T.C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANA BİLİM DALI REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BİLİM DALI 65-74 YAŞ ARASI BİREYLERİN PSİKOLOJİK SAĞLAMLIKLARINI ARTIRMAYA YÖNELİK HAZIRLANAN PSİKOEĞİTİM PROGRAMININ ETKİLİLİĞİNİN İNCELENMESİ (DOKTORA TEZİ) Ali ÖZTOSUN 0000-0002-1919-5595 BURSA- 2024 T.C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANA BİLİM DALI REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BİLİM DALI 65-74 YAŞ ARASI BİREYLERİN PSİKOLOJİK SAĞLAMLIKLARINI ARTIRMAYA YÖNELİK HAZIRLANAN PSİKOEĞİTİM PROGRAMININ ETKİLİLİĞİNİN İNCELENMESİ (DOKTORA TEZİ) Ali ÖZTOSUN 0000-0002-1919-5595 Danışman Prof. Dr. Jale ELDELEKLİOĞLU BURSA- 2024 i BİLİMSEL ETİĞE UYGUNLUK Bu çalışmadaki tüm bilgilerin akademik ve etik kurallara uygun bir şekilde elde edildiğini beyan ederim. Ali ÖZTOSUN 23/07/2024 ii TEZ YAZIM KILAVUZU’NA UYGUNLUK ONAYI “65-74 Yaş Arası Bireylerin Psikolojik Sağlamlıklarını Artırmaya Yönelik Hazırlanan Psikoeğitim Programının Etkililiğinin İncelenmesi” adlı Doktora tezi, Bursa Uludağ Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanmıştır. Tezi Hazırlayan Danışman Ali ÖZTOSUN Prof. Dr. Jale ELDELEKLİOĞLU Eğitim Bilimleri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nagihan Oğuz iii EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS/DOKTORA BENZERLİK YAZILIM RAPORU BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANA BİLİM DALI BAŞKANLIĞINA Tarih: 23/07/2024 Tez Başlığı / Konusu: 65-74 Yaş Arası Bireylerin Psikolojik Sağlamlıklarını Artırmaya Yönelik Hazırlanan Psikoeğitim Programının Etkililiğinin İncelenmesi Yukarıda başlığı gösterilen tez a) Kapak sayfası, b) Giriş, c) Ana bölümler ve d) Sonuç kısımlarından oluşan toplam 140 sayfalık kısmına ilişkin, 08/07/2024 tarihinde üniversite tarafından Turnitin adlı benzerlik tespit programından (Turnitin)* aşağıda belirtilen filtrelemeler uygulanarak alınmış olan özgünlük raporuna göre, tezimin benzerlik oranı %13’dür. Uygulanan filtrelemeler: 1. Kaynakça hariç 2. Alıntılar hariç/dâhil 3. 5 kelimeden daha az örtüşme içeren metin kısımları hariç Bursa Uludağ Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Tez Çalışması Özgünlük Raporu Alınması ve Kullanılması Uygulama Esasları’nı inceledim ve bu Uygulama Esasları’nda belirtilen azami benzerlik oranlarına göre tez çalışmamın herhangi bir benzerlik içermediğini; aksinin tespit edileceği muhtemel durumda doğabilecek her türlü hukuki sorumluluğu kabul ettiğimi ve yukarıda vermiş olduğum bilgilerin doğru olduğunu beyan ederim. Gereğini saygılarımla arz ederim. 23.07.2024/ İmza Adı Soyadı: Ali ÖZTOSUN Öğrenci No: 811833004 Ana Bilim Dalı: Eğitim Bilimleri Programı: Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Statüsü Y. Lisans Doktora Danışman Prof. Dr. Jale ELDELEKLİOĞLU, 23/07/2024 iv T.C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Ana Bilim Dalı’nda 811833004 numara ile kayıtlı Ali ÖZTOSUN’un hazırladığı “65-74 Yaş Arası Bireylerin Psikolojik Sağlamlıklarını Artırmaya Yönelik Hazırlanan Psikoeğitim Programının Etkililiğinin İncelenmesi” konulu Doktora çalışması ile ilgili tez savunma sınavı, ../../20… günü 00:00-00:00 saatleri arasında yapılmış, sorulan sorulara alınan cevaplar sonunda adayın tezinin (başarılı) olduğuna (oybirliği) ile karar verilmiştir. Sınav Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Jale ELDELEKLİOĞLU Bursa Uludağ Üniversitesi Üye Üye Prof. Dr. Uğur GÜRGAN Prof. Dr. Sırrı AKBABA Balıkesir Üniversitesi Üsküdar Üniversitesi Üye Üye Doç Dr. Ömer Faruk KABAKÇI Doç Dr. Ömür SADİOĞLU Bursa Uludağ Üniversitesi Bursa Uludağ Üniversitesi v ÖN SÖZ Dünyada olduğu gibi ülkemiz insanları da yaşlanmaktadır. Yaşlanma ile insan kronolojik olarak rakamlar ile büyürken, fiziksel, psikolojik, toplumsal, sosyal ve ekonomik olarak da çok farklı evrelerde büyümekte veya gerilemektedir. Bu bağlamda, yaşlı bireylerin ülkemiz için ekonomik, sosyolojik veya toplumsal bir sorun olduğunu düşünmek yerine, yaşlanma gerçekliğinin kabul edilmesi ve yaşlı bireylerin yaşlılık dönemine uyum sağlamaları, yaşamlarının geri kalanını verimli geçirmelerini sağlamalarına yönelik akademik çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Bunu açıklamayı destekler nitelikle alanyazına bakıldığında araştırmacıların yaşlılığın olumsuzluklarına odaklandıkları görülmektedir. Alanyazındaki birçok çalışmanın aksine bu tez, yaşlanmanın olumlu yanlarına odaklanmaktadır. Yaşlıların psikolojik sağlamlıklarını arttırmayı hedefleyen bu tezin temel amacı psikolojik sağlamlığı düşük olan yaşlıların pozitif yaşlanma süreçlerine olumlu katkı sağlamaktır. Tezden çıkan bilgilerin yaşlıların yaşamlarına katkı sağlaması, eğitim paydaşlarının da çokça faydalanmaları dileğiyle. Ali ÖZTOSUN vi ÖZET Yazar Adı ve Soyadı Üniversite Ali ÖZTOSUN Bursa Uludağ Üniversitesi Enstitü Ana Bilim Dalı Bilim Dalı Eğitim Bilimler Enstitüsü Eğitim Bilimleri Ana Bilim Dalı Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bilim Dalı Tezin Niteliği Doktora Sayfa Sayısı vi XİX+ 121 Mezuniyet Tarihi Tez Danışmanı 15/08/ 2024 Prof. Dr. Jale ELDELEKLİOĞLU 65-74 YAŞ ARASI BİREYLERİN PSİKOLOJİK SAĞLAMLIKLARINI ARTTIRMAYA YÖNELİK HAZIRLANAN PSİKOEĞİTİM PROGRAMININ ETKİLİLİĞİNİN İNCELENMESİ Bu çalışma, araştırmacı tarafından hazırlanan “65-74 Yaş Arası Bireylerin Psikolojik Sağlamlıklarını Arttırmaya Yönelik Hazırlanan Psikoeğitim Programının Etkililiğinin İncelenmesi” programı ile huzurevinde kalan yaşlı bireylerin psikolojik sağlamlıklarını arttırmayı hedeflenmektedir. Bu araştırma, psikolojik sağlamlığı arttırmayı hedefleyen öntest, sontest ve izlemetestli, kontrol ve deney gruplu yarı deneysel bir çalışmadır. Bu araştırma için ön-test, sontest, izleme testi, deney ve kontrol gruplu (ÖSKD), 2x3’ lük karışık desen kullanılmıştır. Bu araştırmanın oturumlarının amaca hizmet edip etmediğini anlamak için Ankara ilindeki bir kamu huzurevinde pilot çalışma uygulanmıştır. Pilot çalışmanın uygulamasından elde edilen veriler ışığında psikoeğitim programı son halini almıştır. Bu araştırmaya Ankara ilindeki bir kamu huzurevinde kalan ve psikolojik sağlamlıkları düşük olan 28 yaşlı birey katılmıştır. Araştırmada Demografik Bilgi Formu, Standardize Mini Mental Test, Montreal Cognitive Assesment (MoCA) Test ve Kısa Psikolojik Sağlamlık Ölçeği veri toplama aracı olarak kullanılmıştır. Araştırmaya veri toplama araçları sonucuna göre katılabilecek olan katılımcılar random (rassal) olarak deney (n:14) ve kontrol (n:14) gruplarına dağıtılmıştır. Deney grubundaki katılımcılara haftada bir 60-90 dakika arasında değişen oturumlar yapılırken, kontrol grubundaki katılımcılarla herhangi bir çalışma yürütülmemiştir. Bu çalışma toplam sekiz oturumdan oluşmaktadır. vii Deney ve kontrol gruplarına psikoeğitim programı öncesinde öntest uygulanmıştır. Psikoeğitim sadece deney grubuna uygulanmıştır. Psikoeğitim uygulamasının hemen sonrasında her iki grubu da sontest, üç ay sonra ise her iki gruba da izleme testleri uygulanmıştır. Verilerin analizi yapılırken, ölçüm ve gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olup olmadığı tekrarlı ölçümler için iki faktörlü varyans analizi (ANOVA) tekniğiyle incelenmiştir. Araştırma bulgularına göre; araştırmanın bağımlı değişkenini oluşturan psikolojik sağlamlık için müdahale * zaman etkisinin anlamlı olduğu görülmüştür. Bu bulgu, katılımcıların farklı deneysel koşullarda yer almalarının öntest, sontest ve izlemetesti puanlarını farklı ve anlamlı düzeyde etkilediğini göstermektedir. Ortaya çıkan farklılığın kaynağını belirlemek üzere Bonferroni uyumlu çoklu karşılaştırma testi gerçekleştirilmiştir. Bonferroni uyumlu çoklu karşılaştırma testi ve varyans analizinden (ANOVA) alınan sonuçlar, psikolojik sağlamlığı arttırmaya yönelik psikoeğitim programının katılımcıların psikolojik sağlamlıklarını arttırmada etkili olduğunu göstermektedir. Ayrıca deney grubu katılımcılarınım psikolojik sağlamlık düzeyleri sontestten sonra yükseliş göstermekle birlikte, üç aylık izlemetesti sonucunda da kalıcılığını koruduğunu göstermiştir. Elde edilen bulgular alanyazın bağlamında tartışılmış ve sonraki çalışmalar için öneriler sunulmuştur. Anahtar sözcükler: huzurevi, pozitif psikoloji, pozitif yaşlanma, psikolojik sağlamlık, yaşlı birey viii ABSTRACT Name and Surname Ali ÖZTOSUN University Bursa Uludag University Institution Field Branch Institute of Educational Sciences Educational Sciences Guidance and Psychological Counselling Degree Awarded PhD Page Number XİX+ 121 Degree Date Supervisor 15/08/2024 Prof. Dr. Jale ELDELEKLİOĞLU AN EXAMINATION OF THE EFFECTIVENESS OF A PSYCHO- EDUCATIONAL PROGRAM DESIGNED TO ENHANCE PSYCHOLOGICAL RESILIENCE IN INDIVIDUALS AGED 65-74 This study aims to enhance the psychological resilience of elderly individuals residing in a nursing home through the implementation of the "Examining the Effectiveness of a Psycho- Education Program Designed to Increase the Psychological Resilience of Individuals Aged 65- 74," which was developed by the researcher. The research adopts a quasi-experimental design with pre-test, post-test, and follow-up test measures, involving both control and experimental groups, to assess the effectiveness of the program in improving psychological resilience. A 2x3 mixed factorial design with pre-test, post-test, and follow-up assessments (PPFA) was utilized for this study, incorporating both experimental and control groups. A pilot study was conducted in a public nursing home in Ankara to assess whether the sessions in this research fulfilled their intended purpose. Based on the data gathered from the pilot study, the psycho-education program was finalized. A total of 28 elderly individuals with low psychological resilience, residing in a public nursing home in Ankara, participated in the study. The data collection tools used in the research included the Demographic Information Form, Standardized Mini-Mental State Examination, Montreal Cognitive Assessment (MoCA), and the Brief Resilience Scale. Participants eligible for the study based on the results of these tools were randomly assigned to either the experimental group (n=14) or the control group ix (n=14). While the participants in the experimental group attended weekly sessions ranging from 60 to 90 minutes, no intervention was conducted with the control group. The program consisted of a total of eight sessions. A pre-test was administered to both the experimental and control groups prior to the implementation of the psycho-education program. The psycho-education intervention was applied exclusively to the experimental group. Immediately after the completion of the psycho- education program, a post-test was administered to both groups, followed by a follow-up test three months later for both the experimental and control groups. In analyzing the data, a two-factor repeated measures analysis of variance (ANOVA) was used to examine whether there was a statistically significant difference between measurements and groups. According to the research findings, the intervention * time interaction effect on the dependent variable, psychological resilience, was found to be significant. This result indicates that participants' pre-test, post-test, and follow-up test scores were influenced in a statistically significant and different manner depending on the experimental conditions. To identify the source of this difference, a Bonferroni-adjusted multiple comparison test was conducted. The results of both the Bonferroni-adjusted multiple comparison test and the ANOVA analysis demonstrate that the psycho-education program aimed at enhancing psychological resilience was effective in improving participants' resilience levels. Additionally, while the psychological resilience levels of participants in the experimental group increased after the post-test, this improvement was maintained in the three-month follow-up test. The findings were discussed in the context of the existing literature, and recommendations for future research were provided. Keywords: nursing home, positive psychology, positive