T. C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI ARAP DİLİ VE BELAGATI BİLİM DALI KLASİK ARAP MİZAHINDA ÇİRKİNLİK VE FİZİKSEL KUSURLAR (DOKTORA TEZİ) Şükrü DİNÇER BURSA – 2023 T. C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI ARAP DİLİ VE BELAGATI BİLİM DALI KLASİK ARAP MİZAHINDA ÇİRKİNLİK VE FİZİKSEL KUSURLAR (DOKTORA TEZİ) Şükrü DİNÇER Danışman: Prof. Dr. Şener ŞAHİN BURSA – 2023 ii TEZ ONAY SAYFASI T. C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE Temel İslam Bilimleri Anabilim, Arap Dili ve Belagatı Bilim Dalı’nda 711723023 nu- maralı Şükrü DİNÇER’in hazırladığı “Klasik Arap Mizahında Çirkinlik ve Fiziksel Kusurlar” konulu Doktora tezi ile ilgili savunma sınavı, .../.../… günü ……… - ………..saatleri arasında yapılmış, sorulan sorulara alınan cevaplar sonunda adayın tezinin …………………………..….. (başarılı/başarısız) olduğuna ……………………………… (oybirliği/oy çokluğu) ile karar verilmiştir. Üye Tez Danışmanı ve Sınav Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Şener ŞAHİN Bursa Uludağ Üniversitesi Üye Prof. Dr. Hüseyin GÜNDAY Bursa Uludağ Üniversitesi Üye Prof. Dr. Ramazan DEMİR Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Üye Dr. Öğr. Üyesi Ali İhsan AKÇAY Bursa Uludağ Üniversitesi Üye Dr. Öğr. Üyesi Emin UZ Afyon Kocatepe Üniversitesi Tarih: 09.06.2023 bil0 Yeni Damga iii SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS/DOKTORA İNTİHAL YAZILIM RAPORU BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI BAŞKANLIĞI’NA Tarih: 10/05/2023 Tez Başlığı: Klasik Arap Mizahında Çirkinlik ve Fiziksel Kusurlar Yukarıda başlığı gösterilen tez çalışmamın a) Kapak sayfası, b) Giriş, c) Ana bölümler ve d) Sonuç kısımlarından oluşan toplam 152 sayfalık kısmına ilişkin, 10.05.2023 tarihinde şahsım tarafından “Turnitin” adlı intihal tespit programından aşağıda belir- tilen filtrelemeler uygulanarak alınmış olan özgünlük raporuna göre, tezimin benzer- lik oranı % 6‘dır. Uygulanan filtrelemeler: 1- Kaynakça hariç 2- Alıntılar dâhil 3- 5 kelimeden daha az örtüşme içeren metin kısımları hariç Bursa Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tez Çalışması Özgünlük Raporu Alınması ve Kullanılması Uygulama Esasları’nı inceledim ve bu Uygulama Esasları’nda belirtilen azami benzerlik oranlarına göre tez çalışmamın herhangi bir intihal içer- mediğini; aksinin tespit edileceği muhtemel durumda doğabilecek her türlü hukuki sorumluluğu kabul ettiğimi ve yukarıda vermiş olduğum bilgilerin doğru olduğunu beyan ederim. Gereğini saygılarımla arz ederim. Adı Soyadı : Şükrü DİNÇER Öğrenci No : 711723023 Anabilim Dalı : Temel İslam Bilimleri Programı : Arap Dili ve Belagatı Statüsü : Doktora Danışman: Prof. Dr. Şener ŞAHİN bil0 Yeni Damga iv YEMİN METNİ bil0 Yeni Damga bil0 Yeni Damga bil0 Yeni Damga bil0 Yeni Damga bil0 Yeni Damga bil0 Yeni Damga bil0 Yeni Damga v ÖZET Yazar Adı ve Soyadı : Şükrü DİNÇER Üniversite : Bursa Uludağ Üniversitesi Enstitü : Sosyal Bilimler Enstitüsü Anabilim Dalı : Temel İslam Bilimleri Bilim Dalı : Arap Dili ve Belagatı Tezin Niteliği : Doktora Mezuniyet Tarihi : … /…./ Tez Danışmanı : Prof. Dr. Şener ŞAHİN KLASİK ARAP MİZAHINDA ÇİRKİNLİK VE FİZİKSEL KUSURLAR Tüm dünya edebiyatında mizahın en primitif örnekleri yüz hatlarına ilişkin “çirkinlik olgusu” ve ondan bağımsız diğer birtakım fiziksel kusurlar etrafında şekillenmiştir. Kla- sik Arap edebiyatının zengin anekdot derlemeleri tarandığında, yüz çirkinliği başta ol- mak üzere her nevi çirkinlik ve fiziksel kusurlara dair muazzam sayıda bir rivayet mal- zemesi varlığıyla dikkat çekmekte olup bilimsel ve edebi açıdan detaylı bir incelemeyi hak etmektedir. Orta çağ Müslüman toplumunun çeşitli sosyal tabakalarına mensup her türden çirkin karaktere ya da bir veya birkaç fiziksel kusuru bulunan mizahi figürlerin tahliline yer veren çalışmamız, ilgili dönemin dinî pratikleri, kültürel kodları, gündelik yaşam biçimleri, hassasiyetleri, tabuları, hâkim siyasi atmosfer ve mizahı algılama bi- çimleri gibi çok çeşitli konular için önemli ipuçları barındırmaktadır. Anahtar Kelimeler: Klasik Arap edebiyatı, mizah, çirkinlik, fiziksel kusurlar, anekdot, nükte. vi ABSTRACT Name and Surname : Şükrü DİNÇER University : Bursa Uludag University Institution : Social Science Institution Field : Basic İslamic Sciences Branch : Arabic Language and Rhetoric Degree Awarded : PhD Degree Date : …. / …. / 2023 Supervisor : Prof. Dr. Şener ŞAHİN UGLINESS AND PHYSICAL DEFECTS IN CLASSICAL ARABIC HUMOR The most primitive examples of humor in the world's literature revolve around the "phenomenon of ugliness" related to facial features and a number of other independent physical defects. A survey of the rich anecdotal collections of classical Arabic literature reveals an enormous amount of narrative material on all kinds of ugliness and physical defects, especially facial ugliness, which deserves a detailed scientific and literary analysis. Our study, which includes the analysis of all kinds of ugly characters belon- ging to various social strata of medieval Muslim society or humorous figures with one or more physical defects, contains important clues to a wide range of issues such as reli- gious practices, cultural codes, daily lifestyles, sensitivities, taboos, the dominant politi- cal atmosphere and the perception of humor. Keywords: Classical Arabic literature, humor, ugliness, physical defects, anecdote, wit. vii ÖNSÖZ Klasik Arap edebiyatında özel bir yere konumlanan mizah branşı zengin, renkli ve gayet sofistike anlatı örnekleri ile Müslüman Arap milletinin edebi ve kültürel mirasına ciddi katkı sunmuş bir disiplindir. Klasik mizahın çok sayıdaki teması ve özgün karakteri, bir taraftan telif geleneğinin teşekkül etmeye başladığı ilk dönemlerden itibaren kaleme alınan müstakil mizah derlemelerinin muhtevasını oluştururken, diğer taraftan her nevi edebiyat çalışmasında kendisine yer edinmeyi başarmış, canlılığını hiçbir zaman yitirmemiştir. Kadim dönemin hoşgörüsünden olsa gerek, klasik edebiyatta her ton ve çeşitlilikte edebi mizahi üretimin gerçekleştiğine tanık olunur. Söz gelimi Kur’an’la nükte yapmaya geniş bir müsamaha gösterildiğinden bu alana dair zengin bir mizahi literatür oluşmuş, diğer taraftan “mücûn” adı verilen görece adap dışı anlatıların hemen her rengine yine bu edebiyat çerçevesinde üretilen malzemede tesadüf edilmektedir. Tema ve karakter çeşitliliği bakımından olağanüstü bir renkliliğin göze çarptığı bu edebi ve kültürel miras içerisinde özellikle birbiriyle bağlantılı iki tema, üzerinde genişçe durmayı hak etmektedir: Yüz çirkinliği ve fiziksel kusurlar. Zira hicri III. yüzyılın ilk yarısına tarihlenen Câhiz’in el-Bursân ve’l-‘urcân adlı telifi başta olmak üzere birkaç eser fiziksel kusurların bazı alt temalarına dair müstakil eserler şeklinde telif olunurken, pek çok meşhur klasik de hem doğrudan çirkinliğe hem de genel olarak fiziksel kusurlara dair aktarılan mizah malzemesine bünyesinde yer vermiştir. İşte “Klasik Arap Mizahında Çirkinlik ve Fiziksel Kusurlar” adlı bu tez çalışmasında, çirkinliğe ve fiziksel kusurlara dair kadim devirlerde kayda geçmiş anekdotlar taranıp derlenmiş ve bu rivayetlerin sunmuş olduğu projeksiyonla dönemin din, ahlak, kültür, folklor ve siyaset anlayışına dair bazı değerlendirmelere yer verilmiştir. Bu bağlamda tezimiz bir Giriş, üç ana Bölüm ve de Sonuç şeklinde planlanmıştır. Giriş’te araştırmanın metodik yapısı, araştırmanın taşıdığı önem ve varmak istediği he- defler ortaya konmaya çalışılmıştır. Ardından takip edilen yöntem, keza araştırmanın kapsam ve sınırları üzerinde durulmuştur. Yine bu kısımda, araştırmada ağırlıklı olarak istifade ettiğimiz klasik kaynakların öz tanıtımı yapılmıştır. Üç alt başlıkta incelediğimiz bu kısımda ilk olarak fiziksel kusurları ele alan müstakil eserler hakkında özet bilgi viii verilmiştir. Ardından ilgili anlatıları belirli başlıklar altında toplayan eserler, son olarak da bu gibi temalara muhtevasında dağınık şekilde de olsa yer veren diğer eserler tanıtılmıştır. Tezimizin ana gövdesini oluşturan üç bölümden birincisinde yüz hatlarına türlü şekillerde yansıyan “yüz çirkinliği” olgusu çeşitli boyutlarıyla ele alınmıştır. Bu bölümde klasik Arap edebiyatı kaynaklarında yüz çirkinliğine dair kayda geçen mizahi ya da mizahi olmayan anekdotların çevirisine ve ilgili rivayetlerden hareketle bazı değerlendirmelere yer verilmiştir. Çalışmamızın II. Bölüm’ünde baş bölgesinde yer alan göz, kulak, burun, diş vb. organ- lardaki eksiklik ya da kusurlara ilişkin klasik anekdotların çeviri ve analizleri yapılmıştır. Üçüncü ve son Bölümde ise ilk iki bölüm dışında kalan diğer fiziksel kusurlara ilişkin anekdotik merviyyat tespit edilmiş, bu malzemenin klasiklerde yer alan seçkin örnekleri çevirileriyle birlikte tahlile tabi tutulmuştur. Sonuç kısmında ise çalışmamızda ulaştığımız bazı bulgulara ve değerlendirmelere yer verilmiştir. Bu vesileyle yüksek lisans ve doktora eğitimim süresince kendisiyle çalışmaktan mutluluk, öğrencisi olmaktan ise onur duyduğum, tezin her aşamasında sınırsız desteklerini gördüğüm, kıymetli üstadım Prof. Dr. Şener ŞAHİN’e sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Yine zaman zaman değerli görüş ve yönlendirmelerinden hissedar olduğum Prof. Dr. Hüseyin GÜNDAY, Dr. Öğr. Üyesi Ali İhsan AKÇAY’a ve tezin son okumasını yapan değerli dostlarım Dr. Öğr. Gör. Faruk ÇAKIR ve Arş. Gör. Mensure SÖNMEZ’e şükranlarımı sunarım. Son olarak da tahsilim boyunca desteklerini esirgemeyen geniş aileme, kıymetli eşim Betül DİNÇER’e ve kuzularıma teşekkür ederim. ix İÇİNDEKİLER TEZ ONAY SAYFASI .................................................................................................... ii YÜKSEK LİSANS/DOKTORA İNTİHAL YAZILIM RAPORU ............................ iii YEMİN METNİ ............................................................................................................. iv ÖZET ................................................................................................................................ v ABSTRACT .................................................................................................................... vi ÖNSÖZ ........................................................................................................................... vii İÇİNDEKİLER .............................................................................................................. ix KISALTMALAR .......................................................................................................... xii GİRİŞ ............................................................................................................................... 1 A. ARAŞTIRMANIN METODİK YAPISI .................................................................. 1 1. Araştırmanın Amacı ................................................................................................................. 1 2. Araştırmanın Önemi ................................................................................................................. 1 3. Araştırmanın Yöntemi, Kapsamı ve Sınırları ................................................................... 2 B. ARAŞTIRMANIN KAYNAKLARI ........................................................................ 3 1. Fiziksel Kusurlara Dair Tema ve Tipolojileri Konu Alan Müstakil Eserler ........... 4 a) el-Bursân ve’l-‘urcân ve’l-‘umyân ve’l-hûlân .................................................................... 4 b) Nektü’l-himyân fî nüketi’l-‘umyân .......................................................................................... 5 c) eş-Şu‘ûr bi’l-‘ûr .................................................................................................................................. 5 2. Fiziksel Kusurlara İlişkin Tema ve Tipolojilere Muhtevasında Özel Başlıklar Açan Eserler ............................................................................................................................... 6 a) el-Ma‘ârif .............................................................................................................................................. 