T. C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANABİLİM DALI DİN SOSYOLOJİSİ BİLİM DALI KENTLİLEŞME SÜRECİNDE SOSYO-KÜLTÜREL VE DİNİ DEĞİŞME: BURSA BELENÖREN KÖYLÜLERİ ÖRNEĞİ DOKTORA TEZİ Muhammet Talha SAĞLAM BURSA- 2022 T. C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANABİLİM DALI DİN SOSYOLOJİSİ BİLİM DALI KENTLİLEŞME SÜRECİNDE SOSYO-KÜLTÜREL VE DİNİ DEĞİŞME: BURSA BELENÖREN KÖYLÜLERİ ÖRNEĞİ DOKTORA TEZİ Muhammet Talha SAĞLAM Danışman Prof. Dr. Abdurrahman KURT BURSA- 2022 TEZ ONAY SAYFASI T. C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı Din Sosyolojisi Bilim Dalı’nda 711521006 numaralı Muhammet Talha Sağlam’ın hazırladığı “KENTLİLEŞME SÜRECİNDE SOSYO-KÜLTÜREL VE DİNİ DEĞİŞME: BURSA BELENÖREN KÖYLÜLERİ ÖRNEĞİ” konulu Doktora Tezi ile ilgili tez savunma sınavı, ………. günü ……… - ………..saatleri arasında yapılmış, sorulan sorulara alınan cevaplar sonunda adayın tezinin/çalışmasının …………………………..….. (başarılı/başarısız) olduğuna ……………………………… (oybirliği/oy çokluğu) ile karar verilmiştir. Üye (Tez Danışmanı ve Sınav Komisyonu Başkanı) Prof. Dr. Uludağ Üniversitesi Üye Prof. Dr. Uludağ Üniversitesi Üye Üye iii SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ DOKTORA İNTİHAL YAZIM RAPORU ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANABİLİM DALI BAŞKANLIĞI’NA Tez Başlığı: Kentlileşme Sürecinde Sosyo-Kültürel Ve Dini Değişme: Bursa Belenören Köylüleri Örneği Yukarıda başlığı gösterilen tez çalışmamın a) Kapak sayfası, b) Giriş, c) Ana bölümler ve d) Sonuç kısımlarından oluşan toplam 294 sayfalık kısmına ilişkin, 06.08.2022 tarihinde şahsım tarafından Turnitin adlı intihal tespit programından aşağıda belirtilen filtrelemeler uygulanarak alınmış olan özgünlük raporuna göre, tezimin benzerlik oranı % 5’tir. Uygulanan filtrelemeler: 1. Kaynakça hariç 2. Alıntılar hariç/dâhil 3. 5 Kelimeden daha az örtüşme içeren metin kısımları hariç. Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tez Çalışması Özgünlük Raporu Alınması ve Kullanılması Uygulama Esasları’nı inceledim ve bu Uygulama Esasları’nda belirtilen azami benzerlik oranlarına göre tez çalışmamın herhangi bir intihal içermediğini; aksinin tespit edileceği muhtemel durumda doğabilecek her türlü hukuki sorumluluğu kabul ettiğimi ve yukarıda vermiş olduğum bilgilerin doğru olduğunu beyan ederim. Gereğini saygılarımla arz ederim. 19.09.2022 Adı Soyadı: Muhammet Talha SAĞLAM Öğrenci No: 711521006 Anabilim Dalı: Felsefe ve Din Bilimleri Programı: FDB (Din Sosyolojisi) Doktora Statüsü: Y.Lisans Doktora Danışman Prof. Dr. Abdurrahman KURT iv YEMİN METNİ Doktora olarak sunduğum Kentlileşme Sürecinde Sosyo-Kültürel ve Dini Değişme: Bursa Belenören Köylüleri Örneği başlıklı çalışmanın bilimsel araştırma, yazma ve etik kurallarına uygun olarak tarafımdan yazıldığına ve tezde yapılan bütün alıntıların kaynaklarının usûlüne uygun olarak gösterildiğine, tezimde intihal ürünü cümle veya paragraflar bulunmadığına şerefim üzerine yemin ederim. 19.09.2022 Adı Soyadı: Muhammet Talha SAĞLAM Öğrenci No: 711521006 Anabilim Dalı: Felsefe ve Din Bilimleri Programı: FDB(Din Sosyolojisi) Doktora Statüsü: Y.Lisans Doktora v ÖZET Yazar : Muhammet Talha SAĞLAM Üniversite : Bursa Uludağ Üniversitesi Enstitü : Sosyal Bilimler Enstitüsü Anabilim Dalı : Felsefe ve Din Bilimleri Bilim Dalı : Din Sosyolojisi Tezin Niteliği : Doktora Mezuniyet Tarihi : …/…/… Tez Danışmanı : Prof. Dr. Abdurrahman KURT Kentlileşme Sürecinde Sosyo-kültürel ve Dini Değişme: Bursa Belenören Köylüleri Örneği Kentler, binlerce yıldır insanlık tarihinin önemli bir parçasıdır. Ancak 19. yüzyıl itibariyle kentler, önemli bir problem haline gelmiştir. Başta Sanayi Devrimi ve Fransız İhtilali olmak üzere yaşanan önemli olaylar, hızlı sosyal değişimlere sebep olmuştur. Kırsal bölgelerden ve kentlerin çeperlerinden kent merkezine yönelen yoğun göçler; bir yandan kentleri şekillendirirken diğer yandan kentler yaşanan toplumsal değişim üzerinde belirleyici olmuştur. Türkiye’de de özellikle 1970’li yıllarla birlikte kırdan kente doğru yoğun göçler yaşanmıştır. Bu süreç başta sosyal, ekonomik, kültürel ve dini olmak üzere pek çok değişime sebep olmuştur. Çalışmamız, Türkiye’deki kentlileşme sürecinde yaşanan sosyal, kültürel ve dini değişimi üç nesil üzerinde görmeyi amaçlamaktadır. Çalışma, Bursa’nın Keles ilçesine bağlı Belenören köylüsü olan 13 aileden toplam 42 katılımcıyla yapılan derinlemesine görüşmelerle şekillenmiştir. Katılımcı ailelerin ilk nesilleri, kentle ilişkiler kurmaya başlayarak kentlileşme sürecini başlatmışlardır. İkinci ve üçüncü nesilde ise kentle bütünleşme büyük oranda tamamlanmıştır. Bu süreçte yaşanan sosyal, kültürel ve dini değişimi görebilmek adına her ailenin üç nesliyle de görüşmeler yapılmıştır. Çalışmanın birinci bölümünde; sosyal değişme, dini değişme, kent, kentleşme, kentlileşme ve göçe dair kavramsal ve kuramsal bir çerçeve sunulmuştur. İkinci bölümde ise katılımcılara dair kişisel ve demografik bilgilere yer verilmiştir. Ayrıca katılımcıların sosyo- kültürel ve dini değişimlerinde etkili olan unsurlar ile katılımcıların kente göç süreçlerinin nasıl şekillendiği ele alınmıştır. Son olarak katılımcıların dindarlık düzeyleri inanç, ibadet, tecrübe, bilgi ve etkileme boyutları üzerinden ele alınmıştır. vi Üçüncü bölümde kentlileşme sürecinde; bir takım dini pratiklerde, kadın-erkek ilişkilerinde, aile yapısında ve düğün merasimlerinde bir değişim olup olmadığı varsa bu değişimin seyri anlaşılmaya çalışılmıştır. Nikahsız birliktelikler, flört, aile reisliği, akraba evliliği gibi bir dizi hususa bu kapsamda yer verilmiştir. Ayrıca katılımcıların dini otorite olarak gördükleri kişi, kurum ve kaynaklar ele alınarak kentlileşme sürecindeki seyir üç nesil üzerinden görülmeye çalışılmıştır. Dini otorite konusu kapsamında katılımcıların, dini gruplara nasıl baktıkları, anılan grupları dini bir otorite olarak görüp görmedikleri üzerinde durulmuştur. Kentler, kır toplumlarının aksine, farklı kültüre, inanca, dile ve yaşam tarzına sahip insanları bir araya getiren heterojen bir toplum yapısına sahiptir. Çalışmamızda kentlileşme sürecinde katılımcıların farklılıklarla karşılaşma durumları ve farklılıklar karşısında takındıkları tutumlar ele alınmıştır. Anahtar Kelimeler: Sosyal değişme, dini değişme, kültürel değişme, kent, kentlileşme, göç, aile. vii ABSTRACT Name /Surmane : Muhammet Talha SAĞLAM University : Bursa Uludağ University Institute : Institute of Social Science Field : Philosophy and ReligiousSciences Branch : Sociology of Religion Degree Awarded : Doctorate Degree Date : …/…/… Supervisor : Prof. Dr. Abdurrahman KURT Socio-cultural and Religious Change in the Urbanization Process: The Case of Belenören Villagers Cities have been an important part of human history for thousands of years. However, as of the 19th century, cities became an important problem. Important events, especially the Industrial Revolution and the French Revolution, caused rapid social changes. Intense migrations from rural areas and the peripheries of cities to the city center; While shaping the cities on the one hand, on the other hand, the cities have been a determinant on the social change. In Turkey, especially with the 1970s, there has been intense migration from rural to urban areas. This process has led to many changes, especially social, economic, cultural and religious. Our research aims to see the social, cultural and religious change experienced in the urbanization process in Turkey over three generations. The research was shaped by in-depth interviews with a total of 42 participants from 13 families from Belenören villagers in Bursa's Keles district. The first generations of the participating families started the urbanization process by starting to establish relations with the city. In the second and third generations, the integration with the city has been completed to a large extent. In order to see the social, cultural and religious change experienced in this process, interviews were held with three generations of each family. In the first part of the study; a conceptual and theoretical framework on social change, religious change, the city, urbanization, urbanization and migration is presented. In the second part, personal and demographic information about the participants is given. In addition, the factors affecting the socio-cultural and religious changes of the participants and how the migration processes of the participants were shaped were discussed. Finally, the viii religiosity levels of the participants were discussed over the dimensions of belief, worship, experience, knowledge and influence. In the third part, in the urbanization process; If there is a change in some religious practices, male-female relations, family structure and wedding ceremonies, the course of this change has been tried to be understood. A number of issues such as common-law unions, dating, head of family, consanguineous marriage are included in this context. In addition, the course of the urbanization process has been tried to be seen over three generations by considering the people, institutions and resources that the participants see as religious authorities. Within the scope of religious authority, it was focused on how the participants viewed religious groups and whether they saw the aforementioned groups as a religious authority. Cities, unlike rural societies, have a heterogeneous social structure that brings together people of different cultures, beliefs, languages and lifestyles. In our study, the situation of the participants in the urbanization process and their attitudes towards the differences were discussed. Keywords: Social change, religious change, cultural change, city, urbanization, migration, family. ix ÖNSÖZ Sosyal değişme olgusu sosyolojinin temel ilgi alanlarından birisi olagelmiştir. Toplumlar sürekli bir değişim ve dönüşüm halindedir. Ancak kimi dönemlerde değişimin niteliği ve hızı artmaktadır. Sanayi devrimi, sosyal değişmenin hızının arttığı bir dönemin başlangıcı olmuştur. Üretim araçlarındaki değişim, üretim biçimini değiştirmiş, bu durum başta ailenin toplumdaki konumu olmak üzere tüm toplumsal kurumları derinden etkilemiştir. Sanayi tesislerinin kurulmasıyla geleneksel tarzda üretim yapanlar rekabet şansını kaybetmiş ve fabrikaların yer aldığı şehirlere yoğun göç hareketleri başlamıştır. Ayrıca şehirlerde yaşayan çok sayıda insan banliyölerde, varoşlarda, gecekondu mahallelerinde alt yapı hizmetlerinin yetersiz olduğu sıkışık mekanlarda hayatlarını devam ettirmek durumunda kalmıştır. Tüm bunlar kentleri göç ve sosyal değişme odağında önemli bir problem haline getirmiştir. Gelişmiş ülkeler yukarıdaki süreçleri sanayi devriminin hemen sonrasında yaşarken, gelişmekte olan ülkeler daha sonraları yaşayacaklardır. Türkiye bu ülkeler sınıfında yer almaktadır. Türkiye’de, sanayinin ekonomideki payı her geçen gün artmaktadır. Ayrıca kent sayısı ve kent nüfusu da hızla artmaya devam etmektedir. Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere büyük kentlere istikrarlı bir göç hareketi gerçekleşmiş ve buralarda yaşayan nüfus hızla artmıştır. Yaşanan dengesiz nüfus artışı; konut, alt yapı, eğitim gibi pek çok alanda problemlere sebep olurken, kent ve kent kültürü de hızla değişime uğramıştır. Aynı süreç içinde dinin algılanışında ve yaşanmasında da önemli değişimler meydana gelmiştir. Tüm bu önemli gelişmeler, kentlileşme sürecinde yaşanan sosyal, kültürel ve dini değişim üzerine odaklanmamıza sebep olmuştur. Böyle girift ve zor bir konunun akademik olarak çalışılması elbette kolay olmamıştır. Bu süreçte bana karşı kolaylaştırıcı ve yol gösterici olup, bilgi, birikim ve tecrübeleriyle her daim yanımda olan kıymetli danışman hocam Prof. Dr. Abdurrahman KURT’a şükranlarımı arz ediyorum. Ayrıca ilk danışmanım olan ve çalıştığımız bu konuyu kendisiyle birlikte belirlediğimiz, aynı zamanda tez izleme komitesi üyesi olarak katkılarını esirgemeyen Prof. Dr. Kemal ATAMAN hocama şükranlarımı sunuyorum. Tez izleme komitesi üyesi olan ve farklı bakış açılarıyla beni besleyen Dr. Öğretim Üyesi Şevket YILDIZ hocama da katkıları dolaysısıyla çok teşekkür ediyorum. Tez savunma jürime katılarak titiz okumaları, yapıcı eleştirileri ve önemli katkılarıyla çalışmamı zenginleştiren Prof. Dr. Vejdi BİLGİN ve Dr. Öğretim Üyesi Rıdvan ŞİMŞEK hocalarıma da teşekkürü bir borç bilirim. x Değerli vakitlerini ayırarak çalışmamızın meydana gelmesini sağlayan tüm katılımcılara, zaman zaman fikir alışverişinde bulunduğum değerli mesai arkadaşlarıma, tüm bu süreçte maddi ve manevi olarak benim yanımda olduğunu hissettiren kıymetli dostlarıma teşekkür ediyorum. Son olarak, yaşamım boyunca olduğu gibi doktora sürecinde de tecrübeleri ve dualarıyla her daim yanımda olan ilk öğretmenlerim anne ve babama sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Ayrıca yoğun çalışma temposu içerisinde, onlara ayırmam gereken vakitten fedakârca feragat eden ve bu sürecin en zor zamanlarını birlikte yaşadığımız, kıymetli eşime ve oğluma hususen teşekkür ediyorum. Muhammet Talha SAĞLAM Bursa/2022 xi İÇİNDEKİLER EZ ONAY SAYFASI ........................................................................................................... ii DOKTORA İNTİHAL YAZIM RAPORU ...................................................................... iii YEMİN METNİ .................................................................................................................. iv ÖZET .................................................................................................................................... v ABSTRACT ....................................................................................................................... vii ÖNSÖZ ................................................................................................................................ ix İÇİNDEKİLER ................................................................................................................... xi ŞEKİLLER LİSTESİ978-625-439-912-1 ..................................................................... xv KISALTMALAR ............................................................................................................ xviii GİRİŞ .................................................................................................................................... 1 1. PROBLEMİN ARKA PLANI ....................................................................................... 1 2. ARAŞTIRMANIN AMACI VE ÖNEMİ ...................................................................... 4 3. ARAŞTIRMA SORUSU VE ALT SORULAR ............................................................ 9 4. ARAŞTIRMANIN KAPSAMI VE SINIRLILIKLARI .............................................. 10 5. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ ................................................................................... 10 5.1. KATILIMCI PROFİLİ ......................................................................................... 12 5.2. VERİ TOPLAMA ARAÇLARI VE VERİ ANALİZİ ......................................... 13 5.3. ARAŞTIRMADA ETİK VE GÜVENİLİRLİK ................................................... 16 BİRİNCİ BÖLÜM KAVRAMSAL VE KURAMSAL ÇERÇEVE 1. SOSYAL DEĞİŞME ................................................................................................... 18 1.1. DEĞİŞME: KISA BİR KAVRAM ARKEOLOJİSİ ............................................ 18 1.2. SOSYAL TEORİNİN DEĞİŞİME OLAN İLGİSİ .............................................. 22 1.3. SOSYAL DEĞİŞME VE DİN ............................................................................. 25 2. TARİHİ VE SOSYOLOJİK AÇIDAN KENT OLGUSU ........................................... 29 2.1. KENTE DAİR KAVRAMLAR VE TANIMLAR ............................................... 29 2.1.1. Kent Kavramı ................................................................................................ 29 xii 2.1.2. Kentleşme, Kentlileşme ve Kültürleşme ....................................................... 33 2.2. KENTLERİN ORTAYA ÇIKIŞI, ÖZELLİKLERİ VE GELİŞİMİ ..................... 39 2.2.1. Kentlerin Ortaya Çıkışı ve Gelişimi .............................................................. 39 2.2.2. Orta Çağ Avrupa’sında Kentler ..................................................................... 48 2.2.3. İslam Kentleri ................................................................................................ 54 2.2.4. Bir Dönüm Noktası: Sanayileşme Sonrası Kentler ....................................... 60 2.3. TÜRKİYE’DE KENTLEŞME VE KENTLİLEŞME .......................................... 66 2.4. KENTLEŞME KURAMLARI ............................................................................. 69 2.4.1. Sosyologların Kente Dair Yaklaşımları ......................................................... 69 2.4.2. Kent Ekolojisi Kuramı ................................................................................... 71 2.4.3. Kente Dair Yeni Eleştirel Yaklaşımlar .......................................................... 73 3. TOPLUMSAL AÇIDAN GÖÇ OLGUSU .................................................................. 75 3.1. KAVRAMLAR VE TANIMLAR ........................................................................ 75 3.2. KURAMSAL YAKLAŞIMLAR .......................................................................... 78 3.3. SOSYAL DEĞİŞME VE KENTLEŞME BAĞLAMINDA GÖÇ OLGUSU ...... 81 3.4. TÜRKİYE PERSPEKTİFİNDEN GÖÇ OLGUSU ............................................. 84 İKİNCİ BÖLÜM BULGULAR VE YORUMLAR I: BELENÖREN KÖYÜ VE KATILIMCILAR HAKKINDA ÖN BİLGİLER-BULGULAR 1. BELENÖREN KÖYÜNE GENEL BAKIŞ ................................................................ 88 2. KATILIMCILAR HAKKINDA GENEL BİLGİLER ................................................ 90 2.1. KİŞİSEL ve DEMOGRAFİK BİLGİLER ............................................................ 90 2.2. BELENÖREN’DEN KENTE GÖÇ: SEBEPLER VE SÜREÇLER .................... 96 2.3. SOSYAL ÇEVREYİ ŞEKİLLENDİREN UNSURLAR VE DİNİ DEĞİŞİME ETKİSİ ...................................................................................................................... 105 3. KATILIMCILARIN DİNDARLIK DÜZEYLERİ ................................................... 121 3.1. İNANÇ BOYUTU .............................................................................................. 122 3.1.1. Allah İnancı ................................................................................................. 122 3.1.2. Melek İnancı ................................................................................................ 124 3.1.3. Kuran İnancı ................................................................................................ 126 3.1.4. Ahiret İnancı ................................................................................................ 127 xiii 3.1.5. Cin İnancı .................................................................................................... 130 3.1.6. Büyü İnancı ................................................................................................. 132 3.2. İBADET VE DİNİ YASAKLAR BOYUTU ..................................................... 136 3.2.1. Namaz Kılma ............................................................................................... 136 3.2.2. Oruç Tutma .................................................................................................. 138 3.2.3. Zekât Verme ................................................................................................ 141 3.2.4. Kurban Kesme ............................................................................................. 143 3.2.5. Kuran Okuma .............................................................................................. 150 3.2.6. Faiz Kullanımı ............................................................................................. 153 3.2.7. Alkol Kullanımı ........................................................................................... 156 3.3. TECRÜBE BOYUTU ........................................................................................ 158 3.4. BİLGİ BOYUTU ................................................................................................ 162 3.5. ETKİLEME BOYUTU....................................................................................... 164 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM BULGULAR VE YORUMLAR II: SOSYO-KÜLTÜREL VE DİNİ DEĞİŞME 1. DİNİ-KÜLTÜREL DEĞERLERİN KADIN-ERKEK İLİŞKİLERİNE VE AİLEYE YANSIMASI ................................................................................................................. 170 1.1. NİKAHSIZ BİRLİKTELİKLER ........................................................................ 171 1.2. FLÖRT VE TOKALAŞMA ............................................................................... 174 1.3. AİLEYE VE AİLE İÇİ İLİŞKİLERE DAİR BULGULAR ............................... 182 1.3.1. Aile Reisliği ................................................................................................. 182 1.3.2. Akraba Evliliği ............................................................................................ 185 1.3.3. Geniş Aile-Çekirdek Aile ............................................................................ 186 1.3.4. Ev İçi İşlerin Sorumluluğu .......................................................................... 189 2. EVLİLİK KURUMU VE DÜĞÜN MERASİMLERİ .............................................. 192 2.1. EVLİLİK USULÜ, YAŞI VE EŞ SEÇME KRİTERLERİ ................................ 193 2.1.1. Evlilik Usulü ................................................................................................ 193 2.1.2. Evlilik Yaşı .................................................................................................. 197 2.1.3. Eş Seçme Kriterleri ...................................................................................... 198 2.2. DİNİ NİKAH UYGULAMASI .......................................................................... 202 2.3. DÜĞÜN MERASİMLERİ ................................................................................. 208 xiv 2.3.1. Belenören’de Geleneksel Bir Köy Düğünü ................................................. 209 2.3.2. Değişen Köy Düğünleri ve Alternatif Arayışları ......................................... 213 3. DİN-KÜLTÜR İLİŞKİSİ BAĞLAMINDA MEVLİD VE BAŞÖRTÜSÜ .............. 220 3.1. DİNİ-KÜLTÜREL BİR PRATİK: MEVLİD .................................................... 223 3.2. BAŞÖRTÜSÜ KULLANIMI VE BAŞÖRTÜSÜNE YAKLAŞIM .................. 228 4. DİNİ OTORİTELER VE DİNİ GRUPLAR .............................................................. 232 4.1. DİNİ OTORİTENİN KAYNAĞI VE DİN EĞİTİMİ ........................................ 233 4.2. DİNİ GRUPLAR ................................................................................................ 242 5. FARKLILIKLAR KARŞISINDAKİ TUTUMLAR: KARŞILŞMA MEKANLARI VE ALANLARI ................................................................................................................... 250 5.1. KARŞILAŞMA MEKANLARI ......................................................................... 250 5.2. KARŞILAŞMA ALANLARI ............................................................................. 254 SONUÇ ............................................................................................................................. 268 KAYNAKLAR ................................................................................................................. 274 EKLER ............................................................................................................................. 289 EK 1: ETİK KURUL ONAY RAPORU ....................................................................... 289 EK 2: MÜLAKAT SORULARI .................................................................................... 290 ÖZGEÇMİŞ ..................................................................................................................... 295 xv ŞEKİLLER LİSTESİ Şekil 1-Nesillere göre katılımcıların dağılımı. .................................................................. 91 Şekil 2-Katılımcıların cinsiyet bazında nesillere göre dağılımı. ....................................... 