T.C ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI MEZHEPLER TARİHİ BİLİM DALI GÜNÜMÜZ UMMAN İBÂDİYYESİ ( DOKTORA TEZİ ) Orhan ATEŞ BURSA – 2007 T.C ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI MEZHEPLER TARİHİ BİLİM DALI GÜNÜMÜZ UMMAN İBÂDİYYESİ ( DOKTORA TEZİ ) Orhan ATEŞ Danışman Doç. Dr. Tevfik YÜCEDOĞRU BURSA – 2007 iii ÖZET Yazar : Orhan ATEŞ Üniversite : Uludağ Üniversitesi Anabilim Dalı : Temel İslam Bilimleri Bilim Dalı : Mezhepler Tarihi Tezin Niteliği : Doktora Tezi Sayfa Sayısı : xi + 249 Mezuniyet Tarihi : …. /… / …….. Tez Danışman(lar)ı : Doc. Dr. Tevfik YÜCEDOĞRU GÜNÜMÜZ UMMAN İBÂZİYYESİ Tezimizin birinci bölümü üç ana başlıktan oluşmaktadır. İlk olarak İbâzîler’e nispet edilen isimler tartışıldı ve İbâzîler’in Havârîc ve Kaade isminden hoşlanmadıkları tespit edildi. Daha sonra İbâziyye’nin teşekkülü üzerinde duruldu. İbâzîler, Havârîc ile değil Muhakkime ile anılmak isterler. İbâzî yazarlar İbâzîliği Cabir b. Zeyd ve Abdullah b. İbâz’ın liderliği altında Muhakkime’nin şiddet yanlısı grubu olan Havârîc’den ayrı ılımlı bir fırka olarak düşünürler. İbâzîler Havârîc’den olmadıklarını ispatlamak istediler ve bu konuyla alakalı çok sayıda kitap yayımladılar. İkinci bölümde, Uman ve İbâzîlik incelendi. Öncelikle Uman’ın dini, siyasi ve sosyal durumu hakkında bilgi verdik. Günümüz Uman’ın gelişiminde önemli bir role sahip olan Sultan Kâbûs b. Said’den bahsedildi. İbâzîliğin Uman’a girişi tartışıldı. Umanlılar İbâzîliği savaşmaksızın kabul ettiler. Umanlılar’ın İbâziyye mezhebini tercih etmesinde Cabir b. Zeyd’in önemli bir role sahip olduğu görülür. Ayrıca İbâzî mezhepler tartışıldı. Sünni kaynaklarda İbâzîler’e nispet edilen fırkaların İbâzîlerce bilinmediği gözlendi. Son bölümde İbâzîler’in dini fikirleri ve siyasi düşünceleri incelendi ve yeri geldikçe İbâzî ve Hâricî düşünceler karşılaştırıldı. Anahtar Kelimeler İbâzîlik Câbir b. Zeyd Havârîc İbn Ezrâk Umman Abdullah b. İbâz Sultan Said b. Kâbus Ebû Ubeyde iv ABSTRACT Yazar : Orhan ATEŞ Üniversite : Uludağ Üniversitesi Anabilim Dalı : Temel İslam Bilimleri Bilim Dalı : Mezhepler Tarihi Tezin Niteliği : Doktora Tezi Sayfa Sayısı : xi + 249 Mezuniyet Tarihi : …. /… / …….. Tez Danışman(lar)ı : Doc. Dr. Tevfik YÜCEDOĞRU CONTEMPORARY İBADHİYAH OF OMAN ABSTRACT There are three main parts in the first chapter of our thesis. Firstly, İbadhiyah’s names have been discussed and established that İbadhiyah doesn’t like the names of Khvarich and Kaade. Then, the foundation of the İbadhiyah has been told. The İbadhis want to remembered as with Muhakkime, non Khavaric. İbadhi authorities assert that the İbadhi school is a moderate branch of the Muhakkime under the leadership of “Jabir b. Zeyd” and “Abdullah b. İbadh” and that is different from khvarich The İbadhis wanted to prove that there is no connection between Kharijites and İbadhiyah and they published a lot of books for this purpose. In the second chapter, Oman and İbadhiyah have been examined. Firstly, we gave information about Oman’s religious, political and social circumstances. It has been told about Sultan Qabus b. Said who has an important role in the formation of early Oman. Then the entry of the Ibadhiyah to the Oman has been discussed. Oman’s people accepted the Ibadhiyah without getting war. It has been seen that Jabir b. Zeyd has an important role in adoption of Ibadhiya by Omanis. Ibadhiyah sects have been discussed. At this point it has been observed that the sects that were attributed to Ibadhiyah by the suni sources are not known by the İbadhiyas. In the last chapter İbadhiya’s religious opinions and political thoughts have been examined and sometimes companisons were made between the İbadhi and Kharijite thoughts. Key Words Oman Jabir b. Zeyd Kharijite İbadhiyah Umman Abdullah b. İbadh Qabus b. Said v ÖNSÖZ İbâzîlik, başta Uman olmak üzere Zengibâr, Fas, Tunus, Cezayir, Mali, Madagaskar, Tanzanya, Libya hatta az sayıda da olsa da Irak’da ve Mısır’da müntesipleri bulunan dinî - siyasî görüşleriyle İslam düşüncesinde derin etkiler bırakan bir fırkadır. İslâm tarihinde teşekkül eden ilk siyasî fırka Muhakkime, zamanla farklı alt kollara ayrılmıştır. Bunlardan sadece İbâziyye varlığını günümüze kadar sürdürebilmiştir. Ülkemizde, İbâzîlikle ilgili akademik çalışmalardan Ethem Ruhi Fığlalı’nın çalışması istisna edilecek olursa, İbâzîler’in kendi kaynaklarını esas alan özgün çalışmalar yok denecek kadar azdır. İbâzî olmayan kaynaklar İbâzî kaynaklarda yer alan bilgileri yeterince dikkate almayan, kendi doğrularını tekrarlayan ve İbâzîler’e kendilerini tanımlama hakkı tanımayan öznel ve önyargılı hükümlerle doludur. İbâzî kaynaklardaki bilgilerin görmezden gelinmesi birbirinden oldukça farklı yönde gelişen iki farklı İbâziyye tasavvuru ortaya çıkarmıştır. Bunlardan birisi İbâzîler tarafından ortaya konan; Ehl-i Sünnet çizgisine yakın ama Havârîc’den uzak İbâziyye tasavvuru öteki de, İbâzî olmayan müelliflerin ortaya koyduğu Havârîc içerisinde doğan gelişen ve ılımlı Havârîc olarak kabul edilen İbâziyye tasavvurudur. İbâziyye fırkasını doğru bir şekilde ortaya koyabilmek için siyasî tarih kitapları ile İbâzîler’in kendi kaynaklarının sunduğu bilgileri değerlendirmek ve İbâzîler’in yaşayan tezahürlerini yerinde incelemek şarttır. Fakat “Günümüz Uman İbâziyyesi” adlı doktora tezini, böyle bir araştırma yapmak amacıyla aldık. Ancak önemli problemlerle karşılaştık. Şöyle ki Uman’ın ülkemizden çok uzak bir coğrafyada yer alması, İbâzîler’in nüfus olarak küçük bir niceliğe sahip olmaları, Uman İbâzîler’inin kendi içlerinde kapalı bir toplum olarak yaşamaları ve İbâzî kaynakların başka coğrafyalara yeterince ulaştırılamaması bu üç unsurun birlikte incelenmesini güçleştiriyordu. İslâm’ın yayılış tarihinde önemli rol oynayan İbâziyye hakkında yeterli araştırmaya sahip değiliz. Sahip olduklarımızın bir kısmı ise Havârîc hakkında yapılan dinî ve siyasî genellemelerin pek çoğu İbâziyye için de yapılmıştır. Ayrıca Hâricî fırkalarla Muhakkime çatısı altında yer almış İbâziyye ötekilerinin aksine şiddeti bir yöntem olarak benimsememiş, ilmi faaliyetlere önem vermiştir. Muhakkime’nin şiddet yanlısı diğer fırkaları bir bir tarihin sayfaları arasında kaybolurken İbâziyye’nin günümüze kadar yaşayabilmesinin sebepleri ve günümüzdeki durumu aydınlatılması gereken bir konudur. Bu çalışma giriş ve üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde İbâziyye fırkasının teşekkülü ve adlandırma problemi tartışıldı. İbâzîler’e göre İbâziyye’nin teşekkül süreci ve Câbir b. Zeyd’in İbâziyye’nin teşekkülündeki rolü İbâzî ve İbâzî olmayan kaynaklardan hareketle mukayeseli olarak ortaya konulmaya çalışıldı. vi İkinci bölümde, Umanlı İbâzîler’in İbâziyye’nin teşekkülüne ve gelişimine sağladıkları katkılar incelendi. Ayrıca Umanlı İbâzîler’in dinî hayatları ve diğer fırkalarla ilişkileri analiz edildi. Üçüncü bölümde ise İbâzîler’in itikadî ve siyasî fikirleri üzerinde duruldu. Yeri geldikçe İbâzî fikirlerin Hâricî fikirlerle mukayesesi yapıldı. İbâzîler’in ısrarla karşı oldukları hususlardan birisi İbâziyye’nin Hâricî bir fırka olarak değerlendirilmesidir. İbâzîler bu tezin yanlışlığını izah etmek için kendi siyasî ve itikadî fikirlerini ön plana çıkararak, Havârîc ile alakalarının olmadığını izah etmeye çalışırlar. Bu bölümde İbâzî fikirlerden yola çıkılarak İbâzîler’in Harîcîler’e yakınlığı ya da uzaklığı aydınlatılmaya çalışıldı. Mezhepler tarihi kaynaklarında İbâzî kavramı; Ebâzî, Abâzî, İbâdî, Abâdî gibi farklı şekillerde kullanılmaktadır. Biz İbâzî şeklindeki yazılışını tercih ettik. Tezde geçen şahısların vefat tarihlerine gelince, Ümeyye halifelerinin hilafet sürelerini, diğer şahısların ise vefat tarihlerini vermekle yetindik. İbâzî şahsiyetlerin vefat tarihlerini belirlemede kendi tabâkât kitaplarında verilen vefat tarihleri esas alındı. Hicrî tarihleri miladî tarihe çevirmede Mustafa Fayda tarafından çevirisi yapılan Futûhu’l-Buldân ekinde verilen cetvel kullanıldı. Doktora tez çalışmamda katkılarından ötürü tez danışman hocam Doç. Dr.Tevfik YÜCEDOĞRU’ya Prof. Dr. A. Saim KILAVUZ’a, Prof. Dr. Hüseyin ALGÜL’e, Prof. Dr. Sönmez KUTLU’ya, Doç Dr. Cağfer KARADAŞ’a, Klasik metinlerin anlaşılmasında yardımlarını esirgemeyen emekli Elmalı Müftüsü Kerem GÖLBAŞI Hocama, Dr. Mehmet ÇELENK’e, Dr. Orhan KOLOĞLU’na, Dr. U. Murat KILAVUZ’a, Kadir GÖMBEYAZ’a, Uman seyehatinde yardımcı olan Türk iş adamı Ali HAMZOĞLU’na ve İbâzî kaynakların temininde yardımlarını esirgemeyen Mektebetü’d-Dâmirî’nin sahibi Umanlı iş adamı Tâlib ed- Dâmirî’ye en kalbî teşekkürlerimi arz ederim. Orhan ATEŞ Kaplıkaya / BURSA 2007 vii İÇİNDEKİLER TEZ ONAY SAYFASI…………………………………………………………………ii ÖZET …………………………………………………………………………………. iii ABSTRACT ………………………………………………………………………….. iv ÖNSÖZ ………………………………………………………………………………... v İÇİNDEKİLER ……………………………………………………………………….vii KISALTMALAR …………………………………………………………………….xii GİRİŞ …………………………………………………………………………………...1 I- Araştırmanın Metodu ……………………………………………………………….1 II- Kaynakların Değerlendirilmesi …………………………………………………...5 A- İbâzî Olmayan Kaynaklar ………………………………………………..13 1- Tarih Kitapları …………………………………………………………………...13 2- Makâlât Kitapları ………………………………………………………………. 16 3- Edebî Eserler ……………………………………………………………………..21 B- İbâzî Kaynaklar …………………………………………...…………………….22 1- Tarih Kitapları …………………………………………………………………..22 2- Fıkıh Kitapları……………………………………………………………………27 3- Hadis Kitapları …………………………………………………………………..29 4- Akâid Kitapları…………………………………………………………………...30 I. BÖLÜM İBÂZİYYE’NİN TEŞEKKÜLÜ I- İbâz / İbâziyye Kavramının Tespiti…………………………………………...…..35 II- Adlandırma Meselesi……………………………………………………………...39 A- Kaade ………………………………………………………………………………39 B- İbâziyye ………………………………………………………………….…………41 C- Ehl-i Da’ve………………………………………………………………………….46 D- Cemaat-i Müslimîn ………………………………………………………………..49 E- Ehl-i İstikâme ……………………………………………………………………...50 F- Vehbiyye……………………………………………………………………………50 G- Havârîc……………………………………………………………………………..51 II- İbâzîler’e Göre İbâzîye’nin Teşekkülü………………………………….………..54 viii A- İbâzîliğin Teşekkülü Hakkında Görüşler ……………………………………….54 1- İbâzîliği İslâm İle Özdeş Gören İbâzî Görüşler………...……………….58 2- İbâzîliği Ashap Dönemine Taşıyan Görüşler ve İbâzî Bakış Açısı……..60 3- İbâzîliği Hz. Osman Dönemi ile İlişkilendiren İbâzî Görüş…...……..…68 4- İbâzîliği Tahkîm Ve Sonrasında Gelişen Olaylara Bağlayan Görüş…..70 a- İbâzî Olmayan Görüşler …………………………………………...73 b- İbâzî Görüşler ……………………………………………………...78 i-Abdullah b. İbâz’ın İmametini Savunanlar ………………....78 ii- Câbir b. Zeyd’e Birinci Derecede rol verenler...…………. 79 B- Câbir b. Zeyd’in Hayatı ………………………………………………………….86 C- Abdullah b. İbâz’ın Hayatı ……………………………………………………….92 III- İbâziyye Havârîc İlişkisi ………………………………………………………...94 A- İbâzî Olmayan Görüşler…………………………………………………………. 94 B- İbâzî Görüşler ve İbâziyye Havârîc ile İlişkisi……..……………...….101 a-Kavramlara Yeni Muhteva Kazandırma Çabaları ………………….103 b- Kavram Tahlilleri ………………………………………………….107 c- Fikir- Hadise İrtibatı Bağlamında İbâziyye Havârîc İlişkisi……...110 d- Kur’an Ayetlerini Anlamada Farklılık……………………………114 e- Tarihi Hadiseleri Misal Gösterme…………………………………115 f- Câbir b. Zeyd’in Hayatından ve Talebelerinin Tavırlarından Çıkarılan Deliller………………………………………………..…...117 g- Fikir Analizleri …………………………………………...………120 i- Siyasî Fikirler …………………………………………….120 ii- İtikadî Fikirler ……………………………………………121 II. BÖLÜM GÜNÜMÜZ UMAN İBÂZİYYYESİ I-Uman Hakkında Genel Bilgi ……………………………………………………...125 A-Tarihi Arkaplan ………………………………..……………................................127 1- Uman Öncesi İbâzîlik……………. ………………...……………………131 2- Sultân Kâbûs ile Başlayan Yeni Dönem ………………….………….....135 a- İdari Sistem ………………………………………………………………..138 b- Uman Meclisleri …………………………………………………………..139 i- Devlet eclisi………………………………………………………..139 ix ii- Şura Meclisi ………………………………………………………139 II-İslâm’ın Uman’a Girişi…………………………………………………………...140 III-İbâzîliğin Uman’a Girişi ………………………………………………………..145 A-İbâzîliğin Uman’a Girişini Kolaylaştıran Sebepler …………………………….148 1- Kabile Yapısı………...