T. C. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ PSİKOLOJİ ANABİLİM DALI KATEGORİ VE ÇAĞRIŞIM LİSTELERİNDE GÖRÜLEN SAHTE ANILARIN SİNYAL TESPİT TEORİSİ İLE İNCELENMESİ (YÜKSEK LİSANS TEZİ) Yıldız ÖZKILIÇ BURSA – 2011 i ii T. C. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ PSİKOLOJİ ANABİLİM DALI KATEGORİ VE ÇAĞRIŞIM LİSTELERİNDE GÖRÜLEN SAHTE ANILARIN SİNYAL TESPİT TEORİSİ İLE İNCELENMESİ (YÜKSEK LİSANS TEZİ) Yıldız ÖZKILIÇ Danışman Prof. Dr. Hasan Gürkan TEKMAN BURSA - 2011 iii ÖNSÖZ Yüksek lisans eğitimim ile tez yazım süresi boyunca yönlendirmeleri, bilgileri ve desteği için danıĢmanım Prof. Dr. Hasan Gürkan Tekman’a çok teĢekkür ederim. Deneysel Psikoloji bilimine yönelmemdeki desteği ve motivasyonu için Doç. Dr. Münire Özlem Çevik’e ayrıca teĢekkür ederim. Eğitim hayatımın her anındaki destekleri ve anlayıĢları için aileme çok teĢekkür ederim. ArkadaĢlarım ġeyda Özdinler, AraĢ. Gör. AyĢe Yıldız, Öğr. Gör. Dr. Elvan Melek Ertürk ve AraĢ. Gör. AyĢenur Bilge Zafer’e tez süresince verdikleri desteklerden dolayı minettarım. iv ABSTRACT Name and Surname : Yıldız ÖZKILIÇ University : Uludağ University Institution : Social Science Institution Field : Psychology Branch : Experimental Psychology Degree Awarded : Master Page Number : X + 111 Degree Date : 23 / 03 / 2010 Supervisor : Hasan Gürkan TEKMAN Analyzing Categorical and Associational False Memories With Signal Detection Theory Human memory is a not perfect system and it can generate some memory illusions. Understanding these illusions is important for explaning memory systems and its faults. False memory is a cognitive illusion which can be described as both remembering events and informations in a wrong way, or remembering events which did not occur in real life. False memory phenomenon is studied experimentally with using DRM (Deese-Roediger-McDermott) word lists and category lists. Using both two types of word lists generate false memory, however using DRM lists cause more memory illusions than using category lists. Aims of this research are computing bias, sensitivity and recollection parameters values of the critical (the word which has the highest association power in the list), related (the word, which matches with the critical one, from the list) and unrelated (words which does not have any association with either critical or related ones) words and comparing these values between two lists. The results of the experiment showed that bias, sensitivity and recollection parameters did not differ between two lists. Bias parameter values are different between word types and subjects gave more positive responses for the critical words than the other word types. Keywords: False Memory, Association Lists, Category Lists, Signal Detection Theory. v ÖZET Yazar Adı ve Soyadı : Yıldız ÖZKILIÇ Üniversite : Uludağ Üniversitesi Enstitü : Sosyal Bilimler Enstitüsü Anabilim Dalı : Psikoloji Bilim Dalı : Deneysel Psikoloji Tezin Niteliği : Yüksek Lisans Tezi Sayfa Sayısı : X + 111 Mezuniyet Tarihi : 23 / 03 / 2010 Tez DanıĢmanı : Hasan Gürkan TEKMAN KATEGORİ VE ÇAĞRIŞIM LİSTELERİNDE GÖRÜLEN SAHTE ANILARIN SİNYAL TESPİT TEORİSİ İLE İNCELENMESİ Ġnsan belleği kusursuz bir sistem değildir ve bu nedenle bellek süreçleri ile ilgili yanılgılar ortaya çıkmaktadır. Bu yanılgıların nedenlerinin anlaĢılması hem belleğin çalıĢma mekanizmalarını anlamak hem de belleğin ne tür yanılgılara düĢebildiğini anlamak açısından önem taĢımaktadır. Sahte anılar olmayan bir anıyı ya da bilgiyi hatırlamak ya da olduğundan farklı hatırlamayı tanımlayan bir biliĢsel yanılgı türüdür. Sahte anılar DRM paradigması adı da verilen birleĢen çağrıĢım listelerinin kullanılması ile deneysel olarak araĢtırılmaktadır. Ancak sahte anılar kategori listeleri kullanılarak da çalıĢılabilinir. ÇağrıĢım ve kategori listelerinin her ikisi de sahte anı üretmekle beraber çağrıĢım listelerinin kullanılması kategori listelerinin kullanılması durumuna göre daha fazla sahte anıya yol açmaktadır. Bu çalıĢmanın amacı; çağrıĢım listeleri ve kategori listelerinde bulunan kritik, iliĢkili ve iliĢkisiz kelimelerin ürettikleri yanlılık, duyarlılık ve anımsama değerlerini hesaplamak ve iki liste arasında bu parametreler açısından ne tür etkileĢimler olduğunu incelemektir. Sahte anımsamaya yol açan kritik kelimelerin bu üç parametre açısından diğer kelime türlerine göre farklılaĢıp farklılaĢmadığını ortaya koymak çağrıĢım iliĢkisinin gücünün hem bu parametreler için hem de sahte anı üretimi için anlamının değerlendirilmesini mümkün kılacaktır. Yapılan deneylerin sonucunda anımsama ve duyarlılık süreçlerinin sahte anı üretimi ile istatistksel olarak anlamlı bir iliĢkisi bulunmaz iken, yanlılık süreci sahte anı üretimi ile iliĢkili bir süreç olarak ortaya çıkmıĢtır. Anahtar Sözcükler: Sahte Anılar, ÇağrıĢım Listeleri, Kategori Listeleri, Sinyal Tespit Teorisi. vi KATEGORİ VE ÇAĞRIŞIM LİSTELERİNDE GÖRÜLEN SAHTE ANILARIN SİNYAL TESPİT TEORİSİ İLE İNCELENMESİ İÇİNDEKİLER TEZ ONAY SAYFASI.......................................................................................................... ii ÖNSÖZ.................................................................................................................................... iv ABSTRACT............................................................................................................................ v ÖZET....................................................................................................................................... vi ĠÇĠNDEKĠLER ...................................................................................................................... vii TABLOLAR .......................................................................................................................... ix ġEKĠLLER ........................................................................................................................... x GĠRĠġ .................................................................................................................................... 1 BİRİNCİ BÖLÜM (ÇAĞRIŞIM VE KATEGORİ LİSTELERİNDE BULUNAN SAHTE ANILARIN AÇIKLANMASI) 1. ÇağrıĢım ve Kategori Listelerinde Bulunan Sahte Anıların Açıklanması.................................... 9 1.1. Sahte Anılar .......................................................................................................................... 9 1.2. Sahte Anıların Tarihçesi ....................................................................................................... 10 1.3. BirleĢen ÇağrıĢımlar Görevi ................................................................................................ 14 1.4. Kategori Ġçi ÇağrıĢımlar ve Sahte Hatıralar ........................................................................ 17 1.5. Sahte Anıları Açıklayan Temel Teoriler ve YaklaĢımlar .................................................... 21 1.5.1. Tematik Tutarlılık ve Belirsiz Ġz Teorisi .................................................................. 21 1.5.2. Prototip Teorisi ....................................................................................................... 22 1.5.3. Özellik ÖrtüĢmesi ................................................................................................... 22 1.5.4. Aktivasyon/Ġzleme YaklaĢımı ................................................................................. 23 1.6. Kategori Listeleri ve ÇağrıĢım Listeleri Arasında Gözlenen Sahte Anılar Arasındaki Farkların Açıklanması ....................................................................................................................... 25 vii İKİNCİ BÖLÜM (SİNYAL TESPİT TEORİSİ VE SİNYAL TESPİT TEORİSİ İLE SAHTE ANILARIN ÇALIŞILMASI) 2. Sinyal Tespit Teorisi ve Sinyal Tespit Teorisi ile Sahte Anıların çalıĢmas............................. 31 2.1. Sinyal Tespit Teorisi, Yüksek EĢik Modeli ve Ġkili Süreç Modeli....................................... 32 2.2. Sinyal Tespit Teorisi ile Sahte Anıların Ġncelenmesi........................................................... 35 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM (KATEGORİ VE ÇAĞRIŞIM LİSTELERİNDE BULUNAN SAHTE ANILARIN SİNYAL TESPİT TEORİSİ İLE DENEYSEL OLARAK İNCELENMESİ) 3. Kategori ve çağrıĢım listelerinde bulunan sahte anıların sinyal tespit teorisi ile deneysel olarak incelenmesi................................................................................................................................42 3.1. Yöntem ....................................................................................................................................44 3.1.1. Katılımcılar .....................................................................................................................44 3.1.2. Materyaller......................................................................................................................45 3.1.2.1. Kategori Listeleri................................................................................................45 3.1.2.2. ÇağrıĢım Listeleri...............................................................................................47 3.1.3. ĠĢlem...............................................................................................................................48 3.1.3.1. ÇalıĢma Evresi....................................................................................................48 3.1.3.2. Test Evresi...........................................................................................................49 3.2. Bulgular.....................................................................................................................................50 3.2.1. Kategori ve ÇağrıĢım Listelerinde Bulunan Kelime Türlerinin Hata Karelerinin Toplamı..................................................................................................................51 3.2.2. ÇağrıĢım Listelerinde ve Kategori Listelerinde Gözlenen Anımsama Sürecinin Ġstatiksel Olarak Analiz Sonuçları.......................................................................53 3.2.3. ÇağrıĢım Listeleri ve Kategori Listelerinde Bulunan Kelimelerin Duyarlılıklarının Varyans AnaliziSonuçları....................................................................................55 3.2.4. ÇağrıĢım Listelerinde ve Kategori Listelerinde Görülen Yanlılıkların Varyans AnaliziSonuçları..................................................................................................56 SONUÇ VE DEĞERLENDĠRMELER..................................................................................60 KAYNAKLAR...................................................................................................................................70 EKLER.................................................................................................................................................77 viii TABLOLAR Tablo 1 Kategori ve Çağrışım Listelerinde Bulunan Kelimelerin Hata Kareleri Toplamlarının Varyansın Tekrarlı Ölçümleri ile Analizi Sonuçları ......... 50 Tablo 2 Kategori ve Çağrışım Listelerinde Görülen Anımsamanın Varyansın Tekrarlı Ölçümleri ile Analizi .................................................................. 51 Tablo 3 Kategori ve Çağrışım Listelerinin Anımsama Değerleri Ortalamaları ve Standart Hataları ...................................................................................... 52 Tablo 4 Kategori ve Çağrışım Listelerinde Bulunan Kelime Türlerinin Duyarlılıklarının Tekrarlı Ölçümlerle Varyans Analizi Sonuçları .......... 53 Tablo 5 Çağrışım ve Kategori Listelerinde bulunan Kelimeler Basamaklarının Yanlılık Değerleri Ortalamaları ve Bu Ortalamaların Standart Hataları... 55 Tablo 6 Kategori ve Çağrışım Listelerinde Görülen Yanlılıkların Varyansın Tekrarlı Ölçümleri ................................................................................................. 55 ix ŞEKİLLER ġekil 1.1 Atkinson ve Shriffrin (1971)’in Çok Depolu Bellek Modeli ..................... 2 ġekil 1.2 İnsan belleği sistemlerinin sınıflandırılması ............................................. 3 ġekil 2.1 Yanıt kriterinin hedef ve çeldirici dağılımları ayırmasına bağlı olarak eski ve yeni kelimelerin adlandırılması ........................................................... 31 ġekil 2.2 Sinyal tespit teorisinin parametreleri olan yanlılık (c) ve duyarlılığın (d’) eski ve yeni kelime dağılımları üzerindeki gösterimi ............................... 32 ġekil 2.3 İkili süreç sinyal tespit etme modeline göre belirlenen ROC eğrisi ......... 34 ġekil 2.4 Yukarıdaki Şekilde 3 tür kelime türü için test esnasında deneklerin uyguladıkları kriterler gösterilmiştir ........................................................ 36 ġekil 3.1 Çağrışım ve kategori listelerinde bulunan kelime türlerinin hata kareleri ortalamaları ve standart hata değerlerinin grafiği .................................. 50 ġekil 3.2 Çağrışım ve Kategori Listelerinde bulunan kelime türlerine ait anımsama ortalamaları ve bu ortalamaların standart hata değerleri grafiği ........... 52 ġekil 3.3 Kategori ve Çağrışım Listelerinde bulunan kelime türlerinin duyarlılık ortalaması değerleri ve standart hatalarının grafiği ............................... 53 ġekil 3.4 Kelime türlerine göre yanlılık ortalamaları ve bu ortalamaların standart hata değerleri ............................................................................................ 54 ġekil 3.5 Kategori ve Çağrışım Listelerinde bulunan kelimelerin (kritik-ilişkili- ilişkisiz) basamaklara göre yanlılık ortalamalarının grafiği ................... 56 x GĠRĠġ Bellek bir anlamda bizi var eden yapıdır. Çoğu insan tarafından geçmiĢi hatırlamada kullanıldığı düĢünülen bu yapı sadece geçmiĢi hatırlamak için değil, Ģimdi ve gelecekte ne yapacağımıza karar verebilmemiz ve harekete geçebilmemiz için de vardır. Bellek teorisyenleri bilgilerin belleğe aktarılırken çeĢitli süreçlerden geçtiğini ve bellek sistemimizin çeĢitli depolardan oluĢtuğunu söylemektedirler. Bilgilerin belleğe aktarılması ve hatırlanması ile ilgili süreçler; kodlama, depolama ve geri getirmedir. Kodlama; maruz kalınan bilgiye dair fiziksel izin belleğin kabul edeceği kodlara çevrilip bu kodların belleğe kaydedilme sürecidir. Kodlama süreçleri, belleğe neyin depolanacağını belirler. Ayrıca zihinde tutma esnasında varolan Ģartlarla birlikte hangi bilginin sonuç olarak geri getirilebileceğini de belirler. Hatırlanabilen bilgiler daha önce belleğe depolanmıĢ bilgilerdir ve nasıl hatırlanacağı onun nasıl depolandığına bağlıdır (Atkinson ve Shiffrin, 1971: 82-90). Bellek sistemimiz farklı depolardan oluĢmaktadır. Atkinson ve Shiffrin (1971) belirtmiĢ oldukları bu çok depolu sistem ġekil 1.1‟de gösterilmiĢtir. DeğiĢik fiziksel modalitelerdeki (görsel, iĢitsel, dokunsal) çevresel bilgiler duyu alıcıları tarafından iĢlemlenir ve kısa süreli belleğe (KSB) aktarılır. Bilgi geçici olarak kısa süreli bellekte kalır ve bu kalacağı süre kontrol süreçlerine bağlıdır. Bilgi kısa süreli bellekte kalırken uzun süreli belleğe (USB) aktarılabilir. Ayrıca bilgi kısa süreli bellekte kalırken bu bilgi ile iliĢkili uzun süreli bellekte bulunan diğer bilgiler aktive olup kısa süreli belleğe gelir. Örneğin bir kiĢi elma gördüğünde bu görsel bilgi iĢlenip kısa süreli belleğine aktarılır ve elma ismi uzun süreli bellekten çağrılarak elmanın ismi söylenebilir. Belleğin yapısını ve iĢleyiĢini araĢtıran çalıĢmacılar onu tek bir sistem gibi değerlendirmek yerine farklı iĢlevleri olan sistemlerden oluĢan tek bir bütün olarak değerlendirmiĢlerdir. Bellek araĢtırmaları alanında insan belleği ile ilgili yapılan taksonomik gösterimler belleğin farklı yapıları olduğunu vurgulamaktadır (Magnussen ve Helstrup, 2007: II, 6). ġekil 1.2‟de bu sistemlerin genel bir sınıflandırılması gösterilmektedir. Olaysal – anlamsal bellek, önceden deneyimlenmiĢ olayların hatırlanması ve kazanılmıĢ bilginin açık biçimde anımsanması ile ilgili iken; beceri kazanma, duygusal koĢullama ve algısal öğrenme gibi önceki deneyimleri doğrudan 1 fakat örtük biçimde ifade edilmesine yarayan baĢka bellek sistemleri de bulunmaktadır (Magnussen ve Helstrup, 2007: II, 7). Şekil 1.1. Atkinson ve Shiffrin (1971)’in Çok Depolu Bellek Modeli. Bu farklı bellek sistemleri bilgileri farklı formatlarda saklarlar ve belli bir formatta saklanan bu bilgiler diğer bellek sistemlerine doğrudan aktarılamaz. Bu nedenle bir sistemde saklanan bir bilgi diğer sistemler için hemen ulaĢılabilir olmamaktadır. Bellek sistemleri birbirinden bağımsız ve paralel olarak bilgileri iĢlerler ve deneyimlerin çoğu paralel olarak kendilerine özgü formatlarda kaydedilip saklanarak bir düzen içinde çalıĢan farklı bellek sistemlerinin yardımı ile geri getirilir (Magnussen ve Helstrup, 2007: II, 7). Bellek biliĢsel mekanizmaların en önemli dayanak noktasıdır. Birçok zihinsel süreç bellek yapıları aracılığı ile sürdürülür. Bu nedenle belleğin çalıĢma mekanizmalarını anlamak biliĢsel bilimler açısından oldukça önemlidir. Ancak belleğin nasıl iĢlediğini anlamanın yanısıra nerede hatalar yaptığını ve bu hataların nedenlerini 2 anlamak da önemlidir. Bu tür bilgiler belleğe ait yapılar ve iĢleyiĢi hakkında oldukça aydınlatıcı bilgiler sağlamaktadır. Şekil 1.2. İnsan belleği sistemlerinin sınıflandırılması. Bellek yanılgıları arasında yer alan sahte anılar fenomeni hem deneysel olarak çalıĢılması kolay olan DRM paradigması ile çalıĢıldığı, hem de bellek yanılgıları ile ilgili yararlı bilgiler sağladığı için bu alanda çalıĢan araĢtırmacıların sıklıkla araĢtırdıkları bir konu haline gelmiĢtir. Sahte anılar araĢtırmacılar tarafından ilk olarak kiĢinin hiç yaĢamadığı bir deneyimi yaĢamıĢ gibi aktardığı durumlara verilen özel bir psikolojik kullanım iken sonradan yapılan araĢtırmalar ile bu tanım diğer bellek hataları için de kullanılmaya baĢlanmıĢtır. Örneğin bir olaya ait detaylar hakkında eksik bilgilerin bulunduğu veya anlamsal çağrıĢımların varolmayan kelime ya da olayları kiĢinin hatırlamasına neden olduğu durumlarda kullanılmaktadır (Magnussen ve Helstrup, 2007: II, 8). Hiç olmayan olayları hatırlamak ya da olayları olduğundan farklı ayrıntılarla hatırlamak görgü tanıklığı olaylarının ve terapi ortamında geri getirilen anıların güvenilirliğinin sorgulanmasına da neden olmuĢtur. Sahte anılar, kiĢi bir olaya ya da bilgiye maruz kaldıktan hemen sonra görüldüğü gibi (kısa süreli bellek); günler, haftalar ya da aylar sonra yapılan ölçümlerde de gözlenmektedir (Gallo, 2006: I, 3). Bu nedenle sahte anılar episodik bellek süreçleri ile iliĢkilidir. Episodik bellek belirli zamanlarda belirli yerlerde olan olayların hatırlanması ya da bu bilgiler ile ilgili “ne”, “nerede” ve “ne zaman” gerçekleĢtiği ile ilgili detayların geri getirilmesini içermektedir (Tulving, 2002: 10). Yani episodik bellek sayesinde kiĢi geçmiĢindeki anıları ya da deneyimlerini bilinçli bir biçimde geri getirebilmektedir. Maruz kalınan bilgi ya da deneyim ile bunlara ait uzun süreli episodik bellekte bulunan diğer bilgilerin oluĢturduğu çağrıĢımlar; eski ve yeni bilgiler arasında iliĢki kurulmasını ve 3 öğrenilmesini sağladığı gibi sahte anıların da oluĢmasına neden olmaktadır (Gallo, 2006: I, 3). Sahte anılar görgü tanıklığı, terapi ortamları gibi gündelik hayat içerisinde ortaya çıkıĢ biçimleri açısından araĢtırılmakla beraber aynı zamanda deneysel olarak laboratuar ortamında çeĢitli yöntem ve tekniklerin kullanılması ile de çalıĢılmaktadır. Laboratuar ortamında çalıĢılan yöntemlerden biri birleĢen çağrıĢımlar görevi diğer bir adı ile Deese-Roediger-McDermott (DRM) paradigmasıdır. Sahte anıları çalıĢmada çağrıĢım listeleri ilk kez Deese tarafından 1959 yılında kullanılmıĢtır. Bu çalıĢmanın bulguları o dönemde çok ilgi görmese de 1995 yılında Roediger ve McDermott‟un bu çalıĢmayı tekrardan ele alması ile biliĢsel psikoloji alanında yeniden değerlendirilmiĢtir. DRM paradigmasında bir kritik kelime ile çağrıĢımı bulunan kelime listeleri deneklere sunulmaktadır ve denekler test aĢamasında çalıĢtıkları kelimelerin yanısıra çalıĢma aĢamasında sunulmayan kritik kelimeyi de gördüklerini söylemektedirler. Örneğin uyku kritik kelimesi için olan listede, rüya, yatak, gece, yastık, rahatlık, huzur, güzellik, tulum, göz, yurt, bulut, saat, dinçlik, derin, sersemlik kelimeleri bulunmaktadır. Bu kelimelerin sunulması kritik kelime olan “uyku” kelimesinin yanlıĢ olarak test esnasında görmüĢtüm Ģeklinde değerlendirilmesine ya da hatırlanmasına neden olmaktadır. ÇağrıĢım listelerinde olduğu gibi kategori listelerinin kullanılması da sahte anıların üretilmesine neden olmaktadır (Smith ve diğer., 2000: 386-395). Örneğin, sebzeler kategorisine ait en yüksek kategori sıklığına sahip kelime olan ıspanak kelimesi kritik kelime olarak seçilir ve listedeki diğer kategori üyeleri; pırasa, lahana, kereviz, domates, fasülye, patlıcan, karnabahar, havuç, patates, kabak, enginar, marul, biber, bezelye ve salatalık çalıĢma aĢamasında sunulur ve test aĢamasında ıspanak kelimesi yanlıĢ olarak tanınır veya hatırlanır. Sahte anılar kapsamında DRM paradigması ve kategori listeleri kullanılırken farklı test yöntemleri kullanılmaktadır. Bunlardan genel olarak kullanılan iki tanesi hatırlama ve tanıma testleridir. Hatırlama testleri kullanılan çalıĢmalarda deneklerden çalıĢma evresindeki kelime listelerini gördükten hemen sonra bu listelerdeki kelimeleri hatırlayarak herhangi bir sırada yazmaları istenmektedir. Tanıma testlerinde ise deneklerin karĢısına çalıĢma esnasında görülmüĢ kelimeler, liste kelimeleri ile çağrıĢımı bulunan ancak çalıĢma evresinde görülmemiĢ olan kritik kelimeler ve bazen de birbiri ile iliĢkisiz kelimeler çıkmaktadır. Deneklerden gördükleri her bir kelime için çalıĢma 4 evresinde karĢılaĢtıklarını düĢünüyorlar ise “eski” yanıtını, kelime ile çalıĢma evresinde karĢılaĢmadıklarını düĢünüyorlar ise “yeni” kararını vermeleri beklenmektedir. Roediger ve McDermott‟un yaptığı bir çalıĢmada (1995) hatırlama testleri sonucunda liste kelimeleri ile yüksek çağrıĢımı bulunan kritik kelime (diğer bir kullanımı ile çeldirici kelime) %55 oranında hatırlanmaktadır ve bu oran çalıĢma listelerinin ortalarında bulunan kelimelerin doğru olarak hatırlanması oranına yakın bir orandır. Hatırlama testlerinde listelerin baĢında ve sonunda bulunan kelimeler ortalarında bulunan kelimelere göre daha yüksek oranda hatırlanmaktadır (Roediger ve McDermott, 1995: 803-814). Yine aynı çalıĢmada tanıma testleri kullanılmıĢ ve sonuç olarak; çalıĢma listelerinde bulunan kelimeler ile yüksek çağrıĢım gücüne sahip kritik kelimelerin yanlıĢ olarak tanınması (r= 0.72) çalıĢma listeleri ile çağrıĢım olmayan iliĢkisiz kelimelerin yanlıĢ olarak tanınmasına göre (r= 0.16) daha fazla gerçekleĢmiĢtir (Roediger ve McDermott, 1995: 803-814). YanlıĢ tanıma ile ilgili bir diğer önemli bulgu ise deneklerden verdikleri kararlara dair değerlendirme yapmaları istendiğinde, kritik kelimeler için „biliyorum‟ değerlendirmelerinden (belirsiz bir aĢinalık) çok „hatırlıyorum‟ biçiminde daha net değerlendirmelerde bulunmalarıdır. Bu bulgu yanlıĢ tanımaların gücünü göstermektedir, çünkü hatırlıyorum yargıları deneklerin bu kelimeleri çalıĢma evresinde gördüklerine yüksek bir güven ile inandıklarını göstermektedir. Bu alanda yapılan araĢtırma sonuçları tanıma belleğinin aşinalık ve anımsama olarak adlandırılan iki farklı bellek sürecine sahip olduğunu göstermiĢtir (Tulving 2002: 1). AĢinalık durumu bir uyarıcı ya da durum ile daha önceden de karĢılaĢıldığına dair bir hissin olduğu ancak detaylı bilgilerin geri getirilemediği tanımaları ifade etmede kullanılır. Anımsama ise hatırlanan bilgi ya da durum ile ilgili olarak detaylı algıların, anıların ve bilgilerin geri getirildiği duruma karĢılık gelmektedir. Hatırlama testlerinde verilen kararlar anımsamadan, tanıma testlerinde verilen kararlar ise anımsama ve aĢinalıktan etkilenmektedir (Chan ve McDermott, 2007: 431-437). Tanıma testlerinde verilen biliyorum yanıtları aĢinalıktan hatırlıyorum yargıları ise anımsamadan etkilenmektedir (Yonelinas, 2002: 441-517). ÇağrıĢım ve kategori listelerinin ürettiği sahte anılar bu çalıĢmada sinyal tespit etme teorisinin parametreleri olan anımsama, duyarlılık ve yanlılık değerleri açısından incelenmiĢ, iki tür listede bulunan kelimelerin bu parametreler açısından farklılaĢıp farklılaĢmadığı karĢılaĢtırılmıĢtır. Böyle bir inceleme yapılmasının nedeni tanıma 5 belleğinin aĢinalık ve anımsama gibi iki farklı süreçten etkilenmesi ve bu süreçlerin sahte anı üretme üzerindeki etkilerinin olup olmadığı ve eğer var ise bu süreçlerin iki tür liste arasında aynı Ģekilde iĢleyip iĢlemediğini karĢılaĢtırarak kategori ve çağrıĢım listelerinin sahte anı üretme oranlarını bu çerçevede açıklamaya çalıĢmaktır. ÇalıĢma evresinde görülen kelimeler ile çalıĢma evresinde görülmeyen kelimelerin denekler tarafından tanıma testinde görülmüĢ olup olmadıklarının değerlendirilmesi sonucunda hesaplanan yanlıĢ alarm ve isabet değerleri kullanılarak; çalıĢılan ve çalıĢılmayan kelimelerin duyarlılık, yanlılık ve anımsama değerleri hesaplanmaktadır. Sinyal