T.C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İSLÂM TARİHİ VE SANATLARI ANABİLİM DALI TÜRK İSLÂM EDEBİYATI BİLİM DALI 19. YÜZYIL TÜRKÇE DÎVÂNLARINDA HZ. ÖMER (YÜKSEK LİSANS TEZİ) Merve TERZİ BURSA – 2023 T.C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İSLÂM TARİHİ VE SANATLARI ANABİLİM DALI TÜRK İSLÂM EDEBİYATI BİLİM DALI 19. YÜZYIL TÜRKÇE DÎVÂNLARINDA HZ. ÖMER (YÜKSEK LİSANS TEZİ) Merve TERZİ Danışman: Dr. Öğretim Üyesi Ali İhsan AKÇAY BURSA – 2023 TEZ ONAY SAYFASI T. C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE İslâm Tarihi ve Sanatları ana bilim dalı, Türk İslâm Edebiyatı bilim dalında 702022036 numaralı Merve Terzi’nin hazırladığı “19. Yüzyıl Türkçe Dîvânlarında Hz. Ömer” başlıklı yüksek lisans tezi ile ilgili savunma sınavı, 10/8/2023 günü 11.00-11.45 saatleri arasında yapılmıştır. Alınan cevaplar sonunda adayın başarılı olduğuna oybirliği ile karar verilmiştir. Üye Üye (Tez Danışmanı) Akademik Unvanı, Adı Soyadı Akademik Unvanı, Adı Soyadı Üniversitesi Üniversitesi Prof. Dr. Bilal KEMİKLİ Dr. Öğr. Üyesi Ali İhsan AKÇAY Bursa Uludağ Üniversitesi Bursa Uludağ Üniversitesi Üye Akademik Unvanı, Adı Soyadı Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Kenan ÖZÇELİK Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi 10/8/ 2023 SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS/DOKTORA İNTİHAL YAZILIM RAPORU BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İSLAM TARİHİ ve SANATLARI ANABİLİM DALI BAŞKANLIĞI’NA Tez Başlığı / Konusu: “19. YÜZYIL TÜRKÇE DÎVÂNLARINDA HZ. ÖMER” Yukarıda başlığı gösterilen tez çalışmamın a) Kapak sayfası, b) Giriş, c) Ana bölümler ve d) Sonuç kısımlarından oluşan toplam 223 sayfalık kısmına ilişkin, 11/07/2023 tarihinde şahsım tarafından Turnitin adlı intihal tespit programından aşağıda belirtilen filtrelemeler uygulanarak alınmış olan özgünlük raporuna göre, tezimin benzerlik oranı %17’dir. Uygulanan filtrelemeler: 1- Kaynakça hariç 2- Alıntılar hariç/dahil 3- 5 kelimeden daha az örtüşme içeren metin kısımları hariç Bursa Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tez Çalışması Özgünlük Raporu Alınması ve Kullanılması Uygulama Esasları’nı inceledim ve bu Uygulama Esasları’nda belirtilen azami benzerlik oranlarına göre tez çalışmamın herhangi bir intihal içermediğini; aksinin tespit edileceği muhtemel durumda doğabilecek her türlü hukuki sorumluluğu kabul ettiğimi ve yukarıda vermiş olduğum bilgilerin doğru olduğunu beyan ederim. Gereğini saygılarımla arz ederim. Tarih ve İmza 12/07/2023 Adı Soyadı: Merve Terzi Öğrenci No: 702022036 Anabilim Dalı: İslam Tarihi ve Sanatları Programı: Türk İslam Edebiyatı Statüsü: Yüksek Lisans Danışman: Dr. Öğr. Üyesi Ali İhsan AKÇAY Yemin Metni Yüksek Lisans tezi olarak sunduğum "19. Yüzyıl Türkçe Dîvânlarında Hz. Ömer" başlıklı çalışmanın bilimsel araştırma, yazma ve etik kurallarına uygun olarak tarafımdan yazıldığına ve tezde yapılan bütün alıntıların kaynaklarının usulüne uygun olarak gösterildiğine, tezimde intihal ürünü cümle veya paragraflar bulunmadığına şerefim üzerine yemin ederim. Tarih ve İmza Adı Soyadı: Merve TERZİ Öğrenci No: 702022036 Anabilim Dalı: İslâm Tarihi ve Sanatları Programı: Tezli Yüksek Lisans Tezin Türü: Yüksek Lisans / Doktora / Sanatta Yeterlilik ÖZET Yazar adı soyadı Merve Terzi Üniversite Bursa Uludağ Üniversitesi Enstitü Sosyal Bilimler Enstitüsü Anabilim dalı İslâm Tarihi ve Sanatları Bilim dalı Türk İslâm Edebiyatı Tezin niteliği Yüksek Lisans Mezuniyet tarihi ………/………/2023 Tez danışmanı Dr. Öğr. Üyesi Ali İhsan Akçay 19. Yüzyıl Türkçe Dîvânlarında Hz. Ömer Bu çalışma Hz. Ömer’in hayatını, edebî türler içerisindeki yerini ve 19. yüzyıl dîvânlarındaki yansımasını konu edinmektedir. Tezin öncelikli amacı, Hz. Ömer’in 19. yüzyıl Türkçe dîvânları içerisindeki yerini ve şâirleri hangi yönleriyle etkilediğini tespit etmektir. Çalışmamız giriş ve sonuç bölümü hariç üç ana bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde çalışmanın konusu, kapsamı, amacı, önemi, yöntemi ve kaynakları açıklanmıştır. Birinci bölümde Hz. Ömer’in hayatı ve edebî yönü hakkında bilgi verildikten sonra Hz. Ömer’in edebî türler içerisindeki yansımaları incelenmiştir. İkinci bölümde Hz. Ömer’in 19. yüzyıl dîvânlarında nasıl konu edildiği incelenmiştir. Bulunan sonuçlar tasnif edilip başlıklar altında toplanarak açıklanmıştır. Üçüncü bölümde 19. yüzyıl dîvânlarında Hz. Ömer’e ve dört halîfeye yazılmış müstakil şiirlere yer verilmiştir. Sonuç bölümünde ise elde edilen bulgulara ve konuyla ilgili değerlendirmelere yer verilmiştir. Anahtar kelimeler: Hz. Ömer, 19. Yüzyıl, Dîvân, Şiir i ABSTRACT Name & surname Merve Terzi University Bursa Uludağ University Institute Institute of Social Sciences Field Islam History and Arts Subfield Turkish Islamic Literature Degree awarded Master Date of degree awarded ………/………/2023 Supervisor Dr. Ali İhsan Akçay Hz. Ömer in 19th Century Turkish Divans This study deals with Hz. Ömer’s life, his place in literary genres and his reflection in the 19th century divans. The primary aim of the thesis is to determine the place of Hz. Ömer in the to 19th century Turkish divans and to determine aspects in which he influenced the poets. Our study consists of three main parts, excluding the introduction and conclusion. In the introduction, the subject, scope, purpose, importance, method and sources of study are explained. In the first chapter, after giving information about Hz. Ömer’s life and literary direction, his reflections in literary genres were examined. In the second part, how Hz. Ömer was discussed in the 19th century divans was examined. The results found were classified and explained under the headings. In the third part, individual poems written to Hz. Ömer and four calips in the 19th century divans are included. In the conclusion part, the findings and evaluations related to the subject are given. Keywords: Hz. Ömer, 19. Century, Dîvân, Poem ii ÖNSÖZ Türk İslâm Edebiyatı’nda birçok meşhur şahsiyetin isimleri sıklıkla geçmektedir. Edebî eserlere bakıldığında bu kişiliklerin şöhretlerine sebep olan hususiyetlerine telmihler yapıldığı görülmektedir. Hz. Ömer de bu şahsiyetlerden biridir. Hz. Ömer; hayatı, müstesnâ kişiliği, Hz. Peygamber ile yakınlığı ve İslâm’a katkıları gibi daha pek çok üstün özelliği ile yüzyıllardır anılmakta ve sevilmektedir. Bu sevginin bir tezâhürü olarak edebiyatımızın muhtevâsını her zaman etkilemiş önemli şahsiyetlerdendir. 19. yüzyıl, gelişim ve değişimin her alanda kendisini gösterdiği bir zaman dilimidir. Bu yüzyıl içerisindeki farklılıklar merak ve araştırma konusudur. Araştırmalarımız sonucu 19. yüzyılda birçok şâirin dîvân tertip ettiğini gördük ve Hz. Ömer’in 19. yüzyıl Türkçe dîvânları içerisindeki yerini ve şâirleri hangi yönüyle etkilediğini tespit etmek amacıyla bu çalışmayı yapmaya karar verdik. Çalışmamızın giriş kısmında çalışmanın konusu, kapsamı, amacı, önemi, yöntemi ve kaynakları açıklanmıştır. Birinci bölümde Hz. Ömer’in hayatı ve hutbeleri, mektupları ve vecizeleri ışığında edebî yönü hakkında bilgi verilmiştir. Ardından Hz. Ömer’in cenknâmelerde, fazîletnâmelerde, hilyelerde, manzum siyerlerde, methiyelerde, menkîbelerde ve siyâsetnâmelerde nasıl konu edildiğine dair örnekler verilmiştir. İkinci bölümde 19. yüzyıl dîvânlarında Hz. Ömer incelenmiştir. Bulunan sonuçlar ışığında Hz. Ömer ile ilgili sûre ve hadisler, Hz. Ömer’in isim, künye ve sıfatları, İslâm dinine katkıları, mânevî özellikleri, Hz. Ömer ile ilgili kişiler ve diğer alt başlıkları oluşturulmuştur. Üçüncü bölümde 19. yüzyıl dîvânlarında Hz. Ömer ve dört halîfeye yazılmış müstakil şiirlere yer verilmiştir. Sonuç kısmında ise çalışma sırasında dikkat çeken hususlara ve konuyla ilgili değerlendirmelere yer verilmiştir. Bu süreçte bilgi ve tecrübelerinden istifâde ettiğim, öğrencisine kapısını her zaman açık tutan danışman hocam Dr. Öğr. Üyesi Ali İhsan Akçay’a, kendisini tanıdığım günden beri derslerinden ve kişiliğinden feyz aldığım, öğrencisinin her zaman yanında olan hocam Doç. Dr. M. Murat Yurtsever’e, dersleri ve eserleriyle ilminden istifâde ettiğim hocam Prof. Dr. Bilal Kemikli’ye sonsuz şükrân ve saygılarımı sunarım. Tez çalışmalarım sırasında yardımını gördüğüm arkadaşım Aydanur Yılmaz’a, hayatım boyunca maddî ve manevî destekleri ile yanımda olan anneme, babama, kardeşime, dostlarıma ve bu süreçte anlayışı ile yardımını eksik etmeyen eşim Muhammet’e hürmetlerimi sunar, teşekkür ederim. Merve Terzi Bursa, 2023 iii İÇİNDEKİLER ÖZET ............................................................................................................ i ABSTRACT ................................................................................................ ii ÖNSÖZ ....................................................................................................... iii İÇİNDEKİLER .......................................................................................... iv KISALTMALAR ........................................................................................ x GİRİŞ ........................................................................................................... 1 1. Araştırmanın Konusu ve Kapsamı .................................................................................... 1 2. Araştırmanın Amacı ve Önemi........................................................................................... 5 3. Araştırmanın Yöntemi ve Kaynakları ............................................................................... 6 BİRİNCİ BÖLÜM HZ. ÖMER'İN HAYATI, EDEBÎ YÖNÜ VE TÜRK İSLÂM EDEBİYATI’NDA HZ. ÖMER 1. HZ. ÖMER’İN HAYATI ....................................................................... 8 1.1. Doğumu ve Gençliği .......................................................................................................... 8 1.2. Müslüman Oluşu ............................................................................................................... 9 1.3. Halîfeliği .......................................................................................................................... 12 1.4. Şehâdeti ............................................................................................................................ 14 2. HZ. ÖMER’İN EDEBİ YÖNÜ ............................................................ 16 2.1. Hutbeleri .......................................................................................................................... 17 2.2. Mektupları ....................................................................................................................... 19 2.3. Vecîzeleri ......................................................................................................................... 20 3. TÜRK İSLÂM EDEBİYATINDA HZ. ÖMER ................................. 22 3.1. Cenknâmelerde Hz. Ömer ............................................................................................. 25 3.2. Fazîletnâmelerde Hz. Ömer ........................................................................................... 26 3.3. Hilyelerde Hz. Ömer ....................................................................................................... 28 iv 3.4. Manzum Siyerlerde Hz. Ömer....................................................................................... 30 3.5. Methiyelerde Hz. Ömer .................................................................................................. 34 3.6. Menkîbelerde Hz. Ömer ................................................................................................. 38 3.7. Siyâsetnâmelerde Hz. Ömer .......................................................................................... 39 İKİNCİ BÖLÜM 19. YÜZYIL TÜRKÇE DİVANLARINDA HZ. ÖMER 1. HZ. ÖMER İLE İLGİLİ SURE VE HADİSLER .............................. 42 1.1. Hz. Ömer İle İlgili Sûre .................................................................................................. 42 1.1.1.Tâhâ Sûresi ................................................................................................................ 42 1.2. Hz. Ömer ile İlgili Hadisler ............................................................................................ 43 1.2.1. ‘’Benden sonra bir peygamber gelseydi, bu Ömer olurdu.’’ ................................... 43 1.2.2. ‘’Ömer bir yere girerse, şeytan oradan kaçar.’’ ...................................................... 44 2. HZ. ÖMER’İN İSMİ VE KÜNYESİ .................................................. 46 2.1. ʿÖmer ............................................................................................................................... 46 2.1.1. Cenâb-ı ʿÖmer .......................................................................................................... 48 2.1.2. Hazret-i ʿÖmer .......................................................................................................... 48 2.1.3. ʿÖmerü’l-Fârûk ........................................................................................................ 49 2.1.4. Hazret-i ʿÖmerü’l Fârûk .......................................................................................... 50 2.1.5. ʿÖmerü’l-Fârûk-ı Aʿzam .......................................................................................... 51 2.1.6. ʿÖmer bin el-Hattâb .................................................................................................. 51 2.1.7. ʿAdl-i ʿÖmer / ʿÖmer-ʿadl......................................................................................... 53 2.1.8. Adl u dâd/ Dâd u adl-i ʿÖmer ................................................................................... 54 2.1.9. Şâh-ı ʿÖmer / Şâh-ı ʿAdl ........................................................................................... 55 2.1.10. Zât-ı ʿÖmer .............................................................................................................. 56 2.1.11. ʿÖmer-endîşe ........................................................................................................... 57 2.1.12. ʿÖmer-etvâr ............................................................................................................. 57 2.1.13. ʿÖmer-heybet ........................................................................................................... 58 2.1.14. ʿÖmer-iştihâr ........................................................................................................... 59 2.1.15. ʿÖmer-nâm .............................................................................................................. 60 2.1.16. ʿÖmer-satvet ............................................................................................................ 60 2.1.17. ʿÖmer-savlet ............................................................................................................ 61 2.1.18. ʿÖmeriyyü’ş-şiyem .................................................................................................. 61 v 2.2. Hz. Ömer’in Künyesi ...................................................................................................... 62 2.2.1. Ebû Hafs ................................................................................................................... 62 3. HZ. ÖMER’İN SIFATLARI ............................................................... 63 3.1. Fârûk ................................................................................................................................ 63 3.1.1. Hazret-i Fârûk .......................................................................................................... 63 3.1.2. Cenâb-ı Hazret-i Fârûk ............................................................................................ 64 3.1.3. Hazret-i Fârûk-ı Ömer ............................................................................................. 64 3.1.4. Fârûk-ı Ekber ........................................................................................................... 65 3.1.5. Hazret-i Fârûk-ı Ekber ............................................................................................. 66 3.1.6. Fârûk-ı Aʿzam ........................................................................................................... 67 3.1.7. ‘Adl-ı Fârûk/ Âdil-i Fârûk ....................................................................................... 68 3.1.8. Fârûk-ı devrân / Fârûk-ı vakt .................................................................................. 69 3.1.9. Fârûk-ı Hakk ............................................................................................................ 70 3.1.10. Fârûk-haslet ............................................................................................................ 71 3.1.11. Fârukî-i ʿÖmer ........................................................................................................ 72 3.1.12. Fârûk-Tıynet ........................................................................................................... 72 3.1.13. Fârûk-şemâ‘il ......................................................................................................... 73 3.1.14. Semiyy-i Hazret-i Fârûk / Hem-nâm-ı Cenâb-ı Fârûk ......................................... 73 3.2. Âdil ................................................................................................................................... 74 3.3. Emîrü’l-Mü’minîn .......................................................................................................... 75 3.4. Sultân ............................................................................................................................... 77 3.5. Şeyhayn ............................................................................................................................ 78 4. İSLÂM DİNİNE KATKILARI YÖNÜYLE HZ. ÖMER ................. 79 4.1. Müslüman Oluşu ............................................................................................................. 85 4.2. Halîfeliği .......................................................................................................................... 87 4.3. Fetihleri ............................................................................................................................ 90 5. HZ. ÖMER’İN MANEVÎ ÖZELLİKLERİ ....................................... 94 5.1. Adâleti .............................................................................................................................. 94 5.2. Cesâreti ............................................................................................................................ 96 5.3. Cömertliği ........................................................................................................................ 98 5.4. Dindarlığı ......................................................................................................................... 99 5.5. Fetâneti .......................................................................................................................... 100 5.6. Kutbiyyeti ...................................................................................................................... 102 vi 5.7. Kerâmeti ........................................................................................................................ 104 5.7.1. Bir savaş esnasındaki kerâmeti .............................................................................. 105 6. HZ. ÖMER İLE İLGİLİ KİŞİLİKLER ........................................... 107 6.1. Peygamberler ................................................................................................................ 107 6.1.1. Hz. Yusuf ................................................................................................................. 107 6.1.2. Hz. Mûsâ ................................................................................................................. 107 6.1.3. Hz. Süleyman .......................................................................................................... 108 6.1.4. Hz. Muhammed ....................................................................................................... 108 6.2. Çehâr-Yâr ...................................................................................................................... 110 6.2.1. Hz. Ebû Bekir .......................................................................................................... 114 6.2.2. Hz. Osmân ............................................................................................................... 118 6.2.3. Hz. Ali ...................................................................................................................... 119 6.3. Diğer Kişilikler .............................................................................................................. 121 6.3.1. Veysel Karâni .......................................................................................................... 121 6.3.2. Ebû Lü’lüe Fîrûz en-Nihâvendî ............................................................................. 122 7. DİĞER ................................................................................................. 123 7.1. Râfızîlik .......................................................................................................................... 123 7.2. Hz. Ömer’in Mührü ..................................................................................................... 125 7.3. Cennetle Müjdelenmesi ................................................................................................ 125 7.4. Şehâdeti .......................................................................................................................... 125 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 19. YÜZYIL DİVANLARINDA HZ. ÖMER İÇİN MÜSTAKİL ŞİİR YAZANLAR VE ÇÂR-YÂR-I GÜZÎN İÇİNDE HZ. ÖMER 1. HZ. ÖMER İÇİN MÜSTAKİL ŞİİR YAZANLAR ........................ 128 1.1. Ali Emîrî ........................................................................................................................ 128 1.2. Aşkî Mustafa ................................................................................................................. 134 1.3. Bahrî .............................................................................................................................. 137 1.4. Benderli Cesârî ............................................................................................................. 138 1.5. Fâik Ömer ..................................................................................................................... 139 1.6. Giritli Hilâlî ................................................................................................................... 141 1.7. Hacı Hulûsî Baba .......................................................................................................... 141 vii 1.8. Hâfız Ulvî ....................................................................................................................... 145 1.9. Hâtif ............................................................................................................................... 147 1.10. Himmetzâde Ahmed Cezbi ........................................................................................ 148 1.11. Keçicizâde İzzet Molla ................................................................................................ 151 1.12. Manastırlı Sâlih Fâik .................................................................................................. 152 1.13. Necmî ........................................................................................................................... 154 1.14. Râci .............................................................................................................................. 155 1.15. Reşîd Paşa .................................................................................................................... 156 1.16. Rîzî ............................................................................................................................... 160 1.17. Selâmî ........................................................................................................................... 161 1.18. Sivaslı Gulâmî ............................................................................................................. 162 1.19. Şevki İbrahim Efendi ................................................................................................. 163 2. ÇÂR-YÂR-I GÜZÎN İÇİNDE HZ. ÖMER ...................................... 165 2.1. Abdünnâfi İffet Efendi ................................................................................................. 165 2.2. Aşkî Mustafa ................................................................................................................. 167 1.3. Edip Harâbî ................................................................................................................... 170 1.4. Enderunlu Fâzıl ............................................................................................................ 171 1.5. Giritli Hilâlî ................................................................................................................... 173 1.6. Hacı Hulûsi Baba .......................................................................................................... 175 1.7. Hasan Hilmî Edirnevî ................................................................................................... 176 1.8. Mehmet Refîkî ............................................................................................................... 178 1.9. Mehmet Şemseddin Ulusoy .......................................................................................... 180 1.10. Meşhûrî ........................................................................................................................ 182 1.11. Nâkâm .......................................................................................................................... 187 1.12. Nihânî ........................................................................................................................... 188 1.13. Osman Şems Efendi .................................................................................................... 190 1.14. Râcî .............................................................................................................................. 195 1.15. Safâyî Ali Dede ............................................................................................................ 196 1.16. Senîh-i Mevlevî ............................................................................................................ 198 1.17. Kerküklü Seyyid Şükrî ............................................................................................... 200 1.18. Sükûtî ........................................................................................................................... 203 1.19. Şeref Hanım ................................................................................................................. 205 SONUÇ .................................................................................................... 206 viii KAYNAKÇA........................................................................................... 208 ix KISALTMALAR c. cilt çev. Çeviren d. man. Dini manzume DİA Diyanet İslâm Ansiklopedisi ed. Editör G. Gazel Gü. Güfte Hz. Hazret K. Kaside Kı. Kıta Man. H. Manzum hikaye Mes. Mesnevi Mur. Murabba öl. Ölüm tarihi T. Tarih T. B. Terkib-i Bent yy. yüzyıl x GİRİŞ 1. Araştırmanın Konusu ve Kapsamı Araştırmanın konusu, 19. yüzyıl Türkçe dîvânlarında Hz. Ömer ile ilgili unsurların tespit edilmesi ve incelenmesidir. 19. yüzyıla ait birçok dîvânın kaleme alındığı görülmüştür. Araştırma konusu hem bu zenginlikten faydalanmak hem de 19. yüzyılı dîvânlar nezdinde derinlemesine incelemek amacıyla bu yüzyıl ile sınırlandırılmıştır. 19. yüzyıla ait taradığımız dîvânlar arasından 110 dîvânda Hz. Ömer’in konu edildiği tespit edilmiştir. Araştırmaya kaynaklık eden dîvânlar aşağıda listelenmiştir: • Abdî-i Karahisarî(öl. 1302/1885) Dîvânı • Abdü’l- ʿAzîz ʿAsım-ı ʿIrâkî(öl. 1384/1887) Dîvânı • Abdünnâfi İffet Efendi(öl. 1308/1891) Dîvânı • Âdile Sultan(öl. 1316/1899) Dîvânı • Afyonkarahisarlı Şâir Ali Feyzî(öl. 1310/1893) Dîvânı • Âkif(öl. 1243/1827-1828) Dîvânı • Ali Emîrî Efendi(öl. 1342/1924) Dîvânı • Aşkî Hüseyin Efendi(öl. 1218/1801?) Dîvânı • Aşkî Mustafa(öl. 1276-1286/ 1860-1870?) Dîvânı • Baba Hüsnî(öl. 1360/1942) Dîvânı • Bahrî Dîvânı(öl. ?/?) • Balıkesirli Abdülaziz Mecdî(öl. 1360/1941) Dîvânı • Benderli Cesâri(öl. 1244/1829) Dîvânı • Bendî Mustafa Baba(öl. ?/?) Dîvânı • Bursalı İbrahim Râzî(öl.1249 /1834?) Dîvânı • Bursalı İffet(öl. 1255/1840) Dîvânı • Câzib(öl. 1273/1857?) Dîvânı • Dîvân-ı Sûzi-i Sivâsî(öl. 1245/1830) Dîvânı • Dîvân- Sükûti(öl. 1311/1894) • Dîvân-ı Şems-i Hayâlî(öl. 1294/1877) 1 • Edib Harâbî(öl. 1335/1917) Dîvânı • Edirneli Şeyh Kabûlî Mustafa Efendi(öl. 1244/1829) Dîvânı • Enderunlu Fâzıl(öl. 1297/1810) Dîvânı • Enderunlu Ferid İbrahîm(öl. 1257/1842) Dîvânı • Eskicumalı Hamîd(öl. 1259/1844) Dîvânı • Eşref Paşa(öl. 1311/1894) Dîvânı • Faik Ömer(öl. 1245/1830) Dîvânı • Fâzıl(öl. 1299/1882) Dîvânı • Fennî(öl. 1336/1918) Dîvânı • Feyzî Halil Bey(öl. ?/?) Dîvânı • Giritli Hilâli(öl. ?/?) Dîvânı • Giryân(öl. ?/?) Dîvânı • Hacı Hulûsî Baba(öl. 1354 /1936) Dîvânı • Hâfız Mehmed Sebâtî(öl. 1322/1905) Dîvânı • Hafız ʿUlvî(öl. 1289/1873) Dîvânı • Hâlet Bey(öl. 1295/1878) Dîvânı • Hâmî(öl. 1308/1891) Dîvânı • Hanyalı Nûrî Osman(öl. 1230/1815) Dîvânı • Hasan Hilmi Edirnevî(öl. ?/?) Dîvânı • Hasan Rızâ(öl. 1338/1920) Dîvânı • Hasirizâde Mehmet Elif Efendi(öl. 1345/1927) Dîvânı • Hâtif(öl. 1237/1822) Dîvânı • Himmetzâde Ahmet Cezbî(öl. 1244/1829) Dîvânı • Hocazâde Ahmed Kâmil Efendi(öl. 1311/1894) Dîvânı • Hüsnî(öl. ?/?) Dîvânı • Iydi Baba(öl. 1281/1865) Dîvânı • İstanbullu Eşref(öl. 1292/1876) Dîvânı • Kazasker Mekkî Dîvânı(öl. 1327/1910) • Keçecizâde İzzet Molla(öl. 1243/1828) Dîvânı • Kemahlı İbrahim Hakkı(öl. 1342/1924) Dîvânı • Kerküklü Seyyid Şükrî(öl.1277 /1861) Dîvânı 2 • Leskofçalı Galip(öl. 1283/1867) Dîvânı • Leylâ Hanım(öl. 1263/1847) Dîvânı • Lüzûmî Ahmed Efendi(öl. 1310/1893) Dîvânı • Manastırlı Sâlih Fâik(öl. 1316/1899) Dîvânı • Mehmed Memdûh Fâik Bey(öl. 1343/1925) Dîvânı • Mehmed Şâkir Gâlib Efendi(öl. 1329/1911) Dîvânı • Mehmed Refikî(öl.1368 /1949) Dîvânı • Mehmed Şemsettin Ulusoy(öl. 1354/1936) Dîvânı • Mestî(öl. ?/?) Dîvânı • Meşhûrî(öl. 1268 /1851) Dîvânı • Musa Kâzım Paşa(öl. 1306/1889) Dîvânı • Nâfi Arab Tâhir Efendizâde(öl. 1266/1850) Dîvânı • Nâil Abbas Paşa(öl. 1275/1859) Dîvânı • Nâkâm(öl. ?/?) Dîvânı • Nâzif(öl. 1275/1859) Dîvânı • Nâzikî(öl. 1271/1855) Dîvânı • Necmî(öl. ?/?) Dîvânı • Nihânî(öl. 1305/1888) Dîvânı • Nûman Mâhir(öl. 1259/1843) Dîvânı • Osman Nevres(öl. 1292/1876) Dîvânı • Osman Nûri Paşa(öl. 1272/1856) Dîvânı • Osman Şems Efendi(öl.1310/1893) Dîvânı • Ömer Şevki Mardinî(öl.1268 /1852) Dîvânı • Râci(öl. 1269/1851) Dîvânı • Racûlî(öl. ?/?) Dîvânı • Râgıb Paşazâde Lütfî(öl. ?/?) Dîvânı • Refiʿ-i Kalâyî(öl. 1237/1821) Dîvânı • Reşid Paşa(öl. 1336/1918) Dîvânı • Rıfat Mehmed Karslı(öl. 1310/1893) Dîvânı • Rîzî(öl. ?/?) Dîvânı • Sabrî(Mehmet) (öl. 1229/1814) Dîvânı 3 • Sâdık Ağazâde Sıdkî Efendi(öl. 1343/1925) Dîvânı • Sâfî Baba(öl. ?/?) Dîvânı • Sahaflar Şeyhizâde Esʿad Mehmed Efendi(öl. 1264/1848) Dîvânı • Salih Baba(öl. 1325/1906) Dîvânı • Selâmî(öl. 1227/1813) Dîvânı • Senîh el-Mevlevi(öl. 1317/1900) Dîvânı • Seyyid Ahmed Cemâli(öl. 1291/1874) Dîvânı • Seyyid İsmail Hakkı (Mislî) (öl. 1286/1870?) Dîvânı • Seyyid Süleyman Mahvî(öl. 1266?/1850?) Dîvânı • Sıyâmzâde Hasan Hamdî(öl. 1294/1878) Dîvânı • Sivaslı Gulâmî(öl. 1334/1886) Dîvânı • Suʿudü’l-Mevlevî(öl. 1367/1948) Dîvânı • Sutûrî(öl. ?/?) Dîvânı • Süleyman Şâdî(öl. 1318/1900) Dîvânı • Şakir Mehmed Efendi(öl. 1251/1836) Dîvânı • Şeref Hanım(öl. 1276/1860) Dîvânı • Şevkî Hasan Tahsin İstanbulî(öl. 1269/1853) Dîvânı • Şevkî İbrahim Efendi(öl. 1314/1897) Dîvânı • Şeyh Hacı Abdullah Ferdî Efendi(öl. 1274/1858) Dîvânı • Şeyh Hasan Haydar(öl. 1319/1901) Dîvânı • Trabzonlu Emin Hilmi(öl. 1301/1884) Dîvânı • Trabzonlu Hazînedar-zâde Âgâh Osman Paşa(öl. 1323/1906) Dîvânı • Türâbî(öl. 1284/1868) Dîvânı • Üsküdarlı Fodlacızâde Ahmed Râsim(öl. 1269/1853) Dîvânı • Üveysî(öl. 1266/1850) Dîvânı • Yenişehirli Avnî Bey(öl. 1300/1883) Dîvânı • Yozgatlı Hüznî(öl. 1365/1936) Dîvânı • Zekî(öl. ?/?) Dîvânı Tez, giriş ve sonuç bölümleri hariç üç bülümden oluşmaktadır. Çalışmamızın giriş kısmında araştırmanın konusu, kapsamı, amacı, önemi, yöntemi ve kaynakları hakkında 4 bilgi verilmiştir. Birinci bölümde Hz. Ömer’in hayatı kısaca ele alınıp ve hutbeleri, mektupları ve vecîzeleri ışığında edebî yönü hakkında bilgi verilmiştir. Türk İslâm Edebiyatı’nda Hz. Ömer’den kısaca bahsedilmiştir. Ardından edebî türler başlığı altında Hz. Ömer’in cenknâmelerde, fazîletnâmelerde, hilyelerde, manzum siyerlerde, methiyelerde, menkîbelerde ve siyâsetnâmelerdeki izdüşümlerine ait örnekler verilmiştir. İkinci bölümde taranan 19. yüzyıl dîvânları içerisinden Hz. Ömer’e ait özellikler başlıklandırılmıştır. Burada Hz. Ömer ile ilgili sûre ve hadislerden, isim ve sıfatlarından, fırka ve şahıslardan, mânevî özelliklerinden, İslâm dînine katkılarından bahsedilmiştir. Zikredilen her bir husus alt başlıklara ayrılarak örnekler ile açıklanmıştır. Tasnif dışı kalan konular diğer başlığı altında zikredilmiştir. Üçüncü bölümde 19. yüzyıl dîvânlarında Hz. Ömer’e yazılmış müstakil şiirler ve dört halîfeye yazılmış müstakil şiirler içerisinde Hz. Ömer incelenmiştir. Sonuç kısmında ise çalışma sırasında dikkat çeken hususlara ve konuyla ilgili değerlendirmelere yer verilmiştir. 2. Araştırmanın Amacı ve Önemi Türk İslâm Edebiyatı eserlerinde birçok meşhur şahsiyetin isimleri sıklıkla geçmektedir. Edebî eserlere bakıldığında bu kişiliklerin şöhretlerine sebep olan hususiyetlerine telmihler yapıldığı görülmektedir. Hz. Ömer de bu şahsiyetlerden biridir. Hz. Ömer; hayatı, müstesnâ kişiliği, Hz. Peygamber ile yakınlığı ve İslâm’a katkıları gibi daha pek çok üstün özelliği ile yüzyıllardır anılmakta ve sevilmektedir. Bu sevginin bir tezâhürü olarak edebiyatımızın muhtevâsını etkilemiş önemli şahsiyetlerdendir. Araştırmada öncelikli amaç, Hz. Ömer’in 19. yüzyıl Türkçe dîvânları içerisindeki yerini, önemini ve şâirleri hangi yönüyle etkilediğini tespit etmektir. Ayrıca edebî alanda yapılan veya yapılacak çalışmalara fayda sağlamak amaçlanmıştır. 19. yüzyıl; Türk Edebiyatı’nda yeninin denendiği, sosyal hayattaki ve zihniyetteki değişimlerin şiire etkisinin gözlemlendiği bir asırdır. Dolayısıyla bu farklılığı yaşayan 19. yüzyıl dîvân şâirlerinin dîvânlarında Hz. Ömer’i nasıl ve hangi husûsiyetleri ile ele 5 aldıklarını gözler önüne sermek önem arz etmektedir. Ayrıca bu araştırma ortaya çıkabilecek muhtemel hususları ifâde edebilme açısından da önemlidir. 3. Araştırmanın Yöntemi ve Kaynakları Çalışmada öncelikle literatür taraması yapılmıştır. 19. Yüzyıl Türkçe dîvânlarda bulunan Hz. Ömer’e ait isim, sıfat, kavram veya özellikler sözlükler veya ilgili kaynaklarla açıklanmaya gayret edilmiştir. Bununla beraber Hz. Ömer’in dîvânlarda tespit edilen yansımaları tasnif edilmiştir. Çalışma esnasında Hz. Ömer’in hayatına dair hususları bilmek önemli görüldüğünden hayatı, tarihsel yöntem ile ele alınmıştır. 