……………………………………………………148 2- Politik Yapı………………...……………………………………………..149 3- Ticarî İlişkiler ……………………………………..……………………..149 4- İbâzî Fikirlerin Tutarlı Bulunması……………………………………...150 5- Propaganda Faaliyetleri ………………………………………………...150 6- İbâzîliğin İlk İmamlarının Umanlı Olması …………………..………..151 IV- İbâzî Fırkalar……………………………………………………………………152 A- İbâzî Olmayan Kaynaklarda Geçen Fırkalar …………………………………152 1- Hâfsiyye ………………...………………………………………………...154 2- Harisiyye ………………………………………………………………….156 3- Ashâb-u Tâat ………………………………...…………………………...157 3- Yezidiyye …………………………………...…………………………….158 B- İbâzî Kaynaklarda Geçen Fırkalar……………………………………………..158 1-Nükkâriyye ……………………………………….…………..….……….159 2-Nefâsiyye………….….………………………….………………………...162 3-Sukâkiyye……………………………………...……………………….... 163 4-Halefiyye …………………..…………………………………...…………164 5-Haseyniyye………..…………………………………...…………………..165 III. BÖLÜM GÜNÜMÜZ UMAN İBÂZÎ FİKİRLERİ I- İbâziyye’nin İtikadî Fikirleri……………………………………………………..168 A- İman ………………………………………………………………………………170 1- İmanın Tanımı ……………………………..…………………………….170 2- İman Amel İlişkisi………..……………………………………………... 175 3- el-Menzile Beyne’l- Menzileteyn ………………………………..………181 4- Mürtekîb-i Kebîre …………………………………….…………………184 B-İlâhiyyât …………………………………………………………………………...189 1-İlâhî Sıfatlar…………………..…………………………………………...189 x 2- Halku’l-Kur’an ………………………….....…………………………….191 3- Ru’yetullah ……………………………...………………………………. 195 II- İbâziyye’nin Siyasî Fikirleri …………………………………………………….198 A- İmametle İlgili Görüşleri ………………………………………………………. 198 B- İmam Olacak Kimsede Aranacak Şartlar ……………………………………...203 C- İmamın Azli……………………………………………………………………….203 D- İmamet Çeşitleri………………………………………………………………….205 E- İmamlara Verilen Lakaplar …………………………………………………….206 F- İmamın Uyması Gerekli Siyasî Prensipler ………………………………….….207 G- Dâr Hakkındaki Görüşleri ……………………………………………………...210 H- Meclisler…………………………………………………………………………..210 1- Meclis-İ Âm (Genel Meclisler) ………………..………………………...211 2- Meclis-İ A’yân ……………………………………………………………211 3- Mecâlisü’l- İlim Veya Hameletü’l-İlim …………………………..……..211 Ek: I …………………………………………………………………………………………...214 Ek: II …………………………………………………………………………………………..223 Ek: III ………………………………………………………………………………………….226 Ek: IV …………………………………………………………………………………………227 Ek: V …………………………………………………………………………………………..228 Sonuç ………………………………………………………………………………………….229 Kaynaklar …………………………………………………………………………………......233 İndex …………………………………………………………………………………………..245 xi KISALTMALAR age : Adı geçen eser agm : Adı geçen makale agt : Adı geçen tez. AÜİFD : Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi Bkz. : Bakınız BİFD :Bursa Uludağ Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi C : cilt Çev : Çeviren Hz : Hazreti Hzr. . Hazırlayan İA : İslâm Ansiklopedisi DİA : Diyanet İslâm Ansiklopedisi İÜİFD : İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Dergisi Krş. : Karşılaştırınız. MÜİFD : Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Nşr : Neşreden Or. : Oriental OÜİFD :Ondokuz Mayıs Ünv. İlahiyat Fakültesi Dergisi S. : sayı SAV : Sallallahu aleyhi ve sellem thk. : tahkik eden tkd. : Takdim trb. : Tertip eden trz. : tarihsiz Üniv. : Üniversite vd. : ve devamı. yy. : Yayım yeri yok 1 GİRİŞ I- Araştırmanın Metodu Ülkemizde Havârîc hakkında bazı çalışmalar yapılmakla beraber onun yaşayan tek kolu olarak bilinen Günümüz Uman İbâziyyesi hakkında yeterli bilgi aktarılmamaktadır. Yakın dönemde kaleme alınan Mezhepler Tarihî kaynaklarında yer alan bilgiler ise kadim mezhepler tarihi kaynaklarında verilen malümatlarla sınırlı kalmıştır. İbâzîlikle ilgili çalışmalara göz atıldığında İbâzî kaynakların yeterince dikkate alınmadığı görülmektedir. Bu çerçevede İbâziyye fırkası, İbâzî olmayan Makâlât geleneklerinin söylemi içerisinde Havârîc’in günümüzde yaşayan tek kolu ve Havârîc’in Ehl-i Sünnet’e en yakın fırkası olarak bilinmektedir. Bazı çağdaş araştırmacılar Havârîc olarak zikrettikleri Muhakkime-i Ûlâ ile onun alt kollarından saydıkları Ezârîka, Sufriyye, Necedât ve İbâziyye’nin görüşleri ile çağdaş radikal İslâmcı grupların görüşleri arasında varlığını ileri sürdükleri ortak paydadan yola çıkarak radikal hareketlerin orijinini İslâm’da ararlar.1 Bin dört yüz yıllık İslâm Tarihi’nin erken sayılabilecek bir döneminde ortaya çıkan ve şiddeti bir yöntem olarak benimseyen bu harekete (Havârîc’e) Müslümanlar yeterli teveccüh göstermediğinden çağları aşarak günümüze kadar gelme imkânı bulamamıştır. İbâzî olmayan kaynakların Havârîc, İbâzîler’in ise Ezârika üzerinden anlattıkları bu aşırı fikirler ve gruplar zaman içerisinde yok olup gitmişlerdir. İslâm ve Müslümanlık gelişerek varlığını sürdürüyor olmasına rağmen bu gün itibarıyla Havârîc ya da Ezârika’nın dinî ve siyasî görüşlerini temsil eden bir fırka mevcut değildir. İbâzîliği Havârîc’in günümüze kadar gelebilen tek kolu olarak ele alıp, ardından da radikal hareketlerin kökenini İbâziyye üzerinden temellendirmeye çalışmak yeterince objektif bir tespit sayılamaz. Bu çalışmamızda günümüz Umanlı İbâzîler’in İbâzîliği nasıl anladıklarını kendi kaynaklarından çözümlemeye gayret ettik. Mümkün olduğunca İbâzî kaynakları esas aldık ve yeri geldikçe de Sünnî kaynaklarla mukayeseler yaptık. İmkânlarımızın el 1 Bkz., Sâmerrâî, Nu’mân Abdürrezzâk, et-Tekfîr Cuzûruhu Esbâbuhu, Muberraratuhu, el- Menâra li’t- Tıbâ’a, 1984; Cemâl, Sultan, el-Beyyine,yy., 1981, 3, 25; Jansen, Johannes J. G., “ The Early İslamic of Kharidjides and Modern Moslem Extremism: Similarities and Differences” , Orient, 1986. 2 verdiği ölçüde İbâzîler’in yaşadığı Uman’a giderek İbâzîler’i sosyal hayat içinde gözlemlemeyi hedef edindik. İslâm düşünce tarihinde siyasî sebeplere bağlı olarak teşekkül eden fırkalar Muhakkime-i Ûlâ ve onun yaşayan tek kolu olan İbâziyye ile başlatıldığında - özellikle İbâzîler açısından genel kanaat bu yöndedir- Muhakkime’nin teşekkülü dinî sebeplerden ziyade muhafazakâr ve bir kabilenin yöneticiliğini merkeze alan hiyerarşik yapıya karşı imtiyazsız ve siyasî–ekonomik açıdan sıkıntılı toplulukların geliştirdiği radikal ve eşitlikçi bir ayaklanmanın siyasî sonuçları olarak değerlendirilebilir. Muhafazakâr yapıya karşı olmaları şöyle açıklanabilir: Muhakkime-i Ûla’nın teşekkülüyle birlikte bu hareket içerisinde yer alan kimseler, hilâfetin Kureyşîliğine karşı çıkarak onu temsil ve muhafaza eden merkezî iktidarlara karşı muhalefet ettiler. Eşitlikçi olmaları ise imamet anlayışlarında açık bir şekilde kendisini gösterdi. Çünkü gerek Muhakkime gerekse İbâzîler devleti yönetme hakkının Kureyş’in iki kabilesinin inhisarında olmadığını ve ehil olmak kaydıyla her Müslüman’ın bu görevde hak sahibi olabileceğini savundular. Dinî ve siyasî görüşlerini savunma ve hayata geçirme hususunda tavizsiz bir tavır sergilediler. Kureyş kabilelerinin oluşturduğu hiyerarşik yapı içerisinde imtiyazlı hale gelme konusunda gösterdikleri çabalar sonucu İslâm Tarihinde önemli kırılmalara yol açtılar. Öncelikle yerel idarecilerin (valilerin) atamalarında ve azlinde etkili oldular. Sonra Hz. Osman’ın (36/656) şehit edilmesi ile ülkenin genel siyasetini etkilediler. En sonunda Hz. Ali’yi (39/659) halife seçerek; halifenin seçiminde -süreklilik arz etmese de- insiyatifi ele aldılar. Belki de buradan cüret alarak Nehrevân savaşı öncesi Hz. Ali’yi azledip yerine Rasibî’yi (38/658) imam tayin ettiler. Mezhebî hareketleri besleyen tarihî arka plânlar vardır. Bu arka plânlara ulaşmadan fırkaları doğru anlamak mümkün değildir. Fırkaların hem fikir olarak kendilerini ifade edecek bir kimliğe kavuşabilmeleri hem de kurumsallaşmaları2 zaman olarak belli bir süreci zorunlu kılar. Bu süreç bilinmeden o zaman aralığında teşekkül eden dinî ve siyasî fikirleri ve hareketleri anlamak imkânsızdır.3 Mesela Hz. Ömer’e gelinceye kadar, kılıçla fethedilen yerlerin ganimet olarak askerlere dağıtılması şeklinde 2 Onat, Hasan, “Din Anlayışımızın Bazı Kaynakları Üzerine Bazı Düşünceler”, Türk Yurdu, XIII, 75, Ankara, 1993. 3 Kutlu, Sönmez, “İslâm Düşüncesinde Hadis Taraftarları ve İman Anlayışları”. Ankara 1997, 1. 3 işleyen sistem Hz. Ömer tarafından değiştirilmiştir. Kılıçla fethedilen yerler devlete bırakılırken, Hz. Ömer askerlerin toprağa bağlanmasını engellemek için gazileri maaşa bağlamıştır. Fetihlerin yavaşlaması sonucu ekonomik açıdan gelirleri azalan toplum üzerinde bu durum nasıl bir siyasî sonuç doğurmuştur? Veya yönetimi elinde bulunduran Kureyş kabilesinin hem siyasî hem de dinî yönden kendisini bir üst yapı olarak görmeye başlaması, bunu topluma kabul ettirmek istemesi ve toplumun içselleştirmesi yönünde gayret sarf etmesinin siyasî sonuçları genelde fırkaların özelde Muhakkime’nin ve onun ayrılmaz bir parçası olan İbâziyye’nin teşekkülüne nasıl bir etki yapmıştır? Bu soruların tümünün cevabı kuşkusuz o toplumun tarihi arka plânında saklıdır denilebilir. Dolayısıyla fırkaları sosyal dokudan soyutlayarak ya da dışlayarak anlamamız imkânsızdır.4 Biz, bu çalışmamızda metot olarak İbâzîler ya da ilk Muhakkime tarafından ileri sürülen görüşleri yaşadıkları sosyal doku içinde anlamaya gayret gösterdik. İbâziyye fırkasını içinde geliştiği tarihi dokudan koparmadan ele alma çabası bizi tarihi süreci yer yer bir İslâm tarihçisi gibi aktarma zorunda bırakmış olsa da, fikirlerle hadiseler arasındaki irtibattan yola çıkarak bir tarihçi gibi salt olayları zikretmek yerine, sürekli olarak olaylardan, tezimizin aydınlanmasına katkı sağlayacak yeni fikirler üretme çabasında olduk. Bir fırkanın doğru anlaşılmasını engelleyen sebeplerden bir diğeri de; araştırmacıların ön yargılara teslim olmaları ve bilimsel araştırma metotlarını kullanmamalarıdır. Biz araştırmamızda Uman İbâziyyesi’nin teşekkülünü öncelikli olarak kendi kaynaklarına göre izah etmeye özen gösterirken öte yandan yeri geldikçe İbâzî olmayan kaynaklarla konuyu mukayeseli olarak ele almaya çalıştık. Erken dönem İbâzî kaynaklardan ulaşabildiklerimize özel bir önem atfetmekle beraber muahhar İbâzî kaynakları da ihmal etmedik. Böylelikle tarihsel süreçte dinî ve siyasî fikirlerde yaşanan kırılmaları görmeye çalıştık. Bugün itibarıyla Uman’da yaşayan Umanlılar tarafından temsil edilen İbâzîlik ve onların oluşturduğu sosyal hayat Makâlât kitaplarında anlatılan bedevî Hâricî tiplemesine uygun düşmemektedir. Kısaca nedenleri üzerinde duracak olursak: 4 Hizmetli, Sabri, “İtikadî İslâm Mezheplerinin Doğuşuna İçtimaî Hadiselerin Tesiri Üzerine Bir Deneme”, AÜİFD. XXVI, (1983), 653. 4 1- Umanlı İbâzîler’in medenî dünyanın teveccüh gösterdiği organizasyonlarda yer almaları hatta 2005 yılında dünyanın en temiz ikinci ülkesi seçilmeleri eski kaynaklarda geçen İbâzî tanımının yeniden gözden geçirilmesini gerekli kılmaktadır. 2- İbâzîlik Uman’ın resmî mezhebi olmasına karşılık İbâzîler ülkelerinde mevcut Şia ve Şafi’ilik gibi farklı mezheplerle büyük bir uzlaşı içerisinde sosyal hayatlarını devam ettirmektedirler. Onların bu durumu kendileri gibi düşünmediği için Abdullah b. Habbâb b. Eret’i şehit eden Mis’ar b. Fedekî üzerinden anlatılan Hâricîlik tarifine uygun düşmemektedir. 3- İslâm’dan neşet eden diğer fırkalar gibi Umanlı İbâzîler de dünya barışını tehdit eden bilinen şiddet eylemleri içerisinde yer almamışlardır. Ayrıca onlar tarafından kurulan ve şiddeti bir yöntem olarak benimseyen her hangi bir silahlı tedhiş örgütü bilinmemektedir. Müsteşrikler sömürgeci gayelerle İbâzî nüfus bölgelerine yönelmiş olmakla beraber İbâzî tarihinin ve akaidinîn aydınlanmasına bir ölçüde katkı sağlamışlardır. Bu alanda araştırma yapan Batılı müsteşrikler arasında M. Watt,5 Motylinski6, Rubinacci7, J. Schacht8, G.R. Smith,9 E. Masqueray,10 R. Strothmann’ı11 sayabiliriz. Uman’ın resmî mezhebinin İbâzîlik olmasını dikkate alarak, tarihî süreç içerisinde Umanlılar’a has bir İbâzîlik anlayışının teşekkül etmiş olabileceği varsayımından yola çıktık. Mezheplerin teşekkülünde ve düşünce yapılarında 5 Watt, Motgomery, İslâm Düşüncesinin Teşekkülü,( çev., E. Ruhi Fığlalı), Ankara, 1981. 