T.C. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANA BİLİM DALI ULUSLARARASI İLİŞKİLER BİLİM DALI KADDAFİ SONRASI LİBYA’DA ÇATIŞMA VE BARIŞI İNŞA SÜRECİ (DOKTORA TEZİ) Zeynep KALFA BURSA 2022 T.C. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI ULUSLARARASI İLİŞKİLER BİLİM DALI KADDAFİ SONRASI LİBYA’DA ÇATIŞMA VE BARIŞI İNŞA SÜRECİ (DOKTORA TEZİ) Zeynep KALFA Danışman Prof. Dr. Muzaffer Ercan YILMAZ BURSA 2022 TEZ ONAY SAYFASI T. C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE Uluslararasi İlişkiler Anabilim Dalı, 711716005 numaralı Zeynep KALFA ’in hazırladığı Kaddafi Sonrasi Libya’da Çatişma ve Barişi İnşa Süreci konulu Doktora Tezi Çalışması ile ilgili tez savunma sınavı, ………… günü ……………… saatleri arasında yapılmış, sorulan sorulara alınan cevaplar sonunda adayın tezinin……………….(başarılı/başarısız) olduğuna …………………(oybirliği/oy çokluğu) ile karar verilmiştir. Üye Tez Danışmanı ve Sınav Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Ercan YILMAZ Bursa Uludağ Üniversitesi Üye Bursa Uludağ Üniversitesi Üye Bursa Uludağ Üniversitesi Üye Bursa Uludağ Üniversitesi Üye Bursa Uludağ Üniversitesi Tarih ……………………….. SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ DOKTORA İNTİHAL YAZILIM RAPORU BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANA BİLİM DALI BAŞKANLIĞI’NA Tarih:09/02/2022 Tez Başlığı / Konusu: Kaddafi Sonrasi Libya’da Çatişma ve Barişi İnşa Süreci Yukarıda başlığı gösterilen tez çalışmamın a) Kapak sayfası, b) Giriş, c) Ana bölümler ve d) Sonuç kısımlarından oluşan toplam 215 sayfalık kısmına ilişkin, 09/02/2022 tarihinde şahsım tarafından Turnitin. adlı intihal tespit programından (Turnitin)* aşağıda belirtilen filtrelemeler uygulanarak alınmış olan özgünlük raporuna göre, tezimin benzerlik oranı %14 ‘tür. Uygulanan filtrelemeler: 1- Kaynakça hariç 2- Alıntılar hariç/dahil 3- 5 kelimeden daha az örtüşme içeren metin kısımları hariç Bursa Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tez Çalışması Özgünlük Raporu Alınması ve Kullanılması Uygulama Esasları’nı inceledim ve bu Uygulama Esasları’nda belirtilen azami benzerlik oranlarına göre tez çalışmamın herhangi bir intihal içermediğini; aksinin tespit edileceği muhtemel durumda doğabilecek her türlü hukuki sorumluluğu kabul ettiğimi ve yukarıda vermiş olduğum bilgilerin doğru olduğunu beyan ederim. Gereğini saygılarımla arz ederim. 09/02/2022 Adı Soyadı: Zeynep KALFA Öğrenci No: 711716005 Anabilim Dalı: Uluslararasi İlişkiler Programı: Statüsü: Doktora Danışman Prof. Dr. Muzaffer Ercan YILMAZ 09/02/2022 YEMİN METNİ Doktora tezi olarak sunduğum Kaddafi Sonrasi Libya’da Çatişma ve Barişi İnşa Süreci başlıklı çalışmamın bilimsel araştırma, yazma ve etik kurallarına uygun olarak tarafımdan yazıldığına ve tezde yapılan bütün alıntıların kaynaklarının usulüne uygun olarak gösterildiğine, tezimde intihal ürünü cümle veya paragraflar bulunmadığına şerefim üzerine yemin ederim. 09/02/2022 Adı Soyadı: Zeynep KALFA Öğrenci No: 711716005 Anabilim Dalı: Uluslararasi İlişkiler Programı: Statüsü: Doktora v ÖZET Yazar Adı ve Soyadı : Zeynep KALFA Üniversite : Bursa Uludağ Üniversitesi Enstitü : Sosyal Bilimler Enstitüsü Anabilim Dalı : Uluslararasi İlişkiler Bilim Dalı : Uluslararasi İlişkiler Tezin Niteliği : Doktora Sayfa Sayısı : viii+236 Mezuniyet Tarihi : … /…./ 2022 Tez Danışman(lar)ı : Prof. Dr. Muzaffer Ercan YILMAZ Kaddafi Sonrası Libya’da Çatışma ve Barışı İnşa Süreci Bu çalışma, kırk iki yıllık Kaddafi hükümetinin devrilmesinin ardından demokrasiye geçiş şansı yakalayan Libya’da, çatışma ve barışı inşa sürecinin temel unsurlarını incelemektedir. Libya, Soğuk Savaş sonrası döneme damgasını vuran devlet içi çatışmalara tipik bir örnektir ve bu anlamda deyim yerindeyse bir ‘’laboratuvardır’’. Libya’da barışı inşa sürecinin başarılı bir biçimde tamamlanabilmesi, benzer durumda olan çok sayıda devlet içi çatışmaya bir model oluşturabilecektir. Ancak “doğru çözümler doğru analize dayanır” ilkesinden yola çıkan çalışma, öncelikle Libya iç savaşının kompleks ve çok nedenli yapısını irdelemektedir. Bunun için de “analiz düzeyi” çerçevesi kullanılmakta ve iç savaşın nedenleri bireysel, toplumsal ve uluslararası düzey olmak üzere, bütüncül bir yaklaşımın temelinde, üç düzeyde ele alınmaktadır. Detaylı çatışma analizinin ardından çalışma, Libya’da barışın nasıl inşa edilebileceği sorununa odaklanmaktadır. Bu bağlamda kısa, orta ve uzun vadede ortaya konulabilecek çabalar ve bunlar ile ilgili aktörleri değerlendirilmekte ve tartışma konusu yapılmaktadır. Metodolojik açıdan ise çalışma derinlemesine tek vaka çalışması olup, veri toplama teknikleri ilgili politikacı ve uzmanlarla yapılan yüz-yüze görüşmeler ve çalışmaya ışık tutabilecek her türlü ikincil veriye dayanmaktadır. Anahtar Kelimeler: Libya İç Savaşı, Kaddafi Sonrası Libya, Arap Baharı ve Libya, Libya, Çatışma Analizi ve Çözümü vi ABSTRACT Writer’s Name : Zeynep KALFA University : Bursa Uludağ University Institue : Social Sciences Institue Anabilim Dalı : International Relations Bilim Dalı : International Relations Tezin Niteliği : PHD Sayfa Sayısı : viii+236 Mezuniyet Tarihi : … /…./ 2022 Tez Danışman(lar)ı : Prof. Dr. Muzaffer Ercan YILMAZ Conflict and Peace Building Process in Libya After Qaddafi This study examines the main causes of the ongoing Libyan civil war, as well as the pillars of building peace in Libya, which overtook the transition to democracy over the forty-two-year overthrow of Qaddafi. Libya is a typical example of the intra-state battles that marked the post-Cold War era, and in that sense, it is a laboratory in which intra-state disputes are processed. The successful completion of the peacebuilding process in Libya could set a model for many similar intra-state conflicts. However, starting from the principle of "right solutions are based on right analysis," this study starts with examining the complex and multi-cause structure of the Libyan civil war. For this, the "level of analysis" framework is used, and the causes of the civil war are examined at three levels based on a holistic approach: individual, social and international. After detailed conflict analysis, the study focuses on the problem of how to build peace in Libya. In this regard, what can be made in the short, medium, and long term, along with relevant actors, are evaluated and discussed. Methodologically, the study is a single in- depth case study. Data collection techniques involve face-to-face interviews with relevant politicians and experts, as well as any relevant secondary data. Key words: Libyan Civil War, Libya After Qaddafi, Arab Spring and Libya, Libya, Conflict Analysis and Resolution. vii İÇİNDEKİLER TEZ ONAY SAYFASI .................................................................................................... ii DOKTORA İNTİHAL YAZILIM RAPORU ............................................................. iii YEMİN METNİ ............................................................................................................. iv ÖZET ............................................................................................................................... v ABSTRACT .................................................................................................................... vi İÇİNDEKİLER ............................................................................................................. vii GİRİŞ ............................................................................................................................... 1 BİRİNCİ BÖLÜM LİBYA'NIN TARİHİ 1.1. BINGAZI MERKEZLI ÖĞRENCI EYLEMLERI ............................................. 13 1.2. İSLAMCI GRUPLARIN KADDAFI KARŞITI MUHALEFETI ....................... 14 1.3. KADDAFI DÖNEMI LIBYA SILAHLI KUVVETLERI .................................. 15 1.4. LIBYA’DA 17 ŞUBAT İSYANI ........................................................................ 16 1.5. LIBYA’DA KADDAFI SONRASI DÖNEM ..................................................... 21 İKİNCİ BÖLÜM ANALİZ DÜZEYİ 2.1. AKTÖR DÜZEYI ................................................................................................ 35 2.1.1. Ulusal Devlet Düzeyi .................................................................................... 35 2.1.2. Birey Düzeyi ................................................................................................. 36 2.1.3. Uluslararası- Uluslaraşırı- Uluslarüstü Kuruluşlar Düzeyi ........................... 36 2.2. SISTEM DÜZEYI ............................................................................................... 38 2.2.1. Global Sistem Düzeyi ................................................................................... 38 2.2.2. Bölgesel Alt Sistem Düzeyi .......................................................................... 45 2.3. ANALİZ BİRİMİ VE AÇIKLAMA BİRİMİ AYRIMI ...................................... 47 2.4. LİBYA İÇ SAVAŞI’NIN ANALİZ DÜZEYİ SORUNUNUN ANALİZİ ......... 48 2.4.1. Birey Düzey .................................................................................................. 48 2.4.2. Ulusal Devlet Düzeyi .................................................................................... 68 2.4.3. Uluslararası Düzey ........................................................................................ 87 viii ÜÇÜNCÜ BÖLÜM LİBYA’DA BARIŞI İNŞA SÜRECİ 3.1. LİBYA’DA BARIŞIN DESTEKLENMESİNDE BİREY DÜZEY .................. 148 3.1.1. Demokratik Liderlik ................................................................................... 148 3.1.2. Egemenlik Yetkisini Sınırlayan ve Dağıtan Çoğulcu Anayasa .................. 158 3.2. LİBYA’DA BARIŞIN DESTEKLENMESİNDE TOPLUMSAL DÜZEY ...... 164 3.2.1. Toplumlar Arası Diplomasi ........................................................................ 164 3.2.2. Eğitim Sisteminin Yenilenip, Güçlendirilmesi ........................................... 175 3.2.3. Demokratikleşme Sürecine Geçiş ............................................................... 177 3.2.4. Ekonomik ve Sosyal Yapılanma ................................................................. 185 3.2.5. Barışın Desteklenmesinde Medyanın Rolü ................................................. 189 3.3. LİBYA’DA BARIŞIN DESTEKLENMESİNDE ULUSLARARASI DÜZEY 191 3.3.1. İstikrarlı bir Uluslararası Ortam ve BM’nin Bölgede Aktif Rol Alması .... 191 SONUÇ ........................................................................................................................ 212 KAYNAKÇA ............................................................................................................... 222 ÖZGEÇMİŞ ................................................................................................................ 