Eğri, S. (2022). Ali Behcet Dede: Cana şifa kahvesi ve gönüllere deva manzumesi. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, 23(42), 17-43. DOI: 10.21550/sosbilder.1000215 Araştırma Makalesi / Research Article ------------------------------------------------------ ALİ BEHCET DEDE: CANA ŞİFA KAHVESİ VE GÖNÜLLERE DEVA MANZUMESİ Sadettin EĞRİ* Gönderim Tarihi / Sending Date: 24 Eylül / September 2021 Kabul Tarihi / Acceptance Date: 28 Ekim / October 2021 ÖZET Türk edebiyat tarihinde pek çok şair ve müellif geride bıraktığı eserleriyle anılır. Kimi zaman şair ve mutasavvıflar arasında latif nükteler ortaya çıkar. Sohbet esnasında bir şairin sözü veya hareketi neticesinde mecliste bulunan bir şair o durumu mısralarıyla ebedîleştirir. Nitekim ünlü mutasavvıf ve şair Ali Behcet Dede’nin böylesi bir ortamda elleriyle kahve yapıp, ikram etmesi sebebiyle bu hâlden etkilenen Hüseyin Vassâf ve Rızâ Bey, muhabbet ve saygı duydukları Ali Behcet’e birer mısra söylerler. Şiirde onun kahvesinin canlara şifa, şiirlerinin de gönüllere deva olduğunu ifade ederler. Bunun üzerine beş farklı tarikattan manevi eğitim alan Ali Behcet Efendi, bu mısralara irticâlen kendi beyitlerini ekler. Birçok esere sahip olan Ali Behcet Efendi’nin şiirleri dağınık hâldedir. Bu çalışmada şairin -bir divan oluşturacak hacimde ve özellikte olmayan- şiirleri ve bu latif olay ele alınıp, bir araya getirilmiş ve incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: Ali Behcet, kahve, Hüseyin Vassâf, Mehmed Şemseddîn, latife Ali Behcet Dede: Healing Coffee for The Soul and A Cure for The Hearts ABSTRACT In the history of Turkish literature, many poets and authors are remembered for the works they left behind. Sometimes, pleasant wit appears between poets and mystics. As a result of a poet’s word or action during the conversation, a poet who is in the assembly eternalizes that situation with his verses. As a matter of fact, Huseyin Vassaf * Doç. Dr., Bursa Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Bursa / TÜRKİYE, sadettin@uludag.edu.tr Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences Cilt: 23 Sayı: 42 / Volume: 23 Issue: 42 17 Ali Behcet Dede: Cana Şifa Kahvesi ve Gönüllere Deva Manzumesi and Rıza Bey, who were affected by the famous sufi and poet Ali Behcet Dede’s making and serving coffee in such an environment, sing a verse each to Ali Behcet, whom they love and respect. In poetry, they express that his coffee is healing for souls and his poems are a cure for hearts. Thereupon, Ali Behcet Efendi, who received spiritual training from five different sects, adds his own couplets to these verses. The poems of Ali Behcet Efendi, who has many works, are scattered. In this study, the poet’s poems that are not in the volume and feature to form a divan and this beautiful event are discussed, brought together and examined. Key words: Ali Behcet, coffee, Huseyin Vassaf, Mehmed Semseddin, joke Giriş Türk edebiyatında şairlerin eserleri dışında yaşantıları esnasında aralarında hoş latifeler, nükteler ve müşâarelerle dolu hatıralar ve tebessüm ettirecek edebî hâller de meydana gelirdi. Bir sohbet esnasında veya bir şiir vesilesiyle edebiyat tarihinde iz bırakabilecek muhabbetler ile konuyla bağlantılı manzumeler ortaya çıkardı. Okuyucuyu veya dinleyicileri tebessüm ettiren latif ve nükteli söyleyişler, tasavvuf kültürünün ilginç sayfaları olarak günümüze kadar gelmiştir. İnsan ruhunun en önemli özelliklerinden hatta ihtiyaçlarından biri de; gülmek, şakalaşmaktır. Günlük hayatta yaşanılan olayların, hiç olmazsa, tebessümle karşılanması, adeta, hayatın bir gereği olarak düşünülebilir. Bu gereklilik, aslında, hayata bakış açısının bir tezahürüdür. Bu tezahürün diğer cephesinde ise üzüntü, sabır, tevekkül gibi başka unsurlar da vardır. İşte bunların tamamı, insanın hayat felsefesini ortaya koyar. Olayları tebessüm ile karşılayabilmenin yolu, mizahtan geçer. Mizah, bir mizaç işidir, aynı zamanda insandan zekâ da ister. Mizah kavramının yanı sıra bu gün “şaka, eğlence, latife, nükte, fıkra” kavramlarının da dilimizde kullanıldığını