T.C. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İSLÂM TARİHİ VE SANATLARI ANABİLİM DALI İSLÂM TARİHİ BİLİM DALI SALNAMELERE GÖRE XIX. ASIRDA İŞTİP’TE SOSYO- EKONOMİK VE İDARİ DURUM YÜKSEK LİSANS TEZİ Bilal RUŞİD BURSA- 2016     T.C. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İSLÂM TARİHİ VE SANATLARI ANABİLİM DALI İSLÂM TARİHİ BİLİM DALI SALNAMELERE GÖRE XIX. ASIRDA İŞTİP’TE SOS- YO-EKONOMİK VE İDARİ DURUM YÜKSEK LİSANS TEZİ Bilal RUŞİD Danışman: Prof. Dr. Ali İhsan KARATAŞ BURSA- 2016       ÖZET Yazar Adı ve Soyadı : Bilal RUŞİD Üniversite : Uludağ Üniversitesi Enstitü : Sosyal Bilimler Enstitüsü Anabilim Dalı : İslâm Tarihi ve Sanatları Tezin Niteliği : Yüksek Lisans Sayfa Sayısı :Xİİ+77 Mezuniyet Tarihi : …/07../2016 Tez Danışmanı : Prof. Dr. Ali İhsan KARATAŞ SALNAMELERE GÖRE XIX. ASIRDA İŞTİP’TE SOSYO-EKONOMİK VE İDARİ DURUM “Salnamelere Göre XIX. Asırda İştip’te Sosyo-Ekonomik ve İdari Durum” adı- nı taşıyan bu çalışma, Osmanlı Devleti sınırları içinde önemli bir kazâ merkezi olan, günümüzde Makedonya sınırları içerisinde bulunan İştip Şehri’nin Osmanlı Devrindeki durumunu konu edinmektedir. Tez, üç bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde Bal- kanların ve İştip’in coğrafi konumu hakkında bilgi verildikten sonra Balkanlar, Rumeli ve İştip isimlerinin etimolojik kökenlerinin araştırması yapılarak isimlerin tarih boyunca kullanılan şekilleri ve değişiklikleri irdelenmiştir. Birinci bölümde kuruluşundan günü- müze İştip’in tarihi ve Osmanlı dönemi İştip Kazâsı’nın idârî yapısı salnâmeler ışığında incelenmiştir. İkinci Bölümde İştip’in etnik, dinî, demografik ve iktisadî yapısı hakkın- da bilgi verilmiştir. Üçüncü bölümde ise Osmanlı İştip’inde eğitim-öğretim hayatı anla- tılmış ayrıca Osmanlı’nın inşâ ettiği mimari eserler hakkında bilgi verilmiştir . Anahtar Kelimeler: Osmanlı, Balkanlar, Makedonya, İştip, Salname    v      ABSTRACT   Name And Surname : Bilal RUŞİD University : Uludağ University İnstitution : Social Science Institution Field : History of Islam and Islamic Arts Branch : History of Islam Degree Awarded : Master Page Number :Xİİ+72 Degree Date :…/07../2016 Supervisor : Prof. Dr. Ali İhsan KARATAŞ ACCORDİNG TO THE SALNAMES (YEARBOOKS) SOCIO- ECONOMIC AND ADMINISTRATIVE SITUATION IN STIP IN XIX. CEN- TURY This study is an According to the Salnames (Yearbooks) Socio-Economic and Administrative Situation in Stip in XIX. Century , located within the boundaries of pre- sent-day Macedonia for wiping out the Ottoman Empire lost the status of the city of Stip. Thesis consists of three parts. The introduction of the Balkans and Stip's after in- formation about the geographical location of the Balkans, the etymology of the names of Rumeli and Stip research of names used throughout history by making shapes and changes has been evaluated. First Section since its inception to the present town of Ot- toman-era historic of Stip and the administrative structure of Stip is examined in the light of the Yearbooks recorded. The second Section Stip's ethnic, religious, demograp- hic and economic information about the structure. The third Section is also described in the academic life of the Ottoman Stip Ottoman architectural monuments that are given information about the building. Key Words: Ottoman, Balkans, Macedonia, Stip, Salname (Yearbook)   vi      ÖNSÖZ   Osmanlı Döneminde önemli bir kazâ merkezi olan İştip, bugün eski ihtişamın- dan bir hayli uzaktır. Gerek bu coğrafyada gerçekleşen savaşlar ve gerek Türklerin şehri terk etmesiyle birlikte şehrin hüviyeti değişmiş, azalan Müslüman nüfusla birlikte Os- manlı eserleri ve izleri bir bir yok olmaya başlamıştır. Bölgenin Osmanlı’nın elinden çıkmasıyla maddi-manevi gerileme yaşayan şehri “Osmanlı gitti, bereket de gitti.” şek- linde kullanılagelen Makedon atasözü güzel bir şekilde özetlemektedir. Bazı kaynaklar- da “Tekkeler ve Zâviyeler Şehri” diye anılan İştip’te günümüze ulaşan az sayıdaki Os- manlı eseri tarihten haber vererek Devlet-i Âliyye’yi temsil etmekte ve şehirde yaşayan bir avuç Müslümanın çaba ve gayretleriyle varlığını devam ettirmektedir. Şehrin Osmanlı Dönemi’ndeki durumunu konu edindiğimiz çalışmamız; İştip Şehri’nin kuruluşundan günümüzdeki durumuna kadar geniş bir zaman dilimini ve idârî, etnik, dînî, demografik, iktisâdi yapı, Osmanlı Dönemi eğitim-öğretim faaliyetleri ve Osmanlı’ya ait mimari eserleri içine alan geniş konu yelpazesini ihtiva etmektedir. Çalışmamız boyunca ilgi ve fikirlerini esirgemeyen, her aşamada emeği olan sa- yın Hocam Prof. Dr. Ali İhsan Karataş’a, bana her türlü desteği sağlayan sevgili eşim Fatma Betül öğretmene teşekkür ederim. Bilal RUŞİD Haziran 2016     vii      İÇİNDEKİLER TEZ ONAY SAYFASI ................................................................................................... iii YEMİN METNİ ............................................................................................................. iv ÖZET................................................................................................................................ v ABSTRACT .................................................................................................................... vi ÖNSÖZ ........................................................................................................................... vii İÇİNDEKİLER ............................................................................................................ viii TABLOLARIN LİSTESİ .............................................................................................. xi KISALTMALAR .......................................................................................................... xii GİRİŞ ............................................................................................................................... 1 I. BALKANLAR VE İŞTİP’İN COĞRAFİ KONUMU ................................................ 1 A. Balkanlar’ın Coğrafi Konumu .............................................................................. 1 B. İştip’in Coğrafî Konumu ....................................................................................... 3 II. BALKAN, RUMELİ VE İŞTİP İSİMLERİ .............................................................. 4 A. “Balkan” İsmi ....................................................................................................... 4 B. “Rumeli” İsmi ....................................................................................................... 4 C. “İştip” İsminin Menşei ve Yazılışı ........................................................................ 5   BİRİNCİ BÖLÜM İŞTİP KAZASI’NIN TARİHİ VE İDARİ YAPISI I. TARİHİ ...................................................................................................................... 6 A. Osmanlı Hâkimiyetine Kadar İştip ....................................................................... 6 B. Osmanlı Döneminde İştip ..................................................................................... 7 1. Balkanların Osmanlı Hâkimiyetine Geçişi ve Fetihler ...................................... 7 2. İştip’in Osmanlı Hâkimiyetine Geçişi ................................................................ 9 3. Osmanlı Devleti’nin İskân Politikası ............................................................... 11 5. İştip’e Türklerin Yerleşmesi ............................................................................ 12 II. İŞTİP’İN İDÂRÎ BİRİMLERİ VE GÖREVLİLERİ ............................................... 13 viii      A. Kaymakam .......................................................................................................... 14 B. Nâib ..................................................................................................................... 15 C. Müftü ................................................................................................................... 16 D. Mal Müdürü ........................................................................................................ 16 E. Tahrirat Kâtibi ..................................................................................................... 17 F. Meclis-i İdâre ....................................................................................................... 17 G. Mahkeme-i Bidayet Dairesi ................................................................................ 19 H. Tahrir-i Vergi Komisyonu .................................................................................. 20 I. Nüfus İdaresi ........................................................................................................ 21 İ. Memurin-i Müteferrika ......................................................................................... 22 K. Belediye Dairesi .................................................................................................. 23 L. İştip Kazası İdaresinde Bulunan Diğer Komisyonlar: ......................................... 24 M. İştip’te Rütbe ve Nişanı Sahibi Eşraf ve İleri Gelen Şahsiyetler: ...................... 25   İKİNCİ BÖLÜM İŞTİP’İN SOSYAL VE EKONOMİK YAPISI I. ETNİK VE DİNİ YAPI ............................................................................................ 26 A. Türkler ................................................................................................................ 26 B. Makedonlar ......................................................................................................... 28 C. Yahudiler ............................................................................................................. 29 D. Diğer Etnik Gruplar ............................................................................................ 29 II. DEMOGRAFİK YAPI ............................................................................................ 30 A. XVI. Yüzyıl Nüfusu ......................................................................................... 30 B. XVI. Yüzyıl Köy Nüfusu: ................................................................................ 33 D. XIX. Yüzyıl Nüfusu ............................................................................................ 39 E. XX. Yüzyıl Nüfusu ............................................................................................. 40 F. Türkiye’ye Göç .................................................................................................... 40 III. İKTİSADİ HAYAT ............................................................................................... 41 A. İthâlât-İhrâcât ...................................................................................................... 42 B. İcrâ Edilen Meslekler .......................................................................................... 43 1. Tarım ve Hayvancılık ....................................................................................... 43 ix      2. Giyim Sektörü .................................................................................................. 44 3. Gıda Sektörü .................................................................................................... 45 4. İnşaatçılık ve Taşımacılık ................................................................................ 45 5. Esnaf ve Tüccarlar............................................................................................ 45 6. Herhangi Bir Mesleğe Sahip Olmayanlar ........................................................ 47   ÜÇÜNCÜ BÖLÜM İŞTİP’TE EĞİTİM-ÖĞRETİM VE MİMARİ YAPI I- EĞİTİM-ÖĞRETİM ................................................................................................ 48 A. İbtidâî Mektebleri ............................................................................................... 48 B. Rüşdiye Mektebi ................................................................................................. 50 C. Medreseler ........................................................................................................... 52 II. MİMARİ YAPI ....................................................................................................... 54 A. Câmiler ................................................................................................................ 55 1. İştip Şehrinde Osmanlı Tarafından İnşa Edilen Fakat Günümüze Ulaşamayan Câmilerin İsimleri: ............................................................................................... 55 2. Günümüzde Mevcut Olan Câmiler .................................................................. 56 a. Kadın Ana Câmii .......................................................................................... 56 b. Hüsameddin Paşa Câmii ............................................................................... 57 B. Türbeler ve Tekkeler ........................................................................................ 59 1. Günümüzde Mevcut olan Türbe ve Tekkeler: ................................................. 59 a. Meydin Baba Türbesi ................................................................................... 59 b. Abdi Baba Türbesi ve Tekkesi ..................................................................... 59 2. İsmine Ulaşabildiğimiz Fakat Günümüze Ulaşamayan Türbe Ve Tekkeler:... 59 C. Kervansaraylar, Hanlar, Hamamlar..................................................................... 60 D. Bedesten .............................................................................................................. 60 E. Çeşme ve Köprü .................................................................................................. 61 SONUÇ ........................................................................................................................... 62 EKLER ........................................................................................................................... 64 KAYNAKÇA ................................................................................................................. 73 x      TABLOLARIN LİSTESİ TABLO 1: 1530 Yılında İştip Mahalleleri Ve Nüfusu TABLO 2: 1550-1570 yıllarında İştip’te Müslüman Mahalleleri ve Nüfusu TABLO 3: 1550-1570 yıllarında İştip’te Hristiyan Mahalleleri ve Nüfusu TABLO 4: XVI. yy. İştip Köy Nüfusu TABLO 5: İştip’ten Türkiye’ye Göç Verileri TABLO 6: İştip Şehir Merkezinde Osmanlı Devletinin İmar Ettiği Eserlerin Listesi     xi      KISALTMALAR A.e.: Aynı eser a.g.e.: Adı geçen eser a.g.m. Adı geçen makale a.g.md : Adı geçen madde a.g.t.: Adı geçen tez BAL-TAM: Balkan Türkoloji Araştırmaları Merkezi Bkz.: Bakınız C.: Cilt Çev. : Çeviren Der.: Derleyen DİA: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi Edit.: Editör H. : Hicri Haz. : Hazırlayan İA: İslam Ansiklopedisi KVS: Kosova Vilayeti Salnamesi M. : Miladi s.: Sayfa SNMU: Salname-i Nezaret-i Maarif-i Umumiye t.y.: Basım tarihi yok v.d.: Ve diğerleri y.y.y.: Yayın yeri yok Yay.: Yayınevi ss.: Sayfa Sayısı xii      GİRİŞ I. BALKANLAR VE İŞTİP’İN COĞRAFİ KONUMU A. Balkanlar’ın Coğrafi Konumu Adını Batıdan Doğuya uzanan ve Bulgaristan'ı ikiye bölen dağ silsile- sinden alan Balkan yarımadasının doğu, güney ve batı sınırları hakkında mev- cut görüş birliğine rağmen kuzey sınırları tartışmalıdır. Bazı coğrafyacıların, bölgenin kuzey sınırını Tuna ve Drava Nehirleri olarak kabul etmeleriyle bir- likte bu sınırın Karpat Dağlarının doğusundan geçtiğini kabul edenler de var- dır. Böylece bu ikinci sınırlamaya göre Balkan yarımadası 1.000.000 km2 ka- dar bir yüzölçümüne sahiptir ve içine Arnavutluk (28,748 km2), Bulgaristan (110,912 km2), Romanya (237.500 km2), Türkiye (Trakya 23.764 km2), Eski Yugoslavya (225.804 km2), ve Yunanistan (131.944 km2) ülkelerini almakta- dır. Yarımadanın ilk dikkati çeken coğrafi özelliği dağlık oluşudur. Zor ge- çit veren dağlar çeşitli bölgeler arasında, bilhassa batıda irtibatı güçleştirerek kültür dil ve geleneklerin çok farklı biçimde gelişmesine sebep olmuştur. Bal- kan yarımadasında dört ana dağ silsilesi vardır. Batıda Alp Dağlarının devamı olan Dinar silsilesi Adriya Denizi boyundan güneye inmektedir. Bugünkü Yu- goslavya ve Arnavutluk'un batısını kaplayan bu dağlar Pindus adı altında Yu- nanistan'a uzanarak Mora yarımadasında Akdeniz'e ulaşır. Bu dağların yüksek- likleri genellikle 1200 ile 2400 m. arasında değişirse de Karadağ’da Dormitor zirvesinde 2522 metreye çıkar. Bazen deniz kıyısından başlayan bu dağlar yer yer 50-60 km. kadar içerilere çekilerek denizle aralarında verimli ovalara yer verirler. İkinci dağ silsilesi Karpat Dağları’dır. Bu silsile Romanya'nın kuze- yinden güneye doğru birkaç yüz kilometre uzandıktan sonra Tuna nehrine 150 km yaklaşınca batıya dönmekte ve 600 km bu istikamette ilerleyerek Demirka- pı bölgesinde güneydoğuya yönelmektedir. Bu dağların en yüksek noktası olan Negoiu zirvesi 1544 metredir. Üçüncü dağ silsilesi Balkan dağları olarak bili- nen ve Bulgaristan’ı batıdan doğuya doğru ikiye bölen dağlardır; Yumrukcal 1      (2371 m) gibi bazı yüksek zirveleri bulunmaktadır. Dördüncü dağ silsilesi Ro- dop Dağları’dır. Balkan dağlarının batısından güneye doğru indikten sonra do- ğuya doğru kıvrılan bu dağlar Trakya'nın kuzeyinden geçerek Türkiye üzerin- den Karadeniz'e kadar uzanırlar. Balkanlar'ın en yüksek tepeleri olan Rila (2925 m.), Eltepe (2920 m.) ve Belmeken (2640 m.) bu silsile üzerinde yer almaktadır.1 Dağların uzanışı, nehirlerin kuzeyde Tuna Nehrine veya güneyde özel- likle Ege Denizi’ne dökülmelerini sağlar. Kuzeyde yarımadanın en büyük akar- suyu olan Tuna, Avusturya ve Macaristan'ı geçtikten sonra Mohaç'ın biraz gü- neyinde Balkan topraklarına girer. Bundan sonra Arnavutluk'un kuzeydoğu- sunda ve Bulgaristan'ın kuzey sınırında yaklaşık 1300 km yol kat edip Dobru- ca'nın kuzeyinden Karadeniz’e ulaşır. Balkanlar'ın büyük nehirleri arasında yer alan Sava, Drava, Morava ve Drina nehirleri eski Yugoslavya'dadır ve hepsi Tuna'ya katılır. Olt ile Prut ve kısmen de Tiza ise kuzeyden eklenerek Tuna'yı dünyanın sayılı suyu bol nehirlerinden biri haline getirirler; bu bölgelerde nehir saniyede 200.000 m3 su taşır. Güneyde Ege Denizi’ne dökülen nehirlerin en önemlileri Vardar, Stru- ma-Karasu, Mesta-Karasu ve Meriç'tir. Bunların yanında Adriyatik Denizi’ne dökülen Drin gibi küçük nehirler de vardır. Balkanlar'ın kuzeyinde Sava ve Drava nehirleri arasında kalan yerler, Demirkapı’dan sonra Tuna'nın kuzey ve güney kıyıları boyunca Karadeniz'e kadar uzanan bir ovadır. Bu topraklar, dağ- lık sulak ve verimlidir. Balkan dağlarının güneyinde Pazarcık ve Filibe'den başlayarak Meriç nehri boyunca Ege sahillerine kadar uzanan düzlük ise Bal- kanlar'ın diğer önemli ovasıdır. Balkan yarımadasının güney kısmı ve Adriyatik sahilleri, Zadar ve Split'ten sonra bir hayli kurak ve sıcaktır. İç taraflar kuzeye çıktıkça yağışlı ve kışları sert olan bir iklime sahiptir. Yazlar ise çok sıcak geçen Güney Yunanis- tan ile Ege kıyıları dışında diğer bölgelerde oldukça ılıman ve nemlidir. Dağlık bölgelere eylül veya en geç ekimde yağan kar çok defa haziran sonuna kadar erimez. Balkan yarımadasının Karadağ (Montenegro veya Srna Gora) gibi geçit                                                              1          Kemal H. Karpat, “Balkanlar”, DİA, C. 5, İstanbul, 1992, s. 25-27.  