242 1 GİRİŞ Tarih boyunca büyük savaşların ve direnişlerin verildiği Orta Doğu Coğrafyası yıllarca sömürge haline getirilmiş ve siyasi istikrarsızlıkların baş noktası haline gelmiştir. Birçok sömürgeci ülkenin ilgisini çeken bu coğrafyada, özellikle İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesi ile birlikte büyük dönüşümler yaşanmaya başlanmıştır. Savaşın sona ermesi ile birlikte bir çok sömürgeci ülke ekonomik ve askeri açıdan yıpranarak zarar görmüştür. Sömürge konumunda olan birçok Arap ülkesi ise bu durumdan yararlanarak bağımsızlıklarını kazanmak için büyük bir mücadele içine girmiştir. Yeni dünya düzeninin başlıca aktörleri ABD ve SSCB, bölgedeki çıkarlarına karşılık, ayaklanan halkların bağımsızlık hareketlerini desteklemiştir. Bu ülkelerin bölgeye müdahalesi, kendi çıkarlarını ve güçlerini bölgede koruyacak devlet kurumlarının ve yönetimlerin iş başına gelmesi ya da getirilmesi ile daha da artmaya başlamıştır. İki kutuplu yeni dünya düzeninde Batı yanlısı liderler sadık dostlar olarak ödüllendirilirken, Batı karşıtı yönetimler ise cezalandırılmaya mahkum olmuşlardır. Bu coğrafyada yaşayan insanlar uzun yıllar boyunca insan haklarından ve temel hak ve özgürlüklerden yararlanamamış, özgürlük, adalet, eşit yaşama arzusu, din ve vicdan hürriyeti, ifade özgürlüğü gibi birçok haktan otoriter yönetimleri tarafından mahrum bırakılmıştır. Baskıcı ve yozlaşmış yönetimlerden sıkılan halk, hızlı nüfus artışı ile birlikte işsizlik sorunu ile yüzleşmiş, sosyal ve kültürel haklarından da mahrum bırakılınca toplumsal bunalıma sürüklenmiştir. Özellikle 2008 ve 2009 yılları arasında küresel ekonomik krizden zarar gören bölge ülkeleri ve bu yüzden ülkelerine döviz götüremeyen işçilerin yaşadığı sıkıntılar ve bunların üzerine yaşanan gıda enflasyonu, işsizlik, fakirlik ve ülke kaynaklarının halka paylaştırılmaması gibi sorunlar Arap Baharı ayaklanmalarını beraberinde getirmiştir. Tunus’ta üniversite mezunlarının işsizlik oranı %55, Suriye’de yirmi beş yaş altındakilerin %50’si işsiz ve ülke genelinin ise %25’i işsiz durumdayken yönetimlerin halkın durumunu göz ardı edip kaynakları sadece kendi çevrelerine akıtmaları halk isyanlarına neden olmuştur. Her ne kadar bazı ülkelerde göstermelik parlamenter uygulamalar yapılsa da halkın iradesi sandıklardan çok uzak kalmaktadır. Özellikle azınlık haklarının gözetilmemesi ve orantılı temsil hakkının bulunmaması halkın seçimlere katılmamasına yol açmıştır.1 1 Murat Tekek, “Arap Baharı ve Nedenleri”, TUİÇ Akademi, 2012, https://www.tuicakademi.org/arap- bahari-ve-nedenleri/, (30.03.2021). https://www.tuicakademi.org/arap-bahari-ve-nedenleri/ https://www.tuicakademi.org/arap-bahari-ve-nedenleri/ 2 Aralık 2010 tarihinde başlayan halkların ayaklanması yani Arap Baharı, Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde halkın rejim değişikliği, insan hakları, demokrasi istekleri doğrultusunda başlayan protesto, ayaklanma, devrim hareketleridir. 2011 yılında iş bulamayan, seyyar satıcılık yapan üniversite mezunu Tunuslu Muhammed Buazizi’nin bir zabıta tarafından mallarına el konulması ve şiddete maruz kalmasıyla kendini yakarak hayatına son vermesi Arap uyanışını başlatmıştır. Halkın sokaklara çıkıp seslerini duyurma girişimi barışçıl olarak başlasa da provokatörlerin desteği ile silahlı eylemlere dönüşmüştür. Orta Doğu’da iç savaşların fitilini ateşleyen bu ayaklanmalar, birçok kişinin hayatını kaybetmesine, yaralanmasına ve göç edip mülteci konumuna düşmesine neden olmuştur. Arap Baharı’nın en başarılı olduğu ülkelerden biri ise Libya olmuştur. Mısır örneğinde olduğu gibi bölgeye müdahil olan bir çok küresel aktör ile rejim devrilmiş ve ülke günümüzde de devam eden bir iç savaşa doğru sürüklenmiştir. İç savaş sırasında kabilelerin çıkar çatışmalarının da başlaması ile ülke kaosa sürüklenmiş ve kabileler toprak kazanımlarını arttırmak için uzlaşmadan uzak bir tavır içerisine girmişlerdir. Halkın rejim karşıtı gösterilerine sert ve orantısız karşılık veren Kaddafi hükümeti, NATO güçleri ile karşı karşıya kalmıştır. Fransa’nın işine gelen bu durum onun Libya’ya müdahalesine zemin hazırlamış ve böylece kırk iki yıllık Kaddafi rejimi devrilerek Libya’nın çöküşü de hız kazanmıştır. Küresel aktörlerin müdahalesine daha fazla karşı koyamayan Kaddafi, doğduğu şehir Sirte’de halkı tarafından yakalanarak öldürülmüştür. Kaddafi’nin ölümü ile Libya’ya demokrasinin geleceğini düşünen halk, büyük hayal kırıklığı yaşarken, mevcut durum hem bölgesel hem küresel anlamda daha karmaşık bir sorun haline gelmiştir. Bugün Libya iki farklı hükümet tarafından yönetilmektedir. Bölge coğrafi olarak üçe bölünmüş durumda olup küresel aktörlerin de iç savaşa dahil olması ve farklı bölgesel güçleri desteklemesi ile çatışmalar daha derin bir hal almıştır. Libya’nın bugünkü tablosu ise şöyledir; Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin hakim olduğu Trablus ve Sirte kentleri BM tarafından desteklenirken, doğu kısmını Tobruk merkezli General Halife Hafter güçleri kontrol etmektedir. Ülkenin çöl olan güney kısmını ise yerel aşiretler kontrol etmektedir. 3 Şekil 1: Libya’nın Bölgelere Göre Ayrılan Güç Dağılım Tablosu Kaynak: BBC News, “Libya'daki En Önemli Siyasi Aktörler Hangi Ülkeler Ve Kim, Ne İstiyor?”, 2020, https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-50976809, (30.03.2021). Ülkenin bu şekilde parçalara bölünmesi ve birçok güç tarafından kontrol edilmesi, özellikle Afrika ve Akdeniz’in kontrolünü sağlamak için büyük bir öneme sahip olan bu coğrafya, bir çok küresel aktörün dikkatini bu bölgeye çekmesine neden olmuştur. Afrika kıtasının en kaliteli ve en büyük petrol rezervine sahip olan Libya, Rusya’dan Mısır’a, BAE’den ABD’ye ve Fransa’ya kadar bir çok küresel aktörün üzerinde egemenlik kurmak istediği ve bu amaç doğrultusunda birbirleri ile rekabet eden güçlerin mücadele ettiği alan olmuştur. Muammer Kaddafi’nin devrilmesi ile birlikte küresel aktörlerin gözdesi haline Libya’da 2014 yılında büyük bir iç savaş başlamıştır. Güç boşluğuna giren Libya’da bir tarafta CIA ile ilişkisi olduğu bilinen, Kaddafi döneminde ordudan atılan askeri ve politik bir figür olan General Hafter ve ona bağlı güçlerden oluşan Libya Ulusal Ordusu varken, diğer tarafta ise BM tarafından ülkenin resmi hükümeti olarak kabul https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-50976809 4 edilen Ulusal Mutabakat Hükümeti yer almaktadır. Devrim sırasında etkisi bulunmayan Hafter, 2014 yılında meşru kabul edilen hükümeti kabul etmeyerek darbe girişiminde bulunmuş ve terör örgütleri ile mücadele kapsamı adı altında Bingazi ve Sirte’ye operasyonlar başlamıştır. Ülkedeki siyasi mekanizmaları kontrolü altına alıp tek elde toplamak isteyen Hafter ülkenin bölünmesinde ve kaosa sürüklenmesinde büyük rol oynamıştır. Orta Doğu’da halkların demokratikleşme isteklerine karşı çıkan BAE, Mısır, Suudi Arabistan gibi güçler Hafter güçlerini destekleyerek ülkede istikrarın sağlanmasına engel olmaktadırlar fakat BM, Türkiye ve Katar gibi devletler tarafından meşru hükümet olarak kabul edilen UMH, Hafter’in darbe girişimlerine karşı çıkmaktadırlar. 2019 yılında birçok küresel aktörün desteğini arkasına alarak Trablus’u ele geçirmeye çalışan Hafter, Türkiye’nin devreye girmesi ile yenilgiye uğrayarak geri çekilmek zorunda kalmıştır. Libya’da etkin olmaya çalışan birçok küresel aktör bugün ülke siyasetinde büyük rol oynamaktadır. Zengin enerji ve doğal kaynaklara sahip olan Libya’da uluslararası aktörlerin birbirleri ile çatışan çıkar ve motivasyonları bulunmaktadır. Her bir güç bu çıkarlarından vazgeçmedikçe Libya’daki kaos ortamının son bulması ve uzun vadede barışın sağlanması mümkün görünmemektedir. Libya’da istikrar ve güvenlik sorununda ulusal aktörlerin rolü olduğu kadar uluslararası aktörlerin de rolü hayati önem taşımaktadır. Önemli bir coğrafi konuma ve kaynaklara sahip olan Libya’nın iç savaşa sürüklenmesinin arka planını ve etkili dinamiklerini anlamak için bu çalışma büyük önem arz etmektedir. Çalışmanın ilk bölümünde Libya iç savaşının tarihsel geçmişine değinilirken, Kaddafi öncesi ve sonrası süreçte Libya’nın içinde bulunduğu duruma değinilmektedir. Ülkede yaşanan krizde Kaddafi’nin payı olup olmadığı bu bölümde açıklanmaktadır. Çalışmanın ikinci bölümünde analiz düzeyi ele alınmış olup, Libya’da yaşanan iç savaşın arka yüzünü daha iyi anlamak için çağdaş uluslararası ilişkiler teorisini sorgulamak, yaşanan istilaların, çıkan isyanların ne zaman ve neden gerçekleştiğini analiz etmek gelecekte yaşanabilecek olası savaşları önlemek adına önem arz etmektedir. Bu bölümde bireysel düzey, toplumsal düzey ve uluslararası düzeyler tek tek açıklanarak, Libya sorunun analiz edilmesi temelinde çözümlenmesi sağlanmaktadır. Bireysel düzeyde, Libya’daki liderlerin, siyasi aktörlerin rollerinden bahsedilirken, toplumsal düzeyde, Libya toplumunun düzeni, kabileler, ülkede demokrasi kültürünün olmaması, kültürel 5 şiddete eğilimleri ve toplumun altyapısı gibi konulara değinilmiştir. Uluslararası düzeyde ise, Libya sorununa müdahil olan dış güçler ele alınmıştır. Çalışmanın üçüncü bölümünde ise; detaylı çatışma analizinin ardından çalışma, Libya’da barışın nasıl inşa edilebileceği sorununa odaklanmaktadır. Bu bağlamda kısa, ve uzun vadede ortaya konulabilecek çabalar ve bunların ilgili aktörleri değerlendirilmekte ve tartışma konusu yapılmaktadır. Bu bölüm kendi içerisinde de üç bölüme ayrılmaktadır. Birinci kısımda çatışmanın çözümünde arabuluculuğun rolüne ve sürecin işleyişine odaklanılmaktadır. İkinci kısımda, barışın desteklenmesinde kısa vadede yapılması gerekenlere, örneğin; temsili bir hükümetin oluşturulması, güvenliğin sağlanması, geçiş dönemi adaletinin sağlanması ve suçluların cezalandırılması, yeni bir anayasanın oluşturulması gibi konulara odaklanılmaktadır. Üçüncü kısımda ise, barışın desteklenmesinde uzun vadede yapılması gerekenlere, örneğin; ortak amaçlar ve karşılıklı bağımlılık ilişkisi oluşturmak, eğitim sisteminin yenilenip güçlendirilmesi, demokratikleşme sürecine geçiş, ekonomik ve sosyal yapılanma ve ulusal uzlaşmanın sağlanması gibi konular ele alınmaktadır. Metodolojik açıdan çalışma derinlemesine tek vaka çalışması olup, veri toplama teknikleri ilgili politikacı ve uzmanlarla yapılan yüz yüze görüşmeler ve çalışmaya ışık tutabilecek her türlü ikincil veriye dayanmaktadır. Röportaj kısmında, toplamda on Libyalı ile görüşmeler yapılmış olup, hiçbiri isimlerini vermek istememiştir. Aralarından bazıları siyasi kimliklere sahip olduğu için, bazıları da ülkedeki siyasi baskıdan korktuğu için isim vermek istemediklerini belirtmiştir. Çalışmada cevaplamaya çalıştığım ana soru, “Libya sorununun arkasında yatan temel sebepler ve dinamikler nelerdir ve bu sorun, eğer çözülebilirse, nasıl çözülebilir? Sonuç olarak bu çalışmanın amacı, Libya sorununda yer alan dinamik ve âtıl süreçler, bunda rol oynayan bazı aktörlerin kendine has oluşu, siyasi iktidar mücadeleleri, birbirine geçmiş ulusal ve uluslararası yapıların etkisi gibi unsurlar ilişkilerin arkasındaki motivasyonların anlaşılmasını zor bile hale sokmaktadır fakat Libya’nın içinde bulunduğu bu kompleks yapı, çok yönlü ve iç içe geçmiş karmaşık bir uluslararası ilişkiler konusu olmasıyla dikkate değer bir araştırma konusu oluşturmaktadır. Bu çalışma Libya’da yaşanan karmaşık ve inişli çıkışlı seyri yansıtacak ve ilişkilerin Libya perspektifinden arka planını açıklamaya çalışacak bir çözümleme bulmayı 6 amaçlamaktadır. Çözümlemeyi uluslararası ilişkiler disiplini içinden yapmak için kullanacağımız araç “analiz düzeyi” (level of analysis) olacaktır. İlişkilerin iki dönemli yani Kaddafi öncesi ve sonrası çözümlemesini yapmamıza yardımcı olacak analiz düzeyi temasının açıklanmasının ardından konu bu analiz düzeyi çerçevesinden ele alınacaktır. 7 BİRİNCİ BÖLÜM LİBYA'NIN TARİHİ Libya, yaklaşık beş bin yıldır çeşitli halklara ve politik yapılara ev sahipliği yapmaktadır.2 Libya’nın adı antik Mısır döneminde bulunan bir Berberi (Levate) kabilesinin isminden türediği bilinmektedir; islam kaynaklarında Libya adı geçmiyorken ilk defa Yunanlılar tarafından kullanılmaya başlanmıştır.3 Bölgenin adı için esasen “Trablus” veya “Trablus ve Bengazi” kullanılmıştır. Libya ismi ilk dönemlerde bölgenin tamamı için kullanılan bir ad değil sadece batı kısmını içine alan Trablus’un adı olarak kullanılmıştır. Trablusgarp adı ise bu bölgenin Suriye-Lübnan’daki doğu Trablus’dan ayrılmasını sağlamak için kullanılmıştır.4 Kuzey Afrika’da bir kıyı ülkesi olan ve büyük bir bölümü sahra içinde kalan Libya’nın tarihsel gelişiminde coğrafya önemli rol oynamıştır.5 Kuzeyde Akdeniz, doğuda Mısır, güneydoğuda Sudan, güneyde Nijer ve Çad, batıda ise Cezayir ve Tunus'la çevrilidir. Ülke; Trablus, Sirenayka ve Fizzan olmak üzere üç bölgeye ayrılmış olup her biri kendi farklı kimliklerini 1960’lara kadar korumayı başarmıştır.6 Kuzey Afrika ülkelerinden Libya’da toplumsal ve ekonomik yapı kısmi olarak Basra Körfezi’ndeki Arap ülkeleri ile benzerlik göstermektedir. Afrika’nın kuzeyinde yer alan ve 1962 yılında OPEC üyesi olan Libya yaklaşık 1.760 kilometre kareyi kapsayan, dünyadaki en büyük on altıncı ülkedir.7 BM’in 2019 yılında yayınlamış olduğu verilere göre; ülkenin şu anki nüfusu altı buçuk milyondan fazladır ve ülkedeki yabancı nüfusun oranı yaklaşık olarak %25-30 civarındadır.8 Libya’da Arap asıllı nüfusun yanı sıra Afrika kökenli olan Berberi, 2 James Siebens, Benjamin Case, “The Libyan Civil War: Context and Consequences’’, THINK International and Human Security, 2012, s. 4. 