19. yüzyıla ait dîvânları tespit etmede M. Fatih Köksal ve Giyasi Babaarslan’ın hazırlamış olduğu Türkçe Divanlar Kataloğu(Bibliyografya) kitabından faydalanılmıştır. Mürettep dîvânların seçilmesine özen gösterilmesiyle birlikte gayr-i mürettep dîvânlardan da yararlanılmıştır. Dîvânçeler teze dâhil edilmemiştir. 1800-1899 yılları arasında doğmuş şairler 19. yüzyıl dönemi içerisinde değerlendirilmiştir. Bu çalışmada pdf formatındaki tezlerden oldukça fazla yararlanılmıştır. Tezlerin kolay taranabilir oluşu ve hedefe ulaşma noktasındaki kolaylığı sebebiyle genellikle taramalar bu şekilde yapılmıştır. Ancak imkan çerçevesinde incelenen dîvânlar arasından basılı kitap halinde bulunanların kaynakça olarak gösterilmesine gayret edilmiştir. Taramalar sonucunda ulaşılan verilerin tasnif edilmesinde Meliha Yıldıran Sarıkaya’nın Türk- İslâm Edebiyatında Hz. Ali çalışması örnek alınmıştır. Doğrudan veya dolaylı olarak konuyla ilgili yapılmış araştırmalar da birer kaynak olarak görülmüş ve değerlendirilmiştir. Tasniflerin başlıklandırılmasında mümkün olduğu kadar alfabetik sıra gözetilmeye çalışılmıştır. Beyit ve şiirlerden örnek verirken mümkün mertebe nazım şekli, şiir ve beyit sayısı örneğin altına konumlandırılmıştır. Araştırmada kelimeleri doğru okumak ve anlamlandırmak için Arapça, Osmanlıca- Türkçe sözlüklerden faydalanılmıştır. Ayetlerin tespitinde Kur’an-ı Kerim ve hadislerin tespitinde mûteber hadis kitaplarından yararlanılmıştır. Çalışma sırasında ilk elden kaynaklar tercih edilmişse de güncel bilgi ve kaynaklar da göz ardı edilmemiştir. Tabakat 6 kitapları, tarih kitapları, ansiklopedi maddeleri, sözlükler, tezler, makaleler, bildiriler araştırma süresinde yararlanılan kaynaklardandır. 7 BİRİNCİ BÖLÜM HZ. ÖMER'İN HAYATI, EDEBÎ YÖNÜ VE TÜRK İSLÂM EDEBİYATI’NDA HZ. ÖMER 1. HZ. ÖMER’İN HAYATI 1.1. Doğumu ve Gençliği Hz. Ömer’in, ismi ve tam künyesi; Ömer b. el-Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzzâ b. Riyah b. Abdullah b. Kurt b. Rezah b. Adî b. Ka’b’dır. Künyesi Ebû Hafs’tır.1 Hz. Ömer (r.a), Fil Olayı’ndan on üç sene sonra Mekke'de doğmuştur. Hz. Ömer’in Fil hadisesinin on üç yıl sonrasında veya Ficar Savaşı’ndan dört yıl önce doğduğu bildirilmektedir.2 Baba tarafından soyu Câhiliye döneminde Kureyş kabilesinin sefâret işlerine bakan Adî b. Kâ‘b kabilesine ulaşır ve Kâ‘b b. Lüey’de Hz. Peygamber’in nesebiyle birleşir. Annesi Mahzûm kabilesinden Hanteme bint Hâşim’dir.3 Annesi, Hanteme bint Haşim bint Muğire b. Abdillah b. Ömer b. Mahzûm’dur. Mahzum kabilesinden Ebû Cehlin amcasının kızıdır. Bazı kaynaklarda Hanteme bint Hişam b. Muğire şeklinde geçmektedir ki bu durumda Hanteme Ebû Cehl’in kardeşi olmaktadır. Bu ikinci görüş fazla kabul görmemektedir.4 Hz. Ömer’in Müslüman olmadan önceki hayatı hakkında kaynaklardaki bilgiler sınırlıdır. Çocukluğunda deve çobanlığı yaptığı, iyi ata bindiği, güreş yaptığı, iyi silah kullandığı, uzun boylu, gür sesli, sert bir mizâca sahip, heybetli ve pehlivan yapılı olarak tasvir edilmiştir. Şiire meraklı olduğu, güzel konuştuğu, okuma yazma bildiği, ensâb bilgisini öğrendiği, ticaret yaptığı ve bu maksatla Suriye, Irak ve Mısır’a gittiği bilinmektedir.5 1 İbn Sa’d, Kitâbü’t-Tabakâti’l-Kebîr, ed. Adnan Demircan (İstanbul: Siyer Yayınları, 2014), 3/304. 2 Hayyat b. Halîfe, Tarihu Halîfe b. Hayyat, çev. Abdülhalik Bakır (Ankara: Bizim Büro Basımevi, 2001), 190-191. 3 Mustafa Fayda, “Ömer”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 2007), 34/44. 4 Ramazan Önal, Uluslararası Hz. Ömer Sempozyumu (Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, 2018), 1/123. 5 Fayda, “Ömer”, 34/44. 8 Ömer b. Hattab, Cahiliye döneminde Mekke eşrafı arasında yer almakta olup, kabilesi adına Mekke şehir devletinin meclisinde bir sandalyeye sahip olarak sifâre (elçilik) görevini üstlendiği, bir savaş çıkması durumunda karşı tarafa elçi olarak Ömer b. Hattab gönderildiği ve dönüşünde onun verdiği bilgi ve görüşlere göre hareket edildiği; ayrıca kabileler arasında çıkan anlaşmazlıkların çözümünde etkin rol aldığı ve verdiği kararların uygulandığı nakledilir.6 Hz. Ömer geçimini sağlamak için ticâretle uğraşmıştır. Bu meşguliyeti sırasında edindiği tecrübeler onun kazandığı yüksek vasıflara vâsıta olmuştur. Bu sâyede uzak ülkelere seyâhat ederek mühim şahsiyetlerle görüşmüştür.7 1.2. Müslüman Oluşu Hz. Peygamber nübüvvetini ilan ettiğinde Hz. Ömer’in 27 yaşında olduğu rivâyet edilir.8 Nübüvvetin ilanı ile Hz. Ömer’in Müslüman olması arasında geçen zaman 6 yıldır. Hz. Ömer, Müslüman olmadan önce, Peygamber ve Müslümanlara karşı, insanlara en katı davrananlardan biriydi. Onun hemen Müslüman olmasına engel olarak, İslâm dininin azılı düşmanı olan ve ölünceye kadar da İslâm’a karşı aktif mücadelesini sürdüren Ebû Cehil ile yakın akraba olması, kabilesi adına Darünnedve’de üstlendiği görev ve misyon gereği dine karşı olumsuz bir tavır takınması ve elinde olmayan bazı sebeplerden dolayı bir süre Mekke’nin dışında kalmış olması gibi sebepler sıralanır. Hz. Ömer’in Müslüman olmasının sebepleri arasında ise, Hz. Peygamber’in ‘’Yâ Rabbi! İslâmiyet’i Ömer b. Hattâb veya Amr b. Hişâm (Ebu Cehil) ile teyid eyle (veya aziz kıl)9 duâsı, Kur’an’ın iʿcazından etkilenmiş olması, vicdani muhâsebe ve arayış içinde olması gösterilebilir.10 Habeşistan’a hicret edenlerden sonra, bi’set-i nebeviyyenin 6. yılının Zilhicce ayında Müslüman olmuştur.11 Ömer b. Hattab’ın Müslüman olmasıyla ilgili kaynaklarda 6 Muhammed Hamidullah, İslâm Peygamberi, çev. Mehmet Yazgan (İzmir: Beyan Yayınları), 100. 7 Şibli Numanî, Bütün Yönleriyle Hz. Ömer ve Devlet İdâresi, çev. Talip Yaşar Alp (Hikmet-Dâva-Çağ Yayınları, 1975), 2/38. 8 Numanî, Bütün Yönleriyle Hz. Ömer ve Devlet İdâresi, 2/39. 9 (Tirmizî, Menâkıb, 17) 10 Önal, Uluslararası Hz. Ömer Sempozyumu, 1/134-135. 11 İbn Sa’d, Kitâbü’t-Tabakâti’l-Kebîr, 3/309. 9 nakledilen farklı rivayetler bulunmaktadır. 12 Bu rivâyetlerden biri Hz. Ömer Müslüman olmadan önce kendi iradesiyle ve iyi niyetle Hz. Peygamber’i bulup onu dinlemek ve onunla konuşmak amacıyla evden çıkmış bu sırada Hz. Peygamber’in kendisinden önce Ka’be’ye vardığını görmüştür. Ka’be’de kıldığı namazda Hâkka Sûresi’ni okuyan Hz. Peygamber’i dinlemiş ve Kur’an i’cazının etkisinde kalarak Müslüman olmaya karar vermiştir. Meşhur olmuş bir diğer rivâyette ise Ebû Cehl’in ya da Kureyş meclisinin telkiniyle veya Habeşistan muhacirlerinin durumundan etkilendiği için veya herhangi bir şeyin etkisinde kalmadan kendi şahsî kararıyla Hz. Peygamber’i öldürmek üzere yola çıkmış, yolda gayptan birtakım uyarılar almış, kız kardeşinin ve eniştesinin Müslüman olduğunu duyunca da hemen onların bulunduğu yer olan eniştesinin evine gitmiştir. Yaşanan bazı olaylardan sonra Taha suresinden bazı ayetleri veya Hadid suresi 1-7 ayetlerini veya Alak Sûresi’ni dinlemiş ve bunun etkisinde kalarak Müslüman olmuştur. Hz. Ömer’in Müslüman olmasıyla ilgili farklı kaynaklarda farklı rivâyetler bulunmaktadır. Bu rivâyetlerin çoğunda göze çarpan iki temel fikir vardır ki özellikle vurgulanmak istenmektedir. Bu fikirlerden ilki Hz. Ömer’in Kur’a’nın iʿcazından etkilenmiş olması, diğeri ise arayış ve vicdan muhâsebesi içerisinde yer almış olmasıdır. Netice itibarıyla Hz. Ömer’in, her ne amaçla veya kimin etkisiyle olursa olsun bu arayışlarında Peygamber’i bulup onunla konuşma ve Kur’an’ı dinleme arzusuyla bazı teşebbüslerinin olduğu anlaşılmaktadır. Hz. Ömer’in Müslüman olması İslâm tarihinde bir dönüm noktasıdır. Müslümanlar için moral kaynağıdır. Hz. Ömer’in Müslüman olmasıyla, müminlerin sayısı 40’a ulaşmıştır.13 Ancak bu ihtilaflı bir bilgidir. Müminler o zamana kadar gizlice ibadet ederlerken, Hz. Ömer’in Müslüman olmasından sonra Kâbe’de açıkça ibâdet etmeye başlamışlardır.14 Abdullah b. Mesud ‘’Ömer’in Müslümanlığı fetih, hicreti nusret, emirliği de rahmet idi.’’15 demiştir. 12 Detaylı bilgi için bkz. Önal, Uluslararası Hz. Ömer Sempozyumu, 1/130. 13 Detaylı bilgi için bakınız. Mahmut Olgaç, Uluslararası Hz. Ömer Sempozyumu, 1/S. 158. 14 İbn Hişam, Hz. Muhammed’in Hayatı(es-Siret’ün-Nebeviyye), çev. İzzet Hasan - Neşet Çağatay (Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1992), 1/223. 15 İbn Sa’d, Kitâbü’t-Tabakâti’l-Kebîr, 3/310. 10 Cahiliye dönemi ile ilgili anlatımlarda heybetli ve sert mizaçlı olarak aktarılan Hz. Ömer’in karakterinin İslâm ile tanıştıktan sonra Müslümanlar üzerinde olumlu yansımaları olmuştur. Onun davranışlarının Müslüman olduktan sonra yumuşak huylu olma ve idaresi altındakilere adaletle davranma şeklinde bir ivme kazandığı ve bu yönüyle değişim gösterdiği de zikre değerdir. Hz. Ömer, Müslüman olduktan sonra ilmi yönden de kendisini geliştirmiştir. Onun hakkında Abdullah b. Mes’ûd: “Arap bölgelerinin tüm ilmi bir kefeye konsa ve Ömer’in ilmi bir kefeye konsa Ömer’in ilmi ağır basardı.” demiştir. Hz. Ömer’in sahip olduğu bu ilim sayesinde bir konu hakkında verilen birçok fetva içinden Hz. Ömer’in sözünün tercih edildiğini İbn Sa’d şöyle bir rivayetle anlatmaktadır: Bu Ümmet’in Peygamber’den (sas) sonra âlimleri altı kişidir: (Bunlardan ilk üçü) Ömer, Abdullah ve Zeyd b. Sâbit’tir. Eğer Ömer bir söz söyler ve diğer ikisi başka bir söz söylerse onların sözü Ömer’in sözüne tabi olur. Ve (diğer üç kişide) Ali, Übey b. Ka’b ve Ebu Musa el- Eş’ârî’dir. Hz. Ömer’in Müslüman olması ile Mekke’den Medine’ye hicretin arası 6 yıldır. Hz. Ömer hicret ederken diğerlerinin aksine hicretini alenî bir şekilde gerçekleştirmiştir. Silahını kuşanmış, yayını almış, ilk önce Kâbe’yi tavaf etmiş daha sonra Mescid-i Haram’da bulunan topluluğa: ‘’Yarın Mekke’yi terk edip Yesrib’e gideceğim. Eşini dul ve çocuklarını yetim bırakmak isteyenler Akik vadisine gelsinler’’ demiştir. Onun bu sözlerine karşılık hiç kimse karşılık verememiştir.16 Hicretin birinci yılından Hz. Peygamber’in vefatına kadar Hz. Ömer’in bütün faaliyetleri Hz. Peygamber’in hayatının bir parçasıdır. Katıldığı seriyyeler dışında Hz. Peygamber’in yanından hiç ayrılmayan Hz. Ömer, kumandanlığını Hz. Peygamber’in yaptığı bütün savaşlarda, Hudeybiye Antlaşması, Umretü’l-kazâ ile Vedâ haccında bulunmuştur. Hz. Ömer, Müslüman olduktan sonra Hz. Peygamber’in yakınları arasına girdi ve arkadaşlığını da insanlara örnek olacak bir şekilde sürdürdü. Hz. Peygamber’e her zaman yardım etti, hayatını O‘nu ve İslâm'ı savunmaya vakfetti. Hz. Ömer, kâfirlere karşı insanların en şiddetlisiydi. Bedir, Uhud, Hendek, Rıdvan Biatı, Hayber savaşı, Mekke'nin fethi ve diğer gazalarda, bazılarında komutan olarak Hz. Peygamber ile beraberdi. 16 Ahmed Lütfi Kazancı, Adil Halife Emirü’l- Mü’min Hazreti Ömer (İstanbul: Tuğra Neşriat, 1995), 27. 11 Bunlarla beraber Hz. Ömer’in Hz. Peygamber’in torunu ile evlenmesi ve Hz. Peygamber’in de Hz. Ömer’in kızı Hz. Hafsa ile evlenmesi aralarındaki bağı arttırmıştır. 1.3. Halîfeliği Hz. Ebû Bekir vefat edeceğini anladığında, Hz. Ömer'i kendisine halef tayin etmeyi düşünmüş ve bu düşüncesini açıklayarak bazı sahabîlerle istişarelerde bulunmuştu. Herkes Ömer'in fazilet ve üstünlüğünü kabul etmekle beraber, onu bu iş için biraz sert mizaçlı buluyorlardı. Hatta bazı sahabîler ona; "Rabbin seni Ömer'i halîfe tayin ettiğinden dolayı sorguya çektiğinde, ona ne cevap vereceksin? Bilirsin ki Ömer, oldukça sert bir kimsedir" demişlerdi. Hz. Ebû Bekir bu söze onlara; "Derim ki: Allah’ım! Kullarının en iyisini onlara halîfe yaptım"17 karşılığını vermişti. Sonra da Hz. Osman'ı çağırarak bir kâğıda Hz. Ömer'i halîfe tayin ettiğini yazdırmıştır. 10 yıllık halîfeliği (634-644) döneminde Hz. Ömer’in İslâm’a katkısı büyüktür. Hz. Ebû Bekir’in vefât ettiği gün halîfe olmuştur ve İslâm dîninin Arap yarımadası dışında yayılmasını sağlamıştır. Hz. Ömer’in halîfe olduğu dönemde Medîne hükümeti siyasî, iktisadî, askerî ve idarî bakımdan Bizans ve İran İmparatorlukları kadar güçlü konumda değildi. Buna rağmen Hz. Ömer uluslararası siyasette hızla ilerleme göstermiştir. Bu dönemde ülke sınırları, başta İran olmak üzere Suriye ve Mısır topraklarının yanı sıra, güneyde Sind (bugünkü Pakistan), Thama Çölü (Bombay-Gücerat), kuzeyde Ermenistan, Azerbaycan ve Horasan’ı içine alan ve Afrika’nın bir bölümüne kadar uzanan geniş bir alana ulaşmıştır. Hz. Ömer’in yönetim sürecinde esas aldığı prensipler; istişâre, teftiş, toplum öncelikli yönetim, asabiyeti tesirsiz hale getirme siyaseti ve kâbiliyetli yöneticileri yönetime getirme şeklinde sıranabilir.18 Bütün zamanını Müslümanların sorunlarıyla ilgilenmeye ayıran Hz. Ömer, kurumsallaşmaya çok önem vermiştir. Hz. Ömer bu anlamda bir 17 İbn Sa’d, Kitâbü’t-Tabakâti’l-Kebîr, 3/314-315. 18 Adem Apak, Ana Hatlarıyla İslâm Tarihi II, (Hulefâ-i Râşidîn Dönemi) (İstanbul: Ensar Neşriyat, 2012), 95-121. 12 öncüdür. Hz. Ömer’in tesis ettiği kurumlar ve standartlaştırma uygulamaları çerçevesinde getirdiği yeniliklere baktığımızda şunları sıralamamız mümkündür: 1. Beytülmâl Müessesesinin Açılması 2. Dîvân Teşkilatının Kurulması 3. Adâlet Teşkilatının Kurulması 4. Liderlik Makâmının İsmini Belirlemesi (Emîrü’l-Müminîn) 5. Ortak Bir Takvim Başlangıcı Belirlemesi (Hicrî Takvim) 6. Arazi Ölçümü Yaptırması 7. Cizye ve Haraç Miktarlarını Belirlemesi 8. Bir Kişinin Günlük Gıda Tüketimini Belirlemesi 9. Ticaret Mallarına Uşûr Vergisi Koyması 10. Mehire Üst Sınır Getirmek İstemesi 11. Ordugâhların (Askerî Şehir) Kurulması 12. Kurulan Şehirlerde Yapılacak Evlerin Büyüklüğünü Tespit Etmesi 13. Ramazan’da Cemaatle Camide Teravih Namazı Kılınması 14. Asker Gönderme ile İlgili Uygulamaları 15. Kûfe, Basra, Fustat, Musul, Cize Şehirlerinin Kurulması 16. Misâfirhâne Tesis Etmesi 17.Vakıf Hukûkunu Tesis Etmesi 18. Merkez ve Vilayetlerde Mektep Tesisi 19. Gözetleme Kuleleri İnşa Edilmesi. Hz. Ömer daha pek çok ilke imzâ atmıştır ve köleliğe karşı da şiddetli bir mücâdele vermiştir Arabistan’da köleliği tamamen kaldırmaya da muvaffak olmuştur. Halîfeliği 13 boyunca kişiliğini, bilgisini, deneyimini, teşkilâtçı ruhunu idareye yansıtmış bir liderdir.19 Devleti sağlam temeller üzerine oturtmuştur. Bununla beraber sahip olduğu maddî ve manevî hasletler ile hem yaşadığı çağa hem de kendisinden sonraki nesillere örnek olmuştur. 1.4. Şehâdeti Hz. Ömer, 23 (644) yılı haccını eda edip Medine’ye döndüğü günlerde, Mugîre b. Şu‘be’nin Basra valisi iken edindiği kölesi Ebû Lü’lüe Fîrûz en-Nihâvendî, efendisinin kendisinden fazla ücret aldığını söyleyerek bunun azaltılmasını istemiştir. Halîfe onun demircilik, marangozluk ve nakkaşlık yaptığını öğrenince Mugîre’nin kendisinden aldığı ücretin fazla olmadığını bildirmiştir. Bunun üzerine Ebû Lü’lüe ertesi gün sabah namazında hançerle Hz. Ömer’i yaralamıştır ve Hz. Ömer üç gün sonra vefât etmiştir.20 Hz. Ömer, Hz. Peygamber’in yanına defnedilmek için oğlu Abdullah’ı Hz. Âişe’ye yollayarak Hz. Peygamber’in hücresine onun ayağının dibine defnedilmek için izin istemiştir. Hz. Âişe kendisi için düşündüğü bu yeri ona vermeyi kabul etmiştir ve Hz. Peygamber’in yanına defnedilmiştir.21 Cenaze namazını Suheyb b. Sinân kıldırmıştır.22 Hz. Peygamber döneminden sonra iktidara gelen halîfeler arasında şehit edilen ilk halîfe, Hz. Ömer’dir. Hz. Ömer’in vefâtının ardından Huzeyfe b. el-Yemân; ‘’Ömer döneminde, İslâm’ın durumu, karşıdan gelip sürekli yaklaşan bir adamın durumu gibiyken, onun vefatından sonra, sırtını dönmüş sürekli uzaklaşan bir adamın durumuna benzedi.’’23 demiştir. 19 M. Sami Ramazanoğlu, Hz. Ömeru’l-Fâruk (İstanbul: Erkam Yayınları, 2013), 158-160. 20 Fayda, “Ömer”, 34/46. 21 Fayda, “Ömer”, 34/46. 22 İbn Sa’d, Kitâbü’t-Tabakâti’l-Kebîr, 3/432. 23 İbn Sa’d, Kitâbü’t-Tabakâti’l-Kebîr, 3/439-440. 14 Enes (r.a.) şöyle der: “Resûlullah (s.a.v.) altmış üç yaşında vefât etti. Hz. Ebû Bekir de altmış üç yaşında vefat etti, Hz. Ömer de altmış üç yaşında vefat etti. Allah makamlarını âli etsin. 24 Netice olarak söyleyebiliriz ki Hz. Ömer, devrim niteliğindeki kararları ve Müslümanların onun döneminde elde ettikleri kazanımları sebebiyle büyük saygınlığı olan bir halîfedir. İslâm’ın ikinci halîfesidir. Onun icraatlarına bakıldığında adâletle hükmettiği görülür. Tüm bunlarla beraber takvâsı, nezâketi, tevâzusu, doğruluğu, sabrı, tevekkülü ve kendisinde bulunan nice güzel hasletler ile nadîde bir şahsiyettir. 24 (Müslim, Fedâil, 114) 15 2. HZ. ÖMER’İN EDEBİ YÖNÜ Hz. Ömer, dil ve edebiyat açısından önemli bir şahsiyettir. Edebiyatla meşgul olan bir kişi olarak tanınmıştır. Şiir ve şâirin Arap toplumundaki yerini iyi bilmektedir. Onun edebî alandaki yeteneğini verdiği hutbelerinde, yazdığı mektuplarında ve vecîzelerinde görmemiz mümkündür. Hz. Ömer’in okuma yazma bildiği, güzel konuştuğu, şiire meraklı olduğu rivâyet edilir. Gençliğinden beri Züheyr, Nâbiga ve Abde gibi şâirlerin şiirlerini okuduğu ve ezberlediği söylenir. Bununla beraber halîfeliği döneminde kabilelere ait dîvânların derlenmesini, Kur’an’ın kıraat ve imlâsına itina gösterilmesini, Arap dilinin iyi öğrenilmesini ve doğru konuşulmasını istemiştir.25 Hz. Ömer, edebî alana karşı tutumunu Kur'an'ı Kerîm’in hükümleri ve Hz. Peygamber'in yaklaşımı doğrultusunda şekillendirmiştir. Hz. Peygamber, belâğat ve fesâhatın zirve şahsiyetidir. Hz. Peygamber, az lâfızla çok mana ifade eden söz söyleme gücüne sahip mükemmel bir hatiptir. Bununla beraber Hz. Peygamber’in bazı şiir ve şairleri takdir ettiği ifadeleri vardır. Bu durumun Hz. Ömer’in edebî alana yaklaşımını etkilememesi düşünülemez. O, her konuda olduğu gibi edebî alanda da Hz. Peygamber’i örnek almıştır. Hz. Ömer’in şiiri sevdiği, yalnız başına olduğunda okuduğu ve yanına gelenlere okuttuğu, kendisine sorulan sorulara şiirle cevap verdiği rivâyet edilir. Hz. Ömer’in Müslüman olmadan önce edebî alana ilgili olduğu söylenmekle beraber halîfeliği sırasında şiire karşı daha net ve belirgin tutumlar gösterdiği, kültürel miras olarak eski şiirden ölçülerine uygun olanı sevdiği, yeni şiir faaliyetinin İslâmî özellik kazanması için gayret gösterdiği söylenir.26 Edebî eleştiri tarihinde Hz. Ömer, verdiği eleştirel hükümlerin sebeplerini açıklayan ilk eleştirmendir.27 Arap yazısı da şekil bakımından Hz. Ömer döneminde olgunluğa 25 Fayda, “Ömer”, 34/47. 26 Dursun Hazer, “Ömer’e Göre Arap Şiiri ve Şâirleri”, İslâmi Araştırmalar Dergisi 16/3 (2003), 362. 27 Muammer Sarıkaya, “Hz. Ömer ve Edebî Eleştiri”, İ. Ü. Şarkiyat Mecmuası 23 (2013), 187. 16 erişmiştir. Emevîler döneminde ise şiirde önemli mesafeler alınmış ve hitâbetin güzel örnekleri îrad edilmiştir.28 Hz. Ömer’in şâir olup olmadığı tartışmalı bir konudur. Bazı araştırmacılar Hz. Ömer’in şâir olmadığını söylerken ona atfedilen bazı şiirlerin ona ait özlü sözler olduğunu ifâde etmişlerdir. Bazıları da şiir okumasının yanı sıra onu bir şâir olarak nitelendirmişlerdir. Ancak bu bilgi ve eserler araştırmaya açıktır. Hz. Ömer dönemi tatbikatına ait hususları da içine alan “eş-Şürûtü’l-Ömeriyye” adlı belge çoğu zimmîlerin aleyhine olan değişiklik ve ilâveleri ihtiva etmektedir. Bu belgedeki şartlarla antlaşma metinlerinde yer alan şartlar karşılaştırıldığında bu metnin uydurma olduğu anlaşılmaktadır. “Ahidnâme-i Ömer” diye de isimlendirilen bu belge, Abdurrahman b. Ganm tarafından rivayet edilen ve Suriye hıristiyanları tarafından Hz. Ömer’e yazılan bir mektuptan ibarettir. Bu metnin Hz. Ömer’e ve onun valilerine nisbet edilmesi doğru değildir. Hz. Ömer’e izâfe edilen başka metinlerin de bulunduğu, bunların bir kısmının Yahudi ve Hıristiyanlar tarafından muhafaza edildiği bilinmektedir.29 2.1. Hutbeleri Hutbe sözlükte “bir topluluk karşısında yapılan etkileyici konuşma” anlamına gelir ve terim anlam olarak başta cuma ve bayram namazları olmak üzere belirli ibadetlerin yerine getirilmesi sırasında irat edilen, genelde vaaz ve nasihati içeren konuşmayı ifade eder. Bu kişiye de hatip (hatîb) denir. Bu sanat Câhiliye devri Arap toplumunda oldukça yaygın olmakla birlikte İslâm döneminde de sosyal hayatın bir parçası olmuştur ve edebî sanatların bir türü olarak devam etmiştir. Hz. Peygamber’den sonra hutbe dinî fonksiyonu yanında siyasî hâkimiyetin sembolü olarak da önem kazanmıştır. Hz. Ebû Bekir halîfe seçildiği zaman takip edeceği siyasetin temel prensiplerini açıklayıcı içerikte bir hutbe irad etmiştir. Hz. Ömer, Hz. Osmân ve Hz. Ali de bu geleneği sürdürmüşlerdir.30 28 Kenan Demirayak, Arap Edebiyatı Tarihi Emeviler Dönemi (Erzurum: Fenomen Yayınları, 2013), 31. 29 Mustafa Fayda, “eş-Şürûtü’l-Ömeriyye”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 2010), 39/273-274. 30 Mustafa Baktır, “Hutbe”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 1998), 18/425-426. 17 Hz. Ömer’in hatipliği onun üstün vasfıydı. Bu özelliğini Ukaz panayırında geliştirdiği, şiir ve hitâbet kompozisyonlarına oldukça ilgi gösterdiği rivâyet edilir.31 Onun yaratılıştan hitabete yatkın olması kabilesinin kendisine elçilik görevi vermesine vesile olmuştur. Karakterinde taşıdığı netlik, doğallık ve güçlülük onun hutbelerinde de kendisini göstermektedir. Hz. Ömer’in hutbe öncesi hazırlık yaptığı secinin suni ve zoraki olanından hoşlanmadığı rivâyet edilir.32 Hz. Ömer; siyâsî, idârî ve dünyevî birçok alanda hutbe vermiştir. Hz. Ömer’in hutbeleri hakkında Ahmet Zeki Safvet’in Cemheretü Hutabi’l Arab adlı eserinde Hz. Ömer’e ait birden fazla hutbe bulunmaktadır. Yine aynı şekilde M. Yusuf Kandehlevî’nin Asr-ı Saadet Hutbeleri isimli eserinde Hz. Ömer’in birçok hutbesi bulunmaktadır. Hz. Ömer’in, halîfe olduktan bir süre sonra bir cuma saatinde okuduğu hutbeden bir bölüm: ‘’Beni iyi dinleyin ve size söylediklerime karşı anlayışlı olun! Zira gerçekte soyulan adam, kendisinden dini alınan adamdır. Bahtiyar o kimsedir ki, başkasının halinden ders alır. Bahtı kara olan da o kimsedir ki, henüz annesinin karnında iken bahtı karadır. Sünnet yolunda yavaş yavaş yürümek, bid’at yolunda koşmaktan daha iyidir. Bütün insanlarda hükümdarlarına karşı tabiî bir soğukluk vardır. Benimle sizler arasında birbirimize kin beslemekten, keyfî ve nefsimiz nasıl isterse öyle hareket etmekten ve dünyayı üstün tutmaktan Yüce Allah’a sığınırım. Zulüm ve haksızlık eden ve doğru yoldan sapan kimselere meyletmenizden endişe ediyorum. Sakın kendisine sadece dünya malı verilen kimseye meyletmeyiniz. Yalnız bu Kur’ân’a sarılınız. Zira aydınlık ve şifa Kur’ân’dadır. Kur’ân’dan başkası ise, şekavet ve dalalettir. Başınıza geçtiğimden beri bana düşen hiçbir hizmetinizde gevşeklik göstermiş değilim. Daima size iyilik istemiş ve iyiliğiniz yolunda çalışmış bulunuyorum. Maaşlarınızın zamanında verilmesini emretmiş, kalacağınız yerleri temin etmiş, savaş için gerekli her şeyi sağlamış ve her ihtiyacınızı görmüş bulunuyorum. Şu halde Yüce Allah’a karşı bir hüccetiniz yoktur. Bilakis Allah’ın size 31 Halit Çil, Ömer’ini Arayan Yüzyıl (İstanbul: Timaş Yayınları, 2017), 41. 32 Tacettin Uzun, “Dil Ve Edebiyat Yönünden Hz. Peygamber ve Hulefâ-i Râşidîn”, İstem 6 (2005), 142. 18 karşı hücceti vardır. İşte size söyleyeceklerim bunlardır. Yüce Allah’tan size ve kendime mağfiret dilerim.”33 2.2. Mektupları Hz. Ömer’in 10 yıl süren halîfeliği boyunca yazdığı mektuplar ve aldığı cevaplar birçok ilim dalı açısından önem arz etmektedir. İslâm tarihinin birden fazla kaynağında bu mektupları görmemiz mümkündür. Hz. Ömer; siyâsî, idârî ve dünyevî birçok konuda düşüncelerini dile getirmiştir ve hemen hemen her konuda mektup yazmıştır. Görüşme imkânı bulamadığı vali, âmil, komutan ve diğer kimseler ile mektuplaşarak devletin ve toplumun işlerini halletmeye çalışmıştır. Aynı zamanda Hz. Ömer’in resmî yazışmalarında yazının güzelliğine ve üslûbuna büyük bir önem vermiştir.34 Hz. Ömer idarecilerinden yazım kurallarına uymaları hususunda kâtiplerini uyarmalarını emretmiştir. Ebû Musa’nın kâtibi, Ömer b. el-Hattab’a yazdığı mektupta, “Min Ebû (Ebi) Musa şeklinde bir hata yapmış ve Hz. Ömer ona şunları yazmıştır: “Benim bu mektubum sana gelince, kâtibine bir kamçı vur ve onu görevden al!” Fetihlerle genişleyen İslâm coğrafyasında halîfenin talimatlarının valilerine ulaştırmasının yegâne yolu mektuplardır. Dolayısı ile Hz. Ömer’in mektupların doğru yazılmasını emretmesi çok isabetli bir hassasiyettir.35 Mektuplara ve antlaşmalara dair özel bir çalışma yapan Muhammed Hamidullah başta Hz. Peygamber olmak üzere dört halîfenin mektup ve antlaşmalarını bir araya getirmiştir. Bu mektup ve antlaşmalar incelendiğinde Hz. Ömer dönemine ait olanların diğer üç halîfenin dönemlerine ait mektup ve antlaşmalardan çok fazla olduğu görülecektir. Diğer halîfelerin döneminden kalan resmi evraklar beş ile kırk beş arasında değişirken, Hz. Ömer dönemine ait 170 küsur resmi evrak kaynaklarda yer almıştır.36 33 Abdurrahman Çetin, Hitabet ve İrşad (Bursa: Emin Yayınları, 2014), 158. 34 Uzun, “Dil Ve Edebiyat Yönünden Hz. Peygamber ve Hulefâ-i Râşidîn”, 143. 35 Belâzürî, Fütûhu’l-Büldân, çev. Mustafa Fayda (İstanbul, 2013), 395. 36 Ahmet İğdi, “İslâm Tarih Yazıcılığına Etkisi Bakımından Hz. Ömer Dönemi Din ve Bilim”, Muş Alparslan Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dergisi, (2018), 132-133. 19 Hz. Ömer valilerine talimatlarını geliştirdiği posta teşkilatı vasıtası ile mektuplarla göndermiştir. Dolayısıyla mektupların incelenmesi sahâbe uygulamasını ortaya koyacağından önem arz etmektedir. Ayrıca çeşitli bilim dallarına malzeme teşkil ettiğinden araştırmaya değerdir. 2.3. Vecîzeleri Vecîze sözlükte özdeyiş, özlü söz anlamına gelmektedir.37 Vecîzelerde az sözle çok şey anlatılır. Tecrübelerden ortaya çıkan vecîzeler, olayların çözüme ulaştırılmasında bizlere yol göstericidir. Sad Kelimât-ı Çihâr Yâr, Sad Kelimât-ı Çihâr Yâr-ı Güzîn, Terceme-i Sad Kelimât-ı Çihâr Yâr-ı Güzîn, Mie Kelime gibi adlarla Hz. Muhammed’in dört halîfesine ait vecizeler oluşturulmuştur. Kur’ân-ı Kerîm’den sonra, ikinci kaynak olarak Hz. Muhammed’in sözleri kabul edilmiştir. Bu iki temel kaynaktan sonra dört halîfenin vecîzeleri İslâm dünyasında büyük bir rağbet görmüştür. Arap, Fars ve Türk dünyasında dört halîfenin vecîzelerini derleme geleneği oluşturulmuştur.38 Harzemşahlar Devletinin önemli şâiri Reşidüddin Vatvat, dört halîfenin vecizelerini derlemiştir ve hizmete sunmuştur. Dört halîfeye ait vecîzelerin toplandığı eserlere örnek olarak; XV. yüzyılda yazılmış olan Bedreddîn b. Himmet-yârü’l-Mevlevî’nin Sad Kelime-i Çehâr-Yâr39 adlı eserini, XVI. Yüzyılda yazılmış olan Mustafa b. Mehmed’in Terceme-i Sad-Kelimât-ı Çihâr-Yâr-Yâr-i Güzîn adlı eserini, XIX. yüzyılda yazılmış olan Manastırlı Mehmed Rif’ât’ın Cevâhir-i Çihâr-Yâr ve Emsâl-i Kibâr adlı eserini verebiliriz. Prof. Dr. Hikmet Özdemir tarafından hazırlanan Sad Kelime-i Hazret-i Ebû Bekir, Sad Kelime-i Hazret-i Ömer, Sad Kelime-i Hazret-i Osmân, Sad Kelime-i Hazret- i Ali ve Mehmet Yılmaz tarafından hazırlanan Dört Halîfe’den Vecîzeler Sözlüğü günümüze ait eserlerdendir. Hz. Ömer’in vecîzelerinden örnekler: 37 Mehmet Kanar, Osmanlı Türkçesi Sözlüğü (İstanbul: Say Yayınları, 2009), 2.cilt/3643. 38 Fatih Mehmet Yılmaz, Türk edebiyatında Hz. Ebû Bekir vecizeleri ve Bedreddin b. Himmet-Yârü’l Mevlevî’nin Tuhfetü’s-Sıddîk’ı (Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2011), 28. 39 Eserin Hz.Ebûbekir’le ilgili bölümü Mehmet Fatih Yılmaz, Hz. Ömer’le ilgili bölümü Işın Yüksel, Hz. Osman’la ilgili bölümü Aişe Kaleli, Hz. Ali’yle ilgili bölümü Adem Ceyhan tarafından çalışılmıştır. 20 ‘’10.Vecîze: Hangi idareci birine zulmeder ve ben de o zulme muttali olup o idareciyi değiştirmesem ben zalim olmuş olurum. 11. Vecîze: Kendi nefsinden insanlara adalet gösterene bütün işlerinde zafer ihsan olunur. 12.Vecîze: Tamah fakirlik, ümit kesmek ise zenginlikdir. 13. Vecîze: Kötü arkadaşlardan uzaklaşma, onlarla birlikte yaşamaktan kaçınmakla olur. 14. Vecîze: Müslüman’dan çıkan sözü hayır olarak niteleyebileceğin halde, şer olarak niteleyip zanna düşürme. 15. Vecîze: Mürüvvetin görülmesi temiz elbisededir. 16.Vecîze: Halîfe olmakla birlikte ezan okuyabilsem mutlaka okurdum. 17. Vecîze: Borç vermek cömertliğin alametidir. 18.Vecîze: Kim eli altındakilere af ile muamele ederlerse onun üzerine rahmet nazil olur.’’40 40 Işın Yüksel, Türk Edebiyatında Hz. Ömer vecizeleri ve Bedreddin b. Himmet-Yârü’l-Mevlevî’ nin Faslü’l- Hitâb min Kelâm-ı Ömer bin Hattâb adlı eseri (Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2013), 51. 21 3. TÜRK İSLÂM EDEBİYATINDA HZ. ÖMER Hulefâ-yı Râşidîn41, Çehâr-Yâr-i Güzîn42 gibi unvanlarla anılan İslâm’ın ilk dört halîfesi, Türk Edebiyatı’nda yüzyıllardır sadâkatin, adâletin, edebin, hikmetin, ilmin, ibâdetin, kahramanlığın, cömertliğin timsâli olmuştur. Hz. Peygamber'in vefatından sonra sırasıyla halîfe olan Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osmân ve Hz. Ali dâima hürmet, saygı, sevgi ve övgü ile anılmıştır. Manzûm ve mensûr edebî eserlerin çoğunda, Hz. Muhammed’in adının anıldığı hemen hemen her yerde dört halîfenin de anıldığını görmek mümkünür. Bunun yanı sıra dört halîfe için müstakil eserler kaleme alınmıştır veya edebî eserlerde farklı özellikleri ile zikredilmişlerdir. Dört halîfe içerisinde Hz. Ömer’in edebiyata tesiri önem arz etmektedir. Hz. Ömer’in karakteri, fakihliği, Hz. Peygamber’in övgüsüne ve duâsına mazhâr olması, Müslüman olmasıyla dinin ve inananların kuvvet bulması, fetihleri gibi sebepler onun sevilmesine vesîle olmuştur. Bu sevgi de edebî eserlerde karşılık bulmuştur. Hz. Ömer sevgisini ve etkisini Türk Edebiyatı’nın bilinen ilk kaynaklarında görmek mümkündür. Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig eserinin ‘’Dört Sahâbenin Övgüsünü Söyler’’ başlığı altında 14 beyitte dört halîfeden bahseder. Hz. Ömer, şiirin 5. Ve 6. beyitlerinde ahlâkî özellikleriyle ön plandadır ve İslâm’a katkısı vurgulanmıştır. Sonra insanların seçkini, halk içinde mümtâzı Dili ve gönlü bir olan Ömer vardı Yardımcısı ve doğru dinin temeli o idi 41 Hak dini kabul etmiş olan ve doğru yolda giden halîfeler. 42 Dört seçkin dost. 22 Şeriatin yüzünden perdeyi o kaldırdı43 Edib Ahmed Yüknekî, Atabetü’l-Hakâyık isimli eserinde Hz. Ömer’in inanç ve ahlâk üstünlüğünden doğan kuvveti, sebâtı ve sağlamlılığı olduğuna değinmiştir. Salâbet içinde Ömer teg irip Sehâvet semâhat tutar Osmânı44 Yine Edib Ahmed Yüknekî, Atabetü’l-Hakâyık’ta sahâbenin fazîletlerinden bahsederken Hz. Ömer’i Fârûk lakabıyla anmıştır. Yeme tört işine men selâm Olardın utanmak kaçan özüne Atik birle Fârûk üçünç Zü’n-nûreyn Alî törtelençi ol arsılan tona45 Hoca Ahmed Yesevi’nin Dîvân-ı Hikmet isimli eserinin her bir bölümü hikmet adıyla anılır. Bu hikmetlerin 43.sü Hz. Ömer ile ilgilidir. Hz. Ömer’in adâletli oluşuna vurgu yapılmıştır. Ezan okutması, şeriati esas alması, Hz. Peygamber’e destek olması gibi yönleriyle zikredilmiştir. 43 Yusuf Has Hâcib Hâcib, Kutadgu Bilig, çev. Reşid Rahmeti Arat (Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1994), 15. 44 Edib Ahmet Yüknekî - Serkan Çakmak, Atebetü’l-Hakâyık (İstanbul: Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yayınları, 2019), 73. 45 Yüknekî - Çakmak, Atebetü’l-Hakâyık, 71-72. 23 İkincisi dost olan adâletli Ömerdir Müminlikte dost olan adâletli Ömerdir46 O ezanı okutan şeriatı duyuran Dini kâmil anlatan adâletli Ömerdir Kâbe kapısını açan putları yere saçan Resulle kucaklaşan adâletli Ömerdir Şeriâtı gözeten tarikatı yücelten Hakîkati yaşatan adâletli Ömerdir Oğlunu azarlayan sırtını kırbaçlayan Adalet çağı açan adâletli Ömerdir Çıra olup sönmeyen din yolundan dönmeyen Haksızlığı sevmeyen adâletli Ömerdir Miskîn Ahmed yâd eyle aczin itiraf eyle Yüce ruhu şâd eyle adâletli Ömerdir47 Türkçe şiirin öncüsü ünlü mutasavvıf şâir Yunus Emre’nin (öl. 720/1320?) dîvânında Hz. Ömer’in Hz. Peygamber’in yâreni olduğundan, Hz. Ebû Bekir gibi yüzünden nur damladığından bahsedilmiştir. Ömer ü ‘Osmân ‘Alî Mustafâ yârenleri 46 Eserde kullanılan noktalama işaretleri kaldırılmıştır. 47 Necdet Tosun - Kemal Eraslan, Hoca Ahmed Yesevî Külliyâtı (Ankara: Ahmet Yesevi Üniversitesi Yayınları, 2019), 178-179. 24 Bu dördünün ulusı Ebû Bekr-i Sıddîkdur48 (86/5) Ebubekr ile ‘Ömer yüzlerinden nûr tamar Sînesi tolu Kur‘ân Osmân-ı Âffân kanı49 (396/7) Türk İslâm Edebiyatı çerçevesinde daha pek çok edebî eserde Hz. Ömer’in anıldığını görmemiz mümkündür. Bu konunun daha detaylı ve kapsamlı araştırılmaya ihtiyacı vardır. Biz burda genel bir çerçeve çizmeye çalıştıktan sonra alt başlıklar halinde cenknâmeler, fazîletnâmeler, hilyeler, manzum siyerler, methiyeler, menkîbeler ve siyâsetnâmeler özelinde Hz. Ömer’in nasıl konu edildiğini örnekler ile kısaca açıklayacağız. 3.1. Cenknâmelerde Hz. Ömer Farsça kökenli cenk kelimesi; “muharebe, kavga, savaş” anlamına gelmektedir. Arapça kökenli gazâ ise; “din uğrunda kâfirlerle yapılan mücadele” anlamında olup çoğulu gazavâttır. Cenk ve gazâ arasında fark bulunmaktadır. Bu farkın temelinin din olduğu söylenebilir. İslâm için yapılmayan savaşlarda gaza kelimesi kullanılmaz. Ancak İslâm için yapılan savaşlarda cenk kelimesi kullanılabilmektedir. Bazen bu kavramların birbiri yerine kullanıldığı da olmuştur.50 Cenk-nâmeler, konu itibariyle zafer-nâme veya fetih- nâmelerden de pek farklı değildir. Bu tür eserlerdeki adlandırmaların müellifin tercihinin bir sonucu olduğunu ifade edebiliriz. 48 Mustafa Tatçı, Yunus Emre Dîvân-ı İlâhiyat (İstanbul: Kapı Yayınları, 2012), 190. 49 Tatçı, Yunus Emre Dîvân-ı İlâhiyat, 541. 50 İlyas Kayaokay, Türk edebiyatında manzum Hz. Ali cenk-nâmeleri ve Ayân-Zâde İbrahim Şükrî’nin Kıssa- i Kan Kalesi ile Hikâye-i Hâver-zemîn adlı mesneviler (Manisa: Celal Bayar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2022), 3. 25 Edebî terim olarak cenknâme; bir sefer neticesinde bir şehrin, kalenin alınması esnasında yahut av vb. vesilelerle bir düşman ile karşılaşan kahramanların gösterdiği üstün mücadeleyi, hünerlerini betimleyen, yer yer menkıbevî unsurlarla tasvîr eden, manzum yahut mensur veya manzum-mensur karışık yazılmış savaş ve kahramanlık muhtevalı metinlere verilen addır.51 Henüz Hz. Ömer ‘le ilgili müstakil bir cenk-nâme tespit edilememiştir. Ancak Hz. Ömer’in ismi Hz. Ali cenknâmelerinde farklı olaylar ile anılmaktadır.52 Hâlid bin Velid’in gazâlarının anlatıldığı bir eserde ise Hz. Ömer’in adaletine değinilmiştir. Eserde Hz. Ömer’in adaletle hüküm verdiğine dair kıssalara yer verilmiştir. Hz. Ömer’in minbere çıkıp Müslümanlara verdiği nasihatlara değinilir. Hz. Ömer’in minbere çıkıp Müslümanlarla konuşmasının ardından gazavâtname tamamlanır. Bir sonraki ciltte Hz. Ömer’in vefatı ve Hz. Osman’ın hilafetinin anlatılacağı belirtilir. Kitabın çok bağışlayıcı ve mülkün gerçek sahibi olan Allah'ın yardımıyla bittiği söylenir.53 3.2. Fazîletnâmelerde Hz. Ömer “Artmak, fazlalaşmak, üstün olmak” anlamındaki fazl kökünden türeyen fazîletin çoğulu olan fezâil kelimesi, İslâmî literatürde “bir şeyi veya bir kimseyi üstün kılan özellikler” anlamıyla amellerin, zamanların, şahısların, kabilelerin, milletlerin, yer ve şehirlerin benzerlerinden üstünlüğünü anlatmak için kullanılmıştır ve bunların her birine dair pek çok eser kaleme alınmıştır. Bu eserler arasında Kur’an’ı Kerîm’in, Hz. Peygamber’in ve ashâbın faziletleriyle ilgili olanları önemli bir yer tutar.54 Dört halîfe ile ilgili olarak 51 Kayaokay, Türk edebiyatında manzum Hz. Ali cenk-nâmeleri ve Ayân-Zâde İbrahim Şükrî’nin Kıssa-i Kan Kalesi ile Hikâye-i Hâver-zemîn adlı mesneviler, 3-4. 52 Detaylı bilgi için bkz. Eda Bülbül, Hazret-i Ali cenkleri üzerine bir tetkik(Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2008), 198. 53 Nevin Turan Demir, Halid Bin Velid ve Gazavat-ı Halid Bin Velid adlı yazmanın çeviri ve değerlendirmesi (Nevşehir: Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi,Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, ts.), 3. 54 M. Yaşar Kandemir, “Fezâil”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 1995), 12/529. 