T.C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ İSLÂM TARİHİ VE SANATLARI ANABİLİM DALI TÜRK İSLÂM EDEBİYATI BİLİM DALI 19. YÜZYIL TÜRKÇE DİVÂNLARDA HZ. EBÛ BEKİR YÜKSEK LİSANS TEZİ Aydanur YILMAZ BURSA-2023 T.C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ İSLÂM TARİHİ VE SANATLARI ANABİLİM DALI TÜRK İSLÂM EDEBİYATI BİLİM DALI 19. YÜZYIL TÜRKÇE DİVÂNLARDA HZ. EBÛ BEKİR YÜKSEK LİSANS TEZİ AYDANUR YILMAZ Danışman: DR. ÖĞR. ÜYESİ ALİ İHSAN AKÇAY BURSA-2023 TEZ ONAY SAYFASI T. C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı, 702022016 numaralı AYDANUR YILMAZ’ın hazırladığı “19. Yüzyıl Türkçe Divânlarda Hz. Ebû Bekir” konulu Yüksek Lisans Tezi Çalışması ile ilgili tez savunma sınavı, ………… günü ……………… saatleri arasında yapılmış, sorulan sorulara alınan cevaplar sonunda adayın tezinin……………….(başarılı/başarısız) olduğuna …………………(oybirliği/oy çokluğu) ile karar verilmiştir. Üye Tez Danışmanı ve Sınav Komisyonu Başkanı Bursa Uludağ Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Ali İhsan AKÇAY Üye Üye Bursa Uludağ Üniversitesi Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Prof. Dr. Bilal KEMİKLİ Dr. Öğr. Üyesi Kenan ÖZÇELİK Tarih ii SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS İNTİHAL YAZILIM RAPORU BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI BAŞKANLIĞI’NA Tarih: 20/02/2023 Tez Başlığı / Konusu: “19. Yüzyıl Türkçe Divânlarda Hz. Ebû Bekir” Yukarıda başlığı gösterilen tez çalışmamın a) Kapak sayfası, b) Giriş, c) Ana bölümler ve d) Sonuç kısımlarından oluşan toplam 260 sayfalık kısmına ilişkin, 08/02/2023 tarihinde şahsım tarafından Turnitin. adlı intihal tespit programından (Turnitin)* aşağıda belirtilen filtrelemeler uygulanarak alınmış olan özgünlük raporuna göre, tezimin benzerlik oranı %14‘tür. Uygulanan filtrelemeler: 1- Kaynakça hariç 2- Alıntılar hariç/dahil 3- 5 kelimeden daha az örtüşme içeren metin kısımları hariç Bursa Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tez Çalışması Özgünlük Raporu Alınması ve Kullanılması Uygulama Esasları’nı inceledim ve bu Uygulama Esasları’nda belirtilen azami benzerlik oranlarına göre tez çalışmamın herhangi bir intihal içermediğini; aksinin tespit edileceği muhtemel durumda doğabilecek her türlü hukuki sorumluluğu kabul ettiğimi ve yukarıda vermiş olduğum bilgilerin doğru olduğunu beyan ederim. Gereğini saygılarımla arz ederim. 20/02/2023 Adı Soyadı: Aydanur YI L MAZ Öğrenci No: 7 0 2022016 Anabilim Dalı: İ s l am Tarihi ve Sanatları Programı: T ezli Yüksek Lisans Statüsü: Yüksek Lis a n s Danışman ALİ İHSAN AKÇAY * Turnitin programına Bursa Uludağ Üniversitesi Kütüphane web sayfasından ulaşılabilir. iii YEMİN METNİ Yüksek Lisans tezi olarak sunduğum “19. Yüzyıl Türkçe Divânlarda Hz. Ebû Bekir” başlıklı çalışmamın bilimsel araştırma, yazma ve etik kurallarına uygun olarak tarafımdan yazıldığına ve tezde yapılan bütün alıntıların kaynaklarının usulüne uygun olarak gösterildiğine, tezimde intihal ürünü cümle veya paragraflar bulunmadığına şerefim üzerine yemin ederim. 20/02/2023 Adı Soyadı : Aydanur Yılmaz Öğrenci No : 702022016 Anabilim Dalı : İslam Tarihi ve Sanatları Programı : Tezli Yüksek Lisans Statüsü : Yüksek Lisans iv ÖZET Yazar Adı ve Soyadı : Aydanur Yılmaz Üniversite : Uludağ Üniversitesi Enstitü : Sosyal Bilimler Enstitüsü Anabilim Dalı : İslam Tarihi ve Sanatları Bilim Dalı : Türk İslam Edebiyatı Tezin Niteliği : Yüksek Lisans Tezi Mezuniyet Tarihi : Tez Danışmanı : Dr. Öğr. Üyesi Ali İhsan Akçay 19. YÜZYIL TÜRKÇE DİVÂNLARDA HZ.EBÛ BEKİR Bu çalışma Hz. Ebû Bekir’in hayatı ile birlikte edebî türler içerisindeki yeri ve 19. yüzyıl divânlarına tecellî edişi konularından müteşekkildir. Birinci bölümde Hz. Ebû Bekir’in hayatı ana hatlarıyla anlatılmıştır. Hz. Ebû Bekir’in edebî yönü ve şairliği hakkında bilgi verilmiştir. Türk Edebiyatı’ndaki türler içerisinde Hz. Ebû Bekir’in konu edilişi incelenmiş ve ilgili türlerde örnek metinler sunulmuştur. İkinci bölümde incelediğimiz 19. yüzyıl divânlarında Hz. Ebû Bekir’e müstakil şiir yazanlar ve dört dost içerisinde Hz. Ebû Bekir’in zikredildiği şiirler bir araya getirilmiştir. Üçüncü bölümde Hz. Ebû Bekir’in 19.yüzyılda hangi divânlarda incelendiği tablo yapılmış, her bir hasleti tasnif edilmiş ve bir başlık altında toplanıp açıklanmıştır. Anahtar Sözcükler: Hz.Ebû Bekir, 19.yüzyıl, divân, şiir v ABSTRACT Name and Surname : Aydanur Yılmaz University : Uludag University Institution : Social Science Institution Field : Islam History and Arts Branch : Turkish Islamic Literature Degree Awarded : Master Degree Date : Supervisor : Dr. Öğr. Üyesi Ali İhsan Akçay HAZRAT EBU BAKIR IN 19TH CENTURY TURKISH DIVANS This study is composed of the life of Hazrat Abu Bakr, his place in literary genres, and his manifestation in 19th century divans. In the first section, the life of Hazrat Abu Bakr is briefly narrated. Information is provided about his literary aspect and poetry. The depiction of Hazrat Abu Bakr in Turkish literature's genres is examined, and sample texts are presented. In the second section, the poets who wrote independent poems about Hazrat Abu Bakr in the 19th century divans and the poems that mention Hazrat Abu Bakr among the four friends are brought together. In the third section, a table is created that shows in which divans Hazrat Abu Bakr was examined in the 19th century. Each characteristic is classified, gathered under a title, and explained. Key words: Hazrat Abu Bakr, 19th century, Divan, poetry vi ÖNSÖZ Türk İslâm Edebiyatı’nın muhtevasını oluşturan ana kaynaklardan biri Hz. Peygamber’dir. Bu kaynaktan beslenen edebî türler daha sonra Hz. Peygamber’in etrafındaki önemli şahsiyetleri de konu edinmiştir. Böylece yeni edebî türler ortaya çıkmış; Türk İslâm Edebiyatı’nın şekillenmesini, gelişmesini ve zenginleşmesini sağlamıştır. Hz. Ebû Bekir’in Hz. Peygamber’e ilk iman edenlerden olması, her zorlu koşulda canı ve malıyla İslâm’a adanması, vahye muhatap olması, üstün ahlâki özellikleri, dini anlama ve yaşama hassasiyeti onun ümmetin gönlünde ayrı bir yer edinmesini sağlamıştır. Hz. Ebû Bekir (r.a) tüm bu özellikleriyle Türk İslâm Edebiyatı’nın muhtevasını etkileyen en önemli şahsiyetlerden biri olmuştur. Uzun çalışma ve araştırmalar sonucunda değerli danışmanım Dr. Öğr. Üyesi Ali İhsan Akçay’ın tavsiyesi üzerine bu konuyu çalışmaya karar verdik. Temel hedefimiz Hz. Ebû Bekir’in edebî yönünün araştırılması ve 19. yüzyıl divânları içerisinde Hz. Ebû Bekir’in incelenmesi sonucu edebiyat ve ilim camiasına kültürel birikimimizden bir meseleyi tanıtarak günümüz çalışmalarına fayda sağlamaktır. Bu sebeple çalışmamızda Hz. Ebû Bekir’i tanıyabilmek amacıyla öncelikle hayatını ele aldık. Daha sonra Hz. Ebû Bekir’in edebî türlere kaynaklık etmesini, onun edebî yönünü gösteren çalışmalarını derleyerek şiire bakışını da inceledik. 19. yüzyılda Hz. Ebû Bekir’in konu edildiği Türkçe divânları merkeze alarak çalışmamızı tamamladık. Tez çalışmamda kıymetli fikirleriyle bana destek olup yol gösteren, her daim güler yüzüyle bizi karşılayan ve araştırmalarımızda kütüphanesini bizden esirgemeyen tez danışmanım Dr.Öğr. Üyesi Ali İhsan Akçay hocama, Türk Edebiyatı’na ayna şahsiyet ve muhit çerçevesinde bakmamızı sağlayan Prof. Dr. Bilal Kemikli hocama, çalışmalarımızı takdir edip bizleri yüreklendiren, öğrencisini değerli ve kıymetli tutan Doç. Dr. M. Murat Yurtsever hocama, tezimdeki eksikliklerimi görmemde bana yardımcı olan Dr.Öğr. Üyesi Kenan Özçelik hocama ve tezime değer verip okuyan, tashîh ve tahkîk yapan kıymetli arkadaşlarıma, eğitim hayatımda bana yol gösteren tüm öğretmenlerime ve bana maddi manevi destek olan varlığı kıymetli aileme teşekkürü bir borç bilirim. Aydanur Yılmaz Bursa-2023 vii İÇİNDEKİLER TEZ ONAY SAYFASI .......................................................................................... ii YÜKSEK LİSANS İNTİHAL YAZILIM RAPORU ........................................ iii YEMİN METNİ ................................................................................................... iv ÖZET ...................................................................................................................... v SUMMARY .......................................................................................................... vi ÖN SÖZ ................................................................................................................ vii İÇİNDEKİLER .................................................................................................. viii KISALTMALAR ................................................................................................ xii GİRİŞ ..................................................................................................................... 1 BİRİNCİ BÖLÜM HZ. EBÛ BEKİR’İN HAYATI, EDEBÎ ŞAHSİYETİ VE ESERLERİ VE TÜRK EDEBİYATI'NDA HZ. EBÛ BEKİR 1. HZ.EBÛ BEKİR’İN HAYATI ........................................................................ 8 1.1. Hz. Ebû Bekir’in Doğumu, Gençliği ve Ailesi ......................................... 8 1.2. Hz. Ebû Bekir’in Mekke Dönemi’nde Yaptığı Faaliyetleri ve Hicreti ... 10 1.3. Hz. Ebû Bekir’in Medine Dönemi’nde Yaptığı Faaliyetleri ................... 13 1.4. Hz. Ebû Bekir’in Halifeliği Dönemi’nde Yaptığı Faaliyetleri ............... 15 1.5. Hz. Ebû Bekir’in Vefatı .......................................................................... 18 2. HZ.EBÛ BEKİR’İN EDEBÎ ŞAHSİYETİ VE ESERLERİ .......................... 18 2.1. Ahidnâmesi ............................................................................................. 21 2.2. Divânı...................................................................................................... 21 2.3. Hutbeleri ................................................................................................. 23 2.4. Mektupları ............................................................................................... 24 2.5. Vecîzeleri ................................................................................................ 25 3. TÜRK EDEBİYATI’NDA HZ.EBÛ BEKİR ............................................... 27 3.1. Cenknâmelerde Hz. Ebû Bekir ............................................................... 27 3.2. Faziletnâmelerde Hz. Ebû Bekir ............................................................. 28 3.3. Hicretnâmelerde Hz. Ebû Bekir .............................................................. 30 3.4. Hilyelerde Hz. Ebû Bekir........................................................................ 31 3.5. Manzum Siyerlerde Hz. Ebû Bekir ......................................................... 33 3.6. Menkıbe Kitaplarında Hz. Ebû Bekir ..................................................... 35 3.7. Mesnevîlerde Hz. Ebû Bekir ................................................................... 35 3.8. Methiyelerde Hz. Ebû Bekir ................................................................... 39 3.9. Mîraçnâmelerde Hz. Ebû Bekir .............................................................. 42 viii İKİNCİ BÖLÜM HZ. EBÛ BEKİR’E MÜSTAKİL ŞİİR YAZANLAR VE ÇÂR- YÂR-I GÜZÎN İÇİNDE HZ. EBÛ BEKİR 1. HZ. EBÛ BEKİR’E MÜSTAKİL ŞİİR YAZANLAR .............................. 45 1.1. Hoca-zâde Ahmed Kâmil Efendi ........................................................ 45 1.2. Himmetzâde Ahmed Cezbî ................................................................. 46 1.3. Ali Emîrî Efendi .................................................................................. 52 1.4. Aşkî Mustafa ....................................................................................... 57 1.5. Bahrî .................................................................................................... 60 1.6. Benderli Cesârî .................................................................................... 61 1.7. Faik Ömer ........................................................................................... 63 1.8. Enderunlu Fâzıl ................................................................................... 64 1.9. Sivaslı Gulâmî ..................................................................................... 70 1.10. Hâtif .................................................................................................. 71 1.11. Bursalı İffet ....................................................................................... 73 1.12. Keçeci-zâde İzzet Molla .................................................................... 74 1.13. Mehmed Memdûh Fâik Bey ............................................................. 75 1.14. Nâkâm ............................................................................................... 81 1.15. Necmî ................................................................................................ 82 1.16. Hanyalı Nûri Osmân ......................................................................... 82 1.17. Osman Nevres ................................................................................... 84 1.18. Râci ................................................................................................... 86 1.19. Rîzî .................................................................................................... 88 1.20. Malatyalı Sabrî .................................................................................. 89 1.21. Manastırlı Sâlih Fâik ......................................................................... 90 1.22. Selâmî ................................................................................................ 91 1.23. Derviş Selîm Sırrî .............................................................................. 94 1.24. Şevkî İbrahim Efendi ........................................................................ 96 1.25. Hâfız ‘Ulvî ........................................................................................ 97 1.2. ÇÂR- YÂR-I GÜZÎN İÇİNDE HZ. EBÛ BEKİR ............................... 100 1.1. Abdünnâfi İffet Efendi ...................................................................... 101 1.2. Aşkî Mustafa ..................................................................................... 103 1.3. Edib Harâbî ....................................................................................... 106 1.4. Enderunlu Fâzıl ................................................................................. 108 1.5. Giritli Hilâlî ....................................................................................... 112 1.6. Hacı Hulûsi Baba .............................................................................. 114 1.7. Hasan Hilmî Edirnevî ........................................................................ 116 1.8. Mehmet Refîkî .................................................................................. 117 1.9. Nâkâm ............................................................................................... 119 1.10. Nihânî .............................................................................................. 120 1.11. Osman Şems Efendi ........................................................................ 122 1.12. Râci ................................................................................................. 127 ix 1.13. Safâyî Ali Dede ............................................................................... 128 1.14. Sâfî Baba ......................................................................................... 130 1.15. Senîh-i Mevlevî ............................................................................... 133 1.16. Şeref Hanım .................................................................................... 135 1.17. Kerküklü Seyyid Şükrî .................................................................... 135 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 19. YÜZYIL TÜRKÇE DİVÂNLARDA HZ. EBÛ BEKİR 1. 19.YÜZYIL TÜRKÇE DİVÂNLARDA HZ.EBÛ BEKİR ........................ 139 1.1. Dost Olması Yönüyle Hz. Ebû Bekir.................................................... 143 1.1.1. Çâr Yâr/Çehâr-ı Yâr ....................................................................... 143 1.1.2. Çâr Erkân ....................................................................................... 147 1.1.3. Enîs Oluşu ...................................................................................... 148 1.1.4. Hâs Yâr........................................................................................... 149 1.1.5. Yâr .................................................................................................. 150 1.1.6. Yâr-ı Ahyâr .................................................................................... 150 1.1.7. Yâr-ı Gâr / Refîk-i Gâr ................................................................... 151 1.1.8. Yâr-ı Sıddîk .................................................................................... 157 1.2. Sâdık Olması Yönüyle Hz.Ebû Bekir ................................................... 158 1.2.1. Sâdık-ı Ekber .................................................................................. 158 1.2.2. Safiyullâh-ı Sıddîk ......................................................................... 160 1.2.3. Sıddîk ............................................................................................. 160 1.2.4. Sıddîk-ı AǾzâm ............................................................................. 175 1.2.5. Sıddîk-ı Ekber ................................................................................ 176 1.2.6. Sıddîk-ı MuǾazzam ....................................................................... 182 1.2.7. Sıdk ................................................................................................ 183 1.3. Akrabalık Yönüyle Hz. Ebû Bekir ........................................................ 186 1.4. Nesil Yönüyle Hz. Ebû Bekir ............................................................... 186 1.5. Dindâr ve Velî Olması Yönüyle Hz. Ebû Bekir ................................... 188 1.5.1. Atîk Oluşu ...................................................................................... 188 1.5.2. Dindâr Oluşu .................................................................................. 189 1.5.3. Efdâl Oluşu .................................................................................... 192 1.5.4. İmâm Oluşu .................................................................................... 193 1.5.5. Rehber Oluşu .................................................................................. 194 1.5.6. Sahabe Oluşu .................................................................................. 195 1.5.7. Server Oluşu ................................................................................... 196 1.5.8. Tasdîk Edici Oluşu ......................................................................... 197 1.5.9. Vâkıf-ı Esrâr Oluşu ........................................................................ 199 1.5.10. Velî/ Evliyâ Oluşu ........................................................................ 200 1.5.11. Ziyâ Oluşu .................................................................................... 201 1.6. İstimdâd Edilmesi Yönüyle Hz. Ebû Bekir .......................................... 202 1.7. Maddî (Fizikî) Yönüyle Hz. Ebû Bekir ................................................ 212 x 1.8. Manevî (Ahlâkî) Yönüyle Hz. Ebû Bekir ............................................. 213 1.8.1. Adaletli Oluşu ................................................................................ 214 1.8.2. Cömert Oluşu ................................................................................. 214 1.8.3. Destgîr Oluşu ................................................................................. 215 1.8.4. Güzel Ahlâklı Oluşu ....................................................................... 216 1.8.5. İffetli Oluşu .................................................................................... 217 1.8.6. Ruhunun Temiz Oluşu ................................................................... 218 1.8.7. Vefâlı Oluşu ................................................................................... 218 1.9. Devlet Adamı ve Komutan Olması Yönüyle Hz. Ebû Bekir ................ 219 1.9.1. Halife Oluşu ................................................................................... 220 1.9.2. Önder Oluşu ................................................................................... 222 1.9.3. Pehlivan Oluşu ............................................................................... 223 1.9.4.Yâver Oluşu .................................................................................... 225 1.10. Tasavvufa Kaynaklık Etmesi Yönüyle Hz. Ebû Bekir ....................... 225 1.10.1. Mevlânâ ve Hz. Ebû Bekir ........................................................... 228 1.10.2. Nakşîbendîlik ve Hz. Ebû Bekir................................................... 231 1.11. Söz Sanatlarında Hz. Ebû Bekir ......................................................... 232 1.11.1. İktibâs ........................................................................................... 232 1.10.2. Telmih .......................................................................................... 234 1.11.3. Teşbih ........................................................................................... 244 1.11.4. Leff ü Neşir .................................................................................. 245 1.14. Sevilmesi Yönüyle Hz. Ebû Bekir ...................................................... 246 1.15. Diğer ................................................................................................... 248 SONUÇ ............................................................................................................... 258 KAYNAKÇA ..................................................................................................... 260 xi KISALTMALAR b. : Bin (ibn) bk. : Bakınız c. : Cilt DİA : Diyanet İslâm Ansiklopedisi G. : Gazel H.Ö. : Hece Ölçüsü Hz. : Hazreti İSAM : İslâmi Araştırmalar Merkezi K. : Kasîde Kısa Mes. : Kısa Mesnevî Kıt K. : KıtǾa-i Kebîre Kıt. : KıtǾa Mes. : Mesnevî Mt. : Matla Mu. : Muhammes Mur. : MurabbaǾ Müf. : Müfred Mün. : Müsemmen Müs. : Müseddes Müsb. : MüsebbaǾ Müt. : MütessaǾ ö. : Ölümü R. : RubâǾi r.a. : Radıyallahu Anh s. : Sayfa s.a.v. : Sallallâhu aleyhi ve sellem Ş. : Şarkı T.B. : Terkîb-i Bend Tah. : Tahmîs Tes. : Tesdîs Tesm. : Tesmîn yy. : Yüzyıl xii GİRİŞ Din, insanların hayatının her alanına nüfuz etmiş ve insanların duygularını, düşüncelerini, yaşam tarzlarını şekillendirmiştir. Türkler İslâm dinini benimsedikten sonra İslâm dininin iki önemli kaynağı olan Kur’ân’a ve Hz. Peygamber’in sünnetine sımsıkı sarılmışlar, dîn-i mübîne kılıçlarıyla ve kalemleriyle hizmet etmişlerdir. Hz. Peygamber’i severken ashabını da sevmişler, hürmet göstermişlerdir. Bu minvalde şairler Hz. Peygamber’i zikrettikleri yerde çâr-yârı da yani dört dostu da anmışlardır. Sahabilerin Hz. Peygamber’in yanında olması, mücadeleleri ve örnek şahsiyetleri ile Müslümanları etkilediğini Türk Edebiyatı’nın bilinen ilk kaynaklarında da görmek mümkündür. Yusuf Has Hacib Kutadgu Bilig eserinin 3.bölümünde ‘’Dört Sahabenin Övülmesini Anlatır’’ başlığı altında 14 beyitte dört halifeden bahseder. Bölümden örnekler; Bunlar onun sevdiği dört arkadaşıydı Yanındaki danışmanları bunlardı İkisi kayınbabası ikisi damadıydı Bunlar halkın en iyisi ve en seçkiniydi Başta herkesten önce Tanrı’ya inanmış Gönlü ve dili dürüst (sıddîk) olan Ebu Bekir gelir Malını tenini ve canını fedâ etti Dileği ancak yalvaçın sevinciydi1 1 Kutadgu Bilig Yusuf Has Hacib, çev. Reşid Rahmeti Arat (İstanbul: Kabalcı Yayınevi, 2006), 101. 1 Hz. Peygamber’in sevdiği dört kişinin halkın arasında da en iyi, en seçkin olduğunu, Hz. Ebû Bekir’in gönlünün ve sözünün doğru olduğunu (sıddîk) ve onun canını, malını Peygamber’in rızası için feda ettiğini ifade etmiştir. Edib Ahmed Yüknekî Atabetü’l-Hakayık’ta ‘’Sahabenin-Allah hepsinden razı olsun-faziletleri hakkında’’ başlığı altında dört sahabenin faziletinden bahsetmiştir. Yeme tört işine men selâm Olardın utanmak kaçan özüne ‘Atik birle Fârûk üçünç Zü’n-nûreyn ‘Alî törtelençi ol arsılan tona2 Edib Ahmed Yüknekî bu eserinde halife oluş sırasıyla Hz. Ebû Bekir’i atîk, Hz. Ömer’i fârûk, Hz. Osman’ı zi’n-nûreyn ve Hz. Ali’yi yiğit lakaplarıyla, onları öne çıkaran faziletleriyle anmış, onları her zaman anacağını ve bundan da usanıp bıkmayacağını söylemiştir. Hz. Ebû Bekir’in ‘’Allah’ın cehennemden azat ettiği kimse’’ anlamında atîk lakabıyla ifade edildiğini görmekteyiz. 12. yüzyılda Ahmed Yesevi tarafından yazılan Divân-ı Hikmet adlı eserin her bir bölümüne hikmet adı verilmiştir. Bu hikmetlerin 42.si Hz. Ebû Bekir hakkındadır. Gördüğü an inanan Ebu Bekr-i Sıddîk’tır Üstün olup dayanan Ebu Bekr-i Sıddîk’tır Dertleşince ağlayan kulluğa bel bağlayan 2 Serkan Çakmak (ed.), Atebetü’l-Hakâyık (İnceleme-Tenkitli Metin-Tıpkıbasım) (İstanbul: Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yayınları, 2019), 71-72. 2 Ciğerlerin dağlayan Ebu Bekr-i Sıddîk’tır Hiçbir sözünden dönmeyen kimseye sır vermeyen Gaflete meyletmeyen Ebu Bekr-i Sıddîk’tır Cânı cânâna veren Resul ile everen El açıp dua eden Ebu Bekr-i Sıddîk’tır Sözünün eri olan nefsi yerlere çalan Hak Resul’e bağlanan Ebu Bekr-i Sıddîk’tır Muhammed’e kaynata hiç yapmış değil hata Boynu Resul’e iǿta Ebu Bekr-i Sıddîk’tır Hoca Ahmed tasdîk gâr-i yâri ayrı tut Âriflikte bil sadık Ebu Bekr-i Sıddîk’tır3 Hoca Ahmed Yesevi Divân-ı Hikmet eserinde Hz. Ebû Bekir’i sıddîk oluşuyla anmış ve onun ilk anda inanıp, Hz. Peygamber’in yanında olduğunu, ona olan sevgi ve muhabbetini, Hz. Ebû Bekir’in kayınpeder oluşunu şiirinde konu edinmiştir. 3 Kemal Eraslan - Necdet Tosun, Hoca Ahmed Yesevî Külliyâtı (Ankara: Ahmet Yesevi Üniversitesi, 2019), 177-178. 3 13. asrın son dönemi ve 14. asrın başlarında Orta Anadolu’da yaşamış olan Türkmen dervişi Yunus Emre’nin4 divânında da Hz. Ebû Bekir’in izini görmek mümkündür. Yunus Emre divânında Hz. Ebû Bekir’in adı üç defa geçmektedir.5 Ebu Bekr ü ǾÖmer ol dîn ulusı ǾAliyy-i Murtaza ǾOsmân benümdür6 Türk Edebiyatı’nda Oğuzlar’ı konu edinen Dede Korkut hikâyelerinin girişinde de Hz. Ebû Bekir, Hz. Peygamber’in sağında namaz kıldığı ifade edilerek konu edilmiştir. …Ağız açup öger olsam üstümüzde Tanrı görklü; Tanrı dostu, din serveri Muhammed görklü, Muhammedün sağ yanında namaz kılan Ebû Bekir Sıddîk görklü; âhır sıpara başıdur, …7 Türk Edebiyatı’nda önemli yer tutan divânlar şairlerin muhitini, edebî ve dinî bilgi birikimini göstermesi bakımından önemlidir. Divân şairlerinin peygamberlerden ve din büyüklerinden bahsetmesi, ayet ve hadis iktibâsları, telmihler yapması, dinî terminolojiye hâkim olması dinî bilgi birikimini gösteren en önemli ipuçlarıdır. Bu ipuçlarından yola çıkarak çalışmamızda Türk Edebiyatı’nda Hz. Ebû Bekir’in yerini, edebî şahsiyetini ve eserlerini, 19. yüzyıl divânlarındaki Hz. Ebû Bekir portresini ortaya koymak amaçlanmıştır. 4 Nihad Sami Banarlı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi (İstanbul: Milli Eğitim Basımevi, 1998), I. cilt/327. 5 Ramila Takhirova, “Yunus Emre Divanı’nda Özel İsimler” (V. Uluslararası Aksaray Sempozyumu, Aksaray: Somuncu Baba Tarih Ve Kültür Araştırmaları ve Araştırma Merkezi Uygulama Yayını, ts.), 111. 6 Mustafa Tatçı, Yunus Emre Dîvânı (İnceleme - Metin) I (Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 1990), 220. 7 Orhan Şaik Gökyay, Dedem Korkudun Kitabı (İstanbul: Milli Eğitim Basımevi, 1973), 2. 4 Bu mülâhaza ile divânların diğer yüzyıllara nispeten sayıca daha çok neşredildiği, Türk Edebiyatı’nda yeninin denendiği, sosyal hayattaki ve zihniyetteki değişimlerin şiire etkisinin gözlemlendiği 19. yüzyıl ile konuyu sınırlandırıp bu döneme ait divânların derinlemesine incelenmesi tercih edilmiştir. Çalışmanın birinci bölümünde Hz. Ebû Bekir’in hayatı, edebî şahsiyeti ve eserleri, Türk Edebiyatı’nda Hz. Ebû Bekir konu başlıklarına yer verilmiştir. Hz. Ebû Bekir’in hayatı ile ilgili yapılan çalışmaları özetler mahiyette bilgiler sunulmuştur. Bu bilgiler ışığında Hz. Ebû Bekir’in doğumu, lakapları, çocukluğu ve gençliği, evlilikleri ve çocukları, İslâm’la müşerref olması, Mekke döneminde yaptığı faaliyetleri, hicreti, Medine döneminde yaptığı faaliyetleri, halife oluşu ve halifeliğinde yaptığı faaliyetleri, vefatı genel olarak ele alınmıştır. Tez içerisinde istifade edilen ayetlerin numaraları dipnot olarak eklenmiştir. Ayet mealleri verilirken Diyanet Vakfı Meali’nin kullanılması tercih edilmiştir. Teze kaynaklık eden metin neşir çalışmalarındaki hatalı ve eksik kısımlar düzeltilerek dipnotta belirtilmiştir. Her cümleye, her dizeye büyük harfle başlama hususundaki eksiklikler Türkçe yazım kılavuzuna uygun biçimde düzeltilmiştir. Hz. Ebû Bekir’in edebî yönü ve eserlerinin ele alındığı kısımda Hz. Ebû Bekir’in şiire bakış açısıyla birlikte ona ait olduğu tespit edilen ahidnâmesi, divânı, hutbeleri, mektupları, vecîzeleri bir araya getirilmiş ve eserlerinden örnekler sunulmuştur. Hz. Ebû Bekir’e nispet edilen divânı tahkîk eden Ömer Fârûk et-TabbaǾnın Divanu Halifeti Resulillah (sav) Ebû Bekr es-Sıddik : Siretuhu ve Şi’ruhu adlı Arapça eserine İSAM’da 077817 GNL. demirbaş numarasıyla kayıtlı halde ulaşılmış ve eser tarafımızca incelenmiştir. Türk Edebiyatı’nda Hz. Ebû Bekir başlığı altında Hz. Ebû Bekir’e ait müstakil cenknâme bulunmasa da bilinen cenknâmeler içerisinde Hz. Ebû Bekir’in yer aldığı bölümlerden örnek metinler sunulmuştur. Toplumda örnek ve önder olmuş kimselerin üstün özelliklerinin anlatıldığı faziletnâmeler incelenmiştir. Dört halifenin ve Ehl-i Beyt’in faziletlerini anlatan Kerderli Mahmud b. Ali’nin yazdığı Nehcü’l-Feradis eserinde Hz. Ebû Bekir’e ait bölümden örnek sunulmuştur. 5 Kişilerin ya da toplumların göçlerini manzum biçimde anlatan eserler olan hicretnâmeler içerisinde Süleyman Nahîfî’nin Hicretü’n-Nebî eseri incelenmiş ve Mehmed Nazif’in Hicret-i Nebi eserinden bir bölüm örnek olarak verilmiştir. Hz. Peygamber’in fizikî ve ahlâkî özelliklerinin anlatıldığı hilyeler incelenmiş dört halifeden bahseden Mehmed Es’ad Efendi’nin Çâr-Bâğ adlı eseri ile Cevrî’nin Hilye-i Çehâr-Yâr-i Güzîn adlı eserinden bahsedilmiştir. Aşere-i Mübeşşere için yazılan hilyeler içerisinde Hz. Ebû Bekir bölümleri incelenmiş ve örnek bir metin sunulmuştur. Hz. Peygamber’in hayatının manzum biçimde anlatıldığı manzum siyerler incelenmiştir. En hacimli manzum siyer olan Münîri’nin Siyer-i Nebî’si, Yazıcıoğlu Mehmed’in Muhammediye’si, Âşık Molla Rahîm’in Mevlid-i Şerîf’i gibi manzum siyer eserleri kısaca tanıtılmış ve bir metin örnek olarak verilmiştir. Tanınmış kimselere ait hikâyelerin anlatıldığı menkıbe kitapları incelenmiştir. Müstakil olarak dört halifenin anlatıldığı Şemseddîn Ahmed-i Sivâsî’nin Menâkıb- ı Çehâr-Yâr-i Güzîn, Abdî’nin Fezâil-i Hulefâ-yı Râşidîn ve Hasâil-i Çehâr-Yâr-i Güzîn, İsmâil’in Menkıbet-i Çehâr-Yâr-i Kibâr eserleri içerisinde Hz. Ebû Bekir’e ait bölümlerden bahsedilmiştir. Ayrıca methiyeler başlığı altında 19. yüzyıl divânlarında Hz. Ebû Bekir’in yer aldığı methiyelerden örnekler verilmiştir. Mesnevîler başlığı altında Ahmed Paşa’nın Garibnâme, Cem Sultan’nın Cemşid ü Hurşîd, Süleyman Çelebi’nin Vesîletü'n-Necât eserleri incelenmiş, Hz. Ebû Bekir’den bahseden bölümden örnek metinler verilmiştir. Hz. Peygamber’in göğe yükselme mucizesini konu edinen manzum ve mensur miǾraçnâmelerden söz edilmiştir. Bu bölümde manzum miǾraçnâme eserleri içerisinde Abdülvâsî Çelebi’nin MiǾrâc-nâme-i Seyyidü’l Beşer Hazret-i Resûlullâh ‘Aleyhi Efdali’s-salavât’ı, ‘Ârif’in MiǾrâcü’n-Nebî’si, Şeyh İsmâ’il Hakkı Bursevî’nin MiǾraciyye’si, Nâyî Osman Dede’nin MiǾrâcü’n-nebî ‘Aleyhi’s- selâm’ı, Süleyman Nâhifî’nin MiǾrâcü’n-Nebî’si gibi eserler zikredilmiştir. Abdülvâsî Çelebi’nin miǾraçnâmesinde Hz. Ebû Bekir’in nasıl ele alındığı bir örnek metinle açıklanmıştır. 6 İkinci bölüm iki kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısımda Hz. Ebû Bekir’e müstakil şiir yazan şairler ve şiirler ‘’Hz. Ebû Bekir’e Müstakil Şiir Yazanlar’’ başlığı altında toplanmış ve alfabetik olarak sıralanmıştır. İkinci kısımda dört dost içerisinde Hz. Ebû Bekir’in de zikredilmesi hasebiyle ‘’Çâ^r- Yâr-ı Güzîn’’ başlığı altında bu şiirler toplanmış ve alfabetik olarak sıralanarak beyitler açıklanmıştır. Üçüncü bölüm tezimizin asıl bölümünü oluşturmaktadır. Bu bölümde 270 divân incelenmiş ve 117 divânda Hz. Ebû Bekir’in konu edildiği tespit edilmiştir. 19. yüzyıla ait divânları tespit etmede Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü’nden ve M. Fatih Köksal’ın Türkçe Divanlar Kataloğu (Bibliyografya) kitabından faydalanılmıştır. Mürettep divânların seçilmesine özen gösterilmesiyle birlikte gayr-i mürettep divânlardan da yararlanılmıştır. Fakat divânçeler kapsamlarının dar olması hasebiyle teze dâhil edilmemiştir. Hakkında birden fazla çalışma yapılmış divânlarda kapsamlı ve güncel olan çalışmaların tercih edilmesine özen gösterilmiştir. 1800-1899 yılları arasında doğmuş şairler 19. yüzyıl dönemi içerisinde değerlendirilmiştir. Bu bölümde Hz. Ebû Bekir’i divânlarında konu edinen şairler tablo haline getirilmiştir. Sıyamzâde Hasan Hamdi’nin iki farklı divânında Hz. Ebû Bekir’in konu edilmesi sebebiyle iki divânından da istifade edilmiştir. 19. yüzyıl divânları içerisinde Hz. Ebû Bekir’in hasletleri incelenmiş ve konularına göre tasnif edilmiştir. Konuyla ilgili beyitler alfabetik olarak sıralanmış ve birer beytin örnek olması açısından açıklanmasına gayret gösterilmiştir. Şairlerin yaşadıkları muhitin şiire etkisini göstermek amacıyla şairlerin intisap ettikleri tarikat ve tasavvufi çevre tespit edilmeye çalışılıp tablo haline getirilmiştir. 7 BİRİNCİ BÖLÜM HZ.EBÛ BEKİR’İN HAYATI 1. HZ.EBÛ BEKİR’İN HAYATI 1.1. Hz. Ebû Bekir’in Doğumu, Gençliği ve Ailesi Kureyş kabilesinin Teymoğulları kolundan olan Hz. Ebû Bekir, Fil Vakası’ndan yaklaşık üç yıl sonra Mekke’de dünyaya gelmiştir. Babası Ebû Kuhafe’dir. Annesi Selma bint Sahr’dır. Annesi ölen çocuklarının ardından doğan bu çocuğunu alıp Kâbe’ye koşmuş ve yaşadığı takdirde onu Kâbe’nin hizmetine vereceğine dair Allah’a söz vermiştir. Bu adayışın ardından onun lakabı atîk olmuştur yani Allah’ın kendisini ölümden azat ettiği kimsedir.8 Peygamber Efendimiz’in ‘’Sen Allah’ın cehennemden azat ettiği kimsesin.’’demesinin de ona bu lakabın verilmesinde etkili olduğu bilinmektedir.9 Hz. Ebû Bekir’in bundan başka lakapları malını Allah yolunda infâk edip eski kıyafetler giydiğinden dolayı zü’l-hilâl10, Müslüman oldukları için işkenceye maruz kalan köleleri satın alarak onları özgürlüklerine kavuşturduğu için etkâ, çok acıyan ve merhametli olduğu için evvâh, çok samimi ve sadık olmasından dolayı da sıddıktır.11 Cahiliye döneminde adı Abdulkâbe iken Müslüman oluşunun ardından Peygamber Efendimiz (s.a.v) adını Abdullah olarak değiştirmiştir.12 Arap kültüründe künye önemli bir yer tutar. Bazen kişiye doğan ilk erkek çocuğuna nispetle bazen de kişinin bir meziyeti dolayısıyla künye verilirdi. Selma bint Sahr’ın iyiliksever bir kadın olmasından dolayı künyesi Ümmü’l-hayr’dı (İyilerin annesi). Kendisine de Ebû Bekir künyesi verilmiştir.13 Bu künyenin ne için verildiğine dair kaynaklarda açık bilgi yoktur. 8 Ahmet Lütfi Kazancı, Emîr’ül Mü’minîn Hz.Ebûbekir (r.a) (İstanbul: Ensar Neşriyat, 2018), 13- 14. 