3 Federal Research Division Library of Congress, Libya A Country Study, 1989, s. 3. 4 Nurettin Ceviz, “Libya Tarihine Kısa bir Bakış”, Ortadoğu Analiz, Mart 2011, C.3, S: 27, s. 81. 5 Dennis D. Cordell vd., “Libya”, Encyclopedia Britannica, 5 September 2019, https://www.britannica.com/place/Libya, (08.09.2019). 6 Federal Research Division Library of Congress, a.g.e., s. 3. 7 OPEC, “Libya Facts and Figures”, https://www.opec.org/opec_web/en/about_us/166.htm, (28.11.2019). 8 Worlddometers, “Libya Population”, https://www.worldometers.info/world-population/libya- population/, (28.11.2019). https://ipfs.io/ipfs/Qme2sLfe9ZMdiuWsEtajWMDzx6B7VbjzpSC2VWhtB6GoB1/wiki/Akdeniz.html https://ipfs.io/ipfs/Qme2sLfe9ZMdiuWsEtajWMDzx6B7VbjzpSC2VWhtB6GoB1/wiki/M%C4%B1s%C4%B1r.html https://ipfs.io/ipfs/Qme2sLfe9ZMdiuWsEtajWMDzx6B7VbjzpSC2VWhtB6GoB1/wiki/Sudan.html https://ipfs.io/ipfs/Qme2sLfe9ZMdiuWsEtajWMDzx6B7VbjzpSC2VWhtB6GoB1/wiki/Nijer.html https://ipfs.io/ipfs/Qme2sLfe9ZMdiuWsEtajWMDzx6B7VbjzpSC2VWhtB6GoB1/wiki/%C3%87ad.html https://ipfs.io/ipfs/Qme2sLfe9ZMdiuWsEtajWMDzx6B7VbjzpSC2VWhtB6GoB1/wiki/Cezayir.html https://ipfs.io/ipfs/Qme2sLfe9ZMdiuWsEtajWMDzx6B7VbjzpSC2VWhtB6GoB1/wiki/Tunus.html https://www.britannica.com/place/Libya https://www.opec.org/opec_web/en/about_us/166.htm https://www.worldometers.info/world-population/libya-population/ https://www.worldometers.info/world-population/libya-population/ 8 Hristiyan, Yahudi, Bahai, Budist ve Hindu nüfusu da yaşamaktadır. Libya’nın siyasal yapısını etkileyen ve bu yapıda önemli rol oynayan Arap kabilelerinin önemli kısmı Maliki mezhebindenken, İbadilik mezhebinin temsilcisi İbadi Banu El Hatap kabilesidir.9 Libya’nın tarihsel sürecini ele aldığımızda; milattan önce 12. yy’da Müslümanlar tarafından fethedilmeden önce, Fenikeliler, Libya sahillerine ticari amaçlarla gelmiş olsalar da milattan önce 9. yy’da bölgede hakimiyetlerini kurmuşlardır. Fenikelilerin kurduğu ve başkent olarak gösterilen Trablus milattan önce 5. yy’da Kartaca’ya bağlanmıştır. Sirenayka bölgesinde ise Yunanlılar milattan önce 630 yılında Siren şehrini kurmuşlardır. Libya’nın doğu kısmı Mısır’ın etkisi altındayken Trablus bölgesi Tunus ile irtibat halindeydi. İkinci Kartaca savaşından sonra Trablus, Kartaca’nın batı ve güneyini kapsayan, Mauretania’nın doğusunda kalan Numidya olarak bilinen bölgenin Kralı Massinissa tarafından ele geçirilmiştir.10 Fakat M.Ö. 146 yılında Kartaca, Romalılar tarafından yıkılarak Kuzey Afrika ele geçirilmiştir. Bölge, sonrasında Berberi saldırıları ile karşı karşıya kalarak zayıflamış ve 430 yılında Vandallar tarafından işgal edilmiştir. Zayıf ve fakir düşen bölge Bizanslılar tarafından 535 yılında işgal edilmiştir.11 Libya’da İslami dönem olarak bilinen Hz. Ömer devrinde; Müslümanlar Mısır’ı 642 yılında fethetmiş, Libya ve Tunus’daki Bizans yönetimine ise 647 yılında son vermişlerdir. 707 yılında Afrika bölgesindeki İslam fetihleri tamamlandığında bölge; Tunus ve Trablus, Cezayir ve Fas isimleriyle üç ayrı bölgeye ayrılmıştır. İç karışıklıkların sürekli devam ettiği bölgede, Trablus 1327 yılında kökenleri Berberi olan Ammaroğullarına geçti fakat 1355 yılında Ceneviz Amirali Philippo Doria, Trablus’u ele geçirip beş ay sonra ise Merinilere satmıştır. İspanyollar, Endülüs’teki Müslüman bölgelerini ele geçirerek Kuzey Afrika’ya yönelmeye başlamış ve 1510 yılında V. Ferdinand’ın gönderdiği orduyla Trablus, Hafsilerden alınmıştır. 1534 yılında ise Barbaros Hayrettin Paşa bölgeyi ele geçirmiş ve 1551 yılında Trablus şehri Turgut Reis ve Kaptan-ı derya Sinan Paşa tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. Fizan şehri de 1577 yılında Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğüne katılmıştır. 17. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin eyaletler üzerindeki kontrolü zayıflamaya başlayınca Trablus’un gücü 9 Veysel Ayhan, Arap Baharı İsyanlar, Devrimler ve Değişim, Bursa: MKM Yayıncılık, 2012, s: 146. 10 Ahmet Kavas, “Libya”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (DİA), https://islamansiklopedisi.org.tr/libya#2, (30.09.2019). 11 Nurettin Ceviz, a.g.e., s.81. https://islamansiklopedisi.org.tr/libya#2 9 zayıflamaya başlamış ve 1864 yılında kabul edilen Teşkil-i Vilâyet Nizamnâmesi ile Trablusgarp eyaleti vilayet olmuştur. Trablusgarp vilayet olurken, 1877 yılında da çıkarılan bir diğer kanunla Bingazi, Derne ve havalisi doğrudan doğruya İstanbul’a bağlı bir sancak haline getirilmiş ve böylece Libya 20. yüzyıla Trablusgarp vilayeti ve Bingazi müstakil sancağı olarak geçmiştir ve Bingazi ayrı bir sancak haline gelmiştir. 1866 yılında vilayetin sancakları: Trablusgarp Sancağı, Hums Sancağı, Cebel-î Garbi Sancağı, Fizan Sancağı, Sirenayka (Bingazi) Sancağı; 1908 yılında vilayetin sancakları: Trablusgarp Sancağı, Hums Sancağı, Cebel-î Garbi Sancağı, Fizan Sancağı olmuştur. Osmanlı Devleti’nin Libya’da hakimiyet kurduğu süre boyunca bu coğrafyada kısmi de olsa bir birlikteliğin oluştuğu bilinmektedir. Osmanlı Devleti’nin özellikle ikinci döneminde gelişen milli bürokrasi, kurulan milli ordu ile ayrıca sınırlı olarak yapılan yatırımlar sayesinde milli bir burjuvazinin gelişmesi desteklenmiştir.12 Osmanlı’nın 1878 yılında Rusya’ya yenilmesiyle Afrika’nın tamamının ve Libya’nın paylaşılması tartışmaları ortaya çıkmıştır. 1881 yılında Tunus’un Fransa, 1882’de Mısır’ın İngiltere tarafından işgal edilmesiyle Osmanlı topraklarında pay sahibi olmak isteyen bir diğer ülke İtalya 18 Haziran 1878 tarihinde Berlin Kongresi’nde devreye girerek, Libya’yı Roma İmparatorluğu’nun kendi denizi, Akdeniz’i de doğal gelişme alanı olarak ilan etmiştir.13 Libya, 1911 yılında limanlarının bombalanmaya başlamasıyla İtalyanlar tarafından işgal edilmiştir. 1912 yılında başlayan Balkan Savaşı ve içinde bulunduğu zorlu koşullardan dolayı Osmanlı Devleti İtalyan işgali karşısında gerekli mücadeleyi verememiş ve 18 Ekim 1912 tarihinde imzalanan Uşi Antlaşması ile Libya Osmanlı Devleti topraklarından çıkarak İtalya’nın hakimiyetine geçmiştir. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra İtalyan işgaline uğrayan Libya’da Ömer Muhtar tarafından bir direniş hareketi başlatılmış olsa da 1931 yılında Ömer Muhtar’ın Sirte şehrinde yakalanarak idam edilmesi ile direniş hareketi başarısız olmuştur.14 Sonrasında İdris el Senusi, Libya halkını bağımsızlıklarını kazanabilmeleri için tekrar mücadeleye çağırdı ve İtalyanlar Libya topraklarından çıkarıldıktan sonra ülkenin en stratejik ve en önemli bölgeleri İngiliz ve Fransız egemenlikleri altına girmiştir. Bağımsızlık adına yapılan mücadeleler büyüyüp güçlenince 1949 yılının kasım ayında BM, Libya’da Trablus, Bingazi ve Fizan’ı içine 12 Gürkan Doğan, Bülent Durgun, “Arap Baharı ve Libya: Tarihsel Süreç ve Demokratikleşme Kavramı Çerçevesinde Bir Değerlendirme”, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2012, C: 1, S: 15., s: 64. 13 Nurettin Ceviz, a.g.e., ss. 82-83. 14 İNSAMER, “Libya”, https://insamer.com/tr/libya_839.htm, (02.10.2019). https://insamer.com/tr/libya_839.htm 10 alacak şekilde bağımsız devlet kurulmasına karar vermiş15 ve 1 Ocak 1952 tarihinde Libya bağımsızlığını ilan ederek İdris el Senusi de ülkenin ilk ve son kralı olarak başa geçmiştir.16 Libya o dönemde almış olduğu dış yardımlar dışında ekonomik durumu çok iyi olan bir ülke değildir. Ülkede petrol arama çalışmaları, Ulusal Petrol Kanunu’nun 25 Nisan 1955 yılında yürürlüğe girmesiyle başlamıştır.171959 yılında Zelten Dağları eteklerinde büyük petrol yataklarının bulunmasıyla Libya ekonomisi denge durumuna gelmiştir.18 Petrol ihracatına 1961 yılında19 başlayan Libya’da petrol, kral ve ailesini zenginleştirirken halkın ekonomik durumunda herhangi bir değişime yol açmamıştır. Eylül ayının 1969 yılında tedavisi için Türkiye’de bulunan Senusi’nin görevine, Muammer Kaddafi önderliğindeki bir grup subayın gerçekleştirdiği askeri bir darbe ile son verilmiştir.20 Kral İdris’in 1969 yılında Muammer Kaddafi öncülüğündeki Devrimci Komuta Konseyi’nin düzenlediği darbeyle tahttan indirilmesinden bugüne kadar Kaddafi, ülkesine kendisinin “üçüncü dünya teorisi” dediği “yeşil kitap” rejimini getirmiştir. Üç ciltlik eserden oluşan yeşil kitabın içeriği; konferans ve konuşmalarında yer verdiği dinde reform fikirlerinden oluşmaktadır. Kaddafi, Kur’an-ı Kerim’den başka kaynak kabul etmediğini söyleyerek bütün hadis-i şerifleri ve Müslümanların icmalarını inkâr etmiş ve bu bilim adamlarını münafıklık ve zındıklıkla itham etmiştir. Ülkesinde kapalı kadınların çoğaldığını görünce; kadın erkek eşitliğini ileri sürerek kadınların da askerlik yapması gerektiğini ve başlarının açık olmasını mecburi tutmuştur.21 Kaddafi kendisinin yazmış olduğu “Yeşil Kitap”ta; insan topluluklarının karşılaştığı ilk politik sorunu iktidar aracı olarak tanımlamaktadır. Kaddafi’ye göre; genel olarak bir aile içinde bile, anlaşmazlık bu sorundan kaynaklanmaktadır. Modern toplumlar kurulduktan sonra, bu sorun daha tehlikeli boyutlara vararak tüm ulusların bu sorundan sürekli olarak etkilenmesine neden olmuştur. Ona göre, toplumlar bundan dolayı ortaya çıkan birçok etki ve tehlikelerden etkilenmektedirler. Toplumlar bu soruna kesin ve demokratik temele dayanan bir çözüm getirmeyi başaramadılar fakat “Yeşil 15 İNSAMER, a.g.e. 16 Serdar Erdurmaz, Libya Arap Baharının Solan Yüzü, Ankara: Berikan Yayınevi, 2011, ss. 15-16. 17 Serdar Erdurmaz, a.g.e., s. 6. 18 Selin M. Bölme vd., “Batı ve Kaddafi Makasında Libya”, SETA Rapor, Mayıs 2011, Sayı: 3, ss: 8-9. 19 Serdar Erdurmaz, a.g.e., s. 6. 20 Selin M. Bölme vd., a.g.e., s. 9. 21 Serdar Erdurmaz, a.g.e., s. 16. 11 Kitap” iktidar aracı için teorik ve kesin bir çözüm getirmektedir. Kaddafi’ye göre, bugün dünyada tüm siyasi rejimlerin varoluşu iktidar için iktidar araçları arasındaki mücadeleden oluşmaktadır. Bu mücadele ister barışçı ister silahlı bir biçimde olsun, sınıflar, gruplar, kabileler, fertler veya partiler arasında oluşur fakat sonunda iktidar aracının zaferiyle sonuçlanmaktadır. Kaddafi’ye göre bunun sonucu halkın mağlubiyeti yani gerçek demokrasinin mağlubiyetidir. Kaddafi kitabında diktatörlüğe şöyle örnek vermektedir; siyasi mücadelede toplam oyların %51’ini kazanan bir adayın bu kazanç haddi zatında sahte bir demokrasinin görünümü olup, bunu dikta bir iktidar aracı olarak tanımlamaktadır. Çünkü geride kalan seçmenlerin %49’u seçmedikleri bir iktidar aracına zorla tabi olmuşlardır. Ayrıca Kaddafi’ye göre, siyasi mücadelede, yönetimi eline alan aday belki de azınlıığı temsil eden kimsedir. Yani, seçmenlerin oyları birkaç adaya dağıtıldığında en çok oy alan kazanmaktadır fakat bu oyları kazanan kimsenin aldığı oy oranı diğerlerinden toplu olarak daha azdır ama yine de en çok oyu aldığı için kazanmış olmuştur. Bu kazanma her ne kadar meşru ve demokratik olarak sayılsa bile, gerçekte sahte bir demokrasinin örtüsü ile bürünen bir diktatörlük oluşturulmuş olur. Özetle kitap, bugün dünyadaki siyasi rejimlerin gerçeğini bu şekilde değerlendirerek bu rejimleri birer dikta rejim olarak tanımlamaktadır.22 Kaddafi iktidarı boyunca Libya’da Yeşil Kitap’ı baz alarak İslam sosyalizmini uygulamaya çalışmıştır. Bir petrol ülkesi olan Libya elindeki bu silahı dış güçlere karşı en akıllıca kullanan ülkelerin başında yer almıştır. Kaddafi ve arkadaşları yabancı petrol şirketlerini teker teker millileştirerek rezervlere dokunmadan petrol gelirlerini iki yıl içinde %120 oranında arttırarak büyük başarı elde etmiştir. Kaddafi döneminde idareciler, petrol sanayisinin korunması ve gelişmesi için yılda 40 milyon dinarlık bir bütçe ayırmışlardır ve bilindiği gibi Libya’nın petrolü dünyanın en iyi petrollerinin başında gelmektedir.23 Libya, varlığı kanıtlanmış petrol rezervlerinin büyüklüğü açısından Afrika’da birinci, dünyada dokuzuncu sırada yer almaktadır ve bu rezervler, ülkenin gayri safi yurtiçi hasılasının yarısından ve devlet gelirlerinin yüzde 75’inden daha fazlasına karşılık gelmektedir.24 Kaddafi liderliğindeki Libya sosyalizm ve Arap milliyetçiliği yönünden yeni iç 22 Muammer El-Kaddafi, Yeşil Kitap, ss: 3-5. 