2      vermeyen bazı bölgeleri sarp dağlardan ibarettir ve bu gibi yerlerde oturan in- sanlar dış dünya ile pek ilişki kuramadıkları için yüzlerce yıl evvelki gelenekle- rini ve yaşayışlarını çok az değiştirerek halen muhafaza etmektedirler. Balkan- lar'ın kuzeyinin her çeşit ulaşıma uygun olmasına karşılık orta ve güney bölge- leri kolay geçit vermez. Böylece eski tarihlerden beri doğuya doğru geçit ara- yan kimseler iki ana yolu takip etmek zorunda kalmışlardır. Bunlardan biri Belgrad - Niş - Filibe - Edirne - İstanbul yolu, diğeri ise Belgrad - Niş - Sela- nik- Kavala - Keşan -İstanbul yoludur. 2 B. İştip’in Coğrafî Konumu Günümüzde Makedonya sınırları içinde yer alan İştip şehrinin coğrafi konumu, tarih boyunca şehrin siyasi ve kültürel gelişiminde önemli pozitif fak- tör olmuştur.3 Şehir, Vardar Nehri’nin kolu olan Bregalnitsa ile Otinya Nehri- nin birleştiği yerde kurulmuştur.4 Güneybatısında Köprülü ve Negotino; gü- neydoğusunda Radoviş; kuzeydoğusunda Vinitsa, Koçana ve Probiştip; kuzey- batısında Sveti Nikole bulunmaktadır ki, bu durum İştip’in çevresinin merkezi konumunda olduğunu göstermektedir. Eski önemli yolların geçtiği bir merkez olan İştip Stobi’yi Köstendil’e, Vardar vadisini Struma’ya ve çevre köylerini birbirine bağlamaktaydı. Bu özelliğini İştip bugün de sürdürmektedir ve Üs- küp-Selanik yolu halen İştip üzerinden geçiyor diyebiliriz. 5 İştip; Üsküp’ün 70 km güneydoğusunda ve Köprülü’nün 23 km doğu- sunda yer almaktadır.6 Kosova Vilayeti Salnamesinde İştip kazası, merkez vi- layetin on dört saat güneydoğusunda, Köprülünün sekiz saat doğusunda, Tik- veş’in yedi saat kuzeydoğusunda, Radovişte’nin beş saat kuzeybatısında, Ko- çana’nın beş saat batısında, Kratova’nın sekiz saat güneybatısında, Kumano- va’nın on iki saat güneyinde Vardar’ın kollarından Bregalniça Nehri’nin gü- neydoğusunda kurulmuştur diye ifade edilir.7                                                                2 Karpat, a.g.md, s. 25-27. 3 Mihaylo Apostolski v.d, Stip Niz Vekovite, (Михајло Апостолски, Штип Низ Вековите), C. 1, Stip, 1986, s. 11. 4 Machiel Kiel,”İştip”, DİA, C. 23, İstanbul, 2001, s. 440. 5 Apostolski, a.g.e., s. 11-12. 6 Kiel, a.g.md., s. 440. 7 KVS, H.1311, s. 132, 137. 3        II. BALKAN, RUMELİ VE İŞTİP İSİMLERİ A. “Balkan” İsmi Balkanlar, Avrupa’nın güneydoğusunda, Tuna Nehri üzerindeki Demir- Kapı geçidindeki Banat Dağları vasıtasıyla Karpat Dağlarına temas ederek, buradan itibaren geniş bir yay çizip Karadeniz’e doğru uzanan dağ silsilesinin ve bu dağları içine alan büyük yarımadanın ismidir. Eski ve orta çağ kaynakla- rında, topografik durumu iyi bilinmeyen bu dağlara “Haemus” denilirdi.8 Hea- mus’a ilk defa Balkan ismi Osmanlılar tarafından verilmiş olması muhtemeldir. Kelime, “dağlık, taşlık arazi” anlamında Türk topluluklarında kullanılmaktadır. Türkmenistan’da Hazar Denizi doğusunda yükselen bir dağ kütlesine “Balhan Dağı” denmiş olması göz önüne alındığında Heamus’a verilen ismin bundan gelmiş olabileceği imkân dâhilindedir.9 Balkan ismi bu coğrafyada bir dağ silsilesine isim olmakla kalmamış, ilk ve orta çağ tarihlerinde Yunan Yarımadası, Bizans Yarımadası diye isimler- le anılmış olan Avrupa kıtasının bu büyük yarımadasının tamamına verilen bir isim olmuştur.10 B. “Rumeli” İsmi Bizanslıların kendileri ve ülkeleri için kullandıkları “Romaioi, Roma- nia” kelimeleri İslam dünyasında onların Rum, Doğu Roma İmparatorluğu ül- kesinin de "Biladü'r-Rum" veya "Memleketü'r-Rum" şeklinde tanınmasına yol açmıştır. Bu tabirler, Anadolu'nun Türk-İslam hâkimiyeti altına girmesinden sonra “Rum” ismiyle Bizans idaresinde bulunmuş Anadolu'yu gösteren bir coğ- rafi ad olarak yaygınlaşmıştır. Batılı seyyahlar, XIII. yüzyılda Türklerin idare- sindeki Anadolu'ya Turquemenie (Turquie) ve Bizans İmparatorluğu'na tabi yerlere Romanie (Romania) diyorlardı. Nihayet bu tabir, daha ziyade Ortodoks Yunan mezhebinin hâkim bulunduğu Balkan yarımadasını ifade etmeye başla- dı. Halil İnalcık’a göre Osmanlı Türkleri, Balkanlar için Rum-ili adını Roma-                                                              8 Besim Darkot, “Balkan”, İA, C. 2, İstanbul, Milli Eğitim Basımevi, 1949, s. 280. 9 Zeki Velidi Togan, “Balkan” , İA, C. 2, s. 285. 10 Darkot, a.g.md., s. 280. 4      nia'dan aldılar ve Anadolu'ya karşı denizin ötesinde Bizanslılardan fethettikleri bölgeler için kullandılar. Yalnız “Rum” adı ise eski manasını muhafaza ederek Anadolu'da Selçukluların hâkim olduğu yerleri gösteren coğrafi bir isim olarak kaldı. 11 C. “İştip” İsminin Menşei ve Yazılışı Şehrin en eski ismi “Aстибо/Astibо” dur. III. yüzyılda da karşımıza “Astibo” adıyla çıkan şehir, IV. yüzyıl Peonia haritasında Astibus ismiyle anılmaktadır. 395 yılında Roma ikiye ayrıldıktan sonra İştip Doğu Roma İmpa- ratorluğu sınırları içerisinde yer aldı ve Romalılar şehrin ismini Stipion olarak değiştirdiler.12 VI. yüzyılda Маkedonya’ya yerleşen Slavlar, şehri bugünkü adı olan “Ştip/Shtip/ШТИП” adıyla anmaya başladılar.13 XVIII. yüzyılın ikinci yarısı ve XIX. yüzyılın başına ait coğrafi haritalarda şehrin ismi “Astibus, İstib, İstip, İştib” şekillerinde yazılmış ve şehir Manastır, Köprülü, Pirlepe gibi bü- yük şehir olarak gösterilmiştir.14 İslam kaynaklarında şehrin eski ismi تيبو تيبوس ,(Astibo) آس ,(Astibos) آس تيبون تب Astibon) şeklinde kaydedilmiş, İştip ismi ise) آس تيب veya اش şeklinde اش yazılmıştır.15 Kosova Vilayeti Salnamesinde şehrin eski adının “Astipos” oldu- ğu zikredilmiş ve “İştib” olan yeni isme çevrilme sebebi ve şeklinin anlaşıla- madığı kaydedilmiştir.16 XVII. yüzyılda İştip’e gitmiş olan meşhur seyyah Ev- liya Çelebi, Seyahatname’sinde “İştip” isminin verilme sebebini şöyle izah etmektedir: Daha önce gaziler kale dibinde ördekleri gördüklerinde birbirlerine ördekleri gösterip “işte dibde, işte dibde ördekler” dediklerinden fetihten sonra ismine “İş dibde” diye isim verdiler. Daha sonra bozulmuş kelime tercih edile- rek iş dibde sözünü değiştirip “İştib” şeklinde kullandılar. 17                                                              11 Halil İnalcık, “Rumeli”, DİA, C. 35, İstanbul, 2008, s. 232-235. 12 Blagoya Cvetkovski, İstoriski i Stopanski Razvitok na Shtip od Sozdavanjeto do 1919 Godina, Asti- bo-Stip I-XX vek (Благоја Цветковски, Историски и Стопански Развиток на Штип од Создавањето до 1919 Година, Astibo- Штип I-XX век), s. 25. 13 Kiel, a.g.m., s. 440. 14 Apostolski, a.g.e., s. 283. 15 “İştib”, Dairatu’l-Ma’arif-i Bozorgk-i İslami, C. 9, Tehran, 1379, s. 1. 16 Kosova Vilayeti Salnamesi, H. 1314 (M.1896-1897), (Haz. H. Yıldırım Ağanoğlu), İstanbul, Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Yayınları, 2000, s. 132. 17 Evliya Çelebi, Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi, 6. Kitap 1. Cilt, (Haz. Seyit Ali Kahraman), İstanbul, Yapı Kredi Yayınları, 2010, s. 135. 5      BİRİNCİ BÖLÜM İŞTİP KAZASI’NIN TARİHİ VE İDARİ YAPISI I. TARİHİ A. Osmanlı Hâkimiyetine Kadar İştip Eski bir yerleşim yeri olan İştip’in tarihi milattan önce III. yüzyıla kadar varmaktadır.18 Peonların İliriya kolu tarafından hâkimiyet altına alınıp merkez haline getirilen şehir, Yunanlılar ve daha sonra Bizanslıların eline geçti.19 VI. yüzyılda kalıcı bir düzen kurmak amacıyla Makedonya’ya Slavlar yerleşmeye başladı. IX. ve X. yüzyıllarda ise şehir I. Bulgar İmparatorluğunun bir parçası olmuştur fakat 1018 yılında tekrar Bizanslıların eline geçmiştir. XIII. yüzyılın ilk yarısında kısa bir süre II. Bulgar İmparatorluğu’na bağlanmışsa da 1330 yılında Sırp Kralı Stefan Deçanski burasını Sırp devletine katıncaya kadar Bi- zans’ın elinde kaldı. 1355’te Kralın ölümünün ardından Osmanlı’nın fethine kadar Deyanoviç kardeşlerin Prensliğinin bir parçası oldu. Ortaçağda Sırp Prensliği’nin en önemli şehirlerinden biri olan İştip, Sırplar tarafından yeniden inşa edilmiştir. Sırp’lar tarafından 1334’te inşa edilen Archangel, 1350’de Sa- int John ve 1388’de Sveti Spas kiliseleri bugüne kadar varlıklarını sürdürmüş- lerdir. 1371 yılında son hükümdar Konstantin Deyanoviç’in ölümünden sonra şehir Osmanlılar tarafından fethedilmiştir.20 İştip Osmanlı’lar tarafından fethedilince, 1363 yılında kurulan Rumeli Vilayeti’nin Köstendil Sancağı’na bağlı hale getirildi ve Tanzimat’a kadar da bu durumunu korudu.21                                                              18 Kiel, a.g.md., s. 440. 19 Cvetkovski, a.g.e., s. 23. 20 Kiel, a.g.md., s. 441. 21 Kiel, a.g.md., s. 441. 6      B. Osmanlı Döneminde İştip 1. Balkanların Osmanlı Hâkimiyetine Geçişi ve Fetihler Anadolu Selçuklu Devleti’nin Moğol baskısı altında kalması sınır böl- gelerinde bulunan uç beylerine daha rahat hareket etme fırsatı tanımıştı. Bun- lardan biri olan Karacadağ, Söğüt ve Domaniç bölgesinde faaliyet gösteren Kayı Boyu Beyi olan Osman Bey kısa sürede müstakil olarak hareket etmeye başlamıştı. Faaliyet bölgesi olarak Bizans’ın Bithynia’daki topraklarını hedef seçen Osman Bey, elde etmiş olduğu bölgelerde kendi adını taşıyacak beyliği kurmuş ve kısa sürede topraklarını genişletmiştir.22 Osmanlı birlikleri, ilk olarak 1321’de Mudanya’yı aldıktan sonra, Mar- mara Denizi sahillerine ulaşarak Rumeli ile karşı karşıya gelmişlerdir. Zaman zaman Bizans’ı püskürtmek amacıyla gruplar halinde Rumeli’ye geçmeleri Türklere Rumeli’yi tanıma imkânı sağlamıştır.23 1341 yılında Bizans İmparatoru III. Andronikos’un vefatı ile tahta ge- çecek olan oğlu V. İoannes Paleologos’un çok küçük yaşta olması sebebiyle, kendisine vasi olarak tayin edilen Domestik Kantakuzenos, kısa süre sonra tahtı ele geçirebilmek için harekete geçmişti. Bu saltanat kavgasından faydala- nan Türkmen Beyliklerinden özellikle de Osmanlı Beyliği istifade etmiştir. Farklı beyliklere mensup Türkler, paralı asker veya müttefik sıfatıyla Bizans’ın iktidar kavgasına taraf oldular. Kantakuzenos, önce Aydınoğlu Umur Bey, onun da tavsiyesiyle Orhan Bey ile irtibata geçerek rakiplerine karşı üstünlük kazanmıştır. Orhan Bey ile olan bu ittifak, Kantakuzenos’un kızı Theodora ile evlenmesiyle daha da güçlenmiştir. 1345’te Türkler, Kantakuzenos’un müttefi- ki olarak Balkanlarda faaliyette bulunmaya başlamışlardır. Bu dönemde Karesi Beyliği’nde meydana gelen iç karışıklıklardan faydalanan Orhan Bey, bu mü- cadeleye müdahale etmiştir. 1345’te Karesi Beyliği’nin ilhakı, Osmanlı Devle- ti’ne Edremit Körfezi ve Kapıdağı arasındaki bölgeyi kazandırınca Osmanlılar Rumeli toprakları ile karşı karşıya gelmişlerdir. Karesi Beyliği’nin ilhakının                                                              22 Mehmet İnbaşı, “Balkanlarda Osmanlı Hakimiyeti ve İskan Siyaseti”, Türkler, C. 9, Ankara, 2002, s. 154. 23   Mehmet İnbaşı, “Balkanlarda Osmanlılar: Fetih ve İskân”, Balkanlar El Kitabı, (Haz. Osman Kara- tay, Bilgehan A. Gökdağ), C.1, Ankara, Karam&Vadi Yayınları, 2006, s. 288. 7      Osmanlıların Balkanlara geçişini hızlandırdığı gibi yeni fetihlere de zemin ha- zırlamıştır.24 Osmanlıların Balkan devletleriyle ilişkileri 1340’lı yıllara kadar inmektedir. Bu tarihte Bizans İmparatoru’na rakip olan Sırp Kralı Stephan Duşan, Makedonya bölgesini aldıktan sonra İstanbul’u ele geçirmek için Orhan Bey’e heyet göndererek anlaşma tek- lifinde bulunmuştu.25 Orhan Bey, menfaatlerine ters düştüğü için bunu önemsememişti. Bizans’taki iktidar mücadeleleri sırasında Stephan Duşan, çıkarlarına uygun olarak Bi- zans İmparatoru V. Paleologos’u, Osmanlılar ise belirtildiği üzere Kantakuzenos’u des- teklemişlerdir. Böylece 1352’de Rumeli’ye adım atan Osmanlılar, Bizans’ın içinde bu- lunduğu durumdan faydalanarak kısa sürede bölgedeki faaliyetlerini genişlettiler.26 Ge- libolu Yarımadası’nda şehirlerin etrafındaki kırsal bölgeye yerleşen Türk askerlerinin başında bulunan Süleyman Paşa ile ilgili Gregoras, “Bir Osmanlı kolonisinde bulunu- yormuş veya kendi öz yurdunda imiş gibi davranıyordu” demektedir. Aynı yıl Ceneviz- liler Türk birliklerini gemileriyle Avrupa’ya taşıdılar. Ekim 1352’de Türkler, Edirne’nin güneyinde bulunan Pythion’da Sırpları bozguna uğrattılar. Bu sırada Kantakuzenos’un askerleri arasında Katalanlar ile birlikte Türkler de vardı. Orhan Bey ile Cenevizliler arasında yapılan anlaşmayı Kantakuzenos da kabul etmek zorunda kaldı. Türklerin des- teğiyle bu savaşı kazanan Kantakuzenos iktidarı elde etmiştir. Bundan sonra Sırplar, Osmanlılara karşı bir Haçlı Seferi teşebbüsüne girişmişler ancak 1355’de Kral Duşan’ın ölümü bu faaliyetin sonuçsuz kalmasına sebep olmuştur. Böylece Kantakuzenos kendi- sine bağlı olmadığını düşündüğü şehirleri gözetmek ya da Bulgarlar ile Sırpları tehdit etmek için Türk birliklerinden yardım almaya devam etti.27                                                              24 İnbaşı, “Balkanlarda Osmanlı Hakimiyeti ve İskan Siyaseti”, a.g.m., s. 155. 25 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, C. 1, 4. Baskı, Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1982, s. 155-162. 26 Yaşar Yücel, Balkanlar’da Türk Yerleşmesi ve Sonuçları, Bulgaristan’da Türk Varlığı, Ankara, Türk Tarih Kurumu, 1985, s. 69. * İSTİMALET: “İstimâlet Osmanlılar’ın uyguladığı meylettirici ve uzlaştırıcı fetih siyaseti için kul- lanılan tabirdir. Osmanlı siyasetinde “halkı ve özellikle gayrimüslimleri gözetme, onlara karşı hoş- görülü davranma, raiyyetperverlik” mânasında kullanılmıştır. Fethedilen yerlerin halkına iyi dav- ranma, onları himaye etme, dış düşmanlara karşı can ve mal güvenliğini sağlama, dinî konularda serbestlik tanıma, vergi hususunda kolaylık gösterme Osmanlı istimâletinin başlıca unsurlarıdır. Osmanlı istimâlet siyasetinin asıl dikkat çekici neticeleri Trakya ve Balkan fetihlerinde ortaya çıkar. Edirne’nin alınmasından sonra gelişen Balkan fetihleri sadece kılıçla değil yerli hristiyan halkın hi- mayesi, haklarının korunması, kendilerine dinî serbestiyet verilmesi, vergi muafiyeti tanınması gibi ısındırıcı bir politika sonucunda gerçekleştiği bilinmektedir. Osmanlılar’ın yüzyıllarca Balkanlar’da ve Orta Avrupa’da tutunabilme sebeplerinden biri de bu uygulamadır. Osmanlılar, istimâlet siyaseti- ni sadece fetihler sırasında değil yeni idarî yapı kurulduktan sonra da devam ettirmişlerdir. Bu hu- 8      2. İştip’in Osmanlı Hâkimiyetine Geçişi Osmanlılar Mudanya’yı aldıktan sonra Bizans’a baskı yapmak amacıyla gruplar halinde Rumeli’ye geçerek bölgeyi görme ve tanıma imkânı bulmuş- lardır.28 Böylece Gelibolu yarımadası ve Trakya’yı iyice tanıma imkânına sahip olan Osmanlı’ya Rumeli’nin fethi yolu açılmıştı.29 Bizans İmparatoru Kanta- kuzenos, bir yandan saltanat mücadelesi verirken diğer yandan da Sırp ve Bul- gar tehditleriyle uğraşmasından dolayı Orhan Bey’den yardım istemiş ve karşı- lığında Gelibolu Yarımadası’ndaki Çimpe Kalesi’ni bir üs olarak vermiştir. Sultanın oğlu uç beyi Süleyman Paşa buraya Anadolu’dan getirdiği Türk akın- cıları yerleştirmiş ve burasını Balkanlarda yayılma için önemli bir köprübaşı şeklinde teşkilatlandırmıştır. Çimpe Kalesi’ne Türklerin yerleşmesi ve burasını bir üs olarak kullanmaya başlamaları Osmanlıların topraklarını genişletmesi için önemli bir dönüm noktası olmuştur. Nitekim daha sonra bu bölgeden plan- lanan birçok fetih Osmanlının genişlemesini sağlamıştır.30 Rumeli Fatihi diye anılan Süleyman Paşa’nın 1360 yılında vefat etme- siyle birlikte Osmanlının Balkan ilerlemesi hız kaybetse de Osmanlı kuvvetle- rini kumanda etmekte olan Lala Şahin Paşa, Hacı İlbey ve Evrenos Bey gibi komutanların I. Murad’ın cülûsüne kadarki süreçte müdafaayı devam ettirmele- ri muhtemel olumsuz sonuçların önüne geçmiştir. Sultan Murad’ın tahta çık- masıyla Balkan fetihleri kaldığı yerden devam etmiş, Çorlu’nun Kuzeybatısın- daki başpiskoposluk merkezi Arkadiopolis/Lüleburgaz ele geçirilerek surları yıktırılmıştır. Daha sonra Malkara, İpsala, Dedeağaç ve Dimetoka gibi şehirleri de zapt eden Osmanlı kuvvetleri 1361 yılında Bulgar ve Sırp kuvvetleriyle yap- tığı meydan muharebesinin sonucunda Edirne’yi fethetmiştir.31 Osmanlılar tarafından 1363’te Filibe alındıktan sonra Balkanlardaki hâkimiyet genişletil- meye devam edilmiş, 1376’ya kadar ya bizzat Sultan Murad ya da komutanları                                                                                                                                                                                susta resmî uygulamayı gösteren birçok belgenin bulunduğu bilinmektedir ”. Mücteba İlgürel, “İsti- malet”, DİA, C. 23, İstanbul, 2001, s. 362. 27 İnbaşı, “Balkanlarda Osmanlı Hakimiyeti ve İskan Siyaseti”, a.g.m., s. 155. 28 İnbaşı, “Balkanlar’da Osmanlı Hâkimiyeti ve İskan Siyaseti”, a.g.m., s. 155. 29   Feridun Emecen, “Kuruluştan Küçük Kaynarcaya”, Osmanlı Devleti Ve Medeniyeti Tarihi, (Editör: E. İhsanoğlu), C. 1, İstanbul, IRCICA, 1994, s. 12.  30 Seda Şahin Ahmetaj, Kosova Vilayeti: İpek Sancağının İdari ve Sosyal Yapısı (XIX. Yüzyıl), İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2012, s. 30. 31 Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, a.g.e., s. 157-173. 9      vasıtasıyla Kızılağaç, Yanbolu, Samokov, Aydos, Kerinabat, İnebolu, Hayra- bolu, Pınarhisar, Vize, Kırklareli, Çatalca ve çevresi, Kavala, Drama, Zihne, Serez ve daha pek çok yer fethedilmiş ve Edirne başkent haline getirilmiştir. 1376-1380 yılları arasında fetihlere ara veren Sultan Murad, fethettiği topraklar üzerinde askerî ve idarî tedbirleri güçlendirmiş; cami, medrese, han, hamam, kervansaray gibi mimari eserler inşa ettirmiştir.32 1380 yılında tekrar başlayan Balkan fetihleri neticesinde 1382’de İştip, Manastır ve Pirlepe, 1385’te Ohri ve Sofya, 1386’da Niş alınarak Osmanlı Devleti’nin Balkanlara yerleşmesi sağlandı. 