aging, psychological resilience, elderly ındividuals x TEŞEKKÜRLER Bu tez çalışması, yaşamımda tam olarak nerede yer alıyor diye sorduğumda, verebileceğim tek cevap “Yaşamımın tam merkezinde yer almaktadır” olur. Doktoraya başladığım 2019 yılının bitiminde kariyerim İstanbul’daki bir kamu huzurevi olan İzzet Baysal Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürlüğü’nde psikolog olarak devam etti. Huzurevinin idarecilerinden, güvenlik personellerine, hizmet alan yaşlılarından, mutfak personellerinden, bakım ve temizlik personellerine kadar hepsine bana ilham oldukları teşekkürü borç bilirim. Ayrıca çalışmaya başladıktan 3 ay sonra Covid-19 pandemisi dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de yayıldı. Bu süreçte vefat eden hizmet verdiğim tüm yaşlılarım, aynı yıl vefat eden anneannemin mekanlarının cennet olmasını çok isterim. Ders alma sürecinde misafir öğrenci olarak gittiğim ve bana mesleki olarak güven aşılayan Marmara Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü hocalarından sevgili hocam Doç. Dr. Durmuş ÜMMET, Doç. Dr. Müge AKBAĞ’a ve Marpam Müdürü Prof. Dr. Müge YÜKSEL’e mesleki kimliğimde çok şeyler kattıkları için minnettarım. Bursa Uludağ Üniversitesi Doktora derslerinde yeni bakışlar kazandığım saygı değer hocalarım; Prof. Dr. Abamüslim AKDEMİR, Prof. Dr. Rahşan ŞİVİŞ ÇETİNKAYA, Doç. Dr. Asuman YÜKSEL, Prof. Dr. SEDAT YÜKSEL, Prof. Dr. Nuran BAYRAM ARLI, Doç. Dr. Ömer Faruk KABAKÇI’ya emekleri için kelimelerin yetmeyeceğini söylemek zorundayım. Saygı değer Tez İzleme Komite üyelerimden emekli olan Prof. Dr. Aynur OKSAL hocama tez izleme sürecinde renkli kişiliği ve tezime yapmış olduğu katkılar ile tezimin olgunlaşmasını sağladığı için teşekkürü borç bilirim. Sürekli meşgul olan; fakat “Şöyle bir problem var nasıl çözeriz?” diye sorduğumda “çözeriz hocam, sorun yok” diyen eğitim bilimleri enstitüsü çalışanlarına (özellikle Halil AYDOĞAN), tez danışmanım Prof. Dr. Jale ELDELEKLİOĞLU’nun sekreteryasını yürüten Sühay hanıma, tezimin üniversite formatına uygunluğunu kontrol eden ve çok kibar dönütler veren Ar. Gör. Firdevs ÖZTÜRK’e; üniversiteye her geldiğimde bana ev sahibi gibi davranan, yediğimiz yemekler için kasada Cem Yılmaz Stand Up’ına konu olan davranışlar sergilememe neden olan, uzaktan her işimi kolaylaştıran, makalelerde ortak yazarım, dostum, arkadaşım Ar. Gör. İsmail KUŞCİ’ye şükranlarımı sunarım. Tezimin fiziksel yapısını inceleyen iş arkadaşım psikolog Fatmanur DEMİRTAŞ’a çok teşekkür ediyorum. Merkez üstü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde meydana gelen 2023 depremi için çadır kentlerde vatandaşların travmalarına gönüllü olarak müdahale ekibi oluşturan ve kendisinin de bilgi ve birikimlerini vatandaşlara aktaran Prof. Dr. Uğur GÜRGAN ile Aile ve Sosyal xi Hizmetler Bakanlığı personellerinin sahada tanışması, sonrasında ise ilk fırsatta bakanlık personellerine eğitim vermesi ile başlayan arkadaşlığımız için kendimi şanslı hissediyorum. Tez savunma Jürimde yer alan Prof. Dr. Sırrı AKBABA, Prof. Dr. Uğur GÜRGAN’, Doç. Dr. Ömür SADİOĞLU ve Doç. Dr. Ömer Faruk KABAKÇIOĞLU’na yapmış oldukları geri bildirimler için ayrıca teşekkür etmek isterim. Doktora süresinin en başından itibaren tez danışmanım olan, beni olgunlaştıran, kahrımı çeken, yol gösteren, çözüm sürecinde ortak yol alıp yürümeyi fark ettiren saygı değer hocam Prof. Dr. Jale ELDELEKLİOĞLU’na ömür boyu sürecek hoca-öğrenci- meslektaş ilişkisinde olduğum için çok şanslı ve ayrıcalıklı olduğumu hissettiğimi belirtmek isterim. Son olarak bu tezin her adımında benimle beraber yol alan, ben durduğumda duran, gülünce gülen, stres olunca stres olan, yürüyünce bana eşlik eden, geceleri kahvemi güzel bardaklarda özenle sunan sevgili eşim İnsan Kaynakları Uzmanı, En iyi Anne ve Eş gibi birçok unvanlara sahip sevgili eşim Ayşe PELİT ÖZTOSUN; köpek bedeninde yaşayan güzel ruhlu asi adam Tarçın; dünyaya geldiğinden beri hayatın anlamını bana varlığı ile gösteren sevgili oğlum Aren sizleri çok seviyorum iyi ki varsınız. xii İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ ......................................................................................................................... v ÖZET ........................................................................................................................... vi ABSTRACT ............................................................................................................... viii TEŞEKKÜRLER ......................................................................................................... x TABLOLAR LİSTESİ .............................................................................................. xvi ŞEKİLLER LİSTESİ .............................................................................................. xviii KISALTMALAR LİSTESİ ...................................................................................... xix 1. BÖLÜM GİRİŞ .................................................................................................... 1 1.1. Problem Durumu ........................................................................................... 1 1.2. Araştırmanın Amacı ...................................................................................... 7 1.3. Araştırmanın Hipotezleri .............................................................................. 7 1.4. Araştırmanın Önemi ...................................................................................... 8 1.5. Varsayımlar ................................................................................................. 10 1.6. Sınırlılıklar .................................................................................................. 11 1.7. Tanımlar ...................................................................................................... 11 1.7.1.Yaşlanma. .................................................................................................... 11 1.7.2. Pozitif Psikoloji .......................................................................................... 11 1.7.3. Psikolojik Sağlamlık. .................................................................................. 11 1.7.4. Pozitif Yaşlanma ......................................................................................... 11 2. BÖLÜM KAVRAMSAL ÇERÇEVE ................................................................ 12 2.1. Psikolojik Sağlamlık ................................................................................... 12 2.1.1. Psikolojik Sağlamlıkta Risk Faktörleri: .................................................. 14 2.1.2. Psikolojik Sağlamlıkta Koruyucu Faktörler: ........................................... 15 2.1.3. Psikolojik Sağlamlıkla İlgili Yurt İçi Çalışmalar: ................................... 16 2.1.4. Psikolojik Sağlamlıkla İlgili Yurt Dışı Çalışmalar: ................................. 18 2.2. Yaşlılık .............................................................................................................. 21 xiii 2.2.1. Yaşlanma .................................................................................................... 22 2.2.1.1. Kronolojik Yaşlanma ........................................................................... 23 2.2.1.2. Biyolojik- Fizyolojik Yaşlanma .......................................................... 24 2.2.1.3. Psikolojik Yaşlanma ............................................................................ 24 2.2.1.4. Sosyolojik Yaşlanma. .......................................................................... 25 2.2.1.5. Ekonomik Yaşlanma ........................................................................... 25 2.2.1.6. Toplumsal Yaşlanma ........................................................................... 25 2.2.1.7. Psiko-Sosyal Yaşlanma ....................................................................... 26 2.2.1.7.1. Psiko-Sosyal Gelişim ....................................................................... 26 2.2.1.7.2. Yaşam Boyu Gelişim ........................................................................ 28 2.3. Pozitif Psikoloji ................................................................................................. 28 2.3.1. Pozitif Yaşlanma ........................................................................................ 31 3. BÖLÜM YÖNTEM ............................................................................................ 35 3.1. Araştırma Deseni ............................................................................................... 35 3.2. Çalışma Grubu .................................................................................................. 37 3.3. Dahil Etme Ölçütleri ......................................................................................... 44 3.4. Dışlama Ölçütleri .............................................................................................. 45 3.5. 65-74 Yaş Arası Bireylerin Psikolojik Sağlamlıklarını Artırmaya Yönelik Hazırlanan Psikoeğitim Programı ........................................................................................ 45 3.5.1. Aşama: Programın Alt Yapısının Hazırlanması ....................................... 45 3.5.2. Aşama: Programın Dört Ögesinin Belirlenmesi......................................... 49 3.5.2.1. Kazanımlar: ......................................................................................... 49 3.5.2.2. İçerik: .................................................................................................. 51 3.5.2.3. Süreç: .................................................................................................. 52 3.5.2.4. Değerlendirme: ................................................................................... 52 3.6. Deneysel İşlemler ve Veri Toplama Süreci ....................................................... 53 3.7. Veri Toplama Araçları ....................................................................................... 53 xiv 3.7.1. Demografik Bilgi Formu: ...................................................................... 53 3.7.2. Standardize Mini Mental Test: ............................................................... 54 3.7.3. Montreal Cognitive Assesment (MoCA): .............................................. 54 3.7.4. Kısa Psikolojik Sağlamlık Ölçeği: ......................................................... 54 3.8. Verilerin Analizi ................................................................................................ 55 4. BÖLÜM BULGULAR VE YORUM .................................................................... 60 4.2. Hipotez 1 ........................................................................................................... 60 4.3. Hipotez 2 ........................................................................................................... 63 4.3.1. Hipotez 2.1. ............................................................................................ 64 4.3.2. Hipotez 2.2. ............................................................................................ 65 4.3.3. Hipotez 2.3 ............................................................................................. 65 4.3.3. Hipotez 2.4 ............................................................................................. 66 5. BÖLÜM SONUÇ, TARTIŞMA VE ÖNERİLER ................................................ 68 5.1. Sonuç ve Tartışma ............................................................................................. 68 5.2. Öneriler ............................................................................................................. 73 5.2.1. Araştırmacılara Yönelik Öneriler ............................................................... 73 5.2.2. Uygulayıcılara yönelik öneriler ................................................................. 74 5.2.3. Politika üreticilerine yönelik öneriler ........................................................ 