T.C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANA BİLİM DALI DİNLER TARİHİ BİLİM DALI TEVHİTÇİ BİR HRİSTİYAN OLARAK MİCHAEL SERVETUS VE HRİSTİYANLIK ANLAYIŞI DOKTORA TEZİ TALHA FORTACI BURSA - 2022 T. C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANABİLİM DALI DİNLER TARİHİ BİLİM DALI TEVHİTÇİ BİR HRİSTİYAN OLARAK MİCHAEL SERVETUS VE HRİSTİYANLIK ANLAYIŞI DOKTORA TEZİ TALHA FORTACI Danışman: PROF. DR. MUHAMMET TARAKÇI BURSA - 2022 TEZ ONAY SAYFASI T. C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı, Dinler Tarihi Bilim Dalı’nda 711721020 numaralı Talha FORTACI’nın hazırladığı “Tevhitçi Bir Hristiyan Olarak Michael Servetus ve Hristiyanlık Anlayışı” konulu Doktora Çalışması ile ilgili tez savunma sınavı, 05.10.2022 günü 11:30-14-30 saatleri arasında yapılmış, sorulan sorulara alınan cevaplar sonunda adayın tezinin/çalışmasının …………………………..….. (başarılı / başarısız) olduğuna ……………………………… (oybirliği / oy çokluğu) ile karar verilmiştir. Tez Danışmanı ve Sınav Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Muhammet TARAKCI Bursa Uludağ Üniversitesi Üye Doç. Dr. Mesut CAN Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Üye Dr. Öğr. Üyesi Süleyman Sayar Bursa Uludağ Üniversitesi Üye Dr. Öğr. Üyesi Zekiye Sönmez Afyon Kocatepe Üniversitesi Üye Dr. Öğr. Üyesi Fatma Seda Şengül Bursa Uludağ Üniversitesi 05/10/2022 iii DOKTORA İNTİHAL YAZILIM RAPORU BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANABİLİM DALI BAŞKANLIĞI’NA 05/10/2022 Tez Başlığı / Konusu: Tevhitçi Bir Hristiyan Olarak Michael Servetus ve Hristiyanlık Anlayışı Yukarıda başlığı gösterilen tez çalışmamın a) Kapak sayfası, b) Giriş, c) Ana bölümler ve d) Sonuç kısımlarından oluşan toplam 177 sayfalık kısmına ilişkin, 29/08/2022 tarihinde şahsım tarafından Turnitin adlı intihal tespit programından (Turnitin) aşağıda belirtilen filtrelemeler uygulanarak alınmış olan özgünlük raporuna göre, tezimin benzerlik oranı %. 4’dür. Uygulanan filtrelemeler: 1- Kaynakça hariç 2- Alıntılar hariç 3- 5 kelimeden daha az örtüşme içeren metin kısımları hariç Bursa Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tez Çalışması Özgünlük Raporu Alınması ve Kullanılması Uygulama Esasları’nı inceledim ve bu Uygulama Esasları’nda belirtilen azami benzerlik oranlarına göre tez çalışmamın herhangi bir intihal içermediğini; aksinin tespit edileceği muhtemel durumda doğabilecek her türlü hukuki sorumluluğu kabul ettiğimi ve yukarıda vermiş olduğum bilgilerin doğru olduğunu beyan ederim. Gereğini saygılarımla arz ederim. 05/10/2022 Adı Soyadı: Talha FORTACI Öğrenci No: 711721020 Anabilim Dalı: FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ Programı: Doktora Statüsü: Y. Lisans Doktora Danışman Prof. Dr. Muhammet TARAKÇI 05/10/2022 iv YEMİN METNİ Doktora tezi olarak sunduğum “Tevhitçi Bir Hristiyan Olarak Michael Servetus ve Hristiyanlık Anlayışı” başlıklı çalışmanın bilimsel araştırma, yazma ve etik kurallarına uygun olarak tarafımdan yazıldığına ve tezde yapılan bütün alıntıların kaynaklarının usulüne uygun olarak gösterildiğine, tezimde intihal ürünü cümle veya paragraflar bulunmadığına şerefim üzerine yemin ederim. 05/10/2022 Adı Soyadı : Talha FORTACI Öğrenci No : 711721020 Anabilim Dalı : Felsefe ve Din Bilimleri Programı : Dinler Tarihi Statüsü : Yüksek Lisans Doktora v ÖZET Yazar Adı ve Soyadı : Talha FORTACI Üniversite : Bursa Uludağ Üniversitesi Enstitü : Sosyal Bilimler Enstitüsü Anabilim Dalı : Felsefe ve Din Bilimleri Bilim Dalı : Dinler Tarihi Tezin Niteliği : Doktora Tezi Sayfa Sayısı : X+255 Mezuniyet Tarihi : 05.10.2022 Tez Danışman(lar)ı : Prof. Dr. Muhammet TARAKÇI Tevhitçi Bir Hristiyan Olarak Michael Servetus ve Hristiyanlık Anlayışı Bu çalışmada Üniteryanizm’in kurucusu kabul edilen Michael Servetus’un Hristiyanlık anlayışı özellikle teslis bağlamında ele alınmıştır. Yedi ayrı bölümden oluşan tezimizin ilk bölümünde Servetus öncesi Hristiyanlık tarihindeki teslis tartışmalarına kısaca göz atılmış, Batı’da Hristiyanlığın genel durumu ve reformasyon süreci hakkında özet malumat verilmiştir. İkinci bölümde Servetus’un hayatı ve eserleri üzerine detaylı bilgiler verilmiştir. Bu sayede Michael Servetus’un teolojisi ve teslis hakkındaki düşüncelerinin daha sağlıklı bir biçimde anlaşılması planlanmıştır. Üçüncü bölümde Servetus’un Tanrı ve Evren hakkındaki görüşlerinin bir değerlendirmesi yapılmıştır. Araştırmanın temel problemlerinin ele alındığı yer dördüncü bölümdür. Bu bölümde Michael Servetus’un teslis ile ilgili görüşleri detaylı bir şekilde tahlil edilmiştir. Bu doğrultuda Servetus’un teslis düşüncesi ile geleneksel teslis doktrini arasındaki benzeyen ve ayrışan yönler saptanarak günümüz Hristiyan düşüncesi perspektifinden Servetus’un hangi kulvarda konumlandığı betimlenmiştir. Beşinci bölümde Servetus’un iman ve amel konusunda ne düşündüğü ve Hristiyanlığa hangi yenilikleri sunduğu ele alınmış, altıncı bölümde kıyamet ve ölüm sonrasına ilişkin görüşleri incelenmiş ve yedinci bölümde ise dinî düşüncelerini şekillendirirken etkilendiği veyahut faydalandığı kaynakların bir değerlendirmesi yapılmıştır. Servetus’un düşüncelerine yönelik her bir başlık onun kendi eserlerinden elde edilen veriler ışığında kaleme alınmıştır. Çalışmanın sonuç bölümünde ise ele aldığımız başlıkların genel bir değerlendirmesi yapılmış ve sınanan hipotezlerle ilgili çıkarımlar ortaya konmuştur. Anahtar kelimeler: Dinler Tarihi, Michael Servetus, Hristiyanlık, Üniteryanizm vi ABSTRACT Name and Surname : Talha FORTACI University : Bursa Uludag University Institution : Social Science Institution Field : Philosophy and Religious Sciences Branch : The History of Religions Degree Awarded : PhD Page Number : X+255 Degree Date : 05/10/2022 Supervisor (s) : Prof. Dr. Muhammet TARAKÇI Michael Servetus as a Monotheist Christian and His View of Christianity This study primarily discusses the understanding of Christianity by Michael Servetus, accepted as the founder of Unitarianism, in the context of the Trinity. It consists of seven chapters. The first chapter briefly examines the discussions on Trinity in the history of Christianity before Servetus and gives brief information about the general situation of Christianity in the West and the Reformation process. The second part provides detailed information about Servetus’s life and works. Thereby, it was planned to understand Michael Servetus’s theology and his thoughts on the Trinity in a better way. The third chapter evaluates Servetus’ views on God and the Universe. The main problems of the research are discussed in the fourth section, which analyzes Michael Servetus’ views on the Trinity in particular. Accordingly, after noting the similarities and divergences between Servetus’s idea of the Trinity and traditional trinity doctrine, it determines the position of Servetus from the perspective of today’s Christian thought. The fifth chapter discusses what Servetus thought about faith and deeds and what innovations he presented to Christianity. The sixth chapter deals with his views on the apocalypse and after death. The seventh chapter evaluates the sources from which he was influenced or benefited while shaping his religious thoughts. Each title on Servetus’ thoughts has been written in light of the data obtained from his works. The conclusion of the thesis generally evaluates the titles we have discussed and reveals inferences about the tested hypotheses. Keywords: The History of Religions, Michael Servetus, Christianity, Unitarianism vii ÖNSÖZ 16. yüzyıl Batı düşüncesinin önemli teslis karşıtı isimlerinden biri olan Michael Servetus günümüze değin yapılan çalışmalarda genellikle biyografi tarzında incelenmiştir. Bu tarz çalışmalara bakıldığında Servetus’un yalnızca hayatının anlatıldığı ve Calvin ile olan ilişkisi üzerinde durulduğu fakat onun teolojik görüşlerine neredeyse hiç yer verilmediği rahatlıkla fark edilir. Bununla birlikte, Hristiyanlıkta çok erken dönemlerden itibaren var olan teslis karşıtı geleneğin önemli temsilcilerinden biri olması bakımından Servetus’un Hristiyanlık görüşünün anlaşılması önemlidir. Bu, hem Hristiyanlık içerisindeki farklı düşüncelerin daha fark edilir kılınması hem de teslise yönelik tartışmaların ne yönde seyrettiğinin saptanması açısından hatırı sayılır bir girişim olacaktır. Araştırma yedi bölüm ihtiva etmektedir. Birinci Bölüm’de, çalışmanın temel problemlerini iyi analiz edebilmek ve konuya zemin hazırlamak için öncelikle Servetus öncesi Hristiyanlık tarihindeki teslis tartışmalarına kısaca göz atılmış ve Batı’da Hristiyanlığın genel durumu ve reformasyon süreci hakkında özet malumat verilmiştir. Yine Servetus öncesi dönemde ilgili coğrafyanın siyasi, dinî ve sosyokültürel durumu üzerine bazı tespitler yapılmıştır. İkinci Bölüm’de teolojisi ve teslis hakkındaki düşüncelerinin daha sağlıklı bir biçimde anlaşılması amacıyla, Servetus’un hayatı ve eserleri üzerine detaylı bilgiler verilmiştir. Üçüncü Bölüm’de Servetus’un Tanrı ve evren hakkındaki görüşlerinin bir değerlendirmesi yapılmıştır. Araştırmanın temel problemlerinin ele alındığı yer Dördüncü Bölüm’dür. Burada Michael Servetus’un teslis ile ilgili görüşleri detaylı bir şekilde tahlil edilmiştir. Servetus’un teslis ile ilgili görüşlerinin anlaşılması, onun genel Hristiyanlık tasavvurunun da sağlıklı bir biçimde tespit edilebilmesi açısından önemlidir. Bu kapsamda özellikle teslisin ilk iki unsuru olan Baba ve Oğul hakkında yazmış olduğu metinler titiz bir şekilde incelenmiştir. Akabinde Kutsal Ruh’a dair görüşleri de irdelenerek umumi teslis anlayışı ortaya konmuştur. Bu doğrultuda Servetus’un teslis düşüncesi ile geleneksel teslis doktrini arasındaki benzeyen ve ayrışan yönler saptanarak günümüz Hristiyan düşüncesi perspektifinden Servetus’un nerede konumlandırılması gerektiği belirlenmiştir. Beşinci Bölüm’de Servetus’un iman ve amel konusunda ne düşündüğü ve Hristiyanlığa hangi yenilikleri sunduğu ele alınmıştır. Altıncı Bölüm’de kıyamet ve ölüm sonrasına ilişkin görüşleri ve Yedinci Bölüm’de ise dinî düşüncelerini şekillendirirken etkilendiği veyahut faydalandığı kaynakların bir değerlendirmesi yapılmıştır. Servetus’un düşüncelerine yönelik her bir başlık onun kendi eserlerinden elde edilen veriler ışığında kaleme alınmıştır. Bu çalışmanın en başından en sonuna kadar büyük emeği olan ve yalnızca akademik anlamda değil, hayatın bizzat kendisine dair de örnek aldığım danışman hocam Pof. Dr. Muhammet Tarakçı’ya en kalbi teşekkürü bir borç bilirim. Gerek ders dönemlerinde gerekse tez yazım sürecinde kendisinden oldukça faydalandığım Prof. Dr. Ahmet Güç hocama ve doktora ders döneminde kendisinden hayli istifade ettiğim Dr. Öğr. Üyesi Süleyman Sayar hocama teşekkürlerimi sunarım. Yine tez yazım sürecinde bana rehberlik eden ve yardımlarını esirgemeyen Doç. Dr. Mesut Can’a teşekkür ederim. Kaynakları temin etme hususunda, Servetus’un kitaplarını Latinceden İngilizceye tercüme etmiş bir akademisyen olarak Servetus ile ilgili yaptığı tüm çalışmaları bana gönderme zahmetinde bulunan Prof. Dr. Marian Hillar’a özellikle teşekkür ederim. Yine, Servetus’a dair bazı özel çalışmaları tarafıma ulaştırmaktan imtina etmeyen Evrenselci Üniteryan Topluluğu başkan yardımcısı Derek McAuley’e ve The Tyndale Society viii Journal yazarlarından Neil Langdon’a müteşekkirim. Ayrıca, Servetus’un teolojisi hakkında fikir alışverişlerinde kendisinden oldukça faydalandığım ve makalelerine referans da verdiğim Dictionary of Unitarian and Universalist Biography’nin kurucu editörü Peter Hughes’a teşekkürlerimi sunarım. Araştırmamı 1 yıllığına Theological University of Apeldoorn’da (Hollanda) 2214/A Nolu Doktora Sırası Yurt Dışı Araştırma Bursu aracılığıyla yapmamı sağlayan TÜBİTAK’ın yetkililerine de en içten şükranlarımı bildiririm. Zira onların desteği olmasaydı araştırmam mevcut durumunda olmayabilirdi. Yukarıda zikrettiğim kıymetli isimlere ek olarak, Theological University of Apeldoorn’un değerli öğretim üyelerinden ve oradaki danışmanlığımı üstlenen Prof. Dr. Herman J. Selderhuis’i ve yine kendisinden yararlandığım Prof. Dr. A. Huijgen’i her zaman şükranla anmaktayım. Ayrıca, çalışmamı baştan sona okuyup bana çok faydalı yönlendirmeler yapan değerli Dr. Öğr. Üyesi Fatma Seda Şengül hocamı, değerli meslektaşlarım Abdullah Muaz Güven ve Nevfel Akyar’ı hayırla anmak isterim. Doktora sürecim boyunca her zaman desteğini gördüğüm sevgili eşime de sonsuz teşekkür ediyorum. Talha FORTACI Bursa, 2022 ix İÇİNDEKİLER TEZ ONAY SAYFASI .................................................................................................... ii DOKTORA İNTİHAL YAZILIM RAPORU.............................................................. iii YEMİN METNİ ............................................................................................................. iv ÖZET................................................................................................................................ v ABSTRACT .................................................................................................................... vi ÖNSÖZ ........................................................................................................................... vii İÇİNDEKİLER .............................................................................................................. ix KISALTMALAR .......................................................................................................... xii GİRİŞ ............................................................................................................................... 