23 Hüdai Bayık, Kaddafi, Ankara: Nur Yayınları, 1973, ss: 96-99. 24 Aljazeera Turk, “Ülke Profili: Libya”, 18 Mart 2014, http://www.aljazeera.com.tr/ulke-profili/ulke- profili-libya, (28.11.2019). http://www.aljazeera.com.tr/ulke-profili/ulke-profili-libya http://www.aljazeera.com.tr/ulke-profili/ulke-profili-libya 12 ve dış politikaya yönelmiştir. Arap birliğinin kurulması Kaddafi’nin dış politikasını oluşturan en önemli hedefleri arasında yer almıştır fakat Arap liderlerin çoğu bu fikre sıcak baksalar da uygulama konusunda daha çok zamana ihtiyaç duyulacağı kanısına varmışlardır. Cemal Abdülnasır’ın 1970 yılında öldüğü sene Libya ve Mısır arasında birebir görüşmeler başlamış ve bu diyaloğa Suriye’nin de dahil olmasıyla 1971 yılının Nisan ayında Kaddafi, Enver Sedat ve Hafız Esad ile üç ülke arasında federasyon şeklinde bir birleşmenin gerçekleşeceği haberini vermiştir. Ardından üç ülkede bu karar referanduma götürülmüş ve oy çokluğu ile kabul edilmiştir. Anayasa taslağının imzalanmasından sonra 1 Ocak 1972 yılında yürürlüğe giren ve adı Arap Cumhuriyetleri Federasyonu olarak belirlenen bu birleşme, Kaddafi’nin tüm girişim ve ısrarlarına rağmen, zamanla yaşanan anlaşmazlıklar ve görüş ayrılıkları neticesinde hiçbir zaman uygulanamamıştır.25Kaddafi döneminde Libya dış politikasında Sovyetler Birliği ve Mısır'a yakın politikalar izlerken, iç politikasında ise tek partili sistemle sosyalist bir yönetim kurmaya çalışmıştır. 1972 yılında Libya’da Arap Sosyalist Birliği dışında tüm partilerin kapatılması kararı ile Kaddafi, iktidarını zayıflatabilecek tehdit unsurlarını (ordu, islamcılar, öğrenciler ve doğulu aileler) ortadan kaldırmak için çalışmalara başlamıştır. Tehdit unsuru olarak gördüğü tüm bu yapıların içinde etkisi olan kabileler sistem dışı bırakılırken Kaddafi ile yakın ilişkileri olanlar da iktidarda yer almışlardır.26 İktidarı kansız bir darbe ile ele geçiren Kaddafi liderliğindeki genç subayların ilk politikası, Kral İdris rejimiyle iyi ilişkilere sahip olan askeri personeli tasfiye etmek olmuştur. Bu amaç ile ilk olarak 1969 yılının aralık ayında rejimi devirmek suçu ile orduda görev alan yaklaşık yüz yirmi asker tutuklanarak yeni askeri yapılanma oluşturulmaya çalışılmış olsa da bunun kısa süre içinde gerçekleşemeyeceği 1975 yılında yaşanan darbe girişimiyle ortaya çıkmıştır.27 Konsey üyesi Callud’un rejim yanlısı politikasından dolayı Devrim Komite Konseyi üyelerinin de içinde bulunduğu askerlerin 1975 yılının ağustos ayında Kaddafi’ye karşı yapmış oldukları darbe başarısız olmuştur. Hain olarak nitelendirilen askerlerin yargılanmalarının ardından on iki kişiden oluşan konseydeki temsilcilerin sayısı beşe düşümüştür ve 5 Nisan 1977’de rejimi devirme suçlamasıyla yirmi iki askeri yetkili kamuoyu önünde idam edilmiştir.28 Ordu içinde 25 Gürkan Doğan, Bülent Durgun, a.g.e., s: 71. 26 Veysel Ayhan, a.g.e., ss: 154-155. 27 Veysel Ayhan, a.g.e., s: 155. 28 Nicholas Hagger, The Libyan Revolution: It’s Origins and Legacy a Memoir and Assessment, Washington D.C.: O Books, 2009, s: 104. 13 oluşan muhalefetten ve kendisine düzenlenebilecek askeri bir darbeden endişe duyan Kaddafi oluşturduğu devrim komisyonlarıyla ordu üzerinde hakimiyet kurmaya çalışmıştır. Kaddafi, Libya ordusunda görevde bulunan askerleri erken emekliye ayırarak, askerlerin belirli aralıklarla yerlerini değiştirerek veya doğrudan görevden alarak olası darbe ihtimalinin önüne geçmeye çalışmıştır. Kaddafi izlediği bu politikalarla 1980’lerden sonra ve özellikle Libya’nın hava kuvvetlerinde önemli bir nüfusa sahip olan Warfallah aşiretinin 1993 yılında gerçekleştirmeye çalıştığı darbelerden başarıyla kurtulmuştur. Warfallah aşiretinin düzenlediği darbe girişimi sonrası Kaddafi kendi aşiretinden oluşan askeri bir yapılanmaya yönelmiştir ve böylece hava kuvvetlerinde Kaddaf aşireti üyelerinin etkili olduğu bir yapılanma oluşmuştur. Kaddafi her ne kadar orduya güvenmeyip oğullarının başında yer aldığı özel askeri birlikler kurmuşsa da ordu içerisindeki subayların darbe girişimlerini önleyememiş ve 1995-1998 yılları arası Libya’da üç tanesi İslamcı gruplarla ilişkili olmak üzere birçok darbe girişiminde bulunulmuştur.29 1.1. BINGAZI MERKEZLI ÖĞRENCI EYLEMLERI Libya’da öğrenci eylemlerinin Kral İdris döneminden bu yana önemli politik eylemlerin başında geldiği bilinmektedir ve Kaddafi döneminde askerlerin olası eylemlerine karşı alınan kararların yanı sıra darbe yanlısı öğrenci grupları ve onların eylemleri için de radikal kararlar alınmıştır. 1973 yılından itibaren iktidarın üniversite öğrencilerini kontrolü altına almasından rahatsız olan gençler 1975 yılının Şubat ayında eylemlerine başlamış ve iktidar ile üniversite öğrencileri arasında çatışmalar başlamıştır. Bu çatışmalar esnasında; 28 Şubat tarihinde Bingazi ve Trablus Üniversitelerinden eylemlere karışan birçok genç tutuklanmış ve Kaddafi yaptığı açıklamada iktidarın eylemlere asla izin vermeyeceğini açıklamıştır. 5 Ocak 1976 tarihinde öğrenciler daha büyük eylemler başlatmış rejimin üniversitelere olan müdahalelerini protesto etmişlerdir. Ardından bir yıl sonra 1977 yılında öğrenciler tekrar üç yıl sürecek olan yeni bir isyan hareketi başlatınca birçok öğrenci tutuklanarak ömür boyu hapis cezasına çarptırılırken yine öğrenci olan Omar Dabbob ve Muhammed Suud, Bingazi meydanında asılmıştır. 29 Veysel Ayhan, a.g.e., s: 156. 14 1977 sonrası yıllarda eylemler bastırılmıştır fakat birçok rejim karşıtı muhalif yurt dışına kaçmıştır.30 1.2. İSLAMCI GRUPLARIN KADDAFI KARŞITI MUHALEFETI 1970’lerin sonunda öğrenci eylemlerinin bastırılmasının ardından Kaddafi rejimi bu kez 1979 yılında siyasi ve ideolojik nedenlerle ülkelerinden ayrılmak zorunda kalan sürgündeki Libyalı isyancıların ve İslamcı grupların tehdidi ile karşı karşıya kalmıştır. 1990’larda İslamcı grupların gerçekleştirdiği muhalefet Kaddafi ve rejim için ciddi tehdit unsuru oluşturmuştur.31 Abdelhakim Belhadj tarafından yönetilen Libyalı İslami Savaşçılar Grubu (The Libyan Islamic Fighting Group-LIFG), Muammer el-Kaddafi’yi devirmek için Libya’da 1995 yılında kurulan sünni bir muhalefet grubuydu. Libyalı İslami Savaşçılar Grubu, Afganistan’da savaşmış ve 1980’lerin sonunda Kaddafi rejimini devirmek için mücadeleye başlamıştır. El Kaide ile bağlantısı olduğu iddia edilen grup, Kaddafi’ye yönelik suikast girişimleri, 2003 yılında Fas’taki bombalı saldırıları ve Bingazi polisi ile girdiği şiddetli çatışmalarla tanınmış olup; grubun en aktif olduğu yer Libya’nın doğusunda yer alan Sirenayka bölgesidir.32 3 Kasım 2007 tarihinde grup, El Kaide’nin propagan kolu El Sahab’ın hazırladığı iki video klip ile resmen El Kaide ile birleştiklerini açıklamıştır.33 LIFG’ın Kaddafi’ye yönelik saldırıları; 14 Şubat 1996 yılında Kaddafi’nin Libya’nın çöl bir kasabasını ziyareti esnasında el bombası fırlatılarak gerçekleştirilmeye çalışılmış fakat el bombasının yanlış arabanın altına atılmasıyla altı masum kişi hayatını kaybetmiş ve bu suikast girişimi başarısız olmuştur. Kasım 1996 yılı ve 1998 yılında LIFG Kaddafi’ye tekrar suikast girişiminde bulunmuştur.34 LIFG, Kaddafi’nin oğlu Hamis’in yönettiği Seçkin Birlikler karargahına 17 Şubat 1997 tarihinde saldırı düzenlemiş ve birçok asker yaşamını yitirmiştir. 1998 yılına gelindiğinde ise rejim 30 Veysel Ayhan, a.g.e., ss: 157-158. 31 Veysel Ayhan, a.g.e., s:158. 32 Stanford CISAC, “Libyan Islamic Fighting Group”, 2018, https://cisac.fsi.stanford.edu/mappingmilitants/profiles/libyan-islamic-fighting- group#highlight_text_8480 , (10.12.2019). 33 United Nations Security Council, “Libyan Islamic Fighting Group”, https://www.un.org/securitycouncil/sanctions/1267/aq_sanctions_list/summaries/entity/libyan- islamic-fighting-group, (10.12.2019). 34 Stanford CISAC, “Libyan Islamic Fighting Group”, 2018, https://cisac.fsi.stanford.edu/mappingmilitants/profiles/libyan-islamic-fighting- group#highlight_text_8486, (10.12.2019). https://cisac.fsi.stanford.edu/mappingmilitants/profiles/libyan-islamic-fighting-group#highlight_text_8480 https://cisac.fsi.stanford.edu/mappingmilitants/profiles/libyan-islamic-fighting-group#highlight_text_8480 https://www.un.org/securitycouncil/sanctions/1267/aq_sanctions_list/summaries/entity/libyan-islamic-fighting-group https://www.un.org/securitycouncil/sanctions/1267/aq_sanctions_list/summaries/entity/libyan-islamic-fighting-group https://cisac.fsi.stanford.edu/mappingmilitants/profiles/libyan-islamic-fighting-group#highlight_text_8486 https://cisac.fsi.stanford.edu/mappingmilitants/profiles/libyan-islamic-fighting-group#highlight_text_8486 15 Kaddafi’ye karşı yapılan saldırıları bastırmış ve örgütün direniş gücünü kırmıştır. Direniş gücünün kırılmasına rağmen İslami muhalefet devam etmiş ve Kaddafi 2007 yılından itibaren LIFG’nin tutuklu olan liderleri ile görüşmeler başlatarak 2011 yılının başına kadar 400 kişiye yakın grup üyesi serbest bırakılmış ve başta Abdülhakim Belhadj olmak üzere birçok grup üyesi 2011’de başlayan isyan hareketine askeri destek vermiştir. Abdülhakim Belhadj, Trablus Askeri Konsey Başkanı olarak önemli bir pozisyona yükselme fırsatını yakalamıştır.35 1.3. KADDAFI DÖNEMI LIBYA SILAHLI KUVVETLERI ABD, 1988 yılında İskoçya'da bir Amerikan yolcu uçağının düşmesinden ve 270 kişinin ölümünden iki Libya vatandaşını sorumlu tutmuş ve teröre destek verme gerekçesi ile Libya’ya ambargo uygulama kararı almıştır. 1999 yılında BM ambargosunun kaldırılışıyla birlikte Libya, silah ithalatında eski potansiyel alıcı konumuna geri dönmüştür. Yedi yıl boyunca devam eden ambargo öncesi, 1970 ve 1991 yılları arasında Rusya’dan Libya’ya 19 milyar dolar değerinde askeri teçhizat ve malzeme satışı yapılarak Rusya Libya için ana tedarikçi konumdaydı. Bu malzemelerin içinde 2000’den fazla tank, 2000 zırhlı personel taşıyıcı ve zırhlı muharebe aracı, 350 kundağı motorlu top da dahildi. Bu dönemde Libya’nın hava ve deniz kuvvetleri çoğunlukla Sovyet yapımı uçak ve gemilerle donatılmıştı. Rusya dışından yapılan küçük paylı alımlar da çoğunlukla Brezilya, Çekoslavakya, İngiltere, Fransa, İtalya, ABD, Yugoslavya ve Kuzey Kore’den yapılmaktaydı. Fakat ABD ambargosuyla birlikte planlarda ve alımlarda aksamalar meydana gelmiştir. Örneğin, Hava Kuvvetlerinin modernizasyonu, MİG-29 savaş uçaklarının alımı askıya alınmıştır. Petrol üretimi için yedek parçalar dahil her türlü yedek parça, çift kullanımlı malzemelerin ithalatı ve dışarıda bulunan Libya’ya ait finansal değerlerin dondurulması Libya’yı ciddi şekilde etkilemiştir. Ambargonun kaldırılması ve petrol satışlarının artışı ile birlikte Kaddafi gelirlerin bir kısmını Libya Silahlı Kuvvetlerinin modernleşmesine harcamıştır.36 Fakat Kaddafi Libya Silahlı Kuvvetlerinin 35 Veysel Ayhan, a.g.e., s: 161. 36 Serdar Erdurmaz, a.g.e., ss:11-12. 16 modernleşmesine ciddi şekilde ağırlık vermemiştir bunun nedeni ise, ordunun bir gün kendisi ve ailesine karşı gelip isyan başlatma endişesinde kaynaklandığı düşüncesidir.37 Kaddafi ordusu isyandan önceki dönemde ağır toplar, tanklar, savaş uçakları ve küçük bir donanma tarafından desteklenen yaklaşık 100.000 askerden oluşmaktaydı. İsyan döneminde orduda dağılmalar başlayınca birçok askeri teçhizat isyancıların eline geçmiştir. İsyancıların tam olarak elindeki gücü tespit etmek zor fakat en donanımlı ve eğitimli birimler Muammer Kaddafi’ye sadık kalmıştır bunun nedeni ise; bu birimlerdeki kişilerin normal ordu yapısı dışındakilerden farklı olarak Kaddafi’nin aile üyelerinden ya da en yakın çevresindeki kişilerden oluşmaktaydı.38 2009 yılı sonunda elde edilen verilere göre Libya Silahlı Kuvvetlerinin askeri harcamaları, 1997 ve 2008 yılları arasındaki harcama oranlarına göre artış göstermiştir. 