T. C. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI CUMHURİYET TARİHİ BİLİM DALI BURSA’DA TARIMSAL DEĞİŞİM VE BU DEĞİŞİMİN SOSYO-EKONOMİK SONUÇLARI (1945-1980) DOKTORA TEZİ Hacer KARABAĞ BURSA – 2017 T. C. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI CUMHURİYET TARİHİ BİLİM DALI BURSA’DA TARIMSAL DEĞİŞİM VE BU DEĞİŞİMİN SOSYO-EKONOMİK SONUÇLARI (1945-1980) DOKTORA TEZİ Hacer KARABAĞ Danışman: Yrd.Doç.Dr. Seher BOYKOY BURSA - 2017 ÖZET Yazar Adı ve Soyadı : Hacer KARABAĞ Üniversite : Uludağ Üniversitesi Enstitü : Sosyal Bilimler Enstitüsü Anabilim Dalı : Tarih Bilim Dalı : Cumhuriyet Tarihi Tezin Niteliği : Doktora Tezi Sayfa Sayısı : XV + 241 Mezuniyet Tarihi : …. / …. / 20…….. Tez Danışman(lar)ı : Yrd. Doç. Dr. Seher Boykoy Bursa’da Tarımsal Değişim ve Bu Değişimin Sosyo-Ekonomik Sonuçları (1945-1980) Türkiye’de sanayileşmenin 1960’lardan bu yana yükselmeye başladığı genellikle kabul edilir. Sanayileşmenin bir sonucu olarak kırsal kesimdeki nüfus fazlasının fabrikalara yöneldiği ve köylü-kentli nüfus oranının giderek kentler lehine değiştiği de bir başka gerçektir. Ancak şunu da belirtmeliyiz ki Cumhuriyet’in kurulduğu yıllarda %80’ni köylerde oturan Türk insanının 1970’lerde bile çoğunluğu kırsal kesimde yaşamakta idi. Bu bağlamda Cumhuriyetimizin 50. kuruluş yıldönümünde bile tarım ağırlıklı bir toplum olduğumuzu söylemek mümkündür. Oysa günümüzde tarımın kimi bölgelerde üçüncül bir ekonomik değer gözüktüğünü kabul edecek olursak, 1970’lerden sonra kırsal kesimde yaşayan insanlarımızın sosyo-ekonomik yaşamını etkileyen baş döndürücü bir değişimin var olduğunu söyleyebiliriz. Araştırmamız bu değişimi Bursa yerelinde bilimsel verilerle ortaya koymayı amaçlamaktadır. Anahtar Sözcükler: Tarım, Yerel Tarih, Cumhuriyet Tarihi, Bursa IV ABSTRACT Name and Surname : Hacer KARABAG University : Uludag University Institution : Social Science Institution Field : History Branch : Republican History Degree Awarded : PhD Page Number : XV + 241 Degree Date : …. / …. / 20…….. Supervisor (s) : Yrd. Doç Dr. Seher BOYKOY Agricultural Change in Bursa and Socio-Economic Results of this Change (1945-1980) It is generally agreed that the industrialization in Turkey has started to rise since 1960’s. It is another fact that as a result of industrialization overpopulation in countryside has canalized to factories and that the population rate of countryman- urbanite has gradually changed in favour of urbans. However we also have to point out that most of Turkish people, of which 80% were residing in villages in the years that the Republic was founded, were living in countryside even in 1970’s. In this regard, it is possible to say that we were an agriculture weighted society even at 50th foundation anniversary of our Republic. But nowadays, if we agree that agriculture seems as a tertiary economic value in some areas, we can say that there is a stunning change, after 1970’s, effecting socio-economic life of our people living in countryside. Our research aims to exhibit this change, in the locality of Bursa, with scientific data. Keywords: Agriculture, Local History, Republican History, Bursa. V Önsöz: Elimizdeki bu araştırma Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim dalı Cumhuriyet Tarihi Bilim Dalında doktora tezi olarak gerçekleştirilmiştir. Bilimsel yaşamda önemli bir yeri olan doktora olgusu belirtilen konu kapsamında hem yöntem olarak sağlam bir araştırma düzenine sahip olması, hem de ulaştığı sonuçların nesnel verilere dayanan, bilime özgün (orijinal) katkı sağlayan bir özelliğe sahip olması gerekmektedir. Biz de bu araştırmanın giriş bölümünde yer aldığı üzere konumumuzla ilgili literatür, birincil kaynaklar ve özellikle Bursa kırsal yaşamını yansıtacak sözlü tarih tanıklarından faydalandık. Bilindiği gibi tarih çalışmaları, yirminci yüzyıl ortalarından bu yana Braudel’in yaptığı öncülük sayesinde, sadece siyasi, askeri konularla sınırlı kalmayarak, toplumları ilgilendiren her olgunun yer alması gerektiği bir yeni durum kazanmıştır. Bu bağlamda sosyal ve kültürel tarih öne çıkmıştır. Çağımızın zengin iletişim olanakları, internetin kullanımıyla verilere kolayca erişebilmek, yerel tarih çalışmalarının mutlaka tarih araştırmalarına katmak zorunluluğunu doğurmuştur. Biz de ele aldığımız konuyu teorik olmaktan çok, küresel ölçekte, Türkiye genelinde ve Bursa özelinde birbiriyle ilişkilendirerek en son gerçek hayata taşıyarak incelemeye çalıştık. Yaptığımız bu araştırma sırasında Tarih Bölüm Başkanımız Prof. Dr. Cafer Çiftçi ve ilk danışmanım Prof. Dr. Saime Yüceer Hocalarıma idari süreçlerin kesintisiz uygulanmasına katkı sağladıkları ve desteklerini esirgemedikleri için teşekkür ederim. Doktora tez danışmanım Yrd. Doç. Dr. Seher Boykoy ise yoğun iş uğraşısı içinde bana zaman ayırıp, iyi niyetli bir yaklaşım göstermiş ve katkı vermiştir. Tez izleme komitesi üyesi Prof. Dr. Yusuf Oğuzoğlu bilimsel bilgi ve deneyimlerini bu çalışmama yansıtmıştır. Ayrıca tarım disiplinini de ilgilendiren çalıştığımız konu için Ziraat Fakültesi’nden tez izleme komitesine katılan Doç. Dr. Cevriye Mert mesleki, bilimsel birikimini yaptığımız tez izleme toplantıları sırasında içtenlikle yansıtmıştır. Tüm ismi geçen hocalarıma elbette müteşekkirim. Kesintisiz 11 yıldır öğrencisi olduğum, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün tüm çalışanlarına, özellikle de her daim güler yüzü ve içtenliği ile sorularıma cevap, sorunlarıma çare olan, Elmas Keskin’e çok teşekkür ederim. VI Bursa köylerine yaptığım ziyaretlerde, sorularıma içtenlikle cevap veren, kentlerde unuttuğumuz Türk misafirperverliği ile beni sofralarında ağırlayan, Bursamızın köy sakinlerine ve muhtarlarına teşekkürü borç bilirim. Tez yazım sürecimde, kaynak ve teknik konularda destek sağlayan dostlarım Dr. Mine Ersevinç, Esra Penbe ve Uğur Özdemir’e, kardeşlerim Gökmen ve Murat Karabağ’a ayrıca teşekkür ederim. Tüm bu süreçte bana hoşgörü gösteren, çalışmam konusunda motivasyonumu sürekli yüksek tutan, doğduğu günden beri annesinin lisans, yüksek lisans ve doktora sürecine tahammül gösteren, kızım Hümeyra’ya ayrıca teşekkür ederim. Eylül 2017 Bursa VII İÇİNDEKİLER TEZ ONAY SAYFASI I DOKTORA İNTİHAL YAZILIM RAPORU II YEMİN METNİ III ÖZET IV ABSTRACT V ÖNSÖZ VI İÇİNDEKİLER VIII TABLOLAR LİSTESİ XII GRAFİKLER LİSTESİ XIII ŞEKİLLER LİSTESİ XIV KISALTMALAR XV GİRİŞ 1 BİRİNCİ BÖLÜM KÜRESEL BAĞLAMDA YİRMİNCİ YÜZYIL VE TARIM 1. TEKNOLOJİK GELİŞMELERİN TARIMSAL ÜRETİME ETKİSİ (1945-1980) 14 1.1.Tahıl Üretimindeki Gelişmeler 17 1.2. Hayvansal Üretimdeki Gelişmeler 24 2. UYGULANAN TARIMSAL POLİTİKALAR (1945-1980) 25 3.TARIMSAL ÜRETİMDE YAŞANAN TEKNOLOJİK GELİŞMELERİN VE UYGULANAN TARIMSAL POLİTİKALARIN SOSYO-EKONOMİK SONUÇLARI (1945-1980) 38 İKİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE’DE TARIMSAL ÜRETİMDE DEĞİŞİMİN NEDEN VE SONUÇLARI (1945-1980) 1.1945 ÖNCESİ TARIMSAL ÜRETİMDE YAŞANAN GELİŞMELER 44 1.1.Osmanlı’dan Gelen Tarımsal Miras 44 1.2.Cumhuriyet Yönetiminin Kırsal Kesiminin Geliştirilmesine Yönelik Düzenlemeleri (1923-1945) 46 1.2.1.Atatürk’ün Tarıma İlişkin Görüşleri 46 VIII 1.2.2. Kırsal Kesimi İlgilendiren Hukuki Düzenlemeler 47 1.2.3. Vergi Düzenlemeleri 48 1.2.4. Tarımsal Kesime Finansman Temini 50 1.2.5.Eğitim 53 1.2.6. Makineleşme 55 1.2.7. Savaş Yılları 56 1.2.8. Ulaştırma 59 2.1945-1980 ARASINDA TARIMSAL ÜRETİME YÖNELİK GELİŞMELER 60 2.1. 1946-1950 Yılları Arası Gelişmeler ve Marshall Planı Uygulamaları 60 2.2.Demokrat Parti Döneminin Ekonomi Politikaları (1950 -1960) 65 2.3. Planlı Kalkınma Dönemi Tarımsal Yaşama İlişkin Düzenlemeler (1960-1980) 67 2.3.1.Toprak Reformu Çalışmaları 72 2.3.2. Tarımda Destekleme Uygulamaları 73 3. 1945-1980 SÜRECİNDE TARIMSAL YAŞAMA İLİŞKİN VERİLER 74 3.1.Nüfus ve Göç 74 3.2.Tarımsal İşletmelerde Değişim 75 3.3.Sermaye Kullanımı ve Teknolojik Değişim 78 3.4.Tarımsal Örgütlenme 83 3.5.Tarımsal Kredi 84 3.6. Bitkisel Üretim 86 3.7. Hayvansal Üretim 88 3.8. Ulusal Gelir İçinde Tarımın Payı 91 3.9.Tarımsal Dış Ticaret 92 3.10.Tarımın İç Ticaret Hadleri 93 4. 1945-1980 SÜRECİNDE TÜRKİYE’DE TARIMSAL ÜRETİMDE YAŞANAN GELİŞMELERİN KIRSAL KESİME YANSIYAN SOSYO-EKONOMİK SONUÇLARI 95 IX ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 1945-1980 DÖNEMİNDE BURSA’DA TARIMSAL ÜRETİMDE YAŞANAN GELİŞMELER 1.1945 ÖNCESİ BURSA TARIMSAL ÜRETİMİNDE YAŞANAN GELİŞMELER 106 2.1945-1980 ARASI BURSA’DA TARIMSAL ÜRETİME YÖNELİK GELİŞMELER 113 2.1. Nüfustaki Değişim ve Göç Olgusu 113 2.2. Bitkisel Üretim 116 2.3.Hayvansal üretim 122 2.4.1945-1980 Yılları Arasında Bursa’da Tarımsal Teknoloji ve Girdi Konusunda Yaşanan Gelişmeler 127 2.4.1.Gübre Kullanımı 127 2.4.2.Sulama Konusundaki Gelişmeler 127 2.4.3.Tarımsal Mekanizasyon 129 2.5.Tarımsal Örgütlenme 130 2.6. Ulaşım Durumu 132 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM 1945-1980 DÖNEMİNDE BURSA’DA TARIMSAL YAŞAMDAKİ DEĞİŞİMİN SOSYO-EKONOMİK SONUÇLARI 1.NÜFUSTAKİ DEĞİŞİM VE GÖÇ OLGUSU 137 1.1.Ova Köylerindeki Demografik Gelişmelere İlişkin Bursa Köylüsünün Anlatımı 139 1.2.Dağ Köylerindeki Demografik Gelişmelere İlişkin Bursa Köylüsünün Anlatımı 142 2.TARIMSAL ÜRETİMDEKİ DEĞİŞİM 144 2.1.Ova Köylerinde Tarımsal Üretime İlişkin Bursa Köylüsünün Anlatımı 145 2.2.Dağ Köylerinde Tarımsal Üretime İlişkin Bursa Köylüsünün Anlatımı 160 3.TARIMSAL ÖRGÜTLENME 163 3.1.Ova Köylerinde Tarımsal Örgütlenmeye İlişkin Bursa Köylüsünün Anlatım 164 X 3.2.Dağ köylerinde Tarımsal Örgütlenmeye İlişkin Bursa Köylüsünün Anlatımı 167 4.BURSA KÖYLERİNİN SOSYO-KÜLTÜREL GELİŞİMİ 168 4.1.Tüketim Alışkanlıklarının Değişmesi 168 4.2.Geleneksel Aile Yapısı ve Ev Kültüründe Değişim 170 4.2.1.Ova köylerinde Aile Yapısındaki Değişime İlişkin Bursa Köylüsünün Anlatımı 172 4.2.2.Dağ Köylerinde Aile Yapısındaki Değişime İlişkin Bursa Köylüsünün Anlatımı 175 4.3. Kırsalda Kadın Olgusu 176 4.3.1.Ova Köylerinde Kadın Olgusuna İlişkin Bursa Köylüsünün Anlatımı 177 4.3.2.Dağ Köylerinde Kadın Olgusuna İlişkin Bursa Köylüsünün Anlatımı 180 5. EĞİTİM OLGUSU 181 5.1.Ova Köylerinde Eğitim Olgusuna İlişkin Bursa Köylüsünün Anlatımı 182 5.2.Dağ Köylerinde Eğitim Olgusuna İlişkin Bursa Köylüsünün Anlatımı 187 6. ÇEVRE VE İNSAN SAĞLIĞI 189 6.1.