T.C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANABİLİM DALI DİN SOSYOLOJİSİ BİLİM DALI TOPLUMSAL CİNSİYET TUTUMLARI BAĞLAMINDA AİLE İÇİ SORUMLULUK PAYLAŞIMI: YÜKSEKÖĞRENİM GÖRMÜŞ ÇALIŞAN DİNDAR KADINLAR VE EŞLERİ ÖRNEĞİ (DOKTORA TEZİ) Sümeyra ÜNALAN TURAN BURSA – 2019 T.C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANABİLİM DALI DİN SOSYOLOJİSİ BİLİM DALI TOPLUMSAL CİNSİYET TUTUMLARI BAĞLAMINDA AİLE İÇİ SORUMLULUK PAYLAŞIMI: YÜKSEKÖĞRENİM GÖRMÜŞ ÇALIŞAN DİNDAR KADINLAR VE EŞLERİ ÖRNEĞİ (DOKTORA TEZİ) Sümeyra ÜNALAN TURAN Danışman: Prof. Dr. Vejdi BİLGİN BURSA – 2019 V ÖZET Yazar Adı ve Soyadı : Sümeyra ÜNALAN TURAN Üniversite : Bursa Uludağ Üniversitesi Enstitü : Sosyal Bilimler Enstitüsü Anabilim Dalı : Felsefe ve Din Bilimleri Bilim Dalı : Din Sosyolojisi Tezin Niteliği : Doktora Tezi Sayfa Sayısı : XVII + 352 Mezuniyet Tarihi : 20 / 08 / 2019 Tez Danışman(lar)ı : Prof. Dr. Vejdi BİLGİN Toplumsal Cinsiyet Tutumları Bağlamında Aile İçi Sorumluluk Paylaşımı: Yükseköğrenim Görmüş Çalışan Dindar Kadınlar ve Eşleri Örneği Yemek, temizlik çamaşır, bulaşık, ütü, alışveriş, tamirat, çocuk bakımı, çocukla oyun oynama, çocuğu okula bırakma, okuldan alma, misafir ağırlama, akraba-arkadaş ilişkilerini dengede tutma gibi içeri ve dışarı alana ait olmak üzere çok geniş bir yelpazeye yayılan aileye ait sorumlulukların kim tarafından ne şekilde düzenlenip yapılacağı, karı- koca çalışan çiftlerin hayatlarının merkezinde yer almaktadır. Literatürde “ikinci vardiya” olarak adlandırılan mesai sonrası kısıtlı vaktin nasıl organize edildiği, eşlerin toplumsal cinsiyet tutumlarını ortaya koymak için oldukça elverişli bir zemin sunmaktadır. Çalışmamızda eşlerin toplumsal cinsiyet etkileşimini ve bunun duygusal boyutu da içeren sonuçlarını anlamaya en uygun olduğu düşünülen 0-6 yaş çocuğa sahip çiftlerle çalışılmıştır. Araştırmamızın örneklem grubunu yükseköğrenim görmüş, karı-koca çalışan, dindar ve 0-6 yaş çocuk sahibi 25 evli çift oluşturmuştur. Hem kadınlarla hem eşleriyle yapılan derinlemesine görüşmelerle, katılımcıların toplumsal cinsiyet inşa sürecinde ailenin, eğitiminin ve dinin etkileri ve bunun aile içi sorumluluk paylaşımına yansımaları anlaşılmaya çalışılmıştır. Çalışmamızın birinci bölümünde toplumsal cinsiyet ve ev işi kavramlarının kapsam ve içeriğinin kuramsal arka planına ve aile içi sorumluluk paylaşımına ilişkin sosyolojik yaklaşımlara yer verilmiştir. İkinci bölümde Türkiye’nin modernleşme sürecinin köşe taşlarından birisi olan Tanzimat Dönemi’nden günümüze kadar Türk aile yapısı, aile içi ilişkiler, aile içi sorumluluk paylaşımı ve kadının statüsünde meydana gelen değişimler ortaya konmaya çalışılmıştır. İlk iki bölümle ilişkilendirilerek ele alınmaya çalışılan saha çalışmaları bulguları ise iki bölümde değerlendirilmiştir. Bunlardan ilki olan üçüncü bölümde katılımcıların bugünkü toplumsal cinsiyet tutumlarının oluşmasında merkezî rol oynayan evlilik hayatından önceki aile, eğitim ve eğitim sonrası bekârlık sürecindeki deneyimlerine yer verilmiştir. Dördüncü bölümde ise katılımcıların şimdiki ailelerinde, eşlerin toplumsal cinsiyet etkileşimleri ve aile içi sorumluluk paylaşımın nasıl organize edildiği üzerinde durulmuştur. Aynı zamanda bu bölümde hamilelik, birinci çocuğun, ikinci çocuğun doğumu gibi aile döngüsünün çeşitli aşamalarında işbölümünün nasıl yeniden düzenlendiği ve sorumluluk paylaşımını etkileyen zaman-uygunluk, kaynaklar, tutum ve din gibi faktörlerin etkisi ile işbölümünün duygusal sonuçlarına yer verilmiştir. VI Anahtar Kelimeler: Toplumsal cinsiyet, toplumsal cinsiyet rolü tutumları, ev işi, çocuk bakımı, aile içi sorumluluk paylaşımı, çalışan kadın, dindarlık, eğitim, aile, Türk ailesi. VII ABSTRACT Name and Surname : Sümeyra ÜNALAN TURAN University : Bursa Uludağ University Institution : Social Science Institution Field : Philosophy and Religious Sciences Branch : Sociology of Religion Degree Awarded : Doctorate Page Number : XVII + 352 Degree Date : 20 / 08 / 2019 Supervisor (s) : Prof. Dr. Vejdi BİLGİN Sharing of Domestic Responsibilities in the Context of Gender Attitudes: The Case of Highly Educated-Employed-Religious Women and Their Husbands Sharing of Domestic Responsibilities in the Context of Gender Attitudes: The Case of Highly Educated-Employed-Religious Women and Their Husbands By whom and how the responsibilities such as cooking, house cleaining, laundry, ironing, shopping, repairing, child care, playing with children, dropping child to the school, picking up from school, hosting guests and keeping relatives-friends relationships in balance will be organized and carried out are at the heart of the lives of couples working together. The concept called “second shift” in the VIIamilya re, meaning how the post-working limited time is organized, provides a favorable basis for revealing the gender attitudes of the couples. In this work, couples, with 0-6 years of aged children, who were thought to be most appropriate to understand the gender interaction of the couples and their consequences including the emotional dimension have been studied. The sample group consists of 25 married couples who had higher education, husband and wife working, religious and 0-6 years old children. Through in-depth interviews with both women and their spouses, the effects of family, education and religion on the gender-building process of the participants and their impact on the sharing of responsibility within the family were tried to be understood. In the first part of our study, sociological approaches towards the theoretical background of the scope and content of the concepts of gender and housework regarding sharing of responsibility within the VIIamilya re given. The second part, which is one of the cornerstones of Turkey’s modernization process until today the Tanzimat Period Turkish family structure, family relations, family responsibility sharing and the status of women have been tried to reveal changes occurring. Field research findings are evalutated in two parts by linking with first two chapters. Firstly, in the third chapter, experiences of the family, education and pre- marriage process before marriage life which have central role in construction of current gender attitudes will be given. In the fourth part, gender interactions of spouses in the current families of the participants and how the sharing of responsibility in the VIIamilya re organized are emphasized. This chapter also includes how the division of labor is rearranged at various stages of the family cycle, such as pregnancy, the birth of the first VIII child and the birth of the second child, and the emotional consequences of the division of labor, as well as the influence of factors such as time-availability, resources, attitudes and religion that affect responsibility sharing. Keywords: Gender, Gender role attitudes, domestic labor, child care, sharing of domestic responsibilities, employed women, religiosity, education, family, Turkish family. IX ÖNSÖZ Günümüzde kadınların çalışma hayatında yer alışının toplumsal alanda kabul görme düzeyi artmış olmasına rağmen mesai sonrasında ev işleri ve çocuk bakım sorumluluklarından neden hâlâ öncelikli olarak kadınların mesul olduğu sorusu havada kalmaktadır. Kadınların ev dışında çalışma olgusunun uzun bir geçmişi olmasına karşın dindar kadınların kamusal görünürlükleri 1980’lerden sonra belirgin hâle gelmeye başladığı için “ikinci vardiya”nın nasıl yönetileceği dindar aileler için yeni bir olgudur. Farklı aile, eğitim, meslek ve sosyal çevrelerde yetişerek toplumsal cinsiyet tutumlarını inşa eden kadın ve erkeklerin evlilik birliği içinde aynı çatı altında yaşamaya başlaması, aile döngüsünün yeni evlilik, birinci çocuğun ve ikinci çocuğun dünyaya gelmesi gibi her farklı aşamasında eşlerin etkileşime girerek aile içi sorumluluk paylaşımını yeniden organize etmelerini gerektirmiştir. Kendi annelik deneyimimle birlikte kişisel alanımda meydana gelen değişimler, akademik ilgimi de aile içi sorumluluk paylaşımı ve toplumsal cinsiyet ilişkilerine kaydırmış ve ev sorumluluklarına odaklanan bir tez konusunda karar kılmamı sağlamıştır. Akademik hayatın en önemli basamaklarından biri sayılan doktora sürecinin son aşamasına gelmem ise, kuşkusuz bu tezin arkasında görünmeyen bir emek harcayan çok sayıda kıymetli insanın katkısı ile gerçekleşti. En başta, üzerimdeki hakkını, hangi teşekkür ifadesiyle anlatmaya çalışsam kifayetsiz kalacak olan kıymetli danışman Hocam Prof.Dr. Vejdi BİLGİN’e tüm kalbî duygularımla şükranlarımı sunuyorum. Lisansüstü hayatıma, sadece akademik bilgi birikimiyle değil, kişiliği, özverisi ve fedakârlığıyla da yön veren değerli Hocam’ın rehberliği, benim için büyük bir şans ve eşsiz bir deneyimdi. Yüksek lisans ve doktora süresince Din Sosyoloji Anabilim Dalı’nın akademik kadrosunda bulunan kıymetli Hocalarla çalışmak her araştırma görevlisine nasip olmayacak bir diğer şansım oldu. Emekliliğine bir yıl kala çok kısa bir süre de olsa rahle- i tedrisinden geçme imkânı bulduğum Prof.Dr. İzzet ER Hocama; odasının kapısı her daim açık olan, tez çalışmam boyunca değerli fikirleriyle beni yönlendiren ve kütüphanesini çalışmam için istifademe sunan Prof.Dr. Abdurrahman KURT Hocama; bakış açısıyla akademik ufkumu genişleten ve bilgi birikiminden en istifade edeceğimiz X zamanlarda fakülteden ayrılışıyla doldurulamaz bir boşluk bırakan Prof. Dr. Kemal ATAMAN Hocama sonsuz teşekkür ediyorum. Tez izleme Komitesi’nin üyesi olarak tez yazım sürecinde “kadın bakış açısı”yla bana farklı perspektifler sunan Doç.Dr. Saadet MAYDAER Hocam’a sağladığı katkılardan dolayı teşekkür ediyorum. Tez savunma jürime katılarak yapıcı eleştirileri ve katkılarıyla çalışmamı zenginleştirmemi sağlayan ve kendisiyle tanışmaktan büyük mutluluk duyduğum Doç.Dr. Mustafa KOÇ Hocam’a teşekkürlerimi sunuyorum. Yazım aşamasının son evrelerinde tezi yetiştirebilmem için mesai saatleri ve resmî görevler konusunda kolaylıklar sağlayan İlahiyat Fakültesi Dekanımız Prof.Dr. Bilal KEMİKLİ ve Dekan Yardımcılarımız Prof.Dr. Muhammet TARAKÇI ve Prof.Dr. Abdullah KARAHAN Hocalarıma gösterdikleri anlayış için teşekkür ediyorum. TÜBİTAK Bilim İnsanları Destek Programları Başkanlığı’na, tez kaynaklarını tedarik etme konusunda çok faydasını gördüğüm doktora bursu sebebiyle teşekkür ediyorum. Karı-koca çalışan çiftlerin çatışmalarında ev işi ve çocuk bakım sorumluluklarının etkisi üzerine sorduğum soruları büyük bir içtenlikle cevaplayarak kafamdaki bazı soruların cevap bulmasını sağlayan aile ve evlilik danışmanı Betül YILMAZ EMİNSOY hanıma tecrübelerini paylaştığı için teşekkür ediyorum. Manevî desteğini eksik etmeyen Esra KESKİN, Merve YAVUZ, Fatma Seda ŞENGÜL ve Nursema KOCAKAPLAN başta olmak üzere tüm araştırma görevlisi arkadaşlarım ve gerek saha çalışması konusundaki deneyimi gerekse her zorda kaldığımda yardıma yetişmesiyle hakkını ödeyemeyeceğim Merve Reyhan BAYGELDİ’ye teşekkür ediyorum. Benimle hayatlarını, mutluluk ve hayal kırıklıklarını paylaşıp çocukları ve ailelerinden çaldıkları vakti bana ayırarak bu çalışmanın asıl mimarları olan katılımcı ailelere hangi kelimelerle teşekkürlerimi sunsam az gelir. Çalışan bir anne olarak bir süreliğine de olsa işe gözüm arkada kalmadan gitmemi sağlayan ve tez çalışmasının son zamanlarında her zorlandığımda kızıma gözü gibi bakan ablam Sekine BOZDEMİR’e, eğitim faaliyetleri için gittiğim İstanbul ve Ankara’da bana XI evlerinin kapısını açan ablalarım Fatma GÜL ve Ayşe ÜSTÜNDAĞ’a ve ailemin hâlden anlayan tüm kadınlarına teşekkür ediyorum. Evlendiğimiz ilk günden beri ikinci vardiyayı adil olarak algılamamı sağlayan, bir eş ve baba olarak doktora tezim süresince üzerine düşen her türlü sorumluluğu fazlasıyla üstlenen kıymetli eşim Ahmet TURAN’a en içten teşekkürlerimi sunuyorum. Son ve en özel teşekkürüm ise dünyaya gelişiyle, çocuk sahibi olmanın, aile döngüsündeki en önemli kavşak noktası olduğunu farketmemi ve bu tez konusunu seçmemi sağlayan canım kızım Deniz’e… Sümeyra