T.C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ARKEOLOJİ ANABİLİM DALI ARKEOLOJİ BİLİM DALI ARKEOLOJİK VE EPİGRAFİK BULUNTULAR IŞIĞINDA PRİENE’DEKİ KÜLTLER (Doktora Tezi) Göknur ÇETİNKAYA BURSA 2021 T.C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ARKEOLOJİ ANABİLİM DALI ARKEOLOJİ BİLİM DALI ARKEOLOJİK VE EPİGRAFİK BULUNTULAR IŞIĞINDA PRİENE’DEKİ KÜLTLER (Doktora Tezi) Göknur ÇETİNKAYA 0000-0002-9811-5556 Danışman: Prof. Dr. İbrahim Hakan MERT BURSA 2021 iv ÖZET Yazar Adı ve Soyadı : Göknur Çetinkaya Üniversite : Bursa Uludağ Üniversitesi Enstitüsü : Sosyal Bilimler Enstitüsü Anabilim/Anasanat Dalı : Arkeoloji Bilim/Sanat Dalı : Arkeoloji Tezin Niteliği : Doktora Tezi Sayfa Sayısı : xii + 353 Mezuniyet Tarihi : ……/…../2021 Tez Danışmanı : Prof. Dr. İbrahim Hakan Mert Arkeolojik ve Epigrafik Buluntular Işığında Priene’deki Kültler Hellenistik Dönem’den Roma İmparatorluk Dönemi sonuna kadar Priene Antik Kenti’nde varlığı kanıtlanan kültler, kutsal alan ve yapılar, kült personeli, ritüel, bayram ve adaklar ile kültü yüksek ihtimal dâhilinde olan ya da sadece saygı duyulan tanrı ve tanrıçalar tezin konusunu oluşturur. Bu çalışmada mimariden heykele, sikkeden yazıta çok çeşitli arkeolojik, nümizmatik ve epigrafik buluntular benzer örnekler ışığında değerlendirilmiştir. Ionia bölgesinin önemli ve en iyi korunmuş kentlerinden birisi olan Priene’deki mevcut tanrılar ve kültler ilk kez bir bütünlük içerisinde incelenmiş, tanrıların kökenleri, tapınım görme sebepleri, kültlerin kutsal alan ve yapılarla ilişkileri, ritüeller, kült personeli, bu görevlilerin seçimi, görev ve sorumlulukları aydınlatılmaya çalışılmıştır. Tanrı kültlerinin yanı sıra kahraman, kral ve imparator kültüne dair bulgular da değerlendirilmiştir. Bu konuda kentte yapılan kazılarda bulunan arkeolojik, epigrafik ve nümizmatik buluntular incelenmiştir. Priene’de kutsal alanlarda ve kent içerisinde farklı noktalarda açığa çıkarılan buluntuların kentteki dağılımından olası bir sonuca varılmaya çalışılmıştır. Tez çalışmasının ilk bölümünde Priene kentinin coğrafi konumu ve sınırları, tarihsel gelişimi ve araştırma tarihçesi hakkında bilgi verilmiştir. İkinci bölümde Hellenistik ve Roma İmparatorluk Dönemleri’nde Priene’de varlığı kanıtlanan kültler arkeolojik, epigrafik ve nümizmatik buluntular başlıkları altında ele alınıp değerlendirilmiştir. Bu ikinci bölümde ilk alt başlıkta Tanrıçalar, ikincisinde Tanrılar, üçüncüsünde Mısırlı Tanrılar Kültü, dördüncüsünde Herakles Kültü, beşincisinde Büyük İskender Kültü, altıncısında Roma İmparator Kültü ve son alt başlıkta Ev Kültü buluntular ışığında anlatılmıştır. Tezin ekler kısmında kültlerle ilgili kentte bulunan yazıtlar katolog halinde düzenlenmiştir. Priene’de bulunan yazıtlar ve çeşitli arkeolojik ve nümizmatik malzeme, Hellenistik ve Roma Dönemi’nde kentin Ionia bölgesindeki diğer birçok kentle benzer inanış ve uygulamalara sahip olduğunu ama bunun yanısıra ünik özellikleri de bulunduğunu belgeler. Anahtar Sözcükler: Ionia, Priene, Kült, Tanrı, Tanrıça, Kutsal Alan, Kurban, Ritüel v ABSTRACT Name and Surname : Göknur Çetinkaya University : Bursa Uludag University Institution : Social Science Institution Field : Archaeology Branch : Archaeology Degree Awarded : Doctorate Page Number : xii + 353 Degree Date : …../…../2021 Supervisor : Prof. Dr. İbrahim Hakan Mert Cults in Priene in the light of Archaeological and Epigraphical Finds From the Hellenistic Period to the end of the Roman Imperial Period, the cults, whose existence was proven in the ancient city of Priene, sanctuaries and structures, cult personnel, rituals, feasts and offerings, and gods and goddesses whose cults are highly probable or only respected constitute the subject of the thesis. In this study, a wide variety of archaeological, numismatic and epigraphic finds from architecture to sculpture, from coins to inscriptions were evaluated in the light of similar examples. The existing gods and cults in Priene, which is one of the most important and best preserved cities of the Ionia region, were examined in a whole for the first time, the origins of the gods, the reasons for their worship, the relations of the cults with the sanctuaries and structures, rituals, cult personnel, the selection of these officials, their duties and responsibilities have been tried to be clarified. In addition to god cults, findings about hero, king and emperor cults were also evaluated. In this regard, archaeological, epigraphic and numismatic finds found in the excavations in the city were examined. It has been tried to reach a possible conclusion from the distribution of the finds obtained from the sanctuaries and different points in the city in Priene. In the first part of the thesis, information is given about the city of Priene, its geographical location and borders, its historical development and research history. In the second part, the cults whose existence was proven in Priene during the Hellenistic and Roman Imperial Periods were discussed and evaluated under the headings of archaeological, epigraphic and numismatic finds. In this second chapter, the Goddesses in the first sub-title, the Gods in the second, the Egyptian Gods Cult in the third, the Cult of Heracles in the fourth, the Cult of Alexander the Great in the fifth, the Roman Imperial Cult in the sixth, and the Domestic Cult in the last sub-title were explained in the light of the finds. In the appendix part of the thesis, the inscriptions found in the city related to the cults were arranged in catalog. Inscriptions and various of archaeological and numismatic materials found in Priene document that the city had similar beliefs and practices with many other cities in the Ionia region during the Hellenistic and Roman Periods, but it also had unique features. Keywords: Ionia, Priene, Cult, God, Goddess, Sanctuary, Sacrifice, Ritual vi ÖNSÖZ İnsanı şekillendiren, hayatına yön veren ve bir halkı diğerlerinden farklı kılan şeylerden biri inançlardır. Kişinin bir yaratıcıya inanması ve onu hayatında önemli bir konuma yerleştirmesi beraberinde kültleri getirmiştir. Priene kazısına katıldığım ilk sezon, değerli hocam İbrahim Hakan Mert, doktora tezim için bana eşsiz güzellikte ve korunmuşluktaki Priene kentinin kültlerini çalışmamı önerdi. Hocamın tavsiyesi ve benim Antik Dönem inançlarına olan ilgim dolayısıyla hazırlanan “Arkeolojik ve Epigrafik Buluntular Işığında Priene’deki Kültler” başlıklı çalışmada Priene kentindeki kültlerin yanısıra kentte varlığı tespit edilen tanrı ve tanrıçaları da değerlendirmeye aldım. Zevkle ve istekle çalıştığım bu tez konusunu bana öneren ve tez süresince her daim bana destek olan değerli danışman hocam İbrahim Hakan MERT’e, çalışmalarım sırasında bana yol gösteren saygıdeğer hocalarım Mustafa ŞAHİN, Derya ŞAHİN ve Zeynep Koçel ERDEM’e, Antik Yunanca kelimeler konusunda bana yardımcı olan hocam Elif Burcu ÖZKAN’a, Almanca çevirilerde kendisine danıştığım hocam Reyhan ŞAHİN’e, her zaman bana yardımcı olan araştırma görevlileri Buğra KURU, Hazal ÇITAKOĞLU, Nur Deniz ÜNSAL, Serap ALA ve Gonca GÜLSEFA’ya Alman Arkeoloji Enstitüsü Kütüphanesi’ndeki literatür taramalarında sağladığı sonsuz yardımları için Mine ÖZKILINÇ’a, ayrıca bana destek olan Olcay NALCI, Emrah VAROL’a ve ömrüm boyunca her daim yanımda olan aileme ve rahmetli canım babama teşekkür ederim. Son olarak, Arkeoloji’ye gönülden bağlı tüm yerli-yabancı araştırmacılar ile Priene’yi gün yüzüne çıkaran, bizlerin bu güzel ve eşsiz kenti tanımamızı ve öğrenmemizi sağlayan tüm bilim insanlarına sonsuz teşekkür ve saygılarımı sunarım. Tezimin tüm ilgili araştırmacılara faydalı olmasını temenni ederim. Bursa - 2021 Göknur Çetinkaya vii İÇİNDEKİLER TEZ ONAY SAYFASI …………………………………………………………........ ii YEMİN METNİ……………………………………………………………………... iii ÖZET.………………………………………………………………………………... iv ABSTRACT………………………………………………………………………..... v ÖNSÖZ ……………………………………………………………………………… vi İÇİNDEKİLER………………………………………………………………………. vii KISALTMALAR…………………………………………………………………...... xii GİRİŞ……………………………………………………..………………………….. 1 Çalışmanın Amacı ve Önemi………………………………………………………… 4 Çalışmanın Kapsamı ve Yöntemi……………………………………………………. 5 BİRİNCİ BÖLÜM PRİENE KENTİ 1. PRİENE KENTİ………...……………………………….…….………………….. 7 1.1. Coğrafi Konum ve Sınırlar…………………………………………………… 7 1.2. Tarihsel Gelişim………………………………………..………….…………. 9 1.3. Araştırma Tarihçesi …………………………………….……….………….... 12 İKİNCİ BÖLÜM HELLENİSTİK VE ROMA İMPARATORLUK DÖNEMLERİNDE PRİENE KENTİ KÜLTLERİ 2. HELLENİSTİK VE ROMA İMPARATORLUK DÖNEMLERİNDE PRİENE KENTİ KÜLTLERİ 16 2.1. Priene Tanrıçaları……….……………………………………………………. 16 2.1.1. Athena…………………….……………………………………………. 16 2.1.1.1. Arkeolojik Buluntular…..….………………………………….. 17 2.1.1.1.1. Tapınak…………….……………………………….. 18 2.1.1.1.2. Sunak……………….………………………………. 20 2.1.1.1.3. Kült Heykeli ve Kabartma Heykeller…………….… 21 viii 2.1.1.1.4. Terrakotta Figürinler………...………..…………….. 24 2.1.1.1.5. Küçük Buluntular...………...………..……………... 25 2.1.1.2. Epigrafik Buluntular…………………………….…………….. 26 2.1.1.3. Nümizmatik Buluntular………………………….……………. 32 2.1.1.4. Değerlendirme…………………………………….…………... 35 2.1.2. Demeter ve Kore…….……………………………………...…………. 38 2.1.2.1. Arkeolojik Buluntular……………………………………….... 39 2.1.2.1.1. Tapınak……………………………………………... 39 2.1.2.1.2. Heykeller…………………………………………… 45 2.1.2.1.3. Terrakotta Figürinler………………………………... 47 2.1.2.1.4. Seramikler…………………………………………... 52 2.1.2.2. Epigrafik Buluntular...…….………………………………….. 53 2.1.2.3. Nümizmatik Buluntular…..…..………………………………. 55 2.1.2.4. Değerlendirme...…….………………………………………... 57 2.1.3. Kybele...….……………………………………………………………. 60 2.1.3.1. Arkeolojik Buluntular..……………………………………….. 61 2.1.3.1.1. Batı Kapısı Caddesi’ndeki Kutsal Alan.…..………... 62 2.1.3.1.2. Doğu Yamaçtaki Kaya Kutsal Alanı……..……….... 62 2.1.3.1.3. Kutsal Ev (22 Numaralı Ev)…..……….…………… 66 2.1.3.1.4. Heykeller………………..………..………………… 70 2.1.3.1.5. Terrakotta Figürinler……..…..…………………...... 72 2.1.3.1.6. Küçük Buluntular…………..………………………... 75 2.1.3.2. Epigrafik Buluntular.……..………………………………….. 76 2.1.3.3. Değerlendirme.……......………….………………………...... 79 2.1.4. Aphrodite..………………...………………………………………….. 83 2.1.4.1. Arkeolojik Buluntular…..……….………..………………...... 83 2.1.4.1.1. Heykeller…………………………………………… 83 2.1.4.1.2. Terrakotta Figürinler..…….…..……………………. 85 2.1.4.2. Epigrafik Buluntular..………...………...…………………...... 88 2.1.4.3. Değerlendirme...……………….…...……………...………….. 88 2.1.5. Hestia.……….………………………………………………...……….. 90 2.1.5.1. Arkeolojik Buluntular………………...……………………….. 91 2.1.5.2. Epigrafik Buluntular………………..…….………………….... 91 ix 2.1.5.3. Değerlendirme.………………………………………………... 92 2.2. Priene Tanrıları……………………………………………………….............. 93 2.2.1. Zeus…...……………………………………………………………..... 93 2.2.1.1. Arkeolojik Buluntular……………………………………….... 94 2.2.1.1.1. Kutsal Alan…………………………………………. 94 2.2.1.1.2. Kabartma Heykel…………………………………… 95 2.2.1.2. Epigrafik Buluntular………………………………………….. 95 2.2.1.3. Nümizmatik Buluntular………………………………………. 97 2.2.1.4. Değerlendirme………………………………………………... 98 2.2.2. Poseidon Helikonios...………………………………………………… 100 2.2.2.1. Arkeolojik Buluntular……………………………………….... 102 2.2.2.2. Epigrafik Buluntular………………………………………….. 102 2.2.2.3. Nümizmatik Buluntular………………………………………. 103 2.2.2.4. Değerlendirme………………………………………………... 104 2.2.3. Dionysos...…………………………………………………………….. 106 2.2.3.1. Arkeolojik Buluntular………………………………………… 108 2.2.3.1.1. Tiyatro ve Sunak.………………………………….... 108 2.2.3.1.2. Heykel……………………………………………..... 109 2.2.3.1.3. Terrakotta Küçük Buluntular………………………. 