tespit teorisi ile değerlendirilen bu parametrelerden ilki olan anımsama süreci bir kelimeye özgü algıların ve bilgilerin ne derecede hatırlandığının ölçülmesini mümkün hale getirir. Duyarlılık ise tanıma testinde değerlendirilen uyarıcı ya da kelimenin çalıĢma evresinde görülüp görülmediğinin ayırt edilebilirlik düzeyini belirtir. Yanlılık parametresi tanıma testinde bir kelimenin görülüp görülmediği uçlarından hangisine doğru bir değerlendirme yapıldığına karĢılık gelmektedir. ÇağrıĢım listeleri ve kategori listeleri kullanılarak sahte anıların incelendiği çalıĢmalar sonucunda çağrıĢım listelerinin kategori listelerine oranla daha yüksek düzeyde sahte anı ürettiği ortaya konmuĢtur. Bu çalıĢmada anımsama, duyarlılık ve yanlılık hesaplamaları yapılacak olan kelime türleri; kritik, iliĢkili ve iliĢkisiz kelimelerdir. Kritik kelime, ait olduğu listede bulunan kelimeler ile en yüksek çağrıĢım gücüne sahip olan kelimedir ve bu kelimeler çalıĢma evresinde sunulmayıp sadece test aĢamasında sunulduklarında sıklıkla sahte tanıma yanıtları ortaya çıkarmaktadırlar. ĠliĢkili kelime, çağrıĢım ya da kategori listelerinde bulunan diğer üyeler arasından seçilen bir kelimedir. ĠliĢkisiz kelime ise birbiriyle anlam iliĢkisi bulunmayan kelimelerden oluĢan bir liste içinde karĢılaĢılan ve baĢka listelerdeki kelimelerle de iliĢkili olmayan kelimedir. Üç tür kelimenin sinyal tespit teorisinin parametreleri açısından ürettikleri değerlerin karĢtırılmasının nedeni çağrıĢım gücü en fazla olan kritik kelimenin diğer kelime türlerine göre ürettiği yanlılık, duyarlılık ve anımsama değerlerinin farklılaĢıp farklılaĢmasına bağlı olarak sahte anı üretmede bu parametrelerin etkilerini ölçmektir. Liste üyelerinden iliĢkili kelime seçilmesinin nedeni diğer liste üyelerinin bu parametreler açısından kritik kelimeye göre sahte anı üretmede bir farklılığının bulunup bulunmadığını değerlendirmektir. ĠliĢkisiz kelimeler ise çağrıĢım iliĢkisi dahil olmadığında tanıma testinde üç tür parametre açısından nasıl bir 6 sonuç çıkacağını değerlendirmek böylelikle bu tür parametrelerin sahte anı üretmede çağrıĢım iliĢkisi nedeni ile etkili olup olmadığı test etmek amacı ile çalıĢmaya dahil edilmiĢtir. ÇalıĢmanın Amacı Bu çalıĢmanın amacı; çağrıĢım listeleri ve kategori listelerinde bulunan kritik, iliĢkili ve iliĢkisiz kelimelerin ürettikleri yanlılık, duyarlılık ve anımsama değerlerini hesaplamak ve iki liste arasında bu parametreler açısından ne tür etkileĢimler olduğunu incelemektir. Sahte anımsamaya yol açan kritik kelimelerin bu üç parametre açısından diğer kelime türlerine göre farklılaĢıp farklılaĢmadığını ortaya koymak çağrıĢım iliĢkisinin gücünün hem bu parametreler için hem de sahte anı üretimi için anlamının değerlendirilmesini mümkün kılacaktır. Ġki liste arasında görülen sahte anı oranlarının farklılaĢması üzerinde yanlılık, anımsama ve duyarlılık parametrelerinin etkisi olup olmadığını ortaya koymak bu çalıĢmanın bir diğer amacıdır. ÇalıĢmanın Önemi Yapılan bu çalıĢmanın önemi kategori listeleri ve çağrıĢım listelerinin ürettikleri sahte anıların yanlılık, duyarlılık ve anımsama değerlerinin aynı deneysel düzenleme içinde karĢılaĢtırılmasına olanak vermesinden gelmektedir. Sinyal tespit etme teorisine ait parametrelerin bu çalıĢmada iki tür liste açısından incelenmesi ile kategori ve çağrıĢım listelerinin kullnılması ile gözlenen sahte anılarda; bu parametrelerin etkili olup olmadığı ortaya konulmaya çalıĢılacaktır ÇalıĢmanın Hipotezleri Kategori ve çağrıĢım listelerinin ikisinde de bulunan kritik kelimelerin duyarlılıklarının bu iki listede bulunan iliĢkili ve iliĢkisiz kelimelerin duyarlılıklarından az olması beklenmektedir. Ayrıca bu duyarlılık farkının çağrıĢım listelerinde bulunan kritik kelimeler için kategori listelerinde bulunan kritik kelimelerden daha az olması beklenmektedir. ÇağrıĢım ve kategori listelerinde bulunan kritik kelimeler için olumlu yanıt verme yanlılığının iliĢkili ve iliĢkisiz kelimelere göre daha fazla olması beklenmektedir. Ayrıca çağrıĢım listelerinde bulunan kritik kelimelere verilen olumlu yanıt 7 yanlılıklarının kategori listelerinde bulunan kritik kelimelere verilen olumlu yanıt yanlılığından daha fazla olması beklenmektedir. Kategori ve çağrıĢım listelerinde bulunan kritik kelimelerin anımsanmasının bu listelerde bulunan iliĢkili ve iliĢkisiz kelimelerin anımsanmasından daha az olması beklenmektedir. Ayrıca kategori listelerinde bulunan kritik kelimelerin anımsanmasının çağrıĢım listelerinde bulunan kritik kelimelerin anımsanmasından daha fazla olması beklenmektedir. Gelecek bölümde, ilk olarak sahte anıların tarihsel süreç içerisinde farklı yöntemler ve farklı yaklaĢımlar ile nasıl incelendiği ortaya konulacaktır ve bu çalıĢmada da kullanılacak olan sahte anıları deneysel yöntemlerle çalıĢmak için geliĢtirilen geçerli ve uygulaması kolay olan DRM paradigması hakkında bilgi verilecektir. Sonrasında çağrıĢım listeleri ve kategori listeleri ile sahte anıların bu listeler ile nasıl çalıĢıldığı açıklanacaktır. Sahte anıları açıklayan yaklaĢım ve teorilerden bu çalıĢma kapsamında yararlanılacak olan yaklaĢımlara değinilecek ve de kategori ile çağrıĢım listeleri arasında görülen farklar ve literatürde bu farkları açıklayan yaklaĢımlar açıklanacaktır. Ġkinci bölümde sinyal tespit etme teorisi ve sahte anıların sinyal tespit etme teorisi çerçevesinde nasıl değerlendirildiği ve sinyal tespit teorisine getirilen yüksek eĢik modeli ile tanıma belleğinin nasıl incelendiği ortaya konulacaktır. Üçüncü ve son bölümde ise çalıĢmanın yöntemi ve yapılan istatistiksel analizlerden elde edilen bulgular verilecektir. ÇalıĢmanın sonunda elde edilen bulgular, sahte anılar ile ilgili literatürde bulunan teoriler ve sinyal tespit etme teorisinin parametreleri çerçevesinde tartıĢılacaktır. 8 1. ÇAĞRIġIM VE KATEGORĠ LĠSTELERĠNDE BULUNAN SAHTE ANILARIN AÇIKLANMASI 1.1. SAHTE ANILAR Bellek bir organizmanın bilgileri ve deneyimlerini depolama, muhafaza etme ve geri getirme yeteneğini tanımlar. Ġnsanların çoğu belleklerine son derece güvenirler. Bu güven ihtiyacının ise bir çok haklı nedenleri vardır; çünkü bellek bireyin bütünlüğünün önemli bir parçasıdır. KiĢi her gün maruz kaldığı bilgiler ve uyarıcılar içerisinde bazen bilinçli bazen ise bilinçsiz olarak önemli bulduğu uyarıcıları ve bilgileri belleğinde önceden kodlanan bilgiler doğrultusunda iĢler, ayrıca yeni gelen bilgiler sayesinde belleğindeki bilgiler de bazen değiĢtirilir ve Ģekillenir. KiĢi konuĢmak, düĢünmek ya da matematiksel bir problemi çözmek gibi zihinsel bir iĢlem yaptığı esnada iĢte bu çok güvendiği depo olan belleğindeki bilgileri geri getirir. Ġnsanlar, günlük yaĢamlarında geri getirdikleri bu bilgilerin eksik olabileceğini düĢünür (çünkü bazı bilgileri ya da anıları hatırlayamadıkları unutma durumuna daha önce maruz kalınmıĢtır) ancak yanlıĢ olabileceğini ya da hiç var olmayan bir durumu olmuĢ gibi hatırlayabileceklerini genelde düĢünmezler. Ancak bellek gerçekten de bu denli hatasız ve düzgün çalıĢan bir sistem midir ? BiliĢsel psikologlar bu sorunun cevabını araĢtırmıĢ ve belleğin bir takım hatalar yaptığını ortaya koymuĢtur. Bellek hatalarının bir türü benzer uyarıcıların ve bilgilerin aktive ettiği çağrıĢımlar sonucu ortaya çıkmaktadır. Öğrenme çalıĢmalarında gözlenen uyarıcı genellemesinde ve Ebbinghaus‟un yaptığı çalıĢmalarda deneklerin öğrendikleri maddeleri hatırlamaya çalıĢırken fonolojik benzerliğe dayalı hatalar yapmaları en basit uyarıcıların beyinde bu tür çağrıĢımları aktive ettiğini göstermiĢtir (akt., Gallo, 2006: I, 5-8). Laboratuarda fareler ile yapılan labirentten çıkma görevleri de sadece anlamsal benzerliğin değil iki görev arasındaki algısal/motor benzerliğin bile bu tür aktarımlara ya da hatalara yol açtığını göstermiĢtir . Bu çalıĢmalar farklı fenomenlere ait olsalar da ortak noktaları benzer uyarıcı ya da olayların zihinsel bir karıĢıklığa yol açmasıdır. Benzer çağrıĢımların iĢlenmesi ya da geri getirilmesi sonucu gözlenen bellek hatalarından birisi de sahte anılardır. Sahte anılar, hiç olmayan olayları hatırlamak ve 9 gerçekleĢmiĢ olayların kendisini ya da bu olayla ilgili ayrıntıları olduğundan farklı hatırlamayı içermektedir. Bu olguya iliĢkin ilginin artmasında terapi esnasında danıĢanların terapi sürecinden önce hatırlamadıkları istismar vakalarını bu süreç içersinde hatırladıklarını söylemeleri de etkili olmuĢtur. Bazı araĢtırmacılar, terapi esnasındaki süreçlerin gerçekte varolmayan böyle sahte anılar yaratabileceğini öne sürmüĢlerdir ve bu durumda anıların geri getirilmesi değil terapi sırasında anıların oluĢturulması söz konusudur (Roediger ve McDermott 1995: 803-814). Terapi seansları sırasında varolmayan böylesi durumların kiĢi tarafından deneyimlendiğinin iddia edildiği vakalarda da görüldüğü gibi; insan belleğinden elde edilen çıktı (her zaman olmamakla beraber) girdiden farklıdır. Hatırlama sadece bilginin zamanla unutulması nedeni ile değil; değiĢtirilmesi ve çarpıtılması nedeni ile de bozulabilir (Schacter ve diğer., 1997: 331-342). Hem günlük yaĢamda insanların hatırladıkları anıların güvenirliğinin sorgulanmasına neden olan hem de laboratuar ortamında tasarlanan deneysel düzenlemeler ile belleğin çalıĢma mekanizmaları hakkında önemli verilerin elde edilmesini sağlayan sahte anılar konusunun geçmiĢten günümüze çeĢitli araĢtırmacılar tarafından nasıl incelendiği ve sahte anıları açıklamada kullanılan yaklaĢımların neler olduğu bu anıların anlaĢılması açısından oldukça önemlidir. 1.2. SAHTE ANILARIN TARĠHÇESĠ Sahte anıların geçmiĢten günümüze değerlendirilmesi belleğin mekanizmalarının deneysel olarak ilk çalıĢıldığı zamanlardan baĢlayıp günümüze kadar gelmektedir. Belleğin deneysel olarak çalıĢılmasının uzun bir geçmiĢi ancak kısa bir tarihi vardır. Psikolojide deneysel yöntemin ve özellikle biliĢsel psikolojinin 1960 yıllarından sonra ön plana çıkması bu kısa tarihin nedenini bize sunmaktadır. Bellek araĢtırmacıları bellek hatalarını sık sık rapor etmiĢlerse de bu alandaki çalıĢmalar son 25 yıldır hız kazanmıĢtır. Ebbinghaus 1885 yılında bellek çalıĢmalarını kontrollü değiĢimlemeler ile laboratuar ortamında sürdürerek bellek süreçlerini deneysel olarak inceleyen ilk araĢtırmacı olmuĢtur. Ebbinghaus, yaptığı deneylerde uyarıcıları tekrar etmenin öğrenme üzerindeki etkisini incelemiĢtir. Bu deneylerde, denekler anlamsal bir karĢılığı olmayan harf dizilerini çalıĢıp ardından geri getirmeye çalıĢsalar da sunulmadıkları halde harf dizilerindeki seslerle fonolojik açıdan benzer sesleri de geri getirmiĢlerdir. Bu bulgu yeni karĢılaĢılan uyarıcı ya da bilgilerin belleğe kaydedilmiĢ uyarıcı ve bilgiler ile 10 olan benzerliğinin; bu bilgilerin kaydedilmesi ve bazen geri getirilir iken doğru olarak geri getirilmemesine neden olduğunu göstermesi açısından önemlidir (Gallo, 2006: I, 6). Laboratuar ortamında sistemli olarak yapılan deneylerin sonucu olarak bellek hatalarından ilk bahseden araĢtırmacı 1894 yılında Kirkpatrick olmuĢtur. Yaptığı deneylerde deneklere bilinen objelerin isim listelerini okumuĢ ve hatırlamada yaĢ ve cinsiyet farkı gibi değiĢkenlerin etkisini araĢtırmıĢtır (Gallo, 2006: I, 6) . Denekler kelimeleri hatırlarken listede bulunan kelimeler ile anlamsal olarak iliĢkili olan ancak çalıĢma evresinde sunulmayan kelimeleri geri getirmiĢlerdir ve bu bulgu da çağrıĢımların sahte anı üretmede etkisini gösteren önemli bir bulgu olarak literatürde yer bulmuĢtur (Smith ve diğer., 2002: 436-447). Kirkpatrick gözlenen anlamsal karıĢıklık fenomeninin nedeni olarak, çalıĢma esnasında sunulan kelimeler arasında oluĢan çağrıĢımsal süreçleri göstermiĢtir (Smith ve diğer., 2002: 436-447). Alman biyolog Richard Semon (1904) bellekle ilgili hem doğasını hem de kodlama ve geri getirme süreçlerini içeren oldukça kapsamlı bir teori oluĢturan ilk bilim insanlarından birisidir (akt., Schacter, 1997: I, 5). Bu teoriye göre her yeni bilgi kodlanırken daha önceki düĢünce, imaj ve anılar da o anki duruma dayalı olarak geri getirilmektedir. Bu nedenle yeni kodlanan bilgi sadece gerçekte olan bilgiyi değil ayrıca kodlama esnasında bellekten geri getirilen bilgi ile etkileĢimini de içermektedir. Bu durumda belleğe kodlanan girdi sadece gerçeği içermiyorsa bellekten getirilen çıktı çarpıtılmıĢ olacak ve bu durumda da bellek yanılgıları gözlenecektir (Schacter, 1997: I, 6). Bellekten getirilen bilginin çarpıtılması sadece biliĢsel psikoloji kapsamında değil baĢka alt alanlardaki araĢtırmacılar tarafından da değerlendirilmiĢtir. Sigmund Freud 1896 yılında bellek çarpıtmalarını kendi klinik çalıĢmalarında farklı bir Ģekilde değerlendirmiĢ ve bugün bile tartıĢmalı olan bastırma mekanizması altında tanımlamıĢtır (Schacter, 1997: I, 6). Freud, bastırma mekanizmasını değiĢik zamanlarda değiĢik Ģekillerde kullanmıĢ olsa da bunların ortak noktası geçmiĢ deneyimlerin geri getirilirken dinamik ve savunmacı süreçler tarafından çarpıtılabilinmesidir. Bu tarz savunma mekanizmalarından etkilenerek geri getirilen bilginin her zaman doğruyu yansıtmayacağını söyleyen Freud bellek yanılgılarını kendi psikoanalitik bakıĢ açısı ile değerlendirmiĢtir (akt., Schacter, 1997: I, 6). Kirkpatrick‟in çalıĢması ve Semon‟un bellek süreçlerine getirdiği açıklamalardan sonra 1900‟lü yılların baĢındaki bellek yanılgıları hakkındaki en önemli 11 çalıĢma Ģüphesiz Bartlett‟in 1932 yılında yayınlanan klasik yazısı olan “Remembering” tir. Bartlett yaptığı çalıĢmada deneklerine bir Amerikan yerlisi halk öyküsü okutmuĢ ve hikaye ile ilgili belli konuları hatırlamalarını istemiĢtir. Denekler hikayedeki bazı unsurları kendi kültürlerine uyarlayarak olduğundan farklı Ģekilde hatırlamıĢlardır. Bartlett elde ettiği bulgular doğrultusunda belleğin bilgileri yeniden inĢa eden bir doğası olduğunu söylemiĢtir. Ancak Bartlett‟in orjinal bulguları sonrasında diğer araĢtırmacılar tarafından yapılan çalıĢmalarda tekrarlanamamıĢtır. Gauld ve Stephenson (1976: 39-49) bunun nedeni olarak kesin olmamakla beraber (Bartlett‟in deney yöntemi hakkında çok fazla bilgi mevcut değildir) Bartlett‟in deneklerden hikayeyi hatırlamalarını değil yeniden anlatmalarını istemesi olabileceğini çünkü böyle bir durumda kiĢinin bilinçli olarak ya da olmayarak boĢlukları kendi bilgileri ile doldurma eğiliminde olduklarını belirtmiĢlerdir (akt., Roediger ve diğer., 1995: 803-814). Bartlett‟in bu bulgusu, hatırlama esnasında kiĢinin kendi öznel yaĢam deneyimlerini ve Ģemalarının etkili olduğunu göstermesi açısından oldukça değerlidir (Schacter, 1997: I, 9). ġema kavramı ilk olarak ingiliz nörolog Henry Head tarafından 1926 yılında, bir kiĢinin organize olmuĢ zihinsel sunumlarını belirtmek için kullanılmıĢtır ve Bartlett bu kavramı bellek görüĢüne aktararak Ģemaların deneyimlerden ne çıkarıldığını ve anıların nasıl yeniden inĢa edildiğini belirlemede önemli olduklarını belirtmiĢtir (Schacter, 1997: I, 9). Bellekte bulunan bilgilerin organizasyonunun Ģema kavramı ile açıklanması ile bellek çalıĢmaları 1950‟li yıllarda deneysel psikologların sıklıkla çalıĢmaya baĢladıkları bir konu olmuĢtur. Bu yıllarda sahte anılar konusu deneysel psikologlar tarafından özellikle çalıĢılmasa da yapılan deney sonuçlarında bu fenomene ait bulgular rapor edilmeye baĢlanmıĢtır. Bu tür bir sonuç bu yıllarda ilk kez Deese tarafından ortaya konmuĢtur. Deese 1959 yılında yaptığı bu çalıĢmada deneklere birbiriyle iliĢkili kelime listelerini vermiĢ ve sonrasında bu kelimeleri hatırlamalarını istemiĢtir. Sonuç olarak denekler hiç sunulmayan ancak gördükleri liste kelimeleri ile yüksek çağrıĢım gücüne sahip olan kritik ve/veya çeldirici olarak adlandırılan bu tür kelimeleri listede sunulmuĢ gibi hatırlamıĢlardır (akt., Schater, 1997: I, 10). Deese, sahte anıların nedeni olarak kelimelerin test esnasında hatırlanırken ya da tanınırken geri getirilen kelimelerin sunulmayan kritik kelimeye ait olan çağrıĢımları aktive etmesini göstermiĢtir (Smith ve diğer., 2002: 436-447). Bu çağrıĢımların aktivasyonu sonucu sahte anıların ortaya çıktığını söyleyen yaklaĢım, Deese‟den önce bellek yanılgıları bulgularını rapor eden ve 12 bu bulguları yapısalcı bir görüĢ ile Ģema kavramı çerçevesinde değerlendiren Bartlett‟in yaklaĢımı karĢısında daha etkili olmuĢ sonraki yıllarda çağrıĢım aktivasyonu görüĢü sahte anıları açıklamada sıklıkla tercih edilmiĢtir (Schacter, 1997: I, 16 ). Deese‟nin sahte anıların test esnasında kurulan çağrıĢımlar nedeni ile ortaya çıktığını vurgulayan bu çalıĢmasından sonra, Underwood 1965 yılında bu fenomene farklı bir açıdan yaklaĢmıĢtır. Yaptığı deneyde deneklere birbiri ile iliĢkili kelime listelerini sunmuĢ ve test esnasında gördükleri kelimeleri çalıĢma listelerinde görüp görmediklerini „evet‟ ya da „hayır‟ yanıtlarından birini seçerek değerlendirmelerini istemiĢtir. Sahte anıların tanıma testi sonucunda da oluĢtuğunu ortaya koyan bulgularını Underwood, Deese‟den farklı olarak test esnasında değil listelerin içsel olarak çalıĢıldığı talim evresinde ortaya çıkan “örtük çağrıĢımlar”dan kaynaklandığı Ģeklinde değerlendirmiĢtir (Roediger ve diğer., 1995: 803-814). Ġnsanların bir anıyı hatırlarken bu anının nerede, ne zaman ve nasıl gerçekleĢtiğini hatırlamalarını tanımlayan “kaynak tarama” olarak da adlandırılan kaynak belleğinin analizi bellek yanılsamaları araĢtırmalarında seksenli yıllarda etkisini göstermeye baĢlamıĢtır (Johnson ve diğer., 1993: 3-28). düĢünülmüĢtür (McCloskey ve Zaragoza, 1985: 1-16). Bu dönemde yapılan çalıĢmalarda bellek yanılgılarının ortaya çıkma nedeni; insanların geri getirilen bilginin kaynağı ile ilgili çıkarımlar ve yordamalar yapmaları ile kaynak belleğinin hataya düĢmesi olarak değerlendirilmiĢtir (Jacoby ve Whitehouse, 1989: 126 - 135). Bu dönemde ayrıca geri getirme süreçlerinin de bellek yanılgıları üzerinde etkili olduğu gösterilmiĢtir. Tulving (1983) geri getirme deneyiminin; bellekte saklanan bilgi ve geri getirilen bilginin ikisinin etkileĢiminden meydana geldiğini ve belleğin yapılandırmacı doğası nedeni ile bu tür yanılgıların ortaya çıktığını söylemiĢtir (akt., Schacter, 1997: I, 16). Roediger ve arkadaĢlarının 1993 yılında yaptıkları bir çalıĢmada bellek testi esnasında katılımcılar daha önce çalıĢtıkları listelerdeki kelimeleri tahmin etmeleri yönünde özellikle teĢvik edildiklerinde çalıĢma listesinde görmedikleri kelimeleri de gördüklerini söylemiĢlerdir ve bu bulgu da araĢtırmacıların geri getirme sürecinin kendisinin sahte anılar üretmede etkili olabileceği görüĢü ile tutarlıdır (akt., Schacter, 1997: II, 17). Bu yıllarda bellek araĢtırmalarındaki geliĢmeler sahte anılar ile ilgili spesifik kabullerin oluĢmasına neden olmuĢtur. Bellek ile ilgili teorik modeller ilk olarak bağlantıcılık (connectionism) ve paralel dağılımlı iĢlemleme kurallarına dayandırılmıĢtır. Paralel Dağılımlı ĠĢlemleme 13 Modeline göre yeni edinilen bilgi ya da deneyimler bellekte ayrık izler olarak saklanmaktan ziyade daha önceden belleğe kaydedilen anılar ile birleĢerek saklanmaktadır. Böyle bir model aynı zamanda birçok bellek yanılsamasını da yordamaktadır (Metcalfe, 1990: 145-160). Ġkinci olarak bellek tek ya da bütün bir girdi olmaktan ziyade ayrı fakat birbiriyle etkileĢen sistemlerin ve altsistemlerin birleĢimi ile oluĢmaktadır (Schacter ve Tulving, 1994: II, 56 ). Ġlk olarak Deese‟nin laboratuar ortamında sahte anıları incelemesinden yıllar sonra, Roediger ve McDermott‟un 1995 yılında; Read‟in ise 1996 yılında sahte anıları tekrar çalıĢması ile bu konu gündeme gelmiĢtir. Roediger ve McDermott‟un 1995 yılında yaptıkları deneyde; denekler kendilerine çalıĢma esnasında sunulan kelime listelerinde bulunmayan ancak listelerdeki diğer kelimeler ile yüksek çağrıĢım gücüne sahip kritik kelimeyi, çalıĢılan listelerin ortalarındaki kelimeleri doğru olarak hatırladıkları oranda (%55) geri getirmiĢlerdir. Ayrıca bu araĢtırmacılar kritik kelimenin hatırlamanın sonlarına doğru ortaya çıktığını ve bu nedenle test evresinde kurulan çağrıĢımların sahte anı üretiminde etkili olabileceğini rapor etmiĢlerdir. Benzer bulgular hatırlama değil tanıma testi kullandıkları çalıĢmalarında da gözlenmiĢtir. Deese‟den yıllar sonra Roediger ve McDermott‟un sahte anıları çalıĢmada çağrıĢım listelerini kullanması ile bu yöntem DRM (Desse-Roediger-McDermott) paradigması adını almıĢtır. Bir kritik kelime ile çağrıĢımsal olarak iliĢkili olan kelimelerden oluĢan bu listelerin kullanılmasının yanısıra aynı kategorik bilgi yapısını paylaĢan kategori elemanlarının bulunduğu kaetgori listeleri de sahte anıları çalıĢmada araĢtırmacılar tarafından kullanılmaya baĢlanmıĢtır. AĢağıda bu iki listenin sahte anıları çalıĢmada nasıl kullanıldıkları ve sahte anıları etkileyen faktörler açıklanmaktadır. 1.3. BĠRLEġEN ÇAĞRIġIMLAR GÖREVĠ (DRM PARADĠGMASI) ÇağrıĢımlar; Aristo‟nun zihin hakkındaki ilk düĢüncelerinden, modern sinir ağları yaklaĢımlarındaki yarıĢmacı modellere kadar belleği anlamada kullanılmıĢtır. ÇağrıĢımlar, episodik (durumsal) bellek aracılığı ile kiĢilerin geçmiĢindeki anıları ya da olayları bilinçli bir biçimde geri getirmesinde etkili olmaktadır. Bir yeni bilgi iĢlenirken kiĢinin o anki düĢünceleri ya da çevreden gelen ipuçları ile bu bilgiye iliĢkin geçmiĢ deneyimleri arasında bir bağ oluĢur. Beynimizde bazı bölümler de bu çağrıĢımlar ile iliĢkili olmakla beraber her biyolojik sistem gibi beyin de mükemmel değildir. Sağlıklı 14 beyinler bile hesaplama hataları yaparak çeĢitli algısal ve biliĢsel yanılgılara neden olabilir (Gallo, 2006: I, 3 ). Deese 1959 yılında ilk kez çağrıĢım listelerini kullanarak laboratuar ortamında tasarlanan en güçlü yanlıĢ hatırlama etkilerini rapor etmiĢtir. Sunulmayan kelimelerin hatalı olarak geri getirilmesinde çağrıĢımların etkilerini araĢtırırken sahte anıları ölçmek için deneklere bazı kelime listeleri sunup hatırlamalarını istemiĢtir. Sunduğu listelerdeki 12 kelime sunulmayan bir kelime ile yüksek düzeyde çağrıĢıma sahiptir. Bu listelerde diğer kelimeler ile en çok çağrıĢım iliĢkisi olan bu kelime “kritik” kelime olarak adlandırılmaktadır. Deese yaptığı deneyin sonucunda bu kritik kelimelerin çalıĢma evresinde sunulmuĢ gibi yanlıĢ olarak hatırlandığını bulmuĢtur. Listeler arasında sahte anıların ortaya çıkma değiĢkenliği, her listenin çağrıĢım gücü ile iliĢkili bulunmuĢtur ve bu iki değiĢken arasındaki iliĢki doğrusal yönde güçlü bir eğilim göstermektedir. Bu sonuçlara dayanarak Deese çağrıĢım mekanizmalarının yapısalcı doğasının bellek süreçlerinde rol aldığını öne sürmüĢtür. Bu bulgular özellikle iki yönden önemlidir: Ġlki bu çalıĢmanın bulguları sahte hatırlamada birleĢen çağrıĢımların önemini ortaya koymuĢtur. Ġkincisi bu bulgular çalıĢılmamıĢ çağrıĢımın zihinsel aktivasyonunun (ya da oluĢturulmasının) bu kelimenin yanlıĢ olarak hatırlanmasına yol açacağını göstermiĢtir. Deese‟in (1959: 305-312) çalıĢmasının bellek araĢtırmaları açısından böyle iki önemli bulgusu olsa da yayınlandığı yıllarda bilimsel olarak gerekli önemi görmemiĢtir. Çünkü bu makale yayınlandığı yıllarda bellek araĢtırmacıları hala sözel öğrenme geleneği (verbal learning tradition) altında çalıĢmaktadırlar ve sahte anılar gibi konulara çok fazla ilgi gösterilmemektedir. Deese‟nin ardından Underwood, (1965: 122-129) sahte anıları kelime listelerinde araĢtırmayı sağlayan bir teknik geliĢtirmiĢtir . Yaptığı çalıĢmada denekler çalıĢtıkları listelerdeki kelimeler ile çağrıĢım kuran ancak çalıĢma esnasında karĢılarına çıkmayan kelimeleri de yanlıĢ olarak tanımıĢlardır (Roediger ve McDermott 1995: 803-814). McDermott‟un 1995 yılında ve Read‟in 1996 yılında, birbirlerinden ayrı olarak Deese‟nin 1959 yılındaki bulgularını tekrarlayan çalıĢmalar yapmaları ile sahte anılar konusu tekrardan gündeme gelmiĢ ve daha ciddi bir Ģekilde bellek araĢtırmacıları tarafından çalıĢılmaya baĢlanmıĢtır. Roediger ve McDermott 1995 yılında yaptıkları çalıĢmada Deese‟nin bulgularını tekrarlamayı amaçlamıĢlardır. Deese çalıĢmasında kelimelerin test evresinde denekler tarafından hatırlanmasının gerektiği serbest hatırlama tekniğini kullanmıĢtır ancak bu 15 araĢtırmacılar hatırlama testine ek olarak test evresinde kelimelerin sunulduğu tanıma testini de uygulamıĢlardır. Ayrıca hatırlıyorum-biliyorum prosedürünü de uygulayarak çalıĢma esnasında sunulmamıĢ olan kritik maddelere dair deneklerin fenomonolojik deneyimlerini de incelemiĢlerdir. Bu çalıĢmada kullanılan hatırlıyorum-biliyorum yöntemi Tulving tarafından 1985 yılında geliĢtirilmiĢtir. Bu prosedür içerisinde deneklerden kendi yaptıkları bellek yargılarını sınıflandırmaları istenmektedir. Bu sınıflamanın sonunda verdikleri kararın hatırlamama mı (çalıĢılan durum hakkındaki episodik bilginin anımsanması) yoksa biliyor olma mı (tam hatırlama gerçekleĢmeyen durumda bilginin aĢina geliyor olması) durumlarından hangisine karĢılık geldiği incelenmiĢtir. AraĢtırmacılar sonuç olarak, denekler tarafından sunulmayan kritik kelimelerin hem serbest hatırlama hem de tanıma testlerinde çalıĢma esnasında bu maddelere maruz kaldıklarını söyledikleri yanıtlar verdiklerini ortaya koymuĢlardır. Ayrıca denekler bu yanıtlarına yüksek oranda güvenmektedirler ve sahte anı olarak ortaya çıkan kelimeler için tanıma testi sonucunda hatırlıyorum yanıtları biliyorum yanıtlarına göre daha yüksek sayıda verilmiĢtir. Bu çalıĢmalar sonrasında, DRM paradigması sahte anıları çalıĢmakta sıklıkla kullanılan bir yöntem haline gelmiĢtir. Sahte anıların çağrıĢım listeleri kullanılarak ortaya çıkmasında farklı çalıĢma ve test manipülasyonları etkili olmaktadır. Bu faktörlerin incelenmesi sahte anıların oluĢumunu anlamak için önemli bilgiler sağlamaktadır. ÇalıĢma esnasında sahte anıların ortaya çıkıĢını etkileyen faktörlerden biri kelime listelerinin sunuluĢ biçimidir. Liste elemanlarının beraber blok halinde sunulması ya da kelimelerin karıĢık biçimde rastgele sunulmasının sahte anılar üzerinde etkili olup olmadığını ölçen çalıĢmalar yapılmıĢtır. Listeleri blok halinde sunmanın karıĢık halde sunma durumuna göre daha fazla sahte anı üretimine neden olduğu bulunmuĢtur (McDermott, 1996: 212-230). Sahte anıları etkileyen bir diğer faktör de denekler tarafından çalıĢma esnasında kelimelerin nasıl iĢlendiğidir. Yapılan çalıĢmalarda kelimelerin nasıl iĢlendiğinin sahte anılar üzerindeki etkilerini ölçmek için iki yöntem karĢılaĢtırılmıĢtır. Bunlardan biri gölgeleme iĢlemidir ve bu prosedürde denekler kelimelerin ortografik, fonolojik ya da algısal özelliklerine odaklanmıĢlardır. KarĢılaĢtırılan diğer çalıĢma Ģekli ise derinlemesine iĢlemlemedir ve bu koĢul altındaki denekler kelimelerin anlamlarına ya da semantik detaylarına odaklanmıĢladır. Bu konuda yapılan bir çok eski ve yeni çalıĢma derinlemesine iĢlemlemenin gölgesel iĢlemlemeye göre hem doğru, hem sahte anıları daha fazla 16 ürettiğini ortaya koymuĢtur (Coltheart, 1977: 437-444; Parkin, 1983: 61-69; Toglia ve diğer., 1999: 233-256; Thapar ve McDermott, 2001: 424-432). Roediger ve arkadaĢları (2001: 385-407) yaptıkları bir çalıĢmada DRM paradigmasını kullanarak sahte anıları etkileyeceği düĢünülen bazı değiĢkenleri incelemiĢlerdir. Bu çalıĢmanın bulguları geriye doğru çağrıĢım gücü, kelime uzunluğu ve doğru hatırlamanın sahte anıların ortaya çıkması üzerinde etkili değiĢkenler olduğunu göstermiĢtir. Geriye doğru çağrıĢım gücü; liste maddeleri ve çalıĢma evresinde sunulmayan kritik madde arasındaki bağlantını gücüdür ve bu gücün artması ile kritik kelimenin sahte anı olarak ortaya çıkması arasında pozitif yönlü bir iliĢki bulunmaktadır (r = 0,73). Kritik maddenin uzunluğu ve yanlıĢ hatırlama arasında ise negatif yönlü bir iliĢki bulunmaktadır (r = -0,37). Buna göre kritik kelimenin uzun bir kelime olması sahte anı olarak ortaya çıkma olasılığını azaltmaktadır. Son olarak liste maddelerini doğru olarak hatırlamak ile kritik maddeleri yanlıĢ olarak hatırlamak arasında negatif yönde bir iliĢki bulunmaktadır (r = -0.43). Denekler çalıĢma evresinde gördükleri kelimeleri doğru olarak hatırladıkça kritik kelimeleri yanlıĢ olarak hatırlama olasılıkları azalmaktadır. 