1997 yılında yapılan harcamalar 468 milyon dolarken; 2004 yılında 892 milyon dolara çıkmış, 2007 yılında 728 milyon dolara düşmüş olsa da 2008 yılında 1,1 milyar dolarla en yüksek seviyeye ulaşmıştır. Artan petrol gelirlerinin de etkisiyle 1997 yılında GSMH’nin %4,1’i olan askeri harcamalar 2008 yılında %1,3’e kadar gerilemiştir.39 1.4. LIBYA’DA 17 ŞUBAT İSYANI 2011 öncesi dönemde Libya’da farklı nedenlerden dolayı iktidara karşı olan oldukça güçlü bir muhalif tabanın olduğu bilinmektedir. Libya’da 17 Şubat isyanıyla birlikte kısaca “Arap Baharı” olarak adlandırılan bu süreçte siyasal sistem derin hasarlar görmüş ve yeni aktörlerin Libya’da sahneye çıktığı bir dönem başlamıştır. Yeni bir oluşumun başlangıcı olan bu süreçte siyasi zemin oldukça kaygan olup ekonomik, kültürel, toplumsal aktörlerin sayısı da gittikçe artarak gündemin takip edilmesini zorlaştırmış ve bu durum uluslararası aktörlerin ilgisini Libya’ya çekmiştir. Kaddafi’nin “cemahiriye” olarak adlandırdığı bu sistem de uluslararası standartlara sahip devlet kurumlarının oluşumu teşvik edilmemiş, siyasal, kültürel, toplumsal ve ekonomik alanlarda üretken, aktif aktörlerin ortaya çıkması engellenmiş ve gündemi tekelleştirerek, uluslararası aktörlerin Libya’da etkin rol oynamasına izin verilmemiştir. Tüm bu nedenler 37 Serdar Erdurmaz, “Libya Silahlı Kuvvetlerine Genel Bir Bakış”, TÜRKSAM, 2011, http://turksam.org/libya-silahli-kuvvetlerine-genel-bir-bakis, (14.12.2019). 38 REUTERS, “Factbox: Libya’s Military: What Does Gaddafi Have?”, 2011, https://www.reuters.com/article/us-libya-military-idUKTRE7274QI20110308, (14.12.2019). 39 Serdar Erdurmaz, “Libya Silahlı Kuvvetlerine Genel Bir Bakış”, TÜRKSAM, 2011, http://turksam.org/libya-silahli-kuvvetlerine-genel-bir-bakis, (14.12.2019). http://turksam.org/libya-silahli-kuvvetlerine-genel-bir-bakis https://www.reuters.com/article/us-libya-military-idUKTRE7274QI20110308 http://turksam.org/libya-silahli-kuvvetlerine-genel-bir-bakis 17 doğrultusunda aktif ve üretken kişiler yurt dışına kaçarak orada muhalefet hareketleri başlatarak, ülkede kalan rejim karşıtı aktörler ise yer altına çekilmiş ve kabile örgütlenmesi ile sosyalleşen halk sessiz kalıp istikrarlı hareket etmiştir.40 Libya’da yaşanan devrim ve rejime duyulan öfkenin nedeni ne tahıl fiyatlarının hızla yükselişi ne de 2007 yılında başlayan küresel kredi bunalımından olumsuz yönde etkilenmesidir. Çünkü Libya’nın ekonomisi merkezi planlamaya dayanmakta olup bu durum Tunus’da ve Mısır’da meydana gelen türden serbest düşüşe karşı makro ekonomik göstergeleri tamponlamıştır. 2010 yılının sonuna gelindiğinde Libya’da ne ekmek gösterileri vardı ne de şubat ayında yapılan protesto doğrudan ekonomik sorunlarla ilgiliydi. Libya’daki temel sorun halkın demokrasi isteklerinin karşılanmaması ve bu isteklerinin bastırılmasına duyulan öfkeydi.41 Muammer Kaddafi ülkedeki birçok kurumu kontrolü altına alarak kendisi ve oğulları dışındaki kimsenin isimlerinin kamuya mal olmasına imkan vermemiştir. London School of Economics’ten mezun olan en büyük oğlu Seyfülislam, Libya’nın Batı ile ilişkilerini yöneten kişi olarak tanıtılmış, Hamis Kaddafi, milis güçlerini komuta ederken, Mutasım, Milli Güvenlik Konseyi’nin başkanlığına geçirilmiştir. Diğer oğullarından Albay Saadi ve Üsteğmen Hanibal Libya ordusunda yerlerini almışlardır. Ülkenin tüm kontrolünü eline alan ve Libya’nın kendisine ait olduğu düşüncesine inanan Kaddafi, Tunus’ta başlayan protestolara en önemliside 17 Aralık 2010 yılında üniversiteyi bitirip iş bulamadığı için seyyar satıcılık yapmaya başlayan Muhammed Buazizi’nin seyyar tezgahına polislerin el koyup kendisini yakmasıyla ve ardından Devlet Başkanı olan Zeynelabidin bin Ali’nin devrilmesi ile sonuçlanan olaylara anlam verememiştir.42 Daha sonra 17 Şubat 2011’de gösterilerin Libya’da da yapılacağı duyumu ile Kaddafi, gösterilerin yapılacağı tarihten iki gün önce insan hakları avukatı olan Fethi Terbil Salva’yı ve roman yazarı olan İdris el-Mesmari’yi tutuklatmıştır. Salva el-Dighaili gibi başka avukatlarla birlikte bu kişiler Bingazi’de 2006 yılında polisin göstericilere ateş açarak öldürdüğü on kişiyi anmak ve bu olayla birlikte oluşan sivil özgürlük hareketini geliştirmek için oluşturdukları 17 Şubat Hareketi’nin liderliğini yapıyorlardı. Ülkede Terbil ve İdris el-Mesmari’nin polis tarafından tutuklanması büyük yankı uyandırdı ve protestoların daha da güçlenmesine yol açtı. 40 Emrah Kekilli, “17 Şubat Devrimi’nden Haftar Darbe Girişimine”, Ankara, SETA, S: 99, (2014), s: 8. 41 Vijay Prashad, Arap Baharı, Libya Kışı, Şükrü Alpagut, Oakland: Ak Press, 2012, s: 105. 42 Emrah Kekilli, a.g.e., s: 9. 18 Polisin kalabalığı dağıtma girişimi sonuç vermedi ve protestocular Ağaç Meydanı’nda (Meydan el-Şecere) bir araya gelerek Bingazi’deki isyanın tüm ülkeye yayılmasına neden oldu. El Beyda kentinde protestocular tarafından trafik polisi merkezi yakılırken, Ez Zintan’da ise polis karakolu yakılmıştır. İsyanlara silahlarla karşılık veren rejim El Bayda, En Zintan ve Derne’de birçok kişinin ölümüne neden olmuştur. Hedeflerinde genellikle polis ve askeriye olan protestocular isyanlarına devam ederek El Beyda’da bir askeri üssü ele geçirdiler ve elli paralı Afrikalı asker ile iki Libyalı suikastçıyı infaz ettiler. Derne’de rejim karşıtı grup hücrelerinde tutukluların öldüğü polis karakolunu yaktılar. Devlete ait petrol şirketinde çalışan Mehdi Ziu adlı kişi 20 Şubat tarihinde kamyonunu propan tanklarıyla doldurarak Bingazi’de hükümetin ana kuvvetlerinin bulunduğu kışlaların kapısına sürmüş ve protestocuların içeri girmesini sağlayarak kışlaların ele geçirilmesine neden olmuştur. 21 Şubat tarihinde ise; bölge isyancıların eline geçmiştir. Bingazi’nin bu şekilde kaybedilmesi rejimin kırılganlığının en önemli göstergesi olmuştur.43 Libya’da Bingazi ve diğer bölgelerde protestolar patlak verdiğinde Kaddafi ve rejimi halka karşı silahlı güçlerini kullanarak isyanın önlenebileceğini düşünmüş fakat rejimin şehirlerdeki destek tabanının yok denilecek kadar az olduğu sonucu ortaya çıkmıştır.44 Arap devletlerinin çoğunda baş gösteren protestolar ve isyanlarda halkın isteklerine Libya hükümeti ilk başta sessiz kalmamış ve çözüm bulmaya çalışmış olsa da halkın isteği rejim değişikliği ve Kaddafi’nin görevine son verilmesi olunca devletin güvenlik güçleri isyancılara sert karşılık vermeye başlamıştır. Muhalifler her ne kadar protestolarını şiddet içermeyen eylemler şeklinde gösterse de muhalefet içinde yer alan bazı gruplar rejim değişikliğini savunmak için silahlı mücadele içine girmişlerdir. Halk hareketi olarak başlayan isyanlar Bingazi ve Derne şehirleri başta olmak üzere birçok şehirde güvenlik güçlerine, hükümet binalarına ve yetkili kişilere saldırılarla devam ederek silahlı direnişe dönüşmeye başlamıştır. Bu durum Kaddafi yönetiminin isyanları bastırmak için sertleşmesine yol açmış ve ülke resmen Ulusal Geçiş Konseyi (UGK) ve Libya Sosyalist Halk Cemahiriyesi yönetimi arasında ikiye bölünmüştür. İsyancılar Libya’nın önemli ve ikinci büyük şehri olan Bingazi’yi ele geçirmişler ve isyancılar ile 43 Vijay Prashad, a.g.e., ss: 106-107. 44 Ibrahim Fraihat, Unfinished Revolutions: Yemen, Libya and Tunisia After The Arab Spring, London, Yale Universitiy Press, 2016, ss: 21-22. 19 güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmalarda birçok sivil hayatını kaybetmiştir.45 17 Şubat 2011 tarihinde başlayan isyanlar Kaddafi’nin kararlı duruşu ve güçlü direnişiyle karşılaşmıştır. İktidarın bazı kabileler tarafından destek görmesi ve Kaddafi’nin yönetimde kalmak için verdiği mücadele Libya’yı Mısır’daki ayaklanmalardan farklı kılmış ve Libya aylarca süren bir iç savaşla karşı karşıya kalmıştır. Kaddafi’nin isyanları bastırmak için sivil halka aşırı şiddet uygulaması ve insanlığa karşı suç oluşturan eylemleri uluslararası toplumun tepskisine yol açmıştır. Uluslararası alanda tüm meşruiyetini kaybeden Kaddafi yönetimi, ağır yaptırımlara maruz kalmış ve 10 Mart 2011 tarihinde Ulusal Geçiş Konseyi Fransa tarafından Libya’nın resmi yönetimi olarak kabul görmüştür. Muhalifler mart ayının sonuna kadar Fransa’nın vermiş olduğu destekle Doğu Libya’nın büyük bölümünün kontrolünü ellerine geçirmişlerdir. Kaddafi’nin destekçilerini silahlandırarak muhalifleri yok etme girişimleri ve tehditkar beyanları BM Güvenlik Konseyi’nin 17 Mart 2011 yılında 1973 sayılı kararı almasına neden olmuştur.46 Libya’da devam eden çatışmaların son bulması için BM Güvenlik Konseyi 17 Mart 2011 tarihli 1973 (2011) sayılı kararında, Libya hükümetinin çatışmaları sona erdirmesini, sivillerin korunmasını, Libya’ya silah ambargosu uygulanmasını, Libya hava sahasındaki tüm uçuşların yasaklanmasını, Libyalı yöneticilerin mal varlıklarının dondurulması ve seyahat yasağı konulmasını içeren kararlar almıştır.47 17 Mart 2011 tarihinde BM Güvenlik Konseyi, 1973 sayılı uçuşa yasak bölge oluşturulmasına izin veren kararı kabul etmiştir fakat yapılan oylamada Rusya, Çin, Hindistan, Brezilya ve Almanya söz konusu kararın sivilleri korumak amacıyla her yola başvurmayı onayladığı için çekimser kalmayı tercih etmiştir.48 19 Mart 2011 tarihinden itibaren Fransa’nın önderliğinde NATO, sivillerin korunmasına yönelik alınan karar gereği Libya’ya yönelik kara, deniz ve hava unsurlarıyla askeri müdahaleye başlamıştır. NATO’nun müdahalesiyle zor durumda kalan Kaddafi güçleri Trablus’a gerilemiş ve 22 Ağustos 2011 tarihinde başkentin denetimi muhalif güçlerin eline geçmiştir.49 Kaddafi ve yandaşlarının özellikle Sirte ve 45 Yıldırak Sak, “Uluslararası Hukukta İnsancıl Müdahale ve Libya Örneği: Suriye’de Yaşanan ya da Yaşanacaklar için Dersler”, İstanbul, Uluslararası İlişkiler, Cilt 11, Sayı 44 (Kış 2015), s: 141. 46 Muzaffer Ercan Yılmaz, “Kaddafi Sonrası Libya’da Siyasal Dönüşüm”, Akademik ORTADOĞU, C. 7, S. 1, (2012), s: 2. 47 UN Security Council, Resolution 1973 (2011), https://www.nato.int/nato_static/assets/pdf/pdf_2011_03/20110927_110311-UNSCR-1973.pdf, (27.12.2019). 48 Tayyar Arı, Geçmişten Günümüze Orta Doğu Irak, İran, ABD, Petrol, Filistin Sorunu ve Arap Baharı, Bursa: Alfa Akademi, C. 2, 2017, s: 475. 49 Muzaffer Ercan Yılmaz, a.g.e., 2. https://www.nato.int/nato_static/assets/pdf/pdf_2011_03/20110927_110311-UNSCR-1973.pdf 20 Beni Velid gibi şehirlerde askeri varlıklarını sürdürmesi ve Kaddafi ailesinin savaşı sürdürmeye devam edip pes etmeyeceklerine dair ses kayıtlarını haber ajanslarına iletmeleri Libya’daki mücadelenin devam ettiğinin göstergesiydi. Ulusal Konsey ve muhalif askeri gruplar saldırılarını Kaddafi ve yandaşlarının bulunduğu Beni Velid ve Sirte bölgelerinde devam ettirerek bu şehirleri ele geçirmeye çabalamıştır. Ulusal Konsey yetkilileri Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından da aranan Kaddafi ile görüşme gerçekleştirmeyeceklerini ayrıca tüm Libya’da denetimi ele geçirene kadar savaşın devam edeceğini belirtmişlerdir.50 Trablus bölgesinin muhalifler tarafından ele geçirilmesiyle NATO’ya bağlı hava kuvvetleri Sirte bölgesinde saldırılara devam ederken; 28 Ağustos’ta NATO tarafından yapılan açıklamada Sirte’de rejim yanlılarının çoğunlukta olduğu ve yapılan saldırıların sivilleri korumak amacıyla yapıldığı belirtilmiştir.51 Nerede olduğu bilinmeyen ve uzun süre kaçak yaşayan Kaddafi 20 Ekim 2011 tarihinde memleketi olan Sirtede muhalifler tarafından yakalanmış ve şiddete maruz kalmıştır. İnsani olarak rahatsızlık verici olayda Kaddafi, oğlu Mutassım ve rejim yanlıları sağ yakalanmış fakat linç edilerek öldürülmüşlerdir. Kaddafi’nin cesedi dört gün boyunca Misrata’da halka açık soğuk hava deposunda sergilendikten sonra uluslararası toplumun baskıları sonucu Konsey yetkilileri tarafından çölde bilinmeyen bir bölgeye gömülmüştür.52 Libya’daki iç savaşta yaklaşık otuz bin sivil hayatını kaybetmiştir. Kaddafi’nin devrilmesi Libya’da siyasi, toplumsal ve benzeri sorunların son bulduğu anlamına gelmiyordu aksine Yemen ve Mısır örneğinde olduğu gibi muhalifler kendi aralarında yeni bir iç savaşa doğru sürüklenmekteydi. Arap baharıyla birlikte iktidarlarını kaybeden ya da kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalan ve çıkarlarından dolayı eski siyasi yapıların yıkılmasından rahatsızlık duyan iç ve dış aktörlerin oluşturduğu ve destekledikleri karşı devrimci güçler Yemen ve Mısır’da olduğu gibi Libya’da da harekete geçmişlerdir.53 Kaddafi’nin sağ bir şekilde ele geçirilip, yakalandıktan sonra halkı tarafından acımasızca infaz edilmesi Libya’da dönüşümü temel alan hukuksal 50 Maria Golovnina, Mohammed Abbas, “ Last Throes of Libya War Focus on Sirte”, Reuters News, 28 August 2011, https://www.reuters.com/article/us-libya/last-throes-of-libya-war-focus-on-sirte- idUSTRE77A2Y920110828, (02.01.2020). 