Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 35 (2) 107-111, 2009 DERLEME Türk Kadınlarının Tıp Eğitimine Başlama Süreci ve İstanbul Darülfünunu Tıp Fakültesi’nden Mezun Olan İlk Kadın Hekimler Elif ATICI, Sezer ERER Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Deontoloji Anabilim Dalı, Bursa. ÖZET Türkiye’de kadınların tıp eğitimi almaları, dünyada olduğu gibi uzun ve zor bir süreç içinde gerçekleşebilmiştir. Özlük haklarını aldıktan sonra, Balkan, Trablusgarp ve I. Dünya savaşları sırasında sağlık alanında kadın ile erkek arasındaki ayrımı kaldıran ihtiyacın doğmasıyla, Türk kadınları tıp fakültesinde eğitim alma hakkını kazanabildiler. Bu savaşı 1922 yılında kazanmayı başaran ilk kadın hekimler, İstanbul Darülfünunu Tıp Fakültesi’nden 1928 yılında mezun oldular. Bu çalışmada, Türk kadınlarının tıp eğitimine başlama süreçleri incelenmekte ve ilk kadın hekimlerimiz olan İffet Naim (Onur), Müfide Kâzım (Küley), Hamdiye Abdürrahim (Maral), Sabiha Süleyman (Sayın), Suat Rasim (Giz) ve Fitnat Celal (Taygun)’in biyografileri verilmektedir. Anahtar Kelimeler: Kadın Hekim. Tıp Eğitimi. Türk Tıp Tarihi. Biyografi. Medical Training Process of Turkish Women and First Female Physicians Graduated From Istanbul Faculty of Medicine ABSTRACT Receiving medical training for women was developed in a long and hard process in Turkey as in the whole world. After gaining personal rights, Turkish women became entitled to have medical education with the need of both men and women without sex discrimination in health care during the wars (Balkan, Turco-Italian and I World War). First women physicians, who won this war at 1922, were graduated from faculty of medicine in Turkey in 1928. In this study, the medical training process of Turkish women are mentioned and biographies of first women physicians İffet Naim (Onur), Müfide Kâzım (Küley), Hamdiye Abdürrahim (Maral), Sabiha Süleyman (Sayın), Suat Rasim (Giz) and Fitnat Celal (Taygun) are given. Key Words: Women Physician. Medical Education. Turkish History of Medicine. Biography. “İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins in- Giriş sandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin Kadınlar, sağlık alanında eski çağlardan bu yana bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cis- önemli bir yere sahip olmuşlardır. Mitolojide büyük min yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki güç sahibi olan ve yaşamı yöneten erkek tanrıların kısmı göklere yükselebilsin?” yanı sıra aileye, sağlığa ve güzelliğe hükmedenler Mustafa Kemal Atatürk arasında kadın ilahlar – tanrıçalar olduğu görülmekte- dir. Örneğin Yunan mitolojisinde Hygieia, Panakeia; Geliş Tarihi: 02.02.2009 Roma mitolojisinde Salus; İnka mitolojisinde Kabul Tarihi: 22.01.2010 Cocomama; Sümer mitolojisinde Bo; Hint mitoloji- sinde Çri vb. sağlık ve tedavi tanrıçalarıdır. Eski çağ- * Bu makale, 20-24 Mayıs 2008 tarihlerinde Konya’da düzenlenen 1. Uluslararası Türk Tıp Tarihi Kongresi’nde lardan günümüze kadar gerek kültürel, gerek politik, sunulan poster bildirinin geliştirilmiş şeklidir. gerekse