görüyoruz. “Alay etme, dalga geçme, istihza ve hicvin” yanı sıra Fransızcadan alınan espri de günlük dilde bu anlamda kullanılan kelimeler arasına girmiştir. Eski edebiyat da denilen klasik edebiyatta bu anlama gelen Klasik Türk Edebiyatında söz konusu mizahi anlatılar için “hezl, mutâyebe, Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences Cilt: 23 Sayı: 42 / Volume: 23 Issue: 42 18 Ali Behcet Dede: Cana Şifa Kahvesi ve Gönüllere Deva Manzumesi mülâtafe, ta’riz, nekre” gibi kelimelerin kullanıldığı bilinmektedir (Solmaz, 2011: 17-18). Gelişen bir olay neticesinde olayın kahramanları ve sohbete dâhil olan kişilerin yüzünde hoş bir tebessüm bırakan latife, nükte, gülmeceler özellikle edebiyat tarihimizin ele alınması gereken sayfalarıdır. Bu konuları ele alan müstakil eserlerin yanı sıra divanlardaki farklı biçim ve içerikte yazılmış latife ya da hezl şiirlerinin de bu türün özelliklerinin daha iyi belirlenebilmesi için incelemeye değer olduklarını söyleyebiliriz (Batislam, 2013: 238). Bir güldürü ve yerme şairinin küçük bir kıt’ası, yoğunlaştırılmış özlü anlamı, sert ve keskin deyişiyle, sayfaların anlatamayacağı oranda etki yapar (Levend, 1971: 37). Ali Behcet Efendi’nin bir sohbet esnasında dostlarına kahve yapıp ikram etmesi sırasında söylenen “Behcet Dede’nin kahvesi bin câna bedeldir” mısraı, dikkatimizi çekince, şahsiyetini ve dağınık hâldeki şiirlerini incelemeye karar verdik. Bu mısra, bazı kaynaklarda Hüseyin Vassâf’a atfen “Behcet Dede’nin kahvesi pek tatlı imiş” şeklinde geçmektedir. Hayatı ve hoş kişiliği yanında nükteli şiirleri ile de kendinden bahsettiren Ali Behcet Efendi’nin dağınık vaziyette şiirleri mevcuttur. Pek çok ünlü mutasavvıf ve şairle dostluk kuran Behcet Efendi; âlim, mutasavvıf ve şair kimliğiyle kültür tarihimizde yerini almıştır. İstanbul Üniversitesi Marmara İlahiyat Fakültesi Kütüphanesi no. 250’de bulunan ve Hafız Ali Üsküdarlı tarafından vakfedilen yazma bir risalede Ali Behcet Efendi’nin 12 şiiri bulunmaktadır. Ayrıca Nûreddîn Cerrâhî Âsitânesi son postnişini Fahreddîn Efendi’nin kişisel evrakı arasında bulunan Hazret-i Pîr Muhammed Nûreddîn Cerrâhî hakkında yazılmış olan bir şiiri incelenmiştir. Ali Behcet Efendi’nin kendi el yazısıyla 3 adet mektubu vardır. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences Cilt: 23 Sayı: 42 / Volume: 23 Issue: 42 19 Ali Behcet Dede: Cana Şifa Kahvesi ve Gönüllere Deva Manzumesi Ali Behcet Efendi’nin Mektubu Ali Behcet Efendi (1727-1822/1823) Ali Behcet Efendi, önemli sûfî ve şairlerinden biridir. Ali Behcet bin Ebî Bekr bin Hasan bin Hüseyn künyesiyle bilinen şair, h.1140/22 Ekim 1727 tarihinde Konya’da dünyaya gelmiştir. Babasının adı Ebu Bekir, dedesi ise Hasan Efendi’dir. Ali Behcet Efendi, ilk eğitimini devrin âlimlerinden olan Dedesi Hasan Efendi’den almıştır. Daha sonra Karamanlı Abdullah ve Abdussamed Efendi’den ders almıştır. Bu eğitimlerini tamamlayan Behcet Dede, Afyonkarahisar’a gidip Divane Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences Cilt: 23 Sayı: 42 / Volume: 23 Issue: 42 20 Ali Behcet Dede: Cana Şifa Kahvesi ve Gönüllere Deva Manzumesi Mehmed Çelebi Dergâhı postnişini Mehmed Alâaddîn Çelebi’den tasavvufa ait eserleri okumuştur. Ali Behcet Efendi’nin kişiliği ve hayatı hakkında en ayrıntılı bilgiyi Hüseyin Vassâf Sefîne-i Evliyâ adlı eserinde vermiştir (Hüseyin Vassâf, 2000: 208). Ali Behcet Efendi önce kadılık göreviyle farklı şehirlerde görev yapmış, daha sonra Ankara niyabetinde iken kendisinde zuhur eden manevi bir hâl üzerine memuriyetten ayrılıp tekrar Afyon’daki Alâaddîn Çelebi’ye intisap etmiştir. “Çile”sini tamamlayıp, sikke giyen Ali Behcet Efendi; Bursa’da Abdulkâdir Geylânî soyundan olan Kerküklü Seyyid Burhâneddîn Mehmed Emin Efendi’ye (1719?