BURSA İLİNDE TÜKETİME SUNULAN SALAMURA SİYAH ZEYTİNLERDE SORBİK ASİT VE BENZOİK ASİT MİKTARLARININ BELİRLENMESİ Sibel TOKAT BURSA İLİNDE TÜKETİM E SUNULAN SALAMURA SİYAH ZEYTİNLERDE SO RBİK ASİT VE BENZOİK ASİT MİKTARLARI NIN BELİRLENMESİ Sibel T OKAT T.C. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BURSA İLİNDE TÜKETİME SUNULAN SALAMURA SİYAH ZEYTİNLERDE SORBİK ASİT VE BENZOİK ASİT MİKTARLARININ BELİRLENMESİ Sibel TOKAT Doç. Dr. Arzu AKPINAR BAYİZİT (Danışman) YÜKSEK LİSANS TEZİ GIDA MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI BURSA – 2018 BURSA İLİNDE TÜKETİME SUNULAN SALAMURA SİYAH ZEYTİNLERDE SORBİK ASİT VE BENZOİK ASİT MİKTARLARININ BELİRLENMESİ Sibel TOKAT ÖZET Yüksek Lisans Tezi Bursa İlinde Tüketime Sunulan Salamura Siyah Zeytinlerde Sorbik Asit ve Benzoik Asit Miktarlarının Belirlenmesi Sibel TOKAT Uludağ Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Gıda Mühendisliği Anabilim Dalı Danışman: Doç. Dr. Arzu AKPINAR BAYİZİT Bu çalışmanın amacı satışa sunulan ve yaygın olarak tüketilen sofralık siyah zeytin üretiminde salamuradaki tuz miktarının azaltılmasına paralel teknolojik gereklilik olarak kullanılan sorbik asit ve benzoik asidin miktarlarının yasal sınırlarda olup olmadığının belirlenmesidir. Çalışma kapsamında Bursa İlinde farklı satış noktalarından temin edilen100 adet salamura siyah zeytin örneğinde benzoik asit ve sorbik asit miktarları yüksek basınçlı sıvı kromatografisi tekniği (HPLC) ve diode-array dedektör kullanılarak 235 nm’de belirlenirken, tuz miktarı ise Mohr yöntemine göre saptanmıştır. 81 adet örnekte benzoik asit, 58 örnekte ise sorbik aside rastlanılmamıştır. 58 adet örnekte sorbik asit+benzoik asit tespit edilmemiştir. 23 adet örnekte benzoik asit bulunmazken sadece sorbik asit tespit edilmiştir. 19 adet örnekte ise benzoik ve sorbik asit birlikte tespit edilmiştir. Örneklerde tespit edilen benzoik asit miktarı 55,52±10,23 ile 452,20±31,80 mg/kg arasında, sorbik asit miktarı ise 22,19±2,09–451,22±23,87 mg/kg arasında belirlenmiştir. Zeytin örneklerinin tuz miktarı %2,04 - 13,02 arasında değişmiştir. Sadece 8 adet örnekte tuz değerinin Türk Gıda Kodeksi (TGK) Sofralık Siyah Zeytin Tebliği’nde izin verilen en yüksek limit olan %8 değerinden yüksek olduğu gözlenmiştir. Benzoik asit, sorbik asit ve benzoik asit + sorbik asit miktarlarının TGK Katkı Maddeleri Yönetmeliğinde belirtilen yasal limitleri geçmediği görülmüştür. Temin edilen siyah zeytin örneklerindeki benzoik asit, sorbik asit ve benzoik asit + sorbik asit miktarları ile örneklerin satın alındığı noktalar arasındaki farklılık p<0,01 düzeyinde önemli bulunmuştur. Örneklerdeki tuz miktarları ile örneklerin satın alındığı noktalar arasındaki farklılık ise p<0,05 düzeyinde önemli bulunmamıştır. Anahtar Kelimeler : Zeytin, sorbik asit, benzoik asit, tuz içeriği 2018, ix + 64 Sayfa i ABSTRACT Master of Science Determination of Sorbic Acid and Benzoic Acid Levels in Brined Black Olives Presented for Consumption in Bursa Sibel TOKAT Uludağ University Institute of Natural Sciences Department of Food Engineering Supervisor: Assoc. Prof. Dr. Arzu AKPINAR BAYİZİT The aim of this study is to determine whether the quantities of sorbic acid and benzoic acid used as technological necessities parallel to reducing the amount of salted salt in the production of commonly consumed table black olives presented to the sale are legal limits. The amounts of benzoic acid (BA) and sorbic acid (SA) in 100 samples of brine black olives obtained from different sales points in Bursa were determined at 235 nm using a high-pressure liquid chromatography (HPLC) technique and a diode-array detector and the amount of salt was determined according to the Mohr method. In 81 samples, benzoic acid wasn’t detected and in 58 samples sorbic acid wasn’t detected . Sorbic acid + benzoic acid was not detected in 58 samples. Only 23 sorbic acids were detected. In 19 samples, benzoic and sorbic acid were detected together. The amount of benzoic acid in the samples was between 55,52 ± 10,23 and 452,20 ± 31,80 mg / kg and the amount of sorbic acid in the samples was between 22,19 ± 2,09 and 451,22 ± 23,87 mg / kg . Only eight samples were found to have a salt value higher than the maximum allowed value of 8% in the Turkish Food Codex (TGK) Table Black Olive Communiqué. The amount of salt in olive samples ranged from 2.04% to 13.02%. It has been observed that the amounts of benzoic acid, sorbic acid and benzoic acid + sorbic acid do not exceed the legal limits laid down in the Regulation on Food Additives. The difference between the amounts of benzoic acid, sorbic acid and benzoic acid + sorbic acid in the samples of black olives supplied was found to be significant at the level of p <0.01. The difference between the salt amounts in the samples and the points where the samples were purchased was not significant at p <0.05. Keywords : Olives, sorbic acid, benzoic acid, salt content 2018, ix + 64 pages ii TEŞEKKÜR Tez çalışmam sırasında beni her konuda destekleyen, konunun seçiminden araştırmanın yürütülmesi ve yazımına kadar tecrübesi, bilgileri ve önerileri ile beni yönlendiren değerli hocam Doç. Dr. Arzu AKPINAR BAYİZİT’e saygı ve sevgilerimi sunarım. Bulgularımın istatistiksel değerlendirilmesinde bilgi ve tecrübelerinden yararlandığım sayın hocam Doç. Dr. Lütfiye YILMAZ ERSAN’a, laboratuvar çalışmalarımda yardımları ve dostlukları ile her zaman yanımda olan sevgili Gökçe HOCA ve Nihal BARLAK’a teşekkürlerimi sunarım. Tez çalışmamın bütün aşamalarında manevi ve teknik desteğini her zaman yanımda hissettiğim, mesleğine duyduğu saygı, sevgi ve özveri ile örnek aldığım, analizlerin gerçekleştirilmesi aşamasında yol gösterenim olan ve yardımını esirgemeyen sevgili eşim İbrahim Emre TOKAT’a sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Sibel TOKAT 27 / 03 / 2018 iii İÇİNDEKİLER ÖZET.................................................................................................................................. i ABSTRACT ...................................................................................................................... ii TEŞEKKÜR ..................................................................................................................... iii İÇİNDEKİLER ................................................................................................................ iv SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ ..................................................................... v ŞEKİLLER DİZİNİ ......................................................................................................... vii ÇİZELGELER DİZİNİ .................................................................................................. viii 1. GİRİŞ ............................................................................................................................ 1 2. KURAMSAL TEMELLER ve KAYNAK ÖZETLERİ ............................................... 4 2.1. Zeytinin Tanımı, Yetiştiriciliği ve Ekonomik Önemi ................................................ 4 2.2. Zeytinin Sistematikteki Yeri ...................................................................................... 8 2.3. Zeytinin Bileşimi ........................................................................................................ 9 2.4. Salamura Tipi Siyah Zeytin İşleme Aşamaları ........................................................ 12 2.5. Siyah Zeytinlerde Görülen Bozulmalar ................................................................... 16 2.6. Katkı Maddeleri ....................................................................................................... 19 2.6.1. Benzoik Asit ( E210 ) ve Sodyum Benzoat ( E211 ) ............................................ 22 2.6.2. Sorbik Asit (E200 ) ve Potasyum Sorbat (E202) .................................................. 24 2.6.3. Sofralık Siyah Zeytin üretiminde Sorbik Asit ve Benzok Asit ile Bunların Tuzlarının Kullanımı ....................................................................................................... 25 2.7. Katkı Maddelerinin Sağlık Üzerine Etkileri ............................................................ 26 3. MATERYAL ve YÖNTEM ........................................................................................ 30 3.1. Materyal ................................................................................................................... 30 3.1.1. Salamura Siyah Zeytin .......................................................................................... 30 3.2. Yöntem ..................................................................................................................... 30 3.2.1 Siyah Zeytin Örneklerinde Sorbik Asit ve Benzoik Asit Miktarının Analizi ........ 31 3.2.2. Siyah Zeytin Örneklerinde Tuz Analizi ................................................................ 34 3.3. İstatistiksel Analiz .................................................................................................... 35 4. BULGULAR ve TARTIŞMA ..................................................................................... 36 4.1. Zeytin Örneklerinin Sorbik Asit ve Benzoik Asit Miktarları................................... 36 4.2. Zeytin Örneklerinin Tuz Miktarları ......................................................................... 47 4.3. Zeytin Örneklerindeki Sorbik Asit ve Benzoik Asit Miktarları ile Tuz Miktarları Arasındaki İlişki .............................................................................................................. 50 5. SONUÇ ....................................................................................................................... 52 KAYNAKLAR ............................................................................................................... 