111 2.2.3.1.4. Metal Küçük Buluntular……………………………. 113 2.2.3.2. Epigrafik Buluntular………………………………………….. 113 2.2.3.3. Nümizmatik Buluntular……………………………………..... 118 2.2.3.4. Değerlendirme………………………………………………... 119 2.2.4. Hermes...………………………………………………………………. 122 2.2.4.1. Arkeolojik Buluntular………………………………………… 122 2.2.4.1.1. Heykel ve Kabartmalar……………………………... 123 2.2.4.1.2. Terrakotta Figürinler………………………………... 124 2.2.4.1.3. Terrakotta Kandil…………………………………… 126 2.2.4.2. Epigrafik Buluntular………………………………………….. 126 2.2.4.3. Değerlendirme………………………………………………... 128 2.2.5. Asklepios..……………………….………………………………......... 129 2.2.5.1. Arkeolojik Buluntular………………………………………… 131 2.2.5.1.1. Tapınak ve Sunak…………………………………... 131 x 2.2.5.1.2. Kabartma…………………………………………… 134 2.2.5.2. Nümizmatik Buluntular………………………………………. 134 2.2.5.3. Epigrafik Buluntular………………………………………...... 135 2.2.5.4. Değerlendirme………………………………………………... 136 2.2.6. Pan…...………………………………………………………………... 137 2.2.6.1. Arkeolojik Buluntular….……………………………………... 138 2.2.6.1.1. Bronz Heykelcik…………………………………..... 138 2.2.6.1.2. Terrakotta Figürinler………………………………... 139 2.2.6.2. Epigrafik Buluntular…………………………………….......... 140 2.2.6.3. Değerlendirme...…………………….………………………... 141 2.2.7. Apollon………………………………………………………………... 143 2.2.7.1. Arkeolojik Buluntular………………………………………… 143 2.2.7.1.1. Kabartma Heykeller………………………………… 144 2.2.7.1.2. Gümüş Yüzük ve Fulcrum.………………………..... 147 2.2.7.1.3. Terrakotta Figürinler………………………………... 148 2.2.7.2. Epigrafik Buluntular…………...…………………………....... 150 2.2.7.3. Nümizmatik Buluntular………………………………………. 151 2.2.7.4. Değerlendirme………………………………………………... 151 2.2.8. Eros……………………………………………………………………. 153 2.2.8.1. Arkeolojik Buluntular………………………………………… 153 2.2.8.1.1. Terrakotta Figürinler………………………………... 154 2.2.8.1.2. Terrakotta Küçük Buluntular……………………….. 159 2.2.8.1.3. Bronz Kapı Halkası………………………………… 159 2.2.8.2. Epigrafik Buluntular………………………………………….. 160 2.2.8.3. Değerlendirme………………………………………………... 160 2.3. Priene’nin Yabancı Kültleri…………………..………………………………. 161 2.3.1. Mısırlı Tanrılar ……………………………………………………...... 161 2.3.1.1. Arkeolojik Buluntular………………………………………… 164 2.3.1.1.1. Kutsal Alan ve Tapınak/Sunak ….……………......... 164 2.3.1.1.2. Terrakotta Figürinler………………………………... 170 2.3.1.1.3. Terrakotta Küçük Buluntular……………………...... 172 2.3.1.2. Epigrafik Buluntular………………………………………….. 173 2.3.1.3. Değerlendirme………………………………………………... 175 xi 2.4. Kahraman Kültü….…………………………………………………………... 176 2.4.1. Herakles ……………………………………………………................. 176 2.4.1.1. Arkeolojik Buluntular………………………………………… 176 2.4.1.1.1. Kabartma…………………………………………... 177 2.4.1.1.2. Terrakotta Figürinler……………………………….. 177 2.4.1.2. Epigrafik Buluntular………………………………………….. 178 2.4.1.3. Nümizmatik Buluntular……………………………………..... 179 2.4.1.4. Değerlendirme………………………………………………... 179 2.5. Kral Kültü……………………………………………………………….......... 180 2.5.1. Büyük İskender………………………………………………………... 180 2.5.1.1. Arkeolojik Buluntular………………………………………… 184 2.5.1.2. Epigrafik Buluntular………………………………………….. 185 2.5.1.3. Değerlendirme………………………………………………... 187 2.6. Roma İmparator Kültü…………………...…………………………………… 188 2.6.1. Augustus ve Ailesi…..………………………………………………… 194 2.6.2. Augustus Sonrası……………………………………………………… 200 2.6.3. Değerlendirme………………………………………………………… 204 2.7. Ev Kültü……………….……………………………………………………… 206 SONUÇ………………………………………………................................................. 209 KISALTMALAR VE KAYNAKÇA………………………………………………... 214 KATALOG…………………………………………………………………………... 237 LEVHALAR LİSTESİ (Haritalar/Resimler/Tablolar/Grafikler)…..….…………….. 284 LEVHALAR.……………………………………………………………………….... 292 ÖZGEÇMİŞ………………………………………………………………………….. 354 xii KISALTMALAR Bu tezde kısaltmalar, Türk Dil Kurumu’nun İmla Kuralları Sözlüğüne göre kullanılmıştır. Bu durumlar dışında, aşağıdaki kısaltmalar kullanılmıştır. Abb. Abbildung bk. Bakınız D. Derinlik Dn. Dipnot Env. No. Envanter Numarası Fig. Figure G. Genişlik HY Harf Yüksekliği Kat. No. Katalog Numarası KY. Korunan Yükseklik Lev. Levha MÖ Milattan Önce MS Milattan Sonra Nr. Numara Res. Resim SM Satır Mesafesi Taf. Tafel U. Uzunluk Y. Yükseklik 1 GİRİŞ İnsanoğlu, kendi varlığının bilincine erdikten sonra içinde bulunduğu çevrede gerçekleşen doğa ve doğaüstü bazı olay ve oluşumları anlama, sorgulama ve açıklama sürecine girmiştir. Kendisini korku ya da merak duygusu ile karşı karşıya getiren benliğindeki bu gelgitleri çoğu zaman inanç ile çözümlemiştir. İnanma eylemi ile başlayan yolculuk sonucunda da kültler oluşmuştur. Bir yaratıcıya inanma, onu tüm benliği ile kabul etme ve her şeyin mutlak hâkimi olarak onu görme ile huzura kavuşan insanlar bir süre sonra sadece inanmanın yeterli olmadığı kanısına varmıştır. Tanrısını memnun etme, onun kendisini koruması, isteklerini yerine getirmesi gibi arzularla ona dualar etmeye, kurbanlar kesmeye, adaklar sunmaya ve törenler düzenlemeye başlamıştır. Bu eylemler ilk başlarda daha yalın, gösterişten uzak bir şekilde gerçekleştirilirken aynı inanca sahip halk kitlelerinin çoğalması, maddi refah ve olanakların artmasıyla her şey daha sistemli ve ihtişamlı bir görünüme bürünmüştür. Tanrılar ve tanrıçalar adına yapılan kutsal alan ve tapınaklar, kurbanların sunulduğu sunaklar, kült heykelleri, çeşitli adaklar, kült görevlileri, tören ve bayramlar, söylenen ilahiler kültlerin zamanla nasıl gelişim göstererek itibar kazandığının delilleridir. İlk zamanlar sınırları belirlenmiş olan kutsal alanlarda basit bir sunakta dualar edilip kurbanlar kesilirken bir süre sonra tapınaklar inşa edilmeye başlamıştır. İlerleyen zamanla birlikte bu kutsal alanlara başka yapılar da eklenmiş, çoğu zaman malzemenin en iyisi kullanılmış, sanat eserlerine de sıkça yer verilmiştir. Tanrısını hoşnut etmek isteyen, ona sevgisini ve korkusunu göstermeye çalışan insanlar adak hediyeleri ile kutsal alan ve tapınakları süslemişlerdir. Tanrılar adına bayramlar düzenlemiş, oyunlar tertip etmiş, ilahiler söylemişlerdir. Bazı tanrı ve tanrıçaların ise belirli bir kutsal alanının olması her zaman gerekli görülmemiştir. Çünkü kamusal yapılar bir nevi onların kutsal mekânıdır. Bu yapılarda tanrılar anılır, onlara ait bir sunak bulunur, tanrının varlığı burada hissedilirdi. Örneğin tiyatro Dionysos, prytaneion Hestia, agora Hermes ile bağlantılıdır. Tezde ele alınan kült olgusu da işte bu bağlamda ortaya çıkmaktadır. İnsanoğlunun bir yaratıcıya inanması ile başlayan dua, kurban, adak ve törenlerle bütünleştirdiği bu inanç yolculuğu, kült çatısı altında kendini muhafaza etmektedir. “Kült” kelimesi Fransızca’da “tapma, tapınış, din, ibadet” gibi anlamlarda kullanılan “culte”den1 Türkçe’ye geçmiş, “din” ve “yerel özellikler taşıyan dini törenler” olarak anlamlar kazanmıştır2. Kelimenin kökeni ise 1 http://www.fransizcasozluk.net/index.php?q=culte (19.09.2016). 2 https://sozluk.gov.tr/ (19.09.2016). http://www.fransizcasozluk.net/index.php?q=culte https://sozluk.gov.tr/ 2 Latince’de “colere” fiiline dayanmaktadır. Bu fiilin “işlemek, ekip biçmek, çiftçilik yapmak, yetiştirmek” anlamlarının yanı sıra “tanrılara tapmak, insanlara saygı göstermek, hürmet etmek, himaye etmek, korumak” anlamları bulunmaktadır3. Kült terimi genel bir ifadeyle belirli nesnelerle bağlantılı ritüel faaliyetlerin bütünlüğüdür. Bu ritüel faaliyetler dua, kurban, adaklar, yarışmalar, tören ve bayramları kapsamaktadır4. Tanrısal bir inanışla ilgili düşünce ve eylemlerin zamanla gelenekselleşmesi ve toplumda belirli saygın bir konum elde etmesi5 olarak ifade edilebilen kültler, sadece tanrı ve tanrıçalar ile sınırlı değildir. Tanrılaştırılmış kral, imparator veya kahramanlar ile ölümünün derin bir üzüntüye sebep olduğu kişiler için de kültler oluşturulmuştur. Kültlerin ayrılmaz bir parçası olan ritüeller, tapınak ve sunak gibi yapılar ile kayaların işlenmesi ile oluşturulmuş kayalık kutsal alanlarda, ormanlar, su kaynakları gibi doğanın içinde ya da evin bu faaliyet için ayrılmış bir odasında gerçekleştirilmekteydi. Toplumdaki belirli bir kitleyi ilgilendiren bu faaliyetler organize olmayı da gerektirmekteydi ve bu durum rahip, rahibe gibi kült görevlilerinin varlığını zorunlu kılmıştır. Elbette kentin yapısına bağlı olarak kültler için çeşitli memurluklar da oluşturulmuştur. Ayrıca ritüeller ve kült personeli, kültü düzenleyen kuralların oluşumunu gerekli hale getirmiş, bunlar taşlara kazınarak kentin belirli noktalarına herkesin görebileceği konumda yerleştirilmiştir. Toplumların sosyal hayatlarında önemli bir konum elde eden inanışlar, düşüncelerin şekillendirilmesiyle edebiyat, tiyatro, müzik, şiir, mimari, heykeltıraşlık, seramik gibi edebi ve sanatsal alanlarda da etkisini göstermiştir. Kült alanları, tanrı ve tanrıçalar ile tanrılaştırılmış kral/imparator ve kahramanlara ayrılmış belirli sınırları olan toprak parçasıdır. Bu kutsal alanın Eski Yunanca adı “temenos”tur6. Kutsal alanlara tapınak, sunak, anıtlar eklenerek kült uygulamaları işlevsellik kazanmıştır. Bir arazi parçasının kült alanı olarak isimlendirilmesi için bazı niteliklere sahip olması gerekmektedir. Özellikle daha önce kutsal alan olarak kullanılan yerler zamanla başka tanrı-tanrıçalara da hizmet etmiştir. Kimi zaman o alandaki tapınım, yıpranan yapıların yenilenmesi veya yeni binaların yapılması ile varlığını sürdürmüştür. Ayrıca o mevkiinin önemli yollar kavşağında olması, her yerden net görülmesi, doğal bir güzellikte yer alması, su kaynaklarına yakın olması gibi özellikler de etkili olmaktadır. Anadolu’da MÖ 8. yüzyıldan daha önce kutsal alanlar kent merkezi dışında bulunurdu. Ancak MÖ 750’den itibaren kutsal alanlar kent merkezlerine girmiştir. Tapınak, kentin güç ve itibarını sergileyen bir sembol 3 Kabaağaç – Alova 1995: 97. 4 Antonaccio 1994: 398. Kült kavramının detaylı anlatımı için bk. Dilek 2000. 5 Akçay 2017: 3. 6 Er 2004: 346; Çelgin 2011: 653; Tekçam 2011: 218; Howatson 2013: 921; Karatağ 2013: 393; Yılmaz – Işık 2018: 109. 3 olarak görülebilir. Kentin tanrı ve tanrıçası için inşa ettiği tapınak, kentin kuruluşunun da onaylandığı anlamına gelir. Dinsel faaliyetler için belirli bir mekânın oluşturulması aynı zamanda coğrafyanın yeni bir plan dâhilinde düzenlendiğine işaret eder7. Bu kutsal alanlarda yapılan ritüellerin en önemlisi kurbandır8. İnsanlar, kurbanın kanını toprağa akıtıp, sunakta yaktıkları kemiklerin ve yağların dumanını gökyüzüne savurarak tanrılarını mutlu ettiklerine inanmışlardır. Antik Yunan’da ilk kurban, Hesiodos’un dizelerinde geçer. Prometheus’un Zeus’u aldatmaya çalıştığı mitosta insanların kurbanları nasıl pay edecekleri anlatılır. Önce sunakta kokulu bitkiler, sonra kurbanın kemikleri ve yağları yakılır. Bunların kokuları sonsuz gökteki tanrılara ulaşır9. Kemik yansa bile ete oranla daha kalıcıdır, o yüzden kemikler ölümsüzlere, kalan et de yemeleri için ölümlülere ayrılır10. Kültler, kutsal alanlar, kurban gibi ritüeller, kült görevlileri ve adak nesnelerinin irdelendiği tez çalışması kapsamında ele alınan Priene kültleri için başlıca dayanak noktası Priene yazıtlarıdır. MÖ 4. yüzyıl ile MS 3. yüzyılın ilk çeyreği arasına tarihlendirilen Priene yazıtlarından11 kültlerle bağlantılı olarak değerlendirilen 54 tanesi Geç Klasik ya da Hellenistik Dönem’e ve 24 tanesi Roma İmparatorluk Dönemi’ne aittir. 