T.C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANA BİLİM DALI YENİ TÜRK EDEBİYATI BİLİM DALI MODERN TÜRK ROMANINDA AYNA İMGESİ (1872-1973) (Doktora Tezi) Zuhal EROĞLU KOŞAN BURSA 2021 T.C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANA BİLİM DALI YENİ TÜRK EDEBİYATI BİLİM DALI MODERN TÜRK ROMANINDA AYNA İMGESİ (1872-1973) (Doktora Tezi) Zuhal EROĞLU KOŞAN ORCID: 0000-0002-7495-0135 Danışman: Prof. Dr. Alev SINAR UĞURLU BURSA 2021 Yemin Metni Doktora tezi olarak sunduğum "Türk Romanında Ayna (1872-1973)" başlıklı çalışmanın bilimsel araştırma, yazma ve etik kurallarına uygun olarak tarafımdan yazıldığına ve tezde yapılan bütün alıntıların kaynaklarının usulüne uygun olarak gösterildiğine, tezimde intihal ürünü cümle veya paragraflar bulunmadığına şerefim üzerine yemin ederim. 24.05.2021 Adı Soyadı: Zuhal Eroğlu Koşan Öğrenci No: 711541005 Anabilim Dalı: Türk Dili ve Edebiyatı Programı: Doktora Statüsü: Y.Lisans Doktora x ÖZET Yazar Adı ve Soyadı : Zuhal EROĞLU KOŞAN Üniversite : Bursa Uludağ Üniversitesi Enstitüsü : Sosyal Bilimler Enstitüsü Anabilim/Anasanat Dalı : Türk Dili ve Edebiyatı Bilim/Sanat Dalı : Yeni Türk Edebiyatı Tezin Niteliği : Doktora Tezi Sayfa Sayısı : 22+803 Mezuniyet Tarihi : 16/06/2021 Tez Danışmanı : Prof. Dr. Alev SINAR UĞURLU MODERN TÜRK ROMANINDA AYNA İMGESİ (1872-1973) Ayna yüzyıllar boyunca özel ve kamusal olarak görüntüyü yansıtmak amacıyla kullanılan ve kendisine bu amacının çok ötesinde dinî, metafizik ve toplumsal anlamlar yüklenen bir nesne olmuştur. Genellikle kadınlarla özdeşleştirilen ayna, kişisel bir eşya ve mekanların önemli birer nesnesi olmasının yanı sıra dinî ritüellerde, falcılıkta da kullanılmış, zaman zaman tılsımlı olduğuna inanılmıştır. İnsanlara her zaman ilginç gelen ve hayatlarının önemli bir parçası olarak görülen ayna, çok farklı yönleriyle edebî metinlerde de farklı anlamlarda çeşitli amaçlarla kullanılmıştır. Efsanelerden romanlara uzanan bu yelpazede aynaya atfedilen anlam ve önem de değişmiştir. Modern edebiyatta, eski kullanımlar bir yandan korunurken, öte yandan yeni bağlamlar üretilmiş, aynanın anlam ve kullanım yelpazesi, özellikle bireyle ve toplumla ilişkisi bakımından sürekli genişlemiştir. Şemsettin Sami’den Halid Ziya Uşaklıgil’e, Ahmet Hamdi Tanpınar’dan Leyla Erbil’e, Murathan Mungan’a, Orhan Pamuk’a uzanan çizgide ayna, zaman zaman tekil metinlerin, zaman zaman yazarın külliyatının özünü temsil edebilecek kadar merkezî bir yerde durabilmektedir. Türk Edebiyatında aynanın izini sürmek, edebiyatın aslî hedeflerinden biri olan insanı ve toplumu anlamaya yarayacak önemli veriler sunmaktadır. Yeni Türk Edebiyatında aynayı nesne olarak alıp, bunun üzerinden geniş çerçeveli bir literatür taraması içeren çalışma henüz yoktur. Bu tez bu eksikliği kapatmayı hedeflemektedir. Malzemenin bolluğu nedeniyle tür ve zaman açısından kısıtlamaya gitmek zaruridir; bu nedenle en çeşitli ve bol malzemeyi vermesi itibarıyla roman türüne odaklanılmış, modern Türk Edebiyatının başlangıcı kabul edilen 1872’den 1973’e dek yazılan romanlar ele alınmıştır. Bununla birlikte diğer türlere giren ve/veya sınırlanan zamanı aşan diğer eserlere gerek görüldükçe, özellikle dipnotlarda referans verilecektir. Anahtar Kelimeler: roman, ayna, kadın, erkek, kimlik, tılsım xi ABSTRACT Name and Surname : Zuhal EROĞLU KOŞAN University : Bursa Uludağ University Institution : Institute of Social Science Field : Turkish Language and Literature Branch : Modern Turkish Literature Degree Awarded : Doctorate Page Number : 22+803 Degree Date : 16/06/2021 Supervisor : Prof. Dr. Alev SINAR UĞURLU THE IMAGE OF THE MIRROR IN THE MODERN TURKISH NOVEL (1872-1973) The mirror has been an object used to reflect the image both privately and publicly for centuries and attributed to religious, metaphysical, and social meanings. The mirror generally identified with women is a personal belonging and an important object of places, and it is believed to be magic from time to time. Mirror, which is always fascinating to people and seen as an important part of their lives, thereby has been used for various purposes in different meanings in literary texts. Ranging from legends to novels, the meaning and importance attributed to mirrors have also changed. In modern literature, while the old uses are preserved, new contexts also have been created, especially in terms of its relation to the individual and society. From Şemsettin Sami to Halid Ziya Uşaklıgil, from Ahmet Hamdi Tanpınar to Leyla Erbil, Murathan Mungan, and Orhan Pamuk, the mirror can at times stand in the center, representing the essence of individual texts and sometimes of the author's corpus. Tracing the mirror in Turkish literature provides important data to understand people and society, which is one of the main goals of literature. In Modern Turkish Literature, there is no study taking the mirror as an object and including a wide-framed literature review over novels. This dissertation aims to fill this gap. Due to the abundance of the material, the focus has been on the genre of novels, as it gives the most diverse and abundant material, and the novels written from 1872 to 1973, are handled with. Key Words: novel, mirror, woman, man, identity, magic xii ÖN SÖZ Boğaziçi Üniversitesi’nde Halid Ziya Uşaklıgil’in eserlerini mercek altına alan “Çağdaş Dönemin Önde Gelen Yazarları” başlıklı doktora dersinde Halid Ziya’nın romanlarında aynanın çok önemli bir işlevi olduğunu fark etmiş ve dönem sonu ödevimi bu konu üzerine hazırlamıştım. Bu ödevi daha sonra 22-23 Mayıs 2014 tarihlerinde Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü tarafından düzenlenen “Yazıdan Söze” başlıklı sempozyumda “Ayna Ayna Söyle Bana…: Halid Ziya Romanlarında Ayna” başlığıyla bildiri olarak sundum. Ahmet Hamdi Tanpınar, Leyla Erbil, Murathan Mungan, Orhan Pamuk gibi birçok yazarın romanlarında da ayna, anlatının anlam çerçevesini belirleyecek derecede önemli olduğu için bende bir “Ayna Kitabı” hazırlama fikri oluştu. Okuyacağınız tez, bu fikirden doğmuştur. 34 yıllık bir sürecin sonunda ortaya çıkan bu çalışmanın arkasında birçok kişinin emeği ve desteği vardır. İlk ve en büyük teşekkürü aileme borçluyum. Annem, babam, kız kardeşlerim ve ağabeyim “aile” olmanın sonsuz ve koşulsuz bir sevgi, saygı ve desteğe dayandığını her zaman gösterdiler. İyi ve kötü günde varlıklarını daima hissettiğim, hayatımla ilgili kararları kendim almam ve özgürce yaşamam için ellerinden geldiğince bana alan açan, tanıdığım en güzel insanlar… Bu tezde, okuyanın göremeyeceği, ancak benim asla unutmayacağım çok büyük emekleri, ödenmeyecek hakları var. Gözümü ailemle açtım, ama birçok öğretmenin ve akademisyenin de süzgecinden geçtim. İlköğretimden üniversiteye, her bir öğretmenime ayrı ayrı teşekkür ederim. Boğaziçi Üniversitesi ise her şeyiyle hayatımda bir dönüm noktasıdır. Boğaziçi sayesinde benim için yalnızca akademinin kapısı değil, her biri ayrı ufka bakan sayısız pencere de açıldı. Başta Türk Dili ve Edebiyatı ile Batı Dilleri ve Edebiyatları bölümlerinin hocaları olmak üzere tüm Boğaziçi ailesine bana kattıkları değerler için teşekkür ederim. Zengin arşivi ve güler yüzlü çalışanları sayesinde çalışmalarımda, bilhassa İngilizce kaynaklara ve eserlerin birinci baskılarına ulaşma konusunda kolaylık sağlayan Boğaziçi Kütüphanesi’ni ayrıca anmamak olmaz. Doktora çalışmamı yaptığım ve araştırma görevlisi olarak şu an çalışmakta bulunduğum Bursa Uludağ Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne hayatımın xiii çok anlamlı bir parçası olması itibarıyla özel bir teşekkür borçluyum. Akademik ve insani açılardan örnek aldığım güzel insan, Prof. Dr. Alev Sınar Uğurlu’ya gerek danışmanım gerek bölüm başkanım olarak üzerimdeki hakkını nasıl teslim ederim bilemiyorum, kendisine müteşekkirim. Tezi titizlikle okuyup değerlendirmiş, akademik bilgisi ve tecrübesi ile çalışmalarıma daima ışık tutmuştur. Öğrencisi olmak ve birlikte çalışmak benim için onurdur. Umuyorum kendisiyle hem akademik hem de sosyal hayatta daha uzun birlikteliklerimiz olur. Her sohbetimizde çalışmalarımda yeni pencereler açılmasını sağlayan Prof. Dr. Nesrin Karaca’ya akademik ve manevi desteği için minnettarım. Tez izleme komitemde bulunarak tezle ilgili çalışmalarımı ilgiyle takip eden ve fikirleriyle destek veren Prof. Dr. Kelime Erdal’a çok teşekkür ederim. Bursa Uludağ Üniversitesi’ni evim gibi hissetmemi sağlayan, birlikte çalışmaktan kıvanç duyduğum tüm hocalarıma ve araştırma görevlisi arkadaşlarıma ayrı ayrı teşekkür ederim. Bana gösterdikleri inceliği ve verdikleri desteği hiçbir zaman unutamam. Her zaman düşünceli, şefkatli ve sevgi dolu hâliyle, nezaketini ve manevi desteğini hiçbir zaman eksiltmeyen oda arkadaşım Arş. Gör. Ebru Kuybu Durmaz’a ayrıca teşekkür ederim. Tezde emeği olan diğer bir isim de Ferda’dır. Yoğunluğuna rağmen tezi okuyup değerlendiren, kitapların birinci baskılarına ulaşmam konusunda yardım eden arkadaşıma ne kadar teşekkür etsem azdır. Birlikte büyüdüğüm, başlangıçları-ilkleri-özelleri birlikte yaşadığım, birlikte yürüdüğüm yol arkadaşım Faik Emre Koşan’a gönülden borçluyum. Beni tanıdığı ilk günden beri akademiye olan bağlılığımı destekledi, bu süreçte onun desteği benim için çok önemliydi. Nihayet, varlığıyla bana verdiği ilham, yüksek moral ve enerjiyle çalışmalarıma daha sıkı sarılmamı sağlayan, hayatı güzelleştiren Barış… Bu tez, O’nadır. xiv İÇİNDEKİLER TEZ ONAY SAYFASI………………………………………..……....…................................v ÖZET…...……………………………………………………………….……….……............x ABSTRACT………………………………………………………………………..........…...xi ÖN SÖZ………………………………………………………………………...…...........…xii İÇİNDEKİLER……………………………………………….. …………………...........…viv KISALTMALAR……………………………………………………………...…..........…xxii GİRİŞ ............................................................................................................................... 1 I. BÖLÜM AYNANIN TARİHÇESİ VE EDEBİYATTAKİ YERİ A. AYNANIN TARİHÇESİ.................................................................................. 6 B. AYNA-İNSAN İLİŞKİSİ ................................................................................19 1. Aynanın Edebiyattaki Yeri .......................................................................................22 a. Halk Edebiyatı ...................................................................................................24 b. Mitoloji .............................................................................................................28 c. Tasavvuf ............................................................................................................31 ç. Divan Edebiyatı .................................................................................................35 d. Doğu Edebiyatı ..................................................................................................39 (1) “Bekâret Aynası’nın Harika Öyküsü” ........................................................39 (2) Hay bin Yakzân (12. yy) ............................................................................41 e. Batı Edebiyatı ....................................................................................................43 (1) Afrodit (Venüs) .........................................................................................44 (2) Narkisos ....................................................................................................44 (3) Medusa .....................................................................................................46 (4) Basilisk/Cockatrice....................................................................................49 (5) Küçük Pamuk Prenses ...............................................................................50 (6) II. Richard .................................................................................................53 (7) Hamlet ......................................................................................................54 (8) Karlar Kraliçesi ........................................................................................56 (9) Alice Harikalar Diyarında: Aynanın İçinden ............................................57 (10) Dorian Gray’in Portresi .........................................................................60 (11) Dracula ..................................................................................................61 II. BÖLÜM AYNAYA BAKAN KADINLAR A. NAMIK KEMAL ............................................................................................65 1. Cezmi ......................................................................................................................65 B. AHMET MİTHAT EFENDİ ..........................................................................73 1. Çengi .......................................................................................................................73 2. Henüz 17 Yaşında ....................................................................................................76 3. Dürdane Hanım .......................................................................................................80 4. Jön Türk ...................................................................................................................80 C. RECAİZADE MAHMUT EKREM ...............................................................82 1. Araba Sevdası...........................................................................................................82 Ç. MİZANCI MEHMET MURAT .....................................................................87 1. Turfanda mı Yoksa Turfa mı? ...................................................................................87 xv D. FATMA ALİYE ..............................................................................................89 1. Refet .........................................................................................................................89 2. Levâyih-i Hayât ........................................................................................................95 3. Enîn ..........................................................................................................................96 E. NABİZADE NAZIM .......................................................................................97 1. Zehra ........................................................................................................................97 F. HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR .................................................................. 100 1. Mürebbiye .............................................................................................................. 100 2. Metres .................................................................................................................... 103 3. Kokotlar Mektebi .................................................................................................... 110 G. HALİD ZİYA UŞAKLIGİL ......................................................................... 113 1. Sefile ...................................................................................................................... 113 2. Nemide ................................................................................................................... 116 3. Ferdi ve Şürekâsı .................................................................................................... 121 4. Aşk-ı Memnu .......................................................................................................... 127 5. Kırık Hayatlar ........................................................................................................ 145 Ğ. HALİDE EDİB ADIVAR ............................................................................. 146 1. Seviyye Talip .......................................................................................................... 146 2. Handan .................................................................................................................. 149 3. Mev’ud Hüküm ....................................................................................................... 151 4. Son Eseri ................................................................................................................ 152 5. Kalp Ağrısı ............................................................................................................. 153 6. Zeyno’nun Oğlu ...................................................................................................... 158 7. Sinekli Bakkal ......................................................................................................... 162 8. Tatarcık .................................................................................................................. 167 9. Döner Ayna ............................................................................................................ 169 10. Âkile Hanım Sokağı .............................................................................................. 170 H. REFİK HALİT KARAY .............................................................................. 174 1. Bugünün Saraylısı .................................................................................................. 174 2. 2000 Yılın Sevgilisi ................................................................................................. 175 3. Kadınlar Tekkesi .................................................................................................... 180 I. YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU ....................................................... 186 1. Nur Baba ................................................................................................................ 186 2. Ankara.................................................................................................................... 189 3. Panorama ............................................................................................................... 191 İ. REŞAT NURİ GÜNTEKİN ........................................................................... 193 1. Çalıkuşu ................................................................................................................. 193 2. Dudaktan Kalbe...................................................................................................... 210 3. Yaprak Dökümü ...................................................................................................... 213 4. Gökyüzü ................................................................................................................. 215 5. Eski Hastalık .......................................................................................................... 216 6. Ateş Gecesi ............................................................................................................. 217 7. Miskinler Tekkesi .................................................................................................... 222 J. SELAHATTİN ENİS ATABEYOĞLU ......................................................... 224 1. Zaniyeler ................................................................................................................ 224 xvi 2. Endam Aynası......................................................................................................... 233 K. NAHİT SIRRI ÖRİK.................................................................................... 236 1. Kıskanmak .............................................................................................................. 236 2. Sultan Hamid Düşerken .......................................................................................... 240 L. PEYAMİ SAFA ............................................................................................. 243 1. Sözde Kızlar ........................................................................................................... 243 2. Mahşer ................................................................................................................... 250 3. Bir Akşamdı ............................................................................................................ 251 4. Cânân ..................................................................................................................... 259 5. Fatih-Harbiye ......................................................................................................... 264 6. Matmazel Noraliya’nın Koltuğu ............................................................................. 267 7. Yalnızız ................................................................................................................... 270 M. AHMET HAMDİ TANPINAR .................................................................... 274 1. Mahur Beste ........................................................................................................... 274 2. Huzur ..................................................................................................................... 277 3. Aydaki Kadın .......................................................................................................... 281 N. SUAT DERVİŞ ............................................................................................. 282 1. Hiçbiri .................................................................................................................... 282 2. Hiç ......................................................................................................................... 288 3. Fosforlu Cevriye ..................................................................................................... 292 4. Çılgın Gibi ............................................................................................................. 300 5. Aksaray’dan Bir Perihan ........................................................................................ 304 O. SÂMİHA AYVERDİ .................................................................................... 305 1. Batmayan Gün ........................................................................................................ 305 Ö. SABAHATTİN ALİ ...................................................................................... 308 1. İçimizdeki Şeytan .................................................................................................... 308 P. REŞAT ENİS AYGEN .................................................................................. 312 1. Sarı İt .................................................................................................................... 312 R. ORHAN KEMAL ......................................................................................... 314 1. Vukuat Var ............................................................................................................. 314 2. Dünya Evi............................................................................................................... 315 3. Hanımın Çiftliği...................................................................................................... 317 S. PERİDE CELÂL ........................................................................................... 321 1. Sönen Alev .............................................................................................................. 321 2. Dar Yol................................................................................................................... 324 3. Üç Kadının Romanı ............................................................................................... 329 4. Gecenin Ucundaki Işık ............................................................................................ 336 5. Güz Şarkısı ............................................................................................................. 351 Ş. ATTİL İLHAN............................................................................................ 363 1. Sokaktaki Adam ...................................................................................................... 363 2. Kurtlar Sofrası ....................................................................................................... 365 T. YAŞAR KEMAL…………………………………………………….........…….375 1. İnce Memed……………………………………………………………….......