ÜNALAN TURAN Bursa/2019 XII İÇİNDEKİLER ÖZET _________________________________________________________________ V ABSTRACT __________________________________________________________ VII ÖNSÖZ _______________________________________________________________ IX İÇİNDEKİLER _______________________________________________________ XII TABLOLAR LİSTESİ _________________________________________________ XVI KISALTMALAR _____________________________________________________ XVII GİRİŞ _________________________________________________________________ 1 1. ARAŞTIRMANIN KONUSU ___________________________________________ 1 2. ARAŞTIRMANIN AMACI _____________________________________________ 3 3. İLGİLİ ARAŞTIRMALAR VE ÇALIŞMANIN ÖNEMİ ______________________ 4 4. ARAŞTIRMA PROBLEMİ VE ARAŞTIRMA SORULARI ___________________ 8 5. ARAŞTIRMANIN KAPSAM VE SINIRLILIĞI _____________________________ 9 6. METODOLOJİ ______________________________________________________ 10 6.1. Araştırma Tasarımı ________________________________________________ 10 6.2. Örneklem _________________________________________________________ 14 6.3. Veri Toplama Araçları _______________________________________________ 17 6.4. Veri Toplama Süreci ________________________________________________ 19 6.5. Veri Analizi _______________________________________________________ 22 6.6. Araştırmada Etik ___________________________________________________ 23 6.7. Geçerlik ve Güvenirlik ______________________________________________ 24 6.8. Araştırmacının Konumu _____________________________________________ 26 BİRİNCİ BÖLÜM KAVRAMSAL VE KURAMSAL ÇERÇEVE 1. TOPLUMSAL CİNSİYETE İLİŞKİN KAVRAMLAR VE EV İŞİ KAVRAMI __________________________________________________________ 28 1.1. Toplumsal Cinsiyet Kavramının Kapsam ve İçeriği ________________________ 28 1.2. Toplumsal Cinsiyet Rolleri ___________________________________________ 37 1.3. Toplumsal Cinsiyet Rol Tutumları _____________________________________ 41 1.4. Ev İşlerinin Kapsam ve İçeriği ________________________________________ 43 2. AİLE VE TOPLUMSAL CİNSİYET ROLLERİNE DAİR SOSYOLOJİK YAKLAŞIMLAR _____________________________________________________ 45 2.1. İşlevselci Yaklaşımda Aile İçi Toplumsal Cinsiyet Rolleri __________________ 45 2.2. Çatışmacı Yaklaşımda Aile İçi Toplumsal Cinsiyet Rolleri __________________ 48 2.3. Sembolik Etkileşimci Yaklaşımda Aile İçi Toplumsal Cinsiyet Rolleri _________ 51 2.4. Alış-Veriş Kuramında Aile İçi Toplumsal Cinsiyet Rolleri __________________ 52 2.5. Farklı Feminist Perspektiflerden Aile İçi Toplumsal Cinsiyet Rolleri __________ 53 2.5.1. Liberal Feminizm _______________________________________________ 54 2.5.2. Radikal Feminizm _______________________________________________ 58 2.5.3. Marksist ve Sosyalist Feminizm ____________________________________ 60 2.5.4. Diğer Feminizmler ______________________________________________ 64 2.6. Ev İçi Sorumluluk Paylaşımına Odaklanan Kuramlar ______________________ 65 2.6.1. Ekonomi-Kaynak Temelli Yaklaşımlar ______________________________ 67 2.6.1.1. Beşeri Sermaye Kuramı (The Human Capital Theory) ________________ 67 2.6.1.2. Zaman-Uygunluk Kuramı (The Time-Availability Theory) ____________ 69 2.6.2. Kaynak Kuramları _______________________________________________ 71 XIII 2.6.3. Toplumsal Cinsiyete Odaklanan Kuramlar ____________________________ 73 İKİNCİ BÖLÜM KADINLARIN ÇALIŞMA HAYATINA GİRİŞLERİ VE AİLE İÇİ SORUMLULUK PAYLAŞIMI 1. TANZİMAT’TAN CUMHURİYET’E KADININ EĞİTİM VE ÇALIŞMA HAYATI (1839-1923) ________________________________________________ 78 2. TANZİMAT’TAN II. MEŞRUTİYET’E KADININ STATÜSÜ VE AİLE İÇİ SORUMLULUK PAYLAŞIMI _________________________________________ 87 3. II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ’NDE KADININ STATÜSÜ VE AİLE İÇİ SORUMLULUK PAYLAŞIMI _________________________________________ 97 4. ERKEN CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE KADININ STATÜSÜ VE AİLE İÇİ SORUMLULUK PAYLAŞIMI (1923-1950) ______________________________ 110 4.1.1. Erken Cumhuriyet Dönemine Feminist Eleştiri _______________________ 116 5. 1950’DEN GÜNÜMÜZE TÜRK AİLESİNDE KADININ STATÜSÜ VE AİLE İÇİ SORUMLULUK PAYLAŞIMI ________________________________ 126 5.1. Siyasal- Ekonomik Gelişmeler ve Kadın Hareketleri ______________________ 126 5.2. Eğitim Hayatında Kadınlar __________________________________________ 130 5.3. Çalışma Hayatında Kadınlar _________________________________________ 133 5.4.Aile ve Aile İçi Sorumluluk Paylaşımı: Farklı Araştırmalar, Farklı Yorumlar ___ 139 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM SAHA ARAŞTIRMASI BULGULARI I: EVLİLİK ÖNCESİ TOPLUMSAL CİNSİYET TUTUMLARI VE EV İÇİ SORUMLULUK PAYLAŞIMI 1. KİŞİSEL VE DEMOGRAFİK BİLGİLER ________________________________ 150 2. TOPLUMSAL CİNSİYET İNŞA SÜRECİ _________________________________ 156 2.1. Aile ve Aile İçi Sorumluluk Paylaşımı ________________________________ 156 2.1.1. Katılımcıların Ailelerinin Sosyo-Ekonomik Özellikleri _________________ 157 2.1.2. Aile İçi Sorumluluk Paylaşımı ____________________________________ 163 2.1.2.1. Annenin-Kadının Aile İçi Toplumsal Cinsiyet Rolleri _______________ 163 2.1.2.2. Babanın-Erkeğin Aile İçi Toplumsal Cinsiyet Rolleri _______________ 165 2.1.2.3. Kız Çocuğunun Aile İçi Toplumsal Cinsiyet Rolleri ________________ 168 2.1.2.4. Erkek Çocuğun Aile İçi Toplumsal Cinsiyet Rolleri ________________ 171 2.2. Aile İçi İlişkiler ___________________________________________________ 173 2.2.1. Geniş Aile İle İlişkiler ___________________________________________ 173 2.2.2. Aile Reisi _____________________________________________________ 174 2.2.3. Anne İle Babanın İlişkisi _________________________________________ 176 2.2.4. Kızlar ve Babaları ______________________________________________ 179 2.2.5. Kızlar ve Anneleri ______________________________________________ 181 2.2.6. Baba-Oğul İlişkisi ______________________________________________ 183 2.2.7. Anne-Oğul İlişkisi ______________________________________________ 185 2.3. Eğitim __________________________________________________________ 188 2.3.1 Meslek Seçimi _________________________________________________ 190 2.3.2. Üniversitede Ev İşi _____________________________________________ 191 2.3.3. Üniversite Mezuniyetinden Evlenene Kadar Ev İşi ____________________ 194 3. EŞ SEÇİMİ VE KRİTERLER _________________________________________ 198 3.1. Tanışma Biçimi _________________________________________________ 198 3.2. Eşte Aranan Kriterler _______________________________________________ 200 3.2.1. Kadın ve Erkeklerde Benzer ve Farklı Kriterler _______________________ 201 XIV 3.2.2. Dindarlık _____________________________________________________ 202 3.2.2. Aile Yapılarının Benzerliği _______________________________________ 203 3.2.3. Fiziksel Görünüm ve Kişilik Özellikleri _____________________________ 204 3.2.4. Meslek _______________________________________________________ 204 3.2.5. Sosyo-Ekonomik Statü __________________________________________ 209 3.2.6. Yaşla İlgili Kriterler ____________________________________________ 213 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM SAHA ARAŞTIRMASI BULGULARI II: EV İŞLERİ VE ÇOCUK BAKIM SORUMLULUK PAYLAŞIMI 1. AİLE İÇİ OTORİTE İLİŞKİLERİ VE KARAR ALMA MEKANİZMASI ______ 217 1.1. Otorite ve Güç ilişkileri ___________________________________________ 217 1.1.1. Aile Reisliği __________________________________________________ 217 1.1.2. Ev, Otomobil ve Gayrimenkul Sahipliği _____________________________ 220 1.1.3 Kadınların İki Soyadı Kullanması __________________________________ 223 1.2. Karar Alma Mekanizması __________________________________________ 225 1.2.1. Çocukla İlgili Kararlar __________________________________________ 225 1.2.2. Ev Eşyası Seçimiyle İlgili Kararlar _________________________________ 229 1.2.3. Ortak Harcamalarla İlgili Kararlar _________________________________ 230 1.2.4. Mahalle-Semt Seçimi ___________________________________________ 231 1.2.5. Serbest Zaman Kararları _________________________________________ 232 2. EV İŞLERİ SORUMLULUK PAYLAŞIMI ______________________________ 234 2.1. Kadınsı Kabul Edilen Ev İşleri _______________________________________ 237 2.1.1. Günlük Olarak Yapılması Gereken İşler _____________________________ 238 2.1.2. Haftalık Olarak Yapılması Gereken İşler ____________________________ 243 2.1.2.1. Genel Temizlik _____________________________________________ 243 2.1.2.2. Çamaşır ve Giysilerle İlgili İşler ________________________________ 245 2.1.3. Aylık Yapılması Gereken İşler ____________________________________ 247 2.1.4. İhtiyaca Göre Yapılan İşler _______________________________________ 248 2.2. Erkeksi Kabul Edilen Ev İşleri _______________________________________ 249 2.2.1. Çöp Atma ____________________________________________________ 250 2.2.2. Tamirat ve Boya İşleri ___________________________________________ 251 2.2.3. Arabayla İlgili İşler _____________________________________________ 252 2.2.4. Para İdaresi ve Resmi İşler _______________________________________ 252 2.3. Toplumsal Cinsiyet-Nötr İşler ________________________________________ 253 2.3.1. Alışveriş _____________________________________________________ 253 2.3.2. Bahçe Bakımı ve Evcil Hayvan ___________________________________ 255 3. ÇOCUK BAKIM SORUMLULUKLARI ________________________________ 256 3.1. Çocuktan Sonra Meydana Gelen Değişimler ____________________________ 258 3.2. Çocukla İlgili Sorumlulukların Paylaşımı _______________________________ 261 3.2.1. Bakım ve Fiziksel İhtiyaçları Karşılama _____________________________ 262 3.2.2. Gelişimsel İhtiyaçları Karşılama ___________________________________ 266 4. RUTİN AKSADIĞINDA AİLE İÇİ SORUMLULUKLAR __________________ 268 5. EV İŞLERİNİ YAPTIRMA YA DA EV İŞLERİNDEN KAÇINMA KONUSUNDA GELİŞTİRİLEN TAKTİKLER ___________________________ 272 6. EV İŞİ VE ÇOCUK BAKIM SORUMLULUKLARINI BELİRLEYEN FAKTÖRLER ______________________________________________________ 276 6.1. Zaman-Uygunluk __________________________________________________ 276 XV 6.2. Sosyal Kaynaklar __________________________________________________ 280 6.3. Toplumsal Cinsiyet Tutumları ________________________________________ 283 6.4. Toplumsal Cinsiyet Tutumları İnşasında Din ve Aile İçi Sorumluluk Paylaşımına Etkisi ________________________________________________ 288 7. AİLE İÇİ SORUMLULUK PAYLAŞIMININ DUYGUSAL YANSIMALARI ___ 294 7.1. Düşünce Yükü (Zihinsel Emek) ______________________________________ 294 7.2. Misafir Geldiğinde Duygular ve Duygusal Emek _________________________ 297 7.3. Eşlerin Toplumsal Cinsiyet Tutumları Etkileşiminin Duygusal Dışavurumları ____________________________________________________ 303 SONUÇ VE DEĞERLENDİRME ________________________________________ 310 KAYNAKLAR ________________________________________________________ 315 EKLER ______________________________________________________________ 342 EK 1: MÜLAKAT SORULARI __________________________________________ 342 EK 2: KATILIMCI TABLOSU __________________________________________ 347 EK 3: ANNE-BABANIN EĞİTİM DURUMU ______________________________ 349 EK 4: ANNE-BABANIN MESLEĞİ ______________________________________ 350 XVI TABLOLAR LİSTESİ Sayfa No Tablo 1. Katılımcıların Yaşı .............................................................................................. 150 Tablo 2. Eşler Arasındaki Yaş Farkı .................................................................................. 151 Tablo 3. İlk Ebeveynlik Yaşı ............................................................................................. 152 Tablo 4. Cisiyete Göre Gelir Dağılımı ............................................................................... 155 Tablo 5. Hane Geliri Dağılımı ........................................................................................... 