1.4. KATEGORĠ ĠÇĠ ÇAĞRIġIMLAR VE SAHTE ANILAR Sahte anılar çalıĢılırken çağrıĢım listeleri ya da DRM listeleri kullanıldığı gibi kategori listeleri de kullanılmaktadır. Kategori bilgisi genelde episodik geri çağırma ya da bilgiyi yeniden inĢa etme mekanizmaları tarafından kullanılır. Kategorinin yol gösterici etkisi geri getirme süreçlerine yardımcı olduğu gibi aynı zamanda sistematik bellek yanılgılarına da neden olur (Mısırlısoy, 2004: 17). Bilginin bu Ģekilde kategorilere ayrılması bilginin temsil edilebilirliğini etkileyerek hafıza performansı üzerinde etkili olmaktadır (Barsalou, 1985: 629-654). Aynı kategorik bilgi yapısı sahte anıların üretilmesine de neden olmaktadır (Smith ve diğer., 2000: 386-395). Seamon ve arkadaĢlarının yaptıkları bir çalıĢmada (2000: 120-146) kategorize edilmiĢ uyarıcılar Battig ve Montague‟nun kategori normlarına göre sistematik olarak değiĢimlenmiĢtir ÇalıĢma prosedürü DRM paradigmasına benzer Ģekilde oluĢturulmuĢtur. Kelimeler blok halinde sunulmuĢ ve kritik sunulmamıĢ kelimeyle en çok çağrıĢım oluĢturan kelimelerden baĢlayarak listedeki diğer kelimelerin sıralandığı Ģekilde sunulmuĢtur. 17 ÇalıĢma sonucunda kategori listelerinin de DRM paradigmasında kullanılan çağrıĢım listeleri gibi sahte anı oluĢturmada etkili olduğu bulunmuĢtur. Kategori listelerindeki tüm kelimeler, kategorideki en yüksek çağrıĢım gücüne sahip olup deneyin çalıĢma aĢamasında sunulmayan kritik kelime ile benzer semantik özellikleri paylaĢmaktadır ve bu kategorilerdeki birbiri ile iliĢkili kelimeler genel bir temada ya da anlamsal özde birleĢmektedirler (Gallo, 2006: I, 59). Bu güçlü tematik iliĢkiye rağmen kategori listelerinin kullanılması sonucu birleĢen çağrıĢımlar listelerinin kullanılması sonucu oluĢandan daha az sahte anı gözlenmektedir. ÇağrıĢım listelerinde gözlenen sahte anıların yanlıĢ tanınma oranı % 40 ve % 60 arasında değiĢirken kategori listelerinde bu oran % 20 ve % 30 arasında kalmaktadır (Branierd ve diğer., 2001: 307- 327; Dewhurst, 2001: 153-167; Seamon ve diğer., 2000: 120-146). Buchanan ve arkadaĢlarının (1999: 172-177) yaptıkları bir çalıĢmada, kategori listeleri ve çağrıĢım listelerini doğrudan karĢılaĢtırmıĢlar ve sonuç olarak kategori listelerinde yanlıĢ tanınan kelimelerin oranlarını %19 olarak çağrıĢım listelerinde yanlıĢ tanınan kelimelerin oranlarını ise %37 olarak bulmuĢlardır. Smith ve arkadaĢlarının (2000: 386-395) yaptıkları bir araĢtırmada biliĢsel görevlerde çıktı baskınlığının önemli bir rol oynadığını ve bu rolün kategorinin tipiklik derecesinden etkileneceğini ön görmüĢlerdir. Çıktı baskınlığı kategori normu üretimi çalıĢmalarında bir maddenin kategori üyesi olarak listelenme sıklığıdır (Barsalou, 1985: 629-654). Kategori tipikliği ise kategori listesinde bulunan maddelerin kategorinin kavramsal özü ile olan benzerliğinin fonksiyonudur (Schmidt, 1996: 595-607). Yapılan çalıĢmanın sonucunda; çıktı baskınlığının (maddenin ulaĢılabilirliği) geri getirme süreci üzerinde kategori tipikliğine (maddenin ayırt ediciliği) göre daha çok etkili bir değiĢken olduğu bulunmuĢtur ve çıktı baskınlığının kategori listelerinin kullanıldığı deneylerde sahte anı üretmede önemli bir değiĢken olduğu ortaya konulmuĢtur. ÇağrıĢım listelerinde olduğu gibi kategori listelerini de çalıĢma evresinde rastgele bir sırada çalıĢmak yerine kelimelerin bloklu sunumlarına çalıĢmak sahte anıların ortaya çıkma oranlarını arttırmaktadır (Dewhurst ve diğer., 2009: 665-673). Ayrıca yine çağrıĢım listeleri kullanılarak yapılan çalıĢmalarda olduğu gibi kategori listelerinin kullanıldığı çalıĢmalarda da denekler çalıĢma evresinde gördükleri kelimeler arasında iliĢki kurmaları doğrultusunda yönlendirildiklerinde böyle bir yönlendirmenin olmadığı koĢula göre tanıma testi esnasında daha fazla kritik kelimeyi yanlıĢ olarak 18 tanımıĢlardır (Dewhurst, 2005: 803-819). Bu çalıĢmalar çağrıĢım listelerinde olduğu gibi kategori listelerinin kullanıldığı deneylerde de gözlenen sahte anıların çalıĢma evresindeki çağrıĢımlar sonucu ortaya çıktığını göstermektedir çünkü bu listelerin kullanılması ile ortaya çıkan sahte anılar da çalıĢma evresi manipülasyonlarından etkilenmektedir. Kategori kelimelerinin sahte anı oluĢturmasında etkisi incelenirken araĢtırmacıların sık baĢvurdukları bir teknik, kategori tekrarı yöntemi olmaktadır. Bu yöntem ilk kez Hintzman (1988: 411-428) tarafından aĢina olunan isimlerin bulunduğu ve çalıĢma evresinde görülen her kategoriden 1, 3, ya da 5 kategori elemanının test evresinde deneklere tekrardan sunulması yolu ile geliĢtirilmiĢtir. Sonradan verilen tanıma testinde çalıĢılan kelimelerin tanınması çalıĢılmayan çeldiricilerin tanınmasından daha fazla olmuĢtur ancak; hem doğru hem de yanlıĢ tanıma kategori tekrarı yöntemi ile test esnasında sunulan kategori elemanlarının sayısının artması ile artmıĢtır. Kategori tekrarı yönteminin kullanılması ile test evresinde kurulan çağrıĢımların sayısına bağlı olarak ortaya çıkan sahte anıların oranının etkilenip etkilenmediği incelenmekte bu Ģekilde uygulanan test manipülasyonları ile sahte anıların ortaya çıkmasına çalıĢma aĢamasında kurulan çağrıĢımların mı yoksa test evresinde ortaya çıkan çağrıĢımların mı yol açtığı araĢtırılmaktadır. Dewhurst ve Anderson 1999 yılında yaptıkları çalıĢmada hatırlıyorum ve biliyorum yanıtlarında kategori tekrarının etkilerini incelemiĢlerdir. Biliyorum-hatırlıyorum prosedürü kullanılarak yanlıĢ tanımanın subjektif deneyimi keĢfedilmiĢtir. Katılımcılar maddeyi test sırasında gördüklerinde bilinçli olarak anımsıyorlarsa bu maddeye “hatırlıyorum” Ģeklinde cevap verirken, eğer maddeye dair bir aĢinalıkları var olduğu halde çalıĢma sırasında görüp görmediklerine emin olamıyorlarsa “biliyorum” Ģeklinde cevap verme eğilimi göstermektedirler. Yapılan bir çalıĢmada ilginç biçimde kritik maddeye iliĢkin yanlıĢ alarmların çoğunluğunun “hatırlıyorum” Ģeklinde cevaplandığı ortaya konmuĢtur (Roediger ve McDermott, 1995: 803-814). Kategori Tekrarı yöntemi de çağrıĢım listelerinde olduğu gibi yanlıĢ olarak verilen biliyorum yanıtlarından çok hatırlıyorum yanıtlarına neden olmaktadır. Ayrıca çağrıĢım listelerinde olduğu gibi kategori listelerinin de sahte anı üretmesi çalıĢma evresinde sunulan liste kelimelerinin sayısının artması ile artmaktadır (Branierd ve diğer., 2001: 307-327). 19 Branierd, Reyna ve Kneer (1995: 157-185) çocuklarda kategori çağrıĢımlarının sahte anı üretmedeki etkisini çalıĢmıĢlardır. Bu çalıĢmada 5 ve 8 yaĢında iki grup çocuk tek bir kategoriye ait örneklerin okunduğu kelime listesini dinlemiĢlerdir. Sonrasında verilen tanıma testinde çalıĢılan kategori örnekleri ile çalıĢma evresinde karĢılaĢmadıkları kategori adı bulunmaktadır. YaĢı küçük olan grup çalıĢılmayan kategori ismini de çalıĢılmıĢ gibi hatırlar iken yaĢı büyük olan grubun sonuçları böyle çıkmamıĢtır. AraĢtırmacılar çocukları hem anlık olarak hem de bir hafta aradan sonra test etmiĢlerdir. Hem kategori üyeleri hem de kategori ismi anlık testte nasıl çeldirici olarak ortaya çıktıysa bir hafta aradan sonra yapılan testte de aynı Ģekilde ortaya çıkmıĢtır. Anaokulu çocukları üçüncü sınıf çocuklarına göre hem liste üyeleri hem de liste adı için daha fazla sahte anı üretmiĢlerdir. Bu çalıĢma; biliĢsel geliĢimin kategori içi çağrıĢımlar yönteminde gözlenen sahte anıları nasıl etkilediğini göstermesi açısından önem taĢımaktadır. Kategori çağrıĢımları ayrıca resim kullanılarak da çalıĢılmıĢtır ve yine denekler tarafından yanlıĢ tanıma cevapları verilmiĢtir. Koutstaal ve Schacter (1997: 555-583) yaptıkları çalıĢmada genç (18.8 yaĢ) ve yaĢlı (68.7 yaĢ) gruplarda küçük, orta ve büyük kategorilere ait iliĢkili resimler ve iliĢkisiz resimler kullanmıĢlardır. ÇalıĢmadan 3 gün sonra denekler test edildiğinde iliĢkili çalıĢılmamıĢ kategori örneklerine ait resimlerin yanlıĢ olarak tanınması çalıĢma sırasında kaç kategori üyesinin sunulduğuna bağlı olarak artmıĢtır ve bu yanlıĢ tanıma yaĢlı olan grupta genç olan gruptan daha fazla bulunmuĢtur. Bu bulgular kategori elemanlarının resim ya da kelime olarak kullanıldıkları durumlarda yanlıĢ tanıma cevaplarının kaç kategori üyesinin sunulduğuna bağlı olarak arttığını göstermiĢtir (Koutstaal ve Schacter, 1997: 555-583). Bu bulgular genel olarak kategori listelerinin sahte anı üretmede kategori bilgisinin biliĢsel olarak geliĢim dönemleri ile etkileĢimi ve kategori içerisindeki çağrıĢım sayılarının etkili faktörler olduğunu göstermektedir. Sahte anıların çağrıĢım listeleri kullanılarak çalıĢılmasının yanı sıra kategori listelerinin de bu fenomenin araĢtırıldığı çalıĢmalara dahil edilmesi ile iki liste türünün sahte anı üretme oranları arasında gözlenen farklar araĢtırmacıları bu farkların nedenlerini incelemeye yöneltmiĢtir. Bu farkların açıklanması hem sahte anılar konusunun anlaĢılması açısından hem de bu fenomeni açıklayan teorilerin netleĢmesi açısından değerlidir. 20 1.5. SAHTE ANILARI AÇIKLAYAN TEMEL TEORĠLER VE YAKLAġIMLAR Bilginin belleğe kaydedilmesi, bellekteki organizasyonu ve geri getirilmesi süreçlerine getirdikleri açıklamalar yönünden ve sahte anıların çalıĢma, test veya bu iki evrede ortaya çıkan süreçler nedeni ile oluĢtuğunu açıklayan yönleri ile sahte anılar fenomeni birçok farklı teori ve yaklaĢım tarafından incelenmektedir. Ancak bu çalıĢma içerisinde sahte anılar kategori ve çağrıĢım listeleri kullanılarak çalıĢılacağı ve sonrasında sinyal tespit etme teorisinin parametreleri açısından değerlendirilecekleri için sadece konu ile iliĢkili teori ve yaklaĢımlardan ve bu teorilerin sahte anıları nasıl açıkladığından bahsedilecektir. 1.5.1. Tematik Tutarlılık ve Belirsiz Ġz Teorisi Tematik Tutarlılık (Thematic Consistency) görüĢüne göre her liste merkez bir tema etrafında organize olmaktadır ve denek çalıĢma evresinde liste kelimelerini gördüğünde listeye ait bu temayı çıkarsayarak belleğine kodlar. Tematik tutarlılık bakıĢ açısı çalıĢma evresinde görülen listeler içerisinde sunulmayan kritik kelime için bir bellek izinin olması gerektiğini Ģart koĢar. Buna göre sunulmayan kritik kelime çalıĢma evresinde listede bulunan diğer kelimeler ile ortak bir temayı paylaĢtığı için kiĢi bu kelimeyi de çalıĢma evresinde belleğine kodlar ve bu kelimeye ait bellek izi ya da bellek sinyali oluĢur. Tematik bilgi geri çağırma testinde iliĢkili çeldiriciyi aktive eder ya da tanıma testinde iliĢkili çeldiriciyi aĢina hale getirir ve denekler tahmin etme ya da çıkarsamadan farklı olarak bu kelimeleri gerçekten hatırladıklarına inanırlar (Gallo, 2006: I, 53 ). Tematik tutarlılık görüĢünü kullanan bir teori Branierd ve arkadaĢlarının ortaya koyduğu Belirsiz Ġz Teorisidir (Fuzzy Trace Theory) (Branierd ve Reyna, 1998: 81- 129, 2002; 164-169; Reyna ve Branierd, 1995: 1-75). Bu görüĢe göre iĢlenmek üzere gelen uyarıcı belleğe niteliksel olarak iki farklı Ģekilde kodlanır ve bunlar; maddenin bire bir aynısına karĢılık gelen tam iz (verbatim) ve listeye ait esasa ya da genel bilgiye karĢılık gelen öz (gist) izidir (Gallo, 2006: I, 55). BirleĢen çağrıĢımlar prosedüründe tam iz her sunulan maddenin maddeye özgü detaylarını (bu kelimeye özgü algısal özellikler ya da kelimenin listede sunulan yeri gibi) ve geri getirmeye dayalı öznel bir deneyimi içerirken; öz izi ise tüm benzerliğe, çalıĢılan kelimeler arasındaki iliĢkiye ve öznel aĢinalık deneyimi çağrıĢımlarına karĢılık gelir ve de kritik kelime listenin özü ile 21 uyumlu olduğunda bu listelerin çalıĢıldığı evrede kiĢinin belleğinde canlanması sonucu bir bellek sinyaline neden olur (Branierd ve Reyna, 1998: 81-129). Belirsiz Ġz Teorisi‟ne göre; çağrıĢım listelerinde gözlenen sahte anıların ortaya çıkma nedeni deneysel düzenlemelerin öze dayalı yapısıdır, bu düzenlemelerde tam iz bileĢenin eksikliği birleĢen çağrıĢımlar paradigmasında kritik kelimenin yanlıĢ olarak tanınmasına neden olmaktadır (Schooler, 1998: 130-143). Sahte anılar öz izin iĢlenmesi süreci ile ortaya çıkmaktadır çünkü tanıma testinde sunulan kelimeler kodlanan deneyim ya da listelerin özü ile tutarlıdır ve bu tutarlılık kelimelerin yanlı olarak tanınmasına neden olmaktadır (Roediger ve diğer., 2001: 385-407). 1.5.2. Prototip Teorisi Prototip teorisi (Prototype Theory) Rosch tarafından 1975 yılında ortaya konulmuĢtur ve bu teoriye göre bir kategorinin tüm özelliklerini en iyi biçimde taĢıyan örnekleri prototipleri oluĢturmaktadır. Bir kiĢiye öğrenmesi için bir uyarıcı seti sunulduğunda; kiĢi uyarıcı seti boyunca genellenmiĢ olan kategorik yapıyı çıkarsar ve bu çıkarsanan bilgiyi belleğine kodlar. Rosch (1975: 192-213) prototip etkisini diğer üyelere göre kategori özelliklerini en iyi sunan üyenin prototip olarak seçileceği biçiminde tanımlar. Kategorilerdeki tipiklik etkisi Prototip Teori‟sini destekler. Bir kategori üyesinin tipiklik derecesi kavramsal öze dayalı kategori prototipinden etkilenen benzerliğine göre belirlenir. Sahte anıların çalıĢılmasında kategori listeleri kullanıldığında kritik kelime olarak seçilen kelimeler diğer kategori üyeleri ile yüksek düzeyde çağrıĢıma neden olmaktadır ve bu yönüyle o kategorinin tipik bir prototipidir. Bu kelimelerin yüksek düzeyde diğer kategori elemanlarına olan bu benzerliği nedeni ile çalıĢma evresinde sunulmadıkları halde test esnasında yanlıĢ olarak hatırlanır ya da tanıma testlerinde çalıĢma evresinde görüldükleri biçiminde yargılara neden olmaktadır (Smith ve diğer., 2000: 386-395). 1.5.3. Özellik ÖrtüĢmesi Anisfeld ve Knapp (1968) Özellik ÖrtüĢmesi (Feature Overlap) Teorisini Underwood (1965)‟un yanlıĢ tanımadaki çağrıĢım aktivasyonu teorisine, bu tarz bir teorinin matematik versiyonu olan MĠNERVA2‟ye, ve Posner ve Keele‟nin (1970) kategorizasyon etkilerini açıklayan prototip açıklamasına alternatif olarak ortaya 22 koymuĢlardır (Hintzaman, 1986: 411-428). Arndt ve Hirshman (1998: 371-391) bu teorinin varsayımlarından DRM görevindeki sahte tanımayı açıklamada yararlanmıĢlardır. Bu teoriye göre olaylar bellekte özelliklerin paketi halinde kodlanır (algısal, kavramsal, duygusal özellikler gibi). Geri getirme esnasında, kritik çeldiriciye ait özellikler ile bellekte saklanan kelimelerin özelliklerinin örtüĢme derecesi aĢinalığı belirler. DRM prosedüründe kritik çeldirici kelime çalıĢma kelimeleriyle anlamsal özellikler paylaĢır. Bu genel hatları geri getirme çeldiriciyi aĢina yapar ve kiĢi çeldiricinin listede sunulduğunu düĢünür (Gallo, 2006: I, 56). Bu teori ile tematik tutarlılık teorisi arasındaki temel fark; çalıĢılan liste kelimelerinden kodlanan ve çıkarsanan ayrı bir temaya ya da öz izine (prototip) gerek olmamasıdır. Bunun yerine sadece listede çalıĢılan maddeler belleğe kodlanır ve bu kelimelerin özellikleri ile iliĢkili çeldirici kelimenin özellikleri arasındaki örtüĢme iliĢkili çeldiricinin bellek sinyali oluĢturmasının temel unsurudur. 1.5.4. Aktivasyon/Ġzleme YaklaĢımı Aktivasyon/Ġzleme (Activation/Monitoring) yaklaĢımı (Roediger ve diğer., 2001) aktivasyon görüĢünü Underwood‟un (1965: 122-129) örtük çağrıĢım yanıtları teorisinden, izleme görüĢünü de kaynak izlemesi yaklaĢımından almıĢtır (Lindsay ve Johnson: 2000). ÇağrıĢım aktivasyonu teorisinin baĢlangıç noktası insanların sıklıkla kullandıkları kavramlar ve kelimeler için zihinsel sözlükler geliĢtirdikleri görüĢüdür. Bu sözlükler kelimelerin anlamsal iliĢkilerine göre organize olmaktadır. Bu tür bir modelin kritik varsayımı bir kelimenin iĢlenmesinin bu kelime ile iliĢkili diğer kelimelerin de aktivasyonuna neden olacağı Ģeklindedir ve böyle bir aktivasyon oldukça hızlı ve neredeyse otomatik bir Ģekilde gerçekleĢmektedir. (Collins ve Loftus, 1975: 407-428). ÇağrıĢım aktivasyonu görüĢü çağrıĢım birleĢimlerinin üzerinde durmaktadır ve buna göre çalıĢılan kelimeler ile kritik kelimeler arasındaki çağrıĢım iliĢkilerinin gücü sahte anıların ortaya çıkmasında önemli bir faktördür (Howe ve diğer., 2004: 1402-1417 ). Geriye doğru çağrıĢım gücü olarak da adlandırılan bu iliĢki hem yetiĢkin hem de gençlerde bir listenin sahte anı üretmesine neden olmaktadır ve düĢük geriye doğru çağrıĢım gücü olan listeler yüksek olanlara göre daha az sahte anı üretmektedir (Gallo ve Roediger, 2002: 469-497; Howe ve diğer., 2004: 1402-1417). Roediger ve arkadaĢlarının 2001 yılında yaptıkları bir araĢtırmaya göre sahte anı üretmede; kelime 23 uzunluğu, kelime sıklığı, somutluk, kritik kelime ve liste kelimeleri arasındaki çağrıĢım gücü (ileriye doğru çağrıĢım gücü), bağlantısallık (connectivity), çalıĢılan kelimeler ile kritik kelimeler arasındaki çağrıĢım iliĢkilerinin gücü (geriye doğru çağrıĢım gücü) ve doğru hatırlama değiĢkenlerinin etkisi karĢılaĢtırılmıĢtır. Sonuç olarak ÇağrıĢım Aktivasyonu Teorisi‟ninde yordadığı gibi “geriye doğru çağrıĢım gücü” sahte anı üretmede en önemli değiĢken olarak bulunmuĢtur (Roediger ve diğer., 2001: 385-407). ÇağrıĢım aktivasyonu teorisinin sahte anıların ortaya çıkmasına getirdiği ilk açıklama kritik çeldirici kelimenin listede sunulmasa da çalıĢma süresince aktive olduğu ve bu aktivasyonun bellek izine neden olduğu Ģeklindedir. Çünkü birçok birleĢen çağrıĢım çalıĢılmıĢtır ve kritik kelimenin çağrıĢımlarının toplamını aktive edebilir (Seamon ve diğer., 1998: 20-26). Böyle bir aktivasyon yeterince güçlü ise denek bilinçli bir biçimde kritik çeldirici kelimeyi düĢünebilir ve bunu tek bir episodik anı olarak kodlayabilir. Kaynak Ġzlemesi YaklaĢımı Johnson ve Rayne‟nin gerçeklik izlemesi yaklaĢımından etkilenerek oluĢturulmuĢtur (Johnson, 1988: I, 49; Lindsay ve Johnson, 2000: 145-161). Gerçeklik izlemesi modeli; insanların gerçek olanlara karĢın hayali olan deneyimlere ait anılar arasındaki farkı ayırt etmelerinden doğan süreçlere odaklanmaktadır ve bu teorinin temel iddiası; düĢünceler, imajlar ve hayaller olarak deneyimlenen anıların hatırlayan kiĢi tarafından tek bir kaynaktan geldiği biçiminde belleğine kodlamasıdır (Lindsay ve Johnson, 2000: 145-161). Bu nedenle düĢünceler ve hayaller kendine özel olan ayrı kaynaklardan gelmemektedir. Bu kaynak; düĢüncelerin, hayallerin ve duyguların; algısal, anlamsal ve duyusal bağlamından çıkarsanmaktadır ve ardından tek bir kaynağa dayanan anıyı oluĢturmaktadır. Bu teoriye göre doğru ve yanlıĢ anıların ortaya çıkmasından aynı bellek nitelikleri ve biliĢsel süreçler etkilidir. Sahte anıların ortaya çıkıĢında bir kaynaktan gelen düĢünceler, hayaller ve duyguların yanlıĢ kaynağa atfedilmesi sorumludur (Lindsay ve Johnson, 2000: 145-161). Bu teoriyi savunanlara göre test durumunda dikkatli kaynak izleme bozulabilmektedir ya da aktive olan bilgi tamamlanmamıĢ ya da belirsiz olduğu için ve/veya kaynaktan bilgi getirmede sorumlu olan süreçlerin kusurlu hesaplamalar yapması ile sahte anılar ortaya çıkmaktadır. Kaynak Ġzlemesi yaklaĢımına göre farklı kaynaklardan gelen anılar ortalama niteliksel özelliklerine göre değiĢmektedirler. Eğer farklı kaynaklardan gelen bilgiler belirli özellikleri açısından örtüĢüyorsa bu anıların orjinal kaynağına ulaĢmak zorlaĢmaktadır (Mather ve diğer., 1997: 826-837). 24 Aktivasyon izleme teorisi çağrıĢım listelerinde görülen sahte anıların en az iki tane faktörden etkilendiğini vurgular. Bunlardan biri yanlıĢ geri getirmeye yol açan bilginin aktivasyonu ya da kodlanmasıdır. Ġkincisi hangi bilginin yanlıĢ olarak hatırlanacağını belirleyen izleme süreçleridir (Gallo ve Roediger, 2002: 469-497). Bu teoriye göre çağrıĢım listelerinde maddeler iĢlenirken sunulmamıĢ kritik kelime de aktive olur ve yanlıĢ hatırlama bu aktivasyonun kaynağını düzgün olarak izleyememekten kaynaklanır. Bu aktivasyon semantik ağdaki otomatik olarak yayılan aktivasyondur ya da maddenin bilinçli olarak düĢünülmesi açık çağrıĢımların kurulmasına neden olur. Denek bu aktivasyonun maddenin çalıĢma esnasında sunulmasından kaynaklandığını düĢündüğünde, aktivasyon sahte hatırlamanın ortaya çıkmasına neden olur. Sahte anıların ortaya çıkmasında önemli olan bir faktör listelerin çağrıĢım gücüdür çünkü kodlama sırasındaki çağrıĢım süreçlerine dayalı olarak sahte anılar gözlenmektedir. Kelimeler arasındaki kurulan çağrıĢımların gücü arttıkça bu maddelerin geri getirilme düzeyleri artacaktır ve bu kelimeler test esnasında deneklere daha aĢina gelecektir (Roediger ve diğer., 2001: 385-407). Buna göre denekten test esnasında çalıĢtığı kelimeleri hatırlaması istendiğinde kaynak tarama hatası ortaya çıkacaktır ve deneğin aklına çalıĢma esnasında aktive olan tüm çağrıĢımlar gelecek ancak hangisinin gerçekten çalıĢılıp çalıĢılmadığını ayırt edemeyecektir (Mısırlısoy, 2003: 32). DRM paradigmasının ve kategori içi çağrıĢım yöntemlerinin kullanıldığı çalıĢmalarda ortaya çıkan sahte anılar ve iki tür listenin sahte anı üretme oranları yukarıda bahsedilen teorilerin varsayımları ile açıklanabilmektedir. Literatürde iki tür listenin sahte anı üretmesini listeleri ayrı ayrı kullanarak inceleyen çalıĢmalar olduğu gibi her iki tür listeyi aynı çalıĢmada kullanarak inceleyen çalıĢmalar da bulunmaktadır. Bu çalıĢmalar deney bulgularını farklı yaklaĢımlar çerçevesinde açıklamaktadır. 