e-ISSN: 2980-2482 ULUDAĞ İLAHİYAT DERGİSİ ULUDAG JOURNAL of THEOLOGY Cilt | Volume: 32 Sayı | Issue: 1 Yıl | Year: 2023 (Haziran | June) Kitap İncelemesi Sezai Engin, Şerh ve Şârihin İzini Sürmek: Hadis Şerhlerinin Hikâyesi (İstanbul: İbn Haldun Üniversitesi Yayınları, 2023), 200 sayfa. Mehmet Angay Arş. Gör., Bursa Uludağ Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Hadis Ana Bilim Dalı, Bursa, Türkiye http://orcid.org/0000-0001-6212-5413 | mehmetangay@uludag.edu.tr | https://ror.org/03tg3eb07 Öz Hadis şerhlerini farklı sorularla mercek altına alan yakın tarihli birçok çalışma şerhlerin sanılandan daha orijinal bir faaliyet olduğunu ortaya koymaktadır. Özellikle şerhlerin muh- tevası dışına çıkıp şerh-tedris ilişkisi, şerhlerin himayesi, okunurluğu vb. yönlerine yoğun- laşan araştırmalar oldukça başarılı adımlardır. Şerhleri yaygın taslak dışına çıkarak “farklı bir bakış açısıyla inceleme” hedefinde/iddiasında olan yakın tarihli araştırmalardan biri de Sezai Engin’e ait Şerh ve Şârihin İzini Sürmek: Hadis Şerhlerinin Hikâyesi’dir. Bu yazının konusu Engin’in hadis şerhlerinin hikayesini konu edindiği son eseridir. Anahtar Kelimeler Hadis, Şerh, Şârih, Tedris, Telif. Atıf Bilgisi Angay, Mehmet. “Sezai Engin, Şerh ve Şârihin İzini Sürmek: Hadis Şerhlerinin Hikâyesi, İstanbul: İbn Haldun Üniversitesi Yayınları, 2023, 200 sayfa”. Uludağ İlahiyat Dergisi 32/1 (Haziran 2023), 213-222. https://doi.org/10.51447/uluifd.1306016 Uludağ İlahiyat Dergisi 32/1 (Haziran 2023) Makale Bilgisi | Article İnformation Makale Türü | Article Type Kitap İncelemesi | Book Review Geliş Tarihi | Date of Submission 25 Mayıs 2023 | 25 May 2023 Kabul Tarihi | Date of Acceptance 01 Haziran 2023 | 01 June 2023 Yayım Tarihi | Date of Publication 15 Haziran 2023 | 15 June 2023 Yayın Sezonu | Pub Date Season Haziran | June DOI https://doi.org/10.51447/uluifd.1306016 Değerlendirme | Peer-Review Bir iç Hakem (Editörler Kurulu Üyesi - Yayın Kurulu Üyesi), Tek Taraflı Körleme | Single anonymized AInternal (Editor board member) Benzerlik Taraması | Plagiarism Yapıldı – iThenticate | Yes – iThenticate Checks Telif Hakkı & Lisans | Copyright & Yazarlar dergide yayınlanan çalışmalarının telif hakkına sahiptirler ve ça- License lışmaları CC BY-NC 4.0 lisansı altında yayımlanmaktadır. | Authors publis- hing with the journal retain the copyright to their work licensed under the CC BY-NC 4.0 Etik Bildirim | Complaints ilahiyatdergisi@uludag.edu.tr - https://dergipark.org.tr/tr/pub/uluid https://dergipark.org.tr/tr/pub/uluid e-ISSN: 2980-2482 ULUDAĞ İLAHİYAT DERGİSİ ULUDAG JOURNAL of THEOLOGY Cilt | Volume: 32 Sayı | Issue: 1 Yıl | Year: 2023 (Haziran | June) Book Review Sezai Engin, Şerh ve Şârihin İzini Sürmek: Hadis Şerhlerinin Hikâyesi, (İstanbul: İbn Haldun Üniversitesi Yayınları, 2023), 200 sayfa. Mehmet Angay Research Assistant, Bursa Uludag University, Faculty of Theology, Department of Hadith, Bursa, Türkiye http://orcid.org/0000-0001-6212-5413 | mehmetangay@uludag.edu.tr | https://ror.org/03tg3eb07 Abstract Many recent studies that examine ḥadīth commentaries with different questions reveal that commentaries are a more original activity than one might think. Especially the studies that go beyond the