T. C. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İSLAM TARİHİ VE SANATLARI ANABİLİM DALI İSLAM TARİHİ BİLİM DALI SİYASİ TARİH BAĞLAMINDA RUS ORYANTALİZMİNDE OSMANLI ALGISI (DOKTORA TEZİ) Alina GAYNUTDİNOVA BURSA - 2018 T. C. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İSLAM TARİHİ VE SANATLARI ANABİLİM DALI İSLAM TARİHİ BİLİM DALI SİYASİ TARİH BAĞLAMINDA RUS ORYANTALİZMİNDE OSMANLI ALGISI (DOKTORA TEZİ) Alina GAYNUTDİNOVA Danışman: Doç. Dr. Saadet MAYDAER BURSA - 2018 vi ÖZET Yazar : Alina GAYNUTDİNOVA Üniversite : Uludağ Üniversitesi Enstitü : Sosyal Bilimler Enstitüsü Anabilim Dalı : İslam Tarihi ve Sanatları Bilim Dalı : İslam Tarihi Tezin Niteliği : Doktora Sayfa Sayısı : xii+ 220 Mezuniyet Tarihi :…/…/2018 Tez Danışmanı : Doç. Dr. Saadet MAYDAER Siyasi Tarih Bağlamında Rus Oryantalizminde Osmanlı Algısı Bu çalışmada Doğu ile Batı arasında bulunan Rus Oryantalistler’in Osmanlı hakkındaki görüşleri aktarılmaya çalışılmıştır. Bu görüşü aktarırken Rus Oryantalistler’in, özellikle ataları olan Slavlar’ın Türk halklarla ilk münasebetlerinden başlayarak Osmanlı’nın çöküşüne kadar olan süreç incelenmiştir. Bu dönemde cereyan eden savaşlar, isyanlar ve ticari faaliyetler hakkında bahsedilen eserler incelenerek eserlerdeki tarihi olaylardaki ve çeşitli hadiselerdeki Osmanlı algısı çalışmamıza dahil edilmiştir. Bununla birlikte Osmanlılar hakkında çeşitli kaynaklar da kullanılarak çalışmamızda bu algının nedenleri ortaya konmaya özen gösterilmiştir. Ayrıca Osmanlılarla bizatihi münasebetleri bulunan elçilerin raporları, yazarların eserleri gibi bilgiler de tezimizde yer almaktadır. Anahtar Sözcükler: Osmanlı İmparatorluğu, Rusya, Rus Oryantalizmi, tarih, algı. vii ABSTRACT Name and Surname : Alina GAYNUTDINOVA University : Uludag University Institution : Social Science Institution Field : History of Islam and Islamic Arts Branch : History of Islam Degree Awarded : PhD Page Number : xii + 220 Degree Date : …/…/2018 Supervisor : Assoc. Prof. Saadet MAYDAER Ottoman Perception of Russian Orientalism in the Context of Political History This study conveyed the point of view of the Russian Orientalists being between East and West, about the Ottoman Empire. In conveying this view was examined the period from the first relations of the Russian Orientalists, especially the ancestors Slavs, with the Turkic peoples to the collapse of the Ottomans. Our work were examined the sources about the wars, revolts and trade activities that took place in this period, also it included the historical and others events about Ottoman perception. Together with that, we tried to identify the reasons for these views using various sources about Ottomans. In addition, in our thesis were also included the informations such as the reports of the ambassadors and the works of the writers, who had relations with the Ottomans themselves. Keywords: Ottoman Empire, Russia, Russian Orientalism, history, perception. viii ÖNSÖZ Joseph Rudyard Kipling’in şiirindeki ‘‘Oh, East is East, and West is West, and never the twain shall meet’’ dizesi günümüzde Rusya’da yapılan Doğu ile ilgili hemen her çalışmada kullanılmaktadır. Aynı dizeler Türkiye’de ‘‘Doğu Doğu’dur, Batı Batı’dır. Onlar asla birleşemezler ve yan yana gelemezler’’ şeklinde algılanmakta ve pek çok kişinin kanaatini dile getirmektedir. Bu dizelerde Doğu ile Batı’nın çok farklı olduğu vurgulansa da aslında bu, hakikati yansıtmamaktadır. Zira her ne kadar Doğu Batı’dan uzak gibi görünse de aslında bir o kadar da Batı Doğu’ya yakındır. Nitekim Batı ve Doğu medeniyetleri birbirlerine bağlıdır. Çalışmamızda Doğu ile Batı arasında yer alan Ruslar da zamanında hem Doğu olarak algılanmış olmasına rağmen ne Doğu ne de Batı olmuştur. Bu nedenle Ruslar’ın eserlerini incelemeye gerek duyulmuştur. Bu bağlamda çalışmamızda Ruslar’ın Osmanlı algısı öne çıkarılmaya çalışılmıştır. Tezimiz giriş, üç bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır. Giriş bölümünde tezimizin amacı, metodu ve konusu anlatılacaktır. Birinci bölümde genel anlamda Rus Oryantalizm’i ele alınmaktadır. İkinci bölüm Osmanlılar’ın arka planı olarak bilinen Selçuklar ve Tanzimat’a kadar olan dönemi içermektedir. Üçüncü bölümde ise Osmanlılar’ın Tanzimat dönemi ve sonrası ele alınmaktadır. Sonuç kısmında ise çalışmamızda ulaştığımız veriler değerlendirilmeye gayret edilmiştir. Çalışma sırasında maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen aileme teşekkür ederim. Bize emeği geçen ve jüri olarak tezimizi okumak zahmetinde bulunan Prof. Dr. İsmail ÇETİN, Dr. Öğr. Üyesi Şevket YILDIZ, Dr. Öğr. Üyesi Yusuf KABAKÇI, Dr. Öğr. Üyesi Halil İbrahim HANÇABAY ve danışmanım Doç. Dr. Saadet MAYDAER hocalarıma şükranlarımı sunarım. Tezimin imla hatalarını düzelten ve değerli görüşleri ile bana yardımcı olan arkadaşlarıma gönülden minnet dolu teşekkürlerimi belirtmek isterim. Alina GAYNUTDİNOVA Bursa 2018 ix İÇİNDEKİLER TEZ ONAY SAYFASI ..................................................................................................... ii YÜKSEK LİSANS/DOKTORA İNTİHAL YAZILIM RAPORU ............................. iii YEMİN METNİ ............................................................................................................. iv ÖZET............................................................................................................................... vi ABSTRACT ................................................................................................................... vii ÖNSÖZ .......................................................................................................................... viii İÇİNDEKİLER .............................................................................................................. ix KISALTMALAR ........................................................................................................... xii GİRİŞ ............................................................................................................................... 1 1. ARAŞTIRMANIN AMACI VE METODU ............................................................... 1 1.1. Araştırmanın Amacı ............................................................................................... 1 1.2. Araştırmanın Metodu ............................................................................................. 1 2. ARAŞTIRMANIN KONUSU ..................................................................................... 2 3. ARAŞTIRMANIN KAYNAKLARI .......................................................................... 5 BİRİNCİ BÖLÜM RUS ORYANTALİZM’İNE GENEL BİR BAKIŞ 1. ORYANTALİZM’İN TANIMI ................................................................................. 11 2. RUS ORYANTALİZMİ’NİN ORTAYA ÇIKIŞI .................................................... 13 2. 1. Rus Oryantalizmi’nde Türkoloji ........................................................................ 17 3. RUS ORYANTALİZM OKULLARI ....................................................................... 24 4. PANSLAVİZM/SLAVCILIK .................................................................................... 31 İKİNCİ BÖLÜM OSMANLI İMPARATORLUĞUNUN ARKA PLANI VE TANZİMATA KADARKİ DÖNEMİ 1. RUSLAR NAZARINDA OSMANLI’NIN GEÇMİŞİ OLARAK SELÇUKLULAR .......................................................................................................... 36 1. 1. Ruslar’da İlk Türk Algısının Ortaya Çıkması .................................................... 36 2. 1. Ruslar Nazarında Selçuklular ............................................................................. 39 2. 1. 1. Malazgirt Savaşı ............................................................................................. 41 2. 1. 2. Haçlı Seferleri ................................................................................................. 43 2. 1. 3. Babaîler İsyanı ................................................................................................ 45 3. 1. Ruslar Nazarında Selçuklular’ın Osmanlılar’a Bıraktığı Miras ......................... 46 3. 1. 1. Moğol İstilası .................................................................................................. 48 x 2. OSMANLI İMPARATORLUĞU ............................................................................. 50 2. 1. Osmanlı’nın Tarihçesi ........................................................................................ 50 2. 1. 1. Osmanlı’nın Kuruluşu .................................................................................... 50 2. 1. 2. Osmanlı Devleti’nin Sistemleşmesi ............................................................... 53 2. 1. 3. Osmanlı’nın Fetret Devri ................................................................................ 56 2. 1. 4. Osmanlılar’ın Dirilme Çabaları ...................................................................... 63 2. 2. Osmanlı İmparatorluğu’nun Yükselişi ............................................................... 66 2. 2. 1. II. Murad’ın Faaliyetleri ................................................................................. 66 2. 2. 2. II. Mehmet’in Faaliyetleri .............................................................................. 70 2. 2. 3. İstanbul’un Fethi ............................................................................................. 72 3. OSMANLI İMPARATORLUĞU’NUN RUSYA İLE MÜNASEBETLERİNİN BAŞLANGICI ............................................................................................................... 87 3. 1. II. Bayezid’in İlk Rus Elçileri ile Münasebetleri ............................................... 88 3. 2. I. Selim Dönemi ................................................................................................. 89 3. 3. I. Süleyman Dönemi ........................................................................................... 93 3. 4. II. Selim Dönemi ................................................................................................ 97 3. 5. III. Murad Dönemi ............................................................................................. 99 3. 6. Osmanlılar’ın Duraklama Döneminin Nedenleri ............................................. 100 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TANZİMAT DÖNEMİ VE SONRASI OSMANLI İMPARATORLUĞU 1. OSMANLI DOĞU İLE BATI ARASINDA .......................................................... 107 1. 1. XVII. Yüzyılda Osmanlı .................................................................................. 107 1. 2. I. Petro ve Rusya’yı Güçlendirilme Çabası ...................................................... 109 1. 2. 1. I. Petro’nun Kırım Seferleri .......................................................................... 111 1. 2. 2. Rusya ile Osmanlı’nın Barış Anlaşma İmzalama Çabaları .......................... 113 1. 3. XVIII. Yüzyılda Osmanlı ................................................................................. 116 1. 3. 1. Rusya Büyükelçiliğinde P. A. Tolstoy’un Faaliyetleri .................................. 116 1. 3. 2. Osmanlı’da Veba .......................................................................................... 127 1. 3. 3. General A. V. Suvorov’un Faaliyetleri ......................................................... 130 1. 3. 4. Osmanlılar’ın Güçlenme Çabaları ................................................................ 135 2. OSMANLI’NIN TARİH SAHNESİNDEN ÇEKİLMESİ ................................... 139 2. 1. XIX. Yüzyılda Modernizasyon ........................................................................ 139 2. 2. Tanzimat Dönemi ............................................................................................. 150 2. 2. 1. Rus Edebiyatında Türk İmgesine Genel Bakış ............................................. 153 2. 3. Osmanlı İmparatorluğu’nun Dağılma Dönemi ................................................. 157 2. 3. 