155 Tablo 6. Eşler Arası Maaş Farkı ........................................................................................ 155 Tablo 7. Katılımcıların Mezun Oldukları Lise Eğitim Kurumu Türü ............................... 188 Tablo 8. Eşlerin Tanışma Biçimleri ................................................................................... 198 Tablo 9. Eşlerin Evlilik Yaşı .............................................................................................. 215 XVII KISALTMALAR Kısaltma Bibliyografik Bilgi a.g.e. Adı Geçen Eser a.g.m. Adı Geçen Makale a.g.tz. Adı Geçen Tez akt. Aktaran Bkz. Bakınız C. Cilt çev. Çeviren der. Derleyen ed. veya haz. Editör veya Hazırlayan İHL İmam Hatip Lisesi S. Sayı s. Sayfa ss. Sayfadan sayfaya ty. Basım tarihi yok vb. Ve benzeri vd. Ve diğerleri y.y. Basım yeri yok 1 GİRİŞ 1. ARAŞTIRMANIN KONUSU Üretimin aile dışına taşınmasını görünür hâle getiren sanayileşme süreci aynı zamanda kamusal-özel ayrımını da belirginleştirmiştir. Sanayi Dönemi öncesinde aile içi üretim faaliyetlerinde emeği hayatî önem taşıyan kadınların sorumlulukları, üretimin hane dışına kaymasıyla ev işleri ve çocuk bakımına indirgenmiştir. Bu durum, ev dışında çalışarak eve ekmek getiren erkek ile ev kadını ve annelik rolleriyle öne çıkan bir kadın modelini norm hâline getirmiştir. Sanayileşme, kamusal-özel ayrımını keskinleştirmesinin yanı sıra ev dışında üretim sürecine katılan bir kadın tipinin doğmasına da yol açmıştır. Önce işçi statüsünde çalışma hayatına giren kadınlar özellikle eğitim seviyelerinin yükselmesine paralel olarak geniş yelpazede bir meslek skalasında yer almışlardır. Günümüzde ise kadınların çalışması olağan bir durum hâline gelmiştir. Osmanlı Devleti’nin son döneminde işçi ve memur olarak çalışmaya başlayan kadınların kamusal alandaki varlığı bugün yadsınamaz oranlara ulaşmıştır. 1 Kadınlar, erkeklerle özdeşleştirilen kamusal dünyaya aktif olarak katılmalarına rağmen kadın alanı olarak addedilen ev ve aileye ait işleri yürütmeye de devam etmişlerdir. 1980’li yıllara kadar Türkiye’de kadınlar geleneksel kadınlık rollerini neredeyse hiç sorgulamadan yerine getirmişlerdir. Ancak güncel araştırmaların da ortaya koyduğu gibi 80’lerden sonra başlayan itirazların bugün kadınların eşlerinden ev işi ve çocuk bakımı konusunda taleplerinin artmasıyla devam ettiği görülmektedir. Araştırmalar, yüksek eğitimli ve gelir sahibi kadınların ev kadını ya da vasıfsız işlerde çalışan eğitim seviyesi düşük hemcinslerine nazaran hem aile içi kararlarda daha aktif olduğunu hem de bu kadınların eşlerinin ev ve çocuk bakım sorumluluklarına daha fazla katıldığını göstermektedir. Ancak bugün gelişmiş ülkeler de dahil olmak üzere erkekler 1 OECD 2017 verilerine göre 2017 yılında kadınların işgücüne katılım oranı % 33.6’dır. Bkz. OECD, “The Pursuit of Gender Equality: An Uphill Battle”, OECD Publishing, 2017, Paris http://www.oecd.org/publications/the-pursuit-of-gender-equality-9789264281318-en.htm. (Erişim Tarihi: 05.01.2019).; Türkiye’de kadınların işgücüne katılımının güncel durumu için bkz. Merve Özcan, “AB Katılım Sürecindeki Türkiye’nin Kadın İstihdamı Karnesi”, İktisadi Kalkınma Vakfı, 2019.,https://www.ikv.org.tr/images/files/%C4%B0KV_Degerlendirme_Notu_AB_Kat%C4%B1l% C4%B1m_S%C3%BCrecindeki_T%C3%BCrkiyenin_Kad%C4%B1n_%C4%B0stihdam%C4%B1_ Karnesi(2).pdf , (Erişim Tarihi:15 Şubat 2019). 2 eski dönemlere nazaran aileye ait işlere daha fazla katılmalarına rağmen, mesleği ve statüsü ne olursa olsun kadınların ev işleri ve çocuk bakımından birinci derecede sorumlu olduğu görülmektedir.2 Kadınların ev dışında çalışma oranları her geçen gün artarken bunun ev işlerine yansıması yavaş olmaktadır. Bunu Gershuny, “gecikmiş uyarlama”, 3 Hochschild ve Machung ile Shelton “ertelenmiş devrim” olarak adlandırmaktadırlar.4 Türkiye örneğinden yola çıkıldığında Cumhuriyet’in meslek sahibi kadın idealinin kırsal, özellikle muhafazakâr/dindar ailelerinin gündeminde uzun yıllar yer almadığı görülmektedir. Çok partili hayatın başladığı 1950’li yıllardan itibaren dindar aile kızları yükseköğrenim kurumlarında görülmeye başlamış ancak bu örneklerin sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek düzeyde kalmıştır. Cumhuriyet’in dindar kızlarının üniversitelerde kitlesel görünümü 80’lere denk gelmiştir. 80’li yıllardan itibaren başörtülü eğitimli kızların/kadınların kamusal varlığı başörtüsü yasakları sebebiyle zaman zaman kesintiye uğrasa da günümüzde meşruiyet kazanmıştır.5 Ancak araştırmamızın çalışma grubunda da dikkat çekici şekilde görüleceği gibi “çalışan dindar anne” kategorisi yeni bir olgudur. Örnekleme dâhil olan kadınların ve erkeklerin neredeyse tamamı çalışmayan bir anneyle büyümüştür. Tam mesaili ev kadını olan bir anneden sonra ev dışında mesaisi olan bir kadınla hayatı paylaşmak dindar erkekler için de yeni bir durumdur. Bu sebeple eşlerin toplumsal cinsiyet tutumlarının benzerlik ve farklılık göstermesi durumunda “ikinci vardiya”yı nasıl yönettiklerini, ev içi işbölümünü belirleyen dinamiklerin neler olduğunu ve sorumluluk paylaşımının duygusal sonuçlarını anlayabilmek için çalışan 2 Bkz. Nancy C. Gunter, B.G. Gunter “Domestic Division of Labour Among Working Couples”, Psychology of Women Quaterly, 1990, v.14, ss.355-370.; Jacqueline M. Golding, “Division of Household Labour, Strain and Depressive Symptoms Among Mexican Americans and Non-Hispanic Whites”, Psychology of Women Quaterly, 1990, v.14, ss.103-117.; Thomas S. Weisner, Helen Garnier, James Loucky, “Domestic Tasks, Gender Egalitarian Values and Children’s Gender Typing in Conventional and Non-Conventional Families”, Sex Roles, 1994, v.3(1-2), ss.23-54.; John J. Macionis, Sosyoloji, çev. Vildan Akan, b.13, Ankara: Nobel Yayınları, 2017, s.337. 3 Bkz. Jonathan Gershuny, The Social and Political Economy of The Household, Oxford: Oxford University Press, 1994. 4 Bkz. Arlie Hochschild, Anne Machung, The Second Shift: Working Parents and The Revolution at Home, New York:Viking Pub., 2012.; Beth Anne Shelton, Women, Men, and Time: Gender A Differences in Paid Work, Housework, and Leisure, Westport CT: Greenwood, 1992. 5 Başörtülü/Dindar kızların kamusal alan deneyimleri hakkında yapılan çalışmaların bazıları için bkz. Cihan Aktaş, Bacıdan Bayana: İslamcı Kadınların Kamusal Alan Tecrübesi, İstanbul:Pınar Yayınları, 2001 ; Cihan Aktaş, Tesettür ve Toplum: Başörtülü Öğrencilerin Toplumsal Kökeni Üzerine Bir İnceleme, İstanbul:Nehir Yayınları, 1991. ; Nilüfer Göle, Modern Mahrem: Medeniyet ve Örtünme, 10.b, İstanbul: Metis Yayınları, 2010. ; Çağla Kubilay, İslamcı Söylemde Kamusal Alan ve Türban Tartışmaları: Karşıtlıklar, Kırılmalar ve Uzlaşmalar, İstanbul: Libra Yayıncılık, 2010. ; Aynur İlyasoğlu, Örtülü Kimlik: İslamcı Kadın Kimliğinin Oluşum Öğeleri, 4.b., İstanbul :Metis Yay., 2013. 3 dindar ailelerde ilk kuşak sayılabilecek bu ailelerin önemli bir veri kaynağı olduğu düşünülmektedir. Özetle çalışmamız aile, din, eğitim, medya, sosyal çevre gibi pek çok değişken etrafında toplumsal cinsiyet tutumlarını inşa eden bireylerin evlilik müessesine adım atmalarıyla birlikte literatüre ikinci vardiya olarak da geçen mesai sonrası zaman diliminde evsel alanda kendilerini bekleyen sorumlulukları yerine getirme deneyimlerini konu edinmektedir. Çalışmada, çiftlerin toplumsal cinsiyete dair sembolik evrenlerinin çatışması veya çakışması durumunda eşlerini aile sorumluluklarına daha fazla dâhil etmek veya kendi sorumluluklarını azaltabilmek için hangi stratejilere başvurdukları da ortaya konmaya çalışılacaktır. 2. ARAŞTIRMANIN AMACI Araştırmamız, çift gelirli ailelerin toplumsal cinsiyet tutumlarına göre aile içi sorumluluk paylaşımının nasıl düzenlendiğini katılımcıların deneyimleri üzerinden ortaya koymayı hedeflemektedir. Bu nedenle çalışmamız toplumsal cinsiyet, Türk ailesinin yapısı, kadının çalışma hayatına girme süreci gibi konulara dayanan bir teorik çerçeve ve makro yapılarla mikro ilişkilerin etkileşimini anlamaya imkân tanıyan saha çalışması bulgularından oluşmaktadır. Tezimizde ikisi de çalışan, okul öncesi yaşta çocukları olan, dindar ve yüksek eğitimli çiftlerle yapılan derinlemesine görüşme verilerine dayanılarak çiftlerin toplumsal cinsiyet tutumları ortaya konmaya çalışılacaktır. Çalışmamızda ikisi de çalışan çiftler seçilmiştir. Çünkü kadının evdeki, erkeğin dışarıdaki işleri üstlendiği geleneksel aile içi işbölümünün aksine karı-kocanın ev dışında ücretli bir işte çalışması eve ait işlerin kısıtlı bir zamanda yapılması problemini doğurmuştur. Araştırmamızın amaçlarından biri çift gelirli ailelerin aileye ait ev işi ve çocuk bakımı işlerini nasıl organize ettiklerini, çatışma durumlarında hangi stratejilere başvurduklarını ve problemleri nasıl çözdüklerini ortaya koymaktır. Araştırmamızda, eğitimin kadınların statülerini ve pazarlık gücünü arttırması olgusuna dayanarak yükseköğrenim mezunu olmanın kadınların aile içi karar alım süreci, çocuk bakımı ve ev işlerinin düzenlenmesinde nasıl bir etkisinin olduğunu ortaya çıkarmak planlanmaktadır. Ayrıca ev işlerinin düzenlenmesinde en önemli faktörlerden 4 biri olan “zaman”ın etkisini anlayabilmek için farklı mesai saatlerine sahip çiftlerin ev işleri ve çocuk bakım sorumluluklarını nasıl organize ettikleri anlaşılmaya çalışılacaktır. Çiftlerin sahip olduğu çocukların yaşlarının 0-6 yaş ile sınırlandırılmasının sebebi ise yetişkinlerin hayat döngüleri içerisinde çocukların en fazla bakım ve ilgiye muhtaç olduğu yaşların okul öncesi çağı olmasıdır. Dolayısıyla çalışan çiftler bakım, izin, bakıcı, anaokulu, hastane gibi çocukla ilgili işlere en yoğun mesaiyi bu yaş aralığında harcamaktadırlar. Çalışmamızda çiftlerin çocuk bakım-ilgilenme pratiklerini ortaya koymak hedeflenmektedir. Katılımcıların dindar çiftlerden seçilmesinin sebebi aile içi rollere ilişkin dini çerçevenin çiftlerin zihniyet inşasına nasıl yansıdığı, çiftlerin dinin meşrulaştırma gücüne hangi durumlarda başvurdukları ve farklı-benzer dini anlayışlara sahip olmanın ev işi sorumluluk paylaşımını ne ölçüde etkilediğini göstermektir. Ayrıca dindar olmanın yanında çalışan ve yüksek eğitimli olma gibi modern sayılan nitelikleri de taşıyan bu çiftlerin modern-dini değerleri nasıl uzlaştırdıkları ve dönüştürdüklerini anlamaya çalışmak da araştırmanın amaçlarından biridir. Son olarak yapılan literatür taramasında toplumsal cinsiyete odaklanan çok sayıda çalışma olduğu, ancak ailede sorumluluk paylaşımına yoğunlaşan çalışmaların sayısının son derece az olduğu görülmüştür. Özellikle çiftlerin seslerine kulak veren nitel çalışmaların azlığı dikkat çekmektedir. Çeşitli kategorilerdeki kişilerle yapılan toplumsal cinsiyet çalışmalarında dindar ailelerin ev içi işbölümünü ele alan ve özellikle ev işlerine duygusal boyutu ekleyen hiçbir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu sebeple çalışmamızın literatürdeki bu boşluğu doldurmaya katkıda bulunması amaçlanmaktadır. 