4 yazıtın ise tarihi bilinmemektedir12. Priene yazıtlarında Tanrıça Athena Polias, Demeter ve Kore, Meter Phrygia, Meter Pothainis, Meter Theon, Hestia Bulaia, Aphrodite ve Roma’nın yanı sıra Tanrı Zeus Olympios ve Zeus Aithrios, Poseidon Helikonios, Dionysos Pyleos, Asklepios, Apollon, Hermes, Pan, Eros ile Mısırlı Tanrılar (Isis, Sarapis, Anubis, Harpokrates, Apis) ve yarı tanrı kahraman Herakles’e rastlanılmaktadır. Ayrıca Büyük İskender ve Roma imparatorları da yazıtlarda yer almaktadır. Yazıtların büyük bir kısmı adak olmakla birlikte rahiplik satışı, rahip yükümlülükleri, bağış ve onur gibi farklı amaçlarla yazılmış örnekler de mevcuttur. Yazıtlarda geçen rahip, rahibe, tapınak gibi ifadeler bir kentte kültün varlığına dair en kuvvetli kanıtlardır. Zira bir tanrı ya da tanrıçanın hizmetinde görevli kişilerin bulunması ve buna bağlı 7 Eren 2019: 228. 8 “Akkadça’da yaklaşmak, yakınlık kurmak anlamına gelen “qarâbu” kelimesi, İbranice’ye ve Arapça’ya geçmiş; Türkçe’de de “kurban” biçimini almıştır. Çağdaş Batı dillerindeki kökeni Latince sacrifico, -are; kurban etmek” fiilinden türemektedir. Sacrifico ise yine Latince “sacer, -rı; mukaddes, kurban olarak adanmış” ile “facio, -ere: yapmak, gerçekleştirmek” fiillerinin birleşmiş halidir. bk. Akçay 2017: 44. Ayrıca bk. Kabaağaç – Alova 1995: 233, 533. 9 Hes. theog. 536-560. 10 Karaosmanoğlu 2005: 19. “Kurbanın üzerine arpa taneleri serpilir, kutsal bir bıçak kullanılırdı, boğazı kesilmeden önce hayvanın alnından bir tutam kıl kesilirdi”. bk. Freeman 2003: 229. 11 Priene yazıtları ilk olarak Friedrich Freiherr Hiller von Gaertringen, Inschriften von Priene, Berlin, 1906’da yayınlanmış, kazılarda bulunan yeni yazıtlarında eklenmesiyle son olarak Wolfgang Blümel – Reinhold Merkelbach, Die Inschriften von Priene, Bonn, 2014’te yayınlanmıştır. Çalışmada yer alan yazıtlar için Wolfgang Blümel – Reinhold Merkelbach’ın yayını esas alınmıştır. 12 Tez çalışmasının katalog bölümünde 71 adet yazıt yer almaktadır. Diğer 11 yazıttan metin bölümünde söz edilmektektedir. 4 olarak bir yapının inşası o inancın kurumsallaştığının göstergesidir. Bir kültün varlığına dair yazıtların dışında arkeolojik ve nümizmatik buluntular da önem arz eder. Ancak sikkeler, kimi zaman siyasi hedefler doğrultusunda kullanılmış olabileceğinden arkeolojik ve epigrafik buluntular ışığında bunların yardımına başvurulmalıdır. Son olarak, kaynakçamda yer verdiğim, Arkeoloji’ye gönül veren, bu bilime hayatını adayan tüm yerli-yabancı araştırmacılara saygılarımı sunuyor, hayatını kaybedenleri minnetle anıyorum. Tezimin tüm ilgili araştırmacılara faydalı olmasını diliyorum. Çalışmanın Amacı ve Önemi “Arkeolojik ve Epigrafik Buluntular Işığında Priene’deki Kültler” başlığı altında gerçekleştirilen bu çalışmanın temel amacı, Priene kenti tanrı ve kültlerini kapsamlı bir şekilde inceleyerek bunların özelliklerini, kökenini, kentteki gelişimini ve dinsel ritüelleri saptamak, Ionia bölgesiyle olan bağlantılarını tespit etmek ve bunun sonucunda, kentin ve Ionia bölgesinin inanç yapısının anlaşılmasına katkıda bulunmaktır. Bu çalışmada en başta irdelenmesi gereken sorular şunlardır: 1) “Kült” kelimesinin tam olarak anlamı nedir? 2) Bu kavramın sınırları nelerdir? Batı Anadolu, özellikle Ionia bölgesinde mevcut kutsal alanlar hangi ölçüte göre kült alanı olarak kabul edilmiş, ayrıca bu alanlarda ne tür buluntular açığa çıkarılmıştır. Bu bulgular ile karşılaştırılmalı yapılacak bir çalışma bizi daha net ve doğru sonuçlara ulaştıracaktır. Kült kavramının sağlam bir temele oturtulmasıyla birlikte Priene kentinin Hellenistik ve Roma dönemlerindeki inanç haritasını çizmek, burada hangi alanlarda ve yapılarda hangi tanrı ve tanrı tanrıçalara tapınıldığını, bunlara ne tür nesnelerin adandığını saptamak çalışmanın bir diğer hedefidir. İnsanların inançları yaşanılan dönemden soyutlanamayacağı için kentin tarihinde yaşanan sosyal, politik ve ekonomik değişim ve gelişimler de kültlerle bağlantılı olarak irdelenecektir. Bu araştırma yapılırken aşağıdaki sorulara yanıtlar bulmaya çalışılacaktır: 1- Hellenistik ve Roma İmparatorluk Dönemleri’nde Priene’de tapınılan tanrılar için ne tür kült uygulamaları gerçekleştirilmekteydi? 2- Bu kültler içerisinde yerli olmayan unsurlar Priene’ye hangi yollar ile gelmişti ve toplumdan nasıl kabul görmüşlerdi? 5 3- Bu yabancı unsurlar geldikleri kültürden ayrı olarak herhangi bir Priene özelliği kazanmışlar mıydı? 4- Tanrı/tanrıçalara sunulan adak nesneleri ne tür özellikler sergilemekteydi ve bunların mekânsal ayrımları bulunmakta mıydı? 5- Priene’de evsel tapınma belli dinsel yapılarda yapılan tapınmaya oranla ne kadar yaygındı ve evsel tapınmalarda tanrıların ayrımları nelerdir? Çalışmanın Kapsamı ve Yöntemi Tez konumuzu, Priene kentinin Hellenistik ve Roma Dönemi kültlerine ait kutsal alanlar, yapılar, yazıtlar, sikkeler ve kült nesneleri oluşturmaktadır. Bu çalışmada araştırılacak alan, kentin günümüzdeki sınırlarıdır. Kent surları içerisinde kalan ve kentin mimari yapı ile kutsal alanlarının yer aldığı kısım kapsam dâhilindedir. Antik dönemde Melie kentinin alınmasıyla bu topraklar ve buna bağlı olarak Panionion, Priene’nin hâkimiyetine geçmiştir. Bilindiği üzere Panionion, Poseidon Helikonios kültünün merkezidir. Egemenliğin Priene’ye geçişiyle kültün koruyuculuğu da Priene kentine emanet edilmiştir. Panionion, tez çalışmasında bahsedilmekle birlikte kendisiyle ilgili detaylı bir bilgi verilmemiştir. Çalışmanın sınırları şu anda kazı ve araştırmaların gerçekleştirildiği kentin sınırları olarak belirlenmiştir. Çalışma kapsamında öncelikle konuyla ilgili şimdiye değin yapılmış kazı ve araştırma raporları ile diğer yayınlar incelenmiştir. Arkeolojik, epigrafik ve nümizmatik buluntuların değerlendirildiği bu yayınlara ilaveten antik kaynaklardan da faydalanılmıştır. Konunun literatür taramaları için Uludağ Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Kütüphanesi, Ankara Üniversitesi Dil, Tarih-Coğrafya Fakültesi Kütüphanesi, Alman Arkeoloji Enstitüsü Kütüphanesi ve Amerikan Araştırma Enstitüsü Kütüphanesi’nde araştırma yapılmıştır. Literatür ve arşiv taramalarının ardından ise kentte kültlere dair açığa çıkarılan her bir buluntu özenle belirli gruplar altında değerlendirilmiştir. İlk olarak MÖ 4. yüzyıl ve MS 3. yüzyılın ilk çeyreği arasına tarihli ilgili yazıtlar, katalog sistemiyle bir araya getirilmiştir. Bu tez çalışması ile kentteki inançlar bir arada irdelendiği gibi kentin Ionia bölgesindeki diğer buluntu merkezleri ile olan bağlantıları da açığa çıkarılmaya çalışılmıştır. Kültlerin varlığı konusunda güvenilir sonuçlara ulaşılmasında yazıtlar kadar çok çeşitli arkeolojik buluntular da büyük önem arz etmektedir. Mimari, heykel, seramik ve madeni buluntular gibi başlıklar altında ele alınan her bir nesne benzer örnekler eşliğinde 6 incelenmiştir. Terrakotta figürinler bu konuda önemli bir malzeme grubudur. Bunların büyük bir kısmı tanrı ve tanrıçalar ile bunlarla ilişkili figürlerden oluşmaktadır. Kentte özellikle konutlar olmak üzere farklı noktalarda açığa çıkarılan figürinler Hellenistik Dönem’e tarihlendirilmektedir. Söz konusu figürinler tekli ve ikili gruplardan meydana gelmektedir. Tanrı ve tanrıça betimleri haricinde kutsal alanlara bırakılmış sığır, domuz, at ve güvercin gibi hayvan betimlerine de rastlanılmıştır. Bunların, tanrılara adanan hayvanların sembolik birer temsili olması kuvvetle muhtemeldir. Demeter ve Kore Kutsal Alanı’nda bulunan “Baubolar” yani bereket cinleri ile “Hydrophoros”lar da dâhil olmak üzere her buluntu titizlikle değerlendirilmiştir. Tez çalışmasında arkeolojik ve epigrafik buluntularla birlikte sikkelerden de yararlanılmıştır. Bu konuda yapılan araştırmada ilk başta Kurt Regling’in 1927 basımlı “Die Münzen von Priene” adlı kitabından faydalanılmıştır. Ayrıca http://www.asiaminorcoins.com, http://www.coinarchives.com ile http://ikmk.smb.museum/mk_priene/ veri tabanları Priene sikkelerine ulaşılmasında büyük katkı sağlamıştır. Kentin adının tamamının ya da kısaltılmış şekli olan “ΠPI”nin yer aldığı söz konusu sikkelerin büyük bir kısmı bronz olmakla birlikte az sayıda gümüş örneğe de rastlanılmıştır. Priene sikkelerinin geneline bakıldığında sikkelerin ön yüzünde çoğunlukla kentin Ana Tanrıçası Athena’nın miğferli başı, arka yüzünde ise tanrıçanın kutsal hayvanı olan baykuş ya da Tanrı Poseidon’un simgesi trident görülmektedir. Kimi örnekte baykuşa bir amphora ve palmiye/zeytin dalı da eşlik etmektedir. http://www.asiaminorcoins.com/ http://www.coinarchives.com/ http://ikmk.smb.museum/mk_priene/ 7 BİRİNCİ BÖLÜM PRİENE KENTİ 1.1. Coğrafi Konum ve Sınırlar “Maiandros kıvrılarak akmaktadır. Irmak, aşağılara çeşitli zamanlarda, kıyının çeşitli kısımlarına alüvyon yığmakla beraber sel toprağının bir kısmını da açık denize sürükler. Gerçekten kırk stadion uzunluğundaki sel toprağı yığınları, evvelce deniz kıyısında olan Priene’yi bir iç kent yapmıştır13.” Strabon’un bu sözlerle ifade ettiği Priene antik kenti (Harita 1), Aydın ili, Söke ilçesi, Güllübahçe beldesi sınırları içerisinde, Menderes Ovası’nın kuzey kesiminde yer almaktadır. Menderes ovasının ve buna bağlı olarak Priene kentinin yer aldığı alan, antik Ionia14 bölgesinin güney kısmını meydana getirmektedir. Maiandros’un (Büyük Menderes Nehri) taşıdığı alüvyonlarla bir zamanlar deniz kıyısında bulunan Priene’yi bir iç kent haline getirmesi gibi Menderes Ovası’nın güneyinde bulunan Latmos körfezinin de denizle bağlantısı zamanla kesilerek günümüzdeki Bafa Gölü oluşmuştur. Bu gölün hemen kuzeydoğusunda Antik Dönem’de Latmos, şu anda Beşparmak olarak adlandırılan dağlar yer alır. Bafa Gölü’nün doğusuna oranla daha engebesiz olan batısında Miletos ve Didyma kentlerinin yer aldığı arazi uzanmaktadır. Güney kesimi bu şekilde özetlenebilecek olan Menderes ovasının kuzeyi ise Mykale (Samsun) Dağları ile sınırlanmaktadır15. Günümüzde Büyük Menderes Irmağı, üzerinde pamuk tarımı yapılan Menderes Ovasını oluşturmuştur. Bu ova Samsun ve Beşparmak dağları arasında 15-20 km eninde bir genişliğe sahiptir16. Priene, Ephesos ve Miletos gibi kentler ile birlikte İon Birliği’ne üyedir. Komşu kent Melie’nin yıkılmasıyla Priene’nin egemenlik alanına söz konusu topraklar da dâhil olur. Mykale Dağı’nın kuzey kesiminde birliğin Panionion isimli kutsal alanı mevcuttur. Tanrı Poseidon’a adanmış olan bu alanın korunması görevi de artık Priene’nin sorumluluğundadır17. Strabon’dan öğrenildiğine göre “burada her yıl Ionialılar’ın geleneksel festivali yapılır. 13 Strab. XII. 8. 17. 14 Doğuda Lydia, güneyde Karia, kuzeyde Aiolis Bölgeleri ve batıda Ege Denizi ile çevrili antik bölge. bk. Strab. XIV. 1. 2; Sevin 2016: 98. 15 Rumscheid 2000: 2 vd. 16 Sevin 2016: 102. 17 Strab. XIV. 1. 20; Rumscheid 2000: 12; Aytüre 2016: 297. 8 Helikonia Poseidon’u onuruna kurbanlar sunulur ve Prieneliler bu törenlerde rahip olarak hizmet ederler18.” MÖ 4. yüzyılın ortalarında şu anki yerinde yeniden kurulan Priene (Harita 2), toplam 37 hektarlık bir alanı kaplamaktadır. Kentin nüfusu tarihi boyunca 6000 kişiyi geçmemiştir19. Priene Hippodamos kent planlamacılığı örneklerinin en başında gelir. Bir kenti oluşturan tüm özelliklere sahip ve bunları Hippodamos planı kapsamında belirli bir düzen ve başarıyla biraraya getiren küçük ölçüde bir Yunan kenti olan Priene’de ev bloklarına, kamusal yerlere ve yapılara tam bir dikdörtgen plan uygulanmıştır20. Kent doğu – batı, kuzey – güney yönlerinde birbirini dik esen cadde ve sokaklara sahiptir. Kentin merkezinde Tiyatro Caddesi, Athena Caddesi, Batı Kapısı Caddesi ve Kaynak Kapısı Caddesi adlı caddeler konumlanır. Bir kule, kentin güneydoğusunda kent kapılarından birisi olan Kaynak Kapısı’nı korumaktadır21. Sur halkasının inşa tarihi olarak güneydoğusunda Kaynak Kapısı üzerindeki yazıtın yapıldığı tarih olan MÖ 4. yüzyılın 3. çeyreği verilmektedir. MÖ 350’li yıllar kentin kuruluşunun olası en erken tarihi olarak kabul edilmektedir. Kentin kuruluş tarihi tartışmalı olmasına rağmen bu konuda kesin bir tarih verilebilseydi dahi bu tarihin sur duvarları için de geçerli olduğu anlamına gelmez. MÖ 350’li yıllar antik kaynaklar ve arkeolojik buluntularla tam olarak kanıtlanamamasına rağmen U. Ruppe’ye göre surlar MÖ 350 yılı başları ve MÖ 330 yılı sonları arasındaki bir dönemde inşa edilmiş olmalıdır. Kentin aşağı surları kısa aralıklı ama tek seferde inşa edilmişken yukarı surlar daha geç bir dönemde ve bölüm bölüm yapılmıştır. Surların inşasından sonra genişletme ve onarımlar gerçekleştirilmiştir22. 