33 İştip’in fethi tarihi konusunda görüş birliği sağlanmış değildir. XVI. yüzyılın tanınmış âlimlerinden “Hâce-i Sultani” 34 olarak anılan Hoca Saâded- din Efendi, Tâcü’t-Tevârih adlı eserinde, Manastır ve Pirlepe İlinin Alınışı ko- nusunda İştip’in fethinden bahsederek Rumeli Beylerbeyi Timurtaş Paşa tara- fından H. 784/1382 yılında fethin gerçekleştiğini kaydetmektedir.35 H. 1306/1889 yılında neşredilen Kamusu’l-Âlâm adlı eserde de Şemseddin Sâmi, “İştib” maddesinde fetih tarihini aynı şekilde H. 784 olarak vermektedir.36 H. 1314/1896 yılında yazılmış olan Kosova Vilâyeti Salnamesi’nde de İştip şehri- nin fetih yılı olarak yine H. 784 verilmiştir.37 İsmail Hakkı Uzunçarşılı38 ve Ahmet Efe39 ise, fetih tarihini 1380 olarak kaydetmektedirler. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi’nin “İştip” maddesini yazan Machiel Kiel ise bu kaynaklarda 1382 olarak kaydedilmiş olan fetih yılının “kabul edilmesi müm- kün olmayan” bir tarih olarak nitelendirmiş ve Dejanović prenslerinin 1395’te hâkimiyetleri sona erinceye kadar İştip’e sahip olduklarını zikretmiştir. 40 Ma- kedon kaynaklarında da aynı şekilde ihtilaf mevcuttur. İştip’te “Astibo-Штип” adıyla basılmış olan ve I-XX. yüzyıllar arası İştip’i anlatan Makedonca eserde                                                              32 Ahmet Efe, Osmanlı Tarihi, Ankara, Akçağ Basımevi, 2008, s. 47-48. 33 Ahmet Efe, a.g.e., s. 49. 34 Hoca Sadettin, Tacü’t-Tevârih, C. 1, Ankara, Kültür Bakanlığı Yayınları, 1992, s. III 35 Tacü’t-Tevârih, s. 154. 36 Şemseddin Sâmi, Kamus’ul-A’lâm, C. 2, İstanbul, Mihran Matbaası, 1889, s. 972 37 KVS H. 1314, s. 132. 38 Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, a.g.e., s. 175 39 Efe, a.g.e., s. 49. 40 Kiel, a.g.md., s. 441. 10      İştip’in 1382 yılında Türkler tarafından alındığı kaydedilmiştir.41 Yine “Штип Низ Вековите/Asırlar Arasında İştip”42 ismiyle 1986 yılında basılmış eserde ve İştip Belediyesi resmi web sitesinde şehrin 1395 yılında Türkler tarafından fethedildiği zikredilmiştir. 43 3. Osmanlı Devleti’nin İskân Politikası Osmanlı Devleti Rumeli’ye geçtiği andan itibaren yerli halkla iyi ge- çinme siyaseti uygulamış, “istimalet” vererek yerli halkın Osmanlı’ya meylet- mesini sağlamıştır.44 Halil İnalcık’ın aktardığına göre Osmanlı bürokraside de bu prensibi uygulamış, “Reaya fukarasını zi-kudret ekabire” karşı korumuşlar- dır.45 Toprak ve reaya sultanındır prensibini ilan ederek yerli feodallere karşı toprağı ve köylü emeğini devlet garantisi altına almışlar, yerli feodallerin yeri- ne merkezi imparatorluk rejimini canlandırmışlardır. Anarşiden bıkmış olan köylüler Osmanlı’nın merkeziyetçi yapısını uygun bulmuş ve benimsemişler- dir. Türklerin Balkanlar’a geçmesiyle birlikte Ortodoks halk Papalıkla Ma- car Krallıklarının Katoliklik propagandasından ve mezhep değiştirmek için yaptıkları baskıdan kurtulmuştur. Devlet, halkın yanı sıra Ortodoks kilisesine karşı da koruyucu bir siyaset izlemiş, Ortodoks kilisesinin bütün ayrıcalıklarını ve hiyerarşisini olduğu gibi tanımıştır. Kilise gibi manastırların ayrıcalıklarını, bağışıklıklarını Hristiyan devlet döneminde nasılsa aynen bırakmış, Balkan- lar’da Hristiyan dinini yok etmek isteyen bir davranış içine girmemiştir.46 Osmanlı Devletinin Balkanlar’da yayılmasında başka etkenler de vardır. Devlet köylünün yanı sıra eski Rum, Sırp, Bulgar ve Arnavut feodal beylerini devlet hizmetine alarak kazanma siyaseti uygulamış, onlara karşılıklı güvene                                                              41 Cvetkovski, a.g.e., s. 186. 42 Apostolski, a.g.e., s. 16. 43 http://stip.gov.mk/index.php/mk/profil/istorija (24.03.2014). 44   Halime Doğru, “Osmanlı Devleti’nin Rumeli’de Fetih ve İskan Siyaseti”, Türkler, C. 9, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları, 2002, s. 166.  45 Halil İnalcık, “Türkler ve Balkanlar”, BAL-TAM Türklük Bilgisi 3, Balkan Türkoloji Araştırmaları Merkezi, Prizren, Eylül 2005, s. 28. 46   Doğru, a.g.m., s. 166.  11      dayalı görevler vermiştir. Voynuk, Martolos, Eflak gibi geri hizmet kurumları içinde hatta tımar sistemi içinde yer almışlar, vergi muafiyetinden de fayda- lanmışlardır. 47 Osmanlı Devleti, fethettiği topraklarda sömürge politikası takip etmedi- ğinden dolayı fetihten kısa süre sonra Balkan Yarımadasının iskânına öncelik verdi. Gelenlerin çoğunun amacı Balkanlar’da geçici olarak bulunmak değil coğrafyayı yurt edinmekti. 48 5. İştip’e Türklerin Yerleşmesi Osmanlı’nın bölgeyi fethetmesiyle birlikte şehir ve köylere Türk halk yerleşmeye başlamış ve İştip’te Otinya Deresi’nin sol tarafında yeni mahalleler kurulmuştur. Türkler öncelikle yüksek, güneş alan ve temiz havaya sahip böl- gelere yerleşmişler ve bundan dolayı mahalleler arasında boşluklar meydana gelmiştir.49 Kale duvarı dışında, iki nehir vadisinde ikamet edenler ise kasaba- nın genişlemesine sebep olmuşlardır. Bu dönemde çok sayıda Yörük halk bölgeye yerleşmiştir. Kısmen XV. yüzyılda ve sonrasında Kanuni Sultan Süleyman’ın saltanatı başlarında birçok yeni küçük köy kurularak kasabanın batısındaki bozkır alana yerleşmiştir.50 Günümüzde de birçok Yörük, eski kültür ve geleneklerini koruyarak buralarda ikamet etmektedir. İştip’in en eski Türk mahalleleri olarak Aşağı Tekke Mahallesi, Kadı Dere Mahallesi, Şeftali Mahallesi, Kadın Ana Camii Mahallesi zikredilmekte- dir. Türklerin fethinden hemen sonra kurulan ve bugün “Novo Selo / Yeni Köy” ismiyle anılmakta olan mahalle, eski bir yerleşim yeri olma özelliğini taşımak- tadır. Yıldırım Bayezid Han’ın vakıfları arasında zikredilen mahallede o dö- nemde 21 Hristiyan hanenin yaşamakta olduğu kaydedilmiştir. 51 İştip’in en eski ailelerinden Şeyh İbrahim Mehmet Efendi ailesi altıncı kuşaktan olup şehre ne zaman ve nerden geldikleri bilinmemekle beraber bütün                                                              47 Doğru, a.g.m., s. 166. 48 Doğru, a.g.m., s. 166. 49 Apostolski, a.g.e., s. 16. 50 Kiel, a.g.md., s. 441. 51 Apostolski, a.g.e., s. 16. 12      sülale 66-86 yaşları arasında yaşamış ve Abdi Baba türbesine defnedilmişler- dir. Eski ismi Şeftali Mahallesi olan şimdiki Devlet Hastanesi’nin yeri şehrin en eski Türk mahallesidir. Burada birçok Cami, tekke, iki hamam, çeşme ve su pınarları vardır en eski Türk evleri de buradaydı.52 İştip’te Müslüman nüfusunun artmasıyla birlikte konut sayısı da artmış ve şehrin çehresi değişmiştir. En çok bina inşa eden aile ise Mevlânâ Nured- din’in oğlu, “İştibzâde” olarak geçen İştip Kadısı Mevlânâ Mehmet Çelebi’nin ailesidir. Mevlânâ Nureddin, şehirde bir hamam (Eski Hamam), birkaç dükkân inşa ettirmiş ve bunları çok sayıda kitapla birlikte Sultan Murad Câmii’ne vak- fetmiştir. Yaşadığı döneme ait kalıcı eser bırakmak isteyen Kadı Mehmet Çe- lebi Eski hamama bitişik yeni hamam yaptırmış, bir mektep ve bir medrese ile çok sayıda dükkân ve işyeri inşa ettirmiş ve bunları vakfetmiştir. 53 II. İŞTİP’İN İDÂRÎ BİRİMLERİ VE GÖREVLİLERİ Osmanlı idârî sisteminde XIX. Yüzyılda Rumeli Eyâleti, Kosova Vilâyeti, Üsküp Sancağı’na bağlı bir kazâ olan İştip hakkında XIX. asrın son çeyreğine ait salnâme kayıtlarında geniş bilgiler yer almaktadır. Genel olarak geçmiş yılların veya bir yılın bütün olaylarını, her nevi icraatını, istatistik, tica- ret gibi bilgilerini özet halinde ihtiva etmek üzere yaklaşık her sene tertip edi- len ve neşredilen eserler olan salnameler devlet tarafından yazıldığı için önemli resmi belgelerdir.54 Hicrî 1291/1874-1875 tarihli Nezaret-i Maârif-i Umumiye, H. 1300/1882-1883, H. 1304/1886-1887, H. 1311/1893-1894, H. 1314/1896- 1897 yıllarına ait Kosova Vilâyeti salnamelerinde İştip Kazası, idari yapısı ve görevlileri ile ilgili önemli ve detaylı bilgiler kayıtlıdır. Bu bölümde İştip Ka- zası’nın idarî birimleri ve yönetiminde görevli kişiler hakkında salnamelerde yer alan bilgileri sınıflandırarak inceleyeceğiz.                                                              52 Burhaneddin Zaim, İştip ve Köprülü Hatıraları, İstanbul, Şehir Yayınları, 2005, s. 63 53 Apostolski, a.g.e., s. 207. 54 Midhat Sertoğlu, Osmanlı Tarih Lügati, İstanbul, Enderun Kitabevi, 1986, s. 297. 13      A. Kaymakam Sözlükte "birinin yerine geçen, yerini tutan, vekil, naib" anlamındaki, günümüzde “kaymakam” olarak kullanılan kelimeye Osmanlı merkez ve taşra teşkilatında hem unvan hem terim olarak rastlanır. 1842 yılı başlarından itiba- ren kaymakamlıkla ilgili yeni düzenlemeler yapıldı. Kaymakamlar Dâhiliye Nezareti'ne bağlıydı ve tayinleri bu nezaretçe yapılmaktaydı. Kendi idari biri- minde önemli kararlar alabilen kaymakamın ilk sorumlu olduğu merci bağlı bulunduğu valilikti.55 Taşra teşkilatının vazgeçilmez görevlisi olan kaymakam kaza idaresinin reisi ve sorumlusuydu.56 Önceleri sancak beyinin yerini alarak sancak mülki amiri olmuş ve bu sıfatla küçük meclis denilen, 1849'dan itibaren ise sancak meclisi adıyla anılan bir kurula başkanlık etmiştir. Eyalet meclisi tarzında teşkilatlanmış olan sancak meclisi mal müdürü, hâkim, tahrirat ve mal başkâtipleriyle Müslüman ve gayrimüslim toplulukların seçtiği kişilerden olu- şurdu. Haftanın belli günlerinde toplanan meclisin başlıca görevleri sancağın maliye, belediye ve eğitim öğretim işleriyle ilgili kararlar almaktı. Güvenliğin sağlanması konusu da meclisin ve kaymakamın sorumluluğundaydı. Sancak meclisi sancağa bağlı kaza müdürlerinin ve halkın başvurularını da görüşüp karara bağlar, ancak büyük ve önemli meseleler kaymakam tarafından vali ve eyalet meclisine bildirilirdi. Valilikçe mali, idari ve bayındırlıkla ilgili olarak hazırlanıp gönderilen tüzük ve yönetmelikler aynen uygulanır, vali ve eyalet meclisinin aldığı kararlara da uyulurdu.57 1864 nizamnamesinden itibaren sancağın yönetimi kaymakamdan alınıp mutasarrıfa bırakılmış, kaymakam da kazanın mülki amiri olmuş ve genellikle Mekteb-i Mülkiyye mezunları arasından seçilmiştir. Aynı nizamnamede birkaç köyün birleşmesinden nahiyeler teşkil edilmiş, buraların idaresi nahiye müdür- lerine verilmiştir. Nahiye müdürünün başkanlığında oluşturulan mecliste alınan kararların kaza kaymakamının onayından sonra yürürlüğe girmesi esası geti- rilmiştir. 1921'e kadar Osmanlı mülki idaresi birimleri yukarıdan aşağıya doğru vilayet, sancak, kaza ve nahiye şeklinde devam etmiş, bu yıl içinde sancak bi-                                                              55 Yücel Özkaya, “Kaymakam”, DİA, C. 25, Ankara, 2002, s. 84. 56 İdare-i Umumiye Vilayet Nizamnamesi, 3. Madde, Düstur, s. 625. 57 Yücel Özkaya, a.g.md, s. 84. 14      rimi kalkmıştır. Cumhuriyet döneminde kaza adı ilçeye çevrilmiş olmakla bir- likte mülki amirinin unvanı kaymakam olarak varlığını sürdürmektedir.58 Kosova Vilayeti Salnameleri kayıtlarına göre İştip kazasında H. 1291 senesinde Tahsin Efendi,59 H. 1300 senesinde Cemal Bey,60 H. 1304 senesinde Rasih Efendi,61 H. 1311 senesinde Rüştü Bey,62 H. 1314 senesinde ise Şükrü Efendi63 Kaymakamlık görevinde bulunmuştur. B. Nâib Sözlükte “birini temsil etmek, birine vekâlet etmek” anlamındaki nevb (niyâbe) mastarından türeyen nâib (çoğulu nüvvâb), “bir makamın sorumlulu- ğunu asıl sahibi yerine geçici bir zaman için yüklenen kimse” demektir.64 Çe- şitli İslam devletlerinde başlıca devlet ricâlinin kendilerine yardımcı olmak veya bulunmadıkları yerlerde ve zamanlarda işlerini yürütmek üzere tayin et- tikleri görevlilere nâib adı veriliyordu. Mahkeme-i Şer’iyyelerde kadılar adına çeşitli alanlarda görev yapan na- ibler vardı. Naibler vazifelerinin mahiyetine göre kaza naibleri, kadı naibleri, bab naibleri gibi gruplara ayrılırlardı. Kaza naibleri kaza kadısı adına o bölge- nin Şer’i muamelelerine bakardı.65 Nâiblik Osmanlılarda başlangıçtan beri mevcuttu. Yeni fethedilen yerle- re idareyi temsilen sancak beyi veya subaşı, hukuku temsilen kadı yahut nâib tayin edilmesi bir fetih geleneğiydi. Nâibler, medrese eğitimi alarak özellikle fıkıh alanında kendi kaza dairesinde ihtilafları çözebilecek bir seviyede tahsil görmüş ilmiye mesleği mensubu kimselerdi. Osmanlı adlî teşkilatında kadı yardımcısı ve vekili olan nâib kadı tarafından belirlenir, Anadolu veya Rumeli                                                              58 Yücel Özkaya, a.g.md, s. 85. 59 Salname-i Nezaret-i Maarif-i Umumiye, H. 1291, s. 135. 60 KVS, H. 1300, s. 69. 61 KVS, H. 1304, s. 180. 62 KVS, H. 1311, s. 99. 63 KVS, H. 1314, s. 130. 64 Casim Avcı, “Nâib”, DİA, C.32, İstanbul, 2006, s. 311. 65 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilatı, Ankara, TTK Basımevi, 3. Baskı, 1988, s. 117. 15      kazaskeri tarafından tasdik edilirdi. Nâibler genelde süresiz olarak tayin edilir- di, ancak belirli süreler içinde görev değişiklikleri olurdu.66 Kazâlarda kaymakamlara vekâlet eden nâibler her kazânın merkezinde kurulan kazâ idare meclislerinin dâimî üyeleri arasında yer almaktaydılar. İştip Kazâsında H. 1291 yılında Muslihiddin Efendi,67 H. 1300 yılında Yahya Sezai Efendi,68 H. 1304 yılında Mehmed Selim Efendi,69 H. 1311 yılında Mehmet Rüştü Efendi,70 H. 1314 yılında ise Mahmud Nedim Efendi,71 Naib’lik görevini yürütmüştür. C. Müftü Müftülük, siyasî ve idarî otoritenin dışında dinî itibara sahip bir ilmî rütbedir.72 Bu mertebeye sâhip kişiler olan müftüler, kazalarda halkın dinî lide- ri konumundadırlar ve Kaza İdâre Meclislerinin dâimî üyesi olarak idari teşki- latta yer almışlardır. İştip kazasında H. 1291 senesinde Hasan Efendi,73 H. 1300,74 H. 1304,75 H. 131176 ve H. 131477 yıllarında ise Hüseyin Efendi Müftülük görevi- ni yürütmüştür. D. Mal Müdürü Kaza Mal Müdürlüğünde H. 1291 yılında Haydar Efendi,78 H. 1300 yı- lında Ömer Hulusi Efendi,79 H. 1304 senesinde Emrah Efendi,80 H. 1311 yılın-                                                              66 Mehmet İpşirli, “Nâib”, DİA, C. 32, İstanbul, 2006, s. 312. 67 SNMU, H. 1291, s. 135. 68 KVS H. 1300, s. 69. 69 KVS H. 1304, s. 180. 70 KVS H. 1311, s. 99. 71 KVS H. 1314, s. 130. 72 Mehmet İpşirli, “Şeyhülislam”, DİA, C. 39, İstanbul, 2010, s. 92. 73 SNMU H. 1291, s. 135. 74 KVS H. 1300, s. 69. 75 KVS H. 1304, s. 180. 76 KVS H. 1311, s. 99. 77 KVS H. 1314, s. 130. 78 SNMU H. 1291, s. 135. 79 KVS H. 1300, s. 69. 80 KVS H. 1304, s. 180. 16      da Mehmet Faik Efendi,81 H. 1314 senesinde de Hüseyin Kani Efendi görev yapmıştır.82 E. Tahrirat Kâtibi Tahrirat Kâtibi Kazalarda yazı işleriyle vazifeli bulunanlar hakkında kullanılan bir tabirdir.83 Kaza idare kâtiplerinin görevi, kaymakamlığın bütün yazışmalarının yürütülmesi, kayıtlarının toplanması ve korunmasını sağlamak- tır. Kâtipler kaç kişi olursa olsun yazım ve kayıt işlerinden birlikte yükümlüdür ve gerektikçe Kaza Meclis-i İdare ve mahkemenin ve diğer resmi dairelerinin her türlü yazı işlerinden kaymakamın emriyle sorumludurlar.84 H. 1291 yılında Sait Efendi85, H. 1300 yılında Ahmet Fehmi Efendi86, H. 1304 yılında Abdulhalim Efendi,87 H. 1311 yılında Mehmet Ragıb Efendi,88 H. 1314 yılında ise Hüseyin Bey89 Tahrirat kâtibi olarak hizmet vermiştir. F. Meclis-i İdâre Kaymakam başkanlığında toplanan kaza idare meclisi, naib, müftü, mal müdürü, tahrirat kâtibinden oluşan tabî Müslüman ve Gayrimüslim üç seçilmiş üyeden oluşmaktaydı. Kaza idare meclisleri, idari davalar, kaza gelirlerinin ve giderlerinin gözden geçirilmesi, miri malların idaresi ve korunması, umumi sağlığa ait ted- birlerin alınması, belediye tesislerinin bakım ve onarımı, köy yollarının bakım ve onarımı gibi konuları müzakere eder ve karara bağlarlar. Bundan başka ver- gi itirazlarını görüşmek için de ilk mercidir. Kaza meclisleri kaymakamın yet- kisi dâhilindeki mukaveleler ve alım satım muamelelerinin usule uygunluğunu inceler.90 Bu denetim görevini yerine getirdikten sonra, itirazlarını veya yetki-                                                              81 KVS H. 1311, s. 99. 82 KVS H. 1314, s. 130. 83 Bkz: Tahrirat Katibi; Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C. III, İstanbul, Milli Eğitim Basımevi, 1993, s. 377. 84 İdare-i Umumiye Vilayet Nizamnamesi, 46. Madde, Düstur, s. 636. 85 SNMU H. 1291, s. 135. 86 KVS H. 1300, s. 69. 87 KVS H. 1304, s. 180. 88 KVS H. 1311, s. 99. 89 KVS H. 1314, s. 130. 90 İlber Ortaylı, Tanzimattan Sonra Mahalli İdareler (1840-1878), Ankara, Türkiye ve Ortadoğu Am- me Enstitüsü yayınları, 1974, s. 68. 17      sini aşan konuları sancak idare meclisine havale için karar verir. Üsküp sancağı İştip kazasında da kaza idare meclisleri kurulmuş ve bu meclisler idari görevle- ri yürütmüştür. Salnamelerden, H. 1291’den H. 1314 yılına kadar İştip idare meclisi’nin kimlerden oluştuğunu, yıllara göre görevleri devam eden veya değişenlerin olup olmadığını takip etmek mümkündür. Buna göre: İştip kazası idare meclisi H. 1291 senesinde kaymakam Hasan Tahsin efendi başkanlığında toplanmıştır. Mecliste Naib Müslihiddin Efendi, Müftü Hasan Efendi, Metropolit Vekili, Mal Müdürü Haydar Efendi, Tahrirat Katibi Seyid Efendi ve seçilmişler Mur- taza Bey, Osman Efendi, Risto Aga, Arso Aga, Haham Vekili Hoca Abard ha- zır bulunmuşlardır.91 H. 1300 senesinde İştip kazası idare meclisi kaymakam Cemal Bey başkanlığında toplanmıştır. Mecliste Naib Yahya Sezai Efendi, Müftü Hüseyin Efendi, Mal Müdürü Ömer Hulusi Efendi, Tahrirat Katibi Ahmet Fehmi Efendi azayi tabiyyi olarak yer almıştır. Seçilmiş üyeler kısmında Hacı Ali Ağa, Naço Ağa, Haham Vekili Baro Efendinin isimleri kaydedilmiş, iki kişi için ise ağa ünvanı kullanılmış fakat isimleri zikredilmemiştir. 92 H. 1304 yılında İştip kazası meclisi kaymakam Ali Rasih Efendi baş- kanlığında toplanmıştır. Mecliste Naib Mehmed Selim Efendi, Müftü Hüseyin Efendi, Mal Müdürü Emrah Efendi, Tahrirat Katibi Abdülhalim Efendi ve seçilmiş üyeler Bilal Efendi, Haham Vekili Baro Efendi Galubçe Pane Ağa, Hacı Gane Ağa mevcuttur.93 H. 1311 yılında İştip kazası meclisi Kaymakam Rüştü Bey başkanlığın- da toplanmıştır. Mecliste Naib Mehmed Rüştü Efendi, Müftü Hüseyin Efendi, Mal Müdürü Faik Efendi, Metropolit Vekili Zaharya Efendi, Tahrirat Katibi Mehmed Ragıb Efendi ve seçilmiş üyeler Şeyh Hacı Salih Efendi, Yahya Aga, Yane Aga, Koçe Aga bulunmaktaydı.94                                                              91 SNMU H. 1291, s. 135. 92 KVS H. 1300, s. 69. 93 KVS H. 1304, s. 181. 94 KVS H. 1311, s. 99. 