3. İLGİLİ ARAŞTIRMALAR VE ÇALIŞMANIN ÖNEMİ Kadının ev dışında ücretli işte çalışması etkileri ve sonuçları bakımından birçok araştırmaya konu olmuştur. Çalışma ekonomisi ve endüstri ilişkileri disiplini kadın emek tarihi, kadınların iş alanındaki genel profili, karşılaştıkları sorunlar gibi konuları incelerken, kadınların yaşadığı iş-aile çatışmasının evlilik uyumu, evlilikten memnun olma derecesi, stres ve depresyon düzeyine etkisi gibi konular ise psikolojinin kapsamına girmiştir. Kadın araştırmaları-feminist çalışmalar, kadınların hem işte hem ailede yaşadıkları sorunları ve bunların çözüm yollarını toplumsal cinsiyet ekseninde, eleştirel ve aktivist bir tutumla değerlendirmişlerdir. Aile sosyolojisi çalışmalarında ise kadınların 5 çalışma hayatında yer almasının eş seçimine, evlilik yaşına, çocuk sayısına, aile içi ilişkilere, rol dağılımına, boşanma kararlarına vb. etkileri ele alınmıştır. Anlaşılacağı üzere araştırma konumuz, aile sosyolojisi, din sosyolojisi, toplumsal cinsiyet sosyolojisi, meslekler sosyolojisi, kadın çalışmaları, erkek çalışmaları, kadın emek tarihi gibi pek çok çalışma alanının kavşak noktasında yer almaktadır. Dolayısıyla araştırma sürecinde bahsi geçen disiplinlerden yeri geldikçe yararlanılmıştır. İlgili literatür araştırılırken öncelikle çalışma konumuzun kapsamına giren yüksek lisans ve özellikle doktora tezleri taranmış ve ilgili tezler incelenmiştir. Toplumsal cinsiyet, toplumsal cinsiyet algısı, tutumları, rollerine yönelik çok sayıda çalışma olduğu görülmüş ancak araştırmamızın ana odağı aile ve aile içi sorumluluk paylaşımı olduğu için sadece bu çerçevedeki tezlere yoğunlaşılmıştır. Özellikle psikoloji literatüründe toplumsal cinsiyet rollerinin veya kadınların çalışmasının evlilik uyumuna, evlilik kalitesine, evlilikten duyulan memnuniyete vs. etkisi üzerine çalışmalar yapıldığı görülmüştür. Sosyoloji literatüründe ise doğrudan ev işlerine odaklanan çalışmaların sayısal olarak düşük kaldığı dikkat çekmektedir.6 Bu çalışmalar arasında çalışma konumuza en yakın tez Aysel Günindi Ersöz’ün sonradan kitaplaştırılan doktora tezidir.7 Çalışma 1995 yılında kamuda çalışan yönetici kadın ve eşlerine uygulanan anketlere dayanılarak yapılmıştır. Eğitim düzeyi yüksek çiftlerden oluşan örneklem grubunda eğitimin daha eşitlikçi tutumlara yol açtığı ve erkeğin annesinin eğitim düzeyiyle erkeğin ev içi sorumluluklardaki payı arasında güçlü bir ilişki bulunmuştur. 6 Sosyoloji alanında aile içi sorumlulukları inceleyen doktora tezlerinden öne çıkanlar için bkz. F. Fulya Tepe, İstanbul’daki Üniversitelerde Mühendislik ve Temel Bilimler Alanında Çalışan Kadın Akademisyenlerin Ev Hayatı, (Doktora Tezi), İstanbul: İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2008; Umut Belek Erşen, Farklı Sosyal Kategorilerden Kadınların Toplumsal Cinsiyet Algıları, (Doktora Tezi) Ankara: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2015; Hurigül Eken, Toplumsal Cinsiyet Olgusu Temelinde Mesleğe İlişkin Rol İle Aile-İçi Rol Etkileşimi:Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki Kadın Subaylar, (Doktora Tezi) Ankara: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2005. Ayrıca bu tezin kitaplaştırılmış hâli için bkz. Hurigül Eken, Rol Etkileşimi Bağlamında Kadın Subaylar, Konya: Palet Yayınları 2010. 7 Aysel Günindi Ersöz, Cinsiyet Rollerine İlişkin Beklenti, Tutum, Davranışlar ve Eşler Arası Sorumluluk Paylaşımı (Kamuda Çalışan Yönetici Kadınlar Örneği), (Doktora Tezi), Ankara: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1997. : Bu tezin kitaplaştırılmış hâli için bkz. Aysel Günindi Ersöz, Cinsiyet Rollerine İlişkin Beklenti, Tutum, Davranışlar ve Eşler Arası Sorumluluk Paylaşımı (Kamuda Çalışan Yönetici Kadınlar Örneği), Ankara: TC. Kültür Bakanlığı Başvuru Eserleri, 1999. 6 Lisansüstü tezler dışında araştırmanın temel kavramsal çerçevesi, çift çalışanlı- çift kariyerli ailelerde neden hâlâ ev işinin kadın işi olarak kalmaya devam ettiği üzerine yoğunlaşan literatüre dayandırılmıştır.8 Bu alanın öncüsü ücretli mesai sonrası ev işleri ve çocuk bakımını kapsayan işleri nitelemek üzere literatüre ikinci vardiya (second shift) kavramını ekleyen Hochschild ve Mancung olmuştur. Hochschild ve Mancung yaptıkları The Second Shift (İkinci Vardiya) çalışmasında 50 çifti evlerinde gözlemleyerek ve görüşmeler yaparak hem eşlerin iş paylaşımını hem de bunun duygusal sonuçlarını ortaya koymuş ve böylece literatürde yeni bir pencere açmışlardır.9 Türkçe literatürde ise ev işleri ve bakım işleri daha çok çalışan ve çalışmayan kadınları içeren “görünmeyen emek” kavramıyla ele alınmıştır. Bu kavramın Türkiye’de en öne çıkan ismi sosyalist- feminist çizgide çalışmalarını yürüten Gülnur Acar Savran’dır.10 Ev işlerini merkeze alan kavramsal çalışmaların yanı sıra Türkiye’de aileyi yapısal ve gelişimsel açıdan ele alan aile ve aile sosyolojisi çalışmaları aile içi karar mekanizması, otorite ilişkileri, ev işlerine ayrılan zaman ve işleri kimin yaptığı konusunda önemli veriler sunmaktadır. Tarihsel süreç açısından son dönem Osmanlı ailesi üzerine yapılan çalışmaların11 yanı sıra, Osmanlı-Cumhuriyet Dönemi kadın ve kadın emek tarihi çalışmaları12 önemli bir yekûn tutmaktadır. 1950 sonrası, Kıray’ın, Timur’un, Kongar’ın, Yasa’nın aileye yönelik çalışmaları ön plana çıkarken, DPT, Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu ve Hacettepe Üniversitesi’nin aile çalışmaları bu alanın kurumsallaşmaya başlamasını sağlamıştır. Günümüzde TÜİK, OECD, TAYA ve bazı üniversitelerin 8 Bu konudaki kaynaklar ev işi kuramları bölümünde kullanılmıştır. bkz. ss. 66-77. 9 Bkz. Hochschild, Mancung, The Second Shift. 10 Bkz. Gülnur Acar Savran, Beden, Emek Tarih: Diyalektik Bir Feminizm İçin, 3.b., İstanbul: Kanat Yayınları, 2013: Gülnur Acar Savran, Nesrin Tura Demiryontan, Kadının Görünmeyen Emeği, 3.b., İstanbul :Yordam Kitap, 2016. 11 Son dönem Osmanlı ailesiyle ilgili bazı çalışmalar için bkz. Alan Duben, Cem Behar, İstanbul Haneleri: Evlilik, Aile ve Doğurganlık 1880-1940, İstanbul: İletişim Yayınları, 1996; İlber Ortaylı, Osmanlı Toplumunda Aile, İstanbul: Pan Yayıncılık, 2000.; Abdurrahman Kurt, Bursa Sicillerine Göre Osmanlı Ailesi (1839-1876), Bursa: Sentez Yay., 2013. ; Dilaver Cebeci, Tanzimat ve Türk Ailesi : Sosyal Değişme Açısından Tanzimat İstanbul’unda Türk Ailesi Üzerine Bir İnceleme, İstanbul : Ötüken Neşriyat, 1993. 12 Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi Kadın ve Kadın hareketlerini ele alan kitapların bir kısmı için bkz. Ayşe Berktay Hacımirzaoğlu, 75 Yıl'da Kadınlar ve Erkekler, İstanbul: Tarih Vakfı Yayınları, 1998; Şefika Kurnaz, Yenileşme Sürecinde Türk Kadını ( 1839- 1923), İstanbul: Ötüken Yayınları, 2011; Serpil Çakır, Osmanlı Kadın Hareketi, 5. Basım, İstanbul: Metis Yayınları, 2016 ; Tiğinçe Oktar, Osmanlı Toplumunda Kadının Çalışma Yaşamı: Osmanlı Kadınları Çalıştırma Cemiyet- i İslamiyesi, İstanbul: Bilim Teknik Yayınevi, 1998; Serpil Sancar, Türk Modernleşmesinin Cinsiyeti: Erkekler Devlet, Kadınlar Aile Kurar, 3.b., İstanbul: İletişim Yay., 2014. 7 yaptığı büyük ölçekli çalışmalar aile yapısının değişen ve sabit kalan yönlerinin genel bir resmini sunması açısından önemlidir.13 Türkiye’de aile içi sorumluluk paylaşımına veya toplumsal cinsiyet rol tutumlarına değinen Nilgün Çelebi, Aksu Bora, Çiğdem Kağıtçıbaşı, Emelie Olson gibi önde gelen akademisyenlerin çalışmaları “Türkiye’de Kadınların Çalışma Hayatına Girişi ve Aile İçi Sorumluluk Paylaşımı” adlı bölümde kullanıldığı için bu konuda yapılan çalışmalar hakkında ayrıntılı bilgiler verilmeyecektir. Sadece yakın zamanda yapılan tez konumuza en yakın gördüğümüz Suna Başak, Sevgi Kıngır ve Şehnaz Yaşar’ın Kadının Görünmeyen Emeği: İkinci Vardiya araştırmasına değinilecektir. İnternet üzerinden anket yoluyla geniş bir katılımcı kitlesinden elde edilen verilere dayandırılarak oluşturulan bu çalışma ev işi ve çocuk bakım sorumluluklarını eşlerin nasıl paylaştığına ilişkin önemli veriler sunmaktadır. Araştırmanın sonucunda kadınların erkeklere göre daha eşitlikçi tutumlara sahip olduğu, önceki yapılan çalışmalara kıyasla erkeklerin ev işi ve çocuk bakımındaki payının arttığı, ancak kadınların ev işinin temel sorumlusu olmaya devam ettiği ortaya çıkmıştır.14 Doğrudan ev işlerini ele alan yabancı literatürdeki niceliksel ve niteliksel birikime rağmen Türkiye’de aile içi sorumluluk paylaşımına ilişkin çalışmaların sayısı oldukça azdır. Ağırlıklı olarak niceliksel ve istatistiki verilere dayanan çalışmalar Türkiye’deki aile içi işbölümünün genel bir resmini sunması bakımından önemlidir. Ancak Başak ve diğerlerinin çalışmasında da vurgulandığı gibi bu konuda derinlemesine bilgi sahibi olmak ve sürecin nasıl işlediğini anlamak için niteliksel araştırmalara ihtiyaç olduğu ortadadır.15 Bu çalışma, hem nitel araştırma literatürüne bir katkı sunması hem de dindar ailelere odaklanması yönüyle öne çıkmaktadır. Nitekim literatürde dindar ailelerin ev içi sorumluluk paylaşımına odaklanan bir çalışmanın daha önce yapılmadığı görülmektedir. İkinci olarak tespit edebildiğimiz kadarıyla çalışmamız, kadınların ve erkeklerin eş olarak yer aldığı ilk nitel araştırmadır. Karı-kocaya veya eş olmayan kadın ve erkeklere anket uygulamayı içeren nicel çalışmalar ve sadece kadınlar üzerinden aile içi sorumluluk 13 Aile sosyolojine dair yapılan çalışmaların ayrıntılı bilgisi için bkz. Gül Aktaş, “Türkiye’de Aile Sosyolojisi Çalışmalarına Genel Bir Bakış”, Sosyoloji Konferansları No: 52, (2015-2) ss. 419-441; Kadir Canatan, “Aile Sosyolojisi: Konuları, Perspektifi ve Gelişimi”, Aile Sosyolojisi, ed. Kadir Canatan, Ergün Yıldırım, 3. b., İstanbul: Açılım Kitap, 2013. 14 Bkz. Suna Başak, Sevgi Kıngır, Şehnaz Yaşar, Kadının Görünmeyen Emeği: İkinci Vardiya, Ankara: Anka Kadın Araştırmaları Merkezi, 2013. 15 Başak, Kıngır, Yaşar, a.g.e., ss.14-15. 8 paylaşımını anlamayı hedefleyen nitel çalışmalar yapılmıştır. Ancak aynı kadının eşiyle görüşme yapmak, erkeklerin kabul etmek istemediği zor ve zaman alıcı bir uygulama olmaktadır. Bu çalışma tüm zorluğuna ve zaman alıcılığına rağmen madalyonun diğer yüzüne de odaklanmaktadır. Bu sebeple hem kadınların hem erkeklerin deneyimlerine yer vermektedir. Araştırmanın bir diğer öne çıkan yönü ise Türkçe literatürde ev içinin ihmal edilen duygusal yönünü de çalışmaya dâhil etmesidir. Ev işi ve çocuk bakım sorumluluk paylaşımının duygusal sonuçları, zihinsel ve duygusal emek boyutlarına da çalışmada kısaca değinilmektedir. 4. ARAŞTIRMA PROBLEMİ VE ARAŞTIRMA SORULARI Araştırmamızın temel problemi, yükseköğrenim görmüş, dindar evli, ikisi de çalışan ve 0-6 yaş arası en az bir çocuğa sahip çiftlerin toplumsal cinsiyet tutumları, bu tutumların ev işi ve çocuk bakımı sorumluluklarına nasıl yansıdığı ve hangi sonuçları doğurduğudur. Alt problemleri ise soru cümlesi şeklinde aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz: 1. Katılımcıların yetiştikleri ailede anne-babalarının toplumsal cinsiyet tutumları ve aile içi sorumluluk paylaşımı nasıldır? 2. Katılımcılar yetiştikleri ailede gördükleri rol paylaşımını hangi ölçüde kendi ailelerinde devam ettirmektedirler? 3. Katılımcıların öğrenim gördükleri eğitim kurumları, toplumsal cinsiyet tutumları ve aile içi sorumluluk paylaşımı üzerinde nasıl bir etkiye sahiptir? 4. Katılımcıların yatılı okul-yurt, öğrenci evi gibi tecrübeleri toplumsal cinsiyet tutum ve rollerini nasıl etkilemiştir? 5. Kadınların eğitim düzeyi ve çalışma hayatında yer almaları aile içindeki statülerini ve görev paylaşımını nasıl etkilemiştir? 6. Çocuk sahibi olduktan sonra çiftlerin aile içi sorumluluk paylaşımında hangi değişiklikler yaşanmıştır? 7. Ücretli mesaide harcanan zaman aile içi işbölümünü nasıl etkilemektedir? 8. Dindarlık düzeyi çiftlerin ev içi iş bölümünü hangi noktalarda etkilemektedir? 9. Çiftlerin aynı ya da farklı toplumsal cinsiyet tutumlarına sahip olmaları hangi sonuçlara yol açmaktadır? 9 10. Katılımcıların ev içi ve çocuk bakımı sorumluluk paylaşımı ne gibi duygusal sonuçlara yol açmaktadır? Nitel araştırmaların hipotezle başlayabileceğini öne süren görüşler bulunmakla birlikte16 nitel araştırmalarda tümevarımcı bir yol izlenmesi gerektiği düşüncesi daha yaygın kabul görmektedir.17 Bu çalışmada da hipotezler yerine cevabına ulaşılmak istenen araştırma sorularına yer verme şeklinde bir tercih yapılmıştır. 5. ARAŞTIRMANIN KAPSAM VE SINIRLILIĞI Nitel bir araştırma olma özelliği taşıyan çalışmamızda, Bursa’da yaşayan dindar, eğitim düzeyi yüksek, çalışan ve 0-6 yaş en az bir çocuğa sahip 25 çiftle (25 kadın, 25 erkek) yapılan derinlemesine görüşmelerden elde edilen veriler kullanılmıştır. Katılımcılar, Bursa’da ikamet etmekte, yöntem kısmında çerçevesi sunulan dindarlık kriterlerini taşımakta, en az iki yıl eğitim sunan bir yükseköğrenim programından mezun statüsünde bulunmakta ve hâl-i hazırda özel veya resmi bir kurumda çalışmaktadırlar. Bu kriterleri taşımayanlar araştırmanın kapsamı dışındadır. Dolayısıyla araştırmamızın sonuçları sadece çalışmaya katılan 25 çifte genellenebilir. Araştırma Ocak 2018 ilâ Ocak 2019 tarihleri arasındaki bir yıllık zaman diliminde yapılmıştır. Bu sebeple araştırma bu zaman aralığında, gözlem, saha günlüğü ve derinlemesine görüşmelerden elde edilen verilerle sınırlıdır. 