content of the commentaries and focus on the relationship between the commentary and the scholar, the patronage of the commentaries, their readership, etc. are very successful steps. One of the recent studies that aim to “scrutinize the commentaries from a different perspective” by going beyond the common outline is Sezai Engin’s Tracing the Commentary and the Commentator: The Story of Ḥadīth Commentaries. The subject of this article is Engin’s latest work on the story of ḥadīth commentaries. Keywords Ḥadīth, Commentary, Commentator, Teaching, Writing. Citation Angay, Mehmet. “Sezai Engin, Şerh ve Şârihin İzini Sürmek: Hadis Şerhlerinin Hikâyesi, İstanbul: İbn Haldun Üniversitesi Yayınları, 2023, 200 sayfa”. Uludağ İlahiyat Dergisi 32/1 (Haziran 2023), 213-222. https://doi.org/10.51447/uluifd.1306016 https://dergipark.org.tr/tr/pub/uluid 216 • Şerh ve Şârihin İzini Sürmek: Hadis Şerhlerinin Hikâyesi Hadis edebiyatının önemli bir bölümünü oluşturan şerh literatürü üzerine artan ilgi ve alanda yapılan araştırmaların geldiği seviye memnuniyet vericidir. Kemiyet ve keyfiyet açı- sından hayli ilerleme kat eden şerh merkezli çalışmalar hadis şerhlerini muhtelif açılardan okumaya tabi tutmakta, farklı sorularla metinlerin daha iyi anlaşılmasına katkı sunmakta- dır. Bu çalışmaların belli bir kısmı daha ziyade içerik analizine dayanan “müellif-eser” şek- linde bir taslağa sahip olsa da şerhlerin genel seyrini inceleyen ve anlamlı bir sunumunu ortaya koyan nitelikli araştırmalar da gün yüzüne çıkmaktadır. Şerhleri yaygın taslak dışına çıkarak “farklı bir bakış açısıyla mercek altına alma” hedefinde/iddiasında olan yakın ta- rihli araştırmalardan biri de Sezai Engin’e ait Şerh ve Şârihin İzini Sürmek: Hadis Şerhlerinin Hikâyesi’dir.1 Yazarın daha önce hâşiye ve talîkalar üzerine kaleme aldığı eseri akademik çevrelerde epey ilgi görmüş ve üzerine konuşulmuştu.2 Yeni kitabının ilk baskısının erken sürede tükenmesi de ilginin devam ettiğini göstermektedir. Bu yazının konusu Engin’in ha- dis şerhlerinin hikayesini konu edindiği son eseridir. Hadis şerhlerine dair akademik çalışmaların çoğunlukla içerik analizine dayandığını ifade eden yazar, kendi odak noktasının şerhlerin hikâyeleri olduğunu söyler. Alışılagelen ça- lışmalardan farklı olarak şerhlere sorduğunu belirttiği sorular ve her biri bir bölüm başlığı olan hususlar ise şunlardır: 1. Şerhlere kaynaklık eden metinler (s. 15-23) 2. Şârih profilleri (yetiştikleri çevre, hoca-talebe ilişkileri vb.) (s. 27-50) 3. Şerhlerin yazılış gerekçeleri (s. 53- 65) 4. Şerhlerin isimlerindeki tercihler (s. 69-74) 5. Şerhlerin telif edildiği coğrafyalar ve tarihler (s. 77-103) 6. Şerhlerin nakli (rivâyet-kırâat-imlâ) (s. 107-31) 7. Ümerânın şerhlere ilgisi ve ulemanın şerhler hakkındaki kanaatleri (s. 135-45) 8. Şârihler arası etkileşim (atıf- lar-tartışmalar) (s. 149-61) 9. Şerhler ve tedris faaliyeti arasındaki ilişki (s. 165-171). Mezkûr araştırma sorularıyla literatürün tamamının incelenme imkânı olmadığını belirten yazar, kendisini “eser karizması ve yaygınlığı” fazla olan on dört şerhle3 kayıtlar ve onları mercek altına alır. Bu sorulara büyük ölçüde kronolojik olarak cevap arar. Söz gelimi Şerhlerin isim- lerindeki tercihler bölümü