM kararlarına 377 sadık kalınmasıydı. Vakit gazetesi yazarı Asım Us, “Amerika Yardımı ve Küçük Devletlerin Ġstiklali” baĢlıklı yazısında, Rusya’nın Paris görüĢmelerini çıkmaza sürüklemek için elinden geleni yapmasına rağmen tekrar Paris konferansına davet edilmesini doğru bulmadığını ifade etmiĢtir. Us, Ġngiltere ve Fransa DıĢiĢleri bakanlarının Marshall yardımı için konferans esnasında bir plan hazırlanırsa Rusya’nın bu plana sonradan dâhil olabileceğini ifade etmelerini de eleĢtirilmiĢtir. Ġngiltere ve Fransa hazırlanacak planda Avrupa’daki küçük devletlerin iç iĢlerine karıĢılmayacağının resmi olarak ortaya çıkacağını ve Sovyetlerin böylece plana dâhil olabileceğini düĢünmekteydiler. Bu 375 Ulus Gazetesi, “Paris Konferansında Bidault UzlaĢmacı Tekliflerde Bulundu”, 2 Temmuz 1947, s.4 376 Akşam Gazetesi, “22 Devlet 12 Temmuzda Paris’e Davet Olundu”, 4 Temmuz 1947, s.1 377 The Times Gazetesi, “Mr. Bevin at Quai D’orsay”, 4 Temmuz 1947, s.4 138 durum karĢısında Us, Ġngiltere ve Fransa’nın Rusya karĢısındaki iyimserliğinin kendisini hayrete düĢürdüğünü ifade etmiĢtir. Molotov’un yardımla istiklalinin tehlikeye düĢeceğini ifade ettiği devletleri bizzat Moskova’nın iĢgal ettiğini söyleyen Us, kendi iĢgal ve siyasi kontrolleri altında bağımsızlığı bozulmayan devletlerin Amerika’nın 378 yardımlarıyla egemenliklerinden olma düĢüncesinin yanlıĢlığı üzerinde durmuĢtur. Görsel 76: Ulus gazetesinde yayımlanan Ratip Tahir Burak karikatüründe, Rusya’yı temsil eden ayı, Avrupa’yı temsil eden kadını kaçırıyor ve yerde bulunan Sam Amcaya bağırıyor: “Yardan mı geçsem, senden mi?, Rusya 379 aslında Avrupa’yı mı ele geçirsem yoksa Amerika ile işbirliği mi yapsam diye soruyor. Ulus gazetesi yazarı Falih Rıfkı Atay, “Dünya’nın Ġkiye BölünüĢü” baĢlıklı yazısında daha önceki dönemde Rusya olmadan herhangi bir uluslararası toplantının gerçekleĢmesinin mümkün olmadığını, Kremlin tarafından güdülen inatçı politikanın iliĢkileri kırılma noktasına getirdiğini ve yeni Paris Konferansının artık dünyanın iki kutba ayrıldığının kesin göstergesi olacağını vurgulamıĢtır. Atay’a göre Rusya ne kendi ekonomisini ne de peyklerinin içinde bulunduğu sefil durumu düzeltmek amacında değildir. Hatta Amerika ve Avrupa birlikteliğini yenemeyeceğinin de farkındadır. Rusya’nın konferansa girmemesinin asıl amacı Marshall planı ile oluĢacak Avrupa birlikteliğinin bozulacağına inanmasıdır. Atay, Rusya’nın yenileceğini bile bile savaĢa 378 Asım Us, “Amerika Yardımı ve Küçük Devletlerin Ġstiklali”, Vakit Gazetesi, 5 Temmuz 1947, s.1 379 Ratip Tahir Burak, Ulus Gazetesi, 7 Temmuz 1947, s.1 139 girmeyi tercih edecek bir ülke olmadığını bu yüzden dünya barıĢının ancak Rusya’nın 380 beslediği ümitlerin boĢa çıkmasıyla gerçekleĢebileceğini düĢünmektedir. Görsel 77: Ulus gazetesinde yayımlanan Ratip Tahir Burak karikatüründe Sam Amca, hapsedilmiş kadını (Avrupa'yı) kurtarmak için Stalin'e para kesesini uzatıyor fakat Stalin kendisine uzatılan para miktarından memnun görünmüyor ve Stalin:" Ne?- Kurtarmak için mi? Bense trahoması (göz kapaklarının altında beliren 381 torba) zannetmiştim. Tass Ajansı tarafından yapılan açıklamayla Sovyetler hem Ġngiltere hem de 382 Fransa’nın konferansa katılma davetini reddettiler. Cumhuriyet gazetesinde belirtildiğine göre, Bulgaristan ve Yugoslavya da Paris Konferansı davetini reddetmiĢ, Ġskandinav devletleri ise davete olumlu yanıt vermiĢlerdir. Çekoslovakya baĢta olumlu bir tutum sergilese de Rusya ve diğer Slav ülkelerinin yer almadıkları bir konferansta bulunamayacağını belirtmiĢtir. Polonya, Romanya, Macaristan, Arnavutluk da 383 konferansta katılmayacak devletler arasındadır. The Times gazetesinde belirtildiğine göre, Finlandiya resmi kabine onayını bekliyor olsa da coğrafi ve siyasi nedenlerle 384 daveti reddettiğini belirtmiĢtir. Konferansa çağrılan 22 ülkeden 14’ü olumlu yanıt vermiĢtir. 380 Falih Rıfkı Atay, “Dünya’nın Ġkiye BölünüĢü”, Ulus Gazetesi, 7 Temmuz 1947, s.1-4 381 Ratip Tahir Burak, Ulus Gazetesi, 5 Temmuz 1947, s.1 382 The Times Gazetesi, “Failure at Paris”, 3 Temmuz 1947, s.5 383 Cumhuriyet Gazetesi, “Paris Konferansı”, 11 Temmuz 1947, s.3 384 The Times Gazetesi, “First Acceptances For Paris”, 7 Temmuz 1947, s.4 140 Görsel 78: Ulus gazetesinde yayımlanan Ratip Tahir Burak karikatüründe, Sovyet Rusya’yı temsil eden çoban Amerika’nın yardımına koşan Avusturya, Yugoslavya, Macaristan, Çekoslavakya’yı görünce, Bulgaristan'ı yanında 385 tutmaya çalışıyor. Ġskandinav devletleri, konferansa katılmayı BM otoritesi dıĢına çıkılmaması ve Doğu Avrupa devletleri ile olan ticaretlerine ve tarafsızlık tutumlarına müdahale 386 edilmemesi Ģartlarını ön plana koyarak kabul etmiĢlerdir. Görsel 79: The Evening Star gazetesinde yayımlanan karikatürde, Stalin öğretmen olarak masaya oturmuş yanında çekiç ve orak işareti ile sarılmış bir dünya küresi bulunuyor. Stalin, öğrencisi konumunda bulunan Çekoslavakya, Arnavutluk, Polonya, Bulgaristan, Finlandiya, Macaristan, Romanya ve Yugoslavya’nın Paris konferansına katılmaması için yönlendirme yapıyor. Stalin: “Bir kez daha, şimdi hep birlikte, hayır efendim Marshall Planı 387 görüşmelerine katılmak istemiyoruz.” 385 Ratip Tahir Burak, Ulus Gazetesi, 8 Temmuz 1947, s.1 386 Michael J.Hogan, The Marshall Plan, America, Britain and Reconstruction of Western Europe 1947- 1952, Cambridge: Cambridge University Press, 1987, s.60 387 The Evening Star Gazetesi, 12 Temmuz 1947, s.1 141 2.3. Paris Konferansının Ġçeriği ve Marshall Planına Yönelik EleĢtiriler Paris Konferansında katılımcı ülkelerin ihtiyaçlarını ve üretim alanlarını belirlemek üzere görüĢmeler gerçekleĢtirilmiĢtir. Vakit gazetesi, “Paris Konferansında Heyetimizin Bir Teklifi Oy Birliğiyle Kabul Edildi”, baĢlıklı yazıda Paris Konferansı ÇalıĢma Komitesi BaĢkanı Herve Alphand’ın açıklamalarına yer vermiĢtir. Alphand, oluĢturulması planlanan teĢkilatın demokratik olması için bazı heyetlerin -özellikle Türk ve Fransız heyetleri tarafından önerilmiĢ olan- Avrupa’nın sahip olduğu kaynakları ve gereksinimleri belirlemek üzerine oluĢturulacak raporun belirli temsilciler tarafından değil, bütün ülkelerin temsilcilerinden oluĢması önerisinde bulunduklarını belirtmiĢtir. Ayrıca alınan karara göre konferansa katılmamıĢ olan fakat sonradan bu göreve sahip olmak isteyen devletlerin iĢbirliği komitesinde yer alabileceklerini ifade 388 etmiĢtir. Daha sonradan yapılan düzenlemeyle Ġspanya bu karardan hariç 389 tutulmuĢtur. Marshall Planının etki alanını arttırmak ve daha çok insan tarafından kabul görmesini sağlamak amacıyla Amerikalı Murray Martin tarafından Hasan Saka’ya bir mektup gönderilmiĢtir. Mektupta dünya barıĢı ve güvenliğini sağlamak için, dünya çapında bir radyo toplantısının yapılması önerilmiĢtir. Martin’e göre; Marshall Planının dünyayı kurtarıp kurtarmayacağı belli olmasa da emin olunacak tek Ģeyin dünyadaki bir çok kiĢinin yürekten desteği olmadan ne Marshall Planının ne de dünyanın kurtuluĢuna yönelik baĢka bir yaklaĢımın baĢarılı olacağıdır. Planın destek görmesi için tüm dünya tarafından anlaĢılması gerektiğini söyleyen Martin, Ģüphenin ötesini kavrayabilmek adına bu planın açıklanması ve tartıĢılması gerektiğini belirtmiĢtir. Böylece dünyanın içinde bulunduğu durum açıkça ortaya konarak zorluklara karĢı Marshall Planının ortaya koyduğu çözümlerin gerçekleĢebilmesi için her bireyin bu amaç uğruna hareket edebileceğini ifade etmiĢ ve dünyadaki her radyo tesisinin Marshall planına ayıracağı bir 24 saat belirlemesini istemiĢtir. Bu proje ve onun sadeliği ve cüretinin milyonlarca 390 insanın dikkatini bu sorunu düĢünmeye çevirebileceğini ifade etmiĢtir. 388 Vakit Gazetesi, “Paris Konferansında Heyetimizin Bir Teklifi Oy Birliğiyle Kabul Edildi”, 14 Temmuz, s.1,5 389 Ulus Gazetesi, “Konferans Kapandı”, 16 Temmuz 1947, s.1 390 BaĢkanlık Cumhuriyet ArĢivi, Fon:30-1-0-0, Kutu:5, Gömlek:23, Sıra:11, 05.12.1947 142 AkĢam gazetesinde yayımlanan “Amerika-Avrupa” baĢlıklı haberde, Marshall, Paris Kongresi sürerken hedeflenen yardım planının sadece mali konularda değil kültür alanında da etkisinin görüleceğini söylemiĢtir. Amerika’nın, Avrupa’nın tekrar demokrasi içinde yaĢamasını umut ettiğini, Amerika ve Avrupa iliĢkilerinde bir dönüm 391 noktasında bulunulduğunu ifade etmiĢtir. Görsel 80: The New York Times gazetesinde yayımlanan karikatür, “Soğuk Savaş Daha da Isınıyor” başlığını taşıyor. Karikatürde Amerika’nın Avrupa’ya yardımı güneş ile betimlenmiş, güneşin yaydığı sıcaklıkla komünizmi simgeleyen kardan adamın erimeye başladığı, Amerika’nın dünyadaki Sovyet etkisini kırmaya başladığı 392 anlatılmış. Amerika, Paris Konferansında Avrupa ülkelerinden gerçekleĢtirmesini istediği maddeleri Ġngiltere vasıtasıyla iletmiĢtir. Buna göre, ilk olarak temsilciler, ülkelerinin ekonomik ihtiyaçlarını net bir Ģekilde belirtmeli, Amerika tarafından yapılacak yardım belirli bir plan çerçevesinde 4 yıllık süreye yayılarak kullanılmalıydı. En gerekli ihtiyaçları karĢılamak için kısa süreli planlar yapılmalıydı. Ġkinci istek; Avrupa ülkelerinin ekonomik istikrarı kazanmalarıydı. Böylece sonraki dönemde ticari engeller yok edilerek gümrük birliği oluĢturulabilirdi. Üçüncü olarak, oluĢturulacak planda temsilcilerin kömür, petrol gibi maddelere ne kadar ihtiyaçları olduğunu belirtmeleri, kendi üretim kapasiteleri hakkında bilgi vermeleri, üretimin artması için neler 391 Akşam Gazetesi, “Amerika-Avrupa”, 15 Temmuz 1947, s.1 392 New York Times Gazetesi, 21 Aralık 1947, s.76 143 yapılabileceğine dair fikirlerini belirtmeleri ve sahip oldukları gıda malzemesi miktarı, taĢıtlar ve sanayileri hakkında açıklamalara yer vermeleri istenmiĢtir. Son istek ise 393 üyelerin bu hedefleri gerçekleĢtirebilmeleri için iĢbirliği içerisinde olmalarıydı. Vakit gazetesi, “Paris Konferansı Süratle Ġlerliyor” baĢlıklı yazıda, Kongrede yapılan komisyon toplantısında 4 yıllık bir kalkınma programı hazırlanması ve bu programın 1 Eylül’den önce Amerika’ya ulaĢtırılması kararının alındığı bildirilmiĢtir. 394 Avrupa’nın ihtiyaçlarını ortaya koymak üzere 4 komite oluĢturulması planlanmıĢtır. Cumhuriyet gazetesi, “Paris Konferansı”, baĢlıklı haberde komiteleri üyeleri ile birlikte aktarmıĢtır: - Gıda ve ĠaĢe Komitesi: Fransa, Ġngiltere, Danimarka, Ġzlanda ve Hollanda. - Çelik ve Ağır Sanayi Komitesi: Fransa, Ġngiltere, Lüksemburg, Norveç, Türkiye. - UlaĢtırma (TaĢıt) Komitesi: Fransa, Ġngiltere, Belçika, Norveç, Portekiz, Ġsviçre, Türkiye. - Akaryakıt ve Enerji Komitesi: Ġngiltere, Avusturya, Belçika, Danimarka, 395 Yunanistan, Ġtalya, Ġsveç, Ġsviçre. Paris BarıĢ Konferansı 15 Temmuz günü sona ermiĢtir. Hedeflenen programda Avrupa’nın hangi üretim alanlarına sahip olduğu, hangi alanlarda yardıma ihtiyaç 396 duyduğunun belirlenmesi için çalıĢmaları komisyonlar yürütecektir. Vakit gazetesinde yayımlanan “Paris Konferansı BaĢarı Ġle Sona Erdi” baĢlıklı yazı, çalıĢma komisyonunun, 16 ülkenin temsilcilerinden oluĢan iĢbirliği komisyonuna bağlı bir icra komitesi ile 4 farklı alanda komitenin kurulmasına karar verdiğini belirtmiĢtir. Ġcra komitesinin üyeleri, Ġngiltere, Fransa, Ġtalya, Norveç ve Felemenk’ten oluĢmaktadır. 397 OluĢturulan komiteler Ağustos ayından önce programlarını hazırlayacaklardır. Konferansta Türkiye’yi temsil eden Büyükelçi Numan Menemencioğlu kendi ülkesi ve Yunanistan adına söz alarak Avrupa ülkelerine verilen bu görevde Türkiye ve 393 Çağrı Erhan, “Ortaya ÇıkıĢı ve UygulanıĢıyla Marshall Planı”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, C.51, S.1(1996), s.282 394 Vakit Gazetesi, “Paris Konferansı Süratle Ġlerliyor”, 15 Temmuz 1947, s.1 395 Cumhuriyet Gazetesi, “Paris Konferansı”, 15 Temmuz 1947, s.3 396 Akşam Gazetesi, “Paris Konferansının Ġlk Safhası Bitti”, 16 Temmuz 1947, s.1 397 Vakit Gazetesi, “Paris Konferansı BaĢarı Ġle Sona Erdi”, 16 Temmuz 1947, s.1 144 Yunanistan’ın uyum içinde hareket edeceklerini ve komitelerle iĢbirliği içerisinde 398 çalıĢılacağını ifade etmiĢtir. The Times gazetesinde yayımlanan, “The American Presidency” baĢlıklı yazıda, Henry Wallace’ın, Truman Doktrini ve Marshall Planı ile ilgili açıklamalarına yer verilmiĢtir. Wallace her iki yardım planına da karĢıdır çünkü bu planların Avrupa’yı 2 ayrı silahlı kampa ayırdığını düĢünmektedir. Ġnsanların zorunda oldukları için yardım istediğini fakat amaçlanan planın insanlar saban isterken onlara silah verdiğini 399 belirtmiĢtir. Ulus gazetesinde yayımlanan “Valles Marshall Planına Çatıyor” baĢlıklı yazıda ise Wallace, kalkınma programının sefaleti ortadan kaldırmadığını ama devam ettirebileceğini söylemiĢtir. Ona göre, program uluslararası anlaĢmazlıklara sebep olabilir ve Marshall Planı Truman Doktrininden farklı değildir ancak onun yeni bir 400 versiyonu sayılabilir. Görsel 81:The New York Times gazetesinde yayımlanan karikatürde, Amerikan Kongresinin Avrupa’ya yardım konusunda bir türlü karar alamaması üzerine, üzerinde yırtık kıyafetlerle ve elinde boş bir kâseyle yardıma çok ihtiyacı olduğu görülen Avrupa’yı temsil eden adam kongreden çıkan kararı beklemektedir. Karikatürün başlığı: “ 401 Avrupa Ne kadar Süre Bekleyebilir?” 398 A.g.e., s.5 399 The Times Gazetesi, “The American Presidency”, 30 Aralık 1947, s.4 400 Ulus Gazetesi, “Valles Marshall Planına Çatıyor”, 25 ġubat 1948, s.6 401 The New York Times Gazetesi, 19 Ekim 1947, s.120 145 2.4. George Kennan’ın Sovyet Politikası ile Ġlgili GörüĢleri ve Yankıları George Kennan’ın X mahlası ile yazdığı, Foreign Affairs dergisinde yayımlanan “The Sources Of Soviet Conduct” baĢlıklı makale Amerika’nın Sovyetler karĢısında ne Ģekilde hareket etmesi gerektiğini belirtmesi bakımından önemli görülmüĢ ve beklenenin üzerinde bir tepki görmüĢtür. Yazıda öncelikle Sovyetlerin siyasi hedeflerinden, güçlü ve zayıf yanlarından bahsedilmiĢ ve Amerika’nın Sovyetler karĢısında hangi tavırlar içerisinde olması gerektiği özetlenmiĢtir. Amerika’nın Sovyetlere yönelik politikasının uzun vadeli, sabırlı ve Rusya’nın yaygın politikasına 402 karĢı uyanıkça olması gerektiği söylenmiĢtir. Amerika’nın politik arenada Sovyetler Birliğini bir ortak değil rakip olarak görmeye devam etmesi gerektiğini, Sovyet politikalarının barıĢ ve denge yanlısı sosyalist ve kapitalist dünyaların birlikte var olabilme inancına sahip olmadığını onun ötesinde rakip güçlere karĢı dikkatli ve 403 devamlı baskının yapılarak rakiplerini zayıflatma amacı güttüğü belirtilmiĢtir. Kissinger, “Diplomasi” isimli kitabında George Kennan’ın “Sovyet Hareket Tarzının Kaynakları” makalesine değinir. Kennan’a göre Stalin’in dünyaya bakıĢ açısının temelinde komünist ideoloji bulunmaktadır. Stalin, Batı dünyasını -ideolojik olarak kapitalistleri- kendine düĢman olarak değerlendirmekteydi. Bu yüzden Sovyetler Birliği ve Amerikan iliĢkilerinde yaĢanan herhangi bir anlaĢmazlık, Washington ve Moskova’nın birbirini yanlıĢ anlamasından kaynaklanmıyordu, nedeni Sovyetler Birliği’nin Batıyı değerlendirme Ģekliydi. Kennan’a göre; Sovyetler karĢısında zafer elde edebilmenin yöntemi, Rusların barıĢı hedefleyen kararlı bir dünya oluĢturma amacına karĢı taarruz ettiği her durumda, istikrarlı bir karĢıt kuvvetle karĢılarına çıkıp onları durdurmaktır. Kissinger, bu ifadenin düĢmanın yolundan döndürülerek barıĢa 404 ulaĢmak biçimindeki yüz yıllık Amerikan rüyasını anlattığını belirtir. 402 George Kennan (X), Foreign Affairs Dergisi, The Sources Of Soviet Conduct, Spring 87, Vol: 65, Issue: 4, s.861 403 A.g.m, s.867 404 Henry Kissenger, Diplomasi, çev. Ġbrahim Kurt, ĠĢ Bankası Kültür Yayınları: Ġstanbul, 2. Baskı, Mart 2000, s.494 146 Görsel 82: The New York Times gazetesinde yer alan “Rusya'nın Stratejisine İtalyan Yorumu” başlıklı karikatürde, Amerika ve İngiltere ciddi şekilde Stalin’i izliyorlar, Stalin kendi etkisi altında bulunduğu topraklar üzerinde dans 405 ediyor. Alt yazı: “Slav dansının uluslararası arenada kaz adımı gibi görünmesi ne kadar garip George Kennan tarafından yazılan makaleye, Walter Lippman New York Herald Tribune gazetesinde yayımlanan 14 yazılık seride bazı eleĢtirilerde bulunmuĢtur. Ulus gazetesi yazarı Nihat Erim, “Amerikan DıĢ Politikası Hakkında” baĢlıklı yazısında Lippman’ın yazı dizisine değinmiĢtir. Erim’e göre yazılarda dikkat çeken unsurlardan biri Amerikan yardımlarıdır. Lippman Sovyetler Birliği çevresindeki sınır komĢusu ülkelerinin güçlendirilmesi amacıyla bu ülkelere yardım için harcanan para, kuvvet ve emeğin yönünün değiĢtirilmesi gerektiğini düĢünüyordu çünkü zayıf bir müttefikin Amerika’ya destek olmaktan ziyade yük getirebileceği ihtimali her zaman mevcuttu. Lippman, yardıma ihtiyacı olan ülkelerin Sovyetlere karĢı duramayıp hemen yenilme ihtimallerinin olması nedeniyle bu ülkeleri desteklemenin hiç bir fayda sağlamayacağını düĢünmektedir. Ona göre Amerika, Atlantik ülkeleri yani Batı Avrupa ve Amerika kıtası ülkeleri ile iĢbirliği içerisinde olmalıdır. Türkiye’nin de içinde bulunduğu Orta Doğu ve Yakın Doğu ülkeleri Avrupa’nın orta, doğu ve güney bölgeleri Sovyetler 406 çevresinde ayrı bir alanda olmalıdırlar. 405 The New York Times Gazetesi, 27 Temmuz 1947, s.86 406 Nihat Erim, “Amerikan DıĢ Politikası Hakkında”, Ulus Gazetesi, 11 Kasım 1947, s.2 147 2.5. Truman’ın Marshall Planı ile Ġlgili GörüĢleri Truman, Avrupa’ya yönelik yardım planı ile ilgili olarak Amerika’nın bütün devletlerin iĢbirliğini amaçladığını, bazı devletlerin ise iç iĢlerine müdahale olacağı nedeniyle bu planı desteklemekten kaçındığını söylemiĢtir. Truman’a göre, Marshall Planı’na Amerika’nın etkin bir Ģekilde katılması gerekmektedir çünkü planın 407 gerçekleĢtirilmesi Avrupa’da barıĢın sağlanması için elzemdir. AkĢam gazetesinde yayımlanan “BaĢkan Truman’ın Kongreye Raporu” baĢlıklı yazıda Truman, Marshall Planının, Amerika için enflasyon baskısı ve bazı sınırlamalar yaratsa da sürdürülmesi gerektiğini söylemiĢtir. Avrupa devletlerine verilecek yardımın kısa bir süre sonra karĢılanabileceğini belirtmiĢtir. Bu devletlerin Amerika’ya ihracat yapmasıyla birlikte ithal ettikleri malların fiyatını karĢılayabilecek duruma geleceğini ifade etmiĢtir. Truman ayrıca, Avrupa’nın kalkınmasının sadece Amerikan yardımlarıyla olamayacağını ancak tüm devletlerin iĢbirliği için ellerinden gelen çabayı göstermesiyle 408 gerçekleĢebileceğini belirtmiĢtir. Truman’ın Paris konferansına yönelik yaptığı konuĢmada, Avrupa devletlerine yardım etmek için Amerika’nın elinden geleni yapacağı belirtilmiĢtir. Vakit gazetesinde yayımlanan “Truman BarıĢı GerçekleĢtireceğiz Dedi” baĢlıklı yazıda Truman’a göre yardımlar hem Amerika yararına hem de tüm Batı yarım küre yararınadır. Avrupa’nın savaĢta karĢılaĢtığı zorluk Amerika’ya göre çok daha ağırdır. Avrupa’nın özgür devletlerinin kısa zaman sonra ihtiyaçlarını belirleyeceğini, Amerika’nın insanlığa 409 sürekli bir sulh sağlamak için kendi imkânları ölçüsünde çalıĢacağını ifade etmiĢtir. 407 Ulus Gazetesi, “M. Truman’a Göre Marshall Planı BarıĢı Sağlamak Ġçin Elzemdir”, 22 Temmuz 1947, s.1 408 Akşam Gazetesi, “BaĢkan Truman’ın Kongreye Raporu”, 22 Temmuz 1947, s.2 409 Vakit Gazetesi, “Truman BarıĢı GerçekleĢtireceğiz Dedi”, 3 Eylül 1947, s.3 148 Görsel 83: The New York Times gazetesinde yayımlanan “Avrupa Savaşı” başlıklı karikatürde, Amerika’nın 410 Avrupa’ya yardım programına karşı Sovyet Rusya’nın yıkım planı amaçladığı gösterilmiş. Ulus gazetesinde yayımlanan “M. Truman Avrupa Kalkınma Programını Dün Kongreye Sundu” baĢlıklı haberde, Truman’ın kongreye sunduğu projeye göre 30 Haziran 1949’a kadar olan süre için 6 milyar 800 milyon dolar ve bütün yardım için de 17 milyar dolar istenmiĢtir. Belirlenen kredilerin ülkelere sunuluĢ Ģekilleri farklılıklar gösterecektir. Bir kısmı hibe Ģeklinde, bir kısmı borç yoluyla, bir kısmı da yardım karĢılığında dövizinde ihtiyat akçesi tesis edecek bunun değerlendirilmesi antlaĢmalarla 411 ileriki dönemlerde belirlenecektir. Görsel 84: Ulus gazetesinde yayımlanan Ratip Tahir Burak karikatüründe, Truman Avrupa ülkelerinin simgeleyen civcivleri bir kümes içerisinde korumaya almış ve yemlerini veriyor, bir taraftan Sovyet Rusya’yı temsil eden tavuk dışarıda kalmış olan civcivleri yakalamaya çalışıyor. Alt yazı:” Amerika’nın Avrupa'yı kazasız, belasız kurtarması 412 için tek çare!” 410 The New York Times Gazetesi, 28 Aralık 1947, s.E3 411 Ulus Gazetesi, “M. Truman Avrupa Kalkınma Programını Dün Kongreye Sundu”, 20 Aralık 1947, s.1 412 Ratip Tahir Burak, Ulus Gazetesi, 10 Temmuz 1947, s.1 149 2.6. Yardım Planının Ġçeriğinin Belirlenmesi Vakit gazetesi yazarı Asım Us, “ 16 Memlekete Yardım Meselesi”, yazısında Marshall Planının uygulanmasına yönelik 4 yıllık kalkınma projesinin ülke temsilcileri tarafından hazırlandığını belirtmiĢtir. Rapora göre sağlanacak yardım, devletlerin savaĢ döneminde zarar gören fabrikalarının tamiri ve üretim seviyelerinin savaĢ öncesi 413 duruma gelmesi için kullanılacaktır. Ulus gazetesinde yayımlanan “Amerika DıĢiĢleri Kalkınma Projesi Metnini Tasdik Etti”, baĢlıklı yazıda, Amerikan Ġktisat ĠĢleri MüsteĢarı William Clayton’ın projenin son halini uygun bulduğu ve Paris’te bir araya gelen 16 ülke temsilcilerinin oluĢturdukları bu programın tüm dünya tarihi açısından 414 olmasa bile Avrupa tarihinde yeni bir yol açtığını söylenmiĢtir. Konferansın kabul 415 ettiği rapor son Ģekliyle 1951 yılına kadar 22 milyar dolar yardım istemektedir. Amerika tarafından Avrupa ülkelerinin durumu hakkında bilgi sahibi olmak, nelere ihtiyaçları olduğu ve neleri sağlayabileceklerini incelemek için heyet gönderilmiĢ ve bu heyetin Türkiye ve diğer Avrupa ülkelerini ziyaret ettiği belirtilmiĢtir. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Amerikan Heyeti Ankara’da” baĢlıklı yazıda, Ayan üyesi Gordon yardımın nasıl yapılacağını belirlemek ve boĢlukları tespit etmek amaçlı incelemelerde bulunacaklarını bildirilerek Amerika’nın yardımı sağlayabilmek 416 için samimi Ģekilde çalıĢtığını vurgulamıĢtır. 2.7. Türkiye’nin Yardım Planı Kapsamındaki Yeri Türkiye Marshall yardım planı çerçevesinde ilk olarak kredi yardımı alacak devletler arasına dâhil edilmemiĢtir. Bu durum iç politikada ciddi eleĢtirilere sebep olmuĢtur. AkĢam gazetesinde yayımlanan “Maliye Bakanı Amerikalılara Vaziyetimizi Olduğundan Daha iyi Göstermedik Diyor” baĢlıklı habere göre, eleĢtiriler karĢısında Maliye Bakanı Halit Nazmi KeĢmir, Türkiye’nin Marshall yardımında ücret ödeyerek satın alma kategorisindeki ülkeler arasında yer almasının, Türkiye’nin daha çok döviz ve altın sahibi olmasından kaynaklandığını söylemiĢtir. KeĢmir aslında Türkiye’nin ekonomik durumunun kredi ve bağıĢ yardımı gören ülkelerle karĢılaĢtırılmasının 413 Asım Us, “ 16 Memlekete Yardım Meselesi”, Vakit-Yeni Gazete, 19 Eylül 1947, s.2 414 Ulus Gazetesi, “Amerika DıĢiĢleri Kalkınma Projesi Metnini Tasdik Etti”, 18 Eylül, 1947, s.1 415 Akşam Gazetesi, “Paris Konferansı”, 23 Eylül 1947, s.2 416 Cumhuriyet Gazetesi, “Amerikan Heyeti Ankara’da”, 2 Kasım 1947, s.3 150 olanaklı olmadığını belirtmiĢ fakat var olan dolar ve altın rezervinin Amerikalıların hesaplamalarıyla uymadığından dolayı Türkiye’nin kredi yardımı görecek ülkeler içinde değerlendirilmediğini iletmiĢtir. KeĢmir’e göre, Türkiye ve Amerika’nın yaptığı hesabın farklı olmasının iki nedeni vardır, biri sterlinle ilgili farklı düĢüncelerden diğeri ise Türkiye’nin içerisinde bulunduğu durumun Amerikalılarca yeterince bilinmemesinden kaynaklanmıĢtır. KeĢmir, Türkiye tarafından Amerika’ya iletilmiĢ yanlıĢ bir bilginin 417 olmadığını vurgulamıĢtır. DP temsilcisi Celal Bayar, Cumhuriyet gazetesinin “Celal Bayar’ın Tenkitleri” baĢlıklı yazısında, Türkiye’nin mevcut durumunun mali yetkililer tarafından Amerikan Hükümeti’ne iyi anlatılamadığı yorumunda bulunmuĢtur. Bayar, Marshall Planı ile yardım görecek ülkelerin 3 sınıfa ayrıldığını, ilk sınıftakilerin peĢin para ile yardım alacağı, ikinci sınıftakilerin kredi ile yardım alacağı, üçüncü sınıftakilere ise bedava yardım sağlanacağını ifade etmiĢtir. Türkiye’nin ne kredi ne de açıktan yardım kapsamına girdiğini söyleyen Bayar, yalnızca peĢin ödeme yaparak mal alabilecek kategoride bulunduğunun üzerinde durmuĢtur. Buna neden olarak Türkiye’nin döviz durumunun ithal mal alabilecek kudrette görüldüğü ve ödeme dengesinin sağlam olarak 418 değerlendirildiğini belirtmiĢtir. Marshall Yardımları çerçevesinde Avrupa’nın 16 yardım alacak ülkesi içerisinde yer alan Türkiye’nin içinde bulunduğu yardım kategorisi özellikle muhalefet tarafından eleĢtiriye uğraması sonucu AkĢam gazetesinde yayımlanan “Marshall Planı ve Türkiye” baĢlıklı yazıda Paris Konferansında 2. Delege olarak Türkiye’yi temsil eden Konya Milletvekili Ali Rıza Türel, Amerika’nın Türkiye’yi bağıĢ ve kredi vasıtasıyla yardım alacak bir devlet olarak değerlendirmemesinin, peĢin para karĢılığı malzeme sağlanan ülkelerin arasında yer vermesinin, konferansın bir sonucu olmadığını belirtmiĢtir. Amerika’ya konferans baĢlamadan önce Türkiye tarafından gönderilen belgelerde Türkiye’nin 1948-1951 yılları arasında ödeme dengesinde 615 milyon 100 bin dolarlık açık olacağının tespit edildiğini bu durumda Amerika’nın Türkiye’yi yardıma ihtiyacı olan devletler arasında görmemesinin konferansta belirlenen bir karar değil, 417 Akşam Gazetesi, “Maliye Bakanı Amerikalılara Vaziyetimizi Olduğundan Daha iyi Göstermedik Diyor”, 26 Ocak 1948, s.1 418 Cumhuriyet Gazetesi, “Celal Bayar’ın Tenkitleri”, 26 Ocak 1948, s.4 151 Amerika’nın kendi kararı olduğunu söylemiĢtir. Türkiye’nin; Ġsviçre ve Portekiz ile aynı 419 Ģekilde değerlendirilmesini doğru bulmadığını belirtmiĢtir. Ulus gazetesinde yayımlanan “DıĢiĢleri Bakanının Mühim Nutku” baĢlıklı yazıda, DıĢiĢleri Bakanı Necmettin Sadak, Marshall Planının detaylarına değinmiĢtir. Türkiye’nin hazırlanan raporda tarım ve maden bakımından Avrupa’ya katkı sağlayabilecek bir ülke olarak görüldüğünü, altın - döviz rezervi ve ödeme dengesinin ilk 15 ay için kâfi geldiğinden, makineleri peĢin ödeme yoluyla satın alabileceği düĢünüldüğünü belirtmiĢtir. Sadak, Amerikalıların kendisinden vurgulamasını istediği noktanın Marshall yardımında hibe veya kredinin mevcut olmadığı, hazırlanan programın 16 ülkenin kendi çabalarıyla ve ortak hareket ederek kalkınma sağlamalarına hizmet ettiği belirtilmiĢtir. Bu çabalar sarf edilir ve hala ihtiyaç duyulursa boĢlukları Amerika tamamlayacaktır. Yani bu 16 ülkeden herhangi birinin Amerika’dan alacakları malzeme ve makine dolar sahibi olmayan ülkelere Amerika tarafından kredi ile 420 verilecektir. Ulus gazetesi yazarı, Ahmet ġükrü Esmer, “Türkiye ve Marshall Planı” baĢlıklı yazısında Marshall Planı kararlarında Türkiye’nin yardımla ilgili bulunduğu konumun Amerika’ya yanlıĢ bilgi verilmesinden değil Marshall Planının uygulama formülünden kaynaklandığını söyleyerek hükümete destek vermiĢtir. Ona göre plan, Türkiye’de tarım ve maden üretiminin artmasını teĢvik ederek Marshall Planı çerçevesinde yer alan ülkelerin Türkiye’den bu malları ihraç edebilmesine olanak sağlamaktadır. Bu yüzden para ve teknik alanlarda yardım gerekli olsa da Türkiye’nin sahip olduğu kaynaklarla bu durumu aĢabileceği söylenmektedir. Türkiye’nin Sovyetler karĢısında bir tehdit altında hissettiğinden dolayı ordusunu silâhaltında tutması ve bunun yol açtığı mali zorlukların Amerikalılar tarafından fark edildiğini, Truman Doktrini çerçevesinde sağlanan askeri 421 yardımın buna hizmet etmekte olduğunu ifade etmiĢtir. 419 Akşam Gazetesi, “Marshall Planı ve Türkiye”, 25 Ocak 1948, s.2 420 Ulus Gazetesi, “DıĢiĢleri Bakanının Mühim Nutku”, 3 ġubat 1948, s.1,5 421 Ahmet ġükrü Esmer, “Türkiye ve Marshall Planı”, Ulus Gazetesi, 18 Nisan 1948, s.3 152 Görsel 85: The Evening Star gazetesinde yayımlanan Jim Berryman karikatüründe, Marshall Planı kapsamında yıllar içinde yapılacak yardım miktarı fıçılar üzerine yazılmış. Bunun üzerine Kongre Truman’a: “Hepsini birden 422 atlayamaz mıyız Başkan?” diyor. Yeni Sabah gazetesi, “Türkiye ile Ġlgili Mühim Bir Vesika” baĢlıklı yazısında 6 ġubat 1948 tarihinde Amerika tarafından Türkiye’nin yardım ihtiyacına yönelik hazırlanan raporda, Sovyetlerin Türkiye üzerinde büyük bir baskı kurduğu bu yüzden Türkiye’nin, sürekli olarak takviyeli bir ordu bulundurduğu ifade edilmiĢtir. Özellikle Sovyet Rusya’nın Boğazları Türkiye ile birlikte yönetme isteği ve Türkiye’nin doğusundan toprak talebinde bulunması ülkenin devamlı bir saldırı baskısı altında kalmasına yol açmaktadır. Türkiye bu yüzden 1948 yılının bütçesinin yüzde 44’ünü savunmaya ayırmak durumunda kalmıĢtır. Bu durumda Haziran ayında Türkiye’ye gönderilmesi planlanan 100 milyon dolara ilave olarak kongrenin ek krediler kabul 423 etmesi beklenebilir. 2.8. Marshall Planının Onaylanması ve Yardım AntlaĢması The Evening Star gazetesi, 14 Mart 1948 tarihli baskısında Marshall Planı kapsamında Avrupa’ya yardım tasarısının 69’a karĢı 17 oyla senato’dan geçtiğini ve onaylandığını duyurmuĢtur. Ġlk yıl yapılacak olan yardımın miktarının 5,3 milyar dolar 424 olarak belirlendiği bildirilmiĢtir. 422 Jim Berryman, Evening Star Gazetesi, 22 Aralık 1947, s.1 423 Yeni Sabah Gazetesi, “Türkiye Ġle Ġlgili Mühim Bir Vesika”, 7 ġubat 1948, s.5 424 The Evening Star Gazetesi, 14 Mart 1948, s.1 153 15 Martta Paris’te toplanan 16’lar Konferansı’na Türkiye’yi temsilen DıĢiĢleri Bakanı Necmettin Sadak katılmıĢtır. Yeni Sabah gazetesi, “Necmettin Sadak’ın Nutku” baĢlıklı yazıda Paris’te gerçekleĢen toplantıda Avrupa Ekonomik ĠĢbirliği Komitesi fikrinin ortaya çıktığı ve 16 Avrupa devletinin ekonomik olarak sıkı ve sürekli iĢbirliği 425 içerisinde olmasının hedeflendiği bildirilmiĢtir. Necmettin Sadak, Ulus gazetesinde yayımlanan “DıĢ Bakanımızın Meclisteki Demeci” baĢlıklı yazıda, Paris’te gerçekleĢen görüĢmelerde Avrupa Ekonomik ĠĢbirliği Kurulu Projesi oluĢturulmasının planlandığını, kurulun amacının Amerikan ekonomik yardımını verimli bir Ģekilde değerlendirmek adına 16 devlet arasında ekonomik alanda devamlı iletiĢim oluĢturmak olduğunu, böylelikle devletlerin karĢılıklı münasebetlerinde Avrupa’nın ayakta kalabilmesi için hem bireysel hem de birlikte ellerinden gelen çabayı 426 göstereceklerini ifade etmiĢtir. AntlaĢma 16 Nisan 1948’de imzalanmıĢtır. Avrupa kalkınma planı çerçevesinde 1 Nisan 1948’den 31 Mart 1949’a kadar Türkiye’ye verilecek maddeler AkĢam gazetesi tarafından bildirilmiĢtir:  Ziraat Makineleri 3.703.000 Dolar  Maden Makineleri 900.000 Dolar  Kereste 400.000 Dolar  Elektrik Makineleri 1.800.000 Dolar  Diğer Makineler 2.000.000 Dolar  Muhtelif 700.0000 Dolar 427 Bu sevkiyatın belirli bir kısmı ülkeye girecek dolarlarla karĢılanacaktır. Amerika yardım yapacağı devletlerle yardımın uygulanmasına yönelik olarak Ekonomik ĠĢbirliği AntlaĢması imzalamıĢtır. Türkiye ile 5 Temmuz 1948 tarihinde imzalanan bu antlaĢmaya yönelik olarak Necmettin Sadak, AkĢam gazetesinde yayımlanan “Türk-Amerikan Ġktisadi ĠĢbirliği AntlaĢması Ġmzalandı” baĢlıklı yazıda, Türkiye’nin Avrupa ülkeleri arasında iktisadi kalkınmayı sağlamak üzere oluĢturulan tüm çabalara katılmayı kabul ettiğini ve uluslararası dayanıĢma eseri olan Avrupa 425 Yeni Sabah Gazetesi, “Necmettin Sadak’ın Nutku”, 16 Mart 1948, s.5 426 Ulus Gazetesi, “DıĢ Bakanımızın Meclisteki Demeci”, 17 Nisan 1948, s.4 427 Akşam Gazetesi, “Amerikan Yardımı”, 22 Nisan 1948, s.2 154 Ġktisadi Kalkınma Konvansiyonunu imzaladığını belirtmiĢtir. ĠĢbirliği siyasetinin devamına Türkiye’nin azimli ve kararlı olduğunu belirten Sadak, bu siyasetin ancak Amerika’nın iĢbirliği ile devam ettirilebileceğini belirtmiĢtir. BirleĢik Amerika Hükümeti’nin kalkınma programı içerisinde yer alan devletlerle yapmakta olduğu ikili antlaĢmalar çerçevesinde Türkiye ve Amerika arasında gerçekleĢen iktisadi iĢbirliği antlaĢmasının imzasıyla yeni bir tasdiki olan yardımın günden güne daha çok gerçekleĢtiğine tanık olan Türkiye’nin bu durumdan memnuniyet duyduğunu ifade 428 etmiĢtir. 8 Temmuz 1948 günü Büyük Millet Meclisi tarafından Amerika ile imzalanan Ġktisadi ve ĠĢbirliği AntlaĢması kabul edilmiĢtir. AkĢam gazetesinde yayımlanan “Amerika ile Ġktisadi ĠĢbirliğimiz” baĢlıklı yazıda belirtildiğine göre, Amerika’nın Türkiye’yi yardım konusunda öncelikle para karĢılığı yardım kategorisinde değerlendirmesinin ardından Türkiye tarafından gönderilen raporlarda sunulan yeni bilgi ve rakamlar, Amerika’nın Türkiye’nin ihtiyaçları üzerinde yeni bir değerlendirme yapmasına neden olmuĢ ve Türkiye kredi yardımı alacak ülkeler arasına dâhil edilmiĢtir. Yardım kapsamında Türkiye’ye ilk 3 aylığına 10 milyon dolarlık kredi sağlanması uygun bulunmuĢtur. Türkiye tarafından öne sürülen raporda hedeflenen nokta Türkiye’de tarımsal, maden ve kömür üretiminin arttırılması yönünde olmuĢtur. Bu yüzden 10 milyon doların sadece tarım aletleri ve maden makineleri için harcanması planlanmaktadır. Ayrıca ilk 3 ay sonrasında da Türkiye’ye kredi sağlanacağı 429 belirtilmiĢtir. AntlaĢmanın bazı maddelerine bakıldığında; 2. Madde A-1 baĢlığında AntlaĢma gereğince Türkiye’ye gönderilecek mallar ve hizmetlerin antlaĢmaya ve Amerika tarafından yardım yapılmasının gerekli olduğunu destekleyen, Türkiye tarafından oluĢturulmuĢ cetvellerde açıklanan genel amaçlara uygun maksatlarla kullanılmasını sağlamak ve bunun için gerekli olan tedbirlerden bahsedilmektedir. AntlaĢmanın 4. maddesinde Amerika’nın noksan kaynaklarına yönelik ihtiyaç duyulan Türkiye menĢeli malzemenin, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika BirleĢik Devletleri Hükümeti arasında belirlenecek uygun satıĢ, değiĢ-tokuĢ, takas koĢulları yoluyla ve anlaĢılan süre devamınca ve miktarlarda Türkiye’nin ihtiyaçları da göz önünde bulundurularak bu 428 Akşam Gazetesi, “Türk-Amerikan Ġktisadi ĠĢbirliği AntlaĢması Ġmzalandı”, 5 Temmuz 1948, s.2 429 Akşam Gazetesi, ” Amerika ile Ġktisadi ĠĢbirliğimiz”, 9 Temmuz 1948, s.2 155 maddelerin Amerika’ya gönderiminin kolaylaĢtırılacağı ifade edilmiĢtir. AntlaĢmanın 7. maddesinde Türkiye ve Amerika, Avrupa Kalkınma Programı ve bu programı hayata geçirmek üzere yapılan davranıĢların amaçlarına ve kaydettikleri ilerlemeye dair geniĢ yayın yapmanın karĢılıklı menfaatler için gerekli olduğunu kabul ederler. Programın amacının yerine getirilmesi için gerekli olan ortak gayret ve karĢılıklı yardımlaĢma hissini arttırmak üzere programdaki ilerlemeye dair geniĢ malumat vermenin arzu 430 edildiği belirtilmiĢtir. Ulus gazetesi yazarı Yavuz Abadan “Türk-Amerikan ĠĢbirliği” baĢlıklı yazısında Necmettin Sadak’ın kalkınma programına büyük ümitler bağladığını söylemiĢ bunu kendisinin gayet normal bulduğunu çünkü programın baĢarıyla yürütülmesinin dünyada barıĢ ve güvenliğin korunmasını sağlayacak en önemli güvence olduğunu belirtmiĢtir. Abadan, Türk ve Amerikan iĢbirliğinin tek hedefinin saldırı ve baskı siyasetine karĢı, 431 bağımsızlık ve barıĢı korumak olduğunu söylemiĢtir. Yardımlarla ilgili eleĢtiri Rus dergisi Ogonyok tarafından yapılmıĢtır. Ogonyok, Türk basınının Ġngiliz-Amerikan saldırganlığını gizlediğini ve iç politikadaki egemen partinin Türkiye’yi “Marshall”laĢtırma politikasına hizmet ettiğini belirtmiĢtir. Yardımların gelmesine rağmen AkĢam gazetesinin halktan harcamalarını kısmasını istemesi, 2-3 kat daha fazla çalıĢmasını önermesinin Truman doktrininden sonra askeri amaçlı harcamaların yükselmesi ve yeni vergilerin konulması nedeniyle olduğu ifade edilmiĢtir. Ogonyok Dergisi, Türk gazetelerinin Marshall Planı uygulanırken yaĢanan sıkıntıları pek fazla dile getirmediğini gazetecilerin hep aynı “göğsümüzde istiklal madalyası var” gibi ifadeleri kullandıklarını fakat bu istiklalin sadece Türkler için değil Amerikan ordusuna ait tüm görevli ve uzmanlar için de geçerli olduğu ifade edilmiĢtir. Amerikan generalleri, mühendisleri, borsacılarının Türkleri her anlamda yetiĢtirirken bir yandan da onların ekonomisini ordularını, finansmanını yönettiklerini belirtmiĢtir. Türk halkının ise Amerikan görevlilerinin küstahça hareketlerine karĢı tepki göstermeye baĢladığını gazetelerin bu karĢıtlığa son vermek için halkı yatıĢtırma siyaseti uyguladığı 432 vurgulanmıĢtır. 430 T.C. Resmi Gazete, 13 Temmuz 1948, Sayı: 6956 431 Yavuz Abadan, “Türk-Amerikan ĠĢbirliği”, Ulus Gazetesi, 7 Temmuz 1948, s.2 432 Rasim Dirsehan Örs, Rus Basınında Türkiye ve NATO, Ġstanbul: Cumhuriyet Kitapları, 2011, s.94 156 2.9. Marshall Planı Kapsamında Türkiye’ye Yapılan Yardımlar Yardımların yıllık miktarı ve belirli aylar arası ne kadar aktarım yapıldığı gazetelerde belirtilmiĢtir. AkĢam gazetesinde yayımlanan “50 Milyon Dolar” baĢlıklı yazıda belirtilen Avrupa Ġktisadi ĠĢbirliği TeĢkilatı tarafından yayımlanan raporda, Amerikan yardımlarının Avrupa ülkeleri tarafından hangi oranda paylaĢıldığı belirtilmektedir. Bu programa göre 1948-1949 yılı için düĢünülen 4 milyar 875 milyon 433 dolardan, Türkiye’ye 50 milyon dolar verilmesi planlanmaktadır. Yardımlar Amerika tarafından doğrudan yapılan ve Avrupalılar arasında ödeme sisteminde yardım ve para çekme hakkı olarak ikiye ayrılmaktadır. Ulus gazetesinde yayımlanan “Amerikan Yardımının Taksimi Üzerine AnlaĢmaya Varıldı” baĢlıklı haberde bildirildiğine göre, Yukarıda bahsedilen 50 milyon dolar doğrudan doğruya Amerika tarafından sağlanan yardım kategorisindedir. Türkiye Avrupalılar arası ödeme sisteminde alacalıklı durumda bulunmaktadır. Payına düĢen, 19,7 milyon dolar 434 olmuĢtur. Ulus gazetesi, “Bu Yıl Yapılacak Amerikan Yardımı”, baĢlıklı haberde Avrupa Kalkınma Programı kapsamında Amerika tarafından 1949-1950 yılı zarfında yapılacak 435 yardımın Türkiye için 34,9 milyon dolar olarak belirlendiği bildirilmiĢtir. Ulus gazetesinde yayımlanan “Marshall Planı’ndan Türkiye’ye Yapılacak Yardım Avrupa’nın Kalkınmasına GeniĢ Ölçüde Yarayacaktır” baĢlıklı yazıda DıĢiĢleri Bakan Vekili Cemil Sait Barlas 1949-1950 yılı Marshall Yardımı ile ilgili olarak, “Avrupa’daki Konsey, Ajansta da okuduğumuz veçhile, bize 61 milyon 700 bin dolarlık doğrudan doğruya yardım ve 53 milyon 500 bin dolarlık da transfer suretiyle tiraj hakkı olarak bir yardım tanımaktadır. Biliyorsunuz ki biz Marshall yardımından evvela 112 milyon dolarlık bir yardım istedik, bilahare de 200 bin ton buğday talep ettik ki, bunun tutarı aĢağı yukarı 20 milyon civarındadır. Bu surette istediğimiz miktar 132 milyonu buldu. Eğer yekûn olarak mukayese edecek olursak, 132 milyon ile 115 milyon 433 Akşam Gazetesi, “50 Milyon Dolar”, 11 Eylül 1948, s.1 434 Ulus Gazetesi, “Amerikan Yardımının Taksimi Üzerine AnlaĢmaya Varıldı”, 12 Eylül 1948, s.3 435 Ulus Gazetesi, “ Bu Yıl Yapılacak Amerikan Yardımı”, 11 ġubat 1949, s.1,3 157 arasındaki fark, bizim kalkınma programımızdan bir kesintidir. Bu da takriben 17 436 milyon kadar tutmaktadır.” ifadeleriyle bilgi vermiĢtir. Görsel 86: Yeni İstanbul gazetesinde yer alan Turhan Selçuk karikatürü Marshall yardımlarına eleştirel bakmaktadır. Başlığı “Marshall Planına Göre çocuklara oyuncak yardımı yapılacak.” Yıkık dökük bir evin içerisinde yaşayan çocuklardan büyük olan gazete haberlerini okuyor ve kardeşine mutlu bir şekilde, “Bak! Amerikalılar 437 oyuncak ihtiyacımızı karşılayacaklarmış.”diyor. AkĢam gazetesinde yayımlanan “Amerika’dan ilk Parti Traktörler Geldi” baĢlıklı haberde, Marshall yardım planı kapsamında Türkiye’ye 10 milyon 575 bin dolar miktarında traktör, biçerdöver ve tarım malzemesi sağlanacağı belirtilmiĢtir. Yardım malzemelerin kullanımını öğretmek için kurslar ve atölyelerin açıldığı ve yardım malzemelerinin 3 ay içerisinde Türkiye’ye gönderilmesinin planlandığı bildirilmiĢtir. Ġktisadi ĠĢbirliği Türkiye Ġcra Komitesi Bakanı Russel Dorr 1949-1950 Marshall yardım planında sağlanacak miktarda azalma olduğunu, Türkiye’ye yapılacak yardımın ise geçen yıla oranla arttığını söylemiĢtir. AkĢam gazetesinde yayımlanan “Türkiye Marshall Yardım Listesi” baĢlıklı haberde, Türkiye’ye yapılacak yardımın artma nedeni olarak ülkenin Avrupa Kalkınma Programına sağladığı katkı ve Türkiye’de bu yılki buğday üretiminin azlığı gösterilmiĢtir. Türkiye’nin doğrudan doğruya alacağı yardımın miktarı, 1 Ocak 1950’de son bulacak 6 aylık süre için yıllık ödenek 59 milyon 100 bin dolardır. Dorr, Türkiye’nin yardımı hibe biçiminde istediğini belirtmiĢ ayrıca 436 Ulus Gazetesi, “Marshall Planı’ndan Türkiye’ye Yapılacak Yardım Avrupa’nın Kalkınmasına GeniĢ Ölçüde Yarayacaktır”, 3 Eylül 1949, s.1 437 Turhan Selçuk, Yeni İstanbul Gazetesi, 10 ġubat 1950, s.1 158 Türkiye’nin Marshall Planına dâhil olan memleketlerden 53,3 milyon dolarlık mal ve hizmet sağlayacağını ifade etmiĢtir. Son duruma göre 1949-1950 senesi içerisinde Türkiye’ye 115 milyon dolarlık bir yardım sağlanacağını, Türkiye’nin de Yunanistan’a 8 milyon dolarlık mal satıĢı yapacağını bu satıĢların karĢılığının Türkiye’ye verileceğini 438 belirtmiĢtir. Aralık 1949’da Ulus gazetesinde yayımlanan, “Amerikan Yardımından Bu Yıl 71 Milyon Dolar Hibe Olarak Veriliyor” baĢlıklı haberde, Maliye Bakanı Ġsmail RüĢtü Aksal, Marshall yardımları ile ilgili olarak, Türkiye’ye 1950 yılında doğrudan doğruya yapılan yardımın 59 milyon dolar olduğunu bu miktarın 16 milyon dolar kadarının hibe Ģeklinde olduğunu belirtmiĢtir, 55 milyon dolara ayrıca tiraj hakkı verildiğini bu 439 miktarın da hibe mahiyetinde olduğunu ifade etmiĢtir. Ertesi gün Ulus gazetesinde açıklanan bilgide Marshall yardımı çerçevesinde Avrupa ülkelerinin bir kısmı tarafından belirlenen 53,3 milyon dolarlık tiraj hakkının ne bu ülkelere ne de Amerika’ya 440 ödeneceği belirtilmiĢ ve hibe ile karıĢtırılmaması gerektiği ifade edilmiĢtir. Ulus gazetesinde yayımlanan “Yardımın Ne Miktarı Hibe Olacak?” baĢlıklı haberde, Türkiye’nin 1950 bütçe açığı 154.949.000 lira olduğu belirtilmiĢtir. Bu açığın Marshall yardımlarının doğrudan doğruya ve tiraj hakkı yoluyla ülkeye ithal olacak emtiaların belirli bölümünün satıĢından kazanılacak Türk liraları ile karĢılanacağı 441 düĢünülmektedir. 