Çevre ve İnsan Sağlığına İlişkin Bursa Köylüsünün Anlatımı 190 SONUÇ ve DEĞERLENDİRME 192 KAYNAKÇA 215 EKLER 230 ÖZGEÇMİŞ 240 UÜ TEZ ÇOĞALTMA VE ELEKTRONİK YAYIMLAMA İZİN FORMU 242 XI TABLOLAR LİSTESİ Tablo 1 : ABD, AB, Az Gelişmiş Ülkeler Yüzölçümü ve Tarım Alanları (km2) 19 Tablo 2 : Tarım Kredi Kooperatiflerinin Gelişimi 52 Tablo 3 : Planlı Dönemde Tarımsal Üretim Artışı 70 Tablo 4 : 1927-1985 Döneminin Genel Nüfus Bilgileri 74 Tablo 5 : Tablo 6 : Tablo 7 : 1963, 1970, 1980 Tarım Sayımlarında İşletmelerin İşletme Büyüklüklerine Göre Dağılımı 1963, 1970, 1980 Tarım Sayımlarında Tarım Alanının İşletme Büyüklüklerine Göre Dağılımı Tarım İlaçları Yurt İçi Tüketimi (kg) 76 76 81 Tablo 8 : Tarımsal Sulamalarda Bitki Ekiliş Alan ve Oranları 81 Tablo 9 : Tarım Kredi ve Tarım Satış Kooperatiflerinin Yıllara Göre Sayısal Büyüklükleri 83 Tablo 10 : Tarımsal Krediler (1955-1975) 85 Tablo 11 : Gayri Safi Milli Hâsılada Sektör Payları (%) 91 Tablo 12 : Toplam İhracat İçerisinde Tarım ve Sanayi Oranları 92 Tablo 13 : Canlı Hayvan ve Gıda Maddeleri İthalat Değeri 92 Tablo 14 : Tablo 15 : Tablo 16 : Çiftçi Eline Geçen Fiyatlar Endekslerine Göre Net Değişim Ticaret Hadleri 1962-1965 Zeytinyağı Üretim ve İhracat Miktarları 1927 Bursa Salnamesinde Arazi Dağılımı (1) 93 99 107 Tablo 17 : 1927 Bursa Salnamesinde Arazi Dağılımı (2) 108 Tablo 18 : 1923-1926 Yılları arasında Tütün Üretim Miktarı (kıyye) 109 Tablo 19 : 1923-1926 Yılları arasında Üzüm Üretim Miktarı (kıyye) 110 Tablo 20 : Bursa Şehir-Köy Nüfusu Değişimi 113 Tablo 21 : Bursa İlçeleri Köy-Şehir Nüfus Değişimi 1945-1980 114 Tablo 22 : Bursa İlçeleri Nüfus Yoğunluğu Değişimi 1945-1980 115 Tablo 23 : Bursa’da 1947-1980 Yılları Arası Seçilmiş Tahıllar Ekili alan – Üretim (ha-ton) 117 Tablo 24 : Bursa’da 1947-1980 Yılları Arası Seçilmiş Ürünler Ekili Alan-Üretim (ha-ton) 118 Tablo 25 : Bursa’da 1947-1980 Yılları Arası Seçilmiş Ürünler Ekili Alan-Üretim (ha-ton) 119 Tablo 26 : Bursa’da 1971-1980 Yılları Arası Yem Bitkileri Ekili Alan-Üretim (ha-ton) 120 Tablo 27 : Bursa’da 1947-1980 Yılları Arası Seçilmiş Ürünler Ekili Alan (ağaç sayısı)-Üretim (ton) 120 Tablo 28 : Bursa’da 1960-1980 Yılları Arası seçilmiş ürünler ağaç sayısı-üretim (ton) 121 Tablo 29 : Bursa’da 1947-1980 Yılları Arası büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayıları (adet) 122 Tablo 30 : Bursa’da 1947-1980 Yılları Arası Binek Hayvan Sayıları (adet) 124 Tablo 31 : Bursa’da 1947-1980 Yılları Arası Kümes Hayvan Sayıları (adet) 124 Tablo 32 : Bursa’da 1947-1980 Yılları Arası Bal ve İpek Üretimi (adet-kg) 125 Tablo 33 : Bursa’da 1947-1980 Yılları Arası Büyükbaş ve Küçükbaş Sağılan Hayvan Sayıları ve Süt Üretimi (adet-ton) 126 Tablo 34 : Bursa’da 1947-1980 Yılları Arası Et ve Deri Üretimi (ton) 126 Tablo 35 : Bursa’da 1947-1980 Yılları Arası Çeşitli Hayvansal Ürünler (adet-ton) 126 Tablo 36 : Köylerde Gübre Kullanan Hane Halkı Sayısının Kullanılan Gübre Cinsi ve Miktarına Göre Dağılımı 127 Tablo 37 : Bursa İli İşletmeye Açılmış Sulama Tesisleri 128 Tablo 38 : 1970-1980 Bursa Tarımsal Alet ve Makine Varlığı (seçili başlıklar) 130 Tablo 39 : Bursa’da Kooperatiflerin Sayısal Durumu (1977 yılı itibariyle) 131 XII Tablo 40 : 1967-1976 Döneminde Köy Kalkınma Kooperatiflerine Devletin Yaptığı Yardım 131 Tablo 41 : 1976 Sonu İtibari İle Yatırımda Bulunan Köy Kalkınma Kooperatifleri 132 Tablo 42 : Sözlü Tarih Çalışması Yaptığımız Bursa’nın Ova Köylerinin Nüfusu (1927-1980) 137 Tablo 43 : Sözlü Tarih Çalışması Yaptığımız Bursa’nın Dağ Köylerinin Nüfusu (1927-1980) 142 Tablo 44 : Seçilmiş Ova Köylerinde Traktör ve Televizyonun Köye Giriş Tarihleri 169 Tablo 45 : Seçilmiş Dağ Köylerinde Traktör ve Televizyonun Köye Giriş Tarihleri 170 Tablo 46 : Bursa’da Evlerin Yapılışında Kullanılan Malzemeye Göre Köy Sayıları 172 Tablo 47 : 1960-1980 Nüfus Değişimi (Köy-Şehir) 199 Tablo 48 : Günlük Toplam Protein ve Hayvansal Protein Üretim Oranları (1961-80 (gr) 203 GRAFİKLER LİSTESİ Grafik 1 : 1961-1980 yıllarında ABD ve AB’de kullanılan traktör sayısı (adet) 15 Grafik 2 : ABD – AB Tahıl Üretim Miktarı (ton) (1961-1980) 17 Grafik 3 : ABD – AB Tahıl Ekim Alanları (ha) (1961-1980) 17 Grafik 4 : ABD – AB – Az Gelişmiş Ülkeler Gübre Kullanım Miktarı (ton) (1961-1980) 18 Grafik 5 : ABD – AB – Az Gelişmiş Ülkeler Tahıl Üretim Miktarı (ton) (1961-1980) 20 Grafik 6 : ABD – AB – Az Gelişmiş Ülkeler Sebze Üretim Miktarı (ton) (1961-1980) 20 Grafik 7 : Endonezya Pirinç Ekili Alan (ha) (1961-1980) 22 Grafik 8 : Endonezya Pirinç Üretiminde Verimlilik (hg/ha) (1961-1980) 22 Grafik 9 : Filipinler Tahıl Ekili Alan (ha) (1961-1980) 23 Grafik 10 : Filipinler Tahıl Ürünlerinde Verimlilik (hg/ha) (1961-1980) 23 Grafik 11 : ABD – AB – Az Gelişmiş Ülkeler Büyükbaş Hayvan Sayıları (1961-1980) 25 Grafik 12 : ABD – AB – Az Gelişmiş Ülkeler Küçükbaş Hayvan Sayıları (1961-1980) 25 Grafik 13 : ABD - AT- Arjantin Tahıl İhracat Miktarları (ton) 34 Grafik 14 : SSCB – Çin – Az Gelişmiş Ülkeler Tahıl İthalat Miktarı (ton) 35 Grafik 15 : ABD – AT – Kanada Taze ve Dondurulmuş Et İhracat Değeri ($) 35 Grafik 16 : SSCB - Çin – Az Gelişmiş Ülkeler Taze ve Dondurulmuş Et İthalat Miktarı ($) 36 Grafik 17 : Türkiye’de Traktör ve Karasaban Sayıları 79 Grafik 18 : Türkiye’de Gübre Tüketimi ve Toplam Tarımsal Alan Karşılaştırması 80 Grafik 19 : Türkiye’de Tarımsal Üretim (1945-1985) 87 Grafik 20 : Koyun ve Kıl Keçisi Sayıları (1930-1980) 89 Grafik 21 : Sığır ve Manda Sayıları (1930-1980) 90 Grafik 22 : Yük Hayvanları Sayıları (1930-1980) 90 Grafik 23 : Buğday İthalat ve İhracat Miktarı (1960-1990) (ton) 99 Grafik 24 : 1961-1980 yıllarında ABD ve AB’de kullanılan traktör sayısı (adet) 193 Grafik 25 : Türkiye’de Traktörün Gelişimi (adet) 193 Grafik 26 : Bursa’da Traktörün Gelişimi (adet) 194 Grafik 27 : ABD – AB – Az Gelişmiş Ülkeler Gübre Kullanım Miktarı (ton) (1961-1980) 195 Grafik 28 : Türkiye’de Gübre Tüketimi ve Toplam Tarımsal Alan Karşılaştırması 195 Grafik 29 : Bursa’da 1965-1976 Gübre Kullanım Miktarları (ton) 196 Grafik 30 : ABD – AB – Az Gelişmiş Ülkeler Tahıl Üretim Miktarı (ton) (1961- 1980) 197 XIII Grafik 31 : ABD – AB – Az Gelişmiş Ülkeler Sebze Üretim Miktarı (ton) (1961-1980) 197 Grafik 32 : Türkiye’de Tahıl ve Sebze Üretim Miktarı (ton) 198 Grafik 33 : Bursa’da Buğday Ekili Alan (1951-1980) (ha) 200 Grafik 34 : Çiftçinin Eline Geçen Buğday Fiyatları (1951-1980) (TL/kg) 201 ŞEKİLLER LİSTESİ Şekil 1 : 1976 Yılında Kabul Edilen Bursa Ovası Koruma Alanı Sınırları 105 Şekil 2 : Bursa İli Su Kaynakları 106 Şekil 3 : Bursa İli Sulama Tesisleri 128 Şekil 4 : Bursa’da Sözlü Tarih Görüşmesi Yaptığımız Köyler 136 XIV KISALTMALAR AB : Avrupa Birliği ABD : Amerika Birleşik Devletleri AET : Avrupa Ekonomik Topluluğu AT : Avrupa Topluluğu bknz. : bakınız BM : Birleşmiş Milletler C. : Cilt Çev. : Çeviren DB : Dünya Bankası Der : Derleyen DİE : Devlet İstatistik Enstitüsü DP : Demokrat Parti DPT : Devlet Planlama Teşkilatı DSİ : Devlet Su İşleri DTÖ : Dünya Ticaret Örgütü ECA : Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (Economic Cooperation Administration) EURATOM : Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (European Atomic Energy Community) FAO : Gıda ve Tarım Örgütü (Food and Agriculture Organisation) GAP : Güneydoğu Anadolu Projesi GATT : Tarifeler ve Ticaret Genel Anlaşması GSMH : Gayri Safi Milli Hasıla ha : Hektar Haz. : Hazırlayan IMF : Uluslar arası Para Fonu (International Monetary Fund) İİBF : İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi IBRD : Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası kg : Kilogram KİT : Kamu İktisadi Teşekkülü krş. : Karşılaştırınız OEEC : Avrupa Ekonomik İş Birliği Teşkilatı p. : Sayfa (page) PL-480 : Gıda Maddeleri Yardımı (Public Law 480) s. : Sayfa SSCB : Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği T.C. : Türkiye Cumhuriyeti TBMM : Türkiye Büyük Millet Meclisi TMO : Toprak Mahsulleri Ofisi TÜİK : Türkiye İstatistik Kurumu U.S. : Birleşik Devletler (United States) vb. : ve benzeri vd. : ve diğerleri Yay. : Yayınları XV GİRİŞ: Bu çalışmanın başlığı aslında birkaç bilimsel disiplinin araştırma konusu olarak düşünülebilir. Örneğin tarım, Ziraat Fakültesi’nin Toprak, Tarla ve Bahçe Bitkileri, Tarım Ekonomisi, Gıda gibi bilim dallarının uğraş alanıdır. Toplumsal değişim, sosyo- ekonomik yaşam ise Sosyoloji disiplininin konuları arasındadır. Biz bu çalışmayı Tarih Anabilim Dalında Tarih Biliminin araştırma yöntemlerini kullanarak sonuçlandırmaya çalıştık. Bu bağlamda, Cumhuriyet tarihimizin 1945-1980 tarih aralığına giren bir süreçteki tarımsal değişimi ve bunun sosyo-ekonomik sonuçlarını ele aldık. Tarım, pek çok kişinin düşündüğü üzere salt bitkisel üretimi ifade etmez. Bitkisel üretimin yanında, hayvancılık, ormancılık, balıkçılık gibi alanları da kapsamaktadır. Bununla birlikte tarım sadece bir geçim kaynağı veya üretim biçimi olarak da düşünülmemelidir. Kendisine bağlı olan insanların mutfak kültürünü, giyim kuşamlarını, örf ve adetlerini, komşuluk ilişkilerini, ev ve barınmaya yönelik mimari yapılarını, dini algılayış ve yorumlayışlarını, yani o toplumun maddi ve manevi kültürüne ilişkin tüm temel öğeleri kapsar. Tarımı en iyi ifade edebilecek söz belki de Lamartine’nin “Buğday değildir yalnızca, tüm bir uygarlıktır topraktan yükselen” sözüdür.1 Bu bağlamda tarım, eski çağlardan günümüze kadar insanların en temel uğraşı alanı ve geçim kaynağı olmuştur. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren modern yöntem ve tekniklerle üretim yapılan, verimin arttığı, insan gücüne gereksinimin azaldığı yeni bir döneme girilmiştir. Bu durum elbette toplumsal pek çok değişimi ve kırılmayı beraberinde getirmiştir. Gelişme seviyesi yüksek ülkelerde tarım, sanayi ve hizmet sektörü gibi sektörler arasında derin farklar bulunmamaktadır. Ekonomik gelişme tüm bu sektörlerin birbirleriyle orantılı çalışması ile söz konusu olabilmektedir. Tarım ekonomik gelişme sürecine özellikle ürün katkısı yapmaktadır. Aynı zamanda ihraç edilen tarımsal ürünlerle pazar ve piyasa katkısı da sağlamaktadır. Elbette bu durum, küçük aile işletmelerinin hâkim olduğu, geçimlik tarım yapısı içerisinde gerçekleşemez.2 Türkiye’de iktisadi gelişme sürecinde, tarım sektörünün katkısına baktığımızda, 1 Ahmet Şahinöz, Ahmet Şahinöz, Neolitikten Günümüze Tarım Ekonomi ve Politikaları, Turhan Kitabevi, Ankara, 2011, s.21. 2 Gülten Kazgan, Tarım ve Gelişme, 2. Baskı, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yay., İstanbul, 2013, s.241. 1 1927’den beri ulusal gelir içerisinde tarımsal kesimin payının daraldığını görmekteyiz. 3 Bu daralma özellikle 1950’den sonra süreklilik göstermektedir. Gayrisafi milli hasılada tarımın payı, 1950’de % 41,7, 1960’ta % 37,9, 1970’te % 36,7 ve 1980’de % 25,5’tir. 1923-1945 yılları arası tarımın gayrisafi milli hasıladaki payı %3,2 azalma gösterirken, 1950-1970 arası yirmi yılda azalma oranı %11,9, 1970-1980 arası on yıllık süreçte ise %30,5’tir. Gayrisafi milli hasılada sanayinin payının artış göstermesine karşılık, tarım sektörünün payının azaldığını görmekteyiz. Bu noktada şu soruları sormamız gerekmektedir: “Bu hızlı değişimi ortaya çıkaran faktörler nelerdir?” ve “Tarım salt bir bitkisel üretim değil, onunla etkileşime geçen insanların tüm gündelik yaşam ve kültürlerinin temel belirleyicisi ise tarımsal üretimdeki değişim, bu insanların gündelik hayatlarında, tüketim alışkanlıklarında, aile yapılarında hangi değişimleri yarattı? Araştırmamız Türkiye genelinde gördüğümüz bu değişimi, 1945-1980 sürecinde, Bursa yerelinde incelemek ve değişimin köylüye yansımalarını ortaya koymak amacını taşımaktadır. Araştırmanın sınırları Bu çalışmanın başlangıç tarihi olarak 1945 yılı olarak belirlenmiştir. Bilindiği gibi bu tarih İkinci Dünya Savaşı’nın bittiği, savaş yıllarında Türkiye’de uygulanan iaşe politikaları nedeniyle köylünün etkilendiği bir dönemin sonrasına geliyor. Ayrıca 1945 yılı resmi istatistiklere göre genel tarımsal üretim miktarı, 1939-1940 düzeylerine oranla %34 gerilemiş durumdadır. Dönemin siyasal iktidarı olan Cumhuriyet Halk Partisi ileri gelenleri, özellikle Türkiye’de yaygın olan küçük köylülüğü kazanmak için bir şeyler yapılması gerektiğinin farkındaydı. Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu Haziran 1945’te bu koşullarda gündeme geldi. Böylece tarımsal üretimi etkileyen yeni bir sürece girildi. Ayrıca Marshall Planı’na dâhil olmanın getirdiği tarımsal uygulamalar ve Demokrat Parti’nin köylüye yönelik tutumları da bu dönemin yeni bir süreç olduğunu gösteriyor. 1945 sonrasında Türkiye genelinde olduğu gibi, Bursa köylerindeki tarımsal yaşamı canlandırmak üzere de birçok önlem alınmaya başlandı. Bu bağlamda çeşitli devlet kurumları oluşturularak tarıma, köylüye yönelik çalışmalar gerçekleştirildi. 3 DİE, Tarımsal Göstergeler 1923-1998, Ankara, 2001. 2 Araştırmamızın sonlandırıldığı tarih 1980 olarak belirlendi. Çünkü bu tarih, köylülüğü ve tarımsal üretimi etkileyen bir dizi değişimin başlangıcı olmuştur. Örneğin 24 Ocak 1980 sonrası tarıma yönelik alınan ilk iktisadi kararlardan biri destekleme alımlarının kapsamının sınırlanmasına yönelikti. 24 üründen oluşan destekleme alımları yelpazesi giderek daraltıldı. Sadece fiyat destekleri değil gübre ve mazot gibi girdi maliyetlerine yönelik destekler de geri çekildi. Ayrıca tarıma verilen sübvansiyonlu kredi miktarlarında ciddi bir daralma söz konusu oldu. Bu müdahaleler neticesinde Türkiye, tarihinin en büyük iç göç dalgasını yaşadı. Kır nüfusu ilk kez net olarak azalmaya başladı. 