Hattâbî’nin (öl. 388/998) Meʿâlimü’s-Sünen’inden başlar Yusufe- fendîzâde’nin (öl. 1167/1754) Necâḥü’l-ḳārî’si ile son bulur. Söz konusu dokuz başlığın her biri muhtevayı yansıtacak türden olduğundan kitabın genel tasviri yapılamayacak, belli bö- lümler üzerine yoğunlaşılacaktır. Yazar her bölümün girişinde işlenecek muhtevaya uygun bir sunumla başlar. Ancak bazen bu sunumlar gereğinden fazla uzatılır ve bölüm içerisinde sunumda anlatılan duruma uygun örnek bulmak da zorlaşır. Söz gelimi “Müderris Kaynak: Medrese Geleneğinde Şârih ve Şerh” bölümünün (s. 167-77) girişinde medreselerin kısa ta- rihinden, bu kurumların ders müfredatlarından, ders kaynakları ile haşiye yazıcılığı arasın- daki ilişkiden, Osmanlı medreselerinde okutulan temel eserlerden kısaca bahsedilir. Peki bu bilgilerle yazarın seçtiği şerhler arasındaki bağlantı ne derecededir? Yani seçilen on dört 1 Sezai Engin, Şerh ve Şârihin İzini Sürmek: Hadis Şerhlerinin Hikâyesi (İstanbul: İbn Haldun Üniversitesi Yayınları, 2023). 2 Sezai Engin, Hadis Şerh Geleneğinde Hâşiye ve Ta‘lîkalar (İstanbul: Endülüs Yayınları, 2019). 3 Hattâbî, Meʿâlimü’s-Sünen; İbn Battâl, Ṣaḥîḥ-i Buḫârî şerhi; İbn Abdilber, et-Temhîd ve el- İstiẕkâr; Ebü’l-Velîd el- Bâcî, el-Münteḳā; Mâzerî, el-Muʿlim bi fevâidi Müslim; Ebûbekir İbnü’l-Arabî, ʿÂriżatü’l-aḥveẕî; Kadî İyâz, İkmâlü’l- Muʿlim; Nevevî, el-Minhâc; Kirmânî, el-Kevâkibü’d-derârî; İbn Hacer, Fetḥü’l-bârî; Aynî, ʿUmdetü’l-ḳārî; Molla Gürânî, el-Kevserü’l-cârî; Kastallanî, İrşâdü’s-sârî; Yûsufefendizâde, Necâḥü’l-ḳārî. Uludağ İlahiyat Dergisi 32/1 (Haziran 2023) Mehmet Angay • 217 şerhin hangisi medrese müfredatında kendine yer bulmuştur? Konunun bilinen bir iki ör- neği dışında şerhlerin medrese programıyla ilgisini kurmak güç olduğundan yazar söz ko- nusu bölümde ihtimaller üzerinden gitmektedir. Yazar “Kaynak Tercihleri: Şerh Geleneğinde Ana/merkez/kurucu Metinler” başlığını verdiği birinci bölümde üzerine şerh yazılan temel hadis metinlerine ve bunların tercih edilme sebeplerine değinir. Şerh edilecek metnin tercihinde dönem, coğrafya, mezhep gibi unsur- ların önemli olduğunu belirten Engin, temel hadis kitaplarına olan ilginin arka planında hangi saiklerin olabileceği üzerine yoğunlaşır. Yazarın arkasına düştüğü soru önemli ol- makla birlikte konuyu işleme tarzı okuyucu açısından bazı zorlukları ihtiva eder. Yazar ko- nuyu ele aldığı on dört şerhin telif edilme tarihine göre -kronolojik olarak- işler. Yani önce Hattâbî’nin Buhârî (öl. 256/870) ve Ebû Dâvûd (öl. 275/889) şerhleri üzerinden Ṣaḥîḥ’e ve Sünen’e olan ilginin muhtemel sebeplerine dair çok kısa bir değerlendirme yapılır, daha sonra Muvaṭṭa’ya olan ilgi üzerine ve sebeplerine temas edilir, akabinde Müslim’e (öl. 261/875) yönelir. Bunu Tirmizî’nin (öl. 279/892) Sünen’i ve tekrardan Ṣaḥîḥayn takip eder (s. 18-24). Konu kronolojik olarak değil de üzerine şerh yazılan temel bir hadis kitabı merkeze alınarak yapılabilirdi. Söz gelimi önce Muvaṭṭa ele alınıp, hangi sebeplerle ilgi gördüğü, hangi dönemlerde ve bölgelerde üzerine şerh yazıldığı kronolojik olarak işlense muhteme- len kitabın amacına daha iyi hizmet ederdi. Birinci bölümün başlığında kullanılan Şerh Ge- leneğinde Ana/Merkez/Kurucu Metinler ifadesi de muğlak