1 1) Araştırmanın Konusu, Amacı ve Önemi................................................................... 2 1.1) Araştırmanın Konusu ......................................................................................... 2 1.2) Araştırmanın Amacı ........................................................................................... 6 1.3) Araştırmanın Önemi .......................................................................................... 8 2) Araştırmanın Yöntemi ............................................................................................ 10 3) Araştırmanın Kaynakları......................................................................................... 12 BİRİNCİ BÖLÜM: MİCHAEL SERVETUS ÖNCESİ DÖNEME GENEL BİR BAKIŞ 1.1) Hristiyanlıkta Teslis ile İlgili Polemikler............................................................. 18 1.1.1) Erken Dönem Teslis Tartışmaları ve Teslis Karşıtları ................................. 21 1.1.2) Reform Sürecinde Teslis Tartışmaları .......................................................... 25 1.2) Servetus Öncesi Dönemde Batı’da Sosyal, Siyasi ve Dinî Ortam ....................... 33 1.2.1) Sosyal ve Siyasi Ortam ................................................................................. 34 1.2.2) Dinî Durum ................................................................................................... 45 İKİNCİ BÖLÜM: MICHAEL SERVETUS’UN HAYATI VE ESERLERİ 2.1) Hayatı ................................................................................................................... 54 2.1.1) Çocukluğu ve Gençliği ................................................................................. 54 x 2.1.2) Olgunluk Dönemi ......................................................................................... 66 2.1.3) Cenevre’deki Yargılama ve Ölümü .............................................................. 71 2.2) Eserleri ................................................................................................................. 79 2.2.1) Telif Eserleri ................................................................................................. 79 2.2.2) Edisyon Kritikleri ......................................................................................... 92 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: TANRI ve ÂLEM 3.1) Tanrı ..................................................................................................................... 98 3.1.1) Tanrı’nın Birliği .......................................................................................... 102 3.1.2) Tanrı’nın İsimleri ........................................................................................ 105 3.2) Evren .................................................................................................................. 109 3.2.1) Tanrı-Âlem İlişkisi ...................................................................................... 112 3.2.2) Yaratma ....................................................................................................... 114 3.2.3) Işık Sembolizmi .......................................................................................... 117 3.3) İnsan ................................................................................................................... 120 3.3.1) İnsan ve Doğası ........................................................................................... 122 3.3.2) Asli Günah .................................................................................................. 123 3.3.3) İnayet ve Özgür İrade ................................................................................. 126 3.3.4) Vahiy ve İnsanın Tanrı Bilgisi .................................................................... 129 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: TESLİS 4.1) Teslisin Mahiyeti ............................................................................................... 135 4.2) Servetus’un Teslis Eleştirisi............................................................................... 138 4.2.1) Baba ............................................................................................................ 142 4.2.2) Oğul ............................................................................................................ 144 4.2.3) Kutsal Ruh .................................................................................................. 162 BEŞİNCİ BÖLÜM: İMAN ve AMEL 5.1) İnanç ve İbadet İlişkisi ....................................................................................... 171 5.2) Sakramentler ...................................................................................................... 176 xi 5.2.1) Vaftiz .......................................................................................................... 177 5.2.2) Evharistiya .................................................................................................. 187 ALTINCI BÖLÜM: ESKATOLOJİ 6.1) Deccal ve Mesih’in Yeniden Gelişi ................................................................... 194 6.2) Cennet ve Cehennem ......................................................................................... 201 YEDİNCİ BÖLÜM: SERVETUS’UN KAYNAKLARI 7.1) Erken Dönem Kilise Babaları ve Servetus ........................................................ 207 7.2) Yahudi Düşüncesi ve Servetus .......................................................................... 210 7.3) İslam Düşüncesi ve Servetus ............................................................................. 214 SONUÇ ......................................................................................................................... 221 BİBLİYOGRAFYA .................................................................................................... 225 EKLER ......................................................................................................................... 240 xii KISALTMALAR AÜİFD: Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Bk.: Bakınız c.: Cilt çev.: Çeviren DİA: Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi Ed.: Editör ET: Erişim Tarihi JUUH: Journal of Unitarian Universalist History RC: The Restoration of Christianity (trans. By Christopher A. Hoffman & Marian Hillar (Lewiston: The Edwin Mellen Press, 2007) RMTTAPM: Regarding the Mystery of the Trinity and the Teaching of the Ancients to Philip Melanchthon and His Colleagues (trans. By Marian Hillar & Christopher A. Hoffman (Lewiston: Edwin Mellen Pr, 2015) TCSRKA: Treatise Concerning the Supernatural Regeneration and the Kingdom of the Antichrist (trans. By Christopher A. Hoffman & Marian Hillar (Lewiston, N.Y: Edwin Mellen Pr, 2008) TFJCK: Treatise on Faith and Justice of Christ’s Kingdom (trans. by Christopher A. Hoffman & Marian Hillar (Lewiston: Edwin Mellen Pr, 2008). TLCG: Thirty Letters to Calvin, Preacher to the Genevans: And Sixty Signs of the Kingdom of the Antichrist and His Revelation Which Is Now at Hand (trans. by Christopher A. Hoffman & Marian Hillar (Lewiston, N.Y: Edwin Mellen Pr, 2010). TTT: The Two Treatises of Servetus on the Trinit (trans. by Earl Morse Wilbur (Londra: Cambridge: Harvard University Press, 1932). 1 GİRİŞ Her din gibi Hristiyanlık da ortaya çıkışından günümüze kadar çok farklı aşamalar geçirmiştir. İki bin yıllık bu serüvenin en önemli safhalarından biri de reformasyon sürecidir.1 Bu süreç, Hristiyanlığın önemli değişimler yaşadığı, bununla birlikte doktrinal bağlamda çeşitli sorgulamaların muhatabı olduğu bir dönemdir.2 Reformun özünü oluşturan teolojik tartışmaların temelinde Hristiyan dogmalarının kökenlerine olan güvenin zayıflaması, Kilise’nin yanılmazlığına dair inancın azalması gibi konular bulunmaktadır.3 Bu sorunlar, Hristiyanlık içerisinde farklı dinî anlayışların ve yeni mezheplerin temayüz etmesine zemin hazırlamıştır. Martin Luther’in başlattığı protesto, toplumda da bir karşılık bulunca hiç beklenmeyen büyüklükte tepki hareketleri Kilise’nin zor zamanlar yaşamasına sebep olmuştur. Bununla birlikte, başlangıçta Kilise dogmatizmine karşı sadece Kitâb-ı Mukaddes’in Hristiyanların hayatları ve inanç esasları için bir temel teşkil edebileceğini, insanın kurtuluşunun amellerine veya Kilise’ye değil, sadece Tanrı’ya ve Mesîh’e olan imanına bağlı olduğunu savunan Luther, Calvin ve Zwingli gibi reformcuların liderlik ettiği inanç hareketleri kısa sürede kendi dinsel tabularını oluşturmuş ve kendilerinden farklı düşünen kişi ya da toplulukları görmezden gelen, hatta onlara yaşam hakkı tanımayan bir yapıya bürünmüştür.4 Michael Servetus teslis doktrinini reddeden, monoteist bir Tanrı anlayışına sahip olan, bununla birlikte İsa Mesih’i bir kurtarıcı olarak gören, aynı zamanda çocuk vaftizini de kabul etmeyen reformist Hristiyanlardan biridir. Sahip olduğu bu görüşler dolayısıyla birçok Hristiyan grubun tepkisini çekmiş ve en önemlisi de Cenevre’de kendi teokratik 1 Jacqueline Russ, Avrupa Düşüncesinin Serüveni, çev. Özcan Doğan (Ankara: Doğu Batı Yayınları, 2019), 134-138. 2 Alister E. McGrath, Historical Theology (New Jersey: Wiley-Blackwell, 2013), 125-135. 3 Alister E. McGrath, The Intellectual Origins of the European Reformation (New Jersey: Blackwell Publishing, 1987), 88-103; Michael C. Legaspi, The Death of Scripture and the Rise of Biblical Studies (New York: Oxford University Press, 2010), viii. 4 Mirjam van Veen, “Dutch Anabaptist and Reformed Historiographers on Servetus’ Death”, Radicalism and Dissent in the World of Protestant Reform, ed. Bridget Heal - Anorthe Kremer (Göttingen: Vandenhoeck & Ruprecht, 2017), 166-167; Mehmet Kalkan, Socianizm’in Temel İnanç Sistemi (İstanbul: İstanbul Üniversitesi, Yüksek Lisans, 2010), 12. 2 krallığını ilan eden Calvin’in nefretini kazanmıştır.5 Servetus, Calvin ile aralarında geçen teolojik meselelerin tartışılmasına yönelik mektuplaşma6 sürecinin sonucunda Calvin tarafından yakalanmış, kitaplarıyla birlikte Cenevre’nin ortasında Calvin ve Katolik Kilisesi iş birliğiyle diri diri yaktırılmıştır.7 1553 yılında yaşanan bu elim olay Hristiyan Batı dünyasının tarihinde olumsuz bir sayfa olarak durmaktadır. 