54 ÖZGEÇMİŞ .................................................................................................................... 64 iv SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ Simgeler Açıklama g Gram kg Kilogram L Litre mL Mililitre mm Milimetre nm Nanometre mg Miligram mM Milimolar ppm Milyonda bir °C Santigrat Derece µm Mikrometre Kısaltmalar Açıklama ADI Günlük kabul edilebilir alım değeri AgNO3 Gümüş nitrat BA Benzoik asit CAC Uluslararası Gıda Kodeksi Komisyonu CH3OH Metanol CH3COOH Glacial asetik asit C7H6O2 Benzoik asit C7H5O2 Na Sodyum benzoat C6H8O2 Sorbik asit C6H7O2K Potasyum sorbat DAD Diode-Array Dedektör v EC Avrupa Birliği Kodu FAO Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü HPLC Yüksek performanslı sıvı kromatografisi JECFA Birleşik Gıda Katkıları Uzman Komitesi GRAS Genel olarak güvenli olduğu kabul edilen K2 CrO4 Potasyum kromat K4Fe(CN)6]3H2O Potasyum hexanoferrat(II)trihidrat LOD Tespit limiti (The limit of dedection) LOQ Ölçüm limiti ( The limit of quantation) LSD Least Significant Difference NaCl Sodyum klorür NaOH Sodyum hidroksit MeOH Metanol Ort Ortalama pH Hidrojen konsantrasyonunun kologoritması RP-HPLC Ters faz - Yüksek performanslı sıvı kromatografisi SA Sorbik asit Ss Standart sapma TGK Türk Gıda Kodeksi TPE Türk Patent Enstitüsü WHO Dünya Sağlık Örgütü ZnSO47H2O Çinko sülfat heptahidrat vi ŞEKİLLER DİZİNİ Sayfa Şekil 2.1. Zeytin meyvesinin kısımları…………….………………………………. 10 Şekil 2.2. Salamura tipi siyah zeytin işleme akış şeması…………………………... 13 Şekil 3.1. Perkin Elmer Flexar™ HPLC cihazı……………………………………. 32 Şekil 3.2. Zeytin örneğinin hazırlanması…………………………………………… 32 Şekil 3.3. Benzoik asite ait kalibrasyon eğrisi……………………………………… 33 Şekil 3.4. Sorbik asite ait kalibrasyon eğrisi………………………………………... 34 Şekil 4.1. Örneklerin alındığı yere göre dağılımı………………………………………………………. 36 Şekil4.2. Örneklerin tespit edilen benzoik asit ve sorbik asit içeriğine göre dağılımı…………………………………………………………………………………………………………………………… 36 Şekil 4.3. Zeytin örneklerinde tespit edilen ortalama benzoik asit ve sorbik asit miktarları……………………………………………………………………………. 37 Şekil 4.4. Örneklerde belirlenen toplam benzoik asit ve sorbik asit kullanım miktarları……………………………………………………………………………………………………………………….. 38 Şekil 4.5. Pazarlardan alınan örneklerin benzoik asit ve sorbik asit içeriğine göre dağılımı…………………………………………………………………………………………………………………………… 38 Şekil 4.6. Pazardan alınan örneklerde belirlenen toplam benzoik asit ve sorbik asit kullanım miktarları………………………………………………………………………………………………………… 40 Şekil 4.7. Şarküterilerden alınan örneklerin benzoik asit ve sorbik asit içeriğine göre dağılımı…………………………………………………………………………………………………………………… 40 Şekil 4.8 Şarküterilerden alınan örneklerde belirlenen toplam benzoik asit ve sorbik asit kullanım miktarları……………………………………………………………………………………. 42 Şekil 4.9. Süpermarketlerden alınan örneklerin benzoik asit ve sorbik asit içeriğine göre dağılımı…………………………………………………………………………………………………………………. 42 Şekil 4.10. Süpermarketlerden alınan örneklerde belirlenen toplam benzoik asit ve sorbik asit kullanım miktarları…………………………………………………………………………………….. 44 Şekil 4.11. Zeytin örneklerinin tuz oranına göre dağılımı………………………………………… 47 Şekil 4.12 . Zeytin örneklerinde tuz oranı (%) ve sorbik asit değişimi…………………… 49 Şekil 4.13. Örneklerin alındığı yere göre ortalama tuz oranı………………………………….. 49 vii ÇİZELGELER DİZİNİ Sayfa Çizelge 2.1. 2013 yılına ait ülkelere göre zeytin üretim miktarları …………………. 5 Çizelge 2.2. 2016 yılında illere göre sofralık zeytin miktarları ……………………... 7 Çizelge 2.3. Yıllara göre sofralık ve yağlık zeytin miktarları ………………………. 7 Çizelge 2.4. Bursa ilinin sofralık zeytin üretimi ve ağaç sayısı …………………….. 8 Çizelge 2.5. Yenebilen 100 g siyah ve yeşil zeytinin besin değerleri ………………. 11 Çizelge 2.6. Zeytin meyvesinin etli kısmının mineral madde içeriği …..…………... 12 Çizelge 2.7. Zeytinin % tuz ve pH değerleri……………………………………….. 16 Çizelge 2.8. Zeytinde kullanılmasına izin verilen gıda katkı maddeleri………………….. 22 Çizelge 2.9. Benzoik asit ( E210 ) ve sodyum benzoatın (E211) tanılandırılması… 23 Çizelge 2.10. Sorbik asit (E200) ve potasyum sorbat (E202) tanılandırılması………… 25 Çizelge 2.11. Sofralık zeytin için kullanımına izin verilen koruyucular ve izin 26 verilen limitler…………………………………………………………………………………………………………………. Çizelge 3.1. Örneklerin satın alma noktaları ve sayısı……………………………… 30 Çizelge 3.2. HPLC cihaz şartları…………………………………………………………………………………….. 32 Çizelge 4.1. Pazardan temin edilen örneklerde benzoik ve sorbik asit miktarları…… 39 Çizelge 4.2.Şarküterilerden temin edilen örneklerde benzoik ve sorbik asit 41 miktarları…………………………………………………………………………………………………………………………… Çizelge 4.3. Süpermarketlerden temin edilen örneklerde benzoik ve sorbik asit 43 miktarları…………………………………………………………………………………………………………………………. Çizelge 4.4. Zeytin örneklerindeki benzoik asit miktarlarına ilişkin varyans analizi 44 sonuçları…………………………………………………………………………….. Çizelge 4.5. Zeytin örneklerindeki benzoik asit miktarlarının satın alma noktalarına 45 göre değişimine ilişkin LSD testi sonuçları………………………………………… Çizelge 4.6. Zeytin örneklerindeki sorbik asit miktarlarına ilişkin varyans analizi 45 sonuçları…………………………………………………………………………………………………………………………… viii Çizelge 4.7. Zeytin örneklerindeki sorbik asit miktarlarının satın alma noktalarına 45 göre değişimine ilişkin LSD testi sonuçları…………………………………………………………………… Çizelge 4.8. Zeytin örneklerindeki benzoik asit + sorbik asit miktarlarına ilişkin 46 varyans analizi sonuçları………………………………………………………………………………………………… Çizelge 4.9. Zeytin örneklerindeki benzoik asit + sorbik asit miktarlarının satın alma 46 noktalarına göre değişimine ilişkin LSD testi sonuçları……………………………………………… Çizelge 4.10. Zeytin örneklerindeki tespit edilen tuz oranı (%)………………………………… 47 Çizelge 4.11. Zeytin örneklerinin tuz miktarlarına ilişkin varyans analizi sonuçları... 50 Çizelge 4.12. Benzoik asit, sorbik asit, benzoik asit + sorbik asit ve tuz miktarı 50 arasındaki korelasyon……………………………………………………………………………………………………… ix 1. GİRİŞ Gıda maddeleri bileşimleri ve doğal mikrofloraları nedeniyle kısa sürede bozulabilmekte ve besinsel ve duyusal kalite özelliklerini kaybedebilmektedir. Bu nedenle, üretiminden başlayarak tüketimine kadar olan süreç içerisinde değişik aşamalarda yapısal özelliklerinin korunması ve tüketim sürecinin uzatılması gerekmektedir. Gıda muhafaza yöntemlerinin uygulanması ile gıda maddeleri tüketiciye, miktar ve kalitede oluşacak en az kayıpla ulaştırılabilmektedir. İlk çağlarda taze yiyeceği bulmak için sürekli yer değiştiren insanlar yerleşik hayata geçtikçe gıdaların tüketim sürecini uzatabilmek amacıyla çeşitli muhafaza yöntemlerini uygulamışlardır. İlk zamanlarda uygulanan kurutma, dondurma, fermentasyon, tütsüleme, tuzlama gibi tekniklere ilave olarak günümüzde ısısal ve ısısal olmayan (kimyasal koruyucular, ultrases, radyasyon) işlemler ile aktif ambalajlama teknikleri geliştirilmiştir. Günümüzde tüketicilerin sağlık ve beslenme arasındaki farkındalığının artması sonucu “sağlıklı ve güvenilir beslenme” teriminin ön plana çıkmasıyla tüketicilerin gıda üretim ve muhafaza yöntemlerinden beklentisi uygulanan işlemlerin gıda kalitesi üzerine negatif etkisinin minimum olması ile birlikte bireyin sağlığını da olumsuz yönde etkilememesidir. Gıda sanayinin gelişmesi, geçimini tarımdan sağlayanların kişi sayısının azalması, çalışan kadın sayısının artması, beslenme ve yaşam alışkanlıklarının değişmesi, tüketici talepleri, sosyo-ekonomik koşulların gelişmesi, yemek hazırlama için daha az vakit harcama isteği gibi faktörlere bağlı olarak yarı mamul ya da mamul gıdaların üretimi artmıştır. Bu durum katkı maddelerinin kullanımını yaygınlaştırmış hatta bazı ürünlerde vazgeçilmez bir zorunluluk haline getirmiştir. Bu maddeler sadece gıda güvenliğini ve raf ömrünü değil aynı zamanda arzu edilen kalite parametrelerinin de korunmasına yardımcı olmaktadır. Ancak bu katkı maddelerinin gelişigüzel miktarlarda ve yasal limitler üzerinde kullanımı gıda güvenirliliğinin sağlanması ve tüketici sağlığının korunması konularında bazı soru işaretlerini ortaya çıkarmıştır. 1 Kullanımına izin verilen gıda katkı maddelerinin günlük tolere edilebilir seviyenin üzerinde metabolizmaya alınmaları durumunda toksik etkiler gösterdikleri belirtilmektedir. Bunların içinde en sıkça görülenleri egzema, astım, baş ağrısı, alerjik kaşıntılar, gastrik rahatsızlıklar, ishal (özellikle çocuklarda) hiperaktiflik ve aşırı duyarlılık (hypersensitivity) vb.’dir. Kullanılan gıda katkı maddeleri sağlığa zarar vermeyecek dozlarda kullanılsalar dahi, bu maddelerin bir süre sonra vücutta birikerek insan sağlığını tehdit edebilecek miktarlara ulaşabileceği, dokularda hasar meydana getirebileceği göz ardı edilmemelidir. Türk Gıda Kodeksi (TGK) Gıda katkı maddeleri Yönetmeliği’nde gıda katkı maddeleri “Tek başına gıda olarak tüketilmeyen veya gıda ham yada yardımcı maddesi olarak kullanılmayan, tek başına besleyici değeri olan veya olmayan, seçilen teknoloji gereği kullanılan, işlem veya imalat sırasında kalıntı veya türevleri mamul maddede bulunabilen, gıdanın üretilmesi, tasnifi, işlenmesi, hazırlanması, ambalajlanması, taşınması, depolanması sırasında gıda maddesinin tat, koku, görünüş, yapı ve diğer niteliklerini korumak, düzeltmek veya istenmeyen değişikliklere engel olmak ve düzeltmek amacıyla kullanılan maddelerdir” şeklinde tanımlanmaktadır. Zeytin üretiminde de besleyici değeri korumak, dayanıklılığı artırmak, uzun bir raf ömrü sağlamak, dokusal özelliklerini geliştirmek, lezzeti ve rengi çekici hale getirmek ya da korumak ve bozucu etki gösteren mikroorganizmaların gelişmelerini önlemek için çeşitli katkı maddeleri kullanılmaktadır. 