T.C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ESTİTÜSÜ ÖZEL HUKUK ANA BİLİM DALI TÜRK HUKUKUNDA GÜVENCE HESABI YÜKSEK LİSANS TEZİ BÜŞRA ÖZ BURSA-2022 T.C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ESTİTÜSÜ ÖZEL HUKUK ANA BİLİM DALI TÜRK HUKUKUNDA GÜVENCE HESABI YÜKSEK LİSANS TEZİ BÜŞRA ÖZ Danışman: DR. ÖĞR. Ü. OĞUZ CANER BURSA-2022 T.C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE Bursa Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi Özel Hukuk Ana Bilim Dalında 701881023 numaralı Büşra ÇETİN (ÖZ)’ün hazırladığı Türk Hukukunda Güvence Hesabı ile ilgili savunma sınavı …/…./2022 günü …. - …. saatleri arasında yapılmış sorulan sorulara alınan cevaplar sonunda adayın tezinin ……………..(başarılı/başarısız) olduğuna ………………………..(oy birliği/oy çokluğu) ile karar verilmiştir. Üye (Tez Danışmanı ve Sınav Komisyonu Başkanı) Akademik Unvanı, Adı Soyadı Üniversitesi Üye Üye Akademik Unvanı, Adı Soyadı Akademik Unvanı, Adı Soyadı Üniversitesi Üniversitesi / / 20 …./.…/ 20…. Yemin Metni Yüksek Lisans / Doktora tezi olarak sunduğum "Türk Hukukunda Güvence Hesabı" başlıklı çalışmanın bilimsel araştırma, yazma ve etik kurallarına uygun olarak tarafımdan yazıldığına ve tezde yapılan bütün alıntıların kaynaklarının usulüne uygun olarak gösterildiğine, tezimde intihal ürünü cümle veya paragraflar bulunmadığına şerefim üzerine yemin ederim. Tarih ve İmza Adı Soyadı : Büşra ÖZ Öğrenci No : 701881023 Anabilim Dalı : Özel Hukuk Anabilim Dalı Programı : Ticaret Hukuku Statüsü :O Yüksek Lisans O Doktora ÖZET/ABSTRACT Yazar Adı ve Soyadı : Büşra ÖZ Üniversite : Bursa Uludağ Üniversitesi Enstitü : Sosyal Bilimler Enstitüsü Ana Bilim Dalı : Hukuk Bilim Dalı : Özel Hukuk / Ticaret Hukuku Tezin Niteliği : Yüksek Lisans Tezi Sayfa Sayısı : Mezuniyet Tarihi : Tez Danışmanı : Dr. Öğr. Ü. Oğuz CANER Günlük hayat içerisinde pek çok riski ve tehlikeyi de beraberinde barındırmaktadır. Özellikle araçların karayolunda seyri, tehlikeli maddelerin taşınması depolanması, yolcuların şehir içi ve şehirlerarası taşınması, tehlike arz eden iş kolu faaliyetleri en temel örnekler arasında sayılabilir. Bu bağlamda hukuk sistemimizde kusursuz sorumluluk hali olan tehlike sorumluluğu kabul edilmiş ve bunun bir sonucu olarak da sorumluluk sigortaları zorunlu hale getirilmeye başlanmıştır. Çeşitli sigorta kolları ile farklı risklerin teminat altına alınması ve bazı sorumluluk sigortalarının zorunlu hale getirilmesiyle de riziko sırasında meydana gelebilecek zararların hızlı şekilde tazmin edilmesi amaçlanmıştır. Ancak bazen kişiler çeşitli sebeplerle sigorta korumasından yararlanamamakta ve sigortacının sorumluluğuna gidilememektedir. Bu sebeple kişileri sigorta teminatı kapsamında koruyabilmek, riziko gerçekleştiğinde geçerli tutarlar dahilinde zararlarını temin edebilmek amacıyla yeni bir güvence sistemi getirilmiştir. Güvence hesabı ilgili düzenlemede yer bulan zorunlu sigortaların sayılan nedenlerle sorumluluğuna gidilememesi hallerinde sigortacı gibi meydana gelen zararları tazmin etmektedir. Bu şekilde kişiler sigorta korumasından hala yararlanmaktadır. 2918 Sayılı KTK ile ilk defa Garanti Fonu adıyla hukukumuza giren bu sistemde başlangıçta sadece Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsam dahiline alınmıştı. Trafik kazalarının giderek artması, can ve mal kayıplarının yaşanması bu düzenlemenin getirilmesinde etkili olmuştu. Ancak değişen ve gelişen teknolojik gelişmeler ve farklı iş kollarının günlük hayatımıza girmesi, rizikoların artması ile birlikte bu kapsam genişletilmiş ve Sigortacılık Kanunu ile güvence hesabı kurumu oluşturulmuştur. Güvence hesabı ile kanunda bahsi geçen tüm zorunlu sigortaların kapsam dahiline alınması ile hesabın sorumluluğu genişletilmiştir. Hesap zorunlu sigorta teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere bedensel zararlardan ve bazı hallerde ise maddi zararlardan sorumlu olacaktır. Anahtar Kelimeler: Sigorta Hukuku, zorunlu sigortalar, bedensel zarar, maddi zarar, sigorta teminatı, teminat kapsamı i ABSTRACT Everyday life carries with it many risks and dangers. Especially the course of the roadway of the vehicles, hazardous materials transportation, storage, passengers, city and intercity transport, dangerous business activities can be counted among the most basic of examples. In this context, hazard liability, which is a perfect state of responsibility in our legal system, has been accepted and as a result of this, liability insurance has been made mandatory. It is also aimed to quickly compensate for losses that may occur during the risk by guaranteeing different risks with various insurance branches and making some liability insurance mandatory. However, sometimes people cannot take advantage of insurance protection for various reasons and cannot go to the insurer's responsibility. For this reason, a new assurance system has been introduced in order to protect people under insurance coverage and to ensure their losses within the applicable amounts when the risk occurs. Jul. The assurance account compensates for losses incurred by the insurer in the event that compulsory insurance, which is included in the relevant regulation, cannot be held liable for the reasons listed. In this way, people still benefit from insurance protection. In this system, which entered our law under the name of Guarantee Fund for the first time with KTK No. 2918, initially only Compulsory Financial Liability Insurance was included in the scope. The increasing number of traffic accidents and the loss of life and property were instrumental in the introduction of this regulation. However, with the changing and developing technological developments and the introduction of different lines of business into our daily lives, as well as the increase in risks, this scope has been expanded and the Insurance Law and the assurance account institution have been established. With the assurance account, the liability of the account has been extended by taking all the compulsory insurance mentioned in the law within the scope of coverage. The account will be liable for personal damage and, in some cases, property damage, limited to the mandatory insurance coverage limits. Keywords: Insurance Law, compulsory insurances, personal injury, property damage, insurance coverage, coverage ii İÇİNDEKİLER ÖZET/ABSTRACT ....................................................................................................................... i ABSTRACT .................................................................................................................................. ii İÇİNDEKİLER ........................................................................................................................... iii KISALTMALAR CETVELİ ................................................................................................... viii GİRİŞ ........................................................................................................................................... 1 BİRİNCİ BÖLÜM ...................................................................................................................... 3 GÜVENCE HESABI VE SORUMLULUĞU KAPSAMI ....................................................... 3 I.TARİHÇE ............................................................................................................................. 3 A.6085 SAYILI KANUN ..................................................................................................... 3 B.2918 SAYILI KANUN ..................................................................................................... 7 C.5684 SAYILI SİGORTACILIK KANUNU .................................................................... 10 II. GÜVENCE HESABI ....................................................................................................... 11 A. HESABA BAŞVURU KOŞULLARI ......................................................................... 13 1. Genel Olarak ......................................................................................................... 13 2. Kanunda Sayılan Zorunlu Sigortalara İlişkin Faaliyet Nedeniyle Zarar Oluşması......................................................................................................................... 13 3. Kanunda Sayılan Başvuru Şartlarının Oluşması ............................................... 16 4. Zararın Hesabın Sorumluluğu Kapsamında Olması ......................................... 17 B. GÜVENCE HESABINA BAŞVURULABİLECEK HALLER ................................. 19 1. Genel Olarak ......................................................................................................... 19 2. Sigortalının Tespit Edilememesi .......................................................................... 20 3. Zorunlu Sigortanın Bulunmaması ....................................................................... 23 4. Zorunlu Sigorta Teminat Limitleri ile Sigorta Poliçesinde Belirtilen Limit Arasında Fark Olması .................................................................................................. 26 5. Sigorta Şirketinin Mali Bünye Zaafiyeti Sebebiyle Bütün Branşlarda Ruhsatının İptal Edilmesi ya da İflası ......................................................................... 29 6. Çalınmış veya Gasp Edilmiş Bir Aracın Meydana Getirdiği ve Karayolu Trafik Kanunu Uyarınca İşletenin Sorumlu Tutulamaması .................................... 33 7. Yeşil Kart Sigortası Gereği Motorlu Taşıt Bürosunca Yapılacak Ödemeler .. 36 İKİNCİ BÖLÜM ....................................................................................................................... 42 GÜVENCE HESABININ KAPSAMINDA OLAN ZORUNLU SİGORTALAR ............... 42 I. KARAYOLU TRAFİK ZORUNLU MALİ SORUMLULUK SİGORTASI ........... 42 iii A. TANIM VE YASAL DAYANAK .............................................................................. 42 B. ÖZELLİKLERİ ........................................................................................................... 45 C. SORUMLULUĞUN KOŞULLARI ........................................................................... 47 1. Uygulama Alanı ..................................................................................................... 47 a. Taşıt yönünden ................................................................................................... 47 b. Yer yönünden ..................................................................................................... 50 c. Zarar gören kişiler ve zararın türü yönünden .................................................. 53 (1) Genel olarak ............................................................................................... 53 (2) Sigortalının eyleminden sorumlu tutulduğu kişilere yönelteceği talepler 53 (3) İşletenin yakınlarının mallarına gelen zararlar ....................................... 54 (4) Motorlu araçta taşınan eşyaya gelen zararlar .......................................... 54 (5) Çalınan veya gasp edilen motorlu aracın neden olduğu zararlar ............ 55 (6) Motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyet yürütenler .................................. 58 (7) Motorlu araç yarış düzenleyicileri ............................................................. 59 D. KTK GEREĞİNCE SİGORTA TEMİNATI DIŞINDA KALAN HALLER ............. 61 1. İşletilme Halinde Olmayan Motorlu Araçların Neden Olduğu Zararlar ........ 61 2. Kazadan Sonra Yapılan Yardım Çalışmalarından Doğan Zararlar ................ 61 3. Manevi Zararlar .................................................................................................... 62 4. Hatır Taşımasından Doğan Zararlar .................................................................. 63 5. Hak Sahibinin Kendi Kusuruna Denk Gelen Zararlar ..................................... 65 6. Motorlu Araç İşletenin Desteğinden Yoksun Kalanların Tazminat Talepleri 65 7. Dolaylı Zararlar .................................................................................................... 67 E. SÖZLEŞMENİN TARAFLARI ................................................................................. 68 1. Sigortacı ................................................................................................................. 68 2. Sigorta Ettiren ....................................................................................................... 69 3. Araç İşleten ............................................................................................................ 69 II. KARAYOLU YOLCU TAŞIMACILIĞI ZORUNLU KOLTUK FERDİ KAZA SİGORTASI .......................................................................................................................... 70 A. ZORUNLU KOLTUK SİGORTASI VE YASAL DAYANAĞI ............................... 70 1. Zorunlu Koltuk Sigortasının Özellikleri ............................................................. 72 2. Zorunlu Koltuk Sigortasının Tarafları ............................................................... 75 a. Sigortacı .............................................................................................................. 75 b. Sigorta ettiren ..................................................................................................... 75 iv (1) Taşıyıcı motorlu araç işleten ...................................................................... 75 (2) Taşımacı...................................................................................................... 76 c. Sigortalı .............................................................................................................. 76 (1) Yolcu ........................................................................................................... 76 (2) Sürücü ........................................................................................................ 79 (3) Sürücü yardımcıları ................................................................................... 79 B. ZORUNLU KOLTUK SİGORTASININ KAPSAMI ................................................ 80 1. Genel Olarak ......................................................................................................... 80 a. Yer ve zaman yönünden ..................................................................................... 81 b. Zararı doğuran olay yönünden .......................................................................... 86 C. GÜVENCE HESABININ SORUMLULUĞU ........................................................... 89 III. MADEN ÇALIŞANLARI ZORUNLU FERDİ KAZA SİGORTASI................... 91 A. MADEN ÇALIŞANLARI ZORUNLU FERDİ KAZA SİGORTASI VE HUKUKİ NİTELİĞİ ........................................................................................................................... 91 1. Yasal Dayanak ....................................................................................................... 91 2. Hukuki Nitelik ....................................................................................................... 93 3. Amaç ....................................................................................................................... 94 4. Kapsam .................................................................................................................. 95 IV. TÜPGAZ ZORUNLU SORUMLULUK SİGORTASI .......................................... 98 A. KAVRAM ................................................................................................................... 98 B. AMAÇ ve KAPSAM ................................................................................................ 100 C. SİGORTACININ SORUMLULUĞU ....................................................................... 101 D. TEMİNAT DIŞINDA KALAN HALLER ............................................................... 102 E. ZARAR GÖRENLER VE ZARAR TÜRLERİ ........................................................ 104 F. GÜVENCE HESABININ SORUMLULUĞU ......................................................... 105 V. TEHLİKELİ MADDELER VE TEHLİKELİ ATIK ZORUNLU MALİ SORUMLULUK SİGORTASI .......................................................................................... 106 A. GENEL OLARAK .................................................................................................... 106 B. TANIM ..................................................................................................................... 106 C. KAPSAM VE AMAÇ ............................................................................................... 107 D. SİGORTACININ SORUMLULUĞU ....................................................................... 110 E. TEMİNAT DIŞI KALAN HALLER ........................................................................ 112 F. GÜVENCE HESABININ SORUMLULUĞU ......................................................... 113 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ................................................................................................................. 114 v GÜVENCE HESABININ TEMİNAT KAPSAMINDA OLAN ZARAR TÜRLERİ ........ 114 I. GENEL OLARAK ...................................................................................................... 114 II. BEDENSEL ZARARLAR ...................................................................................... 115 A. GENEL OLARAK .................................................................................................... 116 B. SÜREKLİ İŞ GÖREMEZLİK .................................................................................. 116 C. GEÇİCİ İŞ GÖREMEZLİK ...................................................................................... 121 D. GEÇİCİ İŞ GÖREMEZLİKTE BAKICI VE YARDIMCI KİŞİ GİDERİ ............... 127 1. Bakıcı Gideri ........................................................................................................ 127 2. Yardımcı Kişi Gideri .......................................................................................... 128 E. EKONOMİK GELECEĞİN SARSILMASI ............................................................. 129 III. ÖLÜM ...................................................................................................................... 130 A. GENEL OLARAK .................................................................................................... 130 B. DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI ................................................... 130 C. CENAZE VE DEFİN GİDERLERİ .......................................................................... 133 IV. TEDAVİ GİDERLERİ ........................................................................................... 135 V. MADDİ ZARARLAR ................................................................................................. 137 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ........................................................................................................... 140 GÜVENCE HESABINA BAŞVURU VE YARGILAMA ................................................... 140 I. BAŞVURU ................................................................................................................... 140 A. BAŞVURU USULÜ ................................................................................................. 140 B. BAŞVURABİLECEK KİŞİLER .............................................................................. 145 C. BAŞVURU VE SONUÇLANMASI ........................................................................ 146 II. ÖDEME ................................................................................................................... 148 III. GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME ................................................................ 148 IV. RÜCU ......................................................................................................................... 154 A. GENEL OLARAK .......................................................................................................... 154 B. GÜVENCE HESABININ RÜCU HAKKI .................................................................. 155 C. RÜCU HALLERİ ......................................................................................................... 156 1. Zorunlu Sigorta Yaptırmayan Kişilere Rücu Hakkı ....................................... 156 2. Geçerli Teminat Tutarları Üzerinden Zorunlu Sigortaları Yaptırmayan Kişilere Rücu Hakkı ................................................................................................... 158 3. Sorumlunun Sonradan Belli Olması Halinde Bu Kişilere veya Sigorta Şirketine Rücu ............................................................................................................. 158 4. Zarardan Sorumlu Kişilere veya Yükümlü Sigorta Şirketine Rücu .............. 159 vi 5. Sigorta Şirketinin Mali Bünye Zaafiyeti Nedeniyle Sürekli Olarak Bütün Branşlarda Ruhsatının İptali veya İflası Halinde Rücu .......................................... 161 6. Yeşil Kart Sigortası Kapsamında Hesap Tarafından Yapılacak Ödemeler Nedeniyle Büroya Rücu .............................................................................................. 162 V. ZAMANAŞIMI ........................................................................................................... 162 SONUÇ .................................................................................................................................... 164 KAYNAKÇA ........................................................................................................................... 165 vii KISALTMALAR CETVELİ a.g.e. Adı Geçen Eser a.g.m. Adı Geçen Makale b. Basım Bkz. Bakınız eTBK 818 sayılı Borçlar Kanunu C. Cilt ed. Editör eTTK 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu E. Esas E.T. Erişim Tarihi GHY Güvence Hesabı Yönetmeliği HD. Hukuk Dairesi HGK Hukuk Genel Kurulu HMK Hukuk Muhakemeleri Kanunu İHK İtiraz Hakem Heyeti K. Karar KMAZMSS Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası KTK Karayolları Trafik Kanunu m. Madde s. Sayfa ss. Sayfa aralığı S. Sayı T. Tarih TBK 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu TMK Türk Medeni Kanun TTK 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu viii GİRİŞ Dünyada ve ülkemizde teknolojinin gelişmesi ile birlikte tehlikeler de artmış bu sebeple kusur sorumluluğu ile birlikte kusursuz sorumluluk halleri kabul edilmeye başlanmıştır. Kusursuz sorumluluk hallerinin öngörülmesi de yeterli olmamış sorumluluğun teminat altına alınması amacıyla bazı alanlarda zorunlu sigortalar ihdas edilmiştir. 6085 Sayılı KTK’da güvence hesabına ilişkin bir düzenleme yok iken 2918 Sayılı KTK ile hukukumuza ilk defa Garanti Fonu adıyla yeni bir güvence sistemi getirilmiştir. Garanti fonu daha sonraki adıyla Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı, başlangıçta sadece Karayolu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasını kapsam dahiline almıştı. Bunun da gerekçesi olarak artan trafik kazalarında yaşanan can ve mal kayıpları gösterilmekteydi. Düzenleme yerinde olmakla birlikte yetersizdi, bu sebeple Sigortacılık Kanunu ile Güvence Hesabı kurumu hukukumuza ilk defa girdi ve kanunda sayılan zorunlu sigortaların kapsama dahil edilmesiyle güvence sistemi geliştirildi. Ayrıca gerekli görülmesi halinde farklı zorunlu sigortaların ihdas edilebileceği ve Güvence Hesabı kapsamına alınabileceği düzenlemede yerini aldı. Güvence Hesabı zarar gören üçüncü kişilerin zorunlu sigorta korumasından yararlanamaması durumunda muhatapsız kalmasının önüne geçerek sigortacı gibi teminat tutarları dahilinde zararları gidermektedir. Böylelikle zorunlu sigortaların boşluklarının doldurulması sağlanmaktadır. Hesap genel itibariyle bedensel zararlardan sorumlu olmakla birlikte istisnai olarak bazı hallerde maddi zararlardan da sorumludur. Güvence Hesabı sistemi getiriliş amacı itibariyle sigorta hukuku prensibi gereği zorunlu sigorta boşluklarının doldurulması, rizikoların meydana gelmesi halinde zarar görenlerin teminatsız kalmaması hususlarında yerinde bir uygulama olmakla birlikte yasal düzenlemelerdeki eksiklik uygulamada bazı sorunları beraberinde getirmiştir. Çalışmanın Birinci bölümünde hesaba başvuru koşulları ve sorumluluğunun kapsamı incelenmiş, ikinci bölümde ise hesabın şartların oluşması halinde sorumlu olduğu zorunlu sigorta türleri detaylıca irdelenmiştir. Üçüncü bölümde güvence hesabının hangi zarar kalemlerinden sorumlu olduğu hususu açıklanmış ve son bölümde ise hesaba 1 başvuru usulü, başvuruda istenen belgeler, görevli yetkili mahkeme ve zamanaşımı gibi temel hususlara yer verilmiştir. Çalışmanın bütününde eski ile yeni düzenlemeler mukayese edilerek değerlendirmeler yapılmıştır. Güvence Hesabının tarihsel gelişimi ve hukukumuzdaki yeri, ilgili yasal düzenlemeler ve mahkeme kararları ışığında karşılaştırılmalı olarak değerlendirilmiştir. Bu alandaki kaynakların yetersizliği konunun seçiminde belirleyici olmuştur. 2 BİRİNCİ BÖLÜM GÜVENCE HESABI VE SORUMLULUĞU KAPSAMI I.TARİHÇE A.6085 SAYILI KANUN 6085 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu 11.05.1953 yılında yürürlüğe girmiştir. Türk Hukuk sistemi açısından Karayolu Trafik Hukuku’nu düzenleyen ilk mevzuat olma özelliğini taşımaktadır. Nitekim kanunun düzenlenme amacı da bu eksikliğin giderilmesi olmuştur. Zira kanun tasarısının yasalaşmadan önceki süreç incelendiğinde, komisyon raporlarında etraflıca, hukuk sistemimizdeki bu eksiklik ve beraberinde getirdiği denetimsizlik ve düzensizlik üzerinde durulmuştur1. Yine yapılan istatistiklerde kaza ve ölüm oranının diğer ülkelere göre nispeten fazla olması, trafik sisteminin bir düzen içerisinde yasalaştırılması zorunluluğunu doğurmuştur. 6085 Sayılı Karayolu Trafik Kanunu’nun 50 ve 51. maddesi ile zorunlu mali sorumluluk sigortası ve beraberinde motorlu araç işletenin sorumluluğu ilk defa özel olarak düzenlenmiştir. Buna göre, motorlu araç sahipleri araçların işletilmesi sırasında üçüncü kişiler nezdinde meydana gelen zararları teminat altına almak amacıyla ZMSS yaptırmakla yükümlü tutulmuşlardır2. TBMM Geçici Komisyon Raporundaki değerlendirmeye göre sigorta, hukukumuzda faydalı bir müessese olmaktan çıkıp uygulamaya bakan yönüyle de bir zaruriyet halini almıştır. Mali mesuliyet sigortası sözleşmesi neticesinde sigortalının ödeme kabiliyeti artacak ve bu şekilde trafik kazası neticesinde zarara uğrayanların zararlarının tazmini kolaylaşacaktır3. Trafik sigortasının esasen zaruret halini alması, kazada zarar görenlerin devlet tarafından korunması amacına hizmet eder4. Zira karayolunda kazaların önlenmesi adına fiilen ve hukuken gereken önlemler alınsa ve bazı kurallar getirilse dahi kazalar kaçınılmaz olmaktadır. Trafik kazası neticesinde zarar görenin korunması zararının 1 TBMM Geçici Komisyon Raporu s.2. 2 “KTK m.51 hükmü ile ZMSS yaptırma yükümlülüğünün sadece motorlu araç sahiplerine getirilmesi öğretide eleştirilmiş ve “motorlu araç sahibi” kavramının geniş yorumlanması ve bu doğrultuda aracı fiili tasarruf altında bulunduran kişi olarak değerlendirilmesi gerektiği ileri sürülmüştür.”, Ali Bozer, Sigorta Hukuku, Ankara, 1981, s.195.; Haluk Tandoğan, Kusura Dayanmayan Sözleşme Dışı Sorumluluk, Ankara Turhan Kitabevi, 1981, s.225. 3 Geçici Komisyon Raporu s.5. 4 Esra Yıldız Nomer, Trafik Sigortasında Garanti Fonu, B.1, İstanbul: Beta Yayınları, 2000, s.1-2. 3 giderilmesi ve bu noktada muhatapsız kalmaması kendisine güvence verilmesi ile sağlanabilmektedir. Bu sebeple de motorlu araçların sebep olduğu zararlardan işletenin sorumlu tutulması ve sorumluluğunun tehlike sorumluluğu esasına tabi olması kabul edilmiştir. Zira motorlu araçların işletilmesi tipik tehlike barındırmaktadır5. Zorunlu sorumluluk sigortası motorlu araçların işletilmesinin üçüncü kişilere verdiği zararlardan ötürü işletenin sorumluluğunu belli limitler dahilinde teminat altına alır. Dolayısıyla zarar gören üçüncü kişiler, sigorta güvencesi sayesinde, zararlarını tazmin edebilmekte, işletenin mali gücünden etkilenmemekte ve muhatapsız kalmamaktadır. 6085 Sayılı Kanun ile ZMSS yaptırma zorunluluğu sadece gerçek kişilere ve özel hukuk tüzel kişilerine getirilmiştir. Zira m.56/2’ye göre genel ve katma bütçeli idareler. için ZMSS yaptırma yükümlülüğü getirilmemiş, bu müesseselere ait araçların sebep oldukları trafik kazalarından ötürü meydana gelen zararların bu idareler tarafından oluşturulacak fon tarafından karşılanması hüküm altına alınmıştır6. Bu noktada idarelere takdir hakkı tanınmış olup, fon tesis etme veyahut zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırma konusunda seçimlik hakları bulunmaktadır7. Nitekim mülga KTK m.56/2 hükmü kapsamında olmalarına rağmen bazı idari kuruluşlar mali sorumluluk sigortası yaptırmışlar, bazı idareler ise fon tesis etme yolunu tercih etmişlerdir8. Bu düzenleme o dönemde öğretide bazı yazarlar tarafından yeknesaklığın sağlanamamış olması ve tek bir güvence sistemimin getirilmemiş olması sebebiyle eleştirilmiştir9. Üstünde durulması gereken bir diğer husus ise mülga KTK m.51’de yer alan düzenlemede, “motorlu araç sahipleri” kavramından bahsedilmiş olmasıdır. Her ne kadar TBMM Komisyon Raporu’nda zarara uğrayan kimselerin zararının giderilmesi noktasında aracı işleten şoför, araç sahibi ve sigortacının sorumluluğundan bahsedilmişse de kanun lafzında sadece araç sahibinin sorumluluğu zikredilmektedir. Kanaatimizce kanun koyucu sadece araç sahibinin sorumluluğunu düzenleyerek kapsamı daraltmıştır. Bu yönüyle eksik ve yetersiz bir düzenleme olmuştur. Nitekim öğretide sadece motorlu 5 Tandoğan, a.g.e., s.240. 6 Nomer, Trafik Sigortasında Garanti Fonu, s.7.; Işıl Ulaş, Uygulamalı Sigorta Hukuku, Ankara: 1992, s.388. 7 Zekeriya Tepedelen, Zorunlu Sigortalarda Güvence Hesabı, Ankara: Adalet Yayınevi, 2017, s.12. 8 Vural Güven, Trafik Sigortası, Ankara: Ankara İktisadi Ticari İlimler Akademi, 1981, s.21. 9 Erhan Adal, Trafik Kazalarında Akit Dışı Sorumluluk, İstanbul, 1963, s.34-35.; Vural, a.g.e., s.21. 4 araç sahibine ZMSS yaptırma yükümlülüğü ve beraberinde sorumluluğun getirilmesi eleştirilmiş; kanun lafzında geçen motorlu araç sahibi ifadesinden kastedilenin işleten olduğu bu sebeple tabirin geniş yorumlanması gerektiği ileri sürülmüştür10. 11.01.1961 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 232 Sayılı Vergi Usul Kanunu başlıklı torba kanun ile 05.01.1962 tarihinde kabul edilen “6085 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi, Bazı Maddelerinin Kaldırılması ve Bu Kanun’a Gecici Dört Madde Eklenmesi Hakkında Kanun” yürürlüğe girmiştir. Bu kanun ile 6085 Sayılı Kanun’un 2, 6, 7, 8, 9, 17, 19, 20, 21, 28, 24, 25, 26, 41, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 57, 58, 59, 60, 64, 70 ve 72’nci maddelerinde değişiklik yapılmıştır. 6085 Sayılı Kanun m.50 değiştirilmeden önce: “Motorlu nakil vasıtalarının veya karayollarında müteharrik makinaların kullanılmasından doğan zararları, bu vasıta veya makinaları kullananlar, zararın vukua gelmemesi için hal ve maslahatın gerektirdiği bütün dikkat ve itinada bulunduklarını veya bu dikkat ve itina gösterilmiş olsa bile zararın önlenemeyeceğini ispat etmedikçe, tazminata mecburdur.” şeklinde idi. Öğretideki bir görüşe göre, motorlu aracı kullananın sorumluluğu bu hükümde eski BK madde 55 ve madde 56 paralelinde adam çalıştıranın ve hayvan bulunduranın sorumluluğuna benzer şekilde düzenlenmişti. Bu sebeple burada objektif özen yükümlülüğünün yerine getirilmesine dayanan bir kusursuz sorumluluk hali mevcut idi. Nitekim KTK layihası hakkında Geçici Komisyon Raporu da bu görüşü desteklemektedir11. Kanaatimizce de burada objektif özen yükümlülüğünün yerine getirilmemesi düşüncesine dayanan kusursuz sorumluluk esası gündeme gelmektedir. Zira araç işletenin sorumluluktan kurtulması ancak ve ancak kurtuluş kanıtı getirmesi şartına bağlanmıştır. Gereken dikkati ve özeni gösterdiğini veyahut gereken dikkat ve özeni gösterseydi bile zararın meydana geleceğini ispat etmekle sorumluluktan kurtulma imkânı mevcuttu. Burada kişinin 10 Tandoğan, a.g.e., s.225.; Bozer, a.g.e., s.195. 11 Tutanak Dergisi, IX. Dönem, c.21, IX Toplantı, Birleşim 58, S.252, s.5-6., “Motorlu vasıta ve makinaların bilhassa son zamanlarda ulaştığı inkişafla birlikte artan tehlike ihtimallerini, kazaların vukuundaki fevkalade sürat dolayısıyla kusurun tespitindeki zorlukları ve diğer memleketlerin bu mevzudaki kanuni tedbirlerini nazara alan komisyonumuz; umumî hükümlere atfın bir neticesi olarak tezahür eden kusurlu mesuliyet prensibinin bu safhada da tatbikini kanundan beklenen faydayı önleyici mahiyette görmüş ve bunun yerine kurtuluş beyyinesiyle yumuşatılmış kusursuz mes’uliyet esasının ikamesini adalete daha uygun bulmuştur. Böylece Borçlar Kanunumuzun 55 ve 56’ncı maddelerindeki mesuliyet hükümlerine benzer bir hüküm Trafik Kanunumuza girmiş olacaktır.” 5 özensizliği kusur derecesine varmamış olsa da ayırt etme gücünden yoksun da olunsa sorumluluk yine de gündeme gelmektedir. Çünkü burada sorumluluğun esası kusursuz sorumluluktur. 232 Sayılı Vergi Usul Kanunu adlı torba kanun ile 6085 Sayılı Kanun’da yapılan değişiklikle birlikte m.50/2’nin yeni şekline göre: “Motorlu taşıt, müteharrik makina veya lastik tekerlekli traktör sahibi, zararın mücbir sebepten veya kazazedenin veya üçüncü şahsın ağır kusurundan ileri geldiğini veyahut kendisinin veya ef’al ve harekâtından mes’ul olduğu kimselerin kusurunun bulunmadığını isbat ederse mesuliyetten kurtulur.” Yine 50.madde 5.fıkrası uyarınca: “Bu kanun hükümleri gereğince yapılması mecburi olan asgari sigorta hadlerini aşan zararlar gibi hukuki mes’uliyete taallûk eden hususlarda umumi hükümler tatbik olunur.” düzenlenmiştir. Bu değişiklikle birlikte araç sahibinin sorumluluğu kusur sorumluluğuna dayanmaktadır. Zira motorlu araç sahibi, kusurlu olmadığını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilmektedir. Sigorta sınırını aşan zararlara ilişkin sorumlulukta ise genel hükümler gündeme gelmektedir. Öğretide 50.maddede yapılan bu değişiklik eleştirilmiştir12. Bu eleştiriye göre motorlu araçların işletilmesinin aşırı derecede tehlike ve büyük zarar olasılığı doğurduğu somut gerçeklik iken değişiklikten önceki düzenlemede bile gereken dikkat ve özenin gösterilmesi suretiyle kurtuluş kanıtı getirerek sorumluluktan kurtulma olanağı tanınması tam manasıyla tehlike sorumluluğunun uygulanamadığını göstermekteydi. Değişiklikten sonra ise tehlike sorumluluğundan ziyade kusur sorumluluğunun esas alındığı görülmektedir. Bu görüşe göre düzenlemedeki “veyahut” bağlacı “ve” bağlacı ile değiştirilmelidir. 15 Mart 1932 Tarihli İsviçre Kanunu m.37/2’de olduğu gibi araç sahibinin sorumluluktan kurtulması için sadece kendisinin ve eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusuru olmadığını kanıtlaması yetmeyecek bununla birlikte zararın mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan kaynaklandığını kanıtlaması gerekecektir. Bu şekilde gerçek bir tehlike sorumluğundan bahsedilebilecektir. Kanaatimizce de 6085 sayılı KTK m.50’de yapılan değişiklikle birlikte araç işletenin sorumluluğu daha da daraltılmış, kusursuz sorumluluktan kusur sorumluluğuna evrilmiştir. Her ne kadar TBMM Geçici Komisyon raporlarında tehlike sorumluluğunun adeta bir zorunluluk olduğu dile getirilmişse de bu husus kanun lafzına 12 Tandoğan, a.g.e., s.211. 6 tam manasıyla yansıtılamamıştır. Hatta ve hatta değişiklik ile birlikte adeta kanun amacından uzaklaştırılmıştır. 6085 Sayılı KTK’da güvence hesabına ilişkin bir düzenleme yoktur13. İlgili yasada trafik kazaları nedeniyle zorunlu mali sorumluluk sistemi bile tam manasıyla düzenlenebilmiş değildir. Gerek sorumluluğun şartları ve tehlike sorumluluğunun tam manasıyla kabul görmeyişi gerekse de ZMSS’nin sadece gerçek kişilere ve özel hukuk tüzel kişilerine zorunlu kılınmış olması güvence sisteminin oldukça yetersiz olduğunu göstermektedir. KTK m.56/2’de fon tesis edilebileceği düzenlenmişse de burada bahsi geçen fonun garanti fonunun amacına hizmet eder nitelikte olmadığı, ZMSS yaptırmak yerine seçimlik hak olarak kamu tüzel kişilerine tanındığı aşikardır. B.2918 SAYILI KANUN 2918 Sayılı Karayolu Trafik Kanunu 13.10.1983 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanun’un genel gerekçesi incelendiğinde, istatistiksel oranlara göre trafik kazalarındaki ciddi artış ve beraberinde getirdiği can ve mal kaybı belirtilerek önlenmesi amaçlanmıştır14. Tüm bunlarla birlikte Uluslararası alandaki yeniliklerin ve güncel gelişmelerin de takip edilerek hukukumuza uyarlanması hedeflenmiştir. Çalışmamızı doğrudan ilgilendiren “Garanti Fonu” müessesesi hukukumuza ilk defa 2918 sayılı KTK’nın 108.maddesi ile getirilmiştir. İlgili düzenlemeye göre: “Zorunlu malî sorumluluk sigortasına tabi motorlu araçların sebep olacakları zararların, aşağıdaki durumlarda işletenin sorumluluğuna ilişkin kurallar uyarınca ve zorunlu sigorta tazminatı sınırları içinde karşılanması amacıyla, Ticaret Bakanlığı tarafından bir Garanti Fonu oluşturulur.” bu düzenleme ile trafik kazalarında zarar görenlerin korunmalarını amaçlayan ve muhatapsız kalmalarının önünde engel olabilecek yeni bir uygulama getirilmiştir. 13 Tepedelen, a.g.e., s.12. 14 Bkz. KTK Genel Gerekçe, Karayolları Trafik Kanunu Tasarısının Danışma Meclisince Kabul Olunan Metni ve Millî Güvenlik Konseyi İçişleri Komisyonu Raporu. (D. Meclisi: 1/116; M. G. Konseyi: 1/539) (D. Meclisi S. Sayısı : 397) “Örneğin; 1978, 1979, 1980 yılları itibariyle toplam 130 614 trafik kazası meydana gelmiş olup bunun tabiî sonucu, 14 488 vatandaşımız hayatım kaybetmiş, 82 407 kişi yaralanmış ve 4 289 483 000 TL. maddî haslar meydana gelmişti” 7 Dünyada birçok ülkede, garanti fonu müessesi uygulamaya konulmuş ve güvence sistemi benimsenmiştir. Fransa, Almanya, İsviçre ve Belçika’da garanti fonları yasalarla oluşturulmaya başlandıktan sonra ülkemizde de Belçika’da kabul edilen sistem esas alınarak garanti fonu kabul edilmiş ve KTK 108. madde ile yasalaşmıştır15. Karayolu Trafik Kanunu ve ilgili yönetmelik hükümlerine göre garanti fonunun ayrı bir tüzel kişiliği bulunmamaktadır. Fona ilişkin hizmetler 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi bakanlık personeli tarafından yürütülür. Fonun yönetiminden, Bakanlıkça görevlendirilecek Fon Müdürü sorumludur16. 108. maddede 17.10.1996 tarih ve 4199 sayılı Kanunla garanti fonunun idaresi ve işleyişine ilişkin değişiklikler yapılmıştır. Maddenin ilk şeklinde Ticaret Bakanlığı tarafından oluşturulacağı hükme bağlanan garanti fonunun, Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği nezdinde oluşturulması kabul edilmiştir17. Yine 31.10.1990 tarihli ve 3672 sayılı Kanunla 106. madde değiştirilerek Kamu Araçları Garanti Fonu kavramı kaldırılmış ve bu araçlar için de zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırma yükümlülüğü getirilmiştir18. Böylece 6086 sayılı KTK’ya ilişkin öğretideki tartışmalara son verilmiş, özel – kamu ayrımı kaldırılarak tüm motorlu araç işletenlerine ZMSS yaptırma yükümlülüğü getirilerek yeknesaklık sağlanmıştır. 21.12.2001 yılında 4629 Sayılı Bazı Fonların Tasfiyesi Hakkında Kanun ile m.6/f ile: “13.10.1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 8, 98 ve 107’nci maddeleri ile 108 inci maddesinde ve başlığında yer alan "Garanti Fonu" ibareleri ile "fon" ve "fon hesabı" ibareleri "Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı" olarak “değiştirilmiştir. Söz konusu değişiklik ile garanti fonu kavramının yerini “Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı” almıştır. 15 Sabih Arkan, “Yeni Karayolları Trafik Kanunu Sigorta ve Garanti Fonuna İlişkin Hükümleri Üzerinde Bir İnceleme”, SHD, C.1, S.3-4, s.284., Ulaş, Sigorta Hukuku, s.389. 16 Garanti Fonu Yönetmeliği m.4, RG. 26.06.1985 / 18793. 17 Nomer, a.g.e., s.8. 18 3672 S. Kanun m 6.: “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 106’ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Devlete ve kamu kuruluşlarına ait araçlar Madde 106. — Genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine ve belediyelere, kamu iktisadi teşebbüslerine ve kamu kuruluşlarına ait motorlu araçların sebep oldukları zararlardan dolayı, bu Kanunun işletenin hukukî sorumluluğuna ilişkin hükümleri uygulanır. Bu kuruluşlar, 85 inci maddenin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere 101 inci maddedeki şartlan haiz millî sigorta şirketlerine malî sorumluluk sigortası yaptırmakla yükümlüdürler. 8 Karayolları Trafik Kanunu’nun 108.maddesinin son fıkrası uyarınca hazırlanan ilk Garanti Fonu Yönetmeliği 26.06.1985 tarih ve 18793 Sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Akabinde 10.08.1990 tarih ve 20601 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan yeni yönetmelik yürürlüğe girmiştir. KTK m.108 son fıkrasına göre, garanti fonunun kuruluşu, işleyişi, fon varlıklarının nemalandırılması ve fondan yapılacak ödemelere ilişkin esasların bulunacağı yönetmelik Hazine Müsteşarlığı’nın bağlı bulunduğu Bakanlık tarafından Türkiye Sigorta Reasürans Şirketleri Birliği’nin görüşü alınarak hazırlanır denildiğinden bu esaslar dikkate alınarak 03.05.1997 tarihli 22978 Sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan yönetmelik düzenlenmiştir. Son olarak 03.07.2002 tarih ve 24804 Sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Karayolları Trafik Garanti Sigorta Hesabı Yönetmeliği KTK’ya dayanılarak çıkarılan son yönetmelik olmuştur. Zira Güvence Hesabı, daha kapsamlı olacak şekilde 2007 yılında yürürlüğe giren 5684 Sayılı SK ile düzenlemeye alınmıştır. Bu konu çalışmanın ilerleyen kısımlarında incelenecektir. 6085 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na kıyasla 2918 Sayılı KTK’nın ZMSS uygulama alanı genişletilmiştir. Öyle ki 2918 Sayılı Kanun kamu ya da özel hukuk kişisi ayrımı yapmaksızın tüm araç işletenleri yönünden-31.10.1990 tarihli ve 3672 sayılı kanunla yapılan değişiklik ile- ZMSS yaptırma zorunluluğu getirilmiştir19. Buna göre KTK m.85 gereğince işletenlerin sorumluluklarının belli teminat limitleri dahilinde karşılanması amacıyla KTK m.91 gereğince mali sorumluluk sigortaları yaptırmaları zorunludur. Üzerinde durulması gereken bir diğer konu ise 2918 Sayılı KTK ile birlikte zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırma yükümlülüğünün sadece araç malikine değil, öğretide de benimsendiği gibi araç işletenine getirilmesidir. Mülga KTK’da öğretide en çok eleştirilen hususlardan birisi de ZMSS yaptırma zorunluluğunun sadece araç malikine getirilmesiydi20. İsabetli olarak 2918 sayılı KTK’da bu eleştiri dikkate alınarak “araç işleteni” kavramı kullanılmıştır. 2918 Sayılı Karayolu Trafik Kanunu ile güvence hesabı (eski adıyla garanti fonu) kavramı hukukumuza ilk defa girmiştir. Bu anlamda ilk yasal düzenleme olma niteliğine 19 Tepedelen, a.g.e., s.20. 20 Eleştiriler için bkz. Birinci Bölüm, I-A, s.4. 9 haizdir. 6085 Sayılı kanun bu anlamda oldukça yetersiz kalmıştı. Ancak 2918 Sayılı KTK’nın da tam manasıyla ihtiyaçlara cevap verdiği söylenememektedir. Zira bu kanun ile her ne kadar garanti fonu düzenlemesi yasal bir zemine kavuşturulmuşsa da garanti fonunun sadece ZMSS ile sınırlı tutulması ve garanti fonuna başvuru koşulları, usul ve esasları gibi uyuşmazlıklara konu olabilecek birçok hususun düzenlemeye alınmaması kanaatimizce eleştirilmelidir. C.5684 SAYILI SİGORTACILIK KANUNU Sigorta müessesesi, çeşitli rizikoları teminat altına alması sebebiyle gelişen teknolojik koşullarda adeta zorunluluk haline gelmekte ve önem arz etmektedir. Hukukumuzda farklı kanunlarda zorunlu sigortalara ilişkin çeşitli düzenlemeler bulunmakta idi. SMK, KTK ve Karayolu Taşıma Kanunu’nda bu noktada dağınık halde zorunlu sigortalara ilişkin hükümler mevcuttu. Bu düzenlemelerin tek bir başlık altında toplanması ihtiyacı doğmuştur. Bu ihtiyaç ve zorunluluğun sonucu olarak 14.06.2007 yılında Sigortacılık Kanunu yürürlüğe girmiştir. Kanun koyucu SK m.13 ile Sigorta Hukuku’na zorunlu sigortalarla ilgili önemli bir düzenleme getirmiştir. Bu düzenleyeme göre Cumhurbaşkanı, kamu yararı açısından gerekli gördüğü hallerde zorunlu sigortalar ihdas edebilecektir. Sigortacılık Kanunu’nun kabulüne kadar çeşitli kanunlarda zorunlu sigortalara ilişkin hükümler bulunmakta idi. SK ile birlikte tüm zorunlu sigortalar bir maddede toplandığı gibi gerekli görülen hallerde mal sigortaları da dahil olmak üzere yeni zorunlu sigortaların Cumhurbaşkanı kararı ile getirilebilmesi imkânı getirilmiştir21. Sigortacılık Kanunu m.14’te Güvence Hesabı : “Bu Kanun’un 13.maddesi, 13.101983 tarihli ve 2918 S. KTK ve 10.07.2003 Tarih ve 4925 Sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ile ihdas edilen zorunlu sorumluluk sigortaları ile bu Kanun’la mülga 21.12.1959 T. ve 7397 S. SMK çerçevesinde ihdas edilmiş olan zorunlu sigortalara ilişkin olarak aşağıdaki koşulların oluşması halinde ortaya çıkan zararların bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla Türkiye Sigorta 21 6284 Sayılı SK m.13. 10 Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği22 nezdinde Güvence Hesabı oluşturulur.” şeklinde düzenlenmiştir. Çalışmamıza bakan yönüyle SK’nın bir diğer yeniliği zorunlu sigortaların tamamını güvence hesabı23 kapsamına almış olmasıdır. 2918 Sayılı Kanun ile sadece zorunlu mali sorumluluk sigortası güvence hesabı kapsamında tutulmuş iken SK ile zorunlu sigortaların tamamı hesap kapsamına alınmıştır24. Bu yönüyle de SK ile yeknesaklık sağlanmıştır. Önceki Karayolu Trafik Garanti. Sigortası Hesabı, 2918 sayılı KTK’nın 108. ve 107/3. maddelerinde yer aldığı içindir ki, 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 45. maddesi 3. fıkrasıyla söz konusu maddeler yürürlükten kaldırılmıştır. Düzenlemenin amacı, sigortacılık sektörünün uluslararası alanda geri kalmışlığını bertaraf etmek, sigortacılığı önemine layık yere yerleştirmek ve halka daha iyi hizmet verebilmeyi denetlemektir25. Nitekim düzenlemeyle sigortacılık yasal bir zemine oturtulmuş ve Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı’nın yerini daha kapsamlı bir sistem olan Güvence Hesabı almıştır26. II. GÜVENCE HESABI Sigorta bilindiği üzere, benzer risklere maruz kalan kişilerin ödedikleri primlerle oluşturulan fondan, teminat altına alınan rizikoların gerçekleşmesi sonucu meydana gelen zararı karşılamayı amaçlamaktadır. Her ne kadar hukuk sistemimizde sözleşme serbestisi ilkesi mevcut ise de bazı durumlarda TBK m.17 ve TMK m.24’e aykırı olmamak kaydıyla sözleşme serbestisine istisnalar getirilebilmektedir. Sigortacılık Kanunu’nda yer aldığı üzere kamu menfaatinin gerektirdiği durumlarda her türlü sigorta zorunlu hale 22 “Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği” ibaresi 13.06.2012 Tarih ve 6327 Sayılı Kanun’un 50.maddesi ile “Türkiye Sigorta Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği” şeklinde değiştirilmiştir. 23 Çelik Ahmet Çelik, “Tüm Zorunlu Sigortalar İçin Yeni Bir Düzenleme Güvence Hesabı”, Legal Hukuk Dergisi, S.58, s.3153-3167. Yazara göre Güvence Hesabı kavramı çok kısa olmuştur. “Zorunlu Sigortalar Güvence Hesabı” denilmesi hem daha doğru olacak hem de işlevine açıklık getirmiş olacaktır. 24Tekin Memiş, “Güvence Hesabının Taşımanın 100 Km. Altında Olması Nedeniyle Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası Kapsamında Ödeme Yapmayı Reddetmesi Hukuka Uygun mudur?”, İnönü Ünv. Hukuk Fakültesi Dergisi, C.3, S.1. 2012, s.130-131. 25 Bkz. SK Genel Gerekçe. 26 Tepedelen, a.g.e., s.31. 11 getirilebilecektir27. Nitekim günlük hayat ve birçok meslek kolu bünyesinde çeşitli riskleri barındırmaktadır. Çoğu zaman bu faaliyetlerin yürütülmesi yüksek riskler barındırdığı için çeşitli zararları da beraberinde getirmektedir. Bu sebeple tehlikeli faaliyetlerin yürütülmesi esnasında zarar görebilecek üçüncü kişileri korumak ve kamu yararını tesis etmek amacıyla zorunlu sigortalar gündeme gelmektedir. Bu sistem ile zarar görenlerin zararları tazmin edilmekte ve sorumlular da bir şekilde korunmaktadır. Güvence hesabını zorunlu sigortalardan ayrı düşünmemek gerekir. Aynı şekilde zorunlu sigorta sistemi de hesaptan ayrı düşünülemez. Zira zorunlu sigortaların teminat altına aldığı faaliyetlerden ötürü meydana gelebilecek zararlarda, zorunlu sigortanın yaptırılmamış olması veya bir şekilde zorunlu sigortanın sorumluluğuna gidilemeyen hallerden birisinin gerçekleşmesi halinde zarar görenlerin zararını tazmin etmek ve sigortanın yerine geçmek üzere hesabın sorumluluğuna gidilecektir. Böylelikle zarara uğrayan üçüncü kişilerin güvence hesabı teminatı ile zararını tazmin edememe riski ortadan kaldırılmış olmakta ve zorunlu sigortalara olan güvenin korunması sağlanmaktadır28. Güvence Hesabı’nın amacı SK’da sayılan zorunlu sigorta türlerinde, kanunda belirtilen şartların oluşması halinde, zorunlu sigortalarla belirlenen teminat limitlerine kadar zararların karşılanmasıdır29. Bu şekilde zorunlu sigortalara olan güven korunacak, gelişmiş bir garanti sistemi sağlanacak ve nihayetinde zarar görenlerin zararları giderilmiş olacaktır30. Güvence hesabı bir anlamda zorunlu sigortaların boşluklarını doldurarak zarar göreni korumakta ve kamusal bir görev üstlenmektedir31. Güvence hesabı zorunlu sigortaların kapsamında olan faaliyetler nedeniyle meydana gelebilecek her türlü zarardan sorumlu tutulamaz. Hesabın sorumlu olduğu zarar türleri SK. m.14 ve GHY’de düzenlenmiştir. Bu sebeple hesaba hangi hallerde 27Fatma Dilek Kabukçuoğlu Özer, Sigortacılık Kanunu Şerhi, Ankara: On İki Levha Yayıncılık, 2012, s.180. 28Vural Seven, “Sigorta Güvence Hesabının Kapsamı ve Destekten Yoksun Kalma Tazminatı”, Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2017, C.12, S.157-158, s. 32. 29 5684 S. Sigortacılık Kanunu m.14. 30 Bkz. SK m.14 gerekçesi. 31 Memiş, a.g.e., s.137. 12 başvurulabileceği ve hesabın sorumlu olduğu zarar türlerinin detaylı olarak incelenmesi gerekmektedir. A. HESABA BAŞVURU KOŞULLARI 1. Genel Olarak Güvence Hesabı başlığı taşıyan SK m.14 ile hesabın sorumluluğu düzenlenmiştir. Buna göre Sigortacılık Kanunu’nun 13.maddesi, 2918 Sayılı KTK ve 4925 Sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ile ihdas edilen zorunlu sorumluluk sigortaları ile mülga 7397 Sayılı Sigorta Murakabe Kanunu çerçevesinde ihdas edilmiş olan zorunlu sigortalara ilişkin olarak koşulların oluşması halinde güvence hesabının sorumlu olduğu hüküm altına alınmıştır. Dolayısıyla hesabın her durum ve şartta ödeme yapmayacağı, sorumluluğunun doğması için bazı koşulların somut olayda gerçekleşmesi gerektiği açıktır. Hesaba başvurulabilecek haller Sigortacılık Kanunu m.14 ve Güvence Hesabı Yönetmeliği m.9/1’de açıklanmıştır. 2. Kanunda Sayılan Zorunlu Sigortalara İlişkin Faaliyet Nedeniyle Zarar Oluşması Hesaptan tazmin edilecek zararın Sigortacılık Kanunu’nda yer alan zorunlu sigortaların kapsamında olması gerekmektedir. 2918 Sayılı Kanun’da düzenlendiği şekliyle güvence hesabının kapsamının çok daha genişletildiğini söyleyebiliriz. Zira Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabının sorumluluğunun kapsamı sadece ZMSS ile sınırlı idi. Sigortacılık Kanunu’nun 14.maddesinin 1.fıkrasına göre Güvence Hesabı’nın sorumluluğu kapsamındaki sigortalar, Bakanlar Kurulu’nun kamu yararını gerektirmesi halinde düzenleyeceği zorunlu sigortalar, Karayolu Trafik Kanunu’nda düzenlenen zorunlu sigortalar, Karayolu Taşıma Kanunu’nda düzenlenen zorunlu sigortalar ve son olarak mülga Sigorta Murakabe Kanunu çerçevesinde düzenlenen zorunlu sigortalardır. Bakanlar Kurulu’nun kamu yararı gerekçesiyle düzenlediği zorunlu sigortalar Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası32, Maden Çalışanları Zorunlu 32 22.01.2004 tarih ve 2004/6789 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı, R.G.25.02.2004/25384. 13 Ferdi Kaza Sigortası33, Tehlikeli Maddeler ve Tehlikeli Atık Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası34, Tüpgaz Zorunlu Sorumluluk Sigortasıdır. Karayolu Trafik Kanunu’nda düzenlenen zorunlu sigorta ise Karayolu Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasıdır. Karayolu Taşıma Kanunu’nda düzenlenen zorunlu sigortalar, Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortasıdır. Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası Karayolu Taşıma Kanunu’nun 18.maddesinde düzenlenmekte idi. 14.04.2016 tarihinde yayınlanan 6704 Sayılı Kanunu’nun 17.maddesi ile 26.04.2016 tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır. Dolayısıyla bu tarihten itibaren hukukumuzda böyle bir zorunlu sigorta türü olmadığı gibi, bu kapsamda meydana gelecek zararlarda hesabın sorumluluğu bulunmamaktadır. Güvence Hesabı’nın sorumluluğu zorunlu sigortalardan oluşmakta ise de bu tüm zorunlu sigortaların hesap kapsamında olduğu anlamına gelmemektedir. Kanunda sayılan zorunlu sigortaların hesap kapsamında olduğu açıkça ifade edilmiştir. Ancak buna rağmen öğretide bazı yazarlar tüm zorunlu sigortaların hesabın kapsamında olduğu noktasında görüş bildirmişlerdir35. Başka bir görüşe göre ise güvence hesabı tüm zorunlu sigortaları kapsamamakla birlikte tüm zorunlu sorumluluk sigortalarını kapsamaktadır36. Bizim de katıldığımız diğer görüşe göre SK m.14/1’de güvence hesabının sorumlu olduğu zorunlu sigorta türleri sayılmıştır. Bu hükümden güvence hesabının tüm zorunlu sigortaları kapsadığı noktasında bir sonuç çıkmamaktadır37. Güvence hesabının sorumluluğunu sadece zorunlu sorumluluk sigortaları ile daraltmak da doğru değildir. Hesabın sorumluluğu kapsamında can sigortaları da bulunmaktadır. Nitekim Güvence Hesabı Yönetmeliği bu hususa açıklık getirerek “Tanımlar” başlıklı 3/k maddesinde zorunlu sigorta kavramı: “Kanun’un 14.maddesinde kapsanan sigortaları ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır. 33 26.01.2015 tarih ve 2015/7249 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı,06.02.02015 tarih ve 29259 no.lu Resmî Gazete. 34 21.012021 tarih ve 2010/190 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı, 11.03.2020 tarih ve 27518 no.lu Resmî Gazete. 35Işıl Ulaş, “Sigortacılıkta Güvence Hesabı”, BATİDER, 2009, C.25, S.2, s.76., Çelik, Güvence Hesabı, s.3154, İlknur Uluğ Cicim, “Sigorta Hukukunda Güvence Hesabı”, Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Aralık 2011, C.1, S.1, s.108., Tepedelen, a.g.e., s.32. 36 Rayegan Kender, Sigorta Hukuku, s.159. 37 Memiş, a.g.e., s.139, Özer, a.g.e., s.196., Seven, “Sigorta Güvence Hesabının Kapsamı ve Destekten Yoksun Kalma Tazminatı”, s.36. 14 İfade edilmelidir ki her ne kadar güvence hesabının kanunda sayılan zorunlu sigortaların kapsamı dahilinde sorumluluğundan bahsedilmesi gerektiği açıkça yasal düzenlemelerde yer bulmuş ise de uygulamaya bakan yönüyle tehlikeli faaliyetlerin teminat altına alınması amacıyla özellikle zorunlu sorumluluk sigortalarının ihdas edildiği ve dolayısıyla güvence hesabının sorumluluğunun büyük çoğunluğunu da sorumluluk sigortalarının oluşturduğu tartışmasız bir gerçektir. Hesabın sorumluluğuna gidilebilmesi için kanunda sayılan zorunlu sigortaların yaptırılmasının da zorunlu olması gerekmektedir38. Zira zorunlu sigortaların her durumda yaptırılması zorunluluğu söz konusu değildir. İlgili düzenlemelerde zorunlu sigortaların kapsamı, hangi durumlarda yaptırılması gerektiği belirtilmiştir. Bu bağlamda zorunlu sigortanın yaptırılması zorunluluğu var ise güvence hesabına, şartların oluşması halinde başvurulabilecektir. Nitekim Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 13.06.2013 tarih ve 2012/12632E.- 2013/8968K. sayılı kararında39: “Somut olayda, kazaya neden olan davacının yolcu olarak bulunduğu vasıta dosya içerisinde yer alan ruhsat kaydında motorlu bisiklet olarak geçmekte ve silindir hacmi 49,9 cm küp olduğu anlaşılmaktadır. Davalı aracı kaza tespit tutanağında mobilet olarak belirtilmiş olup dosya kapsamından trafik sigortası yaptırması zorunlu bir araç olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Bu duruma göre motorlu bisiklet vasfındaki vasıtanın trafik sigortası yaptırması zorunluluğunun bulunmamakta olduğu ve yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alınarak Güvence Hesabı'nın sorumluğunun bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken bu husus gözden kaçırılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” Tüm bunlarla birlikte hesaba başvuru yapılabilmesi için önem arz eden bir diğer konu meydana gelen zararın zorunlu sigortaların sorumluluğu kapsamında olması gerektiğidir40. Somut olayda zorunlu sigorta yaptırma zorunluluğu var ise, bu durum tek başına yeterli olmayacak aynı zamanda meydana gelen zararın bu zorunlu sigortanın sorumluluğunun kapsamında olması da aranacaktır. Ancak böyle bir durumda, zorunlu 38 Çelik Ahmet Çelik, “Karayoluyla Yolcu Taşımada Zorunlu Sigortalar ve Güvence Hesabı”, Yargı Dünyası Dergisi, S.177, ss.11-18., s.18. 39 E.T. 10.11.2021, www.sinerjimevzuat.com.tr. 40 Nomer, a.g.e., s.11.; Seven, “Sigorta Güvence Hesabının Kapsamı ve Destekten Yoksun Kalma Tazminatı” s.38.; Tepedelen, a.g.e., s.35. 15 sigortaya başvurulamayan hallerde hesaba başvuru yapılabilecektir. Nitekim SK m.14/1 ve GHY m.9 lafzından anlaşılması gereken budur41. Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı yürürlükte iken de benzer şekilde hesaptan tazmin edilecek zararın öncelikle zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı kapsamında olması gerektiği aranmaktaydı42. Zira hesabın hem eski hem de yeni kanundaki düzenlenme amacı esasen zorunlu sigorta korumasının yetersiz kaldığı, sigortanın sorumluluğuna gidilemediği durumlarda zarar görenlerin uğradıkları zararın giderilmesidir43. Fakat burada, her zarar türünün güvence hesabının sorumluluğu dahilinde olduğu söylenemez. Hesabın hangi durumlarda hangi zararlardan sorumlu olduğu kanunda açıkça düzenleme altına alınmıştır. Bu konu ileride incelenecektir. 3. Kanunda Sayılan Başvuru Şartlarının Oluşması Güvence hesabının hangi durumlarda sorumlu olduğu ve ne tür zararları karşıladığı SK m.14/1’de ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Yine Güvence Hesabı Yönetmeliği m.9’da ayrıca başvuru şartlarına yer verilmiştir. Buna göre sigortalının veya sigorta yaptırmakla yükümlü olanın tespit edilememesi, rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat limitleri dahilinde zorunlu sigortanın yaptırılmamış olması, sigorta şirketinin mali bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatının iptal edilmesi veya iflası, çalınmış veya gasp edilmiş aracın karıştığı kazada işletenin sorumlu tutulamadığı durumlarda, Yeşil Kart Sigortası uygulamaları için faaliyet gösteren Türkiye Motorlu Taşıt Bürosunca yapılacak ödemeler için güvence hesabına başvurulabilecektir. Güvence hesabına başvurulabilecek haller Karayolu Trafik Garanti Sigortasına başvuru halleri ile büyük oranda benzerlik göstermektedir. Öyle ki 2918 Sayılı KTK m.108 gereğince kazayı yapan motorlu aracın tespit edilmemesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için, kazanın meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde ZMSS yaptırmamış olan işletenlerin neden olduğu bedensel zararlar için, ZMSS’yi yapan sigortacının mali bünye zafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde sigortacının ödemekle yükümlü 41 Her iki düzenlemede de: “…zorunlu sigortalara ilişkin olarak aşağıdaki koşulların oluşması halinde…” ifadesi yer almaktadır. 42 Nomer, a.g.e., s.11. 43 Nomer, a.g.e., s.11. 16 olduğu maddi ve bedensel zararlar için, çalınmış veya gasbedilmiş motorlu araç bir olaya sebep olmuş ise, işleten de sorumlu değilse kişiye gelen zararlar için Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabına başvurulabilmekteydi. SK’dan farklı olarak KTK m.108’de hesabın tedavi giderlerinden de sorumlu olduğu düzenlenmekteydi44. Karayolu Trafik Kanunu’ndaki düzenlemeden farklı olarak SK’da motorlu taşıt bürosunca yapılacak ödemeler için de hesaba başvurulabileceği düzenlenmiştir. 4. Zararın Hesabın Sorumluluğu Kapsamında Olması Güvence hesabına, SK m.14’te adı geçen zorunlu sigortaların kapsamında olan faaliyetler nedeniyle zararın meydana gelmesi ve yine aynı maddedeki koşulların oluşması halinde başvurulabileceği ifade edilmişti. Ancak meydana gelen zararın türü hesabın sorumluluğu bakımından önem arz etmektedir. Zira güvence hesabı bahsi geçen zorunlu sigortalara ilişkin tüm zararları tazmin etmez45. Somut olayda zorunlu sigorta yaptırma zorunluluğunun bulunduğu, meydana gelen zararın sigorta teminatı kapsamında olduğunun tespitinden sonra, SK m.14’te sayılan koşullardan hangisi nedeniyle başvuru yapılacaksa o noktada hesabın meydana gelen zarar türünden sorumlu olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Sigortacılık Kanunu m.14/2’ye göre hesaba: “a)Sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için, b)Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için, c) Sigorta şirketinin malî bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddî ve bedensel zararlar için, d) Çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada, Karayolları Trafik Kanunu uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde, kişiye gelen bedensel zararlar için, Yeşil Kart Sigortası uygulamaları için faaliyet gösteren Türkiye Motorlu Taşıt Bürosunca yapılacak ödemeler için…” başvurulabilir. Hükme göre güvence hesabına bedensel zararların varlığı halinde 44 Bkz. mülga KTK m.108 m 2/d. 45 Seven, “Sigorta Güvence Hesabının Kapsamı ve Destekten Yoksun Kalma Tazminatı”, s.45. 17 başvurulabilecektir. Bunun istisnasını sigorta şirketinin mali bünye zaafiyeti nedeniyle bütün branşlarda ruhsatının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddi ve bedensel zararlar için ve motorlu taşıt bürosunca yapılacak ödemeler için hesaba başvurulması halleri teşkil etmektedir46. SK m.14/2-d gereğince gerekli görülen hallerde Cumhurbaşkanı, eşyaya gelecek zararların kısmen veya tamamen hesaptan karşılanmasına karar vermeye yetkilidir47. Güvence hesabının sorumluluğu sınırsız değildir. Hesabın sorumluluğu kaza tarihinde geçerli olan zorunlu sigorta teminat limitleri ile sınırlıdır48. Teminat limitlerini aşan zararlar için ilgililerin zarar sorumlularına genel hükümlere göre dava açma hakları bulunmaktadır49. Nitekim Yargıtay 17.HD, 25.12.2014 tarih, 7371/19410 sayılı kararında: “Mahkemece yargılama aşamasında minibüsün yolcu taşımacılığı yapmasına rağmen zorunlu karayolu taşımacılığı mali sorumluluk sigorta poliçesinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu halde, bu sigorta yerine Güvence Hesabı Yönetmeliğinin 9/1-b maddesine göre rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde zorunlu sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için güvence hesabına başvurulabilir hükmü gereğince güvence hesabına rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan Zorunlu karayolu taşımacılığı mali sorumluluk sigortası poliçe limitleri dahilinde başvurulabileceğinin kabulü gerekir.” şeklinde ifade edilmiştir. Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı’nın sorumluluğunda da ZMSS limitini aşan kısım için hesaba gidilememekteydi. Mülga KTK m.108/1 ve eski Garanti Fonu Yönetmeliği m.20’de:” Bu Yönetmeliğin 8’inci maddesinin ikinci fıkrası hariç Fon, zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı sınırları içinde yaptığı ödemeler ile borçtan ve yükümlülükten kurtulur. Zorunlu mali sorumluluk sigorta teminat tutarlarını aşan 46Özer, a.g.e., s.198. 4702/7/2018 tarihli ve 700 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 182’nci maddesiyle bu fıkrada yer alan “Bakanlar Kurulu” ibaresi “Cumhurbaşkanı” şeklinde değiştirilmiştir. 48 Nomer, a.g.e. s.66.; Ulaş, Uygulamalı Sigorta Hukuku, s.397.; Ulaş, “Sigortacılıkta Güvence Hesabı”, s.83.; Cicim, a.g.e., s.115. Zekeriya Yılmaz, “5684 Sayılı Sigortacılık Kanununa Göre Güvence Hesabı ve Hesabın Sorumlu Olduğu Haller”, THD, S.13, Eylül 2007, s.44.; Hüseyin Ateş, “Güvence Hesabı”, TBB Dergisi, S.108, (2013), ss.349-362, s.351. 49 Güvence Hesabı Yönetmeliği m.17/1: “Hesap, zorunlu sigorta teminatı sınırları içinde yaptığı ödemeler ile borçtan kurtulur. Zorunlu sigorta teminat tutarlarını aşan zararlar, zarara sebebiyet veren veya hukuken sorumlu olanlarca karşılanır.” 18 zararlar, zarara yol açan kişinin üstünde kalır.” şeklinde düzenlenmişti. Garanti Fonu’nun sorumluluğunun teminat limitleri ile sınırlı olmasının istinası KTK m.8/b’de düzenlenmekte idi. Bu düzenlemeye göre trafik kazası nedeniyle acilen sağlık kuruluşlarına başvuran kişilerin tedavi giderleri Sağlık Bakanlığı tarifesine göre sigorta şirketince tamamı ödendikten sonra teminat limitini aşan kısım için garanti fonuna başvurulabilmekteydi50. B. GÜVENCE HESABINA BAŞVURULABİLECEK HALLER 1. Genel Olarak 5684 Sayılı Kanun’un 14.maddesinin 2.fıkrasında ve Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9.maddesinde güvence hesabına başvurulabilecek haller sayılmıştır. Buna göre sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için, rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için, zorunlu sigorta teminat limitleri ile sigorta poliçesinde belirtilen teminat arasında fark olması durumunda kişilere gelen bedensel zararlar için, sigorta şirketinin mali bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddi ve bedensel zararlar için, çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada, KTK uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde kişiye gelen bedensel zararlar için, yeşil kart sigortası uygulamaları için faaliyet gösteren Türkiye Motorlu Taşıt Bürosunca yapılacak ödemeler için, hesaba başvurulabilir. Bununla birlikte Cumhurbaşkanı51 gerekli görülen hallerde eşyaya gelen zararların kısmen veya tamamen hesaptan karşılanmasına karar vermeye yetkilidir. Sigortacılık Kanunu ve Güvence Hesabı Yönetmeliği, Güvence Hesabı’nın sorumluluk kapsamını belirlemekle yetinmiştir52. Oysaki Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı Yönetmeliği’nde hesabın kapsamı dışında kalan haller de ayrı ayrı 50 Nomer, a.g.e., s.67. 51 02/7/2018 tarihli ve 700 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 182’nci maddesiyle bu fıkrada yer alan “Bakanlar Kurulu” ibaresi “Cumhurbaşkanı” şeklinde değiştirilmiştir. 52 Seven, “Sigorta Güvence Hesabının Kapsamı ve Destekten Yoksun Kalma Tazminatı”, s.35. 19 sayılmıştı. Dolayısıyla SK ve GHY ile belirlenen sorumluluk kapsamı dışında kalan tüm hallerde hesabın sorumluluğunun bulunmadığı söylenebilmektedir. Güvence hesabının amacı, zorunlu sigortaların korumasının yetersiz kaldığı, zarar görenlerin zorunlu sigortalara çeşitli nedenlerle başvuruda bulunamamaları durumunda, uğranılan zararın tazmin edilmesidir. Dolayısıyla hesaptan tazmin edilecek zararın kanunda kabul edilen zorunlu sigorta kapsamında olması gerekmektedir. Zorunlu sigortaların neler olduğu SK, KTK, K.Taş.K’da belirtilmiştir. Güvence Hesabı’nın buradaki sorumluluğu ise sınırsız değildir. SK m.14/1 hükmü gereğince zorunlu sigortalarla saptanan teminat limitleri dahilinde hesabın sorumluluğu doğmaktadır. Çalışmanın ilerleyen bölümlerinde detaylıca izah edileceği üzere, Güvence Hesabı’nın sorumlu olduğu durumlarda hesap ile zarara neden olanların da sorumluluğunun devam ettiği gözden uzak tutulmamalıdır53. Güvence Hesabı’na başvurulabilecek haller 2918 Sayılı KTK mülga 107-108.maddeleri de dikkate alınarak mukayeseli olarak incelenecektir. 2. Sigortalının Tespit Edilememesi Sigortalının tespit edilememesi hali genellikle uygulamaya bakan yönüyle zorunlu trafik sigortalarına ilişkin hallerde ortaya çıkmaktadır. Sigortalının tespit edilememesi durumunda kişilere gelen bedensel zararlar için SK m.14/2-a gereğince güvence hesabına başvurulabilir54. Bu halde sorumlu belli olmadığından zorunlu sigortaları yapan sigortacılar da belli olmamaktadır. Somut olayda bir trafik kazasının yapıldığı varsayımında zarar görenler kazaya sebep olan aracın zorunlu mali sorumluluk sigortasının olup olmadığını eğer varsa hangi sigorta şirketi tarafından teminat verildiğini öğrenememektedir. Dolayısıyla ölüm veya yaralanma sebebiyle zarara uğrayan ve muhatapsız kalan zarar görenler için güvence hesabının sorumluluğu gündeme gelecektir. 53 Ulaş, “Sigortacılıkta Güvence Hesabı”, s.78; Yılmaz, a.g.e., s.36.; Ateş, a.g.e., s.351; Tepedelen, a.g.e., s.46. 54 Seven, “Sigorta Güvence Hesabının Kapsamı ve Destekten Yoksun Kalma Tazminatı” s.38.; Ulaş, Sigorta Hukuku, s.390. 20 26.07.2007 Tarihli Güvence Hesabı Yönetmeliği m.9/1: “Sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için…” şeklinde düzenlenmişti. Sadece sigortalının tespit edilememesi ihtimalinin düzenlenmiş olması ve böylelikle hesabın sorumluğunun kapsamının daraltılmış olması nedeniyle 19.06.2009 tarihinde 27263 Sayılı Resmî Gazete ile yürürlüğe giren Güvence Hesabı Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik m.2 ile GHY m.9/1: “Sigortalının veya sigortayı yaptırmakla sorumlu olanın tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için…” şeklinde değiştirilmiştir. Çünkü somut olayda tespit edilemeyen kişinin yaptırmakla yükümlü olduğu sigortayı yaptırıp yaptırmadığının bilinemeyecek olması55 karşısında bu şekilde düzenleme yapılması yerinde olmuştur. Hesabın sorumluluğu bedensel zararlar ile sınırlıdır. Eşyaya gelen zararlardan dolayı hesabın sorumluluğu doğmaz56. Fakat SK m.14/2 gereğince gerekli görülen durumlarda Cumhurbaşkanı eşyaya gelecek zararların da kısmen veya tamamen güvence hesabından karşılanmasına karar verme yetkisine haizdir57. Sigortalının tespit edilememesi hali genellikle zorunlu trafik sigortasından kaynaklanan rizikolara ilişkin olarak karşımıza çıkmaktadır58. Motorlu araçların neden oldukları kazalarda, kazaya neden olan aracın tespit edilememesi halinde yaralanan kişilerin geçici veya sürekli olarak tamamen veya kısmen çalışma güçlerini kaybetmelerinden doğan zararlar ile motorlu aracın işletilmesi ölüme neden olursa, ölenin yardımından mahrum kalanların destekten yoksun kalma tazminatı talepleri bedensel zarar kapsamındadır59. Birden fazla aracın karıştığı bir trafik kazasında sigortalılardan biri dahi tespit edilemezse güvence hesabına başvurulabilecektir60. Bu sorumluluğun dayanağını güvence hesabının araç işleten ve diğer sorumlularla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olması esası oluşturmaktadır61. Bununla birlikte Güvence Hesabı’nın 55 Seven, “Sigorta Güvence Hesabının Kapsamı ve Destekten Yoksun Kalma Tazminatı”, s.39. 56 5684 S. SK m.14, f.2/b; GH Yön. m.9, f.1/a. 57 Ulaş, “Sigortacılıkta Güvence Hesabı” s.79. 58 Tepedelen, a.g.e., s.36. 59 Yılmaz, a.g.e., s.37. 60Arkan, a.g.e., s.286-287.; Nomer, a.g.e., s.13; Cicim, a.g.e., s.109; Yarg. 17.HD, 20.10.2014, 2014/6431E.- 2014/13826K., www.sinerjimevzuat.com.tr, (E.T. 10.11.2021). 61 Ateş, a.g.e., s.351.; Nomer, s.14.; Yılmaz, a.g.e., 26. 21 sorumluluğunun doğmasıyla birlikte diğer zarar sorumlularının da Hesapla birlikte sorumlulukları devam etmektedir62. Kazaya sebep olan aracın tespit edilememesi durumunda zarar görenlerin uğradıkları bedensel zararlar sebebiyle Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabına63 başvurmaları esası KTK m.108/2 maddesiyle de kabul edilmişti. Bu düzenlemeyle zorunlu mali sorumluluk sigortasından beklenen sosyal amacın gerçekleşmemesi sonucunda kişilerin mağdur olmamaları amaçlanmakta idi64. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 108/2-a maddesinde “Kazayı yapan motorlu aracın tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için” KTGSH’ye başvurulacağı hükme bağlanmıştı. GFY m.8/1-a maddesinde ise: “Kazayı yapan motorlu aracın saptanamaması durumunda zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında ödenecek tazminat tutarları ile tedavi giderleri” fondan karşılanacak zarar ve giderler olarak gösterilmiştir. 5684 Sayılı kanun ile KTK mülga 107 ve 108. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, her ne kadar KTGSH’nin yerini Güvence Hesabı kavramı almış ve Sigortacılık Kanunu kapsamında yeniden düzenlenmişse de madde metinleri ve kanunun düzenleniş amacının büyük oranda değişmediği görülmektedir. Sigortalının tespit edilememesi durumunda güvence hesabının sorumlu olması prensibi bu yönüyle geçerliliğini korumaktadır. Buradaki amaç yeni SK’da olduğu gibi zarar görenlerin uğradıkları zararlara katlanmak zorunda kalmalarının önüne geçmektir. Sigortacılık kanunu ile kapsam genişletilmiş, böylelikle güvence hesabının KTK ile sınırlandırılmaksızın belirtilen zorunlu sigortalara kanundaki şartlar dahilinde uygulanması sağlanmıştır. Dolayısıyla eski içtihat ve mahkeme kararları, öğretideki görüşler, güvence hesabı için de geçerli olmalıdır65. 62 Ateş, a.g.e., s.351; Tepedelen, s.46; Ulaş, “Sigortacılıkta Güvence Hesabı”, s.78; Yılmaz, a.g.e., s.36. 63 Eski adıyla Garanti Fonu. 64 Nomer, a.g.e., s.14. 65 Çelik Ahmet Çelik, a.g.e., s.3156. 22 Güvence Hesabı tarafından ilgililere gerekli ödemeler yapıldıktan sonra sigortalının tespit edilmesi halinde, hesap, araç işletene, sigortalıya veyahut zorunlu sigortayı yapan sigortacıya karşı rücu hakkına sahiptir66. 3. Zorunlu Sigortanın Bulunmaması Sigorta hukukunda da özel hukukun diğer alanlarında olduğu gibi sözleşme serbestisi ilkesi geçerlidir. Fakat bu serbesti çeşitli yasal düzenlemelerle sınırlandırılmıştır. Zorunlu sigorta müessesesi, kişilerin belirli bir sigorta dalında kanun hükmü gereğince sigorta yapma mecburiyetidir. Zorunlu sigortalara özellikle sorumluluk sigortalarında ihtiyaç duyulmuştur. Böylelikle zarar görenlerin korunması amacıyla sigorta yapma mecburiyeti getiren yasal düzenlemeler yapılmıştır67. 5684 Sayılı SK m.14/2-b ve GHY m.9/1-b maddeleri gereğince bahsi geçen zorunlu sigortaları rizikonun gerçekleştiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için güvence hesabına başvurulabilir68. Bu hüküm kapsamında güvence hesabına başvuru yapılabilmesi için sigorta yaptırmakla yükümlü olan kişinin zorunlu sigortasını yaptırmamış olması gerekir69. Burada da güvence hesabının sorumluluğu bedensel zararlarla sınırlı tutulmuştur. Eşyaya gelen zararlardan hesap sorumlu değildir70. Aracın zorunlu sigortasının riziko tarihinde var olduğu tespit edilirse hesabın sorumluluğuna hükmedilmez71. Öğretide zorunlu sigortanın bulunmaması halinde hesabın sorumluluğunun doğması eleştirilmiştir72. Bu görüşe göre sigortasız araçları trafikten menetme görevi KTK73 gereğince devlete aittir. Bu görevin yerine getirilmemesinden kaynaklı olarak meydana gelen zararların sigorta ettirenlerin katkı paylarının dahil edildiği güvence 66 Bkz. Güvence Hesabı Yönetmeliği m.16. 67 Kender, a.g.e., s.135. 68 Ateş, a.g.e., s.351.; Cicim, a.g.e., s.109.; Tepedelen, a.g.e., s.37.; Ulaş, “Sigortacılıkta Güvence Hesabı”, s.79., Yılmaz, a.g.e., s.38; Yarg., 11.HD, 18.02.2002, 2002/9275E.- 2002/1303K, Yarg. 17.HD, 23.01.2014, 2013/2597E.- 2014/764K, Yarg. 17.HD, 30.04.2014, 2014/5164E.- 2014/6650K, Yarg. 17.HD, 25.10.2011, 2010/10618E.- 2011/9772K, Yar. 17.HD, 25.03.2014, 2014/354 E.- 2014/4378K, Yarg. 17.HD, 29.04.2014, 2013/4618E.- 2014/6562K, www.sinerjimevzuat.com.tr, (E.T.10.11.2021). 69 Seven, “Sigorta Güvence Hesabının Kapsamı ve Destekten Yoksun Kalma Tazminatı”, s.39. 70 5684 S. SK. m.14/2-b, Güvence Hesabı Yön. m.9/1-b. 71 Yarg. 17.HD, 09.06.2014, 2012/16761E.- 2014/9230K; www.sinerjimevzuat.com.tr, (E.T.17.10.2021). 72 Arkan, a.g.e., s.287. 73 2918 S. KTK m.91/5. 23 hesabından karşılanması doğru değildir. Aksi görüşe göre ise, zarar gören üçüncü kişilerin zararlarının bir an önce giderilmesi amacıyla hesabın sorumluluğuna gidilmesi yerindedir. Zira zorunlu sigortaların ve güvence hesabının getiriliş amacı zarar görenlerin korunması, muhatapsız kalmalarının önüne geçilmesidir74. Kanaatimizce de bu görüş yerindedir. Zira güvence hesabı, muhatapsız kalan, sigorta korumasından yararlanamayan kişilerin zararlarının bir an önce tazmin edilmesi amacına hizmet eder. Kamu düzeni ve menfaati burada ön plandadır. Her ne kadar araçların sigortalı olup olmadığının kontrolü, sigortasız ise trafikten menetme görevi devlete ait ise de bazen uygulamaya bakan yönüyle tüm önlemlere rağmen sigortasız bir şekilde araçlar trafikte seyir halinde olabilmektedir. Dolayısıyla KTK m.91/5’in tam manasıyla uygulanabilmesi her zaman mümkün olamayabilir. Bu durumda üçüncü kişiler zarara uğradıklarında sigorta korumasından yararlanamamış olacaklardır. Güvence hesabı, üçüncü kişilere verilen zararlardan dolayı sorumlu olanların tespiti halinde ilgililere yaptığı ödemeleri rücu etme hakkına sahiptir. Dolayısıyla bu düzenleme üçüncü kişilerin korunması adına yerinde olmuştur. Böylelikle zorunlu sigortaya olan güven de korunmaktadır. Kaldı ki güvence hesabının da nihayetinde kamu tüzel kişisi olduğu unutulmamalıdır, devlete ait bir kusuru karşılayan da kamu tüzel kişisidir. Zorunlu sigortanın bulunmaması değişik şekillerde karşımıza çıkmaktadır. Zorunlu sigorta hiç yaptırılmamış olabileceği gibi sözleşmenin süresi sona erdiği halde sigortanın yeniletilmemesi veya sözleşmenin feshedilmesi halinde yeniden sözleşme yapılmaması halleri bu kapsamda değerlendirilmektedir75. Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 25.12.2014 tarih ve 7371/19410 sayılı kararında: “…Ancak, bu sigortanın hiç yapılmamış olması, yapılmış fakat geçersiz hale gelmiş olması, süresinin bitmiş olması veya meydana gelen zararın bu sigorta teminatlarının üzerinde bulunması halinde… Mahkemece yargılama aşamasında minibüsün yolcu taşımacılığı yapmasına rağmen zorunlu karayolu taşımacılığı mali sorumluluk sigorta poliçesinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu halde, bu sigorta yerine Güvence Hesabı Yönetmeliğinin 9/1-b maddesine göre rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde zorunlu sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu 74 Nomer, a.g.e., s.16, Ulaş, “Sigortacılıkta Güvence Hesabı”, s.79. 75 Arkan, a.g.e., s.287; Nomer, a.g.e., s.16; Ulaş, “Sigortacılıkta Güvence Hesabı”, s.79. 24 bedensel zararlar için güvence hesabına başvurulabilir hükmü gereğince güvence hesabına rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan Zorunlu karayolu taşımacılığı mali sorumluluk sigortası poliçe limitleri dahilinde başvurulabileceğinin kabulü gerekir. İfade edilmelidir ki zararın doğmasından sonra sigorta poliçesinin iptal edilmesi durumunda güvence hesabına başvurulamaz76. Bu durumda sigortacının sorumluluğu devam etmektedir ve kaza tarihinde geçerli bir zorunlu sigortanın varlığı kabul edilmektedir77. Güvence hesabının sorumluğunun bulunduğu durumda işletenin sorumluluğu da devam etmektedir. Bu durumda zarar görenlerin öncelikli olarak işleten veya diğer sorumlulara başvurmaksızın doğrudan güvence hesabına başvurma hakları bulunmaktadır78. 2918 Sayılı Karayolu Trafik Kanunu’nda düzenlenen garanti fonuna da Güvence Hesabı’nda olduğu gibi kazanın meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde ZMSS yaptırmamış olan işletenlerin neden olduğu bedensel zararlar için başvurulabilmekteydi79. SK’da eski düzenlemeden farklı olarak bu durumda güvence hesabına başvuru imkânı ZMSS ile sınırlı tutulmamıştır. Birden fazla aracın katıldığı bir kazada zarar görenlerin uğradıkları zararları tazmin etmede fona başvurabilmeleri için araçlardan birinin zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmamış olması yeterli kabul edilmişti80. Bu durumda zarar görenler işleten ve diğer sorumlulara başvurmaksızın doğrudan garanti fonuna başvurabilmekteydiler. Bu kural güvence hesabının sorumluluğunda da aynen karşımıza çıkmaktadır81. 76 Seven, “Sigorta Güvence Hesabının Kapsamı ve Destekten Yoksun Kalma Tazminatı”, s.39. 77 Yarg. 17.HD, 09.06.2014, 2012/16761E.- 2014/9230K. E.T. 10.11.2021, www.sinerjimevzuat.com.tr, (E.T. 17.10.2021). 78 Arkan, a.g.e., s.287; Nomer, a.g.e., s.15. 79 Bkz. 2918 S. KTK m.108/2-b: “Kazanın meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde zorunlu mali sorumluluk sigortasını yaptırmamış olan işletenlerin neden olduğu bedensel zararlar için...” 80 Nomer, a.g.e., s.17. 81 Ateş, a.g.e., s.351. 25 4. Zorunlu Sigorta Teminat Limitleri ile Sigorta Poliçesinde Belirtilen Limit Arasında Fark Olması Sigorta poliçesinde teminat limitinin belirtilen yasal limitin altında bulunması hali poliçe dönemi içerisinde yapılacak değişiklikler sonucu ortaya çıkmaktadır. Zorunlu sorumluluk sigortasında asgari teminat tutarlarının arttırılmasına rağmen zeyilname düzenlenmemesi ve sigorta teminatının eksik kalması durumunda, üçüncü kişilere zarar verildiğinde eksik kalan teminat limitince güvence hesabının sorumluluğu doğmaktadır82. Hesabın sorumluluğu bedensel zararlara ilişkindir83. Burada güvence hesabının sorumluluğu tüm sigorta limitleri üzerinden değil, zorunlu sigorta teminat limitleri ile sigorta poliçesinde yer verilen teminat miktarı arasındaki fark kadardır84. Üzerinde durulması gereken bir diğer husus ise ilgili Bakanlıkça tarifede değişikliğe gidilmesi ve zorunlu sorumluluk sigorta limitinin yükseltilmesi durumunda sigortalının yükseltilen limit için ek poliçe yaptırmamış olması varsayımında üçüncü kişilerin bedensel zararlarının hesaptan tazmin edilmesi Güvence Hesabı Yönetmeliği m.9/1-c ile getirilen bir düzenlemedir. Hesabın bu tür sorumluluğu SK m.14/2’de düzenlenmemiştir. Öğretide bu durum oldukça eleştirilmiştir. Bir görüşe göre Sigortacılık Kanunu’nda yer verilmeyen bir konuda, Güvence hesabına yönetmelikle mali sorumluluk yüklenmesi doğru olmamıştır85. Bir başka görüşe göre yönetmelikteki düzenleme ile SK m.14/1’inci maddesinin yorumu birbiriyle örtüşmektedir86. Son olarak bir diğer görüşe göre ise poliçesindeki teminatları yükseltmeyen ve bu hususta ihmalkâr davranan gerek medya gerekse de basın yoluyla yapılan duyurulara rağmen ek teminatı almayan, primini ödemeyen zeyilnamesini almakta vurdumduymaz davranan işletenlerin bu sorumsuz tutumlarından dolayı güvence hesabını sorumlu tutmak doğru değildir. Güvence hesabı 82 Ulaş,” Sigortacılıkta Güvence Hesabı” s.80; Ateş, a.g.e., s.352; Yılmaz, a.g.e.; s.34, Cicim, a.g.e., s.110; Seven, “Sigorta Güvence Hesabının Kapsamı ve Destekten Yoksun Kalma Tazminatı” s.40; Tepedelen, a.g.e., s.39. 83 GHY m.9/1-c, Yarg. 11.HD, 05.07.2005, 2004/5153E.-2005/7169K. sayılı kararında: “Somut olayda da davalı sigortacının, zeyilname farkından gerek kişiye gelen gerekse maddi zararlar bakımından sorumlu tutulması mümkün değildir. Aradaki fark, sadece cismani zararlardan dolayı Fon’dan talep edilebilir.”, www.sinerjimevzuat.com.tr, (E.T.20.11.2021). 84 Ateş, a.g.e. s.352.; Yarg. 11.HD, 01.12.2003, 4242/11358, Yarg. 11.HD, 2004/1244E.- 2004/10272K, Yarg. 11.HD, 11.04.2005, 2004/6871E.- 2005/3491K, Yarg. 11.HD, 05.07.2005, 2004/5153E.- 2005/7169K, Yarg. 17.HD, 18.10.2010, 6411/8410, E.T., 10.11.2021, www.sinerjimevzuat.com.tr, (E.T.20.11.2021). 85 Yılmaz, a.g.e, s.34. 86 Ulaş, “Sigortacılıkta Güvence Hesabı”, s.80. 26 sigortalının tespit edilememesi, aracın sigortasız olması gibi üçüncü kişilerin zararlarının karşılanamadığı durumlarda sorumlu olmalıdır87. Kanaatimizce zorunlu sigortanın bulunmamasından anlaşılması gereken asgari teminat tutarları dahilinde zorunlu sigortanın yaptırılmamış olması durumudur. Dolayısıyla ayrıca böyle bir düzenlemeye gerek duyulmaması gerekirdi. Ancak uyuşmazlık halinde karışıklıkları gidermek adına yönetmelik ile durumun açığa kavuşturulmak istendiği düşüncesindeyiz. Diğer yandan güvence hesabına başvuru koşullarına bir yenisinin eklenmiş olması varsayımıyla bir değerlendirme yapıldığında kanunda olmayan bir düzenlemenin yönetmelikle getirilmiş olması normlar hiyerarşisine aykırılık teşkil etmiş ve doğru olmamıştır. Garanti fonunun yürürlükte olduğu dönemde de ilgili Bakanlık tarafından tespit edilen ve Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ZMSS teminat limitlerine sigortacı ve sigorta ettiren uymak zorundaydı. Zorunlu sorumluluk sigortası sözleşmesi akdedildikten sonra teminat limitlerinin arttırılması halinde sigorta ettirenin sigortacısına başvurarak teminat limitlerini arttırması zorunlu idi88. Sigorta Tarife ve Talimatlarının B.1 maddesinin ikinci fıkrasında: “Zeyilname yapılmayan ve teminatları yeni limitlere getirilmeyen sigorta sözleşmelerinde, sigorta şirketlerinin sorumluluğu eski teminat tutarları ile sınırlıdır. Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği bu durumu basın yolu ile duyurur.”89 şeklinde düzenlenmişti. Öğretide zeyilname düzenlenmeyerek teminat limitinin yeni teminat tutarlarına arttırılmaması durumunda sigorta şirketinin sorumluluğunun eski teminat tutarındaki limit üzerinden olması gerektiği hususunun zarar gören üçüncü kişilere karşı yöneltilemeyeceği konusunda görüş bildirilmişti90. Bu görüşün sorumluluğun azaltılması veya kaldırılması hallerinin zarar görenlere karşı ileri sürülemeyeceğini düzenleyen KTK m.95/1’e dayandığı söylenmektedir91. Öğretideki bir başka görüşe göre ise, teminat limitinin yeni teminat tutarlarına arttırılmaması durumunda 87Zihni Metezade, “Poliçe Limitinin Artması ve Zeyilnamenin Alınmamış Olması Halinde Sigortacının Sorumlu Tutulması İçtihadında Değişiklik ve Garanti Fonu”, www.eskitsrsb.org.tr .88 Bkz. 28.07.1999 tarih ve 23769 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Zorunlu Karayolları Mali Sorumluluk Sigortası Tarife ve Talimatları m. B.1/2 gereğince: “…zeyilname yapılmayan ve teminatları yeni limitlere getirilmeyen sigorta sözleşmelerinde, sigorta şirketinin sorumluluğu eski teminat tutarları ile sınırlıdır.” 89 17.04.1998 Tarih ve 23316 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan bir önceki Tarife ve Talimatlarda ise bu konuya ilişkin herhangi bir düzenleme yoktu. Ancak 26.02.1997 Tarih ve 22917 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan daha önceki Tarife ve Talimatların Uygulama Başlıklı 6.Bölümünde teminatları yeni tutarlara getirilmeyen poliçelerde sigorta şirketlerinin sorumluluğunun eski teminat tutarları ile sınırlı olduğuna dair düzenleme yer almakta idi. 90 Ulaş, a.g.e., s.594. 91 Nomer, a.g.e., s.19. 27 ilgili sigorta şirketi zarar görenlere karşı bu durumu ileri sürebilecektir. Burada sorumluluğun azaltılması veya kaldırılması hali söz konusu değildir. KTK m.97 uyarınca zarar görenler ZMSS’de öngörülen teminat sınırı dahilinde sigorta şirketine başvurabilir. Aksi bir durum sigorta hukukunun mantığına da ters düşmektedir92. Buradaki boşluğu doldurabilmek ve zarar gören üçüncü kişileri koruma altına almak amacıyla, kaza tarihinde geçerli olan teminat tutarı ile sigorta sözleşmesindeki teminat tutarı arasındaki farktan garanti fonunun sorumlu olacağı hüküm altına alınmıştır. Öyle ki, KTK m.108/2-b bendine göre kazanın meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmamış olan kişilerin neden olduğu bedensel zararlardan fonun sorumlu olduğu ifade edilmiştir93. Bu düzenleme zorunlu mali sorumluluk sigortasını hiç yaptırmamış olması ile sözleşmenin süresinin bitmesi veya feshedilmesi halinde yeniletilmemesi hallerini kapsadığı gibi sigorta limitinin güncel teminat tutarına yükseltilmemesi ihtimalini de kapsamaktadır94. Nitekim Garanti Fonu Yönetmeliği m.8/1-c’de bu husus açıkça düzenleme altına alınmıştır. Buna göre: “Müsteşarlıkça asgari teminat tutarlarının arttırılmasına rağmen zeyilname düzenlemeyip eksik teminatlı kalan motorlu araçların kişilere vereceği zararlarda yürürlükte olan zorunlu mali sorumluluk sigortası tarifesindeki teminatlar ile poliçede belirtilen teminatlar arasındaki fark tutarındaki tazminat ve tedavi gideri giderleri fondan karşılanacaktır.” Burada da güvence hesabında olduğu gibi fonun sorumluluğu zorunlu sigorta teminat limitleri ile sigorta poliçesinde belirtilen teminat arasındaki fark kadardır ve hesabın sorumluluğu bedensel zararlar ile sınırlıdır. Uygulamaya bakan yönüyle trafik sigortası teminat limitleri ocak ve temmuz ayı olmak üzere yılda iki defa arttırılmaktaydı. Yıl içerisinde meydana gelen bu limit artışlarını yaptırmak sigortalının sorumluluğundaydı. Limit artışının gerçekleşebilmesi ek prim ödemesinin yapılması ve zeyilname düzenlenmesi ile mümkün olabilmekteydi. Sigortalıların ek prim ödemeyerek zeyilname yaptırmamaları durumunda meydana gelen zararlardan sigortacı eski teminat limitlerine kadar sorumlu olmaktaydı95. Dolayısıyla 92 Nomer, a.g.e., s.19. 93 Yarg. 11.HD, 11.10.2001, 2001/6894E.-2001/7611K., www.sinerjimevzuat.com.tr, (E.T.20.12.2021) 94 Nomer, a.g.e., s.20. 95 Tepedelen, a.g.e., s.40. 28 teminat limitleri arasındaki fark sebebiyle fona başvurulmaktaydı. Sigortalılara teminat limitlerinin artışını takip etme ve zeyilname düzenletme yükümlülüğü veren bu sistem ile aynı zamanda sigortacıların artan limit üzerinden sorumlu tutulamaması sebebiyle zorunlu sigortadan beklenen yarar sağlanamamaktaydı. Bununla birlikte bu sistemin garanti fonunun iş yükünü arttırdığı da tartışmasız bir gerçektir. 01.01.2005 tarihli “Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Tarife ve Talimatı” isimli Tebliğ’in “Uygulama Talimatı” başlıklı B.1 maddesine göre: “Bu Tarife ve Talimat ile belirlenen teminat tutarları yürürlükteki bütün sigorta sözleşmelerine herhangi bir ek prim alınmaksızın uygulanır. “Sigorta şirketleri, düzenledikleri poliçelerin ön yüzüne "Sözleşme süresi içinde Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakan tarafından teminat tutarları artırıldığı takdirde, bu poliçede yazılı teminat tutarları, herhangi bir işleme gerek kalmaksızın ve ek prim alınmaksızın yeni teminat tutarları üzerinden geçerli olur." ibaresini yazmak zorundadır.” Bu düzenleme ile mevcut durumda sigortalılar değişen tarife ve talimatlardan ek zeyilname düzenlettirmeksizin yararlanabilmektedir. Daha doğru ifadeyle yeni teminat tutarları herhangi bir ek prim alınmaksızın yürürlükteki bütün sigorta sözleşmelerine uygulanır. Düzenlemeye göre sigorta şirketleri, düzenledikleri poliçelerin ön yüzüne sözleşme süresi içinde Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakan tarafından teminat tutarları arttırıldığı takdirde, bu poliçede yazılı teminat tutarları, herhangi bir işleme gerek kalmaksızın ve ek prim almaksızın yeni teminat tutarları üzerinden geçerli olmaktadır. 5. Sigorta Şirketinin Mali Bünye Zaafiyeti Sebebiyle Bütün Branşlarda Ruhsatının İptal Edilmesi ya da İflası 5684 Sayılı Kanun m.14/2-c ve GHY m.g/1-ç uyarınca sigortacının mali bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde, sigortacının ödemekle yükümlü olduğu maddi ve bedensel zararlardan hesap 29 sorumlu tutulmaktadır96. Diğer durumlardan farklı olarak burada hesap hem bedensel zararlardan hem de maddi zararlardan sorumludur97 . Bu da diğer sorumluluk türlerine göre en büyük farklılık olarak değerlendirilmektedir98. Bedensel zararlar; tedavi giderleri, sürekli veya geçici iş göremezlik tazminatları ve ölüm halinde geride kalan hak sahiplerine ödenmesi gereken destekten yoksun kalma tazminatını kapsamaktadır. Maddi zarar kavramından anlaşılması gereken, trafik kazası sonucu motorlu araçlarda veya diğer şeylerde meydana gelen hasar, eşyaya gelen zararlardır99. Hesabın sorumluluğu burada da zorunlu sigorta teminat limitleri ile sınırlıdır100. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1418.maddesine göre, sigortacının iflası durumunda sigorta sözleşmesi sona ermektedir. Bu hükme göre sigortacının iflasından önce ödenmeyen tazminatlar, özel hükümler saklı kalmak üzere, öncelikle Sigortacılık Kanunu’na göre sigortacı tarafından ayrılması gereken teminatlardan, sonra iflas masasından karşılanır. Hükmün 2.fıkrasına göre, hak sahipleri iflas masasına üçüncü sırada katılır. Uygulamada bahsi geçen bu iflas prosedürleri uzun ve zorlu bir süreçtir. Dolayısıyla zarar görenler bakımından alacağa kavuşulmasını geciktirmekte ve güçleştirmektedir. SK m.14/2-c maddesi ile zarar görenlerin bu uzun prosedürden etkilenmeden zararlarının giderilmesi amaçlanmıştır101. Bu bent ile ayrıca iflastan önce sigortacının bütün branşlarda ruhsatının iptal edilmesi halinde de hesaba başvuru imkânı getirilmiştir102. İlgililerin hesaba başvuru yapabilmesi için iflas masasına başvurmuş olmaları gerekmemektedir. İflas masasına başvurup başvurmamaları fark etmeksizin zamanaşımı süresi içerisinde hesaba başvuru yapabilmektedirler103. Sigorta şirketinin bütün branşlarda ruhsatının iptal edilmesi halinde her durumda güvence hesabının sorumluluğuna gidilememektedir. Ruhsatın bütün branşlarda iptal 96Yarg.11.HD. 31.03.2008, 2007/2690E.- 2008/4198K.; “Sigortacının iflası durumunda, rizikonun gerçekleşmesiyle zarar gören sigortalılar, bu zararları doğrudan doğruya Karayolu Trafik Garanti Sigortası Fonundan isteyebileceklerdir.”, www.kazancı.com (E.T., 10.12.2021). 97 5684 S. SK m.14/2-c ve GHY m.9/1-ç. 98 Arkan, a.g.e., s.287. 99 Yılmaz, a.g.e., s.41. 100Tepedelen, a.g.e, s.41; Yarg. 17.HD, 21.03.2011, 2010/5020E.-2011-2488K., www.sinerjimevzuat.com (E.T. 10.12.2021). 101 Seven, “Sigorta Güvence Hesabının Kapsamı ve Destekten Yoksun Kalma Tazminatı” s.41. 102 Bkz. Sigortacılık Kanunu m.14 gerekçesi. 103 Tepedelen, a.g.e., s.41. 30 edilmesi mali bünye zaafiyeti nedeniyle olmalıdır. Aksi takdirde hesaba başvuru yapılamaz104. Zorunlu sorumluluk sigortacısının kazadan önce veya sonra zamanaşımı süresi içerisinde ne zaman iflas ettiğinin güvence hesabına yapılan başvurular açısından bir önemi bulunmamaktadır105. Kanaatimizce sigorta şirketlerinin konkordato ilan etmeleri halinde de hesabın sorumluluğuna gidilmelidir. Zira aksi takdirde hak sahiplerinin alacak taleplerinin sürüncemede kalması sorunu gündeme gelebilecektir. Sigortacılık Kanunu yürürlüğe girmeden önce KTK m.108/II-c maddesinde: “Zorunlu mali sorumluluk sigortasını yapan sigortacının iflası halinde, sigortacının ödemekle yükümlü olduğu maddi ve bedensel zararlar için” Garanti Fonuna başvurulabileceği hüküm altına alınmıştı. Yine Garanti Fonu Yönetmeliği m.8/I-e bendi ile de: “Yükümlü sigorta şirketinin iflası halinde, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamında ödenmesi gereken tazminat, tedavi ve hasar giderleri” nin fondan karşılanacağı düzenlenmişti. Ne var ki KTK’da değişiklik yapan 27.10.1996 tarihinde yürürlüğe giren 4199 Sayılı Karayolu Trafik Kanunu’nun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi, Ek ve Geçici Maddeler Eklenmesi, Emniyet Teşkilatı Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Ek Maddeler Eklenmesi; 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’dan önce 108/1-c maddesi: “…kazanın vuku bulduğu sırada zorunlu mali sorumluluk sigortasını yapan sigortacının iflas halinde, kişiye ve herhangi bir şeye gelen zararlar için garanti fonuna başvurulur.” şeklinde idi. Bu haliyle düzenleme, kazanın meydana geldiği sırada sigorta şirketinin iflas etmiş olması şartının aranması ve kapsamın böylelikle daraltılmış olması sebebiyle öğretide eleştirilmişti106. Nitekim 4199 Sayılı Kanun’la yapılan değişiklikle birlikte madde metninde yer alan “kazanın vuku bulduğu sırada” ifadesi kaldırılmıştır. Böylelikle -zamanaşımı süresi içerisinde- henüz ödeme yapmayan sigorta şirketinin iflas etmiş olması durumunda garanti fonuna başvurulması gerektiği düzenlenmiştir. Bu değişiklik kanaatimizce yerinde olmuştur107. Zararın meydana geldiği esnada sigorta şirketinin iflas etmiş olması şartının kaldırılmasıyla birlikte güvence hesabına başvurunun 104 Özer, a.g.e., s.198. 105 Çelik Ahmet Çelik, Karayoluyla Yolcu Taşıma Taşımacının ve Sigortacının Sorumluluğu, İstanbul: Legal Yayıncılık, 2008, s.467. 106 Arkan, a.g.e., 287. 107 Aynı görüş için bkz. Nomer, a.g.e., s.22. 31 kapsamı genişletilmiş, zarar gören üçüncü kişilerin korunması amacı gerçekleştirilmiştir. Nitekim SK m.14’te de söz konusu düzenleme aynen yer almaktadır. Bir diğer değişiklik ise, KTK m.108/1-c maddesine 17.06.2003 tarihinde 4896 Sayılı Kanun madde 1 ile “sigorta şirketinin mali bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatının iptal edilmesi” ibaresinin eklenmesidir. Bu düzenlemeyle mali bünye zaafiyeti sebebiyle bütün branşlarda ruhsatını kaybetmiş sigorta şirketlerinin ruhsatının iptal edilmesi ihtimalinde, zarar gören üçüncü kişilerin sigortacıya başvuramaması durumunda zararlarının karşılanabilmesi amacıyla garanti fonunun sorumluluğu gündeme getirilmiştir. Bu düzenleme de yerinde olmuştur ve garanti fonunun amacına hizmet etmektedir. Nitekim Sigortacılık Kanunu’nda da aynı ibare yer almaya devam etmektedir. Tüm branşlarda ruhsatı iptal edilen sigorta şirketlerinin ödemekle yükümlü oldukları maddi ve bedensel zararlar için güvence hesabının sorumluluğu doğmaktadır. Zorunlu sigortacının konkordato ilan etmesi halinde, zarar görenlerin güvence hesabına başvurup başvuramayacakları noktasında herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Öğretideki bir görüşe göre sigortacının konkordato ilan etmesi halinde de kıyas yoluyla güvence hesabının sorumluluğu doğmalıdır108. Bu sonuç güvence hesabının zarar görenleri koruma amacına uygun düşecektir. Kanaatimizce de bu görüş yerindedir. Öğretide bir başka görüşe göre ise, sigorta şirketine karşı yapılmış takiplerin semeresiz kalması ihtimalinde de hesabın sorumluluğuna gidilmesi gerekir. Kanaatimizce bu görüş her ne kadar sigorta hukukunun ve zorunlu sigorta müessesinin ruhuna ve amacına uygun olsa da uygulamaya bakan yönüyle sigorta şirketine yapılan takibin semeresiz kalmasının çok mümkün olmadığı öyle bir ihtimalde şirketin iflasının gündeme geleceği gözden uzak tutulmamalıdır. Birden fazla motorlu aracın karıştığı trafik kazalarında, güvence hesabına başvurulabilmesi için araçlardan sadece birisinin dahi sigortacısının iflas etmiş olması halinde dahi zarar gören güvence hesabına başvurabilir. Bununla birlikte diğer 108 Nomer, a.g.e., s.23. 32 ihtimallerde olduğu gibi burada da zarar gören öncelikle işletene ve sigortacıya başvurmaksızın doğrudan güvence hesabına gidebilir109. Sigorta şirketinin iflas ettiği hallerde Garanti Fonu, iflas eden sigortacının ödemekle yükümlü olduğu teminat tutarından yani sigorta poliçesinde yazılı tutarla sınırlı olarak sorumludur (KTK m. 108/11, c ve GFY m. 8/1, e)110. Ancak iflas eden sigorta şirketinin poliçesinde yazılı teminat tutarı kaza tarihinde geçerli teminat tutarının altında ise yani işleten tarafından zeyilname düzenlettirilmemiş ise zarar görenler KTK m. 108/11, b ve GFY m. 8/1- c uyarınca poliçede yazılı teminat tutarı ile kaza tarihinde geçerli teminat tutarı arasındaki farka isabet kısım için de Garanti Fonuna müracaat edebilirler. Dolayısıyla bu gibi hallerde Garanti Fonu kaza tarihinde geçerli olan zorunlu mali sorumluluk sigortası teminat tutarının tamamından sorumlu olur111. Hesap, sigorta şirketlerinin mali bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatının iptal edilmesi ya da iflası haline binaen bu şirketlerle hesap kapatmaya ve hesabın kapatılmasına yönelik anlaşmalar yapmaya yetkilidir. Bu takdirde, hangi sigortalılar için ödeme yapıldığı, sigortalı adı ve soyadı, poliçe numarası, hasar tutarı, hangi şirketten rücu edildiği bir liste halinde tutulur. Bu durumda, rücu eden şirketçe, listede yer alan sigortalılara rücu çerçevesinde yapılmış olan icrai ve yasal takipler derhal kaldırılır112. 6. Çalınmış veya Gasp Edilmiş Bir Aracın Meydana Getirdiği ve Karayolu Trafik Kanunu Uyarınca İşletenin Sorumlu Tutulamaması Aracın çalınması veyahut gasp edilmesinde aracın işleteni ve eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin herhangi bir kusuru yoksa bu durumda çalınan veya gasp edilen aracın sebep olduğu zararlardan sadece aracı çalan veya gasp eden kişiler sorumlu olacaktır113. Bu durumda zarar görenler işleten ve eylemlerinden sorumlu olduğu kişilere 109 Arkan, a.g.e., s.287. 110 Yarg. 17.HD. 21.03.2011, 2010/5020 E.- 2011/2488K, www.sinerjimevzuat.com.tr, (E.T.11.12.2021) 111 Nomer, a.g.e., s.24. 112 GHY, m.9/3. 113 KTK m.107/1: “Bir motorlu aracı çalan veya gasbeden kimse işleten gibi sorumlu tutulur. Aracın çalınmış veya gasbedilmiş olduğunu bilen veya gereken özen gösterildiği takdirde öğrenebilecek durumda olan aracın sürücüsü de onunla birlikte müteselsilen sorumludur. İşleten, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerden birinin, aracın çalınmasında veya gasbedilmesinde kusurlu olmadığını ispat ederse, sorumlu tutulamaz. İşleten, sorumlu olduğu durumlarda diğer sorumlulara rücu edebilir.” 33 ve aracın sigortacısına başvuramayacaklarından ekonomik yönden zayıf olan hırsız veya gaspçıyla baş başa kalacaklardır114. Uygulamaya bakan yönüyle hırsızın veya gaspçının üçüncü kişileri zarara uğratmaları durumunda, zararın ekonomik yönden zayıf bu kişilerce giderilemediği görülmektedir. Bu durumda işleten ve eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin aracın çalınması veya gasp edilmesinde kusuru yok ise üçüncü kişilerde meydana gelen bedensel zararlardan SK m.14/2-ç ve GHY m.9/1-d uyarınca güvence hesabı sorumlu olacaktır. Aracın işleteni ve eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin sorumluluğu kusura dayanan bir sorumluluktur. Bu sebeple işleten, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kimselerin aracın çalınmasında veya gasp edilmesinde kusuru bulunmadığını ispat ederse sorumluluktan kurtulacaktır115. İşleten bu noktada gereken dikkat ve özeni gösterdiğini, örneğin aracın anahtarını üzerinde bırakmadığını, kapılarını kilitlediğini vb. ispat edebilmelidir116. Araç sürücüsü hakkında hırsızlık suçundan dolayı mahkûmiyet hükmü kurulmuş olması işletenin sorumluluktan kurtulması için tek başına yeterli değildir117. Karayolları Trafik Kanunu’nun 107.maddesine göre, motorlu aracı çalan veya gasp eden kişi zarar görenlere karşı işleten gibi sorumlu tutulur. Bununla birlikte aracın çalındığını veya gasp edildiğini bilen veya bilmesi gereken araç sürücüsü de çalan veya gasp edenle birlikte müteselsilen sorumlu olacaktır118. Güvence hesabı sadece bedensel zararlardan sorumludur119. Zarar gören kişiler doğrudan hırsız veya gaspçıyı takip etmeksizin doğrudan hesaba başvurabilirler120. Ancak 114 Nomer, a.g.e., s.25. 115 Yarg. 17.HD, 28.03.2005, 2005/4453E.- 2005/2893K, “…2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 107.maddesinde aracın çalınması veya gasp edilmesi halinde işletenin kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerden birinin aracın çalınmasında veya gasp edilmesinde kusurlu olmadığının ispat edilmesi durumunda sorumlu olmayacakları öngörülmüştür…” Yılmaz, a.g.e., s.40 116 Yarg. HGK 12.05.1999, 19-276/292: “2918 Sayılı KTK’nın 107. maddesinde aracın çalınması veya gasp edilmesi halinde işletenin kendisinin veya eylemlerinde sorumlu olduğu kişilerden birinin aracın çalınmasında veya gasp edilmesinde kusurlu olmadığının ispat edilmesi durumunda sorumlu olmayacakları öngörülmüştür. Somut olayda anılan yasa hükmünde belirtilen önlemlerin davalı maliklerce alınıp alınmadığı hususları üzerinde durulmaksızın …karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”, Yarg. 19.HD, 13.03.1998, 1998/1045E.- 1998/1863K, www.kazancı.com, (E.T. 10.12.2020). 117Nomer, a.g.e., s.24, Yarg. 19.HD, 04.05.1999, 2331/3015, www.sinerjimevzuat.com.tr, (E.T.12.12.2021) 118 Ulaş, a.g.e., s.341. 119 SK m.14/2-ç, GHY m.9/1-d. 120 Ateş, a.g.e., s.354, Tepedelen, a.g.e., s.43. 34 aracın çalındığını veyahut gasp edildiğini bilerek araca binen kişilerin, aracı çalan veya gasp eden kişilerin uğradıkları zararlar ZMSS ve dolayısıyla güvence hesabının kapsamı dışındadır121. Aracın çalındığını veya gasp edildiğini bilerek bu araca binen yolcuların uğradıkları zararlardan araç işleteni genel hükümlere göre sorumludur122. Nitekim Zorunlu Trafik Sigortası Genel Şartlarında da açıkça bu kişilerin teminat kapsamı dışında tutulduğu ifade edilmiştir123. Güvence hesabının sorumluluğuna gidilebilmesi için uygulamaya bakan yönüyle de önem arz eden bir husus ise, zarar görenlerin kaza ile meydana gelen zarar arasındaki illiyet bağını ispat edebilmeleridir. Aksi durumda meydana gelen bedensel zararlardan hesap sorumlu tutulamaz124. Birden fazla aracın karıştığı bir kazada diğer başvuru koşullarında olduğu gibi burada da araçlardan birinin çalınmış veya gasp edilmiş olması ve işleten veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusurunun bulunmadığının ispat edilmesi halinde doğrudan güvence hesabına başvurulabilir. Öncelikle hırsız veya gaspçıya başvurulması gerekmez125. Böylelikle zarar görenlerin koşulları oluşması halinde hesaptan zararlarını doğrudan tazmin edebilmeleri amaçlanmıştır. Çalınan veya gasbedilen aracın sebep olduğu zarardan işletenin sorumlu tutulabildiği hallerde zarar görenlerin Garanti Fonuna müracaat imkanları yoktur. Ancak çalınmış veya gasbedilmiş bir aracın sebep olduğu zarardan işletenin sorumlu tutulması zarar görenlerin diğer sebeplerle Garanti Fonuna müracaat edebilmelerine engel teşkil etmez. Örneğin kazaya sebep olan çalınmış veya gasbedilmiş aracın işleteni meydana gelen zarardan sorumlu olsa dahi aracın kaza tarihinde geçerli zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunmuyor ise veya sigorta şirketi iflas etmiş ise zarar görenler buna dayanarak Garanti Fonuna müracaat edebilirler. 121 Yılmaz, a.g.e., s.41, 122 KTK m.107/2. 123 Zorunlu Trafik Sigortası Genel Şartları m. A.6/h: h) Çalınan veya gasp edilen araçların sebep oldukları ve Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalının sorumlu olmadığı zararlar, aracın çalındığını veya gasp edildiğini bilerek binen kişilerin zarara uğramaları nedeniyle ileri sürülecek talepler ile çalan ve gasp eden kişilerin talepleri.” teminat dışı kalan haller arasında sayılmıştır. 