6 “Le Manusscrit Arabo De Zouagha” 14 Cong. İnt. Or. 1905, 11, 4 Section, Pp. 79- 92; I. dem, “Expedition De Pedro De Navarre Et De Garicia Do Tolede Contre Djerba ( 1510 ) D’ Aprss Less Sources Abadhites”, 14 Cong. Int. Or 1905, 111, 3 Section, II Pp. 133- 159. 7 R. Rubinacci Şark kütüphanelerinde İbâzîlik’i konu alan makaleleri 1949 yılında neşretmiştir. R. Rubinacci, “ Notizia di Alcuni Manoscritti İbâzîti Presso L’ Iniversitario Orientale di Napoli” A.I.O.N, N.S., 3 (1949), PP. 431- 439. 8 J. Schacht “ Biblioth’ Eques et Manuscrits Abadites”, Rev. Africaine, 100; ( 1956), pp. 375- 398. 9 “ The Omani Manuscript Callection at Maskat, Part I, A General Desctription of The MSS” Unpublished. 10 E. Masqueray, Chranique d’ Abou Zakari, Alger 1878 11 “ Berber and Ibaditen” , Der Islam, vol. 21 ( 1928) pp. 258–279. 5 coğrafyanın etkisi bilinmekle beraber çalışmalarımız ilerledikçe Uman’ın kendine has orijinal bir anlayış geliştiremediğini ve İslâm coğrafyasının Fas, Tunus, Cezayir, Madagaskar ve Zengibâr gibi farklı bölgelerinde yaşayan İbâzîler’in karşılıklı bir etkileşim içinde olduklarına ve birbirlerinin kaynaklarından istifade ettiklerine şahit olduk. Bu durum İslâm fırkaları içerisinde hacim olarak küçük bir yer işgal eden İbâzîler’in ayrışma yerine varlıklarını sürdürebilmek için karşılıklı olarak yardımlaşma yolunu tercih etmiş olmalarıyla ve fırkanın son zamanlara kadar sürdürmüş olduğu dışa kapalı yapısıyla açıklanabilir II- Kaynakların Değerlendirilmesi İbâzîlik’den bahseden kadim Sünnî kaynaklara göz attığımızda kemiyet olarak İbâzî ler’den daha çok kaynağa sahip olduğumuz söylenebilir. Ancak bu noktada bir özeleştiri yapacak olursak bu kaynaklarda yer alan bilgiler iyi tetkik edildiğinde kaynakların sürekli birbirini tekrar ettiğini ve keyfiyet olarak zengin bir muhtevaya sahip olmadıkları görülecektir. Tarih kitaplarından sosyal yapıyı dinî, siyasî, kültürel ve ekonomik açıdan tahlil etmeye çalışırken Makâlât ve Milel-Nihâl kitaplarından özgün siyasî- itikadî fikirleri tespit etmeye, onlarda yer alan bilgileri nesnel bir şekilde ele almaya ve fikirlerin hadiselerle irtibatını esas alarak izah etmeye gayret gösterdik. Mezhepler tarihi yazıcılığının, en eski ve köklü sorunlarından birisi fırkaların anlatımında yazarların yeterince tarafsız ol(a)mamalarıdır. Bu durum, müelliflerin tarafgir davranmaları, muktezay-ı kavil yapmaları, abartıya kaçmaları, fırkaların görüşlerini eksik anlatmaları hatta bazen gerçeğe muhalif bilgiler vermeleri şeklinde kendisini göstermiştir.12 Müellifleri tarafgirliğe zorlayan önemli nedenlerden birisi siyaset unsurudur. Çünkü fırkalar kendilerini kuşatan siyasî yapı ve atmosfer için gerçekten önemli kurumlardır. İktidarını gelecek yıllara taşımak isteyen siyasî otoriteler, fırkaları ve fırka yazıcılığını kendi ikballerine göre biçimlendirmeye gayret göstermişlerdir. Bu, siyasetin dünü ve bugünü ile değil, doğrudan doğası ile ilgili bir durumdur. Bir diğer neden de dinî hamasettir. Kendi dinî veya mezhebî görüşlerini mutlak doğrular olarak gören müellifler, diğer fırkaları anlatırken tasvirî bir yöntem 12 Watt, age., Çevirenin Önsözü, VI, Ankara, 1981. 6 kullanmamışlar ve yeterince objektif olamamışlardır.13 Eş’arî kendi döneminde bu meseleye dikkat çekenlerdendir.14 Bu hususa dikkat çeken Yörükan şunları söyler: “Esasen ekseriyetle mezhepler etrafında yazılan kitaplar ve makaleler, ilmî eserler vücuda getirmek arzusundan ziyade dinî hisleri tatmin etmek ve hükümetlerin tutunabilmesi için meslekî ihtirasları tahrik etmek ihtiyaçlarından doğmuşlar ve kuvvetlerini bu kaynaklardan almışlardır. Nitekim mezhep ihtilafları, bazen yeniden hükümetlerin doğmasına sebep olmuş ve bazı büyük iktidarların bölünmesine ve bazılarının büsbütün ortadan kalkmasına yol açmıştır.”15 Bir mezhebi kendi müellifleri tarafından kaleme alınan eserlerle tanımanın önemine dikkat çeken bir diğer çağdaş mezhepler tarihi araştırmacısı Kutluay, Mutezile’nin uzun bir süre Şehristanî’nin İbn Ravendî’ye dayanarak verdiği bir kısım yanlış bilgilerle tanınmış olduğunu ancak daha sonra Hayyat’ın el-İntisâr adlı eseri ile Mutezile hakkındaki fikirlerin değiştiğini daha sonraki süreçte bulunan Mutezilî yazmalarla da konunun açıklığa kavuştuğunu ifade eder.16 Fırkalar hakkında doğru bilgilere ulaşmanın en sağlam ve en etkili yolu, fırkaları kendi kaynaklarından tanımaktır. Bir fırkanın dinî, siyasî görüşlerini doğru ve sağlıklı bir şekilde ortaya çıkarabilmek ve o fırkayla ilgili bilimsel bilgi üretebilmek için, fırkanın birinci el kaynaklarına, birinci el kaynaklar mevcut değilse ikinci el kaynaklarına ulaşmak hayatî önem taşır.17 Yörükan, İbn Teymiyye’nin el-Furkân’ına atıfta bulunarak bu konuya şu şekilde açıklık getirir: “Hâricî mezheplere kendi kitaplarından değil başkalarının nakillerinden muttalî olduk. Zira Mutezile’nin olduğu gibi bunların da kendi kitapları yoktur.”18 İbâzîler’in ilk teşekkülünü anlatan birinci el özgün İbâzî kaynakların günümüze ulaşamadığı ve sonraki dönemlerde yazılan kaynakların da yeterince ilim âlemine 13 Watt, age.,1-7. 14 Eş’arî, Ebû’l-Hasan Ali b. İsmail, Makâlâtü’l- İslâmiyyin ve’htilâfü’l-Musallîn, (Neşr. H. Ritter), Wiesbaden, 1963, 1. 15 Yörükan, Yusuf Ziya, Ebû’l-Feth Şehristânî ve Mezheplerin Tetkikinde Usûl, ( Notlarla yayıma hazırlayan Murat Memiş), Ankara, 2002, 92. 16 Kutluay, Yaşar, “İbâziler’e Ait Bazı Metinler”, AÜİFD, XV, Ankara, 1967, 141–142. 17 Nâmî, ed-Dırâsât ani’l-İbâziyye, 219. 18 Yörükan, Ebû’l-Feth Şehristânî, 85. 7 duyurulamadığı bilinen bir husustur.19 Teşekkülünün hicri birinci asrın ortalarına tekabül etmesi sebebiyle İbâzîlik, İslâm’da zuhur eden ilk fırkalar arasında zikredilebilir.20 Bu kadar köklü bir geçmişe sahip olmasına karşılık elimizde erken dönem sayılabilecek kaynak sayısı yukarıda belirtildiği gibi birkaç eserden ibarettir. İbnü’n-Nedim, el-Fihrist adlı eserinde, Havârîc ve İbâzîler’i ayrı başlıklar altında ele almıştır. İbâzîler’e ait kaynak listesi Havârîc kadar zengin değildir.21 İbâzîler’le ilgili bölümde yer alan kitaplar şunlardır: İbrahim b. İshak el-İbâzî’nin Kitabu’r-Red ale’l- Kaderiyye ve Kitâbu’l-İmâme; Salih en-Nacî’nin (Beni Naciye’den), Kitâbu’t-Tevhid ve Kitâbu’r-Red ale’l-Muhalifîn; el-Heysem b. Heysem’in, (Benî Naciye’den) Kitâbu’l- İmâme ve Kitâbu’r-Red ale’l-Mülhidîn. İbnün- Nedim bu eserlerin kendi dönemine ulaşmadığını belirtir.22 İbn Nedim’in listesinde Sâlim b. Zekvân (99/719)’ın Sîre’si, Ebû Hamzâ el- Muhtâr b. Avf el-Ezdî’nin (128/745–746) hutbeleri, Rebi’ b. Habîb’in (170/786) Sahih’i ve Kalhâtî’nin (1070/1659) Keşf’î yer almamaktadır. İbâzîler tarafından yazılan kitapların isimlerinden hareketle aşağıdaki çıkarımlarda bulunabiliriz: 1- Anlaşıldığı kadarıyla bu eserler Kaderiyye’nin teşekkülünden sonra yazılmıştır. 2- Kaderiyye’nin görüşlerine muhalefet amacıyla kaleme alınmıştır. 3- İmamet bahsi önemsenmiştir. 4- Muhalifler isimlendirilirken müşrik gibi ifadelerin kullanılmaması kendileri gibi düşünmeyenlere ağır ithamlar isnat etmediklerini çağrıştırmaktadır. 19 Muammer, Ali Yahya, el-İbâziyye Mezhebün İslâmiyyun Mu’tedil, Sîb, 2003, 18-19. 20 Nâmî, Studies in İbadhism, trz, 19; Muammer, el-İbâziyye, 20. 21 Hâricîliğin tarihî teşekkül süreci ve görüşleri hakkında yazılan ama bize ulaşmayan eserlerden bazıları şöyledir: el-Cûfî, Câbir b. Yezid b. el-Hâris, (128/746) Kitâbu’n-Nehrevan, Kitâbu Makteli Emiri’l- Mü’minîn Ali; Ebû Mihnef, Lût b. Yahyâ (157/774), Kitâbu Makteli Ali, Kitâbu Ehli’n-Nehrevân ve’l- Havârîc; el-Vâkidî (207/ 822), Kitâbu’s-Sünne ve’l-Cemâ’a ve Zemmi’l-Hevâ ve Terki’l-Havârîc; el- Heysem b. Adî (207/ 822), Kitâbu’l-Havârîc; el-Minkârî, Nasr b. Muzâhim, (212/827), en-Nehrevân; el- Medâînî, (235/ 850), Kitâbu’n-Nehrevân, Kitâbu’l-Havârîc; Ebû İshâk İbrahîm b. Muhammed b. Sa’id b. Hilâl es-Sakâfi, (283/896), Kitâbu’n-Nehrevân; el-Gallâbî, (298/910) Kitâbu’n-Nehr, Kitâbu Makteli Emîri’l-Mü’minîn; el-Kâbusî, Ebû’l- Kâsım el-Münzîr b. Muhammed b. el-Münzîr b. Sâ’id, ( IV/ X yüzyıl başları ), Kitâbu’n-Nehrevân, Bkz. İbnü’n-Nedîm Ebû’l Ferec Muhammed b. İshak b. Ebî Yâ’kub, el-Fihrist, 228. 22 İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist, 228. 8 Sebebi ne olursa olsun, ilk döneme ait İbâzî kaynakların elde olmayışı, İbâzîler’i muarız mezhepler tarihi yazarlarının insafına terk etmekle kalmayıp,23 İbâziyye fırkasının teşekkül sürecini ve fikirlerini büyük ölçüde karanlıklar içinde bırakarak tartışmalı hale getirmiştir. İbâziyye mezhebi ülkemizde daha çok Eşârî Makâlât geleneği içerisinde yazılan kaynakların verdiği bilgilerle tanınmaktadır.24 Özellikle Eş’arî’nin Makalâtu’l- İslâmiyyîn’de verdiği bilgiler, hem fırkanın bilinen şekliyle tanınmasında hem de daha sonraki fırak yazarlarının onu takip etmeleri açısından belirleyici bir rol oynamıştır. Fığlalı’nın bu konuda yazdığı bazı makaleleri ile basılı doktora tezi istisna edilecek olursa, ülkemizde yapılan çalışmalarda, İbâziyye’nin kendi kaynaklarının yeterince dikkate alınmadığı rahatlıkla söylenebilir.25 İbâzîler’in ilk dönemleriyle ilgili eserlerin azlığının, İbâzîler tarafından izah edilebilir sebepleri de yok değildir: Öncelikle İbâzîler’in konuya karşı yeterli duyarlılığı göstermemeleri yanında Emevîler ve Abbâsîler gibi siyasî iktidarların İbâzîler’e uyguladığı yoğun siyasî baskı26 sonucu fırka teşekkülünü gizli bir şekilde devam ettirmek zorunda kalmıştır.27 İbâzî yazar Halîfât, İbâzîler’in kendi görüşlerini ve tarihlerini anlatan kitaplar yazmadıkları tezine bir açıklama getirerek, aslında İbâzîler’in diğer fırkalar kadar olmasa da görüşlerini anlatan eserler yazdıklarını ancak siyasî baskılar sebebiyle bu eserler gizli tutulduğundan, İbâzî olmayan müelliflerin bu eserlere ve onlarda yer alan bilgilere muttali olamadıklarını söylemektedir.28 Yine Halîfât ile 23 Yörükan, Ebû’l-Feth Şehristânî, 85. 24 Eş’arî, Makâlât, 183; Şehristânî,el-Milel, 156. 25 Aslında İbâziyye’nin diğer İslam ülkelerindeki durumu ülkemizden pek farklı görünmemektedir. Mesela Mısır’ın İskenderiye kütüphanesinde 03.03.2007 tarihinde yaptığımız bir incelemede, İbâzîler’e ait çok az sayıdaki kitap Havârîc olarak tasnif edilmekle kalmamış kitapların üzerine Havârîc olarak not düşülmüş. İbâzî müellif Ebû Zekeriyya’ ya ait Kitâbu Siyeri’l-Eimme ve Ahbâruhum İbâzî olarak tespit edildikten sonra parantez içerisinde kaynak Hâvâric’e isnat edilmiştir. Bakınız ek. VI. 26 Taberî, Muhammed b. Cerîr, Tarihu’l-Ümem ve’l-Mülük, Beyrut, 1988, V, 217; İbnü’l-Esîr, Ebû’l- Hasan Ali b. Muhammed b. Abdilkerrîm, el-Kamil fi’t-Tarih, Mısır, 1356, 445. 27 Abdulhalîm, Receb, el-İbâziyye fî Mısr ve’l-Magrib ve Alâkâtuhum İbâziyye Uman ve’l-Basra, Maskat, 1990, 20-25. 28 Halîfât, İvaz Muhammed, Neş’etü’l-Hareketi’l-İbâziyye, Amman 1988, 5. 9 aynı görüşleri paylaşan İbâzî müellif Muammer, İbâzîler’in eser telif etme konusunda oldukça gayretli olduklarını söyler. Ayrıca zengin bir kültürel arka plâna sahip olduklarını, Basra, Uman, Hadramevt, Yemen, Kuzey Afrika, Hicaz, Irak, Şam, Güney- Cezire, Mısır gibi önemli İslâm beldelerinde çok sayıda İbâzî bilginin var olduğunu belirterek, asırlara göre tasnifi yapılmış uzunca bir müellif listesi verir.29 Muammer, bazı makâlât yazarlarının çağdaşı İbâzîlerce yapılan çalışmaları kasten dikkate almadıklarından yakınır.30 Eş’arî hicri üçüncü asrın ikinci yarısı ile hicri dördüncü asrın ilk yirmidört senesinde yaşamasına rağmen kendi çağdaşı ve öncesi İbâzî müelliflerin sözlerini dikkate almadığını söyler. İbâziyye’nin kurucularından Câbir b. Zeyd (93/710) fırkanın görüşlerini anlatan bir Dîvan31 telif etmiş ancak eser 29Ali Yahya Muammer, el-İbâziyye Beyne Fırakı’l-İslâmiyye, 26-28; Halîfât, age., 5 30 Bkz, İbn Hazm (456/1063)’ın tutumundan yakınan müellife göre İbn Hazm diğer mevzularda işlettiği parlak zekâsını İbâziyye söz konusu olunca kullanmamıştır ve eserini İbâziyye ile alakası olmayan yanlış bilgilerle doldurmuştur. Muammer, el-İbâziyye Beyne’l- Fırakı’l-İslâmiyye, es-Sîb, 2003, 52-58. 