6 b) el-Muhabber ........................................................................................................................................ 6 c) Nihâyetü’l-ereb fî fünûnü’l-edeb ............................................................................................... 7 d) et-Tezkiretü’l-Hamdûniyye .......................................................................................................... 7 e) Muhâdarâtü’l-üdebâ ......................................................................................................................... 7 3. Fiziksel Kusur ve Çirkinliğe Dair Mizahi Tema ve Tipolojilere Muhtevasında Bir Şekilde Yer Veren Klasik Çalışmalar ................................................................................. 7 a) ‘Uyûnü’l-ahbâr ................................................................................................................................... 8 b) el-Ecvibetü’l-müskite ...................................................................................................................... 9 c) el-‘İkdü’l-ferîd .................................................................................................................................... 9 d) el-Besâir ve’z-zehâir ...................................................................................................................... 10 e) Cem‘u’l-cevâhir fi’l-mülah ve’n-nevâdir ............................................................................ 10 f) el-Egânî ................................................................................................................................................. 10 g) Nesrü’d-dür fi’l-muhâdarât ........................................................................................................ 11 h) Rebî‘u’l-ebrâr ve nusûsü’l-ahbâr ............................................................................................. 11 x ı) Hadâiku’l-ezâhir fî müstahseni’l-ecvibe ve’l-mudhikât ve’l-hikem ve’l-emsâl ve’l-hikâyât ve’n-nevâdir ............................................................................................................. 12 i) el-Müstetraf fî külli fennin müstezraf .................................................................................... 12 BİRİNCİ BÖLÜM YÜZ ÇİRKİNLİĞİ A. ETKİLİ BİR TAŞLAMA ENSTRÜMANI OLARAK “ÇİRKİNLİK” ................ 17 1. Çirkin Tabiatlı Kişilere Hakaret Üslupları ...................................................................... 18 2. Çirkin Eleştirisinde “Kutsal” Referansların Kullanımı ................................................ 20 3. Hiciv Ustası Bedevinin Eleştiri Oklarıyla Yüzleşen Çirkinler .................................. 21 4. Çirkinin Kendini Eleştirisi ................................................................................................... 23 B. ÇİRKİNLİĞİN KALITSALLIĞI ........................................................................... 24 C. “ÇİRKİNE NAZAR BİR TÜR CEZADIR” İLKESİ ............................................. 25 D. ÇİRKİNLİĞİ TELAFİ EDEN UNSURLAR ......................................................... 26 E. EVLİLİK HAYATINDA EŞLERİN ÇİRKİNLİĞİ ................................................ 28 1. Eş Seçimine Etki Eden Çirkinlik ........................................................................................ 30 2. Çirkin Eşe Sabrı Rasyonelleştirme .................................................................................... 32 2. Boşanma .................................................................................................................................... 33 F. ÇİRKİNLİĞİ PERDELEYEN UNSURLAR .......................................................... 34 G. ÇİRKİNLİĞİ KENDİSİNE YAKIŞTIRAMAYANLAR ...................................... 35 H. ÇİRKİN AYNA İLİŞKİSİ ...................................................................................... 36 I. ZAHİR VE BÂTIN GÜZELLİĞİ YA DA ÇİRKİNLİĞİ ....................................... 38 İ. ÇİRKİNLİK SEMBOLLERİ: ŞEYTAN, CİN, DECCAL, GÛL ............................ 41 J. ÇİRKİNLERİN BAZI HAYVANLARA TEŞBİHİ ................................................ 42 K. ÇİRKİNLİK VE MÜCÛN ..................................................................................... 44 L. ÇİRKİNLE KARŞILAŞMANIN UĞURSUZLUK SAYILMASI ......................... 45 M. DEVLET ERKÂNININ HUZURUNDA ÇİRKİNLER ........................................ 46 N. ÇİRKİNLİKLE İLGİLİ MESELLER VE VECİZ SÖZLER ................................. 50 O. ÇİRKİN KADINLAR ............................................................................................ 53 Ö. YAŞLILIĞA BAĞLI ÇİRKİNLİK ........................................................................ 56 1. Kocakarılar ................................................................................................................................ 56 2. Çirkin İhtiyar Erkekler .......................................................................................................... 58 P. BAZI MEŞHUR ÇİRKİNLER ............................................................................... 60 1. Ahnef b. Kays .......................................................................................................................... 62 2. İyâs b. Muâviye ....................................................................................................................... 63 3. Beşşâr b. Bürd .......................................................................................................................... 65 4. Câhiz ........................................................................................................................................... 65 5. el-Harîrî ...................................................................................................................................... 67 İKİNCİ BÖLÜM BAŞ ORGANINDAKİ KUSURLARA İLİŞKİN ÇİRKİNLİK A. GÖZ KUSURLARI ................................................................................................ 69 xi 1. Körlük......................................................................................................................................... 69 2. Tek Gözlülük ............................................................................................................................ 78 3. Şaşılık Gözü Küçüklük .......................................................................................................... 83 4. Göz Sulanması, Konjonktivit -Göz İltihabı- Pörtleklik, .............................................. 86 B. BURUNDAKİ KUSURLAR .................................................................................. 89 1. Burunda Aşırı Büyüklük ....................................................................................................... 90 2. Çarpık Burunluluk .................................................................................................................. 91 3. Basık Burunluluk .................................................................................................................... 93 C. TÜYLERE İLİŞKİN KUSURLAR ........................................................................ 94 1. Saç ............................................................................................................................................... 94 2. Sakal ........................................................................................................................................... 96 3. Kellik .......................................................................................................................................... 98 4. Ağarmış Saç-Sakal ............................................................................................................... 103 5. Köselik ..................................................................................................................................... 106 D. AĞIZ KUSURLARI ................................................................................................................ 110 1. Nefes Kokması....................................................................................................................... 110 2. Diş Bozuklukları ................................................................................................................... 115 E. DİL KUSURLARI ................................................................................................ 116 1. Dilsizlik .................................................................................................................................... 117 2. Pelteklik ve Kekemelik ....................................................................................................... 118 F. SAĞIRLIK ............................................................................................................ 120 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM DİĞER FİZİKSEL KUSURLARA BAĞLI ÇİRKİNLİK A. KAMBURLUK .................................................................................................... 123 B. TOPALLIK ........................................................................................................... 127 C. ŞİŞMANLIK ......................................................................................................... 132 D. SISKALIK ............................................................................................................ 135 E. AŞIRI UZUNLUK ................................................................................................ 137 F. AŞIRI KISALIK ................................................................................................... 139 G. İRİ KALÇALILIK - UFAK KALÇALILIK ........................................................ 143 H. HADIMLIK .......................................................................................................... 146 I. TEN RENGİNE DAİR KUSURLAR .................................................................... 149 1. Siyahilik ................................................................................................................................... 149 2. Alaca Hastalığı ....................................................................................................................... 151 İ. EL, KOL, AYAK VE BACAK UZUVLARININ EKSİKLİĞİ ............................ 153 J. KÖTÜRÜMLÜK/FELÇ ........................................................................................ 156 K. BİRDEN ÇOK FİZİKSEL KUSURU OLAN BAZI MEŞHURLAR .................. 158 SONUÇ ......................................................................................................................... 162 KAYNAKÇA ............................................................................................................... 164 EKLER ......................................................................................................................... 173 ÖZGEÇMİŞ ................................................................................................................. 176 xii KISALTMALAR B.y. Basım yeri yok Bkz. Bakınız Çev. Çeviren Çoğ. Çoğulu H. Hicri Hz. Hazreti M. Miladi M.