1980 nüfus sayımında, toplam nüfusun %56,1’ini oluşturan kırsal nüfus, 1985 nüfus sayımında %47’ye geriledi. Bu yüzden Cumhuriyet Döneminde, tarımsal üretimi ve kırsal nüfusu etkileyen faktörlerin, 1980 ile birlikte yeni bir döneme girdiğini söylemek mümkündür. Elbette bu yeni süreç iç siyaseti, küresel gelişmeleri, yeni yaşam koşullarını, yeni ekonomik uygulamaları içeren çok çeşitli etmenlerin varlığı ile yeni bir araştırma konusu olarak düşünülebilir. Araştırmanın Amacı ve Kapsamı Günümüz biliminin özünde bütüncül (konseptüel) düşüncenin var olduğu söylenebilir. Verileri, hikâyeleri art arda sıralamak hem bilim yapan kişiler için hem de elde edilen sonuçları kullanacak üçüncü kişiler için işlevsel olmamaktadır. İncelenen konuyu hem analiz ederek, değerlendirmeci bir yaklaşımla ele almak, hem de bütünün parçalarını bir süreç içerisinde birleştirerek anlamlı bir bütün haline getirmek gerekmektedir. Doğal olarak bu çalışmanın sorgulayıcı bir nitelik taşıması, elde edilecek verilerin birer çıkarım haline gelmesi, hem disiplinlere hem de ilgili kuruluşlara işlevsel öneriler biçiminde sunulmasını mümkün kılacaktır. Araştırmamızın birinci bölümünde teorik olarak, küresel bağlamda tarımsal üretim, uygulanan tarımsal politikalar ve sosyo-ekonomik etkileri üzerinde durulmuştur. Bu bağlamda İkinci Dünya Savaşı sonrası hâkim güç olan ve Türkiye’nin de Marshall Planı ile eklemlenme sürecine girdiği, 1945-1980 dönemi ABD tarım politikaları ve doğurduğu sonuçlar ele alınmıştır. İncelediğimiz dönemde, FAO’nun sunmuş olduğu istatistiki veriler aracılığıyla, özellikle ABD, Avrupa ve Az Gelişmiş Ülkelerdeki tarımsal üretimde yaşanan değişim, karşılıklı olarak analiz edilmeye çalışılmıştır. Birinci bölümün sonunda, 1945-1980 tarih aralığında, tarımsal üretimde yaşanan 3 değişimin ve uygulanan ABD merkezli tarım politikalarının, dünyanın farklı kırsal alanlarında yaşayan köylü grupları üzerindeki etkileri yine istatistiki verilerle ortaya konulmaya çalışılmıştır. Araştırmamızın ikinci bölümünde Türkiye genelindeki tarımsal üretimdeki değişim ve uygulanan tarım politikaları ele alınmıştır. Bölüm içerisinde ilk olarak, tarımda Osmanlı mirasına ve 1923-45 sürecinde Türkiye tarımının genel durumuna kısaca değinilmeye çalışılmıştır. Bu kapsamda kırsal kesime yönelik düzenlemeler, tarımsal üretim verileri ve altyapı olanakları giriş niteliğinde belirlenmeye çalışılmıştır. Bölümün devamında, 1945-1980 sürecinde Türkiye genelindeki bitkisel üretim, hayvansal üretim, tarımsal mekanizasyon, tarımsal örgütlenme ve tarımsal kredi konularında yaşanan değişim ve dönemin hükümetlerinin uyguladığı tarımsal politikalar, alt dönemlere ayrılarak, istatistiki verilerle ortaya konulmaya çalışılmıştır. Şüphesiz köylü tek başına toprağını ekip biçen, ürününü hem aile içi tüketime sunan hem de satmaya çalışan bireyler durumunda değildir. Bu noktada özellikle, incelediğimiz dönemde, kırsal kesimde tarımsal üretimin iyileştirilmesine yönelik devlet katkısı ile düzenlemeler de ele alınmaya çalışılmıştır. Bunlar hakkında ayrı ayrı bilgi vererek ve ayrıca gübre, ilaç, sulama gibi tarımsal girdilerle birlikte incelediğimiz dönemin tarımsal koşullarını ortaya koymaya çalıştık. Bölüm sonunda, tüm bu bahsettiğimiz sürecin ve birinci bölümle bağlantılı olarak da küresel tarımsal politikalarının Türkiye kırsalındaki etkilerine değinilmiştir. Çalışmamızın üçüncü bölümünde, belirlediğimiz tarih aralığı içerisinde, Bursa ilinde gerçekleşen tarımsal üretim üzerinde durulmuştur. Önce 1923-1945 süreci, sonra da 1945-1980 dönemi Bursa’da, tarımsal hayatın genel görünümüne ilişkin bilgi verilmiş, kırsal kesimin tarım uğraşı, çeşitli verilerle ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda demografik durum, ekili tarım alanlarına ilişkin bilgiler, tarımsal ürün çeşitliliği, tarımsal örgütlenme gibi olgular ve tezimizin zaman aralığı içerisinde geçirdikleri değişim, istatistiki veriler yardımıyla ele alınmıştır. Üçüncü bölümü dördüncü bölümün girişi niteliğinde de değerlendirebiliriz. Araştırmamızın dördüncü bölümü bir bakıma varmak istediğimiz sonucu içeren değerlendirmeyi kapsamaktadır. Bu noktada 1945-1980 döneminde, Bursa’da tarımsal yaşamdaki değişimin sosyo-ekonomik sonuçları belirlenmeye çalışılmıştır. Bu sonuçları 4 elde ederken Bursa ilini kapsayan çeşitli toprak özellikleri taşıyan, yerleşim birimlerinde belli bir yaş aralığında bulunan köylünün görüşlerine başvurup, bunları literatür ile destekleyerek genel bilgilere ulaşmaya çalıştık. Bu sayede, daha önce elde ettiğimiz teorik verileri, Bursa köylüsünün söylemleri ile karşılaştırarak, kırsal kesime yansımalarının ortaya konulması amaçlanmıştır. Türkiye’de, genellikle sanayileşmenin 1960’lardan bu yana yükselmeye başladığı kabul edilir. Sanayileşmenin bir sonucu olarak kırsal kesimdeki nüfus fazlasının fabrikalara yöneldiği ve köylü-kentli nüfus oranının giderek kentler lehine değiştiği de bir başka gerçektir. Ancak şunu da belirtmeliyiz ki Cumhuriyet’in kurulduğu yıllarda %80’ni köylerde oturan Türk insanının 1970’lerde bile çoğunluğu kırsal kesimde yaşamakta idi. Bu bağlamda Cumhuriyetimizin 50. kuruluş yıldönümünde bile tarım ağırlıklı bir toplum olduğumuzu söylemek mümkündür. Oysa günümüzde tarımın kimi bölgelerde üçüncül bir ekonomik değer gözüktüğünü kabul edecek olursak, 1970’lerden sonra kırsal kesimde yaşayan insanlarımızın sosyo- ekonomik yaşamını etkileyen baş döndürücü bir değişimin var olduğunu söyleyebiliriz. Araştırmamız bu değişimi Bursa yerelinde bilimsel verilerle ortaya koymayı amaçlamaktadır. Materyal 1945-1980 tarih sürecinde yer alan Cumhuriyet Döneminin 35 yıllık bir sürecini kapsayan tarımsal üretimi, bu olguyu etkileyen faktörleri ve nihayet bunların toplum üzerindeki sosyo-ekonomik sonuçlarını ortaya koyacak nesnel veriler mevcuttur. Elbette bu noktada istatistiki kayıtları, kurumsal verileri, sözlü tarih görüşme kayıtlarını değerlendirmeden önce konumuzla ilgili literatürden hem dönemsel gelişmeleri, hem teorik bilgileri, hem de ilgili literatürün kendi bulgularını elde etmek üzere kullandık. Bu kapsamda önce, teorik olarak hem dünyada hem de Türkiye sürecinde kırsal kesim ve tarımsal üretim konularına değinen araştırmalardan yararlanılmıştır. Birincil kaynaklar olarak : Bursa Yıllıkları: Bursa şehrine ilişkin 1934, 1967 ve 1973 yıllıklarına ulaşılmıştır. Yıllıklarda Bursa ilinin o yıllara ait mülki ve idari yönetim kadrosu, coğrafi 5 yapısı, iklim özellikleri, sosyo-ekonomik yapısı vb. konularda önemli bilgiler verilmektedir. Süreli Yayınlar: New York Times, Cumhuriyet Gazetesi, Milliyet Gazetesi, Bursa Hakimiyet, Yeni Ant gazeteleri ve Işık dergisinin 1945-1980 yıllarına ait koleksiyonlarına Milli Kütüphane’de ulaşılmış ve ilgili yayınları taranmıştır. İstatistik Kayıtları: İncelediğimiz dönemin diğer nesnel bilgi kaynakları Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Dünya Bankası, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri ve Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) raporlarıdır. 1945 yılından araştırma sürecimizin sonuna kadar gerekli demografik, tarımsal, sanayi, ulusal gelir ve tüketime ilişkin verilerini bu iki kaynaktan, yüzlerce sayfanın taranması ile elde ettik. Bursa İli Köy Envanter Etüdü: 1967 yılında gerçekleştirilen Bursa İli Köy Envanter Etüdü tamamen saha çalışmasına göre tamamlanmıştır. Bu bağlamda 756 köyde anketler yapılmıştır. Etüt ve değerlendirme sonuçlarını gösteren tablolar düzenlenerek önce tarımsal durumu ilgilendiren olgular belirtilmiştir. Bu noktada coğrafi durum, iklim durumu, ulaşım durumu, demografik durum ve iç göç hareketleri ile iş durumu belirlenmiştir. Meclis Tutanak ve Zabıt Cerideleri: 1945-1980 yılları arasında, tarımsal hayatı ilgilendiren konularla ilgili meclis tutanaklarına da başvurulmuş ve dönemin koşulları milletvekillerinin söylemleri aracılığıyla değerlendirilmeye çalışılmıştır. Sözlü Tarih Görüşmeleri Total tarih denilen, toplumları etkileyen çok yönlü olaylar günümüz tarih anlayışında önemli bir bakış açısı haline gelmiştir. Bu bağlamda yerel tarih araştırması yöntemlerini kullanarak çalışmamızın öznesinde yer alan Bursa köylüsüne başvurup tarımsal üretim bağlamında bilgilerini kendilerinden temin ettik. İkinci ve üçüncü kuşak insanlarımız bu dönemleri tümüyle yaşamışlar, etkisini hissetmişlerdir. Tarıma bağlı bu insanların sosyal ve ekonomik etkileşimini, yaşam mekânlarını inceleyerek, toprak varlıklarını, tarıma yardımcı araç ve gereçlerini gözlemleyerek onların tarihsel tanıklığıyla kayda geçirmiş bulunuyoruz. Görüşme yaptığımız köylere ilişkin temel bilgiler ve görüşme tarihlerimiz aşağıda verilmiştir. 6 Ova Köyleri: 4 Osmangazi – Selçukgazi – 22.02.2017: Osmangazi ilçesine bağlı, Bursa’nın kuzeyinde, Bursa-Gemlik karayolunun 4 km doğusundadır. Gürsu - Ağaköy (Ahı) - 31.01.2017: Gürsu ilçesinin doğusunda, ilçe merkezine 8 km uzaklıktadır. 1934 yılında Bursa ovasının doğu bölgesinde bataklıkların kurutulması sonucu tarıma elverişli duruma gelmiş, verimli topraklara sahiptir. 1880’li yıllarda Bulgaristan göçmenleri de köye yerleştirilmiştir. Gürsu – İğdir (Dışkaya) – 31. 01. 2017: Gürsu ilçesinin kuzeyinde, ilçe merkezine 6 km uzaklıktadır. Köyün içinden İğdir Kanalı geçmektedir. Nilüfer - Çalı - 25.10.216: Nilüfer ilçesine bağlı, ilçenin güneybatısında, Bursa’ya 10 km uzaklıktadır. Arkasını Uludağ’a dayamış olan köy, Çalı Deresi’nin açtığı vadide yer alır. Yerli köyüdür. İlk sesli Türk filmi olarak geçen Bataklı Damın Kızı Aysel de bu köyde çekilmiştir. 1967 yılında belde olup, belediye örgütü kurulmuştur. Nilüfer - Görükle- 25.10.216: Nilüfer ilçesine bağlı bir yerleşim birimidir. 1957 yılında belde olup belediye örgütü kurulmuştur. Nilüfer – Dağyenice (Cebelyenice) - 29.07.2016: Nilüfer ilçesinin güneyinde, Bursa’ya 10 km mesafede Yörük köyüdür. Nilüfer – Gümüştepe (Misi) - 29.07.2016: Orhaneli- Keles yolu üzerinde, Nilüfer Çayı kıyısındadır. Köyün eski adı Misi’dir. Yerli köyüdür. Nilüfer – Hasanağa (Kızılcıklı) - 13.08.2016: Nilüfer ilçesine bağlı, Karacabey-Bursa karayolunun 6 km güneyindedir. Yörük köyüdür. 1972 yılında belediyelik olmuştur. Nilüfer – İrfaniye (Dansarı) - 13.08.2016: Nilüfer ilçesine bağlı, Bursa’nın batısında, Karacabey- Bursa karayolunun 2 km kuzeyindedir. Nilüfer – Konaklı (Zırafta) – 05.12.2016: Nilüfer ilçesine bağlı Karacabey-Bursa karayolunun 4 km kuzeyindedir. 4 Bursa köylerine ilişkin bilgiler Raif Kaplanoğlu’nun Bursa Ansiklopedisi (Yer Adları) eserinden alınmıştır. Raif Kaplanoğlu, Bursa Ansiklopedisi- Yer Adları, Avrasya Etnografya Vakfı Yayınları, İstanbul, 2001. 7 Nilüfer – Gölyazı (Abulyont) – 05.12.2016: Nilüfer İlçesine bağlı, Karacabey-Bursa karayolunun 6 km kuzeyindedir. Uluabat Gölü içine uzanan bir yarımadada kuruludur. Gemlik – Narlı – 22.02.2017: Gemlik ilçesine bağlı, Gemlik Körfezi’nin kuzey sahilinde, ilçeye 13 km uzaklıktadır. Gemlik – Engürücük – 22.02.2017: Gemlik ilçesine bağlı, ilçe merkezine 4 km uzaklıkta, Bursa-Gemlik karayolunun üzerindedir. İnegöl - Hayriye - 15.11.2016: İnegöl ilçesine bağlı, ilçe merkezine 17 km uzaklıktadır. Köy, Uludağ’ın doğu yamaçlarında, İnegöl’ün güneyinde yer alır. Gürcü köyüdür. Dağ köyü olup, geçimini ormancılık ile sağlar. İnegöl - Gündüzlü (Muzal) - 15.11.2016: İnegöl ilçesinin güneydoğusunda, ilçe merkezine 16 km uzaklıktadır. Yerli köyüdür. İnegöl – Tekkeköy – 15.11.2016: İnegöl ilçesinin en doğusundaki köylerden birisidir. İnegöl’e 13 km uzaklıktadır. Burada daha önce tekke varken 1880’li yıllarda Bulgaristan göçmenleri yerleştirilip köy olmuştur. Yenişehir - Orhaniye (Hacıömer) - 17.11.2016: Yenişehir ilçesinin güneyinde, ilçeye 12 km uzaklıktadır. Yenişehir - Söylemiş (Sülemiş) - 17.11.2016: Yenişehir ilçesinin güneybatısında, ilçeye 6 km uzaklıktadır. Yerli köyüdür. Yenişehir – Barçın – 17.11.2016: Yenişehir ilçesinin batısında, ilçeye 7 km uzaklıktadır. Yerli köy. Karacabey - Dağkadı - 13.11.2016: Karacabey ilçesinin batısında, ilçeye 15 km uzaklıktadır. Köyde bugün yerliler ile Bulgaristan göçmenleri yaşamaktadır. Karacabey - Karakoca - 13.11.2016: Karacabey ilçesinin doğusunda, ilçeye 27 km uzaklıktadır. Eski bir Rum köyüdür. Karacabey – Gölkıyı – 15.02.2017: Karacabey ilçesinin doğusunda, Uluabat Gölü yakınlarında bulunan bir köydür. 