2014 yılında yayımlanan Türk Gıda Kodeksi Sofralık Zeytin Tebliği’nde zeytinin etli kısmındaki tuz oranı ağırlıkça maksimum %8 ile sınırlandırılmıştır. Bu yasal düzenleme ile her gün tüketilen ve beslenmemizde önemli bir yeri olan sofralık siyah zeytinde tuz miktarı önemli ölçüde sınırlandırılmıştır. Ancak bu düzenleme zeytinde bozulmanın önlenmesi amacıyla kullanılan tuza alternatif olarak bazı koruyucu katkı maddelerinin kullanımı zorunlu kılmıştır. Bu doğrultuda yapılan çalışma ile tüketime sunulan salamura siyah zeytinlerde tuz kullanım miktarının azaltılmasına paralel olarak teknolojik gereklilik olarak 2 kullanılacağı düşünülen sorbik asit ve benzoik asit miktarlarının Yüksek Basınçlı Sıvı Kromatografisi (HPLC) ile tespit edilmesi ve sonuçların Türk Gıda Kodeksi Gıda Katkı Maddeleri Yönetmeliği ile Türk Gıda Kodeksi Sofralık Zeytin Tebliği’ne uygun olup olmadığı değerlendirilmesi amaçlanmıştır. 3 2. KURAMSAL TEMELLER ve KAYNAK ÖZETLERİ 2.1. Zeytinin Tanımı, Yetiştiriciliği ve Ekonomik Önemi En eski ağaç olarak bilinen zeytin ağacı, binlerce yıl öncesinden günümüze kadar barışın ve dostluğun sembolü olmuş ve güzellik, lezzet ile sağlık kaynağı olarak ilgi görmüştür. Dünya dillerinde etimolojik olarak Zetai, Zai, Zertum, Zeirtum, Zait, Zaitun, Zeytun, Elaiwa, Elaia, Olea, Oliva, Olive, Oleum, Oli gibi kelimelerle ifade edilmektedir. Zeytin ve ürünleri tarihin her aşamasında insanların değerini bildiği ve ticari ürün olarak değerlendirdiği buğday ve şarabın yanı sıra üçüncü ürün olarak karşımıza çıkmaktadır (Therios 2009, Cumo 2013, Dursun ve Tuna Oran 2015). Zeytin, Dünyada tarımı yapılan en eski ağaç türleri arasında olmasına rağmen yüzyıllardır önemini hiç yitirmemiştir (Kailis ve Harris 2007, Göğüş ve ark. 2009). Zeytin ağacı, 30-45 enlem dereceleri arasında, kışın ılık ve yağmurlu olan sıcaklığın en o çok -8 C’ye kadar düştüğü, ilkbahar ve sonbaharda ise serin ve biraz da yağışlı havaları o bulunan, yazları kurak ve sıcaklığın 40 C’ye kadar yükseldiği denize yakın bölgelerde yetişmektedir. Zeytin ağacının yetişmesi için en uygun iklim şartları; gece ve gündüz o sıcaklık farklılıkları az, yıllık ısı ortalaması 15-20 C, yıllık yağışın miktarı 500- 1 200 mm, soğuklama ihtiyacı 600 ila 1000 saat/yıl ile güneşlenme süresi 5 000 saat/yıl’dır. İyi bir yetiştiricilik için toprak pH’sı 6-8 seviyesinde ve yapısı tınlı, killi-tınlı, hafif kireçli ve çakıllı olmalıdır. Işık isteği yüksek olan zeytin ağaçları genellikle güney yamaçlara tesis edilmektedir. Zeytin ağaçları 6-10 yaşları arasında en ekonomik verime ulaşmaya başlar. Kurak topraklarda çok az bir suyla yaşamını sürdürebilmekte ve iklimsel problemlere dayanabilmekte ancak bu tip olumsuz koşullar ağacın meyve ve meyvenin de yağ verimini doğrudan etkilemektedir (Sibbett ve Ferguson 2005, Bülbül 2007, Tombesi ve Tombesi 2007, Özkaya ve ark. 2008, Vaughan ve Geissler 2009, Tsantili ve ark. 2017). Zeytinin ana vatanı Güneydoğu Anadolu’dur. Buradan Akdeniz, Ege Bölgesi ve Ege Denizi adalarına, Yunanistan, İtalya, İspanya ve Kuzey Afrika ülkelerine yayılmıştır. Zeytin ağacı yetişmesi için gerekli olan ekolojik ve klimatolojik koşullara sahip Akdeniz’i kendisine vatan olarak seçmiştir ve Akdeniz etrafında kurulan uygarlıklar ile 4 bu kültürün vazgeçilmez bir parçası olmuştur (Galili ve ark. 1997, Bartolini ve Petruccelli 2002, Waterman ve Lockwood 2007, Arroyo-Lopez ve ark. 2008a, Uylaser ve Yıldız 2014, Marinova 2016, Talhaoui ve ark. 2016). Akdeniz ülkelerine özgü bir ürün olan zeytin günümüzde Akdeniz bölgesi dışında Amerika, Güney Afrika, Avusturalya, Japonya, Çin gibi ülkelerde de yetiştirilmektedir (Boskou 2009). Ancak, Dünya zeytin ve zeytinyağı üretiminin yaklaşık %78’i Avrupa Birliği ülkeleri tarafından karşılanmaktadır. AB üretiminin neredeyse tamamını İspanya, Yunanistan ve İtalya karşılamaktadır. AB dışında önemli üretici ülkelerin başında Türkiye, Suriye, Tunus ve Fas gelmektedir. Türkiye Dünya’da dane zeytin üretiminde İspanya, Yunanistan ve İtalya’dan sonra dördüncü sırada yer almaktadır (Çizelge 2.1) (Anonim 2017a). Fas’ın üretimi sofralık zeytine yönelik iken Tunus önemli bir zeytinyağı üreticisidir. Çizelge 2.1. 2016 yılına ait ülkelere göre zeytin üretim miktarları Ülke Miktar (ton) İspanya 6 559 884 Yunanistan 2 343 383 İtalya 2 092 175 Türkiye 1 730 000 Fas 1 416 107 Suriye Arap Cumhuriyeti 899 435 Tunus 700 000 Cezayir 696 962 Mısır 694 309 Portekiz 617 610 Libya 188 975 Arjantin 175 094 USA 159 600 Lübnan 118146 Ürdün 115813 Şili 111481 Arnavutluk 99075 Türkiye, dünya sofralık zeytin üretiminde ikinci, yağlık zeytin ile zeytinyağı üretiminde ise dördüncü büyük üretici konumundadır. Salamura ve kuru tuzda doğal siyah zeytin üretiminde ise Türkiye, Yunanistan ve İtalya dünya üretiminin çoğunu oluşturmaktadır. 5 Türkiye en büyük bireysel üreticisi olmasına rağmen, bu alanda üretimi azalma göstermektedir (Garrido Fernández ve ark. 1997, Uruç 2010) Dünyada yaklaşık 8,7 milyon hektar alan üzerinde 900 milyonu aşkın zeytin ağacı olduğu bilinmektedir. Söz konusu zeytin ağacı varlığının %98’i Akdeniz ülkelerinde yoğunlaşmış durumdadır (Anonim 2017a). Global olarak 10 milyon ton zeytin üretimi yapılmakta ve bunun % 90’ı zeytinyağına işlenmektedir. Yıllık zeytinyağı üretim miktarı 2,5 milyon ton kadardır (Anonim 2018). Türkiye’de ise toplam zeytin ağacı varlığı ise 250 milyon kadardır. Ege, Akdeniz ve Marmara Denizi’ne yakın bölgelerde ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaygın olarak zeytin yetiştiriciliği yapılmaktadır (Ercisli ve ark. 2012). İllere göre sofralık zeytin üretim miktarları incelendiğinde üretimin Manisa, Bursa, Aydın, Mersin, Osmaniye, Balıkesir, İzmir ve Hatay illerinde yoğunlaştığı görülmektedir (Çizelge 2.2) (Anonim 2017b). Edremit ya da Ayvalık, Gemlik, Domat, Memecik, Memeli, İzmir Sofralık, Çilli, Çelebi, Uslu başlıca türlerimizi teşkil etmekte olup geniş bir yayılım alanına sahip zeytin türümüz ise “Gemlik” türüdür. Coğrafi sınırları Bursa İli’nin Gemlik, İznik ve Orhangazi ilçeleri olan Gemlik zeytini; coğrafi sınırları Manisa İli’nin Akhisar İlçesi ve çevre ilçeleri olan Akhisar Domat zeytini ve Akhisar Uslu Zeytini Türkiye’de Türk Patent Enstitüsü (TPE) tarafından “Coğrafi Tescil İşareti” almış zeytin çeşitleridir (Anonim 2017c). 6 Çizelge 2.2. 2016 yılında illere göre sofralık zeytin miktarları Şehir adı Toplu meyveliklerin Üretim Ağaç başına Toplam ağaç alanı (ton) ortalama verim sayısı (dekar) (kg) (adet) Manisa 653 460 115 345 8 1 6328 781 Bursa 412 562 56 325 6 10 114 106 Aydın 257 788 49 581 10 5 343 690 Mersin 122 180 43 438 17 4 256 355 Osmaniye 85 663 33 506 16 2 499 793 Balıkesir 128 925 24 626 11 2 423 222 İzmir 106 569 22 847 14 2 342 870 Hatay 95 661 19 130 9 2 786 890 Antalya 56 961 12 622 11 1 484 564 Adana 48 604 11 806 13 890 824 Muğla 35 709 8 722 11 1 002 762 Çanakkale 17 578 6 363 18 392 546 Denizli 23 711 5 492 9 728 187 Tekirdağ 35 967 4 710 6 931 770 Çizelge 2.3’de verilen 2010–2016 yılları arasında zeytin üretim miktarları incelendiğinde; Türkiye’deki 2010 yılında 375 000 ton olan sofralık zeytin üretimi 2016 yılında %15 artışla 430 000 ton olmuştur. Yağlık zeytin üretimi ise 2010 yılında 1 040 000 ton iken %25’lik artışla 2016 yılında 1 300 000 ton olmuştur. Zeytin üretimi hızlı bir artış göstermiştir. Türkiye’de de üretilen zeytinin yaklaşık % 68-76’i yağlık zeytin, % 24-32’i sofralık zeytin olarak işlenmektedir (Anonim 2017d). Çizelge 2.3.Yıllara göre sofralık ve yağlık zeytin üretim miktarları Yıl Sofralık zeytin Yağlık zeytin üretim Toplam zeytin üretim miktarı miktarı (ton) üretim miktarı (ton) 2010 375 000 1 040 000 1 415 000 2011 550 000 1 200 000 1 750 000 2012 480 000 1 340 000 1 820 000 2013 390 000 1 286 000 1 676 000 2014 438 000 1 330 000 1 768 000 2015 400 000 1 300 000 1 700 000 2016 430 000 1 300 000 1 730 000 7 2016 yılı için Bursa ilinde toplam sofralık zeytin üretimi miktarı 56 325 ton olup toplam üretimin %77’si İznik, Gemlik, Orhangazi ve Mudanya ilçelerinde üretilmektedir. (Çizelge 2.4) (Anonim 2017e). Çizelge 2.4. Bursa ilinin sofralık zeytin üretimi ve ağaç sayısı İlçe Adı Sofralık zeytin Üretimi (ton) Toplam ağaç sayısı (adet) İznik 14 250 1 253 000 Gemlik 10 278 2 254 000 Orhangazi 9 639 1 731 165 Mudanya 9 177 2 480 000 Nilüfer 5 157 619 529 Osmangazi 3 129 777 600 Karacabey 2 962 637 145 Mustafa Kemalpaşa 951 221 510 Kestel 541 78 500 Gürsu 166 29 200 Yenişehir 59 26 005 Orhaneli 6 2 459 Yıldırım 5 993 Keles 5 3 000 2.2. Zeytinin Sistematikteki Yeri Zeytinin Cronquist (1988) sistemine göre yapılan sınıflandırması aşağıda verilmiştir: Bölüm (Division) : Spermatophyta Altbölüm (Subdivision) : Angiospermae Sınıf (Class) : Magnoliopsida (Dicotyledonea) Alt Sınıf (Subclass) : Asteridae Takım (Order) : Contortae Aile (Family) : Oleaceae (Zeytingiller) Cins (Genus) : Olea Tür (Species) : Olea europea L. Alttür (Subspecies) : Oleaeuropea europaea subsp europaea (Avrupa zeytini) Oleaeuropea europaea subsp cuspidata Cif. (Afrika zeytini) Varyete (Variety) : Oleaeuropea europaea subsp europaea var. zhukovsky Olea europaea subsp europaea var sylvestris (Miller) Lehr. 8 Dünyadaki tropikal ve subtropikal bölgelerde bulunan ve yenilebilir meyvesi bulunan Olea türü hem sofralık zeytin işleme hem de yağlık için kullanılmaktadır. Yenilebilir meyvesi olan tek tür kültür zeytininin dahil olduğu Olea europaea’dır. Olea europaea subsp europaea var sylvestris (Miller) Lehr (delice, erkek zeytin, yabani zeytin) ve Oleaeuropea europaea subsp europaea var. zhukovsky (aşılı zeytin, kültür zeytin) arasındaki farklılıklar yaprak ve meyve şekilleri ile büyüklükleridir. Yabani zeytin, yapraklarının 4 cm’den kısa olması, ince sivri uçlu meyvelerinin ancak 15 mm’ye kadar büyüyebilmesi ve alt dallarının dikenli olması ile aşılı zeytinden kolaylıkla ayırt edilebilmektedir. Aşılı zeytinin yaprak ve meyve boyutu daha büyük olup, dikensiz bir bitkidir (Tanker ve ark. 2004, Altınyay ve Altun 2006, Therios 2008, Elgin Cebe ve ark. 2012). Sofralık zeytinler, taze meyvelerin olgunluk derecesine bağlı olarak aşağıdaki gibi sınıflandırılmaktadır (Garrido Fernández ve ark. 1997, Rejano ve ark. 2010):  Yeşil Zeytin: Yeşil olgunluk döneminde ve normal boyutlara ulaştıklarında hasat edilen meyvelerdir. Zeytin rengi yeşilden saman sarısına kadar değişebilmektedir.  