18 Strab. XIV. 1. 20. Panionion ile ilgili bk. Naerebout 1994: 121 vd; Lohmann 2005; Lohmann 2007; Herda 2006: 46; Boyana 2011: 13-27; Lohmann 2012; Aytüre 2016. 19 Raeck 2002: 222. 20 Wycherley 2011: 43. 21 Duyuran 1948: 14 vd.; Freely 2003: 124 vd. 22 Ruppe 2007: 274, 278, 319; Ruppe 2010: 146 vd. 9 1.2. Tarihsel Gelişim “Eski Priene” olarak adlandırabilecek ve şu anda tam olarak lokalizasyonu bilinemeyen ilk kent, Neileos’un oğlu Aipytos’un önderliğini yaptığı Attikalılarca kurulmuş, sonrasında da Thebaili Philotas’ın idaresindeki göçmenlerce buraya yerleşilmişti. Hititler Dönemi’nde “Paryana” olarak isimlendirildiği düşünülen kent, Panionion adlı Ion Birliği’nin de üyesidir23. Lydia kralı Ardys tarafından ele geçirilen Priene24 MÖ 545 yılında Anadolu’ya girip Lydia kralı Kroisos’u yenilgiye uğratarak Batı Anadolu’yu ele geçiren Pers’lerin egemenliği altına girer25. Pers hükümranlığından kurtulmak için Anadolu’daki İon kentlerinin MÖ 500/499’da çıkarttığı ayaklanmaya Priene 12 gemi ile destek olur. Lade adasında yapılan savaş sonucu Persler MÖ 494 yılında ayaklanmayı sonlandırırlar. Ionia, MÖ 479 yılında Sparta kralı Leotykhidas komutasındaki Yunanlıların Mykale’de Persleri bozguna uğratmasıyla Pers egemenliğinden kurtulur. Bu tarihten sonra da devam etmekte olan Pers savaşları sebebiyle Atina önderliğinde kurulan I. Attika Deniz Birliği’nin üyelerinden birisi de Priene’dir. Bu birlik MÖ 404 yılında Atina’nın Peloponnesos yenilgisiyle dağılır. Yunanlıların kendi aralarındaki anlaşmazlıklardan dolayı Spartalılar MÖ 387 yılında Persler ile ‘Kral Barışı’nı yapar, böylece Anadolu’daki Yunan kentleri Priene de dâhil olmak üzere tekrar Pers hâkimiyeti altına girer26. Günümüzde yeri tespit edilemeyen eski kent, bilinmeyen sebeplerle terk edilir ve MÖ 350 yılından sonra Mykale Dağı’nın güney kesiminde yeniden kurulur27. Eski kente ait en eski ve tek buluntu Geç Arkaik Dönem’e, MÖ 500’lere tarihlendirilen ve Klazomenai’de bulunmuş elektron bir stater’dir. Sikkenin ön yüzünde miğferli Athena başı betimi yer alır28. Yeni kurulan kentin demokratik bir yapıya sahip olduğu bilinmektedir. Dış işlerinde, ilk başlarda Seleukoslar ve Ptolemaioslar’a ardından Romalılar’a tabii olan kent, içişlerinde serbesttir. Sadece rüştünü ispat etmiş erkeklerin demos29 kabul edildiği ve seçimlere katılabildiği kentte resmi kararlar bouleterion ve prytaneionda alınırdı30. Oturumlardan önce buradaki sunakta bir kült töreni yapılırdı. Priene’de olduğu gibi Troia ve Latmos Herakleia’sı 23 Strab. XIV. 1. 3; Sevin 2016: 116. 24 Hdt. I. 15. 25 Mansel 2004: 253; Sevin 2016: 117. 26 Rumscheid 2000: 13 vd. 27 Schipporeit 1998: 195; Sevin 2016: 117. 28 Regling 1927: 17 Nr. 1 Taf. I 1; Rumscheid 2000: 13. 29 Demos, kütüğe kayıtlı olan yetişkin erkek vatandaşların organıdır. Demos, yasama, seçim ve yargı yetkisine sahip bir mecliste teorik olarak etkilidir. bk. Magie 2003: 10. 30 Rumscheid 2000: 16. 10 kentlerinin bouleterionlarında da olası sunağa dair izler bulunmuştur31. Priene’deki bu iki yapının bulunduğu yerde MÖ 3. yüzyıla değin konutlar yer alırdı. O vakte kadar toplantıların nerede yapıldığı ya da eski bouleuterionun kentin neresinde yer aldığı saptanamamıştır32. Memur seçilebilme her vatandaşa tanınan bir haktır, ancak görevle ilgili harcamaların büyük bir kısmını memurun kendisi ödemekle yükümlüdür. Stephanephoros (taç taşıyıcı) saygınlık bakımından en yüksek memur olup görevde bulunduğu sene, onun adıyla anılırdı. Bu sebeple yazılı belgelerin çoğunun başında stephanephorosların adı bulunur33. Büyük İskender’in ölümünden sonra onun ardılları arasında el değiştiren kent, çoğu zaman verimli topraklara sahip olma arzusuyla Samos ile çekişmeler yaşamıştır. Priene ile Samos MÖ 283/82’de Mykale’nin kuzeyinde bulunan bir arazi için tartışmışlar ve Hellenistik kral Lysimakhos bu konuda karar vererek Dryoussa çevresini Prieneliler’e, Batinetis civarını ise Samoslular’a ait kılmıştır34. Büyük İskender’in ölümünden sonra kentte yaşanan Seleukos egemenliği, MÖ 246 Laodike Savaşı’ndan sonra yerini Ptolemaioslar’a bırakmıştır. Ancak elli yıl sonra durum önceki haline dönmüştür. MÖ 190/89 da Roma ile Seleukos Krallığı arasında Magnesia’da yapılan savaşta III. Antiokhos’un Roma güçlerine yenilmesiyle Priene üzerindeki Seleukos egemenliği de son bulmuştur. Bunun akabinde Romalı komutan Gnaeus Manlius Volso, çekişmeli toprak parçası için çok önceden verilmiş olan kararı değiştirmiş ve Drysoussa’yı Samos’a ait kılmıştır ancak, Priene ve Samos’u Roma’nın müttefikleri olarak saymıştır35. Apameia Barışı’ndan yaklaşık yirmi yıl sonra Priene bu sefer Maiandros ağzına yakın bir arazi konusunda Magnesia ad Maendrum ile çekişme yaşamıştır. Her iki kent de senatusa başvurmuş, senatus taraflardan bir hakem seçmelerini istemiştir. Kendisine görev verilen Mylasa komisyon üyeleri, oylarını Magnesia ad Maendrum’dan yana kullanmıştır36. MÖ 2. yüzyıl ortalarına doğru Kappadokia kralı Orophernes 400 talentlik büyük bir serveti Prieneliler’e emaneten bırakır. Ancak bir müddet sonra V. Ariarathes, Orophernes’i tahttan uzaklaştırır ve onun Prieneliler’e emanet ettiği parayı geri ister. Bu durum karşısında Prieneliler parayı ancak, onu verene iade edeceklerini bildirir. Bunun üzerine Ariarathes, 31 Taşdemir 2015: 141. 32 Raeck 2002: 227. 33 Rumscheid 2000: 16; Gökalp Özdil 2018: 197-200. 34 Anlaşmazlığa sebep olan arazi bir şerit halinde Mykale Yarımadası’nın kuzeyinde uzanır. Anaia Ovası olarak bilinen arazide Batinetis, Karion Kalesi ve Dryoussa olmak üzere üç bölge yer alır. Bu arazi aslında MÖ 700’lere değin Karia’ya ait olan Melia kenti topraklarıdır, ancak MÖ 700 yılı başlarında Ion kuvvetleri tarafından ele geçirilir ve Samos ile Priene arasında bölüşülür. bk. Karahan 2019: 971-972. 35 Rumscheid 2000: 18 vd. 36 Magie 2007: 54. 11 Pergamon kralı II. Attalos’un desteğiyle Priene’yi tahrip eder ve kenti kuşatma altına alır. Priene’nin yardım çağrısına cevap veren Romalılar her iki kralı geri çekilmeye zorlar37. Kentin kuruluşunun ilk dönemlerinden itibaren zaman zaman gündeme gelen Priene ile Samos arasındaki arazi meselesinde Mykale’nin kuzeyindeki arazi için ilk evvel Rodoslular, sonrasında Mısırlılar’ın yaptığı hakemlikler meseleye çözüm getiremeyince MÖ 136 yılında Roma senatosu davayı Priene lehine sonuçlandırır38. Bundan sonra toprak anlaşmazlığının sona erdiği ya da devam ettiğine dair herhangi bir bilgi bulunmaz. Ancak her iki tarafın da yüzyıllar süren bu arazi isteklerinden vazgeçmedikleri düşünülebilir39. Priene Athena Tapınağı’nın pronaos ve ante duvarını oluşturan mermer blokların üzerine belirli toprakların sahipliği konusunda Priene ve Samos arasındaki tartışmayla bağlantılı bir belge grubu kazınmıştır. Bu yazıtlı blokların çoğu şu anda British Museum’da bulunmaktadır40. Priene, Pergamon kralı III. Attalos’un vasiyetine istinaden MÖ 129’da Roma’nın Asia Eyaletinin bir parçası olur. Roma İmparatorluk Dönemi’nde inşa faaliyetleri devam eden kentte Geç Antik Çağ’da sinagog, kilise ve şapeller yapılır. Bizans Dönemi’nde Priene, Ephesos’a bağlı bir piskoposluk merkezi haline gelir41. Tiyatronun kuzeyinde bulunan bazilika buraya verilen öneme işaret eder. Priene, yaklaşık MS 1300 yılına kadar iskân görür, Ortaçağ’daki yerleşim merkezi agoranın doğusunda yer alan kale etrafında yoğunlaşır42. Liman ve deniz ulaşımına sahip olan Eski (Arkaik) Priene’nin biri kapalı olmak üzere iki limanı bulunmaktaydı. MÖ 496 yılında gerçekleşen Lade Savaşı’na Priene 12 gemi verebildiğine göre muhakkak bir limanı olmalıdır. MÖ 4. yüzyıl ortalarında Yeni Priene kurulduğu sırada kıyı şeridi şehrin hemen güneyindedir. Kentin birisi doğuda, diğeri batıda olmak üzere iki koyu bulunmaktaydı. Dionysos rahipliği satış belgesinde geçen Katogogia festivali sadece kıyı kentlerde onaylanmıştır43. 37 Rumscheid 2000: 19 vd.; Blümel – Merkelbach 2014: 29 vd., 451 Nr. 11, 304. 38 Duyuran 1948: 5. 39 Karahan 2019: 974. 40 Smith 1900: 146. 41 Rumscheid 2000: 20 vd. 42 Raeck 2002: 223. 43 Blümel – Merkelbach 2014: 350 Nr. 144. 12 1.3. Araştırma Tarihçesi Priene antik kenti, terkedilmesinden sonra ilk defa 1673 yılında Smyrna’dan gelen İngiliz tüccarlar tarafından ziyaret edilmiştir. Bu gezi sırasında Benjamin Pickering, Jeremy Salter ve George Wheler’in tuttuğu notlar 1682 yılında “A Journey in Greece” adlı yayında yer almıştır44. Bu kişilerin gezi rotasına tesadüfen giren Priene’den, hâlâ antik dönemdeki adı olan Samsun ile nitelendirilen bir köy olarak söz edilir. Yüzeysel kalan bu gezide kaydedilen notlar genellikle kentin sütun ve yazıt gibi mimari ve epigrafik kalıntıları ile ilgilidir45. Yunanistan ve Anadolu’daki arkeolojik buluntuları saptamak amacıyla 1734 yılında kurulan Dilettanti topluluğundan Nicolas Revett, Richard Chandler ve William Pars’tan oluşan bir heyet, 1764 yılında İngiltere’den yola çıkarak Smyrna ve Anadolu’nun batı sahillerinde araştırma gezileri yapmıştır46. 1764 – 1766 yılları arasını kapsayan I. Ionia Gezisi kapsamında gönderilen William Pars, Richard Candler ve Nicholas Revett Priene Athena Tapınağı’nın ilk araştırmacılarıdır47. Bu ilk heyetin araştırma sonuçları 1769 yılında “The Antiquities of Ionien I” ve 1797 yılında “The Antiquities of Ionien II”de yayınlanmış, yine aynı topluluk tarafından 1812 yılında mimar John Peter Gandy ve Francis Bedford ile William Gell ikinci heyet olarak Yunanistan ve Anadolu’ya gönderilmiştir. Bu heyetin çalışmalarının bir kısmı 1840 yılında “The Antiquities of Ionia III” adıyla yayınlanmış48, ayrıca eski çalışmada düzeltme ve ilaveler yaparak 1821 yılında “The Antiquities of Ionien I”in yeni basımını hazırlamışlardır49. 1861 yılında Athena Tapınağı’nda incelemeler yapan Richard Popplewel Pullan, Dilettanti Topluluğu adına 1868/69 yılında burada kazılar gerçekleştirmiş ve bu çalışmaların sonuçları, 1881 yılında “Antiquities of Ionia IV”te yayınlanmıştır. Olivier Rayet – Albert Thomas’ın 1880 yılında Pullan’ın araştırmalarından faydalanarak çıkarttıkları “Milet et le Golfe Latmique II”50 adlı yayında ilk defa Priene fotoğrafları ve tapınağın mimari bilgisi ile rekonstrüksiyonuna dair renkli levhaları yayınlanmıştır. Pullan’ın kazısı sonrasında British Museum’a teslim edilmiş olan Priene yazıtları da 1886 yılında Edward Lee Hicks tarafından “The Collection of Ancient Greek Inscriptions in the British Museum III 1. Priene and Iasos” adlı yayınla bilim dünyasına tanıtılmıştır. 1895 yılında Carl Humann idaresinde Priene’de ilk 44 Rumscheid 2000: 222; https://www.doaks.org/resources/rare-books/a-journey-into-greece (07.12.2020). 45 Antiquities of Ionia I 1821: 12. 46 Antiquities of Ionia IV 1881: Preface (Önsöz). 47 Rumscheid 2000: 222. 48 Antiquities of Ionia IV 1881: Preface (Önsöz). 49 Rumscheid 2000: 222. 