Ö. Milattan önce Nşr. Neşreden Öl. Ölümü S. Sayfa TDV Türkiye Diyanet Vakfı Thk. Tahkik eden Ts. Tarihsiz Vd. Ve diğerleri Vb. Ve benzeri Y.y. Yayıncı yok 1 GİRİŞ A. ARAŞTIRMANIN METODİK YAPISI 1. Araştırmanın Amacı Mizahın en ibtidai formlarının başında gelen çirkin eleştirisi veya çeşitli fiziksel kusur- lara dair hiciv örnekleri Arapların kültür mirası içerisinde önemli bir yere sahiptir. İlk yazılı örnekleri Cahiliye dönemine kadar uzanan bu klasik mizah yapma biçimi Arap edebiyatında hem nitelik hem de nicelik bakımından dikkat çekmektedir. Dolayısıyla araştırmamızın öncelikli hedefi, bu tematik bağlamda üretilen zengin malzemeyi mizah ve folklor bağlamında değerlendirerek Türk akademi çevrelerine tanıtmaktır. Çalışmamızın amaçlarından önemli bir tanesi ise klasik çağda hemen her sosyal tabaka- dan insanın muazzam bir kadro oluşturacak şekilde -ya kahraman ya da kurban olarak- bu malzemenin üretimine sunduğu katkıya dikkat çekmektir. Daha önce akademik çevrelerde saptadığımız başlık ve içerikte herhangi bir çalışmaya konu olmayan tez çalışmamızla, çirkinlik ve fiziksel kusurlara dair seçkin şiir, hikâye, hikemî söz, mesel vb. türde anekdotik rivayet Türkçe’mize kazandırılmaktadır. Bu du- rum ise edebiyatımızın nükte müktesebatına ciddi bir katkı sağlamakta, ayrıca Türk mi- zahının Arap mizahıyla etkileşimine dair yapılacak mukayeseli çalışmalara bir ön hazır- lık anlamı taşımaktadır. Hazırlık aşamasında geniş bir literatür çalışması yaptığımız tezimizin tali amaçlarından biri ise çirkinlik ve fiziksel kusurlara dair hem müstakil mizah derlemeleri hem de ha- cimli kültür ansiklopedileri şeklinde kaleme alınmış bazı Arap klasiklerinin konu çerçe- vesinde tanıtımını yapmak; keza bu paralelde yürütülecek yeni araştırma ve çalışmalara da ışık tutmaktır. 2. Araştırmanın Önemi Hem ahbâr ravileri ve terâcim müelliflerinin hem de mizah derleyicilerinin ilk dönem- 2 lerden itibaren ilgi duyduğu çirkinlik olgusu, hakkında çok fazla rivayet bulunması; fiziksel kusurlar ise Müslüman telif geleneğinin teşekkülüne paralel biçimde en başın- dan itibaren üzerinde çokça kalem oynatılan, müstakil eserlerin oluşturulduğu cazip bir mizah teması olması açısından önem arz etmektedir. Güldürü amaçlı anlatıların yanı sıra tarih, kültür, folklor vb. alanlarda da otantik rivayet- lere ve buna ilişkin değerlendirmelere yer veren çalışmamız, İslam tarihinin ilk yılların- dan başlamak üzere Abbasi döneminin sonlarına kadarki süreçte Müslümanların sosyo- ekonomik yaşamlarına, geleneklerine, hassasiyetlerine dair de önemli birtakım bilgiler sunmakta, bu arada klasik çağın mizah anlayışı hususunda da kayda değer ipuçları ver- mektedir. Şu ana kadar, çirkinlik ve fiziksel kusurları mizahi bağlamda ele alan Arapça ya da Türkçe modern bir çalışma bulunmamaktadır. Bu bakımdan tezimiz, sahasında derli toplu ve kapsamlı yapılmış ilk çalışma özelliği taşımaktadır. Hz. Peygamber döneminden başlamak üzere çirkinliğiyle temayüz etmiş ya da fiziksel kusurlara sahip bazı tarihsel kişiliklere dair de önemli bilgiler aktaran tezimiz, ayrıca başta Hz. Muhammed olmak üzere sahabe ve tâbiîn döneminde yaşamış bazı siyasi, tarihi, edebi ve ilmi şahsiyetlerin mizah anlayışları hakkında da önemli ipuçları sunmak- tadır. Çalışma özellikle eski çağlarda çirkin ya da kör, kambur, topal, alaca hastası vb. fiziksel kusurları olan kimselere Müslüman toplumlarda ne tür taşlamacı ya da mizahi yaklaşım- lar sergilendiğinin tespiti noktasında önemli ayrıntılar sunmaktadır. 3. Araştırmanın Yöntemi, Kapsamı ve Sınırları Çalışmamızda klasik Arap edebiyatında hicri III-XV. asırlar arasında telif olunan eserler kaynak olarak alınmış, öncelikle bu döneme ait her nevi edebiyat eseri titiz bir şekilde taranarak çirkinliğe ve fiziksel kusurlara ilişkin kayda geçen materyal tespit edilmiştir. Sayı bakımından büyük bir yekûn oluşturan bu materyal içerisinden çalışmamızın hede- fine hizmet edecek gerek nesir gerekse şiir parçalarından oluşan mizahi ya da mizahi unsurlar barındırmayan hikâye, anekdot, nükte, hikemî söz vb. kaydedilmiştir. Çalış- mamızın kapsamına giren temalara dair varit olan Kur’an ayetlerinden ve hadislerden de 3 yer yer istifade edilmiştir. Rivayetlerin seçiminde modern döneme ait eserlerin göz ardı edildiği araştırmamızın üst ve alt başlıkları oluşturulurken ilgili temalara dair aktarılan her türden rivayeti derledi- ğimiz materyal içerisinden bir seçki yapılarak, edebi-mizahi vurgusu yüksek ya da tarih- sel yönü ağır basan, önemli bilgiler ihtiva eden anekdot örnekleri tercih edilmiştir. Ana başlıkların ve alt başlıkların sıralanmasında temalar arasındaki kompozisyondan müm- kün mertebe uzaklaşılmamaya özen gösterilmiştir. Çalışmamızın ana bölümlerinden “Yüz Çirkinliği” üst başlığı altında, edebi-mizahi ma- teryal içerisinde sadece insan çehresindeki çirkinliğe dair anekdotik materyalin çeviri ve tahliline yer verilmiştir. Yanı sıra baş bölgesinde yer alan uzuvlardaki kusurlara ilişkin materyal “Baş Organındaki Kusurlara Bağlı Çirkinlik” başlığı altında incelenmiştir. Bu iki çirkinlik türü dışında değerlendirebileceğimiz fiziksel anomaliler kapsamına giren edebi-mizahi malzeme ise “Diğer Fiziksel Kusurlara Bağlı Çirkinlik” ana başlığı altında analiz edilmiştir. Tezde kaydedilen şiir, hikâye, mesel, hikemî söz vb. anekdotik materyalin çevirisinde içeriği daha anlaşılır ve estetik bir dille aktarabilme kaygısıyla büyük ölçüde serbest çeviri tercih edilmiştir. Çalışmamızda genel olarak anekdotik materyalin Arapça metinlerine yer verilmeyip, ibarenin üslup ve dil bakımından kritik değere sahip olduğu, estetik açıdan paylaşılma- sının daha uygun olacağı kanaatinin ağır bastığı durumlarda, çeviriyle birlikte Arapça orijinal metinler de dercedilmiştir. B. ARAŞTIRMANIN KAYNAKLARI Tespitlerimize göre klasik Arap edebiyatı kaynaklarında çirkinlik temasını, çirkin tipo- lojisini ele alan müstakil çalışmalar ve de bu eserlerin muhtevasında ilgili tema ve tipo- lojiye dair müstakil başlıklara yer veren telifler (‘Uyûnü’l-ahbâr dışında) bulunmamak- tadır. Diğer taraftan ansiklopedik türde kaleme alınmış telifler, tabakat ve terâcim kitap- ları, divanlar, mizaha dair yazılmış eserler vb. muhtelif alanlarda kaleme alınmış pek çok eserde çirkin karakteri ve çirkinlik temasına ilişkin çok sayıda anekdotik rivayete tesadüf edilmektedir. 4 Bununla birlikte klasik dönemde telif edilmiş eserlerden hareketle çirkin-çirkinlik, fi- ziksel kusurlar, fiziksel kusurlu karakterler ve bunlarla bağlantılı temalara ilişkin telifatı üç ana başlık altında incelemek mümkündür. 1. Fiziksel kusurlara dair tema ve tipolojileri konu alan müstakil eserler. 2. Fiziksel kusurlara ilişkin tema ve tipolojilere muhtevasında özel başlıklar açan eser- ler. 3. Fiziksel kusur ve çirkinliğe dair mizahi tema ve tipolojilere muhtevasında bir şekilde yer veren eserler. Bu başlıklar altında ele alacağımız eserler tanıtılırken, ilgili eserlerin daha ziyade çalış- mamızı ilgilendiren yönüne vurguda bulunulacaktır. 1. Fiziksel Kusurlara Dair Tema ve Tipolojileri Konu Alan Müstakil Eserler a) el-Bursân ve’l-‘urcân ve’l-‘umyân ve’l-hûlân ‘Amr b. Bahr el-Câhiz’in kaleme aldığı eser fiziksel anomalilere dair yazılan en eski ta- rihli eserlerden olmakla birlikte bu alanda telif edilmiş en kapsamlı müstakil eserlerin başında gelir. Câhiz’in bu eserini iki ana başlık altında ele aldığını görürüz. Öncelikle [ ِالبرُْصَْان -adını verdiği ilk bölümde Arap milletinin alaca hastalığıyla övünme gele [كتِاَبُ neğinden bahseder. Sonrasında dönemine kadar yaşamış halife, kral, emir, kadı, fakih, hatip, süvari vb. devlet ricali veya toplum içinde icra ettiği meslekler ya da bir takım me- ziyetleriyle öne çıkmış meşhurlar içerisinde hem erkek hem de kadın alaca hastası şahsi- yetlere yer vermiş, bir kısmına dair anekdotları da kaydetmiştir. -olarak adlandırdığı İkinci Bölümde ise Câhiz’in topallık ve topal tipoloji [كتِاَبُ العُْرجَْانِ ] sine dair bilgiler vererek yine çok sayıda meşhur topal şahsiyetin ismini zikrettiğini, onla- ra dair hikâyeler rivayet ettiğini görürüz. Bu bölüm içerisinde yer alan bap başlıkları al- tında ayrıca kambur, güvercin göğüs, kel, felçli, nefesi kokanlar gibi başka çeşitli fiziksel kusuru olan isimlere dair de birtakım tarihsel anlatılara yer vermiştir. Eserinin son kıs- mında ise müellifin yine ayrı başlıklar altında hem körlerin ileri gelenlerine hem de tek 5 gözü kör meşhur tarihsel şahsiyetlere ilişkin rivayetlere yer verdiği görülmektedir. b) Nektü’l-himyân fî nüketi’l-‘umyân Ebü’s-Safâ Salâhuddîn Halîl es-Safedî’nin (öl.764/1363) tabakat türünde kaleme aldığı, muhtevasında Müslüman âmâların biyografilerine yer verdiği Nektü’l-himyân fî nüketi’l- ‘umyân adlı eseri bir fiziksel anomali olarak körlüğe ve kör karakterine dair bilinen en eski ve en meşhur çalışmadır. Safedî’nin bu eserini değerli kılan özelliklerin başında ciddi sayıda Müslüman âmânın biyografisine yer vermesi, keza [ ِنوََادِرُ العُْمْياَن] bap başlığı altın- da körlere dair ilgi çekici mizahi rivayetleri topluca aktarması gelmektedir. Eserin girişini Mukaddime olarak adlandırdığı 10 bölüme ayıran Safedî burada [ أعَْمَى] kelimesinin eti- molojik açıdan değerlendirmesini yapmış, lügavi bazı kullanımlara ve kör (ya da körlük) anlamına gelen Arapça kelimelerin açıklamalarına yer vermiştir. Yine eserinin bu bölü- münde Safedî, körlerle gözü gören kimselerin birbirlerine olan üstün yönleri, körlerin fıkhî açıdan bir takım yükümlülüklerden muaf tutulmaları, namazda imamete geçip ge- çemeyecekleri, hac yapmakla yükümlü olup olmayacakları, körleri diğerlerinden ayıran kimi vasıflar gibi pek çok meseleye dair değerlendirmeye yer vermiştir. Bahsi geçen 10 Mukaddime’den sonra “Mukaddimelerin Hâtimesi” şeklinde bir başlık açan Safedî, kendi dönemine kadar yaşamış halife, sultan, nedim, edip, âlim vb. çok sayıda devlet adamı ve ilim erbabı şahsiyetin biyografilerine yer vererek ilgili şahıslara dair anekdotik rivayetleri aktarmıştır. Eser, göz kusurlarından âmâlığı derinlemesine inceleyen ve ilgili hikâyeleri bolca aktaran kaynakların başında gelmektedir. c) eş-Şu‘ûr bi’l-‘ûr Belki de tarihte yaşamış tek gözlü mühim şahsiyetlere tahsis edilen yegâne müstakil bi- yografi çalışması Safedî’nin (öl. 764/1363) eş-Şu‘ûr bi’l-‘ûr’udur. Farklı sosyal kesimler- den tek gözünü kaybetmiş kimi şahsiyetlerin biyografilerinin alfabetik düzende tanıtıldığı eser, tek gözü görmeyen kimselere ilişkin şiir, nükte, şaka ve mizah materyali için birincil kaynak konumundadır. Eserini altı Mukaddime ve bir Hâtime’den terkip eden Safedî, her bir Mukaddime’de tek gözlülüğün farklı bir yönüne değinip bunlara dair rivayetleri ak- tarmıştır. Söz gelimi kitabının 5. Mukaddime’sini “Tek gözlülere dair rivayet olunan ata- 6 sözleri ve fıkralar hakkında” şeklinde adlandırırken 6. Mukaddime’sini “Tek gözlülere dair şiirlerde aktarılanlar hakkında” olarak isimlendirmiştir. Safedî “Netice” ismini taşıyan ve kitabının temelini oluşturan son bölümde ise alfabetik sıraya göre tanıttığı şahsiyetlerle ilgili epeyce bir anekdotik rivayet aktarır. Ancak bu ak- tarımların büyük bir bölümü manzum ve lirik mahiyette olup çok azı nesir türündendir. Ayrıca belirtmek gerekir ki eserde tek gözlülere ilişkin mizahi rivayetlerin ana teması zorunlu olarak “tek gözlülük” anomalisi değildir. Yanı sıra bu rivayetler tek gözlü meşhur şahsiyetlerin muhtelif konulara dair sergilendiği nüktelerdir. 2. Fiziksel Kusurlara İlişkin Tema ve Tipolojilere Muhtevasında Özel Başlıklar Açan Eserler a) el-Ma‘ârif İbn Kuteybe ed-Dîneverî’nin (öl.276/889) kaleme aldığı el-Ma‘ârif’i daha ziyade tarih ve ensâb ağırlıklı bilgileri muhtevi ansiklopedik bir çalışmadır. 20 Bölüm halinde incelenebi- lecek eserde sırayla peygamberler tarihi, Peygamberimizin ve ashaptan meşhur kimselerin hayatı, halifeler tarihi, bazı fakihlerin hayatı vb. konular aktarılmaktadır. İbn Kuteybe eserinde [ ُالمَْكَافِيف] “Körler” başlığıyla müstakil bir bap açmış ve meşhur âmâ şahsiyetlere dair bibliyografik ve anekdotik malumatı buraya kaydetmiştir. Eserin çalışmamız bakımından önemi, kör tipolojisine dair anekdotik malzemeyi müstakil bir başlıkla derlemiş olmasından ileri gelir. b) el-Muhabber Körlere ilişkin müstakil bir bölümün yer aldığı önemli bir diğer kaynaksa ensâb âlimi, râvi ve edip Ebû Ca‘fer Muhammed b. Habîb b. Ümeyye b. ‘Amr el-Hâşimî (öl. 245/860) tarafından kaleme alınan el-Muhabber adlı teliftir. Bir nevi peygamberler ve halifeler tarihi olan eserde [ ِأشرََْافُ العُْمْيَان] “Önemli Kör Şahsiyetler” bap başlığı altında İslam tarihinde önemli roller icra etmiş âmâ şahsiyetlerin isimleri fazla ayrıntı verilme- den kaydedilmiştir. 