26 sadece Hazreti Ali ile ilgili müstakil faziletnâmeler vardır.55 Bu faziletnâme, Yemînî’nin Faziletnamesi’dir.56 Müstakil olmayan faziletnâmelere baktığımızda XIV. yüzyılda Kerderli Mahmud b. Ali tarafından yazılan Nehcü’l Feradîs eserini örnek gösterebiliriz. Bu eser dört Hulefâ-yı Râşidîn’in, ehl-i beytin ve dört imâmın fazîletlerini anlatır. Mensur bir kırk hadîs tercümesidir. Eserde dört bölüm vardır. Her bölümde de on fasıl bulunmaktadır. İkinci bölümün ikinci faslı Hz. Ömer’in fazîletlerini anlatmaktadır. Nehcü’l Feradîs’de Hz. Ömer’in fazîletini anlatan bir bölüm: ‘’Ömer bir gün Medine sokaklarında yürüyordu. Bir mahallede küçük bir çocuk ağlıyordu. Çocuk Hz. Ömer’i görünce ‘’Ya Rabbi! Bu Ömer’den benim hakkımı al!’’ dedi. Hz. Ömer korktu ve ‘’Hey ufaklık! Ömer sana ne yaptı ki böyle söylüyorsun?’’ dedi. Çocuk ‘’ Ben ensardan biriyim. Babam Hz. Peygamber’in(sav) önünde şehit oldu, amcam da şehit oldu. Annem ve benden başka dokuz kardeşim var. Hiçbirimiz üç gündür dünya yiyeceği tatmış değildir. Üstelik bir de halîfe olacaksın… Bizimle ilgilenmiyor ve devlet malından bir şey vermiyorsun!’’ deyip ağladı. Bunun üzerine Hz. Ömer de ağladı, o çocuğun başını sıvazladı ve elini tutup mescide girdi. Bir tellala buyurup tellal da yüksek sesle bağırınca bütün sahâbîler toplandı. Hz. Ömer minbere çıktı. Allah’a(cc) çokça hamdetti, övgüde bulundu. Hz. Peygamber’e(sav) selamlar gönderdi. Daha sonra ‘’Ey insanlar! Hepiniz biliyorsunuz ki Hz. Peygamber(sav) dünyalık bir şey toplamadı, beyaz ekmekten doyasıya yemedi, sofrasında iki türlü yemek yemedi, iki türlü katık da bulundurmadı. Cenab-ı Hakk yeryüzünün hazinelerini kendine sundu ise de o kabul etmedi, dedi ve ‘Ya Rabbi! Beni garip yaşat, garip öldür ve kıyamet günü de garipler topluluğu arasından dirilt!’ diye dua etti. Yine hepiniz, Hz. Ebû Bekir’in bütün malını Hz. Peygamber’in(sav) huzuruna getirip 55 Yüksel, Türk Edebiyatında Hz. Ömer vecizeleri ve Bedreddin b. Himmet-Yârü’l-Mevlevî’ nin Faslü’l-Hitâb min Kelâm-ı Ömer bin Hattâb adlı eseri, S. 18. 56 Geniş bilgi için bkz. Yusuf Tepeli, Dervîş Muhammed Yemînî Fazîlet-Nâme (Giriş-İnceleme-Metin) (Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 2002). 27 yoksullara dağıttığını biliyorsunuz. Ondan sonra da o yeni giysi giymedi, dünya süsü ile ilgilenmedi.’’ dedi. Hz. Ömer Hz. Peygamber’den(sav), ‘’ Bir kimsenin kırk yarmağı olup da onun üzerinde yel esse, onu kendi ihtiyacına veya bir hayır yolunda harcamasa, muhtaç kimseleri bilip onlara yardım etmese, zekatını vermese, kıyamet günü o kimseyi zorbalar, kibirliler arasında tutacaklar ve meleklere, ‘O yarmakları kızdırıp vücuduna basınız! buyrulacak.’’ şeklinde işittim, dedi. Hz. Osman kalkıp mescitten çıktı ve evine gitti. Develer, kullar, altın, gümüş ile hurma benzeri yiyecekler getirdi. Ona bakarak bütün sahabîler evlerine gittiler ve güçlerinin yettiği kadarıyla dünyalık bir şeyler getirdiler, mescidin içi malla doldu. Hz. Ömer minberden indi ve o malları bütün Medine’nin yoksullarına, gariplerine, dullarına ve öksüzlerine paylaştırdı, o çocuğun da evine birçok şey gönderdi.’’57 3.3. Hilyelerde Hz. Ömer Hilye, sözlükte “süs, ziynet, kolye” gibi mânalara gelir ve mecâzen “yaratılış, sûret ve güzel vasıflar” demektir. Kelime Osmanlı kültüründe Resûl-i Ekrem’in vasıflarını, bu vasıflardan bahseden kitap ve levhaları ifade etmek için kullanılmıştır.58 Hilye, Hz. Muhammed’in fiziksel görünüşünü, güzel ahlâkını, karakterini, güzel vasıf ve sıfatlarını, kıyafetini anlatan aynı zamanda diğer peygamberlerin, dört halîfenin, aşere-i mübeşşereden diğer sahâbîlerin, Hz. Hasan ve Hüseyin ile bazı tarikat kurucularının öncelikle fiziksel yapıları olmak üzere onlarla ilgili diğer bazı hususları da konu edinen ve genellikle mesnevi nazım şekliyle ve manzum, mensur veya manzum-mensur karışık olarak yazılan eserlerin genel adıdır.59 57 Kerderli Mahmud, Nehcü’l- Ferâdis Cennetlerin Açık Yolu, çev. Bilal Aktan (Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 2017), 90-91. 58 Mustafa İsmet Uzun, “Hilye”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 1998), 18/44. 59 Mehtap Erdoğan, Türk Edebiyatı’nda Manzum Hilyeler (Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2011), 5. 28 Hilyeler söz konusu olduğunda şemaillerden bahsetmek kaçınılmazdır. Çünkü şemâiller hilyelere göre daha kapsamlıdır ve hilyelerin doğuşu şemâiller vâsıtasıyla olmuştur. Hilye ve şemaillerin bazı ortak noktaları bulunur ancak ele aldıkları konuların ağırlık noktalarının farklı olmasının bu iki türü birbirinden ayırdığını söyleyebiliriz. Hilyelerin amacı Hz. peygamberin fiziksel ve ruhsal portresini ortaya koymakken şemâillerin amacı onun bir insan olarak her yönüyle yaşayış biçimini vermektir.60 Hilye türü eserlere Türk edebiyatında 15. yüzyıldan itibaren rastlanmaya başlanmıştır. Bu tür, zaman içerisinde büyük gelişme göstermiştir ve varlığını 20. yüzyılın ortalarına kadar sürdürmüştür. Edebiyatımızda doğrudan dört halîfe için yazılmış iki hilye vardır. Bunlardan biri Mehmed Es‘ad Efendi’nin Çâr-Bâğ adlı eseri, diğeri ise ondan daha meşhur bir eser olan Cevrî’nin Çehâr-Yâr-ı Güzîn’idir. Bu iki eserin yanı sıra Güftî de aşere-i mübeşşereden bahsettiği hilyesinde diğer aşere-i mübeşşere hilyelerinden farklı olarak dört halîfeye de yer vermiştir. Cevrî’nin Hilye-i Çihâr-Yâr-ı Güzîn isimli eseri 145 beyittir. Hz. Ömer’in bahsedildiği kısım ‘’Hilye-i pâk-i Ömer’’ başlığı ile başlıklandırılmıştır ve 25 beyitten oluşmaktadır. Cevrî, Hz.Ömer’in fiziksel özelliklerini Arapça ve Farsça kelimelerle oluşturduğu terkipler ile tasvîr etmiştir. Eserden örnek birkaç beyit; Vasf iden hilye-i pâk-i ‘Ömer’i Virdi sıhhatle bu yüzden haberi Ki ola gayet ile gendüm-gûn Habbezâ sun‘-ı Hudâ-yı bî-çûn 60 Erdoğan, Türk Edebiyatı’nda Manzum Hilyeler, 6-7. 29 İhtilâf eylediler bunda kibâr Ekseri virdi bu kavl üzre karâr Hem dinilmiş ki o vech-i rûşen Ola revnak-şiken-i levn-i leben Reng-i ruhsâr-ı bahâr-efrûzı Dînün olmuşdı gül-i nevrûzî Anun itmişdi Hudâvend-i Celîl Sidre-i kaddini mevzûn ü tavîl61 Anlamı: ‘’Hz. Ömer’in temiz hilyesini tasvîr eden kişi bu konuda doğru bilgi verdi. O son derece buğday tenliydi, Allah’ın benzersiz yaratması ne güzeldir! Bu konuda büyükler ihtilaf ettiler çoğunluğu bu söz üzre ittifak ettiler. Hem denilmiş ki o parlak yüzlü, aydınlık yüzlüdür, (saçının) kıvrımları parlak, süt (gibi) beyaz renklidir. Yanaklarının rengi sanki baharın aydınlığı gibi dinin nevruz gülü olmuştu. Hüdâvend-i Celîl olan Allah onun boyunu posunu ölçülü ve uzun kılmıştı.’’62 3.4. Manzum Siyerlerde Hz. Ömer Siyer, sözlükte “davranış, hal, yol, âdet, bir kimsenin ahlâkı, seciyesi ve hayat hikâyesi” gibi anlamlara gelen sîret kelimesinin çoğuludur. Sîret ve siyer Hz. Peygamber’in hayatı, 61 Sema Gülmez, Cevrî İbrahim Çelebi ve Hilye-i Çihâr-Yâr-ı Güzîn Adlı Eseri (Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2006), 35-36. 62 Gülmez, Cevrî İbrahim Çelebi ve Hilye-i Çihâr-Yâr-ı Güzîn Adlı Eseri, 51. 30 onun hayatını konu edinen bilim dalı ve bu dalda yazılan eserler için terim olarak kullanılmıştır.63 Türk Edebiyatıʹnda müstakil siyerlerden ilki, XIV. yy yazarlarından Erzurumlu Mustafa Darîrʹin Siretü’n-Nebî isimli eseridir. Eserin ilk olması sebebiyle Türk edebiyatında kaynak eser olarak sonradan yazılan eserlere tesiri büyüktür. Eser mensur olarak yazılmakla birlikte içerisinde manzum parçalar da vardır. Dilinin sade oluşu kıssalara çok yer vermesi bu eserin halk arasında da sevilmesine yol açmıştır. Yazıcıoğlu Mehmed’in Muhammediyesi de bu alana örnek teşkil etmektedir. Hz. Muhammedʹin evsâfını ve hayatını anlattığı için bizzat müellifi tarafından esere Muhammediye adı verilmiştir. Diğer siyerlerden farkı her satırında peygamber aşkı ve tevhid duygularıyla ve baştan sona bir naʻt ve münâcât edasıyla yazılmış olmasıdır. Bu eser toplumun geniş kesimlerinde yüzyıllarca okunmuştur. Amasyalı Münîrî Mehmed Çelebi’nin Siyer-i Nebî isimli eseri ise, Türk Edebiyatıʹnın bilinen en hacimli manzûm siyeridir. Tahminen 33 bin beyit civarındadır ve 7 cilt olarak tertip edilmiştir. 16. yüzyılın başlarında yazıldığı tahmin edilir. Bu alana dair birçok eser örneği vermek mümkündür ancak burada dikkatimizi çeken husus, manzûm siyerlerde Hz. Peygamber’in hayatına dair hemen her konu ele alınmışsa da içeriğinde dört halîfe ile ilgili hususlar da barındırmasıdır. Araştırmalarımız sonucu manzum siyerlerde Hz. Ömer’den farklı yönleri ile bahsedildiği görülmüştür. 63 Mustafa Fayda, “Siyer ve Megâzi”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 2009), 37/319. 31 Örneğin Münirî’nin Manzum Siyer-i Nebî’sinde 6033. beytin yanında hâşiyede, kırmızı mürekkeple “Vasf-ı ‘Ömer (R.A.)” yazılıdır. Manzûmenin 6033-6036. beyitlerinde Hz. Ömer vasfedilmiştir. İkinci zıll-ı Hak Fârûk-ı a’zam Enîs-i sadr u bedr-i her dü ‘âlem Küdûretden münezzeh kalbidür sâf Özinde hatm olupdur ‘adl ü insâf Temâşâ itmegin bir dem cihânı Diyendür el-cebel Ol lutf kânı Yolında olmagın key ihtiyâtî Cenâbıdur geçen evvel Sırâtı64 Muhammed'in Manzum Siyer-i Nebî'sinde ise ‘’Zikr-i İslâm-ı ʻÖmer (ra)’’ başlığı altında 2608. Ve 2774. beyitler arasında Hz. Ömer’in Müslüman oluşu konu edilmiştir. Manzûmenin 2639-2645. beyitleri şu şekildedir : Yolda bir kişi didi kim yâ ʻÖmer Hîç bilür misin işitdin mi haber 64 Mustafa Özkat, Münîrî (Öl. 1521?)’nin manzum Siyer-i Nebî’si cilt: IV-V (inceleme-metin) (İstanbul: Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Doktora Tezi, 2011), 907. 32 Kız karındaşın eri hem vardılar Ol Muhammed dînine hoş girdiler Ger inanmazsan bogazla bir koyun Gör ki yirler mi etinden var bugün Çün işitdi ol dahı hışm eyledi Uş kırayım anları dahı didi Pes kuşandı kılıcın vardı hemân Kız karındaşı evine ol zamân Ol oturmışdı elinde bir varak Tâ-hâ sûresin idinmişdi sebak Okur idi hoş âvâz-ıla hazîn Çünki işitdi ʻÖmer anı hemîn Dinledi durdı ana kâr eyledi Büt dîninden döndi inkâr eyledi Kilîdi küfrin açıldı dökülüp 33 Hem şeyâtîn bendleri hep sökülüp Düşdi lezzât-ı meʻânî gönline Hoş açıldı gözi cânı gönline Tanrıʹnın nûrı saçıldı gönline Gitdi zulmet bedr açıldı gönline65 3.5. Methiyelerde Hz. Ömer Sözlükte “övmek, birinin meziyetlerini dile getirmek” anlamındaki medh kökünün sonuna nisbet eki getirilerek yapılmış olan medhiyye kelimesi Türkçe’de “övgü şiiri” mânasında kullanılan bir edebiyat terimidir. Methiye daha çok kaside şeklinde yazıldığından önceleri “kasîde-i medhiyye” olarak anılmış, daha sonra sadece medhiyye şekli kullanılmıştır.66 Dinî-tasavvufî edebiyatta methiyelerin daha çok din ve tarikat büyüklerini övmek için yazılmış olduğu görülür. Bunun yanında şairler padişahları, devlet büyüklerini ve dönemin ileri gelen şahsiyetlerini övmek için methiyeler kaleme almışlardır. Edebiyatımızda dört halîfenin her birine müstakil methiyeler yazılmıştır. Bunun yanı sıra dört halîfenin bir şiir içerisinde methedildiği de görülmüştür. İncelediğimiz 19. yy Türkçe dîvânlarında, şâirlerin hem Hz. Ömer’e müstakil methiyeler yazdığı hem de dört halîfeye yazılan methiyeler içerisinde Hz. Ömer’in farklı yönleriyle övüldüğü tespit edilmiştir. 65 Ahmet Ermurat, Muhammed’in manzum Siyer-i Nebî’si (İnceleme-metin) (Kayseri: Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019), 394. 66 İsmail Durmuş, “Methiye”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (Ankara: TDV Yayınları, 2004), 29/406. 34 Dört halîfe övgüsünde yazılan şiirlerde na’t, medh, sıfat, menkabet, vasf ve zikr kelimelerinin kullanıldığı görülür.67 Buradan hareketle 19. yüzyıl Türkçe dîvânlarında Hz. Ömer’e 15 methiye, 2 na’t, 2 menkabe yazıldığını tespit ettik. Bunları Hz. Ömer’e yazılan müstakil şiirler başlığı altında inceledik. Burada Hz. Ömer’in zikredildiği methiyelere birkaç örnek vereceğiz. Yûsuf-ı Meddah’ın Yûsuf u Züleyhâ mesnevisinde ise Hz. Peygamber’e yazılan methiye içinde Hz. Ömer, ikinci dost ve cömertlerin sâhibi olması yönüyle övülmüştür. Ol Resûl-i evvelîn ü âhirîn Ol Muhammed Mustafâ sâlâr-ı dîn Hak’dan ana geldi devlet ‘izz ü câh Hem yârenleridür anun pîş ü râh (?) Ol durur ol pâdişâh-ı müttakîn Ol Ebû Bekr-i safâ sultân-ı dîn Ol ikinci yârı ‘Ömerdür be-nâm Kıldı anı evvel-i sâhib-kirâm Birisi ‘Osmân safâdur bâ-hayâ 67 Ahmet Kartal, Doğunun Uzun Hikayesi Türk Edebiyatında Mesnevi (İstanbul: Doğu Yayınevi, 2013), 122. 35 Ol birisi şâh-ı ‘Alî Murtazâ Kim buyurdı kelâmında Hudâ Kim anun hakkında geldi ‘’Hel etâ’’ Bâkî evlâdıla ashâb-ı kirâm Anları kıldı şeref Rabbü’l- enâm68 Levhî’nin Gazavatname-i Sultan Süleyman isimli eserinde ise Medh-i Ömer başlığı altında Hz. Ömer methedilmiştir. Mütemmim erbaîn kim beyn-i ashâb Ömer hazretleri sâlâr-ı mihrâb Çü geldi dîne zâhir oldı erkân Halîfe-yi Rasûl ol kâmil îmân Adâlet tahtınun sâhib-kırânı Gelüpdür “kânitîn” âyetde şânı69 68 Leyla Karahan, Yûsuf u Züleyhâ, (Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 1994), 134. 69 Ayşe Tuba Tokay, Levhi’nin Gazavatname-i Sultan Süleyman’ı (İstanbul: Fatih Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2018), 72-73. 36 Kutup (Seyyid) Osman Fazlî, dîvânının 163. şiiri Hz. Ömer ile ilgili müstakil bir methiyedir. Kutup Osman Efendi, Hz. Ömer’in adına hürmeten olsa gerek bu manzûmede en zor ve en az rastlanan (ayın) kâfiyeyi seçmiştir. Ey ‛adâletli efendim ‛Ömer-i kân-ı şücâ‛ Murg-ı dil etse n’ola gülşen-i medhinde semâ‛ Anun içün ‛Ömer-i ‛âdil olupdur nâmın Eyledin zâdeni katl olmadı hîç kimse menâ‛ Şöyle mazbūt idi devrinde bu ‛âlem aslâ Kimse kâdir değil idi ide bir bed-evzâ‛ Zeyn olup hil‛at-i İslâm ile haylî kefere İtdiler ‛aŝr-ı şerífinde senin küfre vedâ‛ Eyledin bir niçe kez ‛azm-i diyâr-ı küffâr Zûr-ı bâzun ile feth oldı nice şehr u kıla‛ Sana Hak’dan olan eltâf-ı ‛inâyet hakkı Eyledikde ümem-i Ahmed-i Muhtâr icmâ‛ Dilerim ‛özr ile dívânımı ma‛zur idesiz 37 Zîrâ yok Fazli-i bî-çârede bir gayrı metâ‛70 3.6. Menkîbelerde Hz. Ömer Menkabe (menkîbe) kelimesinin çoğulu olan menâkıb bu anlamıyla ilk defa, III. (IX.) yüzyıldan itibaren yazılan hadis kitaplarında Hz. Peygamber’in ashâbının faziletlerine dair hadisleri ihtivâ eden bölümlerin adı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Menâkıb kelimesinin ayrıca halîfeler, bir kabile veya soy, mezhep imamları hakkında yazılan eserlerle kutsal şehirleri tasvir eden metinlerin adında hadis kitaplarındaki gibi “fazilet” mânasında geçtiği görülmektedir.71 Menkabe yahut menâkıb, tasavvuf tarihinde sûfilerin izhâr ettikleri hârikulâde olaylar demek olan kerâmetleri nakleden küçük hikâyeler mânasında tahminen IX. yüzyıldan itibaren kullanılmaya başlanmıştır.72 Türk İslâm Edebiyatı’nda Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali hakkında yazılmış olan menkabelere menâkıb-ı çehâr-yâr denir. Türk İslâm Edebiyatı alanında muhtevası dört halîfe olan birçok eser te’lif edilmiştir. Bu eserlere Şemseddîn Ahmed-i Sivâsî’nin Menâkıb-ı Çehâr-Yâr-i Güzîn adlı eserini, 15. yüzyılda Recâyî tarafından yazılmış olan Menâkıb-ı Çehâr-Yâr adlı eserini örnek olarak verebiliriz. Örneğin Recâyî'nin Menâkıb-ı Çehâr-yâr adlı eserinde Hz. Ebû Bekir’den bahsedilmekte ve onun kendinden sonra Hz. Ömer’i halîfe tayin etmesi anlatılmaktadır. Hz. Ömer hakkında uzunca bir bölüm ayrılmış ve 528. beyitten 1125. beyite kadar Hz. Ömer işlenmiştir. Bu bölümde onun halkın arasında dolaşıp dertlerini dinlemesi, başka ülkelere elçiler göndermesi, kendi oğlu olan Şahme’ye had cezası uygulaması ve Hz. Ali’yi kisra ile savaşmaya göndermesi ve kisra ile yapılan savaşta esir edilen kızları ve oğlu ile ilgili hâdiseler anlatılmıştır. Bu bölümde Hz. Ömer’in halîfelik döneminde geçen Hz. Ali ile 70 Kadri Erdem, Kutup (Seyyid) Osman Fazlî Divânı (Sakarya: Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2008), 148. 71 Haşim Şahin, “Menâkıbnâme”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (Ankara: TDV Yayınları, 2004), 29/112. 72 Ahmet Yaşar Ocak, Menâkıb-nâmeler (Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1997), 27. 38 ilgili kisranın esir edilen kızlarının öldürülmemesi ve Ümmü Seleme’ye verilmesi gibi olaylara da değinilmiştir.73 3.7. Siyâsetnâmelerde Hz. Ömer Arapça siyâset (insan topluluklarını yönetme, devlet işlerini yürütme sanatı, politika) kelimesiyle Farsça nâme (mektup, yazı) kelimesinden meydana gelen siyâset- nâme “devlet adamlarına siyaset sanatı hakkında bilgi vermek, devlet yönetiminde dikkat edilmesi gereken hususlara dair tavsiyelerde bulunmak amacıyla yazılmış kitap veya bu kitapların oluşturduğu tür” anlamında kullanılır.74 Siyâsetnâmelerde devlet yönetimi, yönetim esnasında dikkat edilmesi veya kaçınılması gereken hususlar, devlet başkanında olması gereken vasıflar, devlet görevlilerinin tayin ve denetimleri, beytülmâl idaresi, devletler arası ilişkilerde uyulması gereken kurallar, devlet başkanının Allah’a ve halka karşı sorumlulukları gibi konulardan bahsedilir. Edebiyatımızda siyâsetnâme türü eserlere; Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig isimli eserini, Nizâmülmülk ’ün Siyasetnâmesini, Gazzâlî’nin Nasihatü’l-Mülûk eserini, İbnü’l Mukaffa’nın İslâm Siyaset Üslubu’nu, Maverdî’nin Ahkâmu’s-Sultâniyesini, Turtuşî’nin Siracü’l-Mülûk eserini örnek olarak gösterebiliriz. Nurullah Yazar, Hz. Ömer sempozyumunda: ‘’Siyasetnâme türü eserler incelendiğinde bazı isimlerin birtakım kavramlarla birlikte anıldığı ve o kavramlar açıklanırken örnekliklerine sıklıkla başvurulduğu görülmektedir. Bu isimlerden birisi âdil unvanıyla 73 Fatıma Keleşoğlu, Recâyî’nin Menâkıb-ı Çehâr-yâr’ı (İnceleme-metin 1b-53b) (Çorum: Hitit Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2022), 159. 74 Hasan Hüseyin Adalıoğlu, “Siyâsetnâme”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 2009), 37/304. 39 nitelendirilen Hz. Ömer’dir. Adâlete verdiği önem, asabiyet yerine liyâkat temelli bir yönetim anlayışına sahip olması, halk ile ilişkiler ve memurların denetlenmesi gibi özellikleriyle Hz. Ömer, birçok hükümdar ve idareciye örnek gösterilmiştir.’’ demiştir. 75 İslâm medeniyeti içerisinde son derece önemli bir yer tutan siyasetnâme geleneği içerisinde Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ali’nin ismine nadiren rastlarken, Hz. Osman’ın ismi birçok çalışmada hiç geçmemektedir. Hz. Ömer’in faaliyetlerine ve kişiliğine ise diğer üç halîfeye nisbeten daha fazla yer verilmiştir. Ancak onun örnekliği de döneminde ilk defa gerçekleştirilen, dîvân teşkilatı gibi, uygulamaların nasıllığı ve adalet gibi Hz. Ömer’le özdeşleşen kavramlarla sınırlıdır.76 Örneğin Turtûşî, hükümdarın nasıl mal harcayacağını anlatırken Hz. Ömer’in hassasiyetine değinmiştir. Hz. Ömer hacca gittiğinde yardımcısına şöyle sormuştur: ‘’ Ey Yerfâ! Ne kadar harcadık’’ Yerfâ cevap verir:’’ On sekiz dinar ey mü’minlerin emîri!’’ Ömer: ‘’Yazık, Müslümanların beytü’l-mâlini tam takır ettik! demiştir.77 Yine Turtûşî, Sirâcü’l-Mülûk’te hükümdarın işiyle ilgili prensipleri anlatırken Hz. Ömer’in bir sözünü aktarır. Ömer (r.a) şöyle derdi: ‘’Bu yönetim işi ancak zâfiyet ve gevşemeye dönüşmeyen bir esneklik, öfkeye dönüşmeyen bir kuvvetle mümkündür.’’78 Nizâmülmülk’ün Siyâsetnâmesi’nde aktardığı rivayete göre, Hz. Ömer vefat etmeden önce oğlu Abdullah kendisini bir daha ne zaman göreceğini sorar. Bunun üzerine Hz. Ömer, oğluna vefatının ardından üç gün içerisinde kendisini rüyasında göreceğini söyler. Bununla birlikte Abdullah, babasını ancak vefâtının üzerinden on iki yıl geçtikten sonra rüyasında görür. Yaşanan gecikmenin sorulması üzerine Hz. Ömer oğluna: ‘Ey oğul, bil ki, şimdiye kadar meşgul idim. Zira, Bağdat civarında bir köprü vardı; harap olmuştu, 75 Aksu, Uluslararası Hz. Ömer Sempozyumu, 1/219. 76 Aksu, Uluslararası Hz. Ömer Sempozyumu, 1/234. 77 Muhammed b. Turtuşî, Sirâcü’l-Mülûk, ed. Said Aykut (İstanbul: İnsan Yayınları, 1995), 353. 78 Turtuşî, Sirâcü’l-Mülûk, 171. 40 memurlarım ham edinmemişler ve onu tamir etmemişlerdi. Koyunlar bu köprünün üzerinden geçmişlerdi. Koyunlardan birinin ön ayağı bir deliğe girmiş ve kırılmıştı. Ben şimdiye kadar onun hesâbını vermek ile meşguldüm.79 İmâm Gazâli’nin Nasîhatü’l Mülûk eserinde ise Hz. Ömer adâletiyle örnek gösterilir ve bu örneklik üzerinden yöneticilere seslenilir. Hz. Ömer gece her tarafı dolaşır, kontrol eder ve şöyle dermiş: ‘’Sokakta bırakılmış bulunan bir keçinin benden sorulacağından korkarım.’’ Ey Başkan! Hz. Ömer’in icraat ve adâletine bakınız. Hiç kimsenin takvasına ve selâbetine yetişemeyeceği adam nasıl düşünüyor ve nasıl kıyâmet gününden korkuyor. Siz ise halkın durumundan habersiz ve idarecilerinden gâfil olarak yerinizde oturuyorsunuz.80 79 Nizâmü’l-Mülk, Siyâset-Nâme, ed. Mehmet Altay Kökmen (Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1999), 9. 80 Gazalî, Nasîhatü’l Mülûk, çev. Osman Şekerci (İstanbul: Sinan Yayınevi, 1969), 30. 41 İKİNCİ BÖLÜM 19. YÜZYIL TÜRKÇE DİVANLARINDA HZ. ÖMER 1. HZ. ÖMER İLE İLGİLİ SURE VE HADİSLER Dîvân şiirinin kaynakları arasında Kur’ân-ı Kerîm ve hadis önemli bir yer tutmaktadır. Dîvân şâirlerinin şiirlerinde sıklıkla sûre, âyet ve hadislere yer verdiği görülür. İncelediğimiz 19. yüzyıl dîvânlarında bir sûrenin ve iki hadisin Hz. Ömer ile ilgili olarak şiirlerde zikredildiği tespit edilmiştir. Şiirlerde yer alan ibâreler ayrı başlıklar halinde tasnif edilerek örneklendirilmiştir. 1.1. Hz. Ömer İle İlgili Sûre 1.1.1.Tâhâ Sûresi Tâhâ Sûresi, mushaftaki sıralamada yirminci, iniş sırasına göre kırk beşinci sûredir. Meryem sûresinden sonra, Vâkıa Sûresi’nden önce Mekke’de inmiştir. Muhtevasını Hz. Mûsâ’nın nübüvveti, Firavun’la ve kendi kavmiyle mücâdelesi ve Hz. Adem’in yaratılışına dâir bazı konular oluşturmaktadır. Hz. Ömer’in, Müslüman oluşunda Tâhâ Sûresinin etkili olduğu rivayet edilmektedir.81 19. yüzyıl şâirlerinden bazıları da şiirlerinde Hz. Ömer’in Tâhâ Sûre’sini dinleyerek Müslüman olması hakkındaki rivâyeti dîvânlarında şâirâne bir üslub ile dile getirmişlerdir. Cihân-dâr-ı ʿâlî-hatvet cihân-bân-ı velî-haslet Cihângîr-i ʿÖmer-heybet vekîl-i Hazret-i Tâ-hâ82 (K. 12/92) 81 Hayrettin Karaman vd., Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir (Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 2012), 3/622-623. 82 Mustafa Uğurlu Arslan, Ali Emîrî Efendi ve Dîvânı (İstanbul: Fatih Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2008), 212. 42 ʿUluvv-i şânına Tâ-hâ delîldir Anun ḥürmetine et nîm-nigâhı83 (G. 157/12) 1.2. Hz. Ömer ile İlgili Hadisler 1.2.1. ‘’Benden sonra bir peygamber gelseydi, bu Ömer olurdu.’’ Hz. Ömer, Hz. Peygamber tarafından birden fazla övgü sözlerine mazhar olmuş bir sahâbidir. Bunlardan birisi ‘’ Şayet benden sonra nebî gelecek olsaydı bu kişi Ömer olurdu.’’84 hadisidir. 19. yüzyıl şâirleri tarafından bazı şiirlerde bu hadîse iktibas yapıldığı görülmüştür. Eger gelse nebî Fârûḳ olurdu Ḥabîbullah kelâmıdır güvâhî85 (G. 157/9) Dedi benden sonra peygamber kılaydı ol ilâh Hazret-i Fârûk olur idi nebî bî-iştibâh Var hayâl et sen kimdir ol âlî-penâh Sâhib-i kuvvet mürüvvet hem şerâfet andadır86 (29/VI) Eger benden sonra gelse peygâmber Buyurmuş Mustafâ le-kâne ʿÖmer Dînimi anınla kıl Hak muʿammer 83 Sena Durgut, Yozgatlı Hüznî Dîvânı Gazeller Bölümü İncelemesi(Bağlamlı Dizin ve İşlevsel Sözlük) (Kütahya: Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2018), S. 154. 84 (Buhârî,‘’Kitâbu Fezâil-i Ashâbi’n-Nebî’’,1139) 85 Durgut, Yozgatlı Hüznî Dîvânı Gazeller Bölümü İncelemesi(Bağlamlı Dizin ve İşlevsel Sözlük), S. 306. 86 Melek Canlı, Hâfız Ulvî Dîvânı (Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2009), 163. 43 Denilmiş hakkında Fârûkdur yâ hû87 (Mur. 285/6) ʿÖmer olur idi gelse “Min baʿdi” kavlinin Bilindi sır oldukda hilâfet emrine me’mûr88 (T. B. 7/30) 1.2.2. ‘’Ömer bir yere girerse, şeytan oradan kaçar.’’ Hz. Ömer’e Hz. Peygamber tarafından yapılan övgülerden biri de ‘’Ömer bir yere girerse, şeytan oradan kaçar.’’89 hadisidir. Bu hadis bir övgü vesilesi olmasının yanı sıra Hz. Ömer’in kişiliğini de ortaya koymaktadır. Hz. Ömer yapısı gereği genellikle sert mizaçlı, adâletli, cesur, kendisinden korkulan, güçlü biri olarak rivâyet edilir. İnsanlar tarafından böyle bilinmesinde yukarıdaki hadisin de etkili olabileceği söylenebilir. Ayrıca bu hadisin haksızlıklar karşısında duran, adaletsizliğe şiddetle karşı çıkan Hz. Ömer’in bulunduğu yerde adaletsizlik ve aldatma olamayacağı da vurgulanmış olabilir. Bazı 19. yüzyıl şâirlerinin de şiirlerinde bu hadise iktibas yaptığı görülmüştür. Zât-ı pâki ile oldu dîn-i İslâm âşikâr Mecmu’-ı a’dâyı etdi turrasıyla târmâr Görse anın vechini eder şeyâtîn hep firâr Sâhib-i kuvvet mürüvvet hem şecâat andadır90 (29/IV) Firâr eylerdi havfından göreydi sâyesin İblîs 87 Orhan Vergili, Hacı Hulûsî Baba Dîvânı (Kastamonu: Kastamonu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2020), 445. 88 Serpil Kayya, Selâmi Dîvânı`nın Transkripsiyonlu Metni (Kütahya: Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2001), 42. 89 (Tirmizi,’’Menâkıb’’,52) 90 Canlı, Hâfız Ulvî Dîvânı, 163. 44 Zamânında ne igvâ-yı şeyâtîn u ne şerr u şûr91 (T. B. 7/28) Ḳaçardı heybetinden niçe fersahlar laʿȋn iblȋs Mehâbet deştinin hem şeh-süvârânı ʿÖmer Fârûk92 (G. 103/5) Nice küffâr-ı bî-dîn itdi îmân Firâr eylerdi görse anı şeytân93 (K. 5/II/2) 91 Kayya, Selâmi Dîvânı`nın Transkripsiyonlu Metni, 42. 92 Mehmet Arslan, Sivaslı Gulâmî Dîvânı (Sivas: Asitan Yayınları, 2009), 129. 93 Melek Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı (Edisyon-Kritik) (İstanbul: Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Doktora Tezi, 2007), 41. 45 2. HZ. ÖMER’İN İSMİ VE KÜNYESİ 2.1. ʿÖmer Hz. Ömer’in ismi, lâkapları ve sıfatları şâirler için birer ilham kaynağı olmuştur. 19. yüzyıl dîvân şairlerinin de müstakil olarak ‘’Ömer’’ ismini şiirlerinde kullandıkları tespit edilmiştir. Hz. Ömer’in şiirlerde ‘’Ömer’’ ismi ile anıldığı örnekler bu başlık altında zikredilmiştir ve ‘’Ömer’’ ismi ile oluşturulan tamlamaların her biri bu başlık altında alt başlıklar halinde örneklendirilmiştir. Her zerresî ʿÖmer çagırır cism-i zârımın Hâk eylese vücûdumu tâhûne-i kazâ94 (3/20) Pesend eyler ʿÖmer görse ʿadâlet resmini sende Bu vâdìde ki ihyâ eyledün kânun-ı ʿOsmân’ı95 (537/20) Hz. Ömer İslâm dünyasının ikinci halîfesidir ve adâleti ile meşhurdur. Bu noktada devlet büyükleri teşbih yolu ile Hz. Ömer’e benzetilmiştir. Ebû Bekr server-i kasr-ı dilümdür bil şehenşâhum ʿÖmerdir emr-i Hakkı cismim içre eyleyen ferman96 (192/2) 94 Arslan, Ali Emîrî Efendi ve Dîvânı, 128. 95 Emine Adaş, Sutûrî, Hayatı, Edebî Kişiliği ve Dîvânı (Afyon: Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2008), 491. 96 İvona Stojanovska, Bahrî Dîvânı ve İncelemesi (İstanbul: İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2015), 236. 46 On yıl kadar daha yaşasaydı eğer ʿÖmer Dünyâyı kaplamışdı bütün nûr-ı ihtidâ97 (3/26) 19. yüzyıl dîvân şâirleri Hz. Ömer’i ‘’Ömer’’ ismi ile tamlama oluşturmadan zikrettikleri yerlerde genellikle Hz. Ebû Bekir, Hz. Osmân ve Hz. Ali ile beraber anmışlardır. Yaʿni anlar Hazret-i Bû Bekr ʿÖmer ʿOsmân ʿAlî Birbirinden etme tefrîk böylece insânı sev98 (K.13/5) Ebû Bekir Ömer ʿOsmân bunlar durur ehl-i îmân Nûr-ı ʿAlî ser-i imâm makâmları yüce imiş99 (69/3) Hem Ebû Bekr ü ʿÖmer hazret-i ʿOsmân u ʿAlî Çâr erkân ile ʿâşıklara âletdir bu100 (61/6) Ebu Bekir biri ʿÖmer çehâr-yâr-ı sâdıkılar Biri Osman ü Zinnureyn bin Affan dinür hâlâ101 (18/5) Ebûbekr ü ʿÖmer Osmân u Haydar 97 Arslan, Ali Emîrî Efendi ve Dîvânı, 129. 98 İshak Taşdelen, Şevkî Hasan Tahsin İstanbulî Dîvânı(Transkripsiyonlu Metin ve Sadeleştirme) (Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2014), 390. 99 Çiçek Leylek Yıldırım, Nâzikî ve Dîvânı (Çanakkale: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019), 116. 100 Mahnaz Roohi Maleky, Himmetzâde Ahmet Cezbî Dîvânı (Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2012), 242. 101 Esma Karakaş, Racûlî, Hayatı, Edebi Kişiliği ve Dîvânı (Afyon: Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2008), 79. 47 Hezâr bunlar gibiler yâverindir102 (1/7) 2.1.1. Cenâb-ı ʿÖmer Cenâb kelimesi; Allah, Peygamber ve din büyüklerine âit isim ve sıfatların başına getirilerek saygı ve tâzim sözü olarak tamlamalarda kullanılmaktadır. Şâirlerin Hz. Ömer’i tâzim amaçlı bu kelimeyle terkip oluşturarak şiirlerinde zikrettikleri görülmektedir. Pâye-i Bû Bekri tutup muʿteber Bir kademe indi Cenâb-ı ‘Ömer103 (Man. H. 6/3) Severim ben dahı Ebûbekr’i Cânımın cânıdır cenâb-ı ʿÖmer104 (140/1) 2.1.2. Hazret-i ʿÖmer Hazret kelimesi; şahıs veya kutsal sayılan varlık isimlerinin başında kullanılır, saygı ifade eder ve tâzim ifâdesidir. 19. yüzyıl dîvân şâirleri de ‘’Ömer’’ ismini zikrederken tâzim amaçlı bu kelimeyi kullanmışlardır. Hazret-i Ömer Nûr-ı münevver Hakkı çün Enver 102 Mehmet Elaldı, Bursalı İbrahim Râzî Dîvânı (Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Doktora Tezi, 2017), 303. 103 Mehmet Fatih Çavuş, Keçecizade İzzet Molla’nın Dîvân-ı Bahar-ı Efkar’ında yer alan kişilikler (Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2011), 25. 104 Aydan Uğurlu, Baba Hüsnî ve Dîvânı (Ankara: Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2020), 356. 48 Göster ey Ganî 105 (507/7) Peygamberin vezîri Hazret-i ʿÖmer durur Çokdur hayr-ı kesîri Hazret-i ʿÖmer durur Radıyallâhü anhâ bir şems ü kamer durur 106 (91/1) Fettâh-ı bî- misâl-i cihân Hazret- i ʿÖmer Keşşâf-ı müşkilât-ı zafer rûh-ı etkiyâ 107 (3/4) 2.1.3. ʿÖmerü’l-Fârûk Fâruk kelimesi, hak ile bâtılı birbirinden ayıran mânasında kullanılan Hz. Ömer’in lâkâbıdır. 19. yüzyıl dîvân şairlerinin Hz. Ömer’i ‘‘Ömerü’l-Fârûk’’ terkibiyle zikrettikleri görülmüştür. Öyle bir kân-ı kerem ehl-i sehâdandur ol Kıldı Hak zer gibi mi’yâr ʿÖmerü’l-Fârûk’ı108 (5/6) Senindir hazret-i Kur’ân câmi` ibn-i Affân 105 Gülten Akyol, Sıyamzâde Hasan Hamdi Dîvânı (Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2020), 623. 106 Said Avcı, Râci Dîvânı( Metin ve Dini Tasavvufi Tahlil) (Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2015), 219. 107 Arslan, Ali Emîrî Efendi ve Dîvânı, 125. 108 Yasemin Akkuş, Benderli Cesârî’nin Dîvânı ve Dîvânçesi (İstanbul: Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Doktora Tezi, 2010), 340. 49 Senindir Ömerü’l Fârûk’da her türlü adâlet109 (46/4) Devr-i `adlinde anun kimseye zulm olmadı hîç Bilürüz hâsılı dîndâr ʿÖmerü’l-Fârûk’ı110 (5/3) Gör ʿÖmer Fârûk’ı toldırdı cihânı ʿadliyle Saldı küffâra kılıcı ʿadli hoş fermân da hoş111 (43/6) ʿÖmer Fârûk-ı hakdur şubhesiz ʿadl u ʿadâletde Bu dehre sâye saldı eyledi dîni maʿayyâni(?)112 (G. 412/6) 2.1.4. Hazret-i ʿÖmerü’l Fârûk Dîvân şairlerinden Meşhûrî’nin Hazret, Ömer ve Fârûk kelimeleriyle tamlama oluşturduğu görülmüştür. Baʿd ez-in Hazret-i ʿÖmer Fârûk K’eyledi hakk ü bâtılı mefrûk113 109 Akyol, Sıyamzâde Hasan Hamdi Dîvânı, 97. 110 Akkuş, Benderli Cesârî’nin Dîvânı ve Dîvânçesi, 340. 111 Üzeyir İlbak, Dîvân-ı Şems-i Hayâlî Tuhfetü’l-Uşşak(Metin-İnceleme) (İstanbul: İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010), 231. 112 Rıdvan Çetin, XIX. Yüzyıl Mutasavvıf Şairlerinden Seyyid Süleyman Mahvî Dîvânı (Kütahya: Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2014), 392. 113 Abdulsamet Özmen, Meşhûrî Dîvânı (İnceleme-Karşılaştırmalı Metin) (Malatya: İnönü Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2009), 72. 50 (K. 7/9) 2.1.5. ʿÖmerü’l-Fârûk-ı Aʿzam ‘’Fârûk-ı Aʿzâm’’ tamlamasının şiirlerde genellikle Hz. Ömer’in ismi yerine kullanıldığı görülmüştür. Bu ifâdeyi şâirler ‘’Ömer’’ ismiyle tamlama yaparak da kullanmışlardır. Bu tamlamanın kullanıldığı beyitlere baktığımızda ‘’Fâruk’’ lâkâbını almaya layık olanlar içerisindeki en yüce kişinin Hz. Ömer olduğu vurgulanmaktadır. Hazret-i sadîk-ı ekber çâr-yâr-ı Mustafâ ʿÖmerü’l-Fârûk-ı aʿzam yâr-ı gâr-ı pür-vefâ ʿOsmân zi’n-nûreyn menkıbe-i esrâr-ı safâ Derd-i dil yârân-ı sûfî Allâh Muhammed ʿAlîdir114 (372/4) 2.1.6. ʿÖmer bin el-Hattâb Hz. Ömer’in babasının adı Hattab b. Nüfey’dir. Babasından dolayı bu şekilde anılmaktadır ve şiirlerde de bunu görmekteyiz. Burc-ı dîn server-i guzât şeh-i hayruʿl-ahzâb Sâhib-i seyf-i ʿadâlet ʿÖmer ibnü’l-Hattâb115 (Mes. 13/5) 114 Bülent Şiğva, Şeyh Hasan Haydar Dîvânı (İnceleme-Tenkidli Metin) (Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2012), 385. 115 Ezgi Gemici, Edirneli Şeyh Kabûlî Mustafa Efendi Dîvânı’nın Bağlamlı Dizin ve İşlevsel Sözlüğü (Gaziantep: Gaziantep Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2021), 155. 51 Âşikâr dâ’ire-i merkez-i kutb-ı aktâb Bildiler oldı halîfe ‘Ömer İbnü’l-Hattâb116 (Mes. 3/9) Be-hakk-ı esbak-ı ashâb u havl u savl-ı Bin Hattâb Yanaşdırma ilâhî kâr-ı tab‘a şekk ü şeytânı117 (K. 1/32) Yâr-ı gâr u cân kafâdârın ʿÖmer ibn-i Hattâb Nûr-ı vechinde muʿayyen oldu nûr-ı âfitâb Hazret-i ʿOsmân-ı Zi’n-nûreyndir Ümmü’l-Kitâb Ben anın cân u gönül efgende vü meksûruyum118 (441/3) Ömer ibn Hattâb Fârûk-ı aʿzam Meydân-ı ʿadlde nasbetdi ʿalem Halîfe-i Resûl vezîr-i aʿzam Leşker-i İslâm’da serdârımız var119 (67/9) Hâdim-i râh-ı şerîʿat ibn-i Hattâb-ı ʿÖmer 116 Sevda Önal, Hâtif, Hayatı, Edebî Kişiliği ve Dîvânı (Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2010), 203. 117 Mustafa Tanrıkulu, Râgıb Paşazâde Lutfî’nin Dîvânı (İstanbul: Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2020), 50. 118 Şiğva, Şeyh Hasan Haydar Dîvânı (İnceleme-Tenkidli Metin), S. 424. 119 Avcı, Râci Dîvânı( Metin ve Dini Tasavvufi Tahlil), S. 189. 52 Sâhib-i hüsn-i adâlet var iken kanda gidem120 (194/6) 2.1.7. ʿAdl-i ʿÖmer / ʿÖmer-ʿadl Hz. Ömer, adâleti ile bilinen bir halîfedir. Onun bu özelliği ile ilgili birçok örneği 19. yüzyıl dîvân şâirlerinin şiirlerinde görmemiz mümkündür. Şâirler birden fazla beyitte ‘’adl-i Ömer’’ terkibini kullanmışlardır. Âsîden anuniçün kılıncı munsarif olmaz Her yerde anun adli hemân adl-i ʿÖmerdür121 (6/9) Tûmâr-ı ‘ömr devr ile Lutfî dürillmede Umma dahi ki ‘âleme ‘adl-i ‘Ömer gelür122 (56/5) Hüsn-i hulk-ı Bû Bekir adl-i ‘Ömer Şerm-i ‘Osmân sâhib-i hayrü’l-beşer123 (Mes. II/81) Var bir vezîr-i hurde-bîn muhtârıdır re’y-i rezîn Hem nâmı Zeynelâbidin hem ʿadl-i Bû Bekir ü ʿÖmer124 120 Avcı, Râci Dîvânı( Metin ve Dini Tasavvufi Tahlil), S. 360. 121 Osman Onuk, Abdü’I-Azîz Âsım-ı Irâkî’nin Hayatı, Edebi Kişiliği ve Dîvânı (Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2016), S. 51. 122 Tanrıkulu, Râgıb Paşazâde Lutfî’nin Dîvânı, S. 137. 123 Ramazan Bardakçı, Musa Kâzım Paşa (Hayatı-Sanatı ve Külliyatı) (Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2007), S. 689. 124 Şaban Karadeniż, Fennî Dîvânı Şerhi(Gazeller Dışındaki Şiirler) (Yozgat: Yozgat Bozok Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019), S. 79. 53 ʿÖmer-ʿadl Muhammed-nâm Sıddîkî-sehâvet kim ʿAdîlün görmedi hîç bundan esbak mülk-i ʿOsmânî 125 (K. 6/30-10) ʿÖmer adlî dahi ʿOsman hayâsı ʿAli Zehrâ Hasan Hüseyin sahâsı Be-Hakkı Kaʿbe vü Merve Safâsı Bizi bu nefs elinden sen halâs it126 (170/2) İslâm dîni oldu garîb derdimize yokdur tabîb ʿAdl-i ʿÖmer hürmetine eyle belâlardan emîn127 (233/5) 2.1.8. Adl u dâd/ Dâd u adl-i ʿÖmer Hz. Ömer’in adâletine yapılan vurgu birçok beyitte bu husus ‘’adl u dâd’’ veya ‘’dâd u adl-i Ömer’’ tamlamalarıyla karşımıza çıkmaktadır. Be-sıdk-ı ekmel-i Sıddîk ü dâd u adl-i ʿÖmer Be-Hilm ü şefkat-ı Osmân be-cûd-ı şîr-i Hüdâ128 125 M. Nurullah Yurttaş, Feyzî Halil Bey Dîvânı Hayatı, Edebî Şahsiyeti, Eserleri ve Dîvânı’nın İncelemesi (Afyon: Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2007), S. 306. 126 Nagihan Koç, Hâfız Mehmet Sebâtî Dîvânı’nın Transkripsiyonlu Metni ve İncelenmesi (Sakarya: Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2006), S. 225. 127 Avcı, Râci Dîvânı( Metin ve Dini Tasavvufi Tahlil), 402. 128 Davut Ertem, Luzûmî Ahmet Efendi Dîvânı (Adana: Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2016), S. 80. 