91 Şekil 3-Katılımcıların yaş gruplarına göre dağılımı. ......................................................... 92 Şekil 4-Yaş gruplarına göre katılımcıların nesiller bazında dağılımı. .............................. 92 Şekil 5-Eğitim durumlarına göre katılımcıların dağılımı. ................................................. 93 Şekil 6-Katılımcıların eğitim durumlarının cinsiyet ve nesiller bazında dağılımı. ........... 93 Şekil 7-Katılımcıların medeni durumu. ............................................................................. 94 Şekil 8-Katılımcıların medeni durumlarının nesiller bazında dağılımı. ............................ 94 Şekil 9-Doğum yerlerine göre katılımcılar. ...................................................................... 94 Şekil 10-Katılımcıların doğum yerlerinin nesiller bazında dağılımı. ................................ 95 Şekil 11-İkamet yerlerine göre katılımcılar. ..................................................................... 95 Şekil 12-Katılımcıların ikamet yerlerinin nesiller bazında dağılımı. ................................ 95 Şekil 13-Katılımcıların meslek durumlarının nesiller bazında dağılımı ........................... 96 Şekil 23-İkamet edilen mahallelere göre katılımcıların dağılımı. ................................... 100 Şekil 24-Katılımcıların konut türlerinin nesiller bazında dağılımı. ................................ 101 Şekil 14-Sosyal çevreyi şekillendiren unsurlar ve kod frekans değerleri. ...................... 106 Şekil 15-Sosyal çevreyi şekillendiren unsurların nesiller bazında kod frekans dağılımı. ............................................................................................................... 107 Şekil 16-Dini destekleyici/dini engelleyici açıdan sosyal çevreyi şekillendiren unsurların kod frekans dağılımı. ........................................................................................... 107 Şekil 17-Sosyal çevrenin dini destekleyici/dini engelleyici açıdan nesiller bazında dağılımı. ............................................................................................................... 107 Şekil 18-Aile-akraba koduna göre Karanfil ailesi tek vaka modeli. ............................... 108 Şekil 19-Kuran kursları-din görevlileri koduna göre Açelya ailesi tek vaka modeli. ..... 112 Şekil 20-Sanal-televizyon kodu, kodlu bölümler tek vaka modelinden bir kesit. .......... 114 Şekil 21-Arkadaşlar kodu, kodlu bölümler tek vaka modelinden bir kesit. .................... 118 Şekil 22-Kültür-sanat-yayın kodu, kodlu bölümler tek vaka modelinden bir kesit. ....... 120 Şekil 25-İnanç koduna dair hiyerarşik kod-alt kod modeli. ............................................ 122 Şekil 26-Allah'a inanıyor musunuz sorusuna verilen cevaplara ait kelime bulutu. ........ 123 Şekil 27-Meleklere inanıyor musunuz sorusuna verilen cevaplara ait kelime bulutu..... 125 Şekil 28-Kar tanesini melekler mi indirir sorusunun nesiller bazında kod matris tarayıcısı. ............................................................................................................. 126 Şekil 29-Kuran'a inanıyor musunuz sorusuna verilen cevaplara ait kelime bulutu. ....... 127 Şekil 30-Ahirete inanıyor musunuz sorusuna verilen cevaplara ait kelime bulutu. ........ 128 Şekil 31-Öldükten sonra bedenle mi dirileceğiz? ........................................................... 129 Şekil 32-Öldükten sonra bedenle mi dirileceğiz sorusuna dair nesiller bazında kod matris tarayıcısı. ............................................................................................................. 130 Şekil 33-Cinlere inanıyor musunuz sorusuna verilen cevaplara ait kelime bulutu. ........ 131 Şekil 34-Cinlerin varlığına inanların bir kısmına dair tek vaka modeli. ......................... 132 Şekil 35-Büyüye inanıyor musunuz sorusuna verilen cevaplara ait kelime bulutu. ....... 135 Şekil 36-Büyünün varlığına dair nesiller bazında kod matris tarayıcısı. ........................ 135 Şekil 37-Büyünün varlığına inanmayanlara dair tek vaka modeli. ................................. 136 Şekil 38-"Namaz kılar mısınız?" sorusuna dair hiyerarşik kod-alt kod modeli. ............. 137 Şekil 39-Namaz kılma durumuna dair nesiller bazında kod matris tarayıcısı. ............... 138 Şekil 40-Sonradan 5 vakit namaz kılmaya başlayanların bazılarına dair kod-alt kod bölümler modeli. ................................................................................................. 138 Şekil 41-Oruç tutar mısınız sorusuna dair hiyerarşik kod-alt kod modeli. ..................... 139 xvi Şekil 42-Zekat verir misiniz sorusuna dair hiyerarşik kod-alt kod modeli. .................... 142 Şekil 43-Kurban keser misiniz sorusuna dair kelime bulutu. ......................................... 144 Şekil 44-Kurbanınızı nerede ve nasıl kesiyorsunuz? ...................................................... 146 Şekil 45-Kur'an'ı Arapçasından okumayı biliyor musunuz sorusu hiyerarşik kod-alt kod modeli. ................................................................................................................. 151 Şekil 46-Akıcı şekilde Kur'an okuyamayanlara dair kod teori modeli. .......................... 151 Şekil 47-Kur'an'ı Arapçasından okumayı sonradan öğrenenlere dair nesiller bazında kod matris tarayıcısı. .................................................................................................. 152 Şekil 48-Kur'an'ı Arapçasından okuyabiliyor musunuz sorusu nesiller bazında kod matris tarayıcısı. ............................................................................................................. 152 Şekil 49-Hangi sıklıkla Kur'an okursunuz sorusuna dair hiyerarşik kod-alt kod modeli. ................................................................................................................ 153 Şekil 50-Hangi sıklıkla Kur'an okursunuz sorusu nesiller bazında kod matris tarayıcısı. ............................................................................................................. 153 Şekil 51-Kredi kullanımı ve faizsiz yaşamın imkanına dair soruların hiyerarşik kod-alt kod modeli. .......................................................................................................... 154 Şekil 52-Kredi kullandınız mı sorusu nesiller bazında kod matris tarayıcısı. ................. 155 Şekil 53-Faizsiz yaşanabilir mi sorusu nesiller bazında kod matris tarayıcısı. ............... 155 Şekil 54-Alkol kullanıyor musunuz sorusu hiyerarşik kod-alt kod modeli. ................... 157 Şekil 55-Alkol kullanıyor musunuz sorusu nesiller bazında kod matris tarayıcısı. ........ 158 Şekil 56-Tecrübe boyutu koduyla birlikte oluşan alt-kodlar. .......................................... 159 Şekil 57-Farklı dine mensup arkadaşınız var mı sorusu nesiller bazında kod matris tarayıcısı. ............................................................................................................. 160 Şekil 58-Bilgi Boyutu koduyla birlikte oluşan alt-kodlar. .............................................. 163 Şekil 59-Etkileme Boyutuyla birlikte oluşan alt-kodlar. ................................................. 165 Şekil 60-Dindarlığın Beş Boyutu kodunun alt-kodlar istatistiği. .................................... 168 Şekil 61-Dindarlığın Beş Boyutu nesiller bazında kod matris tarayıcısı. ....................... 168 Şekil 67- Nikahsız birliktelikler konusunda ne düşünüyorsunuz? .................................. 172 Şekil 68-Nikahsız birliktelik kod-alt kod bölümler modelinden bir kesit. ...................... 173 Şekil 69-Nikahsız birliktelik sorusu nesiller bazında kod matris tarayıcısı. ................... 174 Şekil 70- Katılımcıların flört hakkında düşünceleri. ....................................................... 176 Şekil 71- Flört sorusu nesiller bazında kod matris tarayıcısı. ......................................... 178 Şekil 72- Kadınların ve erkeklerin tokalaşması mümkün müdür? .................................. 179 Şekil 73- Tokalaşma sorusu nesiller bazında kod matris tarayıcısı. ............................... 179 Şekil 74- Dini bilgi alınan kaynak ve tokalaşma pratiklerine dair kod ilişkiler tarayıcısı. ............................................................................................................ 181 Şekil 75-Ailenin reisi var mıdır? ..................................................................................... 183 Şekil 76-"Ailenin reisi var mıdır?" sorusu nesiller bazında kod matris tarayıcısı. ......... 183 Şekil 77-"Ailenin reisi var mıdır?" sorusu kod-alt kod bölümler modelinden bir kesit. 184 Şekil 78-Katılımcıların akraba evliliğine bakışları. ........................................................ 185 Şekil 79-Katılımcıların geniş ailede-çekirdek ailede yaşama durumları. ....................... 187 Şekil 80-Katılımcıların geniş-çekirdek ailede yaşama durumlarına dair nesiller bazındaki kod matris tarayıcısı. ........................................................................................... 189 Şekil 81-Ev işleri kimin sorumluluğundadır? ................................................................. 189 Şekil 82-Ev işleri kimin sorumluluğundadır sorusuna dair nesiller bazında kod matris tarayıcısı. ............................................................................................................. 192 Şekil 84-Katılımcıların evlilik usulleri. ........................................................................... 195 Şekil 85-Katılımcıların evlilik usullerine dair nesiller bazındaki kod matris tarayıcısı. . 195 Şekil 86-Evlilik usulü hiyerarşik kod-alt kod modelinden bir kesit. .............................. 196 xvii Şekil 87-Katılımcıların evlilik yaşlarına göre dağılımı. .................................................. 197 Şekil 88-Katılımcıların evlilik yaşlarına dair nesiller bazında kod matris tarayıcısı. ..... 197 Şekil 89- Dini nikah kıydırdınız mı/ kıydıracak mısınız? ............................................... 204 Şekil 90-Dini nikahın gerekliliği sorusu hiyerarşik kod-alt kod bölümler modelinden bir kesit. .................................................................................................................... 206 Şekil 91-Müftülerin nikah kıydırması hakkındaki düşünceler hiyerarşik kod-alt kod bölümler modelinden bir kesit. ............................................................................ 208 Şekil 92-Geleneksel-modern düğün yapma durumuna dair nesiller bazında kod matris tarayıcısı. ............................................................................................................. 213 Şekil 62- Mevlid okuttunuz mu veya okutmayı düşünür müsünüz? ............................... 224 Şekil 63- Mevlid okutma durumu alt kodlarıyla geleneksel ve kitabi din algısı kodları birlikte oluşma modeli. ........................................................................................ 225 Şekil 64- Mevlid okuttunuz mu sorusu nesiller bazında kod matris tarayıcısı. .............. 228 Şekil 65-Katılımcı eşlerinin başörtüsü takma durumuna nesiller bazında bakış. ........... 229 Şekil 66-Başörtüsü takmak dinen gerekli midir? ............................................................ 229 Şekil 93- Dini bir konuda bilgi almak istediğinizde kime veya nereye başvurursunuz? 235 Şekil 94- Dini konularda kimden bilgi alıyorsunuz sorusuna dair nesiller bazında kod matris tarayıcısı. .................................................................................................. 238 Şekil 95- Din eğitiminizi nereden aldınız? ...................................................................... 239 Şekil 96- Din eğitiminizi nereden aldınız sorusuna dair nesiller bazında kod matris tarayıcısı. ............................................................................................................. 241 Şekil 97-Herhangi bir dini gruba üye misiniz? ............................................................... 244 Şekil 98- Dini gruplara dair olumlu ve olumsuz ifadeler toplamı frekans değerleri. ..... 246 Şekil 99- Sizce dine en çok kimler veya hangi kurumlar zarar vermektedir?................. 