74 KAYNAKÇA .............................................................................................................. 76 EKLER ...................................................................................................................... 100 EK 1: Bursa Uludağ Üniversitesi Etik Kurul Onayı .............................................. 100 EK 2: Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Makam Oluru ..................................... 101 EK 3: Psikoeğitim Programı Özeti ........................................................................ 102 EK 4: Demografik Bilgi Formu ............................................................................. 107 EK 5: Mini Mental Test.......................................................................................... 108 EK 6: MoCA Test ................................................................................................... 109 EK 7: Kısa Psikolojik Sağlamlık Ölçeği ................................................................ 110 xv EK 8: Kısa Psikolojik Sağlamlık Ölçeği Kullanım İzni ........................................ 111 EK 9: Eğitim Kontratı ............................................................................................ 112 EK 10: Videolar İçin Linkler ................................................................................. 113 EK 11: Açma Germe Egzersizleri Örnekleri .......................................................... 114 EK 12: Senaryo ...................................................................................................... 115 EK 13: Katılımcı Sertifikası ................................................................................... 116 ÖZ GEÇMİŞ ............................................................................................................. 117 xvi TABLOLAR LİSTESİ Tablo Sayfa 1 Araştırmanın Deneysel Deseni .......................................................................................... 35 2 Ankara’daki Kamu Huzurevinde Kalan Yaşlı Bireylerin Kısa Psikolojik Sağlamlık Ölçeği Puan Ortalamalarının Sonuçları ............................................................................................... 38 3 Kişisel Bilgi Formunda Yer Alan Soruların Deney ve Kontrol Grubuna Ait Betimsel İstatistikler ................................................................................................................................ 39 4 Deney ve Kontrol Gruplarının Eğitim Durumuna Ait Betimsel İstatistikleri .................... 40 5 Deney ve Kontrol Gruplarının Kaç Yıldır Huzurevinde Kalıyorsunuz Sorusuna Ait Betimsel İstatistikler ................................................................................................................................ 41 6 Deney ve Kontrol Gruplarının Yaş Durumuna Ait Betimsel İstatistikler ........................... 42 7 Mini Mental ve MoCA Testi Deney ve Kontrol Grupları Arası Puan Ortalamaları Farkları t Testi Sonuçları .......................................................................................................................... 43 8 PSAPP Öncesinde Deney ve Kontrol Gruplarının KPSÖ’den Aldıkları Öntest Puan Ortalamalarına İlişkin Bağımsız Örneklem t Testi Sonuçları .................................................. 44 9 Oturum Başlıkları ve Kazanımlar Tablosu ........................................................................ 50 10 Deney ve Kontrol Gruplarının KPSÖ Öntest, Sontest ve İzlemetest Ölçümlerden Elde Ettikleri Puanlara İlişkin Ait Normallik Testi Sonuçları ........................................................ 56 11 Deney ve Kontrol Gruplarının KPSÖ Öntest, Sontest ve İzlemetesti Ölçümlerinden Elde Ettikleri Puanlara Uygulanan Varyans Homojenliği (Levene) Testi Sonuçları ........................ 57 12 Deney ve Kontrol Gruplarının KPSÖ'ye İlişkin Box's M Testi Sonuçları ....................... 57 13 Deney ve Kontrol Gruplarının KPSÖ'ye İlişkin Mauchy Küresellik Testi Sonuçları .... 58 14 Deney ve Kontrol Gruplarının KPSÖ Öntest, Sontest ve İzlemetesti Puanlarına İlişkin Aritmetik Ortalama ve Standart Sapma Değerleri Sonuçları ................................................... 60 15 Deney ve Kontrol Gruplarının KPSÖ Öntest, Sontest ve İzlemetesti Puan Ortalamalarına İlişkin Anova Testi Sonuçları ................................................................................................... 61 16 Deney Grubunun KPSÖ Puan Ortalamalarına İlişkin Öntest, Sontest ve İzlemetesti Post- Hoc (Benferroni) Testine Ait Bulgular ................................................................................ 62 17 Deney ve Kontrol Gruplarının Öntest ve Sontest, Sontest ve İzlemetesti Puanlarına İlişkin Bağımlı Örneklem t Testi Sonuçlarına Ait Bulgular ................................................................ 61 18 Deney ve Kontrol Gruplarının Psikolojik Sağlamlık Öntest Puan Farklarına Ait Bağımsız Örneklem t Testi Sonuçları ....................................................................................................... 62 xvii 19 Deney ve Kontrol Grubu Sontest Puan Ortalamaları Bağımsız Örneklem t Testi Sonuçları .................................................................................................................................................. 65 20 Deney ve Kontrol Gruplarının Psikolojik Sağlamlık Ölçeğinden Aldıkları İzlemetest Puan Ortalamalarına İlişkin Bağımsız Örneklem t Testi Sonuçları ............................................... 64 21 Kontrol Grubunun Psikolojik Sağlamlık Ölçeği Puan Ortalamalarına İlişkin Öntest, Sontest ve İzlemetesti Anova Analizi Sonuçları .................................................................................. 65 xviii ŞEKİLLER LİSTESİ Şekil Sayfa 1 Deney Grubu KPSÖ Puan Ortalamaları Çizgi Grafiği…………………………………62 xix KISALTMALAR LİSTESİ BM: Birleşmiş Milletler DSÖ: Dünya Sağlık Örgütü KKT (ACT): Kabul ve Kararlılık Terapisi (Acceptance ve Commitment Therapy) KPSÖ: Kısa Psikolojik Sağlamlık Ölçeği MOCA: Moca Testi (Montreal Cognitive Assessment) PSAPP: Psikolojik Sağlamlığı Arttırmaya Yönelik Psikoeğitim Programı SPSS: Sosyal Bilimler için İstatistik Paket Programı TUİK: Türkiye İstatistik Kurumu UN: United Nation WHO: World Health Organisation 1 1. BÖLÜM GİRİŞ “Ne zaman yaşlı bir insan ölse, sanki bir kitaplık yanıyormuş gibidir.” Amadou Hampâté Bâ Çalışmanın bu bölümünde, öncelikle çalışmanın temel problemi tanımlanmıştır. Daha sonrasında çalışmanın amacı ve önemi açıklanmış, sayıltıları ve sınırlılıkları hakkında bilgilere değinilmiştir. Son olarak ise çalışmada kullanılan tanımlara yer verilmiştir. 1.1. Problem Durumu Yaşlanma, kronolojik olarak yaşın ilerlemesi durumundan daha fazlasını ifade etmekle birlikte fizyolojik, sosyolojik, psikolojik ve davranışsal değişiklikleri de içeren karmaşık gelişimsel bir süreci kapsamaktadır (Mowat, 2004; Terzi, 2012; Vaillant ve Mukamal, 2001). Dolayısıyla yaşlılık, bütüncül bir perspektifle incelenmesi gereken yaşam evresidir (Gökler- Danışman ve Aydın, 2011; Hussein ve diğerleri, 2014). Bu yaşam evresi fizyolojik ve psiko- sosyal olmak üzere iki boyutta incelenmektedir. Fizyolojik boyutta, yaşlanmayla gelen postürde bozulma, deride kırışıklıkların artması, kas gücü kaybı ve duyulardaki değişimler gibi durumlar yer almaktadır. Psikolojik boyutta ise dikkat, algı, öğrenme, hafıza (Demans, Alzheimer gibi), psiko-motor beceriler, problem çözme ve adaptasyon becerilerindeki azalmalar ifade edilmektedir. Yaşlılığın sosyal boyutu, belirli bir yaş grubundaki bireylerden beklenen davranışları ve bu gruba atfedilen değerlerle ilgili durumları tanımlamaktadır (Kleinspehn- Ammerlahn, Kotter-Gruhn ve Smith, 2008; Koç, 2002; Montross ve diğerleri, 2006; Vaillant ve Mukamal, 2001). Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) (2018), yaşlılığı fizyolojik bir bakış açısıyla değerlendirmektedir. Kronolojik olarak; 65-74 yaş arasını genç yaşlı, 75-84 yaş arasını orta yaşlı ve 85 yaş üzerini ise ileri yaşlı şeklinde sınıflandırmaktadır (World Health Organization, 2018). Aynı şekilde Birleşmiş Milletler (BM), 60 yaş ve üzerini, Türkiye ise 65 yaş ve üzerini yaşlı olarak kabul etmektedir (huzurevleri.org.tr, 2023; United Nation, 2022). Küresel çapta hızla artan yaşlı nüfusun Türkiye'deki durumu incelendiğinde 2014 yılında altı milyon olan yaşlı nüfusun, 2019'da 9,5 milyona, 2023’te ise 8,722,806 kişiye ulaştığı belirtilmektedir (Türkiye İstatistik Kurumu, 2023). Bu artış eğilimi değerlendirildiğinde yaşlı nüfusun özel bir durum olmaksızın genişlemeye devam edeceği söylenebilir. Yaşlılığın karmaşık bir gelişim dönemi olması ve yaşlı bireylerin sayısının giderek artması, yaşlılık çalışmalarının da ilgili alanyazında daha da önemli hale geleceğini göstermektedir. Çünkü yaşlılık döneminde fizyolojik ve psiko-sosyal sorunların ortaya çıkması muhtemeldir. Bu 2 nedenle, yaşlılık dönemine yönelik akademik çalışmaların, alanın ihtiyaçlarını karşılamak konusunda büyük bir öneme sahip olduğu düşünülmektedir. Türkiye'de yaşlılık üzerine yapılan çalışmalar incelendiğinde genellikle yaşlılık ve yaşlanmanın olumsuz yönlerine odaklanıldığı görülmektedir. Bu araştırmalarda yaşlılık dönemi doğal yaşamın ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilmekle birlikte fizyolojik bir olgu, biyolojik ve psikolojik gerileme ile yetersizliklerin belirginleştiği, fiziksel ve sosyal kayıpların yaşandığı bir dönem ve sonuçta da ölümle sonuçlanan bir süreç olarak tanımlanmaktadır (Akdemir ve diğerleri, 2008; Altun, 2019; Arslan, 2020; Gökler-Danışman ve Aydın, 2011; Kızılkaya ve Koştu, 2010; Ören, Kızıltepe ve Özekes, 2016; Öztürk, Kanbay, Fırat, Akçam ve Demı̇r, 2020; Özütürker, 2021; Polat ve Delibaş, 2021). Türkiye’de yaşlılığı süreç olarak ele alan çalışmalara bakıldığında, bu döngüyü geri dönüşü olmayan, her bireyde farklı biçimlerde ortaya çıkan ve çöküş ile kayıpların yaşanması şeklinde sonuçlanan bir dönem olarak ele alındığı görülmektedir. Ayrıca bu çalışmalar, yaşlılığın kaçınılmaz olduğunu ve yaşam sürecinin bir parçası olarak görülmesi gerektiğini ancak bu sürecin durdurulamasa da yavaşlatılabileceğini vurgulamaktadır (Akın, 2017; Ardahan, Arabacı ve Limoncu, 2015; Aslan ve Hocaoğlu, 2017; Ercan ve Arıcı, 2020; Toptaş ve Aksu, 2020; Yalçınkaya ve Güven, 2000). Yaşlanmanın bilişsel boyutlarına odaklanan çalışmalar, bilişsel, ruhsal ve psişik yeteneklerdeki kayıpları incelemekte; aynı zamanda bilgi işleme hızındaki farklılaşmalar gibi çeşitli nörofizyolojik durumları de ele almaktadır. Bu değişikliklerin kaza riskini de beraberinde getirdiği vurgulanmaktadır. Araştırmacılar, bu gerileme sürecini ölümün bir öncülü olarak tanımlayıp sürecin acı verici olduğunu belirtmektedir. Yaşlanma, genel hatlarıyla hayatın çatışmalar ve uzun mücadelelerle dolu son gelişim dönemi olarak değerlendirilmektedir (Arslan, 2020; Biçer ve Demir, 2018; Durdubaş, 2019; Duru ve Özdemir, 2009; Gül ve Han, 2020; İlhan ve Bakkaloğlu, 2019; Kaplan, 2021; Karaca, 2010; Kütük, 2020; Levy, Zonderman, Slade, ve Ferrucci, 2009; Sucu, 2019; Tuncay ve Fertelli, 2018). Türkçe alanyazında yaşlılık üzerine yapılan çalışmalar incelendiğinde yaşlı bireylerin genellikle toplumun dezavantajlı bir kesimi olarak görüldüğü anlaşılmaktadır. Bu dönem, yaşlıların aile için bir yük olarak algılandığı, onların ruhsal problemlerle mücadele ettiği ve hatta şiddete maruz kaldığı dönem olarak tanımlanmıştır (Adak, 2003; Çunkuş Yiğiyoğlu ve Akbaş, 2019; Doğmuş ve Yıldırım, 2021; Özden, Kelleci ve Güler, 2010; Turhan, Güncan, Ercan ve Erkoyuncu, 2019). Ayrıca yaşlanma süreciyle birlikte yaşlı bireylerin sosyal statü kaybına uğradığı ve adeta bir çocuğa dönüştüğü ifade edilmiştir. Bu bakış açısına göre yaşlılık döneminin en önemli sorunu yaşlı bakımı olarak öne çıkmaktadır (Ardahan, 2010; Cerrah ve 3 Baran, 2020; Çataloğlu, 2020). Yapılan çalışmaların ortak yönü, yaşlanmayı genellikle olumsuz bir süreç olarak ele almalarıdır. Alanyazında yaşlanmanın olumlu yönlerine odaklanan çalışmalar da bulunmaktadır (Demirtaş, Güngör ve Demirtaş, 2017; Işık, Tekı̇n ve