T. C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TÜRKÇE VE SOSYAL BİLGİLER EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI SOSYAL BİLGİLER EĞİTİMİ BİLİM DALI TEDRİSAT MECMUASI’NDA YER ALAN MAKALELERİN DÖNEMİN EĞİTİM ANLAYIŞI AÇISINDAN İNCELENMESİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Fırat ERBİL BURSA 2021 T. C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TÜRKÇE VE SOSYAL BİLGİLER EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI SOSYAL BİLGİLER EĞİTİMİ BİLİM DALI TEDRİSAT MECMUASI’NDA YER ALAN MAKALELERİN DÖNEMİN EĞİTİM ANLAYIŞI AÇISINDAN İNCELENMESİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Fırat ERBİL Danışman Prof. Dr. Ömer DÜZBAKAR BURSA 2021 BİLİMSEL ETİĞE UYGUNLUK Bu çalışmadaki tüm bilgilerin akademik ve etik kurallara uygun bir şekilde elde edildiğini beyan ederim. Fırat ERBİL 11/08/2021 i EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS / DOKTORA İNTİHAL YAZILIM RAPORU BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TÜRKÇE ve SOSYAL BİLGİLER EĞİTİMİ ANABİLİM DALI BAŞKANLIĞINA Tarih: 11/08/2021 Tez Başlığı / Konusu: Tedrisat Mecmuası’nda Yer Alan Makalelerin Dönemin Eğitim Anlayışı Açısından İncelenmesi Yukarıda başlığı gösterilen tez çalışmamın a) Kapak sayfası, b) Giriş, c) Ana bölümler ve d) Sonuç kısımlarından oluşan toplam 202 sayfalık kısmına ilişkin, 11/08/2021 tarihinde şahsım tarafından TURNITIN adlı intihal tespit programından (Turnitin)* aşağıda belirtilen filtrelemeler uygulanarak alınmış olan özgünlük raporuna göre, tezimin benzerlik oranı % 8’dir. Uygulanan filtrelemeler: 1- Kaynakça hariç 2- Alıntılar hariç/dâhil 3- 5 kelimeden daha az örtüşme içeren metin kısımları hariç Uludağ Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Tez Çalışması Özgünlük Raporu Alınması ve Kullanılması Uygulama Esasları’nı inceledim ve bu Uygulama Esasları’nda belirtilen azami benzerlik oranlarına göre tez çalışmamın herhangi bir intihal içermediğini; aksinin tespit edileceği muhtemel durumda doğabilecek her türlü hukuki sorumluluğu kabul ettiğimi ve yukarıda vermiş olduğum bilgilerin doğru olduğunu beyan ederim. Gereğini saygılarımla arz ederim. Tarih ve İmza Fırat ERBİL Adı Soyadı: Öğrenci No: 801971008 Anabilim Dalı: Türkçe ve Sosyal Bilgiler Eğitimi Programı: Sosyal Bilgiler Eğitimi Statüsü: Y.Lisans Doktora Danışman Prof. Dr. Ömer DÜZBAKAR * Turnitin programına Uludağ Üniversitesi Kütüphane web sayfasından ulaşılabilir. ii YÖNERGEYE UYGUNLUK ONAYI “Tedrisat Mecmuası’nda Yer Alan Makalelerin Dönemin Eğitim Anlayışı Açısından İncelenmesi” adlı Yüksek Lisans / Doktora tezi, Uludağ Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanmıştır. Tezi Hazırlayan Danışman Fırat ERBİL Prof. Dr. Ömer DÜZBAKAR İlköğretim ABD Başkanı Prof. Dr. Seçil ŞENYURT iii T.C. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE Türkçe ve Sosyal Bilgiler Eğitimi Anabilim Dalı’nda 801971008 numara ile kayıtlı Fırat ERBİL’in hazırladığı “Tedrisat Mecmuası’nda Yer Alan Makalelerin Dönemin Eğitim Anlayışı Açısından İncelenmesi” konulu Yüksek Lisans çalışması ile ilgili tez savunma sınavı, ...../...../..... günü .......-....... saatleri arasında yapılmış, sorulan sorulara alınan cevaplar sonunda adayın tezinin/çalışmasının (başarılı/başarısız) olduğuna (oybirliği/oy çokluğu) ile karar verilmiştir. Üye (Tez Danışmanı ve Sınav Komisyonu Başkanı) Üye Prof. Dr. Ömer DÜZBAKAR Prof. Dr. Sedat YÜKSEL Uludağ Üniversitesi Uludağ Üniversitesi Üye Dr. Öğr. Üyesi Samettin BAŞOL Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi iv ÖNSÖZ Tedrisat Mecmuası, Türk Basın Tarihi içerisinde iki ayrı yayım dönemine sahip olan bir eğitim dergisidir. 1909-1926 ve 1951-1958 olmak üzere değişen bu iki yayım döneminden ilkine dair pek çok akademik çalışma bulunmasına karşın derginin ikinci yayım dönemine dair akademik bir çalışma bulunmamaktadır. Bu bağlamda; bu çalışmanın bu konudaki ilk akademik çalışma olması hedeflenmiştir. Bu çalışmada, Türk Eğitim Tarihi ve Türk Basın Tarihi’nde önemli bir konumda olan Tedrisat Mecmuası’nın 1951-1958 yılları arasında çıkarılmış 60 sayısının eğitim özelinde incelenmesi ve derginin yayımlandığı dönemde eğitim konusunda yaşanan tartışmaların aydınlatılması amaçlanmıştır. Süreli bir yayın olan Tedrisat Mecmuası’nın incelendiği bu çalışmada öncelikle matbaanın bulunuşu ve ülkemize getirilişi ile süreli yayınların ortaya çıkışına; bunun ardından ise derginin içeriğine değinilmiştir. Zorlu bir dönemde hazırlanmış olan bu tezin hazırlanması sürecinde konunun belirlenmesinden çalışmanın sonlanmasına kadar sabrı ve desteğiyle bana rehberlik eden ve motivasyonumu her zaman üst seviyede tutmamı sağlayan danışmanım Sayın Prof. Dr. Ömer DÜZBAKAR’a çok teşekkür ediyorum. Yüksek lisans eğitimine başlamam sürecinde bana destek olan, yaşadığım sorunların üstesinden gelmemi sağlayan, gerek maddi gerek manevi her türlü destekle yanımda olduğunu hissettiren ve bana olan güvenlerini hiçbir zaman kaybetmeyen değerli ailem; babam Mehmet Atilla ERBİL, annem Ayten ERBİL ve kardeşim Pınar ERBİL’e ayrıca teşekkür etmeyi bir borç bilirim. Fırat ERBİL Bursa, 2021 v ÖZET Yazar : Fırat ERBİL Üniversite : Bursa Uludağ Üniversitesi Anabilim Dalı : Türkçe ve Sosyal Bilgiler Eğitimi Anabilim Dalı Bilim Dalı : Sosyal Bilgiler Eğitimi Tezin Niteliği : Yüksek Lisans Tezi Sayfa Sayısı : XV+203 Mezuniyet Tarihi : 03/09/2021 Tez : Tedrisat Mecmuası’nda Yer Alan Makalelerin Dönemin Eğitim Anlayışı Açısından İncelenmesi Tez Danışmanı : Prof. Dr. Ömer DÜZBAKAR TEDRİSAT MECMUASI’NDA YER ALAN MAKALELERİN DÖNEMİN EĞİTİM ANLAYIŞI AÇISINDAN İNCELENMESİ Süreli yayınlar; yayımlandıkları dönem içerisinde mevcut olan gündemi, toplum yapısını ve dönemin genel hatlarını birebir olarak yansıtabilen önemli kaynaklardır. Dergiler de süreli yayınlar bütününün büyük bir bölümünü oluşturmaktadır. İçinde bulundukları dönemin birebir şahidi olan ve sonradan incelendiğinde geçmişten geleceğe kaynak olarak ışık tutan dergiler; pek çok konuda olduğu gibi eğitim tarihi konusunda da önemli bilgilere sahiptir. 1951-1958 tarihleri arasında yayımlanmış olan Tedrisat Mecmuası da bu eğitim dergilerinden biri olarak yayımlandığı dönemin eğitim anlayışı açısından pek çok veriye sahiptir. Bir eğitim dergisi olan Tedrisat Mecmuası, Türkiye’de eğitim dergiciliği hususunda önemli bir yere sahip olmakla beraber bu dergi 1909-1926 ve 1951-1958 tarihleri arasında iki kez yayımlanmış ve derginin ilk yayın dönemine dair pek çok akademik çalışma yapılmıştır. Buna karşın, derginin 1951-1958 tarihleri arasında olan ikinci yayın dönemine yönelik bir akademik çalışma bulunmamakla birlikte işbu çalışmanın ilgili dönemde eğitim konusunda iv olan tartışmaların ve görüşlerin aydınlatılması açısından ilk çalışma olması hedeflenmiştir. Derginin bilinen 60 sayısı olmakla birlikte bu sayıların tamamı içerik analizi yapılarak incelenmiş ve içerik dökümü oluşturulmuştur. Bu bağlamda dergide sosyal bilgiler, ders planları, ders kitapları gibi birçok konuda makale yayımlandığı, eğitim-öğretimin geliştirilmesi için çeşitli fikirler ortaya atıldığı tespit edilmiştir. Bunların dışında, dergide, çeşitli ülkelerin eğitim programları ve öğretmen yetiştirme usulleri incelenmiş, örnek ders planları ve eğitim konusunda yaşanan gelişmeler okuyuculara aktarılmıştır. Süreli bir yayın olan Tedrisat Mecmuası’nın incelendiği bu çalışmada, tarihsel akışın sağlanabilmesi için ilk olarak matbaanın kuruluşu ve ülkemizdeki gelişimi, ilk süreli yayınların ortaya çıkışı ve Türkiye’de süreli yayınların gelişimi, ilk dergilerin ortaya çıkışı ve matbuat nizamnameleri aktarılmış; bunların ardından Tedrisat Mecmuası’nın içeriği çeşitli başlıklar altında toplanarak incelenmiştir. Son olarak, derginin tüm içeriği çalışmanın sonunda İndeks başlığı ile listelenmiştir. Anahtar Sözcükler: Eğitim, Dergi, Eğitim Dergisi, Eğitim Programı, Cumhuriyet v ABSTRACT Author : Fırat ERBİL University : Bursa Uludağ University Field : Department of Turkish and Social Sciences Education Branch : Education of Social Sciences Degree Awarded : Master Page Number : XV+203 Degree Date : 03/09/2021 Thesis : Examination of the Articles in The Tedrisat Journal in Terms of Education Approach of the Period Supervisor : Prof. Dr. Ömer DÜZBAKAR EXAMINATION OF THE ARTICLES IN THE TEDRİSAT JOURNAL IN TERMS OF EDUCATION APPROACH OF THE PERIOD Periodicals are important resources that can reflect the agenda, social structure and general lines of the period in which they were published. Therefore, journals constitute a large part of the periodicals. The journals, which are the witnesses of the period they are in, and that shed light as a source from the past to the future when examined later; have important information about the history of education as well as many other subjects. Tedrisat Mecmuası, which was published between 1951-1958, as one of these educational journals, has many data in terms of the educational understanding of the period it was published. Tedrisat Mecmuası is an educational journal and has an important place in Turkey in the field of journalism education. This journal was published twice between 1909-1926 and 1951- 1958, and many academic studies were conducted on the first publication period of the journal. On the other hand, although there is no academic study for the second publication period of the journal between 1951-1958, this study is aimed to be the first study in terms of enlightening the discussions and opinions on education in the relevant period. For all that the vi journal has 60 known issues, all of these issues are analyzed by content analysis and a content breakdown is created for this study. In this context, it has been determined that articles on many subjects such as social studies, lesson plans and textbooks were published in the journal, and various ideas were put forward to improve education and training. Apart from those mentioned, educational programs and teacher training procedures of various countries were examined in the content of the magazine, and sample lesson plans and developments in education were conveyed to the readers. In this study, Tedrisat Mecmuası, a periodicals, have been discussed and also the subject of the development of the establishment of printing in order to maintain the historical flow in Turkey, the development of the emergence and periodicals of the first periodicals were examined. The emergence of the first journals and printing regulations were conveyed, and then the contents of the Tedrisat Mecmuası were examined under various headings. Finally, the entire content of the journal is listed under the title "index" at the end of the study. Keywords: Education, Journal, Journal of Education, Educational Program, Republic vii İçindekiler BİLİMSEL ETİĞE UYGUNLUK .............................................................................................. i YÖNERGEYE UYGUNLUK ONAYI ...................................................................................... iii ÖNSÖZ....................................................................................................................................... v ÖZET ......................................................................................................................................... iv ABSTRACT .............................................................................................................................. vi TABLOLAR LİSTESİ .............................................................................................................. xi GRAFİKLER ve RESİMLER LİSTESİ .................................................................................. xii KISALTMALAR ..................................................................................................................... xv I. BÖLÜM: Giriş ........................................................................................................................ 1 1.1 Problem Durumu ............................................................................................................. 1 1.2 Araştırmanın Amacı ........................................................................................................ 2 1.3 Araştırmanın Metodu ...................................................................................................... 3 1.4 Sınırlılıklar ...................................................................................................................... 7 1.5 Tanımlar .......................................................................................................................... 7 1.6 Araştırma Modeli ............................................................................................................ 8 1.7 Çalışma Evreni ................................................................................................................ 8 II. BÖLÜM: Literatür ................................................................................................................. 9 2.1 Matbaa, İbrahim Müteferrika ve Türkiye’de Matbaacılık............................................... 9 2.2 Süreli Yayıncılık ........................................................................................................... 19 2.2.1 Gazeteler ................................................................................................................ 19 2.2.2 Dergiler (Mecmualar) ............................................................................................ 28 viii 2.3 1857’den 1958’e Kadar Yüz Yıllık Süreçte Uygulanan Matbuat Nizamnameleri ....... 47 III. BÖLÜM: Tedrisat Mecmuası............................................................................................. 56 3.1 Tedrisat-ı İptidaiye Mecmuası (1909-1926) ................................................................. 56 3.2 (Yeni) Tedrisat Mecmuası ............................................................................................. 62 3.3 Tedrisat Mecmuası Yazar Kadrosu ............................................................................... 65 IV. BÖLÜM: Bulgular ve Yorum ............................................................................................ 68 4.1 “Eğitim Nedir” .............................................................................................................. 68 4.2 “Aktif Metot” (Öğretimde Aktiflik Prensibi) Konulu Yazılar ....................................... 70 4.3 Sosyal Bilgiler Konulu Yazılar ..................................................................................... 77 4.4 Ders Planları Konulu Yazılar ........................................................................................ 83 4.5 Ders Kitapları Konulu Yazılar ...................................................................................... 89 4.6 Öğretmen ve Öğretmenlerin Yetiştirilmesi Konulu Yazılar ......................................... 95 4.6.1 Öğretmen Konulu Yazılar ..................................................................................... 95 4.6.2 Öğretmen Yetiştirme Konulu Yazılar ................................................................. 101 4.7 Aile Konulu Yazılar .................................................................................................... 106 4.8 Halk Eğitimi Konulu Yazılar ...................................................................................... 110 4.9 Deneme Okulları Konulu Yazılar................................................................................ 113 4.10 Eğitimin Temel Prensipleri, Eğitimin Beş İlkesi, Eğitimde Başarısızlık Sebepleri .. 113 4.11 Müfredat Konulu Yazılar .......................................................................................... 115 4.12 Ders Uygulama Planları ............................................................................................ 116 4.13 Güncel Konulara İlişkin Yazılar ............................................................................... 120 4.14 Diğer Yazılar ............................................................................................................. 132 ix V. BÖLÜM: Sonuç ve Değerlendirme ................................................................................... 145 KAYNAKÇA ......................................................................................................................... 148 EKLER: Grafikler, Resimler ve Tablolar Listesi....................................................................158 A) Grafikler Listesi..............................................................................................................158 B) Tablolar Listesi ............................................................................................................. 159 C) Resimler Listesi ............................................................................................................ 167 İNDEKS ................................................................................................................................. 172 ÖZ GEÇMİŞ .......................................................................................................................... 212 x Tablolar Listesi Tablo Sayfa 1. Müteferrika Matbaası'nda basılan eserler ..................................................................... 17 2. İlk kadın dergisinden itibaren 50 yıllık zaman diliminde yayımlanmış önemli kadın dergileri ......................................................................................................................... 31 3. Osmanlı Devleti'nde yayımlanmış çocuk dergileri ...................................................... 35 4. Ülkemizde, Mayıs 1958'e kadar yayımlanmış olan eğitim dergilerinin bir kısmı ....... 45 5. Tedrisat-ı İptidaiye Mecmuası'nın başyazarları ........................................................... 57 6. Sosyal bilgiler dersi örnek ders planı ........................................................................... 82 7. Örnek günlük ders planı ............................................................................................... 86 8. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bazı terimlerin yeniden adlandırılması ................ 122 xi Grafikler ve Resimler Listesi Grafik Sayfa 1. Tedrisat Mecmuası'nda Yer Alan Eserlerin Türlere Göre Dağılımları .......................... 5 2. Tedrisat Mecmuası'nda En Fazla Eser Üreten Yazarlar ................................................. 6 3. Tedrisat Mecmuası Yazarlarının Cinsiyete Göre Dağılımı ............................................ 6 Resim Sayfa 1. Müteferrika Matbaası'nda basılan ilk eser olan Vankulu Lügati................................... 16 2. Dünyanın ilk gazetesi kabul edilen Relation Aller Furnemmen und Gedenckwurdigen Historien gazetesinin 15 Ocak 1609 tarihli nüshası ..................................................... 21 3. İzmir'de çıkarılmış ilk gazeteler olan Le Spectatéur Oriental ve Le Courrier de Smyrne Gazeteleri ...................................................................................................................... 22 4. Osmanlı Devleti'nin ilk resmi gazetesi Takvim-i Vekayi ............................................. 23 5. Osmanlı Devleti'nin ilk yarı özel gazetesi Ceride-i Havadis'in bir örneği .................... 25 6. Osmanlı Devleti'nin ilk özel gazetesi Tercüman-ı Ahval .............................................. 27 7. Osmanlı Devleti'nin ilk dergilerinden olan Mecmua-i Fünun Dergisi .......................... 30 8. II. Meşrutiyet Dönemi'nin önemli dergilerinden olan Kadınlar Dünyası dergisi .......... 32 9. Kadınlar Dünyası ve İnci dergileri kapak çalışmaları ................................................... 32 10. Mehasin ve Hanımlar Âlemi dergileri kapak çalışmaları ............................................ 33 11. Mümeyiz dergisinin 19. sayısının birinci sayfası ........................................................ 34 12. İlk Türkçe mizah dergisi Diyojen'in kapak resmi ....................................................... 37 13. II. Meşrutiyet döneminin önemli eğitim dergilerinden Terbiye ve Oyun ile Yeni Mektep .......................................................................................................................... 41 xii 14. Tedrisat Mecmuası’nın 30 numaralı sayısı ve çevirisi ................................................ 59 15. Tedrisat Mecmuası’nın 35 numaralı sayısı ve çevirisi ................................................ 59 16. Tedrisat Mecmuası iç kapak ........................................................................................ 65 17. Prof. Beals (x işaretli) Ankara’da bir sosyal bilgiler dersi denemesinden çıkarken ... 80 18. Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın Ocak 1953’te İstanbul Öğretmen Okulunu ziyareti 127 19. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Rıfkı S. Burçak, yanında İstanbul Öğretmen Okulu müdürü Kemal Kaya ile birlikte okulun biyoloji ve fizik laboratuvarlarında . 129 20. İstanbul Öğretmen Okullarının kuruluşunun 105. Yıldönümü etkinliklerinde İstanbul Öğretmen Okulu Orkestra ve Korosu ......................................................................... 131 21. İstanbul Öğretmen Okulu’nun 107. kuruluş yıldönümü etkinliklerinde konuşma yapan İstanbul Öğretmen Okulu müdürü Kemal Kaya ......................................................... 131 22. İstanbul Öğretmen Okulu’nun 107. kuruluş yıldönümü etkinliklerinde konser veren okul orkestrası ............................................................................................................ 132 23. İstanbul Öğretmen Okulu’nun 109. kuruluş yıldönümü etkinlikleri ......................... 132 24. Kemal Kaya tarafından hazırlanan Karatahta Resimleri serisinin ilk bölümü .......... 135 25. Kemal Kaya tarafından hazırlanan Karatahta Resimleri serisinin ikinci bölümü ..... 135 26. Kemal Kaya tarafından hazırlanan Karatahta Resimleri serisinin üçüncü bölümü ... 136 27. Kemal Kaya tarafından hazırlanan Karatahta Resimleri serisinin dördüncü bölümü 136 28. Kemal Kaya tarafından hazırlanan Karatahta Resimleri serisinin beşinci bölümü ... 137 29. Kemal Kaya tarafından hazırlanan Karatahta Resimleri serisinin altıncı bölümü .... 137 30. Kemal Kaya tarafından hazırlanan Karatahta Resimleri serisinin yedinci bölümü .. 138 31. Kemal Kaya tarafından hazırlanan Karatahta Resimleri serisinin sekizinci bölümü 138 32. Kemal Kaya tarafından hazırlanan Karatahta Resimleri serisinin dokuzuncu bölümü 139 33. Kemal Kaya tarafından hazırlanan Karatahta Resimleri serisinin onuncu bölümü .. 139 34. Kemal Kaya tarafından hazırlanan Karatahta Resimleri serisinin on birinci bölümü 140 xiii 35. Almanya’da teknik meslek okullarına dair istatistikleri gösterir tablo ..................... 143 36. Almanya’da özel okullara dair istatistikleri gösterir tablo ........................................ 143 37. İtalya’da eğitim sistemi ............................................................................................. 144 xiv KISALTMALAR Bkz. : Bakınız C. : Cilt Çev. : Çevirmen Ed. : Editör S. : Sayfa SS. : Sayfa sayısı Vb. : Ve benzerleri Yay. Haz. : Yayına hazırlayan(lar) yy. : Yüzyıl xv 1 I. BÖLÜM Giriş Bu kısımda; tez konusunu oluşturan problem durumu, bu araştırmanın probleme yönelik amacı, sınırlılıkları, yöntemi ve araştırma içerisinde geçen olguların açıklamalarına yer verilmiştir. 1.1 Problem Durumu Dergiler, süreli yayınlar içerisinde önemli bir konuma sahiptir. Dergilerin bu önemi, yayımlandıkları dönem içerisinde mevcut olan gündemi, toplum yapısını ve dönemi birebir olarak yansıtabilmelerine dayanmaktadır. İçinde bulundukları dönemin birebir şahidi olan ve sonradan incelendiğinde geçmişten geleceğe kaynak olarak ışık tutan dergiler; pek çok konuda olduğu gibi eğitim tarihi konusunda da oldukça önemli bir konumdadır. Eğitim, bir toplumun yücelmesinde etkili olan unsurların başında gelmektedir (Aykanat, 2003: 1). Eğitim faaliyetlerinin her zaman çağa uygun olarak tutulması, ilgili disiplinlerdeki yeniliklerin takip edilmesi, yürütülen programların ihtiyacı karşılar seviyede olması ve tüm bu sistemin toplumun gereksinimlerine uygun olarak işletilmesi eğitimin niteliğini belirleme açısından hayati öneme sahip konulardır. Eğitim faaliyetlerinin çağa uygun olarak tutulması ve geliştirilmesi sürecinde elde edilmiş olan tüm deneyimlerin zengin bir birikim olarak günümüze taşınmaları ve bu deneyimlerin eğitim tarihi içinde yazılı olarak kayda alınmış olmaları, bu deneyimlerden olumlu şekilde faydalanılabilmesi ve eğitimin daha nitelikli bir hale getirilmesi konusunda oldukça önemlidir. Bu bağlamda; Türk Eğitim Tarihi’ne ışık tutulabilmesi, geçmiş deneyimlerin incelenebilmesi ve eğitim faaliyetlerinin geliştirilmesi sürecinde bu deneyimlerden fayda sağlanabilmesi, döneminde tutulmuş kaynaklarla mümkün olmaktadır. Bu kaynaklar; Milli Eğitim raporları, Milli Eğitim Şuraları, öğretmen rehber kitapları, öğretmen yetiştiren kurumların kayıtları, eğitim tarihi konusunda hazırlanmış kitaplar ve benzeri materyaller 2 olabildiği gibi, eğitim dergiciliği de göz ardı edilmemesi gereken ve eğitim tarihine ciddi anlamda ışık tutan kaynaklardır. Bu süreli yayınlar; yenilikçi uygulamaların, fikirlerin açıklanmasında; bu fikirlerin yayılmasında ve topluma bilinç kazandırılmasında önemli bir yere sahiptir (Şimşek, 2002: 3). Türkiye’de dergicilik, 1928 Harf İnkılabı ile birlikte ciddi bir canlanma yaşamış; Türk basınında önemli yer tutan bu dönemde pek çok alanda yeni dergiler yayımlanmaya başlamıştır (Türkkan, 2008: 1). Özellikle 1928 Harf İnkılabı’nı takiben başlayan bu canlanmanın ardından ülkemizde cumhuriyet döneminde yayım yapmış olan eğitim dergisi sayısı da hızla artmıştır. Bu dergilerden birisi de Mart 1951-Mayıs 1958 tarihleri arasında toplam 60 sayı olarak yayımlanmış olan Tedrisat Mecmuası’dır. Bu bağlamda yapılan incelemede; cumhuriyetin ilanından günümüze kadar geçen süre içerisinde yayımlanmış pek çok eğitim dergisinden biri olan Tedrisat Mecmuası, bizzat eğitimciler tarafından hazırlanması ve üzerinde henüz hiçbir çalışma yapılmamış olması sebebiyle bu araştırma ve inceleme çalışmasına vesile olmuştur. Bu araştırmada; derginin yayımlandığı dönemde yürütülen eğitim politikalarına olan bakış, dergide tartışılan konular, yazarlar tarafından yapılan incelemeler ile getirilen yorumlar incelenmiş; dergi tüm yönleri ile ele alınarak dönemin düşünceleri aydınlatılmaya çalışılmıştır. 1.2 Araştırmanın Amacı Hâlihazırda Tedrisat Mecmuası’nın birinci sayısının giriş kısmında derginin yayımlanma amacı şu şekilde belirtilmektedir: Meslekî bilgilere, tecrübelere ve çeşitli kültür yazılarına ihtiyacımızın ne kadar şümullü olduğu hepimizce malûmdur. Bu geniş ihtiyacın hiç olmazsa bir kısmını temin edebileceğini umduğumuz bu mecmua; eski Tedrisat Mecmuası'nın yolunda yürüyecek; fakat bu yürüyüşün temposu günün ihtiyaçlarına göre ayarlanacaktır. Meslek hayatımızın her safhasını; meselâ, nazarî ve tatbikî meslek yazılarını, çeşitli 3 tetkikleri, sanat bahislerini, ilmî ve fennî aktüalite yazılarını, yeni çıkan ve eskiden yayınlanmış olan değerli eserlerin kontrandülerini, değerli meslek şahsiyetlerinin ve kaybedilmiş kıymetlerin biyografilerini ve nihayet bu ciddi havaya biraz neşe dağıtacağını umduğumuz meslek nüktelerini, portrelerini mecmuada bulacaksınız. Tek hedefimiz; bilgi dünyasının geniş ufuklarından, öğretmenin en çok işine yarayacağına kani olacağımız kısımları almak ve bunları tatbikî bir şekle koyarak sunmağa çalışmaktır. Bu meyanda aktif metodun ve diğer metot ve tekniklerin eğitim ve öğretim alanındaki inkâr edilmez değerlerine de temas edilecektir. Bütün bunlara ilâve olarak "Dünkülerin sesi" başlığı altındaki yazılar; eskiden neşredilerek zamanında çok mühim akisler bırakmış, bugün dahi değerlerinden zerre kadar kaybetmemiş yazıları ve bu yazıların sahiplerini yeniden tanıtıp sunmayı ve onları iktibas etmeyi hedef ittihaz etmektir. Bunun; aynı zamanda eskilere ve eserlerine karşı bir minnet borcunun edası hüviyetini taşıyacağına inanıyoruz. Zamanında çok büyük ve çok kıymetli hizmetler ifa ederek meslekî bir şöhret ve şerefli bir mevki yapmış olan bu mecmuanın bu kadar yıldan sonra tekrar ilim ve meslek dünyamızda vazife almasına çalışan yazı ailemizin bu enerjisi siz değerli meslektaşlarımızın çok kıymetli müzaheretleriyle beslenecektir. Bu müzahereti her zaman için umuyor ve bu ümidimizden de kuvvet buluyoruz. (1951, S.1, s.3) Derginin ilk sayısının giriş kısmında belirtilen amaçlardan hareketle, bu araştırmanın amacı da derginin yayımlandığı dönem olan 1951-1958 yılları arasındaki eğitim faaliyetlerini dergiden yola çıkarak incelemek ve döneme ışık tutmaktır. 1.3 Araştırmanın Metodu Süreli bir yayın olan Tedrisat Mecmuası’nın temel alındığı bu çalışmada, araştırmanın kavramsal çerçevesinin sağlıklı bir şekilde aktarılabilmesi için öncelikle sırasıyla matbaanın keşfine ve ülkemizde matbaanın kuruluşu ile gelişimine; ardından süreli yayınların ortaya 4 çıkışına ve özellikle dergiler olmak üzere ülkemizde süreli yayınların tarihine değinilmiş; bunlardan sonra ise aynı isimle iki ayrı dönemde yayımlanmış olan Tedrisat Mecmuası’nın ilk yayım dönemine dair bilgiler verilmiş ve nihai olarak Tedrisat Mecmuası’nın biçimsel özellikleri incelenmiştir. Bu konular, çalışmada:  Matbaanın keşfi,  Ülkemizde matbaanın kuruluşu ile gelişimi,  Süreli yayınların ortaya çıkışı,  Araştırmanın konusu olan Tedrisat Mecmuası ile aynı isme sahip olan ve bu derginin öncülü olan eski harfli Tedrisat-ı İptidaiye Mecmuası (1909-1926),  Tedrisat Mecmuası’nın biçimsel özellikleri sırasıyla yer almıştır. Bu arka planın ardından, dergi içerisinde yer alan eserler eğitim ile ilgili olanlar öncelikli olmak üzere incelenmiş ve dönemin eğitim-öğretim anlayışına dergi aracılığı ile ışık tutulmaya çalışılmıştır. Çalışmanın sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için araştırmanın başında derginin tüm sayıları çeşitli sahaflardan elde edilerek bir araya getirilmiştir. Buna göre dergi, Mart 1951- Mayıs 1958 tarihleri arasında, toplam 60 sayı olarak yayımlanmıştır. Toplam 2470 sayfadan oluşan derginin incelenmesi sırasında çalışmanın daha rahat ilerleyebilmesi için, dergide bulunan tüm başlıklar listelenerek içerik dökümü oluşturulmuştur. İlgili listelemeye, bu çalışmanın sonunda İndeks1 başlığı ile yer verilmiştir. Listelemede dergide bulunan tüm yazılar başlıkları, sayfa numaraları, bulundukları sayı ve (belirtilmişse) yazarları ile beraber sıralanmıştır. 1 Bkz.: İndeks, s.172 5 Bu içerik dökümü sonucunda, dergi içeriğine dair üç adet verinin grafiği hazırlanmıştır. Buna göre, dergide yer alan toplam 659 adet eserin türlere göre dağılımı şu şekildedir; Grafik 1: Tedrisat Mecmuası'nda yer alan eserlerin türlere göre dağılımları Eserlerin Türlere Göre Dağılımı Şiir Çeviri 3% 9% Öykü Makale 9% 34% Kitap Tanıtımı 10% İnceleme 17% Deneme 18% Makale Deneme İnceleme Kitap Tanıtımı Öykü Çeviri Şiir Tedrisat Mecmuası içerisinde 154 farklı yazar ve çevirmenin eseri bulunmakla beraber 114 adet yazıda ise herhangi bir yazar ismi verilmemiş; 3. cilt 28. sayının sonunda verilen ilk üç cildin indeksinde bu isimsiz yazıların bir kısmının müellifi Tedrisat Mecmuası olarak belirtilmiştir. Buna göre, Tedrisat Mecmuası içerisinde bulunan 154 yazar arasında en fazla eser üreten ilk altı yazar şu şekildedir; 6 Grafik 2: Tedrisat Mecmuası'nda en fazla eser üreten yazarlar Tedrisat Mecmuası'nda En Fazla Eser Üreten Yazarlar 100 90 80 70 60 50 40 30 20 10 0 Rauf Miral Kemal Kaya Zekai Konrapa E. Naci Gökşen Çağatay Uluçay H. Bekir Bek Son olarak; Tedrisat Mecmuası bünyesinde eseri bulunan yazarların cinsiyetlere göre dağılımı ise şu şekildedir; Grafik 2: Tedrisat Mecmuası yazarlarının cinsiyete göre dağılımı Yazarların Cinsiyete Göre Dağılımı 10% 90% Erkek Kadın Araştırma konusunun belirlenmesi öncesinde YÖK Tez Merkezi üzerinde yapılan taramayla, eğitim tarihi çerçevesinde yapılmış olan dergi incelemesi çalışmaları incelenmiştir. Buna göre, iki ayrı yayım dönemine sahip olan Tedrisat Mecmuası’nın Tedrisat-ı İptidaiye 7 Mecmuası ismi ile yayımlandığı ilk dönemine ait (Şubat 1909-Mart 1926 arasında 69 sayı) incelemeler içeren 7 adet lisansüstü tez tespit edilmiştir.2 Buna karşın, Tedrisat Mecmuası’nın ikinci yayın dönemine ait lisansüstü çalışma bulunmamaktadır. Böylelikle; bu çalışmanın Tedrisat Mecmuası’nın ikinci yayın dönemi hususunda ilk çalışma olması amaçlanmıştır. Çalışma içerisinde gerekli görülen yerlerde dergi içeriğinden alıntılar yapılmış, bu alıntılamalar sırasında dergide var olduğu tespit edilen imla hatalarına dönemin dilinin birebir olarak aktarılabilmesi amacıyla müdahale edilmemiştir. 1.4 Sınırlılıklar Bu araştırma, ilgili dönemde eğitime olan bakış açısını aydınlatma konusunda Mart 1951- Mayıs 1958 tarihleri arasında 60 sayı olarak yayımlanmış olan Tedrisat Mecmuası ile sınırlıdır. Kavramsal çerçevenin belirlenebilmesi amacıyla matbaacılık ve süreli yayıncılık konularına da ayrıca değinilmiştir. 1.5 Tanımlar Tedrisat: Eğitim, öğretim. Dergi (Mecmua): Siyaset, edebiyat, teknik, ekonomi vb. konuları inceleyen ve belirli aralıklarla çıkan süreli yayın, bülten, mecmua. Tedrisat Mecmuası: Mart 1951-Mayıs 1958 tarihleri arasında, Ekim-Mayıs aralığındaki dönemde ayda bir olmak üzere toplam 60 sayı olarak yayımlanmış eğitim dergisi. 2 İlgili tezler: Ali İrfan Kaya, Tedrisat Mecmuası Fihristi (1-69. Sayılar) ve Örnek Metin Çalışması, Yüksek Lisans Tezi, Atatürk Üniversitesi, Erzurum, 2008; Ali Ünişen, II. Meşrutiyet Döneminde İstanbul'da Yayımlanan Başlıca Mecmualardaki Eğitim Bilimleri ile İlgili Makalelerin Değerlendirilmesi, Doktora Tezi, Gaziantep Üniversitesi, 2013; Savaş Karagöz, İkinci Meşrutiyetten Harf İnkılâbına Kadar Süreli Yayınlarda Yer Alan Eğitim Görüşleri Ve Cumhuriyet Eğitimine Yansımaları (1908 - 1928), Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi, 2014; Tahir Meran, Tedrisat Mecmuası, Terbiye Mecmuası, Yeni Mektep Dergilerindeki Türkçe Eğitimi ile İlgili Makalelerin Değerlendirilmesi, Yüksek Lisans Tezi, Mersin Üniversitesi, Mersin, 2014; Sümeyye Demirtaş, II. Meşrutiyet Dönemi Süreli Yayınlarında Öğretim İlke, Yöntem ve Teknikleri (Tedrisat Mecmuası Örneği), Yüksek Lisans Tezi, Atatürk Üniversitesi, Erzurum, 2016; Yasemin Ersöz, II. Meşrutiyet Döneminde İlköğretim ve Ortaöğretimde Fen Bilimleri Eğitimi, Doktora Tezi, İnönü Üniversitesi, Malatya, 2017; Emre İğneci, II. Meşrutiyet Dönemi Vatandaşlık Eğitimi Tartışmaları: Tedrisat Mecmuası Üzerine Bir İnceleme (Değerler, Semboller, Kahramanlar), Yüksek Lisans Tezi, Trabzon Üniversitesi, Trabzon, 2020 8 Tedrisat-ı İptidaiye Mecmuası: Şubat 13253 – Mart 1926 tarihleri arasında toplam 69 sayı olarak yayımlanmış eğitim dergisi. Araştırmanın konusu olan Tedrisat Mecmuası ile aynı ismi taşımaktadır. Dergi, sıklıkla kesintilere sahne olan bir yayın hayatı geçirmiş ve buna bağlı olarak derginin bazı sayıları arasına uzun süreler girmiştir. Süreli Yayın: Birbirini izleyen ayrı bölümler halinde, genellikle numaralandırılmış olarak yayımlanan ve önceden belirlenmiş bitişi olmayan kaynak. 1.6 Araştırma Modeli Tedrisat Mecmuası, nitel (qualitative) araştırma yöntemlerine uygun olarak incelenmiştir. Araştırmanın verilerini toplamak için içerik dökümü ve tarama uygulaması yapılmıştır. İçerik dökümü ve tarama uygulamasının ardından, içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. İçerik analizi süreci, aynı anda verilerin kodlanmasını ve kategorilerin oluşturulmasını sağlayan bir süreçtir (Merriam, 2018: 196). Böylelikle, dergi içerisinde yer alan 659 adet eserin her birinin değerlendirilmesi hedeflenmiştir. 1.7 Çalışma Evreni Araştırmanın çalışma evrenini Tedrisat Mecmuası oluşturmaktadır. 1951-1958 yılları arasında çıkarılan derginin bilinen 60 adet sayısı olmakla birlikte bu sayıların tamamı araştırma öncesinde eksiksiz olarak bir araya getirilmiştir. 3 Miladi: 1909 9 II. BÖLÜM Literatür 2.1 Matbaa, İbrahim Müteferrika ve Türkiye’de Matbaacılık 11. yüzyılın ortalarında, Çin’de yaşayan Pi Sheng isimli bir demirci, hareketli bir kitap basma makinesi icat etmiştir (Çetinkaya, 2011: 3). Elbette bu tarihten daha öncesine dayanan baskı teknikleri olmasına rağmen Sheng’in icadı, devrine göre oldukça yenilikçi bir icattır. Ancak bu keşif, harflerin tek tek bir araya getirilerek değil, bloklar halinde tek parça olarak basılmasına dayandığı için matbaanın başlangıcı olarak sayılmamaktadır (Gerçek, 1939: 10- 11). Bu dönemde, kitap basım teknikleriyle ilgili kümülatif bir ilerleme olduğunu söylemek mümkündür. Örneğin; matbaanın tarihi konusunda çalışmalar yapan Thomas Francis Carter (1882-1925), bir eserinde4 dünyanın ilk matbaa harflerinin Uygur alfabesinde olduğunu belirtmiş ve “blok baskısının Batıya doğru götürülmesinde Türk ırkına mensup halkın pek büyük hissesi vardır” görüşünü savunmuştur (Gündüz, 1978: 336). Nitekim tarihçi ve Türkolog Lâszlö Rasony (1899-1984) de 1971’de yayımladığı Tarihte Türkler isimli eserinde; “matbaanın mucidi Gutenberg veya Coster olmayıp, onlar ancak geliştiricidirler. Matbaa, yüzyıllar önce Çin'de, Kore'de ve Uygurlarda bilinmekte idi. Bunun batıya yayılmasında, Uygurların büyük rolü vardır. En eski müteharrik tipte harfler Türkçe için kullanılmıştır” (Rasony, 1971: 112) ifadesini kullanmıştır. Öte yandan, Uzakdoğu’da kullanılan blok matbaanın Avrupa’da icat edilen matbaa üzerine bir etkisi olduğuna dair bir kanıt bulunmamaktadır (Çetinkaya, 2011: 13). Blok matbaanın ortaya çıkışı sürecinde bir Uygur etkisinin varlığı olduğu görüşünü savunan bu ifadelere karşın, 15. yüzyılda modern anlamda icat edilen Gutenberg matbaasının ülkemize devlet eli ile gelişi oldukça geç gerçeklemiştir. 4 Carter, T. F. (1925). The Invention of Printing in China and Its Spread Westward [Matbaanın Çin’de İcadı ve Batı Dünyasına Gelişi]. New York: Columbia Universtiy Press. 10 Bilindiği üzere modern anlamda matbaa, 1450’li yıllarda, o zaman henüz Kutsal Roma İmparatorluğu şehri olan Mainz'li Johannes Gutenberg5 (1399-1468) tarafından icat edilmiştir. Daha önceki keşiflere karşın Gutenberg’in matbaası, bilginin üretilmesi ve çoğaltılması konusunda hızı ve pratikliği sayesinde gerçek anlamda bir devrime yol açmıştır. Gutenberg’in matbaayı icat etmesinden sonra Osmanlı Devleti’nde özel teşebbüs olarak ilk olarak 1493’te6 İstanbul’da, ardından 1495’te Selanik’te birer Yahudi matbaası kurulmuştur (Akşin, 2007: 20). Böylece İstanbul’da basılan ilk kitap, Jacob Ben Asher’in İbrani Kanunnamesi (Arba’ab Tûrîmi) isimli kitabı olmuştur (Kabacalı, 2000: 10). Yahudiler daha sonra 1510’da yine Selanik’te, 1519’da Halep’te, 1554’te Edirne’de, 1605’te Şam’da, 1646’da İzmir’de birer matbaa kurmuşlardır (Gündüz, 1978: 338). İlk Yahudi matbaasının ardından Ermeniler 1567 yılında Sivaslı Apkar isimli bir kişinin önderliğinde İstanbul’da matbaa kurmuş; Rumlar ise 1627’de yine İstanbul’da Metaksas isimli bir din adamının girişimleri ile bir matbaa kurmuşlardır (Durmuş, 2017: 955). Avrupa’da ise ilk matbaalar 1464’te İtalya’da, 1465’te İsviçre’de, 1467’de İngiltere’de, 1470’de Fransa’da, 1473’te İspanya’da ve Macaristan’da, 1483’te İsveç’te kurulmuştur (Yüksel, 2007: 126). Türklerin bir matbaa açması ise ancak 1729’da matbaanın icadından 279 yıl; İstanbul’daki ilk matbaanın kurulmasından ise 236 yıl sonra gerçekleşmiştir (Akşin: 2007: 20). Matbaanın bu denli geç bir sürede tesis edilmesinin temel birkaç sebebi bulunmaktadır. Akşin (2007: 19) bunu, toplumun kitaplara olan bakış açısına bağlamaktadır. Buna göre kitaplar; elle üretilmesi gereken ve ancak varlıklı insanların sahip olabileceği eserlerdir. Araştırmacılar tarafından ortaya atılan bir diğer gerekçe toplumun o dönemde, kitap basılmasına günah olarak bakması yaklaşımıdır (Gündüz, 1973: 34). Köprülü de bu durumu “cahil kimseler her yenilik gibi bunu da dine aykırı bir bidat saydılar” diyerek aktarmıştır 5 Johannes Gensfleisch zur Laden zum Gutenberg 6 Yahudilerin ilk matbaayı kurması hususunda verilen tarih kimi kaynaklarda 1494 ve 1495 olarak da geçmektedir. 11 (Akyüz, 2019: 136). Ortaya atılan bir diğer gerekçe ise geçimini yazmacılık, hat sanatı, mürekkep ticareti, kâğıtçılık gibi işlerle sürdüren esnafın, matbaanın bu ticari sürece sekte vuracağını düşünerek matbaaya karşı negatif bir bakış açısına sahip olmaları durumudur. Esnafın matbaaya olan bu bakış açısını henüz o dönemde kayda almış olan bir eserde yer alan ifadeler de bu gerekçenin ne denli ciddi olduğunu ortaya koymuştur. Gündüz (1978: 340)’ün ortaya koyduğu bilgiye göre; bir dönem İstanbul’da yaşayan İtalyan bilim insanı Comte Luigi Ferdinando Marsigli (1658- 1730), 1732’de yayımlanmış olan eserinde, sayısı 90 bini bulan yazıcı esnafının kazançlarının azalacağı endişesi ile yabancıların kurmuş olduğu matbaalara olumsuz bir bakış açısı takınmış olduğunu belirtmiştir.7 8 Hâlihazırda Osmanlı İmparatorluğu da gayrimüslimlere ait matbaalarda Türkçe ve Arapça eserler basılmasını yasaklamıştır (Altuntek, 1993: 192). Nihayetinde Osmanlı Devleti Avrupa karşısındaki üstünlüğünü kaybetmiş ve Lale Devri (1718-1730) ile birlikte imparatorluk yüzünü batıya dönmüştür. Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk Türk matbaasının kurulması da bu döneme denk gelmektedir. Sultan III. Ahmet saltanatına (1703-1730) denk gelen bu dönemde; Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa (1660-1730), elçi Yirmisekiz Mehmet Çelebi (ö.1730) ve onun oğlu Yirmisekizzade Mehmet Sait Paşa (ö. 1761) gibi önemli devlet adamları, matbaanın açılmasında önemli rol oynamışlardır. Osmanlı Devleti’nin Fransa büyükelçisi olarak görevlendirilen Yirmisekiz Mehmet Çelebi, Paris’teki 7 Comte Luigi Ferdinando Marsigli; 1934 yılında Kaymakam Nazmi tarafından Osmanlı İmparatorluğunun Zuhur ve Terakkisinden İnhitatı Zamanına Kadar Askeri Vaziyeti ismi ile Türkçeye çevrilen Stato Militare dell'impero Ottomano/Incremento E Decremento-L'Etat Militaire de L'Empire Ottoman/Ses Progres et sa Decadence isimli eserinde durumu şu şekilde aktarmıştır: “Hakikaten Türkler kendi kitaplanın bastırmazlar. Bu da, zannedildiği gibi baskıcılığın onlar için yasak olduğundan ileri geldiği de katiyen doğru değildir. Ancak bu keyfiyet, Türklerin mübeyyiz ve müstensihlerin ekmeğine mani olmayı asla istemediklerinden ileri geldiğine şüphe yoktur. Benim İstanbul'da bulunduğum zaman bu mübeyyiz ve yazıcıların adedinin 90 bin kadar olduğunu anladım. Memlekete, yalnız kendi kazançları için matbaacılığı geniş mikyasta olarak sokmayı arzu eden Rum ve Yahudilere, Türkler daima bunu ihtar edip durmakta idiler” Marsigli, C. (1934). Osmanlı İmparatorluğu’nun Zuhur ve Terakkisinden İnhitatı Zamanına Kadar Askeri Vaziyeti, (Çeviren: M. Kaymakam Nazmi), Büyük Erkânıharbiye Matbaası, Ankara, s.49 https://kutuphane.ttk.gov.tr/resource?itemId=165767&dkymId=6 05.10.2020 tarihinde erişildi. 8 İstanbul’da o dönemde gerçekten 90 bin hattatın bulunup bulunmadığı konusu ise hala tartışmalı olan bir konudur. 12 bu görevine giderken oğlu Mehmet Sait’i de yanında götürmüştür. Mehmet Sait Efendi, babasının bu görevi sırasında çeşitli gözlemler yapmış, özellikle matbaa ile ciddi derecede ilgilenerek önemini kavramıştır. Mehmet Sait Efendi, matbaanın kurulmasının gerekliliğinin farkına vararak daha sonra matbaayı kurma konusunda İbrahim Müteferrika’nın ortağı ve yardımcısı olmuştur (Altuntek, 1993: 196). Bilindiği üzere, ilk Türk matbaasının kurucusu İbrahim Müteferrika (ö.1745)’dır. Mehmet Sait Efendi ile birlikte ilk Türk matbaasını açan Müteferrika’nın Osmanlı Devleti’ne gelmeden önceki yaşamı hakkında ise yeterli seviyede bilgi bulunmamaktadır. Bugün Romanya toprakları içerisinde yer alan Kaloşvar şehrinde dünyaya gelmiş olan İbrahim’in kesin doğum tarihi, esas ismi ve ailesinin akıbeti bilinmemektedir (Berkes, 1962: 715). 1670- 1674 arasında doğmuş olduğu düşünülen İbrahim, din adamı olmak üzere yetiştirilmiştir. Özellikle yabancı kaynaklarda Kalvinist inancına göre yetiştirildiği iddia edilmiş olmasına karşın, kendisinin yazmış olduğu Risale-i İslam adlı eserde9 belirttiği görüşlere göre bu inancın tam karşısında yer aldığı ve Uniteryen mezhebine yakın olduğu anlaşılmaktadır (Çetinkaya, 2011: 26). Esasında, önemsiz bir mezhep ayrılığı gibi görülmesi mümkün olan bu bilgi, İbrahim Müteferrika’nın Osmanlı Devleti’ne gelişi ve Türklüğe geçişinin anlaşılması açısından oldukça önemlidir. O dönemde Erdel’de yaşanan mezhep çatışmaları sırasında Uniteryenlik mezhebine yönelik olan büyük baskı ve Erdel’in Katolik Habsburg tehdidi altında olması, İbrahim Müteferrika’nın Habsburg yönetimindense Osmanlı’yı tercih etmesini ve sonrasında isteyerek Müslüman olmasını sağlamıştır (Çetinkaya, 2011: 27). Nitekim İbrahim Müteferrika’nın Osmanlı Devleti’ne gelişi ve Türklüğe geçişi hususlarında kimi kaynaklarda esaretten ve zorunluluktan bahsedilse de Berkes 1962’de hazırladığı İlk Türk Matbaası Kurucusunun Fikri ve Dini Kimliği isimli çalışmasında bu iddiaları açık bir şekilde çürütmüştür. Berkes’in aynı çalışmasında Müteferrika hakkında dolaylı olarak kullandığı 9 “Bu eser literatüre bu isimle kaydedilmiştir. Eser esasında başlıksızdır ve eserin hiçbir yerinde bu isim geçmemektedir” (Berkes, 1962: 731). 