ekonomik gerekçelerle kadınlar sağlık alanın- da önemli görevler üstlenmişlerdir. Dr. Elif ATICI Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Türklerde de kadınların sağlık alanındaki rolleri çok Deontoloji Anabilim Dalı, eski tarihlere dayanmaktadır. İslam öncesi Türklerde, 16059 Görükle-BURSA Tel: 0-224-2953960 tedavi sanatı ile uğraşan kam ya da oyun adı ile anılan E-mail: elifatici@uludag.edu.tr şamanlardan kadın olanlar kam katun adı ile anılırlardı. Bu kadınlara Yakut Türkleri ve Moğollarda udagan, 107 E. Atıcı, ark. Kırgızlarda bübü denirdi. Bunlar erkeklere göre daha döneme kadar, kadınlar, çeşitli toplumlarda olduğu kuvvetli kabul edilirler ve daha çok kadınlara özgü gibi Osmanlılarda da geleneksel bir anlayışla ebe ve hastalıklar ve tedavileri ile uğraşırlardı1. İslamiyet’in hemşire olarak sağlık alanında yalnızca görev alabildi- kabulünden sonra ise hem örf ve adetlere uygun olarak ler. Başlangıçta orduya hekim yetiştirmek amacıyla kadınların hastaları tedavi ettikleri, hem de sosyal kurulan Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’nin açılmasından yardım kurumları yaptırarak sağlık alanına katkıda sonra eğitimli, hemen ardından da 1842’de kadavra bulundukları görülür. Özellikle savaşlarda kadınların üzerinde çalışmaların yapılabilmesi ile insan anatomi- yaralı askerlerin bakım ve tedavilerini üstlendikleri ve sini iyi bilen erkek hekim sayısının artması yanında, bu kadınlar arasında Tabibe Zeynep’in oldukça ünlü kadın hastalıkları ve doğumlarda usta-çırak eğitimi olduğu bilinmektedir1,2. Türk tıp tarihinde kadınların almış bazı cahil ve yetersiz ebelerin anne ve bebek hekimlik yaptıklarına dair en eski kaynak 15. yüzyıla ölümlerine neden olmaları, kadınların yerine çağdaş ait olan Şerefeddin Sabuncuoğlu’nun yazdığı, cerrahi tıp eğitimi görmüş olan erkek hekimlerin tercih edil- müdahale yapan ve tabibe/kadın hekim olarak nitelen- mesine neden oldu1-3,7. Yine, tıp alanındaki ilerlemele- dirilen kadınların resimlerinin bulunduğu re paralel olarak halk sağlığını korumak üzere, Tıbbi- Cerrahiyetü’l Haniyye adlı eserdir1,3,4. ye’de 1840 yılında kurulan bir komisyon, sağlık ala- Kadınların sağlık alanındaki ilk mesleği ebeliktir. nında çalışanlara mesleklerini uygulayabilmeleri için Doğuma kadınlardan başka kimse karıştırılmadığı, “ruhsatname” vermek üzere bir sınav uyguladı. Bu kadının örtünmesi ve erkeklerden kaçması gerektiği sınava, sadece cahil ebelerin girmesi ve ünlü ebelerin düşünüldüğü için ebelik, Türklerde anadan kıza veya girmemesi üzerine tıp okulunda kurslar düzenlenme- güvendiği ve yetenekli gördüğü başka bir kıza usta- sine karar verildi. Ebeler, ancak bu kursları tamamla- çırak yöntemi ile geçen, görgü ve deneyime dayanan dıktan ve diplomalarını aldıktan sonra mesleklerini geleneksel ve kadınlara özgü bir meslek olarak kabul uygulayabileceklerdi. Bu kursları tamamlayan ebeler edilmiştir. Doğuran kadına hizmet edenler toplumda aynı zamanda hasta bakıcı olarak da görev yapabile- da büyük saygı gören ve iyi yaşayan bir meslek gru- ceklerdi. Eğitime yardımcı olunması amacıyla 1841 buna