1. Ermeni Meselesi ........................................................................................... 165 2. 3. 2. II. Abdülhamid .............................................................................................. 170 SONUÇ ......................................................................................................................... 183 KAYNAKÇA ............................................................................................................... 187 1. KİTAPLAR .............................................................................................................. 187 2. MAKALELER ........................................................................................................ 198 xi 3. TEZLER .................................................................................................................. 202 4. DİĞER KAYNAKLAR ........................................................................................... 203 EKLER EK. 1. İSLAV MİLLİYETÇİLERİ İLE BATICILAR’IN ÖZELLİKLERİ....................................... 205 EK. 2. KORKUNÇ İVAN (25. 08. 1530—18. 03. 1584). .................................................... 207 EK. 3. I. PETRO (1672-1725). ......................................................................................... 208 EK. 4. KAZAN TATAR DİLİ ÖRNEĞİNDE ALFABE DEĞİŞİKLİĞİ. ........................................ 209 EK. 5. XIII. YÜZYILDA SELÇUKLULAR’IN ANADOLU’DAKİ TAHMİNİ SINIRLARI ............. 211 EK. 6. MALAZGİRT ŞEHRİNİN ORTAÇAĞ DUVARI. ........................................................... 212 EK. 7. GENTİLE BELİNİ’NİN ÇİZDİĞİ II. SULTAN MEHMET’İN PORTRESİ, 1480 YIL. ........ 213 EK. 8. XX. YÜZYILIN BAŞLARINDA ÇİZİLMİŞ KONSTANTİNOPOLİS’İN ALTIN KAPISI. .... 214 EK. 9. V-VI. YÜZYILLARDAKİ KONSTANTİNOPOLİS’İN PLANI. ....................................... 215 EK. 10. AYASOFYA’NIN DIŞ GÖRÜNÜŞÜ. ......................................................................... 216 EK. 11. AYASOFYA’NIN İÇ GÖRÜNÜŞÜ. ........................................................................... 217 EK. 12. KONSTANTİNOPOLİS’İN DUVARLARI VE KULELERİ ............................................ 218 EK. 13. I. SELİM’İN PORTRESİ. ........................................................................................ 219 ÖZGEÇMİŞ ................................................................................................................. 220 xii KISALTMALAR a. g. e. : Adı geçen eser. a. y. : aynı yer. AN SSSR :Akademiya Nauk Soyuza Sovetskih Sotsialistiçeskih Respublik (SSCB/ Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Bilim Akademisi). AN. :Akademia Nauka (Bilim Akademisi). bkz./Bkz. :Bakınız. C. :Cilt. çev. :Çeviren. DİA/DİA :Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. ed. :Editör. haz. :Hazırlayan. MGLU :Moskovsky Gosudarstvennıy Lingvistiçeskiy Universitet (Moskova Devlet Dilbilim Üniversitesi). OTAM :Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi. ö. :Ölüm tarihi. RAN :Rossiyskaya Akademiya Nauk (RBA/Rusya Bilim Akademisi). RAO :Rossiyskoe Avtorskoe Obtçestvo (RYC/Rusya Yazarlar Cemiyeti). RSFSR :Russian Soviet Federative Socialist Republic (Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti). s./ss. : Stranitsa (Sayfa)/Sayfadan sayfaya. S. : Sayı. SO RAN : Sibirskoe Otdelenie RAN (RBA’nın Sibirya Bölümü). TDK/ TDKY : Türk Dil Kurumu/ Türk Dil Kurumu Yayınları. TTK/ TTKY : Türk Tarih Kurumu /Türk Tarih Kurumu Yayınları. 1 GİRİŞ 1. Araştırmanın Amacı ve Metodu 1.1. Araştırmanın Amacı Çalışmamızın asıl amacı Ruslar’ın Osmanlılar hakkındaki görüşlerini aktarmaktır. Bu yüzden çalışmamızda Osmanlı tarihinin çeşitli hadiseleri ele alınmıştır. Bu hadiseler ele alınırken bazı istisnalar hariç olaylar kronolojik sıraya göre aktarılmıştır. Bazı Doğu kaynaklarında olmayan, fakat Rus kaynaklarında yer alan hadiseler ise ayrıca belirtilmiştir. Rusya coğrafi konumu ve tarihi süreci gereği hem Doğu hem de Batı görüşlerine sahip olduğu için Rus kaynaklarında önemli bilgiler bulunmaktadır. Çalışmamız bu kaynakların Osmanlı tarihiyle ilgili özellikle önemli hadiselerine dair bilgileri aktarmayı amaçlanmaktadır. 1.2. Araştırmanın Metodu Araştırmanın konusuyla ilgili Rusça orijinal kaynaklardan istifade edilmiştir. Bu kaynaklarda geçen bilgileri aktarırken analiz ve kıyas yapmaya çalışarak mevcut Rus Oryantalistler’in görüşleri ile birlikte Türkçe eserler de kullanılmıştır. Araştırmamızdaki kaynaklar için hem Rusya hem de Türkiye kütüphanelerine başvurulmuştur. Rusya kütüphaneleri arasında Rusya Devlet Kütüphanesi; Presidential Library; Saint Petersburg Bilimler Akademisi Kütüphanesi; Tataristan Cumhuriyeti’nin Kazan şehrindeki Milli Kütüphane; Mari El Cumhuriyeti’nin Milli Kütüphanesi’ndeki kaynaklarda istifade edilmiştir. Araştırmada Rusça ve Türkçe elektronik kütüphaneler ve konuyla ilgili çeşitli sitelere de başvurulmuştur. Aynı zamanda kütüphanelerde ve sitelerde bulunmayan kaynaklar internet sitelerinden sipariş verilerek elde edilmiştir. Araştırmamızın ana kaynakları Rusça olduğu için eserlerde geçen mekan ve kişi isimlerinin Türkçe’ye yakın olan tarzı seçilmiştir. Ayrıca Rus eserleri Türkçe’ye aktarıldığı zaman metnini ve mantığını değiştirmeyecek şekilde orijinal haliyle kullanılmaya gayret edilmiştir. Bu nedenle Rus eserlerinde bazen uygun görülmeyen ifadeler - ‘‘’’- işaretleri konularak verilmiştir. Rus Oryantalistler’in Osmanlı tarihine dair görüşleri aktarılırken Rusça yazılan ve Rusya ile herhangi bir bağı bulunan kimseler ele alınmaya çalışılmıştır. Bu nedenle 2 çalışmamızda ‘‘Rus’’ veya ‘‘Ruslar’’ ifadesi sadece Rusyalılar baz alınarak kullanılmıştır. Aynı zamanda ‘‘Osmanlılar’’ veya ‘‘Türkler’’ adı altında da Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşayanlar ele alınmıştır. Ayrıca çalışmamızın ana kaynaklarını oluşturan Rusça eserlerde kullanılan ‘‘тюрки’’ kelimesinin karşılığı Türkçe’de ‘‘Türkî’’ dir. Bu bir terim olarak Türk kökenli insanlar anlamını taşımaktadır. Bunun Türkçe karşılığı ise ‘‘Türk halkları’’, ‘‘Türkler’’ olarak kullanılmaktadır. Ancak çalışmamız ana kaynak olarak Rusça eserlere dayandığı için ‘‘Türkî’’ teriminin kullanılması tercih edilmiştir. Çalışmamızda Osmanlı İmparatorluğu’nun tüm tarihini incelemek imkan dahilinde bulunmadığından sadece genel hatlarıyla Rus Oryantalistler’in Osmanlı İmparatorluğu hakkındaki genel algısı aktarılmaya gayret edilmiştir. 2. Araştırmanın Konusu Bu çalışmada genel olarak Rus Oryantalistler’in Osmanlı tarihine bakışı ele alınacaktır. Osmanlılar’ın siyasi ve kültürel tarihinde Rusya ile ilişkileri önemli bir yere sahiptir. Özellikle toprak kaybının olduğu tarihlerde bu ilişkinin nasıl olduğu araştırılmaya değerdir. Ayrıca bu çalışmada Osmanlı-Rus etkileşimine dair kaynaklar incelenecektir. Oryantalizm çalışmaları genellikle Avrupalı düşünürler merkeze alınarak yapılmaktadır. Bu çalışmada ise Rus Oryantalistler’in görüşleri birinci el kaynaklardan yararlanılarak incelenecektir. Tezin birinci bölümünde ilk olarak Oryantalizm’in tanımı, ortaya çıkışı ve tarihteki yeri ortaya konulmaya çalışılacaktır. Bundan sonra Rus Oryantalizm’inin geçmiş tarihi, faaliyetleri ve yöntemleri değerlendirilecektir. Özellikle Rus Oryantalizm’inde Panslavizm hareketi incelenecektir. İkinci bölümde “Osmanlı İmparatorluğu’nun Arka Planı ve Tanzimat Dönemi” başlığı altında Osmanlılar’dan önceki Selçuklu Devleti, Malazgirt Savaşı, Haçlı Seferleri, Babailer İsyanı ve Moğol İstilası gibi bazı önemli olaylara kısaca temas edildikten sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşundan duraklama dönemine kadar olan önemli olaylar Rus kaynakları baz alınarak incelenecektir. Bu bölümde Osmanlı sultanlarının düzenledikleri askerî seferler, ilk Rus elçileri ile Osmanlı münasebetleri hakkında bilgi verilecektir. Üçüncü Bölüm, Osmanlı’nın XVII. yüzyıldan yıkılışına kadar olan süreyi ihtiva 3 etmektedir. Bu bölümde Osmanlı-Rus ilişkileri, Osmanlı’ya gönderilen Rus elçileri, elçilerin Osmanlı hakkında görüşleri ve raporları, Tanzimat dönemi, Ermeni meselesi gibi önemli tarihi olaylar mevzubahis edilecektir. Ayrıca Osmanlılar’ın iç ve dış siyaseti; XVII. asırdan itibaren meydana gelen bazı Rus-Türk savaşlarına sebep-sonuç ilişkisi bağlamında değinilecektir. Osmanlılar’ın toprak kaybı ve ekonomik anlamda yaşadığı sıkıntılar ortaya konmaya çalışılacaktır. Günümüzde bir araştırmacı, tarihi incelerken genellikle yaşadığı döneme bağlı çeşitli faktörlerden etkilenip, ya Batı ya da Doğu kaynaklarına bağlı kalarak olaylara tek taraflı bakabilmektedir. Ancak bazı araştırmacılar, Batı ve Doğu kaynaklarını birlikte inceleyip olabildiğince bağımsız ve objektif düşünmeye çalışmaktadır. Böyle davrandığında binlerce eserin arasında orta noktayı bulmaya ve eserini bağımsız şekilde yazmaya gayret etmektedir. Bu tür çabalara Rus yazarlar arasında da rastlanmaktadır. Onlar başlangıcından günümüze kadar Doğu halkları ile iç-içe yaşayıp hem Batı hem Doğu ile ilişkilerini sürdürdükleri için eserlerinde her ikisi de yer alabilmektedir. Doğu ile Batı münasebetleri sonrasında Oryantalizm ilmi ortaya çıkmıştır. Oryantalizm başlangıçta sadece Batı orijinli olarak ortaya çıksa da zamanla Ruslar’ın da katkıları sonrası Rus Oryantalizm’i oluşmuştur. Bu durum, Ruslar’ın kendilerini Batı’dan farklı görmesinden kaynaklanmaktadır. Zira Ruslar’a göre Batı kibirli ve hilekâr bir yapıya sahiptir. Rus Ortodoks bilincinde ise I. Petro dönemine1 kadar kutsal yerlerin merkezi olarak kabul edilen Doğu bölgesinin kendi günahları yüzünden Müslümanlar’ın eline geçtiği algısı vardır. I. Petro zamanından itibaren Ruslar’ın çoğuna göre Batı’da sadece ruhsuz okullar bulunmaktadır ve bunlar albenisi çok olan ama kaliteden yoksun kurumlar olarak algılanmaktadır. Doğu’dakiler ise maneviyatı eksik okullar olarak kabul edilmişlerdir.2 Ayrıca her milletin kendine has özellikler taşıdığının da farkında olmuşlardır. Örneğin, Doğulu düşünürün listesini şöyle tanımlamışlardır: “İbnü’l Mukaffa dört temel milleti: Araplar’ı hitabet, güzel ve etkili konuşma, Farslar’ı ahlak ve siyaset, Rumlar’ı mimari ve geometri, Hintliler’i zihni ve büyücülük sıfatları ile öne çıkartmaktadır. Daha sonra el-Cahiz bu listeyi devam ettirmiş ve beşinci millet olarak Çinliler’i el becerisi ve sanat sahibi insanlar, Rumlar’ı ise Latin yüksek zanaat insanları ve Yunan bilim insanları olarak ikiye ayırmıştır. Ebu Hayyan et-Tevhidi ise 1 I. Petro (1672-1725) 10 yaşında Rus çarı olarak ilan edilmiş ve 1689 yılından itibaren vefatına kadar ülkeyi yönetmiştir. 2 M. V. Nikolayeva, “Stambul Gyaurı Nınçe Slavyat… Obraz Stambula v Russkoy Literaturnoy Traditsii”, S. 22 (682), Vestnik MGLU, 2013, s. 109. 4 sınıflandırmasında Afrikalılar’ı sabrın ve Türk halkını ise cesaretin ve askerlik sanatının insanları olarak o listeye eklemiştir. Böylece her milletin erdemlerinin yanı sıra taassubu, mükemmelliği ve eksikleri mevcuttur, Kurân-ı Kerim’de3 geçtiği gibi Allah insanları birbirleri ile tanışması için farklı yaratmıştır.”4 Böylece Ruslar, hem Doğu’ya hem de Batı’ya has görüşleri inceleyip aktarmak suretiyle yeni bir ilim dalının ortaya çıkmasına vesile olmuştur. Ruslar’ın Osmanlılarla ilk münasebetleri ancak İstanbul’un fethinden sonra gelişmeye başlamıştır. Bu nedenle çalışmalarında genellikle daha çok komşu Türkî halklardan söz etmektedirler. Bunlardan bazıları Altın Orda hanlıklarının mirasçısı durumundadırlar. Bu münasebetler daha çok savaşla ilgili olduğundan eserlerinde pek olumlu bahsedilmemektedir. Böylece gelişen olumsuz algı, daha sonra gelen halklara da aynı şekilde yansımıştır. Ruslar eserlerinde Türkler’in kullandığı eserlerden de yararlanmaya özen göstermişlerdir. Bununla birlikte kendi görüşlerini aktarmayı da ihmal etmemişlerdir. Çalışmamızda bu tür malumatlara da yer verilmiştir. Ruslar Osmanlılar’ı Selçuklular’ın mirasçısı olarak gördükleri için çalışmamızda Selçuklular’a da kısaca değinilmektedir. Zira Osmanlı’nın kuruluşundan önce Anadolu halkının kendisine has gelenekleri mevcuttur. Selçuklu’nun adeta mirasçısı olarak bu ortama gelen Osmanlı’yı anlayabilmek için önce Selçuklu’yu kavramak gerekecektir. Bu nedenle önce Selçuklu’ya değinilecek ve daha sonra Osmanlı’ya geçilecektir. Bu şekilde bir girişten sonra Osmanlılar’ın Ruslarla ilk münasebetlerinden söz edilecektir. XV-XVI. yüzyıllarda Rusya ile Osmanlı arasında diplomatik ilişkiler sürdürüldüğü görülmektedir. Bu diplomatik ilişkiler düzenli bir şekilde sürdürülürken, Rusya’dan gelen büyükelçiler, tüccarlar ve din adamları Osmanlı topraklarını ziyaret etmişlerdir. Geri döndüklerinde en önemli bilgi kaynağı olarak çok çeşitli raporlar sunmuşlardır. Diplomatların raporları komşu güçlerin siyasi-ekonomik durumunun ciddi bir analizini ortaya koymaktadır. Özellikle Türkler’in Avrupa’ya olan eğilimini ve Avrupalılaşma planlarını da içermektedir. 