T. C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İSLAM TARİHİ VE SANATLARI ANA BİLİM DALI İSLAM TARİHİ BİLİM DALI ARŞİV BELGELERİNE GÖRE NİŞ SANCAĞI (1839-1878) (DOKTORA TEZİ) Mead OSMANİ BURSA 2018 T. C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İSLAM TARİHİ VE SANATLARI ANA BİLİM DALI İSLAM TARİHİ BİLİM DALI ARŞİV BELGELERİNE GÖRE NİŞ SANCAĞI (1839-1878) (DOKTORA TEZİ) Mead OSMANİ Danışman Prof. Dr. Salih PAY BURSA 2018 IV ÖZET Yazar Adı ve Soyadı : Mead Osmani Üniversite : Bursa Uludağ Üniversitesi Enstitü : Sosyal Bilimler Enstitüsü Anabilim Dalı : İslam Tarihi ve Sanatları Bilim Dalı : İslam Tarihi Tezin Niteliği : Doktora Tezi Sayfa Sayısı : XI+165 Mezuniyet Tarihi : 19 / 06 / 2018 Tez Danışmanı : Prof. Dr. Salih PAY ARŞİV BELGELERİNE GÖRE NİŞ SANCAĞI (1839-1878) Bu çalışmada eski ve çok önemli bir yerleşim yeri olan Niş Sancağının XIX. asırdaki genel durumu, idarî, eğitim ve sosyal yapısı ve Niş’i etkileyen siyasî, sosyal ve uluslararası hadiseler ele alınmıştır. Çalışma giriş ve sonuç dışında üç ana bölümden oluşmaktadır. Giriş kısmında çalışmanın konusu, amacı, önemi, muhtevası, yöntemi ve kullanılan kaynaklar hakkında bilgi verilmiştir. Birinci bölümün ilk kısmında Niş sancağının konumu, tarihçesi ve ikinci kısmında ise genel olarak Niş’in idarî yapısı bilhassa Tanzimat dönemindeki gelişmeler detaylı bir şekilde ele alınmıştır. İkinci bölümde Tanzimat döneminde Niş sancağının eğitim durumu, basın yayın haberleşme ve sosyal yapılarına değinilmiştir. Üçüncü bölümde ise XIX. yüzyılda Niş sancağını doğrudan etkileyen ve Osmanlı Devleti’ni yıkmak için yapılan isyanlar, çeşitli projeler, savaşlar, sürgün ve uluslararası antlaşmalar ele alınmıştır. İncelemede başta Osmanlı Arşivi olmak üzere salnâmeler ve farklı matbu eserlerden, seyyahların eserlerinden ve çeşitli dillerde yapılmış araştırmalardan istifade edilmiştir. ANAHTAR SÖZCÜKLER: Niş Sancağı, Sırbistan, Balkanlar, Osmanlı, Tanzimat. V ABSTRACT Name and Surname : Mead OSMANI University : Bursa Uludag University Institute : Institute of Social Sciences Field : History of Islam and Islamic Arts Branch : History of Islam Degree Awarded : Ph.D. Page Number : XI+165 Graduation Date : 19 / 06 / 2018 Supervisor (s : Prof. Dr. Salih PAY SANJAK OF NISH ACCORDING TO ARCHIVE DOCUMENTS (1839-1878) This study investigates the administrative, educational and social structure of Sanjak of Nish, which is an ancient and important settlement, throughout Nineteenth Century. In addition it focuses on the political, social and international issues which influenced Nish. The study is comprised of an intoduction and three mains chapters. The introduction includes information regarding the subject, purpose, importance, methodology of the study and resources which have been used in the study. The first part of the first chapter includes information regarding the location, and history of Sanjak of Nish. The second part of the first chapter presents the general administrative structure of Nish specially it focuses on events throughout Tanzimat in details. The second chapter focuses on educational, social structure, press and telecommunication in Sanjak of Nish. The third chapter includes information regarding the issues and events that influenced directly Sanjak of Nish and riots, projects, war for demolishment of Ottoman State, exile and international treaties. The main sources of the study are Archives of Ottoman State, yearbooks (Salnâme), printed works, travellers’ notes and researches regarding the subject from different languages. Keywords: Sanjak of Nish, Serbia, Balkans, Ottoman, Tanzimat. VI ÖNSÖZ Şehir tarihleri son zamanlarda tarih araştırmaların ağırlık noktasını teşkil etmektedir. Özellikle şehir tarihçiliğinin önemli bir parçasını oluşturan sancaklar Osmanlı tarihinin en mühim konularından birini oluşturmaktadır. Bu bağlamda bu çalışma Arşiv Belgelerine Göre Niş sancağının (1839-1878) genel görünümü, idarî, eğitim ve sosyal yapısının yanı sıra Niş’i etkileyen siyasî ve sosyal hadiseleri inceleme konusu edinmektedir. Bir başka deyişle bu araştırma Niş sancağının Osmanlı Devletinin en uzun, sıkıntılı ve buhranlı dönemi olan XIX. asırdaki vaziyetini bütün yönleriyle tetkik etmeyi amaçlamaktadır. Bu çalışma birçok kişi ve kuruluşun desteğiyle gerçekleşmiştir. Çalışma esnasında tez konusuyla ilgili olarak tespit edilen bütün arşiv kaynaklarına Uludağ Üniversitesi B.A.P. kurumu ve Dr. Öğretim Üyesi İlhami Oruçoğlu’nun destekleri ile ulaşılmıştır. Araştırma konunun tespitinden itibaren çalışma boyunca katkı, öneri, tecrübe ve akademik birikimleriyle çalışmamızı destekleyen saygıdeğer hocalarımdan başta danışmanım Prof. Dr. Salih Pay olmak üzere, tavsiyelerinden yararlandığım Prof. Dr. Ali İhsan Karataş, Prof. Dr. Vejdi Bilgin, Doç.Dr. Saadet Maydaer ve Dr. Öğretim Üyesi İlhami Oruçoğlu’na, çalışmamı okuyup Türkçe açısından düzeltmelerde bulunan Dr. Öğretim Üyesi Ali İhsan Akçay’a şükranlarımı sunarım. 2009’da yüksek lisans başlangıcından 2016 yılına kadar karşılıksız burs imkânı sağladığı için Türkiye Diyanet Vakfı’na ömür boyu müteşekkirim. Ayrıca bu çalışma sürecinde Kosova’da kızımla tek başına ilgilenmek zorunda kalan, her daim anlayış ve sabırla yanımda duran eşime ve dualarıyla beni destekleyen bütün aileme ömür boyu minnettarım. Mead OSMANİ Bursa – 2018 VII İÇİNDEKİLER YEMİN METNİ ....................................................................................................................... III ÖZET ....................................................................................................................................... IV ABSTRACT .............................................................................................................................. V ÖNSÖZ .................................................................................................................................... VI İÇİNDEKİLER .......................................................................................................................VII KISALTMALAR ...................................................................................................................... X TABLO VE EKLER LİSTESİ ................................................................................................. XI GİRİŞ ......................................................................................................................................... 1 I. ARAŞTIRMANIN KONUSU ...................................................................................... 1 II. ARAŞTIRMANIN AMACI VE ÖNEMİ ...................................................................... 2 III. ARAŞTIRMANIN MUHTEVASI VE YÖNTEMİ ...................................................... 2 IV. ARAŞTIRMADA BAŞVURULAN KAYNAKLAR ................................................... 3 BİRİNCİ BÖLÜM NİŞ SANCAĞININ GENEL GÖRÜNÜMÜ VE İDARİ YAPISI I. NİŞ’İN GENEL YAPISI ............................................................................................... 7 A. ŞEHRİN KONUMU VE GENEL GÖRÜNÜMÜ .................................................... 7 B. NİŞ İSMİNİN KÖKENİ VE YAZILIŞLARI ......................................................... 11 C. OSMANLI ÖNCESİ NİŞ ....................................................................................... 12 D. OSMANLI DÖNEMİNDE NİŞ (1385-1878) ........................................................ 15 1. Niş’in Osmanlı Hâkimiyetine Girişi .................................................................. 15 2. Fetihten Tanzimat Dönemine Kadar Niş (1385-1839) ....................................... 17 3. Tanzimat’tan Berlin Antlaşması’na Kadar Niş (1839-1878) ............................. 21 II. OSMANLI DÖNEMİ NİŞ’İN İDARÎ YAPISI ........................................................... 25 A. OSMANLI DÖNEMİ TAŞRA TEŞKİLÂTINDA NİŞ ......................................... 25 1. Fethinden Tanzimat’a Kadar .............................................................................. 25 2. Tanzimat’tan Berlin Kongresi’ne Kadar ............................................................ 28 B. YÖNETİM BİRİMLERİ ........................................................................................ 31 1. Sancak Yönetimi ................................................................................................ 32 2. Kaza Yönetimi ................................................................................................... 33 3. Nahiye Yönetimi ................................................................................................ 34 4. Mahalle ve Köy Yönetimi .................................................................................. 35 VIII İKİNCİ BÖLÜM NİŞ SANCAĞININ DEMOGRAFİK, SOSYAL VE MİMARÎ DURUMU I. NÜFUS ....................................................................................................................... 47 A. OSMANLI DEVLETİ’NİN NÜFUSU ................................................................... 47 B. NİŞ SANCAĞININ NÜFUSU ............................................................................... 51 II. EĞİTİM YAPISI ......................................................................................................... 56 A. OSMANLI DEVLETİ’NDE EĞİTİM-ÖĞRETİM ................................................ 56 1. Kuruluştan XVIII. Yüzyıla Kadar ...................................................................... 56 2. XVIII. ve XIX. Yüzyıllarda Osmanlı Devleti’nde Eğitim-Öğretim................... 58 3. 1869 Maârif-i Umûmiye Nizamnâmesi Ve Genel Özellikleri ................................ 59 B. NİŞ SANCAĞINDAKİ EĞİTİM-ÖĞRETİM KURUMLARI .............................. 60 1. Müslüman Okulları ............................................................................................ 60 2. Gayrimüslim Okulları ........................................................................................ 64 III. İLETİŞİM YAPISI ...................................................................................................... 66 A. POSTA TEŞKİLÂTI .............................................................................................. 66 B. BASIN-YAYIN ...................................................................................................... 68 C. TELGRAF .............................................................................................................. 70 IV. SOSYAL MÜESSESELER, MİMARÎ YAPI VE ŞEHİRLER ................................... 72 A. NİŞ MERKEZİ ........................................................................................................... 74 1. Câmi ve Mescitler .............................................................................................. 74 2. Tekke, Zaviye ve Türbeler ................................................................................. 76 3. Hamam ve Çeşmeler .......................................................................................... 77 4. Vakıflar ve Çiftlikler .......................................................................................... 77 5. İmaret ve Hanlar ................................................................................................. 78 6. Kaleler ................................................................................................................ 78 7. Köprüler ............................................................................................................. 80 B. KAZALAR ............................................................................................................. 81 1. Leskofça ............................................................................................................. 81 2. Şehirköy ............................................................................................................. 82 3. İvranya ............................................................................................................... 84 4. Ürgüp ................................................................................................................. 