54 (K. 1/70) Yâ Rab o şâh-ı Hazret-i Fârûk-hasleti Çeksin kenâr-ı cûdına dâd u ‘adâleti129 (T. B.2/19) Tecessüm itse heyûlâ-yı ʻadl u dâd eger Olurdı belki nümâyân cihânda şibh-i ʿÖmer130 (8/1) 2.1.9. Şâh-ı ʿÖmer / Şâh-ı ʿAdl Şâh kelimesi, Farsça’da bir ülkenin tac sahibi hükümdarı anlamına gelir. Hz. Ali ve Hz. Hüseyin’in isimlerinin önüne getirilerek onların sıfatı olarak kullanılır ama incelediğimiz 19. yüzyıl dîvânlarında Hz. Ömer’in isminin başına ‘‘şâh’’ kelimesi getirilerek zikredildiği görülmüştür. Bunun yanı sıra Hz. Ömer ismi zikredilmeksizin ismi yerine ‘’adl’’ veya adâlet’’ kelimeleri konularak tamlama oluşturulmuştur ve yine burda Hz. Ömer kastedilmiştir. Cem çerâġı ʿâlemin şems [ü] kamerdir Mustafâ Yâr-ı sıddîk-ekber [ü] şâh-ı ʿÖmerdir Mustafâ131 (28/1) Ki ola her bir umûrında muvaffak zîrâ 129 Mehmet Arslan, Şeref Hanım Dîvânı (Ankara: Kültür Turizm Bakanlığı, 2018), 198. 130 Şebnem Çambel Kalço, Manastırlı Sâlih Fâik ve Dîvânı (İstanbul: Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019), S. 63. 131 Şiğva, Şeyh Hasan Haydar Dîvânı (İnceleme-Tenkidli Metin), S. 139. 55 Kıssa-i şâh-ı ʿÖmer mûcib-i dehşet geldi132 (60/20) Eyle gel ol şâh-ı ʿadle bendelik Bulasın her bir nefeste zindelik ʿÂkil isen itme gel sergeştelik Muktedâ Fâruk-ı ekberdir gönül133 (131/3) Kişver-i şâh-ı ʿadâlet Hazret-i Fârûk kim ʿİzz-i İslâm-ı ʿÖmer sânî İmâm-ı Mustafâ134 (21/8) Ben muhabbet bahrine saldım gönül zevrâkını Rûzgâr el vermedi sabr eyle gel şâhım ʿÖmer135 (57/2) Kerâmatı güneşden dahı ezher ʿAdâlet kişverinde şâh-ı server136 (K. 5/3) 2.1.10. Zât-ı ʿÖmer 132 Ferda Çobanoğlu, Enderunlu Ferîd İbrahîm Dîvânı’nın Metni ve İncelemesi (İstanbul: Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2006), S. 81. 133 Stojanovska, Bahrî Dîvânı ve İncelemesi, S. 174-175. 134 Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı (Edisyon-Kritik), S. 173. 135 Betül Kevser Bilgi, Giritli Hilâlî Dîvânı (Malatya: İnönü Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019), 107. 136 Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı (Edisyon-Kritik), S. 41. 56 Fâzıl dîvânında Hz. Ömer’den ‘’zât-ı Ömer’’ terkibi ile bahsetmektedir. İtdi îmân ile izhâr bu dîn-i Hakk’ı Buldı zât-ı Ömer’e adl ile unvânı kalem137 (K. 18/10) 2.1.11. ʿÖmer-endîşe Âdile Sultan dîvânında Hz. Ömer, Fârûk lâkâbı ile anılırken methedilen kişinin Hz. Ömer düşüncesinde olduğu zikredilmiştir. Bû-Bekir-sîret ü Fâruk ʿÖmer-endîşe Hilmi Osmân gibi ilm ü kemâli ulvî138 (30/12) 2.1.12. ʿÖmer-etvâr Beyitlerde methedilen kişilerin Hz. Ömer tavırlı olduğu zikredilmiş veya Hz. Ömer, tavrıyla anılmıştır. Bûbekir-haslet ʿÖmer-etvâr u ʿOsmân-menkabet Bûhanífe-fazl u hem-nâm-ı cenâb-ı Haydarí139 (K. 13/9) Habîbullâh’a makbûl intisâb ister isen Cezbî Muhabbet kıl Hudâ yetişür etvârı ʿÖmerdir hâ140 137 Mehmet Akif Duman, Fâzıl Dîvânı (Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2005), S. 111. 138 E. Şeyma Yüksel, Âdile Sultan Dîvânı Sözlüğü (Eskişehir: Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2018), S. 85. 139 Muhammed Duman, Trabzonlu Emin Hilmi Hayatı, Eserleri, Edebî Kişiliği ve Dîvânının Metni (Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010), S. 159. 140 Maleky, Himmetzâde Ahmet Cezbî Dîvânı, S. 288. 57 (K. 1/5) 2.1.13. ʿÖmer-heybet İncelediğimiz dîvânlardaki şiirlerde genellikle övülen kişilerin heybet yönüyle Hz. Ömer’e benzedikleri zikredilmiştir. Bu Bekir ʿiffet ʿÖmer heybetle ʿOsmân mekremet Sensin ol Kerrâr-ı âlî-menkabet ey şîr-i ner141 (K. 15/40) Haydarî-savlet ‘Ömer-heybet Ebû Bekr-nikâ Şîr-i sahra-yı vezâret Hâc ‘Osmân Paşa142 (Mes. 10/37) Bû Bekir-sîret ü Fârûk-ı muʿazzam-heybet Şâh-ı ʿOsmân-hayâ vü Esedullâh-vakâr143 (T. 47/2) Tamlama oluşturulmasa da bazı şiirlerde Hz. Ömer, heybet yönüyle anılmış ve bu özelliği ile vurgulanmıştır. Âsumân-ı dîn-i İslâm’ın mehi oldu ʿÖmer Sâhib-i kuvvet mürüvvet hem saʿâdet andadır Olamaz kimse mukâbil heybetinden havf ider Sâhib-i kuvvet mürüvvet hem mehâbet andadır 141 Halime Çavuşoğlu, Nâfi Arab Tâhir Efendi-Zâde’nin Hayatı, Edebî Kişiliği ve Dîvânı (Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2012), S. 331. 142 Abdullah Aydın, Hanyalı Nûrî Osmân ve Dîvânı (Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2009), S. 535. 143 Hande Büyükkaya, Fâik Ömer ve Dîvânı(Karşılaştırmalı Metin-İnceleme) (İstanbul: İstanbul Kültür Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2008), S. 150. 58 Ursa ger gürzün zemîne deprenir arz u semâ Pehlevânân-ı felek gelse vü tursa bir yana İçlerinden hîç birisi turamaz karşı ana Sâhib-i kuvvet mürüvvet hem salâbet andadır144 (29/I-II) Beyitlerde heybet konusu işlenirken celâlet kavramının da kullanıldığı görülmüştür. Seyf-i Hakdır hakk ile nâtık oluptur dâʿimâ Celâlet kasrının merdânesi Fârûk-ı ekberdir145 ( 58/3) 2.1.14. ʿÖmer-iştihâr Manastırlı Sâlih Fâik dîvânında bir beyitte methedilen kişinin Hz. Ömer şöhretli olduğu zikretmiştir. Mustafavî-sîret u Sıddîkî-hulk Murtazâvî-ṭavr u ʿÖmer-iştihâr146 (29/7) Sadâkatde Ebû Bekr’e bedel bir yâr-ı gâr oldun Hakîkatde `Ömer-mânendi nâm [u] iştihâr oldun Hayâ vü hilm ile ʿOsmân-ı Zi’n-nûreyn’e yâr oldun Şecâ`atde ʿAlîyyü Haydar-ı Kerrâr’a benzersün147 (Gü.118/2) 144 Canlı, Hâfız Ulvî Dîvânı, 163. 145 Esma Tezcan, Şevkî İbrahim Efendi Dîvânı (Kütahya: Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2007), 144. 146 Kalço, Manastırlı Sâlih Fâik ve Dîvânı, S. 112. 147 Akkuş, Benderli Cesârî’nin Dîvânı ve Dîvânçesi, 1279. 59 2.1.15. ʿÖmer-nâm Mûsâ Kâzım Paşa, methettiği kişinin isim yönüyle ya da şöhret yönüyle Hz. Ömer’e benzediğini bir beyitte ifâde etmiştir ve bu hususu övgü sebebi olarak görmüştür. Evvel ‘Ömer-nâm Ebû Bekr-ittikâ kim hâliyâ Görmemişdür misl-i Kur’ân’un dü çeşm-i subh u şâm148 (T. CXX/4) 2.1.16. ʿÖmer-satvet Satvet sözlükte güç, egemenlik gibi anlamlara gelmektedir.149 Şâirler bu kelimeyi Hz. Ömer’i anarak bir benzetme unsuru olarak ya da Hz. Ömer’in gücüne vurgu mâhiyetinde kullanmışlardır. Muhammed-nâm Sıddîk-re’y ʿÖmer-satvet ʿAlî-heybet Hudâ cemʿ eylemiş anda ḥayâ vü ḥilm-i ʿOsmân’ı150 (T.17/11) Âfâk ı tutdu şaʿşaʿa-ı şân u satveti Baş menkabe ʿadûlara seyf-i celdeti151 (219/1) 148 Bardakçı, Musa Kâzım Paşa (Hayatı-Sanatı ve Külliyatı), S. 1189. 149 Kadir Güneş, Arapça- Türkçe Sözlük (İstanbul: Mektep Yayınları, 2011), “Satvet”, 568. 150 Selin Yavuz, Eskicumalı Hamîd Dîvânı (İnceleme-Metin) (Edirne: Trakya Üniversitesi , Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019), S. 142. 151 Ayşe Söylemez, Reşîd Paşa Dîvânı (Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2016), S. 39. 60 2.1.17. ʿÖmer-savlet Savlet sözlükte saldırı, hamle, hücum gibi anlamlara gelmektedir.152 Zekî, Gâlip Paşa’nın boğazda görev alması üzerine yazdığı tarihte aşağıdaki beyti kullanmıştır. Zekî’ye göre Galip Paşa, Hz. Ebu Bekir mizaçlı, Hz. Ömer gibi hücum eden, Hz. Osman gibi menkıbevî nitelikli ve Hz. Ali ahlaklıdır. Bû Bekir-haslet ‘Ömer-savlet u ‘Osmân-menkabet Hem ‘Alî-sîret mu‘în-i derd-mendân bâ-devâm153 (T. 9/27) Râgıb Paşazâde Lütfi de dîvânında Hz. Ömer’in savletini anarak Allah’a niyazda bulunmuştur. Be-hakk-ı esbak-ı ashâb u havl u savl-ı Bin Hattâb Yanaşdırma ilâhî kâr-ı tab‘a şek ü şeytânı154 (K. 1/32) 2.1.18. ʿÖmeriyyü’ş-şiyem Feyzi Halil Bey, bir beyitte övdüğü kişiyi huy yönüyle Hz. Ömer’e benzetmiştir. A’nî hem-nâm-ı cenâb-ı Sıddîk ʿÖmeriyyü’ş-şiyem ü bî-hemtâ155 (T. 1/9) 152 Kadir Güneş, Arapça -Türkçe Sözlük (İstanbul: Mektep Yayınları, 2011), “Savlet”, 688. 153 Gülay Şahin, Zekî Dîvânı (Balıkesir: Balıkesir Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2008), S. 146. 154 Tanrıkulu, Râgıb Paşazâde Lutfî’nin Dîvânı, 50. 155 Yurttaş, Feyzî Halil Bey Dîvânı Hayatı, Edebî Şahsiyeti, Eserleri ve Dîvânı’nın İncelemesi, 311. 61 2.2. Hz. Ömer’in Künyesi 2.2.1. Ebû Hafs Hz. Ömer’in künyesi Ebû Hafs’tır.156 Hz. Ömer kızından dolayı ‘’Hafsa’nın babası’’ manasındaki Ebû Hafs künyesini almıştır. Ancak incelediğimiz dîvânlar içerisinde künyesiyle ilgili bir içerikle karşılaşılmamıştır. 156 İbn Sa’d, Kitâbü’t-Tabakâti’l-Kebîr, 3/304. 62 3. HZ. ÖMER’İN SIFATLARI 3.1. Fârûk Hz. Ömer’in lâkabıdır. Haklıyı haksızdan ayırdederek adâleti tam yerine getirmekle ün kazandığı için ‘’Fârûk’’ kelimesi ile adlandırılmıştır.157 Bu lâkâbı kendisine Hz. Peygamber’in, müslümanların veya Ehl-i kitabın vermiş olduğuna dair rivayetler bulunmaktadır.158 19. yüzyıl dîvân şâirleri bu lâkâb ile birçok yerde Hz. Ömer’i anmışlardır ve bu kelime ile birden fazla tamlama oluşturmuşlardır. Biri Sıddîk idi ki kıldı sadâkat izhâr İtdi Fârûk ise ʿadliyle cihânı iʿmâr159 (3/IV/2) 3.1.1. Hazret-i Fârûk Hazret kelimesi, şahıs veya kutsal sayılan varlık isimlerinin başında kullanılır, saygı ifade eder ve tâzim ifâdesidir. 19. yüzyıl dîvân şâirleri de Hz. Ömer’i ‘’Fârûk’’ lâkabıyla zikrederken tâzim amaçlı bu kelimeyi kullanmışlardır. Be-sıdk-ı zât-ı Sıddîk u be-ʿadl-i Hazret-i Fârûk Be-ʿilm-i şîr-i Yezdân u be-hilm-i pâk-i ʿOsmânî160 (K. 6/34) Şair, Sultan Abdülmecit’i övdüğü kasidesinde onu adaletiyle Hz. Ömer’e benzetmektedir. 157 Ferit Devellioğlu, Osmanlıca- Türkçe Ansiklopedik Lûgat (Ankara: Doğuş Matbaası, 1970), 300. 158 Mustafa Fayda, “Fârûk”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 1995), 12/176. 159 Fatih Cersel, Mehmed Şâkir Gâlib Efendi Dîvânı (İnceleme-Metin) (Sakarya: Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2009), S. 10. 160 Necati İşler, Su’ûdu’l-Mevlevî, Hayatı, Eserleri ve Dîvânı (Zâdegân) (Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2005), S. 119. 63 Rûh-ı pâk-i Hazret-i Fârûk hoşnûd eyledi Adl ü dâda eyledi ol denlü sa’y ü ihtimâm161 (K. 6/4) Hazret-i Fârûk nesilinden imiş işte bu zât “İrciʿî” emri erip kıldı makâm-ı ʿadli cây162 (170/2) 3.1.2. Cenâb-ı Hazret-i Fârûk Cenâb kelimesi; Allah, Peygamber ve din büyüklerine âit isim ve sıfatların başına getirilerek saygı ve tâzim sözü olarak tamlamalarda kullanılmaktadır. Kazasker Mekkî, saygı ve tâzim amaçlı kullanılan hazret ve cenâb kelimelerini aynı anda bir beyit içerisinde kullanmıştır. Cenâb-ı Hazret-i Fârûk’a imtisâl etdik ʿAdâletinle ser-â-ser cihânı kıldın şâd163 (T. 13/3) 3.1.3. Hazret-i Fârûk-ı Ömer Hafız Mehmet Sebati ve Şâkir Mehmet Efendi, dîvânlarında Hz. Ömer’in ismi, Fâruk lâkâbı ve hazret kelimeleriyle terkib oluşturmuşlardır. ʿAdl u dâdın yâd idüb mey sun bana sâkî hemân Hazret-i Fârûk’ı Ömer bahr-i vefânın ʿaşkına164 161 Sedat Kocabey, Osmân Nûrî Paşa Dîvânı (Edirne: Trakya Üniversitesi , Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2014), S. 21. 162 Taşdelen, Şevkî Hasan Tahsin İstanbulî Dîvânı(Transkripsiyonlu Metin ve Sadeleştirme), 730. 163 Mutlu Muhammet Aktaş, Kazazker Mekkî Dîvânı (Giresun: Giresun Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2020), 72. 164 Koç, Hâfız Mehmet Sebâtî Dîvânı’nın Transkripsiyonlu Metni ve İncelenmesi, 28. 64 (5/3) Hem dahi yâr-ı dü-vüm ol seyyid Oldı ol şerʿ-i Nebî’de mürşid Yaʿni kim Hazret-i Fârûk’ı ʿÖmer Çeşme-i ʿadle anın zâtı memer Haddi yok seyfine karşu aʿdâʿ Olayım dise mukâbil farzâ165 (Mes. 1/29-31) 3.1.4. Fârûk-ı Ekber Şiilerin Hz. Ali’ye ‘’Fârûk-ı Ekber’’ dedikleri bilinmektedir.166 Ancak şiirlerde Hz. Ömer’in Fârûk lâkâbının geçtiği diğer bir tamlama da ‘’ Fârûk-ı ekber’’ tamlamasıdır. Bu tamlamanın kullanıldığı beyitlere baktığımızda Fârûk lâkâbını almaya lâyık olanlar içerisindeki en büyük kişinin Hz. Ömer olduğu vurgulanmaktadır. ‘Adâlet bahrinin dür-dânesi Fârûk-ı ekberdir Velâyet kenzinin yek-dânesi Fârûk-ı ekberdir167 (58/1) Oldurur ahyâr-ı ümmet bî-riyâ 165 Semra Yanbal, Şâkîr Mehmed Efendi Dîvânı ( Metin- İnceleme) (Sivas: Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2009), S. 368. 166 Fayda, “Fârûk”, 12/176. 167 Tezcan, Şevkî İbrahim Efendi Dîvânı, S. 144. 65 Hem de anda ʿadl olupdur mâ-verâ Dâ’imâ söyler bu beyti Bahriyâ Cûd ʿatâ Fârûk-ı ekberdir gönül168 (131/5) 3.1.5. Hazret-i Fârûk-ı Ekber ‘’Fârûk-ı Ekber’’ tamlamasının başına saygı ve tazim amaçlı ‘’Hazret’’kelimesi getirilerek terkib oluşturulduğu görülmüştür. Birisi Hazret-i Fârûk-ı ekber kim şerîʿatde İdüp temkîn itmezdi tekâsül hükmin icrâdan169 (Mes. 477/140) Hazret-i Fârûk-ı ekber ol muʿîn-i şerʿ-i dîn Dahi yâr-ı âhiri Ahmed Muhammed Mustafâ170 (39/6) Hazret-i Fârûk-ı Ekber kâhir-i aʿdâ-yı dîn Seyf-i ʿadl ile cihân buldu nizâm-ı bî-riyâ171 (G. 1/2) 168 Stojanovska, Bahrî Dîvânı ve İncelemesi, S. 175. 169 Yusuf Yıldırım, Osman Şems Efendi, Hayatı, Eserleri ve Dîvânı (İstanbul: Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2013), S. 554. 170 Zafer Arslan, Dîvân-ı Sûzî-i Sivâsî Tenkitli Metin-İndeks (Kahramanmaraş: Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010), S. 88. 171 Yusuf İlgar, Afyonkarahisarlı Şâir Ali Feyzî (Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği ve Türkçe Divânı) (Afyon: A.K.Ü Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 1997), S. 43. 66 3.1.6. Fârûk-ı Aʿzam ‘’Fârûk-ı Aʿzâm’’ ifâdesinin şiirlerde genellikle Hz. Ömer’in ismi yerine kullanıldığı görülmüştür. Bu tamlamanın kullanıldığı şiirlere baktığımızda ‘’Fâruk’’ lâkâbını almaya layık olanlar içerisindeki en yüce kişinin Hz. Ömer olduğu vurgulanmaktadır. ʿAdâlet mesnedinin serveri Fârûk-ı aʿzamdır Hilâfetle velâyet mazharı Fârûk-ı aʿzamdır172 (18/1) Müeyyed oldu dîn-i Ahmedî Fâruk-ı a’zamla Meziyyet buldu adliyle emâret ya Resûlu’l-lâh173 (15/9) Hilâfet tahtını reviş(?) edince ʿadl-i dâd ile Fârûk-ı aʿzam nâmını âfâkda şöhret-şiʿâr eyler174 (1/20) İkincisi anın Fârûḳ-ı Aʿẓâm ʿAdâlet tahtının gün ile mâhı175 (G. 157/8) 172 Büyükkaya, Fâik Ömer ve Dîvânı(Karşılaştırmalı Metin-İnceleme), S. 84. 173 Emrah Gündüz, Abdünnâfi İffet Efendi ve Dîvânı (Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Doktora Tezi, 2018), S.207. 174 Fatma Doğan, Mestî Dîvânı Metin İnceleme (Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2015), S. 75. 175 Durgut, Yozgatlı Hüznî Dîvânı Gazeller Bölümü İncelemesi(Bağlamlı Dizin ve İşlevsel Sözlük), S. 132. 67 Vezîr-i a‘zamı Sıddîk-ı erham Birisi de ‘Umar (Ömer) Fârûk-ı a‘zam Hayâ bâbında ‘Usmân (Osman) Nûr-ı Ekrem ‘Aliyyü’l-murtazâ ol Şîr-i Mevlâ176 (14/2) ‘’Fârûk-ı Aʿzam’’ tamlamasının başına saygı ve tazim amaçlı ‘’Hazret’’kelimesi getirilerek terkib oluşturulduğu da görülmüştür. Biri de Hazret-i Fârûk-ı aʿzamdır ki itmişdir Ser-i şemşîr-i ser-tîzi ile fark hakk u butlânı177 (K. 7/67) 3.1.7. ‘Adl-ı Fârûk/ Âdil-i Fârûk Hz. Ömer, bazı şiirlerde Fârûk lâkâbı ile anılırken adâletine vurgu yapılarak ‘’‘Adl-ı Fârûk/ Âdil-i Fârûk’’ tamlamaları oluşturulduğu ve bu tamlamalar ile teşbih yapıldığı görülmüştür. Sıdk-ı Sıddîk u ‘adl-i Fârûkî ‘İlm-i Haydar hayâ-i Osmândur178 (Mes. 32/45) 176 Tezcan, Şevkî İbrahim Efendi Dîvânı, 112. 177 Çavuşoğlu, Nâfi Arab Tâhir Efendi-Zâde’nin Hayatı, Edebî Kişiliği ve Dîvânı, S. 308. 178 Mustafa Yavuz, Mehmed Memdûh Fâik Bey (Hayatı, Sanatı, Eserleri) (Erzincan: Erzincan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2016), S. 211. 68 ‘Azm-i Sıddîk ‘adl-i Fârûk hilm-i ‘Osmân sende var Misl-i Kerrâr harb iden Hayder de sensün bu zamân179 (773/12) O ‘adâlet ile ‘asrında ‘âdîl-i Fârûk Sen şecâ‘at ile vaktinde nazîr-i Haydar180 (15/42) Dür-i şehdâne-i bahr-i şecâat sâhib-i savlet Semiyy-i Hazret-i Fârûk-ı ʿâdil kim ʿÖmer Paşa181 (K. 2/34) 3.1.8. Fârûk-ı devrân / Fârûk-ı vakt Şâirler, Hz. Ömer’in Fârûk lâkâbı ile zamanın hak ile bâtılı ayıranı anlamına gelen ‘’Fârûk-ı devrân, Fârûk-ı vakt’’ tamlamalarını oluşturmuşlardır. Kendilerini ya da övdükleri kişileri yaşadıkları devrin hak ile bâtılı ayıranı olarak nitelendirmişlerdir. Beyân-ı ʿilm-i edyânım ile Fârûk-ı devrânım Reg-i degrin (?) degildir haste-i hicrân ü müştâkı182 (260/2) 179 Mustafa Efe, Mehmet Şemseddin Ulusoy’un Eş’ȃr-ı Şemsȋ Adlı Dȋvȃnı (İnceleme-Metin) (Bursa: Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2018), S. 1052. 180 Bayram Ali Kaya, Osman Nevres Dîvânı (Ankara: Kültür Turizm Bakanlığı, 2020), 120. 181 Hacer Sağlam, Abdî-i Karahisârî ve Divânı (Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2011), S. 112. 182 Timuçin Aykanat, Sâfî Baba ve Dîvânı (İnceleme-Karşılaştırmalı Metin-Sadeleştirme-Sözlük-Dizin) (Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2015), 861. 69 Bâd-ı zehr-i ejder-i Fârûk-ı nutkumdan benim Yalnız Selmân degil Fârûk-ı devrân bî-haber183 (100/8) Hayâ vü hilm ile ʻOsmân-ı Zi'n-nûreyn-i sânîdür Ebû Bekr-i zamân Fârûk-ı vakt u vâhid-i devrân184 (K. 23/29) 3.1.9. Fârûk-ı Hakk Fârûk-ı Hakk, Allah’ın doğruyla batılı birbirinden ayıranı demektir ve burda kastedilen Hz. Ömer’dir. İş kalırsa seyfine Fârûk-ı Hakk’ın el-amân Hîç bu demlerde kalmaz olmadık candan cüdâ185 (D. Man. 1/30) Biridir yâr-ı gâr-ı rûz-ı hicret Biri Fârûk-ı Hak seyf-i sehâmet Biri hem sâhib-i hilm u sekînet Biri şîr-i Hudâ şâh-ı velâyet Ebû Bekr u ʿÖmer ʿOsmân u Haydar186 (18/2) 183 Aykanat, Sâfî Baba ve Dîvânı (İnceleme-Karşılaştırmalı Metin-Sadeleştirme-Sözlük-Dizin), 626. 184 Sağlam, Abdî-i Karahisârî ve Dîvânı, S. 167. 185 Çavuş, Keçecizade İzzet Molla’nın Dîvân-ı Bahar-ı Efkar’ında yer alan kişilikler, 25. 186 Gündüz, Abdünnâfi İffet Efendi ve Dîvânı, S. 126. 70 3.1.10. Fârûk-haslet Şâirler, dîvânlarında övdüğü kişileri huyu, tabiatı yönüyle Hz. Ömer’e benzeterek tamlama oluşturmuşlardır. O ʿOsmân-menkabet Fârûk-haslet Murtezâ-sîret Mutâbık Hazret-i Sıddîk'a şekl ü ism ü sîmâda187 (4/11) Yâ Rab o şâh-ı Hazret-i Fârûk-hasleti Çeksin kenâr-ı cûdına dâd u ‘adâleti188 (T. B. 2/19) Nice âlem himmet-i Fârûk-haslet kim anun Yazdı elkâbında böyle hâme-i zerrîn-midâd189 (K. 2/5) Kazasker Mekkî dîvânında, Sultan Abdülhamid önemli bir yer tutmaktadır. Tahta çıkışının 25. ve 26. sene-i devriyesi için yazılan iki cülûsiyenin yanında ona sunulmak üzere yazılmış altı kaside ve on bir tarih manzumesi bulunmaktadır. Bir beyitte Sultan Abdülhamid, huyu yönüyle Hz. Ömer’e benzetilmiştir. Bu bir Fârûk-haslet şehriyâr-ı ʿâtıfet-sâye Emîrü’l-müʾminîn zıll-ı Hudâ Hākân-ı aʿzam[dır]190 187 Yurttaş, Feyzî Halil Bey Dîvânı Hayatı, Edebî Şahsiyeti, Eserleri ve Dîvânı’nın İncelemesi, 301. 188 Arslan, Şeref Hanım Dîvânı, 2018, S. 198. 189 Mehmet Korkut Çeçen, Hâlet Bey Dîvânı (Elazığ: Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2005), S. 37. 190 Aktaş, Kazazker Mekkî Dîvânı, 448. 71 (T. 11/2) 3.1.11. Fârukî-i ʿÖmer Fârukî kelimesi Hz. Ömer ve adâletine mensup anlamına gelmektedir.191 Eşref Paşa, dîvânındaki bir beyitte Hz. Ömer’in adâletine vurgu yaparak bu tamlamayı oluşturmuştur. Be-sıdk-ı ekmel-i Bûbekr ü Fârukî-i ʿÖmer Be-hıfẓ-ı Cevdet-i Osmân be-mushaf-ı muksem192 (2/57) Abdulaziz Irakî dîvânında ise Hz. Ömer’e teşbihte bulunulmuştur. Biz ol Sıddîk-ı dîn-i Osmân'uz Fârûkî seyf ile Ali-vârî cihâd-ı kâfirân ettik şecâatden193 (13/28) 3.1.12. Fârûk-Tıynet Feyzi Halil Bey dîvânında, Mustafa Paşa övülürken Hz. Ömer’e ahlâkı yönüyle benzetme yapılmıştır. Semiyy-i Ebtahî Fârûk-tıynet Murtezâ-sîret Ki aʿnî Mustafâ Paşa-yı hem-hâssıyyet-i Sıddîk194 (T. 30/2) 191 Devellioğlu, 300. 192 Serap Urğun Doğan, Eşref Paşa Dîvânı (Elazığ: Fırat Üniversitesi, Sosyal bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010), S. 101. 193 Onuk, Abdü’I-Azîz Âsım-ı Irâkî Dîvânı, 71. 194 Yurttaş, Feyzî Halil Bey Dîvânı Hayatı, Edebî Şahsiyeti, Eserleri ve Dîvânı’nın İncelemesi, S. 301. 72 3.1.13. Fârûk-şemâ‘il Sabrî(Mehmet), dîvânında bir beyitte Hz. Ömer’in Fâruk lâkâbı ile ‘’ Fârûk-şemâ‘il’’ tamlaması oluşturmuştur. Methettiği kişinin Hz. Ömer’e tabiatı yönüyle benzediğini ifâde etmiştir. Böyle Fârûk-şemâ‘il bulunur mı el-hak Kim ola hılkati hem-hilkat-i İbn-i ‘Affân195 (K. 3/7) 3.1.14. Semiyy-i Hazret-i Fârûk / Hem-nâm-ı Cenâb-ı Fârûk Şâirler, Hz. Ömer’i ‘’Fârûk’’ lâkâbı ile anarak Hz. Ömer’in adaşı anlamına gelen ‘’ Semiyy-i Hazret-i Fârûk / Hem-nâm-ı Cenâb-ı Fârûk’’ tamlamalarını oluşturmuşlardır. Genellikle bu tamlamalar Hz. Ömer’in ismini taşıyan kişilerin övüldüğü şiirlerde karşımıza çıkmaktadır. Semiyy-i Hazret-i Fârûk müşîr-i Hazret-i Haydar Hıdîv-i ma’delet-güster vezîr-i mekrümet-pîrâ196 (T. 5/2) Dür-i şehdâne-i bahr-i şecâʿat sâhib-i savlet 195 Ferdi Coşkun, Sabrî (Mehmet) Dîvânı (Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2013), S. 167. 196 Aysel Admış, Âkif Dîvânı (Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2007), S. 250. 73 Semiyy-i Hazret-i Fârûk-ı âdil kim ʿÖmer Paşa197 (K. 2/34) Çehâr-ı yâr her cây-ı hatarda irsin imdâda Semiyy-i Hazret-i Fârûkdur ser-‘asker-i islâm198 (K. 20/4) Sâbıkan Müftî o hem-nâm-ı cenâb-ı Fârûk Ya‘nì ‘allâme-i tahrìr-i fezâ’il-ârâ199 (273/3) 3.2. Âdil Adâlet denilince akla gelen ilk isim Hz. Ömer’dir. Hz. Ömer adâlet konusunda oldukça titiz davranmıştır. Onun bu hassâsiyeti adâletin kendisiyle özdeşleşmesine vesile olmuştur ve Hz. Ömer âdil sıfatına nâil olmuştur. Âdil devlet başkanı olmanın Allah katında ne kadar önemli olduğunun bilincinde olan Hz. Ömer tüm ilişkilerinde adâleti merkeze almıştır. Hz. Ömer bu yönüyle 19. yüzyıl şairlerini etkilemiştir. Hz. Ömer’in zikredildiği hemen hemen her yerde onun adâletine vurgu yapılmıştır ve âdil sıfatıyla anılmıştır. Bununla beraber daha önceden de belirttiğimiz gibi şâirler tarafından âdil sıfatıyla birden fazla tamlama oluşturulmuştur. Ol saʿâdet kânı Bû Bekr ü ʿÖmer ʿOsmân ʿAlî 197 Hacer Sağlam, Abdî-i Karahisârî ve Divânı (Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2011), S. 112. 198 Arslan, Şeref Hanım Dîvânı, 2018, S. 46. 199 Aydın, Hanyalı Nûrî Osmân ve Dîvânı, 1186. 74 Sıdk u ʿâdil hilm ü fâzıl çâr-yârindir senin200 (G.17/3) ʿÂdildir şecîʿdir hem dahı sahî Diyem bir kaçını dinle ey ahî Müşrîki korkudup sındıran dahi Bû-cehil şeytânı Fârûkdur yâ hû201 (Mur. 285/2) Sıdkımız Sıddîk'tan alıp âdili Fârûki'den Zî-hayâ Zinnûreyin'den hulkı tenvîr olmuşuz202 Bir vezîr ibn-i vezîr Âsaf-ı Haydar-hû kim Bû Bekir ism ü Ömer ʿadîl ü hayâ-yı ʿOsmân203 (K.2/17) 3.3. Emîrü’l-Mü’minîn İslâm devlet başkanlarına ‘’halîfe’’ ve “imam” veya “emîrü’l-mü’minîn” (müminlerin emîri) denilmektedir. Bu tabir ilk defa, Hz. Peygamber tarafından Abdullah b. Cahş’a verilmiştir. Aynı şekilde, Resûl-i Ekrem’in Sa‘d b. Ebû Vakkas’a da sahâbîlerin ‘’emîrü’l-mü’minîn’’ diye hitap ettiği bilinmektedir. Ancak bu unvan, Hulefâ-yi Râşidîn 200 Akın Akıncı, XIX. Yüzyıl Şairi Rıfat Mehmed Karslı Dîvânı (Kırklareli: Kırklareli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi, 2015), 82. 201 Vergili, Hacı Hulûsî Baba Dîvânı, 2020, 444. 202 Nagehan Tekiṅ, Salih Baba Dîvânı’nda Tasavvufi Kavramlar (Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019), 68. 203 Çetin, XIX. Yüzyıl Mutasavvıf Şairlerinden Seyyid Süleyman Mahvî Dîvânı, 109. 75 döneminden itibaren sadece halîfelere verilmiştir. İlk olarak bu unvanla anılan halîfenin Hz. Ömer olduğu konusunda görüş birliği vardır.204 Bu unvanın verilmesi ve yaygınlaşması noktasında farklı rivâyetler bulunmaktadır.205 19. yüzyıl dîvân şairlerinin Hz. Ömer’i “emîrü’l-mü’minîn” lâkabıyla andıklarını görmekteyiz. Bunun yanı sıra şâirlerin Hz. Ömer’i ‘’emîr’’ ya da ‘’emîr-i mîran’’ kelimeleriyle zikrettikleri de görülmektedir. İbtidâ oldur mülakkab yâ Emîre’l-Mü’minîn Ol velî-i ekber ile buldu kuvvet ehl-i dîn Rûz-ı mahşer umaram ki Ulvi’ye ola mu’în Sâhib-i kuvvet mürüvvet hem semâhat andadur206 (29/XII) Hazret-i Fârûk-ı a’zamdır Emîrü’l-Mü’minîn Fârık-ı butlân u hakk oldu tulû-ı neyyiri207 (3/24) Emîrü’l-mü’minîn Fârûk ʿadl ü dâd ile meşhur Süleymân ile onun hükm-i ʿadlinde bir oldu mûr208 (T. B. 7/25) İslâm seninle fahr idiyor ey emîrimiz İmânı olmayan dahı itmekde hürmeti209 204 Mustafa Fayda, “Emîrü’l-Mü’minîn”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 1995), 11/156. 205 Ali Aksu, “Asr-ı Saadet ve Emeviler Dönemi Döneminde Lakap Takma ve Halifelerin Lakapları”, Cumhuriyet Üniversiesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 5/2 (2001), 235. 206 Canlı, Hâfız Ulvî Dîvânı, 164. 207 Gündüz, Abdünnâfi İffet Efendi ve Dîvânı, 191. 208 Kayya, Selâmi Dîvânı`nın Transkripsiyonlu Metni, 42. 209 Söylemez, Reşîd Paşa Dîvânı, 38. 76 (K. 2/4) Tutmaz mı destini kadrin bilenin Aglayıp her dâ’im çeşmin silenin Ehl-i sünnet ve’l-cemâʿat olanın Emîr-i mîrânı Fârûkdur yâ hû210 (285/11) 3.4. Sultân Sözlükte “güç, kuvvet, otorite, iktidar” anlamında soyut bir kavram olan sultân (çoğulu selâtîn) Kur’ân-ı Kerîm’de “hüccet, mûcize, mutlak güç ve üstünlük” mânasında geçmekle birlikte Asr-ı saâdet’ten itibaren “yönetici, hükümdar, devlet başkanı” anlamında kullanıldığını göstermektedir.211 19. yüzyıl şâirleri de Hz. Ömer için sultan sıfatını kullanmışlardır. Kankısın tarh idesin çâr ʿuzuvunun nazar it Çâr ʿunsur gibidir ʿâleme sultân ʿÖmer212 (K. 10/8) ʿÖmerü'l-Fârûk ʿadâlet kânı ol sultân içün Hem de Zi'n-nûreyn Osman kim odur kân-ı Hudâ213 (K. 1/1) ʿÖmeru’l Fârûk ʿâlî cân 210 Vergili, Hacı Hulûsî Baba Dîvânı, 2020, 446. 211 Osman Gazi Özgüdenli, “Sultan”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 2009), 37/496. 212 Maleky, Himmetzâde Ahmet Cezbî Dîvânı, 58. 213 Abidin Oktay, ‘Iydî Baba Dîvânı İnceleme, Metin ve Sözlük (Kütahya: Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2011), 206. 77 ʿAdâlet maʿdeni sultân Bana imdâd ide ol cân Rahîm Allâh yâ Fettâh214 (102/9) Biri sıdk u safâda bî-bedel Sıddîk-ı a’zamdır Biri ʿadl u ʿatâ mülkünde sultân-ı mükerremdir Biri hilm ü hayâ vü hüsn-i hilkatde müsellemdir Fütüvvetde şecâʿatde biri mümtâz-ı ʿâlemdir Ebû-Bekr ü ʿÖmer ʿOsmân u Haydar çâr serverdir Velî maʿnîde nûr-ı vâhid-i gayr-i mükerrerdir215 3.5. Şeyhayn Sözlükte “yaşlı kimse” anlamındaki şeyh kelimesi hadis terimi olarak genellikle “kendisinden hadis rivayet edilen hoca” mânasına gelir. Kelimenin ikil hali olan şeyhân/şeyhayn sözüyle hadis ilminde Buhârî ve Müslim kastedilir. İslâm tarihiyle kelâm ve mezhepler tarihinde şeyhayn kelimesiyle Hz. Ebû Bekir ve Ömer, Hanefî fıkhında Ebû Hanîfe ile Ebû Yûsuf, Şâfiî fıkhında Abdülkerîm er-Râfiî ile Nevevî kastedilmektedir.216 Çeşitli alanlarda ilk iki sırayı tutan kişiler. İslâm tarihinde ilk iki halîfe olan Hz. Ebu Bekr ile Hz. Ömer'i; hadis ilminde en güvenilir hadis külliyatları sayılan altı kitaptan (kütüb-i 214 Akyol, Sıyamzâde Hasan Hamdi Dîvânı, 154. 215 Ercan Oktay, Senîh-i Mevlevî Dîvânı (Çanakkale: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2005), 29. 216 Mehmet Efendioğlu, “Şeyhayn”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 2010), 39/80. 78 sitte) ilk ikisini derleyen Buharî ile Müslim'i, Hanefi fıkhında da İmam-ı Azam Ebu Hanife ile İmam Ebû Yusuf’u belirtir. Dönemleri hilafet yönetiminin en yetkin örneğini oluşturan Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer'in halîfelikleri sırasındaki uygulamaları sonraki halîfeler ve yöneticilerce bir ölçü olarak kabul edilmiştir. Her ikisinin birlikte benimsedikleri bir görüş ve uygulama ise örneklik niteliği bakımından daha da büyük bir önem kazanmaktadır. Bu nedenle bu tür görüş ve uygulamaların her ikisine ait olduğunu belirtmek üzere "şeyhayn"e ait olduğu vurgulanır. İncelediğimiz dîvânlarda ise ‘‘şeyhayn’’ kelimesini bir şâirin Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer için kullandığını görmekteyiz. Dîvânlardaki şiirlerin muhtevâsında bu kelime geçmemektedir ancak 19. yüzyıl dîvân şâiri Enderunlu Fazıl, dîvânındaki 2 şiirde Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’i beraber anmıştır ve bu şiirlerden birisi ‘’Der Naʿt-i Şeyheyn-i Mükerremîn Radıyallahu Anhümâ’’ başlığını taşımaktadır. Tezimizin Hz. Ömer ile ilgili kişiliklerden olan Hz. Ebû Bekir başlığı altında bu şiirlere yer verilecektir. 4. İSLÂM DİNİNE KATKILARI YÖNÜYLE HZ. ÖMER İslâm dîninin temelleri Hz. Peygamber ve dört halîfe döneminde atılmıştır. İslâm’ın yayılışı Mekke’de başlasa da Medîne’de artarak devâm etmiştir. Şüphesiz ki bu olumlu durumun oluşmasında Hz. Ömer’in etkisi oldukça fazladır. Hz. Ömer’in İslâm’a katkısı denildiğinde akla ilk, on yıllık halîfeliği döneminde İslâm’ı geniş coğrafyalara fetihler aracılığı ile yaydığı ve birden fazla yeniliği hayata geçirdiği gelir. Ancak Hz. Ömer’in İslâm’a katkısı sadece on yıllık halîfeliği süresi boyunca sınırlandırılamaz. O, İslâm’ı kabul ettikten sonraki yaşayışı, ahlâkî özellikleri ve Müslümanlara verdiği güçle de İslâm’a hizmet etmiş eşsiz bir şahsiyettir. İncelediğimiz 19. yüzyıl dîvânlarında Hz. Ömer’in İslâm’a katkısı birden fazla şiirde karşımıza çıkmaktadır. Şâirlerin bu konu üzerinde sıklıkla durdukları görülmektedir. Dîvânlarda Hz. Ömer’in Müslüman oluşu, halîfeliği, fetihleri gibi konuların işlendiği görülmektedir. Bunun yanı sıra şâirler, birden fazla beyitte Hz. Ömer’in ismi, dîn ve İslâm 79 kelimeleriyle birden fazla tamlama oluşturarak bu konuya verdikleri önemi ve değeri gözler önüne sermiştir. Ömer Şevkî Mardînî, dîvânında bir beyitte Hz. Ömer’i İslâm’ın yardımcısı olarak nitelendirmiştir. Bir ʿÖmer yâr-ı nâsırü'l-İslâm İt gönül sana nâmun istişfâ217 (11/3) Aşkî Mustafa, dîvânında 3 farklı şiirde ‘’ʿİzz-i İslâm’’ terkibiyle Hz. Ömer’i İslâm’ın yücesi, şerefi olarak nitelendirmiştir. Hazret-i Fârûk-ı ekber ʿizz-i İslâm ey ʿÖmer Senden ey burc-ı ʿadâlet güldi âvân el-vidâʿ218 (K. 44/18) Kişver-i şâh-ı ʿadâlet Hazret-i Fârûk kim ʿİzz-i İslâm-ı ʿÖmer sânî İmâm-ı Mustafâ219 (G. 21/8) ʿÖmer’dür ʿizz-i İslâm u gazanfer ʿÖmer basarıyla ceyşe rehber220 (K. 5/1) Bahrî, Hz. Ömer hakkında kaleme aldığı methiyede Hz. Ömer’i ‘‘sirâc-ı dîn’’ tamlamasıyla överek onun dinin ışığı olduğunu ifâde etmiştir. Bir diğer bentte de Hz. Ömer’in, Hz. Peygamber şerîatiyle dâim olduğunu belirtmiştir. 217 Fatma Zehra Kanmaz, Ömer Şevkî Mardinî ve Dîvânı (Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010), 86. 218 Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı (Edisyon-Kritik), 109. 219 Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı (Edisyon-Kritik), 173. 220 Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı (Edisyon-Kritik), 41. 80 Çün sirâc-ı dîn-i Ahmeddîr ʿÖmer Hem de tâc-ı ehl-i hikmetdir ʿÖmer Şüphesiz hâdî-i rahmetdir ʿÖmer İhtidâ Fârûk-ı ekberdir gönül221 (131/2) Kâim oldı şerʿ-i Ahmedle o şâh Hem de oldı cümle İslâm’a penâh ʿAşkına kıl cânâ dilini âh agâh Mehlikâ Fârûk-ı ekberdir gönül222 (131/4) Hacı Hulûsî Baba, Hz. Ömer’i İslâm pehlivanı olarak görmüş ve Hz. Ömer’e dînin kahramanı nitelendirmesinde bulunmuştur. Getirmiş müşrike hisâbsız belâ Korkarlar isminden kâfirler hâlâ Dîni kabûl idenlerden evvelâ İslâm pehlivânı Fârûkdur yâ hû Dil-âverler zümresinde sınıfı Meydân-ı ricâlde misli tarîfi 221 Stojanovska, Bahrî Dîvânı ve İncelemesi, 174. 222 Stojanovska, Bahrî Dîvânı ve İncelemesi, 175. 81 Zâhire çıkaran şerʿ-i şerîfi Dînin kahramânı Fârûkdur yâ hû223 (Mur. 285/3-4) Zelili de dîvânında bir beyitte Hz. Ömer’i İslâm yolunda bir pehlivan olarak nitelendirmiştir. Ol Ebū Bekr ü ʿÖmer İslâm yolında pehlivân, Gerçe Zi’n-nūreyn ‘Usmân hüsn ü halim şîrîn-zebân224 (XL/10) Sâfi Baba, Ahmed’in dinin Hz. Ömer’in mücadelesiyle belirginleştiğini dîvânında belirtmiştir. Hazret-i Sıddîk-ı ekberdir emîr-i yâr-ı gâr Oldı ikdâm-ı ʿÖmer’le dîn-i Ahmed âşikâr Câmiyu’l-Kur’ândır ʿOsmân kaldı andan yâdigâr Lâ-fetâ illâ ʿAlî la seyfe illâ Zülfekâr225 (19/10) Nakam, dîvânında Hz. Ömer’i İslâm şerîatinin düzenleyicisi olarak nitelendirmiştir. Ebû Bekrdür revnak-efzâ-yı dîn ʿÖmer nâzım-ı nazm-ı şerʿ-i mübîn226 (Kıta 17) 223 Vergili, Hacı Hulûsî Baba Dîvânı, 2020, 444-445. 224 Hüseyin Yıldırım, Zelîlî Dîvânı(Metin-Aktarma-Gramer İncelemesi) (Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2008), 326. 225 Aykanat, Sâfî Baba ve Dîvânı (İnceleme-Karşılaştırmalı Metin-Sadeleştirme-Sözlük-Dizin), 394. 226 Nesrin Sağlam, Nâkâm Dîvânı (Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010), 65. 82 Birden fazla dîvânda şâirler Hz. Ömer ile dînin belirginleşmesini, ortaya çıkmasını, İslâm ordusunun onunla kuvvet bulmasını konu edinmişlerdir. Husrev-i mülk-i ma‘delet-pìrâ Ya‘ni Fârûk-ı kâhirü’l-‘adâ Gizli îmânın eyledi izhâr Çeşm-i İslâm’a ‘arz edip dìdâr Bâdi oldu zuhûr-ı İslâm’a Bende oldu Resûl-i ‘allâma227 (Mes. 21/47-49) İtdi îmân ile izhâr bu dîn-i Hakk’ı Buldı zât-ı ʿÖmer’e ʿadl ile ünvânı kalem228 (K. 18/10) Ebû Bekr server-i kasr-ı dilimdir şehenşâhım ʿÖmerdir emr-i Hakk’ı cismim içre eyleyen fermân229 (192/2) 227 Aydın, Hanyalı Nûrî Osmân ve Dîvânı, 560. 228 Duman, Fâzıl Dîvânı, 111. 229 Stojanovska, Bahrî Dîvânı ve İncelemesi, 236. 83 Şer`-i ahkâm-ı Rasûl’i güzel icrâ itdi Cümle halk eylediler yâr ʿÖmerü’l-Fârûk’ı Buldı kuvvet hem anun ile cünûd-ı İslâm Kıldı Hak server [ü] sâlâr ʿÖmerü’l-Fârûk’ı 230 (K. 5/2-4) Tevessüʻ eyledi zâtınla mülk-i dîn-i mübîn Mübeddel oldı sürûr u hubûra hüzn ü keder231 (K. 8/19) ʿÖmerdir kahramân-ı dîn-i Ahmed şâciʿ-i âdem ʿÖmerdir sâhib-i izhâr dîn ârı (?) ʿÖmerdir hâ232 (K. ½) Dîn-i Ahmed’de odur eşcaʿ-i vâdî-i hüner Server-i cümle velî fâtih-i el-ân ʿÖmer233 (K. 10/4) İslâm olanlar itmedi dîn ile iftihâr Dîn-i Hudâ’yı eyledi iʿlâ şecâʿati234 (K. 2/6) İslâm’a verdi ol derece intizâm kim 230 Akkuş, Benderli Cesârî’nin Dîvânı ve Dîvânçesi, 340. 231 Kalço, Manastırlı Sâlih Fâik ve Dîvânı, 65. 232 Maleky, Himmetzâde Ahmet Cezbî Dîvânı, 288. 233 Maleky, Himmetzâde Ahmet Cezbî Dîvânı, 58. 234 Söylemez, Reşîd Paşa Dîvânı, 38-39. 84 Oldı ümîd halk-ı cihân buldu râhatı Hîç bir emîre misli nasîb olmadı kim ol Gördü kemâl-i şa’şa’a-i dîn ü devleti235 (K. 2/18-19) Sebak-bahş-ı şeh-i İslâmiyândır ol ʿadâletle Şerîʿatle hükûmet rehberi Fârûk-ı aʿzamdır236 (K. 18/2) Îmâna virdi ziyâ dîni eyledi ihyâ Baldan şekerden ahlâ Hazret-i ʿÖmer durur Radıyallâhü ʿanhâ bir şems ü kamer durur Resûlü ikrâr iden putları inkâr iden İslâm’ı izhâr iden Hazret-i ʿÖmer durur Radıyallâhü ʿanhâ bir şems ü kamer durur237 (91/2-3) 4.1. Müslüman Oluşu Hz. Ömer’in Müslüman olması ile ilgili farklı rivâyetler bulunmaktadır. İncelediğimiz dîvânlar içerisinde iki şâirin bu konuda iki farklı rivâyeti esas alıp şiirlerinde konu 235 Söylemez, Reşîd Paşa Dîvânı, 40. 236 Büyükkaya, Fâik Ömer ve Dîvânı(Karşılaştırmalı Metin-İnceleme), 84. 237 Avcı, Râci Dîvânı( Metin ve Dini Tasavvufi Tahlil), 220. 85 edindiklerini tespit ettik. Hâfız Ulvî, Hz. Ömer’in Hz. Peygamber’i öldürmeye teşebbüs ettiğini ancak Hz. Peygamber’i gördüğünde İslâm’ı kabul ettiğini şiirinde zikretmiştir. Hacı Hulûsî Baba ise Hz. Ömer’in Hz. Peygamber’den Kur’ân-ı Kerîm’i dinleyip Müslüman olması rivâyetine telmihte bulunmuştur. Nûr-ı İslâmdır o sultân böyle demiştir Resûl Sû-i kasd ile Rasûl’ün bezmine kıldı duhûl Gördügü dem Mustafâ’yı etdi İslâm’ı kabûl Sâhib-i kuvvet mürüvvet hem ferâset andadır238 (29/V) Mescid-i Cinnî’den varıp çıkaran O Fahr-i Cihân’ı Fârûkdur yâ hû Anda kabûl iden işidip Kur’ân Sıdk-ile îmânı Fârûk’dur yâ hû239 (Mur. 285/1) Erbaîn kelimesi sözlüklerde kırk, kırkıncı anlamlarına gelmektedir. Daha önceden de belirttiğimiz gibi Hz. Ömer’in İslâm’ı kabul edenler arasında kaçıncı Müslüman olduğu konusu ihtilaflıdır. Bir rivâyete göre Hz. Ömer kırkıncı erkek Müslümandır. Manastırlı Salih Fâik bu yönüyle bir beyitte Hz. Ömer’den bahsetmiştir. Anınla eyledi ikmâl-i erbaʻîn ashâb Muʻallem oldu kudûmiyle dîn-i peygamber240 (8/3) 238 Canlı, Hâfız Ulvî Dîvânı, 163. 239 Vergili, Hacı Hulûsî Baba Dîvânı, 2020, 444. 240 Kalço, Manastırlı Sâlih Fâik ve Dîvânı, 63. 86 4.2. Halîfeliği Halîfe (çoğulu hulefâ, halâif) “bir kimsenin yerine geçen, onu temsil eden kimse” demektir ve devlet başkanı için kullanılır. Devlet başkanlığının bir adı da imâmettir. Devlet başkanına, Resûl-i Ekrem’in vekili olarak onun adına toplumu yönettiği için halîfe, önder ve lider olması sebebiyle de imam denildiği anlaşılmaktadır. Hz. Ömer devrinden itibaren “emîrü’l-mü’minîn” tabirinin halîfe yerine kullanıldığı ve ileri dönem kaynaklarında cemaatle kılınan namazlardaki imamlıktan ayırmak için devlet başkanlığına “imâmet-i kübrâ” (imâmet-i uzmâ) denildiği görülür. Şiî literatüründe ise imâmet terimi daha yaygın olarak kullanılmıştır.241 Hz. Peygamber'in vefâtının ardından Hz. Ebû Bekir halîfe olmuştur ve bu görevini yaklaşık 2 yıl sürdürmüştür. Hz. Ebû Bekir 634 yılında hastalanınca sahâbîlerle hilâfet meselesini istişare etmiş ve Hz. Ömer’in kendisinden sonra halîfe olmasını kararlaştırarak Hz. Osman’a bir ahidnâme yazdırmıştır. Böylelikle Hz. Ömer 10 yıl sürecek devlet başkanlığı makâmına nâil olmuştur. 