7 c) et-Tezkiretü’l-Hamdûniyye Abbasi devrinin ünlü edip, şair ve tarihçilerinden İbn Hamdûn el-Bağdâdî’ye (öl.562/1167) ait 10 ciltlik bu hacimli eser; filoloji, ahbâr ve tarihi verileri içeren kap- samlı bir antoloji çalışması niteliğinde olup, müellif bu eserinde herhangi bir konu ya da temaya dair verdiği giriş mahiyetindeki bilgilerin ardından bölüm sonunda ilgili mizahi materyali [ هٰذَا البَْابِ نوََادِرُ ] ya da [ ِنوََادِرُ مِنْ هٰذَا البْاَب] “Bu Bap’a Dair Anekdotlar” baş- lıkları altında sunmuştur. Tezkire’nin özellikle mizahi anekdotlar bakımından hazine sayılabilecek IX. cildinin [ ِفي Hikâye ve Fıkralar Hakkında” başlığını taşıyan 48. Bâbında konu ve fasıllar“ [المُْلحَِ وَالنَّوَادِرِ oldukça detaylıdır. Müellif bu bap başlığı altında [ ِوَالأْدَْوَاء العَْاهَاتِ ذَوِي Fiziksel“ [نوََادِرُ Kusurlara, Sakatlıklara Dair” şeklinde bir alt başlık verir ki orada neredeyse her türden fiziksel kusura dair anekdotik malzemeyi serdeder. Mizah tarihi açısından başucu kitap- ları arasında sayılabilecek eserin neredeyse her cildinde çirkinlik olgusu ve çirkin karak- terine ilişkin anekdotik fragmanlara tesadüf etmek mümkündür. d) Nihâyetü’l-ereb fî fünûni’l-edeb Âmâlara ilişkin anlatılara müstakil başlık altında yer veren bir diğer eser de Memlükler döneminin önde gelen ilim adamlarından edip ve tarihçi Ahmed b. Abdülvehhâb en- Nüveyrî’nin (öl.733/1333) Nihâyetü’l-ereb fî fünûni’l-edeb’idir. Nüveyrî 31 ciltten olu- şan bu hacimli ansiklopedik telifinde [ ِالعُْمْيَان نوََادِرِ مِنْ ءٍ Körlere Dair Komik“ [ذِكْرُ شيَْ Hikâyeler” başlığı altında âmâları konu alan edebi ve tarihi materyali kaydetmiştir. Ke- za Nüveyrî [ ُعَنْه اللّٰهُ عَفَا العَْينَْاءِ أبَِي نوََادِرِ مِنْ ءٍ شيَْ Ebü’l-‘Aynâ Hakkında Komik“ [ذِكْرُ Hikâyeler -Allah onu affetsin-” şeklinde bir başlık açarak âmâ şair, nedim ve nüktedan Ebü’l-‘Aynâ’ya (öl. 283/896) dair rivayet olunan nükteleri de bu bölümde derlemiştir. e) Muhâdarâtü’l-üdebâ Çok yönlü ve üretken ilim adamı Râgıb el-İsfahânî (öl. 934/1008) tarafından kaleme 8 alınan eserin tam adı Muhâdarâtü’l-üdebâ ve muhâverâtü’ş-şuarâ ve’l-büleğâ’dır. Her biri [ ٌّحَد] “Had” adını taşıyan 25 bölümden oluşan eser, geniş bir edebiyat ansiklopedisi mahiyetinde olup muhtevasında İslam tarihinin her döneminden şiir, kıssa, lügat ve filo- lojik malzemeye rastlanmaktadır. Bu tez çalışmasında başvurduğumuz kaynaklar içeri- sinde -alana dair müstakil çalışmalardan sonra- kendisinden en fazla yararlandığımız kaynak Muhâdarâtü’l-üdebâ’dır. İsfahânî bu çalışmasının fiziksel anomalilere dair [ فمََا الإْنِسَْانِ خَلقِْ فيِ İnsanın Fiziksel Yapısına Dair Aktarılanlar” bap başlığını taşıyan“ [جَاءَ 17. Bölümünde, aşağıdaki dört alt başlıkta tatminkâr düzeyde kültürel, folklorik ve anekdotik malumat serdetmiştir: Kısalık (Cücelik) Hakkında Nükteler ُفِـي القِْصَـرِ نوََادِر Âmâların Âmâlığına Dair Nükteler ُالعُْمْياَنِ فِـي عَمَاهُمْ نوََادِر Zenci (Siyahi) Nükteleri ِودَان نوََادِرُ السُّ Dazlaklığa Dair Nükteler َِلع نوََادِرُ للِصَّ 3. Fiziksel Kusur ve Çirkinliğe Dair Mizahi Tema ve Tipolojilere Muhtevasında Bir Şekilde Yer Veren Klasik Çalışmalar a) ‘Uyûnü’l-ahbâr Ünlü ahbâr ravisi, tarihçi, dil ve edebiyat âlimi İbn Kuteybe ed-Dîneverî’nin (öl. 276/889) kültür hazinesi değerindeki ‘Uyûnü’l-ahbâr’ı, özünde bir tarih kaynağı olma- sının yanı sıra, bol miktarda otantik hikâye de içermektedir. Üslubunun akıcılığı, ciddi konulardaki anlatımları yer yer fıkralarla keserek okuyucunun dikkatini kitapta tutmayı başaran ed-Dîneverî, edebiyat çevrelerince nesir sahasının ilk nesil üstatlarından biri olarak anılmıştır. Hususan kadim bedevi Arap kültürüne dair oldukça zengin anekdotik malzemenin yer aldığı ‘Uyûnü’l-ahbâr’ın muhtelif bölümlerinde âmâ, şaşı, şişman, kambur, topal, kel, nefesi kokanlar vb. pek çok tipolojiye dair fıkra malzemesinin kay- dedildiğini söyleyebiliriz. ‘Uyûnü’l-ahbâr’ı çalışmamız açısından değerli kılan özellik- lerinden biri de eserin dördüncü bölümünde çirkinliğe dair müstakil bir bap açılarak 9 burada çirkin tipolojisi ve çirkinlik olgusuna dair tedavül eden anekdotik malzemeye yer verilmesidir. b) el-Ecvibetü’l-müskite Mülhitlik iddiasıyla yargılanarak idam cezasına çarptırılan kâtip ve edip İbn Ebû ‘Avn’ın (öl.322/934) el-Ecvibetü’l-müskite’si muhtemelen farklı mizahi tema ve tipolo- jilere dair malzemeyi derli toplu şekilde ele alan ilk sistemli kitaptır.1 Müellifin İslam kültürünün yanı sıra İran-Hint kültürüne ve Yunan felsefesine de vâkıf olduğu, eserine, sözü edilen kültürlere ilişkin geniş birikimini başarıyla yansıtmasından anlaşılmaktadır. Daha çok hazırcevaplık teması etrafında kurgulanmış hikâyeleri kitabına derceden İbn Ebû ‘Avn, Hezlî Cevaplar bölümünde fiziksel anomalilere, hususan görme kusurlarına dair azımsanamayacak sayıda bir anekdotik malzeme koymuştur. Hemen hepsi mizahi içerikli bu anekdotlarda âmâlara [أعَْمَى] ve tek gözünü kaybedenlere [ رُ أعَْوَ ] ilişkin anlatı- lar yer almaktadır. Yanı sıra, sayıları çok fazla olmasa da farklı bap başlıkları altında kambur, kel vb. bazı fiziksel anomalilere ilişkin rivayetlere de rastlanabilmektedir. Eseri kapsamlı bir şekilde inceleyen bir doktora çalışması yakın zamanda gerçekleştirilmiştir.2 c) el-‘İkdü’l-ferîd Endülüs’ün yetiştirdiği büyük âlim ve şair İbn Abdürabbih’in (öl.328/940) el-‘İkdü’l- ferîd’i siyaset, tarih, ahbâr, ahlak, edebiyat, nevâdir, hikemiyat, mizah, fıkra, musiki ve eğlence gibi çok çeşitli konular hakkında bilgiler aktaran son derece geniş bir kültür ansiklopedisi mahiyetinde antolojik bir eserdir. Her bir bölümü farklı bir kıymetli taşla isimlendirilen eserin, 25 bölümünden özellikle 5. ve 6. Bölümler mizah kültürü açısından dikkat çekmektedir. Eser bilhassa çirkinliğe dair anekdotik anlatımlar bakımından zengin olup İbn Abdürabbih bu antolojide âmâla- ra, tek gözlülere, kamburlara, topallara, sırıklara, dazlaklara, ağzı pis kokanlara, çolakla- ra dair nadide anlatılar nakletmektedir. 1 Şener Şahin, Klasik Arap Mizahının Kaynakları (Bursa: Emin Yayınları, 2020), 25. 2 Muhammed Faruk Çakır, Klasik Arap Edebiyatında Nükte Derleyiciliğinin İlk Sistematik Örneği: el- Ecvibetü’l-Müskite (Bursa: Bursa Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora, 2023). 10 d) el-Besâir ve’z-zehâir Ebû Hayyân et-Tevhîdî’nin tam adı (öl. 414/1023) Besâirü’l-hükemâ ve zehâirü’l-kude- mâ olan 10 ciltlik bu çalışması din, edebiyat, filoloji, ahbâr, hatırat gibi farklı konulara yer veren son derece zengin edebi materyalden oluşan antolojik mahiyette bir eserdir. Yakın zamanlarda, eserin mizahi tipoloji ve temalar açısından genişçe incelendiği -biri tez diğeri makale- iki akademik çalışma yapılmıştır.3 Müellif belirli bir tertibe göre tas- nif edilmemiş eserinin farklı bap başlıkları altında; çirkin, kör, tek gözlü, şaşı, kambur, topal, kel, köse, nefesi nahoş kokan kimseler ve bunlarla ilintili konulara dair hiç de azımsanmayacak oranda mizahi rivayetler aktarmıştır. e) Cem‘u’l-cevâhir fi’l-mülah ve’n-nevâdir Zengin şahsi kütüphanesi sayesinde Arap dili ve edebiyatı ile ahbâr sahasında geniş bir bilgi birikimine sahip olan Kayrevanlı edip ve şair Ebû İshak el-Husrî (öl.413/1022) şiir- den çok nesir alanındaki başarılarıyla temayüz etmiş nadide bir otodidakttır. Eserinin Gi- riş bölümünde mizah felsefesine dair bazı hususlara temas eden Husrî, burada hicvin ve hezlin insan hayatındaki önemi, mizah yaparak elde edilen bazı avantajlar, nükte yaparken mizahçının dikkat etmesi gereken hususlar vb. meseleleri tartışmıştır. Tipik bir mizah antolojisi görünümündeki Cem‘u’l-cevâhir, konuları sistematik şekilde ele almadığından düzgün bir plandan yoksundur. Bununla birlikte kitabın her yerine da- ğılmış vaziyette çirkin, tek göz, şaşı, kör, kambur, kel, zenci, hadım vb. pek çok mizahi figürden söz edilebilir. f) el-Egânî Ebü’l-Ferec el-İsfahânî’nin (öl. 356/967) Arap musikisinin tarihi gelişimi hakkında tefer- ruatlı bilgilere yer verdiği eser, bizzat müellifinin ifadesiyle daha ziyade okuyucuyu eğ- lendirme amacına matuf kaleme alınmıştır. Eserde Emevî ve Abbâsî dönemlerinde hayat 3 Tuncay Tan, Bir Mizah Kaynağı Olarak Ebû Hayyân Tevhîdî’nin Besâirü’l-Hükemâ ve Zehâiru’l- Kudemâ (El-Besâir ve’z-Zehâir) Adlı Eseri (Bursa: Bursa Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti- tüsü, Doktora, 2022); Tuncay Tan - Hüseyin Günday, "Ebû Hayyân Tevhîdî’nin el-Besâir ve’z-Zehâir Adlı Eserinde Mizahî Karakter Çeşitliliği", Kilitbahir 16 (Mart 2020). 11 sürmüş şarkıcı ve bestekârlarla bunlara ait şarkı ve besteler hakkında genişçe bilgiler bu- lunmaktadır. Tarihi bir kaynak olması bakımından zayıf bulunan eserde daha ziyade içki ve musiki meclislerinde, işret ortamlarında cereyan eden ciddi ya da mizahi hadiseler bi- rer tarihsel anekdot olarak aktarılmaktadır. Söz konusu hadiselerde cariye, gulâm, saki, sarhoş, nedim vb. tipler pek çok hikâyenin ana karakterini oluşturur. Eserin çalışmamız açısından değeri ise çirkin, topal, âmâ, köse vb. karakterlere ilişkin bolca mizahi fragmana yer vermesinin yanı sıra, özellikle ağız ve nefes kokması temalarına dair özgün anekdotik rivayetler aktarmasından ileri gelir. g) Nesrü’d-dür fi’l-muhâdarât Abbâsîlerin önemli devlet ricalinden vezir ve edip Ebû Sa‘d Mansûr b. el-Hüseyin el- Âbî’nin (422/1030) Nesrü’d-dür fi’l-muhâdarât’ı geniş bir kültür ansiklopedisi niteliği taşımaktadır. Konu bakımından oldukça zengin eserinde Âbî üslup olarak yarı şaka yarı ciddi bir tarzı (el-cidd bi’l-hezl) benimsemiş; ayet, hadis ve sahabe sözlerinin yer aldığı ilk bölüm hariç diğer tüm bölümlere geniş yelpazedeki mizah malzemesini çeşitli başlık- lar altında serpiştirmiştir. el-Âbî’nin eserinin tezimiz açısından önemi, başta çirkinlik ve çirkinler olmak üzere, fiziksel kusurlara ilişkin temalara en geniş şekilde yer veren eserle- rin başında gelmesidir. h) Rebî‘u’l-ebrâr ve nusûsü’l-ahbâr ez-Zemahşerî (öl.538/1144) Mukaddimesinde Rebî‘u’l-ebrâr’ı, Keşşâf gibi ağır ve son derece derin belagat konularına yer veren kitabını okuyarak usanan ilim taliplerini rahat- latma gayesiyle telif ettiğini belirtmektedir. Müellif keyifle okunabilecek bir edebiyat kla- siği niteliğindeki kitabının belirli başlıklarını doğrudan mizahi karakter ya da temalara tahsis etmek yerine, ilgili malzemeyi genel konu başlıkları altında zikretmeyi tercih etmiş- tir. Bu durum çirkinlik ve fiziksel kusurlara dair anekdotik rivayetler için de geçerlidir. Zemahşerî Rebî‘ul-ebrâr’ında çirkin, şaşı, kambur, topal, tüysüz, siyahi, bed nefesli, ha- dım vb. tipolojilere dair üdeba meclislerinde meclislerinde aktarılan hikâyeleri muhtelif konu başlıkları altında derlemiştir. 12 ı) Hadâiku’l-ezâhir fî müstahseni’l-ecvibe ve’l-mudhikât ve’l-hikem ve’l-emsâl ve’l- hikâyât ve’n-nevâdir Endülüslü şair, edip ve devlet adamı İbn ‘Âsım’ın (öl. 829/1426), kısaca Hadâiku’l-ezâhir olarak bilinen eseri, geç dönem müstakil mizah koleksiyonları içerisinde mizahi karakter ve tema çeşitliliği bakımından en zenginlerinden biridir. Müellif tarafından “Hadîka” adıyla altı bölüme taksim edilen eser ilk bakışta sistematik bir çalışma görüntüsü verse de belirli bir başlığa ait malzemeye kitabın diğer bölümlerinde de rastlanması eserin plan açısından nispeten zayıf olduğunu düşündürtmektedir. Diğer taraftan belirtmek gerekir ki Hadâiku’l-ezâhir’in hikemiyat ve tavsiyeleri muhtevi Dördüncü Hadîka’sı ile emsâle dair Beşinci Hadîka’sında anekdotik rivayetlere yer veril- memiş olup, bunun dışında kalan diğer dört Hadîka’da ise yoğun bir mizah anlatımına tesadüf edilir. Hadâiku’l-ezâhir’in tezimiz açısından değerini ortaya koymak içinse, yine esere dair yaptığımız Yüksek Lisans çalışmasında yer alan bir bilgiyi aktarmak yerinde olacaktır: Hadâiku’l-ezâhir’de zikri geçen mizah karakterlerinin başlıcaları şunlardır: Ze- kiler ve dâhiler, ahmaklar, çirkinler, körler, şaşılar, tek gözlüler, zenciler, topal- lar, sarhoşlar, cariyeler, hadımlar, hırsızlar, cimriler, oburlar, tufeyliler, ta- mahkârlar, hacamatçılar, doktorlar, öğretmenler, dilenciler, muhannesler, mec- nunlar, akıllı deliler, sakiller, ödlekler, dalgınlar, unutkanlar, fakihler, palavracı hocalar, sözde zahitler, bedeviler, sahte peygamberler, yalancılar vs.4 i) el-Müstetraf fî külli fennin müstezraf Mısırlı edip ve şair el-İbşîhî’nin (öl. 854/1450) antoloji türünde kaleme aldığı eseri el- Müstetraf fî külli fennin müstezraf, geç dönem Arap mizah kaynaklarının meşhur- larındandır. II. Mahmud’un emriyle erken bir dönemde (1834-1837) Esad Efendi tarafın- dan Mahmûdü’l-eser fî tercemeti’l-Mestezrefi’l-müste’ser adıyla Türkçe’ye çevrilen der- leme çok sayıda klasik eserden istifade edilerek telif edilmiş önemli bir kaynak çalışma- dır. Okuyucunun kolay anlayabileceği bir dile sahip olan el-Müstetraf’ın özellikle مِ خِْيصِ فِيهِ وَالبَْسْطِ وَالتَّنَعُّ فيِ المُْزاَحِ وَالنَّهْيِ عَنهُْ وَمَا جَاءَ فيِ الترَّ 4 Şükrü Dinçer, Bir Mizah Kaynağı Olarak İbn'Âsım el-Endelüsî'nin Hadâiku'l-Ezâhir Adlı Eseri. (Bur- sa: Bursa Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans, 2022). 