1) Araştırmanın Konusu, Amacı ve Önemi 1.1) Araştırmanın Konusu Hristiyanlık, Tanrısal bir öz taşıdığına inanılan ve Kurtarıcı Mesih olarak görülen İsa’nın dünyaya yeniden geleceği beklentisiyle şekillenen ve kendisini monoteist olarak tanımlayan bir din olarak karşımıza çıkar.8 Günümüzde dünya genelinde ortalama iki buçuk milyar insan Hristiyanlık dairesi içerisindedir.9 Bu dine mensup kimseler İsa Mesih’in Tanrı Oğlu olduğuna ve insanlığın O’nun sayesinde kurtulacağına inanmaktadırlar. Buna göre Hristiyanlığın temel akidelerinden biri, Mesih’in Tanrı ile aynı cevheri/özü taşıyan ve Geç Antikçağ’da bazen hypostasis veya prosopon gibi Yunanca terimlerle ifade edilen tanrısal bir şahsiyet olduğuna iman etmektir. Nitekim Hristiyanların büyük kesimi tanrılık kavramının Baba, Oğul ve Kutsal Ruh şeklinde açıklanan ilahî nitelikteki üç varlıktan/şahıstan oluştuğu fikrini tasdik etmektedir. Bilindiği üzere bu inanç ilkesine Teslis (üçleme) denmektedir.10 Hristiyanlık tarihinde büyük kristolojik tartışmaların temel sebebi olan teslis hipotezinin doktrinal olarak 2. yüzyılda ortaya çıktığını söylemek mümkündür. Nitekim erken dönem Hristiyan teologlarının metinleri incelendiğinde yazılanlardan teslis anlayışının 2. 5 Lindberg, Calvin’in Cenevre’yi teokratik bir polis devletine dönüştürdüğü fikrinin hatalı olduğuna değinir. Bk. Carter Lindberg, Avrupa’da Reform Tarihi, çev. Özgür Umut Hofaşçı (İstanbul: İnkılap Kitabevi, 2014), 263. Fakat tarihsel gerçeklikler aksini göstermektedir. 6 Michael Servetus, TLCG, çev. Christopher A. Hoffman - Marian Hillar (Lewiston, N.Y: Edwin Mellen Pr, 2010). 7 William Hamilton Drummond, The Life of Michael Servetus (London: John Chapman Press, 1848), 143-144; Roland Bainton, Hunted Heretic (Boston: Beacon Press, 1953), 1. 8 Franz Dünzl, A Brief History of the Doctrine of the Trinity in The Early Church, çev. John Bowden (New York: T&T Clark, 2007), 1; Bilal Baş, “Orthodoxy of Origen of Alexandria’s Trinitarian Doctrine”, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 37/2 (2009), 97-98. 9 Willard G. Oxtoby vd. (ed.), A Concise Introduction to World Religions (Canada: Oxford University Press, 2015), 208. 10 Zafer Duygu, Hıristiyanlık ve İmparatorluk (İstanbul: Divan Yayınları, 2017), 82-83. 3 yüzyılın ortalarında var olduğu anlaşılır.11 Bununla birlikte kesin olarak ifade edilecek husus, teslisin 4. yüzyıldan itibaren ortaya çıkan yeni i’tizaller çerçevesinde devletin bizzat dahli ile toplanan konsiller12 aracılığıyla ortodoks bir mahiyet kazandığı ve Hristiyanların genel kabulüne dönüştü(rüldü)ğüdür.13 O dönemlerden itibaren Hristiyanlıktaki Tanrı anlayışı görece bir monoteizmi ifade etse de vakıa olarak teslisçi bir açılıma tekabül etmektedir.14 Hristiyanlık tarihinin en köklü problemi olarak İsa’nın kim olduğu sorusu ilk dönemlerden itibaren devamlı surette tartışılmıştır. Teslis hipotezinin mahiyet itibariyle kompleks bir yapıda olması, Hristiyanlık tarihini adeta bir konsiller ve mezhepler tarihine dönüştürmüştür. Teslisten kaynaklanan î’tizaller Hristiyanlık tarihinde ana akımdan farklı düşünceye sahip olan çok fazla şahsın ve sayısız mezhebin temayüz etmesinde en önemli etkendir.15 Bilhassa ilk beş asırda ortaya çıkan Arius (ö. 336), Nestorius (ö. 451) ve Makedonius (ö. 364) gibi isimler Hristiyanlık içerisindeki ilk önemli parçalanmaların aktörleridir. Bu isimlerden üzerinde en çok durulan ve görüşleri hâlâ tartışılan Arius olmuştur.16 Arius’un teslis hakkındaki görüşleri değerlendirildiğinde umumi anlamda monoteizme yaklaştığı söylenebilir. Nitekim Oğul’un Baba ile aynı özü taşımadığını söylerken bir bakıma geleneğin kabul ettiği teslis anlayışından ayrılmış olur. Bununla birlikte, Arius’un İsa’yı tanrılık ile beşerîlik arasında bir yerde konumlandırması da tanrı anlayışının aslında 11 Duygu, Hıristiyanlık ve İmparatorluk, 83; Ekrem Sarıkçıoğlu, Baslangıçtan Günümüze Dinler Tarihi (Isparta: Fakülte Yayınları, 1999), 394. 12 İmparator I. Konstantinos’un daveti üzerine 325 yılında İznik’te toplanan ve Hristiyanlık tarihinde I. İznik Konsili olarak bilinen toplantıda alınan kararlar doğrultusunda İsa’nın Baba gibi bir tanrı olduğu, O’nunla aynı cevheri taşıdığı ve “Göğün ve yerin, görünen ve görünmeyen kâinatın yaratıcısı, kādir-i mutlak tek bir Baba Tanrı’ya; Tanrı’nın biricik oğlu, tek bir Rab Îsâ Mesîh’e, yegâne doğurulmuş, Baba’nın özünden (ousia) doğmuş, Tanrı’dan Tanrı, nurdan nur, gerçek Tanrı’dan gerçek Tanrı olduğuna, tevlid edildiğine, yaratılmadığına, Baba ile aynı tabiatta (homoousios) olduğuna, gökte ve yerde bulunan her şeyin O’nun vasıtasıyla yapıldığına, biz insanlar ve bizim kurtuluşumuz için semadan indiğine, bedenleştiğine ve insan olduğuna (çarmıha gerilerek) ıstırap çektiğine, üçüncü gün (mezardan) dirildiğine ve göğe yükseldiğine, ölüleri ve dirileri yargılamak üzere geri geleceğine ve kutsal ruha inanırız” şeklindeki Hristiyanlık tarihinin “İznik inanç esasları” olarak bilinen ilk ekümenik âmentüsü kabul edilmiştir. Bk. Mustafa Sinanoğlu, “İznik Konsili”, DİA (İstanbul, 2001), 23/550. 13 Jacques Waardenburg, “Teslis”, DİA (İstanbul: Diyanet Vakfı Yayınları, 2011), 40/58. 14 Duygu, Hıristiyanlık ve İmparatorluk, 83. 15 Ahmet Hikmet Eroğlu, “Hıristiyanların Bölünme Sürecine Genel Bir Bakış”, AÜİFD 41 (2000), 310- 314; Mehmet Bayraktar, Bir Hristiyan Doğması: Teslis (Ankara Okulu Yayınları, 2015), 95-148. 16 Bilal Baş, Bir Hıristiyan Mezhebi Olarak Aryüsçülük (İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2016). 4 mutlak bir monoteizmi yansıtmadığını gösterir.17 Hristiyanlık tarihi içerisinde Arius’un görüşlerine benzer teslis anlayışına sahip olan ve Oğul İsa ile Kutsal Ruh’un tanrısal bir öz taşımadığına inanan bazı kişiler ve gruplar olmuştur. Bu isimlerin en önemlilerinden biri, dinî görüşlerinden dolayı Calvin ve işbirlikçi Katolik Kilisesi tarafından katledilen Üniteryan18 anlayışın öncüsü İspanyol hekim ve teolog Michael Servetus’tur. Michael Servetus çocukluk ve gençlik yılları itibariyle reform sürecinin en hararetli zamanlarına şahitlik etmiştir. O dönem, Kutsal Kitap’ın yorumu, geleneksel ibadet anlayışları ve buna benzer birçok teolojik meselede gelenekten farklı düşünen Martin Luther’in 1517’de Katolik Kilisesi’ne isyan bayrağını çekip yeni kurulacak olan Protestan kiliselerinin temelini atmasıyla birlikte Avrupa tarihinde çok farklı bir sayfa açılmıştır. Bununla birlikte Servetus’un yetiştiği yıllarda reform hareketlerinin yanı sıra İspanya’da kurulan ve İspanyol Engizisyonu olarak bilinen kurum, İspanya’da yaşayan tüm kesimleri Katolikleştirmeye çalışmış ve daha önce barış içerisinde yaşayan Müslümanların, Yahudilerin ve Hristiyanların aralarında kapanması zor ayrılıklar ortaya çıkarmıştır. Kendi inancını terk edip Hristiyanlığa geçmeyen insanlara işkence edilmiş ve hatta en acımasız yöntemlerle insanlar katledilmişlerdir.19 Böyle travmaların tanığı olarak gençlik çağına ulaşan Servetus, hem hukuk hem de teoloji gibi alanlara ilgi duymuştur. Henüz yirmili yaşlarda Kutsal Kitap’ı incelemeye başlamış, geleneksel teslis doktrini, çocuk vaftizi ve asli günah anlayışı gibi inanca taalluk eden konuların hiçbirinin kutsal kitap temelli olmadığını veyahut bu meselelerin yanlış yorumlandığını fark etmiştir. Hristiyanların geneli tarafından kabul edilen teslis öğretisinin yanlışlığı üzerinde duran Servetus, aslında tek bir tanrının olduğunu20 ve teslise zorlamaktan ziyade, mevcut dinî anlayışın ve diğer teolojik kabullerin revize edilmesini önermiştir. Bu şekilde insanların zorla değil, kendi istekleriyle Hristiyanlığı 17 Baş, “Orthodoxy of Origen of Alexandria’s Trinitarian Doctrine”, 98-100. 18 Üniteryan anlayış ya da Üniteryanizm, Hristiyanlığın temelinde yer alan teslis doktrinini büyük oranda değiştirmek mefkûresine sahip, tek şahsiyeti olan ‘monoteist’ tanrı anlayışı üzerine kurulmuş bir dinî düşüncedir. Üniteryan hareket dinî meselelerde akıl unsurunu daima ön planda tutmayı ve bağımsız düşünebilmeyi benimsemiştir. Hristiyanlığın geleneksel teslis anlayışından ziyade Kutsal kitap temelli bir monoteist tanrı tasavvurunu kabul etmektedir. Detaylı bilgi için bk. Earl Morse Wilbur, A History of Unitarianism (Boston: Beacon Press, 1945); İsmail Yılmaz, Üniteryanizm’in Doğuşu ve Bunu Etkileyen Dini Faktörler (Bursa: Uludağ Üniversitesi, Doktora Tezi, 1994). 19 Engizisyon tarihi ile ilgili detaylı malumat için bk. Henry Charles Lea, A History of the Inquisition of the Middle Ages (New York: Cambridge University Press, 2010). 20 Michael Servetus, RC, çev. Christopher A. Hoffman - Marian Hillar (Lewiston: The Edwin Mellen Press, 2007), 106. 5 ikrar edeceklerine ve mevcut hal üzere birbirleriyle sürekli mücadele içerisinde olan farklı inanç mensuplarının tekrar huzurlu bir hayata kavuşacaklarına inanmıştır. Teoloji alanlarında yazdığı De Trinitatis Erroribus, Dialogorum Trinitate Libri Duo ve Christianismi Restitutio gibi eserlerinde bu konuları tartışan Servetus, söz konusu idealini gerçekleştirmek için reformasyon önderleriyle birlikte hareket etmek gerektiğini düşünmüştür. Bu düşüncesinin bir gereği olarak o dönemde reform hareketinin en önemli liderlerinden kabul edilen John Calvin’e, görüşlerini açıklayan mektuplar göndermeye başlamıştır. Protestan önderlerin de kendi Hristiyanlık öğretisine destek olacağını bekleyen Servetus, Calvin’e gönderdiği mektuplardan gelen kin ve nefret dolu cevaplar neticesinde reformcuların Tanrı’yı tek/bir kabul etme gibi bir niyetlerinin olmadığının farkına varmıştır. Calvin’i kendi görüşleri çerçevesinde ikna etmeye çalışan Servetus bu çabasında da başarılı olamamıştır. Benimsediği Hristiyanlık anlayışı sebebiyle hem Katolikler hem de Protestanlar için bir tehdit oluşturan bu “sapkın”ın, Calvin’in emriyle Hristiyanlığın düşmanı ilan edilerek bulunduğu yerde yakalanmasına ve tüm eserlerinin toplatılmasına hükmedilmiştir. Bu hadiselerin akabinde bir şekilde Calvin’in eline geçen Servetus, uzun süren hücre cezasının ardından kurulan bir mizansen mahkemenin verdiği karar üzerine 1553 yılında Cenevre’nin merkezinde katledilmiş ve tüm kitapları da orada imha edilmiştir. Michael Servetus engizisyon mahkemelerinde katledilen sıradan insanlardan biri değildir. Yaşadığı süreç itibariyle sadece teoloji ve hukuk alanlarına ilgi duymamıştır. Söz konusu branşlara ilaveten felsefe ve tıp meseleleriyle de yakından ilgilenen bir hekim, bir teolog ve aynı zamanda da bir astronomi uzmanı olarak çeşitli sahalarda ilmî çalışmalar yapmıştır.21 Temmuz 1531’de De Trinitatis Erroribus (Teslisteki Yanlışlıklar), 1532’de Dialogorum de Trinitate (Teslis Hakkında Konuşmalar) isimli teolojiye dair eserlerini, 1535’te In Leonardum Fucsium Apologia (Leonard Fuchs’a karşı Savunma) ve Syruporum Universia Ratio (Şuruplar Hakkında Her şey) isimlerinde eczacılıkla ilgili çalışmalarını neşreden Servetus, 1553’te ise teslisi reddeden görüşlerini içeren ve Hristiyan ilahiyatına dair yazdığı en önemli eseri kabul edilen Christianismi Restitutio’yu 21 Bainton, Hunted Heretic, 71; Carl Theophilus Odhner, Michael Servetus, His life and Teachings (Philadelphia: Lippincott Company, 1910), 19. 6 (Hristiyanlığın Yeniden İnşası) yayınlamıştır.22 Bu kitabında teslisin unsurlarından Oğul’un ve Kutsal Ruh’un birer ilah olamayacağını ve Tanrı’nın yalnızca ‘bir’ ve ‘tek’ olduğunu savunmuştur.23 Servetus tıp alanında da ciddi çalışmalar yapmış, Galen’in 1500 seneden beri tartışmasız bir biçimde kabul edilen geleneksel anatomi bilgilerini de bir anlamda değiştirmiş24 ve Küçük Kan Dolaşımı’nı tespit eden ilk insan olarak tıp tarihinde de yerini almıştır.25 Servetus’un kendi Hristiyanlık öğretisini inşa ederken Kutsal Kitap’ı detaylı bir şekilde incelemesinin yanı sıra Kur’an üzerine yapılan pek çok çalışmadan da faydalanmış olması onu sadece Hristiyan dünyası için değil, İslam dünyası için de önemli kılmaktadır.26 Nitekim onun teslis hakkındaki düşünceleri İslamiyet’ten de etkilenmiş olabileceği değerlendirmesini akıllara getirmektedir. Araştırmamızın konusunu teşkil eden Michael Servetus gerek Hristiyanlık hakkındaki teolojik görüşleri gerekse tıp alanındaki yapmış olduğu araştırmalar itibariyle üzerinde çalışılmayı hak eden bir bilim adamı olmasına karşın sapkın ilan edilmiş bir kimse olduğundan günümüze değin gerek batı gerekse doğu akademyasında gereken ilgiyi görmemiştir. Latince kaleme almış olduğu eserleri bile ancak 2000’li yıllarda İngilizceye tercüme edilmiştir. Düşünce ve fikirlerini ortaya koyacak, hayatıyla ilgili malumat verecek çalışmalar çok sınırlı sayıdadır ve bu eserlerin Servetus’un teolojisi ile ilgili sağlıklı veriler içermediğini söylemek mümkündür. Bunun yanında, İslam’a yakın bir tanrı anlayışının olması sebebiyle İslam dünyasındaki ilahiyat araştırmacılarının ilgisini çekmiş olması beklenirken ne yazık ki burada da çok fazla tanınmamaktadır. Bu bağlamda araştırmamız, Servetus’un Hristiyanlık düşüncesini analiz ederek literatürdeki bu boşluğu doldurmaya odaklanmıştır. 