124 Ulaş, “Sigortacılıkta Güvence Hesabı”, s. 81. 125 Nomer, a.g.e, s.26. 35 Güvence hesabına olduğu gibi KTK’da düzenlenen garanti fonuna da çalınmış veya gasp edilmiş araçların neden olduğu zararlardan işletenin sorumlu tutulamaması halinde başvurulmakta idi. KTK’daki bu düzenlemenin SK’da da aynen kabul edildiğini söyleyebiliriz. KTK m.108/2-d maddesi gereğince: “107.maadenin son fıkrasında öngörülen durumlar için” garanti fonuna müracaat edileceği hükme bağlanmıştır. KTK m.107/son fıkrası ise: “Çalınmış veya gasbedilmiş motorlu araç bir olaya sebep olmuş ise, işleten de sorumlu değilse kişiye gelen zararlar 108.madde uyarınca garanti fonu tarafından karşılanır.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu yönüyle Garanti fonu dönemindeki düzenleme ile SK ile getirilen yeni güvence hesabındaki koşulların aynı olması sebebiyle önceki kanundaki içtihatların güvence hesabında çıkacak uyuşmazlıklarda emsal teşkil etmektedir. Öğretide, zorunlu sigorta teminat limitleri sınırlı olmak üzere işletenin ve sigortacısının sorumlu olduğu hallerde kanunda belirtilen koşulların (sigortanın yaptırılmamış olması, sigortalının tespit edilememesi gibi tahdidi olarak sayılan haller) oluşması halinde hesaba başvurulacağı ifade edilmektedir. Buna karşılık çalınmış veya gasp edilmiş araçların neden olduğu zararlarda hesabın sorumluluğu, ancak ve ancak işleten ve onun eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin aracın çalınmasında veya gasp edilmesinde kusuru yok ise gündeme gelmektedir. Dolayısıyla işletenin ve onun sigortacısının sorumluluğuna gidilememesi hesaba başvuru şartıdır. Kanaatimizce öğretide yapılan bu genelleme bu sebeple doğru değildir. Güvence hesabının sorumluluğu, sigortalı ve onun zorunlu sigortacının sorumlu olduğu hallerle sınırlı olmadığı gibi, zorunlu sigortanın sorumluluğu kapsamında olan bir zarar türü nedeniyle hesaba başvuru koşulları oluşsa dahi, söz konusu zarar hesabın teminat kapsamında olan zarar türlerinden olmayabilir ve hesabın sorumluluğu doğmayabilir. Bu yönüyle hesabı zorunlu sigortadan ayrı tutmak ve sorumluluk hallerini ayrı ayrı değerlendirmek yerinde olacaktır. 7. Yeşil Kart Sigortası Gereği Motorlu Taşıt Bürosunca Yapılacak Ödemeler Trafik akışımın artması ile Avrupa Devletlerinde meydana gelen sorunları çözüme kavuşturmak ve ihtiyaçlara cevap vermek amacıyla 1948’de Cenevre’deki Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu (E.C.E.) tarafından Karayolu Nakliyat Alt 36 Komitesi (The Sub-Committee for Road Transport for the E.C.E.) kurulmuştur. 1949’da Karayolu Nakliyat Alt Komitesi sorunun çözümü için 5 No.lu Tavsiye Kararını çıkarmıştır. Bu tavsiye kararı Yeşil Kart Sisteminin oluşumunu sağlayan ilk ve temel belge olma niteliğini taşımaktadır126. 1953 yılında üye devletler hükümetleri arasında Londra Antlaşması imzalanmıştır. Sözleşme ile Yeşil Kart Sigortası’nın uygulanmasını sağlayacak merkezlerin kurulması ve bu merkezler arasındaki ilişkinin düzenlenmesi amaçlanmıştır. Bu sistem içinde aracını sigorta ettirecek olanlara verilecek kartın renginin yeşil olması nedeni ile “Yeşil Kart Sigortası” denmiştir ve sistemin adı uluslararası alanda “Yeşil Kart Sistemi” olarak adlandırılmıştır127. Her ülke devletinin iç hukuk kurallarının farklı olması birçok sorunu da beraberinde getirdiğinden Türkiye’nin de üyesi bulunduğu Avrupa Konseyi üyeleri, 20.04.1959 tarihinde Strazburg’da “Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına Dair Avrupa Sözleşmesi” ni imzalamışlardır128. Bu sözleşmeyle trafik kazasında yabancı araçlar nedeniyle zarar görenlerin haklarının güvence altına alınması amaçlanmıştır129. Ülkemizde Avrupa Sözleşmesi imzalanmadan önce fakat sözleşmeye uygun olarak Bakanlar Kurulu’nun 08.05.1963 gün ve 6/1723 sayılı kararıyla Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği Motorlu Taşıt Bürosu kurulmuştur.130. Türkiye Sigorta Reasürans Şirketleri Birliği’nin 6 Ağustos 1963 Tarihli ve 8 Sayılı Olağanüstü Genel Kurul toplantısında “Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği Motorlu Taşıt Bürosu Yönetmeliği” kabul edilmiştir. Yönetmelik 19 Ekim 1963 tarihli ve 11535 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yeşil Kart Sistemi (Green Card System) böylece ülkemizde de 1964 yılından itibaren fiilen uygulanmaya başlanmıştır131. Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına Dair Avrupa Sözleşmesi ülkemiz tarafından 26.06.1974 tarihinde imzalanarak kabul edilmiş ve TBMM tarafından 126 Yasemin Tufan, Uluslararası Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ve Yeşil Kart Sistemi, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi, 2008, s.8. 127 Vural, a.g.e, s.108. 128 Ulaş, Sigorta Hukuku, s.346. 129 Tufan, a.g.e., s.9. 130 Tufan, a.g.e., s.11, Ulaş, Sigorta Hukuku, s.346 131 Yılmaz, a.g.e., s.43. 37 04.11.1999 tarih ve 4477 sayılı kanun ile onaylanmıştır132. Yeşil Kart Sigortasının kabulü ile, Zorunlu Trafik Sigortası’nın yurtdışında da koruma sağlaması amacı gerçekleştirilmiştir133. Avrupa Sözleşmesi imzalanmadan önce her ne kadar 1964 yılından beri Motorlu Taşıt Bürosu kurulmuş ve Yeşil Kart Sistemi fiilen uygulanmaya başlamışsa da uyuşmazlık durumunda birçok sorunla karşı karşıya kalınmıştır. Öyle ki Yeşil Kart Sistemine fiilen dahil olunduğu için yabancı plakalı araçların üçüncü kişilere zarar vermesi ihtimalinde zarar gören ilgililer tüzel kişiliği bulunan motorlu taşıt bürosuna dava açabilmekteydi. Uyuşmazlık durumunda Türk Mahkemeleri yeşil kart belgelerini kabul etmediğinden yabancı araçlar hakkında ihtiyadi tedbir kararı alınmaktaydı. Tedbir kararının kaldırılabilmesi için ise büro, dosyaya banka teminat mektubu ibraz etmek zorunda kalmaktaydı134. Bu şekilde, trafikten menedilen yabancı araçlar mağdur edildiği gibi motorlu taşıt bürosuna da ağır yükümlülük getirilmişti. Bu sebeple Avrupa Sözleşmesi’nin imzalanmasıyla Yeşil Kart Sistemi uygulanmaya başlanmış ve bu sorunlara çözüm getirilmiştir. Yeşil kart sisteminin temel amacı yabancı araçların neden olduğu zararlar karşısında zarar görenlerin korunması ve trafik akışının kolaylaştırılmasıdır135. Ülkesinde ZMSS yaptıran araç sahibi, yeşil kart sigortasına dahil ise bu durumda ülke dışında çıktığında ayrıca bir zorunlu trafik sigortası yaptırmaksızın bulunduğu yabancı ülkenin teminat limitlerine kadar ZMSS’den yararlanır136. Böylelikle zarar görenler, zorunlu sigortadan yararlanacakları için zararlarını kolayca tazmin etme imkanına sahiptirler137. Bu sigorta, zorunlu trafik sigorta poliçesi üzerinde yazan üye devletlerin sınırları 132 “Avrupa Sözleşmesi, 2. maddesinin 2. ve 3. fıkralarında belirtilen seçme haklarını kullanılarak sözleşmenin II sayılı ekinde yer alan 1, 6, 8 ve 12 sayılı çekinceler koyulmak suretiyle onaylanmış ve Bakanlar Kurulu’nun 11.02.2000 tarih ve 2000/36 sayılı kararı ile yayımlanmıştır.” Bkz. 15.02.2000 tarihli ve 23965 no.lu Resmî Gazete. 133 Seven, “Sigorta Güvence Hesabının Kapsamı ve Destekten Yoksun Kalma Tazminatı” s.44. 134 Tufan, a.g.e., s. 11. 135 Tufan, a.g.e., s. 50. 136Seven, “Sigorta Güvence Hesabının Kapsamı ve Destekten Yoksun Kalma Tazminatı”, s.44; Yarg. 17.HD, 11.04.2016, 2015/18458E.- 2016/4543K., “…yeşil kart sigortası bakımından kazanın vuku bulduğu ülkenin poliçe sorumluluk ve limitlerinin kullanılacağı kuralına göre, türk hukuku uygulanıp poliçe limiti ile proporsiyona uygun ödeme yapıldığını, aşan kısım için işleten ve sürücüye başvurulabileceğini ve kendilerine yöneltilebilecek dava hakkının olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davalıya karşı husumetin yanlış yöneltildiği gerekçesiyle davanın husumetten reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA…”, www.sinerjimevzuat.com.tr, (E.T.01.01.2022). 137 Yılmaz, a.g.e., s.42. 38 içerisinde geçerlidir138. Yeşil Kart Poliçesi ülke içinde geçerli olan zorunlu trafik sigortası poliçesinin yerine geçerek yurt dışında da geçerliliğinin olmasını sağlar139. Bu sigorta ile ilgili her türlü iş ve işlemler uluslararası sözleşmelerle kabul edilmiş kurallar çerçevesinde Motorlu Taşıt Büroları vasıtasıyla yürütülür140. Karayolları Trafik Kanunu m.91/6 bendinde: ““Turistlere ait taşıtlarla, milletlerarası çok taraflı veya karşılıklı anlaşmalar kapsamına giren yabancı plakalı taşıtların Türkiye’de geçerli milletlerarası anlaşmalarla kabul edilmiş sigortaları yoksa bunlar için zorunlu mali sorumluluk sigortası Türkiye sınırlarına girişleri sırasında yapılır.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Burada bahsi geçen “Türkiye’de geçerli milletlerarası anlaşmalarla kabul edilmiş sigorta” Yeşil Kart Sigortasıdır. Bu yönüyle yabancı araçların ülke girişinde zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmaksızın Yeşil Kart belgelerini ibraz etmeleri ile ülkeye giriş yapabilmektedirler. Bu yönüyle de Yeşil Kart Sistemi’nin trafik akışını kolaylaştırdığı söylenebilir. T.C. Yargıtay 17.Hukuk Dairesi Esas: 2016/ 7060 Karar: 2017 / 7063 Karar Tarihi: 20.06.2017: “Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu'nun çalışma esas ve usulleri hakkındaki 26.10.1991 gün ve 21033 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan yönetmeliğin "Büronun amacı" başlığını taşıyan 5. maddesinin 3. bendi uyarınca, yurt dışında sigortalanmış bulunan ve geçerli olan sigorta sertifikası taşıyan motorlu kara taşıt araçları sahipleri veya sürücüleri tarafından Türkiye'de sebebiyet verilmiş hasarların, doğrudan doğruya idare ve ödenmesi hususundaki işlemleri yapmak, büronun amaçları arasında sayılmıştır. Bu nedenle yabancı plakalı araçların Türkiye'de karıştıkları kazalarda, şayet geçerli bir yeşil kart sigortaları varsa, bunların sigorta yaptırmalarına gerek olmaksızın araçlarının neden olacağı zararlar karşılanacaktır. Bir başka deyişle, yeşil kart poliçesi o ülkede düzenlenmiş zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi gibi kabul edilecektir. Buna göre yeşil kart sigortası, anlaşmaya dahil yabancı ülkelerin zorunlu mali sorumluluk sigortalarını bir araya getiren ... ve beynelminel bir sigorta 138 Seven, “Sigorta Güvence Hesabının Kapsamı ve Destekten Yoksun Kalma Tazminatı”, s.44. 139 Yarg. 17.HD, 15.10.2019 T., 2017/2792E.- 2019/9386K., “Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında ve özet olarak; Yeşil Kart o ülkede düzenlenmiş ZMMS gibi kabul edilip destekten yoksun kalma tazminatı istemi miras hukukundan bağımsız bir talep olup, davacılar davalı trafik sigortası karşısında zarar gören 3. kişi konumundadır. Bu durumda mahkemece, davacıların zarar gören 3. kişi konumunda oldukları kabul edilip işin esasına girilerek deliller toplanıp hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken...”, www.sinerjimevzuat.com.tr, (E.T.01.01.2022). 140 Yılmaz, a.g.e, s.42. 39 poliçesi olarak tanımlanmaktadır. Memleketimizin de üyesi bulunduğu Avrupa Konseyi mensuplarının 20 Nisan 1959 tarihinde imzaladıkları "... Mecburi Mesuliyet Sigortasına dair Avrupa Sözleşmesi" gereğince ülkemizde de tüzel kişiliği haiz Türkiye Sigorta ve Reasünans Şirketleri Birliği Motorlu Taşıt Bürosu kurulmuş olup, yeşil kart sistemi uygulanmaktadır. Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi ile Ülkemizin de üyesi bulunduğu Avrupa Konseyi mensuplarının 20 Nisan 1959 tarihinde ... şehrinde imzaladıkları “... Mecburi Mesuliyet Sigortası İhdası” ile ilgili anlaşma hükümleri uyarınca, yabancı plakalı motorlu araçların, şayet milletlerarası geçerli olup Türkiye’de de kabul edilen sigortaları varsa, bunların sigorta yaptırmalarına gerek olmaksızın araçlarının neden olacağı zararlar, zorunlu trafik sigorta güvencesinde olacaktır. Şayet böyle bir sigortası yoksa, bu araçlar için Türkiye sınırlarına girişlerinde, zorunlu trafik sigorta sözleşmesi yapılacaktır. Yine bu hükümler uyarınca Ülkemizde de geçerli bulunan “Yeşil Kart Sistemi”ne göre faaliyette bulunmak üzere “Türkiye Sigorta ve ... Şirketleri Birliği Motorlu Taşıt Bürosu” kurulmuştur.” Yeşil Kart Sigortası uygulamaları için faaliyet gösteren Motorlu Taşıt Bürosu’nca yapılacak ödemeler için Güvence Hesabına başvurulabilecektir141. Yeşil kart sigortası kapsamında Türkiye sınırları içinde yabancı araçlar nedeniyle meydana gelecek zararlardan ötürü büroca tekemmül ettirilecek dosyaların tazminat ödemesi için büro tarafından hesaba başvurulabilecektir142. Diğer başvuru koşullarında olduğu gibi burada hesabın sorumluluğu sadece bedensel zararlar ile sınırlandırılmadığından maddi zararlar bakımından da hesaba başvurulabilmektedir143. Güvence hesabının sorumluluğu burada da ZMSS teminat limitleri ile sınırlıdır144. Yeşil Kart Sigortası kapsamında Motorlu Taşıt Bürosunca yapılacak ödemeler sebebiyle hesaba başvuru yapılarak zarar görenlerin zararlarının en hızlı şekilde tazmin edilmesi sağlanmaktadır. Fakat nihayetinde bu zararlardan büro sorumludur145. Hesaba 141 5684 S. Kanun m.14/2-d, GHY m.9/2, GHY m.11/1. 142 Yılmaz, a.g.e., s.43. 143 Kabukçuoğlu Özer, a.g.e., s.198, Ulaş, Sigortacılıkta Güvence Hesabı, s.83. 144 Ateş, s.351, Seven, “Sigorta Güvence Hesabının Kapsamı ve Destekten Yoksun Kalma Tazminatı”, s.46, Ulaş, Sigortacılıkta Güvence Hesabı s.83, Yılmaz, a.g.e., s. 44. 145 Ulaş, Sigortacılıkta Güvence Hesabı, s.83. 40 başvuru yalnızca Motorlu Taşıt Bürosunca yapılabilir146. İlgililerin hesaba başvurma hakları bulunmamaktadır. Yeşil Kart Sigortası kapsamında büroca yapılacak ödemeler için hesaba başvurulması eski Garanti Fonu Yönetmeliğinde yer almayan bir düzenlemedir. Bu yönüyle Güvence Hesabı ile getirilen yeni bir düzenleme olduğunu söyleyebiliriz147. 146Cicim, a.g.e., s.112; Seven, “Sigorta Güvence Hesabının Kapsamı ve Destekten Yoksun Kalma Tazminatı” s.45; Yılmaz, a.g.e, s.43. 147 Cicim, a.g.e., s.112. 41 İKİNCİ BÖLÜM GÜVENCE HESABININ KAPSAMINDA OLAN ZORUNLU SİGORTALAR I. KARAYOLU TRAFİK ZORUNLU MALİ SORUMLULUK SİGORTASI A. TANIM VE YASAL DAYANAK Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, özel bir yasa olan 2918 Sayılı KTK’nın 91- 111.maddeleri arasında düzenlenmiş olan ve motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında meydana gelebilecek kazalarda, işletenin üçüncü kişilere karşı olan mali sorumluluğunu belli sınırlar içerisinde karşılamayı amaçlayan ve kanunkoyucu tarafından yapılması zorunlu olan sorumluluk sigortası türüdür148. Uygulamadaki adıyla trafik sigortası, KTK m.91 hükmü uyarınca işletenin üçüncü kişilere verdiği bedensel ve cismani zararlara ilişkin sorumluluklarını karşılamak amacıyla oluşturulmuş bir zarar sigortası türüdür149. İşletenin mali ve hukuki sorumluluğunu teminat limitleri dahilinde üçüncü kişilere karşı güvence altına alır. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, araç türlerine göre değişen ve her yıl belirlenen limitlerde teminat sağlamaktadır. Teminatı aşan kısımdan sigorta sorumlu tutulamaz. Bununla birlikte teminat limitleri sınırları içerisinde olsa bile trafik sigortası her türlü zararı karşılamamaktadır. Sigorta kapsamına hangi kaza ve zarar türlerinin girdiği somut olayda tespit edilmelidir150. Hukukumuzda karayolu trafiğini ele alan ilk yasal düzenleme 03.04.1930 Tarihli ve 1580 Sayılı Belediye Kanunu’dur. Bu kanun ile Belediyelere trafiği düzenleme yetkisi verilmişti151. Buradaki düzenlemede esasen motorlu araçların işletilmesi esnasında meydana gelen zararlardan ötürü sorumluluk genel hükümlere göre kusur sorumluluğu idi152. Akabinde ise 11.05.1953 Tarih ve 6085 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu yürürlüğe girmiştir. Ülkemizde motorlu araç işletenin sorumluluğu ve zorunlu mali sorumluluk 148 Mustafa Çeker, Sigorta Hukuku, Karahan Kitabevi, 2004, s.170; Keskin, s.1624; Tepedelen, a.g.e., s.47; Ulaş, Sigorta Hukuku, s.875. 149 Filiz Berberoğlu Yenipınar, Trafik Kazalarında Tazminat Davaları, B.4., Ankara: Seçkin Yayıncılık, s.72. 150 Mehmet Özdamar/ Burak Doğan, Sigorta Hukuku, B.1, 2020, s.127-128. 151 Hatice Karacan Çetin, Karayolları Trafik Kanununda Hukuki Sorumluluk, Ankara; Seçkin, 2016 s.41. 152 Zekeriya Yılmaz, Trafik Kazaları ve Taşımacılıktan Doğan Hukuki Sorumluluk, Tazminat Sigorta ve Rücu Davaları, B.3, Ankara, 2014, s.3. 42 sigortası ilk olarak 6085 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile özel olarak düzenlenmişti. Kanunun 50.maddesinin ilk halinde işletenin sorumluluğu objektif özen yükümlülüğünün ihlaline dayalı kusursuz sorumluluk hali olarak öngörülmüştü153. Buna göre işleten durum ve koşulların gerektirdiği bütün özeni gösterdiğini veya gereken bütün dikkat ve özeni gösterseydi dahi zararın meydana geleceğini ispat etmesi durumunda sorumluluktan kurtulabilmekteydi. Ancak 1961 yılında 232 Sayılı yasa ile KTK 50-56.maddelerinde bazı değişikliklerin yapılması ile birlikte işletenin sorumluluğu kusur karinesine dayanan sorumluluğa dönüştürüldü154. Öyle ki değişiklikten sonra 50.maddenin 2.fıkrası “motorlu taşıt, müteharrik makine veya lastik tekerlekli traktör sahibi, zararın mücbir sebepten veya kazazedenin veya üçüncü şahsın ağır kusurundan ileri geldiğini veyahut kendisinin veya efal ve harekâtından mesul olduğu kimselerin kusurunun bulunmadığını ispat ederse mesuliyetten kurtulur” şeklinde düzenlenmişti. Söz konusu değişiklikle objektif sorumluluktan uzaklaşılarak kusur karinesine dayanan sorumluluk ilkesi kabul edilmiştir155. Öğretide bu değişiklik o dönemde birçok yazar tarafından eleştirilmiştir156. Zira yapılan değişiklikle birlikte işletenin sorumluluğu daha da hafifleştirilerek modern eğilimin aksine tehlike sorumluluğunun yerini kusur sorumluluğu almıştır. Öğretideki bir görüşe157 göre kanun metnindeki “veyahut” bağlacını “ve” şeklinde okumak ve anlamak gerekmektedir. Böylelikle düzenleme tehlike sorumluluğuna uyum sağlayacaktır158. Nitekim gerek öğretide gerekse de Yargıtay uygulamaları ile bu görüş benimsenmiş ve düzenleme tehlike sorumluluğu görüşü bağlamında yorumlanmıştır159. 6085 Sayılı Kanun’un 50.maddesindeki “araç kullanan” deyimi 232 Sayılı Kanun ile “araç sahibi” olarak değiştirilmiştir. Buna göre, motorlu taşıt sahipleri motorlu araçların işletilmesi sırasında üçüncü kişilerin uğrayacakları zararları teminat altına almak üzere trafik sigortası yaptırmakla yükümlü tutulmuşlardır160. O dönemde sigorta yaptırma yükümlülüğünün sadece araç sahiplerine getirilmiş olması öğretide birçok yazar tarafından eleştirilmiştir161. Her ne kadar bu değişiklik bir yenilik olarak getirilmişse de 153 Tandoğan, a.g.e., s.208. 154 Tandoğan, a.g.e., s.210. 155 Vural, a.g.e, s.38. 156 Tandoğan, a.g.e., s.219; Vural, a.g.e., s.39 157 Tandoğan, a.g.e., s.223. 158 Vural, a.g.e., s.40. 159 Çetin, a.g.e., s.48. 160 Nomer, a.g.e., s.7. 161 Bozer, a.g.e., s.195, Tandoğan, a.g.e., s. 225. 43 “araç sahibi” deyimi “kullanan” kavramına göre geniş yorumlama olanaklarını engellemiştir. Zira, kullanan kavramı işleten kavramına yakın olarak geniş yorumlanabilmekteydi. Bu düzenleme ile kapsam oldukça daraltılmış ve öğretide eleştirilmiştir162. 6085 Sayılı yasanın 51.maddesindeki düzenleme ile mali sorumluluk sigortası yapma zorunluluğu sadece gerçek ve özel tüzel kişi olan motorlu araç sahiplerine getirilmiş olup genel ve katma bütçeli idareler için mali sorumluluk sigortası yaptırma yükümlülüğü getirilmemişti163. 13.10.1983 Tarih ve 2918 Sayılı KTK’nın yürürlüğe girmesiyle 6085 Sayılı Kanun kaldırılmıştır. İşletenin hukuki sorumluluğu KTK m.85 vd. maddelerde düzenlenmiştir. 6085 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na kıyasla 2918 Sayılı KTK ile ZMSS’nin uygulama alanı genişletilmiştir. Öyle ki 2918 Sayılı Kanun kamu ya da özel hukuk kişisi ayrımı yapmaksızın tüm araç işletenleri yönünden-31.10.1990 tarihli ve 3672 sayılı kanunla yapılan değişiklik ile birlikte-ZMSS yaptırma zorunluluğu getirmiştir164. Buna göre KTK m.85 gereğince işletenlerin, sorumluluklarının belli teminat limitleri dahilinde karşılanması amacıyla KTK m.91 gereğince mali sorumluluk sigortaları yaptırmaları zorunludur. Üzerinde durulması gereken bir diğer konu ise 2918 sayılı kanun ile birlikte mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğunun sadece araç malikine değil, öğretide de benimsendiği gibi araç işletenine getirilmesidir. Mülga KTK’da öğretide en çok eleştirilen hususlardan birisi de ZMSS yaptırma zorunluluğunun sadece araç malikine getirilmesiydi. İsabetli olarak 2918 sayılı KTK’da bu eleştiri dikkate alınarak “araç işleteni” kavramı kullanılmıştır. 2918 Sayılı KTK’da işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin olarak 17.10.1996 yılında 4199 Sayılı Kanun ile bazı değişiklikler yapılmıştır. Buna göre, “işletenin bağlı olduğu teşebbüs sahibi” kavramı işleten ile birlikte kusursuz sorumluluğun kapsamına alınmıştır. Böylelikle teşebbüs sahibi de tehlike sorumluluğu kapsamında değerlendirilmiştir. 162 Vural, “Sigorta Güvence Hesabı’nın Kapsamı ve Destekten Yoksun Kalma Tazminatı”, s.37. 163 Nomer, a.g.e., s.7. 164 Tepedelen, a.g.e., s.20. 44 Bununla birlikte her türlü aracı sevk ve idare eden kişi “sürücü”, ticari olarak tescil edilmiş bir aracı sevk ve idare eden kişi “şoför” olarak adlandırılmıştır. B. ÖZELLİKLERİ Karayolları Trafik Kanunu m.91’e göre işletenlerin, aynı kanunun 85.maddesindeki sorumluluklarını karşılamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunlu tutulmuştur. Mülga 6085 S. KTK’dan farklı olarak 2918 S. KTK ile mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu sadece araç sahiplerine değil daha geniş bir kavram olan araç işletenlerine getirilmiştir. Zorunlu olması sebebiyle, sigortasız olarak aracın trafiğe çıkarılmasının idari para cezası şeklinde idari bir yaptırımı olduğu gibi söz konusu araçlar trafikten menedilmektedir165. Gerek KTK m.101, gerek SKm.13/1 gerekse de TTK m.1483 hükümleri gereğince kaza sigortası alanında ruhsatı bulunan sigorta şirketleri kendilerine başvuru yapıldığında kişilere ZMSS poliçesi düzenlemek zorundadır. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile işletenin kaza sonucu üçüncü kişilere verebileceği zararlar neticesinde pasifindeki artışın önlenmesi amaçlanmaktadır. Bununla birlikte zarar görenlerin korunması ve zararlarının teminat altına alınarak giderilmesi hedeflenmektedir166. Böylelikle taraflar arasındaki menfaat dengesi de sağlanmaktadır167. Mali Sorumluluk Sigortası sigorta ettirenin sorumluluğunu ortadan kaldırmamakla birlikte sigorta ettirenin malvarlığında oluşabilecek azalmayı en aza indirmeyi amaçlar168. Bu durumda sigorta ettirenin sorumluluğu devam etmekle birlikte meydana gelen kaza sonucu malvarlığındaki eksilmeyi güvence altına almış olur169. Ekonomik yönden zayıf olabilecek zarar verenin aczi ihtimaline karşılık, zarar gören üçüncü kişilere de bu yönüyle garanti sağlamaktadır170. 165 KTK m.91/5. 166 Ulaş, Uygulamalı Sigorta Hukuku, s.764. 167 Keskin, a.g.e., s.1628. 168 Tepedelen, a.g.e., s.48. 169 Aslan Düzgün, “Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında (Trafik Sigortası) Zarar Kavramı ve Sigortacının Rücu Hakkı”, BATİDER, C. XXIX, S. 3, Ankara: (2013), ss. 189-216, s. 190. 170 Çeker, 6102 Sayılı TTK’ya Göre Sigorta Hukuku, s.136. 45 Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının bir diğer önemli özelliği ise sorumluluğun kaldırılması veya azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görenlere karşı ileri sürülememektedir. Bu husus KTK m.95’te: “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.” şeklinde düzenlenmiştir. Yine TTK m.1484/1’de: “Sigortacı, sigortalıya karşı ifa borcundan tamamen veya kısmen kurtulmuş olsa da, zarar gören bakımından ifa borcu, zorunlu sigorta miktarına kadar devam eder.” şeklinde benzer bir düzenleme mevcuttur. Bu düzenlemelerin de esasın üçüncü kişilerin zararlarını tazmin etme amacına yönelik olduğu söylenebilir. Böylelikle sigortacı zarar gören üçüncü kişilerin zararlarını limitler dahilinde tazmin ettikten sonra sorumlulara rücu edebilecek ve sorumluluğun kaldırılması veya azaltılması hallerini ileri sürebilecektir. Trafik sigortasının sorumluluk sigortasının alt ayrımında zarar sigortası türü olması sebebiyle bunun doğal sonucu olarak rizikonun gerçekleşmesi halinde üçüncü kişilerin gerçek zararları teminat limiti dahilinde karşılanmaktadır171. Diğer zarar sigortalarından farklı olarak poliçedeki sigorta limitleri sigorta süresi içerisinde farklı zamanlarda meydana gelebilecek farklı zararlarda ayrı olarak geçerlilik kazanmaktadır172. Daha doğru ifadeyle sorumluluk limitleri her olay için birbirinden bağımsız olarak ayrı ayrı geçerlidir. Karayolları zorunlu mali sorumluluk sigortasının bir diğer özelliği sigorta sözleşmesinin tarafı olmayan bir kişinin bu sözleşmeden yararlanmasıdır. Zarar gören üçüncü kişi sözleşmenin tarafı olmadığı halde doğrudan sigortacıya başvurabilir. Bu husus KTK m. 97’de hüküm altına alınmıştır. Buna göre; Zarar gören, ZMSS’de öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekmektedir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde yazılı cevap vermesi gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık 171 Ulaş, Uygulamalı Sigorta Hukuku, s.764. 172 Keskin, a.g.e., s.1629, Karasu, “Yargıtay ve Sigorta Tahkimi İtiraz Hakem Heyeti Kararları Işığında Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası”, s.23. 46 çıkması hâlinde, zarar gören dava açabileceği gibi 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime de başvurabilir. C. SORUMLULUĞUN KOŞULLARI 1. Uygulama Alanı a. Taşıt yönünden Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın kapsamına giren araçlar “motorlu taşıt araçları” dır. Motorlu araç niteliği taşımayan araçlar kural olarak ZMSS’den yararlanamazlar173. KTK m.3’te taşıt kavramı içerisinde motorlu taşıt kavramı tanımlanmıştır. Buna göre karayolunda insan, hayvan ve yük taşımaya yarayan ve makine gücü ile yürütülen taşıtlara motorlu araç denmektedir. Kanuni tanımdan da anlaşıldığı üzere aracın motor gücü ile yürütülmesi gerektiğinden insan, hayvan, rüzgâr, yerçekimi vb. ile yürütülen araçlar motorlu araç sayılmaz174. Kanuni tanımdan hareketle bir taşıtın ZMSS kapsamında olması için aracın kendi motorunun itici gücüyle çalıştırılıyor olması, bir yerden başka bir yere hareket edebiliyor olması ve bu hareketin toprak üstünde yapılması gerekmektedir175. Motorlu araçta, motoru çalıştıran gücün (benzin, elektrik, mazot vb.) bir önemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla yalnızca bulundukları yerde iş gören hareket etmeyen vinç, kompresör kazma vb. inşaat malzemeleri, lunapark araçları KTK kapsamında değildir ve dolayısıyla ZMSS sorumluluğu kapsamında değerlendirilememektedir176. Motor gücüyle hareket etmesine rağmen içten yanmalı veya elektrik motorlu bisikletler yasa kapsamında kabul edilmemiştir177. Motorlu bisiklet kavramı KTK m. 3’te, azami hızı saatte 45 kilometreyi, içten yanmalı motorlu ise silindir hacmi 50 santimetreküpü, elektrik motorlu ise azami sürekli nominal güç çıkışı 4 kilovatı geçmeyen iki veya üç tekerlekli taşıtlar ile aynı özelliklere sahip net ağırlığı 350 kilogramı aşmayan 173 Ulaş, Uygulamalı Sigorta Hukuku, s.925. 174 Çelik Ahmet Çelik, Trafik Kazalarında Tazminat Sigorta Hukuk ve Ceza Sorumluluğu, B.3., Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2021, s.68, Keskin, s.1631. 175 Çelik, Trafik Kazalarında Tazminat Sigorta Hukuk ve Ceza Sorumluluğu s.68. 176 Çelik, Trafik Kazalarında Tazminat Sigorta Hukuk ve Ceza Sorumluluğu, s.69. 177 Bkz. KTK m.103: “Motorsuz taşıtlar ile motorlu bisiklet sürücülerinin hukuki sorumluluğu genel hükümlere tabidir.” 47 dört tekerlekli motorlu taşıt olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla motorlu bisikletlerin işletilmesi halinde üçüncü kişilerde meydana gelebilecek zararlarda genel hükümlere göre sorumluluk tespit edilecektir. Motorlu araç olmasına rağmen büyük bir tehlike arz etmemeleri sebebiyle motorlu bisiklet ZMSS kapsamına dahil edilmemiştir178. Öğretide en geniş haliyle motorlu araç kavramı ise “makine gücüyle ( kendi iç düzeninden kaynaklanan itici gücüyle) toprak üzerinde hareket edebilen, bir yerden bir yere gidebilen; taşıma, çekme, kaldırma, kurtarma, inşaat, üretim, tarım gibi işlerde kullanılan; itfaiye, cankurtaran, cenaze arabası gibi işlevleri olan; kamu alanında bayındırlık, savunma, eğitim, sağlık gibi çeşitli kuruluşların üstlendiği hizmetlerin yerine getirilmesinde kullanılan bir teknolojik üründür” şeklinde tanımlanmıştır179. Karayolları Trafik Kanunu’nun 102.maddesine göre bir römorkun180 veya yarı römorkun181 veya çekilen bir aracın sebep olduğu zarardan dolayı, çekicinin işleteni, motorlu aracı işletenin sorumluluğuna ilişkin hükümlere göre sorumlu tutulur. Çekilen araçla ilgili olarak sorumluluk genel hükümlere tabidir. Çekicinin sorumluluk sigortası, çekiciyi işletenin, römorkun sebep olduğu zarardan dolayı sorumluluğunu da kapsar. Bahsedilen motorlu araçla kazaya neden olan kişinin sorumluluğunun KTK hükümleri kapsamında değerlendirilebilmesi için aracın işletilme halinde olması gerekmektedir182. İşletilme halinde olmayan araçların neden olduğu zararlar nedeniyle genel hükümlere göre sorumlulara başvuru yapılmaktadır. Öğretide “işletilme halinde olma” kavramından ne anlaşılması gerektiği konusunda bazı görüş farklılıkları bulunmaktadır. Makine tekniği görüşüne göre motorlu aracın işletilme halinde sayılabilmesi için motor aksamının çalışıyor olması gerekmektedir. İşletme tehlikeleri öncelikle aracı hareket ettiren motor gücünde bulmaktadır. Kaza motor aksamının ışık ve 178Hasan Tahsin GÖKCAN/ Seydi KAYMAZ, Karayolları Trafik Kanunu’na Göre Hukuki Sorumluluk Tazminat-Sigorta- Rücu Davaları ve Trafik Suçları, 2. b., Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2001, s. 236.; Karasu, a.g.e., s.25 179 Çelik, Trafik Kazalarında Tazminat ve Sigorta Hukuk ve Ceza Sorumluluğu, s.68. 180 KTK m.3’e göre: “Römork, Motorlu araçla çekilen insan veya yük taşımak için imal edilmiş motorsuz taşıttır.” 181 KTK m.3’e göre: “Yarı römork, Bir kısmı motorlu taşıt veya araç üzerine oturan, taşıdığı yükün ve kendi ağırlığının bir kısmı motorlu araç tarafından taşınan römorktur.” 182 Bkz. KTK m.85/1. 48 ses donanımının çalışmasından kaynaklanan tehlikeden ötürü meydana gelmiş olmalıdır183. Trafiğe çıkarma görüşüne göre ise motorlu bir araç yola çıkarıldığı andan itibaren tehlikeleri içinde barındırır. Trafiğe çıkma durumu aracın trafik kurallarının uygulandığı yer ve alanlara çıktığı andan itibaren başlar. Aracın bu andan itibaren çalışıp çalışmaması, mekanik aksamının hareket halinde olup olmamasının bir önemi yoktur. Zira duran bir araç da hareket eden araç kadar tehlikeli olabilmektedir184. Bir başka görüşe göre ise yukarıdaki iki görüşün birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Buna göre motorlu aracın hem teknik yönden itici gücünün bulunması hem de trafiğe çıkarılmış olması gerekmektedir. Motorlu araç hareket edebilme yeteneğine sahip olsa da trafiğe çıkarılmadığı sürece trafik kazasına neden olamaz185. Dolayısıyla onun hem teknik donanıma sahip olması hem de trafiğe çıkartılmış olması gerekir. Aracın işletilme halinde olmamasından anlaşılması gereken aracın kullanılmaması örneğin garajda duruyor olmasıdır186. Bu görüşe göre trafiğe çıkarılan araç tehlikeyi de beraberinde barındırdığından hareket halinde olsun veya olmasın işletilme halindedir ve KTK kapsamındadır. Özetle bu görüşe göre motorlu aracın işletilme halinde olmasından anlaşılması gereken aracın kendi motor itici gücünün çalışıyor olması, bozuk olmaması, bir yerden bir yere gidebilme yeteneğine sahip olması KTK m.3’te tanımlanan karayolu ve karayolu sayılan yerlerde hareket eden veya duran ayrımı yapmaksızın her motorlu araç işletilme halindedir. Kanaatimizce bu görüş yerindedir. Zira KTK’dan kaynaklanan sorumluluğun tehlike sorumluluğu olması da birlikte değerlendirildiğinde motorlu aracın trafiğe çıkması tek başına tehlike arz eden bir durumdur. Uygulamaya bakan yönüyle duran veya hareket halinde olan araçların kazalara ve birçok zarara sebebiyet verdiği görülmektedir. Hal böyle olunca aracın işletilmesi kavramını salt trafiğe çıkma veya harekete bağlı olarak değerlendirme yetersiz kalmaktadır. Yanlış park edilen araçların pek çok kazaya sebebiyet verdiği de göz ardı edilmemelidir. 183 Tandoğan, a.g.e., s.240; Keskin, a.g.e., 1662. 184 Fikret Eren, “Karayolları Trafik Kanununa Göre Motorlu Araç İşletenin Akit Dışı Sorumluluğunun Hukuki Niteliği ve Unsurları”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 1987, C.39, S.1., s.194. 185 Çelik, Trafik Kazalarında Tazminat ve Sigorta Hukuk ve Ceza Sorumluluğu s.118 vd. 186 Çelik, Trafik Kazalarında Tazminat ve Sigorta Hukuk ve Ceza Sorumluluğu s.120. 49 b. Yer yönünden Motorlu aracın işletilmesi sırasında maddi veya bedensel zararlara sebebiyet verilmesi halinde buradaki sorumluluğun KTK hükümleri kapsamında değerlendirilebilmesi için kazanın karayolu187 veya karayolu sayılan yerlerden birinde meydana gelmiş olması gerekmektedir. Bu husus KTK m.2’de : “Bu Kanun, karayollarında uygulanır. Ancak aksine bir hüküm yoksa; a) Karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile, b) Erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da Bu Kanun hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir. Yine kanunun amacını düzenleyen KTK m.1’de karayollarında can ve mal güvenliğinin sağlanmasının amaçlandığı hüküm altına alınmıştır. Dolayısıyla kazanın karayolunda meydana gelmiş olması gerekmektedir. Karayolu dışındaki alanların kamuya açık olması yeterlidir. Yalnızca taşıt trafiğine açık olması gerekmez. Ancak bununla birlikte park, bahçe gibi yerlerde gerçekleşen zararlardan motorlu araç işleteninin KTK hükümleri gereği sorumlu tutulabilmesi için buralara araçların girip çıkabiliyor olması gerekmektedir188. Bununla birlikte bu yerlere araçla giriş çıkış yasaklanmış olsa bile motorlu araçla girilmesi ve zarar meydana gelmesi ihtimalinde KTK hükümlerine göre sorumluluk devam etmektedir189. Uygulamada hemzemin geçitlerde meydana gelen kazalardan doğan sorumluluk hususunda KTK hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı konusunda uyuşmazlıklarda farklı savunmalar yapılmakta ise de, KTK m.3’te tanımlandığı üzere hemzemin geçit, karayolu ile demiryolunun aynı seviyede kesiştiği bariyerli veya bariyersiz geçitler olarak 187 KTK m.3’te: “Trafik için, kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlardır.” şeklinde tanımlanmıştır. 188 Çelik, Trafik Kazalarında Tazminat ve Sigorta Hukuk ve Ceza Sorumluluğu s.64. 189Ayşe Havutçu/ Emre Gökyayla, Karayolları Trafik Kanununa Göre Hukuki Sorumluluk, Ankara: Seçkin, 1999, s.19-21. 50 tanımlandığından, açıkça karayolunun devamı olduğu görülmektedir. Dolayısıyla hemzemin geçitlerde meydana gelen kazalar KTK hükümleri kapsamında değerlendirilmektedir. Nitekim Yargıtay 4.HD’nin 24.04.2003 tarih ve 2002/14764E.- 2003/5288K. sayılı kararında190: “Anılan yasanın 2. maddesinde hiçbir ayrık durum gösterilmeden kanunun Karayollarında meydana gelen trafik olaylarında uygulanacağı belirtildikten başka bu kural biraz daha genişletilerek aynı maddenin (a) ve (b) fıkralarındaki durumlarda da uygulanabileceği öngörülmüştür. Bu bağlamda, karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık alanlar ile park, bahçe akaryakıt servis istasyonları gibi yerler ile birlikte ve özellikle karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerlerde de uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Yine aynı yasanın 3. maddesinde yasanın uygulanmasında göz önünde tutulması gereken tanımlar içinde "Demiryolu geçidi" (hemzemin geçit) tanımı da verilmiş ve bunun karayolu ile demiryolunun kesiştiği bariyerli ve bariyersiz geçit olduğu ifade edilmiştir. Açıklanan şu yasal düzenleme itibariyle, karayolu üzerinde meydana gelen eylemlerden doğan olayların yarattığı uyuşmazlıkların çözüm yerinin adli yargı olacağı yasanın düzenleniş biçiminden açıkça anlaşılmaktadır. Hemzemin geçit karayolu ile tren yolunun kesiştiği bir geçit olarak, o kesimin veya o noktanın Devlet Demir Yoluna ait olduğu sonucunu doğurmayacağı gibi, o noktada meydana gelen eylemin karayolu dışında oluştuğu sonucunu da doğurmaz. Bu bakımdan hukuka aykırı eylemin 2918 sayılı Karayolu Trafik Yasası kapsamında yer alan karayolu üzerinde meydana geldiği kabul edilmeli ve uyuşmazlığın çözüm yerinin aynı yasa gereğince adli yargıda sonuçlandırılması gerektiği sonucuna varılmalıdır.” Yine uygulamada sigorta şirketleri uyuşmazlık çıkması durumunda fabrika, inşaat sahası, kum-taş maden ocağı, limanlar gibi yükleme boşaltma yapılan yerlerde KTK hükümlerinin uygulanmadığı ve sorumlu olmadıkları yönünde savunma yapmaktadırlar. Oysaki bu alanlar KTK m.2 gereğince karayolu trafiğine açık olan ve sürekli araç giriş çıkışının mevcut olduğu çalışma alanlarıdır. Nitekim Yargıtay da pek çok kararında bu 190 www.sinerjimevzuat.com, E.T. 21.12.2021. 51 alanların karayolu sayılan yerlerden olduğuna ve KTK hükümlerinin uygulanması gerektiğine hükmetmiştir191. Öğretideki bir görüşe göre KTK’nın yer bakımından uygulama alanının dar yorumlanması tehlike sorumluluğu ilkesi ile bağdaşmamaktadır. Çünkü motorlu aracın işletilmesine dayanan sorumluluk tehlike sorumluluğudur ve dolayısıyla motorlu araç nerede işletilirse işletilsin tehlike hep mevcuttur. Bu sebeple KTK m.2’deki uygulama alanının geniş yorumlanması gerekmektedir192. Her ne kadar karayolu ile bağlantısı olmasa bile arazide yapılan keşif ve ölçüm esnasında meydana gelen zararlardan sorumluluk KTK hükümlerine göre değerlendirilecektir. Örneğin tapu kadastro görevlilerinin arazi üzerinde yaptıkları ölçüm veya mahkeme heyetinin arazide keşif yapması gibi durumlar bu kapsamda değerlendirilebilir193. Özetle motorlu aracın karayolu olmayan veya karayolu sayılan yerlerden olmayan bir alanda kaza yapması neticesinde meydana gelen zararlardan işletenin sorumluluğu KTK m.85/1 kapsamında değerlendirilemeyeceği gibi işletenin ZMSS’sini yapan sigortacının da herhangi bir sorumluluğu doğmamaktadır194. İşletenin buradaki sorumluluğu Borçlar Kanunu’ndaki genel hükümlere göre değerlendirilecektir195. 191 Yarg. 11.HD, 18.05.2009, 2008/1730E.- 2009/6004K., Yarg. HGK, 28.09.2011, 2011/17-499E.- 2011/557K., Yarg. 17.HD, 25.06.2012, 2012/6996E.- 2012/8005K., www.sinerjimevzuat.com, E.T. 21.12.2021. 192 Çelik, Trafik Kazalarında Tazminat ve Sigorta Hukuk ve Ceza Sorumluluğu, s.65. 193 Çelik, Trafik Kazalarında Tazminat ve Sigorta Hukuk ve Ceza Sorumluluğu, s.68. 194 Gökcan/Kaymaz, a.g.e., s. 236. 195 Keskin, a.g.e. s. 1633, Bkz. Yarg. 17.HD, 06.10.2011, 2011/2665E.- 2011/8792K.: “Trafik sigortası, işletenin KTK’nın 85 inci maddesinde düzenlenen hukuki sorumluluğunu teminat altına alan sigorta türüdür. Bir zararın trafik sigortası kapsamına girebilmesi için o zararın motorlu araç tarafından karayolunda meydana getirilmiş olması gerekir. 2918 Sayılı KTK'nın 3. maddesinde karayolu, trafik için kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlar olarak tanımlanmıştır. Ancak anılan Kanunun 2. maddesinde de bu kanunun karayolunda uygulanacağı hükme bağlandıktan sonra, aksine hüküm bulunmadığı hallerde, karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlarla park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu trafiği için faydalanılan yerlerin, erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da bu kanun hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Somut olayda, davalı sigorta şirketi vekili, cevap dilekçesinde ve yargılama aşamasında rizikonun meydana geldiği yerin karayolu olmadığını, şantiye sahası olduğunu, zararın sigorta teminatı dışında kaldığını savunmuş maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağında kazanın Atakaş nizamiyesinde meydana geldiğinin belirtilmiş olmasına rağmen bu husus araştırılarak kazanın askeri birime ait nizamiye içinde kalan şantiye sahası olup olmadığı tespit edilmemiştir.”, www.sinerjimevzuat.com, (E.T. 21.12.2021). 52 c. Zarar gören kişiler ve zararın türü yönünden (1) Genel olarak (2) Sigortalının eyleminden sorumlu tutulduğu kişilere yönelteceği talepler Karayolları Trafik Kanunu m.92’de Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın kapsamı dışında kalan haller düzenlenmiştir. KTK m.92/a bendine göre işletenin bu kanun kapsamında eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler kapsam dışı tutulmuştur. Aynı düzenleme ZMSSGŞ m.A.6/g196 bendinde de yer almıştır. Bu düzenleme KTK ve ZMSS’nin düzenlenme amacına uygun düşmektedir. Zira ZMSS ile amaçlanan üçüncü kişilerde meydana gelen maddi ve bedensel zararların güvence sistemi ile teminat altına alınmasıdır. Dolayısıyla işletenin emir ve talimatıyla hareket eden, işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin fiillerinden dolayı işletende meydana gelen maddi ve bedensel zararlar teminat kapsamı dışındadır197. Bu konuda Yargıtay’ın da vermiş olduğu pek çok kararı mevcuttur198. Somut olayda karşımıza çıkabilecek diğer ihtimal ise, işletenin maliki olduğu iki aracın çarpışması durumunda araçlardan birisinin zarar görmesi durumunda, araç malikinin diğer aracın sigortacısına başvurabilme hakkının olup olmadığıdır. Az önce de ifade edildiği gibi ZMSS işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına almaktadır. Dolayısıyla bu ihtimalde işleten her iki araç açısından da üçüncü kişi konumunda değildir. Bu nedenle meydana gelen zararlardan ötürü ZMSS’ye başvurulamaz199. Aynı zamanda bu varsayımda TBK m.135 uyarınca alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmesi gündeme gelmekte ve bu sebeple borcun sona ermesi sonucu doğmaktadır. Nitekim Yargıtay HGK 15.04.2011 tarih ve 2011/17-13E. ve 2011/191K. sayılı kararında: “Somut olayda davacı, zarar gören aracın işleteni sıfatıyla, aracının hasar görmesi nedeniyle alacaklı durumda ise de bu araca zarar veren aracın işleteni olması nedeniyle de aynı zamanda bu hasarın tazmin borçlusudur. Diğer bir deyişle, davacı işleten olarak her iki araç bakımından da 3.kişi durumunda olmadığı gibi, BK’nın 196 ZMSSGŞ m.A.6/g bendi ile “Sigortalının, Karayolları Trafik Kanunu uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler” teminat kapsamı dışında tutulmuştur. 197 Keskin, a.g.e., s.1639. 198 Yarg. 11.HD, 23.10.2001, 2001/7011E.- 2001/8234K., Yarg. 10.HD, 26.01.2005, 2004/11333E.- 2005/143K., Yarg. 11HD, 28.06.2005, 2004/10304E.- 2005/6831K., www.sinerjimevzuat.com, (E.T., 21.12.2021). 199 Keskin, a.g.e., s.1640. 53 116.maddesi uyarınca, kendi üzerinde borçluluk ve alacaklılık sıfatı birleşmiştir. Dahası, az yukarda da vurgulandığı üzere, davaya konu talep, içeriği açıklanan poliçe eki genel şartlar gereğince teminat dışında bulunmaktadır. Açıklanan tüm bu nedenlerle, davacının KTK m.85/1 maddesi uyarınca işleten sıfatıyla kendi sorumluluğunu üstlenen zorunlu trafik sigortacısından talepte bulunması olanaklı değildir.” şeklinde hüküm altına alınmıştır200. (3) İşletenin yakınlarının mallarına gelen zararlar İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler KTK m.92/b düzenlemesi gereğince ZMSS kapsamı dışında tutulmuştur. Bu düzenleme ZMSS’nin asıl amacı olan üçüncü kişilere verilen zararların güvence altına alınması kuralının tekrarı niteliğindedir201. Söz konusu düzenlemede sadece maddi zararların kapsam dışında tutulduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla sayılan kişilerin bedensel zarara uğramaları durumunda ZMSS’ye başvurulabileceği öğretide kabul edilmiştir202. Nitekim Yargıtay’ın vermiş olduğu kararlar da bu görüşü destekler niteliktedir203. (4) Motorlu araçta taşınan eşyaya gelen zararlar Karayolları Trafik Kanunu’nun 92.maddesinin e bendine göre motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlardan ZMSS’yi yapan sigortacı sorumlu tutulamamaktadır. Daha doğru ifadeyle motorlu aracın işletilmesi sırasında araçta bulunan eşyaya zarar gelmesi veya yok olması durumunda sigortacı bu zararlardan sorumlu değildir. Benzer düzenleme KTK m.87/2 bendinde hüküm altına alınmıştır. Buna göre “Zarar görenin beraberinde bulunan bagaj ve benzeri eşya dışında araçta taşınan eşyanın uğradığı zararlardan dolayı işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğu genel hükümlere tabidir.” Buradaki genel hükümlerden anlaşılması gereken Türk Ticaret Kanunu’dur. Zira taşıma işi ticari bir iştir. 200 Yarg. 17.HD’nin 24.02.2014 T. ve 2013/19033E.- 2014/2430K. sayılı kararında tam aksi yönde görüş bildirerek karar verdiği görülmektedir. www.sinerjimevzuat.com, (E.T., 21.12.2021). 201 Keskin, a.g.e., s. 1647. 202 Ulaş, Uygulamalı Sigorta Hukuku, s. 669. 203 Yarg.11.HD, 11.07.2005 T., 2004/10789E.- 2005/7481K. sayılı kararları, Yarg. 11.HD, 27.10.2005, 2004/12632E.-2005/10414K., Yarg. 11.HD, 24.04.2006, 2005/4567E.- 2006/4483K. 54 Sorumluluğa hangi hükümlerin uygulanacağı konusunda önem arz eden husus yolcunun beraberinde bulunan bagaj ve benzeri eşyadan ne anlaşılması gerektiğidir. Bu hususta öğretide ve Yargıtay kararlarında net bir tanımlama yapılmamıştır. Ancak somut olayın durumuna, sözleşme ve geleneklere göre yolcunun yanında bulundurduğu el çantası, poşet, laptop gibi eşyalarının bu kapsamda olduğu söylenebilir204. Yolcunun yanında bulundurduğu eşya haricinde taşınan eşyalarda meydana gelecek zararlardan sorumluluğun genel hükümlere tabi olmasının sebebi TTK m.856 vd. maddelerinde düzenlenen, işleten ile malı taşıttıran kimse arasında düzenlenen eşya taşıma sözleşmesinin varlığıdır. Dolayısıyla işletenin bu durumdaki sorumluluğu sözleşme hükümlerine aykırılıktan kaynaklanan kusur sorumluluğudur205. Zararın meydana geldiği anda eşya sahibinin araçta bulunup bulunmamasının sorumluluk hükümleri bakımından bir önemi yoktur. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ’nın “Teminat Dışı Haller” başlıklı A.6/e bendinde de zarar görenlerin beraberinde bulunan bagaj ve benzeri eşya dışında sigortalı araçta veya bu araç vasıtasıyla çekilen römorkta/yarı römorkta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlardan dolayı sigortalıya karşı ileri sürülecek taleplerin sigorta kapsamı dışında tutulduğu hüküm altına alınmıştır. Çekici üzerinde çekilen aracın çekici motorlu aracın işletilmesi esnasında zarara uğraması halinde bu zararlardan çekicinin sigortacısına başvurulamayacağı Yargıtay tarafından kabul edilmiştir. Motorlu araçta taşınan eşyanın birden fazla aracın karıştığı bir kazada zarar uğraması durumunda her ne kadar eşyayı taşıyan aracın sigortacısı sorumlu tutulamamakta ise de zarar veren diğer aracın işleteninin trafik sigortacısına başvurulabilecektir206. (5) Çalınan veya gasp edilen motorlu aracın neden olduğu zararlar 204 Çelik, Trafik Kazası, s.147. 205 Keskin, a.g.e., s.1650. 206 Keskin, a.g.e., s.1652., Yarg. 11.HD, 07.05.2001, 2001/1876E.- 2001/4163K. 55 Motorlu aracın çalınması veya gasp edilmesi halinde, aracın işletilmesi sırasında üçüncü kişilerin uğradığı zararlardan aracı çalan veya gasp eden KTK m.107/1 gereğince işleten gibi sorumludur207. İşleten ise aracın çalınması veya gasp edilmesinde kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin herhangi bir kusurunun bulunmadığını ispat etmesi durumunda meydana gelen zararlardan sorumlu tutulamamaktadır208. Nitekim ZMSSGŞ m.A.6/h bendinde: “Çalınan veya gasp edilen araçların sebep oldukları ve Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalının sorumlu olmadığı zararlar, aracın çalındığını veya gasp edildiğini bilerek binen kişilerin zarara uğramaları nedeniyle ileri sürülecek talepler ile çalan ve gasp eden kişilerin talepleri” teminat kapsamı dışında kalan haller arasında sayılmıştır. Gerek KTK m.107’deki düzenleme gerekse de ZMSSGŞ A.6/h bendindeki düzenlemeye göre işleten aracın çalınması veya gasp edilmesinde kusurlu değilse meydana gelen zararlardan sorumlu değildir. Yine aynı düzenlemelere göre çalan veya gasp eden kişiler ile aracın çalındığını veya gasp edildiğini bilerek binen kişilerin ileri sürecekleri taleplerinden motorlu aracın işleteni KTK hükümlerine göre sorumlu değildir209. Hırsızlık veya gasp olduğunu bilerek araca binen yolcuların uğradığı zararlardan işleten ancak genel hükümlere göre sorumlu tutulabilir210. İşleten, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin aracın çalınmasında veya gasp esilmesinde herhangi bir kusurunun olmadığını ispat etmelidir. Aksi halde aracı çalan veya gasp eden kişi/kişilerle birlikte müteselsilen sorumludur. İşleten bu noktada her türlü özeni gösterdiğini, kusurlu sayılmaması için gereken tüm tedbirleri aldığını ispat etmelidir. Nitekim Yargıtay 17.HD’nin 03.03.2011 T. ve 2010/8899E.- 2011/1886K. sayılı kararında: “2918 Sayılı KTK unun 107. maddesi uyarınca; Bir motorlu aracı çalan veya gasbeden kimse işleten gibi sorumlu tutulur. Aracın çalınmış veya gasbedilmiş olduğunu bilen veya gereken özen gösterildiği takdirde 207 KTK m.107/1: “Bir motorlu aracı çalan veya gasbeden kimse işleten gibi sorumlu tutulur. Aracın çalınmış veya gasbedilmiş olduğunu bilen veya gereken özen gösterildiği takdirde öğrenebilecek durumda olan aracın sürücüsü de onunla birlikte müteselsilen sorumludur. İşleten, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerden birinin, aracın çalınmasında veya gasbedilmesinde kusurlu olmadığını ispat ederse, sorumlu tutulamaz. İşleten, sorumlu olduğu durumlarda diğer sorumlulara rücu edebilir.” 208 Yarg. 17.HD, 26.06.2012, 2012/6655E.- 2012/8162K., Yarg. 17.HD, 10.06.2013, 2012/14647E.- 2013/8789K. 209 Çelik, Trafik Kazası, s.152, Keskin, a.g.e. s.1653-1655. 210 Keskin, a.g.e., s.1654. 56 öğrenebilecek durumda olan aracın sürücüsü de onunla birlikte müteselsilen sorumludur, işleten, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerden birinin, aracın çalınmasında veya gasbedilmesinde kusurlu olmadığını ispat ederse, sorumlu tutulamaz. İşleten, sorumlu olduğu durumlarda diğer sorumlulara rücu edebilir. ZMSS Genel Şartlarının A.3-j maddesi gereği, çalınan veya gasbedilen araçların sebep oldukları ve Karayolları Trafik Kanunu'na göre işletenin sorumlu olmadığı zararlar ile aracın çalındığını veya gasp edildiğini bilerek binen kişilerin zarara uğramaları sebebiyle ileri sürülecek talepler ile çalan ve gasbeden kişilerin talepleri, teminat dışındadır. Davacının aracına çarparak hasarlanmasına sebep olan davalıya ait 34 ... ... plakalı aracın 3.7.2008 tarihinde gece saatlerinde çalındığı ileri sürülmüştür. Gerçek işleten ancak, çalma ve gasp eyleminin gerçekleşmesinde kendisi veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerden birinin kusuru bulunmadığını ispat etmesi halinde sorumluluktan kurtulabilecektir. Aksi takdirde gerçek işleten ile farazi işleten (hırsız ve gasp eden) müteselsilen sorumlu olacaktır. İşletenin kusurlu sayılmaması için, aracın gözetimi yönünden gerekli tedbirleri almış olması gerekir. İşleten tarafından aracın kapı ve camlarının kapatılmış olması, kontak anahtarının araç üzerinde veya kolayca elde edilebilecek bir yerde bırakmaması, sürücü ve yardımcıları seçmede, talimat vermede, denetlemede, her türlü özeni gösterdiği hususlarının ispat edilmesi gerekmektedir. Bu hususlar araştırılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” İşletenin aracın çalınması veya gasp edilmesinde kusuru bulunmuyor ve meydana gelen zararlardan sorumlu değilse onunla birlikte aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısının da sorumluluğuna gidilemez. Nitekim bu durum ZMSSGŞ m.A.6/h maddesi ile hüküm altına alınmıştır. Motorlu aracın çalınması veyahut gasp edilmesinde işleten ve eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin herhangi bir kusuru yoksa bu durumda çalınan veya gasp edilen aracın sebep olduğu zararlardan sadece aracı çalan veya gasp eden kişiler sorumlu olacaktır. Bu durumda zarar görenler işleten ve eylemlerinden sorumlu olduğu kişilere ve aracın sigortacısına başvuramayacaklarından ekonomik yönden zayıf olan hırsız veya gaspçıyla baş başa kalmalarının önlenmesi amacıyla Güvence Hesabına başvurulabilmesi 57 imkânı getirilmiştir. Güvence hesabı korumasıyla zarar gören üçüncü kişilerin muhatapsız kalmalarının da önüne geçilmiştir. (6) Motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyet yürütenler Karayolları Trafik Kanunu m. 104/1 gereği motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan teşebbüs sahipleri, gözetim, onarım, bakım, alım, satım, araçta değişiklik yapılması amacı ile veya benzeri bir amaçla kendisine bırakılan bir motorlu aracın sebep olduğu zararlardan dolayı işleten gibi sorumlu tutulur. Aracın işleteni ve araç için zorunlu mali sorumluluk sigortası yapan sigortacısı bu zararlardan sorumlu değildir211. Motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan kişilerin bu şekilde KTK m.104/1 gereği sorumlu tutulmalarının altında yatan sebep aracın bu kişilerin fiili hakimiyetine geçiyor olmasıdır212. Nitekim Yargıtay’a göre kısa sürede yapılacak basit onarım ve kontrol için deneme seferi, hakimiyetin teşebbüs sahibine geçtiğinin kabulü için yeterli değildir213. Motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan kişilerin belli ölçülerde organize olmaları aranmaktadır214. Diğer bir ifadeyle küçük çaplı düzensiz işletmeler bu 211 Keskin, a.g.e., s.1656; Ulaş, 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu'na Göre Uygulamalı Zarar Sigortaları Hukuku Genel Hükümler Mal ve Sorumluluk Sigortaları, s. 907 212Bkz. Yarg. 4.HD, 04.12.2008 T., 2008/4898E.