1951 yılında Bulgaristan’dan gelen 50 hane göçmen tarafından kurulmuştur. Eski adı önce Menderes, sonra da Hürriyet olmuştur. 8 Orhangazi – Dutluca – 03.02.2017: Orhangazi ilçesine bağlı, İznik Gölü’nün güney kıyısında Orhangazi’ye 13 km uzaklıktadır. Önceden İznik’e bağlı idi. Yerli köyüdür. Orhangazi – Narlıca – 03.02.2017: Orhangazi ilçesine bağlı, İznik Gölü’nün güneyinde, Orhangazi ilçesine 22 km uzaklıktadır. Önceleri İznik’e bağlı idi. 1992 yılında belediye örgütü kurulmuştur. Yerli köyüdür. Orhangazi – Gedelek - 03.02.2017: Orhangazi ilçesine bağlı, ilçenin güneybatısında, Gemlik-Orhangazi yolunun 1 km batısındadır. İlçeye uzaklığı 8 km’dir. Türkiye’nin en önemli turşu üretim merkezlerinden biridir. Yerli köyüdür. Orhangazi – Çakırlı - 04.02.2017: Orhangazi ilçesine bağlı, İznik Gölü’nün kuzeyindedir. İlçeye uzaklığı 12 km’dir. Çakırlı 1989’da belediye olmuştur. Yerli köyüdür. Kestel - Barakfakı (Barakfakih) -31.01.2017: Kestel ilçesine bağlı, Bursa-İnegöl karayolunun 4 km kuzeyinde, Kestel ilçesine 7 km uzaklıktadır. Yerli köyüdür. Kestel - Derekızık Köyü -31.01.2017: Kestel ilçesine bağlı, Bursa merkeze 15 km uzaklıktadır. Mudanya – Tirilye (Zeytinbağı) - 02.02.2017: Mudanya ilçesine bağlı, ilçenin batısında, Mudanya’ya 11 km uzaklıktadır. İlk belediye örgütü 1877’de kurulmuştur. Mudanya – Mirzaoba - 02.02.2017: Mudanya ilçesine bağlı, ilçenin güneyinde 17 km uzaklıktadır. Mudanya – Çekrice (Çekirce) – 02.02.2017: Mudanya ilçesine bağlı, ilçenin güneyinde 21 km uzaklıktadır. Yerli köyüdür. Mustafakemalpaşa - Koşuboğazı - 09.02.2017: Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı, ilçenin batısında, Mustafakemalpaşa’ya 12 km uzaklıktadır. Köy Dağıstan kökenlidir. Daha sonra Çerkez ve Karadeniz kökenliler de yerleşmiştir. Mustafakemalpaşa - Doğancı - 09.02.2017: Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı, ilçenin kuzeyinde, Mustafakemalpaşa’ya 8 km uzaklıktadır. Köyde Dağıstan ve Bulgaristan göçmenleri yaşamaktadır. 9 Mustafakemalpaşa - Paşalar - 09.02.2017: Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı, ilçenin güneybatısında, Mustafakemalpaşa’ya 13 km uzaklıktadır. Köyde yerlilerle birlikte muhacirler de yaşamaktadır. Mustafakemalpaşa - Akarca - 09.02.2017: Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı, ilçenin güneyinde, Mustafakemalpaşa’ya 13 km uzaklıktadır. Tarihi bir ılıcanın bulunduğu köyde Bulgar göçmenleri yaşamaktadır. İznik - Çakırca (Dağviran) - 10.02.2017: İznik ilçesine bağlı, İznik-Orhangazi yolu üzerinde, ilçeye 4 km uzaklıktadır. Köyde yerlilerin dışında Bulgaristan göçmenleri yaşamaktadır. İznik - Elbeyli - 10.02.2017: İznik ilçesine bağlı, ilçenin hemen kuzeyinde, İznik’e 7 km uzaklıktadır. Köyde yerli halk ile birlikte Bulgaristan göçmenleri yaşamaktadır. Dağ Köyleri: Osmangazi – Kirazlı – 22.02. 2017: Osmangazi ilçesine bağlı, Bursa’nın güneyinde, Bursa’ya 24 km uzaklıktadır. Orhaneli - Küçükorhan - 15.08.2016: Orhaneli ilçesinin güneyinde, ilçeye 20 km uzaklıktadır. Eski ismi Orhan-i sagir’dir. Eski Yörük köyüdür. Orhaneli - Serçeler - 15.08.2016: Orhaneli ilçesinin batısında, ilçeye 3 km uzaklıktadır. Eski kayıtlarda ismi Serciler olarak da geçmektedir. Eski bir Yörük köyüdür. Orhaneli - Letafet - 15.08.2016: Orhaneli ilçesinin batısında, ilçeye 27 km uzaklıktadır. Orhaneli’nin tek muhacir kökenli köyüdür. 93 Harbi sonrası Bulgaristan’ın özellikle Kırcaali bölgesinden gelenler tarafından kurulmuştur. Orhaneli - Gümüşpınar - 15.08.2016: Orhaneli ilçesine bağlı, ilçenin batısında bulunan Yörük köyüdür. Eski ismi Burma’dır. Burma erkek keçinin yerel söyleyişinden gelir. Orhaneli’ne 18 km uzaklıktadır. Keles - Belenören/ Belenviran - 17.08.2016: Keles ilçesinin batısında, ilçeye 12 km uzaklıktadır. 1908 yıllığında Belen-i viran olarak geçmektedir. 10 Keles - Uzunöz - 17.08.2016: Keles ilçesinin 8 Km güneyinde bulunan Yörük köyüdür. 1953 yılına kadar Orhaneli ilçesine bağlı bulunup, Keles’in ilçe olmasıyla beraber Keles’e bağlanmıştır. Keles – Sorgun – 17.08.2016: Keles ilçesinin güneydoğusunda, Keles’e 20 Km uzaklıkta Yörük köyüdür. Daha önce Orhaneli’ye bağlı iken, 1953 yılında Keles’in ilçe olmasıyla Keles’e bağlanmıştır. Orman köyüdür. Harmancık - Dutluca - 01.09.2016: Harmancık ilçesine bağlı, ilçenin batısında 9 km uzaklıktadır. Önceleri Orhaneli ilçesine bağlı idi. Harmancık – Ballısaray - 01.09.2016: Harmancık ilçesinin doğusunda, ilçeye 3 km uzaklıktadır. Büyükorhan - Yenice - 04.10.2016: Büyükorhan ilçesinin güneyinde, ilçeye 1 km uzaklıktadır. 1830 yılında halkı dağılan köy, bazı köylerden haneler getirtilip yeniden kurulmuştur. Büyükorhan - Kınık - 04.10.2016: Büyükorhan ilçesine bağlı köy. İlçe merkezinin güneyinde, 8 km uzaklıktadır. Eski yerleşik Türkmen köylerindendir. Çevresinde krom madeni rezervi bulunmaktadır. 1992 yılında Belde olmuştur. Büyükorhan - Derecik - 04.10.2016: Büyükorhan ilçesine bağlı, ilçeye 2 km uzaklıktadır. Yerli köyüdür. Yöntem Araştırmamız her şeyden önce tarih disiplininin yöntemlerini ve sosyal tarih araştırmalarının vazgeçilmez öğelerini taşımaktadır. Bu kapsamda incelediğimiz tarihsel süreçteki değişimi, sayısal veriler üzerinden grafik ve tablolarla yansıtmaya çalıştık. Tablo ve grafiklerde karşımıza çıkan, yıllara yayılmış, rakamsal değişimlerin nedenlerini birincil ve ikincil kaynaklarla açıklama gayreti gösterdik. Tüm bu süreçte, asıl amacımız, toplumsal bir varlık olan insan üzerindeki etkileri analiz etmek olmuştur. Bu bağlamda birincil ve ikincil kaynakların bize sunduğu verileri, sözlü tarih görüşmelerimizden elde ettiğimiz bilgilerle karşılaştırarak, 1945-1980 sürecini, 11 genelden özele, dünya ve Türkiye ölçeğinden Bursa yereline doğru incelemeye ve analiz etmeye çalıştık. Yukarıda da söz ettiğimiz gibi Bursa ilinin topoğrafik yapısına, arazi verimliliğine ve demografik dağılımına dikkat ederek seçtiğimiz yerleşim birimlerinde yerel tarih çalışması gerçekleştirilmiştir. Saha araştırmasına başlamadan önce Bursa İl Haritası üzerinde ve daha önce gerçekleştirdiğimiz genel saha gözlemleri de dikkate alınarak kırsalda ziyaret edeceğimiz yerleşim birimlerine ilişkin bir planlama yapılmıştır. Bu bağlamda, köylerin ilçeler birimindeki konumları, ova, orman, sulama olanakları, ürün özelliği gibi etmenler dikkate alınarak örnekleme yapacağımız yerleşim birimleri seçilmiştir. Bursa köylerinde gerçekleştirdiğimiz araştırma öncesinde her birimin muhtarının adını alarak telefonla kendisinden ziyaret günü ve saatine ilişkin randevu alınmıştır. Kadın nüfusun da bilgilerine ulaşılması için gerekli ön planlamalar yapılmıştır. Özellikle Nilüfer İlçesi dâhilinde Görükle, İrfaniye, Misi ve Çalı Mahallelerinde Kadın Dayanışma Dernekleri’nin varlığı belirlenerek kendilerine ulaşılıp, etkinliklerinin tarımsal boyutları üzerinde de durulmuştur. Kimi sözlü tarih görüşmeleri sırasında kadın ve erkek tanıkların bu gibi araştırmaların bireysel sonucunu sorgulayarak çekingen davranmaları yüzünden gerekli sonuçlar sağlanamamış, başka deneklere başvurulmuştur. Görüşmeler yüz yüze ve açık uçlu sorular sorularak gerçekleşmiştir. Her köyde görüşme yapılacak kişi sayısı mümkün olduğunca yüksek tutulmaya çalışılmıştır. 12 BİRİNCİ BÖLÜM KÜRESEL BAĞLAMDA YİRMİNCİ YÜZYIL VE TARIM Temel araştırma alanı Bursa ili ile sınırlı çalışmamızın 20. yüzyıl ortalarının koşulları içinde küresel koşullardan soyutlanamayacağına dikkat çekmek için bu bölümdeki incelemeyi gerçekleştirdik. Elbette çağdaş bilimin merkezinde yer alan konseptüel düşünme gereğine de dikkat çekmek isteğindeyiz. Dünya tarihinde, tarımsal alanda yaşanan gelişmeler göz önünde bulundurularak kimi dönemlendirmeler yapılmıştır. Bu süreçlerin en başındaki toplayıcılık-avcılıktan tarıma geçiş dönemi “Tarım Devrimi” ya da “Neolitik Devrim” olarak adlandırılmıştır. Söz konusu köklü değişim ile insan, içinde yer aldığı eko sistemin pasif bir üyesi olmaktan çıkıp doğaya müdahale edebilen aktif bir özneye dönüşmüştür. 5 İnsanlık tarihinin tanık olduğu bu ilk büyük devrimden ikinci büyük devrim olan sanayi devrimine kadar geçen on bin yıllık dönem boyunca “geçimlik tarım” dünyada insan yaşamının temel uğraşısı olmuştur. Tarımda karşımıza çıkan ve büyük dönüşümleri içinde barındıran diğer bir dönem, buhar gücünün tetiklediği Birinci Sanayi Devrimi ile eşzamanlı gelişen “İkinci Tarım Devrimi”6 olmuştur.7 Bahsi geçen dönemde nadas sisteminin yerine tahılların, yemlik bitkilerle nöbetleşe ekim usulünün uygulanmaya başlanması, hem bitkisel üretimde hem de hayvansal üretimde büyük bir verimliliği ortaya çıkarmıştır. Uygulanan yeni sistem eskiye göre iki kat daha üretkendir ve ciddi anlamda artmış olan 5 Ahmet Şahinöz, Neolitikten Günümüze,, s.82. Marcel Mazoyer, Laurence Roudart, Dünya Tarım Tarihi Neolitik Çağ’dan Günümüzdeki Krize, Çev: Şule Ünsaldı, Epos Yay., Ankara, 2009, s.78. 6 Dönemlendirmede tarihler konusunda fark olmamakla birlikte, dönemlerin isimlendirilmesi ile ilgili kimi farklılıklar bulunmaktadır. Biz bu konuda Ahmet Şahinöz’ün dönemlendirmesini temel aldık. Ahmet Şahinöz, Neolitikten Günümüze, s.141. 7 İkinci Sanayi Devriminin tarımsal yaşamla ilişkili gelişmelerinden seçmeler: 1897 Klimatoloji El Kitabı yayınlandı. 1904 Kaliforniya’da ilk traktörün sürüş denemesi yapıldı. 1907 Rus Ivanov hayvanlarda yapay döllenmeyi gerçekleştirdi. 1910 uskur tipi türbin kullanıldı. Bknz: Bernand Grun, The Timetables of History, fourth edition, New York, 2005, s.450-461. 13 nüfusun da çok daha iyi beslenmesine olanak vermiştir. Tüm bunlarla birlikte yeni tarım, yüksek üretkenlik sayesinde, doğmakta olan endüstriye hem sermaye, hem de hammadde ve işgücü vermiştir.8 1.TEKNOLOJİK GELİŞMELERİN TARIMSAL ÜRETİME ETKİSİ (1945-1980) Kişi başına üretimin ya da gelirin kalıcı biçimde artışı olarak tanımlanabilen iktisadi büyüme, özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ulusların zenginliğini ve yoksulluğunu belirleyen temel kavram olarak ifade edilmektedir. Özellikle de tarım kesiminde yarattığı etkiler bakımından, 1945’te başlayıp 1970’lerin sonlarına kadar devam eden süreç, kendisinden önceki ve sonraki on yıllardan farklılaşmış bir dönem olarak tarihte yerini almıştır. “Modern Tarım” olarak adlandırılan süreç 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren başlamış ve bu dönemde tarım, sanayi kökenli girdilerle beslenen yeni bir gelişme sürecine girmiştir. Tarımda makineleşme ile birlikte gübre, tohum ve tarımsal ilaçlar konusunda yaşanan gelişmeler tarımsal üretimde verimliliği bu döneme kadar görülmemiş bir şekilde arttırmıştır. Traktörler, ilk önce ABD ve Kanada’nın geniş tarım arazileri ile İngiltere’nin zengin çiftliklerinde faaliyete geçmişlerdir. Hayvan gücünün yerini alan ve insan gücünden önemli ölçüde tasarruf eden makineleşme, tarımsal işlemleri hızlandırarak işgücü verimliliğinde çok büyük artışlar sağlamıştır. Nitekim bir gün içerisinde, 17. yüzyılda öküz ile 0,4 ve 18. yüzyılda at ile 0,8 ve 19. yüzyılda buharlı bir çekici ile de ancak 5 hektarlık bir alanı işlemek mümkünken, 20. yüzyılda modern ekipmanlarla donatılmış bir traktör ile tam 40 hektarlık bir alan işlenebilmektedir. 9 Yirminci yüzyıl ortalarında tarım kesimi, traktörden kimyasal gübreye, mücadele ilaçlarından laboratuvarlarda geliştirilen yüksek verimli tohumluklara ve hayvan cinslerine kadar çok yoğun bir girdi akımına tanık olmuştur. Öyle ki sanayi kökenli girdi kullanımlarındaki yıllık artışlar tarımsal üretim artışlarını ikiye katlamıştır. Aslında, ikinci modern tarım dalgasını “tarımın sanayileşmesi” olarak da 8 Mazoyer, Roudart, Dünya Tarım, s.324-343. 