kalmaktadır. Bölüm içerisinde üzerine şerh yazılan temel hadis kitaplarına değinilir ancak başlık şerh literatüründe mer- kezî bir yere sahip olan metinlerin işleneceği izlenimini verir. Yazar önce Hattâbî’nin Buhârî ve Ebû Dâvûd üzerine şerh yazma sebebini kestirmenin zor olduğunu söylese de ilerleyen satırlarda bu tercihin arka planına dair isabetli yorumlar yapar (s.18-9). Aslında bu tercihte hangi reflekslerin olduğunu belirlemek çok zor değildir. Birinci ihtimal -yazarın da değindiği gibi- Ebû Dâvûd’un râvisinin Hattâbî’nin hocası olmasıdır. İkincisi, Ebû Dâvûd’un Sünen’i Hattâbî’nin çokça yakındığı Ehl-i hadîs ve Ehl-i rey’in arasını bulma çabası için en uygun metinlerden biri olmasıdır. Yazar Eyyûbî ve Memlükler dönemi Dımaşk çevresinde daha ziyade Ṣaḥîḥayn üzerine şerh yazıldığını belirtir ve bu tercihlerde mezhebî bazı reflekslerin etkili olduğunu söyler. Daha sonra da Şafiî ulemadan İbnü’s-Salâh (öl. 643/1245) ve Nevevî’nin (öl. 676/1277) ter- cihlerini Müslim’den yana kullandıklarına işaret eder (s. 23-4). Mezhebî etkiye dayalı tercih ifadesiyle tam olarak ne kastedildiği anlaşılmamaktadır. Yani bu ifadeden mezkûr her iki şârihin Şafiî oldukları için Müslim’i tercih ettikleri veya İbn Receb’in (öl. 795/1393) Hanbelî olduğu için Buhârî’ye şerh yazdığı gibi bir anlam mı çıkarmak gerekecektir. Dipnottan an- laşıldığı kadarıyla bu “mezhebî etki” iddiasının kaynağı Selim Demirci’dir. Demirci, hicri 7. ve 8. asırda farklı mezhebe mensup birçok âlimin hadislere yönelik çalışmalar yaptığından ve hadis kitaplarının fıkıh bakış açısıyla ele aldığından bahseder. Akabinde de bu dönemde yazılan şerhlerin neredeyse tümünün mezhep aidiyeti olan kimseler tarafından yazıldığını söyler.4 Yani mezhep mensubiyetiyle şerh edilecek metnin tercihi arasında bir ilgi kurul- 4 Selim Demirci, Kriz Döneminde Hadis ve Yorum: Haçlı ve Moğol Saldırıları Gölgesinde Hadis Âlimleri (İstanbul: İlem Yayınları, 2020) 120. https://dergipark.org.tr/tr/pub/uluid 218 • Şerh ve Şârihin İzini Sürmek: Hadis Şerhlerinin Hikâyesi maz. Dahası eğer yazarın anladığı şekliyle Demirci böyle bir ilgi kuruyorsa onun değerlen- dirmesi de tekrardan ele alınmalıdır. Dolayısıyla farklı yönde anlaşılmaya müsait bu ifade tashihe muhtaçtır. Bu dönemde yazılan şerhlerin birçoğunun Ṣaḥîḥayn üzerine olması, ka- naatimizce otoriteleriyle yakından ilgilidir. “Şârih Figürü” üst başlığını taşıyan ikinci bölümde yazar, söz konusu on dört şârihin hoca-talebe ilişkileri, rihleleri, ilmî konumu, yaşadıkları coğrafya, varsa aldıkları idari ve eğitimsel görevlerine değinir ve bazen bunları şerh faaliyetiyle ilişkilendirmeye çalışır. Her bir şârihin ilmî birikimine ve yeterliliğine vurgu yapan yazara göre şârihler, genelde alt yapıları sağlam, iyi yetişmiş, donanımlı kimselerdir. Şerh faaliyeti gibi zorlu bir görevi üst- lenen âlimlerin bu özelliklere sahip olması oldukça doğaldır. Yazar da bunun farkında ola- cak ki aktardığı bilgilerin ulema sınıfı için şaşılacak bir durum olmadığını söyler (s. 52). Yine de yazarın bazı biyografik kayıtlara gereğinden fazla önem atfettiği izlenimi uyanır. Söz ge- limi Şemsüddin b. el-Fahr el-Hanbelî’nin Nevevî’yi “hafız, imam gibi vasıflarla anması ve onun birçok ilimde söz sahibi” olduğunu belirtmesi