- 200815031K. sayılı kararında: “Araç maliki, kural olarak zarardan sorumlu ise de işletenin araç ile zilyetliğinin kesilmemesi ve aracın onun emri ile kullanılması durumunda sorumlu olacağının kabulü gerekir. Sürücü olarak kamu davasında cezalandırılan tamirci davalının yukarda belirtilen açık beyanı gözetildiğinde, aracını tamirhaneye bırakmış olan Metin Ergül'ün araç ile ilişkisinin kesildiği, bu sebeple zilyet ve işleten olarak kabulüne olanak bulunmadığı açıktır. Şu durum karşısında, onun sorumluluğuna karar verilemez.” www.sinerjimevzuat.com, 21.12.2021. 213 Yarg. 4.HD, 09.02.1989 T., 1989/7742E.- 1989/1055K. sayılı kararında: “…Olayımızda, davacıya ait aracın oğlu tarafında akücüye bırakıldığı ve aynı gün tamir işlemi yapıldıktan sonra ve davacının oğlu da oradayken tamircinin çırağı tarafından kontrol ve deneme için trafiğe çıkarıldığı ve kazanın bu sırada gerçekleştiği yolunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Olayın bu gerçekleşme biçimi karşısında araç üzerindeki eylemli hakimiyetin farazi işletene geçtiğinin kabulü mümkün değildir. Çünkü akü tamir ve kontrol işi genelde kısa sürede yapılacak işlerdendir.” 214 Yarg. 11.HD, 17.11.2003 T., 2003/3948E. – 2003/10927K. sayılı kararında: “…2918 sayılı KTK'nın 104. madde hükmü uyarınca tamircinin gerçek işleten malik yerine sorumlu tutulabilmesi için, araç üzerindeki fiili hakimiyetin kesin bir biçimde bu yere, yani tamirhaneye geçtiğinin ortaya konulması gerekmektedir. Bunun için de bu maddede aranan koşulların somut olay bakımından irdelenmesi zorunludur. Aracın sorumsuz kişilerin ellere geçmesini önleyebilecek şekilde az veya çok organize olmuş bir teşebbüse, uzun süreli tamir için bırakılmış olması gibi, önceden sıralanıp sayılması mümkün olmayan, 58 kapsamda değerlendirilemez ve sorumlu tutulamaz215. Bu bağlamda araç park eden değnekçiler KTK m.104/1 gereği sorumlu tutulamaz. Yine bu kabul ile zarar gören üçüncü kişilerin korunması amaçlanmıştır. Karayolları Trafik Kanunu m.104/2 gereğince motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan teşebbüs sahipleri kendilerine bırakılan motorlu araçların tümünü kapsamak üzere esasları Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilecek bir zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmaya ve denetimlerde bu sigortanın yapıldığını belgelemeye mecburdurlar. Bu kişilerin ZMSS yaptırmamaları halinde meydana gelen bedensel zararlardan Güvence Hesabı sorumlu tutulacaktır216. Zira zorunlu sigorta yapılması gereken hallerde, sigortasız araçların verdiği bedensel zararlardan limitler dahilinde güvence hesabı sorumludur. (7) Motorlu araç yarış düzenleyicileri Motorlu araç yarış düzenleyicileri farazi işleten olarak KTK m.105 gereğince yarışa katılanların veya onlara eşlik edenlerin araçları ile gösteride kullanılan diğer araçların sebep olacakları zararlardan dolayı motorlu araç işleteninin sorumluluğuna ilişkin hükümler uyarınca sorumludurlar. KTK m.70’e göre bir il sınırı içindeki karayolları üzerinde yapılacak yarış ve koşular için o ilin valiliğinden, birden fazla il sınırları içindeki şehirlerarası karayolları üzerinde yapılacak milli ve milletlerarası yarış ve koşular için İçişleri Bakanlığından izin alınması zorunludur. Dolayısıyla sorumlu olan yarış düzenleyicisi bu izin belgesine göre belirlenmektedir217. Yarış düzenleyicisi gerçek veya tüzel kişi olabileceği gibi birden fazla kişi de olabilir. Bu durumda meydana gelen zarardan sorumlulukta müteselsil sorumluluk hükümleri uygulanır218. ancak sonuca etkili olabilecek nitelikte olgu veya olguların somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durulmalı ve madde koşullarının oluştuğuna kesin kanaat getirilmelidir.” www.sinerjimevzaut.com, 21.12.2021. 215 Karasu, Yargıtay ve Sigorta Tahkimi İtiraz Hakem Heyeti Kararları Işığında Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, s.47. 216 Nomer, a.g.e., s.61. 217 Keskin, a.g.e., 1660. 218 Çetin, a.g.e. s.104. 59 Yarış araçları işletilme halinde olsun veya olmasın, bu araçların sadece yarış sırasında verdikleri zarardan yarış düzenleyicileri ve onların sigortacısı sorumludur219. Motorlu araç yarış düzenleyicilerinin farazi işleten olarak sorumlu tutulmalarının nedeni bunun yarattığı tehlikedir. Nitekim yarışçılar ve onlarla birlikte araçta bulunanlar bu tehlikeyi kabul ettiği için genel hükümlere tabi tutulmuşlardır220. Zira KTK m.105/2 gereğince yarışçıların veya onlarla birlikte araçta bulunanların uğrayacakları zararlarla, gösteride kullanılan araçların uğradıkları zararlardan dolayı sorumluluk genel hükümlere tabi tutulmuştur221. Karayolları Trafik Kanunu’nun 105.maddesinin devam eden 3.fıkrasına göre yarış düzenleyicileri açısından yarışa katılanların ve yardımcı kişilerin yarış esnasında üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunun teminat altına alınması için ZMSS yaptırma zorunluluğu getirilmiştir. Sigorta yaptırılmaksızın yarış düzenlenmesi halinde üçüncü kişiler nezdinde meydana gelen zararlardan güvence hesabı sorumlu olacaktır. Belirtilmelidir ki yetkili makamlardan izin alınmaksızın düzenlenen yarışlarda motorlu aracın işleteni ve sigortacısı meydana gelen zarardan sorumludur. Hatta bu durumda yarış için özel bir sigortanın yapılmamış olduğunu bilen veya bilebilecek durumda olan işleten veya işletenlere sigorta yaptığı ödemeleri rücu edebilecektir222. Bu durumda da aracın sigortasız olması halinde Güvence Hesabına başvuru yapılabilmektedir223. 219 Eren, Karayolları Trafik Kanununa Göre Motorlu Araç İşletenin Akit Dışı Sorumluluğunun Hukuki Niteliği ve Unsurları, s. 183. 220 Eren, Karayolları Trafik Kanununa Göre Motorlu Araç İşletenin Akit Dışı Sorumluluğunun Hukuki Niteliği ve Unsurları, s.183. 221 Çelik, Trafik Kazalarında Tazminat ve Sigorta Hukuk ve Ceza Sorumluluğu, s.152. 222 Ulaş, 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu'na Göre Uygulamalı Zarar Sigortaları Hukuku Genel Hükümler Mal ve Sorumluluk Sigortaları, s. 953 223 Keskin, a.g.e., s.1661. 60 D. KTK GEREĞİNCE SİGORTA TEMİNATI DIŞINDA KALAN HALLER 1. İşletilme Halinde Olmayan Motorlu Araçların Neden Olduğu Zararlar Karayolları Trafik Kanunu’nun öngördüğü tehlike sorumluluğu aracın işletilmesine bağlanmıştır224. Bu kabulün altında işletilme halinde olan aracın daha tehlikeli olduğu düşüncesi yatmaktadır225. Karayolları Trafik Kanunu’na göre motorlu araçların üçüncü kişilere verdikleri zararlardan sorumluluk aracın işletilmesi şartına bağlı tutulmuştur. KTK m.91/1 ve KTK m.85/3 maddelerine göre işletilme halinde olan motorlu araçların üçüncü kişilerde verdiği zararlar ZMSS kapsamındadır. Aracın işletilmesinden ne anlaşılması gerektiği hususunda detaylıca açıklama yapıldığından bu kısımda konuya değinilmekle yetinilecektir. Zarar gören üçüncü kişilerin motorlu aracın işletilmesi sırasında zarar uğradıklarını ve zarar ile motorlu aracın işletilmesi arasında uygun illiyet bağının varlığını ispat etmesi gerekir. İşletilme halinde olmayan motorlu aracın verdiği zararlardan sorumluluk genel hükümlere tabi olduğu için bu durumda illiyet bağı ile birlikte kazanın meydana gelmesinde, işletenin veya eylemlerinde sorumlu tutulduğu kişilere ilişkin kusurun varlığını veya araçtaki bir bozukluğu kazaya sebebiyet verdiğini ispat etmesi gerekir226. 2. Kazadan Sonra Yapılan Yardım Çalışmalarından Doğan Zararlar Karayolları Trafik Kanunu m.85/4’e göre: “İşleten ve araç işleticisi teşebbüs sahibi, hâkimin takdirine göre kendi aracının katıldığı bir kazadan sonra yapılan yardım çalışmalarından dolayı yardım edenin maruz kaldığı zarardan da sorumlu tutulabilir. Ancak, bu durumda işletici teşebbüs sahibinin sorumlu kılınabilmesi için kazadan kendisinin sorumlu olması veya yardımın doğrudan doğruya kendisine veya araçta bulunanlara yahut kazaya taraf olan üçüncü kişilere yapılması gerekir.” Bu düzenlemeye göre motorlu aracın karıştığı kaza sonrasında yardım eden üçüncü kişilerin 224 Keskin, a.g.e., s.1662. 225 Tandoğan, a.g.e., s.240. 226 Keskin, a.g.e., s.1663. 61 de zarara uğramaları halinde işleten hâkimin takdirine göre bu zararlardan sorumlu tutulabilecektir. Bunun için zarar gören kişinin KTK uyarınca trafik kazası sayılan bir halden sonra yardımda bulunması, bu yardım çalışmasından dolayı bir zarara uğraması ve bu kazaya işletenin aracının da karışmış olması gerekmektedir. Yardımın ne şekilde yapıldığının bir önemi bulunmamaktadır. Yardım eden nezdinde meydana gelen zarar maddi veya bedensel zarar olabilir. İşleten uygun illiyet bağının ispatlanması halinde hâkimin takdirine göre zarardan sorumlu olmaktadır227. Hâkime bu noktada geniş bir takdir hakkı tanınmıştır. Ancak işleten yardım eden kişilerde meydana gelen tüm zararlardan sorumlu tutulmamaktadır. Hâkim karar verirken somut olayın özelliği, kazanın oluş şekli vb. hususları göz önünde bulundurmaktadır228. İşletenin yardım edenin zararından sorumlu tutulabilmesi için kusurlu olması aranmaz. Ancak tazminat miktarının hesaplanmasında kusur önem taşır229. Her ne kadar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının teminat kapsamı dışında kalan hallerin düzenlendiği KTK’nın 92.maddesinde bu istisna hal sayılmamışsa da ZMSS KTK m.85/1 gereğince motorlu aracın işletilmesinden doğan ve üçüncü kişiler nezdinde zarara yol açan durumları teminat altına aldığından dolayı yardım çalışmalarından doğan zararlar ZMSS teminatı dışında kalmaktadır. 3. Manevi Zararlar Trafik kazası neticesinde üçüncü kişiler nezdinde maddi ve bedensel zararlar meydana gelebileceği gibi manevi zararlar da gündeme gelmektedir. Zira manevi tazminat kişinin uğramış olduğu haksız fiil nedeniyle üzüntü, elem duyması, kişilik haklarının zedelenmesi sonucu buna karşılık olarak belli bir miktarın ödenmesinin istenmesidir. Türk Borçlar Kanunu’nun 56. ve 58. maddesinde düzenlenmiştir. İlgili maddelerde; bedensel bütünlüğün zedelenmesi halinde olayın özellikleriyle zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat altında ödenebileceği, ağır bedensel zarar veya ölümde ise zarar gören veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat ödenmesine karar 227 Keskin, a.g.e., s.1664-1665. 228 Keskin, a.g.e., s.1665. 229 Çelik, Trafik Kazalarında Tazminat ve Sigorta Hukuk ve Ceza Sorumluluğu, s.143. 62 verilebileceği belirtilmiştir. KTK m. 92/I b.f ve KZMSSGŞ A.6. (f) bendinde açıkça düzenlendiği üzere kanun koyucu manevi zararları karayolları zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı dışında bırakmıştır230.Dolayısıyla ZMSS teminatı kapsamına sadece maddi ve bedensel zararlar girmektedir. Manevi zararlardan sadece araç işleteni genel hükümlere göre sorumlu tutulmaktadır. Nitekim Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2017/6476 E., 2019/110 K. Ve 15.1.2019 tarihli kararında; “…Bilindiği üzere sigorta şirketlerin sorumluluğu sigorta poliçesi ve sigortanın tabi olduğu genel şartlara göre belirlenir. Somut olayda, davacının içinde iş kazası geçirdiği aracın ... Sigorta A.Ş. (... Sigorta A.Ş.)’ne Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile sigortalandığı, sigorta poliçesinde manevi tazminatın teminat kapsamında yer aldığının açıkça belirtilmediği gibi, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’nın A.6. maddesinde belirtilen Teminat Dışı Haller arasında “f “bendinde Manevi tazminat taleplerinin belirtildiği açıktır. Bu açıklamalar doğrultusunda davalı ...Ş (...Sigorta A.Ş.).’nin maddi tazminattan sorumlu tutulması yerinde ise de; manevi tazminattan ve ferilerinden sorumlu tutulması hatalı olmuştur… Davalı ...Ş. (…sigorta A.Ş.) vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği anlaşıldığından hüküm bozulmamalı HMK 370/2. Maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.” şeklinde değerlendirme yapılmakla manevi tazminat sorumluluğunun ZMSS kapsamı dışında olduğu hüküm altına alınmıştır. 4. Hatır Taşımasından Doğan Zararlar Hatır taşıması özetle, bir kişinin karşılıksız beklemeksizin araçta taşınması veya işletenin aracını karşılıksız olarak bir kimseye vermesidir. KTK m.87/1’e göre; “Yaralanan veya ölen kişi, hatır için karşılıksız taşınmakta ise veya motorlu araç, yaralanan veya ölen kişiye hatır için karşılıksız verilmiş bulunuyorsa, işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğu ve motorlu aracın maliki ile işleteni arasındaki ilişkide araca gelen zararlardan dolayı sorumluluk, genel hükümlere tabidir.” Dolayısıyla hatır taşımasında tehlike sorumluluğu hükümleri uygulanmayacağından işletenin sorumluluğu genel hükümlere tabidir. Hatır için taşımada 230 Ulaş, 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu'na Göre Uygulamalı Zarar Sigortaları Hukuku Genel Hükümler Mal ve Sorumluluk Sigortaları, s. 956. 63 zarar gören kişiye karşı işletenin sorumluluğu haksız fiil hükümlerine göre kusur sorumluluğudur231. Her ne kadar KTK m.87/1 hükmü ile hatır taşımalarında sorumluluğun genel hükümlere tabi olduğu düzenlenmiş ise de yeni ZMSS Genel Şartları yürürlüğe girmeden önce öğretideki hâkim görüş hatır için taşımada bedensel zararların ZMSS kapsamında olması gerektiği yönündeydi. Bunun da gerekçesi KTK m.92’de düzenlenen teminat kapsamı dışında kalan haller arasında hatır taşımasının yer almaması gösterilmekteydi. Nitekim Yargıtay da aynı yönde kararlar vermişti232. Somut olayda hatır taşımasından bahsedilebilmesi için taşımanın veya aracı bir kişiye kullandırmanın karşılıksız olması, herhangi bir yarar sağlanmamış olması ve araçta taşınan veya aracı kullanan kişinin yararına olması gerekmektedir233. Bu bağlamda taşınan kişinin bir yararının olmaması aksine işletenin buradan yarar elde etmesi halleri hatır taşıması olarak nitelendirilemez234. Yine Yargıtay kararlarına göre aile bireylerinin taşınması da hatır taşıması değildir235. Zira burada da manevi bir karşılık söz konusudur. Hatır için taşıma kavramı genel olarak, “kanuni, akdi ya da ahlaki herhangi bir yükümlülük söz konusu olmaksızın ve maddi ya da manevi önemli bir fayda sağlamaksızın taşıma veya aracı bırakma eyleminin taşınan veya araç kendisine verilen kişinin çıkarı için yapılmış olması” şeklinde tanımlanabilir236. Hatır taşıması ZMSS teminatı kapsamında tutulması ve işletenin sorumluluğunun genel hükümlere tabi olması nedeniyle hatır taşımasından doğan zararlarda güvence hesabının da sorumluluğu bulunmamaktadır. 231 Keskin, a.g.e., s.1671. 232 Yarg. 4.HD, 18.11.1998, 1998/6706E.- 1998/9041K, Yarg.11HD, 24.12.1996, 1996/8642E.- 1996/9101 sayılı kararında: “Taraflar arasında düzenlenen sigorta poliçesine ekli genel şartlarda hatır taşıması kaynaklı zararlar, sigorta teminatı dışındaki haller arasında gösterilmemiştir. Zorunlu trafik sigortasının hatır taşımasının da dahil bulunduğu aracın işletilmesine bağlı tehlike sorumluluk hallerini sigorta teminatı kapsamına aldığı, tehlike sorumluluğunun bu aracın işletilmesine bağlı olarak taşımanın türüne bakılmaksızın üçüncü kişilere verilen zararları, somut olayda ise işletenin, sigortalı araçta bulunan kişiye olan sorumluluğunu sigorta kuvertürü altına aldığının kabulü gerekir.”, Yarg. 17.HD, 24.09.2013 T., 2013/11459E.- 2013/12767K., www.sinerjimevzuat.com. 233 Karasu, a.g.e., s.35. 234 Bkz. Yarg. 19.HD, 12.10.1993, 1993/11883E.- 1993/6462K. 235Yarg. 11.HD, 19.06.2003, 2003/851E- 2003/6526K, Yarg. 17.HD, 12.05.2012, 2011/7422E.- 2012/6339K, Yarg. HGK, 14.03.2012, 2011/4-824E.- 2012/134K., Yarg. 17.HD, 09.04.2015, 2013/18383E.-2015/5656K., www.sinerjimevzuat.com 236 Çetin, a.g.e., s.244. 64 Karayolu Trafik Garanti Sigortası Yönetmeliği m.14 ile Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabından karşılanmayacak haller düzenlenmiştir. Maddenin b bendine göre: “Hatır için karşılıksız taşınan kişiler ile hatır için aracın karşılıksız verildiği kişiye gelen bedensel zararlar” kapsam dışı tutulmuştur. Yargıtay da hatır taşımacılığının Garanti Sigortası Hesabı sorumluluğunda olmadığına hükmetmiştir237. 5. Hak Sahibinin Kendi Kusuruna Denk Gelen Zararlar Karayolu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.6/b maddesine göre ilgili hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri teminat dışında kalmaktadır. Bu düzenleme eski ZMSSGŞ’de yer almamakta idi238. Ancak 14.04.2016 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 6704 Sayılı torba yasanın 4.maddesi ile birlikte KTK m.92/1-g bendine hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat taleplerinin sigorta teminatı kapsamı dışında tutulduğu düzenlemesi eklenmiştir. Öğretideki bir görüşe göre söz konusu düzenleme aynı zamanda TBK m.52’nin tekrarı niteliğindedir239. Aynı zamanda “hiç kimse kendi kusurundan yararlanamaz” ilkesine de uygun düşmektedir. Bir başka görüşe göre söz konusu düzenleme dürüstlük kuralının bir gereğidir240. Yargıtay’ın da farklı yıllarda vermiş olduğu pek çok kararında hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat taleplerinin ZMSS teminatı kapsamı tutulduğu kabul edilmiştir241. 6. Motorlu Araç İşletenin Desteğinden Yoksun Kalanların Tazminat Talepleri Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.6./d bendi gereğince: “destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski 237 Yarg. 11.HD, 12.03.2009, 2007/13013E.-2009/2901K., E.T.11.12. 2021, www.sinerjimevzuat.com.tr. 238 Keskin, a.g.e., s. 1678. 239 Bkz. TBK m.52/1: “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.” 240 Karasu, a.g.e., s.37. 241 Yarg. 19.HD, 18.10.1993, 1992/11495E.- 1993/6741K., Yar. 17.HD, 22.03.2010, 2009/9970E.- 2010/2559K., Yarg. 17.HD, 26.05.2016, 2014/24006E.- 2016/6479K., Yarg. 17.HD, 04.03.2019, 2016/15390E.- 2019/2351K. Sayılı kararları, www.sinerjimevzuat.com.tr., E.T. 21.12.2021. 65 kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri” mali sorumluluk sigortası kapsamına dâhil edilmemiştir. Buradaki düzenlemenin altında yatan temel sebep KTK m.85/1 gereğince işletenin ve eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin motorlu aracın işletilmesi sırasında üçüncü kişilere verebileceği zararların ZMSS ile teminat altına alınması kuralı yatmaktadır. Motorlu araç işleten veya aracı kullanan kişi ve onun desteğinden yoksun kalanlar bu durumda üçüncü kişi olarak nitelendirilememektedir. Nitekim ZMSSGŞ A.5/ç bendinde; Destekten Yoksun Kalma Teminatı, “Üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla ölenin desteğinden yoksun kalanların destek zararlarını karşılamak üzere bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek tazminattır.” şeklinde ifade edilmiştir. Dolayısıyla destekten yoksun kalma tazminatında sigortanın sorumluluğunda ölen üçüncü kişi esas alınmaktadır242. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/15390 E., 2019/2351 K. ve 4.3.2019 tarihli kararında: “Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.” “Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları A.3. maddesine ve A.5. maddesinin (ç) bendine göre ancak üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla oluşan destek zararları, destekten yoksun kalma (ölüm) teminatı kapsamındadır. Bunun sonucu olarak, sigortacının destek zararlarından sorumlu olması için, motorlu aracın işletilmesi sırasında ölen kişinin mutlaka üçüncü bir kişi olması gerekir. Açıklanan bu maddi ve hukuksal olgulara göre somut olayda ise işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu sürücü murisin (destek) üçüncü kişi olarak kabulü mümkün değildir.243” Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 20.06.2018 tarih ve K-2018/40526 Sayılı Hakem Kararında; “Dosyada mevcut Trafik kazası Tespit Tutanağı, Kusur Raporu, Savcılığa sunulan Ölü Muayene Tutanağı ve Ceza Mahkemesi kararından olay tarihinde sürücü xxxx sevk ve idaresindeki xxxx plakalı otobüs ün sürücünün % 100 kusuru ile tek taraflı kaza yaptığı ve araçta yolcu olarak bulunan davacıların kızı xxxx ’in vefat ettiği anlaşılmaktadır. Otobüsün kaza anında xxxx iline ait xxxx ile xxxx ilçeleri arasında işçi 242 Karasu, a.g.e., s.39. 243 www.sinerjimevzuat.com.tr., E.T. 06.12.2021. 66 servisi olarak taşıma yaptığı yine dosyadaki belgelerde görülmektedir. Davacılar, davalı sigorta şirketine başvurarak/dava açarak uğramış olduklarını öne sürdükleri destekten yoksun kalmaya bağlı zararlarının giderilmesini istemektedirler. Davalı sigorta şirketi ise kaza yapan aracın şehir içi taşıma yaptığını, kazanın bu esnada vuku bulduğunu belirterek davanın reddini savunmaktadır. Dosya kapsamından davaya konu taşımanın xxxx ili içerisinde ilçeler arasında yapılan bir taşıma olduğu, Zorunlu Karayolu Taşımacılık Sigortasının kural olarak yukarıda izah edilen mevzuat gereği şehirler arası ve uluslar arası taşımaları kapsamına aldığı, ilgili belediye ve idare tarafından dosya kapsamında aksi yönde bir 172 http://www.kazanci.com (09.05.2019) 67 düzenleme bulunduğu yönünde bir ispat bulunmadığı anlaşıldığından sigorta şirketinin Zorunlu Karayolu Taşımacılık Sigortası Poliçesi çerçevesinde sorumluğunun bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.” şeklinde hüküm kurmuştur244. 7. Dolaylı Zararlar Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A.6/k bendine göre “gelir kaybı, kâr kaybı, iş durması ve kira mahrumiyeti gibi zarar verici olguya bağlı olarak oluşan yansıma veya dolaylı zararlar nedeniyle yöneltilecek tazminat talepleri” zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadır. Sigorta, üçüncü kişilerin gerçek zararının giderilmesini teminat altına almaktadır. Zira sigorta ilişkisinde nedensellik bağı daha dar tutulmaktadır. Eski genel şartların A.3/m bendinde dolaylı zararların teminat kapsamı dışında tutulduğu düzenlenmişti. Bu yönüyle yeni genel şartlardaki düzenleme ile dolaylı zarar kavramına açıklık getirilmiştir245. Yargıtay’ın istikrar kazanmış kararlarına göre, kazanç kaybı, aracın işletilememesinden dolayı ikame araç temin bedeli vb. zararlar gerçek zarar olmayıp dolaylı zarar olarak nitelendirilmiştir. Bu zararlardan sigorta şirketinin sorumluluğuna gidilemese de araç işleteni veya araç maliki bu zararlardan kusuru oranında sorumlu olacaktır246. 244 Sigorta Tahkim Komisyonu, Hakem Karar Dergisi, S. 34, 2018 Nisan-Haziran, ss. 10-15. 245 Keskin, a.g.e. s.1682. 246 Yarg. 17.HD, 11.06.2013, 2013/7254E.- 2013/8912K., Yarg. 17.HD,11.12.2014, 2014/21042E.- 2014/18234K., Yarg. 17.HD, 13.06.2016, 2016/4790E.- 2016/7260K., 67 Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 11/12/2018 Tarih ve K-2018/82078 Sayılı Hakem Kararına göre; “Olay günü 28.08.2017 tarihinde XXX plakalı araç sürücüsü XXX ile karşı istikametten gelen XXX’nın kullandığı XXX plakalı araçların çarpışması sonucu iki taraflı kaza meydana geldiğinden bahisle malul kaldığını ve bir miktar ödeme yapıldığını ancak bu ödemenin yetersizliğinden bahisle ek süreli ve geçici iş göremezlik tazminatı talep ve dava edilmiştir. ZMSS Poliçesi Genel Şartları A.6.k maddesi gereğince de; Gelir kaybı, kâr kaybı, iş durması ve kira mahrumiyeti gibi zarar verici olguya bağlı olarak oluşan yansıma veya dolaylı zararlar nedeniyle yöneltilecek tazminat talepleri teminat kapsamı dışındadır.247” E. SÖZLEŞMENİN TARAFLARI 1. Sigortacı Sigorta sözleşmesi tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Buna göre bir tarafta sigorta ettirenin prim ödeme borcu bulunmakta iken, diğer tarafta sigortacı sigorta güvencesini üzerine almaktadır. Sigortacı belli bir ücret karşılığında rizikonun meydana gelmesi ihtimalinde sözleşmede kararlaştırılan edimleri yerine getirmeyi üstelenen kişidir248. SK m. 3’e göre; “Türkiye’de faaliyet gösterecek sigorta şirketleri ile reasürans şirketlerinin anonim şirket veya kooperatif şeklinde kurulmuş olması şarttır. Sigorta şirketleri ve reasürans şirketleri, sigortacılık işlemleri ve bunlarla doğrudan bağlantısı bulunan işler dışında başka işle iştigal edemez.” Karayolları Trafik Kanunu m.101 gereğince ZMSS kaza sigortaları alanında yetkili olan sigorta şirketlerince yapılabilmektedir. Aynı düzenlemeye göre kaza sigortası alanında faaliyet gösteren sigorta şirketleri talep halinde ZMSS yapmakla yükümlüdürler249. 247 Sigorta Tahkim Komisyonu, Hakem Karar Dergisi, S. 36, 2018 Ekim-Aralık, ss. 20-31. 248 Aslıhan Yalçınkaya, Genel Hatları ile KZMSS, Ankara Barosu Dergisi, 2019, C.77, S.1, ss.399-458. s.418. 249 Safiye Nur Bağrıaçık, “Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Sigortacının Sorumluluğu”, İKÜHFD, 2016, ss.255-275, s. 258. 68 2. Sigorta Ettiren Sigorta sözleşmesinin diğer tarafını sigorta ettiren oluşturmaktadır. Buna göre fiil ehliyetine sahip olan herkes sigorta sözleşmesine taraf olabilir250. KTK m.91’e göre KTK m.85/1’deki sorumluluğun teminat altına alınması için işletenlerin zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur. Dolayısıyla sigorta ettiren bu düzenlemeye göre araç işleten kişidir. Bu bağlamda işleten kavramının açıklanması gerekmektedir. 3. Araç İşleten Karayolları Trafik Kanunu’nun 3.maddesinde işleten kavramı düzenlenmiştir. Buna göre, “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” KTK’daki düzenleme ile işleten kavramının içeriği tahdidi olarak sayılarak kimlerin bu kapsama girdiği ve işleten sayılanların kimler olduğu ayrı ayrı belirtilmiştir. Bunların dışında KTK 104 ve 107.maddeleri ile işleten gibi sorumlu tutulan kişilerden de bahsedilmiştir251. KTK’da açıkça işleten olarak kabul edilen kişilere öğretide “gerçek işleten”, işleten gibi sorumlu tutulan kişilere ise “farazi işleten” denmektedir252. Araç işleteni denince akla ilk gelen kişi pek tabii araç sahibidir. KTK m. 3’e göre araç sahibi: “Araç için adına yetkili idarece tescil belgesi verilmiş veya sahiplik veya satış belgesi düzenlenmiş kişidir.” Araç sahibinin tespiti noktasında trafik sicilindeki kayıtlara bakılmaktadır. Ancak buradaki kayıtlar mülkiyetin tespiti için kesin delil olmayıp karine teşkil eder. Somut olayda trafik sicilinde araç sahibi olarak gözüken kişi gerçekte öyle olmayabilir. Dolayısıyla araç sahibinin tespiti hususunda noter kayıtları ispatlayıcı olmaktadır. Zira KTK’ya göre motorlu aracın satışı veya devri noterde yapılmalı ve 250 Bozer, a.g.e., s.32. 251 Motorlu aracı çalan veya gasp eden kişiler, motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunanlar ve yarış düzenleyicileri bu kapsamdadır. 252Eren, “Karayolları Trafik Kanununa Göre Motorlu Araç İşletenin Akit Dışı Sorumluluğunun Hukuki Niteliği ve Unsurları”, s. 181. 69 zilyetliğin devir de gerçekleştirilmelidir253. Aksi durumda yapılan işlem geçerli değildir254. Araç işleteninin net olarak tespit edilemediği durumlarda araç sahibi işleten olarak kabul edilmektedir. Bununla birlikte araç sahibi işleten olmadığını iddia ediyorsa yargılama sürecinde bunu her türlü delille ispat edebilmektedir255. İşleten sıfatına sahip olan bir diğer kişi aracı mülkiyeti muhafaza kaydıyla satın alan kişidir256. Mülkiyeti muhafaza kaydıyla satış işlemi noter tarafından düzenleme şeklinde yapılır. Noter huzurunda yapılan mülkiyeti muhafaza kaydıyla araç satış işleminin ardından araç fiilen alıcıya devredilmekte ve bu işlemden sonra alıcı araç işleteni olarak kabul edilmektedir257. Dolayısıyla bu aşamadan sonra yaşanabilecek kazalardan ötürü meydana gelen zararlardan işleten olarak alıcı sorumludur ve bu kapsamda ZMSS yaptırmak zorundadır258. II. KARAYOLU YOLCU TAŞIMACILIĞI ZORUNLU KOLTUK FERDİ KAZA SİGORTASI A. ZORUNLU KOLTUK SİGORTASI VE YASAL DAYANAĞI Karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası eski düzenlemede, Bakanlar Kurulu’nun 25.10.1989 tarihli ve 89/14684 sayılı kararnamesi ile yürürlüğe konulmuş bulunan “Otobüs zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası” adıyla düzenlenmekte idi. Bakanlar Kurulu Kararı’nın Eki kararı 1 ve 5. maddeleri gereğince 18.01.1990 gün 20406 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Karayolları Şehirlerarası Yolcu Taşımaları Hakkında 253 Eren, “Karayolları Trafik Kanununa Göre Motorlu Araç İşletenin Akit Dışı Sorumluluğunun Hukuki Niteliği ve Unsurları”, s. 178, 254 Ulaş, 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu'na Göre Uygulamalı Zarar Sigortaları Hukuku Genel Hükümler Mal ve Sorumluluk Sigortaları, s. 883. 255 Mehmet Furkan Sönmez, “Karayolları Motorlu Taşıtlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Teminatın Kapsamı Dışında Kalan Haller”, Bursa Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Bursa, 2019, s.30. 256 Mülkiyeti muhafaza kaydıyla satış sözleşmesi, sözleşmeye konu olan taşınır mülkiyetinin, sözleşmeyle belirli yâda belirlenebilir satış bedeli tamamen ödeninceye kadar satıcıda kalmak koşuluyla yapılan bir satış sözleşmesidir . 257 Eren, “Karayolları Trafik Kanununa Göre Motorlu Araç İşletenin Akit Dışı Sorumluluğunun Hukuki Niteliği ve Unsurları”, s.179 258 Ulaş, 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu'na Göre Uygulamalı Zarar Sigortaları Hukuku Genel Hükümler Mal ve Sorumluluk Sigortaları, s. 886. 70 Yönetmeliğin 33. Maddesine göre: “Otobüsle şehirlerarası yolcu taşımacılığı yapmak üzere taşımacı, yetki belgesi almış olan gerçek ve tüzel kişiler ile kamu kuruluşları taşıyacakları yolcular ve taşımada görevlendirecekleri sürücüler ile yardımcıları için “Zorunlu Otobüs Koltuk Ferdi Kaza Sigortası” yaptırmak zorunda idiler. Sigorta ile ilgili diğer düzenlemeler Karayolları Uluslararası Yolcu ve Eşya Taşımaları Hakkındaki Yönetmeliğe Bazı Ek ve Ek Geçici Maddeler Eklenmesine Dair Yönetmelik259 ve Karayoluyla Şehirlerarası Yolcu Taşımaları Hakkındaki Yönetmelik260 hükümlerinde yapılmıştı. Bakanlar Kurulu’nun 2004/679 sayılı kararnamesi ile 4925 Sayılı Karayolu Taşıma Kanunu hükümleri çerçevesinde otobüs zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası yürürlükten kaldırılarak, yerine “Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası” getirilmiştir. Karayolunda yolcu taşımacılığı yapan taşımacılar yönünden iş bu sigorta yaptırılmaksızın taşıma işleri yapmaları yasaklanmıştır261. Karayolu Taşıma Kanunu’nun 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe konulması ile birlikte önceki Uluslararası ve Şehirlerarası Yolcu Taşıma Yönetmelikleri bir bütün olarak değerlendirilerek daha kapsamlı olan Karayolu Taşıma Yönetmeliği yürürlüğe girmiştir262. Söz konusu yönetmeliğin 63-68.maddelerinde Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası’na yer verilmiştir. Akabinde yönetmelik yeniden düzenlenmiş ve 11.06.2009 gün ve 27255 Sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak Karayolu Taşıma Yönetmeliği yürürlüğe girmiştir. Söz konusu yönetmeliğin 47-50.maddelerinde Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortasının yapılması zorunluluğu ve buna bağlı yaptırımlar detaylıca düzenlenmiştir. 11.06.2009 tarihinde yürürlüğe giren söz konusu yönetmeliğin 42.maddesinin 5.fıkrasında 23.10.2012 tarihinde değişiklik yapılarak sigortalı kapsamına sürücü ve yardımcıları da dahil edilmiştir. Zira önceki düzenlemede madde metninde sadece yolcunun ölümü, yaralanması ya da eşyasının zarara uğramasından dolayı yolcu taşımacılarının sorumluluğundan bahsedilmekte idi. 259 18.01.1990 gün ve 20406 Sayılı Resmî Gazetede yayınlanmıştır. 260 18.01.1990 gün ve 20406 Sayılı Resmî Gazetede yayınlanmıştır. 261 Bakanlar Kurulu’nun 2004/ 679 Sayılı Kararı: m.1: “10.07.2003 tarihli ve 4925 Sayılı Karayolu Taşıma Kanunu hükümleri çerçevesinde yolcu taşımacılığı yapan taşımacılar, yurt içi ve uluslararası yolcu taşımalarında görevlendirecekleri sürücüler ile bunların yardımcıları ve taşıyacakları yolcular için “Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası” yaptırmak zorundadır. Karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası bulunmayan motorlu kara taşıtlarıyla yolcu taşımacılığı yapılamaz.” 262 25.02.2004 gün ve 25384 Sayılı Resmî Gazete’de yayınlanmıştır. 71 Bu yönüyle yapılan değişiklik yerinde olmuştur, detaylıca bahsedileceği üzere can sigortası türü olması sebebiyle yolcu sürücü veya yardımcıları yönünden ayrım yapılması sigortanın amacına ters düşmekte idi. Son olarak 08.01.2018 gün ve 30.295 Sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Karayolu Taşıma Yönetmeliği ile 2009 Tarihli yönetmelik mülga edilmiştir. 2018 tarihli yönetmelik bazı değişikliklerle birlikte mevcut durumda hala uygulanmakta olup koltuk sigortasına ilişkin uygulama ve esaslar Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları ile düzenlenmiştir. Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası, yolculuğun başlangıcından bitişine kadar, otobüsün içinde veya dışında, otobüs hareket halinde veya değilken, yolculuk sırasında veya bekleme, duraklama, mola yerlerinde karşılaşılabilecek her türlü kazaya karşı sigortalılar yararına taşımacı tarafından yaptırılması zorunlu bir sigorta türüdür263. Sigortalılar (sürücü, yolcu, sürücü yardımcıları) yararına yapılmış ferdi kaza sigortasıdır264. Burada başkası lehine sigorta söz konusudur. Zira sigorta sözleşmesi yapılırken, yolcuların kimler olduğu daha doğru ifadeyle riziko şahsının kim olduğu bilinmemektedir. Bu ancak taşıma sırasında yolcuların ilgili koltuğa oturmasıyla, sürücü ve yardımcılarının kimler olacağının belli olmasıyla belirli hale gelmektedir265. Bu sigorta türüne ilişkin uygulama ve esaslar Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları’nda düzenlenmiştir. 1. Zorunlu Koltuk Sigortasının Özellikleri Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları’nda tanımlandığı şekliyle bir kaza266 meydana geldiğinde, bu sigorta yurt içi ve uluslararası yolcu taşımacılığını kapsamaktadır.267 Koltuk sigortası yalnız trafik kazaları 263 4925 Sayılı Karayolu Taşıma Kanunu m. 17, Karayolu Taşıma Yönetmeliği m.42/5. 264 Çelik Ahmet Çelik, Karayoluyla Yolcu Taşıma, Ankara: Seçkin Yayınları, B.2, s.323, Hasan Tahsin Gökcan, Karayolları Trafik Kanununa Göre Hukuki Sorumluluk, Tazminat, Sigorta ve Rücu Davaları, Ankara: Seçkin, s.662. 265Evrim Akgün, Ferdi Kaza Sigortası Sözleşmesi, İstanbul: Onikilevha Yayıncılık, 2017, s.33. 266 Genel Şartlar m.A.2.: “…ani ve harici etkisi tespit edilen doğal afetler de dahil olmak üzere sigortalının iradesi dışında meydana gelen ve sigortalının bedensel bir sakatlığa maruz kalmasına veya ölmesine sebebiyet veren ani veya harici olayı ifade eder.” 267 Akgün, a.g.e., s.34. 72 için değil yolculuk süresi içerisinde genel şartlarda detayları belirtildiği üzere her türlü kazaya karşı sigortalılara güvence sağlamaktadır. Zorunlu koltuk sigortası, doğrudan sigortalılar yararına oluşturulan ferdi kaza sigortası türüdür268. Zorunlu ferdi kaza sigortası örneklerinden birisidir. Burada sigortalılar; yolcular, sürücüler ve sürücü yardımcılarıdır. Zorunlu koltuk sigortası meblağ sigortası olması sebebiyle meydana gelen zararın ölçüsü ne olursa olsun zarar hesabı yapılmaksızın ölüm veya sakatlık durumunda poliçede yazan miktar ilgili hak sahiplerine ödenir269. Yargıtay kararlarında koltuk sigortasının meblağ sigortası olduğu ve zarar hesabının yapılamayacağı açıkça ifade edilmiştir270. Zarar sigortalarında ise sigortalının veya üçüncü kişilerin uğradıkları zarar tespit edildikten ve hesaplandıktan sonra bu miktar üzerinden ödeme yapılmaktadır. Koltuk sigortasında ise zararın miktarı önem arz etmez. Zorunlu koltuk sigortası, can sigortası türüdür, sigorta ettiren yararına ve onun hukuki sorumluluğunu üstlenen sorumluluk ve zarar sigortası türü değildir271. Can sigortası olması sebebiyledir ki, sigorta bedeli hesaplanacak zarara göre değil, sigorta poliçesinde belirtilen miktar üzerinden ödenir. Dolayısıyla malvarlığında eksilme ve kazanç kaybı olup olmadığı, ölümlerde yakınların destekten yoksun kalıp kalmadıkları araştırılmaz. Sigortalının ölümü durumunda poliçede yazan sigorta bedelinin tamamı mirasçılara payları oranında ödenir. Şunu da belirtmek gerekir ki mirasçı olmayan destekten yoksun kalanlar koltuk sigortasından yararlanamazlar272. Beden gücü kayıplarında ise, Koltuk Sigortası Genel Şartlarındaki sakatlık derecelerine göre tazminat karşılığı ödenir. Bu yönüyle koltuk sigortası meblağ sigortasıdır. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi de bir kararında273: “…Otobüs zorunlu koltuk sigortası ferdi kaza 268 Çelik, Karayoluyla Yolcu Taşıma, s.328. 269 Çelik, Karayoluyla Yolcu Taşıma, s.330. 270 Yarg.11.HD, 05.12.1994, 1994/5475E.-1994/91312K., Yarg. 11.HD, 06.02.1995, 1994/203E.- 1995/827K., Yarg.11.HD, 19.11.1996, 1996/7716E.-1996/8115K., Yarg. HGK, 10.04.1996, 1996/11- 129E.-1996/243K., Yarg. 11.HD, 11.09.2000, 2000/5552E.- 2000/6636K., Yarg. 11.HD, 19.02.2001, 2000/10348E.- 2001/1415K., Yarg. 11.HD, 20.03.2006, 2006/2948E.-2006/2806K., Yarg. 11.HD, 14.11.2006, 2006/10836E.-2006/11735K., Yarg. 17.HD, 14.06.2012, 2012/6992E..- 2012/7819K, E.T.10.07.2022, www.sinerjimevzuat.com.tr. 271 Çelik, Karayoluyla Yolcu Taşıma s.324. 272 Çelik, Karayoluyla Yolcu Taşıma, s.328. 273Yarg. 11.HD., 2012/10728 E., 2012/14923 K. sayılı ve 03.10.2012 tarihli kararı, www.sinerjimevzaut.com.tr., E.T. 14.11.2021. 73 sigortasının bir türü olup, ölüm rizikosunun gerçekleşmesi halinde sigorta poliçesinde belirlenmiş bulunan ölüm teminatının, maktu bir tazminat olarak hak sahiplerine ödenmesini gerektirir. Diğer bir deyişle bu sigorta bir meblağ sigortası olup, ölen sigortalının hak sahiplerinin gerçek zararlarını gidermeye yönelik bir tazminat sigortası değildir.” şeklinde hüküm kurmuştur. Mirasçılar arasında yer alan destekten yoksun kalanlar, sigortalının ölümü ihtimalinde koltuk sigortasından yararlandıkları gibi destekten yoksun kalma tazminatı için sorumluluk sigortalarına veya ilgililere başvurabilirler. Buradaki hak sahiplerinin koltuk sigortasından aldıkları sigorta bedeli hiçbir şekilde destekten yoksun kalma tazminatından indirilemez274. Sigorta kapsamına ölüm, sakatlık ve tedavi giderleri girmektedir.275 Nitekim Koltuk Sigortası Genel Şartları’nın A.3 numaralı madde başlığı altında sigorta kapsamına giren teminat türleri olarak ölüm teminatı, sakatlık teminatı ve tedavi giderleri teminatına ayrı ayrı yer verilmiştir. Koltuk sigortasının bir diğer önemli özelliği ise, taşımacı ile sürücü ve yardımcılarının bir kusurları bulunmasa bile zarar gören yolculara ya da ilgili hak sahiplerine gereken ödemenin yapılmasıdır276. Bu aynı zamanda koltuk sigortasının can sigortası olmasının da bir gereğidir. Çünkü buradaki nihai amaç kazanın varlığı ihtimalinde sigortalılara güvence sağlamaktır. Nitekim Yargıtay da vermiş olduğu kararlarda kazanın zorunlu koltuk sigortası kapsamında olabilmesi için kusurun aranmayacağını hükme bağlamıştır277. 274 Bkz. Yarg. 11.HD, 2006/435E.- 2007/7464K., 15.05.2007 tarihli kararına göre: “Zorunlu koltuk sigortası bir can (meblağ) sigortası türü olup, destekten yoksun kalma tazminatından indirilemez. Zorunlu mali sorumluluk sigortasını yapan sigortacı, destekten yoksunluk nedeniyle ayrıca tazminat ödemek zorundadır.”; Yarg. 11.HD. 2008/8521E.-2009/12939K. sayılı ve 14.12.2009 tarihli kararında: “Zorunlu koltuk sigortasından yapılan ödemeler, iş gücü kaybından ya da ölümden doğan maddi tazminattan indirilemez.” denilmiştir. www.sinerjimevzuat.com, E.T.14.11.2021, Yarg.11.HD, 23.10.1995, 1995/7054E.-1995/7846K., Yarg. 14.11.2006, 2005/10836E.- 2006/11735K., Yarg. 11.HD, 06.03.2007, 2005/12488E.- 2007/4027K., Yarg. 17.HD, 12.06.2014, 2013/5645E.-2014/9699K., E.T., 10.07.2022, www.sinerjimevzuat.com.tr. 275 Akgün, a.g.e., s.34.; Gökcan, a.g.e. s. 665. 276 Çelik, Karayolu Yolcu Taşıma, s.324. 277 Yarg. 11.HD, 09.10.1995, 1995/5938E.-1995/7272K., Yarg. 11.HD, 27.11.2006, 2005/11451E.- 2006/12304K. sayılı kararları, www.sinerjimevzuat.com,tr., E.T. 14.11.2021. 74 Sorumluluk sigortalarındaki durumundan farklı olarak koltuk sigortasında sürücü veya yardımcıları kazanın meydana gelmesinde kusurlu olsalar dahi kendileri veya hak sahipleri ölüm veya sakatlık durumunda koltuk sigortasında yararlanabilmektedir. Nitekim Koltuk Sigortası Genel Şartları A.7. maddesinin (a) bendine göre tazminatı gerektiren olay, sigorta ettirenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmişse sigortacı sigorta ettirene rücu edebilecektir. Dolayısıyla sürücü veya yardımcılarının kastı veya ağır kusuru söz konusu değilse kusurlu dahi olsa koltuk sigortasından yararlanabilecektir ve sigortacının bu ihtimalde rücu hakkı yoktur278. Koltuk sigortası can ve meblağ sigortası olmakla birlikte tedavi giderleri yönünden mal ve zarar sigortası niteliği taşımaktadır279. Zira tedavi giderleri yönünden zararın miktarına bakılmaksızın ölüm ve sakatlık durumunda olduğu gibi belli bir sigorta bedeli ödenmemektedir. Kişinin iyileşene kadar ödenen doktor ücreti ile hastane ve diğer sağlık kurumlarında ayakta ve yatarak yapılan tedavilere ilişkin giderler ile nakil ücretleri sigortacı tarafından karşılanmaktadır. Sigortacı poliçede tedavi giderleri yönünden belirlenen teminat limitlerine kadar ödeme yapabilecektir. Koltuk sigortasından yapılan tedavi giderleri alınmışsa diğer zorunlu sigortalardan tedavi giderleri istenemeyecektir280. 2. Zorunlu Koltuk Sigortasının Tarafları a. Sigortacı Zorunlu koltuk sigortasını, kaza dalında çalışma ruhsatı bulunan her sigorta şirketi yapmak zorundadır. Sigortayı doğrudan şirket ile yapmak mümkün olduğu gibi sigorta aracıları vasıtasıyla da yapılabilir. b. Sigorta ettiren (1) Taşıyıcı motorlu araç işleten Sigortayı yaptırma zorunluluğunda olan kişi ilk olarak işletendir. İşleten aracın maliki olabileceği gibi KTK m.3’de belirtilen diğer kişiler de olabilir. Sigorta yaptırma 278 Yarg. 11.HD, 16.01.2006, 2005/184E.-2006/121K., Yarg. 11.HD, 30.10.2001, 2001/5330E.-2001/8413 K., Yarg. 11.HD, 11.05.2000, 2000/2961E.-2000/4140 K., www.sinerjimevzuat.com.tr., E.T.10.08.2022. 279 Akgün, a.g.e., s.35. 280 Çelik, Karayoluyla Yolcu Taşıma, s.356. 75 zorunluluğunun varlığı için işletenin taşımacılık yetki belgesi de olmalıdır281. Taşımacılık ve buna bağlı yan işleri yapacak olanlara Karayolu Taşıma Yönetmeliği m.5 ile yetki belgesi alma zorunluluğu getirilmiştir. Yine aynı yönetmeliğin 6. maddesinde kimlerin hangi tür yetki belgesi alması gerektiği ve belge türleri açıklanmıştır. Buna göre ticari amaçla yolcu taşımacılığı yapacak olan yetki belgesi sahipleri şehirlerarası yolcu taşımacıları, uluslararası otobüsle yolcu taşımacıları ve paket tur düzenleyicileri olarak bölümlendirilmiştir. Yukarıda izah edilenlerin dışında ticari anlamda yolcu taşımacılığı yapan kamu kurum ve kuruluşlarının, belediye otobüslerinin ve belediyelere bağlı olarak çalışan halk otobüslerinin, kent içi taşımalarının ve şehirlerarası 100 km’ye kadar şehirlerarası yolcu taşımalarında zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası yaptırma zorunluluğu bulunmamaktadır282. Bu hususta detaylı açıklamalar ve değerlendirmeler ileride yapılacaktır. (2) Taşımacı Taşımacı, taşımacılık yetki belgesine sahip olan ve taşımayı bir ücret karşılığında üstlenen gerçek veya tüzel kişilerdir. Bu kişiler işleten sayılmasalar da, koltuk sigortası yaptırmak zorundadırlar283. c. Sigortalı Zorunlu koltuk sigortası, sigortalı olarak gösterilen yolcu, sürücü ve sürücü yardımcıları yararına yapılmış bir ferdi kaza sigortası sözleşmesidir. Sözleşme yapıldığı esnada her ne kadar yolcular, sürücüler ve yardımcıları bilinmemekte ise de, bu koltuk sigortasının mahiyeti gereğince, yolculuk esnasında bilinebilir olmaktadır. Sigortalanmaya engel değildir. (1) Yolcu Genel bir tanımlama yapılacak olursa, taşımacı ile yapılan sözleşme gereğince, ücret ödeyerek taşıta binen ve yolcu bileti sahibi olarak otobüste seyahat eden kişi 281 Gökcan, a.g.e., s.662. 282 Çelik, a.g.e., s.341. 283 Gökcan, a.g.e., s.663. 76 yolcudur. Sigorta poliçesinde isim belirtilmeden yolcu adedi ya da koltuk adedi şeklinde belirlenmektedir. Dolayısıyla yolculuk süresince koltukta kim oturuyorsa yolcu odur284. 4925 Sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun 6. maddesinde: “Yolcu taşımaları biletsiz ve taşıma sözleşmesiz yapılamaz” denilmişse de bilet, sözleşmenin şekil şartı olmayıp, hak aramada ve uyuşmazlık durumunda önemli bir ispat aracıdır285. Nitekim Yargıtay kararlarında da taşıma sözleşmesinin geçerliliği açısından yasalarımızda herhangi bir şekle bağlılık koşulu öngörülmediği, bu sebeple de yolcu biletinin ispat aracı olduğu kabul edilmektedir286. Zira uyuşmazlık çıkması halinde sigortalı veya hak sahipleri açısından bilet yolcu sıfatının ispatında büyük kolaylık sağlamaktadır. Ancak tekrar ifade etmek gerekir ki, kaza esnasında koltukta kim oturuyorsa yolcu odur287. Ücret ödemediği halde kucakta yolculuk yapan çocuklar ile Karayolu Taşıma Yönetmeliği 48/e maddesine göre ücretsiz biletle taşıta alınan bir yolcu ve görevli olmayan en fazla iki personel de yolcu sayılır ve koltuk sigortasından yararlanmaktadır288. 25.02.2204 tarihli ilk Karayolu Taşıma Yönetmeliği’nin 48. Maddesine 19.11.2006 tarihinde yapılan değişiklikle (h) bendi eklenmiş ve bu bentte “6 yaşın altında olan çocuklar yolcu bileti düzenlenmeksizin kucakta seyahat edebilirler.” denilmiş ve 08.01.2018 tarihinde yürürlüğe giren son Yönetmeliğin 56. maddesi 10. bendinde de bu hükme tekrar yer verilmiştir. Yargıtay’ın öteden beri bu noktadaki görüşü de kucakta taşınan ve ücreti ödenmeyen küçük çocukların yolcu sayılmaları gerektiği yönündedir289. Yolcu kavramının kapsamının değerlendirilmesinde önem arz eden bir diğer konu ise hatır için taşınanlardır. KTK m.87’de hatır için taşıma düzenlenmiştir. Buna göre, kaza neticesinde yaralanan veya ölen kişi, hatır için karşılıksız taşınmakta ise veya motorlu araç, yaralanan veya ölen kişiye hatır için karşılıksız verilmiş ise işletenin veya araç işleticisinin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğu ve motorlu aracın maliki ile 284 Gökcan, a.g.e., s. 663. 285 Çelik, Karayoluyla Yolcu Taşıma, s.335. 286 Yarg. 11.HD, 13.11.1980, 1980/4423E-1980/5256K., Yarg. 11.HD, 19.02.1981, 1981/313E.- 1981/672K., Yarg. 11.HD, 08.12.1994, 1994/5411E.-1994/9435K., Yarg. 11HD, 06.07.1195, 1995/3568E.-1995/5751K., Yarg. 11.HD, 29.02.1996, 1996/8276E.-1996/1215K., www.sinerjimevzuat.com.tr, E.T. 14.11.2021. 287 Gökcan, a.g.e., s. 663. 288 Çelik, Karayoluyla Yolcu Taşıma, s.336. 289 Yarg. 11.HD, 15.10.1980 gün ve 1980/4809E.-1980/4890K., Yarg.11.HD, 28.01.2002, 2001/8392E- 2002/580K., Yarg. 11.HD, 30.10.2003, 2003/8714E.-2003/10119K. sayılı kararları., www.sinerjimevzaut.com.tr, E.T. 14.11.2021. 77 işleteni arasındaki ilişkide araca gelen zararlardan dolayı sorumluluğun genel hükümlere tabi olduğu belirtilmiştir. Hatır kavramının kullanılması ile bedel ilişkisinin olmadığı açıkça ifade edilmektedir290. Dolayısıyla hatır için taşıma, taşıyıcının herhangi bir kimseyi aracına karşılık beklemeksizin bindirmesi ver bir yerden bir yere götürmesi olarak tanımlanabilir291. Hatır için taşınanların zorunlu koltuk sigortasından yararlanıp yararlanmayacağı hususunun tartışılması gerekmektedir. Zira her ne kadar KTK m.87 ile hatır için taşıma genel hükümlere tabi kılınmış ise de hatır için dahi olsa taraflar arasında yolcu taşıma ilişkisinin söz konusu olduğu açıktır. Öğretideki bir görüşe göre, hatır için taşıma dahi olsa taşımacı bilet keserek bir kişiyi taşıtına almışsa, yolculuğun başlangıcından bitimine kadar güvenliğini üzerine almış olacağından hatır için taşınan biletli yolcu da oturduğu koltuk nedeniyle sigorta kapsamında olacaktır ve sigorta güvencesinden yararlanacaktır292. Nitekim Yargıtay’ın da vermiş olduğu kararlarda hatır için taşınan kişi ile taşımacı arasında yolcu taşıma ilişkisinin kurulduğunu kabul etmektedir293. Bu ihtimaller kanun koyucu tarafından değerlendirilmiş ve 08.01.2018 tarihli Karayolu Taşıma Yönetmeliği’nin “Yolcu Bileti” başlıklı 36.madde 7.fıkrasında: “Taşımacılar, her seferde bir yolcu ile bu seferde görevli olmayan en fazla 2 personelini bilet keserek ücretsiz taşıyabilirler.” denilmiştir ve bu tartışma açıklığa kavuşturulmuştur. Ancak burada akıllara gelen bir başka soru ise taşımacıların yönetmelik hükmünün aksine birden fazla kişiyi hatır için taşıdıklarında bu kişilerin sigorta güvencesinden yararlanıp yararlanmayacakları hususudur. Sigorta güvencesinden yararlandırma bir kişi ile sınırlı tutulacaksa bu kişinin nasıl belirleneceği sorusu da yine akıllara gelmektedir. Kanaatimizce bilet kesilerek ücretsiz olarak taşınan kişiler yolculuk süresince bir koltukta oturmakta ve yolcu sıfatına haiz olmaktadırlar. Hal böyle iken koltukta oturan kişi yolcudur prensibi ile bu kişilerin de sigorta güvencesinden yararlanmaları gerekmektedir. 290 Yasemin Durak / Turan Şahin, “Hatır İçin Taşıma”, İÜHFM, C.LXXIII, S.1, s.339-362., 2015, s.341. 291 Çelik Ahmet Çelik, “Hatır Taşıması”, Yargı Dünyası Aylık İçtihat, Mevzuat ve Bilimsel İncelemeler Dergisi, Sayı:137, Mayıs 2017., s.9. 292 Çelik, Karayoluyla Yolcu Taşıma, s.347. 293 Yarg. 11.HD, 25.06.2001, 3468/5708 sayılı kararında:” Hatır taşıması da olsa, taraflar arasında yolcu taşıma ilişkisi bulunduğu kabul olunmuş ve taşıma sırasında meydana gelen kaza sebebiyle açılan davaya taşımaya ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği” açıklanmıştır. Bkz. Yarg. 4.HD, 25.02.1986 tarih ve 765/1694 sayılı kararı, www.sinerjimevzuat.com.tr, E.T. 20.11.2021. 78 Aksini iddia eden sigortacının bunu ispat etmesi ve iddiasının ispatlanması durumunda taşımacıya yönetmelik hükümlerine aykırılık nedeniyle rücu etmesi gerekecektir. Son olarak taşıtlara ücret ödemeden binen “kaçak” yolculardan taşımacı veya sürücü ile yardımcıları bilet ücreti almışlarsa bu kişiler de yolcu sıfatını kazanacaklardır. Yine yolculuk esnasında ara duraklardan, yol üzerinden bilet ücreti alınarak otobüse yolcu bindirilmesi durumunda da bu kişiler yolcudur ve koltuk sigortası güvencesinden yararlanacaklardır294. Zira biletin fiziken bulundurulması daha önce de ifade ettiğimiz gibi ispat açısından önem arz etmektedir. Taşıma sözleşmesi şekle tabi değildir. (2) Sürücü Bu sigorta bakımından sürücü, karayolunda uluslararası veya şehirlerarası yolcu taşıması yapan bir otobüsü süren, sevk ve idare eden kişidir295. Yolcularda olduğu gibi burada da sigorta sözleşmesi yapıldığı esnada sürücüler ismen bilinmemekte ve kişi sayısınca gösterilmektedir. Kaza esnasında sürücü koltuğunda kim oturmakta ise, daha doğru ifadeyle aracı kim sevk ve idare etmekte ise o kişi sigortalıdır. Yolculuk için birden fazla sürücü görevlendirilmiş ise, poliçede de o sayıda sürücünün sigortalanması şartıyla sürücülerin tamamı sigortalı sayılacaktır. (3) Sürücü yardımcıları Karayolunda, şehirlerarası ya da uluslararası otobüs yolculuğunda sürücü dışında, yolculara her türlü konuda hizmet veren görevliler sürücü yardımcılarıdır296. Yardımcı kişiler, 2918 Sayılı KTK’nın 3. maddesinde “Hizmetli” başlığı altında “araçlarda, sürücü dışında, taşıma hizmetlerinde süreli veya süresiz çalışan kişiler” olarak tanımlanmıştır. Taşımacılar, 08.01.2018 tarihli Karayolu Taşıma Yönetmeliği’nin 32. maddesi gereğince, hizmetleri yürütebilecek nitelikte ve sayıda personel bulundurmakla yükümlüdür. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesinden kaynaklanan zarar ve ziyandan da sorumludurlar. Otobüste sürücü dışındaki yardımcı kişiler genellikle, temizlik görevlileri, bagaj görevlileri ve yiyecek-içecek servisi yapan hosteslerdir. Sürücü yardımcılarının 294 Çelik, Karayoluyla Yolcu Taşıma, s.337. 295 Gökcan, a.g.e., s.663. 