9 Şahinöz, Neolitikten Günümüze, s.152-153.;Krş.Paul Bairoch, L’agriculture des pays developpes: 1800 a nos jours, Economica,1999,s.287. 14 tanımlayabiliriz. Yoğun sermaye girişi sayesinde, tarımsal işgücü verimliliği 1954-1972 döneminde, yılda ortalama %5,9 gibi, diğer kesimlerden çok daha hızlı bir artış gösterebilmiştir.10 Tarımda yaşanan makineleşme İkinci Sanayi Devrimi’nin ürettiği yeni tarım üretim araçları ile daha da derinleşmiş ve büyümenin önemli bir gücü haline gelmiştir. 1950-1957 yılları arasında Avrupa Konseyi sahasının tümünde, traktör sayısı dört kat artmıştır. 1970’ler ve 1980’lerde, çiftlik üretiminin neredeyse tüm aşamalarında - patates, şekerpancarı, üzüm ve meyveler de dâhil, ekim, çapalama ve ürün devşirmede- makineleşme yaşanmıştır. 11 Grafik 1: 1961-1980 yıllarında ABD ve AB’de kullanılan traktör sayısı (adet) Kaynak: FAO, (Erişim Tarihi 24.04.2017) Grafik 1’de görüleceği üzere 1960-1980 yılları arasında Avrupa’da kullanılan traktör sayısında ABD’ye oranla daha hızlı bir artış yaşanmıştır. Avrupa’da 20 yıllık dönemde traktör sayısının %121 artış göstermesinin temel nedeni Marshall Planı ile Avrupa’ya tarımsal makine aktarımı yapılmış olmasıdır. Makineleşmenin tarım sektöründe yarattığı bir diğer etki de kamyon, demiryolları, gemi ve uçaklarla etkinleşen taşımacılığın tarım işletmelerinin tam anlamıyla dışarıya açılmasına olanak vermiş olmasıdır. Böylece uzak yerlerden geniş ölçüde gübre alabilen bu bölge ve işletmeler, kendi ürünlerini küresel alanlara yoğun bir 10 Şahinöz, Neolitikten Günümüze, s.158-159;Krş: Roux Pierre, Econoime Agricole, C. 2: L’agriculture dans le developpement economique, Technique et Doc. (Lavoisier), Paris, 1987:90. 11 Ivan T. Berend, 20. Yüzyıl Avrupa İktisat Tarihi, Çev: Serpil Çağlayan, Türkiye İş Bankası Kültür Yay., İstanbul, 2011, s.317. krş: Council of Europe, Statistical Data, Strasburg, 1959, s.208. 4.690.000 4.800.000 5.270.000 5.120.000 4.726.000 3.455.561 4.575.197 5.687.634 6.658.429 7.657.780 0 2.000.000 4.000.000 6.000.000 8.000.000 10.000.000 1960 1965 1970 1975 1980 1985 ABD Traktör (adet) AB Traktör (adet) 15 biçimde aktarabilmişlerdir. Bu durum, tarımsal işletmeleri temel tüketim ve üretim mallarını üretme zorunluluğundan kurtarmış ve tarımsal üretimde uzmanlaşma sağlamıştır. İşletmeler her bölgenin fiziksel ve ekonomik koşullarına ve her işletmeye özgü üretim koşulları ve araçlarına göre kendi yararlarına satışından en çok avantaj sağlayacakları birkaç ürünü seçmişler, bitkisel ya da hayvansal kökene dayanan çoklu üretimi bırakmışlardır. 12 Nispeten düz, toprağı verimli ve kolay işlenebilir olan bölgelerin, hem koşum hayvanı, gübre ve böylece yemlik bitki üretme zorunluluğundan, hem de eski rotasyon ve almaşık ekim sistemlerinden kurtulan işletmeleri, yemlik bitki üretimini ve hayvancılığı, motorlaşmış büyük tarımlar yapmak üzere terk etmiştir. Böylece bitkisel üretimde uzmanlaşan bu bölgeler, elverişsiz bölgelere ihraç edebildikleri ticarileşebilir ürün fazlasını bolca üretmiştir. 13 Arazisi bitkisel üretime uygun olmayan özellikle dağlık bölgelerdeki işletmeler ise, sözünü ettiğimiz bölgelerden gelen bol miktarda ve düşük fiyatlı tahıl, kuru sebze, yağ ve patatesle birlikte, kendileri için gitgide daha az verimli olmaya başlayan büyük tarım üretimlerini terk ederek otlaklara ve hayvancılığa ağırlık vermiştir.14 Tarımsal modernizasyon yalnızca sanayi kökenli makine ve teçhizat kullanımı ile sınırlı kalmamış, tarımsal verimlilik artışı sağlayan kimyasal gübre, sulama, yüksek verimli tohumluk, tarımsal ilaç, hayvan yemi, yakıt, elektrik, vs. gibi modern girdilerin kullanımını da beraberinde getirmiştir. Fransa’da buğday verimliliği 1850-1950 yılları arasında yani bir asırda, yalnızca bir katlık bir artış gösterebilirken bu dönemin ilk çeyrek asrında yüksek verimli tohumluklar ve kimyasal gübre gibi modern girdilerin kullanımının yaygınlaşması ile tam üç katlık bir artışa tanık olarak hektar başına üretim 2 tondan 6 tonun üzerine çıkmıştır. 15 İşlenen toprakların artık artmadığı bir zaman diliminde üretimin arttırılması tarımsal modernizasyon ile eşanlamlıdır. Batı toplumlarında bir ton buğday üretmek için, sanayi devrimi öncesi gerekli olan 1200- 1800 çalışma saati, 1990’lı yıllarda ABD’de iki saate düşmüş, bir hektar topraktan elde edilen buğday miktarı da 600-700 kg’dan 6-7 tona çıkmıştır. 1970’lerin başında dünya 12 Mazoyer, Roudart, Dünya Tarım, s.387-388. 13 Mazoyer, Roudart, Dünya Tarım, s.405. 14 Mazoyer, Roudart, Dünya Tarım, s.406. 15 Şahinöz, Neolitikten Günümüze, s.159.krş: De Lauwe, L’aventure agricole de la France, PUF, 1979:17. 16 tarımsal üretiminin dörtte birinin kimyasal gübre kullanımından kaynaklandığı hesaplanmıştır.16 Hektar başına gübre kullanımı, 1913 yılında Avrupa (Rusya hariç)’da 21 kg, Kuzey Amerika’da 5 kg iken, İkinci Dünya Savaşı sonrası, 1953 yılında sırasıyla 71 kg ve 24 kg, 20. Yüzyılın sonlarına doğru, 1990 yılında 213 kg ve 87 kg’a yükselmiştir. Çevre bilincinin artması nedeniyle kimyasal gübre tüketimi söz konusu ülkelerde 1980’li yıllardan sonra azalma göstermiştir.17 1.1.Tahıl Üretimindeki Gelişmeler Grafik 2: ABD – AB Tahıl Üretim Miktarı (ton) (1961-1980) Kaynak: FAO (Erişim Tarihi: 24.04.2017) Grafik 3:ABD – AB Tahıl Ekim Alanları (ha) (1961-1980) Kaynak: FAO(Erişim Tarihi: 24.04.2017) 16 Şahinöz, Neolitikten Günümüze, s. 157. Krş. Bairoch, 1197,s.96.Krş.: Klatzmann, Joseph, Nourrir dix milliards d’hommes, PUF, Paris, 1975, s.132. 17 Şahinöz, Neolitikten Günümüze, s. 154. Krş Bairoch, 1999, s.95. 163.619.978 186.860.751 269.883.982 126.952.718 161.256.119 226.932.171 0 50.000.000 100.000.000 150.000.000 200.000.000 250.000.000 300.000.000 1960 1965 1970 1975 1980 1985 ABD Tahıl Üretim Miktarı AB Tahıl Üretim Miktarı 64.869.558 59.229.150 71.550.444 64.194.718 62.779.299 62.496.878 0 20.000.000 40.000.000 60.000.000 80.000.000 1960 1965 1970 1975 1980 1985 ABD Tahıl Ekili Alan AB Tahıl Ekili Alan 17 Grafik 2 ve 3 ‘te görüldüğü üzere 1960-1980 yılları arasında ABD’de tahıl ekim alanlarında %10 artış gerçekleşmişken, Avrupa’da %2,5’luk bir azalma söz konusudur. Ekili alanlarda çok büyük bir değişim olmamasına rağmen, tarımda modern girdi kullanımı dolayısıyla aynı dönem tahıl üretim miktarı sırasıyla %64 ve %78,5 artış göstermiştir. Grafik 4: ABD – AB – Az Gelişmiş Ülkeler18 Gübre Kullanım Miktarı (ton) (1961- 1980) Kaynak: FAO(Erişim Tarihi: 24.04.2017) Grafik 4’te her ne kadar Az Gelişmiş Ülkelerin gübre kullanım miktarı ABD ve Avrupa karşısında çok düşük görünse de 20 yıl içerisindeki artış oranı ABD ve Avrupa’ya nispeten çok yüksektir. 20 yıllık süreçte ABD’de %118, Avrupa’da %180 artış gerçekleşmişken, Az Gelişmiş Ülkelerin kullandığı gübre miktarı %916 artış göstermiştir. Artışın bu denli yüksek olmasında, coğrafyanın genişliği kadar gübre kullanımının diğer iki gelişmiş ekonomiye göre daha geç yaygınlık kazanmış olması da etkilidir. Artışın yüksek olmasına rağmen, iktisadi gelişmişlik düzeyindeki farklılıklar, modern bir girdi olan gübre kullanımları konusunda uçurumsal bir fark ortaya çıkarmıştır. Bu noktada daha iyi bir karşılaştırma yapmak adına ABD, AB ve Az Gelişmiş Ülkelerin toplam yüzölçümleri ve tarım alanlarına da bakmamız gerekiyor. 18 FAO’nun Az Gelişmiş Ülkeler (Least Developed Countries) olarak kabul ettiği ve bizim de bu bağlamda temel aldığımız listede, 33’ü Afrika, 14’ü Asya ve bir tanesi de Latin Amerika’da olmak üzere toplam 48 ülke bulunmaktadır. 7.646.500 15.535.500 21.479.900 12.882.700 22.583.000 28.093.600 99.464 376.973 1.010.930 0 5.000.000 10.000.000 15.000.000 20.000.000 25.000.000 30.000.000 1960 1965 1970 1975 1980 1985 ABD Gübre Kullanım Miktarı AB Gübre Kullanım Miktarı Azgelişmiş Ülkeler Gübre Kullanım Miktrı 18 Tablo 1: ABD, AB, Az Gelişmiş Ülkeler Yüzölçümü ve Tarım Alanları (km2) Yüzölçümü (km2) Tarım Alanları(km2) ABD 9.158.960 1961 4.475.090 1980 4.281.630 AB 4.210.562 1961 2.101.851 1980 1.976.655 Az Gelişmiş Ülkeler 20.146.544 1961 7.293.250 1980 7.439.560 Kaynak: Dünya Bankası, (Erişim Tarihi: 01.09.2017) Tablo 1 ve Grafik 4 birlikte değerlendirildiğinde, Az Gelişmiş Ülkelerde tarım alanlarının genişliğine rağmen, gübre kullanım miktarının ABD ve AB’ye göre çok düşük seyrettiğini görmekteyiz. Elbette buradaki temel sebep kimyasal gübrenin ithal edilen bir girdi olmasıdır. Bununla birlikte ABD ve AB’nin modern girdi konusunda uyguladıkları destekleme politikaları da aradaki farkın açılmasına sebep olmaktadır. Batı dünyası içerisinde de bu farklılıkları gözlemleyebiliyoruz. Örneğin, 19. yüzyılda, tarım devrimini bir asır önceden başlatmış olan İngiltere, tüm Avrupa ülkeleri ortalamasının %130-140 üzerinde bir tarımsal verimliliğe sahip bulunuyordu. İngiltere’yi en yakından izleyen ülkeler ise, söz konusu yüzyılın ikinci yarısında kimyasal gübre ve modern makineleri hızlı bir biçimde kullanıma sokan Almanya ve Danimarka olmuştur. Bu iki ülkeyi Fransa ve Avusturya-Macaristan izlemiş, en sonda da İtalya ve İspanya yer almıştır.19 Batı ile dünyanın geri kalanı arasında, ülkelerin tarımsal gelişme düzeylerindeki farklılaşma ise her geçen dönem artış göstermiştir. İngiltere’nin dönüm başına buğday üretimi Birinci Dünya Savaşı’ndan hemen önce Hindistan’ınkinin iki buçuk katıyken; 1968’de yaklaşık beş katına çıkmıştır. Amerikalılar aynı dönemde dönüm başına pirinç üretimini 4,25 tondan yaklaşık 12 tona çıkartırken bir zamanlar “Asya’nın pirinç tası” olan Burma 3,8’den sadece 4,2’ye çıkartmıştır. Mısır’daki bir tarım işçisi 1968 yılında yalnızca bir aileye yetebilecek kadar bir besin üretirken Yeni Zelanda’daki her çiftlik işçisi kırk kişiye yetecek besin üretir duruma gelmişti. 20 19 Şahinöz, Neolitikten Günümüze, s.162. 20 J. M. Roberts, Dünya Tarihi, 18. Yüzyıl ve Sonrası, 2. Cilt, Çev: İdem Erman, Tansu Akgün, İnkılap Yay., İstanbul, 2016, s.979-980. 19 Grafik 5: ABD – AB – Az Gelişmiş Ülkeler Tahıl Üretim Miktarı (ton) (1961-1980) Kaynak: FAO (Erişim Tarihi: 24.04.2017) Grafik 6: ABD – AB – Az Gelişmiş Ülkeler Sebze Üretim Miktarı (ton)(1961-1980) Kaynak: FAO (Erişim Tarihi: 24.04.2017) Grafik 5 ve 6’da görüldüğü üzere gelişmişlik düzeyleri arasındaki farklar ABD ve Avrupa’daki üretim miktarının Az Gelişmiş Ülkelerin üretim miktarlarından çok yüksek olması neticesini doğurmuştur. Bu farklılığın bir diğer sebebi de ABD’nin Üçüncü Dünya Ülkeleri’ne yönelik uygulamış olduğu tarımsal politikalardır. Yoğun girdi kullanımı, hayvan gücü ve araç-gereç başta olmak üzere geleneksel girdilerin tümünü yok etmiş, insan gücüne duyulan gereksinimi çok düşük bir düzeye indirmiştir. 1950’den 1959’a, on iki Kuzey-Batı Avrupa ülkesinde tarımsal işletmelerin istihdam ettiği işgücü sayısı %20 azalmıştır.21 Almanya’da tarımdaki istihdam 1945- 21 Şahinöz, Neolitikten Günümüze, s.159.krş: FAO&CEE, Une agriculture de plus en plus capitalisee, Geneve, 1961:4. 163.619.978 186.860.751 269.883.982 128.838.277 162.970.011 228.972.974 52.279.631 61.588.232 75.762.432 0 100.000.000 200.000.000 300.000.000 1960 1965 1970 1975 1980 1985 ABD Tahıl Üretimi AB Tahıl Üretimi Azgelişmiş Ülkeler Tahıl Üretimi 18.947.780 20.763.100 24.657.505 45.046.020 52.234.428 57.142.757 6.537.848 8.679.112 10.703.242 0 10.000.000 20.000.000 30.000.000 40.000.000 50.000.000 60.000.000 1960 1965 1970 1975 1980 1985 ABD Sebze Üretimi AB Sebze Üretimi Azgelişmiş Ülkeler Sebze Üretimi 20 1975 yılları arasında 5,9 milyondan 1,5 milyona düşmüştür. 1946-50 yıllarında İsveç’te yaklaşık %60 ve 1966-70 yılları arasında Danimarka’da %40’lık bir düşüş yaşanmıştır. Bu arada tarımdaki işgücü verimliliği, teknolojide modernleştirmeye bağlı olarak, iki katından fazla artış göstermiştir. 