248 Şekil 100- Dini grup üyesi misiniz sorusuna dair nesiller bazında kod matris tarayıcısı. ............................................................................................................. 248 Şekil 109- Karşılaşma mekanlarına dair hiyerarşik kod-alt kod modeli ve hiyerarşik kod- alt kod bölümler modelinden bir kesit. ................................................................ 252 Şekil 110- Karşılaşma mekanlarına dair nesiller bazında kod matris tarayıcısı. ............ 253 Şekil 101- Din, mezhep, ırk, kültür ve siyaset farklılığı ile karşılaşma durumu hiyerarşik kod-alt kod modeli............................................................................................... 255 Şekil 102- Din, mezhep, kültür, ırk ve siyaset farklılıklarıyla karşılaşma durumuna dair nesiller bazında kod matris tarayıcısı. ................................................................. 256 Şekil 103- Farklılıklar karşısındaki tutumlara dair hiyerarşik kod-alt kod modeli. ........ 257 Şekil 104- Farklı kültür mensubuna karşı tutum hiyerarşik kod-alt kod bölümler modelinden bir kesit. ........................................................................................... 258 Şekil 105- Farklı din mensubuna karşı tutum hiyerarşik kod-alt kod bölümler modelinden bir kesit. ............................................................................................................... 260 Şekil 106- Din, mezhep, kültür, ırk ve siyaset farklılığı ile evlilik tercihi tutumlarına dair hiyerarşik kod-alt kod modeli.............................................................................. 261 Şekil 107-Farklı kültür mensubuyla evliliğe dair hiyerarşik kod-alt kod bölümler modelinden bir kesit. ........................................................................................... 262 Şekil 108- Farklılıklar karşısında tutum ve evliliğe bakış sorularına dair nesiller bazında kod matris tarayıcısı. ........................................................................................... 265 Tablo 1-Katılımcı ailelere ve kişilere dair isim listesi. ..................................................... 13 Tablo 2-Göçle birlikte sosyal değişimin seyrine dair bir model denemesi. ...................... 84 xviii KISALTMALAR a.s. : Aleyhisselam b. : Baskı Bel-Der : Belenören Köyü Kültür ve Yardımlaşma Derneği BM : Birleşmiş Milletler c. : Cilt çev. : Çeviren Dağ-Der : Bursa Dağ Köyleri Yardımlaşma ve Kültür Derneği D.İ.B. : Diyanet İşleri Başkanlığı DKAB : Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ed. : Editör Hz. : Hazreti İHH : İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı İHL : İmam Hatip Lisesi İ.T.Ü. : İstanbul Teknik Üniversitesi KURAV : Kuran Araştırmaları Vakfı MGV : Milli Gençlik Vakfı M.Ö. : Milattan Önce S. : Sayı s. : Sayfa ss. : Sayfa Sayısı STK : Sivil Toplum Kuruluşu TDK : Türk Dil Kurumu TÜİK : Türkiye İstatistik Kurumu xix vb. : Ve Benzeri vd. : Ve Diğerleri yay. : Yayın 1 GİRİŞ 1. PROBLEMİN ARKA PLANI Bu araştırmada kentlileşme sürecinde yaşanan sosyal, kültürel ve dini değişim konu edilmiştir. Sosyal değişme olgusu, sosyolojinin her zaman yakından ilgilendiği bir problem olmuştur. Daha ilk sosyologlardan itibaren toplumun değişimi ve dönüşümü anlaşılmaya, açıklanmaya hatta yönlendirilmeye çalışılmıştır. Sosyolojinin isim babası olan Comte’un ortaya koyduğu toplum teorisinde, zorunlu olarak üç aşamalı bir toplumsal değişim süreci öngörülmüş ve bu üç hal yasası olarak tanımlamıştır.1 Toplumu canlı bir organizma olarak gören Spencer ise tıpkı biyolojik bir evrim gibi, doğal olarak toplumsal bir evrimin olacağını, toplumun farklılaşmak ve karşılıklı bağımlılığını artırmak suretiyle daha karmaşık bir yapıya kavuşacağını savunmaktadır.2 Durkheim ise mekanik-organik dayanışma geriliminde, toplumun iş bölümünün az olduğu mekanik dayanışma modelinden, iş bölümünün en üst seviyeye ulaştığı organik dayanışma modeline doğru evirileceğini söylemektedir.3 Anlamacı sosyolojik bakış açısının en önemli ismi olan Max Weber ise değişme kavramını, kültürel ve sosyal değişme olarak ikiye ayırmaktadır. Ona göre değerler ve inançlardaki değişmeyi ifade eden kültürel değişmeyi, toplumun kurumlarındaki değişmeyi ifade eden sosyal değişme takip eder. Bu durumu ileri sürdüğü egemenlik türleri üzerinden okumak mümkündür. Modern insan kültürel bir değişim yaşayarak değerler ve inançlara atfettiği önemi yitirmiştir. Buna paralel olarak geleneksel ve dini egemenlik, yerini yasal egemenliğe bırakmıştır. Böylece meşruluğunu yitiren kurumlar yeniden meşruluk kazanmıştır.4 Bir başka önemli sosyolog Karl Marx’a bakıldığında, toplumsal değişmeyi toplumu oluşturan sınıflar arasındaki çatışma ile açıkladığı görülmektedir. Sınıflı toplum yapısı var olduğu sürece çatışma, dolayısıyla değişim de devam edecektir.5 1 Auguste Comte, Pozitif Felsefe Dersleri ve Pozitif Anlayış Üzerine Konuşma, çev. Erkan Ataçay (Ankara: BilgeSu Yayıncılık, 2019), 16-20; Sezgin Kızılçelik, Sosyoloji Teorileri 1 (Konya: Yunus Emre Yayınevi, 1994), 114. 2 Herbert Spencer, First Principles (New York: Cambridge University Press, 2009), 352-354; George Ritzer, Klasik Sosyoloji Kuramları, çev. Himmet Hülür (Ankara: De Ki Basım Yayım, 2014), 136. 3 Emile Durkheim, Toplumbilimin Yöntem Kuralları, çev. Özer Ozankaya (İstanbul: Cem Yayınevi, 2013), 179-180; Alan Swingewood, Sosyolojik Düşüncenin Kısa Tarihi, çev. Osman Akınhay (İstanbul: Agora Kitaplığı, 2010), 120. 4 Max Weber, Toplumsal ve Ekonomik Örgütlenme Kuramı, çev. Özer Ozankaya (Ankara: İmge Kitabevi, 1995), 311-336; Max Weber, Sosyolojinin Temel Kavramları, çev. Medeni Beyaztaş (İstanbul: Bakış Yayınları, 2002), 69-71; Emre Kongar, Toplumsal Değişme Kuramları ve Türkiye Gerçeği (İstanbul: Remzi Kitabevi, 2017), 98-100. 5 Karl Marx - Friedrich Engels, Komünist Manifesto (İstanbul: Yordam Kitap, 2014), 37; Ritzer, Klasik Sosyoloji Kuramları, 173-177. 2 Klasik sosyologların daha çok makro düzeyde ele aldıkları sosyal değişmeyi, çağdaş sosyologlar daha mikro düzeyde ele almaya çalışmışlardır. İşlevselci bakış açısına sahip olan Talcot Parsons, kurumları toplum içerisindeki işlevleri ile ele alır. Parsons bir eylem şeması geliştirmiştir. Buna göre aktör bir amaca ulaşmak üzere belli araçlar ve normatif standartlar içerisinde hareket eder. Karşılıklı ilişki içinde olan tüm bu süreçler bir denge halindedir. Amaca ulaşma noktasında araçlar ve normlarda yaşanan değişim dengeyi bozar. Bunun üzerine sistem kendini tekrar denge haline getirecek mekanizmalar geliştirir ve böylece değişim gerçekleşir.6 Bir başka işlevselci isim olan Robert K. Merton ise değişmeyi “sapma” kuramı ile açıklamaktadır. Kültürel amaçlar ile bunlara ulaşma arasındaki kopukluk olarak tanımladığı anominin getirdiği sapma, icat, ayinleştirme, içine çekilme ve isyan sonuçlarından birini meydana getirmektedir.7 Toplum, bu şekilde bir değişime ve dönüşüme uğramaktadır. Son olarak çatışmacı yaklaşımı benimseyen toplumbilimci Ralph Dahrendorf’un değişim teorisine bakıldığında, toplumu birbiriyle çatışma halinde olan parçalardan oluşan bir bütün olarak modellediği görülmektedir. Çatışmanın odağında güç vardır ve genel olarak çatışma, yönetenler ve yönetilenler arasında olmaktadır.8 Dahrendorf’un Marx’dan ayrıldığı en önemli nokta ise çatışmanın her zaman var olacağı ve çatışmanın sadece farklı sınıflar arasında olmayabileceği görüşüdür.9 Yukarıda belli başlı toplumbilimcilerin toplum teorilerinde de görüldüğü gibi sosyal değişme, sosyolojinin en önemli ilgi alanlarının başında gelmektedir. Toplumların inançları, düşünceleri, üretim araçları, yaşam biçimleri, kültür ve gelenekleri sürekli bir değişim halindedir. Bu değişim bazı dönemlerde yavaş olabilirken bazı dönemlerde oldukça hızlı olabilmektedir. Sanayi devrimi sosyal değişmenin hızının arttığı bir dönemin başlangıcı olmuştur. Üretim araçlarındaki değişim, üretim biçimini değiştirmiş, bu durum başta ailenin toplumdaki konumu olmak üzere tüm toplumsal kurumları derinden etkilemiştir. Sanayi tesislerinin kurulmasıyla geleneksel tarzda üretim yapanlar rekabet şansını kaybetmiş ve 6 Talcott Parsons, Toplumsal Eylemin Yapısı, çev. Nur Nirven - Adem Bölükbaşı (Ketebe Yayınevi, 2022), 1/75-80; Ruth A. Wallace - Alison Wolf, Çağdaş Sosyoloji Kuramları, çev. M. Rami Ayas - Leyla Elburuz (Ankara: Doğu Batı Yayınları, 2013), 70-74. 7 Kongar, Toplumsal Değişme Kuramları ve Türkiye Gerçeği, 161-164; Wallace - Wolf, Çağdaş Sosyoloji Kuramları, 94. 8 Alev Erkilet, Toplumsal Yapı ve Değişme Kuramları (İstanbul: Büyüyenay Yayınları, 2015), 163-170; George Ritzer - Jeffrey Stepnisky, Çağdaş Sosyoloji Kuramları ve Klasik Kökleri, çev. Irmak Ertuna Howison (Ankara: De Ki Basım Yayım, 2013), 80-82. 9 İdris Güçlü, “Karl Marx and Ralf Dahrendorf: A Comparative Perspective on Class Formation and Conflict”, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi 9/2 (2014), 163. 3 fabrikaların yer aldığı şehirlere yoğun göç hareketleri başlamıştır.10 Nitekim Louis Wirth modern şehrin başlıca üç özelliğinin büyüklük, yoğunluk ve toplumsal heterojenlik olduğunu ifade etmektedir.11 Günümüzde dünya nüfusunun çoğunluğu büyük şehirlerde yaşamaktadır. Ayrıca şehirlerde yaşayan çok sayıda insan banliyölerde, varoşlarda, gecekondu mahallelerinde alt yapı hizmetlerinin yetersiz olduğu sıkışık mekanlarda hayatlarını devam ettirmek durumunda kalmaktadırlar. Şehir hayatının önemli bir özelliği ise farklı kültür ve geleneklere sahip insanların daha önce hiç olmadığı şekilde aynı mekanları kullanmalarıdır. Cemaat yapılarının görünür şekilde dağılmaya ve toplumsal denetimin gevşemeye başlaması ise modern şehrin göz ardı edilemeyecek bir başka özelliğidir. Sosyal değişim ve kentleşme kavramlarından bahsedildiğinde göç kavramının öne çıktığı ifade edilebilir. Göç, birbiriyle ilintili olan sosyal değişim ve kentleşme olgularının hem sebebi hem de sonucu olma özelliğine sahiptir. Üretim araçları ve üretim ilişkilerindeki değişim, çevreden sanayi merkezlerine göçü tetiklerken, bu göç hareketi de geçimini sanayi tesislerinde işçi olarak çalışan insanlardan oluşan kenti meydana getirmiştir. Bol ve ucuz iş gücü daha fazla sanayi yatırımını çekmiş ve bu iki süreç, göç ve kentleşme birbirini beslemiştir. Böylece kentleşme, göç ve sosyal değişme arasında iç içe geçmiş bir ilişkinin var olduğu ifade edilebilir.12 Din, göçün sebebini ve yönünü, gelenek ile olan ilişkiyi, kültürü, eğitimi, siyaseti kısaca topluma ve kente dair her şeyi derinden etkilemektedir. Bu sebeple kentleşme ve sosyal değişme süreçlerinin sağlıklı şekilde ele alınabilmesi için dinin toplum için ne anlam ifade ettiği, nasıl algılanıp, yaşandığının etraflıca bilinmesi gerekmektedir. Tüm bunlar göstermektedir ki; kentlileşme sürecinde yaşanan sosyo-kültürel ve dini değişimi anlamaya çalışmak gibi girift bir konu, yukarıda çerçevesi çizildiği üzere gerek sosyoloji disiplininin teorik boyutu açısından gerek bunların toplumsal pratiğe yansıması açısından son derece önemli bir arka plana sahiptir. 10 Hans Freyer, Sanayi Çağı, ed. M. Rami Ayas, çev. Bedia Akarsu - Hüseyin Batuhan (Ankara: Doğu Batı Yayınları, 2018), 28-32. 11 Louis Wirth, “Bir Yaşam Biçimi Olarak Kentlileşme”, 20. Yüzyıl Kenti, ed. Bülent Duru vd. (Ankara: İmge Kitabevi, 2002), 82-85. 12 Muharrem Es - Hamza Ateş, “Kent Yönetimi, Kentlileşme ve Göç: Sorunlar ve Çözüm Önerileri”, Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi 48 (12 Ekim 2010), 207-210; Gordon Marshall vd. (ed.), Sosyoloji Sözlüğü, çev. Osman Akınhay - Derya Kömürcü (Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları, 2005), 399. 