Arap ve Türk Atasözlerinde Ortak Çağrışımlar Fadime Kavak Doç. Dr., Bursa Uludağ Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Arap Dili ve Belagati Ana Bilim Dalı Bursa/Türkiye fadimekavak@hotmail.com orcid.org/0000-0002-8817-4771 Öz: Yaşanan acı tatlı olaylar, mutluluklar, felaketler, tarihi hadiselerden edinilen deneyim ve tecrübeler neticesinde ortaya çıkan, her milletin kültür ve medeniyetini, hayat tarzını, yaşam şeklini yansıtan ve söyleyeni belli olmayan meseller (atasözleri); soyut düşünceleri somut şekle büründüren, bir olayı tek cümleyle ifade eden hikmetli sözlerdir. Az sözle çok şey anla- tan, verilmek istenen manayı en iyi şekilde ifade eden, teşbih ve kinaye gibi edebi sanatların çokça yer aldığı bu sözler aynı zamanda edebiyatın en güçlü kaynaklarındandır. Milletler arası kültür alışverişi mesellere de yansımış, gerek dini, sosyal ve ticari ilişkiler, gerekse Arapça kaynakların Türkçeye tercüme edilmesiyle Türkler Arap edebiyatındaki meseller ile tanışmış- tır. Köklü ve zengin tarihi bir geçmişe sahip olan, Türk edebiyatını da etkilediği görülen bu mesellerle Türk atasözleri kıyaslandığında aralarında benzerlikler olduğu dikkat çekmektedir. Bu benzerlik bazen hem lafız hem mana, bazen de sadece mana yönündendir. Mana yönünden uyumlu olan mesellerin bazıları, kısmî kelime benzerliğinden dolayı bazen lafızdan, bir bö- lümü de ancak ortaya çıkış hikâyesi öğrenildiğinde anlaşılabilmektedir. Bu yüzden araştırma- daki bazı meseller, daha iyi anlaşılması için hikâyeleriyle birlikte ele alınacaktır. Anahtar Kelimeler: Arap Edebiyatı, Türk Edebiyatı, Nesir, Mesel (Atasözü), Benzerlik. Geliş Tarihi/Received Date: 30.01.2021 Kabul Tarihi/Accepted Date: 03.06.2021 Araştırma Makalesi/Research Article Atıf/Citation: Kavak, Fadime. “Arap ve Türk Atasözlerinde Ortak Çağrışımlar”. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021), 135-183. https://doi.org/10.51447/uluifd.871493 Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) 136 ▪ Fadime Kavak Common Connotations in Arabic and Turkish Proverbs Abstract: The proverbs that emerge from the experiences of bittersweet events, happiness and disasters, reflect the culture and civilization and life style of every nation and whose people are not known; are wise words that transform abstract thoughts into concrete form and express an event in a single sentence. These words, which tell a lot with little words, express the meaning to be given in the best way, and which include a lot of literary arts such as simile and metonymy, are also one of the most powerful sources of literature. The international cultural exchange was reflected in proverbs, and as a result of both religious, social and commercial relations and the translation of Arabic sources into Turkish, Turks met with proverbs in Arabic literature. When Arabic proverbs, which have a deep-rooted and rich historical background and have been seen to affect Turkish literature, and Turkish proverbs are compared, it is noteworthy that there are similarities between them. This similarity is sometimes in terms of both word and meaning, and sometimes only in terms of meaning. Proverbs, which are compatible in terms of meaning, can be understood sometimes from word and sometimes only when the story of their origin is learned. Therefore, some of the proverbs in the research will be discussed together with their stories for better understanding. Keywords: Arabic Literature, Turkish Literature, Prose, Proverb, Likeness. [You may find an extended abstract of this article after the bibliography.] Giriş Arapçada “benzemek” anlamındaki “ kelimesinden türetilen ve çoğulu ُمُثول ” -atasözü ve deyim), Arap edebiyatında yer alan nesir tür) َمَثل şeklinde gelen mesel َأ مَ ثال lerinden biridir ve edebi bir değere sahiptir. Arap dili âlimlerinden el-Müberred (ö. 286/900) meseli, م َ ثال ’den türetilen ve ikincinin durumunun birinciye benzetildiği söz diye tarif ederken; İbnü’s-Sıkkît (ö. 244/858) de “Darbı mesel olan duruma mana yö- nünden benzeyip lafız yönünden benzemeyen söz” diye tanımlamıştır.1 Yaşanan acı tatlı olaylar, mutluluklar, felaketler, tarihi hadiselerden edinilen de- neyim ve tecrübeler neticesinde ortaya çıkan, her milletin kendine has duygularını, zevkini, edebiyatını teşkil eden bu sözler; içinde bulunduğu toplumun kültür ve me- deniyet seviyesini, hayat tarzını, yaşam şeklini, sosyal ve ruhî yapısını yansıtan ayna gibidirler.2 Ayrıca hem içerdikleri bilgi ve düşüncelerin doğruluğu hem de kısa, duru ve özlü cümleler olmaları nedeniyle kolayca hafızalarda kalabilmekte, zengin anlam 1 Muḥammed b. Mükerrem İbn Manẓûr, Lisânü’l-ʿArab (Beyrût: Dâr-u Ṣâdır, ts.), 11/610; Ebu’l-Faḍl Aḥmed b. Muḥammed el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, thk. Muḥammed Muḥyiddîn ʿAbdülḥamîd (Beyrût: Dâru’l-Maʿrife, ts.), 1/1; ʿAbdülmecîd ʿÂbidîn, el-Em âl fi’n-ne ri’l- ʿarabiyyi’l-ḳadîm (İskende- riye: Dâru’l-Maʿrife el-Câmiʿiyye. ts.), 6; ʿAbdülmecîd Kutâmış, el-Em âlü’l-ʿarabiyye (Sûriye: Dâru’l- Fikr, 1988), 11. 2 Kenan Demirayak, Arap İslam Edebiyatı Literatür Bilgisi (İstanbul, Cantaş Yayınları, 2016), 198-199; Dehri Dilçin, Edebiyatımızda Atasözleri (Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 2000), 15. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) Arap ve Türk Atasözlerinde Ortak Çağrışımlar ▪ 137 içeriği sayesinde de anadilin öğrenilmesine katkı sağlamaktadırlar.3 İbrâḥîm en- Naẓẓâm (ö. 231/845) mesellerin bu vasfını şöyle ifade etmiştir: “Şu dört özellik, başka lafızlarda olmayıp sadece mesellerde bir arada bulunur: Lafzın îʿcâzı, mananın isa- beti, teşbihin güzelliği ve kinayenin mükemmelliği. Bu da belagatin son noktasıdır.”4 Arap edebiyatında meseller mûcez, kıyâsî ve hurâfî olmak üzere üçe ayrılır. Mûcez meseller yaygın ve veciz olanlardır. Hikmetli veciz sözler, şiir beyitleri ve teş- bihte mübalağa ifade eden (ل م ن ُ ;kalıbındaki meseller bu gruba girer. Kıyâsî olanlar (َأف عَ karşılaştırmaya dayalı teşbih veya temsil yoluyla bir düşünceyi açıklamayı ya da ona delil getirmeyi amaçlayan tasvîrî ve hikayevî anlatımın olduğu mesellerdir. Bunlar tedvin edilen eski Arap meselleri arasında neredeyse hiç yoktur. Bu tür meselleri daha çok Kur’ân’da ve hadislerde görmek mümkündür. Daha sonra İslam bilginleri tarafından Kur’ân ve hadislerdeki mesellerin tarzında kıyâsî meseller oluşturulmuş- tur. Hurâfî meseller ise hayvanların dilinden aktarılan diğer mûcez sözleri teşkil eder. Bunların gerçeklik ve akli tarafı yoktur. Amaç teselli etmek, eğlendirmek ve ahlaki özelliklere teşviktir.5 Bu mesellerin üslubunda daha ziyade teşbih, istiare, ki- naye, cinas ve tıbak gibi edebi sanatlar dikkati çeker. Kalıplaşmış ve klişeleşmiş ol- maları da filolojik özelliklerinin başında gelir. Meseller zaman itibariyle Cahiliye ve İslami döneme ait olanlar şeklinde ikiye ay- rılabilir. Cahiliye dönemi meselleri o dönemde yaşayan kişilere nispet edilmesi, ca- hiliye adet ve inançlarını ya da savaş, haber ve olaylarını içermesiyle ayırt edilebilir. Mesellerin ayet, hadislere, sahabe veya tâbiin sözlerine isnat edilmesi de İslami dö- neme ait olduğunu gösterir.6 Genellikle sözlü olarak nesilden nesile nakledilen Arap edebiyatındaki pek çok mesel, ilk defa Emeviler döneminde Muʿâviye b. Ebû Süfyân (ö. 60/680) döneminden itibaren “Em âl” isimli kitaplarda bir araya getirilmeye çalışılmıştır. Bu eserlerden günümüze kadar ulaşan en eski mesel kitabı el-Mufaḍḍal ed-Ḍabbî (ö. 170/786) tara- fından teʾlif edilen “Kitâbü’l-em âl”dir. Fazla hacimli olmayan ve yaklaşık 160 meseli ortaya çıkış hikâyeleriyle birlikte ele alan eser, daha sonraki çalışmaların temel kay- nağını teşkil eder. Basra dil mektebinin önde gelen simalarından el-Asmaʿî (ö. 216/831)’nin “Kitâbü’l-em âl”i de bu alanda yazılan ilk eserlerden olup, 500’den fazla meseli ele almaktadır. Bu alanda telif edilen daha hacimli eserler de vardır. Bunlar- dan biri Ebû Ḫilâl el-‘Askerî’nin (ö. 400/1009) yaklaşık 3000 meseli içeren “Cemhe- retü’l-em âl”i, diğeri de Meydânî’nin (ö. 518/1124) yaklaşık 6000 meseli ele alan “Mecma‘u’l-em âl”idir. Meydânî bu eserinde eyyâmü’l-ʿArabı, hadisleri, dört halife ve 3 Ahmet Vefik Paşa, Atalar Sözü (Münteḫabât-ı ḍurûb-ı em âl), haz. Recep Duymaz (İstanbul: Gökkubbe Yayınları, 2007), 7, 19. 4 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/1. 5 Kutamış, el-Em âlü’l-ʿarabiyye, 28-32. 6 Kutamış, el-Em âlü’l-ʿarabiyye, 125-129; İsmail Durmuş, “Mesel”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (Ankara: Diyanet Vakfı Yayınları, 2004), 29/293-296. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) 138 ▪ Fadime Kavak bazı önemli kimselerin vecizelerini iki bölüm şeklinde ele almıştır. Mesellerin ortaya çıkışını incelerken İslamiyet’ten önceki bazı olayları anlatması ise esere tarihi bir ni- telik kazandırmıştır. Günümüze kadar ulaşan mesel kitaplarının belki de sonuncusu olan Zemaḫşerî’nin (ö. 538/1144) “el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab” adlı eseri de 3461 me- sel ihtiva eden kapsamlı eserlerdendir.7 Meselleri içeren bu eserlere bakıldığında Arap halkının tabiatı, sosyo-kültürel yapısı ve tarihinin yanı sıra Arap dilinin lügat ve gramer yapısı hakkında da bilgi edinmek mümkündür. Milletler arası kültür alışverişi mesellere de yansımış, gerek dini, sosyal ve ticari ilişkiler, gerekse Arapça kaynakların Türkçeye tercüme edilmesiyle Türkler de Arapça mesellerle tanışmıştır. Bunun en güzel örneklerinden biri Baḥâuddîn b. Mu- hammed el-İbşîhî’nin (ö. 854/1450) “el-Mustaṭraf fî külli fennin mustaẓraf” adlı eserinin Şeyḫzâde Muhammed Esʿad Efendi tarafından Osmanlıcaya tercüme edilen “Maḥmûdu’l-e er fî tercemeti’l-mustaṭrafi’l-mustaʾ ar” isimli eserdir. Bir başka eser de el-Fîrûzâbâdî’nin meşhur Arapça sözlüğü “el-Ḳâmûsü’l-muḥît”inin Mütercim Asım Efendi tarafından Türkçe’ye tercüme edilirken Arapça atasözleriyle zenginleştirilen “el-Okyânûsu’l-basîṭ fî tercemeti’l-ḳâmusi’l-muḥîṭ”tir.8 Köklü ve zengin tarihi bir geçmişe sahip olan, Türk edebiyatını da etkilediği gö- rülen Arap edebiyatındaki meseller ile Türk atasözleri kıyaslandığında aralarında benzerlikler olduğu dikkat çekmektedir. Bu benzerlik bazen hem lafız hem mana, ba- zen de sadece mana yönündendir. Mana yönünden uyumlu olan meseller, bazen la- fızdan bazen de ancak ortaya çıkış hikâyesi öğrenildiğinde anlaşılabilen sözlerdir. Bu yüzden araştırmadaki bazı meseller hikâyeleriyle birlikte ele alınıp değerlendirile- cektir. Makalede özellikle klasik emsâl kitaplarında bulunan ve Türkçedeki atasözleriyle aynı veya ortak lafız ve anlama sahip olan mesellere yer verilecek, bunlar üç ana baş- lık altında kategorize edilecektir. Bahsi geçen atasözleri şöyledir: 1. Lafız ve Mana Yönünden Ortak Olanlar Arapça ve Türkçede hem lafız hem mana yönünden ortak olan atasözlerinde la- fızların bazen birbiriyle tamamen örtüştüğü, bazen de tek bir kelime farklılığı ya da maḥẕuf bir öğenin bulunmasından kaynaklanan küçük değişikliklerin olduğu görül- mektedir. Ancak Türkçedeki atasözlerinin söyleniş biçimine çok yakın olduğu için, küçük lafız farklılıklarının olduğu bazı Arap meselleri de bu başlık altında ele alına- caktır. 7 Demirayak, Arap İslam Edebiyatı Literatür Bilgisi, 199-209; Hüseyin Elmalı, “Mufaḍḍal ed-Ḍabbî”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (Ankara: Diyanet Vakfı Yayınları, 2004), 30/364; Zülfikar Tüccar, “Meydânî, Aḥmed b. Muḥammed”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (Ankara: Diyanet Vakfı Ya- yınları, 2004), 29/501. 8 Numan Yazıcı, Atasözleri ve Deyimler (İstanbul: Rağbet Yayınları, 2003), 22. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) Arap ve Türk Atasözlerinde Ortak Çağrışımlar ▪ 139 َ ل ال يَ وم ل َ غٍد.9 ََ رِّْ عَ مَ َل ُُ “Bugünün işini yarına bırakma.” Bir işi zamanında yapmayıp geciktirmek sakıncalıdır. Çünkü yarın başka bir iş çı- kabilir ve ertelenen işten önce yapılması gerekebilir. Ya da yapılması gereken işler birikir ve yapması daha da zorlaşabilir. Pek çok iş günü gününe yapılmazsa değerini yitirir ve daha sonra yapılması bir anlam ifade etmez.10 ْ جل َها. 11 ُّل َشاٍة ُُ نَاُط ب ْ جل َها.12/ُك ُّل َشاٍة ُمَعلََّقٌة ب كُ “Her koyun kendi bacağından asılır.” Herkes yaptığı davranışlardan sorumludur ve cezasını da elbette çekecektir. Şüp- hesiz Allah Teâlâ En’âm, 164. ayette َو َل َُ زرُ َوا زرٌ َة و زرَ ُا ِّْٰى “Hiçbir günahkâr başkasının güna- hını yüklenemez” buyurmuştur. ل ُك رل دَ اٍء َدَواٌء.13 “Her derdin bir devası vardır.” Her türlü sıkıntının, üzüntünün bir çaresi vardır anlamına gelen bir sözdür.14 َم ن َغاَب َع ن ال َع ْي َغاَب َع ن ال َق ل ب.15 “Gözden ırak olan, gönülden ırak olur.” İnsanlar birbirinden uzaklaştıkça aralarındaki sevgi de zamanla azalabilir. َكَما َُ زرَُع ََت ُصُد.16 “Ektiğin gibi biçersin” veya “Ne ekersen onu biçersin.” 9 İbn ʿAbdi Rabbih, el-ʿIkdü’l-ferîd (Beyrût: Dârü’l-Kütübi’l-ʿİlmiyye, 1404), 4/301; el-Meydânî, Mecmeʿu’l- em âl, 2/257. 10 Şükran Eren, Atasözleri ve Deyimler (İstanbul: Meram Yayınları, 1996), 53. 