……...375 U. CENGİZ DAĞCI .......................................................................................... 377 1. Ölüm ve Korku Günleri ......................................................................................... 377 xvii Ü. H. ERHAN BENER ...................................................................................... 383 1. Yalnızlar ................................................................................................................ 383 2. Loş Ayna ................................................................................................................ 387 V. LEYLA ERBİL ............................................................................................. 388 1. Tuhaf Bir Kadın ...................................................................................................... 388 Y. SEVGİ SOYSAL ........................................................................................... 399 1. Yürümek ................................................................................................................. 399 2. Yenişehir’de Bir Öğle Vakti .................................................................................... 404 Z. ADALET AĞAOĞLU………………………………………………........……407 1. Ölmeye Yatmak…………………………………………………………………........407 III. BÖLÜM AYNAYA BAKAN ERKEKLER A. ŞEMSETTİN SAMİ ...................................................................................... 411 1. Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat ........................................................................................ 411 B. AHMET MİTHAT EFENDİ ........................................................................ 413 1. Felâtun Bey ile Rakım Efendi.................................................................................. 413 2. Paris’te Bir Türk .................................................................................................... 416 3. Yeryüzünde Bir Melek ............................................................................................. 418 C. NAMIK KEMAL .......................................................................................... 419 1. Cezmi ..................................................................................................................... 419 Ç. HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR ................................................................. 420 1. Şık .......................................................................................................................... 420 2. Mürebbiye .............................................................................................................. 422 3. Metres .................................................................................................................... 425 4. Ben Deli Miyim? ..................................................................................................... 427 D. HALİD ZİYA UŞAKLIGİL ......................................................................... 439 1. Bir Ölünün Defteri .................................................................................................. 439 2. Mai ve Siyah ........................................................................................................... 441 3. Kırık Hayatlar ........................................................................................................ 448 4. Nesl-i Ahîr .............................................................................................................. 451 E. MEHMET RAUF .......................................................................................... 457 1. Eylül ....................................................................................................................... 457 F. HALİDE EDİB ADIVAR .............................................................................. 461 1. Heyula .................................................................................................................... 461 2. Seviyye Talip .......................................................................................................... 463 3. Son Eseri ................................................................................................................ 463 4. Tatarcık .................................................................................................................. 467 G. REFİK HALİT KARAY .............................................................................. 468 1. Sürgün .................................................................................................................... 468 2. Nilgün .................................................................................................................... 469 3. Bugünün Saraylısı .................................................................................................. 474 4. İki Cisimli Kadın ................................................................................................... 475 5. Kadınlar Tekkesi .................................................................................................... 476 Ğ. YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU ...................................................... 479 1. Kiralık Konak ......................................................................................................... 479 xviii 2. Ankara.................................................................................................................... 483 H. REŞAT NURİ GÜNTEKİN ......................................................................... 484 1. Çalıkuşu ................................................................................................................. 484 2. Gizli El ................................................................................................................... 485 3. Dudaktan Kalbe...................................................................................................... 486 4. Yeşil Gece .............................................................................................................. 489 5. Acımak ................................................................................................................... 490 6. Gökyüzü ................................................................................................................. 491 7. Ateş Gecesi ............................................................................................................. 495 8. Değirmen ............................................................................................................... 498 9. Miskinler Tekkesi .................................................................................................... 499 I. NAHİT SIRRI ÖRİK ..................................................................................... 500 1. Sultan Hamid Düşerken .......................................................................................... 500 İ. PEYAMİ SAFA .............................................................................................. 501 1. Şimşek .................................................................................................................... 501 2. Mahşer ................................................................................................................... 504 3. Cânân ..................................................................................................................... 512 4. Matmazel Noraliya’nın Koltuğu ............................................................................. 515 5. Biz İnsanlar ............................................................................................................ 519 J. AHMET HAMDİ TANPINAR ...................................................................... 524 1. Sahnenin Dışındakiler ........................................................................................... 524 2. Aydaki Kadın .......................................................................................................... 525 K. SUAT DERVİŞ ............................................................................................. 528 1. Ankara Mahpusu .................................................................................................... 528 2. Aksaray’dan Bir Perihan ........................................................................................ 530 L. SÂMİHA AYVERDİ ..................................................................................... 531 1. İnsan ve Şeytan ....................................................................................................... 531 M. KEMAL TAHİR .......................................................................................... 537 1. Sağırdere ................................................................................................................ 537 2. Körduman .............................................................................................................. 541 3. Esir Şehrin Mahpusu .............................................................................................. 542 N. ORHAN KEMAL ......................................................................................... 544 1. Murtaza .................................................................................................................. 544 2. Vukuat Var ............................................................................................................. 545 3. Hanımın Çiftliği...................................................................................................... 547 O. ATTİL İLHAN ........................................................................................... 549 1. Sokaktaki Adam ...................................................................................................... 549 2. Zenciler Birbirine Benzemez ................................................................................... 556 3. Kurtlar Sofrası ....................................................................................................... 562 Ö. YUSUF ATILGAN ....................................................................................... 570 1. Aylak Adam ............................................................................................................ 570 2. Anayurt Oteli .......................................................................................................... 576 P. YAŞAR KEMAL ........................................................................................... 582 1. İnce Memed ............................................................................................................ 582 2. Ölmez Otu .............................................................................................................. 583 xix R. CENGİZ DAĞCI .......................................................................................... 585 1. Badem Dalına Asılı Bebekler .................................................................................. 585 2. Üşüyen Sokak ......................................................................................................... 591 S. ERHAN BENER ............................................................................................ 595 1. Kedi ve Ölüm .......................................................................................................... 595 2. Yalnızlar ................................................................................................................. 598 3. Loş Ayna ............................................................................................................... 608 Ş. SEVGİ SOYSAL............................................................................................ 613 1. Yürümek ................................................................................................................. 613 T. OĞUZ ATAY ................................................................................................ 617 1. Tutunamayanlar ..................................................................................................... 