Rengi Dönen Zeytin: Tamamen olgunlaşma aşamasından önce hasat edilen meyvelerdir. İşleme sonrasında zeytinin rengi gül pembesinden kahverengiye kadar değişebilmektedir.  Siyah zeytin: Tam olgunlaştığında ya da tam olgunluğa erişmeden önce hasat edilen meyvelerdir. İşlenmiş siyah zeytinlerin rengi kırmızımsı siyahtan mor- siyah, koyu mor, yeşilimsi siyah ya da derin kestane rengine kadar değişebilmektedir. 2.3. Zeytinin Bileşimi Zeytinin fiziksel ve kimyasal özellikleri çeşit, yetiştiği iklim, toprak, bakım yöntemleri ve olgunluk derecesine bağlı olarak değişiklik gösterebilmektedir (Mafra ve Coimbra 2004, Lanza ve ark. 2010, Susamcı ve ark. 2011, Sarı 2016). Çeşit ayrımında önemli olan morfolojik özellikler meyve şekli ve büyüklüğü, çukur büyüklüğü ve yüzey 9 morfolojisi’dir. Bu özellikler çeşitler arasında büyük farklılıklar göstermektedir (Garcia ve ark. 2005, Özkaya ve ark. 2008, Kaynaş 2015). Zeytin meyvesi meyve kabuğu (ekzokarp), meyve eti (mezokarp) ve çekirdek (endokarp) olmak üzere 3 kısımdan meydana gelmektedir. Zeytinin bu kısımları Şekil 2.1’de gösterilmektedir. Zeytin meyvesinin %70-80’i meyve eti ve kabuğunu oluştururken, çekirdek %20-30’unu teşkil etmektedir (Renowden 1999, Garrido Fernández ve ark. 1997, Göğüş ve ark. 2009, Vaughan ve Geissler 2009). Şekil 2.1. Zeytin meyvesinin kısımları Zeytin meyvesinin önemli bir kısmını su ve yağ oluştururken, şekerler, proteinler, mineral maddeler, selüloz ve antosiyaninler, oleuropein, fenolik bileşikler gibi biyoaktif bileşikler de bileşimde yer almaktadır (Aktan ve Kalkan 1999, Tetik 2001, Connor ve Fereres 2005, Tokuşoğlu 2010, Kailis ve Harris 2007, Kallis ve Kristakis 2017, Alak 2016). Sofralık zeytin, yüksek oranda yağ içermesi nedeniyle yüksek kalori değerine sahiptir. Yağlar ağırlıklı olarak triaçilgliserollerden oluşmakta ve %65,7-83,6 arasında değişen oranda oleik asit (C18:1, n9) içermektedir (Boskou ve ark. 2006, Tanılgan ve ark. 2007, Montano ve ark. 2010). Ayrıca protein miktarı düşük olmasına rağmen bütün aminoasitleri yapısında bulundurması da biyolojik değerini artırmaktadır. Zeytin etinde bulunan amino asitler Aspartik Asit, Sistin, Arjinin, Lösin, Alanin, Isolösin, Histidin, Glutamik asit, Glisin, Lizin, Metiyonin, Serin, Prolin, Fenilalanin, Trosin, Trionin, Triptofan ve Valin iken (Nosti Vega ve ark. 1984, Bülbül 2007, Montano ve ark. 2010), başlıca şekerler glukoz, früktoz, sakkaroz ve mannitol’dür (Kailis ve Harris 2007, Cardoso ve ark. 2008) 10 Zeytin yağda çözünen ve sadece yağlar ile birlikte alınabilen antioksidan özellikli Vitamin A ve Vitamin E içeriğiyle de sağlıklı beslenmede önemli bir yer tutmaktadır (Aktan ve Kalkan 1999, Conde ve ark. 2008). Zeytinin içerdiği oleuropein gibi fenolik glikozitler, flavanoidler, antosiyaninler, fenolik asitler gibi fenolik bileşiklerin ise serbest radikalleri bağladığı, antiatherogenik, antiviral, antiinflamatuar, antimikrobiyel aktivite gösterdiği, lipoproteinlerin oksidasyonunu engellediği ve kalp-damar rahatsızlıkları, kanser, Alzheimer gibi hastalıkarın önlenmesinde etkili olduğu bildirilmektedir (Dıraman 2000, Owen ve ark. 2000, Uccella 2001, Tuck ve ark. 2002, Visioli ve ark. 2002, Bianchi 2003, Del Rio ve ark. 2003, Micol ve ark. 2005, Tripoli ve ark. 2005, Gikas ve ark. 2007, Casas-Sánchez ve ark. 2007, Omar 2010, Yıldız ve Uylaşer 2011, Czerwinska ve ark. 2012, Ötleş ve Özyurt 2012, Uylaser 2015). Yenebilen 100 g siyah ve yeşil zeytinin besin değerleri incelendiğinde yağ içeriğine bağlı olarak siyah zeytinin enerji miktarının yeşil zeytine göre daha yüksek olduğu gözlenmiştir (Çizelge 2.5) (Bülbül 2007). Çizelge 2.5. Yenebilen 100 g siyah ve yeşil zeytinin besin değerleri Siyah zeytin Yeşil zeytin (40–50 adet) (40–50 adet) Enerji (kalori) 207 144 Yağ (g) 21,00 13,50 Karbonhidrat (g) 1,10 2,80 Protein (g) 1,80 1,50 Vitamin A (IU) 60 300 Vitamin B1 (mg) 0,02 0,02 Vitamin B2 (mg) 0,02 0,02 Vitamin B3 (mg) 0,20 0,10 Vitamin C (mg) 0 0 Zeytin meyvesinin etli kısmında bulunan başlıca mineral maddelerin demir, kalsiyum, potasyum, fosfor, mangan, magnezyum ve bakır olduğu görülmektedir (Çizelge 2.6) (Asehraou ve ark. 1992, Akpınar 1994, Barut 2000, Tuna 2006, Kailis ve Harris 2007). 11 Çizelge 2.6. Zeytin meyvesinin etli kısmının mineral madde içeriği Mineral Madde Miktar (%) Fosfor 0,02-0,25 Potasyum 0,50-3,40 Sodyum 0,01-0,20 Kalsiyum 0,02-0,20 Magnezyum 0,01-0,06 Sülfür 0,01-0,13 Bor 4,00-22,00 Bakır 0,30-5,80 Demir 3,00-95,00 Mangan 0,91-5,50 Çinko 1,50-33,00 Zeytin içerisinde hasattan hemen sonra tüketilebilir nitelikte olamamasından sorumlu olan oleuropein maddesi bulunmaktadır. Oleuropein acı tatta, suda çözünebilen, glikozit karakterli ve fenolik yapıda bir bileşiktir. Zeytin işleme sırasında oleuropein; klasik salamura yöntemi, alkali uygulaması, enzimatik (β-glikozidaz) yöntem ya da mikroorganizmalarla hidrolize olarak zeytinden uzaklaştırılmaktadır (Öngen ve ark. 2000, Soler-Rivas ve ark. 2000, Blekas ve ark. 2002, Romero ve ark. 2004, Owen ve ark. 2003, Tuna ve Akpınar-Bayizit 2009, Sarı 2016). 2.4. Salamura Tipi Siyah Zeytin İşleme Aşamaları Doğal salamura zeytin; uygun olgunluk döneminde hasat edilen danelerin alkali kullanılmaksızın salamurada yenilebilme olgunluğu kazandırılması ile elde edilen zeytin; siyah zeytin ise “tam olgunlaşma döneminde ya da bu dönemin hemen öncesinde hasat edilen, rengi siyah veya siyaha yakın, koyu mor, yeşilimsi siyah, koyu kahverengi veya kırmızı siyahtan menekşe siyahına kadar olan meyveler” olarak tanımlanmaktadır (Anonim 2014). Ülkemizde tüketilen zeytinin yaklaşık %85’i siyah, %15’i ise yeşil ve rengi dönük zeytinlerden oluşmaktadır (Tokuşoğlu 2010, Tunalıoğlu 2002, 2003). İspanya, Yunanistan, Türkiye ve Akdeniz havzasındaki birçok başka ülkede sofralık zeytin üretimi geleneksel ve endüstriyel olarak halen devam etmektedir (Garrido Fernández ve 12 ark. 1997, Renowden 1999, Kailis ve Harris 2007, Kailis ve Kristakis 2017). Salamura tipi siyah zeytin işleme aşamaları Şekil 2.2’de verilmiştir. •HASAT •TAŞIMA •SEÇME VE AYIKLAMA •YIKAMA •TUZLU SUYA KOYMA (FERMENTASYON) •HAVALANDIRMA •SEÇME ve SINIFLANDIRMA •AMBALAJLAMA Şekil 2.2. Salamura tipi siyah zeytin işleme akış şeması Hasat: Siyah zeytin işlemede en önemli kalite kriterleri hasat zamanı ve toplama şeklidir. İşlenecek zeytinin rengi önemli olup siyah, kırmızı kahve-rengi tonlarında olabilmektedir. Ancak dikkat edilmesi gereken husus sadece kabuk renginin koyulaşması değil, rengin ete de işlemesidir. Hasat zamanı bölgelere, çeşide ve iklim şartlarına göre değişmektedir. Taşıma: Toplanan zeytinler plastik kasalarla taşınmakta ve zeytin kasaları arasında hava sirkülasyonu yaratılarak zeytinin dayanıklılığı artırılmaktadır. Seçme ve Sınıflama: Dal, yaprak, kusurlu, yaralı, hastalıklı daneler ayıklanarak aynı olgunluktaki sağlam zeytinler boylanmaktadır. Yıkama: Yıkama ile kirlilik etmenleri zeytinden uzaklaştırılarak zeytinin bozulma tehlikesi azaltılmaktadır. Zeytinde bulunan acılık maddesinin (oleuropein) atılması 13 açısından da yıkama önemlidir. Yıkama ya zeytin dolu havuzlara üstten su verilerek alttan belirli zamanlarda bu suyun atılması veya zeytine su püskürtmek suretiyle yapılabilmektedir. Zeytin üretiminde su hem temizlik hem de salamura hazırlanmasında kullanılmaktadır. Salamura hazırlanmasında kullanılan su; asıl ürünle birlikte tüketime kadar ulaştığından zeytin üretiminde bir tür hammadde olarak kabul edilmektedir (Garrido Fernandez ve ark. 1997). Su; Sağlık Bakanlığı İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmeliği’nde yer alan özelliklere uygun olmalıdır (Anonim 2005). Ayrıca zeytin yapımında kullanılan suyun sert olmaması, ağır metal iyonları ve kalevi özellikteki tuzları içermemesi gerekmektedir. Salamura suyunda demir, bakır gibi ağır metal iyonlarının fazla olması istenmeyen renk oluşumlarına, bazı tat bozukluklarına ve fermentasyon aksamalarına neden olmaktadır. Suların sert veya kireç bakımından zengin olması fermentasyonda asit oluşumu sonucu çökelmelere ve zeytin ince kaplanarak hoş olmayan görünüş ve değişimlere neden olmaktadır (Aktan ve Kalkan 1999). Tuzlu Suya Koyma (Doğal Fermentasyon): %10’luk hazırlanan tuzlu su; fermentasyon işlemi için kullanılacak kaplara kap hacminin 1/3 oranında konulduktan sonra üzerine zeytin ilave edilmektedir. Kabın ağzı zeytinlerin yüzmesi için kafes şeklinde delikli kapla kapatılmaktadır. Zeytinin hava ile temasını ve gaz çıkışını kontrol edebilmek için uygun kapaklar kullanılmalıdır. Zeytin ve salamura arasında bir ozmos gerçekleşmekte zeytin bünyesindeki suda eriyen maddeler salamuraya geçerken zeytin tuzu bünyesine almaktadır. Salamuranın tuz oranı bu alışveriş nedeniyle sürekli olarak azalmaktadır. Zeytin tanesi ile salamura arasındaki tuz dengesini sağlayabilmek için düzenli olarak tuz miktarı tayini yapılmalı ve gerekli miktar ilave edilerek tuz oranı sabitlenmelidir. Aksi taktirde sodyum klorür konsantrasyonu çok yüksek olduğunda yoğunluk farkı nedeniyle zeytin dış yüzeyi aşırı su kaybı sonucu buruşmaktadır (Hamdi 2008, Kailis ve Kristakis 2017). o Fermentasyon için en uygun sıcaklık 20 C’dir. Uygun pH değeri 4.5 olup düşük pH değerinde zeytinin rengi açılmakta, yüksek pH değerinde ise enzimatik aktivite sonucu yumuşama gözlenmektedir. Kapağı açık olan fermentasyon kaplarında salamura 14 aşamasında yüzeyde bulunan maya ve küfler gelişerek asitliği yükseltmekte ve bozulmaya neden olmaktadırlar (Kailis ve Harris 2007). Havalandırma: Fermentasyon tamamlandığında tatlandırılan zeytinler sudan çıkartılarak havalandırılmaktadır. Hava ile temas eden zeytinin rengi siyahlaşır. Seçme-Sınıflama: Kusurlu olan zeytinler ayıklanarak zeytinler boylarına göre sınıflandırılmaktadır. Ambalajlama: Son olarak zeytinler kuru ve salamuralı olmak üzere iki şekilde ambalajlanabilmektedir. Salamuralı ambalajlamada zeytinler hazırlanan %8-9 tuzlu su içerisinde plastik, cam ya da madeni esaslı ambalajlara konulmaktadır. Olası bozulmaları engellemek amacıyla benzoik asit, sorbik asit ve bu maddelerin tuzları gibi koruyucu maddeler ambalaj salamurasına ilave edilebilmektedir. Ayrıca isteğe bağlı olarak pastörizasyon işlemi de uygulanmaktadır. Kuru ambalajlamada ise zeytine hava verilerek ya da ısıl işlem uygulanarak nem miktarı %20’nin altına düşürülmekte ve modifiye atmosfer ya da vakum altında ambalajlanabilmektedir (Renowden 1999). Dış pazarlarda tuz miktarı % 5-7 civarında olan zeytinler tercih edilirken iç pazarda tuz miktarı % 15’e yakın olan zeytinler piyasaya sunulmaktadır (Kılıç 1986). Yüksek tuz miktarına sahip zeytinler de tüketicilerde sağlık sorunlarını artırmaktadır (Uylaşer ve Şahin 2004). 