50 bk. Rayet – Thomas 1880: 1-24. https://www.doaks.org/resources/rare-books/a-journey-into-greece 13 sistemli kazılar başlatılmış, onun 1896 yılındaki ölümünden 1899 yılına değin Hans Schrader ve Theodor Wiegand tarafından kazılar sürdürülmüştür51. 1895-1899 yılları kazılarının sonuçları özellikle kutsal alanların detaylı bilgileriyle Wiegand ve Schrader’in 1904 yılındaki “Priene – Ergebnisse der Ausgrabungen und Untersuchungen in den Jahren 1895-1898” adlı yayınında verilmiştir. Priene kentinde yapılan ilk kazı ve araştırmalara dayanan ve kentin genel bir tablosunu sunan bu yayınların ardından belirli alanlara yönelim görülür. Friedrich Freiherr Hiller von Gaertringen, 1906 yılında Priene yazıtlarını “Inschriften von Priene”de biraraya getirmiştir. Bu kaynakta yazıtların orijinal hali ile bunlara dair kısa bilgiler yer alır. 1927 yılında Kurt Regling, “Die Münzen von Priene”de kentte bulunmuş sikkeleri dönemi, cinsi ve değerine göre incelemiştir. Her iki eserde de tanrılar ve tanrıçaların kentteki varlıkları buluntular yoluyla kanıtlanmış ve kültlerine dair kısa bilgiler verilmiştir. Martin Schede’nin 1934 yılındaki yayını “Heiligtümer in Priene”de kentteki kutsal alanlar, 1964 yılındaki “Die Ruinen von Priene” adlı yayınında ise kentteki yapılar, özellikle kutsal alanlar hakkında bilgi verilmiştir. 1984 yılında Joachim Raeder, “Priene. Funde aus einer griechischen Stadt im Berliner Antikenmuseum” adlı kitabında renkli görseller eşliğinde Priene buluntuları hakkında bilgi vermiştir. Schede’nin “Die Ruinen von Priene” adlı yayını 2000 yılında yeni buluntularla zenginleştirerek Frank Rumscheid tarafından “Küçükasya’nın Pompeisi Priene Rehberi” adıyla yayınlanmıştır. Yine Rumscheid tarafından 2006 yılında Priene’nin terrakotta figürinleri “Die Figürlichen Terrakotten von Priene” adlı yayında tek tek değerlendirilmiştir. Tanrılara adanan figürinler, kült araştırmalarında aydınlatıcı bir buluntu grubudur. 1906 yılında yayınlanmış Priene yazıtları, yeni açığa çıkarılan yazıtlar, çevirileri ve ek bilgileriyle birlikte değerlendirilerek Wolfgang Blümel ve Reinhold Merkelbach tarafından “Die Inschriften von Priene” adıyla 2014 yılında yeniden yayınlanmıştır. 2016 yılında Nina Fenn ise Priene’de bulunan Geç Hellenistik ve Erken İmparatorluk Dönemi seramik buluntularını “Späthellenistische und Frühkaiserzeitliche Keramik aus Priene Untersuchungen zu Herkunft und Produktion” adlı yayında değerlendirmiştir. Kutsal alanlar ve yapılarla ilgili en kapsamlı yayınlar, kentin kurucu ve koruyucu tanrıçası Athena ile bağlantılıdır. Arthur Hamilton Smith, British Museum’daki Athena Kutsal Alanı heykeltraşlık ve mimari buluntularını 1900 yılında “A Catalogue of Sculpture in the Department of Greek and Roman Antiquities British Museum”da sunmuştur. Armin von 51 Rumscheid 2000: 222 vd. İlk Alman kazılarının resmi yazışmaları için bk. Koşay vd. 2013: 365 vd. 14 Gerkan, 1924 yılında tanrıçanın sunağını incelediği “Der Altar des Athenatempels in Priene” adlı makaleyi yayınlamış, sunağın olası planları üzerine öneriler sunmuştur. Camillo Praschniker, kutsal alanda bulunmuş gigantomachy konulu kabartmaları 1937 yılında “Die Gigantomachie Reliefs von Priene” adlı makalede incelemiştir. Tanrıçanın kutsal alanında bulunan heykeltraşlık eserleri üzerine araştırmalar yapan Joseph Coleman Carter, ilk olarak 1978 yılında “Relief Sculptures from the Temple of Athena Polias at Priene”, ardından 1979 yılında “The Date of the Sculptured Coffer Lids from the Tempel of Athene Polias at Priene” adlı makaleleri yayınlamıştır. Araştırmalarına devam eden Carter, 1983 yılında “The Sculpture of the Sanctuary of Athena Polias at Priene” adlı kitabı ve 1984’te Athena Sunağı ile onun heykeltıraşlık parçalarını incelediği “The Date of the Altar of Athena at Priene and its Reliefs” adlı makaleyi bilim dünyasına sunmuştur. Athena Kutsal Alanı’nın heykeltraşlık eserlerinin dışında özellikle mimari yapısı ile ilgili kapsamlı ve detaylı çalışmalar ortaya konulmuştur. Wolf Koenigs, 1999 yılında “The Temple of Athena Polias at Priene: Doric Architecture in the Guise of Ionic?” ve 2015’te tapınağı detaylı şekilde tüm elemanlarıyla incelediği “Der Athenatempel von Priene” adlı yayınları bilim dünyasına sunmuştur. Arnd Hennemeyer, 2013’te “Das Athenaheiligtum von Priene” adlı kitabında kutsal alanı, tapınak dışında diğer mimari yapılarının çizim ve fotoğraflarıyla başarılı şekilde değerlendirmiştir. Priene’de Athena’dan sonra en saygın tanrıçalar olan Demeter ve Kore’nin kutsal alanı ve kültüne dair 2003 yılında Alexander von Kienlin – Carsten Schneider “Zum Demeterheiligtum von Priene” ve 2013 yılında ise Sven Schipporeit “Kulte und Heiligtümer der Demeter und Kore in Ionien” adlı yayınları yapmıştır. Phrygia Anası Kybele’nin kentteki kutsal alanı ve kültüne dair 2011 yılında Hans Ulrich Wiemer – Daniel Kah “Die Phrygische Mutter im Hellenistischen Priene”, 2014 yılında Bernard Weisser, “Die Fundmünzen aus dem Felsheiligtum Ost in Priene ve 2015 yılında da Axel Filges “Ein Felsheiligtum in Stadtgebiet von Priene, Privater Kult im öffentlichen Raum?” adlı yayınları yapmıştır. Kentte Agoranın doğusunda yer alan kutsal alanın Zeus52 ya da Asklepios’a53 ait olduğu görüşleri vardır. Alexander von Kienlin, 1998 yılında “Zum Heiligtum an der Agora von Priene” ve 2003 yılında Hansgeorg Bankel, “Der Asklepiostempel an der Agora von Priene” adlı yayınları yapmıştır. 52 Schede 1934: 103; Schede 1964: 58; Rumscheid 1994. 53 Wiegand – Schrader 1904: 136-146; Kienlin 1998; Bankel 2003. 15 Priene’ye kent dışından gelen Mısırlı Tanrılar kültüne hizmet eden kutsal alanla ilgili en kapsamlı çalışma 2005 yılında Arnd Hennemeyer tarafından “Das Heiligtum der Ägyptischen Götter in Priene”de sunulmuştur. Kentte Roma İmparator kültüne addedilen Kutsal Stoa’nın erken evresi ile ilgili John James Coulton’ın 1971 yılında “Διπλη Στοά” adlı makalesi yayınlanmıştır. Kültle ilgili yapılan çalışma ise Wulf Raeck’in 2004 yılında sunulan “Überlegungen zum Römischen Kaiserkult ın Priene” adlı makalesidir. Ayrıca Frank Rumscheid’in 2002 yılında yayınlanan “Den Anschluß verpaßt: Priene in der (frühen) Kaiserzeit” adlı makalesinde de Priene’deki Roma İmparator Kültü ile ilgili yapılar ele alınmaktadır. Kentteki kutsal alanlar ve kültlere dair bilgiler ayrıca daha önce sözü edilen yayınların içerisinde bölüm olarak ve “Kazı Sonuçları Toplantıları” ile “Araştırma Sonuçları Toplantıları” raporlarında yer almaktadır. 16 İKİNCİ BÖLÜM HELLENİSTİK VE ROMA İMPARATORLUK DÖNEMLERİNDE PRİENE KENTİ KÜLTLERİ 2.1. PRİENE TANRIÇALARI Priene kenti kazı ve araştırmalarında elde edilen bulgulara göre Priene halkı, kentin koruyucu tanrıçası Athena dışında Yunan pantheonunun diğer bazı tanrıçaları ile Anadolu kökenli Kybele’ye de saygı duymuş ve tapınmıştır. Tanrıça Athena, Demeter ve Kore ile Kybele kültlerinin varlığı kutsal alanlar, yazıtlar, heykeller, figürinler, küçük buluntular ve sikkeler yoluyla kanıtlanmıştır. Kentin kutsal ateşinin yandığı Prytaneion’da bir yere sahip olan Hestia da bir yazıtta rahip çelengi ile birlikte anılmaktadır54. Bu sebeple kültü yüksek ihtimalle mevcut bir tanrıça denilebilir. Tanrıça Hera, yazıtlarda kendisine yapılan kurban sunularından söz edilirken görülmektedir55, diğer taraftan Aphrodite özellikle konutlarda en fazla terrakotta figürini bulunan tanrıça olmakla birlikte iki yazıtta ismi geçmektedir. Yazıtların birisinde kendisine yapılan adaktan söz edilmektedir. Diğer yazıtta ise herhangi bir bilgiye ulaşılmamaktadır56. Kentte Artemis ile Tyche’ye dair buluntular ise çok kısıtlıdır. Artemis, terrakotta figürin57, bronz kline ayağı58 ve gümüş bir yüzük59 üzerinde betimlenmiş iken Tyche (Resim 238) sadece Roma İmparatorluk Dönemi sikkeleri60 üzerinde görülür. 2.1.1. ATHENA Homerik Hymnos’ta “kentlerin koruyucusu”61 olarak kendisine hitap edilen Athena, savaş tanrıçası olmasına karşın Eris ve Ares’in aksine savaştan ziyade barış için de çabalayan bir tanrıçadır62. Olympos Tanrılarının egemenliğinin kurulmasından sonra Zeus, Yunanca akıl ve düşünce gücü anlamına gelen ismiyle Okeanus kızı Tanrıça Metis’i kendisine eş olarak seçer. Belki de bu sebeple olsa gerek Athena akıl gücüne dayanan savaşı tercih eder63. 54 bk. Hiller von Gaertringen 1906: 111-112 Nr. 116; Blümel – Merkelbach 2014: 386 Nr. 185. 55 bk. Hiller von Gaertringen 1906: 50-51, 105 Nr. 46, 108; Blümel – Merkelbach 2014: 118-119, 141, 143 Nr. 55, 64. 56 Wiegand – Schrader 1904: 207; Hiller von Gaertringen 1906: 132, 135 Nr. 169, 183; Blümel – Merkelbach 2014: 388, 401 Nr. 189, 203. 57 bk. Rumscheid 2006: Taf. 10/2. 58 bk. Wiegand – Schrader 1904: 381 Abb. 482. 59 bk. Wiegand – Schrader 1904: 279 Abb. 289. 60 bk. https://ikmk.smb.museum/object?id=18220391 (03.12.2020). 61 Hom. Hym. XI. 62 Graves 2004: 106. 63 Erhat 2003: 65. Athena için ayrıca bk. Hes. theog. 886 vd., 924 vd.; Bayladı 2005: 90-93; Agizza 2006: 41-44. https://ikmk.smb.museum/object?id=18220391 17 Tanrıça Athena “Polias” epitheti ile Arkaik Dönem’den itibaren Assos, Eski Smyrna64, Phokaia, Erythrai65 ve Milet66 gibi Batı Anadolu kentlerinde merkezi tapınakların tanrıçasıdır. MÖ 4. yüzyılda da Pergamon, Herakleia Latmos ve Priene tapınakları bu listeye eklenir67. Priene’de kuruluşun ilk yıllarından itibaren çeşitli buluntular yardımıyla tanrıçanın varlığı kanıtlanmıştır. Priene kenti kalıntıları 1673’te Smyrna’dan gelen İngiliz gezginler tarafından keşfedilmiş, bu tarihten itibaren Vitrivius’un68 da eserinde bahsettiği Athena Polias Tapınağı Batılı bilginlerin ilgi odağı haline gelmiştir69. Kentte ve tapınakta yapılan kazı ve araştırmalar sonucu kentin koruyucusu ve Ana Tanrıçası olarak Athena Polias’ın varlığını kanıtlayan arkeolojik, epigrafik ve nümizmatik malzemelere ulaşılmıştır. Tanrıçanın kutsal alanı Priene kentinin yeni yerine taşınmasından sonra yapılan ilk ve en büyük kutsal alandır70. 2.1.1.1. Arkeolojik Buluntular Tüm kente ve çevresine hâkim bir konumun seçildiği Athena Polias Kutsal Alanı’na iki farklı güzergâhtan ulaşılabilmektedir. Bunlardan ilki doğu-batı yönlü Athena caddesinden idi; bir diğeri ise Batı Kapısı Caddesi’nden gelerek teras duvarı hizasında dikleşen ve Kutsal Stoa’nın batısından geçen merdivenli sokaktandır71. Kutsal alanın inşasında öncelikle tapınak ve sunak, ardından güney galeri72 ile teras, sonraki yıllarda tapınağın kuzeydoğusunda anteli tapınak formundaki yapı ve doğuda propylon73 yapılmıştır74. 64 Smyrna Athena Tapınağı için bk. Akurgal 2015. 65 Erythrai için bk. Graf 1985: 209 vd. 66 Milet’teki Athena Polias rahibesi ve kültü için bk. Herrmann 1971. 67 Koenigs 2015: 12. 68 bk. Vitr. I. 12. 69 Londra’daki Dilettanti Topluluğu’nun sponsorluğunda 1763, 1811-1812 ve 1868-1869 yıllarında buraya araştırma gezileri yapılmış, bunların sonucu 1769’da “Antiquities of Ionia I”de yayımlanmıştır. 1880’de O. Rayet ve A. Thomas öncülüğündeki Fransız ekip “Milet et le Golfe Latmique”, 1881’de Dilettanti Topluluğu “Antiquities of Ionia IV”ü yayımlamıştır. İngiliz kazı ve araştırmalarının ardından, 1895-1898 yılları arasında C. Humann ve T. Wiegand tarafından Berlin Kraliyet Müzesi adına kazı çalışmalarına devam edilmiştir. bk. Koenigs 1999: 139. 70 Rumscheid 2000: 106. Tapınağın keşfi ve araştırmalar için bk. Carter 1983: 1-5. 71 Rumscheid 2000: 106-107. 72 Galerinin yüzü güneye dönük, böylece ziyaretçiler galeriden kenti ve manzarayı seyredebilmekteydiler. Ancak galerinin arkası tapınağa dönük olduğundan tapınağın manzarasını engellemişti. bk. Duyuran 1948: 20. Galerinin doğu kısmındaki temelde bulunan Geç Hellenistik Dönem seramiklerine dair yapılan araştırmada, üzerine sonradan stoanın inşa edilmesiyle korunan komplekste ince ve kaba seramikler, pişirme kapları ve kandiller olduğu görülür. İnce seramikler çoğunlukla Ephesos’tan ithal iken, kaba seramikler yerli üretimdir. Çoğu pişirme kabı Phokaia’dan, tavalar ve mangallar ithal ve kandiller Knidos ve Ephesos’tandır. bk. Fenn 2016: 279. 