1.2) Araştırmanın Amacı Batı’da Doğu’yla ilgili çalışmalar çok erken dönemlerde başlamıştır. Yapılan bu araştırmalar doğrultusunda Doğu toplumlarının geleneksel yapıları, kültür ve 22 Odhner, Michael Servetus, His life and Teachings, 22. 23 Servetus, RC, 152. 24 Gary B. Ferngren, Batı Geleneğinde Bilim ve Din Tarihi, çev. Ceyda Pekşen (İstanbul: Say Yayınları, 2016), 702. 25 İlgili bölümde bu konuyla alakalı detaylı malumat verilecektir. 26 Peter Hughes, “Servetus and Quran”, The Journal of Unitarian Universalist History 30 (2005), 55. 7 medeniyetleri, sosyolojik durumları ve dinî inançları en ince ayrıntısına kadar incelenmiştir ve hâlâ da incelenmeye devam etmektedir. Özellikle İslam dini üzerinde yoğunlaşan araştırmalar, Müslüman toplumların daha iyi tanınmasına olanak sağlamıştır. Ne yazık ki bizim açımızdan bakıldığında Batı’nın dinî, kültürel ve sosyal durumları hakkında yaptığımız akademik faaliyetler oryantalist çalışmalara kıyasla çok zayıf kalmıştır. Bu açık yavaş yavaş kapatılmaya çalışılsa da hâlâ istenilen seviyeye ulaşılamamıştır. Yukarıda ifade edilenler doğrultusunda araştırmamızın biri genel diğeri de özel olmak üzere temel iki hedefi bulunmaktadır. Araştırmanın genel hedefi yüz yıllardır çok farklı ilişkilere sahip olduğumuz Hristiyan toplumunu ve Hristiyanlığı daha iyi tanıyabilme fırsatını elde etmektir. Kendisini Hristiyan olarak tanımlamasına rağmen İslam’ın tanrı tasavvuruna yaklaşan Michael Servetus ve onun gibi düşünen daha pek çok Hristiyanın zihin dünyasını kavramak bizim için önemli bir konudur. Ancak bu durumu sadece Hristiyanlık içerisinden çıkmış sapkın bir kimsenin ya da grubun ele alınıp incelenmesi olarak görmek doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Hristiyan dünyasında Servetus ve onun gibi daha pek çok kimsenin gizli Müslümanlar olduğu düşünülmüştür.27 Esasen içten içe İslam’ı ikrar ettikleri, fakat gelenek ve toplum baskısının etkisiyle bunu açıktan dile getiremedikleri şeklinde analizler yapılmıştır. Oysa Servetus ve onun gibi kişileri Hristiyanlığın tanrı anlayışının değiştirilmesi gerektiği düşüncesine iten temel motivasyon teslisin karmaşık/kompleks bir iman esası oluşudur. Bu noktada Hristiyanlık dışındaki dinlerin Servetus’un dinî düşüncesine ne yönde ve ne ölçüde etki ettiği tespit edilmesi gereken bir husustur. Bu itibarla, kendilerine Monoteist Hristiyanlar diyebileceğimiz Servetus ve takipçilerinin akademi dünyamız nezdinde tanınması ve tanıtılması en önemli hedeflerimizden biridir. Araştırmamızın özel hedefi ise Servetus hakkında merak edilen hususların aydınlığa kavuşturulması ve oluşturduğumuz hipotezlerin test edilmesine yöneliktir. Mesela, Servetus’un teslise yönelik eleştirileri nelerdir? Etkilendiği kaynaklar bağlamında değerlendirildiğinde Servetus’un üretmiş olduğu teslis anlayışı ne kadar özgündür? Servetus’un monoteizm olarak ifade edilen tanrı anlayışı gerçekte de bir monoteizmi mi ifade etmektedir? Servetus’un Hristiyanlık ve teslis anlayışı geleneksel Hristiyanlık 27 Earl Morse Wilbur, Our Uniterian Heritage (Boston: Beacon Press, 1963), 52-64. 8 düşüncesinden hangi noktalarda farklılık göstermektedir? Servetus’un reformasyona bakış açısı nasıldır ve reform önderleriyle ilgili görüşleri nedir? Servetus’un İslam ve Müslümanlarla ilişkisinin mahiyeti nedir ve Kur’an hakkındaki bilgisi ne ölçüdedir? Servetus’un Hristiyanlık öğretisinin oluşmasında İslam’ın ve Kur’an’ın rolü nedir ve etkisi hangi düzeydedir? Eserlerinde Kur’an’a atıf yapmak için kullandığı ikincil kaynaklar Servetus’un Kur’an ve İslam hakkındaki düşüncelerini nasıl etkilemiştir? Servetus’un Hristiyanlık haricindeki dinlere yaklaşımı nasıldır? Avrupa’da Hristiyanlık içerisindeki tevhitçi geleneğe Servetus’un etkisi nedir? gibi soruların cevabını bulmak bu amaca matuftur. Dinler tarihi alanında araştırma yaparken bilhassa dinler ve dinî düşünceler arasında mukayese yapmak büyük önem arz etmektedir. Yapılan mukayeseler sonucunda aradaki etkileşimi çok daha iyi anlayabilme imkânı elde edilir. Dolayısıyla Michael Servetus’un kendi Hristiyanlık öğretisini nasıl ve ne gibi şartlar altında şekillendirdiğini, hangi kaynaklardan ve dinî düşüncelerden etkilendiğini ortaya çıkarmak araştırılması gereken bir konudur. Yukarıda zikredilen mülahazalardan hareketle bu araştırmanın amacı, Batı kültür ve medeniyetinin temeli olan Hristiyanlığı daha iyi kavramak, bu din içerisinden çıkmış olan ve “sapkın” olarak kabul edilen Michael Servetus’un ve takipçilerinin Hristiyanlık anlayışlarını öğrenerek zihin kodlarına ulaşmaktır. Bu sayede konunun tarihsel süreç içerisinde sınırlarının ve literatürünün ortaya çıkarılması da hedeflenmektedir. Hedeflenen bu hususların gerçekleşmesi suretiyle Hristiyan heretizmi ve monoteist Hristiyanlık gibi konulara ışık tutulacağına inanılmaktadır. Böylece çalışmanın neticesinde, Hristiyanlık tarihi içerisinde yer alan farklı görüşlere mensup grupların ve diğer dinlerin Servetus’un teolojisine ne ölçüde etki ettiğine yönelik araştırma sorumuz da cevabını bulmuş olacaktır. 1.3) Araştırmanın Önemi Michael Servetus’un görüşleri genel anlamda heresi kapsamında değerlendirildiğinden Hristiyan Batı dünyasında günümüze değin üzerinde çok durulmamış ve eserleriyle ilgili kapsamlı analitik çalışmalar yapılmamıştır. Calvin tarafından yakılmasına sebep olan ve genel anlamda teolojik görüşlerinin yer aldığı Christianismi Restitutio isimli eseri bile 2000’li yıllarda İngilizceye aktarılmıştır. Michael Servetus hem İslam dünyası hem de Hristiyan Avrupa için çok önemli bir isim olmasına karşın gerek Doğu gerekse Batı 9 akademyası tarafından yeterince tanınmadığı görülmektedir. Bizim Servetus hakkında yaptığımız bu şümullü araştırma her iki bölgedeki Servetus çalışmaları arasında bir ilk olma özelliği taşımaktadır. Servetus’un vefatının ardından onun öğretisini benimseyen ve kendi inançlarını bu doğrultuda şekillendiren insanlar olmuş ve gelenekten çok farklı olan bu Hristiyanlık anlayışı Üniteryanizm adı altında diğer Hristiyan grupları içerisindeki yerini almıştır. Bugün kendilerini Üniteryan olarak tanımlayan yüzbinlerce insan, Amerika’da ve dünyanın çok farklı yerlerinde Servetus’un birer takipçisi olarak yaşamlarını sürdürmekte ve Servetus’u inancı uğruna şehit olmuş bir kimse olarak görüp ona derin bir saygı duymaktadır. Ne yazık ki yalnızca Servetus ile ilgili değil, onun takipçileri olan Üniteryanlar hakkında da gerek din sosyolojisi gerekse dinler tarihi alanlarında doyurucu akademik çalışma sayısı çok azdır. Uluslararası Evrenselci Üniteryan Topluluğu başkan yardımcısı Derek McAuley ile yaptığımız 13 Şubat 2019 tarihli e-posta yazışmasında kendisi de bu konunun önemine dikkat çekmiş ve Servetus ile ilgili yapacağımız söz konusu araştırmanın kendilerini heyecanlandırdığını ifade etmiştir. Yukarıdaki değerlendirmeler ışığında denilebilir ki; Michael Servetus’un hayatı ve Hristiyanlık anlayışı en başta Hristiyanlık tarihinin en önemli safhalarından biri olan reformasyon konusuyla ilişkisi sebebiyle büyük önem taşımaktadır. Zira Servetus’un görüşleri ve muhatap olduğu hadiseler bugüne kadar reformasyon süreciyle alakalı tek yönlü yapılan tarih okumalarına farklı bir perspektiften bakmayı gerekli kılmaktadır. Nitekim Katolik Kilisesi’nin baskı ve zulümlerine isyan sebebiyle ortaya çıkan Protestan önderler, kendileri gücü ellerine aldıkları zaman farklı düşünce ve dinî yorumlara müsamaha etmemişler ve zulüm konusunda Katoliklerden hiç de geri kalmamışlardır.28 O halde bu araştırmanın önemi, Servetus’un teolojisini analiz etmesinin yanı sıra Hristiyanlıktaki reform tarihi ile ilgili farklı tarih okumalarının ve sorgulamaların yapılmasına kapı aralayacak olmasından da ileri gelmektedir. Michael Servetus’un yaşadıklarının ve Hristiyanlık anlayışının netleştirilmesi genel olarak Hristiyanlık tarihinin, özelde ise reform sürecinin bir başka boyutunun daha net anlaşılmasını sağlayacaktır. Bu bağlamda Batı’da yapılan bazı çalışmalarda ortaya atılan Servetus’un 28 Frans Pieter van Stam, The Servetus Case (Genève: Droz, 2017), 255-260; Ephraim Emerton, “Calvin and Servetus”, Harvard Theological Review 2/2 (1909), 156-157. 10 gizli bir Müslüman olduğu iddiasını da bizzat Servetus’un kendi eserlerini inceleyerek sorgulayacak olması bu araştırmayı değerli kılan etkenlerden biridir. Daha önce de belirttiğimiz üzere ülkemizde Michael Servetus ve onun Hristiyanlık anlayışı ile ilgili yapılmış bir akademik çalışma bulunmamaktadır. Bu bağlamda Michael Servetus’un gerek hayatının gerek Hristiyanlık düşüncesinin ve gerekse kendi teolojisini oluştururken etkilendiği kaynakların kapsamlı bir şekilde ele alınacağı bu araştırma vesilesiyle Türkiye’de söz konusu alana ilişkin literatürdeki boşluğu doldurma yolunda önemli bir adım atılacağı özellikle vurgulanmalıdır. 2) Araştırmanın Yöntemi Bir araştırmanın yöntemi belirlenmeden önce yapılması gereken en önemli husus araştırmanın türünün çok net bir biçimde ortaya konmasıdır. Araştırma türünün ne’liğiyle alakalı tespit edilecek durum araştırmanın yöntemini de doğrudan etkileyeceği için ilk olarak buna dikkat edilmelidir. Bizim Michael Servetus ile ilgili yapmayı planladığımız araştırma hem betimleyici hem açıklayıcı hem de hipotez sınamaya yönelik bir inceleme olduğundan çalışmamızda ilgili üç araştırma türünün de kendine has yöntemleri takip edilmiştir. Bu çalışmada ana yöntem olarak, sosyal bilimler alanında kuram oluşturmayı temel alan bir yaklaşımla sosyal olguları bağlı bulundukları çevre içerisinde araştırmayı ve anlamayı amaçlayan nitel araştırma yönteminden faydalanılmıştır. Veri toplama tekniği olarak ise, araştırılması hedeflenen olgular hakkında bilgi içeren yazılı materyallerin analizini kapsayan doküman incelemesi kullanılmıştır. Toplanan verilerin analizi ise veriler arasındaki ilişki yapılarının tanımlanması ve yorumlanmasını temel alan içerik analizine dayalı yapılmıştır. Kuram/Teori oluşturma ise tek tek olgulardan yola çıkarak genel yargılara ulaşmayı esas alan tümevarım (inductive) yaklaşımıyla gerçekleştirilmiştir. Bununla birlikte Dinler Tarihi alanının temel araştırma metotlarından olan deskriptif yöntem ve mukayese metotları da takip edilmiştir. Servetus’un Hristiyanlık öğretisini kritik etmek sistematik ve deskriptif olmak üzere iki aşamalı bir analizi gerektirir. Sistematik analiz söz konusu araştırma alanını içinde yer aldığı sistemin diğer bileşenleriyle ilişkili bir biçimde ele alarak hangi kavramsal terkiplerden oluştuğunu göstermeyi zorunlu kılar. Servetus’un eserlerini külli bir biçimde her zaman aynı düşünce dünyasını benzer yollarla sunan bir sistem olarak 11 değerlendirirsek sistematik bir çözümleme konunun bağlantılarını ve fonksiyonlarını göstermek için kâfi olabilir. Ayrıca, Servetus’un çalışmaları uzun sayılabilecek bir süre içerisinde oluşmuş ve 20’li yaşlarda yazdığı ilk eseri olan De Trinitatis Erroribus’tan itibaren son eseri Christianismi Restitutio’ya gelinceye kadar kimi zaman aynı görüşü değişik yollarla ifade etme, kimi zaman da aynı soruna farklı çözüm önerileri getirme tarzını benimsemiştir. Buradan hareketle sistematik bir okuma, bazen Servetus’un bir kitabında ifade ettiğini diğer eserinde söylediğiyle çelişen bir teolog olarak değerlendirilmesine yol açabilir. Bununla birlikte, sistematik analizin imkânlarını ve bulgularını göz ardı etmeksizin, eserlerinin kronolojik sırasına hususen dikkat ederek deskriptif bir analiz yöntemini tercih edip Servetus’un fikir gelişiminin izlerini sürmek de mümkündür. Teslis doktrininin Servetus’un inşa ettiği Hristiyanlık anlayışındaki yerini ve rollerini tespit etmek Servetus’un sisteminin doğru bir tasvirini sunacaktır. Bununla birlikte Servetus’un teslis ile ilgili söylemlerinin, kullandığı yeni kavramsal araçların ve ayrımların hangi sorunları çözdüğü, teslis doktrinini nasıl dönüştürdüğü ya da onun bu sayede neyi başardığı sorusunu cevaplamak için doğru bir tasvirden fazlasına ihtiyaç duyulmaktadır. Teslisin öğeleri olan Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un her birinin ayrı birer Tanrı mı olduğu ya da bahsedilen bu üç unsurun Tanrı’nın kendisi değil de Tanrı’nın sıfatları kapsamında mı değerlendirilmesi gerektiği ayrımını tartışırken Servetus’un hangi sorunları çözmeye çalıştığı hakkında bir fikrimiz olmazsa bu tartışmaların Hristiyanlık tarihi açısından ne önem ifade ettiğini belirleyebilmek zorlaşır. Dolayısıyla Servetus’un teslis kavramı ile ilgili gerçekleştirdiği dönüşümleri gösterebilmek için öncelikle erken Hristiyan anlayışından ve diğer dinî geleneklerden tevarüs ettiği teolojik görüşler ve çözüm önerilerinin açık bir şekilde irdelenmesi gerekir. Servetus’un, teslis’in yanlışları olduğunu söylerken Tertullian veyahut diğer Kilise Babalarının teslis tanımından kaynaklanan ve reform dönemine kadar sürekli yeni çözüm önerileriyle gündeme gelen kadim bir problemi çözmeye çalıştığını ya da cevher-araz ayrımını yaparken monofizit-diyofizit yaklaşımlardan uzak kendine has bir teslis formu benimsediğini belirleyebilmek önemli bir husustur. Tevarüs edilen teolojik sorunlar ve çözüm önerilerinin analiz edilmesi Servetus’un Hristiyan teolojisinde gerçekleştirmeye çalıştığı dönüşümleri tespit edebilmek için atılacak ilk adım olacaktır. 