dahillerdi2-6. Tanzimat dönemine kadar, ebe ve yılında Paris’ten iki yabancı ebe getirtildi. Böylece, 19. hemşire olarak çok sayıda kadın sağlık alanında görev yüzyıla kadar usta-çırak eğitimiyle geleneksel tarzda almakla birlikte eğitim almaları birçok defa engellen- yetişen ebelerin mesleki eğitim almaları sağlandı ve miştir. Tıbbın sürekli ilerlemesi, ebelerin usta-çırak 1842-1843 ders yılından itibaren Mekteb-i Tıbbiye’de eğitimlerini de gittikçe yetersiz kılmıştır. Kadınların açılan ebelik kurslarında (Ebe Sınıfı), iki yıl boyunca ebe olarak eğitime başlamaları 1842 tarihine rastla- haftada 2 gün, günde 1 saatlik bir eğitim programı ile maktadır. Hemşirelik eğitimi ise resmi olarak 1908 eğitime başladılar. İlk kez 1845’te bu eğitimi tamam- yılında başlamıştır. Hekimliğin kadınlar için hem layanlara yabancı ebelerin yaptıkları sınav sonunda fiziksel, hem de örf ve adetlere uygun bir meslek ola- diplomaları verildi. Bu tarihten sonra eğitimi ve ruhsa- rak görülmemesi kadınların tıp eğitimi almaları önün- tı olmayan ebelerin çalışmaları engellendi. Ebe Sınıfı deki engeli oluşturmuştur1,2. İlk olarak 1915 yılında sayesinde kadınların hem sağlık alanında hem de diğer tıp eğitimi almak üzere yurtdışına gönderilen kadınla- alanlarda eğitim alma süreçleri başlamış oldu. Sağlık rımızın ülkemizde eğitim almaya başlamaları ancak alanında görev yapacak kadınların eğitimine en çok 1922 yılında büyük çabalar sonunda gerçekleşebilmiş- önem veren ve çaba gösteren isim Dr. Besim Ömer tir. Türk kadınları zor bir mücadelenin ardından sağlık (Akalın) Paşa olmuştur1,2,6,8. II. Meşrutiyet ile birlikte alanında haklarını kazanmış ve ancak bundan sonra kızlara da ileri düzeyde eğitim verilmesinin gerekli hekim olabilmeleri mümkün olmuştur. Günümüzden olduğu düşüncesi yayılmaya başladı. Sivil tıp okulu- 80 yıl önce Türkiye’de ilk kadın hekimler tıp fakülte- nun açılmasını takiben “Eczacı, Dişçi, Kabile ve Has- sinden mezun olmuşlardır. tabakıcı Kadınlar Mektebi, 18 Kasım 1908 yılında Bu makalede, Türk kadınlarının tıp eğitimine başlama açıldı6. Bu alanda da Dr. Besim Ömer Paşa’nın büyük süreçlerine değinilerek, ilk kadın hekimlerimiz olan gayretleri vardır. Yurtdışında katıldığı bir kongrede, Sayın İffet Naim (Onur), Müfide Kâzım (Küley), hastabakıcılık ve hemşirelik hizmetleri ve eğitimleri Hamdiye Abdürrahim (Maral), Sabiha Süleyman (Sa- faaliyetlerini inceleyerek, Türk kadınların bu eğitimi yın), Suat Rasim (Giz) ve Fitnat Celal (Taygun)’un alabilmeleri ve bu mesleği uygulayabilmeleri için biyografilerine yer verilmektedir. elinden geleni yapmıştır. Bu açığı ve ihtiyacı fark eden Dr. Besim Ömer, hastabakıcılık eğitiminin ebeler için önemini vurgulayarak ebelik öğretiminin ilk senesini Türk Kadınlarının Tıp Eğitimine Başlamaları hastabakıcılık derslerine ayırarak, hastabakıcılığın bir meslek olması için büyük bir adım atmış oldu. Trab- On dokuzuncu yüzyılın sonları 20. yüzyılın başlarında lusgarp Savaşı’nda yeterli sağlık ekibinin olmaması ve özlük haklarına kavuşan kadınlar eğitim almak için çok fazla kayıp verilmesi, hastabakıcı sayısının