2014 yılında yayımlanan tebliğde zeytinin etli kısmındaki tuz oranı ağırlıkça maksimum %8 ile sınırlandırılmıştır (Çizelge 2.7). Görüldüğü üzere sofralık zeytin üretiminde yüksek tansiyon, kalp yetmezliği, felç ve mide rahatsızlıkları gibi sağlık üzerinde olumsuz etkileri olan tuz miktarı önemli ölçüde azaltılmıştır (Anonim 2008a, Anonim 2014). 15 Çizelge 2.7. Zeytinin % tuz ve pH değerleri İşleme şekline göre % Tuz (en çok) pH (en yüksek) MAP K P S MAP K P S İşlem görmüş zeytinler Rengi dönük/Siyah 8 8 6 4 4,5 4,5 4,5 8 Yeşil 7 7 6 4 4,3 4,3 4,3 8 Doğal zeytinler Rengi dönük/Siyah 8 8 6 4 4,5 4,5 4,5 8 Rengi Dönük/Siyah 8 8 6 4 5,0 5,0 5 - Yeşil 7 7 6 4 4,3 4,3 4,3 - MAP: Modifiye atmosferde ambalajlanan zeytinleri, K: TGK Gıda Katkı Maddeleri Yönetmeliği’nde kullanımına izin verilen koruyucu ilave edilerek veya edilmeksizin ısıl işlem uygulanmayan zeytinleri, P: Pastörizasyon işlemi uygulanan zeytinleri, S: Sterilizasyon işlemi uygulanan zeytinleri ifade eder 2.5. Siyah Zeytinlerde Görülen Bozulmalar Bir gıda ürünün, önerilen koşullarda kalite özelliklerinin önemli bir değişikliğe uğramadığı ve sağlığa zarar vermeyecek bir biçimde tüketiciye ulaştırıldığı teknolojik, fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik dayanım süreci “raf ömrü” olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir deyişle raf ömrü gıdanın uygun koşullarda saklandığında gıda maddesinin duyusal, kimyasal, mikrobiyolojik ve besin değeri özelliklerinin, yani hem güvenlik hem de kalite kriterlerinin korunduğu süreçtir (Gökmen ve Öztan 1995, Baysal 2002, Steele 2004, Lee 2009, Robertson 2009, Nicoli 2016, Calligaris ve ark. 2016a,b). Gıdalar güvenilirlik ve kalite parametrelerini korumalarına göre “Çabuk Bozunabilen, Bozunabilen ve Uzun Ömürlü” olmak üzere sınıflandırılmışlardır. Çabuk bozunabilen gıdalarda daha çok mikrobiyel bozulmalar görülürken, bozunabilen ve uzun ömürlü gıdalarda ise mikrobiyel bozulmaların yanı sıra kimyasal ve fiziksel bozulmalar da meydana gelmektedir (Labuza ve Szybist 1999, Devlieghere ve ark. 2004). Gıdalarda gözlenen mikrobiyel bozulma “mikroorganizmaların faaliyetleri sonucunda gıdanın güvenilirliğini kaybetmesi” olarak ifade edilmektedir. Gıdanın besin öğeleri mikrobiyel bozulma için uygun bir ortam oluştursa da pH, su aktivitesi, oksijen 16 varlığı/yokluğu, oksidasyon/redüksiyon potansiyeli, antimikrobiyel maddeler ile ortam nemi, sıcaklık gibi çevresel faktörler de mikrobiyel bozulmalar üzerinde önemli rol oynamaktadır. Gıdalarda mikrobiyel bozulma genel olarak biyolojik ya da fiziksel faktörlerden kaynaklanmaktadır. Biyolojik faktörler olarak maya, küf ve bakterilerin gelişmesi tanımlansa da asıl bozulma etkeni bu mikroorganizmaların içerdiği/salgıladığı enzimlerin aktivitesidir. Fiziksel faktörler ise gıda maddelerine uygulanan uygun olmayan hasat, taşıma ve depolama koşullarıdır (Jay 1986, Huis in’t Veld 1996). Doğada yaygın olarak bulunan mikroorganizmaların gıdalara bulaşmasını önlemek imkânsızdır (McLauchlin ve ark. 2007). Bu nedenle çeşitli gıda muhafaza yöntemleri ve kimyasal koruyucuların kullanımı ile gıda ürünlerinin mikrobiyel bozulmalara karşı korunmaları ve raf ömürlerinin uzatılması gerekmektedir (Han ve Floros 1998). Diğer taze ve işlenmiş gıda maddelerinde olduğu gibi zeytinlerde de mikrobiyel bozulma gözlenmektedir. Siyah zeytinler yeşil zeytine oranla bozulmaya daha hassastır. Doğal siyah zeytinler yumuşak yapıda olup;  Olgunlaşmanın ilerleyen basamaklarında zeytinin etli kısmının çeşitli etkilerle kolaylıkla berelenmesi ve hasarlanması,  Hasat zamanı ve toplama zamanı, özellikle yağmurlu havada olması, nemli toprak ya da safsızlıkların etkisi ile zeytinlerin kolaylıkla kontamine olması, ve  Zeytin işleme basamaklarında ya da depolanması sırasındaki işleme hatalarının olması sonucunda zeytinler mikrobiyel bozulmaya açık hale gelmektedir (Tokuşoğlu 2010). Salamura zeytinlerde görülen bozulmalar ise aşağıda tanımlandığı şekillerde görülebilir (Garido Fernandez ve ark. 1997, Kallis ve Harris 2007).  Zar oluşumu: Fermentasyon tanklarının, özellikle üstü açık beton tankların, yüzeyinde sıcak havalarda “kefeke" olarak adlandırılan bir zar oluşmaktadır. Bu zarda çeşitli türlerde maya, küf ve bakteriler bulunmaktadır. Zarda bulunan bu karışık mikroflora içinde her evrede hakim olan tür değişmekte ve buna paralel olarak zarın renk, şekil ve kalınlığı da değişmektedir. Kefeke zamanında 17 uzaklaştırılamaz ise, zarda bulunan mikroorganizmalar salamurada oluşan laktik asidi parçalamakta ve asitliği azaltmaktadır. Asit miktarının azalması da pektinleri parçalayan mikroorganizmaların gelişimini desteklemekte ve zeytinlerin yumuşamasına neden olmaktadır.  Yumuşama: Kefekenin salamura yüzeyinden uzun süre uzaklaştırılmaması, fermentasyonda yeterli asitliğin oluşmaması ya da ve tuz miktarının düşük olması sonucunda yumuşama gözlenebilir. Tuz ve asit miktarının düşük olması durumunda pektolitik (Saccharomyces oleaginosus, S. kluyveri, Hansenula anomala, Pichia manshurica, Pichia kudriavzevii, Candida boidinii, Rhodotorula minuta, R rubra, Rhodotorula glutinis, Aspergillus niger, Penicillium sp. ve Fusarium sp.) ile selülotik (Cellulomonas sp.) maya ve küfler hızla gelişerek zeytin tanesinin iskelet maddesi olan pektini ve hücre duvarında bulunan selüloz, hemiselüloz ile polisakkarit yapıları parçalayarak tanede yumuşamaya neden olmaktadırlar (Arroyo-López et al. 2012, Golomb ve ark. 2013, Lanza 2013). Yumuşamanın ileri aşamalarında tane hücreleri parçalanmakta, kokuşma yapan ve yağ asitlerini parçalayarak acılaşmaya neden olan Bacillus ve Gram negatif bakteriler de gelişmeye başlamaktadır. "Yağlanma" olarak adlandırılan ancak aslında zeytin tanesinin çürümesi olan bu durumu önlemek için tanklarda uzun süre bekleyecek zeytin salamuralarında sürekli olarak asit ve tuz kontrolü yapılarak gerekiyorsa tuz ve asit ilave edilmelidir.  Sünme: Sıcak depolarda ve toprak üstü tanklarda muhafaza edilen zeytinlerin salamuralarında, yaz aylarında eğer tuz ve asit miktarı düşük ise sünme hastalığı görülür. Bu hastalık sünme yapan mikroorganizmanın çalışması ile oluşur. Salamuraya el sokulup çekildiğinde, salamura parmaklarının ucunda uzar. Bu durum görüldüğünde asit ve tuz kullanarak yeni bir salamura hazırlanmalı ve zeytinler bu yeni salamuraya konulmalıdır.  Zapateria: Fermentasyonun son aşamalarında yeterli asit oluşmadığı ve pH'nın 4.2'nin altına düşmediği durumlarda Propionobacterium, bazı Clostridium ve küf türlerinin fazla gelişmesi sonucu zeytinlerin eski deri kokusu kazandığı bozulmadır. Önlemek için pH 4,0'a düşürülmesi gerekmektedir. Bunun için ortama şeker, laktik 18 ya da asetik asit ilave edilerek pH düşürülmekte ya da antimikrobiyel katkı maddeleri kullanılmaktadır.  Galazoma (siyanozis): Siyah zeytinlerin istenilen kahverengi-siyah renklerinin koyu maviye dönmesi ve istenmeyen bir kokunun hissedilmesi ile ortaya çıkan karakteristik bir bozulmadır. Demir iyonlarının varlığı, düşük salamura tuz konsantrasyonu, yüksek pH ve hava ile temas sonucu oluşan siyanozis siyah zeytinlerde ticari değeri azaltmaktadır. Salamura bileşimi ve muhafaza koşullarının düzenlenmesi ile bu bozulma önlenebilir. Salamura zeytinde görülen bu bozulmalar sonucunda zeytinde hem kalite kaybı hem de ürün kayıpları meydana gelmektedir. Üreticiler bu gibi olumsuz durumları önlemek amacıyla öncelikle gıda katkı maddeleri kullanımına yönelme göstermektedirler. 2.6. Katkı Maddeleri Dünya nüfusunda gözlenen hızlı artışa bağlı olarak artan hazır gıda sanayi ürünlerinin kalite özelliklerini kaybetmeden ve bozulmadan daha uzun raf ömrüne sahip olması gerekmektedir. Bu nedenle satışa sunulan gıda ürünlerinde de maliyeti düşürmek, raf ömrünü uzatmak, kaliteyi korumak ve piyasada rekabet şansını artırmak için çeşitli katkı maddelerinin kullanımı her geçen gün artmaktadır (Bağcı 1997, Dinçoğlu 2005, Gültekin ve ark. 2013, Magnuson ve ark. 2013, Caracho ve ark. 2014, Gültekin 2014). Gıda katkı maddeleri Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) ortak çalışmaları ile oluşturulmuş Uluslararası Gıda Kodeks Komisyonu (CAC) tarafından; “tek başına gıda olarak kullanılmayan ve gıdanın tipik bir bileşeni olmayan, besleyici değeri olsun veya olmasın, imalat, işleme, hazırlama, uygulama, paketleme, ambalajlama, taşıma, muhafaza ve depolama koşullarında gıdalara teknolojik (organoleptik dahil) amaçla katılan ya da bu gıdaların içinde veya yan ürünlerinde doğrudan ve dolaylı olarak bir bileşeni haline gelen veya bunların karakteristiklerini değiştiren maddeler” olarak tanımlanmıştır (Anonim 2008b). 