9 Adnan Demircan (ed.), Kitâbü’t Tabakâti’l-Kebîr (İstanbul: Siyer Yayınları, 2015), 3.cilt/189. 10 İbrahim Sarıçam, Hz. Ebu Bekir (Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1996), 6. 11 Hilal Kara - Abdullah Kara, Can Yoldaşı Hz. Ebû Bekir Hayatı - Ahlakı (İstanbul: Siyer Yayınları, 2021), 234-236. 12 Kazancı, Emîr’ül Mü’minîn Hz.Ebûbekir (r.a), 15. 13 Kazancı, Emîr’ül Mü’minîn Hz.Ebûbekir (r.a), 14-16. 8 Hz. Ebû Bekir çocukluğunu Kâbe’nin etrafında geçirmiştir. Hz. Peygamber’de dedesi Abdulmuttalib ile birlikte Kâbe’ye sık sık gittiğinden dolayı orada tanışmışlar ve arkadaş olmuşlardır. Kâbe’nin hizmetine adanan Hz. Ebû Bekir Kâbe’nin önemli bir yer olduğunu biliyor ve her gidişinde Kâbe’yi tavaf ediyordu. Daha küçük yaştan itibaren insanların eliyle oydukları putlara tapınmanın akla mantığa aykırı olduğunu düşünüyordu. Yaşıtları gibi putlara tapmıyor, içki içmiyor, kumar oynamıyordu. Hz. Ebû Bekir daha genç yaşlarındayken kumaş ve elbise ticaretiyle meşgul olmuş ve parlak zekâsından dolayı ticaretten çok iyi kazanç sağlamıştır. Çocukluğundan beri arkadaş olduğu Hz. Peygamber ile ticaret konusunda fikir alışverişi yapan Hz. Ebû Bekir’in Hz. Peygamber ile birlikte ticari ortaklık yaptığı bilinmektedir.14 Hz. Ebû Bekir ilk evliliğini Cahiliye döneminde Kuteyle bint Abdüluzzâ ile yapmıştır. Bu evliliğinden Abdullah ve Esma adında iki çocuğu olmuştur. Bir müddet sonra bu hanımından boşanmıştır. Daha sonra Ümmü Rûman ile evlenmiş ve bu evliliğinden Ayşe adında kızı olmuştur. Ümmü Rûman hicretin 6. yılında vefat ettikten sonra Hz. Ebû Bekir üçüncü evliliğini Esma bint Umeys ile yapmış, bu evlilikten Muhammed adında bir oğlu olmuştur. Dördüncü evliliğini ise Medine’ye hicret ettikten sonra Hârica bint Habibe ile yapmıştır ve bu evliliğinden Ümmü Gülsüm isminde bir kızı olmuştur.15 Hz. Ebû Bekir dört kere evlenmiş ve bu evliliklerinden üç kız ve üç erkek evlat dünyaya gelmiştir. Hz. Ebû Bekir’in Hz. Peygamber’in vefatından sonra doğan kızı Ümmü Gülsüm hariç bütün ailesi sahabi olan ender kimsedir. Annesi Dar’ul- Erkam’ın evinde, babası da Mekke’nin fethedilmesinden sonra Müslüman olmuştur.16 Hz. Ebû Bekir’in evi Hz. Peygamber tarafından her gün ziyaret edilme şerefine sahipti.17 14 Kara - Kara, Can Yoldaşı Hz. Ebû Bekir Hayatı - Ahlakı, 21-23. 15 Mustafa Fayda, “Ebû Bekir” (Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1994), 10/104. 16 Sarıçam, Hz. Ebu Bekir, 3-4. 17 Kazancı, Emîr’ül Mü’minîn Hz.Ebûbekir (r.a), 31. 9 1.2. Hz. Ebû Bekir’in Mekke Dönemi’nde Yaptığı Faaliyetleri ve Hicreti Tam olarak ne zaman Müslüman olduğunu bilmediğimiz Hz. Ebû Bekir’in bir Yemen ticaretinden döndükten sonra Hz. Peygamber’e uğradığını ve Hz.Peygamber’in tebliğini yaptığında hiç şüphe etmeksizin davetini kabul ettiğini biliyoruz.18 Kâbe’nin hizmetine adanan çocuğun gençliğinde de hiçbir kötülüğe yanaşmaması, güzel ahlaklı olması, Hz. Peygamber ile yakın olması ve ona olan sadakati İslâm’a kalbinin hızlıca ısınmasında etkili olmuştur. Hz. Ebû Bekir Müslüman olduktan sonra Mekke döneminde yaptığı faaliyetleri şu şekilde sıralayabiliriz: 1- Tebliğ faaliyetleri: Hz. Peygamber’in tebliğ faaliyetlerine destek vermiş, Hz. Osman, Abdurrahman b. Avf, Bilal Habeşi, Zübeyr b. Avvam, Erkam b. Ebu’l- Erkam, Abdullah b. Mesud gibi nice abid şahsiyetlerin İslâm’a girmesine vesile olmuştur. Neseb ilmini çok iyi bilmesinden dolayı Hz. Peygamber’e yardımcı oluyor, Hz. Peygamber’in Mekke’ye gelen insanlarla ve kabilelerle daha kolay iletişim kurmasını sağlıyordu. 2- Tüm mal varlığı ve servetini harcaması: Hz. Ebû Bekir İslâm’la müşerref olduğunda bir rivayete göre 40.000 dirhemi vardı. 35.000 dirhemini Mekke döneminde harcamıştır. Köle satın alıyordu ve azat etmiştir. Babası Ebû Kuhafe’nin güçlü kuvvetli köleleri azat etmesinin ona daha çok fayda sağlayacağını söylenmesi üzerine ‘’Ben onlardan faydalanmayı düşünmüyorum. Allah’ın rızasını umuyorum.’’ diye cevap vermiştir. O cömert kimselerdendi. Rızkın Allah’tan geldiğini bilir, rızık korkusu çekmezdi. Hz. Ömer hayır yapmada kimsenin Hz. Ebû Bekir’in önünde olamayacağını söylemiştir. 3- Hz. Peygamber’i koruması: Müşrikler Müslüman olan kimselere çeşitli işkenceler, psikolojik şiddet uyguluyorlardı. Yıldırmak, Hz. Peygamber’in etrafından dağıtmak için çeşitli tekliflerde bulunuyorlardı, tekliflerini kabul etmeyenleri toplumda itibarsızlaştırmak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Hz. Ebû 18 Hüseyin Algül, “Hz.Ebûbekir’in İslâm’ın İlk Yıllarındaki Faaliyetlerine Genel Bir Bakış” 1/1 (2003), 24. 10 Bekir de Hz. Peygamber’e zarar verilir düşüncesiyle endişeleniyor, tedirgin oluyordu. Sürekli yanında bulunmaya gayret gösteriyor, müşriklere hedeflerini şaşırtıp zorlukları ve musibetleri üzerine çekiyordu. 4- Müslümanların dertleriyle ilgilenmesi: Hz. Ebû Bekir Müslüman olanların maddi ve manevi dertlerini dinler, elinde olanı ihtiyaç sahibi kimselerle paylaşırdı. İslâm uğrunda çekilen her zorlukta Allah’ın rızasının olduğunu, ecrinin Allah tarafından verileceğini biliyor ve Müslümanların metanetlerini korumaları için telkin ve teselli veriyordu. 5- Azmi ve kararlılığı: Hz. Ebû Bekir’i İslâm dininden vazgeçirmek için çaba sarf etmişler fakat muvaffak olamamışlardır. Cahiliye dönemi adetlerinden uzak duran ve Hz. Peygamber’i kendine arkadaş edinen Hz. Ebû Bekir, arkadaşının tebliğini ilk kabul edenlerden olmuştur. Bir an dahi düşünmemiş, tereddüt etmemiştir. Sıddık lakabına da bu samimiyetiyle mazhar olmuştur. 6- Habeşistan’a hicret etmeyi düşünmesi: Bi’setin 5. yılında Kureyşliler’in Müslümanlar üzerinde işkenceyi arttırmaları, Hz. Ebû Bekir’in evinin gölgeliğinde Kur’an okumasına ve namaz kılmasına mâni olmaları onun dayısının oğlu Haris b. Halid’le Habeşistan’a gitmesini gerekli kılmıştır. Habeşistan’a doğru yola çıkan Hz. Ebû Bekir yolda arkadaşı İbnü’d-Dügunne’ye rastlamış, ibadetlerini evinin içinde gizlice yapması şartıyla onu himaye edeceğini açıklamıştır. Sonrasında Mekke’ye gelip Hz. Ebû Bekir’in kendi korumasında olduğunu söylemiştir. Bir süre sonra dinini açıkça yaşamak isteyen Hz. Ebû Bekir İbnü’d-Dügunne’nin himayesini kendisine geri verdiğini ilân edip Allah’ın kendisini himaye etmede kâfi olduğunu bildirmiş ve Mekke’de kalmaya devam etmiştir. 7- MiǾraç mucizesi: Hz. Peygamber’in miǾraç mucizesi Mekke’de duyulduğunda müşrikler bunun bir fırsat olduğunu düşündüler. Aklı başında olan Hz. Ebû Bekir bu olaydan sonra Hz. Peygamber’i yalnız bırakırsa onun ardından Müslüman olanlar da bu davadan vazgeçer düşüncesiyle Hz. Ebû Bekir’in yanına gittiler. Olan biteni ona anlattılar, o da ‘’ Bu anlattıklarınızı Hz. Muhammed bizzat kendi mi 11 söyledi?’’ diye sorunca onlar da ‘’Evet’’ dediler. Hz. Ebû Bekir bu cevap üzerine hiçbir tereddüt göstermeden ‘’O anlattıysa doğrudur. ‘’diyerek karşılık verdi.19 8- Medine’ye hicret: Akabe Biatları’nda Medineli Müslümanlar Müslümanları Medine’ye davet etmişlerdi. Bu davet üzerine Mekke’de Müslümanlar birer ikişer hicret etmeye başlamışlardı. Mekke’de Müslümanların sayısı azalınca Hz. Ebû Bekir’de sabırsızlanıyor, ne zaman kendisine sıra geleceğini merak ediyordu. Hz. Peygamber’de ‘’Umulur ki Yüce Allah sana arkadaş ihsan eder’’ diyordu ve Hz. Ebû Bekir o kişinin Hz. Peygamber olmasını çok istiyordu. Bir gündüz vakti Hz. Peygamber Hz. Ebû Bekir’in evine gitmişti. Allah’ın hicret için izin verdiğini kendisinin de arkadaş olarak seçildiğini ifade edince Hz. Ebû Bekir sevincinden ağlamıştı. Hz. Peygamber evine dönerken Hz. Ebû Bekir’in evinde de yolculuk için hazırlıklar yapılmaya başlanmıştı. Vakit gece yarısı olduğunda Hz. Peygamber Mekkelilerin emanetlerini sahiplerine vermesi için yatağına Hz. Ali’nin yatmasını istemişti. Kendisi de Hz. Ebû Bekir’le birlikte Yasin Suresi’nden birkaç ayet okuyarak evden çıkmıştı. Suikast planı yapıp Hz. Peygamber’in evinin etrafını saran müşrikler onları görmemişlerdi. Yol boyunca Hz. Peygamber’in sağına, soluna, önüne, arkasına geçip ona zarar gelmemesi için çaba sarf etmştir. Bu hâl Hz. Ebû Bekir’in sevgisini ve sadakatini göstermesi bakımından önemlidir. Sevr Mağarası’na geldiklerinde Hz. Ebû Bekir mağaraya girmiş haşaratları temizleyebildiği ölçüde temizlemiş, delikleri tıkayıp Hz. Peygamber’i mağaraya gelmesi için çağırmıştır. Sabah olduğunda suikastçılar Hz. Peygamber’in evine girdiler, yatakta yatanın Hz. Ali olduğunu görünce öfkeyle soluğu Hz. Ebû Bekir’in evine gittiler. Hz. Ebû Bekir’in kızı Hz. Esma’yı tokatladılar, diğer aile fertlerini sorguya çekseler de hiçbir ipucu alamadılar. Müşrikler Hz. Peygamber’i bulmaları için büyük ödül koyup peşlerine de iz sürücüleri taktılar. İz sürücüler mağaranın önüne kadar geldilerse de onları göremeyip mağaranın önünü kapatan örümcek ağı ve güvercin sebebiyle orada olamayacaklarını düşünüp oradan ayrıldılar. Mağarada 19 Geniş bilgi için bk.Algül, “Hz.Ebûbekir’in İslâm’ın İlk Yıllarındaki Faaliyetlerine Genel Bir Bakış”. 12 bulundukları zaman içerisinde Hz. Ebû Bekir’in oğlu Abdullah gündüz Mekke’deki haberleri toplar akşam mağaraya gelir olan biteni anlatırdı. Hz. Ebû Bekir’in azatlı kölesi Âmir b. Füheyre de hayvanları gündüz Mekkelilerin çobanlarıyla birlikte otlatır kimseye hissettirmeden geride kalır gece kararınca mağaraya giderdi. Süt sağar, Hz. Peygamber’e ve Hz. Ebû Bekir’e erzak götürürdü. Gece şehre dönerken de Abdullah b. Ebû Bekir’in ayak izlerini silerdi. Bu mağarada üç gün kaldıktan sonra iki yol arkadaşı Medine’ye doğru yola çıktılar. İki yol arkadaşının biri Allah’ın dostu Hz. Peygamber, diğeri yâr-ı gâr olan Hz.Ebû Bekir birçok tehlikeye rağmen Allah’ın himayesinde yolculuklarını tamamladılar. 1.3. Hz. Ebû Bekir’in Medine Dönemi’nde Yaptığı Faaliyetleri Hz. Ebû Bekir’in hicretten sonra Medine döneminde yaptığı faaliyetleri de şu şekilde sıralayabiliriz: 1- Malını harcaması: Hz. Ebû Bekir Mekke döneminde İslâm uğruna malını harcadığı gibi Medine döneminde de bu harcamalarına devam etmiştir. 2- Mescid-i Nebi’nin yapımında çalışması: Hz. Ebû Bekir Hz. Peygamber’le birlikte Mescid’i Nebi’nin yapımında çalışmıştır. Masrafların bir kısmını da o karşılamıştır.20 3- Bütün gazvelere ve bazı seriyyelere katılması: Bedir, Uhud ve Huneyn savaşları sırasında Hz. Peygamber’in yanından hiç ayrılmamış ve onu korumuştur. Beni Müstalik seferinde muhacirlerin sancaktarlığını yapmıştır. Tebük Seferi’nde İslâm’ın en büyük sancağını taşımıştır. Bazı seriyyelerde de görev almış, komutanlık yapmıştır. 4- Hac emiri olarak görevlendirilmesi: Hicretin 9. yılında hac farz kılınmıştır. Hac mevsimi yaklaştığında 631 yılında Hz.Peygamber’in isteğiyle Hz. Ebû Bekir hac emirliğiyle görevlendirilmiştir. 300 Müslümanla Medine’den çıkan kafilenin içinde Hz. Ali ve Hz. Hureyre gibi sahabiler de vardı. 20 Harun Yıldırım, Sahihî Buhari’den Vaazlar (İstanbul: Sağlam Yayınevi, 2015), 614. 13 5- Veda Hutbesi’ne katılması: Hicretin 10. yılında Hz. Peygamber’in veda konuşmasını dinlemişti. Hz. Peygamber o konuşmada ‘’Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize olan nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim.’’21 ayeti nazil oldu. Bu ayetin nazil olup dininin tamamlanmasına sevinen sahabiler içinde Hz. Ebû Bekir, Hz.Peygamber’in vefatının yakın olduğunu anlamış ve hüzünlenmiştir. 6- Namaz kıldırmakla görevlendirilmesi: Veda Hutbesi’nden sonra Hz. Peygamber rahatsızlanmış ve mescide çıkamayacak durumda olunca namaz kıldırma görevini Hz. Ebû Bekir’e vermişti. Hz. Ebû Bekir sevdiği arkadaşının durumuna üzülmesinden dolayı namaz kıldıracak takati kendinde görmüyor ve görevin başkasına verilmesini istiyordu. Fakat Hz. Peygamber ısrarla Hz. Ebû Bekir’in namaz kıldırmasını istemiş ve Hz. Peygamber vefat edinceye kadar 17 rekât namaz kıldırmıştır. Hz. Peygamber vefat ettikten sonra Hz. Ömer ‘’Kim Allah Resûlü’nün öldüğünü söylerse şu kılıçla ellerini ayaklarını keserim.’’ dedi. Bu acılı günlerde sahabileri sakinleştirecek kimse gerekiyordu. O kişi Hz. Ebû Bekir’di. Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer’i bu konuşmasından sonra sakinleştirmeye çalıştı ve insanlara dönerek konuşmaya başladı. İnsanlar bunun üzerine Hz. Ebû Bekir’in etrafına toplandı. ‘’ Kim Hz. Muhammed’e tapıyorsa bilsin ki Muhammed ölmüştür. Her kim de Allah’a ibadet ve kulluk ediyorsa şüphesiz ki Allah, Hayy’dır. Asla ölmez, dedi. Ardından ‘’Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse, Allah’a hiçbir zarar veremez. Allah, şükredenleri mükâfatlandıracaktır.’’22 ayetini okudu. İnsanlar sanki o ayeti ilk kez duymuş gibiydiler…’’23 Bu konuşma üzerine sahabiler teskin olup kendilerine geldiler. 21 Maide, 5/3. 22 Âl-i İmrân, 3/144. 23 Adnan Demircan (ed.), Kitâbü’t Tabakâti’l-Kebîr (İstanbul: Siyer Yayınları, 2015), 2.cilt/273. 14 Hz. Ebû Bekir Ensar’ın Benî Sâide gölgeliğinde toplandığı haberini alınca Hz.Ömer’i de yanına alarak oraya gitmiştir. Halifenin Ensar’dan, Muhacirler’den, Kureyş’ten olma meseleleri uzunca sebepleriyle birlikte tartışılmış ve nihayetinde Hz. Ebû Bekir’in halifeliğe daha ehil olduğu sonucuna varılmıştır. Sahabiler Mescid-i Nebî’de Hz. Ebû Bekir’e biat ettiler. Hz. Ebû Bekir hutbeden sahabilere seslenmiş ve Allah ve Resûlü’ne itaat ettiği müddetçe kendisine uyulmasını, yanlış yaptığında uyarılmasını istemiştir. Onun bu konuşması siyaset anlayışını ve tavrını ortaya koyması bakımından oldukça önemlidir.24 1.4. Hz. Ebû Bekir’in Halifeliği Dönemi’nde Yaptığı Faaliyetleri Hz. Ebû Bekir’in halifeliği boyunca yaptığı faaliyetleri şu şekilde sıralayabiliriz: 1- Üsâme ordusunu yola çıkarması: Hz. Peygamber’in Mute Savaşı’nda şehit olanların intikamını almak için hazırlattığı ordunun başına Üsâme’yi tayin etmişti. Fakat kendisinin rahatsızlanması ve defin işlemleri ordunun yola çıkmasını geciktirmişti. Hz. Ebû Bekir halife olunca ilk işi Üsâme ordusunu yola çıkartmak oldu. Üsâme’nin genç ve tecrübesiz olduğunu ileri sürenlere karşı Hz. Peygamber’in komutan tayin ettiği kimseyi değiştirmeyi reddetmiştir. Nihayetinde yola çıkan Üsâme’ye yol boyunca askerî nasihatlerde bulunmuştur. Üsâme düşmanla savaşmadan yolda âsilerin isyanlarını bastırarak başarılı şekilde görevini tamamlayıp Medine’ye geri dönmüştür.25 2- Ridde Savaşları: Hz. Peygamber’in vefatından sonra İslâm’ı tam kavrayamamış kimseler irtidat ettiler; yani İslâm’ı terk ettiler. İslâm’da mürtet olmanın, dinden dönmenin cezası ölümdür. Hz. Ebû Bekir savaşmadan önce onları uyarmak için mektuplar gönderdi. Bu arada birtakım Müslümanlar da İslâm’ın bütün şartlarını kabul ettiklerini fakat zekât vermeyeceklerini bildirdiler. Hz. Ebû Bekir zekât vermeyeceklerini bildiren bu Müslümanlara karşı savaş ilan etti ve Halid b. Velid’i zekât vermeyi terk edenlere karşı savaşmaya gönderdi. İslâm’ın emirlerini parçalayabileceklerini, istediklerini kabul edip istediklerini ret edebileceklerini 24 Geniş bilgi için bk.Hüseyin Algül, “Hz.Ebû Bekir’in Hicretten Vefatına Kadar Olan Dönemdeki Faaliyetlerine Genel Bir Bakış” 3/6 (2005). 25 Kazancı, Emîr’ül Mü’minîn Hz.Ebûbekir (r.a), 99-103. 15 düşünenlere karşı açılmış bir savaştı bu. Halid b. Velid, Esed ve Gatafan kabilelerinde bu düşüncelere sahip kimselerle savaşmış ve bu düşünceleri bertaraf etmiştir. 3- Yalancı peygamberlerle savaşılması: Hz. Peygamber’in hastalanması ve akabinde vefat etmesiyle kendisini peygamber ilan etme cüretinde bulunan yalancılar peyda olmuştur. Bunlardan biri Esved El-Ansî’dir. Sihirbazlığıyla bilinen Esved el-Ansi Hz. Peygamber’in hastalandığı haberini alınca peygamberlik iddiasında bulunmuş sonra da harekete geçip Necran’ı zapt etmiştir. Daha sonra Yemen’e geçip orada Müslümanları öldürmüştü. Kısa zamanda etrafında bir sürü insan toplayan el-Ansî hâkimiyetini Yemen, Taif ve Bahreyn’e kadar genişletmişti. Hz. Peygamber onun üzerine harekete geçilerek öldürülmesi emrini vermiş, bu emri alan Müslümanlar el-Ansî’nin evini basıp hanımının yardımıyla onu öldürmüşlerdi. Böylece peygamberlik iddiasında bulunan ilk yalancının davası son bulmuş oluyordu. Bir diğer peygamberlik iddiasında bulunan yalancı Tuleyha el-Esedî’dir. Tuleyha yalan söylemeyi mubah kılmış, namaz ve zekât ibadetini yerine getirmeyeceklerini Medine’ye bildirmişti. Bunu öğrenen Hz. Ebû Bekir onların üzerine ordu göndermiştir. Tuleyha savaş yerinden kaçmış ve ona tâbi olanlar da etrafından dağılıp gitmişlerdir. Peygamberlik iddiasında bulunan yalancılar arasında Müseylime de vardı. O Yemâme bölgesinde kabile reisiydi. Hz. Peygamber’e gelip Müslüman olduğunu açıklamış ve vefatından sonra kendisini yerine tayin etmesini istemişti. Hz. Peygamber bu teklifini reddedince kabilesine dönüp peygamberlik iddiasında bulunmuş, Kur’an ayetlerine benzer sözler uydurmaya başlamıştı. Hz. Ebû Bekir, Halid b. Velid’i görevlendirerek Müseylime üzerine göndermiş ve Ebu Dücane tarafından Müseylime öldürülmüştü. Bu savaşta 600’den fazla Müslüman da şehit olmuştur. Yemâme Savaşı ile Arap Yarımadası’nda büyük fitne bitmiş oldu. 4- Fetihler yapılması: Hz. Ebû Bekir İslâm’ın sesinin komşu topraklardan da duyulmasını istiyor ve Hz. Peygamber’in tebliğ faaliyetlerini sürdürmek gerekiyordu. Bu amaçla Halid b. Velid’e İran toprakları üzerinde ilerleme emri verdi. Halid b. Velid ilk Hürmüz’ün komutasındaki ordusuyla karşılaşmış ve 16 Hürmüz’ü yenmiştir. Savaşta toplanan ganimetin beşte biri Medine’ye gönderilmiştir. İran ordusu aldığı yenilgi üzerine ikinci bir ordu toplamış ve komutan olarak Kârin b. Kıryânus’u tayin etmişlerdir. Bu ikinci ordu da mağlup olunca İran Şahı Arapların gücünü anlamıştır. Üçüncü orduya karşı galibiyet kazanan Halid b. Velid bu defa Hîre tarafına yönelmiş ve burada şehrin ileri gelenleriyle görüşmeler yapmıştır. Yapılan görüşmeler neticesinde savaşmak yerine cizye ödemeyi kabul eden Hîre halkı için emniyet sağlanmıştır. Hîre halkı da memnuniyetlerini bildirdikleri hediyeler takdim etmişlerdi. Bundan sonra yapılan Enbar, Aynüttemr, Husayd ve Madîh gibi yerlerde Müslümanlar galip gelmiştir. Hz. Ebû Bekir İran tarafından gönderilen bu müjdeli haberlerden sonra ashab ile görüşüp Rumlar üzerine gidilmesi gerektiğiyle ilgili istişare yaptı. Ashabın da aynı görüşte olduğunu öğrenince Mute’nin hesabını sormak üzere birlikleri topladı ve toplanan birlikler Ürdün, Filistin ve Cabiye’ye doğru hareket etti. Arapların Suriye topraklarına dayandığını gören Herakliyus ordusunu topladı ve kuzeyde Bizans cephesinde böylece savaş başlamış oldu. Savaş Müslümanların galibiyetiyle ilerliyordu. Bizans köyleri, kasabaları teker teker İslâm’a teslim oluyor ve Bizans küçülüyordu. Bu fetihler sırasında Şam bölgesinde bulunan Busra’da fethedilmiştir. Ecnadin ve Fihl savaşlarından sonra da artık bütün Bizans kaleleri Müslümanların idaresine geçmiştir.26 İki yıl sonra yapılan Yermuk galibiyetiyle de bölgenin tamamı fethedilmiştir.27 5- Kur’an-ı Kerim’in iki kapak arasında toplanması: Yemame Savaşı’nda çok fazla şehit verilmişti ve bu şehitlerin içinde pek çok hafız bulunuyordu. Hz. Ömer Kur’an’ın iki kapak arasında toplanması gerektiği düşüncesini Hz. Ebû Bekir’e anlatmış fakat Hz. Ebû Bekir Hz.Peygamber’in yapmadığı bir işi yapmaya teşebbüs edemeyeceğini bildirmişti. Hz. Ömer, Hz. Peygamber’in Veda Haccı’ndan dokuz gün sonra vefat etmiş olması dolayısıyla bu işi yapmasının mümkün olmadığı karşılığını verip bu işin faydasının çok olacağını halifeden düşünmesini istemişti. Birkaç gün sonra Hz. Ebû Bekir’in kalbi mutmain olmuş şekilde Hz. Ömer’le 26 İhsan Süreyya Sırma, Müslümanların Tarihi (İstanbul: Beyan Yayınları, 2017), 3.cilt/67. 27 Geniş bilgi için bk. Kara - Kara, Can Yoldaşı Hz. Ebû Bekir Hayatı - Ahlakı. 17 görüştü ve bu önemli işin Hz.Peygamber’in vahiy kâtibi Zeyd b. Sabit’e verilmesi konusunda mutabık oldular. Zeyd b. Sabit’e durum anlatıldı, görevi kabul etmesi için çok dil döküldü ve sonunda ikna oldu. Mescidin bir köşesi bu iş için ayrıldı. Çeşitli taşlara, hurma liflerine, enli kemiklere, derilere, kâğıtlara yazılan ayetler getiriliyordu. Getirilen bu ayetlerin kabul edilmesi için Hz. Peygamber’in huzurunda yazılmış olması ve o ayetin Hz. Peygamber’in yanında yazıldığına dair iki şahidin de olması gerekiyordu. Yazı işi böyle başladı, ne kadar sürdüğü hakkında bilgi bulunmamakla birlikte herhangi bir ihtilaf da söz konusu olmamıştır. Her bir ayet Hz. Peygamber’in belirttiği düzende yerini almış ve kitap haline getirilmiştir. Bu kitaba Mushaf adı verilmiştir. 1.5. Hz. Ebû Bekir’in Vefatı Hz. Ebû Bekir, hicretin 13. yılında, 2 yıl 7 ay kadar İslâm devletine başkanlık yaptıktan sonra hastalandı ve bu hastalığın akabinde 63 yaşında vefat etti. On beş gün süren hastalığı sırasında yerine namaz kıldırmak için Hz. Ömer’i seçmişti. Hz. Ebû Bekir’in hastalığı ağırlaşınca, devlet sekreteri olan Hz. Osman’ı çağırtarak bir ahidname yazdırdı ve aynı günün akşamı vefat etti. Hz. Ömer cenaze namazını kıldırdıktan sonra ölmeden önce, Hz.Peygamber’in yanına defnedilmeyi istediği için oraya gömüldü. Hz. Ebû Bekir’in vefatından sonra terekesinde bir dinardan başka bir şey bulamamışlardı.28 Hz. Ebû Bekir doğru sözlü, cömert, tevâzu sahibi, dindar, yiğit, yumuşak huylu, yardımsever bir kimseydi. Onun şahsiyetini ayrıntılı olarak divânlar üzerinden III. Bölüm’de ele alacağız. 2. HZ. EBÛ BEKİR’İN EDEBÎ ŞAHSİYETİ VE ESERLERİ Arap edebiyatında şiirin önemli bir yeri vardır. Hz. Peygamber de şiire önem veren bu topluluğun içinde yaşamıştır. O Arap toplumunun şiirle ilişkisini devenin yavrusuna olan bağlılığına benzetmiştir. Müşrikler Hz. Peygamber’i mecnun şair 28 Sırma, Müslümanların Tarihi, 3.cilt/69-71. 18 olarak nitelendiriyorlardı. Kur’an’da açık olarak Hz. Peygamber’in şair olmadığı ifade edilmiştir. Biz ona şiir öğretmedik; zaten ona yaraşmazdı da. Ona vahyedilen, ancak bir öğüt ve apaçık Kur’an’dır.29 Kur’an’da eleştirilen durum şiirin kendisi değil, şiir söyleyenlerin Hz. Peygamber’e ve Kur’an’a karşı tutumlarıdır. Kur’an müşriklerin ifade ettikleri gibi sihir, büyü ve tılsım değil Allah’ın kelamıdır. Cahiliye döneminde şairlerin cinleri olduklarına inanılırdı ve bu yüzden Hz. Peygamber’e şair demeleri onun vahyi cinden aldığını ifade etmek içindi. Kur’an’ın şairleri eleştirmesinin diğer bir nedeni de dine aykırı yaşam tarzlarına sahip olmalarıdır. Hz. Peygamber’in şiir okumaması onun şiire karşı olduğunu göstermez. Şiirde ölçüt olarak dine ve ahlâki değerlere ters düşmemesini önemsemiştir. Bu ölçütleri dikkate alarak söylenen şiirleri beğenmiş ve takdir etmiştir. Hz. Peygamber, müşriklerin söyledikleri sözlere karşı şiiri etkili bir mücadele yöntemi olarak görmüştür. Şüphesiz o dönemde müşriklerin İslâm dinini ve Hz. Peygamber’i hicvetmelerine karşı Hassân b. Sâbit, Kâ’b b. Mâlik ve Abdullah b. Revâha’nın çok etkili mücadeleler verdikleri bilinmektedir. 30 Hz. Ebû Bekir Kur’an, hadis, fıkıh, neseb, rüya tabirleri konusunda bilgili olduğu kadar şiir ve edebiyat alanında da bilgili idi. Şüphesiz onun vecîzeleri, hutbe ve mektupları onun edibliğini gösteren en önemli işaretlerdir. Kimi araştırmacılar Hz. Ebû Bekir’in şair olmadığını iddia etmişler kimi araştırmacılar da zaman zaman şiir okuduğunu ifade etmişlerdir. Hz. Ebû Bekir’e nispet edilen divânı Türkçe’ye kazandıran Kenan Demirayak kitabında Hz. Ebû Bekir’in şair olduğuna dair birçok kaynağın olduğunu ifade ederek kaynakların bilgisini sunmuştur. Bu kaynaklar içerisinde İbn Abdirabbihî’nin ‘’Ebû Bekir şair idi. Ömer de şair idi, Ali ise bu üç kişinin içerisinde en büyük şair idi.’’ demesi, Mustafa Fayda’nın Kasîde-i Bürde’nin baş tarafında, Kasîde-i Ebû Bekri’s-Sıddîk radıyallâhu anh 29 Yâsîn Suresi, 36/69. 30 Kenan Demirayak, Arap Edebiyatı Tarihi- II Sadru’l-İslam Dönemi (Ankara: Fenomen Yayınları, 2009), 35-36. 19 başlığıyla yer alan bir sayfalık kasidenin Osmanlı medreselerinde okutulduğunu ifade etmesi zikredilmiştir.31 İbn-i Sad ‘’Tabakat’’ eserinde Hz. Ebû Bekir’in Hz. Peygamber’in vefatından sonra söylediği mersiyelere yer vermiştir. O mersiyelerden örnekler;32 Ey gözlerim Usanmadan ağlayın haktır Seyyid olana ağlamak Sıkıntılarda en iyi yardımcı olana lahitte geceleyene ağlayın Melik ola kulların Rabbi ve Memleketlerin sahibi Ahmed’e selam gönderdi Toplanan kalabalıkların güzeli olan Dostun yokluğundan sonra kalır mı hayatın tadı Keşke hepimize ölüm gelseydi de Hepimiz birlikte ölseydik o Mühtedi ile Bir başka söylediği mersiye de; Peygamberimizi yattığı yerde kıvrılmış görünce Evler tüm genişliğiyle dar geldi bana Kemiklerim zayıflamış ve kırılmış gibiyim Şaşkın ve ne yapacağımı bilmez haldeyim ben Yalnız ve çaresiz kaldın artık ey Atîk Vay haline senin sevgilin toprak altında kaldı Ah keşke arkadaşının vefatından önce 31 Kenan Demirayak, Hazreti Ebû Bekir Hayatı, Edebî Kişiliği ve Divanı (İstanbul: Gül Kitap, 2011), 20. 32 Demircan, Kitâbü’t Tabakâti’l-Kebîr, 2015, 2.cilt/321-322. 20 Kayalar altında bir mezara gömülüp yok olsaydım Ondan sonra bidatler ve olaylar meydana gelecek Gönüllerin ve omuzların kaldıramayacağı olaylar33 2.1. Ahidnâmesi Ahidnâme sözlükte anlaşma şartlarını ve iki tarafın imzasını taşıyan kâğıt anlamına gelmektedir.34 Hz. Ebû Bekir vefat edeceği zaman Hz. Osman’ı yanına çağırıp ona şöyle dedi; ‘’ ‘Ahd- âtî (gelecekteki vasiyet) Muhammed Resûlullah sallâllahu aleyhi ve sellemin halîfesi Ebû Bekir’in dünyaca en son ve ahiretçe en evvel deminde (anında), kâfirin imana ve fâcirin îkana (günahkârın anlayışa) geldiği bir halde ettiği ahd ve vasiyettir. Ben, Ömer ibni’l-Hattâb’ı hılâfete intihab ettim. Onu dinleyin, ona itaat eyleyin. Hayırı taharrîde (araştırmada) kusur etmedim. Eğer sabır ve adalet eylerse beni tasdîk etmiş olur ve eğer cevr (zulüm) ve tebdil-i meslek ederse (yolunu değiştirirse) ben gaybı bilmem. MaǾzûrum. Ben, ancak hayr murad ettim. Herkes, amelinin cezasını bulur ve zulüm edenler, karîben (yakında) ne hale giriftar olacaklarını bilir. Es-selâmü aleyküm ve rahmetullah’ Hz. Ebû Bekir bu ahidi yazdırdıktan sonra başını pencereden uzatıp orada bulunan ashaba ‘’Size halife seçtim, razı mısınız?’’ diye sorunca oradakiler razı olduklarını söylediler. Bunun üzerine ahidnâmeyi kölesine verip dışarda okutturdu. Herkes Hz. Ömer’in hilafetini kabul edince Hz. Ebû Bekir onu yanına çağırıp tavsiyelerde bulundu.’’35 2.2. Divânı Hz. Ebû Bekir’in şiirlerinin derlendiği divânının ona ait olduğu tartışmalı bir konudur. Bu divânı Türkçe’ye kazandıran Kenan Demirayak’tır. 33 Kitâbü’t- Tabakâti’l- Kebîr eserinde noktalama işaretleri kullanılmıştır. 34 Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat (Ankara: Aydın Kitabevi Yayınları, 2020), 18. 35 Ahmed Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârih-i Hulefâ (İstanbul: Bedir Yayınevi, 1966), 1/332-333. 21 Hz. Ebû Bekir divânı, Râci el-Esmer ve Ömer et-TabbâǾ tarafından Hz. Ebû Bekir’e nispet edilen şiirler toplanarak neşredilmiştir. Ömer et-TabbâǾ neşrettiği bu divânın önsözünde Hz. Ebû Bekir’in divânının el yazmasının önceden Şam’da el-Mektebetu’z-Zâhiriyye’de 3624 numarada kayıtlıyken daha sonra bugün burada bulunan kitapların yine Şam’daki Mektebetu’l-Esed’e taşınmasıyla el yazmasının bu kütüphanede 6254 numarada kayıtlı mikrofilminin bulunduğunu ifade etmiştir.36 Hz. Ebû Bekir’in şiirlerinin derlendiği bu eserdeki şiirler, müşriklerin eleştirilmesi, Hz. Peygamber’in davetinin desteklenmesi, onun güzel özelliklerinin dile getirilmesi, onun medhedilmesi, Hz. Peygamber’in etrafındakilerin yüce ahlâkının tasvir edilmesi, nihayet Hz. Peygamber’in vefatı üzerine ona içten ağıtlar yakılması gibi konular üzerine nazmedilmiştir.37 َوَكذَاَك الدَّْه ر َنْت َّم َما إِْن لَبِثَْت أَْن َسَك ْ ت ث َف َّب ِريحٍ أل ناٍس َعَص ر َّلْت َو أ ْخَرى ثَبَتَتْ َقد َم َز َنافِهِ َوَكذَاَك الدَّْه ر فِي أَْص َّما اْستََحقَّْت قََصَرت بَاِل غ َما د ونَه اْستِْحقَاق ه َو يَدٌ َع َلت ِ ذي لَْم تَِخْب نَفٌْس َعلَْيِه ات ََّك َّل َّكْل ت َعلَى اْلَح يِ ا فَتََو İnsanlara ne rüzgârlar eser de, bir de bakarsın, çok geçmeden duruvermiş. Zaman da böyledir, getirdiği her çeşit sıkıntıyla, bir ayak kayar, diğer ayak sabit kalır. Kimi insanı zaman hak etmediği şeylere ulaştırır, kimisi de hak ettiğine bile ulaşamaz. Ben tevekkül etmişimdir, kendisine güvenen hiç kimsenin hayal kırıklığına uğramadığı Hayy olan Allah’a.38 36 Ömer Tabba, Dîvanu Halîfetu Rasûlullah Ebî Bekri’s-Sıddîk (Beyrut: Dâri’l-Erkam b. Ebî’l- Erkam, 1999), 8. 37 Demirayak, Hazreti Ebû Bekir Hayatı, Edebî Kişiliği ve Divanı, 20-22. 38 Demirayak, Hazreti Ebû Bekir Hayatı, Edebî Kişiliği ve Divanı, 29-30. 22 Bu şiirde Hz. Ebû Bekir günlerin değişkenliğinden, bu günler içerisinde Allah’a tevekkül ettiğinden ve Allah’a tevekkül edenlerin hayal kırıklığına uğramayacağından bahsetmiştir. 2.3. Hutbeleri Hutbe bir topluluğa ya da kişiye karşı yapılan konuşmadır. Hz.Ebû Bekir gençliğinden beri hatipleri ve edipleri çok iyi dinlemiş ve birçoğunu da ezberlemiştir. Hz.Peygamber’in vefatı sonrası yaptığı konuşmayla insanları teskin etmesi, Benî Saide gölgeliğinde yaptığı konuşmayla Müslümanların parçalanmasını önlemesi ve halife seçildikten sonra yaptığı ilk konuşmada devlet idaresinde izleyeceği metotları insanlara aktarmasıyla gönülleri hoşnut etmesi iyi bir hatip olduğunu göstermesi bakımından önemli örneklerdir. Hz. Ebû Bekir’in hutbeleri hakkında yapılan çalışmalar incelendiğinde Ahmet Zeki Safvet’in Cemheretü Hutabi’l-Arab adlı eserinde Hz. Ebû Bekir’e ait 41 hutbe, M. Yusuf Kandehlevî’nin Asr-ı Saâdet Hutbeleri adlı eserinde Hz. Ebû Bekir’e ait 13 hutbe bulunduğu görülmüştür. Ayrıca Suyuti’nin Tarihü’l-Hulefâ adlı eserinde de Hz. Ebû Bekir’e ait hutbeler yer almaktadır.39 Hz. Ebû Bekir’in Hz. Peygamber’in vefatı günündeki hutbesi: ‘’Tek ve ortağı olmayan Allah’tan başka Tanrı olmadığına tanıklık ederim. Yine ben efendimiz Muhammed’in (s.a.s) onun kulu ve elçisi olduğuna şehadet ederim. Ayrıca kitabın indiği gibi, hadisin söylediği gibi, sözün dediği gibi olduğuna ve Allah’ın açık gerçek olduğuna tanıklık ederim. Daha sonra ey insanlar dedi: Kim Muhammed’e (s.a.s) tapıyordu ise, bilsin ki Muhammed (s.a.s) ölmüştür. Kim Allah’a ibadet ediyorsa bilsin ki O diridir, ölmez. Hiç kuşkusuz Allah durumu size daha önce bildirmiştir. Öyleyse onu paniğe kapılarak bırakmayın. Şüphesiz ki Allah peygamberimiz için gönlündeki düşüncesini sizin içinizdeki düşünceye tercih etmiş; onun sevabına kulunu almıştır. Geriye size Kitabını ve Sünnetini bırakmıştır. Dolayısıyla bu ikisine yapışan, arif; bunların arasını 39 Yılmaz, “Türk Edebiyatı’nda Hz. Ebû Bekir Vecîzeleri ve Bedreddin b. Himmet-Yârü’l- Mevlevî’nin Tuhfetü’s-Sıddîk’ı”, 12. 23 ayıran ise inkâra düşmüş olur. ‘’Ey iman edenler adaleti yerine getiriniz.’’ Şeytan sakın sizi peygamberin ölümüyle meşgul etmesin. Asla sizi dininizden döndürmesin. Derhal onu aciz bırakacağınız işlemi yapın. Onu beklemeyin yoksa size yetişir.’’40 2.4. Mektupları Mektuplar en eski kullanılan iletişim araçlarından biridir. Mektuplar yazıldığı dönemin anlayışını, sosyal, kültürel, siyasî anlayışını yansıtması bakımından da önemli tarihî vesikalardır. İslâm tarihine ait önemli tarihî vesikalar diyebileceğimiz bu mektupları derleyen Ahmed Zeki Safvet’tir. Cemheretu Resâili’l-Arab adlı 4 ciltlik eserinde Hz.Ebû Bekir döneminde halife ile valiler, halife ile halk arasında karşılıklı yazılan 54 mektubun metnine yer vermiştir.41 Bu mektuplar arasında Hz. Ebû Bekir’in dinden dönenlere karşı gönderdiği orduların komutanlarına yazdığı mektup, Müsennâ b. Hârise’nin kardeşi Mesud’u halifeye gönderip yardım talep etmesi üzerine halifenin Halid b. Velid’ yazdığı mektup ve akabinde Müsennâ’ya gönderdiği mektup, Amr b. As’a gönderdiği mektup, Yemen halkına yazdığı mektup, Ebû Ubeyde’nin mektubuna cevaben yazdığı mektup, Yezid b. Ebî Süfyan’ın mektubuna karşılık yazdığı mektup zikredilebilir. Bu mektuplardan biri Yezid b. Ebî Süfyan’a yazdığı mektup şu şekildedir: ‘’Bismillâhirrahmanirrahîm. Mektubun bana ulaştı. Bizans imparatorunun Antakya’ya göçtüğünü ve Allah’ın Müslüman ordularından onun kalbine korku düşürdüğünü yazıyorsun. Şüphesiz biz Resûlullah’la beraberken korkuyorduk ve Allah bize yardım etti. Bizi melâike-i kiram ile destekledi. Korkuyla Allah’ın bize yardım ettiği din işte bu dindir ki bugün insanları biz buna davet ediyoruz. 40 M.Reşit Özbalıkçı, Asr-ı Saadet ve Râşit Halifeler Döneminde Hitâbet (İzmir: Yeni Akademi Yayınları, 2005), 75. 41 Sarıçam, Hz. Ebu Bekir, 103. 24 Rabbine andolsun ki Allah Müslümanlara müşrikler gibi yapmaz. Allah’tan başka ilah bulunmadığına inananla, onunla birlikte başka ilahlara tapanı, çeşitli ilahlara tapmayı kendisine din ittihaz edeni de bir tutmaz. Onlarla karşılaştığında beraberinde olanlarla birlikte hücum et. Allah seni yardımsız bırakmaz. Allah Teâlâ’nın bize bildirdiğine göre az sayıda bir topluluk, Allah’ın izniyle kalabalık bir gruba galip gelir. Bununla beraber ben seni daha fazla insana ihtiyacın olmayacak ölçüde yeterli miktarda askerle destekleyeceğim. Selam ve Allah’ın rahmeti senin üzerine olsun.‘’42 Hz. Ebû Bekir’in yazdığı mektupların kısa ve veciz olduğunu görmekteyiz. O mektuplarında cihadın Allah’ın emri olduğunu bildirmiş, geçmişte yaşanan başarıları hatırlatarak cihad ruhunu güçlü tutmuş, askerî ve idarî düzenlemeyi iyi derecede yapmış, yapılan faaliyetleri takip etmiştir. 2.5. Vecîzeleri Vecîze sözlükte özdeyiş, özlü söz anlamına gelmektedir.43 Vecîzeler az sözle çok şey anlatma sanatıdır. İslâm geleneğinde önce Hz. Peygamber’in kırk, yüz ve bin hadisleri derlenmiş zaman içerisinde dört halifenin sözleri de derlenmiştir. Dört halifeye ait vecîzelerin toplandığı eserler; 15.yüzyılda yazılan Bedreddîn b. Himmet-yârü’l-Mevlevî’nin Sad Kelime-i Çehâr-Yâr44 adlı eseri, aynı yüzyılda yazılan Mustafa b. Mehmed’in Terceme-i Sad-Kelimât-ı Çihâr-Yâr-Yâr-i Güzîn adlı eseri, 19. yüzyılda yazılmış olan Manastırlı Mehmed Rif’ât’ın Cevâhir-i Çihâr- Yâr ve Emsâl-i Kibâr adlı eseridir. Prof. Dr. Hikmet Özdemir’in hazırladığı Sad Kelime-i Hazret-i Ömer, Sad Kelime-i Hazret-i Ebubekir, Sad Kelime-i Hazret-i Ali ve Mehmet Yılmaz’a ait Dört Halife’den Vecîzeler Sözlüğü günümüze ait eserlerdendir. 42 Geniş bilgi için bk. Sarıçam, Hz. Ebu Bekir. 43 Mehmet Kanar, Osmanlı Türkçesi Sözlüğü (İstanbul: Say Yayınları, 2009), 2.cilt/3643. 44 Eserin Hz.Ebûbekir’le ilgili bölümü Mehmet Fatih Yılmaz, Hz. Ömer’le ilgili bölümü Işın Yüksel, Hz. Osman’la ilgili bölümü Aişe Kaleli, Hz. Ali’yle ilgili bölümü Adem Ceyhan tarafından çalışılmıştır. 25 Türk Edebiyatı’nda Hz. Ebû Bekir’in vecîzeleriyle ilgili çalışmalara Reşidüddin Vatvat’ın Tuhfet’us Sıddîk ila’l-Sadik min Kelâm Emir al-Müminîn Ebî Bekr es- Sıddîk eseri kaynak teşkil etmektedir. Türk Edebiyatı’nda Hz. Ebû Bekir’in vecîzeleri üzerine yapılan çalışmalar şunlardır; 1. Bedreddin b. Himmet-Yarü’l-Mevlevi, Kitabu Tuhfetü’s-Sıddîk min Kelamı Ebi Bekri’s-Sıddîk: Osmanlıca tertip edilen eserde Kitabu Tuhfetü’s-Sıddîk min Kelâmı Ebi Bekr es-Sıddîk bölümünde Hz. Ebûbekir’in vecîzeleri bulunur. 2. Cemal-i Halveti, Şerh-i Sad Kelime-i Sıddîk-i Ekber: Arapça yazılmış eserde Hz. Ebû Bekir’in vecîzeleri açıklanırken konuyla ilgili ayet ve hadislerden, kelam ve tasavvuf ilminin kavramlarından faydalanılmıştır. Bazı vecîzelerin açıklanmasında şiirlerden örnek beyitler ve büyük mutasavvıflardan örnek sözler aktarılmıştır. 3. Mustafa b. Mehmed, Terceme-i Sad Kelimât-ı Çehar-Yar: Osmanlıca yazılmış eserde Hz. Ebû Bekir’in isimleri, lakapları, lakapların anlamları ve bunların ele alınış şekli, anne ve babasının künyeleri, Hz. Peygamber ile yakın dostlukları konu edilmiştir. Hz. Ebû Bekir’in 142 hadis rivayetinde bulunduğu zikredilmiştir. 4. Manastırlı Mehmed Rif’at, Cevâhir-i Çihâr-Yâr ve Emsâl-i Kibâr: 96 sayfadan müteşekkil bu kitapta Reşîdüddîn Vatvat’ın dört halifenin vecîzelerine dair eserleri Türkçe’ye tercüme edilmiştir. Hz. Ebû Bekir e ait 55 vecîze bulunmaktadır.45 Hz. Ebû Bekir’in vecîzelerine örnekler; 30.Vecîze: Sözün çoğu birbirini unutturur, sana ait olan aklında tutabildiğin kadardır. 