1.6. KATEGORĠ LĠSTELERĠ VE ÇAĞRIġIM LĠSTELERĠNDE GÖZLENEN SAHTE ANILAR ARASINDAKĠ FARKLARIN AÇIKLANMASI Kategori listelerinin kullanıldığı çalıĢmalarda ortaya çıkan sahte anıların oranı çağrıĢım listelerinin kullanıldığı çalıĢmalarda ortaya çıkan sahte anı oranlarına göre daha az olmaktadır. Bu fark, çağrıĢım listelerinde gözlenen sahte anıların kategori listelerinde gözlenenden on kat fazla olması gibi çarpıcı büyüklüklerde bile 25 olabilmektedir (Smith ve diğer., 2002: 436-447). Kategori ve çağrıĢım listelerinin sahte anı üretmelerinin incelendiği çalıĢmalardan birinde yapılan deneylerde deneklere test evresinde kök tamamlama testi verilerek açık olmayan ipucu paradigması uygulanmıĢtır. Açık olmayan ipucu paradigması ile çalıĢma evresindeki deneklerin gördükleri kelimelerin kökleri test evresinde gösterilerek bu kökleri akıllarına gelen kelimeler ile ya da çalıĢma evresinde gördükleri kelimeler ile tamamlamaları istenmektedir. Denekler çalıĢma sırasında gördükleri kelimelerle bu kelime kökü tamamlama görevini gerçekleĢtirdiklerinde kategori listelerinde de çağrıĢım listelerinde olduğu gibi kritik kelimeye ait hazır olma etkisi gözlenmiĢtir. Ancak akıllarına gelen ilk kelimeyle kökü tamamlamaları istendiğinde; denekler çağrıĢım listelerine ait oldukça fazla sayıda kritik kelime ile bu kökleri tamamlamıĢlar iken kategori listelerinde ise böyle bir hazır olma etkisi gözlenmemiĢtir. AraĢtırmacılar bu bulgulardan yola çıkarak çağrıĢım listelerinde görülen sahte anıların çalıĢma sırasında yapılan çağrıĢımlardan kaynaklandığını öne sürmüĢlerdir çünkü kiĢlerin aklına kök tamamlama görevinde bilinçsiz ya da örtük biçimde sıklıkla bu kelimeler gelmektedir. Ancak kategori listelerinde ortaya çıkan sahte anıların test sırasında oluĢan anlamsal iĢlemleme yolu ile ortaya çıkabileceğini belirtmiĢledir. ÇağrıĢım ve kategori listelerinin kullanılmasına bağlı olarak kelime kökü tamamlama görevlerinde ortaya çıkan bu fark çağrıĢım listelerinde bulunan kelimelerin kategori listelerinde bulunan kelimelere göre daha fazla geriye doğru çağrıĢım gücüne sahip olması faktörü ile açıklanmıĢtır (Smith ve diğer., 2002: 436-447). Kategori ve çağrıĢım listeleri aynı düzeyde çağrıĢımsal bellek yanılgıları (associative memory illusion) aktive etmedikleri için ürettikleri yanılgıların gücü bakımından değiĢiklik gösterirler (Seamon ve diğer., 2000: 120-146). Bu fark çağrıĢım listelerinin kategori listelerinden daha fazla yanlıĢ hatırlamaya yol açması Ģeklinde gözlenir. Yapılan bir çalıĢmada çağrıĢım listesine ait bir kritik kelime %65 oranında yalnıĢ olarak hatırlanırken kategori listesine ait bir kritik kelime %20 oranında yanlıĢ olarak hatırlanmıĢtır (Stadler ve diğer., 1999: 494-500). Liste kelimeleri arasındaki çağrıĢım iliĢkisinin gücü aktivasyon/izleme teorisinin de belirttiği gibi sahte anıların ortaya çıkmasında önemli bir değiĢkendir. Ġki liste türünde görülen farkın çağrıĢım listelerinin daha fazla geriye doğru çağrıĢım gücü ortaya çıkarmasından kaynaklanabileceği düĢünülmektedir (Smith ve diğer., 2002: 436-447). Roediger ve 26 arkadaĢları tarafından 2001 yılında yapılan detaylı bir regresyon analizinde sahte anı etkisinin en güçlü yordayıcısı olarak (çağrıĢımsal bellek yanılgıları varyansının %40‟nı açıklayan) çalıĢılan madde ile kritik madde arasındaki geriye doğru çağrıĢım gücü olduğu ortaya konulmuĢtur . Pierce ve arkadaĢlarının (2005: 1407-1413) yaptıkları bir çalıĢmada hem çağrıĢım hem de kategori listelerini kullanarak deneklerden test esnasında anlamlandırma görevini yerine getirmelerini istemiĢlerdir. Bu görevde deneklerden spesifik liste kelimelerini değil çalıĢtıkları listelerin temalarını hatırlamaları istenmektedir ve böylelikle liste kelimeleri ile kritik kelimelere ait tematik öze odaklanılmaktadır. Kelimenin çalıĢılıp çalıĢılmadığı göz ardı edilip bu Ģekilde tematik öze odaklanılması ile test esnasındaki kaynak tarama süreci engellenmeye çalıĢılmıĢtır. Bu görevin sonuçları standart tanıma testinde kritik kelimenin sahte anı olarak ortaya çıkma oranı ile karĢılaĢtırılmıĢtır. Standart testte kategori kelimeleri için görülen sahte anıların oranı (%38), çağrıĢım listelerinde görülen anıların oranından (%60) daha az olmuĢtur. Bu bulgu tematik tutarlılık veya belirsiz iz teorisi çerçevesinde değerlendirilebilinir. Buna göre çağrıĢım listelerinde bulunan, çalıĢma evresinde çalıĢılmamıĢ, ancak liste elemanları ile yüksek düzeyde çağrıĢım iliĢkisi bulunan kritik kelimeler, kategori listelerinde bulunan kritik kelimenin liste temasına uygunluğuna oranla daha fazla örtüĢme göstermektedir. Ayrıca çağrıĢım listelerindeki bu kritik kelimeler kategori listelerinde bulunan kritik kelimelere göre listelere dayalı öz izin daha fazla geri getirilmesine neden olabilir. Anlamlandırma testinde ise iki liste arasında az bir fark gözlenmiĢtir (kategori listeleri %86, çağrıĢım listeleri %92). Kategori ve çağrıĢım listelerinin anlamdırma testinde ortaya çıkma olasılıkları eĢitlendiğinde ise yanlıĢ tanımada iki liste arasında büyük bir fark çıkmıĢtır (kategori listeleri %28, çağrıĢım listeleri %59). Bu bulgulara göre kategori ve çağrıĢım listeleri arasında görülen farkların çağrıĢım gücü boyutuna göre farklılaĢtığı ancak tematik tutalılığın farklılaĢmadığı ve bu bulguların çağrıĢım aktivasyonu görüĢü ile tutarlı olduğu ortaya konmuĢtur. Yapay zeka çalıĢmaları ve Chomsky‟nin dilbiliminin etkileri modern biliĢsel bilimin yeni çağrıĢımcılarını çağrıĢımların farklı türlerini ayırt etmeye yöneltmiĢtir. Örneğin Mandler (1979: I, 260) birleĢen çağrıĢım kelimelerinin üç türü olduğunu söylemiĢtir: Düzenleyici (ya da yatay): kategorizasyonun aynı seviyesinde birleĢen 27 çağrıĢımlar; ikincil (ya da dikey): kategorizasyonun farklı seviyelerinde birleĢenler ve proordinate (ya da çevresel): zaman ya da mekanda birleĢen maddeler. Yüksek oranda sahte anı üreten listelerdeki çağrıĢımlar genelde düzenleyici türdedir. Az düzeyde sahte anı üretimine neden olan kelimeler ikincil kategori türündedir. Park ve arkadaĢları (2005: 792-797) kategori ve çağrıĢım listelerinde görülen sahte oran farklarının nedeni olarak çağrıĢımların bu niceliksel özelliklerinin de etkili olduğunu söylemiĢtir. Yapılan deneyde yanlıĢ olarak geri getirilen kelimeler ikincil türdeki çağrıĢımlardan ziyade birinci türdeki çağrıĢımların etkili olduğunu göstermiĢtir. Sahte anılar düzenleyici seviyede olduklarında (bir örnekten diğerine) daha fazla, alt seviyede (“meyve” kategorisinde olduğu gibi kategori ismi tanıma testi esnasında diğer kategori elemanları ile birlikte sunulduğunda yanlıĢ tanınması, “elma” gibi çalıĢma evresinde sunulmayan kategori üyesinin tanınmasından daha az olasıdır) oldukları durumda iki düzey arasındaki çağrıĢımlar eĢitlense de daha az sahte anımsama gerçekleĢmektedir. Yapılan deney düzenlemesinde her iki tür liste için de geriye ve ileriye doğru çağrıĢım gücü eĢit kelimeler seçilmiĢtir ve sonuçlarda çok fazla bir değiĢiklik olmamıĢtır (Park ve diğer., 2005: 792-797). Ancak bu çalıĢmada anlamlandırma testi kullanılmadığı için, seviyeler arası çağrıĢımların aynı seviyedeki çağrıĢımlara göre testte listenin özü ile daha az ya da daha fazla tutarlı olduğu söylenemez (Gallo, 2006: I, 60). 2001 yılında Dewhurst yaptığı bir çalıĢmada kategori listelerinde görülen sahte anılarda kategori tekrarının etkisini incelemiĢtir. Bu çalıĢma için denekler test esnasında bilme/hatırlama yargılarından birini kullanarak yanıt vermiĢlerdir. Elde edilen sonuçlar belirsiz iz teorisi çerçevesinde değerlendirilmiĢtir. Bu deneyin bulgularından birisi yanlıĢ olan hatırlıyorum yanıtlarının çalıĢma evresinde sunulan kategori elemanlarının sayısı ile doğru orantıda arttığıdır. YanlıĢ hatırlıyorum yanıtlarının kritik kelimeler için ortaya çıkması, bu kelimelerin çalıĢma evresindeki bir bellek sinyali ortaya çıkararak kodlandığını göstermektedir. Bir diğer çalıĢma bulgusu kullanım sıklığı fazla olan kritik kelimeler için verilen yanlıĢ hatırlıyorum kararlarının kullanım sıklığı az olan kritik kelimelere göre daha fazla olduğudur. Üçüncü bir bulgu ise kategori üyelerinin sayısının az olduğu listelere ait kritik kelimelerin kategori üyelerinin çok olduğu listelere ait kritik kelimelere göre daha fazla yanlıĢ hatırlıyorum cevaplarına neden olmasıdır. Bu bulgular çağrıĢım aktivasyonu yaklaĢımı ile tutarlıdır çünkü sık kullanılan kategori üyelerinin aktivasyonu daha fazla olmaktadır. Bu çalıĢmadaki bir diğer bulgu ise kategori tekrarı 28 yöntemi ile test esnasında kategori üyelerinin deneklere sunulmasının hem doğru hem de yanlıĢ biliyorum yanıtlarını arttırdığıdır. Tanıma testinde verilen biliyorum yargısının o kelimeye ait genel bir aĢinalık hissinden yola çıkılarak verildiği düĢünülürse biliyorum yanıtları belirsiz iz teorisindeki listelere ait öz bilgisine karĢılık gelmektedir ve bu sonuca göre daha fazla kategori üyesinin test esnasında görülmesi öz bileĢenine dayalı doğru biliyorum yanıtlarının sayısını arttırmıĢtır. Bu öz izinin artması aynı zamanda yanlıĢ biliyorum yanıtlarını da arttırmıĢtır ve bu bulgu kritik kelimelerin yanlıĢ olarak tanınmasında öz izine dayalı aĢinalığın etkili olduğunu göstermektedir. Bu bulgular prototip teorisinin varsayımları ile de tutarlıdır çünkü sık kullanılan kategori üyeleri o kategorinin prototipi olma özelliğini yüksek düzeyde taĢımakta ve bu da kritik kelimenin yanlıĢ olarak tanınmasına neden olmaktadır. Ancak bu bulgu çağrıĢım aktivasyonu görüĢü ile tutarlı değildir çünkü çağrıĢım aktivasyonu listelerde bulunan kelimelerin sayısı arttıkça daha fazla sahte anı üretmeleri gerektiğini vurgularken bu çalıĢmada kategori üyeleri daha az olan listeler daha fazla sahte anı üretmiĢtir. Buchanan ve arkadaĢları (1999: 172-177) kategori listelerinde çağrıĢım listelerine göre daha az sahte anı görülmesinin nedeni olarak çağrıĢım listelerinde görülen sahte anılardan örtük çağrıĢım mekanizmalarının sorumlu olduğunu ancak kategori listelerinde görülen sahte anılardan kategoriye dayalı ya da özelliklere dayalı mekanizmaların sorumlu olduğunu belirtmiĢlerdir. Smith ve arkadaĢları (2002: 436- 447) çağrıĢım listelerinde görülen sahte anıların iliĢkili kelimelerin çağrıĢımsal aktivasyonundan kaynaklanmasından ortaya çıktığını söylerlerken, kategori listelerinde görülen sahte anıların tematik tutarlılık görüĢü ile tutarlı olarak geri getirme süreçlerinden etkilendiğini söylemiĢlerdir. Bu hipotezi test etmek için yaptıkları çalıĢmada yöntem olarak örtük kelime kökü tamamlama görevini (çalıĢılmayan kelimenin çağrıĢımsal aktivasyonuna neden olduğu düĢünülen) kullanarak; çağrıĢım listelerinde kategori listelerine göre daha fazla çağrıĢım gücü olduğunu ortaya koymuĢlardır . Dewhurst ve arkadaĢlarının (2005: 803-819) yaptıkları bir çalıĢmada kategori listelerinde ortaya çıkan yanlıĢ tanıma cevaplarında çalıĢma esnasındaki süreçlerin etkili olduğunu göstermiĢtir. Yapılan deneylerde denekler çalıĢma esnasında liste kelimelerini okumalarının yanısıra dikkatlerinin bölünmesine neden olan ikinci bir görev daha yaptıklarında test sırasında verilen yanlıĢ biliyorum sayılarında düĢüĢ olmuĢtur. Ancak 29 denekler çalıĢma esnasında gördükleri kelimeler arasında iliĢki kurmaları yönünde açık biçimde yönlendirildiklerinde yanlıĢ biliyorum cevaplarının sayısı yükselmiĢtir. AraĢtırmacılar çalıĢma bulguları sonucunda çalıĢma sırasındaki anlamsal çağrıĢımların aktivasyonunun yanlıĢ tanıma kararlarındaki en etkileyici faktör olduğunu söylemiĢlerdir. Ancak aktivasyon/izleme görüĢünün de önerdiği gibi yanlıĢ tanımalardan hem çalıĢma süreçleri hem de test sırasında ortaya çıkan süreçler etkili olabilmektedir. Tanıma testinde bir kelime deneğe aĢina geldiğinde bu madde ile ilgili birleĢtirici detayları aramaya baĢlar. Bu arama süreci kodlama sırasında gerçekten sunulan maddelerin ödünç alınarak çeldirici madde ile birleĢtirilmesi sonucu yanlıĢ tanınmasına yol açar. Kategori ve çağrıĢım listelerinin ürettikleri sahte anılar arasındaki farklar birçok teori ve yaklaĢım çerçevesinde açıklanmaya çalıĢılsa da iki tür listenin neden farklı oranlarda sahte anı ürettikleri ve aynı deneysel manipülasyonlar altında sahte anı üretme açısından neden farklılaĢtıkları net olarak ortaya konulamamıĢtır. Sahte anıların özellikle tanıma testleri kullanılarak çalıĢıldığı durumlarda aĢinalık ve anımsama olarak adlandırılan iki farklı süreç sonucu ortaya çıkan tanıma belleğinden ve bu süreçlerin sinyal tespit teorilerinin parametreleri açısından da değerlendirilmesi mümkündür. Yapılan bu çalıĢmada da iki listenin tanıma testi kullanılması yöntemi ile sinyal tespit etme teorisinin parametreleri açısından değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Sinyal tespit etme teorisinin parametreleri ve bu parametrelerin sahte anıları açıklamada nasıl kullanıldıkları bir sonraki bölümde açıklanacaktır. 30 2. SĠNYAL TESPĠT TEORĠSĠ VE SĠNYAL TESPĠT TEORĠSĠ ĠLE SAHTE ANILARIN ÇALIġILMASI Tespit teorisi performansın ölçülmesi için kullanılan genel bir psikofizik yaklaĢmıdır. Bu teori karar verme süreçlerinin incelenmesini mümkün kıldığı için sosyal ve sağlık alanındaki bilim insanlarının yanı sıra karar verme deneylerini kullanan psikologlar tarafından da kullanılmaktadır. Bu deneylerde sunulan uyarıcı ve ona verilen yanıtlar arasında bir uygunluk (correspondence) vardır. Tespit teorisi bu uygunluk deneylerinde kiĢilerin yanıtlarının doğruluğunu belirlemek ve yaptıkları hataları anlamak için kullanılan bir ölçme yöntemidir (Macmillan ve Creelman, 2005: II, 8). Sinyal Tespit Teorisi görsel ya da iĢitsel sinyallerin arka plandaki gürültüden ayırt edilmesinin gerektiği tespit deneylerinde kullanılması ile psikoloji alanına dahil olmuĢtur. Tespit teorisini psikofizik alanında ilk kullanan araĢtırmacı Gustav Fechner‟ dır (1860). Fechner deneysel verilere dayalı olarak kiĢinin dıĢındaki gerçek dünya ve bu dünyanın kiĢinin zihnindeki içsel karĢılığının iliĢkisini araĢtırmak üzere matematiksel bir yaklaĢım oluĢturmuĢtur (akt., Macmillan ve Creelman, 2005: II, 22). Fechner‟in bu ikisi arasındaki iliĢkiyi ve farkı açıklamak için tespit deneylerini kullanmasının ardından bu yöntem diğer deneysel psikologlar tarafından da günümüze kadar geliĢtirilerek kullanılan bir yöntem haline gelmiĢtir. Sinyal Tespit Teorisini psikologların kullandığı bir deney türü eski/yeni kararlarının verildiği tanıma belleği deneyleridir. Bu deneylerde katılımcılara tanıma testinde değerlendirmeleri için çalıĢma esnasında sunulan uyarıcılar (kelime ya da resimler) çalıĢılmıĢ olan „hedef/eski‟ ve çalıĢılmamıĢ olan „çeldirici/yeni‟ maddelerin sırası karıĢık olacak biçimde verilir . Test esnasında katılımcılar her ayrı maddeyi “eski” (önceden çalıĢılmıĢ) ve “yeni” (daha önce çalıĢılmamıĢ) olarak değerlendirirler. Tanıma belleği kararlarının niteliksel olarak aĢinalık ve anımsama olarak adlandırılan farklı iki süreçten etkilendiği birçok araĢtırma bulgusu tarafından ortaya konduğu için bu deneyler ikili süreç teorileri altında incelenmektedir (Yonelinas, 1999: 1415-1434). Sinyal tespit teorisi bir çok farklı model sunmakla beraber bu çalıĢmada normal dağılımlı eĢit varysans sinyal tespit teorisi ile yüksek eĢik modelinin varsayımlarını birleĢtiren ikili süreç modeli tanıma belleğini oluĢturan süreçleri ölçmede kullanıldıkları tercih edilmiĢtir. 31 2.1. SĠNYAL TESPĠT TEORĠSĠ, YÜKSEK EġĠK MODELĠ VE ĠKĠLĠ SÜREÇ MODELĠ Sinyal tespit teorisine göre çalıĢma evresinde görülmüĢ olan hedef kelimeler ve çalıĢma evresinde görülmemiĢ olan kelimeler, bu kelimelerin bellekteki güçlerine bağlı olarak aĢinalık boyutunda farklılık gösterirler. Sinyal tespit teorisine göre, aĢinalık düzeyi belli bir kriteri aĢan kelimelere “eski” yanıtı verilir. Hedef ve çeldirici dağılımlarının aĢinalık boyutunda gösterimi ve karar kriterinin sağında kalan kelimeler ġekil 4‟de gösterilmiĢtir. Tanıma testlerinde deneklerin çalıĢma evresinde gördükleri ve görmedikleri kelimeleri değerlendirirken verdikleri yanıtlar doğrultusunda kriterin bu iki dağılımı hangi noktada kestiği belirlenir. Kriter; hedef ve çeldirici dağılımlarını dört bölge oluĢturacak biçimde ikiye ayırır (ġekil 2.2). Hedef dağılımın kriterin sağında kalan kısmı “doğru” (hit) oranını solunda kalan kısmı ise “kayıp” (miss) oranlarını verir. Çeldirici dağılımda kriterin sağında kalanlar yanlıĢ alarm (false alarm), solunda kalanlar ise doğru ret (correct rejection) oranlarını verir (ġekil 2.1). Doğru yanıt oranları ve yanlıĢ alarm oranları yanlılıktan bağımsız duyarlılığı (çeldirici ve hedefleri ayırt edebilme) ve davranım yanlılığını (test kelimesine eski ya da gördüm yanıtını verme eğilimi) hesaplamada kullanılır. Duyarlılık ve yanlılığı tanımlamada kullanılan istatistiksel göstergeler d´ ve c idir. Duyarlılık “d´” standart sapma birimlerine göre belirlenen hedef ve çeldirici dağılımların ortalamaları arasındaki uzaklık iken, yanlılık “c” hedef ile çeldirici dağılımların kesiĢtikleri nokta ve yanıt kriteri arasındaki uzaklıktır (ġekil 4). Sinyal tespit teorisi performansı doğrusal olmayan eĢitlikler ile tanımlar. ġekil 2.2‟de gösterilen model eĢit varyanslı sinyal tespit etme modeline aittir. Şekil 2.1. Yanıt kriterinin hedef ve çeldirici dağılımları ayırmasına bağlı olarak eski ve yeni kelimelerin adlandırılması. 32 Şekil 2.2. Sinyal tespit teorisinin parametreleri olan yanlılık (c) ve duyarlılığın (d’) eski ve yeni kelime dağılımları üzerindeki gösterimi. Yüksek eĢik modeline göre ise çalıĢılan bir madde bellek eĢiğini geçerse ya da görüldüğü yönünde bir tahminde bulunulursa eski olarak değerlendirilir. Tanıma testi sırasında kiĢi maddeyi gördüğünü anımsayabilir (recollection- R) ya da böyle bir anımsama yok ise tahminde bulunabilir (Guess-G). ÇalıĢılan maddenin eski olarak kabul edilmesi tahmin etme (G) temeline bağlı olarak bu maddenin anımsanmasına (R) ve anımsanmaması (1-R) durumunda “eski” olduğunun tahmin edilmesi olasılığının toplamına eĢittir; P(“eski”/eski) = R + (1 - R) G. ÇalıĢılmayan maddeler ise bellek eĢiğini geçemez ancak tahmin etmeye dayalı olarak eski olarak kabul edilebilinir. Bu nedenle yanlıĢ alarm oranı tahmin etmeye dayalı olarak yapılan yeni maddelere eski yanıtının verilme olasılığıdır; P(“eski”/ yeni) = G . Tanıma belleği yargılarını değerlendirmek için kullanılan bir diğer alternatif yaklaĢım ise ikili süreç modelidir. Bu model eĢik süreçlerini (örneğin çalıĢılan madde hakkındaki niteliksel bilgiler) ve sinyal tespit etme teorisini birleĢtirmektedir (aĢinalık değerlendirmesi). AĢinalık dağılımları normal ve eĢit varyanslı olarak kabul edilir. Standart tanıma belleği testlerinde anımsama bir yüksek eĢik süreci olarak kabul edilir. Bu iki süreç tanıma yargılarını bağımsız olarak değerlendirir ve eski bir maddenin tanınması olasılığı bu maddenin anımsanmasının (R) anımsanmaması ile (1-R) toplamının eski kelimelerin aĢinalığının (Fo) yanıt kriterinin üstünde kalan kısmının değeri ile çarpımına eĢittir; P(“eski” / eski) = R + ( 1 – R) P(Fo > c). Denekler yanıtlarını belirli bir yanıt kriterine göre verdikleri için bu kriterin üstünde kalan çalıĢılmamıĢ maddeleri de eski olarak değerlendireceklerdir. Yeni maddenin eski olarak değerlendirilme olasılığı bu maddenin davranım kriterini geçme olasılığına bağlıdır. 33 Eğer eski ve yeni maddelerin aĢinalık dağılımları normal dağılımlı ve eĢit varyanslı ise tanıma performansı anımsama (R), duyarlılık (d‟) ve yanlılığın (c) bir fonksiyonu olarak ortaya çıkacaktır. Bu modelleri test etmenin en doğrudan yolu alıcı duyarlılığının karakteristik eğrisi (ROC) ile çalıĢmaktır. ROC fonksiyonu isabet oranlarına karĢılık gelen yanlıĢ alarm oranları ile iliĢkilidir. ġekil 2.3‟de bulunan grafikte görüldüğü gibi isabet oranları dikey eksende bulunurken yanlıĢ alarm oranları yatay eksende bulunmaktadır. ROC eğrisi oluĢturmanın bir yolu belleğin (duyarlılık-d’ ve Anımsama-R) aynı olduğu durumda farklı kriterlere karĢılık gelen isabet ve yanlıĢ alarm oranlarının belirlenmesidir. Bunun için deneklerden tanıma cevaplarını belli güven yargılarına göre değerlendirmeleri istenir. Örneğin bu güven ölçeği 6 noktalı bir ölçek olup yanıtlar “bu kelimeyi çalıĢma evresinde görmediğime eminim” ile “bu kelimeyi çalıĢma evresinde gördüğüme eminim” arasında sıralanabilir. Bu 6 noktanın her birine karĢılık gelen birer isabet-yanlıĢ alarm oranı çifti, ROC eğrisini belirlemede kullanılmaktadır. ġekil 2.3‟de böyle altı basamaklı bir ölçeğe göre belirlenen ROC eğrisinin gösterimi bulunmaktadır. Bu çizilen ROC eğrileri ile, isabet ve yanlıĢ alarmlar arasındaki iliĢki incelenebilir. Ġkili süreç modeli ile eğri biçiminde (bazı modeller doğrusal ROCler belirler) ve diagonale göre asimetrik olan ROCler belirlenir. Ġkili süreç teorisi bir eĢik sürecini de değerlendirmeye kattığı için ROC‟nin Ģekli sinyal tespit etme modellerinin ROC Ģeklinden daha doğrusal olmaktadır. Bu doğrusallık anımsama artıp aĢinalık azaldığında daha fark edilir hale gelmektedir. Her isabet ve yanlıĢ alarm çifti belli bir duyarlılık ve yanlılığa karĢılık gelirken güven cevaplarının değerlendirilmesi ile aynı duyarlılığa sahip ama farklı yanlılıklara karĢılık gelen çiftler belirlenmektedir. 34 Şekil 2.3. İkili süreç sinyal tespit etme modeline göre belirlenen ROC eğrisi. Tanıma belleğinin aĢinalık ve anımsama olarak iki ayrı süreçten oluĢması nedeni ile tanıma testlerinin kullanıldığı bellek deneylerinde ikili süreç modelinin parametreleri olan anımsama, yanlılık ve duyarlılık analizlerinin yapılması bu bellek süreçlerinin açıklanması için önemlidir. Sinyal tespit teorisine göre bir maddenin duyarlılık, yanlılık ve anımsama süreçlerinin incelenmesi için deneklerin karĢısına bazı koĢullarda test evresinde, bazı koĢullarda da hem çalıĢma hem de test evresinde çıkması gerekmektedir. Böylelikle bu maddelerin çalıĢma evresinde görüldüğü ve görülmediği durumlarda bu parametrelerin değerlerinin nasıl değiĢtiği hesaplanabilir. Sahte anıları da böyle bir çerçevede değerlendirmek standart DRM paradigmasında sadece test evresinde sunulan çeldirici kelimenin bu Ģekilde çalıĢma evresinde de sunulmasının sağlanılması ile bu çeldirici kelimelerin yanlılık, duyarlılık ve anımsama değerlerinin karĢılaĢtırılması mümkün olmaktadır. 2.2. SĠNYAL TESPĠT TEORĠSĠ ĠLE SAHTE ANILARIN ĠNCELENMESĠ Sahte anılar Sinyal Tespit Teorisi aracılığı ile kez Miller ve Wolford (1999: 398- 405) tarafından çalıĢılmıĢtır. AraĢtırmacılar çağrıĢım listelerinde gözlenen sahte anıları bu teori ile çalıĢmak için klasik DRM prosedürüne yeni koĢullar eklemiĢlerdir. Bunlar duyarlılık ve yanlılık ölçümlerini mümkün kılan; kelime listelerinde gerçekten sunulan iliĢkili kelimelerin bazı koĢullarda sunulmayarak katılımcının karĢısına çeldirici kelime 35 olarak çıkması ve standart çağrıĢım listeleri çalıĢmalarında listelerde sunulmayıp deneklerin karĢısına çeldirici olarak çıkan kritik kelimelerin bazı koĢullarda gerçekten sunulmasıdır. Benzer biçimde birbiri ile ve çalıĢılan diğer kelimeler ile iliĢkisiz olan kelimeler bazı koĢullarda çalıĢma listelerinde sunulmuĢ bazı durumlarda ise test sırasında çeldirici olarak sunulmuĢtur. Bu kelimelerin sunumu denekler arasında dengelenerek gerçekleĢtirilmiĢtir; örneğin bir grubun gördüğü kritik çeldirici kelimeler diğer grubun karĢısına çalıĢma listeleri içerisinde de çıkmıĢtır. ġekil 2.4‟de görüldüğü gibi Sinyal Tespit Teorisi‟ne göre çalıĢma evresinde görülmüĢ test kelimelerinin dağılımı hedef dağılımını, test esnasında ilk kez karĢılaĢılan kelimeler de çeldirici dağılımını oluĢturmaktadır. Bu dağılımlar aĢinalık boyutu üzerinde bulunurlar. ÇalıĢılmıĢ kelimelerin aĢinalığının daha fazla olduğu kabul edilir. Miller ve Wolford (1999: 398-405) çalıĢma evresinde sunulmayan kelimelerin test sırasında sahte anı olarak ortaya çıkmasının nedeninin iliĢkili kelimelere ait aĢinalık duygusu az olduğu durumlarda (iliĢkisiz kelimeler de olduğu gibi) deneklerin bu kelimeleri çalıĢma listeleriyle iliĢkili olarak algılamaları olduğunu söylemiĢtir. Buna göre denekler bu durumlarda daha gevĢek bir kriter uygulamakta ve test edildikleri kelimelere gördüm yani “eski” yanıtını vermeye daha yatkın olmaktadırlar (ġekil 5). Bu hipotezlerini test etmek için Miller ve Wolford iki tane deney tasarlamıĢlardır. Bu deneylerde iliĢkili yani çalıĢma listelerinde bulunan kelimeler ile çağrıĢım yapan kelimeler, listelerin kendi içinde diğer liste elemanları ile en yüksek çağrıĢım gücüne sahip olan kritik kelimeler ve iliĢkisiz yani liste maddeleri ve birbiri ile çağrıĢımı olmayan kelimeler bazen çalıĢma evresinde deneklerin karĢısına çıkmayarak çeldirici kelimeler olarak test esnasında sunulmuĢ, bazı koĢullarda ise gerçekten çalıĢma evresinde sunulmuĢtur. Böylelikle üç tür kelimede test esnasında hedef olarak değerlendirilebilinmiĢtir. Bu düzenleme sinyal tespit teorisi ile yanlılık ve duyarlılık ölçümlerinin yapılmasını sağlamaktadır. AraĢtırmacıların ilk bulguları tüm kelime türlerinde duyarlılık yönünden benzerlik olduğudur. Bu da her maddenin çalıĢıldığı durumda çalıĢılmadığı duruma göre daha fazla bellek gücüne sahip olduğunu göstermiĢtir. ĠliĢkili kelimeler için bu farklılık doğru tanımanın (bu maddeler çalıĢıldığı zaman) yanlıĢ tanımaya göre (çalıĢılmadıkları zaman) daha fazla olduğunu göstermiĢtir yani bu kelimeler çalıĢıldıkları durumda çalıĢılmadıkları duruma göre daha fazla tanınmaktadırlar. Ġkinci bulgu kritik kelimeler için davranım yanlılığının diğer 36 maddelere göre daha fazla olduğu yönünde olmuĢtur. Bu bulguya dayanarak Miller ve Wolford kritik kelimelerin yüksek düzeyde yanlıĢ tanınmasının liberal bir kriter değiĢimiyle açıklanabileceğini söylemiĢlerdir. Bu tür bir hipoteze göre kritik çeldirici diğer kelimeler ile olan çağrıĢımları nedeni ile tanıma testinde eski olarak değerlendirilmektedir ve kritik kelimeler için duyarlılık farkının bulunmaması çalıĢılıp çalıĢılmadıkları durumlarda ayırt edilmelerinin diğer kelime türlerinden farklı olmadığını göstermektedir. Şekil 2.4. Yukarıdaki Şekilde 3 tür kelime türü için test esnasında deneklerin uyguladıkları kriterler gösterilmiştir. Bu çalıĢma birçok araĢtırmacı tarafından çalıĢma sonuçlarını desteklemeyen diğer bulguların olması yönü ile eleĢtirilmiĢtir. Bunlardan ilki Roediger ve McDermott‟un (1996: 212-230) bulduğu gibi hatırlıyorum cevaplarının biliyorum cevaplarından fazla olmasıdır. Eğer denekler iliĢkili çeldirici kelimeleri çalıĢma listesinde gördüklerini kabul ederken anıları geri getirmek yerine test esnasında farklı bir kriter uyguluyorlar ise hatırlıyorum cevaplarından çok biliyorum biçiminde cevap verilmelidir ancak denekler sahte anı üreten kritik kelimeler için bir anının detaylı olarak geri getirilmesine karĢılık gelen hatırlıyorum yönünde cevap verme eğilimindedirler. Denek listeye ait genel bir bilgi