-1813?) intisap ederek Nakşibendiyye, Kâdiriyye, Kübreviyye, Sühreverdiyye, Çeştiyye ve Şüttâriyye icazetleri almıştır. Şeyh Mehmed Emin Efendi, sağlığında herhangi bir eser yazmamıştır ancak yetiştirmiş olduğu talebe ve müridleri, eserleriyle ve görüşleriyle bir döneme damga vurmuşlardır. Şeyhin, müridlerinden tespit edilenlerin biri de Selimiye Tekkesi Şeyhi Ali Behcet Efendi’dir (öl. 1238/1822) (Öcalan, 2018: 219). Ali Behcet Efendi, Bursa’da sürgün hayatı yaşayan ve daha sonra affedilen Sadrazam Burdurlu Derviş Mehmed Paşa’nın tavsiyesiyle II. Mahmud tarafından İstanbul’a davet edildi ve III. Selim’in yaptırdığı Üsküdar’daki Selimiye Nakşibendi Dergâhı şeyhliğine tayin olundu (1816). Tasavvuf tarihinde birbirine zıt temayüllere sahip Nakşibendiyye’den Müceddidiyye ile Mevleviyye tarikatlarına mensup olmakla birlikte Nakşibendi şeyhi olarak faaliyet gösterdi. II. Mahmud devrinin önemli devlet adamları, âlim ve aydınları katında büyük bir nüfuza sahip oldu. Kendisine intisap eden Mehmed İffet, Mehmed Rıfkı, Halet Efendi, Pertev Paşa, Kethüdazade Arif, Şeyhülislam Turşucuzade Ahmed Muhtar bunlar arasında sayılabilir (Fatîn Davud, 2017: 189, 316). Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences Cilt: 23 Sayı: 42 / Volume: 23 Issue: 42 21 Ali Behcet Dede: Cana Şifa Kahvesi ve Gönüllere Deva Manzumesi Hüseyin Vassâf, Sefîne-i Evliyâ, s. 294. XIX. yüzyılda Mevlevi-Nakşî yakınlaşmasında önemli bir yeri olan Şeyh Ali Behcet Efendi, ölümüne kadar irşad faaliyetinde bulunarak tâliplere tefsir, hadis, fıkıh, Mesnevi ve Mektûbât okuttu (Günaydın, 2012: 9-15). Sadece dört kişiye (İbrahim Hayrânî, Mülkiye Nazırı Pertev Paşa, Ahmed Buharî Dergâhı şeyhi Rıfkı Efendi ve Hacı Ahmed) hilafet verdi. Büyük oğlu yetişinceye kadar halife olarak yerine İbrahim Hayranî Efendi’yi bıraktı. Kabri Selimiye Camii haziresindedir (Azamat, 1989: 382-383; Mehmed Süreyya, 1999: 33; Hüseyin Vassâf, 2006: 193). Ali Behcet Dede’nin vefatına halifelerinden olan Mülkiye Nâzırı Muhammed Saîd Pertev Paşa şu manzum tarihi yazmıştır: Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences Cilt: 23 Sayı: 42 / Volume: 23 Issue: 42 22 Ali Behcet Dede: Cana Şifa Kahvesi ve Gönüllere Deva Manzumesi Ey olan muntazır-ı feth-i kilîd-i esrâr Dîde-i cânını kıl halka-i bâb-ı Behcet Hâk-i dergâhı idüp sürme-i çeşm-i hak-bîn Göresin nidüğini feyz-i Cenâb-ı Behcet 2 Cemaziye’l-Evvel 1238 (15 Ocak 1823) (Çiçekçi Küçük) Selimiye Tekkesi Camii’nin avlu cümle kapısının hemen solunda, diğerlerinden daha büyük olan pencere Şeyh Ali Behçet Efendi’nin kabrine açılan bir niyaz penceresidir. Bu açıklığın üzerinde ta’lik hattı yine Yesârizâde’ye ait, adı geçen şeyhe ithaf edilmiş manzum bir kitâbe yer alır. Bu pencerenin solundaki ilk iki pencere, farklı boyutları ve mermer söveleriyle Ali Behçet Efendi’nin haleflerine ait mezarlara açılan tâli niyaz pencereleridir (Tarihi Eserleriyle Üsküdar, 2017: 167-169). Beyaz benizli, uzun boylu, seyrek ve beyaz sakallı, sık kaşlı, gözleri ela diye tarif edilen Ali Behcet Efendi, daima sikke-i Mevlevî giyerler idi. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences Cilt: 23 Sayı: 42 / Volume: 23 Issue: 42 23 Ali Behcet Dede: Cana Şifa Kahvesi ve Gönüllere Deva Manzumesi Ali Behcet Efendi’nin Üsküdar’daki Mezarı Hüseyin Vassâf ve Bursalı Mehmed Tahir, Ali Behcet Efendi’nin Risale-i Ubeydiyye-i Nakşibendiyye, Behcetü’s-Sülûk, Sırrü’l- Mîâd, Terceme-i Hâl-i Ricâl-i Çiştiyye, Risâle-i Hâliyye ve Ruhâniyye, Divançe ve Vâridât-ı Kalbiyye adlı eserleri olduğunu kaydetmektedir (Hüseyin Vassâf, İstanbul 1333/1915, c. 1, s. 47; Bursalı Mehmed Tahir, 1972: 63-64). Bunlardan, Nakşibendiyye’nin Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences Cilt: 23 Sayı: 42 / Volume: 23 Issue: 42 24 Ali Behcet Dede: Cana Şifa Kahvesi ve Gönüllere Deva Manzumesi sülûk usulünden bahseden ve kendisinin Nakşibendî-Mevlevî silsilesini veren Risâle-i Ubeydiyye-i Nakşibendiyye basılmıştır (İstanbul, 1260). Günümüz harfleriyle Ubeydiye Risalesi ismiyle yayımlanmıştır (Günaydın, 2012). Kendi el yazısıyla üç mektubu ve bir manzumesi İstanbul Üniversitesi Kütüphanesindedir. Hüseyin Vassâf’ın gerek Dîvân’ında gerekse Sefîne-i Evliyâ adlı eserinde çok sevdiği ve şeyhim dediği Ali Behcet Efendi için muhabbetleri ve hüsn-i nazarları vardı. Onunla ilgili pek çok nükteli ifadeler kullanmış ve şiirler yazmıştır. Osmanzâde Hüseyin Vassâf’ın Sefîne-i Evliyâ adlı eserinde yer alan aşağıdaki