18      İştip kazası idare meclisi H. 1314 senesinde ise meclis kaymakam Şük- rü Efendi’nin başkanlığında toplanmıştır. Mecliste Naib Mahmud Nedim Efen- di, Müftü Hüseyin Efendi, Mal Müdürü Kani Efendi, Metropolit Vekili Zühar- ya Efendi, Tahrirat Katibi Hüseyin Bey ve seçilmiş üyeler Hasan Efendi, Yah- ya Sırrı Efendi, Yane Ağa ve Koça Ağalar bulunmaktadır.95 G. Mahkeme-i Bidayet Dairesi Osmanlı Devletinde davaların ilk görüldüğü yer olan Bidayet Mahke- mesinin bugünkü adı Asliye Mahkemesidir. Mahkeme-i bidayet dairesinde reis, katip, müstantık, mübaşir, eytam müdürü ve azalar görev yapmaktadır. Başında Reis olarak kaza naibinin bulunduğu mahkeme-i bidayet dairesinde görev ya- pan azalardan birinin gayrimüslim olması dikkat çekmektedir. İbtidâî Mahkemelerde bulunan memurlardan Müstantik: Sorgu haki- mi;96 Mübaşir, mahkemede celb ve tebliğ işlerini gerçekleştiren memurdur. Mübaşirler aynı zamanda mahkemenin idaresi ve huzurunun sağlanmasına yö- nelik işleri de yapmakla görevlidir.97 Eytam müdürü, devlet hizmetinde bulunmuş olan babalarından veya kocalarından dolayı yetimlerle dul kadınlara bağlanan maaşları düzenleyen ve takibini yapan kişidir.98 Eytam müdürlüğü memuriyetine atanmak için dört yıllık Medresetul Kudat eğitimini tamamlamak gerekirdi.99 Mukavelat Muharriri, Osmanlı Döneminde noterin işini yapan kişiler- dir.100 H. 1291 senesine ait Salname-i Nezaret-i Maarif-i Umumiye Nizamna- mesine göre Meclisi Deâvî ismiyle toplanan Mahkeme-i Bidayet Dairesi kurulu Naib Muslihiddin Efendi başkanlığında toplanmıştır. Seçilmiş üyeler olarak                                                              95 KVS H. 1314, s. 130. 96 Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Ankara, Aydın Kitabevi, 2007, s. 745. 97 Bkz. Pakalın, a.g.e., C. II, s. 592. 98 Bkz. Pakalın, a.g.e., C. I, s. 578. 99 Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilatı, a.g.e., s. 269. 100 Bkz. Pakalın, a.g.e., C. II, s. 579. 19      İdris Ağa, Hacı Yanko Ağa, Hoca Yakontan, Katib Ahmet Efendi yer almış- tır.101 H. 1300 yılına ait Kosova Vilayeti Salnamesine göre kurul Reis Naib Yahya Sezai Efendi, Aza Efram Ağa, Başkatip Seyit Efendi, Katib-i Sanî Ha- san Nazmi Efendi, Müstantık Muavini Hüseyin Efendi, Mübaşir Mustafa ve Ali Ağalardan oluşmaktadır.102 H. 1304 yılında ise kurulda Reis Naib Mehmet Selim Efendi, Aza Salih Efendi, Aza Koçe Ağa, Baş Katip Seyit Efendi, Katib Sanii Hasan Efendi, Mustantık Muavini Çelebi Efendi, Şeriyat Mahkemesi Katibi Şerif Efendi, Ey- tam Müdürü Hüsref Bey, Mübaşir Muharrem Ağa, Mübaşir Ali Ağalar hazır bulundu.103 H. 1311 yılında Reis Naib Mehmed Rüşdi Efendi, Aza Hüseyin Efendi, Aza Yovan Efendi, Müstantık Muavini Recep Efendi, Mukavelat Muharriri Hafız Mehmet Efendi, Katib-i Evvel Mahmud Efendi, Katib-i Sanii Hamit Efendi, Şeriyye Katibi Şerif Efendi, Eytam Müdürü yer aldı.104 H. 1314 yılında ise Mahkeme-i Bidayet Dairesindeki görevliler; Reis Naib Mahmud Nedim Efendi, Aza Salih Efendi, Aza Arso Efendi, Müstantık Muavini Receb Efendi, Mukavelat Muavini Hafız Mehmet Efendi, Mübaşir Hikmet Bey, Katib-i Evvel Hüseyin Efendi, Katib-i Sânî Hamid Efendi, Şeriy- ye Katibi Şerif Efendi, Mübaşir Ahmed Efendi’den oluşuyordu.105 H. Tahrir-i Vergi Komisyonu Bu dairede Katip, muhammin, üye gibi görevliler bulunmaktadır. Kaza idaresinin birçok bölümünde olduğu gibi burada da çok sayıda gayrimüslimin mevcut olduğu görülür. Dairede gayrimüslimler daha ziyade muhammin olarak görev yapmaktadırlar. H. 1300 senesinde Me’a Tahrir-i Vergi Komisyonunda görev yapan memurlar: Komisyon Reisi Mustafa Efendi, Aza Hacı Mustafa Efendi, Aza                                                              101 SNMU H. 1291, s. 135. 102 KVS H. 1300, s. 69. 103 KVS H. 1304, s. 181. 104 KVS H. 1311, s. 99. 105 KVS H. 1314, s. 130. 20      Bilal Efendi, Aza Hacı Bostol Ağa, Aza Muhammin Mehmed Bey, Aza Mu- hammin Gotse Taseydi. Mülazıman106 Nefer sayısı 4 olarak kaydedilmiştir.107 H. 1304 senesinde Komisyon Reisi Mustafa Efendi, Aza İzzet Bey, Aza Mane Ağa, Aza Hacı Pustul Ağa, Katibi Sanii Hasan Efendi, Muhammin Ah- met Ağa, Katibi Evvel Hacı İbrahim Efendi, Nahiye Katibi Şerif Efendi, Mu- hammin Filip Ağadır.108 H. 1311 senesinde Aza Hamur Ahmet Ağa, Aza Mustafa Efendi, Mu- hammin Arso Lazo Ağa idi.109 H. 1314 yılında ise Aza Hamur Ahmet Ağa, diğer Aza Mustafa Efendi, Muhammin110 ise Lazo Ağadır.111 I. Nüfus İdaresi Kaza nüfus memurlarının vazifelerinden ilki tahrir defterlerini korumak, ikincisi nüfusla ilgili meydana gelen olayları ortaya koyan cetveller hazırlamak ve kazânın mürur tezkireleri ve pasaport işlemlerini idare etmektir.112 Murur tezkiresi, memleket içindeki seyahat vesikasına verilen addır. 1908 yılına kadar memleket dışına çıkanlara pasaport verildiği gibi vilâyet hududu dışına çıkan- lara da bir yıl geçerli mürur tezkiresi verilirdi. Matbu ve harca tabi olan bu mü- rur tezkirelerine nüfus kâğıdındaki bilgiler yazılmakla beraber nereye ve ne için gideceği de yazılırdı.113 Bu dairede genel olarak bir memur ve bir kâtip hizmet etmektedir. Bazen 3 azanın da görev yaptığı görülür. H. 1304 yılında İştip Nüfus İdaresindeki çalışanları şöyle sıralayabiliriz: Memur Cafer Bey, Katib Ali Bey, Aza Bilal Efendi, Aza Yahya Ağa, Aza Ko- çe Ağa.114                                                              106 Bkz. Devellioğlu, a.g.e., s. 719. 107 KVS H. 1300, s. 70. 108 KVS H. 1304, s. 182. 109 KVS H. 1311, s. 100. 110 Bkz. Devellioğlu, a.g.e., s. 668. 111 KVS H. 1314, s. 130. 112 İdare-i vilayet nizamnamesi, madde: 47, Düstur, s. 636. 113 Bkz. Pakalın, a.g.e., C. II, s. 583. 114 KVS H. 1304, s. 183. 21      H. 1311115 ve H. 1314116 yıllarına gelindiğinde idarenin aynı kaldığını Memur Cafer Bey ve Katib Ali Bey’den oluştuğunu üyelerin ise olmadığını görmekteyiz. İ. Memurin-i Müteferrika Memurin-i Müteferrika kazâda görev yapmakta olan çeşitli memurların kaydedildiği bölümdür. Bu bölümde H. 1300 senesinde Sandık Emini Mahmud Fehmi Efendi, Telgraf Memuru Tevfik Efendi, Ağşar Memuru Mustafa Efendi, Ağşar Baş Katibi Mahmud Efendi, Katibi Sânî İbrahim Efendi, Katibi Sâlis Tahir Efendi, Tapu Katibi Ahmet Nazmi Efendi, Nüfus Mukayyıdı Aliş Efendi, Orman Memuru Ali Efendi, Rüsumu Sitte Memuru Süleyman Efendi, Katibi Yaşar Efendi, Zabıta Bölük Ağası Ali Ağa, Bölük emini Mahmud Efendi, Şeri- yat Mahkemesi Katibi Şerif Efendi, Eytam Memuru Yahya Ağalar kayıtlıdır.117 H. 1304 yılında Sandık Emini Hüseyin Efendidir. Telgraf ve Posta me- muru Tevfik Efendi, Refik Fehmi Efendi, Duyunu Umumiye Memuru Ali Efendi, Orman Memuru Mehmet Ali Efendi, Zâbıta Memuru Mülazım Mah- mud Efendidir.118 H. 1311 senesinde ise Mal Müdürü Muavini Ramiz Efendi, Tapu Kâtibi Vekili Şevki Bey, Sandık Emini İbrahim Efendi, Evkaf Vekili Hacı Recep Ağa, Telgraf ve Posta Memuru Ali Rıza Efendi, Muhabere Memuru Şemsi Efendi, Mal Müdür Muavini Refik Ahmet Efendi, Duyunu Umumiye Memuru Abdul- fettah Efendi, Duyunu Umumiye Katibi Katibi Mustafa Efendi, Zabıta Memuru Mali Bey, Orman Ondalık Memuru Ali Efendidir.119 H. 1314 yılında Mal Müdürü Muavini Mehmet Cavid Efendi, Tapu Kâtibi Vekili Şevki Bey, Sandık Emini İbrahim Efendi, Evkaf Vekili Hacı Re- cep Ağa, Telgraf ve Posta Memuru Ali Rıza Efendi, Muhabere Memuru Şemsi Efendi, Mal Müdürü Muavini Refik Yusuf Efendi, Duyun-ı Umumiye Memuru Abdülfettah Efendi, Katibi Mustafa Efendi, Zabıta Memuru Yusuf Ağa, Mer-                                                              115 KVS H. 1311, s. 100. 116 KVS H. 1314, s.130. 117 KVS H. 1300, s. 71. 118 KVS H. 1304, s. 184. 119 KVS H. 1311, s. 101. 22      kez Reji Memuru Şevki Bey, Orman Ondalık Memuru Ali Efendiler mevcut- tur.120 K. Belediye Dairesi Osmanlı Devleti, kaza merkezlerinde devlet hizmetlerini yürütmek üze- re belediye dairelerini kurmuştur. Bu daire genel olarak başkan, üyeler, katib, memleket tabibi, müfettiş ve çavuş gibi görevlilerden oluşur. Dairede birden fazla gayrimüslim üye bulunur. Belediyenin sandık sermayesi de mevcut olup sermayesi rakamsal olarak belirtilmiştir. Sırasıyla İştip Kaza merkezinde bulunan belediye dairesi personelini in- celeyelim: H. 1291 senesinde Reis Numan Efendi, Aza İbrahim Ağa, Aza Mahmud Ağa, Aza Trendafil Ağa, Aza Andon Ağa, Aza Avram Netan Efendi, Katib ve Sandık Emini Cağfer Efendidir.121 H. 1300 senesinde Reis Hacı Mustafa Efendi, Aza Ahmet Ağa, Aza Arif Ağa, Aza Avram Hasan Ağa, Aza Yotse Ağa, Aza Hacı Bustol Ağa, Aza Hacı Gane Ağa, Müfettiş Mahmud Efendi, Çavuş Nefer Sayısı 2, Tulumbacı Nefer Sayısı 9. Ayrıca idarenin 280.128 kuruş sandık sermayesi vardır.122 H. 1304 senesinde Reis Ahmet Hamid Efendi, Katib Mehmet Efendi, Aza Rıfat Efendi, Aza Tavşan Yotse Aga, Müfettiş Tahit Ağa, Tulumbacı Ça- vuş Mustafa Ağa, 10 Nefer Tulumbacı vardır. Sandık Emini Mahmud Efendi, Aza Yahya Efendi, Aza Yahudi Melaim Ağa, Çavuş Mustafa Ağa, Hortumcu İbrahim Ağadır.123 H. 1311 senesinde Reis Mahmud Seyit Efendi, Aza Hacı Ahmet Ağa, Aza Hacı Mustafa Ağa, Aza Menahim Efendi, Katib Mehmet Efendi, Sandık Emiini Şerif Ağa, Memleket Tabibi Ando Naki Efendi, Aza Lazo Arso Ağa, Aza Goçe Tase Ağa, Müfettiş Tahir Ağa, Çavuş Mustafa Ağadır.                                                              120 KVS H. 1314, s. 131. 121 SNMU H. 1291, s. 136. 122 KVS H. 1300, s. 70. 123 KVS H. 1304, s. 182. 23      H. 1314 senesinde İştip Kazasındaki Belediye Dairesi başkanlığını Mehmet Sadi Efendi yürütmüştür. Üyeler Ahmet Ağa, Hacı Mustafa Ağa, Menahem Ağa, Laz Varso Ağa, Goçe Tase Ağa’dan oluşmuştur. Dairede Katib Mehmet Efendi, Sandık Emini Şe- rif Efendi, Memleket Tabibi Ahmet Arif Efendi, Müfettiş Tahit Ağa, Çavuş Mustafa Ağa görev yapmıştır. Sandık sermayesinin ise 153.500 kuruş olduğunu görüyoruz.124 Mal Sandığı, Sandık Sermayesi ve Sandık Emini: Mal Sandığı; devlete ait gelir- lerle pul ve kıymetli evrakın, emanet mahiyetinde olarak tevdi edilen paranın saklandığı ve hesaplarının tutulduğu mal daireleri hakkında kullanılan bir tabirdir. Eskiden devlete ait paralar, şahıslarınkiler gibi sandık içinde muhafaza edildikleri için mal sandığı şim- diki tabirle devlet kasası demektir.125 H. 1311 yılında 217.958 kuruş,126 H. 1314 yılında 217.958 kuruş127 Sandık Sermayesi kayıtlıdır ve bu sandıklar Ziraat Bank Şubesinde muhafaza edilmektedir. Belediye Meclis İdâresinde bulunan ve Sandık Emini tarafın- dan muhafaza edilen sandıkta; 1304 yılında 320.763 kuruş128, H. 1311 yılında 153.500 kuruş129 ve H. 1314 senesinde ise 153.500 kuruş130 sandık sermayesinin olduğunu görü- yoruz. L. İştip Kazası İdaresinde Bulunan Diğer Komisyonlar: 1. Tetkiki Muhasebat Komisyonu: H. 1300 yılına ait bu ko- misyon Reis Aşar Memuru, Aza Mea Tahrir Vergi Katibi, Aza Ser tahsildar, Aza Tapu Katibi, Aza Nüfus Mukayyidi, Aza Orman Memurundan oluşmakta- dır.131 2. İstatistik Komisyonu: H. 1314 yılındaki bu komisyon ise Başkan Kaymakam Şükrü Efendi, Aza Tahrirat Katibi Hüseyin Bey, Aza Mah-                                                              124 KVS H. 1314, s. 131. 125 Bkz. Pakalın, a.g.e., C. II, s. 403. 126 KVS H. 1311, s. 100. 127 KVS H. 1314, s. 131. 128 KVS H. 1304, s. 182. 129 KVS H. 1311, s. 101. 130 KVS H. 1314, s. 131. 131 KVS H. 1300, s. 70. 24      keme-i Bidayet Başkatibi, Katib Abdülkadir Bey, Aza Mal Müdür Muavini Ramiz Efendi, Aza Tapu Katibi Şevki Beyden müteşekkildir.132 3. Ziraat Bank Şubesi: H. 1311 yılında Reis Hüseyin Bey, Ka- tib Vekili Yaşar Efendi, Aza Cağfer Beydir.133 H. 1314 yılında ise Reis Hüse- yin Bey, Kâtip Ahmet Efendi, Aza Cafer Bey, Kâtip Refik Yaşar Efendi’den oluşuyordu.134 4. Polis İdaresi: H. 1314 yılında İştip’te mevcut Polis İdaresin- de İkinci Komiser Mustafa Efendi, Polis Osman Efendi görev yapmaktaydı. Kratova, Osmaniye, Koçana, Palanka, Radovişte Kazalarında bulunan polis memurları da bu idareye bağlıydı.135 M. İştip’te Rütbe ve Nişanı Sahibi Eşraf ve İleri Gelen Şahsiyetler: Hicri 1311 Senesi: 1-Eşarftan Tikveşli Mustafa Efendi 2-Muhacir Komisyonu Reisi Hüsnü Efendi, salise (üçüncü) nişanı sahibi idi. 3-Hacı İbrahim Efendi, salise (üçüncü) nişanı sahibi idi. 4-Ahmet Efendi, rabia (dördüncü) nişanı sahibi idi. 136 Hicri 1314 Senesi: 1-Eşraftan Tikveşli Mustafa Efendi 2-Eşraftan Meclis-i İdare Azası Hasan Efendi, saniye (ikinci) nişanı sahibi idi. 3-Hacı İbrahim Efendi, salise (üçüncü) nişanı sahibi idi. 4-Ahmet Efendi, rabia (dördüncü) nişanı sahibi idi. 5-Eşraftan İzzet Bey, rabia (dördüncü) nişanı sahibi idi. 6-Eşraftan Halil Ağa, rabia (dördüncü) nişanı sahibi idi.137                                                              132 KVS H. 1314, s. 130. 133 KVS H. 1311, s. 100. 134 KVS H. 1314, s. 131. 135 KVS H. 1314, s. 131. 136 KVS H. 1311, s. 101. 137 KVS H. 1314, s. 132. 25      İKİNCİ BÖLÜM İŞTİP’İN SOSYAL VE EKONOMİK YAPISI   I. ETNİK VE DİNİ YAPI Makedonya, sahip olduğu coğrafi konum itibariyle, bir kesişme noktasıdır. Batı- sında Arnavut dünyası yer alırken, kuzeyinde Sırplar, doğusunda Bulgarlar yaşamakta, güney tarafı ise Yunanistan’a açılmaktadır. Dolayısıyla Balkan Yarımadasının etnik durumuna bakıldığında dört temel etnik grup ve birçok etnik azınlığın varlığı görürüz. Dört temel grup Güney Slavları, Romenler, Yunanlılar ve Arnavutlar olarak kabul edi- lirken buna özellikle 14. Yüzyıldan itibaren Türkler de dâhil olmuştur. Makedonya, farklı etnik kökenden insanların bulunduğu ve karışık bir şekilde yerleştiği bir ülkedir. Fakat bu değişik etnik gruplar, birbirleriyle evlilikleri nadir olduğu için yüzyıllar bo- yunca yan yana yaşamalarına rağmen kimliklerini ve kültürlerini korumuşlardır.138 Ma- kedonya’nın önemli bir Şehri olan İştip’te de durum genelden farklı değildir. Burada da yüzyıllardır Gayrimüslimler arasında Müslüman azınlık olarak Türkler ve Romanlar kültür ve geleneklerini koruyarak birlikte yaşamaktadır. A. Türkler Balkanlar, dolayısıyla Makedonya, Türkleri IV. yüzyıldan beri tanımış, önce Hunlar, ardından Avarlar, Tuna Bulgarları, Macarlar, Peçenekler, Oğuzlar ve Kıpçaklar, en son olarak da Osmanlı Devleti bu bölgelere hakim olmuştur. Dört yüzyıldan beri süren Osmanlı yönetimi döneminde bölgede bulunan Avar ve Bulgar bakiyelerine ek olarak, Anadolu’dan ve Kırım’dan Türk göçleri yaşanmış, Osmanlı etkisinde Müslü- manlaşan Bosnalılar ve Arnavutlarla birlikte bölgedeki Müslüman nüfus XVI. yüzyılda                                                              138 Mehmet Seyfettin Erol, Makedonya Sorununun Temel Dinamikleri, Balkanlar El Kitabı, C. 2, (Haz. Osman Karatay, Bilgehan A. Gökdağ), Ankara, Karam&Vadi Yayınları, 2007, s. 247-248. 26      %30’lara ulaşmıştır.139 Osmanlı Devleti, 1352-1371 yılları arasındaki dönemde fethedi- len Balkan topraklarının genelde stratejik önem taşıyan şehir, kasaba ve köylerine Ana- dolu’dan getirdiği binlerce Türk ailesini yerleştirdi. Kavşaklar, yollar, nehir, göl ve de- niz kıyılarında yeni yerleşim yerleri kuruldu. Amacı oralarda güvenli bir bölge ve askerî güç elde etmekti. Yerleştirilen Türkler arasında çok sayıda Yörük de bulunuyordu. Yö- rükler, Anadolu’nun iklim ve şartlarına benzeyen bölgelere yerleştirildi.140 Osmanlı Devleti, 1385 yılında Saruhan’dan getirdiği Yörükleri, Kralyeviç Mar- ko, Konstantin Dragaş gibi liderlerin topraklarında, 1395 yılından sonra getirdiklerini ise Vardar Irmağı’nın doğusunda Selânik ve Üsküp arasında, batısında ise Pirlepe’nin bulunduğu bölgeye yerleştirdi. Yerleştirilen şehir ve kasabalar arasında İştip, Radoviş, Ustrumca, Negotin, Valandova, Gevgeli, Doyran, Drama, Demirhisar, Yenice-i Vardar, Nevrokop, Serez, Gümülcine, Kavala, Zıhna, Çaylak, Karadağ, Yenice-i Karasu, Bere- ketli, Uzunova, Florina, Selânik ve civarı bulunuyordu. 141 XV ve XVI. yüzyıllarda Makedonya’da çok sayıda Yörük yaşamaktaydı. 1543 yılında yapılan sayımda Ofçabol Yörük Sancağı’nın dâhilinde bulunan Üsküp Nâhiye- si’nde 18, Kumanova Nâhiyesi’nde 14, İştip Nâhiyesi’nde 31 ve Pirlepe Nâhiyesi’nde 25 Yörük Ocağı toplam 2.200 Yörük ailesi bulunuyordu. 1559-1570 yıllarına gelindi- ğinde ise İştip Nâhiyesi’ne 506 Yörük ailesi daha yerleştirilmiştir. 142 XIV. yüzyılın ikinci yarısında başlayan Balkanlara Türk göçü 1912 yılına kadar devam etti ve bu dönemde Balkanlara 6-7 milyon Osmanlı Türkü yerleşti.143 Osmanlı egemenliğinin sona ermesiyle Müslümanların sayısında önemli bir azalma görüldü. Özellikle Doğu Makedonya'daki Türklerin büyük bir çoğunluğu, Batı Makedonya'da ise hem Türklerin hem Arnavutların bir kısmı Türkiye'ye göç etti ve bu göç halen sürmektedir. Resmi istatistiklere göre 1921 'de 118.778 (% 14,9) olan Türk nüfusunun 1994 nüfus sayımında 78.019'a (% 4) düştüğü görülmektedir. Bugün Make- donya'daki Müslüman nüfusun çoğunluğu daha ziyade batı Makedonya'da yaşayan Ar- navutlardan oluşmaktadır.144                                                              139 Mesut Şen, “Eski Yugoslavya Türkleri”, Türk Dünyası Kültür Atlası, İstanbul, Türk Kültürüne Hiz- met Vakfı, 2003, s. 307. 140 Yusuf Hamzaoğlu, Balkan Türklüğü, C. II, Üsküp, Logos-A Yayınları, 2010, s.147-148. 141 Hamzaoğlu, a.g.e., C. II, s. 148. 142 Hamzaoğlu, a.g.e., C. II, s. 151-152. 143 Hamzaoğlu, a.g.e., C. II, s. 155. 144 Mehmet Hacısalihoğlu, “Makedonya”, DİA, C. 27, Ankara, 2003, s. 438. 27      Bugün Türkler, Batı Makedonya’nın Gostivar, Kalkandelen (Tetova), Ohri, Struga, Manastır (Bitola), Kırçova, Debre bölgelerinden başka, başkent Üsküp (Skopje) ile Doğu Makedonya’nın Köprülü (Veles), Valandova, Ustrumca, Radoviş, İştip bölge- lerinde yaşamaktadırlar.145 2003 yılı Makedonya’sında resmî kaynakların bildirdiğine göre 97.000, resmî olmayan kaynaklara göre ise 200.000 Türkün yaşadığı belirtilmekte- dir.146 B. Makedonlar Slavlar, milattan sonra VI. yüzyılın sonu ve VII. yüzyılda Balkanlar'a göç ettik- leri zaman Bizans kilisesinin etkisi altına girmişlerdi. 863'te Ohri'ye gelen Aziz Naum (Sveti Naum) buradaki Slavlar'ı Ortodoksluğa kazandırdı. Makedonya'yı da içine alan Bulgar Devleti 870'te Hıristiyanlığı kabul edince bu din Slavlar arasında iyice yayıldı. Ohrili Aziz Kliment (Sveti Kliment Ohridski) Ohri Edebiyat Okulu'nu kurdu. Bölgedeki dini hayatın merkezini oluşturan Ohri 1000 yıllarında başpiskoposluk haline geldi ve bu konumunu yüzyıllar boyunca korudu.147 Osmanlı Devleti'nin, 1453 yılında İstanbul’u fethinden sonra Balkan kiliselerini Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi altında birleştirmesinin ardından da varlığını sürdü- ren Ohri başpiskoposluğunun 1767'de Osmanlı hükümeti tarafından lağvedilmesi ve Kilisenin İstanbul Patrikliği’nin nüfuz dairesi içine alınması, buraya bağlı olan Slavları çok etkiledi.148 Doğrudan Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi'ne tabi olan bölge Hristi- yanları, 28 Şubat 1870'te Bulgar eksarhlığının kurulmasıyla büyük ölçüde patrikhane- den ayrılarak Bulgar eksarhlığına geçti. Eksarhlık okulları kapatılınca bölgedeki Hristi- yanlar Sırp din adamlarının etkisi altına girdi. Yugoslavya içinde federal bir cumhuriyet haline gelen Makedonya'da 1958'de Ohri'de Slav Makedonlarını içine alan ve kendini Ortaçağ'daki Ohri başpiskoposluğunun devamı olarak gören bir Makedon Ortodoks kili- sesi (Makedonska Pravoslavna Crkva) kuruldu. Günümüzde Makedonya Cumhuriye- ti'ndeki Makedon Ortodokslar bu kiliseye tabidir.149                                                              145 Necati Çayırlı, “Makedonya Türkleri”, Balkanlar El Kitabı, (Haz. Osman Karatay, Bilgehan A. Gökdağ), Ankara, Karam&Vadi Yayınları, 2007, C.2, s. 269. 