13 Mizaha, ondan sakındırmaya ve bu husustaki ruhsata, mi- zahla rahatlayıp keyif almaya dair5 başlığını taşıyan 76. Babı’nda, İbşîhî, mizahi müktesebatı farklı fasıllar hâlinde sistematik biçimde aktarmaya çalışmıştır. Bu fasılların muhtevasında ise çirkinlik temasına ilişkin anekdotlara, kör, tek göz, kambur, topal, kötürüm, nefesi kokan vb. karakterlere ait mizahi hikâyelere cömertçe yer vermiştir. Kısaca tanıtılan bu eserlerin yanı sıra başta mizah derlemeleri olmak üzere ansiklopedik türde kaleme alınmış telifler, tabakat, emsâl kitapları, divanlar vb. pek çok klasik eserde çalışmamız kapsamına giren tema ve karakterlere dair zengin bir nükte malzemesi kayıt- lara geçirilmiştir. 5 Ebü’l-Feth el-İbşîhî, el-Müstetraf fî külli fennin müstezraf (Beyrut: Alemü’l-Kütüb, 1998), 469-471. 14 BİRİNCİ BÖLÜM YÜZ ÇİRKİNLİĞİ Sözlükte “göze veya kulağa hoş gelmeyen, güzel karşıtı ya da hoş olmayan, yakışık al- mayan davranış veya söz” olarak tanımlanan çirkinlik6, farklı milletlerin kültür ve ede- biyatlarında da buna yakın şekilde algılanmaktadır. Çirkinliğin kadim Yunan’dan beri iyilik ve güzelliğin mutlak karşıtı olarak anlamlandırıldığını belirten Umberto Eco, Pla- ton’un Devlet adlı eserinde çirkinliği, ruhta var olan iyiliğin tersine bir durum olarak değerlendirdiğini, keza gençlere çirkin betimlemeler yapmamaları hususunda tavsiye- lerde bulunduğunu zikreder.7 Çirkinlik, klasik Türk şiirinde de güzelliğin ve iyiliğin zıttı olarak kabul görmüştür. Klasik şiirin karakteristiğine uygun biçimde -güzelliği ifade edenler kadar olmasa da- çirkinliği anlatmak için kalıplaşmış ifadelerden yararlanılmıştır. Çirkinliğin güzelliğin zıttı olarak klasik Türk şiirinde somut biçimde tasvir edildiğini bunun yanı sıra mecazlı, istiareli kullanımlarla soyut bir anlam da kazanabildiğini görmek mümkündür.8 Sanat ve edebiyat ürünlerinde pek çok zaman güzelle birlikte ele alınan çirkin hakkında Rosenkranz da “güzeli anlatan sanatçılar çirkin olandan kaçamadığı gibi, gülünç olanı üreten sanatçı da aynı şekilde çirkinden hiçbir şekilde uzak duramaz.” ifadelerine yer verir.9 Arap Cahiliyesinde ağırlıklı olarak kan bağına, fiziksel özelliklere ve maddi ölçütlere göre kıymet kazanan insan, vahyin nüzulünden sonra yaratılmışların en değerlisi (eşref-i mahlûkat) statüsünde görülmüş, insan olarak kıymetinin de iman, amel ve ahlak ilkele- rine bağlılığı oranında artacağı ifade edilmiştir (Tin:4) – (Hucurât:13). Kur’an-ı Ke- rim’de nifak ehlinin karakteristik özelliklerinden bahsedilirken zahiren güzel ve cazibe- dar oldukları halde ahlakça insanların en süflileri mertebesinde olduklarına dikkat çe- 6 Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük (Ankara: Türk Tarih Kurumu Yay. 1998), 490. 7 Umberto Eco. Çirkinliğin Tarihi. Çev. Anaca Uysal Ergün vd. (İstanbul: Doğan Yay. 2009), 30. 8 Kürşat Şamil Şahin. “Klasik Türk Şiirinde Çirkin ve Çirkinlik”. Ulakbilge 51 (Ağustos 2020): 869– 883. 9 Karl Rosenkranz, Çirkinin Estetiği, Çev. Mustafa Özdemir (İstanbul: Muhayyel Yay. 2018), 20-21. 15 kilmiştir10 (Münafikûn:4). Oldukça meşhur bir hadiste ise, Allah’ın kullarını sûretlerine (dış kalıplarına) göre değil sîretlerine (iç dünyalarındaki hislere) göre değerlendireceği; dolayısıyla da kulun, özündeki güzelliğe ve onun edim ve söylemlere yansımasına göre değer kazanacağı vurgulanmıştır.11 Diğer taraftan Arap kültüründe, muhtemelen İslam dininin yaratılışa ilişkin kimi ilkeleri doğrultusunda, çirkinliği görecelilik bağlamında yok sayan bazı bakış açılarının gelişti- rildiğini de söyleyebiliriz. Buna göre esasen varlık âleminde bir çirkinlikten söz edile- mez; çok güzel, daha güzel, güzel, nispeten az güzel gibi bir derecelenmeden söz edile- bilir. Bu bakış açısınca yeryüzünde “çirkin” insan yoktur; her çehrenin, güzellikte bir üst ya da alt kategorisi vardır.12 Klasik Arap edebiyatında çirkinlik bağlamında ele alınan önemli konulardan biri de çirkinin güzelleştirilmesi güzelin çirkinleştirilmesidir (tahsînü’l-kabîh ve takbîhu’l- hasen, el-mehâsin ve’l-mesâvi’). Câhiz (öl. 255/869) özellikle er-Resâil ve el-Bursân ve’l-‘urcân ve’l-‘umyân ve’l-hûlân adlı eserlerinde siyahilerin beyazlardan üstün görül- melerine, âmâların, şaşıların, alaca hastalarının sağlıklı insanlara üstün tutulmalarına dair pek çok örnek zikretmiştir. Diğer taraftan es-Se‘âlibî (öl. 429/1038) Tahsînü’l- kabîh ve takbîhu’l-hasen adlı eserini tamamen bu konuya hasretmiştir. Çirkinin güzel- leştirilmesi güzelin çirkinleştirilmesi Batıda da ele alınan konulardan biri olmuştur.13 Klasik Arap kaynaklarında yüz bölgesine ilişkin çirkinlik temasıyla ilgili anekdotik ri- vayetlerin diğer fiziksel kusurlara oranla daha ziyade olduğu görülür. Tezin bu bölü- münde sadece yüz çirkinliği temasına odaklanılmış ilgili edebi ve mizahi materyal bu doğrultuda tahlile tabi tutulmuştur. Ancak bunun öncesinde, Arap dilinde yüz çirkinliği- ni ifade etmek üzere kullanılan kavramların çeşitliliği hakkında fikir vermesi bakımın- 10 Ayetin tam meali şöyledir: Onlara şöyle bir baktığında dış görünüşleri sana iyi bir izlenim verir; konu- şurlarsa sözlerine kulak verirsin. Ama onlar sanki bir yere dayanmış kütükler gibidir (böyle güven- deymiş gibi görünürler). Her gürültüyü kendilerine yönelik sanırlar. Asıl düşman onlardır, onlardan korun! Allah kahretsin onları! Nasıl da haktan yüz çeviriyorlar! 11 İlgili anlamlara işaret eden hadisler için bkz. Müslim b. Haccâc b. Müslim, Sahîhü’l-Müslim, thk. Ahmed b. Refet b. Osman - Muhammed İzzed b. Osman Ebû Nimetullah Muhammed Şükrî (İstanbul: Matbaa-i âmire, 1916); Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, thk. Şuayb el-Arnaûtî-Adil Mürşid vd. (b.y.: Müessesetü’r-Risâle, 2001). 12 Râgıb el-İsfahânî, Muhâdarâtü’l-üdebâ (Beyrut: Dâru’l-Erkam b. Ebi’l-Erkam, 1999), 1/341; Rizkul- lah b. Yusuf Şeyho, Mecâni’l-edeb fî hadâikı’l-Arab (Beyrut: Matbaatu’l-Âbâi’l-Yesû‘iyyîn, 1913), 1/16. 13 Geert Jan Van Gelder. çev. Ömer Kara. "Çirkini Güzelleştirme ve Güzeli Çirkinleştirme: Klasik Arap Literatüründe Paradoks". Usul İslam Araştırmaları 9/9 (Haziran 2008). 16 dan -bir kısmı popüler bir kısmı nadir- bu sıfat terkiplerini topluca listelemek yararlı olacaktır. YÜZ ÇİRKİNLİĞİNİ TANIMLAYAN ARAPÇA TERİMLER كْلِ/المَْلامِحِ ورةَِ/الهَْيْئةَِ/الشَّ المُْحَيَّا/الخِْلقَْةِ /قبَِيحُ الوَْجْهِ/المَْنْظرَِ/الصُّ كْلِ/المَْلامِحِ/الخَْلقِْ/الخِْلقَْةِ دَمِيمُ الوَْجْهِ/المَْنْظرَِ/الصُّ ورةَِ/الهَْيْئةَِ/الشَّ مِ خْصِ/المُْتوََسَّ ورةَِ /كَرِيهُ الوَْجْهِ/الطَّلعَْةِ/الشَّ كْلِ /الصُّ المَْنْظرَِ /المُْحَيَّا/الشَّ هُ الوَْجْهِ/الخَْلقِْ/الخِْلقَْةِ/البِْنْيةَِ كْلِ /مُشَوَّ ورةَِ /الشَّ الصُّ نْظرَِ/الهَْيْئةَِ/الظَّاهِرِ/المِْرآْةِ شَنِيعُ المَْ الهَْيْئةَِ/الخِْلقَْةِ /بشَِعُ المَْنْظرَِ/الطَّلعَْةِ شَتِيمُ الوَْجْهِ/المُْحَيَّا/المَْنْظرَِ ورةَِ /جَهْمُ الوَْجْهِ/المُْحَيَّا الصُّ كْلِ /المَْنْظرَ/سَمْجُ الوَْجْهِ الشَّ مُتخََاذِلُ الخَْلقِْ/الأعَْضَاءِ أشَْوَهُ الوَْجْهِ/الخِْلقَْةِ مُتفََاوِتُ الخَْلقِْ ءُ المَْنظْرَِ سَـيِّ فظَِيعُ المَْنْظرَِ مُنْكَرُ الطَّلعَْةِ جَافِـي الخِْلقَْةِ مَمْسُوخُ القِْوَامِ مَسِيخٌ 17 Aralarında birtakım nüanslar bulunmakla birlikte yüz çirkinliğini ifade etmek üzere yu- karıda verilen Arapça kavramlar Türkçe’ye şu gibi karşılıklarla çevrilebilir: Çirkin, su- ratsız, meymenetsiz suratlı, korkunç suratlı, tipsiz, tipi kayık, tipten yana nasibi olma- yan, itici, uğursuz, ukubet, gudubet, eciş bücüş, iğrenç, biçimsiz, çarpık, uğursuz, şekil- siz berbat, bed, kaba, nahoş. A. ETKİLİ BİR TAŞLAMA ENSTRÜMANI OLARAK “ÇİRKİNLİK” Kişilerin fiziksel kusurlarıyla alay etme, insanları hoşlanmayacakları lakaplarla anma ya da çirkinlikleri dolayısıyla eleştiri konusu yapma İslam’da hoş karşılanmamış, hatta bunları yasaklayıcı bazı hükümler getirilmiştir (Hucurât:11).14 Buna rağmen her top- lumda olduğu gibi klasik dönem Arap İslam toplumunda bütün bu durumlar hiç de azımsanmayacak oranda alay ve hicvin konusu olmuştur. Klasik edeb kaynaklarındaki anekdotlardan anladığımıza göre Araplar, fiziksel çirkinlikle bağlantılı hemen her husu- su, mahir oldukları mübalağa sanatına başvurmak suretiyle ağır taşlamalarına konu et- mişlerdir. Çirkin görünümlü tiplere yöneltilen eleştiriler, bazen sıradan insanlar tarafın- dan usturuplu bir şekilde ifade edilirken zaman zaman da hiciv sahasında ustalaşmış edip ve nüktedanların dilinde beliğ bir üslup içerisinde yöneltilen muazzam bir silaha dönüşmüştür. Bu bağlamda muhatap çirkinlikle itham edilirken, İslam inancında maddi ve manevi tüm çirkinliklerin hapsedildiği mekân olan “Cehennem” üzerinden yapılan teşbihler kayda değerdir. Mesela muhannesin biri, tipten yana nasibi olmayan bir adamı “Suratın adeta Cehennem’den bir numune!” sözüyle aşağılamaktadır.!15 14 İlgili ayet mealen şöyledir: Ey müminler! Bir topluluk diğer topluluğu alaya almasın. Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir. Kim de tevbe etmezse işte onlar zalimlerdir. 15 Ebû Hayyân et-Tevhîdî el-Endelüsî, el-Basâir ve-zehâir, thk. Dr. Vedat el-Kâdî (Beyrut: Dâru Sâdır, 1988), 4/44. 18 Bir başka muhannes ise hac sırasında Kâbe-i Muazzama’da gözyaşları içerisinde tövbe istiğfar eden bir çirkin görünce takılmadan edemez: “(Boşuna af dileyip durma) dostum, bu suratla sen ancak Cehennem ahalisine yoldaş olursun!”16 Çirkin eleştirisine yer veren anekdotlardaki hicvin düzeyi yergide bulunanın ya da yeri- lenin durumuna göre farklılık arz etse de bilhassa çirkin bir şahsın muhatabından güzel ifadeler duymayı beklediği sırada ağır tonda bir taşlamaya maruz kalması kendi açısın- dan vahim bir durum doğurmaktadır. Aşağıdaki anekdot buna güzel bir örnektir: Suratında meymenet olmayan bir adam, şehirli bir dostunun sakalında fark ettiği nahoş bir şeyi silivermiş ama arkadaşı teşekkür dahi etmemiş. Çirkin adam “Seni bir pislikten kurtardım ama ağzından bir dua nasip olmayacak herhalde” deyince, beriki karşılık vermiş: “Aslında ‘Cenab-ı Hak da senin yüzündeki bir çirkinliği alsın’ diye dua edecektim ama -ne yalan söyleyeyim- suratından hiç eser kalmayacak diye korktum!”17 1. Çirkin Tabiatlı Kişilere Hakaret Üslupları Çirkin görünümlü insanların, bu vasıfları sebebiyle maruz kaldıkları hakaretler bazen hafif dokundurmalar bazen de ölçüsüz aşağılamalar şeklinde olabilmektedir.18 Kaynak- larda daha ziyade sivri dilli bir heccav olarak karşımıza çıkan Abbasi devri nüktedanla- rından Ebü’l-‘Aynâ’nın, (öl. 283/896) görme yetisini kaybetmeden önce yaşadığı aşağı- daki hadise nispeten hafif tonda sergilenmiş bir çirkin taşlamasıdır. Esasen bu anekdot, kişinin her bakımdan kendisinden alt seviyedeki insanlara ibret ve şükür nazarıyla bak- ması gerektiğini öğütleyen bir bilgelik dersi olarak da okunabilir: Ebü’l-‘Aynâ tipi kayık bir adamın suratına bakıp şöyle demiş: “Herhalde bu adamcağız, insanlara, Cenab-ı Hakk’ın bahşettiği güzellik nimetini hatırlatmak üzere halk edilmiş.”19 16 Ebü’l-Me‘âlî Bahâüddîn Kâfi’l-küfât Muhammed b. el-Hasen İbn Hamdûn, et-Tezkiretü’l- Hamdûniyye, nşr. İhsân Abbâs - Bekr Abbâs (Beyrut: Dâru Sâdır, 1996), 9/422; Ebû Sa‘d Mansûr b. el-Hüseyin el-Âbî, Nesrü’d-dür fi’l-muhâdarât, thk. Hâlid Abdülğanî Mahfûz (Beyrut: Dâru’l- Kütübi’l-‘İlmiyye, 2004), 5/190; Muhammed b. Kasım İbn Hatîb, Ravzü’l-ahyâru’l-müntehabi min rebîı’l-ebrâr (Halep: Dâru’l-Kalemi’l-‘Arabi, 2002), 327; Cârullah ez-Zemahşerî, Tesliyetü’d-darîr, Abdüsselam el-Hemmâlî Suûd (Beyrut: ed-Dâru’l-Melikiyye, 2017), 32. 17 Cârullah ez-Zemahşerî, Rebî’u’l-ebrâr ve nusûsü'l-ahyâr (Beyrut: Müessesetü’l- ‘Alemî, 2006), 2/199. 18 Hüseyin Günday, Klasik Arap Edebiyatında Mizahi Karakterler (Bursa: Emin Yayınları, 2013), 58. 19 Âbî, Nesrü’d-dür, 3/138. 