dörtlük o şiirlere bir örnektir: Tarîkat Şeyh-i mümtâzı Ali Behcet Efendi’dir Harîm-i sırr-ı pâk-i Mevlevî hem Nakşıbendî’dir Kemâl-i aşkla Vassâf’ı tebcîl eyler ol zâtı Ferîd-i asr idi hem ârifânın ser-bülendidir (2006: II, 193) Hüseyin Vassâf, aralarında kırk seneden fazla hukuk ve muhabbet bulunan Şeyh Hacı Ali Behçet Efendi ile Tâhir Ağa Dergâhı’nda sohbette bulunmuştur. Özellikle burada medfûn bulunan Şeyh Selahaddîn-i Uşşâkî nâmına âşıklara hizmet etmiştir. Kendisi Behçet Efendiyle aralarındaki muhabbeti “Tâhir Ağa Dergâhı Şeyhi el- Hâc Ali Behcet Efendi Hazretlerine” başlığıyla ithâf ettiği bir gazelinde şöyle dile getirmiştir: Nakşbendî gülüdür Hazret-i şeyhim Behcet Reh-i aşk bülbülüdür Hazret-i şeyhim Behcet Bezm-i tevhîde verir neş’eyi hâlâtı ile Aşk-ı Hak’la doludur Hazret-i şeyhim Behcet Mazhar-ı zevk-i hakîkî olarak feyz-âver Kâdirî Sünbülîdir Hazret-i şeyhim Behcet Revnak-efzâ-yı dil ü cân-ı mürîdândır o Gitdiği Hak yoludur Hazret-i şeyhim Behcet Çok sever muhlisi Vassâf’ı ona meftûndur Nakşbendî gülüdür Hazret-i şeyhim Behcet (Hüseyin Vassâf, 2012: 2-3, 38) Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences Cilt: 23 Sayı: 42 / Volume: 23 Issue: 42 25 Ali Behcet Dede: Cana Şifa Kahvesi ve Gönüllere Deva Manzumesi Ali Behcet Dede’nin neşesi ve muhabbetinin Hüseyin Vassâf’a yönelmesi vesilesiyle şair, Dîvân’ına onun şiirlerini de dâhil etmiş ve onları kendisine bir mükâfat olarak görmüştür: Vasf eder dil-dâr-ı aşkı bizlere Vassâf’ımız Bildirir esrâr-ı aşkı bizlere Vassâf’ımız Mest eder uşşâkı dâim cân-fezâ eş’âr ile Gösterir ezhâr-ı aşkı bizlere Vassâf’ımız Şems-i sâfî-i ilâhîden kılıp ahz-ı ziyâ Neşr eder envâr-ı aşkı bizlere Vassâf’ımız Bende olmuş pîr Hüsâmeddîn’e Behcet sıdk ile Medh eder hünkâr-ı aşkı bizlere Vassâf’ımız Behcet Dede’nin Bin Cana Bedel Kahvesi Bu konunun ele alınmasına vesile olan sohbet, muhabbet ve nükte sebebi olarak unutulmaz sahnelere ışık tutan olay şöyle gerçekleşmiştir: “Bir gün Âsitâne-i Uşşâkîye’de hâl-i istirâhatda idik. İhvânımızdan ve şuarâdan Behcet Dede kahve pişirdi. Bizlere tevzî’ etdi. Pek güzel pişirilen kahvenin husûle getirdiği te’sîr üzerine: ‘Behcet Dede’nin kahvesi bin câna bedeldir’ dedim. Hoşuna gitdi. Ebyât-ı âtiyeyi irticâlen söyleyiverdi. Bir hâtıra olarak yazıyorum” (Hüseyin Vassâf, 2012: 76). “Behcet Dede’nin kahvesi bin câna bedeldir”Hüseyin Vassâf Her katre-i feyz-âveri ummâna bedeldir Erbâb-ı dile sor ne büyük kıymeti vardır Üstünde köpük dürr ile mercâna bedeldir Olmaz mı lezîz pişmededir pîr ocağında Vermez mi safâ bâde-i irfâna bedeldir Vermezler ânın katresini âb-ı hayâta Âşıklar için şerbet-i cânâna bedeldir Vassâf ki bizim kahvemizi medh ede dâim Behcet Dede bu en büyük ihsâna bedeldir Ali Behcet Dede’nin farklı tarikat ve meşreblerdeki kişilerle ünsiyet kurduğu, onlarla latif ve nükteli sohbetlere daldığı görülmektedir. Zarif kişiliği yanında izzet ve ikramı seven karaktere Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences Cilt: 23 Sayı: 42 / Volume: 23 Issue: 42 26 Ali Behcet Dede: Cana Şifa Kahvesi ve Gönüllere Deva Manzumesi sahiptir. Kendisinden yaşça büyük veya küçük her kimseye elleriyle kahve yapıp, dostlarına takdim etmesi şahsiyetinin hayata geçirilmiş hâlidir. Hüseyin Vassâf Bey’in pek sevdiği Mehmed Şemseddîn Mısrî Hazretleri Dildâr-ı Şemsî’de Tâhir Ağa Dergâhı’ndaki bir hatırasını şu cümlelerle nakleder: “(Fatih) Âşık Paşa’daki Tâhir Ağa Tekyesi’ne geldik. Meşâyıh-ı Uşşâkiye’nin ser-bülendi Salâhî Efendi orada medfûndur. Şeyhi Hacı Behçet Efendi ile evvelce Bursa’da görüşmüş idik. Kendisi Millet Kütübhânesinde hâfız-ı kütübdür. Fâzıl, ârif bir zâtdır. O gece cemiyetli idi. İstanbul’un en meşhûr zâkirleri geldi, neyzenler geldi, öyle bir muhabbet oldu ki tahatturu hâlâ zevkimi mucibdir. Âkıbet orada da semâ’a çıkmağa mecbûr oldum. Urefâ-yı Uşşâkiyye’den ve Uşşâk-ı Mısriyye’den Hüseyin Vassâf Bey’in o geceki hâli hâlâ gözümün önündedir. O’nun o geceki semâ’ı cübbe yırtık, kendinden geçmiş bir acâyìb hâldi. Ne olmaz ki, zâkirler İstanbul’un fatihi, neyzenler öyle, sesler güzel, okunan nuût ve ilâhiyyât güzel. Şeyh