50 katılımcı ile sınırlı olmasının yanı sıra çalışma için katılımcı seçerken de birtakım kısıtlamalarla karşılaşılmıştır. Örneğin ikisi de tam zamanlı, ikisi de yarı/esnek zamanlı, biri tam biri yarı/esnek zamanlı çalışan çiftlerle kota örneklem tekniğine uygun şekilde eşit oranlarda görüşme yapmak amaçlanmasına karşın özellikle tam zamanlı çalışan çiftlerin görüşmelere zaman ayırma problemi olmasından dolayı bu çiftler görüşme talebini geri çevirmişlerdir. Dolayısıyla örneklem ağırlıklı olarak en azından bir tarafın yarı zamanlı veya esnek çalıştığı ailelerden oluşmuştur. 16 Örneğin Silverman gibi sosyal bilimciler nitel araştırmanın hipotezle başlamadığı görüşüne katılmamaktadır. bkz. David Silverman, “Nitel/ Nicel”, Temel Sosyolojik Dikotomiler, ed. Chris Jenks, çev. ed. İhsan Çapcıoğlu, 2.b., Ankara: Atıf Yay. 2014, ss. 116-140, s.128. 17 Belkıs Kümbetoğlu, Sosyolojide ve Antropolojide Niteliksel Yöntem ve Araştırma, İstanbul: Bağlam Yayınları, 2012, s. 37. ; Ali Yıldırım, Hasan Şimşek, Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri, 10. Baskı, Ankara: Seçkin Yayınları, 2016, s.58. 10 Benzer bir durum mümkün olduğunca farklı meslek gruplarıyla görüşme konusunda da yaşanmıştır. Konunun aile gibi mahrem sayılan bir alana dair olması katılımcı adaylarını çekimser kılmış, referanslara rağmen görüşme istekleri geri çevrilmiştir. Bu sebeple araştırmacının sosyal çevresini oluşturan İlahiyat mezunları ve öğretmenler örneklemin içerisinde daha fazla yer bulmuşlardır. Ancak öğretmen ve İlahiyat müntesiplerinin çalışmada daha görünür olması sadece sosyal ağların değil aynı zamanda yukarıda zikredilen zaman konusunda daha avantajlı bir konumda olmalarından da kaynaklanmaktadır. Araştırmanın bir diğer sınırlılığı araştırmaya katılanların daha eşitlikçi toplumsal cinsiyet tutumlarına sahip olma olasılığıdır. Geleneksel kabullerde erkeğe ait sayılmayan ev işi ve bakım sorumluluklarını konu edinen bir çalışmaya katılma konusunda, referans ağında temas kurulan yüzlerce katılımcı adayının içerisinde erkekler gönülsüz davranmış, eşlerinin katılma isteğini geri çevirmişlerdir. Çok sayıda kadın mümkünse sadece kendisinin çalışmaya katılmak istediğini belirtmiştir. Hatta bir kadın avukat, çalışmaya katılmayı arzuladığını ancak eşinin “geleneksel” bir insan olduğu için bu tarz araştırmalara sıcak bakmadığını dile getirmiştir. Genellikle kadınlar üzerinden ulaşılan örneklem grubunda eşlerini görüşme için ikna edenlerin ev içi kararlarda daha etkin olan kadınlar olduğunu göz önünde bulundurmak gerekmektedir. 6. METODOLOJİ Bu bölümde araştırmanın amaçlarına ulaşmasında elverişli olduğu düşünülen yöntemsel çerçeve, araştırma tasarımı, örneklem seçimi, veri toplama ve analiz süreci, etik problemler ve güvenirlik-geçerlik gibi başlıklar altında sunulacaktır. Bir nitel araştırmacının en önemli sorumluluğunun araştırmanın her aşamasını tüm detaylarıyla okuyucuya sunmak olduğu bilinciyle araştırma süreci detaylı olarak anlatılacaktır. 6.1. Araştırma Tasarımı Şüphesiz sosyal bilimlerdeki yöntemsel farklılıklar, felsefî arka plandaki yaklaşım farklılıklarıyla sıkı sıkıya bağlantılıdır. Doğa bilimleri ve kültür bilimlerinin farklı yöntemsel çerçevesi olması gerektiğine dair görüşlerin uzun bir geçmişi olmasına karşın,18 sosyal gerçekliğin doğa bilim yöntemleriyle incelenmesini savunan pozitivist 18 Ayrıntılı bilgi için bkz. Doğan Özlem, Bilim Felsefesi, İstanbul: Notos Yay., 2010. 11 gelenek yakın bir zamana kadar hâkim paradigma19 olma özelliğini korumuştur. Pozitivizmin sorgulanmasıyla 20. yüzyılın ortalarından itibaren yorumlamacı ve eleştirel okullar alternatif yaklaşımlar olarak bilimsel arenada seslerini duyurmaya başlamışlardır.20 Pozitivist paradigma sosyal gerçekliği insandan bağımsız, keşfedilebilecek bir olgu olarak ele alırken, yorumlamacı paradigma insanın içinde var olduğu sosyal dünyayı bizatihi inşa ettiğini ileri sürer.21 Pozitivist yaklaşımların olguları bir araya getirip deneysel ve istatistiksel işlemlere tabi tutarak açıklama çabalarının aksine yorumlamacı yaklaşım, toplumsal olguları, bireylerin deneyimleri ve sembollere yükledikleri anlamı merkeze alarak yorumlamaya çalışır.22 Gerçekliği pozitivist paradigmanın aksine belirsiz, karmaşık23 ve çok boyutlu olarak gören24 yorumlamacı gelenek doğal olarak gerçekliğin gözlem ya da açıklama yoluyla değil anlama ve yorumlama yoluyla kavranabileceğini öne sürer. 25 Günümüzde sosyal bilim araştırmaları bahsi geçen pozitivist, yorumlamacı ve eleştirel yaklaşımlar etrafında şekillenmektedir.26 Dolayısıyla araştırma yöntemi, araştırmacının ontolojik olarak bağlı olduğu paradigmanın parametrelerine göre biçimlenmektedir. Diğer bir deyişle araştırmacının kabul ettiği bakış açısı hangi yöntemin 19 Paradigma kavramı, Thomas Kuhn tarafından literatüre kazandırıldı. Kuhn 1962 yılında yayınlanan bilimsel devrimlerin yapısı kitabında paradigmayı “ Bir bilim çevresine belli bir süre için bir model sağlayan yani örnek sorular ve çözümler temin eden evrensel olarak kabul edilmiş bilimsel başarılar” şeklinde tanımladığını belirtmektedir. Bkz. Thomas S. Kuhn, Bilimsel Devrimlerin Yapısı, çev. Nilüfer Kuyaş, 8.b, , İstanbul: Kırmızı Yayınları, 2008, s. 65. 20 Bkz. Sotirious Sarantakos, Social Research, London: MacMillian Press, 1994. 21 (Graham R. Gibbs, Qualitative Data Analysis, Buckingham: Open University Press, 2002, ss. 4-6), akt. Kümbetoğlu, a.g.e., s.22. 22 Kümbetoğlu, a.g.e., s.22.; Nadir Suğur, “Sosyolojik Yöntemde Klasik ve Yeni Dönem Tartışmaları”, Sosyolojide Araştırma Yöntem ve Teknikleri, ed. Temmuz Gönç Şavran, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları 2.b., 2013, ss.32-62, s.43. ; Temmuz Gönç Şavran, “Nicel ve Nitel Araştırmalarda Kullanılan Araştırma Teknikleri”, Sosyolojide Araştırma Yöntem ve Teknikleri, ed. Temmuz Gönç Şavran, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları 2.b., 2013, ss. 65-105, s.70. 23 Corrine Glesne, Nitel Araştırmaya Giriş, ed. Ali Ersoy, Pelin Yalçınoğlu, 5.b., Ankara: Anı Yayıncılık, 2015, s. 11. 24 Muhammed Özden, Ahmet Saban “Nitel Araştırmalarda Paradigma ve Teorik Temeller” Eğitimde Nitel Araştırma Desenleri, ed. Ahmet Saban, Ali Ersoy, 2.b., Ankara: Anı Yayıncılık 2017, ss. 1- 30, s. 13. 25 Kümbetoğlu, a.g.e., s.28. 26 Bu tasnife feminist ve postmodern yaklaşımları ekleyenler de vardır. Neuman feminist ve postmodern yaklaşımların henüz oluşum halinde olduğunu belirtmektedir. Bkz. W. Lawrence Neuman, Toplumsal Araştırma Yöntemleri: Nitel ve Nicel Yaklaşımlar 2, Ankara: Yayınodası Yay., 2006. 12 kullanılacağını da belirlemektedir.27 Yorumlamacı araştırma geleneğine bağlı olan araştırmacılar bireylerin deneyimlerini ve anlam oluşturma süreçlerini anlayabilmek için gözlem ve derinlemesine görüşme gibi yollarla veri toplamayı içeren niteliksel yöntemlere başvurmaktadırlar.28 İnsanların kendi seslerini duyurmalarını sağlayan nitel araştırma sosyal davranış ve süreçlerin kişiler tarafından algılanan şeklinin ayrıntılı ve derinlemesine bir fotoğrafını sunar.29 Araştırmacı-araştırılan etkileşimin ana önemde olduğu bu tür çalışmalarda gerçekliğe bütüncül yaklaşabilmek için olguların bağlamsal niteliğini, sembolik anlam dünyasını ortaya çıkarmayı sağlayan esnek bir yöntem anlayışı esastır.30 Çalışmanın her aşamasına damgasını vuran bu esneklik anlayışıyla araştırmacı, sınırları baştan belirleyen hipotezlerle yola çıkmaz.31 Verileri kendisinin de dâhil olacağı aktif etkileşim sürecinde üretir. Katılımcılarla etkin bir iletişim kurmak ise araştırmacının içeriden, empatik bir duruş sergilemesine bağlıdır.32 1970’lerden itibaren müstakil bir bilimsel yöntem olarak sosyal bilimlerde yerini alan nitel yöntem,33 gerçekliğin insandan bağımsız ve keşfedilebilir olduğunu savunan pozitivizme dayanan nicel araştırmanın aksine, gerçekliğin karmaşık doğasını kabul ederek, sembollerle algılanan bu bütünlüğü ancak öznel olarak yorumlayabileceğimizi34 ve sayısal ve istatistiki araçların sosyal gerçekliğin doğasını anlamaya uygun olmadığını öne sürmektedirler.35 Nitekim nitel ve nicel yaklaşımlar arasındaki en temel ayrım noktası nicel araştırmanın gerçekliğin açıklanabileceğini, nitel araştırmanın ise yorumlanabileceğini iddia etmeleridir.36 Nitel verinin sosyal olgular hakkında daha derinlemesine bilgi edinmeyi sağladığı inancını paylaşan37 nitel araştırma algı, tutum ve süreçlerin anlaşılmasını sağlama konusunda daha başarılı görülmektedir. 38 27 Kümbetoğlu, a.g.e. ss.15-16. ; F. Ayşin Koçak Turhanoğlu, “Bilim, Yöntem ve Toplumsal Araştırma”, Sosyolojide Araştırma Yöntem ve Teknikleri, ed. Temmuz Gönç Şavran, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları 2.b., 2013, ss. 2-31, s. 26. 28 Suğur, a.g.m., s.44.; Gönç Şavran, a.g.m., s.69. 29 Kümbetoğlu, a.g.e., s. 38. 30 Kümbetoğlu, a.g.e., s. 45.; Glesne, a.g.e., s. 34. ; Yıldırım, Şimşek, a.g.e., ss.51-52. 31 Gönç Şavran, a.g.m., ss.70-71.; Kümbetoğlu, a.g.e., s.47.; Yıldırım, Şimşek, a.g.e., s.58. ; Silverman, a.g.md., s.128. 32 Kümbetoğlu, a.g.e., s.47. ; Özden, Saban, a.g.m., s.8. 33 Anthony Giddens, Philip W. Sutton , “Nicel/ Nitel Metotlar”, Sosyolojide Temel Kavramlar, çev. Ali Esgin, Ankara: Phoenix Yay. 2.b., 2016, s.66. 34 Kümbetoğlu, a.g.e., s. 24.; Gönç Şavran, a.g.m., s.70.: Yıldırım, Şimşek, a.g.e., s.55. 35 Giddens,Sutton, a.g.md., s.69. 36 Kümbetoğlu, a.g.e., s. 24. 37 Silverman, a.g.md., s.124. 38 Glesne, Nitel Araştırmaya Giriş, s.53. 13 Nicel araştırma aşamaları başından sonuna net şekilde belirlenmişken, nitel araştırma karmaşık ve belirsiz bir süreçtir. Araştırma süreci içerisinde araştırmanın yönü değişebilir, beliren problemlere göre yeni bir yöntemsel çerçeve belirlenebilir.39 Sosyal olguların öngörebilme olasılığını ortadan kaldıran karmaşık doğası esnekliği zorunlu kılar, veri toplama araçları, örneklemin büyüklüğü ve niteliği süreç içerisinde değiştirilebilir. Nitel araştırmada tüm sınırları belirlenmiş bir araştırma tasarımını en başta oluşturmak mümkün değildir. Ancak araştırma tasarımında yapılan değişiklikler okuyucuya detaylı şekilde aktarılmalıdır.40 Farklı disiplinlerde farklı isimlerle ele alınan yorumlayıcı geleneğin sosyoloji literatüründe ilk akla gelen temsilcisi anlamayı esas alan “verstehen” metodunu kabul eden Max Weber’dir.41 Weber’in açtığı yolda bugün farklı yorumlamacı ekoller yer almaktadır. Bunlardan sembolik etkileşimcilik,42 sosyolojik fenomenoloji ve etnometodoloji öne çıkanlardır. 43 Bu çalışmada da bireylerin deneyimleri ve anlam inşa etme süreçlerini merkeze alan araştırmacı çalışmasını yorumlayıcı gelenek üzerine bina edecektir. Araştırmacının yöntemsel çerçevesi, gerçekliğin sabit ya da durağan olmadığını, sosyal aktörler tarafından etkileşim yoluyla oluşturulduğunu savunan “sembolik etkileşim yaklaşımı”na44 dayandırılacaktır. Çalışma konusu açısından bakıldığında, bireyin dünyaya geldiği sosyo-kültürel bağlam içerisinde çevresindeki insanlarla ilişki kurarak kadın veya erkek olmanın ne olduğunu öğrendiği görülür. Birey aile, din, okul, sosyal çevre, farklı şehir, farklı ülke deneyimleri, kitaplar, kitle iletişim araçları, medya gibi birçok farklı bileşenle girdiği etkileşim sonucunda her an toplumsal cinsiyet algısını inşa etmeye devam eder. Özellikle farklı sembolik dünyaya sahip birisiyle evlenme, kişinin hayat döngüsünde önemli bir dönemeci ifade eder. Evlilik, farklı veya benzer anlam dünyalarının bazen çakıştığı bazen çatıştığı yeni bir anlam kurma evresidir. Benzer veya farklı toplumsal cinsiyet tutumlarına sahip sosyal aktörlerin aynı evin içerisinde aileye ait sorumlulukları yerine getirme deneyimleri, hem bu tutumlardan etkilenir hem de bu 39 Yıldırım, Şimşek, a.g.e., ss.46- 47. 40 Yıldırım, Şimşek, a.g.e., s.47. 41 Macionis, a.g.e., s. 36. 42 Kümbetoğlu, a.g.e., s. 30.; Macionis, a.g.e., s. 36. 43 Suğur, a.g.m., s.44-45 44 Anthony Giddens, Sosyoloji, 5.b., İstanbul: Kırmızı yay., 2012, yay.haz. Cemal Güzel, s. 168. 