51 Ben Deighton, “NATO Hits Gaddafi home town Sirte as Fighters close in”, Reuters News, 28 August 2011, https://www.reuters.com/article/us-nato-sirte/nato-hits-gaddafi-home-town-sirte-as-fighters- close-in-idUSTRE77R26R20110828, (02.01.2020). 52 Veysel Ayhan, a.g.e., s: 184. 53 Tayyar Arı, a.g.e., s: 475-476. https://www.reuters.com/article/us-libya/last-throes-of-libya-war-focus-on-sirte-idUSTRE77A2Y920110828 https://www.reuters.com/article/us-libya/last-throes-of-libya-war-focus-on-sirte-idUSTRE77A2Y920110828 https://www.reuters.com/article/us-nato-sirte/nato-hits-gaddafi-home-town-sirte-as-fighters-close-in-idUSTRE77R26R20110828 https://www.reuters.com/article/us-nato-sirte/nato-hits-gaddafi-home-town-sirte-as-fighters-close-in-idUSTRE77R26R20110828 21 tartışmalara yol açarken Ulusal Geçiş Konseyi ülkenin tek meşru otoritesi olarak kabul edilmiştir. Ülkede inşa edileceği beklenilen, demokratik değerler üzerine kurulacağı varsayılan yeni sistemin önünde siyasi yapının yeniden kurulması, ülke içindeki istikrarın sağlanması, silahlı olan aşiret gruplarının silahsızlandırılması ve ekonominin tekrardan iyileştirilmesi gibi birçok sorun bulunmaktadır.54 1.5. LIBYA’DA KADDAFI SONRASI DÖNEM Arap baharı ile Libya’ya sıçrayan hükümet karşıtı protestolar Libya halkı tarafından desteklenmiş ve silahlı muhalif güçlerin mücadelesiyle 17 Şubat Devrimi gerçekleştirilerek 42 yıllık Kaddafi rejimine son verilmiştir. Rejimin yıkılmasıyla uluslararası standartların esas alındığı eşitlikçi, katılımcı ve demokratik bir hukuk düzeni kurulması beklenmiştir. 17 Şubat Devriminden sonra yönetime Ulusal Geçiş Konseyi geçmiş ve konsey tarafından atanan yeni hükümet ilk kez yapılacak olan 7 Temmuz 2012 tarihindeki parlamento seçimlerine kadar ülkeyi yönetmiştir.55 7 Temmuz 2012 tarihinde yapılan ilk parlamento seçimlerinde Milli Genel Kongre, geçici hükümet oluşturmak ve bir anayasa hazırlamak olan ilk görevini Geçici Ulusal Konsey’den devralmıştır.56 Seçimlerde Libya’nın tüm şehirlerinden seçilen adaylar için Genel Kongre’deki sandalye sayısı iki yüz kişi olarak belirlenmiş ve bunların seksen tanesi parti listelerinden ve yüz yirmi tanesi bağımsız adaylar için ayrılmıştır. Libya; Fizan, Berka ve Trablus olmak üzere üç ana bölgeye ayrılmış ve Yüksek Seçim Kurulu şehirlerdeki nüfus oranına göre sandalye sayılarını belirlemiştir. İlk defa demokrasi tecrübesi yaşayan Libya’da ulusal ve yerel çapta 374 parti ve 2.639 bağımsız aday yarışmıştır. Herhangi bir partinin seçimlere katılabilmesi için sadece tek bir seçim bölgesinde örgütlenmenin yeterli olması ise bu kadar çok parti kurulmasının nedeni olarak gösterilebilir. Seçimden sonra oluşan tabloya göre parti listelerinden Genel Kongre’ye girenlerin yanında bağımsız adayların çoğunun bir partiye bağlı oldukları ve parti aidiyeti olan adayların bağlı olduğu parti ile birlikte hareket ettiği ortaya çıkmıştır.57 54 Nebahat Tanrıverdi, “Kaddafi Sonrası Libya ve Demokratikleşme Sorunu”, Ortadoğu Analiz, C.3, S. 35, (2011), s: 43. 55 Emrah Kekilli, “Haftar’ın Darbe Girişiminden BM Çözüm Taslağına Libya Siyaseti”, SETA, S. 152, (2016), s: 7. 56 Tayyar Arı, a.g.e., s: 476 57 Kekilli, “17 Şubat Devrimi’nden Haftar Darbe Girişimine”, s: 11. 22 7 Temmuz 2012 seçimleri Libya’da demokrasiye geçiş sürecinin hem başarısını hem de başarısızlıklarını tasvir etmektedir. Yaklaşık olarak üç milyon seçmen nüfusa sahip olan Libya’da bir milyon yüz bin seçmen seçim kayıt tarihini kaçırmıştır. Bu durum iç savaşla yüz yüze olan ve ilk defa demokrasi tecrübesi yaşayan bir ülke için anlaşılabilir bir sonuçtur. Seçimlere geçiş süresi ne seçimlere hazırlanmak için ne de yeni oluşan sivil ve siyasi toplulukların örgütlenmesi, seçim programlarının duyurulup doğru bir şekilde yürütülmesi için yeterli olmamıştır fakat Ulusal Güçler İttifakı lideri olan Mahmud Jibril’in seçim kampanyasından önce oluşturduğu koalisyon mecliste en çok sandalyeyi alarak bir istisna oluşturmuştur.58 Seçimlerde birinci parti olarak çıkan Ulusal Güçler İttifakı, İslami ilkelerin ılımlı bir şekilde uygulanması ve demokratik sivil devletin oluşturulması sloganıyla Libya’da önemli bir başarı yakalamıştır.59 Pittsburgh Üniversitesi siyaset bilimi bölümünde eski öğretim görevlisi olan Mahmud Jibril, 2007 yılında Kaddafi tarafından Libya Ulusal Ekonomik Kalkınma Kurulu'nun başına getirilmiş ve 2011 yılında da görevinden istifa etmiştir.60 Tablo 1. Temmuz 2012 Ulusal Kongre Seçim Sonuçları Ana Partiler Oy Sayısı Oyların Yüzdelik Oranları Koltuk Sayısı Ulusal Güçler İttifakı 714,769 48.14 39 Adalet ve İnşa Partisi 152,521 10.27 17 Ulusal Cephe Partisi 60,592 4.08 3 Vatan İçin Birlik Partisi 66,772 4.50 2 Ulusal Merkez Partisi 50,417 4.00 2 Wadi Al-Hayah Partisi 60,566 4.07 2 Kaynak: Larbi Sadiki, “Libya’s Arab Spring: The Long Road From Revolution to Democracy”, International Studies, (2012), s: 309. 58 Larbi Sadiki, “Libya’s Arab Spring: The Long Road from Revolution to Democracy”, International Studies, (2012), s: 309. 59 Aljazeera Turk, “Libya’nın Yeni Aktörleri: Siyasi Partiler”, 18 Temmuz 2012, http://www.aljazeera.com.tr/haber/libyanin-yeni-aktorleri-siyasi-partiler, (04.01.2020). 60 Ben Smith, “Libya’s General Assembly Election 2012”, House of Commons Library, 2012, s: 5. http://www.aljazeera.com.tr/haber/libyanin-yeni-aktorleri-siyasi-partiler 23 Üçüncü sırada yer alan Ulusal Cephe Partisi Misrata, Bingazi ve Ajdabiya’da üç sandalye kazanmıştır. Misrata’dan en çok oy alan Vatan İçin Birlik Partisi iki koltuk kazanırken, başkanlığını Ali Tarhuni’nin yaptığı Ulusal Merkez Partisi Libya seçimlerinde yeterince varlık gösteremeyerek Trablus’un Hay Al-Andolous bölgesinden ve Al-Baida’dan iki koltuk elde etmiştir. Wadi Al-Hayah Partisi ise en çok oyu Awbari şehrinden alarak iki sandalye kazanmıştır.61 2012 yılı seçimlerinden sonra iş başına gelen Milli Genel Kongre (MGK) içerisinde oluşan siyasal bölünmeler ve ayrışmalar, giderek ülkenin tamamına yayılan milis birlikler ve onların mensup olduğu şehirler ve çıkar grupları iç içe geçmiştir.62 Seçimlerden sonra 11 Eylül 2012 tarihinde Bingazi’de Amerikan konsolosluğuna yapılan saldırıda ABD’nin Libya Büyükelçisi J. Christopher Stevens ve üç konsolosluk görevlisinin öldürülmesi Libya’nın içinde bulunduğu durumu daha da zorlaştırarak bundan sonraki gelişmelerin gidişatını etkileyen önemli bir unsur oluşturmuştur.63 Başbakan Mustafa A.G. Abuşagur’un kurduğu kabile kongrenin onayından geçememiş ve 7 Ekim tarihinde görevden alınmıştır. Abuşagur’un görevden alınmasıyla yerine insan hakları avukatı ve Milli Genel Kongre’nin eski üyesi olan Ali Zeydan başbakan olarak seçilmiştir. Ali Zeydan 11 Mart 2014 tarihine kadar görevde kalmış ardından yerine Abdullah el Sani başbakanlığa getirilmiştir.64 Siyasi istikrarsızlığın ve çatışmaların devam ettiği Libya’da 2014 yılında yaşanan gelişmelerin başında Ali Zeydan hükümetinin düşürülmesine yönelik MGK’daki güven oylaması gelmektedir. Kaddafi sonrası dönemde Libya’da var olan istikrarsızlığın nedenleri arasında hükümetlerin geleceklerindeki belirsizlik ve hükümete yapılan eleştiriler arasında yer alan ekonomik sıkıntılar, güvenlik sorunları ve devletin kurumlarında yaşanan yolsuzluk iddiaları yer almıştır. Bu süreçte halk protestolar düzenleyerek savunma, adalet ve petrol bakanlıklarını kuşatmış ve MGK’nın şubatta dolacak olan görev süresini 2014 yılı sonuna kadar uzatmasına tepki göstermiştir. MGK, ocak ayında Ali Zeydan hükümeti ile ilgili alınan kararları görüşmek için yaptığı toplantıda silahlı gruplar tarafından saldırıya 61 UN Election Assessment Team, “Libya: Final Report General National Congress Election”, 2012, s: 35. 62 Emrah Kekilli, a.g.e., s: 8. 63 ABD’de internet sitesinden paylaşılan bir filmin Hazreti Muhammed’e hakaret içerdiği gerekçesiyle başlayan olaylarda, silahlı gruplar Bingazi’deki ABD Konsolosluğuna saldırdı. 64 Tayyar Arı, a.g.e., s: 476. 24 uğrayarak toplantıya ara vermek zorunda kalmıştır. Tüm bu tepkileri dindirmek amacıyla MGK Başkanı ve aynı zamanda Cumhurbaşkanı olan Nuri Ebu Sehmen geçiş döneminin sonlandırılması ve istikrarsızlığın ortadan kaldırılması için altmış kişiden oluşacak Anayasa Hazırlık Komisyonu’nun oluşturulacağını ve bu seçimlerin de 20 Şubat tarihinde yapılacağını duyurduktan sonra genel seçimlerin ertelenme nedenini söz konusu komisyonun oluşturulması ve anayasa hazırlık sürecinin aksamaması olarak belirtmiştir. MGK 4 Şubat tarihinde yapmış olduğu oylamada, 196 üyeden 146 tanesinin olumlu oyu ile meclis ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini bir yıl sonra yapmaya karar verip; Zeydan hükümetine verilen güven oyunun geri alınmasına, kriz yönetimi için hükümet kurulmasına ve 120 gün içinde yeni bir anayasa hazırlanmasına karar vermiştir. Zeydan hükümeti MGK tarafından, var olan güvenlik sorunlarını çözemediği, devrimci silahlı grupların polis ve askeri teşkilatlara girmesine izin verdiği ve görevini yerine getiremediği gerekçesi ile suçlanmaktaydı. 5 Şubat’ta milis güçler tarafından düzenlenen meclis baskınında Meclis Başkanı Ebu Sehmen’in ve milletvekillerinin istifa etmeleri aksi halde silahla karşılık verileceği bildirilmiştir. Tüm bu olaylar halkın ikiye bölünmesine yol açmış ve bazı kesimler MGK’nın kararlarını onaylarken diğer bir kesimde kararlarına tepkiyle karşılık vermiştir. Genelkurmay Başkanlığı ise yapmış olduğu açıklamada tarafsız kalacaklarını ve halkın düzenlediği barışçıl gösterilere onay verdiklerini açıklamıştır. Meclise yönelik yapılan saldırılar olası bir darbe girişiminin mümkün olduğunun göstergesi olup özellikle İhvan’a yakınlığı ile bilinen Adalet ve İnşa Partisi’nin MGK’daki konumu büyük tartışma yaratmıştır. AİP, mecliste çoğunluk partisi oluşturmamasına rağmen liberallerin ve Kaddafi yanlılarının hedefi halindeydi. Bunun yanında Ulusal Güçler İttifakı ise mecliste çoğunluğu oluşturan parti olmasına rağmen tüm çalışmaları yavaşlatarak AİP’yi bundan sorumlu tutmakla suçlanmaktaydı.65Yaşanan bu istikrarsızlık ortamında, 14 Şubat 2014 tarihinde Emekli General Halife Hafter televizyonda yaptığı açıklamada halkı kurtarma planlarından ve Libyalıları seçilen parlamentoya karşı ayaklanmaya davet etmiştir. Ayrıca Hafter yapmış olduğu açıklamada; askeri ve önem arz eden bölgelerin ele geçirilerek MGK’nın çalışmalarının durdurulduğunu açıklamış olsa da hükümet bunu başarısız bir darbe girişimi olarak nitelendirmiştir. Libya resmi haber ajansının vermiş olduğu bilgiye göre, Seçim Kurulu Başkanı İmad Saih, seçimlerin 25 Haziran'da 2014 tarihinde yapılacağını ve seçim 65 Bilal Yıldırım, “Libya 2014”, Ortadoğu Araştırmaları Merkezi, 2014, ss: 384-385. 