85 IX ÜÇÜNCÜ BÖLÜM NİŞ’İ ETKİLEYEN SİYASÎ, SOSYAL VE ULUSLARARASI HADİSELER (1839-1878) I. SİYASÎ GELİŞMELERİN ETKİSİ ............................................................................ 88 A. SIRP İSYANLARI ................................................................................................. 88 1. İsyanlar ............................................................................................................... 88 2. İsyanların Sebepleri ve Dış Etkiler ..................................................................... 97 B. SLAV MİLLİYETÇİLİĞİ ...................................................................................... 99 1. Panslavizm ......................................................................................................... 99 2. Naçertaniye Projesi .......................................................................................... 104 C. RUSLAR VE SIRPLARLA YAPILAN SAVAŞLAR ......................................... 107 1. Osmanlı-Rus Savaşları ..................................................................................... 107 2. Osmanlı-Sırp Savaşları ..................................................................................... 111 II. SÜRGÜN VE İSKÂN POLİTİKALARININ ETKİSİ ............................................... 113 A. SÜRGÜN POLİTİKASI ....................................................................................... 114 1. Sürgünler ve İnsan Hakları İhlalleri ................................................................. 117 2. Sürgünleri ve İnsan Hakları İhlallerini Sonlandırma Teşebbüsleri .................. 119 3. Sürgün Sürecindeki Kayıpların Sayısı ............................................................. 120 B. İSKÂN POLİTİKASI ........................................................................................... 121 III. ULUSLARARASI ANTLAŞMALARIN ETKİSİ ................................................... 123 A. AYASTEFANOS ANTLAŞMASININ ETKİSİ .................................................. 124 B. BERLİN ANTLAŞMASI’NIN ETKİSİ ............................................................... 125 SONUÇ .................................................................................................................................. 129 KAYNAKLAR ...................................................................................................................... 133 A. ARŞİV KAYNAKLARI ........................................................................................... 133 B. MATBU ESERLER .................................................................................................. 133 C. DİĞER KAYNAKLAR ............................................................................................ 159 EKLER ................................................................................................................................... 161 X KISALTMALAR KISALTMA BİBLİYOGRAFİK BİLGİ a.g.e Adı Geçen Eser a.g.m. Adı Geçen Makale a.g.md. Adı Geçen Madde AÜİFD Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi b. Baskı B.O.A. Başbakanlık Osmanlı Arşivi Bkz. Bakınız C. Cilt çev. Çeviren d. Doğumu D.İ.A. Diyanet İslâm Ansiklopedisi der. Derleyen ed. Editör H. Hicri haz. Hazırlayan, Yayına Hazırlayan İ.A. İslâm Ansiklopedisi İ.B.B. İstanbul Büyükşehir Belediyesi İ.Ü.K.D.B. İstanbul Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı İLKE Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi İSAM. İslâm Araştırmaları Merkezi M. Miladi M.E.B. Milli Eğitim Bakanlığı m.ö. Milattan Önce m.s. Milattan Sonra Mat. Matbaası, Matbaacılık md. Madde No: Nolu nr. Numara OAKA Orta Asya ve Kafkasya Araştırmaları Dergisi OTAM Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi ö. Vefatı, Ölümü R. Rumi s. Sayfa S. Sayı, Numara T.D.K. Türk Dil Kurumu T.D.V. Yay. Türkiye Diyanet Vakfı T.T.K. Yay. Türk Tarih Kurumu t.y. Tarih Yok V.G.M.A. Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi v.s. Vesaire vd. Ve Diğerleri y.y. Yayımcı yok XI TABLO ve EKLER LİSTESİ 1. TABLO: SALNÂMELERE GÖRE NİŞ’İN İDARÎ YAPISI (1847-1878) ......................... 39 2. TABLO: OSMANLI ERKEK NÜFUSU DAĞILIMI 1831-1906....................................... 50 3. TABLO: OSMANLI NÜFUSU DAĞILIMI (AVRUPA TARAFI, 1844) .......................... 51 4. TABLO: OSMANLI ETNİK GRUPLAR DAĞILIMI (AVRUPA TARAFI) (1844) ........ 51 5. TABLO: NİŞ SANCAĞINDAKİ HANE SAYISI VE NÜFUS (1863) .............................. 55 6. TABLO: NİŞ SANCAĞININ NÜFUSU ............................................................................. 55 7. TABLO: NİŞ SANCAĞINDA VERGİ ÖDEYENLERİN SAYISI (1879-1884) ............... 55 8. TABLO: NİŞ SANCAĞINDAKİ OSMANLI MİMARÎ ESERLERİ (1868) .................... 86 9. TABLO: NİŞ SANCAĞINDAKİ OSMANLI DÖNEMİ ESERLERİ ................................ 87 10. TABLO: NİŞ SANCAĞINDA YOK OLAN OSMANLI DÖNEMİ ESERLERİ............. 87 11. TABLO: OSMANLI DEVLETİ’NE GELEN MUHACİRLER (1876 -1896) ................ 123 1. Ek. NİŞ KALESİ İSTANBUL KAPISI ............................................................................ 161 2. Ek. NİŞ (KALE İÇİ) 1878 ................................................................................................. 161 3. Ek. İSLAM AĞA CAMİİ .................................................................................................. 162 4. Ek. NİŞ KALE İÇİNDE BALI BEY CAMİİ (1974) ......................................................... 162 5. Ek. NİŞ KALESİ İÇİNDE BALI BEY CAMİİ (ŞİMDİKİ HÂLİ) ................................... 163 6. Ek. NİŞ KALESİ İÇİNDE HAMAM (1974) .................................................................... 163 7. Ek. NİŞ SANCAĞININ HARİTASI (1877-1878) ............................................................ 164 8. Ek. BALKANLAR’DAKİ FETİHLER ............................................................................. 164 9. Ek. BALKANLAR ............................................................................................................ 165 10. Ek. NİŞ VALİSİ MİDHAT PAŞA .................................................................................. 165 11. Ek. ÖZGEÇMİŞ ............................................................................................................... 166 1 GİRİŞ I. ARAŞTIRMANIN KONUSU Araştırma konumuz, arşiv belgelerine göre Niş sancağının genel görünümü, idarî, eğitim, sosyal yapısı ile Niş’i etkileyen siyasî ve sosyal hadiseleri kapsamaktadır. Köklü bir tarihi geçmişe sahip olan Niş, eskiçağlarda Roma devrinde Nissus olarak bilinen önemli bir şehir merkezi olup, Roma imparatorlarından I. Konstantin’in (m.s. 306-312) vatanıdır. Balkanlar’da en eski yerleşim yerlerden birisi olan Niş’in ne zaman ve kimin tarafından kurulduğu tam olarak bilinmemektedir. Şehir stratejik açıdan mühim bir yerde bulunması hasebiyle tarih boyunca birçok devletin eline geçmiştir. Bundan dolayı Niş defalarca tahribata maruz kalmış, fakat yine de mamur hale getirilmiştir. Niş, Sırbistan’ın güney ve güney doğusunda, Morava nehrine tâbiNişava suyunun üzerinde İstanbul ile Selanik hattının birleşme noktasında dağlarla kuşatılmış bir ovada yer almaktadır. Tarih boyunca bu coğrafyadaki devletler Niş’i alabilmek için askerî ve siyasî açıdan çok çaba sarf etmişlerdir. Niş, Roma devrinde Via Militaris (Orta Kol) denilen askerî yol üzerinde1 bulunmakta olup, Osmanlılar’ın başkenti İstanbul’u Balkanlar’a bağlayan güzergâhın mühim bir kavşak noktasını oluşturmaktadır. Roma devrinden kalan ve İstanbul, Silivri, Edirne, Filibe, Sofya, Niş ve Yagodina üzerinden Belgrad’a kadar uzanan bu yolu2 önce Bizanslılar, akabinde de Osmanlılar kullanmışlardır.3 Niş ve yöresi 1386’dan 1878 senesine kadar yaklaşık beş yüz sene Osmanlı hâkimiyeti altında kalmıştır. Bu dönem aynı zamanda Niş’in bir devlete bağlı kaldığı en uzun zaman 1 Romalılar ve Bizanslılar Balkanlarda Sağ Kol (Kırım-Karadeniz Ticaret Yolu), Orta Kol (Via Militaris) ve Sol Kol (Via Egnatia) olmak üzere üç ana güzergâh kullanmakta idiler. Bkz. Frank W. Walbank, “Via Illa Nostra Militaries: Some Thoughts on the Via Egnatia”, Selected Papers, Studies in Greek and Roman History and Historioraphy, London vd.: Campridge University Yayınları, 1985; Konstantin Yosif İreçek, Belgrad, İstanbul, Roma Askeri Yolu, çev. Ali Kemal Balkanlı, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 1990. 2 Hüdai Şentürk, “Tanzimat Devrine Kadar Osmanlı Devleti’nin Ulaşım Teşkilatı ve Yol Sistemine Genel Bir Bakış”, Türkler, C. X, ed. Hasan Celâl Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2002, s. 911-912. 3 Rumeli’yi fethetmesinin ardından Osmanlılar, Romalılar ve Bizanslıların bölgedeki yol güzergâhlarını çok fazla değişikliğe ihtiyaç duymadan kullanmışlardır. Bkz. İsmet Miroğlu, “Osmanlı Yol Sistemine Dair”, Tarih Enstitüsü Dergisi, Prof. Dr. M. Münir Akçatepe’ye Armağan, S. 15, İstanbul: 1997, s. 242; Sema Altunan, “Osmanlı Devleti’nde Haberleşme Ağı: Menzilhâneler”, Türkler, C.X, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2002, s. 914; Fatih Müderrisoğlu, “Menzil Kavramı ve Osmanlı Devleti’nde Menzil Yerleşimleri”, Türkler, C.X, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2002, s. 921. 2 dilimini gösterir. Osmanlı döneminin ilk yıllarında Semendire, Alacahisar ve Paşa livâlarına tâbibir kaza olarak yönetilmiş olan Niş, Tanzimat döneminde Rumeli’nin idarî taksimatında yapılan değişikliklerden etkilenmiştir. Niş, 1877-1878 Osmanlı-Rus harbinden sonra yapılan Berlin Kongresinde alınan kararlar çerçevesinde Sırbistan’a verilmiştir. Niş’in Osmanlı hâkimiyetinden çıkmasıyla birlikte mezkûr bölgede yaşayan müslüman halk sürgüne zorlanmıştır. II. ARAŞTIRMANIN AMACI VE ÖNEMİ Bu araştırmada Osmanlı arşiv belgeleri ışığında ve yabancı kaynaklardan da faydalanılarak Niş sancağı tarihî, idarî, eğitim ve sosyal yapı olarak incelenmiş ve ayrıca XIX. yüzyılda Niş sancağında meydana gelen olaylar ele alınmaya çalışılmıştır. Osmanlı yakın tarihi hâlâ bütün yönleriyle çalışılmış değildir. Fakat son zamanlarda yapılan yeni araştırmalar bu boşluğu yavaş yavaş doldurmaktadır. Bu araştırmalar içerisinde belli bir dönem için bir bölgenin idarî, eğitim sosyal ve siyasî durumunu ele alan araştırmaların çoğalması bu önemini göstermektedir. Elbette bütün yönleriyle eksiksiz ve doğru anlaşılabilmesi için parçaların iyi birleştirilmesi gereklidir. Soruna bu cihetten bakıldığında yöresel araştırmaların tarih çalışmaları içerisinde çok önemli bir konumda olduğu daha iyi görülmektedir. Bu fikirden hareketle Niş sancağının arşiv belgelerinden de yararlanılarak bütün yönleriyle incelenmesi ve araştırılması gerekli ve önemli bulunmuştur. Osmanlı dönemi şehir ya da sancak tarihiyle ilgili önemli araştırmalar yapılmış olmakla birlikte birbirini tamamlayacak yeni çalışmalara ve özellikle Türkiye’de Balkanlar’la ilgili yeni araştırmalara daha fazla ihtiyaç olduğu âşikârdır. Bu çerçevede Niş sancağını ele alan bu çalışmanın konuya katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bu konunun tercih edilmesinin bir diğer sebebinin de atalarımın Niş muhaciri bir aileye mensup olmasıdır. III. ARAŞTIRMANIN MUHTEVASI VE YÖNTEMİ Araştırma konusu XIX. yüzyılla sınırlandırılmış olmakla birlikte sağlam değerlendirme ve tahlillere ulaşabilmek için bazen bu zaman diliminin öncesi ve sonrasına da atıflarda bulunulma ihtiyacı doğmuştur. Araştırmanın mekân sınırını Niş şehri ve Niş sancağı oluşturmaktadır. Bu nedenle Niş sancağı sınırları içerisinde yer alan bütün kazalarla ilgili bilgi verilip değerlendirmeler yapılmıştır. 