22 1960’lı yılların başında yaşanan önemli bir tarımsal gelişme, daha sonraları “Yeşil Devrim” olarak anılan tohumluk denemeleri olmuştur. Yeşil Devrim, dünyanın o dönemde başlıca gıda ürünleri olan pirinç, buğday, mısır ve darı üzerinde yoğunlaşmıştır. Amerikalı mühendis Normon E. Borlaug Meksika’da 1940’lı yıllarda gerçekleştirdiği çalışmalar sonucunda hastalık direnci yüksek buğday çeşitleri geliştirmişti. Borlaug'un buğday çeşitlerini yeni mekanize tarım teknolojileri ile birleştirerek Meksika, kendi vatandaşlarının ihtiyaç duyduğu buğdaydan daha fazla buğday üretmeyi başarmış ve 1960'larda buğday ihracatçısı haline gelmiştir. Bu çeşitlerin kullanılmasından önce ülke buğday arzının neredeyse yarısını ithal etmekteydi.23 Yeşil Devrimin başarısı nedeniyle, teknolojileri 1950'lerde ve 1960'larda dünya çapında yayılmıştır. Örneğin Birleşik Devletler, buğdayın yaklaşık yarısını 1940'larda ithal etmekteyken ancak Yeşil Devrim teknolojilerini kullandıktan sonra 1950'lerde kendine yeterli hale gelmiş ve 1960'larda bir tarımsal ürün ihracatçısı olmuştur.24 Elde edilen yeni yüksek verimli tohum çeşitleri, gübrenin artan uygulanmasına daha yüksek verimlerle yanıt verme yetenekleri ve kısmen yılda iki, hatta bazen üç ürün üretme kabiliyetine sahip oldukları için, üretimde gerçek ve önemli artışlar sağlamıştır. Gelişmekte olan ülkelerde pirinç ve buğday üretimi, 1965-1980 yılları arasında %75 oranında artarken, bu bitkilerin ekildiği alanda sadece %20'lik bir artış olmuştur. Endonezya'da, 1960 yılındaki pirinç verimi hektar başına 1,3 tondan, 1994 yılında 4,3 tona yükselmiştir. 25 Hindistan ve Pakistan’da buğday ve mısır, Filipinler’de ise pirinç üretiminde bir yıldan diğerine %35-40’a varan verimlilik artışları sağlanmıştır. Başarılı 22 Berend, 20. Yüzyıl Avrupa, s.317-318. 23 Amanda Briney, “Green Revolution- History and Overview of the Green Revolution”, Updated March 03, 2017, https://www.thoughtco.com/green-revolution-overview-1434948, (Erişim Tarihi: 23.04.2017). 24 Briney, Green Revoulation, https://www.thoughtco.com/green-revolution-overview-1434948. 25 P.Fitzgerald-Moore, B.J. Parai, “The Green Revolution”, http://people.ucalgary.ca/~pfitzger/green.pdf, (Erişim Tarihi: 23.04.2017), s.2. 21 https://www.thoughtco.com/green-revolution-overview-1434948 https://www.thoughtco.com/green-revolution-overview-1434948 http://people.ucalgary.ca/%7Epfitzger/green.pdf sonuçlar, yeni cins tohumların Asya Kıtası’nda ekildiği alanların, 1964/65 döneminden 1968/69 dönemine 200 dönümden 34 milyon dönüme yükselmesine neden olmuştur. 26 Grafik 7: Endonezya Pirinç Ekili Alan (ha) (1961-1980) Kaynak: FAO (Erişim Tarihi: 24.04.2017) Grafik 8: Endonezya Pirinç Üretiminde Verimlilik (hg/ha) (1961-1980) Kaynak: FAO(Erişim Tarihi: 24.04.2017) Grafik 7 ve 8’de görüldüğü üzere Endonezya’da Yeşil Devrimin etkisi ile 20 yıllık süreçte pirinç ekim alanları %31 artış gösterirken, pirinç üretimindeki verimlilik %87 artmıştır. 26 Şahinöz, Neolitikten Günümüze, s.162. 6.857.000 7.327.000 8.135.080 8.495.100 9.005.065 0 2.000.000 4.000.000 6.000.000 8.000.000 10.000.000 1960 1965 1970 1975 1980 1985 22 Grafik 9: Filipinler Tahıl Ekili Alan (ha) (1961-1980) Kaynak: FAO (Erişim Tarihi: 24.04.2017) Grafik 10: Filipinler Tahıl Ürünlerinde Verimlilik (hg/ha) (1961-1980) Kaynak: FAO(Erişim Tarihi: 24.04.2017) Grafik 9 ve 10’da görüldüğü üzere Filipinler’de tahıl ekim alanı 1961-1980 yılları arasında %29 artmış olmasına rağmen, tahıl ürünlerindeki verimlilik aynı yıllar içerisinde %61 artış göstermiştir. Yapay ortamlarda geliştirilmiş bulunan tohumlar, geleneksel türlere göre daha verimli, ancak kuraklık ve don gibi doğal afetlere, hastalık ve zararlılara karşı daha az dayanıklıdır. Bu bakımdan yüksek verimli tohumluklar, ancak sulama, gübreleme ve ilaçlama gibi bir “paket program” çerçevesinde kullanılabilmektedir. Bu tür bir paket program ise, ister istemez önemli bir finansman kaynağı ve teknolojik donanıma gereksinim duymaktadır. Yüksek kullanım maliyeti ve teknolojik birikim zorunluluğu 5.195.460 5.215.260 5.625.250 6.871.710 6.707.820 0 2.000.000 4.000.000 6.000.000 8.000.000 1960 1965 1970 1975 1980 1985 tahıl ekili alan 9.963 10.455 13.503 12.863 16.064 0 2.000 4.000 6.000 8.000 10.000 12.000 14.000 16.000 18.000 1960 1965 1970 1975 1980 1985 Ve rim lil ik (h g/ ha ) Yıllar Tahıl Ürünlerinde Verimlilik 23 söz konusu tohumların, yetersiz beslenme ve açlık sorunları ile karşı karşıya bulunan ülkelerin tümüne yayılmasını engellemiştir.27 Toprağın sürekli ve daha yoğun kullanımına dayalı yeni tarımsal üretim yöntemi, sonuç olarak hem işgücü hem de toprağın verimliliğinde önemli artışlara yol açmıştır. Tarım devrimi tarımsal artığın büyümesine, aynı dönemde gerçekleştirilen sanayi devrimi ve hızlı kentleşme ise artığın en uygun ekonomik koşullarda değerlendirilmesine olanak sağlamıştır.28 Bu görkemli gelişmelerin tümü iç tüketimde yaşanan tarihte görülmemiş boyuttaki artışın hem sebepleri, hem de sonuçları olmuştur. 1930’lar ve 1940’ların tüketim boşluğu bir tüketim “açlığı” yani “normal” den çok daha büyük bir tüketim talebi yaratmıştır. Savaş sonrası kuşaklar uzun süre iş, gelir ve kimi ülkelerde zaman zaman karneye bağlanan tüketim mallarının kıtlığını çekmişti. 1920’ler ve 1930’lardaki bir iki yıllık molalar dışında 1914’ten beri durum bu şekilde gelişmişti. Ertelenmiş ve bastırılmış tüketim, savaş sonrasındaki hızlı büyümenin motorlarından birini oluşturmuştur. 29 1.2.Hayvansal Üretimdeki Gelişmeler Tarımsal üretimin bir diğer kolu da hayvansal üretimdir. Bitkisel üretimdeki gelişmeler, özellikle yem bitkilerindeki artışla birlikte hayvansal üretimi de geliştirmiştir. Grafik 11 ve 12’den de anlaşıldığı üzere 1961-80 yılları arasında büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayılarındaki artış Az Gelişmiş Ülkelerde daha fazla olmuştur. Büyükbaş hayvan sayısı ABD’de %13,86, Avrupa’da %16 artış göstermişken, Az Gelişmiş Ülkelerde %33,86 artmıştır. Aynı yıllarda küçükbaş hayvancılıkta ise ABD’de %61 ve Avrupa’da %7,69 gerileme yaşanırken, Az Gelişmiş Ülkelerde %34 artış yaşanmıştır. Söz konusu değişimde bitkisel ve hayvansal üretim alanlarının birbirinden ayrılması ve her sektörün kendi içinde uzmanlaşması etkili olmuştur. Bununla birlikte ABD ve AB’de destekleme politikaları ve ihracat gelirleri dolayısıyla bitkisel üretim, hayvansal üretime göre daha kâr getirici görülmekte ve bitkisel üretime doğru kayışlar gerçekleşmektedir. 27 Şahinöz, Neolitikten Günümüze, s.163. 28 Şahinöz, Neolitikten Günümüze, s.157. 29 Berend, 20. Yüzyıl Avrupa, s.321-322. 24 Grafik 11: ABD – AB – Az Gelişmiş Ülkeler Büyükbaş Hayvan Sayıları (1961- 1980) Kaynak: FAO (Erişim Tarihi: 24.04.2017) Grafik 12: ABD – AB – Az Gelişmiş Ülkeler Küçükbaş Hayvan Sayıları (1961- 1980) Kaynak: FAO (Erişim Tarihi: 24.04.2017) 2. UYGULANAN TARIMSAL POLİTİKALAR (1945-1980) Tarım politikası, tarımsal faaliyetin sosyo-ekonomik ve teknik ortamını etkilemek üzere yapılan devlet müdahalelerinin tümünü ifade etmektedir. Bu tanım, her politikanın belirli bir amaç ve fonksiyon etrafında şekillendiğini ve saptanan hedeflere ulaşmak için de gerekli araçlarla donatılmış olması gerektiğini ortaya koymaktadır.30 30 Ahmet Şahinöz, “Yeni Binyıl’da Yeni Tarım Politikaları”, Akdeniz İ.İ.B.F. Dergisi, (19) 2010, s.332. 103.304.734 109.860.762 120.111.717 121.993.005 151.310.727 163.310.989 0 20.000.000 40.000.000 60.000.000 80.000.000 100.000.000 120.000.000 140.000.000 160.000.000 180.000.000 1960 1965 1970 1975 1980 1985 ABD Büyükbaş AB Büyükbaş Azgelişmiş Ülkeler Büyükbaş 36.198.008 22.995.008 14.099.000 131.545.148 122.557.347 121.419.922 168.420.641 200.647.213 226.113.934 0 50.000.000 100.000.000 150.000.000 200.000.000 250.000.000 1960 1965 1970 1975 1980 1985 ABD Küçükbaş AB Küçükbaş Azgelişmiş Ülkeler Küçükbaş 25 Gıda maddelerinin ülkeler için stratejik öncelikli mallar sayılması ve buna karşılık tarım kesiminin doğal koşullara bağlılığından dolayı diğer sektörlerden daha fazla piyasa istikrarsızlığına açık olması, devletlerin bu alanda uyguladıkları politikaların ana itici gücü olmuştur. Çağdaş devletler, tarımsal üretim ve verimliliği arttırmak için tarımsal teknolojilerin gelişmesini ve tarımın modernleşmesini desteklerken, piyasaları istikrara kavuşturmak için ise, fiyatlara müdahale edebilmekte ya da yerli üretimi dış rekabete karşı koruyabilmek için gümrük duvarları inşa etmektedir. Tarımsal üretimi en düşük maliyet koşullarında arttırmayı hedefleyen devlet, çiftçileri sübvansiyonlu kredilerle destekleyebileceği gibi, çeşitli araştırma-geliştirme ve yayım merkezleri kurarak da tarımsal gelişmeyi hızlandırabilir. 31 Tarihin en eski dönemlerinden itibaren, devletler tarafından tarım kesimine yönelik müdahaleler gerçekleştirilmiş olsa da, modern anlamda ilk uygulayıcı 1929 Ekonomik Krizi sonrası ABD olmuştur. Tarıma yönelik devlet müdahalelerinin artması ve dünya genelinde yaygınlık göstermesi ise İkinci Dünya Savaşı sonrası gerçekleşmiştir.32 Savaş döneminde yaşanan gıda kıtlığı ve savaş sonrası ortaya çıkan iki kutuplu dünyada “soğuk savaş” rüzgârlarının esmesi gıda güvencesinin sağlanması konusunda devletlerin dikkatini tarım kesimine çekmiştir. Ayrıca, savaşın hemen devamında antibiyotik ilaçların devreye girmesi, küresel dünyada ölümleri azaltarak nüfus artış hızını yükseltmiştir; Bu artış, özellikle gelişmekte olan ülkelerde tarihte görülmemiş oranlara varmıştır.33 Tüm bu sebeplerle tarım üretimini arttırma amaçlı politikalar özellikle en sanayileşmiş kapitalist ülkeler olan ABD, AB ve Japonya tarafından çok uzun yıllar değişik yöntemler kullanılarak uygulanmıştır. Yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren dünya ekonomisindeki değişim, bu döneme kadar görülmemiş bir hızlılıkta ve genişlikte olmuştur. Bu süreçte tarım kesimini ilgilendiren iki önemli dönüm noktasından bahsedilebilir. Bunlardan ilki İkinci Dünya Savaşı ile başlayan ve ABD’nin dünya ekonomisinde ve küresel tarım politikalarında önemli bir güç olarak karşımıza çıktığı dönemdir. 1970’lere kadar devam edecek bu sürecin en önemli özelliği, başta ABD olmak üzere, devletlerin tarımsal 31 Şahinöz, “Yeni Binyıl’da Yeni Tarım Politikaları” , s.332. 32 Berend, 20. Yüzyıl Avrupa, s.249. 33 Gülten Kazgan, Tarım ve Gelişme, s.285. 26 üretimin arttırılmasına yönelik müdahaleci politikalar uygulamış olmalarıdır. 1970’lere gelindiğinde sistemde yaşanan tıkanmalar ve krizler yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. Gıda Krizi ve arkasından yaşanan Petrol Krizi tarımsal üretime yönelik politikalarda devlet denetimlerini azaltmış, tarımın uluslararası ticarete ve çok taraflı ticaret anlaşmalarına konu edilmesini gündeme getirmiştir. İkinci Dünya Savaşı sonrasında, ABD’nin önemli bir hegemonik güç olarak ortaya çıkması ile birlikte, savaştan ağır hasar almış bir dünya ve SSCB tehdidi, bu devlete hem politik ve hem de ekonomik gücünü yayabilecek önemli bir alan açmıştır. Bu bağlamda ABD’ye dünyanın geri kalanı üzerinde tesis edeceği gücün aracı kuruluşları oluşturulmuştur: Bunlardan en önemlisi 1944 tarihinde ABD’nin Bretton Woods kentinde düzenlenen konferanslar sonunda alınan kararlarla 1947’de kurulan ve daha sonra Dünya Bankası adını alan İmar ve Kalkınma Bankası (IBRD) ve Uluslararası Para Fonu’dur(IMF). 1948’de yapılan Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) ise sürecin işleyiş kurallarını belirlemektedir. 34 Bahsettiğimiz süreçte Marshall Planı da ABD’nin küresel gücünün tesisine katkı sağlamıştır. Bunlardan IMF uluslararası ödemeleri düzene sokup, ülkelerin ödemeler bilançosunda ortaya çıkacak dengesizliklerin giderilmesine yardım etmek üzere tasarlanmıştır. DB savaşta yıkılan ekonomileri yeniden ayağa kaldıracak kalkınma projelerini uzun vadeli ucuz kredilerle finanse etme görevini üstlenmiştir. GATT ise ticaret engellerini en aza indirmek ve ülkeler arasında ayrım gözeten ticaret anlaşmalarını sınırlamak suretiyle dünya ticaretinin serbestleştirilmesini sağlama amacıyla kurulmuştur. 