11 Ebû ʿUbeyd el-Ḳâsım b. Sellâm, el-Em âl, tah. ʿAbdülmecîd Kutâmış (y.y., Dâru’l-Meʾmûn, 1980), 274; Ebû Hilâl el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, thk. Muḥammed Ebu’l-Faḍl İbrâhîm, ʿAbdülmecîd Kutâmış (y.y., Dâru’l-Fikr, 1988), 2/152. 12 Ebu’l-Ḳâsım Maḥmûd b. ʿUmer ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, (Beyrût: Dâru’l-Kütübi’l-ʿİl- miyye, 1987, 2/227. 13 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/257. 14 Atasözlerin açıklamasında genelde Türk Dil Kurumunun sözlüğü kullanılmıştır. Bu yüzden her açık- lamanın sonuna dipnot konulmamıştır. bk. Türk Dil Kurumu Sözlükleri (TDK), “Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü” (Erişim 11 Kasım 2020). 15 el-ʿAskerî, Cemheratü’l-emsâl, 2/270. 16 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/162. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) 140 ▪ Fadime Kavak İnsan nasıl davranırsa öyle muamele görür. İyilik yapan iyilik, kötülük yapan da kötülükle karşılaşır.17 18. َْ ًَ ُُ ك ا فَ ًا ب ََ ْ ًاا فَ ُُ عَصَْ َ و َل َل َُُك ن َر “Yaş olma sıkılırsın, kuru olma kırılırsın.” Atasözündeki yaş olmakla uysallık ve zayıflık, kurulukla da katılık ve dik başlılık kastedilmektedir. Yani; hayatta ne ezilecek kadar uysal ne de herkesi karşıya alacak kadar sert ve dik başlı olunmalıdır. En iyisi ikisinin ortasını bulmaktır.19 َْ ُمَغَّواةا َوَقَع ف يهَ ا.20 َم ن َحَف “Başkası için kuyu kazan, (evvelâ) kendi düşer.” Kötülük, kötülüğü doğurur. Birisine bir tuzak hazırlar, onu zor duruma düşürür- sek o kişi, bu tuzağı unutmaz. Fırsatını bulduğunda bizi daha kötü bir tuzağa düşüre- bilir. Olgun ve erdemli kimse başkalarına kötülük yapmayı düşünmez. Çünkü kuyu kazmak ancak kötü kimselerin işidir.21 َْ َسَقطُُه.22 َْ َك َلُمُه َك ثُ َم ن َك ثُ “Çok konuşan çok yanılır.” İnsanoğlu ne kadar çok şey bilse de hala öğrenmediği pek çok bilgi vardır. Kendi- sine aşırı güvenen biri, çoğu şeyi bildiğini düşünerek bilmediği hususlara karışırsa hata eder.23 قيَل ل ل ًَ غ ل : َم ن أَ بُوَك ؟ قَالَ : اَ ل َفَُْس َِّا ِل.24 “Katıra 'Baban kim?' demişler, 'Dayım at' demiş.” Bazı kimseler aşağılık duygusuna kapılarak, kendilerini farklı göstermeye çalışır- lar. Bu yüzden iyi yönleriyle övünürken, kötü özelliklerini gizlerler. 17 Eren, Atasözleri ve Deyimler, 161. 18 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/257; Ebû ʿUbeyd el-Bekrî, Faṣlü’l-maḳâl fî şerḫi kitâbi’l-em âl, thk. İḥsân ʿAbbâs (Beyrût: Müessetü’r-Risâle, 1971), 317. 19 Ahmet Köklügiller, Açıklamalı Atasözleri ve Özdeyişler (İstanbul: Kaya Yayınları, 1994), 58; Eren, Atasözleri ve Deyimler, 172. 20 İbn Sellâm, el-Em âl, 270; el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 2/289; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/297. 21 Köklügiller, Açıklamalı Atasözleri ve Özdeyişler, 48. 22 el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/19; Ebu’ş-Şeyḫ el-Iṣbahânî, Kitâbü’l-em âl fi’l-ḥadî n-nebevî, thk. ʿAb- dülali ʿAbdülḥamîd Ḥâmid (Bombây: ed-Dâru’s-Selefiyye, 1987), 293. 23 Eren, Atasözleri ve Deyimler, 59. 24 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/110. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) Arap ve Türk Atasözlerinde Ortak Çağrışımlar ▪ 141 25. ُْ ًَ ْ َبُح َولَ ََي اَ ل َّا ج ُْ ا لَ ًَاُ َل يَ “Korkak bezirgân ne kâr eder ne zarar (ziyan).” Tüccar, bir işe girişmekten uzak durur ve korkarsa, zarara uğramaz ancak kazanç da elde edemez.26 َّداُر. 27 َّدا ر. / َا لَاُر ُثَّ ال ً َل ال َا َ لاُر قَ Evden önce komşu (al). / Önce komşu, sonra ev (al). “Ev alma komşu al.” Mesel haline gelen ve Peygamber efendimizden rivayet edilen bu söz, komşuluk ilişkileri ve iyi bir komşuya sahip olmanın evden daha önemli olduğunu ifade eder.28 Öyleyse bir yere yerleşirken veya ev alırken, kiralarken komşuluk edeceğimiz kişileri iyi tanımamız gerekir.29 Komşuluk ilişkileri kötü olursa size evinizi bile sattırır. Arap- lar bu hususta şöyle der: .ب عُت َجا ري َوَلَ أَب ع َدا ري “Komşumu sattım, evimi değil.”30 ْ ءُ ِب َليل ه.31 ْ ءُ ِب َليل ه . / إ نَّ َما ال َم اَل َم “Kişi, arkadaşıyladır (arkadaşından bellidir).” Arkadaşının genel niteliklerine bakarak, tanımak istenilen kişinin nasıl biri ol- duğu anlaşılabilir. ََ َجارَُة.32 ََّ ك َأ ع ِن َوا ْس َعي إ Seni kastediyorum, komşu sen dinle. “Kızım sana söylüyorum gelinim sen dinle.” 25 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/154. (Bu manada kullanılan aşağıdaki diğer iki Arap meseli için bk. el- ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/488; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/61) جسٌر. مومَل ُخ مَل رِبجٌح ِْب ج ُجْل ”.Korkaklığın semeresi ne kazançtır, ne de kayıp“ مَثممرُة ا مزنُ مجَت مومَل مرُح جف مَل تم جْلمبماِن ُُّم ا ”.Korkağın anası ne sevinir, ne üzülür“ أ 26 Eren, Atasözleri ve Deyimler, 142. 27 ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 1/308. 28 Ebû ʿAli el-Ḥasen b. Mesʿûd b. Muḥammed Nûruddîn el-Yûsî, Zehru’l-ekem fi’l-em âl ve’l-ḥıkem, thk. Muḥammed Ḥacı, Muḥammed el-Aḫḍar (el-Maġrib: Dâru’s-Seḳâfe, 1981), 2/58. 29 Köklügiller, Açıklamalı Atasözleri ve Özdeyişler, 34. 30 İbn Sellâm, el-Em âl, 278; el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/203; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/104. 31 İbn Sellâm, el-Em âl, 178; el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 2/251; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/275. 32 İbn ʿAbdi Rabbih, el-ʿIkdü’l-ferîd, 3/22; Muḥammed b. el-Ḥasen b. Muḥammed b. ʿAli İbn Ḥamdûn, et- Teẕkiretü’l-ḥamdûniyye (Beyrût: Dâru Ṣâdır, 1417), 7/70. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) 142 ▪ Fadime Kavak Kinaye sanatının olduğu bu mesel, herhangi birine doğrudan söylenemeyen dü- şünce ve uyarıların, dolaylı olarak söylenmesini ifade eder.33 َّد َلُه ال َعَصا.34 ر ذئ َب فََأ ع ْ َت ال إَذا ذََك “Kurdu (İti) an, çomağı hazırla.” Sevilmeyen, tahammül edilmeyen insanların, kendilerinden bahsedilirken gel- diklerinde söylenen bir atasözüdür. اَ لطَّرُي ب لط َّ ري ُي صطَاُد.35 Kuş, kuşla avlanır. “Kuşu kuşla avlarlar.” Bir kimseyi elde etmek ve tuzağa düşürmek için daha önceleri ele geçirilen kimse kullanılır.36 ارا.37 إ ُكن َت رحياا فَ َق د َلقَ ي َت إ عَصا Rüzgâr olursan, fırtınayla karşılaşırsın. “Rüzgâr eken fırtına biçer.” Kötülük yapma eğiliminde olan kimseleri uyarmak, yaptığı kötülüğün daha faz- lasıyla karşılaşabileceğini anlatmak için söylenen bir sözdür. Çünkü kötülükten zarar görenler daha sert ve ağır bir şekilde karşılık verebilirler.38 ََْكٌة.39 ََْكُة بَ َا لَ Hareket berekettir. “Nerede hareket, orada bereket.” Sürekli çalışılan, hareket halinde olunan yerde bereket ve bolluk olur.40 اَل َوَلدُ كَ َمٌد.41 33 İbrâhîm Muṣṭafa vd., el-Muʿcemu’l-vesîṭ, thk. Mecmeʿu’l-luġati’l-ʿarabiyye (y.y., Dâru’d-Daʿve, ts.), 1/146. 34 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/87. 35 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/442. 36 Eren, Atasözleri ve Deyimler, 149. 37 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/333; ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 1/373; el-Yûsî, Zehru’l- ekem fi’l-em âl, 1/99. 38 Köklügiller, Açıklamalı Atasözleri ve Özdeyişler, 60. 39 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/230. 40 Eren, Atasözleri ve Deyimler, 162. 41 el-Yûsî, Zehru’l-ekem fi’l-em âl ve’l-ḥıkem, 1/301. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) Arap ve Türk Atasözlerinde Ortak Çağrışımlar ▪ 143 Çocuk derttir, sıkıntıdır. “Evladın mı var, derdin var.” Çocukların sıkıntıları, üzüntüleri, hastalıkları anne babası için daima derttir. ْ ٌب.42 َ ل ُفُضو ِلي اَ لنَّاَر فَ َقاَل: اَ لَ َطُب َر َدَِّ Boşboğaz ateşe girmiş, odun yaş demiş. “Boşboğazı ateşe atmışlar, odun yaş demiş.” Çok konuşan ve çenesi düşük diye tabir edilen kimseler, umulmadık zamanlarda densiz bir şekilde konuşabilir. ٍْي َم ن َُ َوُّد.43 ٌن ِف ُك رل َع ًَ َح Her göze, sevdiği güzel görünür. “Gönül kimi severse güzel odur.” Güzellik görecelidir ve herkesin kendine ait zevkleri vardır. Birine göre güzel olan şey, başkasına göre olmayabilir.44 َّش يطَ ا .45 َّ ش ي طَا . / اَل َعَجَلةُ م ن عَ مَ ل ال اَ ل عَ َجَلُة مَن ال Acele etmek şeytandandır. / Acele etmek şeytanın işidir. “Acele işe şeytan karışır.” Yeterince düşünüp kafa yormadan, alelacele yapılan işten iyi ve istenilen sonuç elde edilemez. ًُّ فلَ ى.46 اَل َيُد ال ُعل َيا َِّ ريٌ مَن ال َي د ال “Veren el, alan elden üstündür.” Peygamber efendimizden rivayet edilen bu hadiste sadaka vermeye teşvik vardır. ا ع ق ل َوَُ وََّك ل .47 (Deveyi) bağla ve Allah’a tevekkül et. 42 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/274. 43 el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/357; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/196; ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 2/63; el-Yûsî, Zehru’l-ekem fi’l-em âl, 2/262. 44 Köklügiller, Açıklamalı Atasözleri ve Özdeyişler, 161. 45 el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/26; el-Yûsî, Zehru’l-ekem fi’l-em âl ve’l-ḥıkem, 2/189. 46 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/414; ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 1/356. 47 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/26. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) 144 ▪ Fadime Kavak “Eşeği sağlam kazığa bağla, sonra Allah’a tevekkül et.” 48 Bir işin sonuçlanmasına engel olacak şeyleri ortadan kaldırıp, gerçekleşmesini sağlayacak şartları oluşturmak gerekir. ُّب َأ عَمى.49 َ ا لُ “Aşk(ın gözü) kördür.” (Aşığın gözü kördür) Âşık olan kimse, aşkından dolayı sevdiğinin kusurlarını göremez ve çevresindeki olaylarla da pek ilgilenmez. Bu manaya gelen diğer meseller de şunlardır: ر دُق.50 َ وى َل َُُص َع ْيُ ا هَ Aşkın gözü inanmaz (kördür). ْ يُ ال َعَمى.51 َّ ا َ هَوى َش إ Aşk körlüğün ortağıdır. ُّم.52 َّ ش ي َء يُ ع م ي َوُي ص ُحَُّ ال Bir şeyi sevmen kör ve sağır eder. 2. Sadece Mana Yönünden Ortak Olanlar Klasik emsâl kitapları incelendiğinde doğruluk, dürüstlük, iyilik, kötülük, dostluk, arkadaşlık, akrabalık, komşuluk, birlik-beraberlik, güzellik, acelecilik, sabırlı olmak, fırsatları değerlendirme, tutumlu olma, kader, kısmet vb. pek çok konuyla ilgili me- sellere rastlamak mümkündür. Türk atasözleriyle lafız yönünden değil de sadece mana yönünden benzer olan Arap mesellerine baktığımızda da bahsi geçen konu- larda pek çok mesel dikkat çekmektedir. Bu yüzden bu başlık altında ele alacağımız meselleri konularına göre tasnif etmek yararlı olacaktır. 2.1. İyilik ve Kötülük İnsanın sahip olabileceği en önemli değerlerden biri sayılan, toplumun da huzur ve refahını sağlayan iyilik gerek ayet ve hadislerde gerekse atasözlerinde sıkça deği- nilen temalardan biridir. İyilik yapan kimsenin iyilik, kötülük yapanın da kötülük bu- lacağı söylenilen atasözlerinde iyiliğe teşvik ve kötülükten alıkoyma söz konusudur. Ancak insan yaptığı iyiliğin karşılığında her zaman iyilikle karşılaşmayabilir. Çünkü 48 Vefik, Atalar Sözü, 140. 49 ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 1/309. 50 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/55. 51 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/78. 52 İbn Sellâm, el-Em âl, 224; el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/356; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/196. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) Arap ve Türk Atasözlerinde Ortak Çağrışımlar ▪ 145 bazı insanlar kendisine yapılan iyiliğin değerini anlamazlar. Bu yüzden bazı mesel- lerde bu kimseler yerilmekte, ama yine de iyilik yapmaktan vazgeçilmemesi gerek- tiği, Allah Teâlâ’nın bunu karşılıksız bırakmayacağı ifade edilmektedir. 53. ُّش كَْ َ َع ال مَ عُْ وَف َحَصَد ال َم ن َزر Kim iyilik ekerse teşekkür elde eder. “İyilik eden iyilik bulur.” İyilik yapan kişiye, vakti zamanı gelince başkaları da iyilik edecektir. َّ ش و ك ا ل عَنَب.54 َ ن ال ََ ِن م إ نََّ َل Dikenden üzüm devşiremezsin. “Arpa eken, buğday biçmez.” Ne ekerseniz onu biçersiniz. Bu yüzden kötü davranışın karşılığında iyilik bekle- yemezsiniz. َّدل َو رَشاَءَها.55 ُ ً ع ال َفََْس لَاَمَها َ والنَّاَقَة زَماَمَها َ وال َأ Atı dizgini, deveyi yuları, kovayı da ipiyle birlikte bağışla. “Ettin bir hayır, tut bacağını ayır.” 56 Ettiğin hayrı tam yap anlamına gelen bir atasözüdür. ْ َغائ ًاا يَ ق ََت ب.57 َْهُ . / اُ ذ ُك ْ َغائ ًاا َُ اُذ ُك Yanında olmayanı an ki onu göresin. / Yanında olmayandan bahset ki gelsin. “İyi insan lafının üzerine gelir.” Kendisinden bahsedilen kimse, konuşma anındaki ortama gelirse iyi bir kişi ola- rak değerlendirilir. َْسر ن َك لًََ َيَ ُكل َ .58 Besle köpeğini seni yesin (ısırsın). “Besle kargayı oysun gözünü.” 53 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/327. 54 İbn Sellâm, el-Em âl, 264; el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/105; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/52. 55 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/134; el-Yûsî, Zehru’l-ekem fi’l-em âl, 1/309. 56 Vefik, Atalar Sözü, 141. 57 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/280. 58 el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/525; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/333; el-Yûsî, Zehru’l-ekem fi’l-em âl, 3/180. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) 146 ▪ Fadime Kavak Yapılan iyiliğin değerini bilmeyen bazı kimseler, kendilerine yararı dokunan kim- selere zarar verebilirler.59 ْ ي َ وَعَصي ُُ م أَ م ْ ي.60 أَ كَ ل ُُ م َُ م Hurmamı yediniz sonra da emrime karşı geldiniz. “Köpek bile yal yediği kaba pislemez.” Köpek bile yemeğini yediği kabı pisletmezken, insanın geçimini karşılayan kişiye veya yere kötülük etmesi düşünülemez. ن َت إ لَي ه.61 ًَ ا َّ ق َشَّْ َ م ن َ أ ح İyilik yaptığın kimsenin kötülüğünden sakın. “İyiliğe iyilik olsaydı, koca öküze bıçak olmazdı.” Öküz, hayatı boyunca sahibine hizmet edip fayda sağlamasına rağmen ihtiyarla- dığında onun tarafından kesiliyorsa, bu dünya hayatında da insan, her zaman yaptığı iyiliğin karşılığını göremez. Bu anlamda kullanılan bir başka atasözü de şudur: “İyilik et denize at, balık bilmezse Hâlık bilir” ًََّحاَب نُ ًَاُح ال كَل ب.62 َل َيُضُّْ ال Köpeklerin havlaması buluta zarar vermez. “İt ürür, kervan yürür.” Doğru yolda olanlara engel olmaya çalışanlar, bir yerden geçen kervana ürüyen itlere benzetilmiştir. İtlerin ürümesi, kervanın gidişine engel olamadığı gibi, kıskanç kimselerin sataşmaları ve alıkoyma çabaları da hak bildikleri yolda gidenleri engel- leyemez.63 2.2. Dostluk ve Arkadaşlık Gerek Arap gerekse Türk edebiyatında dostluk ve arkadaşlıkla ilgili pek çok mesel (atasözü) bulunmaktadır. Bunlar anlam yönünden de birbirine oldukça benzemekte- dir. Bu mesellerde dostun nasıl olması gerektiği, hangi şartlarda daha iyi tanındığı, dostlarla gereğinden fazla yakınlık kurmanın faydasından çok zararı olduğu; iyi kim- selerin iyi, kötülerin de kötü kişilerle arkadaşlık yaptığı, kişilerin arkadaşlarından hem olumlu hem de olumsuz yönde etkilendiği, arkadaş seçiminin ve akıllı dostlar edinmenin ne kadar önemli olduğu üzerinde durulmaktadır. 59 Köklügiller, Açıklamalı Atasözleri ve Özdeyişler, 115; Eren, Atasözleri ve Deyimler, 44. 60 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/111, 408; ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 1/296. 61 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/145. 62 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/215, 408; ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 2/272. 63 Köklügiller, Açıklamalı Atasözleri ve Özdeyişler, 179; Eren, Atasözleri ve Deyimler, 121. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) Arap ve Türk Atasözlerinde Ortak Çağrışımlar ▪ 147 ُّ ي النَّا س ل َيَس َلُه ُعُيوبٌ ؟64 َأَُط ُلُب َصا حًاا َل َعي َب ف ي ه َوَأ Kusursuz dost mu istiyorsun? Hangi insanın kusuru yok ki? “Kusursuz dost arayan dostsuz kalır.” Kusursuz dost arayan kimse, dostsuz kalır. Çünkü herkesin bir kusuru vardır.65 ًَُة ا ل َِّوا َِّ ريٌ م ن فَ ق د ه م.66 ًَُة ا ْلَ خ َِّ ريٌ م ن فَ ق د ه. / ُمَعاَُ ُمَعاَُ Dostların (senin) ayıbını yüzüne vurması, onları kaybetmenden daha iyidir. “Dost dostun ayıbını yüzüne söyler.” Hakiki dost, hatamızı yüzümüze söyler ve arkadan konuşmaz. Böylece biz de ha- talı davranışımızı düzeltir, bir daha aynı duruma düşmemeye çalışırız.67 ٍ م.68 َْي أَ ق َوا ِف ا ل عَُا ب َحَياٌة َب Dostun tanıdıkları kınamasında hayat vardır. “Dost acı söyler”; “Dostun attığı taş baş yarmaz.” Çevremizdeki bazı insanlar biz üzülmeyelim diye hatalarımızı söylemekten çeki- nirler. Ama yakın dost ve arkadaşlarımız hoşumuza gitmeyecek olsa bile yanlışları- mızı açık açık söylemekten çekinmezler. Çünkü gerçek dostluk bunu gerektirir.69 َّشَدائ د ُُ عَُْف ا ل َِّواُ .70 ِف ال Dostlar, sıkıntılı anlarda tanınır. “Dost kara günde belli olur.”; “Altın ateşte, insan mihnette belli olur.” Normal zamanlarda herkes bize dost görünebilir. Altının saf olup olmadığı nasıl ateşte anlaşılıyorsa gerçek dost da üzüntülü ve sıkıntılı günlerde belli olur. 71 ْ آةُ أَ ِّي ه .72 َ مْ ءُ م اَ ل Kişi kardeşinin (dostunun) aynasıdır. 64 Aḥmed el-Hâşimî, es-Siḥru’l-ḥalâl ve fi’l-ḥıkem ve’l-em âl (Beyrût: Dâru’l-Kütübi’l-ʿİlmiyye, ts.), 22; el- Yûsî, Zehru’l-ekem fi’l-em âl, 1/250. 65 Eren, Atasözleri ve Deyimler, 148. 66 İbn Sellâm, el-Em âl, 182; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/317. 67 Köklügiller, Açıklamalı Atasözleri ve Özdeyişler, 145. 68 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/317. 69 Köklügiller, Açıklamalı Atasözleri ve Özdeyişler, 145, 146. 70 el-Hâşimî, es-Siḥru’l-ḥalâl ve fi’l-ḥıkem ve’l-em âl, 106. 71 Köklügiller, Açıklamalı Atasözleri ve Özdeyişler, 93. 72 el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/72. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) 148 ▪ Fadime Kavak َ ها َُ َقعُ .73 َ الطُُّ يوُر َعَلى ُأَّلف Kuşlar sevdiği kimseleri bulur. “Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.” İnsanlar kendilerine yakın buldukları ve benzer tarza sahip kimselerle arkadaşlık kurarlar. Dolayısıyla birisinin arkadaşına bakarak nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu anlamak mümkündür. Bu manaya gelen başka bir Türk atasözü de şudur: “Baz bazla, kaz kazla, kel tavuk topal horozla” 74 َ ذَك ب ُدِّان ه.75 ْ ق ثَ وَبَ ب َشَْ ره يُ ًُّو ء َكا لَق ْي إ َّل حَي َجل يُس ال Arkadaşın kötüsü demirci gibidir. Kıvılcımıyla kıyafetini yakmasa bile duma- nıyla sana zarar verir. “Üzüm üzüme baka baka kararır”; “Kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan”; “İsin yanına varan is, misin yanına varan mis kokar.” Kişi çevresinden ve arkadaşlık, yakınlık kurduğu kimselerden olumlu ya da olum- suz yönde etkilenebilir. Bu yüzden arkadaş seçiminde dikkatli olmak gerekmekte- dir.76 َّضًُ ع.77 ر ذئ ُب ل ل اَ ل Kurt, sırtlanı (bulur). “İt itle gezer”; “İt ulur, birbirini bulur.” Kötü kimse ancak kendisi gibi kötü birini bulur. Adi, aşağılık kimse herhangi bir durumda sesini yükseltince amacı aynı olanlar da onun çevresinde toplanır.78 اَ لَ ا وي َل يَ ن ُجو مَن ا لَيَّا ت.79 Yılan oynatıcısı (hokkabaz) yılanların (sokmasından) kurtulamaz. َّل َم ن َكاَن ت ال ُع مَياُ ََت دي ه.80 َق د َض Rehberi kör olan yolunu şaşırır. 73 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/442. 74 Köklügiller, Açıklamalı Atasözleri ve Özdeyişler, 202. Bu atasözünün bir başka versiyonu da şöyledir: “Kaz kazla, baz bazla, kel tavuk kel horozla.”; bk. Muẓaffer Luṭfi, Türk Atalar Sözü, (y.y., Matbaʿai Ebüẓẓiya, 1928), 36. 75 İbn Sellâm, el-Em âl, 130; el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 2/330; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/266. 76 Köklügiller, Açıklamalı Atasözleri ve Özdeyişler, 67. 77 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/282. 78 Eren, Atasözleri ve Deyimler, 121. 79 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/230. 80 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/129. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) Arap ve Türk Atasözlerinde Ortak Çağrışımlar ▪ 149 “Körle yatan şaşı kalkar”; “İtle yatan bitle kalkar.” Kötü, değersiz kimselerle yakınlık veya arkadaşlık kuranlar, kötü huylar edinir- ler.81 ًُّو ء.82 َََْن ء ال ًٌَة ل ُق ًَ َْاُط ِف ا ْلُ ن س َم ك َ ا لف Dostluklarda fazla yakınlık, kötü arkadaşlıklara sebep olur. َُ َعاَشُْوا كَ ا ل َِّوا َوَُ َعاَمُلوا َكا َ ْلجَ ان ب .83 Dost gibi yaşayın, yabancı gibi davranın. َََ اَ وُروا. َُ َزاَوُروا َوَل Birbirinizi ziyaret edin ama komşu olmayın (yakınlaşmayın). “Seyrek git sen (sıkça varma) dostuna, kalksın ayaküstüne”; “Sık gidersen dostuna, yatar arka üstüne”; “Çok muhabbet tez ayrılık getirir.” Kişi sık sık dostuna giderse, nadiren gittiği zamanlardaki misafirperverliği göre- mez. ُمَعاَداُة ال َعا ق ل َِّ ريٌ م ن ُمَصاَدَق ة ا ْلَ حَ ق.84 Akıllı kişinin düşmanlığı, ahmak kimsenin dostluğundan daha iyidir. َ َِّ صُمُه عَ اق ال .85 ْ ء َ أ يَ كُ و َ دة ال َم م ن سَ عَ ا Düşmanının akıllı olması kişiyi mutlu eder. “Akıllı düşman, akılsız dosttan hayırlıdır”; “Deli dostun olacağına akıllı düşmanın olsun.” Akılsız olan kimselerle dostluk kurulmaz. Çünkü iyi niyetli olsalar bile, davranış- larının ne gibi olumsuz neticeler doğuracağını hesap edemediklerinden dostlarına farkında olmadan kötülük yapabilirler. Oysa akıllı düşmanın yapacağı kötülüğü fark edip önlem almak mümkündür.86 َ ء.87 ر دُر ال َما َم ُيَك ًَّ َشُّْ ال Balığın kötüsü suyu bulandırır. “Düşmanın karınca ise de hor bakma”; “Düşmanın karınca olsa kendini merdane tut.” 81 Eren, Atasözleri ve Deyimler, 145. 82 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/79. 83 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/150. 84 el-Bekrî, Faṣlü’l-maḳâl fî şerḫi kitâbi’l-em âl, 187. 85 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/327. 86 Eren, Atasözleri ve Deyimler, 23; Köklügiller, Açıklamalı Atasözleri ve Özdeyişler, 89. 87 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/391. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) 150 ▪ Fadime Kavak Düşmanın ne kadar zayıf olursa olsun her daim uyanık ve dikkatli ol. َََتٌس م ن مث ل ه َوُهَو َحا رسٌ .88 ُُم Kendisi temkinli ama başkaları da kendisine karşı ihtiyatlı. “Tencere dibin kara, seninki benden kara.” “Tencere tencereye 'yüzün kara' demiş, çömlek utancından yere geçmiş.” Karşımızdaki kimsede kusur veya hata aramaya çalışmamalıyız. Yoksa o da ken- disinden daha beter olduğumuzu ifade etmek için bizim hatalarımızı söylemeye kal- kışır. 2.3. Akrabalık ve Soya Çekim Akrabalık, yakınlık göstermeyi ve zor günde yanında olmayı gerektirir. Ancak her akraba aynı yakınlığı, samimiyeti göstermez; hatta bazıları zarar verme eğilimi için- dedir. Bu yüzden bu tür akrabalar akrebe benzetilmiştir. ُ ب َعَقا ربُ .89 َ ا َ ْلقَا ر Akrabalar akrep (gibidir). “Akrabanın akrabaya ettiğini akrep etmez.”90 ًَّبَ .91 ْ يُب َم ن َُ َقََّْب َل َم ن َُ َن اَل َق Akraba seninle aynı soydan gelen değil, sana yakınlık gösterendir. “Yakın (hayırlı) dost (komşu), uzak (hayırsız) akrabadan yeğdir (iyidir).” Yardımlarını esirgemeyen dost ve komşular, hiçbir iyiliği dokunmayan akraba- lardan daha yakındır. 92. َ ا ب ُنَ ا ب ُن بُو ح Oğlun, senin sulbundan olandır (evlat edindiğin değil). “Üvey öz olmaz, kemha bez olmaz”; “Çam ağacından ağıl, el çocuğundan oğul olmaz.” 88 İbn Sellâm, el-Em âl, 74; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/321; ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 2/342; el-Yûsî, Zehru’l-ekem fi’l-em âl, 2/113. 89 el-Yûsî, Zehru’l-ekem fi’l-em âl, 1/301. 90 Vefik, Atalar Sözü, 98. 91 el-Yûsî, Zehru’l-ekem fi’l-em âl, 3/37. 92 el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/39; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/101; el-Yûsî, Zehru’l-ekem fi’l-em âl, 1/205. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) Arap ve Türk Atasözlerinde Ortak Çağrışımlar ▪ 151 Her insanın, her şeyin kendine özgü bir değeri vardır. Bir kişinin yerini bir baş- kası alamayacağı gibi, bir şeyin yerine de başka şey konulmaz.93 Bir çocuk her ne ka- dar sevilse, ilgi ve alaka görse de kendi annesindeki merhamet ve şefkati üvey anne- sinde bulamaz. Çünkü öz annenin yerini hiçbir üvey anne tutamaz. ََّ ري.94 َأََب َم نً ُت ال عيَدا َأ يَ َُ َغ Kamışların yetiştiği yer değişmez. “Soy asma soyuna çeker”; “Cins cinse çeker”; “Soydur çeker, b..ktur kokar” ; Cins horoz yu- murtada öter.” Her insan az çok soyuna benzer. Temiz soydan gelen kişi, her haliyle soyluluğunu gösterir.95 Çocuğun soyu daha küçükken hal ve davranışlarından anlaşılabilir.96 2.4. Toplumsal İlişkiler Toplumsal hayatın belli bir düzen içinde devam edebilmesi için insanların uyması gereken bazı kurallar vardır. Bunlar toplumdan topluma farklılık arz edebileceği gibi, ortak özelliklere de sahiptir. Aşağıdaki benzer anlama sahip atasözlerinde hem Arap hem Türk toplumunda sosyal ilişkilerin nasıl olması gerektiğini açıkça görmek müm- kündür. ًَّ فيَنةُ .97 ْ َق ت ال َ ْي َغ َْ ة ال َمَّل ح م ن َك ث Denizciler çok olduğundan dolayı gemi battı. “İki kaptan bir gemiyi batırır”; “Horozu çok olan köyde sabah geç olur”; “Dokuz at bir ka- zığa bağlanmaz”; “İki aslan bir posta sığmaz”; “Nerede çokluk, orada b..kluk.” Bir konu hakkında konuşan çok olursa; kimin ne söylediği, hangisinin doğru ol- duğu konusunda karar vermek ve bir neticeye ulaşmak zorlaşır.98 Ayrıca bir işin ba- şına, alanında uzman birden fazla kişi getirilirse anlaşamazlar ve birbirlerine düşer- ler. ًَّي فَ ا ِف غ مدٍ . 99 ي َفا ِف غ مدٍ . / َل ُُي َمُع ال ًَّ َل َُيَُ مُع ال İki kılıç bir kına sığmaz. 93 Eren, Atasözleri ve Deyimler, 57. 94 el-Yûsî, Zehru’l-ekem fi’l-em âl, 1/144; el-Bekrî, Faṣlü’l-maḳâl fî şerḫi kitâbi’l-em âl, 221. 95 Eren, Atasözleri ve Deyimler, 34. 96 TDK, “Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü”. 97 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/327. 98 Köklügiller, Açıklamalı Atasözleri ve Özdeyişler, 170. 99 İbn Sellâm, el-Em âl, 279; el-Meydânî, Mecme‘u’l-em âl, 2/230; el-Bekrî, Faṣlü’l-maḳâl fî şerḫi kitâbi’l- em âl, 394. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) 152 ▪ Fadime Kavak “İki aslan bir posta sığmaz”; “İki at bir kazığa bağlanmaz”; “İki baş bir kazanda kayna- maz”; “İki cambaz bir ipte oynamaz.” İki kişinin bir hususta ittifak edemeyeceğini ya da aynı işte birlikte çalışamayaca- ğını ifade eden bir meseldir.100 ُّه ُم َعَلى جَي ف ال كَل ب.101 َْاُب َدل يَل قَ وٍم َيُد إ َذا َكاَ ال ُغ Karga, rehberi olduğu topluluğu köpeklerin leşine götürür. “Kılavuzu karga olanın burnu b..ktan kalkmaz.” Kötü kimselerle arkadaşlık yapan, onlara uyan kimselerin başları hiçbir zaman dertten kurtulmaz. ْ َسا ِنا.102 اَ لَ ي ُل َأ عَلُم ب ُف Atlar binicisini iyi bilir. “At sahibine (binicisine) göre kişner”; “At sahibine göre eşinir.” İnsanlar, başlarındaki kişinin tesirinde kalarak davranış sergilerler. ٌ ح.103 ُّل َك لبٍ ب ًَاب ه نَ َّا ُك Her köpek kendi kapısında havlar. “Her horoz kendi çöplüğünde öter.” Herkes içinde bulunduğu çevrede bir değere sahiptir ve sözünü geçirebilir.104 ْ َبَل النَّاسَ ََنَُلوُه.105 َم ن َغ Kim insanları kalburdan geçirirse, insanlar da onu elekten geçirir. “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste”; “Rüzgâr eken fırtına biçer.” Yaptığın kötülüklerin sana dönmesini istemiyorsan, kimseye işkence edip de ahını almamalısın. ُ ع.106 ْ ج َ وإ َل ال َّْحَ ا َُ اَ لَ َُّة َُدُ وُر Tane dönüp dolaşıp değirmene gelir. 100 Eren, Atasözleri ve Deyimler, 112. 101 el-Hâşimî, es-Siḥru’l-ḥalâl ve fi’l-ḥıkem ve’l-em âl, 10. 102 İbn Sellâm, el-Em âl, 204; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/278; ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l- ʿArab, 1/238. 103 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/135. 104 Eren, Atasözleri ve Deyimler, 105. 105 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/321. 106 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/230. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) Arap ve Türk Atasözlerinde Ortak Çağrışımlar ▪ 153 “Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer, kürkçü dükkânıdır.” İnsanlar her ne kadar farklı işlerle uğraşıp farklı şekilde yaşamaya çalışsalar da daha önceden sahip oldukları çevreye veya işe dönerler. 107. ُْ َّدب َهاَ َعَلى ا ْلَ مَل س مَ ا َل َقى ال Sırtı yara içinde olan hayvanın çektiği acı, sağlam hayvana önemsiz gelir. ُّب الثَّ كَلى.108 ُ َت اَ لثَّ كَلى Çocuğunu kaybeden anne, çocuğunu kaybedeni sever. “Damdan düşen damdan düşenin hâlini bilir.” Başına kötü bir iş gelen kimsenin durumunu, ancak daha önce o durumu yaşayan anlar.109 ٌ َة. 110 ًُو النَّاَس َ وا سُُها َعا ري َْ ة َُ ك كَ ا ل ب İğne gibi kendi çıplak olduğu halde insanları giydirir. “Terzi kendi söküğünü dikemez.” “Kürkçünün kürkü olmaz, börkçünün börkü.” Bir kimse sahip olduğu kabiliyetini ve bir konudaki uzmanlığını kullanarak baş- kalarının gereksinimlerine çare bulur ancak kendi ihtiyaçlarını savsaklar. َُ ل دَُغ ا لعَ قَْ ُب َ وَُ صيءُ .111 Akrep hem sokuyor hem de ses çıkarıyor. “Hem suçlu hem güçlü.” Gerçek suçlu kendisi olmasına rağmen başkalarını suçlayan kimseler için söyle- nen bir sözdür. 112. َ ُّج َوالنَّاُس رَا جُعو حَيُ İnsanlar (hacdan) dönerken, o hac yapar. “Herkes gider Mersin’e, biz gideriz tersine.” Sırf muhalefet olsun diye herhangi bir işin aksinin yapılmasını ifade eder. 107 el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 2/361; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/100. 108 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/153. 109 Eren, Atasözleri ve Deyimler, 63. 110 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/171. 111 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/126; 112 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/427. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) 154 ▪ Fadime Kavak 2.5. Doğruluk ve Dürüstlük Toplumda insanların iyi geçinebilmesi için birbirlerine karşı doğru sözlü olmaları ve dürüst davranmaları çok önemlidir. Dürüstlüğün olduğu yerde dostluk, arkadaşlık ve akrabalık bağları da daha güçlü olur. Hem Hz. Peygamber hem de ecdat, söylediği sözlerde daima doğru ve dürüst olmak gerektiği hususunda tavsiyelerde bulunmuş- lardır. َم ن َصَدَق هللاَ ََنَا.113 Kim Allah’a karşı samimi olursa kurtulur. “Doğrunun yardımcısı Allah’tır.” İşlerinde hakkı gözeten kimseye Allah daima yardım eder.114 ًَّ هُم إل النَّ َزَع ة.115 َعاَد ال Ok, mahir okçulara geri döndü. “Hak yerini bulur”; “Hak yerde kalmaz.” Kişi emeğinin karşılığın daima alacaktır. 116. ُّضُّْ ُه ال ًَّ ُ لُّْ ُحْي َوإ َم َ ا Saygın insan zarar görse de saygındır. “Altın yere düşmekle pul olmaz”; “Altın çamura düşmekle kıymetten düşmez.” Değerli kişi veya nesneler, kötü bir durumla karşılaşsalar bile asla değerlerinden bir şey kaybetmezler.117 Yukarıdaki mesellerde doğru sözlü ve dürüst olmanın öneminden bahsedilirken aşağıdaki atasözlerinde doğruyu söyleyenlerin sevilmediğinden söz edilmektedir. قَ وُل ا لَ رق َلَ َيد َع ِل َص دياقا.118 Doğru söylemek bana arkadaş bırakmadı. “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar”; “Doğru söyleyenin bir ayağı üzengide gerek”; “Doğru söyleyenin tepesi delik olur.” 113 İbn Sellâm, el-Em âl, 3; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/296; el-Bekrî, Faṣlü’l-maḳâl fî şerḫi kitâbi’l-em âl, 27. 114 Eren, Atasözleri ve Deyimler, 27. 115 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/18. 116 el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 2/92, 305; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/208. 117 Köklügiller, Açıklamalı Atasözleri ve Özdeyişler, 94; Eren, Atasözleri ve Deyimler, 31. 118 el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/493; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/109, 265. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) Arap ve Türk Atasözlerinde Ortak Çağrışımlar ▪ 155 Doğru olsa bile başkalarının işine gelmeyen sözleri, hatır gönül dinlemeyerek söyleyen kişiler sevilmez.119 2.6. Çok Konuşmak ve Sükût Etmek Kişinin mutlu veya mutsuz olmasında dilini tutması oldukça önemlidir. Çünkü ağızdan çıkan kötü bir söz, kişinin başına bir yığın dert açabileceği ya da dostu düş- man yapabileceği gibi, güzel ve tatlı bir söz de aleyhimize olacak şeyleri lehimize, düşmanlarımızı da dosta çevirebilir. Bu yüzden mesel ve atasözlerinde çok konuşma- yıp sükût etmenin önemine vurgu yapılmıştır. ْ ب ل َيٍل.120 اَل م كثَاُر َكَحا Çok konuşan, gece odun toplayan kimse gibidir. ََْط فََأ سقَ طَ .121 َأف Çok konuştu, bu yüzden yanıldı. “Çok söyleyen çok yanılır”; “Çok bilen çok yanılır.” Meselde çok konuşan kimse, gece odun toplayan kimseye benzetilmiştir. Çünkü karanlıkta odun toplayan kişi, eline her ne geçerse alabileceği gibi, çok konuşan kimse de olur olmaz bilmediği konularda konuşup yanılabilir. Bu manada söylenen bir diğer mesel de şudur: .َّب َك لَمٍة َُ ُقوُل ل َصا حً َها َد ع ِن ’Nice söz vardır ki, sahibine ‘bırak beni“ ُر der.”122 ًُُّكوُت َأُِّو الْر َضا.123 اَ ل Sükût, bir nevi razı olmaktır. “Sükût ikrardan gelir.” Kişinin, kendisine sorulan sorulara suçlandığını bilerek karşılık vermemesi, bu suçu veya kabahati işlediği anlamına gelir.124 َّب ُسُكوٍت أَب َلُغ م ن َكَل ٍم.125 ُ ر Nice susmak, konuşmaktan daha çok şey anlatır. 119 Eren, Atasözleri ve Deyimler, 72. 120 İbn Sellâm, el-Em âl, 43; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/303; ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 1/349. 121 el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/19. 122 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/306. 123 el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/521; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/356; ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 1/325. 124 Atasözlerimiz, “Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü” (Erişim: 12 Ekim 2020). 125 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/317. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) 156 ▪ Fadime Kavak “Söz gümüşse, sükût altındır.” Konuşmak iyi olsa da, bazen susmak çok daha iyi netice verir. Konuşan kimse söy- lediği sözlere dikkat etmelidir. Bulunduğu her mekânda bir şeyler söylemek isteyen kimselerin hata yapması kaçınılmazdır. Bu yüzden bazen konuşmayıp dinlemeyi bil- mek gerekir.126 َّكي ه.127 َْي َف َم قَُُل الَُّْج ل َب Kişinin ölümü iki çenesi arasındadır. “Söz var iş bitirir, söz var baş yitirir.” Söylenen söz, insanlar üzerinde son derece etkilidir. Yerinde ve zamanında söy- lenen söz insanın lehine olurken, sert ve kaba bir şekilde söylenenler muhatabı kız- dırabilir, hatta onun zarar vermesine bile neden olabilir. َسَ واٌء قَ ولُُه َوبَ ولُ ُه.128 Sözü de bevli de aynı. “Söylesen de boş, söylemesen de.”129 Kişinin söyleyeceği sözün bir öneminin olmadığını ifade eder. 2.7. Sabırlı Olmak ve Tahammül Etmek Hayat zorluk ve sıkıntılarla doludur. İnsan zayıf bir varlık olduğu için bu sıkıntı- lara tahammül etmede ve direnmede zorlanır. Ancak bunlara sabretmekten başka çaresi de yoktur. Bu yüzden atasözlerinde başa gelenin çekileceği, sabrın sonunun güzel olacağı ve sabırlı olan kişinin sonunda emeline ulaşacağı vurgulanmaktadır. ُ ح الَفَْ ج. 130 َّص ُ ب م فَُا اَ ل Sabır kurtuluşun anahtarıdır. “Sabır cennetin anahtarıdır.” 131. ْ َّص ب ََن ُح الظََّف َُْة ال ثَ َم Sabrın meyvesi zaferin başarısıdır. 126 Atasözlerimiz “Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü”. 127 el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/493; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/265; ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 2/346. 128 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/356. 129 Vefik, Atalar Sözü, 199. 130 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/417. 131 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/154. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) Arap ve Türk Atasözlerinde Ortak Çağrışımlar ▪ 157 “Sabreyle işine hayır gelsin başına”; “Sabreden derviş muradına ermiş” “Sabrın sonu sela- mettir”; “Sabır acıdır, meyvesi tatlı.” Sabırlı olan kimse, gerçekleşmesi zor görünen işlerde bile istediği başarıyı elde edebilir. ْ َوا حَدٌة َول ل َجا ز ع اث َنا .132 َّصاب َ ال ُم صيًَُة ل ل Sıkıntı (bela), sabreden için bir; sabırsız için iki tanedir. “Sabırla koruk helva olur, dut yaprağı atlas.” İnsanın her istediği anında gerçekleşmez, belli bir süreye ihtiyaç duyar. Çünkü elverişli ortam ve koşullar henüz meydana gelmemiştir.133 َّص بُ .134 حيَلةُ َم ن َل حيَلةَ َلهُ ال Çaresi olmayan kimsenin çaresi, sabretmektir. “Başa gelen çekilir.” Kişi, çaresiz kaldığı durumlarda ümitsizliğe düşmemeli, metanetli olmalıdır. َّشْر َأ هَوُ م ن بَ عٍض.135 بَ عُض ال Bazı kötü şeyler diğerlerinden daha önemsizdir. “Beterin beteri vardır”; “Gelen gideni aratır.” Yaşadığı kötü olaylara üzülen kimse, ondan daha kötülerinin de olduğunu düşü- nerek kendisini teselli etmelidir. ارا. 136 َّشْر َِّيا َّ ِف ال إ Şüphesiz şerde hayır(lar) vardır. “Her işte bir hayır vardır.” Kişi, başına gelen her şeyi hayra yormalı, kötümserliğe kapılmamalıdır. َْا ب.137 َْا ب . / َوَجَد َُ مََْة الُغ َأَصاَب َُ مََْة الُغ Karganın hurmasını buldu. 132 İbn Sellâm, el-Em âl, 161; el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/353. 133 Köklügiller, Açıklamalı Atasözleri ve Özdeyişler, 192. 134 İbn Sellâm, el-Em âl, 162; el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/352; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/265; ez- Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 2/70. 135 İbn Sellâm, el-Em âl, 161; el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/67; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/94. 136 İbn Sellâm, el-Em âl, 161; el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/67; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/11. 137 el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 2/333; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/404; 2/63; ez-Zemaḫşerî, el-Müs- teḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 2/373. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) 158 ▪ Fadime Kavak “Durdu durdu, turnayı gözünden vurdu.” Karga hurmanın en iyisini bulup yediği için, uzun süre bekleyen ve çok arzuladığı şeyi elde eden kimseler için söylenilen bir meseldir. َناَء يُ ع ط َم هََْها.138 ً َم ن يَ ن ك ح ا َ ل Kim güzel biriyle nikâhlanacaksa mihrini verir. 139. ُْ ُ ن َأ حَ ً َ ا لُ Güzellik kırmızıdır. “Gülü seven dikenine katlanır.” Kişi, sevdiği kimseden veya yapmayı sevdiği bir işten kaynaklanan sıkıntılara kat- lanır.140 2.8. Çalışmak ve Tembellik (Kararsızlık) Daha iyi yerlere gelmenin ve başarılı olmanın tek yolu çalışmaktır. Çalışarak her türlü sıkıntının, üzüntünün ve derdin üstesinden gelinebilir. İnsan yeter ki istesin ve gayret etsin. Allah Teâlâ çalışan kimselerin emeğini boşa çıkarmayacaktır. Ayrıca toplumda tembel kimseler sevilmezken; gayretli, çalışkan kişiler daha çok itibar ve takdir görür. َ ا لَ ديُد ب َ ل دي د يُ فَلُح.141 Demir demirle kesilir. “Çivi çiviyi söker.” Güçlü ve sağlam olan, ancak kendisi gibi bir şeyle etkisiz hale getirilebilir. Bu yüz- den zor işlerin üstesinden gelebilmek için sağlam bir iradeye sahip olmak gerekir.142 ْ الََم ل.143 ْ َوَعَلى َظ ه َ الَّ مُْ ِف ال ً ئ Hurma kuyunun içinde ve devenin sırtındadır. “Ekmek aslanın ağzında.” 138 el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 2/258; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/300. 