31 Câbir b. Zeyd tarafından yazıldığı ifade edilen Divânü’l-Câbir b. Zeyd adlı eserin tamamı mevcut değildir. Ancak bu eserin bazı bölümlerinin günümüze kadar ulaştığı İbâzîler’ce iddia edilmektedir. Mesela: a- Kitâbu’n-Nikâh adlı bölümün Tunus’un Cerbe Adasında İbâzîler tarafından korunduğu söylenmektedir. Diğer bölümlerin savaşlar ve nifaklar sebebiyle kaybolduğunu, bu bölümü (Kitâbu’n-Nikâh ) ise kaderin İbâzîler için muhafaza ettiğini ifade ederler. Ziyâî, Mu’cem, 454. b- Kitâbu’s-Salât adlı bölüm ise Habîb b. Ebî Habîb el-Cermî (162/778-779) ve Amr b. Harim (I-II/VI-VII. asır) tarafından Câbir b. Zeyd’in talebeleri olan Ebû Ubeyde (145/762), ve Rebi’ b. Habîb (170/786)’in rivayetlerine dayanarak hazırlanmıştır. c- Câbir b. Zeyd’e (93/ 711) isnat edilen bir diğer eser er-Rücûf’tur. İsmi kıyamette oluşacak zelzele veya fitne anlamına gelen bu esere Mahbûb b. er-Rahîl (226/840-841) işaret etmiştir. d- Mektûbât, Câbir b. Zeyd’in talebelerinin sorularını cevaplamak amacıyla yazmış olduğu onsekiz mektubu ihtiva etmektedir. Bu eser’in bir nüshası Tunus Baruniye kütüphanesinde bir nüshası da Şeyh Salih b. Amr’ın şahsi kütüphanesinde bulunmaktadır. Bu eserin bir benzeri Şeyh Said b. Halef el-Harûsî tarafından tertip edilerek Cevabât el-Câbir b. Zeyd ismiyle Uman’da basılmıştır. Ziyâî, Mu’cem, 222. e- Fıkhu’l-İmam Câbir b. Zeyd: Eserin mürettibi Yahya Bekûş, Câbir b. Zeyd’in talebelerinin eserlerine yansıyan görüşlerini toplamıştır. Uman, trz. 10 Abbâsîler zamanında kaybolmuştur.32 Yine İbâzî müelliflerden Rebi’ b. Habîb (175/791) aynı asırda Sahîh’ini telif etmiştir.33 Bu eser İbâzîlerce sünnette kaynak olmaya devam etmektedir. Eser İbâzîler tarafından, Buharî’nin ve Müslim’in Sahîhler’inden daha değerli görülmektedir. Ali Yahyâ, İbâzî olmayan araştırmacıların bu eserleri ve içindeki bilgileri görmezden geldiklerinden yakınır.34 Sünnî ve Şiî kaynakların İbâziyye’yi Havârîc’in furuu olarak ele almaları ve Havârîc üzerinden İbâziyye’yi anlatmaları, fırkanın özgün bir şekilde araştırılmasına engel olmuş, ana fırka içerisinde geçiştirilmiş, daha çok Havârîc üzerinde yoğunlaşmıştır.35 Genellemeci anlatımlar sebebiyle İbâzî kaynaklara ihtiyaç hissedilmemiştir. İbâzî kaynakların yetersizliği hususunda ileri sürülen sebepleri maddeleştirecek olursak: 1- İbâzîler’in kendi tarihlerini yazmada yeterli çaba göstermemeleri. 2- Fırkanın baskılar sonucu gizlilik içinde faaliyet göstermesi ve gelişiminin de gizlilik esaslarına uygun bir seyir takip etmesi. 3- İbâziyye’nin Havârîc’in alt fırkası nazarıyla ele alınması ve Havârîc’in maruz kaldığı nefrete İbâzî kaynakların da ortak edilmesi. 4- İbâziyye’nin Havârîc üzerinden genellemeler yapılarak anlatılma yoluna gidilmesinin İbâziyye’nin öğrenilmesinde kendi özgün kaynaklarına bakma ihtiyacı hissedilmemesi sonucunu doğurmuştur. 32 Halîfât, İvaz, el-Usûlü’t-Tarihiyye li’l Fırkati’l-İbâziyye, Uman, 1988, 17; Muammer, el-İbâziyye Beyne’l- Fırakı’l-İslâmiyye 28. 33 Rebi’ b. Habîb 175/791 tarafından hazırlanan eser ( Camiu’s-Sahîh) farklı müellifler tarafından tertip edilerek farklı isimlerle neşredilmiştir: a- Müsned-i Rebi’ b. Habîb el-Ezdî, Rebi’ b. Habîb el-Ezdî, Uman, 1994. Bu eser Kitâbu Rebi’ b. Habîb olarak da tanınır. İbâzîler için Allah’ın Yüce kitabı Kur’an-ı Kerîm’den sonra yeryüzündeki en sahih kitaptır. Ziyâî, Mu’cem,406. b- Kitâbu’l-Akîde, (trb, Ebû Ya’kub Vercilânî 1174 / 570. Eser 1982 ve 1984 yıllarında Uman’da basılmıştır. c- Rivayâtü’l-İmam, Ebû Süfyân Mahbûb b. er- Râhîl, trz. d- Abdullah Sâlimî, (1332/1914) eseri şerhederek 1963 yılında Uman’da neşretmiştir. 34 Muammer, age., 41 35 Bağdâdî, el-Fark, 103-104; Şehristânî, el-Milel,1.59-156. 11 5- İbâzîler’in koruma gayretleri çerçevesinde saklanan eserlerin daha sonraları kaybolması. 6- Göçler, savaşlar ve yaşanan sosyal kargaşalar sonucu eserlerin telef olması.36 Fırkaları anlatan eserlerin müellifleri, III/IX asırda daha çok Ehl-i Sünnet tarafından yazılan Milel ve Nihal kitaplarından yararlanmaktadırlar.37 İbâzîler’in muhalif fırka yazarlarının tarafgirlikleri konusunda ileri sürdükleri şikâyetlerin bir kısmına katılmakla beraber, İbâzî olmayan araştırmacıların İbâzîler’den daha fazla İbâzîler’i anlatan eser yazdıklarını söylemek mümkündür.38 Bu eserlerin en belirgin hususiyeti ve temel amacı “Ehl-i Sünnet anlayışına muhalif fırkaları ve dinleri tenkit etmek ve İslâm’ı savunmak olduğundan”39 İbâziyye hakkında verdikleri bilgilerin tümüyle objektif olduğu söylenemez. Hatta Muammer’in söylediklerine bakılırsa, birçok tarih ve mezhepler tarihi araştırmacısı İbâzîler’in birinci el kaynaklarına ulaşamadığından doğal olarak Sünnî ve Şiî kaynaklardan yararlanarak İbâziyye’yi anlatma yoluna gitmişlerdir. Yazara göre bu eserler İbâziyye’ye atılmış iftiralarla doludur.40 Doğrusu Mezhepler tarihinde müelliflerin tarafgirliği veya tarafsızlığı göreceli bir konudur. Bir fırkaya göre oldukça objektif sayılan bir müellif başka bir fırka tarafından tarafgir olarak değerlendirilebilir. Eser telifi konusunda tatmin edici performansı gösteremeyen İbâzîler sözlü propagandanın gücünü erken fark eden fırkaların başında gelirler. Gerek “Hameletü’l- İlm” adını verdikleri ilim ve propaganda teşkilatıyla gerekse hac ve ticarî organizasyonlar gibi benzer faaliyetleri çok iyi değerlendirerek fırkanın çok geniş bir coğrafyaya yayılmasını sağlamışlardır. Sözlü propaganda yoluyla hedefledikleri amaçlara ulaşmayı başaran ilk İbâzîler, bu sebeple yazma konusunu ihmal etmiş olabilirler. Batıda, Kuzey Afrika, Zengibar, Sudan’a; güneyde, Güney Arabistan’a, 36Muammer, Ali Yahya, el-İbâziyye Dirasât Mürekkeze fî Usûlihim ve Tarihihim, Kahire, 1987, 12-16 37 Bağdâdî, el-Fark, 103-104; Şehristânî, el-Milel, 156-159; İsferayinî, et-Tabsır, 52-53; Yörükan, Şehristânî, 86. 38 Muammer, el-İbâziyye Beyne’l- Fırakı’l-İslâmiyye, 51- 57. 39 Kutlu, “Usul Sorunu”, 18-20; Watt, age., 1-7; Fığlalı, “İslâm Mezhepleri Tarihinde Karşılaşılan Bazı Problemler”, 369-377. 40 Muammer, el- İbâziyye Mezhebün İslâmiyyun Mu’tedilun, 31-33. Sîb, 2000. 12 Yakın ve Orta Doğu’daki birçok ülkeye yayılmışlardır. Bu kadar geniş bir coğrafyaya yayılan İbâzî hareketin tüm bölgelerdeki gelişimini ve bu bölgelerde üretilen İbâzî kaynakları tespit etmek oldukça güç görünmektedir. Ayrıca bu tespitin önündeki tek engel sadece coğrafyanın genişliği değildir. İbâziyye’nin Havârîc muamelesi görmesi de bu konuda önemli bir etkendir. Havârîc’in bir alt şubesi olarak değerlendirilen İbâziyye, bütün tarihi boyunca bu tasnifin sıkıntısını yaşamıştır. Öyle ki Ehl-i Sünnet dışı bir fırka muamelesi görerek, tekfîr edilmiştir. Bunun sonucu olarak da eserlerini korumaları kolay olmamıştır. İbâzî tarihine dair eserler yukarıda zikredilen nedenlere bağlı olarak bize ulaşma imkânı bulamamıştır. Sonuçta İbâziyye kendilerine muhalif Şiî ve Sünnî kaynaklara dayanılarak anlatılmıştır. Kadim Sünnî mezhepler tarihi kaynaklarında görülen bir kısım eksikliklerin tarih kitaplarına da yansıdığını söylemek mümkündür. İbnu’n-Nedîm’in verdiği bilgilere bakılacak olursa gerek İbâzî müellifler, gerekse Muhakkime’nin diğer kollarına mensup müellifler, kendi dönemlerinin dinî ve siyasî konularına ilgi göstermişler ve bu hususu ele alan sayıları az da olsa eserler yazmışlardır.41 Makâlât tarzında yazılan bu eserlerin çoğu günümüze ulaşmadığından onları daha çok Milel ve Nihal türü kitaplardan öğrenebiliyoruz. Bununla beraber, kütüphanelerde yazma olarak bulunan bazı İbâzî kaynakların son dönemde İbâzîler tarafından özellikle Uman Hükümetince yayınlanması sevindirici bir gelişmedir. Ali Yahyâ Muammer, İvaz Muhammed Hâlifât ve M. Ali Debûz tarafından yazılan çağdaş eserlerin devlet tarafından basılıp dağıtılması günümüz Uman İbâziyye’sini anlamamız açısından önem arz etmektedir. İbâziyye’nin fıkhî cephesini anlama gayretleri arasında Salatanat-ı Uman Devleti Baş Müftüsü Halilî’nin kaleme aldığı eserler araştırmacılarını beklemektedir.42 İbâzîlikle ilgili Sünnî ve İbâzî kaynakları belli bir tasnif içinde anlatmakta fayda mülahaza ediyoruz. Günümüz Uman İbâziyye’sini anlayabilmek için son dönemde yazılan kaynakların ayrı bir yeri vardır. Hiçbir dinî ve siyasî hareket doğuşundaki dinî ve siyasî yapısını sonuna kadar muhafaza edemez. Zaman ilerledikçe farklı sosyo- 41 el-İbâzî, İbrahîm b. İshâk, Kitâbu’r-Red ale’l-Kaderiyye ve Kitâbû’l-İmâme; Sâlih en-Nacî, Kitâbü’t- Tevhît ve Kitâbü’r- Red ale’l-Muhalifîn; el-Heysem b. Heysem, Kitâbü’l-İmâme ve Kitâbu’r-Red ale’l- Mülhidîn, bkz. İbnu’n- Nedîm, el-Fihrist, 228. 42 Halilî, Ahmed b. Hamdi, el-Fetevâ, Ruvî, 2006; el-Halilî, Vahyü’l-Menâbir, Maskat, 2005. (Diğer eserleri kaynakçada zikredilmiştir.) 13 kültürel şartlar o harekete farklı ivmeler kazandırır. Bu bağlamda İbâziyye’nin bugünkü izdüşümü nedir? Ya da bugünün İbâzîsi İbâzîliği nasıl anlamaktadır gibi soruların cevabını, bugünün kaynaklarında bulabiliriz. Özellikle Uman devleti tarafından yayımlanan kaynaklara ayrı bir önem atfettiğimizi ifade etmek isteriz. Sünnî ve İbâzî kaynakların genelde İbâzîlik, özelde Uman İbâzîliği açısından değerlendirmesine geçmeden önce Ethem Ruhi Fığlalı tarafından hazırlanan “İbâzîye’nin Doğuşu ve Görüşleri” adlı eser üzerinde durmak istiyoruz.43 Eser ülkemizde şu ana kadar İbâzîlikle ilgili doğrudan yapılan ilk ve tek doktora tezidir. Eser iki bölümden meydana gelmektedir. Eserin birinci bölümünde İbâziyye’nin doğuşuna ikinci bölümde ise İbâziyye’nin görüşlerine yer verilmiştir. Yazar, İbâziyye’nin doğuşuna geçmeden evvel bazı İbâzî kaynaklar hakkında bilgi vermiştir. Bunlar arasında, Cezayirli alim Ebû’l-Kâsım b. İbrahîm el-Berrâdî’nin (810/1424) Cevâhiru’l- Müntekâ, Şemmâhî’nin Siyer’i, Selil b. Rezik’ın (1274/1854) el-Fethu’l-Mübîn fi- Sîreti’s-Sâdât’ı, Kalhâtî’nin el-Keşf ve’l-Beyân, Vercilanî’nin Kitabu-d-Delîl ve’l- Burhân ve Süleyman Bârûnî’nin (1395/1940) Muhtasar Tarihî’l-İbâziyye adlı eserler yer almaktadır. Detaylı bilgilerin verildiği bu kaynaklardan sonra sayısı onu bulan İbâzî müellif tarafından yazılan bir kitap listesi eklenmiştir. Giriş bölümünde “Mezheplerin Doğuşuna Tesir Eden İtikadî ve Siyasî Sebepler” özetlenmiştir. Birinci bölümde, İbâziyye’nin doğuşuna sebep olan tarihî arka plân anlatılmıştır. İki bölüme ayrılan ikinci bölümün ilk kısmında İbâzî devlet anlayışı işlenmiştir.44 İkinci bölümde ise itikadî görüşler başlığında iman,45 rü’yetullah,46 ve mürtekib-i kebîre47 konularına yer verilmiştir. A- İbâzî Olmayan Kaynaklar 1- Tarih Kitapları a- Ebû Mihnef, Lût b. Yahyâ el-Ezdî (157/774), Ebû Mihnef İslâm Tarihinin ilk asrında meydana gelen ve etkileri günümüze kadar uzanan dinî ve siyasî olayları ele 43 Fığlalı, İbâziye’nin Doğuşu, 162. 44 Fığlalı, İbâziye’nin Doğuşu, 108-125. 45 Fığlalı, a.g.e., 126. 46 Fığlalı, a.g.e., 134. 47 Fığlalı, a.g.e., 135. 