617 IV. BÖLÜM BİREYİN HAYATINDA SOSYAL İŞLEVLERİYLE ÖNE ÇIKAN AYNALAR A. HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR ................................................................. 625 1. İnsan Önce Maymun Muydu? ................................................................................. 625 B. HALİDE EDİB ADIVAR.............................................................................. 629 1. Kalp Ağrısı ............................................................................................................. 629 C. REFİK HALİT KARAY ............................................................................... 631 1. Kadınlar Tekkesi .................................................................................................... 631 Ç. YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU ...................................................... 633 1. Sodom ve Gomore .................................................................................................. 633 D. REŞAT NURİ GÜNTEKİN .......................................................................... 635 1. Gizli El .................................................................................................................. 635 E. SUAT DERVİŞ .............................................................................................. 637 1. Çılgın Gibi ............................................................................................................. 637 F. KEMAL TAHİR............................................................................................ 640 1. Sağırdere ve Körduman .......................................................................................... 640 2. Bozkırdaki Çekirdek ............................................................................................... 641 G. ORHAN KEMAL ......................................................................................... 643 1. Vukuat Var ............................................................................................................. 643 2. Hanımın Çiftliği...................................................................................................... 643 3. Eskici ve Oğulları ................................................................................................... 644 Ğ. PERİDE CELÂL .......................................................................................... 646 1. Gecenin Ucundaki Işık ............................................................................................ 646 H. ATTİL İLHAN ........................................................................................... 649 1. Zenciler Birbirine Benzemez ................................................................................... 649 2. Kurtlar Sofrası ....................................................................................................... 650 I. FAKİR BAYKURT ........................................................................................ 652 1. Irazcanın Dirliği ..................................................................................................... 652 2. Amerikan Sargısı .................................................................................................... 654 İ. ERHAN BENER ............................................................................................ 655 1. Loş Ayna ................................................................................................................ 655 xx V. BÖLÜM TILSIMLI VE TASAVVUFÎ AYNALAR A. HALİDE EDİB ADIVAR ............................................................................. 662 1. Sinekli Bakkal ........................................................................................................ 662 B. REFİK HALİT KARAY ............................................................................... 664 1. Nilgün .................................................................................................................... 664 2. Kadınlar Tekkesi .................................................................................................... 669 C. AHMET HAMDİ TANPINAR ..................................................................... 675 1. Mahur Beste ........................................................................................................... 678 2. Huzur ..................................................................................................................... 690 3. Sahnenin Dışındakiler ............................................................................................ 694 4. Saatleri Ayarlama Enstitüsü ................................................................................... 698 Ç. SÂMİHA AYVERDİ..................................................................................... 702 1. Aşk Budur! ............................................................................................................. 705 2. Batmayan Gün ........................................................................................................ 711 VI. BÖLÜM EŞYA OLARAK AYNA A. ŞEMSETTİN SAMİ ...................................................................................... 714 1. Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat ........................................................................................ 714 B. NAMIK KEMAL .......................................................................................... 715 1. İntibah .................................................................................................................... 715 C. SAMİ PAŞAZADE SEZAİ ........................................................................... 718 1. Sergüzeşt ................................................................................................................ 718 Ç. HALİD ZİYA UŞAKLIGİL ......................................................................... 721 1. Sefile ...................................................................................................................... 721 2. Ferdi ve Şürekâsı .................................................................................................... 722 D. FATMA ALİYE ............................................................................................ 724 1. Udî ......................................................................................................................... 724 E. AHMET MİTHAT EFENDİ ........................................................................ 725 1. Jön Türk ................................................................................................................. 725 F. HALİDE EDİB ADIVAR .............................................................................. 727 1. Tatarcık .................................................................................................................. 727 G. REFİK HALİT KARAY .............................................................................. 728 1. Yezidin Kızı ............................................................................................................ 728 2. Sürgün .................................................................................................................... 729 3. Nilgün .................................................................................................................... 729 Ğ. SELAHATTİN ENİS ATABEYOĞLU........................................................ 731 1. Endam Aynası......................................................................................................... 731 H. NAHİD SIRRI ÖRİK ................................................................................... 735 1. Sultan Hamid Düşerken .......................................................................................... 735 I. SÂMİHA AYVERDİ ...................................................................................... 737 1. Batmayan Gün ........................................................................................................ 737 İ. ORHAN KEMAL ........................................................................................... 738 1. Hanımın Çiftliği...................................................................................................... 738 2. Gurbet Kuşları ....................................................................................................... 739 xxi J. PERİDE CELÂL ........................................................................................... 740 1. Gecenin Ucundaki Işık ............................................................................................ 740 K. YAŞAR KEMAL .......................................................................................... 743 1. İnce Memed I .......................................................................................................... 743 L. FAKİR BAYKURT ....................................................................................... 743 1. Tırpan .................................................................................................................... 743 2. Köygöçüren ............................................................................................................ 744 SONUÇ .......................................................................................................................... 746 KAYNAKÇA ................................................................................................................. 767 İNCELENEN ESERLER .................................................................................. 767 YARARLANILAN KAYNAKLAR .................................................................. 775 xxii KISALTMALAR b. : basım bkz. : bakınız C. : cilt (dergiler için) çev. : çeviren ed. : editör haz. : hazırlayan İng. çev. : İngilizceye çeviren s. : sayfa S. : sayı (dergiler için) ss. : sayfadan sayfaya vb. : ve benzeri vd. : ve diğer(leri) yay. haz. : yayına hazırlayan 1 GİRİŞ Narkisos suda yansımasını görünce kendisine âşık olur; ancak kendisiyle bütünleşmenin imkânsızlığı, yani arzunun gerçekleşememesi nedeniyle kendini seyrede ede ölür. Onun hikâyesi böylece biter; ama insanlığın hikâyesinin buradan başladığı düşünülebilir. Narkisos’un efsanesi bugün, Delfi Tapınağı’nın girişinde yazılı olan “Kendini tanı!” parolasıyla birlikte ele alınmaktadır. Narkisos, suda aksini gördüğü an, o zamana dek farkında olmadığı varlığının ilk kez bilincine varır. Kendisini merak edip öğrenmeye çalışmasıyla diğer varlıklardan ayrılan insan, suretten başlayarak maddi ve manevi bakımlardan kendi varlığını inceleme konusu yapar. Ne var ki çok çeşitli açılardan kendisini tetkik edebilmesine rağmen yüzünü göremez, bunun için yansıtma özelliği olan nesnelerden ve sudan faydalanır. Böylece bedenini bir bütün olarak görmeyi başarır, ama bu kez de bir yanılsamanın içine hapsolur. Aynada gördüğü kimdir? Bu noktada “kendilik” kavramı önem kazanır. İç dünyasını kimi zaman ortaya çıkarmak, kimi zaman saklamak, kimi zamansa iç dünyasının derinlikten yoksun olması nedeniyle hazır bir maskeyi takıp sosyal bir kimlik elde edebilmek için aynaya bakar. İnsanın kendisiyle karşılaşması insanda tekinsiz (uncanny) hislerin oluşmasına yol açmış, bu nedenle ayna, bilhassa üretiminin çok daha sınırlı olduğu dönemlerde, tılsımlı bir nesne gibi insanları büyülemiştir. Ayna, yaygınlaştıkça gizemini kısmen kaybetse de hâlâ ilgi çekici bir nesnedir. En temel sorunsalı her zaman insan olan edebiyatta bu sebeple daima kendisine yer bulmuştur. “Modern Türk Romanında Ayna İmgesi (1872-1973)” başlıklı bu tez, Türk romanında aynanın izini sürmeyi hedeflemektedir. Edebiyatta aynanın izini süren çalışmalar, Yusuf Çetindağ’ın Ayna Kitabı, Zehra Toska’nın “Klasik Şiirimizde Ayna”, Zülfi Güler’in “Şeyh Galib Divanında Ayna Sembolü” ve Osman Nuri Karadayı’nın “Alvarlı Hace Muhammed Lutfî Efendi’nin Şiirlerinde Ayna Sembolizmi” gibi Klasik Türk Edebiyatı alanında kitap ve makale düzeylerinde yapılmıştır. İngilizce kaynaklarda da bu alanda çokça referans verilen Jenijoy La Belle ve Sabine