eksik- çaba göstermeye başladılar. Türk kadınlarının sağlık liğini ve gerekliliğini ortaya koydu. Bunun üzerine alanında eğitim alma süreçleri de ancak Tanzimat’ın Hilâl-i Ahmer Cemiyeti (Kızılay) tarafından 1911 getirdiği modern bakış açısı ile mümkün olabildi. Bu yılında, 6 aylık hastabakıcılık-hemşirelik kursları 108 Türk Kadınlarının Tıp Eğitimine Başlama Süreci başlatıldı ve kursa katılan gönüllülere kurs bitiminde Kadınların Tıp mesleğine atılma istekleri, İslamcı diplomaları verildi. Balkan, Çanakkale ve I. Dünya yayınların başlattığı kampanyaya karşı Sıhhiye Mecli- Savaşı sırasında bu gönüllü hemşireler hastanelerde si’nin kadınların hekim olamayacaklarına dair bir erkeklerle birlikte çalışmaya başladılar1,8. mazbata çıkarmasıyla sonuçlandı. Yine, kadınların Balkan, I. Dünya ve Kurtuluş Savaşlarının ülkedeki evlenip aile kurduktan sonra mesleklerine devam genel durumu etkilemesi, her alanda olduğu gibi sağ- etmeyecekleri, fakülteye girmenin “iffet ve ahlak” lık alanında da kadın-erkek ayrımını ortadan kaldır- değerlerini zedeleyeceği, erkek hastaları muayene maya başladı8. İstanbul Darülfünunu 1915 yılında kız etmemeleri ve anatomi diseksiyonlarına da katılmama- öğrenci kaydetmeye başladıysa da Tıp Fakültesi kız ları gerektiğinin düşünülmesi büyük tartışmalara ne- öğrenci almıyordu. Bu nedenle, hekim olmak isteyen- den oldu. Dr. Besim Ömer (Akalın) Paşa’nın 1921 ler tıp eğitimi almak üzere başka ülkelere gittiler. Aynı yılında Tıp Fakültesi’ne kız öğrenci alma teşviki, Dr. yıl İzmir Vilayeti İdare-i Hususiyesi, eğitim masrafları Akil Muhtar (Özden) tarafından engellendi. Aynı İstanbul Vilayeti tarafından ödenmek üzere, İzmirli dönemde, tıp eğitiminin zor ve uzun olması, laboratu- Suat ve Süeda (Emin Kağıtçıoğlu) hanımları Cenevre ar çalışmalarının fazlalığı ve hocaların çok yoğun Tıp Okulu (Ecole de Médecine)’na gönderdi. Nisan olması nedeniyle sadece kızların eğitim aldığı bir 1916’da Almanya’da Würzburg Üniversitesi Tıp Fa- Tıbbiye Mektebi açılmasına da karşı çıkıldı. Tıp Fa- kültesi’ne gönderilen Hatice Safiye Ali (Krekeler) kültesi, “Darülfünun Grevi”nden sonra yeniden açıldı- (1894-1952), 1922 yılında Türkiye’ye dönerek ilk ğında Dr. Besim Ömer Paşa’nın kararlılığıyla üç kız Türk kadın hekimi olarak çalışmaya başladı. 1918’de öğrenci (Müfide Küley, Sabiha Sayın, İffet Çağlar) Bedriye Veysi (Bora) Münih’te, 1919’da Fatma (Re- Tıbbiye’ye başladı. Kasım ayı sonunda Tıbbiye’de 8 şit) Arif Atasagun (1901-1973) Boston Tufts Üniversi- kız öğrenci olmuştu. Kurtuluş Savaşı’nın ardından tesi’nde ve Hayrünnisa Ataullah Londra Üniversitesi Eylül 1922’de Tıp Fakültesi’ne kabul edilen on kız Tıp Fakültesi’nde tıp eğitimi aldılar3. öğrenciden altısı 1928 yılında stajlarını tamamlayarak Yabancı uyruklu kadın hekimler sınav olmadan mes- mezun oldular. Diğer üç öğrenci tıp tahsiline devam 7,9-11 leklerini uygularken9, Türk kızlarının Tıp Fakülteleri- etmedi, bir kız öğrenci ise tüberkülozdan vefat etti . ne alınmadıkları için yurt dışında eğitim görmek zo- runda kalmaları, Sıhhiye Müdüriyetini harekete geçir- 1928 Yılında Mezun Olan İlk