4 2. ARAŞTIRMANIN AMACI VE ÖNEMİ Sanayi devrimi sonrasında günümüz gelişmiş ülkelerinde önemli sosyal hareketlilikler yaşanmıştır. Seri üretim yapan fabrika ve imalathanelerin açılması, şehirlere yönelen uzun soluklu göç hareketlerini tetiklemiştir.13 Modern şehirlerde yaşamaya başlayan insanlar, karşılaştıkları yeni sosyal düzen karşısında bocalamışlardır. Yaşadıkları konutlar, komşuluk ve arkadaşlık ilişkileri, üretim ilişkileri, kendilerini bağlayan ahlaki ilkeler ve paylaşılan kültür başta olmak üzere hayatlarındaki her şey büyük ölçüde değişmiştir. Karşı karşıya kalınan bu durum yeni bir sosyal düzenden çok düzensizlik hali olarak tanımlanabilir.14 Sosyoloji biliminin doğuşunun bu döneme denk gelmesi tesadüf değildir. Gelişmiş ülkelerin sanayi devriminin hemen sonrasında yaşadığı bu süreçleri, gelişmekte olan ülkeler daha sonraları yaşayacaklardır. Türkiye bu ülkeler sınıfında yer almaktadır. Gelişmekte olan ülkeler sınıfında yer alan Türkiye’de, sanayinin ekonomideki payı her geçen gün artmaktadır. Bunun yanında kent sayısı ve kent nüfusu da hızla artmaya devam etmektedir. Türkiye’de 1965 yılında yaklaşık 9 milyon insan kentlerde yaşarken, 2009 yılına gelindiğinde bu sayı 53 milyonu geçmiştir. Eldeki veriler toplam nüfusun iki kat artmasına karşın kentte yaşayan nüfusun altı kat arttığını göstermektedir.15 2010 yılına gelindiğinde 52.580.895 kişi kentlerde yaşar duruma gelmiştir ki bu toplam nüfusun %72,4’üne tekabül etmektedir.16 2021 yılı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonuçlarına göre ise Türkiye nüfusunun %93,2’si kentlerde yaşar hale gelmiştir.17 Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere büyük kentlere istikrarlı bir göç hareketi gerçekleşmiş ve buralarda yaşayan nüfus hızla artmıştır. Bu dengesiz artış konut, alt yapı, eğitim gibi pek çok alanda problemlere sebep olurken, kent ve kent kültürü de hızla değişime uğramıştır. Kırsal bölgelerde yaşarken, farklı kültür havzalarından gelip kentlerde yaşamaya başlayan insanlar hem birbirlerini hem de kentin bütününü etkilemişlerdir. Böylece bu yerleşim yerlerinde yeni bir yaşam tarzı, insan ilişkileri ve kültür meydana gelmiştir.18 Sosyal bilimciler tarafından Türk toplumu sağlıklı şekilde analiz edilecekse bu yeni durum çok iyi anlaşılmalıdır. Ayrıca kent planlaması, 13 Talip Yücel, “Türkiye’de Şehirleşme Hareketleri”, Türk Coğrafya Dergisi 21 (30 Ekim 2014), 24-25. 14 Ahmet Zeki Ünal, “Klasik Fransız Sosyoloji Geleneğinde Toplumsal Düzenin Yeniden İnşası Sorunu ve ‘İkame Din’”, KMÜ Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi 18/30 (2016), 32. 15 Nuriye Garipağaoğlu, “Türkiye’de Kentleşmenin, Kent Sayısı, Kentli Nüfus Kriterlerine Göre İncelenmesi ve Coğrafi Dağılışı”, Marmara Coğrafya Dergisi 22 (27 Eylül 2013), 26. 16 Ruşen Keleş, Kentleşme Politikası (Ankara: İmge Kitabevi, 2015), 64-65. 17 “Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları”, Türkiye İstatistik Kurumu (2021). 18 Kasım Tatlılıoğlu vd., “Kentleşme ve Göç Sürecinde Ortaya Çıkan Bireysel ve Sosyal İlişkilerin Niteliğinin Psikolojik ve Sosyolojik Bağlamda Değerlendirilmesi”, Göç ve Sosyal Entegrasyon, ts. 5 ekonomi, eğitim, siyaset, kültür ve sanat alanlarında doğru adımlar atmak, yine Türkiye’de ortaya çıkan bu yeni toplum yapısı göz önünde bulundurulduğunda mümkün olacaktır. İşte elinizdeki çalışma bu anlamda literatüre mütevazı bir katkı sunabilmek ümidiyle kentlileşme sürecindeki sosyal, kültürel ve dini değişmeyi anlamaya çalışmaktadır. Ancak kentlileşme bir anda olup bitmeyen kuşaklara yayılan bir süreçtir. Bu sebeple çalışmamız üç nesil üzerine odaklanarak bu süreci daha iyi anlamayı hedeflemiştir. Böylece katılımcıların çalışmak için köyden kente gidip-gelişleriyle başlayan kentlileşme sürecinin, ikinci ve üçüncü nesille beraber izlediği sosyal, kültürel ve dini seyir daha iyi anlaşılacaktır. Araştırmamız bir kuşak çalışması olduğu için bu hususa Karl Mannheim üzerinden kısaca değinmek yerinde olacaktır. Kuşak olgusunu sosyolojinin bir problemi olarak ele alan ilk kişi Mannheim’dır. Mannheim, The Problem of Generations isimli makalesinde kuşakların toplumsal bir grup olmadığını ifade eder. Ancak kuşakları toplumsal sınıflara benzeterek, bir tür “sınıf pozisyonu” olarak niteler ve böylece sosyal bir fenomen haline getirir. Tıpkı diğer sosyal sınıflarda olduğu gibi kuşaklar da sosyal bir bütünün içinde çok sayıda bireyin benzer ortak “sosyal konumu” paylaşmasıyla var olur.19 Bu sebeple kuşaklar biyolojik bir ritmin parçası olmaktan daha çok belirli bir sosyal konum tipini ifade eder.20 Benzer sınıflara, benzer yaşlara ve aynı kuşağa ait olan kişiler, toplumsal ve tarihsel süreç içerisinde benzer düşünce ve eylem eğilimleri gösterirler.21 Ancak kuşaklar kendi içinde muhafazakâr- liberal gibi farklı “kuşak birimleri” meydana getirebilir. Bunun sebebi ise aynı kuşak birimlerindeki kişilerin bilinçlerinin, benzer bilgi kaynaklarıyla beslenmesidir. Böylece hem kuşaklar sahip oldukları düşünce ve eylem eğilimleriyle diğer kuşaklardan farklılaşırken hem de aynı kuşak içindeki farklı birimler sayesinde farklılaşmalar olabilmektedir.22 Nitekim çalışmamızda kuşaklar arasındaki farklı düşünüş ve eylem yatkınlıklarının birer örüntü oluşturup oluşturmadığı görülmeye çalışılmıştır. Ayrıca tıpkı Mannheim’ın ifade ettiği gibi aynı kuşak içinde farklı kuşak birimleri olarak nitelendirilebilecek eğilimlere de odaklanılmıştır. Müstakil olarak göçe, kentlileşmeye, sosyal ve dini değişmeye dair oldukça geniş bir literatür mevcuttur. Ancak bu çalışma, kentlileşme süreciyle birlikte gerçekleşen sosyal, 19 Karl Mannheim, “The Problem of Generations”, From Karl Mannheim, ed. Kurt H. Wolff (New York: Routledge, 2017), 364-365. 20 Mannheim, “The Problem of Generations”, 365-366. 21 Mannheim, “The Problem of Generations”, 366-367. 22 Mannheim, “The Problem of Generations”, 379. 6 kültürel ve dini değişmeye odaklanarak aslında tüm bu alanlara dair hibrit bir yaklaşım sergilemiştir. Bu açıdan araştırma konusuna benzer çalışmaları kentlileşme ve din, göç ve din son olarak da sosyal değişme ve din başlıkları bağlamında sınıflandırmak mümkündür. Türkiye’de yapılmış yüksek lisans ve doktora tezleri bu çerçevede tarandığında aşağıdaki çalışmaların yapıldığı görülmüştür. Bunlar sosyal değişme ve din bağlamında; Celil Abuzar’ın Şanlıurfa23, Erkan Ulaşır’ın Vezirköprü24, Fatma Zehra Erdoğmuş’un Gerede25 üzerine yaptığı çalışmalardır. Abuzar, Sosyal Değişme ve Din İlişkileri (Şanlıurfa Örneği) isimli çalışmasında 500 kişiye anket uygulamış ve Şanlıurfa halkının yaşadığı din üzerine yoğunlaşarak, toplumsal değişme içerisinde dinin sosyal fonksiyonlarını, halkın dini tutum ve davranışlarını, din-toplum ilişkilerini ele almıştır. Ayrıca Şanlıurfa’nın genel toplumsal yapısına değinilmiştir. Ulaşır, Toplumsal Değişme ve Dini Hayat (Vezirköprü Örneği) isimli çalışmasında 492 kişiye anket uygulayarak Vezirköprü ve çevre köylerindeki dini inançları, tutumları ve davranışları incelenmiştir. Ayrıca Vezirköprü ilçesinin sosyolojik açıdan bir tasviri yapılarak, tarihi, coğrafi ve kültürel bir analiz yapılmaya çalışılmıştır. İlaveten çeşitli değişkenlere göre dini hayata yönelik tutumlarda meydana gelen farklılaşmalar tespit edilmeye çalışılmıştır. Fatma Zehra Erdoğmuş’un, Sosyal Değişme Sürecinde Dini Hayat: Gerede Örneği isimli çalışmasında ise 555 kişiye anket uygulanarak katılımcılar sosyal ve kültürel açıdan betimlenmiştir. Diğer taraftan katılımcıların dini hayatları inanç, ibadet ve sosyal hayat boyutlarıyla tasvir edilmiştir. Son olarak cinsiyet, yaş gibi değişkenler üzerinden dini hayata yönelik tutumlar ölçülmeye çalışılmıştır. Göç ve din bağlamında; Arif Korkmaz’ın İsveç’teki Kululular26, Servet Örnek’in doğu ve güney doğu bölgesinden Antalya merkezine göç edenler27, Gökhan Bolat’ın İstanbul’un Esenyurt ilçesi28, Engin Aşır İnce’nin doğu ve güney doğu bölgesinden Konya’ya göç 23 Celil Abuzar, Sosyal Değişme ve Din İlişkileri (Şanlıurfa Örneği) (Samsun: Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2003). 24 Erkan Ulaşır, Toplumsal Değişme ve Dini Hayat (Vezirköprü Örneği) (Samsun: Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2014). 25 Fatma Zehra Erdoğmuş, Sosyal Değişim Sürecinde Dini Hayat: Gerede Örneği (İstanbul: Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019). 26 Arif Korkmaz, Göç ve Din (Konya: Çizgi Kitabevi, 2011). 27 Servet Örnek, Göç ve Din (Konya: Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2011). 28 Gökhan Bolat, Türkiye’de İç Göç ve Din (İstanbul/Esenyurt/Kıraç Beldesi Örneği) (Kayseri: Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2013). 7 edenler29, Feyza Özcan’ın İstanbul Şirinevler mahallesindeki Gümüşhaneliler üzerine yaptığı30 çalışmalar mevcuttur. Arif Korkmaz kitap olarak yayınladığı Göç ve Din isimli çalışmasında Konya/Kulu’dan İsveç’e göç edenlerin dini hayatlarındaki değişimi ele almıştır. Karma yöntemin uygulandığı çalışmada anket, mülakat, odak grup görüşmesi tekniklerinden faydalanılmıştır. İsveç’teki Kulular’ın yanında halihazırda Kulu’da yaşayanlar da araştırmaya dahil edilmiştir. Servet Örnek, Göç ve Din isimli çalışmasını, doğu ve güney doğu bölgesinden Antalya merkezine göç eden 140 katılımcıya uyguladığı anketle gerçekleştirmiştir. Araştırmada göç nedenlerine, göçten sonraki sosyal ve ekonomik şartlara değinilmiştir. Ayrıca göç sonrasındaki değişim ile gelenek, dini yaşam ve din eğitimi arasındaki ilişki ele alınmıştır. Gökhan Bolat, Türkiye’de İç Göç ve Din (İstanbul/Esenyurt/Kıraç Beldesi Örneği) isimli çalışmada, İstanbul’un Esenyurt ilçesine bağlı Kıraç beldesine, Türkiye’nin çeşitli yerlerinden göç eden 202 kişiye anket uygulamıştır. Katılımcıların göç öncesi ve sonrası durumlarının kıyaslandığı çalışmada Glock’un beşli dindarlık tasnifi temel alınmıştır. Engin Aşır İnce’nin, İç Göç Sürecinde Göçmenlerin Dini Hayatında Değişim-Konya Örneği- isimli çalışması ise Konya’nın merkez ilçelerine Türkiye’nin doğu ve güney doğu bölgesinden göç eden katılımcılarla sınırlandırılmıştır. Nicel yaklaşıma göre yapılan çalışmada 556 katılımcıya anket uygulanmıştır. Araştırmada göç-din ilişkileri, göç sonrası toplumsal kurumlarda meydana gelen değişimler ile göçmenlerin dini hayatında meydana gelen değişim ele alınmıştır. Feyza Özcan, nicel yöntemle yaptığı İç Göç ve Dini Hayat/Şirinevler Örneği isimli çalışmasında katılımcılara anket uygulamıştır. Şirinevler’e göç etmiş Gümüşhaneliler ile sınırlandırılan çalışmada katılımcıların dini hayatlarını ölçerken Glock’un dindarlığın farklı boyutlarına dair geliştirdiği ölçekten faydalanılmıştır. Kentlileşme ve din bağlamında; Cemil Köksal’ın Ankara’ya göç eden Aleviler31, Ahmet Yalçın Gülen’in farklı sosyo-kültürel nitelikler taşıyan iki farklı ilçenin karşılaştırmasını 29 Engin Aşır İnce, İç Göç Sürecinde Göçmenlerin Dini Hayatında Değişim-Konya Örneği- (Kayseri: Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019). 30 Feyza Özcan, İç Göç ve Dini Hayat/Şirinevler Örneği (Çanakkale: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2021). 31 Cemil Köksal, Kentleşme Sürecinde Dinsel Kimliklerin Dönüşümü: Ankara Örneği (Ankara: Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2006). 8 yaptığı Ankara’nın Mamak ve Çankaya ilçesi32, Esra Aslan’ın kentlileşme ve din bağlamında Diyarbakır’daki kadın dindarlığı33, İdris Aydın’ın Başakşehir34 üzerine yaptığı çalışmalar zikredilebilir. Cemil Köksal, Kentleşme Sürecinde Dinsel Kimliklerin Dönüşümü: Ankara Örneği isimli çalışmasını Ankara’ya göç eden Alevilerle sınırlandırmıştır. Alevilikle alakalı geniş bir literatüre yer verilmiştir. Nitel yaklaşımın benimsendiği çalışmada Ankara’ya göç eden 12 aileyle görüşülmüştür. Çalışmada kentlileşmeyle birlikte Alevilik kimliğinde yaşanan değişim ele alınmıştır. Ahmet Yalçın Gülen ise Kentleşme Sürecinde Dini Tutum ve Davranışların Değişimi (Ankara Örneği) isimli çalışma, kentlileşme düzeyi açısından farklı olduğu düşünülen ve aynı zamanda sosyo-ekonomik açıdan belirgin şekilde farklılaşan Ankara’nın Çankaya ve Mamak ilçeleriyle sınırlandırılmıştır. İki ilçenin karşılaştırıldığı ve nicel yöntemin benimsendiği çalışmada, katılımcıların dinî tutum ve davranışları genel nitelikleri itibariyle ortaya konulmaya çalışılmış ve dinî yaşamın bu iki bölgede farklılaşan veya örtüşen boyutlarının görülmesi hedeflenmiştir. Esra Aslan, Şehirleşme ve Din: Diyarbakır’da Kadın Dindarlığı isimli çalışmasında kent yaşamındaki Diyarbakırlı kadınların dini hayatlarını nitel yaklaşımla ele almıştır. Son olarak İdris Aydın ise Kentleşme Sürecinde Dini Hayat (Başakşehir Örneği) isimli çalışmasında toplu konutlarda oturan 914 kişiye anket uygulamış ve kentleşme süreci ile dini hayat arasındaki ilişkiye odaklanılmıştır. Bu kapsamda kentleşme sürecindeki dini hayat dinin inanç, ibadet ve sosyal boyutlarıyla ele alınmıştır. Görüldüğü üzere istisnalar olmakla birlikte bu çalışmalar ağırlıklı olarak nicel yöntemle ele alınmıştır. Diğer taraftan bu çalışmaların hiçbiri kentlileşme, göç ve sosyal değişme olgularını nesiller üzerinden ele alarak sürece odaklanmamıştır. Ya da dini kimlik, kadın dindarlığı gibi daha spesifik konular üzerine eğilmişlerdir. Bizim çalışmamız ise uyguladığı nitel yöntemle ve kentlileşme sürecini nesiller bazında ele almış olması yönüyle yukarıda zikredilen çalışmalardan farklılaşmaktadır. Bu noktada Mustafa Bakırcı’nın yapmış olduğu 32 Ahmet Yalçın Gülen, Kentleşme Sürecinde Dini Tutum ve Davranışların Değişimi (Ankara Örneği) (Ankara: Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2007). 