438 Akşam Gazetesi, “Türkiye Marshall Yardım Listesi”, 1 Ekim 1949, s.1-2 439 Ulus Gazetesi, “Amerikan Yardımından Bu Yıl 71 Milyon Dolar Hibe Olarak Veriliyor”, 7 Aralık 1949, s.1 440 Ulus Gazetesi, “Yardımın Ne Miktarı Hibe Olacak?”, 8 Aralık 1949, s.2 441 A.yer 159 Görsel 87: Yeni İstanbul gazetesinde yayımlanan Turhan Selçuk karikatüründe, Amerika’dan gelen ve yapılması planlanan yardımlara rağmen 1950 yılına geçiş yapılırken gelirin giderden çok daha az olduğu vurgulanmış. Alt 442 yazı:” Bütçemiz, Böyle gelir, böyle gider!” Ocak 1950’de Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan, “Marshall Planı” baĢlıklı yazıda, Marshall Planı kapsamında 1951 yılı için planlanan yardım miktarın 1 milyar dolar kadar azaltılacağı belirtilmiĢtir. Ġktisadi ĠĢbirliği Ġdaresi tarafından yapılan açıklamada Yunanistan dıĢında tüm ülkelerin isteklerine yönelik %25 azaltılmaya gidileceği söylenmiĢtir. Yardımdan faydalananlara 1950 Temmuz ayı itibariyle 2.832.000.000 dolar sağlanacaktır. 1950 senesinde Türkiye, Fransa, Belçika, Avusturya ve Lüksemburg için 9.949.000 dolarlık yardım yapılacaktır. Türkiye’ye bu miktarın 1.165.000 doları verilecektir. Türkiye bu miktarın 1.099.000 kadarını maden, 66.000 443 kadarını da teknik alanlar için kullanacaktır. Haziran 1950’de Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Marshall Yardımı” baĢlıklı haberde, yardım planı çerçevesinde Batı Avrupa ülkelerine 8.217.000 dolar ayrıldığı bildirilmiĢtir. Bahsedilen ülkeler: Türkiye, Belçika, Fransa, Yunanistan, Ġzlanda ve Lüksemburg’tan oluĢmaktadır. Türkiye için düĢünülen miktar 249.000 dolardır. Bu miktarın 100.000 doları demir çelik fabrikasında kullanılması için, 4000 doları demir çelik malzemesi, 79.000’i bronz ve diğer mallar, 66.000 dolar ise elektrik 442 Turhan Selçuk, Yeni İstanbul Gazetesi, 16 ġubat 1950, s.1 443 Cumhuriyet Gazetesi, “Marshall Planı”, 6 Ocak 1950, s.3 160 malzemesi almak için kullanılacaktır. Türkiye’ye gelecek malzemeler Amerika ve 444 Kanada’da üretilmiĢtir. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan, “6 Memlekete Yeni Marshall Tahsisatı” baĢlıklı haberde, Ağustos 1950’de Marshall Planı Yardım Fonundan beĢ Batı Avrupa ülkesi için 14.329.000 dolarlık yardım miktarı ayrıldığı belirtilmiĢtir. Yardımdan yararlanacak ülkeler, Türkiye, Avusturya, Felemenk, Belçika ve Ġngiltere’dir. Gönderilecek malların %85’i Amerika’dan, %15 ise Kanada’dan gelecektir. Türkiye için 346.000 dolar belirlenmiĢtir. Türkiye bu miktarın 184.000 dolarını ufak gemi için, 445 162.000 dolarını ise elektrik malzemesi almak için kullanacağı bildirilmiĢtir. 1952 yılının Mayıs ayında DıĢiĢleri Bakanı Fuat Köprülü Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Marshall Yardımından Bize Verilen Paralar” baĢlıklı yazıda, bu zamana kadar Türkiye’ye Marshall Planı kapsamında yapılan yardımın dolaylı yoldan 176.700.000 dolar ve direkt olarak 175.000.000 dolar olmak üzere toplamda 351.700.000 dolar olduğunu belirtmiĢ, askeri yardım kapsamında ise miktarın 537.000.000 dolar olduğunu, Amerika tarafından sağlanan teknik yardımın 2.500.000 446 dolar olduğunu ifade etmiĢtir. Görsel 88: Yeni İstanbul gazetesinde yayımlanan Turhan Selçuk karikatüründe, Alt yazı: “Giyom Tel”, Amerika, yardım oklarıyla komünizmi vurmaya çalışıyor fakat komünizm yazılı elma barışı temsil eden meleğin üzerinde bulunuyor. 444 Cumhuriyet Gazetesi, “Marshall Yardımı”, 15 Haziran 1950, s.3 445 Cumhuriyet Gazetesi, “6 Memlekete Yeni Marshall Tahsisatı”, 17 Ağustos 1950, s.3 446 Cumhuriyet Gazetesi, “Marshall Yardımından Bize Verilen Paralar”, 24 Mayıs 1952, s.1 161 Marshall Planı kapsamında on altı Avrupa ülkesine, 1948-1949 yılından itibaren ilk 4 yıl içinde, 19,3 milyar dolar yardım yapıldı. Yardımların %75’i bağıĢ olarak verildi. Türkiye savaĢtan diğer Avrupa devletleri kadar olumsuz etkilenmediği gerekçesiyle ilk yıl 49, sonraki yıllar 133, 100 ve 70 milyon dolar yardım alabilmiĢtir. 447 Türkiye’ye yapılan yardım toplam Avrupa yardımının %3’ünün altında kalmıĢtır. Görsel 89: Marshall Yardımlarının Yapıldığı Ülkelerde Uluslararası Marshall Yardımı afişi yarışması yapılmıştır. H. 448 Kaynar’ın çizdiği Marshall Yardım afişi. 447 Ġsmail Soysal, Türkiye’nin Uluslararası Siyasal Bağıtları Cilt II (1945-1990), Türk Tarih Kurumu Basımevi: Ankara,1991, s.281-282 448 Turgut Çeviker, a.g.e, s.221 162 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TÜRKİYE’NİN NATO’YA DÂHİL OLMA SÜRECİ 1945 yılında gönderilen notalarla açıkça toprak ve Boğazların kontrolü konusunda ısrarlı isteklerde bulunan Sovyet Rusya’nın tehditleri karĢısında Türkiye, Batı ve özellikle savaĢtan güçlü çıkan Sovyetlerin en büyük rakibi konumunda olan Amerika ile birlikte hareket etme hedefinde olmuĢtur. SavaĢ sonrası gücünü tekrar toplamaya çalıĢan Avrupa, BM’nin beklenen etkiyi gösterememesi ve barıĢın bir türlü sağlanamaması yüzünden yeni bir Batı güvenlik sistemi oluĢturmak istemiĢtir. BaĢta Brüksel Ġttifakı adıyla Avrupa devletleri tarafından kurulan bu örgüt daha sonra Amerika ve Kanada’nın da katılımıyla Kuzey Atlantik Paktı adını almıĢtır. NATO, kuruluĢunda bulunan 12 imzacı devlete saldırıya uğramaları halinde birbirilerini destekleyici taahhütlerde bulunmalarını sağlayarak yeni ve güçlü bir güvenlik sistemi oluĢturmayı hedeflemiĢtir. Türkiye, Brüksel Ġttifakından itibaren Batı ile iĢbirliğini istemiĢ, fakat ittifak içerisinde olma önerileri reddedilmiĢtir. Bu yüzden güvenliğini garantiye alabilmek için Amerika ile bir antlaĢma isteğinde bulunmuĢ fakat bu ittifak da sağlanamamıĢtır. Bunun üzerine Türkiye, Akdeniz Paktı gibi alternatif planlar ortaya koyarak toprak bütünlüğünü dönemin güçlü devletleri tarafından garanti altına almayı hedeflemiĢtir. Ancak, Akdeniz Paktı fikrinin Batılı devletler tarafından yeterince desteklenmemesi ve NATO içerisinde Akdeniz’in güvenliği konusunun gündeme gelmesi ile birlikte Türkiye Atlantik Paktı içerisinde yer almak için aktif bir siyaset izlemeye devam etmiĢtir. Her ne kadar Türkiye’nin ilk dönem örgüte dâhil olmasına olumlu bakılmasa da Amerika’nın Türkiye’nin coğrafi ve askeri önemini anlaması, Ġngiltere’nin hedeflediği Orta Doğu savunması fikrinde Türkiye’nin aktif rol oynayabileceğini belirtmesi gibi nedenler Türkiye’nin NATO’ya dâhil olması konusunda isteksiz bulunan Avrupa ülkelerinin tutumlarının değiĢmeye baĢlamasına neden olmuĢ, nihayetinde 18 ġubat 1952 tarihinde TBMM onayı ile birlikte Yunanistan ile birlikte pakta dâhil olan 14 ülke arasında yer almıĢtır. NATO kuruluĢu sonrası Türk gazetelerine bakıldığında hem CHP dönemi hem de DP’nin iktidara geldiği 1950 sonrası yıllar Türkiye’nin NATO’ya bir türlü alınmayıĢı ile ilgili olarak Batılı devletler zaman zaman eleĢtirilmiĢtir. Özellikle Atlantik coğrafyası dıĢında kalan Ġtalya’nın pakta dâhil edilip Türkiye’nin dıĢarıda bırakılması en 163 çok tenkit edilen noktalardan olmuĢtur. Bu durumla ilgili karikatürler de mevcuttur. Fakat genellikle Amerika ile uzlaĢıyı savunan CHP dönemi DıĢiĢleri Bakanı Necmettin Sadak ve DP dönemi DıĢiĢleri Bakanı Fuat Köprülü Amerika’ya karĢı bir eleĢtiride bulunmaktansa makul ifadeler kullanmayı tercih etmiĢlerdir. DP 1950 yılında seçim kampanyası esnasında NATO’ya katılmayı ön plana çıkarmıĢ ve Türkiye’de demokratik düzenin kurulmasının ülke geleceğini emniyet altına almak için zorunlu bulmuĢtur. CHP’yi dıĢ politika konusunda eleĢtirme nedeni ise NATO’ya üyeliğin bir türlü gerçekleĢmemesinden, Türkiye’yi demokratik Batı cephesi 449 dıĢında bırakmalarından dolayı olmuĢtur. Demokrat Parti temsilcileri parti kuruluĢundan itibaren basın özgürlüğünü savunan ifadelerde bulunmuĢladır. Bu nedenle bir çok gazeteci tarafından iktidar değiĢikliğinin basın özgürlüğünü sağlayacağı düĢünülmüĢtür. 1946 yılında DP’nin kurulmasıyla yükselmeye baĢlayan muhalif sesler 1950 yılına geldiğince iyice artmıĢtır. 27 yıllık tek parti iktidarından sonra gazeteciler yeni bir partiyle Türkiye’nin gerçek anlamda demokrasiye geçmesini istemektedirler. DP iktidarının ilk yılları yeni basın kanunu ve Menderes’in basın mensupları ile kurduğu samimi iliĢkilerle birlikte basının mutlu ve görece daha rahat davranabildiği yıllardır. Ayrıca bu dönemde kovuĢturmaya uğrayan ya da tutuklanan gazeteci de yoktur. Fakat karĢıt görüĢlü gazeteler vardır. Özellikle Nihat Erim’in yönetimdeki Ulus gazetesi CHP’nin yayın organı olarak DP’yi topa tutmuĢtur. DP’nin resmi organı Zafer gazetesi de muhalefeti eleĢtirmektedir. Farklı kesimi temsil eden iki gazetenin özellikle iç politikada çatıĢmalı olduğu görülmektedir. Ulus gazetesinde günlük karikatürlerine yer verilen Ratip Tahir Burak, DP yönetimini Ģiddetli bir Ģekilde eleĢtirmektedir. Karikatürlerinde Adnan Menderes ve DP yetkililerine sıkça yer vermiĢtir. Burak’ın karikatürlerinde özellikle Adnan Menderes kadın kılığında, dansöz kıyafetli ya da mayolu olarak küçük düĢürücü bir Ģekilde çizilmiĢtir. Zafer gazetesinde yayımlanan karikatürler ise siyasi değil, sıradan bir adamın hayatını anlatan Amerikan kökenli olan karaktere bağlı karikatürleridir. Ulus gazetesi DP tarafından ortaya konulan uygulamaları anti-demokratik bulurken Zafer 449 Oral Sander, Türk-Amerikan İlişkileri 1947-1964, s.101 164 gazetesi ise CHP’nin demokrasi, hukuk devleti, anayasa gibi kavramları kullanarak 450 kendi suçlarını kapatmaya çalıĢtıklarını düĢünmektedir. Ġki gazete özellikle iç politika alanında zıt tutumlar göstermektedirler. DP iktidarı ile dıĢ politika hedefi değiĢmediğinden gazete yazarlarının hükümet politikasını desteklemesi bu dönemde de sürmektedir. DıĢ politikaya yönelik eleĢtiriler hükümete karĢı değil NATO’ya alınmanın gecikmesi nedeniyle Atlantik ülkelerine yönelik olmuĢtur. Türkiye’nin NATO’ya giriĢ sürecinde attığı adımlardan biri Kore’ye asker göndermek olmuĢtur. BM tarafından yapılan yardım isteğine askeri bir katkı sağlanması baĢta düĢünülmede de bölgeye asker gönderilmesi gazeteler tarafından desteklenmiĢtir. Fakat bu duruma karĢı çıkan Vatan ve Son Telgraf gibi gazeteler de bulunmaktadır. Çoğu gazete tarafından desteklenen Türkiye’nin Kore’ye asker gönderiĢi gazete karikatürlerine de yansımıĢtır. Kore’de savaĢan Türk askerilerinin baĢarılarının Amerika, Ġngiltere gibi ülkeler tarafından takdir edilmesi, karikatürlere de Türk askerinin kahramanlıkları olarak yansımıĢtır. Fakat bu dönem az da olsa eleĢtirel karikatürler de bulunmaktadır. Ali Ulvi bir karikatüründe, Türkiye’nin aldığı Amerikan yardım miktarı az olmasına rağmen gönderdiği asker sayısının diğer yardım alan ülkelere göre çok daha fazla olmasını eleĢtirilmiĢtir. Bir diğer Ali Ulvi karikatüründe Türkiye’nin ve Yunanistan’ın NATO’ya üye olabilmesinin ancak Kore SavaĢı’na girerek gerçekleĢebileceği vurgulanmıĢtır. Türkiye’nin Kore’ye asker göndermesi ve askerlerin baĢarılı bir Ģekilde ülkelerini temsil etmeleri, Türkiye’nin coğrafi olarak Sovyetlere yakınlığı nedeniyle üslerinden faydalanılmak istenmesi, askeri olarak NATO’ya sağlayabileceği katkı ve en son Ġngiltere’nin isteği ile oluĢturulması düĢünülen Orta Doğu Komutanlığı fikrine sıcak bakması Türkiye’ye çok istediği Batılı ve demokratik devletler yanında var olma Ģansını tanımıĢtır. 1950’li yıllarda Batı ile iĢbirliği çok önemsenmiĢ ve NATO üyeliği ile birlikte hem Balkanlarda hem de Orta Doğu’da iĢbirliği oluĢturmak adına Türkiye etkin bir siyaset izlemiĢtir. Bu dönem Türkiye üzerindeki Amerikan etkisi eleĢtirilen bir durum 450 Yasin KayıĢ, a.g.e., s.36 165 değildir. Özellikle 1960’lı yıllarda Kıbrıs olayları sebebiyle Amerikan karĢıtlığı artmıĢ ve Amerika ile iliĢkiler sorgulanmaya baĢlamıĢtır. 1960’lı yıllarda çok sayıda yazar 1950’lerde Türkiye’nin Batı ittifakı dıĢında kendi dıĢ politika hedefi yokmuĢçasına davrandığını belirtmiĢlerdir. Onlara göre, Türkiye bu dönem müttefiklerinin kararlarını harfiyen yerine getirmiĢti. Cumhuriyet gazetesinde Yılmaz Çetiner ile gerçekleĢtirdiği mülakatta Türkiye ĠĢçi Partisi lideri Mehmet Ali Aybar, 1947 yılından itibaren Türkiye’nin Amerika ile imzaladığı antlaĢmaların Türkiye’yi tamamen bağımlı bir devlet haline getirdiğini söylemiĢtir. Türkiye’ye yardımların kullanıĢını denetlemeye gelen Amerikan uzmanlarının Türkiye’nin iç iĢlerine karıĢtığını ve Amerika’nın Türkiye’de gerçekleĢen olaylardan rahatlıkla haberdar olabildiklerini belirtmiĢtir. Cumhuriyet gazetesi yazarı Ecvet Güresin Amerika’nın Türk dıĢ politikası üzerinde uluslararası antlaĢmaların sınırının çok üzerinde belirleyici etkisinin olduğunu ifade etmiĢtir. Ġlhan Selçuk Cumhuriyet gazetesinde yazdığı “Pencere: Sivri” yazısında Amerika’nın Türkiye’ye banka, kültür merkezi, Ģirket, otel, haber organı gibi bir çok alanda gittikçe yayıldığını ifade etmiĢtir. 451 Resmi ve özel sektörün her alanında Amerikan istilasına uğrandığından bahsetmiĢtir. 1950’lerde Türkiye’de Amerikan etkisi halkın da dikkatini çekmemiĢtir. Amerika’ya yönelik bazı bireysel ufak çaplı olayların dıĢında bu dönem Türk halkı Amerikalılara bir nefret beslemiyordu. Türk halkının Amerikalılara karĢı tavrının değiĢmesi 1950’lerin sonunda baĢlamıĢtır. Amerikalıların Türk üslerini amaç dıĢında kullanması, Amerikan yetkililerinin verilen ekonomik ve adli ayrıcalıkları kötüye kullanması, Türk ve Amerikan yetkililerinin hayat standartlarındaki derin farklılıklar 452 halkın Amerika’ya sempatisini azaltmıĢtır. 1. KUZEY ATLANTĠK PAKTI ĠTTĠFAKININ OLUġUMU Ġkinci Dünya SavaĢı, asker ve sanayi gücüne sahip iki önemli devlet olan Almanya ve Japonya’nın yenilgisi ile sona ermiĢ, bu geliĢme Sovyetler Birliği’nin batı ve doğusunda büyük bir güç boĢluğu oluĢturmuĢtu. Bunu fırsat bilen Sovyetler Birliği, Kızıl ordusu ve komünizm fikrini yayma hedefiyle etki alanını arttırmaya çalıĢmıĢtır. SavaĢ sonrası Amerika ve Ġngiltere Avrupa’da bulunan kuvvetlerinin büyük bölümlerini 451 Nasuh Uslu, Çatlak ittifak 1947’den Günümüze Türk-Amerikan İlişkileri, s.41-42 452 A.g.e.,s.49 166 geri çekmiĢ, Avrupa ülkeleri ise yıkılan düzeni onarmaya çalıĢmıĢlardır. Sovyetler 453 Birliği 1945 yılına gelindiğinde ordularını savaĢ düzeyinde tutmaya devam etmiĢtir. SavaĢ sonrasında ise Sovyetler güçlerini korumayı ve etki alanlarını geniĢletmeyi sürdürmüĢlerdir. Avrupa ülkeleri, 26 Haziran 1945 tarihinde kurulan BirleĢmiĢ Milletler TeĢkilatının, barıĢın devamlılığının sağlanması konusunda etkin olmasını beklemiĢlerdir. Fakat savaĢ sonrası dünyada yaĢananlar bu ülkelerin kendilerini tehdit altında hissetmeye devam etmelerine neden olmuĢ, bunun sonucunda da etkin ve somut 454 bir müdafaa sistemi oluĢturma ihtiyacı duyulmuĢtur. AkĢam gazetesinde yayımlanan “Amerikan Siyasetinde Büyük Ġhtilal” baĢlıklı haberde belirtildiğine göre, beĢ Avrupa ülkesi Ġngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg bağımsızlık ve güvenliklerini koruyabilmek adına 1948 yılı Mart ayında, Brüksel ittifakını oluĢturmuĢlardır. Hem kurulan bu ittifaka katılması hem de 5 ülkeye askeri teçhizat yardımı sağlaması için 455 Amerika’ya da ittifaka katılması için teklifte bulunulmuĢtur. Amerikan Senatosu tarafından 11 Haziran 1948 günü onaylanan Vandenberg kararı, Amerikan dıĢ politikasına farklı bir alan açmıĢ ve Amerika ilk defa sulh 456 döneminde, kendi bölgesi dıĢında bir ortak güvenlik sistemine dâhil olmuĢtur. Vandenberg kararı ile birlikte Amerika 5 Avrupa ülkesi tarafından oluĢturulan Brüksel ittifakına dâhil olabilecektir. Amerika’nın kendi coğrafyası dıĢında aktif siyaset izlemesini sağlayan karar belirli Ģartlara bağlanmıĢtır. Amerikan DıĢiĢleri Bakanlığı tarafından hazırlanan karar tasarısına göre; Amerika’nın anayasal çerçevede bölgesel veya diğer ortak sözleĢmelere dâhil olması, kendisine yardım ve karĢılıklı yardım anlayıĢı ile temellenmelidir. Ġkinci olarak Amerika’nın barıĢın sürekliliğinin sağlanması adına BM Beyannamesinin 51. Maddesinde belirlenen tek baĢına ya da ortaklaĢa kendi 453 NATO Enformasyon Servisi, NATO Belgeler, Ankara: Ajans Türk Matbaacılık Sanayi, s.13-14 454 Aydın Alacakaptan, Atlantik İttifakı, Türk Atlantik AndlaĢması Derneği Yayınları, Sayı:2, Ankara: Ajans Türk Matbaacılık Sanayi, s.5 455 Akşam Gazetesi, “Amerikan Siyasetinde Büyük ihtilal”, 4 Ocak 1949, s.1 456 Türkkaya Ataöv, “Marshall Planından NATO’nun KuruluĢuna Kadar Soğuk Harb”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, C.23, S.3(1968), s.294-295 167 kendini savunma hakkından, kendi güvenliğini tehdit eden bir durum söz konusuysa 457 yararlanabileceği belirtilmiĢtir. Brüksel Ġttifakı, Sovyetlere karĢı savunma hattı kurma fikrini içermekteydi, bu ideal Türkiye’nin de ilgisini uyandırmıĢ ve Türk yetkililer bu ittifaka dâhil olmak için giriĢimlerde bulunmuĢlardır. Necmettin Sadak, Ġngiltere DıĢiĢleri Bakanı Bevin ile on bir ayda üç defa görüĢme gerçekleĢtirmiĢ, fakat ittifaka üye olma konusunda ilerleme 458 sağlayamamıĢtır. Brüksel Ġttifakında Türkiye’ye yer verilmemesi üzerine Sadak, ülke güvenliğini garanti almak adına Amerika ile iliĢkilerin geliĢtirilmesi için çaba göstermiĢtir. Necmettin Sadak, Amerikan filosunun Ġstanbul’a gelmesi üzerine yaptığı açıklamada Türkiye’nin, Amerika’nın “müttefikten öteye müttefiki” olduğundan bahsetmiĢtir. Bu iĢbirliğinin Amerika tarafından da uygun görülürse resmi bir ittifaka dönüĢtürülmek istendiğini belirtmiĢtir. Dönemin Amerikan DıĢiĢleri Bakanı Marshall, Amerika’nın Türkiye’yi yardımlarla desteklediğini, Türkiye’nin egemenliği ve bağımsızlığının Amerika açısından da önemli olduğunu fakat bir ittifak oluĢturulması için Amerika’nın tüm dıĢ politikası ve diğer devletlerle iliĢkileri gözden geçirilmesi gerektiğinden, 459 Sadak’ın önerisine olumlu yanıt vermemiĢtir. Amerika’nın, Vanderberg kararını kabul etmesiyle birlikte Kanada’nın da katılımıyla Brüksel ittifakı Atlantik Paktı’na dönüĢtürülmüĢtür. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Avrupa’yı Müdafaa” baĢlıklı habere göre, paktın kurulmasına yönelik hazırlıkların yedi ülkenin temsilcilerinin yılbaĢında Washington’da yapacakları görüĢmelerle tamamlanması planlanmıĢtır. Bu yedi ülke arasında: Amerika, Kanada, Ġngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda, Lüksemburg bulunmaktadır. Taraflar arasında görüĢmelerin bir ay öncesinden baĢladığı fakat Amerikan seçimlerinin sonucunu almak üzere bir süreliğine ara verildiği belirtilmiĢtir. Atlantik Paktı ilk haliyle temelde pakt ülkelerinin herhangi bir dıĢ saldırıya uğraması durumunda, Amerika’nın silahları ve 460 silahlı kuvvetleriyle bu ülkelere yardımcı olmasını amaçlamaktadır. Ayrıca imzacı 457 Hüseyin Bağcı, Demokrat Parti Dönemi Türk DıĢ Politikası, Ankara: Ġmge Kitabevi, 1990, s.15 458 AyĢe Erkmen, “Türkiye’nin NATO Üyeliği ve Üyeliğin TBMM’de Kabulü”, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C.17, s.2(2020), s.1030 459 Oral Sander, Türk-Amerikan İlişkileri 1947-1964, s.102-103 460 Cumhuriyet Gazetesi, “, Avrupa’yı Müdafaa”, Kasım 1948, s.1-4 168 devletlerin her biri, pakta üye olan herhangi bir ülkenin saldırıya uğraması durumunda o 461 ülkeye yardımcı olacaklardır. 2. AKDENĠZ PAKTI FĠKRĠNĠN ORTAYA ÇIKMASI Türkiye, Amerika ile ikili bir ittifak antlaĢması kuramamıĢ ve coğrafi nedenlerle Atlantik Paktı’nın dıĢında kalmıĢtı. Bu yüzden güvenliğini ve bağımsızlığını korumak adına bir bölgesel ittifak fikri oluĢturdu. Akdeniz Ġttifakı adıyla anılan bu paktla Akdeniz’de ayrı bir iĢbirliği kurulacak ve Atlantik Paktı ile sınırlandırılan alan Akdeniz’e doğru geniĢleyip bölgenin güvenliği sağlanacaktı. Ulus gazetesinde yayımlanan “Atlantik Paktı Bir Akdeniz Paktı ile Tamamlanmalı” baĢlıklı habere göre, Necmettin Sadak’ın Paris’te yapılan 16’lar konferansı esnasında Fransız DıĢiĢleri Bakanı Schuman ile iletiĢime geçtiği ve Fransız gazetelerine verdiği beyanatta Atlantik Paktının kurulma temelinde sınırlandırılmıĢ bir bölgeyi içerdiğini bu yüzden Türkiye’nin bu pakta katılmasının bir nedeni olmadığını söylediği, belirtilmiĢtir. Sadak, Avrupa’nın bir bütün olduğundan ve güvenliğin sağlanmasının sadece kıta bölgesi ile sınırlandırılamayacağından da bahsetmiĢtir. Bu nedenle Atlantik sahillerindeki güvenlik modelinin Akdeniz’de de bir antlaĢma ile 462 devam ettirilmesini doğru bulmaktadır. Sadak, dıĢ politikada Atlantik Paktı’na katılım konusunda etkin bir rol izlese de Türkiye’nin Batılı devletler tarafından pakt içerisinde düĢünülmemesini olağan karĢıladığını ifade etmiĢtir. Aslında bu durum Batı ülkelerine karĢıt bir tavır sergilemekten kaçındığını göstermektedir. Bunun nedeni Türkiye’nin güvenliğini sağlamak için Batı destekli olması hedeflenen Akdeniz Ġttifakı fikrini hayata geçirme hedefinin bulunmasıdır. Sadak mecliste gerçekleĢen görüĢmelerde, Atlantik Paktına dâhil olması yönünde bazı Avrupa devletlerine davet gittiğini, Ġtalya’nın da bazı özel sebepler ortaya konarak bu antlaĢmaya dâhil olabileceğini belirtmiĢtir. Belirli bir coğrafi bölgeyi içine aldığı için Türkiye’nin bu pakta dâhil olamayacağını bir daha vurgulayan Sadak, dünyada barıĢ ve güvenliği amaçlayan tüm antlaĢmaların gerçekleĢmesini Türkiye’nin 461 Ulus Gazetesi, “Kuzey Atlantik Paktı”, 8 Aralık 1948, s.1 462 Ulus Gazetesi, “Atlantik Paktı Bir Akdeniz Paktı ile Tamamlanmalı”, 18 ġubat 1949, s.1 169 memnuniyetle karĢılayacağını ifade etmiĢtir. Avrupa’da barıĢın ve güvenliğin sağlanmasının bölgesel antlaĢmalarla mümkün olduğunu söyleyen Sadak, Avrupa’nın bütün halinde korunabileceğine inandığı için güvenlik düzeninin farklı bölgelere doğru geniĢletilmesinin önemli olduğunu belirtmiĢtir. Ona göre; Akdeniz Paktı ile ilgili dünya basınında yapılan yorum ve yayınlar, bu düĢüncenin dünyada var olduğunu ortaya 463 koymaktadır. Ayrıca pakt ile ilgili henüz bir karara varılmadığını ifade etmiĢtir. Bu dönem Yunanistan da Türkiye gibi etkin bir Ģekilde Akdeniz Paktının hayata geçirilmesini desteklemektedir. Yeni Sabah gazetesinde açıklamalarına yer verilen Yunanistan DıĢiĢleri Bakanı Çaldaris, Akdeniz Paktının oluĢması fikrinde Türkiye ve Yunanistan’ın birlikte hareket ettiğini söylemiĢtir. Bu paktla ilgili herhangi kesin bir bilgi veremeyeceğini fakat bu paktın Doğu Akdeniz ve Batı Akdeniz ülkelerini de dâhil eder nitelikte, bu bölgelerdeki ülkelerin arasında yapılacak bir çok antlaĢmalarla Ģekillenebileceğini ifade etmiĢtir. Akdeniz Paktının, Atlantik Paktı gibi milletlerarası 464 iĢbirliğinin bir halkası olacağını düĢünmektedir. Atlantik Paktı fikrinin oluĢtuğu ve gündemi meĢgul ettiği zamanlarda Türkiye ve Yunanistan tarafından ortaya konan Akdeniz Paktı fikri konusunda Batılı devletlerin düĢünceleri çok önemsenmiĢtir. Fransa Akdeniz Paktı fikrine olumlu baksa da Ġngiltere’nin fikre daha temkinli yaklaĢtığı görülmektedir. AkĢam gazetesinde yayımlanan “Atlantik ve Akdeniz Paktları Harbe Mani Olmak Ġçin Elzemdir” baĢlıklı yazıda, Fransa DıĢiĢleri Bakanı Schuman, yeni bir dünya savaĢının ortaya çıkmasını önlemek adına, Atlantik Paktının kurulmasının çok gerekli olduğunu söylemiĢtir. OluĢturulması planlanan paktın hem Avrupa ülkelerini hem de Amerika’yı savaĢa dâhil olmaktan alıkoyabileceğini belirterek bir Akdeniz Paktının kurulmasının da dünya barıĢı 465 için gerekli olduğunu belirtmiĢtir. Ulus gazetesinde yayımlanan “Türk-Ġngiliz Münasebetleri Çok Samimidir” baĢlıklı yazıda belirtildiğine göre, Ġngiliz Bakanı Mc Neil Avam Kamarası’nda gerçekleĢtirdiği konuĢmasında, Atlantik Paktının varlığının Türkiye, Yunanistan gibi ülkelerin güvenliğini tehlikeye atmayacağını söylemiĢtir. Ayrıca Akdeniz Paktı fikri ile 463 TBMM Tutanak Dergisi, Dönem:8, Cilt:17, Toplantı:3, BirleĢim:56, Oturum:1, 16.03.1949, s.30-31 464 Yeni Sabah Gazetesi, “Türkiye ve Yunanistan Akdeniz Paktı Fikrini Destekliyorlar”, 20 ġubat 1949, s.1-3 465 Akşam Gazetesi, “Atlantik ve Akdeniz Paktları Harbe Mani Olmak Ġçin Elzemdir”, 2 Mart 1949, s.1 170 Necmettin Sadak ve Çaldaris’in ilgilendiğinden bahsetmiĢ, bu fikri, tamamen düzenlenip onaylanıncaya kadar resmi olarak ön plana çıkarmanın yerinde olmadığını 466 belirtmiĢtir. Son Posta gazetesi yazarı Selim Ragıp Emeç “Türk’ün Teminatı Süngüsüdür” baĢlıklı yazısında, Bevin ile bir araya gelen Necmettin Sadak’ın Ġngiltere’nin Akdeniz paktı ile ilgili fikrini öğrenmek istediğini fakat Ġngilizlerin pakt fikrini mevsimsiz bulduğunu belirtmiĢtir. Fakat Bevin’in yine de Doğu Akdeniz paktının Ġsrail devletinin güçlenmesiyle birlikte tekrar görüĢülmesini prensip olarak kabul ettiğini ifade etmiĢtir. Sovyet Rusya’nın da bu pakta muhalif olacağını bildiren Emeç, Türkiye’nin Ġngiltere ve Fransa ile ittifakının devam ettiğini ve askeri olarak Truman doktrini çerçevesinde güvenliğinin sağlandığını belirtmiĢtir. Akdeniz Paktı fikri resmiyet kazanmasa bile 467 Türkiye’nin bağımsızlığı ve güvenliğinin sağlanabileceğini savunmuĢtur. Hükümetin dıĢ politika kararlarının yanında olan Ulus gazetesi yazarı Yavuz Abadan, Akdeniz Paktı fikrini destekleyerek, Sovyetlerin pakt ile ilgili olası olumsuz tutumlarına cevap vermiĢtir. Abadan,“BarıĢ ve Güvenlik Politikası” baĢlıklı yazısında, Londra kaynaklı bir habere göre Sovyet Rusya’nın, Ankara’nın Akdeniz Paktı konusundaki tutumunu öğrenmek istediğini belirtmiĢtir. Rusya’nın bu konuya ilgisi üzerine Abadan, Türkiye’nin savaĢ esnasında en kritik sayılabilecek anlarda bile Rusya’ya karĢı tarafsızlık siyasetinden vazgeçmediğini fakat Sovyetlerin Alman tehlikesinden kurtulmasının ardından Türkiye’ye saldırmasının Moskova’nın asıl hedefini gösterdiğini belirtmiĢtir. Rusların dünya barıĢ ve güvenliği için tehdit oluĢturduğunu belirten Abadan, Atlantik paktı ile oluĢabilecek bir savaĢın önlenmek istendiğini söylemiĢtir. Türkiye’nin Atlantik paktını insanlığın yararına olan bir giriĢim olarak gördüğünü fakat bu pakta iĢtiraki söz konusu olmadığı için Avrupa ve Orta Doğu için önemi olan Akdeniz bölgesinde barıĢ ve güvenliği hedefleyen bir iĢbirliğinin Türk 468 politikasının temel hedeflerine uygun olduğunu belirtmiĢtir. The Sunday Times gazetesinde yayımlanan “Bir Akdeniz Paktı” baĢlıklı yazı Akdeniz Paktının kuruluĢuna destek verdiği için Ulus, Yeni Sabah, Cumhuriyet, Son 466 Ulus Gazetesi, “Türk-Ġngiliz Münasebetleri Çok Samimidir”, 1 Mart 1949, s.1 467 Selim Ragıp Emeç, “Türk’ün Teminatı Süngüsüdür”, Son Posta Gazetesi, 13 Mart 1949, s.1 468 Yavuz Abadan, BarıĢ ve Güvenlik Politikası, Ulus Gazetesi, 13 Mart 1949, s.1-4 171 Posta gibi dönemin önemli gazetelerinin her birinde detaylıca incelenmiĢtir. Yazıda Türkiye ve Yunanistan DıĢiĢleri bakanlarının Bevin’i ziyaret ettiği söylenerek Sovyet Rusya’nın her iki ülke üzerinde de oluĢturduğu tehdit ortamından bahsedilmiĢ, Rusya’nın Akdeniz’de Ġtalya ve Fransa üzerinde de planlarının olduğu bu ülkelerde etkin komünist partilerin Ģiddetli sabotaj hareketlerine kalkıĢabilecekleri belirtilmiĢtir. Bu yüzden Atlantik ve Akdeniz paktlarını aynı safta ve birbirini tamamlayıcı olarak görülmüĢ fakat ayrı paktlar olmasının daha doğru olacağı savunulmuĢtur. Doğu Avrupa’nın kaderi kadar Batı Avrupa’nın kaderinin de Akdeniz coğrafyasına bağlı olduğunu savunan yazıda; Akdeniz paktında Ġtalya, Yunanistan, Türkiye’nin yanı sıra, Fransa, Ġngiltere ve Amerika’nın da var olması gerektiği ifade edilmiĢtir. Gazete Ġtalya, Türkiye ve Yunanistan’ın Akdeniz Paktı ülkeleri içerisinde bulunmasını; Ġngiltere, Amerika ve Fransa’nın ise hem Atlantik hem de Akdeniz paktı içerisine dâhil olmaları 469 gerektiğini savunmuĢtur. Atlantik Paktı’nın kurulması ve sadece belirli bir coğrafyayı kapsaması üzerine Abidin Daver pakt ülkelerini eleĢtirmiĢ, Türkiye gibi stratejik olarak önemli bölgede yer alan bir ülkenin korunma altına alınan devletler arasında olması gerektiğini savunmuĢtur. Daver, Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Atlantik Paktının Tekâmülüne Doğru” baĢlıklı yazısında, kurulması planlanan paktın coğrafi olarak belirli ülkeleri kapsamasını doğru bulmadığını, paktın; Doğu Akdeniz, Balkanlar, Karadeniz ve hatta Kafkaslara doğru geniĢlemesi gerektiğini savunmuĢtur. Pakta göre üye devletlerden birinin saldırıya uğraması karĢısında diğer pakt ülkeleri zor durumda kalan ülkeye destek verecekti. Fakat Daver bu kararın belirttiği coğrafyayı kapsamamasının saldırı altında kalabilecek pakt dıĢında kalan ülkeleri tehlikeye atabileceğini ve böyle bir tutumla savaĢı önlemenin mümkün olmadığını söylemiĢtir. Ona göre; BolĢeviklerin yayılma alanı sadece Batı Avrupa ve Ġskandinav ülkeleri ile sınırlı değildir. ġu durumda bir BolĢevik saldırısı gerçekleĢirse önemli noktalardan biri Türkiye ve Yunanistan’dır. Paktın Batı Avrupa’yı koruma altına alıp Akdeniz yolunu açması durumunda Sovyetlerin bu alana yöneleceğini ve Türkiye’nin tehlike altında kalabileceğini vurgulamıĢtır. Daver, buna karĢı alınacak önlemin; Amerika, Fransa, Ġtalya, Yunanistan ve Türkiye’nin katılacakları bir Akdeniz Savunma Paktı ya da Türkiye ve Yunanistan’ın 469 Ulus Gazetesi, “Dikkate Değer Bir Makale”, 14 Mart 1949, s.1-3 172 bağımsızlığının Amerika ve Ġngiltere tarafından garanti altına alınması olduğuna 470 inanmaktadır. New York Times gazetesinde yer alan “Sadak Sees Acheson on Turkey’s Policies” baĢlıklı habere göre, Necmettin Sadak, BM toplantısı için Amerika’da bulunduğu sırada, Akdeniz Savunma Paktı ile ilgili görüĢlerini Dean Acheson’a bildirmiĢtir. Gazeteye göre Sadak, bu konuyla ilgili bir projenin henüz geliĢtirilmediğini, Amerika ve Ġngiltere ile anlaĢmaya yönelik resmi bir mülakatın olmadığını da belirtmiĢtir. Ayrıca Truman Doktrini ve Türkiye’ye Amerikan yardımları konusunda memnuniyetini vurgulayarak bu yardımlar sayesinde Türk ordusunun 471 kendini daha kuvvetli hissettiğini belirtmiĢtir Sadak, Amerika dönüĢünde yaptığı açıklamada The New York Times gazetesinde yayımlanan haberin tersine Akdeniz Paktı ile ilgili Amerikan yetkilileri ile bir görüĢme yapmadığını vurgulamıĢtır. Ulus gazetesinde yayımlanan “Akdeniz Paktı ve Sovyetler” baĢlıklı haberde, Akdeniz Paktı fikrinin duyulmasının ardından Sovyet gazetesi Kızıl Filo, bölgede askeri bir sistemin oluĢturulma hedefinin Amerika’nın Afrika’ya yayılma isteği olabileceğinden bahsetmiĢtir. Ayrıca, Amerika’nın bu bölgede hava ve deniz üsleri kuracağını ve Akdeniz’de etkinliğini artıracağını belirtmiĢtir. Kızıl filoya göre; Amerikan yöneticileri kendi saldırı hedeflerini gerçekleĢtirmek için Türkiye, Ġtalya, 472 Yunanistan ve Ġspanya’nın katılacağı bir Akdeniz bloğu kurulmasını istemektedirler. 470 Abidin Daver,”Atlantik Paktının Tekâmülüne Doğru”, Cumhuriyet Gazetesi, 11 Mart 1949, s.1-3, 471 The New York Times Gazetesi, “Sadak Sees Acheson on Turkey’s Policies”, 15 Nisan 1949, s.7 472 Ulus Gazetesi, “Akdeniz Paktı ve Sovyetler”, 18 Mart 1949, s.3 173 . Görsel 90: The New York Times gazetesinde yayımlanan karikatürde, Rusya askeri savunma amaçlı kurulan Atlantik Paktının kendi etki alanını çevreleme amaçlı yapılığını düşündüğünden Stalin: Kuşatma!, Savaş çığırtkanları!.diye bağırıyor. Amerika ve birliğe dâhil diğer Atlantik devletleri, Atlantik paktı yazan çitin içerisinde kendi güvenliğini sağlamaya çalışıyor. Amerika ve çevresindeki ülkeler hem kızgın hem de şaşkın bir şekilde 473 Stalin’in çığlıklarını dinliyorlar. Karikatürün başlığı: “Kim kimi çevreliyor?” Akdeniz Paktının kurulması hedefini taĢıyan Türkiye, pakt içerisinde yer almasını istediği Ġtalya ile 24 Mart 1950 günü Dostluk AntlaĢması imzalamıĢtır. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Türk-Ġtalyan AntlaĢması” baĢlıklı haberde belirtildiğine göre bazı diplomatik gözlemciler, Türkiye’nin dostluk muahedesinden daha kuvvetli bir antlaĢma oluĢturmak istediğini belirtmiĢler ve Ġtalya ve Türkiye’nin, Akdeniz devletlerini içine alan askeri bir antlaĢma yapılmasını arzu ettiklerini ancak, Ġspanya, Arnavutluk ve de Yugoslavya’nın içinde bulundukları durumun bu ittifakın 474 gerçekleĢmesine mani olduğunu vurgulamıĢlardır. DıĢiĢleri Bakanı Necmettin Sadak Türkiye’nin pakta katılması için aktif bir siyaset izlese de aldığı ret cevapları karĢısında dengeli bir siyaset sürdürmeyi tercih etmiĢtir. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Türkiye’nin Rusya ile Münasebeti” baĢlıklı yazıda Sadak, Paris’te yaptığı açıklamada Avrupa’nın muhafazasını ve korunmasını sağlamayı amaçlayan Atlantik Paktını, saldırıya çok açık konumda bulunan Doğu Akdeniz’in güvenliğini sağlayamadığından dolayı yetersiz bulduğunu söylemiĢtir. Fakat bir taraftan Amerika ile iliĢkilere değinerek, Türk ordusunun yenilenmesi adına gönderilen askeri yardımların sürdürüleceğini haber aldığını ifade 473 The New York Times Gazetesi, 3 Nisan 1949, s.119 474 Cumhuriyet Gazetesi, “Türk-Ġtalyan AntlaĢması”, 26 Mart 1950, s.1-3 174 etmiĢtir. Yapılan bu yardımların Türkiye için değerinin çok yüksek olduğunu ifade 475 etmiĢtir. Sadak, izlediği ılımlı siyaset nedeniyle Amerika’yı direkt olarak eleĢtirmekten kaçınmıĢ, eleĢtiri gibi görünebilecek cümlelerin yanına, Amerika’nın Türkiye’ye sağladığı yardımlardan duyulan memnuniyeti eklemeyi unutmamıĢtır. Atlantik Paktı içerisinde Akdeniz coğrafyasının öneminin gündeme gelmesiyle birlikte Akdeniz Paktı düĢüncesi önemini yitirmeye baĢlamıĢtır. The New York Times gazetesi yazarı C.L.Sulzberger, “West Studies Link On Mediterranean” baĢlıklı yazısında, bazı diplomatik kaynaklara göre, Ġngiliz ve Fransız yetkililerin Atlantik Paktı’nın savunma alanının Doğu Akdeniz bölgesine geniĢletilmesini tavsiye edebileceklerini belirtmiĢtir. Bu planın Ģu an sadece görüĢüldüğünün ve henüz doğal bir Akdeniz savunma paktı fikrinin yaratılmasının beklenmediği düĢünülmektedir. Bu ülkelerle ilgili ortaya konulan öncelikli plan NATO’nun imzacı ülkelerinden resmi olarak Türkiye, Yunanistan ve muhtemelen daha sonra Ġran’ın bağımsızlıklarına olan 476 ilgilerini ifade etmelerini talep etmektir. Görsel 91: Yeni İstanbul gazetesinde yayımlanan Turhan Selçuk karikatüründe, “Atlantik Paktının Akdeniz Paktıyla takviyesi düşünülüyor” gazete haberlerinin üzerine, Atlantik Paktı havuzu içinde boğulmakta olan Stalin’in üzerine Amerika, İngiltere, Fransa, Türkiye ve Yunanistan, Akdeniz Paktından su takviyesi yapıyor. Selçuk 477 karikatürde Akdeniz Paktının oluşumu ile Rusya’nın daha büyük bir hezimete uğrayacağını yansıtmış. 475 Cumhuriyet Gazetesi, “Türkiye’nin Rusya ile Münasebeti”, 8 Nisan 1950, s.1-3 476 C.L.Sulzberger, The New York Times Gazetesi, “West Studies Link On Mediterranean”, 17 Mart 1949, s.3 477 Yeni İstanbul Gazetesi, 17 Nisan 1950, s.1 175 Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan ”Yunan BaĢbakanının Gazetemize Demeci” baĢlıklı habere göre, Atlantik Paktı içerisinde alınan Akdeniz Savunma Planı oluĢturulması kararı ve Türkiye’nin ve Yunanistan’ın programı oluĢturmak için davet edilen ülkeler arasında yer alması, bu iki ülkenin ayrı bir Akdeniz Paktı fikrinden ziyade, Atlantik Paktı etki alanının geniĢletilmesi fikrine daha sıcak bakmasına neden olmuĢtur. Yunanistan BaĢbakanı Venizelos kendisine yönlendirilen, Yunanistan ve Türkiye Atlantik Paktına mı yoksa bağımsız bir Akdeniz Paktına mı dâhil olmalıdır sorusuna, Atlantik Paktını tercih ettiğini fakat Akdeniz Paktı fikri Atlantik Paktının 478 geniĢlemesinden oluĢuyorsa onun da kabul edilebileceğini söylemiĢtir. Akdeniz Paktı fikri Türkiye ve Yunanistan’ın Atlantik Paktına dâhil olma ihtimallerinin gündeme gelmesi ile birlikte rafa kalkmıĢtır. 