13 “Basmacı İbrahim Efendi’den çok, düşünce adamı olarak da incelenmesi gereken İbrahim” ifadesi ise dikkat çekilmesi gereken bir ifadedir. Birkaç dile hâkim olması ve çalışkanlığı ile kısa süre içerisinde dikkat çeken İbrahim, Bab- ı Ali içerisinde devlet adamları arasında tanınmaya başlamış ve padişah, vezir ve daha başka devlet büyüklerinin yanında, türlü hizmetlerde çalışan kimse anlamına gelen müteferrikalık görevine yükselmiştir (Küçükcan, 2006: 161-162). İslamiyet’e geçişinin ardından aldığı İbrahim ismi ve sonradan getirildiği bu görev ile İbrahim Müteferrika olarak anılmaya başlamıştır. Lale Devri, Osmanlı İmparatorluğu’nda pek çok yeniliğin yaşandığı bir dönemdir. Hatta Berkes (1964)’e göre Türkiye’de çağdaşlaşmanın tarihi bu dönemde başlamaktadır (Yıldız, 2012, 6). Müteferrika’nın girişimleri ile matbaanın açılışı da işte bu dönem içerisinde gerçeklemiştir. Osmanlı İmparatorluğu içerisinde çeşitli devlet kademelerinde önemli dereceli işlerde bulunan İbrahim Müteferrika, 1726 yılında hazırladığı Vesilet-ün Tıbaa isimli layihada matbaanın önemine dikkat çekmiş ve bu raporunu, yanında bir de dilekçe ile birlikte dönemin yenilikçi sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’ya sunmuştur (Küçükcan, 2006: 162). Müteferrika, on maddeden oluşan bu risalesinde; hattatlık mesleğiyle uğraşan kimselerin azlığından yazma eser üretmenin ne denli zor olduğunu, zorlukla üretilen bu eserlerin çeşitli yazım hatalarıyla dolu olduğunu, matbaa sayesinde yazıların daha okunaklı olacağını, aynı zamanda yapılacak olan tasarrufla kitap üretimi masraflarının azalacağını, bu durumun kitapları yaygınlaştıracağını, kitap basmanın tıpkı cihat gibi İslam’a faydalı olacağını ve eğer ülkede bir matbaa kurulursa daha önce Avrupa’dan getirilen kitapların paralarının ülke içinde kalabileceğini belirtmiştir (Afyoncu, 2000: 326). Hâlihazırda Müteferrika bu layihasından önce 1719’da hazırlamış olduğu Marmara haritasına da “Benim devletlû efendim, eğer fermanınız olursa daha büyükleri yapılır” sözlerini yazmıştır (Çetinkaya, 2011: 52). Afyoncu 14 (2000: 326) da bu durumu “1719 tarihli Marmara denizi haritasının mevcudiyeti de onun harita basmak için bir tezgâh kurduğunu göstermektedir” şeklinde aktarmıştır. Sadrazama verilen layihanın yanına iliştirilen dilekçede ise Müteferrika basmak istediği kitap türlerini sıralamış, birkaç örnek eklemiş ve matbaanın kurulabilmesi için bir bütçe ile maddi destek istemiştir (Yüksel, 2007: 140-141). Layihanın Sadrazam tarafından beğenilmesi sonrasında, Sadrazam isteğiyle Şeyhülislam Yenişehirli Abdullah Efendi’den matbaanın açılabileceğine dair fetva istenmiş ve Şeyhülislam Yenişehirli Abdullah Efendi de matbaanın faydalı bir yenilik olacağını belirterek, dini kitap ve eserlerin basılmalarının yasaklanması karşılığında matbaanın kurulması yönünde fetva vermiştir.10 Fetvanın ardından 1726 yılında Padişah III. Ahmet’in fermanı ile tefsir, hadis, fıkıh ve kelâm kitapları basılmaması koşuluyla matbaanın açılmasına izin verilmiştir (Alpaslan, 2006: 194). İznin alınmasının ardından Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk Türk matbaası resmi olarak 5 Temmuz 1727’de açılmıştır (Altuntek, 1993: 195). Gündüz (1978: 343); yazıcı esnafının kâğıt, kalem ve benzeri yazı aletlerini bir tabuta koyup cenaze alayı düzenleyerek matbaanın açılışını protesto ettiklerini aktarmıştır. Nihayet tamamlanan 10 İbrahim Müteferrika’nın; dönemin Şeyhülislam’ı Yenişehirli Abdullah Efendi’ye matbaanın açılması hususunda verdiği dilekçe ve dilekçeye gelen cevap Gündüz’ün 1978’de hazırlamış olduğu Matbaanın Tarihçesi ve İlk Kur’an-ı Kerim Basmaları isimli eserinde şu şekilde aktarılmıştır: “Basma sanatında maharet iddia eden Zeyd; lügat, mantık hikmet, heyet ve bunların emsali ulûm-i âliyede telif olunan kitapların huruf ve kelimâtının suretlerini birer kalıba nakşedip evrak üzerine basma ile ol kitapların misillerini tahsil ederim dese, Zeyd’in bu veçhile amel-i kitabete mübaşeretine şer'an ruhsat var mıdır, beyan buyrula” (Eğer birisi, mesela lügat, mantık, hikmet, heyet hakkında yazılmış kitapların ve başka bilimsel eserlerin kutsal harflerini taklit etmeye, harfler döktürmeye ve el yazması örneklere tamamen benzeyen kitaplar basmaya talip olsa, bunun böyle bir teşebbüse girişmesi caiz midir). Şeyhülislam Yenişehirli Abdullah Efendi’nin cevabı: “El-Cevap: Allah-û âlem! Basma san'atında mahareti olan kimesne bir musahhah kitabın huruf ve kelimatını bir kalıba sahihan nakşedip evraka basmakla zaman-ı kalilde bilâ meşakka nusah-ı kesire hâsıla olup kesret-i kütüp rahis baha ile temellüke bais olur. Bu veçhiyle faide-i azimey-i müştemil olmakla ol kimesneye müsaade olunup birkaç âlim kimesneler sureti nakşedecek kitabı tashih için tayin buyrulursa gayet müstahsene olan umûrdan olur.” (Eğer matbaa sanatından anlayan, harf dökme ve yazı kopyaları çıkarma marifetine sahip birisi, el yazmalarını harfi harfine yanlışsız basmaya talip olursa ve hele bu teşebbüsün, süratli imalat, çoğaltmada kolaylık ve herkesin satın alabileceği şekilde ucuzluk sağlama gibi büyük faydaları olacaksa ve bu kopyaları düzeltmek üzere malumatlı kimseler görevlendirilebilirse, bu işe talip olan kişinin o işi çok güzel ve övülecek bir iş demektir ve o kişi desteklenmeye lâyıktır.) (Gündüz, 1978: 343). 15 çalışmalar sonucunda matbaa, 1729 yılında, İbrahim Müteferrika’nın İstanbul Yavuzselim semtindeki evinde fiilen hizmete girmiştir (Afyoncu, 2000: 326). Matbaada basılan ilk eser, 31 Ocak 1729’da basılan Vankulu Lügati’dir (Alpaslan, 2006: 197). Bu kitap; İmam Ebu Nasr İsmail bin Hammadü'l-Cevher el-Farabi (Cevheri)'nin Sıhah-ı Cevheri adlı Arapçadan Arapçaya sözlüğünün, Mehmet bin Mustafa el-Vani (Vankulu Mehmet) tarafından Türkçe çevrilmiş halidir (Küçükcan, 2006: 163). Birinci cildi 666, ikinci cildi 756 sayfadan ibaret olan kitap toplamda 1000 adet basılmış ve fiyatı 35 kuruş olarak belirlenmiştir (Akyüz, 2019: 139). Akyüz (2019: 139), fiyatın yüksekliğine dikkat çekmiş; Altuntek (1993: 200) de Ersoy (1979: 79)’dan yaptığı alıntıda; Çevirmenlik yapan İbrahim Müteferrika'nın gündeliğinin 50 akçe olduğunu biliyoruz. Kendi bastığı eserleri almaya kalkışsaydı durumu ne olurdu? Müteferrika aşağı yukarı 2,5 gün çalışarak 1 kuruş11 kazandığına göre, Vankulu Sözlüğü’nü satın alabilmek için de 87,5 gün çalışmak zorunda idi. ifadelerine yer vermiştir. Öte yandan, o dönemde el yazması bir Vankulu Lügati’nin fiyatı ise 300 kuruşa kadar yükselmekle beraber kitapların fiyatları konusunda Çetinkaya (2011: 82)’nın belirtmiş olduğu; Tüm kitapların toplam fiyatı (yaklaşık 214 kuruş) göz önüne alınırsa, örneğin Müteferrika kendi koleksiyonunu elde edebilmek için, hiçbir şeye para harcamamak koşuluyla, beş yüz kırk beş gün (18 ay) çalışmalıydı. Bu sebeple kitapların yalnızca gelir düzeyi çok yüksek olan insanların elinde kaldığı anlaşılmaktadır. ifadesi de oldukça dikkat çekicidir. 11 Sultan III. Ahmet döneminde (1703-1730) basılmaya başlanan kuruşun standardına göre 120 akçe 1 kuruşa denktir (Pamuk, 2002: 458). Buna göre, günlük 50 akçe geliri olan bir kimsenin 1 kuruş kazanması için yaklaşık olarak 2.5 gün çalışması gerekmektedir. 16 Resim 1: Müteferrika Matbaası'nda basılan ilk eser olan Vankulu Lügati Müteferrika bu matbaada 17 farklı eser olmak üzere toplam 23 cilt kitap basmıştır (Afyoncu, 2000: 326). Bu kitaplardan bazılarının yazarı bizzat Müteferrika’dır. Müteferrika’nın bastırdığı 17 kitap şu şekildedir: Vankulu Lügatı (1000 adet-35 kuruş), Tuhfetü’l-Kibar fi Esfari’l-Bihar (Kâtip Çelebi, 1000 adet, 3 kuruş), Tarih-i Seyyah (Krozinski, 1200 adet, 3 kuruş), Tarih-i Hind-i Garbî (Hasan el-Mesudi, 500 adet, 3 kuruş), Tarih-i Timur Gürkan (İbni Arabşah, 500 adet, 3 kuruş), Tarih-i Mısrü’l-Kadîm ve Mısrü’l- Cedid (Süheyli, 500 adet, 3 kuruş), Gülşen-i Hulefâ (Bağdadi Mürteza, 500 adet, 3 kuruş), Grammaire Turque (Holdermann-Müteferrika, 1000 adet, 3 kuruş), Usulü’l-Hikmet fi Nizami’l-Ümem (Müteferrika, 500 adet, 1 kuruş), Füyuzat-ı Mıknatısiye (Müteferrika, 500 adet, 1 kuruş), Kitab-ı Cihannümâ (Kâtip Çelebi, 500 adet, 30 kuruş), Takvimü’t Tevarih 17 (Kâtip Çelebi, 500 adet, 3 kuruş), Tarih-i Naima (Naima, 500 adet, 75 frank), Tarih-i Raşid (Vakanüvis Raşit, 30 kuruş), Çelebizade Asım Tarihi (Çelebizade Asım, 30 kuruş), Ahval-ı Gazavet der Diyar-ı Bosna (Bosnalı Ömer), Ferheng-i Şuurî12 (Şuuri Hasan) (Yüksel, 2007: 148-152). Tablo 1: Müteferrika Matbaası'nda basılan eserler Sıra Baskı Satış Kitap İsmi Basım Tarihi Nu Adedi Fiyatı 35 Kuruş 1 Vankulu Lügati 1000 Recep 1141/31 Ocak 1729 120 Frank Tuhfetü’l-Kibar fi Esfari’l- 3 Kuruş 2 Bihar (Deniz Seferlerine Dair 1000 Zilkade 1141/29 Mayıs 1729 12 Frank Seçilen Hediye) 3 Tarih-i Seyyah 1200 Safer 1142/26 Ağustos 1729 3 Kuruş Tarih-i Hind-i Garbî (Amerika 3 Kuruş 4 500 Ramazan 1142/5 Nisan 1730 veya Batı Hindistan Tarihi) 6 Frank 3 Kuruş 5 Târih-i Timur-ı Gürkân 500 Zilkade 1142/18 Mayıs 1730 6 Frank Tarih-i Mısrü’l-Kadîm ve Zilhicce 1142/17 Haziran 3 Kuruş 6 Mısrü’l-Cedid (Eski ve Yeni 500 1730 9 Frank Mısır Tarihi) Gülşen-i Hulefa (Halifelerin 3 Kuruş 7 500 Safer 1143/16 Ağustos 1730 Gül Bahçesi) 15 Frank 8 Grammaire Turque 1000 1730 3 Kuruş Usûl El-Hikem Fi Nizâm El- Ümem (Milletlerin Düzeni 9 500 Şaban 1144/Şubat 1732 1 Kuruş Hakkında Yöntemsel Düşünceler) Füyûzât-ı Mıknatısîye 10 500 Ramazan 1144/27 Şubat 1732 1 Kuruş (Pusulanın Yararları) Muharrem 1145/3 Temmuz 11 Cihânnüma 500 30 Kuruş 1732 Takvimü’t Tevarih (Tarihler Muharrem 1146/14 Haziran 12 500 3 Kuruş Takvimi) 1733 30 Kuruş 13 Tarih-i Naima 500 Muharrem 1147/Ekim 1734 75 Frank 14 Târih-i Râşid ? Zilhicce 1153/17 Şubat 1741 30 Kuruş 12 Müteferrika’nın bastığı son eserdir. 18 15 Târih-i Asım 500 Zilhicce 1153/17 Şubat 1741 30 Kuruş Ahvâl-i Gazavât Der Diyar-ı Muharrem 1154/19 Mart 3 Kuruş 16 Bosna (Bosna Diyarındaki ? 1741 6 Frank Gazaların Durumu) 30 Kuruş 17 Ferheng-i Şuûri (Farsça Lisanı) ? Şaban 1155/1 Ekim 1742 120 Frank 1742’de son baskısını yapan matbaa Müteferrika’nın 1745’te ölümü ile sahipsiz kalmış ve çalışmaları duran matbaa ancak 1756’da tekrar faal hale getirilerek Vankulu Lügatı’nın ikinci baskısı yapılmıştır. Bunun ardından yeniden suskun bir döneme giren matbaa, 1783’te tekrar el değiştirerek canlandırılmıştır (Beydilli, 1995: 99). Birkaç baskının ardından Müteferrika Matbaası, sahibi Raşit Mehmet Efendi’nin 1798’de ölümü ile bir daha açılmamak üzere kapanmıştır. Bu arada 1796’da Mühendishane-i Berri-i Hümayun içerisinde yeni bir matbaa açılmış; Osmanlı Devleti’nin ikinci matbaası olan bu yerde diğer pek çok kitapla birlikte Vankulu Lügatı’nın üçüncü basımı yapılmış; 1802’de Üsküdar’da açılan matbaa ile devletin üçüncü matbaası kurulmuştur (Küçükcan, 2006: 166). Burada basılan Birgivi Risalesi, Osmanlı İmparatorluğu’nda matbaada basılmış ilk dini eser olmuştur (Beydilli, 1995: 225). Bunun ardından 1822’de Bulak Matbaası, 1824’te İstanbul Matbaası, 1831’de taş baskı matbaası açılmış ve matbaacılık faaliyetleri hızlanmıştır (Sabev, 2006: 319). Bu bağlamda Akyüz (2019: 142), Müteferrika Matbaası’nın tesis edilmesini takip eden yüz yıl içerisinde 180 çeşit kitap basıldığını; Baysal (Yüksel, 2007: 164) ise bu sayının 434 olduğunu belirtmiştir. İmparatorluğun büyük bir dönüşüm geçirdiği bu süreçte 1831 yılında açılan Takvimhane-i Amire Matbaası devletin ilk resmi Türkçe gazetesi olan Takvim-i Vekayi’yi bassa da İstanbul’da basılmış olan ilk gazete, 1795’te Fransız Elçiliği bünyesinde kısa bir süre basılan Bulletin de Nouvelles isimli gazetedir (Göncüoğlu, 2004: 105). Ancak Takvim-i Vekayi’nin yayımlandığı yıl olan 1831, hem devletin ilk resmi gazetesinin bu yıl yayımlanması hem de bu gazetenin ilk Türkçe gazete olmasının getirdiği önemli konumla birlikte Osmanlı 19 İmparatorluğu içerisinde süreli yayınların başladığı yıl olarak kabul edilmektedir. Takip eden yıllarda özel gazetelere ait matbaalar ile 1853’te Vilayet Matbaası, 1860’ta Ali Efendi Matbaası, 1862’de Mecmua-i Fünun matbaası açılmış; bununla beraber matbaacılık faaliyetleri hızla yayılmış ve 1875 yılında yapılan bir incelemede 151 adet farklı basımevi tespit edilmiştir (Küçükcan, 2006: 166-167). 2.2 Süreli Yayıncılık Bu bölümde, birer süreli yayın olan gazeteler ve dergiler ile bunların tarihçesi incelenmiş; bunun ardından Türkiye’de uygulanmış matbuat nizamnamelerine değinilmiştir. 2.2.1 Gazeteler. Gazete ve dergilerden oluşan süreli yayınlar; belirli bir zaman aralığı içerisinde yaşanan olayları, dönemin temel sorunlarını, düşüncelerini ve yaklaşımlarını yansıtma hususunda en önemli kaynaklardandır (Şimşek, 2002: 2). Matbaadan çok önceleri; Çinlilerin önemli olayları dönemlik olarak kayıt altına alıp bu evrakları devlet kademelerine sundukları, Mısırlıların aynı işi tabletler ile yapıp bu tabletleri kütüphanelere kaldırdıkları, Romalıların önemli olayları duyurmak için Acta Diurna ismi verilen duvar ilanları kullandıkları, Venediklilerin savaş haberlerini ülkenin dört bir yanına gönderilen mektuplarla bildirdikleri bilinmekle beraber; Tunç’a (1957: 46) göre dünyanın ilk gazetesi 1631’de Theophraste Renaudot (1586-1653) isimli bir doktor tarafından çıkarılan ve önemli olayların bir kâğıda aktarılmasından ibaret olan Gazetta de France isimli gazetedir. Bu gazete gerçekten Fransa’nın ilk gazetesi olmakla birlikte Gazetta de France’dan daha önce yayımlanmış gazeteler de tespit edilmiş ve ortaya çıkarılmıştır. Esasında, dünyanın ilk gazetesinin ne zaman yayımlandığına dair ihtilaflı görüşler bulunmaktadır. XV. yüzyılda Venedik’te yazılı haber kaynaklarının satıldığına dair bulguların olmasına karşın bu konuya dair yeterli kanıt bulunmamaktadır (Abadan, 1961: 121). Bu dönemde satışı yapılan tek sayfalık veya mektup biçimindeki haber kaynaklarının, sınırlı yayılma alanları da göz önünde bulundurulursa, gazeteden çok birer layiha olarak görülmesi de pekâlâ mümkündür. Abadan 20 (1961: 122)’a göre dünyanın basılı ilk gazetesi, kesin olmamakla birlikte, 1605’e Hollanda’da yayımlanmış olan Niewe Tijdingen isimli gazetedir. Öte yandan bu dönemde yayımlanmış olan bir diğer önemli gazete ise 1605’te Johann Carolus (1575-1634) tarafından Strasburg’da yayımlanmış olan Relation Aller Furnemmen und Gedenckwurdigen Historien isimli gazetedir. Farklı kaynaklarda Relation Aller Furnemmen und Gedenckwurdigen Historien - Avisa Relation Oder Zeitung - Relation gibi farklı isimlerle anılan bu gazetenin günümüze ulaşan en eski nüshası 15 Ocak 1609 tarihli olmakla birlikte bu ilk nüshada çeşitli Avrupa ülkeleri ile ilgili haberlerin yanı sıra İspanya kralının savaş hazırlığı ve Hollanda açıklarında yaşanan bir tayfun sonucu bir yük gemisinin batışıyla ilgili haberler bulunmaktadır (Abadan, 1961: 122). Hâlihazırda Dünya Gazeteler ve Haber Yayıncıları Birliği de dünyanın ilk gazetesi olarak Carolus’un Relation Aller Furnemmen und Gedenckwurdigen Historien (Relation) isimli gazetesini kabul etmiştir.13 Bu gazetenin dünyanın ilk basılı gazetesinin olarak belirlenmesi de konuyla ilgili ihtilafı tam olarak sonlandıramamış, bu kez de gazetenin ilk yayım yılı olan 1605’in mi yoksa günümüze ulaşan en eski somut kanıt olan 15 Ocak 1609 tarihli nüshanın mı modern gazetenin başlangıcı olarak kabul edileceği konusunda tartışmalar yaşanmıştır. Dünya Gazeteler ve Haber Yayıncıları Birliği modern gazetenin başlangıç tarihi olarak 1605 yılını benimsemişken bu tarih akademi çevrelerinin tamamı tarafından kabul görmemiştir. 13 https://web.archive.org/web/20100310235015/http://www.wan-press.org/article6476.html (17.10.2020 tarihinde erişildi.) 21 Resim 2: Dünyanın ilk gazetesi kabul edilen Relation Aller Furnemmen und Gedenckwurdigen Historien gazetesinin 15 Ocak 1609 tarihli nüshası Carolus’un Relation isimli gazetesinden sonra 1610 yılında Basel’de, 1615’te Gregor Gelbhaar tarafından Viyana’da, yine 1615’te Emmel tarafından Frankfurt’ta, 1619’da Prag’da, 1636’da İtalya’da ilk gazeteler yayımlanmış; XVIII. yüzyıl sonlarında ise günlük gazeteler ortaya çıkmıştır (Güz, 2000: 41). Osmanlı Devleti’nde ise ülkede yayımlanmış olan ilk gazete daha önce bahsedildiği üzere İstanbul’daki Fransa Elçiliği’nin 1795’te çıkardığı Bulletin de Nouvelles (Haberler Bülteni) isimli gazete, Türkçe olarak yayımlanan ilk gazete ise Mısır-Kahire’de Kavalalı Mehmet Ali Paşa (1769-1849)’nın girişimleri ile 1828’de hazırlanan Vakayi-i Mısriyye isimli gazetedir (Türkkan, 2008: 7). Esasında Osmanlı Devleti’nde basın hayatının oluşmasında yoğun bir Fransız etkisinin bulunduğunu söylemek mümkündür. 1795’te İstanbul’da çıkarılan Bulletin de Nouvelles isimli gazete, elçilikte gerçekleşen görev devrinin ardından 1796’da isim 22 değiştirerek Gazette Française de Constantinople ismini almış ve Fransa’nın Mısır’ı işgal ettiği tarih olan Eylül 1798’e kadar da bu isimle yayımlanmıştır (Koloğlu, 1992: 12). Bu gazetelerin ardından yine Fransızlar tarafından İzmir’de Spectateur Oriental (1821-1824), Courrier de Smyrne (1828-1829), Le Smyrneen (1824), Journal de Smyrne (1832-1842), Echo de l’Orient (1838-1845); İstanbul’da ise Moniteur Ottoman (1831), Journal de Constantinople (1846-1866), L’Impartial (1841-1912), La Reforme (1862-1922), La Phare du Bosphore (1870-1890) gibi pek çok gazete yayımlanmıştır (Güz, 2000: 43-44 & Aldırmaz, 2020: 1). Bu bağlamda İzmir’in; Osmanlı İmparatorluğu’nda İstanbul’dan sonra gazeteciliğin ikinci önemli gelişim yeri olduğunu söylemek de pekâlâ mümkündür. Hatta Budak (2012: 674) bu konuda İzmir’in daha önde geldiğini ve İstanbul’u etkilediğini ifade etmiştir. Resim 3: İzmir'de çıkarılmış ilk gazeteler olan Le Spectatéur Oriental ve Le Courrier de Smyrne Gazeteleri14 Osmanlı Devleti’nin ilk resmi gazetesi ise 1831’da Sultan II. Mahmut’un emri ile yayım hayatına başlayan Takvim-i Vekayi isimli gazetedir (Tunç, 1957:47). Fransızca olarak 14 https://gallica.bnf.fr/ark:/12148/bpt6k9341847 (21.10.2020 tarihinde erişildi.) 23 Moniteur Ottoman ismi ile de hazırlanan bu gazete için özel olarak Takvimhane-i Âmire Matbaası kurulmuş ve gazetenin ilk sayısı 1 Kasım 1831’de yayımlanmıştır (Abadan, 1961: 126). Daha sonra Arapça, Ermenice ve Farsça olarak da yayımlanmaya başlanan Takvim-i Vekayi; 16 Mart 1878’e kadar 2119 sayı, 26 Mart 1891’den 16 Mayıs 1892’ye kadar 283 sayı, 28 Eylül 1908’den 4 Kasım 1922’ye kadar 4608 sayı olmak üzere kesintili ve uzun ömürlü bir şekilde yayımlanmıştır (Yazıcı, 2010: 491-492). Bu gazete günümüzde yayımlanmaya devam eden Resmi Gazete’nin öncülü olarak kabul edilmektedir. Takvim-i Vekayi’nin çıkışı Türk basın hayatının başlangıcı sayılmasına karşın Benek (2016: 30) basın hayatının bu gazetenin yayımlanmasıyla başladığının söylenemeyeceğini, bu gazetede sadece resmi duyurular yapıldığını ve bunun bilindik anlamda “gazetecilik”ten uzak olduğunu belirtmiştir. Öte yandan Takvim-i Vekayi gazetesinin devletin resmi görüşlerini duyurmaktan bir sonraki amacı Avrupalı devletlerle ilişki kurmak ve devletin mesajlarını dışarıya iletmektir (Budak, 2012: 675). Resim 4: Osmanlı Devleti'nin ilk resmi gazetesi Takvim-i Vekayi Takvim-i Vekayi gazetesinin ardından çıkarılan ilk gazete, yarı özel bir girişim olarak da bir ilk olan Ceride-i Havadis isimli gazetedir. İlk sayısı 1 Ağustos 1840 tarihli olan gazete, 24 William Churchill (1796-1846) isimli İngiliz bir tüccar tarafından yayımlanmıştır (Güz, 2000: 45). On günde bir yayımlanan Ceride-i Havadis gazetesinin ortaya çıkmasında temel iki nedenin bulunduğunu söylemek mümkündür. Buna göre ilk sebep, Takvim-i Vekayi gazetesinin henüz o dönemdeki idareciler tarafından dahi fazlaca “resmi” görülmesi; ikinci sebep ise gazetenin kurucusu olacak olan William Churchill’in başından geçen ilginç ve dikkat çekici olaydır. Benek (2016: 31)’in aktardığına göre Churchill, İstanbul’da çeşitli İngiliz gazetelerine çalışan bir gazeteci ve tüccardır. 1836 yılında bir av sırasında bir çocuğu yaralayan Churchill bu olay sonucu hapsedilmiş ve bu durum İngiltere ile Osmanlı hükümeti arasında diplomatik bir krize sebep olmuştur. İngiltere’nin İstanbul Elçiliği’nin sert baskısı sonucu serbest bırakılan Churchill’e çeşitli ticari imtiyazların yanında gazete yayımlama izni verilmiştir. Kendisine verilen bu izni, yaşanan kriz sebebiyle Hariciye Nazırlığı görevinden olan Akif Paşa’dan çekinmesi sebebiyle birkaç yıl kullanmayan Churchill; nihayetinde Akif Paşa’nın sonradan getirildiği Dâhiliye Nazırlığı’ndan da azledilmesi üzerine gazetesini açmıştır (Benek, 2016: 31). Gazetenin tüm giderleri kendisine ait olmakla beraber Churchill’e hazineden üç yıl boyunca aylık 5000 kuruşluk yardım bağlanmıştır (Budak, 2012: 677). Bu gazetenin kaynaklarda yarı-resmi olarak sınıflandırılmasının sebebi de devletten alınan bu yardım sebebiyledir. Electronic Turkish Studies (2012: 7-3, s.677) dergisinde bu durum şu şekilde aktarılmıştır: 1860’ta çıkarılan ve bu gazeteye rakip olan Tercüman-ı Ahval; bu rekabet sebebiyle yapmış olduğu bir tabloda mevcut gazeteleri niteliklerine göre sınıflandırmıştır. Buna göre Takvim-i Vekayi resmi bir gazetedir ve mülkiyeti devlete aittir. Ceride-i Havadis ise sahibinin gayrimüslim bir İngiliz olduğuna ve devletten mali yardım aldığına dikkat çekilerek yarı-resmi olarak sınıflandırılmıştır. Tablolamayı yapan Tercüman-ı Ahval kendisini ise ehl-i İslam ve özel gazete olarak sınıflandırmıştır. İlerleyen yıllarda Türk edebiyatında ve Türk basın tarihinde önemli konumlara gelecek olan pek çok kimsenin yetişmesini sağlayan, gazetecilik kültürünün oluşmasında başlangıç 25 noktası olan Ceride-i Havadis, kesintili bir yayım hayatının ardından son sayısını 1864’te yayımlayarak kapanmıştır. Resim 5: Osmanlı Devleti'nin ilk yarı özel gazetesi Ceride-i Havadis'in bir örneği Türk basın tarihi açısından bir diğer önemli gazete ise Türkiye’nin ilk özel Türkçe gazetesi Tercüman-ı Ahval gazetesidir. Şinasi ve Agâh Bey tarafından 21 Ekim 1860 tarihinde yayımlanmaya başlanan ve bir düşünce ve tartışma gazetesi olarak tanımlanan Tercüman-ı Ahval, Türkiye’de gazeteciliğin gelişimi açısından oldukça önemli bir gazetedir. Önceki iki gazeteden farklı olarak hazineden hiçbir yardım almayan ve tamamen özel teşebbüs olarak 26 kurulan Tercüman-ı Ahval gazetesinin; gerek bu yönüyle gerek de bağımsızlığın getirdiği güvenle hükümetin eleştirilebilmesini mümkün kılmasıyla gerçek anlamda gazeteciliğin başlangıcı sayılması pekâlâ mümkündür. Tercüman-ı Ahval gazetesinin basın tarihimiz açısından öneminin anlaşılması için gazetenin kuruluşunun arka planının geniş bir bakış açısı ile analiz edilmesi gerekmektedir. Devlet memuriyetleri sırasında Paris’te görev yapan Şinasi ve Agâh Bey; burada bulundukları sırada Fransa’da var olan basın kültürü hususunda incelemeler yapma fırsatı bulmuş, yayım yapan gazetelerin gerekli gördükleri hallerde hükümeti çekinmeden eleştirebildiklerini ve gazeteciliğin ülke sorunlarını dile getirme ile bunlara çözüm önerileri sunma konusunda önemli bir araç olduğunu gözlemlemişlerdir (Nalcıoğlu, 2005: 257). Türk basın hayatında bu şekilde yayım yapan bir gazetenin eksikliğini gören iki aydın, Tercüman-ı Ahval gazetesinin fikri temellerini bu gözlemlere dayanarak oluşturmuşlardır. Tercüman-ı Ahval gazetesinin bir diğer önemli ve farklı yanı, gazetede kullanılan açık ve anlaşılır dildir. Hâlihazırda var olan gazetelerde kullanılan dil oldukça ağır olmakla birlikte bu durum çeşitli eleştirilere sebep olmuştur. Duruma örnek vermek gerekirse, Yüksel (2007: 167)’in Kabacalı (1999: 111)’dan aktardığı, 1840’ta Takvim-i Vekayi’de dil ile alakalı olarak belirtilen şu ifade oldukça dikkat çekicidir: Avrupa’da okumak ve yazmak pek kolay bir şeydir, çünkü öyle Türkçe gibi imla lisanı başka, tekellüm lisanı başka değildir. Kibar ile hamalın lakırdısı birdir (Yüksel, 2007: 167 & Kabacalı, 1999: 111). Dilin ağırlığı konusunun devletin resmi gazetesi olan Takvim-i Vekayi’de dahi bu şekilde ifade edilmesi durumun ciddiyetini ve bu konuda yapılması gereken reform ihtiyacını açık bir şekilde ortaya koymuştur. Bu konuda öncüllerinden ayrılarak daha anlaşılır bir dil kullanmaya gayret eden Tercüman-ı Ahval gazetesi, 24. sayıdan sonra Şinasi’nin ortaklıktan ayrılması ve 27 sonrasında bir başka gazete kurmasıyla güç kaybetmiş, 792. sayıdan sonra 11 Mart 1866 tarihinde kapanmıştır. Tercüman-ı Ahval gazetesinin yayımlanmaya başlanması, Türk basın tarihi içerisinde gazeteler arasındaki rekabetin oluşmasını da sağlamıştır. 34. sayıda yayımlanmış bir makale yüzünden 12 Mayıs - 17 Haziran 1861 tarihleri arasında kapatılan gazete bu dönemde Ceride- i Havadis tarafından eleştirilmiş, daha sonra yayım hayatına geri dönen Tercüman-ı Ahval de Ceride-i Havadis’in bu davranışını protesto etmiştir (Çakır, 2000: 496). Resim 6: Osmanlı Devleti'nin ilk özel gazetesi Tercüman-ı Ahval 1831’de çıkarılan Takvim-i Vekayi, 1840’ta çıkarılan Ceride-i Havadis, 1860’ta çıkarılan Tercüman-ı Ahval, 1862’de çıkarılan Tasvir-i Efkâr gazetelerinden sonra Osmanlı Devleti’ndeki ilk Matbuat Nizamnamesi 1864’te hazırlanmış ve bu nizamname ile gazetecilik faaliyetleri ciddi şekilde denetim altına alınmıştır. Nizamnameden sonra 1867’de bu kez bir başka denetim mekanizması olarak Kararname-i Ali hazırlanmış ve bu gelişme gazetecilerin ülkeden uzaklaşmalarına veya sürgün edilmelerine yol açmış; pek çok gazete yurtdışında çıkarılmaya başlanmıştır. İlk özel gazetesinin yayımlanmasından sonra geçen sürede bir kısmı yurtdışında olmak üzere pek çok gazete daha yayım hayatına katılmıştır. Bunlar; 1862’de çıkarılan Tasvir-i 28 Efkâr, 1866’da çıkarılan Muhbir, 1868’de çıkarılan Hürriyet ve Terakki, 1869’da çıkarılan Mümeyyiz ve Ulum, 1870’de çıkarılan Basiret, 1872’de çıkarılan İbret, 1875’te çıkarılan Sabah ve Vakit, 1878’de çıkarılan Hayal ve Tercüman-ı Hakikat, 1880’da çıkarılan İstikbal, 1881’de çıkarılan Gencine-i Hayal, 1884’te çıkarılan Tarık ve İkdam, 1895’te çıkarılan Meşveret, 1896’da çıkarılan Ezan, Mizan ve Hürriyet, 1897’de çıkarılan Osmanlı, Hakikat ve Kanuniesasi, 1899’da çıkarılan Emin-i Mazlum, 1900’de çıkarılan İntikam, 1901’de çıkarılan Yıldırım, 1908’de çıkarılan Hukuk-u Umumiye, Karagöz, Serbesti, Tanin ve Volkan, 1918’de çıkarılan Akşam ile İleri ve Milli Mücadele’nin sesini duyurmak amacıyla 1919’da çıkarılmaya başlanan İrade-i Milliye gibi pek çok gazetedir. 2.2.2 Dergiler (Mecmualar). Dergi (mecmua) kelimesi, Türk Dil Kurumu sözlüğünde “siyaset, edebiyat, teknik, ekonomi vb. konuları inceleyen ve belirli aralıklarla çıkan süreli yayın, bülten” ifadesi ile açıklanmıştır. Gerçekten de dergiler, gazetelere nazaran bir konu üzerinde daha ciddi şekilde yoğunlaşan ve belirli bir konu hususunda yayın yapan iletişim araçlarıdır. Bu bağlamda dünyanın ilk dergileri de bilimsel içerikler barındırmakla beraber 1665’te Fransa’da yayımlanan Jornal de Scavant; 1682’de Almanya’da yayımlanan Acta Eruditorum ve 1688’de yine Almanya’da yayımlanan Monatsunterredungen des Thomasius dergileridir (Şimşek, 2001: 1). Osmanlı İmparatorluğu’nda ise ilk dergiler ancak Tanzimat Dönemi ile görülmeye başlanmış, ilk Türkçe dergi de Osmanlı İmparatorluğu’nda büyük değişimlerin yaşandığı işte bu dönemde ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda Osmanlı İmparatorluğu’nda yayımlanmış olan ilk dergi, 1849-1851 tarihleri arasında toplam 28 sayı olarak yayımlanmış olan Vaka-i Tıbbiye dergisidir (Gönenç, 2007: 64). Hekimbaşı Abdülhak Molla (1786-1854)’nın girişimleri ile hazırlanan Vaka-i Tıbbiye’nin birinci sayfasında derginin yayımlanma amacı şu şekilde belirtmiştir: Bilimin memleket sathında eşit seviyede gelişmesi aktüel olayların takip edilmesine bağlı olmakla beraber Avrupa’da bu şekilde gazete benzeri yayınlar ortaya çıkmış ve 29 güncel olaylara ilgi artmıştır. Hakeza Tıbbiye Mektebi’nde meydana gelen gelişimin yanı sıra İstanbul’da, bütün ülkede ve Avrupa’da yaşanan çeşitli hastalıklar, tıbbi gelişmeler, geliştirilen ilaçlar gibi durumları duyurmak için de Takvimi Vekayi gazetesi gibi süreli bir yayına ihtiyaç duyulmuş ve bu vesileyle hekimlere yararlı olacağı düşünülerek Vaka-i Tıbbiye dergisi hazırlanmıştır. Bu sebeple; Tıbbiye Mektebi tarafından tıbbi gerekçeler adına iki-dört sayfa olarak hazırlanacak dergi, her ayın ilk gününde yayımlanacaktır15 (Bacanlı & Efdal, 2018: 24-25). Aylık olarak yayımlanan Vaka-i Tıbbiye dergisi, 28 sayının ardından 1851’de kapanmıştır (Büyükbaykal, 2013: 88-89). Vaka-i Tıbbiye’den sonra yayımlanmış olan dergi ise 1861’de açılmış olan Cemiyet-i İlmiye-i Osmaniye isimli topluluğun yayın organı olması amacıyla Münif Paşa (1830- 1910)’nın girişimleri ile Temmuz 1862’de yayımlanmaya başlayan Mecmua-i Fünun isimli dergidir. Toplam 48 sayı olarak yayımlanan derginin ikinci sayısı Sultan Abdülaziz’e de sunulmuştur (İhsanoğlu, 1993: 334). Çeşitli zorunlu sebeplerden dolayı kesintili bir yayın hayatına sahip olan derginin kapatılması meselesi ise oldukça dikkat çekicidir. Uçman (2003: 270)’ın aktardığına göre, 1867’de yayımlanan 47. sayıdan yaklaşık 16 yıl sonra Ocak 1883’te dergiyi tekrar çıkarmak isteyen Münif Paşa’nın 48. sayı için hazırladığı Bir Yıldız Böceği ile Bir Yolcu isimli yazısı Saraydan tepki görmüş ve dergi bu sebeple kapatılmıştır. Aynı konuyu Tülbentçi (1956) de şu şekilde aktarmıştır: Paşanın yazdığı “Bir Yıldız Böceği ile Bir Yolcu” adını taşıyan hikâyesinden dolayı mecmuası tekrar kapanmış; neşrine izin veren zamanın Maarif Nazırı uyarılmıştır. Hikâyede suç unsuru olan hiçbir şey yoktu. Fakat Yıldız Sarayı’nda oturan Sultan Hamit, bu isim benzerliğinden fena halde kuşkulanmıştı.16 15 Sadeleştirilmiş metin. 16 https://archives.saltresearch.org/handle/123456789/28296 (17.10.2020 tarihinde erişildi.) 30 Resim 7: Osmanlı Devleti'nin ilk dergilerinden olan Mecmua-i Fünun Dergisi Batılılaşma taraftarı olan Mecmua-i Fünun dergisinde pozitif bilimlerden ekonomiye kadar pek çok konuya yer verilmiş, Türkçe’nin geliştirilmesi hedeflenmiş ve yabancı kavramlar Türkçeleştirilmeye çalışılmıştır (Demir, 2016: 78). Mecmua-i Fünun’u takip eden dönemde Mecmua-i İbritname, Takvim-i Ticaret, Ayine-i Vatan, Tuhfet-ül Tıp, Cüzdan isimli çeşitli dergiler de çıkarılmaya başlanmış ancak bu dergiler çoğunlukla kısa bir yayın hayatı sonrası kapanmıştır (Gönenç, 2007: 64). Bu dergiler ile aynı dönemde Mustafa Refik Bey (1843-1865) tarafından yayımlanmaya başlayan Mir’at dergisi ise toplamda sadece üç sayı yayımlanmasına karşın ülkemizdeki ilk resimli dergi olarak süreli yayınlar tarihi içerisinde bir ilki oluşturmuştur (Nalcıoğlu, 2005: 264). Bu dönemdeki bir diğer ilk ise 1863 yılında yayımlanmaya başlanan ve Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk müzik içerikli dergisi olan Musiki-i Osmani dergisidir. Bu dergi de kısa süreli bir yayım hayatına sahip olmasına karşın süreli yayınlar tarihimiz içerisinde önemli bir konumda yer almaktadır. 31 Türk basınında ilklerin sıklıkla görüldüğü 1860’lı yıllarda ortaya çıkan diğer önemli yayın; basın tarihimizin ilk kadın dergisi olarak kabul edilen, 1869 yılında Terakki gazetesinin haftalık ek olarak çıkarttığı ve toplam 48 sayı olarak yayımlanan Terakki-i Muhadderat dergisidir (Aydın, 2009: 148). Kadınların eğitimi, aile yaşamı, annelik kavramı gibi pek çok konuya yer veren dergi bu konulardaki ilk basamağı oluşturmuş ve kendisinden sonra 1928 Harf Devrimi’ne kadar olan dönemde yayımlanacak olan Ayine (1875-1976), Mürebbi-i Muhadderat (1875), Aile (1880), İnsaniyet (1882), Hanımlar (1882), Şükûfezar (1886), Mürüvvet (1887), Parça Bohçası (1889), Hanımlara Mahsus Malumat (1895), Hanımlara Mahsus Gazete (1895-1908), Âlem-i Nisvan (1906-1914), Demet (1908), Kadın (1908-1909), Mehasin (1908-1909), Musavver Kadın (1911), Kadınlık Hayatı (1913), Kadınlar Dünyası (1913-1921), Kadın Duygusu (1914), Hanımlar Âlemi (1914), Kadınlar Âlemi (1914), Seyyale (1914), Siyanet (1914), Bilgi Yurdu Işığı (1917-1918), Türk Kadını (1918-1919), İnci (1919), Genç Kadın (1919), Süs (1923), Firuze (1924), Kadın Yolu (1925), Âsâr-ı Nisvan (1925- 1926), Çalıkuşu (1926) gibi pek çok kadın-çocuk-eğitim dergisine önayak olmuştur17 (Şahin, 2018: 90). Tablo 2: İlk kadın dergisinden itibaren 50 yıllık zaman diliminde yayımlanmış önemli kadın dergileri İlk Yayım Yılı ve İlk Yayım Yılı ve Dergi İsmi Dergi İsmi Toplam Sayısı Toplam Sayısı Terakki-i 1869, 48 sayı Kadınlık Hayatı 1913, 1 sayı Muhadderat Ayine 1875, 41 sayı Kadınlar Dünyası 1913, 208 sayı Mürebbi-i 1875, 8 sayı Kadın Duygusu 1914, 12 sayı Muhadderat Aile 1880, 3 sayı Hanımlar Âlemi 1914, 32 sayı İnsaniyet 1882, 2 sayı Kadınlar Âlemi 1914, 9 sayı Hanımlar 1882, 1 sayı Seyyale 1914, 1 sayı 17 Ayrıntılı bilgi için bakınız: Özen, H. (1994). Tarihsel Süreç İçinde Türk Kadın Gazete ve Dergileri (1868-1990). Graphis Yayın, İstanbul. 32 Şükufezar 1886, 5 sayı Siyanet 1914, 16 sayı Mürüvvet 1887, 9 sayı Bilgi Yurdu Işığı 1917, 17 sayı Parça Bohçası 1889, 1 sayı Türk Kadını 1918, 21 sayı Hanımlara Mahsus 1895, 17 sayı İnci 1919, 37 sayı Malumat Hanımlara Mahsus 1895, 624 sayı Genç Kadın 1919, 10 sayı Gazete Âlem-i Nisvan 1906, 51 sayı Süs 1923, 55 sayı Demet 1908, 7 sayı Firuze 1924, 2 sayı Kadın 1908, 30 sayı Kadın Yolu 1925, 19 sayı Mehasin 1908, 12 sayı Asar-ı Nisvan 1925, 25 sayı Musavver Kadın 1911, 7 sayı Çalıkuşu 1926, 4 sayı Resim 8: II. Meşrutiyet Dönemi'nin önemli dergilerinden olan Kadınlar Dünyası dergisi Resim 9: Kadınlar Dünyası ve İnci dergileri kapak çalışmaları (Kocabey, 1995: 96 & 13 33 Resim 10: Mehasin ve Hanımlar Âlemi dergileri kapak çalışmaları (Kocabey, 1995: 58 & 102) İlk kadın dergisinin yayımlanmaya başlamasını takip eden süreçte iki yeni dergi daha ortaya çıkmış ve bu dergiler basın tarihimiz içerisinde önemli birer başlangıç noktası olmuşlardır. Bunlardan ilki, Osmanlı Devleti’nde yayımlanmış olan ilk çocuk dergisi Mümeyiz’dir. 1863’te yayım hayatına başlayan aynı isimli gazetenin çocuklara özel eki olarak 1869’da yayımlanmaya başlanan Mümeyyiz dergisi, haftalık olmak üzere toplamda 49 sayı olarak yayımlanmış ve bir çocuk dergisi olmanın yanı sıra eğitim dergisi olarak da bir ilki oluşturmuştur (Şimşek, 2002: 24). Hâlihazırda derginin birinci sayısında derginin yayımlanma amacı şu şekilde belirtilmiştir: Ülkemizde birçok siyasi gazete ve kadınlara özel yayınlar bulunmasına karşın; çocuklara özel bir yayının bulunmaması sebebiyle böyle bir eserin hazırlanmasını uzun zamandır istemekteydik. Bu istek bizi o derece zorladı ki sonunda bu eseri üretmeye cesaret ettik. Bu konuda tam olarak ehliyetli olmamamıza karşın, sehven yapılacak hatalarımızın mazur görülmesi ümidiyle memleket çocuklarının eğitimine elimizden geldiğince hizmet edeceğimizi beyan ederiz. (...) Bu durumda amacımız 34 haftada bir kere Cuma günleri olmak üzere bu eseri çıkarmak ve eğitim hususunda olan gelişmeleri ve tartışmaları çocukların anlayabileceği şekilde onlara ifade etmektir. Umarız ki bu samimi niyetimiz, olası hatalarımızı giderir ve bu gayretimizi kamuya faydalı kılar.18 (Bayram, 2005: 485). Resim 11: Mümeyiz dergisinin 19. sayısının birinci sayfası (Bayram, 2005: 486) İlk sayısı 1869’da yayımlanan Mümeyiz’den sonra Hazine-i Etfal (1873), Sadakat (1875), Arkadaş (1876), Tercüman-ı Hakikat (1876), Kıraat (1881), Nevresidegan (1881), Çocuklara Arkadaş (1882), Vasıta-i Terakki (1882), Etfal (1886), Numune-i Terakki (1897), Çocuklara Mahsus (1896), Çocuklara Rehber (1897), Çocuk Bahçesi (1904), Musavver (1909), Mekteplilere Arkadaş (1910), Çocuk Dünyası (1913), Karagöz (1913), Çocuk Yurdu (1913), 18 Sadeleştirilmiş metin. 35 Talebe Defteri (1913), Çocuk Duygusu (1913), Çocuk Dostu (1914), Küçükler Gazetesi (1918), Çanta (1921) çocuklara hitap eden diğer dergiler olarak ortaya çıkmışlardır (İnan, 2016: 312 & Öğüt, 2006: 2-3). Tablo 3: Osmanlı Devleti'nde yayımlanmış çocuk dergileri (Demircan, 2006: 20) İlk Yayım Yılı ve İlk Yayım Yılı ve Dergi İsmi Dergi İsmi Toplam Sayısı Toplam Sayısı Mümeyiz 1869, 49 sayı Çocuklara Rehber 1897, 166 sayı Hazine-i Etfal 1873, 1 sayı Çocuk Bahçesi 1904, 64 sayı Sadakat 1875, 65 sayı Musavver 1909, 3 sayı Mekteplilere Arkadaş 1882, 13 sayı 1910, 14 sayı Arkadaş Tercüman-ı Hakikat 1876, 40 sayı Çocuk Dünyası 1913, 94 sayı Kıraat 1881, 18 sayı Karagöz 1913, 3 sayı Nevresidegan 1881, 4 sayı Çocuk Yurdu 1913, 7 sayı Çocuklara Arkadaş 1882, 12 sayı Talebe Defteri 1913, 68 sayı Vasıta-i Terakki 1882, 4 sayı Çocuk Duygusu 1913, 61 sayı Etfal 1886, 23 sayı Çocuk Dostu 1914, 13 sayı Numune-i Terakki 1897, 9 sayı Küçükler Gazetesi 1918, 8 sayı Çocuklara Mahsus 1896, 626 sayı Çanta 1921, 8 sayı Osmanlı Devleti’nde çocuk dergilerinin ortaya çıkmasında esas dikkat çekilmesi gereken nokta ise, bu dergilerin de aslında birer eğitim dergisi olarak görülebilmelerinin mümkün olmasıdır. Hâlihazırda, çocuklara yönelik yayım yapan dergilerin gelişim süreçleri incelendiğinde bu dergiler ile eğitim arasında büyük bir ilişki olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu dergiler, çocuklara yönelik olarak üretilen içeriklerin yanı sıra eğitimin gerekliliği, çocukların eğitiminin önemi, eğitim kurumlarının gelişmesi, yeni öğretim yöntemleri, eğitim sorunları, öğretmen-öğrenci ilişkisi gibi pek çok konuya da yer vermiş ve eğitim dergiciliğinin öncülü olmuşlardır (Şimşek, 2001: 6). Bu bağlamda Mümeyiz dergisinin ilk sayısında geçen “(...) memleket çocuklarının eğitimine elimizden geldiğince hizmet edeceğimizi beyan ederiz (...)” ifadesi de bu tezi destekler niteliktedir. Buradan hareketle, çocuk dergilerinin de eğitim tarihi içerisinde önemli bir konumda bulunduğu göz ardı edilmemelidir. 36 Osmanlı Devleti’nde ilk çocuk dergisinin ortaya çıktığı tarihlerde yayımlanmış olan bir diğer önemli dergi ise basın tarihimiz içerisindeki ilk mizah dergisi olan Diyojen’dir. Bu dergi Kasım 1870-Ocak 1873 tarihleri arasında toplam 183 sayı olarak yayımlanmıştır. Amacını “kamuoyu ile iktidarın hedeflerini ifade etmek ile güncel tartışmalara alaycı ve iğneleyici bir dille cevap vermek” olarak açıklayan ve Teodor Kasap (1835-1897) tarafından çıkarılan dergide çeşitli tasvirler, fıkralar, eleştiriler, gündem konuları gibi içeriklere yer verilmiştir (Demir, 2016: 78-79). Bir mizah dergisi olmanın getirdiği zorluklardan hareketle Diyojen dergisi hükümetten sıklıkla tepki görmüş ve çeşitli zamanlarda yayınlarına muvakkaten ara verdirilmiştir. Esasında, ülkemizde yayımlanmış olan ilk mizah dergisinin Diyojen dergisi olduğu görüşüyle ilgili çeşitli ihtilaflı ifadeler bulunmaktadır. Demirkol, 2016’da yayımladığı “Türkiye’nin İlk Türkçe Mizah Dergisi: Terakki” isimli çalışmasında ülkemizde yayımlanmış olan ilk mizah dergisinin 1852’de Hovsep Varyantan (1813-1879) tarafından yazılmış olan Boşboğaz Bir Âdem isimli risalesi olduğunu ifade etmiş, Türkçe dilindeki ilk mizah dergisinin ise Diyojen’den birkaç ay önce Terakki Gazetesi’nin haftalık ek olarak verdiği Terakki dergisi olduğunu belirtmiştir (Demirkol, 2016: 142-143). Ebuzziya (1994: 479) da aynı konuda şu ifadeleri dile getirmiştir: Diyojen, Osmanlı basın tarihinde Türkçe olarak çıkarılan mizah dergilerinin dördüncüsü olmakla beraber mahiyeti itibariyle ilk siyasî mizah dergisi özelliğine sahiptir. Çünkü bundan birkaç ay önce çıkarılmaya başlanan Terakkî Mizah (Mayıs 1870), Asır Eğlence (Ağustos 1870) ve Terakkî Küçük Mizah (Kasım 1870) adlı yayınlar, hem gündelik gazetelerin paralı ilâveleri hem de fıkra ve nükteleri son derece soğuk ve seviyesiz yayın organlarıdır. (Ebuzziya, 1994: 479). 37 Resim 12: İlk Türkçe mizah dergisi Diyojen'in kapak resmi Bu ifadeler karşın gerek Varyantan’ın Boşboğaz Bir Âdem isimli eserinin bir dergi tanımına uygun olmaması gerekse Diyojen dergisinin öncüllerine karşın gerçek anlamda bağımsız bir yayın olmasından hareketle ülkemizdeki ilk mizah dergisinin Diyojen olduğunu söylemek mümkündür. Bu tarihlerde ortaya çıkan bir diğer önemli gelişme ise ilk askeri derginin yayımlanmaya başlamasıdır. Ülkemizdeki ilk askeri gazete 1864’te yayımlanmaya başlayan Ceride-i Askeriye gazetesidir (Pehlivanlı, 2005: 247). Haftada bir defa yayımlanmak üzere askeri gelişmelerin aktarıldığı bu gazeteye 14. sayıdan sonra (16 Nisan 1864) Mecmua-i Fünun-ı Askeriye isimli ek bir dergi getirilmiş; 1868’de bu uygulamaya son verilmişse de nihayet 1880 tarihinde yapılan düzenlemeyle gazetenin dergi olarak çıkarılması kararlaştırılmıştır (Tunalı, 2005: 197-198). Böylece Ocak 1880’de yayımlanmaya başlayan dergi haftada iki kez çıkarılmış ve sık sık isim değiştirmiştir. Bu bağlamda derginin ismi 1882’de Mecmua-i Askeriye, 1926’da Askeri Mecmua, 1948’de Ordu Dergisi, 1961’de ise Silahlı Kuvvetler Dergisi olarak değiştirilmiş ve hâlihazırda yayımlanmaya devam eden Silahlı Kuvvetler Dergisi de kuruluş tarihi olarak 1880 yılını kabul etmiştir. 38 Basın tarihimiz açısından önemli yer tutan bir diğer dergi ise Osmanlı Devleti’nin önemli yayıncılarından Ebuzziya Tevfik Bey (1849-1913) tarafından hazırlanan ve yayımlanan Mecmua-i Ebuzziya dergisidir. Dönemin önemli aydınlarının yazılarına yer veren dergi Ağustos 1880-Ağustos 1912 tarihleri arasında 159 sayı olarak yayımlanmış, 32 yılı bulan yayım hayatının yaklaşık 26 yılında sansürler ve yasaklamalar sebebiyle kapalı kalmıştır (Kahraman, 2003: 268). Osmanlı Devleti’nde dergiciliğin hızla geliştiği ve araştırmada açıklandığı üzere pek çok ilkin görüldüğü 1870’li ve 1880’li yıllarda yayımlanmış olan diğer önemli dergilerin ise bir kısmı şu şekildedir: Ulum (1870), Hadika (1870), Hulasat-ul Efkâr (1870), Memalik-i Mahrusa (1870), Hakayik-ul Vakayi (1870), Ravzatül Maarif, (1870), Dağarcık (1872), Çıngıraklı Tatar (1873), Asar (1873), Revnak (1873), Medeniyet (1874), Geveze (1875), Keşkül (1875), Mirat-ı İber (1876), Çaylak (1876), Bahçe (1878), Derme-Çatma (1878), Yadigâr (1878), Vasıta-i Servet (1880), Hazine-i Evrak (1881), Mirat-ı Âlem (1881), Ziraat (1881), Afak (1882), Mecmua-ı Asar (1882), Haver (1884), Maadin Mecmuası (1884), Arazi Mecmuası, (1885), Mizan (1886), Gayret (1886), Berk (1886), Nilüfer (1887), Manzara (1887), Ceride-i Emakin (1887), Mecmua-i Fünun-ı Bahriye (1889) (Demir, 2016: 80-82 & Şimşek, 2002: 9-11 & Günergun, 2002: 14). Osmanlı Devleti’nde dergiciliğin gelişimini göstermek için burada belirtmek gerekir ki 1872 yılında iken sadece 31 adet olan süreli yayınların sayısı 1890’a kadar ellinin üzerine çıkmış, bu sayı 1908 yılında 200’ü geçmiştir (Kocabey, 1995: 3-4). Bu yıllar içerisinde; siyaset, ekonomi, edebiyat ve aile gibi pek çok hususta yayım yapan bu dergilerin dışında birer eğitim dergisi olarak nitelendirilebilecek dergiler ise şu şekildedir: Mecmua-i Maarif (1867-1876), Mecelle-i Muallimin (1886), Mektep (1891-1896), Şule-i Maarif (1894) ve Resimli Gazete (1891) (Binbaşıoğlu, 1995: 548-549). 39 1890’lı yıllara gelindiğinde ise süreli yayınlar içerisinde oldukça önemli bir konumda yer alan, hem içeriği hem de dergicilik anlayışı açısından öncüllerine göre oldukça yenilikçi bir dergi olan Servet-i Fünun dergisi yayımlanmaya başlamıştır. Türk edebiyatının bir dönemine yön veren ve Türk edebiyatının önemli isimlerinin çeşitli farklı dönemlerde yazar kadrosunda bulunduğu dergi 1891-1944 arasını kapsayan uzun yayın hayatında toplam 2461 sayı olarak yayımlanmıştır (Parlatır, 2009: 573-575). Türkiye’deki süreli yayınlar hususundaki ilkler 20. yüzyılda da görülmeye devam etmiş, nitekim Türk basınının ilk spor temalı dergisi Futbol, Ekim 1910’da Mustafa Ziya tarafından yayımlanmıştır (Kılıç, 2019: 266). Nihayet II. Meşrutiyet’in ilanı ve sansür uygulamalarının kaldırılmasıyla basın faaliyetleri büyük bir canlılık kazanmış, daha önce açıklandığı üzere pek çok alanda yayımlanan dergilerin sayısı artmış ve çıkarılmaya devam eden süreli yayınların sayısı 1913’te 389’a ulaşmıştır (Türkkan, 2008: 9). Bu gelişim sonucunda, o dönemde sıklıkla tartışılan eğitim faaliyetleri konusu dergilere de yansımış ve bu dönemde pek çok eğitim dergisi çıkarılmaya başlanmıştır. Bu bağlamda; 19. yüzyılın sonlarına doğru çıkan Mecmua-i Maarif, Mecelle-i Muallimin, Mektep, Şule-i Maarif ve Resimli Gazete, Malumat gibi eğitim dergilerini, II. Meşrutiyet’in ilanının ardından yayımlanmaya başlayan şu eğitim dergileri takip etmiştir:  Mirat-ı Maarif: 1909 yılının başında yayımlanmaya başlayan dergi ayda iki kez çıkarılmıştır. (Akyüz, 2019: 289)  Tedrisat-ı İptidaiye Mecmuası: Çalışmanın konusu olan Tedrisat Mecmuası’nın öncülü olarak görebileceğimiz Tedrisat-ı İptidaiye Mecmuası, İstanbul Darülmuallimini müdürü Satı Bey’in önderliği ile Şubat 1910’da çıkarılmaya başlanmıştır. İlk sayısının çıkmasından yaklaşık iki yıl sonra Tedrisat Mecmuası adını alan dergi önceleri ayda bir, sonrasında ise iki ayda bir çıkarılmıştır. 40 Çalışmanın geçmiş bölümlerinde açıklandığı üzere19 hakkında pek çok akademik çalışma bulunan dergi 1926 yılına kadar yayımlanmış ve gerek Türkiye’de süreli yayınlar tarihi gerekse Türk eğitim tarihi açısından oldukça önemli bir yer edinmiştir. Bu derginin açıklanmasına, ilgili başlık altında ayrıca devam edilecektir.  Sa’y ve Tetebbu: Edirne Darülmuallimini öğretmenleri tarafından hazırlanan dergi, Şubat 1911’de çıkarılmaya başlamıştır (Binbaşıoğlu, 1995: 550).  Yeni Mektep: Üsküp Darülmuallimini öğretmenleri tarafından hazırlanan dergi, Nisan 1911’de çıkarılmaya başlanmıştır (Bayındır & Şentürk, 2016: 35).  Terbiye ve Oyun: Selim Sırrı (Tarcan) Bey tarafından hazırlanan dergi, Ağustos 1911’de çıkarılmaya başlanmıştır (Kılıç, 2019: 268).  Yeni Fikir: Manastır Darülmuallimini öğretmenleri tarafından hazırlanan dergi, Aralık 1911’de çıkarılmaya başlanmıştır (Erkek, 2012: 198).  Bilgi: Türk Bilgi Derneği tarafından hazırlanan dergi Kasım 1913’te çıkarılmaya başlanmıştır (Uçman, 2006: 527).  Terbiye Mecmuası: Satı Bey tarafından hazırlanan dergi, Mart 1914’te çıkarılmaya başlanmıştır (Akyüz, 2019: 289).  Muallim Mecmuası: Müdürü Hüseyin Ragıp Bey olan ve yine Satı Bey tarafından hazırlanan dergi, Temmuz 1916’da çıkarılmaya başlanmıştır (Karagöz & Duman, 2016: 579). 