3 Niş’le ilgili Türkiye’de birkaç makalenin ve tarafımızdan yapılan yüksek lisans tezinin4 dışında kapsamlı ve bilimsel özellik taşıyan bir çalışma bulunmamaktadır. Yabancıların, özellikle de Sırp kökenli araştırmacıların bu mevzuda yazdıkları makale veya kitaplar genel olarak subjektif değerlendirilebilir. Zira bilimsellik ve objektiflikten uzak, ideolojik olarak nitelendirilen mezkûr çalışmaların belli politik hedefler doğrultusunda yapıldığı görülmektedir. Bu çalışmada Niş sancağı arşiv belgelerine dayandırılarak objektif bir biçimde ele alınmış, ilgili dönem bütün yönleriyle ortaya konulmaya özen gösterilmiştir. Arşivlerden temin edilen vesikalardan tarama süreci neticesinde elde edilen bilgiler, konularına göre tasnif edilmiştir. Konu ile ilgili yapılmış olan Türkçe, Arnavutça, Sırpça ve İngilizce çalışmalar da gözden geçirilerek bahsi geçen eserlerden derlenen verilerle arşiv belgeleri birleştirilerek çalışmanın tamamlanması hedeflenmiştir. Elde edilen bilgiler tarih sırasına göre tasnif edilerek ve yorumlanarak çalışma tamamlanmaya gayret gösterilmiştir. Tarihte Niş şehrine farklı isimler verilmiş olmakla birlikte bu araştırmada şehre Osmanlı Döneminde sadece Niş adı kullanıldığı için bu isim tercih edilmiştir. Konuyla ilgili Türkiye’de yapılan ilk lisansüstü çalışma tarafımızdan hazırlanan “XIX. yüzyılda Niş Sancağı” başlıklı yüksek lisans tezidir. Bu araştırmada konu birkaç salname ile sınırlı sayıda yerel ve Türkçe kaynaktan yararlanılarak yüzeysel bir şekilde incelenebilmiş, arşiv kaynaklarından ise yeterli düzeyde yararlanılamamıştır. Bu nedenle konunun doktora düzeyinde araştırılmasının isabetli olacağı düşünülmüştür. Bu çerçevede araştırma alanının zaman dilimi olarak Tanzimat Fermanı’nın ilan edildiği yıl ile Niş’in Osmanlı hâkimiyetinden çıktığı yıl arasını (1839-1878) kapsayacak şekilde sınırlandırılmasına, araştırma kaynaklarının ise özellikle Osmanlı arşiv belgeleri olmak üzere konuyla ilgili olarak diğer dillerde yapılmış araştırmalarla zenginleştirilmesine karar verilmiştir. Nitekim doktora çalışmasında arşiv belgelerinin yanısıra kırka yakın salnâme ile çok sayıda Arnavutça, Sırpça ve İngilizce kitap ve makaleden yararlanılmıştır. IV. ARAŞTIRMADA BAŞVURULAN KAYNAKLAR Sancaklar veya şehir tarihçiliği üzerinde yapılan çalışmalarda doğrudan doğruya kentleri ilgilendiren arşiv belgelerinin büyük bir öneme sahip oldukları bir gerçektir. Bu çerçevede arşiv vesikaları arasında ilk akla gelen şer’iyye sicilleri olmakla birlikte Niş’e ait 4 Mead Osmani, XIX. yüzyılda Niş Sancağı, (Yayımlanmamış Yüksek Lisanz tezi), Bursa, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2011. 4 siciller bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu tür kaynakların boşluğu diğer arşiv kaynaklarıyla doldurmaya çalışılmıştır. Osmanlı tarihinin idarî, sosyal, eğitim, etnik, siyasî vb. yapılarını tetkikte en önemli kaynaklar arşivlerdir. Bu arşivler bir zamanlar Osmanlı Devleti dâhilinde yer alan Balkanlar’ın, Ortadoğu’nun vb. ülkelerin tarihini araştırmada çok önemli ve belki de vazgeçilmez kaynaklar sayılır. Bu bakımdan Osmanlı Arşivleri sadece bir ulus için değil aynı zamanda uluslararası öneme sahiptir. Araştırmanın temel kaynaklarını Başbakanlık Osmanlı Arşivi belgeleri başta olmak üzere salnâmeler, gazeteler, farklı matbu eserler, seyyahların eserleri ile Türkçe, Arnavutça, Sırpça, İngilizce olarak hazırlanan araştırma eserleri oluşturmaktadır. Çalışmada kullanılan arşiv kaynakları Başbakanlık Osmanlı Arşivindeki; Tapu Tahrîr, Temettuât, Evkâf, Nüfus ve Mühimme defterleri ile Hatt-ı Hümâyûn ve İradeler’dir. Tapu Tahrîr defterleri: Tahrîr kelimesi sözlükte kaydetme, yazma ve deftere geçirme gibi manalarına gelmektedir. Terim olarak ise Osmanlı maliye kurumunda vergi verenleri ismen belirlemek için farklı devirlerde ve değişik şehirlerde yapılan sayımları ve bu sayımların defterlere geçirildiğini göstermektedir.5 Bu çerçevede 1498 ve 1516 senelerine ait Niş Tapu Tahrîr defterlerinin ilgili kısımları gözden geçirilmiştir. Temettuât defterleri: Temettuât, temettu’ kelimesinin çoğulu olup fayda görme, kâr etme ve kazanç sağlama gibi manaları vardır.6 Temettuât defterleri belli bir döneme ve bölgeye ilişkin sosyo-ekonomik ve demografik yapıyla ilgili kusursuz ve teferruatlı bilgiler verir. Temettuât defterleri gerek tarih ve gerekse coğrafya araştırmalarında zengin ve çok önemli kaynaklardan birisi sayılır.7 Bu çalışmada 1261/1845 tarihli temettuât defterleri taranmış ve bu defterlerde Niş şehrinde bulunan çok sayıda dinî ve sosyal yapı tespit edilmiştir. Evkaf defterleri: Osmanlılar’da vakıf kurumlarına ait veriler, önceleri tapu tahrîr ve evkaf defterlerinde bulunmaktaydı. II. Mahmud (1808-1839) zamanında Divan-ı Hümâyûn lağv edilerek nâzırlıklar oluşturulmuştu. Bu çerçevede dağınık halde bulunan vakıfları tek elden idare etmek amacıyla 1826 yılında Evkaf-ı Hümâyûn Nezareti kurulmuştur.8 Bu 5 Mehmet Öz, “Tahrir” D.İ.A., C. XXXIX, İstanbul: T.D.V. Yayınları, 2010, s. 425. 6 Şemseddin Samî, Kâmûs-ı Türkî, Dersaâdet: İkdam Matbaası, H.1317 (M.1899), s. 437. 7 İlker Yiğit, “XIX. Yüzyıl Tarihi Coğrafya Çalışmaları İçin Önemli Bir Kaynak: Temettuât Defterleri”, Türk Coğrafya Kurumunun 70. Kuruluş Yılı Anısına, 7-10 Eylül, İstanbul: 2011, s. 2. 8 Nazif Öztürk, “Evkâf-ı Hümâyûn Nezâreti” D.İ.A., C. XI, İstanbul: T.D.V. Yayınları, 1995, s. 521. 5 araştırmada Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunan 13839/2, 3, 4 ve 5 numaralı Evkaf Defterinde yer alan Niş mahalleleri, câmileri ve medreselerine dair kayıtlar incelenmiştir. Nüfus defterleri: Arapça’da nefs kelimesinin çoğulu olan nüfus nefis, ruh, can ve hayat manasına gelir ve daha fazla bir coğrafyada yaşayan insanları göstermektedir.9 Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan itibaren tahrîr defterleri yazıldıysa da modern manada ilk sayım her ne kadar bütün kazalarda yapılmış olmasa da 1828-29 yılları başında Anadolu ve Avrupa’da yapılmaya başlamıştır.10 Bu araştırmada Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunan 17 Receb H.1246 (M.1831) tarihine ait 5959 numaralı defter ile 29 Zilhicce H.1264 (M.1848) tarihine ait 6045 numaralı defterlerden ve İstanbul Üniversitesitesi Kütüphanesinde bulunan H.1247 (M.1831) tarihli Nüfus defterinden istifade edilmiştir. Mühimme defterleri: Osmanlılar’da Divan-ı Hümâyûn’da karar alınan konularda padişahın tasdikinden sonra hazırlanan fermanların suretlerinin kaydedildiği defterlere Mühimme defterleri denir.11 Bunlar Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunmaktadır. Bu araştırmada 254 numaralı Mühimme Defteri’nde yer alan konuyla ilgili hüküm incelenmiştir. Hatt-ı hümâyûnlar: Bazı olağanüstü durumlarda padişahın, kendi hattı ile yazdığı talimatlara hatt-ı hümâyûn denir. Hatt-ı hümâyûnlar Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunmakta olup unvanına, beyaz üzerine ve tekrîr veya telhîs üzerine yazılanlar olmak üzere üç çeşittir.12 Bu çalışmada 1626/6, 1605/11, 1529/41, 1500/4, 1514/57, 1514/64, 1533/78, 1534/27, 1550/52, 1572/40, 1589/34, 1337/52172, 1605/11, 1526/20759, 1626/6 numaralı hatt- ı hümâyûn belgelerinden yararlanılmıştır. İrâdeler: Arapça bir kelime olan irade dileme, emir, ferman, isteme manalarını içermektedir. İrâde, Osmanlı diplomatiğinde padişahın emrinin mabeyn başkâtibi tarafından sadrazama sunulduğu özel bir belge türüdür.13 İlk başlarda irâdeler Dâhiliye ve Hâriciye olmak üzere iki şekilde tasnif edilmişken sonraları bunlara Meclis-i Vâlâ, Meclis-i Mahsûs-ı Vükelâ ve Şurâ-yı Devlet çeşitleri de ilave edilmiştir.14 Bu araştırmada Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde muhafaza edilen 527/23661, 529/23724, 549/24651, 295/11941, 271/10478, 22549, 482/21874, 461/20759, 49/2110, 169/8913, 468/31336 irâdelerden istifade edilmiştir. 9 Nebi Bozkurt, “Nüfus” D.İ.A., C. XXXIII, İstanbul: T.D.V. Yayınları, 2007, s. 293. 10 Kemal Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830-1914), çev. Bahar Tırnakçı, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2003, s. 56. 11 Mübahat S. Kütükoğlu, “Mühimme Defteri” D.İ.A., C. XXXI, İstanbul: T.D.V. Yayınları, 2006, s. 520. 12 Mübahat S. Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili (Diplomatik), İstanbul: Kubbealtı Neşriyatı, 1994, s. 172. 13 Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s. 183. 14 Mehmet Seyitdanlıoğlu, Tanzimat Devrinde Meclis-i Vala, Ankara: T.T.K. Yayınları, 1994, s. 5. 6 Salnâmeler: Farsça sâl (yıl) ve nâme (yazılı şey, mektup) kelimelerden oluşmuş olup nev-sâl kelimesi ile de aynı manaya gelmektedir. Türkçede bunun karşılığı olarak yıllık kelimesi kullanılmaktadır. Salnâmeler, Osmanlı Devleti’nin son döneminin sosyo-kütürel ve ekonomik mirasının aydınlatılması açısından önemli kaynaklardan sayılır. Salnâmeler dört çeşit olup bunlar da devlet salnâmaleri, nezâret salnâmaleri, vilâyet salnâmaleri ve özel salnâmalerdir.15. Bu çalışmada 1847-1878 yılları arasındaki 28’i devlet ve 6’sı da vilâyet (4’ü Tuna ve 2’si Prizren) olmak üzere 34 salnâmeden yararlanılmıştır. Yukarıdaki arşiv kaynakları ve salnamelere ek olarak Takvîm-i Vekâyi’ ve Cerîde-i Havâdis gazetelerinden, Evliya Çelebi, Hans Dernschwam, Ogier G. Busbeq, Stephan Gerlach ve C. Adam Wenner gibi seyyahların seyahatnâmelerinden, Ayastefanos ve Berlin antlaşmalarını konu edinen eserler ile Sırbistan’a ait bir nüfus defterinden de istifade edilmiştir. Bu çalışmada maalesef Sırbistan’daki arşivlerden istifade imkânı bulunamamıştır. Arşiv belgelerinin dışında çağdaş araştırmacıların konuyla ilgili çeşitli makale ve kitaplarından da yararlanılmıştır. 15 Bilgin Aydın, “Salnâme” D.İ.A., C. XXXVI, İstanbul: T.D.V. Yayınları, 2009, s. 51; İlhan Palalı, “Osmanlı Salnameleri ve Tarih Araştırmalarındaki Kaynak Önemi”, Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, C. XXIII, 2010 Ocak-Haziran. 7 BİRİNCİ BÖLÜM NİŞ SANCAĞININ GENEL GÖRÜNÜMÜ VE İDARİ YAPISI I. NİŞ’İN GENEL YAPISI A. ŞEHRİN KONUMU VE GENEL GÖRÜNÜMÜ Sofya, Belgrad ve Üsküp üçgeninde1 Sırbistan’ın güneyinde Nişava nehrinin kıyısında bulunan Niş şehri, ülkenin güneydoğusundaki en büyük şehir merkezi olup ana endüstri ve iletişim merkezidir.2 Şehir yerleşiminin önemli bölümü ile demir yolu istasyonu vadinin sol tarafında, eski hisar ise sağ tarafında bulunmaktadır. Şehrin iki yakası biri demir yolu köprüsü olmak üzere, dört köprü ile birbirine bağlanır.3 Niş 2011 yılındaki resmî nüfus sayımına göre 260.237 nüfusa sahip olup 597 km²4 alanıyla Belgrad ve Novi Sad’dan sonra ülkenin üçüncü büyük şehridir. Niş Sırbistan’ın Morava nehrinin bir kolu olan Nişava’nın kıyısında deniz seviyesinden 214 m. yükseklikteki geniş ovanın güneydoğu kenarında kuruludur.5 Nişava suyu, Bulgaristan topraklarından çıkarak, Şehirköy6 ve Ak Palanka’dan7 geçerek, Niş’in kapıları sayılan ve etrafı dik, yüksek kayalıklar ile çevrili bulunan Niş boğazını aşarak şehrin merkezinden geçmektedir.8 Nişava nehri şehir merkezinin 12 km dışında bulunan Morava ırmağına dökülmektedir.9 Şehir Sofya-Belgrad yolunun üçüncü menzilinde, Üsküp’ün doğu tarafına düşer. Sur ve toprak sedlerle çevrili olan kent, Yukarı Kale ve Aşağı Kale diye ikiye ayrılmıştır. Niş’e yapılan tüm taarruzların başarıyla püskürtülmesinde şehrin bu coğrafik yapısının önemli etkisi olmuştur.10 1 Hrand D. Andreasyan, P. L. İnciciyan, Osmanlı Rumelisi Tarih Ve Coğrafyası, İstanbul: Kubbealtı Sahaf, 1974, s. 87. 2 Machiel Kiel, “Niş”, D.İ.A., C. XXXIII, İstanbul: T.D.V. Yayınları, 2009, s. 147. 3 A. Cevat Eren, “Niş”, İ.A., C. IX, İstanbul: M.E.B., 1964, s. 293. 4 2011 Census of Population, Households and Dwellings in the Republic of Serbia Population, Statistical Office of the Republic of Serbia, Supported by the EU, Belgrade, 2014, s. 113. Bkz. Sırbistan Devletinin Jeodezi Enstitünün resmî sitesi: http://www.rgz.gov.rs/template1a.asp?PageName=2011_11_30_03, 23-06- 2015. 5 Kiel, “Niş”, s. 147. 6 Şimdiki ismi “Pirot”. 7 Şimdiki ismi “Bela Palanka”. 8 Eren, “Niş”, İ.A., C. IX, s. 293. 9 Salnâme-i Vilâyet-i Tuna, H.1293 (M.1876), 9 defa, s. 148-149. 