33 Esra Aslan, Şehirleşme ve Din: Diyarbakır’da Kadın Dindarlığı (İstanbul: Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2014). 34 İdris Aydın, Kentleşme Sürecinde Dini Hayat (Başakşehir Örneği) (Samsun: Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2017). 9 ve nesiller üzerine odaklanan çalışmasından söz etmek gerekmektedir.35 Bakırcı, Giresun’da yaptığı bu çalışmada dini değerlerin nesiller üzerindeki görüntüsüne odaklanmıştır. Söz konusu çalışma bizim çalışmamızdan katılımcı profili açısından farklılaşmaktadır. Bakırcı örneklem olarak aldığı kişileri yaşlara göre üç ayrı nesle ayırırken biz her ailenin üç neslinden en az bir kişi ile görüşmek suretiyle üç nesil tasnifi yaparak çalışmamızı şekillendirdik. 3. ARAŞTIRMA SORUSU VE ALT SORULAR Nitel araştırma yöntemine daha uygun olduğu düşünüldüğü için çalışmanın başında bir hipotez öne sürülmemiştir. Çalışmanın seyri araştırma sorusu çerçevesinde şekillenmiştir. Buna göre araştırma; “Köyden kente göç ederek kentlileşme sürecinin bir parçası olan kişiler; sosyal, kültürel ve dini açıdan bir değişim yaşamakta mıdır? Böyle bir değişim yaşanıyorsa bu değişimin seyri nasıldır?” sorusu etrafında şekillenmiştir. Bu araştırma sorusuyla ilintili olarak aşağıdaki alt sorulara cevap aranmıştır. 1. Katılımcıların kente göç etme sebepleri nelerdir? Göç etme ve kente entegre olma süreçleri nasıl işlemektedir? 2. Kentlileşme sürecinde katılımcıların inanç ve dini pratiklerinde bir farklılaşma var mıdır? 3. Katılımcılar arasında tecrübe, bilgi ve etkileme gibi dindarlığın farklı boyutları açısından bir farklılaşma söz konusu mudur? 4. Katılımcılar kitabî ve geleneksel din telakkileri açısından farklılaşmakta mıdır? 5. Kentlileşme sürecinde kadın-erkek ilişkilerinde bir değişim yaşanmış mıdır? 6. Kentlileşmenin aile kurumu üzerindeki etkisi nasıldır? 7. Evlilik usulü, evlilik yaşı, eş tercihi gibi hususlar kentlileşme sürecinden nasıl etkilenmiştir. 8. Uygulanan düğün merasimlerinin kentlileşme sürecindeki seyri nasıl şekillenmiştir. 9. Dini otorite olarak görülen merciiler kentlileşme sürecinde değişim göstermiş midir? 35 Mustafa Bakırcı, Üç Nesil Üç Hayat Dini ve Kültürel Değişim (İstanbul: Bir Yayıncılık, 2019). 10 10. Kentlileşme sürecinde, din, ırk, mezhep, kültür gibi farklılıklara yaklaşım noktasında bir değişim meydana gelmiş midir? Bu sorulardan yola çıkılarak araştırmanın konusu, kavramları ve deseni belirlenmiştir. Böylece araştırmanın yol haritası ortaya çıkarılmıştır. 4. ARAŞTIRMANIN KAPSAMI VE SINIRLILIKLARI Çalışmamız, Bursa’nın Keles ilçesine bağlı Belenören köyünden kent merkezine göç eden 13 aileden toplamda 42 katılımcıyla yapılan derinlemesine mülakatlarla şekillenmiştir. Belenörenliler, eğitim seviyelerinin yüksek oluşu ve girişimcilikleriyle bulundukları yörede diğer köylerden farklılaşmaktadırlar. Ayrıca Belenörenliler, etkili ekonomik ve siyasi ilişkileri ile de öne çıkmaktadırlar. Belenören köyü anılan sebeplerle araştırmamıza konu edilmiştir. Nitel araştırmanın doğası gereği sınırlı sayıda katılımcı ile görüşülmesi araştırmanın kapsamının da bu kişilerle sınırlanması sonucunu doğurmuştur. Diğer taraftan her ailenin üç nesliyle de görüşülmeye çalışılması katılımcı seçiminde önemli bir kısıtlama meydana getirmiştir. Zira birçok ailenin üç nesline birden ulaşmak mümkün olmamıştır. Ya da bazı ailelerin ilk nesilleri sağlık sebebiyle veya üçüncü nesilleri yaşlarının küçük olması sebebiyle çalışmaya dahil edilememiştir. Başlangıçta ailenin üç nesline de ulaşılabileceği düşünülerek bazı kişilerle görüşmeler yapılmış fakat süreç akamete uğradığı için bu kişiler de çalışmaya dahil edilememiştir. Çalışmada ailenin ikinci ve üçüncü nesliyle görüşüldükten sonra ilk nesline ulaşılamayan sadece bir aile, istisna olarak çalışmaya dahil edilmiştir. Görüşmelerin mümkün oldukça katılımcıların evlerinde ve veya en azından iş yerlerinde yapılması tercih edilmiştir. Bu durum katılımcılar için uygun vakitleri bulma noktasında ayrı bir sınırlılığı beraberinde getirmiştir. Bu sebeple zaten doğası gereği aksamaya müsait olan görüşme takvimi daha da sarkmıştır. Çalışmada karşılaşılan bir başka kısıt ise irtibat kurulan ailelerin görüşme için genellikle erkek çocuklarını önermeleridir. Bu durum özellikle üçüncü nesil katılımcılar içerisinde kadınların erkeklere göre belirgin şekilde daha az olmasına sebep olmuştur. 5. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ Bilimsel araştırmalarda araştırmacının sahip olduğu epistemolojik hareket noktası araştırmanın yaklaşımını belirler ve araştırmaya yön verir. Yakın zamana kadar sosyal 11 bilimlerde hâkim olan pozitivist paradigmaya36 göre sosyal olgular, tıpkı doğa bilimlerinde olduğu gibi nesnel gerçeklikler olarak algılanmıştır. Sonraları bu yaklaşım eleştirilmiş ve daha çok yorumlamacı yaklaşım tercih edilmiştir. Buna göre sosyal gerçeklik var olmakla birlikte insan ve onun sahip olduğu sosyal koşullar tarafından şekillenmektedir. Bu sebeple sosyal olayları anlamak için bireyin dış dünya hakkındaki algılarını da anlamak gerekir.37 Bu iki hareket noktası nicel ve nitel olmak üzere iki farklı yöntemi beraberinde getirmiştir. Genellikle araştırmacı pozitivist noktadan hareket ediyorsa nicel, yorumlamacı noktadan hareket ediyorsa nitel yaklaşımı tercih etmektedir. Bununla birlikte iki yaklaşımı da bir araya getiren çoklu stratejili araştırma desenlerine de müracaat edilebilmektedir.38 Nicel yönteme göre gerçeklik doğrudan gözlem ve deneyim ile değerden bağımsız elde edilir. Bilginin elde edilmesinde daha katı kural ve süreçler uygulanır ve genellikle tümdengelim esastır.39 Nitel yöntem ise çok daha esnek bir yapı arz eder. Buna göre toplanan veri başattır ve teori ona göre şekillenir. Araştırma, araştırılan saha ile sınırlıdır ve araştırmacı insanların sahip oldukları algılara, anlamlara ve yorumlara odaklanır. Böylece araştırma sahasına dair yoğun bir betimleme ile olgular tanımlanır, analiz edilir ve yorumlanır.40 Bu genel çerçeve üzerine ifade etmek gerekir ki; sosyal olgular zamana ve olguların parçası olan kişilere göre farklılık gösterdiği için değişkendir. Bu yüzden sosyal araştırmalarda, olguları ilgili bireylerin bakış açıları üzerinden görmeye çalışan ve bu bakış açılarını oluşturan yapı ve süreçlere odaklanan nitel yöntem daha çok tercih edilmektedir.41 Bu sebeple elinizdeki araştırmada nitel yöntem tercih edilmiştir. Çalışmada sosyal değişimi anlamaya ve açıklamaya çalışırken yapıyı değil de daha çok aktörün deneyimlerini ve anlam inşa etme süreçlerini önceleyen bir yaklaşım sergilenmiştir. Bu sebeple çalışmamızda sembolik etkileşim42 yaklaşımının temel alındığı söylenebilir. Ayrıca sosyal ve dini değişim olgusu analiz edilirken tikel örnekler üzerinde bazen işlevselci bazen de çatışmacı yaklaşımdan faydalanıldığı söylenmelidir. 36 Paradigma kavramı için bk. Sait Gürbüz - Faruk Şahin, Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri (Ankara: Seçkin, 2018), 31. 37 Donatella Della Porta - Michael Keating, Sosyal Bilimlerde Yaklaşımlar ve Metodolojiler, çev. Sabri Gürses (İstanbul: Küre Yayınları, 2015), 40-44. 38 Colın Robson, Bilimsel Araştırma Yöntemleri, ed. Şakir Çınkır - Nihan Demirkasımoğlu, çev. Çetin Erdoğan (Ankara: Anı Yayıncılık, 2015), 22, 35. 39 Robson, Bilimsel Araştırma Yöntemleri, 26. 40 Ahmet Güler vd., Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma (İstanbul: Seçkin Yayıncılık, 2015), 30-31. 41 Ali Yıldırım - Hasan Şimşek, Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri (Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2016), 41. 42 Anthony Giddens, Sosyoloji, ed. Cemal Güzel (İstanbul: Kırmızı Yayınları, 2012), 142. 12 Nitel bir araştırmada uygulanacak desen, araştırmacının tutarlı ve amaca uygun olarak hedefe ulaşmasında önemli rol oynar. Ancak unutulmamalıdır ki nitel araştırmada kullanılan desenleri birbirinden kesin çizgilerle ayırmak her zaman mümkün değildir.43 Fenomenolojik araştırmada süreç, araştırma probleminin belirlenmesiyle başlar ve ardından araştırılacak fenomenin belirlenmesiyle devam eder. Burada fenomenolojik desenin araştırma için uygun olup olmadığı da son derece önemlidir. Bundan sonra araştırmacı sahaya inip veri toplamaya ve araştırmanın diğer aşamalarına geçmeye hazır demektir.44 Bu araştırmada, problemi araştırmak için daha uygun olduğu düşünülen fenomenoloji deseni tercih edilmiştir. Bu desen bir olguyu veya kavramı araştırırken ilgili kişilerin deneyimlerinden yola çıkarak, onların neyi nasıl anladıklarına odaklanır.45 Böylece kentlileşme sürecindeki sosyal ve kültürel değişim gibi girift bir olgu mümkün oldukça katılımcıların deneyimlerinden yola çıkılarak ortaya konulmak istenmiştir. 5.1. KATILIMCI PROFİLİ Çalışma temel olarak kentlileşme sürecinde yaşanan değişimi, sosyal, kültürel ve dini boyutlarıyla görmeye odaklanmıştır. Bu sebeple katılımcı grubu oluşturulurken, kentlileşme sürecini görebilmek adına, Bursa’nın Belenören köyünden kent merkezine göç eden 13 aile amaçlı örneklem yöntemiyle seçilmiştir. Böylece çalışma grubu her üç nesille görüşebilmek için ölçüt örnekleme46 yöntemine uygun olarak oluşturulmuştur. Ailelerin seçilmesinde ise buna ilaveten kartopu örnekleme47 yöntemine başvurulmuştur. Kartal, kentlileşme sürecini kente çalışmak için gidiş-geliş dönemi, kente göç yılı, göçten sonraki yıllar, ikinci kuşak ve sonraki dönem şeklinde dörtlü bir aşama olarak ele almıştır.48 Bu sınıflandırmayla uyumlu olarak kentlileşme sürecini ve değişimi izleyebilmek için her bir aileden üç kuşakla görüşülmüştür. Burada baz alınan ilk kuşak köy doğumlu olmasına karşın kente taşınmıştır. Bir kısmı ise yılın belli dönemlerinde köyde belli dönemlerinde ise kentte yaşamaktadır. Böylece ilk nesilden başlamak üzere ikinci ve üçüncü nesillerin kentleşme serüveni başlamıştır. Katılımcılar, 29’u erkek 13’ü kadın olmak üzere toplam 42 kişiden oluşmaktadır. Bunların yaş ortalamasına bakıldığında ise ilk neslin 69,41, ikinci 43 Yıldırım - Şimşek, Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri, 67. 44 Güler vd., Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma, 237. 45 John W. Creswell, Nitel Araştırma Yöntemleri, çev. Mesut Bütün - Selçuk Beşir Demir (Ankara: Siyasal Kitabevi, 2013), 77. 46 Türker Baş - Ulun Akturan (ed.), Nitel Araştırma Yöntemleri (Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2013), 90. 47 Yıldırım - Şimşek, Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri, 122. 48 Kemal Kartal, Türkiye’de Sosyal ve Ekonomik Yönleriyle Kentlileşme (Ankara: Yurt Yayıncılık, 1983), 96. 13 neslin 53, üçüncü neslin 27,46 yaş ortalamasına sahip olduğu görülmektedir. En küçük katılımcının yaşı 17 iken en büyük katılımcının yaşı 88’dir. Her bir aile ve her bir katılımcıya bir kod ismi verilmiştir. Bunun yanında metin içinde bahsi geçen katılımcının hangi aileden ve kaçıncı nesilden olduğunu gösteren üçlü bir numaralandırma sistemi oluşturulmuştur. Örneğin bir katılımcı ifadesinin sonunda (1.1.1. MEHMET, 78) yazıyorsa ilk rakam aile numarasını, ikinci rakam katılımcının kaçıncı nesilden olduğunu, üçüncü rakam o nesilden görüşülen kaçıncı kişi olduğunu, virgülden sonraki rakam ise katılımcının yaşını göstermektedir. Aşağıda katılımcıların listesi verilmiştir. Listede toplam 44 isim bulunmaktadır. Ancak Mehmet ve Rukiye iki ailenin birinci neslini temsil eden ortak katılımcılardır. Dolayısıyla çalışma grubu yukarıda ifade edildiği üzere 42 kişiden müteşekkildir. Tablo 1-Katılımcı ailelere ve kişilere dair isim listesi. 