19. yüzyıl şâirlerinden Benderli Cesârî, Hz. Ömer’in Hz. Ebû Bekir’den sonra halîfe oluşunu aşağıdaki mısralarla dile getirmiştir. Altmış üç yaşına irdi çün ol mâh Dünyâdan ʿukbâya itdi ʿazm-i râh Felek âyînesin eyledi siyâh Kaldı hep ashâbı mahzûn [u] giryân Ebû Bekr yirine halîfe oldı İki yıl dört ay hilâfet kıldı ʿÖmer hilâfete ardınca geldi Adâlet sürdügi oldı nümâyân Terk-i fenâ idüp gitdi bekâya Döndi nevbet ʿOsmân ehl-i hayâya İrişdi ʿömri çün ol intihâya 241 Casim Avcı, “Hilâfet” (İstanbul: TDV Yayınları, 1998), 17/539. 87 Bekâya rıhleti oldı bil ey cân242 (177/51-53) Sânî kelimesi sözlüklerde ikinci anlamına gelmektedir.19. yüzyıl dîvân şâirleri Hz. Ömer’in ikinci halîfe olmasını dîvânlarında konu edinmişlerdir. Bu husus şâirlerin beyitlerde Hz. Ömer’i sânî-Ömer, yâr-ı sânî, vezîr-i sânî gibi tamlamalarla ya da sâniyen şeklinde zikretmeleriyle gerçekleşmiştir. Memnûndur Hudâ vü rasûl ü halîfesi Zâtından ey adâlet ile sânî-ʿÖmer243 (11/59) ʿÖmer hem maʿden-i ʿadl ü şecâʿat yâr-ı sânî Şehen-şâh-ı cünûd-ı Müslimîn-i nîk-sîret244 (K. 5/3) Yâr-ı sânîsi ʿÖmer ol şâhın Hâlesi idi o rûy-ı mâhın245 (Mes. 3/34) Sâniyen Fârûk-ı a’zam nûr-ı ayn-ı Mustafâ Şevkıne kurbân olmakdır murâdım her zamân246 (K. 5/13) 242 Akkuş, Benderli Cesârî’nin Dîvânı ve Dîvânçesi, 1357-1358. 243 Onuk, Abdü’I-Azîz Âsım-ı Irâkî Dîvânı, 63. 244 Yanbal, Şâkîr Mehmed Efendi Dîvânı ( Metin- İnceleme), 93. 245 Yanbal, Şâkîr Mehmed Efendi Dîvânı ( Metin- İnceleme), 375. 246 Ahmet Kırıcı, Nâil Abbas Paşa’nın Hayatı, Sanatı ve Dîvânı’nın Transkripsiyonlu Metni (Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2006), 97. 88 Sıddîk-ı safâ-pîşeyi gam-dîde-i gârı Kürsî-i hilâfetteki sânî-i vakârı Nuru’ş-şerefin vech-i kerîmindeki ârı Mir’at-ı Nebî Haydar-ı dânâyı düşündüm247 (Mur. 9/58) Hem imâm-ı sânî ol kân-ı şecâʿatle ʿÖmer Himmet etdi ʿadl-ile ezân (ü) kamet münteşir248 (90/14) Serîre-dân-ı siyâset halîfe-i s̱ânî Hidîv-i mülk-i diyânet şeh-i hüküm-perver249 (8/2) Hilâfetinde göründi ziyâ-ı hûr gibi Cihânda nûr-ı mübîn-i şerîʻat athar Eyâ cenâb-ı hilâfet-meʼâb-ı Sübhânî Eyâ sütûde-i pâk-i Hudâ vü peygamber250 (8/15-16) ʿÖmerdir nâʿil-i pûst-i şerîʿatda olup sânî 247 İbrahim Karataş, Balıkesirli Abdülaziz Mecdî Dîvânı (Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2015), 341. 248 Yağız Yalçınkaya, Kerküklü Seyyid Şükrî Dîvânı (İstanbul: İstanbul Kültür Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Doktora Tezi, 2019), 179. 249 Kalço, Manastırlı Sâlih Fâik ve Dîvânı, 63. 250 Kalço, Manastırlı Sâlih Fâik ve Dîvânı, 64. 89 ʿAdâlet menbaʿı sâhib-i hükm-kârı ʿÖmerdir hâ251 (K. 1/3) Sıddîk edince zâtına kendisini halef Haydar’ul-evvel eyledi ol dahı beyti İcmâ-ı ümmet ile geçince hilâfete Evc-i kemâle erdi makâm-ı emâreti252 (K. 2/9-10) Cülûsıyla vezâret kürsȋsine sâniyen ol ẕât Muʿattar kıldı kasr-ı dȋn ü ȋmânı ʿÖmer Fârûk253 (G. 103/6) Vezîr-i sâni-i mahbûb-ı Yezdân Zacîʿ-i Ahmed ü Sıddîk-ı Sultân254 (K. 5/VI-1) 4.3. Fetihleri Hz. Ömer’in halîfe olmasıyla İslâm’ın yayılışı hız kazanmıştır. İslâm târihinde eşine az rastlanır bu durumda Hz. Ömer’in fetihleri etkili olmuştur. Dîvânlarını incelediğimiz 19. yüzyıl dîvân şâirleri, Hz. Ömer’in fetihlerdeki başarısını da konu edinmişlerdir. Şiirlerde Hz. Ömer, genellikle fetihleri sebebiyle çeşitli övgülere mazhar olurken onun Bizans ile yaptığı savaşlar, Mısır, İran, Kudüs, Şam, Yemen’i fethetmesi zikredilmektedir. 251 Maleky, Himmetzâde Ahmet Cezbî Dîvânı, 288. 252 Söylemez, Reşîd Paşa Dîvânı, 39. 253 Arslan, Sivaslı Gulâmî Dîvânı, 129. 254 Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı (Edisyon-Kritik), 42. 90 Beyitlerde İran Kisrâsı’na ve Bizans Kayseri’ne karşı elde edilen zaferler de vurgulanmaktadır. Yanında keskin(?) o seyf-i ‘adâletin Fârûk Cihân-güşâdır o sultân-ı fâtihü’l-aktâr255 (K. 6/76) Muʿín oldı duʿâ -yı Fahr-i ʿÂlemle o İslâm’a Gazânın istimâlet-perveri Fârûk-ı aʿzamdır256 (K. 18/5) Fârûk idi bì-mu‘âdil ‘âdil Fermânını Nîl’de etdi icrâ257 (K. 8/61) Gazâ vü feth ile çeşm-i cihânı eyledi rûşen İşâretle Kral Kayserin etdi dü çeşmin kör Akıtdı nîl-i ʿadlin teşnegân-ı Mısra kahrile Zemîni sâkıt idi tâ ziyân ile be-zâr u zûr258 (T. B. 7/26-27) 255 Aydın, Hanyalı Nûrî Osmân ve Dîvânı, 238. 256 Büyükkaya, Fâik Ömer ve Dîvânı(Karşılaştırmalı Metin-İnceleme), 85. 257 Aydın, Hanyalı Nûrî Osmân ve Dîvânı, 249. 258 Kayya, Selâmi Dîvânı`nın Transkripsiyonlu Metni, 42. 91 Şecâʿat meydânında bir Nerîmân Kusûr-ı kaysar u kisrâyı yeksân259 (K. 5/II-1) Virirdi seyfi hemân ʻAzreîle emr-i şitâb Gazâya her ne zamân eyleseydi ʻazm-i sefer Hilâfetinde ne semte ketîbe-rân olsa Olurdı râyetinin pey-revı̇ nesîm-i ẓafer Hezâr memleket-i küfri eyledı̇ tathîr Hezâr büt-gedeyi itdı̇ mescid u minber Ṭarîk-i nusretı̇ itdi irâe minberden Guzâta gelmiş iken bir gazâda vehn u haṭar Şikest eyledi esnâm-ı ehl-i Îrânʼı Serîr u efser-i Kisrâʼyı itdi zîr u zeber Hilâfetinde fütûhâtı ol kadardır kim Beyân-ı ʻadd u şümârında ʻâciz ehl-i siyer260 (8/7-12) Cezîretüʼl-ʻArab u Kuds u Şâm u Mısr u Yemen Memâlik-i ʻAcem ü Rûm u hıtta-i kayser Hulâsa var dahi bir çok medâyin u emsâr Gel itme kadrini inkâr a mülhid-i ebter261 259 Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı (Edisyon-Kritik), 41. 260 Kalço, Manastırlı Sâlih Fâik ve Dîvânı, 63. 261 Kalço, Manastırlı Sâlih Fâik ve Dîvânı, 63-64. 92 (8/13-14) Nusret-i İslâm ile iklîm-i Fürsi feth edip Ser-fürû etdirdi seyfiyle mülûk-ı Kayseri262 (3/25) 262 Gündüz, Abdünnâfi İffet Efendi ve Dîvânı, 191. 93 5. HZ. ÖMER’İN MANEVÎ ÖZELLİKLERİ Hz. Ömer yaşayışı ve kişiliği ile insanlığa örnek bir şahsiyettir. Onun şahsında bulunan maddî ve mânevî özellikler hem yaşadığı çağın insanlarını hem de kendisinden sonraki nesilleri etkilemiş ve örnek olmuştur. Hz. Ömer, 19. yüzyıl dîvân şâirlerini de mânevî özellikleri yönüyle etkilemiştir. Bu başlık altında Hz. Ömer’in adâletini, cesâretini, cömertliğini, dindarlığını, fetânetini ve kutbiyyetini dile getiren beyitleri tespit ve tasnif etmeye çalışacağız. 5.1. Adâleti Hz. Ömer’in şahsî özelliklerinden birisi adâlet vasfına sâhip oluşudur. Hz. Ömer denildiğinde akla ilk gelen şey şüphesiz onun adâletidir. Hem yaşadığı dönemde hem de sonrasında bu özelliği ile herkes tarafından kabul görmüş ve bu konuda insanlığa örnek olmuştur. Hz. Ömer’in insanlar üzerinde adâletinin bu denli etkili olmasının sebepleri arasında kendi yaşantısında bunu uygulaması ve ailesini bile bu konuda ciddi bir şekilde uyarması gösterilebilir. Yine yaşadığı toplumda adâletsizlik hâkimdir. Hz. Ömer de yaşadığı toplumda adâleti sağlamak için çaba göstermiş eşsiz bir liderdir. Hz. Ömer'in adaleti ile ilgili tarihi kayıtlara geçmiş önemli bir vesika olarak yerini almış Ebu Musa el-Eşari'ye yazdığı bir mektup vardır. Hz. Ömer'in İslâm'daki kadılığın esaslarını belirttiği bu mektubu adâletle ilgili kısmı şöyledir: ‘’İmdi; yargılama, sağlam bir farz (fariza-i muhkeme) ve uyulması gereken bir sünnettir. Sana bir dava getirildiğinde onu iyice anla. (Sence haklı haksız belli olunca [kararını verip] uygula). Çünkü uygulanmayacak bir hakkı söylemenin [sadece hüküm vermenin] faydası yoktur. Duruşmada taraflara verdiğin yer ve duruşma sırasındaki bakışlarında insanlara eşit davran ki, güçlü kendisini kayırabileceğin beklentisine kapılmasın, güçsüz de adaletinden ümit kesmesin. Beyyine (delil/ispat yükü) getirmek davacıya, yemin etmek ise davalıya düşer. İnsanlar arasında sulh yapılabilir, ancak haramı helal veya helali haram kılan bir sulhun yapılması caiz değildir. Dün verdiğin, sonra üzerinde tekrar düşünüp doğruya ulaştığın bir yargı kararı, seni hakka dönmekten alıkoymasın. Çünkü hiçbir şey, hakkı 94 iptal edemez. Bilesin ki, hakka dönmek, sonuna kadar yanlışı sürdürmekten hayırlıdır.’’263 ‘’Hz. Ömer’in devlet başkanlığı döneminde, Mısır valisi Amr b. Âs’ın oğlu, muhtemelen babasının makamından güç alarak Mısır’ın yerlisi olan bir Kıbti’nin çocuğunu döver. Çocuğun babası durumu bir şikâyet konusu olarak Hz. Ömer’e bildirir. Halîfe, Mısır valisi ve çocuğunu yanına çağırır ve valiye gereken cezayı verir. Daha sonra ise çok sayıda insanın bulunduğu ortamda insana, insan hürriyetine, hukûka ve adâlete verilen değeri ifade eden şu tarihî sözü söylemiştir: Ey Kureyşliler! Siz insanları köleleriniz mi zannediyorsunuz? Analarından hür olarak doğan insanları ne zaman köleleştirdiniz?’’264 şeklindeki uygulama ve diğer örnekler, adâletle özdeşleşmiş olan Hz. Ömer’in âdil kişiliğini fazlasıyla izah eden örneklerden sadece birisini oluşturmaktadır. Hz. Ömer, adâleti yönüyle şâirleri de etkilemiştir ve bu husus şiirlerde de yansımasını bulmuştur. İncelediğimiz dîvânlarda Hz. Ömer’in anıldığı hemen hemen her yerde onun adâletinden de bahsedildiği görülmektedir. Hz. Ömer’in adâletinin konu edildiği örnek beyitlerden bir kısmı aşağıda zikredilmiştir. Dünyâya verdi ʿadl ile zîb u zîneti ʿUkbâda bile söylenecekdir ʿadâleti265 (K. 2/2) Ne kadar var ise ʿâlemde şerîr sâhib-i ʿadâlet Cümlenin ser-dîhîmi fâik-i hünkârı ʿÖmerdir Niʿam-ı ʿadliyle ʿasrında cihân buldı ganîmet 263 Abdüsselam Arı, “Hz. Ömer’in Mûsâ el- Eş’ari’ye Gönderdiği Mektubun Yargılama Hukûku Açısından Analizi”, İslam Hukuku Araştırma Dergisi 2 (2003), 87. 264 Yâkub bin İbrâhim Ebû Yusuf, Kitâbu’l-Harâc, çev. Ali Özek (Özek Yayınları, 1976), 191. 265 Söylemez, Reşîd Paşa Dîvânı, 38. 95 Merhem-i lütf ile ihyâ kıldı bîmârı ʿÖmer’dir266 (G. 57/5-6) Hem dahi yâr-ı dü-vüm ol seyyid Oldı ol şerʿ-i Nebî’de mürşid Yaʿni kim Hazret-i Fârûk-ı ʿÖmer Çeşme-i ʿadle anın zâtı memer Haddi yok seyfine karşu aʿdâʿ Olayım dise mukâbil farzâ267 (Mes. 1/29-31) ʿAdl ile kendi nidâ eyledi ezânı ʿÖmer Merhamet kân-ı -ʿadâlet bâ-vefâ bismillah268 (661/III) Cenâh-ı reʼfet ü ʻadlı̇ melâz-ı mazlûmîn Şerâre-i gazabı mâhî-i zalâmet ü şer269 (88/5) 5.2. Cesâreti 266 Maruf Çakır, Rîzî Dîvânı( İnceleme-Metin) (Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2017), 87. 267 Yanbal, Şâkîr Mehmed Efendi Dîvânı ( Metin- İnceleme), 368. 268 Yalçınkaya, Kerküklü Seyyid Şükrî Dîvânı, 2019, 602. 269 Kalço, Manastırlı Sâlih Fâik ve Dîvânı, 63. 96 Hz. Ömer’in cesâreti Müslümanlar için bir dönüm noktası olmuştur. Çünkü Hz. Ömer, İslâmiyeti kabul ettikten sonra bunu çekinmeden insanlara duyurmuştur. Bu durumda, Müslümanların kuvvet bulmasına vesîle olmuştur. Ayrıca hicret esnasında müşriklere meydan okuması da onun cesâretinin büyüklüğünü göstermektedir. Hz. Ömer’in cesâretinden etkilenen şâirler, bu husûsu şiirlerine yansıtmışlardır. Beyitlerde cesâret kavramının şecâat, celâdet gibi kavramlarla birlikte zikredildiği görülmektedir. Hz. Ömer’in cesâretinin konu edildiği örnek beyitlerden bir kısmı aşağıda zikredilmiştir. Şecâʿat menbaʿı luṭf u kerem kânı ʿÖmer Fârûḳ ʿAdâlet kişverinin şâh u sulṭânı ʿÖmer Fârûḳ270 (G. 103/1) Âfâkı tutdu şaʿşaʿ-ı şân u satveti Baş egdirip ʿâdûlara seyf-i celâdeti271 (K. 2/1) Sadâ-yı seyf-i İslâm’ı erişti şarkıle garbe Şecâ’at mülkünün her dânesi Fârûk-ı ekberdir272 (58/2) Şehâmetinde nümâyân sadâkat-ı Sıddîk Celâdetinde mübeyyen şecâʻat-i Haydar273 (8/17) 270 Arslan, Sivaslı Gulâmî Dîvânı, 129. 271 Söylemez, Reşîd Paşa Dîvânı, 38. 272 Tezcan, Şevkî İbrahim Efendi Dîvânı, 144. 273 Kalço, Manastırlı Sâlih Fâik ve Dîvânı, 65. 97 5.3. Cömertliği “Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmamış ve sizi yurtlarınızdan çıkarmamış olanlara iyilik etmekten ve onlara karşı adaletli davranmaktan sakındırmaz. Çünkü Allah adaletli davrananları sever.”274 âyetinin gereği gibi davranışlar sergileyen Hz. Ömer, hayatı boyunca cömertliği ile bilinmektedir. Hz. Ömer’in cömertliği şiirlerde konu edilirken sehâvet, kerem gibi kavramlarla da bu özelliği zikredilmiştir. Dilde evsâf[ı] beyân nâm[ı] cihânda memlû Bilmedük kimse mi var hem ʿÖmerü’l-Fârûk’ı Öyle bir kân-ı kerem ehl-i sehâdandur ol Kıldı Hak zer gibi mi’yâr ʿÖmerü’l-Fârûk’ı275 (5/5-6) ʻUlüvv-i şânına nisbetle ey şeh-i ebrâr Degil egerçi münâsib bu nazm-ı bî-bün u ser276 (8/20) Peygamberin vezîri Hazret-i ʿÖmer durur Çokdur hayr-ı kesiri Hazret-i ʿÖmer durur Radıyallâhü ʿanhâ bir şems ü kamer durur277 (91/1) Muhterem Fârûk ʿÖmer kim sâhib-i adl ü kerem 274 Mümtehine/8 275 Akkuş, Benderli Cesârî’nin Dîvânı ve Dîvânçesi, 340. 276 Kalço, Manastırlı Sâlih Fâik ve Dîvânı, 65. 277 Avcı, Râci Dîvânı( Metin ve Dini Tasavvufi Tahlil), 219. 98 Kuvvet-i aşk mürüvvet ile merbût-ı ümem278 (24/4) ʿÂcizlere muʿîn-i zâhir ü şefîk idi Zâlimlere helâl eder idi siyâseti279 (K. 2/17) 5.4. Dindarlığı Hz. Ömer’in hayatına baktığımızda onun bilinçli bir mü’min olduğunu, dînî değerlere samîmi ve sıkı sıkı bağlı olduğunu, bu konularda tâviz vermediğini görmekteyiz. Hz. Ömer, Hz. Peygamber’in eğitiminden geçmiş bir şahsiyettir. Bu yönüyle İslâm’ın özünü kaynağından almıştır ve öğrendiklerini hayatına yansıtabilmiştir. Hz. Ömer’in hançerlendiği gece "Namazı terk edenin İslâm'dan nasibi yoktur!''280demesi, yarasından kan aktığı halde namaz kılması, Abdullah b. Ömer’den aktarılan ‘’Hz. Ömer’in yanında Allah zikredildiğinde veya Kur'an'dan bir âyet okunduğunda öfkelendiğini asla görmedim. Yanında Allah anıldığında veya yanında bir insan Kur'an'dan bir âyet okuduğunda istediğini ondan alırdı.’’ 281 rivâyeti gibi örnekler Hz. Ömer’in dindarlığı hakkında bilgi vermektedir. Hz. Ömer’in hayatındaki amacı, Allah’a ve Hz. Peygamber'e hizmet etmekti. Onun bu bilinçte olması hem kendi dînî yaşantısına hem de insanların İslâmiyet ile tanışmalarına ve İslâmiyeti kabul etmelerine vesile olmuştur. Bu konuda örneklik teşkil eden Hz. Ömer’in dindarlığı şiirlerde de kendisini göstermektedir. Şâirler, şiirlerinde Hz. Ömer’in gerçek dindâr olduğunu, dîni önceleyip dünyaya meyletmemesini konu edinmişlerdir. 278 Yüksel, Âdile Sultan Dîvânı, 71. 279 Söylemez, Reşîd Paşa Dîvânı, 40. 280 Muvatta’, Tahâret 51. 281 İbn Sa‘d, III, 309 99 Devr-i ʿadlinde anun kimseye zulm olmadı hîç Bilürüz hâsılı dîndâr ʿÖmerü’l-Fârûk’ı282 (5/3) Meyl itmedi nümâyiş-i bezm-i cihâna hiç ʿÂlî göründü dehr-i dînine tabîʿatı283 (K. 2/7) Eyledi bâtıl ile hakkı o server çünki fark Dedi anunçün ana fârık ehl-i garb u şark Kıldı hep a’da-yı İslâm’ı adem bahrine gark Sâhib-i kuvvet mürüvvet hem diyânet andadır284 (29/XI) 5.5. Fetâneti Müslüman anlayışına göre feraset (firâset); Allah’ın, müminlere ihsan ettiği işlerin iç yüzüne vâkıf olma kuvvetidir. Hz. Ömer de ferâset sâhibi, keskin zekâlı, sorunlara akılcı çözümler üreten, hazırcevap biri olarak rivâyet edilir. Hz. Ömer’in ‘’Ey iman edenler! Allah’tan korkarsanız, O size iyi ile kötüyü ayırt edici bir anlayış verir. Kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar.’’285 âyeti gereği özelliklere sâhip olduğu ifâde edilebilir. Hz. Ömer’in fetânetine verilebilecek en güzel örneğin ‘’Muvâfakât-ı Ömer’’ olarak adlandırılan durumlar olduğunu söyleyebiliriz. “Muvâfakât-ı Ömer”, Hz. Ömer’in bazı görüşlerinin nâzil olan âyetlerle teyit edilmesidir. Bunlara şarabın kesin biçimde haram kılınması (el-Bakara 2/219), Hz. Peygamber’in evine gelen kimselerle hanımlarının perde arkasından konuşmasının daha uygun olacağı (el-Ahzâb 33/53), Kâbe’deki Makām-ı İbrâhim’in namazgâh ittihaz edilmesi (el-Bakara 2/125) ve münafıkların reisi Abdullah 282 Akkuş, Benderli Cesârî’nin Dîvânı ve Dîvânçesi, 340. 283 Söylemez, Reşîd Paşa Dîvânı, 39. 284 Canlı, Hâfız Ulvî Dîvânı, 164. 285 Enfal/29 100 b. Übey b. Selûl’ün cenaze namazının kılınmaması gerektiği (et-Tevbe 9/84) gibi hususlar örnek olarak zikredilebilir.286 Hz. Ömer’in fetânetinden şâirlerin etkilendiğini ve dîvânlarında bu konuyu da işlediklerini müşâhede etmekteyiz. Beyitlerde Hz. Ömer’in fetâneti konu edilirken kıyâset kavramı da kullanılmıştır. Fârûk dendi nâm-ı meʿâlî-şiʿârına Fark eyledi hakîkati re’y-i kiyâseti287 (K. 2/3) Peygamber itdi vazʿ esâs-ı şerîʿatı Tevsîʿ kıldı himmet-i fikr-i fetâneti288 (K. 2/8) Siyâsetin ile ʻadlin cihânda ḍarb-ı mes̱el Fetânetin ile fikrin mihekk-i hayr ile şer 289 (8/18) Muvâfık-rây-ı pâke baʿzı Yezdân İderdi câ-be-câ inzâl-i Furkân290 (K. 5/I/3 286 tdv 287 Söylemez, Reşîd Paşa Dîvânı, 38. 288 Söylemez, Reşîd Paşa Dîvânı, 39. 289 Kalço, Manastırlı Sâlih Fâik ve Dîvânı, 65. 290 Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı (Edisyon-Kritik), 41. 101 Muvâfakat-i ʿÖmer: Ferdâ-yı firâkındaki tefrîk-i mezâyâ Ulviyyete bir asl-ı hilâf eyledi peydâ Devrinde ʿÖmer etse de İslâm’ı muallâ Osmân demini bâis-i igvâyı düşündüm291 (9/59) Olurdı reʼy-i rezîni müeyyed-i Kurʼân Ne dem bir emre basîretle itse ʻaṭf-ı naẓar292 (8/4) 5.6. Kutbiyyeti Tasavvuf terimi olarak kutub, en büyük velî ve her zaman âlemde Allah’ın nazar kıldığı yer olan tek kişi anlamına gelmektedir. Diğer anlamda kutub; âlemin ruhu, âlem de onun bedeni gibidir. Her şey kutbun çevresinde ve onun sayesinde hareket eder, yani her şeyi o idare eder.293 Eşreoğlu Rûmî, Hz. Peygamber’den sonra Hz. Ali’nin kutub olduğunu eserinde belirtmiştir.294 Kutbiyyet, tasavufî bir terim olarak kutup mertebesine erme imtiyâzıdır.295 Ancak incelediğimiz dîvânlar içerisinde bazı şâirler Hz. Ömer’i kutbiyyeti yönüyle konu edinip onun kutub olduğunu ifâde etmişlerdir. Şâirler, Hz. Ömer’e kutb-ı aktâb, kutb-ı evliyâ, evliyânın sultanı gibi nitelendirmelerde bulunurken onun velâyet yönü vurgulanmıştır. Âşikâr dâ'ire-i merkez-i kutb-ı aktâb Bildiler oldı halîfe ‘Ömer İbnü’l-Hattâb296 (Mes. 3/9) 291 Karataş, Balıkesirli Abdülaziz Mecdî Dîvânı, 341-342. 292 Kalço, Manastırlı Sâlih Fâik ve Dîvânı, 64. 293 Süleyman Uludağ, Tasavvuf Terimleri Sözlüğü (İstanbul: Kabalcı Yayıncılık, 2012), 223. 294 Meliha Yıldıran Sarıkaya, Türk-İslam Edebiyatında Hz. Ali (İstanbul: Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2004), 238. 295 Devellioğlu, 634. 296 Önal, Hâtif, Hayatı, Edebî Kişiliği ve Dîvânı, 203. 102 Yâr- i Muhammed-i ʿArabî kutb-ı evliyâ Fârûk- ı aʿzam âyet-i kübrâ-yı kibriyâ297 (3/1) Evliyânın sultânı ehl-i sünnetin cânı Arslanların arslanı Hazret-i ʿÖmer durur Radıyallâhü ʿanhâ bir şems ü kamer durur298 (91/5) Ebûbekr ü ʿÖmer ʿOsmân u Haydar Bulardır evliyâya oldı rehber299 (24/4) ʿAdâlet mesnedinin serveri Fârûk -ı aʿzamdır Hilâfetle velâyet mazharı Fârûk-ı aʿzamdır Tılısm-ı kudret -i Hakkdır vücûdı sırr-ı Mevlâ’dır Künûz-ı genc-i hikmet gevheri Fârûk-ı aʿzamdır Şerîʿatle hakíkat cemʿ olubdur zât-ı pâkinde Velâyet ʿırzının gerçek eri Fârûk-ı aʿzamdır300 (K. 18/1-3-6) 297 Arslan, Ali Emîrî Efendi ve Dîvânı, 126. 298 Avcı, Râci Dîvânı( Metin ve Dini Tasavvufi Tahlil), 220. 299 İlbak, Dîvân-ı Şems-i Hayâlî Tuhfetü’l-Uşşak(Metin-İnceleme), S. 206. 300 Büyükkaya, Fâik Ömer ve Dîvânı(Karşılaştırmalı Metin-İnceleme), 84-85. 103 Velî Fârûk ʿÖmer ʿadlinde insâfında merd oldu Mehâbetle şecâʿatle kerâmet maʿdenin buldı Hudâ’nın ʿaşkına câh-ı riyâzet(?) sararub soldu Sadâkatle metîn oldu bu dînde rehber-i hünkâr301 (158/3) Ömer Osmân ism-i Alî Ebû Bekir gerçek velî Bunlar ile yâr olmasam yârân nedür bilmez idüm302 (125/8) 5.7. Kerâmeti Kerâmet, sözlükte şeref anlamını taşımakla beraber tasavvufî bir terim olarak, Peygamberlik iddiasında bulunmaksızın bir kişide hârikulâde bir hâlin zuhur etmesidir. Hz. Ömer’in bazı şiirlerde genel manada kerâmet sahibi olması dile getirilirken bazılarında ise gösterdiği kerâmete telmihte bulunulmuştur. İkinci Ömerü’l Fârûk-ı ʿadâlet Tahtının sultânı kân-ı kerâmet Müminler buldılar câh-ı selâmet Yüzünden aʿdâya göründi ejder303 (175/3) Bir nazar etdi gazab ile karardı afitâb Zulmet içre kaldı âlem gördü bunu pîr ü şâb Bakmasa rahm ile kalırdı ilâ yevmi’l-hisâb Sâhib-i kuvvet mürüvvet hem kerâmet andadır304 301 Akyol, Sıyamzâde Hasan Hamdi Dîvânı, 218. 302 Leylek Yıldırım, Nâzikî ve Dîvânı, 174. 303 Akyol, Sıyamzâde Hasan Hamdi Dîvânı, 246. 304 Canlı, Hâfız Ulvî Dîvânı, 162-163. 104 (29/3) O zât-ı pâkedür çesbân hilâfet Felek burcında o şems-i ʿadâlet Velîler serveri sâhib-kerâmet Resûl-i Ekrem’e sıdk u sadâkat Ana mahsûs idi gûyâ bu hâlet Severdi anı hem Fahr-ı risâlet305 (K. 5/III/1-3) 5.7.1. Bir savaş esnasındaki kerâmeti Kaynaklarda kumandan olan Sâriye b. Züneym b. Abdillâh ed-Düelî (öl. 30/650-51) ile Hz. Ömer’in arasında geçen bir hâdise Hz. Ömer’in kerametine örnek gösterilmektedir. Olay şu şekildedir: Hz. Ömer, Sâriye’ye Ebû Mûsâ el-Eş‘arî, Süheyl b. Adî, Ahnef b. Kays, Mücâşî b. Mes‘ûd ve Osman b. Ebü’l-Âs ile birlikte sancak vererek İran cephesine göndermiştir. Nihâvend zaferinden sonra Fesâ ve Darabcird’in fethiyle görevlendirilen Sâriye 23 (643-44) yılında büyük bir düşman ordusuyla karşılaşmıştır ve bu çarpışmalar esnasında yenilgiye uğramak üzere iken, “Yâ Sâriye, el-cebel, el-cebel!” (Sâriye, dağa çekil dağa) diye bir ses duyunca askerlerini vadiden dağa çekmiştir. Böylece Sâriye ve beraberindekiler sırtlarını dağa vermek suretiyle yaptıkları çarpışmada düşmanı mağlûp ederek çok miktarda ganimet elde etmişlerdir. Savaştan yaklaşık bir ay sonra Sâriye’nin gönderdiği müjdecinin Medine’ye ulaştığı ve savaş esnasında Hz. Ömer’in “Sâriye, dağa çekil dağa” sözünü duyup dağa çekilerek yenilgiden kurtulduklarını bildirdiği, Medine halkının Hz. Ömer’in hutbedeki sözünün mânasını bu açıklama üzerine anladığı nakledilmektedir.306 305 Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı (Edisyon-Kritik), 41. 306 M. Yusuf Kandehlevi, Hadislerle Hz. Peygamber ve Ashabın Yaşadığı Müslümanlık (İstanbul: Kalem Yayıncılık, 1979), 1960-1962. 105 Kaynaklarda yer alan bu rivâyet, birçok araştırmacı tarafından tartışılmıştır ancak incelediğimiz 19. yüzyıl dîvânlarında bu rivâyetin konu edildiği tespit edilmiştir. Medîne’den yâ Sâriye buyuran ʿIrâk’da ser ʿaskerine duyuran Taga çık arkadan geliyor düşmân İden bu iʿlânı Fârûkdur yâ hû Hilâfet tâcını serine uran ʿAdâlet seyfini beline saran Minberden bir nidâ ile kurtaran Cünd-i Müslümân’ı Fârûkdur yâ hû307 (Mur. 285/9-10) Eyâ Sâriye el-Cebel gûyende envâr-ı kerâmetle Koma dil-hastanı lutf et bu zilletde nedâmetle308 (T. B. 7/32) Ṭarîk-i nusretı̇ itdi irâe minberden Guzâta gelmiş iken bir gazâda vehn u hatar309 (K. 8/10) 307 Vergili, Hacı Hulûsî Baba Dîvânı, 2020, 446. 308 Kayya, Selâmi Dîvânı`nın Transkripsiyonlu Metni, 42. 309 Kalço, Manastırlı Sâlih Fâik ve Dîvânı, 63. 106 6. HZ. ÖMER İLE İLGİLİ KİŞİLİKLER 6.1. Peygamberler 6.1.1. Hz. Yusuf Hz. Yûsuf, dîvân şiirinde adı en çok zikredilen peygamberlerdendir. Eşsiz güzelliğinden dolayı sevgili Yûsuf’a benzetilir. Hatta sevgili Yûsuf-ı Sânî’dir. Reşid Paşa’nın Hz. Ömer ile ilgili kaleme aldığı kasidesinde Hz. Ömer’in Mısır’a gerçekleştirdiği fethine telmihte bulunularak Hz. Ömer’in ‘’ Yûsuf-ı Sânî’’ olduğunu zikretmiştir. İklim-i Mısr’a Yûsuf-ı sânî gibi müdâm Câri olurdu Nîl-i füyûz-ı inâyeti310 (K. 2/13) 6.1.2. Hz. Mûsâ Hz. Mûsâ; Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslâm’a göre büyük bir peygamberdir. İsrâiloğulları’nı Firavun’un zulmünden kurtarıp özgürlüğüne kavuşturmuştur. İncelediğimiz dîvânlarda bir beyitte Hz. Mûsâ’nın Kudüs’e yaptığı seferler Hz. Ömer’in Kudüs’ü fethetmesiyle birlikte anılmıştır. Hz. Ömer, Hz. Mûsâ’ya benzetilmiştir. Mûsâ’ya döndü Kuds-i şerîfe sefer idip Arz-ı mukaddes oldu mutîʿ-i hükûmeti Rûhu’l-Kudûs oldı semâda şâd-kâm 310 Söylemez, Reşîd Paşa Dîvânı, 39. 107 Ervâh-ı enbiyâya verirdi beşâreti311 (K. 2/11-12) 6.1.3. Hz. Süleyman Hz. Süleyman, Hz. Dâvûd’un oğlu ve İsrâiloğulları’na gönderilen bir peygamberdir. Onun hayatı ya da hayatına dair unsurlar edebî eserlere konu olmuştur. İncelediğimiz dîvânlarda Hz. Ömer ve Hz. Süleyman adâleti yönüyle birbirlerine benzetilmiştir ve Hz. Süleyman’ın tahtına telmihte bulunulmuştur. Emîrü’l-mü’minîn Fârûk ʿadl ü dâd ile meşhur Süleymân ile onun hükm-i ʿadlinde bir oldu mûr312 (T. B. 7/25) Gül-âlûd ışbâʿ-ı ʿaynında(?) kör oldı Kayṣerʿin çeşmi Şehâ hem câlis-i taht-ı Süleymânȋ ʿÖmer Fârûk313 (G. 103/3) 6.1.4. Hz. Muhammed İslâm’ın ikinci halîfesi Hz. Ömer, Müslüman olduktan sonra her dâim Allah Resûlü’nün yanında bulunmuş ve Hz. Peygamber’in yanından hiç ayrılmamıştır. İslâm için elinden gelen her şeyi yapmış eşsiz bir şahsiyettir. Hz. Ömer’in Hz. Peygamber ile yakın münâsebetini ifâde etmek üzere bazı şâirler şiirlerinde bu durumu konu edinmiştir. Şâirler genellikle Hz. Peygamber ve Hz. Ömer’in adını veya sıfatlarını aynı beyit içerisinde 311 Söylemez, Reşîd Paşa Dîvânı, 39. 312 Kayya, Selâmi Dîvânı`nın Transkripsiyonlu Metni, 42. 313 Arslan, Sivaslı Gulâmî Dîvânı, 129. 108 birlikte zikretmektedirler. İncelediğimiz dîvânlarda Hz. Peygamber’in Hz. Ömer’i methedici sözleri, gazâlarda beraber olmaları, Hz. Ömer’in Hz. Peygamber’in torunuyla yaptığı evlilik şiirlerde yansımasını bulmuştur. Hz. Peygamber’in Hz. Ömer hakkında söylediği övgü cümlelerini ‘’Hz. Ömer ile İlgili Hadisler’’ başlığı altında zikretmiştik. Geriye kalan hususları da bu başlık altında beyitlerden örnekler vererek açıklayacağız. Anı medh itdi Resûl Hazreti bî-pâyân Oldı gün gibi dü ʿâlemde nümâyân ʿÖmer314 (K. 10/9) Himmetzade Ahmed Cezbi, Hz. Ömer’in Hz. Peygamber’in sonsuz övgüsüne mazhar olduğuna yukarıdaki beyit ile değinmiştir. Habîb-i Ekrem’in zî -mahremi bir sevgili yârı Gazâlarda refâkat yâveri Fârûk-ı aʿzamdır315 (K. 18/4) Fâik Ömer bu beyitte Hz. Peygamber ile Hz. Ömer’in gazâlarda beraber olduklarını ve Hz. Ömer’in gazâlarda Hz. Peygamber’e yâverlik ettiğini konu edinmiştir. Hz. Ömer, Hz. Peygamberin torunu olan Ümmü Külsûm bint Alî (ö. 41/661 [?]) ile evlenmiştir. Ümmü Külsûm bint Alî, Hz. Fâtıma ile Hz. Ali’nin evliliklerinden dünyaya gelen kızlarıdır. Böylelikle Hz. Ömer, Hz. Peygamber’in torunuyla evlenmiştir. Hz. Ömer’in ‘’Ben de Resûlullah'la aramda bir sebep/sıhrîyet ve neseb olmasını çok sevdim ve istedim, sevginin gereği olarak çok arzuladım." dediği rivâyet edilir. İncelediğimiz bazı dîvânlarda bu husus şâirler tarafından konu edilmiştir. Duhterini çün tezevvüc kıldı Fahr-i Kâinât 314 Maleky, Himmetzâde Ahmet Cezbî Dîvânı, 58. 315 Büyükkaya, Fâik Ömer ve Dîvânı(Karşılaştırmalı Metin-İnceleme), 85. 109 Lâ-cerem etdi Muhammed ol velîye iltifât Kim severse ol şehi bulur cehennemden necât Sâhib-i kuvvet mürüvvet hem sıyânet andadır Hazret-i Zehrâ’ya dâmâd oldu ol sâhib-i kerem İki yüzden eyledi kurb-ı Nebî-i Muhterem Sonra İslâm’a halîfe oldu ol ʿâlî-himem Sâhib-i kuvvet mürüvvet hem siyâdet andadır316 (29/ VII- VIII) Farklı kaynaklarda Hz. Ömer’e Fârûk lâkâbını Hz. Peygamber’in verdiği zikredilmektedir. Bu rivâyeti esas alan bazı şâirler şiirlerinde bu konuyu da işlemişlerdir. Hem ʿÖmer hakkında Fârûk buyurmuşdır Resûl Tutdı kuvvet şerʿ-i Ahmed râhat itdi Müslimîn317 (133/6) Mahrem-i sırr-ı Resûl-i sakaleynin ezelden Rûh iken hâlis muhlis hem-dem-i yârı ʿÖmerdir Hazret-i Şâh-ı Risâlet didi Fâruk ana mahlas Hak ile bâtılın ilhâmla izhârı ʿÖmerdir318 (G. 57/2-3) 6.2. Çehâr-Yâr Sahâbî ya da ashab terimi, Hz. Peygamber’i peygamberliği sırasında gören ve mü’min olarak vefât eden kimseler için kullanılmaktadır. Şüphesiz ki Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, 316 Canlı, Hâfız Ulvî Dîvânı, 163-164. 317 Esra Karakuş, Seyyid Ahmed Cemâlî Dîvânı (Sivas: Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019), 177. 318 Çakır, Rîzî Dîvânı( İnceleme-Metin), 87. 110 Hz. Osman ve Hz. Ali ashâbın önde gelenlerindendir. Aynı zamanda bu zâtlar, İslâm’ın ilk dört halîfesidir ve dört güzîde dost mânâsındaki ‘’çehâr-yâr-güzîn’’ ifâdesiyle anılmışlardır. İncelediğimiz 19. yüzyıl dîvânlarında ilk dört halîfenin ismi ve sıfatları genellikle beraber zikredilmiştir ve çehâr-yâr/çâr-yâr ifâdeleriyle anılmaktadırlar. İncelediğimiz 19. yüzyıl dîvânlarında Hz. Ebû Bekir’in, Hz. Ömer’in, Hz. Osman’ın ve Hz. Ali’nin sadece isimlerinin zikredildiği beyitler de tespit edilmiştir. Bu başlık altında bu beyitlere örnekler vereceğiz. Hemân Allâh Muhammed Bû Bekir dîn ü imânum ʿÖmer ʿOsmân ʿAlî’dür mezhebüm olsun fedâ cânum319 (K.20/3) Nâsır u şeffâ’ımız zât-ı Habîb-i Ekrem’i Muktedâmızdır Ebû Bekr ü ʿÖmer Osmân ʿAlî320 (G. 276/6) Hazret-i Mahmûd u Ahmeddür Muhammed Mustafâ Hem Ebû Bekr ü ʿÖmer ʿOsmân ʿAliyyü’l-Murtażâ Âl ü evlâd u ʿabâ ashâbı sev ez-cân u dil Hep muhibbâna şefiʿ bunlardur ol rûz-ı ceza321 (Kı. 5/7) Hem Ebû Bekr ʿÖmer ʿOsmân’ı sevdim cân ile Cümle ashâb-i habîb-i Kibriyâdır sevdiğim322 (11/6) Ebû Bekr ü ʿÖmer ʿOsmân u Haydar çâr-ashâbın 319 Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı (Edisyon-Kritik), 72. 320 Betül Elmacı, İstanbullu Eşref Dîvânı (Sakarya: Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2016), 229. 321 Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı (Edisyon-Kritik), 569. 322 Maleky, Himmetzâde Ahmet Cezbî Dîvânı, 60. 111 Muhakkak şübhesizdir hâss-ı ümmet y Resûlallâh323 (K. 6/3) Hem vezîr-i a‘zamın Sıddîk-ı ekberdir velî Mürg-ı ‘Ankâ-yı hakîkatdir ‘Ömer ‘Osmân ‘Alî Şevkîyâ mahv it bu yolda baş u cân ile dili Yâ Habîballâh meded senden meded sensin amân324 (175/5) Edebiyatımızda, dört güzîde dost olan Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali hakkında çeşitli türlerle eserler kaleme alınmıştır. İncelediğimiz 19. yüzyıl dîvânları içerisinde Hz. Peygamber için yazılan na’tlardan sonra dört halîfeyi öven methiyeler bulunmaktadır. Bunları tezimizin dört halîfeye yazılan müstakil şiirler başlığı altında zikredeceğiz. İncelediğimiz dîvânlarda gerek müstakil şiirlerde gerekse dört halîfe için kaleme alınmış bağımsız beyitlerde Hz. Ebû Bekir’in, Hz. Ömer’in, Hz. Osman’ın ve Hz. Ali’in çehâr-yâr/çâr-yâr ifâdesiyle oldukça fazla anıldığı görülmüştür. Burda bu beyitlere örnekler verdikten sonra farklı başlıklar altında Hz. Ebû Bekir’in, Hz. Osmân’ın ve Hz. Ali’nin Hz. Ömer ile nasıl anıldıklarına dâir örnekleri de o başlıklar altında vereceğiz. Ebû Bekr u ʿÖmer ü Osmân u Haydar çâr-yârındır Ne kuvvet verdiler dîne olup erkân-ı erselnâk”325 (G. 4/4) Husûsen efzal u ashâb çehâr-ı yâr erbâbı Ebû Bekîr ʿÖmerʿOsmân ʿAlî Haydar veliyullah326 (79/8) 323 Taşdelen, Şevkî Hasan Tahsin İstanbulî Dîvânı(Transkripsiyonlu Metin ve Sadeleştirme), 383. 324 Tezcan, Şevkî İbrahim Efendi Dîvânı, 238. 325 Sağlam, Abdî-i Karahisârî ve Divânı, S. 101. 326 Özlem Atmaca Karaman, Aşkî Hüseyin Efendi Dîvânı (Ağrı: Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019), S. 230. 112 Çehâr-yârı çehâr-vefk kondu şerîʿat-hânede Bu sahâbeler Ebûbekr ü ʿÖmer ʿOsmân’a hû327 (K. 5/6) Çar-yar-ı Ahmed-i Mürsel Ebu Bekr ü ‘Ömer Hem de ‘Osman u ‘Aliyyü’l-Murtazâ-yı ‘adl ü dâd328 (64/37) Çâr-yâr-ı ol Ebû-Bekr ü ʿÖmer ʿOsmân ʿAli Sâyesinde anların buldu bu İslâm kuvveti329 Letâfet gülşeninde çâr-yârin eyledi iʿzâz Ebû Bekr ü ʿÖmer ʿOsmân u Haydar yâ Resûla’llâh330 (25/6) Osman Nevres dîvânında Hz. Peygamber’e yazılmış na’t içerisinde çehar-yâr-ı güzîn şöyle methedilmektedir; Çehâr yâr-ı güzînin ki anlar ile bülend Çehâr taht u çehâr efser-i sarây-ı vücûd Biri cenâb-ı Ebûbekr Hazret-i Sıddîk Çekildi ‘arşa anun nâmına livâ-yı vücûd Birisi Hazret-i Fârûkdur ki buldu temyîz 327 Hatice Çelik, Bendî Mustafa Baba Dîvânı (İnceleme-Metin) (Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010), S. 94. 328 Çobanoğlu, Enderunlu Ferîd İbrahîm Dîvânı, 97. 329 Tekiṅ, Salih Baba Dîvânı’nda Tasavvufi Kavramlar, 115. 330 Akıncı, XIX. Yüzyıl Şairi Rıfat Mehmed Karslı Dîvânı, 87. 113 Delîl-i ‘adli ile ‘illet ü şifâ-yı vücûd Birisi Hazret-i ‘Osmân cenâb-ı Zi’n-nûreyn K’ederdi görse hayâ anı Kibriyâ-yı vücûd Birisi şîr-i Hudâ Murtazâ ‘Aliyy-i velî Vasîyy ber-Hak u muhtâr u muktedâ-yı vücûd Bu çâr rükn-i mu‘azzamla oldu dîn kâ’im Bu çâr ten ile buldu şeref ridâ-yı vücûd331 (1/64) 6.2.1. Hz. Ebû Bekir Şiirlerin genelinde Hz. Ömer ve Hz. Ebû Bekir’in isimleri ve sıfatları beraber zikredilmiştir. Hz. Ebû Bekir, incelediğimiz dîvânlarda genelikle yâr-ı gâr ve Sıddîk oluşu yönleriyle zikredilmektedir. Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’i ayrıcalıklı kılan önemli hususlardan birisi ‘’şeyhayn’’ sıfatına sahip olmalarıdır. Dîvânların şiir içeriklerinde bu sıfatı içeren bir beyit bulamadık ama Enderunlu Fâzıl, bir şiir başlığında bu sıfatı kullanarak başlık oluşturmuştur. Dîvânda 38. ve 39. şiirler, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer için kaleme alınmıştır ve 38. şiirin başlığı ‘’ Der Naʿt-i Şeyheyn-i Mükerremîn Radıyallahu Anhümâ’’dır. Çarh-ı İslâma iki mâh Ebûbekr ü ʿÖmer Taht-ı îmânâ iki şâh Ebûbekr ü ʿÖmer Biri tasdîk-i Nebî kıldı biri nusret-i dîn Geldiler min-tarafillâh Ebûbekr ü ʿÖmer 331 Kaya, Osman Nevres Dîvânı, 43. 114 Vasl-ı Hak vâsıta-i mihr ü muhabbetleridir Kurb-ı Mevlâ’ya iki râh Ebûbekr ü ʿÖmer İki şimşîr-i hidâyetdir olup berg-nümâ ʿÁlemi eyledi âgâh Ebûbekr ü ʿÖmer İki şeh-bâl idiler murâ-ı hümâ-yı dîne Uçdılar feth ile her gâh Ebûbekr ü ʿÖmer Feth-i Şâm u ʿAcem ü Mıṣr u Yemen eylediler Dîn-i İslâm’a virüp câh Ebûbekr ü ʿÖmer Haşyet-i Hak ile dil çâk idilir olmış iken Müjde-i cennet ü dil-hâh Ebûbekr ü ʿÖmer Fâzıl-ı zâr u günahkâra şefâʿat lâzım Beni elden koma yek âh Ebûbekr ü ʿÖmer332 (38) Nûr-ı muhtâr ile perverde Ebûbekr ü ʿÖmer İki kandîl-i ziyâgerde Ebûbekr ü ʿÖmer ʿÁlem-i zâhir ü bâtında serîr-ârâdır İki şâh-ı kerem-âverde Ebûbekr ü ʿÖmer İki dâmâd-ı şeref-kevkebe ʿOsmañ u ʿAlî İki hûrşîd-i ziyâ-gerde Ebûbekr ü ʿÖmer Ne saʿâdet ki hayâtıyla memâtında ola Fahr-ı kevneyn ile bir yerde Ebû Bekir ü ʿÖmer 332 Esra Beyhan, Enderunlu Fâzıl Dîvânı (İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, 2021), 379. 115 Müjde-i ʿafv u rızâ almış iken Mevlâdan Yine havf ile dil-efserde Ebûbekr ü ʿÖmer Ne revâ Fâzıl-ı zâr olmuş iken çâkeriniz Kalsun âlâm ile âzürde Ebûbekr ü ʿÖmer333 (39) Bunun dışında bazı beyitlerde Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer birlikte anılmıştır. Kanda Ebû Bekr ü ‘Ömer kanda ben Kendimi dûn bilirim ol rütbeden334 (Man. Hik. 6/9) Cemâlin gelmese bu ‘âleme şems ü kamer gelmez Vücûdun olmasa ol dem Ebû Bekr ü ‘Ömer gelmez335 (Müseddes 4/I/3) Ömereyn kelimesi sözlükte ‘’iki Ömerler’’ anlamına gelmektedir. Bu ifade ile Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer ya da Hz. Ömer ile Ömer bin Abdülazîz kastedilir.336 İncelediğimiz dîvânlarda bu ifâde sadece bir beyitte geçmektedir. Mâlik-i mülk-i ʿArab yâr-ı Sadîkı Ömereyn Serv-i bâg-ı melekût şâh-ı nihâl-i harameyn Zîver-i Yesrüb ü Bathâ vü Resûlü’s-sakaleyn Sadr-ı pîrâ-yı serâperde-i kâbe kavseyn Ahmed-i mürsel o şâhen-şeh-i mülk-i tahkîk337 333 Beyhan, Enderunlu Fâzıl Dîvânı, 380. 334 Çavuş, Keçecizade İzzet Molla’nın Dîvân-ı Bahar-ı Efkar’ında yer alan kişilikler, 25. 335 Mehmet Elaldı, Nazîf Hayatı, Eserleri, Edebî Şahsiyeti ve Dîvânı’nın Tenkidli Metni (Konya: Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2005), 274. 336 Devellioğlu, 850. 337 Önal, Hâtif, Hayatı, Edebî Kişiliği ve Dîvânı, 261. 116 (K. 4/XXII) Hz. Ebû Bekir, edebî eserlerde Hz. Peygamber’e mağara arkadaşlığı yapması dolayısıyla genelikle yâr-ı gâr sıfatı ile anılmaktadır ancak incelenen dîvânlarda bu ibârenin ‘’çok vefâlı arkadaş’’ mânasında Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali için de kullanıldığı görülmüştür. Habîbin yâr-i gârı hem hevâ-dârı ʿÖmerdir hâ ʿÖmerdir fark u farkullâh kafâ-dârı ʿÖmerdir hâ338 (K. 1/1) Hak budur kim ol ʿÖmerdir yâr-i gâr Fahr-ı ʿâlem ile oldı nâm-dâr339 (72a/56) Yâr-ı gâr u cân kafâdârın ʿÖmer ibn-i Hattâb Nûr-ı vechinde muʿayyen oldu nûr-ı âfitâb Hazret-i ʿOsmân-ı źi’n-nûreyndir Ümmü’l-Kitâb Ben anın cân u gönül efgende vü meksûruyum340 (441/3) Ebû Bekir ʿÖmer ʿOsmân ü ʿAlî Yâr-ı gâr-ı sâdık dört şâh-ı velî Hâtemü’l-enbiyâ rüsülün evveli Nebîler serveri kuldur Muhammed341 (297/2) Hazret-i sadîk-ı ekber çâr-yâr-ı Mustafâ 338 Maleky, Himmetzâde Ahmet Cezbî Dîvânı, 288. 339 Şiğva, Şeyh Hasan Haydar Dîvânı (İnceleme-Tenkidli Metin), 342. 340 Şiğva, Şeyh Hasan Haydar Dîvânı (İnceleme-Tenkidli Metin), 424. 341 Şiğva, Şeyh Hasan Haydar Dîvânı (İnceleme-Tenkidli Metin), 343. 