19 Gıda sanayinin hızla ilerlemesi nedeniyle katkı maddelerinin kullanımındaki hızlı artış bu konuda yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmesini gerektirmiştir (Altuğ 2001, Erden Çalışır ve Çalışkan 2003, Özkaya 2004, Maqsood ve ark. 2013, Aksu Kılıçle ve Önen 2018). Ülkemizde gıda katkı maddelerinin kontrollü kullanılması için katkı maddeleri ve limitleriyle ilgili bazı yasal düzenlemeler mevcuttur. Bu hususları belirleyen ana mevzuat “Türk Gıda Kodeksi Gıda Katkı Maddeleri Yönetmeliği”dir. Bu yönetmeliğin amacı; tüketici ve insan sağlığını, tüketici haklarını, gıda satışında adaletin sağlanmasını ve uygun durumlarda çevrenin korunmasını da göz önünde bulundurarak aşağıdaki hususları belirlemektir (Anonim 2013):  Belirtilen gıda katkı maddelerinin listesi  Gıdalarda, gıda katkı maddelerinde, gıda enzimlerinde ve gıda aroma vericilerinde kullanılan gıda katkı maddelerinin kullanım koşulları  Gıda katkı maddelerinin etiketleme kuralları Türk Gıda Kodeksi Gıda Katkı Maddeleri Yönetmeliği’nde gıda katkı maddesi “besleyici değeri olsun ve ya olmasın, tek başına gıda olarak tüketilmeyen ve gıdanın karakteristik bileşeni olarak kullanılmayan, teknolojik bir amaç doğrultusunda üretim, muamele, işleme, hazırlama, ambalajlama, taşıma veya depolama aşamalarında gıdaya ilave edilmesi sonucu kendisinin ya da yan ürünlerinin, doğrudan ya da dolaylı olarak o gıdanın bileşeni olması beklenen maddeler” olarak tanımlanmıştır. Yönetmelikte gıda katkı maddesinin adı ve E kodu, eklenebileceği gıdalar, hangi koşullar altında ve ne kadar kullanılabileceği ile doğrudan son tüketiciye sunulan gıda katkı maddesinin satışındaki kısıtlamalar yer almaktadır (Anonim 2013). Yönetmeliğe göre bir gıda katkı maddesi ancak aşağıda belirtilen kriterlere uyuyor ise kullanılabilmektedir (Anonim 2013):  Mevcut bilimsel kanıtlara dayalı olarak önerilen katkı maddesinin kullanım miktarı tüketici sağlığı açısından güvenlik riski doğurmuyorsa 20  Ekonomik ve teknolojik açıdan uygulanabilir başka yöntemlerle gerçekleştirilemeyecek, makul teknolojik bir ihtiyaç bulunuyorsa  Kullanımı tüketiciyi yanıltmıyorsa Gıdalarda, gıda katkı maddelerinde ve gıda enzimlerinde kullanımına izin verilen gıda katkı maddelerinin fonksiyonel sınıfları şu şekildedir (Anonim 2013): 14. Aroma arttırıcılar 1. Tatlandırıcılar 15. Köpük oluşturucular 2. Renklendiriciler 16. Jelleştiriciler 3. Koruyucular 17. Parlatıcılar 4. Antioksidanlar 18. Nem vericiler 5. Taşıyıcılar 19. Modifiye nişastalar 6. Asitler 20. Ambalajlama gazları 7. Asitlik düzenleyiciler 21. İtici gazlar 8. Topaklanmayı önleyiciler 22. Kabartıcılar 9. Köpüklenmeyi önleyiciler 23. Metal bağlayıcılar 10. Hacim arttırıcılar 24. Stabilizörler 11. Emülgatörler 25. Kıvam arttırıcılar 12. Emülsifiye edici tuzlar 26. Un işlem maddeleri 13. Sertleştiriciler Gıda maddesinin görünüş, lezzet, tat, tekstür ve depolama özelliklerini iyileştirmek amacı ile genellikle çok küçük miktarlarda ilave edilen katkı maddelerinden koruyucular; gıdaları, mikroorganizmaların sebep olduğu bozulmalara ve/veya patojen mikroorganizmaların gelişmelerine karşı koruyarak raf ömürlerinin uzatılmasını sağlayan maddelerdir. Birçok gıda koruyucusunun başlıca görevleri gıdaları bozulmaya neden olan mikrobiyel gelişmeye karşı korumak ya da geciktirmek olduğu kadar buna ek olarak gıda maddesine bulaşan patojen mikroorganizmaların çoğalmasını da engellemektedir (Sofos 1995, Russell ve Gould 2003, Davidson ve ark. 2005, Yurttagül ve Ayaz 2008, Delves Broughton 2012, Ientianbor ve ark. 2015). Bu koruyucu maddeler arasında benzoik asit ve sorbik asit ile bunların tuzları yaygın olarak kullanılmaktadır (Tfouni ve Toledo 2002, Davidson ve ark. 2005, Dinçoğlu ve ark. 2005, Koyuncu 2006, Guarino ve ark. 2011, Lino and Pena 2010, Pylypiw ve Grether 2000, Delves Broughton 2012, Ucla ve ark. 2013). 21 Sofralık zeytinlerde fermentasyon sonucunda son üründe gözlenen düşük pH’ya ve oluşan metabolitlere rağmen bazı maya ve küfler bozulmaya neden olabilmektedir. Yapılan çeşitli çalışmalarda sorbik ve benzoik asit ile bunlarını tuzlarının mikrobiyel gelişimi kontrol için kullanılabileceği ve ürün kalitesinin korunması ile raf ömrünün uzatılması üzerindeki olumlu etkileri belirtilmiştir (Sofos 1995, Arroyo-Lopez ve ark. 2008b, Akbari-aderani ve ark 2013, Zamani Mazdeh ve ark. 2014, Amirpour ve ark. 2015). Çizelge 2.8’de Türk Gıda Kodeksi Sofralık Zeytin Tebliği kapsamındaki ürünlerde kullanılabilecek katkı maddeleri ve yasal limitleri verilmiştir (Anonim 2013). Çizelge 2.8. Zeytinde kullanılmasına izin verilen gıda katkı maddeleri E kodu Katkı maddesinin adı E200-203 Sorbik asit - sorbatlar E210-213 Benzoik asit - benzoatlar E200-213 Sorbik asit - sorbatlar+Benzoik asit -benzoatlar E220-228* Kükürt dioksit - sülfitler E579** Ferroglukonat E585** Ferrolaktat * salamura içindeki zeytin ve dolmalık biber hariç ** sadece oksidasyonla karartılan zeytinler 2.6.1. Benzoik Asit ( E210 ) ve Sodyum Benzoat ( E211 ) Benzoik asit; kozmetik, ilaç ve gıda endüstrisinde kullanılan en eski kimyasal katkılardan birisidir. Koruyucu etkisi ilk kez 1875'te tanımlanmıştır (Qi ve ark. 2008, Wei ve ark. 2011, Amirpour ve ark. 2015). Bununla birlikte, benzoik asit kızılcık, yeşil erik, kuru erik, huckleberry (Amerikan yabanmersini), ahududu, kuş üzümü gibi birçok doğal olarak da bulunmaktadır (Woodroof 1986). Benzoik asit, benzen karboksilik asit olarak bilinmekte olup saf formda renksiz, beyaz iğnemsi ya da yaprakçık şeklindedir. Benzoik asdin sodyum tuzu olan sodyum benzoat ise beyaz granüler ya da kristal toz formdadır. Suda çözünebilirliliği benzoik asitten daha fazla olduğu için sodyum benzoat daha çok kullanım alanı bulmaktadır (Saldamlı 1985, Ekşi 1988, Lewis 1989, Altuğ 2001, Davidson ve ark 2002). Türk Gıda Kodeksi Gıdalarda Kullanılan Renklendiriciler ve Tatlandırıcılar Dışındaki Katkı Maddelerinin Saflık Kriterleri Tebliği’ne göre 22 benzoik asit (E210) ve sodyum benzoat (E211) tanımlandırılması Çizelge 2.9’da gösterilmiştir (Anonim 2012). Çizelge 2.9. Benzoik asit ( E210 ) ve sodyum benzoatın (E211) tanılandırılması Kimyasal adı Benzoik asit, Benzen Sodyum benzoat, karboksilik asit, Fenil Benzen karboksilik asit sodyum karbosilik asit tuzu, Fenil karboksilik asit sodyum tuzu Einecs 200-618-2 208-534-8 Moleküler 122,12 144,11 ağırlığı Kimyasal C7H6O2 C7H5O2 Na formül Analiz Susuz bazda içeriği 105°C’de 4 saat kurutulduktan %99,5’den az olmamalıdır sonra % 99,0 C7H5O2Na’dan az olmamalıdır Tanımlama Beyaz kristal toz Beyaz, hemen hemen kokusuz, kristal toz ya da granüller Benzoik asit ve sodyum benzoat meyve ürünleri, içecekler, salatalar, pasta dolgu maddeleri, şekerli kremalar, reçel, salça, zeytin ve soslarda mikrobiyel bozulmaları önlemek amacıyla kullanılmaktadır (Padilla-Zakour 1998). Bu katkıların bakteriyostatik, bakteriyosidal, fungistatik ve fungisidal özelliklere sahip olduğu saptanmıştır (Sofos ve Busta 1981, Stanojevic ve ark. 2009, Alrabadi ve ark. 2013, Yadav ve ark. 2016, Alsudani 2017). Sodyum benzoatın kullanımında gıdanın asitliği önemlidir. Asitlik azaldığında sodyum benzoatın koruyucu gücü de azalmaktadır. Bu nedenle, sodyum benzoat sadece asitli ürünleri korumak için önerilmektedir. pH 4,5 ya da daha düşük olan gıdalarda ya da asitliğin ayarlanabileceği ürünlerde yaygın olarak tercih edilmektedir (Woodroof 1986, Smith 2003). Ayrıca düşük maliyeti, renksiz oluşu ve nispeten düşük toksisite göstermesi gibi özellikler de benzoik asiti dünyada en çok 23 kullanılan gıda katkı maddelerinden birisi haline getirmiştir (Aktan ve Kalkan 1999, Qi ve ark. 2008, Yadav ve ark. 2016). Sodyum benzoatın sınırlı pH aralığında etkin olabilmesinin yanı sıra bazı gıdalarda istenilmeyen lezzet oluşturma olasılığı nedeniyle de düşük miktarlarda ve potasyum sorbat ile birlikte kullanılmasının daha uygun olacağı belirtilmektedir (Chipley 1993, Dock ve Floros 2000, Heydaryinia ve ark. 2011). 2.6.2. Sorbik Asit (E200 ) ve Potasyum Sorbat (E202) Sorbik asit ilk olarak yabani üvez ağacının meyvelerinin yağından Londra'da 1859 yılında izole edilmiştir. 1940'ların sonu ve 1950'lerde sorbik asit ticari boyutta kullanılmaya başlanmıştır. 1945’te sorbik asitin koruyucu özellikleri üzerinde ilk patent alındıktan sonra dünyada yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır (Sofos 1989, 1995, Russell ve Gould 2003, Msagati 2013). Sorbik asit düz zinciri trans-trans doymamış bir yağ asitidir (2,4 hegzadienik asit). Karboksil grubu çok aktif olup, konjüge çift bağının ise antimikrobiyel aktiviteyi etkileyebildiği düşünülmektedir. Serbest asit formu ve özellikle de yüksek çözünürlüğe sahip potasyum tuzu stabilitesi ve işlemdeki kolaylığı nedeni ile gıdalarda tercih edilmektedir (Altuğ 2001, Dinçoğlu 2005). Sorbik asit ve türevleri, geniş pH aralığına sahip süt, et, balık, sebze, meyve, fırıncılık ürünleri, emülsiyonlar, içecek ve benzeri dahil olmak üzere farklı gıdalarda kullanılabilmekte olup diğer gıda bileşenleri ile etkileşime girmemektedir; nötral tat ve lezzete sahiptir ve gıdaların organoleptik özellikleri üzerine etkisi yoktur (Lewis 1989, Padilla-Zakour 1998, Saltmarsh 2013, Thomas ve Delves Broughton 2014). Türk Gıda Kodeksi “Gıdalarda Kullanılan Renklendiriciler ve Tatlandırıcılar Dışındaki Katkı Maddelerinin Saflık Kriterleri Tebliği”ne göre sorbik asit (E200) ve potasyum sorbat (E202) tanımlandırılması Çizelge 2.10’de gösterilmiştir (Anonim 2012). Söz konusu koruyucu madde grubunda sorbik asit ve potasyum tuzu en yaygın kullanılan formlardır. Sorbik asit beyaz kristal toz halindedir. Sorbik asit gıdalarda koruyucu olarak kullanımına izin verilen tek doymamış organik asittir. Sorbik asidin 24 tadının ve kokusunun nötr olması nedeni ile bazı uygulamalarda sodyum benzoattan daha uygun bir koruyucu olduğu belirtilmektedir. Etkin olduğu optimum pH 6,5e kadar olup ortamın pH’sı düştükçe aktivitesi yükselmektedir (Dock ve Floros 2000, Msagati 2013). Sofralık zeytinler de nihai üründe elde edilen düşük pH’a