12 Servetus’un teşebbüs ettiği bu yenilikleri gerçekleştirme konusunda nasıl bir metot takip ettiği sorusuna gelince daha derinlikli bir çözümlemeye ihtiyaç duyulur. Bu analizin hangi adımlarla uygulanabileceğini görmek için Dinler Tarihi metodolojisi içerisinde bir terimin ya da problemin hangi sebepler ve vasıtalar yoluyla başkalaştığıyla ilgili genel bir çerçeveye sahip olmak gerekmektedir. Böyle bir çerçeveye ulaşmanın yolları arasında ise deskriptif yöntem ve mukayese metodu yer alır. Bu bağlamda araştırmamız genel anlamda betimleyici bir yaklaşımı benimsediğinden Servetus’un eserleri arasında yapılacak mukayese ile Hristiyanlık anlayışıyla alakalı sağlıklı bir bilgi ortaya konacak ve aynı zamanda eserler arası karşılaştırmalar yapılarak Servetus’un bu süreç içerisinde görüşlerinin şekillenişi tahlil edilecektir. 3) Araştırmanın Kaynakları Akademik bir araştırmanın en önemli özelliği doğrudan birinci kaynaklardan yararlanılarak hazırlanmış olmasıdır. Bu araştırmanın birincil kaynakları ise bizzat Michael Servetus’un kaleminden çıkan metinlerdir. Servetus’un kendi metinlerini çalışmanın birinci bölümünde yer alan Hayatı ve Eserleri kısmında irdeleyeceğimizden burada çalışma içinde sıkça atıf yaptığımız ikincil kaynaklardan bazılarına değineceğiz. Söz konusu ikincil kaynakları zikrederken sırasıyla önce kitaplar, arrdından tezler ve akabinde de makaleleri ele alacağız. Bunu yaparken de mümkün olduğunca kronolojik bir sıra takip etmeye özen göstereceğiz. Kitaplarla ilgili olarak bahsetmemiz gereken ilk kaynak Samuel Miller’in 1846 yılında yayınladığı Calvin and Servetus isimli çalışmadır. Bu eserde Miller, Servetus ve Calvin arasındaki ilişkiyi en başından Servetus’un infaz edildiği ana kadar oldukça kapsamlı bir şekilde incelemektedir. Okumaya başlamadan önce kitabın iki teolog arasında yaşanan teolojik tartışmaları analiz edeceği beklentisi oluşmaktadır ancak yazarın böyle bir endişesi olmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla eserin bu yönden zayıf kaldığını, Calvin ve Servetus arasındaki ilişkileri yalnızca tarihsel bir perspektifle yansıttığını söylemek mümkündür. Servetus’un hayatını anlatırken sıkça başvurduğumuz bir kaynak William Hamilton Drummond’un 1848 yılında neşrettiği The Life of Michael Servetus isimli eserdir. Drummond bu çalışmasında Servetus’un hayatı ve öğretisi hakkında genel bir çerçeve çizmeye çalışmıştır. Bunda kısmen başarılı olduğunu söylemek mümkündür ancak 13 kitabın bazı eksikleri olduğunu da dile getirmek gerekmektedir. Eser incelendiğinde Servetus’un hayatı ve eserleriyle alakalı verilen malumatın çok özet mahiyette olduğu ve özellikle Servetus’un Hristiyanlık anlayışı ortaya konulurken eserlerinin tümünden istifade edilmediği görülür. Eserde modern literatürde Michael Servetus, “reformasyonun yanlış yönleri”, Servetus’un felsefe ile olan ilişkisi ve Servetus’un misyonu gibi konulara kısa ifadelerle değinilmiştir. Bilhassa Servetus’un teslis ile ilgili görüşlerinin sağlıklı bir şekilde ortaya konulamadığı anlaşılmıştır. Önemli Servetus biyografilerinden bir diğeri, 1910 yılında Carl Theophilus Odhner tarafından kaleme alınan Michael Servetus: His Life and His Teachings adlı kitaptır. Odhner’in çalışması bir önceki paragrafta ele aldığımız Drummond’un kitabına oldukça benzer bir eser olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kaynak da Servetus hakkında külli bir bakış açısı oluşturmak istemiştir. Bunun birlikte, Servetus’un Hristiyanlık anlayışı ile ilgili görüşlerini analiz ederken onun eserlerinden çok sınırlı bir şekilkde referans yapıyor olması kitabın bariz bir eksiği olarak karşımıza çıkmaktadır. Drummond’un kitabındaki metodolojiyi büyük oranda takip ediyor oluşu da yazarın ondan ilham aldığını akla getirmektedir. Servetus hakkındaki çalışmalarda en çok atıf yapılan ve bizim de faydalandığımız eserlerden biri Roland H. Bainton’un 1953’te yayınladığı Hunted Heretic: The Life and Death of Michael Servetus, 1511-1551 isimli çalışmadır. Eser, Servetus’un hayatını ele alan çok kapsamlı biyografik bir araştırmadır ancak Servetus’un Hristiyanlık anlayışını, teslis, sakramentler ve diğer dinlerle ilgili görüşlerini yeterince irdelememiştir. Kitap biyografik bir çalışma olarak dikkatleri çekmekte, yalnızca Servetus’un hayatı ve bazı eserleri ile ilgili kritikleri, 16. yüzyılda Lyon, Basel gibi şehirlerde Hristiyanlığın genel durumu gibi konuları ele almaktadır. Bizim çalışmamız Servetus’un hayatını ve Hristiyanlık ile ilgili görüşlerini inceleyen bir araştırma olmasının yanı sıra Servetus’un diğer dinlere nasıl baktığını, özellikle İslamiyet ve Yahudilik hakkında neler düşündüğünü, eserlerinde çokça referans verdiği Kur’an-ı Kerim’den ne ölçüde etkilendiğini de ortaya koyacak bir araştırma olması itibariyle Bainton’un bu çalışmasından farklı bir konumda yer alacaktır. Araştırmamızı yaparken yararlandığımız bir diğer önemli kaynak John F. Fulton’un 1953’te kaleme aldığı Michael Servetus: Humanist and Martyr isimli kitaptır. Eserin biyografi tarzında bir çalışma olduğunu söylemek gerekmektedir. Diğer Servetus 14 biyografilerinden en önemli farkı, Servetus’un bilim adamı vasıfları üzerinde çokça durması ve bu alanda yazdığı eserleri detaylı bir biçimde incelemesidir. Kitapta Servetus’un teolojisi veyahut Hristiyanlık anlayışı gibi konulara neredeyse hiç değinilmemektedir. Çalışmamızda referans yaptığımız tezlerle ilgili olarak ilk ele almamız gereken çalışma Jerome Friedman’ın 1971 yılında Wisconsin Üniversitesi’nde hazırladığı Michael Servetus: The Theology of Optimism isimli doktora tezidir. Bu tez, benzerlerinden çok farklı bir biçimde Servetus’un teolojisini kapsamlı bir biçimde ele almaya çalışır. Bizim de araştırmamızın pek çok yerinde faydalandığımız bu çalışma, hedeflediği çıkarımları yapmakta oldukça başarılı olsa da bizim bu araştırmayla yapmak istediğimizden farklı bir bakış açısını yansıtmaktadır. Tezde Servetus’un hayatı, eserleri ve yaşadığı coğrafyanın ondan önceki durumuyla ilgili neredeyse hiç malumat verilmemektedir. Ayrıca Servetus’un teolojisini ele alırken objektif bir tutum sergilemediği de açık bir biçimde hissedilir. Bununla birlikte, bizim bu çalışmamızdan önce Servetus’un teolojisini ve dinî düşüncelerini kapsamlı bir biçimde ele alan ilk eser olduğunu söylemek gerekir. Türkçe literatür tarandığında Servetus ile ilgili bir lisansüstü çalışmaya rastlanmamıştır29 fakat Servetus’un kurucusu kabul edildiği Üniteryanizm hakkında yapılmış önemli bir tez çalışmasını burada dile getirmek gerekmetedir. Üniteryan düşünce ile ilgili bilgileri ele alırken bizim de sıkça başvurduğumuz bu kaynak İsmail Yılmaz tarafından 1994 yılında Bursa Uludağ Üniversitesinde tamamlanan Üniteryanizm’in Doğuşu ve Bunu Etkileyen Dini Faktörler isimli doktora tezidir. Bu araştırmanın en önemli özelliği Türkiye’de Üniteryanizm hakkında yazılmış en erken akademik metin olmasıdır. Eser incelendiğinde Üniteryanizm hakkında doyurucu malumat verildiği rahatlıkla farkedilmektedir. Bununla birlikte en önemli eksiği ise Üniteryanizmin kurucusu kabul edilen Michael Servetus hakkında özet bilgiler vermiş olması ve özellikle teolojisi hakkında onun kendi eserlerine hiç referans yapmamış olmasıdır. 29 Türkçe literatür tarandığında Servetus’a özgü bağımsız bir çalışmanın olmadığı görülecektir. Bununla birlikte, bazı makalelerde ve kitaplarda konunun bağlantısına göre Servetus’a referansların olduğu tespit edilmiştir. Bunların haricinde Servetus’u konu edinen ve akademik hüviyeti olmayan iki yazı bulunmaktadır. Bunlardan ilki Anadolu Yayıncılık tarafından hazırlanan “Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi”dir. Bu eserin dokuzuncu cildinde Servetus için bir başlık bulunmaktadır. Bir diğeri ise, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dinler Tarihi hocalarından İsmail Taşpınar’ın “Derin Tarih” isimli dergide kaleme aldığı “Michael Servetus” yazısıdır. 15 Kaynaklarımız arasında yer alan bir diğer doktora tezi ise Eun S. Ra’nın 2001 yılında Pretoria Üniversitesinde tamamladığı Michael Servetus: The Unfortunate and Fair Conviction As Heretic and Seditionary at The Trials in Vienne and Geneva 1553 isimli doktora tezidir. Teze genel bir bakış attığımızda 201 sayfadan oluştuğunu ve fakat Servetus’un teolojisiyle alakalı yalnızca 20 sayfanın olduğunu görmekteyiz. Eun, genel itibariyle Servetus’un hayatı ve Calvin ile olan tartışmasına odaklanmıştır. Bunu yaparken de taraflı bir görüntü sergilediğini ve tarihsel gerçeklikten koparak Calvin cephesinde yer aldığını söylemek gerekmektedir. Özgün araştırma makaleleri akademik çalışmalar için vazgeçilmez kaynaklardır. Bu araştırmanın kaynakları arasında da önemli özgün makaleler yer almaktadır. Bunlar arasında ilk ifade edilecek olanlardan biri Elisabeth Feist Hirsch’in Bibliothèque d’Humanisme et Renaissance’de yayınladığı Michael Servetus and The Neoplatonic Tradition: God, Christ and Man isimli makaledir. Makalenin en önemli özelliği Servetus’un kendi teolojisini inşa ederken Yeni Eflatuncu düşünceden ne ölçüde etkilendiğini ortaya koymasıdır. Günümüze değin bu konuyu ele alan ilk ve tek çalışma olması onu Servetus çalışmaları arasında çok kıymetli kılmaktadır. Peter Hughes’in 2005 yılında The Journal of Unitarian Universalist History’de yayınladığı Servetus and Quran isimli çalışma da yararlandığımız bir diğer makaledir. İlgili makalede Servetus’un iki eserindeki Kur’an atıfları incelenmiş ve bu atıfların doğrudan Kur’an’dan mı, yoksa ikincil diğer kaynaklardan mı alındığı tartışması yapılmıştır. Bununla birlikte, Servetus’un Arapça bilip bilmediği, yapmış olduğu Kur’an incelemelerinin onun Hristiyanlık düşüncesi üzerinde ne derece etkili olduğu gibi konulara hiç değinilmemiştir. Yine Hughes’in kaleme aldığı önemli makalelerden bir diğeri 2014 yılında Journal of Unitarian Universalist History’de yayınlanan The Early Years of Servetus and the Origin of His Critique of Trinitarian Thought isimli makaledir. Makale genel itibariyle Servetus’un hayatı ve teslis eleştirisi üzerinde yoğunlaşmaktadır ancak onu özgün kılan en önemli yanı Servetus’un hayatının erken dönemleriyle ilgili bilgiler vermesidir. Çünkü pek çok biyografi eseri Servetus’un çocukluk ve gençlik yıllarıyla alakalı kısıtlı bilgiye sahiptir. Çalışmada Servetus’un teslis karşıtlığıyla ilgili yapılan analizler de önemlidir fakat makalenin odak noktası bu başlık değildir. 