T.C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ HUKUK ANABİLİM DALI KAMU HUKUKU BİLİM DALI ULUSLARARASI HUKUKTA DEVLETLERİN İÇİŞLERİNE KARIŞMAMA İLKESİNİN İNCELENMESİ: BANGLADEŞ ÖRNEĞİ Doktora Tezi ABU SALEH MD MAHMUDUL HASAN Bursa, 2021. T.C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ HUKUK ANABİLİM DALI KAMU HUKUKU BİLİM DALI ULUSLARARASI HUKUKTA DEVLETLERİN İÇİŞLERİNE KARIŞMAMA İLKESİNİN İNCELENMESİ: BANGLADEŞ ÖRNEĞİ Doktora Tezi ABU SALEH MD MAHMUDUL HASAN ORCID ID: 0000-0001-8833-5101 DANIŞMAN DR. ÖĞR. ÜYESİ SERCAN REÇBER Bursa, 2021. i Yemin Metni Doktora Tezi olarak sunduğum “Uluslararası Hukukta Devletlerin İçişlerine Karışmama İlkesinin İncelenmesi: Bangladeş Örneği” başlıklı çalışmanın bilimsel araştırma, yazma ve etik kurallarına uygun olarak tarafımdan yazıldığına ve tezde yapılan bütün alıntıların kaynaklarının usulüne uygun olarak gösterildiğine, tezimde intihal ürünü cümle veya paragraflar bulunmadığına şerefim üzerine yemin ederim. Tarih ve İmza Adı Soyadı: Abu Saleh MD Mahmudul Hasan Öğrenci No: 711580008 Anabilim Dalı: Kamu Hukuku Programı: Doktora Statüsü: Doktora ii ÖZET Yazar Adı ve Soyadı : Abu Saleh MD Mahmudul Hasan Üniversite : Bursa Uludağ Üniversitesi Enstitüsü : Sosyal Bilimler Enstitüsü Anabilim/Anasanat Dalı : Kamu Hukuku Tezin Niteliği : Doktora Tezi Sayfa Sayısı : XIV+240 Mezuniyet Tarihi : ……/……./20.... Tez Danışmanı : DR. ÖĞR. ÜYESİ SERCAN REÇBER TÜRKÇE TEZ BAŞLIĞI Uluslararası Hukukta Devletlerin İçişlerine Karışmama İlkesinin İncelenmesi: Bangladeş Örneği Devlet egemenliği teorisi, uluslararası hukukun ana ilkelerinden biridir. Ayrıca, uluslararası hukuk çerçevesinde devletler arası ilişkiler ve benzeri platformlarda en çok tartışılan konular arasında yer almaktadır. Günümüzde egemenliğin klasik anlayışı hakkında birçok tartışma bulunmaktadır. Küreselleşme sürecinin etkisi, uluslararası hukukun gelişimi ve benzeri sebepler, klasik egemenlik anlayışında değişikliğe yol açmıştır. Ancak, doktrinde tartışılan bu değişikliklere rağmen ilkenin bazı esas prensiplerinin korunduğu ileri sürülmektedir. Devlet egemenliği teorisinin bu esas prensiplerinden, devletlerin egemen eşitliği ve devletlerin içişlerine karışmama ilkesi önemli bir yer teşkil etmektedir. Devletlerin içişlerine karışmama ilkesi, kapsayıcı nitelikte olup “müdahale yasağı” ve “karışmama” kavramlarını içermektedir. Müdahale yasağı, doğrudan silahlı çatışma ve savaş gibi unsurları içerirken karışmama daha hafif bir niteliği taşıyan, savaşa varmayan veya dolaylı karışma unsurlarını kapsamaktadır. Modern çağdaki karışma olaylarında çeşitlilik görülmektedir. Buradan kaynaklanan nedenlerle, hangi eylemlerin yasaklanmış karışmayı oluşturacağı konusunda kesin çizgiler bulunmamaktadır. Bu tür sebeplerden, karışmama ilkesinin kapsamı ve niteliği hususunda farklı problemler yaşanmaktadır. Bunları göz önünde bulundurarak, karışmama ilkesinin hukuki olarak incelenmesi amaçlanmaktadır. İlkenin hukuki dayanakları çerçevesinde yapılan iii analizler neticesinde karışmama ilkesinin kapsamı ve niteliği konusunda bir sınır belirlenmeye çalışılmıştır. Ayrıca, egemen devlet olarak Bangladeş’teki karışma olayları incelenmiştir. Bu incelemeler ve değerlendirmeler sonucunda, Bangladeş’te yaşanan olayların yasaklanmış karışma niteliğine sahip olup olmadığı ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, Bangladeş örneği, karışmama ilkesinin kapsamı ve niteliğinin belirlenmesine katkı sunacaktır. Anahtar Kelimeler: Devlet Egemenliği, Egemen Eşitlik, Müdahale Yasağı, Karışmama İlkesi, Bangladeş. iv ABSTRACT Name and Surname : Abu Saleh MD Mahmudul Hasan University : Bursa Uludag University Institution : Social Science Institution Field : Public Law Degree Awarded : Doctorate Page Number : XIV+240 Degree Date : …../….../20…. Supervisor : ASSIST. PROF. DR. SERCAN REÇBER İNGİLİZCE TEZ BAŞLIĞI Analysis of the Principle of Non-Interference in the Internal Affairs of States in International Law: The Case Study of Bangladesh The theory of state sovereignty is one of the main principles of international law. It is also among the most controversial issues within the framework of international law and inter-state relations. Nowadays, there are many debates over the classical understanding of sovereignty. The impacts of the globalization process, the development of international law and similar causes have led to a change in the classical sense of sovereignty. However, despite the discussed changes, it is claimed that some of the basic principles of the theory are preserved. Among these fundamental principles of state sovereignty theory, the principle of sovereign equality of states and the principle of non-interference in the internal affairs of states constitutes an important place in international law. The principle of non-interference in the internal affairs of states is inclusive and includes the concepts of "prohibition of intervention" and "non-interference". The prohibition of intervention includes elements such as direct armed conflicts and war, while non-interference includes mild, non-war, or indirect interference elements. There are many variations in interference events in the modern or globalization era. For the reasons arising from this, there are no definitive lines as to which actions would constitute a prohibited interference. For such reasons, there are different problems arise regarding the scope and nature of the principle of non-interference. v Taking into account of these points, it is aimed in this research to legally examine the principle of non-interference. As a result of the analyses carried out within the framework of the legal basis of the principle, an effort was made to draw a line on the scope and nature of the principle of non-interference. Furthermore, as a sovereign state, the interference events or activities in Bangladesh are examined. As a result of these examinations and evaluations, it is revealed in this research on whether the events in Bangladesh qualified to be prohibited interference or not. In addition, the Bangladesh case study will contribute to determine the scope and nature of the principle of non- interference in international law. Keywords: State Sovereignty, Sovereign Equality, Prohibition of Intervention, Principle of Non-Interference, Bangladesh. vi TEŞEKKÜR Her türlü hamd ve şükür âlemlerin Rabbi olan Allah’adır. Bu çalışmanın yürütülmesi sırasında desteğini esirgemeyen değerli hocam ve tez danışmanım sayın Dr. Sercan Reçber’e her türlü katkılarından dolayı teşekkürlerimi sunuyorum. Tez jüride yer alan Prof. Dr. Kamuran Reçber, Doç. Dr. Gökhan Güneysu, Dr. Öğretim Üyesi Serkan Gölbaşı ve Dr. Öğretim Üyesi Firdes Şeyda Kahraman’a yaptıkları olumlu katkı ve öneriler için teşekkür ederim. Doktora eğitim sırasında emeği geçen Bursa Uludağ Üniversitesi hukuk fakültesinin saygı değer hocalarıma ayrı ayrı teşekkür ederim. Türkçe öğrenme fırsatı sağlayan BUÜ TÖMER’in 2015-2016 eğitim yılındaki hocalarıma teşekkür ederim. Kardeşlik örneği gösteren değerli arkadaşım Arş. Gr. Sezgin Baş’a özel teşekkürü borç bilirim, bilhassa tezi okuma inceliği gösterdiği ve olumlu katkılarından dolayı minnetlerimi sunarım. Ayrıca, Arş. Gr. Lütfü Sizer’e gurbet hayatımda göstermiş olduğu misafirperverlik ve samimiyetleri için teşekkür ederim. Doktora yolculuğumda katkıda bulunan değerli hocam sayın Prof. Dr. Zekeriyya Arı’ya teşekkür ederim. YTB’ye sağlamış olduğu burstan dolayı teşekkür ederim. Her zaman yanımda olan aileme sonsuz teşekkür ederim. vii İÇİNDEKİLER ÖZET ii ABSTRACT iv TEŞEKKÜR vi İÇİNDEKİLER vii KISALTMALAR xii GİRİŞ 01 BİRİNCİ BÖLÜM Uluslararası Hukukta Devlet Egemenliği 1.1. Egemenliğin Kavramsal Tanımı 04 1.2. Egemenliğin Farklı Boyutları 07 1.2.1. İç Egemenlik 07 1.2.2. Dış Egemenlik 08 1.3. Klasik Egemenlik Anlayışı 10 1.3.1. Klasik Düşünce 10 1.3.2. Klasik Egemenlik Anlayışının Değişen Görünümü 11 1.3.3. Egemenliğin Korunduğu Ana Hususları 13 1.4. Vestfalyan Egemenlik Düşüncesi 16 1.4.1. Klasik Vestfalyan Düşüncesi 16 1.4.2. Post Vestfalyan Dönemi ve Eleştirel Bakışı 17 1.4.2.1. Avrupa Birliği ve Paylaşılan Egemenlik 17 1.4.2.2. Küreselleşme Çağının Etkisi 19 1.4.3. Vestfalyan Düşünceyi Savunan Görüşler 19 1.5. Egemenlik Kavramı Üzerindeki Gelişmeler ve Esas Prensiplerinin Korunması 21 1.5.1. Avrupa Birliği 22 1.5.2. Uluslararası Ceza Mahkemesi 23 1.5.3. İnsan Hakları Teorisi 24 1.6. Yürürlükteki Hukuki Belgelerde Devlet Egemenliğinin Savunulması 26 1.6.1. BM Antlaşması Çerçevesinde Egemenlik 26 1.6.2. Diğer Uluslararası Sözleşmelerde Egemenlik 28 1.6.3. Uluslararası Yargı Kararlarında Egemenlik 28 1.7. Egemenlik Tartışmaların İçerdiği Güncel Olayları 31 1.8. Değerlendirme 32 İKİNCİ BÖLÜM Devlet Egemenliği Teorisinin Ana İlkeleri 2.1. Devletlerin Egemen Eşitliği İlkesi 35 2.1.1. İlkenin Kavramsal Çerçevesi 35 viii 2.1.2. İlkenin Gelişim Süreci 39 2.1.3. İlkenin Tasnifi 41 2.1.3. 1. Hukuki Eşitlik 42 2.1.3.2. Hak ve Yükümlülüklerde Eşitlik 42 2.1.3.3. Uluslararası Yargılamalarda ve Mahkemeler Önünde Eşitlik 43 2.1.3.4. Uluslararası Örgütlerde Kanun yapımı Sürecinde Eşitlik 44 2.1.4. İlkenin Unsurları 45 2.1.5. İlkenin Hukuki Sonuçları 47 2.1.5.1. Devletlerin Eşit Oy Hakkı 47 2.1.5.2. Diğer Bir Devlet Üzerinde Yetki Sahibi Olmaması 48 2.1.5.3. Devletlerarası Antlaşmalar veya Belgelerde İmza Sıralamasında Eşitlik 49 2.1.5.4. Devlet İşlemleri Teorisi (Act of State Doctrine) 49 2.1.5.5. Devletlerarası Ayrımcılık Yapılmaması 50 2.1.6. Değerlendirme 51 2.2. İç İşlerine Karışmama İlkesi 53 2.2.1. Karışmama İlkesinin Kavramsal Çerçevesi 54 2.2.2. Müdahale Yasağı (Non-Intervention) ve Karışmama (Non-Interference) Terimleri Arasındaki Ayrımlar 56 2.2.3. Müdahale Teriminin Tanımı 58 2.2.4. Müdahale Yasağının Yasal Temeli 60 2.2.4.1. BM Düzenlemeleri 60 2.2.4.2. Diğer Uluslararası Antlaşmalar 62 2.2.4.3. Mahkeme Kararları 63 2.2.5. Müdahale Yasağının İstisnaları 64 2.2.5.1. Meşru Müdafaa Hakkı 65 2.2.5.2. BM Kararı ile Müdahale veya Kuvvet Kullanma 67 2.2.5.3. İnsancıl Müdahale ve Koruma Sorumluluğu 68 2.2.5.4. Barış İçin Birlik Kararı (Unity for Peace) 69 2.3. Değerlendirme 69 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM İç İşlerine Karışmama İlkesi: Savaşa Varmayan veya Dolaylı Karışmaların İncelenmesi 3.1. “İçişlerine Karışmama”nın Anlamı ve Mahiyeti 72 3.1.1. İç Yetki Alanı (Domestic Jurisdiction) 74 3.1.2. Zorlama (Coercion) 76 3.2. Dolaylı Karışma Biçimleri 79 3.2.1. Siyasi Karışmalar 79 3.2.2. Ekonomik Baskı/ Karışmalar 81 3.2.3. Diplomatik Karışmalar 82 ix 3.2.4. Yayın ve Propaganda Yoluyla Karışmalar 84 3.3. Karışma Yasağının Hukuki Analizleri 88 3.3.1. BM Antlaşması 88 3.3.2. BM Genel Kurul Kararları 91 3.3.2.1. Dostça İlişkiler Bildirgesi 92 3.3.2.2. Karışmanın Kabul Edilmezliği Bildirisi 93 3.3.2.3. Devletlerin İçişlerine Müdahale ve Karışmanın Kabul Edilmezliği Önergesi 93 3.3.3. UAD İçtihatları 94 3.3.3.1. Nikaragua Kararı 95 3.3.3.2. Kongo v. Uganda Kararı 102 3.3.4. Bölgesel Örgütler ve Yerel Mahkemeler Çerçevesinde Karışma Yasağı 104 3.3.4.1. ASEAN Uygulamaları 104 3.3.4. 2. Afrika Birliği Uygulamaları 108 3.3.4. 3. Amerikan Devletleri Örgütü (ADÖ) Uygulamaları 111 3.3.4. 4. Avrupa Birliği Çerçevesi 114 3.3.4. 5. Yerel Mahkeme Kararları 116 3.3.5. Karışmama İlkesi ile İlgili Devletlerin Resmi İddiaları ve Tartışmaları 117 3.3.5.1. Rusya Devlet Duması’nın Karışma İnceleme Komisyonu 117 3.3.5.2. 2016 ABD Başkanlık Seçiminde Rusya'nın Karışması Üzerine Yapılan Resmi Tartışmalar 119 3.3.5.3. Singapur Hükümetinin Karışma ile İlgili Adımları 120 3.3.5.4. Kanada’nın Karışma İle İlgili Parlamento Raporu 121 3.4. Karışmama İlkesinin İstisnai Durumları 125 3.4.1. Yurtdışında İkamet Eden Vatandaşlarını Korumak İçin Karışma 125 3.4.2. İnsancıl Nedenlerle Karışma 126 3.4.3. Devam Eden İç Çatışmalara Karışma 127 3.4.4. İlgili Devlet Hükümetinin Davetiyle ya da Önceden Yapılan Bir Antlaşmaya Dayanarak Karışma 129 3.5. Karışmama İlkesinden Doğan Uyuşmazlıkların Çözümü 129 3.6. Değerlendirme 132 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Devletlerin İçişlerine Karışmama İlkesi Işığında Bangladeş Örneği 4.1. 