31.Vecîze: Kendini düzelt ki halk da seni doğru kabul etsin. 32.Vecîze: Gizlini aşikâr olanla bir tutma; yoksa işlerin bozulur. 45 Yılmaz, “Türk Edebiyatı’nda Hz. Ebû Bekir Vecîzeleri ve Bedreddin b. Himmet-Yârü’l- Mevlevî’nin Tuhfetü’s-Sıddîk’ı”, 45-49. 26 33.Vecîze: Danışmanından hiçbir bilgiyi gizleme; aksi takdirde başına geleceklerin sorumlusu senden başkası değildir.’’46 3. TÜRK EDEBİYATI’NDA HZ. EBÛ BEKİR Peygamber Efendimiz’in sahabeyi övmesi ve sahabenin sevilmesini istemesi daha ilk dönemden itibaren sahabeye yaklaşımı etkilemiştir. Sahabe içerisinde de Peygamber Efendimiz’in devlet görevini yürütme işini ilk Hz. Ebû Bekir daha sonra bu görevin Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’ye verilmesi onlara olan saygı ve sevginin daha çok artmasında etkili olmuştur. Hz. Ebû Bekir’in ilk inananlardan ve ilk halife olması, faziletleri, Hz. Peygamber’in mağara arkadaşı olması, ona olan sevgisi, yakınlığı, cömertliği, sıddîk lakabının bizzat Resûlullah (s.a.v) tarafından verilmesi ve Hz. Ebû Bekir için nâzil olan ayetler onun değerini göstermesi bakımından önemlidir. Bu değer, sevgi ve saygı çeşitli eserlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu minvalde ilk dönem Türk Edebiyatı kaynaklarından olan Kutadgu Bilig’te, Divân-ı Hikmet’te ve Atabetü’l- Hakayık’ta Hz. Ebû Bekir’i, manzum-mensur methiyeleri, menkıbe kitaplarını, hilyeleri, faziletnâmeleri, cenknâmeleri, manzum siyerleri, hicretnâmeleri, mîraçnâmeleri inceleyeceğiz. 3.1. Cenknâmelerde Hz. Ebû Bekir Türk Edebiyatı’nın İslâmî ürünlerinden olan cenknâmeler, Müslümanlar ile Müslüman olmayanların savaşlarının edebî üslupla anlatılmasıdır. Kaynağını Kur’an, hadis ve İslâm tarihinden almaktadır. Cenknâmelerin yazılış amacı; dini anlatma ve yayma, İslâm dini ve ahlâkı hakkında bilgi verme, toplumdaki cihat ruhunu diri tutmaktır. İnsanın kendine ve başkalarına karşı olan sorumluluklarını yerine getirmesini, ahlâkını güzelleştirmeye çabalayıp kötülüklerden uzak durmasını sağlamaktır.47 46 Yılmaz, Türk Edebiyatı’nda Hz. Ebû Bekir Vecizeleri ve Bedreddin b. Himmet-Yârü’l- Mevlevî’nin Tuhfetü’s-Sıddîk’ı, 56. 47 İsmail Toprak, Hazreti Ali Cenkleri (İstanbul: Büyüyenay Yayınları, 2014), 8. 27 Araştırmalarımızda Hz. Ebû Bekir’e ait müstakil bir cenknâme tespit edemedik. İncelediğimiz Hz. Ali cenknâmeleri içinde Hz. Ebû Bekir’in ismi Yemame, Mukaffa, Cenâdil, Selâsil, Mukatil ve Huneyn cenklerinde geçmektedir. Cenâdil kalesi cenginde, Mukaffa seferinde Hz. Ebû Bekir, Hz. Peygamber’in bayraktarlığını yapmıştır. Hz. Ebû Bekir, Huneyn ve Mukatil cenginde Hz. Peygamber’in yanında olmuştur. Hayber Kalesi Cengi’nde bayraktar vazifesini üstlenmiştir. Cenknâmelerde Hz. Ebû Bekir örnekleri: Hz. Ebû Bekir, Huneyn savaşında Hz. Muhammed’in (s.a.v) yanındadır ve sıddık olarak anılmıştır; Sağ yanında yürüdü Sıddık revân Sol yanında hem ‘Ömer oldı revân Cenâdil Kal’ası cenginde bulunan Hz. Ebû Bekir, burada da komuta mevkiindedir: Ol Ebu Bekr ve ‘Ömer ‘Osman ‘Alî Cem ‘iken bunlar nâgâh iy Velî48 3.2. Faziletnâmelerde Hz. Ebû Bekir Fazilet sözlükte erdem, üstünlük, güzel vasıflar demektir.49 Bu faziletlerin anlatıldığı eserlere faziletnâme denir. 48 İsmet Çetin, Türk Edebiyatında Hz.Alî Cenknâmeleri (Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 1997), 197-199. 49 Mehmet Kanar, Osmanlı Türkçesi Sözlüğü (İstanbul: Say Yayınları, 2009), 1.cilt/944. 28 Araştırmalarımıza göre tek müstakil faziletnâme Yemînî’nin Faziletnamesi’dir. Bu faziletnâme Hz. Ali hakkındadır.50 Müstakil olmayan Türkçe faziletnâmeleri incelediğimizde bu türe 14. yüzyılda Kerderli Mahmud b. Ali’nin yazdığı Nehcü’l Feradîs eserini örnek gösterebiliriz. Bu eser dört halifeyi, Ehl-i Beyt’i ve dört halifenin faziletlerini anlatan mensur bir kırk hadîs tercümesinden müteşekkildir. Eserde dört bölüm vardır. Her bölümde de on fasıl bulunmaktadır. İkinci bölümün birinci faslı Hz. Ebû Bekir’in faziletlerini anlatmaktadır. Nehcü’l Feradîs’de Hz. Ebû Bekir’in faziletini anlatan bölümden bir örnek: Zeyd ibn-i Erkam (r.a) anlatır: ‘’Bir gün Hz. Ebû Bekir ile birlikte gidiyordum. Hz. Ebû Bekir, ‘Ey Zeyd! Susadım, burada birinden su iste, içeyim!’ dedi. Ben de gidip bir kimseden su istedim. O da bana baldan şerbet yapıp Hz. Ebû Bekir’e verdi, Hz. Ebû Bekir tattı ve ‘Bu nedir?’ diye sordu. O da ‘Ey Allah Resûlü’nün halifesi! Bu, bal şerbetidir.’ deyince Hz. Ebû Bekir içmedi ve mübârek sakalından gözyaşları akana kadar epeyce ağladı. Ondan sonra kendine gelince ‘Ey Allah Resûlü’nün halifesi! Niçin bu kadar ağladınız?’ diye sordum. Hz. Ebû Bekir cevap verdi: ‘ Bir gün Hz. Peygamber’in yanındaydım. Hz. Peygamber eli ile bir şeyi uzaklaştırıyor ve ‘Benden uzaklaş!’ diyordu fakat ben kimseyi göremiyorum, benden uzaklaş, diye kime söylüyorsunuz? diye sorunca Hz. Peygamber şu şekilde cevap verdi: Dünya bir insan şekline bürünüp kendine yaklaşmamı diledi, ben ise onu kovdum, uzaklaştırdım; sen bana lazım değilsin, dedim; o da benden uzaklaştı. Daha sonra dünya, ey Muhammed! Sen benden kurtuldun ancak senden sonrakiler benden kurtulamayacak.’ dedi.’’ 50 Geniş bilgi için bk.Yusuf Tepeli, Dervîş Muhammed Yemînî Fazîlet-Nâme (Giriş-İnceleme- Metin) (Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 2002). 29 Hz. Ebû Bekir’in, az önce susayıp da su istediğim zaman şerbet gelince dünya sevgisi gönlüme yerleşir, Cenab-ı Hakk’ın huzurundan uzaklaşırım diye ağladım, demesi bundan idi.51 3.3. Hicretnâmelerde Hz. Ebû Bekir Hicretnâmeler kişilerin veya grupların bir yerden başka bir yere yaptıkları göçleri anlatan manzum eserlerdir. Türk Edebiyatı’nda başka kimselerin göç konusunun ele alındığı hicretnâmeler olmakla birlikte daha çok Hz. Peygamber’in (s.a.v) gerçekleştirdiği göç konu edinilmiştir. Hicretnâmelerde Hz. Peygamber’in hicret emrini alması, yatağına Hz. Ali’yi bırakması, Hz. Ebû Bekir’e durumu bildirmesi ve akabinde yapılan hazırlıklar, Hz. Peygamber’in evinden ayrılması, müşriklerin takip etmeleri, Hz. Peygamber ve Hz. Ebû Bekir'in Sevr mağarasına sığınmaları, Medinelilerin büyük bir coşku ve sevinçle Hz. Peygamber’i karşılamaları konuları işlenmiştir.52 Divânlarda hicret daha çok naǾt ve mesnevî bölümlerinde konu edinilmiştir. Manzum siyerlerde ve siyer türü edebî eserlerde de hicret konusu işlenmiştir. Hicretnâme türünde müstakil olarak mesnevî nazım şekliyle yazılan ilk ve en uzun şiir 18. yüzyılda yaşamış olan Süleyman Nahîfî’nin Hicretü’n-Nebî eseridir. Eser 788 beyittir.53 Hicretnâme türünde müstakil olarak yazılan bir başka eser Mehmed Nazif’in Hicret-i Nebî’sidir. Bu manzume divânın ikinci manzumesi olup 87 beyitten oluşmaktadır. Mehmet Nazif’in Hicret-i Nebî eserinde Hz.Ebû Bekir’in yâr-ı gâr (mağara arkadaşı) oluşu ve Hz.Peygamber’in has, merhametli dostu olduğu konu edilmiştir. 51 Bilâl Aktan, Nehcü’l Ferâdîs Cennetlerin Açık Yolu (Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 2017), 85-86. 52 Mehmet Ünal, “Hicretnâme Türüne Yeni Bir Örnek: Mehmed Nazif’in‘Fî Hicreti’n-Nebî Aleyhisselâm’ Başlıklı Mesnevisi” 21 (2020), 426. 53 Türkân Alvan, “Hicret-i Nebî’nin Klasik Türk Şiirine Yansıması”, FSM İlmi Araştırmalar İnsan ve Toplum Bilimler Dergisi 0/7 (2016), 2-3. 30 Ebû Bekr’i refik-i hâs kıldı Anı yâr-ı şefîk-i hâs kıldı (2/9) Ebû Bekr ile çekdi gâra togrı Koyup agyârı gitdi yâre togrı (2/52) Duâya başladı zât-ı peyâmber Bükâya başladı Sıddîk-i Ekber (2/72)54 3.4. Hilyelerde Hz. Ebû Bekir Hilye; Süs, ziynet; güzel vasıflar; güzel yüz; Arap harfleriyle yazılan bir yazı stili; Hz. Muhammed’in üstün vasıflarını konu edinen eser.55 Hilye, Hz.Peygamber’in fiziksel özelliklerini, ahlâkî güzelliklerini, sıfatlarını anlatan eserlerdir. Bu tür daha sonra peygamberler, halifeler, aşere-i mübeşşere ve tarikat büyüklerini de kapsayarak genişletilmiştir. Genellikle mesnevî nazım şekliyle ve az sayıda mensur olmakla birlikte manzum kaleme alınmıştır. Bunun yanı sıra manzum-mensur yazılan hilyeler de vardır. Dört halifeye dair iki hilye yazılmıştır. Bunlardan birincisi dört halife için ilk defa yazılan 17. yüzyılda yaşamış olan Mehmed Es’ad Efendi’nin Çâr-Bâğ adlı eseridir. Eser Süleymaniye Kütüphanesi’nde Gülistân-ı Şemâil adıyla kayıtlıdır. Mesnevî nazım şekliyle yazılan eser, 1178 beyit olup aruzun MefâǾilün MefâǾilün FâǾilün kalıbıyla yazılmıştır. Hz.Ebû Bekir’in anlatıldığı bölüm ‘’Beyân-ı hilye-i Sıddîk-i ekber Rızâ’yı Hakk ile olsun muvakkar’’ başlığıyla başlamaktadır. Eserin 279. ile 373. arasındaki beyitler Hz. Ebû Bekir’in hilye ve vasıflarından bahsetmektedir. 54 Ünal, “Hicretnâme Türüne Yeni Bir Örnek: Mehmed Nazif’in‘Fî Hicreti’n-Nebî Aleyhisselâm’ Başlıklı Mesnevisi”, 428-431. 55 Kanar, Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, 2009, 1.cilt/1373. 31 Diğer eserde yine aynı yüzyılda yaşamış Cevrî’nin Hilye-i Çehâr-Yâr-ı Güzîn adlı eseridir. Eser, 147 beyittir. Mesnevî nazım şekliyle yazılan eserde aruzun FeǾilâtün FeǾilâtün FeǾilün kalıbı kullanılmıştır. Hz. Ebû Bekir’in anlatıldığı bölüm ‘’Sıfat-ı Hilye-i Sıddîk-i ǾAtîk’’ başlığıyla başlamakta olup 26 beyittir. Bu eser Çâr-Bâğ adlı eserden sonra yazılmasına rağmen ondan daha meşhurdur. Bu eserden birkaç örnek beyit: Âz idi lahm-ı latîf-i bedenî İ‘tidâl üzre idi sahm-ı tenî Vechinün olmuşıdı levnî sefîd Reşk iderdî âna nûr-ı hurşîd Hem dahi böyle olmuşıdı bî- tahfîf Rîşinün cânib-i bâlâsı hafif Hem dahî böyle olındî tahkîk Ki ola ruhlarınun cildi rakîk Dîdiler vasf-ı cebîninde kibâr Meşrik-ı subh-ı hidâyet envâr56 Narin bedeninin eti az, vücudundaki yağı normaldi. Yüzünün rengi bembeyazdı. Güneşin nuru ona imrenirdi. Hem açık sakalının üst tarafı seyrekti. Hem böyle 56 Sema Gülmez, Cevrî İbrahim Çelebi ve Hilye-i Çihâr-Yâr-ı Güzîn Adlı Eseri (İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2006), 33. 32 araştırıldı ki onun yanaklarının derisi inceydi. Alnını betimleyenler onun hidayet ışığı saçan sabah güneşinin aydınlığı gibi olduğunu söylediler. Müstakil yazılmış aşere-i mübeşşere hilyeleri içerisinde Hz. Ebû Bekir’den ayrı bir bölümde bahseden Güftî’nin Hilye-i Şerîf-i Aşere-i Mübeşşere adlı eseri 333 beyit olup mesnevî nazım şekliyle yazılmış ve aruzun FeǾilâtün FeǾilâtün FeǾilün kalıbı kullanılmıştır. Güftî, eserinin 90- 105. beyitler arasında ‘’Hilye-i Fâhire-i Zât-ı ǾAtîk’’ başlığı altında Hz. Ebû Bekir’in fiziki özelliklerinden, İslâm’ı hemen kabul ettiğinden ve nesebinin Hz. Peygamber’e dayandığından bahseder.57 3.5. Manzum Siyerlerde Hz. Ebû Bekir Siyer, Hz. Peygamber’in hayatını anlatan eserlerdir. Türk Edebiyatı’nda ilk siyer eserleri Arapça ve Farsça’dan tercüme ile olmuştur. Türk Edebiyatı’nda bilinen ilk eser Erzurumlu Mustafa Darîr’in Sîretü’n-Nebî’sidir. Bu eser mensur olsa da içinde parça parça manzum kısımlar vardır. Türk Edebiyatı’nda en hacimli manzum siyer eserlerinden biri de Velî’nin Sîretü’n- Nebî’sidir. Mesnevî nazım şekliyle yazılmış eser de genellikle aruzun FâǾilatün FâǾilatün FâǾilün kalıbı kullanılmıştır. Türk Edebiyatı’nda en hacimli klasik manzum siyer Münîrî’nin Siyer-i Nebî’sidir. 7 cilt olarak tertip edilen eser yaklaşık 33.000 beyitten müteşekkildir. Mesnevî nazım şekliyle yazılan eserin en önemli özelliği kafiye şeklinin cinaslı olmasıdır Manzum siyerlerden biri de Yazıcıoğlu Mehmed’in Muhammediye’sidir. Kasîde ve mesnevî nazım şekilleriyle birlikte terci-i bend nazım şeklinin esas alındığı 9008 beyitlik eserdir. Âşık Molla Rahîm’in Mevlid-i Şerîf eseri tasavvufî bakış açısıyla 11’li hece ölçüsüyle yazılan mevlitte hicret konusu 341 beyitte anlatılmıştır.58 57 Geniş bilgi için bk. Mehtap Erdoğan, Türk Edebiyatında Manzum Hilyeler (İstanbul: Kitabevi, 2013). 58 Ferdı̇ Kiremitçi, “Türk İslam Edebiyatında Manzum Hicretnâmeler ve Mustafâ Fevzî b. Nu’mân’ın ‘Hicret-i Habîb-i Rabbü’l- Âlemîn’ Başlıklı Mesnevisi”, Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi 0/18 (2017), 345-347. 33 Son dönemin mutasavvıf şairlerinden olan Kâtib Fevzi Efendi’nin Hz. Peygamber’in doğumu, hicreti, şemâili, hilyesi gibi pek çok bilginin yer aldığı ve yaklaşık 900 beyitten oluşan Şümûsü’s-safâ fî evsâ fi’l-Mustafâ adlı manzum siyer türünde eseri bulunmaktadır.59 Münîrî’nin manzum siyer türündeki Siyer-i Nebî eserinde Hz. Ebû Bekir’in Müslüman oluşu şu şekilde anlatılmıştır: Ebû Bekr eyleyüp İslâm guslin Vuzû tertîbi birle k’itdi guslin Namâzun ögrenüp erkânını hem Edâ kıldı Resûlullâhla bâ-hem Ebû Tâlib gelüp görüp görüşdi Bu hoş vech ile güftâre girişdi Didi etbâǾun ile sini bârî Bu seyyid çün saǾîd eyledi Bârî Hemân-dem bu haber kim çıkdı şehre Ebûbekr oldı İslâm ile şöhre Gücendi buna bürnâ vü eger pîr 59 Reyhan Keleş, “İslâmî Türk Edebiyatı’nda Hicret ve Hicretle İlgili Kavramlar” 11/7 (2016), 229. 34 Didiler şol ǾAtîki gör ahı bir Atası dedesi dînin idüp terk Yapışdı Ahmedün âyinine berk Gücendiler Ebû Bekr işine key Uruldı her biri bagrına san key60 3.6. Menkıbe Kitaplarında Hz. Ebû Bekir Menkıbe sözlükte çoğu tanınmış veya tarihe geçmiş kimselerin ahvaline ait fıkralar, hikâyeler demektir.61 Bu tanımdan hareketle menkıbenin önemli tarihi veya dini şahsiyetlerin hayatlarının, mücadelelerinin ve kerametlerinin anlatıldığı eserlerdir diyebiliriz. Bir tür olarak menkıbeler 9. yüzyıldan itibaren tasavvufî düşüncenin içerisinde ortaya çıkmıştır. Türk Edebiyatı’nda menkıbe yazma geleneğini ise 11. yüzyıla kadar götürmek mümkündür. Bu alanda Karahanlı hükümdarı Satuk Buğra Han’ın kişiliğinin anlatıldığı Tezkire-i Satuk Buğra Han türün ilk örneği kabul edilmiştir. Müstakil olarak dört halifenin anlatıldığı menkıbelerden biri 16. yüzyılda meydana getirilmiş olan Şemseddîn Ahmed-i Sivâsî’nin Menâkıb-ı Çehâr-Yâr-i Güzîn adlı eseridir. Eserde Hz. Ebû Bekir’e ait 66 adet müstakil menkıbe vardır. Bunun yanı sıra Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali ile birlikte 155 tane menkıbede adı geçmektedir.62 60 Ümran Ay, Münîrî (Öl. 1521?)’nin Manzum Siyer-i Nebî’si Cilt.1 (İnceleme-Metin) (İstanbul: Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Doktora Tezi, 2007), 730. 61 Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, 713. 62 Yusuf Yıldırım, “Edebiyatımızda Hz.Ebubekir” (Hazret Ebu Bekir, Sivas: Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Rektörlük Matbaası, 2019), 237-238. 35 Dört halifenin anlatıldığı menkıbelere Abdî’nin Fezâil-i Hulefâ-yı Râşidîn ve Hasâil-i Çehâr-Yâr-i Güzîn adlı eseri ve hangi asır şairlerinden olduğu kesin tespit edilemeyen İsmâil’in Menkıbet-i Çehâr-Yâr-i Kibâr adlı eseri örnek verilebilir.63 İsmâil’in eserinde ‘’Fî Menkıbet-i Ebû Bekr-i Sıddîk Radiyâ’llâhu ǾAnh’’ başlığı altında 25 beyitlik manzume Hz. Ebû Bekir’e dairdir. ‘’Fî Menkıbet-i Ebû Bekr-i Sıddîk Radiyâ’llâhu ǾAnh’’ başlığı altındaki manzumeden birkaç örnek beyit: Evvelâ Sıddîk-ı Ekber kutb-ı Hak Kim anundur her fezâǾilde sebak Cism ü cânı maǾden-i sıdk u safâ Dost-dâr u yâr-ı gâr-ı Mustafâ Âfitâb-ı şerǾ ü deryâ-yı yakîn Anı tahsîs etdi ender şerǾ ü dîn Bir gün etdi seyyid ol sadr-ı kibâr Hakk’un üç yüz altmış ahlâkı var Kimde olsa bir[i] ol hulkun hemân Cennetü’l-meǾvâ anundur bî-gümân 63 Adem Ceyhan - Fatih Koyuncu, “Dört Halifeye Dair Menkıbeler ve Rafizî’ye Nasihatler: Menkabet-i Çehâr-Yâr-i Kibâr” 41/1 (2017), 5. 36 Etdi Sıddîk ey Resûl-i kâǾinât Bende var mı biri anun fi’l-hayât Dedi Peygamber üç yüz altmış tamâm Sendedür ol hulk-ı Hâlık ber-devâm64 İlk en büyük sıddîk, Hakk’ın büyük dostudur. O her fazilette ileri geçmektedir. Onun bedeni ve ruhu, doğruluğun ve dürüstlüğün kaynağıdır. O, Hz. Peygamber’in dost edindiği kişi ve mağara, yol arkadaşıdır. Hz. Ebû Bekir, İslâm dininin güneşi ve doğru bilginin denizidir. Allah şeriat ve din içinde onu özge kıldı. Bir gün, o büyüklerin efendisi olan Hz. Peygamber dedi ki: “Hakk’ın üç yüz altmış ahlâkı vardır. O huylardan biri kimde bulunursa şüphesiz daima Me’vâ cennetinde olur.” Hz. Ebû Bekir, “Ey kâinatın Resûlü, o huyların biri hayatta bende var mıdır?’’ dedi. Hz. Peygamber dedi ki: “O Yaratan’ın üç yüz altmış ahlâkının tamamı sende devamlı olarak vardır...”65 3.7. Mesnevîlerde Hz. Ebû Bekir Mesnevî, Türk Edebiyatı’nda her beytin kendi arasında ayrı kafiyelendiği nazım şeklinin adıdır. Aruzun kısa kalıplarıyla yazılır. Mesnevîlerde konu çeşitliliği vardır. Özellikle uzun uzun anlatılacak konularda mesnevî nazım şekli tercih edilmiştir.66 Aşık Paşa’nın Garibnâme adlı eserinin dibacesinde ‘’Ebubekr’i Radıyallahu ǾAnh Medh İder’’ başlığı altında 4 beyitte Hz. Ebû Bekir’den bahsedilir. Birisi Sıddîk-ıdı gör hâlini 64 Ceyhan - Koyuncu, “Dört Halifeye Dair Menkıbeler ve Rafizî’ye Nasihatler: Menkabet-i Çehâr- Yâr-i Kibâr”, 19-20. 65 Ceyhan - Koyuncu, “Dört Halifeye Dair Menkıbeler ve Rafizî’ye Nasihatler: Menkabet-i Çehâr- Yâr-i Kibâr”, 22. 66 İskender Pala, Ansiklopedik Divân Şiiri Sözlüğü (İstanbul: Kapı Yayınları, 2018), 309-311. 37 Kim niçe terk itdi sevdük mâlını Yagmalatdı mâl u mülkü hânumân Virdi ol Ǿışka gönül cism ü cân67 Hz. Ebû Bekir’in hep doğru olduğu, çok sevdiği malını terk ettiği ve Allah, Hz. Peygamber aşkı için gönlünü, canını, malını, mülkünü, çoluk çocuğunu verdiği ifade edilmiştir. Cem Sultan’ın Cemşid ü Hurşid eserinde ‘’Der Medh-i Ebî Bekri’s-Sıddîk- En- Nakî Razıya-llâhu ǾAnhu’’ başlığı altında 15 beyitlik mesnevî bulunmaktadır. Hemen akabinde de ‘’Gazel Der Şân-ı U’’ başlık altında 9 beyitlik gazel vardır. Hilâfet çarhınun tâbende mâhı İmâmet kişverinün pâdişâhı Esâs-ı şerǾ ü hem bünyâd-ı tahkîk Ki yaǾni şâh-ı dîn Bû Bekr-i Sıddîk68 Süleyman Çelebi’nin sehl-i mümtenî tarzında kaleme aldığı Vesîletü’n Necât adlı eserinde Hz. Peygamber’in hastalığı sırasında namaz kıldırmak için Hz. Ebû Bekir’i görevlendirmesinden bahsedilmiştir. Orda ki Bû Bekr imâmet eyledi 67 Kemal Yavuz, Garib-nâme (Tıpkıbasım, Karşılaştırmalı Metin ve Aktarma) (İstanbul: Türk Dil Kurumu Yayınları, 2000), 1/51. 68 Münevver Okur Meriç, Cem Sultan Cemşid ü Hurşid (Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, 1997), 284. 38 On yedi vakta niyâbet eyledi69 3.8. Methiyelerde Hz. Ebû Bekir Sözlükte övme, övgü anlamlarına gelen methiye; edebiyatta bir kimseyi övmek için yazılan şiir ve yazılara denir.70 Divân şiirinde daha çok kasîde nazım şekliyle yazılan methiyenin farklı nazım şekilleriyle de yazılabildiğini görmekteyiz. Kasîdeler hükümdarı ve devlet büyüklerini övmek amacıyla da dört halifeyi ve din büyüklerini övmek amacıyla da yazılabilir. Methiye halifeler içerisinde en çok Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ali’ye yazılmıştır. Çünkü tarikatların çoğu bu ikisinden gelir.71 Mevlevîler ve Nakşîbendiler kendi neseblerini Hz. Ebû Bekir’e dayandırırlar. Bu tarikatlere intisap etmiş şairlerin şiirlerinde bu konuyu işlediklerini görmekteyiz. Hz. Peygamber’e yazılan na’tlerden sonra Hz. Ebû Bekir’in övüldüğü, faziletlerinden bahsedildiği methiyeler yazılmıştır. Bu methiyeler dışında Hz. Ebû Bekir’e ait müstakil methiyeler de vardır. 19. yüzyıla ait Türkçe divânlarda rastladığımız bu methiyeleri 2. Bölüm’de ‘’Hz. Ebû Bekir’e Müstakil Şiir Yazanlar’’ başlığı altında yer verdik. Bazı kasîde türünde yazılmış methiyelerde Hz. Ebû Bekir’in adının başlıklandırıldığını ve bu başlıklandırmadaki dilin Farsça olduğunu görmekteyiz. Hatif divânında ‘’Der-Medh-i Ebûbekrü’s-sıddîk (radıyâllâhu Teâlâ Ǿanhu)’’, Hâfız ǾUlvi divânında ‘’Medhiye-i Hazret-i Ebâ Bekri’s-Sıddîk Râdiyallahu ǾAnh’’ şeklinde başlıklandırılmıştır. Yâr-ı gâr-ı şeh-i kevneyn idi Hakkâ sıddîk 69 Necla Pekolcay, Mevlid (Vesîletü’n-Necât) Süleyman Çelebi (Ankara, 2018), 93. 70 Pala, Ansiklopedik Divân Şiiri Sözlüğü, 301. 71 Reyhan Keleş, “Örneklerle Türk Edebiyatı’nda Medhiye” 22 (2009), 218. 39 İtti miǾrâcın anın cümleden evvel tasdîk Pertev-i nûr-ı ziyâ-bahşı idi devrânın Gördiler cümle kabâǾil-i ǾArab ihsânın Hüsn-i ahlâk-ı hamîdeyle sıfatı mevsûf Dür-i şeffâf gibi sadefı cihanda maǾrûf İtdi KurǾân-ı KerîmǾinde ânı Hazret-i Hak Midhat-i maǾnî-i elfâz-ı Resûl’e mülhak Böyle bir dürr-i sadefde nice görsün nîsân Kaldı emvâce-i buhrân-ı Ǿinâyet hayrân Vâris-i saltanât-ı mefhâr-ı Ǿâlem oldı Hükm-i şerǾiyle anın sıytı cihâna doldı Hayye gibi nice baş kaldırabilsün küffâr Çekilüb her biri bir semte ider idi firâr Oldı devrinde anın hüm-i şerifi icrâ Kimsenün zehresi var mı [ki] disünler lâlâ Buldı ashâb arasında hele Ǿizz ü şânı 40 Heft akalîmde ne mümkîn bulına akrânı Nazar-ı feyz-i Hudâ oldı Ebûekr’e tamâm Dindi Sıddîk diyû Hâtif ana rûz-ı kıyâm72 (Mes. 10) Hatif divânında ‘’Der-Medh-i Ebûbekrü’s-sıddîk (radıyâllâhu Teâlâ Ǿanhu)’’ başlığı altında Hz. Ebû Bekir’e methiye yazmıştır. Bu methiyede Hz. Ebû Bekir yâr-ı gâr oluşu, sıddîk oluşu, güzel ahlâklı oluşu, Kur’an’da Hz. Peygamber’ e yardımcı kılınışı yönüyle konu edilmiştir. Mebde-i sıdk u vefâ Sıddık-ı A‘zamdır bilin Mahzen-i zevk ü safâ Sıddık-ı A‘zamdır bilin Oldı damâd Seyyidü’l–kevneyn ben o şâh-ı ekreme Ebiyan cânın fedâ Sıddık-ı A‘zamdır bilin Hem sehâvetde nihâyet buldı mal u cân ile Seyyed-i ehl-i sehâ Sıddık-ı A‘zamdır bilin Eyledi ciger kebâp sûzân-ı havfullâllah ile Kılmadı havf ü recâ Sıddık-ı A‘zamdır bilin Bahriyâ olsa şefí‘ gam yok kıyâmet kopmadan 72 Sevda Önal, Hâtif, Hayatı, Edebî Kişiliği ve Divanı (İnceleme-Karşılaştırmalı Metin) (Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Billimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2010), 201-202. 41 Çünki mâkbûl-i-d‘uâ Sıddık-ı A‘zamdır bilin73 (G. 5) Gazel formunda Hz. Ebû Bekir’i metheden Bahrî, 5 beyitlik bu şiirinde Hz. Ebû Bekir’i sıddık-ı aǾzam olarak anmıştır. Şiirinde canı ve malıyla İslâm’a hizmet ettiğinden, vefâ ve sadakat ehli olduğundan ve Hz. Peygamber’in kayınpederi olduğundan bahsetmiştir. Çâr-yâr içinde Hz. Ebû Bekir’in adının anıldığı methiyeler de vardır. Bazı methiyelerde de Hz. Ömer ile birlikte anılmıştır. Bu şiirleri de 2 Bölüm’de ‘’Çâr- Yâr-ı Güzîn İçinde Hz.Ebû Bekir’’ başlığı altında topladık. 3.9. Mîraçnâmelerde Hz. Ebû Bekir Mîraçnâme, Hz. Peygamber’in bir gece Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya götürülüp oradan da Rabb’in katına yükseltilmesidir. Bu mûcize Türk Edebiyatı’nın konusu olmuş ve bu konu bir tür olarak müstakil eserler de işlenmiştir. Mîraçnâmeler manzum ve mensur olmak üzere iki kısımdır. Mensur mîraçnâmeler; Şeyhülislâm Dürrîzâde Mustafa Efendi’nin Tercemetü’s- salat MiǾrâcül-Arifin eseri, M.Emin Hirevî’nin MeǾâricü’n-Nübüvve isimli eserinin birkaç yaprağının serbest tercümesinden müteşekkil ‘’MiǾrâc Gicesi Oldugınun Hikmetin Beyan İder’’ başlıklı yazısıdır. Bunun dışında müellifi ve müstensihi belli olmayan mensur mîraçnâmeler de vardır. Manzum mîraçnâmeler Klâsik Türk Edebiyatı’nda sîre, mevlid, hilye ve mûcizat gibi eserlerde bir bölüm ya da bazı mesnevîlerde bir bölüm olarak karşımıza çıkabilir. Mürettep divânlarda mîrâciyelere rastlayabileceğimiz gibi divân şiirleri içerisinde de mîrâç motiflerine rastlamak mümkündür. Müstakil manzum mîrâçnâmelere baktığımızda Abdülvâsî Çelebi’nin MiǾrâc- nâme-i Seyyidü’l Beşer Hazret-i Resûlullâh ‘Aleyhi Efdali’s-Salavât’ı, 15.yüzyılda yaşamış ‘Ârif’in MiǾrâcü’n-Nebî’si, Şeyh İsmâ’il Hakkı Bursevî’nin MiǾraciyye’si, 73 Stojanovska, “Bahrî Divânı ve İncelemesi”, 166-67. 42 Nâyî Osman Dede’nin MiǾrâcü’n-Nebî ‘Aleyhi’s-Selâm’ı, Süleyman Nâhifî’nin MiǾrâcü’n-Nebî’si, Mecîdî’nin Hâzâ MiǾrâciyye-i Risâlet- Penâh ‘Aleyhis-selâm’ı, 18. yüzyılda yaşamış Hâfız ‘Ömer Yenişehîr-i Fenârî’nin MiǾraciyye’si, Âbdülbâkî Ârif’in MiǾrâciyye’si, Seyyidî’nin Der-Beyân-ı Kıssa-i MiǾrac’ı, Muhammed Fevzî’nin Kudsiyyü’s-Sirâv Fî Nazmi’l- MiǾrâc’ı, Recep Vahyi’nin Minhâcü’l- MiǾrâc’ı bu türden eserlerdir.74 Mîraçnâme türü eserlerde Hz. Ebû Bekir’in Hz. Peygamber’in bu mûcizesini tasdîk etmesi sebebiyle sıddîk unvanı aldığından bahsedilir. Abdülvâsî Çelebi’nin mîraçnâmesinde Hz. Ebû Bekir’le ilgili bölüm 46. fasılda 525-535. beyitlerde geçmektedir. Bu beyitler şu şekildedir; Müselmânlar sevinüp oldılar şâd Niceler kıldı İmân milkin âbâd Ebû Bekr’e didi Bû-Cehl-i murdâr İşitdün mi senün dostunı yâr Didi kim bir gicede Kuds’e vardum ǾAcâ’ib dürlü dürlü nesne gördüm Bu revâ mıdur inan kim dir ana Bunun gibi yalan söyler mi sana Ebû Cehl’e hem ol Bû-Bekr-i Makbûl 74 Geniş bilgi için bk. Metin Akar, Türk Edebiyatında Manzum Mi’râc-Nâmeler (Ankara: Kültür Turizm Bakanlığı Yayınları, 1987). 43 Didi hâşâ ki yalan söyleye ol Ne söyler ise cümle çin söyler Ne dirse râst ider dîn söyler ǾAceb degül midür anun pâk zâtı İderse yirde gökde muǾcizâtı Didi ki hakdur âmennâ inanduk Bu dem Ǿukba içün ana tayanduk Bizi andan dahı ayırmasın Hak Bu togrı yolumuzdan ırmasın Hak Hacîl oldı hemân Bû-Cehl-i melǾûn Katından turdı gitdı şöyle magbûn75 75 Akar, Türk Edebiyatında Manzum Mi’râc-Nâmeler, 379-380. 44 İKİNCİ BÖLÜM 1. HZ. EBÛ BEKİR’E MÜSTAKİL ŞİİR YAZANLAR 19. yüzyıla ait divânları incelediğimizde Hz. Ebû Bekir’e müstakil olarak şiir yazanlar da olmuştur Hz. Ebû Bekir’e verilen değer ve ona duyulan sevgi ve saygının tezahürünü gördüğümüz bu şiirleri ayrı bir başlık altında toplayarak inceledik. Müstakil şiir yazanlar şunlardır: Hoca-zâde Ahmed Kâmil Efendi (ö.1311/1894), Himmetzâde Ahmed Cezbî (ö.1244/1829), Ali Emîrî Efendi (ö.1342/1924), Aşkî Mustafa (ö.19.yy), Bahrî (ö.20.yy), Benderli Cesârî (ö. 1244/1829), Faik Ömer (ö. 1245/1830), Enderunlu Fâzıl (ö. 1225/1810), Sivaslı Gulâmî (ö. 1303/1886), Hâtif (ö.1237/1822), Bursalı İffet (ö. 1255/1840), Keçeci-zâde İzzet Molla (ö.1243/1828), Mehmed Memdûh Fâik Bey (ö. 1343/1925), Nâkâm (ö.19.yy), Necmî (ö.?), Hanyalı Nûri Osmân (ö. 1230/1815), Osman Nevres (ö. 1292/1876), Râci (ö.?), Rîzî (ö.19.yy sonu), Malatyalı Sabrî (ö.19.yy), Manastırlı Sâlih Fâik (ö. 1316/1899), Selâmî (ö.1227/1813), Derviş Selîm Sırrî (ö. 19.yy), Şevkî İbrahim Efendi (ö. 1314/1897), Hâfız Ulvî (ö. 1289/1873)’dir. Bu şiirlerin 11’i nâ’t, 21’i methiye türünde yazılmıştır. NaǾt türünde yazılan şiirlerin 2’si 5 beyit, 4’ü 7 beyit, 1’i 9 beyit, 2’si 23 beyit, 1’i 29 beyit ve 1’i de 37 beyittir. Methiye türünde yazılan şiirlerin 2’si 1 beyit, 2’si 2 beyit, 1’i 4 beyit, 4’ü 5 beyit, 7’si 7 beyit, 2’si 8 beyit, 1’i 10 beyit, 2’si 13 beyittir. 1.1. Hoca-zâde Ahmed Kâmil Efendi76 Ahmed Kâmil naǾt türünde yazdığı ‘’Hazret-i Sıddîk’’ redifli şiirinde Hz. Ebû Bekir’in vefâsından, Hz. Peygamber vefat ettikten sonra onun yerine halife olduğundan bahsetmiştir. NaǾtın son beytinde de her zaman kendisini özlediğini ifade ederek Hz. Ebû Bekir’den lütuf istemiştir. 76 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Mesut Bayram Düzenli, XIX. Yy. Nakşibendî Şeyhlerinden Hocazâde Ahmed Kâmil Divanı (İstanbul: Kriter Yayınevi, 2018), 5-8. 45 Serdâr-ı şefiǾ-i rûz-ı cezâ hazret-i Sıddîk Müzniblere hep kıldı vefâ hazret-i Sıddîk Sen şâh-ı hilâfetlik idüp baǾde nübüvvet Kâfirlere hem itdi gazâ hazret-i Sıddîk Hak râzî olup niǾmetini eyledi ihsân NâǾil olamaz kimse buna hazret-i Sıddîk Sıddîk diyü tesmiyye idüp şâh-ı nübüvvet ǾUşşâka bütün virdi sefâ hazret-i Sıddîk Sen eyle lutuf Kâmil-i bî-çâreye her dem Müştâkınam hem bende sana hazret-i Sıddîk77 (G. 5) 1.2. Himmetzâde Ahmed Cezbî78 Himmetzâde Ahmed Cezbî’nin methiye türünde yazdığı şiirinde Hz. Ebû Bekir’in sıddîk, lakabının Ǿatîk olduğundan, Hz. Peygamber’e vefâlı, dost, yol arkadaşı olduğundan, kimsesizlere mutlulukla bakıp onları tehlikelerden koruyarak onların güvenliğini sağladığından, tüm varlığını Hz. Peygamber’in yoluna harcadığından bahsetmiştir. Son bendde şair kendisine seslenip sende sıdk ile sevgilini canında sakla çünkü yaralı âşıkların cana devası böyledir demiştir. Her bendin son iki beyiti 77 Ömer Suat İnan, Hoca-Zâde Ahmed Kâmil Efendi ve Dîvân’ı (İnceleme-Metin) (Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2016), 173. 78 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Türkan Alvan, “Nadide Bir Çiçek Münazarası: Himmetzâde Şeyh Ahmed Cezbî den Şükûfenâme”, Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, (01 Ocak 2024), 121-124. 46 tekrar etmiş ve o beyitlerde yol arkadaşı olmanın usulünün böyle olduğu ve Hz. Ebû Bekir’in atîk yani cehennemden âzat olduğu ve âşıklara merhametli olduğu ifade edilmiştir. Mah-i maksûd-i vefâ yaǾnî sıddîk Oldı mahbûb-i Hudâya o güzel yâr u refîk Nâm-i vâlâsıdır ol şah-i dilin dahî Ǿatîk Böyledir bunda usûl böyledir erbâb-i refîk Çü Ebû Bekr Ǿatîkdir odur Ǿuşşâka şefîk Nice bî-keslere eylerdi saǾâdetle nazar Oluridi nazar-i pâke iren hıfz-i hatar Cümle-i cân u dile çünki odur nûr-i basar Böyledir bunda usûl böyledir erbâb-i refîk Çü Ebû Bekr Ǿatîkdir odur Ǿuşşâka şefîk Fahr-i Ǿâlem yoluna ol mih-i merdân-i Hudâ Ne ki vâ varı anın eyledi bi’l-cümle fedâ Niçe medh itmeye ol şâh-i dili bay u gedâ Böyledir bunda usûl böyledir erbâb-i refîk Çü Ebû Bekr Ǿatîkdir odur Ǿuşşâka şefîk Cezbiyâ sıdkile sen hubbını kıl câne nihân Kim odur Ǿâşık-i dil-hasteye edviyye-i cân 47 Anı sûrî vü senâ eyledi çün fahr-i cihân Böyledir bunda usûl böyledir erbâb-i refîk Çü Ebû Bekr Ǿatîkdir odur Ǿuşşâka şefîk79 (Mu. 4) Himmetzâde Ahmed Cezbî’nin aşağıda methiye türünde yazdığı şiirinde Hz. Ebû Bekir’in merhametli olduğu, Hz. Peygamber’in arkadaşı olduğu, Allah katında sadık olduğu, herkesten önce Hz. Peygamber’i tasdîk edenin o olduğu, onunla karanlıkların aydınlandığı, onu sevmeyenin Allah’a âsi olduğu, onu sevmeyen Rafizilere benzememek gerektiği, ashab içinde en kıymetlinin o olduğu, Hz. Peygamber’e (Sevr) mağarada arkadaş olduğu ifade edilmiştir. Her bendin son iki dizesi ‘’ Temiz adı onun için Allah katında sadık oldu, bütün sahabelere şeyhü’l- atîk oldu’’ ifadesi tekrarlanmıştır. Şeyhü’l-atîk, şeyhü’l-İslâm80 anlamında Kur’an- ı ve sünneti çok iyi bilmesinden dolayı böyle ifade edilmiştir. Mâh-i eflâk-i sâǾâdet ol Ebû Bekri’ş-şefîk Server-i merd-i Ǿinâyet yaǾnî ol yâr-i Ǿâtîk Bû Bekirdir kim habîbu’l-lâha oldı refîk Nâm-i pâki anıniçün oldı Ǿindu’l-lâh sadîk Cümle ashâb-i Hudâya oldı ol şeyhü’l-Ǿatîk Evvelâ tasdîk iden oldur resûl-i ekremi Kesdi tîg-i sıdkile kalbinde şekk-i mübhemi Tutdu anın sıdkı ser-tâ-pâ bu mülk-i Ǿâlemi 79 Mahnaz Roohi Maleky, Himmetzâde Ahmet Cezbî Divanı (Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2012), 115-116. 80 Muhammed Abdülhay el-Kettâni, Hz.Peygamber’in Yönetiminde Sosyal Hayat ve Kurumlar, çev. Ahmet Özel (İstanbul: İz Yayıncılık, 1990), 1/83. 48 Nâm-i pâki anıniçün oldı Ǿindu’l-lâh sadîk Cümle ashâb-i Hudâya oldı ol şeyhü’l-Ǿatîk Dîn-i pâk-i81 Mustafâda oldı ol mâhu’z-ziyâ Oldı anın ile hbp82 zulmet-serâlar rûşenâ Yâr-i gârım didi ana fahr-i Ǿâlem Mustafâ Nâm-i pâki anıniçün oldı Ǿindu’l-lâh sadîk Cümle ashâb-i Hudâya oldı ol şeyhü’l-Ǿatîk Kim ki sevmez anı olur Hakka Ǿâsî subh u şâm Alamaz iki cihânda Ǿind-i Hakda hîç merâm Sev anı ger ola dirsen dîn u ìmânın temâm Nâm-i pâki anıniçün oldı Ǿindu’l-lâh sadîk Cümle ashâb-i Hudâya oldı ol şeyhü’l-Ǿatîk Bugz idüp olma revâfiz misl-i salik kıl hazer Bû Bekirdir cümle ashâb içre zîrâ muǾteber Sıdkına fahr-i cihâne geldi Allâhdan haber Nâm-i pâki anıniçün oldı Ǿindu’l-lâh sadîk Cümle ashâb-i Hudâya oldı ol şeyhü’l-Ǿatîk Hem refîk-i gârdır ol sıdkile şâyândır Cümleten sıdk ehline ol maǾnî-i bürhândır 81 Maleky’nin çalışmasında ‘’pâk-ıi’’ yazımı ‘’pâk-i’’ olarak düzeltilmiştir. 82 Maleky’nin çalışmasında ‘’hbp’’ yazımı ‘’hep’’ olarak düzeltilmiştir. 49 Semm-i mârile şehâdet mülkine sultândır Nâm-i pâki anıniçün oldı Ǿindu’l-lâh sadîk Cümle ashâb-i Hudâya oldı ol şeyhü’l-Ǿatîk Cezbiyâ kıl intisâb ol merd-i pâk-i Ǿâleme Kıl muhabbet Ǿâkil isen ol sadîk-i aǾzeme Saldı küfr ehlin anın şemşîr-i sıdkı mâteme Nâm-i pâki anıniçün oldı Ǿindu’l-lâh sadîk Cümle ashâb-i Hudâya oldı ol şeyhü’l-Ǿatîk83 (Mu. 7) Himmetzâde Ahmed Cezbî’nin aşağıda methiye türünde yazdığı şiirinde Hz. Ebû Bekir’in Hz. Peygamber’in ashabından olduğu, nâmının sıddîk olduğu, onun güzel ahlakî meziyetlerini yazmaya kalemin yetmeyeceği, her ne sebeple olursa olsun onun övgüye lâyık olduğu, Hz. Peygamber’in dört ashabını yani Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’yi sevdiği ifade edilmiştir. Her bendin son iki dizesinde ‘’Allah mübârek etsin o Resûle ashab oldu, yaşlı genç kıyamete kadar onu söyleyecek’’ ifadesi tekrar edilmiştir. Sırr-i Hakdır çü Ebû Bekir-i sıddîk-i Ǿâlem Kim odur mecmaǾ-i âlemde şefîk-i aǾzem Anı yaratdı anı sevdi Habîb-i Ekrem Bâreke’l-lah ana ol oldu Resûle ashâb NaǾt-hânıdır anın haşre değin şeyhile şâb 83 Roohi Maleky, Himmetzâde Ahmet Cezbî Divanı, 116-118. 50 Cümle Ǿâlemde Ebû Bekir-i sıddîkdir nâmı Sıdk84 ile geçdi o sultân-i dilin eyyâmı Buldu sıddîk lakabı ile nice inǾâmı Bâreke’l-lah ana ol oldu Resûle ashâb NaǾt- hânıdır anın haşre değin şeyhile şâb Kaleme gelmez o sultânda olan haslet-i hûb Olan ahlâk-i pesendîdesi hûb-ender-hûb Sev anı cân gibi cândan hele oldur mahbûb Bâreke’l-lah ana ol oldu Resûle ashâb NaǾt- hânıdır anın haşre değin şeyhile şâb Her ne vechile olur ise senâya şâyân Aranır olsa cihân zâtına olmaz akrân Çü odur mahrem-i esrâr-i habîbü’r-Rahmân Bâreke’l-lah ana ol oldu Resûle ashâb NaǾt- hânıdır anın haşre değin şeyhile şâb Kılma ârâm okı her şâm seher naǾtın anın Ana taǾzîmile geçsün hele bir ânın Kulu kurbânı ol Ǿâkil isen ol sultânın Bâreke’l-lah ana ol oldu Resûle ashâb 84 Maleky’nin çalışmasında ‘’Äıdk’’ yazımı ‘’sıdk’’ olarak düzeltilmiştir. 51 NaǾt- hânıdır anın haşre değin şeyhile şâb Çâr ashâb-i Resûl yaǾnî Ebû Bekir ǾÖmer Dahi ǾOsmân-i velî sâhib-i düldül Haydar Seveni anları Allah u Resûl dahi sever Bâreke’l-lah ana ol oldu Resûle ashâb NaǾt- hânıdır anın haşre değin şeyhile şâb Tutma Cezbî hele her nâ-halefe semǾ-i dilin Dir isen açıla tâ haşre eğin gonçe gülün Bağla hubbına gönül hasret-i şâh-i resûlün Bâreke’l-lah ana ol oldu Resûle ashâb NaǾt- hânıdır anın haşre değin şeyhile şâb85 (Mu. 7) 1.3. Ali Emîrî Efendi86 Ali Emîrî Efendi’nin ‘’pîş-vâ’’ redifli ‘’Hazret-i Sıddîk-i AǾzam Efendimiz Hakkında’’ başlıklı yazdığı naǾtda Hz. Ebû Bekir’in Hz. Peygamber’den sonra dünyaya geldiği, sıddîk-ı muazzam ve yüce kimse olduğu, Hz. Peygamber’in peygamberliğini tasdîk ettiği, o ikisi mağaradayken ayetine mazhar olmasından dolayı şanının yüce olduğu, Hz. Peygamber’in ahirete irtihal etmesinden sonra yüce önder olduğu, merhamet içinde şiddeti, şiddet içinde de merhameti dünyaya gösterdiği, faziletli ve cömert olduğu, mükemmel bir ahlâka sahip olduğu, adaletli, insaflı bir önder olduğu, İlâhî ilimleri bildiği, şanlı kişiliğine denk bir kimsenin olmadığı, her işinin Allah’ın rızasına uygun olduğu ifade edilmiştir. Sonrasındaki 85 Roohi Maleky, Himmetzâde Ahmet Cezbî Divanı, 120-121. 86 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk.Muhtar Tevfikoğlu, Ali Emîrî Efendi (Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 1989). 