35 Anlaşma Ekim 1947’de 23 ülke tarafından imzalandığında 50 bin kalemi kapsayan 123 seri müzakereyi kapsamaktaydı. On beş yıldan kısa bir sürede anlaşmaya üye ülkelerin sayısı yetmişe yükselmiş ve hepsi birlikte dünya ticaretinin %80’ine hâkim olmuştur. 36 Kuruluşundan itibaren, bir kısmı tamamlanması uzun yıllar sürmüş, toplam sekiz çok taraflı serbest ticaret müzakereleri turu yapılmıştır. Yapılan her müzakere 34 Ahmet Emre Biber, “Dünya Tarım Ticareti Serbestleşme Sürecinde Neo-Merkantalist Politikalar”, Business and Economics Research Journal, Volume 2- Number 1,2011, s.35. 35 Mustafa Acar, Selma Aytüre, Dünyada ve Türkiye’de Tarım ve Tarım Politikalarının Geleceği, Ekin Yayınevi, Bursa, 2014, s. 41. 36 Berend, 20. Yüzyıl Avrupa, s.253. 27 sonucunda, özellikle sanayi ürünleri ticaretinin serbestleştirilmesi açısından önemli başarılar sağlanmıştır. Oysa tarım teorik olarak görüşmelerin kapsamında yer alsa da, Uruguay Turu’na (1986-1994) kadar, özellikle 1955 yılından sonraki görüşmelerde hep ikinci planda olmuş, dolayısıyla tarımsal ürünler ticaretinde liberalizasyon oldukça sınırlı düzeylerde kalmıştır. Tarımsal ürünler ticareti ile ilgili olarak kayda değer belki tek gelişme et ve süt ürünleri ticaretinin kısmen serbestleştirilmesinin kararlaştırıldığı, 1979’da sona ermiş olan, Tokyo Turu’nda sağlanabilmiştir.37 GATT her ne kadar “En Çok Kayrılan Ülke”, “Ulusal Muamele”, “Karşılıklılık”, “Tarife İndirimleri ve Bağlayıcılık” ve “Şeffaflık” ilkesi gibi belirli temel ilkeler ve hükümler çerçevesinde yapılacak görüşmelerin ve konferansların altını çizmiş olsa da uygulamada önemli istisnalar yaşanmıştır. Sözleşmenin “Bölgesel Uygulamalar – Sınır Trafiği – Gümrük Birliği ve Serbest Ticaret Alanları” başlığını taşıyan 24. maddesinde ayrı tarifelerin veya diğer ticaret mevzuatının geçerli olabileceği gönüllü anlaşmalarla tahsis edilecek, gümrük bölgeleri ve serbest ticaret alanlarının kurulabileceği belirtilmektedir.38 Dolayısıyla bu anlaşmanın ilk maddesinde yer alan “ticaret yapanlar arasında taraflardan biri diğerine bir imtiyaz tanıyorsa bunu diğer ülkelere de tanımak zorundadır” biçimindeki “En Çok Kayrılan Ülke” ilkesi ve “anlaşmanın taraflarından birinin diğerine tanıdığı ticari tavizler karşılığında diğer ülkelerin de aynı koşullarda ticari imtiyaza sahip olması gerekliliği” biçiminde tarif edilen “Karşılıklılık” İlkesi ile bağdaşmamaktadır. Tarife indirimleri bölgesel oluşumlar içinde kaldırılırken diğer ülkelere uygulanmakta ve bu özelde bölgesel imtiyazlar yaratırken genelde de ülkeler arasında gelişmişlik farklarına neden olmaktadır. Dolayısıyla GATT sözleşmesinde kurallar, gelişmiş ülkelerdeki büyük tarım üreticilerinin tarım politikalarına izin verecek biçimde oluşturulmuştur.39 Marshall Planı’nın hayata geçirdiği dış yardım politikaları da ABD’nin etki alanlarını arttırmıştır. Aşağıda Türkiye üzerindeki etkisini de ele alacağımız “Marshall’ın Avrupa’yı yeniden inşa etme çabasının arkasında, ABD’nin sağladığı kaynak aktarımı ile kendisi için önemli olan Avrupa pazarını yeniden güçlendirmek istemesi de yatmaktadır. Bu yüzden Marshall Planı’nın öne sürdüğü koşullar arasında 37 Acar, Aytüre, Dünyada ve Türkiye’de Tarım, s.42. 38 GATT, 1947, Part III, Article XXIV. 39 Biber, “Dünya Tarım Ticareti”, s.37-38. 28 dış ticarette serbestlik ve ABD’nin hammadde kaynaklarına serbestçe ulaşması da yer almıştır. Nitekim ABD’nin sağladığı mali kaynaklardan yararlanan ülkeler ihtiyaç duydukları sınai ürünlerin %60’ını ve tarımsal ürünlerin %78’ini ABD’den ithal etmişlerdir.40 Marshall Planı içerisinde tarım sektörüne ayrılan pay oldukça büyüktür. Yardımın karşılığı olarak sunulan şartlar, ABD’nin kendi tarımsal girdi ve makinelerine büyük bir pazar oluşturma imkânı sağlamıştır. Bu durumun Batı Avrupa’daki karşılığı, tarımsal girdi ve mekanizasyonda artış yaşanması ve akabinde de tarımsal üretimin ivme kazanması şeklinde gelişmiştir. Marshall Planı Avrupa dayanışma ruhunun da tohumlarını atmış ve Avrupa’nın ekonomik bütünleşmesi gerçekleşmiştir. 1947’de on altı ülkenin katılımıyla bir Avrupa Ekonomik İşbirliği Komitesi kurulmuş ve ardından Nisan 1948’de Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü (OEEC) oluşturulmuştur.41 Mayıs 1957’de yaklaşık 180 milyon insanın yaşadığı altı ülke –İngiltere de davet edildiği halde, reddetmiştir- Roma Anlaşması’nı imzalayarak Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ve 1967’ye kadar ayrı bir örgüt olarak işlev gören Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (Eurotam)’nu kurmuşlardır. 42 Avrupa Topluluğu’nun (AT) kurulmasıyla girilen- Avrupa’nın ekonomik bütünleşmesi süreci, büyük (ve gitgide genişleyen), gümrük tarifesinden muaf bir tek Avrupa Pazarı oluşturmuştur. Batı Avrupa ülkeleri gitgide daha fazla birbirlerine yönelmişler ve üye ülkelerde ölçek ekonomileri için olanak yaratan bir ihracat patlaması sağlanmıştır. Avrupa pazarlarına yapılan ithalatın %53’ü Avrupa kaynaklıyken, ihracatın %64’ü diğer Avrupa ülkelerine yapılmış; 1970-72 yılarında, Avrupa ithalatının %70’i ve ihracatının %72’si yani Avrupa ticaretinin dörtte üçü diğer Avrupa ülkeleri ile gerçekleştirilmiştir.43 Bu arada topluluğun çıkarları Almanya, Fransa ve sonradan üye olan yoksul ülkelerde seçmen olarak büyük bir öneme sahip çiftçiler ve köylüler için Ortak Tarım 40 Sinan Sönmez, Dünya Ekonomisinde Dönüşüm, 2. Baskı, İmge Kitabevi, Ankara, 2015, s.89-90. 41 Berend, 20. Yüzyıl Avrupa, s.254. 42 Berend, 20. Yüzyıl Avrupa, s.268. 43 Berend, 20. Yüzyıl Avrupa, s.333. 29 Politikası’yla (OTP) sağlamlaştırılmıştır.44 20. yüzyılda tarım kesimindeki iktisadi büyümede, bu unsurların önemi fazlasıyla aşikârdır. ABD ve Avrupa Topluluğu’nun kendi iç tarımsal üretimlerine yönelik uyguladıkları korumacı politikalar, sadece kendi tarımsal üretimlerinde değil aynı zamanda dünyanın geri kalanı ile ilgili de belirleyici olmuştur. Örneğin ABD hükümeti, 1933’ten beri uygulamış olduğu ve 1938’de üzerinde düzenlemeler yapılan Tarımsal Uyum Yasası (Agricultural Adjustment Act) ile tarımsal üretimi denetim altında tutmuştur. Kanun özellikle depolanabilir mısır, pirinç, buğday, tütün, pamuk gibi ürünlere fiyat desteği sağlamakta ve ekim alanlarının kontrolüne imkan vermektedir. ABD hükümeti daha sonra bahsi geçen yasaya yaptığı eklerle gıda yardımı (food stamp) adı altında ürün fazlalıklarını okullara, hayır kurumlarına ve ihtiyacı olanlara dağıtma kararı almıştır. Böylece çiftçiden aldığı ürün fazlasını eritme yoluna gitmiştir.45 1950'li yıllarda da hızlı teknolojik gelişme, ucuz gübre ve azalan ihracat bir kez daha arz fazlasına yol açmıştır. Bu problemin üstesinden gelebilmek için toprağın ekilmeyip boş bırakılması ve ihracatın artırılması uygun görülmüştür. Bu amaçla hazırlanan program "Soil Bank"tır (Agricultural Act-1956). Ürün fazlalıklarını kontrol edebilecek kadar ekim alanının dışarıda bırakılması amaçlanan bu programlar, 1960'lı yılların sonlarına kadar davam etmiştir.46 1954’te yürürlüğe sokulan PL-480 (Public Law 480) Yasası ile ABD kendi iç piyasasında ürün fazlasını çiftçiden almaya devam etmiştir. Fakat bu sefer talep fazlası ürünler, Üçüncü Dünya Ülkelerine %30’u hibe, %70’i imtiyazlı satış olmak üzere “Barış için Besin” (Food for Peace) sloganıyla ihraç edilmiştir.47 1965’e gelindiğinde ABD yiyecek “yardımı” yani satışı, ABD buğday ihracatının %80’ini ve dünya buğday ticaretinin dörtte birini oluşturuyordu.48 PL-480 Yasası, soğuk savaş döneminde 44 Roberts, Dünya Tarihi, s.1073. 45 Fatma Doğruel, Tarım Destekleme Politikaları ve Sonuçları: ABD, AT ve Türkiye, İstanbul Ticaret Odası Yay., Yayın No: 1993-29, s.6. 46 Doğruel, Tarım Destekleme Politikaları, s.8. 47 “Public Law 480: "Better than a bomber"”, Middle East Research and Information Project, Volume: 17, March/April 1987, http://www.merip.org/mer/mer145/public-law-480-better-bomber, (Erişim Tarihi: 25.04.2017) 48 Oya Köymen, Kapitalizm ve Köylülük, Ağalar, Üretenler, Patronlar, 2. Basım, Yordam Kitabevi, İstanbul,2012, s.80.krş: McMichael, Philip; Raynolds, Laura T.,”Capitalism, Agriculture and World Economy”, (Ed.) Sklair, L., Capitalism and Development, Roudledge, 1994, s.320 30 http://www.merip.org/mer/mer145/public-law-480-better-bomber “bomba”dan daha etkili bir silah olarak değerlendirilmiştir. Bu ifadenin altında yatan gerekçe, Üçüncü Dünya Ülkelerinin başta buğday olmak üzere ABD’ye bağımlı hale gelmiş olmasıdır. Üçüncü Dünya’nın buğday tüketiminin artmasında fiyatların yerel üretimden düşük olmasıyla birlikte, hükümetlerin buğday unu ya da ekmeği doğrudan desteklemeleri de etkili olmuştur. Örneğin, Orta Doğu ve Afrika ülkelerinde ithal unun maliyetinin %50’sini devlet karşılamaktaydı. Diğer taraftan buğday ihracatçısı ülkeler de bu ihracatı desteklemişlerdir. 1960’larda ABD, 1970’lerde Ortak Pazar Ülkeleri buğday ihracını büyük oranlarda desteklemiş; 1970’lerde Ortak Pazar desteği nedeniyle buğday, dünya fiyatından %11 düşük satılmıştır.49 ABD’ye benzer biçimde, Avrupa Topluluğu da Ortak Tarım Politikası’nın oluşturulmasından sonra tarıma yönelik destekleme politikalarını yürürlüğe koymuştur. Bu bağlamda 1962’de ilk düzenlemeler yapılırken altı ülkede aktif yurttaşların yaklaşık %20’sini tarım nüfusu oluşturmaktaydı. Bu kitlenin önemli bir bölümü düşük gelirli küçük ve orta ölçekli aile işletmelerinde istihdam edilmekteydi. Bu nedenle o dönemde düşük gelirli üreticinin gelirlerini artırmak en temel sorun olarak görülmüş ve yüksek fiyatlar ile gelir desteği uygulamasına gidilmiştir.50 İzleyen dönemde AT bütçesinin yarıya yakınını tarımsal üretimi arttırmak için kullanmış, bu sayede altyapı sorunlarını çözmüş, verimliliği arttırmış ve üretimde sağladığı artışlarla kendine yeterli hale gelmiştir. Ancak bu süreç Avrupa’da aşırı üretim sorununu beraberinde getirmiştir. Bu da tarımsal ticarette ABD ve AB arasında dış pazar kapma yarışını doğurmuştur. 51Bu mücadeleye daha sonra Marshall Planı ile desteklenen Japonya da katılmıştır. ABD ve Avrupa’nın tarımsal üretim konusunda ilk karşı karşıya gelişleri 1950’lerde süt ürünleri ihracı sırasında yaşanmıştır. Avrupa tarımı, Marshall Planı’nın da etkisiyle 1950’lerin başında canlanıp ABD’ye süt ürünleri ihraç etmek isteyince (ki ABD pazarında Avrupa süt ürünlerinin payı %1’den azdı) ABD ayrıca birçok ürün için de ithalat kısıtlaması getirmiştir. Ancak bu uygulama tarımsal bir yasayla değil, 1950 tarihli Savunma Üretimi Yasası’nı değiştirerek gerçekleştirmiştir: “1952’de yapılan yasa değişikliği ile artık ABD Tarım Bakanı ülke güvenliğini tehlikeye sokan 49 Oya Köymen, Kapitalizm ve Köylülük, s.81.krş: Byerlee, Derek, 1992, s.312-318, 320-21. 50 Doğruel, Tarım Destekleme Politikaları, s.23. 51 Biber, “Dünya Tarım Ticareti…”, s.46. Krş: G. Günaydın, “DTÖ, Cancun ve Türkiye Üzerine”, Kamu Yönetimi Dünyası Dergisi, 4 (16), 2003, s.39-42. 31 Danimarka peynirinden Türk üzümüne kadar herhangi bir ithalata karşı ülkesini savunabilecekti.”52 1960’lı yılların sonuna gelindiğinde Yeşil Devrim uygulaması ve ona ek olarak piyasa fiyatlarına yapılan büyük müdahaleler, mali destekler ve ithalatı yasaklayıcı politikalarla tarımda verimliliğe bağlı üretim artışları olmuştur. Aynı dönemde Batılı ülkeler tarımsal üretimde Az Gelişmiş Ülkelere oranla daha büyük verim artışı gerçekleştirmiş ancak bu ülkelerin nüfus artışı duraklamaya girmiştir. Az gelişmiş ülkelerde ise nüfus artışı aynı hızla artmaya devam etmiştir. 53 1970’li yıllarda üretim artışı ve tarımsal politikalarda değişikliğe yol açacak bir gelişme Petrol Krizi ile çakışan Gıda Krizi olmuştur. Gıda Krizi’ni ortaya çıkaran durum da ABD ve SSCB arasında yapılan buğday anlaşmasıdır. 