146 Mesut Şen, a.g.m., s. 310. 147 Mehmet Hacısalihoğlu, “Makedonya”, DİA, C. 27 , Ankara, 2003, s. 437. 148 Barbara Jelavich, Balkan Tarihi 18. Ve 19. Yüzyıllar, C. 1, (Çev. İhsan Durdu, Haşim Koç-Gülçin Koç), İstanbul, Küre Yayınları, 2006, s. 107. 149 Hacısalihoğlu, a.g.md., s. 438. 28      Günümüzde İştip’te nüfusun çoğunluğunu Ortodoks Makedonlar oluşturmakta- dır. Bununla beraber önemli bir Müslüman topluluk da varlığını sürdürmektedir. C. Yahudiler İştip’te Yahudilerin XVI. asırda mevcut oldukları bilinmekle beraber asıl XIX. yüzyılda Selanik’ten İştip ve Üsküp’e gelerek Yahudi mahallesine yerleştikleri söylen- mektedir.150 1519 Yılında bir Yahudi Mahallesi olduğu ve burada 15 hâne,151 1530 yı- lında ise iki Yahudi mahallesinde 38 hâne152 Yahudi’nin yaşadığı kaydedilmiştir. Ço- ğunlukla ticaretle uğraşan Yahudilerin evlerinin altında da dükkânları bulunmaktaydı. 1943 yılında 130 Yahudi ailesi, yaklaşık 650 kişi Almanlar tarafından 10 Mart sabahı trenlerle Almanya’ya götürülüp öldürülmüşlerdir. Bu yüzden 10 Mart Yahudilerin ma- tem günü olarak anılmaktadır. Bu Yahudilerden iki genç trenden kaçıp Tito’ya sığınmışlardır. Bunlardan biri olan Haim Levi çevirmendir. Subay olan diğer Yahudi Moiz ise Yugoslav ordusunda savaşırken Almanlara esir düşmüş ve Almanya’da bir Türk ismiyle esir hayatı yaşamış- tır.153 D. Diğer Etnik Gruplar İştip’in etnik yapısı içerisinde sayıca az olan ve Torbeş olarak adlandırılan bir grup daha yer almaktadır. Makedonca konuşan Torbeşler, kendilerine verilen “Make- don Müslüman” adını kabul etmeyerek154 kendilerini Türk olarak tanımlamaktadırlar.155 İştip’te yaşayan diğer bir etnik grup da Müslüman olan Romanlar’dır. Bunların kesin olarak nereden ve ne zaman geldikleri bilinmemekle birlikte, 1800’lü yılların ba- şında İştip’te 200 Roman ailenin156 varlığından bahsedilir. Bugün İştip’te yaşayan Ro- manlar kendilerinin Hindistan taraflarından geldiklerini söylemektedirler.                                                              150 Zaim, a.g.e., s. 62. 151 Apostolski, a.g.e., s. 197. 152 Apostolski, a.g.e., s. 200-201. 153 Zaim, a.g.e., s. 62. 154 Mesut Şen, a.g.m., s. 311. 155 Ali Dikici, “Makedonya’da Torbeşler” , “Balkanlar El Kitabı”, (Haz. Osman Karatay, Bilgehan A. Gökdağ), Ankara, Karam&Vadi Yayınları, 2007, C.2, s. 288. 156 Cvetkovski, a.g.e., s. 16. 29      II. DEMOGRAFİK YAPI A. XVI. Yüzyıl Nüfusu İştip’te 1519 yılında Müslümanlara ait 9 Mahalle, 201 hâne ve ayrıca 17 bekâr bulunmaktadır. Hristiyanlara ait 6 mahalle, 333 hâne ve 20 bekâr ile 30 dul; Yahudilere âit 1 mahalle, 15 hâne bulunmaktadır. Bir ailede ortalama beş kişinin yaşadığı farz edi- lerek, bu dönemde İştip’te 2700 kişinin yaşadığı ve bunlardan Müslüman sayısının 1000, Yahudi sayısının 75 ve diğerlerinin Hristiyan olduğu belirtilmektedir. Müslüman Mahallelerin isimleri ve mahallelerdeki Müslüman hane sayıları şöy- ledir: Cami Mahallesi bekârlarla birlikte 70 hâne, Yegânzâde Mahallesi 44 hâne, Hacı Kerâmeddin Mahallesi 20 hâne, İbrahim Bey Mahallesi 8 hâne, Çeribaşı Mahallesi 6 hâne, Sinan Bey Mahallesi 29 hâne, Kadı Mahallesi 13 hâne, Hamza Fakih Mahallesi 10 hâne, Tahir Hoca Mahallesi ve Mehmet Çelebi Mahallesi 18 hâneden oluşmaktadır. Bu mahallelerinin isimlendirilmesinde, mahallede yaşayan saygın kişiler yahut mahal- lenin ibadethanesi etkili olmuştur. Hristiyan mahalleleri ve hâne sayıları da şöyledir: Trgovişte Mahallesi 100 hâne, Hotino Mahallesi 81 hâne, Edinohoriya Mahallesi 72 hâne, Mıramorye / Mıramo- riya Mahallesi 59 hâne, ismi belirsiz iki mahalleden birincisi 11 hâne, ikincisi ise 30 hâneden oluşmaktadır. 157 TABLO 1: 1530 Yılında İştip Mahalleleri Ve Nüfusu: 158 Mahalle Cami Mahallesi 36 2 4 6 - - - Sinan Bey Mahallesi 20 1 - 1 - - - Mehmet Çelebi Mahal- lesi 15 1 1 - - - - Çeri Mahallesi 11 1 - - - - - Yeganzâde Mahallesi 20 1 4 4 - - - İbrahim Bey Mahallesi - 1 6 - - -                                                              157 Apostolski, a.g.e., s. 197. 158 Apostolski, a.g.e., s. 200-201. 30    Müslüman Hane Sayısı İmam Sayısı Akıncı Sayısı Bekar Sayısı Hristiyan Hane Sayısı Dul Sayısı Yahudi Hane Sayısı   Kadı Mahallesi 2 - 3 - - - - Hacı Kerâmeddin Mahallesi 10 - 4 3 - - - Trgovişte Mahallesi - - - 10 87 11 - Mıramorye Mahallesi - - - 11 51 10 - Hotino Mahallesi - - - 6 66 12 - Edinohoriya Mahallesi - - - 4 47 3 - Kadı Mahallesi - - - 4 23 3 - Toplam 114 6 17 55 273 39 0 1530 yılında yapılan sayıma göre, şehirde yaklaşık 2.500 kişi yaşamaktadır. Bunların 700 kişiden fazlası Müslüman, yaklaşık 200 kadarı Yahudi diğerleri de Hristi- yan’dır. Ayrıca nüfusun azaldığı da dikkat çekmektedir fakat bu geçici bir durumdur ve daha sonraları nüfus artmaya devam edecektir. Şehirdeki Yahudi nüfusu iki mahalleye ayrılmış ve buradaki tüm Yahudiler Selanik’ten göç etmiş olmaları sebebiyle cizyelerini Selanik’e ödemeye devam etmişlerdir. 159 TABLO 2: 1550-1570 yıllarında İştip’te Müslüman Mahalleleri ve Nüfusu:160 1550 yılı 1570 yılı Mahalle Adı Hane Bekâr Hane Bekâr Sayısı Sayısı Sayısı Sayısı Camii 33 3 56 7 Hacı Karaman’ın Mescidi 14 1 18 - Hayreddin Efendi’nin Mescidi 12 - 27 3 Sinan Bey 28 4 73 8 Mehmed Çelebi (Durali Bey’in oğlu) 24 - 41 3 Halife Hüsrev Mescidi 6 - - - Çeribaşı (Hamza) 20 - 29 4 Yeganzade 22 2 38 9 İbrahim Bey 14 - 16 - Hacı Kerâmeddin 30 3 39 2 Camii Şerif Hüsam Paşa 2 - 9 - Zaviye Hüsam Paşa 10 - 8 - Çeribaşı Mescidi (Pirali) 7 - 9 1 Hamza Fakih Mescidi 8 - 4 - Hüseyin Kethuda Mescidi Zaviyesi 9 - 19 - İştip Zade Çiftliği 17 - 20 3 Mahmud Çelebi 3 - 10 1 Yeni Mahalle - - 8 -                                                              159 Apostolski, a.g.e., s. 200-201. 160 Apostolski, a.g.e., s. 201. 31      Mustafa Mirahor Zade Çiftliği - - 5 - Hacı Mutad - - 18 2 Toplam 259 13 447 42 TABLO 3: 1550-1570 yıllarında İştip’te Hristiyan Mahalleleri ve Nüfusu: 161 1550 Yılı 1570 Yılı Mahalle Adı Hane Bekar Dul Sa- Hane Bekar Dul Sa- Sayısı Sayısı yısı Sayı- Sayısı yısı sı Trgovişte 80 15 10 80 30 4 Mramorye 47 10 3 51 33 1 Hotino 65 11 5 63 19 2 Edinohoriya 50 7 2 42 17 2 Kadı 29 3 3 28 14 3 Toplam 271 46 23 264 113 12 1550 yılındaki sayıma göre İştip’te biri Filibe’den, biri Üsküp’ten ve diğerleri Selanik’ten olmak üzere 41 Yahudi ailesinin ikamet etmekte olduğu kaydedilmiştir. Bununla birlikte muhtelif mahallelerde yaşayan 5 Roman aile ilk defa karşımıza çık- maktadır. Şehrin toplam nüfusu yaklaşık 3000 kişi olmakla beraber, 1300 Müslüman, 1500 Hristiyan, 200 Yahudi ve 30 Romanın yaşadığı belirtilmiştir. Bir önceki sayımla kıyaslandığında Müslüman nüfusun arttığı ve Hristiyan nüfusun azaldığı görülmekte- dir.162 1570 yılında yapılan sayıma göre şehirdeki Yahudi nüfusunda bir azalma tespit edilmekte ve Yahudi hane sayısı 28’e düşmektedir. İştip’te toplam nüfus yaklaşık 3800 kişidir, bunlar arasında 2200’den fazla Müslüman, yaklaşık 1500 Hristiyan ve 140 Ya- hudi’nin yaşadığı belirtilmiştir. Şehir büyüme ve gelişmeye devam ederken buraya olan Türk göçü de hız kesmemiş ve ayrıca yerli Hristiyan halktan da İslamiyet’i kabul eden- ler olmuştur.163 Yaklaşık bir asır sonra 1661 yılında İştip’i gezen Evliya Çelebi, şehirde tamamı Müslüman 24 mahalle olduğundan bahsetmekle beraber; Karakadı Mahallesi, Cuma Mahallesi, Sinan Bey Mahallesi ve Oluklu Mahallesinin isimlerini zikretmiştir. Tama-                                                              161 Apostolski, a.g.e., s. 202. 162 Apostolski, a.g.e., s. 203. 163 Apostolski, a.g.e., s. 205. 32      mı kârgir yapı ve kayağan taş örtülü, tek ve iki katlı 2240 adet evin varlığından bahset- miştir. 164 B. XVI. Yüzyıl Köy Nüfusu: XVI. Yüzyılda İştip Kazası’na bağlı toplam 135 köy bulunmaktadır. Bu köyler- den 15’i Müslüman, 67’si Hristiyan köyüdür. Müslümanlarla Hristiyanların birlikte ya- şadıkları 52 köyün 7’sinde yalnızca bir hâne Müslüman bulunmaktadır. Müslüman nüfus; hâne sayısı ve bekâr kişi sayısı olarak sınıflandırılırken Hristi- yan nüfusta buna ilaveten dul sayısı da yer almaktadır. Buna göre; 1519 yılında toplam Müslüman hâne sayısı 355, bekâr sayısı 51; Hristiyan hâne sayısı 3839, bekâr sayısı 432, dul sayısı ise 157’dır. 1550 yılında Müslüman hâne sayısı 540, bekâr sayısı 130; Hristiyan hâne sayısı 4.822, bekâr sayısı 1.255, dul sayısı da 291’dir. 1570 yılında ise Müslüman hâne sayısı 804, bekâr sayısı 102; Hristiyan hâne sayısı 5.382, bekâr sayısı 3.425, dul sayısı 203 olarak kaydedilmiştir. Hristiyan köyü olan 37 köye, daha sonra Müslümanların yerleşmesiyle köyde Hristiyanlar ve Müslümanlar birlikte yaşamaya devam etmişlerdir.   TABLO 4: XVI. yy. İştip Köy Nüfusu165 1519 1550 1570 Müslüman Hristiyan Müslü- Müslü-man Hristiyan man Hristiyan Köy Adı 1 Ак Герен Ak Geren 25 20 47 5 Арбасанци 2 (Горно) Arbasanci (Yuka-     17        23  8  1      48 30  2  rı) Арбасанци 3 (Долно)     41    1    77  23  3      57  52  3  Arbasanci (Aşağı) 4 Арглица Argulica 4    56  3  1 3    88  26  3  2    40  19  2                                                               164 Evliya Çelebi, Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi, 6. Kitap 1. Cilt, (Haz. Seyit Ali Kahraman), İstanbul, Yapı Kredi Yayınları, 2010, s. 136. 165 Apostolski, age, s. 220-227. 33    Sıra Hâne Bekar Hâne Bekar Dul Hâne Bekar Hâne Bekar Dul Hâne Bekar Hâne Bekar Dul   5 Балван (Голем) Balvan (Büyük) 2    91  8  3     125  24  5  2    112  61  5  6 Балван (Мал) Balvan (Küçük) 14  4  56  10  1 21  2  50  17  2  20  4  56  24  3  7 Барбарево Barbarevo     60  8      95  25  4      147  25  4  8 Беширлија Beşirli         17  2        15          9 Богословец Bogoslovec     33  10  5 25  19  55  12  5  34    56  28  4  10 Бурилобци Burilovci     23  2  2     32  4  1      15  25  1  11 Бошава Boşava     3        4  2        14  11  2  12 Брестин Brestin     21        32  6  1      12  8  1  13 Будимир Budimir 3        26  7        16  2        14 Бучим Buçim     17        26  5  1      27  21  2  15 Бучиште (Gorno) Buçişte (Yukarı)     10  10  12  1  8  2  2  14    2  3    16 Бучиште (Долно) Buçişte (Aşağı)     12  1      8  2  1  3  3  2      17 Варсак Varsak 16        19  5        20  5        18 Гаинци Gainci     135  23  2 2    178  49  13  8  1  220  44  7  19 Гајранци Gayranci     52  2  1 1    73  23  6      70  31  2  20 Геракарци Gerakarci     28    3    23  7  2  1    19  10  2  21 Голабица Golabica     11  2  1                     22 Горанци Goranci     15    1     22  5  2      28  22    23 Горачино Goracino     16    2     13  3  1      15  14  1  24 Горобинци Gorobinci 7    101  9  15  1  124  39  8  27  5  164  45    25 Гребена Grebena     6                        26 Гризимелци Grizimelci     10  3      8  3  2      18  15  2  27 Гузумелци Guzumelci 6  3  127    1 1    139  23  3  4  3  147  112    Гуиновци 28 (Долно)     45  8  8     60  8  5  1    56  25  2  Guinovci (Aşağı) 29 Дамјан Damyan     30    3    24  6  1  3    26  7    30 Дели Хусеинлу Deli Hüseyinli 6        16  9        22  2        31 Дикенлер Dikenler 10  2      18  1        16  4        32 Долани Dolani     11  4      22  3  1      35  25  3  34      33 Драгоево Dragoevo 3    65  3  2 4  1  82  19  5  15  1  105  55  1 0 34 Древено Dreveno     65  5  5     51  11  6      40  19  1  35 Дренак Drenak 1    46  4  1    56  56  10  3    73  45  1  36 Дулце Dulçe 2        3  1        6          37 Зедјанци Zedyanci     26  3  1     42  11  3  1    41  35  2  38 Зидимирци Zidimirci 1    43  12  5 2  2  47  20  3  2    51  42    39 Зарапинци Zarapinci     29  2      39  12  3  2    49  52  2  40 Злетово Zletovo 2    65  4      72  15  3  2  1  85  50  5  41 Јамишта Yamişta     19    3     28    3      45  34    42 Јасси Пинар Yassı Pınar 17  3      28  2  17      32  4        43 Калопертовци Kalopertovci     24  1      30  8  2      40  45    Калугерица 44 (Гoрно) Kalugeri-     10  5      12  5        10  8    ca(Yukarı) Калугерица 45 (Долно)     29        12  5        20  9    Kalugerica(Aşağı) 46 КарацаАли Karaca Ali 7                  20  2        47 Карбинци Karbinci     31  2  12  1  28  7  1  3    35  18  2  48 Каштел Kaştel 1    61  11  2    68  19  6  2    52  39  5  49 Кирликово Kirlikovo     19    1    24  8  2      35  24  1  50 Кнезе Kneze     72  5      88  22  6      80  61    51 Козјак Kozyak     51  11  1    49  11  2  1    37  31  3  52 Козница (Горно) Koznica(Yukarı) 4    36    3           6  1  35  29    53 Козница (Долно) Koznica(Aşağı)     13  1  2     15  11  1      21  16  2  54 Кошево Koşevo     25  15      36  14  2      56  41  6  55 Криви Дол Krivi Dol     49  4  3     51  11  3      84  42  2  56 Крневци Krnevci     24    2     27  5  1      22  10  1  57 Крупиште Krupişte 2    90  11  9 2    85  20  2  1    77  48  4  58 Круше Kruşe 5    16  3  2    10  1    5    1      59 Куково Kukovo             64  11  2      42  28  2  35      60 Кундино Kundino     11        20  7  1      35  18  1  61 Кучица Кuçica     8        15  2  1      16  14  2  62 Кучичино Kuçiçino     15  4  1     18  5  1        20  1 1 63 Лезово Lezovo 1    33  11  2 1    45  15  2  2  1  40  39  3  64 Лесковица Leskovica 1    20  1  5  1  46  17    5  1  58  65    65 Линов Дол Linov Дol     9        13  4        16  5    66 Лозница-Дервен Loznica-Derven     25        30  4        41  39    67 Луботен Luboten     11        14      21  1        68 Луково Lukovo             9  7  2            69 Макреш Makreş             40  31  2      80  60  4  70 Марена Marena     16        15  4  2      28  22    71 Маричино Mariçino     13    1     16  4  1      28  16  3  72 Марчево Marçevo     15        9    1      4      Мечкуевци 73 (Големо) Meçkuev-     91  5      101  31  7      77  37    ci(Büyük) Мечкуевци 74 (Мало) Meçkuev-     16  2  3     2          2  1    ci(Küçük) 75 Милино Milino 36  13  6  3  2 71  7  11  1    73  9  17  14    76 Мустафа Обаси Mustafa Obası 56        41  7        46  17        77 Хеоказ Heokaz     15    2 1    20  7  3  6    42  35    78 Никоман Nikoman     27    3     28  4  2      35  25  4  79 Новоселани Novoselani     44  46  3     57  14  3      30  14    80 Ново Село Yeni Köy             10  5  1      14  7    Ново Село- 81 Дервен     21                  30  5    Yeni Köy-Derven 82 Патетино Patetino     22  2  2     26  6  2      38  33  2  83 Патрик Patrik     3        15  5        21  19    84 Пенуш Penuş 2    26  1  1    32  3  7  2    44  38  1  85 Пестршино Pestrşino     15  3  1     24  5  2      21  17  1  36      86 Петрашино Petraşino 2    11  2  1 2    13  5  2  1    17  14    87 Пишица (Долно) Pişica(Aşağı) 1    45  8  2     55  22  5  12  1  42  44  2  88 Пишица Pişica     5        5  2        10  1    89 Пешта Peşta     44  1      49  8  3      64  46    90 Пиперово Piperovo     31  7  5     44  15  2      57  37  5  91 Плана Plana     15        13  7              92 Плешанци Pleşanci     34  3  2 2    38  13  1  2  1  70  61  2  93 Почивал Poçival     45  11      36  12  1      35  21    94 Преход Prehod     56  15      72  18  4      72  27  1  95 Припечани Pripeçani     19        12  4        25  27    96 Прчево Prçevo     18  2  1     21  11  3      49  29    97 Пуздерковци Puzderkovci     31  2      43  12  2  3    91  49    98 Пухче Puhçe     21  1      18  7  1      20  20    99 Радање Radanya 2    51    8 5    51  12  2      84  64  2  100 Рајница Rajnica     2        4  2        4  3    101 Рулјак Rulyak 2    15    4  2  13  3    8    5  4    102 Сари Хамзалу Sarı Hamzalı 19        27  4        21          103 Цвети Николе Sveti Nikole     159  10  11     245  47  9      252  93  8  104 Селце Selce 3    49  8      58  16  4  2  1  56  53  5  105 Серчилер Serçiler         5  4        10  1        Скандалци 106 (Големо) 2    9        4  1    3    23  37  2  Skandalci(Büyük) Скандалци 107 (Мало) 4    7    6    3  1    8  1  5  3    Skandalci(Küçük) 108 Смоква Smokva         16  8        30          109 Софилар Sofiler 16        38  4        31          110 Стануловци Stanulovci     25    9     34  10  3      60  24  3  111 Степанци Stepanci     30  1  1     35  3  3  3  3  21  22  3  112 Стрмош Strmoş     49  3  3     55  22  5      64  42  2  113 Стројманци     16  5  3 1  20  8  3      42  47  37      Strojmanci 114 Строиславци Stroislavci 1    62  6  4 2    81  14  6  7  2  63  56  8  115 Стубол Stubol     13  7      62  11  2  4    77  65  1  116 Судик Sudik     17    3     31  5  2      35  11    117 Суво Грло Suвo Grlo 1    18  3  20  10  22  6  3  40  3  40  38  1  118 Тарахинци Tarahinci 4    50  1      80  11  3      77  83  4  119 Тополница Topolnica 2    45  9  3    52  15  3  13  5  21  21    120 Тошилово Toşilovo             29  14  1      45  53  2  Трогерци 121 (Горно)     94  15  3     71  8  6      70  30    Trogerci (Yukarı) Трогерци 122 (Долно)             45  6  6      45  45  2  Trogerci(Aşağı) 123 Троло Trolo     109  6  6     124  21  10      105  40  5  124 Тухор Tuhor     39  3  5     41  10  2      51  38  2  125 Убого Ubogo     28  7      38  12  2      50  48  5  126 Уланци Ulanci             52  10        60  42  4  127 Уларци Ularci 2    14  1  3    14  4  2  4    10  9    128 Хамза Бејли Hamza Beyli 22  4      20  16        28  5        129 Хаџи Ахметли Hacı Ahmetli 9  1      18  4        18          130 Хизир Факих Hızır Fakih 23        18  6        21  4        131 Хранченци Hrançenci     81  9  5 1    94  25  8      84  52  4  132 Црковци Crkovci 2    15  2  1 3    18  7  2  4    17  15    133 Црвулево Crvulevo 4  1  20    8  1  14  5  1  6  3  20  6    134 Чашица Çaşica     4    1     14  2        39  8    135 Сталковица Ştalkovica     56  1  1     27          21  16    38    Toplam 355  51  3.839 432 157 540  130  4.822 1.255  291  804  102  5.382 3.425 203    XVI. yy. İştip Kazası köy nüfusunu incelediğimizde, Müslüman nüfus için yeni kurulan köyler olduğunu görmekteyiz. Bununla birlikte Hristiyan köyü olan 37 köye, daha sonra Müslümanların yerleşmesiyle köylerde Hristiyanlar ve Müslümanlar birlikte yaşamışlardir. Luboten isimli köydeki nüfus 1519 ve 1550 yıllarında tamamen Hristiyan iken 1570 yılında köy nüfusunun tamamen Müslüman olduğu anlaşılmaktadır. Günümüze kadar İştip civarında var olan Buçum, Kuçica, Penuş, Radanye, Sel- ce, Topolnica, Poçuval gibi köyler aynı isimle anılmaya devam ederek varlığını sürdür- müştür ve bu köyler bugün de Türklerin yaşamakta olduğu köylerdir. D. XIX. Yüzyıl Nüfusu XIX. Asrın başından itibaren büyük bir Makedon nüfusu İştip’e göç etmiş; gelen Makedon halk Yeniköy/Ново Село Mahallesine yerleşmiştir. İkinci bir Makedon Ma- hallesi olarak Kazancı ve Sveti Vangel Mahallesi Kurulmuş, Eski Konak ve Yahudi Mahallesi ile yakınlaşmıştır. Şehrin büyümesi ve genişlemesi de XIX. asırda başlamış ve Türklerin de buralara yerleşmesiyle Türklerle Makedonlar bu mahallelerde birlikte yaşamışlardır.166 1800-1817 yıllarında İştip’te 3.000-4.000 kişi yaşamaktadır. Yaklaşık 20 yıl son- ra 1830 yıllarında İştip nüfusu 15.000-20.000 kişiye ulaşmıştır. Bunların 1.570 hanesi Türk, 1.200 hanesi Hristiyan, 200 hanesi Roman ve 30 hane de Yahudi olmak üzere toplamda 3.000 hane hayatını bu şehrin sınırları içerisinde devam ettirmiştir.167 Kamusü’l-Âlâm’a göre 1889 yılında İştip Kazası’nın nüfusu 23.734 kişiden oluşmaktadır bunların yarısı Müslüman ve Türk, kalan kısmı ise Bulgar (Makedon), Rum ve diğerleridir.168 H. 1314 yılına ait Kosova Vilayeti Salnamesinde İştip Kasabası’nın 8 Müslü- man, 3 Hristiyan, 1 Yahudi ve 1 Roman olmak üzere 13 mahalleden ve 3.016 haneden oluştuğu kaydedilmiştir. 