Melchior-Bonnet başta olmak üzere, Miranda Anderson, Simon Blackburn, Mark Pendergrast ve Chandra Tucker’ın yol gösterici çalışmaları mevcuttur. Modern Türk Edebiyatında ise bu alanda aynayı metaforik bir düzlemde ele alarak edebiyat metinlerine yaklaşan Nurdan Gürbilek’in Kör Ayna Kayıp Şark adlı kitabı, Yağmur Şengök’ün “Cahit Sıtkı 2 Tarancı'nın Şiirlerinde Ayna Motifi”, Şaziye Durukan’ın “Cumhuriyet Dönemi (1920- 1950) Türk Şiirinde Ayna”, Seçil Özyiğit Özgenç’in “Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Roman ve Hikâyelerinde Ayna Motifi” ve Zeynep Angın’ın “Mit, Tarih, Kültür ve Edebiyat Ekseninde Ayna” başlıklı tezleri ve başka yazarlarca yazılmış, çoğu şiir üzerine makaleler bulunmaktadır. Türk romanında aynayı nesne olarak alıp, bunun üzerinden geniş çerçeveli bir literatür taraması içeren bir çalışma henüz yoktur. Bu tez, bu eksikliği kapatmayı hedeflemektedir. Roman türüne ait çok fazla malzeme olması nedeniyle tezde tür ve zaman açısından kısıtlamaya gitmek zarurîdir. Bireyi iç dünyasıyla birlikte dış dünyanın gerçekliği içinde işleyen roman, edebî türler içinde aynayı hemen hemen her boyutuyla ele alması nedeniyle tezde asıl odaklanılacak türdür. Aynanın kullanımının yerleşik edebî anlayışlara paralel olarak gittikçe artması ve aynanın geçtiği sahnelerin zenginleşmesi sebebiyle Türk Edebiyatında roman türünün ilk örneklerinden biri olarak kabul edilen Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat’tan itibaren yüzyıllık bir zaman dilimi incelenmek istenmiştir. Bu nedenle Yeni Türk Edebiyatı’nın başlangıcı kabul edilen 1872’den 1973’e dek yayımlanan romanlar ele alınmıştır. Yüzyıllık zaman dilimini belirleyen 1972 yerine 1973 yılının seçilmesinin nedeni, 1973’te yazılan Yusuf Atılgan’ın Anayurt Oteli’ni teze dâhil edebilmektir; zira bu roman modern bireyin sancılarını yansıtan çok çarpıcı bir örnektir. 1971’de yayımlanan Tuhaf Bir Kadın ve Tutunamayanlar gibi romanlarla birlikte, aynanın zaman içinde kullanımının nasıl değiştiğini göstermesi bakımından örneklemi tamamlayıcıdır. Ayrıca roman kişileri içinde aynaya bakan az sayıdaki erkek karakter arasında Zebercet’in saplantı ölçüsünde aynaya bakmasındaki istisnaî durumu tezin bütünlüğüne önemli bir katkı sağlamaktadır. Kırım doğumlu yazar Cengiz Dağcı’ya da eserlerini Türkiye Türkçesi ile yazıp Türkiye’de yayımladığı ve eserleriyle Türk Edebiyatını beslediği için tezde yer verilmiştir. Cengiz Dağcı’nın romanları, II. Dünya Savaşı’nın bireyin üzerindeki yıkıcı etkisini, bilhassa bilinçte yol açtığı sarsıntıyı ayna vasıtasıyla göstermesi nedeniyle edebiyat tarihinde özel bir yere sahiptir. Diğer türlere giren ve/veya sınırlanan zamanın dışında kalan metinlere de incelenen romanları tamamlamak maksadıyla dipnotlarda temas edilmiştir. Ayna, edebî eserlerde o kadar çok geçmektedir ki tezde her metne yer ayırmak mümkün olmadığı için edebî kanonda yer alan, dolayısıyla yaygın olarak bilinen yazarlara ve eserlere öncelik verilmiştir. 3 Bu tezde tetkik edilmek üzere 302 tane roman, oyun, anı-deneme, şiir ve öykü kitabı okunmuş, bunlardan 133 tanesi aynaya, kullanılan bir nesne ya da mekânda bulunan dikkate değer bir eşya olarak yer verdiği için incelenmiştir, 114 tanesinden konuyu genişletmek ya da örneklendirmek/benzer örnekleri göstermek maksadıyla sadece dipnotlarda bahsedilmiştir. İncelenen metinlerde, aynanın mekân tasvirlerinde art arda sıralanan birçok eşyadan yalnızca biri olduğu ya da sadece benzetme amacıyla kullanıldığı kısımlar, karakterlere ya da mekâna dair bilgi ya da fikir vermediği müddetçe teze dâhil edilmemiştir. Roman türünün ilk örnekleri bu durumun dışındadır, zira ilk romanlarda bu kısımlar Türk Edebiyatında yeni bir tür olan romanın önceki anlatılardan ayrıştığı noktalara işaret ettikleri için önem arz eder. Ayrıca tasavvufa dayanarak kurulanlardan başka aynayla ilgili benzetmeler ve mecazlar da tezin kapsamı dışında bırakılmıştır. Zira tasavvuf kendi başına geniş bir anlam çerçevesi oluştururken ve metnin temel bir unsuru olarak dikkati çekerken benzetme düzeyinde kalan birkaç kelimelik ifadeler metnin anlam örüntüsüne ciddi bir katkıda bulunmamaktadır. Bununla birlikte, aynalar tasavvufî boyutta ele alınırken Allah-insan ilişkisi üzerinde durulmamıştır. Tasavvuf düşüncesinde ayna, Allah’ın tecelli ettiği âlemin ve insanın sembolüdür. Bu tezde ise ayna tasavvufî, dinî veya mitolojik bir sembol olarak incelenmemiş; insanın iç dünyasını ve kişiliğini yansıtması açısından irdelenmiştir. Dolayısıyla derli toplu bir bütünlük elde etmek adına, insanların kullandıkları, gerçekten nesne olarak var olan ve metne varlığıyla anlam kazandıran aynalar incelenmiştir. Romanlarda yer alan aynalar, öncelikle tematik olarak tasnif edilmiştir. Söz konusu sınıflandırma şu şekilde yapılmıştır: Aynaya bakan kadın karakterler, aynaya bakan erkek karakterler, bireyin hayatında sosyal işleviyle öne çıkan aynalar, tılsımlı veya tasavvufî aynalar ve eşya olarak aynalar. Gerek yazarlar arasındaki gerekse yazarların kendi eserleri arasındaki ortaklıklar ve farklılıklar incelendiğinde böyle bir ayrım göze hemen çarpmaktadır. Bu ayrımda aynaya yüklenen toplumsal, dahası evrensel anlamlar öne çıkmaktadır. Bu bölümler, yazarlara göre alt bölümlere ayrılmıştır. Yazarların edebî anlayışları, aynaya verdikleri anlam ve önemi belirlediği gibi romanlarda aynanın kullanım sıklığını ve aynanın geçtiği sahnelerin ayrıntılandırılmasını da tayin eder. Aynı edebî anlayışa bağlı yazarların aynayı kullanım 4 biçimleri de buna uygun olarak benzeşmektedir. Araştırmaya konu olan eserler kronoloji gözetilerek incelenmiştir. Konu bütünlüğü ön planda tutulduğu için kronolojik sıralamada bu bütünlüğü bozmamak adına yazarların doğum tarihleri ve eserlerin ilk yayın tarihleri dikkate alınmıştır. Yazarlara göre yapılan kronolojik sıralama ağırlıkta olmakla birlikte yer yer tematik bütünlük dolayısıyla eserlerin yayın tarihlerine göre sıralama yapılmıştır. Tez, giriş ve sonuç bölümleri dışında altı bölümden oluşmaktadır. “Aynanın Tarihçesi ve Edebiyattaki Yeri” başlıklı birinci bölümde, edebî metinlerde aynanın geçtiği kısımları anlamlandırabilmek için aynanın tarihçesi verilerek aynanın edebiyatla ilişkisi üzerinde durulmuştur. Aynanın yüzyıllar boyunca farklı toplumlarda hangi amaçlarla kullanıldığı ortaya konduktan sonra mitolojide, Halk Edebiyatında, Divan Edebiyatında, Tasavvufta ve Dünya Edebiyatında aynanın yeri kısaca gösterilmiş, böylece Türk romanlarında aynanın kaynakları belirlenmeye çalışılmıştır. Buna göre aynaya bakan kadın ve erkek karakterler, “Aynaya Bakan Kadınlar” ve “Aynaya Bakan Erkekler” başlıkları altında ikinci ve üçüncü bölümlerde incelenmiştir. Karakterlerin aynaya baktıklarında ne gördükleri ve neye odaklandıkları, karakterlerin kişiliklerine dair önemli ipuçları verir. Ayrıca bu sahneler romanın gidişatında belirleyici olabilmektedir; yani karakterlerin epifanik anlar yaşamalarına neden olup kendilerine, hayata ve geleceğe dair tasavvurlarında gerçekleşen ani değişimler sebebiyle romanlarda bir bakıma dönüm noktası teşkil ederler. Aynayı kendilerini görmek için değil, etraflarını seyretmek için kullanan karakterler de mevcuttur. Böylece ayna kişisel bir nesne olmaktan çıkıp sosyal bir işlev kazanmış olur. Aynanın bu kullanımı “Bireyin Hayatında Sosyal İşlevleriyle Öne Çıkan Aynalar” başlığıyla dördüncü bölümde ele alınmıştır. Ayna, kişiye bağlı olmaksızın tamamen kendisine ait özellikleri itibarıyla da romanlarda yer alır. Aynanın tılsımlı bir nesne olarak kullanılması veya tasavvufî bir bağlamda işlenmesi, “Tılsımlı ve Tasavvufî Aynalar” başlığı ile beşinci bölümü oluşturur. “Eşya Olarak Ayna” başlığını taşıyan altıncı bölümde ise ayna, mekân ve mekânın sahibi hakkında bilgi ve fikir veren bir eşya olarak mekân tasvirleri içerisinde incelenmiştir. Tezin sonucunda şu sorulara cevap bulunması hedeflenmektedir: Aynalar genellikle kadınlarla özdeşleştirilmektedir, romanlarda böyle bir durum gözlemlenmekte 5 midir; öyleyse bu ilişki nasıl kurulmaktadır? Kadın yazarlarla erkek yazarların aynayı kullanış biçimlerinde ve aynaya yükledikleri işlevlerde, özellikle aynanın kadın ve erkeklerle olan ilişkileri açısından, benzerlikler ve farklılıklar nelerdir? Romanlarda aynaların geçtiği yerlere odaklanıldığında zamana, mekâna ve/veya karaktere dair ortak bir işlev gözlemlenebilmekte midir? Ayna, bir nesne olarak edebiyatta neyi/neleri anlatmak için kullanılmaktadır; yazara, döneme ve/veya belli bir işleve göre ne gibi bir bütünlük ya da farklılık arz etmektedir? Aynaların geçtiği kısımlardaki ortaklıklar ve farklılıklar nelerdir, ne anlama gelmektedir? Aynanın geçtiği kısımlar, yazarın romanını yazmadaki temel meselesini açığa çıkardığı yerler olabilir mi, öyleyse bu bölümlerin kuruluşu nasıl gerçekleşmektedir; yazarlar bu bölümlerde ne söylemektedir, neden böyle söylemektedir? Bu sorulara cevap ararken metinler hem kendi içlerinde hem de diğer metinlerle karşılaştırmalı bir bakış açısıyla ele alınmış, edebiyatın yanı sıra tarih ve psikoloji bilimlerinin kaynaklarından yeri geldiğince yararlanılmıştır. Tezde incelenen romanların ilk baskılarından faydalanılmaya özen gösterilmiştir. Bununla birlikte yazarların, metinlerin yeni baskılarında gerçekleştirdikleri değişimlerde aynanın kullanımının arttığı/değiştiği durumlar söz konusu olduğunda yeni baskılar esas alınmıştır. Çeşitli nedenlerle ilk baskılara ulaşılamadığı durumlarda eserin -mümkünse bir akademisyen tarafından- özenle, özgün metne sadık kalınarak hazırlanmış olmasına dikkat edilmiştir. 1928’den önce Arap alfabesiyle basılmış olan metinlerin Latin temeline dayanan Türk alfabesine aktarımı sırasında noktalama işaretleri gerektiği durumlarda günümüzdeki kullanıma uygun olarak düzenlenmiş olup onun dışında metne herhangi bir müdahalede bulunulmamıştır. Yabancı dildeki kaynaklardan yapılan alıntıların Türkçeye çevirileri, çevireni belirtilmemişse tezin yazarı tarafından yapılmıştır. Aynanın, Türk Edebiyatında ilk romandan başlayarak yüzyıllık bir süreçte nasıl kullanıldığının incelendiği bu çalışma, Türk Edebiyatının gerek teknik gerekse insanın ele alınması bakımlarından geçirdiği dönüşümü göstermeyi ve okura karakterlerden hareketle -bireysel ve toplumsal düzlemlerde- insanı daha yakından tanımaya yarayacak görüş açıları kazandırabilmeyi hedeflemektedir. 6 I. BÖLÜM AYNANIN TARİHÇESİ VE EDEBİYATTAKİ YERİ A. AYNANIN TARİHÇESİ Birey hem içe dönük hem de yansıtmacı ikili (iki katmanlı) bir bakışla, kendisini özne olarak tanımlayabilir. “Kendini tanı” aynasında kendini (benliğini) incelemek, kendi imgesini diğerlerinin aynasında oluşturduğu için, öteki bakışların altında kendisi için bir temsile dönüşürken aynı zamanda kendi bilincinin efendisi olmasını sağlayarak bireye kendini tanıma şansı verir. Kendini görmek ve görünmek, kendini bilmek ve bilinmek – bunlar birbirine bağlı eylemlerdir.1 “Kendini tanımak”, kişinin kendisini dışarıdan bir gözle görebilmesini, kendi kendisiyle karşılaşmasını gerektirir; çünkü insan taşıdığı bedeni bütünüyle göremez, dolayısıyla bedenin içinde taşıdığı ruhu da görebilmesi mümkün değildir.2 Özellikle insanın iç dünyasını yansıttığına inanılan yüz, insanın ayna olmaksızın göremediği ve belki de bu yüzden aynaya baktığında bedeninde en çok odaklandığı kısımdır. İnsanoğlunun aynaya düşkünlüğü tam da burada yatar: Kendini tanımak isteyen insan, önce suretini görmek ister, bilhassa nasıl göründüğünü merak eder; çünkü nasıl göründüğüyle ne olduğu arasında doğrudan bir ilişki vardır. Böylece Sabine Melchior- Bonnet’nin yukarıdaki alıntıda ifade ettiği gibi, hem içe dönük hem de mimetik ikili bir bakışla insan, aynadaki görüntüsü sayesinde kendisini özne olarak kurar. Bu noktada ayna, öznenin kendini kurmasıyla yakından ilişkili olduğu için romanlarda gerçek nesne ya da metafor olarak çokça kullanılmıştır. Williard McCarty, aynanın metaforik anlamlar üretmeye uygunluğunu şöyle açıklar: “Yansıyan görüntü hem tam olarak orada olan bir şeydir hem de orada değildir; dolayısıyla ‘burada-orada’ ya da ‘benlik-benlik değil’ şeklinde düşünen zihniyete meydan okur. Ontolojik olarak muğlak ve büyüleyici olduğu kadar dikkatsizler için de bir tuzaktır.”3 Ayna, kişinin bedenini yansıtırken bir yandan onu görünür kılarak aynanın yüzeyinde var eder, öte yandan bu suret gerçek 1 Sabine Melchior-Bonnet, The Mirror: A History, New York: Routledge, 2002, s. 156. 