139 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/199; el-Yûsî, Zehru’l-ekem fi’l-em âl, 2/123. 140 Eren, Atasözleri ve Deyimler, 98. 141 İbn Sellâm, el-Em âl, 359; el- ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/345; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/11; ez- Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 1/403. 142 Eren, Atasözleri ve Deyimler, 58. 143 el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/264; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/137; ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 1/307. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) Arap ve Türk Atasözlerinde Ortak Çağrışımlar ▪ 159 İhtiyaçları karşılamak ve geçim sağlamak için iyi gelir getiren bir iş bulmak kolay değildir. َْ اَل ُجوُعُه.144 َمن اََّكَل َعَلى زَا د َغ ري ه Kim başkasının azığına güvenirse, uzun süre aç kalır. “Uçan kuş aç kalmaz.” Çalışan, yaşam kavgası veren kimse, ne yapar eder rızkını kazanır. 145. ْ ا مل رصنَاَعُة ِف ال َك رف َأَماٌ مَن ال َف ق Eldeki zanaat fakirlikten kurtarır. “Sanat altın bileziktir”; “Varsa hünerin, var her yerde yerin.” Altın bilezik hiçbir zaman değer kaybetmez ve gerektiğinde paraya çevrilebilir. Zanaat da buna benzer. Bir maharet ve hünere sahip kimse her zaman çalışacak bir iş bulur ve darda kalmaz.146 ْ ي مث ُل َي دي.147 َّ َظ ه َما َح Sırtımı en iyi kendi elim kaşıdı. Kurda 'Neden boynun (ensen) kalın?' demişler, 'İşimi kendim görürüm de ondan' demiş. Sırtını başkasına dayamayıp, işini kendisi yapmaya çalışan kimse, rahata erer ve üzülmez. ًَّ هُم.148 َْاُش ال ً َل الَّْ م ي يُ ُ َل ال َكَنائ ُن./ قَ ً َل الْر َما ء ُُ م قَ “Ok atılmadan önce tüyle kaplanır/Ok atmadan önce sadak doldurulur.” “Karıncadan ibret al, yazdan kışı hazırla.” İnsanlar da karıncalar gibi olmalı. Gençliklerinde zamanlarını boşa geçirmemeli ve güçleri ölçüsünde çalışıp geleceğe hazırlanmalılar.149 ر م ه َلَ يُوَل د َلُه َوَلٌد.150 َم ن ا سَُ حَ يا م ن ب ن ت َع Amcasının kızından utanan kimsenin çocuğu olmaz. 144 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/327. 145 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/417. 146 Köklügiller, Açıklamalı Atasözleri ve Özdeyişler, 193. 147 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/268; ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 2/321. 148 el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 2/122; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/101; ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 2/187. 149 Köklügiller, Açıklamalı Atasözleri ve Özdeyişler, 183-184. 150 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/327. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) 160 ▪ Fadime Kavak “Üşenenin (utananın) oğlu kızı olmaz.” Hayatını tembel tembel geçiren kimselerin ne bir işi ne de malı mülkü olur. Çaba sarf etmeden, yorulmadan, bazı zorlukları yaşamadan rahat bir ortama kavuşmak mümkün değildir.151 َ ساٍع ل قَ ا عٍد. َّب ُر Çalışmayıp oturanlar yerine çalışan nice kimse vardır. “Kimse bilmez, kim kazana kim yiye.” Bir kimsenin vakti zamanında büyük çaba sarf ederek kazandığı malı, bazen akla hayale gelmeyen kimseler yer. اب.152 ْ آ َُِّْها َأقَ لَُّها ُش Sona kalan en az içendir. “Sona kalan dona kalır.” Bir işte geciken kimse, elde etmek istediği şeylere ulaşamaz ve hüsrana uğrar.153 ُْ َأ م يُذي ُب.154 َما َي د ري َأَُي ث Tereyağını eritsin mi, eritmesin mi bilmiyor. “Aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık.” Birbirine zıt ve aynı oranda tehlikeli iki durum karşısında karar vermek zordur. فَا دُِّ ل ف ي ه.155 Bedava mezar bulursan içine gir. “Bedava sirke baldan tatlıdır.” Çaba ve emek sarf etmeden bir şey elde etmek, insanların hoşuna gider. 2.9. Tutumlu Olmak ve İsraf Etmemek Erdemli davranışlardan biri olan tutumluluk, sorumlu bireylerin yetişmesinde önemli rol oynar. Bu bireyler de ailesine, topluma ve ülkesine karşı kendisini so- rumlu hisseder. Böylelikle sahip olduğu şeyleri ya da ülke kaynaklarını israf etme- meye özen gösterir. 151 Köklügiller, Açıklamalı Atasözleri ve Özdeyişler, 197. 152 İbn Sellâm, el-Em âl, 239; el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/81, 305; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/41. 153 Eren, Atasözleri ve Deyimler, 184. 154 İbn Sellâm, el-Em âl, 298; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/281. 155 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/87. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) Arap ve Türk Atasözlerinde Ortak Çağrışımlar ▪ 161 َّد ر جَلَ َحي ُث َُ َناُل ثَ وَبَ .157 ا ء .156 / ُم ًَ َّد ر جَلَ َعَلى َق د ر ال ك ُم Ayağını örtüye göre uzat / Ayağını elbisene göre uzat. َّن َعَلى َق د ر َأ ر ضَ .158 ْ َمئ ا Bulunduğun yere göre (tarlanın miktarına göre) rahat ol. “Ayağını yorganına göre uzat.” İnsan hayatında iyi kötü pek çok şeyle karşılaşabilir. İçinde bulunduğu iyi durum, mutluluk hep aynı şekilde devam etmeyebilir. Gelecek günlerin neler getireceği belli olmadığı için kişi, gelirine göre ve sahip olduğu olanakları aşmadan yaşamalıdır.159 َّذ و د إ ب ٌل.160 َّذ وُد إ َل ال اَ ل Bir deve başka bir deveyle bir araya gelince deve sürüsü olur. 161. اَلَّ مَُْة إ َل الَّ مَْ ة َُ مٌْ Bir hurma, başka hurmaya ilave edildiğinde çoğalır. “Damlaya damlaya göl olur”; “Her çok, azdan olur.” Ufak tefek şeyleri önemsiz görüp az bulmak yanlıştır. Çünkü onlar bir araya ge- lince büyür ve çoğalırlar. Bu yüzden küçücük şeylerin bile değerini ve kıymetini iyi bilmek lazım.162 ًَُب.163 َّدرَا ه م ُُ ك َّدرَا هُم بل اَل Para, parayla kazanılır. “Para, parayı çeker.” Eldeki paralarla, yeni paralar kazanmak mümkündür.164 156 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/435. 157 el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/117. 158 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/435. 159 Köklügiller, Açıklamalı Atasözleri ve Özdeyişler, 104; Muallim Nâci, Sâniḥâtü’l-ʿArab: Arap Edebiyatında Deyimler ve Atasözleri, haz. Ömer Hakan Özalp (İstanbul: Yeni Zamanlar Yayınları, 2002), 61. 160 İbn Sellâm, el-Em âl, 190; el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/462; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/277; ez- Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 1/322. 161 İbn Sellâm, el-Em âl, 190; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/137; ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l- ʿArab, 1/307. 162 Eren, Atasözleri ve Deyimler, 63; Atasözlerimiz, “Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü”. 163 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/274. 164 TDK, “Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü”; Eren, Atasözleri ve Deyimler, 171. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) 162 ▪ Fadime Kavak 2.10. Kanaat Etmek ve Açgözlülük Kanaatkâr olmayıp hep daha fazlasını istemek kişiyi yorar ve küçük düşürür. Bu yüzden elimizdekilerle yetinip onlara razı olmayı bilmeli, açgözlü olmamalı ve baş- kalarının malına göz dikmemeliyiz ْ ا لُُضوُع.165 َِّ ريُ ال غََن ا لُقُنوُع َوَشُّْ الَف ق Zenginliğin en hayırlısı kanaat, fakirliğin en kötüsü boyun eğmedir. “Kanaatte izzet, tamahta zillet vardır”; “Kanaat gibi devlet olmaz.” َّح ال َق و م.166 َي ك فيَ َن صيًَُ ُش Kavmin cimri olsa da nasibin sana yeter. “Azıcık aşım kaygısız başım.” Hiçbir zaman aşırıya kaçmamak ve azla yetinmeyi bilmek gerek. َ ْس ْي َغ ريَك.167 َغثَُّ َِّ ريٌ م ن Senin zayıf olanın başkasının şişman olanından daha hayırlıdır. “Evdeki ayran komşudaki yoğurttan iyidir”; “Çoğu zarar, azı karar.” َّذَك ا ْلَ عَياُر.168 َّما َب َ ل حُش َل َا Yaban eşek(ler)ine gücün yetmiyorsa sıpasıyla yetin. إ َلَ َيُك ن َش حٌم فَ نَ َفٌش.169 Yağ yoksa yün parçasına razı ol. “Aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz”; “Bir başa bir göz yeter.” Büyük şeylere sahip olabilmek için öncelikle küçük şeylerle yetinmeyi bilmek ge- rekir. اعا.170 اعا َفطََلَب ذرَا ً ُد ُ كَْا ُأ ع طَي ال َع Köleye paça verildi, but istedi. 165 İbn Sellâm, el-Em âl, 197-198; el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 2/236; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/244; el-Yûsî, Zehru’l-ekem fi’l-em âl, 2/206. 166 İbn Sellâm, el-Em âl, 287; el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 2/429; ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l- ʿArab, 2/415. 167 el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 2/81; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/58, 315; 2/63; ez-Zemaḫşerî, el-Müs- teḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 2/176. 168 İbn Sellâm, el-Em âl, 235; el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/297, 305; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/165. 169 el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 2/411; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/47. 170 İbn Sellâm, el-Em âl, 53; el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/107; el-Yûsî, Zehru’l-ekem fi’l-em âl, 2/47. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) Arap ve Türk Atasözlerinde Ortak Çağrışımlar ▪ 163 “Yüz verince astarını ister”; “Bir buldu iki ister, akça buldu çıkın ister.” Hiçbir zaman ellerinde olanla yetinmeyi bilmeyen hırslı insanlar, her zaman çok daha fazlasını talep ederler. َا ْلَصُ وُص َعَل ي َها ُصوٌص.171 Asil deve üzerinde alçak kimse. “Kel başa şimşir tarak.” Pek çok ihtiyacı olmasına rağmen, gereksiz gösteriş ve özentiyle uğraşanları ifade eder. 2.11. Acele Etmemek ve Teenni ile Davranmak Yapacakları işlerde acele etmek, insanları maddi ve manevi zararlara uğratabilir. Bu yüzden herhangi bir hususta karar almadan veya bir davranışı yapmadan önce teenniyle davranmak gerekir. Aceleciliğin yerildiği ve teenni ile hareket etmenin methedildiği aşağıdaki meseller bu durumu bize en güzel şekilde ifade etmektedir: ْ َصُة ال َعَجَزة .172 اَ ل َعَجَلُة فُ Acele etmek acizler için fırsattır. ََّن.173 َّّن َ أ دَرَك َما َُ َم َم ن تََ Teenniyle davranan umduğuna ulaşır. “Acele ile menzil alınmaz”; “Acele işin sonu pişmanlık.” Düşünüp taşınmadan alelacele yapılan hiçbir işten verimli sonuç alınamaz. Bu yüzden hiçbir konuda acele etmemek gerekir.174 ًَّ ري ا لَ قَحَقُ ة.175 َشُّْ ال Yürüyüşün en kötüsü hızla yürümektir. “Acele yürüyen yolda kalır”; “Tez giden tez yorulur.” Acele edip amacına en kısa yoldan ulaşmak isteyen kimse, istediğini elde edebilir belki ama çok yorulur. 171 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/24; ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 1/213. 172 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/37. 173 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/327. 174 Köklügiller, Açıklamalı Atasözleri ve Özdeyişler, 79. 175 el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/21, 544; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/359; el-Yûsî, Zehru’l-ekem fi’l- em âl, 3/228. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) 164 ▪ Fadime Kavak 2.12. Tatlı Dilli Olmak ve Yermek Gönül okşayıcı tatlı sözler, insanlar arası pozitif enerjiyi ve iletişimi daha da artı- rır. Çünkü insanlar güzel sözler duymaktan ve kendini değerli hissetmekten hoşla- nırlar. Kötü, yaralayıcı sözler ise hiçbir zaman unutulmaz. Bu yüzden tatlı dilli olmalı ve insanlara sevgi ile yaklaşmalıyız. ْ َها.176 ْ ج ا لَ يََّة م ن و َك َُ خ ً ْ ه َي َُ ع ن بلْر ف ق ِف َأ م ً َ م ن َي Kim yaptığı işte nazik olursa, yılanı deliğinden çıkarır. “Tatlı dil, yılanı deliğinden çıkarır.” Yumuşak ve tatlı dilli olduğunuz sürece karşınızdaki kişiye her işi yaptırmak mümkündür. َنا .177 ا أَ ن َفُذ م ن ْ َع ن ال ًر ًَ ْ َعُن ال لر Dil yarası mızrak yarasından daha etkilidir. َنا .178 ا َكَو ِّ ز ال ًر ًَ ْ َعُن الل ر Dil yarası mızrak yarası gibidir. “Bıçak yarası geçer (onulur), dil yarası geçmez (onulmaz).” Hakaret içerikli sözler ve kalp kırıcı davranışlar kesinlikle unutulmayıp yıllarca sürebilir.179 2.13. Güzelliğin Göreceli Olması Güzellik ve beğeniler kişiden kişiye değişebilir. Akrabalık, yakınlık, arkadaşlık vb. dış faktörler de bir şeyi güzel görmede etkilidir. Bu yüzden kişi kendi yaptıkları işleri, çocuklarını veya yakınlarını genelde beğenir. َنٌة.180 ًَ ْ َنَب ِف َع ْي ا رُمَها َح اَل َق Böcek, annesine güzel görünür. ٌ د.181 ُ زي رَن ِف َع ْي َوال ٍد َوَل Babanın gözüne çocuğu güzel görünür. 176 el-Hâşimî, es-Siḥru’l-ḥalâl ve fi’l-ḥıkem ve’l-em âl, 62. 177 ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 2/151. 178 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/433. 179 Köklügiller, Açıklamalı Atasözleri ve Özdeyişler, 116. 180 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/97; ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 1/339. 181 el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/350; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/319; ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 2/112. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) Arap ve Türk Atasözlerinde Ortak Çağrışımlar ▪ 165 “Kuzguna yavrusu şahin (anka) görünür.” “Karga yavrusuna bakmış: “Benim ak pak evladım demiş” Başkalarına göre çirkin olsa bile, herkes kendi evladını güzel ve kusursuz olarak görür. Çünkü insanın kişisel beğenilerinde duygu ve zevkleri etkili olur.182 2.14. Yanlış Anlama Sağır kimse, yanında konuşan kimselerin sözlerini işitmez ama onların davranış- larına ve mimiklerine bakarak söyledikleri şeyleri anladığını zannedip kendince yo- rumlar. Bunu şu mesel en güzel şekilde ifade eder: اعا فََأَساَء َجابَةا.183 َأَساَء َْس Yanlış duydu, yanlış cevap verdi. “Sağır duymaz uydurur (yakıştırır).” Kendisine söylenen sözleri anlamadığı gibi, konuyla hiç ilgisi olmayacak şekilde sürekli yanlış yorumlar yapan kimseler için de şöyle bir mesel kullanılır: َ ل ََج َْةا.184 َل و قُ ل ُت َُ مَْةا َلَقا Ben temra (hurma) desem, o cemra (köz) der. “Ben derim bayram haftası, o der mangal tahtası.” 2.15. Dış Görünüşe Aldanma Dış görünüş yanıltıcı olabilir. Bu yüzden insanları değerlendirirken görünüşüne değil; bilgisine, konuşmasına, hal ve tavırlarına bakmak gerekir. ُّل َس وَداَء َُ مَْةا. 185 ُّل بَ ي َضاَء َش حَمةا، َما ُك مَ ا ُ ك Her beyaz yağ, her siyah hurma değildir. “Her sakallıyı deden sanma”; “Her gördüğün sakallıyı baban sanma.” “Ak koyunu gören içi dolu yağ sanır.” Herhangi bir şeyin dış görünüşüne bakıp, içinin de aynı olduğunu zannetmek ya- nıltıcı olur. 182 Eren, Atasözleri ve Deyimler, 127; Vefik, Atalar Sözü, 77. 183 İbn Sellâm, el-Em âl, 53; el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/25; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/330; ez-Ze- maḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 1/153. 184 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/198. 185 el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 2/226, 287; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/281. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) 166 ▪ Fadime Kavak لَي َس ا لََماُل بلث رَيا ب .186 Güzellik elbiseyle değildir. “Kalıp kıyafetle adam adam olmaz”; “Kılık kıyafetle adam adam olmaz” “Kürk ile börk ile adam olunmaz”; “Eşeğe altın semer vursalar, eşek yine eşektir.” Doğruluk, dürüstlük, bilgelik gibi insanı insan yapan değerler vardır. Bunlardan yoksun birisi her ne giyerse giysin hangi makamda olursa olsun değersizdir. Dış gö- rünüşe, makam ve unvanlara çok fazla önem verip insanları buna göre değerlendir- mek yerine, gösterdikleri davranışlara ve yaptıkları işlere bakıp bir kanaate varmak gerekir.187 2.16. Mükemmel Olmama Herkesin hataları, kusurları olabilir. Çünkü hiç kimse mükemmel değildir. Önemli olan yaptığımız hataları bilerek, isteyerek yapmamak ve onları düzeltmeye çalışmak- tır. ل ُك رل َجَوادٍ َكً َوٌة، ل ُك رل عَ اٍ َل َه فَوٌ ة. 188 Her at tökezler, her bilen hata yapar. “Hatasız kul olmaz” veya “Kul, hatasız olmaz.”189 İnsan hata etmemek için her ne kadar uğraşsa da yine de yanılabilir. .اما. 190 َناُء َذا ً َل َُ عَدُم ا َ ل Güzeli de yeren bulunur. “Her güzelin bir kusuru vardır” veya “Kusursuz güzel olmaz.” “Gül dikensiz olmaz” veya “Dikensiz gül olmaz.” Her iyi ve güzel şeyin hoşa gitmeyen bir tarafı, kusuru vardır. Güzel şeye sahip olmak isteyen kimse bu kusurları görmezden gelmelidir.191 2.17. Dert, Sıkıntı ve Bela İnsanoğlu hayatta olduğu sürece pek çok sorun ve sıkıntıyla karşılaşıp üzülebilir. Ancak ölümle birlikte dertlerinden, tasalarından kurtulabilir. Bu yüzden başa gelen 186 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/257. 187 Köklügiller, Açıklamalı Atasözleri ve Özdeyişler, 33. 188 İbn Sellâm, el-Em âl, 51; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/187; el-Yûsî, Zehru’l-ekem fi’l-em âl, 2/52. 189 Bu iki atasözünde olduğu gibi, manayı bozmamak şartıyla kelimeler arasında takdim-tehir yapılabilir. (bk. Dilçin, Edebiyatımızda Atasözleri, 23/.) 190 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/213; ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 2/256. 191 Eren, Atasözleri ve Deyimler, 70. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) Arap ve Türk Atasözlerinde Ortak Çağrışımlar ▪ 167 acı ve kederlerden dolayı ümitsizliğe düşmemeli, üstesinden gelmeye gayret etmeli, gerektiğinde de başkalarından yardım istemeliyiz. ُّل رَأٍس ب ه ُصَداٌع.192 ُك Her başın ağrısı vardır. “Ağrısız baş mezarda gerek.” Yaşayan herkesin kendine göre sıkıntısı, derdi vardır. Ancak dünyadan göçüp gi- dildiğinde dertler bitecektir. Bu yüzden ufak tefek sıkıntıları dert edinip kötümser olmamakta fayda vardır. ْ َوَوَقَع ََت َت ال ميَزا ب.193 َّْ مَن ال َقط فَ Damladan kaçtı, oluğun altına düştü. “Yağmurdan kaçarken doluya tutuldu.” Güç bir durumdan kurtulayım derken daha kötüsüyle karşılaştı. َّب ر َمَيٍة م ن َغ ري رَاٍم.194 ُر Atıcısı olmayan nice atış vardır. َْى ِف َج و فهَ ا الََّْقُم.195 َ لَصاَص يُ َّ ا إ Küçük bir deliğin içinde büyük bir bela görülebilir. “Ummadığın taş baş yarar.” Beceriksiz sandığımız nice kişi, kendisinden umulmayan çoğu işi yapabilir.196 َُّد ل لَم صُدو ر َأ يَ ن ُفَث.197 َل ب Göğsünden şikâyetçi olan kimsenin nefes alması gerekir. “Derdini söylemeyen (saklayan) derman bulamaz.” İnsan ufak tefek sıkıntılarını kendi giderebileceği için başkasına söylemez. Fakat bazen çare bulmakta güçlük çektiği dertleri olabilir. Bu durumda etrafında kendisine yardımı dokunabilecek kimselerle konuşarak derdine çare bulabilir.198 192 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/171. 193 el-Bekrî, Faṣlü’l-maḳâl fî şerḫi kitâbi’l-em âl, 378. 194 İbn Sellâm, el-Em âl, 51, 312; el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/491; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/299. 195 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/12; ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 1/404. 196 Eren, Atasözleri ve Deyimler, 201. 197 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/241. 198 Köklügiller, Açıklamalı Atasözleri ve Özdeyişler, 144. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) 168 ▪ Fadime Kavak 2.18. Bilme, Düşünme ve Tecrübeli Olma Bir konuda uzman, çok bilgili ya da tecrübe sahibi olan kimselere akıl öğretmeye ve bilgi vermeye çalışılmamalıdır. Zira bu hem gereksiz bir çabadır hem de küçük düşmemize sebep olabilir. ُّْ َُ ك ف ي ه ا لشَ اَ رُة.199 َ ا لُ Hür kimseye işaret yeter. “Arife tarif gerekmez”; “Arif olan anlar.” Herkesin anlayabileceği şekilde açıkça söylenmeyen bir sözün ne manaya geldi- ğini kavrayabilen kimselere açıklama yapmak gerekmez. ُ م ا ل مََْة.200 َّ ال َعَواَ َل ُُ َعلَّ إ Tecrübeli orta yaşlı kimseye başörtüsünü nasıl örteceği öğretilmez. “Tereciye tere satılmaz.” Bir işte uzmanlaşmış kimselere o işi öğretmeye çalışmak, boşuna çaba sarf etmek- tir.201 ْ َشُح ب َما ف ي ه.202 ُّل إَنَ ٍء يَ كُ Her kap içindekini sızdırır. “Dervişin fikri neyse zikri odur.” İnsan, konuşurken kafasındaki düşünceleri dile getirir.203 2.19. Kader ve Kısmet Kader, meseller de dâhil olmak üzere birçok edebi eserde rol almıştır. Hem Arap hem Türk Edebiyatı’ndaki mesellerin ana teması şudur: Bir şey kaderde varsa mut- laka gerçekleşir; eğer yoksa siz ne kadar gayret ederseniz edin asla gerçekleşmez. 204. ُْ . / إَذا نَ َزَل ال َقَضاُء َع مَي ال ًََصُْ َجاَء ال َقَدُر َع مَي ال ًََص Kader gelince göz görmez olur. َ ضاَق ا لَفضَ اُء.205 إ َذا َحاَ الَقَضاُء 199 el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/263; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/19. 200 İbn Sellâm, el-Em âl, 108; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/19. 201 Atasözlerimiz, “Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü”. 202 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/162, 195. 203 Eren, Atasözleri ve Deyimler, 67. 204 ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 1/123; el-Yûsî, Zehru’l-ekem fi’l-em âl, 1/75. 205 el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/119; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/60. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) Arap ve Türk Atasözlerinde Ortak Çağrışımlar ▪ 169 Kader geldiğinde uzay (dünya) daralır. ُْي حَ اَر ت ال َع ْيُ .206 َ ل إ َذا جَ اَء ا Ölüm gelince göz ne yapacağını şaşırır. “Kısmetinde ne varsa kaşığında o çıkar.” “Kısmet ise gelir Hint’ten Yemen’den, kısmet değilse ne gelir elden.” Kişi bir şeyi elde etmek için ne kadar çabalarsa çabalasın, Allah neyi kısmet ederse ona ulaşır. Kısmet etmemişse onu elde edemezsiniz.207 َُ دَرُك.208 ً اَل َفائ ُت َل ُي Elden giden şey telafi edilmez. “Olmuşla ölmüşe çare yok (bulunmaz).” Olan bir şeyi değiştirmenin ve hayatı geri getirmenin mümkün olmadığını anla- tan bir atasözüdür. َ قاُء.209 َْاَر ت ب ه ال َعن Anka kuşu onu alıp götürdü. “Yel üfürdü, su götürdü.” Malın aniden ve sebepsiz bir şekilde yok olup gitmesini ifade eder. 2.20. Evlilik ve Bekârlık Aynı konuda söylenilen bazı atasözlerine bakıldığında aralarında anlamsal bir çe- lişki olduğu görülmektedir. Mesela aşağıdaki evlilik ve bekârlıkla ilgili mesellerin bi- rinde evlilik teşvik edilirken diğerinde bekârlık övülmektedir. َز وٌج م ن ُعوٍد َِّ ريٌ م ن قُ ُع وٍد.210 Çöp gibi zayıf biriyle evlenmek evde oturmaktan daha iyidir. “Koca olsun da isterse cüce olsun” 211 ; “Bekârlık maskaralıktır.” “Bekârın parasını it yer, yakasını bit.” 206 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/20. 207 Eren, Atasözleri ve Deyimler, 138. 208 el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 2/102. 209 el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 2/13. 210 el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/503; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/320; ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 2/111. 211 Lutfi, Türk Atalar Sözü, 39. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) 170 ▪ Fadime Kavak Bekâr kimsenin düzenli bir aile hayatı olmadığı, parasını çarçur ettiği ve derbeder bir yaşayışı olduğu için alay konusu olabilir. Yukarıdaki atasözlerinde bekârlık yerilip evlilik teşvik edilirken, şu atasözünde de bekârlık övülmektedir. ادا(.212 بَ عَد الل ََُّ يَّا َوالَّ ِت )َل أََُ َزَّوُج أََب Küçük büyük bunca felaketten sonra asla evlenmeyeceğim. “Bekârlık sultanlıktır.” Evlenmeyip tek başına yaşamak daha iyidir. 2.21. Birlik ve Beraberlik İnsan, tek başına zayıf bir varlıktır. Ancak başkalarıyla bir araya geldiğinde ken- disini güçlü ve kuvvetli hissedebilir, herhangi bir işe girişebilir veya yaptığı işte daha başarılı olabilir. ُّد.213 رش َ ِّا ل ياا َأ ُ ب ر ذئ ٌ د. / اَل ر ذئ ُب َِّال ياا َأَس اَ ل Kurt yalnızken aslan kesilir. / Kurt yalnızken daha saldırgandır. “Sürüden ayrılanı kurt kapar.” Bir amaç için topluca yapılan bir işten vazgeçenler hüsrana uğrarlar. ٌ د َص ْ َيُُه َأَمٌة.214 َعً Kölenin yardımcısı cariye. “Bozacının şahidi şıracı.” Genelde aynı veya benzer düşüncelere sahip olanlar, birlik olur ve birbirlerine kol kanat gererler. 2.22. Korkaklık Kişi hayatta başarılı olmak, zorluklara göğüs gerebilmek ve kendini tehlikelerden koruyabilmek için korkmamalı, cesaret sahibi olmalıdır. İşte o zaman hayatından lez- zet alabilir. Bu hususta şair bir beytinde şöyle der: ًُورُ 215 َّذ ة ا لَ .اما ... َ وَ فاَز بللَّ َم ن رَاَقَب ال نَّاسَ مَ اَت َغ 212 İbn Sellâm, el-Em âl, 256; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/92. 213 İbn Sellâm, el-Em âl, 222, 268; el- ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/458, 459; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/278; ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 1/319. 214 İbn Sellâm, el-Em âl, 123; el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 2/40; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/5. 215 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/402; el-Yûsî, Zehru’l-ekem fi’l-em âl, 3/135. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) Arap ve Türk Atasözlerinde Ortak Çağrışımlar ▪ 171 Kim insanların sözüne kulak asarsa, kederden ölür. Ancak cesaret sahibi kimse lezzeti tadar. ُ ة َِّي ًٌَ ة.216 اَ َ ه ي ًَ Korkaklık kaybetmektir. “Bir korkak bir orduyu bozar.” Toplum içinde bir iş yaparken ya da düşmanla savaşırken, korkak birinin sergi- leyeceği kaygı, korku ve telaş başarısızlığa yol açabilir. َّ ا لًََاَ َح ُ ُفُه م ن فَ وَق ه .217 إ Korkağın ölümü üstünden (gökyüzünden) gelir. “Korkunun ecele faydası yoktur.” Kişi, korkarak başına gelecek bir kötülüğü engelleyemez. Bir şey olacaksa olur. Bu yüzden gereksiz korkuya kapılıp da üzülmemek gerekir.218 ًَّل َخ.219 َ تَُ َل ال َّ شاُة ال مَ ذبُوحَ ُة َل َ ال Boğazlanmış koyun, derisi yüzülürken acı duymaz. “Ölmüş koyun (eşek) kurttan korkmaz”; “Islanmışın yağmurdan korkusu olmaz”; “Acı pat- lıcanı kırağı çalmaz.” Daha önce zarara uğrayan veya her şeyini kaybeden kimse, benzer kötü durum- lardan etkilenmez. 220 2.23. İhtiyatlı Olmak Herhangi bir konuda bir şey söylerken veya yaparken, edinilen tecrübelerden yola çıkarak ileriyi düşünüp tedbirli davranmak gerekir. Aksi halde pişman olunacak durumlarla karşılaşılabilir veya aynı hataya düşülebilir. اَن.221 َّ ل ل حيطَا آَذا إ Duvarların kulağı vardır. “Yerin kulağı vardır.” 216 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/402. 217 el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/114; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/10; ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 1/403. 