kullanıyor ise böyle bir detaylı bir geri getirmeden bahsedilmemesi gerekir. Kriter değiĢimi görüĢüne karĢı bir bulgu da deneklerin çalıĢmanın doğası ile ilgili uyarıldıkları çalıĢmalardan gelmektedir. Yapılan çalıĢmalarda araĢtırmacılar denekleri çalıĢma aĢamasından önce sahte anı etkisi hakkında bilgilendirmiĢlerdir ve 37 iliĢkili çeldiricileri yanlıĢ olarak tanımlamamaları için uyarmıĢlardır. Denekler bu koĢullar altında açık bellek testlerinde tahmin etme stratejilerini kullanmaktan kaçınmalıdırlar çünkü listenin teması ile iliĢkili olan bu kelimelerin çalıĢılmamıĢ kelimeler olduğunu biliyorlardır. Ancak bu tür uyarılar da sahte tanıma etkisini ortadan kaldırmamaktadır (Gallo ve diğer., 1997: 271-276; McDermott ve Roediger, 1998: 508- 520). McDermott ve Roediger‟in (1998: 508-520) yaptıkları deneyde katılımcılar çalıĢma aĢaması süresince çalıĢma listelerindeki kritik iliĢkiyi göz önünde bulundurmaları konusunda uyarılmıĢlardır. ÇalıĢmadan hemen sonra kiritik çeldirici kelime deneklere sunulmuĢ ve listelerde görüp görmedikleri sorulmuĢtur (listelerin yarısında kritik kelimeler gerçekten sunulmuĢtur). Denekler uyarıldıkları ve kritik çeldirici kelime tek baĢına hemen test edildiği halde çalıĢma esnasında görülmeyen çeldirici kelimeleri yüksek bir güven değeri ile (%38 oranında) çalıĢma esnasında gördüklerini söylemiĢlerdir. Yapılan bir diğer çalıĢmada ise deneylerden birinde denekler kritik kelimelerin sahte anı üretme etkisi ile ilgili olarak hem çalıĢma hem de test evresinden önce uyarılmıĢlar, diğer deneyde ise denekler sadece test aĢamasından önce sahte anı üreten kritik kelimelerin liste kelimeleri ile yüksek çağrıĢım gücüne sahip olan kelimeler oldukları yönünde uyarılmıĢlardır. ÇalıĢma ve test evresinden önce denekleri uyarmak kritik kelimelerin yanlıĢ tanınmasını büyük ölçüde azaltmıĢ iken, sadece test evresinden önce denekleri uyarmak böyle bir anlamlı düĢüĢe neden olmamıĢtır (Gallo ve diğer., 2002: 469-472). ÇalıĢma evresinden sonra uyarılan denekler stratejik bir kriter uygulamaktan kaçınsalarda yanlıĢ tanımaların sayısı düĢmemiĢtir. Bu bulgu kriter değiĢminin DRM paradigmasında sahte anı üretmede çok az ya da hiç etkisinin olmadığını göstermektedir (Gallo ve diğer., 2002: 469-497). Sahte anıların kriter değiĢimi nedeni ile ortaya çıktığını vurguluyan teorilere karĢı getirilen açıklamalar makul gibi görünmekte olsalar da bu görüĢlerin karĢıtları vardır. Öncelikle hatırlama yargıları anımsama (recollection) yanıtlarına zıt olarak yüksek güven ölçümleri ile söylenmiĢledir ve bu tür yanıtlar kriter değiĢimine uygun olarak modellenmiĢ olabilirler (Donaldson, 1996: 523-533; Hirshman ve diğer., 2002: 151-156). Hatırlama yanıtları karara dayalı teorilerin de söylediği gibi kelimenin listedeki diğer kelimeler ile çağrıĢım kurması sonucu ortaya çıkmasına karĢılık olarak verilebilir. Son olarak denekleri deneyden önce uyarmak sahte tanıma etkisini tamamen ortadan kaldırmasa da anlamlı düzeyde azaltmaktadır ve bu da bir yönüyle kriter 38 değiĢimi görüĢü ile tutarlıdır (uyarılan denekler stratejik tahmin etme stratejilerinden kaçınmaktadır ve böylece sahte tanımalar azalmaktadır). Denekler uyarıldıktan sonra sahte anıların sayısında düĢüĢ olmasının nedeni bu kelimelere ait bellek sinyali olmadığı halde daha muhafazakar bir kriter uygulamaları olabilir. Gallo ve arkadaĢlarının (2002: 469-497) yaptıkları bir deneyde çalıĢma listelerinde kritik maddenin hiç sunulmadığı koĢulda sadece kritik kelimenin yanlıĢ tanınması değil liste maddelerinin doğru tanınması da düĢmüĢtür ve bulgu da kriter değiĢimi görüĢü ile tutarlı bir bulgudur. Westerberg ve Marsolek‟in (2003: 747-759) yaptıkları bir çalıĢmada Miller ve Wolford‟un bulgularından farklı olarak tanıma testinde kritik kelimenin duyarlılığı kritik kelime haricinde listede bulunan diğer iliĢkili ve birbiri ile çağrıĢımı bulunmayan kelimelerin seçilmesi ile oluĢturulan iliĢkisiz kelimelere göre daha düĢük çıkmıĢtır. Sahte anıları duyarlılık farkı ile açıklayan teoriler; karara dayalı teoriler ve depolamaya dayalı (storage based) teorilerdir. Karara dayalı teorilerin kritik kelimenin varyansının diğer kelime türlerinin varyansından farklı olduğunu söyleyen modeli sahte anı üreten kritik kelimenin duyarlılığının diğer kelime türlerinden az olacağını belirtir. Depolamaya dayalı teoriler içersinden genel eĢleĢtirme modeli (global matching model) ise geri getirme sırasında iki tür eĢleĢtirme olduğunu söyler; çalıĢılan maddeler bu kelimeler için olan tek bir bellek izi ile eĢleĢirken yeni maddeler eski maddeler ile benzerliklerine göre parçalı eĢleĢmeler gösterir ve buna göre iliĢkisiz test maddeleri çok az eĢleĢtirmelerle tanımlanırken kritik kelimeler benzerlikleri nedeni ile bir çok eĢleĢmeye sahip olacaklardır ve bu da iki kelime türünün duyarlılıklarının farklı olmasına neden olacaktır. Ancak iki model de Westerberg ve Marsolek‟in iliĢkisiz kelimenin duyarlılığının iliĢkili liste kelimelerinin duyarlılığından az olmasını açıklayamamaktadır (Westerberg ve Marsolek, 2003: 747-759). Ayrıca Belirsiz Ġz Teorisine görede iliĢkisiz kelimeler listelerin hem bütün iz hem de öz izine karĢılık gelmedikleri için duyarlılıkları iliĢkili kelimelerden daha fazla olmalıdır ancak bu bulguda bu teorinin varsayımı ile örtüĢmemektedir. Tanıma belleği testlerinde aĢinalık ve anımsama süreçlerini sinyal tespit teorisinin ikili süreç modeli ile çalıĢmak bu modelin parametreleri olan anımsama, yanlılık ve duyarlılık analizlerinin yapılmasını mümkün kılacaktır. Tanıma belleğini oluĢturan süreçlerden aĢinalık daha otomatik ve bilinçsiz bir süreç iken anımsama bilinçli kontrolün olduğu bir süreçtir (Chan ve Dermott, 2007: 431-437). AĢinalık ve 39 anımsamanın farklı süreçler olduğunu destekleyen en etkileyici kanıtlar amnezik hastalardan gelmektedir. Bu hastalar aĢinalığa dayanan tanıma belleği görevlerini baĢarı ile tamamlar iken anımsamaya dayanan görevlerde baĢarısız olmaktadırlar (akt., Yonelinas, 2001: 361-379). Ayrıca yaĢlanma süreçleri de seçici olarak anımsama üzerinde bozucu etki yapmaktadır ve anımsamaya dayalı tanıma kararları aĢinalığa dayalı tanıma kararlarına göre daha yavaĢ gerçekleĢmektedir (anımsamada önceden sunulan madde ile ilgili spesifik detaylar geri getirildiği için anımsama aĢinalığa göre daha yavaĢ bir süreçtir). Ayrıca anımsama ve aĢinalık biliĢsel geliĢimleri açısından da farklı süreçlere karĢılık gelmektedirler. Yapılan bir çalıĢmada anımsamaya dayalı sahte anıların çocukluk geliĢimi evreleri atlandıkça arttığı gözlenirken, aĢinalığa dayalı sahte anılar daha sabit kalmaktadır (Lyons ve diğer., 2010: 355-362). Birçok ikili süreç teorisi aĢinalığın sürekli bir bellek gücüne, anımsamanın ise çalıĢma esnasında karĢılaĢılan olay ya da madde hakkında niteliksel ve çağrıĢımsal bilginin geri getirilmesine karĢılık geldiğini vurgulamaktadır (Yonelinas, 2002: 441- 517). ÇağrıĢım listeleri kullanılarak yapılan yanlıĢ tanıma deneylerinde Benjamin (2001: 941-947) kritik, iliĢkili ve iliĢkisiz kelimeler arasında görülen farkın kaynak belleği farklılığından kaynaklanabileceğini söylemiĢtir. Buna göre belirsiz iz teorisinin de yordadığı gibi sahte anılar test esnasında kritik çeldirici kelimenin test maddeleri ve öz sunumu arasındaki yüksek eĢik eĢleĢmesinden dolayı ortaya çıkmakta iken çalıĢma esnasında sunulan kelimelerin doğru hatırlanmasında hem öz sunumlarının hem de tam sunumlarının eĢleĢmesi söz konusudur. Bu görüĢe dayanarak Westerberg ve Marsolek (2003: 747-759) yaptıkları deney sonucunda kritik kelime yargılarının öncelikle aĢinalığa dayalı olarak verildiğini, iliĢkili ve iliĢkisiz kelime yargılarının ise ikili süreç modelinin yordadığı gibi aĢinalık ve anımsama süreçlerinin ikisinin kombinasyonuna dayalı olarak verildiğini söylemiĢlerdir. Bu açıklama deneklerin yeni olan kritik kelime için sıklıkla “biliyorum” Ģeklinde yanıt verme eğiliminde oldukları bulgular ile tutarlıdır (Roediger ve McDermott, 1995: 803-814). Ancak bu araĢtırmacılar deney bulgularını kriter ve duyarlılık parametrelerinin ölçümünü gerçekleĢtirerek elde etmiĢler, ikili süreç modelinin yordadığı anımsama paradigmasını test etmemiĢlerdir. Anımsama parametresinin kritik, iliĢkili ve iliĢkisiz kelimelerin sahte anı üretmesi sürecinde etkili bir faktör olup olmadığını incelemek bu nedenle literatürdeki bilgiler doğrultusunda sahte anıları açıklamak ve anlamak için oldukça önemlidir. Ayrıca kategori ve çağrıĢım 40 listelerinde görülen sahte anıları da bu üç parametrenin ölçüldüğü bir desende çalıĢmak bu iki liste türü arasında görülen sahte anı oran farklarını açıklığa kavuĢturmak açısından bilgi verici olacaktır ve literatürde bu yönde eksik olan bulguların ortaya konması açısından da gereklidir. 41 3. KATEGORĠ VE ÇAĞRIġIM LĠSTELERĠNDE BULUNAN SAHTE ANILARIN SĠNYAL TESPĠT TEORĠSĠ ĠLE DENEYSEL OLARAK ĠNCELENMESĠ Önceki iki bölümde literatürde varolan araĢtırma bulgularının ve sahte anıları açıklayan teorilerin doğrultusunda bu çalıĢmada DRM paradigmasında kullanılan çağrıĢım listelerinin ve de kategori listelerinin ürettikleri sahte anıların sinyal tespit teorisinin modellerinden biri olan ikili süreç modelinin paradigmaları açısından incelenmesi amaçlanmaktadır. Sahte anıların incelendiği çalıĢmalarda tanıma testi kullanılarak tanıma belleğinin farklı iki süreci olan aĢinalık ve anımsamanın ikili eĢik modeli ile incelenmesi ve bu amaçla tanıma testinde güven ölçeklerinin uygulanarak ROC eğrilerine ait grafiklerin oluĢturulması mümkün olmaktadır. Bunun için her iki liste içerisinde de bulunan kritik, iliĢkili ve iliĢkisiz kelimeler katılımcılar arasında çalıĢma evresinde görülmeleri yönünden dengelenerek test evresinde değerlendirilmiĢtir. Kategori ve çağrıĢım listelerinde bulunan kelimelerin tanıma testinde yanlılık, duyarlılık ve anımsama süreçleri açısından farklılaĢması beklenmektedir. ÇalıĢmanın önemi hem sahte anıların ikili süreç modeli paradigmaları açısından incelenecek olmasından hem de bu paradigmaların iki tür listede karĢılaĢtırılacak olmasından gelmektedir. Hipotezler: 1. Her iki listede de bulunan kritik kelimelerin duyarlılığı iliĢkili ve iliĢkisiz kelimelerin duyarlılığından daha azdır. 2. Her iki listede bulunan kritik kelimelere tanıma testinde gördüm deme yanlılığı iliĢkili ve iliĢkisiz kelimelere gördüm deme yanlılığından daha fazladır. 3. Her iki listede bulunan kritik kelimenin anımsanması iliĢkili ve iliĢkisiz kelimelerin anımsanmasından daha azdır. 4. ÇağrıĢım listelerinde bulunan krtitik ve iliĢkili kelimelerin duyarlılığı kategori listelerinde bulunan kritik ve iliĢkili kelimelerin 42 duyarlılığından daha azdır ve iliĢkisiz kelimeler için böyle bir fark beklenmemektedir. 5. ÇağrıĢım listelerinde bulunan kritik ve iliĢkili kelimelere görmüĢtüm deme yanlılığı kategori listelerinde bulunan kritik ve iliĢkili kelimelere görmüĢtüm deme yanlılığından daha fazladır ve iliĢkisiz kelimeler için böyle bir fark beklenmemektedir. 6. ÇağrıĢım listelerinde bulunan kritik ve iliĢkisiz kelimelerin anımsanması kategori listelerinde bulunan kelimelerin anımsanmasından daha azdır ve iliĢkisiz kelimeler için böyle bir fark beklenmemektedir. DRM paradigmasında sahte anı üreten kritik kelimelerin duyarlılığının iliĢkili ve iliĢkisiz kelimelerden az olması beklenmektedir çünkü bu kelimeler çalıĢma evresi materyali ile çağrıĢım aktivasyonu görüĢünün de belirttiği gibi diğer kelime türlerine göre yüksek düzeyde geriye doğru çağrıĢım gücüne sahiptir. Belirsiz iz teorisine göre ise çalıĢma evresinde sunulan listenin teması ve bu kelimelere ait öz izi ile bu kelimeler yüksek düzeyde örtüĢme gösterdiği için bu kelimelerin duyarlılığı yani çalıĢılıp çalıĢılmadıklarının ayırt edilmesi zor olacaktır. Kaynak izlemesi yaklaĢımına ve yapısalcı görüĢe göre ise test esnasında kritik kelimelerin bellek izi daha belirsiz olduğu için denek bu kelimenin gerçekten sunulup sunulmadığını ayırt etmede diğer kelime türlerine göre daha fazla zorlanacak ve bu kelimelere uygulanan yanıt kriteri diğer kelime türlerine uygulanan yanıt kriterine göre daha gevĢek olacak bu nedenle bu kelimelere uygulanan yanıt stratejileri kritik kelimelerin diğer kelime türlerine göre daha fazla sahte anı üretmesine neden olacaktır. Belirsiz iz teorisine göre kritik kelimeler bütün izden ziyade listenin öz izine karĢılık geldiği için diğer kelime türlerine göre daha az anımsamaya neden olmalıdır çünkü anımsama bir madde ya da olaya ait detaylı bilgilerin hatırlanması iken öz izi detaylı değil genel bir bilgiye karĢılık gelmektedir. Örneğin çalıĢılmayan bir maddenin yanlıĢ olarak hatırlanması olasılığı çalıĢılmayan maddenin yanlıĢ olarak tanınması olasılığına göre daha az gerçekleĢir ve buna göre anımsama sahte anının ortaya çıkmasında aĢinalığa göre daha az etkili bir süreçtir. Ancak DRM paradigmasında görüldüğü gibi çalıĢma materyalindeki kelimeler birbirleri ile yüksek çağrıĢım gücüne sahip olduklarında deneklerin bu maddeler ile çağrıĢımı bulunan maddeleri yanlıĢ hatırlama ve yanlıĢ tanıma olasılıkları artmaktadır 43 (Yonelinas, 2002: 441-517). Bu koĢullar altında kritik çeldiricilerin yanlıĢ anımsanması düzeyi r= 0.23 iken iliĢkili çeldiriciler için olan yanlıĢ aĢinalık r= 0.18 olarak gözlenmektdir (akt., Yonelinas, 2002: 441-517). Denekler açık ya da örtük biçimde sunulmayan çeldiriciyi bu çeldirici ile çağrıĢım kuran kelimeleri çalıĢtıkları esnada zihinlerinde canlandırabilirler ve bu da yanlıĢ anımsamayı arttırır. Test esnasında bu çeldirici ile çalıĢma evresinde karĢılaĢtıkları biçiminde bir anımsamada bulunabilir fakat bu maddenin gerçekten sunulup sunulmadığının anımsanmasında baĢarısız olabilirler. Diğer olası bir neden de çalıĢılan madde ile bu maddeler ile yüksek çağrıĢımı olan çeldirici kelimenin arasındaki anlamsal iliĢkinin geri getirilmesine dayalı olarak anımsamanın gerçekleĢmesidir (akt., Yonelinas, 2002: 441-517). ÇağrıĢım listeleri ve kategori listeleri karĢılaĢtırıldığında kategori listelerindeki kritik kelimelerin çağrıĢım listelerindeki kritik kelimelere göre daha az sahte anı üretmesi nedeni ile; kategori listelerindeki kritik kelimelerin duyarlılığı çağrıĢım listelerindeki kritik kelimelerin duyarlılığına göre daha fazla olmalı, çağrıĢım listelerindeki kritik kelimelere görmüĢtüm deme yanlılığı kategori listelerindeki kelimelere görmüĢtüm deme yanlılığından daha fazla olmalıdır. Kategori ve çağrıĢım listelerinde bulunan kiritik kelimelerin anımsanması ise her iki liste türünde sahte anı üreten kritik kelimelerin yüksek güven yanıtları oluĢturması nedeni ile ya farklılaĢmamalı ya da kategori listelerindeki kelimelerin çalıĢma evresinden ziyade test evresindeki geri getirme süreçlerinden etkilenmesi, buna karĢın çağrıĢım listelerindeki kritik kelimenin hem çalıĢma evresindeki kodlama süreçlerinden hem de test evresinde ki geri getirme süreçlerinden etkilenmesi nedeni ile bu listelerdeki kritik kelimelerin anımsanması kategori listelerindeki kritik kelimelerin anımsanmasına göre daha az olmalıdır. 3.1. YÖNTEM 3.1.1 Katılımcılar ÇalıĢmaya Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakütesi‟nin çeĢitli lisans programlarında eğitim gören 40 öğrenci katılmıĢtır. Katılımcıların 30‟u kadın (%75), 10‟u erkektir (%25). Kadınların yaĢ ortalaması 21,03 (SD= 1,16) iken erkeklerin yaĢ ortalaması 22,20 (SD=2,57)‟dir. Katılımcıların eğitim gördükleri sınıflara göre dağılımı ise; 1. sınıf 4 kiĢi (%10), 2. sınıf 13 kiĢi (%32,5), 3. sınıf 14 kiĢi (%35) ve 4. sınıf 9 kiĢi 44 (% 22,5 ) Ģeklindedir. Katılımcılar gönüllülük esasına göre araĢtırmaya dahil olmuĢlardır. Her denek tek baĢına deneyin çalıĢma ve test aĢamasına katılmıĢtır. 3.1.2. Materyaller ÇalıĢmada toplam 76 adet kelime listesi kullanılmıĢtır. Bu listeler; 34 adet çağrıĢım listesi, 34 adet kategori listesi, çağrıĢım grubu için 4 adet iliĢkisiz kelime listesi, kategori grubu için adet iliĢkisiz kelime listesi, 2 adet öncelik listesi ve 2 adet sonralık listesinden oluĢmaktadır. Her listede 16 adet kelime bulunmaktadır. 3.1.2.1. Kategori Listeleri ÇalıĢmada kullanılan 32 adet Kategori listesi Peynircioğlu (1988: 133-185)‟ nun Türkçe Kategori Normları çalıĢmasında bulunan 56 adet kategori listesi arasından seçilmiĢtir. Ayrıca yine aynı kaynaktan 1 adet öncelik ve 1 adet sonralık listesi, çalıĢma esnasında oluĢabilecek öncelik ve sonralık etkilerini engellemek için kullanılmıĢtır. Peynircioğlu‟nun (1988: 4) çalıĢmasında kategori listeleri oluĢturulurken yöntem olarak her katılımcıya bu 56 kategori adı sıra ile verilmiĢtir ve her seferinde katılımcılar 30 saniye süresince o kategoriye ait akıllarına gelen kategori elemanlarını yazmıĢlar ardından aynı iĢlemi sonraki kategori için gerçekleĢtirmiĢlerdir. Tüm deneklerden toplanan veriler doğrultusunda kategori üyeleri cevap olarak veriliĢ sıklıklarına göre sıralanmıĢtır. Deneyde kullanılmak üzere seçilen kategorilerdeki en yüksek çağrıĢım gücüne sahip kelime kritik kelime olmak üzere listelere ait ilk 16 kelime her kategori listesini meydana getirmiĢtir. Kategori listeleri seçilirken dikkat edilen bir kriter, kategori listelerinde bulunan bir kelimenin diğer kategori listelerinde bulunmamasıdır. Deneyde kullanılmak üzere kategori listelerinin seçilmesinden sonra, Göz‟ün (2003) “Yazılı Türkçe‟nin Kelime Sıklığı” sözlüğünden yararlanılarak her bir kelimenin kullanım sıklıkları belirlenmiĢtir. Ardından her kategoriye ait kritik kelimenin kullanım sıklığına en yakın sıklığa sahip liste elemanı iliĢkili kelime olarak belirlenmiĢtir. Seçilen iliĢkili kelimelerin ayrıca listedeki sıraları da göz önüne alınmıĢ mümkün olduğu kadar listelerin çeĢitli yerlerinden iliĢkili kelimeler seçilmeye çalıĢılmıĢtır. ĠliĢkili kelimeler seçilirken bu kelimelerin listelerin sadece orta sıralarındaki kelimelere karĢılık gelmemesi için bazen listenin son ya da baĢ sıralarında bulunan kullanım sıklığı kritik kelimenin kullanım sıklığına en yakın olan ikinci kelime iliĢkili kelime olarak seçilmiĢtir. Böyle bir düzenleme yapılmasının nedeni; deney desenine uygun olarak, 45 kritik kelimenin görüleceği listelerdeki sırasının iliĢkili kelimelerin listede bulunduğu sırada sunulacak olmasıdır ve bu sıranın mümkün olduğu kadar çeĢitlenmesini sağlamaktır. Yapılan çalıĢmalarda liste kelimelerinin sırasının doğru hatırlama oranları üzerinde etkili bir değiĢken olduğu gösterilmiĢtir (Roediger ve McDermott, 1995: 803- 814) ve bu düzenleme ile kelimenin sunulduğu sıranın çalıĢmada karıĢtırıcı bir değiĢken olarak sonuçları etkilemesini önlemeye çalıĢılmıĢtır. Kategori listelerini görecek olan grup için seçilen 4 adet iliĢkisiz kelime listesinin her birinde bulunan kelimelerin birbirleriyle ve kategori listelerindeki diğer kelimeler ile iliĢkisiz olarak seçilmesine dikkat edilmiĢtir. Ayrıca iliĢkisiz kelimeler seçilirken kullanım sıklıkları kritik ve iliĢkili kelimelere yakın olacak Ģekilde seçilmiĢtir. Bunun nedeni kelimelerin kullanım sıklıklarının sahte anı üretmede etkili bir değiĢken olması nedeni ile bu faktörün karıĢtırıcı değiĢken olmasını engellemeye çalıĢmaktır. Bu yöntemle toplam 64 sözcük içeren 16 kelimelik 4 liste oluĢturulmuĢtur. ĠliĢkisiz kelimeler, iliĢkili kelimeler ve kritik kelimelerin Türkçede kullanım sıklıkları arasında bir farklılık olup olmadığını ölçmek için tek yönlü varyans analizi uygulanmıĢtır. Sonuçlar kelime türlerinin sıklıkları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığını göstermiĢtir; F(2,127) = 0,794, p = 0,454. ĠliĢkisiz kelimelerin kullanım sıklıkları ortalaması 170,63 (SS= 207,33), iliĢkili kelimelerin kullanım sıklıklarının ortalaması 125,88 (SS= 127,75) ve kritik kelimelerin kullanım sıklıklarının ortalaması 136,38 (SS= 165,99)‟dir. Kategori listeleri ve kategori listelerini çalıĢacak katılımcıların görecekleri iliĢkisiz kelime listeleri oluĢturulduktan sonra bu listeler Kategori Set1 ve Kategori Set2 olmak üzere iki sete ayrılmıĢtır. Bu setlerin biri, 16 listede kritik kelimenin haricindeki liste üyelerinin bulunması, geriye kalan 16 listede ise kritik kelimenin bu listeden seçilen iliĢkili kelime yerine konulup bu iliĢkili kelimenin listeden çıkarılması yolu ile oluĢturulmuĢtur. Ġkinci set ise ilk sette kritik kelimenin sunulmadığı listelerde bu listelerde seçilen iliĢkili kelimenin çıkarılıp o kelimenin yerine kritik kelimelerin konulması yolu ile oluĢturulmuĢtur. Ġlk sette kritik kelimelerin yerleĢtirildiği listelerde ise, bu kelimelerin yerine geldikleri iliĢkili kelimeler konulmuĢtur ve kritik kelimelere yer verilmemiĢtir. Benzer biçimde dört adet iliĢkisiz kelime listesinin ikisi birinci sette, diğer iki iliĢkisiz kelime listesi ise ikinci sette sunulmuĢtur. 46 3.1.2.2. Çağrışım Listeleri Deneyde kullanılmak üzere seçilen 34 adet çağrıĢım listesi Tekcan ve Göz (2005)‟ün ortaya koymuĢ oldukları “Türkçe Kelime Normları” çalıĢmasında bulunan çağrıĢım setleri içerisinden seçilmiĢtir. Bu listelerin iki tanesi öncelik listesi ve sonralık listesi olup; bellek deneylerinde karıĢtırıcı değiĢken olan öncelik ve sonralık etkilerin i en aza indirmek için kullanılmıĢtır. Bu kaynakta 600 Türkçe kelimenin imgelem, somutluk, sıklık değerleri, çağrıĢım seti geniĢlikleri ve çağrıĢım setinde yer alan kelimeler bulunmaktadır. Tekcan ve Göz (2005: I, 4) deneye katılan katılımcılardan bu 600 kelimenin her birini okuduktan sonra o kelimenin onlara hatırlattığı ya da çağrıĢım kurdukları kelimeleri yazmalarını istemiĢtir. Sonrasında her kelime için verilen maddeler yanıt olarak veriliĢ sıklıklarına göre sıralanarak bu 600 kelimenin her birine ait çağrıĢım seti oluĢturulmuĢtur. Bu çalıĢmada kullanılmak üzere çağrıĢım listeleri seçilirken göz önünde bulundurulan bir kriter çağrıĢım seti büyüklüğünün 15‟den az olmamasıdır. Bunun nedeni ise yapılacak olan deneyde kritik kelime ile en çok çağrıĢım yapan ilk 15 kelimenin çalıĢmaya dahi edilecek olmasıdır. Seçilen listeler kritik kelime ve kritik kelime ile en yüksek çağrıĢım gücüne sahip kelimelerin sıralı Ģekilde seçilmesinden oluĢan 16 kelimeden oluĢmaktadır. ÇağrıĢım listeleri seçilirken listeler içerisinde bulunan kelimelerin diğer çağrıĢım listeleri içerisinde bulunmamasına dikkat edilmiĢtir. ÇağrıĢım listeleri içinde kategori listelerinde olduğu gibi her kelimenin yazılı Türkçede kullanım sıklıkları Göz‟ün “Yazılı Türkçenin Kelime Sıklığı” sözlüğünden yararlanılarak belirlenmiĢtir. Bu sıklık değerlerine bağlı olarak iliĢkili kelimeler seçilmiĢ ve bu seçilen iliĢkili kelimenin de listedeki sırası göz önüne alınmıĢtır. ÇağrıĢım listelerinde bulunan kritik kelimeler ve iliĢkili kelimeler ile iliĢkisiz kelime listelerinde bulunan kelimelerin Türkçede kullanım sıklıkları arasında bir fark olup olmadığını test etmek için tek yönlü tekrarlı ölçümlerle varyans analizi yapılmıĢtır. Sonuçlar kelime türlerinin sıklıkları arasında anlamlı bir fark olmadığını göstermiĢtir; F(2, 127) = 0,018, p = 0,982. Kritik kelimelerin kullanım sıklıkları ortalaması 165, 50 (SS = 220, 29), iliĢkili kelimelerin kullanım sıklıkları ortalaması 162,38 (SS= 193,10) ve iliĢkisiz kelimelerin kullanım sıklıkları ortalaması 17, 63 (SS= 207,32 )‟dır. ÇağrıĢım listeleri için de kategori listelerinde olduğu gibi ÇağrıĢım Set1 ve ÇağrıĢım Set2 olmak üzere iki set oluĢturulmuĢtur; bir sette bulunan 16 listede kritik 47 kelime, diğer 16 listede ise iliĢkili kelime yerleĢtirilirken diğer sette kritik ve iliĢkili kelimelerin sunulması ilk settekilerin sunulmasına ters biçimde gerçekleĢtirilerek bu listelerin sunumu katılımcılar arasında dengelenmiĢtir. Benzer biçimde dört adet iliĢkisiz kelime listesi ikiĢer set biçiminde sunulup sunulmaması setler arasında çaprazlanarak dengelenmiĢtir. Deneyin test aĢamasında katılımcılar bulundukları sete bağlı olarak; 16 tanesi çalıĢılmıĢ, 16 tanesi çalıĢılmamıĢ 32 kritik; 16 tanesi çalıĢılmıĢ, 16 tanesi çalıĢılmamıĢ 32 iliĢkili ve 32 tanesi çalıĢılmıĢ, 32 tanesi çalıĢılmamıĢ 64 iliĢkisiz kelime olmak üzere toplam 128 kelime görmüĢlerdir. Test aĢamasında kelimelerin sunumu kritik, iliĢkili ya da iliĢkisiz gibi bir sırada değil rastgele bir dağılımda gerçekleĢtirilmiĢtir. 