2 “Ruh” kelimesi, “fiziksel yapımızın dışında kalan, ancak bedenimiz aracılığıyla varlığını hissettiğimiz düşüncelerimiz, duygularımız, hatta özümüz” anlamında kullanılmıştır. 3 Willard McCarty, “The Shape of the Mirror: Metaphorical Catoptrics in Classical Literature”, Arethusa, C. 22, S. 2 (1989), s. 162. (Vurgular yazara aittir.) 7 anlamda dokunulabilir olmadığı için gerçek değildir. Buna bağlı olarak, aynaya bakan orada gördüğü yansımayı bir imgeye dönüştürerek aldanabilir, benliğini bu imge üzerine kurmaya çalışabilir. İnsanın kendisini özne olarak inşa etmesinde aynanın oynadığı rol, daha çok Tanrı- merkezli bakış açısından insan-merkezli bakış açısına geçişle birlikte, Aydınlanma Çağı’ndan sonra görülür. Bununla birlikte ayna, farklı nedenlerle yüzyıllar boyunca her zaman ilgi çeken bir nesne olmuştur. Adı anıldığında bile son derece merak uyandıran gizemli bir nesnedir; çünkü insan, bedeninin birçok uzvunu görebilmesine rağmen yüz ve sırt gibi bölgelerini görememektedir. Özellikle ruhu yansıttığına inanıldığı için yüzle birlikte ruhun da aynaya aksettiği kabul edilir. Bunun yanı sıra “aynanın ‘somut olmak gibi can alıcı bir nokta dışında bedenin tüm niteliklerini’ yansıtmasıyla aynadaki yansıma, bir gölge gibi, ruhun mükemmel bir formu olarak nitelendirilir.”4 Aynaya olan ilgi de buradan hareketle gündelik hayata, oradan da edebiyata uzanan bir çizgide çeşitli şekillerde tezahür eder. Ayna yüzyıllar boyunca görüntüyü yansıtmak amacıyla özel ve kamusal alanlarda kullanılan, kendisine bu amacının çok ötesinde dinî, metafizik ve toplumsal anlamlar yüklenen bir nesne olmuştur. Genellikle kadınlarla özdeşleştirilen ayna, kişisel bir eşya ve mekânların önemli birer nesnesi olmasının yanı sıra dinî ritüellerde ve falcılıkta da kullanılmış, zaman zaman aynanın tılsımlı olduğuna inanılmıştır. İnsanlara her zaman ilginç gelen ve hayatlarının önemli bir parçası olarak görülen ayna, çok farklı yönleriyle edebiyat metinlerinde de farklı anlamlarda ve amaçlarda kullanılmıştır. Efsanelerden romanlara uzanan bu yelpazede aynaya atfedilen anlam ve önem de zamanla değişmiştir. Bugün ayna, çok zengin bir çağrışım ve anlam hazinesine sahiptir. *** Ayna, Türkçenin en eski sözlüğü olarak kabul edilen Dîvânu Lügâti’t-Türk’te, “közŋü” şeklinde geçer, aynayla ilgili ayrıca “kö.g” ve “iki yüzlüg közŋü” tanımları da yer alır.5 Sözlükte “aynanın üstündeki pas” anlamına gelen (“kö.g”) bir kelimenin bulunması, aynanın parlaklığının olduğu kadar paslı oluşunun da mühim olduğunu 4 McCarty, “The Shape of the Mirror”, s. 169. (Alıntı içindeki alıntı O. W. Von Vacano’nun The Etruscans in the Ancient (1960) başlıklı kitabından yapılmıştır.) 5 Kâşgarlı Mahmud, Dîvânu Lugâti’t-Türk: Giriş-Metin-Çeviri-Notlar-Dizin, ed. Ahmet B. Ercilasun, Ziyat Akkoyunlu, 3. b., Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 2018, s. 368, s. 402, s. 502. 8 ortaya koyar. Bu durum, tezin ilerleyen kısımlarında işlenecek olan aynanın bu özelliğine -bilhassa Tasavvuf felsefesinde- yapılan vurgunun çok eskilere dayandığını gösterir. Aynayla ilgili diğer tanım olan “iki yüzlüg közñü”, iki anlamda değerlendirilebilir. İlki eskiden ayna kullanılmadığında çevrilip bırakıldığı için arka tarafına çeşitli motifler işlenirdi, bu nedenle aynanın iki tarafı da kullanılmış olurdu. İkinci anlamı ise aynanın bu dünya ve doğaötesi arasında bir geçit işlevi gördüğüne inanıldığı için aynanın iki tarafında farklı evrenler olduğu kabul edilirdi. “Ayna” kelimesi “demir” anlamındaki Farsça “ayen (ahen)” kökünden türeyen “ayine” kelimesinden dilimize geçmiştir. Ayrıca Türkçedeki “gözgü” ve daha seyrek olarak “düzgü” kelimeleri de uzun zaman kullanılmaya devam etmiştir. Eski Anadolu Türkçesinde yaygın olan “gözgü”, Zehra Toska’nın bildirdiğine göre, 16. yüzyıldan itibaren yerini “ayine”ye ve Arapça karşılığı olan “mirat”a bırakmıştır.6 Bugün hâlâ kullanılmakta olan “ayna” kelimesi, Türk Dil Kurumu tarafından, “ışığı yansıtan, varlıkların görüntüsünü veren, cilalı ve sırlı cam” olarak tanımlanır.7 Ancak bu tanım, günümüz aynaları için geçerli olurken çok eski aynaları tanımlamakta yetersiz kalır; çünkü aynanın tarihi, insanlığın tarihi kadar eski zamanlara uzanır. Öncelikle nesne olarak üretilen aynalardan çok daha önce durgun su başta olmak üzere, üzerine düşen ışınları yansıtabilen yüzeyler ayna işlevi görmüştür. Buna göre cilalanmış madenî yüzeyler, durgun su, pencere camları birer ayna gibi kullanılabilirler. Bugün elimizde bulunan en eski aynalar Çatalhöyük’teki kazılardan çıkmış olup M.Ö. 6000 yıllarına ait olduğu tahmin edilmektedir. Bu aynalar, genelde siyah ve sert olan, volkanik cam da denilen obsidiyenin parlatılmasıyla yapılmıştır. Aynalarla ilgili kapsamlı bir çalışma yapan Secda Saltuk’un verdiği bilgilere göre, “bu aynalar buluntu durumları nedeniyle, J. Mellaart tarafından, rahibeler olgusu ile ilişkilendirilerek aynalarla din ve kutsallık açısından bağlantı kurulmaya çalışılmıştır. Bu yaklaşım hem ender olmalarını hem de yalnızca kutsal mekânlarda bulunmalarını açıklar.”8 Bunun dışında çok eski dönemlerde aynalar pirit, altın, gümüş, bronz, bakır, tunç gibi madenlerin yüzeylerinin parlatılmasıyla da yapılmaktaydı. Mezapotamya ve 6 Zehra Toska, “Klasik Şiirimizde Ayna”, Sultanların Aynaları, İstanbul, TC. Kültür Bakanlığı, 1998, s. 31. 7 “Ayna”, Güncel Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu, (25.11.2020), sozluk.gov.tr. 8 Secda Saltuk, Geçmişten Günümüze Ayna: Her Alanda Her Anlamda, İstanbul, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2010, s. 34. 9 Mısır’da aynaların tarihinin çok eski olduğu, kazılardan elde edilen aynalara dayanılarak bilinmektedir. Bu aynalar daha çok saplı el aynaları olarak üretilmekteydi.9 Ayrıca Ülker Erginsoy’a göre eldeki örnekler, “Neopolitik Çağ’dan itibaren saplı aynaların Yakındoğu’da her bölgede kullanıldığını gösterdiği gibi, çoğu kralî gömütlerden çıkarılmış olan ya da mezar kabartmalarında tanrıçaların elinde tasvir edilen bu eserlerin, tapınak kültüyle ilgili sembolik anlamlar taşıdıklarını kanıtlamaktadır.”10 Bu saplar insan, hayvan veya çiçek motifleri içermektedir. Saltuk’a göre “Mısır mezarlarında ortaya çıkarılan aynalardan anlaşıldığı üzere, en beğenilen sap bir insan figürüydü.”11 Bu durum, insanın kendisine düşkünlüğünü gösterir. Peter Pendergrast’a göre resimlerden ve kazılardan Mısırlı kadın ve erkeklerin ayna karşısında görünüşlerini düzenlemek için bir hayli vakit geçirdikleri anlaşılır.12 Kadınlar dinî törenlerde Güneş’i temsil etmesi nedeniyle ellerinde ayna taşırlardı. Ayna, Mısır’ın en güçlü tanrısı olan Güneş Tanrısı Ra’nın yeryüzündeki sembolüydü.13 Bu nedenle ayna şeklen Güneş’e benzetilirdi. Ayna aynı zamanda aşk, bereket, güzellik ve dans tanrısı olan Güneş tanrısının gözü Hathor ile de ilişkilendirilirdi. Buna göre zaman zaman aynanın ortasında tılsımlı gözler olarak, zaman zaman mezar resimlerinde dans eden, kıvrak ve çıplak, aynayı tutan kadın figürü ile karşımıza çıkar.14 Buna bağlı olarak, tanrılara ayna hediye etmek Mısır gelenekleri arasındaydı. Eski Mısır’da yaşam sembolü olan “ankh”, Pendergrast’ın aktardığına göre, ayna şeklindedir: Altta T şeklinde kolla biten yumurta şekli. Aynanın uzun adı, bu inanışa göre, “ankh-en-maa-her”dir; yani, “yüzünü görmek için yaşam gücü”, kısaca “yüzünü görmek”. Ayna ayrıca “kutsal”, “ölümsüz”, ve “hakikat” gibi dinî başlıklar da almıştır. Mısırlılar, insanın, temel melekesi, enerjisi ve kimliği olan Ka ile ruhu ya da bilinci olan Ba ikilisinden oluştuğuna inanırdı. Mumyalama da bu ikisini korumak üzere yapılırdı. Ba, insan öldüğünde gündüzleri gökyüzüne uçarken Ka, dünyada kalırdı. Mısırlıların ölülerin mezarlarına yemek götürmelerinin altında bu yatar. Ayrıca aynanın Ka’yı 9 Kazılardan çıkan tarihî aynalar hakkında daha ayrıntılı bilgi için bkz: Secda Saltuk, Geçmişten Günümüze Ayna ve Mark Pendergrast, Mirror Mirror: A History of the Human Love Affair with Reflection, New York, Basic Books, 2004. 10 Ülker Erginsoy, “İslam Maden Sanatında Ayna”, Sultanların Aynaları, İstanbul, TC. Kültür Bakanlığı, 1998, s. 60. 11 Saltuk, Geçmişten Günümüze Ayna, s. 35. 12 Pendergrast, Mirror Mirror, s. 4. 13 Pendergrast, Mirror Mirror, s. 4. 14 Pendergrast, Mirror Mirror, ss. 4-5. 10 muhafaza ettiğine, ikilinin aynanın derinliklerinde ortaya çıktığına ve öteki dünyaya geçişi mümkün kıldığına inanırlardı. Bu nedenle ayna, Mısır mezarlarında, duvar resimlerinde ve kazılarında bolca görülmektedir. Hititlerde ise ayna, kadınlığın simgesidir. Eski Giritlilerde ayna, daha çok dinle ilişkili olarak kullanılmaktaydı. Saltuk’a göre, “Ayna her çağda yaygın değildi. Yunanistan’da kadınların aynasız yaşamlarını sürdürebildikleri dönemler olmuştur; Yunanistan’da MÖ. 6. yüzyılın başına kadar ve Minos’ta da 6. yüzyıla kadar böyleydi. Aynaların Mısır’dan halka tanıştırılmasıyla birlikte aynalar birer sanat objesi olmuşlardır. Sapı, arka tarafı ve kenarı dekorasyon için kullanılmışlardır.”15 Kapaklı aynalarsa, 5. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Bunlarda yine kapağın ya da aynanın arka yüzünün süslendiği görülür. Kapağa daha çok kadın başları işlenmiştir, Saltuk’a göre bu profiller döneminin moda kadınını temsil eder.16 M.Ö. 600’lü yıllara dek tarım, ticaret ve madencilik yönünden zengin olan Etrüsklerde, mutlu bir öte yaşam için mezar koşulları önemliydi, bu nedenle ölünün evini inançlarının gerektirdiği gibi tam bir ev gibi döşediler. Bu eşyalar arasında bulunan ayna, Etrüskçede “görüntüsü aynaya yansıyan” demek olan “ruh” için konulurdu. Bununla birlikte, aynaların arka süslemeleri şimdiye dek bilinen diğer medeniyetlerin aynalarından farklıdır. Aynaların arkaları, yarı çıplak erkek ile konuşan ve flört eden kadınların cinsellikle dolu sahneleriyle süslenirdi. Bugünkü el aynalarına benzer aynalarda ise Diyonisos ve Eros tasvirleri görülmektedir.17 Roma aynalarında daha çok metal hâkimdi ve süsleme bir zenginlik göstergesiydi. Romalı kadınlar ve erkekler, ayna karşısında bir hayli uzun zaman geçirirlerdi; çünkü güzellik erdem ve bereketlilikle ilişkilendiriliyordu. Bu nedenle alt sınıf Romalılar ve hizmetçiler de aristokratlarınkilere göre daha kalitesiz olmakla birlikte çeşitli aynalara sahiptiler. Seneca’dan aktaran Pendergrast’ın belirttiğine göre, İmparator Domitian, salonunu cilalanmış yansıtıcı taşlarla döşetti, böylece arkasında olanları da görebilecekti.18 İmparatorluğun çöküş döneminde, hedonist bir yaşamın yaygınlaşmasıyla birlikte aynalar zevk ve sefayla ilişkili olarak daha da önem kazandı. 15 Saltuk, Geçmişten Günümüze Ayna, s. 47. 16 Saltuk, Geçmişten Günümüze Ayna, s. 59. 17 Saltuk, Geçmişten Günümüze Ayna, ss. 8-10. 18 Saltuk, Geçmişten Günümüze Ayna, ss. 12-16. 11 Kişi içki içerken kendisini birçok aynada birden seyredebilsin diye kadehlerin içi çok yüzlü aynalardan yapılmaya başlandı. Benzer şekilde yatak odaları ve salonlar aynalarla döşendi.19 Nero, Altın Ev’ini gün ışığından daha üstün, baş döndürücü bir parlaklık veren fenjitle kapladığını söyler.20 Pendergrast’a göre, diğer Akdeniz insanları için ayna ruhu yansıtıyorken Romalılar için bizzat kişiyi yansıtır.21 Romalılarda büyük erotik aynalar metalden üretilirken seri üretime uygun ve kitlelerce kullanılan küçük cam aynalar da yapılmıştır. Çok kaliteli olmayan, günlük kullanım için ya da tılsımlı muskalar olarak kullanılan bu aynalar, tüm Roma topraklarındaki mezarlarda bulunur. İskitlerde ise ayna, herkes ayna sahibi olacak kadar yaygındır. Özellikle kadın eşyaları arasında aynaya sıklıkla rastlanır. Saltuk’a göre İskitlerde ayna, “insanoğlunun üstünlüğünü ele geçirmek için tetikte bekleyen kötü ruhları uzaklaştırmakta yardımcı”dır ve “Büyük Tanrıça’nın bir özelliği”dir.22 Dolayısıyla aynalar dinî-mistik bir amaca hizmet etmektedir. Çin’de aynalar, dinî ayinlerde, büyülerde ve aksesuar olarak tuvalette kullanılırdı. Aynaların, gerçekliği ve ruhu yansıttığına, ayrıca sihirli olabileceklerine inanılırdı ve toplumsal bir boyutu vardı.23 Ayna yapımında usta olan Çinlilerin ilk aynaları başlarda ince ve narinken daha dayanıklı olmalarını sağlamak üzere gittikçe kalınlaştırılmıştır. Çinliler “güneşten ateş toplayan” konkav dev aynaları üretiyorlardı.24 Hem parlaklıkları hem de yuvarlaklıkları itibarıyla Güneş ve Ay ile karşılaştırılan aynalar, evreni temsil ederdi. Aynaların arkaları Simurg, ejderha, bitki, böcek ve kuş desenleriyle kaplanırdı. Evreni temsil eden kozmik aynalarda ise “dört yöne hükmeden solda Mavi Ejderha, sağda Beyaz Kaplan bulunurdu. Kızıl Kuş ve Kara Savaşçı da yin- yang ile uyumludur.”25 Çinlilerde de kişi, ölümden sonra ona ışık tutması için mezara aynasıyla birlikte gömülür; ancak mezara gömülmeyip sonraki nesillere miras olarak bırakılan aynalar da mevcuttur. Bazı aynalar karı-koca arasında kırılarak aşklarının ve bağlılıklarının sembolü olarak saklanır; ayrıldıktan sonra aynanın parçalarının 19 Saltuk, Geçmişten Günümüze Ayna, ss. 12-16. 