73 Kapının ön duvarı, Korinth başlıklı ante payeleri biçiminde biten iki yanaklık duvarının arasında yer alıyordu. Kapının her iki cephesine kapı duvarı ile paralel dörder Ion sütunu dikilmiş, sütunların üzerinde arşitrav, friz, dendane ile geison ve aslan başlı çörtenlere sahip simadan oluşan saçaklık kısmı bulunuyordu. Her iki cephedeki alınlıklara ise merkezi şekilde, kabartma birer kalkan yerleştirilmişti. Propylon’un birçok mimari parçası kısmen işlenmiş, bosajlı yüzeyleri vardır. Bu durum olasılıkla inşa faaliyetinin bitiminden sonra detay işçiliğinin 18 2.1.1.1.1. Tapınak Priene Athena Polias Tapınağı (Resim 1-2) Halikarnassos Mausoleum’unda da çalışan ünlü mimar-heykeltıraş Pytheos tarafından planlanmıştır. Tapınağın doğu antesinde bulunan Büyük İskender’e ait yazıttan anlaşıldığı üzere tapınak Tanrıça Athena’ya adanmıştır75. Antik Dönem’de kutsal alan konumlarının seçiminde genellikle agora ve tiyatro ile görsel bir ilişki mevcuttur. Kutsal alanın tiyatro ve agoradan görülebilmesi ilkesine Priene Athena Kutsal Alanı’nda da uyulmuştur. Kentteki tapınak, tiyatro ve agoradan 18˚lik görüş açısıyla perspektif bir görünüm sağlayacak biçimde konumlandırılmıştır (Resim 3)76. Biraz iri taneli, mavi ya da gri tonlu Mykale mermerinden yapılmış olan tapınağın77 ilk karakteristik özelliği, üç basamaklı bir krepise sahip olmasıdır78. Tapınağın stylobatı 37,15 m x 19,50 m genişliğinde olup üzerinde eşit aralıklarla yerleştirilmiş (3,53 m) kısa cephelerde altı, uzun cephelerde on bir adet sütun bulunmaktaydı79. Hexastyle peripteros şemasında olan tapınağın cellasının iç uzunluğu 50 ayak, pronaos 30 ayak, opisthodomos 12 ayak, duvarlar 8 ayak olmak üzere tapınağın toplam uzunluğu 100 ayaktır80. Taban planında sütun ve bırakılmasından kaynaklanır. Tam işlenmiş mimari parçalar ve bezemelere göre, propylonun tarihi MÖ 1. yüzyıl sonu-MS 1. yüzyılın başlarıdır. bk. Rumscheid 2000: 112 vd. Ayrıntılı bilgi için bk. Hennemeyer 2013: 119-167. 74 Rumscheid 2000: 107. 75 Antiquities of Ionia IV, 1881: 21-34; Smith 1900: 144; Carter 1979: 140. Yazıt için bk. Hiller von Gaertringen 1906: 156; Schede 1934: Abb. 40; Blümel – Merkelbach 2014: 369 Nr. 149. 76 Demir 2016: 288 Fig. 2. 77 Wiegand – Schrader 1904: 85; Duyuran 1948: 19. 78 Daha erken Ion tapınakları bir veya iki alçak basamağa, Artemision gibi daha geç tarihli olanlar ise yüksek bir podyuma ya da Didyma’daki gibi çok yüksek podyum benzeri krepise sahiptir. Tapınağın dört kenarından alınan seviye ölçümlerine göre euthynteria’nın köşeleri farklı seviyelerdedir (kuzeybatı + 95.698, güneybatı + 95.679, güneydoğu + 95.643, kuzeydoğu + 95.692). bk. Koenigs 1999: 143. Ayrıca tapınak basamakları 4 cm’lik kavise sahip ve bu uygulama yatay düzlemlere hareketlilik kazandırmak için yapılmıştır. bk. Rumscheid 2000: 119. 79 Duyuran 1948: 18; Rumscheid 2000: 119. Tapınağın sütunları, stylobat üzerine oturmuş kare bir plinthos ve onun üzerinde spira ve torusdan oluşan bir kaidenin geldiği alt yapı üzerinde duruyordu. Bu alt yapının üzerine ise 24 yivli ve alt kısımda 1,29 m kalınlıkta olan sütun ve Ion başlığı gelmekteydi. Cella duvarının yüksekliği yardımıyla hesaplanan tüm sütun yüksekliği yaklaşık 11,60 m’dir. Ion başlıklı bu sütunların üzerinde üç fascialı arşitrav, arşitravın üzerinde de 22 cm yüksekliğinde kalın bir Ion kymationu bulunmaktaydı. Tapınağın üst yapısında friz bulunmaz. Bu şekilde frizsiz entablature örneklerine Labraunda, Halikarnassos, Ksanthos, Ağlayan Kadınlar Lahti ve Atina akropolisindeki karyatidli portikoda rastlanır. Mausoleion ile Labranda Zeus Tapınağı’nın entablaturelerine kıyasla Athena Tapınağı’nın entablaturesi büyütülmüş Ion kymaya sahiptir. Kymationu diş kesimi, diş kesimini yine kymation takip eder, kymation ve diş kesiminden oluşan bloğun üzerine ayrı bir taştan işlenmiş, geison yerleştirilmiş, aslan başlı çörtenlerle süslü sima ile tapınak son bulmaktadır. Tapınağın sütun sırasıyla cella duvarı arasında kalan kısmının üzeri, kare şekilli tavan kasetleri ile kapanmıştı. bk. Koenigs 1999: 148; Rumscheid 2000: 124-125. Tapınakta bulunan Ion başlıkları için bk. Stevens 1931. 80 Arkaik Dönem örneklerine oranla oldukça ince yapıda olan sütunlar, alt çapın 10 katı uzunluğunda, yani 43 ayaktır. Çatı haricinde üst yapı 7 ayak yüksekliğinde olup toplamda 50 ayaklık bir ölçüye ulaşılır. Ayrıca bu ölçü, cellanın iç uzunluğuna eşittir. bk. Duyuran 1948: 18; Şahin 2002: 39. 19 duvarların aksı 29,44 cm’lik 12 Attik ayak olan 3,53 m’lik kare gridde düzenlenmiştir. Kare grid, Ion planının standart özelliği olmasına karşın Priene’de katı uygulaması mevcuttur81. Tapınağın doğu cephesinde, sunağa bakan tarafta altı sütun diziliydi ve bu sütunların gerisinde, tapınağın pronaosunun ante duvarları arasında da iki sütun mevcuttu82. Tapınakta bu iki sütunun arkasında, standart Ion özelliği olarak derin bir pronaos yer almaktaydı83. Pronaosun batısından açılan bir kapı ile cellaya84 giriliyordu. Cellanın batısında bulunan yaklaşık 1 m yüksekliğinde silmeli bir kaide üzerinde bir zamanlar tapınağın kült heykeli85 bulunmaktaydı. Cella’nın arka kısmındaki opisthodomos, tapınağın grid planına uygun yapılmıştır. Opisthodomos orijinalde pronaos’un kopyası olarak ortaya çıkmış ancak Ion mimarisinde tapınağın girişi daha fazla vurgulanmıştır86. Tapınağın arka kısmında, yüzü batıya dönük olan opisthodomos’un önünde, ante duvarları arasında iki sütun yer almakta, sonrasında bir kapı ile kapatılan bu mekân olasılıkla tapınağa ait değerli nesneleri saklamak için kullanılmaktaydı87. Kazılar sırasında tapınağın içerisinde gigantomachy ve amazonomachyi betimleyen kaliteli işçilik ve özgün stilli iki düzine kabartma heykel bulunmuştur88. Bu heykeller tapınağa 81 Labranda Zeus Tapınağı’nın taban planında grid sistemine sadece yapı elemanlarında uyulur. Priene Athena Tapınağı planında ise grid sistemi, sütunların eşit aksiyal aralığı ile sınırlı değildir, ayrıca sütunlar ve naos duvarları arasındaki aksiyal aralık da sütun aralığına eşittir. Sütun alt çapının aksiyal araya oranı 4:11=1: 2.74 ve sütun alt çapının intercolumnationa oranı 4:7=1:1.75’dir. Zeus Labraundos Tapınağı, 3:7=1:2.33’lük intercolumnation oranıyla daha geniş intercolumnationa sahiptir. Ancak Mausoleion’da oran Priene’deki ile aynıdır. Sütunlar arasındaki mesafe dar tutulduğunda grid planı, aynı derecede dar pteromaya sebep olur ve bu sebeple Ion tapınaklarında bulunmaz. Priene tapınak planında yapının ön ve yan kanatlarında sütunların eşit mesafesiyle birleşmiş sıkı grid uygulaması, grid’in varlığından daha önemli bir buluştur. bk. Koenigs 1999: 145. 82 Rumscheid 2000: 119. 83 Koenigs 1999: 148. 84 Tapınağın cella duvarları, Ion başlıklı ante ile sonlanmakta, her bir ante başlığının ön kısmı birleşik kymationdan oluşup, yan kısımlar Arkaik volüt şemasının çiçekli halini göstermektedir. bk. Koenigs 1999: 149. 85 Kült heykeli için bk. Antiquities of Ionia IV, 1881: 31; Smith 1900: 146, 152-153 No. 1150; Wiegand – Schrader 1904: 110-111; Carter 1983: 210-247 Nr. 72-83 Fig. 18-21 Pl. XXXIII-XXXVII a-d (British Museum, Kat. No. 1150). 86 Koenigs 1999: 148. Pytheos, rationun kurucusu ve kare tasarlı tapınakta matematiksel ölçüyü ilk uygulayan kişidir, ayrıca Attik özelliklere yönelerek Ion mimarisinde opisthodomosa yer vermiştir. bk. Şahin 2002: 40. 87 Rumscheid 2000: 122 vd. 88 1869 yılındaki İngiliz ve 1895-1898 yıllarındaki Alman kazıları sırasında Athena Tapınağı içerisinde bulunan kabartma heykeller şu anda İstanbul Arkeoloji Müzesi ve British Museum’da yer alır. bk. Smith 1900: No. 1165- 1176; Carter 1978: 771; Carter 1979: 140. Pullan, bu heykelleri entablaturede frizin parçaları olarak yorumlarken, Gerkan sunağın elemanı olarak düşünmüştür, Praschniker ise kabartmaların, tapınağın tavan kasetlerine ait olduğunu öne sürmüştür. bk. Antiquities of Ionia IV, 1881: Pls. VII-VIII; Wiegand – Schrader 1904: 99-101 Fig 68; Gerkan 1924: 15 vd; Praschniker 1937: 33-34, 45-69; Carter 1983: 44-49, 103-180. Priene kabartmalarının yakın benzeri Halikarnassos Mausoleum’unda görülür. Kasetlerdeki heykelimsi dekorasyon MÖ 4. yüzyılda yaygındır. Samothrake’deki hieron ve Belevi Mausoleumu gibi örneklerde Priene Tapınağı’nın tavan kasetlerini anımsatan uygulamalar bulunur. Araştırmacılar tarafından Priene Tapınağı’nda bulunan kaset parçaları ışığında, peristilin etrafındaki 26 tavan kasetinde heykellerin mevcut olduğu kabul edilmiştir. Bu kabartmalar herhangi bir noktadan peristile yaklaşan seyirciyi etkilemiş olmalıdır. bk. Carter 1978: 774-775; Carter 1979: 144-145. 20 ait olarak yorumlanıp MÖ 4. ve MÖ 2. yüzyıla tarihlenmiştir89. Gerek Pytheos’a dair bilgi gerekse de Büyük İskender yazıtı ışığında tapınağın ilk olarak doğu ucunun bitirildiği kabul edilir. Carter’e göre Pytheos tarafından tasarlanmış tapınağın doğu ucundaki kasetlerin çerçeveleri eksiksiz olup Büyük İskender’in tapınağı adadığı zamanki konumunda idi. Batıdakiler ise maddi imkânlar dâhilinde zamanla tamamlanmış ya da hafif farklarla eş zamanlı tamamlanmış olmalıdır90. Schede, tapınağın doğu ile batı ucundaki tavan kasetlerinin işçilikleri arasında stil farkına dikkat çeker ve doğu uçtakileri Pytheos dönemine, batıdakileri ise Magnesia Artemis Tapınağı ile karşılaştırarak MÖ 2. yüzyılın ikinci yarısına tarihler91. 2.1.1.1.2. Sunak Athena Polias Tapınağı’nın 12,35 m doğusunda ve onunla aynı aksta Athena Sunağı (Resim 4) yer alır92. Sunağın euthynteriasının batı – kuzey – güney tarafı tapınağın önündeki taşla döşeli alan ile çevrelenmiştir93. Sunağın sadece temel ve iç dolgusuna ait bazı kısımları ile 13,275 x 7,135 m ölçülerindeki euthynteriası korunmuştur. İç kısımda alt ve üst yüzeyi düzlenmiş moloz taşlardan oluşan sunağın dış kısmında ise euthynteria üzerinde iki basamağı olan bir altyapı bulunur. Bu alt yapı üzerine de yarım Ion sütunlar ve saçaklık gelmekteydi. Araştırmacılara göre olasılıkla sunağı tapınağa benzetebilmek amacıyla kısa kenarlarda altı ve uzun doğu kenarda ise on bir sütun yer almaktaydı94. Sunağın tapınağa bakan batı yüzünde, 89 Schede 1934: 97-108; Carter 1979: 140. Carter’e göre MÖ 2. yüzyıl uygun değildir. Çünkü bu durumda tapınağın yapım tarihi ile tavan kasetleri arasında iki yüz yıllık bir boşluk meydana gelir. Carter, Schede’nin tapınağın iki inşa dönemi olduğu fikrine katılarak tapınağın ilk inşa döneminin yaklaşık olarak Büyük İskender yazıtıyla eş zamanlı olduğunu dile getirir. Carter’e göre tapınağın batı kısmının pervazları farklı tasarımda ve düşük işçiliktedir. Ona göre kabartmalar tapınağın tavanını kapladıysa, bunlar kült heykelin adandığı MÖ 158’de mevcut olmalıdır. Kabartma stilinin homojen olması olasılıkla Gigant ve Greklerin birçok kez aynı kişi tarafından işlendiğini gösterir. Peristilin etrafındaki 26 kaset için bulunan malzeme yeterli olup pronaos ve opisthodomos ile birlikte 35 panel için de bu ihtimal dâhilindedir. Böyle bir projenin para ve zamana da ihtiyaç duyması bir zorunluluktur. Orophernes’in maddi gücü bulunmasına rağmen zamanı kısıtlı idi. Carter’e göre kasetleri, Orophernes dönemine veya MÖ 2. yüzyıla tarihlemek güvenilir değildir. Carter, kabartma heykelleri stilistik açıdan değerlendirirken bunları Pergamon kabartmaları ile karşılaştırmış, ancak ona göre anatomi ve kumaşın işlenişindeki benzerlik bunların eş zamanlı olduğuna dair kesin kanıt değildir, bu kabartmalara MÖ 3. yüzyıl ya da en azından pre-pergoman tarihinin verilmesinden yanadır. bk. Carter 1979: 139 vd. 90 Carter’e göre Priene kabartma heykelleri kompozisyon bakımından MÖ 4. veya erken 3. yüzyıl gruplarını anımsatır bir yapıya sahiptir. Gigantın duruşu, kollarının birbirine zıt hareketi, kumaştaki kıvrımlar gibi özellikler MÖ 4. yüzyılın Güney İtalya metal kaplarına benzerdir. bk. Carter 1979: 144, 148. 