10 Andreasyan, İnciciyan, a.g.e., s. 87-88. http://www.rgz.gov.rs/template1a.asp?PageName=2011_11_30_03 8 Niş bölgesi, çoğunlukla tepeliklere ve alçak dağlara sahiptir. Nişava ve Yukarı Morava nehirlerinin verimli vadilerinin bulunduğu kısım, yerleşimin yoğun olduğu alandır.11 Niş, Balkan ülkeleri arasında en güzel ovalara sahip bölgeler arasında zikredilmektedir. Ovaları, her türlü ziraata elverişli toprağa, bağlara, bahçelere ve diğer doğal zenginliklere sahiptir.12 1352 yılında Rumeli’ye geçen Gazi Süleyman Paşa (d.1316-ö.1357) komutasındaki Osmanlı kuvvetleri batı, kuzey-batı ve kuzey-doğuya doğru ilerlerken Romalıların yaptırdığı ve daha sonra Bizans’ın da kullandığı yollardan faydalanmışlardır.13 Balkanlar’da şehirleri ulaşım ile birbirine bağlama düşüncesi ilk defa Roma devrinde ortaya çıkmıştır. Genellikle şehir ve kasabalardan geçerek ülkeyi baştanbaşa kuşatan uzun mesafeli bu bağlantı güzergâhlarına ‘kol’ adı verilirdi. Bunlar sağ-kol, sol-kol ve orta-kol gibi tabirlerle birbirinden ayrılmaktaydı. Niş de Rumeli’nin orta kol (Via Militaris) kısmında yer alıyordu. Bu yol İstanbul, Silivri, Edirne, Filibe, Sofya, Niş ve Yagodina üzerinden Belgrad’a kadar uzanmaktaydı.14 Niş her dönemde zamanın ruhu ve gerekleri doğrultusunda yapılanan gelişmiş bir şehir karakterine sahip olmuştur. Coğrafyacı Şerif el-İdrisi, 1153’te Niş’i özellikle et, balık, meyve ve sütüyle zengin bir şehir olarak tasvir etmiştir.15 1554 yılında Busbecq16 İstanbul’a giderken “Nissa”17 diye kaydettiği Niş üzerinden geçmiş ve şehrin yakınlarında Roma dönemine ait küçük mermer taştan Latin harflerle yazılı sütunler görmüştür fakat kırık oldukları için okuyamamıştır. Ayrıca Busbecq Osmanlı’da yaygın olan ve kamuya açık kervansarayı ilk kez Niş’te gördüğünü belirtmiştir.18 Kervansaraylar onun fazla hoşuna gitmese de imarethanelerden övgüyle bahsetmiştir.19 11 Mehmet Çelik, Balkanlar’da Tanzimat: Midhat Paşa’nın Tuna Vilâyeti Vâliliği 1864-1868, İstanbul: Libra Kitapçılık, 2010, s. 39. 12 Eren, “Niş”, İ.A., C. IX, s. 293. 13 Ahmet Özkılınç vd. (haz.), Rumeli Eyaleti (1514-1550), Ankara: T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayınları, 2013, s. 13. 14 Hüdai Şentürk, “Tanzimat Devrine Kadar Osmanlı Devleti’nin Ulaşım Teşkilâtı ve Yol Sistemine Genel Bir Bakış”, Türkler, C. X, ed. Hasan Celâl Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2002, s. 911-912. 15 Kiel, “Niş”, s. 147. 16 Ogier Ghislain de Busbecq (1522-1591-92), Avusturya Monarşisi için görev alan Flemenk diplomat. Avusturya’nın Osmanlı elçilisiydi. Bkz. Ogier Ghiselin de Busbecq, Life and Letters of Ogier Ghiselin de Busbecq, London: C. Kegan Paul, C.1. & Co., 1 Paternoster Square Yayınları, 1881; Ogier Ghislain de Busbecq, Türk Mektupları, çev. Derin Türkömer, İstanbul: Türkiye İş Bankası Yayınları, 2005. 17 Batılı yazarlar ve seyyahlar “Niş”i genelde “Nissa” olarak kaydetmişlerdir. 18 Busbecq, Life and Letters of Ogier Ghiselin de Busbecq, s. 96-97. 19 Yusuf Yıldız, Osmanlı-Habsburg İlişkileri; Kânûnî-Şarlken-Busbecq, Ankara: T.T.K. Yayınları, 2013, s. 172. https://tr.wikipedia.org/wiki/Avusturya https://tr.wikipedia.org/wiki/Flemenk https://tr.wikipedia.org/wiki/Diplomat https://tr.wikipedia.org/wiki/Osmanl%C4%B1 https://www.besirkitabevi.com.tr/kitap/osmanli-habsburg-iliskileri-kanuni-sarlken-busbecq-yusuf-yildiz-9789751627193 9 Alman seyyahı Dernschwam İstanbul’a gelmiş ve 1555 yılında Avusturya’ya dönerken Niş’te birkaç gün kalmıştır.20 Dernschwam şehri anlatırken coğrafî özelliklerine dikkat çekerek çok güzel bir yerde kurulmuş olduğunu kaydetmektedir. Nişava üzerinde bir tahta köprüsü ve etrafta kırmızı killi ve sağlam bir topraktan oluşan arazi ile az miktarda orman gördüğünü ve şehrin yakınında güzel karlı dağların yükseldiğini aktarmaktadır.21 Dernschwam şehrin ucunda ırmak kıyısında güzel bir hamam gördüğünü zikretmiştir. Ayrıca şehrin etrafında surların görünmediğine dikkat çeken Dernschwam şehrin müstahkem bir yerde kurulduğunu22 ve orada kuleye benzeyen minarelerle üç câmi gördüğünü de ifade etmektedir.23 Avusturya elçisinin vaizi Stephan Gerlach24 da (1577-1578) Niş’le ilgili şu bilgileri vermektedir: “Niş kenti düz bir vadide kurulmuştur. Beş kilisesi ve çok nefis bir suyu vardır. Bu kadar güzel bir suya Belgrad ile Niş arasındaki yol boyunca hiçbir yerde rastlamadık. Her tarafta tarladan yeni koparılmış kavun yığınları görüyorduk. O yörede çok sayıda meyve ağacı ve üzüm bağı vardı”.25 “Şehrin çevresi bir pazar yeri gibi tamamen açık, fakat eskiden kalma surların harabeleri hâlâ görülebiliyor. Nehrin üzerinden uzun bir köprüyle geçiliyor”.26 1580 yılında Venedikli Paolo Contarini Niş’de Türklerin ve az sayıda hıristiyanın yaşadığını, çatısı tahta kiremitle kapalı evlerin bulunduğunu, çok sayıda câmi ve nehir boyunca uzanan yaklaşık 1500 evin yer aldığı bir kale şehri olduğunu belirtmiştir.27 Daha sonraki yıllarda Adam Werner28 (1616-1618) de Niş şehrinden bahsetmiştir. Werner etrafında görülen sur yıkıntılarından hareketle şehrin eskiden çok sağlam bir hisar tarafından korunduğunu ama şimdi açık bir yerleşim durumunda olduğunu, güzel, etkileyici ve verimli vâdi içinde kurulmuş olan bu kentte birçok câmi, bir imaret, bir kervansaray ve birkaç hamamın bulunduğundan, fakat şehirde önemli bir ticarî faaliyetin yapılmadığından bahseder.29 20 Hans Dernschwam 1553-1555 yılları arasında İstanbul ve Anadolu’yu ziyaret eden Alman seyyahıdır. Semavi Eyice, “Dernschwam de Hradiczin, Hans” , D.İ.A., C. IX, İstanbul: T.D.V. Yayınları, 1994, s. 182. 21 Hans Dernschwam, İstanbul ve Anadolu’ya Seyahat Günlüğü, çev. Yaşar Önen, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 1992, s. 347. 22 Dernschwam, a.g.e., s. 25. 23 Dernschwam, a.g.e., s. 27. 24 Stephan Gerlach Avusturya elçisi ile birlikte, sefaret heyetinin vaizi olarak 1573’de İstanbul’a gelmiştir. Bkz. Stephan Gerlach, Türkiye Günlüğü 1577–1578, çev. Türkis Noyan, C. 1, İstanbul: Kitap Yayınları, 2007. 25 Stephan Gerlach, a.g.e., C. 1, s. 73-74. 26 Stephan Gerlach, a.g.e., C. 2, s. 841. 27 Kiel, “Niş”, s. 148. 28 Crailsheimli Adam Werner, Roma-Germen İmparatorluğu elçilik heyetinde imparatorluk elçisinin sekreteriydi. Bkz. Crailsheimli Adam Werner, Padişahın Huzurunda Elçilik Gönlüğü, 1616-1618, çev. Türkis Noyan, İstanbul: Kitap Yayınları, 2011. 29 Werner, Padişahın Huzurunda Elçilik Gönlüğü, s. 40. 10 Niş’in Osmanlı zamanındaki en ayrıntılı tasviri 1660 Nisanında şehri gezen Evliya Çelebi (d.1611-ö.1682)’ye aittir. O, düz bir ovada kurulmuş olan şehirde 2.060 adet bağ-bahçe bulunduğunu belirtir.30 1836 senesinde Balkan coğrafyasına seyahat eden Ami Boué (d.1794-ö.1881)31 Niş’in 16.000 kişilik bir nüfusa sahip olduğunu ve Nişava nehrinin iki tarafına yayıldığını, toprak tabyalarla çevrili ve sağlamlaştırılmış bir yer olduğunu, kale ile şehir arasında tahta bir köprünün bulunduğunu ve kalesinin nehre bakan tarafına top yerleştirilmiş olduğunu kaydeder.32 Şemseddin Samî Niş’in Belgrad’ın 215 km. güneydoğusunda, Morava’ya bağlı Nişava çayı üzerinde, İstanbul ile Selanik hattının birleşme noktasında dağlarla kuşatılmış bir ovada 21.049 kişilik nüfusa sahip livâ merkezi bir kasaba olduğunu, şehirde siperlerin, çok sayıda câminin, krala özel bir sarayın, meclis-i mebusan dairesinin ve telkârî33 gümüş işleme yerlerinin bulunduğunu, 1878 yılında Sırbistan’a dâhil edildiğini, Belgrad’dan sonra en büyük şehir olması nedeniyle ikinci başkent olarak kabul edildiğini ve Osmanlı döneminde nüfusunun çoğunluğunu oluşturan müslümanların Osmanlı topraklarına göç ettiklerini belirtir.34 Niş, günümüzde de altı karayolu ile beş tren yolunun birleştiği uluslararası bir kavşak konumundadır. Osmanlılar da 1863’de, en önemli kara yolları çalışmalarını, Niş, Bosna ve Vidin’de yapmışlardı. Söz konusu vilâyetlerde ve Rumeli’nin diğer bölgelerinde tamir edilen yollarla birlikte yeniden yapılanların uzunluğu 360 fersaha35 (beş bin km.ye) ulaşmıştır.36 Dolayısıyla Niş’in günümüzdeki merkezî konumu Osmanlı dönemi için de söz konusuydu. Nitekim şehir, 1386-1878 yılları arasında kesintilerle devam eden Osmanlı idaresi altında stratejik öneme sahip İslâmî bir merkez olma özelliğini koruyabilmiştir.37 30 Evliya Çelebi, Seyahatname, C. 5. İstanbul: İkdam Matbaası, H.1314 (M.1896), s. 363. 31 Ami Boué (1794-1881) Fransız asıllı Alman coğrafyacı olup 1836 yılında Osmanlı Devletinin Balkan topraklarında topraklarında inceleme ve araştırma gezisinde bulunmuştur. Bkz. Philip W. Goetz vd. ed. “Ami Boué”, AnaBritannica, haz. Selahattin Beyazıt, C. IV, İstanbul: Güzel Sanatlar Matbaası, 1990, s. 485. 32 Eren, “Niş”, İ.A., C. IX, s. 296. 33 Tel-kârî, ince tel halinde çekilmiş altın ya da gümüşten yapılan, teller kakmak suretiyle süslemiş olan, tel halinde olan, gümüşten örülmüş anlamlarına gelir. Ayrıca “vav işi” anlamı da vardır. Bkz., Ferit Develioğlu, Osmanlıca Türkçe Lugat, 2. b., Ankara: Doğuş Yayınları, 1970, s. 1284; Yaşar Çağbayır, Ötüken Türkçe Sözlük, C. 5, İstanbul: Ötüken Yayınları, 2007, s. 4712. 34 Şemseddin Samî, “Niş”, Kâmûsu’l-A’lâm, C. VI, İstanbul: Mihran Matbaası, H.1316 (M.1898), s. 4631. 35 Fersah dört saatlik ya da beş bin metrelik mesafe, Şemeddin Samî, Kâmûs-ı Türkî, s. 989. 36 Enver Ziya Karal, Büyük Osmanlı Tarihi, C. III, Ankara: T.T.K. Yayınları, t.y. s. 267. 37 Kiel, “Niş”, s. 147. 11 B. NİŞ İSMİNİN KÖKENİ VE YAZILIŞLARI Niş isminin kökeni ve nereden geldiği konusunda birkaç farklı görüş mevcuttur. Birinci görüşe göre Niş’in adı, şehrin içerisinden geçen Nişava nehrinden gelmektedir.38 Diğer görüş sahipleri ise eski İliryalıların39 dilinin kaynağını inceleyen araştırmacılardır. Bunlara göre Naissus (Niş), Draç40 şehrinde bulunan bir mezar taşının adıdır. Petar Skok41 da Niş şehrinin ismi konusunda bu araştırmacılarla hemfikirdir.42 Nitekim İnciciyan’a göre Niş’in eski adı Naklisos idi ki Ammianos’da Nesos, Ptolemeos’ta da Misia’nin Dardania43 bölgesinde olup Nisos44 ya da Naisos olarak kaydedilmiştir.45 Yunan bilim adamı Ptolemaios’a göre Dardania bölgelerinde bulunan eski dört şehirden birini de Naissus oluşturmaktadır.46 Bizans tarihçisi Walter E. Kaegi bugünkü Niş’te bulunan Roma İmparatoru I. Konstantin’in (m.s. 306-312) bronz heykelinden bahseder ve o zamanın Naissus’unun şimdiki Niş olduğunun önemli kanıtlarından birisi olduğunu iddia etmektedir.47 Şehrin kuruluş tarihi hakkında kesin bir bilgi yoktur. Hatta tarih kaynaklarında bahsi geçen Naissus şehri ile bugünkü Niş şehrinin aynı olup olmadığı konusunda tereddütler vardır.48 Niş kelimesini Romalılar ve Bizans Naissus, Sırplar Ниш, Niš, Arnavutlar Nais, Nish49, Almanlar, Fransızlar ve İngilizler Nisch, Niş, Nis ve Nissa şeklinde yazmışlardır. Bununla birlikte bazı kaynaklarda Naissus, Naessus, urbs Naisitana, Navissus vs. olarak da yazıldığı 38 Vidosav Petrovič, Niš u Delima Putopisaca od IV do XX Veka, 2. b., Niş: y.y., 2001, s. 52. 39 İlliryalılar veya İlirler antik dönemde Balkanların batısının bir kısmı ve İtalya Yarımadası’nın güneydoğu kıyılarında (Messapia), kuzeyde Avusturya Alpleri’nden güneyde Arnavutluk ve Kuzey Yunanistan’a (Epir) kadar geniş bir bölgede yaşamış olan boy gruplarıdır. İlliryalıların kökenleri konusunda birden fazla görüş vardır. Bir düşünceye göre bugünkü Arnavutluk halkı ve dünyanın diğer ülkelerinde yaşayan Arnavutlar İlliryalıların soyundan gelmektedirler. Kelime anlamı “özgürler ülkesi” olan İlirya m.ö. II. yüzyıldan itibaren Roma İmparatorluğu’nun eyaleti olmuştur. Bkz. Nuray Bozbora, “Arnavutların Kökeni”, Balkanlar El Kitabı Tarih, C. I, Ankara: Araştırma ve Kültür Vakfı Yayınları, 2006, s. 261-263. 40 Draç, Durrës, Durazzo, ( Драч, Drač ),Antikçağdan bu yana Arnavutluk’unen önemli limanı ve ülkenin en büyük şehirlerden biri, Machiel Kiel, “Draç”, D.İ.A., C. IX, İstanbul: T.D.V. Yayınları, 1994, s. 522. 41 Petar Skok, Hırvat asılı dilbilimcisidir. Bkz. Petar Skok, Etimologijski Rječnik Hırvatskog ili Srpskog Jezika, Zagreb, C. 1, Jugoslavenska Akademija Znanosti i Umjetnosti, 1971. 42 Dimitriye Milenkoviç, Slavko Sariç, İstorija Nişa I od Najstarijih Vremena do Oslobodjenje od Turaka 1878 Godine, Niş: Gradina i Prosveta Yayınları, 1983, s. 61. 43 Dardania, Antik dönemde Kosova bölgesinin Dardania olarak zikredildiği ve milattan önce IV. yüzyılda burada Dardania Krallığı'nın kurulduğu ileri sürülmektedir. Bkz. Münir Aktepe, “Kosova” D.İ.A., C. XXVI, İstanbul: T.D.V. Yayınları, 2002, s. 216. 44 Şemseddin Samî bu ismi نيسوس şeklinde yazmıştır. Bkz. Sami, “Niş”, Kamusu’l-A’lam, C. VI, s. 4631. 45 Andreasyan, İnciciyan, a.g.e.,s. 88. 46 Kristaq Prifti vd. haz., Historia e Popullit Shqipetar, Akademia e Shkencave e Shqiperise İnstituti i Historise, C. I, Tirane: Toena Yayınları, 2002, s. 151; İljaz Rexha, Vendbanimet Dhe Popullsia Albane e Kosoves, Priştine: İnstituti i Historise Ali Hadri Prishtine Yayınları, 2016, s. 50; Prifti, a.g.e., C. I, s. 132. 47 Walter E.Kaegi, “The Emperor Julian At Naissus”, L’antiquite Classique, C.44, No.1, Brussel: 1975, s. 164. 