yazar tarafından metne aktarılacak ka- dar önemli görülmüş, Kutbuddin el-Yuninî’nin Nevevî için söylediği “döneminde ilim, vera ve ibadette eşi olmayan biriydi” ifadesi ise Engin’e göre Nevevî hakkındaki en kayda değer tanımdır (s. 42). Şârihlere ayrılan kısımlar arasında hacim olarak da farklılıklar göze çarp- maktadır. Mesela Molla Gürânî’ye tahsis edilen kısmın (s. 47-51) müellifin şerh faaliyetin- deki etkisine oranla fazla olduğu söylenebilir. Buna karşın Kastallânî’ye birkaç satır ayrıl- mıştır (s.46-7). “Şerhlerin İsimlerindeki Tercihler” bölümü başlığından da anlaşılacağı üzere kitap isimlerindeki ifadelerin çözümlenmesi mahiyetindedir. Yazar, İbn Abdilber’in şerhlerine verdiği isimlerin sebeb-i telif ve içerikleri hakkında ipuçları sunduğunu söylemekte ve ya- zarın et-Temhîd ismini vererek Muvaṭṭa’nın hadislerinin anlaşılması ve yorumlanmasındaki zorlukları gidereceği düşüncesinde olduğunu belirtmektedir. Yazarın yorumu doğru ol- makla beraber kuşatıcı değildir. Eserin tam adı et-Temhîd limâ fi’l-Muvaṭṭaʾ mine’l-meʿânî ve’l- esânîd’dir. İbn Abdilber şerhin ismine de yansıttığı üzere, temel amaçlarından biri de hadis- lerin isnad özellikleri açısından tetkik edilmesi ve munkatı rivayetlerin muttasıl tarikleri- nin ortaya çıkarılmasıdır. Tabi ki yazar kitabın tam isminden ve Temhîd’in dikkat çektiğimiz yönünden haberdardır. Şerhlerin yazılış gerekçeleri bölümünde eserin bu yönüne yaptığı uzun bir alıntıyla da dikkat çeker. Ancak eser isimlerine dair müstakil başlık açıp şerhin muhtevasını da yansıtan tam adını kaydetmemesi eksikliktir. Nevevî şerhinin bilinen yay- gın adıyla el-Minhâc olarak yorumlanması kabul edilebilir gözükse de eserin ismine dair tar- tışmalar ve son muhakkiklerinden Sirsâvî’nin birçok yazmayı dikkate alarak tercih ettiği tam ismin de gündeme getirilmesi beklenirdi. Nitekim muhakkik şerhin tam adının “Min- hâcü’l-muḥaddisî̱n ve sebîlü ṭâlibîhi’l-muḥaḳḳıḳīn fî şerḥi Ṣaḥîḥi Ebi’l-Ḥüseyin Müslim b. el-Ḥaccâc el-Ḳuşeyrî” olduğunu ortaya koymuştur.5 Yazarın atıflarına bakılırsa Sirsâvî tahkikini çalış- masının bir yerinde kullanmış, ancak şerhin tam ismine dair tartışmayı metnine taşıma- mıştır (s. 93). 5 Bu bilgi için Sirsâvî’nin şerhe yazdığı giriş yazısına bk. Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Şeref b. Mürî Nevevî, Minhâcü’l- muḥaddis̱în ve sebîlü ṭâlibîhi’l-muḥaḳḳıḳīn fî Şerḥi Ṣaḥîḥi Ebi’l-Ḥüseyin Müslim b. el-Ḥaccâc el-Ḳuşeyrî, thk. Mâzin b. Muhammed es-Sirsâvî (Dâru’l-Minhâc, 2020) 1/89-92. Uludağ İlahiyat Dergisi 32/1 (Haziran 2023) Mehmet Angay • 219 “Şerhlerin Yayılımı” bölümü, şerhlerin okunurluğu ve farklı coğrafyalarda yayılımını göstermesi açısından önemli bir kısımdır. Hattabî’nin Meʿâlimü’s-Sünen adlı eserinin Semʿânî’ye uzanan senedinin verildiği kısımda bazı yanlış okumalar ve şemada eksikler göze çarpar. Yazar, Semʿânî’nin hocaları Mervezî, Ebû Nasr el-Kûfî ve Ebü’l-Fazl el- Mesʿûdî’den kitabın ilk bölümünü dinlediğini belirtir. Zikredilen bu bilgi ilk iki hocası için doğru görünse de Mesʿûdî’den kitabın hangi bölümünü dinlediği net değildir.6 Verilen şe- mada da Ebû Nasr el-Kûfî yerine yanlışlıkla Mervezi yazılmıştır (s. 110). Yazar ilerleyen sa- tırlarda şerhin Dımaşk Câmii’nde bir halkası olan “Hanefî” fakihi