1971 Bangladeş Kurtuluş Savaşı ve Bangladeş’in Ortaya Çıkışı 140 4.1.1. Savaşın Arka Planı: Doğu Pakistan Dönemi 140 4.1.1.1. Siyasi Ayrımcılık 141 4.1.1.2. Ekonomik Sömürü 142 4.1.1.3. Eğitim, Kültür ve Dil Hususlarında Ayrımcılığı 143 4.1.1.4. Altı Nokta Hareketi 144 4.1.1.5. Agartala Komplo Davası 145 x 4.1.1.6. 7 Mart 1971 Tarihsel Konuşması 146 4.1.2. Dokuz Aylık Savaş Süresi 146 Işıldak Operasyon 146 Bağımsızlığın Resmi İlanı 147 Mukti Bahini’nin Oluşumu 148 Silahlı Mücadele ve Savaş Vahşetleri 148 Pakistan'ın teslim olması ve Bangladeş'in Zaferi 150 4.1.3. Savaş Sonrası Bağımsız Bir Bangladeş 150 Uluslararası Toplumda Bangladeş’in Tanınması 150 Birleşmiş Milletler Üyeliği 151 Yeni Anayasanın Kabülü 152 4.2. Bangladeş Kurtuluş Savaşında Hindistan Müdahalesine Yönelik Tartışmalar 153 4.2.1. Savaşta Hindistan’ın Müdahalesi 153 4.2.2. İnsancıl Müdahale Olarak Meşrulaştırma Çabası 155 4.2.3. İnsancıl Müdahale Olmadığına Yönelik Görüşler 156 4.3. 49 Senelik Yolculuk Sonrasında Bangladeş 158 4.3.1. Siyasi Düzeni 158 4.3.2. Hukuk Sistemi 159 4.3.3. Ekonomik Gelişme 161 4.4. Bangladeş’teki Karışma Olaylarının İncelenmesi 163 4.4.1. Bangladeş’in “Chittagong Hill Tracts (CHT)” Bölgesinde Karışma Eylemleri 164 4.4.2.Bangladeş-Hindistan Sınır Bölgelerinde Hindistan’ın Karışma Eylemleri 175 4.4.2.1. Bangladeş Toprağını İşgal Etme Çabası 176 4.4.2.2. Bangladeş İçerisinde Silahsız Sivil Vatandaşların Öldürülmesi 178 4.4.2.3. Sınıra Yakın Bangladeş Toprağının İçerisinde BSF’nın İşkence ve Saldırı Eylemleri 180 4.4.2.4. Bangladeş Ülkesine İzinsiz Giriş Eylemleri 181 4.4.2.5. Sınır Bölgelerinde Hindistan’ın Kaçakçılık ve Yağma Eylemleri 183 4.4.3. Bangladeş’te Hindistan Çıkarlarına Karşı Rol Oynayan Kişilerin Kaçırılması veya Zorla Kaybettirilmesi 185 4.4.3.1. Ana Muhalefet Patisi lideri Ilias Ali’nin Kaçırılması 186 4.4.3.2. Çevre Avukatı Syeda Rizwana Hasan'ın kocası Abu Bakar Siddique’nin Kaçırılması 189 4.4.3.3. Kaçırılmış Kişilerin Hindistan’da Bulunması 190 4.4.3.4. Hindistan’ın RAW’ın Bangladeş’ten Pakistanlı “Inter Services Intelligence (ISI)” Ajanını Kaçırması 191 xi 4.4.3.5. Sınır Bölgelerinde Binlerce Bangladeş Vatandaşının Kaçırılması 192 4.4.4. BDR İsyanı ve Katliamında Hindistan’ın Bağlantısı 193 4.4.5. Bangladeş’te Hindistan’ın Siyasi Karışmaları 198 4.4.6. Değerlendirme 202 SONUÇ 207 KAYNAKLAR 213 ÖZGEÇMİŞ 240 xii KISALTMALAR AB Avrupa Birliği ABD Amerika Birleşik Devletleri ASEAN Güneydoğu Asya Uluslar Birliği AU Afrika Birliği b baskı BDR Bangladesh Rifles BGB Border Guard Bangladesh bkz. bakınız BM Birleşmiş Milletler BMGK Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi BNP Bangladesh Nationalist Party BSF Border Security Force C cilt çev çevirmen CHT Chittagong Hill Tracts CIA Merkezî İstihbarat Teşkilatı CID Criminal Investigation Department COMECON Karşılıklı Ekonomik Yardımlaşma Konseyi DGFI Directorate General of Forces Intelligence DRC Kongo Demokratik Cumhuriyeti xiii EFSAS European Foundation for South Asian Studies ed/eds editör/ editörler FBI Federal Bureau of Investigation GSYİH Gayri Safi Yurt İçi Hasıla HRW İnsan Hakları İzleme Örgütü ibid aynı yerde IBRD Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası IMF Uluslararası Para Fonu ISI Servislerarası İstihbarat MC Milletler Cemiyeti NSI National Security Intelligence OIC İslam İşbirliği Teşkilatı op. cit. adı geçen eser PCA Daimi Hakemlik Mahkemesi PPP Satın Alma Gücü Paritesi PCIJ Uluslararası Sürekli Adalet Divanı PCJSS Parbatya Chattagram Jana Samhati Samiti RAW Araştırma ve Çözümleme Kanadı s sayfa numarası S sayı ss sayfaları arasında xiv UAD Uluslararası Adalet Divanı UCM Uluslararası Ceza Mahkemesi UNCLOS Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi UNECOSOC Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi WTO Dünya Ticaret Örgütü 1 GİRİŞ Uluslararası hukuk süjelerinden en önemlisi “devlet”tir1. Devlet, “belirli bir toprak parçası üzerinde egemen olan belirli bir insan topluluğunun oluşturduğu bir varlık”2 olduğuna göre egemenlik devletin önemli bir unsurudur3. Ayrıca, devletler arası ilişkilerin yönetilmesi, uluslararası hukukun önemli görevleri arasında yer almaktadır4. Devletler arası ilişkilerin en önemli aktörü devlet olması nedeniyle devlet egemenliği, uluslararası hukuk ve devletler arası ilişkilerde çok önemli bir yer teşkil etmektedir. Devlet egemenliği, “kendi ülke sınırları içinde devletin özünde olan bir üstünlük ve devletler arası ilişkilerde bağımsızlık”5 olarak bilinmektedir. Devlet egemenliğinin tanımlamaları üzerinde farklı görüşler bulunmaktadır. Ayrıca, devlet egemenliğinin farklı boyutları da vardır. Tarihsel süreçte uzun bir yolculuk sonrasında egemenlik kavramının anlamı üzerinde doktrinde bir değişiklik tartışması ortaya çıkmıştır. Bu tartışmalar, klasik egemenlik ve modern egemenlik anlayışı arasında devam etmektedir. Klasik egemenlik anlayışında bazı değişikliklerin ve gelişmelerin söz konusu olduğu iddia edilmektedir. Bu tür değişikliklerin nedeni, küreselleşmenin etkisi, uluslararası hukukun gelişimi şeklinde sebeplerdir. Klasik egemenlik anlayışı üzerinde yapılan tartışmalarda Vestfalyan egemenlik düşüncesinin önemli bir rolü söz konusudur. Ayrıca, değişiklik konusunun haricinde doğrudan egemenlik kavramı üzerinde de farklı eleştiriler bulunmaktadır. Devlet egemenliği ilkesine yönelik bu tür tartışma ve eleştirilere rağmen, bu ilke hakkında literatürde değişmeyen bazı ana hususların yer aldığı savunulmaktadır. Egemenliğe yönelik tartışmalarda, “egemenliğin eridiği, yok olduğu, demode olduğu, azaldığı, paylaşıldığı, değiştiği, teslim olduğu6” gibi noktalar tartışma gündemini oluşturmuştur. Ancak, diğer taraftan bu iddialara karşı olan görüşler de çok önemli bir yer tutmaktadır. Yürürlükte olan hukuki belgelerin yanısıra egemenlik tartışmalarının 1 Hüseyin Pazarcı, Uluslararası Hukuk Dersleri II. Kitap, 11.b., Ankara: Turhan Kitabevi, 2017, s. 5. 2 Kemal Gözler, Devletin Genel Teorisi, 7.b., Bursa: Ekin Kitabevi Yayınları, 2016, s.4. 3 Ibid. 4 Rona Aybay, Kamusal Uluslararası Hukuk, 1.b., Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2011, s.14. 5 Karen Gevorgyan, “Concept of State Sovereignty: Modern Attitudes”, Materials of conference devoted to 80th of the Faculty of Law of the Yerevan State University, Yerevan: YSU Press, 2014, s. 433, http://ysu.am/files/Karen_Gevorgyan.pdf (07.05.2019). 6 Erdem Özlük, Uluslararası İlişkilerde Devlet Egemenliğinin Dönüşüm Sorunu, (Doktora Tezi), Konya, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2012, ss. 148-149. http://ysu.am/files/Karen_Gevorgyan.pdf 2 içerdiği güncel olaylar çerçevesinde bu görüşler değerlendirilmektedir. Bu tezin birinci bölümünde bu unsurlara yönelik tartışma ve değerlendirmeler yer almaktadır. Devlet egemenliği teorisinin ana ilkeleri olarak devletlerin egemen eşitliği ve devletlerin içişlerine karışmama ilkesi belirtilmektedir. Devletlerin egemen eşitliği, uluslararası hukukun en önemli ilkelerinden biri olarak uluslararası hukuk sujeleri arasında iletişim kurmakta, devletler arası ilişkilerde ve BM gibi uluslararası örgütlerin yapısal düzenlemelerinde çok önemli rol oynamaktadır. Ancak, bu ilke uluslararası hukuk çerçevesinde incelenirken bu ilkeye aykırı bazı durumların da bulunduğu tartışılmaktadır. Bu çalışmanın asıl odak noktası ve devlet egemenliği teorisinin diğer önemli ilkesi olan devletlerin içişlerine karışmama ilkesi, doktrinde kapsayıcı bir nitelik taşımaktadır. Bu ilke çerçevesinde müdahale yasağı ve karışmama kavramları tartışılmaktadır. Hukuk literatürlerinde müdahale yasağı ve karışmama terimleri arasında bazı ayrımların olduğu belirtilmektedir. Müdahale yasağı, devletler arası silahlı çatışmalar, savaş, abluka, bombardıman ve ambargo gibi unsurları veya doğrudan kuvvete başvurma yollarını kapsarken karışmama ise, savaşa varmayan veya dolaylı karışmaları içermektedir. Bu ayrımlar üzerinde hukuk çerçevesinde birçok tartışma da bulunmaktadır. Özellikle müdahale yasağının hukuki temeli, istisnai durumları ve benzeri konular, ilkenin daha iyi anlaşılması için yardımcı olmaktadır. Bu tür konular bu tezin ikinci bölümünde tartışılmıştır. Devletlerin içişlerine karışmama ilkesinde yer alan “karışmama” kavramı, diğer bir ifadeyle, savaşa varmayan veya dolaylı karışma yolları günümüzde uluslararası hukukta çok önemli bir yere sahiptir. Karışmama kavramının mahiyeti tartışılırken “iç yetki alanı” ve “zorlama” unsurları üzerinde farklı görüşlerin bulunması konuyu karmaşık bir hale getirebilmektedir. Bunların yanısıra, dolaylı karışma biçimlerinin güncel formları, ilkenin kapsamı ve niteliğinin belirlenmesi noktasında sorunlar oluşturmaktadır. Başka bir ifadeyle, hangi eylemlerin karışma oluşturup oluşturmadığına yönelik tartışmaların arkasında karışma yasağının kapsamı ve niteliği konusunda hukukçuların bir görüş birliğinin olmaması, önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sorunun çözülmesi, bu tezin önemli bir amacıdır. 3 Bunları göz önünde bulundurarak, karışmama kavramı uluslararası hukuk çerçevesinde analiz edilmektedir. Bu hukuki analizlerde, BM Antlaşması, BM çerçevesinde olan diğer hukuki belgeler, Uluslararası Adalet Divanı kararları, diğer uluslararası ve yerel mahkeme kararları, uluslararası ve bölgesel örgütlerin kurucu antlaşmaları, farklı devlet uygulamalar ele alınmaktadır. Bu hukuki kaynakların değerlendirilmesi sonucunda bazı örnek olayların belirlenmesi ile karışmama ilkesinin kapsamı ve niteliğinin belirlenmesi konusunda değerlendirmeler yer almaktadır. Bu çabalar, bu tezin üçüncü bölümünde yer almaktadır. Ayrıca, yasaklanmış karışmayı oluşturan ihlal durumlarının incelenmesiyle bu konunun açıklığa kavuşturulması amaçlanmaktadır. Buradan hareketle, Bangladeş örneğinin incelenmesi, karışmayı oluşturan durumların belirtilmesine katkı sağlamaktadır. Aynı şekilde, ilkenin hukuki olarak incelenmesi Bangladeş örneğinin değerlendirilmesine katkı sağlayacaktır. Bangladeş’te meydana gelen karışma olaylarının incelenmesi neticesinde iki sonucun elde edilmesi hedeflenmektedir. Bunlardan birincisi; karışmama ilkesinin hukuki analizi çerçevesinde Bangladeş’teki olayların değerlendirilmesi yapıldığında Bangladeş’te meydana gelen olayların yasaklanmış karışma niteliğinde olduğu ortaya çıkmaktadır. Özellikle, Bangladeş’te Hindistanın bir çok karışma eylemi söz konusu olmaktadır. Diğeri ise; karışmayı oluşturan durumların özellikle küreselleşme çağında meydana gelen olayların değerlendirilmesi, ilkenin kapsamı ve niteliğinin belirlenmesine önemli bir katkı sunmaktadır. Bu tezin son bölümünde, devletlerin içişlerine karışmama ilkesinin kapsamının belirlenmesine yönelik değerlendirmeler yer almaktadır. Kısaca bu çalışmada neyi savunulmuş sorusunun cevabı olarak, Bangladeş’te meydana gelen karışma olaylarının yasaklanmış karışma olarak nitelendirilebileceğini savunulmaktadır. 4 BİRİNCİ BÖLÜM ULUSLARARASI HUKUKTA DEVLET EGEMENLİĞİ Uluslararası hukuk ile devlet egemenliği arasında oldukça sıkı bir ilişki vardır. Uluslararası hukukun kişilerinden en önemlisi devlet7 olduğundan devlet egemenliği uluslararası hukuk alanında önemli bir yere sahiptir. Uluslararası Sürekli Adalet Divanı, Bozkurt-Lotust davası kararında “Uluslararası hukuku, egemen devletler arasındaki ilşkilerin yöneticisi”8 olarak tanımladığından ikisi arasındaki ilişkinin varlığı açıktır. Gevorgyan, devlet egemenliğini uluslararası hukukun olmazsa olmaz temel bir kavramı9 olarak belirtmekte; Lütem ise egemenliği “en zor ve kapsamlı konu”10 olarak ifade etmektedir. Bu çalışmada uluslararası hukuk alanında devlet egemenliğinin mevcut perspektifteki konumunun değerlendirilmesi hedeflendiğinden devletlerin iç meselelerinden ziyade dış meselelerine yoğunlaşılacaktır. 