48 Eren, “Niş”, İ.A., C. IX, s. 293. 49 Prifti, a.g.e., C. I, s. 375. http://tr.wikipedia.org/wiki/D%C4%B1ra%C3%A7_ili 12 görülmektedir.50 Osmanlı dönemi arşiv belgelerinde, Tahrîr defterlerinde51 ve daha sonra Evliya Çelebi Seyahatnamesi52 ve Kâmûsu’l-A’lâm53 vb. matbu eserlerde Arap alfabesiyle نيش, Latin alfabesiyle ise Nich ve Nissa şeklinde yazılmıştır.54 C. OSMANLI ÖNCESİ NİŞ Şehrin ilk defa Kelt ve Dardanellilere55 ait eski bir yerleşim alanı üzerinde Naissus adıyla bir Roma kalesi olarak tarih sahnesine çıktığı kabul edilmiştir.56 Romalıların, Dardania savaşları57 sırasında (m.ö. 75-73) Balkan Yarımadası’nı teşkilâtlandırmaya başladıklarında Niş bölgesine geldikleri ve bölgenin askerî ve stratejik öneminden dolayı buraya konumlandıkları,58 bu çerçevede Roma İmparatoru Tiberios (m.s. 14-37) tarafından şehrin önemli bir merkez haline getirildiği belirtilmiştir. Daha sonra Konstantinopolis’in (İstanbul) kurucusu olan İmparator I. Konstantin (m.s. 306-312), kendisinin de doğduğu yer olan Niş şehrini birçok bina ve eserlerle süslemiştir.59 Sonraki yıllarda Romalıların Niş’e belediye işlerinde imtiyazlar verdiği görülmüştür (m.s. 195). Niş ve civarında bulunan yaşam birimleri tarihte önemli savaşlara şahitlik etmiştir. Roma İmparatoru II. Claudius (m.s.268-270), Niş civarında Gotlara60 karşı yaptığı savaşta 50 Milenkoviç-Sariç, a.g.e., s. 60. 51 B.O.A. Tapu Tahrîr Defterleri, No: 027 (1497-98), No: 1007 (1516). 52 Evliya Çelebi, Seyahatname, C. 5, s. 363. 53 Samî, Kâmûsu’l-A’lâm, s. 4631. 54 Samî, Kâmûsu’l-A’lâm, s. 4631. 55 Keltler sözcüğü ilk kez M.Ö. 5. Yüzyılda Yunanlı yazar Miletoslu Hekataios tarafından kullanılmıştır. Kelt tarihi genelde M.Ö. 700’lerden başlatılır; ama onların ilk ortaya çıkışları M.Ö. 1000 ve hatta Neolitik döneme (M.Ö. 8000-5500) kadar geri götürebilmektedir. Yunanlılar onlara soylu ve yüce anlamında Keltoi diyorlardı. Romalılar ise güçlü kudretli anlamında Galli diyordu. Sınırları batıda Britanya ve İrlanda’ya, doğuda Anadolu’ya ve Balkanlara, kuzeyde Kuzey Avrupa’ya, güneyde İtalya ve İber yarımadasına kadar ulaşıyordu. Avrupa’nın neredeyse tamamında ayak izleri görülebiliyordu. Bu geniş yayılımı Roma’nın büyümesi ve Cermen istilasıyla beraber gittikçe küçüldü. Küçülme neticesinde Keltler için İrlanda, Galler, İskoçya ve Fransa’nın uç bölgeleri sığınak konumu görmeye başladı. Ama buradaki varlıkları da zamanla yok olmaya başladı. Keltler 3. yüzyılda yaklaşık 278-279 yıllarında Anadolu’ya geldiler ve Orta Anadolu’da Kızılırmak çevresinde yerleşim kurdular. Buraya yerleşen Keltlere Yunanlılar Galatyalılar dedi. Bkz. Bill Price, Kelt Mitolojisi, çev, Cumhur Atay, İstanbul: Kalkedon Yayıncılık, 2011, s. 23-30; Mehmet Ali Kaya, “Keltlerin Anadolu’ya Göçü: Göç Nedenleri, Yolları ve İlk On Yıl”, Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı, Yıl 10, S. 13, Güz 2012. 56 Kiel, “Niş”, s. 147; Sabit Uka, Gjurme Mbi Shqiptaret e Sanxhakut Te Nishit, C. 5, Priştine: Valton Yayınları, 1995, s. 39. 57 Vladimir P. Petrović, “Pre-Roman and Roman Dardania Historical and Geographical Considerations”, Balcanica, C. XXXVII, Belgrade, 2007. 58 Владимир П. Петровић, Дарданија У Римским Итинерарима, Belgrade, Academie Serbe Des Sciences Et Des Arts Institut Des Etudes Balkaniques Editions Speciales 99 Yayınları, 2007, s. 47; Eren, “Niş”, İ.A., C. IX, s. 294. 59 Charles Matson Odahl, Constantine And The Christian Empire, New York ve Londra: Routledge Yayınları, 2004, s. 13; Paul Stephenson, Büyük Konstantin, çev. Gürkan Ergin, İstanbul: Türkiye İş Bankası Yayınları, 2016, s. 1. 60 Gotlar, Güney İskandinavya’nın Gotland bölgesinde ortaya çıkmış bir kavimdir. II. yüzyıldan itibaren Scythia, Dacia ve Pannonia’da yaşamışlar, III. ve IV. yüzyıllarda Doğu Roma İmparatorluğu’nun topraklarını yağmalamışlar ve Aryanizmi benimsemişlerdir. İki Got kralından biri Roma İmparatoru’nun tahtına oturmuş, 13 (m.s. 260) büyük bir zafer kazanmıştır. İmparator Diocletian’dan (m.s.284-305) sonra Niş, yeni teşkil olunan Dardania eyaletinin merkezi konumuna yükseltilmiştir.61 I. Konstantin (m.s. 306-312) zamanında güzel ve büyük bir şehir olan Niş, Kavimler Göçü devrinde62 harabeye dönmüştür. 63 II. Julian (361-363) 360 yılında kendisine bağlı askerler tarafından augustus64 ilan edilmesinden sonra İmparator II. Konstantin (337-361) ona muhalefet etmiştir. Fakat ilerleyen dönemlerde Julian onunla anlaşmak istemesine rağmen başarısız olmuştur. Şubat 361 yılında Julian Galya’dan65 yola çıkıp Tuna’yı geçerek Syrnium Pannonia’nın66 başkentini işgal etmiştir. Özellikle Niş yakınlarındaki bölgeleri işgal ederek stratejik üstünlük kazanmayı amaçlamıştır.67 Hun İmparatoru Attila (434-453) da 441 senesinde Bizans’a karşı yaptığı sefer esnasında kendisine karşı direnmekte olan bu şehri zapt edip tahrip etmiştir.68 Fakat daha sonra Hunlar ile Bizanslılar arasında 448’de barış sağlanmıştır. Ayrıca Attila, Niş’in kuzey bölgesinde kalan ve zamanla gelişmiş yer olan Mösya’nın serbest bölge olmasını istemiştir.69 diğeri ise İspanya ve Galya’nın önemli bir bölümünü denetimi altında tutmuştur. XV. yüzyılda son Gotların ikamet ettiği Kırım’ın 1475’te Osmanlılar tarafından fethi ile bu büyük ulusun siyasi varlığı sona ermiştir. Bkz. Mert Kozan, “Gotların Anayurdu ve Kökeni”, Tarih Araştırmaları Dergisi, S. 55, Anakara, 2014. ss. 71- 90. 61 Eren, “Niş”, İ.A., C. IX, s. 294. 62 Kavimler Göçü, Türkistan’daki siyasî hâkimiyetlerini kaybeden Hun boylarının, m.s. 350 yıllarından itibaren teşkilâtlarını tamamlayarak batı yönünde topluca harekete geçip, 374 yılında Avrupa topraklarında görünmeleriyle ortaya çıkan göç hareketidir. Karadeniz’in kuzeyindeki Ostrogot ve Vizigot hâkimiyetleri büyük Hun gücü karşısında arka arkaya çöktü. Bu durum Got kütleleri arasında büyük bir korku ve panik yarattı. Daha da önemlisi, Hun ordularının yarattığı korku ve panik, "Kavimler Göçü" adı verilen genel bir harekete sebep oldu (375). Romalıların “barbar” olarak niteledikleri bu kavimler, bir taraftan Hunlar hakkında korkunç rivayetler uydururlarken, diğer taraftan da birbirlerini iterek, yerlerinden oynatarak kaçışmaya başladılar. Kalabalık Got kütleleri ve bunların önlerine kattıkları kütleler, emin bir sığınak bulmak için kendilerini Roma topraklarına attılar. Bu kütlelerin Roma topraklarına sığınmalarıyla kavimler göçü durmadı; bunlar, Trakya’dan başlayarak, Fransa, İspanya, Kuzey Afrika ve Britanya’ya kadar olan geniş Roma topraklarını alt üst ettiler ve birçok olaya sebep oldular. Önlerine çıkan Roma ordularını arka arkaya yendiler. Bkz., Salim Koca, “Türklerin Göçleri ve Yayılmaları”, Türkler, ed. Hasan Celâl Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca, C. I, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2002, s. 659. 63 Stanoje Stanojevič, “Niş”, Narodna Enciklopediya Srpsko-Hrvatsko-Slovenaçko, C. 3, Zagreb: Bibliografski Zavod D. D. Yayınları, 1928, s. 113. 64 Augustus, Kutsallıklarına inanılan Roma İmparatorlarına senato tarafından verilen ad. Bkz. Orhan Hançerlioğlu, Dinler-Mezhepler-Tarikatler ve Efsaneler, Ankara: Remzi Kitabevi, 1975, s. 81. 65 Eren, “Niş”, İ.A., C. IX, s. 294. 66 Pannonia, Roma İmparatorluğu’nun kuzeydoğusunda Tuna nehri tarafından sınırlandırılmış eski bir eyalettir. Pannonia, günümüzdeki Batı Macaristan, Doğu Avusturya, Kuzey Hırvatistan, Kuzeybatı Sırbistan, Kuzey Slovenya, Batı Slovakya ve Kuzey Bosna-Hersek topraklarının üzerinde kurulmuştur. Bkz. Philip W. Goetz vd. ed. “Pannonia”, AnaBritannica, haz. Selahattin Beyazıt, C. XVII, İstanbul: Güzel Sanatlar Matbaası, 1990, s. 386. 67 Walter, a.g.md., C.44, s. 162-163; Петровић, Дарданија У Римским Итинерарима, s. 65. 68 Eren, “Niş”, İ.A., C. IX, s. 294. 69 Şerif Baştav, “Avrupa Hunları”, Türkler, C. I, ed. Hasan Celâl Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2002, s. 867-868. 14 Attila’dan sonra 479-482 yılları arasında bu sefer Gotların Niş ve etrafına kadar gelmeleriyle şehir yeni bir tahribata maruz kalmıştır.70 Niş, I. Justinian (527-565) zamanında yükselmeye ve güzelleşmeye başlar.71 Daha sonra VII. yüzyılda şimdiki Macaristan dolaylarında kuvvetli bir devlet kurmuş olan Avarlar, Morava ve Nişava çevresine farklı akınlar yapmıştır. Bizans, Avarlara karşı Balkanlar’a kitleler halinde göç eden Bulgar ve Slavların bir kısmını Niş civarına yerleştirmiştir. 809’da Kral Krum (802-814)72, Bizans ile yapılan bir savaşı kazanınca, Bulgar Devleti güçlenmiş, Kral Simeon zamanında (893-929) Bulgar krallığının hudutları Belgrad’a kadar uzanarak Niş’i de içine almıştır.73 VII.-IX. yüzyıllar arasında Bulgar İmparatorluğu’nun sınırları içinde kalan bugünkü Niş’in yer aldığı bölge, 971’den sonra yeniden Bizans hâkimiyetine girip XII. yüzyılın sonlarına kadar onlar tarafından idare edilmiştir.74 XI. asırda Balkan Yarımadası’nda Peçeneklerin istilası başlamıştır. Tirak Han (1048-1054), 80.000 kişilik bir ordu ile Bulgar Devleti’ne hücum etmiştir. Bizans İmparatorluğu Peçeneklerin istilasına karşı uzun süre savaşmak mecburiyetinde kalmıştır. Bu savaşlardan sonra Peçeneklerin birçoğu, Bizans Devleti tarafından Niş ve Sofya havalisine iskân ettirilmiştir. Daha sonra Kumanların istilası başlamıştır. 1072’de Macarlar, Niş’e hücum ederek şehri yağmalayıp tahrip etmişlerdir. 1073’te Bulgar kralı Çar III. Petro (Konstantin Bodin) (1072-1072) Bizans Devleti adına Niş’i zapt etmiştir.75 Aslen bir Rum olan Leka adlı Filibeli bir Pavlikyan76, Peçenek başbuğlarından birisiyle akrabalık kurduktan sonra Sofya ve Niş arasındaki yerlerde 1078-1079 yıllarında Bizans İmparatoruna karşı isyan bayrağını açmıştır.77 Niş, 1096’da Birinci Haçlı ordusunun saldırısına maruz kalmıştır Şehri yağma eden Haçlılara karşı Niş halkı şiddetle mukavemet ederek Haçlılara büyük zarar vermişlerdir. XII. yüzyılda Sırplar ile Bulgarlar arasında başlayan savaşta Niş bazen Bulgarların bazen de Sırpların eline geçerek el değiştirmiştir. Bu mücadeleler 70 Muallâ Uydu Yücel, “Balkanlar’da Peçenekler”, Türkler, C. II, ed. Hasan Celâl Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2002, s. 716; Eren, “Niş”, İ.A., C. IX, s. 294. 71 Stanoje Stanojevič, “Niş”, Narodna Enciklopediya Srpsko-Hrvatsko-Slovenaçko, C. 3, Zagreb: Bibliografski Zavod D. D. Yayınları, 1928, s. 113. 72 Kral Krum Daha önce Avar bağlısı olarak yaşarken özgür kalan Erdel veya Orta Tuna bölgesi Bulgarlarının önderidir. Bkz. Osman Karatay, “Tuna Bulgar Devletinin İlk Asrı: Balkanlarda Tutunma ve Pekişme (681- 803)”, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, C. X, S. 2, Kış 2010, s. 16. 73 Yücel, “Balkanlar’da Peçenekler”, s. 716; Eren, “Niş”, İ.A., C. IX, s. 294. 74 Yücel, ”Balkanlar’da Peçenekler”, s. 719. 75 Eren, “Niş”, İ.A., C. IX, s. 294; Yücel, ”Balkanlar’da Peçenekler”, s. 716 76 Paulikanlar, Bizans İmparatorluğu’nda hıristiyan bir mezhebe verilen isimdir. Şinasi Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, Ankara: Vadi Yayınları, 1998, s. 302. 77 Yücel, “Balkanlar’da Peçenekler”, s. 719. 15 şehrin çok büyük zarar görmesine sebep olmuştur.78 Macar Kralı III. Bela (1148-1196) yönetimindeki Sırp ve Macar orduları 1183’te Belgrad ve Sofya ile birlikte Niş’i de ele geçirip yıkmışlar.79 Nemaniç80 hanedanının kurucusu Stefan Nemanya (1166-1196) Haçlı seferleri için gelen Friedrich Barberousse ile burada 1189’da buluşup Bizans’a karşı ittifak kurmuşlardı.81 III. Haçlı Seferi tarihçisi olan Ansbert, o yıllarda burayı yarı yıkılmış bir şehir olarak tasvir etmektedir.82 1197’de Bulgarlar Niş’i tekrar zapt etmişlerse de şehir, 1241’den sonra Osmanlılar’ın fethine kadar daha fazla Sırpların elinde kalmıştır.83 D. OSMANLI DÖNEMİNDE NİŞ (1385-1878) 1. Niş’in Osmanlı Hâkimiyetine Girişi Osmanlı Devleti, tarihte Niş’in, beş asırlık bir zaman dilimiyle en uzun süre bağlı kaldığı bir devlettir.84 Osmanlılar’ın Balkanlar’a 1350’lerde ayak basmasından 1913’de bugünkü sınırlara çekilmesine kadar 555 yıllık bir süre geçmiştir. Bu tarihî dönemi, klasik ayrımların yanı sıra iki önemli döneme ayırmak mümkündür. Bunlardan birincisi, 1683’te İkinci Viyana kuşatmasına kadarki 325 yıllık dönem olup bu zaman dilimi içerisinde askerî ve siyasî açıdan devamlı genişlemelerin olduğu bir süreçtir. İkincisi ise sürekli toprak kaybı ve geri çekilmenin yaşandığı 1683’ten sonraki 230 yıllık bir dönemdir.85 Osmanlılar, Rumeli’de geçici bir zaman için ara verdikleri fetih hareketine 1380’de tekrar başladılar. Zira Sırp kralı Lazar’ın (1371-1389)86 hüküm sürdüğü bölgeler, Roma ve Bizans dönemlerinden beri ordu yolu ve ticaret güzergâhı olarak kullanılan Sofya’dan Nişava Nehri kenarından Niş şehrine kadar uzanmaktaydı. Bu nedenle Osmanlılar’ın, Balkanlar’daki durumlarını sağlamlaştırabilmek için Sofya, Niş ve Manastır’ı almaları, yani Bulgaristan’da 78 Eren, “Niş”, İ.A., C. IX, s. 294. 