14 alan kitaplar yazmıştır. Kitâbu Hâdisi’l-Ezârika48, Kitâbu Futûhu’l-Irak, Kitâbu’l- Cemel, Kitabu’s-Sıffîn, Kitabu’n-Nehrevân ve’l-Havârîc, Kitâbu Bilâl el-Hâricî, Kitabü’ş-Şebib el-Hâricî, Kitâbü’d-Dahhâk el-Hâricî. Irak’la ilgili haberleri bizzat kendisi verirken, Horasan, Hind ve Faris’le ilgili haberlerini Medaînî’den nakleder. Hicaz ve Medine ile ilgili haberlerde ise Vâkidî’den nakiller yapar.49 b- Halife b. Hayyat, (240/854), Tarihu Halife b. Hayyat: İbâziyye’nin Yemen ve Hadramevt’teki ayaklanmaları hakkında bilgi veren kaynaklar arasında yer alır. Müellif, olayların yaşandığı döneminin görgü şahidi olan Zencî b. Halid’den nakiller yapan İsmail b. İshak’ın rivayetlerine dayanır.50 Havârîc ve fırkaları hakkında muhtasar bilgiler verir. Nakillerini Medâînî ve Vehb b. Cerîr’den rivayet eder.51 c- Ebû’l-Hasan Ali b. Muhammed el-Medâinî (235/850) , Hz. Peygamber’in ve halifelerin hayatı dâhil olmak üzere tarih, edebiyat, coğrafya ve fıkıh gibi çok geniş bir alanda eserler kaleme alan el-Medâînî, Basra’da gelişen olaylar hakkında geniş malumat verir. Havârîc ve teşekkülü ile ilgili olaylardan bahseden eserler yazmıştır. Kitâbu’l-Havârîc, Kitâbu’l-Nehrevân, Kitâbu’l-Cemel bunlar arasında yer alır. Belâzurî kendisinden nakiller yapar.52 Belâzurî başka kaynaklarda verilen bilgilerle Medaînî arasında tenakuz gördüğünde onun rivayetlerini tercih eder.53 d- Ebû Ca’fer Ahmed b. Yahyâ b. Câbir el-Belazûrî (279/892), Ensâbu’l- Eşrâf: İbâzî müellifler Belâzûrî’nin eserini diğer Sünnî kaynaklara göre daha güvenilir bulurlar. Belazurî yaşanan olaylara karşı daha objektif davranmıştır. Bir diğer ayırıcı özelliği de malumat olarak oldukça zengin ve doyurucu olmasıdır. Belazurî, II. Mervân’a ve diğer Emevî halifelerine karşı Hicaz, Yemen ve Hadramevt’te İbâzî komutan Ebû Hamza eş-Şârî ve İbâzî lider Abdullah b. Yahyâ Tâlibü’l-Hakk’ın ayaklanmaları hakkında ayrıntılı bilgiler verir. Tâlibü’l-Hakk’la ilgili bilgileri el- 48 İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist, 93. 49 İbnü’n-Nedîm, age.,122. 50 Halife b. Hayyat, Tarih, II, 585. 51Halife b. Hayyat, age., II, 252. 52 Belazurî, Fütûhu’l-Büldân, (Çev. Mustafa Fayda), Ankara, 1987, 7, 11, 50, 467, 629, 685 53 İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist 130-133. 15 Medâînî yoluyla anlatır. Onun eserini okuyan kendisini baştan sona olayların içinde bulur.54 Fütûhu’l- Buldân: Belazurî bu eserinde İbâzîler’in Meşrik ve Mağrib’deki tarihi hakkında geniş bilgi verir. Ancak bu kitapta İbâzîler’in teşekküllerinin gerçekleştiği Basra’daki faaliyetleri hakkında yeterli bilgi mevcut değildir. Bunun sebepleri üzerinde daha önce durmuştuk. Belazurî, İfrikiyye’de Berberîler’le işbirliği yaparak bölgeye hâkim olan Hâricîler’den İbâziyye olarak bahseder.55 e- Taberî (310/922), Tarihu’l-Rusûl ve’l-Mulûk: Ebû Mihnef’in rivayetlerine dayanan Taberî, Havârîc’in teşekkülünden yok oluşuna kadar, Hâricî fırkalarla ilgili hadiselerden yer yer bahseder. İbâziyye’nin Hicaz ve Yemen’deki ayaklanmaları hakkında Mus’ab b. Kesîr’den nakiller yapar. Belazurî ile mukayese edildiğinde Taberî’nin eserinin eksik ve muhtasar olduğu görülür. Bununla beraber kendisinden sonra gelen İbn Kesîr ve İbnü’l-Esîr gibi tarihçiler, Taberî’den nakiller yapmışlardır. f- Mes’ûdî (346/957), Mürûcu’z-Zeheb, Ahbârü’z-Zamân ve’l-Evsât ve Makâlât adlı eserlerin de sahibi olan Mes’ûdî, Havârîc’le ilgili oldukça geniş bir malumata sahip olmakla beraber önemli gördüğü rivayetlerini Mürûc’ta zikretmiştir.56 g- İbnü’l-Esîr, Ebû’l-Hasan Ali b. Muhammed b. Abdilkerrîm (630/1322), el-Kâmil fi’-Tarih: Eserinin III. cildinîn yaklaşık üçte ikisini Havârîc’e ayırmıştır. Basra Hâricîleri ile ilgili olarak Havârîc’in Abdullah b. Vehb er-Rasibî’ye (38/658) biatlarını konu alan bölümle başlar.57 Yeri geldikçe geriye dönüşler yaparak Sıffîn Savaşından, Tahkîm olayından, Havârîc’in Hz. Osman (36/656) ve Ali hakkındaki görüşlerinden bahseder.58 “Mârikûn hadisi”59 olarak bilinen hadisin söylenmesine sebep olan ganimet 54 İbnü’n-Nedîm, age., 142. 55 Belazurî, Fütûhu’l-Büldân, 7, 11, 50, 467; İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist, 142-143. 56 İbnü’n-Nedîm, age.,188. 57 İbnü’l-Esîr, el-Kamil¸ III, 163-180. 58 İbnü’l-Esîr, age., III, 163-181. 59 Hz. Câbir anlatıyor; Huneyn dönüşü Rasulullah’ın yanına bir adam geldi. Bu sırada Bilâl’in eteğinde gümüş (para) vardı. Allah Rasülu (sav) bundan avuç avuç alıp insanlara dağıtıyordu. Gelen adam: “ Ya Rasulallah adil ol” dedi. Hz. Peygamber: “Yazıklar olsun sana! Ben adil olmazsam kim adil olabilir? Eğer adil olmazsam zarara ve hüsrana düşerim” 16 dağıtımından geniş bir biçimde bahseder. Kitapta Nâfi b. Ezrâk’ın (65/685) daha ön plânda tutulduğuna dikkat çeker. Abdullah b. İbâz ise Muhakkime’nin parçalanışının anlatıldığı bölümde kısaca zikredilir.60 Müberred’in Kamil’inde, Abdullah b. İbâz ve ona nispet edilen İbâziyye’nin teşekkülü hakkında yeterli bilgi mevcut değildir. Çoğu tarihçinin yaptığı gibi o da sürekli genellemeler yaparak Havârîc’i anlatma yoluna gitmiştir. Zaman zaman Basra’da bulunan Muhakkime’den ılımlı Muhakkime olarak bahsetmiş olsa da, bu İbâzî yazarların adlandırmaların doğru yapılması hususunda arzu ettikleri seviyeyi karşılayacak seviyede değildir.61 h- İbn Kesîr İmâdüddîn Ebû’l-Fida İsmâil b. Ömer: (774/1372), el-Bidâye ve’n-Nihâye: Havârîc ve fırkalarından bahsederken bölünmeleri yeterince ön plâna çıkararak anlatmaz. İbn Kesîr, Sıffîn’de Tahkîm sebebiyle “La hükme illâlillah” diyenlerden, ilk günden itibaren Havârîc olarak genellemeler yaparak bahseder. Hz. Ali (40/661) ile Muhakkime arasında geçen konuşmaların hiç birinde Hz. Ali, onlardan Havârîc olarak bahsetmez. Ancak İbn Kesîr, Havârîc kelimesine Sıffîn’de ıstılahî bir mahiyet kazandırmışa benzemektedir. Kehf Suresinde anlatılan kişileri62 Havârîc olarak zikretmesiyle bu konudaki taraflılığını iyice açığa çıkarmış olur. Havârîcle ilgili olduğu söylenen hadisler için ayrı bir bölüm açan İbn Kesîr, hadislerin sıhhati konusunda yer yer değerlendirmelerde bulunarak şahsi görüşlerini belirtir. Heysem b. Adiy tarafından yazıldığını belirttiği Havârîc adlı kitaptan sık sık nakiller yapar. Bunun yanında Beyhakî’nin Delâil’inden, Ebû Mihnef’ten, İbn Cerîr’den, Seyf b. Ömer’den, Zührî’den nakiller yapar. 2- Makâlât Kitapları: a- Heysem b. Adîy (207/822), Kitâbu’l-Havârîc: Hâricîler’e ait görüşlerden bahseden dolayısıyla İbâziyye’ye de değinen ancak bize ulaşamayan bu eseri İbn Kesîr Orada bulunan Hz. Ömer: “Ey Allah’ın Rasulü izin ver de şu münafığın boynunu uçurayım” dedi. Hz. Peygamber ona şöyle karşılık verdi: “Vazgeç ondan. İleride bir kavim zuhur edecek, ablak yüzlü, basık burunlu ve çekik gözleri çukuruna girmiş. Kur’an okuduklarında kendi okuyuşunuzu küçük görürsünüz. Ancak okudukları Kur’an gırtlaklarından aşağıya inmez. Onlar okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkarlar.” Buharî, age., VIII, 52; Müslim, I, 740–744; İbn Hanbel, Müsned, I, 563. 60 İbnü’l-Esîr, el-Kamil, III, 290-292. 61 İbnü’l-Esîr, age., III, 190-191. 62 Kehf Suresi, (18), 103-105. 17 zikreder.63 Havârîc’in fırkalara ayrılışını ve fikirlerini güzel bir şekilde anlattığı kaydedilmiştir.64 b- Eş’arî, Ebû’l-Hasan Alî b. İsma’îl (324/935), Makâlâtü’l-İslâmiyyîn ve’htilâfü’l-Mûsâllîn: Adlı eseri, İslâm Mezhepleri Tarihi alanında erken dönem klasik kaynaklarından olması ve şöhreti sebebiyle kendisinden sonra gelen çalışmalara kaynak olmuştur. Eş’arî’nin verdiği bilgiler eğrisiyle doğrusuyla sonraki kitaplarda hemen hemen aynen nakledilmiştir. Bağdâdî65 ve Şehristanî66 gibi müellifler Eş’arî tarafında verilen bilgileri büyük bir güven içerisinde nakletmişlerdir. Bunun gerisinde yatan ana saik ya Eş’arî’nin bilimsel tarafsızlığına olan güveni ya da mezhep taassubundan uzak oluşudur. Gerek kendisi gerekse eserlerinden faydalanan müellifler Eş’arî’nin tarafsızlığı ve ilmi güvenilirliğini ifade etmişlerdir.67 Fakat İbâzîler’in bu mevzuda Eş’arî’ye aynı ölçüde güven duyduklarını söyleyemeyiz.68 Diğer Hâricî fırkaları kurucularına nispet ederken, İbâziyye fırkasını kurucusundan bağımsız ve isim zikretmeden doğrudan İbâzî fırkaları anlatmaya başlamıştır. İbâziyye’yi anlattığı bölümde Abdullah b. İbâz ’dan ne siyasî ne de itikadî tek bir görüş aktarmamıştır. Sonuç olarak İbâziyye fırkasının Abdullah b. İbâz ’a nispeti bağlamında anlatımı zayıf kalmıştır denilebilir. Ayrıca İbâzî fırkalar arasında tartışılan ihtilaflı konulara bakıldığında bunların Havârîc’e gerçek rengini veren dinî ve siyasî konulardan uzak, fıkhî ve kelamî konular olduğu görülür.69 Müslümanlar arasındaki ilk ihtilafı siyasî menşeli olan imamet meselesine dayandıran Eş’arî (324/935) Hz. Osman’ın (35/656) katline gelinceye kadar Müslümanlar arasında hiçbir ihtilafın olmadığını söyler. Devamında Havârîc’in doğuşu hakkında şu bilgileri verir: “Sıffîn savaşında Ebû Mûsâ el-Eş’arî’nin hakem olarak tayini üzerine Hz.Ali (40/661) taraftarlarından bazıları isyan ettiler ve bunlara Havârîc 63 İbn Kesîr, el-Bidâye, Mısır, trz, V, 306. 64 el-Cahız, el-Beyan ve’t-Tebyin, I, 347. 65 Bağdâdî, el-Fark, 62. 66 Şehristânî, el-Milel, 156-159. 67 Fığlalı, Mezhepler Arası Farklar, Çevirenin Önsözü, XIII. 68 Bkz, Muammer, el-İbâziyye Beyne Fırakı’l-İslâmiyye, 21- 42. 69 Eş’arî, Makâlât, 183-184. 18 adı verildi. Necdiyye istisna edilecek olursa tüm Hâricîler Ali’nin tekfîrinde ittifak içindedirler,”70 der. Eş’arî nereden ve kimden aldığını belirtmeden tüm Hâricî fırkaları ve onların alt şubelerini fikirleri ile beraber anlatır. İbâzî yazar Muammer, el-İbâziyye Beyne Fırakı’l-İslâmiyye adlı kitabının girişinde Sünnî kaynaklara dair geniş bir değerlendirme yapar. Onun Eş’arî’ye yönelik eleştirisi şöyledir: İbâziyye fırkasını Havârîc’den sayması, İbâziyye’nin gerçek kurucusu Ebû Şa’şa Câbir b. Zeyd (96/714–715) olmasına rağmen bunu zikretmemesi, İbâzî fırkaların tasnifinde yanılması ve onlar hakkında hayali bilgiler vermesi sebebiyle Eş’arî’yi bilgisizlikle suçlar.71 İbâzî yazar Muammer’e göre biri gerçekte var olan bir İbâziyye vardır diğeri de Eş’arî’nin (324/935) uydurduğu İbâziyye olmak üzere iki İbâziyye vardır. Gerçekte var olan İbâzîlik, Eş’arî’nin kitabında yoktur, Eş’arî’nin kitabında uydurduğu İbâziyye de gerçekte yoktur.72 Ona göre, Eş’arî kendi asrında İbâzîler tarafından yazılmış tarih, teracim, siyer, tefsir, hadis ve hukuk gibi değişik alanlardaki kaynakları dikkate almamış ve kitabında bu kaynaklarda yer alan İbâzîler’le ilgili bilgilere yer vermemiştir. Çünkü anlattığı kıssalarla ilgili olarak onların İbâziyye ile alakasını ortaya koyacak hiçbir kaynak zikretme zahmetinde bulunmamıştır. Ayrıca İbâzî fırkaların teşekkülü sürecinde rol oynayan isimlerden soyut olarak bahsetmenin dışında, tarihî bir şahsiyet olarak, İbâziyye ile alakalarını ispat etme yoluna gitmediğini de ekler. Siyasî etkiye açık olarak dönemin siyasî eğiliminin isteği doğrultusunda hareket etmiştir. Küçültücü, dışlayıcı bir anlatımı tercih etmiştir. İbâzîler hicri ikinci asırdan başlamak üzere günümüze gelinceye kadar görüşlerini anlatan birçok eser telif etmelerine rağmen, Eş’arî, İbâzîler’i cahiller güruhu olarak göstermiştir. İbâziyye kavgaya açık olmadığından Havârîc tarafından tahkir maksadıyla “el-Kaade”/oturup savaşa çıkmayanlar” olarak suçlanmıştır. Ayrıca devletleştiği yerlerde asla kılıca başvurmamıştır. Buna rağmen Eş’arî, onları kan döken cani ve haydut gibi tanıtarak insanların nefretini onlar üzerine toplamıştır. Bu nefret beraberinde halkın onlardan uzak kalmasına yol açmıştır. Mizanın başında görevli melek gibi davranmıştır: Eş’arî 70 Eş’arî, age., 183. 71 Muammer, el-İbâziyye Beyne Fırakı’l-İslâmiyye, 41. 72 Muammer, age., 21-25. 