91 Schede 1934: 102 vd. 92 Wiegand – Schrader 1904: 120 Abb. 91-92. 93 Hennemeyer 2013: 12. 94 Sunak yapısı 1868/1869 yıllarında İngiliz araştırmacılar tarafından kazılmış ancak kazı ekibinin burayı terk etmesinden kısa bir süre sonra Kelebeş köyü halkı tarafından buradan taş ocağı olarak yararlanılmıştır. Ancak sunağın yaşadığı tahrip Geç Antik – Erken Bizans Dönemi’nde başlamış, sunağın mimari parçaları tiyatro kilisesinin inşasında kullanılmıştır. Sunak, gerek sütun sayısı gerekse de üst yapı itibariyle tapınağa benzer olmasına rağmen mimar Pytheos tarafından yapılmış olmadığı savunulur. Buna gerekçe olarak sunağın Ion sütun kaidelerinin Attik-Ion olması gösterilir. Çünkü bu kaide tipinin Anadolu’da ilk defa Ion sütunlarıyla beraber görüldüğü dönem, Pytheos’un aktif olduğu dönemden yaklaşık 100 yıl sonradır. Bu kombinasyonun MÖ 3. yüzyıl sonunda Hermogenes tarafından Teos ve Magnesia tapınaklarında kullanılmasıyla Anadolu mimarisinde yer edinmiştir. bk. Rumscheid 2000: 114-115. 21 yanaklıklar arasındaki beş basamakla sunağın içerisine, olasılıkla kurban masasının bulunduğu bölüme ulaşılmaktaydı. Yapının dış kısmında, yarım sütunlar arasında alt ve üst kenarları silmeli, 86 cm yüksekliğinde bir bölüm bulunur. Biraz geriden başlayan bu bölüm adeta sunak heykelleri için kaide işlevi görmekteydi. Bu kaidenin üzerine, sütunların arkasına da payeler eklenmiştir. Sunağın üst yapısı, tapınağa benzer şekilde arşitrav ve diş kesiminden ibaret saçaklıktan oluşur, friz yer almaz. Sunağın dış kısmında sütunlar arasındaki kaideler üzerinde giysili kadın kabartmaları mevcuttur. Ayrıca günümüze eski bir fotoğrafı ile ulaşan bir kabartmada Apollon Kitharodos95 görülür. Bu kabartmalar sebebiyle sunağın propylona bakan doğu kısmındaki sütun aralarında Apollon ve Mousa’ların betimlendiği kabul edilir96. Pausanias’a göre Mousa betimi Tegea Athena Sunağı’nda da mevcuttur97. Priene, istikrarsız geçen bir yüzyıldan sonra MÖ 3. yüzyıl sonunda bir miktar refah içerisinde bulunuyordu. Bu dönemde diğer inşa faaliyetleri için bağışlar dikkate alınmış olmasına rağmen bir kısmı olasılıkla yerel fonlar ile tamamlanmıştır. Büyük ihtimalle Priene halkı tapınak ve sunağın inşasında görev almışlardır. Priene’nin MÖ 3. yüzyılın 2. yarısındaki dış ilişkileri, bağışçılar ihtimalini kuvvetlendirir. Bu dönemde Priene çoğunlukla Ptolemaios etkisindeydi. Tapınak çalışmaları Pytheos’un eserinin olasılıkla maddi yetersizlikler sebebiyle yarım bırakıldığını ortaya koyar. Aynı sebebin sunak içinde geçerli olduğu söylenebilir98. 2.1.1.1.3. Kült Heykeli ve Kabartma Heykeller Cellanın batısında bulunan yaklaşık 1 m yüksekliğindeki silmeli kaide üzerinde bir zamanlar tapınağın kült heykeli (Resim 5)99 durmaktaydı. Phidias’ın eseri olan Atina Parthenon’daki Athena Parthenos heykelinin bir kopyası olan bu heykel, ahşap bir çekirdek üzerine altın ve bronz kaplamalar ile fildişi ve mermerden yapılmıştır100. Pausanias Ionia’nın 95 Pinkwart Hellenistik Dönem’in en erken Kitharodos tipi için MÖ 2. yüzyılın ortaları tarihini verir. Ancak Şahin, Mustafa Kemal Paşa’da bulunan bir adak levhasına istinaden bu tarihin MÖ 3. yüzyılın 2. yarısına çekilebileceğini öne sürer. bk. Şahin 1999: 410 No. 7. Apollon Kitharodos için ayrıca bk. Watzinger 1903: 3-4, 13, 22 vd. Taf. 1; Tanrıver 1996; Şahin 2000: 232-240 Levha LXXXI-LXXXVIII; Şimşek 2001; Ful 2013. Priene Apollon’u için bk. Carter 1984: 194. 96 Rumscheid 2000: 115-116. Sunağın planına benzer örnek Ağlayan Kadınlar Lahti’dir. Her ikisinde figürlerin konumu ve bunların mimari öğelerle bağlantısı benzerdir. Frizsiz entablature altında, Attik kaideli Ion sütunları arasında yüksek kabartma tekniğinde tek figürler yer alır. Ayrıca üst pervazlı alçak tırabzan, dikey destekler arasında olup birçok figür için bir bank ya da destek görevi görür. Her iki örnekte figürler bireysel nişler ile çevrilidir. Lahitte çerçeve içerisindeki figürler farklı yönlere dönüktür. Lahit, ayaktaki figürlerin stiline göre MÖ 4. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenir. Lahit ve sunak elemanlarının tümü, Nereidler anıtı, Belevi mezar anıtı ve Halikarnassos Mausoleumu gibi MÖ 4./erken 3. yüzyılın mezar anıtlarında görülebilir. bk. Carter 1984: 759-760. 97 Pausanias, Amythaos oğlu Melampus tarafından Athena Sunağı’nın yaptırıldığını ve sunakta Musa’ların da betimi olduğundan söz eder. bk. Paus. 8.47.3; Felten 1983: 92; Norman 1984: 190-191. 98 Carter 1984: 762. 99 bk. Antiquities of Ionia IV, 1881: 31; Smith 1900: 146, 152-153 No. 1150; Wiegand – Schrader 1904: 110- 111; Carter 1983: 210-247 Nr. 72-83 Fig. 18-21 Pl. XXXIII-XXXVII a-d (British Museum, Kat. No. 1150). 100 Rumscheid 2000: 121 vd. 22 tapınaklarla bezendiğini öne sürdükten sonra ekler: “Sen, heykelinden dolayı Priene’de Minerva ile fazlasıyla hoşnut olacaksın101”. Athena Polias Tapınağı’nın kült heykeli, imparatorluk sikkelerinden bilinmektedir. Roma imparatoru Vespasianus102, Hadrianus103, Septimus Severus104, Severus Alexander105 ve Valerianus106 sikkelerinde Athena Parthenos kült heykeli görülmektedir. Tanrıça Athena ayakta, başı sağına dönük, sağ elinde kendisine çelenk uzatan bir Nike’yi tutmakta, sol eliyle yerde dik şekilde duran kalkana dayanmakta ve bunun ardında mızrak ve tanrıçanın sağında biraz yukarı kalkmış bir yılan bulunmaktadır. Pausanias’ın da bahsettiği Athena’nın colosal heykelinden geriye kalan el, kol ve ayak ile diğer parçalar şu anda British Museum’da korunmaktadır. Burada yapılan ilk İngiliz kazıları sırasında Clarke, kült heykelinin durduğu kaidenin altında, altın zeytin ağacı yaprakları, altın yüzük, terrakotta mühür ve 5 tane gümüş Orophernes sikkesi (MÖ 158/157)107 bulmuştur. Toplamda bulunan 6 Orophernes sikkesinin tümü aynı tip ve lejantlıdır. Bunların haricinde olasılıkla Viktoria heykeline ait bir çift bronz yaldızlı kanat, tapınağın kalıntıları arasında bulundu. Diğer Kapadokya sikkelerinden tip ve malzeme açısından ayrılan bu sikkeler Ionia ve Aeolis’in çağdaş sikkelerinin genel karakterini anımsatmaktadır. Orophernes’in bu sikke tipini seçmesi olasılıkla Ionia’da yetişmiş olmasındandır ve bu tetradrahmiler büyük ihtimalle Priene’de basılmıştır. Sikkelerin ön yüzünde sağa doğru, diademli ve sakalsız bir erkek başı, arka yüzlerinde ise “ΒΑΣΙΛΕΩΣ ΟΡΟΦΕΡΝΟΤ ΝΙΚΗΦΟΡΟΤ” lejantıyla birlikte baykuş betimi vardır. Newton’dan aktarıldığına göre buradaki araştırmalarda, Clarke üç sikkeyi yapı taşlarının en alt tabakasının altında yatakta onlar için hazırlanmış küçük çukurlarda uzanırken bulmuştur. Newton söz konusu bu sikkelerin yapının temeline değil, Orophernes’in Prienelilere olan vefa borcundan dolayı adadığı heykelin kaidesi altına yine kendisi tarafından bırakıldığını öne sürmüştür108. Kazılar sırasında tapınağın içerisinde gigantomachy ve amazonomachyi betimleyen kaliteli işçilik ve özgün stilli iki düzine kabartma heykel bulunmuştur109. Bu heykeller 101 Paus. 7.5.5; Antiquities of Ionia I, 1821: 13. 102 Regling 1927: 106-107 Nr. 191-193 Taf. IV 191. 103 Regling 1927: 107-108 Nr. 194-197 Taf. IV 194. 104 Regling 1927: 111 Nr. 209 Taf. V 209. 105 Regling 1927: 112 Nr. 211 Taf. V 211. 106 Regling 1927: 115 Nr. 220-221 Taf. V 220-221. 107 Orophernes sikkesi ayrıntılı bilgi için bk. Newton – Clarke 1871. 108 Antiquities of Ionia IV, 1881: 25-26; Smith 1900: 146, 152-153 No. 1150; Regling 1927: 46; Carter 1983: 210-247. 109 1869 yılındaki İngiliz ve 1895-1898 yıllarındaki Alman kazıları sırasında Athena Tapınağı içerisinde bulunan kabartma heykeller şu anda İstanbul Arkeoloji Müzesi ve British Museum’da yer alır. bk. Smith 1900: No. 1165- 1176; Carter 1978: 771; Carter 1979: 140. Pullan bu heykelleri entablaturede frizin parçaları olarak yorumlarken, Gerkan sunağın elemanı olarak düşünmüştür, Praschniker ise kabartmaların, tapınağın tavan kasetlerine ait 23 tapınağa ait olarak yorumlanıp MÖ 4. ve MÖ 2. yüzyıla tarihlenmiştir110. Bulunan kabartma heykellerden biri (Resim 6) Carter’a göre Tanrıça Athena’yı betimlemektedir. Başı, sağ kolunun tamamı, sol kolunun ve sağ ayağının da büyük bir kısmı eksik olan figür, arka plan düzleminden dışa doğru ilerlemektedir. Tanrıça, peplos giymiş ve vücudunun burgu hareketi sağ kalçayı saran ve sağ uyruğun üzerinden aşağıya doğru dökülen kumaşla vurgulanmıştır111. Gigantomachy anlatımında merkezi figür olarak gigantomachydeki başlıca tanrılar ve Priene kentinde önemli bir konuma sahip oluşlarından dolayı, olasılıkla Athena (Resim 7-8) ve Zeus (Resim 116-117) işlenmiştir112. Athena olarak nitelendirilen kabartmada sağa, rakibine karşı uzun bir adım atar şekilde betimlenmiş büyük boyutlu bir kadın figürü vardır. Bunu Athena olarak adlandırmak için gereken silah izi olmamasına rağmen Carter’e göre olasılıkla bu figür, merkezde oturan Zeus’a doğru ilerleyen Athena’dır113. Tapınakta bulunan diğer kabartmalarda aslanın sırtında oturan Kybele (Resim 79- 80)114, dört at tarafından çekilen arabasında Helios (Resim 9-10)115, gigantla mücadele eden Dionysos (Resim 127-128)116, olasılıkla Artemis117 ve Aphrodite118 ile kimliği saptanamayan diğer tanrılar görülür119. olduğunu öne sürmüştür. bk. Antiquities of Ionia IV, 1881: Pls. VII-VIII; Wiegand – Schrader 1904: 99-101 Fig. 68; Gerkan 1924: 15 vd; Praschniker 1937: 33-34, 45-69; Carter 1983: 44-49, 103-180. Priene kabartmalarının yakın benzeri Halikarnassos Mausoleum’unda görülür. Kasetlerdeki heykelimsi dekorasyon MÖ 4. yüzyılda yaygındır. Samothrake’deki hieron ve Belevi Mausoleumu gibi örneklerde Priene Tapınağı’nın tavan kasetlerini anımsatan uygulamalar bulunur. Araştırmacılar tarafından Priene Tapınağı’nda bulunan kaset parçaları ışığında, peristilin etrafındaki 26 tavan kasetinde heykellerin mevcut olduğu kabul edilmiştir. Bu kabartmalar herhangi bir noktadan peristile yaklaşan seyirciyi etkilemiş olmalıdır. bk. Carter 1978: 774-775; Carter 1979: 144-145. 110 Schede 1934: 97-108; Carter 1979: 140. Carter’e göre MÖ 2. yüzyıl uygun değildir. Çünkü bu durumda tapınağın yapım tarihi ile tavan kasetleri arasında iki yüz yıllık bir boşluk meydana gelir. Carter, Schede’nin tapınağın iki inşa dönemi olduğu fikrine katılarak tapınağın ilk inşa döneminin yaklaşık olarak Büyük İskender yazıtıyla eş zamanlı olduğunu dile getirir. Carter’e göre tapınağın batı kısmının pervazları farklı tasarımda ve düşük işçiliktedir. Ona göre kabartmalar tapınağın tavanını kapladıysa, bunlar kült heykelin adandığı MÖ 158’de mevcut olmalıdır. Kabartma stilinin homojen olması olasılıkla Gigant ve Greklerin birçok kez aynı kişi tarafından işlendiğini gösterir. Peristilin etrafındaki 26 kaset için bulunan malzeme yeterli olup, pronaos ve opisthodomos ile birlikte 35 panel için de bu ihtimal dâhilindedir. Böyle bir projenin para ve zamana da ihtiyaç duyması bir zorunluluktur. Orophernes’in maddi gücü bulunmasına rağmen zamanı kısıtlı idi. Carter’e göre kasetleri, Orophernes dönemine veya MÖ 2. yüzyıla tarihlemek güvenilir değildir. Carter, kabartma heykelleri stilistik açıdan değerlendirirken bunları Pergamon kabartmaları ile karşılaştırmış, ancak ona göre anatomi ve kumaşın işlenişindeki benzerlik bunların eş zamanlı olduğuna dair kesin kanıt değildir, bu kabartmalara MÖ 3. yüzyıl ya da en azından pre-pergoman tarihinin verilmesinden yanadır. bk. Carter 1979: 139 vd. 111 Wiegand – Schrader 1904: 112 Fig. 81; Mendel 1966: 94 Nr. 338; Carter 1983: 177-179 Nr. 66 Pl. XXIV c-d (İstanbul Arkeoloji Müzesi, Env. No. 1041. Ölçüler: Y. 53,3 cm, G. 26,5 cm, D. 14,5 cm). 