79 Georg Ostrogorski, Bizans Devleti Tarihi, çev. Fikret Işıltan, Ankara: T.T.K Yayınları, 1995, s. 369. 80 Nemaniçler XII. yüzyılın sonlarından XIV. yüzyılın ortalarına kadar hüküm süren Doğu Roma İmparatorluğu’na bağlı bir Sırp prensliğidir. Bkz. https://www.britannica.com/topic/Nemanjic-dynasty, 3.3.2018. Niş’in civar köylerinin Slav adları alması da Nemaniçler dönemde başlamıştır. Bkz. Sabit Uka, E Drejta Mbi Vatrat dhe Pasurite Reale dhe Autoktone Nuk Vjeterohet, C. 8, Priştine: Shoqata e Muhaxhireve te Kosoves Yayınları, 2004, s. 59. 81 Tayyib Okiç, “Sarı Saltuk’a Ait Bir Fetva”, Ankara Üniverstesi İlahiyat Fakületesi Dergisi, C. I, S. 1, 1952, s. 55. 82 Georg Ostrogorski, Bizans Devleti Tarihi, çev. Fikret Işıltan, Ankara: T.T.K Yayınları, 1995, s. 369. 83 Eren, “Niş”, İ.A., C. IX, s. 294; Sabit Uka, E Drejta Mbi Vatrat dhe Pasurite Reale dhe Autoktone Nuk Vjeterohet, C. 8, Priştine: Shoqata e Muhaxhireve te Kosoves Yayınları, 2004, s. 59. 84 Eren, “Niş”, İ.A., C. IX, s. 294. 85 Orhan Koloğlu, Balkanlar, İstanbul: Eren Yayınları, 1993, s. 52. 86 Lazar Hrebeljanović, I. Kosova Savaşı’nda Osmanlı hükümdarı I. Murad Hüdavendigar ile savaşan ve esir alınan Sırp kralıdır. 16 tutunabilmeleri için Sofya’yı ele geçirmeleri,87 Sırbistan coğrafyasına girebilmek için de Niş’i fethetmeleri gerekiyordu.88 Rumeli’de güçlü bir devletin olmaması, Osmanlılar’ın bölgede hızlı ilerlemesine zemin hazırlayan unsurlar arasında yer alır.89 Nitekim Niş, 1375 yılında ani bir baskınla ele geçirilmiştir. Fakat yeterli güvenlik tedbirlerinin alınamaması gibi birtakım nedenlerden dolayı kısa bir süre sonra terk edilmiştir.90 Niş’in fetih tarihiyle ilgili olarak 137591 ve 138692 yılları da ileri sürülmüş olmakla birlikte Uzunçarşılı93 ve İnalcık’ın94 belirttikleri 1385 yılının95 daha isabetli olduğu anlaşılmaktadır.96 87 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, C. I, 4. b., Ankara: T.T.K. Yayınları, 1982, s. 175. 88 Herbert A. Gibbons, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, çev. Ragıp Hulusi, Ankara: 21 Yüzyıl Yayınları, 1998, s. 131. 89 Halil İnalcık, “Türkler ve Balkanlar”, Bal-Tam Türklük Bilgisi 3, Balkan Türkoloji Araştırmaları Merkezi, Prizren: Bal-Tam Yayınları, 2005, s. 26. 90 Nicolae Jorga, Türk tarihçilerin I. Murad’ın (1362-1389) Niş’e 1375 yılında bir sefer düzenlediği görüşünü kabul etmez. Ona göre Macaristan’a ve Ragusa’ya (Dubrovnik) giden yolları da kontrol eden 1375 yılındaki Niş seferini Lala Şahin Paşa (d.?-ö.1386) kendi adına ve kendi çıkarları doğrultusunda yapmıştır. Bkz. Nicolae Jorga, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, çev. Nilüfer Epçeli, C. I, İstanbul: Yeditepe Yayınları, 2009, s. 234. 91 Niş’in 1375 yılında ani bir baskınla ele geçirilmesi hadisesi, 1375 yılının, şehrin fetih yılı olarak algılanmasına ya da Âşık Paşazade, Neşrî ve Bitlisî örneklerinde olduğu üzere Niş’in fethi anlatılmasına rağmen fetih tarihinin tam olarak belirtilmemesine neden olmuştur. Bkz. Âşık Paşazade, Osmanoğulları’nın Tarihi, haz. Kemal Yavuz-M. A. Yekta Saraç, İstanbul: K Kitaplığı, 2003, s. 169. Bkz. Mehmed Neşrî Niş’in fethine dair Kitâb-ı Cihan-Nümâ isimli eserinde “Hikâyet-i Feth-i Niş” başlığı altında bilgi vermiştir. Bkz. Mehmed Neşrî, Kitab-ı Cihan-Nüma Neşrî Tarihi, C. 1, Ankara: T.T.K. Yayınları, 1949, s. 211; İdris-i Bitlisî, Heşt Bihişt, C. I, haz. Mehmet Karataş, Selim Kaya ve Yaşar Baş, Ankara: Bitlis Eğitim ve Tanıtma Vakfı Yayınları, 2008, s. 338-340; İdris-i Bitlisî, Heşt Bihişt, C. II, haz. Mehmet Karataş, Selim Kaya ve Yaşar Baş, Ankara: Bitlis Eğitim ve Tanıtma Vakfı Yayınları, 2008, s. 258. 92 Caroline Finkel, Rüyadan İmparatorluğa Osmanlı, Osmanlı İmparatorluğu’nun Öyküsü 1300-1923, çev. Zülal Kılıç, İstanbul: Timaş Yayınları, 2007, s. 18. 93 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, “Murad I.” İ.A., C. VIII, İstanbul: M.E.B., 1979, s. 591. 94 Halil İnalcık, “Murad I.”, D.İ.A., C. XXXI, İstanbul: T.D.V. Yayınları, 2006, s. 160. 95 Bazı kaynaklarda Niş’in Osmanlı hâkimiyetine geçişiyle ilgi verilen 1375 yılı, Osmanlıların Sofya’yı ve kuzeybatıda Makedonya’yı sağlama almadan Niş’i ele geçirmelerinin imkânsızlığı nedeniyle doğru bulunmamıştır. Bkz. Donald E. Pitcher, Osmanlı İmparatorluğu’nun Tarihsel Coğrafyası, çev. Bahar Tırnakcı, 4. b., İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2013, s. 75; Robert Mantran, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi I. Kuruluş Ve Yükseliş Yılları, çev. Server Tanilli, C. I, 2. b., İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2012, s. 51. 96 Osmanlıların Niş’i fethine dair ayrıca bkz. Stephen W. Reinert “From Niş to Kosovo Polje: Reflections on Murad I’s Final Years” The Ottoman Emirate, ed. Elizabeth Zachariadou, Rethymnon: Crete University Press, 1993, s. 169. Niş zaferleriyle ilgili dört mektup vardır. Bunlardan ikisi Niş galibiyetiyle ilgili olarak I. Murad’ın Bursa’da yazmış olduğu mektuplardır. I. Murad, birinci mektupta Karamanoğlu Ali Beye kendisinin Niş’i ele geçirmek üzere Sırbistan’a doğru yürüdüğünü bildirmekte; ikincisinde ise Hamid’e Niş zaferini anlatmaktadır. Ayrıca Niş’in Balkanlardaki diğer bölgeleri ele geçirmede ne derecede önemli bir yer olduğu belirtilmektedir. Bkz. Petrovic, a.g.e., s. 38. Niş’in fethedilmesi üzerine tehlikeli bir duruma düşen Lazar, daha önce 1374 yılında yapılan bir antlaşmayla Osmanlı ordusuna vermeyi kabul ettiği asker ve vergi miktarını artırmıştır. Bkz. Uzunçarşılı, a.g.e., C. I, s. 176. 17 2. Fetihten Tanzimat Dönemine Kadar Niş (1385-1839) Niş, Osmanlı egemenliğine girdikten sonra bölgenin önemli merkezlerinden biri olma özelliğini devam ettirmiştir.97 Çelebi Sultan Mehmed (1413-1421), 1413’de Niş’i vasalı98 Stephan Lazareviç’e (1389-1427),99 onun 1427 yılında ölümünden sonra da George Brankoviç’e (1427-1456) verdi. Ancak Macar Kralı Sigismund (1433-1437) George döneminde Belgrad’ın yanı sıra diğer Sırp topraklarını da alıp tekrar Macar topraklarına katmaya başlamıştı. Fakat Osmanlılar kısa bir süre sonra 1428 senesinde Belgrad, Niş ve diğer eski Sırbistan topraklarına yeniden hâkim olabildiler.100 1443 yılında Macaristan-Polonya Kralı III. Ladislav (1434-1444)101 ile Jan Hunyad kumandasındaki bir Haçlı ordusu Belgrad’dan Tuna’yı geçip Niş’e hücum ederek şehri yakıp- yıkmış ve ahalisini esir edip mallarını yağmalamışsa da II. Murad (1421-1444, 1446-1451), Haçlıları Tuna’nın gerisine çıkartmaya muvaffak olabilmiştir.102 Niş, bu başarıya rağmen Ağustos 1444 yılında yapılan Segedin Antlaşması ile Sırplara iade edilmiş ise de 1456’da Sırp Despotu Djordje Brankoviç’in (1427-1456) ölümünün ardından kesin olarak Osmanlı hâkimiyetine girmiştir.103 Niş’in askerî önemi, 1521’de Belgrad’ın kesin bir şekilde fethedilmesinden sonra giderek azalmaya başladı. Bununla birlikte Niş, Avusturya ve Macaristan seferleri gibi Osmanlı ordularının batıya doğru yaptıkları büyük seferlerde Sofya’dan sonra önemli bir karargâh merkezi olma özelliğini devam ettirmiştir.104 Nitekim Niş, 1532’de Almanya’ya yapılan seferde olduğu üzere bazen yeniçerilerin toplanma yeri, Avusturya seferinde olduğu gibi bazen ordunun konaklama mekânı, bazen de siyasî müzakerelerin ve antlaşmaların yapıldığı bir merkez olmuştur. Mesela Kanunî Sultan Süleyman (1520-1566), beşinci Almanya seferine giderken Niş’te bulunduğu esnada, Avusturya Kralı Ferdinand’ın105 (1521-1564) barış talep 97 Ahmet Uzun, Tanzimat ve Sosyal Direnişler, İstanbul: Eren Yayınları, 2002, s. 39. 98 Vasal, Avrupa’da Ortaçağ derebeylerinin maddi ve manevi esareti altında bulunan kimse. Bkz. İlhan Ayverdi, Misalli Büyük Türkçe Sözlük, C. 3, İstanbul: Kubbealtı Neşriyat, 2005, s. 3300. 99 Stephan Lazareviç, I. Kososva Savaşı’nda esir alınan ve sonra da öldürülen Lazar Hrebeljanović’in oğlu olup Yıldırım Bayezid’in vassalı Sırp hükümdarıdır. 1389-1402 yılları arası prens, 1402-1427 arasında ise despot unvanını almıştır. İlhan Türkmen, “Osmanlı Devlet’nin Emrinde Bir Sırp Despotu: Stefan Lazareviç”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, C. VI, S. 28, Güz 2013, s. 453-455. 100 Jorga, a.g.e., C. 1, s. 347-348. 101 Bkz. https://www.universalis. fr/encyclopedie/ladislas-iii-jagellon/, 07.02.2018. 102 İsmail Hami Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, C. I, İstanbul: Türkiye Yayınları, 1971, s. 208- 209; Eren, “Niş”, İ.A., C. IX, s. 295; 103 Kiel, “Niş”, s. 148. 104 Kiel, “Niş”, s. 148. 105 I. Ferdinand (d.1503-ö.1564 Habsburg Hanedanı’nından olan Kutsal Roma Cermen İmparatorudur. Doğumdaki unvanı olan Avusturya Arşidükü babası tarafından; Kastilya prensliği ile León, Aragon ve Navarre 18 etmek üzere gönderdiği iki elçiyi 13 Haziran 1532’de huzuruna burada kabul etmiş,106 1541’de Ferdinand’ın üzerine yürüdüğü seferde kendisine takdim edilen Floransa elçileri ile görüşmesini burada yapmış ve gelenlerle Floransa Dükü Kozma dö Medici’ye107 (1537-1574) hitaben dostluğunu ifade etmek amacıyla buradan bir mektup göndermiştir.108 Avusturya ordusunun, 1689’da Baden109 komutasında Niş’e hücum etmesi üzerine Sofya’da bulunan Mustafa Paşa110, kethüdası Çelebi Mehmed’i kumandan tayin ederek 15.000 kişilik bir kuvvetin başında yardıma gitmişti. Ancak 24 Eylül 1689 günü akşamına kadar devam eden çok şiddetli savaşlardan sonra Avusturyalılar Niş kalesini zapt ederek şehre insanî ve maddî büyük kayıplar verdiler111 ve Piccolomini’yi112 8.000 kişilik bir kuvvetle şehrin muhafazası için görevlendirdiler.113 Bunun üzerine Osmanlılar da bir sene işgal altında kalan Niş’i, Ağustos 1690’dan itibaren 20.000’den fazla bir kuvvetle dört taraftan kuşattılar. Avusturyalılar Niş’te daha fazla tutanamayacaklarını anlayınca şehirden ayrılmayı teklif ettiler ve beraberlerinde getirdikleri sivil hıristiyanları terk edip kaledeki 150 kadar müslüman esiri de serbest bırakarak 11 Eylül 1690’da Niş’ten ayrıldılar.114 Belgrad, Niş ve Semendire şehirleri, ilki XVII. asrın sonunda (1688) ve diğeri de XVIII asrın başında (1716) olmak üzere iki defa kuşatılmış,115 sadece bir ya da iki yıl içerisinde iki defa top atışına ve saldırıya maruz kalmıştı. Tahribata uğrayan yerleşim merkezlerinin kuşatma prensi unvanları ise annesi tarafından gelmektedir. Bkz. https://www.britannica.com/biography/Ferdinand-I- Holy-Roman-emperor, 21.06.2018. 106 Yusuf Yıldız, Osmani-Habsburg İlişkileri: Kanuni-Şarlken-Busbecq, Ankara: T.T.K. Yayınları, 2013, s. 154; Finkel, a.g.e., s. 120; Eren, “Niş”, İ.A., C. IX, s. 295; M. Akif Erdoğru, “Kanuni Sultan Süleyman’ın 1532 Tarihli Alman Seferi Ruznâmesi”, Tarih İncelemeleri Dergisi, C. XXIX, S. 1, 2014, s. 170. 107 Kozma dö Medici (I. Cosimo de’ Medici) Medici hanedanının Floransa Dükalığının II. Dükü (1537-1574) ve Toskana Büyük Dükalığının ise I. Büyük Düküdür (1569-1574). Bkz. https://www.britannica.com/biography/Cosimo-I, 27.02.2018. 108 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Büyük Osmanlı Tarihi, C. II, 7. b., Ankara: T.T.K. Yayınları,1998, s. 465. 109 Ludwig Wilhelm von Baden 6 Eylül 1689-24 Eylül 1689 tarihleri arasında Habsburgların bugünkü Sırp ve Kosova topraklarına yönelik savaşlardaki komutanıdır. Bkz. http://www.sueddeutscher- barock.ch/PDF_Bio_BH/Rastatt_Tuerkenlouis.pdf, 21.06.2018. 110 Sadrazam Bekri (Tekirdağlı) Mustafa Paşa 2 Mayıs 1688 tarihinde sadrazamlığa getirilmiş ve Niş yenilgesiyle bağlantılı olarak 25 Ekim 1689 tarihinde sadrazamlıktan azledilmiştir. Bkz. Abdülkadir Özcan, “Süleyman II”, D.İ.A., C. XXXVIII, İstanbul: T.D.V. Yayınları, 2010, s. 77-78. 111 İsmail Hami Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, C. III, İstanbul: Türkiye Yayınları, 1972, s. 468; Alan Palmer, Osmanlı İmparatorluğu’nun Gerileyiş Ve Çöküş Tarihi, çev. Belkıs Dişbudak, İstanbul: Alfa Yayınları, 2014, s. 37. 