3.1.3. ĠĢlem 3.1.3.1. Çalışma Evresi Deneye katılan her katılımcı bireysel olarak deneye alınmıĢtır. Deneyin sunumu bilgisayar aracılığı ile gerçekleĢtirilmiĢtir. Bunun için Super Lab Pro for Windows Software programı kullanılmıĢtır. Bu program laboratuar deneylerini yapılandırmak için kullanılan bir yazılımdır ve uyaranların sunulup, tepkilerin kaydedilmesini sağlamaktadır. Tüm yönergeler bu program aracılığı ile yazılı olarak bilgisayar ekranında deneklere sunulmuĢtur.Yönergelerde deneklere katıldıkları çalıĢmanın bir bellek deneyi olduğu görecekleri kelime sayısının fazla olacağı ancak daha sonra bu kelimeleri hatırlayıp hatırlamadıkları test edileceği için gördükleri kelimelere dikkat etmeleri gerektiği bilgisi verilmiĢtir. Deneklerin hepsi yönergeleri okumuĢtur ve gerekli ek açıklamalar deneyci tarafından yapılmıĢtır. Deneyin çalıĢma evresinde kelimeler 1 saniye süresince 28 punto boyutunda Tahoma yazı stili ile beyaz arka plan üzerinde siyah renkli olarak ekranın tam ortasında olacak Ģekilde sunulmuĢtur. Denekler çalıĢma esnasında 16 kelimelik öncelik listesi, 16 kelimelik sonralık listesi, 15 kelimelik 32 adet çağrıĢım ya da kategori listesi ve 2 adet 16 kelimelik iliĢkisiz kelime listesi olmak üzere toplam 540 kelime görmüĢlerdir. Deney kategori ve çağrıĢım grubu olmak üzere gruplar arası yapılacağı için çalıĢma iki ana gruba sahiptir. Bu listeler kendi içinde iki alt gruba ayrılmıĢtır ve böylelikle 4 adet set 48 oluĢturulmuĢtur Bunlar; ÇağrıĢım Set1, ÇağrıĢım Set2, Kategori Set1 ve Kategori Set2‟dir.. Deneye katılan katılımcılar bu dört setten birine dahil olmuĢlardır. Deneye dahil olan katılımcılardan ÇağrıĢım Set1‟i gören katılımcılar 32 kritik kelimenin 16 adetini görmüĢ 16 adetini görmemiĢ, 32 iliĢkili kelimenin 16 adetini görmüĢ 16 adetini görmemiĢtir. Ayrıca 4 adet iliĢkisiz kelime listesinin 2 adetini görmüĢ diğer 2 tanesini görmemiĢtir. ÇağrıĢım Set2‟yi gören katılımcılar ise ÇağrıĢım Set1‟deki katılımcıların görmediği 16 kritik, 16 iliĢkili ve 32 adet iliĢkisiz kelimeyi görmüĢ, gördükleri kritik, iliĢkili ve iliĢkisiz kelimeleri ise görmemiĢlerdir. Bu uyguluma Kategori Set1 ve Set2‟de bulunan diğer 20 katılımcı için de onar katılımcının bulunduğu 2 grup halinde gerçekleĢtirilmiĢtir. Kritik kelimenin çalıĢma evresinde denekler tarafından görülüceği sıra o listede görmedikleri iliĢkili kelimenin sırası olarak belirlenmiĢtir. Öncelik ve sonralık listeleri ise çalıĢma evresinin baĢında ve sonunda öncelik ve sonralık etkilerini engellemek amacı ile deneklere sunulmuĢtur. 3.1.3.2. Test Evresi ÇalıĢma evresi tamamlandıktan sonra denekler ekranda test yönergesini görmüĢlerdir. Yönergede deneklerin test esnasında ekranda görecekleri kelimeleri çalıĢma esnasında görüp görmediklerini değerlendirmeleri gerektiği belirtilmiĢtir. Test evresinde deneklere bütün kritik kelimeler, iliĢkili kelimeler ve iliĢkisiz kelimeler sunulmuĢtur. Böylece denekler test evresinde 16 adet çalıĢılmıĢ kritik kelime, 16 adet çalıĢılmamıĢ kritik kelime, 16 adet çalıĢılmıĢ iliĢkili kelime, 16 adet çalıĢılmamıĢ iliĢkili kelime, 32 adet çalıĢmıĢ iliĢkisiz kelime ve 32 adet çalıĢılmamıĢ iliĢkisiz kelime olmak üzere toplam 128 kelime görmüĢlerdir. Deneklere cevaplarını verirken bir zaman sınırlaması olmadığı kararlarını vermeden önce istedikleri kadar düĢünebilecekleri belirtilmiĢtir. Deneklerden yanıtlarını, altı basamaklı bir güven ölçeğine uygun olarak değerlendirmeleri istenmiĢtir. Cevaplarını verirken bilgisayardaki numerik tuĢları kullanmaları istenmiĢtir. Buna göre denek test esnasında gördüğü kelimeyi çalıĢma evresinde “görmediğine emin” ise 1‟i, “görmediğini düĢünüyor” ise 2‟yi, “görmemiĢ olabilirim” biçiminde kararında daha az netlik varsa 3‟ü, “görmüĢ olduğunu düĢünüyor” ancak çok fazla emin olamıyorsa 4‟ü, kelimeyi “gördüğünü düĢünüyor” ise 5‟i, kelimeyi çalıĢma evresinde “gördüğüne emin” ise 6‟yı tuĢlamıĢtır. Denekler cevaplarını verirken sayıların karĢılık 49 geldiği yanıtları unutmamaları için bu cevap aralığı bir kağıda yazılı olarak test süresince görebilecekleri Ģekilde masaya yerleĢtirilmiĢtir. Cevaplarını verirken dikkatli düĢünmeleri ve en uygun cevabı vermeleri belirtilmiĢtir. Ayrıca gerekli olan durumlarda deneklere sözel olarak ek açıklamalar da deneyci tarafından yapılmıĢtır. Deney bittiğinde deneklere katılımları için teĢekkür edilmiĢtir. 3.2. BULGULAR Deney sinyal tespit teorisi aracılığı ile tanıma performansına iliĢkin üç parametreyi ölçecek biçimde desenlenmiĢtir. Her bir deneğin verdiği yanıtlardan yola çıkılarak her kelime türü (kritik, iliĢkili, iliĢkisiz) ve yanıt ölçeğinin her basamağı için isabet ve yanlıĢ alarm oranları hesaplanmıĢtır. Hesaplanan bu değerler yanlılık, duyarlılık ve anımsama analizlerinde kullanılmıĢtır. Her bir deneğin deneyin test evresinde üç tür test kelimesi için verdiği yanıtlara dayanarak kelime türlerinin her biri için ikili süreç modeline uygun bir ROC eğrisi oluĢturulmuĢtur. Bir eğriyi belirlemek için gereken anımsama olasılığı, duyarlılık ve yanıt ölçeğinin altı basamağına yanıtları dağıtmak için beĢ kriter değeri, eğrinin parametrelerinin ortaya çıkardığı isabet ve yanlıĢ alarm oranları ile gözlenen oranlar arasındaki farkı en aza indirecek Ģekilde seçilmiĢtir. Farkı en aza indirmek için gözlenen değerler ile olması gereken değerler arasındaki farkların karelerinin toplamı ölçü olarak alınmıĢtır. Böylece, her katılımcıdan her bir kelime türü için elde edilen 5 adet yanlılık, 1 adet duyarlılık ve 1 adet anımsama değeri yapılan istatistiksel analizlere dahil edilmiĢtir. Yapılan bu istatistiksel analizler Denekler test evresinde verilen güven ölçeğinde eğer bir maddeyi anımsıyorlar (R) ise bu maddeye evet yanıtını (R) eğer anımsamıyorlar ise hayır (1-R) yanıtını vermektedirler ve aĢinalık da eski maddelerin yanıt kriterini geçmesinde önemlidir. (Fo). Bu nedenle isabet değerleri anımsanan maddeler, ve anımsanmayan maddelerin kriteri geçen eski maddelerin aĢinalığı ile çarpımına eĢittir; Ġsabet = R+ (1- R)Fo. Yeni maddelere evet deme olasılığı ise bu maddenin aĢinalığına bağlı olarak yanıt kriterini geçtiği durumlarda (Fo) eski yanıtı verilmektedir ve bu nedenle yanlıĢ alarmlar da ; YanlıĢ Alarm =(Fn) olarak tanımlanır. Eski ve yeni maddelerin geri geitirilmesi olasılığı eski ve yeni madde aĢinalıklarının dağılımları arasındaki uzaklığa (d‟) göre belirlenmiĢ olan eski ve yeni maddelerin dağılımlarının davranım kriterini (c) geçme olasılığına bağlıdır . 50 Bu çalıĢmada ölçülen parametrelerden olan duyarlılık (d’); hedef ve çeldirici dağılımların ortalamaları arasındaki uzaklık hesaplanarak bulunmuĢtur. Bu hesaplama her bir deneğin gördüğü üç kelime türü için de yapılmıĢtır. Böylelikle kategori ve çağrıĢım listelerinde bulunan kritik, iliĢkili ve iliĢkisiz kelime türlerinin her birine ait duyarlılık değerleri elde edilmiĢtir. Duyarlılık test edilen kelime türleri için hesaplanan yanlıĢ alarm (YA) ve isabet (Ġ) ikilisinin z değeri karĢılıklarının bulunup bu karĢılık gelen isabet değerinden yanlıĢ alarm değerinin çıkarılması ile elde edilmektedir; d’ =z (Ġ) – z(YA). Yanlılık (c) parametresi hesaplanırken güven ölçeğine ait beĢ basamağın her biri için gözlenen isabet ve yanlıĢ alarm oranları kullanılarak her basamağa karĢılık gelen kriterin değeri belirlenmiĢtir. Kategori ve çağrıĢım listelerinde bulunan 3 tür kelimenin her biri için her denekten alınan bu beĢ kriter yanlılık ölçümlerinin hesaplanmasında kullanılmıĢtır. Her kelime türü için belirlenen bu beĢ kriter , z değerleri bulunan isabet ve yanlıĢ alarm değerlerinin birbiri ile toplanıp çıkan sonucun -1/2 ile çarpılması sonucu hesaplanmıĢtır; c = -1/2 [ z(Ġ) + z (YA) ]. Hesaplanan üçüncü parametre olan anımsama değeri ise yanlıĢ alarm oranının sıfır olması durumuna karĢılık gelmesi gereken isabet oranıdır. Hataların kareleri toplamını en aza indiren ROC belirlenirken, bu oranın sıfırdan küçük olamayacağı Ģeklinde bir sınırlama konmuĢtur. 3.2.1. Kategori ve ÇağrıĢım Listelerinde Bulunan Kelime Türlerinin Hata Karelerinin Toplamı Her bir deneğin verdiği yanıtlardan her kelime türü için toplam hata değerleri hesaplanmıĢtır. Bu hesaplama; deneklerin tanıma testinde verdikleri yanıtlardan beĢ basamak için hesaplanan isabet ve yanlıĢ alarm değerleri kullanılarak yapılmıĢtır. Bu beĢ basamak için hesaplanan isabet değerlerinin her biri o basamak için gözlenmesi beklenen isabet değerinden çıkarılarak elde edilen sayının karesi alınmıĢtır. Böylelikle beĢ basamağa ait hesaplanan değerlerin birbiri ile toplanmıĢtır. Aynı iĢlem her denekten test esnasında alınan yanıtlar doğrultusunda 3 tür kelime için hesaplanan yanlıĢ alarm değerleri için de yapılarak toplamalı tek bir değer elde edilmiĢtir. Ġsabet ve yanlıĢ alarm için hesaplanan bu değerler de birbiri ile toplanarak toplam hata değeri 51 her bir denek ve her tür kelime için hesaplanmıĢtır. Bu değerin mümkün olduğu kadar küçük bir değer olması beklenmektedir. Her bir denekten 3 kelime türü için hesaplanan kareler toplamları tekrarlı varyans analizi ile değerlendirilmiĢtir ve istatistiksel sonuçlar Tablo 1‟de gösterilmiĢtir. Mauchly‟s Testi sonuçlarına göre küresellik varsayımı sağlanmamıĢtır; χ² (2) = 16,440 p<0,001. Bu nedenle Grenhouse-Geeser düzeltmeleri analiz sonuçlarını değerlendirirken göz önüne alınmıĢtır. Kategori ve ÇağrıĢım listelerindeki kelime türleri için hata karelerinin toplamları karĢılaĢtırıldığına kelime türünün anlamlı bir temel etkisi gözlenmemiĢtir; F(2,76) = 1,05, p= 0,337. Varyans analizi sonuçlarına göre liste (2)xkelime türü (3) etkileĢimi de istatistiksel olarak anlamlı değildir; F(2,76) = 1,25 p = 0,285 (Tablo 1). ÇağrıĢım ve kategori listelerinde bulunan kelimelerin hata kareleri toplamlarının ortalamaları ve bu ortalamaların standart hataları ġekil 3.1‟de gösterilmiĢtir. Denekler arası test etkileri analizi liste etkisinin istatistiksel olarak anlamlı olmadığını göstermiĢtir ve bu sonuca göre kategori ve çağrıĢım listelerinde bulunan kelime türlerinin hata kareleri toplamları liste türüne göre farklılaĢmamaktadır; F(1,38) = 0,003, p = 0,954. Yapılan analizler sonucunda istatistiksel olarak anlamlı bir etkinin çıkmamıĢ olması bütün koĢulların varsayılan modele benzer derecede uyduğunu göstermiĢtir. Tablo 1. Kategori ve ÇağrıĢım Listelerinde Bulunan Kelimelerin Hata Kareleri Toplamlarının Varyansın Tekrarlı Ölçümleri ile Analizi Sonuçları Varyansın Kareler Kareler df F p η² Kaynağı Toplamı Ortalaması Kelime 0,005 0,003 2 1,05 0,337 0,027 Kelime x Liste 0,006 0,004 2 1,25 0,285 0,032 HataKelimexListe 0,192 0,003 76 Liste 8,431 8,431 1 0,003 0,954 0,000 HataListe 0,094 0,002 38 52 Şekil 3.1. Çağrışım ve kategori listelerinde bulunan kelime türlerinin hata kareleri ortalamaları ve standart hata değerlerinin grafiği. 3.2.2. ÇağrıĢım Listelerinde ve Kategori Listelerinde Gözlenen Anımsama Sürecinin Ġstatistiksel Olarak Analiz Sonuçları Deneklerin verdikleri yanıtlara göre kategori listeleri ile çağrıĢım listelerindeki kelimelerin anımsama süreci açısından farklılaĢıp farklılaĢmadığını karĢılaĢtırmak için 2 (liste türü) x 3 (kelime türü) desenine uygun olarak tekrarlı ölçümlerle varyans analizi yapılmıĢtır. Analiz sonuçları Tablo 2‟de gösterilmiĢtir. Mauchly‟s Testi sonuçlarına göre küresellik varsayımı sağlanmıĢtır; χ² (2) = 3,633, p=0,160. Tablo 2. Kategori ve ÇağrıĢım Listelerinde Görülen Anımsamanın Varyansın Tekrarlı Ölçümleri ile Analizi Varyansın Kareler Kareler df F p η² Kaynağı Toplamı Ortalaması Kelime 0,131 0,073 2 1,321 0,273 0,034 Kelime x Liste 0,060 0,034 2 0,610 0,528 0,016 HataKelime xListe 3 , 7 5 8 0,055 76 Liste 0,272 0,272 1 6,293 0,017* 0,142 HataListe 1,643 0,043 38 *p>0,05 53 Yapılan varyans analizi sonucuna göre kelime türü temel etkisi istatistiksel olarak anlamlı değildir; F(2,76) = 1,321, p=0,273 (Tablo 2). Ġki tür listede bulunan kelimelerin anımsanmasına karĢılık gelen liste X kelime etkileĢimi de istatistiksel olarak anlamlı değildir; F(2,76)=0,610, p=0,528 (Tablo 2). ÇağrıĢım listelerinde ve kategori listelerinde bulunan kelimelerin anımsanma oranları ve bu oranların standart hataları ġekil 3.2‟de gösterilmiĢtir Şekil 3.2. Çağrışım ve Kategori Listelerinde bulunan kelime türlerine ait anımsama ortalamaları ve bu ortalamaların standart hata değerleri grafiği. Varyans analizi sonucuna göre denekler arası test etkileri liste etkisinin istatistiksel olarak anlamlı olduğunu göstermiĢtir; F(1,38) = 6,293, p < 0,005 (Tablo 2). Kategori listelerinin ortalamasının 0,268 (SH=0,027) çağrıĢım listelerinin ortalamasına göre 0,173 (SH=0,027) daha fazla olduğu görülmektedir. Buna göre kategori listelerindeki kelimeler çağrıĢım listelerindeki kelimelere göre daha yüksek oranlarda anımsamaya neden olmaktadır. Ġki listeye ait ortalamalar ve standart hatalar Tablo 3‟de gösterilmiĢtir. Tablo 3. Kategori ve ÇağrıĢım Listelerinin Anımsama Değerleri Ortalamaları ve Standart Hataları Liste Ortalama Standart Hata ÇağrıĢım 0,173 0,027 Kategori 0,268 0,027 54 3.2.3. ÇağrıĢım Listeleri ve Kategori Listelerinde Bulunan Kelimelerin Duyarlılıklarının Varyans Analizi Sonuçları Deneyin hipotezleri kapsamında ölçülen bir diğer paradigma olan duyarlılık değerlerinin her iki tür listede bulunan kelime türlerine göre ve listelere göre farklılaĢıp farklılaĢmadığını karĢılaĢtırmak için 2 (liste türü) x 3 (kelime türü) desenine uygun olarak tekrarlı ölçümlerle varyans analizi yapılmıĢtır. Analiz sonuçları Tablo 4‟de sunulmuĢtur. Macuhly‟s Testi sonuçlarına göre küresellik varsayımı sağlanmıĢtır; χ² (2) = 1,315, p = 0,518. Yapılan varyans analizi sonucuna göre kelime türü temel etkisi istatistiksel olarak anlamlı değildir; F (2,76) = 0,057, p = 0,944. Kategori listeleri ve çağrıĢım listeleri birlikte analiz edildiğinde “listexkelime” etkileĢimi istatistiksel olarak anlamlı değildir F (2,76) = 0,452, p=0,631 (Tablo, 5). Buna göre kelime türlerinin duyarlılık ortalamaları iki liste arasında farklılaĢmamaktadır. Denekler arası test etkileri sonuçları da liste etkisinin istatistiksel olarak anlamlı olmadığını göstermiĢtir; F (1,38) = 0,013, p = 0,911 (Tablo 4). Kategori ve ÇağrıĢım listelerinde bulunan kelimelerin duyarlılık ortalamaları değerleri ve standart hataları ġekil 3.3‟ de gösterilmiĢtir. Tablo 4. Kategori ve ÇağrıĢım Listelerinde Bulunan Kelime Türlerinin Duyarlılıklarının Tekrarlı Ölçümlerle Varyans Analizi Sonuçları Varyansın Kareler Kareler df F p η² Kaynağı Toplamı Ortalaması Kelime 0,027 0,014 2 0,057 0,944 0,002 Kelime*Liste 0,211 0,109 2 0,452 0,631 0,012 HataKelime*Liste 1 7 , 6 9 2 0,241 76 Liste 0,004 0,004 1 0,013 0,911 0,000 HataListe 11,124 0,293 38 55 Şekil 3.3. Kategori ve Çağrışım Listelerinde bulunan kelime türlerinin duyarlılık ortalaması değerleri ve standart hatalarının grafiği. 3.2.4. ÇağrıĢım Listelerinde ve Kategori Listelerinde Görülen Yanlılıkların Varyans Analizi Sonuçları Yanlılık ölçümleri deneklerin tanıma testi esnasında verdikleri yanıtları olumlu “evet görmüĢtüm” ya da olumsuz “hayır görmedim” Ģeklinde değerlendirme durumlarından hangisine eğilimli olduklarını gösterir ve Sinyal Tespit Teorisi kapsamındaki kriterin hedef ve çeldirici dağılımları üzerinde nereye konulduğunda karĢılık gelir. ÇağrıĢım ve Kategori Listelerinde bulunan kelime türleri ürettikleri yanlılıklar açısından karĢılaĢtırılmıĢtır. Yanlılık ölçümleri için deney deseni liste (2)x kelime türü (3)xbasamak (5) biçiminde oluĢturulmuĢ KarıĢık Varyans Analizi ile istatistiksel olarak değerlendirilmiĢtir. Analiz Sonuçları Tablo 6‟da verilmiĢtir. Mauchly‟s Testi sonuçlarına göre küresellik varsayımı sağlanmıĢtır; χ² (2) = 0,171, p = 0,918. Kelime türü ana etkisi istatistiksel olarak anlamlıdır; F(2,76) = 42,10, p < 0,001 (Tablo 6). Bonferoni iĢleminin seçilmesi ile yapılan post hoc testleri iliĢkili kelimelerin yanlılık ortalamalarının 0,96 (SH=0,10) iliĢkisiz kelimelerin yanlılık ortalamalarına göre -0,43 (SH= 0,12) daha fazla olduğunu; F (1,38)= 19,125, p <0,001 ve kritik kelimelerin yanlılık ortalamalarının 0,02 (SH= 0,13) iliĢkisiz kelimelerin yanlılık ortalamalarından -0,96 (SH= 0,10) daha fazla olduğunu göstermiĢtir; F (1,38)= 88,122, p <0,001. Kelime türlerine ait yanlılık ortalamaları ve standart hata değerleri ġekil 3.4‟de gösterilmiĢtir. 56 Tablo 6. Kategori ve ÇağrıĢım Listelerinde Görülen Yanlılıkların Varyansın Tekrarlı Ölçümleri Varyansın Kareler Kareler df F p η² Kaynağı Toplamı Ortalaması Kelime 97,182 48,82 2 42,10 0,000* 0,526 KelimexListe 2,178 1,09 2 0,944 0,394 0,024 HataKelimexListe 87,81 1,16 76 Basamak 241,921 541,97 4 108,27 0,000* 0,740 Basamakxliste 1,330 2,829 4 0,60 0,564 0,015 HataBasamakxListe 180,739 1,189 152 KelimexBasamak 11,862 3,04 8 2,48 0,048* 0,061 KelimexBasamakxListe 4,154 1,07 8 0,87 0,482 0,022 HataKelimexBasamakxListe 181,795 1,399 304 Liste 4,987 4,99 1 2,38 0,131 0,060 HataListe 79,504 2,09 38 Şekil 3.4. Kelime türlerine göre yanlılık ortalamaları ve bu ortalamaların standart hata değerleri 57 Tablo 5. ÇağrıĢım ve Kategori Listelerinde bulunan Kelimeler Basamaklarının Yanlılık Değerleri Ortalamaları ve Bu Ortalamaların Standart Hataları Liste Kelime Basamak1 Basamak2 Basamak3 Basamak4 Basamak5 Türü Türü Ort.(S.H.) Ort.(S.H.) Ort.(S.H.) Ort.(S.H.) Ort.(S.H.) ÇağrıĢım Kritik 1,30 (0,35) 0,67 (0,23) -0,02 (0,21) -0,22 (0,15) 1,25(0,39) ĠliĢkili 1,22 (0,29) 0 ,23 (0,12) -0,29 (0,11) -0,71 (0,13) 1,78 (0,44) ĠliĢkisiz 0,73 (0,27) - 0,17 (0,13) -0,75 (0,10) -1,18 (0,15) 2,51 (0,33) Kategori Kritik 0,88 (0,35) 0 ,22 (0,23) 0,04 (0,21) -0,45 (0,15) -0,94 (0,34) ĠliĢkili 0,77 (0,29) -0,23 (0,12) -0,51 (0,11) -1,11 (0,13) -2,38 (0,44) ĠliĢkisiz 0,35 (0,27) - 0,57 (0,13) -1,18 (0,10) -1,82 (0,15) 2,54 (0,33) *Ort=Ortalamalar; **SH= Basamak Ortalamalarına ait standart hata değerleri Kelime (3)xliste (2) etkileĢimi istatistiksel olarak anlamlı değildir, F (2,75) = 0,94, p=0,394 (Tablo 5). Basamak temel etkisi varyans analizi sonuçlarına göre istatistiksel olarak anlamlıdır; F (4, 152) = 108,27, p < 0,001. Basamak (5)xliste (2) etkileĢimi de istatistiksel olarak anlamlı değildir; F (4,152) =0,595, p= 0,564. KarıĢık varyans analizi sonuçlarına göre kelime (3)xbasamak (5) etkileĢimi istatistiksel olarak anlamlıdır F(80,304) = 2,48, p <0,005 (Tablo 6). Kelime türlerinin basamak etkileĢimi doğrusal olarak karĢılaĢtırıldığında kritik kelimelerin basamak ortalamaları iliĢkisiz kelimelerin basamak ortalamalarından daha fazladır; F(1,38)= 4,55, p < 0,05. Kelime türlerine göre basamak ortalamaları ve standart hata değerlerinin dağılımı ġekil 3.5‟ de verilmiĢtir. 58 Şekil 3.5. Kategori ve Çağrışım Listelerinde bulunan kelimelerin (kritik-ilişkili- ilişkisiz) basamaklara göre yanlılık ortalamalarının grafiği. Tablo 6‟da gösterildiği gibi kelime türü (3)xliste(2)xbasamak(5) etkileĢimi karıĢık varyans analizi sonuçlarına göre istatistiksel olarak anlamlı değildir; F(8,304)= 0,87, p =0,482. Denekler arası test sonuçları çağrıĢım ve kategori listeleri arasında diğer tüm değiĢkenler göz ardı edildiğinde yanlılık ortalamaları açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığını göstermiĢtir; F(1,38) = 2,38, p=0,131 (Tablo 6). ġekil 5‟de çağrıĢım ile kategori listelerinde bulunan her bir kelime türünde basamaklara göre yanlılık ortalamaları ve bu ortalamaların standart hata değerleri Tablo 5‟de verilmiĢtir. 59 SONUÇ VE DEĞERLENDĠRMELER Bu çalıĢmada çağrıĢım ve kategori listeleri kullanılarak sahte anıların sinyal tespit etme teorisi ikili süreç modelinin parametreleri olan anımsama, yanlılık ve duyarlılık değerleri açısından incelenmesini amaçlanmıĢtır. Bu amaçla kategori listeleri ve çağrıĢım listelerinde bulunan iliĢkili ve kritik kelimeler ile iliĢkisiz kelimelerin bu parametrelere göre ürettiği değerler istatistiksel olarak analiz edilmiĢtir. Bu analiz sonuçları belirlenen hipotezler doğrultusunda ve sahte anılar ile ilgili teoriler ile ikili süreç teorisinin varsayımları doğrultusunda açıklanacak ve tartıĢılacaktır. Kritik, İlişkili ve İlişkisiz Kelimelerin Anımsanması Kelime türlerinin anımsama değerleri için yapılan tekrarlı ölçümler varyans analizi sonuçlarına göre anımsama için kelime türü temel etkisi gözlenmemiĢtir. Bu sonuca göre kategori ve çağrıĢım listelerinde bulunan üç tür kelimenin anımsanması birbirinden istatistiksel olarak farklı değildir. Tanıma belleği süreçlerinden olan anımsama süreci bir maddenin o maddeye özgü ayrıntıları ile geri getirilmesine karĢılık gelmektedir. Deney hipotezlerinden biri anlamsal kodlamanın çok olduğu kritik kelimelerin anımsanmasının iliĢkili ve iliĢkisiz kelimelerin anımsanmasından daha az olacağı yönündedir. Ancak yapılan analizler böyle bir farkın olmadığını göstermiĢtir. Bu bulgu Özellik ÖrtüĢmesi Teorisi ile tutarlıdır. Bu teoriye göre sahte anıya neden olan kritik kelime çalıĢılan maddeler ile arasındaki özelliklerin örtüĢmesi sonucu yanlıĢ olarak hatırlanmaktadır ve tematik tutarlılık teorisinin belirttiği gibi liste temasının çıkarılmasına gerek yoktur bunun yerine kritik kelimenin aĢinalık düzeyi bu kelimenin yanlıĢ olarak geri getirilmesine neden olmaktadır. Anımsamanın kelime türleri arasında farklılaĢmadığı bulgusu ÇağrıĢım Aktivasyonu görüĢü ile tutarlı bir bulgu değildir. ÇağrıĢım aktivasyonu görüĢüne göre kritik kelimeler liste kelimeleri ile kurduğu yüksek çağrıĢım nedeni ile çalıĢma evresinde sunulmasalar da aktive olup tek bir episodik anı olarak kiĢi tarafından kodlanmalıdır. Ancak kritik kelimelerin anımsanması iliĢkili kelimelerden ve çağrıĢım iliĢkisi bulunmayan iliĢkisiz kelimelerden farklılaĢmamaktadır. Böyle bir anımsama farkının olmaması ayrıca belirsiz iz teorisinin varsayımları ile de tutarsızdır çünkü bu teoride kritik kelimelerin çağrıĢım iliĢkisi nedeni ile listelerin öz bilgisi ile yüksek düzeyde tutarlı olmasını gerektirmektedir. 60 Doğru hatırlanan kelimeler bu teoriye göre hem listenin öz bilgisinin hem de o maddeye ait tam bilginin geri getirilmesi ile gerçekleĢmektedir. Ancak ikili süreç modelinin bu çalıĢmada uygulanıp kritik kelimelerin listelerde sunulmuĢ olması sonucu çağrıĢım gücü en fazla olan kritik kelimenin kodlama ve geri getirme aĢamasında diğer kelime türlerine göre listenin öz ve tam izini daha fazla aktif kullanması sonucu anımsanma düzeyinin farklılaĢması beklenmektedir. Ancak analizler sonucunda böyle bir fark ortaya çıkmamıĢtır. Bu çalıĢmada anımsama ikili süreç modeline uygun olarak kategorik bir süreç olarak değerlendirilmiĢtir. Buna göre anımsama güven ölçümlerinde tamamen emin olunan güven yanıtları ile tanımlanmaktadır. Ancak son zamanlarda yapılan çalıĢmalarda anımsamanın da aĢinalık gibi sürekli bir değiĢken olduğu ve düĢük güvene dayalı biliyorum yanıtlarında da etkili olabileceği gösterilmiĢtir (Slotnick, 2010: 27-39; Mickes ve diğer., 2009: 509-515). Bu çalıĢmalar kaynak belleğini ölçmeye yönelik desenler ile kurgulanmıĢtır ve ileride yapılacak çalıĢmalarda bu sonuçların kategori, çağrıĢım ya da iki listenin kullanıldığı tanıma belleği deneylerinde görülen sahte anılar için anımsamanın sürekli bir değiĢken olup olmadığının çalıĢılması gerekmektedir. Kategori ve Çağrışım Listelerinde Bulunan Kritik, İlişkili ve İlişkisiz Kelimelerin Anımsanma Düzeyleri ÇalıĢmanın bir diğer hipotezi çağrıĢım listelerinde bulunan kritik ve iliĢkili kelimelerin anımsanmasının kategori listelerinde bulunan kritik ve iliĢkili kelimelerin anımsanmasından daha az olacağı, iliĢkisiz kelimeler için ise anımsama değerleri açısından bir fark olmayacağı yönündedir. Yapılan analizler sonucunda istatistiksel olarak kelimelerin anımsanmasının listeler arasında farklılaĢtığı yönünde anlamlı bir fark bulunmamıĢtır. Ancak sadece anımsama ortalamaları göz önüne alındığında; çağrıĢım listelerinde bulunan kritik (0, 15) ve iliĢkili (0,16) kelimelerin anımsanması kategori listelerinde bulunan kritik (0,29) ve iliĢkili (0,20) kelimelerin anımsanmasından daha az olduğu gözlenmiĢtir. ÇağrıĢım listelerinde bulunan kelimelerin sahte anı üretmesinde hem çalıĢma evresinde liste kelimeleri ile kritik kelime arasında kurulan çağrıĢımlar hem de test esnasında kurulan çağrıĢımların etkili olduğu düĢünülürken kategori listelerinde kritik kelimenin sahte anı olarak ortaya çıkmasının nedeni olarak sadece test esnasındaki 61 çağrıĢım süreçlerinin etkili olduğu düĢünülmektedir (Smith ve diğer., 2002: 436-447). Ayrıca yapılan çalıĢmalarda geriye doğru çağrıĢım gücünün çağrıĢım listelerindeki kelimelerde kategori listelerindeki kelimelere göre daha fazla olması nedeni ile iki listenin sahte anı üretme oranlarının farklılaĢtığı düĢünülmektedir (Smith ve diğer., 2002: 436-447). Bu nedenle çağrıĢım listelerinde yer alan kelimelerin çağrıĢım iliĢkisi kategori listelerindeki kelimelere göre daha fazla olmaktadır. ÇağrıĢım gücü farkına göre kategori listelerinde bulunan kelimelerin anımsanması çağrıĢım listelerinde bulunan kelimelerin anımsanmasından daha fazla olmalıdır. Çünkü çağrıĢım iliĢkisinin azlığı kategori listelerinde bulunan kelimelerle ilgili olarak test evresinde gerçekleĢen tanımalarda bu kelimelere özgü olan ayrıntıların daha net olarak geri getirilmesine neden olmalıdır. Ancak bu çalıĢmada istatistiksel olarak böyle bir fark gözlenmemiĢtir. Denekler arası test etkileri ise liste etkisinin anımsama üzerinde anlamlı bir değiĢken olduğunu ortaya koymuĢtur. Diğer değiĢkenler göz ardı edildiğinde; listeler arası anımsama farkı çağrıĢım listelerinde bulunan kelimelerin anımsama ortalamlarının kategori listelerinde bulunan kelimelerin anımsama ortalamalarından daha az olduğu Ģeklinde gözlenmektedir. Bu bulguda çalıĢmanın hipotezlerinden olan çağrıĢım listelerinde bulunan kelimelerin anımsanmasının kategori listelerinde bulunan kelimelerin anımsanmasından daha az olacağını varsayan hipotez ile tutarlı bir sonuçtur. Bu bulgu belirsiz iz teorisi ile tutarlı bir bulgudur çünkü listenin tema bilgisini ya da öz bilgisini kategori kelimelerine göre daha iyi temsil eden çağrıĢım kelimeleri daha fazla aĢinalığa neden olmatadır ve bu kelimelerin o kelimeye özgü ayırt edici detaylarla anımsanması daha zor olmaktadır. Ayrıca özellik örtüĢmesi teorisine göre de çağrıĢım listelerine ait kelimelerde daha fazla çağrıĢımın birleĢmesi nedeni ile bu kelimelerin aĢinalığı kategori listelerinde bulunan kelimelerin aĢinalığından daha fazla olmakta ancak bu süreç ayrıca anımsanmalarının da daha az olmasına neden olmaktadır. Dewhurst ve arkadaĢlarının (2005: 803-819) yaptıkları bir çalıĢmada ise kategori listelerinde bulunan kritik kelimenin sahte anı olarak ortaya çıkmasında da çağrıĢım listelerinde olduğu gibi hem çalıĢma hem de test evresinde kurulan çağrıĢımların etkili olduğu ortaya konmuĢtur. Buna göre iki listede bulunan kelimelerin anımsanmaları arasında fark gözlenmemesinin nedeni bu kelimelerin hem çalıĢma hem test evresindeki çağrıĢımlardan etkilenmeleri bu nedenle anımsanma düzeylerinin benzer biçimde gerçekleĢmesi olabilir. 