3 Kur’an-i Kerim’de Hucurat (18) süresinin 13. ayetinde geçer: “Ey İnsanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık, Allah katında en değerli olanınız O’na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır.” Bkz. Hayrettin Karaman, Mustafa Çağrıcı vd., Kur’an Yolu Meali, 4. Baskı, Ankara: DİA, 2015, s. 516. 4 M. V. Nikolaeva, a. g. m., ss. 101-102. Bu görüşü müellif bir konferansta (El-Cenabi, İslamskaya Tsivilizatsiya v Globaliziruyuşemsa Mire, po Materiyalam Konferertsii, ed. V. G. Horos, Moskova: İMEMO RAN, 2011, s. 46.) el-Cenabi Matem Muhammed’in eserine dayanarak izah etmiştir. Bkz. M. M. el-Cenabi, Musul’manskya Tsivilizatsiya: İmpariya Külturı, Moskova: RUDN, 2009, ss. 36-62. 5 XVII. yüzyıldaki Rusya ile Osmanlı diplomatik temasları yoğunlaşınca ve askeri-politik çatışmalar ağırlaşınca, Rus toplumunun Osmanlı’ya olan ilgisi yeni bir boyuta taşınmıştır. Neticede bölge halkıyla ilgili coğrafî, tarihî, politik, ekonomik, kültürel, etnografik alanların yanında gündelik hayata dair önemli bilgiler toplanmıştır. Büyükelçilerin diplomatik kanallarla topladıkları bu bilgiler Osmanlılar’ın o günkü hayatı hakkında çeşitli malumatlar içermektedir. XIX. yüzyıla kadar çoğu Avrupa bilim adamları ve politikacıları İstanbul’dan gelen bilgilerin hakikati yansıtmadığına değinmişlerdir. Zira bu bilgileri İstanbul’dan Avrupa ülkelerine sadece tüccarlar, diplomatlar ve özel yolcular aktarmıştır ve bu da ister istemez sınırlı bir bakış açısına yol açmıştır. Rus eserlerinde bu tür bilgileri eleştirenler de mevcut bulunmaktadır. 3. Araştırmanın Kaynakları Çalışmamızın ana kaynakları olarak Osmanlı Devleti’nin tarihi hakkında yazılan Rusça eserlerden istifade edilmiştir. Bunların başında Yuriy Aşotoviç Petrosyan’ın (1930-2011) ‘‘Osmanskaya İmperiya’’5 (Osmanlı İmparatorluğu) adlı eseri yer almaktadır. Yu. A. Petrosyan Sovyet ve Rus Oryantalisti olan bir akademisyendir. Yu. A. Petrosyan’ın çoğunlukla Osmanlılar üzerine olan eserleri, aynı alanda çalışan Rus yazarlar tarafından referans gösterilen önemli kaynaklardır. Onun ‘‘Osmanskaya İmperiya’’ isimli çalışması Osmanlı’nın kuruluşundan yıkılışına kadar Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihini siyasi bağlamda ele almıştır. Dolayısıyla bizim için de ana kaynaklar arasında yerini almıştır. Diğer bir kaynağımız Aron Davıdoviç Noviçev’in (1902-1987) ‘‘İstoriya Turtsii’’ (Türkiye Tarihi) adlı eseridir. A. D. Noviçev Oryantalist ve Osmanist olmasının yanı sıra iktisadî ilimler alanında da çalışmalar yapmıştır. Doğu şarkiyat fakültesinde ‘‘Türkiye Tarihi’’ derslerini verdiği esnada bu konulara yönelik bir kitap da kaleme almıştır. Bu eser daha sonra dört ciltlik ‘‘İstoriya Turtsii’’ (Türkiye Tarihi)6 şeklinde basılmıştır. A. D. Noviçev’in bu eseri üniversite öğrencileri ve ilim adamlarının istifade 5 Yu. A. Petrosyan, Osmanskaya İmperiya, Moskova: Algoritm, 2013. 6 A. D. Noviçev, İstoriya Turtsii, Epoha Feodalizma (XI-XVIIIvv.), C. 1, ed. İ. P. Petruşevskiy, Leningrad: İzdatel’stvo Leningradskogo Universiteta, 1963; A. D. Noviçev, İstoriya Turtsii, Novoe Vremya. Çast’ 1 (1792-1839), C. 2, Leningrad: İzdatel’stvo Leningradskogo Universiteta, 1968; A. D. Noviçev, İstoriya Turtsii, Novoe Vremya. Çast’ 2 (1839-1853), C. 3, Leningrad: İzdatel’stvo Leningradskogo Universiteta, 1973; A. D. Noviçev, İstoriya Turtsii, Novoe Vremya. Çast’ 3 (1853-1875.), C. 4, Leningrad: İzdatel’stvo Leningradskogo Universiteta, 1978. 6 ettiği bir kaynaktır. Biz de çalışmamızda yeri geldiğinde bu eserin daha ziyade birinci cildi olan ‘‘İstoriya Turtsii, Epoha Feodalizma (XI-XVIIIvv.)’’7 (Türkiye Tarihi, Feodalizm Dönemi (XI-XVIIIyy.)’den istifade ettik. Rustan Rahmanalieviç Rahmanaliev’in ‘‘İmperiya Türkov. Velikaya Tsivilizatsiya’’8 (Türkler İmparatorluğu. Büyük Medeniyet) adlı eserinden de çalışmamızda yer yer faydalandık. R. R. Rahmanaliev’in bahsi geçen eserinde milattan önceki Türk halklarından Osmanlı İmparatorluğu’na kadar genel Türk Tarihi’nden bahsedilmektedir. Çalışmamızda Osmanlılar’ın ataları olarak bilinen Selçuklar’ın tarihini ele alırken yararlandığımız kaynakların başında Vladimir Aleksandroviç Gordlevskiy’nin (1876-1956) eserleri gelmektedir. V. A. Gordlevskiy Sovyet, Rus Oryantalisti olmasının yanı sıra Türkoloji uzmanıdır. V. A. Gordlevskiy’in Türkler hakkında yazılmış çeşitli eserleri bulunmaktadır. Onun tüm eserleri dört ciltlik derleme olarak ‘‘İzbrannıe Soçineniya’’ (Seçme Eserler) şekline dönüştürülerek külliyat halinde basılmıştır. Çalışmamızda daha ziyade V. A. Gordlevskiy’in ‘‘Gosudarstvo Sel’cukidov Maloy Azii’’9 (Küçük Asya Selçukid/Selçuklar Devleti) adlı eserinden istifade edilmiştir. Bahsi geçen çalışması Rusça olarak Selçuklular tarihi hakkında yazılan ilk eserlerden biri olmuştur. Hatta yazar bu eseri kaleme alırken hem Doğu hem Batı kaynaklarından istifade etmiştir. Ancak yine de kendisi çalışmasını o dönemdeki malumatlara dayanarak yazdığı için eksik bulmuştur. Bundan dolayı eserin önsözünde zamanla bu eksiklikleri giderecek kimselerin çıkacağından ümitli olduğundan da söz etmiştir. Çalışmamızın Selçuklular’a ilişkin kısmını yazarken istifade ettiğimiz diğer bir kaynak Tamara Talbot Rays’in (1904-1993) ‘‘Sel’cuki. Koçevniki-Zavoevateli Maloy Azii’’10 (Selçuklar. Küçük Asya’nın Göçebe-Fatihleri) adlı eseridir. Bu eserde T. T. Rays Selçuklar’ın ortaya çıkışı, yaşam biçimi, gelenekleri ve izledikleri siyaseti ele almıştır. Rusyalı araştırmacı, arkeolog, tarihçi ve Türk halk kültürü uzmanı olan T. T. Rays’in Skifler, Bizanslılar ve Selçuklular hakkında çalışmaları bulunmaktadır. 7 A. D. Noviçev, İstoriya Turtsii, Epoha Feodalizma (XI-XVIIIvv.), C. 1, ed. İ. P. Petruşevskiy, Leningrad: İzdatel’stvo Leningradskogo Universiteta, 1963. 8 R. R. Rahmanaliev, İmperiya Türkov. Velikaya Tsivilizatsiya, Moskova: Ripol Klassik, 2009. 9 V. L. Gordlevskiy, Gosudarstvo Sel’cukidov Maloy Azii, ed. İ. Yu. Kraçkovskiy, Moskova-Leningrad: Akademia Nauk SSSR, 1941. 10 T. T. Rays, Sel’cuki. Koçevniki-Zavoevateli Maloy Azii, Moskova: ZAO Tentrpoligraf, 2004. 7 V. M. Zaporojets’in ‘‘Sel’juki’’ (Selçuklar)11 eseri de Selçuklu tarihini ele alırken kullandığımız kaynaklar arasında yerini almıştır. Bu çalışma Oğuzlar ve Büyük Selçuklar’ın ortaya çıkışından önceki bazı kabileleri, Büyük Selçuklular’ın ortaya çıkışını ve parçalanmasını daha siyasi perspektifle aktarmasının yanı sıra bazı sosyo- ekonomik bilgiler de içermektedir. Bahsi geçen bu çalışma Rusya’da oldukça ün kazanmış ve pek çok eserde referans olarak zikredilmiştir. Kaleme aldığı çok sayıda makale ve tercümesi bulunan Vladimir Mihayloviç Zaporojets Türkoloji ve Türkiye Tarihi uzmanı olarak tanınmıştır. V. M. Zaporojets Rusya’da Türkoloji dalını sistemleştiren ve bu ilim dalına pek çok katkıları bulunan bir ilim adamıdır. Araştırmamızda Osmanlı Devleti’ne dair yazılan seyahatnamelerden de istifade edilmiştir. Kullandığımız bu eserlerin başında Rusların ‘‘Dini Yürüyüşü’’ diye isimlendirilen ‘‘Kniga Hozdeniy’’12 adlı seyahatname gelmektedir. Yazarının kim olduğu kesin olarak tespit edilememiş bu eserden yeri geldikçe yararlandık. Çalışmamızın kaynakları arasında elçilerin gözlemleri de mevcuttur. Bunlar arasında belki de en önemli yere sahip olan, devlet adamı ve I. Petro’nun diplomatı olmasının yanı sıra gizli istihbarat servislerinden ve meclis liderlerinden biri olan Pert Andreeviç Tolstoy13 (1645-1729)’un raporlarıdır. Bu raporlar Türkçe’ye de çevrilmiş ve ‘‘Tolstoy’un Gizli Raporlarında Osmanlı İmparatorluğu’’14 adıyla yayınlanmıştır. Bu raporlardan başka P. A. Tolstoy’un “Opisaniye Çernogo Morya, Egeyskogo Arhipilaga i Osmanskogo Flota’’15 (Kara Deniz’in, Mısır Adaların ve Osmanlılar Filoların/Donanımların Tarifesi) başlıklı eserinden de yararlandık. İstifade ettiğimiz diğer bir seyahatnameni yazarı ise Osip-Yulian İvanoviç Senkovskiy (1800-1858)’dir. Daha çok ‘‘Baron Brambeus’’ lakabı ile tanınmış olan O. İ. Senkovskiy, Polonyalı Rus Oryantalisti veya Şarkiyatçı, yazar ve editördür. Batı dilleri ile birlikte İtalyanca, Doğu dillerinden ise Türkçe, Arapça, Farsça, Yeni Yunanca, 11 V. M. Zaporojets, Sel’juki, Moskova: Voenizdat, 2011. 12 Kniga Hozdeniy, haz. N. İ. Prokof’ev, Moskova: Sovetskaya Rossiya, 1984. 13 Teferruatlı bilgiler için bkz. İ. N. Pavlenko, Ptentsı Gnezda Petrova, Moskova: Mısl’, 1989, ss. 116- 245; L. A. Ol’şevskaya, S. N. Travnikov, Puteşestviye Stolnika P. A. Tolstogo po Evrope, Moskova: Nauka, 1992, ss. 253-261; M. K. Mnyakina, “P. A. Tolstoy i Ego Opisaniye Osmanskoy İmperii Naçala XVIII Veka”, Vestnik Çelabinskogo Gosudarstvennogo Universiteta, Çelyabinsk, C. 15, S. 14 (343), 2014, ss. 74-79. 14 Tolstoy’un Gizli Raporlarında Osmanlı İmparatorluğu, notlandıran ve önsöz M. R. Arunova, F. S. Oreşkova, çev. İbrahim Allahverdi, yay. haz. İlyas Kamalov, İstanbul: Yeditepe Yayınevi, 2013. 15 P. A. Tolstoy, Opisaniye Çernogo Morya, Egeyskogo Arhipilaga i Osmanskogo Flota, haz. İ. V. Zaytsev ve S. F. Prehkova, Moskova: Natalis, 2006. 8 Sırpça, Çince, Moğolca ve Tibet dillerini de ileri derecede bilmektedir.16 Osip Senkovskiy Osmanlı’ya seyahat etmiş ve gözlemlerini eserlerine aktarmıştır. Çalışmaları arasında Avrupalılar’ın Osmanlılar hakkındaki eleştirileri de mevcuttur. Bahsi geçen eleştirileri ‘‘Sobranie Soçineniy Senkovskogo (Barona Brambeusa)’’ ((Baron Brambeus’un) Senkovkiy’in Çalışmalarının Derlemesi) adlı derleme külliyatında mevcuttur. Çalışmamızda Osip Senkovskiy’in bu eserinden ve diğer seyahatname şeklinde yazılan eserlerinden tezimizin daha çok üçüncü bölümünde faydalandık. Bize kaynaklık eden bu tarzdaki eserlerin diğer bir yazarı Yunan asıllı diplomat, şarkiyatçı, seyyah olan Konstantin Mihayloviç Bazili (1809-1884)’dir. K. M. Bazili 1809 yılında İstanbul’da doğmuştur. Milliyetçilik faaliyetleri yüzünden 1821 yılında babasının idam edilmesine karar verilmiştir. Ancak babası Osmanlı’dan Rusya’ya kaçmayı başardığı için bu idam gerçekleşmemiştir. Bir müddet sonra ailesi de Rusya’ya taşınmıştır. K. M. Bazili ilk klasik eğitimini babasından aldıktan sonra 1822 yılında esas eğitimini geliştirmiş ve 20 yaşında diplomatlık görevini üstlenmiştir.17 K. M. Bazili Osmanlı topraklarına defalarca ziyarete geldiği için gözlemlerini seyahatname tarzında kaleme almıştır. Onun bu gözlemleri ‘‘Bosfor i Novıe Oçerki Konstantinopolya’’ (Bosfor ve Konstantinopolis’in Yeni Yazıları) ve ‘‘Oçerki Konstantinopolya’’ (Konstantinopolis’in Yazısı) adlı ikişer ciltlik eserlerde bir araya getirilmiştir. Biz de bu eserlerdeki bazı bilgileri çalışmamıza aktarmış bulunmaktayız. Ayrıca ilk Rus-Türk ilişkileri hakkında önemli bilgileri aktaran Sovyet ilim adamı olan Rus Oryantalisti, tarihçi, filolog, yazar ve tercüman Lev Nikolaeviç Gumilev’in (1912-1992) ‘‘Drevniye Türki’’18 (Antik Türkler) adlı eseri ve eserin Türkçesi olan ‘‘Eski Ruslar ve Büyük Bozkır Halkları’’19 isimli kitaptan da istifade edilmiştir. Rus Oryantalizmi hakkında Rusya’da ilk çalışmalar yapanlar arasında Vasiliy Vladimiroviç Barthold (1869-1930) önemli bir yere sahiptir. Rus Oryantalisti, Türkolog, Arabist, İslamoved (İslam alimi), arşivci, filolog ve tarihçi olan Alman asıllı V. V. 16 Bkz. V. A. Kaverin, Baron Brambeus, Moskova: Nauka, 1966. 