16 Modern döneme bakıldığında Servetus ile ilgili çalışmaların istenilen nicelik ve nitelikte olmadığı görülmektedir. Hal böyleyken orijinal bazı araştırmaların yapıldığını da gözardı etmemek gerekir. Örneğin bu çalışmalardan biri, Miguel González Ancín’in 2018 yılında Revista de la Reial Acadèmia de Medicina de Catalunya’da yayınladığı Mıguel Servet: Su Educacıön Y Los Médıcos Con Los Que Convıvıö A Través De Nuevos Documentos isimli makaledir. Bu makalenin en önemli özelliği, Servetus’un erken dönem eğitim hayatıyla ilgili verdiği bilgileri arşiv belgelerine dayandırmasıdır. Çalışma kitap hüviyetinde olmadığından onu bir biyografi olarak nitelendiremesek de Servetus’un hayatına dair bazı verileri arşiv belgeleriyle temellendiriyor olması belki de onu bu yöntemle yazılmış tek Servetus araştırması olarak değerlendirmemize imkân vermektedir. Araştırmamızda yer alan “Çocukluğu ve Gençliği” isimli başlıkta bu çalışmadan oldukça istifade edilmiştir. Yukarıda ifade edilen çalışmalar, tezimizde faydalandığımız eserler arasında ilk planda zikredilmesi gerekenlerdir. Bunların haricinde pek çok tali kaynaktan faydalanıldığı çalışmamızın içerisinde zaten görülecektir. Servetus ile alakalı mevcut literatür yukarıda ifade ettiklerimizle birlikte değerlendirildiğinde araştırmamızın seleflerinden farklı bir içerik ve maksatla ön plana çıkacağı aşikardır. Nitekim bugüne kadar Servetus hakkında yazılanlar incelendiğinde eğer ilgili eser onun takipçileri tarafından kaleme alınmışsa genel olarak onun din için kendini feda etmiş bir şehit olarak sunulduğu ve bu doğrultudaki yaklaşımların ön plana çıktığı, eğer bir akademisyen ya da bir araştırmacı tarafından kaleme alındı ise de çoğunlukla onun biyografisi üzerine yoğunlaşan ansiklopedik/biyografik eserler olduğu görülür. Bu bağlamda Michael Servetus’un hayatını, eserlerini ve Hristiyanlıkla ilgili görüşlerini inceleyeceğimiz bu araştırma ülkemizdeki dinler tarihi ve reform süreci çalışmaları arasında bir ilk olacaktır. 1976 yılında İspanya’da Julio Arribas Salaberri tarafından kurulan Michael Servetus Enstitüsü (The Michael Servetus Institute) hizmete başladığı ilk günden itibaren gerek Servetus ile ilgili konferans ve seminerler düzenlemekte gerekse Servetus’a dair yapılan çalışmalara destek olmaktadır. Bu vakfın yayınlarını incelediğimizde de bizim araştırmamıza benzer bir çalışmanın bulunmadığı görülmektedir. Genel anlamda Servetus’un hayatına odaklanan ve onun hümanist tarafını ön plana çıkaran çalışmalar dikkat çekmektedir. Tabi ki bunun en önemli sebebi Servetus’un Hristiyanlık görüşlerinin Katolik Kilisesi’yle taban tabana farklı olmasıdır. Söz konusu enstitünün yetkilileri ile ve 17 Servetus’un takipçileri olan Uluslararası Evrenselci Üniteryan Konseyi’nin ((ICUU)) başkan yardımcısı Derek McAuley ile yaptığımız görüşmelerde bize hem kaynaklar noktasında destek olmuşlar hem de araştırmamızın kendileri açısından da orijinal bir çalışma olduğunu dile getirmişlerdir. Tüm bu değerlendirmeler ışığında söylenebilir ki araştırmamızın hem ülkemiz akademisi hem de Batı’daki Servetus çalışmaları arasında daha öncekilerin eksiklerini tamamlayan ve bu alandaki araştırmalar için çalışılacak konuların alanını genişleten kendine özgü akademik bir araştırma olarak yerini alacağını ve bundan sonra Servetus ile ilgili yapılacak çalışmalar için de bir referans eseri olma özelliği göstereceğini ümit ediyoruz. 18 BİRİNCİ BÖLÜM: MİCHAEL SERVETUS ÖNCESİ DÖNEME GENEL BİR BAKIŞ Hristiyanlık tarihi incelendiğinde en fazla teolojik tartışmanın teslis doktrini etrafında yapıldığı görülür. Bu tartışmaların doğal bir sonucu olarak dinin ortaya çıktığı zamandan günümüze kadar geçen süre içerisinde çok farklı teslis anlayışları neşvünema bulmuştur. Pek tabi ki yapılan teolojik tartışmalar yalnızca teslis ile sınırlı değildir. Gerek dinî pratikler gerekse kurtuluş doktrini gibi farklı dinî meseleler de çeşitli zamanlarda çeşitli ihtilaflara konu olmuştur.30 Bu çalışmada Hristiyanlık tarihinin önemli şahsiyetlerinden biri olan Michael Servetus’un dinî düşüncesi özellikle teslise bakışı bağlamında incelenecektir. Bu bakımdan Servetus’un teolojisi ele alınmadan önce kendi zamanına kadar tevarüs eden teolojik problemlerin arka planının bilinmesi gerekir. Dahası, Servetus’un yaşadığı dönemde hâkim olan siyasi ortamın ve entelektüel iklimin de kavranması elzemdir. Dolayısıyla bu bölümde konuya bir alt yapı oluşturması bakımından bahsedilen hususlarla ilgili özet malumat verilmesi uygun olacaktır. 1.1) Hristiyanlıkta Teslis ile İlgili Polemikler Teslis, Arapça selâse (üç) kelimesinden türetilen bir isimdir ve sözlükte üçleme, üç yapma, üç olarak çağırma gibi anlamlara gelmektedir. Hristiyanlıkta Baba-Oğul-Kutsal Ruh şeklinde formüle edilmiş üç unsurlu ilâhlık anlayışını ifade eden bu terimin Grekçe karşılığı Trias, Latince karşılığı ise Trinitas’tır.31 Yeni Ahit’te Baba, Oğul /İnsanoğlu/ Tanrı Oğlu ve Kutsal Ruh / Tanrı’nın ruhu gibi ifadeler bulunsa da teslis, ne kavram ne de doktrin olarak yer almaz.32 Bununla birlikte Matta İncili’ndeki bir pasajda İsa’nın, havarilerine “Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin; onları 30 Adolph Harnack, History of Dogma, çev. Neil Buchanan (New York: Dover Publications, 1962), 1/304-305; Mehmet Aydın, “Hıristiyanlıkta Teslis Doktrini ve Hıristiyan İ’tizalleri”, AÜİFD 5 (1982), 141-156. 31 Waardenburg, “Teslis”, 40/548. 32 Karen Kilby, “Trinity”, The Dictionary of Christian Theology (Cambridge: Cambridge University Press, 2011), 518; Waardenburg, “Teslis”, 40/58. 19 Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adıyla vaftiz edin.”33 şeklinde seslendiği aktarılmaktadır. Yine Pavlus, Korintlilere yazdığı ikinci mektubunda; “Rab İsa Mesih’in lütfu, Tanrı’nın sevgisi ve Kutsal Ruh’un paydaşlığı hepinizle birlikte olsun.”34 ifadesine yer vermiştir fakat görüldüğü üzere bu cümleler kurumsal bir doktrin ortaya koymamaktadır.35 Teslis (triados) kavramı, miladi 180 dolaylarında ilk defa Antakya Patriği Teofilos tarafından kullanılmıştır. Günümüzdeki şekliyle sistematik bir dogmayı kastetmeyen Teofilos, ‘Triados’ ile Tanrı, Tanrı’nın kelimesi ve Tanrı’nın hikmeti (ruhu) gibi anlamlara işaret etmiştir.36 Erken dönem kilise babalarından Irenaeus (2. yüzyıl) ise oğul ve ruhu tek bir Tanrı’nın (Baba) farklı tezahürleri şeklinde değerlendirmiştir. Dördüncü asırda doktrinleşecek olan teslis akidesini çağrıştıracak biçimde yorumlayan kişi ise ilk Latin kilise babası Tertullian’dır (ö. 225). İlâhlıktaki üç unsurdan bahseden Tertullian bunların öz itibariyle bir, fakat şahsiyet olarak ayrı olduğunu ve bu şahsiyetlerden her birinin kâinatın yaratılışında farklı fonksiyonlar icra ettiğini iddia etmiştir. Bu değerlendirmeye göre ilk şahsın (Baba) görevi yaratma, ikinci şahsın (Oğul) görevi kurtarma, üçüncü şahsın (Kutsal Ruh) görevi ise kutsama olmaktadır.37 Doğu Hristiyan geleneğinin en büyük teologlarından biri olan İskenderiyeli Origen (ö. 254) ise hiyerarşik bir teslis anlayışı benimsemiştir. O’na göre Baba’dan manevi olarak çıkan kelimenin ya da Oğul’un kâinatı idare etme, kelimeden çıkan Kutsal Ruh’un ise azizlere ilhamda bulunma görevi vardır.38 Daha önce de ifade edildiği üzere 325 yılında İznik’te toplanan ekümenik konsil Arius’u aforoz ederek Oğul’un Baba ile aynı doğaya sahip olduğu, dolayısıyla ilâh olduğu tezini kabul etmişti.39 Akabinde imparator I. Theodosios döneminde İstanbul’da toplanan ikinci ekümenik konsilde (381) teslisin üçüncü unsuru olan Kutsal Ruh’un da Oğul gibi ilâhî bir doğaya sahip olduğu görüşü kabul edildi.40 Söz konusu iki konsilin kararları ile, teslisi 33 Matta 28/19. 34 2. Korintliler 13/13. 35 Doğal olarak bunun aksini savunan, bilhassa Yeni Ahit’te kesin olarak teslisçi bir teoloji olduğunu dile getiren yaklaşımlar da vardır. Örnek için bk. J.J. Van Oosterzee, The İmage of Christ As Presented in Scripture, çev. Maurice J. Evans (London: Hodder & Stoughton, 1778), 11-12. 36 Waardenburg, “Teslis”, 40/58. 37 J.N.D. Kelly, Early Christian Doctrines (London: Adam&Charles Black Press, 1968), 112-115. 38 Waardenburg, “Teslis”, 40/58. 39 Kilby, “Trinity”, 518. 40 Dünzl, A Brief History of the Doctrine of the Trinity in The Early Church, 123-131. 20 oluşturan Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un aynı özden geldiği ve hepsinin birer ilâh olduğu konusunda ittifak edilmiş oldu. Bu konsillerin ardından 431’de Efes’te, 451’de ise Kadıköy’de olmak üzere iki ekümenik konsil daha toplanmıştır. Efes Konsili’nde İsâ’nın tanrısal ve beşerî doğalarının birbirinden ayrı olmadığı, Kadıköy Konsili’nde ise İsâ’nın tek bir şahsiyette Tanrısal ve beşerî iki ayrı doğasının olduğu görüşleri kabul edildi. Bu konsiller sonucunda teslis Hristiyanlığın en temel dogması haline geldi.41 Dinlerin geneli incelendiğinde merkezi bir şahsiyetin, kutsal kitabın veya nesnenin o dinin dogmalarını belirlediği görülür. Akideleri belirleyen bu odak nokta olmaksızın dinlerden ve tarihlerinden bahsetmek de mümkün değildir. Örneğin Buda’sız bir Budizm’den, Kur’an’sız bir İslamiyet’ten veya Zerdüşt olmadan bir Zerdüştlükten bahsedilemez. Hristiyanlığın odak noktası da İsa’dır ve tarih boyunca Hristiyanlık içerisinde yapılan dinî tartışmaların temelinde onun şahsıyla alakalı problemlerin yattığı bilinmektedir. Hristiyan geleneğinde İsa teslisin ikinci unsuru olarak Tanrı’nın oğludur ve tanrılık bakımından Baba ile özdeştir. Fakat Hıristiyanlık içerisinde bu anlayışa sahip olmayan pek çok kimse ve ekol de karşımıza çıkmaktadır. Modern literatüre baktığımızda ise en çok irdelenen konunun günümüz Hristiyanlığının İsa’nın tebliğ ettiği bir din mi yoksa İsa’dan bağımsız şekillenmiş bir inanç sistemi mi olduğudur.42 Nitekim İncillere bakıldığında İsa’ya atfen yazılan bazı ifadelerin onun aslında İsrailoğullarına gönderilmiş bir peygamber olduğuna ve hayatının her döneminde Tanrı’nın ‘bir’liğine vurgu yaptığına işaret ettiği görülür.43 Fakat İsa’nın vefatının ardından ortaya çıkan Pavlus, İsa’nın o güne kadar vaaz etmediği birçok meseleyi gündeme getirmiş ve Mesîhî doktrini bu dine adapte etmek suretiyle Hristiyanlık tarihini 41 Waardenburg, “Teslis”, 40/58-59. 42 Zafer Duygu, İsa, Pavlus, İnciller (İstanbul: Düşün Yayıncılık, 2018), 33-39. 43 Matta 5:17-19: “Kutsal Yasa’yı ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim. Size doğrusunu söyleyeyim, yer ve gök ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa’dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile yok olmayacak. Bu nedenle, bu buyrukların en küçüğünden birini kim çiğner ve başkalarına öyle öğretirse, Göklerin Egemenliği’nde en küçük sayılacak. Ama bu buyrukları kim yerine getirir ve başkalarına öğretirse, Göklerin Egemenliği’nde büyük sayılacak.” Markos 12:29-31: “İsa şöyle karşılık verdi: “En önemlisi şudur: ‘Dinle, ey İsrail! Tanrımız Rab tek Rab’dir. Tanrın Rab’bi bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün aklınla ve bütün gücünle seveceksin.’ İkincisi de şudur: ‘Komşunu kendin gibi seveceksin.’ Bunlardan daha büyük buyruk yoktur.” İsa’nın peygamber ve beşer oluşuyla alakalı gerek İncil metinleri gerekse Kur’an arasındaki bir mukayese için bk. Remzi Kaya, “İnciller ve Kur’an’da Hz. İsa’nın İnsan ve Peygamber Oluşu”, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 13/2 (2004), 37-58. 21 yepyeni bir boyuta taşımıştır.44 Dolayısıyla Hristiyanlık tarihindeki teslis tartışmalarını ve İsa’nın doğası ile ilgili problemleri bu noktadan başlatmak mümkündür. Pavlus’un Hristiyanlık tarihine en önemli etkisi Mesih doktrinini bu dine entegre etmesidir. Yukarıda da işaret edildiği üzere esasen İsa’nın Hristiyanlık isminde bir dini tebliğ ettiği de vaki değildir. Bu sebeple Hristiyanlığı İsa’nın değil de Pavlus’un dini olarak gören çok fazla yaklaşım bulunmaktadır.45 Bu açıdan bakıldığında teslis dogmasının Hristiyanlık tarihinin en büyük problemi olduğunu söylemek mümkündür ve erken dönemden günümüze değin bu konu etrafındaki tartışmalar sürmektedir. Çalışmamızın konusu olan Michael Servetus da Hristiyanlığın en önemli iman esası olan teslis dogmasını reddeden bir Hristiyandır. Bununla beraber Servetus, tarihin bir döneminde ortaya çıkmış ve teslis doktrinini saçma olarak kabul etmiş ilk şahsiyet de değildir. Ondan çok önceleri de teslis doktrinini kabul etmeyen ve kendi Hristiyanlık düşüncesini şekillendiren pek fazla kimse olmuştur. 