Çağaltay Kayaoğlu, 2021; Özsungur, 2020; Tamkoç ve Bilgin, 2020). Bu tür araştırmalar, genellikle felaket, olumsuz ya da negatif bir durum olarak görülen yaşlanma sürecinin aslında olumlu yönlerinin de olabileceğini ifade etmektedir. Bunu da pozitif psikoloji ve ilgili kavramlar aracılığıyla vurgulamaktadır (Vaillant ve Mukamal, 2001). Bireylerde mutluluk, kendini olumlu kabul, hoşgörü, bilgelik ve şükran gibi kavramlar pozitif psikolojinin temelini oluşturmaktadır (Hefferon ve Boniwell, 2011). Bu perspektiften bakıldığında pozitif psikoloji, bireylerin hem kendileri hem de sosyal çevreleri ile ilgili olumlu durumları kabul etmelerini, bilimsel yöntemler ve teknikler kullanarak çözüm önerileri geliştirmelerini teşvik etmektedir (Diener, 2000). Pozitif psikoloji, deneyimlerin öznelliğine vurgu yaparak birey yaşamındaki olumlu yönleri ön plana çıkarmayı hedeflemektedir (Seligman ve Csikszentmihalyi, 2000). Odak noktası, yaşam doyumu, bilgelik, umut, cesaret, farkındalık, dayanıklılık ve sorumluluk alma gibi kişisel beceriler ve hayatın olumlu yönleridir (Seligman, 2012). Pozitif psikolojideki birey algısı, bireyin kendini olumlu bir şekilde kabullenmesine yoğunlaşmakta ve bu durum ise pozitif işlevselliğin temelini oluşturmaktadır. Kendini kabul, zihinsel sağlığın bir göstergesi olarak ifade edilmekle birlikte bireyin yaşamı boyunca kendini, geçmişini, deneyimlerini ve kişiliğini kabullenmesiyle ilgilidir (Ryff, 1989). Ryff'ın psikolojik iyi oluş için tanımladığı altı boyut bulunmaktadır. Bunlar; özerklik, kendini kabul, başkalarıyla olumlu ilişkiler kurma, yaşama amacı, çevreye hakimiyet ve kişisel gelişimdir. Bu boyutlar bireysel gelişimin sadece gençlik veya yetişkinlik dönemlerine özgü olmadığını yaşamın her döneminde -yaşlılık da dahil- önemli olduğunu göstermektedir (Ryff ve Singer, 1998). Bu geniş çerçeve, yaşamın her evresinde özellikle de yaşlılık döneminde kişisel gelişim için fırsatlar sunulduğunu ve olumlu deneyimler elde edilebileceğini vurgulamaktadır. Böylece yaşlılık döneminin de bireyin kendini geliştirebileceği, yeni beceriler edinebileceği, olumlu ilişkiler kurabileceği ve yaşama anlam katabileceği bir süreç olduğu belirtilmektedir. Dolayısıyla psikolojik iyi oluşun bu boyutları, yaşlılık dahil bireyin yaşamının her döneminde iyi oluşa ve mutluluğa ulaşması için bir yol haritası sunmaktadır. Bu durumun, toplumun yaşlılık hakkındaki olumsuz algıları değiştirebileceği ve yaşlılık döneminin de değerli ve anlamlı olabileceği bakışını sağlayabileceği düşünülmektedir. Pozitif psikoloji, yaşlıların olumlu yönlerini vurgulamak için pozitif müdahaleler sunmaktadır. Pozitif yaşlanma süreçleri için fiziksel, sosyal, psikolojik ve boş zaman aktivitesi 4 alanlarına müdahale etmenin önemli olduğu ortaya koyulmuştur (Lee, Lan ve Yen, 2011). Pozitif müdahalenin temel amacının, bireylerin mevcut güçlü yönlerini keşfetmesini, geliştirmesini, anlamlı ilişkiler kurmasını sağlamak ve olumlu duyguları artırmak olduğu belirtilmektedir (Carr, 2016). Bu yaklaşım, bireylerin psikolojik sorunlarla karşılaşmadan önce onları güçlendirmeyi ve böylece olası sorunlara karşı daha dayanıklı hale getirmeyi amaçlar. Pozitif psikoloji hareketi, kişilerin yaşlılık dönemlerinde de esenlik becerileri kazanmalarını destekleyerek bu alanda da gelişmiştir. Yaşam boyu gelişimi inceleyen araştırmacılar, olumlu yaşlanmanın kavramsal çerçevesini belirlemek üzere çeşitli terimler ortaya koymuşlar ve bireylerin gözle görünür durumları iyi olmasa bile nasıl tatmin olabileceklerine dair açıklamalar yapabilmek için "pozitif yaşlanma" kavramını kullanmışlardır (Vaillant, 2012). Pozitif yaşlanma kavramı alanyazında "başarılı yaşlanma", "olumlu yaşlanma", “altın yaşlanma”, “aktif yaşlanma” ve "iyi yaşlanma" gibi çeşitli şekillerde ifade edilmektedir (Bezdicek ve diğerleri, 2021; Conkova ve Lindenberg, 2020; Jabson Tree, Patterson, Beavers, ve Bowen, 2021; Lamb, 2019). Bu kavramlar, yaşlanmayı sadece fiziksel zayıflamanın veya düşmenin önlenmesi olarak değil beslenme, egzersiz ve sosyalleşmenin sürekliliğini içeren bir yaşam tarzı olarak ele almaktadır (Rowe ve Kahn, 1997; Vaillant, 1998). Pozitif yaşlanma, bireyin olumsuz yaşam ve sağlık durumlarına rağmen yaşam algısı ve tepkilerini yeniden çerçeveleyebilmesi olarak tanımlanan psikolojik bir yapıdır. Bu tanımlamalardaki ortak nokta, bireylerin kendi refah düzeylerini seçme yetisi ve hakkına sahip olmalarıdır (Levy ve diğerleri, 2009; Vaillant ve Mukamal, 2001). Pozitif yaşlanma sürecinde, sağlığın korunması ve sosyal ilişkilerin gelişimi açısından kritik faktörden biri de bireyin yaşam boyu öğrenme sürecidir (Levy ve diğerleri, 2009; Vaillant, 1998). Bu gelişim ve pozitiflik, bireyin sosyo-ekonomik statüsü ne olursa olsun, karşılaşılan zorluklar ve fizyolojik gerilemeleri aşma yeteneği ile yaşlanma deneyimlerinden en iyi şekilde faydalanmanın temel ön koşulu olarak bireyin kişisel güçlü yanları ve kaynaklarını etkili bir şekilde kullanmasına dayanmaktadır (Hill, 2011). Vaillant (2002), psikopatolojinin temel nedenlerinden birinin bireylerin yaşamsal faaliyetlerini sürdürürken olaylara verdikleri tepkiler olduğunu belirtmiştir. Buna göre bireylerin yaşam olaylarını nasıl açıkladıkları, olayların kendisinden ziyade kişilerle ilişkilidir. Peterson ve diğerleri (2004) tarafından yapılan uzun süreli bir çalışmada, yaşamda meydana gelen olayları karamsar bir şekilde açıklama eğiliminin fiziksel rahatsızlıkların artış riskine katkıda bulunduğu görülmüştür. Bu çalışmanın bulgularına göre karamsarlığın, erken yetişkinlik döneminden itibaren devam ettirilmesi, orta ve geç yetişkinlik dönemlerinde sağlık 5 sorunlarının ortaya çıkması için bir risk faktörü olarak kabul edilmektedir (Peterson ve Seligman, 2004). Hill (2011), deneysel alanyazından yaptığı sentezde, yaşlılıkla başa çıkmanın, belirli özelliklerin sağlanması ile mümkün olabileceğini vurgulamaktadır. Bu özellikler, yaşa bağlı gerileme ile başa çıkabilmek için kişisel iç kaynakların harekete geçirilmesi gerekliliği, iyilik halini korumak adına yaşam seçimlerinin doğru yapılması, olaylara veya durumlara karşı kabulü içeren bilişsel esnekliğin geliştirilmesi ve olaylar karşısında olumsuz durumlardan ziyade olumlu durumlara odaklanmanın geliştirilmesi gerekliliğidir (Diener, 2000; Fernández- Ballesteros, 2011; Rowe ve Kahn, 1997; Ryff ve Singer, 1998). Hill ve Smith (2015)’in vurguladığı gibi yaşlı bireyin kişisel koşul ve durumlardan bağımsız olarak uyum sağlamaya yönelik davranışlar geliştirmesi önemlidir. Üstelik yaşlı bireyler, hasta olmasalar bile yaşam kalitelerini geliştirme ve sürdürme kapasitesine sahiptirler (Hill ve Smith, 2015; Keyes ve Haidt, 2003). Pozitif yaşlanma ve başarılı yaşlanma üzerine alanyazında yapılan çalışmalarda ortak özellikler ön plana çıkmaktadır. Bu çalışmalar, bireylerin yaşlanmayı nasıl algıladıkları üzerine odaklanmanın yanı sıra yaşlanmayı başarılı bir şekilde yönetebildiklerini de göstermektedir (Montross ve diğerleri, 2006). Pozitif yaşlanma üzerine yapılan çalışmalar, fiziksel ve duygusal sağlığı en üst düzeye çıkarmaya yönelik faktörlere odaklanmaktadır. Pozitif yaşlanma konusunda sıklıkla atıfta bulunulan çalışmalardan biri Harvard Men's Study'dir (Vaillant, 1998). Bu çalışmada, kendilerini pozitif yaşlanma içinde gören bireylerin yüksek düzeyde iyi oluş sergiledikleri, sosyal ilişkilerinin kuvvetli olduğu, fiziksel sağlıklarını korudukları ve amaçlı aktivitelerde bulundukları belirlenmiştir (Vaillant, 2002). Bu çalışmanın temel vurgusu psikolojik sağlamlığı artırmanın yaşlılık sürecindeki önemidir. Ayrıca başka bir çalışmada pozitif yaşlanmanın en güçlü yordayıcısının psikolojik sağlamlık olduğu da tespit edilmiştir (Lamond ve diğerleri, 2008). Psikolojik sağlamlık kavramı, İngilizce "resilience" kelimesinden gelmektedir. Doğan (2015) bu kelimenin “kendini toparlama gücü” ve “yılmazlık” olarak Türkçeye çevrildiğini ifade etmiştir. Bunun yanı sıra birçok araştırmacı “resilience” kelimesinin alanyazında psikolojik sağlamlık olarak çevrilmesinin daha uygun olacağını belirtmiştir (Doğan, 2015; Gizir, 2007; Taşgın ve Çetin, 2006; Terzi, 2012). Psikolojik sağlamlık, olumsuzluklarla başa çıkabilme ve yeni durumlara uyum sağlayabilme yeteneği olarak tanımlanmıştır (Doğan, 2015). Ayrıca yaşam deneyimlerinden beslenen kişisel gelişim süreci olarak da ele alınmıştır. Başarılı bir uyum süreci ve stres gibi etkenlere karşı bireyin dayanıklılığı, kendini toparlama gücü ve doğuştan gelen bir biyolojik süreç olarak açıklanmıştır (Dunn, Uswatte ve Elliot, 2009). Bazı 6 çalışmalarda psikolojik sağlamlığın geliştirilebilen ve öğrenilebilen bir süreç olduğu vurgulanmıştır (Block ve Kremen, 1996; Garmezy, 1993; Gürgan, 2006; Masten, Best ve Garmezy, 1990). Huzurevlerinde kalan yaşlı bireyler, sosyal destek ve etiketlenme gibi konularda toplumun dezavantajlı kesimi olarak algılanmaktadır (Özütürkler, 2021; Özyer, 2016). Bu bireylerin sosyal destek eksikliği, ekonomik ve statü kaybı, hayatlarındaki insanların yitirilmesi gibi faktörler göz önüne alındığında yaşanan tüm olumsuz durumlara rağmen kişisel kaynaklarını kullanabilmesi, sorunların üstesinden gelebilmesi ve yeni yaşam koşullarına uyum sağlayabilmesi gibi kişilik özelliklerinden dolayı psikolojik sağlamlık kavramının kullanılması araştırmacı tarafından daha uygun görülmüştür. Özetle; psikolojik sağlamlık, stresli bir durum karşısında bireyin kişilik özelliklerini de kullanarak etkili başa çıkma teknikleri ve stratejilerin uygulamasını ifade etmektedir. Söz konusu kişilik özellikler, kabul kararlılık, pozitif müdahaleler, farkındalık, bilişsel-davranışçı teknikler gibi birçok farklı yaklaşıma dayalı tasarlanmış psikoeğitim programları aracılığıyla öğrenilebilir. Psikoeğitim programları; grup ortamında beceri geliştirme odaklıdır. Bu beceriler kazandırılırken bilişsel yaklaşım ve davranışsal hedeflere ulaşma stratejileri üzerinden ilerlenmektedir (DeLucia-Waack, 2006). Rehberlik ve psikolojik danışmanlık alanında, bireylerin uyum süreçlerini kolaylaştırmak ve olumlu ilişkiler geliştirmek amacıyla psikoeğitimler önemli bir öğrenme aracı olarak görülmektedir. Türkçe alanyazında bireylerin zorluklarla başa çıkmalarını destekleyen önleyici psikoeğitim çalışmalarına sıklıkla rastlanmaktadır (Çınar, 2019; Çiftçi, 2020; Demir ve Kıran Gen, 2023; Özer ve Eldeleklioğlu, 2005; Peker, 2013; Ülken ve Odacı, 2024; Yavuzer ve Üre, 2010). Psikoeğitim programlarının temel amacı, problemlerin ortaya çıkışını engellemek ve bireyleri yaşanabilmesi muhtemel zorluklara karşı hazırlıklı hale getirebilmektir. Bu amaçla programlarda problem çözme, rol oynama, iletişim becerileri kurma ve karar verme gibi kişisel gelişim stratejileri etkin biçimde kullanılmaktadır (Akbaba, 2012). Bu programlar, çoğunlukla bilişsel-davranışçı yaklaşımlar çerçevesinde hazırlanmakta olup okul içinde uygulanan programlar kadar (Sezgin, 2023; Yıldız, 2021), okul dışı ortamlarda da özellikle önleyici amaçlar için tercih edilmekte ve uygulanmaktadır (Brown, 2020; Pehlivan, 2016; Smead, 1999; Tunçer ve Bingöl, 2023). Psikoeğitim grupları, katılımcıların belirlenen hedef davranışlara ulaşmalarını sağlamak amacıyla beceri geliştirme, bilişsel stiller ve amaca ulaşma tekniklerine odaklanmaktadır. Bu gruplar, üyelerin ortak hedeflere sahip olduğu ve belirli bir süre içinde konuları etkin bir şekilde işleyerek becerileri geliştirmeye yönelik olarak yapılandırılmıştır. Psikoeğitim gruplarının 7 oturum sayısı genellikle 6 ile 20 arasında değişmekte olup oturum süreleri grubun özelliklerine göre (çocuklar için 30-45 dakika, ergenler için 45-60 dakika ve yetişkinler için 90 dakika) farklılık göstermektedir. Programların temel amacı, katılımcıların kendilerini daha iyi anlamalarını, kişilerarası öğrenme deneyimleri yaşamalarını ve rehberlik alarak kendilerini geliştirmelerini sağlamaktır (Brown, 2020; DeLucia-Waack, 2006; Smead, 1999). Bu araştırma, yaşlılık dönemine pozitif yaşlanma düşüncesi çerçevesinde olumlu bir bakış açısı sunmaya çalışmaktadır. Pozitif yaşlanmayı desteklemenin birey, çevre ve toplum için faydalı olacağı düşünülmektedir. Araştırma kapsamında psikoeğitim programı geliştirilmiştir. Bu program psikolojik dayanıklılığı artırmayı amaçlamaktadır. Dolayısıyla yaşlılar için pozitif yaşlanmaya katkı sağlayacağı öngörülmektedir. Programın fiziksel, duygusal ve sosyal dayanıklılık oturumları; yaşlılara pozitif yaşlanma bağlamında çeşitli koruyucu etkiler sunacak şekilde tasarlanmıştır. Çalışma kapsamında yaşlı bireyler için hazırlanan bu psikoeğitim programında yaşlı bireylerin dikkat süreleri ve uzun süre oturamama gibi ihtiyaçlarından dolayı oturum süreleri en fazla 45-90 dakika aralığında düzenlenmiştir. Çalışmanın temel amacı psikolojik sağlamlığı artırmaya yönelik psikoeğitim programının (PSAPP) yaşlı bireyler üzerindeki etkililiğini test etmektir. 