52 beyitlerde kendi kusurlarını ve eksikliğini dile getirerek Hz. Ebû Bekir’den merhamet ve yardım istemiştir. Oldu dünyaya Resûlullah mukaddem pîş-vâ Sonra oldu Hazret-i Sıddîk-ı aǾzam pîş-vâ Öyle sıddik-i muǾazzam kim o dur zât-ı bülend Öyle sıddik-i muǾazzam kim mükerrem pîş-vâ BiǾset-i peygamberi ol odur tasdîk eden Levh-i mahfuz-ı hakikatte murakkam pîş-vâ Cevher-i rahşân-ı tâc-ı sâbikûn olmuş o zât Cümle ashâb-ı güzîne olmak elzem pîş-vâ Hazret-i peygambere yâ Rab nedir ol etkiyâ Âferîn ey ins ile cinne müsellem pîş-vâ İzhumâ isneyni fi’l-gâri oldu şân-ı akdesin MaǾşer-i akvâm-ı Ǿarş u ferşe aǾlem pîş-vâ İrtihâl etdikde zât-ı Hazret-i Peygamberi Oldu dünyâya bi-hak pek mufahhem pîş-vâ Hilm içinde şiddeti şiddet içinde ra’feti 53 Gösterir dünyâya kim oldur mütemmim pîş-vâ Yâ nedir ol gayret-i dîn-i mübîn-i Ahmedî Bâreke’llah ey fazîlet-mend ü ekrem pîş-vâ Böyle bir hulk-ı mükemmel böyle bir Ǿazm-i metîn Eylemiş dünyâ yüzünde hangi efhem pîş-vâ Yâ mutahhar yâ mümecced yâ mükerrem yâ Ǿanîk Sensin İslâma bi-hakkın âb-ı zemzem pîş-vâ Sensin ol yâr-i celîl-i Hazret-i Fahr-i Resûl Görmemiş görmez sana hemtâ bu Ǿâlem pîş-vâ Pîş-va oldunsa hangi ceyş Ǿâli-gevher Oldu gûyâ Hazret-i Cibril´i aǾzam pîş-vâ Eylemez zâtın gibi ibrâz-ı âsâr-ı zafer Olsa hangi Ǿaskere Behrâm u Rüstem Pîş-vâ Fahr-ı evvel hamlede te’mîn eden zâtın gibi Hangi bir gavgâda oldu hangi âdem pîş-vâ 54 Âdl ile insâf ile ikdâm ile ihsân ile Pek mükemmel pek muvakkar pek müvessim pîş-vâ Sendedir Ǿilm-i İlâhî sendedir feyz- i hafî Ey hakîkî vâkıf-ı esrâr-ı mübhem pîş-vâ Zât-ı zî-şânın gibi ibrâz-ı kudret eylemez Olsa da bir leşkere İskender ü Cem pîş-vâ İbtidâsı oldu heft iklimi teshîr eylemek Ol zaman ki oldu zât-ı pâkin akdem pîş-vâ Yâ halîfe zât-ı pâkindir olan baǾder-rusül Fazl u ehliyetle dünyâya münaǾim pîş-vâ Sensin her bir maslahatda mazhâr-ı tevfîk-i Râb Sensin her bir işde lutf- ı hakka mülhem pîş-vâ Bî-kesim bî-dâyeyim âvâreyim dârınde Ol bu Ǿabde ey penâh ibn-i Âdem pîş-vâ Âh ol gün ki olur her zenb ü Ǿisyân ehline Hey´et-i dehşet-nümâda nefs-i azlem pîş-vâ 55 Âh ol gün ki ne semte eylesem medd-i nigâh Her tarafdan olmada bin hasret ü gam pîş-vâ Âh ol gün ki ne yerden istesem imdâd olûr Zenb ü âlâm ü küdûret ye’s ü mâtem pîş-vâ Ǿİlm ile Ǿirfân ile mahviyet-i ahlâk ile Ey olan rûy-ı zemîne pek mukaddem pîş-vâ Merhamet kıl ol zamanda bu Emîrî mücrime Hâli pek müşkil olur ey halka erham pîş-vâ Şimdiden etmektedir Ǿarz-ı delâlet şânınâ Ol çetin günde unutma ey mükerrem pîş-vâ Kesmem ümmîd-i şefaǾat yâ veliyy-ullah meded Çünki sensin ümmet-i İslâma her dem pîş-vâ Çâkerin Ǿabd- hakîrindir kulundur bu zaǾîf Ey muǾîn-i mücrimîn ey hakka mahrem pîş-vâ87 (K. 29) 87 Mustafa Uğurlu Arslan, Ali Emîrî Efendi ve Divanı (İstanbul: Fatih Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2008), 121-125. 56 1.4. Aşkî Mustafa88 Aşkî Mustafa’nın yazdığı ‘’Sıddîk-ı ekberdür’’ redifli, ‘’Der-NaǾt-ı Sıddîk ve yâr- ı gâr-ı Mustafa’’ başlıklı naǾtta Hz. Ebû Bekir’in sadakatle dünyaya mutluluk verdiği, sıdk oluşunun Kur’an’la ilân edildiği, ‘’izhüma’’ sözüyle şanının yüceldiği, ikinin ikincisi olduğu, sıdk oluşuyla görünür görünmez Allah’tan başka her şeyi soyutladığı, gökyüzünde olanların Sıddîk’ı görünce hepsinin hırka giyen derviş olduğu, zahidin hırka giymesinin boşa olmadığı bundaki maksadın yüce hırkayı giyen Sıddîk-ı ekber’in izinin takip etmek olduğu belirtilmiştir. Sonraki beyitlerde ise Ahmed’in sırrının bereketinin etkisiyle velilerin başı olduğu, Hak’ın hitabına lâyık olduğu, Hz. Peygamber’i tasdîk ettiği, Resûlullah’ı Bedir’de ve Kubâ’da koruduğu, nakkâşın kalbine nakş etmesiyle Nakşibendîlere rehber olduğu, ona karşı olanların onun azmini ve kararlılığını görünce onun kahraman olduğunu anladıkları, Hz. Ali’nin minbere çıkıp Hz. Ebû Bekir’in faziletlerini ashaba anlattığı ve onun halifeliğini kabul etmeyenin Müslüman olamayacağı ifade edilmiştir. Son dört beyitte Aşkî mahlasını kulllanan şair onun yolunda olduğunu bildirerek ondan medet istemiştir. Beyitteki izhüma ve sânî isneyn ayetten iktibâstır. Ayetin ilgili bölümünün meâli şöyledir: ‘’…Siz peygambere yardımcı olmasanız da önemli değil. Nitekim inkârcılar onu, iki kişiden biri olarak yurdundan çıkardıklarında Allah ona yardım etmişti…’’89 Sadâkatla safâ-bahş-ı cihân Sıddîk-ı ekberdür Reh-i sıdk u mahabbetde hemân Sıddîk-ı ekberdür Berat-ı sıdkuna fermân-ı Furkân oldı menşûrı Ki kavl-i izhümâ da refǾi şân Sıddîk-ı ekberdür 88 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Nurettin Gemici, “Aşkî Mustafa Efendi’nin Medine Tarihine Dâir Birtakım Yeni Bulgular”, (ts.), 173-174. 89 Tevbe Suresi, 9/40. 57 MuǾanven sânî isneyn-i Muhammed Kehf-i hicretde Bu şân u şevkete nâǿil olan Sıddîk-ı ekberdür Sivâdan zâhir ü bâtın mücerred oldı sıdk ile Fedâ iden bu yolda mâl u cân Sıddîk-ı ekberdür Görüp ehl-i semâ sıddık cümle hırka-pûş oldı Bu şâhiddür imâm-ı kudsiyân Sıddîk-ı ekberdür ǾAbâ-pûş oldugı zâhid tehî zannetme bilsünler Garaz Ǿâl-i Ǿabâya peyrevân Sıddîk-ı ekberdür O bir kutb-ı veleyet Ǿaks-i feyz-i sırr-ı Ahmed’den Muhammed yâr-ı gârı bî-gümân Sıddîk-ı ekberdür Hıtâb-ı müstetâb-ı Hakk’a lâyık oldı Mübeşşir oldı Hak’dan şâd-mân Sıddîk-ı ekberdür Resûl-ı Ekrem’i tasdîkıdur bu zevk-i Ǿirfânı İmâm-ı ehl-i sıdk u Ǿarifân Sıddîk-ı ekberdür Bedir’de sâye-bân-ı sâye-i Ahmed’de oldukça 58 Cihâna şübhesüz reşk-âverân Sıddîk-ı ekberdür O Sultân-ı nübüvvet kim Kubâ’ya nâzil oldukda Olan ol gün Resûl’a sây-bân Sıddîk-ı ekberdür Cinân-ı kurbun ol tâvûs-ı sıdk-ı hâmûşı mest Uran mihr-i sükût-ı ber-dehân Sıddîk-ı ekberdür O nakkâş-ı tecellî nakş idüpdür hâne-i kalbin ǾUkûs-ı Nakşbendî sâlikân Sıddîk-ı ekberdür Dehânı hokka-i sıdk u sadâkat dürc-i gevherdür Açılsa gonca-veş gevher-feşân Sıddîk-ı ekberdür Muhâlifler görüp sıdk u sebâtın rezm-gâh içre O dem fehm itdiler ser-kahramân Sıddîk-ı ekberdür Çıkup minberde taǾdâd eyleyince fazlını Haydar Ser-â-pâ bildiler efdal olan Sıddîk-ı ekberdür Kamu ashâba seddü’l-hohe fermânı sudûrında O müstesnâ-yı hohe ol zamân Sıddîk-ı ekberdür 59 Hayâtında anı takdîm-i mihrâb itdi Peygamber İmâm-ı pîşvâ-yı müselmân Sıddîk-ı ekberdür Halîfe bilmeyen ol zâtı Hakkâ müslimân olmaz Hilâfet tâcını evvel kapan Sıddîk-ı ekberdür Benüm pîrüm efendim dest-gîrüm Hazret-i Hünkâr O zâtun cedd-i vâlâsı inan Sıddîk-ı ekberdür Tevessüldür garaz naǾt-i şerîfünden bu ǾAşkî’nün Ümîdüm kesmezem vird-i zebân Sıddîk-ı ekberdür ŞefiǾ ol sen zacîǾ-i bende Kıtmîr-i der-i Ahmed Meded-kârum benüm gizlü Ǿayân Sıddîk-ı ekberdür Sürünsem mürde-vârî bâb-ı lutfında ne bâküm var Hayât-ı câvidân rûh-ı revân Sıddîk-ı ekberdür90 (K. 23) 1.5. Bahrî91 Bahrî’nin methiye türünde yazdığı ‘’Sıddîk-ı AǾzamdır bilin’’ redifli şiirinde Hz. Ebû Bekir’in sıdkın ve vefânın kaynağı olduğu, Hz. Peygamber’in onun damadı olduğu, malıyla ve canıyla cömertlikte zirve olduğu, Allah korkusu ile ciğerinin 90 Melek Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı Edisyon Kritik (İstanbul: Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Doktora Tezi, 2007), 39-41. 91 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Mehmet Fatih Köksal, “Bahreddîn/Bahrî”, Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü (Erişim 30 Ocak 2023). 60 yandığı ifade edilmiş ve son beyitte şair ‘’Ey Bahri! Kıyamet kopmadan üzülmek yok. Çünkü o şefaat ederse onun duası kabul edilmiş duadır.’’ demiştir. Mebde-i sıdk u vefâ Sıddık-ı A‘zamdır bilin Mahzen-i zevk ü safâ Sıddık-ı A‘zamdır bilin Oldı damâd Seyyidü’l–kevneyn ben o şâh-ı ekreme Ebiyan cânın fedâ Sıddık-ı A‘zamdır bilin Hem sehâvetde nihâyet buldı mal u cân ile Seyyid-i92 ehl-i sehâ Sıddık-ı A‘zamdır bilin Eyledi ciger kebâp sûzân-ı havfullâllah ile Kılmadı havf ü recâ Sıddık-ı A‘zamdır bilin Bahriyâ olsa şefí‘ gam yok kıyâmet kopmadan Çünki mâkbûl-i-d‘uâ Sıddık-ı A‘zamdır bilin93 (G. 5) 1.6. Benderli Cesârî94 Benderli Cesârî’nin ‘’Ebû Bekr emîrü’l-mü’minin’’ redifli, ‘’Der-medh-i Hazret-i Ebû Bekr’’ başlıklı methiyesinde Hz. Ebû Bekir’in güzel yüzlü, nurlu izleri olan, padişahların incisi, Peygamber’i tasdîk eden, Hz. Peygamber’e mağarada 92 Stojanovska’nın çalışmasında ‘’Seyyed-i’’ yazımı ‘’Seyyid-i’’ olarak düzeltilmiştir. 93 Stojanovska, Bahrî Divanı ve İncelemesi, 166-167. 94 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü, “Cesârî, Hasan” (Erişim 30 Ocak 2023). 61 arkadaşlık eden, halife olan ve onun halifeliğinde âlemde düzenin sağlandığı ifade edilmiştir. Son beyitte şair Hz. Ebû Bekir’in sırlara vâkıf olduğunu da belirtmiştir. Gör ne dîdârdur Ebû Bekr emîrü’l-müǿminîn Nûr-ı âsârdur Ebû Bekr emîrü’l- müǿminîn Mevc urur bahr-i hakikat içre ey dil gûyiyâ Dürr-i şeh-vârdur Ebû Bekr emîrü’l- müǿminîn Hak Rasûlu’llâh[ı] tasdîk eyleyen ol emirdür Sâhib-i ikrârdur Ebû Bekr emîrü’l- müǿminîn Gârda yâr-ı refîk oldı Habîbu’llâh ile Sâdık-ı yârdur Ebû Bekr emîrü’l- müǿminîn Fahr-i Ǿâlem hem anı kıldı halîfe yirine İmdi muhtârdur Ebû Bekr emîrü’l- müǿminîn Devr-i Ǿadlinde cihân bulmış idi hoş intizâm Şöye dindârdur Ebû Bekr emîrü’l- müǿminîn Ey Cesârî nükte-sencânun kamu mermûzına 62 Vâkıf-ı esrârdur Ebû Bekr emîrü’l- müǿminîn 95 (G. 7) 1.7. Faik Ömer96 Faik Ömer ‘’sıddîk-ı ekber’’ redifli ‘’Vasf-ı Şerîf-i Sıddîk-i Ekber Razullah-ı ǾAnh’’ başlıklı methiyesinde Hz. Ebû Bekir’in sohbet arkadaşı olduğu, mağara arkadaşı olduğu, iman sahibi kimselerin örnek aldığı devrin şeyhi olduğu, miǾraç gecesi olanları kabul edip sıddîkların en şereflisi olduğu, malını ve canını Hak yolunda Resûl’e (s.a.v) verdiği, hakikatin ve tarikatların önderi olduğu, sırları bildiği ve yiğitliğin kaynağı olduğu ifade edilmiştir. Celîs-i yâr-ı gâr-ı Mustafâ sıddîk-i ekberdir Enîs-i gam-güsâr-ı enbiyâ sıddîk-i ekberdir Emîr-i ehl-i îmân muktedâ-yı kutb-ı devrândır Şeh-i iklím-i taht-ı etkıyâ sıddîk-i ekberdir Odur evvel musaddık leyle-i miǾrâcı ol ânda Şeref-bahş-ı cemîǾ-i asdikâ sıddîk-i ekberdir Reh-i Hakk’da Resûl’e mâl ü cânın hep fedâ kıldı Serîr-efrûz-ı serdâr-ı vefâ sıddîk-i ekberdir 95 Yasemin Akkuş, Benderli Cesârî’nin (Ölüm: 1829) Dîvânı ve Dîvânçesi (İnceleme-Tenkitli Metin) (İstanbul: Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Doktora Tezi, 2010), 339. 96 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Murat Ak, “Bir Osmanlı Münevveri Fâik Ömer Efendi Ve Divân-ı Nu‘ût’u” 25 (2015), 49-50. 63 Tarîkatle hakîkat câmiǾnin ol imâmıdır Sufûf-ı etkıyâya pîşvâ sıddîk-i ekberdir Rumûz-ı enbiyânın mahremi bir gavs-i Bârîǿdir Künûz-ı genc-i esrâr-ı hafâ sıddîk-i ekberdir Melâz u melce’idir ehl-i cürmün Fâikâ ol zât Mürüvvet menbaǾı kân-ı Ǿatâ sıddîk-i ekberdir97 (K. 7) 1.8. Enderunlu Fâzıl98 Enderunlu Fâzıl’ın ‘’ey hazret-i sıddîk’’ redifli, ‘’NaǾtiye Be- Hazret-i Sıddîk’’ başlıklı naǾtında Hz. Ebû Bekir’in Hz. Peygamber’le birlikte mağarada bulunduğunu, rüyasında Hz. Ebû Bekir’i gördüğünü ve onu gördüğü için üzüntüsünün gittiğini, neşelendiğini ifade ettikten sonra sıddîk olduğundan dolayı rüyasını tasdîk etmesini istemiştir. Meded-kâr resûl-i muhterem ey hazret-i sıddîk Refîk-gâr olan sâbit-kadem ey hazret-i sıddîk Seni rü’yâda gördüm destime bir nâme sundın sen ǾAceb bir nâme-i müşgîn-rakam ey hazret-i sıddîk 97 Hande Büyükkaya, Faik Ömer ve Divanı: Karşılaştırmalı Metin-İnceleme (İstanbul: İstanbul Kültür Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2008), 83-84. 98 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk.Sabahattin Küçük, “Enderunlu Fâzıl”, TDV İslâm Ansiklopedisi (Erişim 30 Ocak 2023). 64 Yazılmış bu Ǿibâretle bu lafz-ı neşǿe-bahşâ kim Bana senden olur tevkîf-i gam ey hazret-i sıddîk Ne raǾnâ lafza-i tevkîf-i gam kim Ǿaksidir ânın Safâ bahş-ı derûn-ı pür-sitem ey hazret-i sıddîk Gam-ı tevkîfden maksad servedi sârî itmekdir İdüp celb-i niǾam defǾ-i elem ey hazret-i sıddîk Efendüm çünki sen sıddîksın rüǾyamı tasdîk it Be-hak hazret-i fahr-ı ümem ey hazret-i sıddîk Efendüm Fâzıla medyûnsın rüǿyâda hüccetle Buyur yakazada ibrâ-yı zimem ey hazret-i sıddîk99 (K. 7) Enderunlu Fâzıl’ın ‘’yâ Ebâbekir’’ redifli naǾtında Hz. Ebû Bekir’in ümmetin padişahının vekili olduğu, seçkin halife olduğu, Resûllah’ın (s.a.v) halifesi olduğu ve bu vekilliği güzel yaptığı, minberde durması ve askeri hazırlıklarıyla mertçe çaba sarf ettiği, henüz imânın hükümlerinin sağlamlaşmadığı dönemde Allah’ın yardım ettiği ifade edilmilmiştir. Dinden dönenleri öldürdüğü, vahyi kabul etmesiyle sıddîk olduğu, Hz. Peygamber’in mağara arkadaşı olduğu, Hz. Peygamber’in onun damadı olduğu, müminlerin annesi olan o temiz kızın, milletin babası olduğu, ashab içinde en cömertin o olduğu, savaşlarda imdada yetiştiği, temiz huzura gelip malını verdiği 99 Esra Beyhan, Enderunlu Fâzıl Divanı (Metin-İnceleme) (İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2021), 375. 65 ve sıkıntılı orduya yardım ettiği belirtilmiştir. Bu beyitlerden sonra şair Hz. Ebû Bekir’den yardım ve şefaat istemiştir. Vekîl-i şâh-ı ümmet yâ Ebâbekir Ser-efrâz-ı hilâfet yâ Ebâbekir Resûlullaha sen niǾmeǿl-halefsin Güzel kıldın vekâlet yâ Ebâbekir Kıyâm-ı minber ü techîz-i Ǿasker Hoşa merdâne-i gayret yâ Ebâbekir Henüz ne muhkem iken hükm-i îmân TeǾâlallah ne himmet yâ Ebâbekir Husûsâ ol kıtâl-i ceyş-i mürted Yeter İslâma nusret yâ Ebâbekir Gerek evvel gerek âhirde sensin Meded-kâr-ı nübüvvet yâ Ebâbekir Sen ol sıddîk-i vahy-i âsumânî NiǾam-ı kûy-ı risâlet yâ Ebâbekir 66 Sen ol hem-pây-ı fahr-ı enbiyâsın Refîk-i gâr-ı halvet yâ Ebâbekir Senin dâmâdın oldı şâh-ı levlâk Şeref-yâb sahâret yâ Ebâbekir Çü bint-i pâkin ümmüǿl-müǾminîndir Sen ol bâbâ-yı millet yâ Ebâbekir Kerem senden ki hep ashâb içinde Sen ol kân-ı sehâvet yâ Ebâbekir Gazâ imdâdına ol-dem ki ashâb Heme kıldı iǾânet yâ Ebâbekir Huzûr-ı pâke geldin mâ-mülkle MuǾîn-i ceyş-i Ǿusret yâ Ebâbekir MuǾîn-i evvel Ǿusretinde bu gedânın Eyâ şâh-ı mürüvvet yâ Ebâbekir Dahîl düşdüm sana gayret senindir Meded senden Ǿinâyet yâ Ebâbekir 67 Be-hakk-ı yâr hem Pehlevî hâkin O hûrşîd-i saǾâdet yâ Ebâbekir Huzûrunda ol fahr-ı kâǿinâtın Bana eyle şefâǿat yâ Ebâbekir Günâhım Ǿafv ide min baǿd-tevbe Bana sen kıl kefâlet yâ Ebâbekir Maǿâzallah günâh itmişdim evvel O da vakt-ı cehâlet yâ Ebâbekir O demden tâ bu dem ne selâ çekdim Mükâfât u ukûbet yâ Ebâbekir Zamân-ı Ǿafv irişdi kalmamışdır Gönülde zerre tâkât yâ Ebâbekir Efendüm Ǿarzına düşdüm halâs it O bint-i pâke hürmet yâ Ebâbekir Sana imdâd ider Fâzıl hemân sen 68 Gönülden eyle daǾvet yâ Ebâbekir100 (K. 23) Enderunlu Fâzıl’ın ‘’yâ Ebâbekir’’ redifli naǾtında Hz. Ebû Bekir’in mağara arkadaşı olduğunu ifade ettikten sonra rüyasında şairi müjdelediği, ağzından incilerin saçıldığını söylemiştir. Bu kararsız kul derde düştü yardım et, yüzünü göreyim, imdadıma yetiş demiştir. Be-hak yâr-ı gârın yâ Ebâbekir Bana olsun medârın yâ Ebâbekir Beni rü’yâda tebşîr eylemişdi Dehân-ı dürr-i nigârın yâ Ebâbekir Be-hamdullah zuhûr itdi serâpâ Kelâm-ı sıdkkârın yâ Ebâbekir Yine düşdi meded derd ü belâya Bu Ǿabd-i bî-karârın yâ Ebâbekir Yine senden bana olur Ǿinâyet Gönül bir gussa-i hârun yâ Ebâbekir Bana maǾnâda bir dahı görünsün 100 Beyhan, Enderunlu Fâzıl Divanı (Metin-İnceleme), 376-378. 69 Cemâl-i şuǾle-bârın yâ Ebâbekir Yetişsün Fâzıla imdâd-ı lutfun Be-hakk-ı yâr-ı gârın yâ Ebâbekir101 (K. 7) 1.9. Sivaslı Gulâmî102 Sivaslı Gulâmî’nin ‘’Bû-Bekir’’ redifli methiyede Hz.Ebû Bekir din bahçesinde bülbülün hoş sözü, ilmi gül bahçesinde görünen, üç boşanmayla malını ve tükenecek mallarını veren, hem görünen hem görünmeyen dünyanın padişahı, mallarını infak edenler sırrına erenlerden, peygamberliğin ilk veziri, Fahr-ı Âlem’in mağara arkadaşı, köleleri Allah yolunda azat eden kişidir. Bu methiyenin son beytinde de kendisinden yardım istemiştir. Beyitte geçen ‘’Yunfikûn emvâlehüm’’ ifadesi ayetten iktibâstır. Ayetin meâli şöyledir: ‘’Mallarını gece ve gündüz, gizli ve açık olarak hayra sarf edenler için rableri nezdinde ecirleri vardır; onlar için ne korku olacak ne de üzüleceklerdir.’’103 Bâg-ı dînde bülbül-i Ǿazb-i beyândır Bû-Bekir Hem gülistân-ı mâǾrifde Ǿayândır Bû-Bekir Mâl ü emlâki fenaya virdi cânâ üç talâk Zâhiren hem bâtınen şâh-ı cihandır Bû-Bekir 101 Beyhan, Enderunlu Fâzıl Divanı (Metin-İnceleme), 378. 102 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Mehmet Arslan, “Gulâmî, Sivaslı”, Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü (Erişim 30 Ocak 2023). 103 Bakara Suresi, 2/274. 70 ‘’Yunfikûn emvâlehüm’’ sırrına mazhar düşdi ol Cümle Ǿâlem halkına kehfü’l-emândır Bû-Bekir Hem vezir-i evvelidir ol risâlet sadrının Zîr-i hükm-âverde-i ser-gerdegândır Bû-Bekir Hem-refîk-i gâr-ı Fahr-i ǾÂlemin olmuş idi Sıdk u lutf u merhametde bî-nişândır Bû-Bekir Fî sebîlillâh âzâd eyler idi kulları Vâdî-i ihsânda fîl-i demândır Bû-Bekir Kıl şefaǾat bu Gulâmî Ǿâcize rûz-ı cezâ MenbaǾ-ı kân-ı kerem sâhib-kırândır Bû-Bekir104 (G. 7) 1.10. Hâtif105 Hâtif ‘’Der-Medh-i Ebûbekrü’s-sıddîk’’ başlıklı naǾtında Hz. Ebû Bekir’in iki âlemin padişahının mağara arkadaşı olduğu, Hz. Peygamber’in miǾracına herkesten evvel inandığı ifade edilmiştir. Bütün Arap kabilelerinin ihsanın ve devrin ışık saçtığını, nurlandığını gördükleri, Hz. Ebû Bekir’in yüksek güzel ahlâki özelliklerle nitelendirmiştir. Şeffaf inci gibi dünyada bilindiği, sıkıntılı zamanlarda yardım ettiği, övgü âleminin saltanatına vâris olduğu, kâfirlerle savaştığı ve kâfirlerin 104 Mehmet Arslan, Sivaslı Gulâmî Dîvânı (İstanbul: Asitan, 2009), 98-99. 105 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Sevda Önal, “Hâtif, Ali Hâtif Efendi”, Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü (Erişim 30 Ocak 2023). 71 kaçtığı, onun devrinde şerefin hükmünün geçtiği, bundan farklı bir şeyi kimsenin diyemeyeceği ve ona benzeyen, ona denk birinin olmadığı şiirde belirtilmiştir. Yâr-ı gâr-ı şeh-i kevneyn idi Hakkâ sıddîk İtti miǾrâcın anın cümleden evvel tasdîk Pertev-i nûr-ı ziyâ-bahşı idi devrânın Gördiler cümle kabâǿil-i ǾArab ihsânın Hüsn-i ahlâk-ı hamîdeyle sıfatı mevsûf Dür-i şeffâf gibi sadefı cihanda maǾrûf İtdi Kurǿân-ı Kerîmǿinde ânı Hazret-i Hak Midhat-i maǾnî-i elfâz-ı Resûl’e mülhak Böyle bir dürr-i sadefde nice görsün nîsân Kaldı emvâce-i buhrân-ı Ǿinâyet hayrân Vâris-i saltanât-ı mefhâr-ı Ǿâlem oldı Hükm-i şerǾiyle anın sıytı cihâna doldı Hayye gibi nice baş kaldırabilsün küffâr Çekilüb her biri bir semte ider idi firâr 72 Oldı devrinde anın hüm-i şerifi icrâ Kimsenün zehresi var mı [ki] disünler lâlâ Buldı ashâb arasında hele Ǿizz ü şânı Heft akalîmde ne mümkîn bulına akrânı Nazar-ı feyz-i Hudâ oldı Ebûbekr’e tamâm Dindi Sıddîk diyû Hâtif ana rûz-ı kıyâm106 (Mes. 10) 1.11. Bursalı İffet107 Bursalı İffet’in ‘’Sıddîk-ı Ekber’dir’’ redifli, ‘’Der-Vasf-ı Hazret-i Ebû Bekr Radiyallâhu TaǾâlâ ǾAnh’’ başlıklı naǾtında Hz. Ebû Bekir’in Cenâb-ı Mustafâ’ya canını feda ettiği için müminlere rehber olduğu, sırlara vâkıf olduğu, nur denizine daldığı, onun temiz kalbinin ateşin potasında eriyen muhabbet olduğu, onun güzel vasıfları Kur’an ayetleriyle sabit olduğunu ifade etmiştir. Sonrasında şair bütün ashabı sevdiğini, onların sözlerinden başka bir şey dinlemediğini, ehl-i sünnetin imamının Hz. Ebû Bekir olduğunu, Nakşibendîliğin pîrinin o olduğunu, onun muhabbetinin gönle şifa verdiğini söylemiştir. Cenâb-ı Mustafâ'ya cân-fedâ Sıddîk-i Ekber'dir Anunçün mü’minîne muktedâ Sıddîk-i Ekber'dir Anun esrârına vâkıf meger ki Fahr-ı ‘âlemdir 106 Önal, Hâtif, Hayatı, Edebî Kişiliği ve Divanı (İnceleme-Karşılaştırmalı Metin), 201-202. 107 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Mehmet Arslan, Bursalı İffet Dîvânı (Ankara: Kültür Turizm Bakanlığı, 2018), 2-4. 73 Garîk-i bahr-ı nûr-ı Kibriyâ Sıddîk-i Ekber'dir O zâtun kalb-i pâki pûte-i nâr-ı mahabbetdir Nühâs-ı sâlikâna kîmyâ Sıddîk-i Ekber'dir Anun vasf-ı şerîfi nass-ı Kur’ân ile sâbitdir Nedîm-i hâs-ı makbûl-i Hudâ Sıddîk-i Ekber'dir Muhibb-i âl u ashâbım kelâm-ı gayri gûş itmem İmâm-ı ehl-i sünnet ‘İffetâ Sıddîk-i Ekber'dir Odur pîr-i ‘azîzi hâcegân-ı nakş-bendânun Viren ezkâr ile kalbe safâ Sıddîk-i Ekber'dir Dil-i târîk-i sâlik iktibâs-ı nûr ider andan Mahabbetle viren sadra şifâ Sıddîk-i Ekber'dir108 (G. 7) 1.12. Keçeci-zâde İzzet Molla109 Keçeci-zâde İzzet Molla’nın ‘’Efendimüz’’ redifli, ‘’Der-Menkabet-i Sıddîk-i Ekber Radıya’llâhu ǾAnhü’’ başlıklı naǾtında Hz. Ebû Bekir’in dünyada Hz. Peygamber’in mağara arkadaşı olduğu, Ravza’da yanında arkadaş olduğu, 108 Arslan, Bursalı İffet Dîvânı, 31-32. 109 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Ali Emre Özyıldırım, Keçeci-zade İzzet Molla’nın Mihnet- Keşân’ı ve Tahlili (Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2002), 7-27. 74 Peygamber Efendimiz (s.a.v) teşvik etmeden önce iman ettiği, hakiki sıddîk oluşunun onun zatına ihsan edildiği ifade edilmiş ve ardından himmet istemiştir. Dünyâda yâr-ı gâr idi Sıddîk Efendimüz Anunçün itdi Ravza’da terfik Efendimüz İmân getürdi pîr-i saǾâdet-semîr iken İtmezden evvel emrine teşvik Efendimüz İhsân kıldı zatına Sıddîk-i muhlisün Sıdk-ı derûnın eyledi tasdîk Efendimüz Mahşerde eylese n’ola yâr-ı Ǿatîkinün Ehli cinânı reǿyine taǾlîk Efendimüz Sâhib çıkarsa Ǿİzzet’e Sıddîk-i asdikâ ǾUkbâda eylemez anı tazyik Efendimüz110 (G. 5) 1.13. Mehmed Memdûh Fâik Bey111 Mehmed Memdûh Fâik Bey’in ‘’Der-Vasf-ı Sıddîk-i Ekber Radiyallâhu Anh’’ başlıklı naǾtında seherlerde can u gönülden coşup istiğfar etmenin hoşluğundan, meyden, rindden ve sakiden söz ederek içki sunan kişiden kadehi getirmesini, o 110 Ebubekir Sıddık Şahin, Keçeci-zâde İzzet Molla`nın Divanları: Bahâr-ı Efkâr ve Hazân-ı Âsâr (Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2004), 652. 111 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Zekeriya Kurşun, “Mehmed Memduh Paşa”, TDV İslâm Ansiklopedisi (Erişim 31 Ocak 2023). 75 kadehin içininin Bârî’nin elinde rûhdan dopdolu olduğu, Mesîh’in yüz suyu bu şarap olduğundan, nice kalp sahiplerinin bu içkiden etkilendiği, Keyhüsrev’in tacı ile dilencinin tası çaresiz ki uğursuz sohbet yeri taşı olduğu ifade edilmiştir. Bu ifadelerden sonra Hz. Ebû Bekir’in sıdk oluşundan, tasdîk edici oluşundan, bütün halifelerin en büyüğü oluşundan, kâfirlerle mücade edişinden, velî oluşundan, varını Allah için harcayışından bahsedilmiştir. Şair naǾtında Hz. Süleyman’ın mührü, Hz. Musa’nın ruhunun hurma ve nar bahçelerindeyken güzel gül bahçelerinde muhabbette olduğu, Hz. Musa’nın elinin beyaz olması ve sabaha kadar beyaz eliyle Allah Allah diyerek zikretmesi konu edilmiştir. Son beyitlerde Allah’a hamd edilerek sabah akşam Hakk’a selam gönderildiği bildirilmiştir. Ayrıca beyitlerde hadis ve ayet iktibâsları da yer almaktadır. Hadis iktibâsında “Yüce Allah mahlûkatını karanlık içerisinde yaratır ve nurunu onlar üzerine yayar. O nur kime isabet ederse hidayeti bulur. İsabet etmediği kimseler ise şaşar.” Abdullah b. Amr, “İşte bunun için "Allah"ın ilmi üzere kalem kurudu." (Her şey Allah’ın ezelî bilgisiyle gerçekleşti.) diyorum.” demiştir.’’112 hadisi zikredilmiştir. Ayet iktibâslarında İki(kişi)nin biri iken; ikisi mağaradaydılar,113 Allah katında en değerliniz,114 ey gözleri görecek olanlar115 ayetleri yer almaktadır. 33. beyitte dahîlek ifadesi geçmektedir. Bu ifadenin zikredilmesi onun ruhundan yardım isteyip şefaat bekleme sebebiyledir.116 Yine âfâk-ı kalb-i mihr-âsar Subh-ı sâdık-veş oldu lem’a-nisâr Cân u dilden ne hoş hurûşândır 112 “Diyanet Hadislerle İslam” c.1, s.477. (Erişim 16 Ocak 2023). 113 Tevbe Suresi, 9/40. 114 Hucurat Suresi, 49/13. 115 Haşr Suresi, 59/2. 116 Süleyman Uludağ, “Muhammed” (Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2005), 30/450. 76 Ser- müstağfirîn-i bi’l-eshâr Yokmu câm-ı sabûh ey sâkî Edelim tâ anınla def’-i humâr Bana bir bâde sun ki neşvesine Kala hayretde rind ile hüşyâr Getir ol sâgarı ki olmuşdur Dest-i Bârî’de rûhdan ser-şâr Âb-rû-yı Mesîh ola bu şarâb Kadehi âfitâb-ı şa’şa’a-bâr Ver meded ol piyâleyi ki eder Katreler dâmeninde istiğfâr Devr-i mînâsı devre-i mînû Gavr-ı sahbâsı ‘âlem-i envâr Nice mey cezbe-bahş-ı ehl-i kulûb Nice mey ateş-efgen-i zünnâr 77 Remzidir “Sümme raşşe min nûrih” Nice mey berk-ı zulmet-i şeb-i târ Bu meyin çünkü ez-ezel olmuş Şâh u dervîşe hâleti hem-vâr Tâc-ı Keyhüsrev ü kedû-yı gedâ Bâzgûn taş bezmidir nâ-çâr Doldurub ben de kâsemi edeyim Bâb-ı Sıddîk’ı cây-gâh-ı karâr Ol ki mahsûs-ı zât-ı akdesidir ‘Âlem-i sıdk u kişver-i ikrâr Ol ki şânında Hak buyurmuşdur “Sâniyesneyni iz hümâ fi’l-ğâr” Mazhar-ı vasf-ı “İnne ekremeküm” Şem’-i mihrâb-ı Ahmed-i muhtâr Vâris-i küll-i halîfe-i a’zâm Hâris-i dîn-i seyyidü’l-ebrâr 78 Saf-şikâf-ı cihâd-ı ekber-i nefs Nîze-endâz-ı dîde-i küffâr Sâf-mir’ât-ı suffe-i tasdîk Gark-ı envâr-ı devlet-i dîdâr Pâdişâh-ı ‘avâlim-i tecrîd Zîb-i taht-ı memâlik-i esrâr Öyle şeh kim henûz bi’t-ta’zîm Nâmına hutbe olunur tekrar ‘İbret erbâbı gerd-i pâyinden Gûş eder bâng-i “Yâ ûlî’l-ebsâr” Sayhası bir şehîde verdi hayat Kim eder bu kerâmeti izhâr Ne velî kim rızâsını etdi taleb Cebre’îl ile Hazret-i Gaffâr Ne velî kim olub hasîr be-dûş Vârını kıldı Hak içün îsâr 79 Bûriyâ giydi kudsiyân-ı behişt Eyleyüb terk-i hulle-i zer-târ Bir Süleymân-ı dîv-bend iken Taş tutardı dehânı hâtem-vâr İhtiyâr-ı sükûn ederse n’ola Söyleşirdi Hudâ ile her-bâr Gülşen-i eymen-i muhabbetdir Rûh-ı Mûsâ o bâğa nahl-ı enâr Mescid-i akdes-i hidâyetdir Yed-i beyzâ âna sütûn-ı menâr Allah Allah cevâhir-i ervâh Dest-i pâkinde sübha-i ezkâr Sâye-sâza vü çâre-perdâzâ Ey meded-güster-i sıgâr u kibâr Düşdi dergâhına “Dahîlek”dir 80 Fâ’ik-i nâ-tüvân zâr u nizâr Hamdülillah rahîk-i nisbetden Mest ü medhûşdur bu sîne-figâr Sekerâtında câm-ı Kevser sun Hulde mestâne eylesün reftâr Tâ ki pür-cûş olub seher-hîzân Sâgar-ı ‘aşkla ola mey-hâr Ol mübârek revân-ı hazretine Hak’dan ersün selâm leyl ü nehâr117 (K. 37) 1.14. Nâkâm118 Nâkâm yazdığı methiyesinde Hz. Ebû Bekir’in malını mülkünü Hz. Peygamber’e olan sevgisi yolunda harcadığını ifade etmiştir. Sevr mağarasında zalim yılan istediğini alamasın diye ayağını deliğe dayaması olayına telmih yapılmıştır. Menâl ü mâlını Sıddîk-ı Ekber Hazret-i Bûbekr Habîb-i Kibriyâ’nun râh-ı Ǿaşkında kılup îsâr 117 Mustafa Yavuz, Mehmed Memdûh Fâik Bey (Hayatı, Sanatı, Eserleri) (Erzincan: Erzincan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2016), 122-124. 118 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Özkan Uz, “Nâkâm”, Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü (Erişim 31 Ocak 2023). 81 İdüp Ǿazm itmege cânun dahî kurbân gâr içre Vücûdun eyledi ilkâ-yı kâm-ı ejder-i hûn-hâr119 (G. 2) 1.15. Necmî120 Necmî’nin ‘’Be Nâm-ı Ebûbekir’’ başlıklı methiyesinde elde sitem kılıcı, gönülde ayın gölgesi, gönlü perişan ve boyu güzel sevgili, yüzü peri, gamzesinin mızrağı ile canına kast etmiş güzel kadın tamlamaları sevgiliye izafe edilmiştir. Son dizede pederi ifadesinden Hz. Peygamber’in Hz. Ebû Bekir’in damadı olduğu ifade edilmiştir. Elde şemşîr-i sitem sinede mihrin siperi Âşüfte vü mest kadd-i dil-cû sûretde perî Nîze-i gamzesi ile cânıma kasd etmiş bir şûh İşbu hâl ile geliyor ………………... *121 pederi122 (Kıt. 2) 1.16. Hanyalı Nûri Osmân123 Hanyalı Nûri Osmân ‘’Hazret-i Sıddîkdır’’ redifli, ‘’Sitâyiş-i Hazret-i Sıddîk Râdî’allâhu ǾAnha’’ başlıklı methiyesinde Hz. Ebû Bekir’in halife, takvâ sahibi, Hz. Peygamber’e Sevr mağarasında arkadaş olduğundan, Hz.Peygamber’i şüphe etmeksizin tasdîk ettiğinden, her Müslüman’a Hz.Ebû Bekir’i sevmenin farz olduğundan, Mevlânâ’nın atası, ilmi kavrayışının yüksek, koruyucu olduğundan bahsedilmiştir. 119 Aslı Mert, Nâkâm Divanı (İnceleme-Tenkitli Metin) (Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2012), 940. 120 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Savaş Tiker, Necmî Divânı (İnceleme-Metin) (Van: Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2003), 3-6. 121 Tiker bu kelimenin çalışmasında okunamadığını ifade etmiştir. 122 Tiker, Necmî Divânı (İnceleme-Metin), 60. 123 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Abdullah Aydın, “Hanyalı Nûrî Osman Divanından Girit’e Dair Yansımalar”, (2016), 26-28. 82 Mürşid-i sadr-ı hilâfet Hazret-i Sıddîkdır Şeyh-i ashâb-ı kerâmet Hazret-i Sıddîkdır Sâhib-i takvâ Resûl-i Kibriyânın mahremi Zîb-i taht-ı ekremiyyet Hazret-i Sıddîkdır Yâr-ı gârı Fahr-i Ǿâlem efdal-i ashâb olan Âb-rûy-ı mülk ü millet Hazret-i Sıddîkdır İbtidâ tasdîk edip peygam-beri endişesiz Pîşvâ-yı hayl-i ümmet Hazret-i Sıddîkdır Cümleden akdem hilâfetgâha zîb ü fer veren Vâris-i mülk-i nübüvvet Hazret-i Sıddîkdır Vâcib oldu müǿmine hubbu belki farz-ı Ǿayn Muktedâ-yı ehl-i sünnet Hazret-i Sıddîkdır Bezl edip varın kul oldu Hazret-i Peygambere Pâdşâh-i esbakiyyet Hazret-i Sıddîkdır Zât-ı Mevlânâ-yı Rûmun aǾlâsı olan 83 MenbaǾ-ı feyz-i velâyet Hazret-i Sıddîkdır ǾAcz-i idrâk Ǿayn- idrâk olduğun keşf eyleyen Hâce-i Ǿilm-i zekâvet Hazret-i Sıddîkdır Âteş-i Ǿışk-i ilâhîden dili büryân olan Lâyık-ı bezm-i risâlet Hazret-i Sıddîkdır Altı beyt-i dil-rübâsıdır zer-i sîm ü sîm Gevher-i Ǿummân-ı himmet Hazret-i Sıddîkdır Sen de pey-rev ol Vesîm ü ǾÂrife Nûrî dile MuǾtî-i nakd-i Ǿinâyet Hazret-i Sıddîkdır Bahr-ı şefkat lücce-i niǾmet muhit-i mekremet Dâver-i mülk-i sehâvet Hazret-i Sıddîkdır124 (K. 13) 1.17. Osman Nevres125 Osman Nevres’in ‘’Sıddîk’’ redifli methiyesinde Hz. Ebû Bekir’in gönüllere sıdk oluşunun nakşedilmesi, sıdk kafilesinin önderi oluşu, sözlerinin her aynada tam olduğu, anlayış kadehi ile kadehinin doldu olduğu, irfan sohbetlerinden Firdevs 124 Abdullah Aydın, Hanyalı Nûrî Osmân ve Dîvânı (Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2009), 265-266. 125 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. M. Kayahan Özgül, Osman Nevres Hayâtı ve Eserleri (İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 1999). 84 cennetinin kokusunun geldiği, burnunun irfan kokusu ile dolu olduğu ifade edilmiştir. Son beyitte ise şair Hz. Ebû Bekir’e sıdk bir köle olduğunu söylemiştir. Sînede nakş olalı nâm-ı be-nâm-ı Sıddîk Dil-i ihlâs-ı mekîn oldu makâm-ı Sıddîk İktidâ etmiş ana kâfile-i sıdk u safâ Sâdıkım dersem odur şimdi imâm-ı Sıddîk Sözlerin kâmilidir ekmelidir bu ne kemâl Ki her âyîne kemâl oldu kelâm-ı Sıddîk Neş’e-i sohbet-i cân-perveri verdi bana rûh Doludur bâde-i ‘irfân ile câm-ı Sıddîk Bûy-ı Firdevs gelir sohbet-i ‘irfânından Rûhdur zann ederim gelse selâm-ı Sıddîk Kıldı leb-rîz-i ma‘ârif beni olsun yâ Rab Bûy-ı ‘irfân ile leb-rîz meşâmm-ı Sıddîk Asdıkâ-perver imiş doğrusu hem bende-nevâz 85 Nevres oldum ben o Sıddîk’a gulâm-ı sıddîk126 (G. 7) 1.18. Râci127 Râci’nin ‘’Sıddık-ı Ekber’’ redifli methiyesinde Hz. Ebû Bekir’in evliyaların en faziletlisi olduğu, Hz. Peygamber’in yareni olduğu, en hayırlı olduğu, İslâm dininin nuru, sadıkların önderi olduğu belirtilmiştir. Hz. Peygamber’in Sevr mağarasında arkadaşı olduğu, o mağarada Hz. Ebû Bekir’in yılanı gördüğü ve yılanın Hz. Ebû Bekir’in ayağını ısırdığı, Hz. Peygamber’in miǾraca gittiğinde inkârcıların yalanladığı onun bu durumu ise tasdîk ettiği, takvâlı olduğu, kızını Hz. Peygamber’le evlendirdiği, halife olduğu, velîlerin velîsi olduğu, İslâm’da şeyh-i ekber olduğu ifade edilmiştir. Evliyânın efdali Sıddık-ı Ekberdürür Peygamberin yâreni Sıddık-ı Ekberdürür Radıya’llâhuanha bir hayra’l-ekserdürür Dîn-i islâmın nûru sâdıkların serveri Rasulün yâr-ı gârı Sıddık-ı Ekberdürür Radıya’llâhuanha bir hayra’l-ekserdürür Gâr-ı şerife girdi anda yılanı gördü Ayagını ısırdı Sıddık-ı Ekberdürür Radıya’llâhuanha bir hayra’l-ekserdürür 126 Bayram Ali Kaya, Osman Nevres Dîvânı (Ankara: Kültür Turizm Bakanlığı, 2020), 141. 127 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Sait Avcı, Râci Divanı (Metin ve Dinî Tasavvufî Tahlil) (Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Billimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2015), 1-4. 86 Resûl miǾraca gitdi münkirler tekzîb itdi Ol anı tasdîk etdi Sıddık-ı Ekberdürür Radıya’llâhuanha bir hayra’l-ekserdürür Ebû Bekirdir âdı takvâdır ânın zâdı MüǾminlerin üstâdı Sıddık-ı Ekberdürür Radıya’llâhuanha bir hayra’l-ekserdürür Resûle virdi kızın hiç reddetmedi sözün Hakka başladı özün Sıddık-ı Ekberdürür Radıya’llâhuanha bir hayra’l-ekserdürür Resûlün halìfesi imânın sahifesi Velìlerin velìsi Sıddık-ı Ekberdürür Radıya’llâhuanha bir hayra’l-ekserdürür Veliyyüddín-i efkar Sıddıkı cândan sever İslâmda şeyh-i ekber Sıddık-ı Ekberdürür Radıya’llâhuanha bir hayra’l-ekserdürür128 (T.B. 8) 128 Avcı, Râci Divanı (Metin ve Dinî Tasavvufî Tahlil), 218-219. 87 1.19. Rîzî129 Rîzî’nin ‘’Sıddîk’’ redifli methiyesinde Hz. Ebû Bekir’in cömertliğin ve yiğitliğin kaynağı olduğu, Hz. Peygamber’in sırdaşı ve mağara arkadaşı olduğu, sırra sahip çıktığı, sıdk sahibi topluluklarına önder olduğu, onların sultanı olduğu ifade ettiği, Allah korkusundan ciğerinin içinin baştan sona yandığı, Hz. Peygamber’e teklifsiz arkadaş olduğu, Nakşibendî yolunun seçkin cevheri olduğu ifade edilmiştir. Son beyitte şair yalvarışını kesmemesi derde sığınması gerektiğini, Hz. Ebû Bekir’in nice dert sahiplerinin ahiret günü kapıcısı olduğunu belirtmiştir. Sehâvet menbaǾı cûd-ı mürüvvet-kândur Sıddîk Rızâ-yı râh-ı Rahmân’a Ǿatâ ihsândur Sıddîk Resûl-i Kibriyâ’nın mahremi hem yâr-ı gârıdır ŞerîǾat gencinin zıll-ı nihân derbândur Sıddîk Didi Sıddîk Cenâb-ı Hazret-i Bârî benâmına Gürûh-ı ehl-i sıdkın serveri sultânıdur Sıddîk Derûnunda çeker serâpâ göyündi havf-ı Mevlâ’dan Çerâğ-ı hüzn ile bagrı serîn sûzândur Sıddîk Ezel Mahbûb-ı Yezdân’a refîk olmuşdu bî-teklîf Hakîkat Ǿilm-i dînin matlaǾı erkânıdur Sıddîk 129 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Maruf Çakır, Rîzî Divanı (İnceleme-Metin) (Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2017), 5-9. 88 Tarîk-i Nakşibendî’nin ser-efrâzıdur ol gevher ǾUlûm-ı maǾrifet deryâsının Ǿummânıdur Sıddîk Eyâ Rîzî-gedâ kesme niyâz it ilticâ derdin Nice derd ehlinin yevm-i cezâ derbânıdur Sıddîk130 (G. 7) 1.20. Malatyalı Sabrî131 Malatyalı Sabrî’nin ‘’Sıddîk’’ redifli methiyesinde Hz. Ebû Bekir’in Hz. Peygamber’in sevgili arkadaşı olduğu, şan sahibi Nebî’nin mağara arkadaşı, yoldaşı olduğu, yazılmış doğruluk defterinde miǾracı tasdîk ettiği, Allah’ın Hz. Peygamber’e hoş bir iyilik olduğu, nice zaman seçkin adalet sarayında, halifelik tahtında en önce onun sultan olduğu, Hz. Peygamber’in bütün sırlarının sırdaşı olduğu, dostuna dost düşmanına düşman olduğu ifade edilmiştir. Son beyitte şair kendisinin sevgili dört dosta Allah’a hamd ettiğini ve Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali’yi dilinde döndürdüğünü belirtmiştir. Resûl-i Kibriyâ’nun sevgili yârânıdur Sıddîk Refîk-i yâr- gâr ol nebi-i zîşândur Sıddîk Mukayyed defter-i sıddîkda tasdîk idüp miǾrâc Hudâ’nun Ahmed-i Muhtâr’a hoş ihsânıdur Sıddîk Oturdı niçe yıl kasr-ı muǾallâ’yı Ǿadâletde 130 Çakır, Rîzî Divanı (İnceleme-Metin), 169. 131 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Ömer Savran, Malatyalı Sabrî Dîvânı (Malatya: Malatya Kitaplığı Yayınları, 2014), 15-17. 89 Hilâfet tahtınun ser-akdem-i sultânıdur Sıddîk Resûlullâh’un olmuşdur kamu esrârına mahrem Dahı dostuna dost düşmânınun düşmânıdur Sıddîk Muhibb-i çâr-yârem Sabriveş bende bi-hamdillâh Lisânumda ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî devrândur Sıddîk132 (G. 5) 1.21. Manastırlı Sâlih Fâik133 Manastırlı Sâlih Fâik ‘’Hazret-i Sıddîk’’ redifli, ‘’Der-Sân-ı Celîl-i Sıddîk-i Ekber Radıyaǿllâhu ǾAnhu’’ başlıklı naǾtında Hz. Ebû Bekir vefâlı ve sıdk oluşuyla, Allah’a yakınlığıyla, imam, ashab içinde seçkin kimse, Sevr ma+ğarasında ikinci kişi ve samimi oluşuyla anılmıştır. Mihr-i şeref-i burc-i vefâ Hazret-i Sıddîk Necm-i ufuk-i sıdk u safâ Hazret-i Sıddîk Makbûl-i serâ-perde-i kurb-i ehadiyyet Memdûh-ı ser-efrâz-ı Hudâ Hazret-i Sıddîk Maʻsûm-ı tırâzende-i mihrâb-ı imâmet Şeyh-i hazarât-ı hulefâ Hazret-i Sıddîk 132 Savran, Malatyalı Sabrî Dîvânı, 109-110. 133 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Şebnem Çambel Kalço, “19. Yüzyıl Şâirlerinden Manastırlı Sâlih Fâik’in Dîvân’ına Dâir Bazı Hususlar ve Hazîne-i Fünûn Dergisi’nde Yayımlanan Şiirleri” 6/1 (2020), 151-153. 90 Reʼsüʼş-şeref-i halka-i ashâb-ı mükerrem Ser-kâfile-i râh-ı hüdâ Hazret-i Sıddîk Pîşîn-i ahillâ-i Nebî Sânî-i fiʼl-gâr Ser-tâc-ı kiram-ı ruhamâ Hazret-i Sıddîk Sultân-ı mekârim-meniş-i ʻâlem-i ihlâs Şâhen-şeh-i iklîm-i rızâ Hazret-i Sıddîk Dâreynde ola dâd-resi Fâǿik-i zârın Sultân-ı rusül Ǿaşkına yâ Hazret-i Sıddîk134 (K. 7) Manastırlı Sâlih Fâik methiyesinde Hz. Ebû Bekir’in lakabının sıddîk olduğu, dünyayı nurlu feyizlerle doldurduğu, kılıç ile dinden dönenleri imâna getirdiği ve bu gazalarla Hz. Peygamber’e ikinci olduğu ifade edilmiştir. Beyitteki sânî kelimesiyle hem ikinin ikincisi ayetine iktibâs hem de telmih yapılmıştır. Sevr mağarasında ikinin ikincisi olarak bulunması Tevbe Suresi 40. ayette geçmektedir. Sıddîk-lakab yâr-i Resûl-i samedânî Envâr-ı fuyûzât ile doldırdı cihânı Esyâf ile mürtedleri îmâna getürdi Oldı bu gazâlar ile peygambere sânî135 (Kıt. 1) 134 Şebnem Çambel Kalço, Manastırlı Sâlih Fâik ve Dîvânı (İstanbul: Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019), 62-63. 