1. Lale Ailesi 4.2.1. Hatice 7.3.1. Sabri 11.1.2. Fadime 1.1.1. Mehmet 4.3.1. Melike 8. Leylak Ailesi 11.2.1. Ali 1.2.1. Hasan 5. Sümbül Ailesi 8.1.1. Celil 11.3.1. Zeynep 1.1.3. Tahsin 5.1.1. Bekir 8.2.1. Semih 12. Defne Ailesi 2. Karanfil Ailesi 5.2.1. Sevilay 8.3.1. Üzeyir 12.1.1. Salih 2.1.1. Rukiye 5.2.2. Eyüp 9. Papatya Ailesi 12.1.2. Elif 2.2.1. Kadir 5.2.3. Ahmet 9.1.1. Dursun 12.2.1. Ecrin 2.2.2. Meltem 6. Nilüfer Ailesi 9.2.1. Yusuf 12.3.1. Hamza 2.3.1. Tolga 6.1.1. Mehmet 9.2.2. Emine 13. Begonya Ailesi 3. Zambak Ailesi 6.2.1. Muzaffer 9.3.1. Mert 13.1.1. Enver 3.1.1. Rukiye 6.2.2. Figen 10. Akasya Ailesi 13.2.1. Şanver 3.2.1. Fatih 6.3.1. Akın 10.2.1. Ömer 13.3.1. Tarık 3.3.1. Ayten 7. Menekşe Ailesi 10.3.1. Eymen 4. Nergis Ailesi 7.1.1. Nesibe 11. Açelya Ailesi 4.1.1. Cemal 7.2.1. Saffet 11.1.1. Mustafa 5.2. VERİ TOPLAMA ARAÇLARI VE VERİ ANALİZİ Nitel bir araştırmada veri toplama araçları gözlemler, mülakatlar, dokümanlar ve görsel- işitsel materyaller olarak sınıflandırılabilir.49 Bu çalışmada veri toplama yöntemi olarak yarı yapılandırılmış derinlemesine mülakat tekniği kullanılmıştır.50 Böylece araştırmada elde edilen bilgiler mümkün oldukça katılımcı perspektifi üzerinden inşa edilmiştir. Ayrıca bu teknik sayesinde hem araştırmacıya çalışmanın çerçevesi içinde kalma hem de mülakat sırasında esnek davranabilme imkânı tanınmıştır. Çalışmada veri toplama araçlarından olan gözlemden ve görsel işitsel materyallerden de faydalanıldığı ifade edilmelidir. 49 Creswell, Nitel Araştırma Yöntemleri, 157. 50 Baş - Akturan, Nitel Araştırma Yöntemleri, 90-91. 14 Araştırmaya öncelikle benzer çalışmalara dair bir literatür taraması ile başlanılmıştır. Ayrıca sosyal değişme, kent-kentlileşme ve göç bağlamında geniş bir literatürden faydalanılmıştır. Böylece araştırmanın yapılmasına temel olan sorular oluşturulmuştur. Bunun üzerinden oluşturulan sorularla katılımcıların kentlileşme sürecinde sosyal, kültürel ve dini anlamda bir değişim yaşayıp yaşamadığı üç nesil üzerinden görülmeye çalışılmıştır. Yarı yapılandırılmış mülakat tekniğiyle hazırlanan sorular temelde üç grup halinde oluşturulmuştur. İlki katılımcıların kişisel-demografik bilgilerini ve genel hatlarıyla hayat hikayelerini anlamaya yönelik sorulardır. İkincisi katılımcıların dini gündelik yaşamlarının merkezine koyup koymadıklarını, dini inanç ve pratikler noktasındaki tutumlarını, nasıl bir din telakkisine sahip olduklarını anlamaya yönelik sorulardır. Üçüncüsü katılımcıların sosyal, kültürel yaşamlarını, genel anlamda hayat tarzlarını ve sosyo-ekonomik durumlarını olabildiğince tanımaya yönelik sorulardır. Böylece katılımcıların dünyalarına mümkün oldukça nüfuz edebilmeye ve yaşamlarındaki kırılmaları, onları şekillendiren unsurları görmeye ve neticede nesiller arasındaki değişimi anlamaya çalışılmıştır. Görüşmelerde kullanılan mülakat soruları ilk birkaç görüşme sırasında revize edilmiştir. Görüşmeler ilerledikçe bazı yeni sorular eklenmiş, bazı sorular tamamen çıkarılmış bazı soruların ise sırası değiştirilmiştir. Örneğin katılımcıların siyasi görüşlerini öğrenmek için yönelttiğimiz soruların katılımcıları kısmen rahatsız ettiği fark edilmiş ve görüşmenin sonuna alınmıştır. Böylece birkaç katılımcı görüşmesinden sonra mülakat soruları son halini almıştır. Katılımcılarla yapılan görüşmeler Şubat 2019 ile Ocak 2020 tarihleri arasında gerçekleşmiştir. Görüşmeler toplamda 5483 dakika sürerken bir görüşme ortalama 130 dakikada tamamlanmıştır. En kısa görüşme 50 dakika sürerken en uzun görüşme 194 dakika sürmüştür. Görüşmelerde ses kayıt cihazı kullanılmış ayrıca görüşmeler sırasında bazı notlar tutulmuştur. Şu ifade edilmelidir ki mülakat esansında fark edilmeyen bazı noktalar, görüşme sonrasında ses kayıtları dinlenirken ve deşifre edilirken fark edilmiştir. Araştırmada gözlem ve görsel-işitsel materyallerin kullanıldığı ifade edilmişti. Bunun için mülakatlar büyük ölçüde katılımcıların evlerinde veya en azından iş yerlerinde yapılmaya çalışılmıştır. Böylece katılımcıların oturdukları muhitler, konutlar, konutlarının tefrişatı, giyim-kuşam, varsa dekoratif ürünler ve kütüphaneler dikkatle gözlemlenmiştir. Diğer taraftan bazı katılımcılar kişisel fotoğraflarını göstermiş ancak bunlar hem katılımcıların izni olmadığı için hem de katılımcıların gizliliğini ihlal edeceği için çalışmaya dahil edilmemişlerdir. 15 Miles ve Huberman veri analiz sürecinin üç aşamadan oluştuğunu ifade etmektedir. Bunlar verinin işlenmesi, verinin görsel hale getirilmesi, sonuç çıkarma-teyit etmedir.51 Buna göre çalışmamızda önce mülakatlardan elde edilen ses kayıtlarının deşifreleri yapılmıştır. Bu aşama araştırma açısından son derece verimli olmakla birlikte çok fazla zaman ve efor sarfına neden olmuştur. Ardından işlenip analizi yapılan bu veriler görsel hale getirilmiş ve sonunda yorumlanmıştır. Görsel hale getirilen verilerde nitel araştırmanın ruhuna uygun olacak şekilde genellikle sayısal veriler kullanılmamıştır. Ancak bazı görsel verilerin yeteri kadar anlaşılır olmadığı düşünülen sınırlı durumlarda sayısal verilere yer verilmiştir. Veri analizi yaparken farklı yaklaşımlar kullanılabilir. Betimsel analiz yaklaşımı bunlardan birisidir. Buna göre elde edilen veriler daha önceden belirlenen temalara göre özetlenir ve yorumlanır. Böylece temalardan yola çıkarak kodlar oluşturulur. Bir diğer yaklaşım ise tümevarımcı analizdir. Bunda ise kodlamalar marifetiyle verilerin altında yatan kavramlar ve bu kavramlardan yola çıkarak temalar oluşturulur.52 Bu çalışmada iki yaklaşımdan da faydalanıldığı ifade edilmelidir. Örneğin katılımcıların dindarlık düzeylerine dair kodlar Glock’un beşli boyut tasnifine göre yapılmıştır. Bu sebeple kodlar bu temaya göre belirlenmiştir. Oysa değişime dair analizlerde; değişimin altında yatan unsurlar katılımcı ifadelerinden hareketle kodlanmış ve neticede bu kodlardan yola çıkılarak değişimin açıklanmasında sosyal çevreyi şekillendiren unsurlara dair bir temaya ulaşılmıştır. Nitel veri analizi yapmak uzun ve yorucu bir süreçtir. Araştırma sırasında çok sayıda veri elde edilmektedir. Bu süreç içerisinde verilerin kaybolması veya bazı veriler arasındaki ilişkilerin göz ardı edilmesi söz konusu olabilmektedir. İşte bu sebeple nitel araştırmalarda veri analizi yaparken bilgisayar destekli veri analiz programlarından sıklıkla faydalanılmaktadır. Bu sayede veri analiz süreçleri daha sistematik olmakta, süreç daha iyi kontrol edilmekte ayrıca kodlamalar kolay şekilde kontrol edilip güncellenebilmektedir. Dahası bu programlar sayesinde veri analiz sürecinin ikinci aşaması olan verilerin görsel hale getirilmesi de etkili ve kolay bir şekilde yapılabilmektedir.53 Bu noktadan hareketle elinizdeki çalışmada MAXQDA nitel veri analiz programı kullanılmıştır. Anılan program marifetiyle kodlamalar ve temalar oluşturulmuş ayrıca bunlara dair görseller oluşturulmuştur. 51 Yıldırım - Şimşek, Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri, 239. 52 Yıldırım - Şimşek, Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri, 239-245. 53 Yıldırım - Şimşek, Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri, 262-264. 16 5.3. ARAŞTIRMADA ETİK VE GÜVENİLİRLİK Nitel bir araştırma yaparken araştırma sürecinin başından sonuna kadar göz önünde bulundurulması gereken bazı etik ilkeler mevcuttur. Öncelikle çalışmaya başlamadan önce araştırmanın yapıldığı üniversiteden etik ilkelere uyulduğuna dair bir onay alınması gerekmektedir.54 Bu çalışma için Bursa Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünden 27 Nisan 2018 tarih ve 2018-4 sayılı oturum kararıyla sosyal ve beşerî bilimler araştırma ve yayın etiğine uygun olduğuna dair onay alınmıştır. Uygun katılımcılar bulunup araştırmaya başlanıldığında ise katılımcıların bilinçli şekilde onaylarının alınması, gizlilik, özel hayata saygı ve katılımcılara zarar vermemeye dikkat edilmesi, araştırmacının çalışmanın amacı, içeriği ve yürütülmesi konusunda katılımcıyı yanıltmaması ve son olarak verilerin toplanması, analiz edilmesi, yazılması ve paylaşılması aşamalarında verilere sadık kalınması gerekmektedir.55 Elinizdeki çalışmada aynı ilkeler takip edilerek öncelikle katılımcılar çalışma hakkında ayrıntılı şekilde bilgilendirilmiş ve mülakat için onayları alınmıştır. Ayrıca ses kaydı yapılmadan önce muhakkak katılımcıların onayları alınmış ve varsa endişeleri giderilmiştir. Katılımcıların gizliliklerini korumaya özel hayatlarının mahremiyetlerinin ihlal edilmemesine azami ihtimam gösterilmiştir. Bu ilkeyi ihlal edecek hiçbir veriye çalışma içerisinde yer verilmemiştir. Mülakat yapılan katılımcılar ve aileleri çalışma içerisinde kod isimle anılmışlardır. Mülakatlar sırasında katılımcıları yanıltmamak için çalışmanın amacı, içeriği ayrıntılı şekilde izah edilmiştir. Dürüstlük ilkesi gereği ve araştırmanın sağlıklı yürütülebilmesi için yönlendirici veya provoke edici sorulardan dikkatle kaçınılmıştır. Yine çalışmadan elde edilen veriler analiz edilirken ve yorumlanırken elde edilen verilere sadık kalmaya gayret edilmiştir. Bir akademik araştırmada geçerlilik ve güvenilirlik çok temel bir problemdir. Ancak geçerlilik ve güvenilirliğe dair yaklaşımlar araştırmanın yöntemine göre farklılaşmaktadır. Buna dair farklı yaklaşımlar mevcut olmakla birlikte burada Lincoln ve Guba’nın nicel yönteme alternatif olarak sundukları beşli öneri baz alınmıştır. Bir araştırmanın güvenilir olabilmesi için; inandırıcı, özgün, aktarılabilir, güvenilebilir ve onaylanabilir olması gerekmektedir.56 Söz konusu süreçlere uygun olarak ilgili literatür taranmış, katılımcılarla ve görüşme yapılan ortamla uzun süreli ve derinlemesine bir etkileşim sağlanmaya 54 Creswell, Nitel Araştırma Yöntemleri, 56. 55 Creswell, Nitel Araştırma Yöntemleri, 57-60; Yıldırım - Şimşek, Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri, 108-109. 56 Creswell, Nitel Araştırma Yöntemleri, 246; Bu sürece dair daha ayrınıtılı bilgi için bk. Yıldırım - Şimşek, Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri, 276-285. 17 çalışılmıştır. Böylece hem derinlemesine hem de sahadaki gerçekliğin farklı yönlerini kuşatan bir veri toplama süreci gerçekleştirilmiştir. Bu verilerden elde edilen çıkarımlar mümkün oldukça katılımcı teyidiyle gerçekleştirilmiştir. Ayrıca çalışmadan elde edilen sonuçların aktarılabilirliğini artırmak için hem amaçlı örneklemelerden hem de ayrıntılı betimlemelerden faydalanılmıştır. Yine çalışmanın güvenilirliği açısından olay ve olgular elden geldiğince tutarlı şekilde tasnif edilerek kodlar ve kategoriler oluşturulmuştur. Bu süreç içerisinde ulaşılan sonuçlar toplanan verilerle teyit edilerek mantıklı ve tutarlı açıklamalar yapılmaya gayret edilmiştir. 18 BİRİNCİ BÖLÜM KAVRAMSAL VE KURAMSAL ÇERÇEVE 1. SOSYAL DEĞİŞME 1.1. DEĞİŞME: KISA BİR KAVRAM ARKEOLOJİSİ Evrendeki her şey toplumsal ve bilince dair süreçler mütemadiyen değişim halindedir. Bu değişim kimi zaman büyük kimi zaman küçük, kimi zaman hızlı kimi zaman yavaş, kimi zaman olumlu kimi zaman ise olumsuz olabilmektedir. Dünyadaki tüm unsurlar, canlı ve cansız varlıklar kısacası hiçbir şey değişimden ayrı görülemez. Bu sebeple değişim, insanlığın ilgi duyduğu en önemli olgulardan birisi olmuştur. Değişme, bir halden başka bir hale dönüşmek veya eskinin yerini yeniye terk etmesi olarak tanımlanmaktadır.57 Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre bir zaman dilimi içerisindeki değişikliklerin bütünü değişim olarak ifade edilmektedir. Yine aynı sözlüğe göre değişmek, başka bir biçim veya duruma girmek, tahavvül etmek; yerine başka şey veya kimse gelmek, karşılıklı alıp vermek, mübadele etmek anlamlarına gelmektedir.58 Bir başka sözlükte ise değişmenin tanımı, bütün nesne ve olayların her türlü devimi ve etkileşmeyi, bir durumdan başka bir duruma her türlü geçişi dile getiren en genel varoluş biçimi şeklinde yapılmıştır.59 Felsefi bir terim olarak değişme, duyumsal ve içe bakışsal deneyimimizin en belirgin, temel ve özsel yönlerinden biri; var olanların başka bir şekle ya da duruma girme süreçleri olarak tanımlanmaktadır. Değişme kavramının, zamanı, değişmeden kalan bir tözü, bununla birlikte belirli bir yönü ve doğrultuyu içkin olduğu kabul edilmektedir.60 Değişme kavramını ilk defa ele alan filozof Herakleitos olmuştur. Niteliksel değişme olarak oluşun varlığını savunan düşünür, “aynı ırmaklara girenlerin üzerinden farklı sular akar, ruhlar nemli olandan buharlaşırlar” sözünü söylemiştir. Takipçisi Kratylos ise daha ileri giderek ırmağa bir kez dahi girilemeyeceğini ifade etmiştir. Çünkü ırmak değiştiği gibi ırmağa giren de değişmektedir.61 Herakleitos’un değişime bakışını anlamak için onun kozmos anlayışına kısaca değinmek gerekir. Onun kozmolojisinin temelinde her şeyi her 57 Metin İşçi, Sosyal Yapı ve Sosyal Değişme (İstanbul: Der Yayınları, 2017), 70. 