1.1. Egemenliğin Kavramsal Tanımı Egemenlik kavramı ve onun anlamı üzerinde pek çok tartışma bulunmaktadır11. Egemenlik kavramı üzerindeki hemen her çalışmada bu kavramın “karmaşık”12, “çok yönlü”13, “müphem” ve “belirsiz”14 olduğu ifade edilmektedir. Bunun nedeni olarak bazı yazarlar kavramın bir soyutlamayı15 ifade etmesinden16, bazıları ise kavramın yakın 7 Uluslararası hukukun kendi statüsünü ve ilişkilerini ayarladığı ana birimi devletler tarafından teşkil etmektedir. Bkz. Hüseyin Pazarcı, Uluslararası Hukuk, 5. b., Ankara: Turhan kitabevi, 2007, s. 140. 8 PCIJ, The Case of the S.S. Lotus (France v. Turkey) Judgment- (Bozkurt-Lotus davası kararı), 07.09.1927, Publications of the Permanent Court of International Justice, Seri. A., S. 10 (1927), s. 10, https://bit.ly/2Dsgej7, (07.04.2019). 9 Karen Gevorgyan, “Concept of State Sovereignty: Modern Attitudes”, Materials of conference devoted to 80th of the Faculty of Law of the Yerevan State University, Yerevan: YSU Press, 2014, s. 431, https://bit.ly/31nLd86, (07.05.2019). 10 İlhan Lütem, Egemenlik Kavramı ve Devletlerarası Hukuk, Ankara: Sakarya Basımevi, 1947, s. 3. 11 Beriş kitabında, egemenlik üzerindeki hemen her çalışmada bu tür tartışmaların belirtmesi ile başladığını açıklamış ve bazı örnekler sunmuş. Bkz. Hamit Emrah Beriş, Küreselleşme Çağında Egemenlik, Ankara: Lotus yayınevi, 2006, s. 17. 12 Jana Maftei,“Sovereignty in International Law”, Acta Universitatis Danubius. Juridica, C. 11, S. 1 (2015), s. 54, https://bit.ly/31o84An (09.04.2019). 13 Gerard Kreijen, State Failure, Sovereignty and Effectiveness, Leiden/Boston: Martinus Nijhoff Publishers, 2004, s. 29. 14 Michael Ross Fowler, Julie Marie Bunck, Law, Power, And The Sovereign State, Pennsylvania: The Pennsylvania State University Press, 1995, ss. 2-4. 15 Örneğin, devlet unsuru olarak egemenlik kavramı “ülke” ve “halk” kavramı gibi somut değildir. https://bit.ly/2Dsgej7, https://bit.ly/31nLd86, https://bit.ly/31o84An 5 anlamına gelen ‘bağımsızlık’, ‘otorite’ gibi diğer kavramlarla içiçe geçmesinden ve kavramın doğasıyla ilişkili - örneğin bir sıfatla kullanılırsa bile farklı anlamı ifade ediyor- olmasından kaynaklandığını belirtmektedir17. Kavram üzerinde tartışmalar yoğun olsa bile sonuçta egemenlik kavramının belli bir özünün olduğu konusunda uzlaşı söz konusudur. Egemenlik kavramının doğru anlaşılması için onun dilsel kökenlerine bakmak gerekir. Egemenlik kavramının İngilizcesi olan “sovereignty” kelimesinin asıl karşılığı olan kavram ortaçağ latincesindeki “superanus”tur18. “Superanus” ise latince edatı olan “en üst”, “en yüksek” anlamındaki “super”den gelmiştir19. Fransızca “souverainete” kelimesi de “superanus”tan türetilmiştir20. Türkçedeki “Egemenlik” kelimesinin Orta Asya kökenli “ege” ve “men” kelimelerinden geldiği söylenir21. Bazı görüşler, Egemenlik kelimesini Arapça kökenli “hakimiyet” kelimesi ile açıklar.22 Sonuçta her dilde bu kavramın anlamının “en üstün güç” olduğu ifade edilir23. Yazarlar, egemenlik kavramını farklı tanımlamalarıyla da güçlendirmişlerdir. Egemenlik, “müstakil olan kudret”24, “en yüksek otorite”25, “halk tarafından verilen bir yetki”26, “hiç bir insani otorite önünde boyun eğmeksizin hüküm sürmek”27, hiç bir diğer kudretin kendisine erişemeyeceği bir yetkiye malik olma”28 gibi şekillerde tanımlanmıştır. Tunkin, devlet egemenliğini “kendi ülke sınırları içinde devletin özünde olan bir üstünlük ve devletler arası ilişkilerde bağımsızlık” olarak nitelendirmiştir29. Jellinek’e göre, egemenlik devletin öyle bir özelliğidir ki, bunun sayesinde devletin kendisinin 16 Hamit Emrah Beriş, Egemeliğin Dönüşümü: Tarihsel ve Siyasal Açıdan Egemenlik Kavramının Yeni Anlamı, (Doktora Tezi) Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006, s. 8. 17 Erdem Özlük, Uluslararası İlişkilerde Devlet Egemenliğinin Dönüşüm Sorunu, (Doktora Tezi), Konya, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2012, ss. 141-142. 18 Lütem, op. cit., s.4. 19 Kreijen, op. cit., s. 27. 20 Ibid. 21 Ahmet İnan, Çağdaş egemenlik teorisi ile Kur`an'ın hakimiyet kavramının karşılaştırılması, (Doktora Tezi), Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1999, s. 34. 22 Ibid. 23 Ibid. 24 Lütem, op. cit., s. 6. 25 Ibid. 26 Ibid., s. 7. 27 Ibid. 28 Ibid., s. 6. 29 Gevorgyan, op. cit., s. 433. 6 dışında herhangi bir güçle sınırlandırılması mümkün değildir30. Egemenlik, kendi ülkesinde devletin tüm gücünü ve diğer devletlere karşı bağımsızlığını ifade eder. F.H. Hinsley’ye göre “egemenlik nihai ve mutlak bir otoritedir; toplulukta bunun dışında başka hiç bir kesin ve mutlak otorite yoktur”31. D. Mazilu’ye göre, “Bir devletin uluslararası kişiliğinin politik ve yasal temeli, egemeliktir. Egemenlik, devletin gücü, büyüklüğü ve gelişmişliğinden bağımsız olarak tüm sıfatıyla devlete aittir”32. Ayrıca ona göre, egemenlik, devlet gücünün en önemli özelliğidir ki bu durum, bu devletin içsel üstünlük ve dışsal bağımsızlığını gerektirir33. L. Oppenheim’e göre, “egemenlik en üstün otoritedir. Uluslararası arenada dünyanın her hangi bir otoritesine yasal olarak bağımlı olmayan bir otoritedir. Terimin açık ve dar anlamında egemenlik, ülke sınırları içinde ve dışında ‘bağımsızlık’ anlamına gelmektedir”34. F.F. Martens’e göre, “egemenlik, devletin hem iç ilişkilerinde hem de dış ilişkilerinde bağımsız olmasıdır”35. Hans Kelsen, devlet egemenliğinin hukuki yaklaşımını şöyle ifade etmiştir: “Devlet egemenliği, uluslararası hukukun konusu olarak bunun yetkisi altındaki devletin yasal otoritesidir. Egemenlik en üstün otorite anlamında olduğu zaman, devlet egemenliği uluslararası hukukun bir konu olarak kesin anlamında değil, sadece nispeten en üstün otorite anlamına gelmektedir. Devletin yasal otoritesi, başka bir devletin yasal otoritesine tabi olmadığı sürece en üstündür. Devlet, başka hiç bir devletin ulusal kanununa değil, yalnızca uluslararası hukuka tabi olduğu sürece egemendir. Uluslararası hukuk uyarınca devlet egemenliği, devletin diğer devletlerden yasal bağımsızlığıdır”36. 30 Sukant Gupta, Reconceptualizing sovereignty of states in the context of foreign intervention in the era of globalization, (Doktora Tezi), Chandigarh: Panjab University Faculty of Law, 2007, s. 20. 31 F. H. Hinsley, Sovereignty, 2. b., Cambridge: Cambridge University Press, 1986, ss.1-2; Atul Mishra, “Theorising State Sovereignty in South Asia’’, Economic and Political Weekly, C. 43, S. 40 (Oct. 4 - 10, 2008), s. 66, https://bit.ly/2DzWVEm, (02.03.2019). 32 D Mazilu, Dreptul Internațional Public/Public International Law, C. I, Bucharest: Lumina Lex, 2001, s. 130; Maftei, op. cit., s. 60. 33 Ibid. 34 Gupta, op. cit., s. 20; L. Oppenheim, International Law: A Treatise, 8. b., C.1, London, New York, Toronto: Longmans, Green, and Co., 1966, s. 118. 35 Gevorgyan, op. cit., s. 445; F.F. Martens, Contemporary International Law of Civilized Nations, C. 1., Moscow, 1996, s. 196. 36 Hans Kelsen, Peace Through Law, New Jersey: The Lawbook Exchange Ltd., 2000, s. 34; Alex Ansong, “The Concept of Sovereign Equality of States in International Law”, Ghana Institute of Management and Public Administration (GIMPA) Law Review, C. 2, S. 1, (2016), s. 21., https://bit.ly/3gzyUvR, (02.03.2019). https://bit.ly/2DzWVEm, https://bit.ly/3gzyUvR, 7 Uluslararası Sürekli Adalet Divanı, “Austro-German Customs Union” davasında ‘bağımsızlık’ kavramını tanımlarken şu ifadeleri kullanmıştı: “Bağımsızlık, ekonomik, politik, finansal veya diğer tüm konularda karar hakkı olan ayrı bir devlet olarak bir devletin mevcut sınırları içinde devam eden varlığıdır”37. Bazı yazarların, egemenliği bağımsızlık olarak tanımlamaları çerçevesinde egemenlik terimini bağımsızlık terimiyle değiştirme önerisi gündeme gelmiştir. ‘Gevorgyan’ onların önerisini ‘yanlış adım’ olarak niteleyerek şu ifadelerde bulunmuştur: “Egemenlik kavramı kapsam itibariyle onun kendi kapsamında ‘bağımsızlık’ kavramından çok daha geniştir; ‘bağımsızlık’ devlet egemenliğinin yasal özelliklerinden sadece biridir”38. Max Huber, Daimi Hakemlik Mahkemesinin “Palmas Adası” (Island of Palmas) davasında şunları ifade etmiştir: “Devletlerarası ilişkilerde egemenlik ‘bağımsızlık’ demektir. Dünyanın bir parçasına ilişkin egemenlik, devletin fonksiyonlarını diğer devletlerde değil, kendi devlet içinde kullanma hakkıdır”39. Uluslararası Adalet Divanı’nın “Korfu Boğaz”(Corfu Channel) davasında Hakim Alvarez, egemenliği, “devletin, kendi topraklarında ve diğer devletlerle olan ilişkilerde sahip olduğu bir dizi hak ve nitelik” olarak tanımlamıştır40. 1.2. Egemenliğin Farklı Boyutları Egemenliğin tanımlarına baktığımız zaman kavramın çeşitli görünümlere sahip olduğu görülmektedir. Bir devletin kendi ülkesi üzerinde en üstün olması iç egemenlik, diğer devletlere karşı bağımsız olması ise dış egemenlik olarak tanımlanmaktadır. 1.2.1. İç Egemenlik Headly Bull, iç egemenliği şu ifadelerle tanımlamıştır: “Devletlerin kendi ülkeleri ve nüfusu ile ilgili olarak iç egemenlik o ülke ve nüfus içindeki diğer tüm otoritelerden üstünlük anlamına gelmektedir”41. İç egemenlik, “devletin kendi toprakları ve nüfusu üzerinde mutlak hükmetme otoritesi”, “politik topluluktaki son ve 37 Gupta, op. cit., s. 25. 38 Gevorgyan, op. cit., s. 437. 39 Ibid., s. 434. 40 Ibid., s. 435. 41 Fowler, Bunck, op. cit., s. 37. 8 kesin yetkisi”, “devletin kendi devlet ülkesinde nihai söz sahibi olması” olarak da tanımlanmaktadır42. Ayrıca, iç egemenlik, egemen devletin kendi ülkesi içerisinde başka hiçbir otoriteye tabii olmaksızın, egemenlik yetkilerini kullanması demektir43. İç egemenliğinin iki anlamı vardır: İlki, devlet iktidarının kendisi, diğeri ise, devlet iktidarının nitelikleridir44. Devlet iktidarının kendisi olarak tanımlanan egemenlik, devletin yasaları belirleme, her türlü vergiyi toplama, yargılama yapma, para basma gibi iktidarın devlet otoritesini veya yetkilerini ifade eder45. Devlet egemenliğinin nitelikleri ise, devletin kendi sınırları içindeki egemenliğinin asli, üstün ve bölünemez bir iktidar olmasıdır46. Bazı görüşler, bu niteliklere mutlak, sınırsız ve devredilmez olma özelliklerini de eklemişlerdir47. 1.2.2. Dış Egemenlik Dış egemenlik, bir devletin diğer devletlerden tam anlamıyla bağımsız olması, uluslararası ilişkilerde diğer devletlerle eşit statüde olup bağımsız surette hareket edebilme yetkisine sahip olmasıdır48. Uluslararası bağlamda egemenlik kavramı, bir devletin diğer devletlere üstünlüğünü belirtmek için kullanılmaz. Aksine, tam tersi olup üstünlük değil, bağımsızlık anlamına gelmektedir49. Hiçbir otoriteden emir almama anlayışını ifade eden dış egemenlik kavramı, bir devletin diğer devletlerle olan ilişkilerinde o devletlerin müdahalelerine veya sınırlamalarına hiçbir şekilde maruz kalınmaması anlamına gelir50. Çoğu yazar, dış egemenliği bağımsızlık olarak görmektedir. Bu bağlamda, bazen bir devletin diğer bir devlet hakkında bir konuda yorum yapmasının, dış egemenlik uyarınca o devletin bağımsızlığına aykırı bir hareket olup olmadığı tartışılmaktadır. Burada belirtmekte 42 Beriş, op. cit., s. 25. 43 Levent Ersin Orallı, Küreselleşme Sürecinde Uluslararası Kuruluşlar ve Devlet Egemenliği, (Doktora Tezi), Ankara: Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Üniversitesi, 2011, ss. 97-100. 44 Mustafa Koçak, Batı’da ve Türkiye’de Egemenlik Anlayışının Değişimi Devlet ve Egemenlik, 1.b., Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2006, ss. 123-124; Kemal Gözler, Devletin Genel Teorisi, 2.b., Bursa: Ekin Basım yayın Dağıtım, 2009, s. 79. 45 Gözler, op. cit., s. 82 46 Koçak, op. cit., s. 125; Orallı, op. cit., s. 98. 