1.2. Araştırmanın Amacı Bu araştırmanın temel amacı yaşlı bireylere yönelik hazırlanan psikoeğitim programının yaşlı bireylerin psikolojik sağlamlıklarını artırma üzerindeki etkililiğini sınamaktır. Araştırmanın amacına bağlı olarak oluşturulan hipotezler aşağıda sunulmuştur. 1.3. Araştırmanın Hipotezleri Araştırma soruları kapsamında oluşturulan hipotezler şu şekildedir: 1. PSAPP psikolojik sağlamlığı istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yükseltmede etkili bir psikoeğitim programıdır. 2. PSAPP’ye katılan deney grubu yaşlı bireylerin, psikolojik sağlamlık ölçeği puan ortalamalarında PSAPP’ye katılmayan kontrol grubu yaşlı bireylerin puan ortalamalarına göre istatistiksel olarak anlamlı bir fark vardır. 3. PSAPP’ye katılmayan kontrol grubu yaşlı bireylerin psikolojik sağlamlık puan ortalamalarında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde bir fark yoktur. 4. Yaşlı bireylerde PSAPP öncesi deney ve kontrol gruplarının öntest puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktur. 5. Yaşlı bireylerde PSAPP’ye katılan deney grubu ile PSAPP’ye katılmayan kontrol grubu sontest puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark vardır. 8 6. Yaşlı bireylerde PSAPP’ye katılan deney grubu ile PSAPP’ye katılmayan kontrol grubu izlemetest puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark vardır. 7. Yaşlı bireylerde PSAPP’ye katılan deney grubu ile PSAPP’ye katılmayan kontrol grubu sontest ile izlemetest puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark vardır. 8. Yaşlı bireylerde PSAPP’ye katılmayan kontrol grubunun öntest ve sontest puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktur. 1.4. Araştırmanın Önemi Bu bölümde yapılan alanyazın incelenmesi sonucunda PSAPP’nin gerekliliği ve önemi hususundaki bilgiler sunulmaktadır. Mevcut araştırmalar, tüm gelişim dönemlerinde olduğu gibi yaşlılık döneminde de bireylerin başa çıkma becerilerine ihtiyaç duyduklarını göstermektedir (Korkmaz Hoşoğlu ve Ümmet, 2021). Psikoeğitim programları, bu başa çıkma sürecinde koruyucu bir etki yaratmaktadır. Bu nedenle bu araştırma, huzurevinde yaşayan ve psikolojik sağlamlık seviyesinin düşük olduğu tespit edilen 65-74 yaş aralığındaki yaşlı bireyleri hedeflemektedir. Yaşlı nüfusu fazla olan ülkelerdeki akademik çalışmalarda yaşlılık dönemiyle ilgili çeşitli kavramlar geliştirilmiştir. Bu kavramlar arasında yaşlılık psikolojisi de yer almaktadır. Yaşlı nüfusa sahip ülkeler, yaşlanma sürecini etkin, aktif ve verimli bir şekilde planlama yoluna gitmişlerdir. Türkiye nüfusunun birçok ülkeye göre nispeten genç olması sebebiyle, yaşlılık konusunda bu dönemle ilişkili olumsuzluklar üzerine odaklanıldığı görülmektedir. Türkiye'de nüfusun yavaş bir şekilde yaşlanması, beraberinde koruyucu ve önleyici rehberlik hizmetleri ile ilgili çalışmaların artmasına neden olmuştur. Bu çalışmalar henüz yeni gelişmekte olan bir alanı temsil etmektedir (Akbayrak ve Aysan, 2022; Dağcı, 200; Demirtaş, Güngör ve Demirtaş, 2017; Işık, Tekin ve Çağaltay Kayaoğlu, 2021; Karakartal, 2020). Türkiye'de yaşlı bireylere yönelik olarak huzurevi, yaşlı bakım ve rehabilitasyon merkezi hizmetleri, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından kamu adına sunulmaktadır (Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, 2023). Yerel yönetimler ve vakıflar da yaşlı bireylerin bakım sürecinde önemli roller üstlenmektedir. Türkiye'nin yaşlı nüfusu göz önünde bulundurularak yaşlılık konusunda bakanlıkça hazırlanan politikalar hızla geliştirilmektedir. Bu politikalar; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesindeki Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanmakta, yürütülmekte ve denetlenmektedir. Türkiye’deki tüm huzurevleri ve yaşlı bakım rehabilitasyon merkezleri bahsi geçen genel müdürlüğün kontrolünde faaliyet göstermektedir. Bu durumda yaşlı bireylere yönelik yapılacak psikoeğitim uygulamalarının yaşlı hizmetleri genel müdürlüğünce politikalara eklenebilmesi yaşlı bireyler için önemli olacağı düşünülmektedir. 9 Yaşlanma konusunda, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından Türkiye'nin "Yaşlanma Vizyon Belgesi" açıklandığı görülmektedir (Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, 2023). Bu belge, aktif ve sağlıklı yaşlanma perspektifiyle yaşlıların bağımsız yaşamlarını destekleme hedefini ön plana çıkarmaktadır. Belgedeki ilk hedef, bu anlayışın geliştirilmesine yönelik çalışmaların yapılması olarak belirlenmiştir. Ayrıca Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının bu vizyona yönelik çeşitli çalışmalar yürüttüğü görülmektedir. Örneğin, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı'nın da katılımıyla gerçekleşen yaşlı profili araştırması ve yaklaşık 2000 yaşlıya dijital okuryazarlık eğitimi verilmesi gibi projelerin, yaşlıların sosyal etkinliklere dahil edilmesi için kalkınma ajansları aracılığıyla desteklendiği bilinmektedir (Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, 2023). Bu hizmet ve politika arayışları, yaşlanma sürecine yönelik çalışmaların gerekliliği ve önemine vurgu yapmaktadır. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının sunduğu hizmet modelleri, evde bakım süreçlerini maddi ve psiko-sosyal açıdan desteklemenin yanı sıra kuruluşta bakım ve rehabilitasyon hizmetleri sunmayı da kapsamaktadır. Evde bakım hizmetlerinde aileler maddi ve manevi olarak desteklenmektedir. Bu destekler genellikle ilçelerdeki Sosyal Hizmet Merkezi Müdürlükleri tarafından yürütülmektedir. Yaşlıların kaldığı kuruluşlar ise Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürlükleri olarak belirlenmiştir. Bu kuruluşlarda sağlık, bakım ve rehabilitasyon hizmetleri sunulmaktadır. Mevcut durumda, yaşlı bakımına yönelik koruyucu faaliyetler bulunmakla birlikte pozitif yaşlanma sürecinde ruhsal ve psikolojik sağlığı koruyucu hizmetler hususundaki yönlerin eksik olduğu görülmektedir. Türkiye'de bu alandaki koruyucu ve önleyici çalışmalar diğer ülkelere kıyasla görece azdır (Balcı, 2018; Çakırlar, 2032; Eren,2017; Gündoğan, 2017; Gürlek, 2023; Köse ve Köse, 2023). Alanyazında pozitif yaşlanmaya yönelik çalışmalar incelendiğinde yaşlı bireylerin yalnızlık veya düşme risklerinin ele alındığı (Biçer ve Demir, 2020), artık pozitif yaşlanma çalışmalarına doğru değişim gösterdiği, yaşlı bireylerin kendi yaşamlarına ilişin öz değerlendirmelerin yer aldığı görülmektedir (Akbayrak ve Aysan, 2022; Mersin, Demiralp ve Öz, 2018). Bu çalışmalarda yaşlı bireylerin pozitif yaşlanma süreçleri hakkında bilgiler verilmektedir. Yine bu çalışmalarda pozitif yaşlanmayı etkileyen faktörlerin tespit edilmeye çalışıldığı da dikkat çekmektedir (Işık, Tekin ve Çağaltay Kayaoğlu, 2021). Yaşlılıkla ilgili fiziksel aktivitenin öneminden bahsedilmeye başlanmış (Akın, 2017), sağlıklı yaşlanmaya yönelik öneriler yer almış (Eren, 2018), son dönem akademik çalışmalarda ise pozitif yaşlanmanın önemi kavranmış ve pozitif yaşlanmayı desteklemeye yönelik psikoeğitim programları denenmiştir (Demir Çelebi, 2020; Eren, 2018). Yaşlılık döneminin olumlu yönlerine odaklanılması dikkat çekicidir. 10 Bu araştırma, huzurevinde yaşayan ve psikolojik sağlamlık düzeyleri düşük olarak tespit edilen yaşlı bireylerin psikolojik sağlamlıklarını artırmayı hedeflemektedir. Araştırmanın örneklemini oluşturan bu grup, dezavantajlı bireyler olarak kabul edilmektedir (Akbayrak ve Aysan, 2022). Mevcut alanyazında, huzurevinde yaşayan yaşlıların pozitif yaşlanmaya katkıda bulunan bazı unsurlardan yoksun olduğuna dair bulgular sunulmaktadır (Karaca, 2010; Yalçınkaya, 2021; Yılmaz, 2022). Yapılan araştırmaların büyük bir kısmı psikolojik danışmanlık ve rehberlik alanı dışında yer almakta olup (Dağcı, 2020; Hasgül, 2018) bu çalışmanın psikolojik danışmanlık ve rehberlik alanına, özellikle de sosyal yardım ve rehberlik hizmetleri bağlamında (Yurtal, 2012, s. 37) önemli bir katkı sağlaması beklenmektedir. Ayrıca Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2030 yaşlanma vizyonu doğrultusunda (Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, 2023), bu araştırmanın pozitif yaşlanma konusundaki eksikliklere olumlu bir katkı sunacağı öngörülmektedir. Yaşlanma vizyonu belgesinin sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi bölümündeki ikinci hedef ruh sağlığı hizmetlerinin güçlendirilmesi olarak belirlenmiştir. Bu araştırma ile vizyon ikinci hedefte yer alan eksikliklerin bir kısmının giderilmesi hedeflenmektedir. Araştırmanın oluşturulmasındaki bir diğer gerekçe ise Türkçe alanyazındaki çalışmaların incelenmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Alanyazında huzurevinde yaşayan yaşlı bireylere yönelik olarak hazırlanan çalışmaların; yaşlıların kendi perspektiflerinden yaşlılık kavramını nasıl algıladıkları, aldıkları hizmetin kalitesine ilişkin görüşleri (İçli, 2004; Öğüt, Düzen ve Polat, 2017); yaşlıların yaşadıkları sağlık problemleri (İnanç, 2006; Limoncu, 2017); hasta bakımı veren kişilerin duygu ve düşünceleri (Azizoğlu, 2021; Gündoğdu, 2018) gibi genellikle olumsuzluklarla ilgili konularla ilişkilendirildiği görülmektedir. Pozitif yaşlanma bağlamında ele alınan bu çalışmanın ise pozitif psikoloji kavramlarıyla alana olumlu anlamda bir katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bu araştırma yaşlı bireylere karşı eksiklik yönündeki önyargıları azaltmaya yönelik dolaylı katkı sağlayabilecektir. Çağımızda artan Alzheimer gibi nörolojik rahatsızlarla sürekli gündemde olmaları ve bunun önlenmesi ve bakımına dönük yine dolaylı etkiler sağlayabilecektir. Bir diğer katkı ise yaşlı bireylere olumlu katkıları olabilecektir. Bu katkılar kendi çocuklarına, torunlarına, bakım verenlerine daha pozitif bir profil sergileyerek karşılıklı olumlu bir ilişki döngüsünü harekete geçirebilir. Bu durum da yaşlı bireylerin etrafındaki kişilerden olumlu pekiştireçler almalarını da beraber getirebilir. 1.5. Varsayımlar Araştırmaya gönüllü olarak katılım sağlayan 65-74 yaş arası bireylerin; araştırma için uygulanan ölçekleri doğru, objektif ve samimi olarak doldurdukları varsayılmıştır. 11 Psikoeğitim programının bağımsız değişkeni olan psikolojik sağlamlık dışındaki değişkenlerin deney ve kontrol grubunda benzer olduğu varsayılmıştır. 1.6. Sınırlılıklar Bu araştırmada araştırılanların doğası gereği bazı sınırlılıklar bulunmaktadır. 1. Bu araştırma 65-74 yaş arası bireylerle gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle bulgular sadece bu yaş grubuna yönelik olarak genellenebilir. 2. Psikoeğitim oturumları arası sürede katılımcılardan vefat edenleri olması sebebiyle katılımcı sayısının düşmesi oturumların devamı için ek çabalar gerektirmektedir. 3. Bireylerin psikolojik sağlamlık düzeyleri psikolojik sağlamlık ölçeğinden aldıkları puanlar ile sınırlandırılmıştır. 4. PSAPP’nin etkililiği, sontest ve 12 hafta sonra yapılan izleme testinden elde edilen puanlar ile sınırlıdır. 1.7. Tanımlar 1.7.1.Yaşlanma: İçerisinde biyolojik, psikolojik ve sosyolojik değişimleri içeren gelişimsel bir dönemi ifade etmektedir. Alanyazında zamana bağlı olarak gelişimi temel alan yaşlanma kavramı, yaşlılık kavramı ile iç içe geçebilmektedir. Yaşlılık, yaşlanma sürecinde varılan gelişim dönemidir. Pek çok çalışma alanı yaşlılığın sınırını belirlemeyi hedeflemektedir (huzurevleri.org.tr, 2022; United Nation, 2022; World Health Organization, 2022). Bu dönemde bireylerde meydana gelen fizyolojik değişimler ön plandadır. Her ne kadar önlenemez bir süreç olsa da etkisinin yavaşlatılabileceği fikri desteklenmiştir. 