17 Geniş bilgi için bkz. V. L. Telitsin, ‘‘Konstantin Mihayloviç Bazili’’, C. 2, Moskova: Rossiyskaya İstoriçeskaya Ensiklopediya, 2015, ss. 258-259. 18 L. N. Gumilev, Drevniye Türki, Moskova: Nauka, 1967. 19 L. N. Gumilev, Eski Ruslar ve Büyük Bozkır Halkları, C. 1, çev. Batur D. Ahsen, İstanbul: Selenge, 2003. 9 Barthold’un Türk tarihi hakkında pek çok sayıda ilmi çalışmaları mevcuttur. Onun tüm çalışmalarını bir arada derleme şeklinde ‘‘Soçineniya’’ adlı külliyata dönüştürmüşlerdir. Bu eserlerin bazılarını Rusça’dan Türkçe’ye tercüme edilmiştir. V. V. Barthold’un eserlerinin Rusçaları çalışmamızda yer yer kullanılmıştır. V. V. Barthold’un öğrencisi olan İgnatiy Yulianoviç Kraçkovskiy (1883-1951) filolog, Arabist ve Oryantalist olup hocası gibi çeşitli alanlarda çalışmaları mevcuttur. Günümüzde dahi yazarın yayınlanmamış bazı çalışmaları bulunmaktadır. Yayınlanmış eserleri ise derleme şeklinde ‘‘Soçineniya’’ adı altında bir araya getirilmiştir. Çalışmamızda İ. Yu. Kraçkovskiy’nin de eserlerinin çeşitli yayınlarından istifade edilmiştir. Rus edebiyat çalışmaları arasında önemli bir yere sahip olan şair Aleksandr Sergeyeviç Puşkin’in (1799-1837), ‘‘Sobraniye Soçineniy v Desyati Tomah’’ ve ‘‘Yüzbaşı Kızı. Bütün Öyküler Bütün Romanlar’’20 adlı eserlerinden, ayrıca Fedor Mihayloviç Dostoevskiy’in (1821-1881) çalışmalarından da istifade ettik. F. M. Dostoevskiy Rus yazarı, düşünürü, felsefeci ve gazeteci olup çeşitli eserler yazmıştır. Bu eserleri ile hem Rusya’da hem de Türkiye’de ün kazanmıştır. Müellifin görüşlerini içeren ‘‘Sobranie Soçineniy v 15 Tomah’’ ve ‘‘Karamazov Kardeşler’’21 gibi eserlerin bazı kısımlarını çalışmamıza dahil ettik. Ayrıca tahminen 1735-1770 yıllarında yaşayan Rus yazarı, seyyah ve gazeteci olan Fedor Alekseeviç Emin’in22 ‘‘Kratkoe Opisanie Drevneyşago i Noveyşago Sostoyaniya Ottomanskoy Portı’’23 (Osmanlı Donanmasının Eski ve Yeni Durumu Hakkında Muhtasar Malumat) adlı eseri de çalışmamızın kaynakları arasındadır. Türkiye’de eğitim gören öğrenciler de Rus Oryantalizminin çeşitli alanlarında araştırmalar yapmışlardır. Bu nedenle çalışmamızda yeri geldiğinde lisans üstü tez çalışmalarından da istifade ettik. Bunlar arasında Bahadır Alioğlu’nun ‘‘Rus Oryantalist Agafangel Egimoviç Krimskiy’nin Hayatı ve İslam Tarihi Üzerine Çalışmaları’’;24 Alina Gaynutdinova’nın ‘‘İgnatiy Yulianoviç Kraçkovskiy’nin Hayatı, Eserleri ve İslam 20 A. S. Puşkin, Yüzbaşı Kızı. Bütün Öyküler Bütün Romanlar, çev. Ataol Behramoğlu, İstanbul: İş Bankası Yayınları, 2013. 21 F. M. Dostoevsky, Karamazov Kardeşler, çev. Koray Karasulu, İstanbul: Alfa Yayınları, 2005. 22 Ye. B. Beşenkovskiy, ‘‘Jizn Fedora Emina’’, http://www.pushkinskijdom.ru/Portals/3/PDF/XVIII/11 _tom_XVIII/Beshenkovskij/Beshenkovskij.pdf (21.10.2017). 23 F. A. Emin, Kratkoe Opisanie Drevneyşago i Noveyşago Sostoyaniya Ottomanskoy Portı, 1. Baskı, Saint Petersburg: Pri Morskom Şlahetnom Kadetskom Korpuse, 1769. 24 Bahadır Alioğlu, Rus Oryantalist Agafangel Egimoviç Krimskiy’nin Hayatı ve İslam Tarihi Üzerine Çalışmaları, (Yüksek Lisans Tezi), İstanbul: Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013. 10 Tarihine dair Görüşleri’’25 adlı yüksek lisans tezleri ve Zelimhan Soltayev’in Rus Oryantalistlerinin Siyer Çalışmaları (19 ve 20. Yüzyılları)’’; 26 Alau Adilbayev’in ‘‘Rus Oryantalistlerin Kur’an Çalışmaları’’27… gibi doktora tezleri yer almaktadır. Ayrıca çağdaş tercümeler arasında yer alan Hüseyin Kandemir’in ‘‘Rus Edebiyatında İstanbul’’;28 adlı eseriyle İlyas Kamalov’un (Kemaloğlu) ‘‘Rusların Gözüyle Türkler’’,29 İlsever Rami’nin ‘‘19. Yüzyıl Rus Edebiyatında Türk İmgesi’’;30 Nikolay Rayevski’nin ‘‘Gelibolu Günlüğü. Rus Gözüyle Gelibolu. Zorunlu Bir Gurbetin Öyküsü’’31 gibi modern eserler de çalışmamızın kaynakları arasında yer almaktadır. 25 Alina Gaynutdinova, İgnatiy Yulianoviç Kraçkovskiy’nin Hayatı, Eserleri ve İslam Tarihine Dair Görüşleri, (Yüksek Lisans Tezi), Bursa: Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013. 26 Zelimhan Soltayev, Rus Oryantalistlerinin Siyer Çalışmaları (19. ve 20. Yüzyıllar), (Doktora Tezi), Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2009. 27 Alau Adilbayev, Rus Oryantalistlerin Kur’an Çalışmaları, (Doktora Tezi), Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2002. 28 Hüseyin Kandemir, Rus Edebiyatında İstanbul, Konya: Çizgi Kitabevi, 2009. 29 İlyas Kemaloğlu, Rusların Gözüyle Türkler, 1. Basım, İstanbul: Kaknüs Yayınevi, 2015. 30 İlsever Rami, 19. Yüzyıl Rus Edebiyatında Türk İmgesi, İstanbul: Çevirimbilim Yayınları, 2016. 31 Nikolay Rayevski, Gelibolu Günlüğü. Rus Gözüyle Gelibolu. Zorunlu Bir Gurbetin Öyküsü, çev. Aydın İbrahimov, Nesrin Bayraktar, İstanbul: Ağaç Kitabevi Yayınları, 2009. 11 BİRİNCİ BÖLÜM RUS ORYANTALİZM’İNE GENEL BİR BAKIŞ 1. Oryantalizm’in Tanımı Oryantalizm coğrafi ve tarihi olarak çeşitli anlamlarda kullanılabilmiş bir kavramdır. Oryantalizm kelimesinin kökeni ‘‘Orient’’ten gelmektedir. Fransız kökenli olan ‘‘Orient’’ sözcüğü ‘‘Doğu’’ ve ‘‘Doğu Ülkeleri’’32 anlamındadır. Onun zıddı olarak kullanılan ‘‘Occidental’’ kelimesi ise Batı ve Batı kesimine ait olan manasındadır.33 Oryantalizm kavram olarak Doğu bilimi, şarkiyat, Doğu dilleri, edebiyatı, kültürü, adetleri, törenleri, usulleri, Doğu halkının karakterini ve özelliklerini inceleyen bilim dalıdır.34 Ayrıca Oryantalizm, Yakın ve Uzak Doğu toplumlarının medeniyeti ile kültürlerini inceleyen Batı merkezli araştırma alanlarının da ortak ismidir.35 Oryantalizm kavramı Fransızca ‘‘Orientalistique’’, Rusça ‘‘Востоковедение (Vostokovedeniye)’’, İngilizce ‘‘Oriental’’ sözcüğü karşılığında kullanılmaktadır. Zira bu kavram aslında Avrupalılar’a mahsustur. Bununla birlikte Doğu dillerinde de Oryantalizm kelimesi aynı manayı taşıyan sözcüklerle çevrilmektedir. Dolayısıyla Doğu ülkelerine has diller ile uygarlıklar (kültürler) gibi alanlarla ilgilenen, aynı zamanda bu konularda uzmanlaşmış bir bilim adamı, Oryantalist,36 Şarkiyatçı, Müsteşrik37 veya Doğu bilim adam olarak adlandırılmaktadır. Oryantalizm ilmi Ejiptoloji, Arabiyat, İslamiyet, Türkoloji, Hindoloji, İranistik, Afrikanistik gibi çeşitli bilim dallarına ayrılmaktadır. Dolayısıyla bu dalların tarihi geçmişi de farklı süreçlere sahiptir. Oryantalizm ilminin geneline bakılırsa, ortaya çıkışı Doğu ile Batı çatışmasından kaynaklanmış gibi görünmektedir.38 Aslında bu süreç henüz İslam dini ortaya çıkmadan 32 Tahsin Savaş, Büyük Fransızca Türkçe Sözlük, İstanbul: Adam Yayınları, 2003, s. 978. 33 Mill Burnt, Büyük İngilizce-Türkçe-Türkçe Sözlük, çev. Oktay Güngör, İstanbul: Longman and Metro, 1993, s. 1021. 34 Hamit Atalay, İngilizce-Türkçe Sözlük, C. 2, Ankara: TDK, 2003, s. 2438. 35 S. İ. Ojegov, Slovar’ Russkogo Yazıka, Moskova: Russkiy Yazık, 1986, s. 86. 36 Mill Burnt, a. g. e., s. 1042. 37 Mehmet D. Doğan, Temel Büyük Türkçe Sözlük, 1. Baskı, İstanbul: Bahar Yayınları, 1994, s. 584. 38 Bkz. Sezer Baykan, ‘‘Doğu-Batı Ayrımı’’, Doğu Batı Düşünce Dergisi, Ankara: Felsefe Sanat ve Kültür Derneği, S. 2, (1998), ss. 29-36; Meryem Cemile, İslam ve Oryantalizm, çev. Faruk Yılmaz ve Ahmed Deniz, İstanbul: Seçkin Yayıncılık, 1989. 12 başlamıştır. Zira ilk Doğu ile Batı çatışmasının antik çağdaki Truva ve Pers Savaşıyla ortaya çıktığı kabul edilmektedir.39 İki taraf arasındaki çatışma ortamı İslamiyet’in gelişinin ardından da devam etmiştir. Müslümanlar, Sasani Devleti’ni ortadan kaldırıp, Doğu’nun adeta temsilcisi konumundaki Persler’i kendi bünyelerine dahil edişlerinin ardından Batı medeniyeti karşısında Doğu’nun yeni öncüsü durumuna gelmişlerdir. Böylece Doğu ile Batı medeniyetleri arasındaki mücadele artık farklılaşan oyuncular üzerinden devam etmiştir. Batı ile Doğu arasındaki bu mücadeleyi sona erdirebilme kapasitesi ise V. S. Solov’yev’e göre en fazla Rusya’dadır.40 Bir diğer görüşe göre ise söz konusu iki medeniyetin arasındaki ilişki aslında bir çatışma değildir. Zira Doğu, Batı’ya zıt olmayıp ondan sadece farklıdır. Buna göre Batı medeniyetinin Doğu’dan ayrı olduğu ve özgür yapılanma çabası esnasında ortaya çıktığı iddia edilmektedir.41 Hâlbuki Batı tüm ilimlerini öncelikle Endülüs’te görmüş,42 Doğu ise bu ilimleri daha eskideki mitoloji ve antik çağlardan toplamıştır. Dolayısıyla her ikisi birbirine bağlı olup hem yakın hem de uzak bulunmaktadır. Oryantalizm’in akademik bir disiplin olup olmadığına dair çeşitli görüşler mevcuttur. Buna göre bu ilmin Doğu ile Batı çatışmasından sonra düşmanı yok etme çabası esnasında ortaya çıktığı bu konudaki görüşlerden biridir. Ayrıca bunun kökeni, yukarıda da bahsedildiği gibi, Truva ve Pers Savaşı’na kadar dayanmaktadır. Bu mücadelenin devamı Haçlı Seferler’inde gözükmektedir. Oryantalizm’in bir akademik disiplin43 olarak ortaya çıkışı XIX. yüzyıldan itibarendir. Böylece Oryantalizm’in ilim olarak iki medeniyet veya iki din arasındaki mücadeleden zuhur ettiği kanaati kabul görmektedir. Dolayısıyla Doğu ile Batı çatışmasının ürünü olan Oryantalizm, kırılma noktasını Napolyon’un44 1798’de Mısır’ı işgal etmesiyle yaşamıştır.45 1817 yılında 39 İsmail Süphandağı, Batı ve İslam Arasında Oryantalizm, ed. Kadir A. Süphandağı, İstanbul: Gelenek, 2004, s. 81. 40 A. V. Remnev, ‘‘Krest i Meç’’: Vladimir Solov’yev i Vil’gel’m II v Kontekste Rossiyskogo Orientalizma’’, Oryantalizm vs. Orientalistika, haz., ed. V. O. Bobrovsnikov, S. J. Miri, Moskova: ‘‘SADRA’’, 2016, ss. 274-276. 41 İsmail Süphandağı, a. g. e., ss. 81-82. 42 Mustafa Soykut, ‘‘Tarihi Perspektiften İtalyan Şarkiyatçı ve Türkologları’’, Ankara: Doğu Batı Düşünce Dergisi, S. 20, (2002), ss. 41-42. 43 Alina Gaynutdinova, İgnatiy Yulianoviç Kraçkovskiy’nin Hayatı, Eserleri ve İslam Tarihine Dair Görüşleri, (Yüksek Lisans Tezi), Bursa: Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013, s. 67. 44 Napolyon Bonapart (1769-1821) Fransız asker ve devlet adamıdır. 1804-1814, 1815 yıllarında Fransa İmparatoru olmuştur. Geniş bilgiler için bkz. A. Z. Manfred, Napoleon Bonapart, Moskova: Mısl’, 1987. 45 Zelimhan Soltayev, Rus Oryantalistlerinin Siyer Çalışmaları (19. ve 20. Yüzyıllar), (Doktora Tezi), 13 Napolyon sürgündeyken, Avrupa merkezcilik ve ırkçılık teorisi gelişmiştir.46 Napolyon Batılı olmasına rağmen bir konuşmasında Avrupa’dan şöyle bahsetmektedir: “Avrupa bir köstebek yuvasıdır! Burada hiçbir zaman 600 milyon kişinin yaşadığı Doğu’da olduğu gibi büyük varlık ve büyük devrimler olmamıştır.”47 Napolyon’un sözünde doğruluk payı bulunmaktadır. Zira İmparatorluk kavramları ve bütün kurumları Antik Doğu İmparatorlukları’ndan alınmıştır. Bu Avrupa’yı aşağılama anlamına gelmemektedir, ancak tarihin büyük bölümü Doğu ülkelerinde gelişmiştir. Antik ile Ortaçağ Doğu’da büyük İmparatorluk ve çeşitli bilimlerin keşifleri gerçekleşmiştir. Örneğin, Çin’de barut, sismograf, ipek, kâğıt, çay vs. icat edilmiştir. Arap rakamları olarak bilinen aslında Hintliler’den alınmış olan rakamlar, günümüzde bilgisayar sistemlerinin kullanılmasına büyük katkı sağlamıştır.48 Zira Romen rakamları bilgisayar hesap sistemine uygun bulunmamaktadır. Avrupa, Doğu’dan aldığı üstün medeniyete rağmen yaptığı keşifleri öne sürerek kendisini Doğu’dan üstün görmüştür. Oryantalizm çalışmaları öncesinde teorik düzeyde olan bu anlayış zamanla pratik alana aktarılmaya başlanmıştır. Buna örnek olarak Avrupalı seyyahların Hindistan’a yaptıkları seyahatler sırasında gördükleri astroloji aletleri onları hayrette bırakmıştır.49 2. Rus Oryantalizmi’nin Ortaya Çıkışı Oryantalizm Batı Avrupa’da, özellikle sömürgeci ülkelerde, tahminen XVIII. yüzyılda ortaya çıkmışken XIX. yüzyılın ortasında gelişmeye başlamıştır. Bu gelişmenin asıl nedeni Batı’nın Doğu’ya olan merakıdır. Bu merak ise ister istemez dış politika ile bağlantılı olmuştur. Oryantalizm ilmi bir siyasi içeriği kapsamasına rağmen, ilme sadık kalan bilim adamları da mevcuttu. Bilim adamları objektif düşünerek Batı prensibine aykırı olarak Avrupa’nın gelişmiş olmasını Antik Çağ medeniyetinde görmüşlerdir. Ayrıca Asya ve Afrika’nın geride kalma düşüncesine karşı çıkanlar olmuştur. Dolayısıyla bu tür bilim Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2009, s. 36. 