169 1899 yılına gelindiğinde ise İştip’te 20.900 kişi yaşamakta ve bunların içerisinde 8.700 Türk, 10.900 Hristiyan, 800 Yahudi, 500 Roman bulunmaktadır. Ofçabolu ve                                                              166 Zaim, a.g.e., s. 63. 167 Zaim, a.g.e., s. 61. 168 Sâmi, Kamusul -A’lâm, a.g.e., s. 973. 169 KVS H. 1314, s. 133. 39      İştip merkezine bağlı olan 131 köyle birlikte İştip Kazası’nda yaşayan 49.607 kişiden 22.492’si Hristiyan, 25.675’i Türk, 800’ü Yahudi, 640’ı Roman’dır ve bu sayı Osman- lının bölgeden çekilişine kadar aşağı yukarı aynı kalmıştır.170 E. XX. Yüzyıl Nüfusu İştip’in nüfusu XIX. yüzyılda 20.000 iken, 1912’de 15.314’e düşmüştür. 171 Bre- galnica Belediye Başkanının 1914 yılında verdiği bilgilere göre Yeniköy’le birlikte 13.314 kişiden oluşan İştip nüfusu içerisinde 7.211 Makedon, 5.590 Müslüman (Türk ve Roman), 530 Yahudi ve diğer etnik gruplar bulunmaktadır. Bu verilen sayıların doğru olduğu düşünülmektedir. Görülen azalmanın sebebi ise Makedonların savaşlarda ölmesi ve Türklerin göç etmiş olmalarıdır.172 Balkan Savaşlarından sonra 1921 yılında İştip nüfusu 11.191, 1929’da 12.000, 1931’de 11.895, 1937’de ise 12.437 kişiye çıkmıştır. 31.03.1953 tarihinde yapılan sa- yıma göre İştip nüfusunun 13.854 kişiden oluşmaktadır ve bunların 11.528’i Makedon, 1.426’sı Türk, 653’ü Roman geriye kalanlar ise diğer etnik gruplara mensuptur. İştip’in nüfusu 1955’te 15.054 kişiye, 1957 sonunda 16.752 kişiye, 1964’te ise 22.000 kişiye yükselmiştir. Köylerle birlikte nüfus 39.664 kişiye ulaşmıştır. 20. Yüzyılın ortalarında nüfusun çoğunluğu Makedonlardan oluşarak artmıştır. 173 F. Türkiye’ye Göç 1912-1913 Balkan Savaşlarının başladığı dönemde İştip’ten göç eden Türk aile- leri daha çok büyük çiftlik sahibi zengin insanlardır. Bunların başında; Naci Bey, Celal Bey, Ahmet Bey, Ali Bey, Abdurrahman Bey, Ziya Bey, Kazım Bey ve diğerleri bu- lunmaktaydı.174 En büyük göç ise 1921-22 ve 1953-57 yılları arasında olan göçlerdir. Bu göçler siyasi gaye ile tanzim edilen, sürekli bir zorbalık ve baskının sonucu olarak telaş içinde, biran önce Anavatana ulaşma arzusuyla yapılan göçlerdir. 1953-57 yılları arasında beş                                                              170   Apostolski, s. 313.    171 Zaim, a.g.e., s. 62. 172 Apostolski, s. 313. 173 Zaim, a.g.e., s. 62. 174 Zaim, a.g.e., s. 63. 40      yıl gibi kısa bir süre içende 104.372 Türkün Anavatan Türkiye’ye göç etmesi bunu gös- terir.175 TABLO 5: İştip’ten Türkiye’ye Göç Verileri176 Yıllar Aile Sayısı Nüfüs Sayısı 1950-56 14.902 59.883 1957 8.292 30.255 1958 4.351 14.234 Toplam 27.545 104.372 Anavatan Türkiye’ye göç edenler genel olarak Ege, Marmara ve Trakya bölgele- rine yerleşmişlerdir.177 III. İKTİSADİ HAYAT İştip şehri, jeopolitik konumu itibariyle tarih boyunca askerî ve ticarî yolların üzerinden geçmesi sebebiyle stratejik öneme sahip bir merkez olmuştur. 178 Şehrin; Selânik, Serez, İstanbul, Belgrad yolları üzerinde olması ve Balkan yarımadasındaki pazarların bağlantı noktasında bulunması sebebiyle şehir her bakımdan gelişmiştir. “İş- tip Yolu” ismiyle anılan ticaret yolu, şehri Sofya ve Selanik’e bağlamaktadır. 179 Yine bu sebeple İştip’in ticari durumu da gelişmiş, aktif bir ticaret merkezi ve Makedon- ya‘nın güneyinde gelişmiş bir kasaba olmuştur.180 Zengin Türklerin yanı sıra Makedon- lar ve Yahudiler de ticaretle uğraşmıştır. İştip’teki ticaretin gelişmesinde önemli rol oy- nayan bir diğer faktör de bölgede kurulan pazarlar ve panayırlardır. İştipli zanaatkârlar ve tüccarlar Vinica ve Konçe pazarlarında giderek satış yapmakta ve ayrıca Prilepe, Üsküp, Nevrokop ve Ser şehirlerinde kurulan panayırlara katılmaktadırlar. Bunlar ara- sından Ser şehrinde düzenlenen panayır tüm Balkanlarda önemli bir ticaret merkezi hâline gelmiştir.181 İştipli tüccarlar bu panayırlarda bakır ürünler, el dokuması kilimler, güğüm, ibrik, tabak, süs eşyası gibi ürünleri satmaktaydılar. Buralara giden tüccarlar dünyanın farklı yerlerinden gelen meslektaşlarıyla tanışma ve ticaretlerini geliştirme                                                              175 Zaim, a.g.e., s. 63. 176 Zaim, a.g.e., s. 68. 177   Sebahaddin Zaim, “Son Yugoslavya Muhacirleri Hakkında Rapor” İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, C. 19, sayı 1-4, İstanbul, 1957, s. 446.  178 Zaim, a.g.e., s. 75. 179 Apostolski, a.g.e., s. 325. 180 Zaim, a.g.e., s. 75. 181 Apostolski, a.g.e., s. 324. 41      imkânına sahip olurlardı. Bundan dolayı İştipli tüccarların Belgrad, Sofya, Viena, Mila- no, Münih gibi uzak beldelerle ticaret yaptıkları görülmektedir. Selânik’ten alış-veriş yapan bazı İştipli tüccarların, Selânikli tacirlerle ortaklık yaptıkları ve hatta Selânik’te mağaza açtıkları bilinmektedir.182 A. İthâlât-İhrâcât İştipli tüccarlardan bir kısmı, İstanbul ve Selânik’ten getirdiği malları Koçana, Kratova, Radovişte, Palanka kazalarına da dağıtmaktadırlar.183 Getirilen eşyalar; giyim eşyası ile gaz ve benzeri yanıcı maddeler gibi zaruri ihtiyaç malzemeler ile tuz, sabun, kahve, şeker gibi ev gereksinimlerini karşılamaya yöneliktir ve toplam ithalat senelik 5.000.000 kuruşa ulaşmaktadır. 184 İhraç edilen ürünler ise; senelik 4.000.000 okka (1283 gr lık eski bir ağırlık birimi)185 buğday, 500.000 okka çavdar, 500.000 okka arpa, 10.000 okka hayvan yemi olarak kullanılan alef186, 15.000 okka afyon, 120.000 haşhaş ile 50.000 baş kadar koyun ve koç, 50.000 okka yapağı, 40.000 koyun, keçi, kuzu deri- sidir.187 19. yüzyılın ilk yarısında İştip’te icra edilen 25 meslek ve 400-450 dükkân bu- lunmaktadır. 19. yüzyılın ikinci yarısında ise meslek sayılarının 35’e ve dükkân sayıla- rının da 500’e çıktığı ve ayakkabıcılar, kazancılar, leblebiciler, demirciler ve benzeri meslek gruplarına has çarşıların kurulduğu görülmektedir. 19. yüzyılın ikinci yarısında Bregalnica ve Otinya nehirleri üzerinde Türkler, Makedonlar ve Yahudiler tarafından işletilen çok sayıda değirmen bulunmaktadır.188 İştip’te tarım ve zanaatkârlığın gelişme- siyle ticaret de gelişmiştir.189 Tüccarlar İştip’te özel depolar ve Pirinç Han gibi hanlar inşa etmişlerdir. 190                                                              182 Apostolski, a.g.e., s. 325. 183 KVS H. 1314, s. 133. 184 KVS H. 1314, s. 134. 185 Bkz. Devellioğlu, a.g.e., s. 1118. 186 Bkz. Devellioğlu, a.g.e., s. 26. 187 KVS H. 1314, s. 134. 188 Apostolski, a.g.e., s. 323. 189 Apostolski, a.g.e., s. 323. 190 Apostolski, a.g.e., s. 325. 42      B. İcrâ Edilen Meslekler Şehirde bulunan hane reislerinin faaliyet gösterdikleri meslekleri altı bölüme ayırarak inceleyebiliriz: tarım ve hayvancılık, giyim sektörü, gıda sektörü, inşaat ve taşımacılık, esnaf ve tüccarlar ve herhangi bir mesleği bulunmayanlar: 1. Tarım ve Hayvancılık İştip arazisi genel itibariyle dört bölüme ayrılırsa; bunlardan dörtte biri taşlık, dörtte biri tozlu, kumlu arazi ve dörtte ikisi tamamıyla verimli tarım arazisidir. Arazinin üçte ikisinden ziraatla faydalanılmaktadır. Osatka buğdayı, arpa, yulaf, mısır, haşhaş191 çavdar, susam, fasülye, tütün ve bunlara benzer her türlü zahire ve sebze192 üretilir. Ahâlinin servet kazanmasına yol açan tarım ürünü, haşhaştır. Üretilen haşhaş çoğunluk- la ihraç edilir. Şehir halkının en kârlı ticaretleri tarımdan olduğu için tarıma istek ve rağbetleri çoktur.193 Sevkiyat güçlüğüne rağmen ihracat gelişmiştir ve ihraç edilen ürün- ler arasında pastırma, yün, pamuk, buğday, nohut, susam, afyon, mısır, yumurta, kuru erik, tarak yapımında kullanılan dana boynuzu194, üretilen zahire ile az miktarda tütün ve pirinç195 bulunmaktadır. XIX. yüzyılda İştip’te yaşayan 1.980 hane reisinden 95’i tarımla uğraşmaktadır. 27 hane reisinden meydana gelen ziraatla uğraşan küçük üretici grubundan 15 hane reisi Müslüman, 12 hane reisi ise Hristiyan’dır.196 Ziraatla uğraşan kişilerden özellikle Müs- lümanlar bu işe çok önem vermektedirler ve kendi topraklarında eski tarım aletlerinin yanı sıra yeni tarım aletlerini de kullanmaktadırlar.197 Ayrıca 290 hane reisinin mesleği ırgatlık ve 7 hane reisinin mesleği bahçıvanlıktır.198 Ticaretin asıl unsurunu çiftçilik oluşturduğu için zenginler çoğunlukla çiftlik sa- hipleridir.199 Çiftlikler İştip’in merkezinde, köylerinde ya da İştib’e yakın diğer merkez- lerde bulunmaktadır. Ayrıca esnaflık ve tüccarlıkla uğraşanların çoğunun da çeşitli yer-                                                              191 KVS H. 1304, s. 187. 192 SNMU H. 1291, s. 137. 193 KVS H. 1304, s. 187. 194 Zaim, a.g.e., s. 75. 195 KVS H. 1304, s. 187. 196 Fatma Nihan Evcil, XIX. Yüzyıl Ortalarında İştib Kazası’nın Sosyal ve Ekonomik Durumu, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2010, s.17 197 KVS H. 1314, s. 233. 198 Evcil, a.g.t., s. 18. 199 KVS H. 1314, s. 133. 43      lerde çiftlikleri vardır. XIX. yüzyılda 68 hane reisinden oluşan çiftlik sahipleri grubunun tamamını Müslüman hane reisleri teşkil eder. Bununla birlikte 10 hane reisi çoban ve 2 hane reisi sığırtmaç olarak karşımıza çıkmaktadır.200 H.1304 yılında şehirde 23.734 kişi yaşamaktaydı ve ovalarının genişliğinden do- layı şehir halkında 127.200 koyun, 26.972 keçi, 4.790 öküz, 1350 inek, 1.785 yük bey- giri, 2.070 kısrak, 650 tay, 105 katır, 6.126 merkep bulunmaktaydı.201 2. Giyim Sektörü Bu meslek grubunda en çok icra edilen ilk iki meslek terzilik ile pabuççuluktur. Diğer meslekler; çarıkçılık, kemercilik, kürkçülük, takkecilik, terlikçilik ve yemenicilik- tir. Şehirde ayakkabı çeşitleri üretmek amacıyla icra edilen 4 ayrı meslek grubu vardır. Şehirde genelde köylülerin kullandığı, sığır derisinden imal edilen ve kenarlarındaki deliklerden deri şerit geçirmek suretiyle ayağa bağlanan bir çeşit ayakkabı olan çarık202; kısa kenarlı kırmızı veya diğer renklerde kaba deriden imal edilen yemeni203; kundura- nın içinden ve çorapsız giyilen hafif ayakkabı ya da tahta pabuç demek olan terlik204 ile ökçesiz ayakkabı olan pabucun205 üretimi yapılmaktadır.206 Ayrıca kundura, yemeni, pabuç gibi ürünlerin şehir içerisinde kullanılandan fazlası civar kazalara ihraç edilmek- tedir. 207 Dokumacılık alanında en çok karşımıza çıkan mesleklerden biri, kıldan çul vesa- ire dokuyan ve satan mûy-tâblıktır.208 İkinci sırada ise, yünden yapılmış kaba kumaş ve bu kumaştan yapılan geniş giyecek209 olan abacılık gelmektedir. Özellikle Rumeli şehir- lerinde bir hayli yaygın olan abacılık İştip’te de yoğun olarak yapılmaktaydı. Yünden aba ve bez, keçi kılından çul ve çuval, yünden kırmızı ve diğer renklerde yastıklık ve minderlik, ve kuşak gibi şeyler imal edilerek şehir içinde kullanılmaktaydı.210 Ayrıca                                                              200 Evcil, a.g.t., s. 17. 201 KVS H. 1304, s. 188. 202 Şemseddin Sâmi, Kamus-i Türki, İstanbul, Enderun yay. 1989, s. 498. 203 Sâmi, Kamus-i Türki, a.g.e., s. 1555. 204 Sâmi, Kamus-i Türki, a.g.e., s. 400. 205 Sâmi, Kamus-i Türki, a.g.e., s. 338. 206 Evcil, a.g.t., s. 21. 207 KVS H. 1314, s. 133. 208 Bkz. Devellioğlu, a.g.e., s. 697. 209 Bkz. Devellioğlu, a.g.e., s. 2. 210 SNMU H. 1291, s. 137. 44      ipekçi, ipek işleyen, ipek satan211 anlamına gelen kazazlık da yapılmaktaydı. Urgancı- lar212, basmacılar, keçeciler ve dokunan kumaşı veya ipi istenilen renge boyayan ve bu- nun için gerekli boyaları îmâl eden boyacı ustaları da şehirde halka hizmet veren diğer meslek erbâbı idi. 213 3. Gıda Sektörü Şehirde yiyecek ve içecek üreten esnafın oluşturduğu mesleklerin en yaygın olanları bakkallık, unculuk ve aktarlıktır. Bunun yanında aşçı, balıkçı, bozacı, değir- menci, ekmekçi, fırıncı, kasap, leblebici, tuzcu, yemişçi de bulunmaktadır.214 4. İnşaatçılık ve Taşımacılık İnşaat alanındaki mesleklerden en yaygını olan dülgerliği kerestecilik takip et- mektedir. Bunların yanında kirişçiler ve taşçılar da inşaat alanındaki diğer meslek grup- ları olarak karşımıza çıkmaktadır.215 Şehirde taşımacılıkla uğraşanların sayısı saydığımız mesleklere oranla hayli az- dır. Taşımacılık alanında bulunan 3 meslek; arabacılık, araba ve hayvanlara yük taşıyan- lara verilen isim olan kiracılık ve katırcılıktır.216 5. Esnaf ve Tüccarlar XIX. yüzyılda 1.273 hane reisinden meydana gelen esnaf ve tüccarlar toplam nü- fusun yarısından fazlasını oluşturur. Esnaf ve tüccarların 1.136’sını mesleğinde ihtisas- laşmış olan ustalar oluşturur. Hane reisi olarak gösterilen 131 kalfa ve 6 çırak vardır. İştip Kazasında halkın ihtiyaçlarını karşılamak üzere icra edilen 78 çeşit meslek bulun- maktadır. Meslek sahipleri çoğu zaman imalat ve satış işlemini bir arada yürütmekte- dir.217 Bu bölümde rağbet gören meslekler arasında dericilik, kuyumculuk, eğer, koşum takımları yapan, deri üzerine sırma ve ipekle işleyerek çeşitli maddeler yapan ve sa-                                                              211 Bkz. Devellioğlu, a.g.e., s. 500. 212 Apostolski, a.g.e., s. 289. 213 Evcil, a.g.t., s. 25. 214 Evcil, a.g.t., s. 23. 215 Evcil, a.g.t., s. 33. 216 Evcil, a.g.t., s. 33. 217 Evcil, a.g.t., s. 27. 45      tan218 saraçlık219, demircilik220sayılabilir. Bunun yanı sıra kalaycılık, nalbantlık, kayış, eldiven gibi eşyaların yapıldığı tabaklanmış deriyle221 uğraşan cîrcilik, yine tabaklanmış deriyle ilgilenen saatçilik, çömlekçilik, tütünle ilgili işlere bakan çubukçuluk, pamuk, yatak, yorgan yapan hallâclık, kalburculuk, kantarcılık, kazgancılık, kovacılık, mumcu- luk, orakçılık, sabunculuk, semercilik, tenekecilik ve urgancılık da şehirde icra edilen meslekler arasındadır.222 Ticarete hevesli olan Türkler iyi organize olmuş; esnaf ve zanaatkârlar birleşerek işçi, kalfa, ustalar çalışıp seri üretime geçmişlerdir. Bakırcılık, çömlekçilik, mutafçılık, urgancılık, yularcılık, semercilik, orak, saban ve benzeri ürünlerin imalatı gelişmiş ve bu ürünler Vodina, Nevrokop, Serez, Kostur gibi yerlere de gönderilerek oralarda satıl- mıştır. Çarıklar, kemer ve silahlar için kütükler ve atlara semerler yapılıp Prizren, Elba- san ve İpek’e gönderilip satılmıştır. Önceki dönemlerde bu eşyalar için Selanik, İstan- bul, Sofya, Belgrad, Viyana, Dresten, Laibzig, Paris ve Londra’ya kadar gidilmiştir. Balkan Harbi’ne kadar İştip’te gelişen sanatlar bütün Güney Makedonya’da duyulmaya başlamıştır.223 Evliya Çelebi, İştip çakısının ününün Balkan Yarımadası’nı aştığını söy- leyerek Rum, Arap ve Acem’in avcıları arasında meşhur olduğundan ve genellikle hedi- ye olarak götürüldüğünden de bahsetmektedir. 224 Şehirde 19. yüzyılda ticaret alanında icra edilen meslekler olarak arpa tüccarlığı, odunculuk, eskicilik, hayvan vesair malları ucuza alıp pahalıya satan matrabâzlık,225 at yetiştiren ve at satan canbazlık, kömürcülük, samancılık ve çıracılık sayılabilir.226 Esnaf ve tüccarlıkla geçinen hâne reisleri arasında son grubu çeşitli hizmetleri yerine getirenler alır. Bunlar arasında en yaygın meslek tütün ve tütün mamülleri sat- makla geçinen duhancılığın ardından ikinci olarak berberlik, onun ardından meyhaneci- lik, ardından kahvehanecilik gelmektedir. Bunlardan başka tellallık, tellaklık, çeşmeci-                                                              218 Sâmi, Kâmûs-ı Türkî, a.g.e., s. 714. 219 KVS H. 1314, s. 133. 220 Apostolski, a.g.e., s. 289. 221 Bkz. Devellioğlu, a.g.e., s.144. 222 Evcil, a.g.t., s. 29-30. 223 Zaim, a.g.e., s.75. 224 Çelebi, a.g.e., s. 138. 225 S3ami, Kâmûs-ı Türkî, a.g.e., s. 1363. 226 Evcil, a.g.t., s. 27. 46      lik, hancılık, hamamcılık ve seyislik (at bakıcısı) yapanlar vardır. Ayrıca varoş mahalle- sinde de bir tane de hekim mevcuttur.227 6. Herhangi Bir Mesleğe Sahip Olmayanlar Şehirde herhangi bir mesleğe sahip olmayan hane reisleri arasında sayıca en faz- la olanlar ihtiyarlar ve yetimlerdir. Müslüman kadın hane reisleri, hasta hane reisleri, meczuplar, emekliler ve çok az sayıda belirli bir mesleğe mensup olmayanlar bu gruba dâhil diğer üyelerdir. Bu kimseler genellikle geçimlerini iâneyle sağlamaktadırlar.228                                                                227 Evcil, a.g.t., s. 35. 228 Evcil, a.g.t., s. 43. 47      ÜÇÜNCÜ BÖLÜM İŞTİP’TE EĞİTİM-ÖĞRETİM VE MİMARİ YAPI   I- EĞİTİM-ÖĞRETİM Osmanlı Devleti, İslâmî esaslara göre yönetilen bir devlet olduğundan dolayı bü- tün sistem ve kurumlar gibi eğitim ve öğretim sistemi de İslâmî eğitim usullerine göre şekillenmiştir. Eğitim ve terbiyeyi hayatın bir parçası kabul eden Osmanlı Devleti’nde Mekteb, Rüşdiye, Medrese gibi örgün eğitim kurumlarının yanında Câmiî, Tekke, Zâvi- ye, Kütüphane, Ulemâ Evleri gibi yaygın eğitim kurumları da her dönemde halkın hiz- metinde olmuşlardır.229 A. İbtidâî Mektebleri İlk eğitim ve öğretimi veren bu mektepler, 5-6 yaşlarındaki çocuklara okuma yazmayı, bazı dini bilgileri ve dört işlemden ibaret olan matematik dersini vermiştir. Selçuklular döneminde "sıbyan mektebi" denilen bu mektepler için Osmanlı döneminde bu ismin yanında "darü’t-ta'lim, darü’l-ilm, muallimhane, mahalle mektebi, taş mektep, mekteb-i ibtidaiyye" gibi isimler de kullanılmıştır. Bu mekteplerin hocalarına "mual- lim", yardımcılarına "kalfa" (halife), öğrencilerine “talebe, tilmiz, suhte, puser” veya “şâkird” denilmiştir.230 Osmanlı döneminde XIX. yüzyılda mektep kelimesi bütün öğre- tim kurumlarını içine alacak bir genişlik kazanmış hatta fakültelerin adında bile yer al- mıştır.231 Osmanlı sıbyan mekteplerinin programları başlangıçtan itibaren çeşitli değişiklik ve gelişmeler göstermiştir. II. Mahmud tarafından 1824'te çıkarılan “ta'lim-i sıbyan hakkındaki ferman”da öncelikle zaruri dini bilgilerin öğretilmesi şart koşulmuş ve                                                              229 Cahit Baltacı, “Eğitim Sistemi”, Osmanlı Dünyayı Nasıl Yönetti, İz yayıncılık, y.y.y., t.y., s. 243- 284. 