1.7.2. Pozitif Psikoloji: Pozitif psikoloji bireylerin hayatlarını daha olumlu geçirmesine ve hayatlarındaki olumlu yanlara odaklanan bilimsel bir çalışma alanıdır (Peterson, 2000; Seligman, 1994; 2002; Seligman ve Csikszentmihalyi, 2000; Vaillant, 2000). 1.7.3. Psikolojik Sağlamlık: Bireylerin stres yaratan durum ve olayların üstesinden gelme ve sürece uyum sağlamaya yönelik davranışlar sergileme yeteneği olarak tanımlanmaktadır (APA, 2022; Luthar, Cicchetti ve Becker, 2000; Masten ve diğerleri, 1990). 1.7.4. Pozitif Yaşlanma: Yaşlanan bireyin yaşlanma ile meydana gelen fizyolojik, sosyolojik, psikolojik, kültürel ve ekonomik düzeylerinde zorluklarla nasıl başa çıkacaklarını, bireyin güçlü yönlerini ve kaynaklarını bularak nasıl daha iyi yaşlanacağını açıklayan bir kavramdır (Levy ve diğerleri, 2009; Vaillant, 2015). 12 2. BÖLÜM KAVRAMSAL ÇERÇEVE Bu bölüm, psikolojik sağlamlığı artırmaya yönelik olarak tasarlanan psikoeğitim programının teorik temellerini sunmaktadır. İlk olarak psikolojik sağlamlık kavramı ve bu kavramın önemi ele alınmıştır. Ardından yaşlanma süreci ve bu süreci açıklamaya yönelik alanyazında geliştirilen teoriler incelenmiştir. Son bölümde ise pozitif psikoloji ve pozitif psikolojinin psikolojik sağlamlık ile yaşlanma üzerindeki etkilerine dair kavramlar detaylı olarak açıklanmıştır. 2.1. Psikolojik Sağlamlık Psikolojik sağlamlık, bireyin olumsuz durumlarla karşılaştığında gösterdiği baş etme kapasitesi ve bunun sonucunda olumlu çıktılara ulaşabilme yeteneğini ifade eden dinamik bir sürece karşılık gelmektedir (Luthar ve diğerleri, 2000). Psikolojik sağlamlık, bazı çalışmalarda geliştirilebilir ve öğrenilebilir bir süreç olarak tanımlanmaktadır (Masten ve diğerleri, 1990). Amerikan Psikoloji Birliği (APA), psikolojik sağlamlığı, zorlayıcı olaylar karşısında bireylerin içsel ve dışsal taleplere bilişsel, duygusal ve davranışsal olarak başarılı bir şekilde uyum sağlaması olarak açıklar. Bu uyum süreci baş etme mekanizmalarını da içermekte ve etkilemektedir (APA, 2022). Aynı zamanda maruz kalınan olumsuzluklara karşı başarılı bir uyum sağlama olarak algılanmaktadır (Masten ve diğerleri, 1990). Doğan (2015) ise psikolojik sağlamlığı, olumsuzlukların üstesinden gelme ve yeni durumlara uyum sağlama yeteneği olarak tanımlamaktadır. Bu kavram, yaşam deneyimlerinden beslendiğinden kişisel gelişim süreci olarak da görülebilmektedir (Wehmeyer, 2013). Psikolojik sağlamlık kavramının anlamsal yapısında zaman içerisinde farklılıkların ortaya çıktığı görülmektedir. Bu farklılıklar, kavramın ortaya atıldığı dönem ve sonrasındaki gelişim evrelerinden kaynaklanmaktadır (Masten, 2014; Richardson, 2002). Psikolojik sağlamlık kavramının tarihsel gelişimini ele alan ilk evre, kavramın oluşumu ve gelişimini ifade etmektedir. Bu evrede, ortak etkenlerden olan koruyucu faktörlerin varlığı tespit edilmiştir (Masten, 2001). İkinci evrede, psikolojik sağlamlık kavramı için bireyin çevresiyle etkileşimleri ele alınmıştır. Bu etkileşimden kaynaklanan risk faktörleri ortaya koyulmuştur (Wright, Masten ve Narayan, 2013). Bu evre, bireyin kendi kişilik özelliklerinin çevreyle etkileşiminde ne gibi değişiklikler gösterdiğini anlaması açısından önemlidir. Üçüncü evre, çevre ile birey arasındaki etkileşimleri daha iyi hale getirmek için yapılan müdahale programlarının incelendiği evredir. Söz konusu müdahale programlarının amacı, uyumsuz baş etme yollarının dinamiklerini anlayarak daha uyumlu baş etme yollarının öğrenilmesini sağlamaktadır. Dördüncü ve son evrede, psikolojik sağlamlık kavramı birey ve diğer disiplinler arasındaki ilişkileri, bireyin 13 nörolojik yapısı gibi multidisipliner bir bakış açısına göre yönlendirmiştir (Masten, 2007; Wright ve diğerleri, 2013). Bu evrelerin varlığı, "resilience" kavramının Türkçe’ye kendini toparlama gücü, yılmazlık, psikolojik sağlamlık, psikolojik dayanıklılık (Gizir, 2007; Işık ve diğerleri, 2021; Terzi, 2006) olarak farklı şekillerde çevrilmesine neden olmuştur. Her ne kadar farklı kavramlar şeklinde ifade edilseler de "resilience" kavramının kullanım amacının olumsuzluktan sonra olumlu uyum sürecini ifade etmesi bakımından akademik çalışmalarda benzer olarak kullanıldığı görülmektedir. Tsuaie ve Dyer (2004), psikolojik sağlamlığın tek tip bir yapıya sahip olmadığını ve birden fazla bileşeni içerdiğini belirtmektedir. Bu bileşenler koruyucu ve risk faktörleri olarak ayrılmaktadır. Onlara göre psikolojik sağlamlık, kişinin etkileşime giren yetenek ve özelliklerinin birleşimi olarak tanımlanmaktadır. Bununla birlikte bu kavram, kişinin stres yaratan olaylarla baş etme yeteneğine ek olarak normalin üzerinde işlevsellik gösterme potansiyeline sahip olması anlamına gelmektedir. Bu işlevsellik, kişinin başarılı olma deneyimini sürekli hale getirmektedir (Garmezy, 1993). Psikolojik sağlamlık, bireylerdeki kişisel özelliklerin farklılıkları ile kendini göstermektedir. Bu farklılıklar, yaşam evrelerinde ve yaşanan olaylar neticesinde değişen formlarda ortaya çıkabilmektedir. Örneğin; çocuklarda akademik başarı ve akran ilişkilerinde görülebilirken ergenlik ve gençlik dönemlerinde kariyer beklentilerinin üzerinde başarı göstermek şeklinde görülebilmektedir. Psikolojik sağlamlık gelişimsel bir süreci ifade eden, ilişkilerdeki gelişimlerle değerlendirilen dinamik bir yapıya sahiptir (Tsuaie ve Dyer, 2004). Bu nedenle psikolojik sağlamlığın farklı yaşam evrelerinde ve ilişkilerde nasıl ortaya çıktığını anlamak ve süreci doğru değerlendirebilmek bireyler açısından önemlidir. Psikolojik sağlamlık ile gelişimsel stres ilişkili görünmektedir. Tsuaie ve Dyer (2004)’a göre okula başlama, ergenlik döneminde ebeveynlerden bağımsızlaşma, yetişkinlikte çocuk sahibi olma, emeklilik, fiziksel yeteneklerde azalmanın yaşanması, yakın ilişkilerde yaşanan kayıplar ve sosyal statüdeki düşüşler gibi durumlar, tipik gelişimsel stres kaynaklarıdır. Her birey, kendine özgü psikolojik sağlamlık potansiyeline sahiptir ve kişisel güçlerini etkin bir şekilde kullanan bireyler, psikolojik olarak “dayanıklı” şeklinde değerlendirilmektedir (Fernandez- Ballesteros, 2011). Psikolojik sağlamlığın çok boyutlu bileşenleri olduğu ve bu bileşenlerin bireylerde dinamik bir şekilde ortaya çıktığı gerçeği bu durumun otomatik bir süreç olarak ele alınmasını zorunlu kılmaktadır. Psikolojik sağlamlığın güçlenmesi veya zayıflaması bireylerin olaylara karşı verdiği değişik tepkilerle ile ortaya çıkmaktadır. Psikolojik açıdan sağlamlık sergileyen bireylerde, risk ve koruyucu faktörlerin nasıl bir etkileşim içinde olduğu tam olarak bilinmese 14 de kişisel ve çevresel düzeydeki risk ve koruyucu faktörler arasındaki etkileşimlerin, bu kavramın tanımlanmasında kritik bir rol oynadığı görülmektedir (Tsuaie ve Dyer, 2004). Bireylerin dünya ile olan ilişkileri ve sosyal destek kaynaklarının varlığı ile bu kaynakların kalitesi, psikolojik sağlamlık açısından iki kritik faktördür. Bu faktörler, alanyazında genellikle risk ve koruyucu faktörler olarak adlandırılmaktadır (Karaırmak, 2012; Masten, 2014). Olumsuz bir durum yaşandığında, koruyucu faktörler, problemle başa çıkmada ön saflarda yer almaktadır. Diğer bir deyişle risk ve koruyucu faktörle, uyum sürecinde dinamik bir etkileşim bulunmaktadır. Risk faktörlerinin varlığı olmaksızın psikolojik sağlamlıktan bahsedilemeyeceği (Masten, 2007) veya kavramın eksik kalacağı (Cicchetti ve Garmezy, 1993) da düşünülmektedir. Dolayısıyla psikolojik sağlamlık için hem risk faktörleri hem de bu faktörlere karşı gösterilen uyum süreci oldukça önemlidir. Kavramın gelişimsel olarak tanımlanmasında koruyucu ve risk faktörleri belirgin bir yer tutmaktadır (Rutter, 2013; Werner, 1993). 2.1.1. Psikolojik Sağlamlıkta Risk Faktörleri: Psikolojik sağlamlıkta risk faktörleri, bireyin içinde bulunduğu kişisel, ailesel ve çevresel etkenlere karşılık gelmektedir. Bu faktörler Bronfenbrenner (1979)’in ekolojik sistem teorisinde yer alan bireyin çevre içerisinde değerlendirilmesi bakımından benzerlikler göstermektedir. Terzi (2008), psikolojik sağlamlık sürecinde çeşitli kişilik özelliklerinin de etkili olacağını belirtmektedir. Bireysel faktörler açısından; bireyin mizacı, stresle başa çıkma kapasitesi, çeşitli başa çıkma stratejileri, geçmişte yaşanan olumsuz olaylara dair deneyimler, beyin hasarları, maruz kalınan şiddet olayları, genetik ve biyolojik predispozisyonlar örnek olarak gösterilebilir (Aldwin, Sutton ve Lachman, 1996; Clark, 2009; Durlak, 1998; Faircloth, 2017; Nam ve diğerleri, 2013). Ailesel faktörler kapsamında; ailenin sosyoekonomik seviyesi, aile içinde şiddetin varlığı, çocukluk dönemindeki ebeveyn tutumları, boşanmış veya parçalanmış aile yapısı, evlat edinme gibi durumlar önem taşımaktadır (Lösel ve Hurrelmann, 2019; Masten ve diğerleri,1990; Murray ve Cooper, 1997). Çevresel faktörler açısından ise doğal afetler, savaşlar, zorbalık olayları ve akran baskısı gibi durumlar etkili olabilmektedir (Clark, 1995; Masten, 2014a; Masten ve Narayan, 2012; Murray, 2003). Masten ve Reed (2002), psikolojik sağlamlığın gelişimi için stres yaratan ve bireyin başa çıkma sürecini zorlayan olayların bulunması gerektiğini ifade etmektedir (Lopez ve Snyder, 2003). Risk faktörleri, bir bireyin karşılaşabileceği olumsuz durumlar veya zorlukları ifade etmektedir. Werner (2013), psikolojik sağlamlığın pozitif uyum kalıpları gösterdiğini ifade etmiştir. Ancak bu uyum, her zorlu koşulda aynı şekilde işlevsellik göstermeyebilmektedir (Masten ve Coatsworth, 1998). Bireylerin uyum 15 sürecinde işlevsel uyum sergileyememesi problemle baş etme, sorunu çözme ve sonraki adımları planlamamaktan kaynaklanmaktadır. Uyum yeteneklerinin gelişmesi bireyde psikolojik sağlamlığın gelişimini ifade etmektedir (Cicchetti, 2010). 2.1.2. Psikolojik Sağlamlıkta Koruyucu Faktörler: Psikolojik sağlamlıkta önemli rol oynayan koruyucu faktörler, risk faktörlerinde olduğu gibi bireysel, ailesel ve çevresel boyutlarda ele alınabilir. Bireysel koruyucu faktörler; problem çözme yeteneği, öz yeterlilik duygusu, bağımsızlık, empati kurma becerisi, sosyal destek algısı, yaşama karşı pozitif bir tutum ve ilişki kurma yetisi olarak sıralanabilir (Benard, 2004; Masten, 2007). Bireysel düzeyde incelendiğinde ailenin varlığının psikolojik sağlamlık için önemli bir koruyucu faktör olabileceği düşünülmektedir (Zimmerman, 2013). Bu kapsamda çocukluk döneminde sağlanan yetkin ve şefkatli aile ilişkileri, pozitif aile bağlanma stillerini destekleyen tutumlar, etkili aile içi iletişim, ebeveynlik becerilerindeki yeterlilik ve aile bireylerinin birbirlerini karşılıklı desteklemesi gibi unsurlar yer almaktadır (Masten, 1994; Masten ve Reed, 2002; Murray, 2003; Rutter, 1987; Werner, 2000). Psikolojik sağlamlık, dinamik bir süreç olarak ailenin bulunmadığı durumlarda bile bireylerin farklı kaynaklardan sağladıkları uyumlu başa çıkma yeteneğini göstermektedir (Masten ve Garmezy, 1991; Masten, Best ve Garmezy, 1990; Rutter, 2012). Bu kaynaklar, koruyucu faktörler olarak kabul edilen sosyal destek kaynaklarıdır (Dawson ve Pooley, 2013). Sosyal destek ile birey kendini güvende hissetmekte ve zorluk yaşadığında başvurabileceği bir mekanizmanın var olduğunu bilmektedir (Bernstein, Graczyk, Lawrence, Bernstein ve Strunin, 2011). Psikolojik sağlamlığın gelişimini destekleyen bu sosyal destek kaynakları, güvene dayalı ilişkiler, arkadaşlıklar (romantik ilişkiler dahil) ve bilgiye ihtiyaç duyulduğunda ulaşılabilen kişileri içermektedir (Bernstein ve diğerleri, 2011; Graber, Pichon ve Carabine, 2015). Bu perspektiften bakıldığında psikolojik sağlamlık, olumsuz yaşam deneyimlerinin ardından bireyin ruh sağlığını koruyan bir iyileşme yeteneği olarak ortaya çıkmakta ve bu iyileşme yeteneği olarak görülmektedir (Garmezy, 1993; Karaırmak, 2007). Stresli yaşam deneyimlerinden hızlı ve olumlu bir şekilde kurtulabilmenin yüksek psikolojik sağlamlık düzeyi ile ilişkili olduğu belirtilmektedir (Rutter, 2013). Fiziksel dayanıklılık ve sağlamlık da dahil olmak üzere, yüksek psikolojik sağlamlık düzeyine sahip olan kişilerin olumlu özellikler taşıdıkları gözlemlenmiştir (McDaniel ve diğerleri, 2022). Bu bireyler için etkili iletişim becerileri, öğrenilmiş iyimserlik ve olumlu duygusallık gibi ortak özellikler belirlenmiştir (Luthar ve diğerleri, 2000). Ayrıca psikolojik sağlamlığı yüksek olan bireylerin, stres yaratan olaylardan her seferinde daha güçlü ve pozitif bir şekilde çıktıkları da 16 görülmektedir (Henderson ve Milstein, 2003). Yüksek psikolojik sağlamlık düzeyine sahip olan bireylerin duyguları yeniden düzenleme, pozitif duyguları deneyimleme, sosyal destek algısına güvenme, iyimserlik ve fiziksel aktivitelere katılım gibi çeşitli alanlarda başarılı oldukları görülmektedir (Aléx, 2010; Levy ve diğerleri, 2009). Sonuç itibarıyla, psikolojik sağlamlık, birçok faktörden etkilenen ve geliştirilebilen dinamik bir yapıya sahiptir. Çalışma kapsamında bu yapının koruyucu ve risk faktörleri üzerinde durulmuştur. Psikolojik sağlamlık konusunda yapılan hem yerel hem de uluslararası araştırmaların bir kısmı incelenerek ilgili içerikler sunulmuştur. 