14 tutumları biçimlendirir. Bu sebeple bireyin toplumsal eylemi üzerindeki yapısal etkileri yadsımayan ancak onu gerçekliği yeniden yapılandırmaya muktedir bir fâil olarak ele alan sembolik etkileşimciliğin, katılımcıların toplumsal cinsiyet tutum ve algılarını ortaya koymaya en elverişli yöntemsel çerçeve olduğu düşünülmektedir. Araştırma, hem kadınların hem erkeklerin deneyimlerini içermektedir, fakat kadın deneyimleri öncelenmiştir. Çalışmada erkek katılımcıların bireysel deneyimleri müstakil olarak ele alınacak ancak çalışmanın odağına kadınlar yerleştirilecektir. Bu sebeple araştırma feminist yaklaşımı benimsemeyen ancak feminist birikimden yararlanan bir kadın çalışması sayılabilir. Her ne kadar Mies, kadın akademisyenlerin, aktivist kadın hareketlerine katılmadan fildişi kulelerinden kadın çalışmalarını salt bir akademik ilgi alanına indirgemelerini bir çeşit ihanet olarak yorumlasa da,45 mutlak bir feminist yaklaşımın kadın deneyimlerinin anlaşılmasında görmezden gelineni açığa çıkardığını kabul etmekle beraber, kadınlar lehine takınılan bilinçli taraflılığının katılımcıların bazı merkezî vurgularının gözden kaçırılmasına yol açabileceği kanaatini taşıyorum. Bu sebeple konuyu sembolik etkileşimci yaklaşımla ele almayı tercih ediyorum. 6.2. Örneklem Kişilerin, duygu, inanç, tutum ve deneyimlerini ayrıntılı şekilde ortaya koymayı amaçlayan nitel araştırmalar az sayıda kişiyle çalışmayı gerekli kılar. Dolayısıyla genelleme amacı gütmediği için nitel çalışmalarda46 nicel araştırmada esas olan evreni temsil iddiası taşıyan ve olasılığa dayalı olarak seçilen bir örneklem anlayışı geçerli değildir. Bunun yerine nitel çalışmalarda araştırma konusu hakkında zengin veriler sağlayacağına inanılan ve amaçlı olarak seçilen47 küçük gruplarla çalışılır. 48 Çalışmamızda örneklem, katılımcıların araştırmanın amacına ulaşmasını sağlayacak kriterleri taşıyan kişilerden veya gruplardan seçilmesi anlamına gelen amaçlı örnekleme tekniğine49 uygun olarak seçilmiştir. Bu doğrultuda örneklem, Bursa’da 45 Marie Mies, “Feminist Araştırmalar İçin Bir Metodolojiye Doğru”, Farklı Feminizmler Açısından Kadın Araştırmalarında Yöntem, yay.haz. Serpil Çakır, Necla Akgökçe, çev. Ayşe Durakbaşa, Aynur İlyasoğlu, İstanbul: Sel Yay., y.y. ss. 48-64, s. 53. 46 Michael Quinn Patton, How To Use Qualitative Methods in Evaluation, California: Sage Publications , 1987, s. 51. 47 Glesne, a.g.e., s.59. 48 Kümbetoğlu, a.g.e., ss.96-98.; Yıldırım, Şimşek, a.g.e., s.46.; Gönç Şavran, a.g.m., s.71. 49 Örneklemin belirli kriterleri taşıyan kişilerden seçilmesine kaynaklarda amaçlı örneklem adı verilmektedir. Ancak Yıldırım ve Şimşek çalışmalarında amaçlı örneklemeyi, tüm nitel örneklem seçim tekniklerini içeren bir şemsiye kavram olarak ele almaktadır. Belirli kriterleri taşıyan örneklem 15 yaşayan yükseköğrenim görmüş, çalışan, dindar ve 0-6 yaş çocuk sahibi 25 kadın ve eşlerinden (25 erkek) oluşmuştur. Örneklem grubu, çalışma konumuza en zengin katkıları sağlayacağını düşündüğümüz özellikleri taşıyan kişilerden seçilmiştir. Katılımcılar Bursa’da yaşayanlardan oluşmaktadır. Ancak nitel araştırmanın tüm aşamalarında hâkim olan esneklik anlayışı örneklem grubu için de geçerlidir.50 Nitekim bu çalışmanın başında da örneklemin Ankara, İstanbul, Bursa’dan seçilmesi düşünülmüş, hatta Ankara’dan bir çiftle de görüşme yapılmıştır. Ancak katılımcıların zaman sorunu, görüşme tarihlerini son anda değiştirmeleri, çalışmanın bir çiftin uzun zamanını alması gibi nedenlerle sürecin daha iyi yönetilebilmesini sağlamak için araştırmanın, araştırmacının yaşadığı şehir olan Bursa’yla sınırlandırılmasına karar verilmiştir. Bursa dışındaki tek çiftle yapılan görüşme ise diğer görüşmelerden farklı ve önemli vurgular içerdiğinden araştırmayı zenginleştireceği düşüncesiyle çıkarılmamıştır. Örneklem eğitim düzeyi yüksek ve çalışan kişilerden seçilmiştir. Katılımcılar en az ön lisans seviyesinde eğitim görmüşlerdir. Yurt dışında ve ülkemizde yapılan çalışmalar kadınların çalışma hayatında yer almasının ve eğitim düzeylerinin yükselmesinin ev içi karar mekanizmasının işleyişinde ve rollerin yerine getirilmesinde erkeklerle daha eşit bir paya sahip olduklarını göstermektedir. Bu sebeple avantajlı olduğu düşünülen bir kadın grubuyla çalışmak tercih edilmiştir. Öznel bir tecrübe olma özelliği taşıyan, aile, eğitim, yaş, meslek, sosyal çevre, cinsiyet, yaşanılan şehir gibi birçok sosyo-kültürel değişkenden etkilenerek inşa edilen dindarlığı51 ölçmede üzerinde uzlaşılan standart bir ölçüm aracı mevcut değildir. 52 Pek çok dindarlık (religiosity) ölçeğinin temelinde “bir sosyoloğun mümkün olduğu kadar kendi kişisel subjektif değerleri dışında kalmaya çalışarak, objektif ölçüler içerisinde meselenin özüne veya o meseledeki gerçeğe yönelik bilgi üretimine katkıda bulunabilmesi” varsayımı vardır.53 Çalışmamızda katılımcıların kendilerini dindar olarak anlamında kullandığı ölçüt örneklemi bir amaçlı örneklem çeşidi olarak değerlendirmektedir. Ayrıca Yıldırım ve Şimşek teknik yerine yöntem ifadesini tercih etmektedir. Ayrıntılı bir okuma için bkz. Yıldırım, Şimşek, a.g.e., ss. 118-122. 50 Yıldırım, Şimşek, a.g.e., s.124. ; Kümbetoğlu, a.g.e., s.97. 51 Abdurrahman Kurt, “Dindarlığı Etkileyen Faktörler”, Bursa: U.Ü.İ.F.D., C.18, S.2, 2009, s.1. 52 Asım Yapıcı, “Yeni Bir Dindarlık Ölçeği ve Üniversiteli Gençlerin Dinin Etkisini Hissetme Düzeyi: Çukurova Üniversitesi Örneği”, Adana, Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, C.6, S.1, 2006, s.68. 53 Kayhan Mutlu, “Bir Dindarlık Ölçeği: Sosyoloji’de Yöntem Üzerine Bir Tartışma”, Ankara, İslâmî Araştırmalar Dergisi, C.3, S.4, 1989, s.194. 16 tanımlamalarıyla yetinilmemiş, öznel dindarlığın yanında namaz kılma, oruç tutma, gibi dînî tezâhürler aranmıştır. 0-6 yaş çocuğu olan katılımcıların seçilmesinin sebebi sürekli bakım ve ilgi isteyen küçük bir çocuğun varlığının aile içi işlerin yoğunluğunu arttırması ve işin içine duygusal bir etkinin girmesine de yol açmasıdır. Çiftlerin duygu durumlarını anlamaya en elverişli zamanın ev işi, bakım problemleri, uykusuzluk gibi birçok faktörle baş etmeye çalıştıkları bu yaş aralığı olduğu düşünülmektedir. Bahsi geçen nitelikleri taşıyan kişilere anahtar şahıslar aracılığıyla ulaşılmış ancak katılımcı ağına erişim kartopu tekniği ile ilerlememiştir. Bunun yerine farklı anahtar şahıslar farklı katılımcılarla görüşmede referans olmuşlardır. Hem çalışan hem küçük çocuk sahibi olma niteliği taşıyan yani görüşmelere vakit ayırma problemi olan kişileri içeren örneklem grubuna erişim öngörülenden çok daha zor olmuştur. Bunun yanı sıra araştırmanın erkekleri de kapsaması erişimdeki en büyük güçlük sebebidir. Araştırmanın mahrem alana dair olması nedeniyle erkekler aile içi ilişkilerin incelendiği bir çalışmada yer almak istememişlerdir. Örnekleme ulaşım sürecinde birçok katılımcı adayı kadın sadece kendisiyle görüşme yapılmasının mümkün olup olmadığını sormuştur. Referans şahısların da tükendiği noktada araştırmacı sosyal medya aracılığıyla çok sayıda anne- çocuk grubunu takibe almış, Bursa’da yaşayan 0-6 yaş çocuk sahibi dindar ve üniversite mezunu kadınları tespit etmiş ve yüze yakın kadına kendisini tanıtan, çalışma içeriği ve sürecini anlatan detaylı bir mesaj atmıştır. Kadınların bir kısmı mesajlara yanıt vermemiş, geri dönüş yapanların bazıları vakit azlığını, bir kısmı eşinin görüşmek istemeyeceğini öne sürerek görüşme talebini geri çevirmişlerdir. Sosyal medya aracılığıyla sadece bir çiftle görüşme yapılabilmiştir. Bu durum katılımcılara ulaşmada referans kişilerin merkezî önemini göstermesi açısından dikkate değerdir. Çeşitli sosyo-ekonomik kaynaklara sahip olmanın sorumluluk paylaşımı üzerinde etkilerini yorumlayabilmek için örneklemde meslek ve gelir anlamında maksimum çeşitlilik aranmıştır. Örneklem grubu her ne kadar yükseköğrenim görme ve gelir getirici bir işte çalışma paydasında birleşse de şüphesiz okudukları bölümler, icra ettikleri iş ve meslekler ve sahip oldukları gelir birbirinden çok farklıdır. Özellikle meslek ve gelir düzeyi aile içi karar mekanizmasının işleyişinde belirgin öneme sahiptir. Bu sebeple profesyonel mesleklerden iş mesleklere, iş çeşitliliği geniş katılımcılara ulaşılmak 17 hedeflenmiştir. Ancak özellikle üst gelir grubu ve profesyonel meslek icra edenlerin çoğu araştırmaya katılmayı reddetmişlerdir. Hem araştırmacının İlahiyatçı öğretmen kökenli olması hem de bahsi geçen zaman/uygunluk açısından müsait olmaları nedeniyle örneklem grubunda İlahiyat mezunları ve öğretmenlerin gözle görülür bir ağırlığı olmuştur. Ancak yine de farklı meslek grupları da çalışmanın örneklem grubunda yer almıştır. Gelir açısından ise katılımcıların alt-orta, orta ve üst-orta sınıfta bulundukları görülmektedir. 6.3. Veri Toplama Araçları Glesne, sosyal bilimlerde pozitivist paradigmanın hâkimiyetinin bir yansıması olarak “veri toplama” kavramının kullanıldığını, oysa hazır verinin toplanması çağrışımı yapan bu kavramın nitel araştırmaya uygun olmadığını belirtir. Nitel araştırmalarda veri, katılımcı ve araştırmacının etkileşimden doğan bir üretim süreci sonunda oluşturulur. Veri üretimi kavramı araştırmanın tarafı olan aktörlerin süreçteki etkin rolünü ifade etmeye daha uygundur.54 Glesne’nin önerdiği kavram nitel araştırmanın ruhuna daha uygun görünse de kendisi de veri toplama kavramını kullanmıştır. Bu sebeple çalışmada sıklıkla veri toplama kavramı kullanılacaktır. Nitel araştırmada gözlem, görüşme ve odak grup en çok kullanılan veri toplama araçları olarak öne çıksa da55 neredeyse sosyolojiyle eş anlamlı olarak kullanılan ve en sık kullanılan teknik56 katılımcıların deneyimlerini, duygularını ve inançlarını ayrıntılı olarak anlama olanağı sağlayan derinlemesine görüşmedir.57 Antropoloji orjinli bir veri toplama tekniği olan derinlemesine görüşme, örneklem grubuna açık uçlu soruların sorulmasına, yanıtların kaydedilmesine ve gerektiğinde ilave sorular sorularak araştırma konusunun ayrıntılı olarak ele alınmasına olanak sağlar.58 Bu çalışmada araştırmacı derinlemesine görüşmenin yanı sıra gözlem ve araştırma günlüğünü veri toplama araçları olarak kullanmıştır. Araştırmacı ayrıntılı bir literatür taraması yaptıktan ve temel kaynakları okuduktan sonra, benzer çalışmaların olumlu ve 54 Glesne, a.g.e., ss.62-63. 55 Yıldırım, Şimşek, a.g.e., s.85. 56 Yıldırım, Şimşek, a.g.e., s.129. 57 Kümbetoğlu, a.g.e., s.82.; Yıldırım, Şimşek, a.g.e., s.129. ; Silverman, a.g.md., s.125. ; Hasan Hüseyin Tekin, “Nitel Araştırma Yönteminin Bir Veri Toplama Tekniği Olarak Derinlemesine Görüşme”, İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Dergisi, 3 / 13, 2012, ss.101-116, ss. 101-102. 58 Kümbetoğlu, a.g.e., ss.71-72. 18 olumsuz yönlerini göz önünde bulundurarak rehber soru formu hazırlamıştır. 59 Sorular katılımcıların hem toplumsal cinsiyet rolleri tutumlarını anlamaya, hem mevcut aile içi işbölümünün fotoğrafını çekmeye hem de bu sorumluluk paylaşımının sonuçlarını anlamaya yönelik hazırlanmıştır. Yarı yapılandırılmış formatta hazırlanan soru formunda kişisel-demografik; katılımcıların yetiştiği ailenin sosyo-ekonomik özelliklerini, toplumsal cinsiyet tutumlarını öğrenmeyi amaçlayan; katılımcıların eğitim hayatları ve bu süreçteki ailevi sorumluluklarını içeren; evlilik, aile içi karar alma sürecinin işleyişi, eve ait işlerin ve çocuk bakımının nasıl yürütüldüğü, hastalık, misafir gibi rutin dışı durumlarda ailevi sorumlulukların nasıl üstlenildiğini ve sorumluluk paylaşımından duyulan memnuniyet-hoşnutsuzluk gibi duygusal durumları anlamaya yönelik sorular yer almıştır. Sorular basitten karmaşığa doğru bir seyir takip etmiştir. Rehber görüşme formu saha çalışmalarında deneyimli bir araştırmacıyla paylaşılmış ve son olarak tez danışmanının önerileri ile revize edilmiştir. Araştırmacı, katılımcıların görüşmeyi kabul etmesi konusunda sorun yaşadığı için pilot çalışma yapamamış, ancak ilk birkaç görüşmeden sonra muhatap tarafından anlaşılmadığını düşündüğü soruları çıkarmış, bazı yeni sorular eklemiş ve soruların yerini değiştirmiştir. Örneğin kişisel-mesleki, kısa cevaplı soruların olduğu bölümde yer alan gelir bilgisi ile ilgili sorunun erkek katılımcıları rahatsız ettiği fark edilerek bu soru en son kısımda yer alan hassas sorular içerisine yerleştirilmiştir. Görüşme sırasında ses kayıt cihazı kullanılmış, gözlem notları görüşmeden sonra yazılmış ve süreç boyunca görüşme öncesi ve sırasında yaşananların yazıldığı bir araştırma günlüğü tutulmuştur. Araştırmacının kullandığı bir diğer veri toplama tekniği gözlemdir. Aile içi sorumluluk paylaşımı üzerine odaklanan bu çalışmada en uygun gözlem ortamı kuşkusuz katılımcının evidir.60 Ancak, çalışan ve 0-6 yaş çocuk sahibi çiftlerden oluşan katılımcılar araştırmacıyı evlerinde kabul ettikleri takdirde ev sahibi rolüne girip tedirgin olabilecekleri gerekçesiyle sadece davet durumunda katılımcının evine gidilmiştir. En verimli görüşmeler katılımcıların evlerinde gerçekleşen görüşmeler olmuştur. Ancak görüşmelerin çoğu katılımcıların istekleri doğrultusunda kamuya açık kafe, oyun alanı 59 Kavrama Kümbetoğlu rehber görüşme formu; Yıldırım-Şimşek görüşme formu yaklaşımı diyor. Bkz. Kümbetoğlu, a.g.e., s.70. ; Yıldırım-Şimşek, a.g.e., s.132. 