135 Çambel Kalço, Manastırlı Sâlih Fâik ve Dîvânı, 241. 91 1.22. Selâmî136 Selâmî’nin ‘’eyle’’ redifli ‘’Terkîb- i Bend Der Medh-i Hulefâ-i Râşîdîn Rıdvânullahi TeǾâlâ ǾAleyhim EcmeǾîn’’ başlıklı methiyesi 48 beyittir. Biz bu methiyenin içerisinde ‘’Hazreti Ebûbekrü’s-Sıddîk’’ başlıklı bölümü ele aldık. Bu beyitlerde Hz. Ebû Bekir’in seçkin ashap topluluğundan olduğu, Resûlullah’a mağara arkadaşı olduğu, kabrinin de yanında olduğu, ikinin ikincisi rumuzuyla beraber oldukları ve sırlarının anlaşıldığı, Hakk’ın birliğini bilmesiyle hakiki bire eriştiği, sırlara vâkıf olduğu belirtilmiştir. Bu beyitlerde ayetten iktibâs yapılmıştır. Tevbe Suresi, 40. ayete işaret edilerek ikinin ikincisi olarak mağarada oluşu ifade edilmiştir. Ayrıca Hz. Ebû Bekir’in “Hiçbir şey görmedim ki, onda Allah’ı görmemiş olayım”137 sözü 22.beyit içerisinde ifade edilmiştir. Güzîn zümre-i ashâb yaǾni Hazreti Sıddîk Ol idi vahdet-i Hakkı eden bî-muǾcize tasdîk Resûlullaha yâr-ı gâr idi kabri gibi hâlâ Ne yâr bu el-Ǿaceb kim olmaz Ǿukbâda dahi tefrîk Rumûz-ı sânî isneynden maǾiyyet sırrı fehm oldu Bilip ferdiyyet-i Hakkı erişdi vahdete tahkîk Devâ cüz anla tarh oldu yapıldı cevher-i vahdet Vüsûl-i şems-i zâta gârı kıldı âlet-i tevfîk 136 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Serpil Kayya, Selâmî Dîvânı’nın Transkripsiyonlu Metni (Kütahya: Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2001), 2. 137 Vecihi Timuroğlu, Şeyh Bedrettin Varidat (Ankara: Türkiye Yazıları Yayınları, 1979), 126. 92 Ne sır kim sîne-i pâk-i Resûle etse Hakk inzâl Dil-i sıddîkda ol zuhûr eylerdi biǿt-tatbîk Bilindi gayrı fazlı ‘’Mâ raǿeytü şeyen illâdan’’ ‘’Ruǿyetüllâhi kable kavlin’’ ehl-i dil edip tedkîk Me râ yâ Rabb be-Ǿaşk-ı sânî isneyn iz-hemâ fiǿl-gâr Be kün ez-feyz-i rûhâniyyet u vâkıf-ı esrâr138 (T.B. 8) Selâmî’nin ‘’Sıddîk’’ redifli methiyesinde Hz. Ebû Bekir’in Hz. Peygamber’in has arkadaşı dostu olduğu, ravzasının bahçesinde gül bahçesinin bülbülü olduğu, sırlara vâkıf olduğu ifade edilmiştir. Son beyitte Hz. Ebû Bekir’in “Hiçbir şey görmedim ki, onda Allah’ı görmemiş olayım”139 sözüne telmih yapılmıştır. Muhammed Mustafânın hâs-ı yâr-ı gârıdır Sıddîk Enîs ü hem-dem ü hem mûnis ü hem yâridir Sıddîk Gülistân-ı risâletde cemâli verdine hâlâ Riyâz-ı ravzasında bülbül-i gülzârıdır Sıddîk Zuhûr ile ziyâ-ver eyledi iklim-i imânı Velâyet evcinin bir hâver-i envârıdır Sıddîk 138 Kayya, Selâmî Dîvânı’nın Transkripsiyonlu Metni, 41-42. 139 Timuroğlu, Şeyh Bedrettin Varidat, 126. 93 Sarây-ı sırr-ı tevhidin nedîm ü mahrem-i râzı Hafiyyât-ı Hudânın vâkıf-ı esrarıdır Sıddîk Selâmî Ǿârif maǾnâ-yı sırr sümme vechullâh Hudânın her nazarda nâzır-ı dîdârıdır Sıddîk140 (G. 5) Selâmî’nin ‘’Hazreti Ebûbekrü’s-Sıddîk’’ başlıklı methiyesinde Hz. Ebû Bekir’in Hz. Peygamber’in arkadaşı olduğu, vefâ mülkünün padişahı olduğu, Hz. Selman’a bu sırrı söylediği ve bu emânet sırrının taşıyıcısına yakışan temiz kimse olduğu ifade edilmiştir. Hemdem-i şâh-ı rüsül mûnis-i mahbûb-ı Hudâ Bûbekr Hazreti Sıddîk ü şeh mülk-i vefâ Eyledi Hazreti Selmâna bu sırrı telkin Hâmil-i sırr-ı emânâta o pâk oldu sezâ141 (R.1) 1.23. Derviş Selîm Sırrî142 Derviş Selîm Sırrî’nin ‘’Der NaǾt-ı Sıddîk Radıyallâhu ǾAnh’’ başlıklı naǾtında Hz. Peygamber’in Hz. Ebû Bekir’i dost kıldığı, Hz. Ebû Bekir’in mağara arkadaşı olduğu, Hz. Peygamber’in onu halife kıldığı, doğru söz sahibi olduğu, ince sırların onda toplandığı, gizli sırların övünç vesilesi olduğu, vefâ kaynağı olduğu, ümmet ordusunun başı olduğu, Hz. Peygamber’in onun için sıddîk dediği ifade edilmiştir. 140 Kayya, Selâmî Dîvânı’nın Transkripsiyonlu Metni, 187. 141 Kayya, Selâmî Dîvânı’nın Transkripsiyonlu Metni, 245. 142 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Mahir Selim Keskin - İbrahim Sona, “Türk Edebiyatında ‘Sırrî’ Mahlaslı Şairler ve Derviş Selim Sırrî Dîvânı”, Yıldız Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 3/1 (2019). 94 Son beyitte şair Hz. Ebû Bekir’in yardım eteğini sıkıca tutup güzel vasıflarını naǾt olarak yazdığını belirtmiştir. Şeh-i şâhân-ı güzîn hulk-ı hasen yâr-ı Ǿatîk Kıldı sultân-ı rusül Ahmed-i muhtâr refîk Mazhar-ı lutf [u] kerem mahrem-i mahbûb-ı İlâh Sâhib-i bezm-i münevver enîs-i gâr-ı şefîk Kıldı halfında emîr zümre-i İslâm üzre İmâm-ı dîn-i mübîn kâfile-sâlâr-ı Hakîk Sıddık-ı sıdk-ı mübîn şâhid-i şeh-bâz-ı Emîn CâmiǾ-i Ǿilm-i hikem mecmûǾ-ı esrâr-ı dakîk Mefhar-ı sırr-ı hafî ekber-i üstâd-ı velî Lücce-i maǾrifetullahda her bâr garîk Dâmen-i pâkini der-dest eden ey kân-ı vefâ Hâşâ lillah ki cehennemde yaka nâr-ı harîk Server-i ceyş-i ümem aǾzam-ı ashâb-ı nebî Şeh-i şâhân-ı güzîn hulk-ı hasen yâr-ı Ǿatîk 95 Ne saǾâdet ne Ǿinâyet ne refîǾü’d-derecât Deye hakkında anın Seyyid-i ebrâr Sıddîk Dâmen-i lutfunu muhkem tutup Sırrî edeyim Pâk-ı evsâf-ı Sıddîk naǾt-ı eşǾâr-ı nemîk143 (G. 9) 1.24. Şevkî İbrahim Efendi144 Şevkî İbrahim Efendi’nin ‘’sıddîk-ı aǾzamdır’’ redifli methiyesinde Hz. Ebû Bekir’in bahar bahçesinin kaynağı olduğu, sırların saklandığı yer olduğu, hicretin sırlarının feyzinin kaynağı olduğu, doğru sözün fatihi olarak nitelendirildiği, cânıyla Hz. Peygamber’e hizmet ettiği, sığınılacak yer olduğu ifade edilmiştir. Menba-Ǿı bâg-ı bahârın mahzen-i sıddîk-ı aǾzamdır Mahzen-i esrâr-ı Ǿaşkın menba-Ǿ sıddîk-ı aǾzamdır Bâr-i gâr-ı hem-demi fahra’r-rusüldür bil ‘ayân Hicretin esrâr-ı feyzi ma‘den-i sıddîk-ı a‘zamdır Nokta-i akdem oluptur çâr-yâreyi nazîr Bâb-ı sıdkın fâtihi hem menşî-‘i sıddîk-ı a‘zamdır 143 Mahir Selim Keskı̇n, Derviş Selîm Sırrî Dîvânı (İnceleme-Metin-Diliçi Çeviri-Dizin- Tıpkıbasım) (İstanbul: Yıldız Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019), 113-114. 144 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Nail Tan, “Şeyh Şa’bân-ı Velî’nin Takipçilerinden Şair Şeyh İbrahim Şevki Efendi ve Bir Cönkteki 16 Şiiri” (I. Uluslararası Şeyh Şa‘Bân-I Velî Sempozyumu -Şeyh Şa‘Bân-I Velî’yi Anma Ve Anlama, Kastamonu, 2012), 276-277. 96 Bezl-i hâl-i cânile hizmet eder peygambere Handân-ı bî-medân-ı merkeri sıddîk-ı a‘zamdır Zümre -i ‘uşşâka ser-defterdir safha’l-cemîl İşbu kemter Şevkîyâ’nın melce’i sıddîk-ı a‘zamdır145 (G. 5) 1.25. Hâfız ‘Ulvî146 Hâfız Ulvî’nin ‘’Medhiye-i Hazret-i Ebâ Bekri’s-Sıddîk Râdiyallahu ǾAnh’’ başlıklı methiyesinde Hz. Ebû Bekir’in benzersiz temiz kişi olduğu, herkesten evvel Hz. Peygamber’in peygamberliğini kabul ettiği, canını ve başını Hz. Peygamber’in uğruna fedâ ettiği, Hakk’ın ikisini bir nurdan yarattığı, ikinin ikincisi olma şanına erdiği, aklın mağaranın sırrını anlamaktan âciz olduğu kıyamete kadar övülecek olsa övülmeye yetmeyeceği ifade edilmiştir. Hz. Peygamber’in ona atîk dediği, hicret esnasında da sıddîk dediği, Hz.Peygamber’in kayınpederi olduğu ve bu mutluluğa eriştiği ifade edilmiştir. Mü’min kimsenin Hz. Peygamber’i gönülden seveceği, Hz. Peygamber’in mağara arkadaşı olduğu, Allah aşkından ciğerinin yandığı belirtilmiştir. Ölüleri dirilten Hz. İsâ gibi olduğu, güzellikte ve belagatta, fasih konuşmada iyi olduğu, yumuşak huylu ve cömert olduğu, Hz. Peygamber’in vefatından sonra halife olduğu, halifeliği iki yıl altı ay sürdüğü, her zaman adaletli olduğu kimseye zulmetmediği, müǿminlere rehber olduğu, önder olduğu belirtilmiştir. 12. beyitte Râfîzîlerin mahşer gününde iki gözünün kör olacağı, küfürleri ve zulümleriyle gönlünün, yüzünün siyah olacağı söylenerek türlü sözleri ne casâretle söylerler diyerek sitem edilmiştir. Son beyitte de şair onun vasıflarını açıklamaya kendisinin haddi olmadığını, her dilin onu methetmekte acîz kalacağı zikredilmiştir. 145 Esma Tezcan, Şevkî İbrahim Efendi Divânı (İnceleme- Transkripsiyonlu Metin) (Kütahya: Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2007), 144. 146 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Melek Canlı, Hâfız ’Ulvî Dîvânı (İnceleme-Metin-Dizin) (Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2009), 1-11. 97 Hazret-i Bu Bekriǿs-Sıddîk zât-ı pâk-i bî-nazîr Fahr-i Kevneyni edip tasdîk-i evvel cümleden Oldu Ǿizz ü devlet ile şâh-ı İslâma vezîr Fahr-i Kevneyni edip tasdîk-i evvel cümleden Cân u başın Mustafâ’nın Ǿaşkına etdi fidâ İkisin bir nûrdan halk eyledi Kâdir Hudâ BaǾs olundu hem Ǿakîbinde o zî-lutf u Ǿatâ Fahr-i Kevneyni edip tasdîk-i evvel cümleden Bu ne devlet medh ede bir kimseyi fahr-ı enâm Hak TeǾâlâ söyleye Hakk-ı şerîfinde kelâm Haşre dek ger medh olursa olmaya medhi tamâm Fahr-i Kevneyni edip tasdîk-i evvel cümleden Vechine bakdı dahı Ahmed dedi hâzâ Ǿatîk Hicretinde dedi yâ Sıddîk bana sen ol refîk Kıl tefekkür var hayâl et neydügüni ol şefîk Fahr-i Kevneyni edip tasdîk-i evvel cümleden Duhterin verdi Resûle oldu ol kâǾin peder Nâǿil oldu devlete kim ana bu devlet yeter Müǿmin olan bu velîyi cân ile dilden sever 98 Fahr-i Kevneyni edip tasdîk-i evvel cümleden Oldu Cibrîlin hayâtına sebeb ol zât-ı pâk Olmasaydı şübhesiz Cibrîl olur idi helâk ǾAşk-ı Mevlâ’dan ederdi cigerini sûznâk Fahr-i Kevneyni edip tasdîk-i evvel cümleden Hem müyesser olmadı bir ferde olmak yâr-ı gâr Fahr-ı Ǿâlem eder idi anun ile iftihâr Eydür de ki ǾÎsâ gibi ümmet kimde var Fahr-i Kevneyni edip tasdîk-i evvel cümleden Öldürür mevtâyı ihyâ eyleyen misl-i Mesîh Andadır hüsn ü belâgat hem dahı nutk-ı fasîh Andadır hilm ü sehâvet lutf ile vech-i melîh Fahr-i Kevneyni edip tasdîk-i evvel cümleden Nâ-mizâc oldu Muhammed ol imâmet eyledi Sonra iki yıl u altı ay hilâfet eyledi Zerrece zulm etmedi dâǾim Ǿadâlet eyledi Fahr-i Kevneyni edip tasdîk-i evvel cümleden Zât-ı pâki oldu hakkâ müǾmininîn reh-beri 99 Cümle ashâbı Resûlullahın oldu serveri Hem musahhar kıldı şerǾ-i Mustafâya her yeri Fahr-i Kevneyni edip tasdîk-i evvel cümleden Râfizînin rûz-i mahşer kör olur iki gözü Küfr ü zulmiyle siyâh olur anın gönlü yüzü Ne cesâret ile derler hakkına dürlü sözü Fahr-i Kevneyni edip tasdîk-i evvel cümleden ǾUlvî ebsem ol senin haddin degil vasf-ı beyân Medh ü vasfında anın Ǿâciz olur hergiz lisân Rûz u şeb tardiye eyle turma ol zâta hemân Fahr-i Kevneyni edip tasdîk-i evvel cümleden147 148 (Mur. 13) 2. ÇÂR- YÂR-I GÜZÎN İÇİNDE HZ. EBÛ BEKİR Çalıştığımız divânlarda Hz. Ebû Bekir’le ilgili bir şiir istisna diğer şiirlerde dört dost içinde Hz. Ömer, Hz. Osmân ve Hz. Ali’yle beraber isminin zikredildiğini ve bu beyitlerin çoğunlukla şiir içinde tekrar ettiğini gördük. Bu sebeple bu şiirleri ayrı başlık altında toplayıp inceledik. Divânında dört dostu birarada zikreden şairler şunlardır: Abdünnâfi İffet Efendi (ö. 1308/1891), Aşkî Mustafa (ö.19.yy), Edib Harâbî (ö. 1335/1917), Enderunlu Fâzıl (ö. 1224/1810), Giritli Hilâlî (ö.19.yy), Hacı Hulûsi Baba (ö.1354/1936), Hasan Hilmî Edirnevî (ö.19.yy), Mehmet Refîkî (ö. 147 Canlı, Hâfız ’Ulvî Dîvânı (İnceleme-Metin-Dizin), 159-162. 148 Canlı, Hâfız Ulvi Divânı (İnceleme-Metin-Dizin) çalışmasında bu şiirin kasîde olduğunu ifade etmiştir. 100 1368/1949), Nâkâm (ö.19.yy) Nihânî (ö. 1368/1949), Osman Şems Efendi (ö. 1310/1893), Râci (ö.?), Safâyî Ali Dede (ö. 1250/1835’den sonra), Sâfî Baba (ö.19.yy), Senîh-i Mevlevî (ö. 1317/1900), Şeref Hanım (ö. 1276/1860), Kerküklü Seyyid Şükrî (ö. 1277/1861’den sonra). İncelememiz sonucunda şiirlerin 6’sinin naǾt, 12’sinin methiye, 1’inin nasihatnâme türünde yazıldığını tespit ettik. NaǾt türünde yazılan şiirlerin 2’si 6 beyit, 2’si 7 beyit, 1’i 8 beyit ve 1’i de 9 beyittir. Methiye türünde yazılan şiirlerin 2’si 1 beyit, 2’si 5 beyit, 2’si 6 beyit, 2’si 7 beyit, 1’i 8 beyit, 1’i 13 beyit, 1’i 15 beyittir. Nasihatnâme türünde yazılan şiir ise 6 beyittir. 2.1. Abdünnâfi İffet Efendi149 Abdünnâfi İffet Efendi’nin ‘’Der Evsâf-ı Hazret-i Çâr-Yâr’’ başlıklı naǾtında Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali birlikte anılmıştır. Hz. Ebû Bekir’in Hz. Peygamber’e mağara arkadaşlığı yaptığı ifade edilmiştir. Şair onları rehber olma, halife olma, önder olma, dinin koruyucusu olma, emre itaat etme gibi vasıflarla nitelendirmiştir. Son bentinde de kendi acizliğini ifade ederek onların şefaatlerini ummuştur. Vezîr-i sadr-ı eyvân-ı peyember Tarîk-ı Hakka hâdî fevze rehber Nücûm-ı hâdiyânda bedr-i enver Şerefde birbirine sebkat-âver Ebû Bekr u ǾÖmer ǾOsmân u Haydar Biridir Yâr-ı gâr-ı rûz-ı hicret 149 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. İsmail Durmuş, “Abdünnâfi İffet Efendi”, TDV İslâm Ansiklopedisi (Erişim 31 Ocak 2023). 101 Biri Fârûk-ı Hak seyf-i şehâmet Biri hem-sahib-i hilm u sekînet Biri şîr-i Hudâ şâh-ı velâyet Ebû Bekr u ǾÖmer ǾOsmân u Haydar Olup ehliyyet ü nevbetle hâǿiz Hilâfet etdilerr bâ-hakk-ı bâriz Ki vardır sâbıkına iktidâmız Bilâ-şekk cümlesidir muktedâmız Ebû Bekr u ǾÖmer ǾOsmân u Haydar Hilâfetde zevât-ı râşidîndir Emîr-i müǿminîn hâmî-yi dindir Rızâ cûyân-ı fahr-i mürselîndir Ziyâ-bahşende-i şerǾ-i mübîndir Ebû Bekr u ǾÖmer ǾOsmân u Haydar ǾAdâletle edip icrâ-yı ahkâm Olup teǿyîd-i Hakka mazhar-ı tâm Teǿessüs eyledi mînâ-yı İslâm Bu emre kıldılar sebkatle ikdâm Ebû Bekr u ǾÖmer ǾOsmân u Haydar 102 Resûle âline her ân u sâǾât Salât eyle selâm-ı bî-nihâyât Olalar mehbıt-ı nûr-ı tahiyyât Ede Rıdvânı ile Hak mükâfât Ebû Bekr u ǾÖmer ǾOsmân u Haydar Kulun NâfiǾ zaǾîf u bî-nevâdır İlâhî bâb-ı lutfunda gedadır Ganîsin Ǿafv u ihsâna sezadır ŞefâǾat melceǿ-i ehl-i hüdâdır Ebû Bekr u ǾÖmer ǾOsmân u Haydar 150 (Mu. 7) 2.2. Aşkî Mustafa Aşkî Mustafa’nın ‘’Der-NaǾt-ı Çâr Yâr-ı Güzîn Radıyallahu ǾAnhu EcmaǾîn’’ başlıklı naǾtında Hz. Ebû Bekir’in faziletli olduğu, Hz. Peygamber’e arkadaş olduğu, varını verdiği, Allah’tan başka her şeyden, bütün zevklerden uzak durduğu, kerâmet sahibi olduğu, Mevlânâ’nın temiz ceddi olduğu, sır sakladığı, takvâ sahibi olduğu ifade edilmiştir. Son bentte şair kendisi için bu dört dosttan medet istemiştir. Sahâbenün o Sıddîk efdâlidür O Fârûk hem cihânun aǾdâlidür O Zi’n-nûreyn hayâda ekmelidür O Haydar cümle serdâr-ı velîdür 150 Emrah Gündüz, Abdünnâfi İffet Efendi ve Divanı (İnceleme-Metin) (Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Doktora Tezi, 2018), 216-217. 103 Bu dördi bu siyâka bilmelidür Ebû Bekr ü ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîdür Biri Sıddîk yâr-ı Kehf-i Ahmed Biri destinde dîn oldı müǿeyyed Biri dû duhter ile oldı esǾad Biri şîr-i Hudâ şâhı mümecced Severdi bunları cânla Muhammed Ebû Bekr ü ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîdür Birisi varın itdi cümle îsâr Biri dîn-i mübîni kıldı izhâr Biridür câmiǾü’l-Kurǿân-ı ebrâr Birinün kârı dâǿim katl-i küffâr Bu çâr-ı yârla âlem pür-envâr Ebû Bekr ü ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîdür Birisi mâsivâdan itdi perhîz Birisi fâtih-i kisrâ vü Tiflîz Biridür ceyş-i Ǿusret kıldı techîz Biri aǾdâ-yı dîne oldı hûn-rîz Bular ser-defter-i ashâb-ı taǾzîz 104 Ebû Bekr ü ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîdür Biri oldı Ǿabâ-pûş-ı kerâmet Biridür mazhar-ı sırr-ı şecâǾat Biridür menbaǾ-ı kân-ı sehâvet Birinde hatem olup sırr-ı velâyet Buları vasfa yokdur bende tâkat Ebû Bekr ü ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîdür Biri Monlâ-yı Rûm’un cedd-i pâki Biri hükmine aldı rû-yı hâkî Biri can virmeden hiç yokdı bâki Biri Ǿadâ-yı dînün sîne-çâki Rızâ meydânınun çâpük çalâki Ebû Bekr ü ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîdür Biri mühr-i sükûtı ber-dehândur Biri iǾzâz-ı İslâm-ı îmândur Biri hâcet-revâ câ-yı emândur Biri Hayber-küşâ-yı kahramândur Bular ki her biri rükn-i cihândur Ebû Bekr ü ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîdür 105 Biri evvel zaciǾ-i Mustafâ’dur Biri Sıddîka güyâ müttekâdur Biri ehl-i bakıǾa pür-ziyâdur Biri dâr-ı Necef’de lâfetâdur Bu çâr ashab içinde müctebâdur Ebû Bekr ü ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîdür Amân ey Mustâfâ’nun çâr yârı Olun bu ǾAşkî’nün imdâd-kârı ŞefâǾatle idün dil-şâd zârı Be-câh-ı enbiyâlar şehsuvârı Bu câha mazhar itdi sizi Bârî Ebû Bekr ü ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîdür151 (Müs. 9) 2.3. Edib Harâbî152 Edib Harâbî ‘’Hasebü’l-îcâb Hakkâk Kâzım Efendi’ye153 Gönderilmiş Bir Gazeldir’’154 başlıklı methiyesinde Kâzım Efendi’ye seslenerek İslâm dininin temelinin Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman olduğunu söylemiş ve bunların ahirette ona yardımcı olmaları için dua etmiştir. Şiirde Hz.Peygamber’in bu üç kişinin halifeliğe lâyık olduklarını söylemesi, mağara arkadaşı olması, sâdık, vefâlı ve fedâkâr olması, Kur’an’ın iki kapak arasında toplanması ve çoğaltılması, bu 151 Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı Edisyon Kritik, 47-48. 152 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Abdullah Uçman, “Edib Harâbî”, TDV İslâm Ansiklopedisi (Erişim 31 Ocak 2023). 153 Balaban çalışmasında ‘’Efedi’ ye’’ yazımı ‘’Efendi’ye’’ olarak düzeltilmiştir. 154 Bu şiirin başlığında gazel yazılmış olsa da şiir 11’li hece ölçüsü ile yazılmıştır. 106 devre gelmelerinin rahmet olduğu, Hz. Peygamber kadar Allah’ın da onları sevdiği konu edilmiştir. Ey Kâzım temeli dîn-i mübînin Ebû Bekir ǾÖmer ǾOsmân zi’n-nûreyn Ahiretde olsun senin muǾînin Ebû Bekir ǾÖmer ǾOsmân zi’n-nûreyn Hazret-i Resûl’ün emri mutlakdır Hilâfete dedi bunlar elyakdır Bunların üçü de makbûl-i Hak’dır Ebû Bekir ǾÖmer ǾOsmân zi’n-nûreyn Nebiyy-i zîşâna yâr-ı gâr olan Sadâkatle yâr-ı vefâdâr olan Hulûs-i kalb ile fedâkâr olan Ebû Bekir ǾÖmer ǾOsmân zi’n-nûreyn Âyâtı cemǾ edip Mushaf yazdıran Her yana dagıdıp eyleyip ihsân Cennetle mübeşşer sâhib-i îmân Ebû Bekir ǾÖmer ǾOsmân zi’n-nûreyn Harâbî’nin işte budur bildiği 107 Rahmetdir bunların dehre geldiği Resûlullâh kadar Hakk’ın sevdiği Ebû Bekir ǾÖmer ǾOsmân zi’n-nûreyn155 (11’li H.Ö. 5) 2.4. Enderunlu Fâzıl Enderunlu Fâzıl’ın ‘’Ebûbekr ü ǾÖmer’’ redifli, ‘’Der NaǾt-i Şeyheyn-i Mükerremîn Radıyallahu Anhümâ’’ başlıklı naǾtında Hz. Ebû Bekir’in ve Hz.Ömer’in üstün vasıfları zikredilmiştir. Şair İslâm âleminde iki ay olduğunu; bunlardan birinin Hz. Ebû Bekir, diğerinin Hz. Ömer olduğunu, birinin Nebî’yi tasdîk edici diğerinin dinin koruyucusu olduğunu, Allah tarafından geldiklerini, hidâyet kılıcı olduklarını, dünyayı haberdar ettiklerini, dîne hüma kuşunun kanadı olup her tarafa uçup fetihler yaptıklarını, Şâm’ı, ǾAcem’ı, Mısır’ı ve Yemen’i fethettiklerini, cennetle müjdelendiklerini konu etmiştir. Son beyitte de kendisi için şefaǾat dilemiştir. Çarh-ı İslâma iki mâh Ebûbekr ü ǾÖmer Taht-ı îmânâ iki şâh Ebûbekr ü ǾÖmer Biri tasdîk-i nebî kıldı biri nusret-i dîn Geldiler min-tarafillah Ebûbekr ü ǾÖmer Vasl-ı hak vâsıta-i mihr ü muhabbetleridir Kurb-ı mevlâya iki râh Ebûbekr ü ǾÖmer 155 Yıldız Balaban, Edib Harâbî Divanı (Karşılaştırmalı Metin) (İstanbul: İstanbul Kültür Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2017), 157. 108 İki şimşír-i hidâyetdir olup berg-nümâ ǾÂlemi eyledi âgâh Ebûbekr ü ǾÖmer İki şeh-bâl idiler murg-ı hümâ-yı dîne Uçdılar feth ile her gâh Ebûbekr ü ǾÖmer Feth-i Şâm u ǾAcem ü Mısr u Yemen eylediler Dín-i İslâma virüp câh Ebûbekr ü ǾÖmer Haşyet-i hak ile dil çâk idilir olmış iken Müjde-i cennet ü dil-hâh Ebûbekr ü ǾÖmer Fâzıl-ı zâr u günahkâra şefâǾat lâzım Beni elden koma yek âh Ebûbekr ü ǾÖmer156 (K. 8) Enderunlu Fâzıl ‘’Ebûbekr ü ǾÖmer’’ redifli bu naǾtında bir önceki şiirinde olduğu gibi Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’in vasıflarını zikretmiştir. Bu beyitlerde Hz. Peygamber’e yetiştikleri, ışık yapan iki kandil, görünen ve görünmeyen dünyada tahtlarını süsleyen padişah, cömert padişah, güneş ışığı, yaşamları ve ölümleriyle Hz. Peygamber’le birlikte oldukları, Hakk’ın bağışlamasına ve müjdesine nâil oldukları konu edilmiştir. Nûr-ı muhtâr ile perverde Ebûbekr ü ǾÖmer 156 Beyhan, Enderunlu Fâzıl Divanı (Metin-İnceleme), 379. 109 İki kandil-i ziyâgerde Ebûbekr ü ǾÖmer ǾÂlem-i zâhir ü bâtında serîr-ârâdır İki şâh-ı kerem-âverde Ebûbekr ü ǾÖmer İki dâmâd-ı şeref-kevkebe ǾOsman u ǾAli İki hûrşîd-i ziyâ-gerde Ebûbekr ü ǾÖmer Ne saǾâdet ki hayâtıyla memâtında ola Fahr-ı kevneyn ile bir yerde Ebûbekir ü ǾÖmer Müjde-i Ǿafv u rızâ almış iken mevlâdan Yine havfile dil-efserde Ebûbekr ü ǾÖmer Ne revâ Fâzıl-ı zâr olmuş iken çâkeriniz Kalsun âlâm ile âzürde Ebûbekr ü ǾÖmer157 (K. 6) Enderunlu Fâzıl’ın ‘’TercîǾ-i Bend Rıdvânullâh-ı ǾAleyhim EcmaǾîn’’ başlıklı methiyesinin her bendinde dört dostun bir vasfı zikredilmiştir. Bu bentlerde Hz. Ebû Bekir’in doğrulukta en büyük olduğu, Hz. Peygamber’i tasdîk ettiği, Sevr mağarasında arkadaş olduğu, halife olduğu ifade edilmiştir. Cenâb-ı hazret-i sıddîk-ı ekber 157 Beyhan, Enderunlu Fâzıl Divanı (Metin-İnceleme), 379-380. 110 O Fârûk-ı farîkîn ol dilâver O ziǿn-nûreyn-i dâmâd-ı peyâmber O sâhib-zülfikâr ol şîr-i Hayber Cihân bu çâr yâr ile münevver Ebûbekr ü ǾÖmer ǾOsmân ü Haydar Biri tasdîkkâr-ı fahr-ı Ǿadnân Biri dîn-i mübîni kıldı iǾlân Biri nûr-âver-i tertíb-i KurǾân Biri Kerrâr-ı gâzî şâh-ı merdân Hisar-ı dîne bunlar çâr-erkân Ebûbekr ü ǾÖmer ǾOsmân ü Haydar Birisi yâr-ı gâr-ı şâh-ı levlâk Birisi hak içün hiddetle bî-bâk Biri şirmende-meşreb hem kerem-nâk Birisi bâb-ı şehr-i Ǿilm ü idrâk Medâr-ı âb ü bâd ü âteş ü hâk Ebûbekr ü ǾÖmer ǾOsmân ü Haydar Biri şeyh-i gühen-sâl-i hilâfet Birisi celde-perdâz-ı Ǿadâlet Birisi kân-i hilm ü rıfk u Ǿiffet 111 Biri şîr-i Hudâ şâh-ı velâyet Cihâna her biri mihr-i hidâyet Ebûbekr ü ǾÖmer ǾOsmân ü Haydar Birisi hufte-i Pehlevî Tâha Biri yânında olmuş ravza pîrâ Biri hâk-i bakîǾa behcet-efzâ Biri semt-i Necefde şâh-ı vâlâ Olup her bir tarafdan Ǿâlem-ârâ Ebûbekr ü ǾÖmer ǾOsmân ü Haydar Eyâ nûr-ı nübüvvet şuǾle-i bârî Sen ol bu Fâzılın imdâdkârı Keremle handenâk ile bu zârı Be-hak-ı rûh-ı pâk-i çâr-yârı Ola hep garka-i rıdvân-ı bârî Ebûbekr ü ǾÖmer ǾOsmân ü Haydar 158 (T.B. 6) 2.5. Giritli Hilâlî159 Giritli Hilâlî’nin ‘’kân-ı vefâ’’ redifli methiyesinde dört dost birlikte zikredilmiştir. Bu beyitlerde Hz. Ebû Bekir’in Hz. Peygamber’e Sevr mağarasında arkadaş olması, 158 Beyhan, Enderunlu Fâzıl Divanı (Metin-İnceleme), 384-386. 159 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Betül Kevser Bilgi, Giritli Hilâlî Dîvânı (İnceleme-Metin) (Malatya: İnönü Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019), 2-10. 112 sâdakati, canını fedâ etmesi, faziletli olması, Hulefâ-i Râşidîn’den olması, şeyhlerin mürşidi, sırların ve vefânın kaynağı olması vasıflarıyla öne çıkmıştır. Yâr-ı gârıdir o şâhın çâr-yâr-ı bâ-safâ Ebûbekir ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîdir kân-ı vefâ Hem Ǿazîz sâdıklarıdır çâr-yâr-ı bâ-safâ Ebûbekir ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîdir kân-ı vefâ Cân u baş ile fedadır çâr-yâr-ı bâ-safâ Ebûbekir ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîdir kân-ı vefâ Yoluna şâh-ı cihânın çâr-yâr-ı bâ-safâ Ebûbekir ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîdir kân-ı vefâ Cümle ashâb-ı kiramdan çâr-yâr-ı bâ-safâ Ebûbekir ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîdir kân-ı vefâ Efdalidir hem yakını çâr-yâr-ı bâ-safâ Ebûbekir ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîdir kân-ı vefâ Hulefâ-yı Râşidîndir çâr-yâr-ı bâ-safâ Ebûbekir ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîdir kân-ı vefâ 113 Hem meşâyıh mürşidindir çâr-yâr-ı bâ-safâ Ebûbekir ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîdir kân-ı vefâ Biri Sıddîk biri Fârûk çâr-yâr-ı bâ-safâ Ebûbekir ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîdir kân-ı vefâ Biri ziǿn-nûreyn ü Haydar çâr-yâr-ı bâ-safâ Ebûbekir ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîdir kân-ı vefâ MaǾden-i esrârın oldu çâr-yâr-ı bâ-safâ Ebûbekir ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîdir kân-ı vefâ Nûru vâhid cismi vâhid çâr-yâr-ı bâ-safâ Ebûbekir ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîdir kân-ı vefâ Bu Hilâlîye mürüvvet çâr-yâr-ı bâ-safâ Ebûbekir ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîdir kân-ı vefâ160 (G. 13) 2.6. Hacı Hulûsi Baba161 Hacı Hulûsi Baba’nın ‘’meded’’ redifli methiyesinde dört dost birlikte anılarak yardım istenmiştir. Bu methiyede dinin rehberi, Hz. Peygamber’in dostu, güneşin ışığı oldukları belirtilmiştir. 160 Bilgi, Giritli Hilâlî Dîvânı (İnceleme-Metin), 80-81. 161 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Orhan Vergili, “Hacı Hulûsi Baba ve Dîvânı”, International Journal of Filologia 3 (2020), 58-61. 114 ǾAfv kıl Ǿisyânımı ey bî-nazîr dil-ber meded Gice gündüz ismini gönlüm ider ezber meded Dâdımı imdâdımı ver Allahü ekber meded Yâ Muhammed kıl şefâǾat sâhibü’l-kevser meded Âh u enîn eylerim artdıkça Ǿisyânım dâǿim Dîde giryân dil perîşân sîne sûzânım dâǿim İtmişim muhkem tevessül vird-i zebânım dâǿim Yâ Ebâbekir ǾÖmer ǾOsmân ǾAli Haydar meded Bahr-i hikmetdir Muhammed siz o bahrin gevheri Sizle tezyîn idecek Rabbenâ câ-yı mahşeri Çâr yâri Ahmed’in sizsiz dahı dîn reh-beri Yâ Ebâbekir ǾÖmer ǾOsmân ǾAli Haydar meded Ol Muhammed Mustafâ’nın sevgili dört yârısız Ol nübüvvet bâgıdır siz ol bagın gül-zârısız Ol Hudâ’dan şemǾinin pertevi siz envârısız Yâ Ebâbekir ǾÖmer ǾOsmân ǾAli Haydar meded Çün hidâyet yıldızı demiş size o Mustafâ Sıdk-ile iden tevessül size olur pür safâ Merhabâ ey çâr yâr-i fahr-i Ǿâlem merhabâ 115 Yâ Ebâbekir ǾÖmer ǾOsmân ǾAli Haydar meded Dili şikeste sözü sûzân özü efkendedir ǾIşkınız bende dilim itmez râhat bu tendedir Kıtmîriniz Hulûsî böyle günâh-kâr bendedir Yâ Ebâbekir ǾÖmer ǾOsmân ǾAli Haydar meded 162 (Mur. 6) 2.7. Hasan Hilmî Edirnevî163 Hasan Hilmî Edirnevî ‘’yâ Resûla’llâh’’ redifli naǾtında dört arkadaşı birlikte anmıştır. Beyitlerinde onların adaletli olduğu, Kâbe’de şifa bahçesini şerefle açtıkları, seçkin dört halife oldukları zikredilmiştir. Şiirin 5.beytinde bu dört dostun batıdan ve doğudan İslâm dininin direği oldukları ifade edilirken Bakara Suresi’nin 258.ayetinden iktibâs yapılmıştır. Bakara Suresi’nin 258.ayeti şöyledir: ‘’ (…) İbrahim: Allah güneşi doğudan getirmektedir; haydi sen de onu batıdan getir, dedi. Bunun üzerine kâfir apışıp kaldı. Allah zalim kimseleri hidayete erdirmez.’’164 Vezîrin dâr-ı dünyâda Ǿadîldir yâ Resûla’llâh Ebûbekrî ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî’dir yâ Resûla’llâh ǾAdâlet burc-ı hikmetden gelen seyf-i saǾâdetle 162 Orhan Vergili, Hacı Hulûsî Baba Dîvânı (Kastamonu: Kastamonu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2020), 173-174. 163 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Hasan Ekici, Hasan Hilmî Edirnevî Dîvânı (İnceleme- Metin) (Malatya: İnönü Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010), 5-10. 164 Bakara Suresi, 2/258. 116 Ebûbekrî ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî’dir yâ Resûla’llâh Şerâfetle şifâ bâgın açanlar KaǾbetuǿllâhda Ebûbekrî ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî’dir yâ Resûla’llâh Cihânı nura gark itdi helâk itdi Ebû Cehli Ebûbekrî ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî’dir yâ Resûla’llâh Mine’l-magrib ile’l-meşrik Ǿimâd-ı dîn-i İslâm’ın Ebûbekrî ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî’dir yâ Resûla’llâh Cihâr-ı yâr-ı güzînindir halîfendir Ǿale’t-tertîb Ebûbekrî ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî’dir yâ Resûla’llâh Hasan Hilmî muhabbetlü velîdir cümle ashâba Ebûbekrî ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî’dir yâ Resûla’llâh 165 (G. 7) 2.8. Mehmet Refîkî166 Mehmet Refîkî’nin methiyesinde dört dost birlikte zikredilmiştir. Şair onlara özlem duyduğunu ve her vasıflarında gönlünün yandığını ifade ederek şiire başlamıştır. Şiirde dört dostun ahir zaman Peygamberi’nin ümmeti ve bütün yaratılmışlardan üstün oldukları, mîzân günü şefaǾat edecek kimselerden oldukları, Hz. Peygamber’in dostu oldukları, Kevser suyunun şerbet olarak ellerinde olacakları ve 165 Ekici, Hasan Hilmî Edirnevî Dîvânı (İnceleme-Metin), 242-243. 166 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Gülay Yıldızdağ, “Mehmet Refikî, Muhammet Şanlı”, Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü (Erişim 31 Ocak 2023). 117 o şerbetleri dağıtacakları, dostlar için ellerinde gerçek dost tâcı bulunacağı ifade edilmiştir. Son dörtlükte şair gözlerinin yaşla dolduğunu, başıyla canını yollarına kurban edebileceğini zikrederek onların meclisinde birlikte olabilmek için Allah’a niyâzda bulunmuştur. Dört kimsenin hasretini çekerim Ebû Bekir ǾÖmer ǾOsmân ǾAli’nin Her vasfında kebâb olur ciğerim Ebû Bekir Ömer Osmân Ali’nin Âhir zamân peygamberin ümmeti Cümle mahlûkâtdan yüce rifǾati Yevm-i ǾArâsâtda olur himmeti Ebû Bekir ǾÖmer ǾOsmân ǾAli’nin Zebûr da Tevrât da İncîl Furkân da Medh eylemiş Rabbu’l-celîl burhânda ŞefâǾati olur yevm-i mîzânda Ebû Bekir ǾÖmer ǾOsmân ǾAli’nin Peygamberin çehâr-ı yârı bu zâtlar Mahşer güni olur nice hikmetler Âb-ı kevser ellerinde şerbetler Ebû Bekir ǾÖmer ǾOsmân ǾAli’nin 118 Mahlûkât yirinden kalkar ser-te-ser Kimi yaya kimi atlı Ǿavret er Hem tagılur ellerinde şerbetler Ebû Bekir ǾÖmer ǾOsmân ǾAli’nin Mahşer olur gelir mahlûk fevc fevc Sanki deryâ cûşa gelmiş mevc mevc Dûstlar içün ellerinde hulle-tâc Ebû Bekir ǾÖmer ǾOsmân ǾAli’nin Der Refîkî dîdem toldı yaş ile Yollarına cânım kurbân baş ile Yâ Rab bizi meclisinde haşr eyle Ebû Bekir ǾÖmer ǾOsmân ǾAli’nin167 (11’li H.Ö. 7) 2.9. Nâkâm Nâkâm’ın methiyesinin her bir dizesinde Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali vasıflarıyla zikredilmiştir. Hz. Ebû Bekir’in dinin güzelliğini arttırdığı ifade edilmiştir. Ebûbekr’dür revnak-efzâ-yı dîn ǾÖmer nâzım-ı nazm-ı şerǾ-i mübîn 167 Halim Gökçe, Mehmet Refîkî (Hayatı, Edebî Kişiliği, Şiirleri) (Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 1998), 117. 119 Reh-i Hakk’a ǾOsmândur reh-nümâ ǾAlî püşt-i dîn kâtili’l-müşrikîn 168 (Kıt.1) 2.10. Nihânî169 Nihânî’nin ‘’Velehu Müşârün İleyh Der-Medh-i Çâr-yâr-ı bâ-Safâ Rıdvânu’llâhi ǾAleyhim EcmaǾîn’’ başlıklı methiyesinin ilk bendinde Hz. Peygamber’in dört dostunun dört velî olduğu, bir ağacın nazlı gülleri oldukları belirtilmiştir. İkinci bendde Hz. Peygamber’in Hz. Ebû Bekir’in insanların en hayırlısı, arkadaşların en hayırlısı olduğunu söylediği, gerçek arkadaşlıkta Hz. İbrahim’e benzediği ifade edilmiştir. Üçüncü bend Hz. Ömer, dördüncü bend Hz. Osman, beşinci bend Hz. Ali hakkında söylenmiştir. Altıncı bendde bu dört dostu sevmeyenin Allah’tan uzak olacağı ve onların takvâlı, temiz, akıllı, cömert oldukları zikredilmiştir. Son beyitte şair dört kitabı kabul edip onları sevenlerin güzel sığınak bulacağını kendisinin de onların kapısının Kıtmîr’i olduğunu söyleyerek şiirini bitirmiştir. Resûlün çâr-yâri çâr-velîdir Bular bir şecerin nâzlı gülüdür Kimi tâc kimi kabâ [vü] şâlıdır Ebû Bekr [ü] ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîdir Resûlu’llâh buyurdu sâhibü’l-gâr Ki oldur efdal-i nâs sahb-ı ahyâr Ki hulletde ol İbrâhîme benzer Ebû Bekr [ü] ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîdir 168 Mert, Nâkâm Divanı (İnceleme-Tenkitli Metin), 145. 169 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Ayşegül Ekici, Nihânî Dîvânı (İnceleme-Metin) (Ankara: Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2022), 12-25. 120 Dahı Fârûk sâhib-i Ǿadl olupdur Emîrü’l-mü’minîn nâm kılınıpdır Ki Müsâveş şecâǾat bürünüpdür Ebû Bekr [ü] ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîdir Üçüncünün adı bil ibn-i ǾAffân Odur sâhib-ḥayâ hem ism-i Osmân Anı Hârûna teşbîh etdi Sultân Ebû Bekr [ü] ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîdir ǾAlî dâmâd-ı fahrü’l-enbiyâdır Ki zevci Fâtımâ hayrü’n-nisâdır Musâhib hem şebîhi Mustafâdır Ebû Bekr [ü] ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîdir Bu çâr makbûl- ü kibriyâdır Buları sevmeyen Hakdan cüdâdır Takî nakî zekî razî sehâdır Ebû Bekr [ü] ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîdir Kabûl etdim diyenler dört kitâbı Sever çârı bulur hüsnü’l-me’âbı Nihânî bu çârın Kıtmîr-i bâbı 121 Ebû Bekr [ü] ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîdir170 (Mur. 7) 2.11. Osman Şems Efendi171 Osman Şems Efendi’nin methiyesinde dört halifenin övgüsüne yer verilmiştir. Hz. Peygamber’in peygamberliğinde şüphe olmadığı, peygamberliğinin yüce olduğu övgüsüyle başlayan şiir dört dostun velî olduğu, eşsiz inci oldukları, Hz. Ali’nin velâyet nuruyla aya benzediği, Hz. Ebû Bekir’in doğru dürüst olduğu ifadeleriyle devam etmiştir. Bu dört dostu inkâr etmemek gerektiği, inkâr edenlerin kâr etmeyeceği, Hz. Peygamber’in gül bahçesindeki gülün diken edilemeyeceği zikredilmiştir. Bedir ashabının, suffede yetişenlerin şan sahibi olduğundan bahsedilmiştir. Hudeybiye’nin, Uhud ashabının, Hayber’in ve Rıdvan biǾatına katılanların, cömert ensarın, muhacirin imânlı fertleri de övgüyle anılmıştır. Ahmed-i Muhtar, Hz. Hüseyin, Hz. Zehrâ, on iki imam övgüyle anılanlar arasındadır. Bundan sonraki beyitlerde Hz. Ali övgüsü ve onun halifeliğe lâyık olduğu belirtilmiştir. Envâr-ı nübüvvet ki Muhammed’le celîdir Sultân-ı rusül oldıgı bî-şek ezelîdir ÎǾcâz-ı bedâyiǾde Hudâ kudret elidir Ashâbına âline tevellâ emelidir Ser-halka-i ashâb ki ol çâr velîdir Bû Bekr ü ǾÖmer Hazret-i ǾOsmân u ǾAlî’dir Ol hâtem-i efrâd-ı risâlet ki muǾallâ 170 Ekici, Nihânî Dîvânı (İnceleme-Metin), 703-704. 171 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Kemâl Edib Kürkçüoğlu, Osman Şems Efendi Dîvânı’ndan Seçmeler (İstanbul: Kubbealtı Neşriyatı, 1996). 122 Bir fass-ı nigîndir ki bütün nûr-ı musaffâ Dört yâri iki yanına dört gevher-i yektâ Ashâbı olup halka kenârında ser-â-pâ Ser-halka-i ashâb ki ol çâr velîdir Bû Bekr ü ǾÖmer Hazret-i ǾOsmân u ǾAlî’dir Bir nûr-ı mücessem ki ana olmadı sâye Kim mihr-i dırahşândır eflâk-i Hudâ’ya Envâr-ı velâyetle ǾAlî benzeyüp aya Bâkîsi nücûm oldı ser-i râh-ı hüdâya Ser-halka-i ashâb ki ol çâr velîdir Bû Bekr ü ǾÖmer Hazret-i ǾOsmân u ǾAlî’dir Sıdkıyla müǿessis birisi bünye-i dîne ǾAdliyle biri hâkim olup şerǾ-i metîne Hâfız biri gencîne-i KurǾân-ı Mübîn’e Bâb oldı biri memleket-i Ǿilm-i yakîne Ser-halka-i ashâb ki ol çâr velîdir Bû Bekr ü ǾÖmer Hazret-i ǾOsmân u ǾAlî’dir Bu nükteyi fehm eyle ki esrâr-ı hafâdır Bilmez anı cuhhâl ki bî-berg u nevâdır Tâ âl-i nebî kim bilürüz âl-i Ǿabâdır 123 Ol yâr-i çehâr ile dahi âl-i Hudâ’dır Ser-halka-i ashâb ki ol çâr velîdir Bû Bekr ü ǾÖmer Hazret-i ǾOsmân u ǾAlî’dir Bu yâr-i çehârın birin inkâr idemezsin İnkâr ider isen eger kâr idemezsin Gül-zâr-ı Muhammed gülini hâr idemezsin Allâh u nebî yârini agyâr idemezsin Ser-halka-i ashâb ki ol çâr velîdir Bû Bekr ü ǾÖmer Hazret-i ǾOsmân u ǾAlî’dir Ashâb-ı Bedir Suffe Hudeybiye-i zî-şân Ashâb-ı Uhud Hayber u hem beyǾat-i Rıdvân ǾUşşâk-ı Ǿaşer hem dahi ensâr-ı kerîmân Efrâd-ı muhâcirden olan kıdve-i îmân Ser-halka-i ashâb ki ol çâr velîdir Bû Bekr ü ǾÖmer Hazret-i ǾOsmân u ǾAlî’dir Ezvâc u benât-ı harem-i Ahmed-i Muhtâr Evlâd-ı kirâm-ı Hüseyin-i kerem-Ǿísâr Kim cümle imâmân ile maǾsûm-ı sitem-hâr Makdemleridir tâc-ı ser-i cümle-i ebrâr Ser-halka-i ashâb ki ol çâr velîdir 124 Bû Bekr ü ǾÖmer Hazret-i ǾOsmân u ǾAlî’dir Ser-çeşme-i âl-i nebevî Hazret-i Zehrâ BidǾ-ı cesed-i Mustafavî Hazret-i Zehrâ Hem-hâb-ı şeb-i Murtazavî Hazret-i Zehrâ Sakk-ı kamerin bir Ǿalevi Hazret-i Zehrâ Ser-halka-i ashâb ki ol çâr velîdir Bû Bekr ü ǾÖmer Hazret-i ǾOsmân u ǾAlî’dir Hayr-ı halef olmakdı gerek âl-i peyâm-ber Ez-cümle vasî-i nebeví Hazret-i Haydar Ammâ ki bi-hilm-i ezel ahkâm-ı mukadder Bu vech ile tertîb olunmışdı ser-â-ser Ser-halka-i ashâb ki ol çâr velîdir Bû Bekr ü ǾÖmer Hazret-i ǾOsmân u ǾAlî’dir Çün Hazret-i Haydar ki şeh-i mülk-i velâyet Elbet ana lâyıkdı verâsetle hilâfet İcmâǾ kılup ümmet ile hâkim-i kudret Bu vech ile oldı hepsi efdal-i ümmet Ser-halka-i ashâb ki ol çâr velîdir Bû Bekr ü ǾÖmer Hazret-i ǾOsmân u ǾAlî’dir Sıbteyn-i Muhammed ki ana pâre-i cândır 125 Sadrında mahabbetleri Ǿaynıyla Ǿıyândır K’ol nûr-ı mücessemde iki Ǿayn-ı Ǿıyândır Anlardaki sırr-ı nebevî sırr-ı nihândır Ser-halka-i ashâb ki ol çâr velîdir Bû Bekr ü ǾÖmer Hazret-i ǾOsmân u ǾAlî’dir Tahkîk budur fiǾl-i Hudâvend-i kazâ-kâr K’olmaz bu cihânda ezelî olmayan izhâr Ger olsa hatâ itdi dinür fâǾil-i Cebbâr Bu mesǿele bir dínde olmaz hele ikrâr Ser-halka-i ashâb ki ol çâr velîdir Bû Bekr ü ǾÖmer Hazret-i ǾOsmân u ǾAlî’dir Emr itdi bize Şems o sultân-ı nübüvvet AǾdâsına itmez ideriz dostına hürmet Bâ-hüccet ol şâriǾ-i kânûn-ı şerîǾat Oldıysa da Mevlâ-yı cihân şâh-ı velâyet Ser-halka-i ashâb ki ol çâr velîdir Bû Bekr ü ǾÖmer Hazret-i ǾOsmân u ǾAlî’dir Miftâh-ı futûhât-ı velâ Haydar-ı Kerrâr Hurşîd-i Hudâ hâzin-i gencîne-i esrâr Oldı bana maksûd-ı cemâliyle be-dídâr 126 Ammâ ki be-nehc-i edeb-i şerǾ-i pür-envâr Ser-halka-i ashâb ki ol çâr velîdir Bû Bekr ü ǾÖmer Hazret-i ǾOsmân u ǾAlî’dir172 (T.B. 15) 2.12. Râci Râci’nin nazım şeklini tespit edemediğimiz methiyesinde dört dostun ismi zikredilmiştir. Şair âlemlere rahmet olan, âlemin övgüsünün dört dost olduğu, İslâm dinini ay gibi parlatan, iyiyi kötüden ayıran ışık olduğu ifade edilmiştir. İkinci beyitte Hz. Ebû Bekir’in Hz. Peygamber’in mağara arkadaşı olduğundan, doğruluğun kaynağı olduğundan, Kur’an-ı toplamakta önce Allah’tan korkup utandığından, cömert olduğundan bahsedilmiştir. Üçüncü beyitte onları sevenlerin yerinin cennet olduğu, sevmeyenlerin yerinin ise cehennem olduğu belirtilmiştir. Çâr-ı yâr-ı fahr-ı Ǿâlem rahmeten-lil-Ǿâlemîn Ol Ebu Bekr ǾÖmer ǾOsman ǾAliyyü’l-Murtazâ Mâh-tâb-ı dîn-i İslam şule-i şer-iǾ mübîn Ol Ebû Bekr ǾÖmer ǾOsman ǾAliyyü’l-Murtazâ Râzı olsun cümlesinden anların Bârî Hudâ Yâr-ı gâr-ı şâh-ı Ǿâlem maǾden-i sıdk-ı safâ Mazhar-ı nûr-ı şeriǾat mahzen-i adl ü vefâ CâmiuǾl Kurǿân-ı hakkan matlaǾ-ı havf u hayâ Sâki-yi keǿs-i kevser menbaǾı cûd u sehâ 172 Yusuf Yıldırım, Osman Şems Efendi, Hayatı, Eserleri ve Dîvânı (Metin-İnceleme-Tahlil) (İstanbul: Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2013), 252-255. 