1.1.1) Erken Dönem Teslis Tartışmaları ve Teslis Karşıtları İsa döneminde Hristiyanlık adında bir dinden bahsetmek mümkün değildir. Nitekim İsa, Yahudi toplumu içinde doğmuştur ve yukarıda da ifade edildiği üzere yapmış olduğu tebliğde Musa şeriatının dışında yeni bir din getirmediğini beyan etmektedir. İsa İsrailoğullarına tebliğde bulunarak onları tahrif ettikleri dinin özüne davet eden bir uyarıcı olarak karşımıza çıksa da Yahudilerin onu yalancılıkla suçladığı, öğretilerini reddettikleri ve çarmıha gerilmesine sebep oldukları da tarihsel bir gerçektir.46 Bununla birlikte İsa’nın tebliğini kabul eden ve onun öğretileri etrafında kenetlenen bir topluluk da oluşmuştur. 44 Pavlus’un teolojisi hakkında çok fazla modern çalışma bulunmaktadır. Pavlus ile ilgili söylediklerimizin aksini iddia eden, onun monoteist bir Tanrı anlayışı olduğunu savunan çalışmalar da vardır. Bir örnek için bk. James D. G. Dunn, The Theology of Paul The Apostle (Michigan: Wm. B. Eerdmans Publishing, 1998), 49-50. Burada Hristiyanlık tarihinin genel bir özetinin yapılması planlanmamaktadır. Konuyla alakalı detaylı malumat için bk. Şinasi Gündüz, Pavlus Hıristiyanlığın Mimarı (İstanbul: Ankara Okulu Yayınları, 2004). 45 Gündüz, Pavlus Hıristiyanlığın Mimarı, 249-254. 46 Edward Kessler, An Introduction to Jewish-Christian Relations (Cambridge: Cambridge University Press, 2010), 36-42; Simon J. Joseph, Jesus and the Temple (Cambridge: Cambridge University Press, 2016), 15-29. 22 Ebionitler47 ya da Yahudi Hristiyanlar olarak nitelenen bu grup İsa’yı bir peygamber olarak kabul etmiş ve Musa şeriatını takip etmeyi kendilerine şiar edinmiştir. Ebionitlerin en önemli özellikleri arasında Tanrı’yı ‘bir’ kabul etme48, Kudüs’e hürmet etme, sünnet geleneğini devam ettirme, İsa’yı bir peygamber olarak görme ve Musa şeriatına uyma gibi hususlar yer almaktadır. Buna ilaveten Ebionitlerin kendilerine ait bir İncil’e sahip oldukları da ifade edilmektedir.49 İlk dönemler İsa’nın müritlerinin sıkı bir düşmanı olan Pavlus daha sonra bir Şam yolculuğu esnasında vizyon gördüğünü söyleyerek İsa’nın kendisine göründüğünü belirtmiş ve İsa’yı hayatında hiç görmemiş olmasına rağmen bu vizyon esnasında İsa’nın onu Gentileler Havarisi olarak tayin ettiğini iddia etmiştir.50 Bu vizyon Hristiyanlık tarihi açısından çok önemlidir çünkü Pavlus teolojisinin ana öğeleri olan Mesih doktrini, kefaret, haç ve kıyamet gibi inanışlar bu hadiseden sonra şekillenmiştir.51 Bu olayın ardından Pavlus bir taraftan kendisini İsa’nın öğrencilerine kabul ettirmeye çalışmış diğer taraftan da İsa’nın hayatı boyunca hiç bahsetmediği ve İsa’ya tabi olanların da daha evvel hiç benimsemedikleri dinî doktrinlerini yayma faaliyetlerine başlamıştır. Pavlus, dinin bilhassa Yahudi olmayan pagan toplumlar arasında da taraftar bulması için Kudüs cemaatinin de sıkı sıkıya bağlı olduğu sünnet olma gibi Musa şeriatına ait emirlerin zaruri olmadığını savunmuştur.52 Nitekim Pavlus’a göre kurtuluş, tanrısal hukuku uygulayarak değil, Mesih’e iman yoluyla gerçekleşecektir.53 Bu noktada artık karşımıza iki farklı Hristiyan grubu çıkmaktadır: Tanrı’nın birliğine inanan ve Musa şeriatının takipçisi olan Kudüs cemaati ve Mesih doktrini etrafında şekillenmiş, ayrıca Musa şeriatının da dışına çıkmış olan Pavlus’un takipçileri. 47 ‘Ebionit’ isminin orijiniyle ilgili farklı görüşler vardır. Konuyla ilgili detaylı bilgi için bk. Turhan Kaçar, “Ebioniteler’den Arius’a: Eskiçağ Doğu Hristiyanlığında İsa Teolojisi Tartışmaları”, AÜİFD 44/2 (2003), 191-192. 48 Richard N. Longenecker, The Christology of Early Jewish Christianity (Londra: SCM Press, 1970), 25-26; Larry W. Hurtado, One God, One Lord Early Christian: Devotion and Ancient Jewish Monotheism (Edinburgh: T&T Clark, 1998), 99-100. 49 Kaçar, “Ebioniteler’den Arius’a: Eskiçağ Doğu Hristiyanlığında İsa Teolojisi Tartışmaları”, 192. 50 Cengiz Batuk, Pavlus’u Düşünmek (Ankara: Ankara Okulu Yayınları, 2006), 303-304. 51 Gündüz, Pavlus Hıristiyanlığın Mimarı, 39-54. 52 Klaus Haacker, The Theology of Paul’s Letter to the Romans (Cambridge: Cambridge University Press, 2003), 55-57; K. Bihlmeyer - H. Tuchle, I ve IV ncü Yüzyıllarda Hristiyanlık: Roma İmparatorluğunda Tek Tanrıcılığın Zaferi, çev. Antun Göral (İstanbul: Güler Matbaası, 1972), 20-23. 53 Gündüz, Pavlus Hıristiyanlığın Mimarı, 62. 23 Hristiyanlık tarihinde ilk konsil olarak ifade edilen havariler konsili 49/52 civarında yukarıda bahsi geçen iki grup arasındaki teolojik ihtilafları çözmek üzere toplanmıştır.54 Bu konsilde sünnet olma, yiyecek kuralları ve şabat gibi uygulamalar etrafında tartışmalar yapılmış olsa da esasen Tanrı anlayışlarındaki farklılıklar da dikkatleri çekmektedir; nitekim her iki grubun da Tanrı tasavvurları birbirinden ayrıdır. Bu bakımdan bu konsilin bir tarafı olan Yahudi Hristiyanları ilk teslis karşıtları olarak değerlendirmek mümkündür.55 Araştırmanın konusu bölümünde ifade edildiği üzere teslis doktrini ilk olarak ikinci yüzyıl teolojik metinlerinde görülmektedir. Bununla birlikte bu akidenin dördüncü yüzyıldan itibaren toplanmaya başlayan devlet kontrolündeki konsiller aracılığıyla resmiyet kazandığı da tarihi verilerle sabittir.56 Fakat kristolojiyle ilgili ihtilaflar her döneme damgasını vurmuştur. Söz gelimi ikinci yüzyılın sonlarında ortaya çıkan Monarşiyanist akımı da bu kapsamda değerlendirmek gerekmektedir. Dinamik ve Modalist Monarşiyanizm57 olmak üzere iki farklı kola ayrılan bu akım Tanrı’yı üçlü bir hipotez şeklinde formatlandıran teslis anlayışına temelden itiraz etmektedir.58 Dinamik Monarşiyanistlerin en önemli temsilcileri olan Adoptionistler, İsa’nın bakire Meryem’den bir insan olarak doğduğunu ve daha sonra Tanrı’dan gelen ilahî bir gücün kendisine yerleştiğini savunmakta ve İsa’yı yalnızca bir beşer olarak görmektedirler.59 Patripassionism ve Sabellianism şeklinde iki gruba ayrılan Modalist Monarşiyanistler ise Tanrı’nın insanoğlunu kurtarmak için farklı biçimlerde tezahür 54 Fuat Aydın, Pavlus Hıristiyanlığına Giriş (Ankara: EskiYeni Yayınları, 2011), 97-99; Gündüz, Pavlus Hıristiyanlığın Mimarı, 59-64. 55 Dönem itibariyle sistematik bir teslis doktrininden bahsedilemeyeceği dolayısıyla Ebionitleri teslis aleyhtarı bir grup olarak değerlendirmenin ‘anakronizm’ olduğu eleştirisi yapılabilir. Fakat Hristiyanlığın ortaya çıkışından günümüze kadar geçen süre içerisinde monoteist bir Tanrı tasavvuruna sahip olan her Hristiyanın ‘teslis karşıtı’ olarak görülebileceği kanaatindeyiz. 56 Hristiyan konsilleri hakkında detaylı malumat için bk. Philip Schaff, “The Seven Ecumenical Councils”, Nicene and Post-Nicene Fathers (Christian Classics Ethereal Library, ts.); Charles Joseph Hefele, A History of Christian Councils, çev. William R. Clark (Edinburgh: T&T Clark, 1891). 57 Monarşiyanizm kavramının özü ‘Monarkhia’ kelimesidir. Anlam itibariyle tek bir Tanrı’nın hâkimiyetini ifade eder. Detaylı malumat için bk. Kaçar, “Ebioniteler’den Arius’a: Eskiçağ Doğu Hristiyanlığında İsa Teolojisi Tartışmaları”, 193-194. 58 Bilal Baş, Bir Hıristiyan Meshebi Olarak Aryüsçülük (İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2016), 33-34. 59 Kelly, Early Christian Doctrines, 115-119; Zafer Duygu, “Hıristiyanlığın Erken Yüzyıllarındaki İsa Teolojisi Tartışmalarında ‘Dinamik Monarşiyanist’ Akıma Özgü ‘Monoteist’ Kristoloji Ve Bunun ‘Ebionit’ Kristolojiyle Mukayesesi”, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 31 (2018), 332. 24 ettiğini söylemektedirler. Monarşiyanist akımın önemli temsilcilerinden Sabellius’a göre Baba, Oğul ve Kutsal Ruh yalnızca Tanrı’nın birer formudur. Bu unsurlardan her birinin münferit olarak Tanrılık vasfıyla dolu olduklarını düşünmek söz konusu değildir. Dönemin baskın teolojik kabulü bu yönde olmadığından Monarşiyanistler de kilisenin baskısıyla karşılaşmışlar60 ve teslis karşıtı bir zümre olarak tarihteki yerlerini almışlardır. Hristiyanlık tarihinin en önemli teolojik tartışmalarından biri dördüncü yüzyılda yaşanmıştır. 313’te İskenderiye kilisesinde piskopos Petrus zamanında rahiplik görevi yapan Arius’un kristolojik görüşleri Hristiyan cemaati içerisinde ciddi kırılmalara neden olmuş ve bu süreç 325 yılında toplanan İznik Konsili’nde Arius’un aforoz edilmesiyle sonuçlanmıştır.61 İznik Konsili’nin iki önemli toplanma nedeni bulunmaktadır. Bunlardan ilki Arius’un fikirlerinin sebep olduğu karışıklığı gidermek, ikincisi ise Mısır eyaletinde büyük bir huzursuzluğa neden olan Paskalya bayramının tarihini netleştirmektir. İmparator Konstantin toplumsal huzuru tekrardan tesis etmek adına bu iki problemin çözüme kavuşturulması için din adamlarının bir araya gelmesini sağlamıştır.62 Yeni Eflatuncu akımın Tanrı düşüncesinden etkilenen Arius’un kristoloji ile ilgili görüşleri zamanın dominant kabulleriyle kökten çatışmaktadır. Örneğin Arius’a göre Tanrı ezelidir ve tektir. Tanrı doğrulmamış yegâne varlıktır ve ondan başka hiçbir varlık bu vasfa sahip değildir. Tanrı basit manevi bir gerçekliktir ve özünün bölünmesi ya da yayılması mümkün değildir. Tanrı mahlûkatı kendi özünden değil, iradesiyle yoktan yaratmıştır. Özünün bölünmesi mümkün olmadığı için Oğul dâhil tüm mevcudat yoktan var edilmiştir. Tanrı ezelden değil, Oğul’u yarattıktan sonra Baba olmuştur. Ezelden Baba olsaydı o durumda Oğul’un da ezeli olması gerekirdi. Oysa ezelilik yalnızca O’na mahsustur. Tanrı’nın Kelam’ı da Hikmet’i de onun kudretlerindendir ve hiçbir zaman kişileşmemişlerdir.63 Arius’un bu görüşleri dönemin teslis yanlısı kilise babalarını oldukça öfkelendirmiştir. Artan bir taraftar sayısıyla geniş Hristiyan coğrafyalarına yayılan Ariusçu düşünceler teslis taraftarlarının tepkisiyle karşılaşarak toplumda bir kargaşa meydana getirmiştir. 60 Kelly, Early Christian Doctrines, 115-123. 61 Arius ve teolojik görüşleriyle alakalı detaylı malumat için bk. Baş, Bir Hıristiyan Meshebi Olarak Aryüsçülük; Roman Williams, Arius: Heresy and Tradition (Grand Rapids: Wm. B. Eerdmans Publishing, 2002); Kelly, Early Christian Doctrines, 226-231. 62 Baş, Bir Hıristiyan Meshebi Olarak Aryüsçülük, 52-53. 63 Baş, Bir Hıristiyan Meshebi Olarak Aryüsçülük, 86-87. 25 Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere İmparator Konstantin siyasi erk olarak bu durumun önüne geçmek için İznik Konsili’ni (325) toplamış ve burada Ariusçu fikirler heretik ilan edilerek Arius’un kendisi de sürgüne gönderilmiştir. Bununla birlikte, Arius hareketi uzun yıllar boyunca taraftar bulmaya ve farklı coğrafyalara yayılmaya devam etmiştir. Hristiyanlar arasında birliği sağlama amacıyla toplanan İznik Konsili birlik oluşturmak bir yana kutuplaşmayı ve tartışmaları daha da içinden çıkılamaz noktalara getirmiştir.64 Araştırmamızın konusu olan Michael Servetus da bazen bir Ariusçu olmakla itham edilmiş ve bazen de teolojisi Modern Aryanizm olarak sunulmuştur.65 Bununla birlikte günümüz Üniteryanlarının da Arius’un birer takipçileri olduğunu öne süren yaklaşımlar bulunmaktadır. İlerleyen bölümlerde Michael Servetus ve onun takipçileri olan Üniteryanların Arius’un fikirleriyle ne ölçüde bağlantılı olduğu meselesi ele alınacaktır. 1.1.2) Reform Sürecinde Teslis Tartışmaları Reform ve reformasyon terimleri Latincede ‘bir şeyi yeniden şekillendirme’ manasına gelen reformare ve reformatio kelimelerinden türemiştir. Reform, özel bir kavram olarak 16. yüzyılda Kutsal Kitap’ı referans almak suretiyle Hristiyanlığın özüne döndürülmesi gerektiğini savunan hareketi ifade etmektedir.66 16. yüzyıldan itibaren Almanya, İsviçre, Fransa, İngiltere, Macaristan ve Çekoslovakya gibi Avrupa’nın batısı ile doğusu arasında çeşitli ülkelerde yaygınlaşan bu dinî hareket, tarihte Reform Hareketi ismiyle anılmaktadır. Burada bahsi geçen “reform” kavramıyla Avrupa’nın büyük bir bölümünü papalığın esaretinden kurtaran ve Protestanlığın ortaya çıkmasına yol açan dinî hareket kastedilmektedir.67 64 Kelly, Early Christian Doctrines, 237-240; Baş, Bir Hıristiyan Meshebi Olarak Aryüsçülük, 55-64. 65 Elgin Mozer - Earle E. Cairns, Wycliffe Biographical Dictionary of the Church (Chicago: Moody Press, 1982), 366. 