20 Diderot’dan aktaran Sabine Melchior-Bonnet, The Mirror: A History, İng. çev. Katharine H. Jewett, New York, London, Routledge, 2001, s. 12. 21 Pendergrast, Mirror Mirror, s. 15. 22 Saltuk, Geçmişten Günümüze Ayna, s. 71. 23 Saltuk, Geçmişten Günümüze Ayna, ss. 73-74. 24 Pendergrast, Mirror Mirror, ss. 16-21. 25 Bir ayna yapımcısından aktaran Pendergrast, Mirror Mirror, s. 17. 12 birleşmesiyle yeniden birleşeceklerine inanılır. Çinlilerde iç organları gösteren, böylece içi temizleyen aynalar vardır. Organları göstermekten başka, iç dünyayı, gizli arzuları gösteren tılsımlı aynalar da söz konusudur. Kötü ruhlardan ve şeytandan korunmak için sırta giyilen, savaşlarda düşmana karşı göğse takılan ve ölüm döşeğindeki kişinin çıkan ruhunu yakalaması ve böylece kişiyi tekrar hayata döndürmesi için hastanın etrafına asılan aynalar da dikkati çeken bir başka gruptur. Aynaların cilası ve parlaklığı, aynaların gücüyle doğru orantılıdır. Ayna kırılsa da tılsımın devam ettiğine inanıldığı için yerden toplanıp diğer gıdalarla birlikte yenirdi. Çinliler için çok önemli olan ayna, Çin hükümdarları tarafından resmî hediye olarak sunulan nesneler arasındadır. Japonlar için de ayna günlük hayatın önemli bir parçasıdır. 17. yüzyıla kadar daha çok dinî bir anlamı olan ve tanrılarla ilişkilendirilen ayna, bu dönemden sonra daha seküler bir anlam kazanmaya başlar. Aktörler ve fahişeler aynayı hazırlıkları için kullanırlardı. Anneler kızlarına, uzun ömrü ve mutluluğu temsil eden evlilik aynaları verirdi. Ayrıca atalardan kalma aynaların ataların ruhlarını taşıdığı ve onlarla iletişime geçmeyi sağladığı düşünülürdü. Birçok kültürde olduğu gibi Japonlarda da aynalar kadınlarla ilişkilendirilmiştir.26 Orta ve Güney Amerika’da milattan önceki zamanlarda bronz ve bakır aynaların kullanıldığı bilinmektedir. Batı yarımküredeyse antrasit, pirit ve obsidiyenden aynalar yapılmaktadır. Nicholas Saunders, “Amerikan kültürlerinde yansıyan suret ruhu ya da aynaya bakan insanın özünü simgeler” diyerek “şamanların ‘paralel tinsel dünyalar’la iletişime geçtiklerini” söyler.27 Muriel Porter Weaver’a göre, Olmekler de ruhlar ve görünmeyen efendilerin dünyasında yaşadılar. Avcılık ve ekim nedeniyle doğaya zarar verdikleri için ritüel ve kurbanlarla Güneş’i yaratan ateş tanrısı Jaguar’a bunun bedelini öderlerdi. Şaman yöneticiler, kendilerini ayna gibi gözleri olan ve bu sayede gece de görebilen Jaguar’la özdeşleştirirdi.28 Pendergrast, Olmeklerin kültürlerinin devamı sayılabilecek olan La Venta’da aynanın önemini korumaya devam ettiğini söyler. Bu kültüre ait aynalara bakıldığında, aynaların basit bir nesneden çok daha fazlası oldukları görülür. Boyna asılan aynaların, üzerlerindeki figürler düşünüldüğünde bu aynaları muhtemelen güneş ışığını karanlık odayı kutsal amaçlarla aydınlatmak isteyen 26 Pendergrast, Mirror Mirror, ss. 20-21. 27 Saunders’ten aktaran Pendergrast, Mirror Mirror, s. 21. 28 Weaver’dan aktaran Pendergrast, Mirror Mirror, ss. 24-25. 13 şamanların, rahiplerin ya da elitlerin kullandığı tahmin edilmektedir. Pendergrast ayrıca bunun içgözlem için de kullanılabileceğini söyler.29 Mayaların hayatlarında aynanın önemli bir yeri vardır. Vazolarda aynaların elit kesim tarafından nasıl kullanıldığını gösteren birçok sanatsal tasvir bulunur.30 Aztekler de Çinliler gibi aynayı üstlerinde taşırlar. Ayrıca ayna, tanrılardan birini aynayla özdeşleştirecek kadar önemlidir. “Dumanlı Ayna”31 olarak isimlendirdikleri sol ayağının yerinde ayna olan Gece Tanrısı Tezcatlipoca, ayna sayesinde her şeyi bilme ve insanların kalplerinin içini görebilme yetisine sahiptir. Ayna, insan gözü gibi işlev görür: görmek ve görünmek. Tezcatlipoca bir ayna olarak, parlak yüzeyiyle insanları kandırır: genci yaşlıyla, suçluyu masumla, karanlığı aydınlıkla…32 Türklerin kullandıkları en eski aynalarsa demir, çelik ve bronzdandır. Özellikle Çin aynaları yaygındır. Türklerde aynaya sık bakmak iyi sayılmadığından aynalar kullanılmadıkları zaman ters çevrilmiştir. Zira, aynanın ruhların bulunduğu bir mekân olduğuna inanılır. Bu nedenle aynaların çevre süslemelerine son derece önem verilmiş, el aynaları ve minder aynaları çeşitli şekillerde süslenmiştir. Bezenen bu kısımlar aynaya bakılmadığı zaman öne çıkarılmış, bu şekilde aynalar aynı zamanda dekoratif birer nesneye dönüştürülmüştür. Şamanların ayinlerinde önemli bir yer tutan ayna, diğer toplumlardakine paralel olarak gaybî varlıklarla iletişime geçmek için kullanılmıştır. Bunun için aynayı, dünyadaki her şeyi gösteren aya ve güneşe tutarlardı. Asaları aynayla süslenen şamanları bu aynaların koruduğuna inanılırdı.33 Selçuklu döneminde aynalar, gezegen ve burç sembolleriyle süslenmiş ve aynaların tılsımlı olduklarına inanılmıştır. İslam kültüründe yaygın olarak altın ve Güneş, gümüş ve Ay, demir ve Mars, cıva ve Merkür, bakır ve Venüs, kurşun ve Satürn, kalay ve Jüpiter arasında kurulan ilişkiler, Selçuklu aynalarında, özellikle aynaların arkasında kabartma desenler şeklinde görülür. Aynaların üzerine, sahibine uğur, bereket ve şifa getirmesi için yazılan dilekler bunu doğrular niteliktedir. Nermin Sinemoğlu’nun 29 Pendergrast, Mirror Mirror, ss. 24-25. 30 Ayrıntılı bilgi için bkz: Paul F. Healy, Marc G. Blainey, “Ancient Maya Mosaic Mirrors: Function, Symbolism, and Meaning”, Ancient Mesoamerica, C. 22, S. 2 (2011), ss. 229-44. 31 Orijinalde “Smoking Mirror” olarak geçmektedir. Ayna, obsidiyenden yapılmış olduğu için rengi dolayısıyla böyle anılmaktadır. 32 Tezcatlipoca hakkında ayrıntılı bilgi için bkz: Elizabeth Baquedano (ed.), Tezcatlipoca: Trickster and Supreme Deity, Boulder, Colorado: University Press of Colorado, 2014. 33 Yusuf Çetindağ, Ayna Kitabı, İstanbul, Kitabevi, 2011, s. 283. 14 bildirdiğine göre, “Üzerlerinde yazılar, tarih ve sahibinin adı bulunan halkalı aynalar, uğur getirdiklerine inanılan tılsımlı aynalardır ve özel olarak bu amaçla kullanılmak için yapılmışlardır. Saplı aynalar ise günlük hayatta kullanılmışlardır.”34 13. yüzyıl sonunda ve 14. yüzyılda aynaların tılsımlı olduğuna dair inanç gittikçe söner. 13. yüzyıldan sonra camın arkasının gümüş ya da kurşunî levhalarla kaplanmasıyla, bugünkü sırlı aynaların temelini teşkil eden aynalar üretilmeye başlanmıştır. Selçuklular da camı basit bir şekilde sırlayarak cam aynalar üretmiştir. Yine de 15. yüzyılda Venedikliler tarafından üretilen sırlı aynalara kadar aynalar daha çok madenden yapılmıştır. Venediklilerse ince bir kalay yaprağın üzerini cıvayla kapladıktan sonra üzerine camı yerleştirirlerdi. Murano adasında, özellikle dönemi için son derece bilgi ve ustalık gerektirecek bir teknikle ayna üretirlerdi ve tekniklerini gizli tutarlardı. İnce bir kalay yaprağı düz bir zeminde cıvayla kaplanarak üzerine önce kâğıt, sonra da cam yerleştirilir ve en son aradaki kâğıt dikkatli bir şekilde çekilirdi. Cıvayla kalayın amalgam hâline gelerek cama yapışmasıyla elde edilen aynalar, sırı bozulmasın diye arka yüzünden kaplanırdı. Dönemine göre oldukça iyi gösteren, saray ve soylular tarafından talep edilen bu aynalar, lüks ve ihtişam göstergesiydi. Venedikliler ürettikleri aynaları yalnızca Avrupa’ya değil, doğudaki ülkelere de gönderiyorlardı. Örnek olarak, İsfahan Sarayı’ndaki aynalı oda ve aynalı süslemeler, Lahor Sarayı’ndaki kraliyet odalarında bulunan aynalar Venedik’ten getirilmiştir.35 Adeta dünyaya yayılan ve sarayları süsleyerek sahibinin gücünü simgeleyen Venedik aynaları, yüzyıllarca ayna yapımında tek marka olmuştur. Ancak bu noktada Venediklilerin de sırlı ayna tekniğini zaman içinde geliştirdiklerini belirtmek gerekir. 15. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar sırlama tekniği sürekli gelişmiştir. Fransızların bu tekniği öğrenmesiyle yapımı sır olmaktan çıkan ayna, giderek daha fazla üretilmeye başlandı ve kullanımı yaygınlaştı. Fransızların aynaya ve aynacılara verdiği önem, Venediklilerden aynanın sırrını öğrenme çabaları ve bu sırrı öğrendikten sonra ayna üretiminde söz sahibi olmaları, ayna üzerine yapılmış çalışmalarda ısrarla üzerinde durulan bir konudur.36 Aynacılar, saray tarafından birer soylu gibi el üstünde tutulmuştur. Soylular ihtişamlarını vurgulamak için büyük aynalar 34 Nermin Sinemoğlu, “Ayna” maddesi, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 1991, C. 4, s. 260. 35 Melchior-Bonnet, The Mirror, s. 21. 36 Ayrıntılı bilgi için bkz: Pendergrast, Mirror Mirror; Melchior-Bonnet, The Mirror. 15 sipariş etmişlerdir. Bunun en önemli örneklerinin başında Versailles gelir. Versailles’daki şato Saint-Louis gününde kamuya açılırdı. Kraliyet dairelerine akın eden yoksullar, hayret dolu kocaman gözlerle etrafı ve aynalarda kendilerini seyrederdi. Kişinin baştan ayağa kendisini görebildiği aynaların yaygın olmadığı bir dönemde aynalar, açıkça sınıf göstergesiydi. Büyülü bir atmosferde her şeyin adeta bir temsile dönüştüğü Versailles’a insanlar görmek ve görünmek için giderdi.37 Osmanlılarda ise, cam ile ilgili düzenlemeler ilk kez 17. yüzyılda görülür. Evliya Çelebi’nin bildirdiğine göre, özellikle merkez kabul edilen İstanbul’da bu yüzyılda 90 aynacı dükkânı ve Kerbela’da şehit olan Hüsamettin Necefî isimli bir pirleri olan 105 aynacı bulunmaktadır.38 Bu nedenle Osmanlıların son dönemlerinde aynalar eskiye oranla çeşitlenir. Her sosyal ve ekonomik tabakadan insan aynaya sahip olabilmektedir. Yine de değerli taşlarla bezeli, özel işlemeli aynalar zenginlik göstergesi olup genellikle saray ve konaklarda bulunur. Osmanlı padişahlarına kaptan paşalar ve yabancı elçiler çeşit çeşit aynalar hediye etmişlerdir. Alt tabakadan insanların aynaları ise daha küçük ve tahta çerçeveliydi. Osmanlılarda aynalar, dışarıdan gelenler dışında, daha çok demirden dövülerek yapılmıştır. 15. yüzyıldan sonraysa billur aynalar da görülmektedir. Aynaları ile meşhur Versailles ve Schönbrunn Sarayları, akla Osmanlı’daki saraylarda bulunan aynaların özelliklerinin nasıl olduğu sorusunu getirir. 1460-1478 yılları arasında Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan, 19. yüzyıla kadar Osmanlı padişahlarının ikamet edip imparatorluğu yönettikleri Topkapı Sarayı’nda aynaların varlığı hakkında elde bilgi yoktur. Topkapı Sarayı üzerine çalışan Gülru Necipoğlu, 15. ve 16. Yüzyılda Topkapı Sarayı: Mimarî, Tören ve İktidar başlıklı kitabında sarayla ilgili çeşitli kaynaklara dayanarak ayrıntılı bilgi vermekle birlikte aynalardan söz etmez.39 Yaklaşık dört yüzyıl Osmanlı padişahlarının evi olmasının ötesinde imparatorluğun yönetim, sanat ve eğitim merkezi olmasıyla dikkat çeken Topkapı 37 Louis-Sebastian Mercier’den aktaran Melchior-Bonnet, The Mirror, s. 87 ve s. 147. 38 “Ehl-i hâl, âyineciyân: Dükkân 90, neferât 105, pîrleri Hüsâmeddîn Necefî‘dir kim İmâm Hüseyin belin bağladı ve İmâm Hüseyin ile Kerbelâ‘da şehîd olup kabri andadır. Bu tâ’ife dükkânların niçe bin âyine-i moran ile zeyn edüp geçerler.” (Seyit Ali Kahraman vd. (haz.), Evliya Çelebi Seyahatnamesi 1. Kitap: İstanbul Topkapı Sarayı Bağdat 304 Numaralı Yazmanın Transkripsiyonu- Dizini, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 1996, s. 334.) 39 Gülru Necipoğlu, 15. ve 16. Yüzyılda Topkapı Sarayı Mimarî, Tören ve İktidar, çev. Ruşen Sezer, 1. b., İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2007. 