296 Gökcan, a.g.e., s.663., 79 sayılarının sigorta poliçesinde belirtilmesi gerekmektedir297. Sigorta poliçesinde sürücü yardımcılarının sayılarının belirtilmesi halinde sigortalı sayılacaklar ve yolculuk esnasında meydana gelecek zorunlu sigorta kapsamındaki her türlü kazalarda koltuk sigortası güvencesi altında olacaklardır. Öğretideki bir görüşe göre koltuk sigortası poliçelerinde, sigortalanan kişi sayısı, koltuk sayısının üzerinde ise, sürücü yardımcıları kaydı bulunmasa bile ödenen prim tutarının tespitinde dikkate alınmak suretiyle, zarar gören görevlilerin sigortadan yararlandırılmaları gerekir298. Nitekim Yargıtay’ın da bir kararına göre299: “Düzenlenen poliçede, sürücü yardımcıları gösterilmemiş olsa bile, bu kişilerin dahi sigortaları yapılmışçasına sigorta primi tahakkuk ettirilerek tahsil edildiği anlaşılabiliyorsa, onların da koltuk sigortasından yararlanmaları gerekir.” demekle konuya açıklık getirilmiştir. Ancak Yargıtay’ın bu noktada görüş farklılıklarının olduğunu ve önceki kararında farklı yönde değerlendirme yaptığını belirtmek gerekir. Zira aynı hukuk dairesinin 07.12.1995 tarihli kararında ise, sürücü yardımcılarının sigortalı olabilmeleri için sigorta poliçesinde bunların da sigorta teminatı altında olduğunun açıkça belirtilmesi gerektiği aksi halde sigorta güvencesinden yaralanamayacakları hükme bağlanmıştır. Kanaatimizce Yargıtay’ın bu noktadaki görüş değişikliği yerindedir. Koltuk sigortasının amaç ve kapsamı birlikte değerlendirildiğinde yolculuk esnasında meydana gelebilecek kazalarda araçta bulunan kişilerin güvence altına alınması amaçlandığından, yolcuların ve sürücülerin yararlandığı bir sigorta türünde, yolculuk faaliyeti için önemli hizmet sağlayıcısı olan yardımcıların da yararlandırılması gerekmektedir ve dolayısıyla açıkça zikredilmese dahi zımnen yardımcılar adına sigorta priminin ödendiği anlaşılmakta ise sigorta güvencesinden yararlandırılmaları hakkaniyetli olandır. B. ZORUNLU KOLTUK SİGORTASININ KAPSAMI 1. Genel Olarak Poliçede kayıtlı taşımacının, 10/07/2003 tarih ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’na istinaden verilen taşımacı yetki belgesine sahip olması; yolcu taşımacılığının 297 Çelik, Karayoluyla Yolcu Taşıma, s.339 298 Çelik, Karayoluyla Yolcu Taşıma, s.340. 299Yarg. 11.HD, 29.11.1996 tarih ve 8215E./8376K. sayılı kararı, www.sinerjimevzaut.com.tr., (E.T.10.02.2022) 80 zorunlu haller hariç, bu kanun hükümleri çerçevesinde yapılması ve taşımanın yapıldığı aracın poliçede kayıtlı olması zorunludur300. Zorunlu koltuk sigortasının uyuşmazlık halinde somut olaya uygulanabilirliği, sigorta güvencesinden yararlanabilmenin koşulları, hangi zarar türlerinin poliçe kapsamında kaldığı vb. ve çalışmanın konusu olan güvence hesabına başvuru koşulları gibi soruların cevabının bulunabilmesi için zorunlu koltuk sigortası kapsamının iyi analiz edilmesi gerekmektedir. Kazanın ne zaman ve nerede meydana geldiği, meydana gelen zararın niteliği ve ilgililerin hakları vb. hususlar önem taşımaktadır. Dolayısıyla konunun daha iyi anlaşılması amacıyla zorunlu koltuk sigortasının kapsamının irdelenmesinde fayda görmekteyiz. a. Yer ve zaman yönünden 4925 Sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun 17. maddesinde ve Karayolu Taşıma Yönetmeliği’nin 42.maddesinin 5.fıkrasında: “Yolcu taşımaları, duraklamalar dahil olmak üzere yolcunun kalkış noktasından, varış noktasına kadar geçecek seyahat süresi içerisinde meydana gelecek bir kaza nedeniyle yolcunun ölümü, yaralanması ya da eşyanın zarar uğramasından dolayı sorumludurlar.” denilmekte ve aynı şekilde Zorunlu Koltuk Sigortası Genel Şartları ’nın A.1 maddesinde de: “Bu sigorta, yurtiçi ve uluslararası yolcu taşımacılığı kapsamında seyahat eden yolcuları, sürücüleri ve yardımcılarını, taşımacılık hizmetinin başlangıcından bitimine kadar geçen seyahat süresi içinde, duraklamalar da dahil olmak üzere, maruz kalacakları her türlü kazanın neticelerine karşı aşağıdaki şartlar çerçevesinde teminat altına alır” açıklaması yapılmıştır. Yasal düzenlemeler çerçevesinde taşımacının sorumluluğu, yolcunun taşıta bindiği yerden başlayıp gideceği yerde taşıttan güvenli bir biçimde inene kadar geçecek zaman zarfı içerisinde terminalde durakta bekleme sırasında ve yine varış yerindeki terminalde iniş ve terminalden ayrılış sırasında, duraklamalar, mola yerleri, yolcu indirme ve bindirme yerlerinde yaşanabilecek kazalardan ötürü meydana gelecek zararlarda 300 Bkz. Genel Şartlar A.1. 81 zorunlu koltuk sigortasının sorumluluğu gündeme gelmektedir301. Doğabilecek cana gelen zararlar, zorunlu koltuk sigortası güvencesi kapsamında olacaktır. İl Sınırları içinde Yolcu Taşımacılığı ve 100KM’ye kadar şehirlerarası yolcu taşımacılığı 4925 Sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun 2.maddesinin 3.fıkrasına göre, İl sınırları içerisindeki taşımalar ile yüz kilometreye kadar olan şehirlerarası taşımaların düzenlenmesi il ve ilçe trafik komisyonları ile iş birliği yapılmak suretiyle ilgili valiliklere, belediye sınırları içerisindeki şehir içi taşımalar belediyelere bu Kanuna göre düzenlenecek yönetmelik esasları dahilinde bırakılabilir. Dolayısıyla söz konusu düzenleme ile madde metninde yer verilen hususlarda ayrı bir yönetmelik düzenlenene kadar şehir içi taşımaları ile 100km’ye kadar olan taşımalarda idareye yetki verilmiştir302. İdareye verilen bu yetki sorumluluk hukukuna ilişkin olmayıp taşımanın esaslarına ilişkindir. Yönetmelik düzenlenmediği için bu süreçteki yasal boşluklar Ulaştırma Bakanlığı genelgeleri ile giderilmeye çalışılmıştır. Nitekim 16.08.2004 gün 30606 sayılı, 14.11.2006 gün 27324 sayılı ve 29.12.2006 gün 32002 sayılı genelgelerle “il sınırları içinde veya 100 km’ye kadar şehirlerarası yolcu taşıyacak gerçek ve tüzel kişilerin almaları gereken belgeye (Y) türü yetki belgesi denilmiş ve Zorunlu Koltuk Sigortası yaptırma yükümlülüğü getirilmiştir. 29.12.2006 gün 32002 Sayılı Genelge’nin 6.maddesinde de “yolcu taşımacılığında kullanılacak taşıtların sürücüsü dahil en az 9 koltuk kapasitesine sahip olmaları şarttır.” denildikten sonra 9.maddesinde il sınırları içinde ve 100km’ye kadar yolcu taşıyan (Y) tipi yetki belgesi sahiplerine “Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası” ile “Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası” yaptırma zorunluluğu getirilmiştir. 11.01.2008 Tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 29/12/2006 tarihli ve 2007/KUGM-22/YOLCU numaralı Genelgeye göre; “Karayolu Taşıma Yönetmeliğinin "Kapsam" başlıklı 2’nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, taşıma mesafesine 301 Çelik, Karayoluyla Yolcu Taşıma, s.332. 302 Memiş, a.g.e., s.142. 82 bakılmaksızın il sınırları içinde yapılan yolcu taşımaları ile 100 kilometreye kadar olan şehirlerarası yolcu taşımaları, yönetmelik kapsamı dışında bırakılmış olup, bu kapsamdaki yolcu taşımaları il ve ilçe trafik komisyonları ile işbirliği yapılmak suretiyle, Yönetmeliğin taşımacılar için getirdiği sorumluluk ve yükümlülükler dikkate alınarak ilgili valiliklerce düzenlenmektedir. 01/03/2008 tarihine kadar, taşıma mesafesine bakılmaksızın il sınırları içinde yapılan yolcu taşımaları ile 100 kilometreye kadar olan şehirlerarası yolcu taşımalarını düzenleyen "(Y) Yetki Belgesi Yönergesi" Valilikler tarafından yayımlanacaktır.” Söz konusu düzenleme ile taşımaya ilişkin esasların düzenlenmesi, yetki belgesi yönergesinin hazırlanması Valiliklere bırakılmış olup böylelikle 01.03.2008 tarihine kadar olan dönemde yönergeyi yayımlayan Valiliklerin bulunduğu il sınırları içerisindeki kazalar koltuk sigortası kapsamında iken henüz yönergenin hazırlanmadığı yerlerde koltuk sigortası yapma zorunluluğu da olmadığından bölgelere göre değişen uygulamaların yaşanmasına sebebiyet verilmiştir. Nitekim Yargıtay da vermiş olduğu kararında303: “Dava konusu kaza 25.07.2007 tarihinde meydana gelmiş olup ... Valiliği'nin 11.09.1998 tarihli yönergesi uyarınca kazaya konu aracın bu yönerge kapsamında zorunlu ferdi koltuk sigortası yaptırmak zorunda olduğu anlaşılmaktadır. Aracın taşıma güzergâh izin belgesinin olmaması üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilecek bir husus değildir. Bu itibarla mahkemece, kural olarak davalının sorumlu olduğu nazara alınmak ve ulaşılacak sonuca göre karar vermek gerekirken yerinde görülmeyen yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın davacılar yararına bozulması gerekmiştir.” şeklinde değerlendirme yapmıştır. Öğretideki bizce haklı bir görüşe göre bu şekilde il sınırları içerisinde yolcu taşımaları ile 100km’ye kadar şehirlerarası yolcu taşımaları için Zorunlu Koltuk Sigortası yaptırma yükümlülüğü ilgili düzenlemelerle sürekli ertelenmiştir304. Bu düzenlemelerin ardından son olarak 13.11.2009 gün ve 27405 Sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan “Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası Hakkında Kararda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 15545 sayılı Bakanlar Kurulu’nun 2.maddesiyle: “Karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu koltuk ferdi kaza 303 Yarg. 11.HD, 2011/15788E.- 2013/641K. Sayılı Kararı, www.sinerjimevzuat.com.tr., (E.T.10.04.2022) 304 Çelik, Karayoluyla Yolcu Taşıma, s.342. 83 sigortası yaptırma mecburiyeti ile ilgili muafiyet ve istisnalar Ulaştırma Bakanlığı’nın görüşü ile Hazine Müsteşarlığınca belirlenir.” denilerek, Hazine Müsteşarlığı’na yetki verilmiş; Hazine Müsteşarlığı da, 28.06.2010 gün 2010/8 sayılı “Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası Yaptırma Mecburiyeti ile İlgili Muafiyet ve İstisnalara İlişkin” Genelgesi’nin 6.paragrafında: “4925 Sayılı Kanun’un 2’inci maddesinin 3’üncü fıkrasıyla düzenlenmesi ilgili mahalli idarelere bırakılan il sınırları içerisindeki taşımalar ile 100km’ye kadar olan şehirlerarası taşımalar 01.07.2010 tarihinden geçerli olmak üzere Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası kapsamı dışında bırakılmıştır.” denilerek konuya açıklık getirilmiştir. Hazine Müsteşarlığı’nın bu düzenlemesi ile ticari amaçla yapılmayan taşımalar ile şehir içi taşımaları ve 100km’ye kadar olan şehirler arası taşımaları koltuk sigortası kapsamı dışında tutulmuştur. Söz konusu düzenleme öğretide oldukça eleştirilmektedir. Zira sorumluluk, hukukumuzda ancak kanun ile tesis edilebilirken bu şekilde idareye sorumluluk tesis etme veya kaldırma görevi verilmiş olup bu durum usule aykırılık teşkil etmektedir305. Yapılan son düzenleme ile birlikte uygulamada kargaşalara ve çelişkili kararların verilmesine sebep olunmaktadır. Sonuç itibariyle bu düzenleme neticesinde kanaatimizce 01.07.2010 tarihinden önce Valiliklerce ve Belediyelerce düzenleme yapılan yerlerde düzenleme tarihinden 01.07.2010 tarihine kadar, düzenleme yapılmayan yerlerde ise 01.03.2008 tarihiden 01.07.2010 tarihine kadar il içi ve şehirlerarası 100km’ye kadar yapılan taşımacılık faaliyetinde taşımacılar koltuk sigortası yaptırmak zorundadırlar. Buradan hareketle kazanın meydana geldiği ve yolcunun zarar gördüğü ilde Genelge doğrultusunda henüz uygulama başlatılmamış ve ticari taşıt yetki belgeleri verilmemişse yani gecikme Valilik ve Belediyelerin ihmalinden kaynaklanmışsa bu durumda bu durumda hizmet kusuru gündeme gelecektir. Dolayısıyla uygulamanın başlatılmadığı illerde, taşımacının zorunlu koltuk sigortası yaptırma yükümlülüğü olamayacağından hesabın da sorumluluğuna 305 Memiş, a.g.e., s.145. 84 gidilemeyecektir. Koltuk sigortası yaptırma mecburiyeti olmadığı için hesaba başvuru koşulları da oluşmamış olacaktır306. 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’nun yürürlüğe girdiği ve dolayısıyla Güvence Hesabı’nın Koltuk Sigortasından doğan sorumluluğunun başlangıcı olan 14.06.2007 tarihinden sonra meydana gelen olaylarda eğer koltuk sigortası yaptırılmamışsa veyahut güvence hesabının sorumluluğuna gidilebilecek hallerden birisi mevcutsa hesap sorumlu olacaktır307. Bununla birlikte 01.07.2010 tarihinden sonra meydana gelen olaylarda il içi ve şehirler arası 100 km’ye kadar olan taşımalarda koltuk sigortası yapma zorunluluğu bulunmadığından güvence hesabı sorumlu tutulamayacaktır308. Zorunlu Koltuk Sigortasının Sorumluluğunun kapsamı ile güvence hesabının somut olayda ödeme yapıp yapmamasında taşımacıların yetki belgesi almadan taşımacılık faaliyeti yapmaları, yetki belgesindeki eksiklikler, taşıtların yolcu taşımaya elverişli olmamalarının bir önemi yoktur ve sigortalılar ile ilgili hak sahiplerini bağlamaz309. Yeki belgesi bulunmasa dahi şehirlerarası taşımacılık faaliyeti yapanlar koltuk sigortasını yaptırmak zorundadır310. Kanaatimizce de şehirler arası taşımacılık faaliyeti yapan taşımacının salt yetki belgesi yok diye koltuk sigortası kapsamında tutulması hakkaniyetli değildir. Uygulamada pekâlâ taşımacılık faaliyeti yapan araçlar yetki belgesiz trafiğe çıkmakta ve bu durum ayrı bir idari yaptırımın konusu olmaktadır. Öğretide bizim de katıldığımız bir görüşe göre gerek Karayolu Taşıma Kanunu ile gerekse de Bakanlar Kurulu’nun 22.01.2004 tarihli kararına göre şehir içi ve ilçeler arası taşımacılığın koltuk sigortası kapsamı dışında tutulması hakkaniyetli değildir. Şehirlerarası taşımada da şehir içi taşımada da korunan hukuki değer insandır311. Bazı 306 Tepedelen, a.g.e., s.108. 307 Çelik, Karayolu Yolcu Taşıma, s.343. 308 Yarg. 17.HD, 2015/17786E.- 2018/9671K.: “...kazaya karışan araç gerçek kişi adına kayıtlı, hususi amaçlı otobüs olup kaza günü elma toplamaya giden işçileri taşıdığının, dolayısıyla taşımanın ticari olduğunun anlaşılmasına, aracın yetki belgesi, taşıma kartı olmamasının zorunlu koltuk sigortası kapsamında zarar gören 3.kişi olan yolculara karşı ileri sürülememesine, davaya konu kazanın ... 'ya giderken meydana gelmesine, iller arası bu mesafenin 100 km'nin altında kaldığının anlaşılmasına, kazanın Hazine Müsteşarlığı'nın karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası yaptırma mecburiyetiyle ilgili muafiyet ve istisnalara ilişkin 1.7.2010 tarihinde yürürlüğe giren genelgesinden sonra 31.10.2014 tarihinde meydana gelmesine, dolayısıyla bu tarihte iller arası 100 km'nin altında kalan taşımalara "zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası" yaptırma mecburiyeti getiren bir düzenleme bulunmamasına göre...”, www.sinerjimevzuat.com.tr. (E.T.02.04.2022). 309 Çelik, Karayoluyla Yolcu Taşıma, s.344; Memiş, a.g.e., s.417. 310 Memiş, a.g.e., s.147. 311 Memiş, a.g.e., s.148. 85 durumlarda şehir içi veya ilçeler arası mesafe şehirler arası taşımacılıktaki mesafeden çok daha uzun veya tehlikeli olabilmektedir. Hal böyleyken böyle bir ayrıma gidilmesi kanaatimizce isabetli değildir. b. Zararı doğuran olay yönünden Zorunlu koltuk sigortasının kapsamı taşımacıların yaptırmak zorunda oldukları diğer sorumluluk sigortalarından farklı olarak trafik kazaları değil “kaza” lardır. Sigorta kapsamına giren kaza tanımı Koltuk Sigortası Genel Şartları ’nda şöyle tanımlanmıştır: “Bu genel şartlardaki kaza terimi, ani ve harici etkisi tespit edilen doğal afetler de dahil olmak üzere, sigortalının iradesi dışında meydana gelen ve sigortalının bedensel bir sakatlığa maruz kalmasına veya ölmesine sebebiyet veren ani ve harici olayı ifade eder. Birdenbire ve beklenilmeyen bir şekilde ortaya çıkan gazların solunması, yanık ve ani bir hareket neticesinde adale ve sinirlerin incinmesi, burkulması ve kopması da kaza sayılır.” denmekle kaza tanımı yapılmıştır. Yine aynı düzenlemenin devamında ise; a) Her türlü hastalıklı hal b) Sigortanın kapsamına giren bir kaza neticesinde meydana gelmediği takdirde, sıcaklık, donma, güneş çarpması ve tıkanıklık gibi tesirler, c) Akıl ve ruh durumuna bakılmaksızın intihar veya intihara teşebbüs, d) Belirgin sarhoşluk, uyuşturucu ve zararlı madde kullanımı, e) Sigortanın kapsamına giren bir kazanın gerektirmediği cerrahi müdahale ve her türlü ışın tedavisi ile ilaç kullanımı şeklinde sayılan haller neticesinde meydana gelen bedensel zararların sigorta güvencesi kapsamı dışında tutulduğu düzenlenmiştir. Nitekim ferdî kaza sigortası genel şartlarında da “kaza” teriminin tanımlanmış olduğu görülmektedir. Ferdi kaza sigortası genel şartlarının 2. maddesinde; “Bu poliçedeki kaza tabirinden maksat, ani ve harici bir olayın etkisiyle sigorta ettirenin iradesi dışında ölmesi veya cismani bir arızaya maruz kalmasıdır” denilerek kazanın tanımı yapılmaktadır. Dolayısıyla her iki düzenlemeden hareketle kazanın nitelendirilebilmesi için öncelikli olarak ani ve harici bir olayın meydana gelmiş olması gerekmektedir. Yani kısa bir süre devam eden darbenin sonucunda bedeni hasarın meydana gelmiş olması gerekmektedir. Ancak şu da var ki bedeni hasar somut olayda bazen birdenbire meydana 86 gelmese de zaman içerisinde ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla bedensel zararı zamansal olarak kısıtlamak doğru bir yaklaşım değildir312. Olay dışarıdan ve şiddetli biçimde meydana gelmelidir. Kazayı normal hastalıktan ayıran bir diğer koşul da budur313. Kazanın sigortalının iradesi dışında bir olay sonucunda meydana gelmiş olması gerekmektedir. Zararın bilerek gerçekleştirilmiş olması veya zararın geleceğinin bilinebilecek durumda olunduğu halde bundan kaçınabilecekken kaçınılmaması irade dışılığın olmadığını göstermektedir314. Bu durumda da kazanın varlığından ve dahi koltuk sigortasının kapsamından söz edilemeyecektir. Öğretideki bir görüşe göre terör saldırıları, patlayıcı madde taşıyan yolcunun verdiği zararlar, soygun gibi olaylar da koltuk sigortası kapsamında karşılanması gereken zararlardandır. Zira taşımacının güvenli yolları seçmesi, yolculuğun sağlıklı ve güvenli yapılması için gereken önlemleri alması gerekmektedir315. Nitekim öğretideki diğer görüşlere göre de ihmal, dikkatsizlik, özensizlik nedenleriyle meydana gelen kazalar sigorta kapsamında ve bahsedilen kaza tanımı içerisinde değerlendirilmelidir316. Doğal afetlerin bir kısmı mücbir sebep kavramı içerisinde değerlendirilmekte ve dolayısıyla meydana gelen zararlarda koltuk sigortasının sorumluluğuna gidilememektedir. Buna karşılık pek çok doğa olayları, şiddetli kar yağışı, tipi vb. mücbir sebep kapsamında değerlendirilmemektedir. Zira bu gibi doğa olayları kaçınılmaz ve önlenemez değildir. Dolayısıyla taşımacı yola çıkmadan önce, hava koşullarını, olumsuz ihtimalleri, yol güvenliğini, olası tehlikeleri, önceden araştırıp ona göre gereken önlemleri almak zorundadır. Bu nedenle bu doğa olaylarından kaynaklanan zararlar koltuk güvencesi kapsamındadır317. İfade edilmelidir ki her ne kadar mücbir sebepten ötürü meydana gelen olaylar sigorta kapsamı dışında değerlendirilmekte ise de318 meydana gelen zararın doğrudan 312 Şaban Kayıhan/ Özcan Günergök, “Kaza Sigortaları”, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2020, C.5, S.9, ss.221-245, s.225. 313 Bozer, a.g.e., s. 262. 314 Şaban Kayıhan / Özcan Günergök, Türk Özel Sigorta Hukuku Dersleri, 5. Baskı, İstanbul: Umuttepe Yayınları, 2020, s.41. 315 Çelik, Karayoluyla Yolcu Taşıma, s.332. 316 Bozer, a.g.e., s.262; Kayıhan/Günergök, Türk Özel Sigorta Hukuku Dersleri, s.41. 317 Çelik, Karayoluyla Yolcu Taşıma, s.334. 318 Bkz. 4925 Sayılı KTK m.86/1. 87 mücbir sebepten ötürü meydana gelip gelmediğinin somut olayda araştırılması ve tartışılması gerekmektedir. Nitekim Yargıtay da vermiş olduğu kararında zararın doğrudan mücbir sebepten kaynaklanmadığından hareketle zarar görenlerin koltuk sigortasından yararlanma haklarının bulunduğuna kanaat getirmiştir319. Esasında motorlu aracın işletilmesi pek çok tehlikeyi de beraberinde barındırmaktadır. Dolayısıyla yalnızca öngörülemez ve önlenemez olayların mücbir sebep olarak değerlendirilmesi ve meydana gelen zararın doğrudan mücbir sebepten kaynaklanıp kaynaklanmadığının araştırılması gerekmektedir. Genel şartların eski düzenlemesinde320 yılan ve böcek sokması, köpek ısırması gibi olaylar da kaza tanımı içerisinde yer almakta idi. 12.04.2005 tarihli son düzenlemede bu hususta ayrıca bir düzenleme mevcut değildir. Oysaki otobüs dışında, terminallerde, duraklama ve mola yerlerinde, meydana gelebilecek, yiyeceklerden zehirlenme, haşerat sokması, köpek ısırması gibi aniden gelişen hadiseler kaza olarak kabul edilmeli ve koltuk sigortası kapsamında değerlendirilmelidir321. Nitekim kanaatimizce de Genel Şartlarda çerçevesi çizilen kaza tanımı içerisine girebilecek her türlü olay sigorta kapsamında değerlendirilmelidir. Öğretideki bir görüşe göre de 4925 Sayılı kanun m.17/1 ve yine aynı kanunun 20.maddesi gereğince sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller hak sahiplerine karşı ileri sürülemeyeceğinden sayılan haller sigorta kapsamında olmalıdır322. 319 Yarg. 11.HD, 26.01.2001, 2001/301E.-2001/480K. Sayılı kararı: “…gerek dava dosyası içerisindeki delillerden, gerekse mahkemece alınan bilirkişi kurulu raporundan, ölüm olayının, depremden sonra otobüsün yıkılan köprüye çarpması ve arkadan gelen diğer bir otobüsün yine bu otobüse çarpması sonucu oluştuğuna göre, rizikonun doğrudan depremden kaynaklandığı sonucuna varılamayacağından Otobüs Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları'nın zelzeleyi teminat dışı bırakan 5/e maddesinin olaya uygulanmasının mümkün bulunmamasına, bu durumda rizikonun aynı genel şartların 1 ve 2 nci maddelerinde belirlenen kaza sebebi ile oluştuğunun mahkemece ve Dairece kabulünde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı sigortacı vekilinin yerinde görülmeyen karar düzeltme itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.”, www.sinerjimevzuat.com.tr, E.T. 10.08.2022. 320 Bkz. Ferdi Kaza Sigorta Genel Şartları m.3. 321 Çelik, Karayoluyla Yolcu Taşıma, s.333. 322 Çelik, Karayoluyla Yolcu Taşıma s.333. 88 C. GÜVENCE HESABININ SORUMLULUĞU Yolculuk süresince meydana gelen kaza neticesinde zarara uğrayan yolcu, sürücü, sürücü yardımcıları ve ilgili hak sahipleri Zorunlu Koltuk Sigortasından ölüm veya sakatlık nedeniyle tazminat alamamışlarsa SK m.14, K.Taş.Yön. m.63-68’deki koşulların oluşması halinde hesaba başvuru yapabilecek ve poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere tazminat talep edebileceklerdir. Hesaba başvuru koşulları çalışmamızın birinci bölümünde detaylıca anlatılmıştır ancak özetle hesaptan tazmin edilecek zararın Sigortacılık Kanunu’nda yer alan zorunlu sigortaların kapsamında olması gerekmektedir. Dolayısıyla somut olayda KZKFKS’nin yapılmasının zorunlu olduğu hallerin mevcut olması gerekir. Ticari olmayan taşımalar ile şehir içi ve 100km’ye kadar olan taşımalarda 01.07.2010 tarihinden sonra meydana gelen olaylarda il içi ve 100km’ye kadar olan taşımalarda koltuk sigortası yaptırma zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu durumda hesabın da sorumluluğuna gidilemeyeceğinden somut olayda koltuk sigortasının yaptırılmasının yasal zorunluluk olup olmadığı, taşımanın niteliğinin ne olduğu önem arz etmektedir. Bir diğer koşul hesaba başvurulabilecek hallerden birisinin meydana gelmiş olmasıdır323. Sigortalının tespit edilememesi, zorunlu sigortanın hiç veya limitler dahilinde yaptırılmamış olması, sigortacının mali bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatının iptal edilmesi veya iflası, çalınmış veya gasp edilmiş aracın neden olduğu zararlar, yeşil kart sigortasınca yapılacak ödemeler nedeniyle hesaba başvuru yapılabileceğinden bu durumların varlığı da ispatlanabilir olmalıdır. Kaza tarihinde Zorunlu Koltuk Sigortası yaptırılmamış olan araçlardan dolayı, kaza durumunda ölen sigortalının mirasçıları veya bedensel zarara uğrayan sigortalı SK’nın 14.maddesi uyarınca güvence hesabına başvuru yapabilecek ve poliçe limiti dahilinde tazminat alabilecektir324. Bu durumda hesap, zorunlu sigortayı yaptırmayan taşımacıya rücu edecektir. Nitekim Yarg. 17.HD, 2019/3389E.-2020/8750K., 21.12.2020 sayılı kararında: “...şehirlerarası ticari yolcu taşımacılığı yapılan esnada kazanın meydana geldiği dikkate alındığında, Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası yaptırma zorunluluğu bulunan davalı aracının sebep olduğu zarar için ödeme yapan davacının, ödediği bedeli 323 Bkz. 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu m.14. 324 Çelik, Karayoluyla Yolcu Taşıma, s.367. 89 davalılardan rücuen talep etmekte haklı görülmesine göre; davalılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA...” denmekle hesabın rücu hakkı açıkça ifade edilmiştir. Zorunlu Koltuk Sigortasının mahiyeti gereği taşımayı yapan aracın belli veya belirlenebilir olması ve koltuk sigortasının sadece araçta bulunan yolcu, sürücü ve yardımcılarına yönelik bir koruma sağlıyor olması nedenleri ile sigortalının tespit edilememesi halinin uygulamada pek mümkün olmadığını söylemek gerekir. Özellikle günümüz koşullarında her bir yolcunun, sürücünün, güzergahın, aracın vd. detayların hem fiziki hem de dijital ortamlarda kaydedildiği, hatta bazı durumlarda hareketli olarak aracın konumunun dahi takip edildiği hususları dikkate alındığında kimliği belirsiz taşıttan veya faili meçhul trafik kazasından söz edilemeyecektir. Koltuk sigortası ölüm, sakatlık ve tedavi giderleri yönünden teminat sağlamakta olup maddi zararlar sigorta kapsamı dışında tutulmuştur. Güvence hesabına da yalnızca sigortacının mali bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatının iptal edilmesi veya iflası ve yeşil kart sigortasınca yapılan ödemeler nedeniyle hem maddi hem de bedensel zararlardan ötürü başvurulabilmektedir. Dolayısıyla örneğin somut olayda sigorta şirketinin mali bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatının iptal edildiği ihtimalinde hesaba, koltuk sigortasından ötürü maddi zararlar nedeniyle de başvuru yapılabilir mi sorusu akıllara gelmekte ise de hesabın sorumluluğu zorunlu sigortanın sorumluluğu ölçüsünce ve poliçe limitleri kadardır düşüncesiyle sorumluluğuna gidilmemektedir. Ancak kanaatimizce daha önce de ifade ettiğimiz üzere hesabın sorumluluğunu sigorta şirketinin sorumluluğunun kapsamı ile eşdeğer tutmak yanılgılı bir yaklaşımdır. Bunun pek çok istisnası karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla bu görüşe katılmadığımızı belirtmek isteriz. 90 III. MADEN ÇALIŞANLARI ZORUNLU FERDİ KAZA SİGORTASI A. MADEN ÇALIŞANLARI ZORUNLU FERDİ KAZA SİGORTASI VE HUKUKİ NİTELİĞİ 1. Yasal Dayanak Ülkemizde 2014 yılında Soma’da ve Ermenek’te yaşanan ve çok fazla can kaybına sebebiyet veren maden kazası trajedilerinin araştırılması neticesinde denetim ve kontrol eksikliğinin tespit edilmesi üzerine sigorta yaptırma zorunluluğu gündeme gelmiştir325. Bu sebeplerle 26.01.2015 Tarihli ve 2015/7249 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile “Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası” zorunlu hale gelmiş olup 06.02.2015 Tarih ve 29259 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır Bu Bakanlar Kurulu Kararı, yayımı tarihinden üç ay sonra; 06.05.2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bakanlar Kurulu söz konusu kararı Sigortacılık Kanunu’nun 13.maddesinde yer alan “Bakanlar Kurulu, kamu yararı açısından gerekli gördüğü hallerde zorunlu sigortalar ihdas edebilir.” hükmüne dayanarak almıştır. Yine 06 Mayıs 2015 tarihli ve 29347 Sayılı Resmî Gazete’de “Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası Tarife ve Talimatı Tebliği” yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası Tarife ve Talimatı Tebliği’ne göre 2015/7249 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın yürürlüğe girdiği; 06.05.2015 tarihi itibariyle sigortaya tabi faaliyeti bulunan gerçek ve tüzel kişiler, aynı veya benzer teminatı sağlayan sigorta poliçeleri bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, kararın yürürlüğe girmesinden itibaren bir buçuk ay içinde karar çerçevesinde sigorta talebinde bulunmak zorundadırlar326. Bakanlar Kurulu Kararı ile, sigorta şirketlerine sigorta poliçesi düzenlemeden önce risk analizi yapılması yükümlülüğü getirilmiştir. Sigorta şirketleri, risk incelemesi ve analizi yapmadan önce sigorta poliçesi düzenlememektedir. Nitekim madencilik 325 Topaloğlu, Mustafa, Sigorta Davaları, .... 326 Bkz. Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası Tarife ve Talimatı Tebliği, B.18. 91 işletmesinde yapılan risk incelemesinde olumlu sonuç alınmaması durumunda maden şirketleri için sigorta başlatılamamakta veya başlatılmış ise durdurulmaktadır327. Öğretide Madencilik sektörünün denetiminin özel hukuk tüzel kişisi olan sigorta şirketlerince yerine getirilmesi eleştirilmiştir328. Anayasa Mahkemesi ise 24.12.1986 Tarih ve 1985/20E.- 1986/30K. sayılı kararında329 benzer şekilde: “Dava konusu 48.maddede kurulması öngörülen yeminli teknik bürolar “denetim ve gözetim dışında yönetmelikle tespit edilen görevleri yürütmek” amacı ile kurulacaktır. Maddenin bu şekilde tanziminden çıkan sonuç söz konusu büroların “yönetmelikle tespit edilecek” görevleri görmesidir. Büroların görevini tespitteki bu belirsizlik Anayasa’nın 124.maddesinde yer alan ve yönetmeliklerin “kanun ve tüzüklerine aykırı olmamasını” öngören hükmüne aykırı olduğu gibi, bu şekilde bir Yönetmelik çıkarmak, ayrıca “Yasama Yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.” diyen Anayasa’nın 128.maddesi “Devletin kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eli ile görülür.” Dediğine göre kamu hizmeti göreceğinde kuşku bulunmayan yeminli teknik büro personelinin mutlaka “memur” veya “kamu görevlisi” olması gerekir. Bu nedenle dava konusu 48.madde Anayasa’nın “Kamu hizmeti görevlileri ile” ilgili 128.maddesinin ikinci fıkrasına da aykırıdır. Yukarıda açıklanan nedenlerle, söz konusu Yasa’nın yeminli teknik bürolar kurulmasını öngören 48.maddesi ile aynı Yasa’nın 3.maddesinde yer alan “yeminli teknik büro” tanımına ilişkin hükmün Anayasa’nın 7,124 ve 128.maddelerine aykırı olduğundan iptalleri gerekir.” demektedir. İfade edilmelidir ki, her ne kadar sigorta şirketlerine risk analizi yapma ve yapılan incelemeye göre sigorta poliçesi düzenleme yükümlülüğü getirilmişse de bu durum kamusal denetim mekanizmasının ortadan kalktığı anlamına gelmemektedir. Gerek Maden İşleri Genel Müdürlüğü gerekse de Çalışma Bakanlığı’nın kontrol denetim görev 327 Mustafa Topaloğlu, “Yeni Bir Sigorta Türü: Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası”, İKÜHFD, 2017, ss.247-166, s.248. 328Samim Ünan, “Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası”, Sektörden Haberler, Türkiye Madenciler Derneği, S.56, Mayıs,2015, s.78. 329Mustafa Topaloğlu, Maden Hukuku, Adana, 2010, s.346-347., Benzer görüş için Bkz. Danıştay, 10.Daire, 11.01.2011, 2010/2183E. Ve 28.02.2011, 2010/2365E. Sayılı Yürütmenin Durdurulması Kararları. 92 ve yetkileri devam etmektedir. Sigorta şirketlerince yapılan analiz ve denetim, bunlara ilave niteliktedir330. Nitekim bu durumun denetimin etkinliğini arttıracağı yönünde olumlu görüş bildirilmiştir331. Hazine Müsteşarlığı tarafından 6 Mayıs 2015 tarihinde 29347 Sayılı Resmî Gazete’de Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları Talimat ve Tarifesi yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Hazine Müsteşarlığı akabinde 27.08.2015 tarihinde Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartlarını belirlemiştir. Öğretide madencilik faaliyetinin başlamasından durması ve iptaline kadar pek çok hüküm içeren zorunlu sigorta türünün idari bir kararla ihdas edilmesi eleştirilmiştir332. Bu görüş yerindedir. Zira bu denli önemli ve tehlike arz eden bir konuda ihdas edilecek olan zorunlu sigortanın yasalaştırılması ve ayrıntılı olarak tüm hususların düzenlenmesi yerinde olurdu. Yeri geldikçe ifade edileceği üzere söz konusu sigorta pek çok eksiklikleri ve uygulayıcılar yönünden soru işaretlerini beraberinde getirmiştir. 2. Hukuki Nitelik Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası, hukuki nitelik olarak meblağ sigortası olduğu kabul edilmektedir333. Kaza neticesinde ölüm veya yaralanmadan ötürü sakatlanmanın meydana gelmiş olması durumunda zarar hesabı yapılmaksızın genel şartlar uyarınca poliçe limiti dahilinde hak sahiplerine ödeme yapılmaktadır. Dolayısıyla ölüm veya sakatlık tazminatının tahsili amacıyla sigorta şirketi aleyhine icra takibi yoluna gidilmesi halinde meblağ sigortası olması sebebiyle başvuru anında tazminat tutarı belli veya belirlenebilir olduğundan likit alacak mevcuttur. Bu nedenle itirazın iptali davasında ayrıca icra inkâr tazminatı istenebilecektir. Burada ifade etmeliyiz ki maden çalışanları için öngörülen kaza sigortasının teminat limitleri, tarifenin yürürlüğe girdiği andan itibaren eleştiri konusu yapılmıştır334. 330 Topaloğlu, “Yeni Bir Sigorta Türü: Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası”, s.249. 331 Topaloğlu, Sigorta Davaları, s.1258. 332 Topaloğlu, “Yeni Bir Sigorta Türü: Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası”, s.2. 333 Huriye Kubilay/Pınar Akdemir, “Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası Taraflarının Yükümlülükleri”, Maden Hukuku Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 3-4 Ekim, Afyonkarahisar, 2015, s.636. 334 Sektörden Haberler Bülteni, Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası, Türkiye Madenciler Derneği, Mayıs, 2015, ss.10-21., s.10-11. 93 Günümüz ekonomik koşulları da birlikte değerlendirildiğinde teminat limitleri gerçek zararı tazmin etmekten çok uzak olduğu gibi sigortanın getiriliş amacına dahi hizmet edememektedir. Dolayısıyla bu hususta güncelleme yapılması gerektiği kanaatindeyiz. Öğretideki bir başka eleştiri ise sakatlık tazminatı için öngörülen düzenlemedir. Sakatlık teminatını belirleyen oranlar Genel Şartlar A.3.2.’de tablo halinde belirtilmiştir. Bu tablo ile her bir sakatlık durumu için ayrı ayrı değerlendirme yapılarak poliçe limitindeki teminat limitinin belli bir yüzdesinin ödeneceği kabul edilmiştir. Kanaatimizce de bu düzenleme tazminat miktarları açısından sigortalının aleyhinedir ve tatmin edici değildir. Ancak ne var ki diğer sigorta türlerine bakıldığında örneğin Koltuk Ferdi Kaza Sigortasında da benzer şekilde bir oransal düzenleme yapılmış olup bu noktada genel şartlardaki bu düzenlemelerin bütünüyle değiştirilmesi uzman bilirkişilerin görüşü de alınarak sigorta sözleşmelerinin her iki tarafını koruyan yeni bir hesaplama sisteminin benimsenmesi daha uygun olacaktır. Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası, genellikle, birden fazla kişinin sigorta teminatı kapsamına alınmasını sağladığı için bir grup sigortasıdır. Sigorta teminatı kapsamına bir adet işçinin girmesi durumunda bireysel kaza sigortası şeklinde de yapılabilir. Aynı zamanda hem isteğe bağlı sigorta hem de zorunlu sigorta teminatını da kapsayacak şekilde düzenlenebilmesi nedeniyle “birleşik sigorta” şeklinde de karşımıza çıkabilmektedir335. 3. Amaç Bakanlar Kurulu’nun maden çalışanları ile ilgili bu tür bir zorunlu sigorta ihdas etmesindeki temel amaç maden kazaları nedeniyle zarar gören çalışanlar, ilgili hak sahipleri ile işletmelerin zararlarını hafifletmektir336. Zira madencilik faaliyeti yüksek riskli alanlar olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla barındırdığı tehlike nedeniyle diğer zorunlu sigorta türlerinde olduğu gibi burada da kamusal yararın sağlanması, zarar görenlerin zararlarının giderilmesi hedeflenmiştir. Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası’nın bir diğer yararı da zorunlu sigorta ihdas edilmeden önce ve devamı süresince mecburi olarak risk analizlerinin 335Huriye Kubilay, Özel Sigorta Hukuku, B.2, İzmir: Barış Yayınları, 2003, s.49. 336 Tepedelen, a.g.e., s.167. 94 yapılması ve böylelikle tehlikeli faaliyetin meydana getireceği olası zararların önüne geçilmesidir. 4. Kapsam Yer altı ve yer üstü kömür madenciliği, kömürden gayri yer altı madenciliği faaliyetlerinde bulunan gerçek ve tüzel kişiler, söz konusu faaliyetlerin icrası esnasında meydana gelebilecek kazalar sonucu tesislerinde istihdam ettikleri üretim ve üretim hazırlığı faaliyetinde bulunan personeli için Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası yaptırmak zorundadırlar337. Üretim hazırlığı faaliyetinde bulunan personel; yer altı maden ocaklarında üretim panoları haricinde yer altının tüm açıklıklarında çalışan personeli (tahkimat, tarama, nakliyeci, tulumbacı, elektrikçi, makineci, haritacı, sondajcı, barutçu vb.) yer üstü kömür ocaklarında ocak alanı içinde sigorta konusu faaliyet bulunması gereken personeli (sürücüler, haritacılar, operatörler, yağcılar, tamirciler, sondajcılar, tulumbacılar, ateşleyici ekip, vb.) ifade eder338. Maden çalışanları için zorunlu sigorta poliçesi yalnızca ürerim ve üretim hazırlığı faaliyetinde bulunan tesis personeli için düzenlenir. Bunun dışında diğer tesis personelleri için isteğe bağlı ferdi kaza sigortası düzenlenebilir. Barındırdığı tehlikenin ağırlığı nedeniyle madencilik ferdi kaza sigortası kapsamında bulunan bir maden sahası için maden işletme ruhsatı başvurusu sırasında madencilik ferdi kaza sigortası poliçesinin başvuru esnasında bulundurulması gerekmektedir. Aksi durumda maden işletme ruhsatı düzenlenmemektedir339. Rizikonun kapsamı, maden çalışma sahasında meydana gelebilecek kazalarda ortaya çıkan zararları kapsamaktadır. Sigorta Genel Şartları’nda kaza tanımı yapılmıştır. Buna göre yer altı ve yer üstü kömür madenciliği, kömürden gayri yer altı madenciliği, üretim ve üretim hazırlığı faaliyetlerinin icrası esnasında, sigortalının iradesi dışında meydana gelen ve sigortalının bedensel bir sakatlığa maruz kalmasına veya ölmesine 337 Topaloğlu, “Yeni Bir Sigorta Türü: Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası”, s.2. 338 Bkz. MÇZFKS Genel Şartlar, m.A.1. 339 Mustafa Topaloğlu, “Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası”, Sektörden Haberler, Türkiye Madenciler Derneği, S.56, Mayıs 2015, s.79. 95 sebebiyet veren ani ve harici olayı ifade etmektedir. Birdenbire ve beklenmeyen bir şekilde ortaya çıkan gazların solunması, yanık ve ani bir hareket neticesinde adale ve sinirlerin kopması da kaza sayılır. Sigorta Genel Şartları’nda kaza sayılmayan haller de ayrıca düzenlenmiştir. Buna göre; her türlü hastalıklı hal, sigortanın kapsamına giren bir kaza neticesinde meydana gelmediği takdirde, sıcaklık, donma, güneş çarpması ve tıkanıklık gibi tesirler, akıl ve ruh durumuna bakılmaksızın intihar veya intihara teşebbüs, belirgin sarhoşluk, uyuşturucu ve zararlı madde kullanımı, sigortanın kapsamına giren bir kazanın gerektirmediği cerrahi müdahale ve her türlü ışın tedavisi ile ilaç kullanımı neticesinde meydana gelen ve sigortalının bedensel bir sakatlığa maruz kalmasına veya ölmesine sebebiyet veren olaylar kaza sayılmaz. Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortasının kapsamına ölüm ve sakatlık teminatı girmektedir. Buna göre bu sigorta ile teminat altına alınan bir kaza, sigortalının kaza tarihinden itibaren iki yıl içinde ölümüne yol açtığı takdirde, teminatın tamamı, sigortalının yasal mirasçılarına ödenir. MÇZFKSGŞ’ye göre bu sigorta ile teminat altına alınan bir kaza, sigortalının kaza tarihinden itibaren iki yıl içinde sakatlığına yol açtığı takdirde, tıbbi tedavinin sona ermesi ve sakatlığın kesin olarak tespiti sonucunda sakatlık tazminatı Sigorta Genel Şartları m.A.3.2’de belirtildiği üzere hesaplanarak ilgililere ödenir. B. MADEN ÇALIŞANLARI ZORUNLU FERDİ KAZA SİGORTASININ TARAFLARI 1. Sigortacı Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası Sözleşmesi’nde sigortacı ferdi kaza sigortası alanında ruhsatı bulunan ve faaliyet gösteren tüm sigorta şirketleridir. Diğer zorunlu sigorta türlerinde olduğu gibi burada da sigorta şirketleri kendilerine başvurulduğu takdirde Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası Sözleşmesi yapmak zorundadır. Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası Tarife ve Talimatı Tebliği’ne göre kişi başı prim tutarı 700TL olup sakatlanma ve ölüm durumunda kişi başına düşen teminat tutarı 150.000TL’dir. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi emsal tazminat ücretleri 96 ve güncel ekonomik yapı bir bütün olarak değerlendirildiğinde teminat tutarlarının oldukça düşük olduğu ve 2015 yılından beri uygulanmakta olan tarifenin güncellenmesi gerektiği kanaatindeyiz. 2. Sigorta Ettiren Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası Sözleşmesi’nde sigorta ettiren, yer altı ve yet üstü kömür madenciliği, kömürden gayri yer altı madenciliği faaliyetlerinde bulunan gerçek ve tüzel kişilerdir340. Öğretide bizim de katıldığımız görüşe göre “…kömürden gayri yer altı madenciliği” ifadesi yerine “kömürden gayri yer altı ve yer üstü madenciliği” denilmek suretiyle sigorta ettiren kavramının genişletilmesi gerekmektedir341. Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası Tarife ve Talimatı Tebliği’ne göre poliçe vadesi içinde, yer altı ve yer üstü kömür madenciliği, kömürden gayri yer altı madenciliği faaliyetlerinde bulunan gerçek veya tüzel kişinin ilgili mevzuata uygun olarak değişmesi halinde sigorta şirketi bu durumun kendisine bildirilmesine müteakip mevcut poliçenin asgari sigortalama şartlarının bulunmaması sebebiyle sonlandırılmasına karar vermezse mevcut poliçe yeni gerçek veya tüzel kişiyle kendiliğinden devam eder342. 3. Sigortalı Maden Çalışanları Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası’nda sigortalı üretim ve üretim hazırlığı faaliyetinde bulunan tesis personelidir. Nitekim 2015/7249 sayılı Bakanlar Kurlu Kararı’nın 1.maddesinin 2.fıkrasında: “Sigorta poliçesi münhasıran üretim ve üretim hazırlığı faaliyetinde bulunan tesis personeli için düzenlenir.” denmektedir. Maden sahası alanında çalışan diğer tesis personelleri için isteğe bağlı ferdi kaza sigortası sözleşmesi yapılabilir. Bu hususta yasal bir engel söz konusu değildir. Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası Tarife ve Talimatı Tebliği’ne göre, teminat tutarları, sakatlanma ve ölüm risklerine karşı, kişi başına bir bedel olarak 340 Bkz. 2015/7249 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı m.1, Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası Tarife ve Talimatı Tebliği, m.A.1, MÇZFKSGŞ m.A.1/3. 341 Kubilay/Akdemir, a.g.e., s.460. 342 Bkz. Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası Tarife ve Talimatı Tebliği, B.14. 97 150.000TL ve kişi başına ödenecek net prim tutarı 700TL olarak belirlenmiştir. Sigorta konusu işletmelerde gerçekleşen kazalarda sakatlanma ve ölüm teminatı için ayrı ayrı olmak üzere kaza başına 1.500.000TL sınır getirilmek suretiyle bu miktarı aşan hasarların devlet tarafından karşılanması esası benimsenerek sigorta şirketleri ve sigorta ettirenler korunmuştur. Aşan kısımla ilgili olarak Hazine Müsteşarlığı tarafından belirlenecek “Özel Riskler Yönetim Merkezi”343 reasürör olarak devreye girecektir344. C. GÜVENCE HESABININ SORUMLULUĞU Güvence hesabına başvuru halleri Bakanlar Kurulu Kararı ile zorunlu sigorta kapsamına alınan MÇZFKS için de geçerlidir. Hesaba, zorunlu sigortanın işleten tarafından hiç veya asgari teminat limitleri doğrultusunda yaptırılmamış olması, poliçeyi yapan sigorta şirketinin mali bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatının iptal edilmesi ya da iflası hallerinden birinin gerçekleşmiş olması halinde başvurulacaktır. Sigortalının veya sigortayı yaptırmakla sorumlu olanın tespit edilememesi durumunda hesaba başvurulması hali MÇZFKS bakımından uygulanabilir değildir. Zira maden işletmesi belli yasal prosedürlerden sonra faaliyete geçmekte ruhsat verilmesi aşamasında ve sonrasında belli aralıklarla denetimden geçmektedir. Hal böyle iken işletenin tespit edilememesi hali bu sigorta türü yönünden mümkün değildir. Yine sigorta teminat limitinin kaza tarihinde ilan edilen sigorta teminat limitinden düşük olması hali de uygulamada çok karşılaşılan bir durum değildir. IV. TÜPGAZ ZORUNLU SORUMLULUK SİGORTASI A. KAVRAM Ülkemizde likit petrol gazı pek çok alanda sıklıkla kullanılmaktadır. Günlük hayatta kolaylıklar sağlamasının yanında yanıcı ve patlayıcı özelliği sebebiyle tehlikeyi de barındırdığı yadsınamaz bir gerçektir. Bu sebeple Bakanlar Kurulu’nun 2010/190 sayılı kararı ile LPG tüpleyen firmalar, kusurları olsun veya olmasın doldurdukları 343 TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve 25/05/2021 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan “7319 sayılı Sigortacılık ile Diğer Bazı Alanlara İlişkin Kanunlar” da ve “Bir Kanun Hükmünde Kararname’de Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” a istinaden Olağandışı Riskler Yönetim Merkezi, Özel Riskler Yönetim Merkezi adını alarak tüzel kişiliğe kavuşturulmuştur. 344 Kubilay/Akdemir, a.g.e., s.463. 98 tüplerin kullanılmak üzere bulundukları yerlerde infilakı, gaz kaçırması veya yangın çıkarması soncu üçüncü kişilerin uğrayacağı maddi ve bedensel zararlara karşı tüp gaz sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadır345. Tüpgaz Zorunlu Sorumluluk Sigortası, likit petrol gazının getirdiği rizikoların sonuçlarını hafifletmek amacı ile Bakanlar Kurulu kararı ile zorunlu hale getirilmiştir346. Likit petrol gazını tüpleyen firmalar tehlikeli maddeler sorumluluk sigortalarına ek olarak tüp gaz sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadır347. Tüpgaz Zorunlu Sorumluluk Sigortası Genel Şartları m.1/3 uyarınca rizikonun teminat altında olabilmesi için hasarın bizatihi LPG tüpünün infilak etmesi, gaz kaçırması veya yangın çıkarması sonucu oluşmuş olması gerekir348. Fakat bununla birlikte tüpün bulunduğu yerde bir başka nedenle yangın çıkması sonucu tipin infilak etmesi halinde meydana gelen zararlar TGZSS teminatı kapsamında değildir349. Bir örnekle açıklamak gerekirse, tehlikeli madde zorunlu sorumluluk sigortası bulunan bir iş yerinde kullanılmak üzere bulundurulan LPG tüpünün infilakı, gaz kaçırması, yangın çıkarması sonucu verilecek zararlar, TGZSS limitleri dahilinde sigortacısı tarafından tazmin edilir. Ancak kullanılmak üzere bulundurulan tüp gazın neden olduğu kaza, işyerinde bulunan yanıcı, patlayıcı, parlayıcı maddelerin de zarar vermesine yol açarsa tazminat ödemelerinde TGZSS’ye öncelik verilir350. Bu sigortanın limitlerinin yetersiz kalması halinde TMZSS limitleri dahilinde işlemeye başlar. Hasara yol açan kazanın çıkış nedeni yanıcı, yakıcı, patlayıcı, parlayıcı maddeler olması halinde ise öncelikle TMZSS işlemeye başlayacaktır. Zarar meydana geldiğinde sigorta ettirenin kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın zarar uğrayan üçüncü şahısların tazminatı ödenir. Zararın LPG tüpünün takılması 345 Resmî Gazete, 11.03.2010 Gün, S. 27518. 346 Işıl Ulaş, Uygulamalı Zarar Sigortaları Hukuku, B.8, Ankara: Turhan Kitabevi, 2012, s.1114. 347 Tepedelen, a.g.e., s.152, Yarg. 4. HD, 18.06.2003, 2003/3444E. 2003/7953K., www.sinerjimevzuat.com.tr., (E.T. 08.05.2022) 348Yarg. 11.HD, 21.04.2014, 2013/17459E.-2014/7744K, Yarg. 11.HD, 17.04.2003, 2002/11202E.- 2003/3881K. 349 Ulaş, Uygulamalı Zarar Sigortaları Hukuku, s.1115. 350 Yarg. 11.HD, 12.10.2001, 2001/5842E.-2001/7654K. sayılı kararı, www.sinerjimevzuat.com.tr. (E.T. 10.05.2022) 99 sırasında servis hatasından, dolum hatasından, hortum, kelepçe, cihaz, musluk hatalarından meydana gelmesi durumu değiştirmez351. Nitekim Yargıtay’ın istikrar kazanmış kararlarına göre de zarar meydana geldiğinde sigorta ettirenin kusurlu olup olmadığı önem taşımamaktadır352. Fakat Yargıtay 17.Hukuk Dairesi, 03.06.2014gün ve 2013/11515 E.- 2014/8866K. sayılı kararı ile hatalı olarak meydana gelen zararın tüpün imalat hatasından kaynaklanıp kaynaklanmadığının tespit edilemediğini belirterek hatalı bir değerlendirme yapmıştır. Önemli olan zararın; LPG tüplerinin kullanılmak üzere bulundukları yerlerde infilakı, gaz kaçırması veya yangın çıkarması sonucu meydana gelmiş olmasıdır. Böylelikle illiyet bağı koşulu sağlanmış olmaktadır. B. AMAÇ ve KAPSAM Tüpgaz Zorunlu Sorumluluk Sigortası ile LPG maddesinin getirdiği rizikoların sonuçlarının hafifletilmesi ve zarar görenlerin korunması ile kamu yararının sağlanması amaçlanmıştır353. Diğer zorunlu sorumluluk sigortası türlerinde olduğu gibi burada da zarar veren işletenin güvence altına alınması ve zarar görenlerin zararlarının kısa sürede tazmin edilerek ekonomik açıdan sarsılmalarını önlemek amaçlanmaktadır354. Tüp gaz zorunlu sorumluluk sigortası, tüp gaz tüpleyen ve satışını yapan firmaların bu faaliyetler esnasında olası bir durumda, üçüncü kişilerin maddi veya bedensel zarara uğraması durumunda işleten ve yardımcılarının kusurları olup olmadığına bakılmaksızın sigorta teminat limitleri doğrultusunda üçüncü kişilerin zararlarını karşılamaktadır. Tüpgaz Zorunlu Sorumluluk Sigortası, LPG sebebiyle meydana gelebilecek her türlü infilak, gaz kaçırma, yangın gibi somut olaylardan ötürü sorumlu tutulamaz. Esasında TGZSS, tüketiciye intikal ettirilen tüplerin kullanılmak üzere bulunduruldukları 351 TGZSS Genel Şartları m.1/9. 352Yarg. 11.HD, 09.04.2002, 2002/2303E.- 2002/3341K, Yarg.11.HD, 26.05.2014, 2013/17466E.- 2014/9643K., Yarg.11.HD, 11.02.2002, 2001/8923E.-2002/1069K, Yarg.11.HD, 26.03.2013, 2010/13384E.-2013/5909K., www.sinerjimevzuzat.com.tr. 353 Ulaş, Uygulamalı Zarar Sigortaları, s.1114. 354 Tepedelen, a.g.e., s.152. 100 esnada yaşanabilecek rizikolara karşı üçüncü kişilere güvence sağlanmaktadır. Dolayısıyla kullanılmak üzere bulundurulmayan, depo edilen, saklanan, bayilerde satışa hazır vaziyette bırakılan tüplerden ötürü meydana gelebilecek zararlar TGZSS kapsamı dışındadır. Nitekim Yargıtay konuya ilişkin kararında355, “…Tüpgaz Zorunlu Sorumluluk Sigortası Genel Şartları'nın bu sigortanın kapsamını belirleyen 1 nci maddesinde bu sigorta, likit petrol gazını (LPG gazını) tüpleyen firmaların doldurdukları veya doldurttukları ve yetkili bayileri vasıtasıyla veya doğrudan doğruya tüketiciye intikal ettirdikleri tüplerin kullanılmak üzere bulunduruldukları yerlerde infilakı, gaz kaçırması, yangın çıkarması sonucu kusurları olsun veya olmasın 3 ncü şahıslara verecekleri bedeni ve maddi zararlara karşı sorumluluklarını .... temin eder. denilerek sigortanın sadece tüplerin kullanılmak üzere bulunduruldukları yerlerde (tüketici nezdinde) verecekleri zararları teminat altına aldığı açıkça vurgulanmıştır. Somut olayda tüpgaz bayii olan işyerinde çıkan yangının bitişikteki davacıya ait binaya sirayet ederek hasara sebebiyet verdiği, davalı bayiye ait işyerinin tehlikeli maddeler sigorta poliçesiyle davalı sigorta şirketine sigortalı olduğu da iddia ve ispat edilmediğine göre hasarın tüpgaz zorunlu sorumluluk sigortası kapsamında olmadığı gözetilmeksizin davalı sigorta şirketi yönünden de asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” denilmek suretiyle konuya açıklık getirmiştir. C. SİGORTACININ SORUMLULUĞU Zorunlu sigortacılık branşında faaliyet gösteren tüm sigorta şirketlerinin diğer zorunlu sigortalarda olduğu gibi, TGZSS poliçesi yapmaları TTK m.1483 ve SK m.13 gereği zorunludur356. Sigortacı rizikonun meydana gelmesi halinde zararın karşılanmasını temin eder. Sigortacı, rizikonun gerçekleşmesi halinde ve bunun sigorta teminatı içinde kaldığı anlaşıldığı takdirde üçüncü kişilerin bedeni ve maddi zararını sigorta poliçesinde gösterilen limitler çerçevesinde gidermekle yükümlüdür357. 355 Yarg. 11.Hukuk Dairesi Esas: 2004/ 7083 Karar: 2005 / 3844 Karar Tarihi: 18.04.2005, www.sinerjimevzuat.com.tr., E.T. 10.05.2022. 356 Tepedelen, a.g.e., s.154. 357 Ulaş, Uygulamalı Zarar Sigortaları s.1119. 101 Sigortacının sorumluluğunun ne zaman başlayacağı Genel Şartlarda hüküm altına alınmıştır. İlgili düzenlemeye göre, sigorta priminin tamamının, primin taksitle ödenmesi kararlaştırılmışsa ilk taksitin sözleşme yapılır yapılmaz ve en geç poliçenin teslimi karşılığında ödenmesi gerekir. Aksi kararlaştırılmadıkça başlamaz ve bu husus poliçenin ön yüzüne yazılır. Sigorta ettiren kimse, sigorta primini veya primin taksitle ödenmesi kararlaştırıldığı takdirde peşinatını, sigorta poliçesinin teslim edildiği günün bitimine kadar ödemediği takdirde temerrüde düşer ve prim borcunu temerrüde düştüğü tarihi takip eden 30 gün içinde dahi ödemediği takdirde sigorta sözleşmesi hiçbir ihtara gerek olmaksızın feshedilmiş olur. Prim ödenmemiş olmasına rağmen poliçenin teslimi ile sigortacının mesuliyetinin başlayacağının kararlaştırıldığı hallerde, bu bir aylık sürenin ilk 15 gününde sigortacının sorumluluğu devam eder. Sigorta sözleşmesinin varlığı koşuluyla sigorta ettirenle sigortacı arasındaki sözleşmeden doğan ihtilafları üçüncü kişilere karşı ileri süremeyecekleri kuralını göz ardı etmemek gerekir. D. TEMİNAT DIŞINDA KALAN HALLER Tüp gaz zorunlu sorumluluk sigortasında LPG tüplerinin kullanılmak üzere bulundukları yerlerde infilakı, gaz kaçırması, yangın çıkarması sonucu maddi veya bedensel zarara uğranması hali rizikoyu oluşturmaktadır358. Rizikonun meydana gelmesinde ilgililerin kusurlu olup olmaması önem arz etmez ve sigorta güvencesi geçerlidir. Ancak rizikonun sigorta güvencesi kapsamında olabilmesi için hasarın bizatihi tüpün infilak etmesi, gaz kaçırması veya yangın çıkarması neticesinde meydana gelmiş olması gerekmektedir. Tüpün bulunduğu yerde başka bir nedenle yangın çıkması ve tüpün patlaması ihtimalinde meydana gelen zarar tüp gaz sigortasının sorumluluğu kapsamında değildir. Tüp Gaz Zorunlu Sorumluluk Sigortası Genel Şartları m.3’te sigorta teminatı dışında kalan haller sıralanmıştır. Buna göre; olaya kasten neden olan kişilerin zarar ve ziyan talepleri, manevi tazminata ilişkin talepleri359, sigorta ettirenin kendisinin uğrayacağı zarar ve ziyanlar, savaş veya savaş niteliğindeki harekat, ihtilal, isyan, ayaklanma ve bunlardan doğan iç kargaşalıklar nedeniyle meydana gelen bütün zarar ve ziyan talepleri, herhangi bir nükleer yakıttan veya nükleer yakıtın yanması sonucu nükleer 358 Ulaş, Uygulamalı Zarar Sigortaları, s.1115. 359 Yarg. 11.HD, 31.05.2010, 2009/10450E.