46 İsmail Süphandağı, a. g. e., ss. 31-40. 47 V. M. Sklyarenko, Zagadki İstorii. Napoleonovskie Voynı, Harkov: Filio, 2012, s. 8. 48 Örneğin, İslam dünyasında cebir ilminin kurucusu olarak kabul edilen Muhammed b. Musa Harizmi, sıfırı bulmasıyla günümüzdeki bilgisayar diline katkıda olmuştur. Teferruatlı bilgiler için bkz. İhsan Fazlıoğlu, ‘‘Muhammed b. Musa Harizmi’’, DİA, İstanbul: DİA, 1997, C. 16, ss. 224-227; P. G. Bulgakov, B. A. Rosenfel’d, A. A. Ahmedov, Muhammad al-Horezimi, Okolo 783 - Okolo 850, Moskova: Nauka, 1983, ss. 52-113. 49 Bu konu hakkında teferruatlı bilgiler için bkz. Alina Gaynutdinova, İgnatiy Yulianoviç Kraçkovskiy’nin Hayatı, Eserleri ve İslam Tarihine dair Görüşleri, (Yüksek Lisans Tezi), Bursa: Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013, ss. 96-97. 14 adamlarının görüşleri Avrupa merkezlik konseptini de bozmuştur. Batı gibi Rus Oryantalizmi de bir ilim dalı olarak dış politika nedeniyle ortaya çıkmıştır. Zira hem Batı hem Rusya Doğu’ya hayranlık duygusu hissetmişlerdir. Buna örnek olarak bir Rus diplomatı olan Konstantin Leont’yev’in daha Doğu ile karşılaşmadan ona hayran olup hayal etmesi verilebilir. Sonra bu hayali gerçekleşince ‘‘görür görmez daha ilk anda Doğu’ya adeta vurulur.’’50 Rusya hakkında F. M. Dostoevskiy şöyle bir tarifte bulunmaktadır: “Avrupa’da biz bedavacı ve köleydik, ama Asya’ya biz efendiler olarak gireriz. Avrupa’da biz Tatar’dık, Asya’da ise biz Avrupalıyız... Asya bizim ruhumuzu satın alır ve kendisine çeker, sadece harekete geçmek misyonumuzdur.”51 Gerçekten de Rusya karışık bir devlettir, o Batı için fazla Asyalı iken, Asya için de fazla Avrupalı’dır. Rusya, Avrupa ve Asya’ya bir köprü olarak görülmüştür. Ayrıca Rus kültüründe hem Batı hem de Türkî renkleri ve aynı zamanda kendi örf özellikleri de bulunmaktadır. Bu nedenle Soğuk Savaş döneminde (1947-1991) Batı, Rusya’yı bir Doğu olarak görmüştür. Çünkü Rusya yalnız Batı değil hem de Doğu’dur, yalnız Avrupa değil hem de Asya’dır, hatta Avrasya’dır. Rusya coğrafi, tarihi ve etnogrofik olarak birçok kültürün ortak şekilde yekpare olarak geliştiği bir yerdir. Bu da bazı yerlerde entegre, bazı yerlerde ise bağımsız olarak kendini göstermektedir. Doğululuk, Rusya için yalnız egzotiklik, bilinmezlik, masal olmayıp kendi tarihinin, medeniyetinin ve sanatının bir parçasıdır. Mesela, Rusya Hindoloji okulunun kurucusu olan İ. P. Minaev şöyle bahsetmiştir: ‘‘Bizde, Rusya’da Doğu incelemesi hiçbir zaman soyut olmadı ve olamadı. Biz Doğu’ya çok yakınız ve dolayısıyla soyut ilgilenemeyiz. Rusya’nın çıkarları Doğu’ya çok yakından bağlıdır. Bu yüzden bizim Oryantalizm ameli olarak uygulamadadır.’’52 Ruslar’ın Doğu’yu iyi şekilde öğrenmesi Rusya’nın Hristiyanlığı kabul etmesinin ardından gerçekleşmiştir. Devletin Ortodoksluğu kabul etmesinden sonra kutsal yerlere ‘‘хожения/hojeniya’’ (gezi/yolculuk) ile başlamıştır. İlk Hristiyan hacılar kutsal mekânlara yönelmişlerdi. Yolculuk esnasında onlar yaya olarak Balkan yarımadasından, Bizans’tan Tanrının tabutuna tapmak için yola çıkmışlardır. Bu hareket 50 İlsever Rami, 19. Yüzyıl Rus Edebiyatında Türk İmgesi, İstanbul: Çevirimbilim Yayınları, 2016, s. 149. 51 F. M. Dostoevskiy, Dnevniki Pisatelya 1881, C. 27, Leningrad: Nauka, 1984, ss. 36-37. 52 P. M. Şastitko, Vostokovedeniye v Rossii, http://www.krugosvet.ru/enc/istoriya/VOSTOKOVEDENIE_V_ROSSII.html (12.11.2015). 15 XII. asırda (1106-1108) başlamıştır.53 İlk önce üst tabaka, zamanla sıradan halk gezilere katılmışlardır. Onları Doğu’daki arazileri, örf adetleri gibi unsurların öğrenilmesi için göndermişlerdir. Nitekim ileriki senelerde savaşmak için bu arazileri iyice öğrenme gerekçesi duyulmuştur. Hatta çoğu seyahatname yazarı gönüllü askerliğe yazılmışlardır. Oryantalistler’in bu ilk adımının ilerideki olumsuz yönleri Louis Massignon’un54 mühim bir itirafı ile ifade edilebilmektedir: ‘‘Müslümanların her şeyini bozduk, yok ettik. Dinleri, inançları, dine bağlılıkları ve insanî duyguları yok oldu. Onların milli ve manevi değerlerini, batı medeniyeti potasında eriterek kendimize benzettik. İslamiyet’i öğrenmeyi, yaşamayı, namaz kılmayı, Kur’an öğrenmeyi suç ve gericilik [irtica] olarak göstermeyi başardık. Artık çoğu hiçbir şeye tam olarak inanmıyor. XIV asırlık dinlerini, itikatlarını, ibadetlerini tartışılır hale getirdik! Onları derin boşluğa düşürdük. Bundan sonra siz misyonerlerin işi daha kolay oldu! Maaş bağlayarak, vize vaadi, yurt dışı imkânı, hatta cinselliği kullanarak Müslümanları Hristiyan yapınız.’’55 Rus Oryantalizmi üç temel kaynaktan ibarettir:  Ameli uygulama veya pratik Oryantalizm; askeri ve diplomatik kurumlara hizmet ve dış ticaret çıkarlarını sağlamaktadırlar. Bunun temel parçası ise Doğu’daki Rus Ortodoks kilisesinin misyonerlik faaliyetleridir.  Geleneksel (genellikle dini); Rus İmparatorluğu’nun hâkimiyetine giren, Doğu uluslarının ilmi okulları, hem kendi hem de komşu ülkelerin ulusal kültürünü ve tarihini incelemiştir.  Batı Oryantalizmi; Batı Avrupa’dan Rusya’ya bilim adamlarının çağırılması ve Batı çalışmalarını Rusça’ya çevirme hareketidir.56 Doğu’ya olan merakını İ. S. Smirnov adlı Rus Oryantalisti şöyle izah etmiştir: ‘‘Kimileri Doğu’da manevi değerleri aramıştı, böylece diğer kültürleri anlamaya çabalamıştı. Kimileri ise Avrupa’yı güçlendirme gücü olarak Doğu’yu hayal etmişlerdir. Diğerleri Rusya da Doğu zekâsının ve Avrupa medeniyetinin birleşimini özel ‘‘sentetik’’ maneviyat imkânı olarak görmüşlerdir.’’57 53 Ye. İ. Maleto, Antologiya Hojeniy Russkih Puteşestvennikov XII-XV Veka, Moskova: Direct Media, 2014. 54 Louis Massignon (1883-1962) Fransız bilim adamı, Oryantalist, Arapça ve İslam dininin uzmanıdır. Bkz. A. A. Juravskiy, Lui Manssin’on i Sovremennoe Katoliçeskoe İslamovedenie, Moskova: Nauka, 1990. 55 Zeki Arslantürk, ‘‘Misyonerlerin Çalışma Yöntemleri’’, Türkiye’de Misyonerlik Faaliyetleri: Tartışmalı İlmî Toplantı, 17-18 Nisan 2004, İstanbul: Ensar Neşriyat, 2005, s. 379. 56 P. M. Şastitko, a. g. e. 57 İ. S. Smirnov, Vse Videt, Vse Ponyat. Zapad i Vostok Maksimiliana Voloşina, Moskova: Vostok-Zapad, 1989, s. 175. 16 Doğu, Rusya’ya göre, Fransa, İngiltere ve diğerleri için olduğu gibi denizaşırı topraklar olmamıştı. Çünkü Rusya için Doğu evinin bir parçası haline gelmiştir. Bu yüzden Rus Oryantalizm’i ve devletin siyaseti öyle gelişmiş ki Ruslar kendilerini Doğu ile tanımlamışlardır. Rusya İmparatorluğu’na giren Doğulular’ın ve Asya topraklarında yaşayan halkın anlayışı ile ilgisini dikkate alarak bir siyaset yürütmek zorunda kalmışlardır. Zira onları Ruslar’ın yaşamına entegre etmek gerekmiştir. Rusya tarihi Rus Oryantalizm’i ile iç-içe olmuştur, çünkü her ikisi de birbirlerine bağlı olarak gelişmiştir. Rus Oryantalizm’inin yapısı şöyle sıralanabilir:  Ülke veya bölgelere göre bölünmesi prensibi (Doğu’nun belirli bir ülkesini araştırma);  Kaynakça prensibine göre bölünmesi, temelde kaynağı ele almaktadır (Arabistik, İranistik, Türkoloji vs.);  İlmin türüne, anıtların karakterine ve araştırma metoduna göre bölünme prensibidir (tarih, arkeoloji, etnografya, epigrafi, felsefe, din, nümizmatik, sanat, dil bilimi vs.).58 İlmin pratiğinde ise bu araştırma yapısının yöntemleri birbirleriyle iç-içe geçmektedir. Oryantalizm’in çeşitli dallara bölünmesi ve aynı zamanda bu dalların birbirlerine bağlı olduğunu daha net anlamak için N. İ. Konrad59 adlı Rus Oryantalist’inin, bilimsel Oryantalizm hakkında görüşüne bakmamız yeterlidir:‘‘Bilimsel Oryantalizm filoloji olarak doğmuş ve filolojik anıtsal tarif ilmi olarak kendi tarihsel manasında oluşmuştur.’’60 Örneğin, Sinoloji dalını öğrenmek için Çin’in anıtlarıyla tanışmak, onların hakiki dillerini, sonra onların en eski bilim adamlarının eserlerini incelemek gerekmektedir. Bu nedenle Rusya’da tarih ve filoloji ilmi birleştirilmiştir.61 Zira onlara göre her tarihçi bir filolog olmalı ve her filolog bir tarihçi olmalıdır. Rusya’da Oryantalistler’e bazı dönemlerde devlet maddi destek vermektedir, bazen ise aksine zorluk çıkartmaktadır. V. M. Alekseev62 Rus Oryantalizm’inde Sinoloji 58 A. M. Kulikova, Rossiyskoe Vostokovedeniye XIX Veka v Litsah, Saint Petersburg: Arhiv Rossiyskogo Vostokovedeniya, 2001, ss. 173-174. 59 Nikolay İyosifoviç Konrad (1891-1970) Rus ve Sovyet Oryantalisti, hem Japon hem Çin dillerinin, kültürlerinin hem de klasik literatürün tercümanı ve uzmanıdır. Bkz. E. V. Badaev, Rol’ N. İ. Konrada v Razvitii Sovetskogo Vostokovedeniya v 1940-e Godı, S. 6, Kuzbas: Vestnik Kuzbasskogo Gosudarstvennogo Tehniçeskogo Universiteta, 2006, ss. 151-155. 60 N. İ. Konrad, Zapad i Vostok, Moskova: Nauka, 1966, s. 7. 61 http://hist-phil.ru/history/ (09.12.2015). 62 Vasiliy Mihayloviç Alekseev (1881-1951) Rus Oryantalisti ve Sinoloji uzmanıdır. Bkz. A. İ. Kobzev, Arhiv Rossiyskoy Kitaistiki, C. 1, Moskova: Nauka, 2013, ss. 505-525. 17 hakkında şöyle bahsetmiştir: ‘‘Rus Oryantalizm’inin Sinoloji geçmişi zor ve acı verici anılardan ibarettir… Aynı zamanda tüm bilim adamları bu ağır hayatlarına rağmen bir dakika bile üşenmeden çalışıp çabaladılar… Onlar kendi çalışmalarını yayınlamak için para bulamayıp en düşük kaliteli kâğıdı kullanırken çoğunun da eserleri sadece vefatlarından sonra yayınlanabildi. V. P. Vasilyev63 kendi Budizm incelemeleri hakkında çok ciltli eser yazdı, ancak bir türlü yayınlayamadı. Bu nedenle çaresizce o eserlerini odasının köşesine topladı. Bunlardan haberi olmayan hizmetçisi bu eserleri soba yakmak için kullandı.’’64 2. 1. Rus Oryantalizmi’nde Türkoloji XI. yüzyılda Kiev Knezliği’nin oluşumundan önce Doğu Slavlar’ı Türkî kabilelerle ilişkileri vasıtasıyla Türkî dilleri hakkında bilgiler edinmişlerdir. XIII-XV. yüzyıllarda Moğol istilası neticesinde bilgilerini pratiğe dönüştürmeye başlamışlardır. XV. yüzyılın sonu - XVI. yüzyılın başlarında resmî tercümanlar Türkçe’den, Kazan ile Kırım Tatarca’sından çeviriler yapmaya başlamış ve Türkî sözleri yabancı dilleri ‘‘azbukovnik’’ta (terminolojik sözlük) yorumlanmıştır. Tüm bunlar tarihe, etnografyaya, Türkî dillere olan merakın uyanmasına ve bilimsel Türkoloji ilminin doğmasına sebep olmuştur. I. Petro zamanında Sibirya’nın Türkî dillerinin incelemeleri başlamıştır. 1725 yılında Saint Petersburg Bilimler Akademi’sinin kuruluşuyla toplanan bilgiler sistematikleşmiştir. XVIII. yüzyıla kadar Rus Oryantalizm’inde Türkî halkları ve Türkler hakkındaki bilgiler ‘‘Povesti Vremennıh Let’’ (Geçmiş Yılların Hikâyesi), ‘‘Povest O Vzatii Tsargrada’’ (İstanbul’un Ele Geçirilişi Hakkında Hikâye) gibi Rus kroniklerinde bulunmaktadır. XVIII. yüzyılın ikinci yarısında ise Rus Oryantalizm’inde Türkoloji dalı oluşmaktadır. Sagit Halfin65 ile İyosif Giganov66 Rusya’da Türkoloji’nin babaları olarak 63 Vasiliy Pavloviç Vasil’ev (1818-1900) Rus ilim adamı, Sinoloji, Buddoloji ve Sanskritoloji uzmanıdır. Bkz. A. N. Hohlov, Pekinskiy Dnevnik V. P. Vasil’eva, Moskova: Nauka, 1991. 64 http://www.vostlit.info/Texts/Dokumenty/China/XX/1900-1920/Alekseev/text62.htm (12.12.2015). 65 Sagit Halfin (1732-1785) – Tatar asıllı dil uzmanıdır. Kendisi Kazan jimnazisinde Kazan Tatarca’sını öğretmiştir. Ayrıca Rusça-Tatarca iki ciltlik ilk sözlüğünün ve ilk Kazan Tatarca ‘‘Elifbe’’ alfabesinin de müellifidir. Sagit Halfin’ın oğlu ve torunları da aynı mesleğin devamcısı olmuşlardır, hatta ilerideki kuşakları arasında ise cedidizmin temelcileri de bulunmaktadır. Bkz. Rubis Zaripov ve Landış Fazullina, Bişerem-Telençe Tamak, Kazan: İhlas, 2012; N. İ. Veselovskiy, ‘‘Halfinı’’, C. 21, Saint Petersburg: İz Pod Nabludeniyem Predsedatelya İmperatorskogo Russkogo İstoriçeskogo Obtçestva A. A. Polovtsova, 1901, s. 270. 66 Giganov İyosif tahminen 1764 yılında Sibirya’da doğup 1800 yılında vefat etmiştir. Giganov İyosif Tobolsk’taki Sofiye Katedrali’nde bir papazdı. Tobolsk Ruhani Semineri’nde Tatar sınıfın öğretmeniydi. Kendisi Rus - Sibirya Tatarca sözlüğü, grameri gibi çalışmaları ile tanınmıştır. Bkz. N. A. Biryukov, Oçerki İz İstorii Tobolskoy Duhovnoy Seminarii, S. 17, Tobolsk: Tobolskiye Yeparhialnıye Vedomosti, 1903, ss. 264-265. 