47 Ibid., s. 124; Ibid. 48 Münci Kapani, Politika Bilimine Giriş, 17.b., İstanbul: Bilgi Yayınevi, 2005, s. 57; Hatice Derya Ormanoğlu, “Modern Devletin Bir Unsuru Olarak Egemenlik ve Uluslararası Ceza Mahkemesi”, Malatya: İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.9, S.1 (2018), s. 252. 49 Fowler, Bunck, op. cit., s. 47. 50 Orallı, op. cit., s. 101. 9 fayda var ki; iki devlet arasında olumlu ilişkiler üzerinde yapılan karşılıklı beyanlar, söz konusu bağımsızlığa aykırı olmaz51. İç ve dış egemenlik tanımlamalarının yanısıra egemenlik kavramının farklı sınıflandırılma çabaları da görülmektedir. Bu bağlamda Stephen D. Krasner, egemenlik teriminin en az dört farklı şekilde yaygın olarak kullanıldığını dile getirerek egemenliği dört kategoride sınıflandırmıştır52. Bunlardan birincisi, yerel egemenlik; bir devlet içerisinde kamu otoritesinin örgütlenmesi ve o otoriteyi elinde tutanlar tarafından uygulanan etkin kontrol seviyesi anlamına gelir53. Yerel egemenlik, iki hususa bakar; devlet içinde kamu otoritesi ne kadar organize olmuştur ve o otorite ne kadar etkili kullanılmıştır?54. İkincisi ise karşılıklı bağımlılık ve sınır egemenliğidir. Krasner’e göre, devlet egemenliği küreselleşmeyle aşınmıştır55. Ayrıca, Krasner, malların, kişilerin ve fikirlerin bölgesel sınırlar arasındaki akışının düzenlenmemesini egemenlik kaybı olarak değerlendirmektedir56. Üçüncüsü, uluslararası yasal egemenlik; devletlerin veya diğer varlıkların karşılıklı olarak tanınmasıyla ilgili uygulamaları ifade eder57. Aslında bu tür egemenlik, aşağıdaki soruları yanıtlayacak hususlara işaret eder: bir devlet, diğer devletler tarafından tanınıyor mu? Hukuki olarak eşit mi kabul ediliyor? Temsilcileri diplomatik dokunulmazlık hakkına sahipler mi? Uluslararası kuruluşlara üye olabilirler mi? Bir devletin temsilcileri diğer kuruluşlarla anlaşma yapabilirler mi?58. Dördüncüsü ise Vestfalyan egemenlik; dış aktörlerin yerel otoritelerin karar alma süreçlerinde yer almamasını belirtir59. 51 Seval Kılıç, Kanun-i Esasi’de Egemenlik Anlayışı, (Yüksek Lisans tezi), İstanbul: Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Üniversitesi, 2014, s. 8; Orallı, op. cit., s. 102. 52 Stephen D. Krasner, Sovereignty Organized Hypocracy, New Jersey: Princeton University Press, 1999, s. 9. 53 Ibid. 54 Krasner, op. cit., s. 11. 55 Ibid., s. 12. 56 Ibid., s. 13. 57 Ibid. 58 Ibid., s. 14. 59 Ibid., s. 9. 10 1.3. Klasik Egemenlik Anlayışı 1.3.1. Klasik Düşünce Egemenlik kavramının ortaya çıkışı konusunda akademik literatürde bir çok tartışma bulunmaktadır. Kavram üzerinde farklı görüşler bulunsa da bu kavramı ilk kez sistematik bir şekilde teori haline getiren kişinin Jean Bodin olduğu konusunda görüş birliği vardır60. 1576 yılında yayımlanan ‘Les six livres de la Republique’ (Devletin/Cumhuriyetin Altı Kitabı) adlı eserinde Jean Bodin o dönemdeki Avrupa’da ve özellikle Fransa’da kilise ile devlet arasındaki iktidar mücadelesine bir çözüm yolu olarak egemenlik kavramını ortaya atmıştır61. Jean Bodin, egemenliği, “bir devleti diğer organizasyonlardan veya insan topluluklarından ayıran temel bir özellik” olarak belitir ve “yurttaşlar ve uyruklar üstündeki en yüksek, en mutlak ve en sürekli güç” olarak niteler62. Hatta egemenliği, ‘devleti tanımlayan bir ana unsur’ ve ‘bir çok ailenin ve bu ailelerin ortak olan hususlarının egemen bir güçle hukuka uygun olarak yönetilmesidir’ şeklinde tanımlamıştır63. Egemenliği, “emredilmeden ve zorlanmadan emretme ve zorlama gücü” olarak ifade eden Bodin, kavramı devletin en üstün otoritesi olarak belirtmiştir64. Bodin’e göre “egemenlik sürekli, mutlak, devredilmez ve bölünmezdir”65. Egemenlik süreklidir: Süreyle kısıtlanan bir iktidar, belli bir zaman için elde edilen ya da verilen bir otorite egemenlik değil, sadece bir yetki olabilir. Belli bir süre için egemenlik gücüne sahip olan, gerçek sahibi tarafından geri alınıncaya kadar sadece onun bir muhafızıdır66. Egemenliğin sürekliliği, devlet iktidarının devamlı olduğu anlamına gelir. Egemenlik mutlaktır: Egemen iktidar, mutlak bir iktidardır. Devlet egemenliği, başka bir güç veya otorite tarafından sınırlandırılamaz. Egemen, kanunları koyarken başka hiç bir otorite ya da güçten onay almaz; o, belli şartlar veya yükümlülükler altında tutulamaz67. Egemenlik bölünemez ve devredilemezdir: Egemenliğin mutlak ve sürekli 60 Gözler, op. cit., s. 78. 61 Orallı, op. cit., s. 77; İnan, op. cit., s. 108. 62 Koçak, op. cit., s. 80. 63 Orallı, op. cit., s. 77; Koçak, op. cit., s. 80. 64 Gözler, op. cit., s. 78. 65 Koçak, op. cit., s. 81. 66 Ibid. 67 Sami Kiraz, “Uluslararası İlişkilerde Egemenliğin Değişen Yüzü”, Niğde: Niğde Üniversitesi İİBF Dergisi, C.5, S.1 (2012), s. 95; Koçak, op. cit., ss. 83-84. 11 bir iktidar olması onun ‘bir’ olmasını gerektirir. Egemenliğin bölünmesi onun yok edilmesi anlamına gelir, ayrıca devredilmesi de düşünülmez68. Klasik egemenlik anlayışının gelişiminde önemli rol oynayan Thomas Hobbes da Bodin gibi egemenliği bölünemez ve parçalanamaz olarak nitelendirir69. Hobbes’e göre, egemen devlet, mutlak iktidara sahip olduğu için başka devletlerle olan ilişkilerinde onu sınırlandırabilecek hukuki ya da siyasi bir kurumun varlığı egemenlik anlayışı ile çelişir70. Hugo Grotius da egemenliğin mutlak, tek ve bölünemez olduğunu ifade eder ve egemen iktidarın yaptıklarının, diğer bir iktidarın veya otoritenin denetimine bağlı olmayan ve kimsenin iradesiyle geçersiz kılınamayan bir güç olarak tanımlar71. Egemenliğin klasik anlayışının özetini yaparsak: Egemenlik sürekli, mutlak, sınırsız, devredilemez, bölünemez ve tek yapı olan bir iktidar; devletin kendi toprakları üzerinde en üstün otoriteye sahip olup bu otoriteyi başka kimseden almamış olması; en yüksek güç olarak kimseden emir almadan kanun koyması ve uygulaması; diğer devletlerle olan ilişkilerde kendisinden üstün başka hiç bir varlığın bulunmaması; başka bir otorite veya topluluk tarafından kendi iç meseleleri hakkında baskı veya müdahaleye maruz kalmaması anlamlarına gelmektedir72. 1.3.2. Klasik Egemenlik Anlayışının Değişen Görünümü Devletlerin sahip olduğu egemenliği uluslararası hukukun koyduğu sınırlar çerçevesinde kullanabileceği görülmektedir. Ancak 20. yüzyıldan itibaren hukuk ve siyaset bilimleri literatüründe klasik egemenlik anlayışında bir değişim söz konusudur. Küreselleşme çağının çeşitli faaliyetleri, yeni devletlerin kurulması, devlet dışı aktörlerin önemli rol oynaması, Avrupa Birliği’nin oluşumu, uluslararası ve uluslarüstü kuruluşların kapsam itibarıyla genişlemiş yetki alanı, Uluslararası Ceza Mahkemesinin kurulması ve insan hakları teorisine yeni bakış açıları gibi çeşitli hususlar, egemenliğin bu değişim ve dönüşümünün önemli nedenleri arasındadır73. Öncesinde sınırsız olarak 68 Koçak, op. cit., s. 86. 69 Sinem Arslan, Bir Egemenlik Sorunu Olarak İnsani Müdahaleler,(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Malatya: İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2016, s. 5. 70 Can Karaböcek, Modern Devlette Egemenlik Sorunu, (Yayımlanmamış Doktora Tezi), İstanbul: İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2011, s. 169. 71 Beriş, op. cit., s. 29. 72 Arslan, op. cit., s. 6. 73 Kiraz, op. cit., s. 93. 12 nitelenen egemenlik kavramının günümüzde içsel olarak anayasanın ve dışsal olarak uluslararası hukukun ilke ve kuralları ile sınırlanması da doktrinde tartışılmaktadır74. Hukuk devleti kavramı ile bir devletin hukuk ve yasayla bağlanmış olması ve işlemlerinin yargısal denetime tabi olması gibi unsurlar ortaya çıktığı zaman egemenliğin klasik anlayışındaki mutlak ve sınırsız iktidar anlamı arasında bir uzaklık meydana gelmiştir75. Aynı şekilde, modern anayasal rejimlerde ortaya çıkan kuvvetler ayrılığı ilkesinin, egemenliğin klasik tanımındaki bölünemezlik niteliği ile bağdaşmayacağı da açık bir şekilde ortadadır76. Federe devlet modelinde devlet yetkilerinin federal birimler arasında paylaşılması da klasik egemenlik anlayışının mutlak ve bölünemez ilkeleriyle çelişmektedir77. Günümüzde insan hakları teorisi demokratik devletin en temel şartlarından biri olarak evrensel bir boyut kazanmıştır. İnsan hakları ihlalleri ve bu gibi bazı durumlarda bir devlet otoritesinin en üstün otorite olması ilkesi geçerliliğini yitirebilmektedir. İnsan haklarının korunması noktasında uluslararası hukuktan kaynaklanan sınırlamalar bulunmaktadır. İnsan haklarının gerçekleştirilmesi söz konusu olduğunda devlet otoritesinin mutlak, sınırsız ve bölünemez niteliklerinin kabul görmediği belirtilmektedir78. Bir devletin siyasi, ekonomik ve askeri nedenlerle diğer devletlerle olan ilişkilerinde uluslarası hukuk düzenlemelerine ve uluslararası örgütlerin kararlarına uymak mecburiyetinde olması ve böylece iradelerinin sınırlanması, egemenliğin klasik anlayışındaki mutlak ve bölünmezliğine bir karşı çıkıştır79. Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü’nün 17. maddesinde, yargı yetkisi bulunan devletin soruşturma ve yargılama yapması durumunda, Mahkeme’nin ilgili davayı kabul edemeyeceği belirtilmiştir80. Ayrıca, ilgili devletin yargılama yapmakta 74 Koçak, op. cit., s. 127. 75 Ibid., ss. 131-132. 76 Oktay Uygun, Kamu Hukuku İncelemeleri, 1.b., İstanbul: On İki Levha Yayıncılık, 2011, s. 239. 77 Koçak, op. cit., s. 135; Uygun, op. cit., s. 239. 78 Uygun, op. cit., s.242; Ormanöğlu, op. cit., s. 255. 79 Ibid., s.243. 80 Madde 17: “Kabul edilebilirlik konuları- 1. Giriş bölümünün 10. paragrafı ile 1. maddeye istinaden Mahkeme, aşağıdakidavaları kabul edilemez bulacaktır:(a) Soruşturma veya kovuşturma yapmaya isteksiz davrandığı veyagerçekten muktedir olmadığı haller dışında, yargı yetkisi bulunan devlettarafından, dava konusu olayın soruşturulması veya yargılanması halinde;(b)Yargılama konusunda isteksiz veya yargılamaya gerçekten imkanıbulunmadığı haller dışında, yargı yetkisine sahip devletin, olayısoruşturduktan sonra ilgili şahsı yargılamaya gerek olmadığına kararvermesi halinde, (c) İlgili şahsın, şikayet konusu olaydan dolayı, daha önceden yargılanmışve Mahkeme tarafından 20. maddenin 3. paragrafı uyarınca, şahsın yargılanmasına izin verilmemiş olması 13 isteksiz olması ya da yargılama yapacak güce sahip olmaması halinde Mahkeme’nin devreye girmesi hususu, devlet egemenliğine saygıdır. Ancak, bir devletin yargılama yapma hususunda isteksiz olduğuna veya gerekli yeteneğe sahip olup olmadığına karar verilmesi ya da takdir edilmesi, UCM Savcısı’na bağlıdır81. Burada bir egemen devletin yargısal yetkisi noktasında savcının hakem olması bir şekilde egemenliğe bir müdahale olarak tartışılmaktadır82. Başka bir ifadeyle, UCM’nin tamamlayıcılık ilkesi yoluyla devletlerin ulusal yargı yetkisine bir şekilde öncelik verilmesine rağmen, UCM’nin kendi belirleme yetkisine dayanarak devletlerin ulusal mahkemelerini yetersiz ve yargılama yapmaya isteksiz görmesi gerekçesiyle söz konusu meseleyi kendi yetki alanında tutması, egemenliğin klasik anlayışına açık bir müdahaledir83. Avrupa Birliğinin oluşumu ve yapısının şekli söz konusu olduğunda üye devletlerin egemenlikten kaynaklanan bazı yetkilerinin doğrudan Birliğe devredilmesi de egemenliğin klasik anlayışındaki devredilmezlik ilkesine ters düşmektedir84. 1.3.3. Egemenliğin Korunduğu Ana Hususlar Egemenliğin klasik anlayışı ve küreselleşme çağındaki değişen yüzü konusunda belirtilen görüşler ile ilgili olarak doktrinde bir çok tartışma bulunmaktadır. Bazı görüşler, egemenliğin yok olduğunu, eridiğini veya etkisini yitirdiğini savunur; bazıları ise klasik anlamının geçerliliğini koruduğunu belirtir85. Sonuçta, yoğun tartışmaların ardından egemenlik kavramının ancak değişmeyen unsurlarının olduğu savunulmaktadır. halinde;(d)Dava konusunun, Mahkeme tarafından başkaca işlem gerektirecek derecede vahim bulunmaması halinde;…”. Detay için bkz. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Uluslararası Ceza Divanı Roma Statüsü, 01.07.2002, http://bit.ly/3pmDiBH, (23.03.2019). 