-2010/6079K, www.sinerjimevzuat.com.tr. 102 artıklardan veya bunlara atfedilen nedenlerden meydana iyonlayıcı radyasyonların veya radyoaktivite bulaşmalarının ve işverenin iştigal konusu içinde olsun veya olmasın bunların getirdiği askeri ve inzibati tedbirlerin neden olduğu bütün kayıp ve hasarlar, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununda belirtilen terör eylemleri ve bu eylemlerden doğan sabotaj ile bunları önlemek ve etkilerini azaltmak amacıyla yetkili organlar tarafından yapılan müdahaleler sonucunda meydana gelen zararlar, teminat kapsamı dışında bulunmaktadır. Nitekim Yarg. 11.HD 16.04.2013 tarih, 2011/5596E.-2013/7392K. sayılı kararında: “… Öte yandan genel şartların 3.maddesinde de hangi hallerin sigorta teminatı kapsamı dışında kaldığı tek tek sayılmıştır. 5684 Sayılı Kanun’un sigorta sözleşmeleri başlıklı 11.maddesinde de açıkça vurgulandığı üzere, sigorta sözleşmelerinde kapsam dahiline alınmış olan riskler haricinde, kapsam dışı bırakılmış risklerin açıkça belirtilmesi gerekir. Aksi halde belirtilmemiş olan riskler teminat kapsamında sayılacaktır. Yukarıda anılan düzenlemeler ve yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya gelince, sigortalı işyerinde buhar kazanının ısıtılmasında kullanılan davalının sigorta ettiği tüpe izafe edilecek herhangi bir kusurun ve ayıplı imalatın olup olmamasının, zararın bağlantı hortumundan kaynaklanıp kaynaklanmamasının sonuca etkisi bulunmamaktadır. Davalının sorumluluktan kurtulabilmesi için, belirtilen genel şartların 3.maddesinde sayılan hallerden birinin varlığını iddia edip kanıtlaması gerekmektedir.” şeklinde hüküm kurulmakla sigorta teminatı dışında kalan hallerin genel şartlar m.3 bağlamında değerlendirilmesi gerektiği aksi takdirde sigorta sözleşmesi ile açıkça teminat kapsamı dışında olduğu belirtilmeyen hallerden sigortanın sorumlu olduğu ifade edilmiştir360. Sigorta teminatı dışında kalan haller ile tazminatın kaldırılması veya azaltılması sonucunu doğuran haller, sigortacının sorumluluğunun sınırlarını belirlemektedir ve TGZSSGŞ’de sayılmıştır. Bu bağlamda sigorta teminatı dışında kalan hallerden sigortacı sorumlu olmayacaktır361. Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarın azaltılması sonucunu 360 Aynı yönde karar için bkz. Yarg. 11.HD, 26.03.2013, 2010/13384E.-2013/5909K. sayılı kararı. 361 Tepedelen, a.g.e., s.158. 103 doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre tazminatın kaldırılması veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene rücu edebilir362. E. ZARAR GÖRENLER VE ZARAR TÜRLERİ Tüp gaz zorunlu sorumluluk sigortasından riziko nedeniyle zarar gören üçüncü kişiler yararlanabilmektedir. Zarar gören üçüncü kişiler, TGZSSGŞ’de belirlenen rizikolar nedeniyle can ve malları zarar gören kişilerdir363. Tüp gaz zorunlu sorumluluk sigortasında zarar kavramı genel olarak bedensel zarar, mal zararı ve malvarlığı zararı olmak üzere üç tür olarak görülmektedir. Sigorta ettirenin eylemi üçüncü bir kimsenin yaralanmasına ya da ölümü sonucunu doğurmuşsa, bu gibi durumlarda bedensel zarardan söz edilir. Oluşan riziko ile üçüncü bir kişinin malvarlığında hasar meydana gelmişse mal zararı, zarar belli bir mala değil de malvarlığına gelmişse malvarlığı zararından bahsedilecektir364. Diğer sigorta türlerinde olduğu gibi burada da sigortacıdan zararın tazmin edilebilmesi için sigortacıya riziko ve zarar miktarı, türü ile ilgili bilgi ve belgelerin eksiksiz şekilde ulaştırılması gerekir. Gerek TTK’da gerekse de TGZSSGŞ’de bu hususta sigorta ettirene ve zarar görene bazı yükümlülükler getirilmiştir. Tüp gaz zorunlu sorumluluk sigortasında sigortacının sorumluluğu sigorta ettirenlerin hukuki sorumluluğu ile eş değer olup ondan fazlasından sorumlu değildir. TGZSS meblağ sigortası olmayıp, olaydan zarar görenlerin gerçek zararlarını giderme amacına hizmet eder. Aynı zamanda zarardan sorumlu olan sigorta ettirenin malvarlığındaki eksilmeyi önlemeyi amaçlar365. Özetle rizikonun gerçekleşmesi halinde, bunun sigorta teminatı ve limitleri kapsamında olması durumunda sigortacı üçüncü kişilerin uğradığı maddi ve bedensel zararları gidermekle yükümlüdür366. 362 TZSSGŞ m.4. 363 Topaloğlu, Sigorta Davaları, s.1258. 364 İlyas Akhisar/Hilmi Acınan, Sigortacılıkta Hasar, İstanbul: Filiz Kitabevi, 2014, s.26. 365 Bkz. Yarg. HGK, 05.10.2012, 2012/17-832E., 2012/678K.sayılı kararı, www.sinerjimevzuat.com.tr. 366 Topaloğlu, Sigorta Davaları, s.1259. 104 Son olarak TGZSS’de de diğer sigorta türlerinde olduğu gibi zarar gören üçüncü kişiler zararın tazmini için doğrudan sigorta şirketine başvuru yapabilmektedir367. F. GÜVENCE HESABININ SORUMLULUĞU Tüp Gaz Sorumluluk Sigortası, Bakanlar Kurulu’nun 2010/190 Sayılı Kararı ile zorunlu sigorta kapsamına alındığından SK m.14 hükmü uyarınca koşulların oluşması halinde zarar görenler hesaba başvuru yapabilmektedir. Zira SK m.13 düzenlemesi gereğince -değişiklik368 öncesi Bakanlar Kurulu, değişiklik sonrası ise Cumhurbaşkanı- gerekli gördüğü hallerde zorunlu sigorta ihdas edebilmektedir. İlgili hükümde369 yer verilen zorunlu sigortalara ilişkin olarak; aynı maddenin ikinci fıkrasındaki koşulların oluşması halinde hesaba başvuru yapılabilmektedir. Hesaba; sigortalının veya sigortayı yaptırmakla sorumlu olanın tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için, rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde sigortasını yaptırmamış olanları neden olduğu bedensel zararlar için, zorunlu sigorta teminat limitleri ile sigorta poliçesinde belirtilen teminat arasındaki fark kadar ödenecek bedensel tazminat tutarları için, sigorta şirketinin mali bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddi ve bedensel zararlar için hesaba başvuru yapılabilir. Güvence hesabı zorunlu sigorta teminat limitlerine kadar, SK, GH Yönetmeliği ve TGZSSGŞ’de yer alan koşullar dahilinde meydana gelen zararlardan sorumlu olacaktır370. 367 Ecehan Yeşilova Aras, Sorumluluk Sigortalarında Zarar Görenin Doğrudan Dava Hakkı, Ankara: Yetkin Yayınları, 2013, s.30-31. 368 2/7/2018 tarihli ve 700 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 182’nci maddesiyle bu fıkrada yer alan “Bakanlar Kurulu” ibaresi “Cumhurbaşkanı” şeklinde değiştirilmiştir. 369 Bkz. SK. m.14/1. 370 Tepedelen, a.g.e., s.166. 105 V. TEHLİKELİ MADDELER VE TEHLİKELİ ATIK ZORUNLU MALİ SORUMLULUK SİGORTASI A. GENEL OLARAK Tehlikeli madde bulunduran bazı işletmeler ile tehlikeli maddelerin taşımacılığının yapıldığı durumlar riskleri de beraberinde getirmektedir. Alınan tüm tedbirlere rağmen istenmeyen durumlar ile karşılaşılabilmekte ve ciddi zararlar doğabilmektedir. Bu istenmeyen sonuçları bertaraf edebilmek ve işletmeleri koruma altına alabilmek amacıyla “Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası” Bakanlar Kurulu’nun 91/2253 Sayılı kararıyla kabul edilmiş olup sonrasında 2010/190 sayılı ve 21 Ocak 2010 Tarihli Tehlikeli Maddeler İçin Yaptırılacak Sorumluluk Sigortaları Hakkında karar ile zorunlu hale getirilmiştir371. Bu sigorta türünün içeriği ise Bakanlar Kurulu’nun “Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası Genel Şartları” adında tebliğ ile düzenlenmiştir. B. TANIM Tabii veya sentetik, katı, sıvı veya gaz şeklinde bulunan her türlü yanıcı, parlayıcı, patlayıcı, ve yakıcı maddelerin üretimi, depolanması, taşınması, satımı ve kullanımı faaliyetlerinde bulunan gerçek ve tüzel kişiler ile 2872 S. Çevre Kanunu kapsamındaki tehlikeli atıkların toplanması, taşınması, geçici ve ara depolanması, geri kazanımı, yeniden kullanılması ve bertarafı faaliyetlerinde bulunan gerçek ve tüzel kişiler, söz konusu mesleki faaliyetlerinin icrasında meydana gelebilecek kazalar sonucu, kusurları olsun veya olmasın, üçüncü kişilerin uğrayacakları maddi ve bedeni zararlara karşı her faaliyeti için ilgisine göre tehlikeli maddeler ve tehlikeli atık mali sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadır. Tehlikeli maddeleri işleten gerçek veya tüzel kişilerin yaptırmak zorunda oldukları bu sigortaya Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası adı verilmiştir. Bu sigorta türünde, kararda belirtilen tehlikeli maddelerle ilgili mesleki faaliyete bulunan gerçek ve tüzel kişilerin söz konusu mesleki faaliyetleri dolayısıyla meydana 371 Ulaş, Uygulamalı Zarar Sigortaları, s.1108. 106 gelebilecek bir kaza sonucunda, kusurları olsun olmasın üçüncü kişilerin doğrudan doğruya uğrayacakları bedeni ve maddi zararlara karşı sorumluluklarını poliçede yazan tutarlara kadar temin eder. Sigorta, sigortalının karar kapsamına giren tüm mesleki faaliyetlerini kapsayacak şekilde yapılır372. Burada dikkat çeken bir konu ise 5018 S. Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu Eki ( I ) Sayılı Cetvelde yer alan Genel Bütçe kapsamındaki Kamu İdareleri bu zorunluluğa dahil edilmemişlerdir373. Bakanlar Kurulu kararıyla kapsam altına alınan kuruluşlar mesleki faaliyetleri ile ilgili belgelerin yanında bu tür sigortayı yaptırdığına dair belgeyi de denetimlerinde göstermekle ve işyerlerinde bu sigortanın yapıldığına dair belgeyi de asmakla zorunlu tutulmuşlardır. Karara göre bu zorunlu sigortanın yaptırılmaması halinde yaptırım olarak ilgili faaliyete ilişkin izin ve ruhsatın iptali gerekir. C. KAPSAM VE AMAÇ Tehlikeli maddeler zorunlu sorumluluk sigortasının kimleri kapsadığı hususu Bakanlar Kurulu’nun 2010/190 S. Kararının 1.maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre tabii veya sentetik, katı, sıvı veya gaz şeklinde bulunan her türlü yanıcı, parlayıcı, patlayıcı ve yakıcı maddelerin üretimi, depolanması, taşınması, satımı ve kullanımı faaliyetlerinde bulunan gerçek ve tüzel kişiler ile 2872 Sayılı Çevre Kanunu kapsamındaki tehlikeli atıkların toplanması, taşınması, geçici ve ara depolanması, geri kazanımı, yeniden kullanılması ve bertarafı faaliyetlerinde bulunan gerçek ve tüzel kişiler, söz konusu mesleki faaliyetlerinin icrasında, meydana gelebilecek kazalar sonucu, kusurları olsun veya olmasın üçüncü kişilerin uğrayacakları maddi ve bedeni zararlara karşı her faaliyeti için ilgisine göre tehlikeli maddeler ve tehlikeli atık mali sorumluluk sigortası yaptırmak zorunda tutulmuşlardır374. 372Tehlikeli Maddeler ve Tehlikeli Atık Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları, m.A.2./1. 373 Ulaş, Uygulamalı Zarar Sigortaları, s.1108. 374 Yarg. 11.HD, 05.07.2012, 2012/7927E.-2012/12162 K., “…Dava dilekçesinde, kazaya yol açan tüpleri satan dava dışı E… Gaz Sanayi A.Ş.’nin yaptırması zorunlu olan Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortasını yaptırmaması nedeniyle Güvence Hesabının sorumlu olduğu ileri sürülmesine rağmen, mahkemece bu hususta hiçbir değerlendirme yapılmaksızın patlamanın meydana geldiği ve davacıların murisinin iş akdiyle bağlı olarak çalıştığı dava dışı Ö…. Hidrolik Makine İmalat İnşaat ve Ticaret Ltd. Şti.’nin bahsi geçen sigortayı yaptırmadığı gerekçesiyle davalıya husumet düşmeyeceği gerekçesiyle 107 Tehlikeli Madde Zorunlu Sorumluluk Sigortası, SK’nın Bakanlar Kuruluna verdiği yetkiye dayanılarak ihdas edilen zorunlu sigorta türlerindendir. Zorunlu sigortalar kamu güvenliğine hizmet etmekle birlikte üçüncü kişilere ve çevreye verilebilecek zararları karşılamayı amaçlamaktadır. Bakanlar Kurulu’nun 2010/190 S. Kararı’nın 2.maddesinde TMZSS kapsamında olan tehlikeli maddeler sayılmıştır. Kapsama giren maddeler; petrol ve petrol ürünleri, mühimmat ve patlayıcı maddeler, kimyevi gübreler, kimyevi tuzlar, asitler, bazlar, boyalar, diğer kimyevi maddeler olan oksijen asetilen karpit, sentetik benzin, azot, peroksit ve benzerleri, perakende olarak satılanlar hariç piroteknik mamuller olan aydınlatma ve işaret fişekleri, havai fişekler, şenlik maytapları, çocuk tabanca mantarları, perakende olarak satılanlar hariç her türlü ispirto, alkol ve kibrit, sıvılaştırılmış petrol gazları, sıkılaştırılmış doğal gaz ve havagazı, 2872 Sayılı Çevre Kanunu kapsamında bulunan ve yukarıda sayılmayan diğer tehlikeli kimyasallar ile 2872 Sayılı Çevre Kanunu kapsamında bulunan tehlikeli atıklardır375. Burada sayılan maddeleri işleten gerçek ve tüzel kişiler söz konusu mesleki faaliyetleri dolayısıyla meydana gelebilecek bir kaza sonucunda, kusurları olsun olmasın üçüncü kişilerin doğrudan doğruya uğrayacakları bedeni ve maddi zararlara karşı sorumluluklarını, poliçede yazılı tutarlara kadar temin edecek olan bu zorunlu sigortayı yaptırmak zorundadır376. Tehlikeli Maddeler ve Tehlikeli Atık Sorumluluk Sigortası dışında bir de Tüpgaz Zorunlu Sorumluluk Sigortası bulunmaktadır. Her ne kadar 2010/190 Sayılı Kararda, Tüp Gaz Zorunlu Sorumluluk Sigortası da düzenlense de her iki sorumluluk sigortası türü birbirinden farklıdır. Tüpgazdan doğan rizikolar Tehlikeli Maddeler ve Tehlikeli Atık Sorumluluk Sigortası ile güvence altına alınamaz377. davanın reddedilmesi, dava dışı E… Gaz Sanayi A.ş.’nin bu tür sigortayı yaptırması zorunluluğu bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise patlama sonucu meydana gelen rizikonun bu sigorta teminatı kapsamında olup olmadığı değerlendirilmeden karar verilmesi nedeniyle doğru görülmemiş, davacılar vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir., www.sinerjimevzuat.com.tr. E.T. 05.04.2022. 375 Tepedelen, a.g.e., s.137. 376 Merih Kemal Omağ, “Türk Hukukunda Mecburi Sigortalara ve Sorunlarına Genel Bir Bakış”, Zorunlu Sigortalar Paneli Tebliği, İstanbul, 1994, (Mecburi Sigortalar ve Sorunları), s.18. 377 Topaloğlu, Sigorta Davaları, s.1280. 108 Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortasında Genel Şartlar m. … lafzında açıkça yer verildiği üzere evlerde LPG tüpünün gaz kaçırması, infilakı, yangına neden olması halini kapsamamaktadır. LPG tüpünün iş yerinde kullanılması veyahut kullandırılmak üzere hazır bulundurulması hallerinde sorumluluğu söz konusudur378. Nitekim TMZSS Genel Şartlar m.A.2 hükmüne göre Tehlikeli Maddeler ve Tehlikeli Atık Sorumluluk Sigortası bulunan bir iş yerinde, kullanılmak üzere bulundurulan LPG tüpünün infilakı, gaz kaçırması, yangın çıkarması sonucu verilecek zararlar, Tüpgaz Sorumluluk Sigortası limitleri dahilinde sigortacısı tarafından tanzim edilir. Ancak kullanılmak üzere bulundurulan tüpgazın neden olduğu kaza, işyerinde bulunan yanıcı, parlayıcı, patlayıcı, maddelerin de zarar vermesine yol açarsa, tazminat ödemelerinde Tüpgaz Sorumluluk Sigortasına öncelik verilir379; bu sigortanın limitlerinin yetersiz kalması halinde Tehlikeli Maddeler ve Tehlikeli Atık Sorumluluk Sigortası limitleri dahilinde işlemeye başlar380. Yargıtay 11.HD, 12.10.2001 Gün, 2001/5842E.-2001/7654K. sayılı kararında381: “…dava konusu zarara neden olan patlamanın tüpgazda meydana gelmiş olup, bunun dışında kalan ve Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası kapsamında kalan diğer tehlikeli maddeden kaynaklanmamış bulunmasına göre, anılan sigorta genel şartlarının 1.maddesinde de bu gibi hallerde öncelikle Tüpgaz Sorumluluk Sigortası’nın sorumlu olacağı öngörülmüş bulunması karşısında, davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanması gerekmiştir…” bu hususu hüküm altına almıştır. 378 Yarg. 11.HD, 2004/11632E.- 2005/9073K., 03.10.2005, “…Diğer davalı A Sigorta AŞ. vekilinin temyizine gelince; dava dilekçesinde, bu davalı bakımından Tüpgaz Zorunlu Sorumluluk Sigortası (TZMSS) ile Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası ( TMZSS ) nedeniyle husumet yöneltilmiştir. Sigorta vekili, sadece tüpgaz zorun sorumluluk sigortacısı olduklarını, diğer sigorta için poliçe düzenlenmediğini, esasen rizikonun diğer sigorta teminatı kapsamı dışında da kaldığını savunmuştur. Gerçekten de Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları'na göre, bu sigorta, evlerde LPG tüpünün gaz kaçırması, infilakı, yangına neden olması halini kapsamamaktadır. Bu şekilde bir riziko, sadece Tüpgaz Zorunlu Sorumluluk Sigortası Genel Şartları'nın 1 inci maddesi kapsamına giren bir rizikodur.” 379 Yarg. 11.HD, 22.09.1998 Gün, 1998/3934E., 1998/5846K. Sayılı Kararında: “…her iki sigortanın da sorumluluğunu gerektiren riziko halinde ve yangının tüpgazdan çıkması durumunda tazminat ödemelerinde öncelik Tüpgaz sorumluluk sigortasına ait olup, bu sigortanın limitlerinin yetersiz kalması halinde tehlikeli maddeler sorumluluk sigortasının işlemeğe başlaması mümkündür…” 380 Ferudun Kaya, Sigortacılık, B.4, İstanbul: Beta Yayınları, 2014, s.314. 381 E.T., 05.04.2022, www.sinerjimevzuat.com. 109 Tehlikeli Madde Zorunlu Sorumluluk Sigortası ile aynı zamanda kusursuz sorumluluk hali de öngörülmüştür382. Kusurları olsun veya olmasın işletenlerin meydana gelen zararlardan sorumlu oldukları hüküm altına alınmıştır. Hukuk sistemimizde kusur sorumluluğu, sorumluluğun genel kuralını oluşturmakta, diğer sorumluluk türleri bu kuralın istisnasını meydana getirmektedir383. Öğretide baskın olarak kabul edilen görüşe göre de kusursuz sorumluluk halleri ancak kanunla ihdas edilebilmektedir. Bu sigorta türünde ise Bakanlar Kurulu Kararı ile kusursuz sorumluluk hali getirilmiştir384. Öğretideki bir görüşe göre Bakanlar Kurulu kanundan aldığı bir yetkiye dayanarak zorunlu sigorta ihdasında bulunduğundan kusursuz sorumluluğun da bu şekilde getirilmesi konuyu pratik hale getirmektedir385. Kanaatimizce bu görüş yerinde değildir. Zira kusursuz sorumluluk halleri istinai nitelikte olup sorumluluğun esasının kanunda açıkça düzenlenmesi gerekmektedir. Kusursuz sorumluluğun kapsam ve koşullarının açıkça hüküm altına alınması kanaatimizce sorumluluk hukukunun temel prensibidir. Aksi takdirde herhangi bir konuda Bakanlar Kurulu kararı ile kusursuz sorumluluk ihdas edilebilecektir ki bu da sorumlular için ağır bir yükümlülük anlamına gelmektedir. Pratik bir çözüm sağlanması adına bu noktada tek tek özel kanunla düzenleme yapmak yerine bütün “Tehlike Sorumluluklarını” düzenleyen ve kusursuz sorumluluk öngören, hukuka güveni zedelemeyecek özel bir düzenlemenin getirilmesi yerinde olur. Bu şekilde tüpgaz, tehlikeli atık vb. tehlike arz eden işletmelerin kusursuz sorumluluğunun yasal bir zemine oturtulması sağlanacaktır. D. SİGORTACININ SORUMLULUĞU Sigortacının genel anlamda sorumluluğu zorunlu sigorta poliçesi yapmaktır. TTK m.1483 hükmü gereğince Türkiye’de kaza dalında çalışan bütün sigorta şirketleri bu tür sigortayı yapmakla zorunlu tutulmuşlardır386. Bununla birlikte sigortacının asıl sorumluluğu ise kaza halinde teminat limitleri dahilinde rizikoyu gidermektir387. Tehlikeli Madde Zorunlu Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında riziko tanımı yapılmamakla 382 Topaloğlu, Sigorta Davaları, s.1282. 383 Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, s.493. 384 Omağ, a.g.e. s.18; Topaloğlu, Sigorta Davaları, 1282. 385 Tepedelen, a.g.e., s.137. 386 Ulaş, Uygulamalı Zarar Sigortaları, s.1109. 387 T.C Yargıtay 11.Hukuk Dairesi Esas: 2012/ 4730 Karar: 2013 / 6500 Karar Tarihi: 01.04.2013, www.sinerjimevzuat.com.tr. 110 beraber sigorta kapsamında olan maddelerin doğrudan neden oldukları olaylar nedeniyle meydana gelen zararlardan gerçek veya tüzel kişilerin kusurları olup olmadığına bakılmaksızın sigortanın sorumlu olduğu düzenlenmiştir. Bu bağlamda riziko kavramı geniş tutulmuştur388. Zaten sorumluluk sigortalarında genellikle zararı doğuracak olay baştan bilinemediğinden Sigorta Genel Şartları’nda zararı oluşturan rizikoların sayılması yerine, sigorta güvencesi dışında bırakılan riziko ve hasarların sayılması yolu tercih edilmektedir389. Nitekim TMZSSGŞ’de de bu prensiple teminat dışında kalan haller ayrıca düzenlenmiştir. Uygulamaya bakan yönüyle TMZSS’nin kapsamı zaman zaman yanlış değerlendirilmekte ve işletmelerin tehlikeli madde barındırmaları veyahut tehlikeli madde üzerinden bir faaliyet yürütmeleri her durum ve koşulda TMZSS’nin sorumluluğu kapsamındaymış gibi taraf vekilleri savunma yapabilmektedir. Nitekim Yargıtay vermiş olduğu kararda davacının ileri sürdüğü zararın yakıtın tehlikeli olmasından veya bu tehlikesi gereğince birtakım olaylara sebebiyet vermesi sonucunda doğrudan neden olduğu türden bir zarar olmadığını, bu nedenle sigorta mevcut olsaydı dahi dava konusu zararın Tehlikeli maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası Genel Şartların 1. maddesi gereğince sigorta kapsamında bulunmadığını kabul etmiştir.390 Teminat dışında kalan haller zarar gören üçüncü kişiye karşı ileri sürülemez ancak sigorta ettirene rücu hakkı doğurur391. Teminat dışında kalan haller haricinde tazminatın kaldırılması veya azaltılması sonucunu doğuran hallerden sigortacı sorumludur. Tehlikeli Madde Zorunlu Sorumluluk Sigortasında sigortacının bir diğer yükümlülüğü ise sigortalıya dava açılması halinde sigorta poliçesinde kayıtlı limitlere kadar davanın takip ve idaresidir. Sigortalı sigortacının göstereceği avukata gereken vekaletnameyi vermek zorundadır. Sigortacı da dava masrafları ile avukatlık ücretlerini 388 Akhisar / Acınan, a.g.e., s.170. 389 İsmail Fidan, “Sorumluluk Sigortalarında Rizikonun Gerçekleşmesi”, Ankara Baro Dergisi, 2005, S.2, s.36. 390 Yarg. 19.Hukuk Dairesi, Esas: 2013/ 8578 Karar: 2013 / 14083, Karar Tarihi: 18.09.2013. 391 Bkz. Yarg. 11.HD, 15.07.2011, 2009/15085E.-2011/8962K., Yarg. 11.HD, 24.01.2006, 2005/321E.- 2006/483K. 111 ödemekle yükümlüdür. Bu husus kanaatimizce sözleşme özgürlüğü prensibi ile uyuşmamaktadır. Avukatlık sözleşmesi BK m. 1 uyarınca, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur. Bu irade açıklaması açık veya örtülü olabilir. E. TEMİNAT DIŞI KALAN HALLER Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası Genel Şartları m.A.4’te zorunlu sigorta teminatı dışında kalan haller sayılmıştır. Buna göre, olaya kasten neden olan kişilerin zarar ve ziyan talepleri392, manevi tazminata ilişkin talepler, sigortalının kendisinin uğrayacağı zarar ve ziyanlar, sigortalıya vekalet akdi veya hizmet akdi ile veya başka bir şekilde bağlı olarak çalışan kimselere gelen zarar ve ziyanlar, Savaş veya savaş niteliğindeki harekat, ihtilal, isyan, ayaklanma, ve bunlardan doğan iç kargaşalıklar nedeniyle meydana gelen bütün zarar ve ziyan talepleri, herhangi bir nükleer yakıttan veya nükleer yakıtın yanması sonucu nükleer atıklardan veya bunlara atfedilen nedenlerden meydana gelen iyonlayıcı radyasyonların veya radyoaktivite bulaşmalarının ve işverenin iştigal konusu içinde olsun veya olmasın bunların getirdiği askeri ve inzibati tedbirlerin neden olduğu bütün kayıp ve hasarlar, 3712 Sayılı Terörle Mücadele Kanununda belirtilen terör eylemleri ve bu eylemlerden doğan sabotaj ile bunları önlemek ve etkilerini azaltmak amacıyla yetkili organlar tarafından yapılan müdahaleler sonucunda meydana gelen zararlar teminat kapsamı dışında tutulmuştur. Sigortalıya vekalet akdi veya hizmet akdi ile veya başka bir şekilde bağlı olarak çalışan üçüncü kişilerin işyerinde iken meydana gelen zararlarda işveren dışında üçüncü .392 Yarg. 11.HD, 15.07.2011, 2009/15085E.- 2011/8962K., “Davacı, davalı şirketin sigortalısının tam kusurlu olduğunu ileri sürerek, davalıya ödediği tazminatın istirdadını istemiştir. Davalı ise davacının kusursuz sorumluluğunun bulunduğunu ileri sürerek, davanın reddini istemiştir. Bu tür sigorta kapsamında olan maddelerin doğrudan doğruya neden oldukları olaylar sebebiyle verilen zararların, bu zarara neden olan gerçek veya tüzel kişilerin kusurları olsun veya olmasın sigorta kapsamında olduğu kabul edilerek riziko kavramı geniş tutulmuştur. Ancak, olaya kasten neden olan kişilerin kayıp ve hasarlarının teminat dışı olduğu kabul edilmiştir. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, davalının sigortalısının kasıtlı hareketiyle zarara sebebiyet vermediği anlaşılmakla, rizikonun teminat kasanımda olduğu, bu nedenle de davanın reddine karar verilmesi gerekir iken davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” E.T. 12.05.2022, www.sinerjimevzuat.com.tr. 112 bir kişinin TMZSS yaptırması yasal bir zorunluluk olduğu halde yaptırılmamışsa bu durumda da güvence hesabına başvuru yapılabilmektedir393. Tıpkı kazaya birden fazla aracın neden olması halinde araçlardan sadece birinde dahi ZMSS’nin bulunmaması halinde hesabın sorumlu olması örneğinde olduğu gibi üçüncü kişilerin korunması prensibi burada da geçerlidir. Yargıtay’ın da istikrar kazanmış kararları bu yönde olmakla birlikte 29.04.2021 tarihli bir kararında işverenin TMZSS yaptırmamış olması nedeniyle aynı iş yerinde çalışan üçüncü kişide meydana gelen bedensel zararlardan hesabı sorumlu tutmuştur. F. GÜVENCE HESABININ SORUMLULUĞU Bakanlar Kurulu Kararı gereğince, TMZSS yaptırmak zorunda olan tehlikeli işletmelerin zorunlu sigortayı yaptırmamaları halinde zarar gören üçüncü kişiler hesaba başvuru yaparak sigorta teminat limitleri üzerinden tazminat isteyebileceklerdir. TMZSS güvence hesabı kapsamında olan zorun sigorta türü olması sebebiyle, sigortaya başvuru yapılamadığında SK m.14 hükmü gereğince hesaba başvuru koşulları somut olayda oluşmuş ise hesaba başvuru yapılabilmektedir. Nitekim Yargıtay kararlarına göre de Tehlikeli Madde Zorunlu Sorumluluk Sigortasının yaptırılmamış olması halinde meydana gelen zararlardan ötürü hesabın sorumluluğu gündeme gelmektedir394. 393 Yarg. 11.HD, 05.07.2012, 2012/7927E., 2012/12162K., “Dava, Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası yaptırılmaması nedeniyle davacıların eş ve babasının ölümü sonucu destekten yoksun kalma tazminatının davalı Güvence Hesabı'ndan tahsili istemine ilişkindir. Dava dilekçesinde, kazaya yol açan tüpleri satan dava dışı E... Gaz Sanayi A.Ş.'nin yaptırması zorunlu olan Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası'nı yaptırmaması nedeniyle Güvence Hesabının sorumlu olduğu ileri sürülmesine rağmen, mahkemece bu hususta hiçbir değerlendirme yapılmaksızın patlamanın meydana geldiği ve davacıların murisinin iş akdiyle bağlı olarak çalıştığı dava dışı Ö... Hidrolik Makine İmalat İnşaat ve Ticaret Ltd. Şti.'nin bahsi geçen sigortayı yaptırmadığı gerekçesiyle davalıya husumet düşmeyeceği gerekçesiyle davanın reddedilmesi, dava dışı E... Gaz Sanayi A.Ş.'nin bu tür sigortayı yaptırması zorunluluğu bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise patlama sonucu meydana gelen rizikonun bu sigorta teminatı kapsamında olup olmadığı değerlendirilmeden karar verilmesi nedeniyle doğru görülmemiş, davacılar vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir.” 394 Yarg. 11.HD, 05.07.2012, 2012/7927E.- 2012/12162K., Yarg. 11.HD, 19.01.2015, 2014/14852E.- 2015/553K., 19.01.2015, Yarg. 11.HD, 24.11.2015, 2015/5153E.-2015/12452K., Yarg. 11.HD, 23.02.2016, 2015/5053E.-2016/1894K., Yarg., 11.HD, 26.12.2016, 2016/12151E.-2016/9798K., Yarg. 11. HD, 13.04.2017, 2016/3488E.- 2017/2117K., Yarg. 11.HD, 06.02.2019, 2018/221E.-2019/904K., Yarg. 11.HD, 02.05.2019, 2019/74E.-2019/3531K., Yarg. 11.HD, 10.06.2019, 2018/3750E.- 2019/4167K., Yarg. 11.HD, 01.07.2020, 2019/4520E.- 2020/3399K., Yarg. 11.HD, 15.04.2021, 2019/4476E.- 2021/3680K., Yarg. 11.HD, 29.04.2021, 2020/6096E.-2021/4262K., www.sinerjimevzuat.com, E.T., 16.05.2022. 113 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM GÜVENCE HESABININ TEMİNAT KAPSAMINDA OLAN ZARAR TÜRLERİ I. GENEL OLARAK Öncelikle ifade edilmelidir ki güvence hesabı, şartların oluşması ile kendisine başvurulabilecek hallerde, tüm zarar türlerinden ve zararın tamamından sorumlu tutulamaz. Hesabın sorumlu olduğu zarar türleri kanunda ayrıca belirtilmiştir395. Dolayısıyla güvence hesabının teminat sağladığı zararlar zorunlu sigortacının sorumlu olduğu zarar kalemleri ile belirlenemez. Güvence hesabı, teminat sağladığı zorunlu sigortalara ilişkin tüm zararları tazmin etmez396. Daha doğru ifadeyle güvence hesabı zorunlu sigortacının sorumlu olduğu limitler dahilinde meydana gelen zararlardan sorumlu olsa da somut olayın özelliğine göre hesabın sorumluluğunun zorunlu sigortacıdan ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir. Ancak bu husus genel bir kabul ile yanlış değerlendirilmekte hesabın sorumluluğu ile zorunlu sigortacının sorumluluğunun kapsamı bir tutulmaktadır. 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu m.14 ile güvence hesabına başvurulacak hallerden hangisine göre başvuru yapılacak ise güvence hesabının sorumluluğu da ilgili hükme göre belirlenecektir. Buna göre güvence hesabının asıl sorumluluğu bedensel zararlardır. Ancak istisnai olarak m.14/2-c uyarınca “Sigorta şirketinin mali bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddi ve bedensel zararlar” düzenlemesi ile m.14/2-d hükmü uyarınca “Yeşil kart sigortası uygulamaları için faaliyet gösteren Türkiye Motorlu Taşıt Bürosunca yapılacak ödemeler için” maddi zararlardan da güvence hesabının sorumluluğu doğmaktadır. Sigortalının tespit edilememesi, zorunlu sigorta yaptırması gereken kişilerin sigortasını yaptırmaması ve işletenin sorumlu tutulamadığı durumlarda çalınmış veya gasp edilmiş aracın neden olduğu kazalarda hesaba başvurulması halinde hesabın 395 5684 Sayılı Kanun m. 14. 396 Vural Seven, “Sigorta Güvence Hesabı’nın Kapsamı ve Destekten Yoksun Kalma Tazminatı”, Bahçeşehir Ünv. Hukuk Fak Dergisi, C.12, S.157-158., 2017, s.45. 114 sorumluluğu, SK m.14 gereğince bedensel zararlar ile sınırlıdır397. Fakat c bendi kapsamında sigorta şirketinin mali bünye zaafiyeti nedeniyle bütün branşlarda ruhsatının iptal edilmesi veya iflası halinde hesap hem maddi hem de bedensel zararlardan sorumlu olacaktır. II. BEDENSEL ZARARLAR Güvence hesabının sorumlu olduğu zarar kalemlerinin ayrı ayrı incelenmesi gerekmektedir. Akabinde ise hesabın hangi bedensel zararlardan ne şekilde sorumlu olduğu hususu gündeme gelmektedir. Zarar görenin vücut veya ruh bütünlüğünün maddi veya manevi bir zarar meydana getirecek şekilde bozulmasına bedensel bütünlüğün ihlali denmektedir. Bedensel bütünlüğün ihlali ya vücut bütünlüğünün ihlali ya da ruh bütünlüğünün ihlali şeklinde gerçekleşmektedir398. Esasında burada bedensel bütünlüğün ihlali zarar olmayıp, bu ihlal neticesinde meydana gelen ekonomik kayıplar zarar olarak kabul edilir. Bedensel bütünlüğün ihlali zararın sebebini oluşturmaktadır399. Bedensel zarar kalemleri TBK m.54 hükmüne göre tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar şeklinde tek tek sayılmıştır. Bu noktada SK m.14 lafzı eleştirilmelidir. Zira maddede geçen bedensel zarar ve maddi zarar kavramları kanaatimizce doğru kullanılmamıştır ve kavram kargaşasına neden olmaktadır. Esasen Borçlar Kanunumuza göre bedensel zararlar da maddi zarar kalemleri arasındadır. Hükümde bedensel zarar terimi kullanılmışsa da burada ifade edilen husus, kişinin beden bütünlüğünün ihlali dolayısıyla uğradığı malvarlığı zararlarıdır. Hal böyle iken kanunda geçen maddi ve bedensel zararlar kavramı ayırt etmeyi zorlaştırmakta ve genel hükümler ile çelişkiye neden olmaktadır. Bu sebeple madde hükmünde bedensel ve maddi zarar kavramları yerine kişiye ve şeye gelen zararlar şeklinde ayrımın yapılması kanaatimizce daha doğru olurdu. 397 Sabih Arkan, “Yeni Karayolları Trafik Kanunu’nun Sigorta ve- Garanti Fonuna İlişkin Hükümleri Üzerinde Bir İnceleme”, Sigorta Hukuku Dergisi, C.1, S.3-4, ss.255-289., s.286-288, 1984. 398 Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B.18, Ankara, 2015, s.744. 399Sulhi Tekinay/ Sermet Akman/ Haluk Burcuoğlu/ Atilla Altop, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul: Filiz Yayınevi, 1993, s.603. 115 Güvence hesabı bazı istisnalar hariç olmak üzere bedensel zararlardan SK m.14’teki koşulların oluşması halinde zorunlu sigorta teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere sorumludur400. Bedensel zarar neticesinde kişilerde kalıcı hasarlar meydana gelebildiği gibi olay ölümle de sonuçlanabilmektedir. Dolayısıyla yaralanma ve ölüm durumunda karşı karşıya kalınabilecek bedensel zarar kalemleri bu kısımda ayrı ayrı incelenecektir. A. GENEL OLARAK Bedensel bütünlüğün ihlali neticesinde şahısvarlığı zararı ölüm ile sonuçlanmamışsa yaralanma söz konusu olmaktadır. Yaralanma neticesinde meydana gelen zararlar ile ilgili SK’da herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Dolayısıyla genel hüküm olan TBK hükümleri devreye girecektir. TBK m.54’e göre bedensel zarara uğrayan kimse kısmen veya büsbütün çalışamamasından ve ileride ekonomik yönden uğrayacağı yoksunluktan kaynaklanan zarar ve ziyanı ile bütün masraflarını isteyebilecektir. Haksız veya hukuka aykırı eylem neticesinde bedensel bütünlüğü ihlal edilen kişilerin çalışma gücünün azalması veya tamamen yitirilmesi, kazanç kaybı, ekonomik geleceğin sarsılmasından kaynaklanan zararları ve tedavi giderlerini talep etme hakkı doğar. B. SÜREKLİ İŞ GÖREMEZLİK Hukuka aykırı bir olay veya haksız bir eylem sonucu bedensel zarara uğrayan kişinin iyileşemeyip yaşam boyu sakat kalması durumuna İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Yasalarında “sürekli iş göremezlik”, uygulamada ve Yargıtay kararlarında ise “beden gücü kaybı”, “çalışma gücü kaybı” ya da “meslekte kazanma gücü kaybı” denmektedir401. Burada asıl olan kazanç azalması veya yitirilmesi değil, çalışma gücünün azalması ya da yitirilmesidir. Önceki yıllarda TBK m.46 hükmü oldukça dar yorumlanarak yaralanma ve sakatlık durumunda ayrıca kazanç kaybı da aranmakta idi. Öğretideki bir görüşe göre çalışma gücünün azalması veya kaybedilmesi yeterli olmayıp ayrıca bu nedenle maddi bir zararın doğduğunun da 400 Süleyman TOPÇUOĞLU, “Ekonomik Geleceğin Sarsılmasından Doğan Zararların Tazmini”, Ankara 2021, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Ana Bilim Dalı, s.154.; Tepedelen, a.g.e., s.189; Özer, a.g.e. s.198; YHGK., T. 07.05.2019, E. 2016/10- 373, K. 2019/524; Yarg. 17.HD, 25.10.2011, 2010/1068E.- 2011/9772K., Yarg. 17. HD., T. 02.10.2019, E. 2017/543, K. 2019/8840, www.sinerjimevzuat.com.tr. 401 Çelik Ahmet Çelik, Bedensel Zararlar, Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2018, s. 9. 116 tespiti gerekmekteydi402. Bu görüş sorumluluk hukukumuzun temel prensiplerine uygun düşmemektedir. Zira bedensel zarara uğrayan kişinin o dönemde belli bir işi ve kazancı olmayabileceği gibi, kazancı azalmamış da olabilir. Bu durumda aynı durumdaki kişilere oranla daha fazla efor sarf eden hatta belki tamamen bakıma muhtaç duruma gelen zarar görenin, sırf kazanç kaybına uğramaması nedeniyle tazminata hak kazanamaması sonucu doğmaktadır. Nitekim bu görüş etkisini zaman içerisinde yitirmiştir ve gelinen noktada Yargıtay’ın tüm dairelerinin ortak görüşü beden gücü kaybı yaşayan kişilerin kazançlarında bir eksilme olmasa dahi sakatlığı oranında harcayacağı fazla çabanın tazminat olarak ödenmesi gerektiği yönündedir403. Efor kaybı tazminatı görüşünü Yargıtay bir kararında404 şöyle açıklamıştır: “Yaralanmalar nedeniyle kişilerin beden bütünlüğünde kalıcı olarak gerçekleşen sakatlıklar beden gücü kaybına neden olmuş ve bunun sonucu kişinin mal varlığında eylemli olarak eksilme meydana gelmiş ise, bunu tazmin ettirebileceği tartışmasızdır. Sorun, olayımızda olduğu gibi beden gücü kaybına rağmen kişinin gelirinde (mal varlığında) eksilme olmamış ise ortaya çıkmaktadır. Bugün uygulamada kalıcı sakatlıklar nedeniyle oluşan beden gücü kaybı yüzünden, kişinin gelirinde ve dolayısıyla malvarlığında bir eksilme meydana gelmemiş olsa dahi, tazminatın gerekeceği kabul edilmekte ve bu, “güç (efor) kaybı tazminatı” olarak adlandırılmaktadır. Bu kabulün, ilk bakışta sorumluluk hukukunun zarar kavramına ters düştüğü ileri sürülebilir. Ancak, burada beden gücü kaybına uğrayan kişinin aynı işi zarardan önceki durumuna ve diğer kişilere göre daha fazla bir güç (efor) sarfıyla yaptığı gerçeğinden hareket edilerek bir anlamda zararı, bu fazladan sarf edilen gücün oluşturduğu kabul edilmektedir. Bu kabul tarzının ortaya çıkardığı sonuç, tazminat hukuku kavram ve kurallarına uygundur. Bilindiği gibi, hukuka aykırı olarak gerçekleşen zararın, zarar görenin kendi imkanlarıyla 402 Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, a.g.e., s.604. 403 Tazminatın kaynağının daha fazla efor sarf etme olduğunu savunan görüşün kaynağı 1970’lere dayanmaktadır. Bkz, Yarg. 4.HD, 18.12.1974, 5619/1974E.- 17011/1974K., Yarg. HGK, 03.05.1974, 1972/9-165E.-1974/480K., Yarg. HGK, 27.03.1974, 1972/9-620E.- 1974/280K., Yarg. 9.HD, 09.12.1971, 1971/19946E.-1971/24125K., Yarg. 10.HD, 04.02.1977, 1977/5614E.- 1977/730K., Yarg. HGK, 06.05.1983, 1983/9-237E.- 1983/478K., Yarg. 21.HD, 03.05.2007, 2007/2485E.- 2007/7459K., Yarg. 17.HD, 03.03.2015, 2013/17213E.- 2015/ 3818K., Yarg. 17.HD, 26.03.2015, 2013/13386E.- 2015/4873K., Yarg. 17.HD, 21.11.2016, 2014/13100E.- 2016/ 10664K., Yarg. 17.HD, 13.11.2017, 2015/4618E.- 2017/10383K., Yarg. 17.HD, 15.01.2018, 2015/6649E.- 2018/8 K., www.sinerjimevzuat.com.tr. 404 Yarg. 4.HD, 19.04.1982, 1982/3059E.- 1982/3938K., www.sinerjimevzuat.com.tr. 117 giderilmesi, sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Kişinin oluşan beden gücü kaybı sonucu meydana gelmesi kaçınılmaz zararı, bizzat kendisinin “daha fazla bir güç harcayarak” gidermesi sorumluluktan kurtarma aracı olarak kullanılmamalıdır. Aksi görüş, zarar gören yerine, hukuka aykırı eylemle, zarar veren kişinin korunmasını ortaya çıkarır ki, bu da hak ve adalet ölçülerine ters düşer.” Hukuka aykırı bir biçimde beden gücü kaybına uğrayan kişi, işi, mesleği veyahut bir kazancı olmasa bile günlük yaşamını sürdürürken sağlıklı olan kişilere oranla zorlanacak olması ve daha fazla efor sarf edecek olması nedeniyle güç kaybı tazminatı isteme hakkına sahiptir. Çocuklar, ev hanımları, emeklilik çağındaki yaşlılar herhangi bir kazancı olmasa bile sürekli iş göremezlik tazminatı isteyebilmektedir405. Yargıtay kararlarına göre ev kadınları ve emeklilik çağındaki yaşlılar yönünden tazminat hesabı asgari ücret üzerinden yapılmaktadır406. Çocukların belli oranda beden gücü kaybına uğraması durumunda Yargıtay kararlarında sürekli iş göremezlik tazminatının hesaplanmasında 18 yaş ve sonrası baz alınmıştır. Çocuğun en erken 18 yaşında kazanç sağlama ihtimalinin olduğu hususu ile yanlış değerlendirme yapılmış407 ve akabinde görüş değişikliğine gidilerek emsallerine göre daha fazla efor sarf etmiş olmaları da dikkate alınarak olay tarihinden başlanarak hesaplama yapılması yönünde kararlar verilmiştir408. Beden gücü kaybı oranında zamanla artışlar görülebilir ve kişiler nezdinde daha fazla mağduriyete, güç ve efor kaybına sebebiyet verebilir. Beden gücü kaybındaki her artış yeni bir olgu, önceki iş göremezlik oranından bağımsız yeni bir dava konusudur409. Yeni bir olgu olması sebebiyle de her artışta zamanaşımı yeniden 405 Çelik, Bedensel Zararlar, s. 16-18, Yarg. 15.HD, 20.10.1975, 1975/3787E.-1975/4103K, Yarg. 11.HD, 03.07.2006, 2005/7647E.- 2006/7791K., www.sinerjimevzuat.com.tr.,( E.T.12.10.2022 ) 406 Yarg. 19.HD, 03.10.1995, 1995/1076E.-1995/7783K., Yarg.4.HD, 17.06.2010, 2009/10653E.- 2010/7338K., (E.T.12.10.2022) 407 Olay tarihinin baz alınması gerektiği görüşü için bkz; Çelik, Bedensel Zararlar, s. 18-19. 408 Yarg. 17.HD, 29.05.2014, 2013/9664E.- 2014/8672K., Yarg., 17.HD, 25.12.2014, 2013/13485E.- 2014/19487K., Yarg. 17.HD, 13.11.2017, 2015/4618E.-2017/10383K., Yarg. 17.HD, 30.01.2018, 2015/4792E.-2018/382K. (E.T.12.10.2022) 409 Çelik, Bedensel Zararlar, s.21. 118 işlemektedir. Bu durumda artış oranında maddi ve manevi tazminat istenmesi mümkündür410. Sürekli iş göremezlik kavramı tam veya kısmi iş göremezlik olmak üzere iki başlıkta irdelenmektedir. Zarar gören kişide organ eksilmesi veya organ zayıflaması sonucunda beden gücünün belli oranda azalması söz konusu ise kısmi iş göremezlik; bununla birlikte beden gücünün yitirilmesi ile kişinin artık hiç çalışamayacak duruma gelmesi hali ise sürekli tam iş göremezlik zararı olarak nitelendirilir ve bu ihtimalde tazminat hesabı %100 oranında hesaplanır411. Çalışma gücünün sürekli azalması veya kaybı durumunda zarar geleceğe dönük farazi olarak hesaplanır. Buradaki hesaplama teknik ve uzmanlığı gerektiren bir konu olduğundan bilirkişi incelemesi ile yapılmaktadır412. Çalışan kişilerin sürekli iş göremezlik tazminatı hesaplaması gerçek kazançları üzerinden yapılmaktadır. Bu noktada gerçeği yansıtmayan vergi kayıtları veyahut ücret bordroları tek başına delil olarak değerlendirilemez413. Yargıtay bu konuda isabetli olarak kişilerin mesleklerine, becerilerine, iş yerinin özelliklerine göre gerçek kazançlarının araştırılması, bordroların kişinin kıdemine göre gerçeği yansıtmaması durumunda gerekirse ilgili meslek kuruluşlarından emsal ücret araştırılması yapılması yönünde kararlar vermiştir414. Kayıt dışı ve çeşitli yollardan elde edilen kazançlar da, kanıtlanmak koşuluyla tazminat hesabına esas alınmaktadır415. Örneğin sigortasız çalıştırılan işçinin kazanç elde ettiği tanık delili ile ispatlanabilmektedir. Hukuka aykırı olay veya haksız fiil neticesinde zarar gören kişide kalıcı sakatlık meydana gelmesi durumunda derhal ilgili sigorta şirketine veya yasal şartlar 410Yarg. 9.HD, 30.01.1967, 1967/11434E.-1967/670K., Yarg.9.HD, 15.01.1974, 1973/1607E.- 1974/1271K., Yarg. 11.HD, 21.02.1994, 1993/6410E.-1994/1301K., Yarg. 4.HD, 29.06.2000, 2000/4141E.- 2000/6380K., Yarg. HGK, 12.03.2008, 2008/21-245E.-2008/249K. 411 Çelik, Bedensel Zararlar, s.10. 412 Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, a.g.e., s.608, Oğuzman/ÖZ, a.g.e, s.94, Kılıçoğlu, a.g.e., s.413. Eren, a.g.e., s. 747-750. 413 Yarg. 11.HD, 27.06.1986, 1986/3111E.- 1986/3213K., Yarg. HGK, 21.03.1990, 1990/4-67E.- 1990/197K. 414 Yarg. HGK, 25.12.1987, 1987/9-523E.- 1987/1106K., www.sinerjimevzuat.com.tr., (E.T. 12.10.2022) 415 Çelik, Bedensel Zararlar, s.15. 119 oluşmuşsa güvence hesabına başvuru yapılabilecektir. Sigortacı veya hesabın bu aşamada kendisine başvuru yapılmasından hemen sonra başvurucuyu yetkili sağlık kurullarından birine bedensel zararı belgelendirmek maksadıyla sevk etmelidir. Bu noktada Kamu Hastaneleri’nin ve Tıp Fakültesi Sağlık Kurulların bu başvuruları zaman zaman geri çevirdikleri ve sürecin bu sebeple sürüncemede kaldığı bilinen bir gerçektir. Öğretideki haklı bir görüşe göre bu noktada başvuruların geri çevrilmemesi için yasal veya yönetimsel düzenlemeler yapılmalıdır. Kanaatimizce bu konuda bedensel zararların tespiti ve tazmini işlemlerinin yasal bir zemine kavuşturulması için başvuru süreci, usul ve esasları, sevk işlemleri, hastanelerin görevleri, hazırlanacak raporların niteliği, hesap ve sigorta şirketlerinin görev ve yükümlülüklerini bir bütün halinde düzenleyen yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Zira uygulamada karşımıza çıkan bir diğer sorun ise hastanelere başvurulması halinde hazırlanacak olan raporun niteliğidir. Yargıtay’ın istikrar kazanmış kararlarına göre sakatlık oranının “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümleri dikkate alınarak belirlenmesi gerektiği kabul edilmiştir416. Oysaki ilgili hastanelere rapor alımı için başvurulduğunda bu husus bilindiği halde sakatlık oranını belirleyen rapor, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne uygun düzenlenmediğinden neticede Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından yapılan başvurunun usulden reddine karar verilmektedir. Bu durum özellikle başvurucular nezdinde ciddi anlamda mağduriyetlere sebebiyet vermektedir. Özellikle o süreçte zamanaşımı süresinin dolması durumunda ilgililer yeniden başvuru yapamamakta ve alacakları hak kaybına uğramaktadır. Bu noktada kişiler hukuki yardım almış olsalar dahi avukatlar tarafından raporun yönetmeliğe uygun olup olmadığının denetimi teknik ve uzmanlık gerektiren bir konu olması sebebiyle yapılamamaktadır. Bu yönüyle bu hususta kapsamlı bir yasal düzenleme yapılması gerektiği gibi düzenlemeye uygun hazırlanmayan rapordan doğacak hak kayıplarından sorumluluk ilgili sağlık personelinde olmalıdır. Aynı zamanda Sigorta Tahkim Komisyonu’na yapılacak başvurularda tahkim yargılamasında usuli bir değişikliğe gidilerek mahkemelerde olduğu gibi ön inceleme aşamasının getirilmesi bu aşamada raporun ve tüm evrakların 416 Yarg. 17.HD, 20.11.2014, 2013/12540E.-2014/16523K., Yarg. 17.HD, 21.01.2014, 20127300E.- 2014/699K, Yarg. 17.HD, 11.02.2014, 2013/1687E.-2014/1538K., www.sinerjimevzuat.com.tr. 120 incelenmesi sağlanmalıdır. Eksiklik durumunda başvuruculara yeniden rapor alınması için makul süre verilmelidir. Böylelikle hak kayıplarının önüne geçilecektir. C. GEÇİCİ İŞ GÖREMEZLİK Geçici iş göremezlik tazminatı, haksız fiilden zarar görenin tedavi ve iyileşme süresinde uğradığı zarardır. Yaralanan kişinin kalıcı sakatlığı olup olmayacağının belirlendiği tedavi ve iyileşme sürecinde geçici tam iş göremezlik tazminatı talep edebilir. Geçici iş göremezlik zararı henüz tedavi ve iyileşme süresinin bitmediği, henüz kesin bir sakatlık oranı belirlenmeden önceki tam iş göremezlik durumudur. Kişi bu dönemde tam iş göremez kabul edilmekte olduğundan yüzde yüz iş gücü kaybına uğramış gibi hesaplama yapılır417. Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesinde bedensel zarar kalemleri arasında kazanç kaybı ile çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ayrı ayrı sayılmıştır. Dolayısıyla geçici iş göremezlik tazminatını sadece kazanç kaybı olarak değerlendirmemek gerekir. Çalışma gücünün azalması ya da yitirilmesi sürekli olabileceği gibi geçici de olabilir418. Bu nedenle geçici iş göremezlik tazminatı kazanç kaybı, güç kaybı, iş gücü kaybı şeklinde karşımıza çıkmaktadır419. Geçici iş göremezlik tazminatının konusuna göre hukuki sebep belirlenmektedir. Daha doğru ifadeyle kazanç kaybı nedeniyle geçici iş göremezlik tazminatı talep edilmesi durumunda tazminatın hukukî sebebi Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesinin 2. bendi iken geçici iş göremezlik tazminatının konusunun geçici efor kaybı (güç kaybı) olması durumunda tazminatın hukuki sebebi Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesinin 3. bendidir420. Geçici iş göremezlik süresi tedavi süresi ve iyileşme süresi olmak üzere iki aşamalıdır421. Tedavi ve iyileşme süresi sonrası kişinin yaralanmadan ötürü iyileşemeyip ölmesi de ihtimaller arasındadır. Dolayısıyla olay tarihi ile ölüm tarihi arasında geçen süredeki geçici iş göremezlik zararları tedavi ve bakıcı giderleri 417 Çelik, Bedensel Zararlar, s.116. 418 Yıldırım Keser, a.g.e., s.1040. 419 Çelik, Bedensel Zararlar, s.132-133. 420 Yıldırım, a.g.e, s.1040. 421 Çelik, Bedensel Zararlar, s.118. 121 istenebilmektedir422. Fakat burada olay günü ile ölüm günü arasındaki zararları yalnızca mirasçılar dava edebilir ve bu tazminatlar destekten yoksun kalma tazminatından indirilemez. Sürekli iş göremezlik tazminatında olduğu gibi geçici iş göremezlik tazminatında da çalışmayan kişilerin veya herhangi bir gelir kaybı olmayan kişilerin de tazminat isteme hakları bulunmaktadır423. Bu kabulün altında yatan hukuki sebep kişiler kazanç kaybına uğramasalar da emsallerine göre daha fazla güç (efor) kaybı424 yaşamaktadırlar. Geçici iş göremezlik tazminatında çalışan kişiler yönünde yapılacak hesaplama kazanç kaybı olacağından elde ettikleri kazançlar üzerinden hesaplanır425. Yoksun kalınan kazanç, her türlü bilgi, belge ve tanık delili ile ispatlanabilir. Çalışmayan kişiler, ev hanımları426, çocuklar, emekliler427 yönünden ise meydana gelen zarar geçici tam güç kaybı zararıdır ve asgari ücretlerin geçim indirimsiz net tutarları üzerinden hesaplanacaktır428. 422 Çelik, a.g.e., s.144, Yarg.4.HD, 05.11.2001, 2001/6287E.-2001/10721K, Yarg. 4.HD, 02.10.2001, 2001/4916E.-2001/8889K. Sayılı kararları, 423 Çelik, a.g.e., s.117, Yıldırım, a.g.e., s.1043. 424 Güç (efor) kaybı zararına ilişkin olarak örneğin bkz: Yargı. 4 HD, 3059/3938, 19.04.1982. Anılan kararda bu kavram şu şekilde açıklanmıştır: “…Bugün uygulamada, kişinin kalıcı sakatlıkları nedeniyle oluşan beden gücü kaybı nedeniyle, gelirinde ve dolayısıyla mal varlığında bir eksilme meydana gelmemiş olsa dahi, tazminatın gerekeceği kabul edilmekte ve bu, güç (efor) kaybı tazminatı diye adlandırılmaktadır. Bu kabulün, ilk bakışta sorumluluk hukukunun, zarar kavramına ters düştüğü ileri sürülebilir. Ancak, burada beden gücü kaybına uğrayan kişinin aynı işi zarardan önceki durumuna ve diğer kişilere göre daha fazla bir güç (efor) sarfıyla yaptığı gerçeğinden hareket edilerek bir anlamda zararı, bu fazladan sarf edilen gücün oluşturduğu kabul edilmektedir. Bu kabul tarzının ortaya çıkardığı sonuç, tazminat hukuku kavram ve kurallarına uygundur.” 425Yarg. 4.HD, 28.12.2005, 2005/1800E.-2005/14235K., Yarg. 4. HD, 28.02.2005, 2004/8287E.- 2005/1934K. sayılı kararları, 426 Yargıtay 17. HD 2019/2627 E., 2020/5544 K., K.T. 13.10.2020 (www.yargitay.gov.tr, ET: 14.12.2020), Yargıtay 17. HD 2016/2650 E., 2018/12099 K., K.T. 12.12.2018 (www.yargitay.gov.tr, ET: 14.12.2020) , 427 Yargıtay 17. HD 2020/405 E., 2020/5729 K., K.T. 15.10.2020 (www.yargitay.gov.tr, ET:16.12.2020), Yargıtay 17. HD 2018/3873 E., 2020/90 K., K.T. 27.01.2020 (www.yargitay.gov.tr, ET:16.12.2020), Yargıtay 17. HD 2016/15564 E., 2019/9790 K., K.T. 22.10.2019 (www.yargitay.gov.tr, ET:16.12.2020, Yargıtay 17. HD 2015/238 E., 2017/6036 K., K.T. 29.05.2017 (www.yargitay.gov.tr, ET: 09.12.2020), Yargıtay 17. HD 2018/5781 E., 2018/12498 K., K.T. 19.12.2018 (www.yargitay.gov.tr, ET: 09.12.2020), “Davacı maddi tazminat istemini geçici iş görmezlik süresi için talep etmiş olduğuna göre davacının emeklilik dışında yapmış olduğu balıkçılık ve çiftçilik faaliyeti ile ilgili gelir kaybı tespit edilebildiği taktirde tespit edilen bu gelir üzerinden, bu hususun kanıtlanmadığı takdirde ise asgari ücret baz alınarak geçici iş göremezlik zararının kapsamının belirlenmesi gerekir.” 428 Çelik, Bedensel Zararlar, s.117, Keser, s.1053. 122 Çocuklar bakımından geçici iş göremezlik tazminatında Yargıtay’ın farklı şekillerde kararlar verdiği görülmektedir. Güç (efor) kaybı görüşüne göre herhangi bir kazancı olup olmadığına bakılmaksızın kişiler hayatlarını devam ettirebilmeleri için yaşıtlarına göre daha fazla güç harcayarak olmaları sebebiyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı talep edebilmelidirler. Bu doğrultuda Yargıtay, geçmiş yıllardaki kararlarında çocuğun fazla efor sarf ederek hayatını idame ettirmek durumunda kalacağından dolayı asgari ücret üzerinde tazminat hesaplaması yapmakta idi429. Yargıtay, daha sonraki kararlarında ise çocukların gelir getiren bir işte çalışmadıkları sürece kazanç kaybı yaşamayacakları gerekçesiyle geçici iş göremezlik tazminatı da talep edemeyeceklerini kabul etmiştir430. Ancak bununla birlikte maluliyet oranının tespiti durumunda çocuğun sürekli iş göremez duruma gelmesi sebebiyle olay tarihinden itibaren tazminata hükmedilmesi gerektiği yönünde kararları da bulunmaktadır431. Yargıtay’ın bu şekilde zaman içinde görüş 429 Yarg. 17.HD, 29.05.2014, 2013/9664E.- 2014/8672K., Yargıtay 17. HD 2014/7328 E, 2014/8576 K., K.T. 29.05.2014 (www.yargitay.gov.tr, ET: 26.11.2020) “Somut olayda; mahkemece, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda, kaza tarihinde 8 yaşında olan davacı... için beden gücünün belli bir oranda azalması nedeniyle yaşıtlarına göre sakatlığı oranında daha fazla güç ve çaba harcayacağından kazanç elde etmiyor olsa bile tazminat isteme hakkının olduğu benimsenmiş ve geçici iş göremezlik zararı, 8 yaşından itibaren doktor raporu ile belirlenen 18 aylık iyileşme dönemi bitimine kadar hesaplanmış, sürekli iş göremezlik zararı da iyileşme döneminin bitim tarihinden itibaren başlayarak hesaplanmıştır. Bu durumda; mahkeme-ce hükme esas alınan bu bilirkişi raporunda belirlenen zarar miktarının efor tazminatına ilişkin ol-masına ve davacı tarafından da efor tazminatı istenebileceğine göre hesaplama yönteminin doğru olduğunun kabulü gerekir.”, Yargıtay 17. HD 2013/13253 E., 2014/18409 K., K.T. 11.12.2014, Yargıtay 17. HD 2013/9064 E., 2014/8672 K., K.T. 11.12.2014 (www.yargitay.gov.tr, ET: 25.11.2020), Yargıtay 17. HD 2013/13253 E., 2014/18409 K., K.T. 11.12.2014 (www.yargitay.gov.tr, ET: 25.11.2020 430 Yargıtay 17. HD 2020/3100 E., 2020/6803 K., K.T. 10.11.2020 (www.yargitay.gov.tr, ET: 08.12.2020), Yargıtay 17. HD 2019/3385 E., 2020/2422 K., K.T. 02.03.2020 (www.yargitay.gov.tr, ET: 08.12.2020), Yargıtay 17. HD 2016/17823 E., 2019/7660 K., K.T. 17.06.2019 (www.yargitay.gov.tr, ET: 09.12.2020), Yargıtay 17. HD 2016/18255 E., 2019/7657 K., K.T. 17.06.2019 (www.yargitay.gov.tr, ET: 09.12.2020), Yargıtay 17. HD 2016/13485 E., 2019/5519 K., K.T. 06.05.2019 (www.yargitay.gov.tr, ET: 09.12.2020), Yargıtay 17. HD 2016/7860 E., 2019/2467 K. K.T. 05.03.2019 (www.yargitay.gov.tr, ET: 11.12.2020), Yargıtay 17. HD 2015/13302 E., 2018/6158 K., K.T. 20.06.2018 (www.yargitay.gov.tr, ET: 11.12.2020) “henüz 5 yaşında olup gelir getiren bir işte çalışması olamayacağı, efor tazminatı verilmesini gerektiren kalıcı bir maluliyeti de bulunmadığından, tedavi müddeti boyunca mahrum kaldığı herhangi bir kazancı olmadığı göz önüne alındığında mahkemece geçici iş göremezlik zararı bulunmadığının gözetilmemesi doğru değildir.”, Yargıtay 17. HD 2014/10208 E., 2016/10838 K., K.T. 24.11.2016 (www.yargitay.gov.tr, ET: 11.12.2020), Yargıtay 17. HD 2020/3100 E., 2020/6803 K., K.T. 10.11.2020. 