230 Cahit Baltacı, “Eğitim Sistemi”, a.g.m., s. 244. 231 Cahit Baltacı, “Mektep” DİA, C. 29, Ankara, 2004, s. 6. 48      Kur'an talimi, tecvid ve ilmihal okutulması istenmiştir.232 Tanzimat'ın ilanından bir süre önce 1838'de mektepler küçük ve büyük olmak üzere ikiye ayrılmış, küçük mahalle mekteplerinde Kur'an öğretilmesi; camilerin yakınında yer alan büyük mekteplerde ise (sınıf-ı sâni) Türkçe inşa, Tuhfe-i Vehbi, Nuhbe-i Vehbi, Sübha-i Sıbyân gibi lugatlarla Birgivi'nin Akâid Risâlesi gibi kitaplar, ahlâk risaleleri okutulması, hat ve kitabet öğre- tilmesi kararlaştırılmıştır. Ardından sarf ve nahiv dersleri de programa dâhil edilerek bu mekteplere Rüşdiye adı verilmiştir.233 1846'da dört yıllık eğitim veren sıbyan mekteple- rinde elifba, Kur'an-ı Kerim, ilmihâl, tecvid, Türkçe, lügat, muhtasar "ahlak-ı memdü- ha" risaleleri okutuluyor, sülüs ve nesih yazılar öğretiliyordu. Tanzimat'tan sonra üç yıllık “Mekteb-i İbtidâî” olarak faaliyet gösteren bu okulların programları elifba, Kur'an-ı Kerim, tecvid, ilmihal, ahlak, sarf-ı Osmanî, imlâ, kıraat, özet tarih-i Osmanî, muhtasar coğrafya-yı Osmanî, hesap ve hüsn-i hattan oluşmaktaydı.234 Mekteb-i İb- tidâîler açıldıktan sonra da klasik dönem eğitim kurumları olan Sıbyan Mektebleri eği- tim öğretime devam etmiş ve Cumhuriyet devrine kadar varlıklarını sürdürmüşlerdir.235 Sıbyan mekteplerinin hocaları genellikle medrese mezunu, cami ve mescidlerde imam-hatiplik veya müezzinlik yapan kişilerdir. Kız çocuklarına mahsus mekteplerin hocaları ise Kur'an-ı Kerim bilen, Sübha-i Sıbyân ve Tuhfe-i Vehbi gibi risaleleri oku- muş yaşlı kadınlardı. 1868'de sıbyan mekteplerine hoca yetiştirmek üzere İstanbul'da bir Darülmuallimîn-i Sıbyan açılmış ve ancak bu okullardan mezun olanların sıbyan mek- teplerine hoca olabileceği belirtilmiştir.236 Hz. Muhammed’in, “İlim öğrenmek kadın erkek her Müslümana farzdır” deme- sine rağmen mekteplerin ilk örneği olan Abbasi Dönemi küttâblarında sadece erkek çocuklar öğrenim görürken Osmanlı döneminde kız çocuklarının da erkek çocuklarla birlikte bu ilk mekteplerde eğitim görmüştür. Bunun yanında, sadece erkek veya kız çocuklarına ait mektepler de dikkat çekmektedir.237 Bundan başka Osmanlı Devleti’nin hüküm sürdüğü yerlerde bir de gayr-ı müslim sıbyan mektepleri de karşımıza çıkmakta- dır.                                                              232 Cahit Baltacı, “Eğitim Sistemi”, a.g.m., s. 244. 233 Baltacı, “Eğitim Sistemi”, a.g.m., s. 245. 234 Baltacı, “Mektep”, a.g.md., s. 7. 235 Baltacı, “Eğitim Sistemi”, a.g.m., s. 245, 265. 236 Baltacı, “Mektep”, a.g. md., s. 7. 237 Baltacı, “Eğitim Sistemi”, a.g.m., s. 245. 49      Evliya Çelebi, 17. yüzyılda İştip’te 11 adet sıbyan mektebi bulunduğunu bildir- miş ve Karakadı Mektebi, Cumâ Mahallesi Mektebi, Hamam Mektebi ve Sinan Bey Mektebi olarak 4 mektebin ismini kaydetmiştir.238 Burada zikredilen 11 Mektepten beşincisinin Mustafa Efendi Mektebi239 olduğu Ekrem Hakkı Ayverdi tarafından kayde- dilmiş fakat geriye kalan 7 mektebin isimleri bulunamamıştır. H. 1291/1874-1875 yılına ait Salname-i Nezaret-i Maârif-i Umumiye kayıtlarına göre İştip Kazâsı’nda 22 Müslüman Sıbyan Mektebi yer almış ve buralarda 351 şâkirdân, 15 Sıbyan Gayr-i Müslim Mektebinde 870 şâkirdân240 eğitim görmüştür. H. 1304/1886-1887 tarihli Kosova Vilâyeti Salnâmesinde ise kasaba içinde bu- lunan mekteb-i İbtidâi ve Sıbyân mekteplerinin eğitim usullerinin yeni eğitim sistemine çevrildiğinden bahsedilmektedir. İslami eğitim veren tam teşekküllü bir ve normal üç- dört mektebi ibtida-i ve altı adet sıbyan mektebi mevcuttur. Şehirde iki Hristiyan mek- tebi bulunmaktadır ve ikisi de mükemmeldir. Bu mekteplerde 10 muallim görev yap- maktadır. Muallimlerden biri Bulgar mektebinden mezun olduğu için yıllık 90 lira maaş almaktadır. İki Hristiyan mektebinde 493 erkek 100 kız öğrenci eğitim görmektedir. 241 H. 1311/1893-1894 ve H. 1314/1896-1897 yıllarında “Zükur İbtidai Mektebi” adıyla hizmet vermekte olan mektepte Muallimi Evvel Osman Fevzi Efendi ve Mualli- mi Sânî İbrahim Efendi, 120 şâkirde eğitim vermekteydiler.242 B. Rüşdiye Mektebi 1835 yılında II. Mahmut döneminde Sıbyan mekteplerinin yetersiz ol- dukları görülerek bu okullara sınıf-ı sani olarak açılan padişahın isteği üzerine Rüşdiye olarak adlandırılan Rüşdiye Mektepleri; başlangıçta 4 yıl iken daha sonra 6 yıla çıkarılmıştır. İlk etapta sadece Müslüman çocuklarının alındığı Rüşdiyelere 1867 yılından itibaren gayrimüslim çocukları da alınmaya başlan- mış, bu amaçla da aday öğrencilere Türkçe seviye tespit sınavı yapılmıştır.243                                                              238 Çelebi, a.g.e., s. 136, 137. 239 Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimari Eserleri (Yugoslavya), C. III. 3. Kitap, s. 66 240   SNMU H. 1291, s. 137. 241 KVS H. 1304, s. 185-187.  242 KVS 1311, s. 102, KVS 1314, s.132. 243 Cahit Baltacı, “Eğitim Sistemi”, a.g.m., s. 265. 50      Tanzimat döneminde rüşdiyelerin mezunları genellikle devlet bürokrasisinde memur olarak istihdam edilmiştir.244 Osmanlı eğitim sistemini Fransız eğitim sistemi örnek alınarak üç ka- demeli olarak yapılandıran 1869 tarihli Maarif-i Umûmiyye Nizamnamesiyle, erkek ve kız rüşdiyelerinin açılış esasları ve programları yeniden düzenlendi. Buna göre nüfusu 500 haneyi geçen her yerleşim biriminde birer erkek rüşdi- yesi, şimdilik vilayet merkezlerinde, daha sonra büyük şehirlerde birer kız rüş- diyesi açılacaktı. Nüfusu karma olan yerleşim birimlerinde söz konusu dini grubun hane sayısı 500'ü geçmek kaydıyla hem Müslümanlar hem de gayri- müslimler için rüşdiye açılabilecekti. Bu okulların yapım masrafı ile öğretmen maaşları yerel maarif idaresi sandığınca karşılanacaktı. 245 Her rüştiyeye talebe sayısına göre bir veya iki öğretmen, bir gözetmen gönderilecek ve ayrıca bir hademe görevlendirilecek; Muallim-i evvele 800, Muallim-i sânîye 500, gö- zetmene 250 ve hademeye 150 kuruş maaş verilecekti. Öğretim süresi sıbyan mektebi üzerine dört yıldı ve kız ve erkek Rüşdiyelerinin ders programları farklı olmasına rağmen aynı nizamnâmeye göre genel olarak ders programı; Mebâdî-i Ulûm-u Diniyye, Lisân-ı Osmânî Kavâidi, İmlâ ve İnşâ, Tertîb-i Cedîd üzere Kavâid-i Arabiyye ve Fârisiyye, Tersîm-i Hudûd, İlm-i Hesap, Defter Tutmak Usulü, Mebâdi-i Hendese, Târih-i Umûmî ve Târîh-i Osmânî, Coğrafya, Jimnastik derslerinden oluşmaktaydı.246 Rüşdiyeler, Osmanlı Devleti'nde kız çocuklarının Sıbyan Mektebi üze- rine öğrenim görme imkânına sahip olabildikleri ilk eğitim kurumları olmuştur. Ancak bu okul başlangıçta sekiz on yaşına gelen kız çocuklarını okula gön- dermeye alışkın olmayan halktan fazla ilgi görmediği için İstanbul’da kız rüşti- yeleri açılmıştır. Bu okullarda ev idaresi, dikiş, ütü gibi dersler kadınlar tara- fından verildiği halde teorik dersler için yeterli sayıda kadın öğretmen buluna- madığından bu dersler yaşlı erkek öğretmenlerce yürütülüyordu. Buna rağmen birçok aile kızlarını erkek öğretmenlerin görev yaptığı okullara göndermek                                                              244   Cemil Öztürk, Rüşdiye, DİA, C.35, İstanbul, 2008, s. 301.  245   Cemil Öztürk, a.g.md., , s. 301-302.  246   Cahit Baltacı, “Eğitim Sistemi”, a.g.m., s. 266.  51      istemediği için 1870'te İstanbul Sultanahmet'te kız rüşdiyelerine öğretmen ye- tiştirmek için bir kız öğretmen okulu (Darülmuallimât) açıldı. Bu okulun açılı- şı, İslam dünyasında kızların ve kadınların eğitimi için olduğu kadar çalışma hayatı ve sosyal statü edinme bakımından da bir dönüm noktası teşkil eder. Böylece kızlara ve kadınlara rüşdiyeden sonra öğrenimlerini sürdürerek öğret- men olma ve ücretle kamu kurumlarında çalışma yolu açılmış oluyordu.247 Kosova Vilâyeti Salnamelerine göre İştip’te bir Mekteb-i Rüşdî bulunmakta248 ve 1291 yılında 70 şâkirdân249 eğitim görmektedir. H.1300 senesinde kayıtlı bulunan 72 şâkirdân Muallim-i Evvel Mehmet Efendi, Muallim-i Sani Seyit Efendi, Rik’a Muallimi Ahmet Fehmi Efendi’den eğitim almaktadır. Okulun hizmetine Bevvâb Behlül Ağa bakmaktadır.250 1304 yılında 60 şâkirdânın tahsil gördüğü Rüşdiye Mektebinde Mual- lim-i Evvel Mehmet Efendi, Muallimi Sani Esad Efendi, Rikka Muallimi Yaşar Efendi ve Bevvâb Mehmet Ağa görev yapmaktadır.251 H.1311-1314 yılları arasında mektepte 48 şâkirdân, Muallim-i Evvel Mehmet Tevfik Efendi, Muallim-i Sani Mehmet Said Efendi, Rik’a Muallimi Yaşar Efendi’den ders okumakta ve okulun hizmetine Bevvâb Hüseyin Ağa bakmaktadır.252 C. Medreseler İslam eğitim sisteminin temel kurumları olan Medreseler; orta ve yüksek eğitim ve öğretim veren okulların genel adıdır. Medreseler Osmanlı döneminde sıbyan mekte- binden sonra orta, lise, yüksekokul ve üniversite eğitimine denk gelen, İslami kimliği sebebiyle sadece Müslümanların devam ettiği bir eğitim kurumu özelliği taşır.253 Mem- leketin ihtiyaç duyduğu kültürü veren ve elemanları yetiştiren Medreselerin hocalarına müderris, öğrencilerine talebe, suhte, dânişmend denirdi.254 Gerek klasik dönemde ge- rek Tanzimat’tan sonra yeni dönemde eğitim veren Osmanlı medreselerini Umûmî Medreseler ve İhtisas Medreseleri diye ikiye ayırmak mümkündür. Umûmî Medreseler;                                                              247   Cemil Öztürk, a.g.md., s. 301.  248   KVS, H. 1304 s. 185; KVS H. 1291, s. 137.  249   SNMU. 1291, s. 137.  250 KVS H. 1300, s. 72. 251 KVS H. 1304, s. 184. 252 KVS H. 1311, s.102, KVS 1314, s. 132. 253   Mehmet İpşirli, “Medrese”, DİA, C. 28, Ankara, 2003, s. 327.  254   Cahit Baltacı, “Eğitim Sistemi”, a.g.m., s. 247.  52      devrindeki ilimlerin birlikte okutulduğu medreselerdir. Arapça, Fıkıh, Fıkıh Usulü, Kelâm, Hadis, Tefsir ilimlerine ait çeşitli eserler okutulmuştur. İhtisas Medreseleri ise uzmanlık gerektiren bir dalda ağırlıklı eğitim ve öğretim yapılan medreselerdir. Dârul- kurralar, darulhadisler, darüşşifalar bu medrese grubunun çeşitlerindendir.255 Evliyâ Çelebi, İştib’in Fatihi Sultan I. Murad Hüdâvendigâr Han’ın yaptırmış olduğu câminin önünde mükemmel bir yapıya sahip Murâdiye Medresesi olduğundan bahsetmekte ve bu medresenin “Dâru’l-Hadis” olduğunu ve Ders-i âm’ı bulunduğunu kaydetmiştir.256 Dâru’l-Hadîsler; Sahih-i Buhârî, Sahih-i Müslim gibi eserlerin okundu- ğu ihtisas medreseleridir.257 Ders-i âm’lar ise medreselerde öğrencilere tahsil vermenin yanında camilerde halka açık ders verme yetkisine sahip müderrislerdir. Ders-i âmlar medreseden mezun olup icazet aldıktan sonra bir imtihana daha giriyorlar, bu şekilde halka açık ders verme yetkisi alıyorlardı ve halk arasında oldukça etkili oluyorlardı.258 Osmanlılarda Kur'an-ı Kerim ihtisas medreselerine genellikle Dârü’l-kurrâ de- nilmiştir ve Osmanlı topraklarının her tarafında çok sayıda Dârü’l-kurrâ vardır. 259 Yıl- dırım Bâyezid’in Bursa Ulu Câmiî yanında kurmuş olduğu Dârü’l-kurrâ, Osmanlı’nın ilk Dârü’l-Kurrâsıdır. Bundan sonra Dârü’l-kurrâlar her selâtîn, vüzerâ,260 âyân ve eşrâf câmîlerinde261 olacak kadar çoğalmıştır. Osmanlı Dârü’l-kurrâlarında Muhammed Ce- zerî'nin Cezerî adıyla bilinen harflerin mahreçlerini anlatan eseri, Şâtıbî’nin Kasîde-i Lamiye’si gibi eserler okutulmaktaydı. 262 Gezdiği yerlerdeki Darü’l-kurrâların bazı özellikleri hakkında çok değerli bilgiler veren Evliya Çelebi, İştip’te câmilerin bünye- sinde üç Dârü’l-kurrâ olduğundan bahsetmiş; Şeyhu’l-kurrâ unvanını taşıyan hocanın Hüsam Paşa Câmiinde, Kadın Ana Câmînde ve Çarşı Câmînde her hafta Kur’an dersi verdiğini kaydetmiştir. 263 H.1304/1886-1887 tarihli Kosova Vilayeti Salnamesinde geniş bilgi verilme- mekle birlikte İştip şehrinde 3 medresenin bulunduğu kayıtlıdır. 264                                                              255   Cahit Baltacı, “Eğitim Sistemi”, a.g.m., s. 248-251.  256 Çelebi, a.g.e., s. 136-137. 257   Cahit Baltacı, “Eğitim Sistemi”, a.g.m., s. 250.  258   Mehmet İpşirli, “Dersiâm”, DİA, C. 9, İstanbul, 1994, s.185.  259   Nebi Bozkurt,”Dârü’l-kurrâ”, DİA, C. 8, İstanbul, 1993, s. 544.  260   Cahit Baltacı, “Eğitim Sistemi”, a.g.m., s. 250.  261   Nebi Bozkurt, a.g.md., s. 544.  262   Cahit Baltacı, “Eğitim Sistemi”, a.g.m., s. 250.  263 Çelebi, a.g.e., s. 136-137. 264   KVS, H. 1304, s. 185.  53      II. MİMARİ YAPI   Tarihte Makedonya topraklarında çeşitli kültür ve milletlerin iç içe yaşamış ol- ması ve onların bıraktıkları kültürel miras dikkat çekmektedir. Bu topraklarda yaşamış olan medeniyetlerin her biri özellikle de Osmanlı Devleti Makedonya halkının maddî ve manevî kültüründe izler bırakmıştır. Görülüyor ki, bu topraklarda 5 asırdan fazla hüküm süren Osmanlı Devleti, kendine has ve kalıcı izler bırakarak köy ve şehirlerin çehresin- de kültürel ve ekonomik yükseliş sağlamıştır. Bu dönemde, Müslüman nüfusun ve diğer milletlerin ihtiyacını karşılamak için inşa edilen dinî ve sivil çok sayıda yapının mevcu- diyeti dönemin ekonomik ve politik şartlarını yansıtır. Osmanlı yapısının binaları 15. ve 16. yüzyılda zirveye ulaşmış; çok sayıda inşa edilmiş olan câmi, hamam, kapalı çarşı, kervansaray ve diğer yapıların güzelliği ve mimari yapısı insanı etkilemiştir.265 Bu eser- ler büyük seyyah Evliya Çelebi’nin yazılarında kayıt altına alınmıştır. Ancak Balkanlar Osmanlı devletinden çıkınca çok sayıdaki bu yapıların büyük bir kısmı bilinçli bir şe- kilde kısmen veya tamamen yok edilmiş, diğer bir kısmı da şiddetli depremlerde, doğal afetlerde yıkılmış ve bazıları da yeni şehir planlarına uymadığı için varlıklarını günü- müze kadar sürdürememişlerdir. TABLO 6: İştip Şehir Merkezinde Osmanlı Devletinin İmar Ettiği Eserlerin Listesi266 Eser Sayı Eser Sayı Câmi ve Mescid 24 Hamam 3 Medrese 2 Türbe 3 Dârulkurrâ 3 Köprü 2 Mektep 11 Kervansaray 1 Tekke 10 Çeşme 1 Han 17 İştip Köylerinde Câmi 41 Sayısı                                                              265 Zoran Pavlov, Ottoman Monuments: Macedonian Cultural Heritage, Skopje, 2008, s. 9. 266 Çelebi, a.g.e., s. 136-137. 54      A. Câmiler Fetihten sonra gerçekleşen îmâr faaliyetleriyle tam bir Osmanlı şehri hüviyetine bürünen İştip için Ekrem Hakkı Ayverdi “câmiler ve tekyeler şehri”267 demektedir. Bi- lindiği kadarıyla şehre büyük ölçekli bir cami yapılmamış; zamanın ihtiyaçlarına uygun olarak küçük hacimli camiler inşa edilmiştir. Evliya Çelebi 1661 yılında geldiği İştip’te 24 Müslüman mahallesinin bulundu- ğunu kaydederek, Kara Kadı, Cuma, Sinan Bey ve Oluklu mahallelerinin öne çıkan ma- halleler olduğunu, bununla birlikte 24 adet cumâ namazı kılınan selâtîn câmîsinin bu- lunduğunu zikretmiş ve önemli câmîleri ve ardından mescitleri şöyle sıralamıştır: “Evvelâ kale altında Fethiye Câmiî; İkiyürekli Ali Bey fetih sırasında kiliseden mihrâbını çevirip câmi etmiştir. Eski yapı, birkaç küçük kubbeli ve bir alçak minareli eski bir câmîîdir. Fâtihi Sultan I. Murad Han Câmiîne Orta Câmii derler. Gayet kalabalık cemâa- te mâlik, tahtadan yapılma, dört köşe, bir sanatlı kubbesi saf kurşun ile örtülü bir ma- mur câmidir ki bu şehirde böyle yüksek kârgir yapı minâreli nurlu câmi yoktur. Hüsam Paşa Câmii, bir tepe başında kurşunlu ve kârgir minâreli, sanatlı câmi- dir. Aşağı Tekye Câmî, fukarâ yeridir. Adlî Efendi Câmii süslü mâbeddir. Ahmed Paşa Câmiî, rûhâniyetli câmîdir. Şehreküstü Câmii, sâlihler yeridir. Kadın Ana Câmii, gayet süslü geniş câmidir ve cemaati çoktur. Tamamı 24 adet mescittir. Bunlardan kalabalık cemâte sâhip çarşı içinde Arasta Mescidi, Tabhâne Mescidi, Haniçi Mescidi, Orta Mescid, Sücâh Mescidi, Karakadı Mescidi ve Sinan Bey Mescidi.”268 1. İştip Şehrinde Osmanlı Tarafından İnşa Edilen Fakat Günümüze Ulaşa- mayan Câmilerin İsimleri: a. Adli Efendi Câmii b. Ahmed Ağa Câmii c. Ahmed Beşe Câmii d. Ahmed Paşa Câmii                                                              267 Ayverdi, a.g.e., s. 47. 268 Çelebi, a.g.e., s. 136. 55      e. Arasta Mescidi f. Aşağı Tekye Câmii g. Cumâlı Mahallesi Mescidi h. Evlâd-I Fâtihân Mahallesi Câmii i. Fethiye Câmiî j. Hacı Mustafa Bin Abdillah Câmii k. Hükümet Konağı Câmii l. Hüdâvendigâr Câmii m. İslâm Mehmed Câmii n. Kadı-Zâde Ahmed Ağa Câmii o. Kara Kadı Veya Kara Kadı-Zâde Ahmed Efendi Mescidi p. Kurşunlu Câmii q. Mustafa Bin Süleyman Câmii r. Nâzir Zâde Ahmed Ağa Câmii s. Nâzir-Zâde Hacı Mücevhere Câmii t. Orta Mescid u. Secah Mescidi v. Seyyid Abdülkerim Efendi Mescidi w. Sinan Bey Mescidi x. Şehre Küstü Câmii y. Vâlii Emir Efendi Câmii z. Yenicali Mescidi269 2. Günümüzde Mevcut Olan Câmiler a. Kadın Ana Câmii Erken Dönem Osmanlı Üslûbu Tek üniteli mahalle mescidi formunu hatırlat- maktadır. Bakımlı, temiz bir hâldedir ve günümüzde şehirde ibâdete açık tek câmidir. İştip’te merkezi teşkil eden Otinya Deresi kenarında, merkezî bir konumda ve ulaşımı kolay bir yerdedir. İştip’in en eski mahalleleri içerisinde zikredilen Kadın Ana Câmiî Mahallesi’nde yer almıştır. Günümüzde ise Mirce Acev Mahallesinde bulunmak-                                                              269 Ayverdi, a.g.e., s. 47-65. 