62 Kritik, İlişkili ve İlişkisiz Kelimelerin Duyarlılıkları Yapılan istatistiksel analizler sonucunda kritik, iliĢkili ve iliĢkisiz kelimelerin duyarlılıkları için kelime türü temel etkisi gözlenmemiĢtir. Deneyin hipotezlerinden birisi kritik kelimelerin duyarlılıklarının yani çalıĢılıp çalıĢılmadıkları koĢullar arasında ayrım yapmanın iliĢkili ve iliĢkisiz kelimelere göre daha zor olması nedeni ile sahte anı üretimine neden olduklarıdır. Ancak bulgular bu hipotezi desteklememiĢtir. Bu sonuç ÇağrıĢım Aktivasyonu görüĢü ile tutarlı bir sonuç değildir. ÇağrıĢım Aktivasyonu görüĢüne göre çalıĢma evresinde deneklerin gördükleri kelimeler ile kritik kelime arasında geriye doğru çağrıĢım gücü sahte anıların ortaya çıkmasında önemli bir faktördür (Roediger ve diğer., 2001: 385-407). Aynı zamanda Aktivasyon/Ġzleme görüĢüne göre de kiĢiler tanıma testi sırasında kritik kelime ile karĢılaĢtıklarında kritik kelimenin kaynağını doğru biçimde izleyememekte çalıĢma evresinde kurulan çağrıĢımlar nedeni ile kritik kelimenin gerçekten sunulduklarını düĢünmekte ve çalıĢma evresinde bu maddeleri de diğer maddeler ile birlikte kodlamaktadırlar. Bu durumda bu kelimelerin duyarlılıkları çağrıĢımları bu kadar fazla olmayan iliĢkili kelimelere ve çağrıĢım iliĢkisi kurulmayan iliĢkisiz kelimelere göre daha az olmalıdır (Lindsay ve Johnson, 2000: 145-161). Kategori listelerinde bulunan kritik kelimeler de prototip teorisine göre liste kelimeleri ile yüksek çağrıĢım gücüne sahip olmalıdır çünkü bu kelimeler her listeye ait prototip özelliklerinin en iyi Ģekilde taĢımaktadırlar (Smith ve diğer., 2000: 386-395). Ancak bu çalıĢmanın kelime türleri için duyarlılık farkının olmadığı bulgusu bu görüĢler ile çeliĢmektedir. Karara dayalı teorilere göre ise kritik, iliĢkili ve iliĢkisiz kelimelerin duyarlılıkları arasında bir fark yoktur ve sahte anılar bu kelimelere test evresinde farklı yanıt kriterlerinin uygulanması nedeni ile ortaya çıkmaktadır (Miller ve Wolford, 1999: 398-405). Bu çalıĢmanın kelime türlerinin duyarlılıkları ile ilgili bulgusu bu görüĢ ile tutarlıdır. Ayrıca Depolamaya Dayalı görüĢlere göre de kiritik, iliĢkili ve iliĢkisiz kelimeler arasında ortalama bellek gücü değiĢmektedir ancak hangi kelime türü olduğuna bağlı olmaksızın eski kelimeler gerçekten çalıĢma evresinde görüldükleri için yeni kelimelere göre daha fazla bellek gücüne sahiptirler. Bu görüĢe göre üç tür kelimenin duyarlılık ortalamaları arasında bir fark olmamalıdır (Roediger ve 63 McDermott, 1999: 406-410; Wixted ve Stretch, 2000: 368-376). Deneyin bulguları ayrıca bu görüĢler ile de tutarlıdır. Kategori ve Çağrışım Listelerinde Bulunan Kelimelerin Duyarlılıkları ÇalıĢmanın hipotezlerinden bir diğeri çağrıĢım listelerinde bulunan kritik ve iliĢkili kelimelerin duyarlılıklarının kategori listelerinde bulunan kritik ve iliĢkili kelimelerin duyarlılıklarından daha az olduğu ve iliĢkisiz kelimeler için böyle bir fark beklenmediği yönündedir. Ancak liste ve kelime etkileĢimi yapılan istatistiksel analizler sonucunda anlamlı bulunmamıĢtır. Ayrıca denekler arası test etkileri de liste etkisinin istatistiksel olarak anlamlı olmadığını göstermiĢtir. ÇağrıĢım listelerinde bulunan kelimelerden, Özellik ÖrtüĢmesi Teorisi‟nin de belirttiği gibi, örtük çağrıĢım mekanizmaları sorumlu iken kategori listelerindeki kelimelerde kategoriye dayalı bilgi kullanılmaktadır (Buchanan ve diğer., 1999: 172- 177). ÇağrıĢım listelerinde bulunan kelimelerdeki çağrıĢım iliĢkisinin kategori listelerinde bulunan kelimelerin çağrıĢım iliĢkisinden daha fazla olduğu düĢünülmektedir. Aynı zamanda geriye doğru çağrıĢım iliĢkisi de çağrıĢım listelerindeki kelimelerde kategori listelerinde bulunan kelimelere göre daha fazladır (Smith ve diğer., 2002: 436-447). Bu nedenle kategori listelerinde bulunan kelimelerin çalıĢılıp çalıĢılmadıklarının ayırt edilmesi kiĢiler çalıĢma evresinde bu kelimeler için çağrıĢım listelerinde olduğu gibi episodik bir kodlama gerçekleĢtirmedikleri için daha kolay olmalıdır ve bu kelimelerin duyarlılıkları daha fazla olmalıdır. Ancak duyarlılık farkının bu çalıĢmada anlamlı çıkmamıĢ olması bu görüĢler ile tutarlı değildir. Yapılan bir diğer çalıĢmada ise kategori listelerinde de çağrıĢım listelerinde olduğu gibi çalıĢma evresinde kurulan iliĢkilerin sahte anı oluĢturmada etkili olduğu ve geriye doğru çağrıĢım iliĢkisinin kategori listelerindeki kelimelerde de bulunduğu ortaya konulmuĢtur (Dewhurst ve diğer., 2005: 803-819). Kelimeler için duyarlılık farkının iki liste arasında görülmemesinin nedeni her iki listede de geriye doğru çağrıĢım iliĢkisinin kullanılması ve bu nedenle iki listede bulunan iliĢkili ve kritik kelimelerin çalıĢılıp çalıĢılmadığının ayırt edilmesinin birbirinden farklılaĢmaması olabilir. 64 Kritik, İlişkili ve İlişkisiz Kelimelerin Yanlılıkları ÇalıĢmanın hipotezlerinden bir diğeri kritik kelimelere evet görmüĢtüm yönünde verilen tanıma yanıtlarının iliĢkili ve iliĢkisiz kelimelerden daha fazla olacağı yönündedir. Bu çalıĢmada tanıma testi altı basamaklı bir güven ölçeği üzerinde deneklerin verdikleri yanıtlarını sınıflandırılması ile gerçekleĢtirilmiĢtir. Bu altı basamağın ortaya çıkardığı beĢ çift isabet ve yanlıĢ alarm oranına dayanarak; kritik, iliĢkili ve iliĢkisiz kelimelerin her biri için beĢ yanlılık değeri analizlerde kullanılmıĢtır. Kelime temel etkisi yapılan analizler sonucunda anlamlı bulunmuĢtur. Kritik kelimeler en yüksek yanlılık ortalamasına sahip iken, iliĢkili kelimelerin yanlılık ortalamaları da iliĢkisiz kelimelerden daha fazladır. Buna göre kategori ve çağrıĢım listelerinde bulunan kritik kelimelere test evresinde pozitif yönde verilen yanıtlar daha fazladır. Aynı zamanda basamak ve kelime etkileĢimi de istatistiksel olarak anlamlıdır. Kritik kelimelere ait beĢ basamağın yanlılık ortalamaları iliĢkili kelimelere ait beĢ basamağın yanlılık ortalamalarından daha fazla iken, iliĢkili kelimelerin beĢ basamağına ait yanlılık ortalamaları da iliĢkisiz kelimelerin beĢ basamağına ait yanlılık ortalamalarından daha fazladır. Bu bulgu literatürdeki kriter değiĢimi bulguları ile genel anlamda tutarlı bir bulgudur. Kriter değiĢiminden aĢinalık süreci etkilenirken anımsama süreci etkilenmemektedir. Bu örüntü aynı zamanda yanıt kriterinin güven yanıtlarına göre belirlendiği çalıĢmalarda da gözlenmektedir (akt., Yonelinas, 2002: 441-517). Bu çalıĢmada da sahte anıların oluĢmasında anımsama süreci etkili bir değiĢken olarak ortaya çıkmaz iken, aĢinalığa bağlı kriter değiĢimi anlamlı bulunmuĢtur. Kritik kelimelerin listelerin yarısında gerçekten sunulmuĢ olması ve listelerden seçilen iliĢkili kelimelerin listelerin yarısında sunulmaması ile bu iki kelime türüne verilen güven yanıtları arasında farklılık olup olmadığı test edilebilmiĢtir. Kritik kelimelerin ait olduğu listedeki diğer iliĢkili kelimelere göre en yüksek düzeyde çağrıĢım gücüne sahip kelime olması aktivasyon/izleme görüĢü ile tutarlı olarak bu kelimelerin aktivasyonun diğer kelimelerden daha fazla olması nedeni ile aĢinalıklarının daha fazla olduğu (Seamon ve diğer. 1998: 20-26) ve bu nedenle görüldüğü yönünde tanıma yanıtlarına neden olduğu gözlenmiĢtir. Bu bulgu aynı zamanda prototip teorisinin varsayımları ile tutarlıdır çünkü kategori listelerindeki kritik kelimeler o kategorinin prototiplik özelliklerini en iyi yansıtan üyeleridir (Smith ve diğer., 2000: 386-395) ve bu nedenle de diğer iliĢkili kategori elemanlarına göre daha fazla aĢinalığa 65 neden olup olumlu yönde görmüĢtüm yanlılıklarına daha fazla neden olmaktadır. Belirsiz iz teorisi ve tematik tutarlılık görüĢü kritik kelimelerin listelerde sunulmayıp test evresinde deneklerin karĢısına çıktıkları durumda listelere ait öz izi bileĢeniyle ve listelerin tematik bilgisi ile tutarlı olmaları sonucu sahte anı ürettiklerini varsayar (Branierd ve Reyna, 1998: 81-129; Schooler, 1998: 130-143). Ancak bu deneyde kritik kelimelerin gerçekten sunulması bu kelimelerin hem öz izi hem de tam iz bileĢeni ile birleĢmesine neden olur ve aynı koĢullar ile çalıĢılan iliĢkili kelimelere göre pozitif yöndeki yanlılıklarının daha fazla olması bu kelimelerin listelerin teması ve öz izi ile daha fazla örtüĢtüğünü ortaya koymuĢtur. Bu bulgu aynı zamanda Arndt ve Hirshman‟nın (1998: 371-391) Özellik ÖrtüĢmesi görüĢü ile tutarlıdır çünkü listede çalıĢılan maddeler belleğe kodlanır ve bu kelimelerin özellikleri ile kritik kelimenin özellikleri arasındaki örtüĢme kritik kelimenin bellek sinyali oluĢturmasının temel unsurudur ve özelliklerin örtüĢmesi ne kadar fazla ise aĢinalık da o kadar fazla olacak ve kritik kelimelerin özellik örtüĢmesi en yüksek düzeyde olduğu için özelliklerin örtüĢtüğü diğer iliĢkili kelimelere göre olumlu yönde yanıt verme yanlılığı daha fazla olacaktır. Miller ve Wolford‟un yaptıkları bir çalıĢmanın sonucunda bu çalıĢmanın bulgularıyla tutarlı olarak kelime türlerinin duyarlılıkları arasında bir fark çıkmamıĢ ancak kelime türlerinin yanlılıkları açısından bu çalıĢmanın bulguları ile tutarlı farklar gözlenmiĢtir (Miller ve Wolford, 1999: 398-405. AraĢtırmacılar çalıĢma bulgularını test evresindeki karar süreçlerine dayalı olan kriter değiĢimi görüĢü ile açıklamıĢlardır. Bu yaklaĢıma göre kritik kelimelere iliĢkili ve iliĢkisiz kelimelerden farklı olarak bu çalıĢma da olduğu gibi daha gevĢek kriterler uygulanmaktadır. Ancak bu çalıĢmaya karĢı görüĢ olarak deneklerin çalıĢma evresinde uyarılmalarının test evresinde uyarılmaları durumuna göre sahte anıların oranını düĢürdüğü bu nedenle sahte anıların gözlenmesinde test evresindeki kriter değiĢimi değil çalıĢma ve test evresi süreçlerindeki çağrıĢımların neden olduğu yönünde bulgular da bulunmaktadır (Gallo ve diğer., 2002: 469-497 ). Bu açıklama makul olmakla beraber çalıĢma evresinden önce denekleri uyarmak deneklerin karar verme stratejilerini değiĢtirerek daha sıkı bir kriter uygulamasından da kaynaklanabilir. Bu görüĢle tutarlı olarak Gallo ve arkadaĢlarının (2001) yaptıkları çalıĢmada çalıĢma evresinden önce denekleri sahte anılar hakkında uyarmak sadece yanlıĢ tanımaları değil doğru tanımaları da azaltmıĢtır ve bu durum karar stratejisinin değiĢiminden kaynaklanabilir. 66 Kategori ve Çağrışım Listelerinde Bulunan Kelimelerin Yanlılıkları ÇalıĢmanın hipotezlerinden bir diğeri de çağrıĢım listelerinde bulunan kelimelere pozitif yönde görmüĢtüm deme yanlılıklarının kategori listelerinde bulunan kelimelere pozitif yönde görmüĢtüm deme yanlılığından daha fazla olacağıdır. Ancak yapılan analizler sonucunda kelime*liste, kelime*basamak*liste etkileĢimleri istatistiksel olarak anlamlı çıkmamıĢtır. Ayrıca denekler arası test etkileri yanlılık değerleri açısından listeler arası istatistiksel olarak anlamlı bir farkın olmadığını göstermiĢtir. Kategori listelerinde bulunan kritik kelimelerin yanlıĢ olarak tanınma oranları çağrıĢım listelerinde bulunan kritik kelimelerin yanlıĢ olarak tanınma oranlarından genel olarak daha azdır (Smith ve diğer., 2002: 436-447; Seamon ve diğer., 2000: 120-146; Pierce ve diğer., 2005: 1407-1413; Park ve diğer., 2005: 792-797). Kategori listelerinde bulunan kelimelerin test evresindeki geri getirme süreçlerinden, çağrıĢım listelerinde bulunan kelimelerin ise hem çalıĢma evresindeki kodlama süreçlerinden hem de test evresindeki geri getirme süreçlerinden etkilendiği düĢünülmektedir (Buchanan ve diğer., 1999: 172-177). Ayrıca Aktivasyon/Ġzleme görüĢüne göre de çağrıĢım listelerinde bulunan kelimelerin geriye doğru çağrıĢım güçlerinin fazla olması nedeni ile bu kelimeler kiĢilerin aklına çalıĢma evresinde diğer iliĢkili kelimelerin sunulması ile birlikte gelmekte ve tek bir episodik anı gibi kodlanmakta; test evresinde ise kiĢi bu kelimenin kaynağını hatırlayamadığı için (gerçekten sunuldu mu yoksa çağrıĢımlar nedeni ile mi zihinde oluĢtuğu ayrımını yapamadığı için) kritik kelimeler sahte anı üretmektedirler. Kategori listelerinde bulunan kritik kelimelerin geriye doğru çağrıĢım gücünün çağrıĢım listelerinde bulunan kelimelerin geriye doğru çağrıĢım gücü kadar yüksek olmaması da kategori listelerine ait kritik kelimelerin daha az sahte anı üretmesinin bir diğer nedenidir (Smith ve diğer., 2002: 436-447). Bu görüĢlerle tutarlı olarak kategori listelerindeki kritik kelimelerin çağrıĢım iliĢkisinin az olması nedeni ile çağrıĢım listelerindeki kritik kelimelere göre pozitif yönde görmüĢtüm deme yanlılığına daha az neden olması ve de güven ölçeğinin beĢ basamağına ait yanlılık ortalamalarının daha düĢük olması beklenmektedir. Ancak yapılan analizler böyle bir farkın olmadığını göstermektedir. 67 Park ve arkadaĢlarının yaptıkları bir çalıĢmada geriye ve ileriye doğru çağrıĢım gücü kategori ve çağrıĢım listeleri arasındaki kelimelerde eĢit tutulsa da çağrıĢım listelerinin daha fazla sahte anı ürettiği ortaya konmuĢtur (Park ve diğer., 2005: 792- 797). Buna göre iki listede bulunan kelimeler arasında yanlılık farkının gözlenmemesinin nedeni; geriye doğru çağrıĢım gücünün farklı olmaması olabilir. Ayrıca kriter değiĢimi yaklaĢımına göre de çağrıĢım ve kategori listeleri arasında yanlılık farkı ortaya çıkmayabilir çünkü hem kategori hem de çağrıĢım listeleri test evresindeki karar verme süreçlerinden eĢit ölçüde etkilenmektedir. Bu tezin konusu kategori ve çağrıĢım listelerinde bulunan kritik ve iliĢkili kelimelerin ve de birbiri ile çağrıĢım iliĢkisi bulunmayan iliĢkisiz kelimelerin sinyal tespit teorisi ikili süreç modeli aracılığı ile incelenmesidir. Bu amaçla ikili süreç modelinin parametreleri olan anımsama, duyarlılık ve yanlılık değerlerinin ortalamalarının istatistiksel olarak analizleri gerçekleĢtirilmiĢtir. Bu değerlerin hem iki listede bulunan üç tür kelime açısından hem de listeler arasında farklılaĢıp farklılaĢmadığı incelenmiĢtir. Analiz sonuçları üç tür kelimenin anımsama değerlerinin hem kelimeler arasında hem de listeler arasında farklılaĢmadığını göstermiĢtir. Ancak listeler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir anımsama farkı gözlenmiĢtir ve bu fark çağrıĢım listelerinde bulunan kelimelerin anımsama ortalamalarının kategori listelerinde bulunan kelimelerin anımsama ortalamalarından daha az olduğu biçiminde gözlenmiĢtir. Duyarlılık ortalamalarının analizi ise kelime türlerinin duyarlılıklarının farklılaĢmadığını aynı zamanda liste türüne göre de liste*kelime etkileĢiminin olmadığını göstermiĢtir. ÇağrıĢım listelerinde bulunan kelimelerin yanlılıkları yapılan istatistiksel analizler sonucunda farklı bulunmuĢtur. Kiritik kelimeler her iki liste türünde de pozitif yönde görüldükleri biçiminde değerlendirilmiĢlerdir. Anımsama süreci yanlıĢ tanımadan ziyade doğru tanınan kelimeler üzerinde etkili olmaktadır ve kritik kelimeler için anımsama farkının bulunmaması bu yaklaĢım ile tutarlıdır. Bu çalıĢmanın sonucuna göre kritik kelimelerin diğer kelime türlerine göre daha fazla yanlıĢ tanımaya neden olmasında anımsama süreci etkili olmamaktadır. Duyarlılık analizi sonucuna göre kelime türlerinin duyarlılıkları arasında bir fark çıkmaması literatürdeki bazı deney sonuçları ile tutarlı bir bulgu değildir. Bu fark özellikle çağrıĢım listelerinin kullanıldığı çalıĢmalarda kritik kelimeler için diğer kelime 68 türlerine göre daha az olması biçiminde gözlenmiĢtir. Ancak Kriter DeğiĢimi GörüĢü ve Kaynak Belleği yaklaĢımı duyarlılık farkının kritik kelimenin sahte anı üretmesinde etkili bir değiĢken olmadığını vurgulamaktadır ve bu çalıĢmanın duyarlılık bulguları bu görüĢler ile tutarlıdır. Kriter DeğiĢimi GörüĢü kritik kelimeler için gözlenen yanlıĢ tanımaların bu kelimeler için yanıt yanlılıklarının daha pozitif yönde olmasından kaynaklandığını vurgulamaktadır. ÇalıĢmanın kelime türleri için yanlılık bulguları bu görüĢ ile tutarlıdır çünkü her iki listede bulunan kritik kelimelere pozitif yönde “görmüĢtüm” yanıtlarının verilmesi diğer kelime türlerine göre daha fazla gerçekleĢmiĢtir. Bu çalıĢmanın bulguları BiliĢsel Bilimler alanında bellek yanılgıları çalıĢmalarına katkıları nedeni ile önemlidir. Belleğin çalıĢma mekanizmalarını anlamak için belleğin yanılgılarının da anlaĢılması gerekmektedir. Bu amaçla en çok kullanılan DRM paradigmasındaki çağrıĢım listelerinin kategori listeleri ile sahte anı üretmedeki farklarını ortaya koymak önem teĢkil etmektedir. Bu iki liste çalıĢma ve test evresindeki süreçlerden etkilenme düzeyleri açısından literatürde varolan yaklaĢımlar çerçevesinde karĢılaĢtırılmıĢtır. Ancak bugüne kadar yapılan herhangi bir çalıĢmada tanıma belleğinin niteliksel olarak farklı iki süreci olan aĢinalık ve anımsama süreçleri açısından karĢılaĢtırılmamıĢtır. Bu çalıĢmanın bulguları ise iki listede bulunan kritik kelimelerin sahte anı üretmesinde anımsama sürecinin etkili olmadığını ancak aĢinalığın önemli bir değiĢken olduğunu göstermiĢtir. Bu sonuca göre hem kategori hem de çağrıĢım listeleri aĢinalık süreci nedeni ile sahte anı üretimine neden olmaktadır. Ancak bu çalıĢmada yapılan analizler kategori ve çağrıĢım listelerinde görülen sahte anı oranlarının neden farklılaĢtığı sorusuna cevap bulamamıĢtır. Literatürde de bu konu ile ilgili kesin bir görüĢ bulunmamakla beraber ileride yapılacak olan çalıĢmalarda bu farkların nedenlerinin araĢtırılmasının gerektiğini bir kez daha göstermiĢtir. 69 KAYNAKLAR ARNDT, J. & HIRSHMAN, E. (1998). True and false recognition in MINERVA2: Explanitions from global matching perspective. Journal of Memory & Language, 39, ss. 371 – 391. ATKINSON, R. C. & SHIFFRIN, R. M. (1971) The Control Processes of short-term memory. Scientific American, 225 (2), ss. 82-90 BARSALOU, L. W. (1985). Ideals, central tendency, and frequency of instantiation as determinants of graded structure in categories. Journal of Experimental Psychology: Learning, Memory, and Cognition, 11, ss. 629-654 BARTLETT, F. C. (1932) Remembering. Cambridge: Cambridge University Press. Psychology: Learning, Memory & Cognition, 12, ss. 336 – 345. BENJAMIN, A, S. (2001) On the dual effects of repetition on false recognition. Journal of Experimental Psychology: Learning, Memory and Cognition, 27, ss. 941 – 947. BRAINERD, C, J. & REYNA, Valeria. F. (1998). Fuzzy trace theory and childrens false memories. Journal of Experimental Child Psychology, 71, ss. 81-129. BRANIERD, Charles. J., WRIGHT, R., REYNA, Valeria. F. & MOJARDIN, A. H. (2001). Conjoint recognition and phantom recollection. Journal of Experimental Psychology: Learning, Memory & Cognition, 27, ss. 307 – 327. BRANIERD, Charles. J., REYNA, Valeria. F. & KNEER, R. (1995). False recognition reversal: When similiarity is distinctive. Journal of Memory & Language, 34, ss. 157 – 185. BRANIERD, Charles. J. & REYNA, Valeria. F. (2002). Fuzzy Tace Theory and False Memory. Current Directions in Psychological Science, 11, ss. 164 – 169. BUCHANAN, L. BROWN, N. R., CABEZA, R. & MAĠTSON, C. (1999). False memories and semantic lexicon arrangement. Brain & Language, (68), ss. 172 – 177. 70 CHAN, J. C. K. & MCDERMOTT, K. B. (2007). The testing effect in recognition memory: A dual process account. Journal of Experimental Psychology:Learning, Memory, and Cognition, 33, ss. 431-437 COLLĠNS, A. M. & LOFTUS, E. F. (1975). Spreading Activation theory of semantic precessing, Psychological Review, 82, ss. 407 – 428. COLTHEART, V. (1977). Recognition errors after incidental learning as a function of different levels of processing. Journal of Experimental Psychology: Human Learning & Memory, 3, ss. 437 – 444. DEESE, J. (1959). Influence of inter – item associative strenght upon immediate free recall. Psychology Reports, 5, ss. 305-312. DEWHURST, S. A. (2001). Category repetition and false recognition: Effects of instance frequency and category size. Journal of Memory and Language, 44, ss. 153-167. DEWHURST, S.A. & ANDERSON, S.J. (1999). Effects of exact and category repetition in true and false recognition memory. Memory & Cognition, 27, ss. 665-673. DEWHURST, S.A., BARRY, C. & HOLMES, S.J. (2005). Exploring the false recognition of category exemplars: Effects of divided attention and explicit generation. European Journal of Cognitive Psychology, 17, ss. 803-819. DONALDSON, W. (1996). The role of decision processes in remembering and knowing. Memory & Cognition, 24, ss. 523 – 533. EBBINGHAUS, H. (1885). Memory: A contribution to experimental psychology. New York, NY: Dover. GALLO, A.D. (2006). Associative illusions of memory. NY: Psychology Press. GALLO, D. A. & ROEDIGER, H. L. (2002). Variability among word lists in eliciting memory illusions: Evidence for associative activation and monitoring. Journal of Memory & Language, 47, ss. 469 – 497. GALLO, D. A., ROBERTS, M. J. & SEAMON, J. G. (1997). Remembering words not presented in lists: Can we avoid creating false memories? Psychonomic Bulletin & Review, 4, ss. 271 – 276. GAULD, A. & STEPHENSON, G. M. (1967). Some experiments related to Bartlett‟s theory of Remembering. British Journal of Pyschology, 85, ss. 39 – 49. 71 GÖZ, Ġ. (2003).Yazılı Türkçenin Kelime Sıklığı Sözlüğü. Türk Dil Kurumları Yayınları. Ankara HINTZMAN, D. L. (1988). “Schema abstraction” in multiple – trace memory model. Psychological Review, 93, ss. 411 – 428. HINTZMAN, D. L. (1986). “Schema abstracion” in multiple – trace memory model. Psychological Review, 93, ss. 411 – 428. HIRSHMAN, E., LANNING, K., MASTER, S. & HENZLER, A., (2002). Signal Detection models as tools for interpreting judgments of recollectins. Applied Cognitive Psychology, 16, ss. 151 – 156. HOWE, M. L., CICCHETTI, D., TOTH, S. L. & CERRITO, B. M. (2004). True and false memories in maltreated children. Child Development, 75, ss. 1402 - 1417. JACOBY, L. L. & WHĠTEHOUSE, K. (1989). An illusion of memory : False recognition influenced by unconscious influences of the past. Journal of Experimental Psychology: General, 118, ss. 126 – 135. JOHNSON, M. K. (1988). Discriminating the origin of information. In: T. F. Oltmanns and B. A. Maher (Eds.), Delusional Beliefs. New York: Wiley. JOHNSON, M. K., HASTROUDI, S. & LINDSAY, D. S. (1993). Source Monitoring. Psychological Bulletin, 114, ss. 3 – 28. KIRKPATRICK, E. A. (1894). An experimental study in memory. Psychological Review, 1, ss. 602-609. KOUTSTAAL, W. & SCHACTER, D. L. (1997). Gist – based false recognition of pictures in older and younger adults. Journal of Memory & Language, 37, ss. 555 – 583. LINDSAY, D. S. & JOHNSON, M. K. (2000).False memories and the source monitoring framework: Reply to Reyna and Lloyd (1997). Learning and Individual Differences, 12, ss. 145-161. LYONS, K.E., GHETTI, S. & CORNOLDI, C. (2010). Age differences in the contribution of recollection and familiarity to false-memory formation: a new paradigm to examine developmental reversals. Developmental Science, 13(2), ss. 355–362. 72 MAGNUSSEN, S. & HELSTRUP, T. (2007). Everday Memory . Psychology Press, Second Edition MATHER, M., HENKEL, L. A. & JOHNSON, M. K. (1997). Evaluating characteristics of false memories: Remember/know judgments and memory characteristics questionnaire compared. Memory & Cognition, 25, ss. 826-837. MANDLER, J. M. (1979). Categorical and schematic organization in memory. In C. R. Puff (Ed.), Memory organization and structure. New York: Academic Press. MCCLOSKEY, M. & ZARAGOZA, M. (1985). Misleading postevent information and memory for events: Arguments and evidence aganist memory impairment hypotheses. Journal of Experimental Psychology: General, 114, ss. 1 – 16. MCDERMOTT, K. B. (1996). The persistence of false memories in list recall. Journal of Memory & Language, 35, ss. 212 – 230. MCDERMOTT, K. B. & ROEDIGER, H. L. (1998). Attempting to avoid illusory memories: Robust false recognition of associates persists under conditions of explicit warnings and immediate testing. Journal of Memory & Language, 39, ss. 508 – 520. MACMILLAN, N. A. & CREELMAN, C. D. (2005). Detection Theory: A User’s Guide, Second Edition. (2). New Jersey: Lawrence Erlbaum Associates, Inc. Publishers. METCALFE, J. (1990). “Composite holographic associative recall model (CHARM) and blended memories in eyewitness testimony.” Journal of Experimental Psychology: General, 119, ss. 145- 160 MISIRLISOY, M. (2003). ÇağrıĢım süreçlerinin sahte anılar üzerindeki etkisi:birleĢen çağrıĢımlar ve kategori içi çağrıĢımlar yöntemlerinden kanıt. YayınlanmamıĢ yüksek lisans tezi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi BiliĢsel Bilimler Enstitüsü. MICKES, L., WAIS, P. E. & WIXTED, J. T. (2009). Recollection Is a Continuous Process : Implications for Dual-Process Theories of Recognition Memory. Psychological Science, 20, ss. 509 – 515. MILLER, M. B. & WOLFORD, G. L. (1999). Theoretical commentary: The role of criterion shift in false memory. Psychological Review, 106, ss. 398 – 405. 