117 ʿÖmerü’l-Fârûk-ı aʿzam yâr-ı gâr-ı pür-vefâ ʿOsmân zi’n-nûreyn gencîne-i esrâr-ı safâ Derd-i dil yârânı sûfî Allâh MuHammed ʿAlîdir342 (372/4) Nebiyy-i zîşâna yâr-ı gâr olan Sadâkatle yâr-ı vefâdâr olan Hulûs-i kalb ile fedâkâr olan Ebû Bekir ʿÖmer ʿOsmân zi’n-nûreyn343 (G. 167/3) Mutîʿ emrüne hem yâr-ı gârun Ebû Bekr ü ʿÖmerdür yâ Muhammed344 (27/3) 6.2.2. Hz. Osmân İncelediğimiz 19. yüzyıl dîvânları içerisinde Hz. Ömer ve Hz. Osman’ın isimleri ve sıfatları beraber zikredilmiştir. Hz. Osman’ın şiirlerde genellikle hayâsı ve zi’n-nûreyn sıfatı ile anıldığı görülmüştür. Salât it Mustafâ’ya cümle Âl-i ʿAbâya 342 Şiğva, Şeyh Hasan Haydar Dîvânı (İnceleme-Tenkidli Metin), 385. 343 Yıldız Balaban, Edib Harâbî Dîvânı (Karşılaştırmalı Metin) (İstanbul: İstanbul Kültür Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2017), 157. 344 Adaş, Sutûrî, Hayatı, Edebî Kişiliği ve Dîvânı, 183. 118 Sıddık-ı bâ-safâya hem ʿÖmer hem ʿOsmân’a345 (238/11) ‘Ömer ‘Osmân ile dîn-i mübîne geldi bu rif‘at ‘Alî şîr-i Hudâ şemşîr-şi‘ârı yâ Resûla’llâh346 (K. 82/4) Der-teka Sıddîk hem Fârûk ender-ma'delet Zât-ı Zi’n-nûreyn-hasletdir kerem Hayder besân347 (22 /27- 11) Törtünci yârı evvelî sıddîk-ı safâdur İkinçi şerîatde `Ömer-i `adl-i `atâdur Süyüm barıdın hazret-i Osman-ı hayâdur Törtünçi Ali haydâr hem şîr-i Hudâdur Miraç tüni Hakk anga berdi mey-i vahdet Yüz şükr Hudâ bizi kılıpdur anga ümmet348 (298/2246) 6.2.3. Hz. Ali İncelediğimiz 19. yüzyıl dîvânları içerisinde Hz. Ömer ve Hz. Ali’nin isimlerinin veya sıfatlarının beraber ve müstakil olarak zikredildiği bir şiire veya bir beyite rastlamadık. 345 Stojanovska, Bahrî Dîvânı ve İncelemesi, S. 280. 346 Elaldı, Nazîf Hayatı, Eserleri, Edebî Şahsiyeti ve Dîvânı’nın Tenkidli Metni, 229. 347 Ali Ata, Süleyman Şâdî Dîvânı’nın Tahlili (Van: Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2021), 22. 348 Fatih Öztürk, Üveysî Dîvânı: Edebiyat ve Dil İncelemesi (Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2020), 579. 119 Hz. Ali şiirlerde genelikle diğer halîfeler ile anılmıştır. Haydar ve Murtazâ sıfatları, ilmi ve velâyeti gibi özellikleri ile zikredilmektedir. Ebû Bekr ʿÖmer ʿOsmân ʿAliyyü’l-Murtazâ’yı hem Ana yoldaş idüben dü cihânda yâr-i dâr eyler349 (1/16) Ebûbekr ü ʿÖmer ʿOsmân’a rehber Veliyy-i Murtazâsın yâ Muhammed350 (2/6) Hakîkat gevheri nûr-ı Muhammed dînüm îmânum Ebû Bekr u ‘Ömer ‘Osmân u Haydar Şah-ı devrânum351 (G. 231/1) Ulûm-i zâhir ü bâtın rumûz-ı evvel ü âhir Ebû Bekr ü Ömer Osmân u Haydarla olup i'lân352 (K. 17/11) Fedâkar ol yolunda hânedân-ı âl-i Tâhâ’nın Ebûbekr ü ‘Ömer ‘Osmân u Haydar çâr erkânın353 (G. 193/2) Güneh-kârım eğerçi bendesiyim 349 Doğan, Mestî Dîvânı Metin İnceleme, 75. 350 Uğurlu, Baba Hüsnî ve Dîvânı, S. 266. 351 Fuat Asım Arvas, Seyyid İsmail Hakkı(Mislî) Dîvânı (Edirne: Trakya Üniversitesi , Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010), 315. 352 Duman, Fâzıl Dîvânı, 47. 353 Duman, Fâzıl Dîvânı, 383. 120 ʿÖmer ʿOsmân Aliyyü’l-Murtazâ’nın354 (G. 67/3) 6.3. Diğer Kişilikler 6.3.1. Veysel Karâni Üveys el-Karanî, Anadolu halk kültüründe Veysel Karanî diye anılmaktadır. Hayatı hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Rivâyetlere göre Veysel Karanî Yemen’de deve çobanlığı yaparak, hurma çekirdekleri toplayıp satarak geçimini sağlayan bir zâhiddi. Muhtemelen İslâm’ı anlatmak üzere Yemen’e giden müslümanlar vasıtasıyla İslâmiyet’i kabul etmiştir. Medine’ye gidip Hz. Peygamber’i ziyaret etme arzusuna rağmen yaşlı annesini bırakamamış, fakat daha sonra annesinden kısa süreliğine izin alıp Medine’ye gelmiş, ancak Resûl-i Ekrem’i o gün evde bulamadığından görüşememiş ve aynı gün Yemen’e dönmek zorunda kalmıştır. Muhtemelen annesinin vefatının ardından Kûfe’ye giden Veysel, Hz. Ömer’le görüşüp oradan Kûfe’ye geçmiştir. Bazı kaynaklara göre Hz. Peygamber vefatından kısa bir süre önce hırkasını çıkarıp Hz. Ömer’e ve Hz. Ali’ye vermiş, bunu Üveys el-Karanî’ye vermelerini söylemiş, onlar da Veysel’in Kûfe’ye yerleşmesinden sonra hırkayı ona götürmüştür.355 Hz. Ömer ve Veysel Kârânî arasında yaşanan bu olayı bazı şâirler dîvânlarında konu edinmişlerdir. Kıldı ihdâ ‘âşıkı Veys'e vasiyyet eyleyüp Hırkasın Fârûk u Hayder ile mahbûb-ı cemîl356 (Tarih 12/1) Bu şevket olmadı hîç Hakk’a mâniʿ 354 Mehmet Arslan, Leylâ Hanım Dîvânı (Ankara: Kültür Turizm Bakanlığı, 2018), 74. 355 Necdet Tosun, ‘’ Veysel Karanî’’, TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansioklopedisi.org.tr/veysel- karani( 14.06.2023) 356 Arslan, Şeref Hanım Dîvânı, 2018, 63. 121 Olup bir hırka ile nâna kâniʿ 357 (K. 5/IV-2) 6.3.2. Ebû Lü’lüe Fîrûz en-Nihâvendî Ebû Lü’lüe Fîrûz en-Nihâvendî, Hz. Ömer’i şehit eden kişidir. İncelediğimiz 19. yüzyıl dîvân şâirleri içerisinde Ali Emîrî, bir şiirinde Hz. Ömer’in şehadetinden bahsederken bu kişinin ismini anmıştır. Subh-ı kıyâmet olsa idi âh ol sabâh Tek etmeseydi bu işe bu lu’lu ictirâ358 (3/23) 357 Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı (Edisyon-Kritik), 42. 358 Arslan, Ali Emîrî Efendi ve Dîvânı, 128. 122 7. DİĞER 7.1. Râfızîlik Sözlükte terk etmek, bırakmak, ayrılmak anlamındaki rafz kökünden türeyen râfıza “bir fikir veya bir gruptan ayrılan kişi yahut topluluk” demektir. Çoğulu revâfız olmakla birlikte râfıza bazan “topluluk” mânasında da kullanılır Terim olarak Zeyd b. Ali’nin Emevîler’e karşı başlattığı isyan esnasında Hz. Ebû Bekir ve Ömer’i meşrû halîfe kabul ettiği gerekçesiyle kendisini terkeden ilk İmâmîler’i, ardından ilk üç halîfenin hilâfetini reddettikleri için bütün Şiî grupları, daha sonra da Şiî unsurları taşıyan bazı bâtınî grupları ifade eder.359 Râfızîler’in Hz. Ömer’i halîfe olarak kabul etmemelerini, Hz. Ömer’e buğz edenlerin kâfir olduğunu 19. yüzyıl dîvân şâirleri şiirlerinde birden fazla yerde zikretmiştir. Râfizî’nin rûz-ı mahşer hâli pek düşvâr olur Hem dahı dûzahda anın çevresi pür-nâr olur Zâtına tardiye eden lâyık-ı dîdâr olur Sâhib-i kuvvet mürüvvet hem necâbet andadır360 (29/10) Bu çâr merde zâhid kesr bakub râfiz-i fiʿl olma Muhabbetde kusûr itme vefâ-dârı ʿÖmerdir Hâ361 (K. ¼) Râfızî nice ola münkir o sultân-i dile Sîne-i mü‘mine her vechile îmân ʿÖmer362 (K. 10/6) 359 Mustafa Öz, “Râfizîler”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 2007), 34/396. 360 Canlı, Hâfız Ulvî Dîvânı, 164. 361 Maleky, Himmetzâde Ahmet Cezbî Dîvânı, 288. 362 Maleky, Himmetzâde Ahmet Cezbî Divanı, 58. 123 Koy ne derse desin ehl-i münâfık Buna bugz idenler olurlar zındîk Ol gün îmân idüp eyleyen tefrîk Hak ile butlânı Fârûkdur yâ hû363 (Mur. 285/8) Her kim ki bugz idüp iftirâ eder Tevbe itmez ise îmânsız gider Sapıdır yolunu gezer der-be-der Mûcib-i küfrân-ı Fârûkdur yâ hû364 (Mur. 285/12) Eclâf-ı teberrâda nedir bunca cehâlet Eylerler ʿÖmer Hazretine bugz u ʻadâvet Olurdı hemân sûret-i Fârûkʼda ẓâhir Ger ʻarz-ı cûd itse heyûlâ-yı ʻadâlet365 (182/1) Canımızdır hubb-ı Bu Bekr u ʿÖmer ʿOsmân ʿAlî Râfızî dirlerse bi’llahi’l-azim bühtân bize366 (K. 2/24) 363 Vergili, Hacı Hulûsî Baba Dîvânı, 2020, 445. 364 Vergili, Hacı Hulûsî Baba Dîvânı, 2020, 446. 365 Kalço, Manastırlı Sâlih Fâik ve Dîvânı, 241. 366 Adem Altay, Hâmî Dîvânı (Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2008), 119. 124 7.2. Hz. Ömer’in Mührü Hz. Ömer’in hayatına baktığımızda onun uhrevî yanının olduğunu, nefis mücâdelesi verdiğini ve Allah rızâsını ön planda tuttuğunu görürüz. Onun hayatını anlatan bazı kaynaklarda bir rivâyet göze çarpar. Hz. Ömer, bu hayatın geçiciliğini hatırda tutup, hesap verme kaygısında olacak ki mührüne ‘’Ey Ömer, vaiz olarak ölüm yeter. ‘’ ibâresini yazdırdığı rivâyet edilir.367 İncelediğimiz dîvânlar içerisinde Musa Kâzım Paşa, dîvânında bu konuya telmihte bulunmuştur. Mevtdür âyîne-i vech-i hayât Anda egler hüsn ü kubhın kâ’inât Hem buyurmış Kâzım ol hayrü’l-beşer “Mevt kâfi vâ’izündür yâ ‘Ömer368 (Mes. XVI/10-11) 7.3. Cennetle Müjdelenmesi Hz. Ömer cennetle müjdelenmiş on sahâbiden biridir. Aşkî Mustafa bir beyit ile bu konuya telmihte bulunmuştur. Anun hakkında nâzil oldı Kurʿân Mübeşşer cennet olmışdı o merdân369 (K. 5/VI/2) 7.4. Şehâdeti 367 Fayda, “Ömer”, 34/46. 368 Bardakçı, Musa Kâzım Paşa (Hayatı-Sanatı ve Külliyatı), 805. 369 Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı (Edisyon-Kritik), 42. 125 Hz. Peygamber döneminden sonra iktidara gelen halîfeler arasında şehit edilen ilk halîfe, Hz. Ömer’dir. Hz. Ömer, 23 (644) yılı haccını eda edip Medine’ye döndüğü günlerde, Mugīre b. Şu‘be’nin Basra valisi iken edindiği kölesi Ebû Lü’lüe Fîrûz en-Nihâvendî, efendisinin kendisinden fazla ücret aldığını söyleyerek bunun azaltılmasını istemiştir. Halîfe onun demircilik, marangozluk ve nakkaşlık yaptığını öğrenince Mugîre’nin kendisinden aldığı ücretin fazla olmadığını bildirmiştir. Bunun üzerine Ebû Lü’lüe ertesi gün sabah namazında hançerle Hz. Ömer’i yaralamıştır ve Hz. Ömer üç gün sonra vefât etmiştir.370 Hz. Ömer’in şehâdeti, 19. yüzyıl dîvân şâirleri tarafından birden fazla beyitte konu edinilmiştir. Şiirlerde bu konu genelikle Hz. Ömer’in şehâdetinin yüceliğine vurgu yapılarak zikredilmiştir. Gubâr-ı pâyının ‘aşkı sana kâfîdir ey Şevkî Şehâdet bezminin bir dânesi Fârûk-ı ekberdir371 (58/5) Tîg-ı zullâme ile çekdi şehâdet meyini Şühedâ zümresinin eşref-i serdârı ʿÖmerdir372 (G. 57/4) Ta ki tokundu hançeri cevr-i kazâ dirîg Kan agladı her işideni bu cinâyeti Bu hâkdâne sefîri ol şehsüvâr hayf Lâhûtiyâne idi sefer kıldı rahmeti Hakk’ın bu işde hikmeti var şübhesiz Reşîd 370 Fayda, “Ömer”, 34/46. 371 Tezcan, Şevkî İbrahim Efendi Dîvânı, 145. 372 Çakır, Rîzî Dîvânı( İnceleme-Metin), 87. 126 Cennetde oldı rifʿati bâʿis-i şehâdeti Bâkî hemîşe ʿadl ile nâm-ı mukarrebi Fânî degil himmet u ikdâm u gayreti373 (K. 2/20-23) Olupdur cilve-gâhı kurb-ı Rahmân Şehâdet sancagın evvel açan cân374 (K. 5/VI-3) Ey dîn yolunda câmiʿ içinde olan şehîd Eyler iken namâzı cemâʿat ile edâ Subh-ı kıyâmet olsa idi âh ol sabâh Tek etmeseydi bu işe bu lu’lu ictirâ375 (3/22-23) 373 Söylemez, Reşîd Paşa Dîvânı, 40-41. 374 Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı (Edisyon-Kritik), 42. 375 Arslan, Ali Emîrî Efendi ve Dîvânı, 128. 127 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 19. YÜZYIL DİVANLARINDA HZ. ÖMER İÇİN MÜSTAKİL ŞİİR YAZANLAR VE ÇÂR-YÂR-I GÜZÎN İÇİNDE HZ. ÖMER 1. HZ. ÖMER İÇİN MÜSTAKİL ŞİİR YAZANLAR 19. yüzyıl Türkçe dîvânlarında Hz. Ömer’e 19 şâir tarafından müstakil şiir yazılmıştır. Yazılan bu müştakil şiirler, 19. yüzyıl şâirlerinin Hz. Ömer’i hem dîvânlarında özel olarak ve sıklıkla ele aldıklarını hem de Hz. Ömer sevgisini taşıdıklarını göstermektedir. İncelediğimiz dîvânlar içerisinde Ali Emîrî, Aşkî Mustafa, Bahrî, Benderli Cesari, Fâik Ömer, Giritli Hilâlî, Hacı Hulûsi Baba, Hâfız Ulvî, Hâtif, Himmetzade Ahmed Cezbi, Keçicizâde İzzet Molla, Manastırlı Sâlih Fâik, Necmî, Râci, Reşîd Paşa, Rızî, Selâmî, Sivaslı Gulâmi, Şevki İbrahim Efendi; Hz. Ömer’e müstakil şiir yazanlardır. 19. yüzyıl dîvânları içerisinde Hz. Ömer için kaleme alınan müstakil şiirler methiye türündedir. Ancak bazı şâirlerin şiirleri için na’t ve menkabet kelimelerini kullandıkları görülmüştür. Aşkî Mustafa ve Ali Emirî Hz. Ömer’e na’t yazdığını belirtmiştir. Keçicizâde İzzet Molla ise şiirine ‘’Menkabet Hz. Ömer’’ başlığını atmıştır. Hatif ise şiirinin ilk mısrasında ‘’ Başla ey kilk-i hüner menkabet-i Fârûk’a’’ ifâdesini kullanmıştır. Emine Yeniterzi, dört halîfeyi öven şiirleri de na’t olarak tanımlamıştır.376 Ahmet Kartal, dört halîfe övgüsünde yazılan şiirlerde na’t, medh, sıfat, menkabet, vasf ve zikr kelimelerinin kullanıldığı ifâde etmiştir377 1.1. Ali Emîrî 376 Emine Yeniterzi, Türk Edebiyatında Na’tlar (Ankara: TDV Yayınları, 1993), XIII. 377 Kartal, Doğunun Uzun Hikayesi Türk Edebiyatında Mesnevi, 122. 128 Ali Emîrî Dîvânı’nda ‘’Hazret-i ʿ Ömer‘ül Fâruk Efendimiz hakkında’’ başlıklı 3. naʿt Hz. Ömer hakkında yazılmıştır. Aruz vezninin ‘’Mef’ûlü Fâ’ilâtü Mefâ’îlü Fâ’ilün’’ kalıbındadır. 31 beyitten oluşmaktadır. Naʿt içerisinde 13-17. beyitler arasında Ali Emîrî tarafından Hz. Ömer’e ait olduğu söylenen bir şiir bulunmaktadır. Şâir tarafından bu 5 beyitlik şiir tercüme edilip ‘’Tercüme-i Fakîr’’ başlığıyla başlıklandırılmıştır. Naʿt uzun olması sebebiyle birden çok özelliği ile Hz. Ömer’i anlatmaktadır. Bu şiirde Hz. Ömer’in hayatına ve mânevî özelliklerine dair birden fazla konuyu ve Ali Emîrî’nin Hz. Ömer sevgisini yoğun olarak yaşadığını görmekteyiz. Naʿtta Hz. Ömer’in Hz. Peygamber’in yârı, evliyânın kutbu olduğu, hak ile bâtılı ayırmadaki yüceliği, halîfeliği, adâleti ile dünyaya düzen vermesi, eşkiyâları kısa süre içinde yok etmesi, evlâdı bile bir kusur etse onu cezâlandıracağı, 10 yıllık halîfeliği boyunca fetihlerdeki başarısı ve şehâdeti gibi konular zikredilmiştir. Yâr- i Muhammed-i ʿArabî kutb-ı evliyâ Fârûk- ı aʿzam âyet-i kübrâ-yı Kibriyâ Yaʿnî cenâb-ı ʿumde-i ʿuzmâ-yı Müslimîn Sultân-ı bî- nazîr-i ʿavâlim cihân-küşâ Sertâc-ı enbiyânın ikinci halîfesi Nûr-i çerâg-ı mescid ü mihrâb-ı kibriyâ Fettâh-ı bî- misâl-i cihân Hazret- i ʿÖmer Keşşâf-ı müşkilât-ı zâfer rûh-ı etkiyâ Verdi cihâna ʿadl ile bir intizâm-ı tâm 129 Az bir zamân içinde ʿadîm oldu eşkiyâ Hayretde kaldı rûy-ı zemîn halkı ser-be-ser Yâ Râb nedir bu himmet ü ikdâm u ağniyâ Yâ Râb nedir bu gayret-i bî- misl ü bî- nazîr Yâ Râb nedir bu kudret ü bu ʿadl u ittikâ Etseydi nûr-i dîdesi evlâdı bir kusûr Rahm eylemez verir idi şerʿan ağır cezâ On yıl içinde fâtih-i nısf- ı cihân olan Fârûk- ı aʿzâmı ne sanırsın a bî-vefâ Ehliyyet anda himmet ü ʿulviyyet andadır Nûr-ı kerâmet andadır ey şahs-ı bî-hayâ Sebb eylemek sezâ mıdır ol ʿâl-i serveri Gelmiş mi bir de ʿâleme bir öyle pîş-vâ ʿAdl ü kerem-i mücessem sultan-ı dîn iken Bu nazm-ı pâki yâd edib eyler idi bana 130 Nazm-ı Hazret-i ʿÖmer i Tercüme-i Fakîr İmkânı her ne mertebe mümkünse ol kadar Etdi bu nazmı tercüme bu ʿabd- i pür-hatâ Ey nâle- i nedâmet-i ʿabdi seven Hudâ Ey cümle derd ü ʿillete nice eyleyen devâ Gözler uyur benim gözüme uyku girmez âh Bâbında ağlârım gece vakti edib ricâ Her bir günâhı işlemişim gerçi ben fakat Bir bilmişim cenâbını ey ferd-i zü ‘l-ʿatâ Kesmem ümîdimi der-i lutfundan ey Rahîm Senden olur olursa bana çâre-i rehâ Bakma benim kusûruma rahm u ʿinâyet et Ey ʿafvı ʿabdine çok olan zât-ı kibriyâ Gördün mü ey gözüm kim imiş Hazret- i ʿÖmer Şetme sezâ mı öyle böyle şehen-şâh-ı bî-riyâ Her zerresî ʿÖmer çagırır cism-i zârımın 131 Hâk eylese vücûdumu tâhûne-i kazâ Ey dîn içinde eyleyen ikmâl-i ʿArab’ın Ey pâdişâh-ı kişver-i yektâ-yı ittikâ Ey dîn yolunda câmiʿ içinde olan şehîd Eyler iken namazı cemâʿat ile edâ Subh-ı kıyâmet olsa idi âh ol sabâh Tek etmeseydi bu işe bu lu ‘lu ictirâ İslâm’a oldu her ne kim oldıysa ey dirîg Etdi ʿÖmer ʿazîmet-i lâhût-i Kibriyâ İşte o günden oldu ʿayân rûy-ı ihtilâ İşte o günden etdi telâtum yem-i belâ On yıl kadar daha yaşasaydı eğer ʿÖmer Dünyâyı kaplamışdı bütün nûr-ı ihtidâ Ey pertev-i velâyet ile âfitâb-ı dîn Ey cevher-i kerâmet ile nûr-ı ıstıfâ 132 Ey himmet-i ʿadâlet ile şems-i maşrikayn Ey kudret-i hilâfet ile tâc-ı etkiyâ Bî-çâredir sitemzededir dil-figendedir Bu pür-güneh Emîrî-i bî-şerm ü bî-hayâ Meydâna geldiginde hisâb u kitâb-ı Hak Maglûb-ı pençe-i elem oldukda akviyâ Bu abd-i müznib-i elem-efzâya kıl meded Ahvâl-i rüstahîzden et lutf ile rehâ378 Ayrıca Ali Emirî dîvânı içerisindeki 19. münâcaat ‘’Hazret-i ʿÖmerüʿl-Fârûk radiyallâhu taʿâla ʿanh efendimizin mümkün mertebe Fârûk tercüme-i münâcât-ı ʿâlîleridir.’’ başlığını taşımaktadır. Aruz vezninin ‘’Mef’ûlü Fâ’ilâtü Mefâ’îlü Fâ’ilün’’ kalıbında kaleme alınmıştır. 5 beyitten oluşmaktadır. Ey nâle- i nedâmet- i ʿabdi seven Hudâ Ey cümle derd ü ʿillete nice eyleyen devâ Gözler uyur benim gözüme uyku girmez âh Bâbında aglarım gece vakti edip ricâ 378 Arslan, Ali Emîrî Efendi ve Dîvânı, 125-129. 133 Her bir günâhı işlemişim gerçi ben fakat Bir bilmişim cenâbını ey ferd-i zü ́l-ʿatâ Kesmem ümîdimi der-i lutfundan ey Rahîm Senden olursa ancak olur çâre-i rehâ Bakma benim kusûruma rahm u ʿinâyet et Ey ʿafvı ʿabdine çok olan zât-ı Kibriyâ379 1.2. Aşkî Mustafa Aşkî Mustafa, dîvânında ‘’Der-Naʿt-ı ʿÖmer el-Fârûk Radıyallahu ʿAnhu’’ başlıklı bir naʿt kaleme almıştır. Uzun bir naʿt olması sebebiyle Hz. Ömer’in hayatına dair birden fazla olay konu olarak işlenmiştir. Aşkî Mustafa, Hz. Ömer’i basireti, adâleti, şecâati, İslâm’a katkıları, ordu komutanlığındaki başarısı, kerâmet sahibi olması gibi konularda methetmiştir. Hz. Ebû Bekir, şiirde sıddîk lâkâbı ile anılmıştır. Hz. Ömer’in Hz. Ebû Bekir ve Hz. Peygamber’in yârı olduğu zikredilmiştir. Şâir, Hz. Ömer’in gölgesinden şeytanın kaçmasını, hilâfetini, şehâdetini, cennetle müjdelenmesini, görüşlerinin âyetlerle onaylanmasını, Kur’an’a tabî oluşunu, ikinci halîfe olmasını şâirâne bir üslup ile kaleme almıştır. ʿÖmerdir ʿizz-i İslâm u gazanfer ʿÖmer basarıyla ceyşe rehber O sıyt ile guzât oldı muzaffer Tecellî-i celâle şöyle mazhar Kerâmatı güneşden dahı ezher ʿAdâlet kişverinde şâh-ı server ʿÖmerdür Hazret-i Fârûk-ı ekber 379 Arslan, Ali Emîrî Efendi ve Dîvânı, 266. 134 ʿÖmerdür yâr-ı sıddîk-ı Peyember Şecâʿat meydânında bir Nerîmân Kusûr-ı kaysar u kisrâyı yeksân Nice küffâr-ı bî-dîn itdi imân Firâr eylerdi görse anı şeytân Muvâfık-rây-ı pâke baʿzı Yezdân İderdi câ-be-câ inzâl-i Furkân ʿÖmerdür Hazret-i Fârûk-ı ekber ʿÖmerdür yâr-ı sıddîk-ı Peyember O zât-ı pâkedür çesbân hilâfet Felek burcında o şems-i ʿadâlet Velîler serveri sâhib-kerâmet Resûl-i Ekrem’e sıdk u sadakat Ana mahsûs idi gûyâ bu hâlet Severdi anı hem Fahr-ı risâlet ʿÖmerdür Hazret-i Fârûk-ı ekber ʿÖmerdür yâr-ı sıddîk-ı Peyember Odur şiddet ile Kurʿân’a tâbiʿ Esâs-ı küfr ü zulm oldı kâmıʿ Bu şevket olmadı hîç hakka mâniʿ Olup bir hırka ile nâna kâniʿ Nehârı halk ile şeb hakka râkiʿ İki ʿâlem musahhar oldı vâkıʿ ʿÖmerdür Hazret-i Fârûk-ı ekber ʿÖmerdür yâr-ı sıddîk-ı Peyember Nazar-endâz olup hışm ile mihre Siyâh oldı o saʿat rûy u çehre Su gibi hükmi cârî berr u bahre 135 Cihân münkâd olurdı tîg-ı kahre Ne gelmiş ne gelür misli bu dehre Nazîrin görmemiş sor mâh u mihre ʿÖmerdür Hazret-i Fârûk-ı ekber ʿÖmerdür yâr-ı Sıddîk-ı Peyember Vezîr-i sâni-i mahbûb-ı Yezdân Zacîʿ-i Ahmed ü sıddîk-ı Sultân Anun hakkında nâzil oldı Kurân Mübeşşer cennet olmışdı o merdân Olupdur cilve-gâhı kurb-ı Rahmân Şehâdet sancagın evvel açan cân ʿÖmerdür Hazret-i Fârûk-ı ekber ʿÖmerdür yâr-ı sıddîk-ı Peyember Bu remz-i pâki hûş-gûş eyle yâ hû Hüseyn-i Kerbelâ’ya pîşrev o Bu cân virdi münâfık virmedi su Mukaddem ceyş-i sıbteyn oldı dil-cû Bilürdi vakʿa keşfiyle hûb-rû Anunçün ibtidâ mülhak olan bu ʿÖmerdür Hazret-i Fârûk-ı ekber ʿÖmerdür yâr-ı sıddîk-ı Peyember ʿİnân-ı hâmeni çek virme ruhsat O bahs-ı dil-güdâzâ virme fursat Mübeşşer gerçi bu yüzden hakîkat Ne mümkün vasf-ı pâkin serde kudret Anun vassâfı Hak Şâh-ı nübüvvet Garaz ʿAşkî gedâya eyle nusret ʿÖmerdür Hazret-i Fârûk-ı ekber ʿÖmerdür yâr-ı sıddîk-ı Peyember 136 ʿÖmerdür vâris-i ʿilm-i nübüvvet ʿÖmerdür kân-ı şefkat pür-mürüvvet Fakîr ü bî-nevâya eyler ülfet Zaʿif ü ʿâcize eylerdi şefkat Nice bî-keslere eylerdi hizmet Zamânında olup âsûde ümmet ʿÖmerdür Hazret-i Fârûk-ı ekber ʿÖmerdür yâr-ı sıddîk-ı Peyember380 1.3. Bahrî 19. yüzyıl dîvân şâiri Bahri’nin dîvânında 294 şiir yer almaktadır. Bu şiirlerden 131. şiir Hz. Ömer’e yazdığı müstakil methiyedir. 5 kıtadan oluşmaktadır. İkinci mısranın ve her kıtanın sonunda ‘’Fârûk-ı ekberdir gönül’’ ifâdesi tekrar etmektedir. Bahri bu şiirinde Hz. Ömer’in adâletine vurgu yaparken ona uyulması gerektiğini uymayanların isyankâr olacağını ifâde etmiştir ve Hz. Ömer’i dinin ışığı, hikmet ehlinin tâcı gibi ifadelerle överken onun İslâm diniyle kâim olduğunu ve sığınılacak yer olduğunu zikretmiştir. Eyleyen meydân-ı ʿadli ser-te-ser Rûşenâ Fârûk-ı ekberdir gönül Cân ü dilden zevk ile kılan Cân fedâ Fârûk-ı ekberdir gönül Çün sirâc-ı dîn-i Ahmeddîr ʿÖmer Hem de tâc-ı ehl-i hikmetdir ʿÖmer 380 Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı (Edisyon-Kritik), 41-43. 137 Şüphesiz hâdî-i rahmetdir ʿÖmer İhtidâ Fârûk-ı ekberdir gönül Eyle gel ol şâh-ı ʿadle bendelik Bulasın her bir nefesde zindelik ʿÂkil isen itme gel sergeştelik Muktedâ Fâruk-ı ekberdir gönül Kâim oldı şerʿ-i Ahmedle o şâh Hem de oldı cümle İslâm’a penâh ʿAşkına kıl câna dilin âh agâh Mehlikâ Fârûk-ı ekberdir gönül Ol durur ahyâr-ı ümmet bî-riyâ Hem de anda ʿadl olupdur mâ-verâ Dâ’imâ söyler bu beyti Bahriyâ Cûd u ʿatâ Fârûk-ı ekberdir gönül381 1.4. Benderli Cesârî Benderli Cesârî, dîvânında ‘’Medh-i Hazret-i ʿÖmer Fârûk’’ başlığı ile Hz. Ömer’e methiye yazmıştır. Dîvândaki 5. methiyedir. Şiir aruz vezninin ‘’Fe`ilâtün Fe`ilâtün Fe`ilâtün Fe`ilün’’ kalıbındadır ve 7 beyitten oluşmaktadır. Benderli Cesâri, Hz. Ömer’i Fârûk lakâbı ile zikrederken ona karşı sevgisinden, Hz. Ömer’in dinin hükümlerini yerine 381 Stojanovska, Bahrî Dîvânı ve İncelemesi, 174-175. 138 getirmesinden, devrinde kimseye zulüm edilmemesinden, Müslüman olduktan sonra İslâm’ın onunla kuvvet bulmasından, dilde vasıflarının açıklanmasından, şöhretinin dünyâda yaygın olmasından, cömertliğinden bahsetmiştir. Severüz cân ile her-bâr ʿÖmerü’l-Fârûk’ı İderüz dilde biz ezkâr ʿÖmerü’l-Fârûk’ı Şerʿ-i ahkâm-ı Rasûl’i güzel icrâ itdi Cümle halk eylediler yâr ʿÖmerü’l-Fârûk’ı Devr-i ʿadlinde anun kimseye zulm olmadı hīç Bilürüz hâsılı dīndâr ʿÖmerü’l-Fârûk’ı Buldı kuvvet hem anun ile cünûd-ı İslâm Kıldı Hak server [ü] sâlâr ʿÖmerü’l-Fârûk’ı Dilde evsâf[ı] beyân nâm[ı] cihânda memlû Bilmedük kimse mi var hem ʿÖmerü’l-Fârûk’ı Öyle bir kân-ı kerem ehl-i sehâdandur ol Kıldı Hak zer gibi mi’yâr ʿÖmerü’l-Fârûk’ı Ey Cesârī ne ki var remz-i me`ânîden eser Didiler vâkıf-ı esrâr ʿÖmerü’l-Fârûk’ı382 1.5. Fâik Ömer Fâik Ömer Dîvânı’nın 18. kasidesi ‘’Vasf-ı Şerîf-i Ömerü’l-Fârûk Radıyullahu Anh’’ başlıklı methiyedir. Aruz vezninin ‘’Mefâ’îlün Mefâ’îlün Mefâ’îlün Mefâ’îlün’’ 382 Akkuş, Benderli Cesârî’nin Dîvânı ve Dîvânçesi, 340. 139 kalıbında kaleme alınmıştır. 7 beyitten oluşmaktadır. ‘’Fârûk -ı aʿzamdır’’ terkibiyle kastedilen Hz. Ömer’dir. Methiyede farklı yönlerden Hz. Ömer tanımlamaları yapılmıştır. Adâletine vurgu vardır. Tasavvûfî terimlerin kulllanıldığı görülmektedir. Hz. Ömer’in İslâm’ katkısı ve Hz. Peygamber’in gazâlardan yanından ayrılmaması gibi konular işlenirken Hz. Ömer’in zâhirî ve bâtınî özellikleri de zikredilmiştir. ʿAdâlet mesnedinin serveri Fârûk -ı aʿzamdır Hilâfetle velâyet mazharı Fârûk-ı aʿzamdır Sebak-bahş-ı şeh-i İslâmiyândır ol ʿadâletle Şeríʿatle hükûmet rehberi Fârûk-ı aʿzamdır Tılısm-ı kudret -i hakdır vücûdı sırr-ı Mevlâ’dır Künûz-ı genc-i hikmet gevheri Fârûk-ı aʿzamdır Habîb-i ekremin zî -mahremi bir sevgili yârı Gazâlarda refâkat yâveri Fârûk-ı aʿzamdır Muʿîn oldı duʿâ -yı Fahr-i ʿÂlemle o İslâm’a Gazânın istimâlet-perveri Fârûk-ı aʿzamdır Şeríʿatle hakíkat cemʿ olubdur zât-ı pâkinde Velâyet ʿırzının gerçek eri Fârûk-ı aʿzamdır Bu Fâik mücrimindir nâm -daşı ol kerem-kâní 140 Tereddüdsüz şefâʿat âveri Fârûk-ı aʿzamdır383 1.6. Giritli Hilâlî Giritli Hilâlî dîvânındaki 57. gazel Hz. Ömer’e yazılmış bir methiyedir. Bu şiir, şâirin Hz. Ömer sevgisini yoğun olarak yaşadığını göstermektedir. Ey şehâ Mecnûnuyum hem cân emânımdır(?) ʿÖmer Kıl kerem ana safâ ver şâdmânımdır ʿÖmer Ben muhabbet bahrine saldım gönül zevrâkını Rûzgâr el vermedi sabr eyle gel şâhım ʿÖmer Gülşen-i ʿâlemde sen serv-i revânım var iken Gayrıya bakmak olur mu tende cânımdır ʿÖmer Gönlümün tahtındaki şâh-ı cihânımdır benim Sen dahi gel kâmet-i bâlâ-yı envârım ʿÖmer Gönlünü engine salma et Hilâlîde karâr Bak ki bu dâr içre bizden gayrı bir deyyâr ʿÖmer384 1.7. Hacı Hulûsî Baba Hacı Hulûsî Baba Dîvânı’nın 285. şiiri Hz. Ömer’e yazılmış bir methiyedir. 13 kıtadan oluşmaktadır. Şiirde Hz. Ömer’in Kur’an’ı Kerîm’i dinleyip Müslüman olması , âdil, cesur, cömert oluşu, müşrikleri korkutması, şeriati ortaya çıkarması, hutbe ve ezan okutması, ‘’Yâ Sâriye’’ hâdisesi gibi konular işlenmiştir. İslâm pehlivanı, dinin 383 Büyükkaya, Fâik Ömer ve Dîvânı(Karşılaştırmalı Metin-İnceleme), 84-85. 384 Bilgi, Giritli Hilâlî Dîvânı, 107. 141 kahramanı, Allah’ın ihsânı nitelemeleriyle methedilirken Hz. Ömer’e buğz edenlerin zındık olacağı zikredilmiştir. ‘’Benden sonra Peygamber gelseydi Ömer’’ olurdu hadîsine de iktibas vardır. Mescid-i Cinnî’den varıp çıkaran O Fahr-i cihânı Fârûkdur yâ hû Anda kabûl iden işidip Kur’ân Sıdk-ile îmânı Fârûkdur yâ hû ʿÂdildir şecîʿdir hem dahı sahî Diyem bir kaçını dinle ey ahî Müşriki korkudup sındıran dahı Bû-cehil şeytânı Fârûkdur yâ hû Getirmiş müşrike hisâbsız belâ Korkarlar isminden kâfirler hâlâ Dîni kabûl idenlerden evvelâ İslâm pehlivânı Fârûkdur yâ hû Dil-âverler zümresinde sınıfı Meydân-ı ricâlde meʿâli târifi Zâhire çıkaran şerʿ-i şerîfi Dînin kahramânı Fârûkdur yâ hû 142 Îmân eylemişdir tâ rûz-ı ezel Sad hezâr kâfire gelmişdir bedel Minber-i İslâm’da okutan evvel Hutbeyi ezânı Fârûkdur yâ hû Eger benden sonra gelse peygamber Buyurmuş Mustafâ le-kâne ʿÖmer Dînimi anınla kıl Hak muʿammer Denilmiş hakkında Fârûkdur yâ hû Hak-ile bâtılı temyîz itmege Seyfini sert idüp hem tîz itmege Dîn-i Habîb’i ʿazîz itmege Hudâ’nın ihsânı Fârûkdur yâ hû Koy ne derse desin ehl-i münâfık Buna bugz idenler olurlar zındîk Ol gün îmân idüp eyleyen tefrîk Hak-ile butlânı Fârûkdur yâ hû Medîne’den yâ Sâriye buyuran ʿIrâk’da ser-ʿaskerine duyuran 143 Taga çık arkadan geliyor düşmân İden bu iʿlânı Fârûkdur yâ hû Hilâfet tâcını serine uran ʿAdâlet seyfini beline saran Minberden bir nidâ ile kurtaran Cünd-i Müslümân’ı Fârûkdur yâ hû Tutmaz mı destini kadrin bilenin Aglayıp her dâ’im çeşmin silenin Ehl-i sünnet ve’l-cemâʿat olanın Emîr-i mîrânı Fârûkdur yâ hû Her kim ki bugz idüp iftirâ eder Tevbe itmez ise îmânsız gider Sapıdır yolunu gezer der-be-der Mûcib-i küfrânı Fârûkdur yâ hû Giceler subha tâ bîdâr imiş bu Gice gün dört sâʿat itmemiş uyku Hulûsî’nin münkir ehline karşu Kolunun kalkanı Fârûkdur yâ hû385 385 Vergili, Hacı Hulûsî Baba Dîvânı, 2020, 444-446. 144 1.8. Hâfız Ulvî Hâfız Ulvî dîvânının 29. şiiri Hz. Ömer’e yazılmış bir methiyedir. 12 kıtadan oluşmaktadır. Aruz vezninin ‘’Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilün’’ kalıbında kaleme alınmıştır. Hâfız Ulvî, Hz. Ömer’i ismiyle zikretmesinin yanı sıra onu ‘Fârûk’ lâkâbı ve ‘Emîre’l-Mü’minîn ünvânı ile de anarak birçok yerde manevî özellikleri ile övmüştür. Methiyede Hz. Ömer’in heybetine vurgu yapılarak şeytanın Hz. Ömer’den kaçtığı zikredilmiştir. Şiirde Hz. Ömer’in Hz. Peygamber ile sıklıkla beraber anıldığı görülür. Hâfız Ulvî, Hz. Peygamber’in Hz. Ömer hakkında söylediği ‘’Benden sonra Peygamber gelseydi Ömer olurdu’’ hadîsine telmihte bulunmuştur. Hz. Ömer’in Hz. Peygamber’in torunuyla evlenmesi, Hz. Fâtıma’ya damat olması, Hz. Peygamber’in iltifâtına mazhar olması gibi konular da işlenmiştir. Bunun yanı sıra Müslüman olmasıyla ilgili bir rivâyetten zikredilirken halîfeliğinden ve Râfızîler’den de bahsedilmiştir. Âsumân-ı dîn-i İslâm’in mehi oldu Ömer Sâhib-i kuvvet mürüvvet hem saâdet andadır Olamaz kimse mukâbil heybetinden havf ider Sâhib-i kuvvet mürüvvet hem mehâbet andadır Ursa ger gürzün zemîne deprenir arz u semâ Pehlevânân-ı felek gelse vü tursa bir yana İçlerinden hîç birisi turamaz karşı ana Sâhib-i kuvvet mürüvvet hem salâbet andadır Bir nazar etdi gazab ile karardı afitâb Zulmet içre kaldı âlem gördü bunu pîr ü şâb Bakmasa rahm ile kalırdı ilâ yevmi’l-hisâb Sâhib-i kuvvet mürüvvet hem kerâmet andadır Zât-ı pâki ile oldu dîn-i İslâm âşikâr Mecmu’-ı a’dayı etdi turresiyle târmâr Görse anın vechini eder şeyâtîn hep firâr 145 Sâhib-i kuvvet mürüvvet hem şecâat andadır Nûr-ı İslâmdır o sultân böyle demiştir Resûl Sû-i kasd ile Rasûl’ün bezmine kıldı duhûl Gördügü dem Mustafâ’yı etdi İslâm’ı kabûl Sâhib-i kuvvet mürüvvet hem ferâset andadır Dedi benden sonra peygamber kılaydı ol ilâh Hazret-i Fârûk olur idi nebî bî-iştibâh Var hayâl et sen kimdir ol âlî-penâh Sâhib-i kuvvet mürüvvet hem şerâfet andadır Duhterini çün tezevvüc kıldı Fahr-i Kâinât Lâ-cerem etdi Muhammed ol velîye iltifât Kim severse ol şehi bulur Cehennemden necât Sâhib-i kuvvet mürüvvet hem sıyânet andadır Hazret-i Zehrâ’ya dâmâd oldu ol sâhib-i kerem İki yüzden eyledi kurb-ı Nebî-i Muhterem Sonra İslâm’a halîfe oldu ol âlî-himem Sâhib-i kuvvet mürüvvet hem siyâdet andadır Hak Teâlâ kıldı Kur’ân’da anın adlin beyân Şol kadar ʿadl eyler idi ki olur kâsır zebân Görmemişdir mislini ol serverin çeşm-i cihân Sâhib-i kuvvet mürüvvet hem adâlet andadır Râfizî’nin rûz-ı mahşer hâli pek düşvâr olur Hem dahı dûzahda anın çevresi pür-nâr olur Zâtına tardiye eden lâyık-ı dîdâr olur Sâhib-i kuvvet mürüvvet hem necâbet andadır 146 Eyledi bâtıl ile hakkı o server çünki fark Dedi anunçün ana fârık ehl-i garb u şark Kıldı hep a’da-yı İslâm’ı ʿadem bahrine gark Sâhib-i kuvvet mürüvvet hem diyânet andadır İbtidâ oldur mülakkab yâ Emîre’l-Mü’minîn Ol velî-i ekber ile buldu kuvvet ehl-i dîn Rûz-ı mahşer umaram ki Ulviye ola mu’în Sâhib-i kuvvet mürüvvet hem semâhat andadur386 1.9. Hâtif Hâtif, Hz. Ömer için mesnevî nazım şekliyle bir methiye kaleme almıştır. 10 beyitten oluşmaktadır. İlk beyitte geçen menkabet kelimesi ile methiye yazdığını ifâde etmiştir. Şiirde Hz. Ömer genellikle mânevî özellikleri ile övülmektedir. Başla ey kilk-i hüner menkabet-i Fârûk’a Çıksun âvâze-i evsâfı anun ayyûka Bendesi olmuş idi şâh-ı cihân-ârânın Hizmet-i lâzımesiçün o kad-i tûbânın Menbaʿ-ı feyz ü kerem hâzin-i ilm ü irfân Hâk ile mâye-i iksîri iderdi yeksân Ana leşker-keş-i ebrâr dinür ise sezâ Niçe ta’dâd olunur itdigi âlemde gazâ Tâb-ı tîgiyle gelür ehl-i Kureyş feryâda Cân atar kendilerin itmek içün âzâde 386 Canlı, Hâfız Ulvî Dîvânı, 162-164. 147 Dehşetinden niçesi terk-i diyâr eylediler Dîn-i İslâm’ı kabûl itmegi ‘âr eylediler Fitne yayını çeküb dâmenine itdi edeb Bilmesün fi'l-i kabîhim diyü Fârûk’ı ʿArab Kâf’dan Kâf'a anın hükmi olurdı cârî Bunu mümkin mi ehl-i hıred inkârı Âşikâr dâ'ire-i merkez-i kutb-ı aktâb Bildiler oldı halîfe ‘Ömer İbnü’l-Hattâb Vasf-ı pâkinde anın eyledi aczi vassâf Hâtifâ böyle lugat görmedi çeşm-i sahhâf387 (Mesnevi 3) 1.10. Himmetzade Ahmed Cezbi Himmetzade Ahmed Cezbi dîvânının birinci kasidesi Hz. Ömer ile ilgili bir methiyedir. ‘’Mefâ’îlün Mefâ’îlün Mefâ’îlün Mefâ’îlün’’ kalıbında kaleme alınmıştır. 5 beyitten oluşmaktadır. Hz. Ömer İslâm dininin kahramanı, adâletin kaynağı gibi ifadelerle methedilirken onun ikinci halîfe olduğu belirtilmiştir. Şâir, insanları Râfızîlik’ten uzak durmaları noktasında uyarırken Hz. Ömer’e muhabbet duyulması gerektiğini belirtmiştir. Methiyede dikkat çeken husus, Hz. Ömer’e ‘yâr-ı gâr’ denilmesidir. Bu sıfat Hz. Ebû Bekir ile anılan bir ifadedir ama kanaatimizce Hz. Ömer’in genel mânada Hz. Peygamber’e dost olması kast edilmiş olabilir. Habîbin yâr-i gârı hem hevâ-dârı ʿÖmerdir hâ ʿÖmerdir fark u farkullâh kafâ-darı ʿÖmerdir hâ ʿÖmerdir kahramân-i dîn-i Ahmed şâciʿ-i âdem 387 Önal, Hâtif, Hayatı, Edebî Kişiliği ve Dîvânı, 202-203. 148 ʿÖmerdir sâhib-i izhâr-ı dîn ârı(?) ʿÖmerdir hâ ʿÖmerdir nâʿil-i pûst-i şerîʿatda olup sânî ʿAdâlet menbaʿı sâhib-hüküm-kârı ʿÖmerdir hâ Bu çâr merdâna zâhid kem bakup râfiz-i fiʿl olma Muhabbetde kusûr itme vefâ-darı ʿÖmerdir hâ Habîbullâha makbûl intisâb ister isen Cezbî Muhabbet kıl Hudâ yetişür etvârı ʿÖmerdir hâ388 Himmetzade Ahmed Cezbi Dîvânı’nın onuncu kasidesi ‘’Hazret-i ʿÖmeru’l-Fârûk Raziya’llâhu ʿAnhu’’ başlıklı bir methiyedir. Aruz vezninin ‘’Fâʿilâtün Fâʿilâtün Fâʿilâtün Feʿilün’’ kalıbında kaleme alınmıştır. 14 beyitten oluşmaktadır. Şiir teşbih sanatı yönünden zengindir. Şâir’in Hz. Ömer sevgisinin oldukça yoğun olduğunu görmekteyiz. Hz. Ömer’in her alandaki başarılarından söz edilse de onun adâletine vurgu yapılmıştır. Hz. Peygamber’in Hz. Ömer’i övmesinden ve lâkabının Fârûk olmasından da söz edilmiştir. Pertev-i şemʿ-i Hudâ mazhar-i ʿirfân ʿÖmer Mahrem-i sırr-ı Hudâ mahzen-i bürhân ʿÖmer Nûr-i kandîl-i Hudâ şaʿşaʿa-i mihr-i şeref Şems-i eflâk-i vefâ şuʿle-i meydân ʿÖmer Kulle-i kâf-ı hidâyet dahi ʿankâ-i tarîk Merd-i meydân-i ʿatâ server-i meydân ʿÖmer Dîn-i Ahmed’de odur eşcaʿ-i vâdî-i hüner Server-i cümle velî fâtih-i el’ân ʿÖmer 388 Maleky, Himmetzâde Ahmet Cezbî Divanı, 288. 149 ʿAlem-i tabl-ı nefîr sâhib-i vâdî-i gazâ Allah Allah hele her nusrete şâyân ʿÖmer Râfızî nice ola münkir o sultân-i dile Sîne-i mü‘mine her vech ile îmân ʿÖmer Rûhdur Fahr-i Cihân ten gibidir çâr-ashâb Her ʿuzuv üzre döner her tene cânân ʿÖmer Kangısın tarh idesin çâr ʿuzuvunun nazar it Çâr ʿunsûr gibidir ʿâleme sultân ʿÖmer Anı medh itdi Resûl Hazreti bî-pâyân Oldı gün gibi dü ʿâlemde nümâyân ʿÖmer ʿAdl ü dâd itmede yokdur ana akrân u bedel ʿAdl ü insâf ile de mihr-i dırahşân ʿÖmer Kesdi şemşîr-i gazâ ile ol ehl-i sanemi İki vechile mücâhid idi her ân ʿÖmer Lakabı fârik idi ol idi Fârûk-i cihân Cümle ashâbda odur fârik-i devrân ʿÖmer Hızr u Lokmân’ı idi sâhib-i derdin o güzel Cümle derd ehline edviyye-i dermân ʿÖmer Ol muhibbi sev anı Cezbî-i bî-çâre yüri Dil-i mecrûha odur merhem-i Rahmân ʿÖmer389 389 Maleky, Himmetzâde Ahmet Cezbî Dîvânı, 57-59. 150 1.11. Keçicizâde İzzet Molla Keçicizâde İzzet Molla, dîvânında ‘’Mankabet Hz. Ömer’’ başlıklı bir methiye kaleme almıştır. 9 beyitten oluşmaktadır. Şâir, Hz. Ömer’in kırkıncı Müslüman oluşuna telmihte bulunarak genellikle onu mânevî özellikleri ile övmüştür. Bunun yanı sıra muvâfakat-ı Ömer’i ve bir savaş esnasında gösterdiği kerameti gibi konuları şiirinde işlemiştir. Bathâ’da sanki çilleye girmişdi ehl-i dîn Fârûk-ı a’zam eyledi tekmîl-i erba’în Şemşîri kesdi ehl-i nifâkın ‘urûkını Fârûk’un oldu himmeti tiryâk-ı müminîn Dikdi firâz-ı kulle-i dîne asâsını Düşdi zemîn-i zillete râyât-ı müşrikin Mânend-i cevşen eyledi hiddetle dîni hıfz Hâşâ ki ola hilkat-i pâkinde bugz u kîn İtdi ikâme hadd-i zinâ necl-i pâkine Habl-i şerîat oldı ana dürre-i metîn Kıldı kader muvâfaka re’y-i rezînine İtdi beyân isâbetini âyet-i mübîn Gûş eyledi seriyye-i ‘adlinde Sâriye Minberde el-cebel diyü ta`yîn idüp kemîn İsm-i şerîfi nass-ı le-amrükde muhtefî Cism-i latîfi zât-ı Muhammed’le hem-nişîn Yokdur yüzün tazarru`a `İzzet o hazrete 151 Olsun kemâl-i merhametinden sana mu`în390 (XXXII) 1.12. Manastırlı Sâlih Fâik Manastırlı Sâlih Fâik Dîvânı’nın 8. şiiri, ‘’Der-Sitāyiş-i Cenāb-ı ʻÖmeruʻl-Fārūḳ Radıyaʼllāhu ̒ Anhu’’ başlıklı 24 beyittten oluşan bir methiyedir. Şiirde Hz. Ömer adâleti, basîreti, ikinci halîfe ve 40. Müslüman olması, fetihlerdeki başarısı ve İslâm’a katkıları yönüyle övülmüştür. Şâir, onun kıymetini bilmeyenleri mülhid-i ebter diye tanımlarken kendisinin acziyyetinin farkındadır ve şiirini bu minval üzere bitirmiştir. Tecessüm itse heyûlâ-yı ʻadl u dâd eger Olurdı belki nümâyân cihânda şibh-i ʿÖmer Serîre-dân-ı siyâset halîfe-i s̱ânî Hidîv-i mülk-i diyânet şeh-i hüküm-perver Anınla eyledi ikmâl-i erbaʻîn ashâb Muʻallen oldı kudûmiyle dîn-i peygamber Olurdı reʼy-i rezîn-i müʼeyyedı̇ Kurʼân Ne dem bir emre basîretle itse ʻaṭf-ı naẓar Cenâh-ı reʼfet ü ʻadlı̇ melâz-ı maẓlûmîn Şerâre-i gazabı mâhî-i ẓalâmet ü şer Nukûş-ı cevher-i seyf-i celâlı̇ âyet-i feth Gıdâ-yı nîzesi vakt-i gazâda hûn-ı ciger 390 Ebubekir Sıddık Şahin, Keçeci-zade İzzet Molla`nın Dîvânları: Bahar-ı Efkar ve Hazan-ı Asar (2 cilt) (Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2004), 651. 