19 Her ne kadar İslam dini, insanların, fiziksel kusurları sebebiyle alaya alınmaması gerek- tiği yönünde özel bir hassasiyet göstermişse de klasik rivayet mahsullerine bakıldığında bu durumun Müslüman toplumlarda kimi zaman dikkate alınmadığı söylenebilir. Başta nüktedan şahsiyetler olmak üzere toplumun pek çok kesiminden insanın, alay ve taşla- malarını çirkinlere yönelttiği görülmektedir. Bu türden eleştirilerin insanların değer ver- diği önder şahsiyetler tarafından yapılması ya da huzurlarında yapılan böyle bir şakaya göz yummaları ayrıca kayda değer bir durumdur. Ünlü tamahkar nüktedan Eş’ab (öl. 154/771) tarafından Hz. Hüseyin’in huzurunda yapılan ağır bir şakaya, Peygamber toru- nunun müsamahayla yaklaştığı aşağıdaki anekdot bunun güzel bir örneğidir: Medâinî anlatıyor: Bir gün Hz. Hüseyin’in yanına giren Eş’ab, içeride eciş bü- cüş suratlı bir bedeviye rastlar. Fesüphanallah çekerek Hz. Hüseyin’e “Hazret, izin ver şuracıkta, şu hilkat garibesinin suratına edivereyim!” der, o da müsaa- de eder. Bunu duyan bedevi sadağından bir ok çıkarıp yayına yerleştirir, sonra da Eş’ab’a doğrultarak “Sıkıysa yap” der “Ama bilesin: Bu, kıçının göreceği son defi hâcetin olacaktır!” Bunun üzerine Eş’ab, Hz. Hüseyin’e dönerek “Affınızı diliyorum Efendim” der “galiba ben kabız oldum!”20 Yukarıda aktarılan örnekler çirkin eleştirisinde kullanılan dildeki ton farklılıklarına işa- ret etmektedir. Bir anekdotta ise dozu son seviyeye ulaşan taşlamanın, hakaret boyutla- rını da aşarak bir sövgü halini aldığına tanık olmaktayız: Çirkin suratlı ve nesebi bozuk bir adam Cemmâz’a misafir olmuş, onun yanın- da kendi evinin meziyetlerini bir bir sayıp dökerek böbürlenmeye başlamış. Cemmâz bu densiz dostuna “Kessen iyi olur, zira suratsızlığın ve nesepsizliğin yüzünden sana küfür bile edemiyorum!” deyince, adam işi arsızlığa vurup ko- nuşmasını sürdürmeye kalkışmış. Bunun üzerine Cemmâz şu beyitleri okumuş: سَـنَ الـْوَجْـهِ لنَــِكْنـَاكَـا ـأوَْ حَ لوَْ كُـنْـتَ ذَا عِـرضٍْ هَـجَـوْنـَاكَـا ـاكَـا ركَْـنَ ــؤمِْ تَ قـُــبْــحِ أوَِ الـلُّ ـ جَمَعْتَ مَعَ قـُبْحِـكَ لـُؤمًْـا فـَلـِلْ Ehli namus olaydın hicvimizi hak ederdin, ya da tipten yana nasibin olaydı seni zevkle becerirdik. Lakin sen iki kötüye birden sahipsin, o yüzden ya çirkinliğin ya da şerefsizliğin sayesinde paçayı yırtıyorsun!21 20 Şihâbüddîn en-Nüveyrî, Nihâyetü’l-ereb fî fünûni’l-edeb (Kahire: Dâru’l-Kütübi ve’l-Vesâikı’l- Kavmiyye, 2002), 4/ 29; Tevhîdî, el-Basâir ve'z-zehâir, 3/80; Âbî, Nesrü’d-dür fi’l-muhâdarât, 5/215. 21 İbn ‘Abdürabbih, el-‘İkdü’l-ferîd (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-‘İlmiyye, 1984), 4/144. 20 2. Çirkin Eleştirisinde “Kutsal” Referansların Kullanımı Klasik Arap mizahında, Kur’an ayetlerinden birini ya da bir bölümünü gerek nesir içeri- sinde zikrederek gerekse bir şiir parçasına dercederek nükte yapma, sıkça başvurulan mizah yöntemlerinden biri olmuştur. Başta Ebü’l-‘Aynâ, Cemmâz ve Müzebbid gibi isimler olmak üzere, Kur’an metnine vukufiyeti olan birçok nüktedan kutsal metne ait pasajlara başvurmak suretiyle özel bir mizah tarzı benimsemiş, hatta bu sahada muaz- zam bir ustalık sergilemiştir. Son yıllarda ülkemizde Kur’an ayetlerine başvurmak sure- tiyle nükte üretimi sahasında analitik ve derleme mahiyetinde birkaç akademik ve popü- ler çalışma yapıldığını görmekteyiz.22 Arap edeb kaynaklarında pek çok anekdotta mizaha vesile kılınan Kur’an ayetlerinin, etki gücünün yüksekliğinden dolayı çirkin tipolojisinin eleştirisinde de kullanıldığını görmekteyiz. Bu eleştiriler yapılırken kimi zaman bir Kur’an ayetinin küçük bir parça- sının kimi zaman da tümünün zikredildiği dikkat çekmektedir. Bazı örneklerde ise ilgili Kur’an ayetinden bir iki kelime verilip çirkin eleştirisinin dolaylı bir yolla yapıldığı da olmaktadır. Mesela detaya inen çirkin tasvirlerindeki başarılarıyla tanınan bedevi taba- kasından bir şahıs, suratında meymenet olmayan öz evladına takılırken bir ayetten il- hamla şu espriyi yapmaktadır: “Vallahi yavrum, bu suratla sen Kur’an ayetindeki “Ço- cuklar dünya hayatının süsüdür” (Kehf:46) ifadesini tekzip ediyorsun!”23 Mizahi ürünlerin bir bölümünde ise Kur’an ayetlerinin nüktedanlar arasında karşılıklı bir atışma aracı olarak kullanıldığına da tanık olmaktayız. Aşağıdaki hikâyede iki nük- tedandan biri muhatabını Kur’an metni üzerinden çirkinlikle suçlarken, diğeri aynı usul- le muhatabının farklı bir yönünü taşlamaya konu etmektedir: Bir gün Hâlid b. Safvân, çirkinliğiyle meşhur hiciv şairi Ferezdak’a “Ey ‘Ha- tunların, gördüklerinde tazimde bulunup -yakışıklılığı sebebiyle- ellerini doğ- ramayacakları gudubet abidesi Ebû Firâs’ hoş geldin” diyerek onu selamlar. 22 Bu alanda, Şener ŞAHİN - Hasan TAŞDELEN tarafından kaleme alınan Kur’an’la Nükte, yine Hasan TAŞDELEN’e ait Kur’an’la Gülmek, Kur’an’la Ağlamak adlı iki farklı eser ve Muhammed Efil tara- fından hazırlanmış Klasik Arap Edebiyatında Bir Mizah Tekniği Olarak Kutsal Metnin Gücünden Ya- rarlanma başlıklı basılmamış bir doktora tezi bulunmaktadır. 23 İbşîhî, el-Müstetraf, 261; Zemahşerî, Rebî‘u’l-ebrâr, 4/260; İbn Hatîb, Ravzü’l-ahyâr, 433. Bedevi burada Kehf Sûresi’nin 46. ayetindeki نيَْا ﴿ ﴾ الَمَْالُ وَالبَْنُونَ زِينَةُ الحَْيَاةِ الدُّ Servet ve oğullar dünya hayatının süsü zinetidir. ibaresine zarif bir gönderme yapmaktadır. 21 Ferezdak’ın selamı alışı benzer bir üslupta olur: Ey “Kızının Hz. Şuayb’a ‘Ba- bacığım onu ücretle tut. Zira yanında çalıştıracağın güçlü ve güvenilir en ha- yırlı kimse o’ demeyeceği tipten yana nasipsiz Ebû Safvân, hoş bulduk!”24 Ayetlerle yapılan “çirkin” eleştirilerindeki espriyi anlayabilmek, asgari düzeyde bir Kur’an kültürüne sahip olmayı gerektirmektedir. Hz. Musa İsrailoğullarından Allah’ın buyruğu olarak bir inek kurban etmelerini istemiş, emri yerine getirme konusunda te- reddüt yaşayan İsrailoğulları ise ineğin hangi vasıflara sahip olması gerektiğini Allah’a sorması konusunda Hz. Musa’ya defalarca müracaatta bulunmuşlardır. Kesilmesi emre- dilen kurbanın ayetlerle açıklanan birçok özelliği arasında sarı, parlak, bakıldığında in- sanların içini açan güzellikte oluşu yer almaktadır (Bakara: 69). Aşağıya aldığımız anekdotta Endülüslü hanım edip ve şairlerden Nezhûn (öl. ?), hemşehrisi İbn Kuz- man’ın (öl. 555/1160) çirkinliğini Bakara sûresinin ilgili ayetine telmihte bulunarak şöyle dillendirmektedir: Endülüslü edip Nezhûn, çirkinliğiyle maruf zecel şairi İbn Kuzman’ı, o dönem Gırnata’da fakihlerin alamet-i farikası olarak başlarına taktıkları parlak sarı renkteki bir imameyle görünce kendini tutamamış: “İsrailoğullarının ineğine dönmüşsün! Bir farkla ki, sen, bakanların göz zevkini okşamıyorsun!” İbn Kuzman karşılık vermiş: “Göz zevkini okşamasam da kulakların pasını sili- yorum ya, şıllık! Dünyada sadece göz zevki mi var?!”25 3. Hiciv Ustası Bedevinin Eleştiri Oklarıyla Yüzleşen Çirkinler Bedeviler genel olarak tarihi, sosyolojik ve edebi yönüyle özelde ise mizah edebiyatın- daki yeri bakımından ayrıntılı bir şekilde incelenmesi gereken imtiyazlı bir zümre ola- rak karşımızda durmaktadır. Arapça gramer kurallarının oluşum döneminde meşhur dilciler tarafından sahraya yolculuklar yapılmış, bedevilerin yaşamlarına uzun süreler tanıklık edilerek kullandıkları saf dil gramer kurallarının tespitinde şahit olarak kayda geçirilmiştir. Asmaî (öl. 216/831) gibi çölde uzun müddet kalan dilciler bedeviler ara- 24 İbn ‘Abdürabbih, el-‘İkdü’l-ferîd, 6/130; İsfahânî, Muhâdarâtü’l-üdebâ, 2/ 307; Yusuf sûresindeki kıssaya göre Züleyha Hz. Yusuf’a âşık olduğu için kendisini kınayan şehrin ileri gelen kadınlarına zi- yafet hazırlamış ve ona içeriye girmesini emretmiştir. Hz. Yusuf’u karşılarında gören kadınlar güzelli- ğinden adeta büyülenmiş, farkında olmadan ellerini kesmişlerdir. Anekdotta Halid b. Safvân Yusuf sûresi 31. ayetin bir bölümünü hatırlatarak kadınların Ferezdak’daki çirkinlik sebebiyle kendisi için tazimde bulunup ellerini kesmeyeceklerini ifade etmiş olmaktadır. Ferezdak ise bir başka Kur’an aye- tine (Kasas:26) gönderme yaparak hazır cevaplılıktaki ustalığını sergilemiş, Halid b. Safvân’ı güve- nilmez ve hayırsız bir insan olduğu konusunda hicvederek müşâkele yoluyla intikam almıştır. İlgili kıssada, hayvanlarının sulanmasında kendilerine yardımcı olan Hz. Musa’nın ücretle tutulması husu- sunda, kızlarından biri, babaları Hz. Şuayb’a ricacı olmaktadır. 25 Şihâbüddîn Ahmed el-Makkarî, Nefhu’t-tîb, thk. İhsân ‘Abbâs (Beyrut: Dâru Sâdir, 1997), 4/296. 22 sında tedavül eden lügat malzemesini toplamakla kalmamış, aynı zamanda bedevi bede- vi karakterinin, kültürünün ve göçebe yaşam tarzının bir nevi aynası niteliğindeki anek- dotik malzemeyi de derleyerek yazılı edebiyata kazandırmıştır. Daha sonraları bedevilerin bir bölümü çeşitli nedenlerle şehir yaşamının hâkim olduğu beldelere seyahat etmiş ve kalan ömürlerini buralarda sürdürmüştür. Doğal olarak kent hayatının inceliklerine yeterince vâkıf olmayan bu kesim, zaman zaman adeta birer mi- zansen izlenimi uyandıran mizahi durum ve diyalogları tecrübe etmişlerdir. Gerek bu hadiselerin tanığı gerekse de muhatabı durumundaki kişiler, ilgili durumları derleyip kayda geçirmekten geri kalmamıştır. Bütün bu anlatılar içerisinde bedevinin ön plana çıkan özelliklerinden birinin hiciv ol- duğu söylenebilir. Çöldeki sade yaşam biçiminin kendisine verdiği tabii bir selika ile ortam ve durum tasvirlerini çok iyi yapabilen bedevinin, tanık olduğu çirkinleri resmet- me konusunda olağanüstü bir başarı gösterdiği tespiti yapılabilir. Bunlar içerisinde tanı- dığı ya da dostluk kurduğu kimselerin adeta yakın plandan fotoğrafını çeker gibi çirkin- likleri alabildiğine detaylı ve sanatlı tasvir ettiği rivayetler kayda değerdir. Örneğin bir bedevinin, gönül ilişkisi içerisinde olduğu bir kadını tasvirindeki şu sözlerde tahkir hem ahlaki hem fiziksel iki cephelidir: Kulakların kepçe, gözlerin pörtlek, ahlakın da beş para etmez. Safsataya bayılır, karnın toksa şımarır, aç kalınca çığırır, güzele burun kıvırır, çirkineyse selam çakarsın. Bir de tazim edeni tahkir, tahkir edeni tazim edersin!26 Klasik kaynaklarda çirkin eleştirilerine dair kayda geçen hikâyelerin bir bölümünde, ma- ruz kaldıkları hakaret ve beddualara karşılık bedevilerin, muhataplarını hem çirkinlikleri hem de ahlaki zaafları üzerinden vurdukları görülmektedir. Aşağıdaki anekdotta bir bedevinin, kendisine beddua üstüne beddua eden birinden ve bu duruma göz yuman hazırundan nasıl intikam aldığı görülmektedir: Bedevinin biri, Mervâoğullarından ahbapları ile sohbet etmekte olan yaşlıca bir adamın yanına sokulup “Çölde kabilemizi kıtlık vurdu. Ondan fazla kızım var ve hepsi de elime bakıyor” diye vicdan yaparak dilenmiş. Ancak yaşlı kodaman “Ne kıtlığı be!” deyip başlamış bedduaya: “İnşallah gökyüzüyle aranızda de- mirden bir set olur da rahmet bize sağanak yağarken size katresi düşmez. Kız- 26 İbn ‘Abdürabbih, Tabâi‘u’n-nisâ (Kahire: Mektebetü’l-Kur’ân, ts.),168; - el-‘İkdü’l-ferîd, 4/45; Ahmed Zeki Safvet, Cemheretü hutabi’l-‘Arab fî ‘usûri’l-Arabiyyeti’z-zâhire (Beyrut, el-Mektebetü’l-‘İlmiyye, ts.), 3/296. 23 larına gelince Allah onların birini bin yapsın. Yetmez! Senin de ellerin kopsun, bacakların kırılsın ki tutunacak dalları kalmasın kızlarının!” Herifin mikrobun teki olduğunu gören bedevi “Valla ne desem bilemedim şim- di” deyip tekmillemiş: “Suratı meymenet sireti edepten yoksun köpek, iyisi mi Allah seni, şu yanındakilerin yaşlı analarını düzmekle imtihan etsin!”27 Bedevilerin çirkin eleştirilerine dair kaynaklarda zikredilen anekdotik malzemede ana karakter geneli itibariyle “erkek” ise de zaman zaman bedevi kadını merkeze alan miza- hi anlatılar da karşımıza çıkmaktadır. Ressamın tuvaline yansıttığı obje misali, detaylara inen başarılı bir çirkin kadın tasviri, teması tahkir olan bir anekdotta bedevi bir kadın tarafından şöyle yapılmıştır: Bir bedevi kadın, Abbasi halifesi Mehdî’nin kızı Hamdûne’yi ziyarete gelmiş. Saraydan ayrılırken dışarıdakiler merakla prensesin nasıl biri olduğunu sormuş. O da lafını sakınmadan başlamış tasvire: “Vallahi” demiş “uzun boylu insan gördüm de onun gibi sırığını görmedim. Sonra göbeği adeta yağ tulumu, gö- ğüsleri dağ misali, poposu kâğıt gibi, yüzüyse kabarıp da hasmıyla kavgaya tu- tuşan tipsiz bir horozdan farksız!”28 4. Çirkinin Kendini Eleştirisi Klasik kaynaklarda yer alan çirkin eleştirisinden biri de çirkin bir karakterin bizzat ken- disini hicvettiği “kendiyle alay” türündeki hiciv örnekleridir. Eleştirilerinin yakıcılığı ve dilinin sertliğiyle maruf muhadram şairlerden Hutay’e (öl. 59/678) kendi çirkinliğini diline dolayan şahsiyetlerin başında gelmektedir. Tipsiz, bastıbacak ve düztaban oluşu sebebiyle “Hutay’e” lakabıyla ün yapan şairin, anne-babası ve karısı da dâhil, çevresin- de hicvetmediği kimse neredeyse kalmamıştır. Aşağıdaki iki beyit ise, onun çirkinlik eleştirilerinin ucu kendisine dayanan ağır, edebi bir taşlamasını örneklemektedir: بِسُوءٍ، فمََـا أدَْرِي لمَِنْ أنَاَ قاَئِـلـُهُ مَ إلاَِّ تكََلُّمَا أبَـَتْ شَفَتَايَ الْيَوْ هَ فـَقَبَّحَ مِنْ وَجْـهٍ وَقـَبَّـحَ حَـامِلـَهُ خَلقَْهُ اللّٰهُ أرََى ليِ وَجْهًا شَوَّ Şu iki dudak çirkefleşecek bugün birine Bilmem kime değdirsem hicvimin oklarını Benzemekte yüzüm bir hilkat garibesine 27 İbn ‘Abdürabbih, - el-‘İkdü’l-ferîd, 4/23, 142; İsfahânî, Muhâdarâtü’l-üdebâ, 1/700. 