60 Kümbetoğlu, a.g.e., s.192. 19 gibi mekânlarda, iş yerlerinde ve araştırmacının evinde gerçekleştirilmiştir. Çoğu katılımcıyla görüşmenin tek seansta ve ev dışında gerçekleşmesi gözlem imkânını kısıtlamış ancak, evlerde veya ailenin bir arada bulunduğu görüşmelerde daha iyi gözlem yapma fırsatı olmuştur. Son olarak nitel araştırmalarda araştırmacının bizzat kendisinin bir veri toplama aracı olarak kabul edildiği unutulmamalıdır. Bu çalışmada da araştırmacı görüşme sorularını hazırlayan, gözlem ve görüşme sürecini yürüten, gerektiğinde soru ekleyen gerektiğinde çıkaran bağlamsal işaretleri anlamlı şekilde yorumlayan, veri üretim sürecine aktif şekilde katılan bir veri toplama aracı konumundadır. 6.4. Veri Toplama Süreci Nitel araştırmada verimli bir seans geçirmek için görüşmelerin bir saati aşması pek önerilen bir durum olmasa da katılımcıların belirlediği takvime uymak esastır.61 Araştırmacı ortalama iki saat süren görüşmeleri birden fazla oturumda gerçekleştirmeyi arzu etse de vakti en kısıtlı olan bir örneklem grubuyla çalışması ve hem kadını hem eşini içeren araştırmanın bir ailenin en az dört saatini alması, bu zaman diliminde çocuk bakımı sorununun doğması gibi nedenlerle görüşmeler katılımcıların istekleri doğrultusunda genellikle tek oturumda gerçekleştirilmiştir. Katılımcının vaktinin kısıtlı olduğu durumlarda görüşme ikiye bölünmüş ancak yine vakit sınırlılığından dolayı sonraki görüşme seansı için zaman makasının açılması görüşmenin verimini tek oturumdakine göre düşürmüştür. Ayrıca araştırma konusunun gündelik hayata dair olması ve özellikle kadınların konuşmaktan keyif aldığı bir içeriğe sahip oluşu görüşmelerin uzun olmasını bir sorun olmaktan çıkarmıştır. Katılımcılar zamanın nasıl geçtiğini anlamadıklarını dile getirmişlerdir. İki katılımcı görüşmenin eksik kalan son yarım saatlik bölümü için uygun zaman bulamamış, bu sebeple son yarım saatlik bölüm telefonun ses kayıt özelliği kullanılarak çocukların uyku saatinde telefon görüşmesiyle tamamlanmıştır. Görüşmenin zamanını ayarlamada olduğu kadar nerede yapılacağı da en uygun yol olan katılımcıların istekleri doğrultusunda belirlenmiştir.62 Araştırmacının dikkat etmesi gereken en önemli hususlardan biri çalışma grubunun norm ve değerlerini saygılı 61 Glesne, a.g.e., s.155. ; Kümbetoğlu, a.g.e., s.192. 62 Tekin, a.g.m., ss.101-102. 20 olmak,63 mahremiyet farklılıklarına ve sınırlarına azami ölçüde riayet etmektir.64 Bu çalışmada da dindar kimliği taşıyan kadın ve erkek katılımcıların en önemli çekincelerinden biri kadın araştırmacının erkeklerle de görüşecek olmasıdır. Dindarlık çerçeveleri katı sınırlarla çizilmiş katılımcı adayları görüşme talebini en başta reddederek örnekleme dahil olmazken, çalışma grubunda yer almayı kabul eden katılımcılar bu sorunu farklı şekillerde çözmüşlerdir. Araştırmacı katılımcıların dini hassasiyetlerine saygı göstermiş ve kendilerini en rahat hissedecekleri ortamlarda görüşmeleri gerçekleştirmiştir. Karşı cinsle olan görüşmeler genellikle kamuya açık kafelerde, katılımcıların iş yerlerinde kapı açık ancak üçüncü şahısların duyamayacağı bir şekilde veya katılımcıların evinde açık bir oda, balkon veya bahçede gerçekleştirilmiştir. Görüşmelerde araştırmacıya analiz kolaylığı sağlamasına rağmen elle not alma yerine katılımcıların izni alınarak tüm görüşmelerde ses kayıt cihazı kullanılmıştır. Ses kayıt cihazı katılımcıları yanlış anlama, eksik not alma, görüşmeyi tekrar dinleme ve araştırmacının tüm dikkatini görüşmeye vermeyi sağlaması sebebiyle tercih edilmiştir. 65 Ses kayıt cihazının katılımcı üzerinde tedirginliğe yol açmaması için66 katılımcıya görüşme öncesinde ses kayıt cihazının kullanılma nedeni hakkında bilgi verilmiş, istenildiği takdirde elle not alınabileceği belirtilmiştir. İlk birkaç dakikadan sonra kayıt cihazının varlığı unutulmuş, cihaz, görüşmenin atmosferini ve doğallığı bozacak herhangi bir aksaklığa yol açmamıştır. Ses kayıt cihazıyla paralel şekilde not alma tekniği birkaç görüşmede denenmiş ama not almanın katılımcıların dikkatini görüşme yerine yazılan notlara çektiği gözlemlenmiştir. Bunun yerine notlar, görüşme sonrasında yazılmıştır. Derinlemesine görüşme, dışarıdan bakıldığında konuşma ve dinlemeyi içeren kolay bir süreç gibi görünse de Patton’un belirttiği gibi beceri, duyarlık, yoğunlaşma, disiplin gibi pek çok boyuta sahip hem bilim hem de sanattır.67 Tanımadığı birisinden ayrıntılı bilgi toplamayı içeren görüşme araştırmacının katılımcıya kendisini rahat hissedeceği ortamı sağlamasını, ona güven vermesini,68 içten ve iyi bir dinleyici olmasını, 63 Kümbetoğlu, a.g.e., s.172. 64 Fatma Nevra Seggie, Yasemin Bayyurt, Nitel Araştırma Yöntem, Teknik, Analiz ve Yaklaşımları, Anı Yayıncılık, Ankara, 2015, s. 190. 65 Glesne, a.g.e., s.157. ; Yıldırım, Şimşek, a.g.e., s.153. 66 Kümbetoğlu, a.g.e., s.193. 67 Patton, How to Use Pualitative Methods in Evaluation, s.108. 68 Kümbetoğlu, a.g.e., s.96. 21 konudan uzaklaşıldığında müdahale etmesini gerektirir.69 Görüşmeci katılımcının dünyasına girerek onun bakış açısını anlama ve dürüst cevaplar vermesini sağlama yükümlülüğündedir.70 Bu çalışmada araştırmacı, üzerine düşen sorumluluğun bilincinde olarak görüşmeleri katılımcıların en rahat edeceği yer ve zamanda gerçekleştirmeye çalışmış, görüşme esnasında da dürüst, açık ve samimi olmaya dikkat etmiştir. Katılımcıların gerek araştırmacıya yönelik ifadelerinden gerekse sorulara dürüst ve içten cevaplarından dolayı araştırmacı, bu konuda istenen düzeyde başarılı olduğunu düşünmektedir. Görüşmelerin gerçekleştirilme sürecinde ailenin sorumluluk paylaşımına dair sözel olmayan çok sayıda veri de elde edilmiştir. Örneğin eşlerini çalışmaya katılmaya kolay şekilde ikna eden kadınların aile içi kararlarda da aktif olduğu görülmüştür. Görüşme sırasında çocukların bakım sorununun çözümü de önemli ipuçları vermektedir. Örneğin mekân neresi olursa olsun çocuk bakımını üstlenerek eşinin rahat şekilde görüşmeyi gerçekleştirmesini sağlayan erkeklerin yanı sıra, bazı kadın katılımcıların kocaları esnek çalışmasına rağmen eşlerine iki saatlik görüşme için zaman açmamış, kadınlar görüşmeleri küçük çocuklarıyla gerçekleştirmişlerdir. Bu gibi durumlarda devamlı bölünen ve dikkatini görüşmeye vermekte zorlanan katılımcıyı daha da zor durumda bırakmamak için araştırmacı soruların bir bölümünü atlayarak en temel soruları seçerek görüşmeyi tamamlamıştır. Kimi zaman görüşmeler böyle bir amaç taşımamasına rağmen terapi işlevi görmüş,71 katılımcılar duygu yoğunluğu yaşamışlar, bazen de bazı soruların öz- düşünümselliği tetiklediğini var olan durumun o an bilincine vardıklarını72 “şu an farkına vardım” gibi ifadelerle dile getirmişlerdir. Son olarak araştırmacı, mesai sonrası kıymetli zamanını eşinden, çocuğundan, ailesinden kısarak görüşmeye ayıran katılımcılara minnet duygusunu ifade etmiş,73 hem görüşmenin başında hem sonunda teşekkürlerini sunmuştur. Ayrıca karşılık beklemeden bir doktora çalışmasına destek vermek için o an orada bulunan katılımcılara duruma göre çikolata, lokum, çocuğa kıyafet, kitap, etkinlik, ev hediyesi gibi ufak hediyeler vermiştir. 69 Kümbetoğlu, a.g.e., ss.72-73. 70 Yıldırım, Şimşek, a.g.e., ,s.130. 71 Glesne, a.g.e., s.245. 72 a.g.e., s.173. 73 a.g.e., ss.165-173. 22 Kamuya açık mekânlarda yapılan görüşmelerde prensip olarak katılımcıların hesabı ödemesine izin verilmemiştir. Araştırmacı evine davet eden katılımcılara hiçbir hazırlık yapmamaları, ikramlıkları kendisi almak koşuluyla gelebileceğini belirtmiş ve ev görüşmelerine çay saati ikramları alarak gitmiştir. 6.5. Veri Analizi Ses kayıt cihazına kaydedilen görüşmelerin yazılı hâle getirilmesi çok uzun zaman alması nedeniyle nitel araştırmacının en zorlandığı aşamalardan biridir. Henüz tüm sesleri ve aksan-şive farklılıklarını tanımlayarak metin hâline getiren bir yazılım geliştirilememiştir.74 Çalışmamızda görüşmelerin uzun bir sürece yayılması ses kayıt deşifrelerinin bu zaman zarfı içerisinde yazıya geçirilmesine imkân vermiştir. Ancak ortalama 114 dakika, toplamda ise 5711 dakika süren görüşmelerin deşifresi çok fazla zamana mal olduğundan deşifre aşamasında yardım alınmıştır. 1157 sayfa ham veri elde edilmiştir.75 Veri analizi bu ham verilere, araştırmacının gözlem notları ve araştırma günlüğüne dayandırılarak yapılmıştır. Nitel araştırmada veri analizi, nicel çalışmalara göre çok daha belirsiz ve karmaşık bir süreci içerir. Kod, kategori ve temaların biçimlenmesi ham verinin defalarca okunması sonucunda gerçekleşir.76 Nitel araştırmanın veri analiz sürecinde, veri toplamanın en etkili unsuru olarak araştırmacının özgün düşünce ve yorumları, çözümlemenin bir parçası olarak öne çıkar.77 Bu çalışmada araştırma sorularının önemli bir kısmı, öğrenilmesi amaçlanan temalar çerçevesinde düzenlenmiştir. Yani veri analizi öncesinde araştırmacı, kod, kategori ve temaların bir kısmını hazırlamıştır. Ancak görüşmeler sırasında ve verilerin okunması aşamasında yeni kod ve temalar oluşturularak araştırma verileri yeniden dizayn edilmiştir. Son aşamada ise tüm veriler tekrar tekrar okunarak bütüncül bir resim oluşturulmaya çalışılmıştır. Araştırmacı herhangi bir nitel veri analiz yazılımı kullanmamış, veriler titiz bir şekilde manuel olarak analiz edilmiştir. Verilerin yazım aşamasında katılımcıların kendi seslerinin duyurulmasını sağlayan alıntıları ön 74 a.g.e., s.158. 75 Ham verilerin toplam sayfası Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü tez formatına göre hesaplanmıştır. 76 Kümbetoğlu, a.g.e., s.152. 77 Oya Beklan Çetin, “Sosyolojik Araştırmalarda Veri Çözümlemesi ve Bulguların Yorumlaması”, Sosyolojide Araştırma Yöntem ve Teknikleri, ed. Temmuz Gönç Şavran, 2.b., Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yay., 2013, ss. 182- 215, s.194 23 plana çıkaran betimsel analiz,78 görüşmelerdeki benzerlik ve farklılığı ortaya koyma amacıyla sistematik analiz yapılmış ve son aşamada ise araştırmacının kendi gözlemlerine ve alanyazın bilgisine dayanarak veriler bütüncül bir şekilde yorumlanmaya çalışılmıştır.79 6.6. Araştırmada Etik Bir bilimsel çalışmanın tüm aşamalarında araştırmacıyı kuşatan etik ilkeler vardır. Bir araştırmacı katılımcılara karşı dürüst ve açık olmak,80 araştırmanın nasıl ve nerede kullanılacağını açıklamak, görüşülen kişilerin istedikleri zaman araştırmadan çekilme haklarının bulunduğunu açıklamak, kişilerin özel hayatını ihlal edici veya kimliklerini açığa çıkarıcı bilgileri kullanmamak81 ve veri analizinde katılımcı ifadelerini saptırmamak, bilgi gizlememek gibi birtakım etik sorumlulukları yerine getirmelidir. 