19 mizanın başındaki kendisiymiş gibi kitabında insanların uhrevî akıbetleri hakkında kurtulan, cehennemlik olan, dalâlet ehli vb. hükümler vermiştir. İbâziyye hakkında da önce onları dinden çıkaracak sözler isnat etmiş daha sonra da dalaletle suçlamıştır.73 c- Ebû’l-Hüseyin Muhammed b. Ahmed b. Abdurrahman el-Malatî eş-Şafî (377/987), et-Tenbîh ve’r-Redd alâ Ehli’l-Ehvâ ve’l-Bid’a: Nakillerini Eş’arî’den yapar. Hâricîler’in kendileri gibi düşünmeyenlere karşı uyguladıkları şiddet ve terör uygulamalarından hareketle çok katı ve acımasız bir Hâricî tiplemesi yapar. Hâricîler için yapılan her bir adlandırmadan farklı fırkalar olarak bahsettiği görülür. İbâzî ve Havârîc’e isnat ettiği dinî ve siyasî fikirlerin Eş’arî’nin anlatımıyla uygunluk arz ettiği görülür.74 d- Bağdâdî, Ebû Mansur Abdulkahir b. Tahir (429/1037), el-Fark Beyne’l- Fırak: Ebû’l-Hasan el-Eş’arî’den yaklaşık bir asır sonra el-Fark Beyne’l-Fırak’ı yazan Bağdâdî, İbâziyye’den de bahsetmiştir. Bağdâdî, İbâziyye’yi Ehl-i Sünnete en yakın Hâricî fırka olarak kabul etmekle beraber yine de onu Ehl-i Sünnetin dışında tutar.75 Muammer, Bağdâdî’nin İbâziyye hakkındaki tavrını anlamak için Bağdâdî’nin önsözünü76 okumayı kâfi görür. O, şöyle der; “Şüphesiz okur sadece Bağdâdî’nin el- Fark’ının önsözünü okumakla kendisini kızgın bir harbin içinde hissediyor. Ayrıca kendisini savaşın içine atan ve savaşın tüm donanımlarıyla techiz edilmiş bir savaşçıyla karşı karşıya kaldığını hissediyor.”77 Muammer’e göre Bağdâdî’nin eseri, Ehl-i Sünnet itikadını savunmak amacıyla yazılan Makâlât türüne sübjektivite açısından güzel bir örnektir. Bağdâdî eserinde insanları üç bölüme ayırır. Birinci bölümü İslâm dairesi dışında görür. İkinci bölümdekileri dalalette görür, onlara sapıklıklarını anlatacak kadar yer verir.78 Üçüncü bölümde ise cennet ehli olarak vasıfladığı Ehl-i Sünnet’i ele alır.79 Muammer, Bağdâdî’nin bu tavrını yazarı belli olmayan şu mısralar ile ifade eder: 73 Muammer, age., 21-25 74 el-Malatî, Ebû’l-Hüseyin Muhammed b. Ahmed b. Abdurrahman: et-Tenbih ve’r-Redd alâ Ehli’l-Ehvâ ve’l-Bid’a, Beyrut, 1968, 46-54, 152. 75 Bağdâdî, Abdulkâhir b. Tahir b. Muhammed, el-Fark Beyne’l-Fırak, Beyrut, 1990, 103-104. 76 Bağdâdî, age., 3-4. 77 Muammer, el-İbâziyye, 43-51 78 Bağdâdî, age., 28. 79 Bağdâdî, age.,, 103, 104, 312 20 “Ben cennet kapısında olsaydım, Hemzem kabilesine şöyle seslenirdim: Allah’ın selamı üzerinize olsun, cennet kapıları sizin için sonuna kadar açıktır.”80 İbâzî yazar Bağdâdî’yi, takip ettiği metodoloji açısından tenkit ederek Bağdâdî’nin İbâziyye’yi kendi kaynaklarını referans alarak anlatmadığını söyler. Aksine Bağdâdî, İbâziyye’ye muhalif olanların eserlerine bakmıştır. Bağdâdî eserinde Eş’arî’nin verdiği bilgilere büyük önem vermiştir. Bazen onun fikirlerini kelimesi kelimesine aynen almış, bazen de bazı kelimeleri değiştirerek nakletmiştir. Fakat bunu yaparken Eş’arî’den pek fazla bahsetmemiştir.81 Bağdâdî, İbâziyye’yi Abdullah b. İbâz ’a tabi olanlar şeklinde tanımladıktan sonra İbâzî fırkalardan ve onlara ait itikadî fikirlerden bahseder.82 İbâziyye’yi Ehl-i Sünnet’in dışında gören Bağdâdî’nin bu kanaatinin gerisinde hilebaz siyasetin ve muhalif istismarcı kaynakların parmağının olduğunu ifade eder.83 e- İbn Hazm, Ebû Muhammed Ali (456/1063), el-Fasl fi’l-Milel ve’l Ehvâ ve’n-Nihal: Mezhepler tarihi yazarları içerisinde kadim müelliflerden sayılabilecek İbn Hazm, kitabında İbâziyye fırkasına yer vermiştir. Yezîd b. Enîse’den Ferîd b. Enîse şeklinde bahseden müellif, onun İbâzîler de dâhil olmak üzere herkes tarafından tenkit edilen nübüvvetle ilgili fikirlerini İbâzî görüşler olarak anlatır. Müellif naklettiği görüşleri kimlerden aldığını belirtme ihtiyacı duymaz. Sünnî yazarlarca İbâzî fırkalardan sayılan Hârisiyye’nin kurucusu Hâris el- İbâzî ve bir grup arkadaşının zina, tövbe ve uygulanacak had cezalarıyla ilgili fıkhî görüşlerini kaynak göstermeksizin anlatır. Görüşlerini anlatırken İbâzî kaynakları dikkate almamıştır ve tenkide uğramıştır. Kendi dönemine yakın bir zamanda Endülüs’te hüküm sürmekte olan İbâzî Reşidiye Devleti Sultanlarının uygulamaları hakkında da bilgi vermez. İbâzî yazarlar İbn Hazm için, yaşadığı dönemde İbâzî fıkıh kitaplarına ve onların uygulamalarına ulaşma ve 80 Muammer, age.,183-184 81 Bağdâdî, el-Fark, 103-104. (Bağdâdî, Eş’arî’den önce yaşamış ve Eş’arî’nin de faydalanmış olduğu Kâ’bi’nin Makâlât’ından bu bilgileri almış olabilir. Aynı kaynaktan rivayet yapmaları sebebiyle benzer cümleler kullanılmış da olabilir. 82 Bağdâdî, age., 183-194. 83 Bkz., Muammer, el- İbâziyye, 14-15. 21 İbâziyye’nin gerçek görüşlerini bu kaynaklardan öğrenme imkânları varken, bunu yapmak yerine, farklı fırkalara beslenen öfke dalgalarına kapıldığını söylerler.84 İbn Hazm Endülüs’te çağdaşı olan İbâzî fırkasına mensup kişilerden bahsederken şu bilgileri verir: Yanı başımızdaki İbâziyye fırkasına mensup kişiler, Ehl-i Kitabın yemeğini ve teke, öküz, ve koçun kamışının yenmesini haram sayarlar. Abdullah b. İbâz ’ın Seâlibe’nin görüşlerini kabul ederek İbâziyye’den ayrıldığını, bu sebeple arkadaşlarının kendisini terk ettiğini ifade eden İbn Hazm, “İlimde ve mezhepte onların ileri gelenlerinden olan bir şahıstan Abdullah b. İbâz ’ı sordum, onu tanımadığını tespit ettim.” demektedir.85 İbn Hazm’ın İbâziyye başlığı altında ele aldığı İbâzî fikirler ve kişiler İbâzîler tarafından şiddetli tenkitlere maruz kalmış kişilerdir. f- Şehristânî, Muhammed b. Abdilkerim (548/1152), el-Milel ve’n-Nihal: İslâm dünyasının çok ciddi siyasî karışıklıkların yaşandığı hicrî altıncı asırda yaşayan Şehristanî, kendi dönemine göre çok mükemmel bir tasnif eseri meydana getirmiştir. Şehristânî Havârîc’i sekiz alt kola ayırarak İbâziyye’yi yedinci sırada Havârîc’in bir alt kolu olarak ele alır. Hafsiyye, Hârisiyye ve Yezîdiyye olmak üzere üç alt kolu da İbâziyye’ ye nispet eder. Fırka’nın kurucusu olarak kabul ettiği Abdullah b. İbâz ’ın, Mervân b. Muhammed zamanında yaşadığını söyler. Oysa İbn İbâz, Abdülmelik b. Mervân (65–86/683–685) zamanında yaşamıştır. İbâziyye’yi Havârîc içerisinde değerlendirdiğinden, dinî ve siyasî fikirlerini içine alacak şekilde bir İbâziyye tanımlaması yapmak yerine daha çok Ka’bi’den nakiller yaparak İbâzî fikirleri sıralar. İbâzî fırkaları yazarken kaynak olarak Hüseyin Kerabisî’yi zikretmektedir. Şehristanî, İbâzîler’in liderleri ve hurûcları (isyanları) yanında fikirleri hakkında da doyurucu bilgiler verir.86 Faydalandığı kaynakları göstermemekle beraber, Ka’bî, Muhammmed b. Yahyâ er-Râvendî, Ebû İsa el-Varrâk ve Eş’arî eserinde ismi geçen müelliflerdir.87 Referans gösterme ve temellendirme bakımından Eş’arî ile mukayese edildiğinde Şehristanî’nin daha başarılı olduğu söylenebilir. 84 Muammer, el-İbâziyye Beyne Fırakı’l-İslâmiye, 55, 56. 85 İbn Hazm, el-Fasl, 191; Krş., Muammer,age., 152-155. 86 Şehristânî, el-Milel, 156-159. 87 Yörükan, Ebû’l- Feth Şehristânî, 124. 22 3- Edebî Eserler: a- Ebû Ömer Ahmed b. Muhammed İbn Abdi Rabbih (328/939), el-Ikdü’l- Ferîd: Müberred’in Kamil’inden istifade eden müellif, Ezârika ile Basra’da kalan Ehl-i Kaade arasında geçen mücadeleler ve Emevî halifeleriyle Ezârika arasında geçen mücadeleleri anlatır. Eserde 64/684 yılında Muhakkime’nin bölünmesine yol açan Nâfî’ b. Ezrâk’ın (65/685) mektuplarını da el-Kâmil’deki gibi bulmak mümkündür.88 b- Ebû’l Ferec el-İsfahânî (356/967), el-Egânî: Hâricî fırkaları hakkında bu arada İbâziyye hakkında da mühim sayılabilecek bilgileri ihtiva eder. İbâziyye'nin faaliyetleri, liderleri ve görüşleri de serdedilmiştir. Nakillerinin çoğunluğunu Medâinî’den yapmıştır. B- İbâzî Kaynaklar İbâzîlik ile alakalı kaynaklar hakkında genel bir değerlendirme yapacak olursak; İbâzîler’in Uman İbâziyye’sinin teşekkülünü ve tarihini anlatacak yeter sayıda erken dönem kaynağa sahip olmadıklarını görürüz. Bu bağlamda İbâzî liderlerin birbirlerine gönderdikleri mektupları, Rebi’ b. Habîb’in (170/786) Sahih’ini, Ebû Ubeyde Müslim b. Ebî Kerime’nin (145/762) Kitâbu’z-Zekât’ını, Abdullah b. İbâz ’ın Abdullah b. Ezrâk’a (65/685) ve Abdülmelik b. Mervân’a (65–86/683–685) yazdığı mektupları, Ebû Hamza el-Hâricî’nin (128/745–746) Mekke’de okuduğu hutbeler ve Sâlim b. Zekvân’ın (99/719) Sîre’sini istisna tutacak olursak diğer kaynakların tamamı muahhardır. Bu kaynaklardan gerek Ebû Ubeyde’nin gerekse Rebi’ b. Habîb’in eserleri İbâzî fikirlere kısmen ışık tutmalarına karşılık tarihi süreci anlama; teşekkülün siyasî, dinî, kültürel ve sosyal nedenleri hakkında yeterli bilgi ihtiva etmezler. İbâzî kaynakların tasnifinde muhtevalarının çeşitliliği sebebiyle bir kısım güçlükler vardır. Mesela bir kitap muhtevası itibarıyla hem tarih hem de kelâmî konuları veya hem fıkıh hem de tarih konularını ya da tümünü birden içine almaktadır. 1- Tarih Kitapları a- Sâlim b. Zekvân (99/717–718), Sîre: Sâlim b. Zekvân’ın eseri olan Sire’yi önemli hale getiren husus, Sâlim’in çok erken sayılabilecek bir dönemde mezhebî ve dinî açıdan muhaliflerine göre İbâziyye’nin konumunu tarif etmesidir. 88 İbn Abdi Rabbih, el-Ikdu’l-Ferîd, 23 İbâzîler Sâlim’in gayretlerini İslâm’ın birliğine yapılan bir çağrı vesikası olarak değerlendirirler. Sâlim b. Zekvân’ın hayatıyla ilgili fazla bilgiye sahip değiliz. Şemmâhî’nin verdiği bilgiye göre, Sâlim, Ebû Ubeyde Müslim b. Ebi Kerîme’nin (145/762) çağdaşı olup Câbir b. Zeyd ile de mektuplaşmıştır.89 Dercinî ise onun hicri birinci asrın sonları ile ikinci asrın başlarında yaşadığını, Câbir b. Zeyd’in talebelerinden hatta katiplerinden birisi olduğunu belirtir. Ayrıca Sâlim’in Ömer b. Abdülaziz’e beyat eden grup içerisinde yer aldığını belirtir. Kitabının adı es- Siyeru’l-İbâziyye olmakla birlikte Sâlim b. Zekvân’ın Sire’si şeklinde meşhur olmuştur. Sire’de yer alan bazı konu başlıklarını şu şekilde sıralamak mümkündür: 1- Mukaddime 2- Peygamberlerin tevhid çağrısı 3- İnsanlar arasında eşitlik 4- Allah’ın kitabına bağlanmanın önemi 5- Rasullere iktida 6- Müşrik Araplar’ın durumu 7- Müşrik Mecusiler’in durumu 8- Ehl-i Kitap 9- Aşırı Havârîc’in durumu Sîre’nin Mürcîe ile ilgili kısmını Türkçe’ye çeviren ve içerdiği bilgileri bir makaleye dönüştüren Kutlu,90 Şemmâhî’nin verdiği bilgileri çelişkili bulur. Şöyle ki; Sâlim b. Zekvân’ın hem Câbir b. Zeyd ile mektuplaştığı hem de Câbir’den yaklaşık elli yıl kadar sonra vefat eden Ebû Ubeyde Müslim b. Ebî Kerîme’nin (145/762) çağdaşı olduğu ifade edilmektedir.91 Kutlu, Sâlim b. Zekvân’ın Câbir b. Zeyd’in çağdaşı oluşunu daha tutarlı görür. Çünkü Libyalı yazar en–Namî92 Câbir’e ait Risaleler 89 Şemmâhî, Ahmed b. Said b. Abdulvahid, Kitâbu’s- Siyer, (thk. Ahmed b. Suûd es- Siyâbî), Uman, 1987, I, 109. 90 Kutlu, Sönmez, “Sâlîm b. Zekvan’ın “Sîre” Adlı Eserinden Mürcie ile İlgili Kısmın Tercümesi”, AÜİFD, XXXV, Ankara, 1996, 467–475. 91 Râşidî, Mübârek b. Abdullah, el-İmam Ebû Ubeyde Müslim b. Ebî Kerîme et-Temîmî, Uman, 1992, 48. (Müellif, Ebû Ubeyde’nin vefat tarihini hicri (145-157) arası gösterir. Bu durumda vefatları bakımından Câbir b. Zeyd ile arasında en fazla otuz yıl vardır.) 92 en- Nâmî, Dırasat ani’l-İbâziyye, 161. 24 kolleksiyonu içerisinde Sâlim’e yazılmış bir risaleden bahseder. Sâlim’in Sîre’sinde (70/689) yılından sonraki Hâricîlikle ilgili olaylara yer verilmemesi, Mürcie’nin ilk teşekkülü hakkında bilgi olmaması ve konuyla ilgilenen bazı Batılı araştırmacıların da kendisi gibi düşünüyor olması93 Kutlu’nun görüşlerini destekler mahiyettedir.94 Sâlim b. Zekvân’nın Sîre’sinde gerek muhaliflerine karşı İbâzîler’in tutumunu izah etmesi gerekse aşırı Havârîc’ten bahsetmesi onun Ezârika’nın teşekkül ettiği döneme yetiştiğini göstermektedir. Zira Havârîc’in iman anlayışı ve muhaliflere karşı tutumu olarak izah edilen fikir ve davranışlar Ezârika’nın Muhakkime’den ayrılmasından sonra Nâfi’ b. el- Ezrâk (65/685) tarafından ileri sürülen görüşlerdir.95 b- Ebû Ubeyde Müslim b. Ebi Kerîme (145/762–763), Kütübu’l-Fıkıh ve’l- Akaid: en-Namî’nin verdiği bilgiye gören kitap, tarihi bilgileri de ihtiva etmektedir. Bazı itikadî fırkaların görüşlerinden ve siyasî hadiseler hakkında bilgi vermektedir. Kitabın bir yazma nüshasının da Tunus’un Cerbe adasında olduğu Nâmî tarafından söylenmektedir.96 c- Ebû Zekeriyya Yahyâ b. Ebî Bekr el-Vercilânî (570/1174), Kitabu’s-Sîre ve Ahbâru’l-Eimme: Müellif, İbâzîler’in çok değer verdiği bu eseri Rüstemî Devleti’ni anlatmak için yazmıştır. Sîre, Kuzey Afrika’da İbâzîler tarafından yazılmış en eski eser olma özelliğine sahiptir. el- Vercilânî’den sonra gelen Dercinî ve Şemmâhî gibi bir çok İbâzî müellif onun eserinden faydalanmıştır. Eserde yer yer Farisiler’e olan ilginin ön plâna çıktığı görülür. Müellif Farisiler’in önemini ve diğer ırklar içerisindeki kıymetini 93 Cook, Michael, Early Muslim Dogma, London 1983, 3. 