Kadın di. İstanbul Sıhhiye Müdürü ile başlayan bu hareket Hekimlerimiz Sıhhiye Müdür-i Umumisi Dr. Adnan Adıvar’ın sada- rete başvurması ile sonuçlandı. Sonunda, 1917 yılında İffet Naim (Onur) (1906 – 1995) Sıhhiye Meclis-i Umumisi “Osmanlı kadınların he- kimlik yapmalarında bir sakınca olmadığı”na dair bir Çanakkale’de eczacı bir babanın kızı olarak 1906 karar aldı ve bu karar Muallim Mecmuası’nın 15. yılında doğan Dr. Onur, öğrenimini İstanbul’da ta- sayısında duyuruldu. Bu kararın ardından üçü Türk mamladıktan sonra 1922 yılında Tıp Fakültesi’ne girdi. olmak üzere sekiz kız öğrenci tıp fakültesine kaydol- Öğrenciliği süresince Fener Yuvakimyon Rum Lise- mak için başvurdu, ancak kabul edilmediler1,3,9. si’nde Türkçe öğretmenliği yaptı. Mezun olduktan sonra Haydarpaşa’da önce Dr. Asaf Derviş Paşa ve Dr. Aynı dönemlerde, İstanbul’da Amerikan Kız Koleji Fuat Fehim (Caculi)’in yanında daha sonra Dr. Kenan müdürlüğü yapan Dr. Mary Mills Patrick, kolejin Tevfik (Sezenel) ve Dr. Besim Ömer (Akalın) Pa- içinde eğitim ve tıp fakülteleri açılması için uğraştı. şa’nın asistanı olarak jinekoloji ve doğum alanında Yaptığı ilk girişim sonuçsuz kaldıysa da, savaş koşul- uzmanlık eğitimi aldı11. Daha sonra Türkiye’nin ilk ları kısa süre içinde bu isteğini gerçekleştirmesini Çocuk Cerrahisi ve Ortopedi Kliniği’nde (1930) Dr. sağladı ve 1919 yılında çalışmalara başlandı. New Akif Şakir (Şakar) Bey’in ilk asistanı oldu12. Gülha- York Columbia University College of Physicians and ne’de Dr. Raif Ziya (Sirer) ve Dr. Orhan Abdi (Kurta- Surgeons’ın programı örnek alınarak kurulan ran)’ın yanında cerrahi dalında eğitimini 1933 yılında Department of Medicine Constantinople Women’s tamamlayan Dr. Onur, 2 yıl boyunca dayısı Dr. Ahmet College’da 1920 yılında eğitime geçildi. İlk yıl hiç Asım (Onur)’ın kurduğu Ortaköy Şifa Yurdu’nda Türk öğrenci bulunmazken 1921-1922 öğretim yılında jinekoloji ve cerrahi uzmanı olarak çalıştı. Dr. Onur, Hamdiye Abdürrahim (Maral) ve Sabiha Süleyman 1936-1938 yılları arasında Haydarpaşa Numune Has- (Sayın), 1923-1924 öğretim yılında ise Seniha Fuat tanesi’nde çalıştı. Daha sonra özel olarak çalışmaya (Yazıcıoğlu) tıp eğitimi almaya başladılar. Türkiye’de devam etti. Türk Ortopedi ve Travmatoloji Şirurjisi kız öğrencilerin tıp eğitimi almalarını sağlayan ilk Derneği kurucu üyelerinden olan Dr. Onur, 1981’de akademik kurum olan Amerikan Kız Koleji Tıp Bö- Société Internationale de Chirurgie’nin “emeritus lümü, yabancıların yüksek öğretim kurumu açma ve üyesi” seçildi. Ulusal Cerrahi Derneği tarafından 1982 çalıştırmalarını engelleyen 3 Mart 1924 tarihli Tevhid- yılında “onur ödülü” alan Dr. Onur, malvarlığının i Tedrisat Kanunu ile kapandı3,11. büyük bir kısmını Milli Eğitim Vakfı’na bağışlayarak eğitim alanına da büyük katkılar yaptı. İstanbul’da 109 E. Atıcı, ark. kurulan bir ilkokula da ismi verilen Dr. Onur (Dr. İffet da kapanması üzerine 1922’de kız öğrenci almaya Onur İlkokulu), 23 Mart 1995’te İstanbul’da vefat etti9. başlayan İstanbul Darülfünunu Tıp Fakültesi’nin 2. sınıfına naklen geldi. Dr. Maral, 1928’de mezun