16. yüzyılda Titian (Tiziano Vecelli) tarafından teslis ile ilgili La Gloria isimli bir tablo (resim) yapılmıştır. Bu tablo ile ilgili yazılan bir değerlendirme yazısında resimde iki unsurun ön plana çıktığı söylenmektedir. Bu temsillerden birincisi, teslisin ilk iki unsurunun eş tözel olduğunun ortaya konmuş olmasıdır. İkincisi ise Ariusçu düşüncelerle savaştığı söylenen Verona’lı Aziz Peter’in teslise olan imanını ikrar edişi ve Ariusçularla olan mücadelesidir. Değerlendirmeyi yapan yazar bu aşamada Michael Servetus’u ‘Modern Aryanizm’in bir temsilcisi olarak sunmaktadır nitekim ona göre zamanın Arius’u Servetus’tur. Bk. Craig S. Harbison, “Counter-Reformation Iconography in Titian’s Gloria”, The Art Bulletin 49/3 (1967), 244-246. 66 Jacques Waardenburg, “Reform”, DİA (İstanbul, 2007), 34/530; McGrath, Historical Theology, 125- 126. 67 Hakan Olgun, Luther ve Reformu: Katolisizm’i Protesto (Ankara: Fecr Yayınları, 2001), 11. 26 Reformasyon süreci Batı medeniyeti tarihinin en önemli dönemlerinden biridir. Bu süreçte meydana gelen dinî ve politik gelişmeler Avrupa’nın gidişatını temelden etkilemiştir. Nitekim Orta Çağ boyunca dinin yegâne temsilcisi olarak tebarüz eden ve kendisini ahlaki düzenin tek düzenleyicisi kabul eden Katolik Kilisesi’nin otoritesi artık yıkılmaya başlamıştır. Kilise’nin uzun yıllar boyunca dinî otoriteyi kullanarak toplumu baskı altına tutması, hem siyasi hem de ekonomik alanda pek çok menfaati kendi uhdesine alması ve papanın kontrolü altında kurulan engizisyon mahkemelerinin tüm muhalif sesleri ortadan kaldıran bir aygıta dönüşmesi reform sürecini hazırlayan belli başlı etmenler olarak karşımıza çıkmaktadır.68 Kilise, reform dönemine kadar dini tekelinde bulundurup yeni dinî düşüncelerin temayüz etmesine imkân vermese de 16. yüzyılda Luther, Calvin ve Zwingli gibi Protestan liderlerin öncülüğünde yeni bir dinî ortam teşekkül etmiştir. Katolik zihniyetin muhafaza ettiği dogmalar sorgulanmaya başlamıştır. Reform dinî düşüncesinin temelinde kutsal metne dayalı bir iman ve dinî hayat yatmaktaydı.69 Reformcu teologlara göre Hristiyanların hayatları ve inanç esasları için tek geçerli kaynak Kutsal Kitap’tı ve insanın kurtuluşu amellere ya da kiliseye değil, yalnızca Tanrı’ya ve Mesih’e olan imana bağlıydı.70 Luther gibi reformcular papalık makamını “deccalın makamı” olarak görmüşler, kilisenin sorumlu bulunduğu dinî alanla devletin sorumluluk alanına giren seküler alan arasında kesin bir ayırım olması gerektiğini savunmuşlardır.71 Reform dönemini yalnızca yukarıda ismi geçen Hristiyan din adamlarının başlattığı ve geliştirdiği bir özgürlük süreci olarak değerlendirmek yanıltıcı olabilir. Protestan düşünce, Katolik Kilisesi’ni pek çok noktada eleştirip çoğu dinî konuda ondan farklı kanaatlere sahip olsa da kendi içerisinde yer alan farklı teolojik yönelimlere Katolik Kilisesi’ne benzer bir tavırla yaşam hakkı tanımamıştır. Araştırmamızın konusu olan Michael Servetus bunun en dikkat çekici örneklerden biridir ve teslis karşıtı görüşleri sebebiyle infaz edilmiştir. Burada reform sürecinde ortaya çıkan farklı teolojik 68 Waardenburg, “Reform”, 34/530. Reform dönemiyle ilgili geniş malumat için bk. Norman Davies, Avrupa Tarihi, ed. Mehmet Ali Kılıçbay, çev. Burcu Çıgman vd. (İstanbul: İmge Kitabevi, 2011), 509- 623; Hans J. Hillerbrand (ed.), The Protestant Reformation (New York: Happer Perennial, 1968). 69 Susan C. Karant-Nunn, “Ritual in early modern Christianity”, Christianity: Reform and Expansion 1500-1660, ed. R. Po-Chia Hsia (Cambridge: Cambridge University Press, 2008), 371-385. 70 Ferngren, Batı Geleneğinde Bilim ve Din Tarihi, 426-427. 71 Waardenburg, “Reform”, 34/531. 27 yaklaşımların geneli hakkında bilgi vermemizin ne yazık ki imkânı yoktur.72 Bununla birlikte Servetus’un teolojisini daha sağlıklı bir biçimde tahlil edebilmek adına bu dönemde ortaya çıkmış ve gelenekten farklı teslis anlayışlarına sahip bazı hareketler hakkında bilgi vermek yerinde olacaktır. Bu hareketlerden ilki, “reformasyonun deformasyonu”73 olarak da nitelenen radikal reformist grupların içerisinde yer alan Anabaptist harekettir. Anabaptist terimi köken itibariyle Grekçe Anabaptismos kelimesine dayanmakla birlikte İngilizcede ‘yeniden vaftiz olan’ manasına gelen ‘re-baptem’ ifadesi yerine kullanılmaktadır. Anabaptistler, Katolik ve Protestanlarda olduğu gibi ‘bebek vaftizi’ni benimsemedikleri için vaftiz olan bir yetişkini ‘re-baptizer’ yani yeniden vaftiz olan değil, ilk defa vaftiz olmuş biri olarak görmüşlerdir.74 Roma Katolikleri ve Protestanlar bu harekete dâhil olanları Anabaptistler şeklinde tanımlamış olsalar da onlar kendilerini Kardeşler olarak isimlendirmişlerdir.75 16. yüzyılda Almanca konuşulan Avrupa ülkelerinde ortaya çıkan Anabaptist hareketin kurucusu Thomas Müntzer (1485-1525) hakkında bazı tartışmalar bulunmaktadır. Bir takım araştırmalar76 Thomas Müntzer’i hareketin kurucusu olarak gösterse de bunun aksini ortaya koyan hatta Müntzer’in bebek vaftizini reddetmiş olsa bile yetişkin vaftizi olmadığını ve Anabaptist hareketin içerisinde yer almadığını ifade eden araştırmalar da karşımıza çıkmaktadır.77 Bununla birlikte hareketin İsviçre, Avusturya ve Hollanda gibi ülkelerde etkili olduğunu ve ismi geçen bu ülkelerde farklı liderlerin harekete önderlik ettiğini söylemek mümkündür.78 72 Teslis, reform döneminin ana teması değildir. Protestan reformcular da 325 Birinci İznik Konsili’nde kabul edilen ve akabinde 381’de İstanbul Konsili’nde revize edilen teslis doktrinine bu dönemde de bağlı olmaya devam etmişlerdir. Bu dönemde Protestan hareketle birlikte tartışılan teolojik sorunlar genellikle teslisten bağımsız konulardır. Bk. Rebecca Giselbrecht, “Trinitarian Controversies”, John Calvin in Context (Cambridge: Cambridge University Press, 2019), 278-286. Bununla birlikte teslisi bir problem alanı olarak tanımlayan ve bunun üzerine eğilen teologlar da bulunmaktadır ki tezimizin konusu da malum olduğu üzere bu isimlerin en önemli temsilcisidir. Bu bölümde yalnızca reform sürecinde ortaya çıkan teslis karşıtı hareketlere özet olarak değinilmiştir. 73 Resul Çatalbaş, Radikal Reformistler (Kayseri: Berikan Yayınevi, 2015), 5. 74 Çatalbaş, Radikal Reformistler, 23-24; Muhammet Tarakçı, Protestanlıkta Sakramentler (Bursa: Emin Yayınları, 2012), 93. 75 Çatalbaş, Radikal Reformistler, 23-25. 76 Hillerbrand, The Protestant Reformation, 122; Yılmaz, Üniteryanizm’in Doğuşu ve Bunu Etkileyen Dini Faktörler, 1994, 43; Hatice Keleş, Evanjelik Bir Hareket: Anabaptist Mennonit Kilisesi (Ankara: Berikan Yayınevi, 2018), 44-45. 77 Çatalbaş, Radikal Reformistler, 35. 78 Çatalbaş, Radikal Reformistler, 35-54; Lindberg, Avrupa’da Reform Tarihi, 211-212. 28 Kendi içerisinde Mennonitler, Hutterciler ve Amişler gibi farklı kollara ayrılan Anabaptistler, Katoliklerin ve diğer reform kiliselerinin dinî uygulamalarını anlamsız görmüşler ve onların gerçek kiliseyi temsil etmediklerini savunmuşlardır. Anabaptistler temel olarak günlük hayatta İsa’yı takip etmeyi, Mesih merkezli bir topluluk oluşturmayı ve şiddet içermeyen yollarla çatışmaların üstesinden gelerek reformu daha ileri taşımayı kendilerine hedef olarak belirlemişlerdir. Gerçek kiliseyi yaşatabilmek için gündelik hayatta yalnızca İsa-Mesih’i taklit etmenin, havariler gibi yaşamanın ve Mesih’e bağlılılığın esas olduğunu; Kilise başta olmak üzere hiçbir otoritenin onların hayatlarında etkin olmaması gerektiğini iddia etmişlerdir. Nitekim onlar Luther ve Zwingli’nin hakiki manada başaramadıkları reformu gerçekleştireceklerini ve nihayetinde, İsa-Mesih’in iradesinden ödün vermeden Havarilerin miras bıraktığı Yeni Ahit Kilisesi’ni yeniden kuracaklarını savunmuşlardır.79 Anabaptistler, tek merkezden yönetilmeyi de hareket içerisinde bir ruhban sınıfına sahip olmayı da reddetmişlerdir. Onlar için en üstün otorite Kutsal Kitap’tır. Eski Ahit’i Yeni Ahit rehberliğinde yorumlamışlar ve gerçek imanın kanıtının iyi işler olduğunu savunmuşlardır. Asli günah anlayışına da kuşkuyla yaklaşan Anabaptistler, Calvin’in kaderciliğini kabul etmemişlerdir. İnancı yaymak herkesin sorumluluğudur ve kadın erkek eşitliği esastır.80 Hareketin en temel iddiası vaftizin yetişkin bireyler için uygulanmasına yöneliktir ve geleneksel Hristiyan anlayışıyla en çok çatıştıkları konu bebek vaftizini bir sakrament olarak görmemeleridir.81 Hareket hem Katolikler hem de Protestanlar tarafından bir tehlike olarak telakki edilmiştir. Nitekim ünlü Protestan lider Zwingli, Anabaptistleri dini ortadan kaldırma potansiyelleri olan sosyal devrimciler şeklinde isimlendirmiştir.82 Araştırmamızın konusu olan Michael Servetus da bebek vaftizini kabul etmemesi ve insanların belirli bir olgunluğa erişip sorumluluk alabilme dönemlerine gelene kadar vaftiz edilmelerinin uygun olmadığını düşünmesi bakımından Anabaptist düşünceyle bir dereceye kadar yakınlaşmaktadır.83 79 Çatalbaş, Radikal Reformistler, 131. 80 Çatalbaş, Radikal Reformistler, 133. 81 Çatalbaş, Radikal Reformistler, 135; Keleş, Evanjelik Bir Hareket: Anabaptist Mennonit Kilisesi, 95. 82 Lindberg, Avrupa’da Reform Tarihi, 196. 83 Martin I. Klauber, “Servetus, Michael (1511-53)”, The Dictionary of Historical Theology, ed. Trevor A. Hart (Milton Keynes: Paternoster Press, 2000), 521-522. 29 Anabaptist hareketin teslis anlayışı hakkında da bazı farklı yaklaşımları dikkat çekmektedir. Üniteryanizm tarihi uzmanlarından Earl Morse Wilbur’a göre, Anabaptistler İsa’yı Tanrı olarak görmemişler, Mesih’i ve annesi Meryem’i yalnızca birer beşer olarak kabul etmişler ve Mesih’in diğer insanların günahını ortadan kaldırmak için ölmediğini savunmuşlardır.84 Öte yandan, hareketin geleneksel bir teslis anlayışının olduğunu ve Baba-Oğul-Kutsal Ruh şeklinde tezahür eden sonsuz bir varlık olarak Tanrı’ya inandıklarını vurgulayan çalışmalar da bulunmaktadır.85 Bununla birlikte Anabaptistlerin Tanrı anlayışının felsefi düşüncelerden ziyade kilise liderlerinin şahsi Kutsal Kitap yorumlarına dayandığı ifade edilmiştir. Ayrıca, Anabaptistler teslisin unsurlarını akıl ile tarif etmenin mümkün olmadığına inanmışlardır.86 Reform döneminde teslis ile ilgili farklı görüşlere sahip olan gruplardan biri de Socianizm’dir. 5 Kasım 1539’da İtalya’nın Tuscany bölgesindeki Siena şehrinde dünyaya gelen Faustus Socinus’un (Fausto Sozzini, 1539-1604) görüşleri etrafında şekillenen bu hareketin en temel özelliği teslis doktrinine karşı çıkmasıdır.87 Tuscany Dükalağının hâkimi I. Cosimo’nun (ö. 1574) mahkemesinde 12 yıl sekreterlik görevi yapan Socinus, bu süre zarfında Kutsal Kitap’ın otoritesi ve O’nun Hristiyanlık üzerindeki etkisine odaklanmış ve İtalyanca eseri De Sacrae Scripturae Auctoritate’yi (Kutsal Yazıların Otoritesi Üzerine) kaleme almıştır.88 Socinus reformasyon sürecinin önemli düşünür ve teologlarından biridir. Basel’de Fransız Protestan Rahip Jacques Couet (Covetus) ile kurtuluş doktrini ve Mesih İsa’nın buradaki konumu üzerine tartışmalar yapan Socinus, bu tartışmalarda İsa’nın kurtuluş yolu için bir rehber olabileceğini, bunun gerçekleşebilmesi için de Mesih’i taklit etmek gerektiğini dile getirmiştir. Fakat hayatıyla alakalı kısıtlı bilgimiz olan Mesih’i taklit konusunda detaylı bilgi vermemiştir. Bununla birlikte, Mesih’in bir beşer olduğuna inanan Socinus, onun insanoğlunun günahları için kendisini kurban ettiği fikrini reddetmiştir.89 İnsanlar adalete uygun yaratılmışlardır; adalet ve doğruluk, insanın asli 84 Wilbur, A History of Unitarianism, 1945, I/29-52. 85 Wilbur, Our Uniterian Heritage, 43-51; Çatalbaş, Radikal Reformistler, 142. 86 Çatalbaş, Radikal Reformistler, 141-143. 87 Sarah Mortimer, “Human Liberty and Human Nature in the Works of Faustus Socinus and His Readers”, Journal of the History of Ideas 70/2 (2009), 191; W. Barnes Tatum, Jesus: A Brief History (New Jersey: Wiley-Blackwell, 2009), 118. 88 Kalkan, Socianizm’in Temel İnanç Sistemi, 55-57. 89 Kalkan, Socianizm’in Temel İnanç Sistemi, 59. 30 durumunun tanımları değil, iradenin erdemleridir. Âdem’in günahı, onun soyundan gelenlerin erdemli eylem kapasitesine zarar vermemiştir.90 Socianizm’in Hristiyan teolojisine dair görüşlerinin yer aldığı, bir nevi Socian’ların ilmihali olarak nitelendirebileceğimiz temel metin Krakov Kateşizmi (Racovian Catechism) isimli eserdir.91 Bu metinde yer alan Socinianist öğretilerin ana hedefi, yalnızca Kutsal Kitap temelli bir Hristiyanlığa dönüşü sağlama düşüncesidir. Fakat bu eser Katoliklerin kovuşturmalarından dolayı basılamamıştır. Daha sonra Valentin Schmalz, Hieronymus