431 Yargıtay 17. HD 2017/3674 E., 2019/10324 K., K.T. 07.11.2019 (www.yargitay.gov.tr, ET:25.11.2020), Yargıtay 17. HD 2016/10015 E., 2019/4332 K., K.T. 09.04.2019 (www.yargitay.gov.tr, ET: 25.11.2020), Yargıtay 17. HD 2016/10582 E., 2019/8243 K., K.T. 19.09.2019 (www.yargitay.gov.tr, ET: 25.11.2020), Yargıtay 17. HD 2016/2455 E., 2019/1005 K., K.T. 05.02.2019 (www.yargitay.gov.tr, ET: 25.11.2020) “Somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, beden gücü kaybına uğrayan davacı...'ün 18 yaşından itibaren kazanç sağlamaya başlayacağı kabul edilerek, bu yaştan itibaren zarar hesabı yapılmış ise de, yukarıda yapılan açıklamalar göz önünde tutularak kazadan sonra tedavi süresinde %100 malul sayılan davacı çocuğun sürekli çalış-ma gücünü yitirdiği tarihten itibaren (olay tarihi) zararın oluşacağı kabul edilerek hesaplama yapılması gerektiğinden, yazılı olduğu şekilde eksik inceleme ve araştırma ile 123 değiştirmesi ve birbiriyle çelişen kararlar vermesi hukuki güvenilirliği ortadan kaldırdığı gibi içtihat birliğinin sağlanamamasına neden olmaktadır. Gerek geçici gerekse de sürekli iş göremezlik tazminatının temelinde bedensel zarara uğrayan kişilerin hayatlarını devam ettirirken daha fazla efor harcayacak olmaları sebebiyle zorluk çekecek olmaları yatmaktadır. Çalışmayan ve kazanç kaybı yaşamayan ev kadınları, emekliler yönünden geçici iş göremezlik tazminatına hükmeden Yargıtay’ın çocuklar yönünden sırf kazanç kaybına uğramamaları nedeniyle bu şekilde farklı kararlar vermesi kanaatimizce yerinde olmamıştır. Uygulamaya bakan yönüyle sorun teşkil eden diğer husus ise bedensel zarara uğrayan kişilerin hukuki yola başvurmaları durumunda mahkeme veya sigortacı tarafından rapor alınması için Adli Tıp Kurumu veya Sağlık Kurullarına kişilerin sevk edilmesi durumunda hazırlanan raporların niteliğidir. Zira her ne kadar ATK hazırladığı raporda meslekte kazanma gücü kaybı oranı ile birlikte iyileşme süresini ve bu süreçte %100 iş göremez durumda olunduğunu ayrı ayrı belirtse de çoğu zaman Sağlık Kurulu raporlarında iyileşme sürelerine432 ilişkin herhangi bir bilgi verilmemekte ve mahkemelerce yeniden hekim bilirkişi atanması zorunluluğu doğmaktadır. Bu da yargılama sürecinin uzaması anlamına gelmektedir. Öğretideki haklı bir görüşe göre mahkemece rapor tanzimi talep edilirken davacının işinin varsa mesleğinin belirtilmesi ve özellikle de iyileşme süresinin belirlenmesi ayrıca istenmelidir433. Çalışmamızın konusu olması sebebiyle Güvence Hesabı’nın geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olup olmadığı hususu önem taşımaktadır. Geçici iş göremezlik zararı kişilerin tedavi ve iyileşme süreci içerisinde yaşıtlarına oranla günlük hayatta daha fazla efor sarf etmeleri, iş gücü kaybı bazı durumlarda da kazanç kaybına uğramaları durumudur. Bu süreçte zarar gören bazı kişilerin bakıcı ihtiyacı dahi doğmaktadır. Dolayısıyla bu zarar kalemi TBK m.54 hükmü gereğince ayrı bir bedensel zarar türüdür ve tedavi gideri olarak değerlendirilemez434. Nitekim Yargıtay’ın bu noktada görüşü çok karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir”, Yargıtay 17. HD 2016/364 E., 2017/10371 K., K.T. 13.11.2017 (www.yargitay.gov.tr, ET: 25.11.2020). 432 Yargıtay’a göre iyileşme sürelerine ilişkin raporlarda değerlendirme üzerine belirtilen süreler tahminidir. Eğer ki somut olayda davacının daha uzun süre tedavi gördüğü kanıtlanabilirse, hastane kayıtları ve tedavi belgelerine bakılarak uzman bilirkişilerce geçici iş göremezlik tazminatı yeniden hesaplanmalıdır Bkz. Yarg. 4.HD, 28.02.2005, 2004/8287E.-2005/1934K., www.sinerjimevzuat.com.tr, (E.T.12.10.2022). 433 Çelik, Bedensel Zararlar, s.121-122. 434 Çelik, Bedensel Zararlar, s.125, Keser, a.g.e., s.1054, Özer, a.g.e. 198-199., Tepedelen, a.g.e., s.196. 124 açıktır. Yargıtay, geçici iş göremezlik tazminatını tedavi gideri olarak değerlendirmemekte ve dolayısıyla hem sigortacının hem de şartların oluşması halinde güvence hesabının sorumlu olduğunu kabul etmektedir435. Ancak buna rağmen uygulamada sigorta şirketlerinin KZMSS Genel Şartları m.A.5/b bendine dayanarak yapılan başvurularda geçici iş göremezlik tazminatını ödemedikleri görülmektedir. Uyuşmazlıklarda sigortacılar zorunlu trafik sigortası ile teminat kapsamına alınan hususun sürekli iş gücü kaybı olduğu; ‘geçici’ zararlar ile buna bağlı taleplerin teminat kapsamı dışında olduğu yönünde savunma yapmaktadırlar. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14.05.2015 tarih ve 29355 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. “Trafik Sigortası Genel Şartları” nın “Kapsama giren teminat türleri” başlıklı A.5. maddesinin (b) bendinde üçüncü kişinin trafik kazası nedeniyle uğradığı geçici iş göremezlik döneminde gerçekleşen zararların sağlık gideri teminatının kapsamında ve Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu hususlarına yer verilmiştir. Bu noktada karışıklığa neden olan temel sebep 6704 Sayılı yasa ile KTK m.90’da yapılan değişiklik üzerine karşımıza çıkmaktadır. Yapılan değişiklik sigorta şirketlerine geçici iş göremezlik tazminatı taleplerinde itiraz ve savunma hakkı tanımıştır. Hukuki sorumluluğun düzenlendiği KTK m.90’ın değişiklikten önceki hali: “Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” iken 26.04.2016 tarihinde Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6704 Sayılı Kanun ile madde hükmü; “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu kanunda ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” şeklinde değiştirilmiştir. Hal böyle olunca kanunda yer verilmeyen hususlarda sorumluluğun tespiti ve teminatın kapsamı hususunda kanunun önüne geçerek genel şartlardaki hükümler esas alınmaya başlanmıştır. Bu noktada çok sayıda problemler ile karşı karşıya kalınması nedeniyle Anayasa Mahkemesi nezdinde iptal davası açılmış ve neticede Anayasa Mahkemesi 17.07.2020 T. 2019/40 E. 2020/40 K. sayılı kararı ile KTK m.90’da yer alan “bu Kanun 435 Yarg. 11.HD, 20.02.2007, 2007/820E.- 2007/3182K., Yarg., 10.HD, 06.03.2012, 2010/14712E.- 2012/4112K., Yarg., 10.HD, 06.03.2012, 2012/3309E.- 2012/4013K., Yarg. 10.HD, 10.04.2012, 2012/3320E.-2012/7074K., Yarg. 17.HD, 25.02.2013, 2013/2073E.-2013/2191K., Yarg., 17.HD, 08.10.2013, 2012/13522E.-2013/13561K., Yarg. 17.HD, 08.07.2014, 2013/12596E.-2014/10921K, Yarg. 17.HD, 14.10.2014, 2014/16455E.-2014/1330K., Yarg.17.HD, 08.10.2013, 2012/13522E.-2013/13561K. 125 çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresini iptal etmiştir. Dolayısıyla mevcut durumda her ne kadar genel şartlardaki A.5.h hükmü mevcudiyetini korusa da Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı ile birlikte tazminat hesaplamaları sorumluluk hukukunun temel prensipleri gereğince KTK, SK ve TBK hükümleri çerçevesinde yapılmaktadır. Düzenleyici bir işlem olan genel şartların normlar hiyerarşisinde kanunların önüne geçemeyeceği ve kanundan düzenlenmeyen bir hususun genel şartlar ile düzenlenip genişletilemeyeceği kabul edilmelidir436. Bu konuda gerek Yargıtay’ın sigorta davalarına bakan 17.Hukuk Dairesi’nin437 ve Sosyal Güvenlik Kurumu rücu davalarına bakan Yargıtay 10.Hukuk Dairesi’nin438 ve İtiraz Hakem Heyeti kararlarının439 ortak görüşü geçici iş göremezlik zararlarının KTK m.98 ile ilgili tedavi giderleri kapsamında olmadığı ve dolayısıyla sigortacının sorumlu olduğu yönündedir. Nitekim 08.05.2019 Tarih ve 2019/İHK-5349 Sayılı İtiraz Hakem Heyeti Kararına göre: “Davalı tarafın, davacının geçici iş göremezlik talebinin teminat kapsamı dışında olduğuna ilişkin itirazı değerlendirildiği zaman; TSGŞ A.5.b) maddesinde, "Sağlık Giderleri Teminatı: Üçüncü kişinin trafik kazası dolayısıyla bedenen eski haline dönmesini teminen protez organ bedelleri de dahil olmak üzere yapılan tüm tedavi giderlerini içeren teminattır. Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir." olarak ifade edildiği gibi, sağlık Giderleri Teminatından sayılanların ve SGK'ya devredildiği ifade edilenlerin, bizatihi geçici iş görmezlik zararları değil, bunlara bağlı giderlerin olduğu anlaşılmaktadır. 436 Keser, a.g.e., s.1054. 437 Yarg. 17.HD, 14.10.2014, 2014/16455E.-2014/1330K. sayılı kararı, www.sinerjimevzuat.com.tr. 438 Yarg. 10.HD, 06.03.2012, 2010/14712E.-2012/4112K. sayılı kararı, www.sinerjimevzuat.om.tr. 43921.12.2018 Tarih ve 2018/İHK-11386 Sayılı İtiraz Hakem Heyeti Kararı, 08.05.2019 Tarih ve 2019/İHK- 5349 Sayılı İtiraz Hakem Heyeti Kararı, Sigorta Tahkim Komisyonu Hakem Karar Dergisi, Ekim-Aralık 2019, S.40, s.28-29. 126 Genel şartın bu şekilde yazılmış olmasından, geçici iş görmezlik tazminatı taleplerinin, SGK'ya devredildiği ve bu nedenle trafik sigortası teminatları haricinde tutulduğu söylenemeyecektir. Aksi halde "tamamen" de denmekle, kalıcı iş görmezlik tazminatı taleplerinin de SGK'ya devredildiği ve bu nedenle teminat dışı olduğu sonucu çıkar ki, bu da sigortanın konusunun ortadan kaldırılmış olması demektir. Aynı genel şartların "Teminat Dışında Kalan Haller" bölümünde de geçici iş görmezlik zararlarının teminat dışı tutulduğuna ilişkin bir düzenleme de bulunmamaktadır.” D. GEÇİCİ İŞ GÖREMEZLİKTE BAKICI VE YARDIMCI KİŞİ GİDERİ 1. Bakıcı Gideri Geçici iş göremezlik süresince kişiler %100 iş göremez kabul edilmekte ve bazı durumlarda bakıcı yardımına ihtiyaç duymaktadır. Hukuka aykırı olay nedeniyle yaralanan kişi tedavi gördükten sonra evde iyileşme süresi içerisinde başkalarının bakımına ihtiyaç duyabilmektedir. Bu kişiler aile bireyleri olabildiği gibi hastabakıcı da olabilir. Bu durumda tedavi giderleri kapsamında ayrı bir gider kalemi olarak bakıcı giderlerinin istenmesi mümkündür440. Ancak her yaralanma vakasında bakıcı giderinin istenmesi doğru değildir. Kişinin gerçekten ağır yaralanması, belli bir süre başkalarının yardımına ihtiyaç duyması gerekmektedir441. Nitekim Yargıtay da kararlarında geçici iş göremezlik süresince bakıcı giderinin istenmesi hususunda yaralanmanın “ağırlığı” üzerinde durmuştur442. Bedensel zarar uğrayan kişinin geçici iş göremezlik süresince bakıcıya ihtiyacı olmuşsa bu noktada bakım işinin kim tarafından yapıldığının önemi yoktur. Aile bireylerinden biri bakım işini üstlenmiş olsa dahi bu durum ayrı bir külfet olduğundan bakıcı giderine hükmedilmelidir443. Bakıcı giderleri de tedavi gideri kapsamındadır ve KTK m.98 gereği her ne kadar sağlık hizmet bedellerinden SGK’nın sorumlu olduğu hüküm altına alınmışsa da SGK 440 Çelik, Bedensel Zararlar,147. 441 Çelik, Bedensel Zararlar, s.147. 442 Yarg. 4.HD, 11.02.2013, 2012/883E.-2013/2095K, www.sinerjimevzuat.com.tr., (E.T.12.10.2022). 443Yarg. 4.HD, 23.06.2011, 2010/7652E.- 2011/7402K. sayılı kararı, www.sinerjimevzuat.com.tr (E.T.12.10.2022). 127 tarafından karşılanmayan tedavi giderlerinden sigortacı ve güvence hesabı sorumludur. Tedavi giderleri ayrı bir başlık altında detaylandırılacağından konu be şekliyle tamamlanmıştır. 2. Yardımcı Kişi Gideri Yardımcı kişi gideri ile bakıcı gideri kavramları somut olaylarda birbirlerinin yerine kullanılsa da esasında farklı kavramlardır. Yardımcı kişi gideri, bedensel zarara uğrayan kişinin geçici iş göremezlik süresi içerisinde kendi işlerini yaptırdığı kişiye ödenen ücret olarak tanımlanabilir. Ev işlerini yapamayan kadın yerine geçici süreliğine ev işlerini yapan kişi, avukatın duruşmalarına bir başka meslektaşının girmesi yardımcı kişiye örnek olarak gösterilebilir444. Yardımcı kişiye herhangi bir ücret ödenip ödenmemesi önem taşımaz. Zira yardımcı kişiler için bir başkasının işlerinin görülmesi ayrı bir külfet oluşturmaktadır. Fakat somut olayda yardımcı kişiye bir ücret ödenmişse uyuşmazlık durumunda yardımcı kişi giderinin hesaplanabilmesi için bu hususun belge veya tanık beyanı ile ispat edilmesi gerekir. Ücretin net belirlenememesi veyahut ispat edilememesi durumunda ise ücretin tespiti için uzman bilirkişi görüşünden faydalanılması ve akabinde karar verilmesi gerekir. Yardımcı kişi gideri bakıcı giderinin aksine geçici iş göremezlik tazminatı türüdür. Uygulamada hem geçici iş göremezlik tazminatının hem de yardımcı kişi giderinin istenmesi hukuka uygun değildir445. Esasen her ikisi de kişinin işlerini yapamaması nedeniyle uğradığı zararı tazmin etme amacına hizmet eder. Hukukumuzda tazminat zenginleşme aracı olarak görülemez. Dolayısıyla bu kabul yerindedir. Nitekim Yargıtay da bu konuda vermiş olduğu bir kararında446: “Geçici iş göremezlik tazminatı, etkili eylem nedeniyle çalışamamaktan kaynaklanan zarar niteliğindedir. Davada istenilen ve mahkemece de hükmedilen iş yaptırma ücreti de geçici iş göremezlik tazminatı içine dahildir. Hem geçici iş göremezlik tazminatının hem de kendisinin yerine çalıştırılan kişilere ödenen ücretin birlikte istenmesi mümkün değildir.” 444 Çelik, Bedensel Zararlar, s.149. 445 Çelik, Bedensel Zararlar, s.151. 446 Yarg. 4.HD, 10.06.2002, 2002/3079E.-2002/7148K., www.sinerjimevzuat.com.tr, (E.T. 12.10.2022). 128 Yardımcı kişi gideri geçici iş göremezlik tazminatı türü olması sebebiyle koşulları oluşması halinde sigortacıdan ve güvence hesabından istenebilmektedir. Tedavi gideri olmadığından KTK m.98 hükmü gündeme gelmez. E. EKONOMİK GELECEĞİN SARSILMASI Ekonomik gelecek, kişinin gelecekte elde edebileceği, kesin veya muhtemel olan kazanç veya gelirinin oluşturduğu bir bütün olarak tanımlanmaktadır447. Beden bütünlüğünün bozulması bazı hallerde çalışma gücünü olumsuz etkilemese dâhi zarar görenin ekonomik geleceğini sarsabilir ve maddi kayıplar doğabilir448. Burada zarar, zarar görenin ekonomik geleceği sarsılmasaydı elde edeceği kazançla gelecekte bu şartlar altında elde edeceği muhtemel kazancın karşılaştırılması suretiyle tespit edilir. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararda çalışma süresi göz önünde tutulur. Ekonomik geleceğin sarsılması nedeniyle kazanç imkanının azalması ayrı bir zarar türü olarak hesaplanmalıdır449. Ancak öğretideki bu görüşlerin aksine uygulamada ve Yargıtay kararlarında ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kazanç kayıpları zaman zaman hesaplanmamakta, sürekli veya geçici iş göremezlik tazminatı hesabı yapılmakla yetinilmektedir. Kanaatimizce bu doğru bir yaklaşım değildir, zira TBK m.54’te bedensel zarar neticesinde meydana gelebilecek maddi zarar kalemleri arasında ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıpları ayrıca zikredilmiştir. Ekonomik geleceğin sarsılması kavramı geniş yorumlanmalıdır ve sadece kazanç kaybı olarak düşünülmemelidir. Yerleşik içtihatlara göre de bu şekilde geniş yorum yapıldığı görülmektedir. Öyle ki, bedensel bütünlüğü ihlal edilen bir kadın için evlenme şansının azalması kapsamında değerlendirme yapılmakta ve ekonomik geleceğin sarsıldığı kabul edilmekte, gelecekteki yaşamında kişinin kocanın desteğinden yoksun kalacağı ifade edilmektedir450. 447 Toğçuoğlu, a.g.m., s.14. 448 Eren, Borçlar Hukuku, s.750, Çelik, Bedensel Zararlar, s.170, Oğuzman/Öz, a.g.e., s.98. 449 Eren, Borçlar Hukuku, s.751, Tekinay/Akman/Burcuoğlu/ Altop, a.g.e., s.612. 450Yarg. 17.HD, 24.04.2017, 2014/22587E.-2017/4410K, Yarg. 4.HD, 03.03.2005, 2004/14777E.- 2005/2065K, Yarg. 17.HD, 24.04.2017, 2014/22587E.-2017/4410K., www.sinerjimevzuat.com.tr. 129 Ekonomik geleceğin sarsılması için kişinin işini kaybetmesi şart değildir. Zarar gören mesleğine devam etse bile atama, meslekte yükselme, daha iyi bir işte çalışma gibi gelecekteki faydalarından mahrum kalması da ekonomik geleceğin sarsılması anlamına gelmektedir451. Güvence hesabının sorumluluğunun kapsamı daha önce de ifade ettiğimiz üzere bazı istisnalar hariç olmak üzere bedensel zararlardır. Bu kapsamda bedensel zararlar arasında yer alan ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlardan güvence hesabı, kapsamında olan zorunlu sigorta türleri için saptanan teminat miktarına kadar sorumlu olacaktır. Örneğin Karayolu Zorunlu Trafik Sigortasının bulunmadığı bir araç ile işletenin üçüncü kişiye çarpması neticesinde bu kişinin ekonomik geleceği sarsılmış ise güvence hesabı bu sigorta türü için belirlenmiş olan sigorta limiti dahilinde bu zarardan sorumlu olacaktır. Güvence hesabı daha sonra zarar veren aracın işletenine rücu edebilecektir. III. ÖLÜM A. GENEL OLARAK Haksız fiil neticesinde zarar görenlerin ölmesi durumunda destekten yoksun kalma tazminatı ile cenaze giderleri şeklinde iki ayrı tazminat kalemi gündeme gelmektedir. Bu kısımda her iki tazminat türünün niteliği ve hesabın sorumluluğu üzerinde durulacaktır. B. DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI Haksız veya hukuka aykırı eylem neticesinde bir kişinin ölmesi halinde ölen kişinin hayattayken yardım ettiği veya gelecekte yardım edeceği varsayılan kişilerin bu yardımdan yoksun kalma ihtimalleri ortaya çıkar. Dolayısıyla destekten yoksun kalma tazminatı ölenin ekonomik desteğinden, mali yardım ve bakımından yoksun kalan kişilerin bu nedenle uğramış oldukları zararları gidermeyi amaçlar. Bu zararlara ise destekten yoksun kalma zararları denmektedir452. 451 Yarg. 17.HD, 22.05.2014, 2013/3735E.- 2014/8073K, www.sinerjimevzuat.com.tr. 452 Eren, Borçlar Hukuku, s.751, Yılmaz, a.g.e., s.367. 130 Destekten yoksun kalma tazminatında zarar, ölüm olayı olmayıp bundan doğan olumsuz ekonomik sonuçlardır453. Nitekim 06.03.1978 Tarihli ve 1/3 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu Kararına göre: “Borçlar Kanunu’nun 45.maddesinin 2.fıkrası hükmü ile düzenlenen destekten yoksun kalma tazminatı doğrudan doğruya zarar görenin tazminat isteyebileceğine dair kuralın istisnasıdır. Bu hüküm ile olaydan dolaylı olarak zarar görene de tazminat isteme hakkı tanınmıştır. Bu istem Borçlar Kanunu’nun 41, 45/1, 47, 48, 49, 55, 56, 58 ve diğer maddelerinde düzenlenen tazminat istemleri ile eş değerde olmadığı gibi eylemin karşılığı olan bir ceza da değildir. Ölümün sonucu olarak ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek, yaşamının desteğinin ölümünden önceki düzeyinde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde ve kendine özgü bir tazminat türüdür.” Destekten yoksun kalma tazminatının hukuki sebebi haksız fiil, sözleşme dışı sorumluluk, sözleşmeden doğan sorumluluk halleri ve vekaletsiz iş görme olabilir454. Destekten yoksun kalma tazminatının talep edilebilmesi için desteklik ilişkisinin varlığı aranır. Yani ölen kişi ile talep eden kişi arasında desteklik ilişkisi olmalıdır. Kişi ölmeseydi müteveffanın desteğinden yararlanabilecek idiyse tazminatın talep edilmesinde hukuki yarar vardır. Hukuki anlamda destek, bir veya birden fazla kişinin ihtiyaçlarının tamamını ya da bir kısmını sağlayan veya ölmeseydi ileride sağlayacak olan kişidir. Burada desteklik ilişkisinin devamlı ve düzenli olması aranmaktadır455. Günlük veya aralıklı olarak yapılan yardımlar bu bağlamda değerlendirilemez. Destekten yoksun kalma tazminatı, ölüm neticesinde ve ölümden kaynaklanan olumsuz ekonomik sonuçlar olması sebebiyle maddi zarar türlerindendir456. Destekten yoksun kalma tazminatının amacı ölümle birlikte destek görenin uğradığı malvarlığı zararlarının giderilmesidir. Hukuk sistemimizde istisnai nitelik taşıyan, haksız fiile doğrudan maruz kalmayan üçüncü kişilerin tazminat talebinde bulunabiliyor olmaları nedeniyle destekten 453Emre Gökyayla, Destekten Yoksun Kalmaz Tazminatı, Ankara: Seçkin Yayınları, 2004, s.61. 454 Gökyayla, a.g.e., s.67. 455 Eren, Borçlar Hukuku, s.755, Kılıçoğlu, a.g.e., s.416. 456 Eren, Borçlar Hukuku, s.753, Gökyayla, a.g.e, s.54. 131 yoksun kalma zararı yansıma zarardır ve bu sebeple de kanunla talep edilmesine izin verilmiştir457. Destekten yoksun kalma tazminatı doğrudan destek görenin şahsına doğan maddi bir zarar türüdür458 ve bu sebeple destekten yoksun kalma tazminatının talep edilebilmesi için talepte bulunanların destekten yoksun kaldıklarını kanıtlamaları gerekir459. Uygulamaya bakan yönüyle Yargıtay kararlarına ve Sigorta Tahkim Komisyonu kararlarına bakıldığında destekten yoksun kalma tazminatı talebiyle sıkça başvuru yapıldığı görülmektedir. Bu nedenledir ki hesabın bu tazminat türü yönüyle sorumluluğunun tespiti önemlidir. Hesaptan destekten yoksun kalma tazminatının talep edilip edilemeyeceği hususunda açık bir hüküm bulunmamakla birlikte doktrin ve yargı kararlarına göre, güvence hesabı teminatı kapsamına ölüm durumunda destekten yoksun kalma tazminatının da girdiği görülmektedir460. Fakat öğretideki farklı bir görüşe göre bu kabul yerinde değildir. Bunun gerekçesi olarak istisnai haller dışında hesabın sorumluluğunun bedensel zararlar olduğu ifade edilmiştir. Bu görüşe göre sigortalının tespit edilememesi, sigorta yaptırması gerekenlerin sigorta yaptırmaması ve işletenin sorumlu tutulmadığı durumlarda çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın neden olduğu kazada güvence hesabından destekten yoksun kalma tazminatı istenemez. Bunun yanında hesabın maddi zararlardan sorumlu olması durumunda destekten yoksun kalma tazminatı istenebilecektir461. Güvence hesabı kurumu hukukumuza ilk defa KTK ile girmiştir. Akabinde de güvence hesabı kurumunu düzenleyen peşi sıra pek çok yönetmelik çıkarılmıştır. 1990 457 Eren, Borçlar Hukuku, s.753, Gökyayla, a.g.e., s.51, Oğuzman/Öz, a.g.e., s.98, Yarg. 1.HD.’nin 07.04.2009 tarihli ve E.2007/14114 K.2009/2971 sayılı kararı: “…zarar verici bir olay sonucu ölen sürücünün ekonomik desteğinden yoksun kalanların uğradıkları zarar ölen sürücünün değil destekten yoksun kalanların bir başka ifadeyle işletene göre 3. kişi konumunda olanların üzerinde doğan dolaylı ve yansıma yoluyla meydana gelen zarardır ve destekten yoksun kalanlar bu zararlarının tazmini için zarar sorumlusundan istemde bulunabilirler…” , www.sinerjimevzuat.com.tr. 458 Yarg. HGK, 27.06.2012, 17-215/413, “Davacıların uğradıkları zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir taleptir.”, www.sinerjimevzuat.com.tr, E.T.12.10.2022. 459 Eren, Borçlar Hukuku, s.753-754, Gökyayla, a.g.e., s.45-46, Kılıçoğlu, a.g.e., s.421, Oğuzman/Öz, a.g.e., s.98. 460 Çelik, Güvence Hesabı, s.3157, Tepedelen, a.g.e., s.190, Cicim, a.g.e., s.114, Nomer, a.g.e., s.74, Yılmaz, a.g.e., s.37. 461 Görüş için Bkz. Seven, “Sigorta Güvence Hesabı’nın Kapsamı ve Destekten Yoksun Kalma Tazminatı”, s.57-58. 132 yılında çıkarılan Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin tanımlar başlıklı 2.maddesinde tazminat kavramı: “Motorlu araçların sebep oldukları kazalarda yaralanan kişinin tamamen veya kısmen çalışmaya muktedir olmamasından doğan zarar ile ileride iktisaden mahrum kalacağı zarar, ziyan ve masrafları; şahsın çalışma gücünün kısmen veya tamamen geçici olarak azalması veya yok olması karşılığı yapılan ödemeler ile motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne sebep olursa ölenin defin masrafları ile birlikte müteveffanın yardımından mahrum kalanların destekten yoksun kalma karşılığı yapılan ödemeler...” şeklinde tanımlanmıştı. C. CENAZE VE DEFİN GİDERLERİ Cenaze giderlerinin hesap tarafından ödenmesi hususunda gerek ilgili kanun hükümlerinde gerekse de genel şartlarda açık bir hüküm bulunmamaktadır. Cenaze giderleri uygulamaya bakan yönüyle daha çok trafik kazalarının ölüm ile neticelenmesi durumunda karşımıza çıkan bir zarar kalemidir. Bu yönüyle konu daha çok ZMSS çerçevesinde ele alınacaktır. TBK m.45/1 hükmü uyarınca cenaze giderlerinden zorunlu sorumluluk sigortacısı ölüm teminatı nedeniyle sorumludur462. Öğretide zorunlu sigortacının sorumlu olduğu zarar türlerinden hesabın da sorumlu olduğu görüşü benimsenerek ölümle sonuçlanan olaylarda hesaba başvurulabilecek hallerden birinin gerçekleşmiş olması halinde cenaze giderlerinin de istenmesi gerektiği kabul edilmektedir463. Nitekim Yargıtay’ın da benzer şekilde kararlar verdiği görülmektedir464. Kanaatimize göre cenaze giderlerinden hesabın sorumlu tutulması görüşü yerinde değildir. Zira hesabın sorumluluğu doğrudan zorunlu sigortacının sorumluluğu ile eş değer tutulmamalıdır. Sigortacının sorumlu olduğu her zarar kaleminden hesap da sorumlu tutulamaz. Bu noktada sorumlulukları ayrı ayrı değerlendirmek gerekmektedir. Bununla birlikte hesabın sorumluluğu sadece bedensel zararları kapsamakta olup bunu geniş yorumlayarak aslında maddi zarar kalemi olan cenaze giderlerini de kapsam dahilinde değerlendirmek yine güvence hesabının getiriliş amacı ile bağdaşmaz. Kanaatimizce uygulamada ve öğretideki bu yanlış değerlendirmelerin önüne geçmek 462Yarg. 11.HD, 01.07.2004, 2003/13073E.-2004/7383K. sayılı kararı, E.T. 14.08.2022, www.sinerjimevzuat.com.tr. 463 Çelik Ahmet Çelik, “Cenaze ve Gömme Giderleri”, s.1., www.tazminathukuku.com, Tepedelen, a.g.e, s.193. 464Yarg. 11.HD, 11.12.2018, 2018/4932E.- 2018/12056K. Sayılı kararı, E.T. 14.08.2022, www.sinerjimevzaut.com.tr. 133 amacıyla yasa koyucunun hesabın sorumluluğunun kapsamını her zarar kalemi ve zorunlu sigorta türü bakımından ayrı ayrı değerlendirmek suretiyle hüküm altına alması gerekmektedir. Uygulamada ise çoğu zaman davacılar ve vekillerince ölümle sonuçlanan kazalarda cenaze giderlerinin talep edilmediği sadece destekten yoksun kalma tazminatının talep edildiği görülmektedir. Cenaze giderlerinin güvence hesabından istenmesi durumunda yapılan masraflara ilişkin belge sunulması zorunlu olmamakla birlikte ispat kolaylığı sağlamaktadır. Zira bilindiği üzere cenaze için yapılan pek çok masraf kalemi için belge alınması neredeyse imkansızdır. Çoğu ödemeler kayıt dışıdır. Bu sebeple de uyuşmazlık durumunda hâkim veya Sigorta Tahkim Komisyonu hakemince bu tür zarar kalemlerinin TBK m.42/2 uyarınca değerlendirilmesi ve uzman bilirkişilerce gelenek görenekler dikkate alınarak somut olayın özelliğine göre hesaplama yapılması gerekmektedir465. Yargıtay’ın farklı tarihlerde vermiş olduğu pek çok kararda da özetle ölümle sonuçlanan, tazminata konu olayda her ne kadar taleplerin davacı tarafça ispat edilmesi gerektiği ifade edilmişse de diğer yandan TBK m.42/2 hükmü uyarınca da hâkimin gerçek zararın tespitini sağlaması gerektiği ifade edilmiştir. Ölen şahıs için aile üyelerinin veya yakınlarının belli surette bazı cenaze giderlerine katlandığının kabulü zorunlu kabul edilmiştir466. Bu sebeple de davacı tarafça cenaze giderleri için dosyaya herhangi bir delil ibraz edilmemiş olsa da bilirkişi marifetiyle araştırılarak cenaze giderlerinin belirlenmesi gerekmektedir. Cenaze giderleri kural olarak ölümle doğrudan ilgisi bulunan ölenin yıkanması, taşınması, gömülmesi ve beraberindeki dini vecibelerin yerine getirilmesi şeklindeki giderleri kapsamaktadır. Cenaze giderlerinin bir kısmı belgelendirilebilir iken bir kısmı ise belgelendirilmesi mümkün olmayan giderlerdendir. Bu yönüyle kabir ücreti, yemek, nakliye ücreti vb. belgelendirilebilir iken, din adamlarına ödenen ücretler gibi belgelendirilemeyen ücretler için somut olayın özellikleri ve o bölgenin gelenek ve görenekleri dikkate alınarak 465 Çelik, “Cenaze ve Gömme Giderleri”, s.1. 466 Yarg. 4.HD, 06.05.1980, 1110/1980E.-5858/1980K., Yarg. 4. HD, 25.10.1990, 2498/1990E.- 1990/7814K., Yarg. 4.HD, 17.04.2000, 2000/1294E.- 2000/3548K., Yarg. 4.HD, 14.04.2003, 2002/14353E.- 2003/4658K., Yarg. 4.HD, 14.06.2012, 2011/8500E.- 2012/10462K., www.sinerjimevzuat.com.tr., E.T. 14.09.2022. 134 değerlendirme yapılması gerekirse bilirkişi marifetiyle giderin hesaplatılması ve bu noktada müftülüklerden görüş alınması gerekmektedir467. IV. TEDAVİ GİDERLERİ Karayolları Trafik Kanunu’nun 98.maddesinde 6111 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Torba Yasa’nın 59. maddesi ile yapılan değişiklikle birlikte hastanelerdeki tedavi giderlerinden sigortacının ve hesabın sorumluluğu kaldırılmış olup bu giderlerden Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumlu olduğu hüküm altına alınmıştır468. Bu düzenleme ile Sigortacılık Kanunu’ndaki şartlar oluşmuş olsa dahi hesaba başvurulamaz. Trafik kazaları sebebiyle sağlık kuruluşlarının sunduğu sağlık hizmet bedelleri zarar görenin sağlık güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır469. Güvence Hesabı’nın SK’nın 14.maddesi kapsamında teminat sağladığı durumlarda Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanan bu masraflar için, Güvence Hesabınca tahsil edilen katkı paylarının %15 ini aşmamak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu’na ödeme yapılır470. Böylelikle hesabın zarar görenlere karşı sorumluluğu zarar miktarından bağımsız olarak Hazine Müsteşarlığına ödemenin yapılması ile sona erer471. Öğretide söz konusu düzenleme oldukça eleştirilmiştir. Zira gerçek zarar miktarından bağımsız olarak 467 Gökcan, / Kaymaz, a.g.e., 434-435. 468 Değişiklikten önceki düzenlemeye göre: “Motorlu araçların sebep oldukları kazalarda yaralanan kimselerin ilk yardım, muayene ve kontrol veya bu yaralanmadan ötürü ayakta, klinikte, hastane ve diğer yerlerdeki tedavi giderleri ile tedavinin gerektirdiği diğer giderleri aracın zorunlu mali sorumluluk sigortasını yapan sigortacı başvurma tarihinden itibaren sekiz iş günü içinde ve zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları kapsamında öder. Birden çok aracın karıştığı bir trafik kazasında zarar gören kişiler, araçların sigortacılarından herhangi birine veya 108 inci maddede belirtilen durumlarda Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabına başvurarak zararın giderilmesini isteyebilirler. Giderleri ödeyen sigortacı veya Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı, ödediği miktarın sorumluluk oranlarına göre paylaşılmasını talep edebilir.” 469 KTK m.98/1. 470 KTK m.98/2. 471Özer, a.g.e., s.200., Yarg. 10.HD., 09.04.2012, 2012/3059E.- 2012/6914K., Yarg. 10.HD, 17.05.2012, 2012/3944E.-2012/9102K., www.sinerjimevzuat.com.tr., E.T. 15.07.2022. 135 ve somut olay gerçekleşmeden önce hesaptan ve sigorta şirketlerinden alınan maktu bedel ile sorumluluğun kalktığının kabul edilmesi sigorta hukukunun mantığına ters düşmektedir. Dolayısıyla da henüz gerçekleşmemiş olan zararlardan hesap sorumlu tutulmuş olacaktır ki bu da genel hukuk ilkeleri ile bağdaşmamaktadır472. Söz konusu düzenleme ile sorumlular arasındaki eşitlik bozularak sigorta şirketleri lehine eşit olmayan bir durum getirilmiştir473. Koşulların oluşması halinde ilgili kişiler tedavi giderlerinden sorumlu tutulmakta iken aynı durumda sigorta şirketleri veya güvence hesabı tazminattan doğrudan sorumlu tutulamamaktadır. Bunun yanı sıra yapılan değişiklikle birlikte tedavi giderlerinin kapsamı “hastane masrafları” adı altında sınırlandırılmıştır. Oysaki tedavi giderleri hastane masraflarını aşan boyutta pek çok gider kalemi barındırmaktadır. Tedavi giderlerine, zarar görenin iyileşip sağlığına kavuşması için yapılan tüm doğrudan ve dolaylı giderler dahildir474. Aynı zamanda kişinin zorunlu ihtiyaçlarını gideremeyecek derecede engelli olması ve bakım ihtiyacı duyması ihtimalinde bakıcı giderleri de tedavi giderleri içerisinde talep edilebilmektedir475. Bu doğrultuda Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 11.05.2012 gün E.2011/7758 K.2012/6081 sayılı kararında: “...kazazedelerin, bunun dışında kalan bakıcı veya tedaviye bağlı sair harcamaları, sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabının tedavi teminatları kapsamında, yine sigorta şirketleri ve Güvence Hesabı tarafından karşılanmaya devam edecektir...” şeklinde değerlendirme yaparak yerinde bir karar vermiştir. Yargıtay’ın konuyla ilgili Özel Dairesinin benzer biçimdeki kararları üzerine 01.06.2015 tarihinde yeni bir Trafik Sigortası Genel Şartları yürürlüğe konularak A.5 maddesinin “Sağlık giderleri teminatı” başlıklı b bendinde: “Üçüncü kişinin trafik kazası dolayısıyla bedenen eski haline dönmesini teminen protez organ bedelleri de dahil olmak üzere yapılan tüm tedavi giderlerini içeren teminattır. Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğuna olup ilgili teminat 472 Kabukçuoğlu Özer, a.g.e., s.200. 473Çelik Ahmet Çelik, 10.06.2022, “Tedavi Giderlerinden Sigorta Şirketlerinin Sorumlulukları”, s.2, www.tazminathukuku.com. 474 Seven, “Sigorta Güvence Hesabı’nın Kavramı ve Destekten Yoksun Kalma Tazminatı”, s.47. 475 Yarg. 4.HD, 29.05.1979, 1979/2093E.- 1979/7151K., E.T., 10.06.2022, www.sinerjimevzuat.com.tr. 136 dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabı’nın sorumluluğu 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98’inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” denilmek suretiyle içtihatlaşan Yargıtay kararlarının aksine bir düzenleme yapılmaya çalışılmıştır476. Ancak buna rağmen Yargıtay önceki kararlarında değişiklik yapmayarak SGK’nın sorumlu olduğu hastane masrafları dışında kalan diğer tedavi giderlerinden sigorta şirketinin ve hesabın sorumlu olduğunu kabul etmektedir477. Sigortacılıkta gerçekleşen zarar ile ödenecek tazminat her durumda aynı değildir. Tazminatın miktarının belirlenmesinde zarar görenin kusuru, hatır taşımacılığı gibi bazı hususlar önem taşımaktadır. Dolayısıyla tazminat miktarında indirim yapılabilmektedir. Ancak KTK’da yapılan bu değişiklikle birlikte tazminat hesabındaki bu hususların da bir önemi kalmamıştır478. Dolayısıyla mücbir sebep, zarar görenin ağır kusuru gibi sorumluluğu kaldıran hallerin varlığında dahi SGK tarafından ilgililere ödeme yapılabilecektir. Bu yönüyle de düzenlemenin yerinde olmadığı söylenmelidir. Yargıtay’a göre hesap, katkı paylarını ödemese bile Sosyal Güvenlik Kurumu ödediği tedavi masrafları için Güvence Hesabı’na rücu edemeyecek olup sadece ödenmeyen katkı payları için hesaptan talepte bulunabilecektir479. Öğretideki bir görüşe göre bu karar ile hesabın tedavi giderlerinden sorumluluğunun mutlak anlamda kalktığı söylenebilecektir480. Oysaki bu görüş yerinde değildir. Zira detaylıca izah edildiği üzere Yargıtay’ın istikrar kazanmış kararlarına göre her ne kadar SGK tedavi giderlerinden daha doğru ifadeyle hastane masraflarından sorumlu tutulmuş ise de SGK tarafından karşılanmayan diğer tedavi ve bakıcı giderlerinden hesabın sorumluluğu devam etmektedir. V. MADDİ ZARARLAR Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi ile Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9’uncu maddelerinde hesabın sorumluluğunun koşulları ile sorumlu olduğu zarar türleri 476 Çelik, Bedensel Zararlar, s.290-291. 477 Yarg. 17.HD, 01.06.2016, 2014/8319E.- 2016/6695K., Yarg. 17.HD, 28.12.2017, 2015/11366E.- 2017/12299K., Yarg. 17.HD, 30.01.2018, 2015/4792E.-2018/382K., Yarg. 17.HD, 18.01.2018, 2015/6803E.- 2018/271K., www.sinerjimevzuat.com.tr. 478 Kabukçuoğlu Özer, a.g.e., s.200. 479 Bkz. Yarg. HGK, 13.03.2013, 2012/10-1156E., 2013/339K., 15.07.2022, www.sinerjimevzuat.com.tr. 480 Seven, “Sigorta Güvence Hesabı’nın Kavramı ve Destekten Yoksun Kalma Tazminatı”, s.49. 137 düzenlenmiştir. Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı yürürlükte iken hesabın sorumlu olmadığı zarar türleri de ayrıca düzenlenmişti481. Oysaki SK’da ve ilgili Yönetmelikte bu hususta ayrıca bir düzenleme bulunmamaktadır. Aynı zamanda Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı’nın sorumlu olduğu zarar türleri ile güvence hesabının sorumluluğunun kapsamının aynı olduğu bu noktada esaslı bir değişiklik yapılmadığı söylenebilir. Sigortacılık Kanunu ile ilgili Yönetmelikteki düzenlemelere bakıldığında hesabın sorumluluğunun kural olarak bedensel zararlar olduğu görülmektedir. Ancak sigorta şirketlerinin mali bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatının iptal edilmesi veya iflası halinde bedensel zararlar ile birlikte hesabın maddi zararlardan da sorumlu olduğu kabul edilmiştir. Yine Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu’nca yapılacak ödemeler için de hesap hem maddi hem de bedensel zararlardan ötürü sorumludur. Türkiye Motorlu Taşıtlar Bürosuna Yeşil Kart Sigortasından ötürü ZMSS teminatı kapsamında başvurulabildiğinden bu durumda hesap hem maddi hem de bedensel zararlardan ötürü sorumludur482. Öğretideki bir görüşe göre bu iki durumda hesabın maddi zararlardan da sorumlu olmasının nedeni somut olayda geçerli bir sigorta poliçesinin bulunmasıdır483. Sigorta şirketinin ruhsatının iptali veya iflası halinde geçerli bir sigorta poliçesi bulunmasına rağmen, alacağın tahsilinin güçleşmiş olması nedeniyle üçüncü kişileri korumak ve sigorta güvencesinin devamlılığını sağlamak amacıyla güvence hesabına başvuru imkânı tanınmıştır. Benzer şekilde Yeşil Kart Sigortasında da kendi ülkesinde ZMSS yaptırmış kişilerin ve zarar gören üçüncü kişilerin korunması amaçlanarak hesabın sorumluluğu kabul edilmiştir. Zira her iki durumda da aslında sigortalıların sorumluluklarını yerine getirdiği ve geçerli bir sigorta poliçesinin varlığı görülmektedir. Cumhurbaşkanı ayrıca gerekli görülen hallerde kısmen veya tamamen, eşyaya gelecek zararlar için hesabın sorumluluğuna karar verebilir484. 481 Bkz. Mülga Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı Yönetmeliği m.14., RG:03.07.2002, No.24804. 482 Ulaş, “Sigortacılıkta Güvence Hesabı”, s.83. 483 Seven, a.g.e., s.54. 484 Bkz. SK m.14/2-d. 138 Hesabın sorumluluğunun esasen bedensel zararlar olduğu istisnai hallerde maddi zararlardan da sorumlu tutulduğu ifade edilmişti. Dolayısıyla manevi zararlar bakımından yasa ve yönetmelikte hesabın sorumluluğuna ilişkin bir düzenleme bulunmadığından manevi zararlar bakımından hesaba başvuru yapılamaz485. Maddi zararlar genel itibariyle haksız fiil sonucu kişinin malvarlığında meydana gelen eksilmeyi ifade eder. Haksız fiilin malvarlığı veya şahıs varlığına yönelik olup olmaması fark etmeksizin netice itibariyle malvarlığında eksilme olması durumunda maddi zarar kavramı gündeme gelmektedir. Maddi zararlar somutlaştırılabildiğinden manevi zararlardan farklı olarak ispat edilebilmekte ve miktarı hesaplanabilmektedir486. Hesap sigorta şirketinin mali bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatın iptali veya şirketin iflası halinde ve yeşil kart sigortası ödemeleri nedeniyle maddi zararlardan sorumlu olmakla birlikte bu sorumluluk sınırsız değildir. Hesap, zorunlu sigorta teminat limitleri ile sınırlı olarak sorumludur. Bununla birlikte hesap tüm maddi zarar türlerinden sorumlu değildir. Bu hususta ZMSS’de teminat dışı kalan haller hesabın sorumluluğunun kapsamında da belirleyici olmaktadır487. 485 Ulaş, “Sigortacılıkta Güvence Hesabı”, s.84. 486 Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, s.300-301. 487 Bkz. KTK m.92, ZMSS Genel Şartlar m.A.6./ç. 139 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM GÜVENCE HESABINA BAŞVURU VE YARGILAMA I. BAŞVURU Güvence hesabının sorumluluğunun doğduğu hallerden birisinin gerçekleşmesi halinde; zorunlu sigortaların yaptırılmamış olması, poliçe limitlerinin eksik yapılması, kazaya neden olan aracın bilinmemesi, zorunlu sigortayı yapan sigortacının mali bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatının iptal edilmesi ya da iflası, çalınmış veya gasp edilmiş aracın neden olduğu kazalar nedeniyle meydana gelen bedensel zararlardan ötürü güvence hesabına başvuru yapılabilir488. Hesaba istisnai olarak maddi zararlardan ötürü de başvuru yapılabilmektedir. Yeşil kart sigortası kapsamında TMTB tarafından tekemmül ettirilen hasar dosyaları ile zorunlu sigortayı yapan şirketin mali bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatının iptal edilmesi ya da iflası hallerinde hem bedensel hem de maddi zararlar nedeniyle güvence hesabına başvuru yapılabilir489. Hesaba her durum ve şartta başvuru yapılamamakta olup SK m.14 ve GH Yönetmeliği m.9’daki şartların da somut olayda gerçekleşmesi gerekmektedir. Dolayısıyla güvence hesabının sorumluluğunun doğabilmesi ve hesaba başvuru yapılabilmesi için hesabın teminat kapsamında olan zorunlu sigorta türlerine ilişkin bir faaliyet nedeniyle zararın oluşması, güvence hesabına başvuru imkânı veren durumlardan birinin varlığı ve oluşan zararın hesabın teminat kapsamındaki zarar türlerinden biri olması gerekir. A. BAŞVURU USULÜ Güvence Hesabı ile ilgili talepler için; uyuşmazlığa konu sigortanın tabii olduğu zamanaşımı süresi içinde yazılı olarak hesaba başvuru yapılmalıdır. Fakat hesaba başvuru yapılmaksızın doğrudan dava yoluna gidilmesi de mümkündür. Bu durumda da zorunlu arabuluculuk müessesesi karşımıza çıkmaktadır. 489 Tepedelen, a.g.e., s.183. 140 3/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesine dava şartı olarak arabuluculuk eklenmiş olup buna göre: “Bu Kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır…” denilmektedir. İşbu madde 01.01.2019 tarihi itibariyle uygulama alanı bulmaktadır. Belirtilmelidir ki sigorta hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklarda, S igorta Tahkim Komisyonu’na üye sigorta şirketleri bakımından zorunlu tahkim sistemi bulunmaktadır. Ancak, uyuşmazlığın diğer tarafı olan sigorta ettiren/sigortadan menfaat sağlayan kişiler bakımından ise Komisyona başvuru ihtiyaridir. Bu kişiler yargı yolu veya tahkim yolundan birini seçme konusunda serbesttir490. Sigorta sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlık nedeniyle sigorta ettiren veya sigortalı dava yoluna başvurabileceği gibi davalı sigorta şirketinin Sigorta Tahkim Komisyonu’na üye olması halinde Sigorta Tahkim Komisyonu’na da başvurabilir. Tahkim yolunun tercih edilmemesi durumunda ise konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri içeren sigorta uyuşmazlıkları hakkında dava yoluna başvurmadan önce zorunlu arabuluculuk alternatif uyuşmazlık yönteminin tüketilmesi gerekmektedir491. Sigortacılık Kanunu m.30/13 hükmü uyarınca uyuşmazlık halinde Sigorta Tahkim Komisyonu’na gidilebilmesi için sigortacılık yapan kuruluşla uyuşmazlığa düşen kişinin, uyuşmazlığa konu teşkil eden olay ile ilgili olarak sigortacılık yapan kuruluşa gerekli başvuruları yapmış ve talebinin kısmen ya da tamamen olumsuz sonuçlandığını belgelemiş olması gerekir. Sigortacılık yapan kuruluşun, başvuru tarihinden itibaren on beş iş günü içinde yazılı olarak cevap vermemesi de Komisyona başvuru için yeterlidir492. Söz konusu düzenleme ile birlikte sigortacıya karşı tahkim yargı yoluna başvurulabilmesi için ilgili sigorta şirketine başvurma zorunluluğu 490 Hanife Doğrusöz Koşut, “Ticari Uyuşmazlıklarda Zorunlu Arabuluculuk Sisteminin Sigorta Hukukundan Kaynaklanan Uyuşmazlıklara Uygulanması ve Sigortacılık Tahkimi ile Karşılaştırması”, Sermaye Şirketleri Hukukunda Güncel Gelişmeler Sempozyumu, İstanbul 2020, s. 22-23. 491 Doğrusöz Koşut, a.g.e., s.25. 492 Özer, a.g.e., s.489. 141 getirilmiştir. Öğretideki bir görüşe göre başvuru ile sigorta şirketleri yargılama yoluna gidilmeden önce son bir kez daha uyarılmakta ve yapılacak olan tahkim yargılamasının önüne geçilmeye çalışılmaktadır493. Kanaatimizce de gerek usul ekonomisi gereğince gerekse de yargılamalardaki dosya yoğunluğunun azaltılması amacıyla söz konusu düzenleme yerinde olmuştur. Sigorta kuruluşunun başvuruya cevaben gönderdiği son yazının, ilgilinin talebini karşılamaması veya sigorta kuruluşundan on beş iş günü içinde yazılı bir cevap alınamaması durumlarında varsa kuruluştan alınan cevabi yazı ile iddianın ispatına yarayacak diğer belgelerle birlikte Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurulur494. Sigorta şirketine başvurma zorunluluğu ile 15 iş günlük süre, Sigorta Tahkim Komisyonu’na yapılacak başvurulara ilişkindir. Diğer bir deyişle, Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin on üçüncü fıkrası hükmü uyarınca, hak sahipleri sigorta kuruluşu ile aralarında uyuşmazlık ortaya çıktığında sigorta kuruluşuna başvurmaksızın ve 15 iş günlük cevap verme süresinin geçmesini beklemeksizin Komisyon haricindeki yargı yollarına başvurabilirler495. Başvuruda verilmesi gereken belgeler hususunda Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik’in496 16. maddesinin birinci fıkrasında, tahkime yapılan başvurularda, başvuru formu, uyuşmazlığa ilişkin bilgi ve belgeler ile başvuru ücretinin yatırıldığına dair belgenin yer alması gerektiği düzenlenmiştir. Söz konusu hükümde belirtilen uyuşmazlığa ilişkin bilgi ve belgeler, poliçede belirtilen gerekli belgeleri kapsayacak şekilde ve somut olay açısından rizikonun teminat dahilinde gerçekleştiğini genel çerçevede ortaya koyar nitelikte olmalıdır497. Sigorta şirketine başvuru zorunluluğu hususunda 6704 Sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik 493 Mehmet Özdamar; “Sigorta Hukukunda Uyuşmazlıkların Çözümünde Tahkim Sistemi”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2013, C. XVII, S. 1-2, s. 847. 494 Özer, a.g.e., s.510. 495Vural Seven, “Mahkemeye-Tahkime Başvurmadan Önce Sigorta Şirketine Başvurma Zorunluluğu”, İzmir Barosu Dergisi, Mayıs 2018, ss.95-128., s.98. 496 RG, 17.08.2007, S. 26616. 497 Seven, “Mahkemeye-Tahkime Başvurmadan Önce Sigorta Şirketine Başvurma Zorunluluğu”, s.101. 142 Yapılmasına Dair Kanun’un498 5. maddesiyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde499 değişiklik yapılarak zarar görenin yargıya başvurmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna başvurma zorunluluğu getirilmiştir. Maddenin yeni hâline göre, “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” Söz konusu değişiklikle birlikte zarar gören doğrudan dava açma hakkına sahip değildir. Zarar gören sigortacıya dava açmadan önce mutlaka ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekmektedir. Sigorta kuruluşu başvuru tarihinden itibaren en geç on beş gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaz veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık çıkarsa, zarar gören dava açabilir veya tahkime başvurabilir500. Sigortacılık Kanunu’ndaki düzenlemeden farklı olarak KTK m.97 hükmü ile sigorta şirketine başvuru yapılmaksızın dava açılamayacağına yer verilmiştir. Oysaki SK m.30/13 hükmü ile sadece tahkim yargılaması için ilgili sigorta şirketine başvuru zorunluluğu düzenlenmiştir. Karayolları Trafik Kanunu’nun 99. maddesinde “hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri” sunarak başvuru yapması gerektiği belirtilmektedir501. Dolayısıyla başvuruda yer verilmesi gereken bilgi ve belgeler açıkça düzenleme altına alınmıştır. Zararın hesaplanmasına ilişkin söz konusu belgelerde eksiklik hâlinde, başvuru geçerli kabul edilemeyecektir. Bu durumda, Sigorta Tahkim Komisyonu’na yapılan başvuru da sigorta kuruluşuna geçerli bir başvuru yapılmamış olması nedeniyle, 498 RG, 26.04.2016, S. 29695. 499 KTK m.97 Mülga: “Zarar gören, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi dava da açabilir.” şeklinde idi. 500 Karasu, a.g.e., s.123. 501 Seven, “Mahkemeye-Tahkime Başvurmadan Önce Sigorta Şirketine Başvurma Zorunluluğu”, s.104. 143 reddedilecektir. Nitekim 13.03.2017, 2017/9139 S. Hakem Kararı502 nda: “Kaza tarihinde yürürlükte bulunan KTK 99 maddesi ile aranan ön başvuru şartının sağlanmış olup olmadığına ilişkin yapılan incelemede,.. Başvuran tarafça sigorta şirketine yapılan başvuru dilekçesi ekinde, kaza tutanağı, ölüm belgesi ve nüfus kaydı sunulduğu, kaza tutanağından kazaya karışan araçlar ve sürücüleri ile yaralandıkları hakkında ve kazanın oluşuna ilişkin bilgi temin edilebildiği halde, talebe dayanak xxx ‘nun vefatına ilişkin bu evraktan bilgi alınamadığı, Ölüm belgesinin kaza sonucu oluşan yaralanma ile illiyeti tesis eden veri içermediği, Nüfus kayıt tablosundan ise kişinin vefat tarihi hakkında bilgi alındığı ancak ölüm sebebi hakkında bilgi alınamadığı görülmektedir. Ölümün kaza ile illiyetini tesisi bakımından ölü muayene tutanağının sunulması gereği bulunmaktadır…Yine başvuran talep dilekçesi ekinde sunulan nüfus kayıt tablosu sadece ölenin eş ve çocuklarına ilişkin kaydı gösteren içeriğe haiz olduğundan, destek kaybı zararının hesaplanmasında dikkate alınacak destek payının belirlenmesinde ölenin anne baba eş ve çocuklarına ilişkin tam vukuatlı nüfus kayıt tablosunun dikkate alınması gerektiğinden, sunulu nüfus kaydında yer alan kayıtlar ile doğru bir zarar hesabı yapılması da olanaklı değildir… Bu nedenle, başvuran vekilinin sigorta şirketine yapmış olduğu başvuru dilekçesi ekinde yer alan belgelerin kapsamına göre ölüm ile kaza arası bağlantıyı gösteren ve zararın hesaplanmasına etkili kayıt noksanlığı mevcut olduğundan, aynı noksanlıklar komisyona başvuru dosyası içeriği evraklar durumu ile de devam ettiğinden, zarar tazmini talebine ilişkin ön şart mahiyetindeki başvurunun amacına uygun şekilde yapılmadığı değerlendirilmiştir.” şeklinde değerlendirme yapılmıştır. Uygulamaya bakan yönüyle önem arz eden bir diğer husus ise 15 günlük sürelerdir. Zira SK m.30/13 hükmüne göre tahkim komisyonuna gidilebilmesi için sigorta şirketine yapılan başvurunun ardından 15 iş günü geçmesi gerekirken, KTK m.97 hükmü uyarınca bu süre 15 gün olarak düzenlenmiştir. Bu durum uygulamada kargaşaya ve dahi hak kayıplarına neden olabileceğinden zorunlu veya ihtiyari mali mesuliyet sigortası kapsamında olan bir riziko nedeniyle yapılacak başvurularda hangi sürenin uygulanması gerektiği açıklığa kavuşturulmalıdır. 502 Hakem Kararları Dergisi, Ocak-Mart 2017, s. 35. 144 Burada özel-genel kanun ayrımı yapılarak bu bağlamda değerlendirme yapılmalıdır. Öyle ki sigorta ilişkilerinin tamamına ilişkin Sigorta Tahkim Komisyonu’na yapılacak başvuruları belirleyen Sigortacılık Kanunu düzenlemelerinin yanında zorunlu ve ihtiyarî malî sorumluluk sigortalarıyla ilgili başvurulara ilişkin Karayolları Trafik Kanunu hükümlerinin özel kanun niteliğinde olduğu sonucuna varılabilecektir503. Aynı zamanda sonraki kanun olması sebebiyle de KTK m.97 hükmünün uygulanması gerekmektedir. Uygulamada da ihtiyari veya zorunlu mali mesuliyet sigortası kapsamında rizikoların meydana gelmesi durumunda ilgili sigorta şirketine yapılacak başvurularda KTK m.97 hükmündeki 15 günlük süre dikkate alınmaktadır. Uygulamada ise 15 günlük sürelere riayet edilmeden yapılan tahkim yargı başvurularında, bu husus Raportör tarafından re’sen dikkate alınmakta ve başvurunun SK m.30/13 hükmü uyarınca Komisyon tarafından değerlendirmeye alınmayacağına dair karar verilmektedir504. Aynı zamanda yapılan başvuru ücretinin yüzde doksan dokuzu başvuru sahibine iade edilmektedir. Sigortacılık Kanunu hükümleri Güvence Hesabı açısından da emredici hüküm niteliğinde olduğundan hesap aleyhine tahkim komisyonuna gidilmeden önce hesaba yazılı başvuru yapılması gerekmektedir. Ancak başvuru yapılmaksızın dava yoluna gidilmesinde herhangi bir engel bulunmamaktadır505. B. BAŞVURABİLECEK KİŞİLER Her bir zorunlu sigorta türü için zarar görenler teminat dışında kalan haller saklı kalmak kaydıyla hesaba başvuru yapabileceklerdir. Özetle zorunlu sorumluluk sigortalarında ölenin desteğinden yoksun kalanlar ile bedeni zarara uğrayanlar; ferdi kaza 503 Seven, “Mahkemeye-Tahkime Başvurmadan Önce Sigorta Şirketine Başvurma Zorunluluğu”, s.109. 504 Bkz. Sigorta Tahkim Komisyonu, 24.02.2022, THK-SB.2022.62154, 07/04/2022 Tarih ve THK- SB.2022.86333 Sayılı kararları. 505 Yarg. 17.HD, 2016/18996E.- 2018/998K. Sayılı kararında: “Güvence Hesabı yönetmeliğine göre Güvence Hesabına başvuru zorunluluğunun olmadığı sıralı sorumluluk uyarınca aracın trafik sigortacısı davalı ... şirketine dava yöneltilebileceği göz önüne alınarak işin esasına girilerek inceleme yapılması gerekirken, yazılı şekilde davanın husumetten reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.”, E.T. 05.06.2022, www.sinerjimevzuat.com.tr. 145 sigortalarında ise ölenin mirasçıları ile bedeni zarara uğrayanlar hesaba başvuru yapabilir506. Hesaba başvuru yapabilecek kişiler riziko nedeniyle zarara uğrayan ve zorunlu sigortaya başvuru yapılamadığından sigorta teminatından yararlanamayan kişilerdir. Sigorta şirketinin mali bünye zaafiyeti nedeniyle bütün branşlarda ruhsatının iptal edilmesi veya iflası halinde hem maddi hem de bedensel zarara uğrayan üçüncü kişiler hesaba başvuru yapabileceklerdir. Türkiye Motorlu Taşıt Bürosunca yapılacak ödemeler nedeniyle de hesaba başvuru yapılabilmektedir. C. BAŞVURU VE SONUÇLANMASI Güvence hesabına, somut olayın durumuna göre riziko hangi zorunlu sigorta kapsamında ise her sigorta türü için ele alınan ve meydana gelen zararın türüne göre gerekli olan belgeler ile yazılı olarak başvuru yapılmaktadır. Başvuruda istenen belgelerle ilgili olarak Hesap Yönetim Komitesi; “Müsteşarlığın uygun görüşünü alarak başvurularda aranılacak belgeleri belirlemeye yetkilidir. İstenilecek belgeler hesabın internet sitesi kanalı ile kamuoyuna duyurulur” demektedir507. Yargıtay da vermiş olduğu pek çok kararda Güvence Hesabına istenen belgelerle birlikte başvuru yapılması gerektiğini belirterek bunun ayrıca temerrüd tarihinin belirlenmesi noktasında önemli olduğu yönünde değerlendirme yapmıştır508. 506 Tepedelen, a.g.e., s.184. 507 Bkz. Güvence Hesabı Yönetmeliği, m.15. 508 Yarg. 11.HD, 17.11.2005, 2004/13581E.-2005/11145K., Yarg. 17.HD, 27.05.2014, 2013/6226E.