18 bilinmektedir. Her ikisi de Tatarca’nın kendi bölgelerine ait lehçelerinin uzmanı olmakla birlikte ortaya yeni ve ilk eserler çıkarmışlardır. Biri İslam dinine, diğeri Hristiyan dinine mensup olmakla birlikte ikisi de dindardır. Bir diğer husus ise onların Rus ırkına veya gayrimüslimlere ders vermeleridir. Ayrıca maddi sıkıntıları nedeniyle kendi çalışmalarını yayınlamakta bile zorlanmışlardır. XIX. yüzyılın ortasında Türkoloji kompleks bir disiplin olarak Türkî dilleri, literatürü ve tarihi anıtları, kısmen nümismatiği, etnografyayı, Türkî halkların folklorunu inceleyerek gelişmiştir. Ayrıca Ortodoks Ruhani Misyonerliği’nde yetişen bilim adamlarının da Türkoloji ilminde önemli rolü bulunmaktadır. Bu yüzyıla has özellikleri ile şöhret kazanan bazı bilim adamları şunlardır: H. D. Fren,67 O. İ. Senkovskiy, A. K. Kazımbek,68 A. O. Muhlinskiy,69 O. N. Betlingk,70 L. Z. Budagov,71 P. M. Melioranskiy72 ve F. E. Korş.73 1863 yılında Saint Petersburg’un Doğu Dillerinde Doğu Tarih Bölümü oluştuktan sonra Türkoloji dalında Türkî halkların tarihi gelişmiştir. Bu tarihçilerden 67 Hristofor Danilovich Fren (1782-1851) Alman asıllı Oryantalist akademisyendir. H. D. Fren nümizmat, Arabist olmakla birlikte 1807-1815 yıllarında Kazan Üniversitesi’nde, 1817 yılından beri ise Saint Petersburg Bilim Akademisi’nde görev almıştır. İsim dizinine bkz. İ. Yu. Kraçkovskiy, Oçerki po İstorii Russkoy Arabistiki, İzbrannıye Soçineniya, C. 5, Leningrad: Akademia Nauk, 1958. 68 Mirza Kazım-Bek veya Aleksandr Kasimoviç Kazem-Bek (1802-1870) Azerbaycan asıllı Oryantalist’tir. Kendisi Farsça, Azerbaycan’ca, Rusça, Tatarca, Türkçe, Arapça, İngilizce, Fransızca, Almanca ve İbranice dillerini ileri derecede bilmekteydi. 1823 yılında Hristiyan dinini tercih etmiştir. Bkz. Zelimhan Soltayev, Rus Oryantalistlerinin Siyer Çalışmaları (19 ve 20. Yüzyılları), (Doktora Tezi), Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2009, ss. 2-3; Elçin Abdullayev, Mirze Kazımbey’in Tarihi Siyasi Görüşleri, (Yüksek Lisans Tezi), İstanbul: İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2008. 69 Anton Osipoviç Muhlinskiy (1808-1877) Polonyalı Rus Oryantalist’i ve Türkoloji uzmanıdır. Türk dili bölümünde görev yapmıştır. Ayrıca A. O. Muhlinskiy ‘‘Osmanskaya Hrestomatiya’’ (Osmanlı Kronikleri) eserini ile meşhur olmuştur. Bkz. B. M. Dantsig, Blijnıy Vostok v Russkoy Nauke i Literature, Moskova: Nauka, 1973, s. 133. 70 Otto von Böhtlingk veya Otto fon Betlingk (1815-1904) Alman ve Rus Hindoloji uzmanıdır. Betlingk Doğu dillerinden Arapça, Farsça ve Sanskrit gibi dilleri bilmektedir. Betlingk Yakut dilinin sözlüğü ve gramerinin yapılması ile meşhur olmuştur. Bkz. A. A. Burıkin, Betlingk i Yakutskoe Yazıkoznaniye, Yakutya: SO RAN, 2005, ss. 38-40. 71 Lazar’ Zaharoviç Budagov (1812-1878) Ermeni asıllı Türkoloji uzmanı olan Rus Oryantalist’idir. L. Z. Budagov Türkçe-Tatarca sözlüğünü hazırlamıştır. Detaylı bilgiler için bkz. A. N. Kononov, Biobibliografiçeskiy Slovar’ Oteçestvennıh Türkologov. Dooktyabr’skiy Period, Moskova: Nauka, 1974, ss. 130-131. 72 Platon Mihayloviç Melioranskiy (1868-1906) Türkoloji uzmanı olan Rus Oryantalist’idir. P. M. Melioranskiy Türkî dilleri ile birlikte Farsça, Arapça gibi dilleri de bilmiştir. Bkz. A. N. Kononov, Türkologiçeskiy Sbornik 1972, Moskova: Nauka, 1973, ss. 18-51, 141-186, 395. 73 Fedor Evgen’eviç Korş (1843-1915) Rus filoloji klasiği, Slavist ve Oryantalist’tir. F. E. Korş çeşitli Avrupa ve Doğu dillerini bilmektedir. Ayrıca Korş klasik filoloji, Hindoloji, Slavyanovedenie (Slav ırkın bilimi), literatür tarihi gibi çeşitli çalışmaları da mevcuttur. Bkz. N. K. Dmitriev, Fedor Evgen’eviç Korş, Moskova: Moskovskiy Universitet, 1962. 19 bazıları şunlardır: V. V. Grigor’ev,74 P. S. Savel’ev,75 N. Ya. Biçurin,76 V. G. Tizengayzen,77 V. V. Vel’yaminov-Zernov,78 N. V. Hanıkov,79 İ. N. Berezin,80 V. D. Smirnov,81 N. İ. Veselkov82 vb. Tahminen 1860 yıllarında N. İ. İl’minskiy83 ile V. V. Radlov84 çalışmaları ile Türkî dillerini yeni usulle incelemeye başlamışlardır. Yeni usule göre antik ve orta asır Türkî anıt yazılarının incelenmesi, dillerinin karşılaştırmalı araştırması, ortak Türk sözlüğünün oluşturulması gibi yöntemler uygulanmıştır. XIX. yüzyılın sonundan itibaren Orta Asya halklarının tarihi incelemesi V. V. 74 Vasiliy Vasil’eviç Grigor’ev (1816-1881) Rus asıllı tarihçi ve Oryantalist’tir. Bkz. N. İ. Veselkov, Vasiliy Vasil’eviç Grigor’ev: po Ego Pis’mam i Trudam 1816-1881, Saint Petersburg: Tipografiya i Hromolitografiya A. Tranşelya, 1887. 75 Pavel Stepanov Savel’ev (1814-1859) Rus asıllı arkeolog, Arabist, nümizmat ve Oryantalist’tir. Bkz. V. V. Grigor’ev, Jizn i Trudı P. S. Savel’eva, Saint Petersburg: İmperatorskaya Akademia Nauk, 1861. 76 Nikita Yakovleviç Biçurin (1777-1853) Rus Ortodoks kilisesinde arhimadrit (1802-1823), seyyah, Oryantalist ve ilk Rus Sinoloji uzmanıdır. Bkz. P. V. Denisov, Slovo o Monahe Yakinfe Biçurina, 2. Baskı, Çeboksar: Çuvaşskoe Knijnoe İzdatel’stvo, 2007, ss. 26-27; V. S. Myasnikov, Valamskaya Sssılka N. Ya. Biçurina, Problemı Dal’nego Vostoka, S. 1, Moskova: RAN, 1986, ss. 113-121; V. S. Myasnikov, Valamskaya Sssılka N. Ya. Biçurina, Problemı Dal’nego Vostoka, S. 2, Moskova: RAN, 1986, s. 121. 77 Vladimir Gustavoviç Tizengauzen (1825-1902) tarihçi, arkeolog, nümizmat ve Oryantalist’tir. Tizengauzen soylu bir aileden gelmektedir. V. G. Tizengauzen Altın Orda ile ilgili iki ciltlik eseri vardır. Bu esere zamanında Rusya’nın komşu ülkelerinde ilgi duyulmasına rağmen Sovyet Rusya’da sansürden geçememiştir. Bkz. A. A. Romaskeviç, S. L. Volin, İzvleçeniya iz Persidskih Soçineniy Sobrannıye V. G. Tuzengayzenom, C. 2, Moskova ve Leningrad: Akademia Nauk SSSR, 1941, ss. 3-12. 78 Vladimir Vladimiroviç Vel’yaminov-Zernov (1830-1904) Rus Oryantalist, tarihçi, gizli danışmandı. Vel’yaminov Hokand Hanlığı hakkında 322 tanınmış eser yazmıştır. Diğer eserleri Altın Orda’nın diğer hanlıklarının, Kürtlerin tarihleri gibi çalışmaları bulunmaktadır. Bkz. V. V. Vel’yaminov, V. V. Zernov, Nekrolog. İstoriçeskiy Vestnik, S. 3, Saint Petersburg: Nauka, 1994. 79 Nikolay Vladimirovich Hanıkov (1822-1878) ünlü seyyah ve Rus Oryantalist’idir. N. V. Hanıkov Doğu dilini merakla öğrenmiş ve Doğu ile ilgili çalışmalar yazmıştır. Bkz. N. A. Halfin ve E. F. Rassadina, N. V. Hanıkov – Vostokoved i Diplomat, Moskova: Nauka, 1977. 80 İl’ya Nikolaeviç Berezin (1818-1896) Rus Oryantalist’i, Türkolog, İranistik, Mongolist ve aynı zamanda gizli danışman olmuştu. İ. N. Berezin hem Kazan hem de Petersburg Üniversitesi’nde görev yapmıştır. Daha detaylı bilgiler için bkz. V. V. Barthold, İ. N. Berezin kak İstorik, C. 2, Leningrad: Zapiski Kollegii Vostokovedov Pri Aziatskom Muzee AN SSSR, 1926. 81 Vasiliy Dmitrieviç Smirnov (1846-1922) Rus asıllı Oryantalist ve Türkoloji uzmanıdır. Bkz. A. P. Grigor’ev, Hronologiçeskiy Pereçen’ Trudov V. D. Smirnova i Literaturı o Nem, Moskova: Türkologiçeskiy Sbornik, 1973, 1975. 82 Nikolay İvanoviç Veselovskiy (1848-1918) Rus asıllı Oryantalist, arkeolog, göçebe ve Orta Asya tarihçisidir. Bkz. V. V. Barthold, Veselovskiy kak İssledovatel Vostoka i İstorik Russkoy Nauki, C. 25, Saint Petersburg: Zapiski Vostoçnogo Otdeleniya RAO, 1921, ss. 337-335. 83 Nikolay İvanoviç İl’minskiy (1822-1891) Rus Oryantalist’i, pedagog-misyoneri, bibleist ve Türkolog’dur. Bkz. G. F. Blagova, ‘‘Nikolay İvanoviç İl’minskiy kak İssledovatel’ Türkmenskih Dialektov’’, Moskova: Voprosı Yazıkoznaniya, S. 6, (2005), ss. 97-114; Alagöz Çağrı, Nikolay İlminskiy’den Rusya Federasyonu’na Kalan Kurumsal Bir Miras: Ruslaştırma Politikaları ve Yansımalar, (Yüksek Lisans Tezi), Kayseri: Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2014. 84 Vasiliy Vasil’eviç Radlov (1837-1918) Alman asıllı Rus Oryantalist’i, Türkolog, etnograf, arkeolog, tahminen 150 eser yazmıştır. Bkz. A. M. Reşetov, Akademik V. V. Radlov, Vostokoved i Muzeeved (Osnovnıe Etapı Deyatelnosti), Saint Petersburg: Materialı Godiçnoy Nauçnoy Sesii, 2002, ss. 95-101; V. B. Pomelov, ‘‘Prosvetitelsko-Pedagogiçeskaya Deyatel’nost V. V. Radlova,’’ Kirov: Vestnik Vyatskogo Gosudarstvennogo Gumanitarnogo Universiteta, S. 6, (2013), ss. 136-141. 20 Barthold’un kaliteli katkısıyla değişikliğe uğramıştır. V. V. Barthold önemli sosyal ve ekonomik sorunları ortaya koymuş, Yakın Doğu halklarının dillerindeki bilimsel tarihsel kaynakları da ilme sokmuştur. XIX-XX. yüzyıllarda ise Türkoloji’de Türk kökenli bilim adamlarının katkıları da görünmeye başlamaktadır. Örneğin: Ç. Ç. Valihanov,85 K. Nasıri,86 M. F. Ahundov,87 İ. Altınsarin,88 N. F. Katanov89 gibi bilim adamları bunlardan bazılarıdır. Şarkiyatçılar arasında Rus ve Türk toplumların benzerliklerini ortaya çıkarmaya çalışanlar da bulunmuşlardı. XIX. yüzyıllarda yaşayan Olga Lebedeva90 Türkler’e karşı dostlukla ve İslamiyet’e saygılı bir şekilde yaklaşmıştır. Ayrıca Olga Lebedeva’ya göre 85 Çokan Çingisoviç Valihanov (1835-1865) Kazak asıllı bilim adamı, tarihçi, etnograf, folklorist, seyyah, istihbaratçı ve maarifçidir. Kazak okulunda eğitim görmüş, aynı zamanda Kıpçak-Çağatayca, Arapça ve Farsça dillerini öğrenmiştir. Sonraki yıllarında ise Fransızca, Almanca gibi dilleri öğrenmesi çeşitli çalışmaları incelemesine vesile olmuştur. Bkz. M. O. Auezov, ‘‘F. M. Dostoevskiy ve Çokan Valihanov, ‘‘F. M. Dostoevskiy ve Çokan Valihanov’’, Drujba Narodov, Moskova: İzdatelst’vo Sovetstkiy Pisatel’, S. 3, (1956), ss. 154-155; N. J. Sagandıkova, ‘‘Filologiçeskie İzıskaniya Çokana Valihanova’’, S. 1, Almatı: İzvestiya Natsional’noy Akademii Nauk Respubliki Kazahstan (NAN RK) Obtçestvo i Gumanitarnıh Nauk, (2012), ss. 77-79. 86 Gabdel’kayum Gabdennasırovich Nasırov veya Kayum Nasıri (1825-1902) Kazan Tatar asıllı bilim adamı, etnograf, edebiyatçı ve XIX. yüzyılın aydını olarak bilinmektedir. Kayum Nasıri Türkçe, Arapça, Farsça, Kazan Tatarca ve Rusça’yı bilmektedir. Bkz. L. P. Sadıkova, Kayum Nasıyri – Osnovopolojnik Tatarskoy Literaturnogo Yazıka, Kazan: Gosudarstvennıy Tehniçeskiy Universitet, 2008, ss. 65-70. 87 Mirza Fatali Ahundov (1812-1878) Azerbaycan asıllı ilim adamı, şair, yazar, materyalist filozofu, modern Azerbaycan edebiyatının kurucusudur. Ahundov bazı görüşlere göre İslam dininin Şia mezhebine mensuptu. Hatta ateist olduğu görüşü de mevcuttu. Çünkü onun dine karşı sert eleştirileri bulunmaktadır. Bkz. Ali İhsan Kürekci, Mirza Fetali Ahundov’un Eserlerinde Halk Kültürü Unsurları, (Yüksek Lisans Tezi), Erzurum: Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2015. 88 Ibıray (İbiray/İbray) Altınsarin (1841-1889) Kazak asıllı eğitimci, dilbilimci, yazar, etnograf ve folkloristtir. Rus grafiğine uygun Kazakça alfabe yapmaya çalışmıştır. Rus yazarların eserlerini Kazakça’ya çevirmiştir. Böylece Kazak halkının laik eğitime ısınmasına yardımcı olmuştur. Bkz. Sinan Akgül ve Mitat Durmuş, ‘‘18. ve 19. Yüzyıllarda İlminski’nin Eğitim Çalışmaları Bağlamında Kazakistan’ın Milli Eğitim Politikası ve Ibıray Altinsarin,’’ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S. 4, Sonbahar, (2009), ss. 197-205; Ayan Ekrem, ‘‘Kazak Bozkırında İlk Öğretmen-Ibıray Altınsarin,’’ The Journal of Academic Social Science Studies, S. 6, Mayıs, (2013), ss. 31-41. 89 Rusça Nikolay Fedoroviç Katanov (1862-1922) ve Hakasça ise Pora Hızıl oğlu olarak iki isimle hitap edilmektedir. N. F. Katanov Doğu Türk diller üzerine araştırmalarıyla tanınmıştır. N. F. Katanov Türkolog, etnograf, folklorist, halkbilimci ve ilk Hakas profesörüdür. Bkz. P. O. Rıkin, Nikolay Fedoroviç Katanov (1862-1922): Vehi Jizni i Tvorçestva, Kızıl: TİGİ Pri Pravitelstve RT, 2011, ss. 359- 383. 