112 (Giovanni Norberto) Piccolomini İtalian asılı 24 Eylül 1689-Aralık 1689 tarihleri arasında Habsburgların bugünkü Sırp ve Kosova topraklarına yönelik savaşlardaki komutanı olup aynı sende Prizrende vefat etmişır. Bkz. Hasan Kaleshi, Kosova, Dikur e Sot-Kosovo, Nekad i Danas, Beograd: y.y. 1973, s. 142-143. 113 Nicolae Jorga, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, çev. Nilüfer Epçeli, C. IV. İstanbul: Yeditepe Yayınları, 2009, s. 212; İsmail Hami Danişmend, a.g.e., C. III, s. 468. 114 Danişmend, a.g.e., C. III, s. 468; Eren, “Niş”, İ.A., C. IX, s. 295-296. 115 Aleksandar Fotic-Machiel Kiel, “Semendire”, D.İ.A., C. XXXVI, İstanbul: T.D.V. Yayınları, 2009, s. 469; Kemal Beydilli, “Avusturya: II. Tarih”, D.İ.A., C. IV, İstanbul: T.D.V. Yayınları, 1991, s. 174. http://www.sueddeutscher-barock.ch/PDF_Bio_BH/Rastatt_Tuerkenlouis.pdf http://www.sueddeutscher-barock.ch/PDF_Bio_BH/Rastatt_Tuerkenlouis.pdf 19 sonrasındaki imar süreci ise oldukça yavaş ilerlemiş, hatta Semendire ve Niş gibi şehirlerin bile yeniden inşa edilmesi için yeterli maddi kaynak bulunamamıştır.116 XVIII. yüzyılda Niş’in stratejik önemi devam etmekteydi. Nitekim 1716’daki Avusturya Savaşında mevkufatçılık117 hizmeti de üzerinde kalmak şartıyla Niş defterdarlığına tayin edilen İbrahim Efendiye, İstanbul’dan Belgrad’a kadar olan zahirenin hazırlanması, köprülerin tamiri, ordunun hazırlıklarının kontrol edilmesi, Vidin’den Niş’e nakledilmesi gereken top ve cephanenin sevkedilmesi görevleri verilmişti.118 Pasarofça Antlaşması119 neticesinde Belgrad’ın elden çıkması üzerine bir sınır boyu şehri haline gelen Niş’te bir hudut ser-askerliği kurulmuştu.120 Zira Belgrad gibi müstahkem bir yerin elden çıkması, Avusturyalıların Balkanlar’a inmesinin önünü açmıştı. Bu nedenle Belgrad’ın yerine Tuna kıyısında Vidin ile Güney Sırbistan’daki Niş’i kuvvetlendirmenin uygun olacağı düşünülmüş, bir takım önlemler alınmış; kaleyi sağlamlaştırmak ve korumak amacıyla inşaata başlanmış ve bu çalışmaların üç senede bitirilmesine yönelik iş bölümü yapılmıştır.121 Nitekim 1718 yılında önce yeniçeri ağalığına, yirmi bir gün sonra da Rumeli valiliğine tayin edilen Muhsinzâde Abdullah Paşa’dan122 (d.1661?-ö.1749) bütün Rumeli kuvvetleriyle Niş kalesinin tamiri ve korunmasına önem vermesi istenmişti.123 Niş, bir sınır şehri haline geldikten sonra sürekli tehdit altında kalmıştır. Nitekim 1737 yılının Mayıs ayında Rusya Osmanlılar’a savaş ilan ederek Niş’in üzerine yürümüştür. O dönemde, Avusturyalılar’la dostluk kurulması ve Ruslarla da savaş yapılması sebebiyle Niş kalesinde fazla asker bulunmamıştır. Vidin muhafızı, Avusturyalıların sınırdaki hareketliliğinden şüphe ederek, Niş’e değerli bir vezir ile asker gönderilmesini tavsiye etmiştir. 116 Sultan II. Mustafa (1695-1703) 1696 yılında, Niş’te harap edilmiş olan şehir surlarını, kale burçlarını, yıkılmış kazık çitleri ve yıkıntılarla dolu olan siperleri bizzat görmüştür. Bkz. Tatjana Katiç, “Viyana Savaşı’ndan Sonra Sırbistan (1683-1699)”, Türkler, C. IX, ed. Hasan Celâl Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2002, s. 768. 117 Mevkufat adı altında toplanan kaçkın resmi, boşalmış tımar ve vakıf gelirleri ile geleneksel vergilerden savaş için ayrılan para işleriyle uğraşan görevli. 118 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, C. VI, 2. b., Ankara: T.T.K. Yayınları, 1983, s. 312. 119 Pasarofça Antlaşması Osmanlıların Avusturya ve Venedikliler ile yapmış olduğu savaş sonucunda 21 Temuz 1718 tarihinde Osmanlı Devleti ile Avusturya arasında imzalanan bir antlaşmadır. Bkz. Abdülkadir Özcan, “Pasarofça Antlaşması”, D.İ.A., C. XXXIV, İstanbul: T.D.V. Yayınları, 2007, s. 177-181. 120 Eren, “Niş”, İ.A., C. IX, s. 296. Pasarofça Antlaşmasıyla Belgrad ve havalisinin Avusturyalılara terki üzerine, Türk sınırı dışında kalan halk Avusturya idaresini istemeyerek akınlar halinde Niş taraflarına göç ettiler. Bu nedenle bölge üç sene cizye, öşür ve vergilerden muaf tutulmuştur. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, C. V, 2. b., Ankara: T.T.K. Yayınları, 1978, s. 320. 121 Uzunçarşılı, a.g.e., C.V, s. 149. 122 Muhsinzâde Abdullah Paşa I. Mahmud döneminde, 6 Ağustos 1737-19 Aralık 1737 tarihleri arasında dört ay on dört gün sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır. Bkz. https://islamansiklopedisi.org.tr/abdullah- pasa-muhsinzade 22.06.2018. 123 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Büyük Osmanlı Tarihi, C. VI, 6. b., Ankara: T.T.K. Yayınları, 1995, s. 344. https://islamansiklopedisi.org.tr/abdullah-pasa-muhsinzade https://islamansiklopedisi.org.tr/abdullah-pasa-muhsinzade 20 Ancak bu uyarıya önem verilmemiştir. Zira Niş kalesinin, sınırın gerisinde olması ve yeterli zahiresi bulunması sebebiyle düşman kuşatmasına bir müddet dayanacağı düşünülmüştü.124 Avusturya, bazı Sırpların ve Karadağlıların da desteğiyle 1737’de Niş’i ve Bosna’yı ele geçirirken, Osmanlılar da karşı saldırıya geçerek Belgrad’ı geri aldılar.125 Vidin muhafızı İvaz Paşa’dan (d.?-ö.1743) gelen haberlerle ele geçirilen esirlerin ifadelerine göre düşmanın Niş’te altı bin kadar askeri olduğu öğrenildiğinde hemen kuvvet gönderilerek kuşatma yapılması tavsiye edildi. Bunun üzerine Rumeli valiliği göreviyle Sofya’da bulunan Köprülüzâde Hâfız Ahmed Paşa (d.?-ö.1769) 126, on iki bin kişilik bir kuvveti gönderip Niş’i muhasara altına aldı. Kuşatmadan birkaç gün sonra Avusturyalılar’ın kumandanı Dokat’ın direnmeden kaleyi teslim etmesi üzerine Niş tekrar Osmanlı idaresine geçti.127 Niş’in geri alınması, geçici süreliğine olsa da gerek padişah gerekse bütün ordu erkânında sevinç yaratmış ve morallerin yükselmesine vesile olmuştu.128 XIX. yüzyılın başlarından itibaren Niş’e yönelik tehditler doğrudan, bizzat bölgede yaşayan Sırplardan gelmeye başladı. Gerçi Mayıs 1809’da Stephan Sindjeliç129 liderliğinde Osmanlılar’a karşı yapılan ilk Sırp ayaklanması bastırılmıştı.130 1804-1812 yılları arasındaki Sırp isyanlarında Kara Yorgi (d.1762-ö.1817) 131, Niş’i de kendi isyan sahasına almak için gayret göstermiş ise de Sadrazam Hurşid Paşa (d.?-ö.1822), âsileri Niş’ten uzaklaştırarak şehri 124 Uzunçarşılı, a.g.e., C. V, s. 268-269. 125 Koloğlu, a.g.e., s. 68. 126 Süreyya, a.g.e., C. I, s. 215. 127 Mustafa Nuri Paşa, Netayicü’l Vukuat Kurumları Ve Örgütleriyle Osmanlı Tarihi, C. III-IV, Ankara: T.T.K. Yayınları, 1987, s. 46. 128 Kaleyi yeterli direnişi göstermeden teslim etmesi nedeniyle Dokat, Avusturya’ya geri döndüğünde idam edilmiştir. Bkz. Uzunçarşılı, a.g.e., C.V, s. 271. 129 Stevan Sindjeliç (Stephan, Stefan Sinđelić) 1804 -1809 yıllar arasında devam eden ilk Sırp ayaklanmasının liderlerinden olup Niş’te 1809 yılında vefat etmiştir. Nenad Makuljevič, ’’Public Monuments, Memorial Churches and the Creation of Serbian National Identity in the 19th Century’’, Balkan Memories Media Constructions of National and Transnational History, ed. Tanja Zimmermann, Bielefeild: Transcript Yayınları, 2012 s. 36. 130 Bu savaşta öldürülen dokuz yüz isyancının kafatasından Kelle Kulesi adı verilen bir anıt inşa edilmiş ve söz konusu savaşı sembolize eder olmuştur. Fransız edebiyatının ve politika hayatının en önemli isimlerinden biri olan Alphonse de Lamartine (d.21 Ekim 1790-ö.28 Şubat 1869), 1833 yılının yazında, Doğu seyahatinin son Osmanlı şehrini ziyareti sırasında Niş’te gördüğü bu anıtı epey korkunç bulmuştur. Lamartine bu kuleyi ovanın ortasında ve Sırp çocuklara ülkelerinin bağımsızlığının değerini, babalarının bunun için ödedikleri bedeli hatırlatarak gösteren bir anıt olarak etkileyici bir şekilde tasvir etmesi birçok Batılı seyyahı Niş’e yöneltmiştir. Bazı ziyaretçiler kulenin bir kuş yuvası kadar olduğunu görünce çok şaşırmışlar, kimileri ise gördükleri şeyi abartılı olarak resmetmiştir. Fakat daha sonraki yıllarda söz konusu anıttaki kafataslarının yalnızca yarısı kalmış, onların da tamamına yakını ortadan kaybolmuş ve geriye sadece bir tanesi kalmış, o da kolayca çıkarılması imkânsız bir biçimde harca gömülmüştür. Bkz. Bozidar Jezernik, Vahşi Avrupa Batı’da Balkan İmajı, çev. Hasim Koç, İstanbul: Küre Yayınları, 2006, s. 170-171. 131 Kara Yorgi (Crni Giorgi, Kara George) Petrović 1804 Şubat’ında başlayan Sırp isyanı lideridir. Teninin esmerliği ve keskin bakışı nedeniyle kara lakabıyla anılmış olup Sırbistan’ı uzun süreler yöneten Karacorceviç Hanedanı’nın atasıdır. Bkz. Muhammet Aruçi, “Yugoslavya”, D.İ.A., C. XLIII, s. 574; Selim Aslantaş, “Sırp İsyanının Uluslararası Boyutu (1804-1813)”, Uluslararası İlişkiler, C. 6, S. 21, Bahar 2009, s. 110; https://www.britannica.com/biography/Karadjordje, 3.3.2018. 21 yağmadan kurtarmıştır.132 Bosna, Vidin ve Niş’den hareket eden Hurşid Paşa’ya bağlı ordular, 7 Kasım 1813 tarihinde Kara Yorgi kuvvetlerini ezerek kısa zamanda Belgrad’a hâkim oldular ve Kara Yorgi de Avusturya’ya sığındı. Böylece hem isyan hareketi belli bir süre lidersiz kaldı, hem de Sırbistan’ın büyük bir kısmı tekrar itaat altına alınabildi.133 3. Tanzimat’tan Berlin Antlaşması’na Kadar Niş (1839-1878) Müslüman ve gayrimüslim halkın kanun karşısında eşit hale getirilmesi, askerlik vazifesinin düzenli bir yönteme bağlanması ve eğitimde yeni prensiplerin uygulamaya konulması gibi reformlar dikkate alındığında Tanzimat134 Fermanı’nda o zamana kadar Osmanlı toplumunun yabancı olduğu düşünceler yer almıştır.135 Bilindiği gibi Osmanlılar’da 3 Kasım 1839’da başlayan Tanzimat Dönemi, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşının mağlubiyetle sonuçlanması üzerine 14 Şubat 1878’de Meclis-i Mebusân’ın kapatılmasıyla sona ermiştir.136 Tanzimat reformlarını gerektiren esas etkenler devlette idarî, ekonomik ve askerî reformlara kaçınılmaz surette ihtiyaç duyulan ekonomik ve toplumsal gelişme; devletin, Avrupa ekonomi ve kültür sistemine yavaş yavaş yakınlaşması ve topraklarına dış saldırıların giderek artması karşısında devletin içyapıyı sağlamlaştırmaya duyduğu ihtiyaç idi.137 132 Eren, “Niş”, İ.A., C. IX, s. 296. 133 Enver Ziya Karal, Büyük Osmanlı Tarihi, C. I, Ankara: T.T.K. Yayınları, t.y. s. 106. 134 Tanzîmât Arapça kökenli bir kelime olup tanzîm kelimesinin çoğuludur. Sözlükte sıralama, nizam verme, düzeltme ve düzenleme gibi anlamlara gelir. Kavram olarak ise idarî işlerin düzeltilmesi için alınan önlemlerin ve uygulamaların tamamı manasındadır.134 Tanzimat, o zamana kadar halka verilmemiş, devletçe olduğu gibi halkın da çoğunluğu tarafından bilinmeyen bir kısım hakların genişletilmesi suretiyle devlete yeni bir yön verilmesinden ibarettir. Bkz. Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarihi Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, İstanbul: M.E.B., C. 3, 1971, s. 398. Tanzimat kelimesi II. Mahmud (1808-1839) döneminin son yıllarında sık sık kullanılmaya başlanmıştır. 3 Kasım 1839’da Gülhane Parkı’nda okunarak ilan edilen ferman, Tanzimat Fermanı olarak adlandırılmış, bu fermanla başlatılan sürece de Tanzimat Dönemi denmiştir. Ferman metninin üzerinde padişahın el yazısı ile gereği yapılsın, uygundur anlamına gelen onayı bulunduğu için belge, okunduğu yer ve bu onay göz önünde tutularak Gülhâne Hatt-ı Hümâyûnu diye de adlandırılmıştır. Bkz. Çadırcı, Ülke Yönetimi…, s. 57. Tanzimat’ın tasarımcısı, Avrupa’yı yakından tanıyan ve Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu çeşitli sahalarda, Avrupa örnek alınarak ıslahat yapılmasıyla mümkün olabileceğine inanan Mustafa Reşit Paşa (d.1800-ö.1858) olmuştur. Bkz. Hakkı Dursun Yıldız, “Sunuş”, 150. Yılında Tanzimat, Ankara: T.T.K. Yayınları, 1992, s. IX. Tanzimat Fermanını o kaleme almış ve yüksek bir kürsüden okumuştur. Dinleyiciler arasında Padişah, bütün bakanlar, ulema, devletin asker ve sivil büyük memurları, Rum ve Ermeni patrikleri, Yahudi hahamı, esnaf teşkilâtı temsilcileri ve elçiler de yer almıştır. Bkz. Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, C. V, Ankara: T.T.K. Yayınları, 2007, s. 170. Tanzimat Fermanı Osmanlı Devleti’nin resmî gazetesi Takvîm-i Vekâyi’de yayınlandıktan bir hafta sonra vilâyet valileri ve sancak mütesellimlerine ayrı bir ferman halinde ulaştırılmıştır. Aynı Fermana göre ilk önce sancak merkezlerinde şehrin büyük meydanında bütün ileri gelenlerle halk önünde büyük merasimle okunması ve sonra kazalara birer tane gönderilip herkese açıklanması istenmiştir. Bkz. Takvîm-i Vekâyi, no. 187, 15. Ramazan 1255; Halil İnalcık, Tanzimat’ın Uygulanması ve Sosyal Tepkileri, Belleten XXVIII, S. 112, Ankara: T.T.K. Yayınları, 1964, s. 623. 135 Yıldız, 150. Yılında Tanzimat, s. IX. 136 Ali Akyıldız, “Tanzimat”, D.İ.A., C. XXXX, İstanbul: T.D.V. Yayınları, 2011, s. 1. 137 Draganova, a.g.e., s. 1. 22 Engelhardt,138 Tanzimat’ın, şartların doğurduğu siyasî bir ihtiyaç olduğunu belirtir. Ona göre Tanzimat’ın en önemli hedeflerinden biri müslümanlarla, yüzyıllar boyunca manevî ve siyasî bakımdan uzak yaşamış oldukları hıristiyanları yakınlaştırmaktır.139 İnalcık, Tanzimat’ı Osmanlılar’ın bütün XIX. yüzyıl tarihini izah eden temel bir hadise ve sosyal ve ekonomik temelleri yıkılmaya yüz tutan bir devletin yeni prensiplerle yeniden kurulma girişimi olarak görür.140 Ortaylı, Osmanlı devletinde XIX. yüzyılda meydana gelen hadiselerin, sadece devlet yöneticilerini değil, aynı zamanda Bulgarlar’ın, Sırplar’ın, Arnavutlar’ın siyaset ve kültür adamlarını da sürüklediğini, dolayısıyla Osmanlılar’ın, modernleşme sürecine bütün milletleri ve bütün çelişkileriyle birlikte girdiğini belirtir.141 Tanzimat’la Osmanlı toplumunda birikmiş sosyal ve ekonomik sorunların çözüme kavuşturulması hedeflenmiş olmasına rağmen yaşanan hadiseler, beklentilere karşılık bulunamadığını göstermektedir. Nitekim Tanzimat Fermanı ilan edildikten sonra Sırbistan’da huzurun bozulmasından endişe duyan Sultan Abdülmecid (1839-1861) gereken tedbirlerin alınması için, Mihal Obrenoviç’e (1815-1839 ve 1858-1868)142 hitaben şöyle bir ferman göndermiştir:143 “Sâdık tebalarımdan olan Sırp milleti refah ve huzur içinde kanunlara bağlı olarak yaşadıkları halde, bazı serserilerin bu huzurlu ortamı bozmak için cemiyetler kurup kanunlara aykırı davrandıklarını ve halk içinde dedikodu çıkardıklarını duydum. Eski defterdar Musa Safveti’yi bu husus için memur tayin ettim ve gerekli parayı kendisine verdim. Tanzimat kanunları doğrultusunda bu uygunsuzlukları iyice inceleyip bütün dedikodulara son verin ki asayiş sağlansın. Son derece dikkatli olun ve fermanımın aksine hareket etmekten sakının”. Tanzimat’ın ilanından kısa süre sonra meydana gelen hâdiseler Abdülmecid’in muhtemel kargaşalıkları önlemeye yönelik olarak yaptığı uyarıların da fayda vermediğini göstermektedir. Nitekim vergi sisteminde yapılan değişikliklerin ve yeni çıkartılan toprak 138 Edouard Philippe Engelhardt (1828-1916) Fransız diplomat olup 20 seneden fazla bir süre Osmanlı Devleti’nde memur olarak bulunduktan sonra, Sultan II. Mahmud’un saltanatının ilk dönemlerinden 1882 yılına kadar Tanzimat Dönemi hakkında incelemeler yapmıştır. Bkz. Edouardo-Philippe Engelhardt, Türkiye’de Çağdaşlaşma Hareketleri Tanzimat, haz. Nurer Uğurlu, İstanbul: Örgün Yayınevi, 2010, s. 5. 139 Engelhardt, Tanzimat ve Türkiye, çev. Ali Reşad, İstanbul: Kaknüs Yayınları,1999, s. 13. 140 Halil İnalcık, “Tanzimat Nedir”, Tarih Araştırmaları, Ankara: Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Yıllık Araştırmalar Dergisi, I, 1940, s. 238. İnalcık, ülkenin her tarafında duyurulan fermanı, ölü bir vesika olarak kalmayan, halk arasında geniş yankılar uyandıran, ülkede geniş ölçüde hareketlere yol açan, geleneksel sosyal yapıda derin sarsıntılar oluşturan, her sınıfın kendi açısından yorumlamaya çalıştığı bir girişim olarak değerlendirir. Bu çerçevede müslümanlar, genellikle gayrimüslimlere verilen tavizlerden hoşlanmazken, Avrupa basınında eleştirenler de, özellikle cizye üzerinde durmuşlar ve eşitliğin kuru bir vaatten ibaret olduğunu ileri sürmüşlerdir. Nitekim bir İslâm devleti olan Osmanlılar da cizyeden vazgeçememişlerdir. Bkz. İnalcık, Tanzimat’ın Uygulanması, s. 624-632. 141 İlber Ortaylı, İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı, İstanbul: Timaş Yayınları, 2013, s. 25. 142 Mihal (d.1823-ö.1868) Mihailo Obrenoviç ve Michael Obrenoviç olarak da bilinir. 1839-1842 ve 1860-1868 tarihleri arasında Sırbistan Prensliği yapmıştır. Bkz. https://www.britannica.com/biography/Michael-III- prince-of-Serbia, 3.3.2018; Philip W. Goetz vd. ed. “Mihal Obrenoviç”, AnaBritannica, haz. Selahattin Beyazıt, C. XVI, İstanbul: Güzel Sanatlar Matbaası, 1990, s. 103-104. 143 B.O.A., Mühimme Defteri, No: 254, hüküm 10. 23 kanunlarının tatbik edilmeye başlanması akabinde yaşanan kargaşalıklar kısa sürede isyana dönüşerek bütün kasaba ve köyleriyle birlikte Leskofça, Niş ve civarına yayılmıştır.144 1841 yılındaki Niş isyanı, yerel bir karakter taşımasına rağmen neticeleri itibariyle genel siyasî bir mâhiyet kazanmıştır.145 İsyan hâdiselerinin Niş ve civarında meydana gelmesi, Niş’in önceki devirlerde olduğu gibi Tanzimat döneminde de önemli gelişmelerin ve çalkantıların merkezi olduğunu göstermektedir. Niş isyanının sebepleri arasında Sırp tahriklerinin çok önemli bir yer vardır. Gerçekten de olayların hemen ardından devlet merkezine ulaşan yazılarda Eflâk’a gitmiş olan Miloş ile Miliyo isimli Sırp kocabaşıların146 tahriklerinin isyanda başrolü oynadığı belirtilmiştir.147 1838’de Rusya ve Osmanlılar’ın desteklediği muhalefetin etkisiyle Miloş Obrenoviç148 (1815-1839) bir anayasa kabulüne mecbur kalmış ve sonraki sene oğlu I. Milan149 (1839) iktidara gelmişti. Fakat çok kısa bir süre sonra Milan’ın ölümü üzerine yerine kardeşi Mihal150 (1839-1842) geçti. 1841 yılında ortaya çıkan Niş olayları sırasında Sırp başprensliği Mihal’in elindeydi. Mihal, söz konusu olaylardan sonra başprenslikten ayrılmak zorunda kalmış ve yerine Karacic Hânedanı’ndan Aleksandr151 (1842-1858) geçmişse de Miloş (1858-1860) iktidarı tekrar ele geçirdi ve Sırbistan yönetimi uzun süre Obreneviç Hanedanı’nın elinde kaldı. Nitekim Miloş’tan sonra oğlu Mihal (1860-1868) ikinci kez prens oldu, onun akabinde de II. Milan152 önce prens sonra da kral olarak Sırbistan’ı yönetti. 144 Eren, “Niş”, İ.A., C. IX, s. 296; İnalcık, Tanzimat’ın Uygulanması, s. 633. 145 Karal, a.g.e, C. III, s. 88. 146 Kocabaşı, Osmanlı toplumunda belirli bölgelerdeki hıristiyan tebaanın önde gelen, tanınmış, bazı hallerde kendilerine danışılan bir nevi ihtiyar heyetini oluşturan sivil temsilcilerin başı durumundaki kimseleri ifade eder. Bkz. “Kocabaşı”, D.İ.A., C. XXVI, s. 140, 141 147 Uzun, a.g.e., s. 43; Ayşe Özkan, Miloş’tan Milan’a Sırp Bağımsızlığı (1830-1878), İstanbul: İQ Kültür Sanat Yayınları,2011, s. 69. 148 Miloş Obrenoviç (d.1780-ö.1860) Milosh ve Miloş Teodoroviç olarak da bilinir. Sırpların Osmanlı Devletine karşı başlattığı ikinci isyanın lideridir. 1815-1839 ile 1858-1860 yılları arasındaki Sırp Prensidir. Bkz. https://www.britannica.com/biography/Milos, 3.3.2018. 149 Milan Obrenoviç (d.1819-ö.1839) 13 Haziran 1839’da Sırbistan Prensi oldu ancak bir ay geçmeden 13 Temmuz 1839’da öldü. Bkz. https://www.britannica.com/biography/Milan-III. 150 Mihal (d.1823-ö.1868) Mihailo Obrenoviç ve Michael Obrenoviç olarak da bilinir. Bkz. https://www.britannica.com/biography/Michael-III-prince-of-Serbia, 3.3.2018. 151 Aleksandr (d.1806-ö.1885) Sırbistan’ı uzun süre yöneten Karacorceviç Hanedanı’nı başlatan Kara Yorgi’nin oğludur. Bkz. https://www.britannica.com/biography/Alexander-prince-of-Serbia, 3.3.2018.. 152 Milan Obrenoviç (d.1854-ö.1901) Sırbistan’ı 1868-1882 yılları arasında prens, 1882-1889 yılları arasında da kral olarak yönetmiştir. Bkz. https://www.britannica.com/biography/Milan-IV, 3.3.2018. 24 Tanzimat reformlarından memnun olmayan azınlıkların çıkardıkları Niş (1841) ve Vidin (1849-1850) ayaklanmaları,153 Balkanlar’da yükselen milliyetçilik tehdidinin ve bunları destekleyen Rusya’nın propaganda ve kışkırtmalarının ciddiyetini ortaya koymuştur.154. İsyan hadiseleri sonrasında Niş’in idarî durumunda birtakım değişiklikler yapılmış ve Niş, tekrar vilâyet haline getirilmiştir.155 Niş’in ilk valisi Midhat Paşa’nın156 (d.1822-ö.1884) valiliği döneminde (1861-1863) Niş ve yöresinde önemli sayılabilecek ıslahatlar gerçekleştirilmiştir. Bu çerçevede zirai tedbirler alınmış, ulaşım imkânları arttırılmış, sulama kanalları yapılmış ve yeni mektepler ile ıslahhaneler kurulmuştur.157 Midhat Paşa, bölgeye yardımlar sağlamış ve orada güvenliğin sağlanması için tedbirler almıştır. Ayrıca ırk, din ve milliyet farkı gözetmeden, memleketin bütün ileri gelenlerini toplamış ve Niş vilâyetinin kalkınması için onlardan kendisi ile iş birliği yapmalarını istemiştir.158 Midhat Paşa, Niş vilâyetinde başarılı faaliyetler yaptı. Ama Vidin ve Silistre vilâyetlerindeki sorunlar bir türlü durdurulamadı. Hatta bölgedeki problemler Rusya’nın konsolosları aracılığıyla devam ettirdiği sistematik müdahaleler ve gizli ihtilal hareketleri nedeniyle daha da derinleşti.159 Alınan bütün tedbirlere rağmen Rumeli’de meydana gelen hâdiselerin devam etmesi üzerine eyalet ve vilâyetlerin yeniden yapılandırılması ele alındı. Bu bağlamda 7 Nisan 1864 Salı günü neşredilen Teşkil-i Vilâyet Nizamnâmesiyle eski eyaletlerin yerine sancak, kaza ve nahiye teşkilâtına dayalı olarak yeni vilâyetler kuruldu.160 Niş, Vidin ve Silistre vilâyetleri 13 Ekim 1864’te Tuna Vilâyeti adıyla birleştirildi ve ilk valiliğine 17 Ekim 1864’te Midhat Paşa atandı.161 Midhat Paşa, özellikle Balkanlar’ın bu kısmında ve Niş vilâyetinde göstermiş olduğu başarılarından dolayı Ruslar tarafından bir tehlike olarak görülmüştür. Bu nedenle aşırı bir panslavist olan Ignatiev162, 1864 yılında İstanbul’daki Rus büyükelçiliğine atanmasının akabinde, Midhat Paşa’nın valiliğinin geri çekilmesi için Osmanlı hükümetine baskı yapmaya 153 Coşkun Can Aktan, Dilek Dileyici, Özgür Saraç. “Osmanlı Tarihinde Vergi İsyanları -II-”, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, C. 8, S. 1, 2003, s. 1-3. 154 Çelik, Balkanlar’da Tanzimat, s. 84, 24; Uzun, a.g.e., s. 44. 155 Kiel, “Niş”, s. 149. 156 Salnâme-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye, H.1278 (M.1861), 16 defa, s. 72; Gökhan Çetinsaya-Şit Tufan Buzpınar, “Midhat Paşa”, D.İ.A., C. XXX., İstanbul: T.D.V. Yayınları, 2005, s. 7. 157 Kiel, “Niş”, s. 149. 158 Eren, “Niş”, İ.A., C. IX, s. 296. 159 Çelik, a.g.e., s. 36. 160 İsmail Hami Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, C. IV, İstanbul: Türkiye Yayınları, 1972, s. 226. 161 Aşkın Koyuncu, “Tuna Vilâyeti’nde Nüfus ve Demografi (1864-1877), Turkish Studies, C. IX, S. 4, 2014, s. 675; Çelik, a.g.e., s. 36. 162 Nikolay Pavlovich Kont Ignatiev (d.1832-ö.1908) Rus Dışişleri Bakanlığı’nın Asya Masası Başkanıdır. Bkz. https://www.britannica.com/biography/Nikolay-Pavlovich-Graf-Ignatyev, 3.3.2018. 25 başlamıştır.163 Midhat Paşa, dört sene sonra şûrâ-yı devlet (danıştay) reisliğine tayin edilince 1868 yılında Niş’ten ayrıldı.164 Midhat Paşa’nın valilik görevinden ayrılmasından sonra da Niş ve havâlisinin gelişmesine büyük gayret sarf edilmiştir. Nitekim 1872 yılında Semlin165-Niş-İstanbul demiryolunun inşası başladı. Ancak yeniden yükselen Bulgar isyanları, bölgede düzenin de tekrar bozulmasına neden olmuştur.166 Sırplar 1877’de Niş’i kuşattılarsa da alamamışlardı. Fakat 1878 yılının Ocak ayında, Osmanlı güçlerinin büyük bir kısmı Plevne savunması ile meşgul olduğu sırada yedi hafta süren kuşatmanın ardından Niş ele geçirilmiştir.167 Niş’in 1878’de Sırbistan’a verilmesi üzerine bölge, bu sefer Bulgarlar ile Sırplar arasında mücadele konusu olmuştur.168 Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Morava eyaletinin merkezi haline getirilmiş olan Niş sancağı, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Federal Yugoslavya Devleti’nin Sırbistan Cumhuriyeti yönetimine girmiştir.169 II. OSMANLI DÖNEMİ NİŞ’İN İDARÎ YAPISI A. OSMANLI DÖNEMİ TAŞRA TEŞKİLÂTINDA NİŞ 1. Fethinden Tanzimat’a Kadar Osmanlı Devleti, bünyesinde yer alan çok farklı milletlerin değişik karakteri gereği olarak az çok adem-i merkeziyyet170 tarzıyla yönetilmekte ve idarî teşkilât merkez ve taşra olmak üzere ikiye ayrılmaktaydı. Sınırların genişlemesiyle birlikte hâs ve salyâne ile yönetilen beylerbeylik bölgeleri171 ve bunlara bağlı idarî birimler oluşturularak başlarına yöneticiler tayin ed