127 Ol Ebû Bekr ǾÖmer ǾOsman ǾAliyyü’l-Murtazâ Râzı olsun cümlesinden anların Bârî Hudâ Nâr-ı Ǿaşk-ı çâr-ı yâra gir Türâbî turma yan Anları sevenlerin oldu yeri dâr-ı cinân Sevmeyenler takdı boynuna cehennemden nişân Nûr-ı Ǿayn-ı ehl-i sünnet ve’l-cemâǾatdir Ǿayân Ol Ebû Bekr ǾÖmer ǾOsman ǾAliyyü’l-Murtazâ Râzı olsun cümlesinden anların Bârî Hudâ173 (?, 3) 2.13. Safâyî Ali Dede174 Safâyî Ali Dede’nin ‘’Müseddes Der-NaǾt-ı Pâk-i Nebevi’’ başlıklı naǾtında Hz. Peygamber’i Hudâ’nın bülbülü, gülşenin sünbülü, âlemlerin Rabb’inin sevgilisi gibi nitelendirmelerle övmüş, dört dostun isimlerini de zikrederek onların vefâsını, hayâsını, adaletini methetmiş ve kendisi için medet istemiştir. Ayrıca şiir ayet iktibâsları açısından da zengindir. Ayet iktibâslarını içeren ifadeler şunlardır: kâbe kavseyn175, mâ evhâ176, mâ-zâga’l-basar177, kâlû belâ178, erselnâ.179 El-Emân ey ravza-i kurb-ı Hudânın bülbüli El-Emân ey kâbe kavseyn gülşeninin sünbüli El-Emân ey gülbün-i esrâr-ı mâ evhâ güli 173 Avcı, Râci Divanı (Metin ve Dinî Tasavvufî Tahlil), 109-110. 174 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Ramazan Ekinci, Safâyî Ali Dede Dîvânı (Ankara: Gece Kitaplığı, 2016), 17-19. 175 Necm Suresi, 53/9. 176 Necm Suresi, 53/10. 177 Necm Suresi, 53/17. 178 AǾraf Suresi, 7/172. 179 Enbiyâ Suresi, 21/107. 128 El-Emân ey hûb-ı mâ-zâga’l-basar nûr-ı celî El-Emân ey nûr-ı pâk-i bâǾis-i kâlû belâ El-Emân ey yâr-i Sıddîk u ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî Sırr-ı erselnâsın ey mahbûb-ı Rabbü’l Ǿâlemîn Nûruna mişkât cümle enbiyâ vü mürselîn Sâbıkâtınla vürûd-ı evvelîn ü âhirîn ǾArş u kürs ü levha fahr eyler vücûdunla zemîn El-Emân ey el-Emân ey nûr-ı pâk-i bâǾis-i kâlû belâ El-Emân ey yâr-i Sıddîk u ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî ǾArz-ı hâl itdim sana ey dest-gîr-i bî-nevâ Mahrem-i râz oldugun şeb hakkiçün rahm it bana Sendedir ey zü’l Ǿatâ derd-i dile ancak devâ Kalmadı senden diğer ümmîdim ey sâhib-livâ El-Emân ey el-Emân ey nûr-ı pâk-i bâǾis-i kâlû belâ El-Emân ey yâr-i Sıddîk u ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî Yâri gârın evliyâ ser-tâc hakkıyçün yetiş Hazret-i Fârûk-ı Ǿadl-ihrâc hakkıyçün yetiş CâmiǾ-i hilm ü hayâ miǾrâc hakkıyçün yetiş Şîr-i Yezdân u Betûl ezvâc hakkıyçün yetiş El-Emân ey el-Emân ey nûr-ı pâk-i bâǾis-i kâlû belâ 129 el-Emân ey yâr-i Sıddîk u ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî Âl-i ashâb-ı safâ vü pür-vefânın Ǿaşkına Merdüm-i çeşm-i Betûl ü Murtazânın Ǿaşkına Hubb-i zât ile şehîd-i Kerbelânın Ǿaşkına Dîde-giryân tâlib-i dîdâriyânın Ǿaşkına El-Emân ey el-Emân ey nûr-ı pâk-i bâǾis-i kâlû belâ El-Emân ey yâr-i Sıddîk u ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî Koyma meǿyûs [u] mükedder şöyle kim zâr u nizâr Dinmesin hûn-âb-ı eşkim çeşm-i zârım bî-karâr Şâh-ı Hüseyn ile Hasan hakkı bi-hakk-ı çâr-yâr İtme mahzun bu Safâyî bendeni bî-çârevâr El-Emân ey el-Emân ey nûr-ı pâk-i bâǾis-i kâlû belâ El-Emân ey yâr-i Sıddîk u ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî180 (Müs. 6) 2.14. Sâfî Baba181 Sâfî Baba’nın ‘’Tasdîk-i Hüccet’’ başlıklı nasihatnâmesinde Hz. Peygamber’in, dört halifenin ve on iki imamın övüldüğünü görmekteyiz. Bu kişileri hayırla anmanın gerektiği, onlara kötü söz söyleyip lânet etmenin felâkete götüreceği ifade edilmiştir. Hüdâvendâ dil-i ber-geşte sâmânım edip tesnîk 180 Ekinci, Safâyî Ali Dede Dîvânı, 58-60. 181 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Timuçin Aykanat, “Sâfî Baba ve Dîvânı Üzerine”, Türük Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi 1/19 (01 Ocak 2019), 279-281. 130 Benim şîrâze-i hâl-i derûnum eyleme tagrîk Ki etdim levh-i Ǿarş üzre bunı tahrîr ü hem taǾlîm Biǿhamdiǿllâh bunı ben cân u dilden eyledim tasdîk Muhibb-i çâr-ı yârım ben vücûdum Hayder-i Sıddık ǾÖmer’dir cismimin kârı degil dersem olam zındîk Garazla seven ǾOsmân’ı Hüdâ’dan bulmasın tevfîk Yezîd ibn-i Yezîd olsun ǾAlî’yi eyleyen tagrîk Biǿhamdiǿllâh kim râh-ı zalâletden berîyim ben Fakîrim Fakr ile fahreylerim çün Haydarî’yim ben Gezer ser-sâm-ı Ǿaşk oldum dilâ bir serserîyim ben Ki bu fakr-ı fenâ meydânının şîr-bîziyim ben Muhibb-i çâr-ı yârım ben vücûdum Hayder-i Sıddık ǾÖmer’dir cismimin kârı degil dersem olam zındîk Garazla seven ǾOsmân’ı Hüdâ’dan bulmasın tevfîk Yezîd ibn-i Yezîd olsun ǾAlî’yi eyleyen tagrîk Ümîdim dem-be-dem şâh-ı şehîd-i Kerbelâ’dandır O kim nûr-ı çerâg-ı dîn Hasen Hulkâǿr-Rızâ’dandır İmâmım ol kerem-kâni ǾAlî Zeyneǿl-ǾAbâ’dandır Dahi nûr-ı Muhammed Bâkır ol kân-ı vefâdandır Muhibb-i çâr-ı yârım ben vücûdum Hayder-i Sıddık ǾÖmer’dir cismimin kârı degil dersem olam zındîk 131 Garazla seven ǾOsmân’ı Hüdâ’dan bulmasın tevfîk Yezîd ibn-i Yezîd olsun ǾAlî’yi eyleyen tagrîk İmâmım CaǾfer-i Sâdık o kim nûr-ı hidâyetdir İmâm Mûsî-i Kâzım garka-i hûn-ı şehâdetdir İmâm Mûsî-Rızâ nakd-ı ǾAlî şâh-ı velâyetdir Takî vü geh Nakî berk-ı ruh-ı nûr-ı necâbetdir Muhibb-i çâr-ı yârım ben vücûdum Hayder-i Sıddık ǾÖmer’dir cismimin kârı degil dersem olam zındîk Garazla seven ǾOsmân’ı Hüdâ’dan bulmasın tevfîk Yezîd ibn-i Yezîd olsun ǾAlî’yi eyleyen tagrîk Hasan ol ǾAskerî kutb-ı cihân-ı müttekîdendir Kul oldum Mehdi’ye bildim ki evlâd-ı Nakî’dendir Buları bilmeyen ehl-i neberrâdan Nakîdendir Sevenler bunları hep ehl-i takvâdan Takî’dendir Muhibb-i çâr-ı yârım ben vücûdum Hayder-i Sıddık ǾÖmer’dir cismimin kârı degil dersem olam zındîk Garazla seven ǾOsmân’ı Hüdâ’dan bulmasın tevfîk Yezîd ibn-i Yezîd olsun ǾAlî’yi eyleyen tagrîk Hakîkatde ne gam ey Sâfi-i şeydâ sana âhir ŞefîǾ-i Ǿâsi-yi ümmet Muhammed Mustafâ âhir 132 Olursa çok mı ser-i hayl-i şehîdân bekâ âhir Ki oldı yâd-ı mihr-i ǾAskerî çün hûn-behâ âhîr Muhibb-i çâr-ı yârım ben vücûdum Hayder-i Sıddık ǾÖmer’dir cismimin kârı degil dersem olam zındîk Garazla seven ǾOsmân’ı Hüdâ’dan bulmasın tevfîk Yezîd ibn-i Yezîd olsun ǾAlî’yi eyleyen tagrîk182 (Mün. 6) 2.15. Senîh-i Mevlevî183 Senîh-i Mevlevî’nin ‘’Der Vasf-ı Celîl Hazrat-ı Çehâr-yâr- Güzîn’’ başlıklı methiyesinde Hz. Ebû Bekir’in dört dosttan biri olması, Hz. Peygamber’e Sevr mağarasında arkadaş olması, doğrulukta en üstün olması, malını Hak yolunda harcaması vasıflarıyla zikredilmiştir. Son bentte Allah’tan af ve bağışlanma istemiştir. Olur kim Çâr-yâr-ı meclis-i hâs-ı peyamberdir Mahall-i sıdk u Ǿadl ehl-i hayâ sâkî-yı kevserdir Medâr-ı fazl u rüchân her birinde feyz dîgerdir Hulâsa vasfdan mecmûǾnın kadri füzûn-terdir Ebû-Bekr ü ǾÖmer ǾOsmân u Haydar çâr serverdir Velî maǾnîde nûr-ı Vâhid-i gayr-i mükerrerdir Birincisi cenâb-ı yâr-gâr-ı Fahr-ı ekvândır 182 Timuçin Aykanat, Sâfî Baba ve Divanı (İnceleme-Karşılaştırmalı Metşn- Sadeleştirme-Sözlük- Dizin) (Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Billimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2015), 404-406. 183 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Ercan Okyay, Senîh-i Mevlevî Divanı (Çanakkale: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2005), 11- 13. 133 İkincisi Hazret-i Fârûk-ı dîn sultân-ı zî-şândır Üçüncü sıhr-ı zî’n-nûreyn sâhib hilm ü Ǿirfândır Dahî dördüncüsü şâh-ı velâyet şîr-i Yezdândır Ebû-Bekr ü ǾÖmer ǾOsmân u Haydar çâr serverdir Velî maǾnîde nûr-ı Vâhid-i gayr-i mükerrerdir Biri sıdk u safâda bî-bedel sadîk-i âǿzamdır Biri Ǿadl u Ǿatâ mülkünde sultân-ı mükerremdir Biri hilm ü hayâ vü hüsn-i hilkatde müsellemdir Fütüvvetde şecâǾatde biri mümtâz-ı Ǿâlemdir Ebû-Bekr ü ǾÖmer ǾOsmân u Haydar çâr serverdir Velî maǾnîde nûr-ı Vâhid-i gayr-i mükerrerdir Biri itdi tasadduk râh-ı Hakk’da mâl-ı bisyârın Biri iǾlân-ı dînde pîşe kıldı kuvvet izhârın Biri tevsîǾ-yi mescîd vakf-ı bürǿ itdi virüb varın Birisi feth-i Hayber kıldı açdı harb bâzârın Ebû-Bekr ü ǾÖmer ǾOsmân u Haydar çâr serverdir Velî maǾnîde nûr-ı Vâhid-i gayr-i mükerrerdir Senîh-i zâr mahşerde yem-i Ǿisyâna daldıkda Coşub mevc-i hirâs u bîm çâr etrâf aldukda ŞefîǾ eyle İlahi bunları havfım çoğaldıkda 134 İderler çâre elbette bana bî-çâre kaldıkda Ebû-Bekr ü ǾÖmer ǾOsmân u Haydar çâr serverdir Velî maǾnîde nûr-ı Vâhid-i gayr-i mükerrerdir184 (Müs. 5) 2.16. Şeref Hanım185 Şeref Hanım’ın methiyesinde Hz. Peygamber ışık saçan aya ve güneşe benzetilerek dört dostun onun meclisinde toplanan yıldızlar gibi olduğu ifade edilmiştir. Ey mâh-ı ziyâ-pâş-ı sipihr-i ezelî Vey şems-i şeref-bahş-ı harîm Lem-yezelî Encüm gibi hep bezmine cemǾ oldı senin Bû-Bekr ǾÖmer Hazret-i ǾOsmân u ǾAlî186 (R. 1) 2.17. Kerküklü Seyyid Şükrî187 Kerküklü Seyyid Şükrî’nin ‘’El- Müseddes Der-Medh-i Çehâr-Yâr-i Güzîn Rıdvânallâhu TeǾâlâ Aleyhim EcmaǾîn’’ başlıklı methiyesinde dört dostun öne çıkan vasıfları övülmüştür. Şiirde Hz. Ebû Bekir’in Hz. Peygamber’in arkadaşı olduğu, halife olduğu, örnek olduğu, ilim ehline rehberlik ettiği, âlemin kendisini övdüğü kişiye dost olduğu, sözünün eri olduğu konu edilmiştir. Ebû Bekr ol refîk-i Mustafâdır 184 Okyay, Senîh-i Mevlevî Divanı, 29-30. 185 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Mehmet Arslan, “Şeref Hanım”, TDV İslâm Ansiklopedisi (Erişim 31 Ocak 2023). 186 Mehmet Arslan, Şeref Hanım Dîvânı (Ankara: Kültür Turizm Bakanlığı, 2018), 426. 187 Hayatı hakkında geniş bilgi için bk. Yağız Yalçınkaya, “XIX. Asır Kerkük Şuarasından Seyyid Şükrî ve Dîvân’ı”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı- Belleten 68 (01 Aralık 2019), 116-131. 135 ǾÖmer-i Fâruk imâm-ı müktedâdır Ki ǾOsmân maǾden-i hilm [ü] hayâdır Aliyyü’l-mürtezâ şîr-i Hudâdır188 Bu dördü sev ki bunlar nûrhâdır Bulara bugz eden hakdan cüdâdır Ebû bekr eyledi evvel hilâfet ǾÖmer bünyâd-ı küfrü kıldı gâret Yazıp kurǿân ǿosmân âyet âyet ǾAlîdir merd-i meydân-ı vilâyet Bu dörde cân veren merdi hudâdır Bulara sebb eden çok bî-hayâdır Ebû bekr oldu evvel müktedâmız ǾÖmer ezân içün oldu nidâmız Olup ǾOsmân kitâbet-pîşvâmız ǾAliyyü’l-mürtezâ şîr-i hudâmız Bu dörde hubb eden ehl-i vefadır Bulara kîn dutan ehl-i şekâdır Ebû bekr rehber oldu ehl-i ǿilme ǾÖmer çaldı kılıç erbâb-ı zulme 188 Yalçınkaya’nın çalışmasında ‘’Aliyye’l-mürteza’’ yazımı ‘’Aliyyü’l-mürteza’’ olarak düzeltilmiştir. 136 Olup ǾOsmân reǿis ol tabǾ-ı hilme ǾAlîdir kapucu ol şehr-i Ǿilme Bu dörde cân [ü] dil dâǿim fedadır Bu dördü sevmeyen hakdan cüdâdır Ebû Bekr oldu fahr-i Ǿâleme yâr ǾÖmer ezân okutdu kıldı aşkâr Olup ǾOsmâna Kurǿân nass-ı ezhâr ǾAlîden korkdu kaçdı cümle eşrâr Bu dördü sev ki bunlar merdiyâdır Bulara münkirin yeri lazadır Ebû Bekr oldu Bû Bekr-ı sıddîk ǾÖmer tahkîk hudâya kıldı tasdîk Müselmânam diyen eyler mi tefrîk ǾAlîye bugz eden merdûd zındık Bu dörde cân veren sâhib-likâdır Bulara bugz eden çok bî-hayâdır Hezârân hamd [u] minne şol hudâya Beni kıldı bu dört sultâna mâye Ebû Bekr [ü] ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîye Gönülden bendeyim ehl-i safâya 137 Bu dörde cân veren ehl-i vefâdır Bulara bugz eden ehl-i hatâdır Hezârân hamdü lillâh şükrî her dem Muhibb-i çâr-yâram togru merdem Velâkin râfizî bagrına derde Bu dördün Ǿaşkı-ile zâr [ü] zerdem Bu dördü sevdigim lutf-ı Hudâdır ŞefâǾat-hâhımız hem Mustafâdır189 (Müs. 8) 189 Yağız Yalçınkaya, Kerküklü Seyyid Şükrî Dîvânı (İstanbul: İstanbul Kültür Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Doktora Tezi, 2019), 524-525. 138 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 19. YÜZYIL TÜRKÇE DİVÂNLARDA HZ. EBÛ BEKİR 1. 19. YÜZYIL TÜRKÇE DİVÂNLARDA HZ.EBÛ BEKİR Divân, şairin klâsik edebiyata uygun olarak yazdığı şiirlerini belli bir düzende derlediği kitaplardır. Bu kitaplardaki manzumeler şu şekilde sıralanır; Kasîdeler- Tarihler- Musammatlar- Gazeller- Kıtalar Beyit bütünlüğüne dayalı bu edebiyatta şairin mânâyı ortaya çıkarabilmesi için dilin inceliklerini bilmeli, kıvrak zekâya sahip olmalı ve dönemi, şairleri iyi tanımalıdır. Ayrıca kafiye ve beyitlerdeki ahengi sağlayabilmek de önemlidir. Bu edebiyatın kültür havzasını oluşturan kaynakların başlıcaları şunlardır: Kur’an ayetleri ve hadisler, dinî ilimler, tasavvuf, mitoloji, peygamber ve evliya menkıbeleri, tarih, efsanevî olaylar ve kişiler, çağın ilimleri, Türk millî kültürü, dil, terimler, deyimler, atasözleri.190 Divânlarda ortak kalıpların olduğunu ve bu kalıpların dışına çıkılmadığını söylesek de dönemin siyasî ve sosyal alanda yapılan değişimleri, halkın görüş ve düşünceleri divân edebiyatındaki muhtevayı etkilemiştir. Dönem olarak ele aldığımız 19. yüzyılda Osmanlı sahasında her alanda yenilikler denenmiştir. Bu dönemde siyasî alanda III. Selim’in (1789-1807) Nizâm-ı Cedîd ordusu kurması; II. Mahmud’un (1808-1839) Yeniçeri Ocağı’nı kaldırıp Asâkir-i Mansûre adıyla orduyu ihyâ etmesi, Batı’ya öğrenciler göndermesi; Abdülmecid’in (1839-1861) Tanzîmat-ı Hayriye’yi ilân etmesi; II. Abdülhamid’in (1876-1909) Meşrûtiyet’in ilân etme şartıyla başa getirilmesi yapılan yenilikler arasındadır.191 Osmanlı Devleti’nin yıkılma süreci dediğimiz bu dönem şairleri etkilemiştir. 190 Pala, Ansiklopedik Divân Şiiri Sözlüğü, 119-121; Geniş bilgi için bk.Ömer Faruk Akün, “Divan Edebiyatı”, TDV İslâm Ansiklopedisi (Erişim 19 Mart 2023). 191 Merve Mutlu, 19. Yüzyıl Dîvân Şiiri Poetikası (Enderunlu Vâsıf, Keçecizâde İzzet Molla, Müştâk Baba, Leylâ Hanım, Leskofçalı Gâlib, Osmân Nevres, Yenişehirli Avnî, Hersekli Ârif Hikmet) (Sakarya: Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2021), 37-38. 139 Bu dönemde divân şâirlerinin yetişmesinde iki çevrenin büyük etkisini olduğunu söyleyebiliriz. Bunlardan çevrelerden biri tarikat çevresidir. 19. yüzyıl insanların arayışlarının arttığı ve huzuru manevî yönelimlerde bulduğu bir dönemdir. Bu sebeple divân şâirleri hemen hemen hepsi bir tarikata mensup olmuşlardır. İkinci çevre ise maişetlerini kazandıkları çevredir. 19. yüzyıl divân şâirlerinin çoğu kâtiplik yapmış ve mahlaslarını çalıştıkları dâirenin başkanından almış kişilerdir.192 19. yüzyıl Türk Edebiyatı’nda yenileşmenin ve farklılaşmanın görüldüğü dönemdir. Bu yenileşmenin merkezinde şiir vardır. Divân şiirinin değiştirilemez keskin çizgilerle çizilmiş kalıpları vardı. Şairler bu kalıplarla ve belirli bazı konularla en iyi şiiri yazmanın gayreti içindeydiler. Dildeki, fikirdeki ve muhtevadaki değişiklikleri ifade etmenin gereği olarak yeni nazım şekilleri kullanılmıştır. Beyit esasına dayanan şiirler yerini daha çok bendli, serbest şekillere bırakmıştır.193 Bu çalışmamızda yer alan Râci’nin şiirlerinde bu etkiyi görmek mümkündür. O dönemin yanlışlarını ve eksikliklerini savunurken yeni nazım şekillerini kullanmıştır. Râci, üçer mısralı bentlerle, ilk bendindeki mısra sayıları diğer bentlerdeki mısra sayılarından farklı olan şiirler yazmıştır. 19. yüzyıla ait divânları tespit etmede Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü’nden ve M. Fatih Köksal’ın Türkçe Divanlar Kataloğu (Bibliyografya) kitabından faydalandık. Bu yüzyılda divânların sayısı oldukça fazladır. 19. yüzyıl divânları üzerine yapılan çalışmaların bir kısmı kitap bir kısmı ise tez çalışmalarıdır. Ulaşabildiğimiz divânlar içerisinde mürettep divânları tercih etmeye özen gösterdik. 19. yüzyıla ait incelediğimiz 270 divân arasından 117 divânda Hz. Ebû Bekir’in konu edildiğini tespit ettik. Tezimize kaynaklık eden divânlar aşağıdaki tabloda belirtilmiştir. 192 İsmail Ünver, “XIX. Yüzyıl Divan Şiiri”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, (1988), 132-133. 193 M. Fatih Andı, Servet-i Fünun’a Kadar Yeni Türk Şiirinde Şekil Değişmeleri (İstanbul: Kitabevi, 1997), 15-17. 140 Abdî-i Abdü’l- Abdünn Âciz Ali Emîrî Ali Feyzî Âşık Aşkî Aşkî Karahis ǾAzîz âfi İffet Divânı Efendi Divânı ŞemǾî Hüseyi Mustaf arî ǾAsım-ı Efendi Divânı Divânı n a Divânı ǾIrâkî Divânı Efendi Divânı Divânı Divânı Ayıntab Baba Bahrî Behrî Benderli Bendî Bursalı Bursalı Câzib lı Hüsnî Divânı Divânı Cesâri Mustafa İbrahim İffet Divânı Mahre Divânı Divânı Baba Râzî Divânı mî Divânı Divânı Divânı Derviş Ebubek Edib Enderun Enderunl Erzincanl Eskicuma Eşref Faik Selim ir Celâli Harâbî lu Fâzıl u Ferid ı lı Hamîd Paşa Ömer Sırrî Divânı Divânı Divânı İbrahîm Tüfekçiz Divânı Divânı Divânı Divânı Divânı ade Salih Fâzıl Feyzî Giritli Giryân Hacı Hâfız Hafız Hâfiz-i Hâmî Divânı Halil Hilâli Divânı Hulûsî Mehmed ǾUlvî Maraşi Divânı Bey Divânı Baba Sebâtî Divânı Divânı Divânı Divânı Divânı Hanyalı Hasan Hasirizâ Hatice Hâtif Hazini Himmetz Hocazâ Hüsnî Nûrî Hilmi de Nakiyye Divânı Hokandi âde de Divânı Osman Edirnev Mehmet Hanım Divânı Ahmet Ahmed Divânı î Divânı Elif Divânı Cezbî Kâmil Efendi Divânı Efendi Divânı Divânı Hüznî Iydi İhyâ İstanbull Karacıza Keçeci- Kemahlı Kerkükl Kudsî Divânı Baba Divânı u Eşref de İzzet zâde İbrahim ü Divânı Divânı Divânı Molla İzzet Hakkı Seyyid Divânı Molla Divânı Şükrî Divânı Divânı Leskofç Leyla Lütfî Lüzûmî Mahmut Malatyalı Malatyalı Manastı Meczû alı Hanım Divânı Ahmed Cemil Necati Sabrî rlı Sâlih b Galip Divânı Efendi Bey Divânı Divânı Fâik Divânı Divânı Divânı Divânı Divânı 141 Mehme Mehme Mehmet Merzifo Musa Nâfi Nâil Nâkâm Nâzif d d Refîkî nlu Kâzım Arab Abbas Divânı Divânı Memdû Şemsett Divânı İbrâhim Paşa Tâhir Paşa h Fâik in Cûdî Divânı Efendizâ Divânı Bey Ulusoy Divânı de Divânı Divânı Divânı Nâzikî Necmî Nihani Osman Osman Ömer Râci Racûlî Râgıb Divânı Divânı Divânı Nevres Şems Şevki Divânı Divânı Paşa- Divânı Efendi Mardinî zâde Divânı Divânı Lütfî Divânı ReǾfet Reşid Rıf’at Rîzî Rûhi Sabrî Sâdık Safayi Safi Mehme Paşa Mehmed Divânı Sivasi (Mehmet Ağazâde Ali Baba d Divânı Karslı Divânı ) Divânı Sıdkî Dede Divânı Divânı Divânı Efendi Divânı Divânı Sutûrî Sûzî-i Sükutî Şakir Şems-i Şeref Şevkî Şevkî Şeyh Divânı Sivâsî Divânı Mehmed Hayâlî Hanım Hasan İbrahim Hacı Divânı Efendi Divânı Divânı Tahsin Efendi Abdull Divânı İstanbulî Divânı ah Divânı Ferdî Efendi Divânı Şeyh Trabzo Trabzon Türâbî Üsküdarl Üveysî Yenişehir Zekî Zelilî Hasan nlu lu Divânı ı Divânı li Avnî Divânı Divânı Haydar Emin Hazîned Fodlacız Bey Divânı Hilmi ar-zâde ade Divânı Divânı Âgâh Ahmed Osman Râsim Paşa Divânı Divânı Tablo 1: Tezimize kaynaklık eden divânlar Hz. Ebû Bekir’in divânlarda nasıl işlendiğini, onun faziletlerinin şiire nasıl yansıdığını her bir beyiti ilgili konu başlığı altında toplayarak tasnifledik. 15 ana başlık altında Hz. Ebû Bekir’in dost olması, sadık olması, akrabalık yönü, dindâr ve velî olması, istimdât edilmesi, maddî (fizikî) yönü, manevî (ahlâkî) yönü, nesli, devlet adamı ve komutan olması, tasavvufa kaynaklık etmesi, söz sanatları yönüyle, 142 ona müstakil şiirler yazılması yönüyle, çâr-yâr-ı güzîn içinde adının zikredilmesi hasebiyle, sevilmesi yönüyle ve diğer yönleriyle konu edilmiştir. Bu bölümler içerisinde alt başlıkları da yer vererek Hz. Ebû Bekir’in şiirde zengin bir kaynak olarak ifade edildiğini, bazı yönlerinin ise mazmunlaştığını görmek mümkündür. 1.1. Dost Olması Yönüyle Hz. Ebû Bekir Hz. Ebû Bekir’le Peygamber Efendimiz (s.a.v) çocukluk arkadaşıdırlar. Biǿsetin başlangıcından itibaren Hz. Ebû Bekir’in ilk iman edenlerden olması, tüm varlığını İslâm uğruna harcaması arkadaşlıklarının daha da pekişmesini sağlamıştır. Tırmizî’den nakledilen bir hadiste Peygamberimiz şöyle buyurdu: ‘’Her dosta dostluğundan âzâde olduğumu bildiririm. Eğer dost edinmiş olsaydım, Ebû Kuhâfe’nin oğlunu (Ebû Bekr’i) dost edinirdim Sizin adamınız (peygamberiniz), Allah’ın dostudur.’’194 Onların bu dostluklarının divânlarda çâr-yâr/çehâr-ı yâr, çâr erkân, hâs yâr, yâr, yâr- ı gâr, yâr-ı refîk, yâr-ı sıddîk gibi çeşitli tamlamalarla ifade edildiğini görmekteyiz. 1.1.1. Çâr Yâr/Çehâr-ı Yâr Farsça’da çâr, çehâr; dört, yâr ise dost demektir. Çâr yâr veya çehâr-ı yâr dört dost demektir. Bu dört dostla kast edilen Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’dir. Burada dört dostla birlikte onların güzel ahlâkı, Hz. Ebû Bekir’in sadakati, Hz. Ömer’in adaleti, Hz. Osman’ın hayâsı ve Hz. Ali’nin mertliği övülmüştür. Beyitlerde onların din uğruna verdikleri mücadeleler ve her koşulda Peygamber’in yanında olmalarıyla dost olmaya lâyık oldukları gösterilmektedir. 194 Osman Zeki Mollamehmetoğlu, Sünen-i Tirmizî Tercemesi (İstanbul: Yunus Emre Yayınevi, 1981), 6.cilt/222. 143 Ebû Bekr ǾÖmer ü ǾOsmân u Haydar çâr-yârındır Ne kuvvet virdiler dîne olup erkân-ı erselnâk195 (G. 6/4) Beyitte Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’nin Peygamber Efendimiz’in dört dostu olduğu ve onların İslâm dinine hizmetleriyle dine kuvvet verdikleri ifade edilmiştir. Çâr-yâr-ı bâ-safâdır nûr-ı cism-i Ǿâşıkân Ol Ebu Bekr ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî el-Haydarî196 (G. 10/3) Çâr-ashâba diyular anlara diriz çâr-yâr Ol Ebû Bekr ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîdir âşkâr Çâr-mezheb çâr-kutb çâr-Ǿunsur çâr-yâr Çâr-yâr-i Mustafâya sad-selâm olsun Ǿiyân Bende âl-i Ǿabâyım dilde bu gevher nişân197 (Mu. 8/3) Çâr-yârin eylesün cürmim recâ ile kabûl Hazret-i Ebâbekr ǾÖmer Osmân ǾAliyyü’l-mürtezâ198 (15’li H.Ö. 5/3) Husûsen efzal u ashâb-ı çehâr-ı yâr-ı erbâbı 195 Hacer Sağlam, Abdî-i Karahisârî ve Divanı (Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2011), 101. 196 Esra Karakuş, Seyyid Ahmed Cemâlî Divanı (İnceleme-Metin) (Sivas: Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019), 208. 197 Roohi Maleky, Himmetzâde Ahmet Cezbî Divanı, 134. 198 Nilgün Aydın, Konya Âşıklık Geleneğinde (18-19. yy) Âşık Şem’î ve Şiir Dünyası (İnceleme- Metin) (Konya: Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2019), 397. 144 Ebû Bekîr ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî Haydar veliyullah199 (G. 13/8) Çehâr-yârı çehâr-vefk kondu şeriǾat hânede Bu sahâbeler Ebubekr ü Ömer Osmâna hû200 (K. 10/6) Çâr-yârindir Ebu Bekr ü Ömer Osmân Ali Ey gubâr-ı hâk-i pâ-yi nûr-i çeşm-i âşıkân201 (K. 13/10) Çâr-yâr-ı Ahmed-i Mürsel Ebû Bekr ü ǾÖmer Hem de ǾOsmân u ǾAlîyyü’l-Murtezâ-yı Ǿadl ü dâd202 (K. 91/37) Kasr-ı metîn-i dinedir EsǾad esâs çâr Bû-bekr ile ǾÖmer dahı ǾOsmân u murtezâ203 (G. 5/5) Çehâr-yâr-ı güzîn Ǿİmâdü’d-dîn bu Ǿâleme Ebû Bekr ü ǾÖmer ǾOsmân hayâsı Yâ Resûla’llâh204 (G. 5/2) Ebu Bekir ü ǾÖmer ǾOsmân ǾAliyyü’l-Murtazâ Merdân 199 Özlem Atmaca Karaman, Aşkî Hüseyin Efendi Dîvânı (Edisyon-Kritik, Metin İnceleme) (Ağrı: Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019), 230. 200 Hatice Çelik, Bendî Mustafa Baba Dîvânı (İnceleme-Metin) (Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Billimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010), 94. 201 Salih Yılmaz, Câzib Divanı İnceleme, Metin (Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010), 68. 202 Ferda Çobanoğlu, Enderunlu Ferîd İbrahîm Dîvânı’nın Metni ve İncelemesi (İstanbul: Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2006), 97. 203 Fatih Aydoğan, Sahaflar Şeyhi-Zâde Es’ad Mehmed Efendi Divanı (Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2003), 393. 204 Yıldız, “Divan-ı Nazîf İnceleme – Metnin Çeviri Yazısı - İndeks”, 282. 145 Resûlün yârı dört sultân fedâ atam anâm olsûn205 (G. 11/2) Ebû Bekir biri ǾÖmer çehâr yârı sâdıkılar Biri Osmân ü Zinnûreyn bin ǾAffan dinür hâlâ206 (G. 6/5) Letâfet gülşeninde çâr-yârin eyledi iǾzâz Ebû Bekr ü ǾÖmer ǾOsmân u Haydar yâ Resûla’llâh207 (G. 7/6) Çâr-ı Yârı ol Ebû- Bekr ü Ömer Osman Ali Sâyesinde anların buldu bu İslam kuvveti208 (K. 19/4) Sevmişiz can ı gönülden Çâr-ı yârı serveri Ol Ebû Bekir Ömer Osman Alîyy-i Hayderi Fâtıma bint-i Resûlün dîde-i enverleri Biz Şehîd-i Kerbelâ’yız cümle atşân bizdedir209 (Mur. 8/4) Çâr-yârinden civârı şemǾine pervâne-veş Ol Ebû Bekr ü ǾÖmer sâhib-Ǿadâlet bundadur210 (G. 12/6) 205 Avcı, Râci Divanı (Metin ve Dinî Tasavvufî Tahlil), 392. 206 Esma Karakaş, Racûlî, Hayatı, Edebî Kişiliği ve Divanı (Afyon: Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2008), 79. 207 Akıncı, “XIX. Yüzyıl Şairi Rıf’at Mehmed Karslı Dîvânı (İnceleme-Metin)”, 87. 208 Fehmi Kuyumcu, Erzincanlı Tüfekçizade Salih Baba Divanı (Rabıtai Nakş-i Hayal) (İstanbul: Baha Vakfı Yayınları, 1996), 1. 209 Kuyumcu, Erzincanlı Tüfekçizade Salih Baba Divanı (Rabıtai Nakş-i Hayal), 61. 210 Emine Adaş, Sutûrî, Hayatı, Edebî Kişiliği ve Dîvânı (Afyonkarahisar: Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2008), 184. 146 Geldi bir hâtif nidâ-yı târîh itdi ismini Hem Ebû Bekr’üm muhibb-i çâr-yârüm şimdi ben211 (G. 8/8) Çehâr-erkân-ı dîn yâr-ı Peyember Ebû Bekr u ǾÖmer ǾOsmân ü Hayder212 (Müf. 1/1) Çâr-yâr ol Ebubekr ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî Dahi ashâbla ensâr hürmeti cümle aşiyân213 (K. 59/46) Çâr-yâr hazret-i Bûbekr Fârûḳ-ı imâm Hazret-i ʿOsmân [u] Haydar şâh-ı merdâneş imâm Hem Hasan Şâh-ı Hüseyin hem şehîd-i Kerbelâ Rûhları çün gel diyelim bin salât [u] bin selâm214 (Mur. 11/3) 1.1.2. Çâr Erkân Çâr; Farsça’da dört, erkân; ilk anlamıyla esaslar, destekler ikinci anlamıyla reisler215 anlamındadır. Dört reisten kasıt da dört halifedir. Bu beyitlerde dört halifeye itaat edilmesi gerektiğinden, dört halifenin âşıklara vasıta olduğundan bahsedilirken dört halifeden medet de istenmiştir. 211 Adaş, Sutûrî, Hayatı, Edebî Kişiliği ve Dîvânı, 493. 212 Necati İşler, Su’ûdu’l-Mevlevî, Hayatı, Eserleri ve Dîvânı (Zâdegân) (Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2005), 447. 213 Zafer Arslan, Divan-ı Sûzî-i Sivâsî Tenkitli Metin-İndeks (Kahramanmaraş: Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010), 22. 214 Arslan, Divan-ı Sûzî-i Sivâsî Tenkitli Metin-İndeks, 336. 215 Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, 260. 147 Hem Ebû Bekr ü ǾÖmer hazret-i ǾOsmân u ǾAlî Çâr erkânla Ǿâşıklara âletdir bu216 (G. 8/6) Beyitte dört kahramanın âşıklar için bir nesne, araç olduğu ifade edilmiştir. Fedâkâr ol yolunda hânedân-ı âl-i Tahânın Ebûbekr ü ǾÖmer ǾOsmân u Haydar çâr erkânın217 (G. 11/2) Ol Ebâ Bekr u ǾÖmer ǾOsmân ǾAliyyuǾl-Mürtazâ Dâd-ger dil-cû dilâver çâr erkânım meded218 (G. 5/3) 1.1.3. Enîs Oluşu Enîs; sözlükte dost, arkadaş; yar, sevgili219 demektir. Temiz fıtratı ve cahiliye adetlerinden uzak durması Hz. Ebû Bekir’i Hz. Peygamber’le yakınlaştırmıştı. Hz. Peygamber vahyi açıkladığında zaten gönlü imana yakın olduğundan İslâm davetini hemen kabul etmişti. Bütün malını din uğruna vermiş, geriye ne bıraktın diye sorulduğunda Allah ve Resûlü’nü demişti.220 Onun bütün yaşamını bu uğurda vermesi onu dost yapmıştı. Beyitlerde onun dost olduğu, dostluğunu Peygamber Efendimiz’e bildirdiği ifade edilmiştir. Hazret-i Bû-bekr ǾÖmer hem yana ǾOsmân u ǾAlî 216 Roohi Maleky, Himmetzâde Ahmet Cezbî Divanı, 242. 217 Mehmet Âkif Duman, Fâzıl Dîvânı (Transkripsiyonlu Metin-İnceleme) 2.cilt (Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2005), 383. 218 Yıldız, “Divan-ı Nazîf İnceleme – Metnin Çeviri Yazısı - İndeks”, 203. 219 Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, 256. 220 Mollamehmetoğlu, Sünen-i Tirmizî Tercemesi, 6.cilt/236. 148 Dost-dâr olgıl bu tertîb ile ey cân aylanıp221 (G. 29/25) Bû-bekr ulug ǾOmer song ǾOsmân kiyin ǾAlî song Bu tertîb ile dôst sıbt eyle ey birâder222 (G. 11/7) Ebû-Bekr evvel özin aldurıp Muhammede dûstlıgını bildürip ǾÖmer dürre bilen oglın öldürip Râh-ı şerǾ Ǿadl dîvân eyledi223 224 (11’li H.Ö. 5/5) 1.1.4. Hâs Yâr Hâs yâr; gerçek ve sâf dost anlamında kullanılmıştır. Aşağıdaki beyitte gerçek dost olarak dört halife zikredilmiş, Peygamber Efendimiz’in amcası Hz. Hamza’nın da her zaman onlarla olduğu söylenmiştir. Hâs yâri ol Ebûbekir ǾÖmer ǾOsman ǾAlî Hazret-i ǾAbbâs Hamza anlar ile her zamân225 (K. 39/17) 221 Jale Öztürk, Meczûb Dîvânı (İlk 38 varak) Nemengânlı ’Abdal-’Azîz Hoca Metin-İnceleme- Sözlük (Adana: Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 1995), 83. 222 Öztürk, Meczûb Dîvânı (İlk 38 varak) Nemengânlı ’Abdal-’Azîz Hoca Metin-İnceleme-Sözlük, 93. 223 Hüseyin Yıldırım, Zelilî Divânı (Metin-Aktarma-Gramer İncelemesi) (Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2008), 208. 224 Yıldırım’ın çalışmasında noktalama işaretleri kullanılmıştur. 225 Arslan, Divan-ı Sûzî-i Sivâsî Tenkitli Metin-İndeks, 60. 149 1.1.5. Yâr Hz. Ebû Bekir’in Peygamber Efendimiz’e yâr yani dost olması şiirlerde işlendiği gibi bu dostluğun hürmetine şefaat de niyâz edilmiştir. Ol Abu Bakr u Omar Osman Alining yarisan Tuhfasiz sud degali ol Parvardigardın uyal O Ebubekir ve Ömer Osman Ali’nin yârisin Hediyesiz karşılıksız cenneti istemek için Rabbinden utan226 227(G. 9/8) Ebû Bekr ǾÖmer ǾOsman Yârindir şübhesiz ey cân Bular Hakkı sen it ihsân ŞefâǾat yâ Resûlu’l-lâh228 (8’li H.Ö. 7/4) 1.1.6. Yâr-ı Ahyâr Yâr-ı ahyâr; en hayırlı dost, en hayırlı sevgili anlamlarına gelmektedir. İnsanlığın en hayırlısı olan Peygamberimiz’in dostları da dostların en hayırlısıdır. Aşağıdaki beyitte Peygamber Efendimiz’in en yakın arkadaşları halife oluş sıralamasıyla ifade edilmiştir. Ebû-Bekr [ü] ǾÖmer Osmân229 [u] Haydar 226 Musa Yığın, Hazini Hokandi Divanı’nın Transkribe Metni ve Türkiye Türkçesine Aktarılması (İstanbul: Fatih Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2011), 134-135. 227 Yığın’ın çalışmasında noktalama işaretleri kullanılmıştır. 228 Rıdvan Çetin, XIX. Yüzyıl Mutasavvıf Şairlerinden Seyyid Süleymân Mahvî Dîvânı (İnceleme- Metin) (Kütahya: Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2014), 360. 229 Çetin’in çalışmasında ‘’O󠅘man’’ olarak yazılmıştır. '‘Osmân'’ olarak düzelttik. 150 Habibin230 dostlarıdur yâr-ı ahyar231 (G. 96/5) 1.1.7. Yâr-ı Gâr / Refîk-i Gâr Yâr-ı gâr; mağara dostu, vefâlı arkadaş232 demektir. Hz. Ebû Bekir’in hicret esnasında Peygamber Efendimiz’le Sevr mağararasında üç gün kalması, mağarada yılanın Peygamberimiz’e zarar vermesinden endişe ederek deliği ayağıyla kapatması ve Medine’ye varıncaya kadar her türlü tehlikeden Peygamberimiz’i korumak için mücadele etmesi şiirlere konu olmuştur. Yâr-ı gâr, Hz. Ebû Bekir’in lakabı olmasıyla birlikte bu ifade onun vefâsını, fedakârlığını vurgulayarak şiirde mazmun olarak kullanılmasını da sağlamıştır. Bu ifadenin özellikle mesnevî ve naǾt türlerinde sıklıkla kullanıldığını görmekteyiz. Hazret-i Sıddîkdir çün yâr-ı gârı Hazretin Hem odur sadr-ı hilâfetde vekîl ü yâveri233 (K. 35/21) Yâr-ı gârdır hem halîfe Ebûbekr Sıddîk-ı kebîr Sarf kıldı dîn yolunda sad hezârân nakdin234 (G. 16/5) Bu beyitte hem mağara arkadaşı hem de halife olduğu, doğrulukta en büyük olan Hz. Ebû Bekir’in din yolunda bin bir varlığını feda ettiği vurgulanmıştır. Refîk-i gâr; mağara dostu demektir. Dolayısıyla yâr-ı gâr ile eş anlamlı diyebiliriz. Yaygın olarak yâr-ı gâr kullanılmakla birlikte refîk-i gâr olarak da kullanıldığını şiirlerde görmekteyiz. Aşağıdaki beyitte Hz. Ebû Bekir’in mağara arkadaşı oluşuyla 230 Çetin’in çalışmasında ‘’Hab󠅘bin'’ olarak yazılmıştır. '‘Habibin'’ olarak düzelttik. 231 Arslan, Divan-ı Sûzî-i Sivâsî Tenkitli Metin-İndeks, 367. 232 Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, 1348. 233 Gündüz, Abdünnâfi İffet Efendi ve Divanı (İnceleme-Metin), 191. 234 Karakuş, Seyyid Ahmed Cemâlî Divanı (İnceleme-Metin), 177. 151 birlikte velîlerin başı oluşundan, sadakatinden ve yaratılışının temiz oluşundan bahsedilmiştir. ReǾîs-i evliyâ vü etkıyâ sıddîk-i ekber Refîk-i gâr-ı sultân-ı risâlet pâk-ı tıynet235 (K. 14/2) Hazret-i sultân-ı kevneyn yâr-gâr-ı Ǿâli-câh Ol Ebubekr ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî’dir şâh-sâlâr-ı sipâh236 (14’lü H.Ö. 5/1) Yâr-i gâr fahr-i Ǿâlem ehl-i sıdkın menbaǾı YaǾnî Bû Bekr ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîdır âşkâr Çâr-yâr ile buldu dîn-i Ahmed iǾtibâr Kıl salât-ender-selâm ey Ǿâşık-i Perverdigâr Lâ-fetâ illâ ǾAlî lâ-seyfe illâ zû’l-fikâr237 (Mu. 4/1) Yâr-ı gâr Mustafâ sıddîk-ı aǾzam zi’l-vefâ Mahrem-i şâh-ı risâlet mazharı lutf-ı Hudâ238 (G. 5/1) Üns tutmuşlar hayâlinle derûn u cânda Cân u dil dil-ber kadîmî yâr-i gârındır senin239 (G. 8/6) 235 Semra Yanbal, Şâkir Mehmed Efendi Divânı (Metin-İnceleme) (Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2009), 93. 236 Karakuş, Seyyid Ahmed Cemâlî Divanı (İnceleme-Metin), 197. 237 Roohi Maleky, Himmetzâde Ahmet Cezbî Divanı, 139-140. 238 Yusuf İlgar, Afyonkarahisarlı Şâir Ali Feyzî (Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği ve Türkçe Divânı) (Afyon: A.K.Ü Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 1997), 43. 239 Betül Elmacı, İstanbullu Eşref Divanı (Metin-İnceleme) (Sakarya: Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2016), 243. 152 Gönül beytinde cân cânân hayâliyle mekân tutmuş Kim eyler Eşrefâ tefrîk o yâri yâr-i gârîden240 (G. 5/5) Tut elim hak Mustafâ sultân-ı server Ǿaşkına Yâr-ı gârî Hazret-i Sıddîk-ı Ekber Ǿaşkına Murtazâ hem ahseneyn-i pâk-i gevher Ǿaşkına Şâh Zeyne’l- Âbidîn Bâır dü-cevher Ǿaşkına Hazret-i Selmân-ı Kâsım Şâh CaǾfer aşkına Bâyezîd ü Bü’l-Hasan Bü’l-Kâsım üçler aşkına Bû ǾAlî Bû Yûsuf ol mahbûb-ı reh-ber Ǿaşkına Kapuna geldim amân reddeyleyüp itme hazîn Ey şeh-i müşkil-güşâ sultân Bahâü’l-hakk u dîn241 (Müt. 7/5) Ebûbekir ǾÖmer ǾOsmân ü ǾAlî Yâr-ı gâr-ı sâdık dört şâh-ı velî Hâtemü’l-enbiyâ rüsülün evvelî Nebîler serveri kuldur Muhammed242 (11’li H.Ö. 5/2) Yâr-ı gâr u cân kafâdârın ǾÖmer ibn-i Hattâb Nûr-ı vechinde muǾayyen oldu nûr-ı âfitâb 240 Elmacı, İstanbullu Eşref Divanı (Metin-İnceleme), 271. 241 Adem Altay, Hâmî Dîvânı (Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2008), 132. 242 Bülent Şığva, Şeyh Hasan Haydar Divanı (İnceleme-Tenkidli Metin) (Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Billimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2012), 343. 153 Hazret-i ǾOsmân-ı zi’n-nûreyndir ümmü’l-kitâb Ben anın cân u gönül efkende vü meksûruyum243 (Mur. 5/3) Gül-i gül-zâr-ı vasfında senün bunlar hezârundur Rehünde bâş ü cân terk eyliyen Ǿuşşâk-ı zârundur Ebûbekr ü ǾÖmer ǾOsmân ü Haydâr yâr-ı gârundur Metîn-i üstüvâr olsa Ǿaceb mi çâr-yârundur Çehâr erkân-ı eyvân-ı şerîǾat yâ Resûlallah244 (Tah. 10/7) Hazrati Bubakri Sıddık yâri garîdur biling Behabardurkim üşandag bavafanı istamas Hazreti Ebubekir Sıddık mağara dostudur bilin Habersizdir ki onun gibi vefalı olanı istemez245 246 (G. 8/3) Hufyeten göster tarik-i sıdkı bu güm-rehlere Yâr-ı gârun hazret-i Sıddîk’ı eyle reh-nümâ247 (K. 50/29) Tufeylî ebû-bekr kim yâr-gâr Tufeylî Ǿömr Ǿadlde nâm-dâr248 (G. 7/3) 243 Şığva, Şeyh Hasan Haydar Divanı (İnceleme-Tenkidli Metin), 424. 