Efendi’nin o tehâfütüyle birer birer urbâlarını çıkarıp tedrìcì tedrìci ilerleyerek halka-i zikre girişi, -hiç yorgunluk ârız olmayarak gençleri çok geride bırakan harekâtıyla ‘Hayy Allah Hayy’ zikr-i şerifinde husûle gelen tecelliyât-ı âşıkâne hâlâ beni müteessir etmektedir. Şu satırları yazarken bile o aşkın semeresi gözlerimden çıkıyor, ağlıyorum. Hepimizi bir aşk istilâ etdi. (Sene 1919)” (Mehmed Şemseddîn, 2010: 173) Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences Cilt: 23 Sayı: 42 / Volume: 23 Issue: 42 27 Ali Behcet Dede: Cana Şifa Kahvesi ve Gönüllere Deva Manzumesi Ali Behcet Efendi’nin Nûreddîn Cerrâhi’ye Yazdığı Şiiri Ali Behcet Dede’nin şiirleri ne yazık ki farklı yerlerde ve dağınık olarak bulunmaktadır. Kendi el yazısıyla kaleme aldığı şiirlerinden birisi de Nûreddîn Cerrâhî için yazılmış olan bir manzumesidir. Şair, onun ruhaniyetinden inayet ve mürüvvet dilemektedir. Elimizde ne yazık ki, Sefîne-i Evliyâ ve Son Asır Osmanlı Şairleri adlı eserlerde kaydedilenlerin dışında tek eseri, Nûreddîn Cerrâhî Âsitânesi son postnişini Fahreddîn Efendi’nin kişisel evrakı arasında bulduğumuz Hazret-i Pîr Muhammed Nûreddîn Cerrâhî hakkında yazılmış olan kasideleridir. Hüseyin Vassâf Uşşâkî Hazretleri, Behçet Dede’nin pek çok manzumesini mahlas kaydetmeden söylediğini ve bu sebeple eş’ârının karmaşık ve perişan bir hâlde çeşitli ellerde bulunduğunu kaydediyor. Bu şiirlerinden birisi de Hazret-i Pîr’e Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences Cilt: 23 Sayı: 42 / Volume: 23 Issue: 42 28 Ali Behcet Dede: Cana Şifa Kahvesi ve Gönüllere Deva Manzumesi bağlılığı satırlarında buram buram kokan bir nutk-ı şerifidir (Nûreddîn el-Cerrâhî, 2012: 107). Eyâ pîr-i mükerrem gavs-i ekmel kutb-ı Rabbânî Vücûd-ı akdesi gaybe’l-guyûb-ı sırr-ı Sübhânî Sen ol merd-i ilâhîsin ki âlemde misâlin yok Dilinde şefkat-i fahr-i risâlet lutf-ı Yezdânî Şehâ âlâm-ı kalbim zevke tebdîl eylesen çok mu Sen ol kân-ı kerâmetsin kılarsın nârı nûrânî Devâ bahşeyle Cerrâhî sana arzeyledim yârem Senin gencîne-i feyzindedir iksîr-i pinhânî İnâyet kıl mürüvvet kıl hülâsâ Behçet-i zâre Yeter artık bu mihnetler yeter artık perîşânî Behcet Dede’nin Canlara Şifa Manzumesi Ali Behcet Dede’nin pek çok tarikatın şartlarını yerine getirip, icazet alması ve kişiliğindeki güzellik, yaşadığı dönemde çok sevilip sayılmasına vesile olmuştur. Aslında ondaki tasavvufi coşku ve vahdet-i vücud anlayışındaki samimiyetin tezahürü olarak şiirlerindeki ilahî aşk bir parıltı gibi dikkatleri üzerine çeker. Zaman zaman rind ve zahid tiplerinin çekişmesi şiirlerinde hissedilir. Tabii ki aşktan habersiz vaiz ve zahidlere ağır eleştirisi vardır. Ali Behcet Efendi şiirlerinde “Behcet” ve “Behcet Dede” mahlaslarını kullanmıştır. Dağınık bir hâlde farklı belge ve kaynaklarda bahsi geçen şiirlerinin önemli bir kısmının toplandığı bu incelemede Dîvân-ı Vassâf’ta geçen Ali Behcet Efendi ile ilgili şiirlerin tamamı buraya dâhil edilmemiştir.1 1 Ali Behcet Efendi, Eş’âr, İstanbul Üniversitesi Marmara İlahiyat Fakültesi Kütüphanesi no. 250. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences Cilt: 23 Sayı: 42 / Volume: 23 Issue: 42 29 Ali Behcet Dede: Cana Şifa Kahvesi ve Gönüllere Deva Manzumesi 1- Destûr yâ Hazret-i Pîr: Yâ Rab nedir bu âlem Âsâr içinde âsâr Hayrân hüsn-i âdem Gülzâr içinde gülzâr * Kılmakda kalbi hayrân Her zerre mihr-i tâbân Mir’ât-i pâk-i cânân Envâr içinde envâr * Giymiş ser-â-ser eşyâ Hep [ol] câma tecellâ Her katre ayn-ı deryâ Ebhâr içinde ebhâr * Bezm-i fenâ-yı kesret Olmuş diyâr-ı vahdet Behcet bu ne hakîkat Esrâr içinde esrâr Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences Cilt: 23 Sayı: 42 / Volume: 23 Issue: 42 30 Ali Behcet Dede: Cana Şifa Kahvesi ve Gönüllere Deva Manzumesi 2- Toldı (Doldu) Gördüm seni rûhum yine irfân toldı Dil beyti yine pertev-i îmân ile toldı Bakdum o güzel rûyuna ey nazlı dilârâ Bîmâr idi kalbim yine dermân ile toldı Mislün mi var ey Îsî-i mu’ciz-dem-i kudret Başdan başa feyzünle tenüm cân ile toldı Aks eyledi âyîne-i ekvâna cemâlün Allah bu ne her yerine cânân ile toldı Mest itdi