2.1.3. Psikolojik Sağlamlıkla İlgili Yurt İçi Çalışmalar: Konuya dair yurt içinde yapılan farklı çalışmalar bulunmaktadır. Çakırlar (2023)’ın, rekreasyonel egzersize dayalı psikoeğitim programının otizmli çocuklara sahip annelerin psikolojik sağlamlık ve öznel mutluluk düzeyleri üzerindeki etkisini araştırdığı doktora tezinde, öntest sontest kontrol gruplu desen ile annelere sekiz oturumluk psikoeğitim programı uygulanmıştır. Bu programın içeriğinde duyguları tanıma, bocce, parkur, mendil kapmaca ve balon patlatmaca oyunları ile çocukları ata bindirme, özel gün kutlaması ve meditasyon başlıkları yer almıştır. Araştırma sonucunda sekiz haftalık rekreasyonel egzersizlere dayalı programın sonuçları istatistiksel olarak anlamlı çıkmış ve bu programın psikolojik sağlamlık ve öznel mutluluk durumlarını olumlu etkilediği tespit edilmiştir. Bu çalışmanın dikkat çeken yönü, oturumlarda yer alan bazı konu başlıklarıdır. Mendil kapmaca, balon patlatmaca ve özel gün kutlamasının psikoeğitim sürecinde yer almasıdır. Bu oturum içeriklerine fiziksel egzersizin dahil edilmesi psikolojik sağlamlığa giden yolda fiziksel olarak sağlam olmanın da önemini vurgulamaktadır. Gürlek (2023), “Bilişsel Davranışçı Temelli Bir Psikoeğitim Programının Psikolojik Dayanıklılık ve Psikolojik İyi Oluş Üzerindeki Etkisi” adlı yüksek lisans tezinde; 20 deney ve 17 kontrol gruplu yarı deneysel bir desen hazırlamıştır. Araştırma sonucunda uygulanan programın deney grubunun psikolojik sağlamlık ve psikolojik iyi oluşlarında orta düzeyde etkili olduğu belirlenmiştir. Çalışan yetişkin bireylere uygulanan bu psikoeğitim programının psikolojik iyi oluş ve kaygı üzerinde psikolojik dayanıklılığın aracılık ettiğini ortaya koymuştur. Bu müdahale programının kabul edilebilir ve uygulanabilir olduğunu belirtmiştir. Köse ve Köse (2023), “Yaşlı Bireylerde Salgın Hastalık Korkusu ve Aile Desteği İlişkisinde Psikolojik Sağlamlığın Rolü” adlı çalışmalarında 295 yaşlı bireye ulaşmışlardır. Araştırma sonucunda salgın hastalık korkusu ve aile desteği ilişkisinde psikolojik sağlamlığın aracı rolünün varlığını göstermişlerdir. Ayrıca araştırmada salgın hastalık ve aile desteği arasında negatif yönlü ilişki olduğu tespit edilmiştir. Bu sonuç psikolojik sağlamlık düzeyi yüksek olan 17 yaşlıların aile desteği olmasa da salgın hastalık korkusu ile olumlu baş edebildiğini göstermektedir. Balcı (2018), “Çocukluk Çağı Travmaları ile Baş Etme Yönelimli Psikoeğitim Programının Psikolojik Sağlamlık Üzerindeki Etkisi” adlı doktora tezinde öntest sontest, deney ve kontrol gruplu olarak desenleme yapmıştır. Psikoeğitim programı 12 haftalık 12 oturumdan oluşmuştur. Araştırma grubunu Karadeniz Teknik Üniversitesi bünyesinde okuyan 30 öğrenci oluşturmaktadır. Balcı (2018), uygulamış olduğu psikoeğitim programı ile çocukluk çağı travmaları olan katılımcıların problem çözme ve başa çıkma becerilerini kazanmalarını, gevşeme egzersizlerini tek başına uygulayabilmelerini, sosyal destek kaynaklarını harekete geçirebilmelerini, duygusal ve bedensel farkındalık kazanmalarını amaçlamıştır. Araştırma sonucunda yapılan tek yönlü varyans analizinde deney ve kontrol gruplarının psikolojik sağlamlık puanlarında deney grubunun lehine anlamlı farklılıklar olduğunu ortaya koymuştur. Eren (2018), “Sağlıklı Olmayı Desteklemeye Yönelik Eğitim Programının Yaşlıların Yaşam Kalitesi, Bütünlük Duygusu ve Psikolojik Sağlamlıkları Üzerine Etkisi” adlı doktora tezinde öntest, sontest desenli, haftada bir kez ve 60 dakika süren beş oturumluk psikoeğitim programı hazırlayıp sınamıştır. Programda teknik olarak deneyim paylaşma, rol oynama ve video izleme gibi yöntemler kullanılmıştır. Araştırma sonucunda deney ve kontrol grupları arasında deney grubunun lehine yaşam kalitesi ve bütünlük duygusunda anlamlı farklılıklar saptanmışken deney grubunun psikolojik sağlamlık puanlarında anlamlı farklılıklar bulunmadığı ortaya koyulmuştur. Bu araştırma kapsamında hazırlanan psikoeğitim programının duygu ile ilgili modüller içermediği ve bu nedenle psikolojik sağlamlık ile ilgili çalışmalarda duygu ile ilgili modüllerin de yer alması gerektiği belirtilmiştir. Gündoğan (2017)’ın, “Depresyon Hastalarında Psikolojik Dayanıklılık Odaklı Psikoeğitimin Etkileri” adlı yüksek lisans tezi, deney ve kontrol gruplu öntest, sontestli yarı deneysel bir çalışmadır. Bu çalışma 30 deney ve 30 kontrol grubu ile haftada iki oturum uygulanacak şekilde 10 oturum biçiminde tasarlanmıştır. Psikoeğitim öncesinde deney ve kontrol grubunun depresyon düzeylerinin yüksek olduğu, umutsuz oldukları, etkili başa çıkma stratejilerini kullanamadıkları ve psikolojik sağlamlıklarının orta düzeyde olduğu ilgili ölçekler ile ortaya koyulmuştur. Araştırma sonucunda psikoeğitim uygulanan deney grubunun depresyon ve umutsuzluk puanlarında düşüş görülmüş ayrıca pasif baş etme puanlarında da azalma olduğu ortaya koyulmuştur. Bu çalışmanın depresyonu azaltma ve psikolojik sağlamlığı artırmada da etkili bir psikoeğitim programı olduğu gösterilmiştir. 18 2.1.4. Psikolojik Sağlamlıkla İlgili Yurt Dışı Çalışmalar: Psikolojik sağlamlık konusunda yurt dışında yapılan farklı çalışmalar bulunmaktadır. Chung ve diğerlerinin (2021), Çinli yaşlı bireylerde direnç eğitiminin sağlamlık üzerine etkisini araştırdıkları çalışmada pozitif yaşlanma ile fiziksel sağlamlık arasındaki ilişkiye dayanarak hazırladıkları iki farklı program bulunmaktadır. Bu programların ilkinde beden gücü ve spor aletleriyle sürdürülen 16 haftalık bir program hazırlanmıştır. İlk programda kuvvet antrenmanları ile yaşlı bireylerin dayanıklılıklarını artırmak hedeflenmiştir. Diğer program ise 16 hafta sürmüş fakat bu programda Tai Chi öğretilmiştir. Tai Chi daha çok aerobik eğitimi olarak algılanmış ve bu iki programdan hangisinin yaşam kalitesine ve psikolojik sağlamlığa daha çok katkı sağladığı araştırılmıştır. Araştırma sonucunda her iki fiziksel egzersiz türünün de düzenli yapılması halinde pozitif yaşlanma sürecine olumlu katkı sağladıkları tespit edilmiştir. Bu sonuç ise uygulanan iki program türünün de hormonal strese yanıt veren sistemler üzerindeki iyileştirici etkisi nedeniyle hastalık ile pozitif yaşlanma arasında tampon görev olarak ilişkilendirilmiştir (Chung, Zhang, Zhao, Wong ve Hu, 2021). Araştırma sonucunda yaşlı bireylerde pozitif yaşlanma için fiziksel aktivitenin önemini ortaya koymuşlardır. Andalib Kourayem ve Mahmoodinia (2021), yaşlıların yaşam kalitesinde sağlamlık ve farkındalığın rolünü belirlemeyi amaçladıkları çalışmalarında; Tahran’da bulunan kamuya ait yerlerde (eğlence merkezleri, parklar vs.) anket yoluyla veriler toplamışlardır. Yaptıkları regresyon analizi sonuçlarında yaşam kalitesinin psikolojik sağlamlık ile farkındalığa aracılık üzerindeki etkisini görmüşlerdir. Andalib Kourayem ve Mahmoodinia, araştırma sonucunda psikolojik sağlamlık ve farkındalığın yaşam kalitesinin önemli yordayıcıları olduğunu ortaya koymuşlardır. Bu sonucun, pozitif yaşlanma alanına önemli katkı sağladığı vurgulanmıştır. Bu çalışmanın, yaşlıların yaşam kalitesi ve farkındalığın pozitif yaşlanmanın bir unsuru olarak göstermesi bakımından önemli olduğu düşünülmektedir. Bartholomaeus, Van Agteren, Iasiello, Jarden ve Kelly (2019), pozitif yaşlanma bağlamında psikolojik sağlamlığı ve iyi oluşu artırmaya yönelik olarak hazırladıkları programda düşük iyi oluş düzeyinde olan yaşlı bireyler ve yetişkin bakıcılarına yönelik sekiz haftalık çok bileşenli bir müdahale programı tasarlamışlardır. Çalışma, deney ve kontrol grupludur. Bu çalışmada psikolojik sağlamlık, iyimserlik, sosyal ağların iyileştirilmesi hedeflenmiştir. Eğitim 10 farklı modülden oluşmuş ve her katılımcının en az bir tane modülü yaşlı bireylere öğretmesi planlanmıştır. Program içeriği düşünce geliştirmek, olay, düşünce tepki bağlantılarını anlamak, en önemli olayı seçebilmek, düşünceyi dengelemek, minnettarlığı geliştirmek, bilinçli farkındalık, kişilerarası sorun çözme becerileri, uyarlanabilir yapıcı yanıt vermek, güçlü yönlerden faydalanmak ve kişisel değerlerin hedeflerini göstermekten oluşmaktadır. Araştırma 19 sonuçları psikoeğitim programının deney grubunun lehine istatistiksel olarak anlamlı farklılık oluşturduğunu göstermiştir. Çalışmanın sonucunda bu tip müdahale programlarının potansiyel faydalarına işaret edilmiş ve bu faydaların sağlık sistemine olan yükün azalmasına katkı sağlayacağı vurgulanmıştır. Bui ve diğerleri (2018), tarafından yapılan çalışmada yas tutan yaşlı bireyler için zihin, beden programı haftada bir defa uygulanan sekiz oturumluk bir program oluşturulmuştur. Araştırmada eş kaybının yaratmış olduğu stresin hem zihinsel hem de fiziksel sorunların artmasına neden etkili olduğu belirtilmiştir. Psikoeğitim programı ise stresi hedeflemiş, fiziksel ve zihinsel gevşeme sağlamıştır. Programın içerikleri sosyal destek, stresin farkındalığı ve başa çıkma becerileri şeklinde oluşturulmuştur. İlk oturumda basit tek noktaya odaklanma meditasyonu, basit nefes egzersizleri; ikinci oturumda beden tarama; üçüncü oturumda farkındalık temeli alınmış, beden farkındalığı için stresin uyarıcı sinyalleri, keşfedilmiş ve sosyal destek ağları konuşulmuştur; dördüncü oturumda zihni onarmak için yoga öğretilmiş, otomatik düşünceler ve düşünce yapısı anlaşılmaya çalışılmıştır; beşinci oturumda işlevsel bakış geliştirebilmek için imajinasyon çalışmaları yapılmış; altıncı oturumda pozitifliği teşvik etmek için kabul ve şükran duygularına odaklanılmış ve gevşemenin sinyalleri hedeflenmiş; yedinci oturumda zihnin yapılanması için sevgi dolu nezaket geliştirme üzerinde çalışılmıştır. Son oturumda ise psikolojik sağlamlık yolunda mizah ele alınarak ideal benlik üzerinde durulmuş ve yaşam alanı hakkında durum komedileri oluşturulmuştur. Araştırma sonucunda yas tutan yaşlı bireylerin sosyal destek, stres farkındalığı ve başa çıkma stratejileri kullanarak yas sürecini hafiflettikleri ortaya koyulmaktadır. Bu çalışmanın önemli görülen yanı mizah ve durum komedilerinin psikoeğitimde öğrenme yöntemi olarak kullanılması olmuştur. Schiraldi, Brown ve Jordan (2010), yetişkinler için psikolojik sağlamlık eğitimi çalışmalarında 30 oturumdan oluşan psikolojik sağlamlığı artırmaya yönelik bir program oluşturmuşlardır. Bilişsel davranışçı terapi temelli bu programda kısa bir kavramsal oturum, bilişsel davranışçı beceriler ve provaların yer aldığı oturumlar ve uygulama oturumları şeklinde planlanmıştır. İlk üç oturumda bilişsel süreçlerin fiziksel işlevlerle ilişkisi, düzenli egzersizlerin önemi, fiziksel sağlığın geliştirilmesi planlamıştır. Dört ve dokuzuncu oturumlar arasında stres altında iken akılcı düşünme ve kişilerin var olan becerilerine odaklanılmıştır. 10-15 oturumlar arasında benlik saygısını artırmak hedeflenmiştir. İçerik olarak da kişilerin güçlü yönlerine odaklanılarak olumsuz olayları değerlendirmeleri, kendilerine karşı öz şefkat göstererek olayları yorumlamaları öğretilmiştir. 