19 Bkz.: s.7 41 Resim 13: II. Meşrutiyet döneminin önemli eğitim dergilerinden Terbiye ve Oyun ile Yeni Mektep (Demirtaş, 2016: 85-87) Milli Mücadele dönemine gelindiğinde dergiler Anadolu ve İstanbul taraftarı olarak ikiye ayrılmış; Cumhuriyet’in ilanının ardından ise diğer konularda olan dergiler gibi eğitim dergilerinin sayısı da hızla artmıştır. Bu bağlamda; çalışmanın esas konusu olan Tedrisat Mecmuası’nın, son sayısının yayımlandığı yıl olan 1958’e kadar ülkemizde yayımlanmış olan eğitim konulu veya eğitim ile ilgili içerikler bulundurmuş dergilerin bir kısmına dair liste şu şekildedir:  1922’de çıkarılmaya başlanan ve toplam 11 sayıdan oluşan Anadolu Terbiye Mecmuası (Demir, 2017: 21),  1922’de çıkarılmaya başlanan ve toplam 54 sayıdan oluşan Muallimler Mecmuası (Yılmaz, 2020: 325), 42  1922’de çıkarılmaya başlanan ve toplam 74 sayıdan oluşan Bizim Mecmua (Sarıkaya, 2018: 24),  1923’te çıkarılmaya başlanan ve toplam 113 sayıdan oluşan Yeni Yol dergisi (Öğüt, 2006: 5),  1923’te çıkarılmaya başlanan ve toplam 18 sayıdan oluşan Musavver Çocuk Postası (Sarıkaya, 2018: 25),  1924’te çıkarılmaya başlanan İlk Terbiye ve Tedrisat Mecmuası (Yılmaz, 2019: 14),  1924’te çıkarılmaya başlanan ve toplam 12 sayıdan oluşan Anadolu Mecmuası (Tonga, 2011: 138),  1924’te çıkarılmaya başlanan ve toplam 21 sayıdan oluşan Resimli Dünya dergisi (Sarıkaya, 2018: 18),  1924’te çıkarılmaya başlanan ve toplam 7 sayıdan oluşan Altın Kalem dergisi (İnan, 2016: 322),  1924’te çıkarılmaya başlanan ve toplam 7 sayıdan oluşan Haftalık Resimli Gazete (Sarıkaya, 2018: 20),  1925’te çıkarılmaya başlanan ve toplam 13 sayıdan oluşan Altın Yaprak dergisi (Tarhan & Kılıç & Solak, 2016: 1795),  1925’te çıkarılmaya başlanan ve toplam 13 sayıdan oluşan Sevimli Mecmua (Sarıkaya, 2018: 21),  1925’te çıkarılmaya başlanan ve toplam 22 sayıdan oluşan Maarif Vekâleti Mecmuası (Binbaşıoğlu, 1995: 555),  1925’te çıkarılmaya başlanan ve toplam 22 sayıdan oluşan Muallimler Birliği Mecmuası (Okmak, 2009: 12),  1925’te çıkarılmaya başlanan ve toplam 6 sayıdan oluşan Mektepliler Âlemi dergisi (Sarıkaya, 2018: 19), 43  1926’da çıkarılmaya başlanan ve toplam 146 sayıdan oluşan Hayat Mecmuası (Şahin, 2015: 362),  1926’da çıkarılmaya başlanan ve toplam 24 sayıdan oluşan Gürbüz Türk Çocuğu dergisi (Konar, 2003: 50),  1926’da çıkarılmaya başlanan ve toplam 5 sayıdan oluşan Çanakkale Muallimler Birliği dergisi (Kılınç, 2007: 87),  1927’de çıkarılmaya başlanan ve toplam 10 sayıdan oluşan Çocuk Yıldızı dergisi (Yardımcı & Tuncer, 2002: 52),  1927’de çıkarılmaya başlanan ve toplam 13 sayıdan oluşan Kalem dergisi (Doğan, 2016: 34),  1927’de çıkarılmaya başlanan ve toplam 36 sayıdan oluşan Terbiye Mecmuası (Binbaşıoğlu, 1995: 553),  1927’de çıkarılmaya başlanan ve toplam 370 sayıdan oluşan Fikirler dergisi (Özsarı, 1999: 409),  1928’de çıkarılmaya başlanan ve toplam 40 sayıdan oluşan Adana Mıntıkası Maarif Mecmuası (Koz, 1993: 417),  1932’de çıkarılmaya başlanan ve toplam 125 sayıdan oluşan Yeni Türk Mecmuası (Kahraman, 2013: 433),  1932’de çıkarılmaya başlanan ve toplam 3 sayıdan oluşan Deneme dergisi (Şahin, 2015: 360),  1933’te çıkarılmaya başlanan ve toplam 193 sayıdan oluşan Çığır dergisi (Sarıçoban, 2014: 183),  1933’te çıkarılmaya başlanan ve toplam 272 sayıdan oluşan Ülkü dergisi (Uçman, 1998: 12), 44  1934’te çıkarılmaya başlanan ve toplam 218 sayıdan oluşan Yeni Adam dergisi (Türkkan, 2008: 156),  1935’te çıkarılmaya başlanan ve toplam 163 sayıdan oluşan Yücel dergisi (Doğan, 2008: 98),  1936’da çıkarılmaya başlanan ve toplam 10 sayıdan oluşan Okul ve Öğretmen dergisi (Hesapçıoğlu & Deniz, 2008: 544),  1936’da çıkarılmaya başlanan ve toplam 427 sayıdan oluşan Çocuk dergisi (Okay, 1999: 206),  1936’da çıkarılmaya başlanan ve toplam 52 sayıdan oluşan Ateş: Çocuklar İçin dergisi,  1936’da çıkarılmaya başlanan ve toplam 92 sayıdan oluşan Yeni Kültür Mecmuası (Hesapçıoğlu & Deniz, 2008: 549),  1939’da çıkarılmaya başlanan ve toplam 540 sayıdan oluşan İlk Öğretim Dergisi (Güçlü, 2014: 311),  1939’da çıkarılmaya başlanan ve yayımı devam etmekle beraber toplam 2758 sayıdan20 oluşan Milli Eğitim Tebliğler Dergisi21,  1941’de çıkarılmaya başlanan ve toplam 42 sayıdan oluşan Yurt ve Dünya dergisi (Dinçer, 2008: 227),  1943’te çıkarılmaya başlanan ve toplam 12 sayıdan oluşan Adımlar Dergisi,  1947’de çıkarılmaya başlanan ve toplam 31 sayıdan oluşan Öğretmen dergisi (Atar, 2019: 8), 20 Kasım 2020 itibariyle. 21 “1939 yılı başından itibaren Maarif Vekilliğince teşkilâtımıza tamim şeklinde yapılmakta olan tebliğlerin ayrı ayrı bastırılıp dağıtılmayarak haftalık bir dergi neşri suretiyle yapılması uygun görülmüş ve bu suretle ilk sayısını şimdi elinize almış olduğunuz bu derginin çıkarılmasına başlanmıştır.” (Maarif Vekilliği Tebliğler Dergisi, 1, s.2) 45  1947’de çıkarılmaya başlanan ve toplam 68 sayıdan oluşan Bilgi dergisi (Atar, 2019: 8),  1950’de çıkarılmaya başlanan ve toplam 286 sayıdan oluşan Eğitim Hareketleri dergisi (Özdemir & Güçlü, 2016: 208),  1951’de çıkarılmaya başlanan ve toplam 30 sayıdan oluşan Yeni Okul dergisi (Hesapçıoğlu & Deniz, 2008: 549),  1951’de çıkarılmaya başlanan ve toplam 60 sayıdan oluşan Tedrisat Mecmuası,  1953’te çıkarılmaya başlanan ve toplam 329 sayıdan oluşan Çocuk ve Yuva dergisi,  1953’te çıkarılmaya başlanan ve toplam 348 sayıdan oluşan Mesleki ve Teknik Öğretim Dergisi (Güçlü, 2016: 677),  1953’te çıkarılmaya başlanan ve toplam 52 sayıdan oluşan Yeni Öğretmen dergisi (Hesapçıoğlu & Deniz, 2008: 550),  1957’de çıkarılmaya başlanan ve toplam 2 sayıdan oluşan Meşale dergisi,  1958’de çıkarılmaya başlanan ve toplam 55 sayıdan oluşan Birlik Dergisi. Bu listenin tablo şeklinde gösterimi ise şu şekildedir: Tablo 4: Ülkemizde, Mayıs 1958'e kadar yayımlanmış olan eğitim dergilerinin bir kısmı İlk Yayım Yılı ve İlk Yayım Yılı ve Dergi İsmi Dergi İsmi Toplam Sayısı Toplam Sayısı Anadolu Terbiye 1922, 11 sayı Deneme Mecmuası 1932, 3 sayı Mecmuası Muallimler 1922, 54 sayı Çığır Dergisi 1933, 193 sayı Mecmuası Bizim Mecmua 1922, 74 sayı Ülkü Dergisi 1933, 272 sayı Yeni Yol Mecmuası 1923, 113 sayı Yeni Adam 1934, 218 sayı Musavver Çocuk 1923, 18 sayı Yücel Dergisi 1935, 163 sayı Postası İlk Terbiye ve Okul ve Öğretmen 1924 1936, 10 sayı Tedrisat Mecmuası Dergisi Anadolu Mecmuası 1924, 12 sayı Çocuk Dergisi 1936, 427 sayı 46 Resimli Dünya 1924, 21 sayı Ateş: Çocuklar İçin 1936, 52 sayı Altın Kalem 1924, 7 sayı Yeni Kültür 1936, 92 sayı Haftalık Resimli İlk Öğretim 1924, 7 sayı 1939, 92 sayı Gazete Mecmuası Milli Eğitim Altın Yaprak 1925, 13 sayı 1939, 2758 sayı Tebliğler Dergisi Sevimli Mecmua 1925, 13 sayı Yurt ve Dünya 1941, 42 sayı Maarif Vekâleti 1925, 22 sayı Adımlar Dergisi 1943, 12 sayı Mecmuası Muallimler Birliği 1925, 22 sayı Öğretmen Dergisi 1947, 31 sayı Mecmuası Mektepliler Âlemi 1925, 6 sayı Bilgi Dergisi 1947, 68 sayı Hayat Mecmuası 1926, 146 sayı Eğitim Hareketleri 1950, 286 sayı Gürbüz Türk 1926, 24 sayı Yeni Okul 1950, 34 sayı Çocuğu Çanakkale Muallimler Birliği 1926, 5 sayı Tedrisat Mecmuası 1951, 60 sayı Mecmuası Çocuk Yıldızı 1927, 10 sayı Çocuk ve Yuva 1953, 329 sayı Mesleki ve Teknik Kalem Dergisi 1927, 13 sayı 1953, 348 sayı Öğretim Dergisi Yeni Öğretmen Fikirler Dergisi 1927, 370 sayı 1953, 52 sayı Dergisi Terbiye Mecmuası 1927, 36 sayı Meşale Dergisi 1957, 2 sayı Adana Mıntıkası 1928, 40 sayı Birlik Dergisi 1958, 55 sayı Maarif Mecmuası Yeni Türk 1932, 125 sayı Yukarıda listelenen Tablo 4’te verildiği üzere, ülkemizde yayımlanmış olan eğitim dergilerinin bir kısmı bu şekildedir. Gerek öncülü gerekse çağdaşı olarak, araştırmanın esas konusu olan Tedrisat Mecmuası’nı etkilemiş olan eğitim dergileri elbette ki 1958’den sonra da gelişimini sürdürmeye devam etmiş; ancak bu çalışmanın kapsamı nedeniyle, bu tarihten sonra yayımlanmaya başlanmış eğitim dergileri listelemeye eklenmemiştir. Derginin incelenmesine geçilmeden önce aktarılması gereken son önemli husus ise ülkemizde uygulanmış olan matbuat nizamnameleri ve basın kanunlarıdır. Bu konuya, aşağıda verilen 2.3 1857’den 1958’e Kadar Yüz Yıllık Süreçte Uygulanan Matbuat Nizamnameleri başlığıyla devam edilecektir. 47 2.3 1857’den 1958’e Kadar Yüz Yıllık Süreçte Uygulanan Matbuat Nizamnameleri Daha önce açıklandığı üzere, Tedrisat Mecmuası 1951-1958 yılları arasında yayımlanmıştır. Bu bağlamda, ülkemizde yürütmesi yapılmış olan basın kanunlarının aktarımı da ilkinden başlamak üzere son olarak 1958 tarihi ile sınırlı tutulmuştur. Osmanlı Devleti’nde basın faaliyetlerine düzenleme getiren ilk kaide, 1857 Matbuat Nizamnamesidir (Şerif, 2015: 372). Esasında, daha çok matbaalar hakkında olan bu nizamnamenin üçüncü maddesinde yer alan İşbu basmahanelerin tab ve temsil edecekleri her nevi kitap ve risaleler öncelikle Meclisi-i Maarifte görülüp mülken ve devleten hiçbir mazarratı olmadığı anlaşılarak adı geçen meclis tarafından keza mazbata ile yüce Sadrazamlık makamına arz ile izin alınmadıkça tab ve neşir ettirilmeyecektir ifadesi ile basım faaliyetleri kanunla hükümet iznine bağlı kılınmış, basına karşı sansür uygulamalarının ilk örnekleri ortaya çıkmıştır. Buna göre, ruhsatsız bir şekilde yapılacak olan basım faaliyetlerine 50 mecidiye altını para cezası ile matbaa kapatma cezaları getirildiği belirtilmiştir (Demirel, 2004: 92). İlk matbuat nizamnamesinden sonra ülkede yayım yapan gazetelerin sayısının gittikçe artmasıyla daha kapsamlı bir nizamnameye ihtiyaç duyulmuş ve 1864 Matbuat Nizamnamesi hazırlanmıştır. Bu nizamnamede de Padişah, hanedanlık ve hükümet aleyhine yayım yapmanın hapis ve para cezaları ile cezalandırılacağı ifade edilmiş; izinsiz olarak veya devlet güvenliğine ters şekilde yayın yaptığı tespit edilen gazetelerin muvakkaten veya kalıcı şekilde yasaklanacağı belirtilmiştir (Nalcıoğlu, 2005: 260). Bu ilk nizamnamelerin yürürlüğe koyulduğu dönem Osmanlı Devleti’nin çeşitli krizler sebebiyle çalkantıda olduğu bir döneme denk gelmektedir. Bu durum, basın tarihimizin en sert basın kanunlarından biri olan Kararname-i Ali’nin hazırlanmasında da etkili olmuştur. Nitekim Mart 1867’de Sadrazam Ali Paşa (1815-1871) tarafından yürürlüğe koyulan 48 Kararname-i Ali ile basın tarihimizde yeni bir dönem başlamış ve o dönemde aynı zamanda devlet memurluğu da yapmakta olan gazetecilerin büyük kısmı devlete zarar verdikleri, halkı yanılttıkları, düşman tarafında oldukları gibi gerekçeler gösterilerek ülkenin çeşitli yerlerine sürgün edilmiştir. Sürgüne uğramamak için zorunlu olarak Avrupa’ya giden Namık Kemal, Ziya Bey, Ali Suavi, Agâh Bey gibi gazeteciler yayımlarına Avrupa’da devam etmiş ve pek çok gazeteyi zorunlu olarak burada çıkarmışlardır (Benek, 2016: 35). Pek çok aydının yurtdışına gitmek zorunda bırakıldığı ve gazeteciliğin çok ciddi baskı altına alındığı bu duruma Güz (2000: 48) “Osmanlı Devleti daha önce yavaşlığından şikâyet ettiği yenileşme hareketine karşı şimdi frene basmış oluyordu” yorumunu getirmiştir. Kararname-i Ali’yi yürürlüğe alan Sadrazam Ali Paşa’nın 1871’de ölümü ile gazetecilerin bir kısmı ülkeye geri dönse de, oluşan bu özgürlük ortamı kısa ömürlü olmuş ve bu kez Sadrazam Mahmut Nedim Paşa (1818-1883) tarafından yeni sansür uygulamaları getirilmiştir. İstibdat döneminin ilk belirtilerinin görüldüğü bu süreçte gazetelerin bir kısmı yayıma birkaç gün ara vermiş, Sabah ve Basiret gazeteleri yeni kararnameyi baş sayfaya taşıyarak bunun altına getirdikleri “matbaamızın makinesi bozulduğundan bir kaç gün gazetemizin basılmayacağını ilân ederiz” (Basiret) ve “bu durumun geçici olacağına şüphe yoktur” (Sabah) yorumlarıyla durumu açık şekilde protesto etmişlerdir (Ulaş, 1966: 30). Bu protestolar Sadrazam’ın geri adım atmasını sağlasa da Sultan II. Abdülhamit’in saltanatı (1876-1909) ile basın tarihimizde ciddi bir istibdat dönemi başlamıştır. 1876’da tahta çıkan Sultan II. Abdülhamit; gerek kendisinden önceki padişah olan Sultan Abdülaziz’in şüpheli ölümü gerekse tahta çıktığı dönemde devletin içerisinde bulunduğu bunalımlı dönem sebebiyle evhamlı bir kişilik yapısına bürünmüştür. Bu durum da özellikle basın faaliyetleri önde olmak üzere çeşitli alanlarda sansür ve baskı uygulamalarının başlamasına sebep olmuştur. Esasında, yeni ilan edilen Kanun-i Esasi’nin 12. maddesinde “matbuat, kanun dairesinde serbesttir” şeklinde belirtildiği üzere basın faaliyetleri belirli 49 çerçevede serbest bırakılmış olsa da bu özgürlük ortamı anayasanın askıya alınmasıyla ortadan kalkmıştır. Aslında konuyla ilgili ilk girişim Sultan II. Abdülhamit’in tahta çıkışından birkaç gün önce gazetelere verilen “bundan böyle mizah gazetesi imtiyazı verilmeyeceği ve mevcut olanların da sınırlanacağı, siyasî gazetelerin de ancak yorumsuz haber duyuruları yapabileceği” ilanıyla yapılmıştır (Ulaş, 1966: 30). Nitekim bu ilandan bir yıl kadar sonra durumu eleştiren bir karikatür çizen Theodor Kasap (1835-1897) hapse atılmış ve 1908 yılına kadar başka mizah gazetesi de yayımlanmamıştır (Şerif, 2015: 373). 1876’da alınan bu sansür ve denetim kararından sonra bu kez 1877’de ilan edilen resmî bildiride hükümetin süreli yayınlara karşı daha ciddi önlemler alacağı açıklanmış, halkın şikâyetlerini gazetelere değil, yeni açılan meclise yapmaları bildirilmiş; takip eden süreçte ise yıldız, hürriyet, meşrutiyet, vatan, anarşi, bomba, dinamit, burun, baykuş, Murat, Reşat gibi kelimelerin kullanılması ile Kıbrıs, Bosna, Girit, Makedonya, grev, suikast, saray konulu haberlerin yapılması yasaklanmıştır (Ulaş, 1966: 30-32). Dergiler başlığı içerisinde açıklandığı üzere Mecmua-i Fünun’un kapatılması da kelime yasaklarının olduğu bu döneme denk gelmektedir.22 Bu dönemde hazırlanan bir diğer nizamname Ocak 1888 tarihli Matbuat Nizamnamesidir. Nizamnamenin 19. maddesinde geçen “hiçbir matbaa sahibi tab edeceği kitabı Maarif Nezaretinden resmi ruhsat alınmadıkça tab ve temsil edemez” ifadesi ile basılmak istenen kitapların önce onaydan geçirilmesi zorunlu kılınmış; 29. maddesinde geçen “kanuna aykırı olarak basılan eserlerin nakil, satış ve dağıtımını yapanlar eser yazarının ve basımcılarının suç ortağı sayılarak bir aydan üç aya kadar işten men edilir” ifadesi ve 38. maddede belirtilen “yazarı veya basımcısı hakkında mahkemece ceza hükmolunan kitapların yalnız sakıncalı kısımlarının değil kitabın tümünün yok edilmesi emir olunur” hükmü ile sadece yazarlar değil, bir eserin üretim sürecinde yer alan herkes sorumluluk altına alınarak basım faaliyetleri üzerinde geniş bir baskı kurulmuştur. 6 yıl kadar uygulanan bu nizamnamenin 22 Bkz.: 2.2.2 Dergiler, s.30 50 ardından Kasım 1894 Nizamnamesi hazırlanmış ve Sultan II. Abdülhamit devrinin sonuna kadar yürürlükte kalan bu nizamnamede daha önceki nizamnamelerde yer alan basım ruhsatı, basım izni gibi hükümler yinelenerek Maarif Nezareti’nin izni dışında eser basmak yasaklanmış, eser basmak isteyen kimselerin beş örnekle beraber Maarif Nezareti’ne başvurmalarına hükmedilmiş, Maarif Nezareti’ne kitabı incelemesi için doksan günlük süre tanınarak süreç uzatılmıştır (Demirel, 2004: 95). Sultan II. Abdülhamit devrinin başından beri süregelen sansür dönemi Temmuz 1908’de Kanun-i Esasi’nin tekrar yürürlüğe alınmasıyla son bulmuş, Temmuz 1909’da hazırlanan yeni Matbuat Nizamnamesi ile süreli yayınlara özgürlük verilerek sansür uygulaması sona erdirilmiş ve hatta basın kuruluşları ilk defa bir araya gelerek Cemiyet-i Matbuat-ı Osmaniye isimli topluluğu kurmuşlardır. Bu bağlamda 1913 yılına kadar geçen süreçte, ülkede bulunan süreli yayınların sayısı 389’a kadar ulaşmıştır (Doğaner & Yılmaz, 2007: 4). Gazeteler açısından yaşanan tüm bu olumlu gelişmelere karşın, II. Meşrutiyet ile başlayan bu özgürlük ortamı da uzun ömürlü olmamış, arka arkaya gerçekleşen 31 Mart Olayı, Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları, Bab-ı Ali Baskını ve nihayet patlak veren I. Dünya Savaşı gibi etkenler sebebiyle basın üzerinde yeni sansür uygulamalarına başlanmıştır (Şerif, 2015: 373). Esasında; sansür uygulamalarının geri getirilmesinde basın faaliyetlerinde oluşan kargaşanın da etkisi olduğunu söylemek mümkündür. Nitekim Temmuz 1909’da yürürlüğe alınan Matbuat Nizamnamesinin getirdiği özgür ortam sayesinde gazetecilik kültüründen uzak kişilerin her türden fikri rahatça yayımlama olanağı bulması, basın faaliyetlerinde karmaşaya sebep olmuştur (Baran, 2018: 392). 1909’da hazırlanmış olan Matbuat Nizamnamesi bu süreçte Mart 1912’de, Şubat 1913’te, Kasım 1913’te ve Ağustos 1914’te olmak üzere sansürler ve cezalar arttırılarak defalarca güncellenmiş23; savaş sonunda ülkenin işgal 23 Topuz (2018: 84-87)’un aktardığına göre ilgili dönemde gerçekleşen önemli değişiklikler şu şekildedir: Mart 1912 değişikliği ile siyasi gazete basma izni almak için devlete güvence bedeli ödenmesi ile askeri personelin yazarlık yapmasının yasaklanması, Şubat 1913 değişikliği ile ahlak kurallarına ters düşen yazıların yasaklanması, 51 edilmesiyle Aralık 1918 ve Şubat 1919’da sansür şartları daha da ağırlaşmış ve bu durum 7 Haziran 1920’de Matbuat ve İstihbarat Müdüriyeti Umumiyesi’nin24 kuruluşuna kadar devam etmiştir (Ulaş, 1966: 34). Öte yandan, Temmuz 1909’da yürürlüğe alınmış olan Matbuat Nizamnamesi tüm değişikliklere karşın 1931’de yeni bir basın kanunu hazırlanana kadar 22 yıl yürürlükte kalmıştır (Baran, 2018: 392). Cumhuriyetin ilanının ardından ise yeni bir döneme giren Türk basını ilk olarak Şeyh Sait İsyanı sonrası 1925’te çıkarılan Takrir-i Sükûn yasası ile denetim altına alınmış ve isyana destek veren gazeteler ile dergiler bu yasa ile kapatılmıştır (Kabacalı, 2000: 123). Kanunun 7. Maddesinde yer alan “irticaya, isyana; ülkenin düzenini, huzurunu, güvenliğini tehdide yeltenen her türlü topluluk, kuruluş, teşebbüs ve basın faaliyeti Cumhurbaşkanı onayı ile yasaklanabilir, sorumlu kişiler İstiklal Mahkemesi’ne sevk edilebilir”25 ifadesiyle ise, suçlu görülen kimselerin yargılamalarının İstiklal Mahkemelerinde yapılacağı belirtilmiştir. Çok partili hayata geçiş denemeleri sürecinde yaşanan siyasi olaylar sırasında ortaya çıkan basın savaşı, basın üzerinde daha ciddi bir denetime ihtiyaç duyulmasına sebep olmuş ve 1931’de hazırlanan Matbuat Kanunnamesi ile Türk vatandaşı olmayan kimselerin yayımcılık yapmaları hükümet iznine tabi kılınmış; bu kanunnamede yer alan “gazete ve dergiler gerekli görüldükleri takdirde muvakkaten kapatılabilir”26 hükmü ile bir sonraki maddedeki “yabancı bir ülkede çıkarılan bir gazetenin Türkiye Cumhuriyeti’nde satılması gerekli görülen hallerde Mart 1913 değişikliği ile milletvekillerinin gazetelerle ilişkilerinin olmasının yasaklanması ve gazete satmak için emniyet güçlerinden izin alınması kuralı, Kasım 1913 değişikliği ile gazetelerin gerekli görüldüğü takdirde hükümet kararıyla kapatılabilmesi, Ağustos 1914 değişikliği ile askeriyeyle ilgili haberlerin yasaklanması, Şubat 1919 değişikliği ile sıkıyönetim bölgelerinde sansür kurulunun izni olmadan gazete yayınlanmaması. 24 7 Haziran 1920’de Birinci Dönem TBMM tarafından açılan bu kurum 8 Ağustos 1984’te T.C. Başbakanlık Basın- Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’ne dönüştürülmüş, T.C. Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü ise Temmuz 2018’de kapatılarak yerine günümüzde de faal olan T.C. İletişim Başkanlığı kurumu açılmıştır. 25 Bkz.: 4 Mart 1341 tarihli 87 sayılı Resmi Gazete: https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/KANUNLAR_KARARLAR/kanuntbmmc003/kanuntbmmc003/kanuntbmmc 00300578.pdf (27.10.2020 tarihinde erişildi.) 26 Bkz.: 8 Ağustos 1931 tarihli 1867 sayılı Resmi Gazete s.735: https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/1867.pdf (27.10.2020 tarihinde erişildi.) 52 yasaklanabilir”27 ifadeleriyle basın faaliyetleri denetim altına alınmıştır (Türkkan, 2008: 13). Bu bağlamda 1938 yılı itibariyle son dört yıl içerisinde yasaklanmış olan yayın sayısı 95 olmuştur (Doğaner & Yılmaz, 2007: 17). Öte yandan Türkiye’de 1941 yılı itibariyle yayın yapan 113 günlük gazete ve 227 dergi; 1946 yılı itibariyle ise 202 gazete ve 302 dergi bulunmaktadır (Yeşilçayır, 2011: 135). 1923’ten 1940’a kadar olan sürece baktığımızda ise bu tarihler arasında ülkemizde çıkan gazetelerin sayısı 550’ye; dergilerin sayısı ise 1008’e ulaşmıştır (Türkkan, 2008: 12). 1931 Nizamnamesinde hükümete gazete kapatma yetkisi veren ilgili maddeler ise 1946’da Başbakan Recep Peker’in girişimleri ile kaldırılmıştır (Baran, 2018: 393). 1931 Nizamnamesinde yapılan bir diğer önemli değişiklik, Haziran 1938’de Basın Birliği’nin kurulmasıdır (Karpat, 2010: 161). Gazetecilerin bu birliğe üye olmasının zorunlu kılınmasıyla, II. Meşrutiyet’in getirdiği özgürlük ortamını gazetecilikten bihaber kimselerin suiistimal etmesi örneği gibi bir karmaşanın önüne geçilmek istenmiştir. 1950 yılına kadar yürürlükte kalan 1931 Matbuat Kanunu, 1950 seçimleri ve Türkiye Cumhuriyeti’nde iktidarın ilk defa el değiştirmesi sürecinde yürürlükten kaldırılarak bunun yerine yeni bir kanun hazırlanmıştır. Matbuat Kanunu yerine getirilen kanun, Demokrat Parti iktidarının henüz ilk aylarında meclise getirilen ve 15 Temmuz 1950 tarihinde yürürlüğe alınan 5680 Sayılı Basın Kanunudur28 (Kösedağ, 2016: 2023). Bu kanun esasında 1949 yılında hazırlanmış ve meclise sunulmasından hemen önce 1950 genel seçimleri yapılmıştır (Yeşilçayır, 2011: 152). Önceki kanuna göre daha özgürlükçü bir yapıya sahip olan 5680 sayılı kanunla birlikte gazete üretmek izne tabi olmaktan çıkarılmış, basın suçları için ayrı bir mahkeme süreci oluşturulmuş, hükümetin basın üzerindeki baskısı azaltılmış ve son olarak gazete sahiplerinin haber içeriğinden dolayı suçlanamayacağı belirtilmiştir (Baran, 2018: 27 Bkz.: a.g.e. s.735 https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/1867.pdf (27.10.2020 tarihinde erişildi.) 28 Kanun maddeleri için bakınız: 24 Temmuz 1950 tarihli 7564 sayılı Resmi Gazete s.18808-18811: https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/7564.pdf (27.10.2020 tarihinde erişildi.) 53 394). Hâlihazırda Parti programına basın özgürlüğünü de eklemiş olan Demokrat Parti’nin iktidarının ilk aylarında yürürlüğe koyulan bu yeni kanunla beraber hükümet ve basın arasında iyi ilişkiler başlamış; Haziran 1952’de yürürlüğe alınan 5953 numaralı kanunla29 basın çalışanlarına sosyal güvenlik hakları, sendika kurma hakları, tazminat hakkı, yıllık izin hakkı gibi imkânların tanınmasıyla bu iyi ilişkiler birkaç yıl geliştirilerek sürdürülmüştür (Şavkılı & Akyıldız, 2019: 762-763). Basın tarihimiz açısından olumlu gelişmeler içeren 5680 Kanunu çeşitli tarihlerde yapılan 18 değişiklikle 2004 yılına kadar yürürlükte kalsa da kanunun açıklanan bu ilk hali ve dolayısıyla basın ile hükümet arasındaki iyi ilişkiler uzun ömürlü olmamıştır. Nitekim 1953 yılına gelindiğinde, hükümetin basına yönelik politikasının ve bakış açısının değişmesiyle basın faaliyetlerine tanınan bu özgürlük dereceli olarak azaltılmaya başlanmış ve ilk olarak Resmi Gazetenin 31 Ocak 1953 tarihinde yayımlanan sayısında30 “mevkuteler vasıtasıyla işlenen suçlarda mesuliyet, suç mevzuu olan yazıyı yazan kimse ile birlikte bu mevkuteleri doğrudan doğruya idare etmekle vazifeli olan kimseye aittir” şeklinde ifade edildiği üzere basın idarecileri tekrar sorumluluk altına alınmıştır. Devamında Şubat 1953’te ilan edilen 6051 numaralı kanunda31 belirtilen “bu kanunda yazılı olan veya basın yoluyla işlenmiş bulunan bütün suçlardan ötürü sivil şahıslar hakkında ağır cezayı gerektiren davalar ağır ceza mahkemelerinde görülür” ifadesi ile gazetecilerin yargılanma süreçlerinde değişiklik yapılmıştır (Kösedağ, 2016: 2030). Mart 1954’te kabul edilen 6334 numaralı Neşir Yoluyla Veya Radyo İle İşlenecek Cürümler Hakkında Kanun32 ile savcıların gerekli gördükleri durumlarda gazeteler hakkında şikâyet olmaksızın soruşturma açmalarına 29 5953 numaralı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun maddeleri için bakınız: 20 Haziran 1952 tarihli 8140 sayılı Resmi Gazete s.3961-3964: https://resmigazete.gov.tr/arsiv/8140.pdf (28.10.2020 tarihinde erişildi.) 30 Bkz.: 31 Ocak 1953 tarihli 8323 sayılı Resmi Gazete s.5437 https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/8323.pdf (28.10.2020 tarihinde erişildi.) 31 Bkz.: 23 Şubat 1953 tarihli 8342 sayılı Resmi Gazete s.5585 https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/8342.pdf (28.10.2020 tarihinde erişildi.) 32 Bkz.: 17 Mart 1954 tarihli 8660 sayılı Resmi Gazete s.8653 https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/8660.pdf (28.10.2020 tarihinde erişildi.) 54 imkân tanınmış ve böylece gazeteler sıkı bir denetim altına alınmıştır (Baran, 2018: 395). Basın kanunundaki değişiklikler ilerleyen yıllarda da devam etmiş, 1954 yılından sonraki ilk değişiklik 1956 yılında yapılmıştır. 8 Haziran 1956’da yayımlanan33 karara göre34 basın suçlarına üç yıla kadar hapis ve en az 10 bin lira tutarında para cezası getirilerek gazetecilik üzerindeki baskı arttırılmıştır. Aynı tarihte kabul edilen 6733 sayılı kanunla35 basın-yayım organlarında bulunması gereken mesul müdürün sahip olması gereken şartlar sıralanmış; buna göre mesul müdürlerin en az lise mezuniyeti seviyesinde olmak, 21 yaşını bitirmiş olmak, Türkiye’de ikametgâh sahibi olmak, kamu hizmetinden yasaklı olmamak, devlet memuru veya ordu mensubu olmamak, yüz kızartıcı suçlardan hükümlü bulunmamak, eğer varsa sürgün cezasını çekmiş olmak vasıflarına sahip olmaları kaideleri getirilmiştir. Ayrıca bu yıl cevap ve düzeltme hakkı ile tekzip kontrolü ve yayına izin verilmesi yetkileri savcıların tasarrufuna bırakılmıştır (Akyıldız & Şavkılı, 2019: 766). Yine bu dönemde Basın Kanunu’nun 30. Maddesine eklenen “Türk Ceza Kanunu’nun 141. ve 142. Maddeleri ve Neşir Yoluyla veya Radyo ile Yahut Toplantılarda İşlenen Bazı Cürümler Hakkındaki Kanun hükümlerinin tatbiki suretiyle mahkûmiyet hâlinde bir aydan üç aya kadar mevkutenin neşriyatının tatiline de karar verilir”36 ifadesi ile gazetecilerin basın faaliyetleri tamamen kısıtlanmıştır (Kösedağ, 2016: 2031). Bu basın kanunun ardından 1960 yılına kadar 2300 33 Bkz.: 8 Haziran 1956 tarihli 9327 sayılı Resmi Gazete s.14505 https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/9327.pdf (17.10.2020 tarihinde erişildi.) 34 6732 sayılı kanun madde 8: “Devletin siyasi veya malî itibarına dokunabilecek veya ammenin telâş veya heyecanını mucip olabilecek yahut amme nizamını veya halkın Devlete karşı beslediği itimat ve emniyeti sarsabilecek veya her ne suretle olursa olsun ammenin huzur ve sükûnunun bozulmasını tevlit edebilecek mahiyetteki yalan haber ve havadisleri yahut bu mahiyetteki vesikaları neşredenler veya bu şekilde yazı yazanlar yahut suiniyetle veya maksadı mahsusa müstenit olarak neşriyatta bulunanlar veya Devletin veya Hükümetin hariçteki itibar veya nüfuzunu kıracak şekilde asılsız, mübalağalı veya maksadı mahsusa müstenit haber, havadis veya malûmatı yabancı memleketlerde neşrettirenler veya bilerek neşrine sebebiyet verenler yahut resmî makam, merci, heyet, teşekkül veya resmî sıfatı haiz olanlar aleyhine tahrik edici mahiyette neşriyatta bulunanlar 1 seneden 3 seneye kadar hapis ve (10 000) liradan aşağı olmamak üzere ağır para cezasıyla cezalandırılırlar.” 35 Bkz.: 8 Haziran 1956 tarihli 9327 sayılı Resmi Gazete s.14506 https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/9327.pdf (17.10.2020 tarihinde erişildi.) 36 Bkz.: 8 Haziran 1956 tarihli 9327 sayılı Resmi Gazete s.14507 https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/9327.pdf (17.10.2020 tarihinde erişildi.) 55 basın suçu davası görülmüş ve 250’den fazla gazeteci cezaevine gönderilmiştir (Koç, 2010: 208). Son olarak Kasım 1957’de yürürlüğe alınan bir hükümet kararı ile matbaacılıkta ve süreli yayıncılıkta kullanılacak kâğıtların temin edilmesinin tek elden yapılmasının zorunlu kılınmasıyla basın faaliyetleri oldukça zor durumda kalmıştır (Şavkılı & Akyıldız, 2019: 768). Hâlihazırda Tedrisat Mecmuası da bu durumdan etkilenen süreli yayınlar arasındadır. Demokrat Parti döneminin sonuna doğru getirilen bu yasaklar ve zorunluluklardan sonra Amerikalı gazeteci Eugene Pulliam’ın (1889-1975) dönemin iktidarını ABD’nin çeşitli gazetelerinde sert bir şekilde eleştirdiği yazılarının Türkiye’den bazı gazetelerde de yer almaları üzerine bu gazetelerin kapatılmalarına yol açan ve basın tarihimize Pulliam Davaları ismiyle geçen süreç de işte bu dönemde yaşanmıştır.37 Görüldüğü üzere, 1857’den 1958’e kadar geçen yüzyıldan uzun süreçte ülkemizde pek çok Matbuat Nizamnamesi hazırlanmıştır. Bu yüzyılın çok büyük kısmı sansürler ve denetlemeler ile geçmiş, basının özgürleştirilmesi hususunda yapılan girişimler de uzun ömürlü olmamış ve basın üzerindeki sansür, kısa süreli dönemler haricinde hiçbir zaman tam olarak kaldırılamamıştır. Araştırmanın konusu olan Tedrisat Mecmuası da 1951-1958 arasındaki kanunlardan nasibini almış, özellikle 1957’de getirilen kâğıt ithali hakkındaki kanun sonrasında matbaada kullanılacak kâğıtların temininde oldukça zorlanmıştır. Ülkemizde 1958’den sonra da pek çok Matbuat Nizamnamesi hazırlanmış, ancak araştırma konusu Tedrisat Mecmuası ile sınırlı olduğu için araştırmada bu yıldan sonraki düzenlemelere yer verilmemiştir. 37 Amerikalı gazeteci Eugene Pulliam Eylül 1958’de Başbakan Adnan Menderes ile görüşmek amacıyla Türkiye’ye gelmiş; yeterli ilgi ve alakayı göremeyen Pulliam Başbakan ile görüşemeden ülkesine geri dönmüştür. Bu olayın ardından Pulliam, Türkiye’yi ve Menderes’i eleştiren yazılar yayımlamıştır. Bu yazıların Türkiye’deki bazı gazete ve dergiler tarafından da yayımlanmasıyla başlayan hukuki süreçte gazeteciler hapse mahkûm edilmiş ve gazeteleri de kapatılmıştır. Menderes’in şikâyeti üzerine Aralık 1958’de başlayan davalarda soruşturma geçiren Kim ve Akis dergileri ile Vatan ve Ulus gazeteleri kapatılmış; gazeteciler Şahap Balcıoğlu, A. Emin Yalman, Naim Tirali, Selami Akpınar, Ülkü Arman, Azmi Erdem hapse mahkûm edilmişlerdir (Avşar & Kaya 2012: 29-31). Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi için bakınız: Avşar, B. & Kaya, E. E. (2012). Türk Basınında Eugene Pulliam Olayı. Erciyes İletişim Dergisi, 2(4), 24-38. 56 III. BÖLÜM Tedrisat Mecmuası Süreli yayınlar tarihimizde, Tedrisat Mecmuası ismi ile yayımlanmış olan iki adet dergi bulunmaktadır. Yayımlandıkları dönem itibariyle ilk sayılarının arasında yaklaşık 42 yıl bulunan bu dergilerden ilki, 1909’da Osmanlı Devleti’nde yayımlanmaya başlanan Tedrisat-ı İptidaiye Mecmuası; ikincisi ise 1951’de Türkiye Cumhuriyeti’nde yayımlanmaya başlanan Tedrisat Mecmuası’dır. Bu bağlamda; bu çalışmanın esas konusu olan Tedrisat Mecmuası’nı incelemeye geçmeden önce, bu derginin atası sayılabilecek olan Tedrisat-ı İptidaiye Mecmuası’na değinmek elzemdir. 3.1 Tedrisat-ı İptidaiye Mecmuası (1909-1926) Tedrisat-ı İptidaiye Mecmuası, Osmanlı Devleti döneminde yayım hayatına başlayan ve Şubat 1909-Mart 1926 tarihleri arasında çıkarılmış olan bir eğitim dergisidir. “Maarif Nezareti namına Darülmuallimin Heyet-i Talimiyesi tarafından her ayın 15’inde çıkarılacaktır” şeklinde ilan edilen derginin ilk sayısı 15 Şubat 1325 (1909) tarihlidir. 15 x 23 boyutunda beş formadan oluşan dergi, Osmanlı alfabesi ile İstanbul Matbaa-i Amire’de basılmıştır. Satış fiyatı ise sayıdan sayıya değişmekle beraber 5 kuruş, 7.5 kuruş ve 60 para olarak değişkenlik göstermiştir.38 39 Derginin ilk 20 sayısı ilgili ayın 15’inde, 21-25. sayıları düzensiz tarihlerde, 26-28. sayıları tekrar ilgili ayın 15’inde, 29-38. sayıları ilgili ayın 7’sinde ve 39. sayıdan itibaren diğer sayıları (51. sayı hariç) ise ilgili ayın 1’inde çıkarılmıştır. Derginin her bir sayısı 9000 adet basılmış ve eğitim kurumlarına ücretsiz olarak dağıtılmıştır (İğneci, 2020: 40). 38 Meran (2014: 6) bu hususta “dergiyi çıkaran heyet, derginin satış fiyatını 20 para olarak belirlemiştir” ifadesini kullanmışsa da bu bilginin kaynağına ulaşılamamıştır. 39 Derginin kapağında 37-42. sayıları arasında “Fiyatı 60 Paradır” ibaresi; 51-63. sayıları arasında “Fiyatı: Beş Kuruştur” ibaresi; 64-69. Sayıları arasında “Fiyatı: 7.5 Kuruştur” ibaresi bulunmaktadır. 57 Darülmuallimin tarafından çıkarılan dergide, dönemin Darülmuallimin müdürü derginin de başyazarı olmuş ve her sayıda yazı veya yazılar kaleme almıştır (Kaya, 2008: 8). Bu bağlamda Darülmuallimin’in müdürü ve doğal olarak Tedrisat-ı İptidaiye Mecmuası’nın başyazarı olan kişilerin listesi şu şekildedir:  Sâtı Bey: 1-18. sayılar arası  Ali Reşat Bey: 19-20. sayılar  Ebû Muhsin Kemal (Geyangil) Bey: 22-43. sayılar arası  Selim Sırrı (Tarcan) Bey: 44-61. sayılar arası  İhsan (Sungu) Bey: 62-63. sayılar  İbrahim Alaaddin (Gövsa) Bey: 64-69. Sayılar arası (Kaya, 2008: 8) Tablo 5: Tedrisat-ı İptidaiye Mecmuası'nın başyazarları Müdür ve Başyazar Dönemi x Müdür ve Başyazar Dönemi Selim Sırrı (Tarcan) 44-61. sayılar 1 Satı Bey 1-18. sayılar arası 4 Bey arası 19-20. sayılar 62-63. sayılar 2 Ali Reşat Bey 5 İhsan (Sungu) Bey arası arası Ebu Muhsin Kemal 22-43. sayılar İbrahim Aladdin 64-69. sayılar 3 6 (Geyangil) Bey arası (Gövsa) Bey arası Tedrisat-ı İptidaiye Mecmuası 18. sayıdan sonra bir süre çıkmamış, 15 Nisan 1328 (1912)’de yayımlanan 19. sayıyla birlikte derginin yayımlanmasına devam edilmiştir (Tedrisat Mecmuası, 1951, 1: 50). Ayrıca bu dönemde derginin ismi de değişmiştir. Bu döneme kadar ismi Tedrisat-ı İptidaiye Mecmuası olan dergi; “mecmuanın tedrisat-ı taliyeye müteallik nazariyat ve malumat ile tatbikatı dahi ihtiva ederek daire-i istifadesini tevsi” amacıyla Tedrisat Mecmuası adını almıştır (Demirtaş, 2016: 23). Binbaşıoğlu (1995: 550) bu durumu, derginin ilköğretimin (iptidai) yanı sıra ortaokul konularını da yayım programına 58 almasının bir sonucu olarak nitelendirmiştir. Bu bağlamda dergide coğrafya, fen bilgisi, dil bilgisi, psikoloji, tarih, müzik, beden eğitimi gibi pek çok alanda makale yayımlanmıştır. Nisan 1912’de yayımlanan 19. sayıdan sonra dergi 5 yıl boyunca çıkarılmaya devam etmiş, Ekim 1917’de çıkarılan 43. sayıdan sonra ise bir süre kapalı kalmıştır. Nisan 1919’da çıkarılan 44. sayı ile yayım hayatına devam eden Tedrisat Mecmuası’nın son sayısı Mart 1926’da çıkarılan 69. sayı olmuştur. Dergi 7. sayıya kadar Malumat- Umûmiyye ve Terbiyye ile Ders Numûneleri adında iki kısımdan meydana getirilmiştir. 7. sayıda yapılan değişiklikle bu bölümlerin isimleri sırasıyla Nazariyat ve Malumat ile Tatbikat ve Ameliyat olarak değiştirilmiştir. Nazariyat ve Malumat eğitim ile ilgili teorik bilgilerin bulunduğu kısım; Tatbikat ve Ameliyat ise uygulamalı ders örneklerini içeren kısımdır (Demirtaş, 2016: 27-28). Uzun bir süre bu şekilde çıkarılan dergide, 43. sayının ardından yapılan değişiklikle bu başlıkların kullanımı bırakılmış ve içerikte herhangi bir değişiklik bulunmamakla beraber iki kısım Mündericat isimli tek başlıkta birleştirilmiştir (İğneci, 2020: 39-40). 19. sayıda dergide yapılan isim değişikliğinin yanı sıra bu kısımlarda da bir değişiklik yapılmış ve dergide üçüncü bir kısım olarak Resmi Kısım teşkil edilmiştir (1951, 1: 50). Bu kısımda, “Maarif Nezareti’nin idari ve ilmi evamir ve mukadderatı ile maarife yönelik müteallik nizamat ve talimatları” neşredilmiştir. Bakanlığa ait çeşitli resmi yazıları içeren bu kısım düzenli olarak yayımlanamamış ve 43. sayıda bu bölüme son verilmiştir (Kaya, 2008: 9). 24. sayıdan itibaren ise Maarif Şuûnu40 isimli bir bölüm meydana getirilmiş, bu bölümde de eğitim bilimleri alanındaki bilimsel gelişmeler aktarılmıştır (Meran, 2014: 6). 40 44. sayıdan itibaren Dârülmuallimîn Şuûnu adını almıştır. 59 Resim 14: Tedrisat Mecmuası’nın 30 numaralı sayısı ve çevirisi (Kaya, 2008: 41) Resim 15: Tedrisat Mecmuası’nın 35 numaralı sayısı ve çevirisi (Kaya, 2008: 46) 60 Toplam 69 sayıdan ve 11 ciltten oluşan derginin yazar kadrosunda ise Ahmet Cevat (Emre), Ali Canip (Yöntem), Ali Fahrettin (Alper), Ali Haydar (Taner), Ali Nusret, Ali Reşat, Ali Ulvi (Elöve), Cemal (Artüz), Ebu Muhsin Kemal (Geyangil), Faik Sabri (Duran), Fazıl Ahmet (Aykaç), Feridun Bey, Halil Fikret (Kanat), Harun Reşit (Kocacan), Hidayet Bey, Hüseyin Ragıp (Baydur), İbrahim Alaaddin (Gövsa), İhsan (Sungu), İhsan Şerif (Saru), İsmail Hakkı (Baltacıoğlu), Latif (Öktem), M. Cevdet, Mustafa Rahmi (Balaban), M. Şekip (Tunç), M. Münir (Ertegün), Nafi Atuf (Kansu), Necmettin (Sadak), Satı Bey, Selim Sırrı (Tarcan), Siracettin Bey, Şevket (Dağ), Tevfik Fikret, Zeki (Üngör) gibi meslek ve bilim alanında önemli kimseler bulunmaktadır. Gerek süreli yayınlar tarihimizde gerekse pedagoji alanında oldukça önemli bir konumda olan Tedrisat-ı İptidaiye Mecmuası, hem dönemindeki dergilere hem de tıpkı bu araştırmanın konusu olan (yeni) Tedrisat Mecmuası’na (1951-1958) olduğu gibi kendisinden sonraki pek çok eğitim dergisine örnek olmuştur. Ayrıca akademik çalışmalar hususunda halen sıkça başvurulan bir kaynak konumundadır. Bu bağlamda, hâlihazırda geçmişte “eğitime hizmet vermek” amacıyla çıkarılmış olan bu derginin, yayımlanış tarihinden çok sonra dahi bu amaca hizmet ettiğini söylemek mümkündür. 1951’de aynı isimle çıkarılmaya başlanan (yeni) Tedrisat Mecmuası da öncülü olan bu dergiyi göz ardı etmemiş ve ilk sayısında yer alan Dünkülerin Sesi isimli bölümde derginin tarihçesine yer verilerek “bu koleksiyon içerisinde tazeliğini hala koruyan ve meslek çalışmalarında oldukça fayda sağlayabilecek bilgiler bulunmaktadır; bazı yazılar ise bu yüzyılın başlarında memleketimizin eğitim ve öğretim işlerinde tutulan yolu aydınlatma açısından dikkate değer görülmektedir” ifadesi kullanılmış, bunun ardından Tedrisat-ı İptidaiye Mecmuası’nın ilk sayısında yer alan derginin çıkarılma amacını yaklaşık 41 yıl sonra okuyucuya tekrar aktarmıştır: Muazzez vatanına karşı borçlu vazifeleri ve hizmetleri yerine getirmek için elinden geleni yapmaktan bir an geri durmayan (Dar’ül Muallimin), bu mecmuayı neşre 61 başlamak suretiyle hizmet çevresini bir kat daha genişletmeğe muvaffak olduğundan dolayı kendini bahtiyar sayar. (Dar’ül Muallimin) kesin olarak inanmaktadır ki, milletlerin ikbal ve istikballeri̟ hem mekteplerinin, hem ilk tedrisatının hal ve şekillerine göre belli olur; milletlerin durumlarında em derin değişiklikler, en büyük inkılâplar her şeyden ziyade ilk tahsilleri sayesinde vukua gelir. Bizim geleceğimiz de her şeyden evvel ve her şeyden ziyade mekteplerimizin alacağı şekle göre belli olacaktır. “Mektepler fikir ve zekâ atelyeleridir” sözü pek doğru ve pek yücedir. Bizim mekteplerimiz -eski devirde (İstibdat devrinde) takip edilegelen tedris ve idare usulü ile- yalnız “esir fikirler”, “atılganlıktan ve girişkenlikten mahrum tabiatlar” meydana getirmeğe hizmet edebilirdi. Çünkü bu mekteplerde fikrî terbiyenin gayesi “dersleri ve kitapları aynen ezberletmek”, ahlâkî terbiyenin gayesi de “talebeyi hemen tamamen faaliyetsiz hale getirip miskinleştirmek" gibi aşağı bir seviyeye indiriliyordu: “Ezberlemek” ile: “öğrenmek”, halûk olmak” ile “miskin olmak” arasındaki fark takdir edilmiyor; fikrî faaliyetin en ümit verici görüntüleri bile kendini beğenmişlik veya dik başlılık sayılıyor, bedenî faaliyetin en tabiî eserleri ahlâksızlık ve terbiyesizlik diye adlandırılıyordu. Bu suretle mektepler, fikrî kabiliyetler ve temayüller arasında hemen yalnız “ezbercilik” ile “sakinlik”i geliştiriyor, öbür temayüllerin hepsini boğup yok etmeğe çalışıyordu... Bu üzücü hallere son vermek, mekteplerimizi “hür ve araştırıcı fikirler”, “ciddi ve girişken tabiatlar”, “fedakâr ve hayırsever kalpler” yetiştirebilecek bir hale getirmek için onların tedris ve idare usullerinde ciddî düzeltmeler ve esaslı değişiklikler yapmak lâzımdır. Bu düzeltmeler ve değişmeler şüphesiz pek az bir zaman içinde meydana gelemeyecek, epey bir zamana ihtiyaç gösterecektir. Fakat bunun, bu esaslı inkılabın, böyle zamana 62 muhtaç olması onu temin yolunda didinmekten vazgeçmeyi değil, aksine çalışmaları artırmayı ve iki katına çıkarmayı gerektirir; çünkü “yol, yürüyüşün düzenine göre yakınlaşır ve kısalır”. Bu inkılâp yolunu kısaltmak için türlü vasıtaya müracaat ederek azimli bir surette çalışmak, herkes için bir vatan vazifesi sayılır. Вu vatan vazifesini basın vasıtasıyla yapmak... İlk tedrisatta takip edilmesi lâzım gelen maksat ile gayeyi ve bu gayeye erişmek için tatbik edilmesi lâzım gelen usulü herkese tanıtmak... ve hele ders numuneleri kısmı ile bu usullerin tatbik tarzını tam bir açıklıkla göstermek... Tedrisat-ı İptidaiye Mecmuası’nın gaye ve mesleği işte bundan ibarettir.41 (Tedrisat Mecmuası, 1951, 1: 50-51) 3.2 (Yeni) Tedrisat Mecmuası Tedrisat Mecmuası, Mart 1951 ile Mayıs 1958 tarihleri arasında toplam 60 sayı halinde yayımlanmış olan bir eğitim dergisidir. Dergi, İstanbul’da yayımlanmış ve ülkeye buradan dağıtılmıştır. Derginin ilk iki sayısı Tan Matbaası’nda; geri kalan 58 sayısı ise Yeni Matbaa’da basılmıştır. İmtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü N. Miral olan derginin adresi “Nuruosmaniye/İstanbul, Posta Kutusu: 152” olarak neşredilmiştir. Ebatları 23 x 15 olan dergide üçüncü hamur kâğıt kullanılmıştır. Dergide kapak sayfaları haricinde renkli baskı bulunmamaktadır. Derginin satış fiyatı başlangıçta 60 kuruş olarak belirlenmiş ve bu tutar 1. sayıdan 52. sayıya kadar yaklaşık altı yıl boyunca değişmemiştir. 53’ten 58. sayıya kadar dergide herhangi bir fiyat ibaresi yer almamış, son sayıda yer alan etikette ise derginin fiyatının 120 kuruş olduğu belirtilmiştir. Dergide yıllık abonelik uygulaması da yapılmış, buna göre yıllık abonelik ücreti birinci cilt için 650 kuruş, ikinci ciltten dördüncü cilde kadar 480 kuruş, beşinci ciltten itibaren ise 500 kuruş olarak belirlenmiştir. Geçmiş tarihli sayıları satın almak 41 Tedrisat Mecmuası, 1951, 1, s.50-51 63 isteyen okuyucular için de dergi ayrı ciltlere ayrılmış; 9 lira, 8.5 lira, 8 lira, 7 lira olmak üzere değişken fiyatlar belirlenmiştir. Derginin sayılara göre ciltleri şu şekilde oluşmaktadır:  1. Cilt: 1. sayıdan 11. sayıya kadar (Mart 1951 – Mayıs 1952 arası): nüsha 60 kuruş, abonelik 650 kuruş.  2. Cilt: 12. sayıdan 20. sayıya kadar (Ekim 1952 – Mayıs 1953 arası): nüsha 60 kuruş, abonelik 480 kuruş.  3. Cilt: 21. sayıdan 28. sayıya kadar (Ekim 1953 – Mayıs 1954 arası): nüsha 60 kuruş, abonelik 480 kuruş.  4. Cilt: 29. sayıdan 36. sayıya kadar (Ekim 1954 – Mayıs 1955 arası): nüsha 60 kuruş, abonelik 480 kuruş.  5. Cilt: 37. sayıdan 44. Sayıya kadar (Ekim 1955 – Mayıs 1956 arası): nüsha 60 kuruş, abonelik 500 kuruş.  6. Cilt: 45. Sayıdan 52. sayıya kadar (Ekim 1956 – Mayıs 1957 arası): nüsha 60 kuruş, abonelik 500 kuruş.  7. Cilt: 53. sayıdan 60. sayıya kadar (Ekim 1957 – Mayıs 1958 arası): son nüsha fiyatı 120 kuruş, abonelik 500 kuruş. Eğitim-öğretim yılı takvimine paralel olarak çıkarılan dergi; Ekim, Kasım, Aralık, Ocak, Şubat, Mart, Nisan ve Mayıs aylarında yayımlanmıştır. Okulların tatile girmesiyle dergi de yazılarına ara vermiştir. Buna göre derginin her yıl 8 sayı halinde yayımlandığını söylemek mümkündür. Bu duruma istisna olarak, derginin ilk sayısı Mart ayında çıkarıldığı için derginin ilk yayım dönemi 11 sayıdan oluşmuştur. Bazı dönemlerde ise iki sayı birleştirilerek birden çıkarılmıştır. Bu sayılar şu şekildedir:  19-20: Nisan – Mayıs 1953 ortak sayısı,  45-46: Ekim – Kasım 1956 ortak sayısı, 64  51-52: Nisan – Mayıs 1957 ortak sayısı,  59-60: Nisan – Mayıs 1958 ortak sayısı. Bu durumun temel sebebi, derginin basımında kullanılacak kâğıdın tedarik edilmesi sürecinde karşılaşılan zorluklardır. Kasım 1956’da, bir aylık gecikmeyle yayımlanmış olan 45-46. sayıda Rauf Miral bu durumu: Bu ders yılına ait yayınlarımız iki aylık bir gecikmeye uğradı.42 Bu gecikmemizi mazur göreceklerinden emin olduğumuz değerli meslektaşlarımıza gösterecek gecikme sebeplerimiz pek çok... Vali Paşa vilâyete gelince, “top atılamamasının 40 sebebinden birincisinin barutsuzluk” olduğunu söyleyen mevki kumandanına valinin cevabı malûm: “Mademki barut yok, diğer sebeplere ne lüzum?” Bunun gibi bizim gecikmemizin de birçok sebepleri var ve bunların başında kâğıt tedarik edebilmek müşkülâtı geliyor. Artık diğer bunun kadar mühim sebep ve özürleri sayıp dökmeğe bilmem lüzum var mı? (1956, 45-46: 1) şeklinde ifade etmiştir. Gerçekten de o yıllarda, matbaada kullanılacak kâğıt temini pek çok süreli yayını zor durumda bırakmıştır. Tedrisat Mecmuası, 1909-1926 yılları arasında yayımlanmış olan Tedrisat-ı İptidaiye Mecmuası’nın devamı niteliğindedir. Hâlihazırda derginin birinci cildinde yer alan tüm sayılarda da derginin sayısı “Yeni Seri – Sayı: x” ifadesiyle belirtilmiştir. Tedrisat Mecmuası’nın 1909-1926 yılları arasında yayımlanmış olan aynı isimli derginin devamı olduğunu belirten bir diğer kanıt, 6. cilt 51. sayıda yer alan “yarım asırdan fazla bir mazisi olan, meslek hayatımızda mühim bir mevkide bulunan Tedrisat Mecmuası’nın yayımlamakta olduğumuz yeni serisi (...)” ve “son yarım asırdan beri, mesleğimizin öğretmen okulları 42 Normal süreçte her yılın Ekim ayında başlayan yayın dönemi, o yıl bir aylık gecikmeyle Kasım ayında başlamıştır. 65 ananesinin yanında Tedrisat Mecmuası ananesi de yer almıştır. İşte bu tarihi mecmua (...)” ifadeleridir. “Ayda Bir Çıkar Meslek ve Kültür Mecmuasıdır” alt başlığı ile yayımlanan dergide pedagoji, eğitim bilimleri, tarih, coğrafya, kültür-sanat, öğretmenlik mesleği, mesleki sorunlar, Türkiye’de ve dünyada eğitim programları, ders kitapları, kitap tanıtımları, ülke tanıtımları, uygulamalı ders denemeleri, tarihte yer edinmiş önemli kişilikler ve benzeri pek konu yer almıştır. Resim 16: Tedrisat Mecmuası iç kapak 3.3 Tedrisat Mecmuası Yazar Kadrosu Toplam 2470 sayfadan ve bu sayfalarda yer alan 659 adet eserden meydana gelen Tedrisat Mecmuası’nda 154 farklı yazar ve çevirmenin eseri bulunmaktadır. Dergide bulunan 114 adet eserde ise herhangi bir yazar ismi belirtilmemiştir. Derginin, pek çok sayıda eseri bulunan belirli yazarlar dışında kesin olarak belirlenmiş sabit bir yazar kadrosu bulunmamaktadır. Hâlihazırda dergi ile hiçbir ilişkisi bulunmayan bir kimseler de dilerlerse yurdun dört bir yanından dergiye mektupla yazı gönderebilmiş ve dergide yer alan pek çok yazı bu şekilde neşredilmiştir. Böylece dergi ülkenin çeşitli yerlerinde görev yapan öğretmenlerin fikirlerini paylaşabilmelerine ve mesleki yenilikleri takip edebilmelerine imkân sağlamıştır. 