94 Ziyâne b. Halfân el-Hârisiyye tarafından kaleme alınan el-İmam Câbir b. Zeyd ve Te’sîsi’l-Fikri’l- İbâzî adlı kitabın ekinde Câbir b. Zeyd tarafından Salim b. Zekvân’a gönderilen bir mektub vardır. Yaklaşık iki sayfalık mektubun baş kısımları Allah’a hamd Hz. Peygamber’e salâvat ve nasihatlarla doludur. Son kısımda Zekvân tarafından kendisine sorulan üç sorunun cevabı verilmektedir. Buradan anlaşılıyor ki Sâlim bir mektup maharetiyle bu soruları kendisine sormuştur. Zira soruları cevaplamaya başlarken “Senin söylediklerine gelince…” ifadesini kullanmaktadır. el-Hârisiyye age., 236. 95 Bkz. Hamîs el-Adeviyyü, Ru’yetu Târihîyye, Uman, 2003, 54-68. 96en- Namî, “Description of New İbâzî Manuscripts From North Africa, J.S.S., Vol. 15, I (1970) pp. 65- 68. 25 hadislerle anlatma yoluna gider. Dördüncü varakta “ Din Süreyya yıldızında olsa ...” diye başlayan hadis Vercilânî’nin gayretlerine misal olarak zikredilebilir.97 Rüstemî Devleti ve İbâzî şeyhler hakkında kerametlere ve hikâyelere çokça yer veren yazar, İbâzîler’in ilk teşekkülünün gerçekleştiği Basra’da yaşanan olaylarla ilgili aynı zenginlikte bilgiler sunmaz. Kuzey Afrika İbâziyyesi ile ilgileri nispetinde yer yer Fatimiler’den de bahsettiği görülür. Bu araştırmanın ilgi alanı dışında olmakla beraber Kuzey Afrika İbâzîler’i de çok sayıda kitap telif etmişlerdir. Çağdaş yazarlardan Ali Yahya ve Ettafeyyiş’in yoğun gayretleri buna örnek olarak verilebilir d- Ebû’l-Kasım b. İbrahim el-Berrâdî (8-9/14-15. asır), el-Cevâhir98: Ebû’l- Kasım b. İbrahim el-Berrâdî, hicri sekizinci asrın ikinci yarısında yaşamıştır. Cezayir’in Demmer kasabasında doğan Berrâdî, ilk derslerini, Cerbe’de yaşayan Ebû’l-Bekaî’den almıştır. Nesebi Tunus’un Cerbe adasına dayanmaktadır. Müellif oradan, Cebeli Nüfus’a göç ederek, Şeyh Ebû Sâkin Âmir eş-Şemmâhî’den (792/139) ders almıştır.99 Daha sonra hocasının makamına geçerek bilinen bir âlim olmuştur. el-Berrâdî derslerini Cerbe’de bulunan Câmi-i Vadi’z - Zebib’de veriyordu. Cevahir isimli kitabını da burada telif etmiştir. el-Berrâdî kitabında Hz. Peygamberin bi’setinden başlayarak Emevîler’in son dönemine kadar geçen zaman içerisinde vuku bulan önemli hadiseleri İbâzî fikirlere ve i’tikadına bağlı kalarak açıklamıştır.100 Özellikle Hz. Osman (36/656) zamanında vuku bulan fitne olayı ve sebepleri, ilk Muhakkime’nin zuhuru hakkında çok şey söylemektedir. Burada İbâziyyenin bu olaylarla ilgili kanaatini bulmak mümkündür. Aynı şekilde el-Berrâdî, Abdullah b. İbâz ’ın Emevî halifesi Abdülmelik b. Mervân’a (65-86/683-685) gönderdiği mektupları kitabına almıştır. Bu mektuplar İbâzî itikadı ve onların olaylara bakış biçimini anlamada okuyucuya bir hayli yardımcı olacaktır. En 97 Vercilânî, Kitâbu’s-Sîre, 44-45. 98 Kitap ilmî olmayan bir usülde taş baskı olarak Kahire’de h.1302 de basılmıştır. Aynı şekilde Cezâyir’de taş basması olarak basılmıştır. Kitabın bir el yazma nüshasının Darü’l Kütübu’l-Mısrıyye’de, bir yazmasının da Cezâyir’de Mizab Vadisinde bulunduğu İvaz tarafından söylenmektedir. İvaz, Neş’etu Hareketi’l-İbâziyye. 20; Ayrıca, Ziyâî, eserin Daru’l-Kütüb’te 8457 numara ile kayıtlı el yazmasının fotokopi nüshasının da Sultan Kabus Üniversitesinde olduğunu belirtir. Ziyaî, Ali Ekber, Mu’cemu’l- Masâdırı’l-İbâziyye, 70, Tahran, trz. 99 Fığlalı, İbâziyye, 11-12. 100 Basset, Rene, İA., I, 563-64. 26 azından fitne olaylarına nasıl baktıklarını anlamamıza katkı sağlayacak mahiyettedir. Yine kitabının sonunda Dercinî’nin Tabakât’ında ihmal etmiş olduğu bazı İbâzî yazarlardan söz etmiştir.101 Kitabını İbâzî itikadıyla ilgili verdiği mühim bilgilerle tamamlamıştır.102 e- Ahmed b. Said eş- Şemmâhî, (928/1522), Siyer: İbâzî tarihi hakkında bilgi veren önemli bir kaynaktır. Müellif, İslâm tarihi niteliğindeki kitabında, Hz. Peygamberin bi’setinden başlayarak Müslümanlar arasında cereyan eden olaylar hakkında geniş bilgiler sunar. İbâzîler’in selefi sayılan Muhakkime hakkındaki bilgilerin yanında, doğuda ve batıda, Emevî ve Abbasî halifeleri ile İbâzîler arasında vuku bulan ilişkilerden de bahseder. Onun eserini değerli kılan Mağrib İslâm beldelerinde cereyan eden İbâzîler’le ilgili hadiseleri anlatmasıdır. Şemmâhî, her ne kadar erken döneme yetişme şansına sahip olmasa da, kendisinden önce yaşamış birçok İbâzî müellifin eserlerine ulaşma ve onlardan faydalanma imkânını yakalamıştır.103 Ebû Sufyan Mahbûb b. er-Rahîl ( 190-260 /805-873), Ebû Nûh Sâlih b. İbrahim ( II/VIII asır), el- Magdûrî, İbn Ammâr Ebû Zekeriyya, İbn Sellâm, Rebî’ b. Habîb (175/791),104 Dercînî (h.670), Berrâdî, el-Vesyânî gibi yazarlar Şemmâhî’nin faydalandığı İbâzî araştırmacılar arasında yer alırlar.105 Şemmâhî Makâlât yazarlarında görülen tarafgirlik duygularını elden geldiğince bastırmaya çalışır. Sünnî kaynaklardan da faydalanan106 Şemmâhî bazı durumlarda Sünnî rivayetleri İbâzî rivayetlere tercih etmiştir.107 101 Bunlar A.de Motilensky tarafından neşredilmiştir. (Les Livres Sacrets de la Secte Abadhite, Alger 1889, 6- 20. 102 İvaz, Neş’etü’l-Hareketü’l-İbâziyye, 20-21; Dıyâî, Mu’cemu Masâdırı’l-İbâziyye, 70 103 Şemmâhî tarafından yazılan önemli eserlerden bazıları şunlardır: 1- İ’rabu’l-Kur’an’i’l-Kerîm 2- Şerhu Akidetü’t-Tevhîd 3- Muhtasaru’l-Adli ve’l-İnsâf, (Ebû Yakub Yusuf el- Vercilânî (570/1174) 4- Şerhu Meraci’l –Bahreyn, (Ebû Yakub Yusuf el- Vercilânî (570/1174) 5- Abdü’l-Vehhâb b. Rüstem Ca’birî, V, 4-7. Geniş bilgi için bkz., Câbirî, Nefehât, V, 4, 5. 6- Ecvibe Fikhiyye, Uman, trz. 104 Muammer, el- İbâziyye,26-28. 105 Câbirî, age.,, V, 4. 106 Câbirî, age., V, 5. 107 Halîfât, Neş’etü’l- Hareketi’l- İbâziyye, 21. 27 Şemmâhî’nin Siyer’i ile Berrâdî’nin Cevâhir’i ünlü şarkiyatçı Laura Veccia Vaglıeri’nin ilgisini çekmiştir. Vaglieri, bu iki eserin hicri ikinci yüzyılın ilk yarısında derlenmiş bir Kitâbu’n – Nehrevân’dan alınan oldukça kıymetli ve eski Hâricî veya Hâricî taraftarı rivayetler intikal ettirdiğini düşünmektedir.108 f- Serhan b. Said el-Ezkevî (XII/XVIII. asır), Keşfü’l-Gımmeti’l-Câmi li Ahbâri’l-Ümme: Hicri XII. asırda yaşan Ezkevî’nin eseri, verdiği bilgiler bakımından Kalhâtî’nin eserine benzemektedir. Eserin çok sayıda el yazması mevcuttur. Muhammed b. Abdu’l-Celîl’e göre bir el yazması Tunus Milli Kütüphanesinde 3182 rakamda kayıtlıdır. Tunus nüshasının sayfaları eksiktir.109 Eserin bir diğer nüshası ise Dımeşk Zahirî Kütüphanesinde T. 346 kayıt numarası ile muhafaza edilmektedir. Keşfu’l-Gumme’nin Britanya nüshası E.C. Ross tarafından İngilizce’ye çevrilmiştir.110 Hâlifât, Abdülmecid Hasib el-Kayyis’in, eserin Uman tarihi ile ilgili bölümlerini, Dımeşk ve Britanya el yazmalarını dikkate alarak tahkik edip, el-Muktebes min Kitabi Keşfi’l Gımmeti’l Câmi’i li Ahbâri’l-Ümmet adıyla neşrettiğini söyler.111 g- Halîfât, İvaz Muhammed, Neş’etü- Hareketi’l-İbâziyye: Yedi bölüm ve yedi fasıldan oluşan kitabın elimizdeki baskısı oldukça kötüdür. Diğer kitabından farklı olarak bu eserinde ilmî usüller kullanmıştır. Dipnot ve referans gösterme konusunda hassas davranmıştır. Havârîc’in teşekkülü yanında, Câbir b. Zeyd (93/711) ve Abdullah b. İbâz gibi İbâzî şahsiyetlere de yer veren müellif İbâziyye'nin yayıldığı coğrafya ve tesis ettikleri devletler hakkında bilgi verir. İbâzî yazarlar yanında yeri geldikçe Sünnî ve Şiî yazarlara da atıflar yapmıştır. 2- Fıkıh kitapları: a- Ebû Ubeyde Müslim b. Ebî Kerîme (145/762–763), Risâletü Ebî Ubeyde fi’z-Zekât: Ebû Ubeyde künyesini kızına nispetle almıştır.112 İsminin Farsça Kûrzîn 108 Vaglieri, Laura Veccia, “Ali- Muaviye (60/679) Mücadelesi Ve Hâricî Ayrılmasının İbâzî Kaynakların Işığında İncelenmesi” (Çev. Ethem Ruhi Fığlalı), AÜİFD, XXII, ( 1978), 219-275. 109 Muhammed b. Abdu’l-Celîl, el- Makâlâtu’l- Sabıka, 182; Havliyetu’l-Camiatu’-Tunusiyye, 184-187, (1943) 110 Ross, E.C., Annals of Oman, J.A.S. Soc. Bengal, Calcuta 1974. 111 Halîfât, el-Usûl 23. 112 es-Sâlimî, Abdullah b. Hamîd, Meâricü’l-Âmâl alâ Medârici’l-Kemâl, Uman 1983, IV, 135. 28 olduğu söylenmektedir. Basra’da doğmuş ve orada vefat etmiştir. Kaç yılında vefat ettiğine dair kesin bir bilgi yoktur.113 Ebû Ubeyde ilmi faaliyetleri boyunca birçok sahabe ve tabiundan ders almıştır. Bunlar arasında Sahhâr el-Abdî, Câbir b. Zeyd, Zimâm b. es-Sâib ve Ca’fer b. es-Simâk yer alır.114 Hayatının kırk yılı öğrenmek, kalan kırk yılı da öğretmekle geçmiştir. Yetiştirdiği talebeler sayesinde İbâzîlik doğuya ve batıya yayılmıştır. Câbir’den sonra İbâzî hareketin ikinci imamı sayılan Ebû Ubeyde’nin üstün gayretleri sonucu yetişen talebeleri vasıtasıyla üç müstakil İbâzî devlet kurulmuştur. Talebelerinden Tâlibu’l-Hak (129/746–747) vasıtasıyla Yemen ve Hadramevt’te, Cülendî b. Mesûd (134/751) vasıtasıyla Uman’da ve Ebû’l-Hattâb Meâfirî vasıtasıyla da Mağrib’te müstakil İbâzî devletler kurulmuştur. Hadis alanında sika bir ravi olarak değerlendirilen Ebû Ubeyde (145/762) birçok hadisçi tarafından övülmüştür.115 Meşhur eseri Risaletü Ebî Ubeydeti fi’-Zekât’ın yazma üç nüshasının olduğu bilinmektedir. Bunlar da: 1- Âsâru’r-Rebi’ b. Habîb el Basrî adlı eserin içerisinde yer almaktadır. Eser Darü’l-Kütübi’l-Mısriyye’de 4565. numarada kayıtlıdır.116 2- İkinci bir yazması Tunus’ta Baruniyye kütüphanesinde “ed-Dîvânu’l-Mağrûz” ismiyle kayıtlıdır. Rakamsız kaydedilmiştir. 3- Bâruniyye Kütüphanesinde bulunan eserin bir üçüncü yazması yine Tunus’ta Şeyh Sâlim b. Ya’kub el-Cerbî kütüphanesinde bulunmaktadır.117 Ebû Ubeyde (145/762), Ebû Şa’şa’nın talebelerinden olup İbâziyye fırkasının gelişmesinde etkili olan liderlerden birisidir. Özellikle kurmuş olduğu Hamaletu’l-ilm 113 er-Raşidî, İmam Ebu Ubeyde, 48; Ancak el- Ca’birî, (45/ 665)’ de Basra’da doğduğunu (145/762)’ de Basra da vefat ettiğini bildirir. Ebû Ubeyde, Câbir b. Zeyd’den (93/711) sonra ehl-i İstikâme’nin ikinci imamı kabul edilir. Sahabeden Abdullah b. Abbas (72/691), el-Barâ b. Âzib (68/691), Abdullah b. Zübeyr (73/692), Ebû Said el-Hudrî (74/693), Sahâr b. Abbâs el-Abdî (100/718), Ca’fer b. es-Simâk el Abdî (102/720). Kaynaklarda Câbir tabiûn âlimi olarak zikredilir. Ca’birî, Nefehât, III, 2- 44. 114 Şemmâhî, Siyer, I, 87; İbn Sellam, İslâm ve’t-Tarih, 130. 115 er-Râzî, Cerh ve Ta’dil, V, 141. 116 el- Hârisî, Sâlîm b. Muhammed b. Süleyman, Risaletü Ebî Ubeydeti fi’z-Zekât, Uman, 1982. Eserin bir fotokopisi şahsî kütüpanemde mevcuttur. 117 el-Vehbî, Fikru’l- Akadî inde’l-İbâziyye, Sîb, 2006, 121. 29 teşkilatı ile fırkanın Kuzey Afrika’nın farklı bölgelerine kadar ulaşmasını sağlamıştır.118 Soru cevap tarzında hazırlanan kitapta kırka yakın soruya cevap verilmektedir. Risale Sâlim b. Muhammed b. Süleymân el-Hârisî tarafından 1982 yılında düzenlenerek basılmıştır. Yaklaşık on üç sayfadan ibarettir. Zekât, öşür, bunların toplânması ve dağıtımıyla alakalı konular ele alınmıştır.119 b- Cumeyyil b. Hamis b. Lafî b. Hifan b. Hamis es-Sa’dî (XI/XVII. asır), Kamusu’ş-Şeria: es-Sa’dî tarafından hazırlanan bu eser h.1298 yıllarından itibaren Zengibar’da basılmaya başlanmıştır.120 Başlangıçta doksan cilt olarak tasarlanan eser onuncu cüzden sonra basılamamıştır. Yazıldığı tarih olan 1059- 1079 yıllarına bakıldığında erken döneme ait bir İbâzî yazması olmamakla beraber, İbâzîler’in yok denecek kadar az olan kaynakları dikkate alındığında İbâzîlikle alakalı her çalışma gibi bu eser de kıymet kazanmaktadır. Muhtevasına bakıldığında fıkıh, kelam ve tarih konularına değinen zengin bir içeriğe sahib olduğu görülür. Kelami ve fıkhı konular ele alınırken sadece İbâzî fikirleri söylemekle yetinmemiş aynı zamanda bu görüşleri delillendirme ve diğer mezheplere karşı savunma yoluna gitmiştir. es-Sa’dî, İbâzîler’in önemli müelliflerinden Kalhâtî’nin121 el-Keşf ve’l-Beyan adlı eserinden de istifade etmiştir. Hatta bazı bölümleri ondan nakletmiştir.122 3- Hadis Kitapları a- Rebi’ b. Habîb (175/791), el-Câmiu’s-Sahîh: İbâzî müellif Rebi’ b. Habîb tarafından II/VIII asırda telif edildi. Bu eser İbâzîler’ce sünnette kaynak olmaya devam etmektedir. Eser İbâzîler tarafından, Buharî’nin ve Müslim’in Sahîh’lerinden daha değerli görülmektedir.123 Dört cüzden oluşan eserin her cüzü kendi içerisinde farklı 118 Halîfât, Neş’et, 25. Halîfât, eserin bir yazma nüshasının Kahire’deki Dar-u Kütübi’l-Mısriyye’ de bulunduğunu söyler. Ancak kayıt numarasını zikretmez. 