ol- duktan sonra cilt hastalıkları, fizik tedavi ve radyote- Fatma Müfide Kazım (Küley) (1899 – 1985) rapi üzerine uzmanlık eğitimi aldı. Dr. Friedrich Hekim bir babanın kızı ve kız öğrencilerin Tıbbiye’ye Dessauer’in yanındaki kısa süreli asistanlığı takiben, girme uğraşının öncüsü olan Dr. Küley, 1899 yılında Kadıköy’deki özel muayenehanesinde mesleğine de- Sakız’da doğdu11,13. Çamlıca Kız Lisesi’ni bitirdikten vam eden Dr. Maral hekimlik mesleğinin yanı sıra sonra, tıp tahsili görmek istedi, ancak İstanbul Darül- aynı zamanda 50 yıl boyunca öğretmenlik de yapmış- fünunu Tıp Fakültesi’ne kız öğrenci alınmadığı için tır3,11. Fen Fakültesi Biyoloji Bölümüne başladı. Bir yandan da Kimya Bölümüne devam etti ve laboratuarlarda çalıştı. Tıp Fakültesi’ne geçme isteğini önce Dr. Be- Sabiha Süleyman (Sayın) (1903 – 1984) sim Ömer Paşa ile daha sonra Fen Fakültesi hocaları İstanbul’da 1903 yılında doğan Dr. Sayın, 1920’de ile paylaştı. Kız ve erkek öğrencilerin birlikte ders Kız Muallim Mektebi’ni bitirerek Çamlıca Sultani- görmeye başlamalarından cesaret alarak 1921 yılında si’nde beden eğitimi öğretmenliği yaptı. Dr. Sayın da tekrar Tıp Fakültesi’ne başvurdu. Bu başvurusu da Dr. Dr. Maral gibi Amerikan Kız Koleji Tıp Okulu’nda Akil Muhtar Özden’in fakülteye kız öğrencilerin başladığı tıp eğitimini, İstanbul Tıp Fakültesi’nde alınmasına karşı olması nedeniyle engellendi. Ancak tamamladı. Mezun olduktan sonra fahri olarak Dr. 1922 senesinde tıp eğitimine başlayabilen Dr. Küley, Kadri Raşid Anday’ın yanında pediatri asistanlığına 1928 yılında stajını bitirerek mezun oldu. Tıp Fakülte- başladı. Bu alanda kalma uğraşları sonunda 1929 si II. Dahiliye Kliniği’nde Prof. Neşet Ömer Bey’in yılında kadın hekimler için ilk maaşlı kadroyu aldı. asistanlığını yaptı. İhtisasını bitirdikten sonra (1933) Prof. Kadri Raşid (Anday) Paşa’nın yanında pediatri Kadıköy’de bir muayenehane açtı. Haydarpaşa Nu- uzmanlığını 1932’de tamamlayan Dr. Sayın, 1934- mune Hastanesi 1936’da açılınca, Dr. Küley de Prof. 1941 yılları arasında İzmir Karşıyaka Çocuk Yuvası Tevfik Sağlam’ın yanında görevlendirildi. Dr. Küley, başhekimi olarak çalıştı. Dr. Sayın, 1962 yılında hastanede çalışmaya başladıktan sonra, 1937-1938 emekli olana kadar Üsküdar Sağlık Merkezi Başheki- yılları arasında Viyana, Berlin, Düsseldorf ve mi göreviyle Dünya Sağlık Örgütü tarafından takdir- Törnsheide Sanatoryumunda inceleme gezilerinde nameye layık görüldü10,11. bulundu. Öğrenci çokluğundan dolayı 1942 yılında üçüncü bir dahiliye kliniği açılıp Tevfik Sağlam bu kliniğin başına getirilince, dahiliye kliniği servis şefi Suat Rasim (Giz) (1903 – 1980) olarak 1943 yılına kadar servisi tek başına yönetti. 