81 Ali Şahin Kılıç, “Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Devletlerin Egemenliği Üzerine Ulusal Egemenlik Odaklı Bir İnceleme”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.58, S.3 (2009), s. 641. 82 Ibid.; Kılıç bu konuda şöyle bir örnek vermiştir: “Bir devlet, ulusal güvenliği açısından önemli olarak değ erlendirdiği bir operasyon sırası nda vatandaşları hakkında suç duyurusunda bulunulması halinde, operasyonun sürdüğünü öne sürerek hakkında suç duyurusunda bulunulan kişiyi yargılamaktan kaçınamayacaktır. Önemli bir askeri harekat sırasında ülkenin genel kurmay başkanını yargılamanın, devlet üzerinde nasıl bir etki yapacağını tahmin etmek pek de zor değildir. Devletin operasyonu gerekçe göstererek yargı lama yapmaması halinde savılık tarafından isteksiz veya yeteneksiz olarak nitelenebilmesi ve böylece Uluslararası Ceza Mahkemesinin yetkili mahkeme haline gelmesi devletin ulusal güvenliği dolayısıyla egemenliği açısından sakıncalı olacaktır”. Detay için bknz. Kılıç, op. cit., s. 643. 83 Ormanöğlu, op. cit., s. 270. 84 Ali Özdemir, Mehmet Akgül, “Avrupa Birliği ve Devlet Egemenliği İklemi”, İzmir, D.E.Ü. Hukuk Fakültesi Dergisi, Prof. Dr. Şeref ERTAŞ’a Armağan, C.19, Özel Sayı (2017), s. 3010. 85 Özlük, op. cit., s. 201. http://bit.ly/3pmDiBH, 14 Egemenliğin dönüşümü tartışmalarında, Cusimano’nun “açık toplum, açık ekonomi ve açık teknolojilerin yaygınlaşmasıyla” egemenliğin zayıfladığı tabiri86; Sindjoun’un, “küreselleşme sürecinde egemenlik yorumunun anlamını yitirdiğini” belirtmesi87; Sassen’in, modern dönemde egemenliğin merkezsizleştirilmiş olması ifadesi88; Leonard’ın, söz konusu dönüşümüde egemenliğin düşüşünün savunması89; Linklater’in, egemenliğin geçerliliğini yitirdiğini açıklaması90 ve Wallerstein’in egemenliğin “bir sarsıntı geçirmeye başladığı91” ifadeleri önemli yer almaktadır. Egemenlik kavramının dönüşümü göz önünde bulundurulduğunda egemen devletin neredeyse yok olmak üzere olduğu görüşüne yönelik eleştiriler vardır. Bu bağlamda, Stephen D. Krasner, bu görüşün ‘çok yanlış’ olduğunu ifade ederek “egemenliğin yok oldğunu ilan edenlerin tarihi yanlış okuduklarını” belirtmiştir92. Krasner’e göre egemenlik, devletin güçlü ya da zayıf olup olmamasına bakılmaksızın herkes için hala etkin, çekici ve göz alıcı bir kavramdır93. Şüphesiz ki İkinci Dünya Savaşı’ndan itibaren günümüze kadar egemenlik teorisi üzerinde bir çok gelişme ve değişim yaşanmıştır. Bu gelişmeler ve değişimlere rağmen egemenlik teorisi bazı nitelikleriyle hala güçlü duruşunu sergilemektedir. Küreselleşmenin zirvesinde olduğumuz bu dönemde dahi ABD Başkanlık seçiminde Rusyanın müdahalesi veya Başkan adayı olarak Trump’ı desteklemesi94, Kırgızıstan hükümetinin Türkiye büyükelçiliğine nota vermesi95, Hindistan-Pakistan’ın Keşmir 86 Özlük, op. cit., s. 202; Maryann K. Cusimano, “Beyond Sovereignty: The Rise of Trans sovereign Problems”, The Catholic University of America, Carnegie Endowment for International Peace, (1999), https://bit.ly/332dTEs, (26.06.2019). 87 Ibid., s. 204; Luc Sindjoun, “Transformation of International Relations Between Change and Continuity: Introduction”, International Political Science Review, C. 22, S. 3 (2001). 88 Ibid., s. 204; Saskia Sassen, Losing Control: Sovereignty in an Age of Globalization, New York: Columbia University Press, 1996, ss. 29-31. 89 Ibid., s. 204; Eric K. Leonard, “Discovering the New Face of Sovereignty: Complementarity and the International Criminal Court”, New Political Science, C. 27, S. 1 (2005). 90 Ibid., s. 205; Andrew Linklater, Critical Theory and World Politics: Citizenship, Sovereignty and Humanity, Oxon: Routledge, 2007. 91 Ibid., s. 205; Immauel Wallerstein, “States? Sovereignty?: The Dilemmas of Capitalists in an Age of Transtion”, David A. Smith, et al. (ed.), States and Sovereignty in the Global Economy, London: Routledge, 1999. 92 Krasner, Sovereignty, op. cit., s. 20. 93 Ibid. 94 “Russian Hacking and Influence in the U.S. Election”, The New York Times, 04.08.2019, https://nyti.ms/2DFPD1I, (04.08.2019). 95 “Kırgızistan Türkiye'ye nota verdi: İçişlerimize karışmayın”, Euronews, 06.06.2019, https://bit.ly/3kf3UDv, (04.08.2019). https://bit.ly/332dTEs, https://nyti.ms/2DFPD1I, https://bit.ly/3kf3UDv, 15 sorunu96 dahil bir çok örnekte görüldüğü üzere devletlerin içişlerine karışmama ve başka devletlerin toprak bütünlüğüne saygı duyması gibi benzer konular uluslararası arenada güncelliğini korumaktadır. Birleşmiş Milletler Kurucu Antlaşması’nda egemenliğin ana ilkeleri olarak benimsenen devletlerin egemen eşitliği, toprak bütünlüğü ve içişlerine saygı duyulması gibi ilkeler, egemenliğin değişmeyen esas prensiplerinden sayılabilir. Bu ilkeler günümüzde de önemini korumaktadır. Değişim hususları söz konusu olduğunda uluslararası hukukun veya uluslarüstü kuruluşların devlet egemenliğine olan etkisi tartışılmaktadır. Ancak, bir devlet otoritesinin kendi iradesiyle diğer bir otoriteye bağıtlanması, egemenlik anlayışına aykırı olmamaktadır. Buradan hareketle, egemenliğin en üstün otorite olması, kimseden emir almadan harekete geçebilmesi ve diğer devletlerle olan ilişkilerde bağımsız olması şeklinde belirtilen niteliklerin kaybedilmemiş olduğunu söylemek mümkündür. Bazı görüşler, egemenliğin yok olduğu yönündeki görüşlerin, egemenliğin doğasının yanlış anlaşılmasından kaynaklandığını iddia ederler ve kavram üzerinde belirtilen değişiklikleri, egemenliğin farklı boyutları olarak belirtirler97. ABD dış ilişkiler konseyi eski başkanı ‘Haass’, egemenliğin niteliklerinin hala etkin ve geçerli olduğunu savunarak şunları ifade etmiştir: “Tarihsel olarak egemenlik, dört ana özellik ile ilişkilendirilmiştir: Birincisi, egemen bir devlet, üstün siyasi otorite ve kendi ülkesi içinde meşru güç kullanımı konusunda tekel sahibi olan bir devlettir. İkincisi, egemen devlet,sınırları içindeki eylemleri düzenleme ehliyetine sahiptir. Üçüncüsü, egemen devlet, dış politika seçimlerini serbestçe yapabilir. Son olarak, egemen devlet, diğer hükümetler tarafından dış müdahaleye maruz kalmama özgürlüğüne sahip olan bağımsız bir kurum olarak kabul edilir. Bu egemenliğin bileşenleri asla mutlak değildi, ama birlikte dünya düzeni için öngörülebilir bir temel önerirler. Bugün önemli olan, bu bileşenlerin her biriyle- iç otorite, sınır kontrolü, politika özerkliği ve müdahale etmeme - benzeri görülmemiş yollarla mücadele edilmesidir”98. 96 “Kashmir: Why India and Pakistan fight over it”, BBC News, 27.02.2019, https://bbc.in/31rsfx8, (04.08.2019). 97 Özlük, op. cit., s. 207. 98 John H. Jackson, “Sovereignty Modern: A New Approach to an Outdated Concept”, The American Journal of International Law, C. 97, S. 4 (Ekim, 2003), s. 786. https://bbc.in/31rsfx8, 16 1.4. Vestfalyan Egemenlik Düşüncesi 1648 yılında Vestfalya Barışı ile egemenlik kavramının klasik anlayışı, somut bir teori olarak hukuk metinlerinde yer almıştır99. Krasner’e göre, Vestfalya Ortaçağ’ın siyasi özelliklerini yansıtan bir belgedir ve en açık yeniliği, kralların kendi bölgelerinde dinsel konuları kontrol etme gücünü zayıflatan hükümler içermesidir100. Vestfalya modeli olan bu anlaşmalar (1648 yılında Vestfalyan şehri Osnabrück ve Münster’de imzalanan bir dizi barış anlaşmalarıdır) ile resmileşmiş klasik egemenlik anlayışı uluslararası sistemin egemen devletlerden oluştuğu görüşüne dayanmaktadır101. Başka bir devletin egemenliğinin tanınması ve kendi kaderini belirleme hakkı olarak bilinen Vestfalyan ilkeleri, halen uluslararası hukukun temelleri olarak kabul edilir. Vestfalyan Anlaşmaları ile devlet egemenliği prensibi çerçevesinde, başka devletlerin toprak bütünlüğüne saygı ve içişlerine karışmama gibi ilkeler ortaya konulmuştur102. Vestfalya Barışı’nın egemen devlet teorisine en önemli katkısı, otorite ile toprak arasında bağ kurulması ve bununla bir devletin kendi toprakları üzerinde bir otonomiye sahip olmasıdır103. Aslında bu katkı göz önünde bulundurularak devletlerin birbirlerinin toprak bütünlüğüne saygı duyması ve müdahale etmemesi ilkeleri geliştirilmiştir. 1.4.1. Klasik Vestfalyan Düşüncesi Vestfalyan egemenlik anlayışında, her devletin kendi ülkesi üzerinde münhasır egemenliğe sahip olmasına bağlı olarak iç meselelerinde hiçbir şekilde kimsenin müdahalesine izin verilmemesi; güçlü ya da zayıf, büyük ya da küçük gibi niteliklere bakılmaksızın egemenlik hakkı bakımından eşit olunması ilkeler yer almaktadır. Vestfalyan Anlaşmalarını, uluslar tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiren Henry Kissinger, Vestfalyan egemenlik anlayışıyla bir devletin kendi iç yapısını ve dini yönelimini herhangi türden bir karışma veya müdahale olmaksızın 99 Arslan, op. cit., s. 6. 100 Stephen D. Krasner, “Sovereignty”, Slate Group LLC, Foreign Policy, S. 122 (Ocak- Şubat, 2001), s. 22, https://bit.ly/3fyOPJe (07.05.2019). 101 Kiraz, op. cit., s. 94. 102 Arslan, op. cit., s. 6. 103 Beriş, op. cit., s. 30. https://bit.ly/3fyOPJe 17 serbestçe seçme hakkına sahip olduğunu belirtmiştir104. Vestfalyan egemenlik anlayışı; bir devletin mutlak egemenliğini, o devletin iç egemenliğini, dış müdahalelere maruz kalmaksızın kullanması temeline dayandırır105. Luke Glanville, egemenliğin Vestfalyan anlayışını, egemenliğin geleneksel anlamı olarak kabul eder ve bunu devletlerin dış müdahale veya karışmaya karşı serbestçe kendilerini yönetme hakkı olarak belirtir106. Egemenlik ilkesine ait müdahale yasağının en sıkı savuncularından birisi ‘Emmeric de Vattel’dir. Vattel müdahale yasağını egemenlik hakkı olarak açıklarken şu açıklamalarda bulunmuştur: “Bu, ulusların özgürlüğünün ve bağımsızlığının belirgin bir sonucudur ki herkesin kendi iradeleri doğrultusunda yönetilme hakkı bulunur ve hiçbir devlet, başka bir devlete müdahale etmenin en küçük bir hakkına dahi sahip değildir. Bir millete ait olabilecek tüm haklar arasında egemenlik, şüphesiz en değerlidir ve eğer bir devlet başka bir devletin egemenliğine zarar vermeyecekse bu o devlete saygı duyulması için yeterli bir sebeptir”107. Bunun için bazı görüşler, Vestfalyan egemenliğini Vattel benzeri egemenlik olarak da ifade eder108. Diğer taraftan, bulunduğumuz postmodern dönemde Vestfalyan egemenlik anlayışında bir değişim ve dönüşüm söz konusudur. Vestfalyan egemenlik anlayışını eleştirenler, egemenlik kavramının klasik anlamının modasının geçtiğini, paylaşılan egemenlik teorisiyle çatışma halinde ve küreselleşme sürecinden oldukça etkilendiğini belirtmişlerdi. Karşı görüşü savunanlar ise, Vestfalyan egemenlik anlayışının bir denge aracı ve mantıklı bir tutum olduğunu savunmaktadırlar109. 1.4.2. Post Vestfalyan Dönemi ve Eleştirel Bakışı 1.4.2.1. Avrupa Birliği ve Paylaşılan Egemenlik Territorialite, klasik Vestfalyan egemenlik anlayışının bir unsurudur. Tanımı olarak şunu söylenmektedir: “Territoryalite, bir siyasal toplulukta sınırlar vasıtasıyla ulusal bir bağ oluşturarak, dayanışmayı ve birlik duygusunu pekiştirmekte, insanlar üzerinde etki kurarak, sınırları 104 Henry Kissinger, World Order, 1.b. (Kindle Edition), London: Allen Lane, 2014, s. 68. 105 Krasner, Sovereignty Organized Hypocracy, s. 23. 106 Luke Glanville, "Traditional Sovereignty”, International Studies Quarterly, C. 57, S. 1 (Mart- 2013), s. 79. 