90 Olga Sergeevna Lebedeva 1854-1909 yıllarında yaşayan Rus Şarkiyatçı ve mütercimdir. Olga Lebedeva Osmanlı İmparatorluğu’nda Rus klasik eserlerinin tercümesini yapmıştır. Bu eserlerin mütercimi olarak kendi ismi yerine ‘‘Gülnar Hanım’’ lakabını kullanmıştır. Olga Lebedeva Rusça’dan gayri Fransızca, Almanca, İngilizce, Tatarca, Osmanlıca, Arapça ve Farsça gibi dilleri bilmekteydi. Hayatı hakkında daha teferruatlı bilgiler için bkz. Ömer Faruk Akün, ‘‘Gülnar Hanım’’, DİA, İstanbul: DİA, 1996, C. 14, ss. 243-248; Türkan Olcay, ‘‘Olga Sergeevna Lebedeva i Ee Vklad v Russko- Turetskie Literaturnıe Svyazi’’, Problemı Filologii. Yazık i Literatura, Moskova: MGGPU, 2010, ss. 121-126, http://psyjournals.ru/files/32866/philology_2010_1_Oldzhay.pdf (12.10.2017); Türkan Olcay, ‘‘Olga Lebedeva (Madame Gülnar): a Russian Orientalist and Translator Enchants the Ottomans’’, Slovo, Vol. 29, No. 2, Summer, (2017), ss. 40-71, http://discovery.ucl.ac.uk/1558245/1/4.%20Olcay.pdf (30.10.2017); A. G. Karimullin, ‘‘O. S. Lebedeva-Gul’nar Hanum’’, S. 3, Narodı Azii i Afriki, (1977), ss. 146-152. 21 Türkler ile Ruslar arasında ortak noktalar bulunmaktadır. Bu noktalar her iki milletin de büyük ve bereketli topraklara sahip olmalarıdır. Aynı zamanda Olga Lebedeva Türk halkının hakkında iyi kalpli ve dindar olduğunu, bu yüzden hem Müslümanlar’a hem diğer din kardeşlerine, hatta bütün canlı varlıklara karşı merhametle yaklaştıklarını da ifade etmektedir.91 Ayrıca Olga Lebedeva 1902 yılındaki XIII. Uluslararası Şarkiyatçılar Kongresi’ne katıldığında Müslüman kadınların çeşitli dönemlerde yüksek kademede bulunduğundan söz etmiştir. Bunun yanı sıra İslam dininin kadınlara eğitimde ve sosyal yaşamda engel olmadığını, sadece zamanla İslam dini yanlış yorumlanmaya başladığından beri bu durumun değiştiğini zikretmiştir.92 Olga Lebedeva’nın zikredilen görüşüne Kasım Emin93 de katılmıştır. Hatta bu konu üzerine eserler yazmış ve bu tarihten sonra bilim adamları arasında kadın ve onun hakları konulu tartışmalar canlanmış ve günümüze kadar devam ede gelmiştir.94 1917 yılında başlayan Rusya devrimlerinden sonra Bolşeviklerin veya Komünistlerin hükümeti başlamıştır. Onların da Rusya Oryantalizm’ine katkıları bulunmuştur. Örneğin kullanılan alfabeden Latin alfabesine geçilmesine çok çaba sarf etmişlerdir. Yeni alfabe, dolayısıyla yeni sözlükler ve ders kitaplarına, aynı zamanda bu yeni alfabeyi öğreten öğretmenlere de maddi destek sağlamışlardır. Formalite olarak bu ısrarlı yeni değişikliğin sömürülen masum halkın gelişmesine yönelik olduğunu göstermişlerdir. Hâlbuki bu tür değişiklikler daha çok dine düşkün topluluklara yönelikti. Ayrıca bu değişiklikler Arap alfabesinden uzaklaşmaya, böylece dindaşlarından ve en önemlisi dinî otoritelerden uzak bir yazı kullanılmasına vesile olacaktır.95 Bu hedefler ile alfabe bir sürü değişikliğe uğramış ve halka yardımcı olmak 91 A. İ. Shirman, Lev Tolstoy i Vostok, Moskova: İzdatel’stvo Vostoçnoy Literaturı, 1960, ss. 405-406. 92 Etnografiçeskoe Obozrenie, ed. V. E. Miller ve N. O. Yançuk, God. 15, No. 3, Moskova: İzdaniye Etnografiçeskogo Otdela İmperatorskogo Obtçestva Lübiteley Yestestvoznaniya, Antropologii i Etnografii, Sostoyatçago pri Moskovskom Universitete, 1903, ss. 215-216. 93 Kasım Emin veya tam adı Kasım b. Muhammed Bek Emin, 1863-1908 tarihlerinde yaşayan Mısırlı yazardır. Kadın hakları savunuculuğu ile tanınmıştır. Kasım Emin, ‘‘el-Mer’etü’l-Cedîde (Modern Kadın)’’, ‘‘Tahrîrü’l-Mer’e (Kadının Hürriyeti)’’, ‘‘Abudiat al-Mara (Kadınların Köleliği)’’ gibi eserler yazmıştır. Bkz. Fetih en-Neklavi, ‘‘Kasım Emin’’, DİA, İstanbul: DİA, 2001, C. 24, ss. 541-542. 94 Teferruatlı bilgiler için bkz. Erich Fromm, Anaerkil Toplum ve Kadın Hakları, çev. Acar Doğangün, haz. Aydın Arıtan, İstanbul: Arıtan Yayınevi, 1998; Zekiye Demir, Modern ve Postmodern Feminizm, İstanbul: İz Yayıncılık, 1997; Ayşe Güç, ‘‘İslamcı Feminizm: Müslüman Kadınların Birey Olma Çabaları’’, Bursa: Uludağ Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, C. 17, S. 2, (2008), ss. 649-673. 95 Ekler bölümünde (Ek. 4) örnek alarak Kazan Tatarca’sının alfabe değişikliği gösterilmiştir. Bkz. Sagit Halfin, Azbuka Tatarskogo Yazıka, Moskova: Peçetano Pri İmperatorskom Moskovskom Universitete, 1778; Şahin Erdal, ‘‘Kazan Tatar Türklerinin Latin Alfabesi Mücadelesi’’, İstanbul: Türk Dünyası Tarih Kültür Dergisi, S. 199, Temmuz (2003), ss. 42-45; İlyas Kamalov, Avrasya Fatihi Tatarlar, İstanbul: Kaknüs, 2007, ss. 223-226. 22 yerine kafa karışıklığına neden olmuştur. Çünkü önce kolay Arap alfabesi, sonra Latin, peşinden Kiril alfabesi olunca kuşaklar arasındaki ip kopmuştur. Sovyet ve önceki Türkoloji dalı, yeni metot ve hedefleri farklılaşmakla birlikte Rus Oryantalizm’inin genel hatlarını kurmuşlardı. Örneğin, Sovyet Türkolojisi’nin karakteristik özelliklerinden biri SSCB’nin Türkî halkların yaşadığı bölgelerde kendi ırklarından bilim adamlarının çalıştığı çok sayıda bilimsel kurumlar oluşturmasıdır. Bu çerçevedeki: V. D. Smirnov, V. A. Bogoroditskiy,96 A. N. Samoyloviç,97 S. E. Malov,98 N. İ. Aşmarin,99 A. Ye. Krımskiy,100 P. A. Falev,101 V. A. Gordlevskiy102 gibi hem Sovyet öncesi hem sonrası faaliyetlerini sürdüren bilim adamlarının Rus Oryantalizm’inde önemli rolleri bulunmaktadır. SSCB’de Türkoloji’nin lengüistik (dilbilimi) problemi Oriental Bilimleri Enstitüsü’nün (İVAN) Moskova ve Leningrad şubelerinde incelenmiştir. Aynı zamanda SSCB Bilimler Akademisi’nin Dilbilimi Enstitüsü’nde, Şarkiyat Enstitüleri’nde ve Türkmenistan, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Dağıstan, Kazan ve Başkurt Bilim Akademisi’nin şubelerinde araştırmalar gerçekleşmiştir. Ayrıca özel araştırma merkezleri Karapapaklar, Tuva, Çuvaşistan, Dağlık-Altay, Hakas otonom 96 Vasiliy Alekseeviç Bogodinskiy (1857-1941) Rus dilbilimcisi, Slavist, Türkoloji uzmanıdır. Bkz. N. A. Andramonova, L. K. Bayramova, Vasiliy Alekseeviç Bogorotskiy (1857-1941), Kazan: Kazanskiy Universitet, 2002. 97 Aleksandr Nikolaeviç Samoyleviç (1880-1938) Rus asıllı Oryantalist, folklorist, filoloji ve Türkoloji uzmanıdır. 1937 yılında hapsedilmiş suçlardan biri ise Pantürkizm’in düşüncesini yayması olmuştur. Bkz. S. M. Abramzon, Türkologiçeskiy Sbornik 1974, Moskova: Nauka, 1978, ss. 168-197; F. D. Aşnin, Türkologiçeskiy Sbornik 1974, Moskova: Nauka, 1978, ss. 8-27, 262-292. 98 Sergey Efimoviç Malov (1880-1957) Rus asıllı Sovyet dilbilimcisi, Türkoloji uzmanı ve Antik Türkî Rum yazılarının tercümanıdır. Bkz. S. M. Abramzon, Etnografiçeskie İsledovaniya S. E. Malova, Moskova: Nauka, 1978, ss. 12-25. 99 Nikolay İvanoviç Aşmarin (1870-1933) Rus asıllı Türkoloji ve dil uzmanıdır. Bkz. V. G. Yegorov, N. İ. Aşmarin Kak İsledovatel’ Çuvaşskogo Yazıka. K 75-Letiyu so Dnya Rojdeniya, Çupaşkar: Çuvaşizdat, 1948. 100 Agafangel (Agatangel) Yefimoviç Krımskiy (1871-1942) veya A. Hvan’ı lakabı ile tanınan Rus Oryantalist’idir. A. Ye. Krımskiy Rusya, Ukrayna ve Sovyet tarihçisi, yazar, mütercim, Türkolog ve Sami dilleri uzmanıdır. A. Ye. Krımskiy’in Kırım Tatarlar’ının dillerinin ve kültürlerinin araştırmasında önemli rolü olmuştur. A. Ye. Krımskiy baba tarafından Kırım Tatarlar’ı iken anne tarafı ise Polonyalı’dır. 1920’den 1939 yıllarına kadar Ukrayna milliyetçiliği yüzünden siyasi zulümle karşı karşıya kalmıştır. 1941 yılında ise sebepsiz hapsedilmiş ve Kazakistan’a sürgüne gönderilmiştir. Bkz. Bahadır Alioğlu, Rus Oryantalist Agafangel Egimoviç Krimskiy’nin Hayatı ve İslam Tarihi Üzerine Çalışmaları, (Yüksek Lisans Tezi), İstanbul: Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013; K. İ. Gurnitskiy, Agafangel Yefimoviç Krımskiy, Moskova: Nauka, 1980. 101 Pavel Aleksandroviç Falev (1888-1922) Rus Türkoloji uzmanıdır. Bkz. B. V. Lunin, “Jizn i Trudı Vostokoveda-Türkologa Pavla Aleksandrova Faleeva. 1882-1922,” Taşkent, Obtçestvennıe Nauki v Uzbekistane, S. 9, (1967), ss. 43-48. 102 Vladimir Aleksandroviç Gordlevskiy (1876-1956) Sovyet Rus Oryantalisti, Türkoloji: Türk dili, literatürü, folkloru ve Osmanlı tarihinin uzmanıdır. Bkz. E. E. Bertel’e, Akademiku V. A. Gordlevskomu K 75-letiyu, Moskova: AN SSSR, 1953. 23 bölgelerinde, hatta SSCB Bilimler Akademisi’nin Sibirya, Yakut ve aynı zamanda Ermeni ve Gürcü Bilimler Akademisi’nde tarih, filoloji, felsefe bölümü bulunmaktaydı. Moskova Devlet Üniversitesi’ndeki Asya, Afrika ülkeleri Enstitüsü’nde; Leningrad Devlet Üniversitesi’nin Şarkiyat Fakültesi’nde, Alma-Ata, Aşkabat, Bakü, Kazan, Nalçik, Semerkant, Taşkent, Tiflis, Ufa, Frunze, Çupaşksar, Yakutsk ve diğer eğitim kurumlarında Türkoloji uzmanlarının çalışmaları gerçekleşmiştir.103 1973 yılının 11 Eylül’ünde SSCB Bilimler Akademisi’nin Tarih ve Filoloji bölümünde Sovyet Türkoloji Komitesi (RKT) kurulmuştur. Günümüzde de bu komite faaliyetlerini devam ettirmektedir. Onun temel görevleri ise şunlardır:  Türkoloji çerçevesinde koordinasyon ve bilimsel araştırma çalışmalarında temel yönleri bulmak.  Yabancı Türkologlar (Doğu Bilim Adamları) ile bilimsel ve toplumsal ilişkileri, organizasyonları gerçekleştirmek.  Uluslararası kongreleri, sempozyumları ve Türkologlar’ın konferanslarını düzenlemek; Rusya Federasyonu’nda gerçekleşen uluslararası Türkologlar’ın kongre ve sempozyumlarının malzemelerini yayınlamak.  Rusyalı bilim adamlarının uluslararası kongre, sempozyum ve konferanslara katılmasını sağlamak ve bu programlar hakkında teklifler geliştirmek.  Rusya ve dış ülkelerde gerçekleşen araştırmalar hakkında bilgilenmek. Aynı zamanda Türkoloji’nin bir bilimsel disiplin olarak ele alınması, Türk dili, Türk literatürü, folkloru ve etnografyasının öğrenimi ile Türkî dillere mensup olan halk ve etnik grupların tarihi hakkında son gelişmelerden haberdar olmaktır.104 1876 yılında Saint Petersburg’da gerçekleşen III. Uluslararası Oryantalistler Kongresi’nde Rus Oryantalistler’in büyük başarıları tanıtılmıştır. 1917 yılının Ekim devriminden sonra ise Rus Oryantalizm’i Marksizm-Leninizm yönü domine olmuştur.105 Bu yön şu özellikleri taşımaktadır:  Modern milli kurtuluş hareketinin dünya devrimine entegre olması; 103 Teferruatlı bilgiler için bkz. A. N. Kononov, Türkskaya Filologiya v SSSR, Moskova: Nauka, 1968; aynı yazar İstoriya İzuçeniya Türkskih Yazıkov v Rossii, Moskova: Nauka, 1972. 104 http://www.turcologica.org/rossijskij-komitet-turkologov (10.12.2015). 105 K. A. Jukov, ‘‘İzafeti Maklub – Uçenik Barona Brambeusa. (V. V. Grigor’ev i Stanovleniye Klassiçeskogo Oteçestvennogo Vostokovedeniya)’’, 7. Derleme, Hıristiyansvo i Russkaya Literatura, Saint Petersburg: Nauka, 2012, ss. 39-45. 24  Afrika-Asya toplumlarının sınıfları ve sınıf mücadeleleri;  Rus Oryantalizmi’nin devletin özellikle Komünist Partisi’nin siyasi pratik görevlerine tabi tutulması.106 Yeni Rus Oryantalizm’inde temel teorik sonuçları profesyonel bilim adamları yerine Doğu’nun realitesini ve dillerini bilmeyen politikacılar başta V. İ. Lenin ve İ. V. Stalin vermekteydi. 1926 yılında Bakü’de Sovyet Türkoloji’sinin önemli görevlerinin belirlenmesinde ve onun gelişmesinde payı olan Uluslararası Türkoloji Kongresi gerçekleşmiştir. Bundan sonra dil üzerindeki yoğun çalışmalar, Türkî dillerin fonetiğine uyan alfabeler oluşturulması, terminoloji ve imlanın geliştirilmesi, yerel dil uzmanlarının kadrosunun hazırlanması ile başlamıştır. Bu tür çalışmalara katkıda bulunan uzmanlardan bazıları şunlardır: N. F. Yakovlev,107 L. İ. Jirkov,108 B. V. Çoban- zade,109 E. D. Polivanov,110 A. A. Pal’mbah,111 A. M. Suhotin,112 K. K. Yudahin.113 3. Rus Oryantalizm Okulları Rusya Oryantalizm’i kökünden beri pratiğe dayalıdır, zira devletin dış politikası bunu gerektirmekteydi. Örneğin, 988 yılında Rusya Devleti’nin Hristiyanlaşması gerçekleşmiştir.114 Rusya’nın diğer dinleri seçmemesi konusunda çeşitli efsaneler 106 Teferruatlı bilgiler için bkz. Trudı Tret’ego Mejdunarodnogo S’ezda Orientalistov v S.-Peterburge, 1826, C. 1, ed. V. V. Grigor’ev, Saint Petersburg: 1879-1880. 107 Nikolay Feofanoviç Yakovlev (1892-1974) filoloji ve Kafkasya uzmanıdır. Bkz. V. M. Alpatov, Moskva Lingvistiçeskya, Moskova: İnstitut İnostrannıh Yazıkov, 2001, ss. 30-34. 108 Lev İvanoviç Jirkov (1885-1963) Dağıstan, İran dil bilim uzmanıdır. Bkz. http://samurpress.net/story.php?sid=60 (02.12.2015). 109 Bekir Vaapoviç Çoban-zade (1893-1937) Kırım Tatar asılı, Kırım Tatarca şairi, Türkolog ve bilim adamıdır. Bkz. D. P. Ursu, Bekir Çoban-zade. Jizn, Sud’ba, Epoha, Simferopol: Krımuçpedgiz, 2004. 