16 Sarayı kullanıldığı süre boyunca, yani 19. yüzyıla kadar eklenen yapılarla sürekli genişlemiştir. Böyle bir sarayda aynanın olmaması elbette düşünülemez, ancak tarih itibarıyla aynaların ebatlarının küçük ve sayılarının az olduğu tahmin edilebilir. Osmanlı’da aynalarıyla tanınan saraylar mevcuttur. Yapımı 1614 yılında tamamlanan Aynalıkavak Kasrı bunların başında gelir. Semavi Eyice’nin aktardığına göre, Aynalıkavak Sarayı’na dair söylentiler Osmanlı saraylarında aynanın göz ardı edilemeyecek bir konumda olduğunu göstermektedir: Venedik Cumhuriyeti'yle 1718'de imzalanan barış antlaşmasının arkasından Venedik'ten hediye olarak büyük ve değerli aynalar gelmiş ve bunlar Tersane Sarayı’nın iç duvarlarını süslemede kullanılmıştır. Bu sebeple "Kavak kadar uzun endam aynaları " sözünün Aynalıkavak adına dönüşmüş olduğu ve buranın artık bu adla tanındığı söylenmektedir.40 Sarayın adını nereden aldığı tam olarak bilinmemekle birlikte, isminde yer aldığına göre aynalar, özellikle endam aynaları bu sarayda ihtişamın mühim bir parçasıdır. Dolmabahçe Sarayı’nda da aynalar önemli bir yer teşkil eder. Selçuk Eracun’un hazırladığı Osmanlı’nın Muhteşem Mirası: Dolmabahçe Sarayı kitabında, “büyükelçi veya diğer temsilcilerin resmi kabulünde ve elçiler için yapılan resmi toplantılarda” kullanılan Süfera Salonu şöyle tasvir edilmektedir: Salonda bulunan eserler, sanatsal güzelliklerinin yanında salona gelen elçilerin üzerinde psikolojik olarak, İmparatorluğun gücünü ve ihtişamını anlatan etkiler de taşımaktadırlar. Dekorasyonun vazgeçilmez unsurlarından birisi olan aynalar çeşitli stratejik noktalara bilinçli olarak yerleştirilmişlerdir. Bunların içine bakıldığında ise salonun diğer kısımlarının ayna içinde iç-içe geçerek sonsuz bir şekilde devam eder bir görüntü vermektedir. Sanatsal bir uygulama olan bu teknik, Viyana’da Schönburnn’da uygulanmaya başlamıştır.41 Aynalar, Avrupa’da aynalarıyla meşhur bir salon olan Schönbrunn Sarayı’na benzetilen Dolmabahçe Sarayı’nda benzer işlevlerle yer alır. Dolmabahçe Sarayı’nın diğer salonlarında da ayna kullanımı dikkati çeker: Büyükelçi veya diğer temsilcilerin resmi kabulü öncesinde ve sonrasında geçici bir süre bekletildikleri yer İntizar (Bekleme) Odası olarak kullanılmıştır. İlk oda giriş, ikinci oda misafir odası olarak kullanılır. Ferah ve aydınlık olan odalarda, ünlü ressam İvan Kostantinovich Aivazovsky’nin değerli tabloları duvarları süslemektedir. Altın varaklı ayna ve konsol takımı üzerinde Sultan Abdülmecit tuğrası taşımaktadır.42 40 Semavi Eyice, “Aynalıkavak Sarayı”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi, 1991, C. 4, s. 264. 41 Selçuk Eracun, Osmanlı’nın Muhteşem Mirası: Dolmabahçe Sarayı [e-kitap], İstanbul: As Book, 2000. 42 Eracun, “Misafir Bekleme Salonu”, Dolmabahçe Sarayı. (Vurgular yazara aittir.) 17 Tasvir “Misafir Bekleme Salonu”na aittir.43 Odanın dekoru, resimlerle birlikte düşünüldüğünde ziyaretçileri etkilemeye yönelik tasarlanmıştır, ayna da bunun önemli bir parçasıdır. Aynanın altın varaklı oluşu, tamamen sahibinin gücüyle ilişkilidir. Nitekim aynanın üzerinde sultanın tuğrasının bulunması bunu kanıtlar niteliktedir. Odanın ferah ve aydınlık oluşu aynaya bakışı, dolayısıyla mekâna ve mekânın sahibine bakışı etkileyen bir unsur olarak düşünülebilir. Beylerbeyi Sarayı da aynaları ile tanınan Osmanlı saraylarından biridir. Yılmaz Öztuna, “Boğaziçi’nin Beyaz İncisi: Beylerbeyi Sarayı” başlıklı yazısında Sultan I. Mahmut’un yaptırmış olduğu, daha sonra II. Mahmut ve I. Abdülmecit’in de uzun süre ikamet ettiği Beylerbeyi Sarayı’nın Sultan Abdülaziz tarafından yıktırılıp yerine “XIX’uncu asırda orta büyüklükteki Avrupa krallılarının hükümdar sarayları gibi” yeni bir saray yaptırdığını belirtir.44 Yeni Beylerbeyi Sarayı, “eskisi gibi Türk üslubunda değil, Avrupa üslubunda yekpare ve mermerden” olup “[g]eniş ölçüde eski sarayın enkazından ve eşyasından istifade edildi. Yeni saray, eskisinden küçüktü. Fakat hem Avrupa üslubunda, hem de derli toplu idi.”45 Yeni saraya geçerken eski eşyaların büyük oranda muhafazası, eskinin tamamen yok sayılmadığını göstermektedir. Eskiden de sarayda önemli bir yere sahip olan ayna, yeni sarayda da güç ve ihtişam göstergesi olarak kullanılmaya devam etmiştir. Öztuna’nın belirttiğine göre, “[eski Beylerbeyi] Sarayı[’nı] gezen Miss Pardoe’nun tabiriyle ‘dünyanın en muhteşem altı adet endam aynası’ bu sarayda idi. […] Yeni sarayda da ‘Alt Kat sofası’ denen giriş salonu, kırmızı-beyaz takımlarla döşenmiştir. Değerli boy aynaları, heykeller, Yıldız yapısı çok değerli vazolar, muazzam billur Boheme avizeler vardır.”46 Beylerbeyi Sarayı’nın dekorunda aynaya ciddi bir yer ayrıldığı ortadadır. Nermin Sinemoğlu, genel olarak Osmanlı’da aynalarla ilgili şu tespitte bulunur: Osmanlılar altın, gümüş, yeşim, demir ve bronzdan yapılmış zengin bezemeli ve çoğunlukla saplı aynalar kullanmışlardır. XVI. yüzyılın ikinci yarısıyla XVII. yüzyıla tarihlenen bazı altın ve yeşim aynalar, Osmanlı sanatının ölçülü sadelik, zenginlik ve üstün tekniğinin örnekleri olarak Topkapı Sarayı Müzesi’nin Hazine Dairesi’nde sergilenmektedir. XVIII. yüzyılın ortalarından itibaren de 43 Dolmabahçe Sarayı hakkında ayrıntılı bilgi için ayrıca bkz: Cemal Öztaş (ed.), Dolmabahçe Sarayı, İstanbul: TBMM Milli Saraylar, 2005. 44 Yılmaz Öztuna, “Boğaziçinin Beyaz İncisi: Beylerbeyi Sarayı”, Hayat Târih Mecmuası özel ilavesi, 8. fasikül, t.y, ss. 54-55. 45 Öztuna, “Boğaziçinin Beyaz İncisi: Beylerbeyi Sarayı”, s. 55. 46 Öztuna, “Boğaziçinin Beyaz İncisi: Beylerbeyi Sarayı”, ss. 55-59. 18 Batı sanatının tesiriyle sarayların iç süslemelerinde, görkemli çerçeveler içindeki boy aynalarına yer verilmeye başlanmıştır. En zengin örnekler arasında Dolmabahçe ve Beylerbeyi sarayları ile Aynalıkavak Kasrı’nı saymak mümkündür.47 18. yüzyıldan itibaren Batı’yla etkileşim arttıkça, Batı estetiği Osmanlı’da yerleşmeye başlamış, saraylardaki aynaların boyutları ve çerçeveleri itibarıyla şekilleri de değişmiştir. Ayna yapımının kolaylaşması, aynalara ulaşımı kolaylaştırdığı için saraylardaki aynaların boyutlarının büyümesinin yanı sıra sayılarının da artmasını sağlar. Aynaların yaygınlaşması ve hemen her eve girerek gündelik hayatın bir parçası olması, Avrupa’da ancak 18. yüzyılda görülür. Artık ayna, evin son derece önemli bir unsurudur ve evlerdeki ayna sayısı zamanla artmaktadır. Aynalar, duvar halısının yerini alarak evlerdeki ve kafelerdeki mobilya ve dekoru şekillendirmeye başlar, bu dönemin adeta sembolü olur. Öyle ki Mechior-Bonnet, Batı’da bugünkü anlamda banyonun ortaya çıkışında aynaların rolüne işaret ederek, insanların kişisel bakımları, giyinmeleri ve süslenmeleri için en az üç aynanın olduğu bir odanın (cabinet de toilette) başlangıcını bu döneme götürür.48 Daha iyi gösteren, daha kaliteli ve daha büyük boy aynaları üretebilmek için çalışmalar aralıksız devam eder; nihayetinde 19. yüzyılda ayna yapımı, Alman kimyacı Justus von Liebig’in bulduğu yeni bir yöntemle üretilmeye başlanır. Gümüş nitratın cama özel bir yöntemle sıvanmasıyla aynada daha iyi bir görüntü elde edilir; ancak bu sır çabuk bozulduğundan gümüş, yerini alüminyuma bırakır. 1903’te Emil Bloch, düz camın arkasını gümüş veya altın folyo ile kaplayarak “transparan/şeffaf” veya “çift taraflı” ayna denilen, normal ışıkta ön yüzüne bakan kişi sadece kendisini görürken arka tarafındaki kişinin aynanın diğer tarafını görebildiği, loş ışıktaysa şeffaflığı belli olan aynayı üretir.49 47 Nermin Sinemoğlu, “Ayna”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi, 1991, C. 4, s. 260. 48 Ayrıntılı bilgi için bkz: Melchior-Bonnet, The Mirror, ss. 80-87. 49 Ayna üretimi Türk edebiyatında iki romanda görülür. Reşat Enis’in Afrodit Buhurdanında Bir Kadın romanında ayna fabrikasında çalışan bir kızdan söz edilir, ancak bu kişinin fabrikada ne iş yaptığından, nasıl çalıştığından bahsedilmediği gibi ne ayna fabrikasında çalışan kız ne de başka birisi romanda aynaya bakarken görülür. (Reşat Enis [Aygen], Afrodit Buhurdanında Bir Kadın, 2. b., İstanbul: Semih Lûtfi Kitabevi, 1945.) Kemal Tahir’in Kelleci Memet romanında Mustafa’nın hapishanede kahve kutusu yapmasını ve ayna dökmesini öğrenerek bu zanaat sayesinde çok para kazandığı söylenir. Yetenekli olduğu için Kelleci Memet’e de ayna dökmesi tavsiye edilir. (Kemal Tahir, Kelleci Memet, 1. b., İstanbul: Remzi Kitabevi, 1962.) 19 Aynalar, yapıldıkları maddelerden üzerlerindeki desenlere kadar birçok açıdan yorumlanmakta, bunlar aracılığıyla dönemlerinin dinî, sosyal, kültürel ve ekonomik özelliklerine ve değerlerine ait bulgular ortaya konmaktadır. Bu bakımdan dünyanın her yerinden çeşitli müzelerdeki aynaları, sergileri ve katalogları incelemek, insanın aynayla olan ilişkisini görmeyi sağlar ve bu sayede geçmişteki insana bir nebze de olsa dokunabilmenin bir yolunu oluşturur.50 B. AYNA-İNSAN İLİŞKİSİ En eski zamanlardan günümüze dek çerçeveleri ve sapları sanat eseri gibi kültürel ögelerle işlenen ayna, son derece değerlidir. Soylular hâlâ evlerini devasa tabloların yanı sıra devasa aynalarla donatırlar. Özellikle karşılıklı konulan aynalarla iç içe geçen yansımalar mekânı uzatıp sonsuz bir mekân algısına yol açarak ev sahibinin gücünü temsil eden simgelere dönüşür. Aynaların nasıl güç ve ihtişam göstergesi olduğunu anlamak için, insanın aynayla olan ilişkisine yakından bakmak gerekir. İnsanın aynada kendini tanımasıyla ilgili çalışma ilk kez 1936’da 14. Uluslararası Psikanaliz Kongresi’nde Jacques Lacan tarafından sunulmuştur. Bu çalışma, 1937’de International Journal of Psychoanalysis’te rapor olarak yayımlansa da makale olarak basımı 1949 yılında Zürih’te düzenlenen 16. Uluslararası Psikanaliz Kongresi’nde genişletilerek ve yeniden yazılarak sunulmasından sonradır. Lacan bu konuşmasında, insanın kendi yaşıtı diğer türlerle kıyaslandığında altı aylıktan itibaren şempanzeler başta olmak üzere diğer türlerden farklılığının kanıtı olarak, aynadaki görüntüsüyle kendisi arasında ilişki kurabilmesini, kendisini aynada tanımasını öne sürer. Buradan hareketle, karşılaştırmalı psikolojinin de ortaya koyduğu gibi, insan bebekken bile davranışlarının diğerlerinin eylemlerinde yansılandığını 50 Bu açıdan, aynaları kronolojik bir sırayla tek tek inceleyen ve aynalardan yola çıkarak tarihsel ve toplumsal bir bakışla daha kapsamlı çalışmalar ortaya koyan Secda Saltuk’un Geçmişten Günümüze Ayna: Her Alanda Her Anlamda kitabına ve Topkapı Müzesi’nde 1998 yılında sergilenen “Sultanların Aynaları” kataloğunu konuyla ilgili farklı isimler tarafından yazılmış makalelerle birlikte hazırlayan Ersu Pekin’in aynı isimli çalışmasına bakılabilir. Bu çalışmalarda, eskiden başlayarak günümüze doğru aynalar yapıldıkları malzemeler, şekilleri ve desenleri açısından ayrıntılı şekilde incelenmektedir. Özellikle desen okumaları, insanın, kullandığı nesneleri, dinî ve kültürel kodlarla bezeyerek nasıl sanatsal bir boyuta taşıdığını, böylece sanatın nesneyi nasıl evrenselleştirerek ona dokunan insanı bugüne taşıdığını göstermesi açısından son derece önemlidir, ancak bu konu bu çalışmanın sınırlarını aştığı için burada etraflı bilgi verilmeyecektir. 20 gözlemler, kendisini kendisi dışındaki bir imgeyle özdeşleştirir ve egosunu oluşturur. Lacan’a göre bu süreçte ayna çok kritik bir öneme sahiptir: Beslenmesi, bakımı, güvenliği, yatıştırılma ve rahatlatılma ihtiyaçları vb. birçok bakımdan bütünüyle ebeveynlerine/bakıcılarına muhtaç ve bağımlı olduğu bu evrede çocuk, ayna evresinde, orada aynanın önünde, ilk taslakları biçiminde de olsa bir özerklik ve hâkimiyet vaadi/yaşantısı karşısındadır. (…) Bu oldukça sınırlı gözlem verisi temelinde, egonun daha sonraki serüvenine umut içinde bakmak ve olgun kendiliği, kendini-yapan insanı taslak halinde algılamak mümkün görünmektedir. Tam da bu nedenle sözü edilen şey, çocukluğun tek bir enstantanesi olmaktan çok, düzenleyici gelişme ilkesidir. Ya da, ayna evresini bireyin tarihinde sınırlı, gelip geçen bir evre olarak düşünmekten daha çok, insan-öznenin sürekli kavgasını verdiği bir mücadelenin, kendini inşâ etme mücadelesinin alanı olarak, deyim yerindeyse bir arena gibi anlamalı.51 Lacan, “ayna evresi” ile öznenin oluşumunun bir süreç olduğuna işaret ederek aynanın bu süreçteki rolüne dikkati çeker. İnsan kendisini özne olarak kurmak için -gerçek ya da metaforik düzlemde- aynaya ihtiyaç duyar; çünkü kendisini görmesi gerekir. Özne- benin aynayla karşılaşmasını, “[ö]znenin biteviye bir biçimde kendi imgesiyle büyülendiği ve yakalandığı bir karşılaşma sahası” olarak gören Lacan şöyle der: “Ayna evresini, analizin bu terime