66 İşte şartlar altında, Tedrisat Mecmuası’nda eseri bulunan 154 kişi şu şekildedir: Abdurrahman Şeref, Abdülkadir Ertena, Adnan Çakmakçıoğlu, Afet Muhteremoğlu, Ahmet Arıkan, A. Akdik, Ali Ertan, Ali Kazanoğlu, Ali Rıza Sağman, Ali Tunç, Ali Uslu, Aydın Oy, Baha Dürder, B. Chapouthier, Bedii Tardu, Belkis Artemel, Beşir Gögüş, Bilgin Peremeci, Bliven, B. Tahir Berktin, Burhanettin Canatan, Canae, Cavid Gürcan, Coşkun Ertepınar, Çağatay Uluçay, Descuffi, Don Murray, Dr. Ahmet Uysal, Dr. Cahit Tanyol, Dr. Galip Ataç, Dr. H. Fikret Kanad, Dr. K. Willes, Dr. V. Fraschetti, Dr. William D. Sheldon, E. Naci Gökşen, E. Schiller, Emin Oktay, Ethem Salmangil, F. Engelbert, Fahamet Taçkın, Fatma Varış İncediken,Fazıl Bengisu, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Fazıl Yenisey, Fevzi Selen, Fikret Özgönenç, Fuad Koray, Fuat Gündüzalp, Garip Şavlı, H. Reşit Kocacan, H. Ustaoğlu, Halit Ozan, Hasan Kavrak, Hasan Sabah, Havar, Haydar Çağlayan, Haydar Ediskun, Hayri Ardıç, Henry Van Dyke, Herbert Read, Hidayet Pasin, Hüseyin Ergun, Hüsnü Cırıtlı, Hüviyet Bekir Bek, İbrahim Alaeddin Gövsa, İhsan Sungu, İlhami Demirci, İlhan Kızıltan, İnci Demiray, İsmail Gökmen, İsmail Hakkı Baltacıoğlu, James A. Michener, Kadri Öztürk, Kaya Özak, Kemal Kaya, Kemal Üstün, Kenan Doğan, Latife Üçüncü, M. Cevdet, M. Crosby, M. Kardeşler, M. Kaygancı, M. Türker Acaroğlu, Mahmut Çoban, Malik Aksel, Mebuse Sürmeli, Mehmet Gökyay, Mehmet Tetikol, Mehmet Toppare, Methiye Işınak, Mitat İli, Montaigne, Moorhead, Muhsin Adil Binol, Mustafa Çaldağ, Münir Raşit Öymen, N. İke, N. Miral, N. Sezgin, Nadide Arcan, Nadir Ayanzen, Nazif Ozankan, Necdet Sözer, Necip Alpan, Nedim Er, Nevin Akkay, Nihat Sami Banarlı, Niyazi Akşit, Nusret Köymen, Ord. Prof. İ. Hakkı Akyol, Osman Saygı, Osman Ülkümen, Ömer Mart, Phyllis E. Charlesworth, Prof. Ahmet Ardel, Prof. Ali Haydar Taner, Prof. Besim Darkot, R. Chauvin, Rauf Miral, Recep Sezgin, Ressam Şevket Dağ, Reşat Nuri Darago, Rıdvan Şensoy, Rıza Ülgen, Richard Livingstone, Roben J. Maaske, Ruhi Turfan, Rummell, Ruşen Eşref Ünaydın, S. C. Bryant, Sacide Taştan, Salih Otaran, Scott, Selahattin Özyar, Semahat Dikmen, Semiha Sayım, Sıddık Güner, Sırrı 67 Eldem, Sıtkı Mutman, Sıtkı Şanoğlu, Stendler, Süleyman Karagöz, Şahabettin Süleyman, Şükrü Saygı, T. McSwain, Tevfik Aras, Valiere, Vedide Baha Pars, Verda Ün, W. Yauch, Z. Tunalı, Zekai Konrapa, Zeliha Aysel ve Ziya Paşa. 68 IV. BÖLÜM Bulgular ve Yorum Bu bölümde, Tedrisat Mecmuası’nın içeriği incelenmiştir. 4.1 “Eğitim Nedir” Tedrisat Mecmuası’nda, dönemin eğitim anlayışını en açık şekilde yansıtan makalelerden biri, dördüncü cilt 32. sayıda yer alan “Eğitim Nedir” isimli makaledir. Oxford Üniversitesi eski rektörlerinden Sir Richard Livingstone (1880-1960) tarafından kaleme alınan ve Dr. Ahmet Uysal’ın Türkçe’ye çevirdiği bu makalede; eğitimin amacı, niteliği, çeşitli bilim dallarıyla etkileşimi gibi pek çok konuya değinilmiştir. Makaleye göre eğitimin üç temel amacı bulunmaktadır: kişiyi, hayatını kazanacak duruma getirmek; insanları ve evreni tanıtmak; kişileri tamamen gelişmiş bireylere dönüştürmek. Bir kişinin “insan” olabilmesi, bu hedeflerin başarısına bağlıdır. Eğitimin nihai hedefi ise bir kişiye doğayı ve insanı tanıtmak, kendi kendini idare edebilmek, hayal gücünü kontrol edebilmek ve kişinin kendisini ifade edebilmesini sağlamaktır. Yazar Livingstone’a göre bir birey şu üç temel özelliğe sahip olmalıdır: kendisini ifade edebilmek, bir kitabı anlayarak okuyabilmek, açık ve mantıklı bir düşünce sistemine sahip olmak. Bu özelliklere sahip olan bir kişi, eğitimin de yardımıyla bir hayat felsefesi benimseyebilir. İşte bu bağlamda eğitimin öneminin daha da arttığını ifade eden yazar, konuyla ilgili “bir hayat felsefesi veremeyen eğitim eksiktir” ifadesini kullanmıştır. Livingstone, çağın gereksinimlerine en uygun felsefenin “en iyiyi ayırt etme felsefesi” olduğunu ileri sürmüştür. Buna göre eğitim, kişiye sürekli “en iyiyi istemek” ve buna bağlı olarak “en iyiyi ayırt edebilmek” özelliklerini katmalıdır. Bu hususta Livingstone’a göre bu özellikler ise kişiye ancak “gözlem” sayesinde katılabilir. Yazar, makalesinin devamına geçmeden önce bu konuda “bir tıp öğrencisinin kitaplara gömülmektense bir doktoru 69 ameliyat sırasında izlemesi, ona kitaplarda göreceği bilgilerden daha faydalı olur” ifadesini kullanmıştır. Tüm bu ifadelerin ardından; yazarın dönemin ezberci anlayışına son derece karşı çıktığını, yaparak ve yaşayarak öğrenme ilkesine önem verdiğini ve eğitimin kişinin yaşam kalitesini belirlemede oldukça büyük bir rol oynadığı düşüncesine sahip olduğunu söylemek mümkündür. Makalenin devamında; Livingstone’a göre fen dersleri eğitimin büyük kısmını oluşturmaktadır. Fen bilgisi, insanın doğayı kontrol edebilmesi ve teknolojinin geliştirilebilmesi için oldukça önemlidir. Bu bağlamda fen bilgisinin önemi, bu disiplinde kullanılan metotlar ve edinilen tecrübeler öğrencilere aktarılmalıdır. Ancak Livingstone, kendi döneminde verilmekte olan tüm fizik ve kimya derslerini faydasız olarak nitelendirmiştir. Livingstone bu konuda kendisinden örnek vererek, fen bilgisi eğitimi görmeden önceki ve gördükten sonraki durumunu karşılaştırmış ve “gördüğüm tahsil, kısa süreli bilgiler vermek dışında, bu bilim alanına duyduğum yabancılığı azaltmadı” ifadesini kullanmıştır. Bu bağlamda fen bilgisi eğitiminde revizyon yapılmalıdır. Fen bilgisinden sonra gelen iki önemli disiplin ise edebiyat ve tarihtir. Buna göre; “tarih, insanın topluluk içinde klinik tetkikidir. Edebiyat ise daha şahsi olmakla beraber insanın samimi taraflarını göstermektedir”. Livingstone’a göre edebiyat bir insanın hayallerini gösterirken tarih ise bu hayallere ulaşma yolunda yaşanan olayları göstermektedir. Bu bağlamda edebiyat, bir insanın bütün kişiliğini tanıtır. Ancak yazara göre bu dersler, öğrencilere bu şekilde okutulmamaktadır. Yazar; örneğin fen alanında öğrenim gören bir öğrenciye verilecek edebiyat eğitiminin niteliğinin, tıpkı bir edebiyat öğrencisine verildiği gibi olamayacağını belirtmiş ve farklı sahalarda öğrenim gören öğrencilere farklı bilim dallarına ait derslerin dayatılamayacağını ifade etmiştir. Buna göre; bir öğrenciye, esas okuduğu bilim dalından farklı dallarda verilecek dersler, o öğrencide “ilgi uyandırma” temalı 70 olmalıdır. Böylece; bir “zorunluluk” hissiyatıyla yapılmayan bu dersler, başarıyla yürütüldüğü takdirde, öğrencide farklı bilim dallarına yönelik ilgi ve öğrenme isteği uyandıracaktır. 4.2 “Aktif Metot” (Öğretimde Aktiflik Prensibi) Konulu Yazılar Tedrisat Mecmuası’nda eğitimde aktif metot ilkesine dair oldukça fazla sayıda makale bulunmaktadır. Dergi üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilgili dönemde eğitim programlarıyla ilgili en çok tartışılan konulardan birinin, günümüzde “aktif öğrenme modeli” olarak anılan “aktif metot anlayışı” olduğunu söylemek mümkündür. Öyle ki bu konu Kemal Kaya önde olmak üzere Osman Ülkümen, Hidayet Pasin ve Prof. Dr. Ali Haydar Taner tarafından 6, 7, 11, 29, 30, 31, 32, 34, 36, 47 ve 55. sayılarda defalarca kez kaleme alınmış ve Tedrisat Mecmuası’nda en sık işlenen konulardan biri olmuştur. Özellikle, 1950-1957 yılları arasında İstanbul Eğitim Enstitüsü müdürlüğü yapmış olan Kemal Kaya bu konu üzerinde sık sık incelemeler yapmış ve bu incelemeleri dergide okuyucuya sunmuştur. Derginin içeriğine yönelik yapılan inceleme sonucunda, dergide aktif metot hususunda kaleme alınmış olan makalelerin dağınık bir şekilde yayımlandığı tespit edilmiştir. Dokuz adedini Kemal Kaya’nın yazmış olduğu ve toplam sayısı 12 olan aktif metot konulu makalelerin incelenmesinin daha kolay yapılması ve içeriğin daha net anlaşılabilmesi için konunun incelenmesine ikinci makaleden başlanmıştır. Yedinci sayıda yer alan Yaparak ve Yaşayarak Öğrenim isimli makale, Kemal Kaya tarafından aktif metot hususunda yazılmış dokuz makalenin ikincisidir ve bu makalede aktif metodun eğitimcilere tanıtılması hedeflenmiştir. XX. yüzyıl başlarına kadar “öğrencilere bilgi maddeleri ezberletmek” yani “Didaktik Materyalizm” noktasından oluşan eğitim anlayışına karşı, yine XX. yüzyıl başlarında gelişen yenilikçi düşünceler ile “yaşama dayanan pedagoji”, “çocuğa göre eğitim”, “sosyal pedagoji” gibi eğitim metotları ortaya koyulmuştur. Ezbere dayalı eğitimde karşı olan ve yaşama uymayan konular ile eski tarz okul anlayışını ortadan kaldırmak amacıyla geliştirilen bu 71 eğitim stillerine daha sonra “çocukların yaparak ve yaşayarak öğrenmeleri”, “iş eğitimi” ve dergide yer aldığı gibi “aktif metot” gibi isimler verilmiştir. Bu bağlamda Türkiye’de cumhuriyetin ilanından sonra geliştirilen 1926 eğitim programında da “iş eğitimi” kavramını görmek mümkündür (Tuğluoğlu & Tunç, 2010: 60). Aktif metot ismini alan bu anlayışa göre, eski okul sisteminde aktif olan öğretmen, alıcı olan ise öğrencidir. Ancak yeni anlayışta hem öğretmen hem de öğrenci aktif konumdadır. Keza eski sistemde dersin gidişatı öğretmene bağlı olmakla beraber öğrenciler derse soruları ile yön veremedikleri gibi çocukların ruhsal durumları da dikkate alınmamıştır. Her öğrenciden aynı şeylerin beklendiği bu sistemde kişisel yetenekler ve farklılıklar dikkate alınmaz. Yeni anlayışta ise aktif olan öğrencilerin soru sorma ve dersi yönlendirme hakları bulunmaktadır. Eğitim, çocukların ruhsal gelişim basamaklarına göre düzenlenir. Bir “iş toplumu” haline getirilen sınıfta öğrencilerin kişisel yeteneklerine özelliklerine gelişme imkânı tanınır. Burada önemli olan noktalardan bir diğeri ise öğrencilere verilecek dönütlerdir. Kaya, bu konuda “pedagojik anlamda bir etkinliğin değeri çocuğun ruhunda bıraktığı izle ölçülür” (1952, 7: 4) ifadesini kullanmıştır. Bu sistemde öğretmen, bir rehber rolüne getirilir. Tüm bu sistem içerisindeki en önemli amaçlardan biri, öğrencilerin mevcut hayatları içerisinde gelecek hayatları için hazırlanmalarıdır. Bu bağlamda, ilgili dönemde aktif metot anlayışında şu ilkeler bulunmaktadır:  Kişiliğe uygunluk: Faaliyet, öğrencinin yeteneklerine ve kapasitesine uygun olmalıdır.  Bağımsızlık: Öğrenci, faaliyetin karar verme aşamasından tamamlanmasına ve eleştirilmesine kadar bağımsız hareket edebilmelidir.  Ekonomiklik: Faaliyetin yapılması için ancak yeteri kadar enerji ve zaman harcanmalıdır.  Hayata yakınlık: Yapılan faaliyetler hayata uygun ve gerçekçi olmalıdır.  Objektif verimlilik: Yapılan faaliyet kazanç sağlamalıdır. 72 Yazar, aktif metodu bu şekilde açıklamasının ardından bu metodun nasıl uygulanacağını tabiat bilgisi, tarih, Türkçe ve yurttaşlık bilgisi derslerini örnek vererek açıklamıştır. Buna göre tabiat dersinde karatahta ve ders kitabı metinleri terk edilmeli, dersin içeriği çeşitli deney ve gözlemlerle yürütülmelidir. Tarih dersinde olaylar anlatılmakla kalınmamalı, müzeler gezilmeli, tarih şeritleri ve gerekirse çeşitli maketler hazırlanmalıdır. Türkçe dersinde okuma kitabına bağlı kalınmamalı, çeşitli konularda kitaplardan yararlanılmalıdır. Son olarak yurttaşlık bilgisi dersinde ise çeşitli resmi kurumlar ziyaret edilerek gözlem yapılmalı, okullarda oluşturulan temsili sosyal birliklerle öğrencilere aktif rol verilmelidir. Tüm bu faaliyetlerin sağlıklı şekilde yürütülebilmesi için okullar ve mevcut materyaller gözden geçirilerek eksikler tamamlanmalıdır. Örneğin, tabiat bilgisi dersi için okul bahçesinin bir köşesi bu derse ayrılmalı; böyle bir imkânın bulunmaması durumunda ise sınıf pencerelerinin kenarlarına koyulacak birkaç saksı ile eksikler bir dereceye kadar giderilmeye çalışılmalıdır. Yazar Kemal Kaya, yurt genelindeki tüm okullarda böyle bir yenilenmeye ihtiyaç olduğunu belirtmekle beraber, “asıl mesele davaya inanmak meselesidir” ifadesini kullanmıştır. Konu üzerindeki ilk incelemesini ise aktif metot planları üzerine yapmış olan Kemal Kaya’nın aktardığına göre ilgili dönemde aktif metot ve bu metoda yönelik hazırlanan ders planlarının bilimsellikten uzak kalması konusunda öğretmenler arasında çeşitli tartışmalar yaşanmıştır. Kaya’nın aktarımına göre, bu makalenin kaleme alındığı dönemde uygulanmakta olan aktif metot planları, gerçek anlamda aktif metot ile son derece uyumsuzdur. Bu planlara göre, öğrencilere konu ile ilgili çeşitli sorular sorulmakta ve cevapların belirli kitaplarda bulunacağı belirtilmektedir. Bu bağlamda bu planlar sadece cevaba odaklanan, konu bütünlüğünü ele alamayan, çocuklar arasındaki farklılıklara önem vermeyen, bireysel gelişime yatkın olmayan ve tamamen faydasız şekilde eğitime hiçbir katkı sunmayan planlardır. Kemal Kaya bu durumla ilgili “gözlem yeteneğinin ve bireysel gelişimin son derece önemli olduğu bu dönemde öğrencilere sorular verip ders kitabında cevapları bulacakları paragrafları işaret 73 etmenin, öğrencileri ‘aktif’ kılan hiçbir yönü bulunmamaktadır. Çocuk, eline verilen reçetelere bağlı kalmaya mecbur bırakılırsa bu durumun hiçbir pedagojik değeri yoktur” ifadesini kullanmış ve “aktif metot planı” ismiyle uygulanan dönemin ders planlarını bu metoda uzak kalmaları yönünden eleştirmiştir. Soru sorma ve cevapları işaret ederek öğrenciye buldurma temalı bu planın nasıl bir uygulama olduğunun görülmesi adına, yazar, örnek olarak, tarih dersine ait şu ders planını aktarmıştır43: Tarih Ders Planı Konu: Hitit Uygarlığı A – Hititler nereden, kaçıncı yüzyılda geldiler, isimleri neden Hitit oldu? Cevap için sayfa 27, paragraf 15’i oku ve anlat! B – Hititler nasıl yaşadılar? Cevap için sayfa 28, paragraf 16’yı oku ve anlat! C – Hititleri kim bir araya getirdi, imparatorları kimlerdir? Cevap için sayfa 30, paragraf 17’yi oku ve anlat! D – Hititler kimlerle, ne sebeplerle savaştılar? Cevap için sayfa 34, paragraf 19’u oku ve anlat! E – Hititler neden yıkıldılar? Cevap için sayfa 33, paragraf 20’yi oku ve anlat! (1951, 6: 21-22) Yazarın aktarmış olduğu bu örnekte de görüldüğü üzere aktif metot ders planı Kaya’nın ifade ettiği gibi soruları okuyup, cevapların yerini bulup okumaktan ibarettir. Bu durumun bilimsel metoda göre çalışmaktan ne derece uzak olduğuna dikkat çeken yazar; aktif metodun bundan ibaret olamayacağını, aktif olarak bu şekilde bilgi kazanılamayacağını ifade etmiş ve gerçek anlamda aktif metot ve uygulanmakta olan bu planlar arasında geniş bir fark olduğunu belirtmiştir. Bu bağlamda yazar, aktif metot uygulama planlarının bilimsel bir duruma getirilebilmesi için öğretmen ve öğrenci temelli olmak üzere iki ayaklı bir çözüm önerisi sunmuştur. Buna göre her öğretmen sınıfını iyice tanımalı ve öğrencileri aktif hale getirecek planı bizzat hazırlamalıdır. Öğretmenler aynı zamanda öğrenciler için de plan hazırlamalı ve birer “iş 43 Sadeleştirilmiş metin. 74 planı” niteliğinde olan bu planlamalarda öğrencilere nasıl not alacakları, nasıl gözlem yapılacağı, gözlemlerin ne şekilde değerlendirileceği gibi hususlara yer verilmelidir. Öğrencilerden belirli kalıplar içerisinde cevaplar beklenmemeli ve özellikle belirli bir metinde yer alan cevabın verilmesi istenmemelidir. Buna göre; aktif metot prensibine dayalı öğretim yapan okullarda öğretmen de öğrenci de aktif olmalıdır. Öğretmen, kendisini geri plana çekmeli, sınıfı bir rehber rolüyle yönetmeli ve öğrencilerin bilgi kazanmaları için aktif olmalarını sağlamalıdır. Öğretim sırasında yalnızca zihin gelişimine değil, el faaliyetleri olmak üzere bedensel gelişime de önem verilmelidir. Öğrencilere inceleme, gözlem yapma, hem bireysel hem de grup olarak çalışma imkânı tanınmalıdır. Son olarak tüm bu süreçte öğrencinin ruhsal gelişimine önem verilmeli, öğrencilerin yeteneklerine ve kapasitelerine göre program yapılmalıdır. Derginin 11. sayısında Aktif Metot Anlayışı isimli bir makale kaleme almış olan Osman Ülkümen de aktif metodun önemine dikkat çekmiş ve konuyla ilgili “verimli bir öğretimin temel şartlarından biri eğitim metodudur” ifadesini kullanmıştır. Bu bağlamda Türkiye’de de Fransa, Almanya, İngiltere, Avusturya ve Amerika Birleşik Devletleri’nde uygulanmış olan eğitim metotlarından faydalanılmıştır. Buna göre, dönemin gelişmiş ülkeleri örnek alınarak Türkiye’de de uygulanmak istenen aktif metodun uygulanma şekillerinin olarak anlaşılmadığına dikkat çeken Ülkümen, Türkiye’de uygulanmakta olan aktif metot öğretim şekillerinin tamamen yanlış olduğunu ifade ederek bu şekilleri birkaç maddede eğitimcilere açıklamıştır. Bu bağlamda, makalenin kaleme alındığı dönemde aktif öğrenme metodunun ülkemizde uygulanmış olan öğretim stilleri şu şekildedir: 1- Ön Hazırlık: Bu yöntemde öğretmen, gelecek ders işlenecek konuyu öğrencilere bildirir ve öğrencilerin bu konuya hazırlanmalarını ister. Derse başlandığında öğretmen öğrencilere söz vererek konuyu anlattırıyor ve kendisi derse müdahale etmeyerek öğrencileri birer öğretmen konumuna getiriyor. 75 2- Tartışma: Bu yöntem öğretmen konuyu önceden bildirmiyor. Ders başlangıcında konu ortaya atılıyor ve öğretmen sorduğu sorularla çocuklara konu içeriklerini buldurarak dersi soru-cevap şeklinde yürütüyor. 3- Grup Ödevi: Öğretmen konuyu birkaç öğrenciden oluşan bir gruba bildiriyor ve hazırlanan bu grubun dersi anlatmasını bekliyor. Derse hazırlanan grubun konuyu sınıfta anlatmasının ardından sınıftaki diğer öğrencilerden bu gruba sorular sormasını bekliyor. 4- Kompozisyon: Öğretmen, kitaptaki soruları öğrencilere yazdırıyor ve öğrencilerin bu sorulara cevap hazırlamasını istiyor. Hazırlanan cevaplar her bir öğrenci tarafından sınıfta okunuyor ve ders konusu bu şekilde işleniyor. 5- Okuma: Öğretmen, öğrencilere ders kitabından çeşitli paragraflar okutturuyor ve okuduklarını anlatmalarını istiyor. 6- Sırayla Anlatım: Öğretmen, rastgele bir öğrenciyi tahtaya kaldırarak konuya giriş yapmasını istiyor. Öğrencinin birkaç dakikalık sunumunun ardından sözü aniden başka bir öğrenciye veriyor ve konuya devam etmesini istiyor. Böylece sınıfın tamamının sırayla konuyu devam ettirmesini bekliyor. Ülkemizde uygulanmakta olan aktif öğretim anlayışlarının bu şekillerde olduğunu ifade eden yazar Ülkümen; bu şekilde yapılan eğitimin gerçek anlamda aktif metotla hiçbir ilgisi bulunmadığını, tam anlaşılmadan uygulanmakta olan bu sistemin sonucunun başarısız olmaktan başka seçeneği olmadığını, öğretmen ve öğrenci için son derece verimsiz olan bu durumun eğitim sistemi açısından hiçbir faydası olamayacağını belirtmiş ve bu sistemin prensiplerinin, içeriğinin, ideal uygulanma şeklinin, bilimsel esaslarının bilinmediğine dikkat çekmiştir. Bu bağlamda mevcut öğretmenlerin pek çoğunun pedagojik ve eğitimsel esaslara gerek görmediğini belirterek bu düşünceyi eleştiren yazar, çağdaş eğitim modellerini doğru bir şekilde öğrenmeden yürütülen öğretimin kesinlikle başarılı olamayacağını belirtmiştir. 76 Buradan hareketler Yazar Ülkümen’e göre bir konu aktif metoda dayalı öğrenme modelinde şu şekilde işlenmelidir: a- Öğretmen, konu işlenmeden önce öğretim programını kontrol etmeli ve konunun ne şekilde işlenmesi gerektiğini, burada belirtilen tavsiyeleri, konuya ait hâkimiyetini, gerekirse farklı kaynakları gözden geçirmelidir. b- Öğretmen, konuyu işlemek için hangi araçlardan faydalanacağını, hangi hususlara dikkat çekmesi gerektiğini kararlaştırmalıdır. c- Öğretmen, öğrencilerin ders öncesinde hazırlık yapmaları için hangi kitapların nerelerinden ne şekilde faydalanacaklarını belirlemeli öğrencilerin önden yapacakları hazırlığı planlamalıdır. Öğrencilere bildirilecek bu planlama ile öğrencilerin konuya hazırlanmaları sağlanmalıdır. d- Hem öğretmen hem de öğrencilerin derse hazırlanmalarının tamamlanmasının ardından dersin başlangıcında öğretmen, öğrencilerin hazır bulunma düzeylerini yoklamalıdır. Öğretmen, öğrencilerin eksik veya hatalı olduğu noktaları tespit ederek bu huşularda düzenleme yapmalıdır. Konunun kavramları tahtaya yazılarak açıklanmalı, öğretmen ve öğrenciler dersi birlikte yürütmelidir. Bu bağlamda her iki taraf da aktif kılınmalıdır. Bu aşama dersin büyük bir kısmını oluşturacağı için öğretmen; derse ne kadar müdahale edeceğini, öğrencilerin ne derece konuşmaları gerektiğini kestirebilmelidir. Sıklıkla yapılan “öğretmen derse hiçbir şekilde müdahale etmemelidir” hatasına düşülmemelidir. e- Son olarak, işlenmiş olan konunun çeşitli öğrenciler tarafından özetlenmesi istenmeli ve yapılan çalışmalar gözden geçirilmeli, eksik görülen hususlara tekrar değinilmeli ve gelecek ders için yapılacak hazırlıklar bildirilmelidir. 77 4.3 Sosyal Bilgiler Konulu Yazılar Tedrisat Mecmuası’nda sosyal bilgileri konu alan üç adet makale bulunmaktadır. Bilindiği üzere Türkiye’de sosyal bilgiler dersi bu isimle ilk kez 1968-1969 öğretim yılı ile fiilen okutulmaya başlanmıştır (Ambarlı, 2010: 20). Buna karşın sosyal bilgiler kavramının ortaya çıkışı bu tarihten çok daha öncelere dayanmaktadır. Esasında bu kavram ilk kez, 1892 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılmış olan Milli Eğitim Konseyi ile ele alınmış ve incelenmiştir (Ambarlı, 2010: 18). 1954 yılında, dünya genelinde “Sosyal Bilgiler” dersi okutulan 12 adet ülke bulunmaktadır (1954, 24: 153). İlerleyen süreçte pek çok ülkede daha gündeme gelen sosyal bilgiler kavramı, ülkemizde de sıklıkla tartışılmaya başlanmış ve Tedrisat Mecmuası da bu konuya kayıtsız kalmamıştır. Öncelikle belirtmek gerekir ki Tedrisat Mecmuası’nın yayım döneminde (1951-1958) Türkiye’de Sosyal Bilgiler adında bir ders bulunmamaktadır. Bu bağlamda Türkiye’de II. Meşrutiyet döneminden 1962 yılına kadar okutulmuş olan tarih, coğrafya ve yurttaşlık bilgisi dersleri Sosyal Bilgiler dersinin öncülü olmuş, 1962 yılında birleştirilen bu derslere “toplum ve ülke incelemeleri” ismi verilmiştir (Keskin & Keskin, 2019: 1). Esasında Türkiye’de “Sosyal Bilgiler” kavramı ilk kez, 1952-1953 ders yılı başında hazırlanmış olan “Köy Enstitüleri ve Öğretmen Okulları Programı”nda tarih, coğrafya ve yurttaşlık bilgisi derslerine “Sosyal Bilgiler Ders Grubu” isminin verilmesiyle programa girmiştir. Üç ayrı ders olarak okutulmaya devam edilen bu ders grubunun 1962’de “Toplum ve Ülke İncelemeleri” adı altında birleştirilmesinin ardından nihayet 1968 yılında yürürlüğe alınan ilkokul programı ile bu derse Sosyal Bilgiler ismi verilmiş ve Sosyal Bilgiler tek başına bir ders olarak bu isimle müfredatta ilk kez yer almıştır. Sosyal Bilgiler dersinin ancak 1968’de müfredata eklenmesine karşın, Tedrisat Mecmuası’nda yer alan makalelerden hareketle, Türkiye’de Sosyal Bilgiler dersiyle ilgili tartışmaların 1950’li yıllarda da yoğun bir şekilde yaşandığını söylemek mümkündür. 78 Kars Cılavuz Köy Enstitüsü coğrafya öğretmeni Kadri Öztürk’ün Tedrisat Mecmuası 21. sayıda kaleme almış olduğu “Sosyal Bilgiler Semineri Çalışmaları ve Hazırlanan Rapor Özetleri” isimli makalesi de ilgili dönemde Sosyal Bilgiler dersine yönelik olan yaklaşımı ortaya koymaktadır. Burada aktarıldığına göre, Sosyal Bilgiler konusunun ele alınması için Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’nde 6-22 Nisan 1953 tarihleri arasında Sosyal Bilgiler Semineri isimli bir seminer yapılmıştır. Texas Trinity Üniversitesi sosyal bilimler profesörü Leaster Beals’ın da uzman olarak davet edildiği bu seminerde çeşitli enstitülerden tarih ve coğrafya öğretmenleri, Talim Terbiye Kurulu üyeleri ve akademisyenler katılmış; dört ayrı gruba ayrılan bu topluluk sosyal bilgiler tartışmalarıyla ilgili raporlar hazırlamışlardır. Buna göre seminerde görüşülmüş olan konular şu şekildedir:  Sosyal bilgiler dersinin müfredattaki yeri ve önemi,  Tarih, coğrafya, yurttaşlık bilgisi derslerinin sosyal bilgiler dersi adı altında birleştirilmesinin sebep ve gerekliliği,  Sosyal bilgiler müfredatı,  Sosyal bilgiler dersleri öğretmenlerinin diğer derslerin öğretmenleriyle işbirliği yapmalarının yolları,  Sosyal bilgiler müfredatının üniteleştirilmesi ve bu ünitelerin planlanması,  Sosyal bilgiler için gerekli öğretim araçları ve ders kitapları konusu,  Sosyal bilgiler çalışmalarının ilk ve orta dereceli okullarda değerlendirilmesi. Belirtilmiş olan bu maddeler hususunda çalışmalar yapan dört grup; sosyal bilgiler dersini çeşitli yönlerden incelemiş, bu incelemeler sonunca çeşitli raporlar hazırlanmış, yazar Öztürk tarafından dergiye taşınan bu raporlar da ilgili dönemde sosyal bilgiler hususunda yapılan çalışmaları günümüze kadar aktarmıştır. Bu raporlarda yer alan tespitler ve tavsiyeler şu şekildedir; 79 1. Tarih, coğrafya ve yurttaşlık bilgisi olarak üç dalda yapılan öğretim, öğrenci için zararlıdır. Derslerde genellikle aynı konular bulunmakta, ciddi zaman kaybı ve gereksiz ders yükü gibi sebeplerle verimsiz bir öğretim yapılmaktadır. Aynı zamanda sosyal hayatı ilgilendiren kavramlar, bilgiler ve beceriler tarih veya coğrafya gibi derslerde değil; ancak sosyal bilgiler dersinde öğrenciye aktarılabilir. Bu bağlamda bu derslerin birleştirilmesi gerekli, hatta zorunludur. Raporda aktarıldığına göre öğretmenlerin bir kısmı derslerin birleştirilmesi önerisine karşı çıkmış, bu birleştirmenin gereksiz olduğunu ve birleştirilen derslerin içeriklerinin bu birleştirme nedeniyle eksileceğini ifade etmişlerdir. 2. Tarih, coğrafya ve yurttaşlık bilgisi derslerinin konuları fazla olmakla beraber bu derslerde artık güncelliğini yitirmiş bilgiler bulunmaktadır. Bu derslerin konularının gözden geçirilmesi ve sosyal hayata yakın bilgilerin sayısının arttırılması gerekmektedir. 3. Bu derslere ait mevcut sınav şekilleri ve öğrenciyi değerlendirme yolları geliştirilmelidir. Köy Enstitülerinde tarih, coğrafya, yurttaşlık bilgisi dersleri için ayrı puanlar yerine sosyal bilgiler ismi altında tek puan verilmelidir. Değerlendirmelerde tek sınava bağlı kalınmamalı, farklı testler uygulanmalı, çeşitli metin ödevleri verilmeli ve üniteler işlenirken sözlü sınavlar yapılmalıdır. Bu değerlendirme stillerinin geliştirilmesi için Test Bürosu isimli bir kuruluş kurulmalıdır (1954, 21: 10- 13). 80 Resim 17: Prof. Beals (x işaretli) Ankara’da bir sosyal bilgiler dersi denemesinden çıkarken (1953, 21: 10) Nisan 1953’te yapılmış olan bu çalışmanın ardından aynı yılın Ağustos ayında bir toplantı daha yapılmış, Düziçi Köy Enstitüsü’nde Prof. Dr. Cemal Alagöz başkanlığında yapılan bu toplantıda sosyal bilgiler çeşitli yönlerden ele alınmıştır. Konuya, 24. sayıda yayımlanmış olan “Sosyal Bilgiler Hakkında” isimli makalesiyle devam eden ve bu gibi çalışmaların önemine dikkat çeken yazar Öztürk, Türkiye’de sosyal bilgiler kavramının yavaş yavaş kabul görmeye başladığını belirtmiş ve sosyal bilgiler dersinin sosyal hayatla ilgili bilgiler barındıran; konularını tarih, coğrafya ve yurttaşlık bilgisi derslerinden alan bir bilim dalı olduğunu ifade etmiştir. Yazının devamında sosyal bilgiler derslerinin yararları şu şekilde açıklanmıştır:  Çocuğun içerisinde yaşadığı topluma uyum sağlamasını sağlar.  Öğrencilerin demokratik haklarının farkında olmalarını sağlar, vatandaşlık kavramını öğretir. 81  Öğrenciye ülkesini ve dünyayı tanıtır.  Görev bilinci aşılar, öğrenciyi aktif kılar.  Sorumluluk hissi yaratır, birlikte yaşamanın kurallarını öğretir (1954, 24: 153). Bu yararlardan hareketle yazar da tarih, coğrafya ve yurttaşlık bilgisi derslerinin sosyal bilgiler adı altında birleştirilmesinin faydalı olacağı görüşüne katılarak bunun gerekçesini birkaç maddede sıralamıştır. Bu gerekçelerin dönemin öğretmenlerinin büyük kısmının görüşlerini yansıtması, ilgili dönemde sosyal bilgiler dersine yönelik bakış açısını aydınlatma hususunda son derece önemlidir. Buna göre;  Sosyal bilgiler derslerinin üç ayrı ders halinde işlenmesi bu derslerin anlaşılmasını zorlaştırmaktadır. İlk üç sınıfta “Hayat Bilgisi” adında tek ders olarak okutulan bu derslerin dördüncü sınıfta ayrılması ve her dersin ayrı bir değerlendirmeye sahip olması bu öğrencilere yük olmakta ve öğrencilerin zaman zaman sene kaybetmelerine yol açmaktadır.  Derslerin üç ayrı ders halinde işlenmesi zaman ve verim kaybına sebep olmaktadır. Dersler, hayata hiçbir fayda sağlamayacak konulardan oluşturulmuştur. Bu bağlamda düzenleme gerekmektedir.  Sosyal bilgiler dersleri üniteler halinde işlenmelidir. Derslerin birleşmesi durumunda ünite açısından daha kolay bir öğretim sağlanabilir (1954, 24: 153-154). Yukarıda listelenmiş olan maddeleri sıralayan yazar, bunun ardından konuya objektif olarak yaklaşabilmek adına, sosyal bilgiler derslerinin birleştirilmesine karşı çıkan öğretmenlerin görüşlerini de sıralamıştır. Buna göre tarih, coğrafya ve yurttaşlık bilgisi derslerinin birleştirilmesine karşı çıkan eğitimcilerin görüşleri şu şekildedir: 82  “Derslerin birleştirilmesi halinde, birleştirilen derslerin içeriğinin bir kısmı kaybolacaktır”: Yazar bu düşünceye karşı olarak, yapılacak yeni ünitelendirme planı ile faydalı içeriklerin aynen korunabileceklerini belirtmiştir.  “Birleştirilmenin yapılması halinde, sadece coğrafya, tarih veya yurttaşlık bilgisi eğitimi vermek üzere yetiştirilmiş öğretmenler yeni derse uyum sağlayamayacak ve verimsiz olacaklardır”: Yazar bu görüşe de katılmayarak, hâlihazırda mevcut olan durumda dahi bu derslerin çoğunlukla tek öğretmen tarafından işlendiğini belirtmiş, örneğin bir tarih öğretmeninin ortaokul seviyesinde bir coğrafya dersini de rahatlıkla işleyebilecek seviyede olduğunu ifade etmiştir.  “Mevcut eğitim planları, derslerin birleştirilmesine uygun değildir”: Yazar bu görüşe katıldığını belirtmiştir. Buna göre, sosyal bilgiler eğitim anlayışına uygun bir program ihtiyacı bulunmaktadır.  “Bu yeni öğretime dair kapsamlı bir ders kitabı bulunmamaktadır”: Yazar bu görüşe karşı olarak ilgili dönemde hâlihazırda sosyal bilgiler dersinin okutulduğu ülkeleri örnek vermiş; bu ülkelerde tarih, coğrafya ve yurttaşlık bilgisi kitaplarının birleştirilerek kullanılmaya devam edildiğini belirtmiştir (1954, 24: 155). Sosyal bilgiler hususunda pek çok görüşün yer aldığı bu makalelerin ardından, dikkat çekilmesi gereken bir diğer eser de yine Kadri Öztürk tarafından kaleme alınmış olan örnek sosyal bilgiler ders planıdır. Buna göre sosyal bilgiler dersinde uygulanması gereken örnek ders planı şu şekildedir: Tablo 6: Sosyal bilgiler dersi örnek ders planı İşlenecek ünitenin Öğretmen bunu probleme dayalı olarak veya öğrencilere buldurma adı: yoluyla bulmalıdır. 83 Ünitenin isminin bulunmasının ardından öğrencilere üniteyle ilgili İstekler: beklentileri ve merak ettikleri sorulur. Öğretmen, öğrencilerin üniteden beklentilerine ve sorularına göre Planlama: düzenli bir planlama yapmalıdır. Öğrenciler, konulara ve öğrencilerin üniteyle ilgili sorularına göre Gruplama: gruplanır. Araştırma ve Oluşturulan bu gruplar, kendilerine düşen sorunun cevabını Çalışma: ararlar. Bulunan cevaplar raporlanır. Raporlanmış olan cevaplar, her bir grup tarafından diğer gruplarla İşleme: paylaşılır. Bu kısımda öğretmen sınıfa gerekmedikçe müdahale etmez. Öğretmen, tüm raporların paylaşılmasının ardından tüm konuları Sonuçlandırma: özetler. Öğretmen, öğrencileri grup içerisindeki etkinlikleri, çalışma Değerlendirme: gayretleri, derse katılımları gibi kriterlerle genel olarak değerlendirir. Tedrisat Mecmuası’nda sosyal bilgiler konusunu ele alan bu makalelerin ışığında, derginin yayımlandığı dönemde sosyal bilgiler hususunda yoğun tartışmalar ve çalışmalar olduğunu söylemek mümkündür. 4.4 Ders Planları Konulu Yazılar Bir eğitim dergisi olan Tedrisat Mecmuası’nda pek çok örnek ders ve uygulama planına yer verilmiştir. Ders planı, bir problem veya konu üzerinde öğrencilerin bireysel veya gruplar halinde bilgi ve alışkanlık kazanmalarını sağlamak amacıyla öğretmenler tarafından hazırlanan çalışma kılavuzudur (1954, 30: 60). Buna göre bir ders planı şu kısımlardan meydana gelmektedir: a) Konu: Öğrencinin kişisel, toplumsal, insanlık, vatandaşlık ilişkilerine hitap eden problemlerden oluşmalıdır. 84 b) Konunun Ana Hatları: Konunun, ikinci derecedeki problemlere bölünmesiyle oluşturulmalıdır. c) İncelemeler, Araştırmalar, Gözlemler, Deneyler: Konuya bağlı olan her ana hattın istediği amaca ulaşma yolunda yapılan her bir öğrenme faaliyetidir. d) Tamamlayıcı Çalışmalar veya Bilgiler: Bu aşama zorunlu olmamakla beraber, incelemeler sırasında karşılaşılan güçlükleri aşmak için öğretmen tarafından uygulanmalıdır. e) Sonuçların Yoklanması: Öğrencilere ev ödevleri, egzersizler vermek yoluyla bilginin tekrar edilmesini ve pekiştirilmesini sağlama aşamasıdır (1954, 30: 61-62). Bu bağlamda ders planları; günlük ders planı ve ünitelendirilmiş yıllık ders planı olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Ünite kavramı ise, Tedrisat Mecmuası’nda açıklandığı şekliyle; önemli bir konu etrafında birbirine bağlı faaliyetler bütünüdür (1951, 2: 9). Buna göre, ünitelerde öncelikle öğrencilerin ihtiyaçlarına cevap veren bir problem bulunmalı, ardından bu soruyla ilgili materyaller toplanmalı ve bu materyaller yoluyla bir sonuca varılmalıdır. Bu bağlamda Türkiye’de ünite kavramı ilk kez 1926 programı ile müfredata girmiştir (1958, 53: 17). Eğitimin planlanmasında oldukça önemli rollerde olan bu kavramlar Tedrisat Mecmuası’nda sıklıkla ele alınmış, örnek ders planları dahi paylaşılmıştır. Bu bağlamda ilgili dönemde Tedrisat Mecmuası’nda yer alan öğretmenlerin ders planlamasına ve ünite kavramına son derece önem verdiğini söylemek mümkündür. Dergide ders planlarıyla ilgili ilk makale Vedide Baha Pars’ın 19. sayıda kaleme almış olduğu “Dersin Planlanması” isimli makaledir. Burada yazar, planlama yapmanın tüm meslekler için faydalı olduğunu ancak öğretmenlik mesleğinde bu kavramın son derece önemli olduğunu belirtmiştir. Buna karşın öğretmenlerin planlama yapmaya zaman ayıramadığını belirten yazar, bu durumun eğitimin kalitesini son derece olumsuz etkileyebileceğini ifade etmiştir. Özellikle ünite kavramının eğitimin kalitesi hususunda 85 oldukça önemli olduğuna dikkat çeken yazar; ünitelerin öğrencilere kopuk bilgiler yerine birbirine bağlı bilgiler verdiğini, derslerin bağlantısız bir şekilde öğretilmesi stiline karşı geliştirildiğini, böylece öğretmenin daha kolay bir öğretim yapabildiğini, öğrencilerin dersi daha kolay anlamalarını ve topluluk içerisinde gelişebilmelerini sağladığını, sınıfı problemleri çözmeye çalışan canlı ve verimli bir laboratuvara çevirdiğini ve daha pek çok faydası olduğunu belirtmiştir. Yazının devamında bir ünite planının nasıl hazırlanacağına da değinen yazar bu kısımda, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanmış olan eğitim programında öğretmenlere ünite konusunda rehberlik edilmediğini belirtmekle beraber bu durumun zümre öğretmenlerinin işbirliği yapmaları ile aşılabileceğini ifade etmiştir. Buna göre, bir ünite planı hazırlanırken dikkat edilmesi gereken hususlar şu şekildedir: a) Ünite planı, dersi işleyecek öğretmen tarafından hazırlanmalıdır. b) Üniteler her bir sınıf düzeyine göre ayrı ayrı hazırlanmalıdır. c) Ünitenin amaçları anlaşılır bir biçimde belirtilmelidir. d) Öğrencilerin yapacağı faaliyetlerin listesi hazırlanmalıdır. e) Kullanılacak kitapların ve diğer yardımcı materyallerin listesi hazırlanmalıdır. f) Değerlendirme testleri hazırlanmalıdır. Bu hususların dışında bir ünite planı yapılırken eğitimin amaçları göz önünde bulundurulmalı, öğrencinin ders dışı faaliyetlerle de öğrenimine devam etmesi sağlanmalıdır. Bu makalelerden sonra ise Hüviyet Bekir Bek tarafından hazırlanmış olan bir örnek ders uygulama planı yer almaktadır. Orta ikinci sınıf fizik dersine göre hazırlanmış olan bu örnek ders uygulama planında bulunan bölümler şu şekildedir: I. Konu, II. Dersin Dayandığı Prensipler, III. Ders Araçları, IV. Hazırlayıcı Gözlemler, V. Eski Bilgilerin Yoklanması, VI. Amacın Belirtilmesi, VII. Bilgilerin Planlanması, VIII. Deneyler Yoluyla Çalışmalar, IX. Sorular, X. Bilgilerin Tespiti, XI. Yazılı Ödevler, XII. Olaylar Üzerine Konuşma, XIII. Tamamlayıcı Bilgiler, XIV. Pratik Problemler. 86 10. sayıda yer alan Günlük Çalışma Planı isimli makalesinde konuyu yeniden ele alan Hüviyet Bekir, öğretmenlerin günlük planlamalarını doğru şekilde yapamadıklarını ve verimli bir eğitim veremediklerini ifade etmiştir. Buna göre, günlük planlar öğrencileri aktif kılmalı, öğrencilerin problemleri kendi başına çözmelerine yönelik olmalı, öğretmeni geri plana atmalı; günlük planların hazırlanması sürecinde ise uzun süreli teneffüslerden kaçınılmalı, benzer türde dersler art arda koyulmamalı, derslerin başında birkaç dakikalık sınıf-öğretmen ilişkisine yer verilmeli, öğrencilerin yoğun bir bilgi yüklemesine maruz bırakılmaması gerekmektedir. Tüm bu hususlara göre hazırlanmış örnek bir günlük ders planı şu şekildedir: Tablo 7: Örnek günlük ders planı (1952, 10: 10-13) Saat Planlanan İşler Açıklama İşin Kontrolü Öğretmen ve sınıfın Günlük çalışmanın Bir günlük çalışmanın selamlaşması, 9.00 – 9.10 açılışı nizami bir açılışı İstiklal Marşı’nın şekilde yapıldı. okunması Günlük çalışma planlarının Bir önceki dersle ve Öğretmen 9.10 – 9.20 öğrenciler tarafından gelecek konuyla öğrencilerin bilgi yapılması ilgili tartışmalar düzeylerini ölçtü. Öğretmen sınıfta (Konuya göre) Çalışma evresinin dolaşarak zorlanan 9.20 – 10.00 Bireysel veya grup başlaması öğrencilere yardım halinde çalışmalar etti. 10.00 - 10.10 Teneffüs - - Serbest seçilmiş Seri ve sesiz okuma 10.10 – 10.50 Okuma parçalar okunur egzersizleri yapıldı. El yazısı ile ilgili Çeşitli güzel yazı 10.50 – 11.00 Okunaklı güzel yazı egzersizler yapılır testleri yapıldı. 11.00 – 11. 10 Teneffüs - - Bölme işlemi Birkaç problemin üzerine çalışıldı ve 11.10 – 11.50 Matematik çözülmesi ve tespit edilen egzersizler yapılır güçlükler giderildi. Öğrenciler sıralarını Öğrencilere dağılma izni düzeltip öğle 11.50 – 12.00 - verildi yemeğine hazırlandılar. 12.00 – 13.00 Öğle yemeği arası - - Eski bilgiler üzerine Öğrenciler, 13.00 – 13.50 Coğrafya yoklama yapılır öğretmenin ortaya 87 attığı problem hakkında tartıştılar. Bu esnada öğretmen, bir gün önceki derste 13.50 – 14.00 Teneffüs - karşılaşılan imla hatalarını tahtaya yazdı. Her bir öğrencinin Grup halinde imla 14.00 – 14.15 İmla imlada karşılaştığı kuralları tartışıldı. zorluklar incelenir Öğrenciler, 14.15 – 14.35 Müzik Serbest faaliyet gramofonla çalınan bir plağa eşlik ettiler. Tartışma ve yazı 14.35 – 14.50 Dil bilgisi çalışması Yazı ödevi yapıldı. üzerinde durulur Öğrenciler sıraları düzeltip öğretmene 14.50 – 15.00 Dağılma izni - veda ederek ayrıldılar. Ders planları hakkında bir diğer önemli makale Fikret Özgönenç’in 53. sayıda kaleme almış olduğu “Okulda Öğretim Planları” isimli makaledir. Bu makale, Fikret Özgönenç’in ders planları hususunda bir seri olarak kaleme aldığı ve 54, 55 ve 57. sayılarda yayımlanmış olan yazılarının birinci kısmını oluşturmakla beraber ders planları konusunda oldukça önemli bilgiler barındırmaktadır. Özgönenç’in aktardığına göre, 1926’da Hayat Bilgisi dersinin ilkeleri olarak ilan edilen hayatilik, yaparak ve yaşayarak öğretim, yakın yurt ve yakın zaman prensibi, deney ve gözlem, çocuk psikolojisi gibi kavramlar hakkında öğretmenlere yeterli bilgiler verilmemiş; buna bağlı olarak da bu ilkeler fiili olarak gerçekleştirilememiştir. Aynı zamanda ders planları da bu ilkelere göre hazırlanamamış; sabit bir şekilde yapılan planlarda sadece öğretmene ağırlık verilmiş ve konunun ne olursa olsun kırk dakika içerisinde tamamlanması beklenmiştir. Yazar bu konuda “öğretmen bütün maharetini dersin bu sürede bitmesi için kullanırdı. Planlar hep öğretmene göre, öğretmen için idi” (1958, 53: 18) ifadesini kullanmıştır. Yazarın aktardığına göre bu durumun önüne geçmek için 1948 programında öğrenciye göre plan yapma hususuna önem verilmiştir. Buna göre öğretmenler 88 dersten önce konunun öğrencilere nasıl aktarılabileceğini düşünerek plan hazırlamışlardır. Bu planın, öğrencileri merkeze koyması nedeniyle pek çok kez yanlış anlaşılarak aktif metot olarak adlandırıldığını ifade eden yazar bu durumu eleştirerek aktif metodun “yaparak ve yaşayarak öğrenme” ismiyle 1926 programında hâlihazırda yer aldığını ve bu yeni planın “çocuğa görelik” olarak adlandırılması gerektiğini belirtmiştir. Buna göre öğretmenler bir konu işlenmeden önce “öğrenciler bu konuyu nasıl öğrenirler, bilgiyi nasıl toplarlar”, “nereye gezi yaptırmak, hangi yazılı kaynakları okutmak, sınıfı bireysel mi grup olarak mı çalıştırmak” soruları üzerinde durmalıdır. Yazarın ifadesine göre bu bağlamda yapılan bir ders planı çocuğu merkeze almakla birlikte yine de öğrenciyi tam olarak aktif bir konuma getirmemektedir. İşte bu noktada öğretmenlerin planları öğrencileri ile beraber hazırlamaları gerektiğini ifade eden yazar; plan yapmanın da bir çeşit öğrenim olduğunu, bunun öğrencilerde bağımsız olarak yapılamayacağını, beraber plan yapmanın öğrencilerin derse ilgisini arttıracağını, öğrencilere ders hakkında yorum yapma, tartışma, araştırma yapma, ne istediğini bilme imkânlarını tanıdığını ve öğrencileri işte burada gerçek anlamda “aktif” kılacağını belirtmiştir. Yazar, bu ifadelerin ardından bu görüşe uygun olarak bir ders planının nasıl hazırlanacağını da şu şekilde örneklendirmiştir: Sınıf: III, Konu: Taşıtlar Öğretmen, sıradaki konunun taşıtlar olacağını belirterek sınıfa şu soruları sorar: Taşıtlara ait neler öğrenmek istiyoruz, bu bilgileri nasıl elde edeceğiz ve nasıl çalışacağız? Burada öğretmen sınıfa rehberlik etmek dışında tartışmaların dışına kalabilmelidir. Bu şekilde çalışmaya alışkın olan sınıf, tartışmayı yönetmesi için bir başkan seçer. Başkan, söz isteyenlere sırayla söz verir ve konunun yavaş yavaş oluşmaya başlayan 89 ana hatları tahtaya yazılır. Sıralanan ana hatlar birer madde olarak belirlenir ve sınıf madde sayısına göre gruplara bölünerek her bir gruba bir maddenin araştırılması görevi verilir. Örneğin, 6. madde olan “şehrimizdeki toplu taşıtlar ve bunların ücretleri” konusu belirli bir gruba verilir. Konunun ana hatlarının belirlenmesinin ardından öğrencilere bu kez bu konuları araştırabilmek için ne şekilde çalışma yapılması, hangi kaynaklardan faydalanabileceği soruları sorulur ve başkan gelen cevapları aynı şekilde tahtaya yazar. Böylece öğrenciler ne şekilde çalışabilecekleri hususunda kendilerini yönlendirirler. Konunun ana hatlarına göre ayrılmış olan gruplar kendi bünyelerinde de bir çalışma planı hazırlarlar ve dersin başından beri oluşturulmuş olan bütün sistem, bu dersin ders planı olur (1958, 54: 20-21 & 1958, 55: 14-15). 4.5 Ders Kitapları Konulu Yazılar Tedrisat Mecmuası’nda sıkça işlenmiş konulardan birisi de ders kitapları konusudur. Bu konu, farklı sayılarda toplam 18 kez ele alınmıştır. Bu hususta yazılmış olan ilk makale dördüncü sayıda yer alan “Okul Kitapları Meselesi” isimli makaledir. Buna karşın, konunun akıcılığı açısından ilk olarak, İhsan Sungu’nun 34. sayıda yayımlanmış olan “Mektep Kitabı” isimli makalesi incelenmiştir. “Mektep Kitabı” isimli makalesinde İhsan Sungu, ders kitaplarının önemine değinmiştir. Burada kitap, “mektebin en mühim terbiye vasıtalarından biri” olarak tanıtılmıştır (1955, 34: 226). Yazar burada kitabın faydalarını birkaç maddede açıklamıştır. Buna göre ders kitaplarının ilk faydası, başkalarının tecrübelerinden faydalanma imkânı sunmasıdır. İkinci fayda, ders kitaplarını hazırlamış olan yazarların, esasında, eğitim sırasında sınıfta öğretmene yardımcı olmalarıdır. Yazarlar, henüz tecrübesiz veya konu hakkında yeterli düzeyde 90 bulunmayan öğretmenlere kitapları aracılığıyla rehberlik ve yardımcılık yapmaktadır. Bir diğer fayda, ders sırasında yapılamayacak pek çok gözlemin ve ulaşılamayacak pek çok kaynağın ders kitapları aracılığıyla sınıfa taşınmasıdır. Burada yazar, “bir okulun doksan saatte öğrettiklerini iyi bir kitap dokuz saatte öğretebilir” (1955, 34: 228) şeklinde bir ifadeyi alıntılamış ve okuyucularla buluşturmuştur. Ders kitaplarının çeşitli faydalarının bu şekilde sıralanmasının ardından yazar bu kez, derste yalnızca kitaba bağlı kalmanın sakıncalarını ifade etmiştir. Buna göre, ders kitabı kimi öğretmenler tarafından bir araç olarak değil amaç olarak görülmekte ve öğrencilere ezber seviyesinde dayatılmaktadır. Aynı zamanda kitaplar, belirli bir yazarın veya yazarların görüşlerinden oluşmakla birlikte elbette her yazarın her konuya aynı objektiflik düzeyinde yaklaşması beklenemez. Son olarak, kitaba bağlı olarak yürütülen bir eğitimde kitabın nihai kaynak olarak görülmesine yol açabileceği gibi kitaplarda yazan tüm bilgilerin olduğu gibi kabul edilmesine yol açabilmektedir. Ders kitaplarının fayda ve zararlarını bu şekilde açıklayan İhsan Sungu’nun bu makalesinin Tedrisat Mecmuası’nda da yayımlanması, ilgili dönemde ders kitaplarına olan bakış açısı hususunda önemli bilgiler barındırmaktadır. Dergide, ders kitabı konusunda yazılmış olan makalelerin incelenmesi sırasında öne çıkan diğer makaleler ise 29. sayıda Çağatay Uluçay ve 21. sayıda Kadri Öztürk tarafından kaleme alınmış yazılardır. Okullarda tarih kitaplarının nasıl seçilmesi konusunda bir makale yazan tarih öğretmeni Çağatay Uluçay, bir kitabın seçilmesi sürecinde birkaç önemli adıma değinmiştir: a) Yazarın durumu: Yazar, tarih alanında kabul gören bir otorite midir, kendisini kanıtlamış mıdır? b) Kitabın genel görünüşü: Kitap, görünüş olarak çekici olmalıdır. Kâğıt kalitesi, baskı kalitesi, resimlerin anlaşılırlığı, imlâ kuralları, ciltleme, kitabın ebatları ve pek çok etmen, kitabın genel görünüşünde etkili kriterlerdir. 