110 Yevgeniy Dmitrieviç Polivat (1891-1938) Rus Oryantalist’i, literatür ve dil bilimcisidir. Teferruatlı bilgiler için bkz. V. G. Lartsev, Yevgeniy Dmitrieviç Polivanov. Stranitsı Jizni i Deyatelnosti, Moskova: Nauka, 1988. 111 Aleksandr Adol’fovich Pal’mbah (1897-1963) Rus Oryantalist’i, Türkoloji, Tuvin alfabesi ve gramerin kurucusudur. Bkz. M. A. Hadahene, Aleksandr Pal’mbah – Pisatel’ i Çelovek, Kızıl: Tuvknigizdat, 1967. 112 Aleksey Mihaylovich Suhotin (1888-1942) Rus Oryantalist’i, dil bilimcisi ve tercümandır. Bkz. M. V. Panov, Lingvistiçeskaya i Prepodavanie Russkogo Yazıka v Şkole, Moskova: Fond “Razvitie Fundamentalnıh Lingvistiçeskih İssledovaniy”, 2004, ss. 97-103. 113 Konstantin Kuz’mich Yudahin (1890-1975) Türkoloji uzmanı ve Rusça-Kırgızca sözlüğün kurucusudur. Bkz. K. K. Sartbaev, Konstantin Kuz’miç Yudahin, Frunze, İlim: Türkologiçeskiye İssledovaniya, 1970, ss. 3-15; K. K. Sartbaev, A. T. Tursunov, ‘‘Konstantin Kuz’miç Yudahin (K 80- letiyu so Dnya Rojdeniya)’’, Bakü: Sovetskaya Türkologiya, S. 3, (1970), ss. 138-140. 114 O. M. Rapov, Ofitsialnoye Kreçenie Knyaza Vladimira Svyatoslavoviça Kievlyan, Moskova: Vısşee Şkola, 1988, ss. 208-254, 397. Ruslar’ın Hristiyanlığı kabul ardından geçen olaylar hakkında bkz. L. N. Gumilev, Eski Ruslar ve Büyük Bozkır Halkları, C. 1, çev. Batur D. Ahsen, İstanbul: Selenge, 2003, ss. 317-322. 25 bulunmaktadır. Ancak araştırmacıların incelemeleri sonucunda Ruslar’ın Hristiyanlığı seçmesi, tarihi gerçeğe dayanarak Rusya ile Bizans arasında geçen anlaşmaya bağlanmaktadır. Bu anlaşmaya göre Bizans Rusya’dan askeri yardım istemiş, bunun karşılığında İmparatorun kız kardeşini vermeyi vaat etmişti. Rusya üzerine düşen görevi yapmışken Bizans sözünü yerine getirememiştir. Buna karşılık olarak Rusya Bizans’a karşı sefer düzenlemiştir. Bizanslılar çeşitli bahaneler öne sürerek kızı vermeyi ertelemek isteseler de Ruslar’ın ordularıyla savaş niyetiyle geldiğini görünce sözlerini tutmak zorunda kalmışlardır. Dolayısıyla araştırmacılar Ruslar’ın Hristiyan dinini daha çok siyasi amaçla kabul ettiklerini belirtmektedirler.115 Nitekim Rusya’nın Hristiyanlığı kabul etmesi Bizans’ın müttefiki olmakla birlikte onunla eşit olmak istemesinden kaynaklanmaktadır. Böylece iki devletin ilişkileri daha da geliştirilmeye çalışılmıştır.116 Ruslar’ın Hristiyanlığı kabul etmesine rağmen bazı hususları ise değiştirmediği bilinmektedir. Bunlardan dikkate değer olan kısmı ise Ruslar’ın diğer Batılı Hristiyanlar’dan farklı olarak temizliğe bağlı olmasıdır. Ruslar henüz Hristiyan dinini kabul etmeden (988’den önce) hamamlarının mevcut olduğundan Aziz Andreas anılarında bahsetmiştir. Bu anılarında müellif Slavlar’ın ahşap hamamlarda yıkandıklarına şaşırdığını ve burada kendi kendilerine işkence yaptıklarına anlam veremediğini dile getirmiştir.117 Bir diğer seyyah ise Slav ülkelerinin çok soğuk olduğunu ve evlerini buharla nasıl ısıttıklarını anlatmaktadır.118 Bu anılar X. yüzyıllara yakın olmasına rağmen Ruslar’ın eski inançlarını119 kapsayan ateş, hava, su ve toprağın kutsal sayılması hamamları benimsemelerinde etkili olmuştur. Bahsi geçen bu kutsiyetin birleştiği nokta hamam olduğundan dolayı hayatlarındaki her önemli hadiseyi onunla 115 N. S. Gordienko, Kreçeniye Rusi: Faktı Protiv Legend i Mifov, Leningrad: Lenizdat, 1984, ss. 70-73. Günümüzde Ruslar arasında İslamiyet’i benimseyenler de bulunmaktadırlar. Bu konu hakkında bkz. A. M. Ahunov, “Why do Russians Accept Islam?”, KÖK Journal of Social and Strategical Researches, Vol. III, Num. 1, Spring (2001), pp. 69-73. 116 988’den önceki tarihlerde Rusya ile Bizans arasında siyasi münasebetler bulunmaktaydı. Hristiyanlığın kabulünden sonra bu ilişkiler çeşitli alanlara dağılmıştı. Diğer yandan devletin birleşmesine ve Bizans ile hem siyasi hem de ruhani tarafların yakınlaşmasına vesile olmuştur. Hâlbuki daha evvelki tarihlerde Bizanslılar Ruslar’ı ‘‘barbar’’ olarak gördükleri için ilmi ve diğer yönlerde yakınlaşamamışlardır. Ruslar’ın IX–X yy. diplomatik ilişkileri hakkında teferruatlı bilgiler için bkz. A. N. Saharov, Diplomatiya Drevney Rusi: IX- Pervaya Polovina X. v., Moskova: Mısl’, 1980. 117 M. V. Levçenko, Oçerki po İstorii Russko-Vizantiyskih Otnosheniy, Moskova: AN SSSR, 1956, s. 122. Müellifin hamamda gördüğü yıkanma çeşidi farklı olduğundan dolayı ‘‘işkence’’ olarak hitap etmesine vesile olmuştur. Bkz. V. P. Medinskiy, O Russkoy Demokratii, Gryazi i ‘‘Türme Narodov’’, 4. Baskı, Moskova: ZAO ‘‘OLMA Media Grup’’, 2012, ss. 33-42; V. İ. Dubrovskiy, A. V. Dobrovskaya, Russkaya Banya i Massaj, (İskusstvo Bıt’ Zdorovım), 3. Baskı, Moskova: Vlados Press, 2008. 118 A. P. Novosel’tsev, Drevnerusskoe Gosudarstvo i Ego Mejdunarodnoe Znaçeniye, Moskova: Nauka, 1964, s. 294. 119 Detaylı bilgi için bkz. E. V. Aniçkov, Yazıçestvo i Drevnyaya Rus’, Saint Petersburg: Tipogtafiya, 1914. 26 bağlı kılmışlardır. Dolayısıyla hamamın Ruslar’a gelişine dair çeşitli görüşler bulunmaktadır.120 Bazı araştırmacılara göre I. Petro döneminde Rus ordularının Batı’da seferlerde bulunduğu esnada temizlenmesi için hamama ihtiyaç duyulmasından dolayı bu hamam geleneğinin diğer Batı ülkelerine de yeniden yayılmasına vesile olunmuştur.121 Bahsi geçen gelenek alışverişi siyasete de yansımıştır. Mesela, Bizans Avrupa, Asya ve Afrika ile siyasi ilişkilerde bulunmuştu. Dolayısıyla Rusya da ister istemez kendisini bu ilişkilerin içinde bulmuştur. Rusya’nın 1552 yılında Kazan Hanlığı’nı, 1556 yılında Astrahan Hanlığı’nı egemenliği altına alması, Orta Asya ve İran’a giden yolların açılmasına vesile olmuştur. Ayrıca XVII. yüzyıldaki Rus çarlarının dış siyaseti Uzak Doğu’ya yaymalarına imkân sağlamıştır. Rusya’nın bundan sonraki adımı ise Moğolistan, Çin ile diplomatik ilişkiler kurmak olmuştur. Zikredilen hadiseler ve aynı zamanda muharebeler, diplomatik ve ticari ilişkiler neticesinde pratik Oryantalist uzmanların talebi de ortaya çıkmıştır. Bu tür ihtiyaçlarını tıpkı zamanında Batı’nın yaptığı gibi Rusya da misyoner faaliyetleri ile gidermiştir. İlk Doğu dillerini ve kültürünü öğreten okullar ve eğitim kurumları I. Petro döneminde kurulmuştur. I. Petro’nun hükümdarlığından beri ise Rus Oryantalizmi’nin pratik yöntemi değişime uğramıştır. Ruhani misyonerler ile elçilikler İran’a, Osmanlı’ya, Moğolistan’a ve Çin’e gönderilmeye başlanmıştır. Akademiya Nauk (Bilimler Akademisi) açılmışken 1704 yılında Saint Petersburg’da antropoloji ve etnografya müzesi kurulmuştur.122 Dolayısıyla Ruslar Doğu ile ilgili bütün eserlerini Kunstkamera (Sanat Odası) isimli binaya taşımışlardır. Ayrıca Rus Oryantalizm’inin gelişmesi I. Petro’nun 28 Ocak 1724 yılındaki kararının hızlanmasına vesile olmuştur. I. Petro’nun bahsi geçen kararında: ‘‘akademiyi kurmak, Ruslar içinden eğitimli ve buna eğilimli olanları seçmek. Ayrıca hukuki ve benzeri konularda kitapları çevirmeye başlamak. Bu reformların bu yıldan itibaren uygulamaya konulması’’123 ön görülmüştür. Ancak onun açılışı I. Petro’nun vefatından sonra 1725 yılında 120 Bkz. V. İ. Dubrovskiy, A. V. Dobrovskaya, Russkaya Banya i Massaj, (İskusstvo Bıt’ Zdorovım), 3. Baskı, Moskova: Vlados Press, 2008, ss. 5-17. 121 Yu. A. Makarova, ‘‘Russkaya Banya i Ee Mesto v Jizni Slavyan’’, Obryadı, Traditsii i Remesla Drevney Rusi v Kontekste Jizni Sovremennogo Çeloveka: Sbornik Statey i Mateerialov, Smolensk: MBUK Dom Kul’turı Mikrorayona Gnezdovo, 2015, ss. 34-40. 122 P. P. Pekarskiy, İstoriya İmperatorskoy Akademii Nauk V Peterburge, C. 1, Saint Petersburg: Tipografiya İmperatorskoy Akademii Nauk, 1870, s. xxviii. 123 N. İ. Pavlenko, Petr Velikiy, Moskova: Mısl, 1994, s. 121, 124. 27 gerçekleşebilmiştir. Bu Akademi’ye başka ülkelerden de profesörler ve öğrenciler davet edilmiştir. Örneğin, I. Petro hükümeti dönemindeki Bilimler Akademisi’nde Japonca bizzat Japonlar tarafından öğretilmiştir. Bir Japonca öğretmeninin Rusya’ya tesadüfen gelmesinden çeşitli kaynaklarda kısaca bahsedilmektedir. Kesin bilgiler bulunmamasına rağmen V. V. Barthold’a göre Bilimler Akademisi’nin Kütüphane görevlisi olan A. İ. Bogdanov’un evinde Japonlar yaşamışlardır ki bu Japonlar’dan Doğu hakkında malumat elde etmek istenmekteydi. Bunun hakkında bilgi ise S. P. Kraşeninnikov’un ‘‘Opisaniye Zemli Kamçatki’’ (‘‘Kamçatka Bölgesinin Tanımı’’) adlı eserinde zikredilmiştir. Bu kaynağa göre 1700’lü yıllarda Japon gemisi fırtınaya yakalayıp Kamçatka nehrine ulaşmıştır. Burada Ruslar tarafından saldırıya uğrayan Japonlar’dan iki kişi rehin alınmıştır. Ruslar’ın amacı bu Japonlar’dan Doğu hakkında bilgi edinmekti. Bu yüzden esir edilen Japonlar’ı hem vaftiz etmişler hem de kendi dillerini öğretmeye çalışmışlardır.124 II. Katerine125 dönemine kadar filoloji ilmine pek önem verilmemiştir. Bundan mütevellit onun döneminde öğretmen sayısı azdı ve bunun sonucunda da sadece ortaokul sınıflarında (gimnazi, semineri, halk/ulusal okullar ve yabancı halkların yerleştiği yerlerde) Doğu dilleri öğretilmekteydi. Mesela, 1769 yılında Kazan gimnazisinde Tatar dili öğretilmiştir. 1787 yılındaki projeye göre Doğu dillerinin üniversitelerde öğretilmesi öngörülmüşse de bu pek gerçekleşememiştir.126 I. Aleksandr127 hükümeti döneminde tüm kurumlar güncellenmiştir. Örneğin, 5 Kasım 1804 yılındaki kararnameye göre Moskova Üniversitesi ile yeni kurulan Harkov 124 Bu konuda daha teferruatlı bilgiler için bkz. A. M. Mandel’ştam, Akademik V. V. Barthold Soçineniya, C. 9, Moskova: Nauka, 1977, ss. 34-39; D. A. Korsakov, “Anna İoannovna”, C. 2, Russkiy Biografiçeskiy Slovar’: Aleksiyskiy – Bestujev-Rümin, Saint Petersburg: Tipografiya Glavnogo Upravleniya Udelov, Mohovaya N 40, 1900, ss. 158-178. 125 Sophie Auguste Friederike von Anhalt-Zerbst-Dornburg veya Yekaterina Alekseevna/Büyük Katerina (1729-1796) 1762 ile 1796 yıllarında Romanov Hanedanı’na mensup Rusya Çariçe’sidir. Bkz. P. K. Borzakovskiy, İmperatritsa Yekaterina Vtoraya Velikaya, Moskova: Panorama, 1991; A. G. Brikner, İstoriya Yekaterinı II, Moskova: Sovremennik, 1991; Murat Lucien, Büyük Katerina, İstanbul: Yedigün Neşriyatı, 1934. 126 A. M. Mandel’ştam, a. g. e., s. 41. 127 Aleksandr I. Pavlovich veya I. Aleksandr (1777-1825) 1801-1825 tarihleri arasında Rus İmparatorluğu’nun imparatoru olmuştur. Bkz. N. K. Shilder, İmperator Aleksandr Pervıy. Ego Jizn’ i Tsarstvovaniye, Do Vosşendstviya na Prestol, C. 1, Saint Petersburg: ‘‘Novoe Vremya’’ A. S. Suvorina, 1897; N. K. Shilder, İmperator Aleksandr Pervıy. Ego Jizn’ i Tsarstvovaniye, (1801-1810), C. 2, Saint Petersburg: ‘‘Novoe Vremya’’ A. S. Suvorina, 1897; N. K. Shilder, İmperator Aleksandr Pervıy. Ego Jizn’ i Tsarstvovaniye, (1810-1816), C. 3, Saint Petersburg: ‘‘Novoe Vremya’’ A. S. Suvorina, 1897; N. K. Shilder, İmperator Aleksandr Pervıy. Ego Jizn’ i Tsarstvovaniye, (1816-1825), C. 4, Saint Petersburg: ‘‘Novoe Vremya’’ A. S. Suvorina, 1897. 28 ve Kazan Üniversiteler’i dört bölüme bölünmüştür: 1-Ahlaki ve siyasi ilimler; 2-Fiziki ve matematik ilimler; 3-Tıbbi ilimler; 4-Sözlü ilimler: 4.1-Belagat, şiir sanatı ve Rus dili; 4.2-Yunanca ve Yunan sözlü edebiyatı; 4.3-Antik ve Latince; 4.4-Dünya tarihi, istatistik ve coğrafi; 4.5-Tarih, istatistik ve Rusya Devleti’nin coğrafyası; 4.6-Doğu dilleri; Moskova Üniversitesi’nde 4.7-Güzel sanatlar teorisi ve arkeolojisi programını içermektedir.128 1818 yılında Asya Müzesi (Aziatskiy Muzey) Saint Petersburg’da açılmıştır. Günümüzde ise Rusya Bilim Akademisi’nin (Rossiyskaya Akademia Nauk) Doğu Elyazmalar Enstitüsü (İnstitut Vostoçnıh Rukopisey)129 olarak isimlendirilmektedir. Rus Oryantalizm’inin en eski şubelerden bir Kazan130 doğubilimidir. Bu şubede mevcut olan Kazan Devlet Üniversitesi’nde 1830 yılında ilk Çin bölümü kurulmuştur. 1854 yılında ise Saint Petersburg’da Doğu bölümü açma kararı verilmiştir.131 Günümüzde bu kurumlar hala çalışmaktadırlar. Kazan ve Kazan Devlet Üniversitesi Avrasya ilmin ve eğitimin beşiği olarak da bilinmektedir. Nitekim XIX-XX. yüzyıllarda Kazan Devlet Üniversitesi hem Rusya hem Dünya Oryantalizm’inin buluşma merkezi olmuştur. Farklı alanlarda gelişen dalları ve yetişen ilim adamları sayesinde burası bütün dünyada meşhur bir ilim merkezi haline gelmiştir.132