Ebû Zekeriyya İbnü’s-Say- rafî’nin (öl. 678/1279) rivayet ettiği kitaplar arasında yer almasından hareketle bölgede okutulduğunu belirtir (s. 111). İbnü’s-Sayrafî muhtemelen yanlışlıkla Hanefî olarak kayde- dilmiştir, kaynaklar onun Hanbelî olduğu hususunda ittifak halindedir.7 Şerh literatürünün araştırılmayı bekleyen mühim bir yönü de şârihlerin siyasi elit- lerle/ümerâ ile ilişkisi ve onların himayesinin şerhlerin yazılmasına katkısıdır. Konuya müstakil bir bölüm ayıran yazar her ne kadar İbn Hacer ve Yûsufefendizâde’nin Buhârî şerhleri dışında ümerâ ilgisiyle herhangi bir şerhi irtibatlandıracak veri bulamasa da şerh- lerin bu çok yönlü ilişki ağlarına dikkat çekmesi itibariyle kıymetli bir adım atmıştır. Aynı bölümün ikinci kısmı ise ulemanın söz konusu on dört şerhe dair övgü dolu ifadelerine ve değerlendirmelerine tahsis edilmiştir. Bu tarz değerlendirmeler söz konusu şerhlerin lite- ratürdeki görünümünü takip etmek açısından faydalı olsa da birçok alıntı standart övgü dışında pek fazla bir şey söylemez. İbn Hallikân’ın Mâzerî’nin el-Muʿlim’i için “şerhân cey- yidân” (s. 141), Kâtip Çelebî’nin Nevevî’nin eseri için “mütevassıt” ve “müfid” (s. 141), Fın- dıklılı İsmet Efendî’nin Necâḥü’l-ḳārî için “tahrîrâne bir şerh” (s. 147) şeklindeki nitelendir- mesi bu minvalde örnek verilebilir. Şerhlerin birbirine atıfları ve şârihler arası polemikler de yazarın peşinde olduğu soru- lardan biridir. Herhangi bir literatürün gelişim seyrini takip edebilme noktasında özellikle geriye doğru atıflar oldukça önemli bir işlev görür. Yazarın da işaret ettiği gibi atıfların re- ferans niteliğinde mi yoksa tenkit için mi olduğu hususu bu tür atıf takiplerinde dikkat edil- mesi gereken hususlardandır. Nevevî’nin atıflarıyla başlayan yazar, müellifin en fazla kul- landığı şerhin Kâdî İyâz başta olmak üzere Müslim’in Ṣaḥîḥ’i üzerine yazılan şerhler oldu- ğunu belirtir. Daha sonra bunun bir tercih mi yoksa mecburiyetten mi olduğu hususunun tartışmalı ve ihtimale açık olduğunu söylese de (s. 156) aslında bunun pek de tartışmalı bir durum olmadığı görülür. Müslim üzerine şerh yazan Nevevî’nin kaynakları doğal olarak Ṣaḥîḥ merkezli şerh çalışmalarıdır. Ali el-Kârî’nin (öl. 1014/1605) Hanefî hadis geleneğinde önemli bir yeri olan Aynî’ye (öl. 855/1451) neredeyse hiç başvurmaması yazar tarafından da ilginç karşılanmış olsa da arkasına pek düşülmemiştir (s.165). Bu da alanda çalışan araş- tırmacılar için bir soru olabilir. 6 Semʿânî’nin ifadesi şu şekildedir “مسعت منه، ومن مجلة ما حصل يل عنه: كتاب معامل السنن أليب سليما ن محد بن حممد بن أمحد اخلطايب، بروايته عن أيب Muhtemelen bu ifadeden ilk kısmını dinlediği gibi bir anlam çıkmaz. Ebû Saʿd Abdulkerim ”الفضل اخلرقي، بعضه Semʿânî, el-Münteḫab min muʿcemi şuyûḫi’s-Semʿânî, thk. Muvaffık b. Abdullah b. Abdulkadir (Riyâd: Dâru Âlemi’l-kütüb, 1996) 1458. 