16–17. oturumlar kabul ve affetmeye odaklanmıştır. Duyguları yönetmenin kaygı benzeri olumsuz duyguları da yönetmenin yoludur felsefesini benimseyerek duygu yönetimini ele almışlardır. 18-25. oturumlar, Kabat- Zinn’in (1990) 20 farkındalık temelli stres azaltma programına odaklanarak tasarlanmıştır. Bu oturumların içeriği, kabullenme, şefkat, sabretme, yargılamama ve alçak gönüllük gibi içeriklerden oluşmuştur. 26. oturumda ise aktif başa çıkma stratejileri aktarılmıştır. İyimserlik kavramı bu oturumda açıklanmıştır. Olaylara karşı iyimser bakış geliştirmeyi katılımcılara öğretmek hedeflenmiştir. Geri kalan dört oturum, uygulama ve özetlerin yer aldığı oturumlardır. Araştırma sonucunda deney grubu puan ortalamaları kontrol grubu puan ortalamalarına göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek çıkmıştır. Psikolojik sağlamlığı artırmaya yönelik hazırlanan psikoeğitim programının yetişkinliklerin psikolojik sağlamlıklarını artırmada etkili olduğu görülmüştür (Schiraldi ve diğerleri, 2010). Liossis, Shochet, Millear ve Biggs (2009), psikolojik sağlamlığı artırmaya yönelik hazırladıkları psikoeğitim programını bilişsel davranışçı tekniklerle hazırlamış ve bireylerin güçlü yönlerini güçlendirmeye odaklanmışlardır. Yedi hafta süren programın sontest ölçümlerinde deney grubunun özyeterlik, aile memnuniyeti, iş ve yaşam doyum düzeylerinin kontrol grubuna göre daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bu program, tükenmenin çalışan bireylerin birçok yaşam alanına etkilerini azaltmayı hedeflemiş ve sonuçlar bu programın psikolojik sağlamlığı artırmaya yönelik kullanılabilir bir program olduğunu göstermiştir. Bu çalışma, psikolojik sağlamlık ve tükenme ilişkisi ele alınırken aile memnuniyetini de oturum olarak ele alması yönüyle ilgi çekici görünmektedir. Grotberg (1995), uluslararası psikolojik sağlamlık projesi araştırma ve uygulama çalışmasında çocukların psikolojik sağlamlığını geliştirmeye yönelik birtakım roller belirlemiştir. Bu rollerde çocukların kendi çocuk rolleri ve ileriye dönük yetişkin rollerini belirlemeleri amaçlanmıştır. 589 çocuk ve aileleriyle yapılan çalışmaya Litvanya, Çek Cumhuriyeti, Kosta Rika, Brezilya, Tayvan, Macaristan, Kanada, Güney Afrika, Rusya ve Japonya gibi ülkeler dâhil edilmiştir. Deney grubundaki çocuklar ve çocukların bakıcıları kişisel sıkıntılarını anlatmışlar ve ileriye dönük yetişkin rollerine yönelik deneyimlerini paylaşmışlardır. Bulgularda, yaşça büyük çocukların küçük çocuklardan daha fazla psikolojik sağlamlık gösterdikleri, altı yaş ve altı çocukların ise psikolojik sağlamlıklarının yetişkinlerin ve ebeveynlerin davranışlarına daha çok bağlı olduğu ortaya koyulmuştur. Araştırma sonuçlarında çocuklarda psikolojik sağlamlığı artırmaya yönelik önerilerde çocukların özerkliğine önem verilmesi, iletişim ve problem çözme becerilerinin geliştirilmesi, kontrol odağının dışsaldan içsele yönlendirilmesi yer almaktadır. Bu çalışma psikolojik sağlamlığın artması veya azalmasının çocuklarda dışsal etkilerle açıklanması bakımından önemli görülmüştür. 21 Yurtiçi ve yurtdışı çalışmalarının psikolojik sağlamlığı arttırmaya yönelik psikoeğitimlerle yapılmış olmasının psikolojik sağlamlığın öğrenilebilir olduğunu ortaya koymaktadır. Diğer yandan akademik çalışmaların psikolojik sağlamlıkta risk ve koruyucu faktörlerin ikisinde odaklandığını göstermektedir. Bu bakışla yurt içi çalışmaları psikolojik sağlamlıkta risk faktörlerine odaklandığı; yurt dışı çalışmalarının da koruyucu faktörlere odaklanıldığı söylenebilir. Yurt içi çalışmalarının bireylerin kişilik özellikleri, çocukluk çağı travmaları, deneyim paylaşımı, depresyonla baş etme konularına ağırlık verdiği görülmektedir. Diğer yandan yurt dışı çalışmalarının ise bireylerde kuvvet arttırımı, bilinçli farkındalık, sosyal destek, iyimserlik, fiziksel aktivite, problem çözme, kabul, affetme, öz şefkat, öz yeterlik konularına ağırlık verdiği görülmektedir. Psikoloji sağlamlığı arttırmaya yönelik hazırlanan bu psikoeğitim programının da yaşlı bireylerde fiziksel aktivite, problem çözme, öz şefkat, sosyal destek, duygu düzenleme gibi oturumlara sahip olması bu programın koruyucu veya önleyici bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir. Psikolojik sağlamlıkla ilgili yapılan yurt için ve yurt dışı çalışmalarından sonra bu araştırmanın diğer kavramlarından birisi olan yaşlılık kavramı açıklanmaya çalışılmıştır. 2.2. Yaşlılık Yaşlılık kavramı bireysel, toplumsal ve zamansal açıdan farklılık gösterdiği için evrensel bir tanımı bulunmamaktadır (Levy ve diğerleri, 2009; Wilson ve diğerleri, 2013). Matematiksel olarak sıralı bir ilerleme gösteren ve diğer gelişim dönemlerinden farklı olan bu süreç, yaşlılık dönemi olarak adlandırılır (Yeşilyaprak, 2003). Bu farklılıklar, gelişim dönemlerini birbirinden ayıran özelliklerden daha fazlasını ifade etmektedir. Yaşlılık dönemi, çocukluk, ergenlik, gençlik ve orta yetişkinlik gibi evrelerin ardından gelmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 65 yaş ve üzerini, Birleşmiş Milletler ise 60 yaş ve üzerini yaşlılık dönemi olarak tanımlamaktadır. Bununla birlikte Erikson ve Havighurst gibi gelişim kuramcıları yaşlılık dönemini 65 yaş ve üzeri olarak sınıflandırmaktadır (Erikson, 1963; Havighurst, 1961; WHO, 2023; World Social Report, 2023). Küresel çapta savaşların olmaması, insan ömrünün uzaması, kişilerin hayat kalitesi ve beslenme düzenlerinin değişmesi, beslenme kalitesinin artması gibi nedenler yaşlılık dönemi ile ilgili yaş kargaşası problemini ortaya çıkarmıştır. Yaşlılık dönemi ile ilgili yapılan araştırmalar incelendiğinde yaşlı bireylerin yeterliliğini kaybettiği, toplum tarafından dışlanıp yetersiz ve verimsiz görüldüğü, bu dönemin çatışmalarla dolu olduğu ve gelişimin son evresi olarak algılandığı, yaşlı bireylerin şiddete maruz kaldığı, ruhsal problemlerle mücadele ettiği ve adeta bir çocuğa dönüş dönemi olduğu belirtilmektedir (Adak, 2003; Arslan, 2020; Biçer ve diğerleri, 2018; Cerrah ve Baran, 2020; Doğmuş ve 22 Yıldırım, 2021; Duru ve Özdemir, 2009; Gül ve Han, 2020; Kaplan, 2021; Karaca, 2010; Özden ve diğerleri, 2010; Turhan ve diğerleri, 2019). Yapılan bu çalışmalarda, yaşlılık dönemi genellikle olumsuz bir süreç olarak ele alınmaktadır. Yaşlılık dönemini insan hayatında bir sonuç evresi olarak değerlendirmek mümkündür (Havighurst, 1961). Bu dönem, önceki yaşam dönemlerinden önemli ölçüde etkilenmektedir. Yaşlılık öncesinde yaşanan olayların bu dönem üzerindeki etkileri, bu dönemde karşılaşılan bireysel, çevresel ve toplumsal zorluklar karşısında bireylerin baş etme mekanizmalarını sınamaktadır. Yaşlılık döneminin zorluklarla dolu bir süreç olarak algılanmasının bir diğer nedeni de yaşla birlikte fiziksel, duygusal, bilişsel ve sosyal değişikliklerin meydana gelmesidir. Alanyazında yaşlılık dönemini konu alan çalışmalarda yaşlılık ile birlikte ortaya çıkan biyolojik, sosyolojik ve psikolojik olumsuz sonuçların yaşlılık dönemi ile ilişkilendirildiği görülmektedir (Koskinen, Salminen ve Leino-Kilpi, 2014; Levy ve diğerleri, 2009; Marques ve diğerleri, 2020; Wilson ve diğerleri, 2013). Bu çalışmalar yaşlılık döneminde bireylerin uyum sürecine kolay adapte olabilmesi gibi hususlar hakkında karamsar bir bakış açısına sahiptir. Pozitif psikoloji kavramları bu karamsarlığın yerine yaşlılık hakkında umutlu bir hava katmaktadır. Yaşlılık dönemindeki uyum süreçleri, pozitif yaşlanmanın önemli bir belirleyicisidir. Uyuma ihtiyaç duyulan konular arasında ekonomik durum, bilişsel yetiler, aile bireylerinin kaybı, yeni mesleki roller, yaşam evresine uygun yeni roller ve yaşlının fiziksel özelliklerine uyum sağlayacak mekânlar bulunmaktadır (Yeşilyaprak, 2003). Bu açıklamalar ışığında, yaşlılık dönemi; biyolojik, psikolojik, fizyolojik ve sosyal açılardan pek çok değişimin yaşandığı bir süreç olarak ele alınmaktadır (Otrar, 2017). Bu süreç ise yaşlanma olarak tanımlanmaktadır. Aşağıda yaşlanma kavramına yer verilmiştir. 2.2.1. Yaşlanma Dünya nüfusu hızla yaşlanırken Türkiye’nin nüfusu da bu global eğilimden payını almaktadır (UNDESA World Social Report, 2023). Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre son beş yılda yaşlı nüfus %22,6 artarak 8 milyon 451 bin 669 kişiye ulaşmıştır (TÜİK, 2023). Yaşam süresinin uzaması durumu, yaşlılık ve yaşlanma ile ilgili konulara yönelik olarak bilimsel ilginin artmasına neden olmuştur. Bu ilgi daha çok sosyoloji, geriatri, psikoloji ve biyoloji gibi alanlarda yoğunlaşmıştır. Türkiye, nispeten genç nüfusa sahip olması nedeniyle, yaşlılık dönemine yönelik gösterilen ilgi, nüfusu yaşlı olan diğer ülkelere kıyasla daha azdır (TÜİK, 2023). Yaşlılık, bireylerin fiziksel, bilişsel, psikolojik, sosyal ve ekonomik boyutlarda kademeli olarak zayıfladığı bir evre olarak görülmektedir. Bu dönemde, bireyler çeşitli değişiklikler 23 yaşarlar. Bu değişikliklerin önemli bir kısmı, biyolojik açıdan vücut fonksiyonlarının azalmasıyla ilişkilendirilebilir. Bu gerekçelerle Türkiye'de yaşlanma üzerine yapılan çalışmaların birçoğu yaşlılık döneminde fizyolojik değişikliklerden kaynaklanan olumsuz süreçlere odaklanmaktadır. Bu araştırmalarda yaşlanma, doğal yaşamın kaçınılmaz bir parçası olarak kabul edilmektedir (Gökler-Danışman ve Aydın, 2011; Öztürk ve diğerleri, 2020; Özütürker, 2021; Polat ve Delibaş, 2021). Ayrıca fizyolojik gerileme dönemi olarak değerlendirilen yaşlanma süreci, biyolojik ve psikolojik kayıpların yaşandığı ve sonunda ölümle sonuçlanan bir süreç olarak tanımlanmaktadır (Akdemı̇r, Görgülü ve Çınar, 2008; Altun, 2019; Arslan, 2020; Kızılkaya ve Koştu, 2010; Ören ve diğerleri, 2016; Özgür ve Baysan, 2005). Yaşlanma sürecini zamansal ve fizyolojik olarak bireysel farklılıklar gösteren, fiziksel ve psikolojik gerilemelere yol açan kaçınılmaz bir süreç olarak değerlendiren çalışmaların bazılarında yaşlanmanın etkilerinin tamamen engellenemese de bu sürecin yavaşlatılabileceği öne sürülmektedir (Akın, 2017; Ardahan ve diğerleri, 2015; Aslan ve Hocaoğlu, 2017; Ercan ve Arıcı, 2020; Karakartal, 2020; Koç, 2002; Özekes, 2006; Sezegen ve Çakır, 2020; Toptaş ve Aksu, 2020; Yalçınkaya ve Güven, 2000; Yıldırım, 2021). Yaşlanma ile ilgili çalışmalar yapılırken sadece fizyolojik ve biyolojik süreçler ele alınmamaktadır. Bilişsel yönlerin ele alındığı çalışmalar da bulunmaktadır. Bu çalışmalarda ise yaşlılık; bilişsel, ruhsal ve psişik yeteneklerin azaldığı, bilgi işleme hızında değişikliklerin gözlemlendiği, çeşitli nörofizyolojik değişimlerin oluştuğu ve kronik hastalıkların ortaya çıktığı bir dönem olarak incelenip değerlendirilmektedir (Durdubaş, 2019; İlhan ve Bakkaloğlu, 2019; Kütük, 2020; Levy ve diğerleri, 2009; Sucu, 2019; Tuncay ve Fertelli, 2018). Yaşlanma ile ilgili ortaya koyulan çeşitli yaklaşımlar bulunmaktadır. Bu yaklaşımlardan biri yaşam boyu gelişim yaklaşımıdır. Bu yaklaşım; gelişimin bireyin yaşamı boyunca her alanda devam eden bir süreç olduğunu vurgulamaktadır (Bacanlı ve Işık, 2018, s:23). Bu bağlamda yaşlanma kronolojik, biyolojik, fizyolojik, psikolojik, ekonomik, sosyolojik, toplumsal ve psiko-sosyal olmak üzere çeşitli temellerde sınıflandırılmıştır. Aşağıda yaşlanmayı farklı temellerde ele alan yaklaşımlar incelenmiştir. 2.2.1.1. Kronolojik Yaşlanma: Kronolojik yaşlanma, geçen zamana bağlı olarak artış gösteren ve yıllık süreçler halinde ele alınan, bireyin doğumdan sonra yaşadığı yıllar olarak tanımlanmıştır (Karadakovan, 2014). Bireyin takvim yaşı kronolojik yaşı olarak kabul edilmektedir. Batılı ülkeler genellikle yaşlılığın başlangıç noktasını emeklilik dönemi olan 65 yaş olarak belirlemişlerdir (MacKinlay, 2017). Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’de çalışmalarında yaşlılığın başlangıcını 65 yaş olarak ele almıştır. Birleşmiş Milletler (UN) ise bireyi 60 yaş itibarıyla yaşlı kabul etmekte ve bu yaştan itibaren yaşlılık dönemine adım atılmış olduğunu 24 kabul etmektedir (UN, 2015; WHO, 2022). Ayrıca Dünya Sağlık Örgütü (WHO) yaşlılık kavramını “çevresel faktörlere uyum sağlayabilme potansiyelinin azalması” olarak tanımlanmış ve yaşlılığı kronolojik bir yaklaşımla üç aşamada ele almıştır. Buna göre 65-74 yaş aralığı “Genç