3.ATLANTĠK PAKTININ ĠMZALANMASI VE PAKTA GELEN ĠLK TEPKĠLER 18 Mart 1949 günü Amerika tarafından Atlantik Paktının içeriğinin metni yayımlanmıĢtır. Hemen ertesinde 31 Mart tarihinde Sovyet Rusya, Atlantik Paktı metnine itiraz ederek imzacı devletlere nota göndermiĢtir. Rusya paktın asıl amacının Atlantik ülkelerinin kendi etki alanını çevrelemek olduğunu düĢünmektedir. Ulus gazetesinde yayımlanan “Rusya Atlantik Paktını Dün Protesto Etti” baĢlıklı habere göre Notada Sovyet Rusya, paktın BM’nin hedefleri ve ilkelerine uyuĢmadığını ayrıca Amerika, Fransa ve Ġngiltere tarafından imzalanan diğer bazı antlaĢmaların taahhütlerine de karĢı olduğunu belirtmiĢtir. Sadece Sovyetler Birliği’nin paktın dıĢında kaldığı ifade edilerek, örgütün amacının Sovyetler Birliği ve halkçı devletlere karĢıt bir 479 giriĢim olduğu bildirilmiĢtir. AkĢam gazetesinde yayımlanan “Atlantik Paktı Bugün Ġmzalanıyor” baĢlıklı yazıya göre, Sovyet notası üzerine Atlantik ülkeleri tarafından Rusya’nın öne sürdüğü iddiaları reddeden ortak bir kararname yayımlanmıĢtır. Buna göre Atlantik Paktı içerisinde yer alan ülkelerin amaçlarının yanlıĢ tefsir edildiği, paktın metni açıklanmadan önce ocak ayında Sovyet Rusya tarafından ortaya konulan iddiaların aynı Ģekilde Sovyet notasında yer aldığı belirtilerek Sovyet düĢüncesinin BM anayasasına 478 Cumhuriyet Gazetesi,”Yunan BaĢbakanının Gazetemize Demeci”, 7 Mart 1951, s.1-5 479 Ulus Gazetesi, “Rusya Atlantik Paktını Dün Protesto Etti”, 2 Nisan 1949, s.4 176 uygun olan Atlantik Paktı metnini yanlıĢ yorumladığı, metnin bir ülkeye karĢı değil 480 silahlı saldırıya karĢı oluĢturulduğu ifade edilmiĢtir. Görsel 92: The New York Times gazetesinde yayımlanan karikatürde Aix La Chapelle, Viyana Kongresi, Milletler Cemiyeti gibi barışı arzu eden fakat başarısız olmuş eski kitapların yerine yeni oluşturulan Atlantik Paktı metni 481 ortaya konulmuş. Atlantik Paktı 4 Nisan 1949 günü 12 ülke tarafından imzalanmıĢtır. Pakta dâhil olan imzacı devletlerin üst düzey yetkilileri tarafından yapılan açıklamalara bakıldığında, her birinin BM örgütünün önemi üzerinde durarak Atlantik paktının BM kararlarına uygun olduğunu vurguladıkları görülmektedir. Atlantik Paktı her ne kadar askeri bir örgüt gibi görülse de imzacı devletler tarafından barıĢı koruyacak ve savaĢ ortamının oluĢmasına engel oluĢturacak bir kuruluĢ olarak tanımlanmıĢtır. Açıklamalarda ayrıca Rusya’nın ön plana çıkardığı Atlantik Paktı ile Sovyet etki alanını çevreleme iddialarının yanlıĢlığı vurgulanmaya çalıĢılmıĢ ve paktın bir ülkeye yönelik değil saldırıya karĢı yapıldığı tekrar bildirilmiĢtir. Son Posta gazetesinde yayımlanan “Atlantik Paktı Dün Ġmzalandı” baĢlıklı haberde, Truman paktın saldırı ve saldırı korkusuna karĢı bir kalkan oluĢturulduğunu 480 Akşam Gazetesi, “Atlantik Paktı Bugün Ġmzalanıyor”, 4 Nisan 1949, s.1 481 The New York Times Gazetesi, 8 Mayıs 1949, s.122 177 söylemiĢtir. Amerika DıĢiĢleri Bakanı Dean Acheson ise paktın saldırı amacıyla hareket 482 edeceklere çok kuvvetli bir uyarı olduğunu belirtmiĢtir. The New York Times gazetesinde yayımlanan “Adresses by President Truman and Foreign Ministers At Signing of North Atlantic Pact” baĢlıklı habere göre, Fransa DıĢiĢleri Bakanı Robert Schuman paktın imza konuĢmasında Fransa’nın BirleĢmiĢ Milletlerin bir gün dünyada güvenliği ve barıĢı sağlamak için yeterli teminatı 483 sağlayacak kadar güçlü olmasını umduğunu söylemiĢtir. AkĢam gazetesinde Ġngiltere DıĢiĢleri Bakanı Bevin’in imza sonrası açıklamasına yer verilmiĢtir. Bevin: “Bugün sadece paktın imza günü değil, aynı zamanda barıĢ ve saldırılara mukavemet yolunda yemin ettiğimiz gündür. Bu son hedef değil, bütün dünyaya Ģamil bir teĢkilatın kurulmasına yardım edecek bir teĢkilattır”, 484 demiĢtir. The Evening Star gazetesinde yayımlanan “Senate Expected To Get Atlantic Pact This Week” baĢlıklı haberde, Lüksemburg DıĢiĢleri Bakanı Joseph Bech, Atlantik Paktının amacının karĢı karĢıya gelen güçler arasında denge kurarak savaĢ çıkmasını engellemek ve eğer imzacı devletlerden birine veya hepsine yöneltilen herhangi bir 485 saldırı varsa bu güce karĢı savaĢı kazanmak olduğunu söylemiĢtir. The New York Times gazetesinde yayımlanan “Text of Bradley Adresses Hailing Atlantic Pact” baĢlıklı haberde General Omer N. Bradley pakt ile ilgili olarak, askeri açıdan Atlantik Paktının atom bombasına sahip olmak kadar değerli olabileceğini, paktın sadece saldırganlığa karĢı ortak çıkarlar ve ortak sınırları paylaĢan özgür ulusları birleĢtirmekle kalmadığını, aynı zamanda Amerika ve diğer pakt üyelerinin saldırganlığa karĢı cesurca hareket edecekleri noktada kendilerini yalnız ve 486 desteksiz savaĢma korkusundan kurtardığını belirtmiĢtir. The New York Times gazetesinde yayımlanan “Eden Asks Peace Effort” baĢlıklı haberde, Winston Churchill’in yokluğunda Muhafazakâr Partiye baĢkanlık eden Antony 482 Son Posta Gazetesi, “Atlantik Paktı Dün Ġmzalandı”, 5 Nisan 1949, s.3 483 The New York Times Gazetesi, “Adresses by President Truman and Foreign Ministers At Signing of North Atlantic Pact, 5 Nisan 1949, s.6 484 Akşam Gazetesi, “Truman Harp Önüne Geçilmez Bir ġey Değildir Diyor”, 5 Nisan 1949, s.1 485 The Evening Star Gazetesi, “Senate Expected To Get Atlantic Pact This Week”, 5 Nisan 1949, s.1 486 The New York Times Gazetesi, “ Text of Bradley Adresses Hailing Atlantic Pact”, 6 Nisan 1949, s.3 178 Eden, Atlantik Paktını ve Batı Avrupa Birliğini desteklediğini belirtmiĢtir. Bu tarz bölgesel düzenlemelerin gerçekleĢtirilmesinin faydalı olduğunu fakat bunların kendi baĢlarına asıl soruna cevap veremeyeceklerini söylemiĢ, barıĢın sağlanabilmesi için 487 olumlu, yapıcı efor sergilenmesine gerek olduğunu vurgulamıĢtır. Son Posta gazetesinde yayımlanan ”Atlantik Paktı Dün Ġmzalandı” baĢlıklı habere göre Ġtalya DıĢiĢleri Bakanı Kont Sforza, 1914 ve 1939 tarihlerinde Atlantik Paktı var olsaydı dünyanın büyük bir bölümünü yıkıntıya dönüĢtüren savaĢların önüne geçilebileceğini belirtmiĢtir. Paktı bağımsızlık için bir garanti olarak 488 değerlendirmiĢtir. Görsel 93: The Evening Star gazetesinde yayımlanan karikatürde eski Amerikan Başkanları Washington, Jefferson, Madison dünya küresini inceliyorlar, Kürenin tepsinde Beyaz Saray bulunuyor. Washington Atlantik Paktı yazısını 489 elinde tutuyor. Karikatürün başlığı: "Dünyamızın merkezinin yeri değişmiş gibi görünüyor." Karikatürde, Atlantik Paktı ile birlikte dünyanın merkezinin Washington olduğu vurgulanmış. AkĢam gazetesinde yayımlanan “Atlantik Paktının Ġmzası” baĢlığını taĢıyan yazıda, paktın amacının dünya barıĢının devamını sağlamak olduğu belirtilmiĢ; Amerika, Ġngiltere ve Fransa’nın herhangi bir ülkeye karĢı saldırı hedefinde olduklarını iddia etmenin zor olacağı ifade edilmiĢ buna neden olarak her üçünün de Ġkinci Dünya 487 The New York Times Gazetesi, “Eden Asks Peace Effort”, 9 Nisan 1949, s.4 488 Son Posta Gazetesi, ”Atlantik Paktı Dün Ġmzalandı” , 5 Nisan 1949, s.3 489 Berryman, The Evening Star Gazetesi, 5 Nisan 1949, s.1 179 SavaĢı sırasında oluĢan yaraları tedavi etmek isteyen ve barıĢ amacını taĢıyan devletler olması gösterilmiĢtir. Atlantik Paktı da bu amacı taĢımaktadır. Ayrıca Amerika’nın ilk kez barıĢ döneminde bir ittifak antlaĢmasına katılmasının tarihi bir olay olduğundan bu durumun batılı ülkelerde savaĢ tehdidinin ortadan kalkacağı ve barıĢın kuvvetleneceği 490 inancına yol açtığı ifade edilmiĢtir. Fransız Samedi Soir gazetesinden yapılan alıntıya göre, Atlantik Paktının faydaları: Güç dengesinin sağlanarak Üçüncü Dünya SavaĢı ihtimalini ortadan kaldırmak, barıĢ döneminde barıĢsever ülkeleri bir araya getirerek sayılarını arttırmak, böylece savaĢ durumunda bile galibiyeti garantilemektir. Zararlı görülen yönleri ise; Batı ülkelerinin blok oluĢturmasının savaĢa yol açma ihtimali ve çoğu dünya ülkesinin yardımına güvendiği Amerika’nın, parlamenter atıĢmalardan dolayı kararsız bir politika sürdürerek oluĢturulan batı bloğunun parçalanmasına sebep olabileceğidir. Gazete, Stalin’in Atlantik Paktına ne Ģekilde karĢılık vereceği ile ilgili olarak bazı tahminlere de yer vermektedir. Bunlar; 1-Rusya’nın Ġngiltere ve Fransa ile imzaladığı yardım anlaĢmasının feshi, 2-Ülkelerdeki komünist partilerinin toplu olarak saldırı gerçekleĢtirmesi, 3-Finlandiya’yı dize getirmeye çalıĢmak, 4- Ġran’da iç karıĢıklık yaratmaya çalıĢmak, 5-Yugoslavya’yı daha zor durumda bırakmak, 6-Boğazlarda üsler kurmak yoluyla Karadeniz’in tümünü kontrol altına almak ve Türkiye’nin Akdeniz 491 Paktına girmesini engellemek olarak özetlenmiĢtir. Ulus gazetesinde yayımlanan “Atlantik Paktı Dün Washington’da Ġmzalandı” baĢlıklı haberde, paktın imzalanmasından sonra Truman, Amerika ve diğer ülkelerin dünya barıĢının devam etmesi için BirleĢmiĢ Milletler tarafından kullanılacak uluslararası bir kuvvetin oluĢturulacağını ümit ettiğini fakat bu çabalara bir büyük devlet tarafından engel konulduğunu söylemiĢtir. Güvenlik Konseyi’nde oy birliği sağlanamamasının barıĢı oluĢturma giriĢimlerini vazgeçiremeyeceğini söyleyen Truman, Atlantik antlaĢmasının sadece Kuzey Atlantik ülkeleri için değil bütün dünyaya barıĢ getirmek adına olumlu bir etkisinin olacağını belirtmiĢtir ve Amerika’nın 490 Akşam Gazetesi, “Atlantik Paktının Ġmzası”, s.2 491 Yeni Sabah Gazetesi, “Atlantik Paktı Bizi Nereye Götürüyor?”, 5 Nisan 1949, s.2 180 bu pakta dâhil olmasının Yakın ġark gibi baĢka bölgelerin güvenlikleri ve hayrı 492 konusunda beslediği ilgiyi azaltmayacağını vurgulamıĢtır. Görsel 94: The Evening Star gazetesinde yayımlanan karikatür "Kalem kılıçtan güçlü olabilir mi? başlığını taşıyor. Karikatürde bir parşömen kağıdı üzerinde Atlantik paktı imzacısı olan ülkelerin isimleri bulunuyor. Bunlar: Belçika, Kanada, Danimarka, Fransa, İzlanda, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, Portekiz, Birleşik Krallık ve Birleşik 493 Amerika." Sovyet Rusya Atlantik Paktı metninin yayımlanmasından sonra gösterdiği tepkiyi paktın imzalanması sırasında da sürdürmüĢtür. The New York Times gazetesinde yayımlanan “Russian Bloc Boycotts Atlantic Pact Signing” baĢlıklı haberde, Rusya ve diğer sekiz Doğu Avrupa ülkesinin diplomatları tarafından Atlantik Paktının imzalanıĢının boykot edildiği belirtilmiĢtir. Habere göre, Amerika’da Atlantik Paktı seremonisine katılmak isteyen diplomatlara davet kartının verileceğinin gayri resmi olarak duyurulmasının ardından, Sovyetler Birliği ülke temsilcileri hariç diğer devletler davet kartını alma istediğinde bulunmuĢlardır. Amerikan DıĢiĢleri Bakanlığı yetkilileri ABD’de var olan tüm ülkeleri temsil eden diplomatların Rusya, Polonya, Çekoslovakya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan, Arnavutluk, Yugoslavya ve 494 Finlandiya hariç imza seremonisine katıldıklarını belirtmiĢtir. 492 Ulus Gazetesi, “Atlantik Paktı Dün Washington’da Ġmzalandı”, 5 Nisan 1949, s.3 493 Jim Berryman, The Evening Star Gazetesi, 4 Nisan 1949, s.1 494 The New York Times Gazetesi, “Russian Bloc Boycotts Atlantic Pact Signing”, 5 Nisan 1949, s.6 181 Görsel 95: Rus Mizah dergisi Krokodil’de yayımlanan karikatürde, devletler hep birlikte Atlantik paktını imzalamaya çalışıyor. Benelüks ülkeleri en altta ve ezilmiş durumda, onların üzerinde ezilmiş durumda Fransa Dışişleri Bakanı Schuman onun üzerinde de Sam Amca’nın ayaklarını başına koyduğu İngiltere Dışişleri Bakanı Bevin bulunuyor. Amerika tepede bulunuyor bir elinde atom bombası var diğer eliyle kalemi en üstten tutuyor ve aslında diğer devletlere yön veriyor. Kalemin tepesinde ateş yanıyor ve duman tütüyor. Alt yazı: “Eşit bir 495 zeminde” Aslında Atlantik Paktının eşitliği değil, Amerikan’ın egemenliğini ortaya koyduğu yansıtılmış. Görsel 96: Rus mizah dergisi Krokodil’de yayımlanan bir diğer karikatürde, Atlantik Paktı yazılı bir metin var. Amerika’nın elinde imzacı devletleri temsil eden kalemler bulunuyor. Alt yazı: “ Atlantik Paktının Törensel 496 İmzalanması Nasıldı? Bir önceki karikatürdeki gibi bu karikatürde de Amerika’nın aslında Atlantik paktını üye devletler adına kendisinin imzaladığı vurgulanmış. 495 Kukryniksy, Krokodil Dergisi, Sayı:10, 10 Nisan 1949, s.16 496 Krokodil Dergisi, Sayı:11, 20 Nisan 1949, s.7 182 3.1. Türkiye’nin Paktta Yer Almaması Üzerine Gelen Tepkiler Türkiye’nin Atlantik Paktı’na dâhil olmaması DıĢiĢleri Necmettin Sadak tarafından coğrafi gerekçeler düĢünüldüğünde olağan bir durum olarak değerlendirilmiĢtir. Türkiye’nin pakta yer almaması konusunda eleĢtiri yöneltilmesini engellemek amacıyla Sadak, Türkiye’nin Ģimdiye kadar içinde bulunduğu iĢbirliklerinin güvenliğini sağlamaya yeterli olacağını vurgulamıĢtır. AkĢam gazetesinde yayımlanan “DıĢiĢleri Bakanı N.Sadak’ın Beyanatı”, baĢlıklı yazıda, Sadak, Atlantik Paktına Türkiye’nin girmesi ile ilgili yöneltilen soruya Türkiye’nin pakta dâhil olmasıyla elde edeceği yararların pakt nedeniyle vereceği taahhütler karĢısında az kalacağını söylemiĢtir. Eğer Türkiye Atlantik Paktı içerisinde yer alsa ve bir saldırı durumu ile karĢılaĢsaydı ülkeye sağlanacak desteğin Batı Avrupa ülkelerinden öncelikle Ġngiltere ve Fransa tarafından yapılacağı, bu ülkelerin dıĢında Amerika’dan yardımın gelebileceğini söylemiĢtir. Bu yüzden Amerika tarafından verilen güvencenin ve Ġngiltere – Türkiye - Fransa ittifakının etkisinin Atlantik Paktından daha fazla olduğunu 497 vurgulamıĢtır. Türkiye’nin Atlantik Paktında yer almamasının güvenlik konusunda endiĢe yaratmaması için AkĢam gazetesinde “Türk-Ġngiliz-Fransız Muahedesi Mühim bir Sükun ve Ġstiklal Amilidir” baĢlıklı haberde belirtildiğine göre Ġngiltere ve Fransa ile imzalanan 1939 tarihli antlaĢma Fransa Büyükelçiliği tarafından gündeme getirilmiĢ ve Türk-Fransız-Ġngiliz ittifak antlaĢmasının halen yürürlükte olduğu resmen Türk 498 Hükümetine bildirilmiĢtir. Aynı bildiri Ġngiltere büyükelçisi tarafından da yapılmıĢtır. Bazı Türk gazetelerinde Türkiye’nin pakta dâhil edilmemesinin Amerika ayanında eleĢtirilere sebep olduğu belirtilerek ayan üyelerinin açıklamalarına yer verilmiĢtir. Zafer gazetesinde yayımlanan “Atlantik Paktı” baĢlıklı habere göre South Dakota ayan üyesi Karl Mundt, Ġtalya’nın pakt içerisinde yer alıp Türkiye’nin dâhil edilmemesini anlayamadığını belirterek, Ġtalya’nın da Kuzey Atlantik devleti sayılamayacağını vurgulamıĢtır. Mundt, Türkiye’nin komünizme karĢı savunma hattı oluĢturduğunu ve boğazlarla ilgili isteklerde bulunan Sovyet Rusya’ya karĢı direndiğini ifade etmiĢ ve 10 yıl içinde Türkiye ve Yunanistan’ın hangi durumlarda olabileceğini 497 Akşam Gazetesi, “DıĢiĢleri Bakanı N.Sadak’ın Beyanatı”, 29 Haziran 1949, s.1 498 Akşam Gazetesi, “Türk-Ġngiliz-Fransız muahedesi Mühim bir Sükun ve Ġstiklal Amilidir”, 16 Haziran 1949, s.1 183 sorgulayarak, Amerika’nın kendi servetiyle komünizme karĢı ülkeler tasarlamayı mı amaçladığı yoksa Yunanistan ve Türkiye gibi zaten komünizmine karĢı hareket eden dost ülkeleri bu alandan ayrı görerek yıkılmalarına müsaade etmeye mi çalıĢtığını 499 sorgulamıĢtır. . Ulus gazetesinde yayımlanan “Amerikan Ayanında Dünkü Müzakereler” baĢlıklı habere göre, Washington ayan üyesi Henry Cain, Atlantik Paktı görüĢmelerinde Türkiye’nin pakta dâhil edilmemesini, savunma sisteminde bir açık olarak değerlendirmiĢtir. Ona göre, Türkiye ve Yunanistan’ın paktta olmayıĢı sağ ya da doğu cenahın savunmasız bırakıldığını göstermektedir. Bir savaĢ durumunda bu ülkelerin paktta olmamasının daha çatıĢma meydana gelmeden, yenilginin gerçekleĢmesine sebep 500 olabileceğini söylemiĢtir. Ulus gazetesi yazarı Yavuz Abadan Türkiye’nin Atlantik paktı içerisine dâhil olmasını savunmuĢtur.“Pakt ve Doktrin” baĢlıklı yazısında Atlantik Paktı oluĢumunun dünya barıĢı ve güvenliği için önemini belirttikten sonra, paktın yalnız baĢına ne Avrupa’yı ne Orta Doğu’yu ne de Akdeniz’i koruyabilecek güçte olduğunu söylemiĢtir. Rus ilerlemesine karĢı Türkiye, belirtilen bölgelerin emniyeti ve bağımsızlığı için önemli bir coğrafyada yer almaktadır. Türkiye’nin gayet doğal bir Ģekilde bu güvenlik sistemine dâhil olması gerektiğini belirtmiĢtir. Times gazetesi tarafından yapılan açıklamada Türkiye’nin emniyetinin sağlanması için en etkin sistemin Truman Doktrini olduğunun söylendiğini belirten Abadan, Truman Doktrinin önemi ve faydası üzerinde durduktan sonra onun tek yönlü taahhüt olduğunu belirtmiĢ ve bu taahhüdün uygulanmasının Amerikan Kongresi tarafından verilen karara bağlı olduğuna dikkat çekmiĢtir. Akdeniz ve Orta Doğu’yu Sovyet etkisinden kurtarmak için Amerikan Kongresinin değiĢme ihtimali olan kararına bağlılıktan özgürleĢmek gerekeceğini 501 söylemiĢtir. Ulus gazetesi yazarı Sadi Irmak’a göre; Türkiye, Atlantik Paktı’nı savaĢı engelleyici bir oluĢum olarak görmekte ve barıĢı ilke edinmiĢ bir devlet olarak bu uğurda atılan her adım karĢısında memnuniyet duymaktadır. Türkiye’nin bu pakta 499 Zafer Gazetesi, “Atlantik Paktı”, 19 Temmuz 1949, s.6 500 Ulus Gazetesi, “Amerikan Ayanında Dünkü Müzakereler”, 19 Temmuz 1949, s.3 501 Yavuz Abadan, “Pakt ve Doktrin”, Ulus Gazetesi, 3 Nisan 1949, s.1-3 184 gösterdiği ehemmiyet onun bir saldırı fikri taĢımadığını tam tersine tümden savunmaya 502 inandığını göstermektedir. Peyami Safa dönemin diğer gazete yorumcularından farklı olarak Atlantik Paktı dıĢında kalmanın Türkiye’ye Ġkinci Dünya SavaĢında olduğu gibi hareket serbestliği tanıyacağını söylemiĢtir. Ulus gazetesinde, “Atlantik Paktı ve Biz” baĢlıklı yazısında Paktın öncelikli amacının savaĢ ve istila gibi durumlara karĢı ortak bir savunma olduğunu söyleyen Safa, pakta üye olmanın ülkelere güvenli hissettirmenin yanında tehlikesinin de bulunduğunu belirtmiĢtir. Türkiye’yi içine dâhil etmeyen bu birliğin Türkiye’yi tehlike sınırlarının da dıĢında bıraktığını belirterek ve tarafsızlığı 503 savunmuĢtur. 4.ATLANTĠK PAKTININ KURULUġUNUN TÜRK - AMERĠKAN ĠLĠġKĠLERĠNE YANSIMASI Türkiye’nin Atlantik Paktı’na dâhil olmak istemesi fakat bu teklifinin Amerika ve diğer imzacı devletler tarafından kabul edilmemesi DıĢiĢleri Bakanı Sadak’ın resmi açıklamalarına yansımasa da bir hayal kırıklığı yaratmıĢtır. Dean Acheson anılarında Atlantik Paktına imza davetinden önce ve sonra Türkiye temsilcisinin Ġtalya’nın bu pakta alınmasıyla Atlantik tüzüğünün ihlal edildiğini ve Türkiye’nin davet edilmemesi konusundaki endiĢelerini dile getirdiğini belirtmiĢtir. Acheson, Türkiye’nin içinde bulunduğu bu yalnız bırakılmıĢlık duygusuna hiçbir açıklama ve varsayımın fayda vermediğini, bu durumun 2 yıl sonra Türkiye bir Atlantik üyesi olana kadar devam 504 ettiğini belirtmiĢtir. The New York Times tarafından yayınlanan Paris kaynaklı bir habere göre Ġtalya’nın Atlantik Paktına dâhil olması, Türkiye üzerinde kötü bir Ģok etkisi yaratmıĢtır. Türkiye’nin her ne kadar kendini Truman Doktrini ve 1939 yılında imzalanan Türk-Ġngiliz-Fransız ittifak antlaĢması ile birlikte güçlü hissetse de, Akdeniz’in açıkça Atlas Okyanusunun bir uzantısı olarak belirlenmeden Atlantik ülkesi 502 Sadi Irmak, “Atlantik AndlaĢması ve Truman’ın Söylevi”, Ulus Gazetesi, 6 Nisan 1949, s.1-3 503 Peyami Safa, “Atlantik Paktı ve Biz” Ulus Gazetesi, 26 Mart 1949, s.1 504 Dean Acheson, Present at The Creation: My Years in The State Departmant”, New York, London: Norton&Company: 1959, s.279 185 olması zor kabul edilen Ġtalya’nın, Türkiye’den önce pakta dâhil olması konusunda 505 Atlantik ülkelerine kızgın olduğu ifade edilmiĢtir. Ulus gazetesinde yayımlanan “Acheson Radyoda Bir Demeç Verdi” baĢlıklı yazıda, Dean Acheson bir radyo programında yaptığı açıklamada dünyanın herhangi bir yerinde barıĢ ve güvenliğe karĢı gerçekleĢecek bir saldırının Amerika’yı doğrudan alakadar edeceğini söylemiĢtir. Ayrıca Yunanistan, Türkiye ve Ġran’ın toprak bütünlüğü ve bağımsızlığının Amerika tarafından desteklendiğini ve bu siyaseti 506 sürdüreceklerini belirtmiĢtir. Necmettin Sadak, BM toplantısı için Amerika’da bulunduğu sırada, Amerikan DıĢiĢleri Bakanı Dean Acheson ve Amerikan BaĢkanı Truman ile görüĢmeler gerçekleĢtirmiĢtir. Bununla ilgili olarak mecliste yaptığı açıklamada, Amerika’nın Türkiye’ye olan ilgisinin samimi ve yoğun olduğunu belirtmiĢtir. Ayrıca, Ġsmet Ġnönü tarafından Truman’a yazılan mektubun içeriğinden bahsetmiĢ, Ġnönü; Amerika ve Türkiye devletleri arasındaki samimi iletiĢim ve iĢbirliğinin artarak devam etmesini ve sağlanan askeri yardıma yönelik Türkiye adına teĢekkürlerini iletmiĢtir. Sadak ayrıca Truman’ın Ġnönü’ye gönderdiği mektubun içeriğine de değinmiĢtir. Truman, 1947 itibariyle sağlanan askeri yardımların iki ülkenin iliĢkilerinde farklı bir alan ortaya çıkardığını söylemiĢ ve kurulan Atlantik Birliğinin, Atlantik ülkeleri dıĢında kalan Türkiye gibi diğer devletlerin bağımsızlık ve bütünlüğünün devamı konusunda Amerika’nın ilgisini azaltmadığını tersine Atlantik ülkelerinin güvenliğinin sağlanması için meydana gelen bu antlaĢmanın bir yandan Türkiye’nin de güvenliğini arttırmaya katkı sağlayacağını söylemiĢtir. Türkiye ve Yunanistan için söylenen bu sözlerin tüm 507 barıĢsever milletler için geçerli olduğunu belirtmiĢtir. Atlantik Paktı ülkelerine sağlanan yardımın yanı sıra bu dönem Türkiye, Yunanistan, Ġran, Kore gibi Sovyet tehdidi karĢısında yalnız kalmıĢ ülkelere Amerika tarafından askeri yardım sürdürülmüĢtür. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Amerika’nın Bize Yeni Askeri Yardımı” baĢlıklı yazıya göre, Amerikan DıĢiĢleri Bakanı Dean Acheson askeri yardımla ilgili olarak Kuzey Atlantik Paktı üyesi ülkelerin 505 C.L. Sulzberger, The New York Times Gazetesi, “Rome Role Ġn Pact Ġrriattes Turkey”, 1 Mayıs 1949, s.34 506 Ulus Gazetesi, “Acheson Radyoda Bir Demeç Verdi”, 20 Mart 1949, s.1-3 507 TBMM Tutanak Dergisi, Dönem:8, , Cilt:19, Toplantı:3, BirleĢim:84, Oturum:1, 11.05.1949, s.306 186 silahlanması amacıyla 1950 yılı için 1 milyar 130 milyon dolar sağlanmasını öngörmektedir. Ek olarak Türkiye ve Yunanistan’ın da aralarında bulunduğu diğer devletlere 1 Temmuz itibariyle 1 milyar 450 milyon dolar tutarında silah yardımı 508 sağlanacağını belirtmiĢtir. AkĢam gazetesinde yayımlanan “Truman’ın Kongreye Verdiği Program Etrafında ġiddetli MünakaĢalar BaĢladı” baĢlıklı yazıya göre, Truman, bağımsız devletlerin saldırı tehdidine karĢı kendilerini savunabilmeleri için belirlenen 1 milyar 450 milyon dolarlık miktarın 300 milyon dolarının; Türkiye, Yunanistan, Ġran ve Kore için ayrıldığını belirtmiĢtir. Truman tarafından istenilen miktar bazı eleĢtirilere sebep olmuĢtur. Cumhuriyetçi ayan üyesi Dulles, kongreye verilen programın tamamen yenilenmesi gerektiğinin söyleyerek Truman’ın ön gördüğü miktarı abartılı bulmuĢ, daha mütevazı ve geçici bir programın oluĢturulmasını önermiĢtir. Cumhuriyetçi üyelerden Taft, hiçbir Amerikan baĢkanının Ģimdiye kadar hem savaĢ hem de barıĢ 509 dönemlerinde bu denli geniĢ isteklerde bulunmadığını belirtmiĢtir. Görsel 97: Yeni İstanbul gazetesinde yayımlanan Turhan Selçuk karikatüründe, Alt yazı:“Nuh’un Gemisi” Komünizm bulutunun etkisinden kaçmak isteyen ülkeler Amerikan yardımı yazan gemiye (Nuh’un gemisine) doğru ilerliyorlar, Amerika’nın elinde gemide olacakların listesi var, her biri sırasıyla gemiye doğru ilerliyor. Ülkeler hayvanlarla temsil edilmiş. Aslan İngiltere’yi, arkasındaki kurt Türkiye’yi ve Türkiye’nin yanındaki horoz da 510 Fransa’yı simgeliyor. 508 Cumhuriyet Gazetesi, “Amerika’nın Bize Yeni Askeri Yardımı”, 23 Nisan 1949, s.1-3 509 Akşam Gazetesi, “Truman’ın Kongreye Verdiği Program Etrafında ġiddetli MünakaĢalar BaĢladı”, 26 Temmuz 1949, s.1 510 Yeni İstanbul Gazetesi, 2 Aralık 1949, s.1 187 Ulus gazetesinde yayımlanan “Avrupa’yı Derhal Silahlandırmalıyız” baĢlıklı haberde, Amerikan DıĢiĢleri Bakanı Dean Acheson Avrupa’nın güvenliğinin sağlanması için silahlandırılması gerektiğini vurgulamıĢ ayrıca Türkiye ve Yunanistan’a sağlanacak yardımın öneminden bahsetmiĢtir. Daha önce Amerika tarafından sağlanmıĢ olan yardımların bu ülkeleri saldırı tehlikesinden korumuĢ olduğunu ve bağımsızlıklarını 511 sürdürmede yardımcı olduğunu belirtmiĢtir. Bu dönem Türk gazeteleri önemli Amerikan yetkililerinin Türkiye hakkındaki olumlu ve destekleyici düĢüncelerini ön plana çıkararak ülkenin yalnız olmadığını yansıtmaya çalıĢmıĢlardır. Truman Türkiye ile ilgili yaptığı değerlendirmesinde, ülke kalkınmasının çok iyi bir ilerleme kaydettiğini ve bu durumun Yakın - Orta Doğu bölgesinin güvenliğine önemli bir etkisinin olduğunu söylemiĢtir. Ulus gazetesinde yayımlanan “Truman’ın Türkiye’ye Dair Kongreye Verdiği Rapor” baĢlıklı haberde, Truman, Amerika tarafından eğitim merkezlerinin açılması ve çeĢitli malzeme yardımlarının Türkiye’ye gönderilmesine rağmen 1949 senesi bütçesinin yüzde kırkının hala orduya ayrılıyor olması nedeniyle Türk ordusunun amaçlanan noktaya gelebilmesi adına, Amerika’nın yardımı sürdüreceğini belirtmiĢtir. Ülkesinin daha çok Atlantik Paktı ülkeleri içerisinde bütünsel bir güvenlik oluĢturmaya odaklanmıĢ olmasına rağmen, Türkiye’nin bağımsızlığı ve egemenliğinin sürmesinde Amerika’nın ilgisinin 512 azalmadan devam ettiğini söylemiĢtir. Ulus gazetesinde yayımlanan “Connally’nin Bize Dair Demeci” baĢlıklı habere göre, Amerikan Ayan DıĢiĢleri Komitesi BaĢkanı Tom Connally, dıĢ ülkelere 1,314 milyar dolarlık askeri yardım tasarısının kabul edilmesini istemiĢtir. Atlantik Paktı ülkeleri dıĢında, Türkiye, Yunanistan ve Ġran devletlerine de silah yardımı sağlayacak bu tasarıyı savunurken Türkiye’ye yönelik olarak; kendisini yıkmaya, boyunduruk altına almaya çalıĢan tehlikelere karĢı kendilerini çok baĢarılı bir Ģekilde savunduklarını söylemiĢtir. Türkiye ve Yunanistan için düĢünülen yardım miktarını 211.370.000 dolar olarak açıklamıĢtır. Ayrıca Türkiye’nin gerek Yakın Doğu bölgesi için gerekse de Asya ve Avrupa kıtaları arasındaki önemli konumu ve sahip olduğu doğal kaynaklarının, Sovyet Rusya’nın ülke üzerinde bir tehdit oluĢturmasına neden olduğunu bu yüzden Türkiye’nin bu saldırılara karĢı gücünü koruyabilmesi ve ekonomisine zarar vermeden 511 Ulus Gazetesi, “Avrupa’yı Derhal Silahlandırmak Zorundayız”, 29 Temmuz 1949, s.5 512 Ulus Gazetesi, “Truman’ın Türkiye’ye Dair Kongreye Verdiği Rapor”, 2 Ağustos 1949, s.5 188 ordusunun silâhaltında durabilmesi için Amerika’nın destek vermesi gerektiğini belirtmiĢtir. Böylelikle Türkiye hem güçlü bir ordu sahibi olacak hem de iktisadi açıdan 513 ilerleyebilecektir. Amerika tarafından çeĢitli ülkelere yapılacak askeri yardımın tahsisatı için gerçekleĢtirilen görüĢmelerde söz alan ayan üyesi Foster Dulles AkĢam gazetesinde yayımlanan “Silahlarımızı Tevdi Edebileceğimiz En Emin Millet, Türklerdir” baĢlıklı habere göre, Sovyet tehlikesinin hala devam ettiğini Sovyetlerin saldırgan politikasına maruz kalan ülkelerden biri de Türkiye olduğunu ifade etmiĢtir.Türkiye üzerinde hem toprak talebinde bulunan hem de Boğazlar üzerinde kontrol hedefleyen Sovyet Rusya, isteklerini net bir Ģekilde belirterek tehditvari tutum sergilemiĢtir. Fakat Türkiye’nin bu durum karĢısında cesur davrandığını ve güçlü bir orduya sahip olduğunu söyleyen Dulles, Türk ordusunun yeni ve modern silahlara ihtiyacı olduğunu belirtmiĢtir. Amerika’nın Türkiye’ye daha önceden de silah ve teçhizat yardımı yaptığını ve buna 514 devam edilmesi gerektiğini eklemiĢtir. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Yakın Doğu’nun Emniyeti Meselesi ve Türkiye” baĢlıklı habere göre, Amerika’nın Ankara Büyükelçisi Wadsworth, Türklerin dünyanın içerisinde bulunduğu soğuk savaĢ durumuna karĢı kararlı ve dayanıklı Ģekilde hareket ettiğini belirtmiĢtir. Türkiye, sağlam bir duruĢ sergilediği sürece Yakın Doğu 515 bölgesinin de güvende olacağından bahsetmiĢtir. Yeni Ġstanbul gazetesinde yayımlanan “Türkiye’ye Yapılan Askeri Yardım Uzun Müddet Devam Edecektir” baĢlıklı habere göre, Amerikan Askeri Yardım Heyeti Deniz Kısmı BaĢkanı Amiral Ginder, Türkiye’ye yapılan askeri yardımın birkaç yıl daha süreceğini, eylül ayı itibariyle Türkiye’ye 2 denizaltı, 1 denizaltı kurtarma gemisi göndereceğini belirtmiĢtir. Ayrıca Türk deniz subaylarının Amerika’daki eğitimlerinin devam edeceğini, 100 kadar subayın eğitilmekte olduğunu, yeni bir grup subayın daha eğitim alacağını ifade etmiĢtir. Türk deniz kuvvetlerini Amerika tarafından sağlanan 516 yardımlar sayesinde %200 oranında kuvvetlendiğini söylemiĢtir. 513 Ulus Gazetesi, “Connally’nin Bize Dair Demeci”, 20 Eylül 1949, s.5 514 Akşam Gazetesi, “Silahlarımızı Tevdi Edebileceğimiz En Emin Millet, Türklerdir”, 22 Eylül 1949, s.1 515 Cumhuriyet Gazetesi, “Yakın Doğu’nun Emniyeti Meselesi ve Türkiye”, 4 Ocak 1950, s.1 516 Yeni İstanbul Gazetesi, “Türkiye’ye Yapılan Askeri Yardım Uzun Müddet Devam Edecektir”, 7 Nisan 1950, s.1 189 Görsel 98: Rus mizah dergisi Krokodil’de yayımlanan karikatürde, Türkiye üzerindeki Amerikan etkisine vurgu yapılıyor. “Türk askeri: Albaya hitap etmeme izin verir misiniz Bay General? -General: Aptal! Önce Amerikan 517 çavuşa dön” Son Posta gazetesinde yayımlanan “Amerika, Türkiye, Yunanistan ve Ġran’ın Bağımsızlığını Destekleyecek” baĢlıklı habere göre, Amerikan DıĢiĢleri Bakanı Dean Acheson, Atlantik Paktı ülkelerinin Sovyetlere karĢı bağımsızlığını savunan ülkeleri çok önemsediklerini ve egemenliklerini muhafaza etmeleri için yardımcı olacaklarını belirtmiĢtir. Avrupa Kalkınma Programına dâhil olan Türkiye ve Yunanistan’ın askeri harcamalarının çok fazla olmasına rağmen iktisadi düzenlerini koruma gücüne sahip olmalarının umut verici olduğunu söylemiĢtir. Türkiye, Yunanistan ve Ġran’ın Amerika için önemini vurgulayan Acheson, bu devletleri askeri ve ekonomik alanlarda 518 desteklemeyi sürdüreceklerini ifade etmiĢtir. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Türkiye’ye Yapılacak Yardım” baĢlıklı habere göre, Dean Acheson Sovyet Rusya’ya karĢı varlığını sürdüren özgür ülkelere ikinci yıl silah yardımı için 1.222.300.000 dolar miktarında bütçenin ayrılmasını istemiĢtir. Uzak Doğu’da da Sovyet tehlikesinin varlığını vurgulayıp Türkiye’nin komünist yayılmasına karĢı sağlam bir Ģekilde hareket ettiğini, senelerce Sovyet 517 Krokodil Dergisi, Sayı:20, 20 Temmuz 1949, s.13 518 Son Posta Gazetesi, “Amerika, Türkiye, Yunanistan ve Ġran’ın Bağımsızlığını Destekleyecek”,20 Mayıs 1950, s.3 190 tehlikesine karĢı kararlı bir tutum gösterdiğini ve savunması için bütçesinin %35-%40 kadarını ayırdığını ifade etmiĢtir. ġu ana kadar sağlanan Amerikan yardımının Türkiye’nin askeri gücünü arttırmak ve mali yükünü azaltmak konusunda katkıda bulunduğunu ve Türkiye’nin herhangi bir tehdit karĢısında azmini sürdürebilmesi için 519 yardımların devam etmesi gerektiğini vurgulamıĢtır. The New York Times gazetesinde yer alan “2d- Year Arms Aid Signed By Truman” baĢlıklı habere göre Truman, Komünist tehlikeye karĢı yapılan askeri yardımın ikinci yılında 1.222.500.000 dolarlık yardım yapılmasını onaylamıĢtır. Bu yardımın 1 milyar doları Atlantik ülkeleri için ayrılırken, 131.500.000 doları Türkiye, Yunanistan 520 ve Ġran için düĢünülmektedir. Türk gazetelerinde bu dönem Amerika’ya karĢı herhangi bir olumsuz tutum yansıtılmamaya çalıĢılsa da Abidin Daver Cumhuriyet gazetesinde “Dost Amerika’nın Türkiye’ye KarĢı Vazifesi” baĢlıklı yazısında Amerikan yardımlarının içeriğine yönelik ciddi bir eleĢtiri yapmıĢtır. Daver, Amerikan yardımlarının Türkiye’nin savunulması konusunda oldukça yetersiz olduğunu belirtmiĢtir. Yazıda Daver, Amerika’nın Türk ordusunun küçük gemilerden oluĢmasını arzu ettiğini söylemiĢ fakat o küçük gemilerin bile Türkiye’ye yeterli derecede gönderilmediğini belirtmiĢtir. Hava kuvvetlerine gönderilen uçakların daha çok talim uçağı olduğundan bahsetmiĢ, gönderilen savaĢ uçaklarının ise Ġkinci Dünya SavaĢı’nda kullanılmıĢ ve eski olduğundan bahsetmiĢ, ayrıca tek tepkili av uçağının Türkiye’de hiç bulunmadığını bu tip uçakların saldırıya karĢı cevap verme açısından çok mühim olduklarını ifade etmiĢtir. Acheson’ın sözlerini vurgulayarak Türkiye’nin tehditler karĢısında cesaretle durabildiğini fakat Türk ordusunun modernleĢme amacına henüz ulaĢamadığını belirten Daver, Amerika’nın görevinin bu sağlam ülkeye daha hızlı bir Ģekilde modern silah ve malzeme sağlamak 521 olduğunu söylemiĢtir. Amerika ve Marshall yardımları ile ilgili olarak Daver’in aksine aynı tarihlerde bazı önemli gazetelerin yazarlarının olumlu bir tutum sergilediğini görebiliriz. Haziran 1950’de, AkĢam gazetesi yazarı Necmettin Sadak Amerika’nın Türkiye’yi gerçek 519 Cumhuriyet Gazetesi, “ Türkiye’ye Yapılacak Yardım”, 13 Haziran 1950, s.3 520 The New York Times Gazetesi, “2d- Year Arms Aid Signed By Truman”, 27 Temmuz 1950, s.7 521 Abidin Daver, “Dost Amerika’nın Türkiye’ye KarĢı Vazifesi”, Cumhuriyet Gazetesi, 20 Haziran 1950, s.3 191 anlamda Ġkinci Dünya SavaĢı sonrası tanıdığını vurgulayarak iliĢkilerin dostça 522 geliĢmesini umut ettiğini söylemiĢtir. Zafer gazetesinin dıĢ politika yazarı Amerika’nın yaptığı yardımlarla Avrupa’yı kalkındırmaya çalıĢmak için elinden geleni yaptığını fakat Avrupa’nın yardım almasına rağmen dıĢ tehdidi tamamen ortadan kaldıramadığı ve liberalizme beklenen ortamı yaratmadığını söyleyerek Avrupa’yı 523 eleĢtirmiĢtir. Yeni Sabah gazetesi yazarı Burhan Belge ise yine Amerika’nın Avrupa’ya yaptığı yardımları vurgulayarak Sovyet Rusya’ya karĢı barıĢın temelinin atıldığını fakat barıĢın tamamıyla oluĢturulması için Amerikan yardımlarının devamlı 524 olması gerektiğini belirtmiĢtir. Her ne kadar bu dönem Türk gazeteleri için Marshall ya da Truman yardımlarının içeriğine yönelik bir eleĢtiride bulunmak gayet nadir bir durum olsa da Amerikan General Omar Bradley’in yazdığı makalede ifade ettiği Türk egemenliğini tehdit edici açıklamalar Türk basınında tepki uyandırmıĢtır. Türkiye’nin coğrafi olarak Amerika için önemsiz bir ülke olduğunu ve bu yüzden savunma değerinin olmadığını ifade eden Bradley’nin makalesine Türk gazeteleri ilk sayfada yer vermiĢtir. Bradley, “Army Forces Journal” dergisinde yayımlanan yazıda Çin denizi ile Akdeniz arasında kalan ülkelerin bir volkan gibi olduğunu, komünist ülkeler tarafından bu ülkelerden herhangi birine mahalli bir saldırı düzenlenebileceğini ve böyle bir durumda komünist tehdidine karĢı savaĢ veren ülkeler için yardım sağlanmasının önerilebileceğini fakat gerçekleĢebilecek bu mahalli savaĢların Amerika’yı gereğinden fazla merkezi görevinin dıĢına çıkarabileceğinden buna engel olacaklarını, bu tarz savaĢların Amerika’nın savaĢ malzemesi ve insan gücünü yıpratabileceğini ve herhangi bir dünya savaĢı çıkması durumunda Amerika’nın kendisini tehlikeli bir durumda bırakmaması gerektiğini söylemiĢtir. Abidin Daver “General Omar Bradley YanlıĢ DüĢünüyor” isimli yazısında, Bradley’in ifadesinde Türkiye ile birlikte sayılan Irak, Ġran, Afganistan, Burma, Siyam gibi ülkelerle Türkiye’nin aynı görülmemesi gerektiğini, Türkiye’nin coğrafi konumu itibariyle Yakın Doğu, Orta Doğu ve Akdeniz açısından öneminin farklılığından 522 Necmettin Sadak, “M. Harriman’ın Yeni Vazifesi Münasebetiyle”, Akşam Gazetesi,18 Haziran 1950, s.1 523 Zafer Gazetesi, AnlayıĢ Farkları”, 20 Haziran 1950, s.3 524 Burhan Belge, “Avrupa’da Soğuk Harp”, Yeni Sabah Gazetesi, 21 Haziran 1950, s.1 192 bahsetmiĢ ve eğer Türkiye tehdit altında kalırsa bunun sadece mahalli bir durum olmayacağını Üçüncü Dünya SavaĢı’nı baĢlatabilecek bir etki oluĢturabileceğini ifade 525 etmiĢtir. Zafer gazetesi yazarı Mümtaz Faik Fenir, “General Bradley YanlıĢ Görüyor” baĢlıklı yazısında, Generalin yaptığı açıklamaların kiĢisel fikri olmadığını, planlanan yeni Amerikan stratejisinin açığa vurulması olduğunu düĢünmektedir. Yazıya göre Türkiye, Amerika’nın askeri savunmasında ana cephe dıĢında görülmektedir. Bu durumda Türkiye askeri bir saldırı ile karĢılaĢırsa Amerika’nın yardım edip etmeyeceği ya da hangi noktada yardım edeceği bilinmemektedir. Amerika’nın Kore savaĢına hızlıca müdahale etme nedeninin Uzak Doğu’daki çıkarları olduğunu söyleyen Fenir, Türkiye bir saldırıya uğrarsa acil yardımın gelmeyebileceğini düĢünmektedir. Ülke güvenliği için Türkiye ve Amerika’nın bir antlaĢma etrafında bu konuları ele almasının çok önemli olduğunu vurgulamıĢtır. Bu yüzden Atlantik Paktı ülkelerinin Akdeniz çevresinin ortak savunmasını sağlamak amacıyla Türkiye’ye yaptıkları teklifin bir an önce gerçekleĢtirilmesini istemektedir. Fenir, Amerika, Türkiye’yi mahalli bir saha olarak değerlendirirse bu durumun hem Avrupa hem de Amerika için felaket 526 olabileceğini düĢünmektedir. Türkiye’de basının General Bradley’nin açıklamalarına karĢı tepkisi üzerine Türk basınında ve halkında Amerika’ya karĢı olumsuz tutum oluĢmaması hedefiyle France-Press ajansı muhabiri, Amerikan askeri ve siyasi yetkililerinden elde ettiği duyumu aktararak, Türkiye’nin karĢılaĢabileceği herhangi bir saldırı durumunun Amerika’yı saldırgan güce karĢı hücum etmeye mecbur bırakacağını belirtmiĢtir. General Arnold tarafından yapılan açıklamada ise Türk basınının Bradley tarafından yazılan makaleyi Türkçeye aktarırken çeviri yanlıĢı yapmıĢ olabileceğini ifade 527 edilmiĢtir. 525 Abidin Daver, “General Omar Bradley YanlıĢ DüĢünüyor”, Cumhuriyet Gazetesi, 8 Kasım 1950, s.1 526 Mümtaz Faik Fenir, “General Bradley YanlıĢ Görüyor”, Zafer Gazetesi, 9 Kasım 1950, s.1-4 527 Cumhuriyet Gazetesi,”Omar Bradley’nin Yazısının Akisleri”, 9 Kasım 1950, s.1 193 5. TÜRKĠYE’DE ĠKTĠDAR DEĞĠġĠKLĠĞĠ 14 Mayıs 1950 tarihinde gerçekleĢtirilen seçimlerde Türkiye’de Demokrat Parti iktidara gelmiĢ, iktidar değiĢikliği Türkiye’nin demokratik bir devlet olduğunu vurgulamak adına önemli görülmüĢtür. Türkiye savaĢın son yıllarında ve ertesinde Batı odaklı dıĢ politikayı hedeflemiĢ, Batının yükselen gücü Amerika ile iĢbirliğini önemsemiĢtir. Demokrat Parti döneminde de bu durum değiĢmemiĢ, Batı eksenli dıĢ politika iktidarın temel hedeflerinden biri olmuĢtur. Bu dönemde Amerika’nın dünyaya bakıĢı, Türkiye’yi etkilemiĢ, dıĢ siyasette alınan kararlar Amerika ile paralellik göstermiĢtir. Adnan Menderes tarafından 29 Mayıs 1951 tarihinde bildirilen hükümet programında, Türk dıĢ siyasetinde geleneksel Ġngiltere, Fransa ile dostluk iliĢkisinin sürdürüleceği, Türkiye’nin tüm ülkelerin egemenlik ve hürriyetlerine her zaman olduğu gibi saygı göstereceği belirtilmiĢtir. Türkiye’nin coğrafi konumunun önemi nedeniyle zaman zaman ağır Ģartlar içinde olsa bile demokrasi ve barıĢın yanında olduğu belirtilerek, Truman Doktrini ve Marshall Yardımlarının Türkiye’nin bu siyaseti uygulaması yönünde destekleyici olduğu vurgulanmıĢtır. Türkiye’nin milli savunmasını kuvvetlendirmeyi amaçladığı belirtilmiĢ, askeri birliklere, modern silah ve teçhizatın sağlanması konusunda çalıĢılacağı ifade edilmiĢ, bu hususta dost Amerika devletinin askeri alandaki maddi ve teknik katkılarından hızlı ve geniĢ ölçüde faydalanmayı 528 hedefledikleri belirtilmiĢtir. BaĢbakan Adnan Menderes, Associated Press gazetesine verdiği demeçte; yeni kabinenin ilk ve en mühim konusunun Marshall yardımlarının en verimli olarak kullanılmasını sağlamak olduğunu söylemiĢ, ülkenin müĢkül durumda bulunduğunu bu yüzden mümkün olduğunca daha fazla ve seri yardıma ihtiyaç duyulduğunu 529 belirtmiĢtir. DP Döneminde basının merkezi Ġstanbul sayılmıĢtır. Bu dönem parti yayın organı olmayan önemli gazeteler; Cumhuriyet, Milliyet, Hürriyet, AkĢam, Tasvir, Yeni Sabah, Yeni Ġstanbul, Gece Postası’dır. CHP yayın organı Ulus, DP yayın organı Zafer, Millet Partisi yayın organı Kudret gazetesidir. Ayrıca Dünya, Vakit, Tercüman 528 Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri 1923-1960, s.14-15 529 Akşam Gazetesi, “BaĢbakan’ın Associated Press’e Mühim Beyanatı”, 25 Mayıs 1950, s.2 194 530 gazeteleri CHP yanlısı iken, Son Posta ve Her Gün gazetesi DP’ye bağlıydı. DP’nin ilk yılları basın alanında yapılan kanun değiĢiklikleri gazeteler için daha özgür bir ortam vaat etse de, uygulama da bu gerçekleĢmemiĢtir. Ayrıca 1954’ten itibaren yapılan basınla ilgili yeni düzenlemeler kısıtlayıcı ortamın tekrar gelmesine neden olmuĢtur. 27 yıllık CHP iktidarı döneminin ardından gerçekleĢen iktidar değiĢikliği gazetelere olumlu yansımıĢ, artık Türkiye’nin gerçek anlamda demokrasiye kavuĢtuğu belirtilmiĢtir. Görsel 99: Yeni İstanbul gazetesinde yer alan Turhan Selçuk karikatüründe, Demokrasiye giden yolda Demokrat 531 Parti'nin seçimi kazandığı yarış. CHP iktidarı DP’ye devrediyor. Cumhuriyet gazetesi yazarı Abidin Daver, ”Alnımızın Akı Ġle” baĢlıklı yazısında seçimleri, Türkiye tarihindeki en önemli demokrasi sınavı olarak değerlendirmiĢ, 1908- 1946 yılları aralığında iki dereceli seçim sistemi kullanılmasını eleĢtirerek bu düzenin halkın seçimlere gereken özeni göstermemesine neden olduğunu söylemiĢtir. 1946’da gerçekleĢtirilen ilk tek dereceli ve iki partili seçimin dönemin seçim kanunun zayıf kalması nedeniyle adil olamadığını belirtmiĢtir. 