25 tarihini geçici meclis Milli Genel Kongre (MGK) başkanlığına tebliğ ettiklerini belirtmiştir.66 2012 yılından sonra ilk defa yapılacak seçimlerde halkın Temsilciler Meclisi için oylarını kullanması beklenmektedir. Seçimlerde 1.5 milyon vatandaş oy vermek için kayıt olmuş ve sadece altı yüz otuz bin kişi oy pusulalarını kullanmıştır. Bu sonucun ülkede hakim olan güvenlik sorunundan kaynaklandığı tahmin edilmiştir. Rakip militan grupların saldırı tehditleri ve yapmış olduğu saldırılar sonucunda birçok sandık merkezi kapanmaya zorlanırken; Bingazi'de hükümet güçleri ile militanlar arasında çıkan çatışmalar sonucunda en az beş kişinin hayatını kaybettiği bildirilmiştir. Seçimlerde ayrılan iki yüz sandalyenin yüz seksen sekiz tanesi 22 Temmuz’da açıklanırken geriye kalan on iki tanesi bazı seçim bölgelerinde boykot veya güvensizlik nedeniyle ertelenmek zorunda kalmıştır. Adayların tamamının bağımsız olarak katıldığı Temsilciler Meclisi seçimlerinde, Adalet ve İnşa Partisinin öncülük ettiği İslamcı güçler 200 sandalyenin sadece 30’una sahip oldu. Katılımın yüzde 20 civarında olduğu seçimlerden laik, liberal ve federalist kesimler galip çıkmıştır. Libya Siyasi Anlaşması'nın 2015 yılında imzalanmasından sonra iki yıl içinde yeni seçim görüşmeleri yapılmış ve 2017 yılında başlatılan Birleşmiş Milletler Libya Eylem planına göre seçimlerin 2018 sonlarında yapılması planlanmıştır.67 General Halife Hafter, kırk yıldan fazla bir süreçte Libya’nın siyasi hayatının bir parçası olmuştur. 1943 yılında Libya’nın Ajdabiya kentinde dünyaya gelen Hafter, Kaddafi’nin eski subaylarından biridir. 2 Mart 2015 tarihinde Temsilciler Meclisi’ bağlı olan Libya silahlı kuvvetleri komutanı olarak seçilmiş ve Kaddafi’nin yönetimindeki Libya ordusunda görevine başlamıştır. Hafter 1969 yılında Kral İdris’e karşı yapılan darbede Kaddafi’nin yanında yer almıştır.68 Hafter, 1977-1978 yılları arasında genel personel eğitimini tamamlamak için Sovyetler Birliği’nde bulunan Vesterel Askeri Akademi’ye gönderilmiştir. 1980 yılında Çad sınır kapısında tatbikatlar yapmış ve aynı yıl içinde Kaddafi döneminin en yüksek rütbesi olan albaylığa kadar yükselerek 1981 yılına kadar Çad’ta kalmıştır. Bu görevinden iki yıl sonra genel liderlik kursu almak için Sovyetler Birliği’ndeki M.V. Frunze Askeri Akademiye gitmiştir. Hafter, 1981 ve 1986 yılları arasında Libya’nın Tobruk şehrinin komutanı olmuş ve özellikle belirtmiştir ki; 66 Aljazeera Turk, “Libya’da Seçimler 25 Haziran’da”, 2014, http://www.aljazeera.com.tr/haber/libyada- secimler-25-haziranda, (29.02.2020). 67 Libya, https://www.europeanforum.net/uploads/countries/pdf/libya.pdf, 2020, (29.02.2020). 68 Sana Chaudhry, “General Khalifa Haftar”, Danu Strategic Forecasting Group, 2016, s:1. http://www.aljazeera.com.tr/haber/libyada-secimler-25-haziranda http://www.aljazeera.com.tr/haber/libyada-secimler-25-haziranda https://www.europeanforum.net/uploads/countries/pdf/libya.pdf 26 1986 yılının Nisan ayında ABD’nin Bab el-Aziziya kışlasının bombalanmasından sonra Kaddafi’nin yanında yer alan ve ona yardım eden kişilerden biri olmuştur. Aynı yıl içerisinde doğu bölgesinin komutanlığına atanan Hafter, 1987 yılındaki Libya’nın Çad yenilgisinden sonra birkaç bin askeri ile Wadi Doum’un doğu üssündeki güçleri denetlemek ve güçlendirmek için Çad’a geri dönmüştür. Burada geri dönüşü olmayan askeri hatalar yapan Hafter, (Fada şehrini yeniden almak için Libya kuvvetlerinin gönderilmesi ve gönderilen bu kuvvetlerin kurtarılması için ikinci bir bölüğün bölgeye gitmesi vb.) Çad birliklerinin saldırılarına karşı koyamayınca Libya askeri birliklerinin demoralize olmasına neden olmuştur. 23 Mart 1987 tarihinde Hafter ve dört yüz Libya askeri Wadi Doum bölgesinden elli kilometre uzakta Çadlı askerler tarafından ele geçirilerek tutuklanmış ve bu durum Kaddafi tarafından dışlanmasına neden olmuştur.69 Tutuklu olduğu süre boyunca Kaddafi’yi devirmeyi amaçlayan bir grup kurmuştur. 1990’lı yıllarda ABD hükümeti ile yapılan bir anlaşma sonrası serbest bırakılmış ve ABD’nin Virginia eyaletinin Langley şehrinde yirmi yıllık bir sürgün yaşamıştır. ABD’de yaşadığı zaman diliminde Hafter’in odak noktası Kaddafi’yi devirmek olmuş ve 2011 yılında çıkan isyanlarda ülkesine dönerek Kaddafi’yi deviren kuvvetlerde üst düzey bir pozisyonda görev almıştır. General Haftar CIA’ın Langley’deki karargahı ve ABD istihbarat servisleri ile yakın ilişki kurduğu ve Kaddafi’ye karşı yapılan bir kaç suikast girişimine destek verdiği bilinmektedir.70 Hafter bu yüzden bazı kesimler tarafından ABD ajanı olarak suçlanmaktadır. 25 Haziran 2014 tarihinde düşük katılım oranıyla gerçekleştirilen seçimlerin ardından Libya’da iki farklı parlamento ve farklı gruplar arası iktidar mücadelesi ortaya çıkmıştır. Başkent Trablus’ta Genel Halk Kongresi, Tobruk’ta ise liberal kesimin desteklediği Temsilciler Meclisi ve bu çerçevede iki farklı hükümet bulunmaktaydı.71 2014 seçim sonuçları ülkedeki çatışmaların artmasına sebep olmuş ve 13 Temmuz’da Misrata kenti milisleri, “Libya Devrimci Operasyon Odası” ve “Libya Batı Kalkanı” kuvvetleri (Trablus’un batısında yer alan ve el Kaide ile ilişkili olduğu öne sürülen grup), Zintan milislerinin elindeki Trablus Havalimanını ele geçirmek amacıyla, 69 Barak Barfi, “Khalife Haftar: Rebuilding Libya from the Top Down”, The Washington Institute for Near East Policy, 2014, S: 2, ss: 2-3. 70 Sana Chaudhry, a.g.e., s: 1. 71 Tayyar Arı, a.g.e., s: 476. 27 “Libya Şafağı” adını verdikleri bir operasyon başlatmıştır. Diğer yandan Libya’nın doğusunda General Hafter’e bağlı birliklere karşı mücadele eden gruplar “Bingazi Devrimci Şura Konseyi” adı altında bir araya gelerek, konseyin parçası olan “Ensar el- Şeria”, temmuz ayı sonunda Bingazi kentini denetimi altına aldığını açıklamıştır. Seçimleri tanımadığını açıklayan MGK ile yeni seçilen Temsilciler Meclisine bağlı gruplar arasında çatışmalar başlamış ve “Libya Şafağı” güçlerinin Trablus’taki ilerleyişi karşısında, yeni Temsilciler Meclisi, 4 Ağustos tarihinde Trablus’dan, Hafter’e bağlı birliklerin denetimindeki Tobruk kentine taşınma kararı almıştır.72 Böylece ortaya silahlı gruplar üzerinden iktidar mücadelesi veren iki farklı meclis ortaya çıkmıştır.73 Çıkan çatışmalardan yararlanan cihatçı gruplar ve kabile milisleri ortaya çıkan siyasi boşluğu kullanarak kendi etki alanlarını genişletmişlerdir. Suriye’de Rakka, Irak’ta Musul kentini ele geçiren DEAŞ’e bağlı gruplar 2014 ve 2015 yılları arasında Libya’da Kaddafi’nin memleketi Sirte’yi ve liman kenti olan Derna’yı ele geçirerek ülkedeki etkisini arttırmaya başlamıştır.74 17 Aralık 2015 tarihinde BM’nin arabuluculuğu ile Fas’ın Suheyrat şehrinde Libya Siyasi Anlaşması gereğince Ulusal Uzlaşı (Mutabakat) Hükümeti (UMH) Başkanlık Konseyi kurulmuştur. Başkanlık Konseyi, BM Güvenlik Konseyi’nin 2259 sayılı kararı ile Libya’nın tek resmi temsilcisi olarak tanınmıştır.75 Başkanlar Konseyi Başkanı ve Başbakan Fayiz el Sarac’ın liderliğinde kurulan hükümet 2016 yılının mart ayında Trablus’ta çalışmalarına başlamıştır. El Sarac liderliğindeki Ulusal Uzlaşı Hükümetine diğer grupların muhalefeti devam ettiğinden ve Trablus ve Tobruk’daki görevlerini bırakmadıkları için Libya üç tane hükümet ile yönetilmeye başlamıştır. Batılı ülkeler ve uluslararası toplum tarafından tanınan ve destek gören Ulusal Uzlaşı Hükümetine karşı olan ve sorun yaratan General Halife Haftar denetiminde olan ve aynı zamanda Mısır ve BAE ülkeleri tarafından da destek gören Tobruk hükümetiydi.76 2016 yılının Eylül ve Aralık ayları arasında Halife Hafter’e bağlı güçler Libya’nın doğusunda bulunan petrol sahalarını ele geçirdiklerini açıklarken; Başkanlık Konseyine bağlı silahlı gruplar da on sekiz ay süren mücadelenin ardından Sirte kentini 72 Ferhat Sarı, “Libya’ya Kim Hükmedecek?”, Evrensel, 2014, https://www.evrensel.net/haber/97275/libyaya-kim-hukmedecek, (28.02.2020). 73 Selami Kökçam, “Kaddafi Sonrası Libya”, TRT Haber”, 2 Ocak 2020, https://www.trthaber.com/haber/dunya/kaddafi-sonrasi-libya-450437.html, (28.02.2020). 74 Tayyar Arı, a.g.e., s: 477. 75 Selami Kökçam, “Kaddafi Sonrası Libya”, TRT Haber”, 2 Ocak 2020, https://www.trthaber.com/haber/dunya/kaddafi-sonrasi-libya-450437.html, (28.02.2020). 76 Tayyar Arı, a.g.e., s: 477. https://www.evrensel.net/haber/97275/libyaya-kim-hukmedecek https://www.trthaber.com/haber/dunya/kaddafi-sonrasi-libya-450437.html https://www.trthaber.com/haber/dunya/kaddafi-sonrasi-libya-450437.html 28 DEAŞ terör örgütünden arındırdıklarını açıklamıştır. 11 Haziran 2017 tarihinde Muammer Kaddafi’nin oğlu Seyfulislam Kaddafi’nin bir milis grubu tarafından serbest bırakıldığı açıklanmıştır.77 Diğer taraftan eski Trablus hükümeti ve Libya Şafağı grubu Halife Gveyl hükümetini desteklemeye devam ettiğini açıklarken, Halife Hafter’in örgütü Tobruk’da kendi otoritesini sağlamlaştırmaya çalışmaktaydı. 2017 yılının mayıs ayına gelindiğinde ağır kayıplar verdiği için Ensar el Şeria Libya’da kendini feshettiğini açıklamaktaydı. Temmuz ayında üç yıl süren çatışmaların ardından büyük yıkımlar yaşayan Bingazi kentinin DEAŞ terör örgütünden temizlendiği açıklanmıştır.78 2017 yılının eylül ayında BM Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame uzlaşma arayışları çerçevesinde iki aşamalı plan önerisinde bulunmuştur. Birinci öneri; BM çerçevesinde ve çevre ülkelerinde dahilinde gerçekleşecek olan barış inisiyatifleri, ikinci öneri ise; yerel güçler üzerinde özellikle silahlı örgütler ve ihtilaflı aşiretler arasında yaşanan sorunların çözümüne dair uygulanacak olan yerel barış inisiyatifleridir. Gassan Selame’nin amacı Libya’da siyasal geçişin barışçıl yollarla sağlanması olup özellikle Libya’nın petrol kaynaklarının yoğun olarak bulunduğu güney bölgesinin toprak bütünlüğünün korunmasını sağlamaktır. BM’nin önerdiği geçiş planının içeriğinde Libya halkının yaşam koşullarını iyileştirecek hükümetin kurulması, devamlılığı olan kurumların oluşturulması, uygun bir anayasanın hazırlanması, seçimlerin yapılması ve ülkede ulusal barışın sağlanması yer almaktadır.79 Ancak bugüne kadar BM çözüm taslağında yer alan hiçbir plan uygulamaya konulamamıştır. Halife Hafter’e bağlı güçler önce Eylül 2016’da Doğu Libya’daki petrol tesislerini, 2018 yılında Petrol Hilali Bölgesi’nde stratejik öneme sahip olan Sidra ve Ra’s el- Unuf limanlarını ele geçirerek hızlı bir ilerleme kaydetmiştir. 2019 yılının şubat ayında yabancı güçlerle ve terörle mücadele adı altında Halife Hafter’e bağlı Libya Ulusal Ordusu ülkenin güneyine askeri operasyonlar başlatmış ve günde 400 bin üretim kapasitesine sahip olan güneyin en büyük petrol sahası olan Şerare bölgesini ele geçirmiştir. Böylece Hafter’e bağlı güçler Derna şehri hariç Libya’nın birçok bölgesinde hakimiyetini sağlamış ve bunun yanında Fizan bölgesinde Çad sınırına doğru ilerlemesini 77 Selami Kökçam, a.g.e. 78 Tayyar Arı, a.g.e., s: 477. 79 Riad Domazeti, Taner Altun, “Libya Çalınmış Devrim”, İNSAMER, 5 Nisan 2018, https://insamer.com/tr/libya-calinmis-devrim_1365.html, (28.02.2020). https://insamer.com/tr/libya-calinmis-devrim_1365.html 29 sürdürerek ülkenin kuzey batısına doğru yönelmiştir. Hafter’in hakimiyet kurduğu şehirlerdeki en önemli politikası; yerel güçlere ve aşiretlere üniformalar dağıtarak maaş ödeme sözü vermiş ve hakimiyetini kurduğu bölgelerde yeni para birimini kullanıma koyduğu bilinmektedir. Hafter 2014 yılından itibaren yürüttüğü askeri operasyonlara rağmen ne Libya’da ne de uluslararası alanda meşruiyetini sağlayamamıştır. Libya ekonomisinin en önemli unsuru olan petrol alanlarını ele geçirdikten sonra 2018 yılında bağımsız bir şekilde petrol satışı yapmaya çalışan Hafter’in bu tutumu uluslararası arenada büyük tepkiye yol açmıştır. Libya’nın politik ve ekonomik sürecinde rol oynayan aktörler tarafından liderlik onayı almayı bekleyen Hafter, yaşadığı bu başarısızlığın ardından Tobruk hükümeti ve Trablus’ta BM tarafından tanınan Fayez el-Sarrac hükümeti ile diplomatik görüşmelere başlamıştır. Liderlik arayışına devam eden Hafter’e en çok destek veren ülke Fransa olmuştur. 2018 yılının Mayıs ayında Fransa tarafından desteklenen ve İtalya tarafından organize edilen Palermo Konferansı’nda Hafter’in de bulunması İtalya’nın Libya politikasını yeniden gözden geçirerek Hafter’e yer açıldığının göstergesi olarak değerlendirilmektedir. Bunun yanı sıra BM Özel Temsilciliği revizyona giderek Hafter’in hedeflerinin önünü açıcı politikalar izlemiştir. Gassen Selame’nin hedefi; Hafter ile Ulusal Uzlaşı Hükümeti ve Sarrac arasında anlaşma yapılmasını sağlayarak Libya’da rakip kurumların ve aktörlerin tek bir çatı altında toplanmasını sağlamaktı. Fakat BM öncülüğünde gerçekleştirilen bu görüşmeler bir süreliğine ertelenmiştir. 