119 Risale ve hakkındaki bilgiler İbâzîler’e ait www. İbadhiyah. com adlı internet sitesinden 17.04 2006 tarihinde alındı. Ayrıca Ebu Ubeyde tarafından yazılan bu eserin Harisî tarafından hazırlanan nüshası gayet okunaklı ve kullanışlıdır. 120 Badger, The Hıstory of The İmams and Seyyids of Uman, London, 1891, pp.78 90 121 Brockelmann, GAL.S.Vol.II. p. 568 122 Mesela, “Cehaletin Zemmi”, I. 20, “Cebre Kail Olanların Görüşleri”, I. 37 123 er-Rebi’ b. Habîb, el-Camiu’s-Sahîh, elimizdeki eser İbâzî müfessirlerden Ebû Yusuf b. İbrahîm el- Vercilânî’nin (570/1174) tertip ve tahkikiyle basılmıştır. Maskat, 1994 / 1414. 30 konuları ihtiva eden bablara ayrılmıştır. İbâziyye mezhebinin kurucusu sayılan Câbir b. Zeyd’in rivayetlerinin toplândığı eser konu bakımından oldukça zengindir. İman, ibadet, ahlak gibi temel konuları içine alan bir çeşitliliğe sahiptir. Eserin birinci cüzünde, Kitabu’t-Taharet,124 Kitabu’s- Salat (namaz),125 Kitabu’s- Savm,126 Kitabu’z-Zekat,127 başlıkları altında dört küçük kitapçık bulunmaktadır. İkinci cüzde, hac, cihat, cenaze bahsi, dualar, nikâh, talak, alışveriş, içecekler gibi konular yer almaktadır.128 Üçüncü bölümün kelam konuları bakımından diğer bölümlere göre daha zengin sayılabilir. Şöyle ki, iman, takiyye, kabir azabı ve Kur’an’da yed, vech, kabz, ayn gibi te’vile muhtaç kavramlarla, nûru’s-semavati ve’l-ard, er-rahmanu ale’l-arşistiva, gibi ayetleri konu alan hadisler mevcuttur.129 Dördüncü cüz Câbir b. Zeyd’den rivayet edilen kati haberler başlığı ile başlar şefaat bahsi ile biter.130 Eserin sonuna Suûd b. Abdillah b. Muhammed el-Vehbî tarafında çok kullanışlı bir fihrist eklenmiştir. 4- Akâid Kitapları a- Amr b. Cemû’ (645–720/1247–1320), Metnü Akideti’t-Tevhid: Bilindiği üzere Avrupalı araştırmacılar İbâzî fıkhından önce İbâzî kelamına ilgi duymuşlardır. Avrupalılar İbâziyye’nin iman ve kader vb. anlayışlarını Mu’tezile ile karşılaştırmalı olarak incelemişlerdir. Bu ilginin bir sonucu olarak Motylinsky, eseri “Akidetu’l- İbâziyye” adıyla batılı araştırmacıların ilgisine sunmuştur.131 Bu eser pek çok İbâzî müellif tarafından şerh edilmiştir.132 124 Rebi’ b. Habîb, Sahih, I, 27-46. 125 Rebi’ b. Habîb, age., I, 47-77. 126 Rebi’ b. Habîb, age., I, 79-84. 127 Rebi’ b. Habîb, age., I, 85-93. 128 Rebi’ b. Habîb, age., II, 100-188. 129 Rebi’ b. Habîb, el-Camiu’s-Sahîh, III, 192-243. 130 Rebi’ b. Habîb, age., IV, 246-273. 131 Bkz. Motylinsky, A de C., Akidetu’l-İbâziyye, Bibliographie du Mzab –Les Livres de La Secte Abadhite, Bulletin de Correspondance Africaine, 4e Annee,Tome,III, Alger, 1885 132 el-Ca’birî, Nefehât, 95-104, Eserin şerhleri şunlardır: 1- Şerhu Ebî’l-Abbâs Ahmed eş-Şemmâhî ( 928/ 1521). Bu eserin tahkiki Ettafeyyiş tarafından (1386/1966) yapılmıştır. 2- Şerhli ve tahkikli eseri Ebû Süleymân Tilâtî tekrar şerh ederek basmıştır. 3- Şerhü Amr b. Ramazân et-Tilâtî. Kardâye Matbaası, trz. 31 b- Ebû Saîd Muhammed b. Saîd el-Ezdî el-Kalhâtî (VII/XII. asır), el-Keşf ve’l-Beyân: İbâzîler’in teşekkül sonrası dönemlerini anlatan eserler arasında yer alır. Araştırmacılar yaşadığı dönemle ilgili olarak farklı bilgiler verirler. Mesela Kutluay, VII / XII veya IX / XIV asırları arasında yaşamış olabileceğini ileri sürerken,133 Brockelman onun (1070/1659)’dan önce yaşadığını ileri sürer.134 İbâzî yazar İvaz Muhammed Halîfât ise hicri on birinci asırda yaşamış olduğunu söyler.135 İki bölüm ve elli babtan oluşan eserin birinci bölümünde tarihi konular yer alır. İkinci bölüm ise itikadî konuları ihtiva eder. Hz. Peygamber dönemi ve daha sonra Hz. Osman (35/656) ve Hz. Ali zamanında gelişen olaylar hakkında ve Emevîler’in başlangıç dönemleri hakkında bilgi verir. İkinci bölümde dinlerden, Mazdekçilik ve Hint mezheplerinden bahseder. Akabinde İslâm fırkalarını ve onların görüşlerini anlatır. Havârîc’in doğuşunu ele alan Kafafî’nin makalesinin Ethem Ruhi Fığlalı tarafından Türkçe’ye çevrilmesiyle Hâricîlik ülkemizde ilk defa kendi kaynaklarından tanınma imkânı bulmuştur.136 İbâziyye fırkasına özel bir önem atfeden yazar İbâziyye’den Vehbiyye şeklinde bahseder. Bu yönü ile İbâziyye’nin teşekkülünü Tahkîm’e karşı çıkan ilk Muhakkime’nin lideri Abdullah b. Vehb er-Rasibî’ye (38/658) kadar götürmüş olur. Hz. Osman’ın ölümünden sonra gelişen siyasî ve itikadî hadiseleri anlamaya çalışan Kalhâtî, Hâricîler’in Ali b. Ebî Talib’e hakem tayin etmesi sebebiyle karşı çıkanların arasından, Rafizi ve Şia’nın ise Ali taraftarları arasından çıktığını iddia eder.137 Bu cümleleri ile İbâziyye’nin menşeini Tahkîmle başlatmış olur. Kutluay eserin el yazma tek nüshasının British Museum’da bulunduğu söyler.138 4- Şerhu Akîdetü’t- Tevhîd li’ş-Şeyh Ahmed b. Yûsuf Ettafeyyiş. 133 Kutluay, “ İbâzîler’e Ait Bazı Metinler” AÜİFD, Dergisi XV, 142. 134 Supple, II, 568. 135 Halîfât, Neş’etü’l-Hareketu’l-İbâziyye, 21. 136 Kafafî, Muhammed, “Ebû Sa’îd Muhammed b. Sa’îd al-Azdî al-Kalhâti’ye Göre Hariciliğin Doğuşu”, (Çev. Ethem Ruhi Fığlalı), AÜİFD, XIX, ( 1973), 177-191. 137 Kalhâtî, el-Keşf, (thk. Seyyid İsmail Kâşif), Uman, 1980, II, s. 325-326. 138 British Museum, L.Or.2606 numarada kayıtlıdır; Kutluay, “İbâzîler’e Ait Bazı Metinler” AÜİFD, XV, (1967), 141-149; Fığlalı, İbâziyye’nin Doğuşu ve Görüşleri” 15. 32 c- Halîfât, İvaz Muhammed, el-Usulü’t-Tarihiyye lil-fırkati’l-İbâziyye: Uman Sultânlığı tarafından basılan bu eser,139 Uman Devleti’nin resmî İbâzîlik anlayışını anlatan kaynaklardan birisi olarak görülebilir. Eserin genel özellikleri hakkında şunları söyleyebiliriz: İlmî usuller takip edilmemiştir. Mesela, İvaz ’ın bu eserinde dipnot kullanmamıştır. Ele alınan konular tamamıyla İbâzî kaynaklar ve müellifler referans alınarak tartışılmıştır. İbâzî olmayan müellif ve eserlerine yer verilmemiştir. Ele alınan konulara bakıldığında İbâziyye’nin teşekkülü, İbâziyye’nin kurucusu meselesi ve kısaca İbâzî tarihi gibi konular olduğu görülecektir.140 d- Ali Yahyâ Muammer (v. 1980) i- el-İbâziyye beyne’l-Fırâkı’l-İslâmiyye: Muammer, çalışmaları Uman Devleti tarafından destek gören günümüz İbâzî yazarlarındandır. Son dönemde Uman Sultânlığı tarafından basılan önemli eserlerden birisidir. Teknik özellikleri itibarıyla Halîfât ’ın kitabına benzer özellikler taşır. Tamamıyla İbâziyye’ yi tanıtmak ve propaganda amacıyla141 yazılmıştır. İki ciltten oluşan eserin birinci cildi İbâzî olmayan kadim142 ve muahhar Sünnî143 yazarlar ile müsteşriklerin144 İbâziyye ile alakalı yazdıkları bilgilerin eleştirisini yapar. Yeri geldikçe mezhep taassubundan şikâyetçi olan yazar, bunu kötü niyetli kimselerin Müslümanlar arasına atmış olduğu bir fitne olarak değerlendirir. Eş’arî (324/935) ve Bağdâdî’nin (429/1037) anlatıldığı bölümde geçtiği gibi siyasî menfaat peşinde koşan yöneticiler tarafından İbâziyye’nin kötü gösterildiğine vurgu yapar. İbâzî liderler, İbâzî kaynaklar ve İbâzî tarihi hakkında geniş malumatlara yer verir. Kaynak olarak, Şemmâhî, Rebi’ b. Habîb, Dercinî, Vercilânî, Kalhâtî gibi İbâzî yazarların eserlerine atıflar yapar. Muammer eserinde İbâzî müelliflere ait bir liste sunar.145 139 Halîfât, age., 1. 140 Halîfât, age., 1-55 141 Fığlalı, İbâziyye’nin Doğuşu, 16. 142 Muammer, el-İbâziyye Beyne Fırâkı’l-İslâmiye, I, 19-72. 143 Muammer, age., I, 75-181 144 Muammer, age., I, 197-260. 145 Hicri birinci asrın ikinci yarısı: Câbir b. Zeyd, Ca’fer b. es-Simak el-Abdî, Ebû Süfyân Kanber, Sihâr el-Abdî. Hicri ikinci asrın birinci yarısı: 33 ii- el-İbâziyye Dirâse Mürekkeze fi Usulihim ve Tarihihim: Muammer diğerlerinde olduğu gibi bu eserinde de, İbâziyye’nin mu’tedil bir İslâm fırkası olduğunu söyleyerek onun Ehl-i Sünnet’ten farklı görülmemesi gerektiğini özellikle vurgular. 146 Bu konuya derinlik kazandırmak amacıyla İbâziyye’nin siyasî ilkeleri,147 i’tikadî esasları148 ve insanlar arası ilişkilerde takip ettiği usuller149 hakkında bilgiler verir. Tüm bunlarla ulaşmaya çalıştığı iki amaç vardır: İlki, İbâziyye'nin bir Hâricî fırka olmadığını ispat etmek, ikinci olarak da İbâziyye’nin Ehl-i Sünnet’ten farklı olmadığını göstermektir. Diğer eserlerinde olduğu gibi ilmî usulleri kullanmayan İbâzî yazar, İbâzî müelliflere atıflar yapar, mecbur kalmadıkça Sünnî yazarların görüşlerine yer vermez. Bunun nedenini el-İbâziyye beyne’l-Fırakı’l-İslâmiyye adlı eserinin ilk bölümünde detaylı bir şekilde bulmak mümkündür e- Bekir b. Said A’veşt: Dirâsâtü’l- İslâmiyye fî Usûli’l-İbâziyye: Muahhar İbâzî yazarların eserlerinin genel özelliklerini taşır. Tamamıyla İbâzî kaynaklardan faydalanmıştır. İbâzî liderlerden Abdullah b. İbâz ve Câbir b. Zeyd (93/711) hakkında geniş sayılabilecek bilgiler verir150. İbâziyye’nin Hâricî bir fırka olmadığını ispat etmek için bir hayli gayret gösterir.151 Kitabının dördüncü bölümünde İbâziyye’nin siyasî ve itikadî görüşleri anlatılır.152 Ebû Ubeyde Müslim b. Ebî Kerîme, Zimâm b. es-Sâib, Ebû Nûh b. Sâlih ed-Duhân, Abdullah b. Yahyâ b. el- Kindî, el-Cülendî b. Mesûd el-Umânî, Ebû’l- Hattab Abdula’lâ el-Meâfîrî, Hilâl b. Atiyye el-Horasânî. Hicri ikinci asrın ikinci yarısı Rebi’ b. Habib, Ebû Süfyân Mahbûb İbn er-Rahîl, Ebû Sufrâ Abdulmelik b. Sufrâ, Abdurrahman b. Rüstem. Hicri üçüncü asrın birinci yarısı: Eflah b. Abdulvehhâb, Abdulhâlik el-Fezânî, el-Muhkem b. el- Hurâ, Mûsâ b. Ali, Ebû İsâ el-Horasânî. Hicri üçüncü asrın ikinci yarısı Muhammed b. Mahbûb, Muhammed b. İbâz, Ebî Kayzân b. Eflah, Ebû Mansûr el-Yas, Hûd b. Muhkem Hicri dördüncü asrın birinci yarısı İbn Hazer Yağlî b. Eyyüb, Ebû’l-Kasım Yezid b. Muhalled, Ebû Hârûn Mûsâ b. Hârûn. 146 Muammer, age., 30-33. 147 Muammer, age., 45. 148 Muammer, age., 49. 149 Muammer, age., 45. 150 A’veşt, Bekir b. Said, Dirâsâtü’l-İslâmiyye fî Usûli’l-İbâziyye, Kahire, trz, 19 151 A’veşt, age., 23. 152 A’veşt, age., 39- 95 34 I. BÖLÜM İBÂZİYYE’NİN TEŞEKKÜLÜ 35 I- İbâz / İbâziyye Kavramının Tespiti: Fırkaların isimlerini ve dinî/siyasî görüşlerini ifade eden kavramların menşei, anlamı ve ne zaman ıstılahî mahiyet kazandıkları, fırkaların teşekküllerinin ve fikirlerinin doğru anlaşılması bakımından son derece önemlidir. Mezhepler Tarihi’nin bir kavramı olarak İbâziyye ve İbâziyye fırkasıyla ilgili diğer kavramlar Sünnî ve İbâzî araştırmacılar tarafından tartışılmıştır. İbâziyye kavramının menşeî ve ne zaman terim anlamı yüklendiği hususunda ağırlıklı görüşler ortaya çıkmakla beraber, ortak bir kanaatın oluştuğunu söyleyemeyiz. 153 Bir fırkayı doğru anlamada o fırkayla alakalı kavramların doğru anlaşılmasının önemine dikkat çeken günümüz mezhepler tarihi araştırmacısı Kutlu, bu hususta şunları söyler: “… mezhebin kendi düşüncesinde temel göstergeler olarak ortaya koyduğu ‘anlam haritasını’ ve ‘kavramsal dünyasını’ oluşturan bu fikirlerin ve kavramların da belirlenmesi gerekir.”154 İbâziyye kavramının Abdullah b. İbâz ’dan müştak olduğu hususunda özellikle Makâlât kitaplarında genel bir kanaat olmakla beraber İslâm tarihi kitaplarında Abdullah b. İbâz dışında başka şahıslara nispet edenler de olmuştur. İbn Manzûr, İbâz kavramına biri kesralı ( İbâz ) öteki dammeli (Übaz) olmak üzere iki farklı nispetin bulunduğunu kaydeder. Hemzenin kesralı okunması halinde “İbâz ”ı şahıs ismi olarak Abdullah b. İbâz ’a nispet eder. Bu durumda İbâziyye, Abdullah b. İbâz ve tâbilerinin oluşturduğu Hâricî bir fırkadır. İbâz kelimesindeki hemzenin dammeli olarak (Übaz) şeklinde okunması halinde ise kavramı Yemâme’de ziraatı ve buğdayı bol olan bir yer ismi olarak zikreder.155 İbâziyye fırkasının Yemâme ile bir bağlantı içerisinde izahı imkânsız görünmektedir. Çünkü İbâziyye tarihinin hem 153 İbn Kesir, el Bidaye, Lübnan, trz., VII, 273 - 310; Talibî, Ammar, Arau’l-Havârîci’l- Kelâmiyye