244 Önal, Hâtif, Hayatı, Edebî Kişiliği ve Divanı (İnceleme-Karşılaştırmalı Metin), 329. 245 Yığın, Hazini Hokandi Divanı’nın Transkribe Metni ve Türkiye Türkçesine Aktarılması, 97. 246 Yığın’ın çalışmasında noktalama işaretleri kullanılmıştır. 247 Şahin, Keçeci-zâde İzzet Molla`nın Divanları: Bahâr-ı Efkâr ve Hazân-ı Âsâr, 10. 248 Öztürk, Meczûb Dîvânı (İlk 38 varak) Nemengânlı ’Abdal-’Azîz Hoca Metin-İnceleme-Sözlük, 53. 154 Ebû-bekr gâr hem-râhı Ǿomer ferrâş-ı dergâhı Ki ǾOsmân [u] ǾAlîdür urguçı ol şemǾ dârimdin249 (G. 17/13) Birisi anların ol yâr-ı gâr-i Hazret-i Sıddîk Fedâ itdi sana râh-ı Hudâda başla cânı250 (K. 77/66) Oldı sıddîk yâr-ı garrâyıla (gar gar) ile Ebû Bekr Hem ǾÖmer Fâruk u zîn-nûreyn ǾOsmân’ım meded251 (G. 5/4) Yâr-ı gâr-ı Hazret-i nûru’l-hüdâ tâcu’l-verâ Ol Ebâ Bekr ü ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî merdâna bes252 (G. 7/4) Seni teǾyîd içün Hak çâr-yârı eyledi inǾâm Ebâ Bekr oldı gârın yâr-i gârı Yâ Resûlâ’llâh253 (G. 5/3) Yâr-ı gâr Sıddîk-i Sıddîka O şeh-i tahtgâh-ı tahkîka254 (Mes. 102/45) Evvelâ Sâdık-ı ekber ol Ebu Bekr’in Hakkı 249 Öztürk, Meczûb Dîvânı (İlk 38 varak) Nemengânlı ’Abdal-’Azîz Hoca Metin-İnceleme-Sözlük, 115. 250 Halime Çavuşoğlu, Nâfi Arab Tâhir Efendi-Zâde’nin Hayatı, Edebî Kişiliği ve Divanı (İnceleme-Transkripsiyonlu Metin) (Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Billimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2012), 308. 251 Yıldız, “Divan-ı Nazîf İnceleme – Metnin Çeviri Yazısı - İndeks”, 203. 252 Yıldız, Divan-ı Nazîf İnceleme – Metnin Çeviri Yazısı - İndeks, 221. 253 Yıldız, Divan-ı Nazîf İnceleme – Metnin Çeviri Yazısı - İndeks, 278. 254 Aydın, Hanyalı Nûrî Osmân ve Dîvânı, 560. 155 Katlü’z-zındık olan ol yâr-i gâr-ı Müctebâ255 (K. 21/10) Yâr-ı gâr-ı Ebu Bekr Sıddîk Muhabbet eyleyüb eyledik tasdîk Efdâl-ı evliyâdır ehl-i tahkîk ŞeriǾat burcunda seyyârımız var256 (Mur. 12/8) Sümeyye yâr-ı gâr-ı şâh-ı kevneyn Ebûbekrü’ş-şiyem mîr-i mükerrem257 (K. 33/12) Yâr-ı gâr-ı Mustafâ’dır Çâr-ı Yârın ekremi Muktedâ’yı evliyâdır enbiyanın mahremi Mazhar-ı Nûr-ı hidâyet ehl-i derdin merhemi Biz muhibb-i hânedânız şâh-ı merdân bizdedir258 (Mur. 8/3) MutîǾ emrüne hem yâr-ı gârun Ebû Bekr ü ǾÖmer’dür yâ Muhammed259 (G. 6/3) Hazret-i Bubekr-i sâdık oldı mahbûb-ı Hudâ Hem refîk yâr-ı gârı Ahmed Muhammed Mustafâ260 (G. 13/5) 255 Oktay, “`Iydî Baba Divânı İnceleme, Metin ve Sözlük”, 205. 256 Avcı, Râci Divanı (Metin ve Dinî Tasavvufî Tahlil), 189. 257 Ferdi Çoşkun, Sabrî (Mehmet)Divanı Edisyon-Kritik-İnceleme (Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2013), 133. 258 Kuyumcu, Erzincanlı Tüfekçizade Salih Baba Divanı (Rabıtai Nakş-i Hayal), 61. 259 Adaş, Sutûrî, Hayatı, Edebî Kişiliği ve Dîvânı, 183. 260 Arslan, Divan-ı Sûzî-i Sivâsî Tenkitli Metin-İndeks, 87-88. 156 Yâr-ı gâr oldı Ebûbekr ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî Anlar ider müǾminâna şefâǾat yevmü’l-âhir261 (G. 8/4) Çırag-ı dîn âsâsı yâr-ı gâr-ı fahr-ı Ǿâlemdir Ebû Bekri safâ mülki- sadâkat râh-ı erkânı262 (G. 9/5) Yâr-ı gâr-ı şeh-i kevneyn idi ol Oldı ol nezd-i Hudâda makbûl263 (Mes. 144/30) Ebû bekr oldu çün gâr içre fahr-i Ǿâleme hem-dem ǾÖmer Ǿadl-ile dînde münteşir-i bang-ı ezandır264 (G. 5/2) Yâr-i gâr oldu sana Bû bekr-i sıddîk ol emîr ǾAdl-i dâd etdi ǾÖmer ezân [ı] kıldı münteşir Oldu zîn-nûreyn-i ǾOsmân cemǾ-i kurǾâna dilîr Hem ǾAlî katl eyledi bî-hadd-i kâfir dâd-gîr Buldular senden şerâfet yâ Resûle’l-mürselîn265 (Tah. 5/4) 1.1.8. Yâr-ı Sıddîk Yâr; dost, sevgili demektir. Sıddîk ise sıdk kökünden gelir ve doğru sözlü, sözünün eri kimse anlamına gelir. Sıddîk aynı zamanda Hz. Ebû Bekir’in lakabıdır. Bu iki 261 Arslan, Divan-ı Sûzî-i Sivâsî Tenkitli Metin-İndeks, 89. 262 Çetin, XIX. Yüzyıl Mutasavvıf Şairlerinden Seyyid Süleymân Mahvî Dîvânı (İnceleme-Metin), 392. 263 Yanbal, Şâkir Mehmed Efendi Divânı (Metin-İnceleme), 375. 264 Yalçınkaya, Kerküklü Seyyid Şükrî Dîvânı, 173. 265 Yalçınkaya, Kerküklü Seyyid Şükrî Dîvânı, 611. 157 kelime tamlama yapılarak Hz. Ebû Bekir’in doğru dürüst dost oluşunu ifade etmek için kullanılmıştır. Böyle bir dürr-i yetîm çarh-ı kühende besdir Zât-ı pâkin gibi ahlâk-ı hüsünde besdir Pey-i vasfında olan hâme de bende besdir Gayra muhtâc degil râh-ı suhen de besdir TabǾıma naǾt-i şehen-şâh-ı rüsül yâr-ı sıddîk266 (K. 37/16) 1.2. Sâdık Olması Yönüyle Hz.Ebû Bekir Hz. Ebû Bekir, Peygamber Efendimiz’e olan bağlılığı ve sadakatiyle tanınmıştır. Özellikle MiǾraç hadisesinde müşrikler Hz. Ebû Bekir’in Peygamber Efendimiz’in yanından ayrılmasını ve onu tekzîb etmesini beklemişlerdir. Fakat bu olay ona bildirildiğinde o yaptığı işten başını kaldırmayıp, bir an dahi tereddüt etmemiştir.267 19. yüzyıl divânlarını taradığımızda Hz. Ebû Bekir’in sadakatinin sıdk, sıddîk, sıddîk-ı aǾzâm, sıddîk-ı muǾazzâm, sıddîk-ı ekber, sâdık-ı ekber, safiyullâh-ı sıddîk olarak anıldığını görmekteyiz. 1.2.1. Sâdık-ı Ekber Sâdık-ı ekber; içten bağlılığı, doğruluğu, gerçekliği en büyük olan demektir. Hz. Ebû Bekir, sadakatte zirve isimdir, sadık oluşu onun nâmıdır. O, hayatını Allah ve Resûlü’nün emirleri üzerine yaşamıştır. Peygamber Efendimiz’le nasıl yaşadıysa ondan sonra da öyle yaşamış, değişmemiştir. 266 Önal, Hâtif, Hayatı, Edebî Kişiliği ve Divanı (İnceleme-Karşılaştırmalı Metin), 260. 267 Algül, “Hz.Ebûbekir’in İslâm’ın İlk Yıllarındaki Faaliyetlerine Genel Bir Bakış”, 33. 158 Sultân-ı evliyâ sadık-ı safâ Yâr-ı gârı şâh Mustafâ ey dilâ Ǿİbâd-ı müslimîn buldılar vefâ Nâm-ı şânı meşhur sadık-ı ekber268 (11’li H.Ö. 8/2) Yukarıdaki beyitte Hz. Ebû Bekir’in vefâsından, mağara arkadaşlığından bahsettikten sonra onun sadık-ı ekber namıyla meşhur olduğu vurgulanmıştır. Sadık-ı ekber kardaşı ǾÖmerü’l Farûk yoldaşı ǾOsmânın cân arkadaşı Cümlemiz anâ bektâşı Velîlerin ol serveri Göstere nûr-ı perveri269 (Müs. 9/6) Bu beyitte de Hz. Ebû Bekir sadık-ı ekber olarak nitelendirilmiş ve Hz. Ali ile Hz. Ebû Bekir’in kardeş olduğu zikredilmiştir. Sadıkü’l ekber Sâhibü’l kevser ‘Aşkına ekser 268 Gülten Akyol, Sıyâmzâde Hasan Hamdî Divanı (İnceleme-Metin) (Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2020), 245. 269 Akyol, Sıyâmzâde Hasan Hamdî Divanı (İnceleme-Metin), 615. 159 Göster ey Ganî270 (5’li H.Ö. 19/6) Bazı beyitlerde birden fazla nitelemeyle Hz. Ebû Bekir anılmıştır. Aşağıdaki beyitte sâdık-ı ekber oluşuyla birlikte dört dosttan biri olduğu da ifade edilmiştir. Hazret-i sadîk-ı ekber çâr-yâr-ı Mustafâ ǾÖmerü’l-Fârûk-ı aǾzam yâr-ı gâr-ı pür-vefâ ǾOsmân zi’n-nûreyn gencîne-i esrâr-ı safâ Derd-i dil yârânı sûfî Allâh Muhammed ǾAlîdir271 (16’lı H.Ö. 6/4) 1.2.2. Safiyullâh-ı Sıddîk Safiyyullah Hz.Âdem için kullanılır. Fakat bu beyitte Hz. Ebû Bekir’in hem mağara arkadaşlığı hem âlemin iftiharı olduğu ifade edilmiştir. Aynı zamanda sıddık oluşu samîmî ve saf oluşuyla birlikte tamlama yapılarak Hz. Ebû Bekir’e safiyullâh-ı sıddîk denmiştir. Yâr-gâr-ı mefhar-ı Ǿalem Safîyu’llah-ı Sıddık Ekber u eşref-i ümmü’l-Kur’ân sen gel yetîş272 (G. 8/3) 1.2.3. Sıddîk Sıddîk; sözlükte pek doğru, sözünün eri kimse anlamındadır.273 Sıddîk, Hz. Ebû Bekir’in lâkabıdır. Bu lâkab ona miǾraç hadisesinden sonra bizzat Hz. Peygamber tarafından verilmiştir. Beyitlerde Hz. Ebû Bekir’in sıddîk oluşunun onun lâkabı 270 Akyol, Sıyâmzâde Hasan Hamdî Divanı (İnceleme-Metin), 622. 271 Şığva, Şeyh Hasan Haydar Divanı (İnceleme-Tenkidli Metin), 385. 272 Avcı, Râci Divanı (Metin ve Dinî Tasavvufî Tahlil), 256. 273 Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, 1107. 160 olduğu, sıddîk olmasının onun tabiatı gereği olduğu, sıddîk olduğu için Hz. Peygamber’i tasdîk ettiği ifade edilmiştir. Hazret-i Sıddık ile mestâna kılsa iltifât Bâde-yi Ǿaşka hum eyler zümre-yi Bekrîleri274 (K. 37/30) Biz ol Sıddîk-ı dîn-i ǾOsmân’uz Fârûkî seyf ile ǾAlî-vârî cihâd-ı kâfirân ettik şecâǾatden275 (K. 61/28) Kılıp Sıddîkı tasdîkında sürǾat fahr-i sıddîkîn Teşerrüf etdi zâtıyla hilâfet yâ Resûlu’l-lâh276 (K. 25/8) Dâr-ı Ǿukbâda ele fârûk Ǿezemlen bele Etgilen Bûbekr-i Seddîkun ona veslîn nesîb277 (K. 24/24) Hazret-i Sıddîkin sıddîk oldı şöhteri Anın içün evvelâ tasdik itdi Hazreti ǾAdl idi her bir nefesde Ǿömrün mâhiyyeti Hem hayâ ile bil ǾOsmânı kim oldu nâm-dâr 274 Şükran Avcıl, XIX. Yy. Şairi Şeyh Hacı Abdullah Ferdî Efendi Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği ve Dîvânının Tenkitli Metni (Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010), 50. 275 Osman Onuk, ’Abdü’l- ’Azîz ’Âsım-ı ’Irâkî’nin Hayatı, Edebi Kişiliği ve Divanı (Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Billimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2016), 71. 276 Gündüz, “Abdünnâfi İffet Efendi ve Divanı (İnceleme-Metin)”, 207. 277 Naser Soleimanzadehshekarab, Âciz Dîvânı (Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2011), 134. 161 Lâ-fetâ illâ ǾAlî lâ-seyfe illâ zû’l-fikâr278 (Mu. 4/2) Hz. Ebû Bekir’in lâkabı sıddîkdır ve bu lâkabla meşhur olmuştur. Onun için de Hz. Peygamber’in peygamberliğini ilk kabul eden Hz. Ebû Bekir’dir. Nısf-ı dîni ahz idün dedi Resûl Hazret-i Sıddıka’dan Ǿâlimdür ol AǾlem-i ashab idi zât-ı fuhûl Ǿİlmi ke’ş-şems-i hüveydâ ǾÂyîşe279 (Mur. 11/5) Sanadur intisâb-ı ǾAşkî benden Hazret-i Sıddık Reh-i Ǿaşkunda mâl u cân nisârum varsa sendendür280 (G. 9/8) ǾAşkî mücrim bendeni şâd eyle Ǿafvunla amân Hürmetine Hazret-i Sıddık u Fâruk zacîǾ281 (G. 5/5) Sadakatda o Sıddık-ı şiyemdür ǾAdâletde ǾÖmer silkinde mehmâ282 (K. 45/21) Tutsun elünden ol Hudâ sâhib-risâlet Mustafâ 278 Roohi Maleky, Himmetzâde Ahmet Cezbî Divanı, 140. 279 Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı Edisyon Kritik, 152. 280 Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı Edisyon Kritik, 294. 281 Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı Edisyon Kritik, 373. 282 Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı Edisyon Kritik, 606. 162 Olsun muǾîn câ-be-câ Fâruk-ıla Sıddık himem283 (G. 30/28) Sıdk ile Hazret-i Sıddık u Ǿadâletde ǾÖmer İşte Osmân-ı zamân anda hayâyâ-yı kerem284 (K. 62/36) Hazret-i Sıddık u Fâruk şâh-ı merdânum ǾAlî İbn-i ǾAffân virdi buldı iştihâr-ı câǿize285 (G. 23/3) Sensün ol Fârûk-i Sıddîk-iktidâr-i rüzgâr Kim senün hazmınla kâǿimdür bu dehr-i pâ be-âb286 (K. 68/43) Hem bir Bekr-i sıddıkdır ciger-gâhım yakan Mustafâ Bâbıya gönlüm zâr ü nâlân oldı âh287 (G. 5/3) Sıddık ile hem-nâmdır Ǿadli ǾÖmer peygâmdır ǾAtf-ı nazarda Sâm’dır bâ-Ǿömr-i Nûh olsun be-kâm288 (G. 12/6) ǾUlüvvü’l-menkabe zeynü’s-sahâbe Hazret-i Sıddîk 283 Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı Edisyon Kritik, 624. 284 Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı Edisyon Kritik, 636. 285 Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı Edisyon Kritik, 648. 286 Lokman Turan, Yenişehirli Avnî Bey Divani’nın Tahlili (Tenkitli Metin) Encümen-i Şu’arâ ve Batı Tesirinde Gelişen Türk Edebiyatına Geçiş 1.cilt (Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Billimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 1998), 512. 287 Stojanovska, Bahrî Divanı ve İncelemesi, 276. 288 Erdem Sarıkaya, Ebubekir Celalî Divanı: Karşılaştırmalı Metin-İnceleme (İstanbul: İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2008), 291. 163 Seni tasdîk edenler en mukaddem yâ Resûlallah289 (K. 43/26) O ǾOsmân-menkabet Fârûk-haslet Murtezâ-sîret Mutâbık hazret-i Sıddîk'a şekl ü ism ü sîmâda290 (K. 37/11) ǾÖmer-Ǿadl Mehemmed-nâm Sıddîkî-sehâvet kim ǾAdîlün görmedi hîç bundan esbak mülk-i ǾOsmânî291 (K. 30/10) AǾnî hem-nâm-ı cenâb-ı Sıddîk ǾÖmeriyyü'ş-şiyem ü bî-hemtâ292 (Kıt. 31/9) Semiyy-i Ebtahî Fârûk-tıynet Murtezâ-sîret Ki aǾnî Mustafâ Paşa-yı hem-hâssıyyet-i Sıddîk293 (G. 15/2) Semiyy-i pâk-i Zi'n-nûreyn ü hem-hâsıyyet-i Sıddîk Ki aǾnî hazret-i Sâhib Efendi-i kerem-pîrâ294 (G. 5/2) 289 Muhammed Duman, Trabzonlu Emin Hilmi Hayatı-Eserleri-Edebi Kişiliği ve Divanının Metni (Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010), 89. 290 M.Nurullah Yurttaş, Feyzî Halil Bey Divânı Hayatı, Edebi Şahsiyeti, Eserleri ve Divânı’nın İncelemesi (Afyon: Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2007), 301. 291 Yurttaş, Feyzî Halil Bey Divânı Hayatı, Edebi Şahsiyeti, Eserleri ve Divânı’nın İncelemesi, 306. 292 Yurttaş, Feyzî Halil Bey Divânı Hayatı, Edebi Şahsiyeti, Eserleri ve Divânı’nın İncelemesi, 311. 293 Yurttaş, Feyzî Halil Bey Divânı Hayatı, Edebi Şahsiyeti, Eserleri ve Divânı’nın İncelemesi, 345. 294 Yurttaş, Feyzî Halil Bey Divânı Hayatı, Edebi Şahsiyeti, Eserleri ve Divânı’nın İncelemesi, 349. 164 Gâlib ol Sıddîk- râh-ı hicretim kim Ǿaşk ile Murg-ı kudsî bir kebûterdir derinde gârımın295 (G. 6/6) Râh-ı Ǿirfânda Ǿinâyâtın ile oldı bize Reh-nümâ şâh-ı velâyetle Cenâb-ı Sıddîk296 (G. 7/5) Eyâ Sıddîk-re’y [ü] muhyi-i âsâr-ı Fârûkî Hemân-dem muntazam-sâz[-ı] umûr[-ı] mülk-i Osmânî297 (G. 8/8) Risâlet tahtının şâhı hümâyunı idüp tasdîk Didi sen sâdıkü’l- vaǾdü’l-emînsin evvelâ sıddîk Sadâkat mazharı kân-ı vefâ Ebubekir bi’z-zât Cemâlin hem kemâlin gördi maǾnâya göre tatbik298 (Mur. 7/1) Amr-i Hakni tutmasa kimki kazadın behabar Ahirat könglida yok rûz-i cazadın behabar Siz anı müʿmin güman etmang Hüdadın behabar Cahil-i mutlak oşaldur Mustafadın behabar 295 Ahmet Hamit Yıldız, Leskofçalı Galip Hayatı, Dönemi, Sanatı, Divanı ve Metnin Bugünkü Türkçesi (İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Yüksek Lisans Tezi, 2003), 156. 296 Altay, Hâmî Dîvânı, 337. 297 Selin Yavuz, Eskicumalı Hamîd Divanı (İnceleme-Metin) (Edirne: Trakya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019), 164. 298 Ferhat Mayda, Nevşehirî Sıyâmzâde Hasan Hamdî Dîvânı (İnceleme-Metin) (Nevşehir: Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2018), 329. 165 Sıddîk u Omar çu Osman Murtazadın behabar 299 300(Muh. 5/1) Seyyimâ Hazret-i Sıddîk u Selmân u Kâsım’ı Dahı CaǾfer ü Bâyezîd geldiler kân-ı emân301 (G. 14/2) Ebû Bekirü’s-sıddîkîn Tarîkîdir bu erkân ǾAşk ile gir meydâna Oku sûre-i ihlâs302 (7’li H.Ö. 7/4) Yâ İlâhî Hazret-i Sıddîk içün Hazretüñde ‘izzet-i Sıddîk içün303 (Mes. 7/2) Hem-civâr-ı Hazret-i Sıddîk’a vü Zehrâ ola İde Hak cennât-ı Firdevsi ana hüsn-i meǿâb304 (Kıt. 5/4) Kıldı hem-sâye-i Sıddîk’a ânı Rabb-ı Rahîm Hem-dem-i hûr-ı behişt oldı hem ol meh-peyker305 (Kıt. 5/3) 299 Yığın, Hazini Hokandi Divanı’nın Transkribe Metni ve Türkiye Türkçesine Aktarılması, 222. 300 Yığın’ın çalışmasında noktalama işaretleri kullanılmıştır. 301 Vergili, Hacı Hulûsî Baba Dîvânı, 399. 302 Yaprak Uçar, Hüsnî’nin Hayatı, Edebi Kişiliği ve Divânı (Şanlıurfa: Harran Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2011), 256. 303 Arslan, Bursalı İffet Dîvânı, 98. 304 Mehmet Halil Erzen, İhyâ Dîvânı ve Tahlîli (İnceleme-Tahlîl-Tenkitli Metin) I.Cilt (Van: Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2012), 638. 305 Erzen, İhyâ Dîvânı ve Tahlîli (İnceleme-Tahlîl-Tenkitli Metin) I.Cilt, 656. 166 Baş Aga kim nâmdâş-ı Hazret-i Sıddîkdir Böyle lâyık öyle şâha bende-i gayret-şiǾâr306 (K. 89/60) Sûy-ı Mevlâ’ya gidüp hem-dem-i Sıddîk oldı Çok mı eglence olursa ana gülzâr-ı na’îm307 (K. 25/23) İntisâbı zât-ı Zi’n-nûreyne rûşen ez-neseb Levh-i sâfî rûh-ı Sıddıkîden eyler sıdkı meşk308 (K. 11/3) Ni algar anga yâr ola hazret-i sıddîk Birdi anga bu rütbeni heme eşya’309 (K. 25/18) Vasl-ı ‘uryânîye tâlib mâ’il olmaz hulleye Eylemiş bâbında Sıddîkın kabul-i bûriyâ310 (K. 62/56) Sıdk-ı Sıddîk u Ǿadl-ı Fârûki Ǿİlm-i Haydar hayâ-i Osmân’dır311 (K. 51/45) Be-hakkı sıdk-ı safâ-bahş hazret-i Sıddîk 306 Ercan Kaplan, Karacızade İzzet Molla Divanı (İnceleme-Metin) (Kütahya: Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010), 77. 307 Mehmet Arslan, Leylâ Hanım Divanı (İstanbul: Kitabevi, 2003), 167. 308 Mustafa Tanrıkulu, Râgıb Paşa-zâde Lütfî’nin Divânı (İstanbul: Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2020), 77. 309 Öztürk, Meczûb Dîvânı (İlk 38 varak) Nemengânlı ’Abdal-’Azîz Hoca Metin-İnceleme-Sözlük, 66. 310 Yavuz, Mehmed Memdûh Fâik Bey (Hayatı, Sanatı, Eserleri), 75. 311 Yavuz, Mehmed Memdûh Fâik Bey (Hayatı, Sanatı, Eserleri), 211. 167 Dil-i fesûrdemi kıl feyz-i sıdkla ihyâ312 (K. 173/143) Şehîd oldı cihânı terk kıldı Hazret-i Fârûk İrişdi gârda Sıddîk’a renc-i âfet-i erkam313 (K. 106/50) Bu Bekir gibi Sıddîku’t-tabǾ u Fârûku’s-siyem Ben de olsan nǿola Ziǿn-nûreyn ǾOsmâna şerîk 314 (G. 7/6) Kanı Sıddîk ile Fârûk kanı ǾOsmân ile Haydar Hususân âl-i ashâba ne kıldı ne revadır bu315 (G. 9/6) Şeyn olur zâtına Sıddîk Nebînin bî-şek Peder ü ihvesini zelle ile yâd etmek Bî-edeblik edip esmâlarını örslemek Hüsnü var mı bu Kadar Yûsufu telmîh etmek Çâk ola perde-i nâmûs-ı Züleyhâ-yı sühan316 (Tah. 86/48) Biri cenâb-ı Ebûbekr Hazret-i Sıddîk Çekildi ‘arşa anun nâmına livâ-yı vücûd317 (K. 78/63) 312 Mert, Nâkâm Divanı (İnceleme-Tenkitli Metin), 165. 313 Mert, Nâkâm Divanı (İnceleme-Tenkitli Metin), 864. 314 Yıldız, “Divan-ı Nazîf İnceleme – Metnin Çeviri Yazısı - İndeks”, 237. 315 Mehmet Korkut Çeçen, Malatyalı Necatî Divanı (Ankara: Grafiker Yayınları, 2015), 91. 316 Aydın, Hanyalı Nûrî Osmân ve Dîvânı, 380. 317 Kaya, Osman Nevres Dîvânı, 43. 168 Kandedir Sıddîk ü Fârûk ile Zü’n-nûreyn hem Şâh-ı merdân-ı velâyet Murtazâ-yı bû-Türâb318 (K. 67/20) Yâr-gâr yohsa Ebâ Bekir Sıddîka mı Ya ǾÖmer yâhud anın ǾOsmânına mı gideyim319 (G. 10/7) Hazret-i fahr-i cihân Ǿaşkına olsun bârî Terk-i matlubdur olan matlabımız kıl yârî Hem imâm-ı Hasaneyn eyle hafî Kerrârı Çeşm-i bînâ kerem et bir de dil-i bîdârı MaǾden-i sıdk u safâ Hazret-i Sıddîk Ǿaşkı Hâk-i gönlümde koma nakş-i kudûm âsârı Dürr-i Ǿadlin sadefi Hazret-i Fârûk Ǿaşkı Gizlice var ise de kaldırır [ol] inkârı Kân-ı Ǿilm ile hayâ Hazret-i ǾOsmân Ǿaşkı Çeşme-sâz-ı dilime olmaya gayrı cârî Mest olam tâ o kadar bilmeyeyim nîk ü bedi Lutf edüp destime sun şol kadeh-i ser-şârı Bâde-i şâfî-i hayretle olam mestâne Girmeye gönlüme tâ fikr-i gam-ı agyârı Öyle bir mest-i mey-i câm-ı mahabbet edesin Bilmeyen revzen ile rahne gören dîvârı 318 Yıldırım, Osman Şems Efendi, Hayatı, Eserleri ve Dîvânı (Metin-İnceleme-Tahlil), 166. 319 Avcı, Râci Divanı (Metin ve Dinî Tasavvufî Tahlil), 362. 169 On iki dâne imâm Ǿaşkına ey kân-ı kerem İkilikden geçür öldür de şu ben bîmârı Hazretin kıl kerem Allâhı seversen şâhım Gönlüm âyînesi dâǾim göre vech-i yârı Çâkerin Reǿfetin oldıysa ne gam çok günehi Kuldur elbette nişandır ana rûyı siyehi320 (T.B. 7/6) Mîr-i muǾcizdem-i simmî Hazret-i Sıddîk kim Mâlını şeh-râh-ı hakka bezl ider îsâr ider321 (K. 37/9) Sıdkımız Sıddîk’tan alıp âdili Fârûki’den Zî-hayâ Zinnûreyin’den hulkı tenvir olmuşuz322 (G. 9/4) Şehâmetinde nümâyân sadâkat-ı Sıddîk Celâdetinde mübeyyen şecâǾat-i Haydar323 (K. 24/17) Vaǿllâhi bi-nûr-ı şeref-i Hazret-i Sıddîk Pervâne-i şemʻ-i der-i dîvân-ı ǾAlîyim324 (K. 12/5) Mustafavî sîret u Sıddîk-i halk 320 Benal Tari, Re’fet Mehmed (1198-1238/1784-1823) Dîvânı (İnceleme-Metin) (İstanbul: Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2011), 43-44. 321 Çoşkun, Sabrî (Mehmet)Divanı Edisyon-Kritik-İnceleme, 129. 322 Kuyumcu, Erzincanlı Tüfekçizade Salih Baba Divanı (Rabıtai Nakş-i Hayal), 71. 323 Çambel Kalço, Manastırlı Sâlih Fâik ve Dîvânı, 65. 324 Çambel Kalço, Manastırlı Sâlih Fâik ve Dîvânı, 69. 170 Murtazavî tavr u ǾÖmer-iştihâr325 (K. 45/7) Hazreti Sıddîk sîret-i Şâh-ı Fârûk maǾdelet Der hicâ Hayder-sıfat bâ-hilm çün ǾOsmân şüd326 (G. 18/3) Hidâyet sadrının sultânı Sıddîk Sahâvet dürrünün Ǿummânı Sıddîk Nola cân eylesem kurbân Sıddîk Muhibb-i çâr-yâr-ı Mustafâyız327 (Mur. 6/3) Bi-sıdk-ı zât-ı Sıddîk ü bi-Ǿadl-i Hazret-i Fârûk Bi-ilm-i Şîr-i Yezdân ü bi-hilm-i pâk-i ǾOsmânî328 (K. 34/34) Sıdkıma Hazret-i Sıddîk ola şâhid yâ Rabb Pey-rev-i zümre-i aǾdâ-yı peyember değilim329 (G. 7/6) CâmiǾ-i cümle Ǿulûmdur Fahr-i Ǿâlem Mustafâ Harfe benzer Hazret-i Sıddîk sadâkat ihtivâ Hazret-i Fârûk müşabih oldı lafzâ sûretâ Oldı zi’n-nûreyn Kelâmu’llâhı cemǾe pîş-vâ 325 Çambel Kalço, Manastırlı Sâlih Fâik ve Dîvânı, 112. 326 Kayya, Selâmî Dîvânı’nın Transkripsiyonlu Metni, 97. 327 Özgür Kazcı, Sâdık Ağazâde Sıdkî Efendi Divânı (Çeviriyazılı Metin- İnceleme 1a-48b) (Gaziantep: Gaziantep Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2011), 209. 328 İşler, Su’ûdu’l-Mevlevî, Hayatı, Eserleri ve Dîvânı (Zâdegân), 119. 329 İşler, Su’ûdu’l-Mevlevî, Hayatı, Eserleri ve Dîvânı (Zâdegân), 278. 171 Şâh-ı Merdân’da tecemmuǾ eyledi sırr-ı Hudâ Bir vücûddur böyle bil sen çâr yâr-ı bâ-safâ Çâr-ı erkâna müşâbihdür bu çâr-ı pür-vefâ Cism-i dìnün rûhıdur Peygamber-i Ǿâlì cenâb Hazret-i Sıddîk hevâ-dâr-ı Nebî bî-irtiyâb Hazret-i Fârûk âteş-veş kelâmı pür-savâb Şâh-ı zi’n-nûreyn akar her cânibe gûyâ ki âb Her zuhûr Hayder’den olmış çünki oldur Bû-türâb Bir vücûddur böyle bil sen çâr yâr-ı bâ-safâ Çâr-ı erkâna müşâbihdür bu çâr-ı pür-vefâ Hazret-i Fahr-i Rasûl’dür enbiyâya muktedâ Benzeyor dîndi Halîlu’llâh’a Sıddîk gûyiyâ Var celâl-i Fârûk-ı Ǿazâmda misâl-i Mûsâ Sanki Harûn’a müşâbihdür o zi’n-nureyn pür-hayâ Murtazâ bana misâldür didi Fahrü’l- Enbiyâ Bir vücûddur böyle bil sen çâr yâr-ı bâ-safâ Çâr-ı erkâna müşâbihdür bu çâr-ı pür- vefâ Cism-i dinün hayatıdur Peygamber ʻÂlî-şiyem Hazret-i Sıddîk hevâ-dâr-ı Nebî -i muhterem Nâre benzer Hazret-i Fârûk-ı aǾzam muhteşem 172 Su gibidür çünki zi’n-nûreyn-i vâlâ ber-himem Bû-türâb oldı ǾAliyyü’l-Murtazâ sâhib-kerem Bir vücûddur böyle bil sen çâr yâr-ı bâ-safâ Çâr-ı erkâna müşâbihdür bu çâr-ı pür- vefâ Fahr-i Ǿâlem oldı mahbûb-ı Cenâb-ı Kird-gâr Hazret-i Sıddîk oldı Mustafâ’ya yâr-i gâr Hazret-i Fârûk bi-lâ havf itdi dini âşikâr CemǾ idüp KurǾân’ı zi’n-nûreyn ʻAlî kâm-kâr Hayder’e dindi ǾAlî lâ-seyfe illâ Zü’lfikâr Bir vücûddur böyle bil sen çâr yâr-ı bâ-safâ Çâr-ı erkâna müşâbihdür bu çâr-ı pür- vefâ330 (Müsb. 8/1-5) Odur Sıddîk odur Fârûk o zî’n-nûreyn-i Ǿâlî-şân Odur Şîr-i Hudâ sıhr-i Rasûl-i Kibriyâ Hayder331 (G. 12/7) ‘Azm-i Sıddîk, ‘adl-i Fârûk, hilm-i ‘Osmân sende var Misl-i Kerrâr harb iden Hayder de sensün bu zamân332 (K. 19/12) Ol emîrü’l müǿminîn Sıddîka virdin tâc-ı sıdk 330 Mustafa Efe, Mehmet Şemseddin Ulusoy’un Eş’ȃr-ı Şemsȋ Adlı Dȋvȃnı (İnceleme-Metin) (Bursa: Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2018), 185. 331 Efe, Mehmet Şemseddin Ulusoy’un Eş’ȃr-ı Şemsȋ Adlı Dȋvȃnı (İnceleme-Metin), 309. 332 Efe, Mehmet Şemseddin Ulusoy’un Eş’ȃr-ı Şemsȋ Adlı Dȋvȃnı (İnceleme-Metin), 1052. 173 Kendü lutfından anı sıdkına bürhân eyledin333 (G. 12/7) Sıddîkuhû Ebû Bekrin rafîkuhû sümme ǾUmar (Ömer) Sümme ǾUsmân (Osman) sümme ǾAlî vağfir bihî zünûbenâ334 (Mes. 8/7) Vezîr-i a‘zamı sıddîk-ı erham Birisi de ‘Umar (Ömer) Fârûkî a‘zam Hayâ bâbında ‘Usmân (Osman)-ı Nûr-ı Ekrem ‘Aliyyü’l-murtazâ ol Şîr-i Mevlâ335 (Mur. 4/2) Bizden evvel dîn içinde gör ne saǾy etmiş begim Cân [u] baş terk eyledi sıddîk gör der-künc-i gâr336 (K. 29/20) Hazret-i Bû Bekr-i Sıddîk oldu şâh-ı evliyâ Bendesiyem cân ile ben çâr-yâr-i Ahmedin Kendüye anı vezîr etdi Muhammed Mustafâ Bendesiyem cân ile ben çâr-yâr-ı Ahmedin337 (K. 5/1) 333 Üzeyir İlbak, Divan-ı Şems-i Hayâlî Tuhfetü’l-Uşşak Metin ve İnceleme (İstanbul: İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010), 254. 334 Tezcan, Şevkî İbrahim Efendi Divânı (İnceleme- Transkripsiyonlu Metin), 103. 335 Tezcan, Şevkî İbrahim Efendi Divânı (İnceleme- Transkripsiyonlu Metin), 112. 336 Yalçınkaya, Kerküklü Seyyid Şükrî Dîvânı, 613. 337 Canlı, Hâfız ’Ulvî Dîvânı (İnceleme-Metin-Dizin), 170. 174 1.2.4. Sıddîk-ı AǾzâm Sıddîk-ı AǾzâm ifadesi Hz. Ebû Bekir’in ismiyle müsemma olmuştur. Bu sebepledir ki bazı beyitlerde adı yerine Sıddîk-ı AǾzâm ifadesi kullanılmıştır. Yâr-ı gâr Mustafâ sıddîk-ı aǾzam zi’l-vefâ Mahrem-i şâh-ı risâlet mazharı lutf-ı Hudâ338 (G. 5/1) Yukarıdaki beyitte Hz. Ebû Bekir’in Hz. Mustafa’nın (s.a.v) mağara arkadaşı, doğrulukta zirve ve vefâ sahibi olması zikredilip Hudâ’nın lutfuyla gizli risalet şahıyla şereflendiği bildirilmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) risaletin ilk üç yılında davetini Allah’ın emriyle gizli tumuştur. Hz. Ebû Bekir de bu gizli davet döneminde İslâm’la müşerref kılınmıştır. Beyitte bu olaya telmih yapılmıştır. Sıfât-ı Çâr-yârı kıldı mahrem Birinci Hazret-i Sıddîk-ı A’zam İkinci Âdil-i Fârûk-ı Ekrem Üçüncü zî-hayâ Zin-nûreyn efham Zuhûrâtı pirimden söylerem ben Bu yolda cânı kurbân eylerem ben339 (Tes. 11/4) Biri Sıddîk-ı A‘zamdır biri Fârûk-ı ekberdir Hayâda bahr-i ‘Osmân’ım hemân sensin Yâ Hafîz340 (G. 9/8) 338 İlgar, Afyonkarahisarlı Şâir Ali Feyzî (Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği ve Türkçe Divânı), 43. 339 Kuyumcu, Erzincanlı Tüfekçizade Salih Baba Divanı (Rabıtai Nakş-i Hayal), 152. 340 Tezcan, Şevkî İbrahim Efendi Divânı (İnceleme- Transkripsiyonlu Metin), 176. 175 Kâfirler Medinâ yakın yetdiler Muhammed ol sıddık-sanga gitdiler Barusı yığılıp maslahat etdiler ǾÖmer ǾUsmân bilen ǾAlî-şîr bilen341 342(Mur. 6/4) 1.2.5. Sıddîk-ı Ekber Sıddîk-ı Ekber; Hz. Peygamber’e bağlılıkta en yüce, en önde olan demektir. Sıddîk-ı Ekber olduğu çün hem-dem-i Resûl Teǿsîr-i semmden etdi fakat Ǿazmi ihtiyâr343 (K. 75/45) Oldı şehîd-i sânî-i Osmân-ı bî-günâh Sıddîk-ı ekber ü Ömer ü Haydar aglasun344 (K. 11/6) Bu mersiyede günahsız Hz. Osman’ın ikinci şehit edilen kimse olmasına dört dosttan Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman’nın adı zikredilerek ağlasın denmiştir. Hz. Ebû Bekir’in hilafetinden sonra Hz. Ömer başa gelmiş ve bir sabah namazında Ebû Luǿlue adlı köle tarafından sabah namazında şehit edilmiştir.345 Halife olarak ilk şehit edilen Hz. Ömer’dir. Hz. Ömer’in şehadetinden sonra halife olan Hz. Osman’da Kur’an okurken şehit edildiği346 için şehîd-i sânî olarak ifade edilmiştir. 341 Yıldırım, Zelilî Divânı (Metin-Aktarma-Gramer İncelemesi), 276. 342 Yıldırım’ın çalışmasında noktalama işaretleri kullanılmıştır. 343 Gündüz, “Abdünnâfi İffet Efendi ve Divanı (İnceleme-Metin)”, 236. 344 Turan, Yenişehirli Avnî Bey Divani’nın Tahlili (Tenkitli Metin) Encümen-i Şu’arâ ve Batı Tesirinde Gelişen Türk Edebiyatına Geçiş 1.cilt, 613. 345 Sırma, Müslümanların Tarihi, 3.cilt/144. 346 Sırma, Müslümanların Tarihi, 3.cilt/199. 176 Bi-hakk-ı yâr-ı gârî Hazret-i Sıddîk-ı Ekber hem ǾÖmer ǾOsmân-ı Zinnûreyn ǾAliyy-i Ǿâli-i aǾlâ347 (K. 29/20) Sıddîk-i Ekber Pür-nûr u enver Bir Havz-ı Kevser Sâhib-i nâǿib348 (5’li H.Ö. 10/8) Ebûbekr ǾÖmer ü ǾOsmân ǾAlî Haydar’a bahş eyle Bi-hakkı hürmet-i Sıddîk-ı Ekber yâra bahş eyle Velîler ser-firârı Hazret-i Hünkâr’a bahş eyle Ganî’sin pâdişâhım şâh nigâhım suçlarımdan geç349 (Mur. 6/4) Sıddîk-i ekber velî Nakşibendîler yolı Bâg-ı gülşen bülbüli Rûy-ı gül-âbâd kuned350 (7’li H.Ö. 16/11) Seni tasdîk ider sıddîk-i ekber ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî sana dil-âver Bu dört zâta Ǿatâdır Havz-ı Kevser 347 Altay, Hâmî Dîvânı, 116. 348 Mayda, Nevşehirî Sıyâmzâde Hasan Hamdî Dîvânı (İnceleme-Metin), 86. 349 Mayda, Nevşehirî Sıyâmzâde Hasan Hamdî Dîvânı (İnceleme-Metin), 133. 350 Mayda, Nevşehirî Sıyâmzâde Hasan Hamdî Dîvânı (İnceleme-Metin), 166. 177 Di Hamdî cân cinânsın yâ Muhammed351 (Mur. 10/10) Sıddîk-i ekber Bir Havz-ı Kevser Ey nûr-ı enver İhsân isterim352 (5’li H.Ö. 20/6) Sıddîk-i ekber Ol nûr-ı enver Bir Havz-ı Kevser Hakk mübtelâsı353 (5’li H.Ö. 25/1) Cem çerâgı Ǿâlemin şems [ü] kamerdir Mustafâ Yâr-ı sıddîk-ekber [ü] şâh-ı ǾÖmerdir Mustafâ354 (G. 6/1) Tutup yüzün mübârek vechine anda idüp bükâ Buyurmuş Sıddîk-ı ekber ki ey mahbûb-ı Rahmânî355 (G. 44/9) Yine ol ikiden Sıddık-ı ekber zâhir olmuşdur ǾÖmer geldi anunçün Ǿayn u mîme mazhar oldu bak356 (G. 17/13) 351 Mayda, Nevşehirî Sıyâmzâde Hasan Hamdî Dîvânı (İnceleme-Metin), 169. 352 Mayda, Nevşehirî Sıyâmzâde Hasan Hamdî Dîvânı (İnceleme-Metin), 406. 353 Mayda, Nevşehirî Sıyâmzâde Hasan Hamdî Dîvânı (İnceleme-Metin), 496. 354 Şığva, Şeyh Hasan Haydar Divanı (İnceleme-Tenkidli Metin), 139. 355 Vergili, Hacı Hulûsî Baba Dîvânı, 494. 356 Uçar, Hüsnî’nin Hayatı, Edebi Kişiliği ve Divânı, 293. 178 Resûlün yârıdır Sıddîk-ı Ekber Gürûh-ı mücrinândır penâhı357 (G. 14/1) Serdâr-ı çehâr-yâr-ı sıddîk-ı ekber ǾÖmer ǾOsmân ol ǾAlî Haydar Refîkî sen eyle dilinde ezber Yârigâr-ı resûl Rızvânu’llâhı358 (Mur. 6/6) Şânuna Sıddîk-i Ekber Fâruk-ı bâtıl u hak Müslimîn yaǾsûbusun dinildi hayru’l-evsayâ359 (G. 31/20) Mustafâ’dur Murtazâ’dur Hazret-i Âl-i ǾAbâ Hayder’e Sıddîk-i Ekber’dür buyurdı Mustafâ Hakkı batıldan müferrikdür Cenâb-ı Murtazâ Vâlid-i sıbteyn-i zi’n-nureyn-i şâh-ı evliyâ Hayder ü Zehrâ ü sıbteyn-i Rasûl-i Kibriyâ Bir vücûddur böyle bil sen çâr yâr-ı bâ-safâ Çâr-ı erkâna müşâbihdür bu çâr-ı pür- vefâ 360 (Müsb. 8/6) Evvelâ Sıddîk-i ekber sâdıku’l- vaǾdi’d-defâ 357 Mustafa Güneş, Hüznî Dîvânı II (İnceleme-Metin-İndeks) (Adana: Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 1988), 122. 358 Gökçe, Mehmet Refîkî (Hayatı, Edebî Kişiliği, Şiirleri), 124. 359 Efe, Mehmet Şemseddin Ulusoy’un Eş’ȃr-ı Şemsȋ Adlı Dȋvȃnı (İnceleme-Metin), 129. 360 Efe, Mehmet Şemseddin Ulusoy’un Eş’ȃr-ı Şemsȋ Adlı Dȋvȃnı (İnceleme-Metin), 186. 179 Cân fedadır sıdk ile hûb-ı dili kıldım Ǿinân361 (K. 21/12) Menâl ü mâlını Sıddîk-ı Ekber Hazret-i Bûbekr Habîb-i Kibriyâ’nun râh-ı Ǿaşkında kılup îsâr362 (G. 2/1) Hafîdi Hazret-i Sıddîk-ı Ekberdendürür kânî Nukûş-ı kalb-i Ahmed sırr-ı Sıddîk oldu Kâsım hep363 (G. 12/4) Hem-râz olur bu Ǿarsada Sıddîk-ı Ekber’e Bedrü’d-dücâ-yı Ǿaşka olan yâr-ı gâr şeb364 (G. 11/7) Sevdim ey sıddık-ı ekber ben seni Yoluna fedâ idem cân u teni Yevm-i mahşerde unutma sen beni Kıl şefâǾat yâr-ı gâr-ı Mustafâ365 (Mur. 6/3) Ebu Bekr Sıddîk-ı Ekberden Ömer ile ǾOsmân ǾAli Haydardan Bunlar sâki olur havz-ı kevserden İçemezsem benim hâlim nicolur366 (Mur. 12/11) 361 Eyyup Bostancı, Nail Abbas Paşa Divanı ve Tahlili (Elazığ: Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2007), 80. 362 Mert, Nâkâm Divanı (İnceleme-Tenkitli Metin), 940. 363 Ekici, Nihânî Dîvânı (İnceleme-Metin), 667. 364 Yıldırım, Osman Şems Efendi, Hayatı, Eserleri ve Dîvânı (Metin-İnceleme-Tahlil), 179. 365 Avcı, Râci Divanı (Metin ve Dinî Tasavvufî Tahlil), 110. 366 Avcı, Râci Divanı (Metin ve Dinî Tasavvufî Tahlil), 188. 180 YaǾni ol Sıddık-ı Ekber Hazret-i Ebu Bekir Hem ǾÖmer ǾOsmân ǾAliyyü’l-Murtazâyı severim367 (G. 4/2) Sev ânın ashâbını ensârını lâ seyyimâ Hazret-i Sıddık-ı Ekber ǾÖmer ǾOsmânı sev368 (G. 11/3) Bâreka’llâh nesli pâke zât-ı Ǿâlî kadre kim Vâlidin Sıddîk-ı Ekber yâr-i gâr-ı Mustafâ369 (G. 10/5) Hazret-i Sıddık-ı ekberdir emîr-i yâr-ı gâr Oldı ikdâm-ı ǾÖmer’le dîn-i Ahmed âşikâr Câmiyuǿl-Kurân’dır ǾOsmân kaldı andan yâdigâr Lâ-fettâ illâ ǾAlî lâ seyfe illâ Züǿl-fikâr SaǾidîn-i Ǿarşdır maǾsûm-ı si[şş] în süvâr Hamza vü ǾAbbâs Ǿammîn-i resûl-i kirdikâr Âl ü ashâbına anın şiri ya leyl ü nehâr Virdin olsun Rıdvânuǿllâhi Ǿaleyhim ecmaǾîn370 (Tesm. 10/10) Husûsâ yâr-ı gâr Mustafâ sıddîk-ı ekberdir Hakîkat evcine her birisi bir mâh-ı enverdir371 (T.B. 16/16) 367 Avcı, Râci Divanı (Metin ve Dinî Tasavvufî Tahlil), 371. 368 Avcı, Râci Divanı (Metin ve Dinî Tasavvufî Tahlil), 404. 369 Ekinci, Safâyî Ali Dede Dîvânı, 56. 370 Timuçin Aykanat, Sâfî Baba ve Divanı (İnceleme-Karşılaştırmalı Metin- Sadeleştirme-Sözlük- Dizin) (Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Billimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2015), 394. 371 Kayya, Selâmî Dîvânı’nın Transkripsiyonlu Metni, 41. 181 Magbût-ı Ǿâlem olsa revâ istikâmetim Bir müstakîm bende-i yâr-i peyemberim Minnet Hudâ’ya cevher-i mahzım ki ey SuǾûd! Ben hâk-i pây-i Hazret-i Sıddîk-ı Ekberim372 (Kıt. 1/1) Hem vezîr-i a‘zamın sıddîk-ı ekberdir velî Murg-ı ‘ankâ-yı hakîkatdir ‘Ömer ‘Osmân ‘Alî Şevkîyâ mahv it bu yolda baş u cân ile dili Yâ Habîballâh meded senden meded sensin amân373 (Mur. 5/5) 1.2.6. Sıddîk-ı MuǾazzâm Hz. Ebû Bekir’ın sıddîk oluşu birçok sıfatla tamlama yapılarak şiirlerde kullanılmıştır. Bu tamlamalardan biri de sıddîk-ı muǾazzâmdır. Aşağıdaki beyitte Hz. Peygamber’e bağlılıkta en önde olan Hz. Ebû Bekir’in riyasız ve sağlam, kuvvetli kalp ile sıdkın manası olduğu ifade edilmiştir. Biri sıddîk-ı muǾazzam heykel-i maǾnâ-yı sıdk Kuvvet-i kalb ü metânetle müşeyyed bî-riyâ374 (K. 25/6) 372 İşler, Su’ûdu’l-Mevlevî, Hayatı, Eserleri ve Dîvânı (Zâdegân), 403. 373 Tezcan, Şevkî İbrahim Efendi Divânı (İnceleme- Transkripsiyonlu Metin), 238. 374 Elif Eraslan, Hasirizâde Mehmet Elif Efendi, Edebî Kişiliği ve Divan’ı (Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Billimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2009), 83. 182 1.2.7. Sıdk Sıdk sözlükte; doğruluk, gerçeklik, iç yürek temizliği375 gibi anlamlara gelir. Şiirlerde menbâǾı sıdk, sıdk-ı ekmel, sıdki’l-lehec ve sıdk-şiâr gibi tamlama yapılarak da kullanılmıştır. Ve Ebu Bekrin ve refâkatehü Fi’l-gâri ve fi’s-sıdki’l-leheci376 (K. 39/35) Be-sıdk-ı ekmel-i Sıddîk ü dâd u Ǿadl-ı ǾÖmer Be-hilm ü şefkat-ı ǾOsmân be-cûd-ı şîr-i Hüdâ377 (K. 78/70) Be-sıdk-ı ekmel-i Bûbekr ü Fârukî-i ǾÖmer Be-hıfz-ı Cevdet-i Osmân be-mushaf-ı muksem378 (K. 66/57) Eyledi sıdk u sehâ ile Ebû Bekri senâ Haşre-dek yâd olucak yazdı o bûrhânı kalem379 (K. 25/9) Hazret-i Sıdkî'ye pey-revlik degül haddün meger ǾAfv ide lutf eyleyüb Ǿözr-i dil-i bî-kîneni380 (G. 7/6) 375 Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, 1107. 376 Avcıl, XIX. Yy. Şairi Şeyh Hacı Abdullah Ferdî Efendi Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği ve Dîvânının Tenkitli Metni, 73. 377 Davut Ertem, Lüzûmî Ahmed Efendi Dîvânı (İnceleme-Transkripsiyonlu Metin- Dizin) (Adana: Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2016), 69. 378 Serap Urğun (Doğan), Eşref Paşa Divânı (Elazığ: Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010), 101. 379 Duman, Fâzıl Dîvânı (Transkripsiyonlu Metin-İnceleme) 2.cilt, 49. 380 Yurttaş, Feyzî Halil Bey Divânı Hayatı, Edebi Şahsiyeti, Eserleri ve Divânı’nın İncelemesi, 402. 183 DaǾvî-i nûr-ı nübüvvet virdi dehre zîb ü fer Eylemişdir böyle isbât hâkim-i hükm-i kader Böyle kayd itmiş sicill-i hikmete aldık haber Sıdkile Bu Bekr-i şâhid şâhid-i Ǿadlin ǾÖmer Hükmile ǾOsmân şâhid şâhid-i Ǿilmin ǾAlî381 (K. 33/11) MaǾden-i sıdk u Ǿadâlet menbaǾ-ı hilm u sehâ Oldular Bû- Bekr ǾÖmer ǾOsman ǾAliyyü’l-murtazâ382 (G. 11/9) Gel ey sıdkı tamâmî olan ahbâb Sana lâzım degildir gayri bir bâb Muhammed nutkuna dersen sadaktü Açık sana sıdık bâbından ebvâb383 (Mur. 5/1) Bû-bekr cûybâr-ı riyâz-ı safâ (vü) sıdk Bâg-ı Ǿadâlet içre Ǿömerdür külli vefâ384 (G. 7/3) Habîbin Mustafa hakkı Hudâyâ Bizi bu nefs elinden sen halâs it Ebûbekrin dahi sıdkı hakkı çün 381 Önal, Hâtif, Hayatı, Edebî Kişiliği ve Divanı (İnceleme-Karşılaştırmalı Metin), 283. 382 Necla Türkyılmaz, Kemahlı İbrahim Hakkı ve Dîvânı (Uşak: Uşak Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2014), 61. 383 Halil İbrahim Yakar, Ayıntablı Mahremî Divanı (Konya: Palet Yayınları, 2012), 59. 384 Öztürk, Meczûb Dîvânı (İlk 38 varak) Nemengânlı ’Abdal-’Azîz Hoca Metin-İnceleme-Sözlük, 62. 184 Bizi bu nefs elinden sen halâs it385 (Mur. 6/1) ǾAle’l- husus o yârân-ı bâ-vefânun kim Biri cenâb-ı Ebûbekrdür k’o sıdk-şiǾâr386 (K. 90/51) Sıdkıyla mü’essis birisi bünye-i dîne ǾAdliyle biri hâkim olup şerǾ-i metîne Hâfız biri gencine-i Kur’ân-ı Mübîn’e Bâb oldı biri memleket-i Ǿilm-i yakîne Ser-halka-i ashâb ki ol çâr velîdir Bû Bekr ü ǾÖmer Hazret-i ǾOsmân u ǾAlîdir387 (T.B. 15/4) ǾAkl-ı cüzǿî irmez asla çâr-yârin şânına Ol Ebûbekrini gör ki sıdkı hoş îmân da hoş388 (G. 11/5) Dört dostun yüceliğine küçük akıl ermez. Gör ki o Hz. Ebû Bekir’in doğru sözlü oluşu da hoşdur imânı da hoşdur. 