82 Çalışmanın yapılmasında hiçbir etik engelin olmadığını beyan eden etik kurul onayından sonra başlayan araştırma sürecinde, araştırmacının uygulaması gereken en önemli etik kurallardan birisi, katılımcıların bilinçli onaylarının alınmasıdır. Bilinçli onay83 katılımcılara araştırmacının kendisini tanıtması, araştırmanın ne için kim tarafından ne amaçla yapıldığının açıklanması, kişilerin kimlik bilgilerinin saklı tutulacağı, istedikleri zaman çalışmaya verdikleri onayı çekebilecekleri gibi temel bilgilerin sunularak örneklem grubunun özgür iradeleriyle rızalarının alınmasıdır.84 Bu çalışmada da araştırmacı, sürecin tüm aşamalarında etik ilkelere riayet etme konusunda titiz davranmaya çalışmıştır. Etik kurul onayı ile başlayan görüşmelerde katılımcılara araştırma hakkında ayrıntılı bilgi verilmiş, istedikleri zaman cayma haklarının bulunduğu ifade edilmiş, soruları cevaplanmış ve bilinçli onayları alındıktan sonra görüşmelere başlanmıştır. Katılımcıların gerçek isimleri yerine kodlar kullanılmıştır. Etik kurallara sadece görüşme öncesi ve sonrasında değil, veri analizinde de dikkat edilmeye çalışılmıştır. Örneğin kişilerin eşleriyle ilgili olumsuz ifadeleri, 78 Çetin, a.g.m., s.192. 79 Kümbetoğlu, a.g.e., s. 154,169. 80 Kümbetoğlu, a.g.e., s.181; Yıldırım, Şimşek, a.g.e., s.108. 81 Kümbetoğlu, a.g.e., s.181. 82 a.g.e., ss.174-175. 83 Çeviri farklılıklarından dolayı kavramın farklı kaynaklarda değişik şekilde isimlendirildiği görülmektedir. Örneğin Kümbetoğlu “bilgilendirilmiş rıza” kavramını kullanırken bkz. Kümbetoğlu, a.g.e., s.104.: Yıldırım-Şimşek bilinçli onay ifadesini kullanıyor. Glesne’nin kitabında ise kavram, “aydınlatılmış onam” şeklinde çevrilmiştir. Bkz Glesne, a.g.e., s.228. 84 Kümbetoğlu, a.g.e., s.104.; Glesne, a.g.e., s.228. 24 araştırma raporunu okuyan eşleri tarafından anlaşılacağı gerekçesiyle isim ve kod belirtilmeden kullanılmıştır. Araştırma raporu verilere sadık kalınarak, katılımcıların konuştukları bağlam ve ifadeler değiştirilmeksizin hazırlanmıştır. 6.7. Geçerlik ve Güvenirlik Nicel bir araştırmanın niteliğini belirleyen en önemli etkenlerden birisi de araştırmanın geçerlik ve güvenirliğini sağlayan kriterlerin etkin şekilde uygulanmasıdır. Ölçme aracının ölçmek istediği olguyu doğru şekilde ölçmesi (geçerlik) ve bir çalışmanın aynı ölçüm aracıyla aynı şekilde tekrarlanıp benzer sonuçlar elde edilme derecesi (güvenirlik) niceliksel araştırmalar için hayatî önem taşır.85 Ancak sosyal olguları değişken, belirsiz ve karmaşık olarak niteleyen ve az sayıda örneklemi içeren niteliksel bir araştırmada standart bir ölçüm yapmak ve bağlama endeksli araştırmayı tekrar etmek mümkün değildir. Öyleyse nitel araştırmalar sistematik bir temelden yoksun gelişigüzel çalışmalar mıdır? Sosyal bilimcilerin bir kısmı bu soruya, doğası gereği belirsiz olan sosyal gerçekliği incelerken geçerlik-güvenirlik kaygısını taşımanın anlamsız olduğu cevabını verirken bazıları ise bu tarz düşüncelere sistematik bir çalışma yapma olasılığını yok ettiği gerekçesiyle karşı çıkmaktadırlar.86 Nitel araştırmacılar, nicel çalışmalardan farklı geçerlik ve güvenirlik önlemlerine başvurmaktadırlar. Metodoloji ile ilgili literatür incelendiğinde nitel araştırmacıların geçerlik ve güvenirliği sağlamak için yorumlamacı paradigmayla örtüşen alternatif stratejiler geliştirdikleri görülmektedir.87 Örneğin geçerliği sağlamak için veri bütünlüğüne dikkat ederek temel kavramları tespit edebilmek, kategori, tema ve kodları tutarlı ve mantıklı şekilde ilişkilendirmek, ana temayla çelişen örnekleri görmezden gelmemek gibi teknikler uygulamaktadırlar.88 Yıldırım ve Şimşek araştırmacının elde ettiği sonuçları onaylayacak çeşitleme, katılımcı ve uzman teyidi gibi ek tekniklere başvurarak araştırmanın geçerliğini arttıracağını savunmaktadır.89 Giddens ve Sutton geçerliği arttırmak için nitel araştırmacıların katılımcılara bulguların doğruluğunu teyit ettirme veya yanlış anlama ihtimalini ortadan 85 Gönç Şavran, a.g.m., ss.68,71. 86 Silverman, a.g.md., s. 129. 87 Örneğin bkz. Alan Bryman, Social Research Methods, 2. ed. Oxford : Oxford University Press, 2004. ; Jennifer Mason, Qualitative Researching, Sage Pub. 2002, 2.ed., London. 88 Kümbetoğlu, a.g.e., s.52. 89 Yıldırım, Şimşek, a.g.e., s. 269. 25 kaldırmak üzere görüşme sonrasında bilgilendirme toplantısı yapma gibi yollara başvurabileceklerini belirtirler.90 Nitel araştırmacıların nicel araştırmalardan farklı özgün geçerlik-güvenirlik arayışlarını Lincoln ve Guba “güven duyulabilirlik” ilkesi etrafında şekillendirmişlerdir. Güven duyulabilirlik, inanırlık (credibility), aktarılabilirlik (transferability), güvenirlik (depentability) ve doğrulanabilirlik (confirmability) kriterleri yerine getirilerek sağlanabilir. 91 Nicel araştırmadaki iç geçerlik kavramına denk gelen inanırlık, veri ve bulguların doğru ve tarafsız olması, katılımcı ve diğer araştırmacılar tarafından teyit edilmesi anlamına gelir. Dış geçerliğe denk gelen aktarılabilirlik ise araştırmanın benzer sosyal bağlamlara aktarılabileceğini ifade eder. Bu sebeple araştırmacı araştırma aşamalarını ve bağlamı ayrıntılı olarak açıklamalıdır. Nitel araştırmalar aynı araştırmanın tekrar edilemeyeceğini kabul etseler de güvenilirlik ilkesiyle yöntem ve süreci tüm detaylarıyla kaydetmek ve diğer araştırmacıların incelemesine imkân tanımak yükümlülüğündedirler. 92 Nitel araştırma aynı konuyu çalışan iki farklı araştırmacının farklı sonuçlara ulaşacağı gerçeğini yadsımaz ancak araştırmacıyı konumunu, rolünü açıklamak ve tarafsız olmakla sorumlu tutar. Doğrunabilirlik ilkesiyle kast edilen bu maddeler uygulanabilirse güvenirlik yolunda önemli bir yol kat edilmiş sayılır.93 Bu çalışmada da araştırmacı, öncelikle uzun süren bir literatür taraması yaparak ve ana metinleri okuyarak sosyo-kültürel bağlam içerisinde inşa ettiği bakış açısını ve konumunu belirterek araştırmanın tüm aşamalarını titizlikle yürütmeye çalışmış ve araştırma aşamalarını okuyucuya geniş şekilde sunmuştur. Araştırma bulgularını tutarlı şekilde raporlaştırmaya dikkat etmiş, kendi bakış açısına ters düşen katılımcı yorumlarını yok saymamış, açıklıkla veri analizinde kullanmıştır. Analiz aşamasında herhangi bir nitel veri analiz programı kullanmamış ancak ses kayıt dökümlerini defalarca okuyarak, kod, tema ve kategorileri oluşturmuş, resmin bütününü görebilmek için bu aşamadan sonra da metinlere tekrar tekrar dönmüştür. 90 Giddens, Sutton, Sosyolojide Temel Kavramlar, s. 68. 91 (Yvonna S. Lincoln, Egon G Guba, Naturalistic Inquiry, Newbury Park, CA: Sage Publications. 1985, ss.289-332). Akt. Temmuz Gönç Şavran, “Örneklem Seçimi ve Ölçüm”, Sosyolojide Araştırma Yöntem ve Teknikleri, ed. Temmuz Gönç Şavran, 2.b., Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yay. 2013 s.144-180, ss.173-174. 92 Gönç Şavran, “Örneklem Seçimi ve Ölçüm”, ss. 174-175. 93 Gönç Şavran, “Örneklem Seçimi ve Ölçüm”, s.175.; Yıldırım, Şimşek, a.g.e., ss.272-275. 26 6.8. Araştırmacının Konumu Pozitivist ve yorumlamacı paradigmaların keskin şekilde ayrıldıkları konulardan biri nesnellik ve araştırmacının konumu problemidir. Bugün mutlak bir nesnelliğin mümkün olmadığı farklı bilim çevrelerince de kabul edilmekle birlikte94 yorumlamacı ve pozitivist gelenek araştırmacının konumu hakkında farklı duruşlar sergilemektedirler. Pozitivist bakış açısına dayanan nicel çalışmalarda, araştırılana göre üst hiyerarşik basamakta yer alan araştırmacının tarafsız ve mesafeli bir tavır alması, Kümbetoğlu’nun deyimiyle objektif bir teknisyen olması beklenir.95 Ancak araştırmacının değer yüklü oluşunun kaçınılmaz olduğu kabulüyle yola çıkan nitel araştırmalarda kendi deneyimlerini veri çözümlemelerinde kaynak olarak kullanması beklenen araştırmacı, araştırma sürecinin bir parçası hâline gelmektedir.96 Bir veri toplama97 ve veri analiz aracı olarak kabul edilen araştırmacının araştırılanla aktif etkileşim halinde bulunması,98 içeriden bir bakışa sahip olması, sahada mümkün olduğunca fazla vakit geçirmesi, katılımcılarla yakın ilişki kurması99 ancak eleştirel duruşunu da koruması beklenir.100 Araştırmacı sürecin en önemli parçasıdır.101 Araştırmacı, araştırmacı rolünün yanı sıra meraklı bir öğrenci gibi öğrenen rolünü de üstlenmelidir. Araştırmacı, araştırılan tarafından bir uzman veya otorite olarak algılandığı takdirde katılımcı yeterince açık sözlü olamayacak, onay bekleyen bir tavır alacak ve görüşme amacına ulaşamayacaktır.102 Nitel araştırmacılar araştırma konusunu gerçeğe uygun şekilde yansıttıklarını, kendi işlerine yarayan verileri kullanıp diğerlerini görmezden gelmediklerini, ortaya koydukları sonuçların kişisel yargılarına değil gözlemlenen durumlara dayandığını göstermekle yükümlüdürler.103 Nitel bir araştırmacının katılımcılarla empatik bir iletişim kurması, içeriden bakabilmeyi başarabilmesi istendik bir durumdur. Ayrıca araştırmacının ait olduğu sosyo- 94 Gulbenkian Komisyonu, Sosyal Bilimleri Açın: Sosyal Bilimlerin Yeniden Yapılanması Üzerine Rapor, çev. Şirin Tekeli, İstanbul: Metis Yayınları, 2014, s.86.; Orhan Türkdoğan, Çağdaş Türk Sosyolojisi, İstanbul: Iq Kültür Sanat Yay., 2003, s.38. 95 Kümbetoğlu, a.g.e., s.43. 96 Macionis, a.g.e., s.36. ; Kümbetoğlu, a.g.e., s.22. 97 Yıldırım, Şimşek, a.g.e., s.44. 98 Kümbetoğlu, a.g.e., s.195. 99 Özden, Saban a.g.m., ss.8-9. 100 Kümbetoğlu, a.g.e., ss.29-30. 101 Yıldırım, Şimşek, a.g.e., s.59. 102 Glesne, a.g.e., ss.80-81.; Mies, a.g.m., s.52. 103 Gönç Şavran, “Nicel ve Nitel Araştırmalarda Kullanılan Araştırma Teknikleri”, s.72. 27 kültürel arka planı ve sahip olduğu bakış açısını kabul etmesi ancak bu durumun araştırma bulgularını doğrudan yansıtmaya engel olmaması gerekir. Bu sebeple nitel araştırmada sürecin tüm detaylarıyla resmedilmesi kritik önem taşımaktadır.104 Bu çalışmada örneklemin “yükseköğrenim görmüş, çalışan, dindar, 0-6 yaş çocuk sahibi” olma niteliklerini araştırmacı da taşımaktadır. Araştırmacının aile içi sorumluluk paylaşımına dair deneyimleri, yaşanması muhtemel problemlere ve çözüm yollarına, sürecin duygusal boyutlarına aşina olması, özellikle çocuğu dünyaya geldikten sonra çocuk bakım meselesinin merkezî önemini idrak edişi araştırma konusunu seçmesinde belirleyici olmuştur. Araştırmacı, katılımcılarla empati kurabilecek ve onların deneyimlerini anlamlandırabilecek donanıma sahip olduğunu düşünmektedir. Görüşmeler sırasında ise araştıran-araştırılan ilişkisinin seyrinde referans kişinin araştırmacıyı sunma biçimi belirleyici olmuştur. Örneğin araştırmacının öğrenci olarak tanıtıldığı birkaç görüşmede özellikle ilk dakikalarda katılımcı kendisini üst hiyerarşik konuma yerleştirmiş, “sen”li ve üst perdeden bir ifade dili kullanmıştır. Anahtar şahıs, araştırmacıyı arkadaşı olarak tanıttığı takdirde daha eşit bir etkileşim ve samimi bir görüşme gerçekleşmiştir. Araştırmacının uzman-sosyolog gibi etiketlerle takdim edildiği durumlarda ise muhatap şahısların istendik cevaplar vermeye çalıştıkları, “doğru mu? siz daha iyi bilirsiniz, bu konunun doğrusu ne?” gibi ifadeleri sık sık kullandıkları ve araştırmacıyı bir otorite olarak algıladıkları görülmüştür. Araştırmacı bu gibi durumlarda süreci lehine çevirmeye çalışmış, katılımcıyı rahatlatacak cümleler kurmuş ve daha çok konuşmasını sağlamak için aynı soruyu farklı şekillerde yeniden yöneltmiştir. Bilindiği gibi araştırmacının cinsiyet, yaş meslek gibi sahip olduğu kişisel özellikler görüşmenin seyrini doğrudan etkiler.105Araştırmacının İlahiyat Fakültesi’nde çalışan başörtülü bir kadın, yani “içeriden” olması, araştırmaya olumlu şekilde yansımıştır. Bir yabancıya aile gibi mahrem meseleleri içeren bir konu hakkında konuşmaktansa “bizden” diye tanımladıkları araştırmacıyla yapılan görüşmeler genellikle samimi bir havada, yabancılık hissinin çok kısa sürede atıldığı bir atmosferde gerçekleşmiştir. Özellikle eşlerin ikincisiyle yapılan görüşmeler olumlu ön bilgiler sebebiyle daha verimli şekilde geçmiştir. 104 Yıldırım, Şimşek, a.g.e., s.55. 105 Kümbetoğlu, a.g.e., s.96. 28 BİRİNCİ BÖLÜM KAVRAMSAL VE KURAMSAL ÇERÇEVE 1. TOPLUMSAL CİNSİYETE İLİŞKİN KAVRAMLAR VE EV İŞİ KAVRAMI 1.1. Toplumsal Cinsiyet Kavramının Kapsam ve İçeriği Biyolojik çağrışımlarıyla öne çıkan cinsiyet (sex) kavramından, cinsiyetin toplumsal- kültürel boyutlarını vurgulamasıyla ayr