91 c) Kitabın düzeni ve içeriği: Kitap, belirli bir akış planına sahip olmakla beraber, kullanılacağı sınıf düzeyine uygun olmalıdır. Yazarın kullandığı dil, öğrencilere hitap etmelidir. Türkçe doğru kullanılmalıdır. Kaynaklar doğru ve güvenilir olmalıdır. Kitabın girişinde bir “içindekiler” kısmı olmalı, üniteler arası geçişlerde köprüler bulunmalıdır. d) Resim ve haritalar: Kitapta konuya uygun resimler ve haritalara yer verilmelidir. Bu görseller, anlaşılır olmalı ve yerine göre kullanılmalıdır. Aynı zamanda yazar ülke şartları gereğine her evde elektrik bulunmadığına dikkat çekmiş ve kitapların okunaklı olabilmesi için büyük puntolarla basılması gerektiğini ifade etmiştir. Ortaokullarda kullanılan tarih ders kitapları konusunda bir inceleme yapmış olan Kadri Öztürk de 21. sayıda yer alan makalesinde kitaplarda bazı konuların gereksiz şekilde uzunca anlatıldıklarını, bazen ise cümlelerin anlaşılamayacak kadar uzun olduğunu; kullanılan resim ve haritaların silik, çirkin ve okunaksız olduğunu, çeşitli imlâ ve pedagojik hatalar yapıldığını belirtmiştir. Esasında, Tedrisat Mecmuası’nda, ders kitapları konusundaki ilk makalede eğitim konusundaki en büyük sorunlardan birinin ders kitapları meselesi olduğu belirtilmiştir. Burada belirtildiğine göre; 1951 yılına kadar Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen ders kitabı basımı ve dağıtımı faaliyetleri, 3 Mart 1952’de Bakanlık kararıyla bu tarihten itibaren serbest bırakılmış ve ders kitabı basma işi Bakanlık kontrolünden çıkmıştır. Bu sebeple, biri Bakanlık tarafından basılmış eski kitaplar, biri de özel matbaalar tarafından basılmış yeni kitaplar olmak üzere iki tip ders kitabı ortaya çıkmıştır. Buna göre; özel matbaalar tarafından basılan bu kitaplar Bakanlık kitaplarına göre hem çok daha pahalı hem de baskı kalitesi açısından çok düşüktür. Özellikle de kitaplarda yer alan imlâ hataları, forma hataları, ciltlemenin kalitesizliği gibi pek çok olumsuz duruma dikkat çekilmiştir. Bu kısımda kitap içeriklerinde herhangi bir ciddi hata olmadığı ve kitapların Talim Terbiye Kurulu onayından 92 geçmeden ders kitabı olamayacağı belirtilmiş, ders kitaplarında yaşanan bu olumsuz durumların tamamen baskı ile ilgili olduğu ifade edilmiştir. Aniden alınan serbestlik kararı sonrası matbaalarda yaşanan yoğun iş yükü hem fiyatların artmasına yol açmış hem de baskı kaliteleri düşmüştür. Yaşanan yoğunluk sebebiyle matbaalara işten anlamayan pek çok personel alınmış, matbaa sahipleri yazarlara pek çok zorluk çıkarmış ve kârlılık oranını arttırmak için düşük kaliteli baskı malzemeleri kullanmışlardır. Yine aniden yaşanan yoğunluk dolayısıyla baskıda kullanılan materyallerin fiyatlarında çok ciddi bir dalgalanma yaşanmış, bir yandan müfredatı tamamlamaya çalışan öğretmen yazarlar bir yandan da kitaplarını bu yoğun dönemde baskıya sokmaya uğraşmışlardır. Bu hususta, yaşanan olumsuzlukların önüne geçmek için pek çok çözüm önerisi sunulmuştur. Bu çözüm önerilerinde Bakanlığın kitapları inceleme süresinin daha erkene çekilmesi; böylece baskıya daha çok zaman ayrılması ve sıkışıklığın önüne geçilmesi, baskıdan çıkan kitapların tekrar incelenmesi gibi maddeler yer almıştır. Rauf Miral de ders kitaplarının baskı kalitesi hususuna ilk olarak 28. ve 29. sayılarda değinmiş, Bakanlığın bu durumun önüne geçmek için aldığı önlemleri eleştirmiştir. Buna göre Milli Eğitim Bakanlığı aldığı önlemlerde, ani bir yoğunluğun yaşanmaması için okul idarecilerinin gelecek yıl ihtiyaç duyulacak ders kitabı sayısının Bakanlığa bildirilmesini istemiştir. Yazar burada, gelecek yıl ihtiyaç duyulacak ders kitabı sayısının tahmin edilmesinin imkânsız olduğuna dikkat çekmiştir. İkinci önlem olarak öğretmenlerden, gelecek yıl derslerde kullanacakları kitapları henüz Mayıs ayında sınıf sınıf belirtmeleri istenmiştir. Yazar, öğretmenlerin kurumlar arasında geçiş yapabileceklerine dikkat çekmiş ve yeni gelen bir öğretmenin, kendisinden önceki öğretmen tarafından seçilmiş kitapları kullanmaya mecbur bırakıldığını ifade etmiştir. Bu gibi önlemlerin başarısız olacağını belirten yazar Rauf Miral, kendi çözüm önerilerini ise şu şekilde sunmuştur: Ders kitabı olarak kabul edilen kitaplar, içerik yönüyle olduğu kadar baskı kalitesi yönünden de incelenmelidir. İkinci çözüm önerisi 93 olarak, öğretmenlerin tayin işlemleri okulların açılmasından en az bir ay önce tamamlanmalı ve yeni kitapların belirlenmesi için geniş bir süre yaratılmasıdır. Bu önerilerin uygulanması halinde elde edilecek faydalar ise şu şekildedir:  Kitapların basılması için daha geniş bir zaman yaratılır ve böylece kitaplar daha dikkatli bir şekilde basılır.  Matbaalar, bir anda yaşanan yoğun iş yükünden kurtulur ve daha geniş zamanda çalışma imkânı yaratılır. Böylece matbaalar arasında “en iyiyi üretme” rekabeti yaşanır ve bu durum ders kitaplarının kalitesine yansır.  Her öğretmen, kullanacağı kitabı birçok kitap arasından seçme imkânı bulur. Böylece öğretmenler, acele etmeden en iyi kitabı bulabilir. Yazar Rauf Miral bu konu üzerinde öneriler yapmaya çeşitli sayılarda da devam etmiş, 35. ve 55. sayılarda yer alan yazılarında hükümetin bu konuya el atması gerektiğini ifade etmiştir. Yazar burada hükümetin hiç olmazsa ikinci hamur temini sağlaması, mürekkep ve cilt kalitesi için belirli kurallar koyması, oluşan fahiş fiyatların önüne geçmesi, ders kitaplarının sıkıcı siyah-beyaz baskılar yerine öğrencilerin ilgisini çekecek şekilde basılması gibi pek çok öneri sunmuştur. Derginin 1951’deki sayılarından beri devam eden bu önerilerden anlaşıldığı üzere, ders kitaplarının basılmasının tüm matbaalara serbest bırakılmasından bu yana oluşan büyük kalite düşüşü hususunda uzun yıllar boyunca bir türlü yeterli önlem alınamamış ve bu öneriler yaşanan olumsuz durumun önüne geçememiştir. 57. sayıda, Gemerek Ortaokulu öğretmeni Ali Tunç tarafından kaleme alınmış olan “Ortaokul Tarih Kitapları İmlaları Hakkında” isimli makale ise konuya farklı bir açıdan yaklaşmış ve ders kitaplarındaki telaffuz farklılıklarına dikkat çekmiştir. Kelime ve imla hatalarından doğan yanlış bilgilerin düzeltilmesinin oldukça zor olduğunu ifade eden yazar, özellikle de telaffuz birliği kavramı üzerinde durmuştur. Özellikle tarih ve coğrafya 94 alanlarında yer ve kişi isimlerinin doğru şekilde telaffuz edilmesinin oldukça önemli olduğuna dikkat çeken yazar; ders kitaplarında sıklıkla imla hataları yapıldığını belirtmiş, bu duruma örnek olarak seçtiği ortaokul ikinci sınıf tarih dersi kitabında var olduğunu tespit ettiği telaffuz hatalarını şu şekilde sıralamıştır:  Selçuklu Devleti’nin ismi farklı yerlerde Büyük Selçuklu Devleti, Büyük Selçuklu İmparatorluğu, Büyük Selçuklular, Selçukiler olmak üzere farklı şekillerde geçmektedir.  Selçuklu Devleti’nin kurucusu Selçuk Bey’in babasının ismi farklı yerlerde Dakak, Yakak, Dukak olarak geçmektedir.  Tuğrul Bey’in kardeşinin ismi farklı yerlerde Çağrı Bey ve Çakır Bey olarak geçmektedir.  Selçuklu ve Gazne Devletleri arasında 1040 yılında gerçekleşmiş olan savaşın ismi farklı yerlerde Dandanakan, Dendânekan, Dendenekan olarak geçmektedir.  Malazgirt Savaşı’nın ismi bazı yerlerde Malazgird; bu savaşı kaybeden hükümdarın ismi bazı yerlerde Romanos Diyogenis, Romanos Diogenes, Roman Diyojen; savaşı kazanan hükümdarın ismi ise farklı yerlerde Alpaslan, Alparslan, Alp Aslan, Alp Arslan olarak geçmektedir (1958, 57: 25-26). Bu gibi hatalara dikkat çeken yazar, öğrencilere yanlış bilgi vermekten çekinildiği kadar farklı ve asılsız telaffuzlardan da çekinilmesi gerektiğine dikkat çekmiş ve bu hataların giderilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Ders kitapları konusunda dergide yayımlanmış olan bir diğer dikkat çekici makale ise yine Ali Tunç tarafından 51. sayıda kaleme alınmış olan “Öğretmenlerimize Kitap Bedeli” isimli makaledir. Öğretmenlerin yeni bilgi ve buluşları takip etmelerinin ne kadar önemli olduğuna dikkat çeken yazar, okuma yapmayan bir öğretmenin her an gerilediğini ifade etmiştir. Buna 95 karşın, ilgili dönemde kitap fiyatlarının yüksek olması sebebiyle öğretmenlerin istediklerin kitaba ulaşmak için ciddi masraflara girmek zorunda kaldığının da altı çizilmiştir. İşte bu sebeple yazar, öğretmenlerin yeni eserleri takip edebilmeleri için öğretmen maaşlarına eklenecek bir “kitap bedeli” önerisini sunmuştur. Son olarak, Enver Naci Gökşen tarafından kaleme alınmış olan “Çocuk Kitaplıkları” isimli makalede kütüphanelerin önemine dikkat çekilmiştir. Yazar Gökşen, amacını “16 yaşına kadar olan çocukların fikir ve ruh gelişimlerini sağlamak, kendi istekleriyle bilgilerini geliştirmek, onları milli varlığa yararlı ve duygulu hale getirmek” (1957, 54: 22) olarak belirttiği çocuk kütüphanelerinin ülkenin çeşitli yerlerinde kurulması için 1952’den itibaren Milli Eğitim Bakanlığı tarafından çalışmalar yapıldığını ifade etmiştir. Yazarın ifadesine göre sadece bir kütüphane olmayan bu yerlerin amaçları arasında çeşitli film gösterimleri, tanıtım filmleri, şiir ve hikâye dinletileri, serbest konuşmalar, radyo saatleri, çeşitli temsiller ve oyunlar, sergiler, konserler, problem çözme etkinlikleri, yabancı dil saatleri gibi etkinlikler bulunmaktadır. Bu makalede örnek bir çocuk kütüphanesinin ne şekilde meydana getirilmesi gerektiğini ifade eden yazar bu durumu şu şekilde açıklamıştır: okuma odalarındaki raflar çocuklara uygun seviyede, masalar yuvarlak olmalıdır. Duvarlarda çeşitli posterler bulunmalıdır. Çocuklar, okumak istedikleri kitabı katalogdan rahatça bulabilmelidir. Kütüphane iç açıcı ve göz yormayan şekilde tasarlanmalıdır. Yeni çıkan kitaplar ayrı bir bölümde tanıtılmalıdır. Kitaplar ise temiz baskılı ve temiz ciltli olmalıdır. 4.6 Öğretmen ve Öğretmenlerin Yetiştirilmesi Konulu Yazılar Tedrisat Mecmuası’nda öğretmenleri ve öğretmen yetiştirilmesini konu alan pek çok makale bulunmaktadır. Bu sebeple bu konu öğretmen konulular ve öğretmen yetiştirme konulular olmak üzere iki ayrı başlıkta incelenecektir. 4.6.1 Öğretmen Konulu Yazılar. Dergide, öğretmenleri konu alan yirmiden fazla makale bulunmaktadır. Bu konuda en kapsamlı makalelerden birisi, 8. sayıda, İstanbul Eğitim 96 Enstitüsü metot öğretmeni Hüviyet Bekir tarafından hazırlanmış olan “Öğretmenin Vasıfları” isimli makaledir. Yazar bu makalesinde öğretmenliğin önemi ile ideal bir öğretmenin sahip olması gerektiğini düşündüğü özellikleri sıralamıştır. Bu bağlamda burada açıklanan özelliklerden anlaşıldığı üzere ilgili dönemde ideal bir öğretmen burada açıklandığı şekilde hayal edilmektedir. Buna göre, bir öğretmenin sahip olması gereken özellikler şu şekilde tarif edilmiştir:  Vücut vasıfları: bir öğretmenin öncelikle beş duyusunu da iyi kullanabilmesi gerekmektedir. Gerek sınıf hâkimiyeti gerekse ders anlatımı için kullanılacak bu duyuların sağlam olması, eğitimin kalitesi için önemli noktalardır. Aynı zamanda öğretmenler kendilerine fiziksel olarak bakmalı, öğrencilere bu konuda örnek olmalıdır.  Fikir vasıfları: Öğretmen, monoton olmamalı ve kendisini test ederek eleştirebilmelidir. İdeal öğretmen, günün sonunda, öğrencilere gün içinde verdiği eğitimi ve bilgileri kendi zihin süzgecinden geçirmeli ve gördüğü hataları gidermeye uğraşmalıdır.  İnceleme ve gözlem: İyi bir öğretmen her öğrencisini süzebilmeli ve takip edebilmelidir. Böylece öğretmen, hangi öğretim metodunun etkili olabileceğini tespit ederek öğrencilere doğru şekilde yaklaşabilir.  Pedagojik çalışmalar: Öğretmen kendini pedagojik açıdan güncel tutmalı ve günün en az bir saatini bilimsel okumalara ayırmalıdır.  Öğretme zevki: derslerin başarı ile verilebilmesinin kilit noktalarından biri olarak, öğretmen yaptığı işten zevk almalıdır. Böylece öğretmen hem öğrencilerle hem de velilerle güzel ilişkiler kurabilir. 97  Öğretmenlik sanatı: Öğretmenler, tıpkı heykeltıraşlar gibi, onlara emanet edilen varlığı işleyen ve olgunlaştıran sanatçılardır. İdeal bir öğretmen de bu sanatın inceliklerine hâkim olmalıdır.  Ahlaki vasıflar: Öğrenciler, karşılarındaki öğretmenlerin etkisi altında kalırlar. Bu bağlamda öğretmenlerin, öğrencilerin örnek alabileceği ahlaki vasıflara sahip olması gerekmektedir. Bunlar; olgunluk, ağırbaşlılık, kibarlık, temiz bir dil, samimiyet, manevi olgunluk, iyi huyluluk, neşe, iyilik, uysallık, meslek hâkimiyeti, gayret ve fedakârlık, ahlak ruhu olarak sıralanmıştır. Yazar son olarak, tüm bu vasıfları sıraladıktan sonra, ideal bir öğretmenin bu vasıflara doğuştan hâkim olan kişiler değil, bu vasıflarda eksik olduğunu fark edip de bu eksiğini kapatmaya uğraşan ve başarılı olan kimseler olduğunu belirtmiştir. Öğretmenin vasıfları huşunda bir diğer makaleyi ise Vedide Pars kaleme almıştır. Konuya farklı bir açıdan yaklaşan Pars, öğretmenin vasıflarını öğrencilerin bakış açısında göre incelemiştir. Pars’ın bu makalesinde, Frank W. Hart tarafından 1934’te Amerika Birleşik Devletleri’nde lise öğrencileriyle yapılmış olan bir araştırmaya değinilmiştir. Bu araştırmada; öğrencilere önce en sevdikleri öğretmeni neden sevdikleri, ardından en sevmedikleri öğretmeni neden sevmedikleri, son olarak ise en çok fayda gördükleri öğretmeni sormuşlardır. Öğretmenlerin sevilme ve sevilmeme sebeplerinin öğretmenin vasıflarına göre oluştuğunun tespit edildiği bu araştırmada, özellikle son soruda öğrenciler %80 oranla en çok fayda gördükleri öğretmenin en sevdikleri öğretmen olduğunu belirtmiş, en sevmedikleri öğretmende bu oran %1’de kalmıştır. Bu bağlamda, öğretmen-öğrenci ilişkisinde karşılıklı sevginin eğitim üzerindeki etkisi ortaya koyulmuştur. Öğretmenlik hususunda yazılmış olan önemli makalelerden bir diğeri, İstanbul Gedikpaşa Ortaokulu müdürü Ethem Salmangil tarafından yazılmış olan “Öğretmenlik Mesleğinde 98 Başarılı Olmanın Yolları” isimli makaledir. Salmangil’in burada aktardığına göre öğretmenlik mesleğinde iki tip öğretmen vardır: biri kendisini sürekli geliştirmeye uğraşan taraf; diğeri ise tüm yaşamı yiyip içmekten ibaret olup mesleği para için yaparak öğretmenliğin vasıflarından tamamen uzak olan taraf. Bu tip “öğretmen”lerin adeta yaşayan birer cansız varlık olduğunu ifade eden yazar, öğretmenlerin daima genç kalmaları gerektiğini belirtmiştir. Bunun ardından öğretmenlik mesleğinde çocuk sevgisinin oldukça önemli olduğunu belirten yazar; çocuklarla anlaşabilen, onlarla arkadaş olabilen, onlara kolaylık sağlayabilen öğretmenlerin başarılı birer öğretmen olduklarını ifade etmiştir. Yazar Salmangil bu ifadelere ek olarak öğretmenlerin öğrencilere aktardıkları bilgileri önce kendilerinin bilmeleri gerektiğini belirtmiş, öğretmenlerin kendilerini sürekli güncel tutmalarının ve mesleki tekniklere hâkim olmanın önemine dikkat çekmiştir. Ek olarak, öğrencilerin bir fabrikasyon ürünü gibi görülemeyeceğini belirtmekle beraber bir öğretmenin öğrencinin kapasitesinden haberdar olmasının oldukça önemli olduğunu, toleranslı, öğrenciye her açıdan örnek, cesaret kırıcı hareketleri tehdit unsuru olarak kullanmayan, neşeli ve güler yüzlü öğretmenlerin başarılı olmaya çok daha yakın olduklarını belirtmiştir. Öğretmenler konusunda dikkat çeken bir diğer makale, 41. sayıda yayımlanmış olan “Öğretmenlik Mesleğinin Problemleri” isimli makaledir. Bu makale, 31 Temmuz-4 Ağustos 1955 tarihleri arasında İstanbul’da yapılmış olan Dünya Öğretmenlik Mesleği Konfederasyonu (CMOPE)’nun toplantı tutanaklarından meydana getirilmiştir. Bu toplantıda, 33 ülkeden öğretmenlik mesleğinin sorunlarına dair rapor alınmış ve bu problemlerin ne şekilde giderilebileceği üzerinde tartışılmıştır. Gelen raporlardan tespit edildiği üzere, öğretmenlerin maaşı tüm dünyada düşük seviyelerdedir. Eğitim materyallerinde ve okul binalarında çeşitli eksikler bulunmaktadır. Bazı raporlarda ise sınıflarda öğrenci yoğunluğu olduğu belirtilmiştir. Raporlara göre, 99 öğretmenlik mesleğinin problemleri dört temel başlığa ayrılmıştır: akademik hususlar, mesleki hususlar, mali hususlar, hukuki hususlar.  Akademik hususlar: bu bölümde, istenen kaliteli yaşam standartlarının ancak eğitimle elde edilebileceği vurgulanarak eğitim-öğretim sistemine değinilmiştir.  Mesleki hususlar: bu bölümde, öğretmenlerin, bulundukları ülkede Eğitim Bakanlığı’na ihtiyaçlarını iletebilmeleri ve bu ihtiyaçların giderilebilmesi için çeşitli birlikler oluşturması gerekliliği üzerinde durulmuştur. Buna göre öğretmenler; İngiltere, İrlanda, Avustralya, Hollanda, Yugoslavya’da olduğu gibi birer öğretmen birliği kurmalıdır. Bu ülkelerde bulunan eğitim bakanlıkları; eğitim hususunda yapılacak yenilikleri bu birliklerle beraber tasarlamakta ve hayata geçirmektedir. Böylece öğretmenler, eğitim konusunda ciddi söz sahibi haline gelmektedir.  Mali hususlar: Öğretmen maaşlarının yükseltilmesi konusunun görüşüldüğü bu kısımda, öncelikle, öğretmenlik mesleğine giriş şartlarının zorlaştırılması gerekliliği ifade edilmiştir. Bunun ardından, öğretmenlerin maaş artışı taleplerini, halka iyi anlatmaları gerektiği belirtilmiştir. Burada belirtilen ifadeye göre hangi ülkede olursa olsun halk, öğretmenlerin yeterli kazanç sağlayabilecek ek zamanları olduğunu düşünmektedir. Bu düşünceye şiddetler karşı çıkan raporda, öğretmenlerin ek iş yapmalarının onları asıl mesleklerinden uzaklaştıracağına ve bu durumun öğretmenlik mesleğine ciddi yaralar açacağına dikkat çekmiştir.  Hukuki hususlar: bu kısımda, öğretmenlerin siyasi faaliyetlere ne derece girebileceği tartışılmıştır. Ancak burada esas dikkati çeken kısım, din eğitimi üzerinedir. Burada belirtildiğine göre, ilgili dönemde, Fransa’da öğrencilerin velileri isterlerse çocuklarını din dersinin olduğu gün okula göndermeme imkânına sahiptir. İngiltere’de de öğrencilerin din derslerine katılması zorunlu değildir. Kanada’da ve Yugoslavya’da ise din dersleri bulunmamaktadır. 100 Tedrisat Mecmuası yazarlarından Rauf Miral de öğretmenlik mesleğinin sorunları üzerinde durmuş, bu hususta “İlkokul Öğretmenlerinin Maaşları İsimli” bir makale kaleme almıştır. Burada ifade edildiğine göre, 1948’de yürürlüğe giren 5242 sayılı kanunun44 uygulanmasında çeşitli aksaklıklar yaşanmış ve öğretmenlerin kazanmış oldukları kadrolar, kadrosuzluk nedeniyle uzun süreler askıda kalmıştır. Uzun süre yaşanan bu aksaklıkların önüne geçmek için 1954’de 6273 sayılı bir kanun45 hazırlanmış, kadrosuzluktan yaşanan aksaklıklar bir nebze azaltılsa da bu kez yeni sorunlar ortaya çıkmıştır. Buna göre öğretmenlerin hangi kanuna tabi olacağı hususunda çeşitli karışıklıklar yaşanmış ve bu karışıklıklar nedeniyle öğretmenlerin bir kısmı maaş kaybı yaşamışlardır. Rauf Miral de bu konuya dikkat çekerek bu karışıklığın giderilmesi yönünde çağrı yapmıştır. Bu hususa 57. sayıda da dikkat çeken Rauf Miral, bu sayıda kaleme aldığı yazısında yardımcı öğretmenlerin yaşadığı hak kayıplarına değinmiştir. Oldukça kapsamlı olan bu makalesinde Miral, yaşanan öğretmen ihtiyacı sebebiyle üniversite mezunu kimselerin öğretmen olarak Bakanlık bünyesine alındıklarını, bu kişilere normal öğretmen maaşına göre çok daha az maaş verildiğini ve bu kişilere tahsillerini tamamlayıp gerçek birer öğretmen olduktan sonra dahi bu düşük ücretlerin dayatıldığını belirtmiştir. Miral bu durumu, “sürekli olarak, öğretmenlere daha az ücret ödemenin yolları aranıyor; öğretmenlerin ekmek parası üzerinden bütçe tasarrufu yapılmaya çalışılıyor” (1958, 57: 1) ifadeleriyle özetlemiştir. Buna göre, mesleğe ‘yardımcı öğretmen’ olarak başlayıp sonradan öğretmenlik eğitimi gören ve 20-30 yıl öğretmenlik yapan kimseler bile hâlâ yardımcı öğretmen ücreti üzerinden ücretlendirilmektedir. Bu hususun giderilmesi için Bakanlığa çağrı yapan Miral, öğretmen maaşları üzerinden tasarruf yapılamayacağını ve öğretmenlerin bu şekilde zor durumda bırakılamayacağını belirtmiştir. 44 Bkz.: 12 Temmuz 1948 tarihli 6955 sayılı Resmi Gazete s.14372-14373 https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/6955.pdf (06.12.2020 tarihinde erişildi.) 45 Bkz.: 23 Şubat 1954 tarihli 8641 sayılı Resmi Gazete s.8254-8255 https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/8641.pdf (06.12.2020 tarihinde erişildi.) 101 Edebiyat öğretmeni Şükrü Saygı da öğretmenlik mesleğinin problemlerine değinmiş ve mesleğin çekici hale getirilmesi için çeşitli çözüm önerileri sunmuştur. Burada belirtildiğine göre, ülkenin orta dereceli okullarının tamamına yetecek kadar branş öğretmeni bulunmamakta, bu eksiklik ya diğer öğretmenlere ek ders verdirerek ya da üniversite mezunu kimselere ders verdirerek kapatılmaya çalışılmaktadır. Bu bağlamda, öğretmenlere verilen ek ders ücretlerinde ciddi düzenlemelere ihtiyaç olduğunu belirten yazar, öğretmenlerin 3 haftada yaklaşık 18 saat ücretsiz bir şekilde çalıştırıldığını ifade etmiştir. Yazar, bu durumların öğretmenleri zor durumda bıraktığını belirterek bu aksaklıklarda düzenleme yapılması gerektiğini belirtmiştir. 4.6.2 Öğretmen Yetiştirme Konulu Yazılar. Bir eğitim dergisi olan Tedrisat Mecmuası’nda yer alan yazarlar, öğretmen konusunu eğitim sisteminin en önemli parçalarından biri olarak pek çok kez dergiye taşımış, öğretmenlerin yetiştirilmesi hususuna ise ayrıca önem vermişlerdir. Bu bağlamda, Tedrisat Mecmuası’nda, öğretmen yetiştirme hususunda özellikle İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu üzerinde sıklıkla durulmuş ve bu okulun kuruluş yıl dönümü her yeni yılda kutlanmıştır. Elbette bunda Tedrisat Mecmuası’nın İstanbul Öğretmen Okulu’nda çıkarılmasının da büyük etkisi bulunmaktadır. Ayrıca dergide, Avrupa’da ve Amerika’da yürütülen öğretmen yetiştirme faaliyetleri sık sık incelenmiştir. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Fransa’da bulunan öğretmen yetiştirme kurumlarının öğretmen yetiştirme stilleri pek çok kez dergiye taşınmıştır. Bunun dışında, Türkiye’de var olan öğretmen yetiştirme kurumlarına dair bilgiler de verilmiş; yapılan program değişiklikleri tartışılarak okuyucuya aktarılmıştır. Dönemin önde gelen ülkelerinde yürütülen öğretmen yetiştirme faaliyetlerine dair pek çok bilgi barındıran bu makalelerin varlığına karşın, bu makalelerin bu çalışmaya taşınması konunun dağılmasına ve başlığın amacından uzaklaşmasına yol açacağı için bu konuda sadece bir makale örnek olarak 102 incelenecek, bunun ardından Türkiye’deki öğretmen okullarının kuruluşu kısaca aktarılacak ve programları hususunda yazılmış makalelere geçilecektir. Dergide ilk örnek olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde yükseköğrenim ve öğretmen yetiştirme faaliyetleri incelenmiş, bu incelemelerde görülen olumlu uygulamaların Türkiye’de de hayata geçirilebileceği belirtilmiştir. Buna göre ABD’de üç tip üniversite bulunmaktadır: kilise okulları, özel üniversiteler, devlet üniversiteleri. Hepsi ücretli olan bu okullarda öğrenim ortalama dört yıldan ve 30-40 dersten oluşmaktadır. Öğrencilere birer akademisyenin rehber olarak atandığı üniversitelerde bachelors degree (lisans eğitimi), masters degree (yüksek lisans eğitimi) ve doctors degree (doktora eğitimi) olarak üç tip eğitim verilmektedir. Yüksek lisans eğitimi bir yılda, doktora eğitimi daha uzun bir süreçte yürütülmektedir. Burada aktarıldığına göre ABD’de doktora mezunu kimselerin iş bulma kaygısı bulunmamaktadır. Burada aktarıldığına göre ABD’de önceleri öğretmen olmak için üniversite mezuniyeti yeterli sayılırken, öğretmenlik mesleğinin öneminin anlaşılması üzerine bir kişinin öğretmenlik mesleğini yapabilmesi için pedagoji eğitimi almış olması şart koşulmuştur. Bu pedagoji eğitimlerinde; çocuk psikolojisi, ders uygulaması, ders materyali kullanımı, okul idaresi, genel psikoloji, devamsız öğrencilerin tetkiki, okul teşkilatı, müfredat programı gibi dersler bulunmakla beraber dönemin düşünürleri tarafından bu durum eleştirilmiş; öğretmenlerin öğretimin nasıl yapılacağı dersleriyle fazlaca eğitilmesine karşın neyi öğretecekleri hususunda yeterli ders görmedikleri belirtilmiştir. ABD’de öğretmen yetiştirme faaliyetleri genel olarak bu durumda iken sonradan yeniden ele alınan programla tüm eğitim sistemi yenilenmiştir. Buna göre, ABD’de ilk ve orta öğrenim 12 yıldan, üniversite eğitimi ise bu sürenin üzerine 4 yıldan oluşmaktadır. Bu bağlamda, bir öğretmenin başlangıçtan mezuniyete kadar gördüğü öğrenim süresi 16 yıldır. Öğretmen yetiştirme faaliyetleri ise öğretmen ve eğitim enstitülerine bırakılmıştır. Bu enstitülerin işleyişi eyaletlere göre değişiklik göstermekle beraber öğretmen yetiştiren tüm 103 kurumlar başkent Washington D.C.’deki Birleşik Amerika Eğitim Bürosu’na bağlıdır. Dört yıllık eğitimin ardından konuşma yeteneği, bedenî ve psikolojik gözlem, kültür, kişilik analizi testlerine girip bu testleri başarıyla geçen mezunlar öğretmen olarak görevlendirilmişlerdir. Öğretmen okullarına girişte ise yine konuşma sınavı, deneme sınavı, sözlü mülakat ve fiziksel muayene şartları uygulanmaktadır. Bu bağlamda, 1956 yılında ABD’deki öğretmen kolejlerindeki öğrencisi sayısı 300 bin civarındadır. Haftada 30 saat olan öğrenim süresinde öğretmen adayları; tarih, edebiyat, güzel sanatlar, fen bilgisi, sosyal bilgiler, matematik, sanat tarihi, müzik, drama, lisan, sağlık bilgisi, beden eğitimi, sosyoloji, siyasal bilgiler, çocuk gelişimi dersleri görmüş; ikinci ve üçüncü sınıflarda haftada bir, dördüncü yani son sınıfta ise haftanın her günü belirli bir okula giderek staj yapmışlardır. Dönemin en gelişmiş ülkelerinden biri olan ABD’de bu gelişmişliğin eğitim sayesinde olduğuna dikkat çekilen dergide, Türkiye’deki öğretmen yetiştirme faaliyetlerine de yer verilmiş ve bu konuda çeşitli görüşler paylaşılmıştır. Bilindiği üzere Türkiye’de modern anlamda öğretmen yetiştirme faaliyetleri günümüzden 172 yıl önce, 16 Mart 1848 tarihinde açılan Darülmuallimin (Öğretmen Okulu) ile başlamıştır. Bu ilk Darülmuallimin’i 1868’de açılan Darülmuallimin-i Sıbyan, 1870’te açılan Darülmuallimat, 1891’de açılan Darülmuallimin-i Aliye, 1913’te açılan Ana Muallim Mektebi takip etmiştir (Abazaoğlu & Yıldırım & Yıldızhan, 2016: 145). Öğretmen okullarının sayısı zamanla daha da artmış ve bu okullar ülkenin çeşitli yerlerinde etkin olmaya başlamıştır. Buna karşın öğretmen okulu mezunlarının sayısı bir türlü istenilen seviyeye gelememiş ve ihtiyacı karşılayamamıştır. Örneğin, Temmuz 1921’de yapılmış olan Maarif Kongresi’nde yapılan çalışmalarla ülkede sadece 3061 öğretmen tespit edilebilmiş, bunların ise sadece 875’inin öğretmen okulu mezunu olduğu anlaşılmıştır (Duman, 1999: 96). Bu sayının ne denli yetersiz olduğunun görülmesinin ardından, cumhuriyetin ilanından sonra öğretmen yetiştirme kurumlarında çeşitli düzenlemeler yapılmış ve ismi Darülmuallimin olan bu okullar, Yüksek Öğretmen Okulu 104 olarak yeniden adlandırılmıştır. Öğrenim süreleri dört yıldan beş yıla çıkarılan bu okullara 1927’de Köy Öğretmen Okulları eklenmiş, Nisan 1940’ta ilan edilen Köy Enstitüleri ve Köye Lüzumlu Sanat Erbabı Yetiştirme Yasası46 ile Köy Öğretmen Okulları Köy Enstitüleri’ne dönüştürülmüş ve ülkenin çeşitli yerlerinde Köy Enstitüleri açılmasına başlanmıştır. Bu bağlamda toplam 21 Köy Enstitüsü açılmıştır (Doğan, 2005: 135). Böylece Köy Enstitüleri; mevcut öğretmen okulları ile birlikte, cumhuriyetin başından beri çözülmeye çalışılan öğretmen yetiştirme konusundaki ihtiyacı en hızlı şekilde kapatan kurum haline gelmiştir. Köy Enstitüleri’nin resmi olan ilk ders programı, 1943 yılında yayınlanan Köy Okulları ve Köy Enstitüleri Teşkilat Yasası ile yayınlanmıştır. Buna göre Köy Enstitüleri’nin öğrenim süresi beş yıl olmakla birlikte buraya beş yıllık köy okulu mezunları ve üç yıllık köy okulu mezunu47 olup iki yıllık hazırlık sınıfını başarıyla geçenlerin alınacakları belirtilmiştir (Bahadır, 2002: 283). Haftalık ders programı 44 saat olan Köy Enstitüleri’nde beş yıllık süreçte 114 hafta kültür, 58 hafta tarım, 58 hafta teknik derslerine, 30 hafta ise aralıklı olmak üzere tatillere ayrılmıştır (Tanilli, 2016: 76). Öğretmen yetiştirme hususunda oldukça önemli bir yer edinen Köy Enstitüleri’nde 1953 yılı itibari ile 17.341 öğretmen yetiştirilmiştir (Bahadır, 2002: 284). Öğretmen yetiştirme konusundaki başarısıyla Yüksek Öğretmen Okullarını geride bırakan Köy Enstitüleri, 1954 yılında ilan edilen yasa ile kapatılmış ve mevcut okullar ismi değiştirilerek İlköğretmen Okulu’na çevrilmiştir (Akdemir, 2013: 18). Köy Enstitüleri’nin kapanmasından sonra Yüksek Öğretmen Okulları tekrar önem kazanmış ve 1955 yılında bu okulların sayısı; kırk tanesi 46 3803 numaralı Köy Enstitüleri Kanunu için bakınız: https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/4491.pdf (06.12.2020 tarihinde erişildi.) 47 17-28 Temmuz 1939 tarihleri arasında yapılan Birinci Milli Eğitim Şurası’nda alınan karar uyarınca mevcut köy okullarının öğrenim süreleri üç sınıftan beş sınıfa çıkarılmıştır. Bu sebeple bu tarihten sonra üç yıllık köy okulu mezunu ve beş yıllık köy okulu mezunu olmak üzere iki ayrı grup oluşmuştur. Köy Enstitüleri’ne girişte, bu ayrımın ortadan kalkması ve üç yıllık okul mezunlarının öğrenim sürelerinin beş yıla tamamlanması amacıyla iki yıllık hazırlık sınıfı uygulaması yapılması kararlaştırılmıştır. 105 ilkokul öğretmeni, üçü ortaokul öğretmeni, üçü teknik okul öğretmeni, biri lise öğretmeni yetiştirme amaçlı olmak üzere toplam 47’ye ulaşmıştır. Tedrisat Mecmuası’nın yayımlandığı dönemde, Türkiye’de öğretmen yetiştiren bir diğer kurum ise eğitim enstitüleridir. 1946 yılında Milli Eğitim Şurası tarafından alınan kararla mevcut öğretmen okullarının bir kısmının eğitim enstitülerine dönüştürülmesi yönünde alınan kararla ülke geneline yayılmaya başlanan bu kurumlarda edebiyat, fen, yabancı diller, pedagoji, özel eğitim, resim-iş, müzik, beden eğitimi öğretmenleri yetiştirilmiştir. Tedrisat Mecmuası’nın yayımlandığı dönemde aktif olan bu kurumlardan hareketle, dergide hem Köy Enstitüsü’nden hem eğitim enstitülerinden hem de Yüksek Öğretmen Okulları’ndan öğretmenlerin yazıları bulunmaktadır. Tedrisat Mecmuası’nda, öğretmen yetiştirme konusunda dikkat çeken makalelerden biri, 13. sayıda Necip Alpan tarafından kaleme alınmış olan “Öğretmen Okulları ve Köy Enstitüleri” isimli makaledir. Öncelikle burada belirtmek gerekir ki, bu yazının yayımlandığı yıl olan 1952’ye kadar öğretmen okullarında 1947 tarihli Köy Enstitüleri Eğitim Programı uygulanmıştır. Necip Alpan bu makalesinde, 1952 yılında taslak olarak duyurulan yeni programı incelemiştir. Bu programda, öğretmen okullarının esasları şu şekilde sıralanmıştır: Öğretmen okulları Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlıdır; öğretmen okullarında pratik bilgi ve yeteneklere önem verilir; okullar, öğretmen adaylarına planlı çalışmayı öğretmelidir; okullar çevresinin birer araştırma merkezidir; öğretmen okulu, mezunları ile daima ilgilenir; okul çalışmalarında milli kaynaklara ve milli ekonomiye önem verilir. Bu esaslara göre, öğretmen okullarının haftada 33 ve 37 saat aralığında değişmek üzere işlenecek derslerin konuları şu şekilde belirtilmiştir: I. Meslek Dersleri: Psikolojiye giriş, eğitim psikolojisi, öğretim metodu ve uygulama, ilkokul uygulamaları, eğitim sosyolojisi, teşkilat ve idare, seminer. 106 II. Türk Dili ve Edebiyatı: Okuma, dil bilgisi, kompozisyon, Türk Edebiyatı Tarihi, inşat (şiir okuma). III. Sosyal Bilgiler: Tarih, coğrafya, yurttaşlık bilgisi, sosyal bilgiler ders araçları IV. Tabiat ve Fen Bilgisi: Tabiat bilgisi, fizik, kimya, biyoloji, sağlık bilgisi. V. Matematik: Aritmetik ve cebir, geometri. VI. Milli Savunma VII. Din Bilgisi VIII. Beden Eğitimi IX. Müzik X. Resim XI. Yazı XII. İş Eğitimi XIII. Ev Ekonomisi: Ev idaresi, yemek pişirme, biçki-dikiş, çocuk bakımı, ev işi. XIV. Tarım Yeni programı bu şekilde aktaran yazar Alpan, bu programın yeniliklerine ve eksikliklerine de değinmiştir. Yazar programın yenilikleri hususunda aktif metoda ağırlık verildiğini, “iş”in bir amaç değil öğrenme aracı olarak görüldüğünü, öğrencilerin ilgilerine ve ihtiyaçlarına önem verildiğini, milli duygulara destek olacağını belirtmiştir. Buna karşın programın eksikleri hususunda ise; derslere yardımcı kitapların henüz yeterli olmadığını, bir takım ders araçlarının temin edilmesinin zor olduğunu, öğretmenlerin yeni programa yönelik eğitim almaları gerektiğini belirtmiş ve bu eksiklere rağmen yeni programın öğretmen okulları için bir dönüm noktası olacağını belirtmiştir. 4.7 Aile Konulu Yazılar Tedrisat Mecmuası’nda ailenin çocukların eğitimi üzerinde oldukça önemli bir rolü olduğu belirtilmiş ve aile ilişkilerine dair pek çok yazı kaleme alınmıştır. Bu bağlamda yayımlanmış 107 olan ilk makale, Ziya Paşa’nın, Jean Jacques Rousseau’dan tercüme ettiği Emilê adlı esere yaptığı önsözden alınmıştır. Bu yazısında çocukluğundan ve eğitiminden söz eden Ziya Paşa, şairliğe babasının kendisi için tuttuğu hocası İsmail Ağa sayesinde başladığını belirterek, “eğer hocam olmasaydı ben şair olmak yerine belki de baldırıçıplak bir tulumbacı olurdum” (1952, 8: 39) ifadesini kullanmıştır. Öte yandan Ziya Paşa, İsmail Ağa’dan önce kısa bir süre hocası olmuş olan Ömer ismindeki kişinin kendisine hırsızlık yaptırdığını belirtmiş, iki farklı hocanın ne denli farklı yönlerde olduğunun altını çizmiştir. Bu bağlamda bu hocaların da şairlik ve hırsızlık özelliklerini ailelerinden almış olduklarını belirterek çocuklukta özellikle aileden gelen eğitimin önemine dikkat çekmiştir. Ziya Paşa bu yazısını “ah ne olurdu, Rousseau gibi bir lala elinde büyüseydim!” (1952, 8: 40) gibi dikkat çekici ve düşündürücü bir ifadeyle sonlandırmıştır. Aile-çocuk ilişkilerine dair bir sonraki makale de yine sekizinci sayıda yer almakla beraber bu makale Beyoğlu Erkek Lisesi felsefe öğretmeni Nahit Tender’in, Şubat 1952’de İstanbul Eğitim Enstitüsü’nde öğretmenlere vermiş olduğu konferanstan derlenmiştir. Tender burada, çocukların üç önemli ihtiyacı olduğunu belirtmiştir: güvende olduğunu bilmek, kendisine ve büyüklerine güvenmek, sevgi görmek. Buna göre, bu hisleri vermek için çocukların ihtiyaçlarını iyi bilmek ve bunlara yönelik belli yaklaşımlar takınmak gerekmektedir:  Emzirme çağı: bu dönemdeki çocukların aile ilgisine, sevgisine ve bakımına yüksek derecede ihtiyacı bulunmaktadır. Bebek aç bırakılmamalı ve rahat ettirilmelidir  1-2 yaşlar: bu dönemdeki çocuk için, kaslarını geliştirme ve keşfetme imkânı bulmak, yemek yemeyi öğrenmek, bulunduğu mekânları keşfetmek önemli ihtiyaçlardır ve bu ihtiyaçların karşılanmasına yardımcı olunmalıdır.  3-4 yaşlar: çocukların “neden” ve “nasıl” soruları artar. Kaslarına iyice hâkimdir. Uzun cümleler kurabilir. Bu sebeple, çocuğun yeni keşfettiği bu özellikleri zevkle 108 yapmasına tepki verilmemeli ve çocuk özgür bırakılmalıdır. Aileler, çocukları örneğin giyinmek gibi bazı işlerde bağımsız bırakmalıdır.  5-6 yaşlar: Bu yaştaki çocuklar özgürlük düşkünü olur. Sık sık sorular sorar. Ev işlerinde ailesine yardımcı olmaktan zevk alır, küçük aletleri kullanabilir. Bu durumlarda çocuğun zevki kırılmamalıdır. Konferansı veren öğretmen Nahit Tender, bu yaklaşımlar karşısında ailelere belirli tavsiyeler de vermiştir. Buna göre aileler çocuğa karşı ifadelerinde açık olmalıdır. Örneğin, sadece “yapma” yerine “yaptığın şey benim canımı sıkıyor (veya) acıtıyor” denmelidir. Çocuğun yanında, çocuktan bahsedilmemelidir. Çocuğa olan sevgi sadece öpme ve kucaklaşma olarak değil, çocuğun ilgilendiği şeylere dâhil olarak da gösterilmelidir. Çocuğa, “ben” diliyle değil, “biz” diliyle hitap edilmelidir. Çocukla kesinlikle alay edilmemelidir. Çocuklara, sıkıcı ve uzun öğütler vermekten kaçınılmalıdır. Çocuğa gereksiz yere söz verilmemeli ve verilen sözler mutlaka tutulmalıdır. Çocuğu tehdit etmek yoluyla çocuğun güvenlik ihtiyacı hissi sarsılmamalıdır. Çocuğa, kötü hitaplarda bulunulmamalıdır. Fevzi Selen de 23. sayıda kaleme almış olduğu makalesinde, ailede yaşanan geçimsizliklerin çocuklar üzerindeki etkisi konusunu ele almıştır. Buna göre, bir çocuğun temel disiplinleri anne ve babadan gelmekle beraber anne-baba arasında yaşanan geçimsizlikler çocukların psikolojik ve sosyal gelişimleri ile sosyal hayatlarında olumsuz etkilere yol açmaktadır. Özellikle de, çocuk eğitiminden bihaber ebeveynlerin bu tartışmalar sırasında çocuklarını da bir araç olarak kullanmaları çocuklarda ciddi psikolojik yaralara yol açar. Bu hususta özellikle boşanma arifesinde olan çiftlerin çocuk psikolojisini hiçe sayarak çocuklarını araç olarak kullanmalarını şiddetle eleştiren yazar, bu durumla beraber bazı çiftlerin ise çocuk psikolojisinden hiçbir şekilde anlamadığını belirtmiştir. Yazarın ifadesine göre bu durumlarda çocuklar kendilerini hayat boyu güvensiz hissedecek, belki de kendisini suçlayacak ve hayat boyunca öz güvenini yerine oturtamayacaktır. Bu çocuklar genellikler 109 ürkek olurlar ve etraflarındaki hiç kimseye güvenemezler. Sürekli bir şüphe içinde bulunmaları nedeniyle, ileride yaşayacakları evlilik yaşamlarında da sıklıkla sorunlar yaşarlar. Ailelerinde geçimsizlik yaşayan çocukların okul hayatlarında da çeşitli başarısızlıklar yaşamaları doğaldır. Bu dönemde, öğretmeni tarafından çocuğa sert tepkiler verilmesi çocuk için okul yaşamını da çekilmez kılar ve çocuklar sokak yaşamına yönelmeye başlar. Yazar burada, “bu andan itibaren çocuklar artık aileleriyle değil, emniyet güçleriyle muhatap olmaya başlarlar. Özellikle şehrin izbe yerlerin yaşayan çocukların genelinin hayat hikâyelerinde aile geçimsizliği bulunmaktadır” ifadesini kullanmıştır. Bunun ardından bir sokak çocuğunun hikâyesini aktaran yazar, bu durumların önüne geçmek için öğretmenlere büyük bir görev düştüğünü belirtmiştir. Buna göre; öğretmenler okul-aile birliği toplantılarında velilere bu hususlarda bilgiler vermeli, sınıfta ise öğrencilerin sorunlarına uzak kalmamalı ve onları dinleyerek gerekli yardımlarda bulunmalıdır. Fikret Özgönenç de 50. sayıda kaleme almış olduğu “Aile Bilgisi Dersinde Önemli Noktalar” isimli makalesinde bu konunun üzerinde durmuş ve aile bilgisi dersinin önemini belirtmiştir. Aile Bilgisi derslerinin öğrencilerde aileye ve yuvaya karşı daha büyük sevgiler uyandırdığını belirten yazar, ev işleri eğitimi hususunda da ilgi çekici ifadeler kullanılmıştır. Önceleri sadece kız okullarında verilen el işleri derslerinin 1948 programı ile beraber erkek öğrencilere de verilmesini takdirle karşılayan yazar, bu eğitimlerde cinsiyet ayrımı yapılamayacağını ve bu eğitimlerin erkek çocuklarına da kız çocuklarına da gerekli olduğunu ifade etmiştir. Günümüzde dâhi tartışılmakta olan bu görüşlerin yazar Özgönenç tarafından henüz o dönemlerde ifade edilmiş olması şüphesiz ki oldukça dikkate değerdir. Buna göre, erkek öğrencilerin de kız öğrenciler kadar dikiş dikebileceği, ikramlar yapabileceği, ev ekonomisine hâkim olabileceği belirtilmiştir. Bu ifadelerin ardından yazar, yazının devamına Aile Bilgisi dersinin içeriğine değinmiştir. Yazara göre, Aile Bilgisi derslerinin içeriğinde çeşitli düzenlemeler yapılmalıdır. Dersin tüm 110 ülkeye hitap edebilmesi açısından örneğin elektrikli ev aletleri kadar basit ev aletlerinin kullanımı da öğretilmeli veya kırsal yaşama ait bazı kavramlar tüm ülkede öğretilmelidir. Oldukça ilgi çekici olan bu önerilerde yazar örneğin, düdüklü tencere kullanımının sadece kırsalda olmadığını belirtmiş ve bu eğitimin şehirlerde yaşayan öğrencilere de bu ders vasıtasıyla yapılması gerektiğini ileri sürmüştür. Hakeza sadece batı usulü yemek tarifleri yerine Anadolu’da var olan bazı yemek tarifleri de ders içeriğine eklenmelidir. Bu gibi önerileri sıralayan yazar, bu eğitimlerin çocukların aileleri ile daha çok zaman geçirmelerini sağlayacağını belirtmiş; yaparak ve yaşayarak öğrenim metoduna uygun olan bu dersin hem öğrencilere hem de ailelere pek çok şey katacağını ifade etmiştir. 4.8 Halk Eğitimi Konulu Yazılar Tedrisat Mecmuası’nda yalnızca genç nüfusun eğitimine özelinde değil, halkın eğitimi konusunda da çeşitli makaleler yayımlanmıştır. Halk eğitimi konusunda geniş kapsamlı bir yazı kaleme alan Fikret Özgönenç; hayatın sürekli değişip geliştiğini, bireylerin bu gelişime uyum sağlayabilmeleri için ömür boyu eğitimlerine devam etmeleri gerekliliğini belirtmiştir. Buna göre, bu konudaki pek çok makalede, halk eğitiminin bir kişinin okuldan mezun olmasından sonra başladığı ifade edilmiştir. Buna bağlamda halk eğitimi, bir takviye eğitim olarak tanımlanmıştır. Bu konuda yapılan ilk girişimler ise 1926’da Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde Halk Eğitimi Şube Müdürlüğü’nün kurulmasıdır (1957, 49: 1). Bu kurumun çeşitli faaliyetlerde bulunmasına karşın, dergide ifade edildiği üzere, Türkiye’de halk eğitimi konusu oldukça uzun bir süre istenilen seviyeye getirilememiştir. Buradan hareketle Özgönenç, 1952 yılında dahi Türkiye’de okuryazar oranının henüz %30 seviyesinde olduğunu belirtmiştir (1952, 7: 16). Bu oranın ne denli düşük olduğuna dikkat çeken yazar, okuryazar olmayan %70’lik nüfusa ancak halk eğitimi kavramıyla ulaşılabileceğini ifade etmiştir. Buna göre yazar, halk eğitimini demokrasinin bir gereği ve vatandaşa daha refahlı bir hayat sağlama aracı olarak gördüğünü 111 belirterek Türkiye’de halk eğitiminin öneminin görülmesinde oldukça geç kalındığını öne sürmüştür. Ülkenin kalkınması için tek yolun halk eğitimine ağırlık verilmesi olduğunu belirten yazar, bunun için Milli Eğitim, Tarım, Sağlık, Çalışma, İçişleri, Milli Savunma Bakanlıklarının işbirliği yapmaları gerekliliğini; halk eğitiminin öneminin kitle iletişim araçları ile halka anlatılmasının zorunlu olduğunu ifade etmiştir. 49. sayıda Nusret Köymen tarafından kaleme alınmış olan “Altıncı Maarif Şurası ve Halk Eğitimi” isimli makalede ise halk eğitiminin okulun bıraktığı yerden başladığı, bu sebeple okul eğitiminden farklı olduğunu ve hatta normal bir okul öğretmeninin halk eğitimcisi olamayacağı belirtilmiştir. Buna göre, halk eğitimine özel eğitmenler yetiştirmek için 1953’ten itibaren öğretmen okullarında Eğitim Sosyolojisi isimli bir ders hazırlandığını belirten yazar; halk eğitimi hususunda kurulmuş olan Halk Eğitimi Bürosu’nu, 16 adet halk eğitimi merkezini, 12 adet halk eğitimi derneğini ve ülke genelinde açılmış olan okuma odalarını Türkiye’nin halk eğitimi hususunda geç kalmış ancak eksiği kapatabilecek girişimler olarak tanımlamıştır. Tedrisat Mecmuası’nın yayımlandığı dönemde, halk eğitimi konusunda yaşanmış olan en ciddi olaylardan birisi de Altıncı Maarif Şurası’dır. 18-23 Mart 1957 tarihleri arasında gerçekleştirilen Şura’da, mesleki ve teknik öğrenim ile halk eğitimi kavramları ele alınmıştır.48 Cumhurbaşkanı Celal Bayar, TBMM Başkanı Refik Koraltan, Başbakan Adnan Menderes ve Milli Eğitim Bakanı Ahmet Özel ile birlikte yaklaşık 700 kadar delegenin katıldığı bu Şura, halk eğitimine verdiği yetersiz önem ve plansızlık konusunda Tedrisat Mecmuası tarafından sert bir şekilde eleştirilmiştir. Öyle ki; dergide daha önce öğretmen maaşları, kadro talepleri, eğitimde yaşanan aksaklıklar gibi pek çok konuda olan eleştiriler, Altıncı Maarif Şurası’na yönelik olan eleştirinin yanında oldukça sönük kalmıştır. 51-52 ortak 48 VI. Milli Eğitim Şurası’nda alınan kararlarla ilgili tutanak için bakınız: https://ttkb.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_09/29164847_6_sura.pdf (06.12.2020 tarihinde erişildi) 112 sayısında Raşit Öymen tarafından kaleme alınmış olan “Altıncı Maarif Şurası’ndaki Bazı Düşüncelerin Tahlili ve Değerlendirilmesi” isimli makalede ilk olarak Milli Eğitim Bakanı Ahmet Özel’in açılış konuşması eleştirilmiştir. Öymen’in belirttiğine göre Bakan Özel bu konuşmasında, halk eğitimi hususunda, Türkiye’ye davet edilmiş ve çalışmalar yapmış olan yabancı akademisyenleri ismen bildirdiği halde, bu konuda çalışma yapmış olan Türk uzmanlardan bahsetmemiştir. Yazar Öymen ikinci olarak, halk eğitimi konusunda hazırlanmış olan raporları eleştirmiştir. Burada belirtmek gerekir ki Şura’ya katılmış olan delegeler mesleki eğitim ve halk eğitimi konusunda çeşitli komisyonlara ayrılmış ve çalışmalarını raporlar haline getirerek Şura’ya sunmuşlardır. Öymen, Şura’ya sunulmuş olan bu raporların teknik bakımdan yetersiz olduklarını, pek çoğunun aynı içeriğe sahip olduğunu, aceleyle yazıldıklarını ve bazılarının ise konuyla tamamen alakasız olduğunu belirtmiştir. Dergide Altıncı Maarif Şurası’na getirilen bu eleştirilerin ardından, bu şurada Kabataş Erkek Lisesi felsefe öğretmeni Münir Raşit Öymen tarafından halk eğitimi konusunda hazırlanmış olan rapora yer verilmiştir. “Halk Eğitiminin Prensipleri” başlığını taşıyan bu raporda; Türkiye’nin gerçek anlamda Batılılaşabilmesinde halk eğitimin oldukça önemli olduğu, halk eğitimi kavramının Türk milletine milli kimlik ve kişiliğini kazandıracağı, buna bağlı olarak toplumun nizam ve kanuna bağlılığının artacağı, halk eğitiminin sadece köylerde yapılacak bir iş olarak görülmesinin sakıncalı olduğu ifade edilmiştir. Bu hususlara bağlı olarak bir halk eğitimi uzmanının sahip olması gereken özellikler de yine Öymen tarafından şu şekilde sıralanmıştır: Halk eğitimi rehberinin kişiliğinin huzurlu, sabırlı, iyimser, gerçekçi olması, üstünlük kompleksinden uzak olması gerekmektedir. İkinci olarak, bir halk eğitimi uzmanının içerisinde yaşadığı toplumu iyi analiz edecek yeterlikte olması gerekmektedir. Bunların ardından bir halk eğitimi uzmanının geniş bir psikoloji bilgisine ve ülküye sahip olması gerektiği belirtilmiştir. 113 4.9 Deneme Okulları Konulu Yazılar Tedrisat Mecmuası’nda deneme okulu konusunda yazılmış olan sadece bir adet makale bulunmaktadır. Fevzi Selen tarafından kaleme alınmış olan ve deneme okulu kavramının ne olduğunu, ne işe yaradığını açıklayan bu makale, dergide tek örnek olmasına karşın ilgili dönem için oldukça ileri görüşlü bir eser olarak gözden kaçırılmamalıdır. Selen, bu yazısında, eğitim kavramının kendisini sürekli yenilemek zorunda olduğunu, Milli Eğitim Bakanlığı’nın da eğitimin güncel tutulması ve geliştirilmesi hususunda sıklıkla komisyonlar toplayarak çeşitli kararlar alındığını belirtmiştir. Buna göre, eğitim programında yapılan çeşitli değişikliklerin ne şekilde etki edeceği, öğretmenlerin karşılaşabileceği olası sorunların görülmesi, ülkenin çeşitli yerlerinde görev yapan öğretmenlerin karşılaştıkları sorunları aşabilmeleri için örnek sunulabilmesi amacıyla deneme okulları kurulmalıdır. Selen bu konuda: “öğretmenler, bu deneme okullarının çalışmalarını yakından takip ederek müşahhas örnekler görürler ve böylece yanlış anlayışların önüne geçilmiş olur” (1954, 25: 190) ifadesini kullanmıştır. Dünyanın pek çok yerinde deneme okullarının var olduğunu ifade eden yazar, Türkiye’de eğitim konusunda yaşanan en büyük sorunlardan birinin eğitim programlarının öğretmenler tarafından tam olarak anlaşılamaması ve buna bağlı olarak yanlış eğitim verilmesi olduğunu belirtmiş; deneme okullarının kurulmasının şart olduğunu, hatta öğretmenlerin bu okulların derslerine gözlemci olarak girebilmelerinin serbest bırakılması gerektiğini öne sürmüştür. 