rağmen mayalar tarafından bozulmaya uğrayabilirler. Sorbik ve benzoik asit ve bunlarını tuzlarının mayalar üzerine etkisi ve kullanımlarının gıdaların raf ömrünü uzatmadaki etkisi bilimsel olarak ortaya konulmuştur. Mayalar üzerinde sorbik asit, benzoik asitten daha etkili bir inhibitördür (Arroyo-Lopez ve ark., 2006, 2008b). Çizelge 2.10. Sorbik asit (E200) ve potasyum sorbat (E202) tanılandırılması Kimyasal adı Sorbik asit Potasyumsorbat Trans, trans-2,4- Potasyum (E,E)-2,4-hekzadienoat hekzadienoik asit Trans, trans-2,4-hekzadienoik asidin potasyum tuzu Einecs 203-768-7 246-376-1 Moleküler 112,12 150,22 ağırlığı Kimyasal C6H8O2 C6H7O2K formül Analiz Susuz bazda içeriği Kuru bazda içeriği %99,0’dan az %99,0’dan az olmamalıdır. olmamalıdır. Tanımlama 105°C’de 90 dakika 105°C’de 90 dakika ısıtıldıktan ısıtıldıktan sonra hafif özel sonra renkte hiçbir değişiklik bir koku alan ve renkte bir göstermeyen beyaz kristal toz değişim göstermeyen, renksiz iğneler ya da beyaz olmayan akıcı toz 2.6.3. Sofralık Siyah Zeytin üretiminde Sorbik Asit ve Benzok Asit ile Bunların Tuzlarının Kullanımı Avrupa Topluluğu kodu olan E numaraları ile belirtilen tüm katkı maddeleri Uluslararası Gıda Kodeks Komisyonu (CAC) ile Avrupa Topluluğu (EC) listelerinde yer alan ve kullanım miktar ve şekli her bir gıda için değişiklik gösteren onaylı maddelerdir (Anonim 2016). Birçok ülkede de ürün etiketinde belirtilmesi koşulu ile 25 benzoik asit ve tuzlarının koruyucu olarak kullanılmasına izin verilmektedir (Woodroof 1986). Bu kapsamda ülkemizde zeytin ve zeytin bazlı preparatlar için Türk Gıda Kodeksi Gıda Katkı Maddeleri Yönetmeliği’nde sorbik ve benzoik asit ile bunların tuzlarının kullanım miktarlarının yasal limitleri belirlenmiştir (Çizelge 2.11) (Anonim 2013). Türkiye’de küçük ve orta ölçekli zeytin işletmelerinin sayısının fazla olması nedeniyle, bu işletmelerin de son üründe kullandıkları katkı maddesi kullanım düzeyinin Türk Gıda Kodeksi Gıda Katkı Maddeleri Yönetmeliği’ne uygun olup olmadığının etkin bir şekilde kontrol edilmesi gündemi tüketicinin korunması kapsamında sürekli olarak meşgul etmektedir. Çizelge 2.11. Sofralık zeytin için kullanımına izin verilen koruyucular ve izin verilen limitler E-Kodu Katkı Maddesinin Maksimum Sınırlamalar /İstisnalar 1,2 Adı Miktar E200-203 Sorbik asit-sorbatlar (m1g 0/0L0 - Sadece zeytin ve zeytin mg/kg) bazlı preparatlar E210-213 Benzoik asit- 500 Sadece zeytin ve zeytin benzoatlar bazlı preparatlar E200-213 Sorbik asit-sorbatlar; 1 000 Sadece zeytin ve zeytin Benzoik asit- bazlı preparatlar benzoatlar (1): Katkı maddeleri tek başına veya birlikte kullanılabilir. (2): Maksimum miktar, bu maddelerin toplamı için geçerlidir ve bu miktarlar serbest asit cinsinden ifade edilir. 2.7. Katkı Maddelerinin Sağlık Üzerine Etkileri Bazı gıda katkı maddelerinin kullanımı sağlık yararlarının yanı sıra taşıdığı riskler nedeniyle yoğun tartışmalara yol açmaktadır. Tüketiciler, kaynaklanan fayda oranından daha yüksek risk taşıdıklarını düşünmekte ve doğal gıdaları güvenilir ya da sağlıklı kabul edilmektedirler. Gıda katkı maddeleri ksenobiyotik niteliğinde olup, aşırı kullanımı toksik etki oluşturabilmektedir. Katkı maddelerinin toksikolojik değerlendirmelerinde genellikle mutajenik, kanserojenik, teratojenik etkileri dikkate alınmaktadır (Walker 1990, Altuğ 2001, Davidson ve ark. 2002). Bu nedenle de katkı 26 maddelerinin gıdalarda kullanımında dikkat edilmesi gereken temel konu mevzuatta belirlendiği şekilde ve miktarda kullanılmalarını sağlayarak riskleri en aza indirilmesini sağlamaktır (Erden Çalışır ve Çalışkan 2003, Shim ve ark. 2011, Bearth 2014). Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’nün ortak çalışmaları ile kurulan Birleşik Gıda Katkıları Uzman Komitesi (JECFA); gıda katkı maddelerinin insan sağlığı açısından güvenirliliği ile ilgili çalışmaları yürütmekte ve bu maddelerin gıdada bulunabileceği limitleri belirlemektedirler (Davidson ve ark. 2002, Tokuşoğlu 2010, Boğa ve Binokay 2010). Gıdalarda çeşitli amaçlar doğrultusunda kullanılan farklı katkı maddelerinin metabolizma üzerindeki etkilerinin belirlenmesi in vivo ve in vitro çalışmalar ile yürütülmektedir. Kabul edilebilir günlük alım (ADI) değeri; katkı maddesinin yetişkin bir insanın kilogram cinsinden vücut ağırlığı başına bir ömür boyunca hiçbir zararlı etki görmeden tüketebileceği miligram cinsinden miktarı olarak tanımlanmaktadır. JECFA tarafından benzoik asit ve tuzları için bu değer 0-5 mg/kg, sorbik asit ve tuzları için ise 0-25 mg/kg olarak belirlenmiştir (Anonim, 1973). Benzoik asit genel olarak güvenli (Generally Recognised as Safe; GRAS) olarak kabul edilmekle birlikte düşük dozlarının hassas kişilerde astım, ürtiker, metabolikasidoz ve konvülziyon gibi yan etkilerinin olduğu belirlenmiştir (Asero 2006, Anonim 2016). In vitro deneylerde benzoik asidin zayıf klostojenik aktivite gösterdiği ifade edilmiştir (Qi ve ark. 2008). Ayrıca sürekli ve yüksek dozda benzoik asit alımının hiperaktiviteye neden olduğu vurgulanmaktadır (Bock ve Stauth 2008, Beezhold ve ark. 2012). Vogt (1999) gıda katkı maddelerine bağlı olarak lökositoklastik vaskülit (leukocytoclastic vasculitis; LCV) görülme olasılığının çok nadir olduğunu belirtmiş, ancak yaygın nedenlerinden biri olmamakla birlikte sürekli sodyum benzoat alımının üst vücut kısımlarında mor lekelenmeler ile LCV nedeni olduğunu gözlemlemiştir. Mpountoukas ve ark. (2008) sodyum benzoat, potasyum sorbat ve potasyum nitritin 0,02, 0,2, 2, 4 ve 8 mM’lük konsantrasyonlarının insan lenfositleri üzerinde sitogenetik 27 etkilerini araştırmışlardır. 4 ve 8 mM konsantrasyondaki potasyum sorbat ile 8 mM konsantrasyondaki sodyum benzoatın kardeş kromatid değişim oranını artırdığını belirtmişler, ancak potasyum nitritin kardeş kromatid değişim frekansına herhangi bir etkisinin olmadığını gözlemlemişlerdir. Zengin (2009) sodyum benzoatın 6,25; 12,5; 25; 50 ve 100 μg/mL’lik konsantrasyonları ile potasyum benzoatın ise 62,5; 125; 250; 500 ve 1000 μg/mL’lik konsantrasyonlarının kromozomal anormallik, kardeş kromatid değişimi ve mikronükleus frekansında anlamlı ve doza bağlı bir artışa neden olduğunu saptamıştır. Her iki katkı maddesinin de in vitro insan lenfositlerinde klastojenik, mutajenik, anöjenik ve sitotoksik etkili olduğunu ifade edilmiştir. Mamur (2009) kültüre alınmış insan periferal lenfositlerinde kromozom anormalliği (KA), kardeş kromatid değişimi (KKD), mikronükleus (MN) testleri ile izole edilmiş insan lenfositlerinde ise comet testi (SCGE) kullanarak in vitro olarak sodyum sorbat ve potasyum sorbatın insan periferal lenfositlerinde genotoksik etkisi olduğunu belirlemiştir. Özdemir ve Turhan (2012) potasyum sorbat, sodyum benzoat ve sodyum nitritin insan lenfosit hücre kültürlerindeki genotoksik etkilerini mikronukleus tekniği (MN) ile araştırmışlardır. Potasyum sorbat ve sodyum benzoatın gıdalarda izin verilen limitlere göre kullanımının herhangi bir genotoksik etkilerinin olmadığını (p>0.05) ancak sodyum nitritin uygulanan tüm konsantrasyonlarının genotoksik etki gösterdiğini (p<0.05) ortaya koymuşlardır. Yetük (2013) yaptığı çalışmasında sodyum benzoatın farklı dozlarının (6.25,12.5,25,50 ve 100 μg/mL) eritrosit hücreleri üzerine in vitro etkisini incelemiştir. Oksidatif stres sonucu oluşan hücre zararının göstergelerinden biri olan lipid peroksidasyon seviyesi ile antioksidan enzim aktivite değişimlerini belirlemiştir. Sodyum benzoatın artan dozlarında malondialdehit seviyesinin artığı; süperoksitdismutaz, katalaz, glutatyon peroksidaz ve glutatyon-S-transferaz aktivitelerinde ise istatistiksel bir azalma meydana geldiğini tespit etmiştir. 28 Yadav ve ark. (2016) yaptıkları çalışmada 72 saat boyunca maruz kalınan sodyum benzoatın 1 000 mg/mL’ye kadar splenositler üzerinde sitotoksik etki göstermediğini ancak 2 500 mg/mL konsanrasyonda sitotoksik etki gösterdiğini bildirmişlerdir. Esimbekova ve ark. (2017) sodyum benzoat, potasyum sorbat ve sorbik asidin kimotripsin ve tripsin gibi pankreas enzimlerinin aktiviteleri üzerindeki değişiklikleri değerlendirmişlerdir. Kabul edilebilir günlük alımının çok daha düşük seviyelerinde bile koruyucuların proteinaz aktivitesini %50 oranında azalttığını, sodyum benzoat ve sorbik asidin düşük konsantrasyonlarda kimotripsin üzerinde bir inhibisyon etkisine sahip olduğunu ortaya koymuşlardır. Koruyucuların pankreatit hastaları için özellikle tehlikeli olan protein sindirimine olumsuz etkilerinin olduğunu belirtmişlerdir. İşlenmiş gıdaların üretiminde, teknolojik işlemlere yardımcı olma, mikrobiyolojik bozulmayı önleme, dayanıklılığı arttırma, besleyici değeri koruma, renk, görünüş, lezzet ve benzeri duyusal özellikleri düzeltme gibi değişik amaçlarla çeşitli kimyasal katkı maddeleri kullanılmaktadır. Bununla birlikte her kimyasalın alınan miktarına bağlı olarak zararlı etki gösterdiği bilinmektedir. Bu nedenle gıda katkı maddelerinin gıda ürünleri içindeki kullanım miktarlarının analizi insan sağlığı açısından önem arz etmektedir. 29 3. MATERYAL ve YÖNTEM 3.1. Materyal 3.1.1. Salamura Siyah Zeytin Çalışmada Bursa İlinde süpermarket, pazar, şarküteri ve yerel üreticiler tarafından satışa sunulan salamura siyah zeytinler incelenmiştir. Zeytinlerin temin edildikleri yer ve örnek sayıları Çizelge 3.1’de belirtilmiştir. Örnekler 3 tekerrür ve 2 paralel olarak analize alınmıştır. Çizelge 3.1. Örneklerin satın alma noktaları ve sayısı Örneğin Alındığı Yer Alınan Örnek Sayısı Örnek sayısı Pazar 35 210 Süpermarket 23 138 Şarküteri 30 180 Yerel Üretici 12 72 Toplam 100 600 3.2. Yöntem Gıda katkı maddelerinin analizi için de en çok tercih edilen yöntem yüksek performanslı sıvı kromatografisi (HPLC) yöntemidir. Koruyucu maddelerden benzoik ve sorbik asitlerin tespitinde de Ters Faz (RP)-HPLC ile analiz edilmektedir (Küçükkaraca 2014, Mota ve ark. 2003, Fujiyoshi ve ark. 2017). RP-HPLC yöntemi sodyum benzoat ve potasyum sorbat tespitinde hızlılığı, basitliği, güvenirliliği ve hassasiyeti nedeniyle çok düşük konsantrasyonlarda (mg/kg) bile sonuç vermekte olup her iki koruyucu da belirli bir dalga boyunda 10 dakikadan daha kısa sürede ayrılabilmektedir (Zamani Mazdeh ve ark. 2014). Bu çalışmaya konu olan benzoik asit ve sorbik asitin kantitatif tayininde de RP-HPLC cihazı kullanılmıştır. 