152 Virirdi seyfi hemân ʻAzreîl’e emr-i şitâb Gazâya her ne zamân eyleseydi ʻazm-i sefer Hilâfetinde ne semte ketîbe-rân olsa Olurdı râyetinin pey-revı̇ nesîm-i ẓafer Hezâr memleket-i küfri eyledı̇ tathîr Hezâr büt-gedeyi itdı̇ mescid u minber Ṭarîk-i nusretı̇ itdi irâe minberden Guzâta gelmiş iken bir gazâda vehn u haṭar Şikest eyledi esnâm-ı ehl-i Îrânʼı Serîr u efser-i Kisrâʼyı itdi zîr u zeber Hilâfetinde fütûhâtı ol kadardır kim Beyân-ı ʻadd u şümârında ʻâciz ehl-i siyer Cezîretüʼl-ʻArab u Kuds u Şâm u Mısr u Yemen Memâlik-i ʻAcem ü Rûm u hıtta-i kayser Hulâsa var dahi bir çok medâyin u emsâr Gel itme kadrini inkâr a mülhid-i ebter Hilâfetinde göründi ziyâ-ı hûr gibi Cihânda nûr-ı mübîn-i şerîʻat athar Eyâ cenâb-ı hilâfet-meʼâb-ı Sübhânî Eyâ sütûde-i pâk-i Hudâ vü peygamber Şehâmetinde nümâyân sadâkat-ı Sıddîk Celâdetinde mübeyyen şecâʻat-i Haydar 153 Siyâsetin ile ʻadlin cihânda ḍarb-ı mes̱el Fetânetin ile fikrin mihekk-i hayr ile şer Tevessüʻ eyledi zâtınla mülk-i dîn-i mübîn Mübeddel oldı sürûr u hubûra hüzn ü keder ʻUlüvv-i şânına nisbetle ey şeh-i ebrâr Degil egerçi münâsib bu naẓm-ı bî-bün u ser Senin sitâyişin itmiş iken hevl-i Hudâ Beyân-ı vasfına lâyık mıdır makâl-i dîger Nigâh-ı ʻafva karîn eyle yoksa ben bilürüm Bu sözler oldıgın âlûde-i hatâ yek-ser Beyân-ı ʻacz-ile artık hamûş ol Fâʼik Bu kîl u kâlde gösterdigin kusûr yeter Cenâb-ı hazrete olsın hemîşe ʻarz-ı dürûd Cihânda yâd olundukça nâm-ı peygamber391 1.13. Necmî Necmî, dîvânında ‘’Be-nâm-ı ʿÖmer’’ başlıklı bir muamma kıta kaleme almıştır. ʿÖmrüm oldukça kapunda kullugunda turmuşam Kırkına itdim tecâvüz vuslatına kıl çerâg 391 Kalço, Manastırlı Sâlih Fâik ve Dîvânı, 63-66. 154 Kırk senedir nâmını kalbimde mahpûs eylerim ʿAşık olan nâm-ı dostun eylemez aslâ ferâg392 (Muamma Kıta 13) 1.14. Râci Râci Dîvânı’nın 91.şiiri Hazret-i Ömer hakkında yazılmış bir methiyedir. 6 bentten oluşmaktadır. Dîvânında dikkat çeken bir husus bu bentlerin üçer mısradan oluşmasıdır. Her bentin son mısrasında ‘’ Radıya’llahuanha bir şems ü kamerdürür’’ ifâdesi tekrar etmektedir. Şâir, Hz. Ömer’in Hz. Peygamber’in vezîri ve hayırlarının çok olduğunu belirtirken îmana ışık verip dini aydınlatmasını, hak ile bâtılı ayırt etmesini konu olarak işlemiştir. Ayrıca şâir, Hz. Ömer’i evliyânın sultanı, arslanların aslanı ifâdeleriyle överken Hz. Ömer’den şefâat ummaktadır. Peygamberin vezîri Hazret-i ʿÖmer durur Çokdur hayr-ı kesiri Hazret-i ʿÖmer durur Radıyallâhü ʿanhâ bir şems ü kamer durur Îmâna virdi ziyâ dîni eyledi ihyâ Baldan şekerden ahlâ Hazret-i ʿÖmer durur Radıyallâhü ʿanhâ bir şems ü kamer durur Resûlü ikrâr iden putları inkâr iden 392 Yasemin Kolcu, Necmî Dîvânı (Mehmet Necmettin) (Ankara: Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2021), 366. 155 İslâm’ı izhâr iden Hazret-i ʿÖmer durur Radıyallâhü ʿanhâ bir şems ü kamer durur Âdâtını hark eden cânı nûra gark eden Hakkı batılı fark eden Hazret-i ʿÖmer durur Radıyallâhü ʿanhâ bir şems ü kamer durur Evliyânın sultânı ehl-i sünnetin cânı Arslanların arslanı Hazret-i ʿÖmer durur Radıyallâhü ʿanhâ bir şems ü kamer durur Veliyyüddîn efkar Fârûk’u cândan sever Yarın şefâʿat umâr Hazret-i ʿÖmer durur Radıyallâhü ʿanhâ bir şems ü kamer durur393 1.15. Reşîd Paşa Reşîd Paşa dîvânı’nın ikinci kasidesi ‘’Farukiye’’ başlıklı bir methiyedir. 23 beyitten oluşmaktadır. Hz. Ömer’in mânevî özelliklerini ifâde etme yönünden zengin bir şiirdir. Methiyede Hz. Ömer’in düşmanlara boyun eğdirmesinden, adâletinin âhirette bile söyleneceğinden, lâkâbının Fârûk olmasından, îman etmeyenlerin bile Hz. Ömer’e hürmet gösterdiğinden, şecâat ve fetânetinden, dünyâ malına meyletmemesinden, Kudüs ve Mısır fetihlerinden ve fetihlerdeki başarısından, Hz. Ebû Bekir’in halîfe olarak 393 Avcı, Râci Dîvânı( Metin ve Dini Tasavvufi Tahlil), 219-220. 156 kendisinden sonra Hz. Ömer’in olmasını istemesinden ve İslâm’a büyük katkıları olduğundan bahsedilmiştir. Son 4 beyitte de şehâdeti konu edilmiştir. Âfâkı tutdu şaʿşaʿ-ı şân u satveti Baş egdirip ʿâdûlara seyf-i celâdeti Dünyâya verdi ʿadl ile zîb u zîneti ʿUkbâda bile söylenecekdir ʿadâleti Fârûk dendi nâm-ı meʿâlî-şiârına Fark eyledi hakîkati re’y-i kiyâseti İslâm seninle fahr ediyor ey emîrimiz Îmânı olmayan dahı itmekde hürmeti Mihr-i münîr eyledi dünyâyı gark-ı nûr Gark itdi nûra gökleri şems-i ʿadâleti İslâm olanlar itdi dîn ile iftihâr Dîn-i Hudâ’yı eyledi iʿlâ şecâʿati Meyl itmedi nümâyiş-i bezm-i cihâna hîç ʿÂlî göründü dehr-i denîye tabîʿatı 157 Peygamber itdi vazʿ esâs-ı şerîʿatı Tevsîʿ kıldı himmet-i fikr-i fetâneti Sıddîk edince zâtına kendisini halef Haydar’ul-evvel eyledi ol dahi beyti İcmâ-ı ümmet ile geçince hilâfete Evc-i kemâle erdi makâm-ı emâreti Mûsâ’ya döndü Kudsi Şerîf’e sefer idip Arz-ı mukaddes oldu mutiʿ-i hükûmeti Rûhu’l-kudûs oldı semâsında şâd-kâm Ervâh-ı enbiyâya verirdi beşâreti İklim-i Mısr’a Yûsuf-ı sânî gibi müdâm Câri olurdu Nîl-i füyûzı ʿinâyeti Kayser çekildi dâire-i tengnâsına Kisrâ’yı kıldı ser-be-zemînî şehâmeti Fermân-revâ-yı hıtta-yı Şâm u Irâk olup Tasdîk edildi şevket ü şân-ı hilâfeti 158 Muhtâc degildi zâbıtaya kişver-i ʿArab Kâfi göründü ehl-i fesâda muhabbeti ʿÂcizlere muʿîn-i zâhir ü şefîk idi Zâlimlere helâl eder idi siyâseti İslâm’a verdi ol derece intizâm kim Oldı ümîd halkı cihân buldu râhatı Hîç bir emîre misli nasîb olamadı kim ol Gördü kemâl-i debdebe-i dîn ü devleti Tâ ki tokundu hançer-i cevr-i kazâ dirîg Kan agladı her işiden bu cinâyeti Bu hâkdâne seferi ol şehsüvâr hayf Lâhûtiyâne itdi sefer kıldı rahmeti Hakk’ın bu işde hikmeti var şübhesiz Reşîd Cennetde oldı rifʿati bâʿis-i şehâdeti Bâkî hemîşe ʿadl ile nâm-ı mukarrebi 159 Fânî degildi himmet u ikdâm u gayreti394 1.16. Rîzî Rîzî Dîvânı’nın 57. gazeli Hz. Ömer’e yazılmış bir methiyedir. Aruz vezninin ‘’Fâʿilâtün Fâʿilâtün Fâʿilâtün Fâʿilâtün’’ kalıbında kaleme alınmıştır. 7 beyittten oluşmaktadır. Methiyede Hz. Peygamber ve Hz. Ömer ile ilgili hususların konu edildiği görülmektedir. Hz. Peygamber’in Hz. Ömer’e Fârûk lâkâbı vermesi, Hz. Ömer’in adâleti, dinin aydınlığı olması, şehâdeti, hilâfeti gibi konular şâirâne bir üslup ile kaleme dökülmüştür. Maʿdelet kişverinin ravza-yı gülzârı ʿÖmerdir Şeref-i dînimizin kandîl-i envârı ʿÖmerdir Mahrem-i sırr-ı Resûl-i sakaleynin ezelden Rûh iken hâlis muhlis hem-dem-i yârı ʿÖmerdir Hazret-i şâh-ı risâlet didi Fârûk ana mahlas Hak ile bâtılın ilhâmla izhârı ʿÖmerdir Tîg-ı zullâme ile çekdi şehâdet meyini Şühedâ zümresinin eşref-i serdârı ʿÖmerdir Ne kadar var ise ʿâlemde şerîr sâhib-i ʿadâlet Cümlenin ser-dîhîmi fâik-i hünkârı ʿÖmerdir Niʿam-ı ʿadliyle ʿasrında cihân buldı ganîmet Merhem-i lütf ile ihyâ kıldı bîmârı ʿÖmerdir 394 Söylemez, Reşîd Paşa Dîvânı, 38-41. 160 Bende-i zaʿf eyâ Rîzî-gedâ rûz-ı haşrde Tahallus-ı nâr-ı sakar itmege ensârı ʿÖmerdir395 1.17. Selâmî Selâmî Dîvânı’nın 7. terkib-i bendi dört halîfe için kaleme alınmış bir methiyedir. Şiirin içerisinde ‘’Hazret-i ʿÖmer’ül-Fârûk’’ başlıklı methiye Hz. Ömer’e yazılmıştır. Aruz vezninin ‘’Mefâ’îlün Mefâ’îlün Mefâ’îlün Mefâ’îlün’’ kalıbındadır. 8 beyitten oluşmaktadır. Şâir Hz. Ömer’i Fârûk lâkâbı ve emîrü’l- mü’minîn ünvânı ile anarken adâlet yönüyle Hz. Süleyman’a benzetmiştir. Bunun yanı sıra Hz. Ömer’in fetihleri, şeytanın onun gölgesinden kaçması, hutbesini şehirlerde okutması şiirde konu edilirken Hz. Peygamber’in ‘’ Benden sonra Peygamber gelseydi Ömer olurdu.’’ hadîsine de iktibas vardır. Şâir, Hz. Ömer’in Sâriye Hâdisesi’nde kerâmet gösterdiğini belirtirken son beyti dua ile bitirmiştir. Emîrü’l-mü’minîn Fârûk ʿadl ü dâd ile meşhûr Süleymân ile onun hükm-i ʿadlinde bir oldu mûr Gazâ vü feth ile çeşm-i cihânı eyledi rûşen İşâretle Kral Kayserin etdi dü çeşmin kör Akıtdı nîl-i ʿadlin teşnegân-ı Mısr’a kahr ile Zemîni sâkıt idi tâ ziyân ile be-zâr u zûr Firâr eylerdi havfından göreydi sâyesin İblîs 395 Çakır, Rîzî Dîvânı( İnceleme-Metin), 87. 161 Zamânında ne igvâ-yı şeyâtîn vü ne şerr u şûr Okutdu hutbesin şerʿ-i Resûl üzre şehirlerde Anın eyyâm-ı beyza döndü ʿadlinde şeb-i deycûr ʿÖmer olur idi gelse “Min baʿdi” kavlinin Bilindi sır olundukda hilâfet emrine me’mûr Kamuya bildirirdi haddini olursa ferzendi Müsâviydi ana icrâ-yı hakda mâlikimizdir Eyâ Sâriye el-Cebel gûyende envâr-ı kerâmetle Koma dil-hastanı lutf et bu zilletde nedâmetle396 1.18. Sivaslı Gulâmî Sivaslı Gulâmî Dîvânı’nın 103. Gazeli Hz. Ömer için yazılmış bir methiyedir. Aruz vezninin ‘’Mefâ’îlün Mefâ’îlün Mefâ’îlün Mefâ’îlün’’ kalıbındadır. 7 beyitten oluşmaktadır. Cesâret, lütuf ve kerem kaynağı, adâlet ülkesinin sultânı olduğu zikredilirken ezanı okutturması, kâfirlerin onun hiddetinden kaçması, ikinci halîfe olması, şeytanın onun heybetinden kaçması gibi konular şiirde işlenmiştir. Son beyitte şâir, şefâat beklentisi içinde olduğunu ifâde etmiştir. Şecâʿat menbaʿı luṭf u kerem kânı ʿÖmer Fârûḳ 396 Kayya, Selâmi Dîvânı`nın Transkripsiyonlu Metni, 42. 162 ʿAdâlet kişverinin şâh u sulṭânı ʿÖmer Fârûḳ Anın tȋg-ı celâlinden gürȋzân oldı küffârân Ḳırâʿat itdiren cehr ile eẕânı ʿÖmer Fârûḳ Gül-âlûd ıṣbaʿaynından kör oldı Ḳayṣerʿin çeşmi Şehâ hem câlis-i taht-ı Süleymânȋ ʿÖmer Fârûḳ Cihân ehli cemȋʿan ṭâbiʿ oldı emrine ḥaḳḳâ ʿAdâlet ebrinin ʿâlemde bârânı ʿÖmer Fârûḳ Ḳaçardı heybetinden niçe fersahlar laʿȋn iblȋs Mehâbet deştinin hem şeh-süvârânı ʿÖmer Fârûḳ Cülûsıyla vezâret kürsȋsine sâniyen ol ẕât Muʿaṭṭar ḳıldı ḳaṣr-ı dȋn ü ȋmânı ʿÖmer Fârûḳ Gulâmȋ âsitânında ṭurur emrâz-ı ʿiṣyânla Keremle ḳıl şefâʿat eyle dermânı ʿÖmer Fârûḳ397 1.19. Şevki İbrahim Efendi 397 Arslan, Sivaslı Gulâmî Dîvânı, 129. 163 Şevki İbrahim Efendi, dîvânının 58. şiiri Hz. Ömer’e yazılmış bir methiyedir. Aruz vezninin ‘’Mefâ’îlün Mefâ’îlün Mefâ’îlün Mefâ’îlün’’ kalıbında kaleme alınmıştır. 5 beyitten oluşmaktadır. Şâir, şiirde Hz. Ömer’in ismini direkt geçirmemektedir. Hz. Ömer’i ‘’Fârûk-ı ekberdir’’ terkibiyle anmıştır. Methiyede teşbih unsurları dikkat çekmektedir. Şevki İbrahim Efendi Hz. Ömer’in adâletine, şecâatine kılıcına, yüceliğine vurgu yaparak ona karşı sevgisini ifâde etmiştir. ‘Adâlet bahrinin dür-dânesi Fârûk-ı ekberdir Velâyet kenzinin yek-dânesi Fârûk-ı ekberdir Sadâ-yı seyf-i İslâm’ı erişdi şark ile garba Şecâ’at mülkünün her dânesi Fârûk-ı ekberdir Seyf-i Hakdır hakk ile nâtık oluptur dâimâ Celâlet kasrının merdânesi Fârûk-ı ekberdir Celâl-i cevdetin tavsîf edemez gâne-i cevdet(?) Mehâbet tarzının ferdânesi Fârûk-ı ekberdir Gubâr-ı pâyının ‘aşkı sana kâfîdir ey Şevkî Şehâdet bezminin bir dânesi Fârûk-ı ekberdir398 398 Tezcan, Şevkî İbrahim Efendi Dîvânı, 144-145. 164 2. ÇÂR-YÂR-I GÜZÎN İÇİNDE HZ. ÖMER Hz. Peygamber'in dört dostu olan Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osmân ve Hz. Ali için yazılan övgü manzûmeleri edebiyatımızda önemli bir yere sahiptir. Bu şiirlerde Hulafâ- yı Râşidin daha çok ahlâki özellikleri ve faziletleri sonucunda onlara verilen sıfatlarla anılmaktadır. İncelediğimiz dîvânlar içerisinde 19 şâir dört halîfe için methiye kaleme almıştır. Dört halîfeye yazılan methiyeler içerisinde Hz. Ömer’in farklı yönleriyle övüldüğü tespit edilmiştir. Bu kişiler; Abdünnâfi İffet Efendi, Aşkî Mustafa, Edib Harâbî, Enderunlu Fâzıl, Giritli Hilâlî, Hacı Hulûsi Baba, Hasan Hilmî Edirnevî, Mehmet Refîkî, Mehmet Şemsettin Ulusoy, Meşhurî, Nâkâm, Nihânî, Osman Şems Efendi, Râci, Safâyî Ali Dede, Senîh-i Mevlevî, Sükûtî, Şeref Hanım, Kerküklü Seyyid Şükrî’dir. 2.1. Abdünnâfi İffet Efendi Abdünnâfi İffet Efendi dîvânında dört halîfe için ‘’Der Evsâf-ı Hazret-i Çâr-Yâr’’ başlıklı nâʿt kaleme almıştır. Muhammes nazım şekliyle yazılan nâʿt, ‘’ Mefâîlün Mefâîlün Feûlün‘’ kalıbındadır. 7 benten oluşmaktadır. Şiirde Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’nin vasıfları toplu şekilde zikredilmiştir. Şair onları rehber olma, halîfe olma, önder olma, dinin koruyucusu olma, emre itaat etme gibi vasıflarla övmüştür. Hz. Ömer, Fârûk lâkâbı ile anılırken zekâ ile birleşen yiğitliğin kılıcı olarak nitelendirilmiştir. Vezîr-i sadr-ı eyvân-ı peyember Tarîk-ı Hakk’a hâdî fevze rehber Nücûm-ı hâdiyânda bedr-i enver Şerefde birbirine sebkat-âver Ebû Bekr u ʿÖmer ʿOsmân u Haydar 165 Biridir yâr-ı gâr-ı rûz-ı hicret Biri Fârûk-ı Hak seyf-i şehâmet Biri hem-sahib-i hilm u sekînet Biri şîr-i Hudâ şâh-ı velâyet Ebû Bekr u ʿÖmer ʿOsmân u Haydar Olup ehliyyet ü nevbetle hâʿiz Hilâfet etdiler bâ-hakk-ı bâriz Ki vardır sâbıkına iktidâmız Bilâ-şek cümlesidir muktedâmız Ebû Bekr u ʿÖmer ʿOsmân u Haydar Hilâfetde zevât-ı râşidîndir Emîr-i müʿminîn hâmî-yi dindir Rızâ-cûyân-ı Fahr-i Mürselîndir Ziyâ-bahşende-i şerʿ-i mübîndir Ebû Bekr u ʿÖmer ʿOsmân u Haydar ʿAdâletle edip icrâ-yı ahkâm Olup teʿyîd-i Hakk’a mazhar-ı tâm Te’essüs eyledi mînâ-yı İslâm Bu emre kıldılar sebkatle ikdâm 166 Ebû Bekr u ʿÖmer ʿOsmân u Haydar Resûle âline her ân u sâʿât Salât eyle selâm-ı bî-nihâyât Olalar mehbıt-ı nûr-ı tahiyyât Ede rıdvânı ile Hak mükâfât Ebû Bekr u ʿÖmer ʿOsmân u Haydar Kulun Nâfiʿ zaʿîf u bî-nevâdır İlâhî bâb-ı lutfunda gedâdır Ganîsin ʿafv u ihsâna sezâdır Şefâʿat melceʿ-i ehl-i hüdâdır Ebû Bekr u ʿÖmer ʿOsmân u Haydar 399 2.2. Aşkî Mustafa Aşkî Mustafa dîvânında dört halîfe için ‘’ Der-Naʿt-ı Çâr Yâr-ı Güzîn Radıyallahu ʿAnhu Ecmaʿîn’’ başlıklı naʿt kaleme almıştır. Müseddes nazım şekliyle yazılan naʿt, aruz vezninin ‘’Mefâʿîlün Mefâʿîlün Feʿûlün‘’ kalıbındadır. 9 bentten oluşmaktadır. Her halîfe kendine özgü niteliklerle övülmüştür. Şiirde Hz. Ömer, Fârûk lâkâbı ile anılırken her bendin ikinci dizesinde vasıfları zikredilmiştir. Hz. Ömer’in İslâm’a katkılarından, dinin onun elinde güçlendiğinden, Kisrâ ve Tifliz’in fâtihi olduğundan, şecaatinden bahsedilmiştir. Şâir son bentte dört halîfeden şefâat beklentisi içindedir. 399 Emrah Gündüz, Abdünnâfi İffet Efendi ve Dîvânı (İnceleme-Metin) (Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Doktora Tezi, 2018), 216-217. 167 Sahâbenün o Sıddîk efdalidür O Fârûk hem cihânun aʿdalidür O Zi’n-nûreyn hayâda ekmelidür O Haydar cümle serdâr-ı velîdür Bu dördi bu siyâka bilmelidür Ebû Bekr ü ʿÖmer ʿOsmân ʿAlîdür Biri Sıddîk yâr-ı kehf-i Ahmed Biri destinde dîn oldı müʿeyyed Biri dû duhter ile oldı esʿad Biri şîr-i Hudâ şâhı mümecced Severdi bunları cânla Muhammed Ebû Bekr ü ʿÖmer ʿOsmân ʿAlîdür Birisi varın itdi cümle îsâr Biri dîn-i mübîni kıldı izhâr Biridür câmiʿü’l-Kurʿân-ı ebrâr Birinün kârı dâʿim katl-i küffâr Bu çâr-ı yâr ile âlem pür-envâr Ebû Bekr ü ʿÖmer ʿOsmân ʿAlîdür Birisi mâsivâdan itdi perhîz Birisi fâtih-i Kisrâ vü Tiflîz Biridür ceyş-i ʿusret kıldı techîz Biri aʿdâ-yı dîne oldı hûn-rîz Bular ser-defter-i ashâb-ı taʿzîz Ebû Bekr ü ʿÖmer ʿOsmân ʿAlîdür Biri oldı ʿabâ-pûş-ı kerâmet Biridür mazhar-ı sırr-ı şecâʿat Biridür menbaʿ-ı kân-ı sehâvet Birinde hâtem olup sırr-ı velâyet 168 Buları vasfa yokdur bende tâkat Ebû Bekr ü ʿÖmer ʿOsmân ʿAlîdür Biri monlâ-yı Rûm’un cedd-i pâki Biri hükmine aldı rûy-ı hâkî Biri cân virmede hiç yokdı bâki Biri ʿadâ-yı dînün sîne-çâki Rızâ meydânınun çâpük çalâki Ebû Bekr ü ʿÖmer ʿOsmân ʿAlîdür Biri mühr-i sükût-ı ber-dehândur Biri iʿzâz-ı İslâm-ı îmândur Biri hâcet-revâ câ-yı emândur Biri Hayber-küşâ-yı kahramândur Bular ki her biri rükn-i cihândur Ebû Bekr ü ʿÖmer ʿOsmân ʿAlîdür Biri evvel zaciʿ-i Mustafâdur Biri Sıddîk’a güyâ müttekâdur Biri ehl-i Bakîʿa pür-ziyâdur Biri dâr-ı Necef’de lâfetâdur Bu çâr ashâb içinde müctebâdur Ebû Bekr ü ʿÖmer ʿOsmân ʿAlîdür Amân ey Mustafâ’nun çâr yârı Olun bu ʿAşkî’nün imdâd-kârı Şefâʿatle idün dil-şâd zârı Be-câh-ı enbiyâlar şehsuvârı Bu câha mazhar itdi sizi Bârî Ebû Bekr ü ʿÖmer ʿOsmân ʿAlîdür400 400 Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı (Edisyon-Kritik), 47-48. 169 1.3. Edip Harâbî Edib Harâbî, ilk 3 halîfe için ‘’Hasebü’l-îcâb Hakkâk Kâzım Efendi’ye Gönderilmiş Bir Gazeldir’’ başlıklı bir methiye kaleme almıştır. 11’li hece ölçüsüyle yazılan gazel 5 kıtadan oluşmaktadır. Şâir Kâzım Efendi’ye seslenerek İslâm dininin temelinin Hz.Ebû Bekir, Hz.Ömer, Hz. Osman olduğunu söylemiş ve bunların ahiretde ona yardımcı olmaları için dua etmiştir. Şiirde Hz. Peygamber’in bu üç kişinin halîfeliğe lâyık olduklarını söylemesi, sâdık, vefâlı ve fedâkâr olmaları, Kur’ân’ı toplayıp ve çoğaltıkları, cennetle müjdelenmeleri, gelişlerinin rahmet olduğu, Hz. Peygamber kadar Allah’ın da onları sevdiği konu edilmiştir. Hz. Osmân ‘’zi’n-nûreyn’’ lâkâbıyla anılmıştır. Ey Kâzım temeli dîn-i mübînin Ebû Bekir ʿÖmer ʿOsmân Zi’n-nûreyn Âhiretde olsun senin muʿînin Ebû Bekir ʿÖmer ʿOsmân Zi’n-nûreyn Hazret-i Resûl’ün emri mutlakdır Hilâfete dedi bunlar elyakdır Bunların üçü de makbûl-i Hakdır Ebû Bekir ʿÖmer ʿOsmân Zi’n-ûreyn Nebiyy-i zîşâna yâr-ı gâr olan Sadâkatle yâr-ı vefâdâr olan Hulûs-i kalb ile fedâkâr olan Ebû Bekir ʿÖmer ʿOsmân Zi’n-nûreyn 170 Ayâtı cemʿ edip Mushaf yazdıran Her yana dağıdıp eyleyip ihsân Cennetle mübeşşer sâhib-i îmân Ebû Bekir ʿÖmer ʿOsmân Zi’n-nûreyn Harâbî’nin işte budur bildiği Rahmetdir bunların dehre geldiği Resûlullâh kadar Hakk’ın sevdiği Ebû Bekir ʿÖmer ʿOsmân Zi’n-nûreyn401 (G. 167) 1.4. Enderunlu Fâzıl Enderunlu Fâzıl, dîvânında ‘’ Tercîʿ-i Bend Çâr-yâr-ı Güzîn Rıdvânullâh-ı ʿAleyhim Ecmaʿîn’’ başlıklı bir methiye kaleme almıştır. Tercîʿ-i bend nazım şekliyle yazılan methiye 6 bentten oluşmaktadır. Her bentte dört halîfenin ayrı bir vasfı zikredilmiştir. Şiirde Hz. Ömer’in hak ile bâtılı ayırmasından, dini mübîni açıklamasından, hiddetinden, adâletinden bahsedilmiştir. Cenâb-ı hazret-i Sıddîk-ı ekber O Fârûk-ı farîkîn ol dilâver O zin-nûreyn-i dâmâd-ı peyâmber O sâhib-zülfekâr ol şîr-i Hayber Cihân bu çâr yâr ile münevver Ebûbekr ü ʿÖmer ʿOsmân ü Haydar 401 Balaban, Edib Harâbî Dîvânı (Karşılaştırmalı Metin), 157. 171 Biri tasdîkkâr-ı fahr-ı ʿadnân Biri dîn-i mübîni kıldı iʿlân Biri nûr-âver-i tertîb-i Kurʿân Biri Kerrâr-ı gâzî şâh-ı merdân Hisâr-ı dîne bunlar çâr-erkân Ebûbekr ü ʿÖmer ʿOsmân ü Haydar Birisi yâr-ı gâr-ı şâh-ı levlâk Birisi hak içün hiddetle bî-bâk Biri şirmende-meşreb hem kerem-nâk Birisi bâb-ı şehr-i ʿilm ü idrâk Medâr-ı âb ü bâd ü âteş ü hâk Ebûbekr ü ʿÖmer ʿOsmân ü Haydar Biri şeyh-i kühen-sâl-i hilâfet Birisi celde-perdâz-ı ʿadâlet Birisi kân-i hilm ü rıfk u ʿiffet Biri şîr-i Hudâ şâh-ı velâyet Cihâna her biri mihr-i hidâyet Ebûbekr ü ʿÖmer ʿOsmân ü Haydar Birisi hufte-i Pehlevî Tâhâ Biri yanında olmuş ravza-pîrâ Biri hâk-i Bakîʿa behcet-efzâ Biri semt-i Necefde şâh-ı vâlâ Olup her bir tarafdan ʿâlem-ârâ Ebûbekr ü ʿÖmer ʿOsmân ü Haydar Eyâ nûr-ı nübüvvet şuʿle-i bârî Sen ol bu Fâzıl’ın imdâdkârı Keremle handenâk ile bu zârı Be-hak-ı rûh-ı pâk-i çâr-yârı 172 Ola hep garka-i rıdvân-ı Bârî Ebûbekr ü ʿÖmer ʿOsmân ü Haydar402 1.5. Giritli Hilâlî Giritli Hilâlî dîvânındaki 16. gazel dört halîfeye yazılmış bir methiyedir. Aruz vezninin ‘’Fâʿilâtün Fâʿilâtün Fâʿilâtün Fâʿilün’’ kalıbında kaleme alınmış olup 13 beyitten oluşmaktadır. Şiirde bahsedilen her vasıf tüm halîfelere birden söylenmiştir. Özelde Hz. Ömer, Fârûk lâkâbı ile anılsa da diğer halîfeler ile sâdık ve fazîletli oluşu, canını fedâ ettiği, Hulefâ-i Râşidîn’den, şeyhlerin mürşidi, sırların kaynağı ve vefâ kaynağı olduğu konu edilmiştir. Yâr-ı gârıdir o şâhın çâr-yâr-ı bâ-safâ Ebû Bekir ʿÖmer ʿOsmân ʿAlîdir kân-ı vefâ Hem ʿazîz sâdıklarıdır çâr-yâr-ı bâ-safâ Ebû Bekir ʿÖmer ʿOsmân ʿAlîdir kân-ı vefâ Cân u baş ile fedâdır çâr-yâr-ı bâ-safâ Ebû Bekir ʿÖmer ʿOsmân ʿAlîdir kân-ı vefâ Yoluna şâh-ı cihânın çâr-yâr-ı bâ-safâ Ebû Bekir ʿÖmer ʿOsmân ʿAlîdir kân-ı vefâ 402 Beyhan, Enderunlu Fâzıl Dîvânı, 384-386. 173 Cümle ashâb-ı kirâmdan çâr-yâr-ı bâ-safâ Ebû Bekir ʿÖmer ʿOsmân ʿAlîdir kân-ı vefâ Efdalidir hem yakını çâr-yâr-ı bâ-safâ Ebû Bekir ʿÖmer ʿOsmân ʿAlîdir kân-ı vefâ Hulefâ-yı Râşidîndir çâr-yâr-ı bâ-safâ Ebû Bekir ʿÖmer ʿOsmân ʿAlîdir kân-ı vefâ Hem meşâyıh mürşidindir çâr-yâr-ı bâ-safâ Ebû Bekir ʿÖmer ʿOsmân ʿAlîdir kân-ı vefâ Biri Sıddîk biri Fârûk çâr-yâr-ı bâ-safâ Ebû Bekir ʿÖmer ʿOsmân ʿAlîdir kân-ı vefâ Biri Ziʿn-nûreyn ü Haydar çâr-yâr-ı bâ-safâ Ebû Bekir ʿÖmer ʿOsmân ʿAlîdir kân-ı vefâ Maʿden-i esrârın oldu çâr-yâr-ı bâ-safâ Ebû Bekir ʿÖmer ʿOsmân ʿAlîdir kân-ı vefâ Nûru vâhid cismi vâhid çâr-yâr-ı bâ-safâ Ebû Bekir ʿÖmer ʿOsmân ʿAlîdir kân-ı vefâ 174 Bu Hilâlîye mürüvvet çâr-yâr-ı bâ-safâ Ebû Bekir ʿÖmer ʿOsmân ʿAlîdir kân-ı vefâ403 1.6. Hacı Hulûsi Baba Hacı Hulûsi Baba dîvânının 58. şiiri murabba-ı mütekerrir nazım şekliyle yazılan bir methiyedir. 6 bentten oluşan şiir aruz vezninin ‘’Fâʿilâtün Fâʿilâtün Fâʿilâtün Fâʿilün’’ kalıbındadır. Şâir Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osmân ve Hz. Ali’yi beraber anarak onlardan meded ummaktadır. ʿAfv kıl ʿisyânımı ey bî-nazîr dil-ber meded Gice gündüz ismini gönlüm ider ezber meded Dâdımı imdâdımı ver Allahü ekber meded Yâ Muhammed kıl şefâʿat sâhibü’l-kevser meded Âh u enîn eylerim artdıkça ʿisyânım dâʿim Dîde giryân dil perîşân sîne sûzânım dâʿim İtmişim muhkem tevessül vird-i zebânım dâʿim Yâ Ebâbekir ʿÖmer ʿOsmân ʿAli Haydar meded Bahr-i hikmetdir Muhammed siz o bahrin gevheri Sizle tezyîn idecek Rabbenâ câ-yı mahşeri 403 Betül Kevser Bilgi, Giritli Hilâlî Dîvânı (İnceleme-Metin) (Malatya: İnönü Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019), 80-81. 175 Çâr yâri Ahmed’in sizsiz dahı dîn reh-beri Yâ Ebâbekir ʿÖmer ʿOsmân ʿAli Haydar meded Ol Muhammed Mustafâ’nın sevgili dört yârısız Ol nübüvvet bâgıdır siz ol bâgın gül-zârısız Ol Hudâ’dan şemʿinin pertevi siz envârısız Yâ Ebâbekir ʿÖmer ʿOsmân ʿAli Haydar meded Çün hidâyet yıldızı demiş size o Mustafâ Sıdk-ile iden tevessül size olur pür safâ Merhabâ ey çâr yâr-i Fahr-i ʿÂlem merhabâ Yâ Ebâbekir ʿÖmer ʿOsmân ʿAli Haydar meded Dili şikeste sözü sûzân özü efkendedir ʿIşkınız bende dilim itmez râhat bu tendedir Kıtmîriniz Hulûsî böyle günâh-kâr bendedir Yâ Ebâbekir ʿÖmer ʿOsmân ʿAli Haydar meded 404 1.7. Hasan Hilmî Edirnevî Hasan Hilmî Edirnevî gazel nazım şekliyle yazdığı ‘’Naʿt-ı şerîf-i ʿale’n-nebiyyi sallallâhü teʿâlâ ʿaleyhi vesellem’’ başlıklı naʿt, dört halîfe ile ilgilidir. Aruz vezninin ‘’Mefâ’îlün Mefâ’îlün Mefâ’îlün Mefâ’îlün’’ kalıbında kaleme alınmıştır. 7 beyitten 404 Orhan Vergili, Hacı Hulûsî Baba Dîvânı (Kastamonu: Kastamonu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2020), 173-174. 176 oluşmaktadır. Hasan Hilmi, Hz. Peygamber (sav)’in dört güzide dostunun sırasıyla Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osmân ve Hz. Ali olduğunu dile getirerek bu dört halîfenin önemine vurgu yapmıştır. Onların adâletli olduğundan, seçkin dört halîfe olduklarından, Kâbe’de şifa bahçesini şerefle açtıklarından, dünyayı nûra gark edip Ebû Cehil’i helâk ettiklerinden bahsetmiştir. Şiirin 5. beytinde bu dört dostun batıdan ve doğudan İslâm dininin direği oldukları ifade edilirken Bakara Suresi’nin 258. âyetinden iktibâs yapılmıştır. Bakara Suresi’nin 258.ayeti şöyledir: ‘’ (…) İbrahim: Allah güneşi doğudan getirmektedir; haydi sen de onu batıdan getir, dedi. Bunun üzerine kâfir apışıp kaldı. Allah zalim kimseleri hidayete erdirmez.’’405 Vezîrin dâr-ı dünyâda ʿadîldir yâ Resûlallâh Ebû Bekrî ʿÖmer ʿOsmân ʿAlîdir yâ Resûlallâh ʿAdâlet burc-ı hikmetden gelen seyf-i saʿâdetle Ebû Bekrî ʿÖmer ʿOsmân ʿAlîdir yâ Resûlallâh Şerâfetle şifâ bâgın açanlar Kaʿbetullâhda Ebû Bekrî ʿÖmer ʿOsmân ʿAlîdir yâ Resûlallâh Cihânı nûra gark itdi helâk itdi Ebû Cehli Ebû Bekrî ʿÖmer Osmân ʿAlîdir yâ Resûlallâh “Mine’l-magrib ile’l-maşrık” ʿimâd-ı dîn-i İslâm’ın Ebû Bekrî ʿÖmer ʿOsmân ʿAlîdir yâ Resûlallâh 405 Bakara Suresi, 2/258. 177 Cihâr-ı yâr-ı güzînindir halîfendir ʿale’t-tertib Ebû Bekrî ʿÖmer ʿOsmân ʿAlîdir yâ Resûlallâh Hasan Hilmî muhabetlü velîdir cümle ashâba Ebû Bekrî ʿÖmer ʿOsmân ʿAlîdir yâ Resûlallâh406 1.8. Mehmet Refîkî Mehmet Refîkî’nin dört halîfe için 11’li hece ölçüsüyle yazdığı methiyesi 7 kıtadan oluşmaktadır. Methiyede dört halîfe birlikte zikredilmiştir. Şair onlara özlem duyduğunu ve her vasıflarında gönlünün yandığını ifade ederek şiire başlamıştır. Şiirde dört dostun âhir zaman Peygamberinin ümmeti ve bütün yaratılmışlardan üstün oldukları, mîzân günü şefâat edecek kimselerden oldukları, Hz. Peygamber’in dostu oldukları, Kevser suyunun şerbet olarak ellerinde olacakları ve o şerbetleri dağıtacakları, dostlar için ellerinde gerçek dost tâcı bulunacağı ifade edilmiştir. Son dörtlükte şair gözlerinin yaşla dolduğunu, başıyla canını yollarına kurban edebileceğini zikrederek onların meclisinde olabilmek için Allah’a niyâzda bulunmuştur. Dört kimsenin hasretini çekerim Ebû Bekir ʿÖmer ʿOsmân ʿAli’nin Her vasfında kebâb olur ciğerim Ebû Bekir ʿÖmer Osmân Ali’nin 406 Fatma Sazlık, Hasan Hilmî Hayatı, Edebî Kişiliği, Dîvânı ve Dîvânı’nın İncelenmesi (Afyon: Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010), 98. 178 Âhir zamân peygamberin ümmeti Cümle mahlûkâtdan yüce rifʿati Yevm-i ʿarâsâtda olur himmeti Ebû Bekir ʿÖmer ʿOsmân ʿAli’nin Zebûr’da Tevrât’da İncîl Furkân’da Medh eylemiş Rabbü’l-Celîl Bürhân’da Şefâʿati olur yevm-i mîzânda Ebû Bekir ʿÖmer ʿOsmân ʿAli’nin Peygamber’in çehâr-ı yârı bu zâtlar Mahşer güni olur nice hikmetler Âb-ı kevser ellerinde şerbetler Ebû Bekir ʿÖmer ʿOsmân ʿAli’nin Mahlûkât yirinden kalkar ser-te-ser Kimi yaya kimi atlı ʿavret er Hem tagılur ellerinde şerbetler Ebû Bekir ʿÖmer ʿOsmân ʿAli’nin Mahşer olur gelir mahlûk fevc fevc Sanki deryâ cûşa gelmiş mevc mevc Dûstlar içün ellerinde hulle tâc 179 Ebû Bekir ʿÖmer ʿOsmân ʿAli’nin Der Refîkî dîdem toldı yaş ile Yollarına cânım kurbân baş ile Yâ Rab bizi meclisinde haşr eyle Ebû Bekir ʿÖmer ʿOsmân ʿAli’nin407 1.9. Mehmet Şemseddin Ulusoy Mehmet Şemseddin Ulusoy, divȃnında dört halîfe için ‘’Naʿt-ı Rasûl-i Kibriyâ, Medh-i Âl-i ʿAbâ, Senâ-yı Çehâr-yâr-ı Bâ-safâ’’ başlıklı bir naʿt kaleme almıştır. Aruz vezninin ‘’Fâʿilâtün Fâʿilâtün Fâʿilâtün Fâʿilün’’ kalıbındadır. 5 bentten oluşmaktadır. Dört halîfe öne çıkan özellikleri ile övülmüştür. Methiyede Hz. Ömer’den ‘’Hazret-i Fârûk’’ terkîbiyle bahsedilmektedir. Şâir, Hz. Ömer’in ateş gibi sözlerinin doğrulukla dolu olduğunu, korkusuzca dinini âşikâr ettiğini, Hz. Mûsâ’ya benzediğini ifâde etmiştir. Câmiʿ-i cümle ʿulûmdur Fahr-i ʿÂlem Mustafâ Harfe benzer Hazret-i Sıddîk sadâkat-ihtivâ Hazret-i Fârûk müşâbih oldı lafzen sûretâ Oldı Zi’n-nûreyn Kelâmu’llâhı cemʿe pîş-vâ Şâh-ı merdânda tecemmuʿ eyledi sırr-ı Hudâ Bir vücûddur böyle bil sen çâr yâr-ı bâ-safâ Çâr-ı erkâna müşâbihdür bu çâr-ı pür-vefâ 407 Halim Gökçe, Mehmet Refîkî (Hayatı, Edebî Kişiliği, Şiirleri) (Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 1998), 117. 180 Cism-i dînün rûhıdur Peygamber-i ʿâlî-cenâb Hazret-i Sıddîk hevâ-dâr-ı Nebî bî-irtiyâb Hazret-i Fârûk âteş-veş kelâmı pür-savâb Şâh-ı Zi’n-nûreyn akar her cânibe gûyâ ki âb Her zuhûr Hayder’den olmış çünki oldur Bû-türâb Bir vücûddur böyle bil sen çâr yâr-ı bâ-safâ Çâr-ı erkâna müşâbihdür bu çâr-ı pür-vefâ Hazret-i Fahr-i rusüldür enbiyâya muktedâ Benzeyor dindi Halîlullâh’a Sıddîk gûyiyâ Var celâl-i Fârûk-ı ʿazâmda misâl-i Mûsâ sanki Hârûn’a müşâbihdür o Zi’n-nûreyn-i pür-hayâ Murtazâ bana misâldür didi Fahrü’l- Enbiyâ Bir vücûddur böyle bil sen çâr yâr-ı bâ-safâ Çâr-ı erkâna müşâbihdür bu çâr-ı pür- vefâ Cism-i dînün hayâtıdur Peygamber-i ʻâlî-şiyem Hazret-i Sıddîk hevâ-dâr-ı Nebî -i muhterem Nâra benzer Hazret-i Fârûk-ı aʿzam muhteşem Su gibidür çünki Zi’n-nûreyn-i vâlâ-ber-himem Bû-türâb oldı ʿAliyyü’l-Murtazâ sâhib-kerem Bir vücûddur böyle bil sen çâr yâr-ı bâ-safâ 181 Çâr-ı erkâna müşâbihdür bu çâr-ı pür- vefâ Fahr-i ʿâlem oldı mahbûb-ı Cenâb-ı Kird-gâr Hazret-i Sıddîk oldı Mustafâ’ya yâr-i gâr Hazret-i Fârûk bi-lâ havf itdi dini âşikâr Cemʿ idüp Kuréân’ı Zi’n-nûreyn ʻâlî-kâm-kâr Hayder’e dindi ʿAlî lâ-seyfe illâ Zülfekâr Bir vücûddur böyle bil sen çâr yâr-ı bâ-safâ Çâr-ı erkâna müşâbihdür bu çâr-ı pür- vefâ408 (50) 1.10. Meşhûrî Meşhûrî, dîvânında dört halîfe için ‘’Der Vasf-ı Ashâb-ı Güzîn Rıdvanullahü Teʿâlâ Ecmaîn’’ başlıklı bir methiye kaleme almıştır. Aruz vezninin ‘’Feʿilâtün Mefâʿilün Feʿilün kalıbındadır. 49 beyitten oluşmaktadır. Şâir, Hz. Ömer’in hak ile batılı ayırmasını, bir savaşta kerâmet göstermesini, adâletini ve İslâm’ın onunla ışık bulmasını konu edinmiştir. Çâr sultân-ı çihâr yâr-ı güzîn Her biri rükn-i kasr-ı ʿâlî-i dîn Mustafâ’nun havâss-ı yârânı Hem mutîʿân-ı emr ü fermânı Mahrem-i râz-ı himmet-âmîzi Hâfız-ı nutk-ı pâk-ı der- rîzi 408 Efe, Mehmet Şemseddin Ulusoy’un Eş’ȃr-ı Şemsȋ Adlı Dȋvȃnı (İnceleme-Metin), 185. 182 Her biri bir vezîr-i muʿteberi Kendüden sonra hem halîfeleri Efdalı lîk Bû Bekr-i Sıddîk K’itdi miʿrâcı evvel ol tasdik Yâr-ı gâr-ı Rasûl-i Rabb-ı Celîl Kıldı Hak cümleye anı tafdîl Haddi yok ʿarşa-i fazîletinün Gavri yok kulzüm-i kerâmetinün Tâc-ı İslâmla mülakkab odur Cümlesinden Rasûl’e akreb odur Baʿd ez-in Hazret-i ʿÖmer Fârûk K’eyledi hakk ü bâtılı mefrûk “El-cebel el-cebel” diyü ez-dûr Oldı minberden ehl-i dîne nâşûr Sît-i ʿadli cihâna neşr oldı Şemʿ-i İslâm anunla fer buldı Viricek dîne zâtı revnâk-ı tâm Dindi hakkında hilletü’l-islâm Hem birisi de Hazret-i ʿOsmân 183 Vasf-ı sâmisi câmi’ül-Kur’ân Menbaʿ-ı ilm ü hilm ü şerm ü hayâ Melce-i lutf u cûd u mihr-i vefâ Emr-i dîni kemâl ile ârif Zâhir ü bâtına dahı vâkıf Râh-ı takvâya çünki oldı delîl Oldı İslâm’a ol dahı iklîl Hem biri Hazret-i ʿAlî Haydar Fâtih-i bâb-ı Kalʿa-i Hayber Zûr-ı bâzû ile o merd-i dilîr Kıldı küffârı tuʿme-i şimşîr Hem dahı bâb-ı şehr-i ʿilm ü kemâl ʿİlm ü ʿ irfânda yok ana emsâl Oldı hem ol imâm-ı bî-hemtâ Tîb-i İslâm’ıla lakab-pîrâ Bunlarun her biri bir ehl-i şeref Gerçi kim oldılar halefle selef Mustafâ bezminün celîsleridür Evliyâ kısmınun reʿisleridür 184 Menbaʿül-ilm ü mahzenü’l-esrâr Nâsırü’d-dîn ü kâhirü’l-küffâr Dâver-i dâdkâr-ı mülket-i dîn Her biri mülk-i dîne hısn-ı hasîn Bunlarun gayrı ʿizzile mümtâz Vâcibü’l-ihtirâm ve’l-iʿzâz Yaʿni can-pâre-i cenâb-ı betül Kurretü’l-ʿayn-ı iftihâr-ı Rasûl İki sultân ki gelmemiş aslâ Kevne anlar gibi şeref-bahşâ Ol ikinün biri İmâm-ı Hasan Görmemiş mislini bu çerh-i kühen Sâhib-i ʿilm ü fazl ü hüsn-i edeb ………………………………... Biri de Hazret-i Hüseyn-i şehîd Cümle ʿâlem anı ider temcîd Zât-ı pâki gibi asîl ü nesîl Gelmemiş bu cihâna merd-i celîl Bu iki zât-ı pâk ü bî-hemtâ Kim biri hûr biri kamer gûyâ 185 Oldılar çünki bir sadef güheri Hem Resûl’ün dahı neyyîreleri Olsa ʿâlem eger tolu şâʿir Anları vasfa kim olur kâdir Onların gayrı ʿumdetü’l-ashâb Sâhibü’l-kadr ü eşrefü’l-ahzâb Fahr-ı ʿâlem Resûl’ün ʿammîleri Rişte-i ʿizzetün iki güheri Biri Hamza birisi de ʿAbbâs Oldı bunlar dîne başka esâs Kıldı yaʿnî biri cihâd ü gazâ Nice nusretler itdi dîne sezâ Eyleyüp bezl-i cehd-i nâ-maʿdûd İtdi Allâh Rasûl’ini hoşnûd Biri de nakl idüp hadîs-i kesîr İtdi Kur’ân’ı hem dahı tefsîr Kıldı dîne bu vechile hidmet Buldı kadri felek gibi rifʿat Bunlarun gayrı kim nevvâr ashâb 186 Nâmdârân-ı sâmîyü’l-elkâb Cümlesi ehl-i kadr u ehl-i şeref Kim ne var anlar gibi ʿaceb eşref Her birin bende yâda kudret yok Lâyıkı üzre vasfa tâkat yok Lîk odur ümîdimiz anlar Eylemezler kusûra ʿatf-ı nazar Kim bu Meşhûrî ʿabd-i kerem-hâlün Müflis-i nakd-ı hüsn-i aʿmâlün Kârı dâ’im kusûr u isyândur Gitdigi yol tarîk-i hüsrândur Eyleyüp hâl-i ʿazcine şefkat Hem dahı sen pîrine hürmet Olıcak rûz-ı haşr ü rûz-ı cezâ Olalar ana cümlesi şüfeʿâ409 (K. 7) 1.11. Nâkâm 409 Özmen, Meşhûrî Dîvânı (İnceleme-Karşılaştırmalı Metin), 71-75. 187 Nâkâm, dîvânında dört halîfe için bir kıtalık methiye kaleme almıştır. Şiirin her bir dizesinde sırasıyla Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali vasıflarıyla zikredilmiştir. Şâir, Hz. Ömer’i dinin hükümlerini düzenleyen olarak nitelendirilmiştir. Ebûbekrdür revnak-efzâ-yı dîn ʿÖmer nâzım-ı nazm-ı şerʿ-i mübîn Reh-i Hakk’a ʿOsmândur reh-nümâ ʿAlî püşt-i dîn kâtili’l-müşrikîn 410 (Kıta/1) 1.12. Nihânî Nihânî dîvânında 54. şiir dört halîfe için yazılmış ‘’Velehu Müşârün İleyh Der-Medḥ-i Çâr-yâr-ı bâ-Safa Rıdvanullahi Aleyhim Ecmain’’ başlıklı bir methiyedir. 7 bentten oluşmaktadır. Her bentte sırasıyla dört halîfeyi çeşitli vasıflarıyla övülmüştür. Üçüncü bent Hz. Ömer hakkındadır. Onun Fârûk lâkâbından, adâlet sâhibi olduğundan, emîrü’l- mü’minîn ünvânı ile bilinmesinden ve şecâatinden bahsedilmiştir. Rasûl’ün çâr-yâri çâr-velîdir Bular bir şecerin nâzlı gülüdür Kimi tâc kimi ḳabâ [vü] şâlıdır Ebû Bekr [ü] ʿÖmer ʿOsman ʿAlîdür Rasûlullâh buyurdu ṣâhibü’l-gâr 410 Aslı Mert, Nâkâm Dîvânı (İnceleme-Tenkitli Metin) (Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2012), 145. 188 Ki oldur efḍal-i nâs ṣaḥb-ı ahyâr Ki hulletde ol İbrâhîm’e benzer Ebû Bekr [ü] ʿÖmer ʿOsman ʿAlîdür Dahı Fârûḳ ṣâhib-i ʿadl olubdur Emîrü’l-mü’minîn nâm ḳılınıpdır Ki müsaveş(?) şecâʿat bürünüpdür Ebû Bekr [ü] ʿÖmer ʿOsman ʿAlîdür Üçüncünün adı bil ibn-i Affân Odur ṣâhib-ḥayâ hem ism-i Osmân Anı Hârûn’a teşbîh etdi Sulṭân Ebû Bekr [ü] ʿÖmer ʿOsman ʿAlîdür ʿAlî dâmâd-ı Fahru’l-enbiyâdır Ki zevci Fâṭımâ hayrü’n-nisâdır Muṣâḥib hem şebîhi Muṣṭafâdır Ebû Bekr [ü] ʿÖmer ʿOsman ʿAlîdür Bu çâr makbûl-i kibriyâdır Buları sevmeyen Ḥaḳ’dan cüdâdır Taḳî naḳî zekî razî sehâdır Ebû Bekr [ü] ʿÖmer ʿOsman ʿAlîdür 189 Ḳabûl etdim diyenler dört kitâbı Sever çârı bulur ḥüsnü’l-me’âbı Nihânî bu çârın Ḳıṭmîr-i bâbı Ebû Bekr [ü] Ömer Osman Alidir411 (54) 1.13. Osman Şems Efendi Osman Şems Efendi dîvânının 148. şiiri dört halîfe için yazılmış bir methiyedir. Tercîʿ- i bend nazım şekliyle yazılan bu methiye 15 bentten oluşmaktadır. Aruz vezninin ‘’Mefʿûlü Mefâʿîlü Mefâʿîlü Feʿûlün’’ kalıbında kaleme alınmıştır. Şâir, Hz. Ömer’i İslâm şerîʿatine adâleti ile hâkim olması hususunda bir mısrada zikrederken şiirin genelinde diğer halîfeler ile beraber övmüştür. Bunun yanı sıra methiyede Hz. Peygamber’in peygamberliğinden, Bedir’e, Uhud’a Hayber’e, Hudeybiye’ye, Rıdvan biʿatı’na katılanlardan övgüyle bahsedilmiştir. Ahmed-i Muhtar, Hz. Hüseyin, Hz. Zehrâ, on iki imâm da şiire konu edilmiştir. Envâr-ı nübüvvet ki Muhammedle celîdir Sultân-ı rusül oldıgı bî-şekk ezelîdir Îʿcâz-ı bedâyiʿde Hudâ kudret elidir Ashâbına âline tevellâ emelidir Ser-halka-i ashâb ki ol çâr velîdir Bû Bekr ü ʿÖmer Hazret-i ʿOsmân u ʿAlîdir 411 Ayşegül Ekici, Nihânî Dîvânı (İnceleme-Metin) (Ankara: Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2022), 703-704. 190 Ol hâtem-i efrâd-ı risâlet ki muʿallâ Bir fass-ı nigîndir ki bütün nûr-ı musaffâ Dört yâri iki yanına dört gevher-i yektâ Ashâbı olup halka kenârında ser-â-pâ Ser-halka-i ashâb ki ol çâr velîdir Bû Bekr ü ʿÖmer Hazret-i ʿOsmân u ʿAlî’dir Bir nûr-ı mücessem ki ana olmadı sâye Kim mihr-i dırahşândır eflâk-i Hudâ’ya Envâr-ı velâyetle ʿAlî benzeyüp aya Bâkîsi nücûm oldı ser-i râh-ı hüdâya Ser-halka-i ashâb ki ol çâr velîdir Bû Bekr ü ʿÖmer Hazret-i ʿOsmân u ʿAlî’dir Sıdk ile müʿessis birisi bünye-i dîne ʿAdl ile biri hâkim olup şerʿ-i metîne Hâfız biri gencîne-i Kurʿân-ı Mübîn’e Bâb oldı biri memleket-i ʿilm-i yakîne Ser-halka-i ashâb ki ol çâr velîdir Bû Bekr ü ʿÖmer Hazret-i ʿOsmân u ʿAlî’dir Bu nükteyi fehm eyle ki esrâr-ı hafâdır 191 Bilmez anı cuhhâl ki bî-berg u nevâdır Tâ âl-i nebî kim bilürüz âl-i ʿabâdır Ol yâr-i çehâr ile dahi âl-i Hudâdır Ser-halka-i ashâb ki ol çâr velîdir Bû Bekr ü ʿÖmer Hazret-i ʿOsmân u ʿAlî’dir Bu yâr-i çehârın birin inkâr idemezsin İnkâr ider isen eger kâr idemezsin Gül-zâr-ı Muhammed gülini hâr idemezsin Allâh u nebî yârini agyâr idemezsin Ser-halka-i ashâb ki ol çâr velîdir Bû Bekr ü ʿÖmer Hazret-i ʿOsmân u ʿAlî’dir Ashâb-ı Bedir Suffe Hudeybiyye-i zî-şân Ashâb-ı Uhud Hayber u hem beyʿat-i Rıdvân ʿUşşâk-ı ʿaşer hem dahi ensâr-ı kerîmân Efrâd-ı muhâcirden olan kıdve-i îmân Ser-halka-i ashâb ki ol çâr velîdir Bû Bekr ü ʿÖmer Hazret-i ʿOsmân u ʿAlî’dir Ezvâc u benât-ı harem-i Ahmed-i Muhtâr Evlâd-ı kirâm-ı Hüseyin-i kerem-ʿísâr Kim cümle imâmân ile maʿsûm-ı sitem-kâr 192 Makdemleridir tâc-ı ser-i cümle-i ebrâr Ser-halka-i ashâb ki ol çâr velîdir Bû Bekr ü ʿÖmer Hazret-i ʿOsmân u ʿAlî’dir Ser-çeşme-i âl-i nebevî Hazret-i Zehrâ Bidʿ-ı cesed-i Mustafavî Hazret-i Zehrâ Hem-hâb-ı şeb-i Murtazavî Hazret-i Zehrâ Şakk-ı kamerin bir ʿalevi Hazret-i Zehrâ Ser-halka-i ashâb ki ol çâr velîdir Bû Bekr ü ʿÖmer Hazret-i ʿOsmân u ʿAlî’dir Hayr-ı halef olmakdı gerek âl-i peyâm-ber Ez-cümle vasî-i nebeví Hazret-i Haydar Ammâ ki bi-hilm-i ezel ahkâm-ı mukadder Bu vech ile tertîb olunmışdı ser-â-ser Ser-halka-i ashâb ki ol çâr velîdir Bû Bekr ü ʿÖmer Hazret-i ʿOsmân u ʿAlî’dir Çün Hazret-i Haydar ki şeh-i mülk-i velâyet Elbet ana lâyıkdı verâsetle hilâfet İcmâʿ kılup ümmet ile hâkim-i kudret Bu vech ile oldı hepsi efdal-i ümmet Ser-halka-i ashâb ki ol çâr velîdir 193 Bû Bekr ü ʿÖmer Hazret-i ʿOsmân u ʿAlî’dir Sıbteyn-i Muhammed ki ana pâre-i cândır Sadrında mahabbetleri ʿaynıyla ʿıyândır K’ol nûr-ı mücessemde iki ʿayn-ı ʿıyândır Anlardaki sırr-ı nebevî sırr-ı nihândır Ser-halka-i ashâb ki ol çâr velîdir Bû Bekr ü ʿÖmer Hazret-i ʿOsmân u ʿAlî’dir Tahkîk budur fiʿl-i Hudâvend-i kazâ-kâr K’olmaz bu cihânda ezelî olmayan izhâr Ger olsa hatâ itdi dinür fâʿil-i Cebbâr Bu mesʿele bir dínde olmaz hele ikrâr Ser-halka-i ashâb ki ol çâr velîdir Bû Bekr ü ʿÖmer Hazret-i ʿOsmân u ʿAlî’dir Emr itdi bize Şems o sultân-ı nübüvvet Aʿdâsına itmez ideriz dostına hürmet Bâ-hüccet ol şâriʿ-i kânûn-ı şerîʿat Oldıysa da Mevlâ-yı cihân şâh-ı velâyet Ser-halka-i ashâb ki ol çâr velîdir Bû Bekr ü ʿÖmer Hazret-i ʿOsmân u ʿAlî’dir 194 Miftâh-ı futûhât-ı velâ Haydar-ı Kerrâr Hurşîd-i Hudâ hâzin-i gencîne-i esrâr Oldı bana maksûd-ı cemâliyle be-dídâr Ammâ ki be-nehc-i edeb-i şerʿ-i pür-envâr Ser-halka-i ashâb ki ol çâr velîdir Bû Bekr ü ʿÖmer Hazret-i ʿOsmân u ʿAlî’dir412 (148) 1.14. Râci Râci, dîvânında dört halîfe için bir methiye kaleme almıştır. Methiye, aruz vezninin ‘’Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilün’’ kalıbındadır. 