107 Ibid. 108 Ibid. 109 Ibid. 18 belirli bir alanın ve o alanın kaynaklarının siyasal, sosyal ve ekonomik amaçlarla kontrolünü içermektedir” 110. Avrupa Birliği’nin, klasik vestfalyan anlayışının taşıdığı territoriality unsuruna bir darbe vurduğunu söylemek mümkündür. Buradan yola çıkarak Avrupa Birliği’ni bir Post Vestfalyan devlet olarak tespit ederek klasik anlayışı eleştirenler dahi bulunmaktadır111. Avrupa Birliğinin açık sınırlar sistemi kastedilerek vestfalyan anlayışın ‘territorialite’ kavramına karşı bir değişim olduğu ifade edilir112. Kirchner ve Sperling’e göre, vestfalyan devletlerin meşruiyeti; sermayenin, kişilerin ve fikirlerin iç ve dış akışları arasındaki geçit rolünü korumasından, bölgesel bütünlük, özerklik ve bağımsızlığın geleneksel güvenlik kaygılarından ileri gelmektedir113. Diğer taraftan, post vestfalyan devlet olan Avrupa Birliğinde sınırlar sistemi şeffaflaştırılarak bölgesel sınırların daha az önemli hale getirildiği ifade edilir. Bu durum, vestfalyan klasik anlayışından post vestfalyan anlayışına bir geçiş süreci olarak değerlendirilir.114 Güvenlik meselesi söz konusu olduğunda post vestfalyan devlet olarak nitelendirilen Avrupa Birliğinde bölgesel güvenlikten ziyade küresel güvenliğe önem verilmesi ciddi bir değişimdir115. Bununla Avrupa Birliğinin Vestfalyan modeline bir darbe vurduğu görülmektedir. Avrupa Birliğine üye devletlerce yetki paylaşımı yani paylaşılan egemenlik konsepti, klasik egemenlik anlayışı olan bağımsız egemenliğe karşı bir adımdır116. Bu durum, post vestfalyan devlet kavramıyla nitelendirilmiştir. Wiliam Wallace, bunu dünyanın bölgesel bir dünyadan, küresel bir dünyaya kayması şeklinde değerlendirmiştir.117 Avrupa Birliğinin ‘territorialite’ye karşı yeni bir konseptinin oluşturulması, yeni sınır sistemiyle güvenlik meselesinin farklı bakışı ve benzeri konularla klasik vestfalyan anlayışı eleştirilmektedir. Ancak, vestfalyan anlayışı savunucuları tarafından da Avrupa Birliği’nin ve ‘territorialite’ye uyumlu olan ulus devletin aynı konumda olmadığı ileri 110 Özlük, op. cit., s. 165. 111 Gabriel Reznick, “Shared Sovereignty and the European Union: The Transition to Post-Westphalian Sovereignty”, Academia Edu, s. 8, https://bit.ly/328z9cE, (03.05.2019). 112 Reznick, op. cit., s. 9. 113 Ibid. 114 Ibid. 115 Ibid., s. 12. 116 Ibid., s. 4. 117 Ibid. https://bit.ly/328z9cE, 19 sürülmektedir. Zira dünyada yaklaşık 190 egemen devlet, Vestfalyan modelini takip etmektedir118. 1.4.2.2. Küreselleşme Çağının Etkisi Küreselleşme çağında insancıl müdahale veya kuvvet kullanımına dair yasal gerekçelerin, klasik vestfalyan anlayışında bir değişimi ima ettiği vurgulanır. Cutler, güç ve otorite kavramlarıyla ilgili klasik vestfalyan egemenlik anlayışının çağdaş duruma karşılık gelmediğini ve teori ile pratiğin arasında bir kopukluk olduğunu belirtir119. Cutler’e göre, Vestfalyan egemenliği ifade eden “devlet merkezlilik” yaklaşımı, pozitivist uluslararası hukuk ve ‘otorite’ gibi terimler hakkındaki yeni perspektifleri, ulus ötesi şirketler ve bireylerin gayri resmi normatif yapılarını, küresel politik ekonomideki ekonomik güçlerin ve benzeri devlet dış aktörlerin önemini yakalamakta yetersizdir120. Ayrıca, klasik vestfalyan egemenlik anlayışı küreselleşme çağındaki devlet dışı aktörlerin rolünü kavramaktan uzaktır121. Modern uluslar üstü şirketlerin ve küresel ekonomideki güçlerin hukukun konusu olarak eylem ve işlemlerinin, klasik vestfalyan düşüncesindeki güç ve otorite tanımlamaların altında yer almaması, klasik düşüncenin yetersizliği olarak söylenebilir122. 1.4.3. Vestfalyan Düşünceyi Savunan Görüşler Klasik Vestfalyan anlayışın bazı değişim ve dönüşümlere uğramış olsa da temel unsurlarıyla hala ayakta olduğu savunulmaktadır. Ulus devletlerin iç egemenliğine çok uluslu şirketler veya bireylerin etkisi olduğu belirtilse de iç müdahale yasağı konusunda Vestfalyan egemenlik anlayışı hala bir denge gücü olarak önemli bir rol oynar. 118 Ibid., s. 2. 119 Claire Cutler, “Critical Reflections on the Westphalian Assumptions of International Law and Organization: A Crisis of Legitimacy”, Cambridge University Press, Review of International Studies, C. 27, S. 2 (Nisan, 2001), s. 133. 120 Ibid. 121 Cutler, op. cit., s. 133. 122 Ibid., s. 134. 20 Küreselleşme çağının etkisine rağmen, uluslararası toplumda egemenliğe müdahale edilmemesi unsurunun, günümüzde de önemini korumakta olduğu görülmektedir123. Vestfalyan egemenlik anlayışını eleştiren görüşlere şöyle bir cevap verilebilir: Onlar, devletin egemenlikle tutarlı olan ulusal davranışlarının büyük çoğunluğundan ziyade, egemenlik normlarının ihlaline odaklanırlar124. Dünyadaki birçok modern ve ulus devletin vestfalyan anlayış ile uyumlu davranışları dikkate alınmaksızın bu anlayışa getirilen nadir ihlallerin dikkate alınarak odak noktası yapılması ve vestfalyan anlayışın yok olması veya modası geçmiş olması yahut benzeri iddialarda bulunulması, geleneksel anlayışın terk edildiği anlamına gelmemektedir. Vestfalyan anlayışta bazı gelişmeler olduğu haklı bir gerçektir. Ancak bu tür gelişmeler sonucu klasik anlayışın yok olduğu veya bozulduğu söylenemez. Bazı ihlalleri ve değişimleri göz önünde bulundurarak devletlerin hala resmileşmiş egemenlik anlayışlarına uyumlu uluslararası hukuk kurallarına tabi olduğu görülmektedir. Bu bağlamda, Goldsmith, uluslararası hukuk akademisyenlerinden bir grubun, egemenliğin zayıflamasından bahsettiğini, ancak nadiren egemenliğin ne olduğunu veya gerçekte egemenliğin etkisi azalmış olup olmadığını titizlikle araştırdığını belirtmiştir125. David A. Lake, Vestfalyan anlayışın değişikliğini savunanların tutumunu şöyle açıklamıştır: “Bu bilginler, egemenlik kavramının zaman içindeki gelişiminin ne anlama geldiğini kanıtlasalar da egemenlik gerçeğinin hala mutlak bir şart olduğu varsayılmaktadır”126. Sonuç olarak, BM Antlaşması dahil dünyanın farklı anayasaları, anlaşmaları ve hukuki belgelerinde Vestfalyan anlayışın ana ilkelerinin hala yürürlükte olması, Vestfalyan egemenlik anlayışının yok olmamış veya bozulmamış olup geçerliliğini devam ettirdiğini göstermektedir. 123 Stephen M. Walt, “Could There Be a Peace of Trumphalia?”, Foreign Policy, 14.11.2016, https://bit.ly/2DAGdov, s.2. (14.05.2019). 124 Jack Goldsmith, “Review: Sovereignty, International Relations Theory, and International Law, Reviewed Work(s): Sovereignty: Organized Hypocrisy by Stephen D. Krasner”, Stanford Law Review, C. 52, S. 4 (Nisan., 2000), s. 974, https://bit.ly/3a22YxF, (07.05.2019). 125 Goldsmith, op. cit., s. 979. 126 David A. Lake, “The New Sovereignty in International Relations”, International Studies Review, C. 5, S. 3 (Eylül., 2003), s. 308. https://bit.ly/2DAGdov, https://bit.ly/3a22YxF, 21 1.5. Egemenlik Kavramı Üzerindeki Gelişmeler ve Esas Prensiplerinin Korunması Küreselleşmenin etkisi ve uluslararası hukukun değişen tabiatıyla birlikte içinde bulunduğumuz dönemde egemenlik teorisinin değişimi ve gelişimi çok tartışılan konular arasındadır. Egemenlik kavramı ile ilgili her tartışmada bunu çok açık bir şekilde görüyoruz ki; egemenlik teorisi üzerinde uluslararası hukuk veya küreselleşmenin etkisiyle birlikte değişimi ya da gelişimi konuşulsa da yine her durumda egemenliğin bazı esaslarının veya özgün prensiplerinin korunmasına büyük bir çaba gösterilmektedir. Uluslararası hukuk, küreselleşme sürecinin bir aracı olarak karşımıza çıkmaktadır. Egemenliğe getirilmiş sınırlamalarda uluslararası hukukun rolü da bulunmaktadır. Uluslararası hukuk normlarından ‘jus cogens’127 ve ‘erga omnes’128 prensiplerine bakıldığında bu normların devletlere bazı sınırlamalar getirmekte olduğu görülmektedir129. Uluslarüstü kurumların kurulmasında uluslararası hukukun çok taraflı anlaşmalarının rolu bulunmaktadır. Uluslarüstü kurumlar, çoğu zaman sahip olduğu uluslarüstü niteliklerle egemenlik kavramını ihlal edebilecek ve devletlerin içişlerini etkileyebilecek bir hukuk sistemine kavuşmuş bulunmaktadır130. Bunun tezahürü Avrupa Birliği örneğinde görülmektedir. Aynı şekilde, Uluslararası Ceza Mahkemesinin yargı yetkisi de tartışılabilir131. Uluslararası insan haklarının ve insancıl hukukun korunmasına yönelik insancıl müdahale ve koruma sorumluluğu doktrinleriyle de egemenliğe getirilen sınırlamalar söz konusu olmuştur132. 127 Daha detay için bkz. İrem Karakoç, “Uluslararası Hukukta Emredici Kural Olgusuna Tarihsel Bir Yaklaşım”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 8, S. 1 (2006), ss.87-122. https://bit.ly/33yuvWm, (04.08.2019). 128 Uluslararası hukuk açısından devletlerin uymakla ve gözetmekle yükümlü olduğu kurallardır. Latincede "herkese karşı hak" anlamına gelir. Detay için bkz. Ardit Memeti, Bekim Nuhija, “The Concept Of Erga Omnes Obligations In International Law”, New Balkan politics, S.14 (2013), https://bit.ly/2XvPCo8, (04.08.2019). 129 Anél Ferreira-Snyman, “Sovereignty And The Changing Nature Of Public International Law: Towards A World Law?”, The Comparative and International Law Journal of Southern Africa, C.40, S. 3 (Kasım, 2007), s. 407, https://bit.ly/2DiREBs, (23.12.2018). 130 Snyman, op. cit., s. 408. 131 Ibid., s. 411. 132 Ibid., s. 413. https://bit.ly/33yuvWm, https://bit.ly/2XvPCo8, 22 1.5.1. Avrupa Birliği Avrupa Birliğine üye devletlerin bazı alanlardaki yetki paylaşımı, Avrupa Parlamentosunun genişletilmiş rolü ve AB hukukunun önceliği ile ulus devletlerin egemenlik anlayışının dönüşümü gibi noktaları içermesi, klasik egemenlik anlayışından farklı bir içeriğe sahip olduğunu göstermektedir. Bunlar göz önünde bulundurularak Avrupa Birliğinin klasik egemenlik anlayışı ile uyumlu olmadığı ileri sürülmektedir. Bazı kısıtlamalar söz konusu olsa da egemenliğin birtakım niteliklerini koruma çabası, AB’nin kurucu anlaşması dahil diğer hukuki belgelerde yer almaktadır133. Avrupa Birliği Antlaşması’nın birçok maddesinde egemenliği ve egemenlik prensibinin niteliklerini savunduğunu görülmektedir. AB Kurucu Antlaşması’nın 4. maddesinin 2. fıkrasına göre: “Birlik, üye devletlerin Antlaşmalar önündeki eşitliğine ve bölgesel ve yerel özerk yönetimler de dahil, siyasal ve anayasal temel yapılarında mündemiç ulusal kimliklerine saygı gösterir. Birlik, ülke bütünlüğünün teminat altına alınması, kamu düzeninin muhafaza edilmesi ve ulusal güvenliğin korunması da dahil, devletin temel işlevlerine saygı gösterir. Özellikle ulusal güvenlik, her üye devletin kendi sorumluluğunda kalmaya devam eder”134. Burada belirtilen, “antlaşmalar önündeki eşitlik” ifadesinde devletlerin egemen eşitliği; “ulusal kimliklerine saygı” ifadesinde başka bir devlete saygı; “ülke bütünlüğünün teminat altına alınması” ifadesinde devletlerin toprak bütünlüğünün belirtilmesi; “devletin temel işlevlerine saygı” ifadesinde temel işlev olarak egemenliği içermesi; “ulusal güvenliğin, her üye devletin kendi sorumluluğunda kalması” ifadesinde egemen sorumululuğun vurgulanması görülmektedir. Ayrıca, AB Kurucu Antlaşması’nın 3. maddesinin 5. fıkrasında şunlar ifade edilmiştir: “Birlik, dış dünya ile ilişkilerinde kendi değerlerini ve çıkarlarını savunur ve destekler ve vatandaşlarının korunmasına katkı sağlar. Barışa, güvenliğe, dünyanın sürdürülebilir kalkınmasına, halklar arasında dayanışma ve karşılıklı saygıya, serbest ve dürüst 133 Avrupa Birliği Genel Sekreterliği, Avrupa Birliği Antlaşması Ve Avrupa Birliği’nin Işleyişi Hakkında Antlaşma, 2011, https://www.ab.gov.tr/files/pub/antlasmalar.pdf, s. 4, (19.04.2020); European Union, “The European Union explained -How the European Union works”, Luxembourg: Publications Office of the European Union, 2012, https://bit.ly/38Oeego, s.3. (03.04.2019); Mario Draghi, “Sovereignty in a globalised world”, Speech at the University of Bologna, 22 Şubat 2019, https://bit.ly/3gRivCM, (06.04.2019). 134 Avrupa Birliği Genel Sekreterliği, Avrupa Birliği Antlaşması Ve Avrupa Birliği’nin Işleyişi Hakkında Antlaşma, op. cit., s.4. https://www.ab.gov.tr/files/pub/antlasmalar.pdf, https://bit.ly/38Oeego, https://bit.ly/3gRivCM, 23 ticarete, yoksulluğun ortadan kaldırılmasına ve çocuk hakları başta olmak üzere insan haklarının korunmasına ve Birleşmiş Milletler Şartı’nda yer alan ilkelere saygı gösterilmesi de dahil uluslararası hukuka titizlikle uyulmasına ve uluslararası hukukun geliştirilmesine katkıda bulunur”135. Burada belirtilen “Birleşmiş Milletler Antlaşması’nda yer alan ilkelere saygı gösterilmesi de dahil uluslararası hukuka titizlikle uyulması” ifadelerinde dolaylı olarak egemenlik prensibine saygı ve egemenliğin niteliklerinin savunulduğu görülmektedir. Ayrıca, Natalie Murphy, Avrupa Birliğinin de egemenlik düşüncesine uygun bir yapı olduğunu savunmaktadır136. 