28 İbn ‘Abdürabbih, Tabâi‘u’n-nisâ, 1/168; Ebû Hilâl el-‘Askerî, ‘Uyûnü’l-ahbâr (Beyrut: Dâru’l-Cîl, ts.), 4/40/ - Dîvânü’l-meânî (Beyrut: Dâru’l-Cîl, ts.), 1/206; Ebû Ali el-Kâlî, el-Emâlî (Dâru’l-Kütübi’l- Mısriyye, 1926), 2/154. 24 O surat da sahibi de ürkütür çoklarını!29 Çirkinlerin kendilerini hicivleri bağlamında rivayet edilen mizahi içeriklerin bir kısmı aslında çirkinlik sayılamayacak birtakım özelliklerin kendileri tarafından “tipten yana nasipsizlik” olarak yorumlanmasıyla da ilgilidir. Kısa boylu ve kel biri olan meşhur hatip Hâlid b. Safvân’la (öl. 135/752) karısı arasında geçen aşağıdaki diyalog buna gü- zel bir örnektir: Hâlid b. Safvân bastıbacak biri olmasına rağmen çirkin bir adam sayılmazdı. Bir gün karısı kendisine “Ebû Safvân, sen benim gözümde yakışıklısın” deyince “Bunu nasıl söylersin hanım” demiş “bende güzelliğin ne payandası ne esvabı ne de kaftanı bulunur.” Karısı ne demek istediğini sorunca da izah etmiş: “Güzelliğin payandası: yok- sunu olduğum boy postur. Esvabı yine ben de eseri olmayan beyaz tendir. Kaf- tanına gelince o da şu cascavlak başımın mahrum olduğu simsiyah saçlardır! İyisi mi hanım, sen bana “Bey, çok zarif ve nüktedansın” de gitsin!”30 B. ÇİRKİNLİĞİN KALITSALLIĞI Pek çok özellikte olduğu gibi, çirkinlik vasfında da kalıtsallığın payı inkâr edilemez. Estetik bir fizyonomiden yoksun anne ya da babadan dünyaya gelen nice evlat, kimi zaman ebeveynlerini dahi aratacak garabette olabilmektedir. Tahmin edileceği üzere bizatihi bu durum, tiplere ilişkin kusurlara odaklı mizah için elverişli sonuçlar doğurur. Mesela, güzellikten mahrumiyetin kalıtsallığı bağlamında kayda geçen bir anekdotta, çirkinlikleri sebebiyle kızlarının evde kalacağından endişe eden çirkin yaradılışlı bir babanın, zekice bir latifesi sayesinde istikballerini teminat altına alışı mizahi bir üslupla anlatılmaktadır: Suratsızlığı ve pisboğazlığıyla maruf Şu‘be b. Mahş bir keresinde Emevî valile- rinden Ziyâd’ın bir ziyafetinde hazır bulunuyormuş. Vali, Şu‘be’nin sofrada ne varsa hepsini silip süpürdüğünü görünce sormadan edememiş: “Kaç mahdumun var senin Şu‘be?” 29 Ebü’l-Abbâs Muhammed b. Yezîd b. Abdilekber b. Umeyr el-Müberred el-Ezdî es-Sümâlî, el-Kâmil fi’l- lüga ve’l-edeb, thk. Muhammed Ebü’l-Fazl İbrâhîm (Kahire: Dâru’l-Fikri’l-‘Arabî, 1997), 2/144; Ebû Hilâl el-‘Askerî, el-Evâil (Kahire: Dâru’l-Beşîr, 1987), 160; Ebû Mansûr es-Se‘âlibî, Hâssu’l-hâss, nşr. Ha- sen el-Emîn (Beyrut: Dâru Mektebeti’l-Hayât, ts.), 103; Ebü’l-‘Alâ el-Ma‘arrî, Risâletü’l-gufrân, thk. İbra- him el-Yâzıcî (Mısır: Emin Hindiyye Matbaası, 1997), 84; Ebû Mansûr es-Se‘âlibî, Lübâbü’l-âdâb, thk. Ahmed Hasan Lebic (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-‘İlmiyye, 1997), 136. 30 Ebû Osman ‘Amr b. Bahr el-Câhiz, el-Beyân ve’t-tebyîn (Beyrut: Mektebetu’l-Hilâl, 2002), 1/276; el- Husrî, el-Kayrevânî, Zehrü’l-âdâb ve semerü’l-elbâb (Beyrut: Dâru’l-Cîl, ts.), 4/953; İsfahânî, Muhâdarâtü’l-üdebâ, 2/305; Abdullah b.Tayyib b. Amed b.Muhammed el-Meczûb, el-Mürşid ilâ fehmi eş‘âri’l-‘Arab (Kuveyt: Dâru’l-Âsâri’l-İslamiyye, Vizâratü’l-İ‘lâmi’s-Safâ, 1989), 4/191. 25 Anı, fırsata çevirmek isteyen Şu‘be yanıtlamış: “Dokuz kızım var Vali hazretle- ri. İnanmayacaksınız lakin güzellikte ben onları, oburlukta da onlar beni geride bırakır!” Cevaptaki kurnazlığa hayran kalan vali “Arz-ı hacette eline su döke- cek yok, Şu‘be Efendi!” demiş, sonra da tüm ihtiyaçlarının karşılanması için kızlarını Divan’a’31 kaydettirmiş.32 Bu gibi anekdotların satır aralarında okunabilecek birtakım psiko-sosyal ve ekonomik gerçeklikler de vardır. Mesela yukarıdaki anekdota bakarak, bugün olduğu gibi o dönem Arap toplumunda da “çirkinlik” olgusunun evliliğe ya da iş sahibi olmaya mâni “negatif özellik” teşkil ettiği analizi rahatlıkla yapılabilir. Tipten yana nasipsizliğin anne ve babadan iki yönlü olduğu durumlar, eleştirilerinin yakıcılık dozunu artırmak isteyen heccav ve mizah ustalarına kaçırılmayacak fırsatlar sunmaktadır. Elbette başka bazı kombinasyonlar da söz konusudur. Anne veya babadan birinin çirkin diğerinin kusursuz güzellikte oluşu ya da güzelliğin yanında şirretlik, çir- kinliğin yanında halim selimlik vasıflarına sahip olunması gibi durumlar, yarattığı para- doks etkisinden dolayı mizahi kalitesi yüksek anlatılara zemin hazırlamaktadır. Nitekim kaderinde “çirkin baba-güzel anne” denklemi olan Hâlid b. Safvân’ın çirkinliği üzerine yapılan aşağıdaki yorum bu paradoksu daha ileri bir noktaya taşımaktadır: Adamın biri Hâlid b. Safvân’a şöyle takılmış: “Baban çirkinse de halim selim bir adamdı. Aksine annen bir içim suydu lakin o da safdil mi safdildi. Talihe bak ki miras olarak ebeveyninizden zat-ı âlilerinize iki kötü haslet düşmüş!”33 C. “ÇİRKİNE NAZAR BİR TÜR CEZADIR” İLKESİ Klasik edeb kaynaklarında çirkin temalı birkaç anekdot, güzellikten mahrum kişilerle aynı fiziksel ortamı paylaşmanın rahatsız ediciliği üzerinden kurgulanmıştır. Söz gelimi aşağıdaki anekdotta, eğlence meclisinde dostlarıyla şenlikli bir gece hayal eden şairin, çirkin bir saki ile karşılaşması üzerine ortaya koyduğu tepki anlatılmaktadır: İshak b. İbrahim el-Mus‘abî anlatıyor: Bir gün eşraf ve şarkıcı taifesinden bir gü- ruhla İbrahim b. Mus‘ab’ın meclisinde beraber bulunuyorduk. Sakilik yapan ucube suratlı hizmetçi bir kadeh de bana uzattığında kendisini görmezden geldim. 31 O önemde Divanda devlet tarafından desteklenmesi uygun görülen kimseler için tutulan kayıt defterle- ri bulunmaktaydı. 32 İsfahânî, Muhâdarâtü’l-üdebâ, 1/636; ‘Askerî, ‘Uyûnü’l-ahbâr, 3/145; Ebû Hayyân et-Tevhîdî, el-İmtâ’ ve’l-muânese (Beyrut: el-Mektebetü’l-‘Unsuriyye, 2003). 334; Zemahşerî, Rebî‘u’l-ebrâr, 3/213. 33 Husrî, Zehrü’l-âdâb, 4/1079. 26 Şaraba uzanmadığımı gören İbrahim, neden içmediğimi sordu, ben de duruma uygun olarak şu dizeleri okudum: مُولِ وَأتَْ هُ ـكَ أقَدْاحًـا يسَُلسِْلـُ نـَديـمَ صْبَـحْ اِ دَاحِ ـأقَْ ـهَا بِ بِـعْ ـمِنَ الشَّ احِ ـجُوعِ كَمِسْكٍ أوَْ كَتُ عْدَ الهُْ بَ رِيقـَتـُهُ حِ الوَْجْهِ مِنْ كفَِّ رِيمٍ مَـلِي فَّ رَّاحِ ـتِهِ تغُْـنِي عَنِ الـتقَْبِيلُ رَاحَ ـإٍ ن يـَدَيْ رشََ إلاَّ مِ لاَ أشَْـربَُ الـرَّاحَ Dostuna şaraptan kadeh kadeh sun Sonra güzel yüzlü ahunun elleri sunsun Uykudan uyanınca misk ve elma kokar ağzı Hâsılı bir tek ceylan elinden içerim şarabı Esasen ellerini öpmek şaraba da muhtaç etmez. İbrahim bu dizelere gülerek “Doğru söylüyorsun” dedi ve ona hizmet etmek üzere ay parçası bir cariyeyi meclise istedi”.34 Diğer bir grup hikâyede ise “çirkin”in suratına kesintisiz bakış, daha önce cürüm işlemiş günahkâr gözlerin bir nevi kefareti olarak değerlendirilmiştir. Aşağıda bu iki durumu örnekleyen iki çirkin anekdotu yer almaktadır: Çirkin görünümlü bir fizyonomiye sahip Hasan b. Muhammed anlatıyor: Bir defasında Bağdat’taki bir köprübaşında iki arkadaş sohbet ediyorduk. O sı- rada çaprazımıza bir kadıncağız gelip dikildi ve gözlerini üzerime mıhladı. Hem üzerime saplanan bakışlardan rahatsız olduğum, hem de kadından şüphelendiğim için uşağıma “Sor bakalım derdi neymiş hanımefendinin?” deyip kendisini ona yolladım. Uşağın aktardığına göre kadın ona şunu söylemiş: “Ben şu gözlere ha- rama bakıp bir günah işledim, şimdi ise onları, şu karşıdaki çirkin herife bakmak suretiyle azap içerisinde kıvrandırıyorrum!”35 D. ÇİRKİNLİĞİ TELAFİ EDEN UNSURLAR Doğuştan gelen fiziksel çirkinlik, kişinin kolay kolay kurtulamayacağı negatif bir du- rumsa da insanoğlu daima çirkinliğin, teşkil ettiği olumsuzluğu bir şekilde bertaraf et- menin yollarını araya gelmiştir. Bu, bir yerde negatif durumu tersine, pozitife çevirme ya da bir başka ifadeyle psikolojik tatmin sağlamaya yönelik bir telafi mekanizmasıdır. Klasik mizah ve edebiyat kaynaklarında yer yer bu bağlamda yapılmış tavsiyelere rast- lanabilmektedir. Söz gelimi bir anekdotta, Arap bilgelerinden Ahnef b. Kays’ın (öl. 34 İbni Hamdûn, et-Tezkiretü’l-Hamdûniyye, 9/42; Ebû Abbas Ahmed b. Musa el-Kaysî eş-Şüreyşî, Şerh-u makâmâti’l- Harîrî (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 2006), 2/25. 35 İbni Hamdûn, et-Tezkiretü’l-Hamdûniyye, 9/418; Âbî, Nesrü’d-dür, 6/189. 27 67/686-687), çirkinliği müsellem oğlunu, akıl, zekâ, güzel ahlak vb. erdemler sayesinde bu dezavantajdan bir nebze olsun uzaklaştırmaya çalıştığını görebiliriz: ناً!إنَِّكَ جَمِيلٌ، فكَُنْ فطَِ Evlat, tipten yana sönüksün, bari zekânla parla!36 Aşağı yukarı bu ana fikri işleyen pek çok özlü söz bulunmaktadır. Türkçe- mizdeki “Akıllı düşman akılsız dosttan yeğdir” sözündeki ifade şablonu, bir bedevi tarafından asırlar öncesinde “Çirkin ama akıllı kişi, yakışıklı ama bu- dala kişiden evladır”37 sözünde hemen hemen aynı vurguyla kullanılmıştır. Yaradılıştaki çirkinlik bağlamında kayda geçen anekdotların bir kısmında ise, maddi ya da manevi bazı avantajların, çirkinliğin kişi üzerindeki oluşturduğu psikolojik etkileri nispeten hafiflettiği teması işlenmektedir. Örneğin Kudâme b. Ca‘fer’in (öl. 337/948) Ebû Tâhir için okuduğu aşağıdaki dizelerinde servet, hem ahmaklık hem de çirkinliğin yol açtığı menfiliği ortadan kaldıran olumlu bir ögedir: أنَتَْ قبَِيحُ الوَْجْهِ لاَ تـَعْشَـقْ لـِي مَالاً لمََا قـيـلَ لـِي لوَْ أنَّ لـَهُ حُسْـنٌ وَلاَ مَـنْـطِـقْ وَمَا مَـالـُهُ ى قـَدْ زاَنـَهُ وَكَـمْ فَـتً هُوَ الأْحَْـمَـقْ قيلَ قبُْحٌ وَإِنْ مَنْ كَـانَ ذَا مَـالٍ فَمَا ضَـرَّهُ Olsaydı eğer cebimde bolca param Derler miydi: Âşık olma sen, çirkin adam! Heyhat, eda ve sedadan yoksun nice genç Mal ve mülkle şerefyâb olur er ya da geç Üzmez çirkinliği cepte varsa dinarla dirhem Olsa da ahmaklığı kişinin herkesçe müsellem.38 Aşağıdaki dizelerde ise Fezâre kabilesinden kısa boylu bir şairin, Mübeşşir b. Hüzeyl’in (öl. ?), cüceliğinden ötürü çirkinliğini itiraftan kaçınmadığı, buna mukabil asaletin ve bazı ahlaki meziyetlerin fiziksel cazibeden önce geldiğini söyleyerek alternatif bir övünme gerekçesi bulduğu dikkatlerden kaçmamaktadır: ـنِـي ألَـَمْ تعَْـلـمَِـي ياَ عَمَّ كَرِيمٌ عَلىَ حِيـنِ الكِْراَمُ قلَيِـلُ ـركَِ اللّٰهُ أنََّـ ى يـُقَـالَ طوَِيـلُ ـلتْـُهُـمْ تُ في القَْوْمِ الطِّوَالِ فضََ إذَا كُنْ بِـعَـارفِـَةٍ حَتَّـ الحَِاتِ وُصُـولُ جِسْـمِـي طوَِيلاً فإَنـَّنِـي فإَنْ لمَْ يكَُنْ لهَُ بِالفِعَالِ الصَّ 36 İsfahânî, Muhâdarâtü’l-üdebâ, 1/341. 37 Tevhîdî, el-Besâir ve’z-zehâir, 7/66. 38 Ebü’l-Kâsım, ez-Zeccâcî, el-Emâlî, thk. Abdüsselâm Harun (Beyrut: Dâru’l-Cîl, 1987), 54. 