- 2014/8455K. “Olay tarihinde yürürlükte bulunan 5684 sayılı yasanın 14. maddesi ve Güvence Hesabı yönetmeliğinin 14 ve 15. maddesi gereğince gerekli belgelerle birlikte Güvence Hesabına başvuru yapıldıktan sonra temerrüde düşeceğinden davalı güvence hesabı yönünden sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü ancak bu tarihte, böyle bir başvuru olmadığı takdirde ise dava tarihinde doğmaktadır. Mahkemece, davacılar tarafından dava açılmadan önce güvence hesabına gerekli belgelerle başvuru yapıldığı belirtildiğine göre davacının güvence hesabına başvuru tarihi belirlenerek sonucuna göre davacının beyanları da dikkate alınarak temyiz dilekçesinde belirtilen faiz başlangıç tarihi aşılmayacak şekilde faize hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.”, Yarg. 17.HD, 11.02.2014, 2013/1703E.- 2014/1540 K., “...Mahkemece davalı Güvence hesabı olay tarihinden işleyecek yasal faiz ile sorumlu tutulmuştur. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 5684 sayılı yasanın 14. maddesi ve Güvence hesabı yönetmeliğinin 14 ve 15. maddesi gereğince gerekli belgelerle birlikte güvence hesabına başvuru yapıldıktan sonra temerrüde düşeceğinden davalı Güvence Hesabı yönünden sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü ancak bu tarihte, böyle bir başvuru olmadığı takdirde ise dava tarihinde doğmaktadır. Mahkemece, davacılar tarafından dava açılmadan önce Güvence Hesabına gerekli belgelerle başvuru 146 Başvuru sırasında istenen belgeler GH Yönetmeliği m.15 uyarınca hesabın internet sitesi kanalı ile kamuoyuna duyurulur. Buna göre başvuruda istenen belgeler şu şekilde belirtilmiştir509; Ölüm Halinde Gereken Belgeler: 1. Kaza tespit tutanağı resmi tasdikli sureti, 2. Olayın mahkemeye intikal etmesi halinde mahkeme kararı, 3. Ölüm Raporu, 4. Ölenin mesleği ile gelir durumunu ve desteklik ilişkisini gösterir belge, 5. Hak sahiplerine Sosyal Güvenlik Kurumlarından gelir bağlanmış ise, bağlama kararı ile bağlanan gelirin peşin değerini gösteren belge, 6. Aile nüfus kaydı aslı ve veraset ilamı, 7. Kaza ile illiyeti gösteren diğer belgeler. Sakatlanma Halinde Gereken Belgeler: 1. Kaza tespit tutanağı resmi tasdikli sureti, 2. Hastane raporu aslı veya resmi tasdikli sureti, 3. Maluliyet oranını gösterir hastane raporu aslı veya resmi tasdikli sureti, 4. Olayın mahkemeye intikal etmesi halinde mahkeme kararı, 5. Kaza ile illiyeti gösteren diğer belgeler. Sigortacılık Kanunu'nun *14.(c) maddesi uyarınca bedensel zararlar dışındaki maddi zararlar için Belgeler: 1. Poliçe sureti, 2. Kaza tespit tutanağı resmi tasdikli sureti, 3. Eksper Raporu, 4. Varsa mahkeme kararı sureti, yapıldığı anlaşılmakla başvuru tarihi belirlenerek sonucuna göre davalı Güvence hesabı yönünden temerrüt faizine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde olay tarihinden işleyecek faizden sorumlu tutulması doğru değildir.”, Yarg. 17.HD, 08.03.2011, 2010/4361E.-2011/2017K., www.sinerjimevzuat.com.tr. 509 Bkz. https://www.guvencehesabi.org.tr/Basvuru.aspx. 147 5. Hasar bedeli sigortalı tarafından ödenmiş ise ödeme ile ilgili belgelerin suretleri, 6. Kaza ile illiyeti gösteren diğer belgeler. II. ÖDEME Güvence hesabına yapılan yasal başvurunun ardından, başvuru ön incelemeden geçirilerek başvuru için istenen belgeler incelenir. Herhangi bir eksiklik bulunmaması durumunda işin esasına geçilmektedir. Belgelerde eksiklik bulunması halinde başvurucuya durum bildirilerek eksikliğin giderilmesi talep edilir. Yapılan inceleme ve araştırma neticesinde başvuru haklı görülür ise hesaplanacak olan miktar hak sahiplerine ödenir510. Zararın tamamının ödenmesi durumunda dava veya tahkim yoluna başvurmaya gerek kalmayacaktır. Ancak bununla birlikte başvurucunun talebi kısmi olarak kabul edilir ise hak sahipleri kalan kısım için talepte bulunabileceklerdir. Yapılan kısmi ödemeler makbuz niteliğine haizdir. Dava veya tahkim yoluna başvurulduğunda hesaplanacak olan tazminat tutarından hesapça yapılan kısmi ödeme mahsup edilecektir. Nitekim Yargıtay kararında511; “Somut olayda Trafik kazası nedeniyle...davacıların davalı Güvence Hesabı’na vaki başvurusu üzerine davacılara...miktar ödenmiş ve davacılardan ibraname alınmış, eldeki bu dava 04.09.2009 tarihinde açılmıştır. Dava tarihine göre ibra belgesinin iptali için yasada öngörülen 2 yıllık dava açma süresi geçirilmeden eldeki bu davanın açılarak, ibra belgesinin kabul edilmediğine ilişkin irade açıklamasının yapıldığı anlaşılmaktadır. 25.08.2009 tarihinde davacılar ile davalı arasında “ibraname ve tazminat makbuzu başlığı altında düzenlenen belge, yukarıda açıklandığı üzere, davalının hukuki sorumluluğunu tamamen ortadan kaldıran bir belge niteliğinde olmayıp, bu belgeyle ödeme yapıldığından makbuz niteliğinde kabul edilmesi gerekir.” III. GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME Uyuşmazlık durumunda görevli ve yetkili mahkemenin tespiti usul hukuku bağlamında önem arz etmektedir. Bu sebeple zarar görenlerin sigorta şirketlerine ve hesaba karşı açacakları tazminat davaları ile sigorta şirketleri ve hesabın ödemeyi 510 Tepedelen, a.g.e., s.187. 511 Yarg. 17.HD, 10.07.2014, 2012/5740E.-2014/11196K., www.sinerjimevzuat.com.tr., (E.T. 11.08.2022.) 148 yaptıktan sonra sorumlu kişi/kişilere ve sigorta şirketlerine karşı açacağı rücu davalarında görevli ve yetkili mahkemenin neresi olduğu açıklığa kavuşturulmalıdır. Güvence hesabı ile ilgili uyuşmazlıklarda görevli ve yetkili mahkemenin açıklanmasından önce sigorta hukukundan doğan uyuşmazlıklarda görev ve yetki konusundan da kısaca bahsedilecektir. Zira Sigorta hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin tespiti konusu, özellikle 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un yürürlüğe girmesinin ardından çeşitli tartışmalara yol açmıştır. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanuna göre mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem tüketici işlemi olarak tanımlanmaktadır512. Özetle tüketici işlemi bir tarafın ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi bir tarafın ise (mal) satıcı ya da (hizmet) sağlayıcısı olduğu hukuki işlem olarak tanımlanabilir513. Görev yönünden TKHK m.73’e göre: “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” Yine TKHK’ya göre taraflardan birisinin tüketici olduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarla düzenlemenin olması bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez514. Dolayısıyla taraflar arasında sözleşmesel ilişkinin bulunması ve bu ilişkinin aynı zamanda tüketici işlemi olması halinde sigorta hukukundan doğan uyuşmazlıklarda görevli mahkeme tüketici mahkemesi olacaktır. Nitekim Yargıtay da 6502 Sayılı Kanun’un 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girmesinin ardından, bu tarihten sonra meydana gelen olaylarda tüketici işleminin varlığı halinde Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu yönünde kararlar vermiştir515. 512 Bkz. 6502 Sayılı Kanun m.3. 513 Samim Ünan, Sigorta Tüketici Hukuku, 1. Baskı, İstanbul ,2016, s. 8. 514 Bkz. 6503 S. TKHK m.83/2. 515 Yarg. 17.HD, 22.09.2016, 2016/9695E.- 2016/8055K., “ …davanın yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasadan sonra açılmasına, 6502 sayılı yasanın 73/1. maddesindeki düzenlemede belirtildiği üzere, davacı tüketici konumunda olup davalı sigorta şirketi ile aralarında akdedilen sigorta sözleşmesinin bir tüketici 149 Kişisel amaçlı kullanılan araç sigortası, konut sigortası, sağlık sigortası, hastalık veya emeklilik sigortalarında sigortalı tüketici konumundadır. Bu nedenle bu tür sigortalarda sigortalı ile sigorta şirketi arasındaki davalar zorunlu arabuluculuğa tabi olur ve tüketici mahkemelerinde görülür. Ancak sigortanın konusu, sigortalının mesleki ve ticari faaliyetiyle ilgili riskler ise bu durumda uyuşmazlık ticari nitelikte olur, arabulucuya başvuru yine zorunlu olur ve dava asliye ticaret mahkemesinde görülür. Asliye Hukuk Mahkemeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre; dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davarlarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Asliye hukuk mahkemeleri, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak Adalet Bakanlığınca her ilde ve ilçe merkezlerinde kurulmakla birlikte ihtiyaç sayısına göre birden fazla kurularak numaralandırılabilirler. Ticaret, iş, aile, tüketici, fikri ve sınai mahkemelerinin olmadığı yerlerde asliye hukuk mahkemeleri görevlidir ve bu mahkemelerin görevlerini yerine getirir. Asliye Ticaret Mahkemeleri, aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir516. Her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar ticari dava olarak kabul edildiğinden bu davalara bakma görevi asliye ticaret mahkemesine aittir. Tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın 6102 sayılı Ticaret işlemi olması ve tüketici işleminden kaynaklanan bu uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi tarafından görülmesi gerektiğinin anlaşılmasına göre, davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA…”, Yarg. 17.HD, 08.02.2016, 2015/10120E.- 2016/1327K, “28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3. maddesinin k bendinde tüketici; Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi, l bendinde de tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak tanımlanmış, anılan kanunun 73. maddesinde de tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiştir. Somut olayda dava 22.09.2014 tarihinde açılmış olup, davacı vekili, müvekkiline zorunlu trafik sigortası ile sigortalı davalıya ait aracın ehliyetsiz kullanımı sonucu dava dışı araca ödenen tazminatın davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesini talep etmektedir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalıdır. Dava, 6502 sayılı Yasa yürürlüğe girdikten sonra açılmış olup yasanın 3/1-1. maddesi hükümlerine göre uyuşmazlığın çözüm yeri tüketici mahkemesi olduğundan, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.”, Yarg. 17.HD, 22.11.2016, 2014/5859E.-2016/10720K., www.sinerjimevzuat.com.tr. 516 6102 S. TTK m.5/1. 150 Kanunun ticari dava ve çekişmesiz yargı işi olarak kabul ettiği işler de Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görev alanına girmektedir517. Bu bağlamda TTK m.1483 vd. düzenlenen zorunlu sorumluluk sigortalarından kaynaklanan uyuşmazlıklar TTK m.4 gereğince ticari dava sayıldığından uyuşmazlıklarda Asliye Ticaret Mahkemeleri görevlidir518. Ancak uygulamada her iki mahkemenin de görev alanına giren konularda görevli mahkemenin tespiti kolay olmamaktadır. Bu noktada uyuşmazlığın hukuki dayanağının tespiti çözüme ulaştırmaktadır. Zira tazminat davalarında Yargıtay da uyuşmazlığın konusunun dayandığı hukuki sebebin, görevli mahkemenin tespitinde belirleyici olduğuna karar vermiştir519. Yargıtay 17.HD. 12.02.2015 tarih ve 2015/186E. 2015/2667K Sayılı kararında: “…Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle …tazminat istemine ilişkindir… Her ne kadar mahkemece, asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş ise de dava genel hükümlere (6098 sayılı TBK 56) göre açılmıştır. Kazaya karışan aracın sürücüsü ve malikine haksız fiil nedeniyle husumet yöneltilmiştir. Yine kazaya karışan araç hususi bir araç olup uyuşmazlık tarafların ticari iş veya işletmesiyle ilgili değildir. Bu nedenle, taraflar gerçek kişiler olup uyuşmazlık açısından tacir değildir. Dava genel hükümlere göre açıldığından davanın genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekmektedir. Bu nedenle, mahkemece yargılamaya devam edilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir.” demiştir. Dolayısıyla dava genel hükümlere göre açılmışsa görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olacaktır. Benzer şekilde trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle tazminat istemine ilişkin bir davada Yargıtay520: “…Dava, davalıya ZMSS poliçesi ile sigortalı araç sürücüsünün araçla geçirdiği kaza sonucu ölümü nedeniyle desteğinden yoksun kalanların tazminat istemlerine ilişkindir. Zorunlu Sorumluluk Sigortaları, dava tarihinde yürürlükte bulunan 517 6102 S. TTK m.4. 518Yarg. 17.HD, 11.01.2016, 2015/9138E.-2016/72K., Yarg. 17.HD, 11.01.2016, 2015/6871E.- 2016/134K., Yarg. 17.HD, 11.12.2014, 2014/18455E.-2014/18341K, Yarg. 17.HD, 11.12.2014, 2014/22428E.- 2014/18429K., Yarg.17.HD, 25.12.2014, 2013/13585E.-2014/19670K, Yarg.17.HD, 13.01.2016, 2015/17035E.-2016/266K., Yarg.17.HD, 15.12.2014, 2014/18174E.-2014/18578K., www.sinerjimevzuat.com.tr., (E.T. 01.06.2022). 519 Yarg. 17.HD, 12.02.2015, 2015/186E. 2015/2667K, Yarg. 17.HD, 25.12.2014, 2013/13585E.- 2014/19670K, Yarg. 17.HD, 07.05.2015, 2015/2317E.- 2015/6953K., www.sinerjimevzuat.com.tr., (E.T.01.06.2022). 520 Yarg. 17.HD, 25.12.2014, 2013/13585E.-2014/19670K., www.sinerjimevzuat.com.tr., (E.T.01.06.2022). 151 6100 sayılı TTK 1483 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 91.maddesi gereğince de Karayolları Mali Sorumluluk Sigortası yaptırılması zorunluluğu bulunmaktadır.6102 sayılı TTK 4/a maddesindeki "Bu kanunda" öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olduğu, yasanın 5.maddesinde de tüm ticari davalara bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesine ait bulunduğu hükmü karşısında, uyuşmazlığın çözümü Asliye Ticaret Mahkemesi'ne ait olduğundan 6100 sayılı HMK 114/c maddesi gereğince mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava şartı noksanlığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kamu düzenine ilişkin ve davanın her aşamasında mahkemece re'sen dikkate alınması gereken görev hususunun göz ardı edilerek davanın esastan çözümlenmesi doğru değildir…” Her ne kadar her iki uyuşmazlığın konusu da trafik kazası neticesinde ölüm nedeniyle tazminat istemine ilişkin ise de uyuşmazlığın hukuki dayanağı görevli mahkemenin tespitinde belirleyici olmaktadır. Sigortalının zarar sorumlusuna karşı talep hakkı da hangi hukuki sebebe bağlı ise görevli ve yetkili mahkeme de o hukuki ilişkiye göre tayin edilecektir521. Son olarak sigorta hukukundan doğan uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin belirlenmesinde sigortacının açtığı rücu davalarında hangi mahkemenin görevli olduğu hususu önem arz etmektedir. Zira Yargıtay’ın pek çok kararında bu noktada zaman zaman içtihat birliğinin sağlanamadığı ve çelişkili kararların verildiği görülmektedir. Sigorta konusu riskin gerçekleşmesi halinde sigortalısına ödeme yapan sigorta şirketinin, zararın ortaya çıkmasında kusurlu bulunan üçüncü kişiye rücu etme hakkı vardır. Sigorta şirketi bu durumda, halefiyet hükümleri uyarınca sigortalısının yerine geçerek üçüncü kişiden tazminat talep edebilir. Bu durumda uyuşmazlığın niteliği ve davada görevli mahkeme, sigortalı ile üçüncü kişi arasındaki hukuki ilişkiye göre belirlenir. Sigortalı ile üçüncü kişi arasında tüketici ilişkisi varsa sigorta şirketi ile üçüncü kişi arasındaki uyuşmazlık tüketici uyuşmazlığı, ticari ilişki varsa sigorta ile üçüncü kişi arasındaki uyuşmazlık da ticari nitelikte olur. Her iki 521 Kender, a.g.e., s.347. 152 durumda da uyuşmazlık zorunlu arabuluculuğa tabi olur. Ancak üçüncü kişinin sigortalıya karşı eylemi haksız fiil niteliğinde ise sigortanın açacağı rücu davasında Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olur522. Nitekim Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun farklı tarihlerde vermiş olduğu kararlarına göre sigortacının sigorta sözleşmesinden kaynaklanmayıp kanundan doğan yetkiye dayanarak açtığı haksız fiile dayalı rücu davasında görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu belirterek içtihat birliği sağlanmıştır523. Sigorta şirketi, sigortalısının neden olduğu bir zarardan dolayı üçüncü kişiye ödeme yapmak zorunda kalırsa, kendi sigortalısına rücu edebilir. Örneğin alkollü araç kullanan sigortalının karıştığı trafik kazasında sigorta şirketi, zarar görene yaptığı ödemeyi kusuru oranında kendi sigortalısından isteyebilir. Bu durumda rücuen tazminat davası sigorta şirketi ile sigortalı arasındaki tüketici ilişkine dayanacağından görevli mahkeme tüketici mahkemesidir524. Ancak yine sigorta sözleşmesinin konusunu sigortalının mesleki veya ticari faaliyeti oluşturuyorsa taraflar arasındaki ilişki ticari nitelikte olacağından görevli mahkeme ticaret mahkemesi olur525. Bu durumda da arabulucuya başvuru bir dava şartı olarak değerlendirilir. Güvence hesabına karşı açılacak davalarda görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesidir. Zira her ne kadar güvence hesabına yöneltilecek uyuşmazlıklarda ortada sigorta sözleşmesi bulunmasa bile sigortaya ilişkin uyuşmazlıklar olması se TTK’da düzenlenen hususlardan olması sebebiyle görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu yönünde şüphe yoktur. Bu hususta Yargıtay’ın tarihsel süreç içerisinde farklı dairelerince verilmiş olan kararlarında içtihat birliğinin sağlandığı ve tartışmasız olarak 522Yarg. 17.HD, 25.12.2014, 2014/2115E.-2014/19591K, Yarg. 17.HD, 13.01.2015, 2013/14331E.- 2015/269K, Yarg. 17.HD, 13.01.2016, 2015/18192E.-2016/267K., www.sinerjimevzuat.com.tr. 523 Bkz. YİBK, 17.01.1972, 2/1, YİBK 22.03.1944, 1939/37E.- 1944/9K., www.sinerjimevzuat.com.tr. 524 Yargıtay 20.HD, 2016/3520 E, 2016/5331 K, 10.05.2016., www.sinerjimevzuat.com.tr. 525 Yarg. 17.HD, 2015/6871E.- 2016/134K., “…Açıklanan yasal düzenlemeler karşısında davacı ... şirketine kasko sigortası ile sigortalı aracın sigortalısı ile davalı aracın malikinin ticaret şirketi olması nedeniyle uyuşmazlık ticari dava niteliğinde olup çözümü Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanına girdiğinden, görev konusunun kamu düzenine ilişkin olması ve yargılamanın her aşamasında mahkemece re'sen gözetilmesinin gerekmesi karşısında dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır...”, E.T.01.06.2022, www.sinerjimevzuat.com. 153 tazminat istemiyle hesaba yapılacak olan başvurularda görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu hüküm altına alınmıştır526. Güvence hesabının açacağı rücu davalarında ise görevli mahkeme konusunda gerek İlk Derece Mahkemeleri’nin gerek İstinaf Mahkemeleri’nin gerekse de Yargıtay’ın birbiriyle çelişen kararları bulunmaktadır. Dolayısıyla taraf vekillerince yargılama aşamasında görevli mahkemenin tespiti konusunda itirazlar yapılmakta, kamu düzeninden olması sebebiyle yargılama süreci görev uyuşmazlığı nedeniyle sürüncemede kalmakta ve nihayetinde de içtihat birliği sağlanamamaktadır. Öyle ki Yargıtay’ın aynı dairesinin dahi farklı zamanlarda farklı kararlar verdiği görülmektedir. Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 2016 yılı öncesinde vermiş olduğu kararlarında Güvence Hesabı tarafından zararın giderilmesi sonucu sorumlulardan rücuen tahsiline yönelik davanın Türk Ticaret Kanunun 1483 vd. maddelerinde sayılan hususlardan olduğu kanaatine varmakla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görev alanına girdiği kabul edilmekteydi527. Daha sonra ise Yargıtay 17.Hukuk Dairesi görüş değişikliğine giderek, Güvence Hesabı’nın, Yönetmeliğin 16. maddesinde sayılan hallerde ödediği tazminatı sorumlu davalılara rücu ettiği uyuşmazlıklarda davalıların gerçek kişi olması ve uyuşmazlığın kaynağının haksız fiil olması gerekçesiyle görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar vermiştir528. IV. RÜCU A. GENEL OLARAK Rücu, kelime anlamı itibariyle cayma, geri dönme anlamlarına gelmektedir529. Halefiyet ise genel anlamda alacaklının yerine geçme demektir. Esasen kullanıldıkları 526 Yarg. 17.HD, 26.02.2020, 2019/2043E.-2020/2160K., Yarg. 17.HD, 19.10.2017, 2016/19338E.- 2017/9338K, Yarg. 20.HD, 11.11.2016, 2016/12169E.-2016/10527K., Yarg. 20.HD, 05.11.2015, 2015/9175E.-2015/10562K., Yarg. 17.HD, 28.04.2014, 2014/7824E.- 2014/6472K., Yarg.17.HD, 23.05.2013, 2013/7065E.- 2013/7629K., Yarg. 17.HD, 04.04.2013, 2013/3434E.- 2013/4905K. Yarg. 17.HD, 26.01.2015, 2014/17547E.-2015/995K., www.sinerjimevzuat.com.tr. 527 Yarg. 17.HD, 13.02.2014, 2014/1583E.- 2014/1720K, Yarg. 17.HD, 06.03.2014, 2014/3545E.- 2014/3260K, Yarg. 17.HD, 27.03.2014, 2014/1863E- 2014/4474K., E.T. 01.06.2022, www.sinerjimevzuat.com.tr. 528 Yarg. 17.HD, 27.09.2016, 2016/10169E.- 2016/8272K., Yarg. 17.HD, 10.05.2017, 2014/24509E.- 2017/5341K., Yarg. 17.HD, 14.02.2019, 2016/6366E.- 2019/1514K., www.sinerjimevzuat.com.tr. 529 www.tdk.gov.tr. 154 alanların aynı olması sebebiyle çoğu zaman birbirinin yerine kullanın rücu hakkı ve halefiyet kavramlarından kısaca bahsetmek gerekmektedir. B. GÜVENCE HESABININ RÜCU HAKKI Güvence hesabının hak sahiplerine yaptığı ödemeler dolayısıyla, zarar sorumlularına karşı rücu hakkı 5684 S. SK m.14/7, Güvence Hesabı Yönetmeliği m.16, m.17/2’de düzenlenmiştir. Düzenlemeye göre hesaptan; zarar gören veya ilgili hak sahiplerine yapılan ödemeler nedeniyle zorunlu sigorta yaptırmayan veya geçerli teminat tutarları üzerinden zorunlu sigortasını yaptırmayan kişilere, sorumlunun sonradan belli olması halinde bu kişilere veya yükümlü sigorta şirketine, Yeşil Kart Sigortası kapsamında Türkiye sınırları içinde meydana gelen zararlardan dolayı Motorlu Taşıt Bürosu’nca tekemmül ettirilen hasar dosyalarının tazminat ödemesi için Motorlu Taşıt Bürosuna şartların oluşması halinde rücu edilir530. Güvence hesabı zararı tazmin ettikten sonra zarar görenlerin haklarına halef olmaktadır. Halefiyet kuralının bir gereği olarak hesap zarar tazminatı ve diğer giderler yönünden alacaklı konumunda olacaktır ve bu alacak hakkı Hesap Komitesi tarafından sorumlulara başvurmak veya sorumlulara karşı dava/icra takibi açmak suretiyle kullanılır531. Hesap daha önce de detaylıca izah edildiği üzere zorunlu sigorta teminat limitleri ile sınırlı olarak sorumlu olduğundan teminat limitlerini aşan zararlar, zarara sebebiyet veren veya hukuken sorumlu olanlardan karşılanır532. Öğretideki bir görüşe göre garanti fonunun rücu hakkı kanundan doğan bir rücu hakkıdır, halefiyet söz konusu değildir. Zira halefiyet kanuna dayanır. Kanunda açıkça öngörülmeyen hallerde halefiyetin varlığından söz edilemez. Kıyasen uygulanması da mümkün değildir533. Ancak güvence hesabı ile ilgili öğretideki baskın görüş hesabın halefiyete dayanarak zarar sorumlusuna rücu ettiği yönündedir534. Garanti fonunun yerini alan Güvence Hesabında rücu halleri genel itibariyle eski düzenleme ile benzerlik göstermektedir. Garanti Fonunun rücu hakkı mülga KTK 530 Ateş, a.g.e., s.360, Cicim, a.g.e., s.115, Ulaş, “Sigortacılıkta Güvence Hesabı”, s.90, Ulaş, “Uygulamalı Zarar Sigortaları”, s.1139. 531 Cicim, a.g.e., s.115. 532 Güvence Hesabı Yönetmeliği m.11. 533 Nomer, a.g.e., s.89. 534 Tepedelen, a.g.e., s.217. 155 m.108/3 ve KTK m.98/2’de düzenlenmişti. Buna göre “Kazaya sebep olan aracın işleteninin sonradan bulunması halinde garanti fonu, işletene ve sigortacısına rücu edebilir; diğer durumlarda da garanti fonunun sorumlulara başvurma ve sigortacının iflas masasına katılma hakları saklıdır.” Tedavi giderleri ile ilgili olarak ise KTK m.98/2’ye göre: “Birden çok aracın karıştığı bir trafik kazasında zarar gören kişiler, araçların sigortacılarından herhangi birine veya 108’inci maddede belirtilen durumlarda Garanti Fonuna başvurarak zararın giderilmesini isteyebilirler. Giderleri ödeyen sigortacı veya Garanti Fonu, ödediği miktarın sorumluluk oranlarına göre paylaşılmasını talep edebilir.” C. RÜCU HALLERİ 1. Zorunlu Sigorta Yaptırmayan Kişilere Rücu Hakkı Zorunlu sigorta yaptırmakla yükümlü olan kişilerin sigortayı yaptırmaması durumunda meydana gelen zararlardan ötürü hesaba başvuru yapılmakta ise de, hesap tazminatı ödedikten sonra sorumlulara karşı rücu edebilmektedir535. Güvence hesabının ödeme yapması ile zorunlu sigortayı yaptırmayan kişilerin sorumluluğu ortadan kalkmaz. Nitekim Yargıtay kararlarında da rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde sigortasını yaptırmamış olanların sebep olduğu bedensel zararların tazmini için hesapça yapılan ödemelerin sorumlulara rücu edilebileceği hüküm altına alınmıştır536. Uyuşmazlık halinde somut olayda riziko tarihinde geçerli bir sigorta poliçesinin olup olmadığının iyice araştırılması ve sonuca göre hüküm kurulması gerekmektedir. Nitekim Yargıtay kararında537: “…Ayrıca aynı maddenin 3’üncü fıkrası ile de; “Zarara sebep olan aracın bilinmemesi veya geçerli bir zorunlu mali sorumluluk sigortasının bulunmaması veya sigortacının iflas etmesi veya çalınan aracın işleteninin sorumlu tutulamaması hallerinde, birinci fıkrada belirtilen giderler, 108'inci maddede öngörülen 535 GHY m.16/a. 536 Yarg. 17.HD, 19.04.2011, 2010/6849E.-2011/3710K., Yarg.17.HD, 25.03.2013, 2013/776E.- 2013/4122K., Yarg. 17.HD, 05.06.2014, 2014/8852E.- 2014/9180K., Yarg. 17.HD, 22.06.2017, 2014/23463E.-2017/7133K., Yarg.17.HD, 23.03.2021, 2020/9476E.-2021/3111K., Yarg. 4.HD, 16.09.2021,2021/17896E.-2021/4942K., Yarg. 17.HD, 19.02.2020, 2018/5544E.-2020/1737K., E.T., 01.06.2022, www.sinerjimevzuat.com.tr. 537 Yarg. 10.HD, 08.05.2017, 2017/1850E- 20017/3886K., E.T. 01.06.2022, www.sinerjimevzuat.com.tr. 156 Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı tarafından ödenir.” hükmü yer almaktadır. Ancak Trafik Garanti Sigortası (Güvence) Hesabı’nın sorumluluğu kaza anında geçerli zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçe limitleri ile sınırlıdır. Bu nedenle; ... trafik kazasında zarar gören kişinin hak sahiplerine yaptığı ödeme ölçüsünde sorumluluktan kurtulacaktır. Mahkemece bozma sonrası yapılan araştırmanın eksik olduğu, kaza tarihi itibariyle kazaya karışan aracın zorunlu mali mesuliyet sigortası araştırılıp, varlığı halinde güvence hesabının da sorumlu tutulamayacağı da gözetilerek elde edilecek sonuca göre bir karar verilmelidir.” Yine Yargıtay’ın bir başka kararında ise kaza tarihinde aracın zorunlu mali sorumluluk sigortasının olup olmadığı, iptal edilip edilmediğinin edildi ise de ne zaman iptal edildiği hususunun iyi araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir538. Benzer şekilde kazaya sebep olan aracın kaza tarihinde geçerli teminat tutarları üzerinden yapılmış zorunlu mali sorumluluk sigortasının bulunmaması veya teminat tutarının kaza tarihinde geçerli olan teminat tutarına yükseltilmemesi durumunda üçüncü kişiler nezdinde meydana gelen zararlardan ötürü KTK m.108/2-b ve GFY m.8/b hükümleri uyarınca Garanti Fonuna başvurulabilmekteydi539. Fon ise yaptığı ödemeleri zorunlu sigortasını yaptırmamış veya teminat tutarlarını geçerli limitlere yükseltmemiş işletene rücu edebilmekteydi540. Burada da fonca yapılan ödemeler zorunlu sigortasını yaptırmamış olan işletenin sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır. Garanti fonundan ödeme yapılması işleteni ödenen miktar üzerinden zarar görenlere karşı sorumluluktan kurtarmakta ise de Garanti Fonuna karşı sorumluluktan kurtarmamaktadır541. Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabından542 farklı olarak Güvence Hesabında hesap kapsamında olan tüm zorunlu sigortalardan herhangi birisinin yaptırılmamış olması halinde sorumluluk ve beraberinde rücu hakkı doğmaktadır. Oysaki eski düzenlemede sadece ZMSS’nin yapılmaması nedeniyle hesabın sorumluluğu doğmakta idi ve rücu halleri bu zorunlu sigorta ile sınırlıydı. 538 Yarg. 17.HD, 14.03.2013, 2012/3781E.-2013/3429K., E.T. 01.06.2022, www.sinerjimevzuat.com.tr. 539 Nomer, a.g.e., s.91. 540 2918 S. KTK mülga m.108/3, Yarg. 11.HD, 23.12.2004, 2004/1553E.-2004/12792K., Yarg. 11.HD, 20.06.2005, 2004/9809E.- 2005/6415K., Yarg. 11.HD, 14.12.2005, 2004/14633E.-2005/12324K., Yarg. 10.HD, 13.04.2010, 2008/21121E.- 2010/5383K. 541 Nomer, a.g.e., s.91. 542 Eski adıyla Garanti Fonu. 157 2. Geçerli Teminat Tutarları Üzerinden Zorunlu Sigortaları Yaptırmayan Kişilere Rücu Hakkı Zorunlu sigortanın riziko tarihinde geçerli teminat tutarları üzerinden yaptırmayan, geçerli teminat tutarı ile poliçedeki limit arasında fark bulunması halinde hesap bu miktar üzerinden meydana gelen zarardan sorumlu olmakta ve ödediği tazminatı sorumlulara rücu edebilmektedir543. 3. Sorumlunun Sonradan Belli Olması Halinde Bu Kişilere veya Sigorta Şirketine Rücu Somut olayda zarar sorumlusunun tespit edilememesi halinde meydana gelen zararlardan zorunlu sigorta limiti dahilinde hesap sorumlu olmakla birlikte hak sahiplerine tazminat ödemesinde bulunduktan sonra Yönetmeliğin 16/c maddesi uyarınca zarar sorumlusuna rücu edebileceği hüküm altına alınmıştır544. Sorumlunun sonradan belli olması hali somut olayda en çok trafik kazasında kazaya karışan aracın tespit edilememesi halinde karşımıza çıkmaktadır545. Garanti Fonu yürürlükte iken de kazaya sebep olan aracın sonradan tespit edilmesi halinde garanti fonunun aracın işletenine rücu edebileceği kabul edilmekteydi546. Öyle ki KTK m.108/3 düzenlemesine göre her ne kadar bu hususa açıkça yer verilmemişse de kazaya sebep olan aracın işleteninin sonradan bulunması halinde Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabının, işletene ve sigortacısına rücu edebileceği; diğer durumlarda da Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabının sorumlulara başvurma ve sigortacının iflas masasına katılma hakkının saklı olduğu kabul edilmiştir. Çalınmış veya gasp edilmiş aracın neden olduğu kazada işleten ve eylemlerinden sorumlu olduğu kişiler aracın çalınmasında veya gasbedilmesinde herhangi bir kusurlarının olmadığını, gereken tüm dikkat ve özeni gösterdiklerini ispat etmeleri 543 GHY m.16/b. 544 Ateş, a.g.e., s.360, Tepedelen, a.g.e., s.220, Ulaş, “Sigortacılıkta Güvence Hesabı”, s.91., 545 Bkz. Yarg. 4.HD, 25.10.2021, 2021/14976E.- 2021/7381., E.T.01.06.2022, www.sinerjimevzuat.com.tr. 546 Kazaya sebep olan aracın tespit edilememesi halinde hesabın sorumluluğu KTK m.108/2-a ve GFY m.8/a hükümlerinde düzenlenmekteydi. 158 halinde sorumluluktan kurtulmaktadır547. Bu durumda zarar görenlerin muhatapsız kalmamaları için hesabın sorumluluğunun gündeme geldiği daha önce detaylıca izah edilmişti. Hesap zarar görenlere veya hak sahiplerine yaptığı ödemeleri aracı çalan veya gasp eden sorumluların tespiti halinde bu kişilere rücu edebilmektedir548. Çalınan veya gasp edilen aracın neden olduğu zararlardan ötürü hesabın sorumlu olması mülga KTK m.107/3, KTK m.108/2-d ve GFY m.8/d hükümleri uyarınca kabul edilmekteydi. Bu durumda Garanti Fonu daha sonraki ismiyle Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı sorumlulara rücu edebilmekteydi. Ancak fon, işletene rücu edememekteydi. Zira sorumluluktan kurtulmuş olan işletene rücu edilmesi mümkün değildir549. Ancak kanaatimizce işletenin yargılama sürecinde aracın çalınmasında veya gasp edilmesinde sorumlu olduğunun anlaşılması halinde hesap eski adıyla Garanti Fonu işletene de rücu edebilecektir. Zarar sorumlusunun sonradan tespiti halinde rücu hakkı zarar sorumlusu ile birlikte varsa zorunlu sigortacısına karşı da kullanılabilmektedir550. 4. Zarardan Sorumlu Kişilere veya Yükümlü Sigorta Şirketine Rücu Hesap, zorunlu sigortanın yapılmaması, sigortanın teminat limitlerinde yapılmaması, sigortalının tespit edilememesi, aracın çalınması veya gasp edilmesi ve işleten ile birlikte eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin sorumluluğuna 547 Yarg. HGK, 22.06.2011, 2011/17-398E.- 2011/434K, “ …Anılan maddenin düzenlenmesinden açıkça anlaşılacağı üzere, işletenin bu sorumluluktan kurtulabilmesi için sadece aracın çalınması eyleminin gerçekleşmesi ve kanıtlanması yeterli değildir; bunun yanında kendisinin ve eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin aracın çalınmasında ve gasp edilmesinde kusurlu olmadığının ve ayrıca aracın izinsiz kullanılmasını önlemek için gözetim bakımından gerekli bütün dikkat ve özenin gösterildiğinin de kanıtlanması gereklidir. Diğer bir ifade ile işleten, her an tehlikeli sonuçlar yaratabilecek bir aracın sorumsuz ellere geçmesinin, çalınmasının önlenmesi bakımından olağan, makul, uygulanabilir türden gerekli tüm önlemlerin yerine getirildiğini, aracın gözetimi yönünden gerekli tedbirleri aldığı halde, çalınmanın önüne geçilemediğini de kanıtlama yükümü altındadır. Nitekim, Genel Şartların anılan maddesinde çalınan araçların neden oldukları ve KTK’ya göre işletenin sorumlu olmadığı zararların teminatın dışı olduğu öngörülmüş; sadece çalınma olgusuna dayalı bir düzenleme getirilmemiştir. Yukarıda açıklanan kanıtlama yükümlülüğünün denetlenmesi açısından, aracın kapı ve camlarının kapatılmış olması, aracın kontak anahtarının başkaları tarafından ele geçirilmesini önleyecek gerekli tedbirlerin alınması, kontak anahtarının araç üzerinde veya kolayca elde edilebilecek bir yerde bırakılmaması, aracın park edildiği yerin nitelikleri, aracın park edilmesi sırasında alınan veya alınabilecek tedbirlerin neler olduğu, sürücü ve yardımcıların seçiminde, talimat verme ve denetlemede gösterilen özen gibi hususlar etkili olacaktır…”, E.T. 01.06.2022, www.sinerjimevzuat.com.tr . 548 Tepedelen, a.g.e., s.222, Yarg. 17.HD, 14.02.2019, 2016/6298E.- 2019/1467K., E.T.01.06.2022, www.sinerjimevzuat.com.tr. 549 Nomer, a.g.e., s.92. 550 Ulaş, Uygulamalı Zarar Sigortaları, s.1140. 159 gidilememesi hallerinden birinin gerçekleşmesi halinde hak sahiplerine veya zarar görenlere zorunlu sigorta teminat limitleri doğrultusunda ödeme yapmaktadır. Bu durumda hesap, zarara sebebiyet veren sorumluların tespiti halinde ödemiş olduğu tazminatı rücu edebilmektedir. Uygulamada sıklıkla karşılaşılan rücu halleri işletenin teşebbüs sahibine rücu, motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan teşebbüs sahipleri ve onların zorunlu mali sorumluluk sigortacısına rücu, motorlu araç yarış düzenleyicileri ve onların Zorunlu Mali Sorumluluk sigortacısına rücu, zorunlu teminat limitlerini aşan kısım için İhtiyari Mali Sorumluluk sigortacısına rücu olarak ifade edilebilir. Nitekim Yargıtay kararında551; “…Karayolları Trafik Kanunu'nun 108.ve Karayolları Trafik Garanti Sigortası Hesabı Yönetmeliği'nin 6.maddeleri uyarınca yasada belirtilen nedenlerle yaptığı ödemeler için rücu etme hakkı tanınmış olduğunu, davalılar aleyhine takip yapıldığını, davalıların takibe itiraz etmeleri sebebiyle takibin durdurulmuş olduğunu, bu nedenlerle davalıların haksız itirazlarının iptaline, %40 inkar tazminatı takdirine, takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir…Motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan teşebbüslerin sahibi, gözetim, onarım, bakım, alım - satım, araçta değişiklik yapılması amacı ile veya benzeri bir amaçla kendisine bırakılan bir motorlu aracın sebep olduğu zararlardan dolayı; işleten gibi sorumlu tutulur. Aracın işleteni ve araç için zorunlu mali sorumluluk sigortası yapan sigortacısı bu zararlardan sorumlu değildir…” hükmünü içermektedir. Bu madde gereğince motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan kişiler, bu tür araçların gözetim, onarım, bakım, alım-satım, araçta değişiklik yapılması amacı ile veya benzeri amaçla kendisine bırakılan bir motorlu aracın sebep olduğu zararlardan dolayı işleten gibi sorumlu tutulur. Ancak bu madde uyarınca galericinin gerçek işleten malik yerine farazi işleten olarak sorumlu tutulabilmesi için, araç üzerindeki eylemsel egemenliğin kesin biçimde bu yere geçtiğinin ortaya konulması gerekmektedir…” denilmek suretiyle motorlu araçlarla ilgili faaliyette bulunan teşebbüs sahiplerine işleten sıfatına haiz olması halinde hesap tarafından yapılan ödemenin rücu edilebileceği kabul edilmiştir. 551 Yarg. 17.HD, 28.09.2017, 2015/2329E.-2017/8333K, www.sinerjimevzuat.com.tr., (E.T. 01.06.2022). 160 Kazaya karışan araçların kusurlu olması halinde araçların işletenlerinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olması nedeniyle hesap bu kişilere de kusurları oranında rücu edebilecektir552. Mülga KTK m.108/3 hükmü ile de hesaba, sınırlama olmaksızın “diğer sorumlulara” başvurma hakkı tanınmıştı. Böylelikle genel ifade kullanılarak zarardan sorumlu olan kişi/kişilere ve varsa zorunlu sigortacısına başvurma imkânı getirilmişti. Bu düzenlemenin devamı olarak SK ile birlikte Güvence Hesabı Yönetmeliği m. 16/c hükmü ile aynı amaç doğrultusunda hesaba rücu etme hakkı tanındığı söylenebilir. 5. Sigorta Şirketinin Mali Bünye Zaafiyeti Nedeniyle Sürekli Olarak Bütün Branşlarda Ruhsatının İptali veya İflası Halinde Rücu Zorunlu sorumluluk sigortasını yapan sigorta şirketinin mali bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatının iptal edilmesi veya iflası halinde meydana gelen bedensel ve maddi zararları tazmin eden güvence hesabı, ilgililere yaptığı ödemeleri ruhsatı iptal edilen veya iflas eden sigorta şirketine rücu edebilme hakkına sahip olmaktadır553. Nitekim Yargıtay kararında554; “Dava, Güvence Hesabı tarafından ödenen tazminatın rücuen tahsili istemine ilişkindir. Kaza tarihinde yürürlükte olan Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı Yönetmeliği'nin 16. maddesi uyarınca rücu koşulları ve kimlere rücu edilebileceği düzenlenmiş olup, kaza tarihinde geçerli sigorta poliçesi yaptırılmamış aracın neden olduğu zarar kapsamında ödenen tazminatın araç işleteninden, sigorta poliçesi olmasına rağmen sigorta şirketinin faaliyetinin durdurulması ya da iflası hallerinde ödenen tazminatın sigorta şirketinden rücuen tahsil edilebileceği belirtilmiştir… Bu durumda Güvence Hesabı tarafından ödenen tazminatın rücu koşulları ve rücuen ödeme isteminin kime yöneltilebileceğinin öncelikle çözümlenmesi gerekir.” denmekle konuya açıklık getirilmiştir. Güvence hesabı yürürlüğe girmeden önceki dönemde ise, kazaya sebep olan aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısının iflas ettiği hallerde Garanti Fonu zarar 552 Tepedelen, a.g.e., s.221. 553 GHY m.9/1-ç, GHY m.16/ç. 554 Yarg. 17.HD, 27.06.2013, 2013/10432E.- 2013/10167K., www.sinerjimevzuat.com.tr. 161 gören veya hak sahiplerine KTK m.108/2-c555 ve GFY m.8/e hükümleri uyarınca yaptığı ödemeyi ilgili sigorta şirketine rücu edebilmekteydi. Her ne kadar bu halde hesabın rücu hakkının olduğuna açıkça yer verilmemişse de KTK m.108/3’te yer verilen garanti fonunun sorumlulara başvurma ve iflas masasına katılma hakkının saklı olduğu hükmü ile bu sonuç çıkarılmıştır556. 6. Yeşil Kart Sigortası Kapsamında Hesap Tarafından Yapılacak Ödemeler Nedeniyle Büroya Rücu Güvence hesabı ile sorumluluk koşullarına sonradan eklenen Yeşil Kart Sigortası kapsamında meydana gelen zararlardan hesabın sorumlu olması düzenlemesi ile birlikte Yeşil Kart Sigortası uygulaması nedeniyle Büroca tekemmül ettirilen dosyalar nedeniyle hesap tarafından yapılan ödemeler GHY m.15/d hükmü uyarınca asıl sorumlu olan büroya rücu edilebileceği hüküm altına alınmıştır557. Güvence hesabının rücu davası açması halinde gerek zarar sorumlusunun gerekse de onun sigortacısının sorumluluktan kurtulma amacıyla kurtuluş kanıtı getirme ve ispat edilmesi halinde defide bulunmaları olanaklı bulunmaktadır558. V. ZAMANAŞIMI Güvence Hesabı’na ilişkin uyuşmazlıklardan kaynaklanan taleplerle ilgili ne SK’da ne de GHY’de zamanaşımı süreleri konusunda bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu sebeple öncelikli olarak özel kanunlardaki hükümlerin böyle bir hüküm yoksa Türk Ticaret Kanunu’ndaki hükümlerin orada da hüküm bulunmayan hallerde Borçlar Kanunu’nda belirlenmiş bulunan zamanaşımı sürelerine ilişkin hükümlerin uygulanması gerekmektedir559. 555 17.06.2003 Tarihli RG’de yayınlanarak 24.06.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4896 Sayılı Kanun uyarınca madde “Zorunlu mali sorumluluk sigortasını yapan sigortacının mali bünye zafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde sigortacının ödemekle yükümlü olduğu maddi ve bedensel zararlar için” şeklinde değiştirilmiştir. Eski halinde sadece iflas halinde hesabın sorumlu olduğu kabul edilmekte iken kapsam genişletilmiştir. 556 Nomer, a.g.e., s.91. 557 Ulaş, Uygulamalı Zarar Sigortaları, s.1141. 558 Ulaş, “Sigortacılıkta Güvence Hesabı”, s.92. 559 Ulaş, “Sigortacılıkta Güvence Hesabı”, s.92. 162 Bu bağlamda Güvence Hesabı aleyhine KTK hükümlerine dayanılarak yapılacak başvurularda KTK m.109 hükmü gereğince zamanaşımı süresi zararın öğrenilmesinden itibaren 2 yıl ve her halde 10 yıldır. Ancak TBK, KTK ve ZMSSGŞ’de yer alan ilgili hükümlere göre ölüm ve yaralanmalarda sigortacının sorumluluğu yönünden uzamış ceza zamanaşımı sürelerinin uygulanacağı hükmü yer almıştır560. Nitekim Yargıtay da vermiş olduğu kararda garanti fonu hakkında uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanacağını kabul etmiştir561. Garanti fonuna ilişkin yargısal içtihatların güvence hesabı bakımından da geçerli olduğu kabul edilmektedir. Ayrıca belirtmek gerekir ki uzamış ceza zamanaşımı süresi sadece ZMSS için değil diğer zorunlu sigorta türleri bakımından da uygulama alanı bulmaktadır562. Hesabın diğer sorumlulara karşı açacağı davalar uygulamada genellikle rücu davaları olmaktadır. Buna göre zorunlu trafik sigortasından kaynaklanan rücu davalarında zamanaşımı süresi KTK m.109/4’te yer verilen süreler doğrultusunda olacaktır. Düzenlemeye göre motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı açacakları davada zamanaşımı süresi kendi yükümlülüklerini yerine getirdikleri ve rücu edebilecek kimseyi öğrenme tarihinden itibaren iki yıldır563. Dolayısıyla hesabın açacağı rücu davalarında da aynı zamanaşımı hükümleri geçerli olacaktır564. 560 TBK m.60, f.2., KTK m.109, f.2, ZMSSGŞ m.C.8. 561 Yarg. 11.HD, 11.07.2005, 2004/10777E.-2005/7464K.: “2918 sayılı KTK’nın 108'inci madde hükmünde, davalı Garanti Sigortası Hesabı'na hangi durumlarda başvurulacağı düzenlenmiş olup, esas itibariyle bu davalının sorumluluğunun, işletenin sorumlu tutulabileceği haller ile sınırlı olduğu da öngörülmüştür. Dava, kazayı yapan aracın tespit edilememesi nedeniyle, davalıya karşı bu madde hükmü uyarınca açılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın "ortak hükümler" başlığı altında yer alan ve 10912'nci maddesinde düzenlenen uzamış ceza zamanaşımı süresinin, işleten ve bunun hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu trafik sigortacısı hakkında da uygulanması gerektiğine göre, zorunlu trafik sigortası bulunmayan bir araç için, husumet yöneltilen davalı Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı hakkında da uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğinin kabulünde zorunluluk bulunmaktadır. Nitekim ne bu yasada ne de Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı Yönetmeliği'nde de bu hususun aksinin kabulünü gerektirecek herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda, olay tarihi ile ıslah tarihi arasında geçen süre itibariyle ceza zamanaşımı süresinin, ıslah dilekçesi ile arttırılan maddi tazminat miktarı bakımından dolmadığı gözetilerek, esasa girilmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu bölüm istemin 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle, reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.”, Yarg. 11.HD, 23.03.2006, 2005/3357E.-2006/3096K., www.sinerjimevzuat.com.tr. 562 Tepedelen, a.g.e., s.228. 563 Ulaş, “Sigortacılıkta Güvence Hesabı”, s.93. 564 Tepedelen, a.g.e., s.229, Yarg. 17.HD, 02.03.2010, 2009/5627E.-2010/1768K., E.T.20.08.2022, www.sinerjimevzuat.com.tr. 163 SONUÇ Güvence Hesabı hukukumuza ilk defa 2918 Sayılı Karayolu Trafik Kanunu ile girmiştir. Garanti Fonu adıyla getirilen bu düzenlemede fonun sorumluluğunun kapsamı Karayolu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sınırlı idi. Bu yönüyle öğretide çokça eleştirilmekteydi. Bu eksiklik daha sonra Sigortacılık Kanunu ile giderilmiştir. Zira Sigortacılık Kanunu ile güvence hesabı hukukumuza girmiş aynı zamanda kanunda yer verilen zorunlu sigortalara ilişkin uyuşmazlıklarda da hesaba başvuru koşullarının oluşması halinde sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Hesabın sorumluluğu kapsamı genişletilerek zarar gören üçüncü kişilerin muhatapsız kalmalarının önüne geçilmekte ve zararları giderilmektedir. Bu anlamda hesap, sigortacının yerine geçerek boşluğu doldurmakta ve sigortadan beklenen yarar sağlanmaktadır. Hesap genel olarak bedensel zararlardan sorumludur fakat istisnai olarak maddi zararlardan da sorumlu tutulmaktadır. Güvence hesabı ile ilgili yasal düzenlemelerin eksikliği bu noktada eleştirilmelidir. Hukukumuza yeni kazandırılan bu sistemde hesabın tüzel kişiliği, gelir ve giderleri konularında hala soru işaretleri bulunmaktadır. Sigortacılık Kanunu ile tek bir madde halinde düzenlenmesi ve konunun detaylandırılmaması uygulamada bazı sorunlara ve çelişkili mahkeme kararlarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu sebeple kapsamlı ve ayrı bir kanun ile güvence hesabı hukuki zemine kavuşturulmalıdır. Hesabın her ne kadar sorumluluğu kapsamı genişletilmişse de kanaatimizce yeterli değildir, diğer sorumluluk sigortalarının da bu kapsama dahil edilmesi yerinde olacaktır. 164 KAYNAKÇA ADAL Erhan, Trafik Kazalarında Akit Dışı Sorumluluk, İstanbul 1963. AKHİSAR İlyas, Hilmi ACINAN, Sigortacılıkta Hasar, İstanbul: Filiz Kitabevi, 2014. ARKAN Sabih, “Yeni Karayolları Trafik Kanunu’nun Sigorta ve- Garanti Fonuna İlişkin Hükümleri Üzerinde Bir İnceleme”, Sigorta Hukuku Dergisi, C.1, S.3-4, Ankara: Sigorta Hukuku Türk Derneği,1983, ss.255-289. ASLAN Düzgün, “Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında (Trafik Sigortası) Zarar Kavramı ve Sigortacının Rücu Hakkı”, BATİDER, C. XXIX, S. 3, Ankara (2013), ss. 189-216. ATEŞ Hüseyin, “Güvence Hesabı”, TBB Dergisi, S.108, 2013, ss.349-362. BAĞRIAÇIK Safiye Nur, “Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Sigortacının Sorumluluğu”, İKÜHFD, 2016, ss.255-275. BERBEROĞLU YENİPINAR Filiz, Trafik Kazalarında Tazminat Davaları, B.4., Seçkin Yayıncılık. BOZER Ali, Sigorta Hukuku, Ankara 1981. CİCİM İlknur Uluğ, “Sigorta Hukukunda Güvence Hesabı Kavramı”, AÜHFD, S.1., Aralık 2011, ÇEKER Mustafa, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’na Göre Sigorta Hukuku, Karahan Kitabevi, Adana 2014. ÇELİK Ahmet Çelik, Bedensel Zararlar, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2018. ÇELİK Ahmet Çelik, Trafik Kazalarında Tazminat Sigorta Hukuk ve Ceza Sorumluluğu, B.3., Seçkin Yayıncılık, Ankara 2021. ÇELİK Ahmet Çelik, Cenaze ve Gömme Giderleri, internet, www.tazminathukuku.com. ÇELİK Ahmet Çelik, Tedavi Giderlerinden Sigorta Şirketlerinin Sorumlulukları, internet, www.tazminathukuku.com. ÇELİK Ahmet Çelik, “Tüm Zorunlu Sigortalar İçin Yeni Bir Düzenleme Güvence Hesabı”, Legal Hukuk Dergisi, S.58. ÇELİK Ahmet Çelik, “Karayoluyla Yolcu Taşımada Zorunlu Sigortalar ve Güvence Hesabı”, Yargı Dünyası Dergisi, S.177, ss.11-18. 165 ÇELİK Ahmet Çelik, Karayoluyla Yolcu Taşıma Taşımacının ve Sigortacının Sorumluluğu, Legal Yayıncılık, İstanbul 2008. ÇELİK Ahmet Çelik, Karayoluyla Yolcu Taşıma, B.2., Seçkin Yayıncılık, Ankara. ÇELİK, Ahmet Çelik, “Hatır Taşıması”, Yargı Dünyası Aylık İçtihat Mevzuat ve Bilimsel İncelemeler Dergisi, S.137, Mayıs 2017. ÇETİN KARACAN Hatice, Karayolları Trafik Kanununda Hukuki Sorumluluk, Karayolları Trafik Kanununda Hukuki Sorumluluk, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2016. DURAK Yasemin/ŞAHİN Turan, “Hatır İçin Taşıma”, İÜHFM, C.LXXIII, S.1, ss.339- 362., 2015. EREN Fikret, “Karayolları Trafik Kanununa Göre Motorlu Araç İşletenin Akit Dışı Sorumluluğunun Hukuki Niteliği ve Unsurları”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 1987, C.39, S.1. EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B.18, Ankara 2015. (Borçlar Hukuku) FİDAN İsmail, “Sorumluluk Sigortalarında Rizikonun Gerçekleşmesi”, Ankara Baro Dergisi, 2005, S.2. GÖKCAN Hasan Tahsin, Karayolları Trafik Kanununa Göre Hukuki Sorumluluk, Tazminat, Sigorta ve Rücu Davaları, B.9, Seçkin Yayınları, Ankara. GÖKCAN Hasan Tahsin, Seydi KAYMAZ, Karayolları Trafik Kanunu’na Göre Hukuki Sorumluluk Tazminat-Sigorta- Rücu Davaları ve Trafik Suçları, B.2., Seçkin Yayıncılık, Ankara 2001. GÖKYAYLA Emre, Destekten Yoksun Kalma Tazminatı, Seçkin Yayınları, Ankara 2004. HAVUTÇU Ayşe, Emre Gökyayla, Karayolları Trafik Kanununa Göre Hukuki Sorumluluk, Seçkin Yayınları, Ankara 1999. KENDER Rayegan, Türkiye’de Hususi Sigorta Hukuku, C.1, İstanbul 1999. KABUKÇUOĞLU ÖZER Fatma Dilek, Sigortacılık Kanunu Şerhi, On İki Levha Yayıncılık, Ankara 2012. KARASU Rauf, Yargıtay ve Sigorta Tahkimi İtiraz Hakem Heyeti Kararları Işığında Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, B.1., Yetkin Yayınları, Ankara 2016. KESKİN Fikri Tunç, Uygulamada Sigorta Hukuku, B.1, Adalet Yayınevi, Ankara 2017. KAYIHAN Şaban/ GÜNERGÖK Ömer, “Kaza Sigortaları”, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2020, C.5, S.9, ss.221-245. 166 KAYIHAN Şaban/ GÜNERGÖK Ömer, Sigorta Hukuku Dersleri, B.5, Umuttepe Yayınları, İstanbul 2020. KAYA Ferudun, Sigortacılık, B.4., Beta Yayınları, İstanbul 2014. KILIÇOĞLU A., Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B.18, Turhan Kitabevi, Ankara 2014 KUBİLAY Huriye, Özel Sigorta Hukuku, B.2., Barış Yayınları, 2003. KUBİLAY Huriye/AKDEMİR Pınar, “Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası Taraflarının Yükümlülükleri”, Maden Hukuku Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 3-4 Ekim, Afyonkarahisar 2015. MEMİŞ Tekin, “Güvence Hesabının Taşımanın 100 Km. Altında Olması Nedeniyle Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası Kapsamında Ödeme Yapmayı Reddetmesi Hukuka Uygun mudur?”, İnönü Ünv. Hukuk Fak. Dergisi, C.3, S.1,2012. METEZADE Zihni, “Poliçe Limitinin Artması ve Zeyilnamenin Alınmamış Olması Halinde Sigortacının Sorumlu Tutulması İçtihadında Değişiklik ve Garanti Fonu”, www.eskitsrsb.org.tr. NOMER Esra Yıldız, Trafik Sigortasında Garanti Fonu, İstanbul: Beta Yayınları, 1. b., İstanbul 2000. OMAĞ Kemal Merih, Mecburi Sigortalar ve Sorunlar, Zorunlu Sigortalar Paneli Tebliği, İstanbul 1994. ÖZDAMAR Mehmet; “Sigorta Hukukunda Uyuşmazlıkların Çözümünde Tahkim Sistemi”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2013, C. XVII, S. 1-2. ÖZDAMAR Mehmet/DOĞAN Burak, Sigorta Hukuku, B.1., Seçkin Yayıncılık, Ankara 2020. SEVEN Vural, “Mahkemeye-Tahkime Başvurmadan Önce Sigorta Şirketine Başvurma Zorunluluğu”, İzmir Barosu Dergisi, Mayıs 2018, ss.95-128. SEVEN Vural, Sigorta Güvence Hesabı’nın Kapsamı ve Destekten Yoksun Kalma Tazminatı, Bahçeşehir Ünv. Hukuk Fak Dergisi, C.12, S.157-158., 2017. Sigorta Tahkim Komisyonu, Hakem Karar Dergisi, S. 34, 2018 Nisan-Haziran, ss. 10-15. Sigorta Tahkim Komisyonu, Hakem Karar Dergisi, S. 36, 2018 Ekim-Aralık, ss. 20-31. TANDOĞAN Haluk, Kusura Dayanmayan Sözleşme Dışı Sorumluluk, Ankara 1981. TAŞDEMİR Oğuzhan, Sigorta Hukukunda Halefiyet ve Rücu, Ankara: Adalet Yayınevi, 2022. 167 Tutanak Dergisi, IX. Dönem, c.21, IX Toplantı, Birleşim 58, S.252, s.5-6. TEKİNAY Selahattin Sulhi/AKMAN Sermet / BURCUOĞLU Haluk /ALTOP Atilla, Borçlar Hukuku, Filiz Yayınevi, İstanbul 1993. TEPEDELEN Zekeriya, Zorunlu Sigortalarda Güvence Hesabı, Adalet Yayınevi, Ankara 2017. TOPALOĞLU Mustafa vd., Sigorta Davaları, B.2, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2020. TOPALOĞLU Mustafa, “Yeni Bir Sigorta Türü: Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası”, İKÜHFD, 2017, ss.247-166. TOPALOĞLU Mustafa, Maden Hukuku, Karahan Kitabevi, Adana 2010. TOPÇUOĞLU Süleyman, Ekonomik Geleceğin Sarsılmasından Doğan Zararların Tazmini, (Yüksek Lisans Tezi), Ankara: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021. TUFAN Yasemin, Uluslararası Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ve Yeşil Kart Sistemi, (Yüksek Lisans Tezi), İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2008. ULAŞ Işıl, Uygulamalı Sigorta Hukuku, Ankara 1992. ULAŞ Işıl, Uygulamalı Zarar Sigortaları Hukuku, B.8, Turhan Kitabevi, Ankara 2012. ULAŞ Işıl, “Sigortacılıkta Güvence Hesabı”, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, C.25, S.2, Haziran 2009, ss. 75-94. ÜNAN Samim, “Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası”, Sektörden Haberler, Türkiye Madenciler Derneği, S.56, Mayıs 2015. ÜNAN Samim, Sigorta Tüketici Hukuku, B.1., İstanbul 2016. VURAL Güven, Trafik Sigortası, Ankara: Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksekokul Basımevi, 1981. YALÇINKAYA Aslıhan, “Genel Hatları ile KZMSS”, Ankara Barosu Dergisi, 2019. YEŞİLOVA ARAS Ecehan, Sorumluluk Sigortalarında Zarar Görenin Doğrudan Dava Hakkı, Ankara: Yetkin Yayınları, 2013. YILMAZ Zekeriya, “5684 Sayılı Sigortacılık Kanununa Göre Güvence Hesabı ve Hesabın Sorumlu Olduğu Haller”, THD, S.13, Eylül 2007, s.44. YILMAZ Zekeriya, Trafik Kazaları ve Taşımacılıktan Doğan Hukuki Sorumluluk, Tazminat Sigorta ve Rücu Davaları, 3. b., Adalet Yayınevi, Ankara 2014. 168 İnternet Kaynakları www.eskitsrsb.org.tr www.guvencehesabı.org.tr www.sinerjimevzuat.com.tr www.kazancı.com.tr www.tdk.gov.tr www.tazminathukuku.com www.yargıtay.gov.tr. 169