218 Eren, Atasözleri ve Deyimler, 143. 219 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/391; ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 1/325. 220 Eren, Atasözleri ve Deyimler, 168. 221 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/87. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) 172 ▪ Fadime Kavak İki kişinin gizlice konuştuğu bir mesele, başkaları tarafından duyulabilir.222 َم ن َِنََشُ ُه ا لَ يَُّة َح ذَر الََّْسَن ا ْلَ بلَ َق.223 Kendisini yılan ısıran kimse, alacalı ipten sakınır. “Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer” veya “Sütten ağzı yanan ayranı üfleyerek içer.” Yaptığı bir davranış veya işten dolayı zarar gören kimse, ikinci kez aynı hataya düşmemeye çalışır.224 2.24. Borçlanma İnsan mecbur kaldığında bir yakınından veya arkadaşından daha sonra ödemek koşuluyla borç alabilir. Ancak zorunlu olmadıkça borç almamakta fayda vardır. Ay- rıca elde hazır bulunan paraya da güvenmemeli, her daim çalışıp çaba gösterilmeli- dir. اَ لََمُل م ن َج و ف ه َُي ََتُّ.225 Deve karnından geviş getirir. “Borç yiyen, kesesinden yer”; “Hazıra dağlar dayanmaz.” Borç alarak alışveriş yapan kimse, aldığı şeylerin parasını o an kendisi vermese bile, daha sonra mutlaka ödeyecektir. Ayrıca kişinin çalışmayıp sürekli kesesinden harcaması da en büyük birikimleri bile eritir.226 2.25. Fırsatları Değerlendirmek Ele geçen fırsatları kaçırmamak, iyi değerlendirmek gerekir. Kimi zaman fırsatı yakalamak kolaydır, yeter ki zamanı iyi ayarlanabilsin. َ ها.227 إ ذَ ا َهَّ ت رََ ُحَ فَ ا غ َُ ن م Rüzgârların estiğinde bunu fırsat bil. ًَّحَ ا ب .228 َ ا لُفَُْص َُ ُمُّْ َمَّْ ال Fırsatlar bulut gibi geçer gider. 222 Eren, Atasözleri ve Deyimler, 214. 223 İbn Sellâm, el-Em âl, 223; el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 2/258; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/319. 224 Köklügiller, Açıklamalı Atasözleri ve Özdeyişler, 63. 225 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/175; el-Yûsî, Zehru’l-ekem fi’l-em âl, 2/51. 226 Köklügiller, Açıklamalı Atasözleri ve Özdeyişler, 167. 227 el-Hâşimî, es-Siḥru’l-ḥalâl ve fi’l-ḥıkem ve’l-em âl, 105. 228 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/90. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) Arap ve Türk Atasözlerinde Ortak Çağrışımlar ▪ 173 “Fırsat her vakit ele geçmez.” Fırsatlar insanın eline çok nadir geçer. Bu yüzden gelen her fırsat iyi değerlendi- rilmelidir. 2.26. Zamanın Geçici Olması Her şeyin bir gerçekleşme süresi vardır. Sağlığımız ve durumumuz yerindeyken kendimizi işimize vermeli ve yapmamız gereken şeyleri gerçekleştirmeye özen gös- termeliyiz. Çünkü zaman fark edemeyeceğimiz kadar hızlı geçmektedir. َّشعُ .229 َسَحابَُة َصي ٍف َع ن ق َليٍل َُ َق Yaz bulutu hemen dağılır. “Sayılı gün tez geçer”; “Gençlik bir kuştur, ihtiyarlık naçar iştir.” Bir şeyin çabuk, hızlı bir şekilde geçtiğini ifade eden bu Arap meseline karşılık söylenen Türkçe ata sözlerde gençliğin ve sayılı günlerin çabuk geçtiği ifade edilmek- tedir. 2.27. Açık Seçik Olmak Gerçekleri gizlemek, örtmeye çalışmak, görmezden gelmek boşa sarf edilen bir çabadır. Çünkü onlar ister istemez elbet bir gün açık seçik ortaya çıkacaktır. ُّصً ُح ل ذ ي َع ي َن ْي .230 ََّْي ال َق د َب Gözleri olan için sabah aydınlandı. “Güneş balçıkla sıvanmaz.” Herkes tarafından bilinen gerçekler inkâr edilemez. 3. Hikâyesi Olan Meseller Mana yönünden Türk atasözleriyle uyumlu olan bazı Arap mesellerini anlayabil- mek için sadece lafız yeterli olmamakta, hangi bağlamda söylenildiğini bilmek ge- rekmektedir. Bu yüzden aşağıdaki atasözlerinde mesellerin hikâyelerine de yer ve- rilmiştir: ين ًََْ َقَة.231 َواَفَق َش 229 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/344. 230 İbn Sellâm, el-Em âl, 59; el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 2/126; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/99; el- Bekrî, Faṣlü’l-maḳâl fî şerḫi kitâbi’l-em âl, 61. 231 İbn Sellâm, el-Em âl, 177; el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 2/336-337; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/359; ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 2/371. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) 174 ▪ Fadime Kavak Şenn, Ṭabaḳa’yla uyuştu. “Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş.” Bazı özellikler yönünden birbirine benzeyen iki kişinin bir araya geldiğini ifade eder. Meselin hikâyesi şöyledir: Arapların dahi isimlerinden Şenn, kendisine uygun bir bayan bulup evlenene ka- dar gezip dolaşacağını söyler. Günlerden bir gün yolculuk yaparken, köyüne giden bir adamla karşılaşır ve köye kadar ona eşlik eder. Yolda giderken Şenn adama; “Sen mi beni taşırsın, ben mi seni?” diye sorar. Adam da “Ey kendini bilmez! İkimiz de bineğin üzerindeyiz. Birbirimizi nasıl taşıyalım” der. Sonra yolculuğa devam ederler. Biraz yol aldıktan sonra, hasat edilecek bir ekin tarlası görürler. Şenn adama “Bu ekin yenilmiş midir, yenilmemiş midir?” diye sorar. O da “Seni cahil! Ekinlerin yenilmediğini görmüyor- sun” diye cevap verir. Sonra yollarına devam ederler. Yolda giderken bir cenazeyle karşılaşırlar. Şenn adama; “Sence tabutun içindeki kişi ölü müdür, diri midir?” diye sorar. Adam da “Senden daha cahilini görmedim. Sence onu mezara canlı mı götürüyorlar?” der. Köye vardıklarında adam evine gider ve kızı Ṭabaḳa’ya yolda Şenn ile aralarında geçen konuşmaları anlatır. Tabaka da Şenn’in sorduğu soruların ne anlama geldiğini babasına şöyle izah eder: “Sen mi beni taşırsın, ben mi seni?” sorusuyla “Yolculuk bitene kadar sen mi konuş- mak istersin, ben mi konuşayım?” demek istemiştir. “Bu ekin yenilmiş midir, yenilmemiş midir?” diyerek de “Ekinin sahibi ekinleri satıp parasını yemiş midir, yememiş midir” diye sormuştur. “Sence tabutun içindeki kişi ölü müdür, diri midir?” diye sorarak da “Arkasında so- yunu devam ettirecek evlat bırakmış mıdır?” öğrenmek istemiştir. Günlerden bir gün adam Şenn’le karşılaşır ve ona kızının söylediklerini anlatır. Verdiği cevaplardan Ṭabaḳa’nın zeki bir kız olduğunu anlayan Şenn, onu babasından ister ve evlenirler. Daha sonra birlikte Şenn’in ailesinin yanına giderler. Ṭabaḳa’nın da Şenn gibi akıllı ve zeki olduğunu anlayan aile مق ةم ٌّن طمبم مش مق .der موافم 232 َيَداَك َأ وَكَُا َ وُفوَك نَ َفخَ .233 Ellerin bağladı, ağzın şişirdi. “Kendin ettin kendin buldun”; “Kendi düşen ağlamaz.” Mesel, kendisini kötü duruma düşüren kimselerin bundan dolayı yakınmamaları gerektiğini ifade eder. Meselin ortaya çıkış hikâyesi şöyledir: 232 el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 2/336-337; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/359. 233 İbn Sellâm, el-Em âl, 331; ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî emṣâli’l-ʿArab, 2/410. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) Arap ve Türk Atasözlerinde Ortak Çağrışımlar ▪ 175 Adamın biri denizdeki adalardan birinde mahsur kalır. Bunun üzerine su kırba- sını şişirip onunla karşıya geçmek ister. Kırbayı şişirir ama ağzını sıkıca bağlayamaz. Bu yüzden denizin ortasında kırbanın havası iner ve boğulma tehlikesi geçirir. Yar- dım istemek için bağırmaya başlayınca da adamın biri ona, “Ellerin bağladı, ağzın da şişirdi” der.234 َ ضيَّ ع ت ال لََّبَ .235 َّصي َف َ ال Sütü yazın kaybettin. “Geçti Bor’un pazarı, sür eşeği Niğde’ye.” “Atı alan Üsküdar’ı geçti”; “Eski çamlar bardak oldu.” İş işten geçti anlamına gelen bu meselin hikâyesi şöyledir: Kabilesinin en zenginlerinden biri olan ʿAmr b. ʿAmr b. ʿUdâs, yaşlı olduğu halde kendisinden çok daha genç olan amcasının kızıyla evlenir. Ancak kız, ʿAmr’dan hoş- lanmaz ve boşanırlar. Daha sonra yakışıklı bir gençle evlenir. Onunla da geçim sıkın- tısı çeken kız, bir gün süt istemek üzere eski kocasına gider. Eski kocası da ona şöyle cevap verir: َب َ َّص يَف ضَ يَّ ع ت ال لَّ 236 اَ ل رََجَع ِبَُّف ي ُحنَ ي نٍ .237 Ḥuneyn’in ayakkabılarıyla döndü. “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan oldu.” “Deve boynuz ararken kulaktan olmuş.” Elindekini yeterli bulmayıp daha çoğunu ve iyisini isteyen kimse, sahip olduğu şeyleri de kaybeder anlamına gelen bu meselin ortaya çıkma hikâyesi şöyledir: Bedevinin biri Ḥuneyn isimli bir ayakkabıcıya gidip, ondan bir çift ayakkabı al- mak ister. Sıkı bir pazarlıktan sonra anlaşamayınca ayakkabıları almaktan vazgeçer. Bu duruma sinirlenen Ḥuneyn de bedeviyi kızdırmak için onun almak istediği ayak- kabının önce bir tekini, daha sonra da diğer tekini onun geçeceği yolun üzerinde farklı yerlere koyar, kendisi de ağacın arkasına saklanır. Bedevi yolda giderken ayak- kabının bir tekini gördüğünde “Ḥuneyn’in ayakkabısına ne kadar da benziyor! Diğer teki 234 İbn Sellâm, el-Em âl, 331. 235 İbn Sellâm, el-Em âl, 247-248; el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/575-576; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/68; ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 1/329. (Bu manada kullanılan bir diğer mesel de şudur: جهرُ ) مل الظُّ مزا جد موقم جوِم مسائِرُ الجيم Şimdi mi gelirler? Öğle vakti geçti.” bk. el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em“ (أم âl, 1/96; ez-Ze- maḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 1/153; el-Yûsî, Zehru’l-ekem fi’l-em âl, 3/155.) 236 el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/576; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/68. 237 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/296; el-Yûsî, Zehru’l-ekem fi’l-em âl, 3/50. Bu manada kullanılan bir di- ğer mesel: (ْي ِ جصُلومم األُُذنمج مم مد معا ِْي فم جرنمج مماُر يمطجُلُب قم ِجْل مب ا مه ”.Eşek iki boynuz istemek üzere gitti ancak kulakları kesik döndü“ (ذم bk. el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/286. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) 176 ▪ Fadime Kavak de olsa onu alırdım” der. Daha sonra yoluna devam eden bedevi, biraz ilerde de ayak- kabının diğer tekini görünce, ilk gördüğü ayakkabıyı almadığına pişman olur. Deve- sini yakınlarda bir yere bağlayıp önceki gördüğü ayakkabıyı almaya gider. Bunun üzerine Ḥuneyn saklandığı yerden çıkıp bedevinin devesini eşyalarıyla birlikte alıp gider. Ailesinin yanına devesi ve eşyaları olmadan eli boş dönen bedeviye “Yolculuk- tan ne getirdin?” diye sorulduğunda “Ḥuneyn’in ayakkabılarını” cevabını verir.238 َ ر.239 َّما (َجَزاُ ه)جَ َ زاَء سن Sinimmar’ı cezalandırdığı gibi cezalandırdı. “Besle kargayı oysun gözünü.” Kendisine yapılan iyiliğin kıymetini bilmeyen ve iyiliğe karşılık kötülük yapan kimseler için söylenen bu meselin hikâyesi şöyledir: Meselde adı geçen Sinimmâr Rum asıllı bir yapı ustasıdır. Kûfe’de Nuʿmân b. İm- rii’l-Kays için eşsiz bir saray inşa eder. Sarayı çok beğenen Nuʿmân, aynısından bir başkası için de yapmaması için Sinimmâr’ı sarayın tepesinden aşağıya attırır ve Si- nimmâr oracıkta can verir. ٍْ َما َجدََع َق صرٌي أَن َفهُ .240 ْلَ م Ḳaṣîr, bir nedenden dolayı burnunu kesti. “Minareyi çalan kılıfını hazırlar.” Gizlenmesi oldukça zor ve büyük bir suç işleyen kişi, karşılaşacağı cezalardan kur- tulmasını sağlayacak yolları önceden düşünür.241 Öç almak istenildiğinde söyleni- len242 bu meselin hikâyesi şöyledir: Cezîmetü’l-Ebraş adında biri, Cezîre kraliçesi ez-Zebbâ’nın babasını öldürür. Bu duruma öfkelenen ez-Zebbâ, Cezîme’den intikam almak için ona bir mektup yazar ve ülkeyi birlikte yönetmeyi teklif ederek en kısa zamanda saraya gelmesini ister. Adamlarıyla istişare eden Cezîme bu teklifi kabul eder. Ancak adamlarından biri olan Kasîr, bunun iyi bir fikir olmadığını, bu işte bir intikam niyetinin bulunabileceğini, ez-Zebbâ’nın onun sarayına gelmesini istemesini söyler ama Cezîme onun sözüne iti- bar etmez. Saraya gittiğinde de ez-Zebbâ onu öldürür. Bunun üzerine Ḳaṣîr Zebbâ’yı öldürme planları yapar. Burnunu kesip vücuduna da zarar vererek Zebbâ’nın yanına gider ve ona Cezîme’nin kız kardeşinin oğlu ʿAmr 238 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/296; el-Yûsî, Zehru’l-ekem fi’l-em âl, 3/50. 239 İbn Sellâm, el-Em âl, 273; el-ʿAskerî, Cemheratü’l-em âl, 1/305; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/159. 240 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 2/196; el-Yûsî, Zehru’l-ekem fi’l-em âl, 1/208. 241 Eren, Atasözleri ve Deyimler, 158. 242 Ebû Manṣûr es-Seʿâlebî ʿ Abdülmelik b. Muḥammed, et-Tem îl ve’l-muḥâḍara, thk. ʿ Abdulfettâḥ Muḥam- med (y.y.: ed-Dâru’l-‘Arabiyye, 1981), 312. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) Arap ve Türk Atasözlerinde Ortak Çağrışımlar ▪ 177 b. ʿAdî’nin ona bu işkenceyi yaptığını ve kendisine sığınmak istediğini söyler. Zebbâ da onun sarayda kalmasına izin verir. Sarayda kaldığı süre zarfında her türlü bilgiyi toplayıp Zebbâ’nın güvenini kazanan Kasîr, bir gün Zebbâ’dan izin alarak saraydan ayrılır. ʿAmr’ın yanına gidip olup biten her şeyi ona anlatır. Daha sonra ‘Amr ve adamlarını Zebbâ’nın yaşadığı şehre getirir ve gizlice saraya sokar. ʿAmr’ı gören Zebbâ işin gerçeğini anlar ama ʿAmr onu oracıkta öldürür. Bu olaydan dolayı ما َ ٍْ ْلَ م ُ ه َ ع َ ق ص ريٌ َ أن َف denilir.243 جَ َ د َْاُه.244 مَ ُع ب ل ُمَعي د ري َِّ ي ٌْ م ن َ أ َُ ً َُ Muʿaydî’yi dinlemen, görmenden daha hayırlıdır. “Davulun sesi uzaktan hoş gelir.” Bazı durumlar vardır ki, uzaktan baktığınızda imrenirsiniz. Oysa gerçek hiç de göründüğü gibi değildir. İmrendiğiniz o şey, aslında sizi rahatsız edebilir.245 Bu du- rumu anlatan meselin hikâyesi şöyledir: Muʿaydî, adam öldüren ve en-Nuʿmân b. el-Münẕir’in mallarını gasp eden biridir. Bu yüzden adamları onu yakalamaya çalışır ancak bir türlü muvaffak olamazlar. Nuʿmân, aynı zamanda kahramanlık ve cesaretinden dolayı Muʿaydî’yi beğenmekte ve onu görmek istemektedir. Günlerden bir gün Muʿaydî Nuʿmân’ın huzuruna gelir. Onu gören ve görünüşünden hoşlanmayan Nuʿmân َْاُ ه َ مُع ب ل ُمَع ي د ري َِّ ريٌ م ن َأ َُ ً َُ der.246 Sonuç Uzun uzadıya anlatılacak bir olayı kısa ve öz bir şekilde ifade eden atasözleri, in- sanların üzerinde etkiler bırakarak hayatlarına yön vermektedir. Milletler farklı olsa bile insanoğlunun benzer deneyim ve yargılara sahip olması, lafız ve mana birliği içeren sözlerin ortaya çıkmasında etkili olmuştur. Arapça ve Türkçede ortak çağrı- şımlara sahip olan atasözlerine bakıldığında adalet, eşitlik, doğruluk, dürüstlük, ya- lan söylememe, cömertlik, dostluk, arkadaşlık, düşmanlık, tembellik, çalışmak, ka- naat etmek, sabırlı olma, yardımlaşma, ölüm, kader, aşk, sevgi, para vb. pek çok ko- nuda insan ve topluma dair söylenen sözler dikkati çekmektedir. Bu sözlerde zaman zaman, insanlarla olan ilişkilerinden yola çıkarak bitki, hayvan ve cansız varlıklara da yer verildiği görülmektedir. Bahsi geçen atasözlerine cümle yapısı açısından bakıldığında isim, fiil ve şart cümlelerini görmek mümkündür. Bunların bazılarında olumlu-olumsuz ve talep ya- 243 el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/233; el-Yûsî, Zehru’l-ekem fi’l-em âl, 1/210. 244 İbn Sellâm, el-Em âl, 97; el-Meydânî, Mecmeʿu’l-em âl, 1/129; ez-Zemaḫşerî, el-Müsteḳṣâ fî em âli’l-ʿArab, 1/345, 346. 245 Köklügiller, Açıklamalı Atasözleri ve Özdeyişler, 140. 246 el-Yûsî, Zehru’l-ekem fi’l-em âl, 3/176-177. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) 178 ▪ Fadime Kavak pısı içeren bazılarında da maḥẕûf öğelerin bulunduğu cümleler yer almaktadır. Ay- rıca takdim teʾḫîr yapılan veya bir kelime yerine aynı manaya gelen başka bir keli- menin kullanıldığı meseller de bulunmaktadır. Anlatım biçimleri yönünden de do- laylı, dolaysız, karşılaştırmalı, soru cevaplı anlatımlara rastlanmaktadır. Doğrudan anlatıma sahip olanlarda verilmek istenen temel düşünce hemen anlaşılırken, do- laylı anlatıma sahip olanların ya da sadece lafza bakılarak anlaşılması mümkün ol- mayan mesellerin hangi bağlamda söylenildiğini araştırıp bilmek gerekmektedir. Makalede bahsi geçen meseller (atasözleri) edebi ve belagat yönünden değerlendiril- diğinde de teşbih, istiare, kinaye, seci, cinas gibi beyan ve lafzi sanat türlerine rast- lamak mümkündür. Çıkar Çatışması / Conflict of Interest: Yazar çıkar çatışması olmadığını beyan etmiştir. / The author declared that there is no conflict of interest. Finansal Destek / Grant Support: Yazar bu çalışma için finansal destek almadığını beyan etmiştir. / The author declared that this study has received no financial support. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) Arap ve Türk Atasözlerinde Ortak Çağrışımlar ▪ 179 Kaynakça ʿÂbidîn, ʿAbdülmecîd. el-Emsâl fi’n-nesri’l-ʿarabiyyi’l-ḳadîm. İskenderiye: Dâru’l-Maʿrife el-Câmiʿiyye, ts. ʿAskerî. Ebû Hilâl. Cemheratü’l-emsâl. 2 Cilt. thk. Muhammed Ebu’l-Faḍl İbrâhîm- ʿAb- dülmecîd Kutâmış. y.y.: Dâru’l-Fikr, 1988. Atasözlerimiz, “Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü” Erişim: 12 Kasım 2020. www.atasöz- lerimiz.com.tr Bekrî, Ebû ʿUbeyd. Faṣlü’l-maḳâl fî şerḫi kitâbi’l-emsâl. thk. İhsân ‘Abbâs. Beyrût: Mües- setü’r-Risâle, 1971. Demirayak, Kenan. Arap İslam Edebiyatı Literatür Bilgisi. İstanbul: Cantaş Yayınları, 2016. Dilçin, Dehri. Edebiyatımızda Atasözleri. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 2000. Durmuş, İsmail. “Mesel”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 29/299-301. Ankara: Diyanet Vakfı Yayınları, 2004. Elmalı, Hüseyin. “Mufaḍḍal ed-Ḍabbî”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 30/364. Ankara: Diyanet Vakfı Yayınları, 2004. Eren, Şükran. Atasözleri ve Deyimler. İstanbul: Meram Yayınları, 1996. Hâşimî, Aḥmed. es-Siḥru’l-ḥalâl ve fi’l-ḥıkem ve’l-emsâl. Beyrût: Dâru’l-Kütübi’l-ʿİl- miyye, ts.. Iṣbahânî, Ebu’ş-Şeyḫ. Kitâbü’l-emsâl fi’l-ḥadîsi’n-nebevî. thk. ʿAbdü’l-ʿAlî ʿAbdülḥamîd Ḥâmid. Bombây: ed-Dâru’s-Selefiyye, 1987. İbn ʿAbdi Rabbih. el-ʿIkdü’l-ferîd. 8 Cilt. Beyrût: Dârü’l-Kütübi’l-ʿİlmiyye, 1404. İbn Ḥamdûn, Muḥammed b. el-Ḥasen b. Muḥammed b. ʿAli. et-Teẕkiretü’l-ḥamdûniyye. 2 Cilt. Beyrût: Dâru Ṣâdır, 1417. İbn Manẓûr, Muhammed b. Mükerrem. Lisânü’l-ʿArab. 15 Cilt. Beyrût: Dâr-u Ṣâdır, ts.. İbn Sellâm, Ebû ʿUbeyd el-Ḳâsım. el-Emsâl. thk. ʿAbdülmecîd Kutâmış. y.y.: Dâru’l- Meʾmûn, 1980. Köklügiller, Ahmet. Açıklamalı Atasözleri ve Özdeyişler. İstanbul: Kaya Yayınları, 1994. Kutâmış, ʿAbdülmecîd. el-Emsâlü’l-ʿArabiyye. Sûriye: Dâru’l-Fikr, 1988. Lutfi, Muẓaffer. Türk Atalar Sözü. y.y.: Matbaai Ebüzziya, 1928. Meydânî, Ebu’l-Faḍl Aḥmed b. Muhammed. Mecmeʿu’l-emsâl. 2 Cilt. thk. Muḥammed Muḥyiddîn ʿAbdülḥamîd. Beyrût: Dâru’l-Maʿrife, ts. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) 180 ▪ Fadime Kavak Muṣtafa, İbrâhîm vd. el-Muʿcemu’l-vesîṭ. 2 Cilt. thk. Mecmeʿu’l-Luġati’l-ʿArabiyye. y.y.: Dâru’d-Daʿve, t.y. Nâci, Muallim. Sâniḥâtü’l-ʿArab: Arap Edebiyatında Deyimler ve Atasözleri. haz. Ömer Ha- kan Özalp. İstanbul: Yeni Zamanlar Yayınları, 2002. Seʿâlebî, Ebû Manṣûr. et-Temsîl ve’l-muḥâḍara. thk. ʿAbdulfettâh Muhammed. y.y.: ed- Dâru’l-ʿArabiyye, 1981. Tüccar, Zülfikar. “Meydânî, Aḥmed b. Muḥammed”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansik- lopedisi. 29/501-502. Ankara: Diyanet Vakfı Yayınları, 2004. TDK. “Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü”. Erişim 11 Kasım 2020. https://sozluk.gov.tr. Vefik Paşa, Ahmet. Atalar Sözü (Münteḫabât-ı Ḍurûb-ı Emsâl). haz. Recep Duymaz. İs- tanbul: Gökkubbe Yayınları, 2007. Yazıcı, Numan. Atasözleri ve Deyimler. İstanbul: Rağbet Yayınları, 2003. Yûsî, Ebû ʿAli el-Hasen b. Mesʿûd b. Muḥammed Nûruddîn. Zehru’l-ekem fi’l-ems âl ve’l- ḥıkem. 3 Cilt. thk. Muhammed Hacı, Muhammed el-Aḫḍar. el-Maġrib: Dâru’s- Seḳâfe, 1981. Zemaḫşerî, Ebu’l-Ḳâsım Maḥmûd b. ʿUmer. el-Müṣteḳsâ fî emsâli’l-ʿArab. 2 Cilt. Beyrût: Dâru’l-Kütübi’l-ʿİlmiyye, 1987. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) Arap ve Türk Atasözlerinde Ortak Çağrışımlar ▪ 181 Common Connotations in Arabic and Turkish Proverbs Extended Summary The masal مثل (proverb), which is derived from the word “musûl” مثول meaning "to be like” in Arabic and comes in the form of plural أمثال, is one of the prose genres in Arabic Literature and has a literary value. These words, which emerge as a result of bittersweet events, happiness, disasters, experiences gained from historical events, constitute the unique feelings, tastes and literature of each nation; They are like mirrors reflecting the culture and civilization level, lifestyle, social and spiritual structure of the society they live in. In addition, they can easily stay in memory due to the accuracy of the information and ideas they contain and their short and concise sentences, and they contribute to the learning of the native language thanks to its rich meaning. In Arabic Literature, proverbs are divided into three as mûcez, comparative and superstition. Mûcez proverbs are short and commonly used. Comparative ones; They are proverbs that contain descriptions and stories that aim to explain or provide evidence to an idea through tashbih or tamsil. It is possible to see such proverbs mostly in the Quran and hadiths. Later, analogies in the style of the Quran and hadiths were formed by Islamic scholars. Proverbs containing the superstition constitute the words transferred from the language of animals. These have no real or rational side. The aim is consolation, entertainment, and promotion of moral qualities. In the style of these proverbs, literary arts such as tashbih, istiara (metaphor), kinâya (metonymy), cinas (pun) and tıbâk (antithesis) attract attention. Being stereotypes is one of their philological features. The proverbs can be divided into two as those belonging to the period of Jahiliyyah and those belonging to the Islamic period. The proverbs of Jahiliyyah can be distinguished by being attributed to the people living in that period, the customs and beliefs of Jahiliyyah, or war, news and events. The fact that proverbs are attributed to verses, hadiths, and the words of al-sahabah or al-tâbiûn show that they belong to the Islamic period. Many proverbs in Arabic Literature, which are usually passed down orally from generation to generation, were first mentioned in the Umayyad period since the period of Muʿâviye b. Abû Sufyân, it has been tried to be brought together in books named “Emsâl”. The oldest proverb book from these works to date is “Kitâbu’l- emsâl” written by al-Mufaḍḍal ed-Ḍabbî. The work, which is not too voluminous and deals with about 160 proverbs together with their emergence stories, constitutes the main source of later studies. “Kitâbu’l-emsâl” of al-Asmaʿî, one of the prominent figures of the Basra language school, is also one of the first works written in this field and deals with more than 500 proverbs. There are also more voluminous works Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) 182 ▪ Fadime Kavak copyrighted in this area. One of them is Abû Ḫilâl al-ʿAskerî's “Cemheretü’l-emsâl”, which includes approximately 3000 proverbs, and the other is Meydânî’s “Mecma‘u’l-emsâl”, which deals with approximately 6000 proverbs. Zemaḫşeri’s “al- Müsteḳṣâ fî emsâli’l-ʿArab” which is perhaps the last of the proverb books that has survived until today, is one of the comprehensive works that contain 3461 proverbs. When looking at these works containing proverbs, it is possible to obtain information about the personal characteristics, socio-cultural structure and history of the Arab people, as well as the lexical and grammatical structure of the Arabic language. Cultural exchange between the nations was also reflected on the proverbs, and Turks met with Arabic proverbs both with religious, social and commercial relations and with the translation of Arabic sources into Turkish. One of the best examples of this is the book of named “Maḥmûdu’l-eser fî tercemeti’l-mustaṭrafi’l-mustaʾsar” which was translated into Ottoman Turkish by Şeyḫzâde Muhammed Esʿad Efendi. This is the Ottoman translation of Ibşîhî's book “el-Mustaṭraf fî kulli fennin mustaẓraf”. Another work is “al-Okyânûsu’l-basîṭ fî tercemeti’l-ḳâmusi’l-muḥîṭ”, which was enriched with Arabic proverbs while being translated into Turkish by the translator Asım Efendi. This book is a translation of the famous Arabic dictionary “el-Ḳâmûsü’l- muḥît”of al-Fîrûzâbâdî into Ottoman Turkish. It draws attention that there are similarities between proverbs in Arabic Literature, which have a deep-rooted and rich historical background and which are seen to affect Turkish Literature, and Turkish proverbs. This similarity is sometimes in terms of both word and meaning, and sometimes only in terms of meaning. The proverbs that are compatible in terms of meaning are words that can be understood sometimes from word, sometimes only when the story of their emergence is learned. For this reason, some proverbs in the research have been handled and evaluated together with their stories. The article includes proverbs that are found in classical precedent books and have the same or common words and meanings with proverbs in Turkish, and they are categorized under three main headings: 1. Common Proverbs in Terms of Word and Meaning In the proverbs, which are common in terms of both word and meaning in Arabic and Turkish, it is seen that the words sometimes completely overlap with each other, and sometimes there are small changes due to a single word difference or lack. 2. Common Proverbs that are only in terms of meaning Arabic proverbs, which are similar to Turkish proverbs not only in terms of wording but only in terms of meaning; It is concerned with many issues such as truthfulness, honesty, goodness, evil, friendship, kinship, neighborhood, unity, beauty, haste, patience, taking advantage of opportunities, being thrifty, fate, and fortune. 3. Proverbs with a story Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021) Arap ve Türk Atasözlerinde Ortak Çağrışımlar ▪ 183 In order to understand some Arabic proverbs that are in harmony with Turkish proverbs in terms of meaning, words alone are not enough, it is necessary to know the context in which they are said. For this reason, the emergence stories of some proverbs are also included in the article. Keywords: Arabic Literature, Turkish Literature, Prose, Proverb, Likeness. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (Haziran 2021)