28 Allah ömürler versin, bilmez misin sevgilim Asil insan parmak sayısınca ki ben de asilim Çevremdekiler uzun boylu ise de “İhsan”la geçtim onları, anılmak için “ulu” Evet, belki yeterince uzun değil şu boyum Ama ben ululuğa salih amellerle ulaşıyorum.39 Hususan Emevî ve ilk Abbâsî devri ahbâr rivayetleri arasında, yaradılışı bakımından birtakım kusurları olduğu halde, sahip olduğu meziyetleri sayesinde kabilesine ya da halkına önderlik yapmayı hak eden liderlerin sözlerine yer verilir. Malzemenin bu tü- ründe genelde muhataptan “çirkin lider”e bir hiciv yönelir, o da başka insanlarda bu- lunmayan meziyetlerini öne çıkararak savunmasını yapar. Aşağıdaki nükte, bu türün anekdotlarına uygun tarihsel bir rivayettir: Bir gün karısı, Hudayn b. Münzir’e “Çirkin ve pinti biri olmana rağmen nasıl oldu da kavmin seni kendisine lider seçti, hayret doğrusu!” demiş. O da “Neden olacak” demiş “görüşüm isabetli, yüreğim cesaretli olduğu için!”40 E. EVLİLİK HAYATINDA EŞLERİN ÇİRKİNLİĞİ Klasik Arap edebiyatı kaynaklarında evlilik temalı anekdotlar incelendiğinde, mizah edebiyatının en eğlenceli temalarından biriyle karşılaşılacaktır. Bir süreç olarak evliliğe dair kayda geçen rivayetler, genel olarak mizahi açıdan oldukça renkli ve mizahi kalitesi yüksek hikâyeler şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Bu anlatıların konuları arasında nişan- nikâh merasimleri, karı-koca kavgaları, efendi-cariye ilişkileri, boşanma, cinsel yaşama dair tecrübeler vs. bulunmaktadır. Meseleye, eşlerin çirkinliği bağlamında yaklaşıldı- ğındaysa, sözü edilen hikâyelerin bazen eşlerden birinin, yer yer de her iki tarafın çir- kinliği üzerinden kurgulandığı görülmektedir. Bu durum efendi-cariye ilişkilerinde de farklı değildir. Karı-koca her iki tarafın çirkin oluşunun mizah açısından değerlendirildiği hayata dair çok sayıda yaşanmış tasvir klasik kayıtlarda yer almaktadır.41 Bunlardan birinde, karı- kocanın çirkinlik noktasındaki mutlak uyumu şöyle anlatılmıştır örneğin: 39 el-Vatvat, Ebû İshak Burhaneddin el-Kütübî, Guraru’l-hasâisi’l-vâzıha (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-‘İlmiyye, 2008), 32. Şiirin farklı varyantları için şu kaynaklara da bakılabilir: Câhiz, el-Beyân ve’t-tebyîn, 3/163; Hus- rî, Zehrü’l-âdâb ve semerü’l-elbâb, 2/411; Ebû Ali Nureddin el-Yûsî, Zehrü’l-ekem fi’l-emsâli ve’l-hıkem, thk. Dr. Muhammed Hacı - Dr. Muhammed el-Ahdar (Dâru’l-Beyza: Dâru’s-Sekâfe, 1981.) 40 Câhiz, el-Beyân ve’t-tebyîn, 2/115; el-Yûsî, Zehrü’l-ekem fi’l-emsâli ve’l-hıkem, 1/ 137. 29 Adamın biri bir kadını oldukça çirkin bulunca “Şu ucubeyle aynı yastığa baş koyanın vay haline” demekten kendini alamamış. Ancak az sonra kocasını fark edip onun da en az karısı kadar çirkin bir suratı olduğunu görünce “Meğer ten- cere yuvarlanmış kapağını bulmuş” deyivermiş.42 Eşlerden tek tarafın çirkinliğini örnekleyen bir anekdotta, dışarıdan bir gözle, güzel ka- dının nasibine düşen çirkin koca, Allah tarafından başa musallat edilen bir bela gibi yo- rumlanmaktadır. Aynı zamanda Kur’an’la nükteciliğin güzel örneklerinden birini temsil eden hikâye şöyledir: Musa b. Mus‘ab cariye bakmak için Medine’de son derece alımlı bir kadının konağına misafir olmuş. Avluda çevresindekilere talimatlar yağdıran gayet çir- kin suratlı bir herifi fark edince, tanımadığı ev sahibesine o adamın kim oldu- ğunu sormuş. Kadın “kocamdır” dediğinde ise kendini tutamamış: ﴾ إنَِّا للَِّهِ وَإنَِّا إِليَْهِ راجِعُونَ ﴿ Doğrusu biz Allah’a aidiz ve kuşkusuz O’na döneceğiz (Bakara: 156).43 Erkek tarafının çirkinliğini konu alan kimi anekdotlarda, kadınların bu durumdan hoşnut olmadıkları fikri öne çıkartılıyor gibi görünse de son tahlilde devrin sosyolojik gerçekle- ri, eşler arasında zaman zaman bu sebepten yaşanan çekişmeleri dahi erkeğin lehine bir polemik zaferi olarak kaydetmiştir: Ucube suratlı bir adam güzeller güzeli eşine “Şu dünyada bana senden daha güzeli yok!” diye iltifat edince kadın “Bana da senden daha sevimsizi” mukabe- lesinde bulunmuş. Gururu incinen beriki lafını esirgemeyerek “Beni hoşlandı- ğımla ödüllendiren seni de iğrendiğinle cezalandıran Allah’a hamdü senalar olsun” deyivermiş.44 Eşlerden tek tarafın çirkinliği bağlamında kayda geçen anekdotların bir kısmı efendi- cariye ilişkilerini ele almaktadır. Genelde kadın-erkek özelde ise efendi-cariye münase- betlerine dair dönem kültürü göz önüne alındığında, kendilerinden mutlak itaat beklenen cariye zümresinin zaman zaman çirkinliği müsellem efendilerine sırf bu sebepten yüz vermedikleri de görülmektedir. Konuyu yansıtan bir hikâye şöyledir: 41 Günday, Klasik Arap Edebiyatında Mizahi Karakterler, 57. 42 İsfahânî, Muhâdarâtü’l-üdebâ, 2/235. 43 İbn ‘Abdürabbih, el-‘İkdü’l-ferîd, 4/141. 44 İsfahânî, Muhâdarâtü’l-üdebâ, 2/235. 30 Tipten yana nasipsiz bir adam, murat almak istediği cariyesinden karşılık gö- remeyince “Senden kâm almak için bu kadar peşinden koşuyorum” demiş. Ca- riye hissizce: “Zaten ben de o yüzden kaçıyorum ya” demiş.45 Fizyonomik düzgünlüğün yanı sıra yüz güzelliğinin de evlilik kararlarında etkili olduğu psiko-sosyal bir realitedir. Klasik kaynaklar, dönem Arap toplumunda bu realite etrafın- da şekillenmiş, bir bölümü evlilik ve geçim ahlakı üzerine telif olunan nasihatname türü eserlerde de zikredilen rivayetlere kayıtsız kalmamış görünmektedir. Nitekim evlilik hazırlığında olan bir damat adayının çirkinliğinin, babasını nasıl kaygılandırdığı bir anekdota şöyle yansımıştır: Çirkin oğlunu bir ailenin kızıyla nişanlayan adama oğlu şöyle demiş: “Baba, gelin adayının gözlerinden biri iyi görmüyormuş diye duydum, aslı var mıdır sence?” Oğlunun çirkinliğinin gayet farkında olan babası “Bak evlat” demiş “dua edelim kız tamamen kör olmuş olsun, zira sendeki bu suratın numunesini görse evlenmekten cayar alimallah!”46 1. Eş Seçimine Etki Eden Çirkinlik Çehre güzelliği, fiziksel ölçülerdeki ideal oran, yüz hatlarına hâkim eda, mimik vb. hu- suslar tarih boyunca tüm beşerî topluluklarda eş tercihi ve yuva kurmada öne çıkan te- mel kriterler kabul edilmiştir. Klasik Arap kaynaklarının da bu evrensel realiteyle, ede- biyat ve mizah bağlamında ciddi manada ilgilendiği anlaşılmaktadır. Çirkinliğin evlilik- lerin teşekkülünde negatif fonksiyon icra edişinin güzel örneklerinden biri meşhur nük- tedan Ebü’l-‘Aynâ ile nişanlısı arasında yaşanan bir diyalogta şöyle anlatılır mesela: Ebü’l-‘Aynâ aktarıyor: Bir kadına talip olmuştum. O avrat beni çirkin bulduğu- nu söyleyip teklifimi reddetmiş. Bunun üzerine ben de hemen şu beyti karalayıp kendisine yolladım: فدَْمٌ غَبِىٌّ وَلاَ دِيبٌ لاَ رِيبٌ أَ أَ ينْ تنَْفِرِي مِنْ قبُْحِ وَجْهِى فإَنَّنِ إِ فَ Yüzüm çirkin diye benden uzaklaşıyorsun Lakin ben ebleh ahmak değil edip bir dâhiyim Ve hatunun cevabı: “Kendime koca arıyorum, divan kâtibi değil!”47 45 Âbî, Nesrü’d-dür fi’l-muhâdarât, 4/192; İbn Tayfûr, Belâgatü’n-nisâ, haz. Ahmed el-Elfî (Kahire Mat- ba‘atü Medreseti Vâlideti ‘Abbâs el-Evvel, 1908), 162. 46 İbn ‘Abdürabbih, el-‘İkdü’l-ferîd, 4/61-Tabâi‘u’n-nisâ, 84. 47 Nüveyrî, Nihâyetü’l-ereb fî fünûni’l-edeb, 4/21; İsfahânî, Muhâdarâtü’l-üdebâ, 2/226; Âbî, Nesrü’d- dür fi’l-muhâdarât, 4/190; İbn Hamdûn, et-Tezkiretü’l-Hamdûniyye, 7/246. 31 Kimi yuvaların kurulmasında tarafların fiziksel cazibesi büyük önem arz etmektedir. Kimi evliliklerde ise, diğer bazı şartlar uygun olduğunda bu kriter göz ardı edilebilmek- tedir. Mesela topluma ahlak hocalığı da yapan nevâdir üstatlarının, kurguladıkları bir hikâyede temel insani değerleri ve ahlaki kıstasları öne çıkardıkları dikkat çekmektedir: Zamanın birinde biri yakışıklı, diğeri yüzüne bakılamayacak kadar çirkin iki delikanlı bir kadına gönllerini kaptırıp kendisine talip olmuş. Kadın iki taliplisi arasında kararsız kalınca yakışıklı olanı “İkimizle de bir müddet yaşayıp bizi yakından tanı, kararını sonra ver” derken, çirkin olanı “İkimize de komşuluk et seçimini ondan sonra yap” şeklinde teklifte bulunmuş. Meğer kadının gönlü yakışıklı olandaymış. Bir gün taliplerine, kendilerini test edeceğini bildirmiş ve ikisinden de ayrı ayrı birer deve kesmelerini istemiş. Kadın ilk olarak yüzü peçeli vaziyette hiç tanınmayacak bir kılıkta yakışıklı olanın yanına uğramış. Bakmış ki âşığı hayvanı kesmiş, yemekleri pişirtmiş ve tencerenin başına çökmüş. Bir taraftan hayvanın yağlı et parçalarını mideye in- dirirken, diğer taraftan yine kalan yağların da kendisine ayrılması talimatını vermekteymiş. Kadın adeta dilenerek kesilen hayvandan kendisine de bir şeyler verilmesini rica edince, yakışıklı delikanlı hayvanın en değersiz sakatatından verilmesini söylemiş. Kadıncağız da aldığı parçayı heybesine koyarak oradan ayrılıp bu defa çirkin olanın yanına varmış. Çirkin olan delikanlı da hayvanı kesmiş ancak taksim sırasında kim ne isterse herkese onu vermekteymiş. Kadın ondan da bir parça dilenmiş. Adam gariban diye hayvanın en güzel tarafını kendisine takdim etmiş. Kadın o parçayı da heybesine atarak oradan ayrılmış. Ertesi günün sabahı kadın, kararını öğrenmek için yanına uğrayan iki delikanlı- nın önüne bir gün önce farkına varmadan kendisine verdikleri et parçalarını koymuş. Sonuç olarak da yakışıklının elini boş çevirirken, çirkin olanın teklifi- ni kabul etmiş.48 Aktardığımız bu uzunca hikâye şayet bazı sosyal realiteler içeriyorsa da klasik dönem Arap toplumunda eş seçiminde belirleyici tarafın her zaman sadece erkekler olmadığı, zaman zaman hanımların da kendi kriterleri doğrultusunda adaylar belirleyip tercihlerde bulunabildikleri, hatta kimi zaman taliplerini bir şekilde sınadıkları tespiti de yapılabilir. 48 Ebü’l-Fazl Ahmet b. Muhammed b. İbrahim el-Meydânî en-Nîsâbûrî, Mecma‘u’l-emsâl, thk. Muham- med Muhyiddin Abdülhamid (Beyrut: Dâru’l-Ma‘rife, ts.), 162; Zemahşerî, el-Mustaksâ fî emsâli’l- ‘Arab, 2/ 156. 32 2. Çirkin Eşe Sabrı Rasyonelleştirme Taraflarda aranan güzellik, asalet, mal varlığı, ahlak vb. hususlardaki denklik kriteri, bir “ev”in “yuva”ya dönüşebilmesi için gerekli şartlardan kabul edilmiştir. Bazı evliliklerde bu kriterlerin bir bölümü sağlanabilse de çoğu zaman bu idealizme ulaşmak mümkün olmamaktadır. İşte klasik Arap edebiyatındaki mizahi anekdotların bir bölümünün ko- nusu tam olarak budur: Çirkin erkek-güzel kadın ya da yakışıklı erkek-çirkin kadın düa- litesinin yol açtığı komik senaryolar. Bu bağlamda vurgulanması gereken noktalardan biri, yüz güzelliği nimetinden mahrum eşlere sabretmenin Allah katında mükâfat gerektiren bir durum olduğu temasını ele alan hikâyelerin hiç de az olmadığıdır. Örneğin aşağıdaki anekdotta, çirkin eşe bir ömür ta- hammül, Cennet’i hak etmeye yeter sebep sayılmıştır: Kendi güzelliğinin, kocasının da çirkinliğinin gayet farkında olan kadın “Öyley- se ikimize de müjde” demiş “sen de ben de Cennetliğiz”. Kocası o kanaate nereden vardığını sorunca da açıklamış: “Senin gibi bir surat- sız benim nasibime düştü, ben buna katlanıyorum. Senin nasibine ben gibi bir ay parçası düştü, sen de buna şükrediyorsun. Şu hâlde sana Hz. Peygamberin bir sözünü hatırlatayım: Sabreden de şükreden de Cennettedir!”49 Yukarıdaki hikâyede olduğu gibi çirkin eşe sabretme doğrudan bir mükâfat sebebi görü- lürken, bazı anekdotlarda ise işlenen bir günahın kefareti olarak değerlendirilmektedir. Şu örnekte olduğu gibi: Muhammed b. İbrahim el-Mevsılî (öl.188/804) anlatıyor: Bir seyahatimiz sıra- sında Arap beldelerinden birinde gözleri şaşı, upuzun beyaz sakalıyla çirkin mi çirkin bir adamın, ay parçası nefasetindeki karısını dövdüğüne şahit olmuştuk. Tam bizler haddini bildirmek üzere hışımla o adamın üzerine yürüyecekken, karısının sözleriyle adeta beynimizden vurulduk: “Kocamı kimselere ezdirmem. O benim bir günahımın kefareti. İşlediği bir sevaba karşılık Allah ona mükâfat olarak beni nasip etti, günahımın bedeli olarak da beni onunla cezalandırdı!”50 49 İbnü’l-Cevzî, Ahbârü’z-zırâf ve'l-mütemâcinîn, nşr. Bessâm Abdülvehhâb el-Cânî (Beyrut: Dâru İbn Hazm,1997), 144 - Kitâbü’l-Ezkiyâ ((b.y.: Mektebetü’l-Gazzâlî, ts.), 210; Tevhîdî; el-Besâir ve’z- zehâir, 5/54; İbn Hamdûn, et-Tezkiretü’l-Hamdûniyye, 9/404; İsfahânî, Muhâdarâtü’l-üdebâ, 2/235; İbşîhî, el-Müstetraf, 2/89; İbn Asâkir, Târîhu medîneti Dımaşk, nşr. Selâhaddin el-Müneccid, (Dımaşk: y.y., 1951), 43/91. 50 Ahmed b. Muhammed b. Ali b. İbrahim el-Ensârî eş-Şirvâni, Nefhatü’l-Yemen fîmâ yezûlü bizikrihi’ş- şecen (Kahire: Matbaatü’t-Tekaddümü’l-‘İlmiyye, 1907), 4. 33 3. Boşanma Klasik dönem mizah metinlerinde yer alan çirkin erkek-güzel kadın bağlamında kurgu- lanmış anekdotların bir bölümü ya kadı huzurunda cereyan eden ya da vali, emir gibi devlet ricali nezdinde gerçekleşen, bir kısmı evliliklerin son bulmasıyla noktalanan karı- koca şikâyetleri ve boşanma davaları şeklindedir. Bir kısmı tarihte yaşanmış gerçek olaylara dayanan ve ilginç diyalogları aksettiren bu kabil rivayetlerde dönemin sosyal yaşamına, devlet erkânı ile diyalogların biçimine, kadın-erkek ilişkilerinin tabiatına dair bazı ipuçları yakalamak da mümkündür. Mesela aşağıdaki anekdot, dönem kadınlarının kocalarını devlet büyüklerine tam bir serbestlik ve rahatlık içinde şikâyet edebildiklerinin hoş bir kanıtıdır: Fiziksel cazibesi yerinde bir kadın, yüzüne bakılmayacak çirkin, m