4.10 Eğitimin Temel Prensipleri, Eğitimin Beş İlkesi ve Eğitimde Başarısızlık Sebepleri Dergide yer alan en önemli eserlerden biri olan “Öğretim ve Eğitimin Temel Prensipleri” isimli makalede, dönemin eğitim anlayışı ve bu anlayışın gerçekleşebilmesi için gerekli olan prensipler açık bir şekilde sıralanmış ve her bir maddenin açıklaması yapılmıştır. Halil Fikret Kanat tarafından hazırlanmış olan ve dönemin eğitim anlayışının aydınlatılabilmesi için 114 şüphesiz oldukça önemli bir konumda olan bu makalede eğitimin temel prensipleri yedi maddede açıklanmıştır. Buna göre, eğitimin sahip olması gereken prensipler şu şekildedir: a) Bütünlük Prensibi: Öğrenci, bir bütün olarak ele alınmalı, öğrencinin yetenekleri ve kusurları bütünlük içinde incelenerek öğrenciye buna göre yaklaşılmalıdır. Örneğin, tembel bir çocuk korkutma ve tehdit etme yerine çocuğun tembel olma sebepleri araştırılması ve çocuğa buna göre yaklaşılmalıdır. b) Güncellik veya Çocuğa Görelik Prensibi: Herhangi bir yaşta ve zamanda öğrencinin güncel olan maddi ve manevi yapısı göz önünde bulundurulmalıdır. Öğrenciden, yaşına uygun olmayan davranışlar ve başarılar beklenmemelidir. c) Bireylik Prensibi: İnsanlar gerek ruhen gerekse bedensel açıdan farklı yapılara sahiptir. Bu bağlamda öğrencilerin de bireysel olarak ayrıldığı göz önünde bulundurulmalı ve çocukların davranışlarında, yeteneklerinde farklılıklar olduğu unutulmamalıdır. d) Otorite Prensibi: Öğretmen otoritesi hiçbir zaman zorla yapılmamalıdır. Otorite bir şahıs olabildiği gibi bir kitap, bir kural veya söylem de olabilir. Burada önemli olan nokta, öğrencinin otoriteye saygı duyması ve otoriteye uymada bilinç sahibi olmasıdır. Böylece devamlı bir sevgi ve bağlılık sağlanır. e) Hürriyet Prensibi: Öğrencilere, özgürlük kavramının sınırları iyi aktarılmalıdır. Böylece bir öğrencinin, yapacağı hareketlerin sonucunu düşünebilmesi ve ona göre hareket etmesi sağlanmalıdır. f) Aktiflik Prensibi: Buradaki amaç, öğrenciyi eğitimde mümkün olduğunca aktif tutmaktır. Tekdüze bir şekilde, öğretmeni merkeze koyan eğitime karşın aktif metodun uygulanması, öğrencilerin daha kaliteli ve yetkin bir eğitim almasını sağlayabileceği gibi, öğrencilerin kişilik gelişiminde fayda sağlanacaktır. 115 g) İçtimailik (Toplumsallık) Prensibi: Çocuklara bir karakter vermek, onları bir sosyal hayat içerisinde yaşatmak ve onlara çeşitli görevler vermekle mümkün olmaktadır. Bu sebeple, öğrencinin toplum içerisinde yaşam tecrübesi kazanması sağlanmalıdır. 53’üncü sayıda “Eğitimin Beş İlkesi” isimli bir yazı kaleme alan İsmail Hakkı Baltacıoğlu da eğitimin beş önemli ilkesini sosyal insan yetiştirmek, çevreyle iletişimi sağlamak, çalışmayı ve katılımcılığı sağlamak, verim sağlamak, kişiyi yaşama hazırlamak olarak sıralamıştır. Buna göre eğitim; tüm bu ilkelerden hareketle sosyal bir çevrede, çevreyle etkileşim halinde, çalışkan ve katılımcı bir şekilde verimli çalışan ve kişilik sahibi kimseler yetiştirme süreci olarak tanımlanmıştır. Livingstone ise “Eğitimde Başarısızlığın Bazı Sebepleri” isimli makalesinde başarısızlık sebepleri olarak öğretmen ve öğrenci kaynaklı hatalar, kalabalık sınıflar ve en önemlisi eğitime yönelik isteksizlik maddelerini sıralamıştır. Buna göre, eğitimde başarısızlığın en önemli sebeplerinden biri olan eğitime yönelik isteksizlik, eğitimin hayata uzak oluşundan ve ona ihtiyaç olmadığı görüşünden kaynaklanmakla beraber bu durum eğitimin kalitesini son derece düşürmekte ve tüm ülkeler için bir tehdit unsuru haline gelmektedir. Tedrisat Mecmuası’nda bu yazının tercüme edilerek yayımlanması da derginin bu görüşe katıldığını ifade etmektedir. 4.11 Müfredat Konulu Yazılar Müfredat kelimesi, öğrencinin okul içerisindeki bütün öğrenim denemelerini içine alan bir kavramdır. Tedrisat Mecmuası’nda da müfredat kavramı hususunda sıklıkla çeşitli yazılar yayımlanmıştır. Fatma Varış ve Sıtkı Mutman tarafından kaleme alınmış olan bu yazılarda Varış ilk olarak, müfredat kavramını çeşitli yönleriyle ele almıştır. Buna göre müfredat kavramı a) ders kitaplarından ibaret olan müfredat, b) merkezde hazırlanan programa göre müfredat, c) öğretmenler tarafından planlanan müfredat olmak üzere üç ana başlığa ayrılmıştır. Buna göre; 116 a) Ders kitaplarına göre müfredat: Bu yöntemde, ders kitabı esas alınmaktadır. Bu yöntemde sınıfın hâkiminin aslında kitabın yazarı olduğu ifade eden yazar, bu stilde yapılan öğretimin oldukça sıkıcı olduğunu ve artık çağdışı kaldığını belirtmiştir. b) Merkezde hazırlanan programa göre müfredat: Bu yöntemde öğretmen, müfredat programını aylık olarak takip eder. Hiçbir esnekliğe sahip olmayan bu yöntemde, çocuğa öğretilen şeyin gerçekten gerekli olup olmadığı incelenmez ve çocukların dersi yönlendirmesine izin verilmez. Bu yöntemi de eleştiren yazar, bu yöntemde sadece kalıp bilgilerin öğretilebileceğini ifade etmiştir. c) Öğretmenler tarafından planlanan müfredat: Yazar, bu yöntemin en çağdaş yöntem olduğunu ifade etmiştir. Öğretmenlere, çocukların ilgi ve ihtiyaçlarına yönelik planlama yapılmasında esneklik sağlanmasının oldukça fonksiyonel olduğunu belirten yazar, böylece öğrencilerin de dersi yönlendirebileceklerini ve aktif konuma olabileceklerini ifade etmiştir. Bu yöntemin dönemin ileri ülkelerinde uygulandığını da ifade eden yazar, bu ülkelerde edinilmiş olan tecrübelerin Türkiye’de de hayata geçirilebileceğini ve böylece çok daha sağlıklı bir sistem oluşturulabileceğini belirtmiştir. Yazar Varış aynı zamanda müfredat kavramının sahip olması gereken üç önemli özelliği; a) iyi bir müfredat programı toplumun inandığı felsefi değerler üstünde durmalı, b) sosyal realitelere yer vermeli, c) çocuk gelişimi prensipleri üzerinde durmalı olarak belirlemiştir. 4.12 Ders Uygulama Planları Tedrisat Mecmuası’nda pek çok örnek ders uygulama planına da yer verilmiştir. Öncelikle burada belirtmek gerekir ki, derginin yayımlandığı dönem İstanbul Eğitim Enstitüsü tarafından düzenlenen “deneme dersleri” isimli örnek uygulama dersleri yapılmıştır. Çeşitli yeni öğretim tekniklerinin uygulanması ve bunların verimliliklerinin görülmesi amacıyla 1951-1952 eğitim-öğretim yılı içerisinde yapılan bu örnek derslere, Tedrisat Mecmuası’nda 117 da sık sık yer verilmiştir. Örnek deneme derslerinin yanı sıra, pek çok örnek ders uygulama planı da okuyucularla paylaşılmış ve bu planların öğretmenler tarafından uygulanarak verimliliklerinin gözlemlenmesi istenmiştir. Bu bağlamda bu başlığın içerisinde deneme dersleri ve ders uygulama planları bir arada incelenmiştir. Tedrisat Mecmuası’nda yer alan deneme derslerinden ilki, 1952’de yayımlanan yedinci sayıda “Okulda Pratik Çalışmalar: Türkçe Deneme Dersleri” ismi ile okuyucularla paylaşılmıştır. Burada belirtildiğine göre, pek çok gözlemcinin de takip ettiği bu ders, Çapa Uygulama Ortaokulu’nda ortaokul ikinci ve üçüncü sınıflarda yapılmıştır. Buna göre, bir dersin planlanması sırasında sırasıyla: a) dersin konusu nedir, b) dersin amacı nedir, c) dersin tekniği ne olmalıdır, c) dersin sonucu veya verimi nedir soruları sorulmalıdır. Bu bağlamda dersin konusu öğretmen tarafından seçilmemeli ve öğrencilerle beraber belirlenmeli, dersin amacı öğrencilerin yaparak ve yaşayarak öğrenmeleri ilkesine dayanmalı, dersin yapılma tekniği aktif metot olmalıdır. Dersin verimi ise öğrencilerin sorulara doğru cevap vermesiyle ölçülmemeli, öğrencilerin soruyu cevaplayamadıkları durumlarda doğru kaynağa yönelebilme becerileriyle tespit edilmelidir. Dergide, ilerleyen sayılarda da sıklıkla yer alan bu deneme dersleri çalışmalarından hareketle, bu çalışmaları yapan eğitimcilerin ülkede uygulanmakta olan mevcut ders işleme tekniklerini yetersiz buldukları ve bu durumu değiştirmek için girişimlerde bulunduklarını söylemek mümkündür. Daha önce belirtildiği üzere, Tedrisat Mecmuası’nda deneme derslerinden sonra pek çok örnek ders uygulama planına da yer verilmiştir. Bu hususta ikinci sayıda “İlkokullarda Ders Uygulama Planları Hakkında Genel Açıklamalar” isimli bir yazı kaleme almış olan Ertena ve Şensoy; başarılı sayılabilecek bir derste öğrencilerin bilgiyi deneyerek, kullanarak, okuyarak ve düşünüp tartışarak elde etmeli gerektiğini belirtmişlerdir. Dergide, örnek olarak paylaşılan bazı ders uygulama planları ise şu şekildedir: Ortaokul II. Sınıf Fizik Ders Planı (1951, 4: 24) 118 Konu: Hava Basıncı I – Ana Hatlar:  Hava basıncının varlığı  Bu basıncın değeri  Basınç ölçülmesi II – Deneyler:  Kitabında sayfa 99, şekil 132’de gösterilen deneyi yap.  Uyguladığın deneyi gözlemle  Deney sonucunu not al  Öğretmen tarafından yapılacak deneyi takip et  Sayfa 100’deki “Şunu Düşün” kısmını oku ve deneyi yap.  Deneydeki aletin yapısını öğren.  Sayfa 103’teki şekli incele. III – Tamamlayıcı Çalışmalar:  Toriçelli deneyi nasıl yapılır?  Basınç nedir?  Milibar nedir?  Barometre ne işe yarar? *** Ortaokul II. Sınıf Tabiiye Ders Planı (1951, 4: 25) Konu: Papatya Bitkisi I – Ana Hatlar:  Bitkisel özelliği 119  Yetiştiği yerler  Kullanıldığı yerler II – İnceleme ve Çalışmalar  Papatya bitkisinin yapısını incele ve bütün yapısının resmini çiz.  Çiçeklerin saplarından 2 cm kopar ve oluşan şekli çiz.  Çiçeğin boyuna bir kesit al ve oluşan şekli çiz.  Beyaz yaprakları büyüteç ile incele. III – Açıklayıcı Soru ve Çalışmalar:  Papatyaların ait olduğu Birleşikgiller familyasından örnekleri incele.  Papatyanın kokusunun nereden kaynaklandığını incele.  Ders kitabından sayfa 100’ü oku.  Papatyanın kullanıldığı yerleri örnekle. *** Matematik Ders Planı (1951, 2: 18) Konu: Piramitler I – Ders Araçları:  En az 20x30 boyutlarında bir kontrplak veya tahta, bir miktar çivi, raptiye, iplik, ambalaj kâğıdı, cetvel, gönye, iletki, üçgen – kare ve dikdörtgen prizmalar, makas, çıta, yapıştırıcı, çekiç ve Geometri ders kitabı. II – Çalışmalar:  Piramidin tanımı ve yapımı.  Kare ve dikdörtgenin köşegenlerinin tespiti.  Bu şekillerin yapımı.  Piramidin incelenmesi.  Piramit tanımının deftere yazılması. 120 4.13 Güncel Konulara İlişkin Yazılar Tedrisat Mecmuası’nda derginin yayımlandığı dönemde mevcut olan gündem hususunda da çeşitli yazılara da yer verilmiştir. Bu konuda da eğitim konusuna ait güncel gelişmeler yer verilen dergide siyasetten ve günlük haberlerden kesinlikle uzak durulmuş; önemli siyasi kişiliklerin öğretmen okullarını ziyaretleri, eğitim konusunda verilen demeçler, eğitim alanında aktif olan bilim insanlarının çalışmaları, kitap tanıtımları, yabancı dil eğitimi hususunda yaşanan tartışmalar, gelişmiş ülkelerde eğitim alanında yapılan yenilikler, ülkenin çeşitli yerlerinde görev öğretmenlerin yaptıkları çalışmalar, bazı sayılarda yer alan “Meslek Haberleri” başlığında mesleki gelişmeler, eğitim kongreleri, millî bayramlar ve daha pek çok konuya yer verilmiştir. Derginin birinci sayısında “Eğitim ve Öğretim Meseleleri: Münevverlerimizde Bilgi Noksanlığı” ismi ile Harun Reşit Kocacan tarafından yazılmış olan yazı, bu hususta oldukça dikkat çekicidir. Buna göre, bugünün çocuklarının gelecekte Cumhuriyetin koruyucuları olacağını ifade eden yazar, öğretmenlerin ve idarecilerin bilgi eksikliğine sahip olmalarını eleştirmiştir. Tedrisat Mecmuası’nın işte bu bilgi eksikliğini giderme amacında olduğunu belirten yazarın, öğretmenlerin bilgi eksikliklerini göstermek adına kendi gözlemlerinden aktarmış olduğu anekdotlar da bu hususta oldukça önemli konumdadır. Kendisi de bir Milli Eğitim Bakanlığı müfettişi olan Kocacan’ın dönemin eğitimcileriyle yaşadığı diyalogları birebir olarak aktardığı bu anekdotların bir başka kaynakta bulunmasının mümkün olmadığı hususundan hareketle, ilgili eserin bu kısmı olduğu şekliyle aktarılacaktır: Bir teftiş amacıyla gittiğim bir Güney vilayetinde, okul müdürü ile okulun bahçesine çıktık. Bahçedeki koyu yeşil yapraklı bir ağaç dikkatimi çekti. Bu ağacın Eucalyptus (Okaliptüs) olduğunu tahmin ederek ne olduğunu müdüre sordum. Müdür, “Söğüt olsa gerek!” cevabını verdi. Ben de “Ya! Ben onu Eucalyptus sanmıştım” dedim. Bu esnada arkamızdan gelmekte olan okul hademesi beni onayladı ve “Evet efendim, bu 121 Eucalyptus’tur” dedi. Müdür, bir yıldan fazladır burada olduğu halde bahçesindeki ağacın ne olduğunu bilmiyordu. (1951, 1: 2-3) Bir başka teftişimde bir Şark vilayetimizde müdürün odasında bulunuyordum. O gün havada yağmur yağma istidadı görülüyordu. Müdürün odasında da bir barometre vardı. Müdüre, “Acaba barometreniz ne gösteriyor” diye sordum. Müdür bana “Barometremiz bozuk, işlemiyor” deyince ben de ona “Neresi bozuk, açıp incelediniz mi” dedim. Müdür, “Bakmadık ama ben geleli iki seneyi geçti. Şimdiye kadar hiçbir tıkırtısını duymadım!” dedi. Demek ki ortaokul müdürü barometrenin saat gibi tıkırdayan bir şey olduğunu sanıyordu. (1951, 1: 2) Yazar Kocacan’ın bu hususta aktarmış olduğu bir diğer hikâye ise Osmanlı İmparatorluğu’nun Meşrutiyet dönemine ait olmakla beraber oldukça çarpıcıdır: İttihat Terakki Cemiyeti’nin ileri gelenlerinden iki kişi Paris’e gitmişler. Bir gün hayvanat bahçesini ziyaret etmişler. Aslanları gördükten sonra biri, ötekine: “Şurada kaplanlar var, gel onları görelim” demiş. Bunun üzerine öteki “Canım; kaplan, aslanın dişisi değil mi? Erkeğini gördük ya! Dişisi de onun gibidir” demiş. Bir müddet sonra İttihat ve Terakki hükümetinde Maarif Nazırı olan bu zat, demek ki kaplanı aslanın dişisi zannediyormuş. (1951, 1: 2) Bu anekdotlardan hareketle, yazar Kocacan, eğitimcilerin bilgi noksanlığının ne seviyede olduğunu gözler önüne sererek bu durumun ne denli tehlikeli olduğunu ifade etmiştir. Tedrisat Mecmuası’nda güncel olaylara dair dikkati çeken bir diğer eser, 17. sayıda yer alan “Yeni Terimler” başlıklı yazıdır. Yazarının kim olduğu belirtilmemiş olan bu yazıda, çeşitli bilim dallarına ait yeni terimlerin üniversiteler ve Türk Dil Kurumu tarafından incelendiği ve ortaya çıkmış olan yeni terimlerde dil birliği sağlanabilmesi amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Dairesi tarafından bu yeni terimler hususunda bir kitap basıldığı belirtilmiştir. Bu kitabın isminin açık bir şekilde ifade edilmemesine karşın kitabın 122 içeriğinin bir kısmı dergiye taşınmıştır. Buna göre kabul edilen ve güncelleştirilen yeni terimlerin bir kısmı şu şekildedir: Tablo 8: MEB tarafından bazı terimlerin yeniden adlandırılması (1953, 17: 275) Değişen Terim Fransızca Karşılığı Yeni Şekli Acun Cosmos Kozmoz An, Anlık Esprit Ruh, zekâ Anlak Intelligence Zekâ Ansal Mental Zihni Belit Axiome Aksiyom Beti Figuré Şekil Bun Crise Bunalım Devim Mouvement Hareket Dizge Systeme Sistem Düzgüsüz Anormal Anormal Duygudaşlık Sympathie Sempati Eğitbilim Pédagogie Pedagoji Eğsinim Penchant Meyil Erksizlik Anarchie Anarşi Erke Energie Enerji Erek Fin Amaç, son Görgül Empirique Ampirik Ira Caracteré Karakter İçtepi Impulsion İtme İmgelem Imagination Hayal Gücü Kılgı Pratique Pratik Koşaç Copule Bağ Öbek Groupe Grup Ödünleme Compensation Telâfi Özdek Matiere Madde Olumsuz Négatif Negatif 123 Olumsal Contimgent Zorunsuz Ruhbilim Psychologie Psikoloji Ruhsal Psychique Psişik Sapaklık Anomalie Anomali Süreç Processus Proses Tanıt Preuve Belge Tasım Syllogisme Kıyas Tepke Reflexe Refleks Torel Ethique Etik Toplok Collection Koleksiyon Tümevarım Induction Enduksiyon Us Raison Akıl Varsayım Hypothese Hipotez Yanılsama Illusion İllüzyon Yapılama Fabrication İmal Yeğin Intensif Şiddetli Yeniyetme Adolescent Ergen Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ilan edilen ve bir kısmı dergide yer alan bu tablo, günümüzde de kullanılmakta olan bazı kelimelerin Türkçeye ne zaman ve ne şekilde dâhil edildiğinin anlaşılması açısından oldukça aydınlatıcı bir kaynaktır. Tedrisat Mecmuası’nda yer verilen güncel olayların arasında öğretmenlerin çalışmaları da aktarılmıştır. Bu hususta dikkati çeken makalelerden biri, Tekirdağ Hasköy Okulu öğretmeni Mehmet Tetikol’un “Kırkkepenekli Köyü’ndeki Çalışmalarım” isimli makalesidir. Nisan 1947’de Tekirdağ’ın Çorlu ilçesine bağlı Kırkkepenekli köyüne atandığını belirten yazar; köyün 300 haneli 1046 nüfuslu olduğunu köylünün yaklaşık 12 bin hayvandan oluşan sürüler ile hayvancılıkla geçindiğini belirtmiş, köyün tek okulunun ise oldukça harap durumda 124 olduğunu aktarmıştır. Yazarın, okulun durumuyla ilgili aktardığı ve 1947 yılında ortalama bir köy okulunun durumunu aktaran ifadeler şu şekildedir49: Köy adasında tanıştığım muhtarla birlikte okula gittik. Okul; kuzey ve kuzeybatı duvarları yıkık, camları olmayan, örümcek ağları ve baykuş yuvalarıyla kaplı bir harabe şeklindeydi. Yalnızca 17 sırası ve beyazlaşmış bir yazı tahtası mevcut olan bu okulda, vekil öğretmen arkadaşla karşılaştım. Muhtara, “Muhtar! Bu harabe içerisine çocuklarınızı nasıl sokuyorsunuz” dediğim zaman muhtar bana “Öğretmen! Bizim çocuklarımıza bir şey olmaz, onlar o kadar nazlı değillerdir” cevabını verdi. Yanımızda bulunan vekil öğretmen arkadaş da bana “Efendim buraya müfettiş falan gelmez; siz burada yersiniz, içersiniz, yan gelir yatarsınız” deyince mesleğime duyduğu heyecan alevlendi ve “Arkadaş! Biz öğretmenler, müfettiş korkusu ile çalışmıyoruz. Üzerimize aldığımız vazifenin ağırlığını bilerek, duyarak, hissederek çalışmaktayız” cevabını verdim. Bunun ardından beş günlük bir çalışmayla duvarların harap kısımlarını yaptırdım, camlarını taktım ve duvarları kirece vurarak bu binayı biraz olsun okul haline getirebildim. Köy halkının ilgisini toplamak için okul duvarlarını çeşitli tablolarla süsledim. Köy halkına, bayram temalı müsamereler verdim. Köyün ileri gelenlerini elde edip okulun geliştirilmesi için bunlardan faydalandım. Köylüyü yetiştirmek için akşam kursları kurdum ancak köy halkı okula gelmedi. Bunun üzerine ben de yazı tahtasını, tebeşiri ve silgiyi yanıma alarak köy kahvesinin yolunu tuttum ve köylünün ihtiyaç duyduğu hesaplamaları burada yaparak köylünün ilgisini çektim. Şanlı tarihimizin kahramanlık menkıbelerini Tülbentçi’nin kitabından hazırlanarak her akşam aktardım. Böylece onlarda okuma merakı uyandırdım. (...) Dut ve akasya fidanlığı meydana getirdim; 49 Sadeleştirilmiş ve özetlenmiş metin. 125 akvaryum, teraryum, kümes elde ettim. Köyün bilgilerini bir defterde toplayarak bunu okulun demirbaşına kaydettim ve sonraki öğretmenlere bıraktım. Köyde ilk zamanlar hastaları doktora götürmek pek âdet değildi. Önce hocalara danışılırdı. Onları doktora gitmeye teşvik ettim. Köyde aynı zamanda hiç radyo da yoktu. Hele köy kadınları bunu hiç görmemişlerdi. İkinci senemde kendime bir radyo alınca köylülerin akın akın evime gelişlerini ve sevinçlerini hiç unutamıyorum. Daha sonra kahvecileri ve zenginleri de radyo almaya teşvik ettim, ufak tefek bozukluklarını tamir ettim. Köyün arazisi çok ve kuvvetli idi ancak çiftçilik iptidai bir şekilde yapılıyordu. Motorun faydalarını anlatarak birkaç motor almalarını sağladım. Okul Aile Birliği toplantısı yaparak okulun eksiklerini tamamladım, dikenli tel temin ettim. Öğretmen kitaplığı kurdum ve haritalar ile çeşitli materyaller getirdim. Okulun mevcudu olan 110 öğrenciden 70’inin neden devamsız olduğunu çözmeye çalıştım, vekil öğretmenin bana karşı karalama yaptığını öğrendim. Çeşitli eğlenceler düzenleyip bu eğlencelerin birine bir hokkabaz getirttim. Kendimi, köylülere iyice anlattım. Nihayet devamsız öğrencilerin sayısı önce 10’a, ardından 2’ye indi. Öğrencileri giysilerini nizama sokmak için velilere kara önlüğün faydalarını anlattım, nihayet öğrencilerin tek tip düzgün giyinmelerini sağladım. Okulun tabelasını el ile yazdım. Derste ise hiçbir zaman baskıcı ve otoriter olmadım, öğrencilerin zamanla birer “küçük öğretmen” olduklarını gördüm. İşte, okula ilk geldiği gün kâğıt kalem bulamadığım bu harabe binayı kısa bir zamanda göze hoş görülür bir hale getirmiş bulunuyordum (1952, 12: 20-26). Tedrisat Mecmuası’nda güncel olaylara dair yer alan bir diğer yazı, dönemin Başbakanı Adnan Menderes’in (1899-1961) İstanbul Üniversitesi’ni ve dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın (1883-1986) Ocak 1953’te İstanbul Öğretmen Okullarını ziyaret etmeleri 126 konusundadır. 8 Ocak 1953’te İstanbul Üniversitesi’ni ziyaret eden Başbakan Adnan Menderes, bu ziyaretinde dikkat çekici şu konuşmayı yapmıştır: Türk gençliği inkılapların korunmasında vazifelidir. Ancak bu, manevi sahada kalmak icabeder. Yoksa harekete geçmek, taşmak ve sokaklara dökülmek değildir. İnkılapların muhafazasındaki manevi vazifeyi başka her suretle yapmak ve bu sahada mevcudiyetinizi hissettirebilmek daima mümkündür. Asla ihtimali olmamakla beraber; şayet hürriyetlerimiz, istiklalimiz ve Cumhuriyetimiz herhangi bir şekilde tehlikeye düşerse bunları fiilen, kuvvetle ve kanunla müdafaa etmek icabediyorsa tenkil hareketlerine geçmek her şeyden evvel iktidarın ve hükümetlerin vazifesidir. İktidarımız, bu vazifeyi bütün azmi ve dikkati ile ifa etmeye her zaman hazır bulunmaktadır (1953, 15: 172). Bu ziyaretin hemen ardından bir diğer önemli ziyaret, Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın İstanbul Öğretmen Okulları’nı ziyaret etmesidir. Başbakan Adnan Menderes’in İstanbul Üniversitesi’nin ziyaret etmesinden hemen bir gün sonra yani 9 Ocak 1953’te gerçekleşen bu ziyarette öğretim metodu, tarih ve tabiat bilgisi derslerine girerek çalışmaları inceleyen Bayar, “Okuldaki başarılı çalışmayı gördüm. Talebelerin mesaisi şayan memnuniyettir Okulda olduğu gibi hayatta da yavrularımızın muvaffakiyet göstereceklerine inanıyorum. Gidecekleri yerlerde faydalı ve feyizli olacaklarından eminim. Öğretmenlerine de verimli çalışmalarından dolayı teşekkür etmeyi vicdani bir borç bilirim” (1953, 15: 174) ifadesini kullanmıştır. 127 Resim 18: Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın 9 Ocak 1953’te İstanbul Öğretmen Okullarını ziyareti (Bayar’ın sağında İstanbul Öğretmen Okulu müdürü Kemal Kaya) (1953, 15: 168) 128 Cumhurbaşkanı Celal Bayar bu ziyaretinden birkaç yıl sonra 16 Mart 1958’de İstanbul Öğretmen Okulu’nun kuruluşunun 110. yıldönümü etkinliklerine de katılmış, Bayar’ın burada yapmış olduğu konuşma da dergiye aynen aktarılmıştır. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Rıfkı Salim Burçak (1913-1998) da eğitim-öğretim yılının başlaması törenlerinde Ekim 1953’te İstanbul Öğretmen Okulu’nu ziyaret etmiş, bu ziyaretinde şu konuşmayı yapmıştır: Bugüne kadar başardığımız her hamlede en şerefli pay daime öğretmenlere düşmüştür. Hurafelerle fedakârca ön safta boğuşan, öğretmendir. İnkılaplarımızı en başta benimseyen, elinde meşalesi, kütlelerin önünde koşan öğretmendir. Her türlü kuvvetin karşısında direnmesini çok iyi bilmesine rağmen, en mütevazı ferdinden sayılı cihangirlerine kadar, öğretmenin önünde eğilen Türk milleti, sizlere ödenmez minnet duygusuyla bağlıdır. Büyük Atatürk’ün dediği gibi: “Cumhuriyetin fedakâr muallim ve 129 mürebbileri! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetinizin ve fedakârlığınızın derecesiyle mütenasip bulunacaktır!”. Eğitim gayretlerimizin ilk ve son kahramanları olarak, hepinizi muhabbetle selamlar; yeni ders yılının uğurlu olmasını dilerim. (1953, 21: 1-3) Resim 19: Dönemin Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Rıfkı Salim Burçak, yanında İstanbul Öğretmen Okulu müdürü Kemal Kaya ile birlikte okulun biyoloji ve fizik laboratuvarlarında (1953, 21: 24-25) Dergide, “Meslek Haberleri” başlığı içerisinde aktarılan bir diğer önemli güncel olay, Beşinci Maarif Şurası’nın yapılmasıdır. 5 Şubat 1953’te Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’nde 130 başlayan bu konferansı takip eden Rauf Miral, konferansın yedi komisyona ayrılarak çeşitli konuları incelediğini belirtmiştir. Buna göre birinci komisyon yeni ilköğretim kanunu tasarısı ele almış ve 110 maddeden oluşan bu kanunun 41 maddesinde çeşitli değişiklikler yapılmıştır. Bu hususta yapılan bazı önemli değişikliler ise şu şekildedir: Madde 22: İlkokullara müdür olabilmek için en az iki yıl başarı ile öğretmenlik yapmış ve rehberlik kursu görmüş olmak şartı, Madde 60: Her çocuğun altı yaşını bitirip yedinci yaşına bastığı yılın öğretim yılı başında ilkokula yazılması, Madde 62: Sınıf mevcutlarının kırkı geçemeyeceği, Madde 100: Köylerde öğretmenlere tahsis edilen evlerden kira alınmaması (1953, 17: 245-247). Şura’da ikinci komisyon, ilkokullara öğretmen yetiştirilmesi konusunu, üçüncü komisyon ise müfredat üzerine çalışmıştır. Dördüncü komisyon okul yönetmelikleri, beşinci komisyon okul öncesi eğitimi, altıncı komisyon özel eğitim, yedinci ve son komisyon ise ilkokullarda sağlık konusu üzerine çalışmıştır.50 Dergide ayrıca IV. Eğitim Kongresi, Çapa Uygulama Ortaokulu’nun temel atma töreni, öğretmenler için akşam seminerleri, öğretmen okullarının açılışının yıldönümü etkinlikleri gibi daha pek çok güncel olaya da yer verilmiştir. Özellikle, modern anlamda öğretmen yetiştirme amacıyla kurulmuş olan İstanbul Darülmuallimini’nin kuruluş tarihi olan 16 Mart (1848) tarihi, İstanbul Öğretmen Okulu’nda her yıl yıldönümü olarak kutlanmış ve çeşitli törenler ile konserler verilmiştir. Bu kutlamalara dair tek örnek fotoğraflar şu şekildedir: 50 Beşinci Milli Eğitim Şurası tutanakları için bakınız: https://ttkb.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_09/29164807_5_sura.pdf (10.12.2020 tarihinde erişildi) 131 Resim 20: İstanbul Öğretmen Okullarının kuruluşunun 105. Yıldönümü etkinliklerinde İstanbul Öğretmen Okulu Orkestra ve Korosu (1953, 17: 252) Resim 21: İstanbul Öğretmen Okulu’nun 107. kuruluş yıldönümü etkinliklerinde konuşma yapan İstanbul Öğretmen Okulu müdürü Kemal Kaya (1955, 34: 236) 132 Resim 22: İstanbul Öğretmen Okulu’nun 107. kuruluş yıldönümü etkinliklerinde konser veren okul orkestrası (1955, 34: 237) Resim 23: İstanbul Öğretmen Okulu’nun 109. kuruluş yıldönümü etkinlikleri (1957, 50: 164) 4.14 Diğer Yazılar Tedrisat Mecmuası’nın kapak sayfalarında dergi isminin altında “bir eğitim ve kültür mecmuasıdır” ifadesi bulunmaktadır. Bu bağlamda dergide, pek çok konuya dair çeşitli 133 yazılara da yer verilmiştir. Özellikle tarih, coğrafya ve sanat alanında yer alan bu yazılar bazen tek başına bazen ise seri halinde yayımlanmıştır. “Meslek Değerlerimiz” başlığı altında önemli eğitimcilerin biyografileri ve çalışmaları, “Meslek Haberleri” başlığı altında önemli kongreler ve toplantılar, “Karatahta Resimleri” serisinde öğretmenler için önemli çizimlere yer verilmiştir. Bunların yanı sıra Almanya, Fransa, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelerin eğitim sistemleri ile öğretmen yetiştirme usulleri incelenmiş, bunların dışında daha pek çok yazı seri dergiye aktarılmıştır. Bu serilerden öne çıkanlar şu şekildedir: İlkokullarda Basit Meteoroloji Gözlem Yerleri Nasıl Hazırlanır I – II – III İlkokullarda Meteoroloji Yerlerinden Nasıl Faydalanılır I – II – III İlkokullarda Meteoroloji Gözlemleri Nasıl Değerlendirilir I – II – III – IV Rauf Miral Bir Yurt Gezisi I – II – III – IV – V – VI Türkiye’de Donma Günleri I – II – III – IV Üsküdar Tarihi I – II – III – IV – V – VI Tarihte Hakikat I – II – III – IV – V – VI Bolu Tarihi I – II – III Zekai Konrapa İstanbul Öğretmen Okulları I – II – III Almanya’da Okul Teşkilatı Fransa’da Eğitim Reformları Kemal Kaya İtalya Maarifi Karatahta Resimleri I – XII 134 Tarih Dersinde Çevre İncelemeleri I – II – III – IV – V – VI – VII – VIII Çağatay Uluçay Büyüklerin Sözleriyle Tarih I – II – III – IV – V – VI – VII – VIII Bir Yurt Gezisi Notlarından I – II – III Hidayet Pasin Edirne Erkek Öğretmen Okulu’nda Kendini İdare Denemesi I - II Fuat Gündüzalp İlkokullarda Yavrukurt Teşkilatı I – II Sıtkı Şanoğlu Semahat Birleşik Amerika’da Öğretmen Nasıl Yetişir I – II Dikmen Fransa’da Öğretmen Yetiştirme I – II – III Semiha Sayım S emiha Sayım İngiltere’de Öğretmen Kolejleri – Hüviyet Bekir Bek Bekir Bek Pek çok sayıda yer alan bu eserler arasında özellikle Karatahta Resimleri isimli seri oldukça dikkat çekicidir. Beşinci sayının sonundaki “Posta Kutusu” kısmında, bir mektuba verilen cevapta “Karatahta resimleri, Almanca bir kitaptan İstanbul Eğitim Enstitüsü müdürü Sayın Kemal Kaya tarafından çevrilmektedir” (1951, 5: 56) ifadesi ile kaynağı açıklanan bu görseller şu şekildedir: 135 Resim 24: Kemal Kaya tarafından hazırlanan Karatahta Resimleri serisinin ilk bölümü (1951, 4: 28-29) Resim 25: Kemal Kaya tarafından hazırlanan Karatahta Resimleri serisinin ikinci bölümü (1951, 5: 28- 29) 136 Resim 26: Kemal Kaya tarafından hazırlanan Karatahta Resimleri serisinin üçüncü bölümü (1951, 6: 24- 25) Resim 27: Kemal Kaya tarafından hazırlanan Karatahta Resimleri serisinin dördüncü bölümü (1952, 7: 24-25) 137 Resim 28: Kemal Kaya tarafından hazırlanan Karatahta Resimleri serisinin beşinci bölümü (1952, 8: 24- 25) Resim 29: Kemal Kaya tarafından hazırlanan Karatahta Resimleri serisinin altıncı bölümü (1952, 9: 24- 25) 138 Resim 30: Kemal Kaya tarafından hazırlanan Karatahta Resimleri serisinin yedinci bölümü (1952, 10: 24-25) Resim 31: Kemal Kaya tarafından hazırlanan Karatahta Resimleri serisinin sekizinci bölümü (1952, 11: 24-25) 139 Resim 32: Kemal Kaya tarafından hazırlanan Karatahta Resimleri serisinin dokuzuncu bölümü (1952, 13: 72-73) Resim 33: Kemal Kaya tarafından hazırlanan Karatahta Resimleri serisinin onuncu bölümü (1952, 14: 120-121) 140 Resim 34: Kemal Kaya tarafından hazırlanan Karatahta Resimleri serisinin on birinci bölümü (1953, 17: 256-257) Diğer yazılar arasında; “Tarihte Hakikat”, “Bolu Tarihi” ve “İstanbul Öğretmen Okulları” isimlerinde üç yazı serisi üreten tarih öğretmeni Zekai Konrapa bu yazılarında Türkiye’de öğretmen yetiştirme faaliyetlerinin tarihine dair oldukça değerli bilgiler sunmuş; Rauf Miral ve Hidayet Pasin ayrı ayrı yayımladıkları “Bir Yurt Gezisi Notlarından” isimli yazılarında ülke içinde yaptıkları seyahatlerde edindikleri gözlemleri aktarmışlardır. Kemal Kaya’nın kaleme almış olduğu “Federal Almanya’da Okul Teşkilatı”, “Fransa’da Eğitim Reformları”, “İtalya Maarifi”; Semahat Dikmen’in Roben J. Maaske’den çevirmiş olduğu “Birleşik Amerika’da Öğretmen Nasıl Yetişir”; Semiha Sayım’ın kaleme almış olduğu “Fransa’da Öğretmen Yetiştirme” ve Hüviyet Bekir Bek’in yazmış olduğu “İngiltere’de Öğretmen Kolejleri” isimli yazılar; Tedrisat Mecmuası yazarlarının öğretmen yetiştirme konusuna verdikleri önemi ortaya koymaktadır. 141 Hüviyet Bekir Bek; yaz tatili sırasında gittiği Londra’da, Londra Milli Eğitim İdaresi’nin vermiş olduğu izinle Furzedown Öğretmen Koleji’nde 20 gün kalmış ve burada yaptığı gözlemleri rapor halinde Milli Eğitim Bakanlığı’na ve Tedrisat Mecmuası’na sunmuştur. Burada belirtildiğine göre İngiltere’de öğretmen kolejlerin amacı “İngiliz maarifinde yer alan anaokulları, çocuk bahçeleri, ilk ve ortaokullara öğretmen yetiştirmek üzere; lise mezunu gençlere meslek tahsili yapmak” olarak tanımlanmıştır. 18 yaşındaki öğrencilerin kabul edildiği bu kolejlerde öğrenciler öncelikle bir “tecrübe kursu”na tabi tutulmakta; burada başarılı olduğu tespit edilen öğrenciler kolejin iki yıllık eğitim programına asli öğretmen adayı olarak kabul edilmektedir. İki yıllık bu eğitimin birinci ve ikinci sınıfta üçer ay olmak üzere toplam altı ayında staj uygulaması yapılmaktadır. Okula başvurular ise şahsen yapılır ve bu başvurular komisyon tarafından değerlendirilir. Hükümet tarafından bu öğrencilere gelir durumlarına göre burs da verilmektedir. Yazar Bek; buradan mezun olan öğretmenlerin çalışabileceği kurumları şu şekilde açıklamıştır:  Nursery School: Bu okullara 2-4 yaş aralığındaki çocuklar devam eder. Bu okullar daha ziyade birer bakım evidir.  Infant School: Bir nevi oyun okulu veya çocuk bahçesi olan bu kurumlara 4-7 yaş arasındaki çocuklar devam eder.  Junior School: Türkiye’deki ilkokullara denk olan bu okullara 7-11 yaş aralığındaki çocuklar devam eder.  Secondary School: 11-14 yaş aralığındaki çocukların devam ettiği okullar Türkiye’deki ortaokullara denktir. (1951, 3: 23) Öğrencilere pek çok alanda eğitim verilen bu kolejlerde; tabiat incelemeleri ve biyoloji, tarih-coğrafya, lisan ve hitabet, resim-iş, vücut eğitimi, müzik, sosyal inceleme, din dersleri, 142 sağlık bilgisi ve son olarak matematik alanında kurslar bulunmaktadır. Öğrencilerin; hazırlandıkları okul kademesine göre bu kurslardan bir kısmını almaları zorunludur. Kemal Kaya’nın kaleme almış olduğu “Federal Almanya’da Okul Teşkilatı” isimli makalede ise Almanya eğitim sistemi ele alınmış ve önemli istatistiklere yer verilmiştir. Kaya’nın aktardığına göre Federal Almanya eğitim sistemi şu şekildedir:  İlkokul – Halk Okulu – Volksschule: 6-14 yaş aralığını kapsayan bu okullar zorunlu olmakla birlikte 1952 yılında Batı Almanya’da bu okullardan 28.998 adet bulunmakta; bu okulların toplam 5.425.084 adet öğrencisi bulunmaktadır.  Ortaokul – Die Mittelschule: Öğrenim süresi 6 yıl olan ve 1952 yılı itibariyle ülke genelinde 693 adet bulunan bu okullarda toplam 266.403 öğrenci bulunmaktadır.  Ortaüstü Okul – Höhereschule: Öğrenim süresi 9 yıl olan ve zekâca üstün olduğuna hükmedilen öğrencilerin kabul edildiği bu okullar yine 1952 yılında 1677 adet bulunmakla beraber bu okullarda toplam 684.041 öğrenci bulunmaktadır.  Tek tip okullar – Einheitsschulen: Öğrencilerin 6 yaşından 18 yaşına kadar tek okul organizasyonu içerisinde bulundukları bu okullar 890 adet olmak üzere bu okullarda 549.685 öğrenci bulunmaktadır.  Meslek Okulları – Berufsschule: Halk Okulu’ndan sonra iş hayatına giren genç öğrencilerin 18 yaşına kadar devam ettiği bu okullarda mesleki bilgi verilmektedir. Bu okullarda toplam 1.988.295 öğrenci bulunmaktadır.  Teknik Meslek Okulları – Berufsfachschulen: Öğrencileri teknik bir mesleğe hazırlamak üzere açılmış olan bu okullar Resim 34’te şu şekilde yer almaktadır: 143 Resim 35: Almanya’da teknik meslek okullarına dair istatistikleri gösterir tablo (1955, 32: 149)  Anaokulları – Kindergarden: 3-6 yaş için açılmış olan ve 9.541 adet olan bu okullarda toplam 610.516 öğrenci bulunmaktadır.  Özel Okullar – Privatschulen: Devletin izni ile açılan okullara dair istatistikler şu şekildedir: Resim 36: Almanya’da özel okullara dair istatistikleri gösterir tablo (1955, 32: 150) İstanbul Öğretmen Okulu müdürü Kemal Kaya, Batı Almanya’nın eğitim sistemini incelemiş olduğu bu makalesinden sonra, bu kez İtalya eğitim sistemine dair bir makale kaleme almıştır. Buna göre İtalya eğitim sistemi şu şekilde meydana gelmektedir:  Anaokulları: 3-6 yaş öğrencilerin kabul edildiği bu okulların sayısı 1952 yılında 11.979 adet olmakla beraber bu okullarda 900.000’den fazla öğrenci bulunmaktadır.  İlkokullar: 7-11 yaş aralığındaki öğrenciler için mecburi olan bu okullar 37.148 adet olmakla beraber bu okullarda toplam 4.780.000 öğrenci bulunmaktadır. 144  Meslek Okulları: İlkokulu bitirip bir mesleğe hazırlanmakta olan öğrenciler için açılmış olan bu okullar iki yıllık ve beş yıllık olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.  Ortaokullar: Öğrenim süresi 3 yıl olan bu okullarda öğrenim gören öğrenci sayısı 330.000’dir.  Lise: Klasik, ilmi ve öğretmen okulu olmak üzere ayrılan liseler, üniversiteye öğrenci hazırlarlar.  Üniversiteler: 1952 yılında İtalya’da 23 adet devlet üniversitesi bulunmaktadır. Bölüme göre dört, beş ve altı yıl olarak değişen öğrenim sürelerine sahip üniversitelerde öğrenim gören öğrenci sayısı 228.000’dir. Resim 37: İtalya’da eğitim sistemi (1955, 35: 271) 145 V. BÖLÜM Sonuç ve Değerlendirme Türkiye’de dergiler, bulundukları dönemde var olan gündemin kayıtlarının tutulması açısından oldukça önemli noktada olan yazılı birer kaynak konumundadır. Bu çalışmanın konusu olan Tedrisat Mecmuası da bir eğitim dergisi olarak, yayımlandığı döneme dair oldukça önemli verilere sahiptir. Tıpkı, öncülü Tedrisat-ı İptidaiye Mecmuası gibi eğitim tarihinde önemli bir dönemde yayımlanmış olan Tedrisat Mecmuası; sosyal bilgiler dersinin henüz tek başına bir ders olarak müfredatta bulunmadığı dönemde bu ders hakkında yapılan tartışmalar; öğretmenlerin ve öğrencilerin yaşadıkları sorunlar; eğitim müfredatları ve programlar konusundaki aksaklıklar, gelişmeler ve planlamalar; kırsal kesimlerde bulunan okulların durumları; yapılan kongreler ve toplantılar gibi eğitim konusundaki daha pek çok konuda içerik barındırmaktadır. İstanbul Öğretmen Okulu bünyesinde hazırlanmış olan bu dergide İstanbul Öğretmen Okulu Kemal Kaya ve İstanbul Öğretmen Okulu’nda görev yapmakta olan öğretmenler ağırlıklı olmak üzere mesleğinde başarılı pek çok eğitimci, yazar olarak yer almıştır. Bu açıdan, Tedrisat Mecmuası’nın döneminden ileride olan ve açık fikirlere müsait bir eğitim dergisi olduğunu söylemek mümkündür. İlk sayısında, öncülü olan Tedrisat-ı İptidaiye Mecmuası’nın açmış olduğu yoldan ilerleyeceği belirtilmiş olan Tedrisat Mecmuası’nın incelendiği bu çalışma; derginin yayımlandığı dönemde var olan eğitim konulu görüşlerin ve tartışmaların aydınlatılması amacıyla yapılmıştır. Bu bağlamda; öğretimde aktiflik prensibi, öğretmen yetiştirilmesinde staj uygulaması, deneme okulları, ideal öğretmen tanımı gibi pek çok kavramın günümüzden çok daha önce, derginin yayımlandığı dönemde de tartışılmış olduğu aydınlatılmıştır. Bunların dışında, dönemin önemli yabancı yazarlarının eserlerinden çevrilerek dergiye aktarılan yazılardan, ilgili dönemde pek çok öğretmenin yabancı dillere hâkim olduğu; özellikle de İstanbul Öğretmen Okulu müdürü Kemal Kaya’nın çeviri eserleri ile ortaya 146 çıkarılmıştır. Öte yandan, köy okullarında görev yapmakta olan öğretmenlerin aktardığı süreçlerden, ilgili dönemde ortalama bir köy okulunun durumu anlaşılmıştır. Türk eğitim dergiciliğinde önemli bir konumda bulunan Tedrisat Mecmuası, eğitim problemleri ve pedagojik gelişmeler ile ilgilenmesi karşın güncel siyasal olaylardan kesinlikle uzak durmuştur. Bu sayede, ilgili dönem için uzun sayılabilecek kesintisiz bir yayım hayatına sahip olan derginin Mayıs 1958’de yayımlanan 60. sayıdan sonra neden devam ettirilmediğine dair ise bulgu elde edilememiştir. Dergide yer alan 659 adet eserden eğitim ile ilgili olanların kategorize edilerek incelendiği bu çalışma sonucunda Tedrisat Mecmuası’nın, yayım dönemine dair (1951-1958) yapılan araştırmalarda başvurulabilecek önemli bir kaynak olduğu; bunun dışında dergide yer alan bazı makalelerin tek örnek olarak dergide var olduğu ve bu durumun çeşitli konularda yapılacak araştırmalar hususunda dergiyi oldukça önemli konuma getirebileceği tespit edilmiştir. Dergi içeriğinde yer alan konulardan hareketle, derginin yayımlandığı dönemde tartışılmış olan pek çok konunun hâlihazırda günümüzde de varlığını koruduğunu ifade etmek mümkündür. Özellikle öğrenciyi aktif kılmak ve sosyal bilgiler dersinin verimli şekilde işlenebilmesi konularıyla ilgili olan tartışmalar, günümüzde aynı şekilde sürdürülmektedir. Bu durum, eğitim sistemi ile ilgili birtakım aksaklıkların yaklaşık 70 yıllık süreç boyunca varlığını koruduğunu ve çözüme ulaşma konusunda henüz net bir sonuca ulaşılamadığını ortaya koymaktadır. Öğrenciyi aktif kılmak ve sosyal bilgiler konularının dışında; köy okullarının durumu, öğretmen yetiştirme hususundaki plansızlık, halk eğitimi kavramına duyulan ihtiyaç ve ders planları konusunda öğretmenlere tanınması gereken esneklik konuları; günümüzde tıpkı 147 Tedrisat Mecmuası’nda yer aldığı gibi tartışılmaya devam eden konular olmaya devam etmektedir. Günümüzde, eğitim konusunda yayım yapan dergilerin sayısı oldukça artmış olmakla beraber üniversitelerin bünyelerinde yer alan eğitim fakültelerinin yayımlamakta olduğu dergilerin de eğitim dergileri kategorisine dâhil edilmesiyle eğitim konusunda yayım yapmakta olan dergilerin Tedrisat Mecmuası’nın yayımlandığı döneme göre ciddi bir artış gösterdiği tespit edilmekle birlikte bu dergilerin içeriğinde yer alan konuların yaklaşık 70 yıl önce yayımlanmış olan Tedrisat Mecmuası’nın konularıyla benzerlik göstermesi, eğitim konusunda var olan tartışmaların oldukça uzun bir süre boyunca varlığını gösterdiği görüşünü desteklemektedir. 148 KAYNAKÇA Abadan, N. (1961). Gazeteciliğin Gelişim Safhaları. Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 16(01), 118-140. Abazoğlu, İ. & Yıldırım, O. & Yıldızhan, Y. (2016). Geçmişten Günümüze Türk Eğitim Sisteminde Öğretmen Yetiştirme. Uluslararası Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, 2016(6), 143-160. Adıvar, A. (1993). Osmanlı Türklerinde İlim. İstanbul: Remzi Yayınevi. Afyoncu, E. (19 Kasım 2003). Matbaanın Günahından Değil Okumaktan Korktuk. Hürriyet Tarih (http://earsiv.sehir.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11498/15981/001582787010.pd f?sequence=1) (17.10.2020 tarihinde erişildi.) ‘dan alınmıştır. Afyoncu, E. (2000). İbrahim Müteferrika. TDV İslam Ansiklopedisi, 21, 324-327. Akdemir, A. S. (2013). Türkiye'de Öğretmen Yetiştirme Programlarının Tarihçesi ve Sorunları. Electronic Turkish Studies, 8(12), 15-28. Akpolat, Y. (2004). Sosyoloji Araştırmaları Osmanlı’da Kadın Dergileri ve Sosyoloji Dergileri. Erzurum: Fenomen Yayınları. Akşin, S. (2007). Kısa Türkiye Tarihi. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. Akyüz, Y. (2019). Türk Eğitim Tarihi (M.Ö 1000-M.S. 2019). Ankara: Pegem Akademi. Albayrak, M. (2004). Türk Siyasi Tarihinde Demokrat Parti. Ankara: Phoenix Yayınları. Alpaslan, T. D. K. (2006). Türk Grafik Sanatının Doğuşu ve İbrahim Müteferrika. Türkbilig, 12, 192-200. Altuntek, N. S. (1993). İlk Türk Matbaasının Kuruluşu ve İbrahim Müteferrika. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 10(1), 191-204. Ambarlı, A. (2010). Türkiye’de Cumhuriyetten Günümüze Sosyal Bilgiler Programları (Değişiklikler, Güncellemeler ve Düzenlemeler). (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). Konya Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü. Atar, A. İ. (2019). Uyanış Dergisi’ndeki Yazıların Eğitim ve Dönemin Güncel Olayları Açısından İncelenmesi (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). Bursa Uludağ Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü. Avşar, B. & Kaya, E. E. (2012). Türk Basınında Eugene Pulliam Olayı. Erciyes İletişim Dergisi, 2(4), 24-38. Aydın, H. (2009). Kadın (1908–1909): Selanik'te Yayınlanan İlk Kadın Dergisi Üzerine Bir İnceleme. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (22), 147-156. 149 Bacanlı, H. & As, E. (2018). Ceride-i Tıbbiye-i Askeriye’den Gülhane Tıp Dergisi’ne (1872- 2017) http://sbu.edu.tr/FileFolder/Dosyalar/eb408a43/2018_10/cerideitibbiyeyiaskeriyeden.p df Bahadır, Z. (2002). Köy Enstitüleri. TDV İslam Ansiklopedisi, 26, 283-285. Baran, S. (2018). Türk Basın Kanunlarının Genel Görünümü ve 5651 Sayılı Kanunun İnternet Gazeteciliğine Etkileri Üzerine Bir Tartışma. Erciyes İletişim Dergisi, 5(4), 387-404. Bayındır, C. & Şentürk, C. (2016). Yeni Mektep Dergisinde Neşredilen Makaleler Işığında 20. Yüzyılın İlk Çeyreğinde Avrupa'da Eğitime Bakış. Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 18(30), 35-40. Bayrak, M. O. (1994). Türkiye’de Gazeteler ve Dergiler Sözlüğü (1831-1993). İstanbul: Kül Yayınları. Bayram, Y. (2005). Türk Edebiyatının İlk Çocuk Dergisi: Mümeyyiz (1869-1870). Hece- Çocuk Edebiyatı Özel Sayısı, 9(104-105), 484-500. Baysal, J. (1991). Kitap ve Kütüphane Tarihine Giriş. İstanbul: Türk Kütüphaneciler Derneği, (2010). Osmanlı Türklerinin Bastıkları Kitaplar 1729-1875. Hiperlink Yayınları, İstanbul. Benek, K. (2016). Osmanlı İmparatorluğunda Basının Doğuşu ve II. Meşrutiyete Kadarki Gelişimi. Siirt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 4(6-7), 27-39. Berkes, N. (1962). İlk Türk Matbaası Kurucusunun Dini ve Fikri Kimliği. Belleten, XXVI(104), 715-737 (http://earsiv.sehir.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11498/15960/001582784010.pdf?sequ ence=1 adresinden alınmıştır.) (2002). Türkiye’de Çağdaşlaşma. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. Beydilli, K. (1995). Türk Bilim ve Matbaacılık Tarihinde Mühendishane Matbaası ve Kütüphanesi (1776-1826). İstanbul: Eren Yayıncılık. Müteferrika ve Osmanlı Matbaası: 18. yüzyılda İstanbul’da Kitabiyat. Toplumsal Tarih, 128, 44-52. Binbaşıoğlu, C. (1995). Türkiye'de Eğitim Bilimleri Tarihi Üzerinde Bir Araştırma. İstanbul: Milli Eğitim Basımevi. Budak, A. (2012). Fransız Devrimi'nin Osmanlı'ya Armağanı: Gazete ve Türk Basınının Doğuşu. Electronic Turkish Studies, 7(3). 663-681 Çakır, H. (2000). Tercüman-ı Ahval. TDV İslam Ansiklopedisi, 40, İstanbul. 495-497. Çetinkaya, N. (2011). Matbaanın Osmanlı Eğitim Tarihindeki Yeri ve Önemi. (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü. 150 Demir, G. T. (2017). 1918-1938 Yılları Arasında Yayınlanan Eğitim Dergilerindeki Karşılaştırmalı Eğitim Makaleleri. Cumhuriyet International Journal of Education, 6(1), 15-33 Demir, K. (2016). Osmanlı’da Dergiciliğin Doğuşu ve Gelişimi (1849-1923). Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 9, 71-112. Demircan, C. (2006). Mektepli Gazetesi'nde Yer Alan Metinlerin İçeriğinin, Çocukların Bilişsel ve Ahlaki Gelişimlerine Katkısı (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Demirel, F. (2004). Osmanlı Devleti'nde Kitap Basımının Denetimi. Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları, 5, 89-104. Demirkol, G. (2016). Türkiye’nin İlk Türkçe Mizah Dergisi: Terakki. Gazi Akademik Bakış, 10(19), 141-160. Demirtaş, S. (2016). II. Meşrutiyet Dönemi Süreli Yayınlarında Öğretim İlke, Yöntem ve Teknikleri (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Erzurum Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Dinçer, H. (2008). II. Dünya Savaş Yıllarında Türkiye’de Bir Dergi: Yurt ve Dünya. Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, 42, 193-230 Doğan, C. (2005). Türkiye’de Sınıf Öğretmeni Yetiştirme Politikaları ve Sorunları. Bilig (Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi), 35, 133-149. Doğan, E. (1997). Edebiyatımızda Dergiler. İstanbul: Bağlam Yayıncılık. Doğan, M. C. (2008). Yücel Dergisinin Fikrî Ve Edebî Tahlili. Gazi Türkiyat Türkoloji Araştırmaları Dergisi, 1(3), 97-115 (2016). Edebiyat Kültürü İçin Çalışan Bir Dergi: Kalem. Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi, 110(779), 34-40 Doğaner, Y. & Yılmaz, M. (2007). Cumhuriyet Döneminde Sansür 1923-1973. Ankara: Siyasal Yayınevi. Duman, H. (2000). Başlangıcından Harf Devrimine Kadar Osmanlı-Türk Süreli Yayınlar ve Gazeteler Bibliyografyası ve Toplu Kataloğu 1828-1928. Ankara: Enformasyon ve Dokümantasyon Hizmetleri Vakfı Yayınları. Duman, T. (1999). Türkiye'de Eğitim Reformları Açısından Öğretmen Yetiştirme Sorunu. Erdem, 12(34), 91-106. Durmuş, B. T. (2017). Matbaa Teknolojisinin Osmanlı Devletine Giriş Koşulları e Tartışmalar. Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi Elektronik Dergisi, 5(2), 950- 968. Ebuzziya, Z. (1994). Diyojen. TDV İslam Ansiklopedisi, 9, 479-480 151 Emiroğlu, Ö. (1992). Tanzimat’tan 1928’e Kadar Yayımlanan Çocuk Gazete ve Dergileri Üzerine Bir İnceleme (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ergün, M. (1990). Türk Eğitiminin Batılılaşmasını Belirleyen Dinamikler. Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, 6(17), 435-457. (1996). İkinci Meşrutiyet Devrinde Eğitim Hareketleri (1908-1914). Ankara: Ocak Yayınları. (1987). Satı Bey: Hayatı ve Türk Eğitimine Hizmetleri. İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, I, 4-19. Erkek, M. S. (2012). Osmanlı Devletinde İlk Türkçü Eğitim Dergisi: Yeni Fikir. History, 4(1), 197-213. Ersoy, O. (1979). İlk Türk Basımevinde Basılan Kitapların Fiyatları. Basım ve Yayıncılığımızın 250. Yılı Bilimsel Toplantısı, 10-11 Aralık 1979, Bildiriler. Türk Kütüphaneciler Derneği, 69-77. Ertuğ H. R. (1970). Basın ve Yayın Hareketleri Tarihi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Yayınları. Gerçek, S. N. (1939). Türk Matbaacılığı I, Müteferrika Matbaası. İstanbul: İstanbul Devlet Basımevi. Gökalp A. G. & Şahin T. P. (2016). Kültürel Mirasın İzinde Ankara. Ankara: Hacettepe Üniversitesi Yayınları. Göncüoğlu, S. F. (2004). İstanbul’un İlkleri Enleri. İstanbul: Eminönü Belediyesi Yayınları. Gönenç, A. Y. (2007). Türkiye'de Dergiciliğin Tarihsel Gelişimi. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, 29, 62-78. Güçlü, M. (2014). İlköğretim Dergisi'nin Fen ve Matematik Öğretimi Açısından Değerlendirilmesi (1939-1966). Electronic Turkish Studies, 9(7), 311-330. (2016). Mesleki ve Teknik Öğretim Dergisi’nin Türk Eğitim Tarihindeki Yeri ve Önemi (1953-1982). OPUS Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 6(11), 677-688. (2016). Yeni Okul Dergisi’nin Ele Aldığı Eğitim Sorunları Açısından Değerlendirilmesi (1950-1954). Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi SBE Dergisi, 6(2). 68-85. Gündüz, M. (1973). İlk Kur’an-i Kerim Basmaları. Türk Kütüphaneciliği, 22(1-2), 34-40. (1978). Matbaanın Tarihçesi ve İlk Kur'an-ı Kerim Basmaları. Vakıflar Dergisi, 9, 335-350. Günergun, F. (2002). İstanbul'da Fransızca-Türkçe Yayınlanan Bir Tıp Dergisi: Gazette des Hoitaux (Ceride-i Emakin üs-Sıhha, 1887). Osmanlı Bilimi Araştırmaları, 3(2), 13-54. 152 Güngördü, E. (2001). İlköğretim Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler. Ankara: Nobel Yayın. Güz, N. (2000). Osmanlı Basını. Selçuk İletişim Dergisi, 1(3), 39-57. Hesapçıoğlu, M., & Deniz, L. (2008). Eğitim Tarihine İlişkin Süreli Yayınlar. Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, 6(12), 539-552 İğneci, E. (2020). II. Meşrutiyet Dönemi Vatandaşlık Eğitimi Tartışmaları: Tedrisat Mecmuası Üzerine Bir İnceleme (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). Trabzon Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü. İhsanoğlu, E. & Aynur, H. (2003). Yazmadan Basmaya Geçiş: Osmanlı Basma Kitap Geleneğinin Doğuşu (1729-1848). Osmanlı Araştırmaları, 22, 219-255. İhsanoğlu, E. (1993). Cemiyet-i İlmiye-i Osmaniye. TDV İslam Ansiklopedisi, 7, 333-334. İnan, R. (2016). Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Gençlik Süreli Yayınları. Journal of International Social Research, 9(43), 310-325. İnan, S. (2011). Demokrat Parti Dönemi. Ankara: Anı Yayınları. Kabacalı, A. (1999). Cumhuriyet Öncesi ve Sonrası Matbaa ve Basın Sanayii. İstanbul: Cem Ofset Matbaacılık. (2000). Başlangıcından Günümüze Türkiye'de Matbaa Basın ve Yayın. İstanbul: Literatür Yayıncılık. Kahraman, A. (2003). Mecmua-i Ebuzziya. TDV İslam Ansiklopedisi, 28, 268-269. (2013). Yeni Türk Mecmuası. TDV İslam Ansiklopedisi, 43, 433. Karagöz, S. & Duman, T. (2014). 1908-1928 Yılları Arası Süreli Yayınlarda Yer Alan Eğitim Görüşleri ve Öneriler. Journal Of International Social Research, 7(35), 576-594. Karaman, M. A. (2014). Osmanlı Modernleşmesinde Basın. SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, 32, 131-142. Karpat, K. (2010). Türk Demokrasi Tarihi. İstanbul: Timaş Yayınları. Kaya, A. İ. (2008). Tedrîsât Mecmûası Fihristi ( 1- 69. Sayılar) ve Örnek Metin Çalışması (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Keskin, S. C & Keskin Y. (2019). Türkiye'de Sosyal Bilgiler Öğretim Programları Bağlamında Değerler Eğitimi-Tarihsel Gelişim ve Mevcut Durum. Ankara: Gece Akademi. Kılıç, N. (2019). Spor Basınının Tarihsel Gelişiminde Önemli Bir Dergi: Terbiye ve Oyun. TRT Akademi, 4(8), 264-284. Kılınç, A. (2007). Çanakkale Muallimler Birliği Dergisi’nde Eğitim ve Öğretimle İlgili Görüş ve Düşünceler. Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı, 5(5), 87-101. 153 Kocabey, M. (1995). (1869-1928) Osmanlıca Kadın Dergilerinin Grafik Düzenlemeleri (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). İstanbul Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Koç, R. (2010). İdam Sehpasındaki Dış İşleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu. İstanbul: Ötüken Yayınları. Koloğlu, O. (1992). Osmanlı’dan Günümüze Türkiye’de Basın. İstanbul: İletişim Yayınları. Konar, E. (2003). Gürbüz Türk Çocuğu Dergisi’nin İncelenmesi (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). Fatih Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Korkmaz, Ş. (1999). Müteferrika ve İlk Türk Matbaası. Dini Araştırmalar, 2(5), 285-297. Koz, S. (1993). Adana Mıntıkası Maarif Mecmuası ve Halk Kültürü Bakımından Önemi. Çukurova Üniversitesi II. Uluslararası Karacaoğlan-Çukurova Halk Kültürü Sempozyumu 20-24 Kasım 1991. Adana: Çukurova Üniversitesi Yayınları. Kösedağ, M. S. (2016). Türk Basın Kanununda Yapılan Değişikliklerin Yazılı Basında Temsili. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 9(43), 2023-2051. Küçükcan, B. (2006). Dünden Bugüne Matbaanın Serüveni. İstanbul: Yeditepe Yayınları. (http://eprints.rclis.org/8770/ adresinden alınmıştır.) Le Courrier De Smyrne (1828). https://gallica.bnf.fr/ark:/12148/bpt6k9341847 (21.10.2020 tarihinde erişildi.) ‘dan alınmıştır. Marsigli, C. (1934). Osmanlı İmparatorluğu’nun Zuhur ve Terakkisinden İnhitatı Zamanına Kadar Askeri Vaziyeti (Çeviren: M. Kaymakam Nazmi). Ankara: Büyük Erkânıharbiye Matbaası. https://kutuphane.ttk.gov.tr/resource?itemId=165767&dkymId=6 (05.10.2020 tarihinde erişildi.) ‘dan alınmıştır. Meran, T. (2014). Tedrisat Mecmuası, Terbiye, Terbiye Mecmuası, Yeni Mektep Dergilerindeki Türkçe Eğitimi İle İlgili Makalelerin Değerlendirilmesi (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). Mersin Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü. Merriam, S. (2018). Nitel Araştırma: Desen ve Uygulama İçin Bir Rehber. Ankara: Nobel Yayın. Nalcıoğlu, B. U. (2005). Tanzimat Dönemi Türk Gazeteciliği ve Türk Basınının İlkleri. Manas Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 7(14), 253-267. Okay, C. (1999). Eski Harfli Çocuk Dergileri. İstanbul: İstanbul Kitabevi. Okmak, F. (2009). Türkiye Muallimler Birliği Mecmuasının Sistematik Tahlili (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. 154 Öğüt, N. (2006). Eski Harfli Çocuk Dergilerinden Yeni Yol Dergisinin Çocuk Eğitimindeki İşlevi (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü. Özdemir, M. & Güçlü, M. (2016). 1950 ve 1980 Yılları Arasında Genel ve Mesleki Teknik Eğitimle İlgili Sorunların Değerlendirilmesi: Eğitim Hareketleri Dergisi Örneği. Hak İş Uluslararası Emek ve Toplum Dergisi, 5(12), 208-222, Özen, H. (1994). Tarihsel Süreç İçinde Türk Kadın Gazete ve Dergileri (1868-1990). İstanbul: Graphis Yayın. Özgen, M. (2004). Türkiye’de Basının Gelişimi ve Sorunları. İstanbul: İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Yayınları. Özsarı, M. (1999). Ege Bölgesi Ege Bölümü Halkevleri ve Yayın Çalışmaları. Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, 6(23), 401-415. Öztuna, Y. (1970). Türkiye Tarihi. İstanbul: Toker Yayınları. Pamuk, Ş. (2002). Kuruş. TDV İslam Ansiklopedisi, 26, 458-459. Parlatır, İ. (2009). Servet-i Fünun. TDV İslam Ansiklopedisi, 36, 573-575. Pehlivanlı, H. (2005). Son Dönem Tarih Araştırmalarında Askerî Gazete ve Süreli Yayınların Yeri. Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, 21(61), 243-258. Rasony, L. (1971). Tarihte Türklük. Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü. Resmi Gazete (17 Mart 1954). Neşir Yoluyla Veya Radyo İle İşlenecek Bazı Cürümler Hakkında Kanun. 8660, 8653. https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/8660.pdf (28.10.2020 tarihinde erişildi.) ‘dan alınmıştır. Resmi Gazete (23 Şubat 1953). Basın Kanununun 36. Maddesinin Birinci Fıkrasının Tadili Hakkında Kanun. 8342, 5585. https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/8342.pdf (28.10.2020 tarihinde erişildi.) ‘dan alınmıştır. Resmi Gazete (31 Ocak 1953). Basın Kanununa Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun. 8323, 5437. https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/8323.pdf (28.10.2020 tarihinde erişildi.) ‘dan alınmıştır. Resmi Gazete (8 Haziran 1956). Basın Kanununun Bazı Maddelerinin Tadiline ve Kanuna Muvakkat Bir Madde İlâvesine Dair Kanun. 9327, 14506-14507. https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/9327.pdf (17.10.2020 tarihinde erişildi.) ‘dan alınmıştır. Resmi Gazete. (20 Haziran 1952). Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun. 8140, 3961-3964. https://resmigazete.gov.tr/arsiv/8140.pdf (28.10.2020 tarihinde erişildi.) ‘dan alınmıştır. 155 Resmi Gazete. (24 Temmuz 1950). Basın Kanunu. 7564, 18808-18811. https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/7564.pdf (27.10.2020 tarihinde erişildi.) ‘dan alınmıştır. Resmi Gazete. (4 Mart 1341). Takriri Sükun Kanunu. 87. https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/KANUNLAR_KARARLAR/kanuntbmmc003/ka nuntbmmc003/kanuntbmmc00300578.pdf (27.10.2020 tarihinde erişildi.) ‘dan alınmıştır. Resmi Gazete. (8 Ağustos 1931). Matbuat Kanunu. 1867, 731-736. https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/1867.pdf (27.10.2020 tarihinde erişildi.) ‘dan alınmıştır. Sabev, O. (2006). İbrahim Müteferrika ya da İlk Osmanlı Matbaa Serüveni. İstanbul: Yeditepe Yayınevi. Sarıçoban, G. (2014). Çığır Dergisi ve Hıfzı Oğuz Bekata Üzerine. Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 21, 183-196 Sarıkaya, M. (2018). Türkiye Cumhuriyeti’nin İlk Yıllarında Yayınlanan Çocuk Dergilerindeki Akıl Oyunları Örnekleri. Munzur Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 7(13), 9-28. Şahin, A. G. (2015). İzmir Milli Kütüphane'de 1923-1938 Yılları Arası Yayın Hayatında Olan Edebiyat, Fikir, Kültür Süreli Yayınları. CBÜ Sosyal Bilimler Dergisi, 13(3), 355-376. Şavkılı, C. & Akyıldız, A. (2019). Demokrat Parti Dönemi Maraş Basını. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 16(2), 757-776. Şerif, D. (2015). İktidar-Basın İlişkilerinin Osmanlı Devleti'nde Görünümü (1831-1918). The Journal of Academic Social Science Studies, 33, 367-377. Şeyda, A. (2006). Kadın Eğitimi Bağlamında Hanımlara Mahsûs Gazete. Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 29, 279-294. Shaw, S. (2016). Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye. İstanbul: E Yayınları. Şimşek, H. (2001). XIX. Yüzyıl Çocuk Dergiciliği ve Eğitsel İşlevleri Üzerine. Milli Eğitim Dergisi, 151, 1-9. (2002). Tanzimat ve Mutlakıyet Dönemi Çocuk Dergilerinin Eğitim Açısından İncelenmesi (Yayımlanmış Doktora Tezi). Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. (2018). 19. Yüzyıl Çocuk ve Eğitim Yazınında Örnek Bir Dergi: Sadakat Dergisi ve Eğitsel Yaklaşımı. Değerler Eğitimi Dergisi, 16(36), 179-204. Tanilli, S. (2016). Nasıl Bir Eğitim İstiyoruz?. İstanbul: Cumhuriyet Kitapları. 156 Tarhan, M. & Kılıç, F. & Solak, M. (2016) Altın Yaprak Dergisi (1925): Ahmet İzzet ve Mehmet Zekai Bey’in Kaleminden Terbiye Notları. Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 16 (4), 1795-1812. Tekeli, İ. & İlkin, S. (1998). Osmanlı İmparatorluğu’nda Eğitim ve Bilgi Üretim Sisteminin Oluşumu ve Dönüşümü. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. Tonga, N. (2011). Anadolu Mecmuası (1924–1925) ve Anadoluculuk Fikri Üzerine Bir İnceleme. Türk Yurdu, 31(285), 138-142. Topuz, H. (1996). 100 Soruda Başlangıcından Bugüne Türk Basın Tarihi. İstanbul: Gerçek Yayınevi. (2018). II. Mahmut’tan Holdinglere Türk Basın Tarihi. İstanbul: Remzi Kitabevi. Tuğluoğlu F. & Tunç, T. (2010). 1926 İlkmektep Müfredatı ve Cumhuriyet Dönemi Eğitiminin Ekonomik Hedefleri. Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, 26(76), 55-95. Tunalı, A. C. (2005). Ceride-i Askeriye'nin Tarih Araştırmalarındaki Yeri. Tarih Araştırmaları Dergisi, 24(37), 195-211. Tuncer, H. & Yardımcı, M. (2002). Eğitim Fakülteleri İçin Çocuk Edebiyatı. Ankara: Ürün Yayınları. Tunç, M. (1957). Gazetecilik ve Bizde İlk Gazete. Türk Kütüphaneciliği, 6(3), 45-50. Türkkan, Y. (2008). Türk Modernleşmesinde Yeni Adam Dergisi 1934-1938 (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). Hacettepe Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü. Tülbentçi, F. F. (1956). Geçmişte Bugün. Münif Paşa ve Bir Yıldız Böceği Hikayesi. https://archives.saltresearch.org/handle/123456789/28296 (17.10.2020 tarihinde erişildi.) ‘dan alınmıştır. Uçman, A. (1998). Ülkü. TDV İslam Ansiklopedisi, 17, 12-14. (2003). Mecmua-i Fünun. TDV İslam Ansiklopedisi, 28, 270-271. (2006). Dergiler Arasında: Dergâh, Hayat, Malumat ve Bilgi Mecmuaları. Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, 4(7), 519-532. Ulaş, B. (1966). Tarihimizde Kitap ve Gazete Sansürü. Türk Kütüphaneciliği, 15(1), 28-34. Uslu, S. S. (2010). Apparition Et Développement De La Presse Francophone d’Istanbul Dans La Seconde Moitié Du XIX Siècle. Synergies Turquie, 3, 147-156. https://gerflint.fr/Base/Turquie3/seza_sinanlar_uslu.pdf (16.10.2020 tarihinde erişildi.) ‘dan alınmıştır. World Association Newspapers. (2005). Newspapers: 400 Years Young!. https://web.archive.org/web/20100310235015/http://www.wan- press.org/article6476.html (17.10.2020 tarihinde erişildi.) ‘dan alınmıştır. 157 Yazıcı, N. (2010). Takvim-i Vekayi. TDV İslam Ansiklopedisi, 39, 490-492. Yediyıldız, M. A. (1991). İbrahim Müteferrika (1670–1674/1745). Vakıflar Dergisi, 22, 441– 447. Yeşilçayır, N. (2011). Çok Partili Döneme Geçiş Sürecinde Türk Basını. Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, 27(79), 131-192. Yıldız, A. (2012). Nıyazı Berkes ve Türkiye’de Çağdaşlaşmanın Gelişimi. Journal of Sociological Studies/Sosyoloji Konferansları, 46, 1-33. Yılmaz E. S. (2020). Hüsnü Hamid Sayman’ın Muallimler Mecmuası’ndaki Yazıları. Osmanlı Bilimi Araştırmaları 21, 321-345. Yılmaz, N. H. (2019). Terbiye Dergisi ve Eğitimde Yeniden Yapılanma Süreci (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü. Yüksel, H. (2007). Osmanlı İmparatorluğu’na Matbaanın Girişi ve Toplumsal Yankıları (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. 158 EKLER Grafikler, Resimler ve Tablolar Listesi A) Grafikler Listesi Grafik 1: Tedrisat Mecmuası’nda en fazla eser üreten yazarlar ● Grafik 2: Tedrisat Mecmuası’nda yer alan eserlerin, türlere göre dağılımı: ● 159 Grafik 3: Tedrisat Mecmuası yazarlarının cinsiyete göre dağılımı ● B) Tablolar Listesi Tablo 1: Müteferrika Matbaası’nda basılan eserler Sıra Baskı Satış Kitap İsmi Basım Tarihi Nu Adedi Fiyatı 35 Kuruş 1 Vankulu Lügati 1000 Recep 1141/31 Ocak 1729 120 Frank Tuhfetü’l-Kibar fi Esfari’l- 3 Kuruş 2 Bihar (Deniz Seferlerine Dair 1000 Zilkade 1141/29 Mayıs 1729 12 Frank Seçilen Hediye) 3 Tarih-i Seyyah 1200 Safer 1142/26 Ağustos 1729 3 Kuruş Tarih-i Hind-i Garbî (Amerika 3 Kuruş 4 500 Ramazan 1142/5 Nisan 1730 veya Batı Hindistan Tarihi) 6 Frank 3 Kuruş 5 Târih-i Timur-ı Gürkân 500 Zilkade 1142/18 Mayıs 1730 6 Frank Tarih-i Mısrü’l-Kadîm ve Zilhicce 1142/17 Haziran 3 Kuruş 6 Mısrü’l-Cedid (Eski ve Yeni 500 1730 9 Frank Mısır Tarihi) Gülşen-i Hulefa (Halifelerin 3 Kuruş 7 500 Safer 1143/16 Ağustos 1730 Gül Bahçesi) 15 Frank 160 8 Grammaire Turque 1000 1730 3 Kuruş Usûl El-Hikem Fi Nizâm El- Ümem (Milletlerin Düzeni 9 500 Şaban 1144/Şubat 1732 1 Kuruş Hakkında Yöntemsel Düşünceler) Füyûzât-ı Mıknatısîye 10 500 Ramazan 1144/27 Şubat 1732 1 Kuruş (Pusulanın Yararları) Muharrem 1145/3 Temmuz 11 Cihânnüma 500 30 Kuruş 1732 Takvimü’t Tevarih (Tarihler Muharrem 1146/14 Haziran 12 500 3 Kuruş Takvimi) 1733 30 Kuruş 13 Tarih-i Naima 500 Muharrem 1147/Ekim 1734 75 Frank 14 Târih-i Râşid ? Zilhicce 1153/17 Şubat 1741 30 Kuruş 15 Târih-i Asım 500 Zilhicce 1153/17 Şubat 1741 30 Kuruş Ahvâl-i Gazavât Der Diyar-ı Muharrem 1154/19 Mart 3 Kuruş 16 Bosna (Bosna Diyarındaki ? 1741 6 Frank Gazaların Durumu) 30 Kuruş 17 Ferheng-i Şuûri (Farsça Lisanı) ? Şaban 1155/1 Ekim 1742 120 Frank ● Tablo 2: İlk kadın dergisinden itibaren 50 yıllık zaman diliminde yayımlanmış önemli kadın dergileri: İlk Yayım Yılı ve İlk Yayım Yılı ve Dergi İsmi Dergi İsmi Toplam Sayısı Toplam Sayısı Terakki-i 1869, 48 sayı Kadınlık Hayatı 1913, 1 sayı Muhadderat Ayine 1875, 41 sayı Kadınlar Dünyası 1913, 208 sayı Mürebbi-i 1875, 8 sayı Kadın Duygusu 1914, 12 sayı Muhadderat Aile 1880, 3 sayı Hanımlar Âlemi 1914, 32 sayı İnsaniyet 1882, 2 sayı Kadınlar Âlemi 1914, 9 sayı Hanımlar 1882, 1 sayı Seyyale 1914, 1 sayı Şükufezar 1886, 5 sayı Siyanet 1914, 16 sayı Mürüvvet 1887, 9 sayı Bilgi Yurdu Işığı 1917, 17 sayı Parça Bohçası 1889, 1 sayı Türk Kadını 1918, 21 sayı Hanımlara Mahsus 1895, 17 sayı İnci 1919, 37 sayı Malumat 161 Hanımlara Mahsus 1895, 624 sayı Genç Kadın 1919, 10 sayı Gazete Âlem-i Nisvan 1906, 51 sayı Süs 1923, 55 sayı Demet 1908, 7 sayı Firuze 1924, 2 sayı Kadın 1908, 30 sayı Kadın Yolu 1925, 19 sayı Mehasin 1908, 12 sayı Asar-ı Nisvan 1925, 25 sayı Musavver Kadın 1911, 7 sayı Çalıkuşu 1926, 4 sayı ● Tablo 3: Osmanlı Devleti’nde yayımlanmış çocuk dergileri (Demircan, 2006: 20) İlk Yayım Yılı ve İlk Yayım Yılı ve Dergi İsmi Dergi İsmi Toplam Sayısı Toplam Sayısı Mümeyiz 1869, 49 sayı Çocuklara Rehber 1897, 166 sayı Hazine-i Etfal 1873, 1 sayı Çocuk Bahçesi 1904, 64 sayı Sadakat 1875, 65 sayı Musavver 1909, 3 sayı Mekteplilere Arkadaş 1882, 13 sayı 1910, 14 sayı Arkadaş Tercüman-ı Hakikat 1876, 40 sayı Çocuk Dünyası 1913, 94 sayı Kıraat 1881, 18 sayı Karagöz 1913, 3 sayı Nevresidegan 1881, 4 sayı Çocuk Yurdu 1913, 7 sayı Çocuklara Arkadaş 1882, 12 sayı Talebe Defteri 1913, 68 sayı Vasıta-i Terakki 1882, 4 sayı Çocuk Duygusu 1913, 61 sayı Etfal 1886, 23 sayı Çocuk Dostu 1914, 13 sayı Numune-i Terakki 1897, 9 sayı Küçükler Gazetesi 1918, 8 sayı Çocuklara Mahsus 1896, 626 sayı Çanta 1921, 8 sayı ● Tablo 4: Ülkemizde, Mayıs 1958’e kadar yayımlanmış olan eğitim dergilerinin bir kısmı: İlk Yayım Yılı ve İlk Yayım Yılı ve Dergi İsmi Dergi İsmi Toplam Sayısı Toplam Sayısı Anadolu Terbiye 1922, 11 sayı Deneme Mecmuası 1932, 3 sayı Mecmuası Muallimler 1922, 54 sayı Çığır Dergisi 1933, 193 sayı Mecmuası Bizim Mecmua 1922, 74 sayı Ülkü Dergisi 1933, 272 sayı Yeni Yol Mecmuası 1923, 113 sayı Yeni Adam 1934, 218 sayı 162 Musavver Çocuk 1923, 18 sayı Yücel Dergisi 1935, 163 sayı Postası İlk Terbiye ve Okul ve Öğretmen 1924 1936, 10 sayı Tedrisat Mecmuası Dergisi Anadolu Mecmuası 1924, 12 sayı Çocuk Dergisi 1936, 427 sayı Resimli Dünya 1924, 21 sayı Ateş: Çocuklar İçin 1936, 52 sayı Altın Kalem 1924, 7 sayı Yeni Kültür 1936, 92 sayı Haftalık Resimli İlk Öğretim 1924, 7 sayı 1939, 92 sayı Gazete Mecmuası Milli Eğitim Altın Yaprak 1925, 13 sayı 1939, 2758 sayı Tebliğler Dergisi Sevimli Mecmua 1925, 13 sayı Yurt ve Dünya 1941, 42 sayı Maarif Vekâleti 1925, 22 sayı Adımlar Dergisi 1943, 12 sayı Mecmuası Muallimler Birliği 1925, 22 sayı Öğretmen Dergisi 1947, 31 sayı Mecmuası Mektepliler Âlemi 1925, 6 sayı Bilgi Dergisi 1947, 68 sayı Hayat Mecmuası 1926, 146 sayı Eğitim Hareketleri 1950, 286 sayı Gürbüz Türk 1926, 24 sayı Yeni Okul 1950, 34 sayı Çocuğu Çanakkale Muallimler Birliği 1926, 5 sayı Tedrisat Mecmuası 1951, 60 sayı Mecmuası Çocuk Yıldızı 1927, 10 sayı Çocuk ve Yuva 1953, 329 sayı Mesleki ve Teknik Kalem Dergisi 1927, 13 sayı 1953, 348 sayı Öğretim Dergisi Yeni Öğretmen Fikirler Dergisi 1927, 370 sayı 1953, 52 sayı Dergisi Terbiye Mecmuası 1927, 36 sayı Meşale Dergisi 1957, 2 sayı Adana Mıntıkası 1928, 40 sayı Birlik Dergisi 1958, 55 sayı Maarif Mecmuası Yeni Türk 1932, 125 sayı ● Tablo 5: Tedrisat-ı İptidaiye Mecmuası’nın başyazarları: Müdür ve Başyazar Dönemi x Müdür ve Başyazar Dönemi Selim Sırrı (Tarcan) 44-61. sayılar 1 Satı Bey 1-18. sayılar arası 4 Bey arası 19-20. sayılar 62-63. sayılar 2 Ali Reşat Bey 5 İhsan (Sungu) Bey arası arası 163 Ebu Muhsin Kemal 22-43. sayılar İbrahim Aladdin 64-69. sayılar 3 6 (Geyangil) Bey arası (Gövsa) Bey arası ● Tablo 6: Sosyal bilgiler dersi örnek ders planı: İşlenecek ünitenin Öğretmen bunu probleme dayalı olarak veya öğrencilere buldurma adı: yoluyla bulmalıdır. Ünitenin isminin bulunmasının ardından öğrencilere üniteyle ilgili İstekler: beklentileri ve merak ettikleri sorulur. Öğretmen, öğrencilerin üniteden beklentilerine ve sorularına göre Planlama: düzenli bir planlama yapmalıdır. Öğrenciler, konulara ve öğrencilerin üniteyle ilgili sorularına göre Gruplama: gruplanır. Araştırma ve Oluşturulan bu gruplar, kendilerine düşen sorunun cevabını Çalışma: ararlar. Bulunan cevaplar raporlanır. Raporlanmış olan cevaplar, her bir grup tarafından diğer gruplarla İşleme: paylaşılır. Bu kısımda öğretmen sınıfa gerekmedikçe müdahale etmez. Öğretmen, tüm raporların paylaşılmasının ardından tüm konuları Sonuçlandırma: özetler. Öğretmen, öğrencileri grup içerisindeki etkinlikleri, çalışma Değerlendirme: gayretleri, derse katılımları gibi kriterlerle genel olarak değerlendirir. ● Tablo 7: Örnek günlük ders planı (1952, 10: 10-13): Saat Planlanan İşler Açıklama İşin Kontrolü Öğretmen ve sınıfın Günlük çalışmanın Bir günlük çalışmanın selamlaşması, 9.00 – 9.10 açılışı nizami bir açılışı İstiklal Marşı’nın şekilde yapıldı. okunması 164 Günlük çalışma planlarının Bir önceki dersle ve Öğretmen 9.10 – 9.20 öğrenciler tarafından gelecek konuyla öğrencilerin bilgi yapılması ilgili tartışmalar düzeylerini ölçtü. Öğretmen sınıfta (Konuya göre) Çalışma evresinin dolaşarak zorlanan 9.20 – 10.00 Bireysel veya grup başlaması öğrencilere yardım halinde çalışmalar etti. 10.00 - 10.10 Teneffüs - - Serbest seçilmiş Seri ve sesiz okuma 10.10 – 10.50 Okuma parçalar okunur egzersizleri yapıldı. El yazısı ile ilgili Çeşitli güzel yazı 10.50 – 11.00 Okunaklı güzel yazı egzersizler yapılır testleri yapıldı. 11.00 – 11. 10 Teneffüs - - Bölme işlemi Birkaç problemin üzerine çalışıldı ve 11.10 – 11.50 Matematik çözülmesi ve tespit edilen egzersizler yapılır güçlükler giderildi. Öğrenciler sıralarını Öğrencilere dağılma izni düzeltip öğle 11.50 – 12.00 - verildi yemeğine hazırlandılar. 12.00 – 13.00 Öğle yemeği arası - - Öğrenciler, Eski bilgiler üzerine öğretmenin ortaya 13.00 – 13.50 Coğrafya yoklama yapılır attığı problem hakkında tartıştılar. Bu esnada öğretmen, bir gün önceki derste 13.50 – 14.00 Teneffüs - karşılaşılan imla hatalarını tahtaya yazdı. Her bir öğrencinin Grup halinde imla 14.00 – 14.15 İmla imlada karşılaştığı kuralları tartışıldı. zorluklar incelenir Öğrenciler, 14.15 – 14.35 Müzik Serbest faaliyet gramofonla çalınan bir plağa eşlik ettiler. Tartışma ve yazı 14.35 – 14.50 Dil bilgisi çalışması Yazı ödevi yapıldı. üzerinde durulur Öğrenciler sıraları düzeltip öğretmene 14.50 – 15.00 Dağılma izni - veda ederek ayrıldılar. ● 165 Tablo 8: Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bazı terimlerin yeniden adlandırılması (1953, 17: 275): Değişen Terim Fransızca Karşılığı Yeni Şekli Acun Cosmos Kozmoz An, Anlık Esprit Ruh, zekâ Anlak Intelligence Zekâ Ansal Mental Zihni Belit Axiome Aksiyom Beti Figuré Şekil Bun Crise Bunalım Devim Mouvement Hareket Dizge Systeme Sistem Düzgüsüz Anormal Anormal Duygudaşlık Sympathie Sempati Eğitbilim Pédagogie Pedagoji Eğsinim Penchant Meyil Erksizlik Anarchie Anarşi Erke Energie Enerji Erek Fin Amaç, son Görgül Empirique Ampirik Ira Caracteré Karakter İçtepi Impulsion İtme İmgelem Imagination Hayal Gücü Kılgı Pratique Pratik Koşaç Copule Bağ Öbek Groupe Grup Ödünleme Compensation Telâfi Özdek Matiere Madde Olumsuz Négatif Negatif Olumsal Contimgent Zorunsuz Ruhbilim Psychologie Psikoloji Ruhsal Psychique Psişik 166 Sapaklık Anomalie Anomali Süreç Processus Proses Tanıt Preuve Belge Tasım Syllogisme Kıyas Tepke Reflexe Refleks Torel Ethique Etik Toplok Collection Koleksiyon Tümevarım Induction Enduksiyon Us Raison Akıl Varsayım Hypothese Hipotez Yanılsama Illusion İllüzyon Yapılama Fabrication İmal Yeğin Intensif Şiddetli Yeniyetme Adolescent Ergen 167 C) Resimler Listesi Tedrisat Mecmuası’nın ikinci üçüncü sayılarının kapakları: 168 Prof. Ahmet Ardel tarafından hazırlanmış olan Marmara Denizi derinlik haritası (1951, 1: 34): *** Prof. Ahmet Ardel tarafından hazırlanmış olan Akdeniz derinlik haritası (1951, 5: 36): *** 169 Prof. Ahmet Ardel tarafından hazırlanmış olan İznik Gölü derinlik haritası (1954, 25: 212): *** Dergide yer alan bir karikatür (1952, 13: 96) ve derginin 22. sayısının kapağı: *** 170 Milli Eğitim Bakanlığı müfettişi Sıtkı Şanoğlu’nun “İlkokullarda Yavrukurt Teşkilatı” isimli yazılarında yer alan çizimler (1951, 6: 17-18-19 & 1951, 8: 27): *** 171 Tarih öğretmeni Çağatay Uluçay’ın “Tarih Dersinde Çevre İncelemeleri” isimli serisinde yer alan çizimler (1953, 23: 110-112): *** 172 İNDEKS Bu bölümde; Tedrisat Mecmuası’nda yer alan tüm içerikler bulundukları sayıya göre yazarları, tarihleri ve sayfa numaraları eşliğinde sıralanmıştır. Sayı Konu Adı Yazar Ay Yıl Sayfa 1 Tedrisat Mecmuası Tedrisat Mecmuası Mart 1951 3 Çıkarken 1 Münevverlerimizde Umumi Bilgi Harun Reşit Kocacan Mart 1951 4-5 Noksanlığı 1 Besinler - I H. Akdik Mart 1951 5-7 1 Ünite Nedir Hüviyet Bekir Bek Mart 1951 7-13 1 Çalışmanın Hüviyet Bekir Bek Mart 1951 14-19 Planlanması 1 Dersin Planlanması Vedide Baha Pars Mart 1951 19-21 1 Ders Uygulama Planı Hüviyet Bekir Bek Mart 1951 21-27 1 Baskül Kemal Kaya Mart 1951 28-30 1 Ders Aracıları - Mart 1951 31-32 1 Marmara Denizi - I Prof. Ahmet Ardel Mart 1951 33-40 1 Bir Yurt Gezisi - I Rauf Miral Mart 1951 41-42 1 İstanbul Öğretmen Zekai Konrapa Mart 1951 42-43 Okulları 1 Öğretmen Hafız Rauf Miral Mart 1951 44-45 Kemal Bey 1 Çocuklar ve Hasan Kavruk Mart 1951 46-47 Göçmenler 1 Yabancı Dil Davası Nazif Ozankan Mart 1951 48-49 1 Tedrisat Mecmuası - Mart 1951 50-51 1 Arzın Ömrü Kemal Kaya Mart 1951 52 Karşısında İnsan 1 Tutkal Harun Reşit Kocacan Mart 1951 52 1 Meteoroloji Bilginizi - Mart 1951 53-54 Yoklayınız (Test) 1 Genel Öğretim Metodu Çalışma Kemal Kaya Mart 1951 55 Kılavuzu 1 Nükteler ve Portreler Rauf Miral Mart 1951 56 2 Milli Bayramların Tedrisat Mecmuası Nisan 1951 2-3 Eğitimdeki Yeri 2 Öğretmenliğe Dair Nihat Sami Banarlı Nisan 1951 3-5 2 Ünitenin Tarihi Hüviyet Bekir Bek Nisan 1951 6-8 2 Ünite Planı Vedide Baha Pars Nisan 1951 9-12 2 Besinler – II H. Akdik Nisan 1951 12-13 2 Orta Okulda Kimya - Nisan 1951 13-16 2 İlkokullarda Ders A. Ertena – R. Şensoy Nisan 1951 17-18 Uygulama Planları 173 2 İlkokulda Denenmiş A. Ertena – R. Şensoy Nisan 1951 18-21 Bir Plan 2 Coğrafya İlmi ve Prof. Ahmet Ardel Nisan 1951 22-28 Öğretimi 2 İstanbul Okulları 19 - Nisan 1951 29-34 Mayıs Hareketleri 2 Öğrencilerimizin Gözleri Niçin Harun Reşit Kocacan Nisan 1951 35-38 Bozuluyor 2 Tarihe Hükmeden Niyazi Akşit Nisan 1951 38-39 Türk Karakteri 2 Bir Yurt Gezisi – II Rauf Miral Nisan 1951 39-42 2 İstanbul Öğretmen Zekai Konrapa Nisan 1951 42-43 Okulları – II 2 Öğretmen İhsan Şerif Emin Oktay Nisan 1951 44-46 Bey 2 Bir Okul Sergisi Muhsin Adil Binal Nisan 1951 47 Münasebeti İle 2 Hindiba İhsan Sungu Nisan 1951 48-50 2 Çin Duvarları Kemal Kaya Nisan 1951 51-53 2 İç Bükey ve Dış Bükey Ayna M. İli Nisan 1951 53 Yapılması 2 Öğretmene Yardımcı Kemal Kaya Nisan 1951 54 Kitaplar Serisi 2 Nükteler ve Portreler H. Reşit Kocacan, N. Miral, Nisan 1951 55-56 R. Miral 3 Gelecekteki Tedrisat Mecmuası Mayıs 1951 2 Yolumuz 3 Meçhul Öğretmen Henry Van Dyke Mayıs 1951 3 3 Öğretimde Hüviyet Bekir Bek Mayıs 1951 3-9 Değerlendirme 3 Orta Okullarda Artistik Okul Haydar Ediskun Mayıs 1951 9-11 Denemeleri 3 Artistik Okuma Planı - Mayıs 1951 11 3 Ders Dışında Soru Kemal Kaya Mayıs 1951 12-14 Saatleri 3 Beşinci Sınıf Tarih Rıdvan Şensoy, Abdülkadir Dersi Uygulama Mayıs 1951 14-16 Ertena Planı 3 Ortaokulda - Mayıs 1951 16-17 Uygulama Planı 3 Öğretmenin Vasıfları Vedide Pars Mayıs 1951 17-20 3 İngiltere’de Hüviyet Bekir Bek Mayıs 1951 21-25 Öğretmen Kolejleri 3 Toprak Muayenesi Kemal Kaya Mayıs 1951 25-26 3 Kazalara Karşı - Mayıs 1951 27-31 174 3 Türkiye Göllerinde Prof. Ahmet Ardel Mayıs 1951 32-37 Seviye Tahavvüleri 3 İstanbul Öğretmen Zekai Konrapa Mayıs 1951 37-39 Okulları – III 3 Bir Yurt Gezisi – III Rauf Miral Mayıs 1951 39-40 3 Öğretmen Halit Rauf Miral Mayıs 1951 41-42 Şenkut 3 Çocuğun Resim Hasan Kavrak Mayıs 1951 43-44 Dünyası 3 Çocuk Resimleri Reşat Nuri Darago Mayıs 1951 44-46 3 Muallim Şahabettin Süleyman Mayıs 1951 46-47 3 Yılbaşı ve Celali M. Zekai Konrapa Mayıs 1951 48-49 Türk Takvimi 3 Tabiatın Sekiz - Mayıs 1951 49-52 Büyük Muamması 3 Cinsi Terbiye - Mayıs 1951 53 Örgütleri 3 Unesco Türkiye Komisyonu 5. - Mayıs 1951 54-55 Toplantısı 4 Okul Kitapları Tedrisat Mecmuası Ekim 1951 1-2 Meselesi 4 Münevverlerimizin Umumi Bilgilerinin Harun Reşit Kocacan Ekim 1951 3-7 Geliştirilmesi 4 Coğrafya Öğretiminde Prof. Besim Darkot Ekim 1951 7-10 Rakamların Kullanılması 4 Öğretim ve Eğitimin Halil Fikret Kanat Ekim 1951 10-15 Temel Prensipleri 4 Çocuk Psikolojisi Kemal Kaya Ekim 1951 16-17 Bakımından Okuma 4 İlkokullarda Beden Rıdvan Şensoy Ekim 1951 18 Eğitimi Dersi 4 İlkokullarda Bir Ders Planı ve Nadide Arcan Ekim 1951 19-20 Uygulanması 4 Ünite Planı Vedide Baha Pars Ekim 1951 21-23 4 Birinci Sınıfta - Ekim 1951 23-24 Tabiye Ders Planı 4 Uygulama Okulu - Ekim 1951 24-25 Fizik Ders Planı 4 Uygulama Okulu - Ekim 1951 25 Tabiye Ders Planı 4 İngiltere’de Hüviyet Bekir Bek Ekim 1951 26-33 Öğretmen Kolejleri 4 Bitkiler Köşesi - Ekim 1951 34-36 4 Karatahta Resimleri - Ekim 1951 36-37 175 4 Telsiz Telgraf Kemal Kaya Ekim 1951 37-40 4 Fatih İki Defa mı Üç Defa mı Padişah Zekai Konrapa Ekim 1951 41-42 Oldu 4 Muallim Ressam Sırrı Eldem Ekim 1951 43-46 Şevket Dağ 4 İlkokullarda Resim Ressam Şevket Dağ Ekim 1951 47-49 4 Dünya Rauf Miral Ekim 1951 50-55 Ekonomisinde Petrol 5 O’nu Anarken Tedrisat Mecmuası Kasım 1951 1-2 5 Atatürk ve Milli - Kasım 1951 4-6 Eğitim 5 Atatürk’ün Ölümü - - Kasım 1951 8 Yabancı Basın 5 Konuşmada Karşılaşılan Kemal Kaya Kasım 1951 9-11 Aksaklıklar 5 Öğrenme İşlemi – I Hüviyet Bekir Kasım 1951 12-16 5 İş Hayatında İlk Mitat İli Kasım 1951 16-18 Uygulama 5 Sınıf Disiplini Hüviyet Bekir Kasım 1951 18-20 5 İlkokullarda Beden Rıdvan Şensoy Kasım 1951 21-23 Eğitimi Dersi 5 Deneylerde Karşılaşılan Kemal Kaya Kasım 1951 24-26 Tehlikeler ve Önlemleri 5 Bir Yurt Gezisi – IV Rauf Miral Kasım 1951 27-31 5 Tarihimizde Koca Ragıp Paşa’nın Zekai Konrapa Kasım 1951 31-33 Mevkii 5 Akdeniz Prof. Ahmet Ardel Kasım 1951 34-42 5 Üstat İbrahim Rauf Miral Kasım 1951 43-45 Alaeddin Gövsa 5 Küçük Terbiyeciler Büyük Mürebbi İbrahim Alaeddin Gövsa Kasım 1951 46-48 Huzurunda 5 Çocuk Kitapları Fikret Özgönenç Kasım 1951 49-51 Haftası 5 Öğretmen Kitapları - Kasım 1951 52-54 6 Milli Eğitim Tedrisat Mecmuası Aralık 1951 1-2 Danışma Kurulları 6 Fransa’da Eğitim Kemal Kaya Aralık 1951 3-7 Reformları 6 Okullarımızda Müzik Eğitimi Fuad Koray Aralık 1951 8-10 Davası 176 6 Chicago Fen ve Sanat Müzesi Haydar Çağlayan Aralık 1951 11-13 Hakkında Rapor 6 Sınıf Disiplini Hüviyet Bekir Aralık 1951 13-15 6 Okullarda Yavrukurt Sıtkı Şanoğlu Aralık 1951 15-19 Teşkilatı 6 Aktif Metot Planları Kemal Kaya Aralık 1951 20-26 6 Köyleri Canlandıran Hüviyet Bekir Aralık 1951 26-31 Büyük Öğretmen 6 Fizik Uygulama - Aralık 1951 31-32 Planı 6 On Basit Deney - Aralık 1951 33-35 6 Üsküdar Kelimesinin Rauf Miral Aralık 1951 36-38 Menşei 6 Bir Yurt Gezisi - V Rauf Miral Aralık 1951 38-40 6 Düşündürücü Sualler İhsan Sungu Aralık 1951 41-44 6 Meslek Çalışmaları: - Aralık 1951 45-47 İstanbul Haberleri 7 Yeni Yıla Girerken Tedrisat Mecmuası Ocak 1952 1-2 7 Yaparak ve Yaşayarak Öğretim Kemal Kaya Ocak 1952 3-7 (Aktif Metot) 7 Tahsil Belgeleri ve Hüviyet Bekir Ocak 1952 8-10 Meslekte Başarı 7 Lise Tarihleri ve Ders Konuları Zekai Konrapa Ocak 1952 10-15 Hakkında Düşüncelerim 7 Halk Eğitimi Fikret Özgönenç Ocak 1952 15-17 7 Öğrenme İşlemi Hüviyet Bekir Ocak 1952 17-21 7 Türkçe Deneme H. Ediskun, M. Kaygancı Ocak 1952 22-28 Dersleri 7 Kızkulesi Hakkında Rauf Miral Ocak 1952 29-30 7 Artvin Mustafa Çaldağ Ocak 1952 30-32 7 Selim Sabit M. Cevdet Ocak 1952 33-36 Hakkında 7 Köyde Eğitim ve - Ocak 1952 37-41 Öğretim Meseleleri 7 Biyolojide Bazı Muhsin Adil Binol Ocak 1952 42-43 Kıymet Rakamları 7 Tarih Atlası Necip Alpan Ocak 1952 44-45 7 Yeni Matematik Derslerinin Necip Alpan Ocak 1952 46 Özellikleri 8 Sınıfta Disiplin Tedrisat Mecmuası Şubat 1952 1-3 Meselesi 8 Bir Coğrafya Dersi Kemal Kaya Şubat 1952 4-6 Denemesi 177 8 Maarifimiz ve İlk Osman Ülkümen Şubat 1952 7-10 Öğretim İşlerimiz 8 Öğretmenin Vasıfları Hüviyet Bekir Şubat 1952 11-19 8 Ortaokul Müfredatı Sıtkı Mutman Şubat 1952 19-21 Üzerine Düşünceler 8 İlkokullarda Yavrukurt Teşkilatı – Sıtkı Şanoğlu Şubat 1952 22-28 II 8 Matematik Deneme Tevfik Aras Şubat 1952 29-31 Dersi 8 Dünkü ve Bugünkü Rauf Miral Şubat 1952 32-36 Üsküdar Hakkında 8 Ailede Eğitim Ziya Paşa Şubat 1952 37-40 Hakkında 8 Ailede Çocuk - Şubat 1952 41-43 Eğitimi 8 İstanbul Haberleri - Şubat 1952 44-46 9 Memleket İrfanında Tedrisat Mecmuası Mart 1952 1-2 104 Yıl 9 Öğrenci Çalışmalarında Tabii Hüviyet Bekir Mart 1952 3-6 Faaliyet 9 Tabiat Bilgisi Derslerinde Gözlem Hayri Ardıç Mart 1952 6-10 ve Deney 9 Bölme İşleminde İsmail Gökmen Mart 1952 10-13 Yeni Bir Metot 9 Köy Okullarında Osman Ülkümen Mart 1952 13-19 Öğretim 9 İmam Hatip Okulu Ressam Sırrı Eldem Mart 1952 19-21 Resim Dersi 9 Türkçe Deneme A. Ertan, N. İke Mart 1952 22-29 Dersleri 9 İlkokullarda Bir Okuma Dersi - Mart 1952 28-29 Denemesi 9 Tarih Deneme Dersi Emin Oktay Mart 1952 29-33 9 Bolu Tarihinin Ana Zekai Konrapa Mart 1952 34-36 Hatları – I 9 Muallimler İçin Dr. Galip Ataç Mart 1952 37-39 Hıfzıssıhha Kaideleri 9 İstanbul Haberleri - Mart 1952 40-42 9 Köy Öğretmenlerine Osman Ülkümen Mart 1952 43-46 Rehber 10 Mutlu Günler Tedrisat Mecmuası Nisan 1952 1-2 10 Yazılı Yoklamalara Ömer Mart Nisan 1952 3-7 Bel Bağlanabilir mi? 10 Günlük Çalışma Hüviyet Bekir Nisan 1952 7-13 Planı 178 10 Amerika’da Orta Haydar Çağlayan Nisan 1952 13-19 Dereceli Okullar 10 Orta Okullarda Rauf Miral Nisan 1952 20-26 Coğrafi Geziler 10 Eğitim Enstitüsü Uygulama Bedii Tardu Nisan 1952 26-29 Ortaokulunda Tabiat Bilgisi Dersi 10 Bolu’nun Zekai Konrapa Nisan 1952 30-33 Osmanlı’ya Girişi 10 Bir Yurt Gezisi – VII Rauf Miral Nisan 1952 33-35 10 Proje Usulü – I İhsan Sungu Nisan 1952 36-44 10 Rauf Miral’in Nedim Er Nisan 1952 45-46 Coğrafya Kitapları 11 Tatile Girerken Tedrisat Mecmuası Mayıs 1952 1-2 11 Grup Çalışmaları Hüviyet Bekir Mayıs 1952 3-5 Tekniği 11 Orta Okullarda Vedide Baha Pars Mayıs 1952 6-11 Başarısızlık – I 11 Aktif Metot Anlayışı Osman Ülkümen Mayıs 1952 12-18 11 Yazma Öğretimine - Mayıs 1952 19-21 Ait Kaynaklar 11 Bir Coğrafya Dersi Rauf Miral Mayıs 1952 22-23 Planı 11 Bir Kimya - Mayıs 1952 23-26 Uygulama Planı 11 Bolu Tarihi ile Zekai Konrapa Mayıs 1952 27-30 Uğraşanlar 11 Bir Yurt Gezisi Rauf Miral Mayıs 1952 30-32 11 Ord. Prof. İbrahim Prof. Ahmet Ardel Mayıs 1952 33-38 Hakkı Akyol 11 Boğaz Civarının Ord. Prof. İ. Hakkı Akyol Mayıs 1952 39-40 Bitki Örtüsü 11 Prof. Vofford’un Yurdumuzdaki Osman Ülkümen Mayıs 1952 41-48 Çalışmaları 12 İstanbul Eğitim Enstitüsü Yedinci - Ekim 1952 3-7 Yılına Girdi 12 Orta Okullarda Vedide Baha Pars Ekim 1952 8-13 Başarısızlık – II 12 Okullarda Coğrafya Rauf Miral Ekim 1952 14-15 Gezileri – II 12 Dershanede Aileler Methiye Işınak Ekim 1952 16-20 12 Kırkepenekli Köyü’ndeki Mehmet Tetikol Ekim 1952 20-26 Çalışmalar 12 Maria Montessori Kemal Kaya Ekim 1952 27-28 179 12 Eğlenerek Bilgi - Ekim 1952 29-31 Sahibi Olmanın Yolu 12 ABD’de - Ekim 1952 31-36 Üniversiteler 12 Çocuklarımız ve Sacide Taştan Ekim 1952 37-39 Kütüphane 12 Tarih Nedir, Neye Zekai Konrapa Ekim 1952 40-44 Yarar? 12 Kitap: Kırım - Ekim 1952 45-46 12 Kitap: İlkokullar İçin Rauf Miral Ekim 1952 46 Coğrafya 13 Ata’yı Anarken Rauf Miral Kasım 1952 50-51 13 Derslerde Giriş Kemal Kaya Kasım 1952 52-55 Sorunları 13 Orta Okullarda Vedide Baha Pars Kasım 1952 55-63 Başarısızlık 13 Öğretmen Okulları ve Köy Enstitüleri Necip Alpan Kasım 1952 63-67 Programı 13 Terbiyesi Zor Tedrisat Mecmuası Kasım 1952 67 Çocuklar 13 Orta Okullarda Coğrafya Gezileri – Rauf Miral Kasım 1952 68-71 III 13 Orta Okul 3. Sınıfta Tabiat Dersi - Kasım 1952 71 Uygulama Planı 13 Karatahta Resimleri - Kasım 1952 72-73 13 Wilhelm Wundt - Kasım 1952 74-75 13 Komşu Yunanistan’da Rauf Miral Kasım 1952 76-79 Eğitim 13 Kolombiya’da Radyo Vasıtasıyla - Kasım 1952 80-81 Öğretim Yapan Okullar 13 Büyük Hocamız Abdurrahman Şeref Zekai Konrapa Kasım 1952 82-93 Bey 14 Yolumuz Rauf Miral Aralık 1952 97-98 14 Sınıf İçinde Çocuk Kemal Kaya Aralık 1952 99-104 14 İlkokullarda Hayat Bilgisi Derslerinin Fevzi Selen Aralık 1952 105-106 Konuları 14 Yaparak Öğrenmede Sıtkı Mutman Aralık 1952 107-108 Zaman Meselesi 14 Köy Okullarında Havar Aralık 1952 108-111 Sanat Aletleri 180 14 Hücre Bölünmesinin Hayri Ardıç Aralık 1952 112-115 İncelenmesi 14 Proje Metodu Cavid Gürcan Aralık 1952 116-122 Denemeleri 14 Jamie Torres Bodet Kemal Kaya Aralık 1952 123-124 14 Komşu Yunanistan’da Milli Rauf Miral Aralık 1952 125-128 Eğitim 14 Kör ve Sağırların Sacide Taştan Aralık 1952 128-132 Eğitimi 14 Meslek Seçiminde - Aralık 1952 132-134 Rehberlik 14 Üsküdar’ın Yedi Rauf Miral Aralık 1952 135-138 Tepesi 14 Viyana Kongresi ve Abdurrahman Şeref Aralık 1952 139-143 Mukaddes İttifak 15 Beşinci Milli Eğitim Rauf Miral Ocak 1953 146-147 Şurası 15 İlgi ve Öğretim Kemal Kaya Ocak 1953 148-152 15 İyi Bir Eğitsel Rehberlik Neler - Ocak 1953 152-154 Başarır 15 Bitkilerde Solunum Hayri Ardıç Ocak 1953 155-158 Olayının İncelenmesi 15 İlkokullarda Basit Meteoroloji Gözlem Rauf Miral Ocak 1953 158-161 Yerleri Nasıl Hazırlanır - I 15 Proje Metodu Cavid Gürcan Ocak 1953 162-167 Denemeleri 15 Celal Bayar’ın Eğitim Enstitüsü - Ocak 1953 168-169 Ziyareti 15 Meslek Haberleri - Ocak 1953 170-175 15 Hugo Gaudig Kemal Kaya Ocak 1953 176-177 15 Komşu Yunanistan’da Milli Rauf Miral Ocak 1953 178-182 Eğitim – III 15 Tarihte Hakikat - I - Milli Hâkimiyete Zekai Konrapa Ocak 1953 183-188 Doğru Atılan Adımlar 15 Öğretmen Reşat Dr. Cahit Tanyol Ocak 1953 189-191 Heparı 15 Kitap: Okul Piyesleri - Ocak 1953 191 16 Eğitsel Rehberlik Tedrisat Mecmuası Şubat 1953 193-194 Semineri 16 Muhittin Akdik’in - Şubat 1953 195-197 Semineri Açış Nutku 181 16 İstanbul Vali ve Belediye Reisi, Ord. Prof. F. Kerim - Şubat 1953 197-198 Gökay’ın Seminer Konuşması 16 Eğitsel Rehberlik - Şubat 1953 198-201 Nedir 16 Eğitsel Rehberliğin - Şubat 1953 201-204 Tekniği 16 Orta Öğretim - Şubat 1953 204-209 Çağındaki Çocuk 16 Orta Öğretim Kurumlarındaki - Şubat 1953 209-217 İntibaksızlığı Önleme Çareleri 16 Ders Dışı Faaliyetlerin Eğitsel Rehberlik - Şubat 1953 217-222 Bakımından Rolü ve Önemi 16 Öğrenci, Öğretmen, İdareci, Veli - Şubat 1953 223-227 İlişkileri 16 Terbiyevi Rehberlik Latife Üçüncü Şubat 1953 228-232 17 Milli Eğitim Şurası Rauf Miral Mart 1953 233-234 17 Çocuk ve Matematik Anlayışının Kemal Kaya Mart 1953 235-239 Gelişmesi 17 İlkokullarda Basit Meteoroloji Gözlem Rauf Miral Mart 1953 240-243 Yerleri Nasıl Hazırlanır - II 17 Beşinci Milli Eğitim Şurası Nasıl Çalıştı, Rauf Miral Mart 1953 244-251 Neler Başardı 17 Meslek Haberleri - Mart 1953 252-255 17 Karatahta Resimleri - Mart 1953 256-257 17 Birleşik Amerika’da Roben J. Maaske – Öğretmen Nasıl Mart 1953 258-262 Semahat Dikmen Yetişir 17 Amerika Mektupları Süleyman Karagöz Mart 1953 263-267 17 Çocuğun Nazarında İhsan Sungu Mart 1953 268-270 Adalet Fikri 17 Tarihte Hakikat - II - 1828-1829 Osmanlı Zekai Konrapa Mart 1953 271-274 Rus Harbi ve Edirne Muahedesi 17 Yeni Terimler - Mart 1953 275-279 182 18 İstanbul’un 500. Rauf Miral Nisan 1953 281-282 Fetih Yıldönümü 18 Çocuk ve Sanat Kemal Kaya Nisan 1953 283-288 18 Okuma Testleri Mebuse Sürmeli Nisan 1953 288-290 18 Okullarda Turizm Kadri Öztürk Nisan 1953 291-292 Terbiyesi ve Bilgisi 18 İlkokullarda Basit Meteoroloji Gözlem Rauf Miral Nisan 1953 293-297 Yerleri Nasıl Hazırlanır - III 18 İstanbul’un Fethinin 500. Yıldönümü Fikret Özgönenç Nisan 1953 299-301 Ünitesi 18 Fethin 500. Yıldönümü - Nisan 1953 301-303 Münasebetiyle İşlenecek Ünite 18 İstanbul’un Fethi - Nisan 1953 303-306 Kronolojisi 18 Fetih Marşı - Nisan 1953 304-305 18 Peter Peterson Kemal Kaya Nisan 1953 307-309 18 Birleşik Amerika’da Roben J. Maaske – Öğretmen Nasıl Nisan 1953 310-313 Semahat Dikmen Yetişir – II 18 Okulum Bir Gemiyi Fazıl Bengisu Nisan 1953 313-319 Evlat Edinmişti 18 Anne, Baba ve Çocukları İçin Yaz Sacide Taştan Nisan 1953 320-322 Kampları 18 Demokrasinin Gerçek Manası ve Necip Alpan Nisan 1953 323-325 Okulun Vazifesi 18 Magna Carta Necdet Sözer Nisan 1953 326-328 19-20 İstanbul Surları Ali Rıza Sağman Mayıs 1953 331-335 19-20 Tarihte Bizans’a Karşı Yapılan Zekai Konrapa Mayıs 1953 336-339 Akınlar 19-20 Tarih Boyunca İstanbul Muhasaraları ve - Mayıs 1953 339-346 Osmanlı-Bizans İlişkileri 19-20 Fatih ve Manisa Çağatay Uluçay Mayıs 1953 346-349 19-20 Fatih’in Dış Politikası ve Zekai Konrapa Mayıs 1953 350-356 Şahsiyeti 19-20 İstanbul’un Fethi ve Ali Rıza Sağman Mayıs 1953 357-367 Kerkopatra Meselesi 183 19-20 Jan Jüstinyani ve Ali Rıza Sağman Mayıs 1953 368-377 İstanbul Müdafaası 19-20 Fatih İstanbul’a Zekai Konrapa Mayıs 1953 378-390 Nasıl Girdi 19-20 Şiirler Fazıl Hüsnü Dağlarca Mayıs 1953 391-394 19-20 Kitap Tanıtım - Mayıs 1953 395-397 21 Milli Eğitim - Ekim 1953 1-3 Vekilinin Hitabesi 21 Öğretimde Bilgi Fevzi Selen Ekim 1953 4-9 Kaynakları 21 Sosyal Bilgiler Semineri Çalışmaları Kadri Öztürk Ekim 1953 9-13 ve Raporu 21 Maddelerin Muhtelif Maddelerle Selahaddin Özyar Ekim 1953 14-21 Eriyebilmeleri Olayı 21 Matematik Deneme Nadir Ayanzen Ekim 1953 21-26 Dersi 21 Tarih Dersinde Çevre İncelemeleri – Çağatay Uluçay Ekim 1953 27-29 I: Tarih ve Türkiyemiz 21 Yeni Öğretim Yılına - Ekim 1953 30-34 Girerken 21 Çocuğu Tanıma ve Nevin Akkay Ekim 1953 35-40 Değerlendirme 21 Hayat Boyu Sacide Taştan Ekim 1953 40-42 Öğrenmeye Doğru 21 Orta Okul Ders Kadri Öztürk Ekim 1953 43-45 Kitaplarına Dair 21 Kitap Tanıtımı - Ekim 1953 46 22 Büyük Atatürk ve Rauf Miral Kasım 1953 49-50 On Beş Yıl 22 Okuma Kitaplarının Pedagojik Değeri ve Fevzi Selen Kasım 1953 51-54 Geleceği 22 Öğretmen Okulları ve Köy Enstitüleri Rauf Miral Kasım 1953 54-57 Coğrafya Programları 22 Ankara Ortaokullarında Beşir Gögüş Kasım 1953 58-64 Yapılan Bir Test Denemesi 22 Beş Sınıflı Köy Okullarının Tek Hüseyin Ergun Kasım 1953 65-69 Öğretmenle İdaresi 184 22 Tarih Derslerinde Çevre İncelemeleri – Çağatay Uluçay Kasım 1953 69-74 II 22 1953-1954 Ders Hidayet Pasin Kasım 1953 74-77 Yılına Girerken 22 Tatilde Milli Eğitim Fikret Özgönenç Kasım 1953 78-83 Hareketleri 22 Tarihte Hakikat - III- Tarihte Baltacı Zekai Konrapa Kasım 1953 84-90 Mehmet Paşa Kabahatli mi? 22 Türkiye’de Donma Rauf Miral Kasım 1953 90-93 Günleri - I 22 Alemdar’ın Macunu Zekai Konrapa Kasım 1953 93-94 22 Şekillerle Coğrafya - Kasım 1953 95 23 Fedakâr Rauf Miral Aralık 1953 97-99 Başöğretmen 23 Aile Geçimsizliklerinin Fevzi Selen Aralık 1953 100-105 Çocuklar Üstündeki Etki ve Sonuçları 23 Ankara Ortaokullarında Beşir Gögüş Aralık 1953 106-109 Yapılan Bir Test Denemesi – II 23 Tarih Dersinde Çevre İncelemeleri III: Tarih Eğitiminde Çağatay Uluçay Aralık 1953 110-116 Kullanılan Başlıca Araçlar 23 Çocuklarımızı Tanıyabiliyor Burhanettin Canatan Aralık 1953 116-123 muyuz? 