1.5.2. Uluslararası Ceza Mahkemesi Uluslararası toplumda devlet egemenliğine sınırlama getiren başka bir oluşum, Uluslararası Ceza Mahkemesi’dir. Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü’ne göre Mahkeme’nin maddi yargılama yetkisi kapsamına insanlığa karşı suçlar, saldırı suçu, soykırım ve savaş suçları girmektedir. Bu tür suçları işleyen kişilerin yargılama yetkisinin Mahkemeye verilmesi de devlet egemenliğine yönelik bir müdahale olarak belirtilmektedir137. Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü’nün 72. maddesinde ulusal güvenlik meselesini içeren konularda dış politika hususunda gerekli duyarlılık gösterilmemesi ve 90. maddede belirtilen durumda devlet ve Mahkeme arasında Mahkeme’nin isteğine üstünlük tanınması egemenliğe bir müdahale olarak ileri sürülmektedir138. Bir devlet, kendi rızası - temsil ettiği halkların rızası anlamında- ile Mahkeme statüsüne taraf olduktan sonra Mahkeme politikasının devlet egemenliğine darbe olarak sayılamayacağı yönünde görüşler de bulunmaktadır. Sonuçta, UCM’nin devlet egemenliğine sınırlama getirme konusunda birçok tartışma bulunmasına rağmen yine de egemenlik teorisini desteklemekte olduğu tartışılmaktadır139. UCM’nin egemenlik teorisine darbe indirdiğine yönelik yukarıda belirtilen hususları bir yana bırakıp, UCM Statüsü’nün giriş kısmının 10. paragrafında ve aynı 135 Ibid., s. 4. 136 Natalie Murphy, Non State Sovereignty: A case of the European Union, (Yüksek Lisans Tezi), San Francisco: University of San Francisco, Master of Arts in International Studies, 2018, s. 4., https://bit.ly/3gyfGGT, (04.04.2019). 137 Ormanöğlu, op. cit., s. 247. 138 Kılıç, op. cit., s. 640. 139 Ibid. https://bit.ly/3gyfGGT, 24 şekilde 17. maddesinde ulusal yargı yetkisine gösterdiği saygıya veya yargı yetkisi bulunan devlete öncelik verdiğine bakıldığında, bu hususların açıkça UCM’nin devlet egemenliği teorisi lehine desteği olarak görülebilir140. UCM Statüsü’nde belirtilen tamamlayıcılık ilkesinden kastedilen; Statüsünde ifade edilen suçların ortaya çıktığı devletin yargı organlarının, bu suçların yargılamasının yapılması konusunda gerçekten isteksiz veya yetersiz olması halinde sadece UCM’nin bu uluslararası suçları soruşturma ve kovuşturma yapabilmesidir141. UCM’nin yargılama yetkisi hususunda tamamlayıcılık ilkesi olarak bilinen, bu tür belirli suçların meydana geldikleri ülkede soruşturulması ve kovuşturulmasının tercih edilmesi ulusal yargı ve egemenliğe olan saygıdan ileri geldiği düşünülmektedir142. 1.5.3. İnsan Hakları Teorisi Klasik anlamdaki devlet egemenliği anlayışına yönelik önemli eleştiriler insan hakları alanından gelmektedir. İnsan hakları teorisi, normatif anlamda evrensellik kazanmış olup, devlet egemenliğine karşı önemli bir sınırlayıcı faktör olarak karşımıza çıkmaktadır143. İnsan hakları hukukundan kaynaklı ihlallerin önlenmesi uluslararası hukukun önemli konu başlıklarından biridir144. Birçok devletin anayasasında, uluslararası temel insan hakları normları ile ulusal yasaların çelişmesi durumunda insan haklarını düzenleyen uluslararası normlara üstünlük tanınacağı belirtilmiştir145. Örneğin, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90. maddesinin son cümlesi şöyledir: “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır”146. Burada, görüldüğü gibi, temel haklar ve özgürlükler ile ilgili konularda ulusal ve ulusalararası hükümlerde farklılıkların bulunması karşısında milletlerarası andlaşma hükümlerine üstünlük tanınmıştır. Bu gibi durumlarda insan hakları gerekçesiyle 140 Ormanoğlu, op. cit., s. 267. 141 FICHL Seminar concept, “The Principle of Complementarity and the Exercise of Universal Jurisdiction for Core International Crimes”, Oslo, FICHL, https://bit.ly/2XOPkcv, (04.09.2009). 142 Ibid. 143 Koçak, op. cit., s. 141. 144 Ibid. 145 Uygun, op. cit., s. 242. 146 Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye Cumhuriyeti Anyasası 90. Madde, https://bit.ly/3j0p2Nl, s.1. (13.07.2020). https://bit.ly/2XOPkcv, https://bit.ly/3j0p2Nl, 25 devletin kendi yasalarının yerine uluslararası anlaşmalara üstünlük tanınması, bir anlamda, devlet egemenliğine sınırlama olarak değerlendirilmektedir. Modern hukuk literatüründe tartışılan “insancıl müdahale” ve “koruma sorumluluğu” ilkelerinin yasallığının arkasında insan hakları teorisi gerekçe olarak gösterilmektedir. Çünkü genel anlamda, başka bir devlete müdahalede bulunulmasının meşruluğu hakkında uluslararası hukukta uzlaşılmış bir görüş bulunmamaktadır. Ancak insan haklarının korunması ile ilgili gerekçeler ortaya konularak insancıl müdahale ve koruma sorumluluğu doktrini savunulmaktadır147. Başka bir ifadeyle, devlet egemenliği teorisine uyumlu olmayan müdahale niteliğindeki eylemlerin yasallığı, insan hakları teorisi gerekçe gösterilerek verilmeye çalışılmaktadır. Yukarıda belirtildiği gibi insan hakları teorisi çerçevesinde devlet egemenliği teorisine sınırlamalar getirmek mümkündür. Ancak bu tür sınırlamaların getirilmesi kolay değildir. Burada birçok hukuki şartın mevcudiyeti söz konusudur. Mesela, insan hakları teorisi gerekçe gösterilerek insancıl müdahale ilkesi çerçevesinde yapılan her türlü müdahale doğrudan meşru olmamakta, bir çok şarta tabi olmaktadır. İnsancıl müdahalelerin meşru olabilmesi için bu tür müdahalelerin BM Antlaşması’nın VII. bölümü çerçevesinde olması veya BM Genel Kurulu’nun “barış için birlik kararı” çerçevesinde olması gerekir148. Buradan anlaşılan, insan hakları teorisi çerçevesinde devlet egemenliği teorisine sınırlamalar getirmek mümkün olsa bile bunun, şartlara bağlı ve istisnai bir durum olmasıdır. 147 Sercan Reçber, İnsancıl Müdahale ve Koruma Sorumluluğu, 1.b., Istanbul: On Iki Levha Yayıncılık, 2016, ss.2-4. 148 Sercan Reçber, op. cit., s. 61. 26 1.6. Yürürlükteki Hukuki Belgelerde Devlet Egemenliğinin Savunulması Devlet egemenliği teorisinin birçok ilkesinin hala etkin ve yürürlükte olduğu görülmektedir. Bu ilkelerin yürürlükte olması, egemenlik teorisinin ve bu ilkelerin yok olmadığı ve önemini korudukları anlamına gelmektedir. Yürürlükte olan hukuki belgelerde egemenlik teorisinin birçok ilkesinin etkin duruşuna aşağıda değinilmiştir. 1.6.1. BM Antlaşması Çerçevesinde Egemenlik BM Antlaşması’nda devlet egemenliği teorisinin birçok ilkesinin etkin ve güçlü konumda olduğu açıktır. Devlet egemenliğinin en temel ilkelerinden devletlerin yasal olarak eşit olması ilkesi, BM Anlaşması’nın 2. maddesinin 1. fıkrasında açıkça belirtilmiştir149. Maddede, BM örgütünün devletlerin egemen eşitliği prensibi üzerine kurulduğu ifade edilmiştir150. Aynı şekilde, başka devletin toprak bütünlüğüne veya siyasi bağımsızlığına karşı kuvvet kullanılmaması olarak bilinen egemenlik anlayışı, BM Antlaşması’nın 2. maddesinin 4. fıkrasında ve devletlerin içişlerine karışmama ilkesi 2. maddesinin 7. fıkrasında yer almaktadır151. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 12 Aralık 1974 tarih ve 3281 sayılı kararına göre kabul edilen Devletlerin Ekonomik Haklarına ve Görevlerine Dair Şart 149 Madde 2: Birleşmiş Milletler örgütü ve üyeleri, 1. Maddede belirtilen amaçlara ulaşmak üzere aşağıdaki ilkelere uygun biçimde hareket edeceklerdir: 1. Örgüt, tüm üyelerin egemen eşitliği ilkesi üzerine kurulmuştur. 2. Tüm üyeler, üyelik sıfatından doğan hak ve çıkarlardan tümünün yararlanmasını sağlamak için , işbu anlaşmaya uygun olarak üstlendikleri yükümlülükleri iyi niyetle yerine getirirler. 3. Tüm üyeler, uluslararası nitelikteki uyuşmazlıklarını, uluslararası barış ve güvenliği ve adaleti tehlikeye düşürmeyecek biçimde, barşcı yollarla çözerler. 4. Tüm üyeler, uluslararası ilişkilerinde gerek herhangi bir başka devletin toprak bütünlüğüne ya da siyasi bağımsızlığına karşı, gerek Birleşmiş Milletler’in amaçlarıyla bağdaşmayacak herhangi bir biçimde kuvvet kullanma tehditine ya da kuvvet kullanılmasına başvurmaktan kaçınırlar. 5. Tüm üyeler, örgütün işbu Andlaşma gereği giriştiği tüm eylemlerde örgüte her türlü yardımı yaparlar ve Birleşmiş Milletler tarafından aleyhine önleme ya da zorlama eylemine girişilen herhangi bir devlete yardım etmektenm kaçınırlar. 6. Örgüt, Birleşmiş Milletler üyesi olmayan devletlerinde, uluslararası barış ve güvenliğin korunmasının gerektirdiği ölçüde bu ilkelere uygun biçimde hareket etmesini sağlar. 7. İşbu andlaşmanın hiçbir hükmü, Birleşmiş Milletler’e herhangi bir devletin kendi içyetki alanına giren konulara müdahale yetkisi vermediği gibi, üyeleri de bu türden konuları işbu andlaşma uyarınca bir çözüme bağlamaya zorlayamaz; ancak, bu ilke, VII. Bölümde öngörülmüş olan zorlayıcı önlemlerin uygulanmasını hiçbir biçimde engelleyemez. Bu maddelere ilişkin olarak bkz. Mehmet Genç, Birleşmiş Milletler ve Uzmanlık Örgütleri Mevzuatı, Bursa: Ezgi Kitapevi Yayınları, 1999, ss. 33-60. 150 Ibid. 151 Genç, op. cit., s.33. 27 (Charter of Economic Rights and Duties of States)’ın 1. bölümünün girişinde devletler arası siyasi ve diğer ilişkilerin devlet egemenliği teorisi çerçevesinde yürütülmesi vurgulanmıştır152. Burada, devlet egemenliği teorisinin önemli ilkelerinden devletlerin toprak bütünlüğü, siyası bağımsızlığı, egemen eşitliği ve müdahale yasağı ilkeleri üzerinde fazlasıyla durulmuştur153. Ayrıca, bu Şart’ın 1. ve 7. maddelerinde devletlerin dış müdahaleden bağımsız olarak kendi varlığı ve ekonomik faaliyetleri üzerinde egemen hakkının tanınması, 2. maddesinde tam egemenlik anlayışının serbestçe kullanımı hakkının belirtilmesi, 10. maddesinde devletlerin ekonomik, finansal ve parasal sorunların çözümleriyle ilgili karar sürecinde hukuki olarak eşit olduğunun açıklanması ile egemenlik teorisi teyit edilmiştir154. BM Genel Kurulunun 2625 sayılı “Devletler Arasında İşbirliğine ve Dostane İlişkilere İlişkin Milletlerarası Hukuk İlkeleri Bildirisi (Declaration on Principles of International Law concerning Friendly Relations and Co-operation among States in accordance with the Charter of the United Nations)’nde devletlerin uluslararası ilişkilerde, herhangi bir devletin toprak bütünlüğüne veya siyasi bağımsızlığına karşı güç kullanımının yasaklanması, karışmama ilkesi, egemen eşitlik dahil egemenlik anlayışına yönelik konular belirtilmiştir155. Ayrıca, BM Genel Kurulunun 1962 tarih ve 1803 sayılı kararına göre yürürlüğe giren “Doğal Kaynaklar Üzerinde Daimi Egemenlik” (Permanent Sovereignty over Natural Resources) devlet egemenliği teorisinin bazı özellikleri teyit edilmiştir156. Örneğin, söz konusu kararda egemenlik şu ifadelerle savunulmuştur: “Halkların ve milletlerin doğal zenginlik ve kaynakları üzerindeki egemenlik hakkı, bunların milli gelişimesi ve ilgili devlet halkının refah yararına kullanılmalıdır”157. 152 BM Genel Kurulu 3281. sayılı kararı, 12.12. 1974, General Assembly Resolution 3281(XXIX) Charter of Economic Rights and Duties of States, https://legal.un.org/avl/pdf/ha/cerds/cerds_ph_e.pdf, (03.02.2019). 153 Ibid. 154 Ibid. 155 BM Genel Kurulu 2625. Sayılı Kararı, A/RES/25/2625, 24.10.1970, General Assembly Declaration on Principles of International Law Concerning Friendly Relations and Co-operation among States in Accordance with the Charter the United Nations. https://www.undocs.org/A/RES/2625(XXV), (03.02.2019). 156 BM Genel Kurulu 1803. Sayılı Kararı, 14.12.1962, Permanent Sovereignty over Natural Resources General Assembly resolution 1803 (XVII), https://legal.un.org/avl/ha/ga_1803/ga_1803.html, (03.02.2019). 