112 bk. Carter 1978: 779; Carter 1979: 149; Carter 1983: 88 Nr. 1 Pl. VII a-b. 113 Antiquities of Ionia IV, 1881: 34 Pl. XIX; Carter 1978: 781; Carter 1983: 88 Nr. 31 Pl. XVII a. 114 bk. Smith 1900: 159 No. 1170; Carter 1973: 778; Carter 1979: 149 Pl. XLIV-1; Carter 1983: Nr. 14 Pl. XI-a, XXVI e, XXVII c. 115 bk. Smith 1900: 158 No. 1168; Carter 1973: 781; Carter 1979: 149; Carter 1983: 132-135 Nr. 23 Pl. XIV a, XXVI c (British Museum, Env. No. 1168. Ölçüler: Y. 80 cm, G. 63 cm, D. 30 cm). Priene Helios’una en benzer örnek, Ilion Athena Tapınağı metobunda yer almasına rağmen Priene örneğinde araba ile sürücünün zıt hareketleri daha etkileyici sunulmuştur. bk. Carter 1979: 149; Carter 1983: 132; Smith 2002: Fig. 301. 116 bk. Antiquities of Ionia IV, 1881: 34 Pl. XIX; Carter 1983: Nr. 37 Pl. XX a. 24 Athena Tapınağı’nın cellasında, Smith’e göre ise pronaosunda bulunan MÖ 4. yüzyıla tarihli ve boyundan kırılmış colosal bir kadın başı (Resim 11) kutsal alanın önemli heykel buluntularından birisidir. Mausoleum’da bulunan ve Ada olarak isimlendirilen başa çok benzer bir yapıda olduğu için aynı şekilde isimlendirilen bu parçanın aynı okuldan çıktığı düşünülmektedir. Mavimsi mermerden yapılmış bu kadın başını Newton portre heykel olarak sınıflar ancak, Smith’e göre özellikleri bir tanrıçayı temsil eder. Figürün her iki gözü, burnunun alt kısmı ve sol şakağı tahrip olmuş, sol üst dudağı hafifçe zedelenmiştir. Alnının yukarısında üç sıra bukle yer alır. Saçta kahverengi ve başın sağ tarafında buklelerde kırmızı izler görülür. Bütün yüzey ateşten dolayı kararmıştır120. Athena Tapınağı’nda bulunan MÖ 4. yüzyıla tarihli mermer bir genç kız büstü (Resim 12) de kült bağlamında göz önüne alınması gereken önemli bir eserdir. Figürün her iki omzu, boynu, çenesi, ağzının sağ köşesi ve başının sol tarafı hasar görmüştür. Tapınakta bulunan himationlu bu genç kız büstü Carter’e göre Tanrıça Athena’nın hizmetindeki birini temsil etmiş olmalıdır. Atina’da peplos taşımak için 7 yaşında asil ailelerden seçilmiş kızlar olan arrephoroi ya da aynı yaş grubundaki Brauron’un ayı kızlarının121 kutsal alanlarda heykellerle onurlandırıldıkları bilinmektedir122. Mavimsi mermerden yapılmış bu büstün takılması için soket mevcuttur123. 2.1.1.1.4. Terrakotta Figürinler Priene kentinde Tanrıça Athena’nın tek terrakotta figürini (Resim 13) 15 numaralı evin oikosunda124 bulunmuştur. Figürün alt kısmı ile kolları büyük oranda kırıktır. Ayakta duran tanrıça aegisli ve Korinth miğferlidir. Sağ kola olasılıkla bir halka takılıdır. Baş, sağına döndürülmüş ve eğilmiş, miğfer altındaki saçlar alnın ortasından ikiye ayrılarak arkaya taranmış ve bukleler halinde omuzlara dökülmüştür. Tanrıça kısa kollu bir chiton ve bunun 117 bk. Carter 1983: Nr. 18 Pl. XIII a. 118 bk. Carter 1983: Nr. 26 Pl. XV c. 119 Carter 1983: 83, 103-180 Table G. 120 Antiquites of Ionia IV, 1881: 34 Pl. XX; Smith 1900: 153-154 No. 1151 Pl. XXI; Carter 1983: 271-276 No. 85 Pl. XXXIX, XL a-b; Rumscheid 2000: 133 Res. 118 (British Museum, Kat. No. 1151. Y. 44,7 cm, G. 28,8 cm, D. 36 cm). 121 bk. Albayrak 2008: 13-14. 122 Carter 1983: 276-278 Nr. 86 Pl. XL c-e, XLVII b (British Museum, Kat. No. 1153. Ölçüler: Y. 28,3 cm, G. 19,2 cm, D. 14,4 cm). 123 Smith 1900: 155 No. 1153. 124 Oikos, Antik Yunan’da evin, avlu ile dikdörtgen planlı, sade dekorasyonlu asıl yaşam alanından oluşan ve kutsal ateşin yandığı bölümü. Oikos, evin üretim, tüketim, kutsal şölenler, dini törenler ve evliliklerin gerçekleştiği yaşam alanıdır. bk. Gözlü 2018: 270 vd. Ayrıca bk. Kulözü – Açmaz 2006: 646 vd; Yılmazcan 2020: 279. 25 üzerine “v” yakalı, kolsuz, göğüs altından kemerli, dar ve dikey kıvrımlı peplos giymiştir. Gorgo başlı, kuşak benzeri bir aegis sağ omuzdan gelerek çapraz şekilde sol kalçaya ulaşır125. Kentte bulunmuş diğer bir figürinde (Resim 14) başın işlenişi ve miğferin varlığından dolayı Tanrıça Athena’nın anlatılmış olması muhtemeldir. Sadece boyun ve başın korunduğu figürinde miğfer büyük oranda kırıktır. Uzun boyuna Venüs halkaları işlenmiştir. Baş figürün sağına dönerek eğilmiş, alnın ortasında ayrılan saç bukleler halinde arkada toplanmıştır126. Kentte Athena figürinlerinin yanısıra tanrıçayla olan bağından dolayı Demeter Kutsal Alanı bothrosundan dans eder127 ya da hareketsiz ayakta durur şekilde128 ve 16 numaralı evde Isis tipinde129 terrakotta Nike figürinleri bulunmuştur. 2.1.1.1.5. Küçük Buluntular Athena Tapınağı’ndan kült heykeli ve tavan kaseti kabartmalarındaki betimler dışında yine tapınaktan gelen altın bir yüzük (Resim 15) üzerinde de tanrıçanın betimi yer alır. Yüzüğün orta kısmına tanrıçanın profilden miğferli başı işlenmişken bu başı bir defne çelengi çevreler. Çelenk, ince altın tellerden yapılıp yüzüğe lehimlenmiştir130. Priene kentinde Tanrıça Athena’nın betimini taşıyan nesneler içerisinde bir konuttan bulunmuş kurşun ağırlık (Resim 16) da yer almaktadır. Söz konusu kurşun ağırlığın üzerinde tanrıça başında miğferi ile profilden betimlenmiştir131. Insula D2’de bulunan kurşun bir levhada da benzer şekilde tanrıça profilden ve miğferi ile betimlenmiştir132. Bu örneğin dışında kentteki konutlarda bulunmuş bazı pişmiş toprak vazoların ağız kısımlarının hemen altında Athena başı betimli damgalar mevcuttur. 20 numaralı evin A odasında bulunan böyle bir damgada (Resim 17-18) tanrıçanın soluna dönük miğferli başı 125 Winter 1903: 176 Nr. 11; Wiegand – Schrader 1904: 322, 334-335 Abb. 374; Rumscheid 2006: 442-443 Nr. 112 Taf. 46/1 (Berlin Antikensammlung, Env. No. TC 8563. KY 13,3 cm. Kil açık pembe-kahverengi, beyaz kaplama kısmen korunmuş, miğferin içinde ve tepesinin solunda pembe, ortada mor renk, saçta koyu kahverengi ve sırtın üst kısmında açık kırmızı boya kalıntıları mevcut. MÖ 135 yılından önceye tarihlenir). 126 Rumscheid 2006: 443 Nr. 113 Taf. 46/5-6 (Buluntu yeri bilinmiyor, İstanbul Arkeoloji Müzesi, Env. No. 1641. KY 6,2 cm. Kil orta turuncu-kahverengi). 127 bk. Wiegand – Schrader 1904: 160, 162 Abb. 146; Rumscheid 2006: 408 Nr. 5 Taf. 2/1 (Berlin Antikensammlung, Env. No. TC 8610. KY 10 cm). 128 Nike olması muhtemel örnek için bk. Winter 1903: 180 Nr. 3; Wiegand – Schrader 1904: 159, 162 Abb. 137; Rumscheid 2006: 407 Nr. 2 Taf. 1/2 (Berlin Antikensammlung, Env. No. TC 8586. KY 10,3 cm. MÖ 2./1. yüzyıla tarihlenir). 129 bk. Winter 1903: 180 Nr. 6 (Psyche ?); Wiegand – Schrader 1904: 322, 332-334 Abb. 369 (Nike); Rumscheid 2006: 407-408 Nr. 3 Taf. 1/3 (Isis – Nike). (Berlin Antikensammlung, Env. No. TC 8633. KY 19,5 cm. Afet katmanına yani MÖ 135’ten önceye tarihlenir). 130 Wiegand – Schrader 1904: 111 Abb. 80; Regling 1927: 144-145 (1898 yılında Söke’den satın alınmış ve Athena kült heykelinin kaidesinde bulunduğu bilgisi verilmiştir. Saf altından olan yüzüğün ağırlığı 12,95 gr). 131 Wiegand – Schrader 1904: 393 Abb. 522/a (Berlin, Env. No. 10111). 132 bk. Raeck 2003: 368 Abb. 35 (224,2 gr). 26 görülür133. Bu örnekle aynı formda bir başka vazodaki damgada ise bu sefer meander halkası içerisinde miğferli başı hafifçe soluna dönmüş bir Athena betimi (Resim 19) yer almaktadır134. Diğer bir örnekte (Resim 20) ise Tanrıça Athena’nın başı cepheden betimlenmiştir135. Ayrıca kentteki konutlarda bulunmuş kek damgaları üzerinde de Athena betimleri mevcuttur. Bu örneklerde miğferli ve mızraklı cepheden betimlenmiş Athena büstü136 ile arkasında akroterli bir alınlığın yer aldığı miğferli Athena başı (Resim 21)137 görülmektedir. Ayrıca bir kek damgası üzerinde biri, hızla ilerleyen dört atlı bir arabanın arkasında duran ve diğeri sürücüye doğru elinde çelenkle uçan olmak üzere iki Nike betimi (Resim 22) bulunmaktadır138. Kentte sevilen bir nesne olan kek damgaları üzerinde Nereid (Resim 239) gibi çok farklı kişilikler de görülmektedir139. 2.1.1.2. Epigrafik Buluntular Priene’de Tanrıça Athena ve kültüne dair bulunan yazıtlar adak, onur ve sınır stellerinden oluşmaktadır. Priene kentinin koruyucu tanrıçası Athena Polias, yeni kurulan kentte ilk ve en büyük kutsal alan ile onurlandırılmıştır140. Tanrıçanın en erken yazıtları MÖ 4. yüzyıldan kalmadır. Bunlardan üçü adak yazıtı iken bir örnek onur yazıtıdır. Adak yazıtlarından ilki (Kat. No. 1) Mısırlı Tanrılar Kutsal Alanı’nın kuzeyindeki dağ eteğinde bulunmuş ve büyük oranda eksik olmasına rağmen yazıttaki iki şahıs ismi ve Athena ifadesi, tanrıçaya adak yapıldığının göstergesidir. MÖ 4. yüzyıldan kalma bir diğer adak yazıtı (Kat. No. 2), Ephesos Artemis Tapınağı neokorosu Megabyxos’a ait olup Athena Terası’nın kuzeydoğusundaki Bizans kilisesinin 133 Wiegand – Schrader 1904: 424-425, 430 Nr. 88 Abb. 542/2, 548 (Vazo yükseklik 125 cm). Benzer bir örnek için bk. Wiegand – Schrader 1904: 426, 430 Nr. 96 Abb. 543. 134 Wiegand – Schrader 1904: 425, 430 Nr. 91 Abb. 548 (Vazo yükseklik 9 cm). 135 Wiegand – Schrader 1904: 426, 430 Nr. 97 Abb. 548 (Damga çapı 2,5 cm). Son damga örneği için bk. Wiegand – Schrader 1904: 426 Nr. 95 Abb 543 (vazo yükseklik 10 cm). 136 bk. Wiegand – Schrader 1904: 465-466 Nr. 236 Abb. 573 (Damganın çapı 6 cm). 137 bk. Wiegand – Schrader 1904: 465-466 Nr. 237 Abb. 573 (Damganın çapı 9 cm). 138 bk. Wiegand – Schrader 1904: 465-466 Nr. 241 Abb. 573 (Damganın çapı 11 cm). 139 Wiegand – Schrader 1904: 466 Abb. 573. 140 Rumscheid 2000: 106. 141 Blümel – Merkelbach 2014: 371 Nr. 151. Eksik Olası tamamlama ]Λ E O M E [ [K]Λ E O M E[N H Σ] [K]λεομέ[νης] ]O M E N [ [ΘΕ] O M E N[Ε Ο Σ] [Θε]ομέν[εος] ]Θ Η Ν Α Ι [ [Α]Θ Η Ν Α Ι [Η Ι] [᾽Α]ϑηναί[ηι]141. 27 güneyindeki geç dönem evinde bulunmuştur. Ephesos Artemis’i neokorosu Megabyxos oğlu Megabyxos’a dair bu yazıt142, Hiller von Gaertringen’e göre kentte bulunmuş bir diğer yazıtta143 bahsedilen bronz heykelin144 kaidesine aittir145. “Megabyxos oğlu [M]e[gabyxos], Ephesos Artemis’i neokorosu” yazan kısmın korunduğu yazıtta “Μεϒαβúξος” ismi yalın haldedir. Bu sebeple yazıt olasılıkla Megabyxos’un Athena Tapınağı’nın yapımına verdiği destekle bağlantılıdır146. Athena Tapınağı’nın kuzeydoğu antesinin üst bloklarından birinin ön yüzündeki MÖ 334-323’e tarihli bir adak yazıtındaki (Kat. No. 3) ifadeden hem tapınağın sahibinin Tanrıça Athena Polias olduğu belgelenir, hem de Büyük İskender’in kentteki varlığına tanık olunur. βασιλεúς ’Aλέξανδϱος άνέθηϰε τόν ναόν ’Αθηναίηι Πολιάδι “Büyük İskender, tapınağı Athena Polias’a adadı147” Yazıt, olasılıkla Büyük İskender’in Granikos zaferinden sonra (MÖ 334) Ephesos’ta bulunduğu sırada Priene’ye yaptığı bir ziyarette tapınağa yerleştirilmiştir. Büyük İskender, tapınağın yapımına bağış yaparak destek vermiş olmalıdır148. Strabon’dan aktarıldığına göre, Ephesos’ta Büyük İskender, Artemis Tapınağı’nın yapımını bir yazıt karşılığında ödeyeceğine söz verdiğinde Ephesoslular bunu reddetmiştir. Bu yazıt böyle bir bağışın kabulünü gösteriyor olmalıdır149. 142 Yazıt için bk. Hiller von Gaertringen 1906: 148 Nr. 231; Blümel – Merkelbach 2014: 370 Nr. 150. 143 Yazıt için bk. Hiller von Gaertringen 1906: 5 Nr. 3; Blümel – Merkelbach 2014: 59-60 Nr. 16. Bu yazıt, Athena Tapınağı’nın tamamlanması için Ephesoslu Megabyxos’a dair onuru içerir. Yazıtta Megabyxos oğlu Megabyxos Athena Tap