56      tadır. Şehirdeki binalar, şehrin yerleşim planının belirlenmesinde etkili olan Otinya de- resine paralel olarak inşa edilerek sıra sıra dizilmiş olmasına ve Camiinin de dere kena- rında olmasına rağmen kıble cihetine bakma zaruriyetinden dolayı dereye paralel değil- dir. Câmii, Otinya deresine paralel kare bir bahçe içerisinde çapraz bir şekilde ko- numlanmıştır. Camii ile yol arasında kot farkı bulunmamasına rağmen şadırvan ve umumi helânın bulunduğu bahçe yoldan 6 basamak aşağıdadır. Bu merdivenler inildik- ten sonra son cemaat yerine yedi basamaklı merdivenle çıkılır. Dikdörtgen Planlı Câmînin ebatı 11.30 m. x 15.30 m. gibi oldukça önemli bir büyüklüğe sahiptir. Duvar kalınlığı 90 cm olan cami çatılıdır. Çatı iki sıra halinde, birbi- rine basık kemerlerle bağlı üçer direğe basmaktadır. İkinci bir kat gibi görünen bayanlar mahfili en gerideki direklere oturmaktadır. Son cemaat yeri de iki yarım dört tam yuvar- lak direğe oturmaktadır. İç ve dış direkler ve kemerler sıvalı ahşaptır. Basit kemerlerle bağlı beş köşeli derin bir mihrap çıkıntısı vardır. Mihrap nişinin olduğu kısımda kıble duvarı yalnızca 25 cm.dir.270 Yan cephelerde üçer alt, dörder üst pencere bulunmaktadır. Alt pencereler dört köşe, üst pencereler basık kemerlidir. Câmiinin, tuğladan yapılmış, sekiz köşe kâideye basan silindirik bir minaresi vardır. Bir şerefelidir ve şerefenin alt kısmı basit bir kesik koni şeklindedir. Mihrab istikâmetinin 40o olması gerekirken 17o olduğunu belirten Ekrem Hakkı Ayverdi, kıble yönünün oldukça hatalı olduğunu söylemektedir.271 b. Hüsameddin Paşa Câmii Otinya Deresi’nin sol yanında, şehre hâkim bir tepe üzerine yerleştirilmiş olan Hüsameddin Paşa Câmii, 16. yüzyılda Osmanlı Devleti tarafından inşa edilmiştir.272 Tekye-i Bâlâ273 mahallesinde yer aldığı kaydedilen Câmii, bugün Mirce Acev mahalle- si’nde bulunmaktadır. Mimarisi Osmanlı yapı sanatının erken dönemine işaret etmekte- dir. 1973 yılında Makedonlar tarafından kiliseye çevrilen camii, bir dönem kilise olarak kullanılmıştır.274                                                              270 Ayverdi, a.g.e., s. 48. 271 Ayverdi, a.g.e., s. 48. 272 Pavlov, a.g.e., s. 122. 273 Ayverdi, a.g.e., s. 48. 274 Semavi Eyice, “Hüsâmettin Paşa Câmi”, DİA, C.18, İstanbul, 1998, s. 514. 57      Duvar kalınlığı yaklaşık 1.10 m., dıştan 12 x 12 m. kadar ölçülerde kare planlı olan cami düzenli bir teknikle itinalı biçimde işlenmiş kesme taşlardan yapılmıştır. Giri- şinde dört sütuna dayanan üç bölümlü ve sivri kemerli bir son cemaat yeri vardır. Kıble tarafına nisbetle kot farkı olduğundan son cemaat yeri yüksekte kalmıştır. Buraya tam ortada iki taraflı yedişer basamaklı merdivenle çıkılır. Son cemaat yerinin orta kemeri, yanlarda bulunan iki kemerden daha değişik olarak beyaz ve kırmızı taşlardan örülmüş- tür. Orta kemerin daha gösterişli olmasına özen gösterilmiştir. Dört sütundan ikisine mukarnaslı başlık konulmasına karşılık köşelerdekilerin daha sade baklavalı başlıkları vardır. Caminin girişi de yine çift renkli taşlardan bir sivri kemer içinde açılmıştır. Sü- tunlardan yanlardakiler beyaz, ortadakiler ise renkli mermerdendir.275 Câmii, takriben 25 cm olan bir kaideye oturmaktadır. Ayverdi, böyle kaidelerin 15-16. yüzyıllarda yaygın olarak yapıldığını söylemektedir.276 Hüsameddin Paşa Ca- mii'nin kıble tarafında kare bedeninden dışarı taşan beş köşeli, apsisleri andıran bir mih- rap çıkıntısı vardır. Derinliği az beş köşeli bir mihrap çıkıntısı yapılmıştır. Tek kubbeli olarak inşa edilmiş olan camide kubbe sekiz köşeli, yüksek bir kasnağa oturmaktadır. Özellikle mihrap çıkıntısının üzerine denk gelen yerde kubbe kasnağının artan yüksek- liği ikinci bir kasnakla hafifletilmiştir. Büyük kasnakta birinci sırada yan ve önde üç, ikinci sırada da köşe yüzlerde dört pencere vardır. Sütunların kenarlardaki ikisi mermerden, ortadaki ikisi porfirden yapılmıştır. Kenardaki sütun başlıkları baklavalı, ortadakiler ise üç sıra istalaktitledir. Minare kaidesi sekiz köşelidir ve minare, caminin cephe duvarından 30 cm. ka- dar mesafede yapılmış fakat aralık bir dişle doldurulmuştur.277 Ayverdi, Hüsameddin Paşa Câmii’nin tereddüt edilmeden yapılmış ve başarıya ulaşmış mimari bir buluş olduğunu belirtmektedir. Ayrıca sütun başlıklarındaki işçiliğin kusursuz olduğunu dile getirir. Bunun yanında mihrap istikametinin yaklaşık 40o olması gerekirken 27o olduğunu kaydetmiştir.278 Günümüzde câmii pencereleri örülmüş, minaresinin yalnızca kâidesi mevcut, ha- rap bir haldedir. Duvarların iç kısmı beyaza boyalıdır ve mihrabın sağında ahşaptan yapılmış yalnızca merdivenden oluşan köşksüz minber göze çarpmaktadır.                                                              275 Eyice, a.g.md, s. 514. 276 Ayverdi, a.g.e., s. 48. 277 Ayverdi, a.g.e., s. 48. 278 Ayverdi, a.g.e., s. 48. 58      B. Türbeler ve Tekkeler 1. Günümüzde Mevcut olan Türbe ve Tekkeler: a. Meydin Baba Türbesi Hüsameddin Paşa Câmii'nin avlusunda yer alan türbe; sekiz köşe duvarlı, kiremit kaplı çatı ile örtülüdür. Camiye bakan yüzde demirden yapılmış üst kısmı tel örgülü bir kapısı, kapının karşısındaki kenarda da bir penceresi mevcuttur. Türbede bir sanduka vardır. Caminin hemen yanında bulunuşu bu türbenin banisine ait olabileceği ihtimalini akla getirirse de Evliya Çelebi burada Şeyh Muhyiddin Rûmî279 hazretlerinin yattığını bildirmiştir. Buna göre Meydin adının Muhyiddin isminin telaffuzu olması muhtemel- dir. Türbe günümüzde de bakımlı ve temizdir ve hürmet gösterilmektedir. b. Abdi Baba Türbesi ve Tekkesi Şehirde türbesiyle birlikte günümüze kadar ulaşan yegâne tekkedir. Ortada bulu- nan sekiz köşeli türbenin sağında iki, solunda altı kabir bulunmaktadır. Halvetî tekkesi olmasına rağmen türbedeki kabirlerde Mevlevî sikkesi bulunması, Mevlevî Abdi Baba Türbesinin yanına Halvetî şeyhlerinin bu sekiz kabrinin yerleştirilmiş olduğu anlaşıl- maktadır.280 Esasen Halvetî tekkesi Radoviş’te bulunduğuna göre, İştip’teki, Radoviş Tekkesinin koludur. Mevlevî Abdi Baba Tekkesinin semâ-hânesi, türbelerin bulunduğu çevrede olmayıp türbenin karşısında sokak aşırıdır. Âyin yapılmamakla beraber semâ- hânede oturulmaktadır.281 2. İsmine Ulaşabildiğimiz Fakat Günümüze Ulaşamayan Türbe Ve Tek- keler: a. Tekkeler: Adlî Efendi Tekkesi, Aşağı Tekke, Emir Çelebi Sultan Tekkesi, Kadın Ana Tekkesi, Oluk Mahallesi Tekkesi, Sofyalı Bâlî Efendi Tekkesi, Veliyyüddin İbn Ahmed Tekkesi ve Yukarı Tekke.                                                              279 Çelebi, a.g.e., s. 139. 280 Ayverdi, a.g.e., s. 66. 281 Ayverdi, a.g.e., s. 66. 59      b. Türbeler: Alâeddin Yusuf Merkadi, Baba Yusuf Türbesi, Sabırsız Babalar Türbesi, Sünbül Efendi Merkadi, Şeyh Muhyiddin-i Rûmî Türbesi ve Şeyh Mustafa Merkadi. Günümüzde İştip şehrinde mevcut olmayan Tekkeleri Evliyâ Çelebi şöyle an- latmaktadır: “Gönlü yaralı derviş tekkeleri: Hepsi 7 adet tekkedir. Ama bunlardan Bayrâmî tarîkatinde Sofyalı Balı Efendi Tekkesi rûhânî tekkedir. Adlî Efendi Tekkesi, Emir Çele- bi Sultan Tekkesi, Hüsam Paşa Câmii yakınında Yukarı Tekke, Aşağı Tekke, Kadın Ana Tekkesi ve Oluk Mahallesi Tekkesi”282 C. Kervansaraylar, Hanlar, Hamamlar Günümüze ulaşamayan Kervansaraylar, Hanlar, Hamamları Evliyâ Çelebi şöyle anlatmaktadır: “Gelen Gidenler İçin Kervansaraylar: Ancak bir adet hasbî kervansarayı var, ama binde bir gibidir. Kale gibi baştan başa kurşun örtülü, birinci katta 50 adet ve ikinci katta 50 adet kârgîr yapı odalar vardır. Ortasında bir geniş meydanında büyük havuz üzerinde bir mescidi var. At ahırı bir miktârı deve, at ve katır alır. Bu ibretlik yapı Küçük Emir Sultan’ın yapısıdır ve Büyük Emir de derler. Tüccar Hanları: Tamamı 7 adet bekâr tüccar hanları var. Sinan Bey Hanı, Ka- rakadı Hanı ve Çömlekçi Hanı. Hamamlar: İki adet hamamdır. Birisi Emir Efendi’nindir ama Bregalinca Nehri kenarında şehir dışında faydalı ılıcaları vardır.283 D. Bedesten Şehir merkezinde, Otinya deresinin sağ sahilinde bulunan bedestenin îmar yılı bilinmemekle birlikte 16-17. yüzyıl genel özelliklerini barındırmaktadır. 284 Ayverdi,                                                              282 Evliyâ, a.g.e., s. 137. 283 Evliyâ, a,g,e,, s. 137. 284 Pavlov, a,g,e., s. 126. 60      Bedestenin Seyyid Abdulkâdir isimli zâtın vakıfları arasında bulunduğunu bildirmekte- dir.285 Evliyâ Çelebi de bedestenden şöyle bahsetmektedir: “Çarşı Bedesteni: Tamamı 450 adet sanat ehli usta dükkânlarıdır. Bu güzellik çarşısı ile Küçük Emir Sultan Hanı arasında bir pâk kaldırım döşeli büyük meydanın tâ ortasında bir yuvarlak havuzu var ki, şadırvanlarından ve ejder ağızlarından tatlı su havuza akıp tüm insanlar ve hayvanlar ondan susuzluklarını giderirler ki Şâfiî mezhebi üzere ona on bir pâk sanatlı havuzdur. Bu mahalle yakın baştan başa kurşun kubbeleri yüksek, iki başı demir kapılı bir bedesteni var ki tüm yedi iklimin değerli kumaşları, eşyaları ve ipekleri bu çarşıda mev- cut olup güzel ıtriyâtın hoş kokusundan insanın dimağı kokulanır. Zira bu diyar halkı hoş kokulara ve türlü türlü ıtriyata düşkünlerdir. Mükellef kahvehaneleri de Emir Efen- di’nindir.”286 E. Çeşme ve Köprü Seyyid Abdülkadir Efendi Çeşmesi, bedesten bânîsi olan bu kişinin vakıfları ara- sında zikredilmektedir. Düzgün kesme taş duvara yaslanmış halde günümüze ulaşmış olan çeşmenin aynı vakfın hanına bitişik olması ihtimal dâhilindedir.287 Mahmud Ağa Kârgîr Köprüsü olarak bilinen İştip-Köprülü yolunda, Bregalnitsa deresi üzerindeki köprü hakkında H.1314/1889 yılına ait salnâmede Kapıkulu Kethüdâsı Mahmud Ağa tarafından yaptırılmış olduğu bilgisi kaydedilmiştir.288                                                              285 Ayverdi, a,g,e,, s. 67. 286 Çelebi, a,g,e., s. 137. 287 Ayverdi, a.g.e., s. 69. 288 KVS. H. 1314, s. 138. 61      . SONUÇ   Balkan coğrafyasında ticaret yolları üzerine kurulmuş olan İştip şehri; çok eski bir tarihe sahiptir. Merkez konumunda olan şehir tarih boyunca Peonlar, Sırplar, Bulgar- lar, Osmanlılar gibi birçok devletin sınırları içerisinde yer alarak varlığını devam ettir- miştir. XIX. Yüzyılda Kosova Vilâyeti Üsküp Sancağı’na bağlı bir Kazâ merkezi olan İştip; Osmanlı’nın Balkanlarda uyguladığı bayındırlık ve iskân faaliyetlerinden nasibini alarak Türk nüfusunun bölgeye yerleştirilmesi hem de Anadolu’da yer alan herhangi bir şehirden daha fazla sayıda câmiî, mescid, han, hamam, kervansaray, çeşme, bedesten gibi mimari eserlerin inşâsıyla zenginleşmiştir. Osmanlı’nın bölgeye kılıçla değil gönül- lerin fethiyle sahip olmaya çalışmasının bir göstergesi olan bayındırlık, iskân ve is- timâlet politikasıyla birlikte Osmanlı; Rumeli Beylerbeyliğini tesis ederek uzun yıllar tam teşekküllü bir idari sistemle bölgeyi istikrarla yönetmiştir. Osmanlı Devleti’nin uzun süren hâkimiyetinin devamında zamanla sistemde tı- kanmalar meydana gelmiş, bunların giderilmesi için çeşitli reformlara başvurulmuştur. Bu reformların en köklüsü olan Tanzimat Fermanı’nda alınan kararlar İştip’te de uygu- lanmış; idârî ve adlî yapıda değişiklikler yapılmış, yeni okullar açılmıştır. Fakat bu ça- balar Osmanlı Devleti’nin dağılmasını engellemeye yetmemiş; Balkan Savaşlarıyla Balkan Coğrafyası kanlı bir şekilde Osmanlı’dan ayrılmıştır. Bu dönemden itibaren, Osmanlı’nın elinin Balkanlardan çekilmesiyle Müslüman nüfusun birçoğunun katli ve zorunlu göçü gerçekleşmiş, nüfus dağılımı büyük ölçüde değişmiştir. Osmanlı’nın inşâ ettiği eserler de uzun süren bu savaşlar esnasında büyük ölçüde tahrip olmuş; günümüze çok azı ulaşmıştır. Bugün İştip Şehri’nde nüfus yoğunluğu, kültürel hayat ve yönetimde varlığı ve etkisi pek hissedilmeyen Türkler genel olarak köylerde yaşamaktadır. Azınlık duru- mundaki Türkler büyük zorluklara rağmen gelenek, görenek ve dillerine sahip çıkarak dinlerini ve kültürlerini koruma gayretindedirler. “Anavatan Türkiye” diyen şehir ve bölge Müslümanlarının Türkiye’ye göçü devam ederken civardaki Müslüman nüfus 62      günden güne azalmaktadır. Bununla birlikte Türkiye-Balkanlar arasında asırlardır var olan fakat üzeri küllenmiş kardeşlik bağı tekrar güçlenmeye başlamış, Türkiye’nin böl- geye desteği ve bölgeyle irtibatı artarak devam etmektedir. Türkiye’de kurulmuş olan derneklerin faaliyetleri şehirde hissedilmektedir. Şehir merkezinde hizmet veren Kadın Ana Câmiî’nde beş vakit ezan okunarak namaz kılınmakta; İslâmi ilimler öğretilen Ha- midiye Medresesi mezunlarına Türkiye İmam-Hatip Lisesi denkliği verilmektedir. Çev- re köylerde bulunan harap Osmanlı Câmiileri yakın zamanda TİKA’nın desteğiyle res- tore edilerek Müslüman halkın hizmetine sunulmuştur.                               63      EKLER EK 1. H. 1300 (M.1882-1883) Yılına Ait Kosova Vilayeti Salnamesi 64      K 2. 1881 Kosova Vilayeti Haritası 65      EK 3. İştip’in Genel Görünüşü ve Hüsâmeddin Paşa Câmi (XIX. yy.) 66      EK 4. İştip Genel Görünüşü ve Hüsâmeddin Paşa Câmii (XX. yy.) 67      EK 5. Günümüzde Hüsâmeddin Paşa Câmii 68      EK 6. Günümüzde Kadın Ana Câmii Dış Görünüş 69      EK 7. Çeşme 70      EK 8. Bedesten     71      EK 9. Makedonya Şehir Haritası 72      KAYNAKÇA Kitaplar AYVERDİ Ekrem Hakkı, Avrupa’da Osmanlı Mimari Eserleri (Yugoslav- ya), C. III, 3. Kitap, İstanbul, İstanbul Fetih Cemiyeti, 1981. ÇELEBİ Evliya, Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi, 6. Kitap 1. Cilt, (Haz. Seyit Ali Kahraman), İstanbul, Yapı Kredi Yayınları, 2010. DEVELLİOĞLU Ferit, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lugat, Ankara, Aydın Kitabevi, 2007. EFE Ahmet, Çocuklar ve Gençler İçin Osmanlı Tarihi, Ankara, Akçağ Basıme- vi, 2008. HAMZAOĞLU Yusuf, Balkan Türklüğü, C. 2, Üsküp, Logos-A Yayınları, 2010. JELAVİCH Barbara, Balkan Tarihi 18. Ve 19. Yüzyıllar, C. 1, (Çev. İhsan Dur- du, Haşim Koç-Gülçin Koç), İstanbul, Küre Yayınları, 2006. Kosova Vilayeti Salnamesi H.1314 M.1896-1897, (Haz. H. Yıldırım Ağanoğlu), İstanbul, Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Yayınları, 2000. ORTAYLI İlber, Tanzimattan Sonra Mahalli İdareler (1840-1878), Ankara, Türkiye ve Ortadoğu Amme Enstitüsü Yayınları, 1974. ÖZTUNA Yılmaz, Büyük Türkiye Tarihi, C. XII, İstanbul, Ötüken Yayınevi, 1983. PAKALIN Mehmet Zeki, Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C. I-III, İstan- bul, Milli Eğitim Basımevi, 1993. 73      PAVLOV Zoran, Ottoman Monuments: Macedonian Cultural Heritage, Skopje, 2008. SADETTİN Hoca, Tacü’t-Tevârih, C. I, Ankara, Kültür Bakanlığı Yayınları, 1992. SÂMİ Şemseddin, Kamus’ul-A’lâm, C. 2, İstanbul, Mihran Matbaası, 1889. SÂMİ Şemseddin, Kâmûs-ı Türki, İstanbul, Enderun Yayınları, 1989. SERTOĞLU Midhat, Osmanlı Tarih Lugatı, İstanbul, Enderun Kitabevi, 1986. UZUNÇARŞILI İsmail Hakkı, Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilatı, Ankara, TTK Basımevi, 3. Baskı, 1988. UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı Osmanlı Tarihi, 1. Cilt, 4. Baskı, Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1982. ZAİM Burhaneddin, İştip ve Köprülü Hatıraları, İstanbul, Şehir Yayınları, 2005. АПОСТОЛСКИ Михајло, Штип Низ Вековите, (Mihaylo Apostolski v.d, Shtip Niz Vekovite), C. 1, İştip, 1986. Makaleler AVCI Casim, “Nâib”, DİA, C. 32, İstanbul, 2006, ss. 311-312. BALTACI Cahit, “Mektep” DİA, C. 29, Ankara, 2004, ss. 5-11. BALTACI Cahit, “Eğitim Sistemi”, Osmanlı Dünyayı Nasıl Yönetti, İz Ya- yıncılık, y.y.y., t.y., ss. 243-284. BOZKURT Nebi, “Dârü’l-Kurrâ”, DİA, C. 8, İstanbul, 1993, ss. 543-545. ÇAYIRLI Necati, “Makedonya Türkleri”, Balkanlar El Kitabı, (Haz. Osman Karatay, Bilgehan A. Gökdağ), C. 2, Ankara, Karam&Vadi Yayınla- rı, 2007, ss. 269-286. 74      DARKOT Besim, “Balkan”, İslam Ansiklopedisi, C. II, İstanbul, Milli Eğitim Basıme- vi, 1949, ss. 280-285.  DİKİCİ Ali, “Makedonya’da Torbeşleri”, Balkanlar El Kitabı, (Haz. Osman Karatay, Bilgehan A. Gökdağ), C. 2, Ankara, Karam&Vadi Yayınla- rı, 2007, ss. 287-300. DOĞRU Halime, “Osmanlı Devleti’nin Rumeli’de Fetih Ve İskân Siyaseti”, Türkler, IX, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları, 2002, ss. 165-176. EROL Mehmet Seyfettin, “Makedonya Sorununun Temel Dinamikleri”, Balkan- lar El Kitabı, C.2, (Haz. Osman Karatay, Bilgehan A. Gökdağ), An- kara, Karam&Vadi Yayınları, 2007, ss. 247-255. EYİCE Semavi, “Hüsâmettin Paşa Câmiî”, DİA, C. 18, İstanbul, 1998, ss. 514- 515. EMECEN Feridun, “Kuruluştan Küçük Kaynarcaya”, Osmanlı Devleti Ve Me- deniyeti Tarihi, (Editör: E. İhsanoğlu), C. 1, İstanbul, IRCICA, 1994, ss. 5-64. HACISALİHOĞLU Mehmet, “Makedonya”, DİA, C. 27, Ankara, 2003, ss. 437- 444. İLGÜREL Mücteba, “İstimalet”, DİA, C. 23, İstanbul, 2001, ss. 362-363. İNALCIK Halil, “Rumeli”, DİA, C. 35, İstanbul, 2008, ss. 232-235.  İNALCIK Halil, “Türkler ve Balkanlar”, BAL-TAM Türklük Bilgisi 3, Prizren, Balkan Türkoloji Araştırmaları Merkezi, 2005, ss. 20-44. İNBAŞI Mehmet, “Balkanlar’da Osmanlı Hâkimiyeti ve İskân Siyaseti”, Türkler, (Editörler: Hasan C. Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca), C. 9, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları, 2002, ss. 154-164. 75      İNBAŞI Mehmet, “Balkanlarda Osmanlılar: Fetih ve İskân”, Balkanlar El Kita- bı, (Haz. Osman Karatay, Bilgehan A. Gökdağ), C.1, Ankara, Ka- ram&Vadi Yayınları, 2006, ss. 287-300. İPŞİRLİ Mehmet, “Dersiam”, DİA, C. 9, İstanbul, 1994, ss. 185-186. İPŞİRLİ Mehmet, “Medrese”, DİA, C.28, Ankara, 2003, ss. 323-340. İPŞİRLİ Mehmet, “Naib”, DİA, C. 32, İstanbul, 2006, ss. 311-313. İPŞİRLİ Mehmet, “Şeyhulislam”, DİA, C.39, İstanbul, 2010, ss. 91-96. KARPAT Kemal, “Balkanlar” DİA, C. 5, İstanbul, 1992, ss. 25-32. KİEL Machiel, “İştip”, DİA, C. 23, İstanbul, 2001, ss. 440-442. ÖZKAYA Yücel, “Kaymakam”, DİA, C. 25, Ankara, 2002, ss. 84-85. ÖZTÜRK Cemil, Rüşdiye, DİA, C. 35, İstanbul, 2008, ss. 300-3003. ŞEN Mesut, “Eski Yugoslavya Türkleri”, Türk Dünyası Kültür Atlası, İstanbul, Türk Kültürüne Hizmet Vakfı, 2003, ss. 307-309. ŞEN Mesut, “Makedonya Türkleri”, Türk Dünyası Kültür Atlası, İstanbul, Türk Kültürüne Hizmet Vakfı, 2003, ss. 310-315. TOGAN Zeki Velidi, “Balkan”, İslam Ansiklopedisi, C. II, İstanbul, Milli Eği- tim Basımevi, 1949, ss. 280-285. YÜCEL Yaşar, “Balkanlar’da Türk Yerleşmesi ve Sonuçları”, Bulgaristan’da Türk Varlığı, Ankara, Türk Tarih Kurumu, 1985, ss. 65-78. ZAİM Sebahattin, “Son Yugoslavya Muhacirleri Hakkında Rapor” İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, C. 19, sayı 1-4, İstanbul, 1957, ss. 435-448. ЦВЕТКОВСКИ Благоја, “Историски и Стопански Развиток на Штип од Создавањето до 1919 Година”, Astibo- Штип I-XX век, (Blagoya 76      Cvetkovski, “İstoriski i Stopanski Razvitok na Shtip od Sozdavanje- to do 1919 Godina”, Astibo-Shtip I-XX vek), ss. 23-58. Diğer Kaynaklar İdare-i Umumiye Vilayet Nizamnamesi, Düstur, C. 1, İstanbul, Matbaa-i Amire, H.1289 M.1872/1873. “İştib”, Dairatu’l-Ma’arif-i Bozorgk-i İslami, C. 9, Tehran, 1379, ss. 1-2. AHMETAJ Seda Şahin, Kosova Vilayeti: İpek Sancağının İdari ve Sosyal Yapısı (XIX. Yüzyıl), İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Ya- yınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2012. EVCİL Fatma Nihan, XIX. Yüzyıl Ortalarında İştib Kazası’nın Sosyal ve Eko- nomik Durumu, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2010. http://stip.gov.mk/index.php/mk/profil/istorija Salname-i Vilayet-i Kosova: H. 1300, 1304, 1311, 1314. Salname-i Nezaret-i Maarif-i Umumiye: H. 1291.   77