7 Ahmet Özel, “İbnü’s-Sayrafî, Ebû Zekeriyyâ”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 2000), 21/200. https://dergipark.org.tr/tr/pub/uluid 220 • Şerh ve Şârihin İzini Sürmek: Hadis Şerhlerinin Hikâyesi Şerh ve tedris faaliyeti arasındaki ilişkiye tahsis edilen bölüm de şerhlerin farklı bir yö- nüne temas etmesi hasebiyle çalışmanın dikkat çeken yönlerindendir. Gerek hadis gerekse İslamî ilimlerin diğer alanlarında göz ardı edilen bu ilişki birçok eserin ortaya çıkmasında önemli rol oynamıştır. Söz gelimi hadis usulünün baş yapıtı olan İbnü’s-Salâh’ın ʿUlûmu’l- ḥadîs’̱i Eşrefiyye Dârülhadisi’ne şeyh olarak tayin edilmesiyle yakından ilgilidir. Nitekim bu meşhur eser derslerde talebelere imla ettirilmek suretiyle oluşturulmuştur. Tedris faaliyeti ve şerh arasındaki ilişkinin bilinen en iyi örneği hiç kuşkusuz İbn Hacer’in Fetḥü’l-bârî’sidir. Şerhin yazımında öğrencilerinin üstlendiği rol ehlinin malumudur. Ancak Engin bu bölümü daha ziyade şerhin medrese müfredatına dahil olması/derslerde okutulması açısından in- celer. Şerhlerin medreselerde okutulması üzerine yoğunlaşılmış olması, veri bulmada ya- zarın elini biraz zorlaştırmıştır. Zira kendisi de hadis şerhlerine medrese müfredatında rast- lanmadığını ve derslerde takip edildiğine dair bilgi olmadığını itiraf eder (s. 173). Haliyle bu bölümde daha ziyade ihtimaller üzerinde durur ve kesin bir şey söylemez. Ayrıca odak noktası şerhlerin medrese müfredatındaki yeri olunca, tedris-telif faaliyetine dair güzel bir örnek olan Mâzerî’nin Muʿlim’i bu bölümde zikredilmez. Halbuki onun eseri de varlığını ça- lışkan bir talebe grubuyla yapılan okumalara/kıraatlere borçludur. Eserdeki kaynak kullanımına da değinmek gerekir. Şerh ve haşiye konusuna hayli mesai harcayan yazarın şerh alanında telif edilen modern çalışmaların birçoğunu kullandığı ve ilgili yerlerde atıflar yaptığı görülse de yakın tarihli ve benzer sorular çerçevesinde şerhleri inceleyen birkaç çalışmanın izine rastlanmaz. Joel Blecher’in muhtelif sorularıyla şerh faa- liyetinin düşünülenden farklı bir uğraş olduğunu ortaya koyduğu Said the Prophet of God Ha- dith Commentary across a Millennium adlı eserine atıf yapılması beklenirdi.8 Mustafa Macit Karagözoğlu’nun editörlüğünde çıkan Hadis Şerh Literatürü I9 ve Hadis Şerh Literatürü II10 de şerhleri farklı yönleriyle ele alması hasebiyle atfı hak etmektedir. Yazar’ın klasik ve çağdaş dönem müelliflerden yaptığı bazı alıntıların, birebir nakillerin ve görsellerin yerinde ve gerekli olup olmadığı hususu tartışılabilir. Örneğin şârih biyogra- filerine tahsis edilen ikinci bölümde şöyle ifadelere tesadüf edilir: Hattâbî için “ṣâḥibu fıḳhin ve ḥadîs̱in ve meʿânin ve ġarîbin ve şiʿrin” (s. 30), İbnü’l-Arabî için, “ḫiṭâmu ʿ ulemâi’l- Endelüs, âḫiru eimmetihâ ve ḥuffâẓihâ ve “aḥadü’l-aʿlâm” (s. 38), Aynî için (Leknevî’den naklen) “ʿârifen bi’l-ʿarabiyye ve’t-taṣrîf ve ḥâfiẓen li’lüġatin” (s. 45). Bu ifadelerde hususî bir vurgu yoksa birebir transkripsiyon edilerek metne taşınması okumayı zorlaştırır. Bazen alıntı yapılan kısımların metnin ilgili bölümü için pek de önemli olmadığı veya bilinen bir husus olduğu da söylenebilir. Mesela Kasım Zaman’dan aktarılan “hadis şerhleri İslam’ın kurucu kaynaklarından biri olan hadislerin anlamını açıklamanın aracıydı” bunlardan bi- ridir (s. 55). Çalışmada kullanılan bazı görsellerin işlevi ve gerekliliği de sorgulanmalıdır. Söz gelimi Hattâbî’nin doğup vefat ettiği Leşkergâh’tan bir camii fotoğrafı (s. 31, Resim 2.), bugünkü Belensiye (s. 32, Resim 3.), Eşrefiyye Darulhadis’inin giriş kapısı (s. 41, Resim 7.), 8 Joel Blecher, Said the Prophet of God Hadith Commentary across a Millennium (Oakland: University of California Press, 2018). 