23 İlk ve Ortaokullarda - Aralık 1953 123-126 Oyunlar 23 Öğretmenler İçin - Aralık 1953 127-128 Seminerler 23 Teftiş Sistemi Süleyman Karagöz Aralık 1953 129-133 23 Türkiye’de Donma Rauf Miral Aralık 1953 134-136 Günleri - II 23 Üsküdar’ın Akarsu Vadileri ve Akarsu Rauf Miral Aralık 1953 136-140 Şebekesi 23 Teşkilat ve İdare Necip Alpan Aralık 1953 141-143 24 İlk Okullarda Çift Rauf Miral Ocak 1954 145-146 Öğretim 24 Zararlı Neşriyatla Fevzi Selen Ocak 1954 147-149 Mücadele 185 24 Noktalama Bahsine E. Naci Gökşen Ocak 1954 150-152 Dair 24 Sosyal Bilgiler Kadri Öztürk Ocak 1954 152-155 Hakkında 24 Tarih Dersinde Çevre İncelemeleri – IV: Tarih Çağatay Uluçay Ocak 1954 156-161 Öğretiminde Kullanılan Başlıca Araçlar 24 İlk ve Ortaokullarda Fahamet Taçkın Ocak 1954 161-163 Oyunlar 24 Akşehir Öğretmenleri A. Rıza Ülgen Ocak 1954 166-167 Biriktirme ve Yardım Sandığı 24 Resim-İş Öğretmeni Rauf Miral Ocak 1954 168-169 Celal Koçura 24 Böcek Yiyen- Hayri Ardıç Ocak 1954 170-176 Böcekçil Bitkiler 24 Türkiye’de Donma Rauf Miral Ocak 1954 176-177 Günleri - III 24 Aman Hoca Efendi Zekai Konrapa Ocak 1954 178-179 24 Kitap Tanıtımı - Ocak 1954 180-181 25 Öğretmen Yetiştiren Müesseseler ve Rauf Miral Şubat 1954 185-187 Üniversitelerimiz 25 Deneme Okulları Fevzi Selen Şubat 1954 188-190 25 Öğrenmeye Dair Fikret Özgönenç Şubat 1954 191-193 Notlar 25 Müfredatın Çocuk Fatma Varış Şubat 1954 193-196 Gelişimi ile İlgisi 25 Çıkarma İşleminin İsmail Gökmen Şubat 1954 196-204 Çeşitli Metotları 25 Tarih Dersinde Çevre İncelemeleri – V: Genel Tarihi Çağatay Uluçay Şubat 1954 205-210 Çevre Tarihine Tatbiki 25 İznik Gölü Çanağının Morfolojisi ve Necdet Sözer Şubat 1954 211-220 Bunun Tektonikle İlgisi 25 Türkiye’de Donma Rauf Miral Şubat 1954 220-221 Günleri - IV 25 Noktalama İşaretlerinin E. Naci Gökşen Şubat 1954 222-223 Tarihçesi 186 25 Asker, Doğru Kalbe, Zekai Konrapa Şubat 1954 224-225 Arş 25 Kitap Tanıtımı - Şubat 1954 226-227 25 İsmail Habib Sevük Osman Saygı Şubat 1954 230 25 Orta Öğretim Müesseselerimizin Z. Tunalı Şubat 1954 231-232 Islahı 26 Çocuk Dergileri E. Naci Gökşen Mart 1954 233-236 26 Ana Dil Öğretiminde Fatma Varış Mart 1954 237-240 Yaratıcı Faaliyetler 26 Planlama, Gruplama Osman Ülkümen Mart 1954 240-245 ve Değerlendirme - I 26 Aktit Metot Anketi Fikret Özgönenç Mart 1954 245-247 26 Matematik Öğretiminde Çeşitli Seviyelerdeki Mehmet Gökyay Mart 1954 248-249 Çocuklar Nasıl Yetiştirilmelidir 26 Yabancı Dil Halil Ustaoğlu Mart 1954 249-251 Tedrisatı 26 Tarih Derslerinde Çevre İncelemeleri – VI: Çevremizde Çağatay Uluçay Mart 1954 252-258 Bulunan Başlıca Eserler 26 Meslek Haberleri - Mart 1954 259-264 26 İstanbul’daki Yarım - Mart 1954 264-267 Asırlık Öğretmenler 26 Tarihte Hakikat - IV – Ankara Meydan Zekai Konrapa Mart 1954 268-273 Muharebesi 26 Hocamız Selim Sırrı Kemal Kaya Mart 1954 273-279 Tarcan 80 Yaşında 26 Miami Öğretmenleri Salih Otaran Mart 1954 280 ve Misafirlik 27 İntibak Kanunu Rauf Miral Nisan 1954 281-283 27 Eğitim ve Öğretimde Fatma Varış Nisan 1954 284-287 Zıt Görüşler 27 Planlama, Gruplama ve Değerlendirme – Osman Ülkümen Nisan 1954 287-292 II 27 Armonika ile Müzik Halit Ozan Nisan 1954 292-295 Öğretimi 27 Fena Öğrenciler A. Valiere, H. Ustaoğlu Nisan 1954 295-300 Islah Kabul Ediyor 27 İlkokullarda Sosyal Bilgiler, Sosyal Kadri Öztürk Nisan 1954 300-303 Bilgilerde Ünite Esası ve İşlenmesi 187 27 Tarih Dersinde Çevre İncelemeleri – VII: Çevremizde Çağatay Uluçay Nisan 1954 306-309 Bulunan Başlıca Eserler 27 Köyde Planlı - Nisan 1954 310-314 Çalışmalar 27 İlk ve Orta Okullarda Fahamet Taçkın Nisan 1954 315-316 Oyunlar 27 Harun Reşit Kocacan Rauf Miral Nisan 1954 317-319 27 Tarihte Hakikat – V Zekai Konrapa Nisan 1954 320-328 28 Okul Kitapları Rauf Miral Mayıs 1954 329-332 28 Planlama, Gruplama ve Değerlendirme – Osman Ülkümen Mayıs 1954 333-337 III 28 Tahsil Çağındaki Öğrencilerin Burhanettin Canatan Mayıs 1954 337-345 İncelenmesi 28 Tarih Dersinde Çevre İncelemeleri – VIII: Çevremizde Çağatay Uluçay Mayıs 1954 346-350 Bulunan Başlıca Eserler 28 Bir Ekskürsiyondan - Mayıs 1954 351-356 Notlar 28 Terakki Etme Sacide Taştan Mayıs 1954 357-361 Enstitüsü 28 Aydınlı Osmanoğlu Çağatay Uluçay, Necdet Mayıs 1954 362-368 Nasuh Paşa Sözer 29 Yine Okul Kitapları Rauf Miral Ekim 1954 1-3 Meselesi 29 Öğretimde Aktiflik Kemal Kaya Ekim 1954 4-8 Prensibi 29 Yaramazlık ve Fevzi Selen Ekim 1954 8-14 Sosyal Duygu 29 Eğitimde Sosyalleşmenin Fatma Varış Ekim 1954 14-15 Manası 29 Kendi Kendimize Mesleki Fatma Varış Ekim 1954 16-18 Durumumuzu Değerlendirelim 29 Amerika’da Suçlu - Ekim 1954 18-20 Çocuklar 29 İlkokul Öğretmenleri Yapı Sandığı ve A. Rıza Ülgen Ekim 1954 21-24 Öğretmenler Bankası 29 Tarih Kitaplarını Çağatay Uluçay Ekim 1954 25-29 Nasıl Seçmeliyiz 188 29 Biyolojinin İnsan Sağlığı, Refah ve - Ekim 1954 29-33 Saadeti Üzerindeki Yapıcı Rolü 29 Masal Üzerine E. Naci Gökşen Ekim 1954 34-37 29 Kitap Tanıtımı - Ekim 1954 38-39 30 Atatürk Ruşen Eşref Ünaydın Kasım 1954 41-51 30 Öğretimde Aktiflik Kemal Kaya Kasım 1954 52-56 Prensibi 30 Grup Dinamizmi ve Fatma Varış Kasım 1954 56-60 Öğrenme 30 Ders Planları - Kasım 1954 60-62 30 Böcekler Üzerine Recep Sezgin Kasım 1954 63-67 Gözlemler 30 Çocuk Kitapları Haftasının E. Naci Gökşen Kasım 1954 68-72 Düşündürdükleri 30 Alman Okullarında Coğrafya Yazan Ruhi Turfan Kasım 1954 73-76 Coğrafyacılarla Hasbihal 30 Eğitim ve Öğretimde Mizahtan Ali Kazanoğlu Kasım 1954 77-79 Faydalanma 31 Köy Enstitülerinden Mezun İlkokul Rauf Miral Aralık 1954 81-82 Öğretmenler 31 Öğretimde Aktiflik Kemal Kaya Aralık 1954 83-86 Prensibi 31 Öğretimde Toplum Kaynaklarından Fatma Varış Aralık 1954 87-88 Faydalanma 31 Öğretmen Yetiştirme Kemal Üstün Aralık 1954 89-91 ile İlgili Bir Anket 31 Bir Soruşturmanın Recep Sezgin Aralık 1954 91-93 Düşündükleri 31 Eski Mekteplerimizde İhsan Sungu Aralık 1954 94-102 Cismani Cezalar 31 Atom, Atomun Parçalanması, Atom Mitat İli Aralık 1954 103-105 Bombası 31 Kopyaların Malik Aksel Aralık 1954 105-106 Yaratıcılığı 31 Yulius Çesar - Aralık 1954 107-111 31 Halk Eğitiminin Milli ve Demokratik Necip Alpan Aralık 1954 112-116 Değeri 189 31 Türk Dostu Terbiyeci Prof. Fatma Varış Aralık 1954 117 Vofford Öldü 31 Kitap Tanıtımı - Aralık 1954 118-120 32 İlkokul Öğretmenlerinin Rauf Miral Ocak 1955 121-122 Maaşları 32 Öğretimde Aktiflik Kemal Kaya Ocak 1955 123-128 Prensibi 32 Eğitim Nedir Richard Livingstone Ocak 1955 129-135 32 Öğretmen-Danışman Fatma Varış Ocak 1955 135-137 32 İstihsal Terbiyesi E. Naci Gökşen Ocak 1955 137-140 32 Okuma Hakkında İhsan Sungu Ocak 1955 141-145 Tetkikler 32 Federal Almanya’da Kemal Kaya Ocak 1955 146-152 Okul Teşkilatı 32 Çocuk Kitapları Ali Ertan Ocak 1955 153-155 Nasıl Yazılmalı 32 Kitap Tanıtımı - Ocak 1955 156-157 33 Okuma Zevki ve Rauf Miral Şubat 1955 161-163 Kitap Sevgisi 33 Eğitimde Başarısızlığın Bazı Richard Livingstone Şubat 1955 164-170 Sebepleri 33 Japon Misali Sami Banarlı Şubat 1955 170-172 33 Öğrencilerde Okuma Sıtkı Mutman Şubat 1955 173-174 Zevki 33 Okuma Hakkında İhsan Sungu Şubat 1955 175-181 Tetkikler 33 İyi Okullarınız Var W. Yauch, H. Ustaoğlu Şubat 1955 182-186 mı 33 İlkokullarda Meteoroloji Gözlem Rauf Miral Şubat 1955 187-190 Yerlerinden Nasıl Faydalanılır – I 33 Pakistan Hakkında Kemal Kaya Şubat 1955 191-193 Notlar 33 Tayland James A. Michener Şubat 1955 194-199 34 107 Yıl Rauf Miral Mart 1955 201-202 34 Öğretimde Aktiflik Kemal Kaya Mart 1955 203-206 Prensibi 34 Halk Eğitimi Richard Livingstone Mart 1955 206-214 34 Çocuklarda Farklı Fatma Varış Mart 1955 214-215 Okuma Seviyeleri 34 Raporlar - Mart 1955 215-221 34 İlkokul IV. Sınıf Tabiat Bilgisi Test Sıddık Güner Mart 1955 222-226 Soruları Örneği 34 Mektep Kitabı İhsan Sungu Mart 1955 227-230 190 34 Öğretmen - Mart 1955 230-235 Okullarının 107 Yılı 34 Mutlu Bir - Mart 1955 236-237 Yıldönümü 34 Kitap Tanıtımı - Mart 1955 239 35 Okuma Zevki ve Rauf Miral Nisan 1955 241-243 Kitap Sevgisi 35 Eğitimde Sanat Herbert Read Nisan 1955 244-250 35 Çocuk İçin Kitap Dr. V. Fraschetti, A. Nisan 1955 250-254 Descuffi 35 Bir Anket – II Kemal Üstün Nisan 1955 254-257 35 Kıraat Derslerinde İhsan Sungu Nisan 1955 258-261 Alakanın Temini 35 İlkokullarda Meteoroloji Gözlem Rauf Miral Nisan 1955 262-264 Yerlerinden Nasıl Faydalanılır – II 35 Görerek, İşiterek - Nisan 1955 264-268 Öğrenelim – I 35 İtalya Maarifi Kemal Kaya Nisan 1955 269-275 35 Bizde Resmin Malik Aksel Nisan 1955 276-279 Geçtiği Yollar 36 Dördüncü Cilde Ait Yayınımızı - Mayıs 1955 281 Bitirirken 36 Öğretimde Aktiflik Kemal Kaya Mayıs 1955 282-287 Prensibi 36 Görerek, İşiterek - Mayıs 1955 287-292 Öğrenelim – II 36 Bir Anket – III Kemal Üstün Mayıs 1955 292-295 36 Pedagojik Yenilikler Necip Alpan Mayıs 1955 296-302 36 İlkokullarda Meteoroloji Gözlem Rauf Miral Mayıs 1955 303-305 Yerlerinden Nasıl Faydalanılır – III 36 Tarih İnceleme Zeliha Aysel Mayıs 1955 305-307 Gezisi 36 Orta Okullarda Coğrafya Derslerinin Hidayet Pasin Mayıs 1955 307-310 Aktif Metoda Göre İşlenişi 36 Güneydoğu Asya’da Eğitimin Büyük Nusret Köymen Mayıs 1955 311-313 Davası ve Türk Eğitimcileri 36 Şevket Dağ – Bütün Malik Aksel Mayıs 1955 313-317 Özellikleriyle 36 Kitap Tanıtımı Necip Alpan Mayıs 1955 318-319 191 37 1955-1956 Çalışma Rauf Miral Ekim 1955 1-2 Yılı 37 Okullarda Dramatizasyon E. Naci Gökşen Ekim 1955 3-6 Çalışmaları 37 Türkiye’de Kütüphanecilik M. Türker Acaroğlu Ekim 1955 6-11 Öğretiminin Dünü ve Bugünü - I 37 Pul Koleksiyonculuğu ve Kemal Üstün Ekim 1955 12-13 Coğrafya Öğretimi 37 Halk Eğitimi ve Coşkun Ertepınar Ekim 1955 14-15 Öğretmen 37 Bilgi Testleri Puana Necip Alpan Ekim 1955 15-19 Nasıl Çevrilir 37 1900’den 1954’e Richard Livingstone, Dr. Kadar İngiltere’de Ekim 1955 20-25 Ahmet Uysal Eğitim 37 Adı, İlim Tarihine Mal Olan Bir - Ekim 1955 26-29 Öğretmen: Henri Fabre 37 Tarihte Hakikat - V - Büyük Reşit Paşa ve Zekai Konrapa Ekim 1955 30-35 Tanzimat İnkılabı 37 İstanbul Eğitim Enstitüsü Yeni Ders - Ekim 1955 36 Yılına Başladı 37 Pedagoji Cemiyeti’nin Ali Kazanoğlu Ekim 1955 37-39 Tertiplediği IV. Eğitim Kongresi 38 Atatürk ve Maarif - Kasım 1955 41-44 Meseleleri 38 Çocuğun Manevi Gelişme Çağları ve E. Naci Gökşen Kasım 1955 45-49 Okuma Temayülleri 38 Türkiye’de Kütüphanecilik Türker Acaroğlu Kasım 1955 50-54 Öğretiminin Dünü ve Bugünü - II 38 Müfredat Mefhumu Fatma Varış İncediken Kasım 1955 54-57 38 İstidat Tecrübeleri Kadri Öztürk Kasım 1955 58-59 38 Irak Maarifi - Kasım 1955 60-63 38 Büyük İskender - Kasım 1955 64-68 38 Bir Yurt Gezisi Hidayet Pasin Kasım 1955 69-75 Notlarından – I 38 Lekeler – I Selahattin Özyar Kasım 1955 76-79 192 39 Öğretmenlikte Rauf Miral Aralık 1955 81-82 Emeklilik 39 Çocuk ve Kitap Fevzi Selen Aralık 1955 83-85 39 Pedagojik Yenilikler Necip Alpan Aralık 1955 86-89 39 Amerika’da Yüksek Tahsil ve - Aralık 1955 90-95 Öğretmenlerin Yetiştirilmesi 39 Büyüklerin Sözleriyle Tarih – II: Çağatay Uluçay Aralık 1955 96-101 Sezar 39 Bir Yurt Gezisi Hidayet Pasin Aralık 1955 101-105 Notlarındna – II 39 Hikâyelerle Tarih Fevzi Selen Aralık 1955 106-107 39 Kitap Tanıtımı - Aralık 1955 108-109 39 Lekeler – II Selahattin Özyar Aralık 1955 110-112 40 İstismar Edilen Rauf Miral Ocak 1956 113-114 Çocuklar 40 Çocuk Resimleri ve Hasan Kavruk Ocak 1956 115-119 İlkokul 40 Anlatma Sanatı S. C. Bryant, E. Naci Ocak 1956 120-122 Gökşen 40 Halk Eğitimi ve Coşkun Ertepınar Ocak 1956 123-124 Aydın 40 İlkokullarda Meteoroloji Rauf Miral Ocak 1956 125-128 Gözlemleri Nasıl Değerlendirilir - I 40 Büyüklerin Sözleriyle Tarih – Çağatay Uluçay Ocak 1956 129-132 III: Cengiz 40 Öğretmenlik Mesleği Cazip Hale Şükrü Saygı Ocak 1956 133-138 Getirilebilir 40 Bolat Harabeleri İlhan Kızıltan Ocak 1956 138-139 40 Lekeler – III Selahattin Özyar Ocak 1956 140-143 41 Öğretmenlik Mesleğinin - Şubat 1956 145-151 Problemleri 41 İlkokullarda Meteoroloji Rauf Miral Şubat 1956 152-154 Gözlemleri Nasıl Değerlendirilir - II 41 Türkçe Dersiyle İlgili Bir Ünite Planı - Şubat 1956 155-158 Tasarısı 41 Fransa’da İlkokul Öğretmeni Yetiştiren Semiha Sayım Şubat 1956 159-165 Okullar 193 41 Büyüklerin Sözleriyle Tarih – Çağatay Uluçay Şubat 1956 166-169 III: Cengiz (1) 41 Bir Yurt Gezisi Hidayet Pasin Şubat 1956 169-174 Notlarından – III 41 Kitap Tanıtımı - Şubat 1956 175-176 42 İstanbul Öğretmen Okulu’nun Açılışının - Mart 1956 177-180 108’inci Yıldönümü 42 Öğretmen Sıtkı Mutman Mart 1956 181 42 Masal Nedir ve Nasıl E. Naci Gökşen Mart 1956 182-185 Anlatılır 42 Okul Kütüphanesine C. A. Scott Mart 1956 185-187 Kitap Nasıl Seçilmeli 42 İlkokullarda Meteoroloji Rauf Miral Mart 1956 188-189 Gözlemleri Nasıl Değerlendirilir – III 42 Türkçe Dersinin Öğretim Metotları ve Çocuk Edebiyatı - Mart 1956 190-198 Semineri Çalışmaları - I 42 Paris Yüksek F. Chapouthier, S. Sayım Mart 1956 199-202 Öğretmen Okulu 42 Kitap Tanıtımı - Mart 1956 203-207 43 Disiplin Cezalarını Fatma İncediken Nisan 1956 209-210 Önleyici Tedbirler 43 Okullarda Ders Dışı Faaliyeti ve Hidayet Pasin Nisan 1956 211-216 Dramatizasyon Çalışmaları 43 Çocuklarımızda Kekemelik ve Kadri Öztürk Nisan 1956 217-219 Giderilmesi 43 İlkokullarda Meteoroloji Rauf Miral Nisan 1956 220-222 Gözlemleri Nasıl Değerlendirilir – IV 43 Türkçe Dersinin Öğretim Metotları ve Çocuk Edebiyatı - Nisan 1956 222-231 Semineri Çalışmaları - II 43 Ölümünün Onuncu Yıldönümünde: Fazıl Yenisey Nisan 1956 232-233 Tatbikatçı İhsan Sungu 194 43 Amerika’da Orta Öğretim Teşkilatına Belkis Artemel Nisan 1956 234-237 Toplu Bir Bakış 43 Kitap Sayfası Rauf Miral Nisan 1956 238-239 44 Öğretmen ve Sınıfta J. Moorhead, S. Dikmen Mayıs 1956 241-247 Ruh Sağlığı 44 Okullarımızda Yazı Bilgin Peremeci Mayıs 1956 247-249 Dersleri 44 Türkçe Dersinin Öğretim Metotları ve Çocuk Edebiyatı - Mayıs 1956 250-256 Semineri Çalışmaları - III 44 Fransa’da Kızlar İçin Yüksek Öğretmen - Mayıs 1956 257-261 Okulu 44 New York Eyaletinde E. Schiller, M. Sürmeli Mayıs 1956 261-266 Öğretmenler Nasıl Yetişir 44 Gelibolu Ufuklarına Aydın Oy Mayıs 1956 267-273 Doğru 45-46 Okuyucularla Baş Ekim- Rauf Miral 1956 1-2 Başa Kasım 45-46 Öğrencilerin Matematik Ekim- Fevzi Selen 1956 3-6 Derslerindeki Kasım Başarıları 45-46 Kütüphane Dersleri Ekim- Phyllis E. Charlesworth 1956 6-9 Kasım 45-46 Öğretim Sanatı - I Ekim- Sacide Taştan 1956 9-14 Kasım 45-46 Sokağın Etkili Tesiri Ekim- Recep Sezgin 1956 14-17 Kasım 45-46 Öğretmenlere İleri Memleketlerde Ekim- Şükrü Saygı 1956 18-19 Tahsil İmkânı Kasım Verilmelidir 45-46 Fransa’da Yüksek Ekim- Öğretmen Okulları – H. Canae, Semiha Sayım 1956 20-24 Kasım II 45-46 Folklor ve Masal Ekim- E. Naci Gökşen 1956 25-31 Kasım 45-46 Osmanlılar Devrinde Ekim- Rauf Miral 1956 31-35 Üsküdar Kasım 45-46 Büyüklerin Ekim- Sözleriyle Tarih – Çağatay Uluçay 1956 35-41 Kasım IV: Timur 195 45-46 Milletlerarası Ekim- Kültürel Rauf Miral 1956 41-47 Kasım Münasebetler – I 45-46 Sarıyar Barajı ve Memleketimizdeki Ekim- Rauf Miral 1956 48-51 Elektrik İstihsal Kasım Çalışmaları 45-46 İstanbul Boğazı’nın Ekim- - 1956 52-53 Bazı Özellikleri Kasım 47 Hocamız Ali Haydar Rauf Miral Aralık 1956 57-58 Taner 47 Rahmetli Prof. Ali Kemal Kaya Aralık 1956 59-60 Haydar Taner 47 Aktiflik Prensibine Uygun Öğretim Prof. Ali Haydar Taner Aralık 1956 60-63 Hakkında 47 Müfettiş ve Tiyatro Baha Dürder Aralık 1956 64-66 Yazarı Reşat Nuri 47 Kendi Gayretimizle Dr. William D. Sheldon, Bu Durumdan Aralık 1956 67-70 Dr. Mebuse Sürmeli Kurtulalım 47 Çileli Metot E. Naci Gökşen Aralık 1956 71-72 47 Öğrenme Dr. K. Willes, Salih Otaran Aralık 1956 73-76 47 Öğrenme ve Ders - Aralık 1956 76-79 Programı 47 Üsküdar’ın Bugünkü Topografya Rauf Miral Aralık 1956 80-82 Şekillerinin Meydana Gelişi 47 Milletlerarası Kültürel Rauf Miral Aralık 1956 83-86 Münasebetler – II 48 Okul Binaları Rauf Miral Ocak 1957 89-91 48 Heykeltıraş Ratip İlhami Demirci Ocak 1957 92-94 Aşır Acudoğlu 48 Dünkü ve Bugünkü Çocuklarda E. Naci Gökşen Ocak 1957 95-96 Yaramazlık 48 Yaratma ve Salih Otaran Ocak 1957 97-99 Araştırma 48 Öğretim Sanatı – II Sacide Taştan Ocak 1957 100-102 48 Roman Kitaplığı: Stefan Zveig Baha Dürder Ocak 1957 103-106 Çevirileri 48 Büyüklerin Sözleriyle Tarih – V: Çağatay Uluçay Ocak 1957 107-112 Yıldırım Bayezit 48 Süveyş Kanalı Rauf Miral Ocak 1957 113-117 48 Kitap Tanıtımı Verda Ün Ocak 1957 118-119 196 48 Öğretmencilik İnci Demiray Ocak 1957 120 Oyunu 49 Altıncı Maarif Şurası Nusret Köymen Şubat 1957 121-122 ve Halk Eğitimi 49 Öğretim ve Hayat Fevzi Selen Şubat 1957 123-126 49 Düşünme Hakkında A. F. Engelbert, M. Sürmeli Şubat 1957 127-128 Bazı Görüşler 49 Öğretmenlik Mesleğinde Başarılı Ethem Salmangil Şubat 1957 129-131 Olmanın Şartları 49 Kitaplığımızın Baha Dürder Şubat 1957 132-133 Romanları 49 Ağır İşiten Kadri Öztürk Şubat 1957 134-135 Öğrenciler 49 Büyüklerin Sözleriyle Tarih – Çağatay Uluçay Şubat 1957 136-141 VI: Fatih Sultan Mehmet 49 Kuzey Işığı Haydar Çağlayan Şubat 1957 142-143 49 Eğitim Hareketleri - Şubat 1957 144-146 ve Anketi 49 Kitap Tanıtımı - Şubat 1957 147-150 50 Öğretmen Okullarının Açılış Rauf Miral Mart 1957 153-154 Yıldönümü 50 Aile Bilgisi Dersinde Fikret Özgönenç Mart 1957 155-156 Önemli Noktalar 50 Öğretmenlik Mesleğinde Başarılı Ethem Salmangil Mart 1957 157-159 Olmanın Şartları 50 Matematik Dersindeki Ahmet Arıkan Mart 1957 160 Güçlükler ve Alınacak Tedbirler 50 Öğretim-Eğitim Salih Otaran Mart 1957 161-163 Anekdotları 50 109. Yıl Töreni Tedrisat Mecmuası Mart 1957 164-165 50 Selim Sırrı Tarcan E. Naci Gökşen Mart 1957 166-167 50 Öğretmen Ali Rıza Rauf Miral Mart 1957 168-169 Ülgen 50 Kitaplığımızın Baha Dürder Mart 1957 170-172 Romanları – II 50 Büyüklerin Sözleriyle Tarih – Çağatay Uluçay Mart 1957 173-178 VII: Yavuz Sultan Selim (1) 50 Mersin Limanının Rauf Miral Mart 1957 179-183 Bugünü ve Yarını 197 51-52 6. Cilde Ait Nisan- Neşriyatımız Rauf Miral 1957 185-186 Mayıs Biterken 51-52 Çocuk ve Sosyal Nisan- Kemal Kaya 1957 187-190 Gelişme Mayıs 51-52 Öğretimde Çocuğa Nisan- Fevzi Selen 1957 191-194 Görelik Mayıs 51-52 Altıncı Maarif Şurasındaki Bazı Nisan- Münir Raşit Öymen 1957 195-198 Düşüncelerin Tahlili Mayıs ve Değerlendirilmesi 51-52 Türkiye’de Halk Nisan- Eğitiminin Başlıca Münir Raşit Öymen 1957 199-200 Mayıs Prensipleri 51-52 Halk Eğitimi Nisan- Rehberinin Münir Raşit Öymen 1957 201-202 Mayıs Psikolojisi 51-52 Öğretim ve Öğrenim Nisan- Dr. Mebuse Sürmeli 1957 203-207 Mayıs 51-52 Çocuk ve Şiir Nisan- E. Naci Gökşen 1957 208-210 Mayıs 51-52 İlkokullarda Bir Nisan- Fikret Özgönenç 1957 211-213 Münazara Konusu Mayıs 51-52 Seyyar Halk Nisan- Kadri Öztürk 1957 214 Oyunları Mayıs 51-52 Amerikan Nisan- Öğretmenlerinin C. Tahir Berktin 1957 215-219 Mayıs Ahlak Düsturları 51-52 Kitaplığımızın Nisan- Baha Dürder 1957 220-222 Romanları – III Mayıs 51-52 Büyüklerin Sözleriyle Tarih – Nisan- Çağatay Uluçay 1957 223-225 VIII: Yavuz Sultan Mayıs Selim (2) 51-52 Haydarpaşa Semtinin Nisan- ve Limanının Rauf Miral 1957 226-231 Mayıs Tarihçesi 51-52 Pınarhisar Afet Muhteremoğlu Mayıs 1957 232-233 51-52 Gülbaba Mehmet Toppare Mayıs 1957 234-235 51-52 Kuyruklu Yıldızlar Rauf Miral Mayıs 1957 236-239 51-52 Meslek Dergileri - Mayıs 1957 240-241 51-52 Kitap Tanıtımı - Mayıs 1957 242-244 51-52 Öğretmenlerimize Ali Tunç Mayıs 1957 245-246 Kitap Bedeli 53 Yeni Yayım Yılına Rauf Miral Ekim 1957 1-2 Girerken 53 Eğitimin Beş İlkesi İsmail Hakkı Baltacıoğlu Ekim 1957 2-5 53 Demokrasi Terbiyesi Fevzi Selen Ekim 1957 6-10 ve Okul – I 198 53 Alışkanlık Montaigne Ekim 1957 10 53 Okul İdaresinde 3K Adnan Çakmakçıoğlu Ekim 1957 11-12 Piramidi 53 Okullarımızda Kendinden Emin Çocuklar B. Stendler, M. Sürmeli Ekim 1957 13-16 Yetiştirmeye Gayret Edelim 53 Okulda Öğrenim Fikret Özgönenç Ekim 1957 17-19 Planları 53 Çocuk Şiirlerimizin E. Naci Gökşen Ekim 1957 20-23 Tarihçesi 53 Okul Temsilleriyle Baha Dürder Ekim 1957 24-26 İlgili Kitaplar 53 1957 Yazında İstanbul’daki Rauf Miral Ekim 1957 27-29 Kültürel Çalışmalar – I 53 XXIV. Oryantalistler Kongresinden - Ekim 1957 30-31 Aldığımız Ders 54 Öğretmen Okulları ve Umum Rauf Miral Kasım 1957 1-2 Müdürlüğü 54 Okullarımızda Kendi Kendini İdare ve - Kasım 1957 2-5 Demokratik Eğitim 54 Demokrasi Tecrübesi Fevzi Selen Kasım 1957 6-10 ve Okul - II 54 Okullarımızda Kendinden Emin Çocuklar B. Stendler, M. Sürmeli Kasım 1957 11-12 Yetiştirmeye Gayret Edelim 54 Verim Meselesi Kenan Doğan Kasım 1957 13-16 54 Meslek Morali Nedir, Nasıl Temin Necip Alpan Kasım 1957 16-18 Edilir 54 Yeni Öğretim Fikret Özgönenç Kasım 1957 19-21 Planları – II 54 Çocuk Kitaplıkları E. Naci Gökşen Kasım 1957 22-25 54 Sahne Tekniğine Ait Baha Dürder Kasım 1957 26-28 Kitaplar 54 Grinviç Bilgin Peremeci Kasım 1957 29-30 Observatuarına Dair 54 1957 Yazında İstanbul’daki Rauf Miral Kasım 1957 31-32 Çalışmalar – II 199 55 Ders Kitapları Rauf Miral Aralık 1957 1-3 Meselesi 55 Çocuklarımıza Adnan Çakmakçıoğlu Aralık 1957 3-4 Veremediklerimiz 55 J. Duhamel’in Korkusu – Arız E. Naci Gökşen Aralık 1957 5-6 Çiçek, Arsız Çocuk 55 İhtisasa Doğru Kenan Doğan Aralık 1957 7-8 Yürümeliyiz 55 Ortaokul III. Sınıf Tarih Ders Kadri Öztürk Aralık 1957 9-10 Kitaplarına Dair 55 İki Sene Kendi Kendini İdare Fuat Gündüzalp Aralık 1957 10-13 Denemesi – I 55 Yeni Öğretim Fikret Özgönenç Aralık 1957 14-15 Planları – III 55 İdeal Bir Halk Don Murray Aralık 1957 16-17 Kütüphanesi 55 Dedikodu ve Ruh Necip Alpan Aralık 1957 18-20 Sağlığı 55 Hayvanlar da Bizim R. Chauvin, M. Kardeşler Aralık 1957 21-23 Gibi Düşünürler mi? 55 Merhaba Beyaz Harmanili Burhan Garip Şavlı Aralık 1957 24 Kumandan 55 Yağmurdan Sonra Kaya Özak Aralık 1957 25-26 55 Ahmet Rasim: Aşkları, Hatıraları ve E. Naci Gökşen Aralık 1957 27-28 Bütün Cepheleri ile Reşat Nuri 55 Aktif Metot Nedir, Okullarımızda Nasıl - Aralık 1957 28-30 Uygulanır – I 55 Vehbi Erten Rauf Miral Aralık 1957 31-32 56 Yeni Ders Kitapları Rauf Miral Ocak 1958 1-3 56 Öğretim Şekillerinden Örnek Fevzi Selen Ocak 1958 3-7 Verme 56 Öğretmen-İdareci B. Garip Şavlı Ocak 1958 8-9 56 Bugünün Çocukları T. McSwain, M. Sürmeli Ocak 1958 10-14 ve Yarının Sulhü 56 Edirne Erkek Öğretmen Okulunda İki Sene Kendi Fuat Gündüzalp Ocak 1958 15-18 Kendini İdare Denemesi – II 200 56 Öğrencilerin F. Rummell, N. Sezgin, H. Sorularına Cevap Ocak 1958 19-21 Ustaoğlu Vermeyen Öğretmen 56 Romanlarımızda E. Naci Gökşen Ocak 1958 22-24 Çocuk 56 Dimağımızın B. Bliven, M. Kardeşler Ocak 1958 25-27 Kabiliyetleri 56 Bütçeye Yük Olmadan Kenan Doğan Ocak 1958 28-32 Öğretmenlerin Geliri Arttırılabilir mi? 56 Kitap Tanıtımı - Ocak 1958 29-31 57 Yardımcı Öğretmenlerin Rauf Miral Şubat 1958 1-2 Mühim Bir Problemi 57 Ders Planları Fikret Özgönenç Şubat 1958 3-4 57 Edirne Erkek Öğretmen Okulunda: İki Sene Kendi Fuat Gündüzalp Şubat 1958 5-9 Kendini İdare Denemesi – III 57 Başarılara Tesir Kadri Öztürk Şubat 1958 10-11 Eden İki Amil 57 Federal Avusturya Kemal Kaya Şubat 1958 11-14 Cumhuriyeti 57 Okulda Dramatizasyon E. Naci Gökşen Şubat 1958 15-18 Çalışmaları 57 Sabri Cemil Yakut Kemal Kaya Şubat 1958 19-21 57 İbrahim Gökçen’i Çağatay Uluçay Şubat 1958 22-24 Kaybettik 57 Ortaokul Tarih Ders Kitapları İmlaları Ali Tunç Şubat 1958 24-26 Hakkında 57 Yaz Gezi ve Mahmut Çoban Şubat 1958 26-30 Seminerleri 57 Öğretmenin Kendi Kendini Dr. H. Fikret Kanad Şubat 1958 27-28 Olgunlaştırması 57 Kitap Tanıtımı R. Miral, E. N. Gökşen Şubat 1958 29-30 58 Sayın Cumhurbaşkanımızın Tedrisat Mecmuası Mart 1958 2-4 İrat Buyurdukları Hitabe 58 Öğretmen Okulları Hidayet Pasin Mart 1958 5-7 110 Yaşında 58 Edirne Erkek Öğretmen Okulunda: Fuat Gündüzalp Mart 1958 8-9 İki Sene Kendi 201 Kendini İdare Denemesi – IV 58 Science Adnan Çakmakçıoğlu Mart 1958 10-11 58 Çin’de Yabancı - Mart 1958 11-15 Öğrencilerin Hayatı 58 Ayniyat İşlerimizdeki Aksaklıklar ve Hasan Sabah Mart 1958 16-18 Giderilme Çareleri – I 58 Füzelerin Basit - Mart 1958 19-25 Fiziği - I 58 Kitap Tanıtımı R. Miral, E. N. Gökşen Mart 1958 25-27 58 Malik Aksel’in Kemal Kaya Mart 1958 28-30 Resim Sergisi 58 Aydınlığa Ulaştıran Ali Uslu Mart 1958 30-31 Yol 59-60 Öğretmen Nasıl Bir Nisan- Rauf Miral 1958 1-2 Şahsiyettir Mayıs 59-60 Kazanılan Bilgilerin Nisan- Fevzi Selen 1958 3-6 Saklanması Mayıs 59-60 Çocukların Birbiri ile Arkadaşlık Nisan- M. Crosby, M. Sürmeli 1958 7-10 Edebilmelerine Mayıs Yardıma Mecburuz 59-60 Okul Dışı Eğitim Nisan- Rauf Miral 1958 11-15 Mayıs 59-60 Öğrenim Planı Nisan- Fikret Özgönenç 1958 16-18 Mayıs 59-60 Test Meselesi Nisan- Hüsnü Cırıtlı 1958 19-24 Mayıs 59-60 İdare ve Teşkilat – II Nisan- Hasan Sabah 1958 25-26 Mayıs 59-60 Okulda Piyes Seçimi Nisan- E. Naci Gökşen 1958 27-29 Mayıs 59-60 Amatör Tiyatrolar Nisan- Baha Dürder 1958 30-31 Mayıs 59-60 Ay Hakkında Yeni Nisan- - 1958 32-35 Bilgiler Mayıs 59-60 Füzelerin Basit Nisan- - 1958 36-47 Fiziği - II Mayıs 202 KAYNAKÇA Abadan, N. (1961). Gazeteciliğin Gelişim Safhaları. Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 16(01), 118-140. Abazoğlu, İ. & Yıldırım, O. & Yıldızhan, Y. (2016). Geçmişten Günümüze Türk Eğitim Sisteminde Öğretmen Yetiştirme. Uluslararası Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, 2016(6), 143-160. Adıvar, A. (1993). Osmanlı Türklerinde İlim. İstanbul: Remzi Yayınevi. Afyoncu, E. (19 Kasım 2003). Matbaanın Günahından Değil Okumaktan Korktuk. Hürriyet Tarih (http://earsiv.sehir.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11498/15981/001582787010.pd f?sequence=1) (17.10.2020 tarihinde erişildi.) ‘dan alınmıştır. Afyoncu, E. (2000). İbrahim Müteferrika. TDV İslam Ansiklopedisi, 21, 324-327. Akdemir, A. S. (2013). Türkiye'de Öğretmen Yetiştirme Programlarının Tarihçesi ve Sorunları. Electronic Turkish Studies, 8(12), 15-28. Akpolat, Y. (2004). Sosyoloji Araştırmaları Osmanlı’da Kadın Dergileri ve Sosyoloji Dergileri. Erzurum: Fenomen Yayınları. Akşin, S. (2007). Kısa Türkiye Tarihi. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. Akyüz, Y. (2019). Türk Eğitim Tarihi (M.Ö 1000-M.S. 2019). Ankara: Pegem Akademi. Albayrak, M. (2004). Türk Siyasi Tarihinde Demokrat Parti. Ankara: Phoenix Yayınları. Alpaslan, T. D. K. (2006). Türk Grafik Sanatının Doğuşu ve İbrahim Müteferrika. Türkbilig, 12, 192-200. Altuntek, N. S. (1993). İlk Türk Matbaasının Kuruluşu ve İbrahim Müteferrika. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 10(1), 191-204. Ambarlı, A. (2010). Türkiye’de Cumhuriyetten Günümüze Sosyal Bilgiler Programları (Değişiklikler, Güncellemeler ve Düzenlemeler). (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). Konya Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü. Atar, A. İ. (2019). Uyanış Dergisi’ndeki Yazıların Eğitim ve Dönemin Güncel Olayları Açısından İncelenmesi (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). Bursa Uludağ Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü. Avşar, B. & Kaya, E. E. (2012). Türk Basınında Eugene Pulliam Olayı. Erciyes İletişim Dergisi, 2(4), 24-38. Aydın, H. (2009). Kadın (1908–1909): Selanik'te Yayınlanan İlk Kadın Dergisi Üzerine Bir İnceleme. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (22), 147-156. 203 Bacanlı, H. & As, E. (2018). Ceride-i Tıbbiye-i Askeriye’den Gülhane Tıp Dergisi’ne (1872- 2017) http://sbu.edu.tr/FileFolder/Dosyalar/eb408a43/2018_10/cerideitibbiyeyiaskeriyeden.p df Bahadır, Z. (2002). Köy Enstitüleri. TDV İslam Ansiklopedisi, 26, 283-285. Baran, S. (2018). Türk Basın Kanunlarının Genel Görünümü ve 5651 Sayılı Kanunun İnternet Gazeteciliğine Etkileri Üzerine Bir Tartışma. Erciyes İletişim Dergisi, 5(4), 387-404. Bayındır, C. & Şentürk, C. (2016). Yeni Mektep Dergisinde Neşredilen Makaleler Işığında 20. Yüzyılın İlk Çeyreğinde Avrupa'da Eğitime Bakış. Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 18(30), 35-40. Bayrak, M. O. (1994). Türkiye’de Gazeteler ve Dergiler Sözlüğü (1831-1993). İstanbul: Kül Yayınları. Bayram, Y. (2005). Türk Edebiyatının İlk Çocuk Dergisi: Mümeyyiz (1869-1870). Hece- Çocuk Edebiyatı Özel Sayısı, 9(104-105), 484-500. Baysal, J. (1991). Kitap ve Kütüphane Tarihine Giriş. İstanbul: Türk Kütüphaneciler Derneği, (2010). Osmanlı Türklerinin Bastıkları Kitaplar 1729-1875. Hiperlink Yayınları, İstanbul. Benek, K. (2016). Osmanlı İmparatorluğunda Basının Doğuşu ve II. Meşrutiyete Kadarki Gelişimi. Siirt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 4(6-7), 27-39. Berkes, N. (1962). İlk Türk Matbaası Kurucusunun Dini ve Fikri Kimliği. Belleten, XXVI(104), 715-737 (http://earsiv.sehir.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11498/15960/001582784010.pdf?sequ ence=1 adresinden alınmıştır.) (2002). Türkiye’de Çağdaşlaşma. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. Beydilli, K. (1995). Türk Bilim ve Matbaacılık Tarihinde Mühendishane Matbaası ve Kütüphanesi (1776-1826). İstanbul: Eren Yayıncılık. Müteferrika ve Osmanlı Matbaası: 18. yüzyılda İstanbul’da Kitabiyat. Toplumsal Tarih, 128, 44-52. Binbaşıoğlu, C. (1995). Türkiye'de Eğitim Bilimleri Tarihi Üzerinde Bir Araştırma. İstanbul: Milli Eğitim Basımevi. Budak, A. (2012). Fransız Devrimi'nin Osmanlı'ya Armağanı: Gazete ve Türk Basınının Doğuşu. Electronic Turkish Studies, 7(3). 663-681 Çakır, H. (2000). Tercüman-ı Ahval. TDV İslam Ansiklopedisi, 40, İstanbul. 495-497. Çetinkaya, N. (2011). Matbaanın Osmanlı Eğitim Tarihindeki Yeri ve Önemi. (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü. 204 Demir, G. T. (2017). 1918-1938 Yılları Arasında Yayınlanan Eğitim Dergilerindeki Karşılaştırmalı Eğitim Makaleleri. Cumhuriyet International Journal of Education, 6(1), 15-33 Demir, K. (2016). Osmanlı’da Dergiciliğin Doğuşu ve Gelişimi (1849-1923). Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 9, 71-112. Demircan, C. (2006). Mektepli Gazetesi'nde Yer Alan Metinlerin İçeriğinin, Çocukların Bilişsel ve Ahlaki Gelişimlerine Katkısı (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Demirel, F. (2004). Osmanlı Devleti'nde Kitap Basımının Denetimi. Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları, 5, 89-104. Demirkol, G. (2016). Türkiye’nin İlk Türkçe Mizah Dergisi: Terakki. Gazi Akademik Bakış, 10(19), 141-160. Demirtaş, S. (2016). II. Meşrutiyet Dönemi Süreli Yayınlarında Öğretim İlke, Yöntem ve Teknikleri (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Erzurum Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Dinçer, H. (2008). II. Dünya Savaş Yıllarında Türkiye’de Bir Dergi: Yurt ve Dünya. Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, 42, 193-230 Doğan, C. (2005). Türkiye’de Sınıf Öğretmeni Yetiştirme Politikaları ve Sorunları. Bilig (Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi), 35, 133-149. Doğan, E. (1997). Edebiyatımızda Dergiler. İstanbul: Bağlam Yayıncılık. Doğan, M. C. (2008). Yücel Dergisinin Fikrî Ve Edebî Tahlili. Gazi Türkiyat Türkoloji Araştırmaları Dergisi, 1(3), 97-115 (2016). Edebiyat Kültürü İçin Çalışan Bir Dergi: Kalem. Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi, 110(779), 34-40 Doğaner, Y. & Yılmaz, M. (2007). Cumhuriyet Döneminde Sansür 1923-1973. Ankara: Siyasal Yayınevi. Duman, H. (2000). Başlangıcından Harf Devrimine Kadar Osmanlı-Türk Süreli Yayınlar ve Gazeteler Bibliyografyası ve Toplu Kataloğu 1828-1928. Ankara: Enformasyon ve Dokümantasyon Hizmetleri Vakfı Yayınları. Duman, T. (1999). Türkiye'de Eğitim Reformları Açısından Öğretmen Yetiştirme Sorunu. Erdem, 12(34), 91-106. Durmuş, B. T. (2017). Matbaa Teknolojisinin Osmanlı Devletine Giriş Koşulları e Tartışmalar. Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi Elektronik Dergisi, 5(2), 950- 968. Ebuzziya, Z. (1994). Diyojen. TDV İslam Ansiklopedisi, 9, 479-480 205 Emiroğlu, Ö. (1992). Tanzimat’tan 1928’e Kadar Yayımlanan Çocuk Gazete ve Dergileri Üzerine Bir İnceleme (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ergün, M. (1990). Türk Eğitiminin Batılılaşmasını Belirleyen Dinamikler. Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, 6(17), 435-457. (1996). İkinci Meşrutiyet Devrinde Eğitim Hareketleri (1908-1914). Ankara: Ocak Yayınları. (1987). Satı Bey: Hayatı ve Türk Eğitimine Hizmetleri. İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, I, 4-19. Erkek, M. S. (2012). Osmanlı Devletinde İlk Türkçü Eğitim Dergisi: Yeni Fikir. History, 4(1), 197-213. Ersoy, O. (1979). İlk Türk Basımevinde Basılan Kitapların Fiyatları. Basım ve Yayıncılığımızın 250. Yılı Bilimsel Toplantısı, 10-11 Aralık 1979, Bildiriler. Türk Kütüphaneciler Derneği, 69-77. Ertuğ H. R. (1970). Basın ve Yayın Hareketleri Tarihi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Yayınları. Gerçek, S. N. (1939). Türk Matbaacılığı I, Müteferrika Matbaası. İstanbul: İstanbul Devlet Basımevi. Gökalp A. G. & Şahin T. P. (2016). Kültürel Mirasın İzinde Ankara. Ankara: Hacettepe Üniversitesi Yayınları. Göncüoğlu, S. F. (2004). İstanbul’un İlkleri Enleri. İstanbul: Eminönü Belediyesi Yayınları. Gönenç, A. Y. (2007). Türkiye'de Dergiciliğin Tarihsel Gelişimi. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, 29, 62-78. Güçlü, M. (2014). İlköğretim Dergisi'nin Fen ve Matematik Öğretimi Açısından Değerlendirilmesi (1939-1966). Electronic Turkish Studies, 9(7), 311-330. (2016). Mesleki ve Teknik Öğretim Dergisi’nin Türk Eğitim Tarihindeki Yeri ve Önemi (1953-1982). OPUS Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 6(11), 677-688. (2016). Yeni Okul Dergisi’nin Ele Aldığı Eğitim Sorunları Açısından Değerlendirilmesi (1950-1954). Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi SBE Dergisi, 6(2). 68-85. Gündüz, M. (1973). İlk Kur’an-i Kerim Basmaları. Türk Kütüphaneciliği, 22(1-2), 34-40. (1978). Matbaanın Tarihçesi ve İlk Kur'an-ı Kerim Basmaları. Vakıflar Dergisi, 9, 335-350. Günergun, F. (2002). İstanbul'da Fransızca-Türkçe Yayınlanan Bir Tıp Dergisi: Gazette des Hoitaux (Ceride-i Emakin üs-Sıhha, 1887). Osmanlı Bilimi Araştırmaları, 3(2), 13-54. 206 Güngördü, E. (2001). İlköğretim Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler. Ankara: Nobel Yayın. Güz, N. (2000). Osmanlı Basını. Selçuk İletişim Dergisi, 1(3), 39-57. Hesapçıoğlu, M., & Deniz, L. (2008). Eğitim Tarihine İlişkin Süreli Yayınlar. Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, 6(12), 539-552 İğneci, E. (2020). II. Meşrutiyet Dönemi Vatandaşlık Eğitimi Tartışmaları: Tedrisat Mecmuası Üzerine Bir İnceleme (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). Trabzon Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü. İhsanoğlu, E. & Aynur, H. (2003). Yazmadan Basmaya Geçiş: Osmanlı Basma Kitap Geleneğinin Doğuşu (1729-1848). Osmanlı Araştırmaları, 22, 219-255. İhsanoğlu, E. (1993). Cemiyet-i İlmiye-i Osmaniye. TDV İslam Ansiklopedisi, 7, 333-334. İnan, R. (2016). Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Gençlik Süreli Yayınları. Journal of International Social Research, 9(43), 310-325. İnan, S. (2011). Demokrat Parti Dönemi. Ankara: Anı Yayınları. Kabacalı, A. (1999). Cumhuriyet Öncesi ve Sonrası Matbaa ve Basın Sanayii. İstanbul: Cem Ofset Matbaacılık. (2000). Başlangıcından Günümüze Türkiye'de Matbaa Basın ve Yayın. İstanbul: Literatür Yayıncılık. Kahraman, A. (2003). Mecmua-i Ebuzziya. TDV İslam Ansiklopedisi, 28, 268-269. (2013). Yeni Türk Mecmuası. TDV İslam Ansiklopedisi, 43, 433. Karagöz, S. & Duman, T. (2014). 1908-1928 Yılları Arası Süreli Yayınlarda Yer Alan Eğitim Görüşleri ve Öneriler. Journal Of International Social Research, 7(35), 576-594. Karaman, M. A. (2014). Osmanlı Modernleşmesinde Basın. SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, 32, 131-142. Karpat, K. (2010). Türk Demokrasi Tarihi. İstanbul: Timaş Yayınları. Kaya, A. İ. (2008). Tedrîsât Mecmûası Fihristi ( 1- 69. Sayılar) ve Örnek Metin Çalışması (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Keskin, S. C & Keskin Y. (2019). Türkiye'de Sosyal Bilgiler Öğretim Programları Bağlamında Değerler Eğitimi-Tarihsel Gelişim ve Mevcut Durum. Ankara: Gece Akademi. Kılıç, N. (2019). Spor Basınının Tarihsel Gelişiminde Önemli Bir Dergi: Terbiye ve Oyun. TRT Akademi, 4(8), 264-284. Kılınç, A. (2007). Çanakkale Muallimler Birliği Dergisi’nde Eğitim ve Öğretimle İlgili Görüş ve Düşünceler. Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı, 5(5), 87-101. 207 Kocabey, M. (1995). (1869-1928) Osmanlıca Kadın Dergilerinin Grafik Düzenlemeleri (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). İstanbul Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Koç, R. (2010). İdam Sehpasındaki Dış İşleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu. İstanbul: Ötüken Yayınları. Koloğlu, O. (1992). Osmanlı’dan Günümüze Türkiye’de Basın. İstanbul: İletişim Yayınları. Konar, E. (2003). Gürbüz Türk Çocuğu Dergisi’nin İncelenmesi (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). Fatih Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Korkmaz, Ş. (1999). Müteferrika ve İlk Türk Matbaası. Dini Araştırmalar, 2(5), 285-297. Koz, S. (1993). Adana Mıntıkası Maarif Mecmuası ve Halk Kültürü Bakımından Önemi. Çukurova Üniversitesi II. Uluslararası Karacaoğlan-Çukurova Halk Kültürü Sempozyumu 20-24 Kasım 1991. Adana: Çukurova Üniversitesi Yayınları. Kösedağ, M. S. (2016). Türk Basın Kanununda Yapılan Değişikliklerin Yazılı Basında Temsili. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 9(43), 2023-2051. Küçükcan, B. (2006). Dünden Bugüne Matbaanın Serüveni. İstanbul: Yeditepe Yayınları. (http://eprints.rclis.org/8770/ adresinden alınmıştır.) Le Courrier De Smyrne (1828). https://gallica.bnf.fr/ark:/12148/bpt6k9341847 (21.10.2020 tarihinde erişildi.) ‘dan alınmıştır. Marsigli, C. (1934). Osmanlı İmparatorluğu’nun Zuhur ve Terakkisinden İnhitatı Zamanına Kadar Askeri Vaziyeti (Çeviren: M. Kaymakam Nazmi). Ankara: Büyük Erkânıharbiye Matbaası. https://kutuphane.ttk.gov.tr/resource?itemId=165767&dkymId=6 (05.10.2020 tarihinde erişildi.) ‘dan alınmıştır. Meran, T. (2014). Tedrisat Mecmuası, Terbiye, Terbiye Mecmuası, Yeni Mektep Dergilerindeki Türkçe Eğitimi İle İlgili Makalelerin Değerlendirilmesi (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). Mersin Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü. Merriam, S. (2018). Nitel Araştırma: Desen ve Uygulama İçin Bir Rehber. Ankara: Nobel Yayın. Nalcıoğlu, B. U. (2005). Tanzimat Dönemi Türk Gazeteciliği ve Türk Basınının İlkleri. Manas Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 7(14), 253-267. Okay, C. (1999). Eski Harfli Çocuk Dergileri. İstanbul: İstanbul Kitabevi. Okmak, F. (2009). Türkiye Muallimler Birliği Mecmuasının Sistematik Tahlili (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. 208 Öğüt, N. (2006). Eski Harfli Çocuk Dergilerinden Yeni Yol Dergisinin Çocuk Eğitimindeki İşlevi (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü. Özdemir, M. & Güçlü, M. (2016). 1950 ve 1980 Yılları Arasında Genel ve Mesleki Teknik Eğitimle İlgili Sorunların Değerlendirilmesi: Eğitim Hareketleri Dergisi Örneği. Hak İş Uluslararası Emek ve Toplum Dergisi, 5(12), 208-222, Özen, H. (1994). Tarihsel Süreç İçinde Türk Kadın Gazete ve Dergileri (1868-1990). İstanbul: Graphis Yayın. Özgen, M. (2004). Türkiye’de Basının Gelişimi ve Sorunları. İstanbul: İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Yayınları. Özsarı, M. (1999). Ege Bölgesi Ege Bölümü Halkevleri ve Yayın Çalışmaları. Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, 6(23), 401-415. Öztuna, Y. (1970). Türkiye Tarihi. İstanbul: Toker Yayınları. Pamuk, Ş. (2002). Kuruş. TDV İslam Ansiklopedisi, 26, 458-459. Parlatır, İ. (2009). Servet-i Fünun. TDV İslam Ansiklopedisi, 36, 573-575. Pehlivanlı, H. (2005). Son Dönem Tarih Araştırmalarında Askerî Gazete ve Süreli Yayınların Yeri. Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, 21(61), 243-258. Rasony, L. (1971). Tarihte Türklük. Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü. Resmi Gazete (17 Mart 1954). Neşir Yoluyla Veya Radyo İle İşlenecek Bazı Cürümler Hakkında Kanun. 8660, 8653. https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/8660.pdf (28.10.2020 tarihinde erişildi.) ‘dan alınmıştır. Resmi Gazete (23 Şubat 1953). Basın Kanununun 36. Maddesinin Birinci Fıkrasının Tadili Hakkında Kanun. 8342, 5585. https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/8342.pdf (28.10.2020 tarihinde erişildi.) ‘dan alınmıştır. Resmi Gazete (31 Ocak 1953). Basın Kanununa Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun. 8323, 5437. https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/8323.pdf (28.10.2020 tarihinde erişildi.) ‘dan alınmıştır. Resmi Gazete (8 Haziran 1956). Basın Kanununun Bazı Maddelerinin Tadiline ve Kanuna Muvakkat Bir Madde İlâvesine Dair Kanun. 9327, 14506-14507. https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/9327.pdf (17.10.2020 tarihinde erişildi.) ‘dan alınmıştır. Resmi Gazete. (20 Haziran 1952). Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun. 8140, 3961-3964. https://resmigazete.gov.tr/arsiv/8140.pdf (28.10.2020 tarihinde erişildi.) ‘dan alınmıştır. 209 Resmi Gazete. (24 Temmuz 1950). Basın Kanunu. 7564, 18808-18811. https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/7564.pdf (27.10.2020 tarihinde erişildi.) ‘dan alınmıştır. Resmi Gazete. (4 Mart 1341). Takriri Sükun Kanunu. 87. https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/KANUNLAR_KARARLAR/kanuntbmmc003/ka nuntbmmc003/kanuntbmmc00300578.pdf (27.10.2020 tarihinde erişildi.) ‘dan alınmıştır. Resmi Gazete. (8 Ağustos 1931). Matbuat Kanunu. 1867, 731-736. https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/1867.pdf (27.10.2020 tarihinde erişildi.) ‘dan alınmıştır. Sabev, O. (2006). İbrahim Müteferrika ya da İlk Osmanlı Matbaa Serüveni. İstanbul: Yeditepe Yayınevi. Sarıçoban, G. (2014). Çığır Dergisi ve Hıfzı Oğuz Bekata Üzerine. Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 21, 183-196 Sarıkaya, M. (2018). Türkiye Cumhuriyeti’nin İlk Yıllarında Yayınlanan Çocuk Dergilerindeki Akıl Oyunları Örnekleri. Munzur Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 7(13), 9-28. Şahin, A. G. (2015). İzmir Milli Kütüphane'de 1923-1938 Yılları Arası Yayın Hayatında Olan Edebiyat, Fikir, Kültür Süreli Yayınları. CBÜ Sosyal Bilimler Dergisi, 13(3), 355-376. Şavkılı, C. & Akyıldız, A. (2019). Demokrat Parti Dönemi Maraş Basını. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 16(2), 757-776. Şerif, D. (2015). İktidar-Basın İlişkilerinin Osmanlı Devleti'nde Görünümü (1831-1918). The Journal of Academic Social Science Studies, 33, 367-377. Şeyda, A. (2006). Kadın Eğitimi Bağlamında Hanımlara Mahsûs Gazete. Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 29, 279-294. Shaw, S. (2016). Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye. İstanbul: E Yayınları. Şimşek, H. (2001). XIX. Yüzyıl Çocuk Dergiciliği ve Eğitsel İşlevleri Üzerine. Milli Eğitim Dergisi, 151, 1-9. (2002). Tanzimat ve Mutlakıyet Dönemi Çocuk Dergilerinin Eğitim Açısından İncelenmesi (Yayımlanmış Doktora Tezi). Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. (2018). 19. Yüzyıl Çocuk ve Eğitim Yazınında Örnek Bir Dergi: Sadakat Dergisi ve Eğitsel Yaklaşımı. Değerler Eğitimi Dergisi, 16(36), 179-204. Tanilli, S. (2016). Nasıl Bir Eğitim İstiyoruz?. İstanbul: Cumhuriyet Kitapları. 210 Tarhan, M. & Kılıç, F. & Solak, M. (2016) Altın Yaprak Dergisi (1925): Ahmet İzzet ve Mehmet Zekai Bey’in Kaleminden Terbiye Notları. Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 16 (4), 1795-1812. Tekeli, İ. & İlkin, S. (1998). Osmanlı İmparatorluğu’nda Eğitim ve Bilgi Üretim Sisteminin Oluşumu ve Dönüşümü. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. Tonga, N. (2011). Anadolu Mecmuası (1924–1925) ve Anadoluculuk Fikri Üzerine Bir İnceleme. Türk Yurdu, 31(285), 138-142. Topuz, H. (1996). 100 Soruda Başlangıcından Bugüne Türk Basın Tarihi. İstanbul: Gerçek Yayınevi. (2018). II. Mahmut’tan Holdinglere Türk Basın Tarihi. İstanbul: Remzi Kitabevi. Tuğluoğlu F. & Tunç, T. (2010). 1926 İlkmektep Müfredatı ve Cumhuriyet Dönemi Eğitiminin Ekonomik Hedefleri. Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, 26(76), 55-95. Tunalı, A. C. (2005). Ceride-i Askeriye'nin Tarih Araştırmalarındaki Yeri. Tarih Araştırmaları Dergisi, 24(37), 195-211. Tuncer, H. & Yardımcı, M. (2002). Eğitim Fakülteleri İçin Çocuk Edebiyatı. Ankara: Ürün Yayınları. Tunç, M. (1957). Gazetecilik ve Bizde İlk Gazete. Türk Kütüphaneciliği, 6(3), 45-50. Türkkan, Y. (2008). Türk Modernleşmesinde Yeni Adam Dergisi 1934-1938 (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). Hacettepe Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü. Tülbentçi, F. F. (1956). Geçmişte Bugün. Münif Paşa ve Bir Yıldız Böceği Hikayesi. https://archives.saltresearch.org/handle/123456789/28296 (17.10.2020 tarihinde erişildi.) ‘dan alınmıştır. Uçman, A. (1998). Ülkü. TDV İslam Ansiklopedisi, 17, 12-14. (2003). Mecmua-i Fünun. TDV İslam Ansiklopedisi, 28, 270-271. (2006). Dergiler Arasında: Dergâh, Hayat, Malumat ve Bilgi Mecmuaları. Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, 4(7), 519-532. Ulaş, B. (1966). Tarihimizde Kitap ve Gazete Sansürü. Türk Kütüphaneciliği, 15(1), 28-34. Uslu, S. S. (2010). Apparition Et Développement De La Presse Francophone d’Istanbul Dans La Seconde Moitié Du XIX Siècle. Synergies Turquie, 3, 147-156. https://gerflint.fr/Base/Turquie3/seza_sinanlar_uslu.pdf (16.10.2020 tarihinde erişildi.) ‘dan alınmıştır. World Association Newspapers. (2005). Newspapers: 400 Years Young!. https://web.archive.org/web/20100310235015/http://www.wan- press.org/article6476.html (17.10.2020 tarihinde erişildi.) ‘dan alınmıştır. 211 Yazıcı, N. (2010). Takvim-i Vekayi. TDV İslam Ansiklopedisi, 39, 490-492. Yediyıldız, M. A. (1991). İbrahim Müteferrika (1670–1674/1745). Vakıflar Dergisi, 22, 441– 447. Yeşilçayır, N. (2011). Çok Partili Döneme Geçiş Sürecinde Türk Basını. Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, 27(79), 131-192. Yıldız, A. (2012). Nıyazı Berkes ve Türkiye’de Çağdaşlaşmanın Gelişimi. Journal of Sociological Studies/Sosyoloji Konferansları, 46, 1-33. Yılmaz E. S. (2020). Hüsnü Hamid Sayman’ın Muallimler Mecmuası’ndaki Yazıları. Osmanlı Bilimi Araştırmaları 21, 321-345. Yılmaz, N. H. (2019). Terbiye Dergisi ve Eğitimde Yeniden Yapılanma Süreci (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü. Yüksel, H. (2007). Osmanlı İmparatorluğu’na Matbaanın Girişi ve Toplumsal Yankıları (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. 212 ÖZ GEÇMİŞ Yazar Adı ve Soyadı : Fırat ERBİL Doğum Yeri ve Yılı : Öğr. Gördüğü Kurumlar : Başlama Bitirme Kurum Adı Yılı Yılı Lise : 2010 2014 Ali Karasu Lisesi Lisans : 2014 2019 Ege Üniversitesi Yüksek Lisans : 2019 2021 Uludağ Üniversitesi Bildiği Yabancı Diller ve Düzeyi : İngilizce – İyi (B2) Çalıştığı Kurumlar : -