19 Ağustos 1903 yılında İstanbul’da doğan Dr. Giz, Aynı yıl Tevfik Sağlam’ın desteği ile birlikte üniversi- ilkokulu bitirdikten sonra İstanbul Kız Öğretmen Oku- te kadrosuna geçmek için uğraştı. Doçentlik sınavını lu’na girdi ve 1920 yılında öğretmen oldu. Tıbbiye’ye kazanan Dr. Küley, Mart 1943’de III. Dahiliye Kliniği ilk kaydolan öğrencilerden biri olan Rasim, öğrenimi Doçentliğine, 1953 yılında da profesörlük kadrosuna boyunca Kalamış Rum İlkokulu’nda öğretmenlik atandı. Çeşitli derneklerde faal olarak görev alan Dr. yapmaya devam etti. Mezun olduktan sonra Haseki Küley, 1945 yılında Türk Tıp Cemiyeti genel sekreter- Nisa Hastanesi’nde Dr. Ahmet Kemal (Atay) Bey’in liği, 1961 yılında da başkanlığını yaptı. Dr. Küley, yanında cerrahi asistanlığına başladı. Aynı zamanda 1960 ihtilalinde görevinden alındı, iki sene sonra 27 Gaziosmanpaşa Ortaokulu’nda biyoloji öğretmenliği Nisan 1962 tarihinde tekrar göreve başladı. Göreve yaptı. Genel cerrahi uzmanlığını kazandıktan sonra başladıktan sonra 1963 yılında İç Hastalıkları Klini- 1931 yılında İstanbul (Şişli) Etfal Hastanesi’ne atandı. ği’nde Gastroenteroloji bölümünü kuran Dr. Küley, Dr. Giz, “Operatör Muavinliği” unvanı ile Türkiye’nin 1973 yılında emekli oldu. Verem Savaşı Derneği Şeref ilk kadın cerrahı oldu. Dr. Giz, 1934 yılında Alman- Rozeti (1968), İstanbul Üniversitesi Teşekkür Belgesi ya’ya gönderildi. Ertesi yıl Türkiye’ye dönen Giz, (1978), III. Türk Gastroenteroloji Kongresi Şişli Etfal Hastanesi’nde tek kadın uzman hekim ola- Gastroeneroloji Şildi (1979), Türk Tabipleri Birliği rak çalışmaya devam etti. 1936 yılında Heybeliada Hizmet ve Onur Belgesi (1985) ve İstanbul Üniversi- Sanatoryumu’nda kurulan Toraks Cerrahi Servisi’nde, tesi Fahri Doktorluk Diploması (1993) alan Dr. Küley, bu dalda Türkiye’nin ilk uzmanı olarak 9 ay çalışan Dr. 26 Aralık 1995 tarihinde vefat etti7,11,13,14. Giz, buradaki ameliyathaneyi hazırladı. Şişli Etfal Hastanesi’nde 1937 yılındaki yönetim değişikliği sununda Ereğli Memleket Hastanesi’ne tayin edilmesi Hamdiye Abdürrahim (Rauf) Maral (1895 – 1975) üzerine, memuriyetten ayrıldı ve Dr. Mario Bursa’daki Amerikan Kız Okulu’nu 1914’te bitiren Dr. Manara’nın Şişli’deki özel kliniğini devralarak, özel Maral, İstanbul ve İzmir’de matematik ve biyoloji klinik sahibi ilk kadın hekimimiz olarak tarihe geçti. öğretmenliği yaptıktan sonra 1921 yılında Amerikan 1943 yılında eşi, hekim ve eczacı Dr. Gıyasettin Bey Kız Koleji Tıp Okulu’na girdi. Bu okulun 1924 yılın- ile birlikte Gümüşsuyu Cerrahi Kliniği’ni kurdu ancak 1 10 Türk Kadınlarının Tıp Eğitimine Başlama Süreci mal sahipleri ile çıkan anlaşmazlık sonucunda kliniği kapattı. Bir süre Sosyal Sigortalar Kurumu’nda çalışan Kaynaklar Dr. Giz, 1955 yılında eklem rahatsızlığı nedeniyle malulen emekli oldu. 1960 yılında SSK Şişli Hastane- 1. Sarı N. Osmanlı sağlık hayatında kadının yeri. Yeni Türk Tıp si’nde tekrar başladığı görevine 1968 yılında emekli Tarihi Araştırmaları 1996/97; 2-3:11-64. olana kadar devam eden Dr. Giz, 3 Temmuz 1980’de 2. Atabek EM. Türk kadın hekimleri. Dirim 1997; 72(7-8):231- İstanbul’da vefat etti9. 236. 3. Yıldırım N. Dünya’da ve Türkiye’de ilk kadın hekimler ve kadınların hekim olma mücadelesi. Toplumsal Tarih 2006; 147: Fitnat Celal (Taygun) (1898 – 1985) 50-57. Diyarbakır’da 1898 yılında doğan Dr. Taygun, öğre- 4. Başer M. Cumhuriyet döneminden günümüze kadar doğum ve nimi için geldiği İstanbul’da 1919 yılında Çamlıca Kız ebelik tarihi. In: Köker AH (ed). Doğum ve Ebelik Tarihi Kongresi Tebliğleri. Kayseri: Erciyes Üniversitesi Matbaası; Lisesi’nden, 1928 yılında Tıp Fakültesi’nden mezun 1997. 