14 Mayıs seçiminin ise 8-9 milyon kiĢinin katılımıyla güvenli ve huzurlu bir Ģekilde yapıldığını söylemiĢtir. Ona göre Türk 532 halkı demokrasi sınavını baĢarıyla geçmiĢtir. Abidin Daver seçimle ilgili yorumunu partiler arası rekabet olarak değil demokrasi tarihinin geliĢimi açısından değerlendirmeyi tercih etmiĢtir. Demokrat Parti’nin yayın organı Zafer gazetesinin yazarı Adviye Fenik, “Millet ġuurunun Hâkimiyeti” baĢlıklı yazısında gerçekleĢtirilen seçimlerin Türk tarihinde çok mühim bir inkılâp olarak değerlendirileceğini söylemiĢ, seçimlerin sakince ve düzenli 530 AyĢe Elif, a.g.m, s.97 531 Yeni İstanbul Gazetesi, 18 Mayıs 1950, s.1 532 Abidin Daver,”Alnımızın Akı Ġle”, Cumhuriyet Gazetesi, 15 Mayıs 1950, s.1-3 195 bir Ģekilde yapılmasında hâkimlerin ve seçim kurullarının önemli katkıları olduğundan bahsetmiĢ, Türk halkının demokrasi ve özgürlük kavramlarını algılayacak yeteneğe sahip olmadığı ve bir vasiye ihtiyaç duyduğunu söyleyen kiĢilerin yanlıĢ düĢündüğünün kanıtlandığını ve halkın görevini bilinçli bir Ģekilde yerine getirdiğinin altını 533 çizmiĢtir. Yeni Ġstanbul gazetesi yazarı Habip Edip Törehan’a göre; yapılan seçimlerin demokrasi tarihinde iki önemli sonucu bulunmaktadır. Ġlki, ülke içinde gerçek bir demokrasinin ortaya çıkması, ikincisi ise, cumhuriyetin ilanından beri iktidar durumunda olan bir partinin milletin tercihiyle yerini baĢka bir partiye bırakması ve bu süreci uygar olan ülkelerden daha uygar bir Ģekilde yapmıĢ olmasıdır. Törehan ayrıca, Ġsmet Ġnönü’ye Türkiye’de gerçek demokrasinin sağlanması konusunda gösterdiği gayretten dolayı teĢekkür etmiĢtir. Partilerin ekonomik refahın sağlanması konusunda ortaya koydukları ilkeler arasında açık farklılıklar olmadığını belirten Törehan, dikkat çeken en önemli farklılığın CHP’nin fazla devletçilik anlayıĢına sahip olması olduğunu söylemiĢtir. Ġktidara gelen DP’den beklentisinin, insan kayırmayı ortadan kaldırılması ve kiĢileri idare altına almaktansa serbest iĢ sahasına yönlendirmek olduğunu ifade 534 ederek bu yolla önemli bir ilerleme kaydedebileceğini söylemiĢtir. 533 Adviye Fenik, “Millet ġuurunun Hâkimiyeti”, Zafer Gazetesi, 16 Mayıs 1950, s.1-4 534 Habip Edip Törehan, “Yeni Ġktidar Partisi ĠĢe BaĢlamazdan Evvel”, Yeni İstanbul Gazetesi, 16 Mayıs 1950, s.1 196 Görsel 100: Karikatürde Ramiz Gökçe, Mayıs 1950 seçiminin ürkütücü bir dev gibi CHP’yi temsil eden iktidar koltuğundaki Şemsettin Günaltay’ı korkudan titrettiğini, DP’yi temsilen Celal Bayar’ın ise gayet sakin ve 535 kendinden emin bir şekilde Günaltay’a baktığını yansıtmış. CHP’yi destekleyen Ulus gazetesi yazarı Hüseyin Cahit Yalçın “Büyük Ġsmet Ġnönü” baĢlıklı yazısında seçim sonucunun netleĢmesinin ardından Demokrat Partiyi tebrik etmiĢ ve dıĢ siyaset açısından çetrefilli bir dönemde baĢa geldiklerini söylemiĢtir. Türkiye’deki iktidar değiĢikliğinin bazı düĢman görünen devletler tarafından sevindirici bir tarafı olmayacağını çünkü Demokrat Partinin dıĢ politikasının Halk Partisinin dıĢ 536 politikasına evvelden beri uygun olduğunu söylemiĢtir. AkĢam gazetesi yazarı Vala Nureddin daha önce tam anlamıyla milletin doğrudan doğruya seçtiği bir yönetimin iktidara gelmediğini bunun ilk kez gerçekleĢtiğini söylemiĢtir. Halkın bu denli ağırbaĢlı ve sakin olarak akın akın oylarını kullanmasının mutluluk verici olduğundan bahsetmiĢtir. Demokrat Partinin baĢarılarının olduğunu, Halk Partisinin de epey süredir iktidar olmaktan kaynaklı hatalarının bulunduğunu belirterek, halkın seçimini yaparken bu unsurların dıĢında “eskisi olmasın, yenisi olsun”, “altı üstünden belki iyidir” umudu taĢıyarak hareket ettiğini de 537 söylemiĢtir. 535 Turgut Çeviker, a.g.e., s.217 536 Hüseyin Cahit Yalçın, “Büyük Ġsmet Ġnönü”, Ulus Gazetesi, 16 Mayıs 1950, s.1 537 Vala Nureddin, “Galibi de, Mağlubu da Tebrik Ederiz”, Akşam Gazetesi, 16 Mayıs 1950, s.3 197 Son Posta gazetesi yazarı Selim Ragıp Emeç “YaĢasın Türk Milleti” baĢlıklı yazısında 14 Mayıs seçimlerinde dost - düĢman herkesin Türk halkının olgunluğunu takdir ettiğini, 1950 seçimlerinin bazı devlet yetkililerinin ima ettiği gibi halkın bakıĢ açısının dar olmadığı, yöneticilerin baĢarıyla gerçekleĢtirdiği görevlerin ve onlardan esirgenen bazı hakların farkında olarak hareket ettiği ve zamanı geldiğinde seçim 538 yapabildiğinin kanıtı olduğunu belirtmiĢtir. Görsel 101: Son Posta gazetesinde yayımlanan karikatürde, Milli iradenin yol açtığı rüzgarla “Yaprak Dökümü!” 539 başlıyor. 5.1. Türkiye’deki Ġktidar DeğiĢikliğine Gelen DıĢ Tepkiler Türkiye’de demokratik seçimlerle iktidarın değiĢmesi dıĢ basına olumlu yansımıĢ, yeni gelen DP iktidarının dıĢ siyaset açısından CHP gibi Batılı devletlerle iĢbirliğine devam edeceği düĢünülmüĢtür. AkĢam gazetesinde yayımlanan, “Türkiye ile Amerika Arasında Dostane ve Sıkı Münasebetler Devam Edecek” baĢlıklı habere göre, Amerika BirleĢik Devletleri DıĢiĢleri Bakanlığı, Demokrat Partinin iktidara gelmesini “demokrasi için ibret alınacak bir zafer” olarak yorumlamıĢtır. Bu zaferin ortaya çıkmasında CHP lideri Kemal Atatürk’ün demokrasinin ülke içerisine yerleĢtirilmesinde göstermiĢ olduğu çabanın ve Ġsmet Ġnönü’nün çeĢitli partilerin kurulmasına oynamıĢ olduğu rolün önemli olduğu 538 Selim Ragıp Emeç, “YaĢasın Türk Milleti”, Son Posta Gazetesi, 16 Mayıs 1950, s.1 539 Son Posta Gazetesi, 16 Mayıs 1950, s.1 198 belirtilmiĢ, ayrıca iktidar değiĢikliğinin Türk-Amerikan iliĢkilerinin dostluk ve sıkı 540 iĢbirliğini devam ettireceğinden Ģüphe duymadıklarını belirtmiĢlerdir. BBC, gerçekleĢen seçimlerle Türkiye’nin tam anlamıyla demokratik bir devlet olmayı baĢarıyla hayata geçirdiğini vurgulamıĢtır. BBC tarafından ayrıca Ġsmet Ġnönü’nün bu hedefin gerçekleĢtirilmesinde önemli bir yol gösterici olduğu 541 belirtilmiĢtir. The Evening Star gazetesinde yayımlanan “Inonu Regime Losing To Turkish Democrats, Election Reports Show” baĢlıklı haberde, Ġsmet Ġnönü rejiminin daha çok muhalif oy almasının sebebinin halkın ekonominin iyi durumda olmamasına karĢı tepki vermesi olarak açıklamıĢtır. GerçekleĢen bu iktidar değiĢikliğinin Türk dıĢ politikasında bir farklılık yaratmayacağı, Türkiye’nin, Rusya’ya karĢı Batı ile iĢbirliği içinde olmaya devam edeceği öngörülmüĢtür. Seçimlerde uluslararası meselelerin hararetli seçim kampanyasında belirleyici rol oynamadığı, Demokrat Partinin kampanyasının temel olarak Türkiye’nin ekonomik sıkıntılarına karĢı tedavi niteliğinde olduğu 542 vurgulanmıĢtır. The New York Times gazetesinde yayımlanan “Upset in Turkey in Election Seen” baĢlıklı haberin Türkiye’deki seçimlerle ilgili odaklandığı noktalar The Evening Star gazetesiyle bağdaĢmaktadır. Seçimlerdeki mücadelede dıĢ politikanın bir etkisi olmadığı, her kim kazanırsa kazansın Truman Doktrini’nden Yunanistan ile birlikte faydalanan Türkiye’nin, Rusya’ya muhalefetinde ve Batı’ya olan bağlılığı konusunda sağlam durmasının beklendiği ifade edilmiĢtir. Demokrat Parti’nin kampanyasının devletçilik politikasının baĢarısızlığını vurgulayarak ekonomik rahatsızlıkları düzeltme 543 üzerine kurulu olduğunu belirtmiĢtir. The New York Times gazetesinde yayımlanan “Turkish Stand Held Firm” baĢlıklı yazıya göre, Amerikan DıĢiĢleri Bakan vekili James E. Webb, Türk halkının sandıklarda kendi görüĢlerini ortaya koymasının Türkiye’de demokrasinin geliĢmesini 540 Akşam Gazetesi, “Türkiye ile Amerika Arsında Dostane ve Sıkı Münasebetler Devam Edecek”, 17 Mayıs 1950, s.1 541 Akşam Gazetesi,”Seçimlerin Yabancı Memleketlerde Akisleri”, 16 Mayıs 1950, s.2 542 The Evening Star Gazetesi, “Inonu Regime Losing To Turkish Democrats, Election Reports Show”, 15 Mayıs 1950, s.1 543 The New York Times Gazetesi, “Upset in Turkey in Election Seen” 15 Mayıs 1950, s.6 199 sağladığını ifade etmiĢtir. Sadece çok sayıda insanın önde gelen muhalefet partisini tercih etmesinin seçimlerdeki en önemli nokta olmadığını, daha ziyade bir özgürlük ve sükûnet atmosferi içerisinde yapılan seçimlerin sadece 26 yıl önce Osmanlı Ġmparatorluğu’nun yıkıntıları üzerine kurulan bu yeni cumhuriyette demokratik evrimin 544 doruk noktasına ulaĢtırdığını belirtmiĢtir. Cumhuriyet gazetesine göre, Sovyet Hükümeti, BaĢbakan Menderes’in seçimlerden sonra Batı ile iĢbirliğini sürdürmek ve özellikle Amerika ile iliĢkilerini daha da kuvvetlendirmeyi amaçladıklarını ifade etmesini kendileri tarafından bir sürpriz olarak değerlendirilmediğini, eski yönetimle yenisinin arasında dıĢ politika yürütme 545 hususunda önemli farklılıklar beklenmediğini ifade etmiĢtir. 6. TÜRKĠYE’NĠN NATO YOLU CHP yönetimi, 11 Mayıs 1950 tarihinde NATO’ya girmek adına ilk müracaatı gerçekleĢtirmiĢtir. Türkiye’nin teklifte üzerinde durduğu nokta, Doğu Akdeniz Ġttifakının gerçekleĢmesinin mümkün olmamasıydı. Ġttifakın gerçekleĢmeme nedenleri arasında, Arap ülkeleri ve Ġsrail çatıĢmasının sürmesi, Arap Birliğinin kendi içinde anlaĢamadığı noktaların bulunması ve bu durumun birlik olarak Akdeniz ittifakına katılımı mümkün kılmaması yer almaktadır. Ayrıca Ġngiltere ile Mısır arasında 1936 antlaĢmasının alternatifi olabilecek yeni bir muahede imzalanmadığı sürece iki ülkenin birlikte Akdeniz savunma sistemi içerisinde yer alamayacağı belirtilmiĢtir. CHP yönetimi bu teklifle Türkiye’nin güvenliğini sağlamak için tek çıkıĢ noktasının NATO üyesi olması gerektiğini vurgulamıĢtır. Fakat baĢvuru sonucunda Türkiye’nin NATO’ya 546 giriĢi sağlanamamıĢtır. 6.1. Celal Bayar’ın Atlantik Paktı Ġçin Yaptığı GörüĢmeler Celal Bayar Türkiye’nin Atlantik Paktına dâhil olabilmesi için aktif bir siyaset uygulamayı tercih etmiĢ ve gerek Türkiye’de bulunan Atlantik Paktına dâhil ülkelerin büyükelçileriyle gerekse de üye devletlerde bulunan Türk büyükelçileriyle görüĢmeler gerçekleĢtirmiĢtir. Ayrıca, Amerika’dan Türkiye’yi ziyarete gelen Amiral Carney, General Arnold ve Türkiye’nin Amerikan büyükelçisi ile 11 Ocak 1951 de Çankaya’da 544 The New York Times Gazetesi, “Turkish Stand Held Firm”, 20 Mayıs 1950, s.7 545 Cumhuriyet Gazetesi, 31 Mayıs 1950, s.3 546 Oral Sander, Türk-Amerikan ĠliĢkileri 1947-1964, s.107 200 görüĢerek Türkiye’nin Atlantik Paktı’na alınması konusu üzerinde durmuĢ ve 547 Türkiye’nin Amerika ile siyasi bir ittifak arzusunda olduğunu belirtmiĢtir. Bayar, 12 ġubat 1951 tarihinde ise Amerikan DıĢiĢleri Bakanı Yardımcısı General Mcghee ile görüĢme gerçekleĢtirerek Türkiye’nin Amerika ile iĢbirliği içerisinde olmak istediğini vurgulamıĢtır. McGhee, Batı Avrupa savunmasının esas amaçlarının Türk topraklarından farklı olduğunu ifade etmiĢtir. Türkiye’nin vakti gelince oluĢturulacak Doğu Akdeniz grubu içinde yer almasının daha uygun olacağını ve Türkiye’nin bu grupta en kuvvetli ülke sayılacağını belirtmiĢtir. Ülkenin güvenliğine yönelik net bir destek alamayan Bayar ise Türkiye’nin iki kutuplu dünyada batıdan silah yardımı alarak doğuya karĢı hazırlandığını, doğunun saldırısına mazur kalması durumunda ise aynı blok devletleri tarafından savunma teminatından yoksun olmasının Türkiye açısından kabul edilebilecek bir durum olmadığını belirtmiĢtir. McGhee Kore’de yaĢananlar ve kolektif savunma sisteminin uygulanıĢının ve Amerika’nın Kore’de yaptıklarının, Türkiye saldırıya uğrarsa seyirci kalınmayacağına bir gösterge 548 olduğunu ifade etmiĢtir. Bayar Atlantik üyesi ülkelerin yetkilileri ile görüĢmeler yaparken Türkiye bir taraftan da Kore SavaĢı’na asker gönderme kararı almıĢtır. Celal Bayar her ne kadar Kore SavaĢı’na katılma kararının aslında NATO üyeliği için olmadığını, asıl amacın BM idealine bağlı olunduğunun göstermek olduğunu ifade etse de Türk askerinin Kore SavaĢında baĢarı göstermesinin Atlantik Paktına alınmaya etki yaratmıĢ olabileceğini 549 söylemiĢtir. Cumhuriyet gazetesi yazarı Abidin Daver de Bayar ile aynı fikri paylaĢmaktadır. “Amerika Türkiye’ye Minnettardır” baĢlıklı yazısında BaĢbakan Menderes kabinesi tarafından alınan Kore’ye asker gönderme kararını diğer ülkelerden daha önce, hızlı bir Ģekilde almasının ve Türk askerinin savaĢ içerisinde gösterdiği 550 baĢarılar sonucunda Amerika’nın Türkiye’yi anlayabildiğini belirtmiĢtir. 547 Akşam Gazetesi, “Türkiye ve Akdeniz’in Müdafaası”, 13 Ocak 1951, s.2 548 Mehmet Saray, “Sovyet tehdidi KarĢısında Türkiye’nin NATO’ya giriĢi III. CumhurbaĢkanı Celal Bayar’ın Hatıraları ve Belgeleri, Atatürk AraĢtırma Merkezi: Ankara,2000, s.108-110 549 A.yer, s.100 550 Abidin Daver, “Amerika Türkiye’ye Minnettardır”, Cumhuriyet Gazetesi, 4 Aralık 1950 201 6.2. Kore SavaĢı Ġkinci Dünya SavaĢı sırasında Amerika tarafından Japon Ģehirleri HiroĢima ve Nagazaki’ye bomba saldırıları düzenlenirken bir taraftan Sovyet Rusya da Japonya’ya savaĢ ilan etmiĢti. 10 Ağustos 1945’te Japon kuvvetlerinin teslim olduğu haberi geldi. Bunun üzerine Eyalet Bakanlığından James Dunn, Lincoln ofisini aradı ve Amerika’nın Japon Ġmparatorluğunun parçası halinde bulunan Kore’ye daha fazla birlik göndermesi önerisinde bulundu. Sovyet kuvvetleri bölgenin kuzeyine birliklerini daha önce yerleĢtirmiĢlerdi. Dunn, bölgenin Amerika ve Sovyetler tarafından paylaĢılmasını önerdi. Lincoln, duvardaki haritaya baktığında 38. Paralelin bölgeyi neredeyse eĢit 2 parçaya böldüğünü gördü ve paylaĢım konusunda bu çizginin sınır kabul edilebileceğini düĢündü. Bu fikrini Charles Bonesteel ve Dean Rusk ile paylaĢtı, Lincoln’ün bu kararı desteklendi. Böylece sınır sadece bir paralel çizgisi ile belirlendi. Bölgenin politik sınırları ve coğrafi özellikleri belirleyici bir unsur olmadı. Truman tarafından da kabul edilen fikir hemen Moskova’nın onayına sunuldu ve Stalin tarafından 38. paralel sınır çizgisi olarak kabul edildi. Bu kararın ardından Japonlar bölgeden ayrıldı ve Sovyetler, Kuzey bölgesine hızlıca kuvvetlerini gönderdiler. Amerika 8 Eylüle kadar bölgeye 551 yerleĢmedi. Sonrasında iĢgalcilerin her biri kendi bölgesinde askeri hükümet kurdu. 551 William Stueck, Korean War A New Diplomatic and Strategic History, New Jersey: Princeton University Press, 2002, s.11-12 202 Görsel 102: Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Ali Ulvi karikatüründe, Kuzey Kore ve Güney Kore sınırı olan 38. paralel çizgisinin, savaşla birlikte aldığı hal gösterilmiştir. Sınır değişmemesine rağmen artık sınırı oluşturan çizgi 552 kafataslarından oluşmaktadır. Güney Kore’de, Amerika tarafından askeri bir yönetim kuruldu, Kuzey Kore’de ise Sovyetler birliği tarafından Halk Cumhuriyeti kuruldu. Kore meselesi öncelikle ilgili ülkeler tarafından gerçekleĢtirilen müzakereler yoluyla çözülmeye çalıĢıldı.16-22 Aralık 1945 Moskova’da; Amerika, Rusya, Ġngiltere ve Çin DıĢiĢleri Bakanları bir araya geldi, gerçekleĢtirilen toplantıda Amerika ve Ġngiltere, Kore’de demokratik bir yönetimin kurulmasını istedi fakat Rusya bu öneriyi kabul etmedi. Fakat bu karĢı çıkıĢına rağmen 10 Mayıs 1948 tarihinde Güney Kore’de genel seçimler yapıldı. Ağustos 1948’de ise Kore Cumhuriyeti kuruldu. Rusya istemese de 25 Ağustos’ta Kuzey Kore’de seçim 553 yapıldı ve Eylül 1948’de Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti kuruldu. 24 Haziran 1950’de Dean Acheson, BaĢkan Truman ile gerçekleĢtirdiği konuĢmada, Güney Kore’nin, Kuzey Kore tarafından istila edildiği haberini verdi. Bu istila Güney Kore tarafından beklenmeyen bir durumdu. O sırada birçok askere pirinç mahsullerinin hasatını yapmaları için evlerine dönme izni verilmiĢti. Diğer bir kısmı ise sınırdan kilometrelerce uzakta yedekte tutulmaktaydılar. Bu nedenle ülkenin kuzey sınırını savunan kuvvet normal sayısının 3 te 1 i kadardı. Güney Kore’nin iyi eğitilmiĢ 90.000 kiĢilik kuzey ordusuna karĢı çok Ģansı yoktu. Sovyetler tarafından geliĢtirilen T- 552 Ali Ulvi, Cumhuriyet Gazetesi, 20 Ağustos 1951, s.1 553 Sayim Türkman, “Kore SavaĢı ve Türkiye’nin NATO’ya GiriĢi”, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, C.14, S.2 (2014), s.132-133 203 34 tankları sınırın ötesine geçti. Sovyetlere ait uçaklarda görevlendirilen Kuzey Koreli pilotlar hava alanlarına ve güneydeki stratejik noktalara saldırdılar. Güney Kore birliğinin çoğu yok edildi ya da geri çekildi, Kuzey Kore Birlikleri hızla Seul’a hareket ettiler. Truman, Kuzey Kore’nin, Güney Kore’yi iĢgalinin tüm komünist ülkeleri komĢularına saldırmaları konusunda teĢvik edeceğinden korktu ve Üçüncü Dünya SavaĢını önlemek için Güney Kore’ye yardım etmeye karar verdi. 25 Haziranda Washington’a döndü ve burada gerçekleĢtirdiği görüĢmelerde Kuzey Kore’nin 554 durdurulması kararı alındı. Görsel 103: The Evening Star gazetesi tarafından yayımlanan karikatürde Kremlini temsil eden Stalin savaş çıkarmak istediği yerin tuşuna basıyor ve o bölgede savaş başlıyor, Hindiçin ve Kore’de tuşa basılmış yani savaş başlamış durumda, diğer savaş olması muhtemel bölgeler ise Orta Doğu, Yugoslavya ve Berlin. Alt yazı:” Savaş 555 butonuna basınız”. Kuzey Kore’nin Güneye saldırması Amerika tarafından komünizmin dünyaya yayılması programının bir parçası olarak değerlendirildi. Rusya’nın BM toplantılarını boykot ettiği bir dönemde gerçekleĢtirilen BM Güvenlik Konseyi toplantısında 556 Amerika, Kuzey Kore’ye yönelik yaptırım kararının alınmasını sağlayabildi. AkĢam gazetesine göre Konsey, Yugoslavya’nın olumsuz oyuna rağmen, 9 oyla aldığı kararda, 557 savaĢın sona ermesini ve Kuzey Kore’nin kuvvetlerini geri çekmesini istemiĢtir. 554 Brian Fitzgerald, The Korean War America’s Forgotten War, Minnesaota: Compass Point Books Yayınları, 2006, s.8-10 555 The Evening Star Gazetesi, 12 Temmuz 1950, s.1 556 William H. McNeil, Dünya Tarihi, çev. Alaeddin ġenel, 6.b., Ankara:Ġmge Yayınevi, 2002, s.808 557 Akşam Gazetesi, “Kore’de Harp Devam Ediyor”, 26 Haziran 1950, s.1 204 Görsel 104: The Evening Star gazetesinde yayımlanan karikatürde, Kore Savaşı’nın başlamasıyla birlikte BM’nin içinde bulunduğu durum aktarılmış, BM asit dolu bir kaba alınıyor ve çıkan dumanlarla birlikte erimeye başlıyor – 558 Alt yazı:”Asit Testi” Amerikan BaĢkanı Truman, Güney Kore Hükümetinin, Kuzey Kore’den gelen komünist iĢgalini durdurmalarına yardımcı olması için Amerikan hava ve deniz kuvvetlerine talimat vermiĢtir. The Evening Star gazetesinde yayımlanan “ US Forces to Defend Korea” baĢlıklı habere göre Truman yaptığı açıklamada, Kore sınırındaki baskınları önlemek ve iç güvenliği sağlamak için silahlanmıĢ hükümet güçlerinin, Kuzey Kore’nin iĢgalci kuvvetleri tarafından saldırıya uğradığını belirtmiĢ, Güvenlik Konseyi saldırgan güçlerin 38. Paralelin gerisine çekilmesini istemiĢ fakat bu gerçekleĢmemiĢ tam tersine saldırı devam etmiĢtir. Güvenlik Konseyi tüm BM üye devletlerini Güney Kore’ye yardımcı olmaya davet etmiĢtir. Truman da bu çağrıya 559 Amerikan hava ve deniz kuvvetlerini bölgeye yönlendirerek cevap vermiĢtir. 558 The Evening Star Gazetesi, 1 Temmuz 1950, s.1 559 The Evening Star Gazetesi, “ US Forces to Defend Korea,”, 27 Haziran 1950, s.1 205 Görsel 105: The Evening Star gazetesinde yayımlanan karikatürde, Amerikan Hükümeti Kore’ye asker göndermeye karar verdikten sonra, Amerikan Silahlı Kuvvetleri için Gönüllüler Aranıyor yazan bir afiş sunulmuş 560 ve asker kılığındaki Sam amca “Hadi İlk Önce Bunu Deneyelim” diyerek gönüllü asker toplanmasını istiyor. Kore Meselesine yönelik Truman tarafından verilen karar ile ilgili Washington Basın AtaĢesi Nüzhet Baba tarafından yayımlanan raporda, Senatör Taft ve onun gibi düĢünen bir kaç kiĢi tarafından öne sürülen Amerikan baĢkanının bölgeye kuvvet gönderme kararını almaya kanunen yetkin olmadığına dair iddianın yanlıĢ olduğu belirtilerek, Truman’ın bu kararı almaya kanunen yetkin olmasa bile ileri demokrasi ilkelerine göre halk tarafından protesto edilmemek koĢulu ile bu kararı almaya yetkin olduğu belirtilmiĢtir. Raporda ayrıca Amerikan halkının yıllardır komünizme karĢı olduğu, Yakın ġark gibi bir bölgede herhangi bir komünist saldırısı olması durumunda da halkın Kore meselesinde olduğu gibi saldırıya maruz kalan ülkeye destek olacağı 561 belirtilmiĢtir. 560 The Evening Star Gazetesi, 9 Temmuz 1950, s.1 561 BaĢkanlık Cumhuriyet ArĢivi, Dosya No: 102, Gömlek No: 630, Sıra: 6, 28.07.1950, s.2 206 Görsel 106: The Evening Star gazetesinde yayımlanan karikatürde, Gazete Başlıkları: Amerika Birliklerini Kore'ye Gönderdi, Uçaklar hedefleri Bombaladı, Donanma abluka kuruyor şeklindedir. Bunun üzerinde J. Public: Senatör 562 belki şunlardan birini kemirmelisiniz”, önerdiği kâğıtta Mc Carthy Suçlamaları yazıyor. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Kore’de Amerika Bilfiil Harekete Geçti” haberine göre, Ġngiltere BaĢbakanı Atlee, Avam Kamarasında yaptığı açıklamada Kore iĢgalinin sona erdirilmesi için ne gerekiyorsa yapılmasını söylemiĢ ve Truman’ın 563 beyanatını okuyarak Amerika’nın aldığı kararı desteklemiĢtir. Fransız DıĢiĢleri Bakanlığı resmi sözcüsü Truman’ın yaptığı açıklamanın BirleĢmiĢ Milletler Güvenlik Konseyi kararının uygulanmasına yönelik olduğunu belirtmiĢ ve konseyin Fransız üyesi tarafından da bu hareketin desteklendiği söylemiĢtir. Ayrıca Washington’un Uzak Doğu’daki yeni politikasının Batının prestijini kurtaracağı ve güçlendireceği ileri sürülmüĢtür. DıĢiĢleri Bakanı Schuman, Truman’ın beyanatını 564 okuyarak alınan karardan memnuniyet duyduklarını ifade etmiĢtir. 562 The Evening Star Gazetesi, 3 Temmuz 1950, s.1 563 Cumhuriyet Gazetesi, “Kore’de Amerika Bilfiil Harekete Geçti”, 28 Haziran 1950, s.3 564 Harold Callender, “French Applauds New Truman Role”, The New York Times Gazetesi, 28 Haziran 1950, s.10 207 Görsel 107: Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Ali Ulvi karikatüründe, BM Kore Savaşı konusunda alınan kararı okuyor ve birliklerin Güney Kore sınırında çekilmeleri için çağrı yapıyor, Bunun üzerine Sovyet Rusya’yı temsil 565 eden ayının çok daha sinirli olduğu ve uzlaşma niyetinde olmadığı tam tersi saldırıya hazır olduğu görülüyor. 6.2.1.Türkiye’nin Kore SavaĢına Tepkisi Türk siyasi yetkilileri ve Türk gazeteleri Kuzey Kore’nin Güney Kore’ye saldırması ve tüm BM uyarılarına rağmen geri adım atmaması üzerine, BM üyesi olan Türkiye’nin Güney Kore’yi desteklemek ve savaĢı sona erdirmek için elinden geleni yapacağı yönünde teminatlarda bulunmuĢlardır. DıĢiĢleri Bakanı Fuat Köprülü, BM teĢkilatı tarafından Güney Kore’nin yardım isteği üzerine ve dünya barıĢını korumak amacıyla bir toplantı yapıldığından ve BM Umumi Kâtibi Trygve Lie tarafından üye devletlere iki telgraf gönderildiğinden bahsetmiĢtir. Telgraflardan ilkinde uyarı mahiyetinde Kuzey Kore birliklerinin belirlenen 38. Paralelin dıĢına çıkması istendiği ve ikinci telgrafta Kuzey Kore’nin aksine hareket ettiği bildirilerek; “Silâhlı tecavüzü püskürtmek ve bu bölgede devletlerarası sulhu ve emniyeti tekrar tesis etmek için, BirleĢmiĢ Milletler teĢkilâtı azası olan devletlerin Kore Cumhuriyetine 566 gereken yardımı sağlamalarını tavsiye eder.” denmiĢtir. Fuat Köprülü kendisi tarafından yazılan cevabi telgrafı da mecliste okumuĢtur. Buna göre; 565 Ali Ulvi, Cumhuriyet Gazetesi, 13 Aralık 1950, s.1 566 TBMM Tutanak Dergisi, Dönem:9, Cilt:1, 30.06.1950, BirleĢim:15, Oturum:1, s. 311-312 208 “…Hükümetim adına ve 28.06.1950 tarihli 8755 sayılı telgrafınızın ihtiva ettiği tavsiyeye cevap olarak zât-ı devletlerine Türkiye Cumhuriyetinin BirleĢmiĢ Milletler Kurulunda bir üye olmak sıfatiyle deruhde eylemiĢ bulunduğu taahhütleri Ģart hükümleri dâhilinde ve azami samimiyetle yerine getirmeye amade olduğunu bildirmeye müsaraat eder ve bu vesile ile derin saygılarımı sunarım.” Fuat Köprülü 567 tarafından okunan telgraf tebrik ve alkıĢlarla karĢılanmıĢtır. Yeni Sabah gazetesinde DıĢ Politika köĢesinde “Harp Değil Polis ve Temizlik ĠĢi” baĢlıklı yazıda, Türkiye Hükümeti’nin belirttiği gibi Kore SavaĢında Türkiye’nin 568 BM ülkesi olarak görevini en iyi Ģekilde yerine getireceği vurgulanmıĢtır. Kore SavaĢı haberlerinin büyük gündem yaratmasından sonra Yeni Sabah Gazetesi,”Kore Ġçin Gönüllü Yazılanlar Çoğaldı” baĢlıklı habere göre Tevfik Yürüyen, Kore SavaĢına gönüllü toplamak adına cemiyet oluĢturma fikrini açıklamıĢ ve kısa sürede, Türkiye’den 2000 kadar serbest meslek sahibi kiĢinin komünist saldırısına maruz kalan Güney Korelilere yardım giriĢiminin amacını öğrenmek ve gönüllü olmak 569 için bu cemiyete müracaatta bulunduğu haberi gelmiĢtir. Kore SavaĢı’na yönelik BM üyesi tüm ülkelerden yardım istenmesi üzerine Cumhuriyet gazetesi yazarı Abidin Daver, Türkiye’nin içinde bulunduğu hem askeri hem de iktisadi durumlar düĢünüldüğünde, Türkiye’den istenen yardımın ancak sembolik olabileceğini ifade etmiĢtir, Asya’nın uzak bir noktasına Türkiye’nin kuvvet göndermesinin mümkün olmadığını özellikle belirtmiĢtir. Korelilere yardımın ilaç, tütün gibi maddelerle yapılacağını ifade etmiĢ ve Türkiye’den beklenen yardımın Marshall Planından faydalanması nedeniyle olmadığını zaten Marshall Planının Türkiye için 570 yeterli bir yardım sağlayamadığını ayrıca belirtmiĢtir. 567 A.g.e., s.312 568 Yeni Sabah Gazetesi, “Harp Değil Polis ve Temizlik ĠĢi, 2 Temmuz 1950, s.3 569 Yeni Sabah Gazetesi,”Kore Ġçin Gönüllü Yazılanlar Çoğaldı”, 4 Temmuz 1950, s.1 570 Abidin Daver, “Konseyin Kararı ve Türkiye”, Cumhuriyet Gazetesi, 8 Temmuz 1950, s.1-3 209 Görsel 108: Rusya’nın mizah dergisi Krokodil’de yayımlanan karikatürde Türkiye’nin savaşa girme kararı almasından sonra, Amerika’nın Kore’ye gönderilen Türk askerine bakışı çizilmiş, Amerikan askeri arkada, önünde Türk askeri var, “ABD’nin ayakaltında”, "Türk Hükümeti, ABD ile Kore'ye asker gönderme konusunda anlaştı." – 571 “İleri Marş” 6.2.2.Türkiye’nin Kore’ye Asker Gönderme Kararı Alması ve Kararın Yankıları BirleĢmiĢ Milletler Genel Sekreteri Trygve Lie üye devletlere Kore’ye silahlı yardım için baĢvuruda bulunmasının ardından DıĢiĢleri Bakanı Fuat Köprülü tarafından Türk hükümetinin aldığı karar telgraf yoluyla bildirilmiĢtir. Son Posta gazetesinde yayımlanan “Kore SavaĢına 4500 KiĢilik Bir Askeri Kuvvetle Katılıyoruz” baĢlıklı yazıda bildirilen Türk hükümetinin BM’ye sunduğu telgrafın içeriği: “BirleĢmiĢ Milletler paktından doğan taahhütlerine ve güvenlik konseyinin kararlarına uymayı vecibe bilen Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Kore hakkında yardım talebini mütezammin 15 Temmuz 1950 tarihli telgrafınızı bu zihniyet içinde itina ile tetkik etmiĢtir. Cumhuriyet hükümeti bu tetkik neticesinde muzkur kararları dünyanın Ģimdiki Ģartları içinde umumi barıĢ hizmetinde müessir ve fiili bir Ģekilde icra mevkiine vazetmekteki lüzum ve ehemmiyeti müdrik olarak, Kore’de hizmet etmek üzere 4500 mevcutlu bir Türk savaĢ birliğini BirleĢmiĢ Milletlerin emrine 572 vermeye karar vermiĢtir.” Türk Hükümetinin savaĢ kararı aldığı sırada, AkĢam gazetesinde belirtildiğine göre, Türkiye’de bulunan Amerikan Senatör Cain, Kore SavaĢına katılmak için Türkiye’den de askeri bir birlik gideceğini umduğunu belirterek, Kore savaĢının sadece 571 Rasim Dirsehan Örs, Rus Basınında Türkiye ve NATO, Ġstanbul: Cumhuriyet Kitapları, 2011, s.101(Krokodil Dergisi, 1950, Sayı:23, s.8, “ABD’nin Ayak Altında”) 572 Son Posta Gazetesi, “ Kore SavaĢına 4500 KiĢilik Bir Askeri Kuvvetle Katılıyoruz”, 26 Temmuz 1950, s.1-7 210 Amerikan savaĢı olmadığını, BM üyelerinin her birinin katılımını gerektiren bir savaĢ olduğunu söylemiĢtir. Eğer bu katılım gerçekleĢmezse bir dünya savaĢı meydana gelebileceğini bunun da tüm dünyayı karanlığa bürüyeceğini belirtmiĢtir. Amerika’nın aslında kendi baĢına Kore’de baĢarı elde edebileceğini fakat bunu yaparken bölgeye çok fazla kuvvet sevk etmesi gerekeceği, bu durumun da dünyanın baĢka herhangi bir yerinde oluĢacak bir saldırı ortamında Amerika’nın etkin bir yardımda bulunamaması anlamına geldiğini ifade etmiĢtir. Ona göre, Türkiye eğer bu yardımı yapacak ilk ülke 573 olursa bu durum Türkiye’nin dünya çapında saygınlığını yükseltecektir. The Evening Star gazetesinde yayımlanan “Britain To Send Troops To Korea; Turkey and Tailand Offer 8000” baĢlıklı habere göre, Ġngiltere Hükümeti Kore’ye askeri takviye yapma kararı almıĢtır. Ġngiltere tarafından bölgeye piyade, topçu ve mühendislerden oluĢan kara kuvvetleri ekibi gönderilecektir. Ayrıca Türkiye ve 574 Tayland’ın toplamda 8000 sayıda askeri Kore’ye göndereceği belirtilmiĢtir. The New York Times gazetesinde yayımlanan “Turkish UN Forces Soon To Be Ready” baĢlıklı habere göre, Türkiye’nin, Sovyet Rusya ve uydularıyla uzun kara sınırı ve deniz sınırına sahip olmasına rağmen, BM Genel Sekreterinin 50 üyeye sunduğu teklife, kara kuvvetlerinin bir kısmıyla katkı sağlama sözü vermesi, Türk halkı için sürpriz bir karardı. CHP’nin akĢam saatlerinde bir araya gelerek konuyla ilgili muhalefetin görüĢünü ortaya koyacağını, bu kararın muhalefet liderleriyle ve Ģu an tatil olan ulusal meclise danıĢmadan hızlıca alınmasına muhalefetin eleĢtirel yaklaĢtığı belirtilmiĢtir fakat partinin dıĢ politika sözcüsünün BirleĢmiĢ Milletler ve Amerika’nın Kore’de olması konusunda güçlü bir destek çağrısında bulunduğundan, kararın prensip 575 olarak onaylanacağına dair çok az Ģüphe bulunduğuna dikkat çekilmiĢtir. . The New York Times gazetesinde belirtildiği gibi Türk Hükümetinin meclise danıĢmadan ve ani bir Ģekilde Kore SavaĢına birlik gönderme kararı alması, muhalefetin Ģiddetli tepkisine neden olmuĢtur. 6 Temmuz 1950 tarihinde Ġsmet Ġnönü baĢkanlığında Cumhuriyet Halk Partisi Genel Ġdare Kurulu toplanmıĢtır. AkĢam gazetesinde “Kore’ye 573 Akşam Gazetesi, “Senatör Cain’in Beyanatı”, 26 Temmuz 1950, s.2 574 The Evening Star Gazetesi, “Britain To Send Troops To Korea; Turkey and Tailand Offer 8000”, 26 Temmuz 1950, s.1 575 Farnsworth Fowle, The New York Times Gazetesi, “Turkish UN Forces Soon To Be Ready”, 27 Temmuz 1950, s.13 211 Yardım Kararı” baĢlıklı yazıda belirtildiğine göre, toplantı sonrası Kasım Gülek tarafından yapılan açıklamada partilerinin BM’ye karĢı olan görevlerinin farkında olduklarını belirtmiĢ, BM tarafından ortaya konan yardım isteğini diğer devletler gibi Türkiye’nin içinde bulunduğu duruma göre maddi imkânları dâhilinde gerçekleĢtirilebileceğini ifade etmiĢtir. Bölgeye silahlı kuvvet gönderme kararının ancak buna imkânı olan ülkeler için en etkili yol olabileceğini belirterek, Türkiye’nin sınırlarına yönelik ne gibi tehdit ve isteklere sahip olunduğunun bilinmediğini söylemiĢtir. Ayrıca ülkenin içinde bulunulan durumda BM’ye karĢı yerine getirilecek görevleri, hükümetin meclise danıĢmadan ve CHP ile bu konuda görüĢ alıĢveriĢinde bulunmadan aldığını belirtmiĢtir. Böyle savunmayı ve savaĢ ihtimalini barındıran büyük bir kararın alınmasında ülkede birliğin oluĢabilmesi için muhalefete danıĢılmasının 576 önemli bir temel teĢkil ettiğini vurgulamıĢtır. Millet Partisi BaĢkanı Hikmet Bayur, Bakanlar kurulu tarafından Kore’ye asker gönderme kararı alınırken Büyük Millet Meclisinin toplanmadığından ve muhalefete fikrinin sorulmadığından bahsetmiĢtir. BM’nin yardım isteğini meclis açıkken yaptığını fakat kararın alınmasının meclisin tatilde olduğu zamana bırakıldığını söylemiĢtir. Böyle bir karar alımında hükümetin meclise baĢvurmasının zorunlu olduğunu ifade ederek eleĢtiride bulunmuĢ, sonrasında ise hükümet tarafından alınan kararın Türkiye adına güzel sonuçlar vermesini temenni ettiklerini belirterek CHP temsilcisine göre 577 daha ılımlı bir tutum sergilemiĢtir. CHP’nin meclise danıĢılmadan savaĢa asker gönderme kararı alınmasındaki eleĢtirilerine cevap AkĢam gazetesinde “Köprülü’nün Muhalefete Cevabı” baĢlıklı yazıda bildirilmiĢtir. Köprülü, alınan kararın meclis tarafından daha önce uygun görülmüĢ olan BirleĢmiĢ Milletler kararları nedeniyle giriĢilen taahhütlerin hükümet tarafından gerçekleĢtirilmesinden ibaret olduğunu, bunun için özel olarak meclisten 578 onay almanın gerekmediğini söylemiĢtir. SavaĢa asker gönderme kararının yankıları iktidar ve muhalefet arasında tartıĢmalı geçecek bir çok durum yaratmıĢtır. Muhalefetin ön plana çıkardığı konu savaĢa asker göndermekten çok meclise danıĢılmadan bu kararın alınmasıdır. Türk 576 Akşam Gazetesi, “Kore’ye Yardım Kararı”, 27 Temmuz 1950, s.2 577 A.yer 578 Akşam Gazetesi, “Köprülünün Muhalefete Cevabı”, 27 Temmuz 1950, s.1-2 212 gazeteleri ise hükümetin aldığı Kore savaĢına asker gönderme kararını birkaç istisna dıĢında genel itibariyle desteklemiĢlerdir. DP yayın organı Zafer gazetesi yazarı Mümtaz Faik Fenir, Türkiye’nin Kore SavaĢına Amerika’dan sonra ilk kez kara ordusu gönderen devlet olduğunu ifade etmiĢtir. Dünyada sulhun gerçekleĢmesi ve insanlığın huzura ermesi için Kore’ye gönderilen askerlere baĢarı dileklerini iletmiĢtir. Bazı kiĢilerin Türkiye’nin Kore gibi uzak bir memlekete asker göndermesinin nedenini soracaklarını asıl nedenin barıĢı sağlamak olduğunu belirtmiĢtir. Ona göre; BM orduları Kore’de baĢarı sağlayamazsa, Sovyet Rusya her yere saldırabilir ve Kore’nin yaĢadığı olayı belki Türkiye de yaĢayabilirdi. Türk askerlerinin savaĢ bölgesine giderek hem dünyanın güvenliğini sağlayacaklarını hem de Türkiye sınırlarını koruyacaklarını belirten Fenir, Türkiye’nin BM ile iĢbirliğinden dolayı verilen görevleri yerine getirmezse böyle bir durum kendi baĢına geldiğinde BM’den aynı yardımı göremeyebileceğini belirtmiĢtir. BarıĢın bütün olduğunu ve ona en ufak zarar gelmesi durumunda tüm ülkelerin yıkıma 579 sürüklenebileceğini söylemiĢtir. Görsel 111: Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Ali Ulvi karikatüründe, Türk Hükümeti’nin Kore’ye asker gönderme kararının ardından Türk askerinin gücünü ortaya koyan bir karikatür çizilerek hükümetin aldığı kararın desteklendiği görülmektedir. Karikatürde, “Kızıl Çinli: Galiba hapı yuttuk... Arkadaşı: Amerikalılar atom bombası 580 mı atacaklarmış?.. – Daha beter.. Karşımıza Türk Birliği gelmiş!..” 579 Mümtaz Faik Fenir, “Kore’ye Gidecek Türk Askerleri Yolunuz Açık Olsun”, Zafer Gazetesi, 27 Temmuz 1950, s.1 580 Ali Ulvi, Cumhuriyet Gazetesi, 31 Ocak 1951, s.1 213 Son Posta gazetesi yazarı Selim Ragıp Emeç “Tarihi Dönemeç” baĢlıklı yazısında DP hükümeti tarafından Türkiye Cumhuriyeti adına alınan bu kararın çok önemli ve Türkiye’nin çıkarları açısından hayati bir öneme sahip olduğunu söylemiĢtir. Bazı kiĢilerin bu savaĢa girmektense Ġsveç gibi hareket edip tarafsız kalmayı tercih edeceklerini fakat Ġsveç ve Türkiye arasında temel ve büyük farklılıklar olduğunu vurgulamıĢtır. Türkiye’nin savaĢa katılmasının sözüne sadık bir memleket olarak 581 hareket etmesinin göstergesi olduğunu söylemiĢtir. Görsel 112: Rus Mizah Dergisi Krokodil’de yayımlanan karikatürde, Amerika ve Güney Kore’yi destekleyen ülkeler üst üste tırmanmışlar ve hırsız olarak resmedilmişlerdir. Altta arka tarafa bakan başında fes olan karakter ise Türkiye’yi temsil etmektedir. Ev sahibi Amerika’ya yumruk atarken, Hırsız Amerika:” Lanet olsun! Ev sahibi pek 582 saldırgan çıktı, diyor.” Cumhuriyet gazetesi yazarı Nadir Nadi “Hükümetin Kararı” baĢlıklı yazıda, Türk ordusunun küçük de olsa bir kısmının BM adına Kore’ye gönderilmesini Türkiye’nin barıĢa ve özgürlüğe karĢı duyduğu sadakatten kaynaklandığını söylemektedir. Ona göre, Üçüncü Dünya SavaĢı’nın ortaya çıkmasını önlemek için BM teĢkilatını fiilen canlandırmak gerekmektedir. Bunun için saldırıyı, iĢgali suç olarak değerlendiren tüm bağımsızlığı savunan devletlerin Türkiye’ye ayak uydurarak iĢgale 583 karĢı ne gerekiyorsa yapacaklarını ifade etmiĢtir. Ahmet Emin Yalman “ġehitlerimiz Ne Uğruna Can Veriyor “ baĢlıklı yazısında 4500 askerden oluĢan Türk ordusunun Kore’ye gitmesi ve burada Ģehitler verilmesi 581 Selim Ragıp Emeç, “Tarihi Dönemeç”, Son Posta Gazetesi, 27 Temmuz 1950, s.1-7 582 Rasim Dirsehan Örs, a.g.e., s.102 (Krokodil Dergisi, 1950, no:23, “Saldırganlık Üzerine”) 583 Nadir Nadi, “ Hükümetin Kararı”, Cumhuriyet Gazetesi, 27 Temmuz 1950, s.1-3 214 üzerine yapılan eleĢtirilere karĢı durarak Türk askerlerinin Kore’ye güvenlik ve barıĢın temelini atmaya gittiklerini yüzyıllardır aynı düĢmana karĢı ülke sınırlarında aranan fakat yalnız baĢına bulunamayan devamlı barıĢ ve güvenliği BM kuvvetleriyle Kore’de bulma görevini üstlendiklerini, Kore’de savaĢan askerlerin kendi köylerini, kasabalarını, sınırlarını, daha önce Sovyet saldırısına karĢı savunan, ülke topraklarında savaĢa giden gazi ve Ģehitlerden daha etkili ve sürekli Ģekilde ülke sınırını koruma amacı taĢımakta 584 olduklarını belirtmiĢtir. Yeni Ġstanbul gazetesi yazarı ġevki Yazman, Kore’ye Türk askerinin gönderilmesinin savaĢa neden olabileceği konusundaki söylemlerin iki noktada toplandığını belirtmiĢtir. 1- Kore’ye kuvvet göndermek Türk ordusunun ve saldırı gücünün zayıflamasına neden olabilir bu da Rusya’nın taarruzda bulunma isteğini arttırabilir. 2- Sakin bir bölgede savaĢın ortaya çıkması bunun dünyaya yayılmasına neden olabilir. Yazman bu görüĢlere karĢı olarak, 1,5 - 2 milyon kadar asker potansiyeli olan bir ülkenin 4500 kiĢilik bir orduyu savaĢa göndermesinin Türkiye’nin askeri gücünde bir eksiklik yaratmayacağını düĢünmektedir. Ġkinci olarak da Türkiye’nin Kore’ye gönderilen askerlerin savaĢı tetikleyici bir etken yaratmayacağını, zaten Türk askeri oraya varmadan önce savaĢın baĢladığını, Rusya, Türkiye’ye eğer savaĢ açmaya karar verdiyse Türkiye savaĢa katılsın ya da katılmasın saldırıya geçebileceğini 585 vurgulamıĢtır. Milli Kalkınma Partisi BaĢkanı Halit Aksubay hükümetin Kore politikası ile ilgili yaptığı radyo konuĢmasında, dünya barıĢını tehlikeye atan komünist saldırısına engel olmak için Güney Kore tarafından istenen desteğe olumlu yanıt vermekle hükümetin BM AntlaĢması ile bağdaĢan bir Ģekilde hareket ettiğini, muhalif tutum sergileyeceklerin bunu iç iĢleri üzerinde yapmaları gerektiğini belirtmiĢ, ayrıca muhalif kesimin ortaya bazı söylentiler attığını ve basın aracılığı ile halkın fikirlerini bulandırmayı amaçladığını belirterek bu kesimi eleĢtirmiĢ, milli birliği bozucu Ģekilde hareket ettiklerini ifade etmiĢtir. Hükümetin ortaya koyduğu tutumun kendi partisi 586 tarafından desteklendiğini belirtmiĢtir. 584 BaĢkanlık Cumhuriyet ArĢivi, Fon: 490-1-0-0, Kutu: 204, Gömlek:812, Sıra:1, 10.01.1951, s.8 585 M. ġevki Yazman, “Kore’ye Yardımımız ve Harp”, Yeni İstanbul Gazetesi, 2 Ağustos 1950, s.2 586 BaĢkanlık Cumhuriyet ArĢivi, Fon:30-1-0-0, Kutu:17, Gömlek:98, Sıra:49, s.2, 21.08.1950 215 Türk Hükümetinin savaĢa asker gönderme kararını almasının ardından bazı yabancı yayınlar ve bazı Türk gazeteleri Türkiye’nin Sovyet saldırısı altında kalabileceğini ön plana çıkarmıĢlardır. Ġngilizce yayın yapan bir radyo, ülkenin Sovyet Rusya tehlikesi ile karĢı karĢıya kalabileceğini belirterek önlemlerin alınması ve savuma birliğinin oluĢturulmasını önermiĢtir. Aynı Ģekilde Vatan gazetesi, Rusya’nın ezelden beri hedefi olan Boğazlar hayallerini gerçekleĢtirmek için harekete geçebileceğini vurgulamıĢ ve yine Son Telgraf gazetesi, Türkiye’nin Sovyet Rusya ve etkisindeki Bulgaristan’a yakınlığı bakımından içinde bulunduğu tehdit ortamına dikkat 587 çekmiĢtir. Rus dergisi Ogonyok, Türk halkının Kore’de “toplara yem” olmak amaçlı Amerikalıların iĢine yarayacağını düĢündüklerini ve Amerikalıların savaĢına gitmek istemediklerini belirtmiĢtir. Kore savaĢına asker göndermenin Türkiye için sadece baĢlangıç olduğu ve Washington etkisiyle Türk askerinin daha bir çok tehlike ile karĢılaĢabileceği ifade edilmiĢtir. Türkiye’nin savaĢa girmesine karĢı çıkan en aktif grubun iĢçiler olduğu ve Ġskenderun’daki liman iĢçilerinin Amerikan gemilerine tank ve top indirmeyi reddettiği belirtilmiĢtir. Halkın da iĢçilere destek olması ile birlikte bölgede olağanüstü hal ilan edildiği bu tarz grev ve boykotların Ġstanbul- Derince bölgesindeki Amerikan deniz üssünde ve Ġzmir Ģehir merkezinde yaĢandığı ifade 588 edilmiĢtir. Adnan Menderes hem CHP ve Millet Partisi tarafından hem de bazı gazeteler tarafından Kore’ye asker gönderme kararına yönelik eleĢtirilere cevap vermek adına bir basın toplantısı düzenlemiĢtir. Cumhuriyet gazetesi, “BaĢbakan Dün Muhalefete Cevabını Verdi” baĢlıklı haberde bildirildiğine göre Menderes, alınan kararın bir savaĢ kararı değil, barıĢı koruma giriĢimi olduğunu düĢünmektedir. Sadece Türkiye’nin değil tüm dünyanın kaderinin belirleneceği bu önemli anda parti ve politikacılık amacıyla hareket edilmesinden üzüntü duyduğunu belirtmiĢtir. Ayrıca CHP’nin çok yakın zamanda Kore’ye asker gönderme fikrinin bir mecburiyet olduğunu ifade etmesinden 589 sonra tam tersi Ģekilde hareket etmesini, samimiyetsiz bulduğunu ifade etmiĢtir. 