gülüm Behcet’i aşkın ile hüsnün Kalbim yine bak cezbe-i Rahmân ile toldı Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences Cilt: 23 Sayı: 42 / Volume: 23 Issue: 42 31 Ali Behcet Dede: Cana Şifa Kahvesi ve Gönüllere Deva Manzumesi 3- Vassâf Beğ’den Fakîre İltifât “Behcet dedenin kahvesi pek tatlı imiş” Vassâf Beğ Kalbe şifâ imiş cisme râhâtlı imiş Neş’e virür kalbimize mazhar ider feyze bizi “Hidmetimiz hem güzel hem de mükâfâtlı imiş” Rızâ Beğ Kendisinden kat kat fazla mahsûl virür tohumcuk Pîre hidmetün mahsûli andan da bin katlı imiş Çalışmakdan usanmayın ey kardeşler bu meydânda Hakîkaten er olurmuş her kim ki sebâtlı imiş Erenlere hidmet iden Behcet çabuk menzil alır Hidmetsizler yaya gider hidmet iden atlı imiş Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences Cilt: 23 Sayı: 42 / Volume: 23 Issue: 42 32 Ali Behcet Dede: Cana Şifa Kahvesi ve Gönüllere Deva Manzumesi 4- Cevâb Nûş idenler kahvemiz bulsun şifâ Dest-i gamdan içmesün zehr-i cefâ Gelmesün hîç keyfine bir dem halel Kalbi bulsun zevk-i vahdetle safâ Dâimâ tutsun erenler destini Her iki âlemde görsün vefâ Hâsılı her lutfa mazhar kılsun Hak Şâfi’i olsun Muhammed Mustafâ Dâimâ eyle duâ Behcet Dede Şimdilik bu nutkıla kıl iktifâ 5-Yâdigâr-ı Vassâf’a Karşı Arz-ı Teşekkür Hazret-i Vassâf bize bir hâme ihsân eyledi Kıldı memnûn kalbimi lebrîz-i şükrân eyledi Yâdigâr’ı bî-bahâdur bence kim sorsa derim Ol kerem-kârın fakîri mâlik-i kân eyledi Vâridât-ı tab’ım artar sâyesinde dem-be-dem Kıldı teşvîk katre-i nâ-çîzi ummân eyledi Her ne yazdımsa anundur medhe şâyân ancak o Ol güneşdir kim beni bir mâh-ı irfân eyledi Öyle âlî şârin Behcet gibi bir kemtere İltifâtı doğrusu dünyâyı hayrân eyledi Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences Cilt: 23 Sayı: 42 / Volume: 23 Issue: 42 33 Ali Behcet Dede: Cana Şifa Kahvesi ve Gönüllere Deva Manzumesi 6-Bu Meydâna Geçüp cândan ser-â-pâ cân olan gelsün bu meydâna Derûnı aşkla ummân olan gelsün bu meydâna Geçüp sevdâ-yı tâc u hırkadan dârât-ı âlemde Atup da varlığın uryân olan gelsün bu meydâna Özin pinhân idüp de câme-i fakr u fenâ içre Cihâna ser-te-ser sultân olan gelsün bu meydâna Çeküp pâyın hayâlât-nümâne-i dünyâ-yı fânîden Serây-ı vahdete mihmân olan gelsün bu meydâna Hudâyı bilmeden bildüm diyenler gelsün Behcet Hakîkat ârif-i Yezdân olan gelsün bu meydâna Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences Cilt: 23 Sayı: 42 / Volume: 23 Issue: 42 34 Ali Behcet Dede: Cana Şifa Kahvesi ve Gönüllere Deva Manzumesi 7- Mü’min Tapar, Kâfir Tapar Ol büt-i nâzânıma mü’min tapar kâfir tapar Düşmen-i îmânıma mü’min tapar kâfir tapar Seyr idenler zülfini bağlar turur zünnâr-ı aşk [Esrâr]-ı devrânıma mü’min tapar kâfir tapar [Âlemi] âteş-perest-i aşkı kılmış ol perî Âteş-i sûzânıma mü’min tapar kâfir tapar [Hûrî] Yûsuf hüsnüne nisbetle bir şey mi aceb [Âteş]-i hûbânıma mü’min tapar kâfir tapar [Öyle] Fir’avn-ı letâfet kim gören hayrân olur Ol güzel sultânıma mü’min tapar kâfir tapar Behcetâ zâhid bu sırrı anlamaz hiddetlenir Hâsılı cânânıma mü’min tapar kâfir tapar 8- Değişmez Üftâdelerin derdini dermâna değişmez Dildâdelerin vaslını bin câna değişmez Ey nazlı perî küfr-i siyâh olsa da zülfün Âşıkların ânı pertev-i îmâna değişmez Ruhsâr-ı latîfinde olan nokta-i hâli Erbâb-ı kemâl nüsha-i Kur’âna değişmez Her kim ki olur mâil-i envâr-ı cemâlin Zıll-ı tenini şems-i dırahşâna değişmez Âlemde bu Behcet kulun ey nazlı dilârâ Benden olalı kendini sultâna değişmez Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences Cilt: 23 Sayı: 42 / Volume: 23 Issue: 42 35 Ali Behcet Dede: Cana Şifa Kahvesi ve Gönüllere Deva Manzumesi 9- Haberin Yok Zâhid senin esrâr-ı Hudâdan haberin yok Dillerdeki âsâr-ı Hudâdan haberin yok Ezvâkına taldın şu gülistân-ı fenânın Ol neş’eli gülzâr-ı Hudâdan haberin yok İbretle nazar eylemedin rûyına yârin Dilberdeki envâr-ı Hudâdan haberin yok Âlemde yolun uğramadı sâhil-i aşka Bildim senin ebhâr-ı Hudâdan haberin yok Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences Cilt: 23 Sayı: 42 / Volume: 23 Issue: 42 36 Ali Behcet Dede: Cana Şifa Kahvesi ve Gönüllere Deva