3 bentten oluşmaktadır. Birinci ve üçüncü bentlerde dört halîfe topluca methedilirken ikinci bentin her mısrasında sırasıyla öne çıkan özellikleri ile zikredilmişlerdir. Hz. Ömer, şerîʿat nûrunun açığa çıktığı kişi olarak nitelenirken adâletin ve vefânın mahzeni olarak zikredilmiştir. Çâr-ı yâr-ı Fahr-i ʿÂlem rahmeten-lil-ʿâlemîn Ol Ebû Bekr ʿÖmer ʿOsman ʿAliyyü’l-Murtazâ Mâh-tâb-ı dîn-i İslâm şuʿle-i şerʿ-iʿ mübîn Ol Ebû Bekr ʿÖmer ʿOsmân ʿAliyyü’l-Murtazâ Râzı olsun cümlesinden anların Bârî Hudâ Yâr-ı gâr-ı şâh-ı ʿâlem maʿden-i sıdk-ı safâ 412 Yusuf Yıldırım, Osman Şems Efendi, Hayatı, Eserleri ve Dîvânı (Metin-İnceleme-Tahlil) (İstanbul: Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2013), 252-255. 195 Mazhar-ı nûr-ı şerîʿat mahzen-i ʿadl ü vefâ Câmiʿuʿl-Kurʿân-ı hakkan matlaʿ-ı havf u hayâ Sâki-yi keʿs-i kevser menbaʿı cûd u sehâ Ol Ebû Bekr ʿÖmer ʿOsman ʿAliyyü’l-Murtazâ Râzı olsun cümlesinden anların Bârî Hudâ Nâr-ı ʿaşk-ı çâr-ı yâra gir Türâbî turma yan Anları sevenlerin oldu yeri dâr-ı cinân Sevmeyenler takdı boynuna cehennemden nişân Nûr-ı ʿayn-ı ehl-i sünnet ve’l-cemâʿatdir ʿayân Ol Ebû Bekr ʿÖmer ʿOsman ʿAliyyü’l-Murtazâ Râzı olsun cümlesinden anların Bârî Hudâ413 1.15. Safâyî Ali Dede Safâyî Ali Dede’nin müseddes nazım şekliyle yazdığı nâʿtinde Hz. Peygamber, Hudâ’nın bülbülü, gülşenin sünbülü, âlemlerin Rabb’inin sevgilisi gibi nitelendirmelerle övülmüştür. Şâir dört halîfenin isimlerini zikrederek kendisi için medet istemiştir. Hz. Ömer, Fârûk lakabı ve adâleti ile anılmıştır. el-Emân ey ravza-i kurb-ı Hudâ’nın bülbüli el-Emân ey kâbe kavseyn gülşeninin sünbüli el-Emân ey gülbün-i esrâr-ı mâ evhâ güli 413 Sait Avcı, Râci Dîvânı (Metin ve Dinî Tasavvufî Tahlil) (Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Billimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2015), 109-110. 196 el-Emân ey hûb-ı mâ-zâga’l-basar nûr-ı celî el-Emân ey nûr-ı pâk-i bâʿis-i kâlû belâ el-Emân ey yâr-i Sıddîk u ʿÖmer ʿOsmân ʿAlî Sırr-ı erselnâsın ey mahbûb-ı Rabbü’l ʿâlemîn Nûruna mişkât cümle enbiyâ vü mürselîn Sâbıkâtınla vürûd-ı evvelîn ü âhirîn ʿArş u kürs ü levha fahr eyler vücûdunla zemîn el-Emân ey el-Emân ey nûr-ı pâk-i bâʿis-i kâlû belâ el-Emân ey yâr-i Sıddîk u ʿÖmer ʿOsmân ʿAlî ʿArz-ı hâl itdim sana ey dest-gîr-i bî-nevâ Mahrem-i râz oldugun şeb hakkiçün rahm it bana Sendedir ey zü’l ʿatâ derd-i dile ancak devâ Kalmadı senden diğer ümmîdim ey sâhib-livâ el-Emân ey el-Emân ey nûr-ı pâk-i bâʿis-i kâlû belâ el-Emân ey yâr-i Sıddîk u ʿÖmer ʿOsmân ʿAlî Yâr-ı gârın evliyâ ser-tâc hakkıyçün yetiş Hazret-i Fârûk-ı ʿadl-ihrâc hakkıyçün yetiş Câmiʿ-i hilm ü hayâ miʿrâc hakkıyçün yetiş Şîr-i Yezdân u Betûl ezvâc hakkıyçün yetiş el-Emân ey el-Emân ey nûr-ı pâk-i bâʿis-i kâlû belâ 197 el-Emân ey yâr-i Sıddîk u ʿÖmer ʿOsmân ʿAlî Âl-i ashâb-ı safâ vü pür-vefânın ʿaşkına Merdüm-i çeşm-i Betûl ü Murtazâ’nın ʿaşkına Hubb-i zât ile şehîd-i Kerbelâ’nın ʿaşkına Dîde-giryân tâlib-i dîdâriyânın ʿaşkına el-Emân ey el-Emân ey nûr-ı pâk-i bâʿis-i kâlû belâ el-Emân ey yâr-i Sıddîk u ʿÖmer ʿOsmân ʿAlî Koyma meʿyûs [u] mükedder şöyle kim zâr u nizâr Dinmesin hûn-âb-ı eşkim çeşm-i zârım bî-karâr Şâh-ı Hüseyn ile Hasan hakkı bi-hakk-ı çâr-yâr İtme mahzûn bu Safâyî bendeni bî-çârevâr el-Emân ey el-Emân ey nûr-ı pâk-i bâʿis-i kâlû belâ el-Emân ey yâr-i Sıddîk u ʿÖmer ʿOsmân ʿAlî414 1.16. Senîh-i Mevlevî Senîh-i Mevlevî, dîvânında ‘’Der Vasf-ı Celîli Hazirat Çehâr Yâr Güzîn’’ başlıklı bir methiye kaleme almıştır. Şiir 5 bentten oluşmaktadır. Methiyede Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osmân ve Hz. Ali’nin kendine has özellikleri ayrı ayrı övülmüştür. Şâir, Hz. Ömer’i Fârûk lâkâbı, adâleti, sultan sıfatı ve dînin ilan edilmesindeki tabiatı yönüyle konu edilmiştir. 414 Ramazan Ekinci, Safâyî Ali Dede Dîvânı (Ankara: Gece Kitaplığı, 2016), 58-60. 198 Olar kim Çâr-yâr-ı meclis-i hâs-ı peyamberdir Mahall-i sıdk u ʿadl ehl-i hayâ sâkî-yı kevserdir Medâr-ı fazl u rüchân her birinde feyz-i dîgerdür Hülâsâ vasfdan mecmûʿınun kadri füzûn-terdir Ebû Bekr ü ʿÖmer ʿOsmân u Haydar çâr serverdir Velî maʿnîde nûr-ı vâhid-i gayr-i mükerrerdir Birincisi cenâb-ı yâr-gâr-ı Fahr-ı ekvândır İkincisi Hazret-i Fârûk-ı dîn sultân-ı zî-şandır Üçüncü sıhr-ı Zi’n-nûreyn sâhib hilm ü irfândır Dahi dördüncüsü şâh-ı velâyet şîr-i Yezdândır Ebû Bekr ü ʿÖmer ʿOsmân u Haydâr çâr serverdir Velî maʿnîde nûr-ı vâhid-i gayr-i mükerrerdir Biri sıdk u safâda bî-bedel Sıddîk-ı a`zamdır Biri adl u ʿatâ mülkünde sultân-ı mükerremdir Biri hilm ü hayâ vü hüsn-i hilkatde müsellemdir Fütüvvetde şecâʿatde biri mümtâz-ı âlemdir Ebû Bekr ü ʿÖmer ʿOsmân u Haydâr çâr serverdir Velî maʿnîde nûr-ı vâhid-i gayr-i mükerrerdir Biri itdi tasadduk râh-ı Hakda mâl-ı bisyârın Biri i`lân-ı dînde pîşe kıldı kuvvet izhârın Biri tevsîʿ-yi mescid vakf-ı bür itdi virüb varın Birisi feth-i Hayber kıldı açdı harb bâzârın Ebû Bekr ü ʿÖmer ʿOsmân u Haydâr çâr serverdir Velî maʿnîde nûr-ı vâhid-i gayr-i mükerrerdir Senîh-i zâr mahşerde yem-i isyâna daldıkda Coşub mevc-i hirâs u bîm çâr etrâf aldukda Şefiʿ eyle İlâhi bunları havfım çoğaldıkda 199 İderler çâre elbette bana bî-çâre kaldıkda Ebû Bekr ü ʿÖmer ʿOsmân u Haydâr çâr serverdir Velî ma`nîde nûr-ı vâhid-i gayr-i mükerrerdir415 1.17. Kerküklü Seyyid Şükrî Kerküklü Seyyid Şükrî, dört halîfe için dîvânında ‘’el- müseddes der-medh-i çehâr-yâr- i güzîn rıdvânallâhu teʿâlâ aleyhim ecmaʿîn’’ başlıklı bir methiye kaleme almıştır. Methiyede dört halîfe öne çıkan özellikleri ile övülmüştür. Şiirde Hz. Ömer’in Fârûk lâkâbı, kendisine tâbi olunan bir imâm olduğu, küfrün temellerini talan ettiği, ezanı okutması, zulmedenlere karşı kılıç çekmesi gibi hususlar konu edilmiştir. Ebû Bekr ol refîk-i Mustafâdur ʿÖmer-i Fârûk imâm-ı muktedâdır Ki ʿOsmân maʿden-i hilm [ü] hayâdır ʿAliyyü’l-Murtazâ şîr-i Hudâdır Bu dördü sev ki bunlar nûr-hâdır Bulara bugz eden Hak’dan cüdâdır Ebû Bekr eyledi evvel hilâfet ʿÖmer bünyâd-ı küfrü kıldı gâret Yazıp Kurʿân ʿOsmân âyet âyet ʿAlîdür merd-i meydân-ı velâyet Bu dörde cân veren merd-i Hudâdır 415 Oktay, Senîh-i Mevlevî Dîvânı, 29-30. 200 Bulara sebb eden çok bî-hayâdır Ebû Bekr oldu evvel müktedâmız ʿÖmer ezân içün oldu nidâmız Olup ʿOsmân kitâbet-pîşvâmız ʿAliyyü’l-Murtezâ şîr-i Hudâmız Bu dörde hubb eden ehl-i vefadır Bulara kîn dutan ehl-i şekâdır Ebû Bekr rehber oldu ehl-i ʿilme ʿÖmer çaldı kılıç erbâb-ı zulme Olup ʿOsmân reʿis ol tabʿ-ı hilme ʿAlîdir kapucu ol şehr-i ʿilme Bu dörde cân [ü] dil dâʿim fedâdır Bu dördü sevmeyen Hakdan cüdâdır Ebû Bekr oldu Fahr-i ʿÂlem’e yâr ʿÖmer ezân okutdu kıldı âşikâr Olup ʿOsmân’a Kurʿân nass-ı ezhâr ʿAlî’den korkdu kaçdı cümle eşrâr Bu dördü sev ki bunlar merdiyâdır Bulara münkirin yeri sezâdır 201 Ebû Bekr oldu Bû Bekr-i Sıddîk ʿÖmer tahkîk Hudâ’ya kıldı tasdîk Müselmânem diyen eyler mi tefrîk ʿAlîye bugz eden merdûd u zındîk Bu dörde cân veren sâhib-likâdır Bulara bugz eden çok bî-hayâdır Hezârân hamd [u] minnet şol Hudâ’ya Beni kıldı bu dört sultâna mâye Ebû Bekr [ü] ʿÖmer ʿOsmân ʿAlî’ye Gönülden bendeyim ehl-i safâya Bu dörde cân veren ehl-i vefâdır Bulara bugz eden ehl-i hatâdır Hezârân hamdü lillâh şükrî her dem Muhibb-i çâr-yâram togru merdem Velâkin Râfizî bagrına derdem Bu dördün ʿaşkı-ile zâr [ü] zerdem Bu dördü sevdigim lutf-ı Hudâdır Şefâʿat-hâhımız hem Mustafâdır416 416 Yağız Yalçınkaya, Kerküklü Seyyid Şükrî Dîvânı (İstanbul: İstanbul Kültür Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Doktora Tezi, 2019), 524-525. 202 1.18. Sükûtî Sükûtî, dîvânında dört halîfe için ‘’Der medh-i çâr-ı yâr’’ başlıklı iki tane methiye kaleme almıştır. 355. şiir 7, 356. şiir 9 beyitten oluşmaktadır. Bu iki methiyenin birden fazla ortak konusu bulunmaktadır. İki şiirde de Hz. Peygamber’in Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osmân ve Hz. Ali’yi sevdiği, onun övgüsüne mazhar oldukları, Allah katında mertebelerinin yüksek olduğu, Râfizîler tarafından Hz. Ali hariç diğer halîfelerin sevilmedikleri gibi hususlar konu edilmiştir. Bunun yanı sıra şâirin dört halîfe sevgisini yoğun olarak yaşadığını görmekteyiz. Ebû Bekr u ‘Ömer ‘Osmân ‘Alîdir fâtih-i Hayber Ki bunlar Ahmed’in yâri cihâna geldiler server Eger müʿmîn eger Müslim buları kim ki sevmezse Behişt içre karâr itmez cehennemde yanar ekser Kelâmullâh ider tasdîk buların şânını mutlak Cenâb-ı Hak huzûrunda bulardır cümleden ekber Revâfız kavmi hîç sevmez ‘Alî’den evvel üç yâri Cehâlet odına yanmış münâfık cins-i bed-ahter Şefâ’at kavm-i Nasrâni Yahûdî’ye olur mı hîç Mü’ebbed nâr-ı dûzahda yanarlar cümlesi yekser Resûlallâh buyurmuşdur buların hakkına ol dem 203 Ki bunlar nûr-ı ‘aynımdır gönül mülkünde bir cevher Sükûtî bir garîb ednâ ider evsâfını her dem Yolunda cân u baş virse revâdır böyle bir kem-ter417 (355) Bu dört yâri kaçan ansam gönül şehri olur mesrûr Buları kim sever cândan günâhın Hak ider magfûr Bularla ser-te-ser dünyâ vü ‘ukbâ hem müzeyyendir Kamu elvân ile nakşı dü ‘âlemde hemân meşhûr Çerâgı nûr-ı Ahmed’den uyanmış tâ ezelden çün Kimin kim kalbine irse gönül mülkü olur ma’mûr Rasûl’ün sevdigi bunlar Ebû Bekr u ‘Ömer ‘Osmân ‘Alî damâd-ı peygamber cenân-ı heşt bâbına me’mûr Revâfiz kavmi hîç sevmez bu üç yâri kemâliyle Huzûr-ı Hakk’a vardıkda Cenâb-ı Hak ider menfûr Hilâfet emrini gözle degil hâcet nizâ’ itmek 417 Atike Buket Karayiğit, Dîvân-ı Sükuti (Metin-İnceleme-Dizin) (Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019), 247-248. 204 Ferâgat kıl behey tâlib bu bahsi eyleme manzûr Buların şânını Kur’ân ider ta’žîm ile tekrîm ‘Alî’yi kim ider tefrîk Hudâ’dan oldular mehcûr Bilinmez Ahmed’in sırrı kelâm-ı remz ile itmiş Hakâyık ehline ma’rûf bu bir sırr-ı ‘azîm mestûr Sükûtî dervişin nutku kelâmı-ı Kibriyâdandır Sevenler kalmadı mahrûm hadîs içre nice mezkûr418 (356) 1.19. Şeref Hanım Şeref Hanım dîvânında dört halîfe için rubâi nazım şeklinde bir methiye kaleme almıştır. Ey mâh-ı ziyâ-pâş-ı sipihr-i ezelî V’ey şems-i şeref-bahş-ı harîm Lem-yezelî Encüm gibi hep bezmine cemʿ oldı senin Bû-Bekr ‘Ömer Hazret-i ‘Osmân u ‘Alî419 418 Karayiğit, Dîvân-ı Sükuti (Metin-İnceleme-Dizin), 248-249. 419 Mehmet Arslan, Şeref Hanım Dîvânı (Ankara: Kültür Turizm Bakanlığı, 2018), 426. 205 SONUÇ İslâm öncesi oluşan Türk Edebiyatı, İslâm dîninin etkisiyle yeni bir hüviyete bürünmüştür. Türkler, İslâm’ın etkilerini hayatın her alanına yansıttığı gibi edebiyatına da yansıtmıştır. İslâmiyet ile Türk edebiyatı konu açısından genişlemiştir. Din ile bütünleşen edebiyatımız, muhtevâsı zengin eserler vermiştir. Bu muhtevâ içerisinde şüphesiz ki Allah, Hz. Peygamber ve dört halîfe sevgisi ön plandadır. Bu sevgiyi ifâde eden birçok mensur ve manzum eser kaleme alınmıştır ve günümüze kadar süregelmiştir. 19. yüzyılda yaşanan yenilikler edebî anlayışı da değiştirmiştir ancak Türk Edebiyatının İslâmî yönünün hiç kaybolmadığını 19. yüzyıl dîvânları üzerinde müşâhede etmekteyiz. 19. yüzyıl dîvânlarına bakıldığında, İslâm dinînin ve İslâm dîni ile ilgili hususların edebiyat üzerinde etkisini yitirmediği görülmüştür. Zikredilen yüzyılda oldukça fazla şâir tarafından dîvânlar kaleme alınmıştır. Bu dîvânlarda İslâm ile ilgili hususlara, Hz. Peygamber’e, dört halîfeye sıklıkla yer verildiği tespit edilmiştir. İncelenen dîvânlar içerisinde 19 şâir dört halîfeye, 19 şâir Hz. Ömer’e müstakil şiir kaleme almıştır. Zikredilen sayı içerisinde her iki alanda da müstakil şiir yazan olmakla beraber genellikle şâir isimleri farklılık arz etmektedir. Bu da onların dört halîfeye ve özelde Hz. Ömer’e sevgi beslediklerini göstermektedir. 19. yüzyıl şâirlerinin bazıları Hz. Ömer’i övme amaçlı yazdıkları methiyeler için na’t ve menkabet kelimelerini kullanmıştır. Aşkî Mustafa ve Ali Emîrî yazdığı şiir için na’t kelimesini kullanırken Hâtif ve Keçicizâde İzzet Molla menkabet kelimesini kullanmıştır. Hz. Ömer’in hayatı, kişiliği gibi birçok husus daha önceki zamanlarda olduğu gibi 19. yüzyıl dîvân şâirlerine de ilham kaynağı olmuştur. Dîvân şâirleri anlatımı güçlendirmek için edebî sanatlara başvurmuştur. Teşbih ve telmih sanatı ile Hz. Ömer ve başka şahısların özellikleri arasında birtakım benzerlikler kurulduğu, karşılaştırmalar yapıldığı görülmüştür. Hz. Ömer 19. yüzyıl dîvânlarında genellikle isim, sıfatları ve adâleti ile ön plandadır. Şairler, Hz. Ömer’in ismi, adâleti ve Fârûk sıfatı ile oldukça fazla tamlama oluşturmuşlardır. Bunu yaparken de ya Hz. Ömer’i övmeyi amaçlamışlardır ya da övülen kişiler teşbih yoluyla Hz. Ömer’e benzetilmiştir. Fârûk sıfatının incelenen dîvânların 206 nerdeyse hepsinde geçtiği görülmektedir. Bunlarla beraber Hz. Ömer’in diğer mânevî özellikleri ve İslâm’a katkıları gibi birçok konu şiirlerde şâirâne bir üslup ile yansımasını bulmuştur. Bunlar azımsanmayacak kadar çoktur. Şâirler, Hz. Ömer’in fizîkî özelliklerinden ise nerdeyse hiç bahsetmemiştir. Dîvânlarda Hz. Ömer ile ilgili âyet iktibaslarına ulaşılamamıştır. Şâirlerin sadece Tâhâ sûresinin ismi ve iki hadis ile iktibas yaptığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla şâirlerin bu alana daha az eğilim gösterdiği görülmüştür. Hz. Ebû Bekir, edebî eserlerde Hz. Peygamber’e mağara arkadaşlığı yapması dolayısıyla genelikle yâr-ı gâr sıfatı ile anılmaktadır ancak incelenen dîvânlarda bu ibârenin ‘’çok vefâlı arkadaş’’ mânasında Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali için de kullanıldığı görülmüştür. Bunun yanı sıra Şiilerin Hz. Ali’ye ‘’Fârûk-ı Ekber’’ dedikleri bilinmektedir ancak incelediğimiz dîvânlar içerinde şiî olmayan şâirlerin Hz. Ömer’e ‘’Fârûk-ı Ekber’’dedikleri görülmüştür. Kanaatimizce Hz. Ömer, Türk İslâm Edebiyatı çerçevesinde daha detaylı ve kapsamlı incelenmesi gereken eşsiz bir şahsiyettir. 207 KAYNAKÇA Adalıoğlu, Hasan Hüseyin. “Siyâsetnâme”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. C. 37. İstanbul: TDV Yayınları, 2009. Adaş, Emine. Sutûrî, Hayatı, Edebî Kişiliği ve Dîvânı. Afyon: Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2008. Admış, Aysel. Âkif Dîvânı. Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2007. Akıncı, Akın. XIX. Yüzyıl Şairi Rıfat Mehmed Karslı Dîvânı. Kırklareli: Kırklareli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi, 2015. Akkuş, Yasemin. Benderli Cesârî’nin Dîvânı ve Dîvânçesi. İstanbul: Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Doktora Tezi, 2010. Aksu, Ali. “Asr-ı Saadet ve Emeviler Dönemi Döneminde Lakap Takma ve Halifelerin Lakapları”. Cumhuriyet Üniversiesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 5/2 (2001). Aksu, Ali (ed.). Uluslararası Hz. Ömer Sempozyumu. Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, 2018. Aktaş, Mutlu Muhammet. Kazazker Mekkî Dîvânı. Giresun: Giresun Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2020. Akyol, Gülten. Sıyamzâde Hasan Hamdi Dîvânı. Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2020. Altay, Adem. Hâmî Dîvânı. Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2008. Apak, Adem. Ana Hatlarıyla İslâm Tarihi II, (Hulefâ-i Râşidîn Dönemi). İstanbul: Ensar Neşriyat, 7. Basım, 2012. Arı, Abdüsselam. “Hz. Ömer’in Mûsâ el- Eş’ari’ye Gönderdiği Mektubun Yargılama Hukûku Açısından Analizi”. İslam Hukuku Araştırma Dergisi 2 (2003). Arslan, Mehmet. Leylâ Hanım Dîvânı. Ankara: Kültür Turizm Bakanlığı, 2018. Arslan, Mehmet. Sivaslı Gulâmî Dîvânı. Sivas: Asitan Yayınları, 2009. Arslan, Mehmet. Şeref Hanım Dîvânı. Ankara: Kültür Turizm Bakanlığı, 2018. Arslan, Mehmet. Şeref Hanım Dîvânı. Ankara: Kültür Turizm Bakanlığı, 2018. Arslan, Mustafa Uğurlu. Ali Emîrî Efendi ve Dîvânı. İstanbul: Fatih Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2008. Arslan, Zafer. Divan-ı Sûzî-i Sivâsî Tenkitli Metin-İndeks. Kahramanmaraş: Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010. Arvas, Fuat Asım. Seyyid İsmail Hakkı(Mislî) Dîvânı. Edirne: Trakya Üniversitesi , Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010. Ata, Ali. Süleyman Şâdî Dîvânı’nın Tahlili. Van: Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2021. Atmaca Karaman, Özlem. Aşkî Hüseyin Efendi Dîvânı. Ağrı: Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019. Avcı, Casim. “Hilâfet”. C. 17. İstanbul: TDV Yayınları, 1998. Avcı, Said. Râci Dîvânı( Metin ve Dini Tasavvufi Tahlil). Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2015. Avcı, Sait. Râci Divanı (Metin ve Dinî Tasavvufî Tahlil). Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Billimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2015. 208 Aydın, Abdullah. Hanyalı Nûrî Osmân ve Dîvânı. Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2009. Aykanat, Timuçin. Sâfî Baba ve Divanı (İnceleme-Karşılaştırmalı Metin-Sadeleştirme- Sözlük-Dizin). Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2015. Baktır, Mustafa. “Hutbe”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. C. 18. İstanbul: TDV Yayınları, 1998. Balaban, Yıldız. Edib Harâbî Divanı (Karşılaştırmalı Metin). İstanbul: İstanbul Kültür Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2017. Bardakçı, Ramazan. Musa Kâzım Paşa (Hayatı-Sanatı ve Külliyatı). Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2007. Belâzürî. Fütûhu’l-Büldân. çev. Mustafa Fayda. İstanbul, 1. Basım, 2013. Beyhan, Esra. Enderunlu Fâzıl Dîvânı. İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, 2021. Bıyık Yapa, Melek. Aşkî Mustafa Dîvânı (Edisyon-Kritik). İstanbul: Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Doktora Tezi, 2007. Bilgi, Betül Kevser. Giritli Hilâlî Dîvânı. Malatya: İnönü Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019. Bilgi, Betül Kevser. Giritli Hilâlî Dîvânı (İnceleme-Metin). Malatya: İnönü Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019. Buhârî, Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmâîl. Sahîh-i Buhârî Tercümesi. nşr. Mehmed Sofuoğlu. 7. Cilt. İstanbul: Ötüken Yayınları, 1987. Büyükkaya, Hande. Fâik Ömer ve Dîvânı(Karşılaştırmalı Metin-İnceleme). İstanbul: İstanbul Kültür Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2008. Canlı, Melek. Hâfız Ulvî Dîvânı. Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2009. Cersel, Fatih. Mehmed Şâkir Gâlib Efendi Dîvânı (İnceleme-Metin). Sakarya: Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2009. Coşkun, Ferdi. Sabrî (Mehmet) Dîvânı. Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2013. Çakır, Maruf. Rîzî Dîvânı( İnceleme-Metin). Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2017. Çavuş, Mehmet Fatih. Keçecizade İzzet Molla’nın Divan-ı Bahar-ı Efkar’ında yer alan kişilikler. Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2011. Çavuşoğlu, Halime. Nâfi Arab Tâhir Efendi-Zâde’nin Hayatı, Edebî Kişiliği ve Dîvânı. Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2012. Çeçen, Mehmet Korkut. Hâlet Bey Dîvânı. Elazığ: Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2005. Çelik, Hatice. Bendî Mustafa Baba Dîvânı (İnceleme-Metin). Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010. Çetin, Abdurrahman. Hitabet ve İrşad. Bursa: Emin Yayınları, 6. Basım, 2014. Çetin, Rıdvan. XIX. Yüzyıl Mutasavvıf Şairlerinden Seyyid Süleyman Mahvî Dîvânı. Kütahya: Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2014. Çil, Halit. Ömer’ini Arayan Yüzyıl. İstanbul: Timaş Yayınları, 4. Basım, 2017. 209 Çobanoğlu, Ferda. Enderunlu Ferîd İbrahîm Dîvânı’nın Metni ve İncelemesi. İstanbul: Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2006. Demirayak, Kenan. Arap Edebiyatı Tarihi Emeviler Dönemi. Erzurum: Fenomen Yayınları, 2013. Devellioğlu, Ferit. Osmanlıca- Türkçe Ansiklopedik Lûgat. Ankara: Doğuş Matbaası, 2. Basım, 1970. Doğan, Fatma. Mestî Dîvânı Metin İnceleme. Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2015. Duman, Mehmet Akif. Fâzıl Dîvânı. Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2005. Duman, Muhammed. Trabzonlu Emin Hilmi Hayatı, Eserleri, Edebî Kişiliği ve Dîvânının Metni. Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010. Durgut, Sena. Yozgatlı Hüznî Dîvânı Gazeller Bölümü İncelemesi(Bağlamlı Dizin ve İşlevsel Sözlük). Kütahya: Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2018. Durmuş, İsmail. “Methiye”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. C. 29. Ankara: TDV Yayınları, 2004. Ebû Yusuf, Yâkub bbin İbrâhim. Kitâbu’l-Harâc. çev. Ali Özek. Özek Yayınları, 1976. Efe, Mustafa. Mehmet Şemseddin Ulusoy’un Eş’ȃr-ı Şemsȋ Adlı Dȋvȃnı (İnceleme- Metin). Bursa: Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2018. Efendioğlu, Mehmet. “Şeyhayn”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. C. 39. İstanbul: TDV Yayınları, 2010. Ekici, Ayşegül. Nihânî Dîvânı (İnceleme-Metin). Ankara: Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2022. Ekinci, Ramazan. Safâyî Ali Dede Dîvânı. Ankara: Gece Kitaplığı, 2.Baskı., 2016. Elaldı, Mehmet. Bursalı İbrahim Râzî Dîvânı. Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Doktora Tezi, 2017. Elaldı, Mehmet. Nazîf Hayatı, Eserleri, Edebî Şahsiyeti ve Dîvânı’nın Tenkidli Metni. Konya: Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2005. Elmacı, Betül. İstanbullu Eşref Dîvânı. Sakarya: Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2016. Erdem, Kadri. Kutup (Seyyid) Osman Fazlî Divânı. Sakarya: Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2008. Erdoğan, Mehtap. Türk Edebiyatı’nda Manzum Hilyeler. Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2011. Ermurat, Ahmet. Muhammed’in manzum Siyer-i Nebî’si (İnceleme-metin). Kayseri: Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019. Ertem, Davut. Luzûmî Ahmet Efendi Dîvânı. Adana: Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2016. Fayda, Mustafa. “Emîrü’l-Mü’minîn”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. C. 11. İstanbul: TDV Yayınları, 1995. Fayda, Mustafa. “eş-Şürûtü’l-Ömeriyye”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. C. 39. İstanbul: TDV Yayınları, 2010. 210 Fayda, Mustafa. “Fârûk”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. C. 12. İstanbul: TDV Yayınları, 1995. Fayda, Mustafa. “Ömer”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. C. 34. İstanbul: TDV Yayınları, 2007. Fayda, Mustafa. “Siyer ve Megâzi”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. C. 37. İstanbul: TDV Yayınları, 2009. Gazalî. Nasîhatü’l Mülûk. çev. Osman Şekerci. İstanbul: Sinan Yayınevi, 1969. Gemici, Ezgi. Edirneli Şeyh Kabûlî Mustafa Efendi Dîvânı’nın Bağlamlı Dizin ve İşlevsel Sözlüğü. Gaziantep: Gaziantep Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2021. Gökçe, Halim. Mehmet Refîkî (Hayatı, Edebî Kişiliği, Şiirleri). Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 1998. Gülmez, Sema. Cevrî İbrahim Çelebi ve Hilye-i Çihâr-Yâr-ı Güzîn Adlı Eseri. Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2006. Gündüz, Emrah. Abdünnâfi İffet Efendi ve Dîvânı. Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Doktora Tezi, 2018. Gündüz, Emrah. Abdünnâfi İffet Efendi ve Divanı (İnceleme-Metin). Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Doktora Tezi, 2018. Güneş, Kadir. Arapça- Türkçe Sözlük. İstanbul: Mektep Yayınları, 2011. Güneş, Kadir. Arapça -Türkçe Sözlük. İstanbul: Mektep Yayınları, 2011. Hâcib, Yusuf Has Hâcib. Kutadgu Bilig. çev. Reşid Rahmeti Arat. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 6. Basım, 1994. Halife, Hayyat b. Tarihu Halife b. Hayyat. çev. Abdülhalik Bakır. Ankara: Bizim Büro Basımevi, 2001. Hamidullah, Muhammed. İslâm Peygamberi. çev. Mehmet Yazgan. İzmir: Beyan Yayınları, ? Hazer, Dursun. “Ömer’e Göre Arap Şiiri ve Şâirleri”. İslâmi Araştırmalar Dergisi 16/3 (2003). İbn Hişam. Hz. Muhammed’in Hayatı(es-Siret’ün-Nebeviyye). çev. İzzet Hasan - Neşet Çağatay. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1992. İbn Sa’d. Kitâbü’t-Tabakâti’l-Kebîr. ed. Adnan Demircan. İstanbul: Siyer Yayınları, 2014. İğdi, Ahmet. “İslâm Tarih Yazıcılığına Etkisi Bakımından Hz. Ömer Dönemi Din ve Bilim”. Muş Alparslan Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dergisi. İlbak, Üzeyir. Dîvân-ı Şems-i Hayâlî Tuhfetü’l-Uşşak(Metin-İnceleme). İstanbul: İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010. İlgar, Yusuf. Afyonkarahisarlı Şâir Ali Feyzî (Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği ve Türkçe Divânı). Afyon: A.K.Ü Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 1997. İşler, Necati. Su’ûdu’l-Mevlevî, Hayatı, Eserleri ve Dîvânı (Zâdegân). Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2005. Kalço, Şebnem Çambel. Manastırlı Sâlih Fâik ve Dîvânı. İstanbul: Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019. Kanar, Mehmet. Osmanlı Türkçesi Sözlüğü. 2 Cilt. İstanbul: Say Yayınları, 1.Baskı., 2009. Kandehlevi, M. Yusuf. Hadislerle Hz. Peygamber ve Ashabın Yaşadığı Müslümanlık. 4 Cilt. İstanbul: Kalem Yayıncılık, 3. Basım, 1979. Kandemir, M. Yaşar. “Fezâil”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. C. 12. İstanbul: TDV Yayınları, 1995. 211 Kanmaz, Fatma Zehra. Ömer Şevkî Mardinî ve Dîvânı. Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010. Karadenı̇z, Şaban. Fennî Dîvânı Şerhi(Gazeller Dışındaki Şiirler). Yozgat: Yozgat Bozok Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019. Karahan, Leyla. Yûsuf u Züleyhâ,. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 1994. Karakaş, Esma. Racûlî, Hayatı, Edebi Kişiliği ve Dîvânı. Afyon: Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2008. Karakuş, Esra. Seyyid Ahmed Cemâlî Dîvânı. Sivas: Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019. Karaman, Hayrettin vd. Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir. Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 4. Basım, 2012. Karataş, İbrahim. Balıkesirli Abdülaziz Mecdî Dîvânı. Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2015. Karayiğit, Atike Buket. Divan-ı Sükuti (Metin-İnceleme-Dizin). Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019. Kartal, Ahmet. Doğunun Uzun Hikayesi Türk Edebiyatında Mesnevi. İstanbul: Doğu Yayınevi, 1. Basım, 2013. Kaya, Bayram Ali. Osman Nevres Dîvânı. Ankara: Kültür Turizm Bakanlığı, 2020. Kayaokay, İlyas. Türk edebiyatında manzum Hz. Ali cenk-nâmeleri ve Ayân-Zâde İbrahim Şükrî’nin Kıssa-i Kan Kalesi ile Hikâye-i Hâver-zemîn adlı mesneviler. Manisa: Celal Bayar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2022. Kayya, Serpil. Selâmi Dîvânı`nın Transkripsiyonlu Metni. Kütahya: Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2001. Kazancı, Ahmed Lütfi. Adil Halife Emirü’l- Mü’min Hazreti Ömer. İstanbul: Tuğra Neşriat, 1995. Keleşoğlu, Fatıma. Recâyî’nin Menâkıb-ı Çehâr-yâr’ı (İnceleme-metin 1b-53b). Çorum: Hitit Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2022. Kerderli Mahmud. Nehcü’l- Ferâdis Cennetlerin Açık Yolu. çev. Bilal Aktan. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 2017. Kırıcı, Ahmet. Nâil Abbas Paşa’nın Hayatı, Sanatı ve Dîvânı’nın Transkripsiyonlu Metni. Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2006. Kocabey, Sedat. Osmân Nûrî Paşa Dîvânı. Edirne: Trakya Üniversitesi , Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2014. Koç, Nagihan. Hâfız Mehmet Sebâtî Dîvânı’nın Transkripsiyonlu Metni ve İncelenmesi. Sakarya: Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2006. Kolcu, Yasemin. Necmî Dîvânı (Mehmet Necmettin). Ankara: Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2021. Leylek Yıldırım, Çiçek. Nâzikî ve Dîvânı. Çanakkale: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019. Maleky, Mahnaz Roohi. Himmetzâde Ahmet Cezbî Divanı. Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2012. Mert, Aslı. Nâkâm Divanı (İnceleme-Tenkitli Metin). Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2012. Nizâmü’l-Mülk. Siyâset-Nâme. ed. Mehmet Altay Kökmen. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1999. 212 Numanî, Şibli. Bütün Yönleriyle Hz. Ömer ve Devlet İdâresi. çev. Talip Yaşar Alp. Hikmet-Dâva-Çağ Yayınları, 1975. Ocak, Ahmet Yaşar. Menâkıb-nâmeler. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2. Basım, 1997. Oktay, Abidin. ‘Iydî Baba Dîvânı İnceleme, Metin ve Sözlük. Kütahya: Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2011. Oktay, Ercan. Senîh-i Mevlevî Divanı. Çanakkale: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2005. Onuk, Osman. Abdü’I-Azîz Âsım-ı Irâkî’nin Hayatı, Edebi Kişiliği ve Dîvânı. Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2016. Önal, Sevda. Hâtif, Hayatı, Edebî Kişiliği ve Dîvânı. Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2010. Öz, Mustafa. “Râfizîler”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. C. 34. İstanbul: TDV Yayınları, 2007. Özgüdenli, Osman Gazi. “Sultan”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. C. 37. İstanbul: TDV Yayınları, 2009. Özkat, Mustafa. Münîrî (Öl. 1521?)’nin manzum Siyer-i Nebî’si cilt: IV-V (inceleme- metin). İstanbul: Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Doktora Tezi, 2011. Özmen, Abdulsamet. Meşhûrî Dîvânı (İnceleme-Karşılaştırmalı Metin). Malatya: İnönü Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2009. Öztürk, Fatih. Üveysî Dîvânı: Edebiyat ve Dil İncelemesi. Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2020. Ramazanoğlu, M. Sami. Hz. Ömeru’l-Fâruk. İstanbul: Erkam Yayınları, 2013. Sağlam, Hacer. Abdî-i Karahisârî ve Dîvânı. Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2011. Sağlam, Nesrin. Nâkâm Dîvânı. Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010. Sarıkaya, Muammer. “Hz. Ömer ve Edebî Eleştiri”. İ. Ü. Şarkiyat Mecmuası 23 (2013). Sazlık, Fatma. Hasan Hilmî Hayatı, Edebî Kişiliği, Dîvânı ve Dîvânı’nın İncelenmesi. Afyon: Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010. Söylemez, Ayşe. Reşîd Paşa Dîvânı. Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2016. Stojanovska, İvona. Bahrî Dîvânı ve İncelemesi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2015. Şahin, Ebubekir Sıddık. Keçeci-zade İzzet Molla`nın Divanları: Bahar-ı Efkar ve Hazan-ı Asar (2 cilt). Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2004. Şahin, Gülay. Zekî Dîvânı. Balıkesir: Balıkesir Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2008. Şahin, Haşim. “Menâkıbnâme”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. C. 29. Ankara: TDV Yayınları, 2004. Şiğva, Bülent. Şeyh Hasan Haydar Divanı (İnceleme-Tenkidli Metin). Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2012. Tanrıkulu, Mustafa. Râgıb Paşazâde Lutfî’nin Dîvânı. İstanbul: Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2020. 213 Taşdelen, İshak. Şevkî Hasan Tahsin İstanbulî Dîvânı(Transkripsiyonlu Metin ve Sadeleştirme). Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2014. Tatçı, Mustafa. Yunus Emre Dîvân-ı İlâhiyat. İstanbul: Kapı Yayınları, 2012. Tekı̇n, Nagehan. Salih Baba Dîvânı’nda Tasavvufi Kavramlar. Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019. Tepeli, Yusuf. Dervîş Muhammed Yemînî Fazîlet-Nâme (Giriş-İnceleme-Metin). 2 Cilt. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 2002. Tezcan, Esma. Şevkî İbrahim Efendi Dîvânı. Kütahya: Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2007. Tirmizi, Ebû Îsâ Muhammed b. Îsâ b. Sevre. Sünen-i Tirmizi Tercümesi. Nşr. Osman Zeki Mehmedoğlu. 4. Cilt. İstanbul: Yunus Emre Yayınları,?. Tokay, Ayşe Tuba. Levhi’nin Gazavatname-i Sultan Süleyman’ı. İstanbul: Fatih Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2018. Tosun, Necdet - Eraslan, Kemal. Hoca Ahmed Yesevî Külliyâtı. Ankara: Ahmet Yesevi Üniversitesi Yayınları, 2019. Turan Demir, Nevin. Halid Bin Velid ve Gazavat-ı Halid Bin Velid adlı yazmanın çeviri ve değerlendirmesi. Nevşehir: Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi,Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, ts. Turtuşî, Muhammed b. Sirâcü’l-Mülûk. ed. Said Aykut. İstanbul: İnsan Yayınları, 1995. Uğurlu, Aydan. Baba Hüsnî ve Dîvânı. Ankara: Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2020. Uludağ, Süleyman. Tasavvuf Terimleri Sözlüğü. İstanbul: Kabalcı Yayıncılık, 2012. Urğun Doğan, Serap. Eşref Paşa Dîvânı. Elazığ: Fırat Üniversitesi, Sosyal bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010. Uzun, Mustafa İsmet. “Hilye”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. C. 18. İstanbul: TDV Yayınları, 1998. Uzun, Tacettin. “Dil Ve Edebiyat Yönünden Hz. Peygamber ve Hulefâ-i Râşidîn”. İstem 6 (2005). Vergili, Orhan. Hacı Hulûsî Baba Dîvânı. Kastamonu: Kastamonu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2020. Vergili, Orhan. Hacı Hulûsî Baba Dîvânı. Kastamonu: Kastamonu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2020. Yalçınkaya, Yağız. Kerküklü Seyyid Şükrî Dîvânı. İstanbul: İstanbul Kültür Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Doktora Tezi, 2019. Yalçınkaya, Yağız. Kerküklü Seyyid Şükrî Dîvânı. İstanbul: İstanbul Kültür Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Doktora Tezi, 2019. Yanbal, Semra. Şâkîr Mehmed Efendi Dîvânı ( Metin- İnceleme). Sivas: Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2009. Yavuz, Mustafa. Mehmed Memdûh Fâik Bey (Hayatı, Sanatı, Eserleri). Erzincan: Erzincan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2016. Yavuz, Selin. Eskicumalı Hamîd Divanı (İnceleme-Metin). Edirne: Trakya Üniversitesi , Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019. Yeniterzi, Emine. Türk Edebiyatında Na’tlar. Ankara: TDV Yayınları, 1993. Yıldıran Sarıkaya, Meliha. Türk-İslam Edebiyatında Hz. Ali. İstanbul: Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2004. Yıldırım, Hüseyin. Zelîlî Dîvânı(Metin-Aktarma-Gramer İncelemesi). Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2008. 214 Yıldırım, Yusuf. Osman Şems Efendi, Hayatı, Eserleri ve Dîvânı. İstanbul: Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2013. Yıldırım, Yusuf. Osman Şems Efendi, Hayatı, Eserleri ve Dîvânı (Metin-İnceleme- Tahlil). İstanbul: Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2013. Yılmaz, Fatih Mehmet. Türk edebiyatında Hz. Ebû Bekir vecizeleri ve Bedreddin b. Himmet-Yârü’l Mevlevî’nin Tuhfetü’s-Sıddîk’ı. Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2011. Yurttaş, M. Nurullah. Feyzî Halil Bey Dîvânı Hayatı, Edebî Şahsiyeti, Eserleri ve Dîvânı’nın İncelemesi. Afyon: Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2007. Yüknekî, Edib Ahmet - Çakmak, Serkan. Atebetü’l-Hakâyık. İstanbul: Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yayınları, 2019. Yüksel, E. Şeyma. Âdile Sultan Dîvânı Sözlüğü. Eskişehir: Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2018. Yüksel, Işın. Türk Edebiyatında Hz. Ömer vecizeleri ve Bedreddin b. Himmet-Yârü’l- Mevlevî’ nin Faslü’l-Hitâb min Kelâm-ı Ömer bin Hattâb adlı eseri. Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2013. 215