587 Hüseyin Bağcı, Demokrat Parti Dönemi DıĢ Politikası, s.25 588 Rasim Dirsehan Örs, a.g.e., s.116 589 Cumhuriyet Gazetesi, “BaĢbakan Dün Muhalefete Cevabını Verdi”, 29 Temmuz 1950, s.1,3 216 Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan, “Muhalefet, BaĢbakanın Demecine Cevap Veriyor” baĢlıklı habere göre, CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek, Adnan Menderes’e verdiği cevabında 4500 kiĢilik birliğin Kore’ye gönderilmesinin Türkiye’nin güvenliğini azaltacağını söylemiĢtir. BarıĢı korumak amaçlı da olsa çarpıĢmak için savaĢ meydanına ordu göndermenin savaĢ kararı olduğunu söylemiĢ ve bu kararı alma 590 yetkisinin meclise ait olduğunu belirtmiĢtir. CumhurbaĢkanı Celal Bayar Kore SavaĢının dünya barıĢını tehlikeye atan bir hal alması üzerine Türkiye’nin BM davetini kabul ederek bölgeye asker göndermesiyle görevini yerine getirdiğini söylemiĢtir. Son Posta gazetesinde yayımlanan “CumhurbaĢkanı Ġç ve DıĢ ĠĢler Hakkında Mühim Bir Nutuk Söyledi” baĢlıklı habere göre Bayar, Türkiye’nin aktif Ģekilde bölgeye yardım sağlamasının barıĢ yanlısı ülkeler tarafından takdirle karĢılandığını, ayrıca Türkiye’nin dıĢ siyaset hedefinin BM idealinin ruhuna uygun ve dünya barıĢının korumasını sağlamaya yönelik çaba içerisinde 591 bulunmak olduğunu söylemiĢtir. Kore’ye meclise danıĢılmadan asker gönderilmesi üzerine Millet Partisi tek temsilcisi olan KırĢehir Milletvekili Osman BölükbaĢı ve Mardin Bağımsız Milletvekili Kemal Türkoğlu tarafından ortaya konulan gensoru önergesi meclis içi tartıĢmalara neden olmuĢtur. AkĢam gazetesinde yayımlanan “Meclis Kore’ye Asker Sevki Kararını Tasvip Etti” baĢlıklı yazıya göre, Menderes, Kore’de meydana gelen olayları savaĢ olarak tanımlamayı doğru bulmadığını tekrar belirterek BM temsilcilerinin de kendisi gibi değerlendirdiğini söylemiĢtir. Bu durumlar nedeniyle alınan kararın anayasaya uygunsuz olduğu iddiasının yanlıĢ olduğunu belirtmiĢtir. Kemal Türkoğlu tarafından yöneltilen soruda Kore’ye gönderilen birliklerde kayıp yaĢanması durumunda yeni askerlerin bölgeye gönderilip gönderilmeyeceği konusu üzerine Menderes, bu soruyu cevaplandıramayacağını çünkü evet cevabının “Kore’yi, Yemen haline getirdiler” ifadeleri kullanılarak halkın kıĢkırtılması üzerine kullanılabileceğini, hayır demesi durumunda da Türkiye’nin iĢbirliği içerisinde bulunduğu ülkelere, bu yönetimin vefa 592 anlayıĢı bu kadar gibi ifadeler kullanılarak durumun çarpıtılabileceğini söylemiĢtir. 590 Cumhuriyet Gazetesi,“Muhalefet, BaĢbakanın Demecine Cevap Veriyor”, 30 Temmuz 1950, s.3 591 Son Pasta Gazetesi, “CumhurbaĢkanı Ġç ve DıĢ ĠĢler Hakkında Mühim Bir Nutuk Söyledi ”, 2 Kasım 1950, s.1,5 592 Akşam Gazetesi, “Meclis Kore’ye Asker Sevki Kararını Tasvip Etti”, 12 Aralık 1950, s.2 217 Gensoru çerçevesinde yapılan tartıĢmalar Ġstanbul Milletvekili Mükerrem Sarol ve yedi arkadaĢı tarafından verilen önergenin kabulü ile son bulmuĢtur. Önerge, Hükümetin aldığı BirleĢmiĢ Milletler emrine Kore’ye silahlı kuvvet gönderilmesi kararında anayasa prensiplerine ve kanunlara aykırı bir cihet görülmemiĢ olduğundan, 593 hükümetin verdiği hukuki ve siyasi izahatın tasvip edilmesi üzerinedir. Önergeye 487 milletvekilinden, 351’i katılmıĢ, 39 Milletvekili reddetmiĢ, 1 milletvekili ise çekimser kalmıĢtır. 311 milletvekilinin kabul oyuyla, Meclis tarafından 594 onaylanmıĢtır. Görsel 113: Son Posta gazetesinde yayımlanan karikatürde Kore'ye meclise danışılmadan asker gönderilmesi 595 üzerine yapılan gensoru önergesi karşısında, Menderes hakikatleri açığa çıkarıyor. 6.2.3. Kore SavaĢı’nda Türk Ordusu Kore’ye gönderilecek Türk askerleri, Ġsviçre ve Paris radyolarından alınan 596 habere göre 3 Amerikan gemisi ile 25 Eylül günü yola çıkmıĢlardır. Bu sırada 2 Ekim 1950’de General Mc Arthur, Kuzey Kore Birliklerine teslim olmaları isteğinde bulunmuĢ, Kuzey Kore tarafından herhangi bir cevap gelmemesi sonrasında Güney 597 Kore kuvvetleri 38. Paraleli, 30 mil kadar aĢarak, Kansong Ģehrine yaklaĢmıĢlardır. 593 TBMM Tutanak Dergisi, Dönem:9, Cilt:3, Toplantı:1, BirleĢim:17, Oturum:2, 11.12.1950, s.195 594 A.g.e., s.201 595 Son Posta Gazetesi, 28 Kasım 1950, s.1 596 Akşam Gazetesi, “Kore’ye Giden Birliğimiz SüveyĢ Kanalından Geçti”, 29 Eylül 1950, s.1 597 The Key West Citizen Gazetesi, “South Korean Drive Thirty Miles Past 38th Paralel Today”, 2 Ekim 1950, s.1 218 Görsel 114: The Evening Star gazetesinde yayımlanan karikatürde, “ Eğer 38. Paralel savaş çıkarmak için geçilebiliyorsa, barış yapmak için de geçilebilir” diyerek Amerika’nın savaşa katılma amacının aslında barışı 598 sağlamak olduğu vurgulanmaya çalışılmış. AkĢam gazetesinde yayımlanan “SavaĢ Birliğimiz Kore’ye Çıktı” baĢlıklı 599 haberde Türk askeri heyetinin ilk olarak Pusan Ģehrine vardığı bildirilmiĢtir. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Kore’deki Birliğimiz Dün Ġlk Defa Vazife Aldı” baĢlıklı haberde ise Türk askerleri için BM Komutanlığı tarafından verilen ilk görevin 600 Taegu Ģehrinin güvenliğinin sağlaması olduğu belirtilmiĢtir. Zafer gazetesinde yayımlanan “Kore SavaĢı” baĢlıklı habere göre Türk kuvvetleri Taegu Ģehrinden BM ordularını desteklemek üzere Mançurya sınırı yakınlarına gitmiĢlerdir. BBC radyosu tarafından verilen bilgiye göre Türk birliklerinin öncüleri Pyongyang mevkiine giderken Kuzey Kore ordusuna ait bazı kuvvetleri pusuya düĢürmüĢ ve 25 kadar asker esir alınmıĢtır. Bölgede Kuzey Kore kuvvetlerini geri 601 çekmiĢtir. 598 The Evening Star Gazetesi, 1 Ekim 1950, s.1 599 Akşam Gazetesi, “SavaĢ Birliğimiz Kore’ye Çıktı”, 18 Ekim 1950, s.1 600 Cumhuriyet Gazetesi, “Kore’deki Birliğimiz Dün Ġlk Defa Vazife Aldı”, 31 Ekim 1950, s.1 601 Zafer Gazetesi, “Kore SavaĢı”, 13 Kasım 1950, s.4 219 Görsel 115: Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Ali Ulvi karikatüründe,”, Amerikan yardımlarından faydalanma oranı silahın boyutuyla betimlenmiş, Türkiye’nin hem yardımı az gördüğü hem de Kore savaşında askeri katkıyı en 602 çok sağlayanlardan olduğu vurgulanarak Amerika eleştirilmiştir. Alt yazı:” “Amerikan Yardımı “ Kasım 1950’de Zafer gazetesinde yayınlanan ”Kore’de Türk Taarruzu” baĢlıklı habere göre Türk ordusunun bir bölümünü cepheye ulaĢtıracak trene Kuzey Kore 603 kuvvetleri tarafından saldırı gerçekleĢtirilmiĢ, bir Türk askeri Ģehit olmuĢtur. Büyük komünist birlikleri ile Türk kuvvetleri arasında çatıĢma gerçekleĢmiĢ, fakat Türk kuvvetleri Mançurya’ya doğru ilerlemeyi baĢarabilmiĢtir. Bu çarpıĢmalarda komünist birlikleri ağır yenilgiler almıĢ ve geri çekilmiĢlerdir. ÇatıĢmada 3 Türk askeri Ģehit 604 olmuĢtur. 6.2.3.1. Kunuri Muharebesi Kunuri muharebesi Türk askerinin Kore savaĢı içerisindeki cesaretini ve kararlığını gösteren en önemli çatıĢmalardan biri sayılmıĢtır. SavaĢta çok sayıda Çin askeri tarafından kuĢatma altına alınan Türk askerileri uzun mücadeleler sonucunda Çin kuĢatmasının dıĢına çıkabilmeyi baĢarabilmiĢlerdir. Özellikle Türkiye’nin savaĢa katılımından itibaren Türk gazeteleri Kore SavaĢı ile ilgili geliĢmelere sıklıkla yer vermiĢ ve yabancı gazete ve radyolardan alınan Türk tugayları ile ilgili haberler hızlı bir Ģekilde halka aktarılmıĢtır. Bu dönemde askerlerin ailelerine gönderdiği mektuplar gazetelerde yayımlanmıĢ, askerlerle radyo yayınlarında görüĢmeler gerçekleĢtirilmiĢtir. BarıĢa hizmet ettiği düĢünülen Türk askerlerine Türk gazeteleri tarafından büyük ölçüde destek verilmiĢtir. Cumhuriyet gazetesi adına 602 Ali Ulvi, Cumhuriyet Gazetesi, 27 Kasım 1950, s.1 603 Zafer Gazetesi, ”Kore’de Türk Taarruzu”, 18 Kasım 1950, s.4 604 Cumhuriyet Gazetesi, “Korede’ki Birliğimizin Yeni ve Parlak Zaferleri”, 19 Kasım 1950, s.1-3 220 Kore’ye gönderilen savaĢ muhabiri olay mahallinden aktarımlar gerçekleĢtirmiĢ ve bu dönem Cumhuriyet gazetesi Kore SavaĢı özel ekini de gazete ile birlikte okuyucuya sunmuĢtur. Türk askerlerinin cesareti dıĢ basına ve Kore SavaĢı ile ilgili yazılan bazı kitaplara da yansımıĢtır. Hatta Türkiye’nin NATO’ya alınmasının gündeme gelmesi ile birlikte Ġngiltere Avam kamarasında gerçekleĢen görüĢmelerde Türklerin askeri baĢarısına ve asker potansiyelinin fazlalığına rağmen neden bu pakta dâhil olamadığı yönünde sorular yöneltilmiĢtir. Bu gibi örneklere bakılınca Celal Bayar’ın ifade ettiği gibi Türkiye’nin NATO’ya üye olmasında Türk askerisinin savaĢtaki baĢarısının etkili olduğu görülmektedir. Fakat bu dönem Türk askerlerine yönelik bazı eleĢtiririler de bulunmaktadır. Bunlardan biri verilen emre uymadıkları yönündedir. Aslında bunun nedeni askerlerin Ġngilizce bilmemelerinden dolayı verilen komutu anlamamalarıdır. Bu sorunları telafi etmek adına sonraki dönemlerde Türkiye’den daha çok sayıda çevirmenin Kore’ye gönderildiği görülmüĢtür. 1950 yılının kasım ayında General Dougles MacArthur birlikleri, Yalu bölgesinde Çin sınırına yakın bölgeleri etki altına almıĢtır. Bunun üzerine Çin kuvvetleri Amerikan kuvvetlerini güneye sürerek Kore’ye giriĢ yapmıĢtır, Çin taaruzuna son vermek için nükleer silah kullanımı da düĢünülmüĢ, fakat Amerika bu konuda 605 çekince göstermiĢtir. Görsel 116: Yeni Sabah gazetesinde yayımlanan Orhan Ural karikatüründe, “Diplomatlar komünist Kore'ye atom bombası atılmasını istiyorlar” gazete haberleri ile ilgili olarak, Kuzey Kore kuvvetlerini temsil eden Kırmızı kedi tabaktaki balığın gerçek olduğu ümidiyle tabağa yaklaşıyor, bir taraftan Amerika’yı temsil eden Sam Amca karakterinin kediyi incelediğini görüyoruz. Kedi tabağa yaklaşınca anlıyor ki balık aslında Amerika tarafından 606 gönderilen bir atom balığı. Alt yazı: “Bu balık başka balık!..” 605 William Woodruff, Modern Dünya Tarihi, Ġstanbul: Pozitif Yayınları, 2006, s.281 606 Orhan Ural, Yeni Sabah Gazetesi, 11 Temmuz 1950, s.50 221 Kasımın 24. günü, 8. Ordu tarafından baĢlatılan genel taarruz 26 Kasım günü üstün sayıdaki komünist kuvvetleri tarafından karĢı taarruza uğramıĢ ve ordu geri çekilmek durumunda kalmıĢtı. Komünist kuvvetleri tarafından 8. Ordu merkezine yapılan bu saldırı, orduyu tehlike altında bırakmıĢ ve 9.Kolordu ihtiyatında olan Türk tugaylarının komünist birliklerine doğru hareketi bu birliğin dört tümeninin kendi 607 üzerlerine doğru hareket etmesine neden olmuĢtur. Kunuri Muharebesi ile ilgili ilk haber 27 Kasım 1950 saat 13.00’te BBC Radyosu tarafından yapılmıĢ ve Türk tugayının Çin birlikleri tarafından tamamen imha edildiği duyurulmuĢtu. Bu vahim haberin ardından saat 18.00 de Amerika’nın Sesi Radyosunda yapılan duyuruda düĢmanın saldırısı karĢısında Güney Kore ve ABD birliklerinin geri çekildiği bildirilmiĢ, Türk tugayının ise umut veren Ģekilde ateĢ altında 608 olmasına rağmen halen mevziilerini koruduğu belirtilmiĢtir. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Radyolar Dün Gece Birliğimizin Kahramanlıklarını Anlattılar” baĢlıklı habere göre, Amerika’nın Sesi radyosu 29 Kasımda yaptığı yayında Tokchon ile Kunuri arasındaki bölgeyi tutan 8. Ordunun sağ cenahında bulunan 5000 mevcutlu Türk Birliğinin, Kuzey Kore ve Komünist Çin kuvvetleri tarafından sarıldığını, Türklerin ilk kayıplarını Kunuri’nin doğusundaki çatıĢmalar esnasında verdiğini belirtmiĢtir. Güçlü bir müdafaada bulunan Türk askerleri arasından 8 kadar asker Ģehit olmuĢ ve bir çok asker yaralanmıĢtır. Bu zor Ģartlara rağmen çatıĢma esnasında Türkler süngü takarak hücuma geçip tugayların arasına sızan 609 200 kadar komünist askerlerini ortadan kaldırmıĢlardır. Daha sonra yaptığı açıklamada Kunuri bölgesinde yaĢananları anlatan Tahsin Yazıcı, Amerika ve Güney Kore ordusunun Tokchon bölgesini ele geçirerek Pyongyang’a doğru hareket etmeye baĢladığını, Türk birliklerinden de Tokchon bölgesinde saldırıya geçmelerinin istendiğini fakat dağlık arazi ve derin vadilerle çevrili yol üzerinde hareket etmenin askerler için zor olduğunu ifade etmiĢtir. Amerikan 9. Ordusundan gelen yeni emre göre Tokchon bölgesine giden batı yönündeki yolun kapatılması istenmiĢtir. Fakat Türk ordusu daha geri bir bölgeden yolu tıkayabilmiĢ ve 607 Celal Dora, Kore Savaşında Türkler 1950-1951, Ġstanbul: Ġsmail Akgün Matbaası, 1963, s.166 608 Nazım Dündar Sayılan, Kore’de Türk Askeri, Ankara: Genelkurmay Basımevi, 1989, s.10 609 Cumhuriyet Gazetesi, “Radyolar Dün Gece Birliğimizin Kahramanlıklarını Anlattılar”, 30 Kasım 1950, s.4 222 düĢman kuvvetleri ile 5-6 saatlik bir çatıĢma gerçekleĢtirmiĢtir. Komünist kuvvetlerinin sayıca fazla olması, arazinin serbest hareketi mümkün kılmaması ve telsizle iletiĢimin sağlanamaması gibi olumsuzluklar sonucunda Türk ordusu geri çekilmek durumunda kalmıĢ, gece olunca düĢman kuvvetleri, yerel halktan aldığı destekle Türk birliklerinin üzerine tekrar bir saldırı gerçekleĢtirmiĢ, bazı askerler geri çekilmeye devam etmiĢ bazıları ise direnmeye çalıĢmıĢtır. 29 Kasım günü direnen birlikler yarı mahsur bir durumda kalmıĢlar fakat bir karĢı saldırı ile düĢmanın kuĢatmasını kırılabilmiĢ ve yeni bir direniĢ hattı oluĢturabilmiĢlerdir. Üçüncü bir kuĢatma hareketine giren komünist birliklerinin bu hücumu da ortadan kaldırılmıĢ, kuĢatma altında kalan iki Amerikan 610 birliğinin de güvenliği sağlanmıĢtır. Görsel 117: Akşam gazetesinde yayımlanan Semih Balcıoğlu karikatüründe masa başında tartışmalı bir halde görüşlerini dile getiren devletler bulunmaktadır. Devletler: “ Asya mühimdir- Hayır Avrupa daha ehemmiyetli- Mançurya’ya Gidelim- Yok canım Kore’de kalalım- Kore’den hemen çekilelim- Çin’le anlaşalım –Çini tepeleyelim”, ifadelerini kullanırken bir taraftan komünistleri temsil eden kızıl ordunun elinde silah, ağzında bıçakla sınıra saldırmaya hazırlandığı görülmektedir. Türk askeri:” Yahu, bırakın şu gevezeliği düşman kapıda” diye uyarıda 611 bulunuyor. United Press tarafından yapılan habere göre Türk askerleri Kunuri bölgesinde komünist çevrelemesini aĢtıktan sonra Amerikan kuvvetlerine yardımcı olmuĢlardır. Türk askerinin baĢarısı Ġngiltere ve Amerika tarafından da takdir edilmiĢtir. Avam kamarasında Muhafazakâr Milletvekili Henry Hopkinson, Kore savaĢındaki Türk askerinin baĢarılarından övgüyle bahsederek yıllardır kendi ülkesini savunmak için tam 610 Cumhuriyet Gazetesi, “Tahsin Yazıcı Kunuri SavaĢını Anlatıyor”, 7 Aralık 1951, s.1,5 611 Semih Balcıoğlu, Akşam Gazetesi, 17 Nisan 1951, s.8 223 seferberlik içinde bulunan Türkiye’nin BM için çatıĢmalara katılmasını heyecan verici bulduğunu belirtmiĢ, Amerikan’ın Kore’de bulunan askeri sözcüsü, Türk askerlerinin komünist ordusu ile gerçekleĢtirdiği çarpıĢmalarından sonra, Türkler dünyanın en iyi 612 savaĢçılarıdır demiĢtir. Yeni Ġstanbul gazetesinde yayımlanan “Kore’ye Gönüllü Gitmek Ġsteyenlerin Durumu” baĢlıklı haberde, General Tahsin Yazıcı tarafından hazırlanan raporda 26 Kasım 1950 - 1 Aralık 1950 günleri arasında meydana gelen Ģiddetli çatıĢmalar sonucunda Türk askerinin kendi sayısının 8-10 misli fazla bir kuvvetle yiğitçe dövüĢtüğü, gerçekleĢtirilen geri çekilmede komünist birlikleri tarafından kapatılmıĢ olan 613 yolların Türk tugaylarının yaptığı mücadelelerle açıldığı belirtilmiĢtir. Yeni Ġstanbul gazetesinde yayımlanan “Sekizinci Amerikan Ordusundan Tugayımıza TeĢekkür Mesajı” baĢlıklı haberde, 8. Ordu Komutanı General Walton Walker, 2. Tümenle birlikte hareket eden Türk kuvvetlerinin kahramanca cesaret gösterip 4 gün boyunca düĢman kuvvetlerinin ilerlemesine mani olarak ordunun parçalanmasını engellediğini ifade etmiĢtir. 28 Kasım’da Vanson çevresinde Türk birliklerinin etrafı sarılmıĢ, çatıĢmalar meydana gelmiĢ ve 200 kadar komünist askeri öldürülmüĢtür. Pekin radyosundan verilen bilgiye göre, komünist saldırısı baĢladığı andan 7 günlük bir süre içinde 22.208 müttefik askeri öldürülmüĢ, 1175 Türk, Amerikan 614 ve Ġngiliz askeri ise esir düĢmüĢtür. Cumhuriyet gazetesinin Kore ekinde, ordu raporlarında General Walker Türk askerlerinin düĢmanın tüm gücüyle yaptığı saldırıları durdurup ordunun çevrelenmesine engel olduğunu, kendisinden sayıca fazla olan düĢmanın saldırılarına karĢı cesur bir Ģekilde davrandığını belirtmiĢtir, çok sayıda düĢman tarafından çevrelenen ordunun Türk birliklerini devreye sokarak geri çekilebildiğini, Türk askerleri orada olmasaydı 615 Amerikan askerlerinin yok edileceğini söylemiĢtir. 612 Son Posta Gazetesi, “Tugayımız Kızılların çemberinin Yararak Dün Pyongyang’a UlaĢtı”, 2 Aralık 1950, s.7 613 Yeni İstanbul Gazetesi, “Kore’ye Gönüllü Gitmek Ġsteyenlerin Durumu”, 8 Aralık 1950, s.1 614 Yeni İstanbul Gazetesi,” Sekizinci Amerikan Ordusundan Tugayımıza TeĢekkür Mesajı”, 10 Aralık 1950, s.1 615 Cumhuriyet Gazetesi, “8. Ordu Komutanı General Walker’ı Dinleyiniz”, 4 Aralık 1950, (Kore ilavesi) 224 Cumhuriyet gazetesinde belirtildiğine göre, Kore’deki Türk Birliği Kunuri muharebesinden sonra, Seul’un güneyinden harekete baĢlayarak Amerikan, Ġngiliz, Yunan, Güney Koreli birliklerle Kumyangjang bölgesinde toplanmıĢlardır. Bu bölgenin iĢgalinin sağlanması sorumluluğu Türk kuvvetlerine verilmiĢtir. Türk askerleri diğer 616 kuvvetlerden 27 saat önce bölgeye gelip iĢgali tamamlamıĢlardır, Seul’un güneyinde 3 gün boyunca komünist Çin birlikleriyle gerçekleĢen çatıĢmalarda bu birlikler yenilgiye uğratılmıĢtır. Çin birliklerinin bir kısmı Kunuri savaĢında Türklere karĢı 617 çatıĢmıĢ birliklerdir. 15 ġubat itibariyle Kore’ye 600 kadar kiĢilik yeni bir kuvvet 618 gönderilmesine karar verilmiĢtir. Görsel 118: Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Ali Ulvi karikatüründe, Alt yazı:” Moskova'nın Dostu ve Düşmanı” Moskova Kuzey Kore’den sonra Kızıl Çin’i barışa karşı kullanıyor, Kuzey Kore yerde yığılmış vaziyette, Moskova ise kendinden emin bir halde urganla bağladığı Kızıl Çin’i barışı temsil eden kanatlı meleğe doğru fırlatıyor. Melek endişeli şekilde olanları izliyor. Ali Ulvi karikatürde Sovyet Rusya’nın barışın sona ermesi için 619 elinden geleni yaptığını aktarmış. AkĢam gazetesi tarafından belirtildiğine göre, Kore’de BM birlikleri ilerlemeye devam etmiĢ ve Wonju’nun 25 km kuzeydoğusunda bir kasaba ele geçirilmiĢtir. Bölgede komünist kuvvetleri geri çekilmeye baĢlamıĢ, Türk birlikleri ise Seul’un 616 Akşam Gazetesi, “Tugayımız Kore’de Yeni Bir Zafer Daha Kazandı”, 28 Ocak 1951, s.1 617 Cumhuriyet Gazetesi, “Kore Harbinin en çetin ve Kanlı Piyade Hücumu”, 29 Ocak 1951, s.1 618 Cumhuriyet Gazetesi, “Kore’ye 600 KiĢilik Yeni Bir Kuvvet Göndereceğiz”, 3 ġubat 1951, s.1 619 Ali Ulvi, Cumhuriyet Gazetesi, 3 Aralık 1950, s.1 225 kuzeybatısında bulunan Kimpo yarım adasını ele geçirip, bölgeyi komünistlerden 620 temizlemiĢlerdir. Görsel 119: Akşam gazetesinde yayımlanan Semih Balcıoğlu karikatüründe, Amerika Hürriyet sandalında bulunan işbirliği içerisinde olduğu ülkelere: “Aman çocuklar gayret, kesilmeden şu fenere bir varabilsek!” diyor. Karşılarına çıkma ihtimali olan engeller, Kızıl Çin, Savaş, Komünist taarruzu, komünist tehlikesiyken, karikatürde sandalın 621 ucunda bulunan dürbünle sulh ışığını gözlemleyen ise Türk askeridir. Türk tugayına Kore’de cephelerde gösterdiği baĢarılı savunma ve savaĢ kabiliyetinden dolayı, Amerikan Kongresi tarafından Mümtaz Birlik NiĢanı ve beratı verilmiĢtir. Ayrıca Güney Kore CumhurbaĢkanı tarafından, CumhurbaĢkanlığı Birlik NiĢanı verilmiĢtir. Türkiye daha sonra Kore SavaĢı’nda görev almak üzere 3 birlik Tugayı daha göndermiĢtir. 2 Temmuz 1951 tarihinde 2. DeğiĢtirme tugayı, 6 Temmuz 1952’de 3. DeğiĢtirme tugayı gönderilmiĢ bu askerler 28 Mayıs 1953’te Berlinler, Vegas, Elko, Karsan Ġleri Karakol muharebelerinde savaĢmıĢ ve baĢarılarından dolayı kendilerine Amerikan CumhurbaĢkanı adına Liyakat NiĢanı verilmiĢtir. Bölgeye, 6 622 Temmuz 1953’te 4. DeğiĢtirme tugayı gönderilmiĢtir. Böylece 25 bin kadar Türk askeri Kore SavaĢı’nda görev yapmıĢ, savaĢta 721 Türk askeri Ģehit düĢmüĢ, 2.147’si 623 yaralanmıĢ ve 234’ü tutsak edilmiĢtir. 620 Akşam Gazetesi, “Kore’de”, 21 ġubat 1951, s.2 621 Semih Balcıoğlu, Akşam Gazetesi, 23 Ocak 1951, s.7 622 T.C. Genel Kurmay BaĢkanlığı, Kore’de Türk Muharebeleri”, Ankara: Genel Kurmay Basımevi, 2012, s.XI 623 Hilal Akgül, “DP Hükümetinin Kore SavaĢı’na Asker Gönderme Kararı KarĢısında CHP Muhalefeti”, Kore Savaşı Uzak Savaşın Askerleri, der. Mehmet Ali Tuğtan, Ġstanbul: Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2013, s.100 226 Kore SavaĢı için Türkiye antikomünist bir piyade taburu kurmuĢtu. Türkiye, Kore’ye asker katkısı sağlamakta; Güney Kore, Amerika ve Ġngiltere’den sonra 624 dördüncü sırada yer almıĢtır. 6.2.4.Kore SavaĢının Sona Ermesi AkĢam gazetesinde yayımlanan “AteĢkes teklifi” baĢlıklı habere göre, BM Komisyonu Ocak 1951’de, 7’ye karĢı 50 oyla aldığı kararla Kızıl Çin’e ateĢkes teklifinde bulundu. Bu öneri ayrıca Amerika, Sovyet Rusya, Ġngiltere ve Kızıl Çin ülke temsilcilerinin bir araya gelerek Uzak Doğu sorunlarını görüĢmelerini de kapsıyordu. Sunulan teklif Kızıl Çin tarafından belirli tarihe kadar kabul edilmezse bu devletin 625 saldırgan ülke olarak kabul edileceği ve yeni önlemler alınacağı ifade edilmiĢtir. Yine AkĢam gazetesinde belirtildiğine göre, Pekin Hükümeti DıĢiĢleri Bakanı Chou En Lal, 626 Çin Halk Cumhuriyeti’nin yapılan teklifi kabul etmediğini bildirmiĢtir. Görsel 120: Son Posta gazetesinde yayımlanan karikatürde, Kızıl Çin'in ateşkes teklifini kabul etmemesi üzerine, 627 Kore fitili patlatılıyor, “Kundak”. Nisan ayına gelindiğinde AkĢam gazetesinde belirtilen habere göre, Truman yaptığı açıklamada Kore’den çekilmeyeceklerini çünkü eğer çekilirlerse Sovyetlerin 624 Stanley Sandler, The Korean War No Victors, No Vanquished, Lexington: Kentucky Üniversitesi Yayınları, 1999, s.162 625 Akşam Gazetesi, “AteĢkes Teklifi”, 14 Ocak 1951, s.1-2 626 Akşam Gazetesi, “Kızıl Çin”, 18 Ocak 1951, s.1 627 Son Posta Gazetesi, 3 Aralık 1950, s.1 227 dünyanın baĢka bir bölgesinde Japonya, Orta Doğu ya da Avrupa’da saldırı 628 hareketlerine devam edebileceklerini söylemiĢtir Nisan 1951’de Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Kuzey Kore’nin BarıĢ Teklifi ve BirleĢmiĢ Milletler” baĢlıklı haberde belirtildiğine göre, komünistlere ait olan Pyongyang Radyosu Kuzey Kore’nin BM aracılığıyla Kore anlaĢmazlığının barıĢ yoluyla halledilmesi taraftarı olduğunu bildirmiĢtir. Bunun yanında anlaĢmazlığın VarĢova barıĢ kongresinde alınan kararlara uyacak Ģekilde çözülmesini ve BM’nin Syngman Rhee taraftarlarının Kore’de gerçekleĢtirdikleri askeri saldırının 629 sorumluluğunu almasını BM’den istemiĢtir. BM Kuzey Kore tarafından öne sunulan 630 metni barıĢ teklifi olarak kabul etmemiĢtir. Görsel 121: Akşam gazetesinde yayımlanan Semih Balcıoğlu karikatürüne göre, ilk bölmede gazeteyi ilgi ile okuyan adam, gün geçtikçe aldığı haberler karşısında sinirlenip şaşırıyor ve en son şapkası düşüyor ve kendisi de yere doğru düşüyor. Kore Savaşı’nda yaşanan hızlı gelişmeler üzerine bölmelerde adamın okuduğu haberler: “Birleşmiş Milletler Kuvvetleri Seul'ü alıp Inşon'u bıraktılar.. -Inşon'u alarak Seul'den çekildiler.., -Vonju'yu bırakıp 631 Seul'e girdiler.., -Seul'u bırakıp Inşon'u aldılar, Inşon'dan çekilip Vonju'ya girdiler, Seul’ü aldılar..” AkĢam gazetesinde yayımlanan “Kızıllar” baĢlıklı haberde belirtildiğine göre, General Almond savaĢın geldiği durumla ilgili olarak komünist kuvvetlerinin ikinci ilkbahar saldırılarında 125 bin kiĢi ile harekete geçtiklerini, ilk kızıl saldırısının 22 Nisanda baĢladığını on gün sonra etkisini kaybettiğini, ikinci saldırının da BM askerleri tarafından top, uçak ve otomatik silahlar vasıtasıyla durdurulduğunu, 5 gün devam eden 628 Akşam Gazetesi, “Truman Kore’den Çekilmeyeceğiz Diyor, s.1-2 629 Cumhuriyet Gazetesi, “Kuzey Koreliler BarıĢ Teklifinde Bulundular”, 16 Nisan 1951, s.1 630 Cumhuriyet Gazetesi, “Kuzey Kore’nin BarıĢ Teklifi ve BirleĢmiĢ Milletler”, 19 Nisan 1951, s.1,3 631 Semih Balcıoğlu, Akşam Gazetesi, 22 ġubat 1951, s.1 228 saldırılarda komünistlerin 60 binden fazla kayıp yaĢadığı ve sonrasında geri çekilmeye 632 baĢladıklarını belirtmiĢtir. Haziran 1951’de, AkĢam gazetesinde yayımlanan “Rusya Kore’de AteĢin Kesilmesini Teklif Etti” baĢlıklı haberde aktarıldığına göre, Sovyet Rusya’nın BM temsilcisi Jacob Malik, bir Amerikan radyosunda yayınlanan beyanatında Sovyetler Birliği halklarının barıĢın devamlılığına inandığını, Kore’deki anlaĢmazlığın çözülebileceğini umduklarını belirtmiĢ ve bu sorunun halledilmesi için Sovyet Rusya, 633 Kore’de ateĢkes yapılması amacıyla görüĢmelerin gerçekleĢtirilmesini istemiĢtir. Görsel 122: Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Ali Ulvi karikatürü, Alt yazı:“Kore Savaşı’nda dengeler hızla 634 değişiyor”. AkĢam gazetesinde yayımlanan “AteĢkes Teklifi Hakkında Rus GörüĢü Açıklandı” baĢlıklı habere göre, Sovyet delegesinin teklifinin ardından Amerika DıĢiĢleri Bakanı Dean Acheson Kore’deki komünist Çin birliklerinin Yalu nehri kuzeyine yani Çin topraklarına geçmelerinin ateĢkesin Amerika tarafından kabul 635 edilmesi için garanti olabileceğini belirtmiĢtir. Müzakere fikirleri gündeme gelmeye baĢladığı sırada, savaĢın iki yıl daha devam edeceği beklenen bir durum değildi. Fakat Kore’deki taraflar derin bir ideolojik ve kültürel bir bölünme içerisindeydi, birbirlerine karĢı güvensizdiler bu yüzden savaĢın durdurulmasının Batı ve Sovyet Bloğu arasındaki mücadeleye son vermeyeceğini anladılar. Amerikalı liderler, Kore'deki bir ateĢkesin Komünistler tarafından baĢta Güneydoğu Asya olmak üzere diğer bölgelerde artan bir eylem üreteceğinden ve 636 batıdaki askeri hazırlıktan ödün vereceğinden korkuyorlardı. 632 Akşam Gazetesi, “Kızıllar”, 22 Mayıs 1951, s.2 633 Akşam Gazetesi, “Rusya Kore’de AteĢin Kesilmesini Teklif Etti”, 24 Haziran 1951, s.1-2 634 Ali Ulvi, Cumhuriyet Gazetesi, 14 ġubat 1951, s.1 635 Akşam Gazetesi, “AteĢkes Teklifi Hakkında Rus GörüĢü Açıklandı”, 28 Haziran 1951, s.2 636 Stueck, a.g.m, s.145 229 Eisenhower Ocak 1953'te göreve geldiğinde, ateĢkes çabalarının baĢarısız olması halinde Amerika’nın Çin üslerini ve tedarik kaynaklarını bombalayıp, anakara kıyılarını ablukaya alacağını ve bir ihtimal atom silahları kullanılabileceğinden bahsetmiĢtir. Diğer taraftan Stalin'in Mart ayındaki ölümü de ateĢkes kararı almadaki etkenlerden biri oldu. Stalin’in halefleri Batı ile "barıĢ içinde bir arada yaĢama" çağrısında bulundular ve uluslararası gerginlikleri sonlandırma arzusunda olduklarına karĢı tarafı ikna etmeye çalıĢtılar. Halefler, Stalin'in yerine geçmek için kendi aralarında bir mücadeleye giriĢtikleri bir dönemde geniĢlemiĢ bir savaĢı göze alamazlardı ve savaĢ baĢladığı yerde 637 38. paralelde bitti. Her iki taraf da savaĢ giriĢimlerinin devamının bir netice sağlamayacağını anladıktan sonra 27 Temmuz 1953’te saat 10.00’da Panmunjom’da, saat 13.00’te cephe karargâhında ateĢkes antlaĢmasını imzalamıĢlardır. 27 Temmuz gecesi 22.00’de ateĢin kesileceği bildirilmiĢ ve fiili harekât son bulmuĢtur. AteĢkes antlaĢmasına göre iki taraf da Kore’ye askeri takviye göndermeyi sonlandıracak, hava harekâtı yapmayacak ve silah ve teçhizatta kuvvetlenmeye gitmeyecekti ve taraflar iĢgal altında bulundukları noktalardan 2’Ģer kilometre geri çekileceklerdi. 14 Eylül 1953’te silah, mühimmat ve teçhizatın geri alınması için belirlenen süre sona ermiĢ ve bölge tamamen 638 boĢaltılmıĢtır. 6.3.DP Dönemindeki Ġlk BaĢvuru ve Gelen Tepkiler DP Hükümeti Türkiye’nin savaĢa katılması ile birlikte NATO’da yer alabileceğini düĢünmektedir. Asker gönderme kararının hemen ardından NATO’ya baĢvurunun gerçekleĢtirilmesi bunu göstermektedir. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Türkiye de Atlantik Paktına ĠĢtirak Edecek” baĢlıklı habere göre, Ġngiltere DıĢiĢleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Türk DıĢiĢleri Bakanı Fuat Köprülü’nün Türkiye’nin Atlantik Paktına katılımı konusundaki teklifini Ankara’daki 639 Ġngiliz elçisine sunduğunu duyurulmuĢtur. 637 W. Hook, John Spanier, American Foreign Policy Since World War II, 15. Baskı, CQ Press: Washington, 2000, s.76 638 Kore’de Türk Muharebeleri, s.173 639 Cumhuriyet Gazetesi, “Türkiye’de Atlantik Paktına ĠĢtirak Edecek”, 3 Ağustos 1950, s.1 230 Türkiye’nin NATO’ya üye olma teklifinin Atlantik ülkeleri tarafından destekleneceğini düĢünen The Times gazetesi, “Turkey’s Inclusion in Atlantic Pact” baĢlıklı habere göre, Türkiye’nin yaptığı baĢvurunun, Ġngiltere ve Fransa Hükümeti tarafından Türk-Ġngiliz-Fransız ittifakı nedeniyle olumlu karĢılanması beklenmektedir. Ġtalya’nın da geçen yıl imzalanan Türk-Ġtalyan dostluk antlaĢmasını kuvvetlendirmek 640 adına Türkiye’nin Atlantik Paktına giriĢini destekleyeceği düĢünülmektedir. NATO üyesi devletlerin Türkiye ile ilgili açıklamaları Türk gazeteleri tarafından ilgi ile takip edilmiĢtir. Bu dönem Türkiye’nin NATO’ya üyeliğine yönelik açıklamalarda bulunan üye devletler negatif bir tutum sergilememeye dikkat ederek ılımlı bir hava yansıtmaya çalıĢmıĢlardır. Yeni Ġstanbul gazetesinde yayımlanan “Amerika Türkiye’nin Atlantik Paktına Alınmasına Taraftar” baĢlıklı habere göre, Amerikan DıĢiĢleri Bakanı Acheson, Türkiye’nin Atlantik Paktına dâhil olmasını mutlulukla karĢılayacağını, fakat bu kararın alınabilmesi için tüm pakta dâhil ülkeler tarafından kararın onaylanması gerektiğini 641 ifade etmiĢtir. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan haberlere göre, Norveç DıĢiĢleri Bakanı sözcüsü yaptığı açıklamada Türkiye ve Yunanistan’ın Atlantik Paktı’na dâhil olması 642 konusuna, Norveç Hükümetinin sıcak bakmadığı haberlerini yalanlamıĢtır. Fransız DıĢiĢleri Bakanlığı sözcüsü Türkiye ve Yunanistan’ın Atlantik Paktı’na alınmasına Fransa’nın karĢı olmadığını ama bu durumda ne Ģekilde hareket edileceğinin net bir 643 Ģekilde kararlaĢtırılmadığını ifade etmiĢtir. Türk siyasi yetkililer ülkenin pakta sağlayacağı katkılar üzerinde durmuĢ ve Batılı ve demokratik bir devlet olarak pakta dâhil olmak istemenin Türkiye’nin en doğal hakkı olduğunu savunmuĢlardır. Adnan Menderes Atlantik Paktı baĢvurusu ile ilgili olarak Kore SavaĢı sırasında Türkiye’nin aldığı tavır nasıl barıĢın korunması amacını güdüyorsa, Türkiye’nin pakta dâhil olma amacının da barıĢa hizmet edeceğini vurgulamıĢtır. Yeni Sabah gazetesinde yayımlanan “BaĢbakanın Harici Siyasete Dair 640 The Times Gazetesi, Turkey’s Inclusion in Atlantic Pact”, 2 Ağustos 1950, s.4 641 Yeni İstanbul Gazetesi, “Amerika Türkiye’nin Atlantik Paktına Alınmasına Taraftar”, 3 Ağustos 1950, s.1 642 Cumhuriyet Gazetesi, “Atlantik Paktına ĠĢtirakimiz, 15 Ağustos 1950, s.1 643 Cumhuriyet Gazetesi, “Türkiye’nin Atlantik Paktına Kabulü Meselesi ve Fransa”, 14 Eylül 1950, s.3 231 Demeci”, baĢlıklı yazıya göre Menderes, Türkiye’nin Atlantik Paktına üye olma teklifinin reddedilmesi ihtimalini, Türkiye’ye yönelik herhangi bir saldırı durumunu 644 teĢvik edici olarak bile yorumlanabileceğini ifade etmiĢtir. Son Posta gazetesinde yayımlanan “Atlantik Paktına Girmemiz Meselesi” baĢlıklı habere göre, BirleĢmiĢ Milletler Türkiye BaĢ Temsilcisi Selim Sarper, Türkiye’nin Atlantik Paktı’na 2 milyonluk ordu sağlayabileceğini ve ordunun Batı Avrupa’nın en kalabalık ordusu olacağını söylemiĢtir. Ayrıca, Türkiye’nin herhangi bir saldırı durumunda kendini savunacak durumda olduğunu belirten Sarper, Türkiye’nin 645 BM’den gelen desteği de memnuniyetle kabul edeceğini söylemiĢtir. Son Posta gazetesinde yayımlanan “Atlantik Paktına Bir An Evvel Alınmamızı Ġstedik” baĢlıklı haberde belirtildiğine göre, Washington Büyükelçisi Feridun Cemal Erkin, Acheson ile irtibat kurarak Türkiye’nin Atlantik Paktına alınması konusunda Amerika tarafından destek beklenildiğini ifade etmiĢtir. GörüĢmede, Türkiye’nin 1945 yılındaki Sovyet tehditlerinin baĢarıyla üstesinden geldiğini, Pakta dâhil olmasıyla da NATO’nun daha etkin ve sağlam olacağına dair inancını söylemiĢtir. Atlantik Paktının Ġtalya ve bazı kuzey Afrika topraklarının katılımı sonucunda artık coğrafi bir nitelik taĢımadığını da belirterek; Türkiye’nin, Avrupa’nın en önemli üç kuruluĢundan ikisi, Avrupa Konseyi ve Avrupa Kalkınma Ġdaresinde yer almakta olduğunu, üçüncü teĢkilat olan Atlantik Paktı’na alınmaması için bir neden bulunmadığını ifade etmiĢtir. Ona göre 646 teĢkilatların hepsinin gayesi komünizmin yayılmasını engellemektir. Tüm çabalara rağmen Türkiye’nin, Atlantik Paktı’na yaptığı baĢvuru kabul edilmemiĢtir. Yeni Ġstanbul gazetesinde yayımlanan “Atlantik Paktı ve Dünya Politikası” baĢlıklı habere göre, Teklifin reddinin Amerika tarafından ortaya konulan nedenleri arasında Türkiye’nin konumu itibariyle daha çok Akdeniz ülkesi sayıldığı bu yüzden Atlantik bölgesini kapsayan oluĢumlarda yer alamayacağı belirtilmiĢtir. Amerika’ya göre; eğer Türkiye Atlantik ülkesi olmamasına rağmen bu paktta yer alırsa, 644 Yeni Sabah Gazetesi, “BaĢbakanın Harici Siyasete Dair Demeci”, 7 Ağustos 1950, s.3 645 Son Posta Gazetesi, “Atlantik paktına Girmemiz Meselesi”, 23 Ağustos 1950, s.1,7 646 Son Posta Gazetesi, “Atlantik Paktına Bir An Evvel Alınmamızı Ġstedik”, 26 Ağustos 1950, s.1,3 232 bu politik olarak yanlıĢ olur ve sonucunda Ġran ve Yunanistan’ın da pakta dâhil olması 647 gerekirdi. Bu durum da Atlantik Paktının asıl amacını yitirmesine neden olurdu. The Times gazetesi ise Türkiye’nin güvenliğinin BM üyesi bir devlet olması, Ġngiltere ve Fransa ile imzaladığı pakt ve Amerika tarafından Truman Doktrini ile birlikte gerçekleĢtirilen askeri yardımlarla birlikte korunma altına alındığını belirterek, Türkiye’nin Orta Doğu ve Akdeniz bölgesinde stratejik olarak öneminin Atlantik Paktı ülkeleri tarafından bilindiği vurgulanmıĢtır. Türkiye’nin pakta dâhil olmak için yaptığı baĢvuru talebinin reddedilme nedeninin, ülkenin pakt içerisinde yer almasıyla üyeliğin Yunanistan, Mısır ve Ġran’a açılmasına neden olacağı, coğrafi geniĢleme ile birlikte de konsey üyelerinin yeni planlar oluĢturmaları gerekeceği ve bu durumun bazı karıĢık 648 problemlerin oluĢmasına yol açabileceği belirtilmiĢtir. Zafer gazetesi yazarı Mümtaz Faik Fenir “Atlantik Paktı, Ġngiltere ve Fransa” baĢlıklı yazısında, Türkiye’nin Atlantik paktına alınmayıĢının nedeninin net bir Ģekilde ifade edilmediğini belirterek aldığı duyulara göre Norveç ve Danimarka’nın paktı coğrafi olarak geniĢletme fikrinde olmadıklarını belirtmiĢtir. Türkiye bir saldırıya uğrarsa bahsi geçen devletler müdahalede bulunmak istemedikleri için bu itirazı yapmıĢlardır. Fenir’e göre pakt öncesi toplanan üç büyük devlet eğer Türkiye’nin pakta alınması konusunda ısrarcı tutum sergilemiĢ olsaydı diğer 9 devletin itirazlarının üzerinde pek düĢünülmeyecekti ve Türkiye’nin NATO’ya üyeliği kolaylıkla 649 gerçekleĢmiĢ olacaktı. Fenir bu noktada Amerika, Ġngiltere ve Fransa’yı eleĢtirmiĢtir. 647 Yeni İstanbul Gazetesi, “Atlantik Paktı ve Dünya Politikası”, 19 Eylül 1950, s.1 648 The Times Gazetesi,”Security in The Near East”, 7 Ekim 1950, s.7 649 Mümtaz Faik Fenir, “Atlantik Paktı, Ġngiltere ve Fransa”, Zafer Gazetesi, 21 Eylül 1950, s.1 233 Görsel 123: Yeni İstanbul gazetesinde yer alan Turhan Selçuk karikatüründe, gazetelerde yayımlanan “Türkiye, Atlantik Devleti olmadığı için pakta alınmadı” haberleri sonrası İtalya’nın Atlantik devleti olmamasına rağmen pakta alındığı vurgulanmış. İtalya için Atlantik ülkesi olmama kuralını yıkan pakt üyelerine Selçuk tarafından 650 belirtilen alt yazı: “Gözündeki merteği(İtalya) görmiyen!.. “ Ġngiltere DıĢiĢleri Bakanlığı sözcüsü basın toplantısında Türkiye’nin Atlantik Paktı’na dâhil olmasına karĢıt olan gruba Ġngiltere’nin liderlik etmediğini söylemiĢtir. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Atlantik Paktı ve Türkiye” baĢlıklı haberde, Ġngiltere ve Fransa’nın, Türkiye ile yaptıkları antlaĢma dolayısıyla saldırı durumunda Türkiye’ye yardımı kabul eden devletler olduğu, bu yüzden Türkiye’nin pakta dâhil olmasına karĢı olanların Türkiye’ye gerekli durumda yardımda bulunmak istemeyen 651 Atlantik ülkeleri olduğu belirtilmiĢtir. Türkiye Atlantik Paktı üyeliğinin reddedilmesi sonucunda pakta üye olma fikrinden vazgeçmemiĢtir. Bu dönem Türk siyasi yetkilileri ve Türk gazeteleri tarafından Türkiye’nin coğrafi önemi, asker miktarı ayrıca Truman Doktrini ile birlikte modernleĢmeye baĢlayan ordusu vurgulanarak NATO üyeliğinin Türkiye’ye açılmasının pakta sağlayacağı katkılar üzerinde durulmuĢtur. Tevfik RüĢtü Aras “Türkiye ve Atlantik Misakı” baĢlıklı yazısında, Avrupa Birliği ĠstiĢare toplantısında Churchill’in önerisiyle Avrupa Birliği ordusu kurulmasının teklif edildiğini ve bu teklifin onaylandığını belirtmiĢtir. Fakat bu teĢkilata üye olan her 650 Turhan Selçuk, Yeni İstanbul Gazetesi, 19 Eylül 1950, s.1 651 Cumhuriyet Gazetesi, “Atlantik Paktı ve Türkiye”, 20 Eylül 1950, s.1,3 234 devletin Atlantik Paktı içerisinde yer almadığı, bu durumun da Avrupa savunmasında iki tane kuvvet oluĢumu yaratacağından, yapılması gerekenin Avrupa Birliği içerisinde yer alan ülkeleri Atlantik Paktı’na dâhil etmek olduğunu söylemiĢtir. Türkiye’nin NATO baĢvurusunu değerlendiren Aras, devletin müracaatını desteklemiĢ, Atlantik Paktı’na Türkiye’nin dâhil edilmemesinin yanlıĢlığından bahsetmiĢ, ortak güvenlik sağlanması için ortak hareket edilmesi gerektiğini vurgulamıĢtır. Türkiye’nin pakta dâhil olsa da olmasa da üretimini attırıp askeri sahada gücünü arttırmaya devam 652 edeceğini ve BM politikasını uygulayacağını söylemiĢtir. Görsel 124: Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Ali Ulvi karikatüründe Türkiye’nin Atlantik Paktı üyeliğinin ancak Kore Savaşına katılması ile gerçekleşebileceği vurgulanmıştır. Karikatürde Türk ve Yunan askerleri: “Hele şükür.. Kapıyı nihayet bulduk!”diyor. Türkiye ve Yunanistan için Atlantik Paktı’na giriş Kore kapısından geçiyor, fakat İspanya için böyle bir şartın olmadığı görülüyor, karikatürde İspanya açık camdan yani kolay yoldan Atlantik 653 Paktına giriş yapmaya çalışıyor. Yeni Ġstanbul gazetesinde yayımlanan “CumhurbaĢkanı Bayar’ın AçılıĢ Nutku” baĢlıklı haberde belirtildiğine göre, CumhurbaĢkanı Celal Bayar meclis açılıĢ konuĢmasında Atlantik Paktının Doğu Akdeniz Bölgesini de içine alacak Ģekilde geniĢletilmesini istemektedir. Kore’de yaĢanan olaylar savunma sisteminde açık bulunan yerlere saldırı gerçekleĢtirildiğini göstermektedir. Türkiye, Doğu Akdeniz’in bu yapıya dâhil edilerek istikrarlı bir barıĢ oluĢturulmasını istemektedir. Ayrıca, Dean Acheson tarafından Akdeniz Bölgesinin korunmasına yönelik hazırlanacak programda 652 Tevfik RüĢtü Aras, “Türkiye ve Atlantik Misakı”, Zafer Gazetesi, 20 Eylül 1950, s.1 653 Ali Ulvi, Cumhuriyet Gazetesi, 22 ġubat 1951, s.1 235 Türkiye’nin de dâhil olunmasıyla birlikte kurulacak temasların hem askeri hem de 654 hukuki olarak yararlı sonuçlar vereceğini umduğunu söylemiĢtir. 