157 Ibid. https://legal.un.org/avl/pdf/ha/cerds/cerds_ph_e.pdf, https://www.undocs.org/A/RES/2625(XXV), https://legal.un.org/avl/ha/ga_1803/ga_1803.html, 28 1.6.2. Diğer Uluslararası Sözleşmelerde Egemenlik Afrika Birliği Anlaşması’nın 2. maddesinde Birliğin kuruluş amaçları sayılmıştır. Birlik Antlaşması’nın 3. maddesinde Birliğin ilkeleri olarak egemen eşitlik, içişlerine karışmama ve kuvvet kullanma yasağı ilkelerinin belirtilmesi klasik anlamda egemenlik anlayışını yansıtmaktadır158. Bu amaçlar arasında devlet egemenliğinin korunması, toprak bütünlülüğü ve devletlerin bağımsızlığı da yer almaktadır. Aynı şekilde, Güney Doğu Asya devletlerinin kurduğu Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN)’nin Kurucu Antlaşması’nın giriş bölümünde teşkilatın egemenlik prensiplerine saygılı olduğu ve 2. maddesinde üye devletlerin egemenlik anlayışına göre hareket edeceği belirtilmiştir159. Ayrıca, Güney Asya devletlerinin bölgesel işbirliği amacıyla kurdukları ‘SAARC’ın Kurucu Antlaşması’nın 2. maddesinde devletlerin egemen eşitliği ilkesi savunulmuştur160. Bunların yanısıra, İslam İşbirliği Teşkilatı Sözleşmesinin 2B. maddesinin 3. fıkrasında üye devletlerin egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün desteklenmesi teşkilatın kuruluş amaçları arasında belirtilmiştir161. 1.6.3. Uluslararası Yargı Kararlarında Egemenlik Uluslararası hukukta devlet egemenliği ve içişerine karışmama ilkesinin yorumlandığı en önemli kararlardan biri, Uluslararası Adalet Divanı’nın Nikaragua kararıdır. 26 Haziran 1986 tarihli Uluslararası Adalet Divanı'nın “Nikaragua'da ve Nikaragua Aleyhine Askeri ve Yarı-Askeri Faaliyetlere İlişkin Kararı” (Military and Paramilitary Activities in and against Nicaragua - Nicaragua v. United States of 158 Article III: The Member States, in pursuit of the purposes stated in Article II solemnly affirm and declare their adherence to the following principles: 1.The sovereign equality of all Member States.2.Non-interference in the internal affairs of States.3.Respect for the sovereignty and territorial integrity of each State and for its inalienable right to independent existence.4.Peaceful settlement of disputes by negotiation, mediation, conciliation or arbitration.5.Unreserved condemnation, in all its forms, of political assassination as well as of subversive activities on the part of neighbouring States or any other States.6.Absolute dedication to the total emancipation of the African territories which are still dependent.7.Affirmation of a policy of non-alignment with regard to all blocs. African Union, OAU Charter, 25.05.1963, https://bit.ly/3aDiosl, ss.3-4. (12.07.2019). 159 Association of Southeast Asian Nations, The ASEAN Charter, Jakarta: 2008, ss. 5-7, https://bit.ly/2YhPwRI, (12.07.2019). 160 SAARC Secretariate, SAARC Charter, 08.12.2010, http://saarc-sdmc.org/charter , (12.07.2019). 161 OIC, Charter of the Islamic Conference, 04.03.1972, United Nations Treaty Series, https://bit.ly/3238RXH, s.113. (12.07.2019). https://bit.ly/3aDiosl, https://bit.ly/2YhPwRI, http://saarc-sdmc.org/charter https://bit.ly/3238RXH, 29 America), uluslararası hukukun yorumlanması ve geliştirilmesinde önemli bir adım olarak nitelendirilmektedir162. Nikaragua devleti, Divan’a sunduğu yazılı açıklamada, ABD’nin, Nikaragua'ya karşı Nikaragua devletinin egemenliğini ihlal ettiği iddiasında bulunmuştur163. UAD, Nikaragua kararında, kuvvet kullanma yasağı ve içişlerine karışmama ilkeleri üzerinde önemli hukuki yorumlarda bulunmuştur164. Nikaragua kararı üzerinde ayrıntılı tartışmalar ilerideki bölümlerde yapılacağından burada kısaca değinilmiştir. Bunun yanısıra, İngiltere ile Arnavutluk arasındaki “Korfu Boğazı Davası” (Corfu Channel Case - United Kingdom of Great Britain and Northern Ireland v. Albania) kararında devlet egemenliği ilkesi üzerinde önemli yorumlar yapılmıştır. Bu kararda, 22 Ekim 1946 tarihinde İngiltere’nin bir savaş gemisinin Korfu boğazından geçmesi neticesinde Arnavutluk tarafından uğradığı zararların tazminatının talebi ve boğazdan zararsız geçiş hakkının olup olmadığına yönelik hükümler tartışılmıştır165. Bu tartışmada UAD, diğer hususlarla beraber egemenlik konusuna da değinmiştir. İngiltere’nin Arnavutluk karasularından izinsiz olarak mayınların toplamasını, diğer bir ifade ile, Arnavutluk sularında İngiltere’nin "Perakendecilik Operasyonu" düzenlenmesini Arnavutluk devletinin egemenliğini ihlal ettiği ileri sürmüştür166. Bu tartışmaların yer aldığı söz konusu kararda Divan, egemenlik prensibinin hukuki yönlerine açıkça değinmiştir167. Egemenlik prensibinin toprak bütünlüğü anlayışı üzerinde Uluslararası Adalet Divanı’nın Kamerun ve Nijerya Arasında Kara ve Deniz Sınırı “Land and Maritime Boundary between Cameroon and Nigeria (Cameroon v. Nigeria: Equatorial Guinea intervening)” kararında Kamerun ve Nijerya arasındaki kara ve deniz sınırları ile ilgili 162 Wladyslaw Czapliński, “Sources of International Law in the Nicaragua Case”, The International and Comparative Law Quarterly, C. 38, S. 1 (Ocak, 1989), s.151, https://bit.ly/3gz7C8Q, (12.07.2019). 163 UAD, Nikaragua Kararı “Case Concerning The Military and Paramilitary Activities in and Against Nicaragua (Nicaragua/United States of America)”, 27.06.1986, Para. 206. https://bit.ly/358MK3m, (03.05.2019). 164 Czapliński, op. cit., s. 166. 165 UAD, Korfu Boğazı Kararı “Corfu Channel (United Kingdom of Great Britain and Northern Ireland v. Albania)”, 09.04.1949, s. 30, https://bit.ly/2YdlUps, (03.05.2019). 166 UAD, Korfu Boğazı Kararı, s. 33. 167 Detay için bkz. Mohamed Bennouna, The Corfu Channel case and the concept of sovereignty, The ICJ and the Evolution of International Law, ed. Karine Bannelier, Théodore Christakis, Sarah Heathcote, 1.b., London: Imprint Routledge, 2012, https://bit.ly/3ihqyJN (04.07.2019). https://bit.ly/3gz7C8Q, https://bit.ly/358MK3m, https://bit.ly/2YdlUps, https://bit.ly/3ihqyJN 30 egemenlik hususları önemle tartışılmıştır168. Kamerun, 29 Mart 1994 tarihinde Baker Yarımadası'ndaki egemenlik meselesiyle ilgili olarak Nijerya aleyhinde UAD nezdinde dava açmıştır169. UAD, bu davanın 10 Ekim 2002 tarihli kararında Kamerun ve Nijerya arasındaki sınır uyuşmazlıklarını egemenlik prensibi üzerinden değerlendirmiştir170. Divan, kararında Nijerya'dan hızlı ve şartsız bir şekilde, yönetimini ve askeri veya polis kuvvetlerini Kamerun egemenliğine giren Çad Gölü bölgesinden ve Bakassi Yarımadası'ndan çekmesini istedi ve aynı şekilde Kamerun'dan Nijerya'nın egemenliğine ait topraklarda mevcut olabilecek herhangi bir idari ve askeri veya polis kuvvetini şartsız olarak çekmesini talep etti171. Bu kararda Mahkeme, devlet egemenliği ve toprak bütünlüğü ilkeleri üzerinde ayrıntılı tartışmalara girmiştir. Devletin yargı bağışıklığı veya egemen dokunulmazlığı, devletlerin egemen eşitliği ilkesinden kaynaklanan bir uluslararası hukuk kuralıdır172. Devlet dokunulmazlığına ilişkin Uluslararası Adalet Divanı’nın 3 Şubat 2012 tarihli “Devletin Yargı Bağışıklıkları - Almanya v. İtalya: Müdahil Yunanistan” (Jurisdictional Immunities of the State - Germany v. Italy: Greece intervening) kararı, 14 Şubat 2002 tarihli “Tutuklama - Kongo Demokratik Cumhuriyeti v. Belçika” (Arrest Warrant - Democratic Republic of the Congo v. Belgium) Kararı ve 24 Mayıs 1980 tarihli “Tahran'daki ABD Diplomatik ve Konsolosluk Kadrosu - Amerika Birleşik Devletleri v. İran” (United States Diplomatic and Consular Staff in Tehran - United States of America v. Iran) kararında, egemenlik anlayışı ile ilgili hukuki meseleler tartışılmıştır173. Yukarıda belirtilen kararlar arasında doğrudan konuya ilişkin olan Nikaragua ve Korfu Boğaz dahil bazı kararlar, ilerideki bölümlerde ayrıntılı bahsedileceğinden burada kısaca zikredilmiştir. Bu başlık altında sadece söz konusu kararların egemenlik kavramına ilişkin olduğunun belirtmesi amaçlanmıştır. 168 UAD, Kamerun V. Nijeria Kararı “Land and Maritime Boundary between Cameroon and Nigeria (Cameroon v. Nigeria: Equatorial Guinea intervening)”, 10.10.2002, https://www.icj- cij.org/en/case/94, (07.06.2019). 169 Ibid. 170 Ibid. 171 Ibid. 172 Detay için bkz. ASHURST, “State Immunity: An Overview”, quick guides, 18 Jun 2019, https://bit.ly/2XOPIaX, (05.06.2019). 173 UAD, ABD v. Iran kararı “United States Diplomatic and Consular Staff in Tehran (United States of America v. Iran)”, 24.05.1980, https://www.icj-cij.org/en/case/64, (05.06.2019). https://www.icj- https://bit.ly/2XOPIaX, https://www.icj-cij.org/en/case/64, 31 1.7. Egemenlik Tartışmalarını İçeren Güncel Olaylar Uluslararası alanda, devletlerarası toplantılarda, uluslararası bölgesel örgütlerin yıllık deklarasyonlarında ve akademik müzakerelerde egemenlik ilkeleri tartışılmaya devam etmektedir. Egemenlik anlayışından devletlerin egemen eşitliği, içişlerine karışma yasağı, toprak bütünlüğü ve self determinasyon hakkı gibi konular uluslararası ilişkiler gündemini yoğun bir şekilde işgal etmektedir. Rusya hükümetinin, 2016 tarihindeki ABD başkanlık seçimine müdahale etmesi, gündemi oldukça meşgul etmiştir. ABD milli istihbarat müdürlüğünce 7 Ekim 2016 tarihinde yapılan bir açıklamada Rusya’nın, ABD’nin 2016 yılındaki başkanlık seçimlerine müdahale ettiğine yönelik iddialar ileri sürülmüştür174. Jens David Ohlin, Rusya’nın yapmış olduğu müdahaleleri içişlerine karışma yasağının ihlali olarak değerlendirmektedir175. Egemenlik tartışmalarını içeren bu husus, 2019’un Mart ayında yayımlanan “2016 Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde Rus Müdahalesine Soruşturma Raporu” kısaca Mueller Raporu olarak bilinen rapor ile gündemi oldukça meşgul etmiştir176. Aynı şekilde, Myanmar hükümetinin Arakan eyaletindeki Rohingya Müslümanlarına yönelik şiddet olayları hususunda Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği’nin (ASEAN) etkili rol oynamamasının bir nedeni olarak da devletlerin içişlerine karışmama ilkesi yer almıştır177. ASEAN Kurucu Antlaşması’nın 2. maddesinin (e) bendinde belirtilen üye devletlerin içişlerine karışmama zorunluluğu gerekçe olarak gösterilerek Rohingya müslümanlarına yönelik olayların Myanmar devletinin içişleri olarak değerlendirilmesi gündemde tartışma konusu olmuştur178. Ayrıca, ASEAN Kurucu Antlaşması’nın 20. maddesinin 1. fıkrasında zikredilen, üye devletlerin ancak 174 US Homeland Security, “Joint Statement from the Department Of Homeland Security and Office of the Director of National Intelligence on Election Security”, Department of Homeland Security, 07.10.2016, https://bit.ly/3iboC5o, (08.06.2019). 175 Jens David Ohlin, “Did Russian Cyber Interference in the 2016 Election Violate International Law?”, 95 Texas Law Review, (2017), ss. 15879-1580. https://bit.ly/30upoV0, (06.06.2019). 176 Robert S. Mueller III, “Report On The Investigation Into Russian Interference In The 2016 Presidential Election (Mueller Report)”, Washington, D.C., U.S. Department of Justice, March- 2019, https://www.justice.gov/storage/report.pdf, (18.04.2020). 177 Nattapat Limsiritong, “Why ASEAN Fails to Play Role in the Rohingya Situation from the Perspective of ASEAN Charter”, Asian Political Science Review, C. 1, S. 2 (Temmuz-Aralık, 2017), s. 73. 178 Ibid. https://bit.ly/3iboC5o, https://bit.ly/30upoV0, https://www.justice.gov/storage/report.pdf, 32 oybirliği ile karar alma prosedürü de Rohingya olaylarında insani yardım gibi adımlar atılmamasının bir nedeni olarak tartışma konusu meydana getirmiştir179. Egemenlik meselesi kapsamında diğer tartışmalardan “Güney Çin Denizi” üzerindeki müzakereler gündemi meşgul etmiştir. Ayrıca, Lahey’deki Daimi Hakemlik Mahkemesi’nde (PCA), Filipinler Cumhuriyeti ve Çin Halk Cumhuriyeti arasında tahkim davası aracılığıyla bu konu taraflaca çözülmeye çalışılmış ancak sonuca ulaşılamamıştır180. Bunların yanısıra, Hofer ve Ferro, 2017’de Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır tarafından Katar’a karşı düzenlenen diplomatik ve ekonomik yaptırımı devletlerin içişlerine karışmama ilkesinin ihlali olarak değerlendirmektedir181. İngiltere’nin Avrupa Birliğinden ayrılması hakkındaki referandum veya ‘Brexit’ tartışmalarını, egeme