27-34. oldu. Dr. Taygun, Haseki Nisa Hastanesi’nde başladı- 5. Şehsuvaroğlu BN, Erdemir AD, Güreşsever GC, (eds). Türk ğı cerrahi uzmanlığı eğitimini 1933 yılında tamamladı Tıp Tarihi. Bursa: Taş Kitapçılık; 1984. 196-201. ve “Birinci Sınıf Emraz-ı Hariciye Mütehassısı” unva- 6. Altıntaş A. Türkiye’de hemşireliğin başlangıcı. In: Yıldırım N nını aldı. Evlendikten sonra 1937 tarihine kadar Ay- (ed). Sağlık Alanında Türk Kadını, Cumhuriyet’in ve Tıp Fa- dın’da, daha sonra Kuvarshan (Artvin) ve Ergani Ba- kültesi’ne Kız Öğrenci Kabulünün 75. Yılı. İstanbul; 1998. 373-387. kır İşletmelerinin sağlık kuruluşlarında genel cerrah 7. Öncel Ö. Sağlık alanında ilk kadınlarımız. Dirim 1976; 51(9): olarak çalıştı. Eşinin Ankara’daki görevi sırasında 355-365. Keçiören Çocuk Yuvası’nın hekimliğini yaptı. Zon- 8. Dölen E. Cumhuriyet’in ilk on beş yılında İstanbul Üniversite- guldak’ta Ereğli Kömür İşletmeleri’nin Sağlık Teşki- si’nde kız öğrenciler. In: Yıldırım N (ed). Sağlık Alanında Türk latı Hastanesi’nde 1946-1958 yılları arasında operatör- Kadını, Cumhuriyet’in ve Tıp Fakültesi’ne Kız Öğrenci Kabu- lük yapan Dr. Taygun, 1958 yılında emekli olunca eşi lünün 75. Yılı. İstanbul; 1998. 8-47. ile birlikte İstanbul’a döndü. Emekli olduktan sonra 9. Etker Ş, Dinç G. Cumhuriyet’in ilk kadın cerrahları Dr. Suat bir daha çalışmayan Dr. Taygun, 26 Şubat 1985 yılın- Rasim, Dr. Fitnat Celal ve Dr. İffet Naim Hanımlar. In: Yıldı- 9 rım N (ed). Sağlık Alanında Türk Kadını, Cumhuriyet’in ve Tıp da İstanbul’da vefat etti . Fakültesi’ne Kız Öğrenci Kabulünün 75. Yılı. İstanbul; 1998. 48-59. 10. Etker Ş, Dinç G. İstanbul Amerikan Kız Koleji Tıp Fakültesi ve Sonuç 28’li iki öğrencisi Dr. Hamdiye Abdurrahim Maral ve Dr. Sabi- ha Süleyman Sayın. In: Yıldırım N (ed). Sağlık Alanında Türk Kadını, Cumhuriyet’in ve Tıp Fakültesi’ne Kız Öğrenci Kabu- Kadınların sağlık alanında usta-çırak eğitiminden lünün 75. Yılı. İstanbul; 1998. 60-63. modern eğitime geçmeleri bütün dünyada olduğu gibi 11. Mutlu KŞ. Türkiye Cumhuriyeti’nin 50. yılında tıpta Türk ülkemizde de oldukça uzun ve zorlu bir süreç içinde kadını. Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi; 1973. 3-20. gelişmiştir. Özellikle Cumhuriyet döneminde gelenek- 12. Tanaçan H. Türk Ortopedisinin Tarihçesi Acta Orthop. sel yapıdan sıyrılarak eğitimli hekimler olma yönünde Traumatol Turc 1993, 27: 151-159. mücadele veren ilk kadın hekimlerimiz, hem tıp ala- 13. Dinç G, Etker Ş. Prof. Dr. Müfide Küley: Kadın hekimlerimizin nında hem de bilimsel alanda öncü rolü üstlenmişler- öncüsü. In: Yıldırım N (ed). Sağlık Alanında Türk Kadını, dir. Özverili mücadeleleri sayesinde bugünün hekim- Cumhuriyet’in ve Tıp Fakültesi’ne Kız Öğrenci Kabulünün 75. Yılı. İstanbul; 1998. 70-76. lerine çalışma ve ilerleme olanağı sağlamışlardır. 14. Küley M. Anılar. In: Yıldırım N (ed). Sağlık Alanında Türk Kadını, Cumhuriyet’in ve Tıp Fakültesi’ne Kız Öğrenci Kabu- lünün 75. Yılı. İstanbul; 1998. 3-7. 111