6.4.Türkiye’nin Amerika’ya Ġttifak Önerisi ve Akdeniz Savunmasında Türkiye’nin Yeri Türkiye Atlantik Paktı teklifi geri çevrilince güvenliğini sağlamak adına en büyük müttefik olarak gördüğü Amerika ile resmi bir antlaĢma yapmak istemiĢtir. Amerika ile düĢünülen askeri iĢbirliği Ġngiltere ve Fransa ile Ġkinci Dünya SavaĢı’ndan beri var olan ittifakın içerisine dâhil olması yönünde olmuĢtur. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Amerika’ya Ġttifak Teklif Ettiğimiz Haber Veriliyor” baĢlıklı habere göre, 23 Ocak 1951’de Türkiye Washington Büyükelçisi Feridun Cemal Erkin tarafından, 1939 yılında imzalanan Türk-Ġngiliz-Fransız ittifakına, Amerika’nın katılması yönünde bir teklif yapılmıĢtır. Amerika DıĢiĢleri Bakanlığı Sözcüsü Mc Dermott bu teklifin varlığını doğrulamıĢ ve Amerika’nın bu konuyu önemseyerek dikkatle incelediğini belirtmiĢtir. Türkiye’nin son yıllarda güvenlik taahhüdü konusunu bir çok kere ön plana çıkardığını belirten Dermott, özgür dünyanın varlığının sürdürülmesinde Türkiye’nin önemli bir yeri olduğu belirtmiĢtir. Ayrıca Amerika’nın, Türkiye’ye gücünü artırması için iktisadi ve askeri yardımlar sağladığını belirterek, Truman Doktrini ile sağlanan yardımların, ülke egemenliği ve toprak bütünlüğünün Amerika tarafından 655 önemsendiğinin göstergesi olduğunu belirtmiĢtir. The New York Times yazarı James Reston’a göre Amerika, iĢbirliği konusunun görüĢüleceğini belirtmiĢ fakat yeni antlaĢmalar imzalanıp imzalanmamasına bakılmaksızın Amerikan Hükümeti’nin Yunanistan’dan, Türkiye ve Ġran’a kadar olan 656 bölgenin güvenliği konusundaki çıkarlarının sabit kalacağı vurgulanmıĢtır. Necmettin Sadak AkĢam gazetesindeki yazısında Türkiye tarafından yapılan Amerika ile iĢbirliği teĢebbüsünü, Amerika’nın olumlu karĢılayacağına bazı gazetelerin kesin gözüyle baktıklarını fakat bu konuda asıl bilgi kaynağının DıĢiĢleri Bakanlıkları olduğunu söylemiĢtir. Sadak, Fuat Köprülü’nün mecliste gerçekleĢen bütçe 654 Yeni İstanbul Gazetesi, “CumhurbaĢkanı Bayar’ın AçılıĢ Nutku”, 2 Kasım 1950, s.5 655 Cumhuriyet Gazetesi, “Amerika’ya Ġttifak Teklif Ettiğimiz Haber Veriliyor”, 3 Mart 1951, s.1-3 656 James Reston, The New York Times Gazetesi, “Turkey Invites US to Join Treaty of Mutual Aid With Britain and France”, 2 Mart 1951, s.1 236 görüĢmelerinde konuyla ilgili ümit verici bir tutum sergilemekten kaçındığını, Amerikan DıĢiĢleri Bakanı resmi sözcüsünün ise Amerika’nın Türkiye’ye yönelik böyle 657 bir taahhütte bulunamayacağını net olarak ifade ettiğini vurgulamıĢtır. Görsel 125: Akşam gazetesinde yayımlanan Semih Balcıoğlu karikatüründe Türkiye’nin Atlantik Paktı’na alınmasının gecikmesi üzerine ülke güvenliğinin garantiye alınmasını isteyen Türk askeri elinde bir yazıyla Amerika ve İngiltere başta olmak üzere bir çok ülkenin katıldığı bir toplantıya geliyor ve ”Şu senedi ne zaman imzalayacaksınız baylar?”diyor. İngiltere “Acele Etme tetkikata başlayalı ancak bin beş yüz gün oldu.” Alt yazı: “ 658 Türkiye’nin Emniyeti” Atlantik Paktı içerisine coğrafi nedenler öne sürülerek kabul edilmeyen Türkiye, Akdeniz güvenliği söz konusu olunca destek beklenen ülkeler arasında yer almıĢtır. AkĢam gazetesinde yayımlanan “Amerika Ġle Türkiye Arasında Notalar” baĢlıklı yazıya göre, Amerikan DıĢiĢleri Bakanı Acheson, Atlantik Paktı adına Washington Büyükelçisi Feridun Cemal Erkin’e ilettiği notada, NATO tarafından Akdeniz’in savunması hakkında askeri program oluĢturma isteğine Türkiye’nin de dâhil olmasını teklif etmiĢ, Türkiye’nin BM içerisinde yer alan ve Doğu Akdeniz’de düzenin korunması konusunda 659 önemli bir yer teĢkil ettiğini vurgulamıĢtır. Türkiye, yapılan bu teklifi kabul etmiĢtir. Türkiye’nin Akdeniz savunmasına dâhil edilmesi Atlantik Paktı’nın Avrupa savunmasında tek baĢına yeterli olmadığını göstermektedir. AkĢam gazetesinde yer verilen General Eisenhower’ın açıklamasına göre, Atlantik Paktı’na dâhil olmayan Akdeniz ülkelerinin hızlıca önce kendi aralarında daha sonra Atlantik Paktı ülkeleriyle iĢbirliği içerisine girmeleri beklenmektedir. Akdeniz bölgesinin, özellikle Çanakkale çevresinin Sovyetlerin yıllardır egemen olmak istediği bir alan olduğundan bahseden 657 Necmettin Sadak, “Türkiye’nin Emniyeti Bahsinde Amerika’nın Açıklamaları Manalı Olabilir”, Akşam Gazetesi, 9 Mart 1951, s.1-2 658 Semih Balcıoğlu, Akşam Gazetesi, 10 Nisan 1951, s.8 659 Akşam Gazetesi, “Amerika Ġle Türkiye Arasında Notalar”, 5 Ekim 1950, s.2 237 Eisenhower, askeri açıdan Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Ġspanya’nın Batı savunmasında var olmaları gerektiğini belirtmiĢ, bu ülkelerin Amerikan askeri 660 birliklerinin desteğiyle önemli bir savunma hattına sahip olacaklarını belirtmiĢtir. Amerika Akdeniz savunma fikrinde Türkiye’nin önemini vurgularken, Türkiye de NATO içerisinde var olma isteğini sürdürmüĢtür. Bu dönem Amerika, Türkiye ve Yunanistan’ın NATO üyeliğine sıcak bakmaya baĢlamıĢtır. The New York Times gazetesinin Mart 1950 haberinde Türkiye ve Yunanistan’a Atlantik Paktı için tam üyelik verilmesi yönünde olumlu düĢünen resmi yetkililerin arttığı belirtilmiĢ ve NATO üyeliğine yönelik resmi teklifin bahar aylarında sunulabileceği söylenmiĢtir. Ayrıca, Türkiye’nin Akdeniz’in korunmasına yönelik planlama konusunda NATO ile iĢbirliği halinde olmasının Türk Hükümetini tamamıyla memnun etmediği ve daha yetkin bir role sahip olmak istedikleri belirtilmiĢtir. Makalede Türkiye’nin bu isteğine Amerikan politikacılarının olumlu yaklaĢmasının iki sebebi olduğu vurgulanmıĢ, ilk olarak Türk silahlı kuvvetlerinin Amerika’da oldukça saygı gördüğü ve Atlantik üyelerinin desteğiyle doğuda ve Akdeniz’de etkili bir dayanak noktası oluĢturabilecekleri ifade edilmiĢ, ikinci olarak eğer Atlantik savunma hattı ile Türkiye’nin somut bir bağı olmazsa, ülkenin Sovyetlerle komĢu olması sebebiyle coğrafi gerçeklere odaklanarak bir 661 tür tarafsızlığa gidebileceği düĢünülmüĢtür. The New York Times gazetesinde yayımlanan “French Make Bid On Mediterranean” baĢlıklı haberde, Amerikan DıĢiĢleri Bakanı Dean Acheson ve Fransız DıĢiĢleri Bakanı Schuman tarafından gerçekleĢtirilen görüĢmelerle ilgili olarak Batı ülkeleri arasında Türkiye ve Yunanistan’ın Atlantik Paktı’na alınıp alınmaması yönünde bir anlaĢmazlık olduğu aktarılmıĢtır. Amerikan yetkililerinin bu iki ülkeyi pakta dâhil etmek konusunda olumlu tutumlarına rağmen, Fransa ve bazı Avrupa ülkelerinin bu 662 fikre karĢı olduğu ifade edilmiĢtir. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Avrupa’nın Rusya’ya KarĢı Müdafaası” baĢlıklı habere göre, Avrupa ĠstiĢare Meclisi toplantısında Ġngiliz Temsilcisi Muhafazakâr Duncan Sandy, Türkiye ve Yunanistan’ın Batı savunma cephesine 660 Akşam Gazetesi, “Avrupa’nın Savunmasında Türkiye’nin Rolü”, 14 Mart 1951, s.1-2 661 Walter Waggoner, “Turkish-Greek Bid For Full Tie Gains”, The New York Times Gazetesi, 18 Mart 1951, s.1,3 662 The New York Times Gazetesi, “ French Make Bid On Mediterranean”, 31 Mart 1951, s.3 238 mutlaka dâhil olmaları gerektiğini belirtmiĢtir. Bu iki devletin ya Atlantik Paktı içerisinde yer alması ya da Doğu Akdeniz için bir kuruluĢ oluĢturulması ve bunun Atlantik Paktı’na iĢtirak ettirilmesini savunan Sandy, her iki ülkenin ordularının da 663 oluĢturulması planlanan Avrupa ordusuna dâhil edilmelerini savunmuĢtur. Görsel 126: Atlantik Paktı’nın hem güvenlik sınırının belirlenmesi hem de ülkelerin pakta sağlayacağı ordu miktarı konusunda karar almakta gecikmesinin ardından Akşam gazetesinde yer alan Semih Balcıoğlu karikatürü, Atlantik 664 Paktı Kurmayı ve Ordusu. NATO tarafından Akdeniz Savunması konusunda oluĢturulması planlanan askeri programın belirlenmesine Türkiye’nin de davet edilmesi ve Amerika’nın Türkiye’nin pakta alınmasındaki olumlu tutumu üzerine Hüseyin Cahit Yalçın Türkiye’nin hala pakt dıĢında olmasını Ģiddetli bir Ģekilde eleĢtirmiĢtir. Özellikle Bradley’nin yaptığı açıklamada Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyayı savunulmaya değer görmemesini tenkit ederek Türkiye’nin önemini vurgulamıĢtır. AkĢam gazetesinde yayımlanan habere göre, Avrupa ĠstiĢare Meclisi toplantısında Türkiye temsilcisi Hüseyin Cahit Yalçın, Bradley’nin Avrupa’yı savunması elzem olan bölgeler ve mahalli bölgeler olarak ikiye ayırdığını, Türkiye’yi de ikinci bölgeye dâhil ettiğini ve herhangi bir saldırı durumunda Batılı devletlerin Türkiye’ye gerçek anlamda yardım etmeyeceklerini 663 Cumhuriyet Gazetesi, “Avrupa’nın Rusya’ya KarĢı Müdafaası”, 13 Mayıs 1950, s.1,3 664 Semih Balcıoğlu, Akşam Gazetesi, 12 Nisan 1951, s.1 239 belirtmesini eleĢtirmiĢ ayrıca Fransa tarafından gerçekleĢtirilen Avrupa ordusuna yönelik görüĢmelere Türkiye’nin çağrılmamasının nedeninin Sovyetler tarafından Türkiye’ye bir saldırı gerçekleĢirse Fransızların, Rusların kendilerini bombalamasından endiĢe duyması olduğunu ifade etmiĢtir. Yalçın ile birlikte toplantıda bulunan Türk delegeleri Kasım Gülek ve Zeyyad Mandalinci Türkiye ve Yunanistan’ın Avrupa ordusuna ya da NATO’ya veyahut da her ikisine birden kabul edilmesini 665 istemiĢlerdir. Görsel 127: Akşam gazetesinde yayımlanan Semih Balcıoğlu karikatürüne göre, Amerika telaşlı bir şekilde müttefik ülkeleri uyandırmaya çalışır. Amerika: “Haydi yahu uyanın, hazırlanın, harekete geçin tehlike var” der. Bunun üzerine, uyanmak istemeyen ülkelerden bir temsilci “Dur bakalım daha Rusya kapımıza dayanmadı” 666 cevabını verir. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “General Eisenhower’ın Dün Gazetemize Verdiği Hususi Beyanat” baĢlıklı habere göre Metin Toker, General Eisenhower’a Türkiye ve Yunanistan’ın Atlantik Paktı’na dâhil olması ile ilgili fikrini sormuĢ, Eisenhower net bir cevap vermekten kaçınsa da Akdeniz bölgesinin son derece önemli olduğunu ve savunmasının bir bütün olarak yapılması gerektiğini belirtmiĢ, Doğu Akdeniz’in bir saldırı ile karĢılaĢması durumunda tüm Akdeniz ülkeleri hatta tüm özgür 667 ülkelerin tehlikeye altına girebileceğini ifade etmiĢtir. AkĢam gazetesinde açıklamalarına yer verilen BaĢbakan Adnan Menderes, Atlantik Paktının yalnız Batı Akdeniz’in savunmasını amaçladığı için eksik bulmaktadır. Kore’de yaĢananların, saldırının her zaman zayıf bulunan noktaya yapıldığına bir örnek olduğunu söyleyerek Akdeniz savunmasının bütün olarak ele 665 Akşam Gazetesi, “Avrupa ĠstiĢari Meclisi”, 15 Mayıs 1951, s.2 666 Semih Balcıoğlu, Akşam Gazetesi, 10 Nisan 1951, s.8 667 Cumhuriyet Gazetesi, “General Eisenhower’ın Dün Gazetemize Verdiği Hususi Beyanat”, 3 Nisan 1951, s.5 240 alınması gerektiğini belirtmiĢ, Batı savunma zinciri arttırılırken Doğu Akdeniz’de de Amerika’nın desteği alınarak bir güvenlik sisteminin hemen oluĢturulmasını barıĢ için 668 elzem gördüğünü söylemiĢtir. 6.5. Batılı Devletlerin Türkiye’nin Atlantik Paktına Dâhil Olması Konusunda Tutum DeğiĢikliği Ġtalya, Türkiye’nin Atlantik Paktı’na üye olmasını en baĢından beri destekleyen ülkedir. The Times gazetesinde yayımlanan “Rome and The Yugoslavs” baĢlıklı habere göre Ġtalyan BaĢbakanı Sinyor de Gasperi ve Ġtalyan DıĢiĢleri Bakanı Kont Sforza Ġngiltere’ye gerçekleĢtirdikleri seyahatte Akdeniz’in güvenliği üzerine yapılan görüĢmede, Türkiye ve Yunanistan üzerinde de durmuĢ, bu ülkelerin Atlantik Paktı’na alınması konusunda çıkan haberleri değerlendiren liderler, Ġtalya’nın bu duruma olumlu 669 baktığını belirtmiĢlerdir. 1951’in Mayıs ayında Amerikan DıĢiĢleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Türkiye ve Yunanistan’ın güvenliğini oluĢturmak için en doğru yolun Atlantik Paktı’na dâhil edilmeleri olduğu söylenmiĢtir. AkĢam gazetesinde yayımlanan “Amerika’nın TeĢebbüsü” baĢlıklı habere göre, Amerika’nın Türkiye ve Yunanistan’ın üyeliğinin sağlanması konusunda Fransa ve Ġngiltere iletiĢim halinde olduğu ve Atlantik 670 Paktı’na dâhil diğer ülkelerle de görüĢmelerde bulunacağı bildirilmiĢtir. Amerika’nın, Türkiye ve Yunanistan’ın güvenliğini önemsediği Foreign Office tarafından Türkiye’nin Londra Büyükelçiliğine yapılan açıklamada belirtilmiĢ ve iki ülkeye de ek güvence verilmiĢtir. Buna göre her iki devlet ya eĢit haklara sahip üye devlet sıfatı ile pakta dâhil olacaktı ya da 19 Ekim 1949 tarihli Türk-Ġngiliz-Fransız yardım antlaĢmasına Amerika da katılacaktı. Bu konu Londra’daki görüĢmelerde 671 gündeme getirilerek Ġngiltere’nin kararını 10 gün içerisinde vereceği belirtilmiĢtir. Amerika’nın Türkiye’nin pakta dâhil olması ile ilgili olumlu tutum sergilemeye baĢlamasının nedeni, Sovyet bloğunda yer alan devletlerin hızı Ģekilde silahlanması ve 668 Akşam Gazetesi, “BaĢbakan Türkiye’nin Durumunu Anlattı”, 9 Nisan 1951, s.2 669 The Times Gazetesi, “Rome and The Yugoslavs”, 16 Mart 1951, s.4 670 Akşam Gazetesi, “Amerika’nın TeĢebbüsü”, 16 Mayıs 1951, s.1-2 671 Feridun Cemal Erkin, Dışişlerinde 34 Yıl Washington Büyükelçiliği, 2.b, C:2, Kısım:1, Ankara: TTK Basımevi, 1992, s.231 241 Kominform tarafından Yugoslavya üzerine yapılan baskılardan dolayı General Eisenhower’ın etki alanını güney-doğu alanında güçlendirme ihtiyacı duymasındandır. Amerika ayrıca Türkiye’nin hava üslerinden faydalanmak adına da pakta dâhil olmasını istiyordu çünkü Türkiye Batılı ülkelerin hava üslerini kullanmasına pakt içerisinde yer almadığı için karĢıydı. Amerikan hava uzmanları Sovyetler tarafından Batı Avrupa bölgesinde bir tehdit oluĢursa Türkiye’den kalkacak uçakların Kafkas ve Ural bölgelerindeki petrol ve endüstri alanlarını bombalayabileceğini düĢündüklerinden 672 Türkiye’nin üyeliğine olumlu bakmaya baĢlamıĢlardır. The Times gazetesinde yer alan “Strategic Problems Of E.Mediterranean” baĢlıklı habere göre Amerikan Büyükelçisi Walter Gifford, Ġngiliz DıĢiĢleri Bakanı Morrison ile Türkiye ve Yunanistan’ın Atlantik Paktına katılıp katılmaması konusunda bir görüĢme gerçekleĢtirmiĢtir. GörüĢmede prensip olarak bu iki ülkenin pakta dâhil olmasına itiraz olmamakla birlikte, paktın Doğu Akdeniz’e geniĢletilmesi durumunun Akdeniz ve Orta Doğu coğrafyasının stratejik olarak savunulmasının gündeme gelmesine neden olacağı, öncelikle bu noktanın çözülmesi gerektiği belirtilmiĢtir. Ayrıca Atlantik ülkelerinden Ġtalya’nın Türkiye ve Yunanistan’ın pakta dâhil olması konusunda güçlü bir istek duyduğu fakat özellikle Ġskandinav ülkelerinin paktın geniĢletilmesine istekli olmadığı ve Fransız hükümetinin bu konuda net bir kararının 673 olmadığı da söylenmiĢtir. The Times gazetesinde yer alan “British Relations With Turkey” baĢlıklı habere göre, Türkiye ile iĢbirliği konusunda açıklamalarda bulunan Ġngiliz DıĢiĢleri Bakanı Morrison, iki ülkenin de içerisinde yer aldığı Avrupa Ekonomik ĠĢbirliği Örgütü ve Avrupa Ödemeler Birliği TeĢkilatındaki iĢbirliklerinden bahsetmiĢ ve Türkiye’nin güvenliğinin Ġngiltere için çok önemli olduğunu, savunma alanında iki ülkenin çeĢitli ortaklıklar içerisinde bulunduğunu söylemiĢtir. Bunlardan biri Türkiye ve Ġngiltere arasında imzalanan 1939 antlaĢmasıdır. Bu antlaĢma Türkiye bir saldırıya uğradığında Ġngiltere’nin yardımını içeriyordu, ikincisi NATO’nun Akdeniz bölgesinin savunulmasıyla ilgili hazırlanan programda beraber yer almaları, üçüncüsü Orta Doğu’nun savunulması konusunda Ġngiltere’nin Türkiye ile iĢbirliği konusundaki isteği olduğundan bahsetmiĢtir. Fakat Türkiye’nin bu iĢbirliklerinin ötesinde savunma 672 Gönlübol vd., a.g.e,, s.230 673 The Times Gazetesi, “Strategic Problems Of E.Mediterranean”, 25 Mayıs 1941, s.5 242 konusunda daha sağlam bir garanti istediğini, Ġngiltere’nin bunu çok iyi anladığını ve asker gücü olarak Kore savaĢında da görüldüğü gibi Türk askerlerinin savaĢma kapasitesinin yüksek ve cesaretli olduklarını ve Ġngiltere’nin Türkiye ve batılı müttefikler arasındaki iĢbirliğini desteklemekten memnun olacaklarını bildirmiĢtir. Türkiye ve Yunanistan’ın Atlantik Paktı’na dâhil olma önerisini Ġngiltere’nin kesinlikle dıĢlamadığını yalnız bunun önce diğer üye ülkelerle birlikte görüĢülmesi gerektiğini ve alınan sonucun ne olursa olsun, Türkiye ve Batı ittifakının daha güvenli ve daha güçlü 674 olmasında yardımcı olacağını söylemiĢtir. Fuat Köprülü, New York Daily News gazetesine verdiği röportajda Türkiye’nin Avrupa savunmasının bir parçası olduğunu bu yüzden Atlantik Paktı’nın sadece Atlantik ülkeleri ve Batı Avrupa ile sınırlandırılmasının doğru olmayacağını söylemiĢtir. Eğer Doğu Akdeniz bölgesi görmezden gelinecek olursa, Akdeniz’in tehlike altında kalacağını belirtmiĢ, Amerika’nın, Türkiye’nin Atlantik Paktı’na dâhil 675 edilmesi için attığı adımları Türkiye’nin memnuniyetle karĢıladığını söylemiĢtir. Görsel 128: Akşam gazetesinde yayımlanan Semih Balcıoğlu karikatürüne göre, Menderes: “Görüyorsun ya 676 Sametçiğim... Atlantik Paktına alınmadığımız için dereler bile dayanamadı taştı!” Ġngiltere’nin ardından Fransız Parlamentosunda Türkiye’nin Atlantik Paktına dâhil olma durumu ele alınmıĢtır. AkĢam gazetesinde yayımlanan “Atlantik Paktına Girme Meselesi” baĢlıklı habere göre Fransız meclisinde en kalabalık üyeye sahip De Gaulle’un partisi ve diğer partilere mensup bir çok milletvekili Türkiye’yi pakta girmesi 674 The Times Gazetesi, “British Relations With Turkey”, 31 Mayıs 1951, s.6 675 Akşam Gazetesi, “Türkiye’nin Emniyeti”, 14 Haziran 1951, s.2 676 Semih Balcıoğlu, Akşam Gazetesi, 17 Haziran 1951, s.1 243 konusunda desteklemiĢtir. Ġngiltere’nin bu konuda bakıĢ açısını değiĢtirmiĢ görünmesi Fransa’nın dikkatini çekmiĢ ve Norveç’le birlikte hem kendi çıkarları hem de ortak çıkarlar için mantıklı görünen bu karara karĢıt durmanın gülünç vaziyet aldığı belirtilmiĢtir. Yeni kurulacak Fransız kabinesinin bu konuda net karar vereceği 677 düĢünülmektedir. 3 Temmuz 1951 tarihinde Ġngiltere DıĢiĢleri Bakanı Herbert Morrison, Türkiye DıĢiĢleri Bakanı Fuat Köprülü’ye bir memorandum göndermiĢtir. Burada Ġngiltere’nin Türkiye’nin Atlantik Paktı’na dâhil olması karĢısında Türkiye; Amerika, Ġngiltere ve Fransa ile Orta Doğu Bölgesinde bir Müttefik Komutanlığına dâhil olacaktı. Türkiye bu “paket anlaĢmayı” kabul etmiĢtir. Ġngiltere ayrıca Türkiye’nin sözünü tutmasını sağlamak adına gerekli görüldüğünde Amerika’nın da Türkiye’ye baskı uygulamasını 678 istemiĢtir. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Ġngiltere Atlantik Paktına Alınmamıza Razı Oldu” baĢlıklı habere göre Morrison 18 Temmuz 1951 günü Avam Kamarasında yaptığı açıklamada Türkiye ve Yunanistan’ın Atlantik Paktı’na üyeliği konusuna Ġngiltere’nin en baĢından beri karĢı olmadığını, fakat Ģu ana kadar bu iki ülkenin savunmasını Batı savunması ile birleĢtirilmesinden daha uygun bir yol olup olmadığı konusunda incelemeler yapıldığını söylemiĢtir. Morrison, Ġngiltere’nin son aldığı karara göre Türkiye ve Yunanistan’ın Atlantik Paktı’na dâhil olmasının daha doğru olduğu kararına vardığını ve kendilerinin Türkiye’nin Orta Doğu savunmasında rol almasını 679 istediklerini belirtmiĢ, Türkiye’nin de bu fikri onayladığını bildirmiĢtir. 677 Akşam Gazetesi, “Atlantik Paktına Girme Meselesi”, 11 Temmuz 1951, s.2 678 Fahir Armaoğlu, Türk-Amerikan ĠliĢkileri 1919-1997, s.126 679 Cumhuriyet Gazetesi, “Ġngiltere Atlantik Paktına Alınmamıza Razı Oldu”, 19 Temmuz, s.1-4 244 Görsel 129: Akşam gazetesinde yayımlanan Semih Balcıoğlu karikatüründe, Kabak Türkiye’nin Pakta alınmasına yönelik haber başlıklarına bakıyor ve Türkiye’nin Atlantik Paktı’na bir türlü dahil olmaması üzerine, “Bunun tadı 680 da benimkine döndü!”..diyor. Türkiye DıĢiĢleri Bakanı Fuat Köprülü, Morrison’ın demecine değinerek Orta Doğu savunmasının, hem stratejik hem de ekonomik olarak Avrupa’nın güvenliği için Ģart olduğunu belirtmiĢtir. Bu nedenle Türkiye’nin, Atlantik Paktı’na üye olduğu zaman Orta Doğu’da üzerine düĢen vazifeyi etkin bir Ģekilde yapacağını ve gerekli önlemleri 681 almak için müzakerelerde bulunacağını belirtmiĢtir. Amerika ve Ġngiltere Orta Doğu güvenliğine yönelik farklı fikirlere sahip olduğundan United Press tarafından ortaya konulan habere göre; Amerika, Türkiye ve Yunanistan’ın Orta Doğu’nun savunması üzerine bir komutanlık oluĢturulmadan önce Atlantik Paktı’na dâhil olmasını istemektedir. Ayrıca Türkiye’nin de bu konuda 682 Amerika ile aynı fikirde olduğu belirtilmiĢtir. 6.6.Ottowa GörüĢmeleri Ottowa’da yapılan Atlantik Konseyi görüĢmelerinde Türkiye ve Yunanistan’ın pakta üyeliği gündeme gelmiĢtir. AkĢam gazetesinde yayımlanan “Ottowa’da Dün Atlantik Paktının Tevsii GörüĢüldü” baĢlıklı habere göre, Atlantik Konseyinde Acheson tarafından sunulan Türkiye ve Yunanistan’ın pakta dâhil olma önerisine, Ġngiltere ve 680 Semih Balcıoğlu, Akşam Gazetesi, 22 Ağustos 1951, s.1 681 TBMM Meclis Tutanakları, BirleĢim:102, Oturum:1, 20 Temmuz 1951 s.232 Dönem:9 Cilt:9 Toplantı:1 682 Cumhuriyet Gazetesi, “Fuat Köprülü Dün Morrison’la GörüĢtü”, 4 Ağustos 1951, s.5 245 Amerika etkisiyle Norveç’in olumlu oy verebileceği fakat Danimarka ve Hollanda’nın 683 iki devletin üyeliğine sıcak bakmadığı ve tepki gösterebilecekleri düĢünülmektedir. Ottowa Konferansında bulunan askeri yetkililer Türkiye ve Yunanistan’ın pakta dâhil olması durumunda oluĢturulacak komutanlığın niteliği ile ilgili görüĢmelerde bulunmuĢlardır. AkĢam gazetesinde yayımlanan “Atlantik Paktı” baĢlıklı habere göre, Yunanistan’ın Eisenhower komutanlığındaki Avrupa savunmasında yer alması düĢünülmüĢ, Türkiye’nin ise Orta Doğu bölgesi savunulmasına dâhil olması planlanmıĢtır. Orta Doğu’nun müdafaası için Amerika tarafından Ġngiliz bir general düĢünülmüĢse de Türkiye’nin Amerikan bir generalden yana olduğu duyulan haberler arasındaydı. Bu komutanlığın kara kuvvetlerinin savunmasının ise Türkiye tarafından 684 yapılması gündeme gelmiĢtir. Milliyet gazetesi, “Ottowa’da Alınan Tarihi Karar Atlantik Paktına Kabul Edildik” baĢlıklı habere göre, gerçekleĢtirilen görüĢmelerde Atlantik Paktı Konseyi tarafından 12 devlet temsilcisinin onayıyla Türkiye ve Yunanistan’ın pakta dâhil olması kabul edilmiĢtir. Karar onaylanırken Danimarka temsilcisi 24 saatlik bir mühlet istemiĢ, aynı Ģekilde Norveç temsilcisi tarafından da hükümetlerinin talimatının beklendiği 685 bildirilmiĢ fakat neticede her iki devlet de oyunu olumlu yönde kullanmıĢtır. Türkiye’nin Atlantik Paktı’na alım kararının onaylanmasıyla birlikte Milliyet gazetesinde yayımlanan ”Menderes’in Üç Yabancı Ajans Mümessiline Verdiği Beyanat” baĢlıklı habere göre, BaĢbakan Adnan Menderes yabancı basın mensuplarıyla gerçekleĢtirdiği mülakatta Türkiye’nin eĢit haklara sahip bir üye olarak Atlantik Paktı’na alınmasının hükümet ve halk tarafından memnuniyetle karĢılandığını bildirmiĢtir. Bu olayın demokrasi camiasında ortak savunma amacının gerçekleĢtirilmesi yönünde önemli bir adım atıldığının göstergesi olduğunu 686 belirtmiĢtir. 683 Akşam Gazetesi, “Ottowa’da Dün Atlantik Paktının Tevsii GörüĢüldü”, 16 Eylül 1951, s.2 684 Akşam Gazetesi, “Atlantik Paktı”, 20 Eylül 1951, s.2 685 Milliyet Gazetesi, “Ottowa’da Alınan Tarihi Karar Atlantik Paktına Kabul Edildik”, 21.09.1951, s.1 686 Milliyet Gazetesi, “”Menderes’in Üç Yabancı Ajans Mümessiline Verdiği Beyanat”, 22 Eylül 1951, s.1 246 Görsel 130: Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Ali Ulvi karikatüründe, Atlantik Paktı'na Türkiye'nin dâhil 687 olmasıyla birlikte güvenlik zinciri tamamlanmış ve barışı simgeleyen melek koruma altına alınmıştır. AkĢam gazetesinde yayımlanan “Ġnönü’nün Atlantik Paktına Kabulümüze Dair Demeci” baĢlıklı habere göre, CHP Genel BaĢkanı Ġsmet Ġnönü: “Türkiye’nin Atlantik Paktı’na girmesi dünyada sulh ihtimalini arttıracak kıymetli bir unsur olabilir. Memleketimizin emniyeti, milletlerarası büyük bir teĢekkülün kader birliğine katılmıĢ 688 olmak bakımından siyaseten artmıĢ denebilir.”ifadelerini kullanmıĢtır. Ġsmet Ġnönü’nün açıklamasında “olabilir” demesi ve kullandığı cümleler yeterince coĢkulu bulunmadığından çeĢitli gazeteler tarafından eleĢtirilmiĢtir. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan, “Truman’ın Celal Bayar’a Yolladığı Mesaj” baĢlıklı habere göre, Amerikan BaĢkanı Truman, Türkiye’nin Atlantik Paktı’na kabulünden derin bir haz duyduğunu, paktın temsilcisi olmasının, Ġkinci Dünya SavaĢı sonrası dönemde maruz kaldığı tehdit ve saldırılar karĢısında bağımsızlık ve egemenliğini korumak için gösterdiği kahramanca gayretlerin diğer devletler tarafından da kabul edilmesi olarak görüldüğünü belirtmiĢtir. 1947’den beri Amerika tarafından Türkiye’nin askeri gücünü arttırmak amacıyla sağlanan iktisadi ve askeri yardımların 687 Ali Ulvi, Cumhuriyet Gazetesi, 22 Eylül 1951, s.1 688 Akşam Gazetesi, “Ġnönü’nün Atlantik Paktına Kabulümüze Dair Demeci”, 23 Eylül 1951, s.1 247 oluĢturduğu iĢbirliğinin artık Atlantik Paktı çerçevesinde yer alacağından memnun 689 olduklarını belirtmiĢtir. The Times gazetesi “Widening Basis of Atlantic Treaty” baĢlıklı yazısında, Adnan Menderes, Ġsmet Ġnönü ve Hikmet Bayur’un, Türkiye’nin NATO’da eĢit haklara ve tam üyeliğe sahip olması karĢısında kendilerine düĢen yükümlülükleri yerine getirileceklerine dair güvence verdiklerini belirtmiĢ, ayrıca Hikmet Bayur’un, Atlantik AntlaĢması metnindeki 5. ve 6. maddeleri vurgulayarak, mevcut bölgesel tanımlamanın Ġstanbul ve Trakya dıĢında Türkiye’nin Asya’da kalan topraklarını içermediğine yönelik bir eksiklik olduğunu vurguladığı fakat Ottowa raporlarına göre bu maddelerin yeni 690 duruma göre değiĢtirileceği bildirilmiĢtir. Celal Bayar Türkiye’nin NATO’ya dâhil olmasının, güvenlik açısından bir çok avantaj oluĢturduğunu söylerken bir taraftan da Türkiye’ye yerine getirmeye hazır olduğu bir takım yükümlülükler verdiğini söylemiĢtir. The Times gazetesinde yayımlanan “President’s Gratitute to NATO Powers” baĢlıklı habere göre, Bayar, Türkiye’nin Orta Doğu ülkelerine karĢı dostça ve samimi hislere sahip olduğunu, Orta Doğu ülkelerinin oluĢturulması planlanan komutanlıkta yer almalarını umduğunu belirtmiĢtir. Bu hedefle ve diğer barıĢsever milletlerle Türkiye’nin görevini yerine 691 getirmeye hazır olduğunu belirtmiĢtir. 6.7. Sovyet Notası Sovyet Rusya NATO’yu kendilerine karĢı oluĢturulan bir birlik saydığından Türkiye’nin bu örgütte yer almasından rahatsızlık duymuĢtur. Moskova’ya göre Türkiye’nin pakta dâhil olması açık bir Ģekilde Sovyet düĢmanlığı beslendiğinin göstergesidir. Milliyet gazetesinde yayımlanan “Atlantik Paktına ĠĢtirakimiz üzerine Sovyetlerin Bize Verdikleri Nota” baĢlıklı habere göre, Rusya tarafından Sovyetlerin Ankara Büyükelçisi LavriĢev vasıtasıyla gönderilen notada, NATO’nun kuruluĢ amacının saldırmak olduğu ve Türkiye’nin bölgede yer almayan bir devlet olarak saldırgan blokta yer alıp emperyalist ülkeler tarafından topraklarında üsler kurmasına izin vermesiyle üzerine aldığı sorumluluğa dikkat çekilmektedir. Notada ayrıca, 689 Cumhuriyet Gazetesi, “Truman’ın Celal Bayar’a Yolladığı Mesaj”, 24 Eylül 1951, s.1 690 The Times Gazetesi, “Widening Basis of Atlantic Treaty”, 24 Eylül 1951, s.3 691 The Times Gazetesi, “President’s Gratitute to NATO Powers”, 2 Kasım 1951, s.3 248 Türkiye’nin bu ittifakla kendi topraklarında Sovyetler Birliğine karĢı oluĢturulan askeri üsler yoluyla Sovyet Rusya’ya karĢı düĢmanca bir davranıĢ içerisinde bulunmayacağını 692 umdukları belirtilmiĢtir. ABD DıĢiĢleri Bakanı Sözcüsü, Sovyet notasının gündeme gelmesinin ardından 5 Kasımda yaptığı açıklamada notanın amacının görünüĢe göre Kuzey Atlantik AntlaĢmasının hedeflerini yanlıĢ tanıtmak ve olası bir yeni üyeyi antlaĢmaya bağlı 693 kalmaktan korkutmak olduğunu söylemiĢtir. 694 Görsel 131: Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Ali Ulvi karikatüründe, Sovyet notasına cevap -LA... Türkiye cevabi notasında Sovyetler tarafından ortaya konulan agresif argümanları çürütmeye çalıĢmıĢtır. The Times gazetesinde yayımlanan “Turkish Support of Atlantic Pact” baĢlıklı habere göre, Türkiye’nin kendini savunma konusundaki meĢru müdafaa hareketinin, Sovyetler ve ona bağlı ülkelerin izlediği ve Sovyet teknisyenlerin gözetiminde yapılan askeri hazırlıklar karĢısında haklı olduğu, ayrıca toprak bütünlüğüne yönelik tehditler karĢısında kalan Türkiye’nin güvenlik ve bağımsızlığını garanti altına almak için adımlar atmak durumunda olduğu 695 belirtilmiĢtir. 692 Milliyet Gazetesi, “Atlantik Paktına ĠĢtirakimiz üzerine Sovyetlerin Bize Verdikleri Nota”, 5 Kasım 1951, s.1 693 Türkkaya Ataöv, NATO and TURKEY, Ankara: Sevinç Printing House, 1970, s.114 694 Ali Ulvi, Cumhuriyet Gazetesi, 8 Kasım 1951, s.1 695 The Times Gazetesi, “Turkish Support of Atlantic Pact”, 14 Kasım 1951, s.5 249 Sovyetler, Türkiye’nin cevabi notasına karĢılık bir nota daha göndererek Türkiye’yi Atlantik Paktı’na girmemesi için tekrar uyarmıĢlardır. Nota sonrası bazı Ġngiliz ve Fransız gazetelerinde Türkiye’nin ilk cevabi notasının tüm iddiaları çürüttüğü söylenmiĢ ve Türkiye tarafından yeni bir nota gönderilmeyeceği düĢünülmüĢtür. Adnan Menderes, Us News Report Dergisi ile yaptığı mülakatta Rusya tarafından gönderilen notaların Türk dıĢ politikasında herhangi bir değiĢikliğe yol açmayacağını bildirmiĢ, Rusya ile anlaĢmanın yolunun güçlü olmaktan geçtiğini, Rusların yalnızca güce saygıları olduğunu söylemiĢtir. Hem Türkiye hem de Norveç’e nota gönderilmesi üzerine yorum yapan Menderes, her iki devletin Atlantik Paktı sınırının kuzey ve güneyinde yer almasından dolayı stratejik öneme sahip olmaları nedeniyle nota 696 verildiğini belirtmiĢtir. Görsel 132: Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Ali Ulvi karikatüründe, Soğuk Harp ve Sıcak Harp arasında kalmış 697 bitkin durumda olan dünya resmedilmiş. Fuat Köprülü 30 Kasım 1951’de Sovyet DıĢiĢleri Bakan Vekili Grymko tarafından Türk Büyükelçisi Muzaffer Göker’e iletilen notanın ilkinden farklı olmadığı, vurgulanan noktanın Atlantik Paktı’nın saldırganlığı üzerine olduğunu açıklamıĢtır. Ayrıca notada, Türk topraklarında Sovyetlere karĢı kullanılmak üzere üsler verildiğinden ve daha fazla üssün verileceğinden, Türkiye’nin Sovyet Rusya’ya saldırma emeli bulunan bir pakta dâhil olmasının iki memleketin iliĢkilerine zarar vereceğinden, bunun sonucunda gerçekleĢecek olayların sorumluluğunun tamamen 696 Cumhuriyet Gazetesi, “BaĢbakanın Bir Amerikan Dergisine Verdiği Beyanat”, 5 Aralık 1951, s.1-5 697 Ali Ulvi, Cumhuriyet Gazetesi, 22 Ocak 1952, s.1 250 Türk hükümetine ait olacağından bahsedildiğini söylemiĢtir. Böyle bir notaya bir öncekinden farklı bir cevap verilemeyeceğini söyleyen Köprülü, bu iddialar karĢısında yurtta barıĢ dünyada barıĢ ilkesinin tamamen benimseyen bir millet olarak Türkiye’nin vicdanının rahat olduğunu ve kendi topraklarından asla baĢka ülkelere üs vermek düĢüncesi olmadığını, kendi üslerinin ancak bir saldırı olursa müttefik devletlerle belirli 698 bir iĢbirliği oluĢturularak kullanılabileceğini belirtmiĢtir. 6.8. Türkiye ve Yunanistan’ın Atlantik Paktına Alınma Kararı Sonrası Güvenlik GörüĢmeleri Ottowa görüĢmelerinden sonra General Bradley ve Harriman’ın Türkiye ve Yunanistan’a ziyaret gerçekleĢtireceği belirtilmiĢtir. The New York Times gazetesinde yayımlanan “Harriman-Bradley to Speed Greek-Turkish Role in Pact” baĢlıklı habere göre görüĢmelere Ġngiltere ve Fransa’dan yüksek rütbeli subayların da katılacağı 699 duyurulmuĢtur. Adnan Menderes’in baĢkanlığında yapılan toplantıda üç devlet temsilcisinin de katılımıyla NATO’nun iĢleyiĢi, Türkiye’nin örgüt içerisindeki yeri, hangi komutanlığa bağlanmasının daha uygun olacağı konuları iĢlenmiĢtir. Türkiye ve Yunanistan’ın kısa zamanda pakta girmesinin sağlanması ve pakta üye olduklarında Washington’da bulunan askeri temsilciler komitesine bir Türk generalin gönderilmesi, Orta Doğu’ya yönelik saldırı hareketini önlemek amaçlı bir Orta Doğu Komutanlığının 700 oluĢturulması gerekli görülmüĢtür. The Times gazetesinde yayımlanan “Stability in Turkey” baĢlıklı yazıya göre, Türkiye ve Yunanistan komĢu ülkeler olduğundan, ilk akla gelenin iki devletin birlikte ya Doğu Akdeniz Bölgesinin savunulması ya da Orta Doğu bölgesi komutanlığı içerisinde yer alacaklarını düĢünmek olduğu fakat son zamanlarda iki ülke komĢu olmasına rağmen örgütteki rolleri ayrı tutulursa kendi güvenlik ve çıkarları açısından daha etkin olabilecekleri belirtilmiĢtir. Yazıda, Yunanistan’ın bulunduğu konum itibariyle Doğu Avrupa bölgesi savunmasında yer alması, Türkiye’nin ise daha çözülmesi karmaĢık bir coğrafyada bulunduğundan Orta Doğunun savunması için kilit 698 TBMM Meclis Tutanakları, Dönem:9, Cilt:11, Toplantı:2 BirleĢim:15, Oturum:1, 10.12.1951 s. 902 699 The New York Times Gazetesi, “Harriman-Bradley to Speed Greek-Turkish Role in Pact”, 22 Eylül 1951, s.1 700 Milliyet Gazetesi, “Resmi Tebliğ”, 15 Ekim 1951, s.1 251 olarak değerlendirilebileceği ihtimali üzerinde durulmuĢtur. Ayrıca, Atlantik Paktında Orta Doğu Komutanlığı fikri ortaya çıktığında bu bölgede Türkiye’nin etkin olmasını düĢünmenin doğal olduğu belirtilmiĢ, coğrafi konumunun yanı sıra Türkiye’nin Arap ülkeleriyle dini ve kültürel bağlarının olması nedeniyle Orta Doğu’da meydana gelebilecek sorunların çözümüne yönelik diplomatik yaklaĢımlarda da katkı 701 sağlayabileceği vurgulanmıĢtır. The New York Times gazetesi yazarı C.L.Sulzberger tarafından belirtildiğine göre, NATO konsey toplantısında Türkiye ve Yunanistan’ın hangi savunma planına dâhil olacağı hakkında üç teklif ortaya konmuĢtur. Ġlki Türk ve Yunan silahlı kuvvetlerinin doğrudan Avrupa Müttefik Kuvvetleri Yüksek Karargâhında yer alması ve Batı Avrupa savunma zincirinin bir parçası olmasıydı. Ġkinci öneri Türk ve Yunan kuvvetlerinin General Eisenhower komutasında, Orta Doğu komutanlığı adı altında ayrı bir savunma sisteminde yer alması ve Orta Doğu koalisyonuna baĢkanlık eden bir Ġngiliz general tarafından desteklenmesidir. Üçüncü öneri ise Yunan birliklerinin doğrudan General Eisenhower’ın komutası altında olması, Türk kuvvetlerinin ise Orta 702 Doğu’da Ġngiliz generalinin komutası altında ayrı bir bölgede yerleĢtirilmelidir. Roma’da gerçekleĢtirilen NATO görüĢmelerinde Avrupa’nın savunması ile ilgili bazı noktalar üzerinde durulmuĢtur. Times gazetesinde yayımlanan “NATO Emphasis on Urgency of European Army” baĢlıklı habere göre NATO kuvvetleri ile ilgili askeri raporda, 1952 yılında Eisenhower’a bağlı kuvvetlerin 40’a çıkarılması tavsiye edilmiĢ ve bu karar konsey tarafından kabul edilmiĢtir. Avrupa’nın yeniden silahlanması için iki plan bulunmaktadır. Ġlki, artık Avrupa savunma topluluğu olarak bilinen Avrupa ordusunun, 12 Alman birliği dâhil olmak üzere 53 tümen olması planının 1954’e kadar gerçekleĢtirilmesidir. Bu grubun Fransız, Ġtalyan, Alman, Felemenk, Belçika ve Lüksemburg birliklerini kapsaması düĢünülmüĢtür. Daha acil olan plan ise NATO’nun Eisenhower komutasındaki kuvvetlerini arttırmasıdır. Orta Doğu komutanlığına yönelik Yunanistan ve Türkiye’nin resmi üyeliği gerçekleĢtirilmediği için bir karar alınmadığı 701 The Times Gazetesi, “Stability Ġn Turkey”, 19 Eylül 1951, s.5 702 C.L.Sulzberger, The New York Times Gazetesi, Atlantic Powers Scan Ways to Use Greek-Turkish Arms”, 27 Eylül 1951, s.9 252 belirtilmiĢ, fakat bölgenin bir Ġngiliz komutanının yönetiminde olabileceği ifade 703 edilmiĢtir. 6.9. Türkiye’nin NATO’ya GiriĢi Portekiz’in baĢkenti Lizbon’da 14 ülkenin katılımıyla gerçekleĢen Atlantik Paktı görüĢmelerinde askeri temsilciler tarafından gerçekleĢtirilen toplantıda Türk ve Yunan hava ve deniz kuvvetlerinin Atlantik Paktının Güneydoğu Avrupa Komutanlığı içerisinde yer alacağı bildirilmiĢtir. Bu komutanlık General Eisenhower’a bağlı ve 704 yönetiminde Amiral Carney bulunmaktadır. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Lizbon konferansına Resmen Çağrıldık” baĢlıklı habere göre, Türkiye’nin Atlantik Paktı’na davet edilmesi, imzacı devletler adına Amerika’nın Ankara Büyükelçisi McGhee tarafından DıĢiĢleri Bakanı Fuat Köprülü’ye iletilmiĢtir. Resmi davet sonrasında teklif meclise sunulmuĢ ve dıĢiĢleri 705 komisyonu toplantısında tasarı kabul edilmiĢtir. Türkiye’nin de pakta davet olunmasıyla birlikte antlaĢmanın 6. maddesi Ģu ifadeleri içerir: 1.“Taraflardan birinin Avrupa veya Kuzey Amerika’daki ülkesine yahut Fransa’nın Cezayir vilayetlerine yahut Kuzey Atlantik Bölgesinde yengeç dönencesinin kuzeyinde olup taraflardan her birinin hakkı kazasına tabi bulunan adalara, 2. Taraflardan herhangi birinin iĢbu ülkelerde veya bu bölgeler üzerinde yahut Avrupa’nın antlaĢma yürürlüğe girdiği tarihte taraflardan herhangi birinin iĢgal kuvvetlerinin konaklamıĢ olduğu diğer herhangi bir bölgesinde veya Akdeniz’de yahut yengeç dönencesinin kuzeyinde kalan Kuzey Atlantik bölgesindeki kuvvetlerine, gemilerine veya uçaklarına yapılan silahlı bir tecavüz taraflardan birine veya birkaçına yapılmıĢ bir silahlı tecavüz addedilip 5’inci maddenin tatbikini 706 icab ettirecektir.” Paktın 5. maddesinde ise taraflardan birine veya birkaçına silahlı saldırı gerçekleĢmesi durumunda saldırının tarafların her birine yapılmıĢ olarak kabul edileceği belirtilmektedir. 703 The Times Gazetesi, “NATO Emphasis on Urgency of European Army” 29 Kasım 1951, s.4 704 Milliyet Gazetesi, “Askeri Heyetimiz Lizbon Toplantılarına ĠĢtirak Etti”, 12 ġubat 1952, s.1 705 Cumhuriyet Gazetesi, “Lizbon konferansına Resmen Çağrıldık”, 17 ġubat 1952, s.1 706 Mekki Said Esen, “Atlantik Paktına EĢit Haklarla Ġltihakımız”, Cumhuriyet Gazetesi, 18 ġubat 1952, s.1-5 253 DıĢiĢleri Bakanı Fuat Köprülü mecliste gerçekleĢtirilen toplantıda Atlantik Paktının BM amacına ve ilkelerine uygun demokrasi, bireysel özgürlük ve adaleti barındıran ilkeleriyle barıĢ ve emniyetin ortak korunmasını amaçlayan ülkelerin eseri olduğunu belirtmiĢtir. AntlaĢmayı imzalayan devletlerin sosyal, ekonomik ve düĢünsel alanlarda iĢbirliğini arzuladığını, silahın ancak kendisi gibi barıĢı hedefleyen müttefiklerini savunmak için kullanılması gerektiğini ifade etmiĢ ve Türkiye’nin 707 Atlantik Paktı’na davet metni okunarak oylamaya sunulmuĢtur. DıĢiĢleri Komisyonu BaĢkanı Firuz Kesim, demokratik devletlerin Atlantik paktında Türkiye’nin yer almasına olumlu bakmalarının en önemli nedenlerinden birinin BM ortak savunma sistemi ilkesine bağlı olarak Kore’de meydana gelen savaĢa tereddütsüz Ģekilde asker gönderilmesi ve askerlerin savaĢtaki baĢarısı olduğunu 708 düĢünmektedir. Atlantik Paktı ile ilgili olarak yapılan meclis toplantısında bazı muhalif milletvekilleri Ģüphelerini dile getirmiĢlerdir. CHP Meclis grubunu temsilen Faik Ahmed Barutçu, Atlantik Paktı’na katılım davetini memnuniyetle karĢıladıklarını bildirmiĢ, fakat pakt içerisinde Türkiye’nin bulunduğu durumun stratejik açıdan yalnızlık göstermekte olduğu bu yüzden askeri müzakerelerin Türkiye için önemli bir yeri bulunduğunu belirtmiĢtir. Türkiye’nin bu konuda sağlayacağı faydanın göreceği faydadan daha az olmaması gerektiğine dikkat çekmiĢtir. Barutçu’ya göre, Atlantik Paktı’nın uç noktasında yer alan Türkiye, herhangi bir saldırı durumunda hızlıca desteklenmeli hava savunması gerçekleĢtirilirken müttefik kuvvetlerden derhal yardım görmelidir. Türkiye’nin maksimum kuvvetle kendini savunabilmesinin en önemli 709 askeri konu olduğunu belirtmiĢtir. Millet Partisi Zonguldak Milletvekili Abdurrahman Boyacıgiller, Atlantik Paktı’nın barıĢı koruyucu ve savunma amaçlı kurulduğunu belirttikten sonra, bu pakta Amerikan senatosu tarafından çeĢitli eleĢtiriler yapıldığını belirtmiĢ, bunlardan birinin bir devlete karĢı saldırının gerçekleĢip gerçekleĢmediğine karar verirken; iç isyanlar, dıĢarıdan gelen kıĢkırtma ve ufak miktardaki yardımların ne Ģekilde 707 TBMM Meclis Tutanakları, BirleĢim: 41, 18 ġubat 1952, Oturum:1, Dönem: 9, Cilt:13, Toplantı:2, s.314 708 A.g.e., s.316 709 A.g.e, s.318 254 değerlendirileceğidir. Boyacıgiller, Türkiye üzerinde Sovyet Rusya tarafından direkt olarak olmasa da Sovyet Rusya’nın uydu devletlerinden direkt olarak ya da çeteler vasıtasıyla bir saldırı gerçekleĢirse veyahut Ġran, Rusya egemenliğine girip, Ġran yoluyla Türkiye’ye saldırıda bulunulursa yardım mekanizmasının direkt olarak çalıĢma ihtimalinin mümkün olup olmadığını sormuĢtur. Amerikan senatosunda gerçekleĢtirilen tartıĢmalardan yola çıkarak böyle bir durumda Türkiye’nin yardım göremeyeceğini ve eĢit devletler statüsünde olmayabileceğini belirtmiĢ, sorusunu Millet partisi adına iletmiĢ ve bu konuda açıklama beklemiĢtir fakat Fuat Köprülü bu iddiaları 710 reddetmiĢtir. Boyacıgiller tarafından ortaya atılan saldırı ihtimallerine, bazı milletvekilleri çeĢitli eleĢtiriler ve alaycı ifadeler kullanarak cevap vermiĢlerdir. Bu durum da Atlantik Paktı’na yönelik olumsuz herhangi bir eleĢtirinin yapılmasının o dönem için çok da mümkün olmadığını göstermektedir. Kararın mecliste kabul edilmesinin ardından 20 ġubat 1952 tarihinde Lizbon’da, paktın Bakanlar konseyi toplantısının ilk günü imza töreni gerçekleĢmiĢtir. Türkiye ve Yunanistan, dıĢiĢleri bakanları, Fuat Köprülü ve Sofokles Venizelos tarafından temsil edilmiĢlerdir. Avrupa Konseyi ve Roma AntlaĢması’nda olduğu gibi iki devlet Atlantik 711 Paktına da aynı anda alınmıĢlardır. 