30 3.2.1 Siyah Zeytin Örneklerinde Sorbik Asit ve Benzoik Asit Miktarının Analizi Kullanılan kimyasalların hazırlanmaları Benzoik asit standardı (C7H602 >99,5 saflıkta), sorbik asit standardı (C6H802 >99,0 saflıkta), Metanol (MeOH, CH3OH>99,9 saflıkta), sodyum hidroksit (NaOH>98,0 saflıkta), glasiyel asetik asit (CH3COOH, HPLC için), çinko sülfat heptahidrat (ZnSO47H2O>99,0 saflıkta), potasyum hexanoferrat(II) trihidrat ([K4Fe(CN)6]. 3H2O>99,0 saflıkta) Sigma-Aldrich, St. Louis, Missouri, ABD firmasından temin edilmiştir. Su-Metanol Çözeltisi (%30’luk): 300 mL saf su MeOH ile 1 litreye tamamlanmıştır. Asetat Tamponu: 5,7 mL glasiyel asetik asit 900 mL saf su ile seyreltilmiş, 5 N NaOH ile pH’sı 4,74 ayarlanmış, 1 litreye tamamlandıktan sonra 0.45 m gözenekli filtre kağıdından süzülmüştür. HPLC Mobil Fazı: 300 mL MeOH asetat tamponu ile 1 litrelik balon jojede 1 litreye tamamlanmış ve 0,45 m gözenekli filtre kağıdından süzülmüştür. 5 N NaOH: 20 g NaOH tartılarak distile su ile çözülmüş ve 100 mL’ye tamamlanmıştır. Carrez I: 7,2 gram Çinko sülfat heptahidrat çifte damıtık su ile 100 mL’ye tamamlanmıştır. Carrez II: 3,4 gram Potasyum hexasiyanoferrat(II)trihidrat çifte damıtık su ile 100 mL’ye tamamlanmıştır. Benzoik asit stok solüsyonu (1 000 mg/L): 100,00 mg benzoik asit standartı tartılarak %30 su-MeOH çözeltisi ile 100 mL’ye tamamlanmıştır. Sorbik asit stok solüsyonu (1 000 mg/L): 100,00 mg sorbik asit standartı tartılarak %30 su-MeOH çözeltisi ile 100 mL’ye tamamlanmıştır. Yüksek performanslı sıvı kromatografi ve kromatografik koşullar Salamura siyah zeytin örneklerinde benzoik asit ve sorbik asidin kromatografik ayırımı için otomatik örnekleyicisi ve diode-array dedektör (DAD) bulunan HPLC cihazı (Flexar™, Perkin Elmer Life and Analytical Sciences, Waltham, MA, USA) kullanılmıştır. Dalgaboyu aralığı sorbik asit için 254 nm, benzoik asit için ise 235 nm olarak belirlenmiştir. Kromatografik ayırım için SPHERI tarama aralığı 190-370 nm arasında seçilmiş olup, sorbik asit için maksimum absorbans ODS 5UM kolon 31 (PerkinElmer, MA, USA; 4.6 mm × 250 mm i.d., 5 µm particle size) ile gerçekleştirilmiş olup, mobil faz olarak asetat tampon:metanol karışımı (70:30) o kullanılmıştır. Kolon fırın sıcaklığı 300 C’ye ayarlanmıştır. Otomatik enjeksiyon sistemi kullanılmıştır. Dakikada 1 mL akış hızında izokratik sistemde çalışma gerçekleştirilerek etkin ayırım ve kantitasyon 6 dakika içinde tamamlanmıştır. Analiz yöntemine ait HPLC cihazı ve koşulları Çizelge 3.2’de verilmiştir. Şekil 3.1. Perkin Elmer Flexar™ HPLC cihazı Çizelge 3.2. HPLC cihaz şartları HPLC Cihaz Şartları Mobil faz MeOH-Asetat tampon (v/v 30:70) Akış hızı 0,6 mL/dk Dedektör Diode-array dedektör Dalga boyu 235/254 nm Enjeksiyon hacmi 10 μL Kolon sıcaklığı 30°C HPLC Kolonu SPHERI-5 ODS 5µm kolon (PerkinElmer, MA, USA; 4.6 mm × 250 mm i.d., 5 µm particle size Örneklerin hazırlanması Çekirdekleri çıkartılan ve homojen hale getirilen zeytin örneklerinden 5 g 50 mL’lik balon jojeye tartılmıştır. Üzerine 2 mL Carrez I ve 2 mL Carrez II çözeltileri ilave edildikten sonra, %30’lik Su-MeOH çözeltisiyle 50 ml’ye tamamlanmıştır. 15 dakika çalkalandıktan sonra filtre kağıdından süzülmüştür. Süzüntü daha sonra PVDF 0,45m membran filtrelerden süzülerek viallere alınmıştır (Şekil 3.2.). 32 Şekil 3.2. Zeytin örneğinin hazırlanması Sonuçların değerlendirilmesi Metot ile ilgili olarak 10 tekrarlı yapılan tespit limiti çalışmaları sonucunda; benzoik asite ait tespit limiti (LOD) 6,17 mg/kg, ölçüm limiti (LOQ) 20,74 mg/kg; sorbik asite ait tespit limiti (LOD) ise 6,22 mg/kg, ölçüm limiti (LOQ) 20,58 mg/kg olarak belirlenmiştir. Benzoik asit için 10, 20, 40, 80, 160 mg/L’lik, Sorbik asit için ise 4, 8, 16, 32, 64 mg/L’lik standart kalibrasyon çözeltileri ile kalibrasyon eğrileri çizdirilmiştir. Benzoik asite ait kalibrasyon eğrisi şekil 3.4.’de gösterilmektedir. Sorbik asite ait kalibrasyon 2 eğrisi ise şekil 3.5.’de gösterilmektedir. Buna göre benzoik asit ve sorbik asite ait r değerleri sırasıyla 0.9988 ve 0.9990 olarak bulunmuştur. Şekil 3.3. Benzoik asite ait kalibrasyon eğrisi 33 Şekil 3.4. Sorbik asite ait kalibrasyon eğrisi Benzoik asit ve sorbik asit miktarları kromatogramdaki pik alanları mg/kg olarak belirlenmiş (Anonim 1997) ve aşağıda verilen formüle göre örnekteki benzoik ve/veya sorbik asit konsantrasyonu hesaplanmıştır. E = Örnekteki koruyucu miktarı (mg/kg) F = Örneğin pik alanı B = Standardın pik alanı Z = Standart Derişimi (mg/kg) S=Seyreltme Katsayısı (M/K) M= Tamamlanan hacimsel su miktarı (mL) K= Başlangıçta tartılan örnek miktarı (g) 3.2.2. Siyah Zeytin Örneklerinde Tuz Analizi Zeytin örneklerinin kimyasal olarak sodyum klorür (NaCl) formunda bulunan tuz miktarı Mohr yöntemi kullanılarak yapılmıştır. Bu amaçla zeytinlerin çekirdekleri çıkarılmış ve ezilerek homojen hale getirilmişlerdir. 250 mL’lik bir erlen içeresine 5 gram homojen zeytin tartılmış, üzerine 100 mL saf su ilave edilerek 30-40 dakika kaynatılmış, 6 saat oda sıcaklığında bekletildikten sonra 100 mL’lik ölçü balonuna süzülerek aktarılmış ve 100 mL’ye saf su ile tamamlanmıştır. Balon jojenin kapağı kapatılarak karıştırılan çözeltiden 2 mL alınarak üzerine 1 mL potasyum kromat 34 (K2CrO4>99,0 saflıkta) çözeltisi ilave edilmiştir. Karışım gümüş nitrat (AgNO3>99,0 saflıkta) çözeltisi ile sabit kiremit kırmızısı renge dönünceye kadar titre edilmiştir. Zeytin tanesindeki tuz (T) miktarı “kütlece yüzde olarak” aşağıda verilen formüle göre hesaplanmıştır (Anonim 2015). V = Harcanan AgNO3 çözeltisinin hacmi (mL) M = AgNO3 çözeltisinin molaritesi (mol/L) m = Zeytin örneğinin kütlesi (g) 3.3. İstatistiksel Analiz Araştırmada elde edilen verilere ait tanıtıcı istatistikler ve veriler arasındaki korelasyonlar, SPSS JMP 7.0/for Windows paket programı (Versiyon 14) kullanılarak yapılmıştır. Sonuçlar 5 tekrarlı ölçümlerin ortalaması±standart sapma olarak gösterilmiştir. Tek yönlü varyans analizi yapılarak uygulamalar arasındaki önemli farklılıklar LSD çoklu karşılaştırmalı testi ile belirlenmiştir. Benzoik asit, sorbik asit, benzoik asit + sorbik asit ve tuz miktarı arasındaki korelasyonu belirlemek için ise JMP 9.02 kullanılmıştır. 35 4. BULGULAR ve TARTIŞMA Bursa ili piyasasında bulunan farklı satış noktalarından 100 adet örnek temin edilmiştir. Örneklerin temin edildiği noktalar Şekil 4.1’de özetlenmiştir. Yerel Üretici 12% Pazar 35% Süpermarket 23% Şarküteri 30% Şekil 4.1. Örneklerin alındığı yere göre dağılımı 4.1. Zeytin Örneklerinin Sorbik Asit ve Benzoik Asit Miktarları Temin edilen siyah zeytin örneklerinin 58 adedinde benzoik ya da sorbik asit tespit edilmemiştir. 42 örnekte ise sadece benzoik asit ya da sorbik asit ya da her ikisinin birlikte kullanıldığı gözlenmiştir (Şekil 4.2). BA ve/ya da SA içeriyor 42% BA ve/ya da SA içermiyor 58% Şekil 4.2. Örneklerin tespit edilen benzoik asit ve sorbik asit içeriğine göre dağılımı 36 Temin edilen 58 adet siyah zeytin örneğinde benzoik asit ve sorbik asit belirlenemezken, 19 adet örnekte ise benzoik ve sorbik asidin birlikte kullanıldığı tespit edilmiştir. Bununla birlikte, 81 adet örnekte benzoik asit belirlenmemiş ve 23 adet örnekte de sadece sorbik asidin kullanıldığı gözlenmiştir. Örneklerde tespit edilen benzoik asit miktarı 55,52±10,23 ile 452,20±31,80 mg/kg arasında değişirken ortalama 182,72±10,76 mg/kg olarak bulunmuştur. Örneklerde tespit edilen sorbik asit miktarı ise 22,19±2,09 ile 451,22±23,87 mg/kg arasında değişmiş ve ortalama 198,49±17,31 mg/kg olarak saptanmıştır. Zeytin örneklerin alındıkları yerlere göre ortalama benzoik asit ve sorbik asit içerikleri Şekil 4.3’de verilmiştir. Çalışılan örneklerin 42 adedinde belirlenen benzoik asit, sorbik asit ve benzoik asit + sorbik asit kullanım miktarları Şekil 4.4’de gösterilmektedir. Elde edilen sonuçların Türk Gıda Kodeksi Gıda Katkı Maddeleri Yönetmeliği’nde belirtilen yasal limit değerlerine arasında olduğu gözlenmiştir. 400 372,34 367,49 350 337,95 300 256,09 251,64 250 199,69 200 172,65 BA 150 SA 111,4 86,31 BA+SA100 50 0 0 0 0 Pazar Şarküteri Süpermarket Yerel üretici Örneğin Alındığı Yer Şekil 4.3. Zeytin örneklerinde tespit edilen ortalama benzoik asit ve sorbik asit miktarları 37 Miktar mg/kg 700 600 500 400 SA 300 BA 200 100 0 8 9 10 11 12 13 15 34 35 36 37 39 40 41 42 43 50 51 53 54 55 56 69 70 73 75 21 22 24 26 28 29 52 23 44 45 46 47 48 49 71 72 Örnek Numarası Şekil 4.4. Örneklerde belirlenen toplam benzoik asit ve sorbik asit kullanım miktarları Pazarlardan temin edilen 35 adet siyah zeytin örneğinden 9 adetinde sorbik asit ve benzoik asit tespit edilmemişken, 12 adet örnekte ise benzoik ve sorbik asidin birlikte kullanıldığı tespit edilmiştir. Bu örneklerde tespit edilen benzoik asit miktarının 82,42±7,38 ile 323,87±40,89 mg/kg arasında, sorbik asit miktarının ise 44,16,27±1,90 ile 411,62±5,80 mg/kg arasında değiştiği görülmüştür (Çizelge 4.1). Bununla birlikte, 23 adet örnekte benzoik asit tespit edilmemiş ve 14 adet örnekte de sadece sorbik asidin kullanıldığı gözlenmiştir. (Şekil 4.8, 4.9). BA+SA YOK BA+SA 9 12 26% 34% SA 14 40% Şekil 4.5. Pazarlardan alınan örneklerde benzoik asit ve sorbik asit miktarları 38 Miktar mg/kg Çizelge 4.1. Pazardan temin edilen örneklerde benzoik asit ve sorbik asit miktarları Örnek No Alındığı Yer Benzoik asit Sorbik asit Ort Ss Ort Ss 8 Pazar 277,81 ± 6,59 222,65 ± 15,75 9 Pazar 323,87 ± 40,89 239,39 ± 32,98 10 Pazar 126,64 ± 5,00 371,15 ± 11,22 11 Pazar