1972-73 tarım yılı boyunca, Sovyetler Birliği dünyada ticari olarak satılan tahılların dörtte üçüne karşılık gelen 30 milyon metrik ton tahıl satın almıştır. Bu işlemin ölçeği, eşi görülmemiş bir sıkıntıya ve hızla yükselen fiyatlara neden olmuştur. 54 Bu süreçte bir başka etkili küresel güç olan Sovyet Birliği geniş tarım arazilerine ve yoğun bir tarımsal nüfusa sahip olmakla birlikte yetersiz politikalar dolayısıyla tahıl ithalatçısı haline gelmişti. Bu sorunun ortaya çıkmasında, İkinci Dünya Savaşı yıllarında bilinçli tarım kesiminin büyük kısmının yitirilmesi de etkili olmuştur. 1970'lerin ortalarında, gözlemciler, Sovyetler Birliği'nin iki kat daha fazla çiftlik arazisine sahip olduğunu ve bu topraklarda ABD’den altı kat daha fazla kişinin çalıştığı ancak verimliliğin çok daha düşük olduğunu bildirmiştir. Sovyetler Birliği Stalin döneminde bile, tahıl ürünleri ihraç etmişti.55 ABD ve Sovyet Birliği arasında yapılan anlaşma, ABD’deki kronik ürün fazlasını erittiği gibi tahıl fiyatlarını da yükseltmiştir. 1970'lerin ortalarında yaşanan ekonomik gelişme tarımsal politikaların gözden geçirilmesine neden olmuştur. Daha 52 Henry Bernstein, “Food Regimes and Food Regime Analysis: A Selective Survey”, Land grabbing, conflict and agrarian‐environmental transformations: perspectives from East and Southeast Asia, An international academic conference, 5‐6 June 2015, Chiang Mai University, s.36. 53 Abdullah Aysu, Küreselleşme ve Tarım Politikaları, Su Yay., İstanbul, 2008, s.30. 54 Harriet Friedmann, "The political economy of food: a global crisis." New left review, 197, 1993, s.40. 55 Kurk Dorsey, “The 1972 Soviet-American Grain Deal: The Unintended Environmental Consequences of Trading with the Enemy”, http://files.constantcontact.com/1d374365501/851101bb-81da-41b6-a09c- c8dbd238ce3e.pdf, s.3-4,(Erişim Tarihi: 23.04.2017) 32 http://files.constantcontact.com/1d374365501/851101bb-81da-41b6-a09c-c8dbd238ce3e.pdf http://files.constantcontact.com/1d374365501/851101bb-81da-41b6-a09c-c8dbd238ce3e.pdf önce üretimden çekilen alanlar tekrar üretime açılmış, destek fiyatları arttırılmış ve üreticilere cömert zarar ziyan ödemeleri sunulmuştur. Böylece ABD tarım üreticileri tarlalarını en uç noktasına kadar ekmeye başlamışlardır.56 1973 yılında yaşanan buğday kıtlığından sonra fiyatlar olağanüstü artınca özellikle çiftçiler, hükümetin de desteğiyle aşırı borçlanıp, hızla üretimi arttırmışlardır. 1970’lerin sonlarına doğru çiftçi borcu üç kat artmıştır. 1985 yılına gelindiğinde ABD çiftçi borçları, Latin Amerika ülkelerinin ABD’ye borcunun iki katına ulaşmıştır.57 ABD - Sovyetler Birliği tarım anlaşmasının neden olduğu sonuçlardan kazançlı çıkan kesim buğday, mısır ve soya üreticileri olmuştur. Ancak hayvancılık kesimi bu değişimin kazançlarından faydalanamadığı gibi yem maliyetleri yükseldiği için zararlı duruma düşmüşlerdir. İhracat patlamasının en önemli etkilerinden biri tarım içi gelir dağılımı üzerinde olmuş ve hayvancılık kesiminden bitkisel üretimle ilgilenen kesime yönelik bir gelir kayması gerçekleşmiştir.58 Sovyetler Birliği ile yapılan bu anlaşma istikrarlı olmamıştır. Gizlilikle yürütülen anlaşma ABD kamuoyunda duyulduğunda gazetelerde “Sovyet Soygunu” 59 olarak yer almıştır. ABD tahıl üretiminin %25’ine karşılık gelen bir tahıl ihracatının, iç piyasada yarattığı fiyat artışlarına karşı oluşan tepki dolayısıyla, birkaç defa geri adım atılmış ve Sovyetler Birliği’ne ambargo uygulanmıştır.60 Yine de ABD-Sovyetler Birliği tahıl ticareti neticesinde 1980 yılında gerçekleşen tahıl ve yem ihracatı, 1970’te yapılan ihracatın sekiz katına ulaşmıştır. Fakat 1979’da Sovyet ordusunun Afganistan’a girişi ile ABD Sovyetler Birliği’ne tahıl ambargosu uygulama kararı almıştır.61 İki ülke arasında milyon tonlar seviyesindeki ticaret anlaşmalarının geçersiz hale gelmesi ABD için yeni pazarların bulunmasını zorunlu kılmıştır. Bu süreçten sonra Avrupa Topluluğu, Japonya ve ABD arasında kıyasıya bir “pazar savaşı” başlamıştır. ABD kendisine bağımlı ülkelerin kendi ekonomisini aşacak ölçüde gelişen ekonomilere dönüştüğünü görmüştü. 56 Doğruel, Tarım Destekleme Politikaları, s.9. 57 Köymen, Kapitalizm ve Köylülük, s.8;Krş:Berlan, 1989, s.205. 58 Doğruel, Tarım Destekleme Politikaları, s.8. 59 New York Times, Soviet Wheat Sale Ineptly Managed,’ Senate Panel Says, 29,July,1974. 60 David L. Evans, “Agriculture Sales and the Making of Détente: The U.S.-Soviet Grain Deal of 1972”, NC State Graduate Journal of History 3 (2015), s.18-20. 61 Friedmann, “"The political economy of food ”,s.41. 33 1970’lerin sonunda Avrupa Topluluğu ve Japonya’nın toplam ekonomik büyüklüğü, ABD ekonomisinden %60 daha fazlaydı.62 Büyük bir nüfusa sahip olması dolayısıyla Amerika için önemli bir pazar olarak görülen ve bu yüzden bahsedilmesi gereken bir diğer ülke de Çin’dir. 1960’lı yıllarda Sovyetler Birliği’nden kopuşla Batı’ya yaklaşan Çin, 1976’da Mao’nun ölümü ile tüm alanlarda olduğu gibi tarım sektöründe de hızlı bir değişim sürecine girmiştir. Batı ile eklemlenme sürecine giren Çin, tarımın özelleştirilmesi ve serbest ticaret anlaşmalarının yapılması konusunda adımlar atmıştır. Bu bedelleri olan bir politikadır ve başlangıçta tahıl üretimi düşmüştür. Devam eden süreçte Çin’de enflasyon kendini hissettirmeye başlamış ve dış borç artmıştır.63 Üçüncü Dünya ülkelerinde de görüldüğü üzere, Çin’in son 30 yılda geleneksel tarımsal üretimi ve ihracatı yavaş yavaş gerilemiş ve ülke, 1980’de net bir ithalatçı olmuştur.64 Grafik 13: ABD - AT- Arjantin Tahıl İhracat Miktarları (ton) Kaynak: FAO, (Erişim Tarihi: 28.04.2017) 62 Eric Hobsbawm, Kısa 20. Yüzyıl, 1914-1991 Aşırılıklar Çağı, Çev: Yavuz Alogan, 9. Baskı, Everest Yay., 2015, s.336. 63 Roberts, Dünya Tarihi, s.1079. 64 Paul Kenedy, Büyük Güçlerin Yükseliş ve Çöküşleri, Çev: Birtane Karanakçı, 7. Baskı, Türkiye İş Bankası Kültür Yay., Ankara, 1998, s.531. 34 Grafik 14: SSCB – Çin – Az Gelişmiş Ülkelere Tahıl İthalat Miktarı (ton) Kaynak: FAO, (Erişim Tarihi: 28.04.2017) ABD – SSCB anlaşması ile büyük çapta yapılan tahıl ihracatının ve Mao’nun ölümü ile Çin’in Batı’ya yaklaşmasının ekonomik etkilerini Grafik 13 ve 14’te açıkça görmekteyiz. Sovyetler Birliği ile yapılan anlaşma istikrarsız olduğu için büyük iniş ve çıkışlar yaşanmıştır. Ayrıca her iki grafik üzerinden ABD’nin yardım programları adı altında 1950’li yıllardan itibaren gerçekleştirdiği tahıl ticaretinin artarak devam etmiş olduğunu da görmekteyiz. Grafik 15: ABD – AT – Kanada Taze ve Dondurulmuş Et İhracat Değeri ($) Kaynak: FAO, (Erişim Tarihi: 28.04.2017) 35 Grafik 16: SSCB – Çin – Az Gelişmiş Ülkeler Taze ve Dondurulmuş Et İthalat Miktarı ($) Kaynak: FAO, (Erişim Tarihi: 28.04.2017) Grafik 11 ve 12’de hayvansal üretimde Az Gelişmiş Ülkelerin daha büyük bir paya sahip olduklarını belirtmiştik. Fakat Grafik 15 ve 16’ya baktığımızda hayvansal ürünlerin ihracatı konusunda Avrupa ve ABD’nin başı çekmekte olduğunu görmekteyiz. Bu noktada, Az Gelişmiş Ülkelerdeki hayvansal üretimin, nüfusun gereksinimlerini karşılayamadığını ve bu nedenle ithalat yoluna başvurduklarını söyleyebiliriz. İki gelişmiş ekonomi için de en önemli büyük pazar SSCB ve Çin’dir. Bu grafiklerden yola çıkarak, soğuk savaşın yumuşama döneminin iktisadi boyutu hakkında da fikir sahibi olmaktayız. ABD ve Avrupa, artan tarımsal üretimine yeni pazarlar oluşturabilmek için GATT, Tokyo Turu’nda (1973-1979) tarımın serbest piyasa kapsamı içine alınması amacıyla baskı yapsalar da başarılı olamamıştır. ABD, çokuluslu şirketlerin önünü açmak için tarım kesimini serbest pazara açma çabalarından vazgeçmemiştir. Kontrolündeki finans kuruluşları IMF ve Dünya Bankası aracılığıyla Az Gelişmiş Ülkelerin tarımını çokuluslu şirketlere açmak için “yapısal uyum programları” başlatmıştır. 1950’lerden itibaren birçok gelişmekte olan ülke ithal ikameci sanayileşme modeli ile kalkınma yolunu seçmiştir. 1970’lere gelindiğinde ise bu ülkeler sanayilerini 36 finanse etmek için gelişmiş ülkelerden borçlanmış, ancak bu süreç bir borç krizine dönüşmüştür.65 Hobsbawn’ın söylemiyle “Üçüncü Dünya” kapsamındaki Hindistan, Peru, Güney Kore gibi ülkeleri tarımsal boyutta birbirleriyle karşılaştırmak pek mümkün değildir. Ancak tek güvenilir bir genelleme yapılabilir: 1970’ten itibaren bu bölgelerdeki neredeyse bütün ülkeler derin bir borç batağına gömülmüşlerdi. 1970’te 1 milyar doların üzerinde borcu olan on iki ülke vardı. 1980’lere gelindiğinde altı ülke GSMH’ları kadar ya da daha büyük bir borç altındaydılar.66 1980’li yılların başında borç krizine giren ülkelere borç veren finans kuruluşlarının dayatması sonucu uygulanan yapısal uyum programları, birçok ülke iç pazarını gıda malları ithalatına, tarım alanlarını ise çokuluslu tarım ve gıda şirketlerine açık hale getirmiştir67 Böylece gelişmiş ülkelerin yüksek verimli tarım alanlarından gelen dampingli(devlet destekli) ucuz mallarıyla rekabet edemeyen yerel-köylü tarımları, hızlı bir yıkıma uğramıştır.68 Ortak Tarım Politikası’nın işleyişi gereği dünya piyasalarına ancak sübvansiyonlu olarak çıkabilen Avrupa Topluluğu tarım ürünleri, 1980’li yıllara damgasını vuracak bir‚ sübvansiyonlar savaşının fitilini ateşlemiştir. Aslında bu olayın başlangıcı, dünyanın en büyük tarım üreticisi ve ihracatçısı olan ABD’nin de sübvansiyon silahını kullanmasıydı. Devlet destekli tarım her iki tarafa da çok büyük mali külfetler yüklerken, Avusturalya, Yeni Zelanda, Türkiye, Arjantin, Brezilya, Kanada, Endonezya gibi çok çeşitli tarım ürünü ihracatçısı ülkeleri de büyük pazar kayıpları ile karşı karşıya bırakmıştır.69 Bu dönemin önemli özelliklerinden birisi de çokuluslu tarımsal şirketlerin dünya ekonomisindeki etkinliklerinin artmasıdır. 1970’li yılların başında, iki ya da daha fazla ülkede faaliyet gösteren çokuluslu şirketlerin sayısı yaklaşık 7000’di; 21. yüzyıla 65 Biber, “Dünya Tarım Ticareti”, s.42;Krş: J. Stiglitz, Küreselleşme Büyük Hayal Kırıklığı, Çev: Arzu Tasçıoğlu, Deniz Vural, Plan B Yay., İstanbul, 2002, s.37-38. 66 Hobsbawm, Kısa 20. Yüzyıl, s. 568-569. 67 Aysu, Küreselleşme, s.31. 68 Aysu, Küreselleşme, s.31. 69 Ahmet Şahinöz, Zahra Fotourehchi, “Dtö Doha Müzakereleri ve Tarım Politikalarında Yeni Yönelimler”, İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, Cilt: 5, Sayı: 7, 2016, s. 2020. 37 girerken küresel ölçekte yaklaşık 300 bin yan kuruluşu olan 44 bin şirket 12 milyon kişiyi istihdam etmekte ve dünya hasılasının üçte biri ile dörtte birini üretmekteydiler. 70 3.TARIMSAL ÜRETİMDE YAŞANAN TEKNOLOJİK GELİŞMELERİN VE UYGULANAN TARIMSAL POLİTİKALARIN SOSYO-EKONOMİK SONUÇLARI (1945-1980) Yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren tarımda yaşanan hızlı gelişmeler, sosyal açıdan en önemli etkisini, Ortaçağ’ın uzantısı olan köy toplulukları ve ortak işletmecilik üzerinde hissettirmiştir. Bireyin mevcut sosyo-ekonomik sistemin dışına çıkıp üretimin yönünü pazara çevirebilmesi, bir ölçüde ticaret, kentleşme ve sanayileşme gibi tarım dışında yaşanan özendirici gelişmeler ile mümkün olmuştur. Kullanımı belli bir sermaye ve bilgi birikimini gerektiren sanayi kökenli modern teknikler küçük aile işletmelerinin bir bölümünü tarım dışına iterken, insan gücünden tasarruf sağlayan makinelerin üretime sokulması ve kırsal atölyelerin sanayi tarafından çökertilmesi ilk kitlesel kırsal göç hareketini başlatmıştır.71 1978'de Ernest Feder, köylüyü küreselleşmenin neredeyse "soyu tükenmiş" bir "tür"ü olarak nitelendirmiştir. Köyden kentlere göç eden bu insanlar, gittikleri yerlerde sosyolojik, psikolojik ve ekonomik anlamda birçok sorunlar yaşamışlardır.72 Bir BM raporunda (2003) gecekondu sakinlerinin küresel Güney nüfusunun ortalama yüzde 43'ünü oluşturduğu belirtilmektedir.73 Aslında, ileri teknoloji ile tarımsal göç arasında birbirine sıkıca b