Manzumesi Dil beytini bir kerre tavâf eylemedin sen Zâhid senin ol dâr-ı Hudâdan haberin yok Behcet Dede dir sanma geçer nakd-i ibâdet Bil kim bunu bâzâr-ı Hudâdan haberin yok 10- İmiş Derd-i aşkın derdlere dermân imiş Terk-i cân uğrunda kesb-i cân imiş Kaldı nâdân bildiğinden geçmeyen Virdiğin ilme bedel irfân imiş Târik-i mâl-ı cihânın bulduğu Ser-te-ser cevher tolu bir kân imiş Katresinden geçmeyen itdi zarar Katreye çünki bedel ummân imiş Bilmeyen Behcet bizi vîrân sanır Zâhiren ma’mûr olan vîrân imiş Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences Cilt: 23 Sayı: 42 / Volume: 23 Issue: 42 37 Ali Behcet Dede: Cana Şifa Kahvesi ve Gönüllere Deva Manzumesi 11- İster Gönül Zülf-i yârda âşiyân ister gönül Öyle âlî bir mekân ister gönül Girmek ister ol perînin koynuna Gamdan hâlî bir cihân ister ister gönül Gülşen-i fânîye kılmaz iltifât Verdi solmaz gülistân ister gönül Hüsni zâil dil-rubâyı neylesün Ânı dâim dil-sitân ister gönül Cân u dilden âşık olmuş Hâlika Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences Cilt: 23 Sayı: 42 / Volume: 23 Issue: 42 38 Ali Behcet Dede: Cana Şifa Kahvesi ve Gönüllere Deva Manzumesi Sanma başka nev-civân ister gönül Âsitâne eyle Behcet ilticâ Öyle bir dâru’l-emân ister gönül 12- [Dîvânedir] Bak şu vâiz ehl-i aşka saldıran dîvânedir Yokdur hiç nutkunda ma’nâ sözleri efsânedir Her ne yapsa ehl-i dil bî-çâreyi ma’zûr görür Kendini bilmez şarâb-ı zühd ile mestânedir Medh ider hem cenneti hem gitme dir meyhâneye Var ise dünyâda cennet şübhesiz meyhânedir Vasf ider hûrânı hem de sevme dir [ol] dilberi Var ise dünyâda hûrî dilber-i şûhânedir Zâhid-i hod-bîn bizi bilmem neden ahkar görür Hâke de düşse yine dürdâneler dürdânedir Mürşid-i kâmilden almış mâye-i feyz-i kemâl Öyle şâirdir ki Behcet [her] sözi şâhânedir Netice itibariyle Ali Behcet Dede, tasavvuf ve edebiyat tarihimizde zarafet, letafet, nükte ve derin bir muhabbetle yâd edilen, çok sevilen kişilerinden birisidir. Özellikle Mehmed Şemseddîn ve Hüseyin Vassâf onu samimi ve içli duygularla anmış, eserlerinde bu sevgiyi belirtmişlerdir. Erenlere hizmet etmeyi seyr ü sülûkta vahdete ulaşmanın, menzile hızlı kavuşmanın bir yolu olarak kabul eden Ali Behcet, şiirleri ile de gönüllere deva olmuştur. O dönemlerde yaşayan “Behcet” ismini ve mahlasını taşıyan şair, mutasavvıf, tabib sayısı çok olduğu için bunların hayatı bazı kaynaklarda karışık bir şekilde verilmiştir. Bilgi Notu Makale, araştırma ve yayın etiğine uygun olarak hazırlanmıştır. Yapılan bu çalışma etik kurul izni gerektirmemektedir. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences Cilt: 23 Sayı: 42 / Volume: 23 Issue: 42 39 Ali Behcet Dede: Cana Şifa Kahvesi ve Gönüllere Deva Manzumesi Kaynakça Ali Behcet Efendi. Eş’âr. İstanbul Üniversitesi Marmara İlahiyat Fakültesi Kütüphanesi. Yazmalar. No. 250. Azamat, N. (1989). Ali Behcet Efendi. Diyanet İslam Ansiklopedisi içinde (382-383. ss.), 2, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları. Batislam, H. D. (2013). Divan Edebiyatında latife ve hezl. Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 22(1), 229-242. Bursalı Mehmed Tahir (1972). Osmanlı Müellifleri I. Meral Yayınevi. Fatîn Davud (2017). Hâtimetü’l-eş’âr (Fatin Tezkiresi). Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları. Nûreddîn el-Cerrâhî (2012). Güldeste-i Hazret-i Nûreddîn el-Cerrâhî. Meşk Derneği Yayınları. Günaydın, Y. T. (2012). Ubeydiye risalesi. Büyüyenay Yayınları. Hüseyin Vassâf (2012). Dîvân-ı Vassâf. Kitabevi. Hüseyin Vassâf. Sefîne-i evliyâ. Süleymaniye Kütüphanesi. Yazma Bağışlar. No. 2306, 294. Hüseyin Vassâf (2000). Sefîne-i evliyâ II. (Çev: M. Akkuş, Ali Yılmaz), Kitabevi. Levend, A. S. (1971). Divan Edebiyatında gülmece ve yergi (hezl ve hecv). Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten içinde (37-45. ss.). Türk Tarih Kurumu Yayınları. Mehmed Süreyya (1999). Sicill-i Osmanî II. Sebil Neşriyat. Mehmed Şemseddîn (2010). Niyâzî-i Mısrî’nin izinde bir ömür seyahat (Dildâr-ı Şemsî). Dergâh Yayınları. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences Cilt: 23 Sayı: 42 / Volume: 23 Issue: 42 40 Ali Behcet Dede: Cana Şifa Kahvesi ve Gönüllere Deva Manzumesi Öcalan, H. B. (2018). Mehmed Emin Kerkükî ve Eminiye Dergâhı Vakfiyesi. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, 19(34), 215-231. Solmaz, S. (2011). 16. asır şu’arâ tezkirelerinde nükte. Turkish Studies- International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, 6(2), 17-32. Tarihi Eserleriyle Üsküdar (2017). Üsküdar Belediyesi Yayınları. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences Cilt: 23 Sayı: 42 / Volume: 23 Issue: 42 41 Ali Behcet Dede: Cana Şifa Kahvesi ve Gönüllere Deva Manzumesi EXTENDED ABSTRACT In Turkish literature, apart from the works of the poets, there were also memories full of pleasant jokes, jokes and consultations and literary situations that would make them smile during their lives. During a conversation or on the occasion of a poem, he created conversations that could leave a mark in the history of literature and poems related to the subject. Gentle and witty utterances that make the reader or listener smile have survived to the present day as interesting pages of Sufi culture. Meeting the events in daily life, at least with a smile, can be considered as a necessity of life. This requirement is, in fact, a manifestation of his outlook on life. On the other side of this manifestation, there are other elements such as sadness, patience and trust. All of these reveal the philosophy of life of man. The way to meet the events with a smile is through humor. Ali Behcet Efendi is one of the important sufis and poets. Ali Behcet bin Ebî Bekr bin Hasan bin Huseyn, the poet, who is known by his tagline, was born in 1140/ 22 October 1727 in Konya. His father's name is Abu Bakr and his grandfather is Hasan Efendi. Ali Behcet Efendi received his first education from his grandfather Hasan Efendi, who was one of the scholars of the time. Later, he took lessons from Karamanlı Abdullah and Abdussamed Efendi. Behcet Dede, who completed these trainings, went to Afyonkarahisar and read the works of Sufism from Mehmed Alaaddin Çelebi, who was the head of the Divane Mehmed Çelebi Lodge. It is seen that Ali Behcet Dede established contact with people from different sects and dispositions and engaged in pleasant and witty conversations with them. In addition to his elegant personality, he has a character that loves honor and hospitality. Making coffee with his hands to anyone older or younger than him and presenting it to his friends is the realization of his personality. Ali Behcet Dede’s fulfillment of the conditions of many sects, getting ratification and the beauty in his personality; He was loved and respected during his lifetime. In fact, as a manifestation of his mystical enthusiasm and sincerity in his understanding of unity of existence, the divine love in his poems draws attention like a glow. From time to time, the conflict between rind and zahid types is felt in his poems. Of course, he has a heavy criticism of preachers and ascetics who are unaware of love. Ali Behcet Efendi used the pseudonyms “Behcet” and “Behcet Dede” in his poems. In this study, in which a significant part of his poems, which are mentioned in different documents and sources in a scattered form, are collected; All of the poems about Ali Behcet Efendi in Divan-ı Vassaf are not included here. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences Cilt: 23 Sayı: 42 / Volume: 23 Issue: 42 42 Ali Behcet Dede: Cana Şifa Kahvesi ve Gönüllere Deva Manzumesi As a result, Ali Behcet Dede; He is one of the most loved people in our history of mysticism and literature, who is remembered with grace, grace, wit and deep affection. Especially Mehmed Semseddin and Huseyin Vassaf; they commemorated him with sincere and sincere feelings and wrote this love in their works. Ali Behcet, who accepted serving the saints as a way to reach unity in cruising and to reach the distance quickly, also became a cure for hearts with his poems. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences Cilt: 23 Sayı: 42 / Volume: 23 Issue: 42 43