14 Nisan’da yapılması planlanan ve BM tarafından düzenlenen Libya Ulusal Konferansı’nda Hafter’in başlıca amacı; bu konferansla kazandığı toprakları garanti altına almak ve Libya’nın resmi lideri olarak bu konferansta yer almaktı fakat yaşanan gelişmelere bakıldığında Haftar’in diplomatik yollarla hareket etmek yerine askeri yöntemlere başvurmayı tercih ettiği görülmektedir.80 Hafter, Paris, Palermo ve Kahire’de yapılan görüşmelerde BM’nin önerdiği çözümleri ve planları boşa çıkarmış ve Trablus’a saldırıları ile siyasi çözümden yana olmadığını göstermiştir..81 BM'nin Libya elçisi Ghassan Salame vermiş olduğu bir röportajda, Libya’daki şiddeti ve gecikmiş yasaları gerekçe göstererek 10 Aralık 2018 tarihinde umulduğu gibi 80 Nebahat Tanrıverdi Yaşar, “Libya’da Yeni İç Savaş Kapıda”, ORSAM, 2019, C: 10, S: 87, ss: 20-23. 81 Emrah Kekilli, “Askeri ve Siyasi Çözüm Arayışında Libya Krizinin Geleceği”, SETA, 2019, S: 282, s:8. 30 yapılacak seçim düzenlemenin zor olacağının açıklamasını yapmıştır.82 BM Libya Özel Temsilcisinin Eylül 2017'de sunduğu iki aşamalı planına göre, ülkede 2018 yılı bitmeden devlet başkanlığı ve parlamento seçimlerinin yapılması amaçlanmaktaydı. Yüksek Seçim Kurulu Başkanı İmad es-Sayih yapmış olduğu açıklamada daimi anayasa için yapılan taslakların bittiğini ve 2019 yılının Ocak ayında referanduma gidilebileceğini ve seçimlerin gerçekleştirilmesi halinde sonuçların şubat ayında açıklanabileceğini belirtmiştir. Fakat belirtmek gerekir ki; Libya'da yeni anayasa taslağı oluşturulması için seçilen altmış üyeli Anayasa Hazırlama Komisyonu, Temmuz 2017 yılında ülkenin kalıcı anayasası olacak taslak çalışmalarını bitirdiğini duyurmuş fakat sonuç alınamamıştır. Ardından da Fransa'nın öncülüğünde gerçekleştirilen Paris Zirvesi'nde Libya'da 10 Aralık 2018'de seçimlerin yapılması ve seçimin anayasal temellerinin atılması kararlaştırılmıştır.83 Tüm bunların ardından Fayiz el Sarac 2019 yılında yapmış olduğu açıklamada Yüksek Ulusal Seçim Komisyonu’nun anayasa referandumu için bir tarih ilan etmemesinin nedenini Trablus hükümetinin gerekli finansmanı sağlamadaki gecikmesi olarak değerlendirmiştir.84 Mart 2019 yılının sonlarında ülkenin batısında yer alan dokuz belediyede yerel seçimler yapılmıştır fakat diğer vilayetlerde geçen yıl 4 Nisan’da başlayan Trablus’a yönelik savaş nedeniyle seçimler tamamlanamamıştır. Reuters’ın raporuna göre beş yıl sonra yapılan belediye seçimlerine katılım oranının %38’lerde kaldığı açıklanmıştır.85 Libya’da bilinen yetmiş belediye bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler tarafından desteklenen Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (UMH) fon eksikliği ve çeşitli güvenlik engelleri çerçevesinde seçimler gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır.86 82 Abdulkader Assad, “UN Envoy: Libya’s Elections may not be Held This Year”, The Libya Observer, 2018, https://www.libyaobserver.ly/news/un-envoy-libyas-elections-may-not-be-held-year, (28.02.2020). 83 Hürriyet, “Libya’da Anayasa Referandumu Ocak 2019’da”, 2018, https://www.hurriyet.com.tr/dunya/libyada-anayasa-referandumu-ocak-2019da-41043597, (29.02.2020). 84 Sami Zaptia, “Finance Delayin Constitution Referendum”, Libya Herald, 2019, https://www.libyaherald.com/2019/01/09/finance-delaying-constitution-referendum/, (29.02.2020). 85 Middle East Monitor, “Libya Hold Municipal Elections in First Vote for Five Years”, 2019, https://www.middleeastmonitor.com/20190331-libya-holds-municipal-elections-in-first-vote-for-five- years/, (29.02.2020). 86 Cemal Cevher, “Libyalılar, Savaşa ve Kaynak Yetersizliğine Rağmen Belediye Seçimlerinde Yarışıyor”, Şarkul Avsat, 2020, https://turkish.aawsat.com/home/article/2459426/libyalılar-savaşa-ve- kaynak-yetersizliğine-rağmen-belediye-seçimlerinde, (29.02.2020). https://www.libyaobserver.ly/news/un-envoy-libyas-elections-may-not-be-held-year https://www.hurriyet.com.tr/dunya/libyada-anayasa-referandumu-ocak-2019da-41043597 https://www.libyaherald.com/2019/01/09/finance-delaying-constitution-referendum/ https://www.middleeastmonitor.com/20190331-libya-holds-municipal-elections-in-first-vote-for-five-years/ https://www.middleeastmonitor.com/20190331-libya-holds-municipal-elections-in-first-vote-for-five-years/ https://turkish.aawsat.com/home/article/2459426/libyal%C4%B1lar-sava%C5%9Fa-ve-kaynak-yetersizli%C4%9Fine-ra%C4%9Fmen-belediye-se%C3%A7imlerinde https://turkish.aawsat.com/home/article/2459426/libyal%C4%B1lar-sava%C5%9Fa-ve-kaynak-yetersizli%C4%9Fine-ra%C4%9Fmen-belediye-se%C3%A7imlerinde 31 Belediye seçimlerinin ikinci aşaması 6 Nisan 2019 tarihinde Libya’nın batısında yer alan yedi belediyede gerçekleşmiştir.87 Libya’da belediye seçimleri, farklı günlerde tek tek belediyelerin seçim yapmasıyla birlikte, kademeli olarak gerçekleşmektedir. Libyalı seçmenler 2020'de planlanan 38 belediye meclisi seçiminin başarıyla sonuçlanmasını ve 2021'de bu sayının elli altıdan fazla belediyeye ulaşmasını umut etmektedir.88 Sonuç olarak; Libya'da devlet kurumlarının meşruiyetini ve halkın seçim sürecine olan güvenini yeniden tesis etmek için seçim ihtiyacı önem teşkil etmektedir. Ülkede, ulusal seçimlere ihtiyaç duyulurken, bu seçimler için gerekli fikir birliğinin şu anda mevcut olmadığı görülmektedir. Yetkililerin önemle üzerinde durması gereken konulardan biri, belediye meclislerinin meşruiyetini yeniden teyit eden ve bu konseyleri, seçmenlerinin ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra onları temsil etmeleri için yetkilendiren özgür, adil ve şeffaf yerel seçimler düzenlemek olması önemli bir husustur. Her ne kadar Birleşmiş Milletler, ülkenin bölünmesini önleyebilmek için bazı kararlar almış olsa da, Libya, siyasi bölünme, güvensizlik ve kaosun ortasında demokratik bir geçiş yapmak için mücadele etmeye devam etmektedir. 87 Libya Analysis.com, “Analysis of Voter Participation in Libya’s 2019 Municipal Elections”, 2019, http://www.libya-analysis.com/analysis-of-voter-participation-in-libyas-2019-municipal-elections/, (29.02.2020). 88 IFES, “Elections in Libya: 2020 Municipal Elections”, 2020, https://www.ifes.org/faqs/elections-libya- 2020-municipal-elections, (25.08.2020). http://www.libya-analysis.com/analysis-of-voter-participation-in-libyas-2019-municipal-elections/ https://www.ifes.org/faqs/elections-libya-2020-municipal-elections https://www.ifes.org/faqs/elections-libya-2020-municipal-elections 32 İKİNCİ BÖLÜM ANALİZ DÜZEYİ 2010 yılının sonu ve 2011 yılının başlarında önce Tunus’da başlayan ardından bir çok Orta Doğu ülkesinde baş gösteren yönetim karşıtı isyanlar Arap dünyasında yaşanacak değişimlerin başlangıcı olmuştur. Libya’yı da etkisi altına alan bu değişim dalgası ile muhalifler Bingazi bölgesini üs edinerek Kaddafi’yi iktidardan indirmek için harekete geçmişlerdir. 17 Şubat 2011 tarihinde başlayan isyanlar Kaddafi’nin güçlü direnişiyle karşılaşınca Libya’nın yıllarca süren iç savaşa sürüklenmesine yol açmıştır.89 Tüm bu yaşanan süreçleri daha iyi anlamak için çağdaş uluslararası ilişkiler teorisini sorgulamak, yaşanan istilaların, çıkan isyanların ne zaman ve neden gerçekleştiğini analiz etmek gelecekte yaşanabilecek olası savaşları önlemek adına önem arz etmektedir.90 Libya sorununda yer alan dinamik ve atıl süreçler bunda rol oynayan bazı aktörlerin kendine has oluşu, siyasi iktidar mücadeleleri, birbirine geçmiş ulusal ve uluslararası yapıların etkisi gibi unsurlar ilişkilerin arkasındaki motivasyonların anlaşılmasını zor bir hale sokmuştur. Fakat Libya’nın içinde bulunduğu bu kompleks yapı çok yönlü ve iç içe geçmiş karmaşık bir uluslararası ilişkiler konusu olmasıyla dikkate değer bir araştırma konusu oluşturmaktadır. Bu kompleks yapıyı çözümlemeyi uluslararası ilişkiler disiplini içinden yapmak için kullanılacak araç “analiz düzeyi (level of analysis)’’ olacaktır. Analiz düzeyi sorunu, uluslararası ilişkiler disiplini içinde yer alan en eski ve tartışmalı konular arasında yer almaktadır. Kısaca bu problem, ‘’yaşanan olaylara açıklama getirirken seçilmesi gereken analiz düzeyinin belirlenmesi sorunu’’ şeklinde açıklanabileceği gibi, ‘’hangi düzeylerin ya da kaynakların açıklayıcı olduğunun belirlenmesi sorunu anlamına da gelmektedir’’.91 Waltz analiz düzeyi sorununu ilk defa 1959 yılında “Man, the State and War” adlı 89 Muzaffer Ercan Yılmaz, a.g.e., s. 2. 90 Karen E. Mingst, Ivan M. Arreguin-Toft, Essentials of International Relations, Kanada, W.W. Norton Company, 2017, s. 74. 91 Tuncay Kardaş, “Türkiye-İsrail İlişkilerinin “Analiz Düzeyi” Kapsamında Değerlendirilmesi: 1996- 2006”, Ortadoğu Yıllığı, 2005, ss: 333-334. 33 çalışmasında savaşın nedenlerini birey, devlet ve uluslararası sistem olmak üzere üç düzeyde analiz ederek bu alandaki tartışmaya öncülük eden isim olmuştur. Waltz ele aldığı bu çalışmasında savaşın insan doğasından kaynaklanan nedenlerle ve uluslararası sistemden kaynaklanan nedenlerle analiz edilebileceğini göstermiştir.92 Waltz, yapmış olduğu bu çalışmadan sonra 1979 yılında “Theory of International Politics” adlı eserinde esas olarak birim ve sistem düzeyi gibi iki düzey üzerinde durmuştur. Waltz, ele aldığı bu çalışmada insan doğası ve birey düzeyinin yanı sıra esas olarak birim (devlet) ve sistem (yapı) düzeyi üzerine odaklanmıştır. Waltz’un yapmış olduğu çalışmaya göre devletin, dış politikasında bazen birim düzeyindeki gelişmeler bazen sistem düzeyindeki gelişmeler bazen ise her ikisi birlikte etkili olabilmektedir. Bu nedenle uluslararası politika ve dış politikanın analizi yapılırken bunlardan sadece biri ile açıklama yapmak yeterli olmamaktadır. Waltz, tek taraflı deterministik bir bakış açısı yerine çift taraflı bir etkileşimi benimsemekte ve bu çerçevede bazen devlet düzeyinin bazen de sistem düzeyinin bağımsız değişken olabileceğini kabul etmektedir. Waltz’ın sistem teorisini geliştirmesindeki asıl neden farklı ideolojilere sahip olan devletlerin neden benzer politikalar benimsediğini açıklamaya çalışmaktır. Dolayısıyla Waltz, çalışmasında sistematik etkilerin öne çıktığını göstermeyi amaçlamıştır.93 J. David Singer’ın 1961 yılında yazdığı “Uluslararası İlişkilerde Analiz Düzeyi Sorunu” adlı çalışması uluslararası politika disiplini çerçevesinde ele alınmıştır. Singer, bir analizde inceleme konusu olarak yer alan bir olgu, olay veya fikrin bir model çerçevesinde ele alınmasını, üç boyutlu bir yer kürenin, iki boyutlu bir kağıt üzerine harita olarak taşınmasına benzetmekte ve her iki durumda da şu veya bu noktalarda, şu veya bu oranda bir çapıtmanın kaçınılmazlığına işaret etmektedir.94 Singer çalışmasında teorik analiz yapabilmenin yolunun iyi bir model oluşturmaktan geçtiğini belirterek bu modelin üç özelliğinden bahsetmektedir: Öncelikle bir modelde incelenecek kavramların açık ve net bir şekilde tanımlanması, betimlenmesi, tanımlanan bu kavramlar arasındaki ilişkilerin iyi bir şekilde açıklaması ve son olarak modelin bundan sonraki ilişki yapılarına dair güvenilir tahminler, öngörü yapabilmesi nitelikleri taşıması gerektiği 92 Owen Temby, “What are Levels of Analysis and What Do They Contribute to International Relations Theory?”, Cambridge Review of International Affairs, 2013, s:3. 93 Tayyar Arı, Uluslararası İlişkiler Teorileri, 9. Baskı, Bursa, Aktüel 16, 2018, s: 98. 94 J. David Singer, “The Level of Analysis Problem in International Relations”, 1961, World Politics, C: 14, S: 1, ss: 22-23. 34 açıklanmaktadır. Singer, araştırma yapacak kişinin araştırmasına başlamadan önce makro ya da mikro; parça ya da bütün, genel veya özel gibi analiz seviyeleri arasından bir tercihe gidilmesini de önermektedir. Singer, tüm bunlar arasında yapılacak tercihle bir odak noktası oluşturulmasını ve tercih edilmeyen düzeyin bu odağın dışın