9 Mustafa Macit Karagözoğlu (ed.), Hadis Şerh Literatürü I (İstanbul:M.Ü. İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, 2020). 10 Mustafa Macit Karagözoğlu (ed.), Hadis Şerh Literatürü II (İstanbul: M.Ü. İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, 2022). Uludağ İlahiyat Dergisi 32/1 (Haziran 2023) Mehmet Angay • 221 günümüz Lizbon (s. 85, Resim 17.), Sebte’nin (Ceuta) genel bir görünüşü (s. 91, Resim 23.). Görsellerin konuyu okuyucunun zihninde daha anlaşılır kılma amacına matuf kullanıldığı düşünüldüğünde bunların gerekli olup olmadığı tartışmaya açıktır. Serbest bir üslup ve anlaşılır bir dilin hakim olduğu çalışmadaki bazı ifadelerin kulla- nımı dikkat çeker. “Hoca networkü” (s. 36), “ilmî networkü” (s. 33), “Akademik alt yapısı” (s. 30), “akademik gelişim” (s. 33), “bilimsel gelişme” (s. 34), “bilimsel hareketlilik” (s. 93), “akademik bir sâik (s. 55)”. Klasik dönem söz konusu olduğunda yaygın olmayan bu tabirler üzerine tekrardan düşünülebilir. Eserde râvi/eser adı okuması ve yazımındaki yanlışlarının azlığı iyi bir son okumaya tabi tutulduğunu gösterse de her çalışmada olduğu gibi gözden kaçan bazı noktalar vardır. Bunların bazılarında yazım yanlışı diğerlerinde de kullanım birliği olmaması dikkat çeker. Tilimsânî, “Tilemsânî” (s. 21) Ebû Muhammed b. Attâb, “Ebû Muhammed Attâb” (s. 39) İbn Tağrîberdî, “İbn Tağriberdî” (s. 42), Sefâkusî, “Sefâkûsî” (s. 112) şeklinde yanlış yazılmıştır. Râvi ismi ilk kaydedildiği yerde nisbede “el” takısı kullanılırken daha sonra sadece nisbeye atıf yapıldığında “el” takısı olmaksızın yazılması standart bir uygulama olabilir. Örneğin “el-Bâcî” (s. 35) Bâcî, eş-Şâvî (s. 64) Şâvî şeklinde yazılmalıdır. Hadis şerhlerinin hikayesi üzerine yoğunlaşan bu eser, şerh literatürünün muhtelif ba- kış açılarıyla incelendiğinde günümüz okuruna çok şey söyleyeceğini kanıtlar. Haliyle En- gin’in yeni çalışmasının akademide şerh üzerine var olan ilgiye katkı sunacağı söylenebilir. Bununla birlikte benzer sorular etrafında şerh faaliyetini inceleyen güncel çalışmalarla ir- tibat kurması da çalışmanın niteliğini artıracaktır. https://dergipark.org.tr/tr/pub/uluid 222 • Şerh ve Şârihin İzini Sürmek: Hadis Şerhlerinin Hikâyesi Kaynakça Demirci, Selim. Kriz Döneminde Hadis ve Yorum: Haçlı ve Moğol Saldırıları Gölgesinde Hadis Âlim- leri. İstanbul: İlem Yayınları, 2020. Engin, Sezai. Hadis Şerh Geleneğinde Hâşiye ve Ta‘likalar. İstanbul: Endülüs Yayınları, 2019. Engin, Sezai. Şerh ve Şârihin İzini Sürmek: Hadis Şerhlerinin Hikâyesi. İstanbul: İbn Haldun Üni- versitesi Yayınları, 2. Baskı, 2023. Nevevî, Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Şeref b. Mürî. Minhâcü’l-muḥaddis̱în ve sebîlü ṭâlibîhi’l- muḥaḳḳıḳīn fî Şerḥi Ṣaḥîḥi Ebi’l-Ḥüseyin Müslim b. el-Ḥaccâc el-Ḳuşeyrî, thk. Mâzin b. Mu- hammed es-Sirsâvî. Dâru’l-Minhâc, 2020. Semʿânî, Ebû Saʿd Abdulkerim. el-Münteḫab min muʿcemi şuyûḫi’s-Semʿânî. thk. Muvaffık b. Abdullah b. Abdulkadir. Riyâd: Dâru Âlemi’l-kütüb, 1996. Özel, Ahmet. “İbnü’s-Sayrafî, Ebû Zekeriyyâ”. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 21/200. İstanbul: TDV Yayınları, 2000. Uludağ İlahiyat Dergisi 32/1 (Haziran 2023)