73 PARK, L., SHOBE, K. K. & KIHLSTROM, J. F. (2005). Associative and categorical relations in the associative memory illusion. Psychological Science, 16, ss. 792 – 797. PARKIN, A. J. (1983). The relationship between orienting tasks and the structure of memory traces: Evidence from false recgonition. British Journal of Psychology, 74, ss. 61 – 69. PEYNĠRCĠOĞLU, Z. F. (1988) Türkçe kategori normları. Ġnsan Bilimleri Dergisi. 7, ss. 133 – 185. PIERCE, B. H., GALLO, D. A., WEISS, J. A. & SCHACTER, D. L. (2005). The modality effect in false recognition: Evidence for test – based monitoring. Memory & Cognition, 33, ss. 1407 – 1413. READ, J. D. (1996). From a passing thought to a false memory in 2 minutes: Confusing real and illusory events. Psychonomic Bulletin & Review, 3, ss. 105-111. REYNA, V. F. & BRANIERD, C. F. (1995). Fuzzy trace theory: An interim syntehesis. Learning and Individual Differences, 7, ss. 1- 75. ROEDIGER, H. L. III. & MCDERMOTT, K. B. (1995). Creating false memories: Remembering words not presented in lists. Journal of Experimental Psychology. Learning, Memory, & Cognition, 21, ss. 803 – 814. ROEDIGER, H. L. III. & MCDERMOTT, K. B. (1999). False Alarms and false memories. Psychological Review, 106, 406-410. ROEDIGER, H. L., WATSON, J. M., MCDERMOTT, K. B. & GALLO, D. A. (2001). Factors that determine false recall: A multiple regression analysis. Psychonomic Bulettin & Review, 8, ss. 385 – 407. ROEDIGER, H. L. , WHEELER, M. A. & RAJARAM, S. (1993). Remembering, Knowing and Reconstructing the past. In Medin, D. L. (Ed.). The psychology of learning and motivation: Advances in Theory and Research, 30, ss. 91- 134. ROSCH, E. (1975). Cognitive representations of semantic categories. Journal of Experimental Psychology: General, 104, ss. 192-213 SCHACTER, D. L., VERFAELLIE, M. & ANES, M. D. (1997). Illusory memories in amnesic patients: Conceptual and perceptual false recognition. Neuropsychology, 11, ss. 331-342. 74 SCHACTER, D. L. & TULVING, E. (1994). Memory Systems. Cambridge Mass: MIT Press. SCHACTER, D. L. (1998). Memory Distortion: How minds, brains and societies reconstruct the past. Harvard University Press. (1th ed.). Mass. SCHMIDT, S. R. (1996). Category typicality effects in episodic memory: Testing models of distinctiveness. Memory & Cognition, 24, ss. 595-607. SCHOOLER, J. W. (1998). The distinctions of false and fuzzy memories. Journal of Experimental Child Psychology, 7, ss. 130-143. SEAMON, J. G., LUO,, C. R. & GALLO, D. A. (1998). Creating false memories of words with or without recognition of list items: Evidence for nonconcious processes. Pyschological Science, 9, ss. 20 – 26. SEAMON, J.G., LUO, C.R., SCHLEGEL, S.E., GREENE, S.E. & GOLDENBERG, A.B. (2000). False memory for categorized pictures and words: The category associates procedure for studying memory errors inchildren and adults. Journal of Memory and Language, 42, ss. 120– 146. SLOTNĠCK, S. D. (2010). „„Remember‟‟ source memory ROCs indicate recollection is a continuous process. Memory, 18 (1), ss. 27 – 39. SMITH, S. M., WARD, T. B. TINDELL, D. R. SIFONIS, C. F. & WILKENFELD, M. J. (2000). Category structures and created memories. Memory and Cognition, 28, ss. 386-395. SMITH, S. M. , GERKENS, D. R., PIERCE H. B. & CHOI, H. (2002) The roles of associative responses at study and semantically guided recollection at test in false memory: The Kirkpatrick and Deese Hypotheses. Journal of Memory & Language, 47, ss. 436- 447. STADLER, M.A., ROEDIGER, H.L. & MCDERMOTT, K.B. (1999). Norms for word lists that create false memories. Memory & Cognition, 27, ss. 494-500. THAPAR, A. & MCDERMOTT, K. B. (2001). False recall and false recognition induced by presentation of associated words: Effects of retention interval and level of processing. Memory & Cognition, 29, ss. 424 – 432. TOGLIA, M. P., NEUSCHATZ, J. S. & GOODWIN, K. A. (1999). Recall accuracy and illusory memories: When more is less. Memory, 7, ss. 233 – 256. 75 TEKCAN, A. Ġ. & GÖZ, Ġ. (2005). Türkçe Kelime Normları: 600 Türkçe Kelimenin Ġmgelem, Somutluk, Sıklık Değerleri ve ÇağrıĢım Setleri. (1) . Ġstanbul: Boğaziçi Üniversitesi TULVING, E. (1983). Elements of Episodic Memory. Oxford: Claredon Press. TULVING, E. (2002) Episodic Memory: from Mind to Brain. Annual Reviews, 53, ss. 1-25 UNDERWOOD, B. J. (1965). False recognition produced by implicit verbal responses. Journal of Experimental Psychology, 70, ss. 122- 129. WESTERBERG, C. E. & MARSOLEK, C. J. (2003). Sensitivity reductions in false recognition: A measure of false memories with stronger theoretical implications. Journal of Experimetal Psychology: Learning, Memory & Cognition, 29, ss. 747 – 759. WIXTED, J. T. & STRETCH, V. (2000). The case against a criterion-shift account of false memory. Psychological Review, 107, 368-376. YONELINAS, A. P. (1999). The Contribution of Recollection and Familiarity to Recognition and Source-Memory Judgments: A Formal Dual-Process Model and an Analysis of Receiver Operating Characteristics. Journal of Experimental Psychology Learning, Memory, and Cognition, 25 (6), ss. 1415 – 1434. YONELINAS, A. P. (2001). Consciousness, control, and confidence: The 3 Cs of recognition memory. Journal of Experimental Psychology: General, 130(3), ss. 361–379. YONELINAS, A. P. (2002). The nature of recollection and familiarity: A review of 30 years of research. Journal of Memory & Language, 46, ss. 441 – 517. YONELINAS, A. P. (2005) Human Memory Lab. Psychology Department University of California, Davis. http://psychology.ucdavis.edu/labs/Yonelinas/Software.html. 76 EKLER EK 1. KATEGORĠ LĠSTELERĠ 1. Vücud Kısımları Kategorisi 2. Meyvalar Kategorisi Kelimeler Kullanım sıklığı Kategori sıklığı Kelimeler Kullanım Sıklığı Kategori Sıklığı Ayak 640 335 Elma 64 369 Kol 359 333 Armut 18 317 Bacak 1 85 328 Portakal 48 308 El 2395 316 Muz * 67 295 BaĢ 248 230 Karpuz 11 239 Parmak 226 205 Kiraz 18 233 Göz 1764 162 Mandalina 12 231 Burun 182 153 ġeftali 26 230 Gövde 104 140 Kavun 10 222 Göğüs 154 135 Erik 12 181 Boyun 173 117 Üzüm 61 181 Bel 76 115 Çilek 20 169 Kafa 400 99 Kayısı 1 7 126 Ağız * 419 97 Ayva 6 107 Kalça 33 81 ViĢne 1 7 101 Karın 112 72 Nar 2 6 100 *ĠliĢkili kelimeler 77 3. Ġnsan Barınakları kategorisi 4. Alkollü Ġçkiler Kategorisi Kelimeler Kullanım sıklığı Kategori Sıklığı Kelimeler Kullanım sıklığı Kategori sıklığı Apartman 131 241 Rakı 63 337 Kulübe 26 182 Viski 27 323 Mağara 20 150 Votka 6 316 Çadır 40 145 ġarap * 169 310 Villa 46 135 Cin 13 309 KöĢk 30 104 Bira 55 250 Gecekondu 39 104 Likör 13 145 Otel* 183 101 ġampanya 11 143 Yalı 18 85 Konyak 10 116 Saray 129 74 Vermut - 71 ġato 11 34 Rom 2 67 Motel 3 33 Kanyak 3 66 Yurt 19 33 Martini 1 57 Ġn 8 29 Tekila 2 41 Gökdelen 15 29 Branddy - 39 Daire 125 28 Sherry - 29 *ĠliĢkili kelimeler 78 5. Marangoz Aletleri Kategorisi 6. Dini Unvanlar Kategorisi Kelimeler Kullanım sıklığı Kategori sıklığı Kelimeler Kullanım sıklığı Kategori sıklığı Çekiç 20 329 Ġmam 46 325 Testere 13 280 Hoca 25 243 Çivi 27 268 Papaz 17 205 Keser 1 174 Papa 13 145 Tornavida 8 166 Rahip 14 89 Kerpeten 3 114 Peygamber* 138 84 Rende 11 95 Halife 22 72 Vida* 16 66 Piskopos - 69 Pense 2 63 Hacı 21 67 Kesgi - 62 Haham - 65 Tahta 155 42 Rahibe 6 60 Zımpara 9 42 Müezzin 4 56 Hızar - 36 Müftü 5 52 Bıçkı - 34 ġeyh 21 47 Matkap 15 33 ġeyhülislam 1 43 Eğe 1 31 Kardinal 1 38 *ĠliĢkili kelimeler 79 7. Yeryüzü ġekilleri Kategorisi 8. Spor Dalları Kategorisi Kelimeler Kullanım sıklığı Kategori sıklığı Kelimeler Kullanım sıklığı Kategori sıklığı Dağ 249 372 Basketbol 16 342 Ova 36 335 Futbol 163 308 Tepe 97 204 Voleybol 21 304 Vadi 48 203 Yüzme 24 285 Yayla 16 160 Tenis 37 249 Deniz 509 159 Atletizm 10 203 Göl* 115 149 Hentbol* 14 141 Plato 10 127 Boks 13 130 Nehir 53 77 GüreĢ 15 117 Irmak 49 69 Eskrim 4 90 Ada 86 63 Jimnastik 50 87 Akarsu 30 55 Kayak 25 77 Yarımada 14 48 KoĢu 24 59 Körfez 27 48 Dağcılık 6 47 Dere 58 44 Atıcılık 2 46 Delta 2 35 Halter 3 45 *ĠliĢkili kelimeler 80 9. Hava ġartları Kategorisi 10. Giyecekler Kategorisi Kelimeler Kullanım sıklığı Kategori sıklığı Kelimeler Kullanım sıklığı Kategori sıklığı Yağmur 160 392 Pantolon 104 331 Kar 79 365 Kazak 32 284 GüneĢli 15 364 Gömlek 8 243 Sis 26 214 Etek 66 218 Bulutlu 3 180 Palto 25 211 Fırtına* 84 136 Çorap 46 208 Rüzgarlı 2 122 Ayakkabı 147 186 Açık 492 100 Ceket 64 153 Dolu 5 97 Elbise* 120 120 Soğuk 240 82 Eldiven 15 120 Sıcak 322 77 Bluz 20 116 Tipi 6 63 T-shirt 24 84 Kapalı 145 46 Hırka 11 78 Sağanak 9 42 ġapka 44 72 Don 5 36 Atkı 4 66 Nemli 27 34 Kaban 8 62 *ĠliĢkili Kelimeler 81 11. Bina Kısımları Kategorisi 12. Müzik Aletleri Kategorisi Kelimeler Kullanım sıklığı Kategori sıklığı Kelimeler Kullanım sıklığı Kategori sıklığı Oda 594 240 Piyano 38 324 Mutfak 365 140 Gitar 6 323 Merdiven 144 136 Flüt 3 226 Salon 244 135 Davul 27 194 Banyo 141 120 Keman* 28 178 Çatı 48 119 Org 5 128 Tuvalet 54 113 Saz 28 122 Kat - 99 Saksafon 1 100 Koridor 41 99 Bateri - 91 Kapı* 817 94 Viyolensel - 87 Hol 12 92 Mandolin 3 83 Bodrum 14 91 Trompet 1 61 Balkon 57 79 Arp 1 59 Pencere 276 77 Viyola - 58 Daire 125 67 Akordeon - 55 GiriĢ 206 60 Zurna 12 52 *ĠliĢkili kelimeler 82 13. KuĢlar Kategorisi 14. Akrabalar Kategorisi Kelimeler Kullanım sıklığı Kategori sıklığı Kelimeler Kullanım sıklığı Kategori sıklığı Serçe 12 280 Amca 130 356 Güvercin 17 246 Teyze 79 352 Kartal 18 236 Hala 30 342 Kanarya 11 234 Dayı 46 329 Karga 25 193 Kuzen 8 245 ġahin 5 146 Anne 1037 206 Bülbül* 12 130 Baba 1024 201 Papağan 10 119 Dede 118 188 Saka 1 117 Anneanne 30 161 Martı 15 108 KardeĢ 281 150 Leylek 7 95 Babaanne 24 145 Muhabbet 2 85 Yeğen 38 110 Akbaba 3 83 EniĢte 18 92 Atmaca 2 74 Yenge 26 69 Kırlangıç 3 67 Ağabey* 215 59 Doğan 2 60 Abla 177 56 *ĠliĢkili kelimeler 83 15. Kıymetli TaĢlar Kategorisi 16. Mesafe Ölçme Birimleri Kategorisi Kelimeler Kullanım sıklığı Kategori sıklığı Kelimeler Kullanım sıklığı Kategori sıklığı Yakut 3 343 Metre 2 3 6 380 Elmas 1 5 338 Kilometre 123 373 Zümrüt 8 314 Santimetre 139 345 Pırlanta 1 3 284 Milimetre 64 236 Safir 1 166 Mil 19 213 Akik 2 83 Desimetre 1 197 Ġnci 1 9 79 Hektometre - 152 Opal - 79 Dekametre 6 152 YeĢim 1 69 Ġnç 8 82 Firuze 5 36 Yarda - 36 Topaz 2 35 ArĢın 6 28 Mercan 1 9 21 Kulaç 13 25 Sedef* 3 19 Adım* 248 17 Lal 2 15 KarıĢ 15 17 Turkuaz - 14 Mikron - 14 Ametist - 13 Ar 5 10 *ĠliĢkili kelimeler 84 17. Metaller Kategorisi 18. Okunacak ġeyler Kategorisi Kelimeler Kullanım sıklığı Kategori sıklığı Kelimeler Kullanım sıklığı Kategori sıklığı Demir 1 3 5 314 Gazete 5 3 2 351 Bakır 3 8 286 Dergi 2 1 0 328 Alüminyum 2 5 208 Kitap 8 1 6 251 GümüĢ 6 1 203 Roman 2 1 5 160 Altın* 1 6 8 195 Ansiklopedi 1 8 123 Çinko 8 156 Hikaye 2 1 6 98 Çelik 5 9 134 BroĢür 1 9 61 Krom 1 7 78 ġiir 3 0 7 55 KurĢun 1 1 60 Makale 3 5 50 Platin 4 55 Ġlan 6 6 46 Pirinç 8 49 Mektup 2 4 0 33 Kalay 2 39 AfiĢ 1 9 20 Bronz 9 27 Öykü 1 9 4 16 Sodyum 1 1 26 Anı 1 3 5 14 Nikel 5 24 Yazı* 5 7 9 13 Tunç 6 22 Not 9 8 12 *ĠliĢkili kelimeler 85 19. Askeri Unvanlar Kategorisi 20. Dört Ayaklı Hayvanlar Kategorisi Kelimeler Kullanım sıklığı Kategori sıklığı Kelimeler Kullanım sıklığı Kategori sıklığı Albay 2 3 300 Kedi 44 360 YüzbaĢı 2 4 275 At 78 289 General 1 7 265 Ġnek 23 217 Er 2 4 255 EĢek* 43 202 BinbaĢı 8 238 Aslan 60 186 ÇavuĢ* 2 5 231 Kaplan 7 160 Yarbay 3 209 Koyun 53 154 OnbaĢı 2 195 Keçi 34 110 Teğmen 9 190 Zürafa 7 88 Orgeneral 2 165 Kurt 26 86 Korgeneral - 126 Fil 24 78 Amiral 5 125 Öküz 9 77 MareĢal - 119 Deve 36 73 Üsteğmen - 102 Kuzu 57 70 Subay 3 1 91 Tilki 22 70 Asteğmen 2 82 Fare 38 59 *ĠliĢkili kelimeler 86 21. Renkler Kategorisi 22. Mutfak EĢyaları Kategorisi Kelimeler Kullanım sıklığı Kategori sıklığı Kelimeler Kullanım sıklığı Kategori sıklığı Kırmızı 224 377 Tencere 1 1 2 230 Mavi 142 374 Bıçak 1 0 0 288 Sarı 157 363 KaĢık* 1 0 2 282 Beyaz 282 347 Tabak 1 2 8 261 Siyah 153 345 Çatal 4 3 213 YeĢil* 204 341 Tava 3 1 211 Mor 38 340 Buzdolabı 6 1 162 Lacivert 25 247 Fırın 1 3 2 155 Kahverengi 54 205 Bardak 1 3 1 139 Pembe 52 199 Ocak 4 9 95 Turuncu 14 180 Mikser 1 3 93 Gri 37 168 Kepçe 1 5 70 Eflatun 4 123 Süzgeç 1 9 51 Bordo 4 79 Çaydanlık 4 36 Bej 142 75 Cezve - 33 Turkuaz - 30 Tepsi 6 9 30 *ĠliĢkili kelimeler 87 23. Ev EĢyaları Kategorisi 24. Çiçekler Kategorisi Kelimeler Kullanım sıklığı Kategori sıklığı Kelimeler Kullanım sıklığı Kategori sıklığı Koltuk 1 2 6 310 Papatya 1 2 282 Televizyon 4 0 6 242 Karanfil 1 4 270 Yatak 3 0 3 238 MenekĢe * 1 2 211 Sandalye 8 9 214 Lale 3 207 Masa 4 0 1 210 Orkide 1 173 Halı 6 7 194 Sümbül 1 148 Kanepe 3 9 140 Kasımpatı - 109 Dolap 1 0 6 136 Leylak 6 89 Radyo* 1 4 0 89 Zambak 3 79 Sehpa 1 8 86 Yasemin 9 64 Perde 7 9 77 Nergis 4 54 Avise 1 3 51 Manolya 2 53 Büfe 2 5 49 Gelincik 5 48 Kütüphane 7 1 45 Fulya - 44 Ayna 1 4 4 30 Hanımeli 3 36 Abajur 6 27 Kaktüs 1 0 33 *ĠliĢkili kelimeler 88 25. Ağaçlar Kategorisi 26. TaĢıt Araçları Kategorisi Kelimeler Kullanım sıklığı Kategori sıklığı Kelimeler Kullanım sıklığı Kategori sıklığı Çam 33 350 Otobüs 213 328 MeĢe 14 229 Uçak* 194 259 Kavak 17 190 Kamyon 84 252 Çınar 13 146 Tren 83 225 Selvi - 128 Araba 422 217 Gürgen 3 106 Minibüs 75 156 Söğüt 11 88 Gemi 164 134 Kestane 14 79 Otomobil 367 132 Ceviz* 36 69 Vapur 56 130 Kayın 11 61 Bisiklet 64 126 Köknar 3 55 Motorsiklet 15 109 Dut 10 45 Tır 11 88 Akasya 6 42 Taksi 56 84 Ihlamur 5 30 Kamyonet 13 62 Zeytin 64 27 DolmuĢ 15 58 Ladin - 25 Helikopter 17 53 *ĠliĢkili kelimeler 89 27. Sebzeler Kategorisi 28. Balıklar Kategorisi Kelimeler Kullanım sıklığı Kategori sıklığı Kelimeler Kullanım sıklığı Kategori sıklığı Ispanak 4 0 290 Lüfer 8 253 Pırasa 1 288 Ġstavrit 6 241 Lahana 1 1 255 Palamut 7 216 Kereviz 1 1 177 Kalkan* 8 182 Domates 1 4 1 176 Balina 13 136 Fasülye 2 0 154 Yunus 5 103 Patlıcan* 4 0 146 Barbunya 4 87 Karnabahar 5 144 Uskumru 4 83 Havuç 3 7 139 Levrek 5 82 Patates 6 0 117 Kefal 6 58 Kabak 3 1 85 Kılıç 2 58 Enginar 3 1 80 Tekir 1 48 Marul 2 4 72 Kofana - 48 Biber 7 3 68 Mezgit 3 42 Bezelye 1 4 66 Dil 1 42 Salatalık 1 4 58 Karagöz 3 49 *ĠliĢkili kelimeler 90 29. Cümle Öğeleri Kategorisi 30. Ġlim Dalları Kategorisi Kelimeler Kullanım sıklığı Kategori sıklığı Kelimeler Kullanım sıklığı Kategori sıklığı Özne 32 308 Fizik 27 294 Yüklem 6 268 Kimya 50 294 Tümleç 4 215 Psikoloji 46 234 Nesne 130 169 Matematik 61 222 Sıfat 9 165 Biyoloji 8 209 Zarf 12 153 Sosyoloji 11 143 Zamir 5 139 Tıp 55 116 Fiil 8 111 Felsefe 92 98 Edat - 105 Astronomi 4 79 Bağlaç 2 94 Ekonomi 336 40 Ġsim 378 68 Tarih 52 38 Kelime 314 34 Antropoloji 2 37 Tamlama 16 21 Edebiyat* 123 32 Tümce * 24 12 Jeoloji 8 29 Ünlem 1 12 Mühendislik 55 27 Cümle 196 11 Fen 23 25 *ĠliĢkili kelimeler 91 31. KumaĢ ÇeĢitleri Kategorisi 32. Meslekler Kategorisi Kelimeler Kullanım sıklığı Kategori sıklığı Kelimeler Kullanım sıklığı Kategori sıklığı Ġpekli 3 310 Doktor 523 325 Yünlü 6 287 Mühendis 108 243 Pamuklu - 198 Öğretmen 311 205 Keten 12 139 Avukat 65 145 Saten 9 134 Tüccar 34 89 Basma 3 129 ĠĢçi* 192 84 Pazen 5 99 Memur 191 72 Kadife 23 98 Mimar 53 69 Gabardin 4 60 DiĢçi 3 67 Kot 4 52 ĠĢletmeci 17 65 Naylon* 31 52 Marangoz 14 60 Jarse 3 46 Psikolog 32 56 Emprime 3 42 Bakkal 54 52 Tafta 1 41 ġoför 106 47 KaĢe 4 39 Çöpçü 5 43 Poplin - 38 Ekonomist 5 38 *ĠliĢkili kelimeler 92 EK 2. ÇAĞRIġIM LĠSTELERĠ Kelimeler Kullanım sıklığı ÇağrıĢım yüzdesi Kelimeler Kullanım sıklığı ÇağrıĢım yüzdesi ġok 67 - Akıl 649 - Elektrik 260 10 Zeka 66 29 Haber 598 10 Beyin 260 16 Sürpriz 49 10 Us 13 16 ġaĢkınlık* 61 9 Mantık 85 7 Market 49 8 Fikir 276 4 Hayret 60 4 DüĢünce 501 2 Ani 49 3 Yetenek 177 2 Etki 505 3 Ders 192 1 Kriz 163 3 Zihin 77 1 Olay 874 2 Bilim 254 1 Tedavi 204 2 Bulgu 28 1 DehĢet 45 1 Nakil 22 1 Heyecan 161 1 Soru* 588 1 Tehlike 195 1 Satranç 10 1 Tepki 203 1 Kalp 304 1 *ĠliĢkili Kelimeler 93 Kelimeler Kullanım sıklığı ÇağrıĢım yüzdesi Kelimeler Kullanım sıklığı ÇağrıĢım yüzdesi Ġmza 111 - ArkadaĢ 764 - Ġsim 378 13 Dost 263 15 KiĢilik 151 10 SırdaĢ 13 6 Mühür 6 9 Yakın 75 6 Onay 50 7 Ġçki 141 4 Atmak 878 6 KardeĢ 281 4 Kimlik 54 5 Sevgi 294 3 Evlilik 132 4 YoldaĢ 6 3 ĠĢaret* 127 4 Güven 170 2 Kalem 134 4 Lise 148 2 Dilekçe 46 3 Okul* 565 2 Karalama 1 3 PaylaĢmak 176 2 Resmiyet 2 3 Yardım 289 2 Yetki 106 3 Ahbap 8 1 Simge 68 2 Sadakat 14 1 SözleĢme 97 2 Samimiyet 29 1 *ĠliĢkili Kelimeler 94 Kelimeler Kullanım sıklığı ÇağrıĢım yüzdesi Kelimeler Kullanım sıklığı ÇağrıĢım yüzdesi Aykırı 50 - Büyü 11 - Ters 103 10 Cadı 8 17 Asi 9 7 Sihir 4 14 Marjinal 9 7 Büyücü* 11 8 Radikal 27 7 Fal 20 5 SıradıĢı 12 7 Gizem 7 5 Zıt 21 7 AĢk 317 3 Farklı 616 5 Kazan 19 3 Uç 258 3 Cin 8 2 Uygun 429 3 Falcı 2 2 Düzgün* 79 2 Küre 17 2 Ġlginç 200 2 Saçmalık 6 2 KarĢıtlık 17 2 Sihirbaz 5 2 Sıradan 90 2 Ġksir 4 1 Uçarı 6 1 Hurafe 3 1 DeğiĢik 264 1 Muska 17 1 *ĠliĢkili Kelimeler 95 Kelimeler Kullanım sıklığı ÇağrıĢım yüzdesi Kelimeler Kullanım sıklığı ÇağrıĢım yüzdesi Müzik 399 - Deri 204 - Nota 30 18 Ceket 64 24 ġarkı 224 15 Mont 3 10 Gitar 6 8 Ayakkabı 147 5 ġarkıcı 43 7 Ten 81 6 Dans 68 5 Hayvan 334 3 Melodi 14 5 Bileklik - 2 CoĢku 47 3 Çanta 108 2 Kulak* 311 3 Eldiven 15 2 Radyo 140 3 Ġnsan 3352 2 Saz 35 3 Kemer 19 2 Ses 1113 3 Kemik * 159 2 Zevk 183 3 Tüy 78 2 Ale t 137 2 Vücut 503 2 Dinleti - 2 Yanık 38 2 Kaset 48 2 Yılan 59 2 *ĠliĢkili Kelimeler 96 Kelimeler Kullanım sıklığı ÇağrıĢım yüzdesi Kelimeler Kullanım sıklığı ÇağrıĢım yüzdesi Uyku 163 - ġeker 143 - Rüya * 163 28 Tatlı 83 28 Yatak 303 22 Çay 172 23 Gece 806 7 Çikolata 115 9 Yastık 77 7 Bayram 127 6 Rahatlık 55 6 KamıĢ 6 5 Huzur 88 3 Tuz 189 3 Güzellik 161 2 Çocuk 2326 2 Tulum 22 2 Kilo 176 2 Göz 1764 1 Toz 111 2 Yurt 19 1 Baklava 23 1 Bulut 66 1 Kesme 19 1 Saat 74 1 Lolipop - 1 Dinçlik 1 1 Tat 162 1 Derin 244 1 Kahve* 172 1 Sersemlik 2 1 Kalori 74 1 *ĠliĢkili Kelimeler 97 Kelimeler Kullanım sıklığı ÇağrıĢım yüzdesi Kelimeler Kullanım sıklığı ÇağrıĢım yüzdesi Bela 58 - Devlet 902 - Kötülük 43 10 Hükumet 304 14 Kötü 423 7 Bürokrasi 33 12 Kaza 246 6 BaĢbakan 134 8 Dert 158 5 Sahip* 892 6 Korku 278 5 Baba 1024 5 Acı 341 3 Ġktidar 160 3 BaĢ 248 3 Millet 211 3 Beddua 5 3 Ülke 1527 3 Sapık 7 2 Yönetim 382 3 Serseri 25 2 Asker 181 2 Sınav 94 2 Büyük 2133 2 Afet 12 1 Ekonomi 336 2 Kabadayı 7 1 Meclis 176 2 ġer 14 1 Memur 191 2 Macera* 48 1 Anayasa 118 1 *ĠliĢkili Kelimeler 98 Kelimeler Kullanım sıklığı ÇağrıĢım yüzdesi Kelimeler Kullanım sıklığı ÇağrıĢım yüzdesi Gölge 105 - Sanatçı 219 - GüneĢ 315 21 Ressam 53 21 Karanlık 213 13 ġarkıcı 43 10 Ağaç 314 7 Duyarlı 45 6 IĢık 476 6 Kültürlü 16 5 Oyun 463 6 Yaratıcı 119 3 Serinlik 14 5 Aktris 3 2 Hayalet 12 2 Hayal 169 2 Paranoya 5 2 Ġlginç 200 2 Siyah* 153 2 Ölümsüz 10 2 Yansıma 10 2 ġiir 307 2 Yaz 191 2 Uygar 18 2 Çim 14 1 Üretken 17 2 Dinlenme 19 1 Edebiyat 123 1 Karaltı 9 1 Eser* 214 1 Lamba 83 1 Ün 55 1 *ĠliĢkili Kelimeler 99 Kelimeler Kullanım sıklığı ÇağrıĢım yüzdesi Kelimeler Kullanım sıklığı ÇağrıĢım yüzdesi Sigara 315 - Fırça 52 - Duman 78 30 Boya 98 41 Zararlı 84 12 DiĢ 136 16 Kanser 113 9 Resim 479 11 Koku * 323 5 Tarak 16 4 Sağlık 390 5 Badana 3 3 Nikotin 9 4 Tablo 87 3 Zehir 23 4 Öfke 112 2 Akciğer 46 3 Palet 19 2 Çakmak 9 3 Temizlik 120 2 Tütün 28 3 Yağ lıboya 17 2 Bira 55 2 Kıl * 42 1 Keder 26 1 Tuval 6 1 Kibrit 18 1 Macun 17 1 AteĢ 207 1 Makyaj 79 1 Bağımlı 43 1 Beceri 63 1 *ĠliĢkili Kelimeler 100 Kelimeler Kullanım sıklığı ÇağrıĢım yüzdesi Kelimeler Kullanım sıklığı ÇağrıĢım yüzdesi Garson 90 - Enerjik 14 - Lok anta 141 17 Hareketli 39 17 Restoran 82 11 Dinamik 81 14 Hizmet 471 8 Sporcu 91 8 BahĢiĢ 5 6 Güçlü 261 5 Mönü 53 5 Hareket 39 5 Papyon 13 5 Zinde* 8 4 Servis 204 5 Aktif 83 3 Komi 2 4 Canlı 239 3 Tepsi 69 4 Genç 817 3 Hesap 56 3 Hızlı 276 3 Önlük 8 3 Çevik 7 2 Kafe 74 2 Futbolcu 83 2 SipariĢ 28 2 Vitamin 168 2 Yardımcı* 89 2 Atletik 7 1 Smokin 1 1 Tempo 59 1 *ĠliĢkili Kelimeler 101 Kelimeler Kullanım sıklığı ÇağrıĢım yüzdesi Kelimeler Kullanım sıklığı ÇağrıĢım yüzdesi Hacim 66 - Katil 68 - Küp 22 14 Cinayet 105 24 Kütle* 67 14 Bıçak 100 10 Büyüklük 106 8 Silah 180 9 Fizik 27 8 Ölüm 392 7 Boyut 210 7 Kan 371 6 Ağırlık 198 4 Suçlu 58 4 Alan 15 4 Cani 9 3 GeniĢlik 40 3 Kiralık 2 2 Geometri 7 3 Maske 40 2 Silindir 12 3 Tabanca* 72 2 Uzay 62 3 VahĢet 15 2 En 56 2 Acımasız 29 1 Kap 123 2 Ceset 24 1 Koni 9 2 Maktul 1 1 Ölçü 296 2 Yargıç 39 1 *ĠliĢkili Kelimeler 102 Kelimeler Kullanım sıklığı ÇağrıĢım yüzdesi Kelimeler Kullanım sıklığı ÇağrıĢım yüzdesi Komik 50 - Pire 5 - Eğlence 115 22 Bit 10 38 Güldürücü - 18 Deve 36 17 Espri 28 8 Böcek 37 8 Film 518 6 KaĢıntı 13 6 Kahkaha 66 6 Yorgan 31 6 Karikatür 25 5 KaĢınmak 4 3 NeĢeli 45 5 Küçük 996 3 ġaka 44 4 Battaniye 20 2 Fıkra 28 3 Kedi 144 2 Komedi 7 3 Kene 1 2 Palyaço 2 3 Köpek 276 2 Ciddi 248 2 Zıplamak 24 2 Gösteri 81 2 Ufak 93 1 Hüzün* 75 2 Isırık* 4 1 Saçma 27 2 Kir 19 1 *ĠliĢkili Kelimeler 103 Kelimeler Kullanım sıklığı ÇağrıĢım yüzdesi Kelimeler Kullanım sıklığı ÇağrıĢım yüzdesi Rakip 117 - Sahil 73 - YarıĢma 74 24 Deniz 509 36 Takım 401 12 Kum* 75 14 Maç 237 10 Kumsal 13 10 Rekabet 97 9 Plaj 48 4 DüĢman 137 8 Tatil 165 4 Hırs 66 5 YürüyüĢ 70 3 Futbol 163 3 Dalga 106 2 Mücadele 204 3 Gezinti 10 2 Boks 13 2 Yol 1477 2 KarĢıt 43 2 Ġskele 5 50 1 SavaĢ 334 2 Kıyı 164 1 Tenis 37 2 Martı 15 1 Yenmek* 120 2 ġezlong 2 1 Mağlup 2 1 Tekne 108 1 Saha 114 1 Yakamoz 1 1 *ĠliĢkili Kelimeler 104 Kelimeler Kullanım sıklığı ÇağrıĢım yüzdesi Kelimeler Kullanım sıklığı ÇağrıĢım yüzdesi Namaz 112 - Övgü 29 - Ġbadet 73 25 BaĢarı 304 14 Din 261 18 Gurur 60 12 Ezan 33 7 Yergi 4 12 Ġslam - 4 Ġltifat 7 6 Oruç 62 4 Mutluluk 151 4 Seccade 2 4 AlkıĢ* 28 3 Vakit* 195 4 EleĢtiri 112 3 Farz 38 3 Sevinç 124 3 Secde 16 3 Sövgü 2 3 BeĢ 324 3 Takdir 92 3 Cami 188 2 Değer 527 2 Dua 51 2 Keyif 159 2 Ġman 37 2 Methiye 3 2 Tespih 23 2 Yargı 71 2 Abdest 22 1 Kibir 7 1 *ĠliĢkili Kelimeler 105 Kelimeler Kullanım sıklığı ÇağrıĢım yüzdesi Kelimeler Kullanım sıklığı ÇağrıĢım yüzdesi Dükkan 205 - Pilav 53 - Bakkal 54 18 Pirinç 93 31 AlıĢveriĢ 179 8 KaĢık 102 15 Kepenk 16 6 Fasulye 20 10 ĠĢ 2553 5 Yemek 1511 7 Mal 325 5 ġehriye - 4 Para 1046 4 Tavuk 92 4 Satıcı 158 4 Bezelye 14 2 Esnaf 90 3 Makarna 27 2 Mağaza* 192 3 Nohut 19 2 Vitrin 64 3 Tane 273 2 ÇarĢı 60 2 Cacık 2 1 Ev 1887 2 Tereyağı* 71 1 Kira 77 2 Pilaki 4 1 Kırtasiye 5 2 Yoğurt 71 1 Butik 10 1 Köfte 33 1 *ĠliĢkili Kelimeler 106 Kelimeler Kullanım sıklığı ÇağrıĢım yüzdesi Kelimeler Kullanım sıklığı ÇağrıĢım yüzdesi Uygarlık 61 - Delik 111 - Medeniyet 35 60 Düğme 32 11 Tarih 286 7 Çukur 70 10 Kültür 485 4 BoĢluk 158 6 Batı 266 2 Çorap 46 6 ÇağdaĢlık 9 2 Ġğne 64 5 Teknoloji 236 2 Yırtık 13 3 Toplum 631 2 Açmak 938 2 YaĢam 699 2 Dikmek 135 2 Düzey 382 1 Matkap 15 2 Eski 708 1 Oyuk 10 2 Ġnsanlık 119 1 Parmak 226 2 Gelecek 440 1 Ağız 419 1 Modern 182 1 Aralık * 97 1 Seviye* 103 1 Atmosfer 70 1 Kazı 11 1 Boru 80 1 *ĠliĢkili Kelimeler 107 Kelimeler Kullanım sıklığı ÇağrıĢım yüzdesi Kelimeler Kullanım sıklığı ÇağrıĢım yüzdesi Engel 126 - Prensib 61 - KoĢu 24 11 Ġlke 224 30 Mani 5 9 Kural 308 22 AĢmak 241 7 Disiplin* 50 7 Zorluk 102 7 ġartlı 3 6 At 178 6 Mesele 201 4 Bariyer 3 4 Ġrade 73 3 Çit 6 4 Karakter 129 3 AĢama * 217 3 Standart 153 3 Atlama 18 3 Taviz 27 2 Azim 10 3 Ahlak 110 1 Barikat 3 3 AlıĢkanlık 157 1 Özürlü 42 3 Çaba 190 1 Set 66 3 Gaye 31 1 Zor 851 3 Kısıtlama 13 1 Sorun 915 2 Ödün 21 1 *ĠliĢkili Kelimeler 108 EK 3.ÇAĞRIġIM GRUBU ĠLĠġKĠSĠZ KELĠME LĠSTELERĠ Kelime Sıklık Kelime Sıklık Kelime Sıklık Kelime Sıklık Turist 67 Kablo 90 Yönetmen 61 Taksit 89 Özel 680 Sifon 14 Biçim 611 Çengel 8 AhĢap 111 Yasal 66 Nefes 128 BarıĢ 67 Ürün 759 Evren 68 Yazı 579 Analiz 72 Kucak 50 Kıymet 50 Türkü 79 Minibüs 75 Dantel 11 BaykuĢ 5 Kefil 11 Streç 4 Yöntem 405 ġiĢe 117 Öğretmen 311 Niyet 120 Ġlginç 200 Prim 73 Esas 159 Eylül 75 Siyaset 164 Günah 112 Gündem 164 Tehlike 195 KumaĢ 144 Kova 29 Kas 172 Çıta 28 Ġklim 58 Toplam 206 Alev 48 Medya 192 Sıra 888 Teori 53 Süre 949 Avuç 71 Kampanya 105 GümüĢ 661 Tesis 153 Olgu 103 Sahne 220 Borsa 110 Birey 213 Virüs 97 Cadde 320 Çöp 126 Proje 304 Orman 217 ÇamaĢır 52 Harita 61 Karakol 42 Formül 50 109 EK 4. KATEGORĠGRUBU ĠLĠġKĠSĠZ KELĠME LĠSTELERĠ Kelime Sıklık Kelime Sıklık Kelime Sıklık Kelime Sıklık Anlam 646 Kalite 235 Derece 414 Çözüm 248 Protein 64 Tüketim 135 Asit 64 Yaprak 170 Lider 130 Açı 539 ĠletiĢim 183 Biçim 611 Tutar 63 Kayık 23 Gönül 169 Kombi 25 Harem 20 Zirve 44 Kakao 16 Statü 43 YılbaĢı 46 Rol 224 Mezun 138 Özgürlük 202 Görev 522 Günah 112 Medya 192 Deprem 102 Belediye 247 Çöp 126 Koleksiyon 115 Öneri 140 Noter 16 Çapa 12 Sifon 14 Enkaz 12 Rapor 160 DuĢ 33 Damla 84 Grafik 36 Ġntihar 104 Birey 213 Konu 193 Fırsat 194 ġirket 558 Evrak 40 Uzun 781 Kule 40 Torun 44 Arpa 8 Evrim 28 Dadı 8 Çini 15 Doruk 32 Alçı 12 Refleks 24 Akım 131 Çırak 27 Hata 215 Yasak 123 Fason 3 Bakraç 3 Mandal 3 Molekül 31 110 EK 5. ÖNCELĠK VE SONRALIK LĠSTELERĠ Kategori Listeleri ÇağrıĢım Listeleri Öncelik Listesi Sonralık Listesi Öncelik Listesi Sonralık Listesi Ġstanbul Türkiye Bölüm Israr Ankara Amerika Parça Ġnat Ġzmir Rusya Kısım Sıkıntı Adana Fransa Sınıf Bıkkınlık Antalya Ġngiltere Kitap Gereksiz Bursa Ġtalya Ġktisat Sıkıcı Van Yunanistan Bölme Teklif Kars Almanya Fakülte Dayanılmaz Erzurum Ġran ĠĢletme Ġkna Trabzon Irak Ara Misafir Konya Bulgaristan Ayırmak Üsteleme Mersin Çin Kesim YanlıĢ Samsun Japonya Oda Baskı Balıkesir Ġspanya Salon Bunaltı Edirne Ġsviçre Ünite Haz MuĢ Ġsveç Üniversite Nezaket 111