58 “Türk Dil Kurumu | Sözlük” (Erişim 01 Temmuz 2020). 59 Özer Ozankaya (ed.), Toplumbilim Terimleri Sözlüğü (Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 1975), 32. 60 Ahmet Cevizci, Paradigma Felsefe Sözlüğü (İstanbul: Paradigma Yayınları, 1999), 205. 61 Gülay Yılmaz İnal, Herakleitos’un Doğa Anlayışı (İstanbul: İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010), 34. 19 şeyle yöneten düşünce anlamında logos ve ateş ile tasvir ettiği oluş vardır. Bu anlayışta kozmos, zıtlıklardan meydana gelen bir birlik olarak düşünülmektedir. Herakleitos her şeyin sürekli bir değişim halinde olduğunu ve bu değişimi logosun yönettiğini söylemektedir.62 Değişme problemiyle ilgilenen bir diğer filozof Aristoteles olmuş ve değişmeyi felsefenin en önemli problemi haline getirmiştir. Değişim problemini açıklarken ne kendinden önceki Parmenides ve Platon gibi salt değişmezliği savunmuş, ne de Herakleitos ve onun takipçileri gibi salt değişmeyi ve evrende sabit hiçbir şey olmadığını savunmuştur. Bu iki gerilimi, değişmeyen ve kalıcı olan bir töz ve değişen form görüşüyle uzlaştırmaya çalışmıştır.63 Ona göre değişme şu üç temel öğeden oluşmaktadır. 1) Değişme boyunca var olmaya devam eden ya da değişmekte olan madde, dayanak ya da töz. 2) Belli bir formdan yoksunluk. 3) Değişme boyunca ya da sırasında ortaya çıkan bir form. Buna göre tüm değişmeler bir formla daha önce sahip olmadığı bir formu kazanan bir maddeden meydana gelir.64 Aristoteles’e göre sürekli bir değişim vardır ve bu değişimlerin bazıları doğal bazıları ise insanın yaratıcı faaliyetinin bir sonucudur. Doğal değişmeler aynı zamanda amaçlı değişmeler olarak kabul edilir ve her nesne kendinde var olan potansiyele göre değişir. Aristoteles’e göre kendi türünün potansiyeline göre çeşitli formlar alarak değişen nesne bir değişmezlik haline de ulaşabilir. Bu durumda nesne kendisinde potansiyel olan hiçbir şey bulunmayan, dolayısıyla maddeden yoksun olan bir varlıktır. Öyleyse doğasındaki nihai amaca tam olarak ulaşan nesnede herhangi bir maddi yön bulmak mümkün değildir. Bu noktadan hareketle değişimin bu hedefe ulaşana kadar sürekli devam edeceği ifade edilebilir.65 Değişim problemine olan ilgi modern felsefede de devam etmiştir. Platon tarafından oluşturulan değişmez, ezeli, ebedi gerçeklik ile değişen, zamansal görünüşler dikotomisi orta çağ felsefesinde ve modern felsefede korunmuştur. Spinoza’nın metafizik anlayışının temelinde, var olmak için kendinden başka bir şeye ihtiyacı olmayan, kendi kendinin nedeni, biricik töz anlayışı vardır. Bu biricik töz Tanrıdır/Doğadır. Çünkü onun görüşünde Tanrı doğayı içkindir ve sonsuzdur. Bölünemez ve sınırlandırılamazdır. Her şey onun tezahürü, farklı bir hali, değişimi, Spinoza’nın deyişiyle modüsüdür. Bu sıfatlarıyla Tanrı her şeyin içkin ve kalıcı nedenidir, yani değişmezdir. Tanrının modüsleri ise sonsuz, ezeli-ebedi 62 Reha Kuldaşlı, “Herakleitos’un Düşüncesinde Değişim ve Oluş” (Erişim 22 Haziran 2020), 4-5. 63 Ahmet Cevizci, Felsefe Tarihi (İstanbul, 2010), 124. 64 Cevizci, Paradigma Felsefe Sözlüğü, 206. 65 Cevizci, Paradigma Felsefe Sözlüğü, 206-207. 20 modüslerle başlayıp, doğadaki sınırlı, yok olup giden ve geçici yani değişen modüslere doğru inmektedir.66 Hegel’in düşüncesinde de değişim önemli bir yer tutar. Kendinden önceki düşünürlerin felsefelerinde ilgi tümeller üzerine yoğunlaşmışken o asıl tikellerin anlaşılabileceğini söylemiştir. Ancak ona göre her bir tikel çevresiyle birlikte anlaşılabilir olduğundan tümelle ilişkilidir ve bu noktada tözden değil değişme sürecinde olagelen şeylerden bahsetmek mümkündür. Bu sebeple değişme süreci olarak tanımladığı gerçekliği kavrayabilecek tek şeyin tarihsel akıl, bilinç olduğunu ifade eder. Hegel’e göre gerçekte var olan, aşkın olmayan, gerçekliğin kendisi, bütün bir evren anlamında Mutlak olarak ifade ettiği Tanrı’dır. Mutlak ise kendisini bir süreç içerisinde açığa çıkarır. Mutlak önce kendinde vardır ve ikinci aşamada anti tezi doğada tezahür eder. Son olarak ise kendisini beşerî veya tinsel dünyada gerçekleştirir. Onun diyalektik mantığını ifade eden bu üçlü yapıya göre süreç; tez, antitez ve sentez şeklinde her seferinde daha yüksek bir sentezle Mutlak ideaya erişinceye kadar devam eder.67 Toplumbilim değişme olgusuyla yakından ilgilenmiştir. Bu bağlamda sosyal değişme toplumbilimin temel problemlerinden birisidir. Sosyal değişme, sosyal yapıda, başlıca toplumsal kurumlarda veya toplumsal kurumlar arasındaki ilişkilerde meydana gelen değişimi ifade etmektedir.68 Berelson ve Steiner’den aktararak Kongar şu tanımı verir: Her ne kadar hayatta her şey değişmekte ise de, bu terim (toplumsal değişme) yalnızca toplumun yapısındaki temel ve geniş değişmeleri belirtir. Ailenin örgütlenişindeki, hayat kazanma yollarındaki, dinsel davranışlardaki, insanlar tarafından benimsenen değerlerdeki ve kullanılan teknolojilerdeki değişmeler. Terim toplumun temel kurum ve örgütlenişindeki kaymaları belirler. Yine Kongar’ın sırasıyla Ginsberg ve Boskoff’dan aktardığı iki tanım şu şekildedir: a) Toplumsal yapıdaki değişme, yani, toplumun büyüklüğünde, parçaları arasındaki kompozisyon ya da dengede ya da örgütlenme şeklinde meydana gelen değişme. b) Toplumsal değişme, belli toplumsal sistemlerin yapı ve fonksiyonlarında meydana gelen önemli değişmelerdir. 69 İşçi’nin sosyal değişme tanımı ise şu şekildedir: Sosyal değişme, belli bir süre içerisinde, sosyal kuvvetlerin hepsinin ve büyük bir kısmının toplumun yapısı üzerinde aynı sonucu verecek tarzda etkili olmaları sonucu olarak ifade edilir.70 Son olarak Yaka’nın sosyal 66 Cevizci, Felsefe Tarihi, 516-520,526-527. 67 Cevizci, Felsefe Tarihi, 827-830; Ferit Uslu, “Hegel’in Mantık Öğretisi - Hegel Mantığının Metafiziksel Temelleri Üzerine Bir İnceleme”, Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 1/2 (30 Aralık 2002), 229-252. 68 T. B. Bottomore, Toplumbilim, çev. Ünsal Oskay (İstanbul: Der Yayınları, 1998), 329. 69 Kongar, Toplumsal Değişme Kuramları ve Türkiye Gerçeği, 55. 70 İşçi, Sosyal Yapı ve Sosyal Değişme, 72. 21 değişme tanımı ise şöyledir: “Belirli bir toplumda, belli bir zaman aralığında, nedenleri ve sonuçları az çok gözlenebilen, tüm sosyal ilişki ve öğelerde meydana gelen somut, olgusal değişmeler, başkalaşmalardır.”71 Yukarıdaki tanımların da yardımıyla sosyal değişme ile alakalı özet mahiyetinde şu tespitler yapılabilir. Öncelikle sosyal değişmenin toplumun geniş bir alanında, kurumlarda ve kurumlar arası ilişkilerde meydana gelmesi öngörülmektedir. Aile kurumunun üretim veya eğitim ilişkilerindeki önemini kaybetmesi bu tür bir değişmeyi ifade etmektedir. İkinci olarak değişmede bir zaman söz konusudur. Bu noktada yukarıdaki tanımlarda oldukça vurgulanan yapı kavramına bir parantez açmak gerekecektir. Yapı, birbiriyle bağlantılı çeşitli öğelerden meydana gelen ve bir öğedeki değişimin diğer öğeleri etkilediği, ayrıca bu etkileşimin sonucunun öngörülebildiği bir durumu ifade eder.72 Her ne kadar yapı kavramı üzerinde tartışmalar olsa da değişmeyi açıklamada önemli bir işlev görmektedir. Çünkü değişim bir süreliğine de olsa değişmeden kalan bir alan/yapı üzerinde meydana gelmektedir. Bunun gerçekleşebilmesi için ise en temel şart zamandır. Üçüncü olarak değişme belli bir mekânda gerçekleşmek durumundadır. Mekân değişmenin hem sonucu hem de sebebidir. Mekânı genel anlamda fiziki ve kültürel çevre oluşturmaktadır. Bir toplumun bulunduğu coğrafi konum, maddi kültür veya sahip olduğu kültürel birikim onun değişimini belirlediği gibi diğer taraftan değişim bizzat bu unsurlar üzerinde meydana gelmektedir. Son olarak değişmenin bir nesnesi olmalıdır ve bu toplumdur. Toplumun değişmesi sosyal kişilerin, grupların, örgütlerin ve kurumsal yapıların değişmesi demektir.73 Sosyal değişmeyi özellikle de pozitivist, evrimci ve ilerlemeci perspektifle açıklamaya çalışan toplumbilimciler değişmenin belirli yasalar dahilinde tüm toplumlar için aynı çizgiyi izleyerek gerçekleşeceğini savunmuşlardı. Günümüzde bu yaklaşımdan büyük ölçüde vazgeçildiği söylenebilir. Değişim probleminde ilginin evrensel olandan mikro ve biricik olduğu kabul edilen, belirli toplumlara ve bu toplumlardaki değişimlere kaydığı görülmektedir. Hatta spesifik olarak gruplar üzerine yoğunlaşan daha da ileri giderek bireyler üzerine yoğunlaşan değişme modelleri ortaya konulmuştur.74 Sosyal değişme yerine gelişme (istihale), ilerleme (terakki), evrilme (tekamül), yeniden düzenleme (ıslah), inkılap (tebeddül) gibi kavramlar kullanılabilmektedir.75 Fakat sosyal 71 Aydın Yaka, Sosyal Değişme & Türk Modernleşmesi (İstanbul: Gündoğan Yayınları, 2011), 44. 72 Kongar, Toplumsal Değişme Kuramları ve Türkiye Gerçeği, 34. 73 Mustafa Aydın, Değişim Sosyolojisi (İstanbul: Açılım Kitap, 2015), 21. 74 Kongar, Toplumsal Değişme Kuramları ve Türkiye Gerçeği, 203, 212. 75 Aydın, Değişim Sosyolojisi, 32. 22 değişme kavramının aksine bunlar bir değer ifade etmektedirler. Özellikle ilk dönem sosyal teorilerde değişme, gelişme, ilerleme ve evrim gibi kavramlar birbirlerinin yerine kullanılmıştır. Bu yanılsamanın temel sebebi pozitivist, ilerlemeci tarih anlayışıdır. Toplumların ilkelden moderne doğru gittikçe eskisine göre daha fazla tekâmül ettiği, geliştiği, potansiyelini açığa çıkardığı ön kabulü, doğal olarak değişimin de bu şekilde olacağı varsayımını doğurmuştur. Günümüzde ise bu problemli kavramlar yerine sosyal değişme ya da farklılaşma kavramı tercih edilmektedir.76 1.2. SOSYAL TEORİNİN DEĞİŞİME OLAN İLGİSİ Sosyal teorinin en temel ilgi alanının başında değişme problemi gelmektedir. Bunu daha iyi anlayabilmek için sosyoloji biliminin doğduğu dönemin sosyal, siyasal ve ekonomik şartlarına değinmek yerinde olacaktır. Tarihin pek çok döneminde insan, toplum üzerine düşünmüştü fakat bu düşünüşün modern bir bilim olarak doğuşu 19. yüzyılda mümkün olmuştur. 18. ve 19. yüzyıllar çok boyutlu sonuçları olacak önemli iki gelişmeye sahne olmuştu. Bunlardan ilki Sanayi Devrimi diğeri ise Fransız Devrimidir. Sanayi Devrimi 1780’li yıllarla birlikte İngiliz dış ticaretinin dramatik şekilde yukarı doğru ivmelenmesiyle başlamıştır. Buna sebep olan şey ise çeşitli üretim aletlerinin icadı ve bir dönüm noktası olarak buhar makinesinin bulunmasıdır. Yine demir çelik sanayinin oluşması ve demiryolu sektörü ile sanayi devrimi daha da ivme kazanmıştır.77 Böylece emek yoğun üretim dönemi sona ermiş, üretimde makinaların rolü artarak sermaye yoğun üretim dönemine geçilmeye başlanmıştır. Küçük atölyelerde yapılan üretim büyük fabrikalarda yapılır olmuştur. Ayrıca endüstriyel tarım sebebiyle kırsal bölgelerde oluşan emek fazlası, şehirlere doğru kitlesel göç hareketlerini tetiklemiştir.78 Bu durum çok fazla insan emeğine ihtiyaç duyan fabrikaların iş gücü problemini çözerken bir dizi krizin de sebebi olmuştur. Aile, üretimin önemli bir unsuru olmaktan çıkmış, fabrika çevrelerine kurulan kentlerde yaşayanlar emeklerini satan işçi yığınları haline gelmişlerdir. Bunun yanında alt yapıdan yoksun, fiziki açıdan son derece yetersiz yerlerde yaşamlarını sürdüren insanlar konut problemiyle karşı karşıya kalmışlardır. Temiz suya ulaşamama, kanalizasyon sisteminin bulunmayışı gibi sorunlara paralel olarak salgın hastalıklar baş göstermiştir. İlaveten çocuk 76 Bottomore, Toplumbilim, 313-321. 77 A. Mesut Küçükkalay, “Endüstri Devrimi ve Ekonomik Sonuçlarının Analizi”, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 2/2 (01 Haziran 1997), 60. 78 Serkan Güzel, “Bir Sosyal Değişme Süreci: Sosyolojik Bakış Açısından Sanayi Devrimi”, Muhafazakar Düşünce 5 (2005), 192-194. 23 işçi çalıştırılması, 13-14 saati bulan uzun mesai saatleri de göz önüne alındığında Sanayi Devrimiyle birlikte toplumsal sorunlar dayanılmaz boyutlara ulaşmıştır. Bu durum işçi sınıfının doğuşu ile yeni bir toplumsal mücadele alanını ihdas etmiştir. Sonuç o