710 A.g.e, s.324 711 Metin Toker, Demokrasimizin İsmet Paşalı Yılları 1944-1973- DP’nin Altın Yılları 1950-1954, Ankara: Bilgi Yayınevi, 1990, s.160 255 Görsel 133:Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Ali Ulvi karikatüründe, bir tarafta Atlantik şemsiyesi altında yağmurdan korunan Türkiye bir diğer tarafta da ayının altında ezilen Bulgaristan bulunuyor. (Burada ayı Sovyet Rusya’yı temsil etmektedir.) Karikatürde, Bulgaristan Sovyet Rusya’nın altında ezilmesine rağmen, “Türkiye 712 mütecavizdir!..” demektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi BaĢkanı Refik Koraltan, NATO’nun kuruluĢ amacının barıĢı sağlamak olduğunu vurgulamıĢtır. Saldırgan güçlerin ellerinde önemli miktarda kuvvet bulunduğunu belirten Koraltan, bu güçlere karĢı koyabilmek ve barıĢı koruyabilmek için Atlantik Paktı üyesi bağımsız 14 ülkenin dünyanın mevcut durumu nedeniyle kuvvet ve kaynaklarını büyük ölçüde savunma alanına ayırmak zorunda kaldığını belirtmiĢ, NATO’nun her gün daha da güçlendiğini ifade etmiĢtir. Eğer Atlantik Paktı üyesi bir devlet herhangi bir saldırı altında kalırsa maddi ve manevi tüm imkânlarla saldırıya karĢılık vermek paktın hedeflerindendir çünkü Türkiye ve tüm demokratik, bağımsız devletlerin inandıkları istiklal, özgürlük, sosyal adalet ve iktisadi 713 olarak ilerleme hedefleri yalnızca barıĢ içinde gerçekleĢebilir. Milli Savunma Bakanı Ahmet Hulusi Köymen, Türkiye ve Yunanistan’ın pakta dâhil olmasının NATO’yu kuvvetlendirdiğini belirtmiĢtir. Askeri açıdan bu iki ülkenin pakta girmesiyle Atlantik ordularına sağlanan katkının yanı sıra iki ülkenin de çok önemli stratejik noktalarda bulunmasının özgür devletlerin savunulmasının daha baĢarılı bir Ģekilde yapılabileceğini göstermektedir. Ayrıca Atlantik Paktının bu katılımla hem 712 Ali Ulvi, Cumhuriyet Gazetesi, 25 ġubat 1952, s.1 713 BaĢkanlık Cumhuriyet ArĢivi, Fon: 30-1-0-0, Kutu:35, Gömlek:216, Sıra:26, s.2 256 insani gücü hem de maddi kaynakları artmıĢ, her iki devletin tarih boyunca bağımsızlığı ve özgürlüğü temel ilke saymasının paktı manevi yönden kuvvetlendirdiğini 714 belirtmiĢtir. George McGhee, Türkiye’nin NATO’ya girmesinin, ülke tarafından mutlulukla karĢılandığını belirtmiĢ, Türklerin bakıĢ açısıyla NATO üyesi bir devlet olmanın Batı ile eĢit statüye sahip olunduğunun bir göstergesi olduğunu ifade etmiĢtir. McGhee ayrıca Türk dıĢ politikasında üyelik ile birlikte müttefik ülkeler ve özellikle Amerika ile iĢbirliğinin arttığını ve bu dönem Amerika tarafından yapılan askeri yardımın 715 kurumsallaĢıp daha uzun süreli yapılandırıldığını söylemiĢtir. Görsel 134: Rus mizah dergisi Krokodil’de yayımlanan karikatürde, Üst yazı: “-ABD'nin İstanbul'a düzenlediği askeri yardım programında geçtiğimiz günlerde Türk ordusuna 800 katır teslim edildi.”Alt yazı: - Karşılığında.. Amerika’dan Türkiye’ye gönderilen katır yardımı sonrası fesli Türkiye’yi temsil eden kişi, katırın dişlerini incelerken diğer bir tarafta Amerikan komutan ise Türk askerinin durumunu inceliyor. Amerikan komutanın elinde katırın bağlı olduğu bir ip aynı şekilde Türk yetkilinin elinde de askerin bağlı olduğu ip bulunuluyor. 716 Karikatürde, Amerika’nın gönderdiği yardımları karşılıksız yapmadığı vurgulanmış. George McGhee Foreign Affairs dergisinde yayımlanan “Turkey Joins The West” baĢlıklı makalesinde Türkiye ve Yunanistan'ın NATO’ya eĢ zamanlı bağlılığının, Sovyet bloğu ile dünyanın özgür ulusları arasındaki güç dengesi üzerinde belirgin bir 714 A.g.e., s.4 715 George McGhee, ABD-Türkiye-NATO-Ortadoğu, çev. Belkıs Çorakçı, Ankara: Bilgi Yayınevi, 1990, s.163 716 Krokodil Dergisi, Sayı:16, 10 Haziran 1952, s.10 257 etkiye sahip haline geldiğini ve paktın Balkanlar ve Kafkasya'nın ötesine geçerek, soğuk savaĢın tüm stratejik noktalarına kadar uzandığını belirtmiĢtir. Özgür dünyanın 20.000 millik Rus sınırının herhangi bir noktasında güç kazanmasının, Rus kuvvetlerinin diğer tüm noktalarda saldırganlık için kullanılabilirliğini kaçınılmaz olarak azaltacağını ifade etmiĢ ve eğer Sovyetler artık dünya çapında büyük bir çatıĢma gerçekleĢtirirse Türkiye’den tarafsız olmasını bekleyemeyeceklerini ve Erzurum hattında hazır Türk tümenleri ile karĢılaĢmadan Orta Doğu bölgesini istila etme olasılıkları olmadığını 717 belirtmiĢtir. Türkiye’nin Atlantik Paktı’na katılımının ardından Lizbon görüĢmelerinden sonra önce General Eisenhower daha sonra da Atlantik Paktı Güney Avrupa BaĢkomutanı Amiral Carney Türkiye’yi ziyaret etmiĢtir. Ziyaret esnasında Türkiye’de gerçekleĢen görüĢmelerde iĢlenen muhtemel konular AkĢam gazetesinde bildirilmiĢtir. “Amiral Carney Bu Sabah Ankara’dan Atina’ya Gitti” baĢlıklı habere göre, Türk birliklerinin bağlanacağı komutanlık, Türkiye’de bulundurulması planlanan hazır kuvvet konusu, Amerikan yardımları ile gelen askeri malzemenin dıĢında hala Türk ordusunun sahip olduğu Alman tipi silahların yeni malzemelerle değiĢtirilmesi gerekliliği, askeri yardımın ilerlemesine dayalı olarak imar çalıĢmalarının süratle yapılması, ülke genelinde üretimin arttırılması konuları toplantıda iĢlenmiĢtir. Genelkurmay toplantısında ise Sovyetler tarafından Türkiye üzerine bir saldırı olması durumunda saldırganın doğu veya batı sınırından ya da her iki taraftan herhangi bir hareketine karĢı ne Ģekilde davranılacağına dair planların konuĢulduğu düĢünülmektedir. Herhangi bir Atlantik ülkesine saldırı olması durumunda diğer devletlerin ne Ģekilde davranacağının Türkiye örneği üzerinde görüĢüldüğü ve Türkiye’ye böyle bir durumda öncelikli olarak hava yardımı sağlanacağı 718 planlanmıĢtır. 717 BaĢkanlık Cumhuriyet ArĢivi, Fon: 30-1-0-0, Kutu: 61, Gömlek: 377, Sıra:23, 07.1954, s.2 718 Akşam Gazetesi, “Amiral Carney Bu Sabah Ankara’dan Atina’ya Gitti”, 14 Mart 1952, s.2 258 Görsel 135: Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Ali Ulvi karikatüründe, Eisenhower’ın çantası içerisinde barışı temsil eden güvercin ailesi bulunmaktadır, karikatürde bir de kuşları elinde silahla bekleyen- barış düşmanı- Stalin 719 vardır. Alt yazı:“Garib Kuşun Yuvası” 7.ATLANTĠK PAKTI SONRASI BATI EKSENLĠ TÜRK DIġ POLĠTĠKASI 7.1.Türkiye - Yunanistan ĠliĢkileri ve Balkan Paktı Fikrinin OluĢumu Türkiye ve Yunanistan Ġkinci Dünya SavaĢı sonunda Rus tehdidi ile karĢılaĢmıĢ ve güvenliklerini sağlamak adına Batı ile hareket etmeyi tercih eden iki ülke olmuĢtur. Amerika tarafından özellikle Truman yardımları ile birlikte desteklenmeye baĢlayan devletler, NATO’ya üyeliklerinin de aynı günde gerçekleĢmesiyle Batı ile iĢbirliği konusunda kader birliği yapmıĢlardır. Türkiye ve Yunanistan arasında savaĢ sonrası baĢlayan dostluk NATO üyeliği ile birlikte daha da artmıĢtır. Bu dönem iliĢkileri kuvvetlendirmek adına siyasi yetkililer karĢılıklı birbirlerini ziyaret etmiĢler ve belirli konularda antlaĢmalar imzalamıĢlardır. Atlantik Paktı’nın imzalanmasından sonra Cumhuriyet gazetesinden Haluk Durukal, Yunan BaĢbakanı General Pilastiras ile bir röportaj gerçekleĢtirmiĢtir. General yaptığı açıklamada iki ülke iliĢkilerinin artması gerektiğini ve kurulacak iĢbirliği ile yakın zamanda bir federasyon haline gelineceğine inandığını belirtmiĢtir. Türkiye ve Yunanistan’ın konum itibariyle çok önemli bir coğrafyada bulundukları ve birlikte hareket edildiği takdirde düĢmanların saldırıya geçmeden önce iyice düĢünmek durumunda kalacaklarını ifade eden Pilastiras, Yunanistan ve Yugoslavya iliĢkilerine yönelik sorulan soruya, iliĢkilerin geliĢmekte olduğunu ve kendisinin Türkiye - Yunanistan ve Yugoslavya arasında bir iĢbirliği 719 Ali Ulvi, Cumhuriyet Gazetesi, 5 Mart 1952, s.1 259 oluĢturulmasının ümit ettiğini bildirmiĢtir. Özellikle güvenlik ve savunma açısından bu üç ülkenin birlikte hareket etmesinin Avrupa barıĢına büyük katkı sağlayabileceğini 720 ifade etmiĢtir. AkĢam gazetesi yazarı Hıfzı Topuz, Eski Yunan BaĢbakanı Çaldaris ile bir gerçekleĢtirdiği mülakatta, Çaldaris, Türkiye ve Yunanistan’ın ordularını birleĢtirmeleri gerektiğini böylece 30 milyonluk güçlü bir kuvvet oluĢacağını belirtmiĢtir. Ġki devletin tek bir ülke gibi hareket etmesinin faydalı olacağını ifade eden Çaldaris, böylece Orta 721 Doğu sorunlarının çözülmesinde denge unsuru oluĢturabileceğini ifade etmiĢtir. Yunan DıĢiĢleri Bakanı Venizelos’un Türkiye’yi ziyaretinin ardından Adnan Menderes baĢkanlığında Türk delegasyonu Nisan 1952’de Yunanistan’a bir ziyaret gerçekleĢtirmiĢtir. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Türk Heyeti bugün Atina’dan Ayrılıyor” baĢlıklı habere göre, Atina sonrası Selanik’e gerçekleĢtirilen ziyarette Türk heyeti büyük bir coĢkuyla karĢılanmıĢ, yollar Türk ve Yunan bayraklarıyla süslenmiĢ, binlerce Yunanlı ve Batı Trakya’dan gelen çok sayıda Türk Selanik’e akın etmiĢtir. GörüĢmelerle ilgili açıklamada bulunan General Plastiras; Karadeniz, Çanakkale Boğazı ve Ege Denizini kapsayan bir birliğin, dünyayı saran tehdide rahatça karĢı koyabileceğini belirtmiĢtir. Kurulması planlanan birliğe Yugoslavya’nın katılmasının önemini vurgulayan Plastiras, böylece bir Balkan Birliğinin baĢlangıcının oluĢturulabileceğini ifade etmiĢtir. Balkan Ġttifakının Avrupa’da oluĢturulmasının 722 planlanan Avrupa birliğine de bir örnek teĢkil edeceğini vurgulamıĢtır. Türkiye ve Yunanistan arasındaki iĢbirliği ortamı Batılı devletlerin de dikkatini çekmiĢtir. The Times gazetesinde yayımlanan “Balkans Defence” baĢlıklı habere göre, Ġki devlet temsilcilerinin görüĢmelerinin ardından Ankara ve Atina tarafından eĢ zamanlı yayımlanan bir bildiride söz konusu müzarekelerin Yunanistan ve Türkiye’nin ortak çıkarları olduğu tüm uluslararası problemleri kapsadığı belirtilmiĢtir. Müzakerelerde ele alınan konularda tam bir anlaĢma sağlandığı bildirilmiĢtir. Menderes General Plastiras’ın üzerinde durduğu Türkiye ve Yunanistan arasında oluĢturulacak 720 Haluk Durukal, Cumhuriyet Gazetesi, “ Yunan BaĢbakanının Cumhuriyete Demeci”, 1 Mart 1952, s.5 721 Hıfzı Topuz, Akşam Gazetesi, “Türk-Yunan ĠĢbirliği”, 9 Nisan 1952, s.1-3 722 Cumhuriyet Gazetesi, “Türk Heyeti bugün Atina’dan Ayrılıyor”, 2 Mayıs 1952, s.5 260 birliğin diğer Batı Avrupa ülkeleri için de yararlı olacağını ve Yugoslavya’nın böyle bir 723 birliğin değerini takdir etmesini umduğunu belirtmiĢtir. Belgrad gazetesi Politika, Yugoslav Hükümetinin Türk - Yunan görüĢmeleri üzerine açıklamasını yayımlamıĢtır. Yugoslav Hükümeti, ülkelerinin komĢularıyla karĢılıklı çıkar içeren konuları, BirleĢmiĢ Milletler ilkelerine uygun tam eĢitlik ve kimlik hedeflerinin bulunduğu alanlarda görüĢmeye hazır bulunduklarını belirtmiĢtir. Ayrıca, Yugoslavya'nın Yunanistan ve Türkiye ile üçlü bir anlaĢmaya katılımı olmadan Avrupa'nın bu bölgesinde güvenliğin sağlanamayacağı korkusunun, Yugoslavya'nın politikasının doğru anlaĢılabildiğinde temelsiz görüleceği ifade edilmiĢtir. Yugoslavya’nın, bölgesel anlaĢmalara katılmayarak ve BirleĢmiĢ Milletler çerçevesinde tüm uluslarla dostluk politikası sürdürerek Balkanlar'da barıĢ için çok Ģey yaptığı ifade edilmiĢ, bölgesel anlaĢmaların böyle bir koordinasyonda yer almanın tek yolu olmadığı vurgulanmıĢtır. Ġki ülke ve Yugoslavya arasındaki iliĢkilerin her zaman geliĢmekte olduğu ve BirleĢmiĢ Milletler ilkesine dayandıkları sürece daha da temel bir iĢbirliğine 724 yol açabileceği belirtilmiĢtir. CumhurbaĢkanı Celal Bayar tarafından Türkiye’ye davet edilen Yunan Kral ve Kraliçesi 9 Haziran 1952 günü Ġstanbul’a gelmiĢlerdir. Milliyet gazetesinde yayımlanan “Dost Yunan Kral ve Kraliçesi Dün ġehrimize Geldiler” baĢlıklı habere göre, Misafirler, CumhurbaĢkanı Celal Bayar, BaĢbakan Adnan Menderes, Büyük Millet Meclisi BaĢkanı Refik Koraltan, bakanlar ve Yunanistan’ın Ankara Büyükelçisi 725 tarafından karĢılanmıĢtır. GerçekleĢen görüĢmelerle ilgili olarak AkĢam gazetesinde yayımlanan “Türk- Yunan Dostluğu” baĢlıklı habere göre, Yunan Hükümet temsilcileri tarafından belirtilen genel kanı Türk-Yunan iliĢkilerinde yeni bir dönemin baĢladığı Ģeklinde olmuĢtur. Ġki memleket arasındaki dostça iletiĢimin yakın zamanda Ankara’da imzalanacak 726 antlaĢmalar ve pakt ile iyice kuvvetleneceği düĢünülmektedir. 723 The Times Gazetesi, “Balkans Defence”, 3 Mayıs 1952, s.5 724 The Times Gazetesi, “Yugoslavia Aloof From Pacts”, 5 Mayıs 1952, s.5 725 Milliyet Gazetesi, “Dost Yunan Kral ve Kraliçesi Dün ġehrimize Geldiler”, 9 Haziran 1952, s.1 726 Akşam Gazetesi, “Türk-Yunan Dostluğu”, 17 Haziran 1952, s.2 261 Türk-Yunan iĢbirliği ile ilgili AkĢam gazetesinde yayımlanan “Türk-Yunan AntlaĢmaları” baĢlıklı habere göre, Venizelos’un Türkiye ziyareti sırasında 2 ġubat 1952 tarihli tebliğ ile oluĢturulan Türk-Yunan komisyonu tarafından yapılan çalıĢmalara göre, Türkiye ve Yunanistan arasında antlaĢma tasarıları üç baĢlıkta toplanmaktadır. 1.Türkiye ve Yunanistan Ege karasularının belirli yerlerinde ortaklaĢa balık avlanması ile ilgili antlaĢma tasarısı, 2.Türk ve Yunan basın mensuplarına iki ülke arası yapılacak seyahatlerde kolaylık tanınmasına yönelik yapılacak antlaĢma tasarısı, 3.Her iki ülkenin de ilk ve orta öğretim okul kitaplarında birbirleri aleyhine aktarılmıĢ 727 yazıların çıkartılmasına yönelik antlaĢma tasarısı bulunmaktadır. 7.2. Türkiye - Yugoslavya ĠliĢkileri ve Balkan Paktı’nın KuruluĢu Türkiye ve Yunanistan’ın Atlantik Paktı’na dâhil olmasıyla birlikte Kuzey Atlantik bölgesinden Ġran’a kadar uzanan bölge Sovyetler Birliği’ne karĢı önemli bir savunma hattı oluĢturmuĢtur. Bu savunma hattında tek açık nokta Yugoslavya’ydı. Yugoslavya Avrupa savunması için ehemmiyetli bir ülkeydi. Bu ülkenin Batı savunmasına dâhil olması için iki önlem alınabilirdi. Biri Yugoslavya’nın NATO içerisinde yer alması, bir diğeri de Yugoslavya’nın NATO üyesi olan Türkiye ve Yunanistan ile bir iĢbirliği oluĢturması fikriydi. Böylece Yugoslavya Batı savunma sistemine dâhil olacak ve Balkanlarda oluĢturulacak 3’lü iĢbirliği NATO savunma 728 hattını güçlendirecekti. Türkiye ve Yunanistan NATO ülkeleri olarak bölgesel savunmalarını güçlendirmek adına Yugoslavya ile iĢbirliği içerisinde olmayı istemiĢlerdi. Yugoslavya her iki devlete de ilgi göstermiĢ fakat geliĢen iliĢkilerin bir pakt haline gelmesi konusunda ilk zamanlarda çekince göstermiĢtir. The Times gazetesinin diplomatik muhabiri tarafından belirtildiğine göre Yugoslavya büyükelçisi, Ġstanbul’da yaptığı açıklamada Türk-Yugoslav iliĢkilerinin kuvvetlendirilmesi üzerinde durmuĢtur. Büyükelçi resmi bir askeri pakt imzalanmasına yönelik açıklama yapmada imtina 727 Akşam Gazetesi, “Türk-Yunan AntlaĢmaları”, 22 Haziran 1952, s.2 728 Oral Sander, Balkan Gelişmeleri ve Türkiye (1945-1965), (Doktora Tezi),Ankara: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, 1968, s.89 262 etmesine rağmen iki ülkenin ortak çıkarına yaptığı vurgu, Yugoslavya’nın Atlantik Paktı güçleriyle iĢbirliği yapmaya istekli olduğunu göstermektedir. Muhabir aynı zamanda Belgrad’da üç ülkenin askeri temsilcileri tarafından üçlü pakt ile ilgili 729 görüĢmelerin sürdüğünü ifade etmiĢtir. AkĢam gazetesinde yayımlanan “Türk-Yugoslav Münasebetleri” baĢlıklı habere göre, Türk gazetecileri heyetinin Yugoslavya’yı ziyaretinde Türk - Yugoslav iliĢkilerinin durumu ile ilgili soruları yanıtlayan MareĢal Tito, artık iki memleketin sadece iktisadi ve siyasi alanda değil askeri konularla ilgili bazı önlemlerin alınmasına 730 yönelik de birlikte hareket etmesinin gerekebileceğini belirtmiĢtir. Türkiye ile askeri temaslarda bulunmak üzere Yugoslav askeri heyeti 24 731 Ağustos günü ülkeyi ziyaret etmiĢtir. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan habere göre, Heyet BaĢkanı Pavle Yaksiç: “Türk milletinin, Yugoslav milletleri nezdinde kendisiyle yan yana savaĢacak bir dost bulacağını belirtmiĢ, Türkiye’yi ziyaret amaçlarının halklar ve özellikle ordular arasındaki dostluğun kuvvetlendirilmesi olduğunu ifade etmiĢtir. Yugoslavya için barıĢın elzem olduğunu ve barıĢı hedefleyen tüm ülkelerle iĢbirliğinin özellikle Türkiye ve Yunanistan’la iĢbirliğinin hiçbir ülke aleyhine olmadığını, her türlü saldırının aleyhinde olduğunu, eğer bir saldırgan ülke tarafından gerçekleĢtirilen bir tecavüz varsa bütün kuvvetlerle karĢı konulacağını 732 vurgulamıĢtır.” Aynı dönemde Türkiye’ye ziyarette bulunan Atlantik Paktı orduları baĢkomutan muavini MareĢal Montgomery, Trakya’nın savunmasının Türk-Yunan ve 733 Yugoslav ordularının birlikte hareket etmeleriyle mümkün olabileceğini belirtmiĢtir. Türkiye, Yunanistan ve Yugoslavya arasındaki iletiĢim 1953 yılından itibaren daha da artmıĢ ve Türkiye, Yugoslavya’nın NATO’ya alınmasını savunmuĢtur. Adnan Menderes NATO Konseyine Yugoslavya’nın üyeliği için resmi bir teklifte bulunmuĢ fakat MareĢal Tito, Ġtalya ile mevcut bulunan Trieste sorununu ön plana atmıĢ ve Batı 734 ile ortak bir askeri ittifakta var olmayı istememiĢtir. 729 The Times Gazetesi, “ Turco-Yugoslav Friendship”, 20 Haziran 1952, s.5 730 Akşam Gazetesi, “Türk-Yugoslav Münasebetleri”, 21 Ağustos 1952, s.2 731 Akşam Gazetesi, “Yugoslav Heyeti Bu Sabah Geldi”, 24 Eylül 1952, s.1 732 Cumhuriyet Gazetesi, “Yugoslav Askeri Heyeti Bugün Gidiyor”, 28 Eylül 1952, s.1, 733 A.g.e., s.6 734 Hüseyin Bağcı, Türk Dış Politikasında 1950’li Yıllar, 5.b., Ankara: Orion Kitabevi, 2019, s.96 263 Balkan Paktı, 28 ġubat 1953 tarihinde Türkiye - Yunanistan ve Yugoslavya tarafından kuruldu. AntlaĢmaya göre bir saldırı durumunda taraflar birbirine danıĢma ve iĢbirliğinde bulunmayı kararlaĢtırdılar. Türkiye ve Yunanistan, Yugoslavya ile iliĢkilerini dostluk antlaĢmasından öte daha geniĢ kapsamlı olmasını istiyorlardı. Ancak bu devletler arasında baĢlayan Kıbrıs anlaĢmazlığı paktın iĢlerliğini kaybetmesine neden oldu. Ġkinci olarak paktın imzasından kısa bir süre sonra Stalin’in vefatı sonucu Sovyet dıĢ siyasetinde meydana gelen yumuĢama, Yugoslavya’nın Batı ile savunma iĢbirliği ihtiyacının azalmasına sebep olmuĢ böylece Balkan Paktı büyük oranda kâğıt üzerinde 735 kalmıĢtır. 7.3. Menderes ve Köprülü’nün Orta Doğu Savunması Üzerine Londra Ziyareti Türkiye, NATO üyeliği sonrası Ġngiltere ile gerçekleĢtirdiği iĢbirliği kararına uyarak Orta Doğu Komutanlığı ile ilgili görüĢmelere Amerika, Ġngiltere ve Fransa ile birlikte katılmıĢtır. 12 Ekim 1951 tarihinde dört devletin askeri temsilcileri Ankara’da bir araya gelmiĢlerdir. Toplantı sonrası Türk hükümeti tarafından yapılan açıklamada Orta Doğu’nun güvenliğinin müĢterek bir sorun olduğu ifade edilmiĢ ve Orta Doğu Komutanlığı kurma fikrinin zorunlu ve yararlı olacağı belirtilerek Türkiye’nin bu komutanlığın varlığını prensipte onayladığı açıklanmıĢtır. 13 Ekim 1951 tarihinde ise 736 dört devlet tarafından Mısır’a bu komutanlık içerisinde yer alması teklif edilmiĢtir. Fakat Mısır bu teklifi reddetmiĢ ve Ġngiltere, Orta Doğu Müdafaa TeĢkilatı fikrini bir süre geri planda tutmuĢtur. Atlantik Paktına giriĢin kesinleĢmesinin ardından Fuat Köprülü, AkĢam gazetesinde yayımlanan “Ortadoğu’da Güvenliği Sağlamak Vazifemizdir” baĢlıklı habere göre bölgenin kalkınması ve bölgesel savunmanın sağlanması amacıyla Türkiye’nin Batı ve Orta Doğu ülkeleri arasında iĢbirliği oluĢturmada görevli olduğunu belirtmiĢtir. Orta Doğu güvende olmadığı sürece Avrupa’nın da kendini güvende hissetmeyeceğini belirten Köprülü, emniyetin sağlanması için Türkiye’nin büyük bir 737 dikkat ve sabırla hareket edeceğini ifade etmiĢtir. 735 Cem Eroğul, Demokrat Parti Tarihi ve İdeolojisi, 3.b., Ġstanbul: Yordam Kitap Yayınları, 2019, s.109 736 Ömer E. Kürkçüoğlu, Türkiye’nin Arap Ortadoğusu’na KarĢı Politikası, Ankara: Sevinç Matbaası, 1972, s.45 737 Akşam Gazetesi, “Ortadoğu’da Güvenliği Sağlamak Vazifemizdir”, 15 Ocak 1952, s.2 264 Amerika Orta Doğu bölgesinde güvenliğin bir an evvel sağlanmasını istiyordu. Bunun nedeni Türkiye’nin de katılımıyla Atlantik Paktı etkisinin Kuzey Buz denizinden Kafkasya’ya uzanmasına rağmen Türkiye’nin doğu kanadının Ġran’dan Kızıldeniz’e kadar açık kalması ve Orta Doğu’nun içerisinde bulunduğu istikrarsız durumun güvenliği tehdit etmesidir. Ayrıca Ġran’ın Ġngiltere ve Amerika’ya karĢı cephe alması ve Sovyet peykleri arasına girmesinden çekinildiği de ortaya konmuĢtur Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Ortadoğu Müdafaa TeĢkilatı” baĢlıklı habere göre, Mısır’ın Orta Doğu teĢkilatına girmeyi kabul etmemesi üzerine, Amerika Savunma Bakanlığı 1952’nin Ağustos ayında Orta Doğu’da kurulması planlanan savunma teĢkilatını 738 Mısır’ın katılımı olmadan merkez Kıbrıs olmak üzere kurulmasını istemiĢtir. Ġngiltere, Orta Doğu savunmasını sağlamak için yedi ülkenin katılımıyla bir yüksek komuta heyeti kurulmasını hedefleyen bir proje üzerinde çalıĢtığını belirtmiĢtir. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Ortadoğu’nun Savunması” baĢlıklı yazıda Projenin; Amerika, Fransa, Türkiye, Avustralya, Yeni Zelanda ve Güney Afrika 739 tarafından prensip olarak desteklendiği bildirilmiĢtir. AkĢam gazetesinde yayımlanan “Ortadoğu Savunması” baĢlıklı habere göre, Mısır’ın Orta Doğu bölgesinin savunmasını sağlamak amacıyla çok önemli bir konumda olması nedeniyle ülke içerisinde gerçekleĢen iç karıĢıklar ardından gelen iktidar değiĢikliği de göz önünde bulundurularak Türkiye ve bazı Batılı devletlerin elçileri Mısır BaĢbakanı Ali Mahir ile görüĢmeler gerçekleĢtirmiĢler ve Mısır’ı bu savunma hattında var olması için tekrar ikna 740 etmeye çalıĢmıĢlardır. Türkiye Orta Doğu konusunda üstlendiği vazifeyi aktif bir Ģekilde yerine getirme hedefinde olmuĢtur. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Londra GörüĢmeleri ve Menderes’in Demeci” baĢlıklı habere göre, BaĢbakan Menderes ve DıĢiĢleri Bakanı Köprülü tarafından Ġngiltere’ye yapılan ziyarette her iki devletin Avrupa ve Orta Doğu savunması konularında görüĢ birliğine varıldığı ifade edilmiĢtir. Adnan Menderes Ġngiltere dönüĢü Türkiye’nin Ġngiltere ile beraber Orta Doğu bölgesinde bazı taahhütlere girip girmeyeceği sorusuna, Ģu ana kadar yapılan yayınlarda Orta Doğu meselesinin daha çok Ġngiltere tarafından yönetilmek istendiği üzerinde durulduğunu ama bu 738 Cumhuriyet Gazetesi, “Ortadoğu Müdafaa TeĢkilatı”, 4 Ağustos 1952, s.1 739 Cumhuriyet Gazetesi, Ortadoğu’nun Savunması, 7 Ağustos 1952, s.1 740 Akşam Gazetesi, “Ortadoğu Savunması”, 22 Ağustos 1952, s.1 265 meselenin esas olarak birinci derecede Türk meselesi olarak görülmesi gerektiğini bildirmiĢtir. Ayrıca Orta Doğu’da bir kumandanlık fikrinin rafa kalktığını, an itibariyle Orta Doğu Müdafaa teĢkilatının kurulmasının planlandığını belirtmiĢtir. Muhabir tarafından Ġngiltere ve bazı Arap devletlerinin arasının iyi olmadığının vurgulanması üzerine Menderes; bu teĢkilatın Türkiye’yi ve Arap ülkelerini birincil olarak ilgilendirdiğini, bazı devletlerin teĢkilatta direkt olarak yer alabileceğini bir kısmınınsa 741 daha sonradan müdahil olabileceği üzerinde durmuĢtur. Türkiye, Arapları Orta Doğu savunması içerisinde yer almaya ikna etme teĢebbüslerine yeniden baĢlama kararı aldıktan sonra önceleri Mısır ile iliĢkilerini geliĢtirmeye odaklandıysa da Mısır, Türkiye’nin giriĢimlerine olumlu bir karĢılık vermemiĢtir. Bunun üzerine Türkiye yeni iĢbirliği kurma yolunda Irak ve Lübnan 742 üzerine yoğunlaĢmıĢtır. 7.4. Güney Doğu Avrupa Komutanlığının Kurulması ve Türkiye Atlantik Paktı kapsamında oluĢturulacak komutanlıkların belirlenmesi, Türkiye ve Yunanistan’ın hangi komutanlıklara dâhil olacağı ve bu komutanlıkların baĢına hangi generallerin atanacağı uzun bir süre belirlenememiĢtir. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “NATO TeĢkilatında Yeni Komutanlık” baĢlıklı habere göre, 16 Temmuz 1952 tarihinde Kuzey Atlantik AntlaĢması kapsamında Türkiye ve Yunanistan’ın birliklerini kumanda etme vazifesiyle Amerikalı bir generalin tayin edileceği açıklanmıĢtır. General Matthew Ridgway yaptığı açıklamada daha önce Ġtalyan General Enrico Fratti’nin komutasında bulunan kuvvetlerin ikiye ayrılarak yeni seçilecek olan bir Amerikan kara subayının Türk ve Yunan kuvvetlerinin komutanlığı ile görevlendirileceğini duyurmuĢtur. General Frattini, Amiral Carney yönetimi altındaki Güney Avrupa birliklerini yönetmeye devam edecek fakat Türkiye ve Yunanistan Amerikan generali komutası altında olduğu için Güney Doğu komutanlığının bir 743 kısmını meydana getireceklerdir. AkĢam gazetesinde yayımlanan habere göre, Güney Doğu Avrupa karargâhının baĢına gelecek olan kiĢinin baĢta Kore’de 8. Amerikan Ordusu Komutanı General Van 741 Cumhuriyet Gazetesi, “Londra GörüĢmeleri ve Menderes’in Demeci”, 20 Ekim 1952, s.6 742 Oral Sander, Türk-Amerikan İlişkileri 1947-1964, s.123 743 Cumhuriyet Gazetesi, “NATO TeĢkilatında Yeni komutanlık, 17 Temmuz 1952, s.6 266 Fleet olacağı düĢünülmüĢ ve Napoli’de Genel Kurmay BaĢkanı Nuri Yamut ve Güney Avrupa komutanı Amiral Carney tarafından gerçekleĢtirilen görüĢmelerde genel merkez 744 için Selanik’in uygun olduğu belirlenmiĢtir. Cumhuriyet gazetesinde daha sonraki günlerde yayımlanan habere göre ise alınan resmi kararda Güney Doğu Avrupa bölgesinde müttefik kara kuvvetleri komutanlığına Kore’deki 9. Kolordu komutanı korgeneral Willard G. Wyman getirilmiĢtir. Bu komutanlığın Güney Avrupa 745 BaĢkomutanlığına bağlı, Amiral Carney’e karĢı sorumlu olması kararlaĢtırılmıĢtır. General Matthew Ridgway Güney-Doğu Avrupa karargâhının Ġzmir’de oluĢturulması planlandığını belirtmiĢtir. AkĢam gazetesinde yayımlanan “ Güney Doğu Karargâhı” baĢlıklı habere göre, Ġzmir’de ayrıca taktik hava gücü genel karargâhının da kurulacağı bildirilmiĢtir. Alınan kararın Güney Avrupa Bölgesi BaĢkomutanı General Carney ve Türk, Yunan Genelkurmay BaĢkanlıklarıyla gerçekleĢtirilen görüĢmeler sonucu tavsiye edildiği ve NATO orduları genel karargâhının bu teklifi onayladığı resmi 746 tebliğde belirtilmiĢtir. Görsel 136: Rus mizah dergisi Krokodil’de yayımlanan karikatürde yeni yıl kutlamalarında cebinde 10.000 dolarlık kese bulunan Amerika kendinden emin bir şekilde kadehini kaldırıyor, karşısında ise Atlantik Paktına dâhil olan diğer ülkeler var, hallerinden memnun bir şekilde bu ülkelerin temsilcilerinin her biri aynı kadehi tutmaya çalışıyor ve kadehlerinin Amerika’ya göre yarı dolu olduğu görülüyor. Karikatürde fesinde ay yıldız olan kişi 747 Türkiye’yi temsil ediyor. Alt yazı“ Kuzey Atlantik Topluluğunda Yeni Yıl Arifesi” 744 Akşam Gazetesi, “Güney Doğu Karargâhı”, 9 Temmuz 1952, s.2 745 Cumhuriyet Gazetesi, “NATO Doğu Akdeniz Komutanı Belli Oldu”, 29 Temmuz 1952, s.1 746 Akşam Gazetesi, “ Güney Doğu Karargâhı”, 19 Ağustos 1952, s.2 747 Krokodil Dergisi, Sayı:36, 30 Aralık 1952, s.9 267 SONUÇ Türk-Amerikan iliĢkileri resmi olarak 1830’da imzalanan ticaret antlaĢması ile baĢlasa da iliĢkilerin geliĢimi Ġkinci Dünya SavaĢı sonrasına dayanmaktadır. SavaĢ sırasında Ġngiltere ile yakın iletiĢimde olan Türkiye, savaĢ sonrası iki kutuplu sisteminin Batı tarafını temsil eden Amerika ile iĢbirliği kurmayı hedeflemiĢ, her iki ülkenin de siyasi çıkarları bu birlikteliği mümkün kılmıĢtı. SavaĢ sonrası Orta Doğu bölgesinin öneminin arttırması Amerika’nın Türkiye’nin bölge siyasetinde etkin bir rol oynayabileceğini düĢünmesine sebep olmuĢ, Türkiye de ekonomik yardımın sağlanması, Batı dıĢ politika içerisinde var olma isteği, modernleĢme ve ulusal güvenliğin sağlanması için Amerika ile iĢbirliği içerisinde olmayı tercih etmiĢtir. ÇalıĢmanın 1947-1952 dönemini kapsamasının sebebi Türk-Amerikan iliĢkileri açısından önemli bir baĢlangıç devresini temsil etmesinden dolayıdır. Bu dönem iliĢkilerin gazete ve karikatürler aracılığıyla ele alınmasının nedenlerinden biri, dönemin Türk ve Amerikan hükümetlerinin dıĢ politika hedeflerini yansıtan en önemli araç olmalarıdır. Türkiye’nin izlediği tarafsızlık politikasının çok hassas olması sebebiyle devlet yetkililerinin de bu dönem yaptıkları açıklamalar temkinlidir. Bu yüzden gazeteler hükümetin dıĢ politikasına uygun Ģekilde haberleri yansıtmıĢ ve gazetecilerin makalelerinde de bu amaca hizmet edilmeye çalıĢılmıĢtır. Zaten aksinin gerçekleĢtiği durumlarda gazeteler kolaylıkla belirli süreliğine birden çok kez kapatılmıĢtır. Dönemin Amerikan - Ġngiliz ve Türk gazetelerine yansıyan haberlerine bakıldığında bazen Türkiye’yi ilgilendiren haberlerin önce yabancı gazetelere yansıdığı buradan Türk gazetelerinin alıntı yaparak haberleri duyurduğu da görülmektedir. Bu yüzden hem savaĢ dönemi hem de sonrasında hassasiyetini koruyan Türk dıĢ politikasının anlaĢılabilmesi için yabancı basının incelenmesi gerekmektedir. SavaĢ ve savaĢ sonrası dönem dünya gündemini takip etmek, halkların gündelik hayat rutini haline gelmiĢken, dönem karikatürleri de gazete sayfalarını renklendirmiĢtir. Karikatür, dil bilmeden olaylara vâkıf ve çeĢitli sembollere hâkim herkesin rahatlıkla anlayabileceği önemli bir unsurdur. Krokodil mizah dergisi ve dönemin önemli Rus gazetelerinde uzun yıllar çizerlik yapmıĢ olan Boris Efimov karikatürlerinde kendisinden devlet neyi çizmesini istiyorsa onu çizdiğini itiraf etmiĢtir. Örneklerde görülebileceği gibi dönem karikatürleri, çizerlerin görüĢlerini yeterince 268 yansıtmamıĢtır. Fakat ülkelerin hedeflediği dıĢ politika ile ilgili rahatça ipucu verebilirler. Ġkinci Dünya SavaĢı’nın sona ermesinin ardından beklenildiği gibi dünya barıĢı gerçekleĢmemiĢ, dünya; yeni bir ayrıĢma ile baĢ baĢa kalmıĢtır. Dönem karikatürlerinde dünya yaralı, yorgun, bitap gösterilmektedir. SavaĢ sonrası devletler kendi politikalarını özgürce yürütememiĢlerdir. SavaĢın yaralarını sarmak beklenenden uzun sürmüĢtür. Hatta o günlerde yeni bir savaĢın çıkabileceği düĢüncesi de zaman zaman gündeme gelmiĢtir. Dünyanın bir kısmı Sovyet Rusya egemenliği içerisine girmiĢ diğer bir kısmı da Batının yeni kahramanı, demokrasinin temsilcisi olarak görülen Amerika’nın yanında yer almıĢtır. Bu dönem her iki taraf açısından da tehlikeli olduğu için bölgesel iĢbirlikleri içerisine dâhil olmak önemsenmiĢtir. BeĢ Avrupa devletinin kurduğu Brüksel Ġttifakı bunlardan biridir. Bu ittifakta Amerika’nın da yer alması için Avrupa devletleri tarafından teklifte bulunulmuĢtur çünkü bu dönem Amerika’nın bir örgüt içerisinde yer alması, örgüt üyesi ülkeler için önemli bir güvenlik göstergesi sayılmıĢtır. Ġkinci Dünya SavaĢı’ndan sonra Amerika, Sovyet Rusya’nın yayılma siyasetini devam ettireceğini fark ettiği zaman ve Rusya’nın BM toplantılarında görüldüğü üzere iĢbirliği kurma düĢüncesinde olmadığının ortaya çıkmasıyla birlikte, dünya siyasetinde etkin bir rol oynamayı kabul etmiĢtir. Truman Doktrini ile baĢlayan Sovyet tehdidine karĢı Türkiye ve Yunanistan’ın desteklenmesi, Marshall yardımları ile birlikte geniĢletilmiĢ ve Avrupa’nın kalkındırılması hedeflenmiĢtir. Bu döneme çeĢitli Rus karikatürleri üzerinden bakıldığında Amerika’nın güttüğü yeni dıĢ politikayla Avrupa’yı peĢinden sürüklediği, sağladığı para ve kredilerle Avrupa devletlerinin iç iĢlerine karıĢtığı; Ġngiltere, Fransa ve Türkiye gibi örnekler üzerinden de Amerika ne isterse bu ülkelerin o Ģekilde hareket edeceği, adeta Amerika’nın oyuncağı haline geldikleri gösterilmiĢtir. Türkiye ile ilgili olarak ayrıca ülkenin tek baĢına hareket edemediği ve Türk askerlerinin kendi üstlerinden değil Amerikan yetkililerden emir aldıklarını konu edinen bazı karikatürler bulunmaktadır. Ġleriki dönemde Amerikan askerlerinin Türkiye’ye gelmesi ve bu askerlere tanınan hakların ülke vatandaĢ ve askerlerinden daha fazla olması da eleĢtirilen konular arasında olmuĢtur. 269 Amerika’nın Türkiye ve Yunanistan’a yardımı Amerikan yetkililerin çeĢitli eleĢtirilerine sebep olmuĢ, bazı yetkililer bu politikanın Amerika’yı bilinmezliğe sürüklediğini düĢünürken, bazıları ise sağlanan yardımlarla Amerika’nın etki alanını geniĢletip daha da güçleneceğine inanmıĢlardır. Bu durum dönem haber ve karikatürlerine yansımıĢtır. Amerika’nın önemli karakteri Sam Amca’nın gözleri bağlı bir Ģekilde bir dal üzerinde uçurumu geçerken Truman yardımını ulaĢtırmaya çalıĢması, Truman’ın dolarlarla Avrupa’ya sınır çizmesi, Amerikan yardımının bir güneĢ olarak simgelenip komünizm buzunu eritmesi gibi dönemin Amerikan politikasını yansıtan karikatürler bulunmaktadır. Ayrıca Marshall yardımlarıyla birlikte Amerika ve Sovyet Rusya arasındaki anlaĢmazlığın iyice artması, yardımın miktarının fazla olması nedeniyle Truman’ın eleĢtirilmesi, dıĢ yardıma odaklanıp iç sorunların bir türlü gündeme getirilmemesi bu dönem karikatürlerinde Amerikan gazeteleri tarafından iĢlenen en yaygın konulardandır. Türk karikatürlerine bakıldığında ise savaĢ dönemi en fazla konu edilen siyasi liderler Hitler ve Stalin olmuĢtur. Dönem karikatürlerinde savaĢın gidiĢatı, yarattığı ekonomik sıkıntı gibi konular iĢlenirken dünyanın yaralı hali, BM’nin melek figürü olarak barıĢı temsil eder Ģekilde çizilmesi, soğuk savaĢ döneminde dünyanın çatlayarak ikiye ayrılması gibi sembolik çizimlere de sıkça yer verilmiĢtir. Türk siyasi liderleri ve Türk dıĢ politikasını eleĢtiren bir tutum gazete karikatürlerinde pek görülmemektedir. Fakat DP iktidarının ilk yıllarında basın daha özgür olduğu için Türk yöneticilerinin de karikatürlerde yer aldığını görebiliyoruz ayrıca bu dönem dıĢ politikaya yönelik de görece daha özgür tutum sergilendiğini de verilen eserlerden anlaĢılabilir. Bu dönem iĢlenen konular arasında, Türkiye’nin NATO’ya bir türlü alınamaması ve Marshall yardımlarının amaçlandığı gibi ülkede kalkınmayı sağlayamadığı, yardımlara rağmen yıllar geçtikçe giderlerin gelirlerden çok daha fazla olduğu, Türkiye’nin NATO’ya dâhil olma amacıyla sağladığı katkıların Batılı ülkeler tarafından görülmemesi bulunmaktadır. 1947-1952 dönemi gazetelere bakıldığında Amerikan imajının genel itibariyle pozitif olduğunu söyleyebiliriz. Bu durum zaman zaman iki ülke arasında çıkan ufak çaplı krizler hariç Johnson mektubuna kadar sürmüĢtür. Aslında iliĢkilerin pürüzlü olduğu dönemler gerçek yaĢananların daha rahat yansıtılabildiği dönemler olmuĢtur. Örneğin Türkiye’nin NATO’ya alınmasının beklenenden uzun sürmesi gibi durumlar 270 özellikle gazetecilerin, Amerika’nın sağladığı askeri yardımlar üzerinde çeĢitli eleĢtiriler yapmasına neden olmuĢ, yardımlar kapsamında gelen gemilerin, askeri mühimmatların eski, kullanıĢsız, bakıma ihtiyaç duyulan bir halde olması, bazı köĢe yazarları tarafından eleĢtirilmiĢtir. Fakat bu dönem devlet yetkililerinin yansıttığı hava tersi yönde olmuĢtur. Onlara göre Türkiye’nin NATO’ya alınmaması normal karĢılanmalıdır çünkü Türkiye bir Atlantik ülkesi değildir. Hatta Türkiye’nin Atlantik Paktı içerinde yer almaması daha avantajlıdır çünkü pakt üyesi olması onu bir çok yükümlülük altında bırakacaktır. Türkiye her ne kadar basın özgürlüğünü sağlayamasa da, savaĢ döneminde farklı görüĢlere sahip gazeteler mevcuttu. Dönem gazetelerinden hükümeti eleĢtirir bir tavır sergileyebilen Tan gazetesi, Ġkinci Dünya SavaĢı döneminde sol eğilimli ve Sovyet Rusya’yı destekleyen bir bakıĢ açısına sahipti. Ayrıca Tan gazetesi, CHP’den ayrılan isimlerin görüĢlerine sıkça yer vererek muhalefeti de desteklemiĢtir. Türkiye üzerinde Sovyet tehdidinin had safhaya çıktığı savaĢ sonu döneminde Tan’ın Rus yanlısı tutumu o dönem haberleri gazetelerden öğrenen Türk halkının belli bir kesimini olumsuz yönde etkilemiĢtir. Bu çatıĢma ortamında Tan gazetesi olayının patlak vermesine neden olan GörüĢler dergisinin ilk ve son sayısı Aralık 1945’te yayımlanmıĢtır. GörüĢler dergisinde yer alan Sabiha Sertel’in “Zincirli Hürriyet” baĢlıklı yazısı Tanin Gazetesi yazarı Hüseyin Cahit Yalçın tarafından incelenmiĢ ve Yalçın, “Kalkın Ey Ehli Vatan” baĢlıklı yazısıyla halkı bu gazeteye yönelik bir hareket gerçekleĢtirmesi konusunda kıĢkırtmıĢtır. Ertesi gün Ġstanbul Üniversitesi’nde toplanan lise ve üniversite gençliği, Tan gazetesi ve farklı sol görüĢlü gazetelerin yer aldığı matbaaya yönelip basım araçlarını kullanılmaz hale getirmiĢler ve bazı sol yayınlara yer veren kitapçıları da yağmalamıĢlardır. YaĢananlar sol görüĢün halk eliyle susturulmasına neden olmuĢtur. 1939-1945 yılları savaĢ dönemini kapsadığı için basının sesinin çok fazla kesildiği görülmektedir. Bu yıllarda gazetelerin belirli süreliğine kapatılması, gazete yazarlarının uyarılar alması sonucu önceki gün yazdıklarını ertesi gün hükümetin isteği yönünde değiĢtirmeleri normal görülen olaylardandır. 1946 yılında çok partili hayata geçiĢle ise özgürlük ortamının oluĢmaya baĢladığını görebiliriz. Özellikle Demokrat Partinin muhalif taraf olarak basın özgürlüğü konusunu vurgulaması 1946 yılında basın kanununun 50. maddesinin değiĢmesine sebep olmuĢtur. Bu dönem özellikle iç siyasetle ilgili basının çok sesliliğini görebiliriz. DP iktidarı ile birlikte Zafer gazetesi ve etkisi ve 271 ona karĢıt olan Ulus gazetesi iki kutbu göstermektedir. DP ortaya koyduğu demokrasi ve basın özgürlüğü kavramlarının yanında hükümetin dıĢ politikasını da eleĢtirmiĢtir. Türkiye’nin Marshall Yardımı kapsamına ilk zamanlarda istenildiği gibi dâhil olamaması ve NATO’ya üyeliğin bir türlü sağlanamaması DP tarafından eleĢtirilen konular arasında olmuĢtur. Çoğu gazete dıĢ politika konularında hükümetin tutumlarına paralel yönde ifadeler kullanmıĢ olsa da bu dönem muhalefetin varlığı ve sesini duyurabilmesi, dıĢ politikada bazı eleĢtirilerin dile getirilmesini sağlamıĢtır. Cumhuriyet gazetesi yazarı Abidin Daver’in Amerikan yardımlarının yetersizliği üzerinde eleĢtirileri mevcuttur. Bunun yanında aynı gazete yazarı Nadir Nadi’nin dıĢ politikada özellikle Amerika ile iliĢkiler konusunda çok daha ılımlı olduğunu görüyoruz. SavaĢ sonrası dönem Türkiye’nin kendini yalnız hissettiği ve Batı tarafında yer almak için çaba gösterdiği bir dönem olmuĢtur. Missouri Zırhlısının Türkiye’yi ziyareti gerek gazete haber ve makalelerinde gerekse karikatürlerde çok önem verilen bir konu olmuĢtur. Türkiye, Amerika tarafından yapılan bu ziyareti Sovyetler karĢısında kendisinin desteklenmesi olarak yorumlamıĢtır. DP iktidarı ile birlikte dönem çok sesliliği karikatürlere de yansımıĢtır. Özellikle iç siyasetle ilgili eleĢtirilerde artık siyasi anlamda yetkin kiĢilerin karikatürlerde yer aldığını görebiliyoruz. Özellikle bu dönem Ratip Tahir Burak Ulus gazetesinde yayımlanan karikatürlerinde DP yetkililerine sıkça yer vermiĢ, Menderesi çokça eleĢtirmiĢ ve özelikle Menderesi kadın kılığında resmederek cesur çizimler yapmıĢtır. Bu rahat ortam çok uzun soluklu devam etmemiĢ ve DP iktidarının otoritesini arttırdığı yıllarda Burak için bir çok soruĢturma ve sonrasında da tutuklama gelmiĢtir. DP yönetiminin ilk yıllarında DP yayın organı Zafer gazetesinde yayımlanan karikatürler ise siyasi içerik taĢımamaktadır. DP dönemi ilk yıllarında dıĢ politika ile ilgili olarak karikatür çizimlerinde genel olarak hükümet politikasına uygun davranılsa da Amerika’yı ve Batıyı eleĢtiren karikatürler de bulunmaktadır. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Ali Ulvi karikatüründe NATO’ya geçisin Türkiye ve Yunanistan için ancak Kore kapısından geçerek mümkün olacağı resmedilmiĢtir. Aynı karikatürde Ġspanya ise NATO binasına camdan girebilmektedir. Ayrıca Ali Ulvi Türkiye’nin Amerikan yardımlarından diğer ülkelere göre daha az faydalanmasına rağmen birçoğundan daha fazla askeri yardım 272 sağlamasını da eleĢtirmiĢtir. Washington gazetesi olan The Evening Star, Kore SavaĢı ile ilgili haber ve karikatürlere yoğun olarak yer vermiĢtir. Burada Amerika’nın savaĢa dâhil olması desteklenmiĢ ve Stalin eleĢtirilmiĢtir. 1946-1952 yılları bahsedilen örneklerde de görülebileceği gibi basının görece daha özgür olduğu bir dönemdir. Bu durum özellikle iç politika için kolaylıkla ifade edilebilir, fakat bu dönem dıĢ politikasının da geçmiĢe kıyasla daha sesli olduğunu söyleyebiliriz. Batı eleĢtirisi özellikle Türk hükümetinin istediği gibi Batılı devletler arasında yer almadığı zamanlar, gazetelerde yayımlanan haberler, gazetecilerin görüĢleri ve çizilen karikatürler, vasıtasıyla yapılmıĢtır. Özellikle Türkiye’nin NATO’ya alınması süreci olan 1949-1952 döneminde Amerika ve Ġngiltere gibi devletlerin gazeteler tarafından eleĢtirildiği görülmektedir. Bu dönemde devlet yetkililerinin açıklamalarına bakıldığında ise çok daha dikkatli ve ılımlı bir hava yansıtıldığını gözlemlenebilir. Bu yüzden 1949-1952 dönemi bazı gazete yazarlarının siyasi yetkililerden daha cesur davrandığı görülebilmektedir. Menderes dönemi Sovyetler karĢısında Amerika ile iliĢkilerin daha sıkı bir Ģekilde devam etmesi amaçlanmıĢtır. Cumhuriyetin ilanından beri kendi sınırları dıĢına asker göndermemiĢ olan Türkiye, Kore SavaĢı’na ilk olarak 4500 kiĢilik bir ordu göndererek yeni dıĢ politika hedefine gitmek adına aktif bir siyaset uygulamıĢtır. Türkiye’nin Sovyet tehdidi sürerken Kore’ye asker göndermesi Amerikan basını tarafından ĢaĢkınlıkla karĢılanmıĢ ve takdir edilmiĢtir. Türk basını da genel itibariyle bu kararı destekleyici bir tutum sergilemiĢtir. Gazetelerde BM üyesi olan Türkiye’nin savaĢa asker göndermesinin doğru olduğu çünkü eğer Türkiye benzer saldırıya uğrarsa gösterdiği fedakârlığın katkısıyla destek görebileceği belirtilmiĢtir. Bu karar aynı zamanda Türkiye’nin Batı siyasetini aktif olarak izleyeceğinin bir göstergesi olmuĢtur. Bu dönem gazetelerinde tartıĢılan konu daha çok Kore’ye asker gönderilmesi değil, bu kararın meclis onayı olmadan alınması olmuĢtur. Kore SavaĢı dönemi karikatüristler de gazeteciler gibi komünizm tehlikesine karĢı hükümetin yanında olmayı seçmiĢlerdir. Kore’de savaĢan baĢarılı Türk askerleri karikatürlerde iĢlenmiĢ, Sovyet Rusya’nın barıĢ karĢıtı tavrı eleĢtirilmiĢtir. Amerika için Türkiye bu dönem, Batı tarafının hedeflerini Yakın ve Orta Doğu’da yerine getirmeye gönüllü bir müttefik olmuĢtur. Türkiye ise Amerika’yı 273 güvenliğinin sağlanması ve modern makine ve tekniklerini sağlayan önemli bir dost olarak görmekteydi. Türkiye’nin NATO üyeliğine bir çekimser oy dıĢında oybirliği ile evet denmesi Batı ittifakında yer almaya ne kadar istekli olduğu konusunda önemli bir göstergedir. Fakat Amerika ile birlikte hareket etmeyi amaçlayan Türkiye, dıĢ siyasetini kendi baĢına yürütmeyi yavaĢ yavaĢ bırakmıĢ, BM kararları alınırken Amerika ile aynı yönde oy vermeyi tercih etmiĢ ve Batı tarafında yerinin garantilenmesi için çeĢitli fedakârlıklarda bulunmuĢtur. Türkiye’nin NATO’ya üye olmak istemesindeki ısrarlı tutumu önce Amerika’nın Türkiye’yi desteklemesine sebep olmuĢ fakat Ġngiltere’nin ikna edilmesi için Türkiye’nin Orta Doğu savunmasında yer almayı kabul etmesi gerekmiĢtir. Özellikle NATO üyesi olmasıyla birlikte Türkiye aktif Ģekilde askeri ittifaklar içerisinde olmayı seçmiĢtir. Menderes, Türkiye’nin jeopolitik konumunun verdiği avantajla bölge siyaseti açısından önemli bir lider olmak istemiĢtir. Bu dönem Balkanlarda ve Orta Doğu’da etkin olunmaya çalıĢılmıĢ, Balkan Paktı ve Bağdat Paktının kurulmasında Türkiye’nin teĢvik edici tutumu büyük bir rol oynamıĢtır. Fakat Balkan Paktı’nın imzalanmasından bir süre sonra, Türkiye ve Yunanistan arasında çıkan Kıbrıs anlaĢmazlığı ve Yugoslavya’nın, Stalin’in ölümünden sonra tarafsızlık siyasetini izlemesi gibi nedenler Balkan Paktı’nın baĢarıya ulaĢmasını engellemiĢtir. Türkiye’nin Orta Doğu’da izlediği politika ise NATO üyeliğinden sonra çok hızlanmıĢtır. Fakat Türkiye’nin bölgede Batının sözcülüğünü yaptığı bu dönem aynı zamanda Arap milliyetçiliğinin arttığı bir dönemdi. Özellikle Mısır’ın lideri Nâsır Arap ülkeleri arasında öncü olmayı hedeflemiĢ, Menderes’in etkin siyasetine karĢı durmuĢ ve Türkiye’ye yönelik olumsuz bir tutum takınmıĢtır. Bu nedenle Türkiye’nin Orta Doğu siyasetinin Batı yararına birleĢtirici bir etkisi olmamıĢtır. SavaĢ sonrası kurulan Asya ve Afrika ülkeleri de bağımsızlık savaĢı verdikleri Ġngiltere ve Fransa ile birlikte hareket eden Türkiye’ye sıcak bakmamıĢlardır. Zaten Türkiye 1949 yılında gerçekleĢtirilen Asya Konferansı’na katılım göstermeyen tek Asya ülkesi olmuĢtur. Türkiye bu dönemde batılı devlet olduğunu her açıdan kanıtlamaya çalıĢıp Batı dıĢı iĢbirliklerine sırt çevirmiĢtir. 274 1947-1952 yılları arasında Amerika ile ekonomik ve askeri alanlarda kurulan iĢbirliği zamanla Türkiye’nin bağımsızlığını tehdit eder hale gelmiĢ, DP döneminde izlenen ekonomik politika sonucu ABD’nin yardımına sürekli ihtiyaç duyulması, Türk dıĢ politikasının tamamen Amerikan eksenli olmasına yol açmıĢtır. Türkiye’deki siyasi liderler ülkenin çıkarlarını Amerika ve NATO devletlerinin çıkarları ile eĢ görmüĢlerdir. Türkiye’nin bu yıllarda BM ve diğer uluslar arası örgütlerde kullandığı oylar da Amerika ile paraleldir. Bu dönem imzalanan çok sayıda ikili antlaĢmalarla da ülke egemenliğini zedeleyici birçok ayrıcalık Amerika’ya verilmiĢtir. Truman Doktrini ile baĢlayan Amerika’nın Türkiye üzerinde oluĢturduğu yönlendirici baskı ise ancak 1960’lı yıllarda Johnson mektubu sonrası dile getirilmeye baĢlanmıĢtır. 275 KAYNAKÇA ARŞİVLER BaĢkanlık Cumhuriyet ArĢivi, Fon: 490-1-0-0, Kutu: 204, Gömlek:812, Sıra:1, 10.01.1951 BaĢkanlık Cumhuriyet ArĢivi, Fon:30-1-0-0, Kutu:12 Gömlek:70 Sıra:6, 17.04.1947 BaĢkanlık Cumhuriyet ArĢivi, Fon:30-1-0-0, Kutu: 102, Gömlek No: 630, Sıra: 6, 28.07.1950 BaĢkanlık Cumhuriyet ArĢivi, Fon: 30-1-0-0, Kutu:12, Gömlek:70, Sıra:5, 17.04.1947 BaĢkanlık Cumhuriyet ArĢivi, Fon: 30-1-0-0, Kutu:35, Gömlek:216, Sıra:26 BaĢkanlık Cumhuriyet ArĢivi, Fon: 30-1-0-0, Kutu: 61, Gömlek: 377, Sıra:23, 07.1954 BaĢkanlık Cumhuriyet ArĢivi, Fon:30-1-0-0, Kutu:17, Gömlek:98, Sıra:49, 21.08.1950 BaĢkanlık Cumhuriyet ArĢivi, Fon:30-1-0-0, Kutu:5, Gömlek:23, Sıra:11, 05.12.1947 TBMM MECLİS TUTANAKLARI TBMM Meclis Tutanakları, Dönem: 9, Cilt:13 Toplantı:2 BirleĢim: 41, Oturum:1, 18 ġubat 1952 TBMM Meclis Tutanakları, Dönem:9, Cilt:9, Toplantı:1 BirleĢim:102, Oturum:1, 20 Temmuz 1951 TBMM Meclis Tutanakları, Dönem:9, Cilt:11, Toplantı:2 BirleĢim:15, Oturum:1, 10.12.1951 TBMM Tutanak Dergisi, Dönem:8, Cilt:19, Toplantı:3, BirleĢim:84, Oturum:1, 11.05.1949 TBMM Tutanak Dergisi, Dönem:8, Cilt:17, Toplantı:3, BirleĢim:56, Oturum:1, 16.03.1949 TBMM Tutanak Dergisi, Dönem:8, Cilt:6, Toplantı:1, BirleĢim:79, 1.9.1947 TBMM Tutanak Dergisi, Dönem:9, Cilt:1, BirleĢim:15, Oturum:1, 30.06.1950 TBMM Tutanak Dergisi, Dönem:9, Cilt:3, Toplantı:1, BirleĢim:17, Oturum:2, 11.12.1950 GAZETE ve DERGİLER AkĢam Anadolu Büyük Doğu Dergisi 276 Cumhuriyet GörüĢler Dergisi Haber Hakikat Ġkdam Kızılay Krokodil Dergisi Milliyet New York Herald Tribune Gazetesi Son Posta Son Telgraf Tan Tanin T.C. Resmi Gazete The Evening Star The Key West Citizen The New York Times The Sunday Star The Times Ulus Vakit Vatan Yeni Ġstanbul Gazetesi Yeni Sabah Zafer DİĞER KAYNAKLAR ACAR Ġrfan. C, Dış Politika, Sevinç Matbaası: Ankara, 1993 ACHESON Dean, Present at The Creation: My Years in The State Departmant”, New York, London: Norton&Company: 1959 AKBAġ Zafer, “Ġkinci Yüzyılında ĠĢbirliği ve ÇatıĢma Sarmalında Türk- Amerikan ĠliĢkileri”, Opus, Uluslar arası Toplum Araştırmaları Dergisi, C.13, S.19(2019), ss.2228-2258 AKGÜL Hilal, “DP Hükümetinin Kore SavaĢı’na Asker Gönderme Kararı KarĢısında CHP Muhalefeti”, Kore Savaşı Uzak Savaşın Askerleri, der. Mehmet Ali Tuğtan, Ġstanbul: Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2013, ss.97-115 ALACAKAPTAN Aydın, Atlantik İttifakı, Türk Atlantik AndlaĢması Derneği Yayınları, Sayı:2, Ankara: Ajans Türk Matbaacılık Sanayi 277 ALTAN Mehmet, Süperler ve Türkiye Türkiye’de Amerikan ve Sovyet Yatırımları, Ġstanbul: AFA Yayınları, 1968 ARIK M. Bilal, “Karikatür Tarihimizde Önemli Bir Dönemeç”, İletişim Fakültesi Dergisi, C.1, S.12(2002), ss.237-253 ARMAOĞLU Fahir, “Ġkinci Dünya Harbinde Türkiye”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, C.13, S.2(1958), ss.141-179 ARMAOĞLU Fahir, Belgelerle Türk-Amerikan Münasebetleri, Ankara: TTK Yayınları, 1991 ARMAOĞLU Fahir, Türk-Amerikan İlişkileri 1919-1999, Ġstanbul: Kronik Kitap, 2017 ATAÖV Türkkaya, “Marshall Planından NATO’nun KuruluĢuna Kadar Soğuk Harb”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, C.23, S.3(1968) ATAÖV Türkkaya, “Soğuk Harbin DoğuĢu: San Francisco’dan Mihver BarıĢ Toplantılarına”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, C.23, 1968 ATAÖV Türkkaya, NATO and TURKEY, Ankara: Sevinç Printing House, 1970 AYDEMĠR ġevket Süreyya, İkinci Adam 1938-1950, C.2, 6. b., Ġstanbul: Remzi Kitabevi BABAOĞLU Resul, Nutuk ve Hatıratlar Ekseninde Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası Olayı ve Süreci, Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları Dergisi, C.11, S.22(2012), ss.63-108 BAĞCI Hüseyin, Demokrat Parti Dönemi Türk Dış Politikası, Ankara: Ġmge Kitabevi, 1990 BAĞCI Hüseyin, Türk Dış Politikasında 1950’li Yıllar, 5.b., Ankara:Orion Kitabevi, 2019 BALCIOĞLU Semih, Cumhuriyet Dönemi Türk Karikatürü, 4.b., Ankara: Türkiye ĠĢ Bankası Kültür Yayınları, 1983 BALCIOĞLU SEMĠH, 5O Yılın Türk Karikatürü, Ġstanbul: ĠĢ Bankası Kültür Yayınları, 1973 CHURCHILL Winston, The Second Word War Triump and Tragedy, Volume:6, Londra: Cassell & Co Yayınları,1954 CHURCHILL Winston, The Second World War Closing the Ring, C.V, 9.b., New York: Bantam Books Yayınları, 1974 278 CHURCHILL, Winston The Second World War the Hinge of Fate, C.IV, Londra: Penguen Yayınları, 1985 CĠHAN Ali Rıza, Ġsmet Ġnönü’nün TBMM’deki KonuĢmaları 1920-1973, 2. Cilt 1939- 1960, Ankara: TBMM Kültür Sanat ve Yayın Kurulu yayınları, 1993 ÇANDAR Tevfik, Türkiye’nin Demokrasi Tarihi 1939-1950, 5.b., Ankara: Ġmge Kitabevi,2013 ÇEVĠKER Turgut, Karikatürkiye, Karikatürlerle Cumhuriyet Tarihi 1923-2008, Cilt:1, Ġstanbul: NTV Yayınları, 2010 DERĠNGĠL Selim, Denge Oyunu İkinci Dünya Savaşı’nda Türkiye’nin Dış Politikası, Tarih Vakfı Yurt Yayınları: Ġstanbul, 1994 DORA Celal, Kore SavaĢında Türkler 1950-1951, Ġstanbul: Ġsmail Akgün Matbaası, 1963 EKĠNCĠ Necdet, “Ġnönü Dönemi ve Ġkinci Dünya SavaĢı Yılları “, Türkler Ansiklopedisi, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2002,C.16, ss.1279-1372 ELĠF AyĢe, “Demokrat Parti Döneminde Basın – Ġktidar ĠliĢkileri”, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, C.1, S.39(2010), ss.93-118 ERHAN Çağrı, “Ortaya ÇıkıĢı ve UygulanıĢıyla Marshall Planı”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, C.51, S.1(1996) ERKĠN Feridun Cemal, Türk-Sovyet İlişkileri ve Boğazlar Meselesi, BaĢnur Matbaası: Ankara, 1968 ERKĠN Feridun Cemal, Dışişlerinde 34 Yıl Washington Büyükelçiliği, 2.b, C:2, Kısım:1, Ankara: TTK Basımevi, 1992 ERKMEN AyĢe, “Türkiye’nin NATO Üyeliği ve Üyeliğin TBMM’de Kabulü”, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C.17, s.2(2020), ss.1024-1049 EROĞUL Cem, Demokrat Parti Tarihi ve İdeolojisi, 3.b., Ġstanbul: Yordam Kitap Yayınları, 2019 ERTEM BarıĢ, “Türkiye ve ABD ĠliĢkilerinde Truman Doktrini Ve Marshall Planı”, Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, C:12, S:21, 2009 EġEL Gökhan, “Demokrat Parti Dönemi Türk-Amerikan ĠliĢkilerinde Basın Sansürü Ve Pulliam Davası", Türklük Bilimi Araştırmaları Dergisi, S.29(2011), ss.145-162 279 FISCHER Louis, The Road To Yalta, Soviet Foreign Relations 1941-1944, New York: Harper&Row Publishers, 1972 FITZGERALD Brian, The Korean War America’s Forgotten War, Minnesaota: Compass Point Books Yayınları, 2006 GÖNLÜBOL Mehmet, Olaylarla Türk Dış Politikası(1919-1995), 9.b., Ankara: Siyasal Kitabevi, 1996 GREW Joseph C., Atatürk ve Yeni Türkiye, Ġstanbul: Gündoğan Yayınları, 2002 GÜRBÜZ M. Vedat,”Türk-Amerikan ĠliĢkilerinde Ġttifak Sürecinin BaĢlaması”, Sosyal Ekonomik Araştırmalar Dergisi, C.10, S.19(2010), ss.139-170 HALE William, Türk Dış Politikası 1774-2000, çev. Petek Demir, Ġstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2003 KISSENGER Henry, Diplomasi, çev. Ġbrahim Kurt, ĠĢ Bankası Kültür Yayınları: Ġstanbul, 2. Baskı, Mart 2000 HOGAN Michael J., The Marshall Plan, America, Britain and Reconstruction of Western Europe 1947-1952, Cambridge: Cambridge University Press, 1987 HOOK Steven W, American Foreign Policy Since World War II, 15. Baskı, CQ Press: Washington, 2000 HOWARD Harry N., Turkey, The Straits and the US Policy, Baltimore: John Hopkins University Yayınları, 1974 SOYSAL Ġsmail, Türkiye’nin Uluslar arası Siyasal Bağıtları Cilt II (1945-1990), Türk Tarih Kurumu Basımevi: Ankara,1991 KAYA Mehmet, “Cumhuriyet’in Ġlk Yıllarına Kadar Türkiye’de Karikatürün Tarihsel GeliĢimi”, Milli Kültür Araştırmaları Dergisi, C.2, S.2(2018), ss.127-133 KAYIġ Yasin, Demokrat Parti Döneminde Siyasi Karikatür, 2.b., Ġstanbul:Libra Kitapçılık, 2015 KENNAN George (X),Foreign Affairs Dergisi, The Sources Of Soviet Conduct, Spring 87, Vol: 65, Issue: 4, s.861 KONGAR Emre, İmparatorluktan Günümüze Türkiye’nin Toplumsal Yapısı 1, Ġstanbul: Remzi Kitabevi Yayınları, 1985 KÖPRÜLÜ Orhan, Tarihte Türk-Amerikan Münasebetleri, Belleten, C.LI, S.200(1987), ss.927-947 280 KURAT, Akdes Nimet, “Türkiye Ġle Amerika BirleĢik Devletleri Arasındaki Münasebetlere Ait ArĢiv Vesikaları”, Tarih Araştırmaları Dergisi, C.5, S.8(1967), ss.282-321 KÜRKÇÜOĞLU Ömer E., Türkiye’nin Arap Ortadoğusu’na KarĢı Politikası, Ankara: Sevinç Matbaası, 1972 MCGHEE George, Envoy The Middle World, Harper&Row Publishers: New York, 1983 MCGHEE George, ABD-Türkiye-NATO-Ortadoğu, çev. Belkıs Çorakçı, Ankara: Bilgi Yayınevi, 1990 MCNEĠL William H., Dünya Tarihi, çev. Alaeddin ġenel, 6.b., Ankara:Ġmge Yayınevi, 2002 NATO Enformasyon Servisi, NATO Belgeler, Ankara: Ajans Türk Matbaacılık Sanayi ORAN Baskın, Türk Dış Politikası Cilt I:1919-1980, 22.b, ĠletiĢim Yayınları: Ġstanbul, 2018 ÖRS Rasim Dirsehan, Rus Basınında Türkiye ve NATO, Ġstanbul: Cumhuriyet Kitapları, 2011 PAPEN Franz von, Memoirs, çev. Brian Connell, Londra: Andre Deutsch Yayınevi PRENTZAS G.S., The Marshall Plan, New York: Chelsea House Yayınları, 2011 PRICE Harry Bayard, The Marshall Plan and Its Meaning, New York: Cornell University Press, 1955 RYAN H.W.Blood, Franz Von Papen His life and Times, Londra: Rich and Cowan Yayınları, 1940 SANDER Oral, Balkan Gelişmeleri ve Türkiye (1945-1965), (Doktora Tezi),Ankara: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, 1968 SANDER Oral, Türk-Amerikan İlişkileri 1947-1964, Ankara: Ġmge Kitabevi, 2016 SANDER Oral, Türkiye’nin Dış Politikası, 4.b., der.Melek Fırat, Ankara: Ġmge Kitabevi, 2013 SANDLER Stanley, The Korean War No Victors, No Vanquished, Lexington: Kentucky Üniversitesi Yayınları, 1999 SARAY Mehmet, Sovyet tehdidi Karşısında Türkiye’nin NATO’ya girişi III. Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın Hatıraları ve Belgeleri, Atatürk AraĢtırma Merkezi: Ankara, 2000 281 SARIAY Ercüment, ” Takrir-i Sükûn Kanununa Dair Bazı DüĢünceler”, Mütefekkir Aksaray İslami İlimler Fakültesi Dergisi, C.2, S.4(2015), ss.377-403 SAYILAN Nazım Dündar, Kore’de Türk Askeri, Ankara: Genelkurmay Basımevi, 1989 SOYSAL Ġsmail, Türk -Amerikan Siyasal ĠliĢkilerinin Ana Çizgileri, Belleten, C.XLI, S.162(1977), ss.257-276 SOYSAL Ġsmail, Türkiye’nin Uluslararası Siyasal Bağıtları Cilt II (1945-1990), Türk Tarih Kurumu Basımevi: Ankara,1991 STUECK William, Korean War A New Diplomatic and Strategic History, New Jersey: Princeton University Press, 2002 T.C. DıĢ ĠĢleri Bakanlığı, Türk Dış Politikasında Elli Yıl İkinci Dünya Savaşı Yılları(1939-1946), Ankara: T.C. DıĢ ĠĢleri Bakanlığı T.C. Genel Kurmay BaĢkanlığı, Kore’de Türk Muharebeleri”, Ankara: Genel Kurmay Basımevi, 2012 TOKER Metin, Demokrasimizin İsmet Paşalı Yılları 1944-1973- DP’nin Altın Yılları 1950-1954, Ankara: Bilgi Yayınevi, 1990 TOKER Metin, Türkiye Üzerinde 1945 Kâbusu, Ankara: Akis Yayınları, 1971 TOPUZ Hıfzı, II. Mahmut’tan Holdinglere Türk Basın Tarihi, 2.b., Ġstanbul: Remzi Kitabevi, 2003 TOPUZ Hıfzı, 100 Soruda Türk Basın Tarihi, Ġstanbul: Gerçek Yayınevi, 1973 TOYNBEE Arnold, Vronica Toynbee, The War and The Neutrals, Oxford University Press: Londra, 1956 TRUMAN Harry, Memoirs By Harry S. Truman: Years of Trial and Hope, Cilt 2, New York: Doubleday&Company Yayınları, 1956 TUNCER Hüner, İsmet İnönü’nün Dış Politikası, 2.b., Kaynak Yayınları:Ġstanbul, 2012 TURAN Ġlhan, İsmet İnönü Konuşma, Demeç, Makale, Mesaj ve Söyleşiler 1944-1950, Ankara: TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu Yayınları, 2003 Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri 1923-1960, Ankara: BaĢbakanlık Basımevi: Ankara,1978 TÜRKMAN Sayim, “Kore SavaĢı ve Türkiye’nin NATO’ya GiriĢi”, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, C.14, S.2 (2014), ss.131.-149 UÇAK OLCAY, “Osmanlı’dan Günümüze Türkiye’de Yerel Basının GeliĢim Süreci”, Selçuk İletişim Dergisi, C.12, S.1(2019), ss.92-122 282 UÇAROL Rıfat, Siyasi Tarih (1789-2010), 8.b., Ġstanbul: Der Yayınları, 2010 USLU Nasuh, Çatlak İttifak 1947’den Günümüze Türk-Amerikan İlişkileri, Nobel Yayıncılık: Ankara,2016 VURAL Mithat Kadri, “II. Dünya SavaĢı Türkiyesi’nde Bir Muhalefet Örneği Olarak Tan Gazetesi”, Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, C.7, S.16(2008), ss.381- 395 WOODRUFF William, Modern Dünya Tarihi, Ġstanbul: Pozitif Yayınları, 2006 YILDIZ Nuran, “Demokrat parti Ġktidarı(1950-1960) ve Basın”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, C.51, S.1(1996), ss.481-505 YETĠM Fahri, “Türk ModernleĢmesine Erken Cumhuriyet Dönemi Basınında Karikatür Üzerinden Bir BakıĢ”, Tarih ve Gelecek Dergisi, C.3, S.3(2017), ss.77-96 YÜCEBAġ Hilmi, Büyük Mücahit Hüseyin Cahit, Ġstanbul: Kültür Kitabevi, 1960 283 EKLER İKİNCİ DÜNYA SAVAŞINI KONU EDİNEN KARİKATÜRLER Görsel 137: Akşam gazetesinde yayımlanan Cemal Nadir Güler karikatüründe Akbaba ve baykuş savaşın gidişatı 748 ile ilgili konuşuyor, “Şu totaliterlere de hiç güven olmuyor, Bir harp diyorlar, bir sulh” Görsel 138: Akşam gazetesinde yayımlanan Cemal Nadir Güler karikatürü , “Polonya için nazik dakika”, kayayı 749 tutmaya çalışan Polonya uçuruma yuvarlanmak üzere, kayanın üzerinde Nazi gamalı haçı bulunuyor. Görsel 139: Akşam gazetesinde yayımlanan Cemal Nadir Güler karikatüründe, bir tarafta savaş tarafından sürüklenen dünya, diğer tarafta paktların ve mesajların etki etmemesine üzülen barışı temsil eden melek 750 bulunuyor. Alt yazı: “Ağlayan nar ile gülen ayva” 748 Cemal Nadir Güler, Akşam Gazetesi, 18 Ağustos 1939, s.1 749 Cemal Nadir Güler, Akşam Gazetesi, 12 Nisan 1939, s.1 750 Cemal Nadir Güler, Akşam Gazetesi, 3 Eylül 1939, s.1 284 Görsel 140: Tan gazetesinde yayımlanan karikatür, Dünya: “Acaba ne konuşuyorlar, yine ne karar verecekler?”diyor. Dünya’nın sinirleri bozuk çünkü tepesinde Adolf ve Benito konuşuyor. (Bu İngiliz karikatürü 751 son İtalyan-Alman temasları münasebetiyle yapılmıştır.) 752 Görsel 141: Tan gazetesinde yayımlanan karikatür, Amerika: “Ben bu harbe girmeyeceğim.” (İngiliz Karikatürü) Görsel 142: Hakikat gazetesinde yayımlanan karikatür, “Amerikan: Karamanın koyunu, sonra çıkar oyunu, Rus: Pişmiş aşım, kaygusuz başım, Japon: Fare deliğine sığamamış, kuyruğuna bir de kabak(üçler paktı) bağlamış, 753 Rumen: Haydan gelen huya gider, Bulgar: Gülme komşuna, gelir başına.” 751 Tan Gazetesi, 26 Ağustos 1939, s.5 752 Tan Gazetesi, 9 Ekim 1939, s.3 753 Hakikat Gazetesi, 26 Ekim 1940, s.1 285 Görsel 143: Hakikat gazetesinde yayımlanan karikatür, Alt yazı: “Siyaset Masasında Blöf, İtalyan- Rest! Yunan- 754 Gördüm.” Görsel 144: Hakikat gazetesinde yayımlanan karikatür, Alt yazı: ”Hitlerin Yeni Sulh Teklifi Münasebetiyle -Duydun mu? Almanlar Çanakkale boğazının enternasyonal bir idareye verilmesini istemişler- Kendi boğazının derdini 755 halletmeden başkalarının boğazıyla uğraşmak büyük cömertlik doğrusu!” Görsel 145: Hakikat gazetesinde yayımlanan karikatür, Alt yazı: “ Alman: Çok koşan çabuk yorulur, Fransız: Denize düşen yılana sarılır, İtalyan: Kaçmak benden, kovmak senden, İngiliz: Büyük başın derdi büyük olur, Türk: Her 756 kuşun eti yenmez.” 754 Hakikat Gazetesi, 6 Kasım 1940, s.1 755 Hakikat Gazetesi, 8 Kasım 1940, s.1 286 Görsel 146: Tan gazetesinde yayımlanan karikatür, Alt yazı: “Yaprak Dökümü” (Ecnebi karikatürü) Ağacın dibinde oturan adam Almanya’yı temsil ediyor ve dökülen yapraklarda Türkiye dâhil bir çok ülkenin adı yazıyor. En son 757 dalında kalan yaprakta ise Sovyet Paktı yazıyor. Görsel 147: Cyrus Cotton Hungerford tarafından çizilen karikatür, Tabelada “İngiltere’nin yenilgisine” yazıyor, 758 Fransız askerinin üzerine binen Hitler emin adımlarla İngiliz kanalına ilerliyor. Görsel 148: New York Post gazetesinde yayımlanan Stan Macgovern karikatürü, Japonya’yı temsil eden çocuk Amerika’ya taş fırlatıyor ve Sam amca sinirli bir şekilde çocuğa bakıyor, arkada olanları izleyen ise elinde kürek 759 bulunan Hitler. Karikatür Pearl Harbor baskınından bir hafta önce çizilmiş. 756 Hakikat Gazetesi, 25 Ekim 1940, s.1 757 Tan Gazetesi, 22 Kasım 1939, s.5 758 Cyrus Cotton Hungerford, Pitsburg Gazette, 1940 287 Görsel 149: Krokodil dergisinde yayımlanan karikatür, Amerikan, İngiliz, Rus (Müttefik devletleri) kılıcının üstünde bitap düşmüş Alman, Japon ve İtalyan lideri (Mihver devletleri)760 Görsel 150: Akşam gazetesinde yayımlanan Cemal Nadir Güler karikatürü, Alt yazı: “(Japonların Seylan Adasına 761 Taarruzu Münasebetiyle) -Adem babamız elma yüzünden bu adaya inmişti..- Biz de alma yüzünden iniyoruz.” 762 Görsel 151: : Akşam gazetesinde yayımlanan Cemal Nadir Güler karikatür, İkinci Cephe, Stalin zile basıyor. 759 Stan Macgovern, New York Post Gazetesi, 29 Kasım 1941 760 Krokodil Dergisi, Sayı:19, 1945, s.2 761 Cemal Nadir Güler, Akşam Gazetesi, 8 Nisan 1947, s.1 762 Cemal Nadir Güler, Akşam Gazetesi, 29 Temmuz 1942, s.1 288 Görsel 152: Hakikat gazetesinde yayımlanan karikatürde, Alt yazı: Yıldırım Harbi, “Alman- Ne duruyorsun? Ben 763 sana böyle mi öğrettim? İtalyan: Bırak canım! Yıldırım gibi inecektim amma siperisaikaya çarptım.” Görsel 153: The Evening Star gazetesinde yayımlanan karikatürde,” Amca( Sam) Konuşacak çok fazla şeyimiz var, 764 güvenlik, planlar, savaş.” Sam Amca endişeli bir şekilde gündem yoğunluğuna bakıyor. Görsel 154: Akşam gazetesinde yayımlanan Cemal Nadir Güler karikatüründe, Müttefiklerin İtalya'ya son ihtarı: - 765 “Ya bu deveyi gütmeli, ya bu diyardan gitmeli.” 763 Hakikat Gazetesi, 9 Kasım 1940, s.1 764 The Evening Star Gazetesi, 10 Ekim 1944, s.1 289 Görsel 155: The Sunday Star gazetesinde yayımlanan karikatürde, Mezar taşında Dünya Fethi Hayali yazıyor, 766 Hitler’in elinde konuşma metni var. Alt yazı: “Ona çok puan veremezler.” Görsel 156: Vakit gazetesinde yayımlanan karikatürde, Alt yazı: “Beşler dağıldıktan sonra, Sulh- Beşlere ne oldu? 767 Dünya- Kırklara karıştı, Sulh- Bari arkasından üçler toplansa!” Görsel 157: Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Cemal Nadir Güler karikatüründe, İngiliz ve Rus kıskacına girmiş 768 Almanya son şansını deniyor. Alt yazı: “Can havli!.. 765 Cemal Nadir Güler, Akşam Gazetesi, 1 Ağustos 1943, s.1 766 The Sunday Star Gazetesi, 12 Eylül 1943, s.1 767 Vakit Gazetesi, 11 Ekim 1945, s.1 768 Cemal Nadir Güler, Cumhuriyet Gazetesi, 19 Ekim 1944, s.1 290 Görsel 158: The Evening Star gazetesinde yayımlanan karikatürde, Atom bombasının üzerinde çıkan Truman, 769 uluslararası rekabet fişeğini yakmış ve atom bombasını “sır olarak tutacağız” diyor. Görsel 159: Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan karikatürde, Alt yazı: “Amerikalı: Sizin donanmayı arıyorum 770 Japon: Mersi!, Bulursan lütfen bana da söyle.” Görsel 160: Vakit gazetesinde yayımlanan Orhan Ural karikatüründe, Resim 1: -Dünya yeniden kuruluyormuş.- Aman eskisini aratmasa bari!., Resim 2: Japonya da istila arifesinde: Çocuk- Bana çıkartma verir misiniz?, Resim 4: Berlin kuluçkada: Tavuk(Berlin Konferansı)- Ümitlenme.. Bu sefer üçü de sağlam!, Resim 7: Dünya- Fazla uçtu, şu 771 devlet kuşu (barış) başıma konsa bari! 769 Jim Berryman, The Evening Star Gazetesi, 10 Ekim 1945, s.1 770 Cemal Nadir Güler, Cumhuriyet Gazetesi, 28 Temmuz 1945, s.1 771 Orhan Ural, Vakit Gazetesi, 22 Temmuz 1945, s.1 291 AMERİKAN YARDIMLARI İLE İLGİLİ KARİKATÜRLER Görsel 161:Washington Post gazetesinde yayımlanan Herbert Block karikatüründe, Avrupa Kalkınma Planını 772 ortaya koymaya çalışan kişi, dünya kaosunun ortasında kalmış bulunuyor. Görsel 162: Rus Krokodil dergisine göre Marshall Planı, Amerika dolarlardan oluşan kanadıyla yardım yaptığı ülkeleri galeyana getiriyor. Ülkeler ellerinde balta ve sopalarla ilerliyor. Sol taşın arkasında bulunan kişi sapanla barışı temsil eden çocuğa vurmaya çalışıyor, sağ taşın arkasında bulanan kişi ise barışı temsil eden çocuğa taş 773 fırlatmaya çalışıyor. 772 Herbert Block, Washington Post Gazetesi, 1948 773 Krokodil Dergisi, 20 Temmuz 1950 292 Görsel 163: Krokodil dergisinde yayımlanan karikatürde, Amerika’nın yardım yapacağı ülkelerle diyalogu aktarılmış.”- Buğday yemeyin size mısır satacağım - Yeni gemiler inşa etmeyin, size kullanılmış olan ucuzları vereceğim - Benim Para Birimim Varken Neden Kendi Para Biriminizi Güçlendiriyorsunuz? – Politikanızı izlemek 774 zor mu lütfen benimkini takip edin.” Görsel 164: Krokodil dergisinde yayımlanan karikatür “Marshall Planı İş Başında” başlığını taşıyor, Amerika’dan gelen koca yardım paketini hevesle açan ülke temsilcisi, paketin içinde bir paket onun içinde bir paket onun içinde de bir paketle karşılaşarak gittikçe ümitsizliğe düşüyor. En son paketin içinde ise sadece bir altın bulunuyor. Alt 775 yazı: “Dağ fareleri doğurdu.” 774 Krokodil Dergisi, Sayı:4, 10 ġubat 1948, s.12 775 Krokodil Dergisi, Sayı:18, 30 Haziran 1948, s.12 293 Görsel 165: Rus mizah dergisi Krokodil’de yayımlanan karikatürde, yüzü dolar şeklindeki Amerika rahat bir şekilde 776 koltukta oturuyor, yardım alan ülkeler ise Amerika karşısında eğiliyorlar. Alt yazı: “Kapitalist Avrupa Yükselişte” Görsel 166: Washington Post gazetesinde yayımlanan Herbert Block karikatürü, Başlık:“Mekanik Problemler 777 Olmadan Aynı Şey”, Marshall Planı ve Stalin Planı 776 Krokodil Dergisi, Sayı:32, 20 Kasım 1948, 777 Herbert Block, Washington Post Gazetesi, 20 Ocak 1949 294 Görsel 167: Krokodil Dergisinde yayımlanan karikatürde, Alt yazı: “Amerikan Yardımı”, Amerika’nın bir altınla 778 devletleri kandırıp, petrollerini aldığı anlatılmış. Görsel 168: The New York Times gazetesinde yayımlanan karikatür “Truman Çizgisi” başlığını taşıyor, Amerika 779 dolarlarla Batı Avrupa sınırını çiziyor. 778 Krokodil Dergisi, Sayı:23, 20 Ağustos 1949, s.10 779 The New York Times Gazetesi, 15 Haziran 1947, s.102 295 Görsel 169: The New York Times gazetesinde yayımlanan karikatürde, Resim 1: Komünizm: Beni Oyuna Dâhil Et Koç, Demokrasi komünizm karşısında oyuna dâhil olmak istiyor. Resim 2: Akdeniz Devriyesi, Amerika’nın dolarla güvenliği sağladığı anlatılmış, Resim 3: Cesur insanları tehdit ve dünyaya komünizmi yaymaya(akbabaların temsil 780 ettiği) karşı Yunanistan yardımını elinde tutan Truman. Alt yazı:“ Bir Taşla İki Kuş” 780 The New York Times Gazetesi, 23 Mart 1947, s.117 296 Görsel 170: The New York Times gazetesinde yayımlanan iki karikatür için, “Kongre büyük bir kararla karşı karşıya” başlığı verilmiş. 1.Savaşın maliyeti ve barışın maliyeti arasında kalan kişi yüzünü barışın maliyetine çevirmiş: “Oldukça dik görünüyor” diyor. Alt yazı: “ Arkana bak!”(savaşın maliyetinin barışın maliyetine göre çok daha yüksek olduğu anlatılmış.) 2. Senato Avrupa’ya Marshall Planı ile ilgili görüşmelerden sonra: Hafif bir 781 gecikme olacak, diyor. Görsel 171: The New York Times gazetesinde yayımlanan karikatüre göre, Pasifik Okyanusundan görünen Batı ve 782 Doğu-Rus Yayılmacılığı- Batı Federasyonu 781 The New York Times Gazetesi, 4 Ocak 1948, s.89 782 The New York Times Gazetesi, 22 ġubat 1948, s.94 297 Görsel 172: The New York Times gazetesinde yayımlanan karikatürde, Kongre tarafından Marshall Planının 783 Riskleri ve Marshall Planını Benimsememenin Riskleri tartılıyor. Alt yazı: "Cevap açık olmalı.” 784 Görsel 173: The New York Times gazetesinde yayımlanan karikatürde, Marshall Planına Karşı, “Molotov Planı” 783 The New York Times Gazetesi, 4 Ocak 1948, s.89 784 The New York Times Gazetesi, 20 Temmuz 1947, s.80 298 Görsel 174: The New York Times gazetesinde yayımlanan karikatürde, Başlık: Köprü İnşa Ediciler. Marshall Planını temsil eden kişiler Marshall Planı karşıtlarına sesleniyor: - Bu şekilde buluşamayız - Hey Vishinsky biraz daha 785 indir! Görsel 175:The Evening Star gazetesinde yayımlanan Jim Berryman karikatüründe, Alt yazı: " Kafası Karışmış Nakliye Memuru" (Sam Amca). Kolilerde yazan nedenler ise akıl karışıklığının nedenleri: - Yunanistan'a 786 komünizmle savaşması için yardım et - İtalya'ya Sovyetler karşısında yardım et. Görsel 176:Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Ali Ulvi karikatüründe, Alt yazı: Bütçe açığının ilk tartışmaları münasebetiyle CHP: “Tencere dibin kara.” Her iki parti dönemde de Marshall yardımlarının yarattığı etkinin ve 787 ekonomik durumun aynı olduğu vurgulanmış. 785 The New York Times Gazetesi, 29 Mayıs 1949, s.65 786 Jim Berryman, The Evening Star Gazetesi, 26 Mart 1943, s.1 787 Ali Ulvi, Cumhuriyet Gazetesi, 15 Aralık 1950, s.1 299 KORE SAVAŞI VE NATO’YU KONU EDİNEN KARİKATÜRLER Görsel 177: The New York Times gazetesinde yayımlanan karikatürde, Karikatüristlerin Gözüyle Kore'de Zafer 788 Haftası 1-Bir kaç ay önceki notun yeni dikkatimi çekti 2.Başarısız olan muhbir 3. Bumerang 4.Derinliklerden. 788 The New York Times Gazetesi, 1 Ekim 1950, s.153 300 Görsel 178: The New York times gazetesinde yayımlanan karikatür, Kızıl ilhamlı Kore Savaşı, Komünist Birlikleri 789 tarafından Dünya’nın fitili ateşlendi. Görsel 179: The New York times gazetesinde yayımlanan karikatürde, en üst yazıda Cumhuriyetçilerin Kongre 790 kampanyası sorunları yazıyor ve Kore’nin üzeri çizilmiş. Karikatürün başlığı: Bunu yazan tek kişi Joe değil Görsel 179: Akşam gazetesinde yayımlanan karikatür, Başlık: Kore Göklerinde. Savaşı yukarıdan izleyen kişiler arasında Hitler başta olmak üzere Mihver devletlerinin temsilcileri resmedilmiş. Alt yazı: “Yukarıdakiler- Allah razı 791 olsun şu komünistlerden bizi aratmıyorlar.” 789 The New York Times Gazetesi, 2 Temmuz 1950, s.40 790 The New York Times Gazetesi, 8 Ekim 1950, s.143 791 Akşam Gazetesi, 26 Temmuz 1950, s.1 301 Görsel 180: Tampa Tribune gazetesinde yayımlanan George White karikatüründe, “Kızıl Çin: Elbette tarafsız bir 792 ulusun herhangi bir ateşkesi denetlemesini isteriz, Rusya: Mesela ben.” Görsel 181: Akşam gazetesinde yayımlanan Semih Balcıoğlu karikatüründe, Alt yazı: “ Amerika- Haydi gel dostum. 793 Şu Kore için yine 38 inci arz dairesini taksim edelim. Rus- Pekâlâ. Arzı bize verin, daireyi siz alın.” Görsel 182: Yeni İstanbul gazetesinde yer alan Turhan Selçuk karikatüründe, Kore'de 38. arz dairesi geçildi 794 haberleri üzerine, Amerika tarafından yakalanan Kuzey Koreli: “Eyvah başıma gelen” diyor. 792 George White, Tampa Tribune Gazetesi, 1950 793 Semih Balcıoğlu, Akşam Gazetesi, 14 Ağustos 1950, s.1 794 Turhan Selçuk, Yeni İstanbul Gazetesi, 3 Ekim 1950, s.1 302 Görsel 183: The Evening Star gazetesinde yayımlanan karikatürde, Molotov ve Stalin mutlu şekilde haberleri okuyorlar. Molotov Stalin’e: “Demokratlar Kore Savaşı için Cumhuriyetçileri suçluyor” yazan sayfayı gösteriyor. 795 Stalin’in elinde ise Cumhuriyetçiler Kore Savaşı için Demokratları suçluyor yazan haber sayfası duruyor. Görsel 184: The Evening Star gazetesinde yayımlanan karikatürde, BM Kore savaşının ortasında bulunuyor, Rus 796 destekli Kore saldırganlığı resmedilmiş. 795 The Evening Star Gazetesi, 31 Temmuz 1950, s.1 796 The Evening Star Gazetesi, 30 Eylül 1950, s.1 303 Görsel 185: Yeni İstanbul gazetesinde yer alan Turhan Selçuk karikatüründe, dünya balon şeklinde resmedilmiş BM temsilcisi Kore bölgesini kontrol altına almaya çalışırken bir taraftan Rusya etkisi ile Hindiçini bölgesinin 797 şişirildiği görülüyor. Alt yazı: “Birleşmiş Milletler - Bir taraftan bastırıyorum öbür taraftan patlak veriyor diyor.” Görsel 186: Yeni İstanbul gazetesinde yer alan Turhan Selçuk karikatüründe İlk resimde musluktan damlayanlar Tibet, Çinhindi, Kore. İkinci resimde ise musluk artık Üçüncü Dünya Savaşını oluşturmuş. Alt yazı: “Damlaya 798 damlaya… Göl Olur!.. Görsel 187: The Evening Star gazetesinde yayımlanan karikatürde, Kore Savaşı’nın oluşturduğu şimşekli bir bulut görülüyor. Alt yazı: “Bir adamın kafasından daha büyük olmayan bir bulut mu?” Burada adamın kafası dünyayı 799 temsil ediyor. Görsel 188: Yeni İstanbul gazetesinde yer alan Turhan Selçuk karikatüründe, Kuzey Koreli avladığı balığın Amerika’yı temsil ettiğini görünce, Alt yazı: “Kuzey Koreli- Eyvah’ Bu balık başka balıkmış.” diyor. Karikatürün 800 başlığı: Ava Giden Avlanır.” 797 Turhan Selçuk, Yeni İstanbul Gazetesi, 20 Ekim 1950, s.1 798 Turhan Selçuk, Yeni İstanbul Gazetesi, 12 Kasım 1950, s.1 799 The Evening Star Gazetesi, 27 Haziran 1950, s.1 800 Turhan Selçuk, Yeni İstanbul Gazetesi, 21 Eylül 1950, s.1 304 Görsel 189: Yeni İstanbul gazetesinde yayımlanan Turhan Selçuk karikatüründe, Kore Harekâtı sonrası devletler: İngiltere: Komünist Çin’i tanımak lazımdı. Fransa: 38 inci arz dairesini geçmemeliydi. Amerika: Atom 801 kullanmalıyız! Alt yazı: “Araba kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur.” Görsel 190: Yeni Sabah gazetesinde yayımlanan Orhan Ural karikatürü, Truman kongreden Kore meselesi için 10 802 milyar dolar tahsisat alıyor. Görsel 191: Krokodil Dergisinde yayımlanan karikatürde Alt yazı: “kirli işler... ve saf altın. “Kirli işleri temsil eden 803 Amerikan kılıcı ve bu işlerden elde edilen kanlı altınlar Amerika’ya gidiyor. 801 Turhan Selçuk, Yeni İstanbul Gazetesi, 6 Aralık 1950, s.1 802 Orhan Ural, Yeni Sabah Gazetesi, 19 Temmuz 1950, s.1 803 Krokodil Dergisi, Sayı:6, 28 ġubat 1951, s.10 305 Görsel 192: Krokodil Dergisinde yayımlanan karikatürde Kore Savaşında Amerikan’ın Geri Çekilme Taktikleri resmedilmiş, Amerika’nın sırtında BM askerleri bulunuyor. Bu askerlerden bıyıklı, uzun ve kırmızı burunlu olan 804 Türkiye’yi temsil ediyor. Görsel 193: Krokodil dergisinde yayımlanan karikatürde, Başlık: Tek Çıkış Yolu, Alt yazı: “-Buradan çıkış yok John- 805 Bir çıkış yolu var: Kore'den ayrılmak.” 804 Krokodil Dergisi, Sayı:4, 10 ġubat 1951, s.9 306 Görsel 194: The New York Times gazetesinde yayımlanan karikatürlerde, 1. Alt yazı: “Ufukta geliyor”.Tibet üzerine gelen Rus tehdidi anlatılmış. 2. Alt yazı: “Tam tutulma”, 3. Alt yazı:” Kirli ellerle kapıyı çalmak”. Kızıl Çin, Kore ve Tibet müdahaleleri ile kirlettiği eliyle BM’in kapısını çalıyor. 4. Alt yazı: “Güneydoğu Asya'da Fırtına Uyarısı.” 806 Güneydoğu Asya bölgesine dikilmiş Sovyet Rusya ve Kızıl Çin bayrağı görülüyor. 805 Krokodil Dergisi, Sayı:3, 30 Ocak 1951, s.9 806 The New York Times Gazetesi, 5 Kasım 1950, s.147 307 Görsel 195:Tampa Tribune Gazetesinde yayımlanan George White karikatüründe, Norveç’i ziyarete gelen Stalin saldırmazlık Paktını elinde tutuyor, Norveç’in kapıya bıraktığı notta: “Dışarıda, Atlantik ittifakı görüşmelerine 807 gitti.” yazıyor. Görsel 196: The New York Times gazetesinde yayımlanan karikatürde, Başlık: Güvenlik Cenneti, dünyada karmaşa sürerken önerilen Kuzey Atlantik İttifakı yazılı posta kutusuna doğru bir güvercin uçuyor. Posta kutusunun 808 ayakları Kanada ve Amerika ve Batı Avrupa’nın üzerinde bulunuyor. Görsel 197: The New York Times gazetesinde yayımlanan karikatürde, Başlık: Tohum ve Mahsul. Stalin, Batı Avrupa’ya korku tohumları ekerken Atlantik Paktı kılıç birliğini kuruyor, Bunu gören Stalin büyük bir şaşkınlık 809 yaşıyor. 807 George White, Tampa Tribune Gazetesi, 1952 808 The New York Times Gazetesi, 5 Aralık 1948, s.175 809 The New York Times Gazetesi, 17 Nisan 1949, s.111 308 Görsel 198: The New York Times gazetesinde yayımlanan karikatürde, NATO tankı ilerlerken yol üzerinde Ekonomik ve Politik Problemler yazıyor, Alt yazı: (Ekonomik ve politik problemleri kastederek) “Yavaş yavaş 810 ortaya çıkıyor mu?” Görsel 199: The New York Times gazetesinde yayımlanan karikatürde, Atlantik Paktı içerisinde yer alan Norveç ve Danimarka karşısında Komünizmin yaklaştığını fark etmeyen İsveç. Alt yazı:“Tarafsız: Özgürlüğümden zevk 811 alıyorum.” Görsel 200: The New York Times gazetesinde yayımlanan karikatürde Stalin, Atlantik Paktı’nın kurulması sonucu: 812 “Bana savaş açıyorlar.” diyor. 810 The New York Times Gazetesi, 24 ġubat 1952, s.137 811 The New York Times Gazetesi, 27 Mart 1949, s.121 812 The New York Times Gazetesi, 27 Mart 1949, s.122 309 Görsel 201: The New York Times gazetesinde yayımlanan karikatürde, Atlantik Paktına yönelik Avrupa yorumu 813 anlatılmış. Görsel 202: The Evening Star gazetesinde yayımlanan karikatürde, Sam Amca Atlantik Paktı üyelerini mutlu bir 814 şekilde kapıda karşılıyor. Görsel 203: Akşam gazetesinde yayımlanan karikatürde Alt yazı: “Harb İlahı: Bu güneşe kar mı dayanır?” diyor. 815 Güneşin üzerinde ise Atlantik Paktı yazıyor. Görsel 204: The Evening Star gazetesinde yayımlanan karikatürde, Kuzey Atlantik İttifakı yazılı sayfayı okuyan 816 Stalin: Ne? Veto yok mu? diyor. 813 The New York Times Gazetesi, 16 Eylül 1951, s.134 814 The Evening Star Gazetesi, 29 Mart 1949, s.1 815 Akşam Gazetesi, 26 Mart 1949, s.1 816 The Evening Star Gazetesi, 22 Mart 1949, s.1 310