385 Nagihan Koç, Hâfız Mehmed Sebâtî Divânı’nın Transkripsiyonlu Metni ve İncelenmesi (Sakarya: Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2006), 224. 386 Mert, Nâkâm Divanı (İnceleme-Tenkitli Metin), 171. 387 Yıldırım, Osman Şems Efendi, Hayatı, Eserleri ve Dîvânı (Metin-İnceleme-Tahlil), 253. 388 İlbak, Divan-ı Şems-i Hayâlî Tuhfetü’l-Uşşak Metin ve İnceleme, 231. 185 1.3. Akrabalık Yönüyle Hz. Ebû Bekir Hz. Ebû Bekir’in Hz.Peygamber’le akrabalığı iki türlüdür. İlki soyunun Mürre b. Kâ'b'da Resûlullah'la birleşmesidir.389 İkincisi de Hz. Peygamber’in Hz. Ebû Bekir’in kızı Hz.Aişe ile evlenmesidir. Yani Hz. Ebû Bekir, Hz. Peygamber’in kayınpederidir. 19.yüzyıl divânları arasında bu akrabalık bağına değinen Mustafa Aşki’nin naǾtında onun peder yani kayınbaba olduğu ve sıddîk lâkabıyla şöhret bulduğu ifade edilmiştir. Hazret-i Sıddık-ı ekberdür peder Zâtı Sıddıka lakabla müştehir Hâlesi İbn-i Zebîr’ün ol güher İki kız kardeş bu Esmâ ǾÂyîşe390 (K. 11/6) 1.4. Nesil Yönüyle Hz. Ebû Bekir Hz. Ebû Bekir’in bir lakabı da atîktir. Atîk, azatlı köle, güzel, asîl391 anlamına gelmektedir. Aynı zamanda Hz. Ebû Bekir’in soyunun temiz olmasından dolayı da bu lakabın ona verildiği rivayet edilir.392 Sahabeler arasında aynı soydan dört neslin sahabe olduğu başka bir aile bilinmemektedir. Torun, baba, dede ve büyük dedenin Hz. Peygamber’e sahabe olduğu tek ailedir Hz. Ebû Bekir’in eriştiği bu şeref hem kızı hem oğlu yönüyledir.393 389 Sadettin Yıldırım, Hz.Ebû Bekir’in Hayatı ve Tarihi Şahsiyeti (Kahramanmaraş: Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2021), 6. 390 Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı Edisyon Kritik, 152. 391 Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, 57. 392 Kara - Kara, Can Yoldaşı Hz. Ebû Bekir Hayatı - Ahlakı, 234. 393 Hakan Temir, “Hz. Ebû Bekir’in Evlilikleri ve Çocukları” (Hz. Ebu Bekir, Sivas, 2019), 52. 186 19. yüzyıl Türkçe divânlarda Hz. Ebû Bekir’in ata oluşundan, neslinden bahsedilmiştir. Hz. Ebû Bekir Teym kabilesine mensuptur. Soyu Mürre b. Ka’b’da Hz.Peygamber’in nesebiyle birleşir. Bu Allah’ın Hz. Ebû Bekir’e lutfuydu. Aşağıdaki şiirlerin ilkinde Hz. Ebû Bekir’in ata olduğundan bahsetmiş, ikincisinde Hz. Ebû Bekir’in atalarının ruhu sebebiyle Hz. Peygamber’in davetini kabul ettiği ifade edilmiştir. Bi-hakkı hürmet-i Mahmûd Muhammed Bagışla her günâhım Ǿizz-i Ahmed Ebûbekr ǾÖmer ü ǾOsman ǾAlî ced Dilâ gönlüm cilâsı şâh Muhammed394 (Mur. 10/8) Hâdî-i râh-ı Hudâdur evliyâ ser-defteri Hem Ebû Bekri ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî cedd ü câ395 (G. 7/5) Beyitte hidayet yolu Allah’dır. Evliyânın defterinin başı Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali soyudur. Herkese kadrince kılmış feyzini terfîk-i Hak Kayd-ı dîvân-ı ezelde kâtib-i tevfîk-i Hak Rûh-ı ceddiyle sücûdı bâdî-i tasdîk-i Hak Evvelâ ol yâr-ı gâr-ı Hazret-i Sıddîk-ı Hak Ol mübârek ayagına virdi zahmet mâr u mûr396 (Mu. 11/4) 394 Mayda, Nevşehirî Sıyâmzâde Hasan Hamdî Dîvânı (İnceleme-Metin), 173. 395 Çetin, XIX. Yüzyıl Mutasavvıf Şairlerinden Seyyid Süleymân Mahvî Dîvânı (İnceleme-Metin), 97. 396 Hakan Yekbaş, Sivaslı Rûhî Divanı (Sivas: Sivas Belediyesi, 2017), 126. 187 1.5. Dindâr ve Velî Olması Yönüyle Hz. Ebû Bekir Hz. Ebû Bekir ilmî açıdan sahabenin en geniş bilgiye sahip olanlarındandı. Onun Allah Resûlü’yle olan birlikteliği Kur’an ve sünneti daha iyi algılamasını sağlamıştır. Hz. Peygamber’in uygulamalarını hayatında titizlikle tatbik etmiştir. Hz. Peygamber’in vefatından sonra da onun uygulamalarını devam ettirmede katı ve kesin tedbirler almıştır. Üsâme ordusunun yola çıkması, zekât vermek istemeyenlere karşı savaş açılması, ridde olayları, Kur’an’ın cem edilmesi, hadislerin yazıya geçirilmesindeki ihtiyatı bunlardan birkaçıdır. Daha dünyadayken cennetle müjdelenen on kişiden biridir. (Aşere-i Mübeşşere) Kur’an’ı baştan sona ezbere bilenlerdendi. Hz. Peygamber’in hac yolculuğunda onu görevlendirmesi, vefatına yakın zamanda onu namazlarda imam tayin etmesi dindarlığının göstergelerindendir.397 19. yüzyıl divânlarında Hz. Ebû Bekir’in atîk oluşuyla birlikte dindar, faziletli, imam, keramet sahibi, rehber, sahabe, server, tasdîk edici, vâkıf-ı esrâr, velî/evliyâ, ziyâ oluşundan bahsedilmiştir. 1.5.1. Atîk Oluşu Hz. Ebû Bekir’in sıfatlarından biridir. Temiz yüzlü ve soyu temiz olduğu için annesi tarafından böyle adlandırıldığı düşünülse de ona bu lakabın verilmesinde Hz. Peygamber’in “Sen Allah’ın cehennemden âzat ettiğisin” demesi etkili olmuştur.398 19. yüzyıl divânlarını incelediğimizde Hz. Ebû Bekir’ isnat edilen atîk sıfatının yâr- i atîk ve şeyhü’l-atîk olarak beyitlerde kullanıldığını görmekteyiz. Himmetzâde Ahmed Cezbî’nin methiyesinde şeyhü’l-İslâm anlamında şeyhü’l- Ǿatîk olarak ifade edilmiştir. Mâh-i eflâk-i sâǾâdet ol Ebû Bekri’ş-şefîk 397 Geniş bilgi için bk. Sarıçam, Hz. Ebu Bekir. 398 Ahmet Atillâ Şentürk, Osmanlı Şiiri Kılavuzu (İstanbul: Dby Yayınları, 2020), 4/13-14. 188 Server-i merd-i Ǿinâyet yaǾnî ol yâr-i Ǿâtîk Bû Bekirdir kim habîbu’l-lâha oldı refîk Nâm-i pâki anıniçün oldı Ǿindu’l-lâh sadîk Cümle ashâb-i Hudâya oldı ol şeyhü’l-Ǿatîk399 Keçecizâde İzzet Molla’nın naatında ise eski dost anlamında yâr-ı atîk olarak ifade edilmiştir. Mahşerde eylese n’ola yâr-ı Ǿatîkinün Ehli cinânı reǿyine taǾlîk Efendimüz400 1.5.2. Dindâr Oluşu Hz. Ebû Bekir’in İslâm dininin emir ve yasaklarını yerine getirmedeki hassasiyeti, İslâm’ı öğrenme ve anlamadaki gayreti onu örnek bir Müslüman, dindar bir kimse olmasını sağlamıştır. Tuttuğu yol doğru olan kimselerdendi, hafızdı, imân sahibiydi, Allah’tan hakkıyla korkanlardandı, hayırlıların en iyisiydi, takvâ sahibiydi, kalbi nurdan daha parlak, daha güzeldi. Tüm bu meziyetleri onun dindarlığının göstergesiydi. Şiirlere de konu olan dindarlığını aşağıdaki beyitlerde açıkça görmek mümkündür. Enbiyâlar ser-firâzı şâh risâlet Mustafâ Şânı aǾzam pâdişâhdır mâh-ı tâbân asfiyâ Ol Ebûbekr ǾÖmer ü ǾOsmân ǾAlîyyü’l-Murtazâ 399 Roohi Maleky, Himmetzâde Ahmet Cezbî Divanı, 116-117. 400 Şahin, Keçeci-zâde İzzet Molla`nın Divanları: Bahâr-ı Efkâr ve Hazân-ı Âsâr, 652. 189 Cümlenin ser-tâcı şâh-ı enbiyâ oldı hatîb401 (Mur. 7/6) Ebûbekr ǾÖmer ü ǾOsmân ǾAlî hükmin tutardı Murâd itdigi menzilde makâmına yeterdi ŞerîǾatle Ǿamel idüp menâmına yatardı Ne güftâr begime ol hükm-i hakanı şerîǾat402 (Mur. 9/8) Ebûbekr ǾÖmer ü ǾOsmân ǾAlî şâh-ı velâyet Bu dört zât hâlis ümmet şâd u memnûndan havâdis403 (G. 12/4) Ta ilâ yevmü’l-kıyâm tasdîk iden sıddîk olur ǾAşk-ı sıdk ile hulûs iden Hudâ’yı tez bulur ǾÂbid-i zâhid riyâ eyler ise yolda alur Ol Ebûbekr ǾÖmer ü ǾOsmân ǾAlî merdân sahîh404 (Mur. 9/4) Ebûbekr ǾÖmer ü ǾOsmân ǾAlî er Bu dört zâtın kulûbi nurdan enver Senin hâdimlerin rûy-ı münevver Olur cânlar fedâsı şâh Muhammed405 (Mur. 14/10) 401 Mayda, Nevşehirî Sıyâmzâde Hasan Hamdî Dîvânı (İnceleme-Metin), 88. 402 Mayda, Nevşehirî Sıyâmzâde Hasan Hamdî Dîvânı (İnceleme-Metin), 108. 403 Mayda, Nevşehirî Sıyâmzâde Hasan Hamdî Dîvânı (İnceleme-Metin), 127. 404 Mayda, Nevşehirî Sıyâmzâde Hasan Hamdî Dîvânı (İnceleme-Metin), 155. 405 Mayda, Nevşehirî Sıyâmzâde Hasan Hamdî Dîvânı (İnceleme-Metin), 175. 190 ǾAdâlet tahtının şâhı hümâyun Mustafâ hâfız Ebûbekr ǾÖmer ü ǾOsmân ǾAlîyyü’l-Murtazâ hâfız Ana tâbîǾ olan hizmetde kâmil ashabâ hâfız Kamu derdin devâsı mâh-likâ sâhib-livâ hâfız406 (Mur. 6/2) Fakr ile fahr eyleyen cân Mevlâ iledir her zamân Ebûbekr ǾÖmer ǾOsmân Şâh Murtazâ gönüldür hû407 (8’li H.Ö. 7/3) Misâl olmaz visâl-i kibriyâya devlet-i dâreyn Ebû Bekr ü ǾÖmerle Hayder-i Kerrâr Ǿâlîdür408 (G. 7/2) Evvel ǾÖmer-nâm Ebû Bekr-ittikâ kim hâliyâ Görmemişdür misl-i Kur’ânun dü çeşm-i subh u şâm409 (Kıt. 5/4) Ebûbekir ǾÖmer ǾOsman bunlardurur ehl-i îmân Nûr-ı ǾAli ser-i imâm makâmları yüce imiş410 (16’lı H.Ö. 5/3) 406 Mayda, Nevşehirî Sıyâmzâde Hasan Hamdî Dîvânı (İnceleme-Metin), 294. 407 Şığva, Şeyh Hasan Haydar Divanı (İnceleme-Tenkidli Metin), 311. 408 Ramazan Bardakçı, Musa Kâzım Paşa (Hayatı-Sanatı ve Külliyatı) (Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2007), 970. 409 Bardakçı, Musa Kâzım Paşa (Hayatı-Sanatı ve Külliyatı), 1189. 410 Çiçek Leylek Yıldırım, Nâzikî ve Divânı (İnceleme-Metin) (Çanakkale: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019), 116. 191 Beyitte Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman’ın iman sahibi kimseler olduğundan ve Hz. Ali’nin nurunun imamların önünde olup makamlarının yüce olduğundan bahsedilmiştir. Ebû Bekirdir âdı takvâdır ânın zâdı MüǾminlerin üstâdı sıddık-ı Ekberdürür Radıyaǿllâhuanha bir hayra’l-ekserdürür411 (T.B. 8/5) Hz. Ebû Bekir’in azığının takvâsı olduğu, mü’minlerin üstadı olduğu, çok hayırlı olduğu beyitte ifade edilmiştir. 1.5.3. Efdâl Oluşu Efdâl sözlükte ziyâdeler, fazlalar; ihsanlar, meziyetler, lütuflar, iyilikler412 demektir. ‘’Abdullah ibn Umer şöyle demiştir: Biz, Peygamber’in hayatı zamanında: İnsanlar arasında fulan fulandan hayırlıdır, fulan da fulan kimseden hayırlıdır, diye konuşurduk. Neticede Ebû Bekr’i, sonra Umer ibnu’l-Hattâb’ı, sonra Usman ibn Affan’ı (Allah onların hepsinden razı olsun) hayırlıdır, derdik.’’413 Beyitlerde Hz. Ebû Bekir’in evliyanın efdâli ve efdâlü’n-nâs olduğu geçmektedir. CemîǾ-i evliyanın efdalı Sıddîk bilin yâ hû 411 Avcı, Râci Divanı (Metin ve Dinî Tasavvufî Tahlil), 219. 412 Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, 232. 413 Mehmed Sofuoğlu, Sahîh-i Buhâri ve Tercemesi (İstanbul: Ötüken Neşriyat, 1987), 7/3419. 192 ǾAmelde iǾtikadda böylece tasdîk kılın yâ hû414 (G. 11/1) Bütün evliyaların en iyisi Sıddîk bilin ya hu! Amelde(ibadette) ve itikatda (inançta) böyle kabul edin ya hu! Bu beyitte Hz. Ebû Bekir’in amelde ve itikatta bütün evliyadan daha iyi olduğunun kabul edilmesi gerektiği ifade edilmiştir. İbtidâ nâme ze-tevhîd-i hudâ bismillâh Sâniyen ism-i resûl-i dü-serâ bismillâh Efdâlü’n-nâs Ebû bekr [ü] Ǿömer bismillâh Dahi ǾOsmân [u] ǾAlî şîr-i hudâ bismillâh Şeyh [ü] müftî ümerâ kâdî-ı mâ bismillâh415 (Mu. 7/1) Yâ Resûlallâh Ebû-Bekr ü ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî Efdal-i nâs olmasın mı çâr-yârındır senin416 (G. 9/3) Bu beyitte Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’nin yani dört dostun insanları en hayırlısı olduğu ifade edilmiştir. 1.5.4. İmâm Oluşu İmam, namaz kıldıran anlamına geldiği gibi önde olan, öncülük yapan ve halife olma anlamlarına da gelir. Hz. Ebû Bekir hem Peygamber Efendimiz’ (s.a.v)in görevlendirmesiyle namazda imamlık görevi yapmıştır hem de Hz. Peygamber’den 414 Vergili, Hacı Hulûsî Baba Dîvânı, 442. 415 Yalçınkaya, Kerküklü Seyyid Şükrî Dîvânı, 602. 416 Arslan, Şeref Hanım Dîvânı, 267. 193 (s.a.v) sonra devlet başkanlığı yapması için halife seçilmiştir. Aşağıdaki beyitlerde onun sıdk oluşuyla birlikte insanlara imamlık yaptığı da konu edinilmişir. Hazret-i Sıddîk olınca imâm Bir kademe zîrde itdi kıyâm417 (Mes. 21/2) Beyitte Hz. Ebû Bekir’in sahabilere namaz kıldırmak için imam olduğunda bir basamak aşağıda durduğu ifade edilmiştir. Burada zîr kelimesiyle kast edilen Hzç Ebû Bekir’in Hz. Peygamber’in vefatından sonra minberde onun durduğu yerde durmayıp, ona olan hürmeti dolayısıyla ikinci basamakta durması olayı zikredilmiştir.418 1.5.5. Rehber Oluşu Hz. Peygamber bir hadisinde ‘’Size sahabilerimi ve onları izleyen nesli tavsiye ederim.’’419 buyurmuştur. Bu hadise binaen anlıyoruz ki sahabenin her biri bizim için rehberdir. Aşağıdaki beyitlerde Hz. Ebû Bekir’le birlikte adları zikredilen Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’nin insanlara, evliyalara rehber oldukları ifade edilmiştir. Ebûbekr ǾÖmer ü ǾOsmân ǾAlîyyü’l-Murtazâ rehber Bulındı ol şehen-şâh-ı cihâna mâh-likâdır bu420 (G. 10/5) Ebûbekr ü ǾÖmer Osmân u Haydar 417 Şahin, Keçeci-zâde İzzet Molla`nın Divanları: Bahâr-ı Efkâr ve Hazân-ı Âsâr, 702. 418 Nebi Bozkurt, “Minber”, TDV İslâm Ansiklopedisi (Erişim 15 Nisan 2023). 419 İsmail Mutlu - Şaban Döğen, Câmiü’s-Sağîr Muhtasarı, Tercüme ve Şerhi (İstanbul: Yeni Asya Neşriyat, 1996), 2.cilt/112. 420 Mayda, Nevşehirî Sıyâmzâde Hasan Hamdî Dîvânı (İnceleme-Metin), 439. 194 Bulardır evliyaya oldı rehber Sırât-ı müstakime iledirler O gün çün bahş olur sana Ǿatâlar421 (Mur. 7/4) 1.5.6. Sahabe Oluşu Sahabi sözlükte; Hz. Muhammed’ i (s.a.v) görmüş ve kendilerinin sohbetlerinde bulunmuş olan kimse422 anlamına gelir. Sahabi Hz. Peygamber’den bizzat İslâm’ı öğrenmiş ve İslâm’ın yayılması için çaba sarfetmiştir. Hz. Peygamber (s.a.v) ile birlikte tüm zorluklara göğüs germiş, canları ve mallarıyla herşeylerini din uğruna feda etmişlerdir. Onların bu üstün ahlâk ve meziyetlerini hem Allah hem de Peygamber Efendimiz (s.a.v) övmüştür. ‘‘Allah’ın verdiği bu ganimet malları, yurtlarından ve mallarından uzaklaştırılmış olan, Allah’tan bir lütuf ve rıza dileyen, Allah’ın dinine ve Peygamberine yardım eden fakir muhacirlerindir. İşte doğru olanlar bunlardır.’’423 Ebûbekri ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî Ǿâlî sahâbendir Muhibbim cümle ashâba sahâbe yâ Resûla’llâh424 (G. 5/4) Bu beyitte şair Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’nin sahabenin içerisindeki en faziletli kimseler olduğunu bildirip kendisinin de bütün sahabeyi sevdiğini ifade etmiştir. 421 İlbak, Divan-ı Şems-i Hayâlî Tuhfetü’l-Uşşak Metin ve İnceleme, 206. 422 Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, 1064. 423 Haşr Suresi,59/8. 424 Ekici, Hasan Hilmî Edirnevî Dîvânı (İnceleme-Metin), 211. 195 Hazret-i Mahmûd u Ahmed’dür Muhammed Mustafâ Hem Ebû Bekr ü ǾÖmer ǾOsmân ǾAliyyü’l-Murtazâ Âl ü evlâd u Ǿabâ ashâbı sev ez-cân u dil Hep muhibbâna şefiǾ bunlardur ol rûz-ı cezâ425 (Mu. 1/1) 1.5.7. Server Oluşu Server sözlükte baş, başkan, reis, ulu426 gibi anlamlara gelmektedir. Şiirlerde Hz. Ebû Bekir’in dört serverden biri, sıddıklar serveri ve dünyaya server gelen dört kişiden biri olarak ismi zikredilir. Sana iǾtâ eyledi dört server-i zât-ı Ǿazîm Ol Ebûbekr ǾÖmer ü ǾOsmân ǾAlî gâyet halîm Rûhların pür-nûr ide fazlıyla Allâhü’l-Kerîm Havz-ı Kevser şerbetin Hakk anlara kıldı Ǿatâ427 (Mur. 9/7) Sana dört büyük başkan verdi onlar Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali’dir. Kerim olan Allah cömertliğiyle onların ruhlarını nurlandırsın, Hakk onlara Kevser havuzundaki şerbeti verdi. Ebû-bekr sıddîklar serveri Behiştni çerâgı Ǿömer ba-safâ428 (K. 21/17) 425 Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı Edisyon Kritik, 569. 426 Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, 1102. 427 Mayda, Nevşehirî Sıyâmzâde Hasan Hamdî Dîvânı (İnceleme-Metin), 52. 428 Öztürk, Meczûb Dîvânı (İlk 38 varak) Nemengânlı ’Abdal-’Azîz Hoca Metin-İnceleme-Sözlük, 62. 196 Ebû Bekir ǾÖmer ǾOsmân ǾAlîdir fâtih-i Hayber Ki bunlar Ahmedin yâr-i cihâna geldiler server429 (G. 7/1) 1.5.8. Tasdîk Edici Oluşu Tasdîk sözlükte doğrulama, gerçeklendirme, gerçek olduğunu söyleme, onaylama430 gibi anlamlara gelir. Müşrikler miǾraç hadisesinden sonra bu olaya inanmayacağını düşündükleri Hz. Ebû Bekir’e geldiler ve olayı anlattılar. İstedikleri Hz. Ebû Bekir’in Hz. Peygamber’e inanmayıp inancından dönmesi, Hz. Peygamber’in yalnız kalarak İslâm dininin unutulmasıdır. O sırada işleriyle meşgul olan Hz. Ebû Bekir başını kaldırmadan ‘’ O dediyse doğrudur.’’431 diyerek müşriklerin heveslerini kursaklarında bırakmıştır. Hz. Peygamber kendisini doğrulayan Hz. Ebû Bekir’e ‘’sıddîk’’ lakabını vermiştir.432 19. yüzyıl dîvânlarını incelediğimizde bu hâdiseden sıklıkla bahsedildiğini görmekteyiz. Beni olduğun itmekle Ebu Bekr ibtida tasdik Anunçün nâm-ı pâk oldı anun Hazret-i Sıddîk Olupdur tuǾme-i tîg-ı vücûd-ı mülhid u zındık Kitâb u sünnete akvâl-i eǿl-fiǾlin eyledi tatbîk Gürûh-ı müǿminîne muktedâdur yâ Resûlallâh433 (Tah. 15/7) Seni tasdîk eyledi sıddîk-i ekber evvelâ 429 Atiye Buket Karayiğit, Divan-ı Sükuti (Metin-İnceleme-Dizin) (Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019), 247. 430 Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, 1210. 431 Kara - Kara, Can Yoldaşı Hz. Ebû Bekir Hayatı - Ahlakı, 87. 432 Demircan, Kitâbü’t Tabakâti’l-Kebîr, 2015, 3.cilt/190. 433 Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı Edisyon Kritik, 149. 197 ǾÖmerü’l-Fârûk ikinci hâs halîfe es-salâ CâmiǾü’l-Kurǿân velî ǾOsmân ǾAlîyyü’l-Murtazâ Dîni Ǿâlî ibtidâsı şâh Muhammed Mustafâ434 (Mur. 12/11) O gice müznibînün defteri atıldı battâla Yekûnın hâme-i tasdîk-i Sıddîk eyledi imhâ435 (K. 106/96) Bi‘atin tasdîk edip îmân-ı cân u dil ile Yâr-ı gârın Hazret-i Sıddîk etdi ibtidâ436 (K. 10/5) Kim Ebâ Bekr-i refîk ü sıddîk Şeb-i MiǾrâcını itdi tasdîk437 (Mes. 47/27) Şeb-i MiǾrâcı idince tasdîķ Didiler ana ki hâzâ Sıddîk438 (Mes. 144/32) MiǾraç gecesi yaşananların doğru olduğunu onaylayınca Hz. Ebû Bekir, dediler ki ona o Sıddîk’dır. ‘’Şeb-i İsrâ’’daki esrârı tasdîk 434 Mayda, Nevşehirî Sıyâmzâde Hasan Hamdî Dîvânı (İnceleme-Metin), 509. 435 Şahin, Keçeci-zâde İzzet Molla`nın Divanları: Bahâr-ı Efkâr ve Hazân-ı Âsâr, 17. 436 Aydın, Hanyalı Nûrî Osmân ve Dîvânı, 585. 437 Yanbal, Şâkir Mehmed Efendi Divânı (Metin-İnceleme), 368. 438 Yanbal, Şâkir Mehmed Efendi Divânı (Metin-İnceleme), 375. 198 Eder Sıddîk-veş dânâ-yı esrâr439 (G. 12/9) İsrâ gecesindeki sırları tasdîk eden Sıddık-veş sırları bilir. 1.5.9. Vâkıf-ı Esrâr Oluşu Vâkıf-ı esrâr oluşu sırları bilmek, sırlara hâkim olmak anlamındadır. ‘’Sûfiler "Allah Tealâ'nın göğsüme (kalbime) akıttığı her şeyi ben de Ebû Bekir'in göğsüne akıttım." (Aclunî, 1932: II/419) hadisini şeyh ve mürîdin ilham alışverişine delil saymışlardır. Tasavvufta kalbden kalbe sır naklinin İslâm târihindeki bilinen ilk tezâhür mekânı Sevr Mağarası, onun muhâtabı olarak da Hz Ebû Bekir kabul edilir.’’440 Ebû Bekr ü Resûlu’llâh yek-dil hem-nişînlerdi Resûl-ı müctebâyı görmedi zann ahfâdır441 (K. 41/18) Beyitte Hz. Ebû Bekir ile Hz. Peygamber’in yakınlığı ifade edilirken gönüllerinin bir olduğu ve dost oldukları, Hz. Ebû Bekir’in seçilmiş Resûlullah’ı sır âleminde değil gerçekte gördüğü belirtilir. Aşağıdaki beyitlerde Hz. Ebû Bekir’in sırları bildiği, bu sırları Hz. Ali’ye ifşa ettiği konu edilmiştir. Ebubekr ile o sırdan ǾAlîyi eyledi mahrem 439 İshak Taşdelen, Şevkî Hasan Tahsin İstanbulî Divanı (Transkripsiyonlu Metin ve Sadeleştirme) (Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Billimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2014), 527. 440 Hatice Çubukcu, “İslam Tasavvufunda Hz.Ebû Bekir’in Yeri” 66 (2018), 425. 441 Mustafa Dolat, Kütahya Belediyesi Mustafa Hakkı Yeşil Kütüphanesi 24557 Numaralı Dîvân-ı Lutfî (İnceleme-Metin-Sözlük) (Kütahya: Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2014), 92. 199 O sırdır kalb-i ehlulllahda şimdi sır ola hâlâ442 (K. 125/101) Bu Ǿurûc bu seferden ne idi kasdı Ǿûlâ RefǾ-i hestî-i eniyyet idi hep mâ-hezâ Vahdetin sırrı idi evvel âhir-i matlab Etdi Bubekr ü ǾAliye bu rumûzu ifşâ443 (R. 1/1) 1.5.10. Velî/ Evliyâ Oluşu Hz. Ebû Bekir hem ahlâkının güzelliği hem de Peygamber’e (s.a.v) yakınlığı ile bilinen sahabedendir. Onun dini uğruna yaptığı her türlü fedakârlık hiç şüphesiz Allah katında değerini arttırmıştır. Hz. Peygamber’den dini öğrenmesi, olaylar karşısında Hz. Peygamber’in davranış ve sözlerine tanık olması, hayatını bu doğrultuda idâme ettirmesi onun örnek şahsiyet olmasını sağlamıştır. Aşağıdaki beyitlerde Hz. Ebû Bekir’in velî, velîlerin tacı olduğundan bahsedilir. Aynı zamanda beyitlerde ‘’Âlimler enbiyâların vârisidir.’’444 hadisinden iktibâs edildiğini de görmekteyiz. Hem-nâm-ı şâh[-ı] enbiyâ Bû-Bekr ʿÖmer Osmân-hayâ Misl[-i] o zât Haydar-nümâ ʿİsâ-nefes Asaf-makâm445 (K. 10/4) Ebûbekr ǾÖmer ü ǾOsmân ǾAlî’den Yetişdir hüsn-i imdâdı veliden 442 Kayya, Selâmî Dîvânı’nın Transkripsiyonlu Metni, 34. 443 Kayya, Selâmî Dîvânı’nın Transkripsiyonlu Metni, 245. 444 A. Muhtar Büyükçınar, Hadislerle İslâm Tergib ve Terhib (İstanbul: Hikmet Yayınları, 1984), 1.cilt/126. 445 Yavuz, Eskicumalı Hamîd Divanı (İnceleme-Metin), 148. 200 Evlâd-ı dost idindin ezelîden Daǿim aç olayım anlarla râhı446 (Mur. 4/2) Vâris-i Enbiyâdır hem vekîl-i evliyâ mutlak Nebî Sıddîk u ǾÖmer ǾOsmân u Haydarıdır Esǿad447 (G. 18/2) Peygamberin vârisi ve evliyâların vekilidir, Hz. Peygamber’in vârisleri de Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’dir. ǾÖmer Osmân ism-i ǾAlî Ebûbekir gerçek velî Bunlar ile yâr olmasam yârân nedür bilmez idüm448 (16’lı H.Ö. 15/8) Hakk anı ümmete minhâc itdi449 Evliyâ zümresine tâc itdi450 (Mes. 144/31) Şâkir Mehmed Efendi naǾtında Hz. Ebû Bekir ‘in yol yani rehber olduğunu, evliyâların da başı olduğunu ifade etmiştir. 1.5.11. Ziyâ Oluşu Ziyâ sözlükte ışık, aydınlık451 anlamına gelmektedir. Hz. Ebû Bekir’in aşkı aydınlatan ışık olduğu ifade edilmiştir. Şiirde son peygamber Hz. Muhammed 446 Mayda, Nevşehirî Sıyâmzâde Hasan Hamdî Dîvânı (İnceleme-Metin), 492. 447 Vergili, Hacı Hulûsî Baba Dîvânı, 178. 448 Leylek Yıldırım, Nâzikî ve Divânı (İnceleme-Metin), 174. 449 Yanbal’ın çalışmasında ‘’itdii’’ yazımı ‘’itdi’’ olarak düzeltilmiştir. 450 Yanbal, Şâkir Mehmed Efendi Divânı (Metin-İnceleme), 375. 451 Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, 1386. 201 (s.a.v) herkese dini tebliğ edince velîlerin tebliğe tâbi olduğu, bu daveti eşkıyaların kabul etmediği; Hz.Ebû Bekir’in aşkın ışığı, Hz. Ömer’in adaletin kılavuzu, Hz. Osman’ın hayâ dolu, Hz. Ali’nin ise evliyaların tâcı olduğundan; bu padişah sarayında tuttuğu yol doğru olan kimselerin toplandığından bahsedilmiştir. Gelup Hatem-i Enbiyâ buyurdı cümle salâ Velîler itdi iktidâ icâbet itmez eşkıyâ Ebûbekr Ǿaşkadır ziyâ ǾÖmerdir Ǿadle rehnümâ Hem ǾOsmân oldı pür-hayâ ǾAlidir tâc-ı evliyâ Bu dergâh-ı muǾallâda gürûh-ı asfiyâdır bu452 (Mu. 5/2) 1.6. İstimdâd Edilmesi Yönüyle Hz. Ebû Bekir İstimdâd sözlükte meded, yardım isteme,453tarikat ehlinin şeyhlerden veya ölü velilerin ruhlarından yardım istemesi454 gibi anlamlara gelir. Bir peygamber veya velîlerden yardım isteme, onların manevi gücünden yararlanmak istemektir. Bir kimsenin dua ederken Allah’ın sevdiği kulunun ismini anması duanın daha çabuk kabul olacağı inancını benimsemesindendir. 19. yüzyıl divân şiirlerinde de Hz. Ebû Bekir’in adının, sıfatlarının anılarak gel yetiş, hakkıçün, hürmetine, aşkına, cânı-çün, yardım it ifadeleriyle Allah’a niyazda bulunulduğunu görmekteyiz. İlâhî Ahmed-i Muhtâr-ı Şâh-ı enbiyâ hakkı Ebû Bekr u ǾÖmer ǾOsmân ǾAliyyü’l-Murtazâ hakkı 452 İlbak, Divan-ı Şems-i Hayâlî Tuhfetü’l-Uşşak Metin ve İnceleme, 293. 453 Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, 528. 454 Süleyman Uludağ, Tasavvuf Terimleri Sözlüğü (İstanbul: Kabalcı Yayınevi, 2012), 194. 202 Betûl-i Fâtıma bint-i Habîb-i Kibriyâ hakkı Hasan hakkı dahı şâh-ı Hüseyn-i Kerbela hakkı Kamu evlâd u âl-i ehl-i beyt-i Mustafâ hakkı Heme ehl-i kerâmet evliyâ vu etkıyâ hakkı Celâleddîn-i Rûmî el imâm-ı evliyâ hakkı Hüsameddîn [u] hem Sultân Veled-Ǿâlî-behâ hakkı Emîr-i ǾÂrif-i Sultan SemaǾi pir-i mâ hakkı Bularun her birinin itdügi zikr ü duǾâ hakkı Günâhum hadden efzûn oldı yâ Râb ilticâ hakkı Bu ǾAşkî-i mücrimi Ǿafv eyle ebr-i Müctebâ hakkı Dırîgâ geçdi Ǿömrüm bî-Ǿamel efsâda virdüm hep Hevâ vü nefse uydum Ǿakl u fikrüm bâda virdüm hep455 (T.B. 5/5) Ben garibe rahm it ol Hallâk-ı dâver hakkıçün Sâkinân kurb-ı Hak cümle peyember hakkıçün İsm-i aǾzam hakkıçün beyt-i münevver hakkıçün Hem Ebû Bekr ü ǾÖmer ǾOsmân u Hayder hakkıçün Hânedânın âl ü evlâd-ı mutahhar hakkıçün 455 Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı Edisyon Kritik, 65-66. 203 Dergeh-i ihsâna geldim zâr u hayrân u hâzîn Kıl şefâǾat el-amân ey rahmeten li’l-âlemîn (Müsb. 11/8) Ol habîb-i mefhâr ins ü cin peyâmber hürmeti Hem Ebu Bekir ü ǾÖmer Osman Haydar hürmeti Ol iki şehzâdegân mîzân-ı mahşer hürmeti Zümre-i Ǿirfâna yâ Rab bendeni kılma farîk456 (Mur. 5/3) Kıl kerem Hazret-i Peygamber-i zîşân içün Hem Ebû Bekr [ü] ǾÖmer ol iki sultân içün YaǾnî hem-nâmın olan Hazret-i ǾOsmân içün Hem ǾAliyçün dahi ol şâh-ı şehîdân içün Dil[-i] vîrânemi yapsan da yıkılsam gitsem457 (Tah. 9/5) Ol Ebûbekr ǾÖmer ü ǾOsmân ǾAlîyyü’l-Murtazâ ǾAşkına bu Ǿabd-ı Ǿâiz Hamdiyâ’nı Rabbenâ ǾAşkına müstagrak eyle vaslını ey âşinâ Lutf u ihsân it dil-i vîrâneme Bâr-ı Hudâ Yâ Resûlullâh şefâǾat kıl efendim câ-be-câ Meylimi kes mâ-sivâdan gönlümi dönder sana458 (Müs. 10/10) 456 Yavuz, Eskicumalı Hamîd Divanı (İnceleme-Metin), 112. 457 Yavuz, Eskicumalı Hamîd Divanı (İnceleme-Metin), 262. 458 Mayda, Nevşehirî Sıyâmzâde Hasan Hamdî Dîvânı (İnceleme-Metin), 63. 204 Şâh risâlet Ǿaşkına feth eyle bâb-ı bihterî Sen nasîb it dört zevâtın Ǿaşkına her Kevser’i Ol Ebûbekr ǾÖmer ü ǾOsmân ǾAlî’nin enveri Kalbimi kılsın ihâtâ dertlerin dermânı Rabb459 (Mur. 4/3) Ebûbekr ǾÖmer ü ǾOsmân ǾAlîyyü’l-Murtazâ Ǿaşkı İçün böyle mükâfâtı müyesser eyleyüp Hakk’ı Dile bildir efendim pâdişâhım eyledim sıdkı Vücûdum şehrine nûr-ı münevver hilǾat ihsân it460 (Mur. 7/6) Şâh ǾAlîyyü’l-Murtazâ’yı dest-gîr it yâ İlâh Şâh-ı Ǿâlem Mustafâ’yı kıl şefiǾ Ǿâlem-penâh Magfiret kıl her günâhım el-amân rûy-ı siyâh Hem Ebûbekr ǾÖmer ü ǾOsmân’a bahş it Kird-gâr461 (Mur. 3/2) Ebûbekr ǾÖmer ü ǾOsmân ǾAlîyü’l-Murtazâ Ǿaşkı İçün gafletden îkâz eyle şâhım Mustafâ Ǿaşkı İçün bu Hamdiyâ’yı sen uyandır mâh-likâ Ǿaşkı İçün giydir libâs-ı nûrı eyle her zamân ikâz462 (Mur. 4/4) Kıl Ǿinâyet Rabbenâ nûr-ı nübüvvet Ǿaşkına 459 Mayda, Nevşehirî Sıyâmzâde Hasan Hamdî Dîvânı (İnceleme-Metin), 98. 460 Mayda, Nevşehirî Sıyâmzâde Hasan Hamdî Dîvânı (İnceleme-Metin), 118. 461 Mayda, Nevşehirî Sıyâmzâde Hasan Hamdî Dîvânı (İnceleme-Metin), 236. 462 Mayda, Nevşehirî Sıyâmzâde Hasan Hamdî Dîvânı (İnceleme-Metin), 294. 205 Ol Ebûbekr ǾÖmer ü ǾOsmân Ǿadâlet Ǿaşkına Hem ǾAlîyyü’l-Murtazâ şâh-ı velâyet Ǿaşkına Kıl hidâyet levh-i dilde eyleyim pendin semiǾ463 (Mur. 5/4) Ebâbekr ǾÖmer ü ǾOsman ǾAlîyyü’l-Murtazâ’nın Mübârek rûy-ı pâki Ǿaşkına kân-ı safânın Cemâl-i câmını sun Hâdiyâ şâh Mustafâ’nın Visâl-i mâh-likâya mazhar oldı cümle eslâf464 (Mur. 5/4) Ebûbekr ǾÖmer ü ǾOsmân ǾAlîyyü’l-Murtazâ’yı Enîs eyle şehen-şâh-ı cihân kân-ı safâyı ŞefiǾ eyle kamu müǾminlere şâh Mustafâ’yı Kabûl itdim velî sünnetlerin destimde misvâk465 (Mur. 4/2) Ebûbekr ǾÖmer ü ǾOsmân ǾAlîyyü’l-Murtazâ Ǿaşkı İçün göster bu dil murgına her gülşen-i aǾzam Hû466 (G. 8/7) Ebûbekir ǾÖmer ǾOsmân ǾAlînin hürmetine Velâyet mazharı cümle velînin hürmetine Velî Ǿuşşâk eyle zikr-i Celînin hürmetine 463 Mayda, Nevşehirî Sıyâmzâde Hasan Hamdî Dîvânı (İnceleme-Metin), 302. 464 Mayda, Nevşehirî Sıyâmzâde Hasan Hamdî Dîvânı (İnceleme-Metin), 309. 465 Mayda, Nevşehirî Sıyâmzâde Hasan Hamdî Dîvânı (İnceleme-Metin), 349. 466 Mayda, Nevşehirî Sıyâmzâde Hasan Hamdî Dîvânı (İnceleme-Metin), 440. 206 MuǾîn olsun meded kıl Hâdîyâ şâh-ı kerâmet467 (Mur. 9/3) Be hürmet-i Ebûbekir BaǾîd olsun münker nekir ǾAşk-ı muhabbetle sekir Kesretle her hâl mâh u sâl468 (Mur. 12/10) Ebûbekir ǾÖmer ǾOsmân Ǿaşkına Şâh-ı merdân şir-i Yezdân Ǿaşkına Pîrim ǾAbdulkâdir Geylâni Ǿaşkına Hâl-i haki katini Ǿinâyet eyle469 (11’li H.Ö. 9/7) Abû Bakr u Omar Osman Ali’ni Sakî etting kavsaringa Ali’ni Rahbar etding bizga Gundak nabîni Hürmatidin bizga bala kilmagil Ebubekir ve Ömer Osman Ali'ni Kevserine saki eyledin Ali’ni Bize şu nebini rehber ettin Hürmetinden bize bela verme (Ya Rab)470 471(Mur. 5/4) 467 Akyol, Sıyâmzâde Hasan Hamdî Divanı (İnceleme-Metin), 94. 468 Akyol, Sıyâmzâde Hasan Hamdî Divanı (İnceleme-Metin), 403. 469 Akyol, Sıyâmzâde Hasan Hamdî Divanı (İnceleme-Metin), 551. 470 Yığın, Hazini Hokandi Divanı’nın Transkribe Metni ve Türkiye Türkçesine Aktarılması, 189. 471 Yığın’ın çalışmasında noktalama işaretleri kullanılmıştır. 207 Bir nazar kılgıl manga Adam Safini hurmati Ham Halîl-i basafa Nûh- nabîni hurmati Ham Abû Bakr u Omar Osman Alîni hurmati Yüz yigirma tört ming ütgan nabîni hurmati Ravza-i pakingga keldim Ya Rasûl-i Mustafa Saf pak olan Âdem hürmetine bana bir nazar kıl (bakıver) Sefa görmeyen Halil ve Nuh nebi hürmetine Hem Ebubekir Ömer Osman ve Ali'nin hürmetine Yüz yirmi dört bin nebinin hürmetine Ya Rasul Mustafa o pak ravzana geldim472 473 (Mu. 3/2) Horlık tartsam bayabanlar ara Adham kabi Kim madadkarım bolub yol başlasa ruh-ı nabî Ol Abû Bakr u Omar Osman madad kilsa Ali Rûsiyah şarmanda ümmat kel desa hazrat mani Cümla armanım ketib köksümda kalmasdur alam Çöller içinde Ethem gibi horluk çeksem Ki bana yardım edecek olanı bulup nebinin ruhuna ulaşmak için yollara (çıkmaya) başlasam O Ebubekir ve Ömer Osman yardım etse Ali Karayüzlü kötülüklere batmış olan ümmet gel diye çağırsa Hazret beni 472 Yığın, Hazini Hokandi Divanı’nın Transkribe Metni ve Türkiye Türkçesine Aktarılması, 213. 473 Yığın’ın çalışmasında noktalama işaretleri kullanılmıştır. 208 Bütün sıkıntılarım gidip göğsümde kederler kalmaz474 475 (Mu. 5/3) Tüfayli Hazrat-i Şah-ı Carir avlad-ı Paygambar Abû Bakr u Omar Osman bahakkı sakî-yi Kavsar Şafeʿ kildim iki şahzadani kahr etmagil yaksar Gazab kilgaymukin bizlarni ham çün barçamız muztar Özing rahm aylagil Farganani zer-i turab etma Bu darul-mülkni Taşkand Andican yanglig harab etma Hazreti Şah-ı Cerir- peygamber evladının hürmetine Ebubekir ve Ömer ve Osman Kevser sunanın hakkı için İki şehzadeni şefaatçi kıldım mahvedip tek başına koyma Hepimiz çaresiz olduğumuz için bizlere kızar mı ki Sen merhamet eyle Ferganeni toprak altına gömme Bu başkent olan Taşkent yanındaki Andican (şehrini de) harab etme476 477 (Müs. 7/2) Ebûbekir Ömer Osman Ali’den Bizi mehcûr edip ettirme âhı478 (G. 14/13) Dünyâda ben hasret gidersem eger İtmesin âhirde beni mukadder 474 Yığın, Hazini Hokandi Divanı’nın Transkribe Metni ve Türkiye Türkçesine Aktarılması, 234. 475 Yığın’ın çalışmasında noktalama işaretleri kullanılmıştır. 476 Yığın, Hazini Hokandi Divanı’nın Transkribe Metni ve Türkiye Türkçesine Aktarılması, 273. 477 Yığın’ın çalışmasında noktalama işaretleri kullanılmıştır. 478 Güneş, Hüznî Dîvânı II (İnceleme-Metin-İndeks), 123. 209 Ebû Bekir ǾÖmer ǾOsmân hem Haydar Olsunlar şefîǾim söyle bak ne dir479 (11’li H.Ö. 5/4) Tefekkür kıl eyâ cânım kanı ol Mefhar-i Ǿâlem Ebû Bekr (ü) ǾÖmer ǾOsmân ǾAliyyü’l-Murtazâdan al480 (G. 7/4) Yar-ı gâr menbaǾ-ı sıdk u safâ Yâ Eba Bekir refîk-i Mustafâ Yardım it gâzilere ey zî-vefâ Gel yetiş Sıddık-ı Ekber gel yetiş481 (Mur. 10/6) Mağara arkadaşı, sıdk ve safa kaynağı Ey Eba Bekir, Mustafa’nın arkadaşı, yardım et gazilere. Ey vefâ sahibi, gel yetiş Sıddık-ı Ekber gel yetiş. Hz. Ebû Bekir’in mağara arkadaşı, sıdk, refik, vefâlı oluşu ve sıddık-ı ekber oluşunu anarak gaziler için yardım dilenmiştir. Ol Ebu Bekir ǾÖmer ǾOsmân ǾAliyyü’l-Murtazâ Hayr-ı ahyâr hurmetiyçün eyle tevfîkin refîk482 (G. 8/6) Enbiyâ ü evliyâ ü esfîyâ hürmetine Hem Habîballah Muhammed Mustafâ hürmetine Ebu Bekir Fâruk ǾOsmân Murtazâ hürmetine 479 Gökçe, Mehmet Refîkî (Hayatı, Edebî Kişiliği, Şiirleri), 163. 480 Çeçen, Malatyalı Necatî Divanı, 64. 481 Avcı, Râci Divanı (Metin ve Dinî Tasavvufî Tahlil), 255. 482 Avcı, Râci Divanı (Metin ve Dinî Tasavvufî Tahlil), 314. 210 ǾAsker-i İslâma nusret eyle yâ Rabbe’r-Rahîm483 (Mur. 12/11) Galîb olub iǾdâ-yı dîn gönlümüzü itdi hazîn Ebu Bekir hürmetine eyle belâlardan emîn484 (G. 12/4) Şol ebû bekr [ü] ǾÖmer ǾOsmân ǾAlînin cânı-çün Hevl-i mahşerden necâtım ıl hakîrem rû-siyâ485 (G. 7/5) Ol Ebû Bekr ü ǾÖmer ǾOsmân ǾAlînin hakkı-çün Hem Hasan vü ǾAbbâs-ı Ǿammeyn sâhib-erkândan meded486 (G. 10/2) Ravza-i pâk-i saǾâdetde niyâz etdim hezâr Ol Ebû Bekr [ü] ǾÖmer ǾOsmân ǾAliyyü’l-Murtazâ487 (G. 17/15) Ebu Bekr ü ǾÖmer ǾOsmân u Haydar Ǿaşkına olsun Melâz etdi u sâdâtı bu ednâ yâ Resûlullah488 (K. 49/46) Zekeriyyâ İshâk hürmetine Bekir-i Sıddîk hürmetine ǾÖmer’ül-Fârûk hürmetine bahş eyle günâhımnı489 490 (K. 10/10) 483 Avcı, Râci Divanı (Metin ve Dinî Tasavvufî Tahlil), 368. 484 Avcı, Râci Divanı (Metin ve Dinî Tasavvufî Tahlil), 402. 485 Yalçınkaya, Kerküklü Seyyid Şükrî Dîvânı, 126. 486 Yalçınkaya, Kerküklü Seyyid Şükrî Dîvânı, 164. 487 Çeçen, Malatyalı Necatî Divanı, 46. 488 Canlı, Hâfız ’Ulvî Dîvânı (İnceleme-Metin-Dizin), 150. 489 Canlı’nın çalışmasında noktalama işaretleri kullanılmıştır. 490 Yıldırım, Zelilî Divânı (Metin-Aktarma-Gramer İncelemesi), 390. 211 1.7. Maddî (Fizikî) Yönüyle Hz. Ebû Bekir Türk İslâm Edebiyatı’nda Hz. Peygamber’in fizikî ve ahlâkî özelliklerinin anlatıldığı hilye-i şerifeler, şemailler, menkıbeler, biyografiler, mesnevîler, naǾtler ve mevlidler gibi birçok edebî tür mevcuttur. Hz. Peygamber’i anlatan bu edebî türler daha sonra diğer peygamberler, sahabiler, tarikat önderleri ve devlet büyükleri için de yazılmıştır. Hz. Ebû Bekir’in anlatıldığı türlerden biri biyografi kitaplarıdır. Bu biyografi türünün içinde de en tanınmış eserlerden biri İbn Sad’ın Kitâbü’t-Tabakâti’l-Kebîr eseridir. Eserinde Ebû Bekir’in vasıfları başlığı altında Hz. Ebû Bekir’in fizikî özellikleri şu şekilde anlatılmıştır: ‘’Bize Muhammed b. Ömer haber verdi. [Dedi ki:] Bize Şu’ayb b. Talha b. Abdullah b. Abdurrahman b. Ebû Bekir es-Sıddîk, ona da babası, Âişe’den şunu nakletti: Âişe hevdecinde iken [yoldan] geçen Arap bir adama baktı ve ‘’Ebû Bekir’e bu adamdan daha fazla benzeyen bir adam görmedim.’’ deyince biz de ‘’Bize Ebû Bekir’in vasıflarını anlat!’’ dedik. Bunun üzerine o şöyle dedi: ‘’O beyaz tenli, narin, yanakları zayıf, hafifçe kambur, izarını [sıkı] tutmayıp belinden biraz aşağıya salıveren, zayıf yüzlü, gözleri içeriye göçük, alnı dışa doğru tümsek ve çıkık, avuç içiyle parmaklarının eti az olan bir adamdı. İşte onun vasıfları bunlardır.’’491 Hz. Ebû Bekir’in fizikî özelliklerinin anlatıldığı eserlerden biri de hilyelerdir. Hilye; Türk Edebiyatı’nda peygamberler ile dört büyük halifenin iç ve dış güzellikleri ile örnek davranış biçimlerini anlatan eser.492 Doğrudan dört halife için yazılmış manzum iki hilye de vardır. Bunlardan biri Mehmed Es’ad Efendi’nin Çâr-Bâğ adlı eseri diğeri ise Cevrî İbrahim Çelebi’nin Hilye-i Çehâr-Yâr-ı Güzîn adlı eseridir. Cevrî’nin eserinde Hz. Ebû Bekir’in ‘’Sıfat-ı Hilye-i Sıddîk-i ǾAtîk’’ başlığı altında 38. ve 58. beyitler arasında vasıfları şu şekilde ifade edilmiştir: Ebû Bekir uzun boylu ve zayıf birisiydi. Seyrek sakallı olup yanakları dolgun değildi. Güler yüzlü idi. Alnı çıkıntılı idi. Gözleri çukurdu. Parmak dipleri etsiz idi. Kına ve çivitotu ile sakalını boyardı.493 491 Demircan, Kitâbü’t Tabakâti’l-Kebîr, 2015, 3.cilt/210. 492 Pala, Ansiklopedik Divân Şiiri Sözlüğü, 208. 493 Erdoğan, Türk Edebiyatında Manzum Hilyeler, 688. 212 Hz. Ebû Bekir’in naǾt, kasîde ve mesnevîlerde fizikî özelliklerinin anlatıldığı beyitler de mevcuttur. 19. yüzyıl divânlarını incelediğimizde methiye, kasîde ve tarihlerde Hz. Ebû Bekir’in boyunun uzun oluşu celîl, yüzünün beyaz oluşu melek- sîret olarak teşbih edilmiştir. Bûbekr-sîret ü Fârûk-ı muǾazzam-heybet Şâh-ı ǾOsmân-hayâ vü Esedullah-vakâr494 (G. 9/2) Melek-sîret Ebû-Bekr ü ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî-haslet Semiyy-i Hazret-i Fahr-i Cihân'dır Yazıcı-zâde495 (K. 18/6) Ey zacîǾ-i Fahr-ı Ǿâlem ey Ebû Bekr-i celîl Zâtun ile eylerem mahzûn u hayrân el-vidâǾ496 (K. 53/16) 1.8. Manevî (Ahlâkî) Yönüyle Hz. Ebû Bekir Hz. Ebû Bekir’in ahlâkını güzelleştiren Hz. Peygamber’in yanında olması ve onun ahlâkını kendisine örnek almasıydı. O, Hz. Peygamber’in sözünden ders alır, düşünce ve davranışlarını tatbik ederdi. Bu yüzden onun ahlâkı Hz. Peygamber’in ahlâkına çok benzerdi. Naifti, gurur ve kibirden bir eser üzerinde yoktu. Adaletli ve cesurdu. Cömertti ve bu cömertliği Resûlullah (s.a.v) tarafından da övülmüştü. İffetli, vefâlı ve yardımseverdi. Onun bu güzel ahlâkının şiirlere ilham olduğunu aşağıdaki beyitlerde görmek mümkündür. 494 Büyükkaya, Faik Ömer ve Divanı: Karşılaştırmalı Metin-İnceleme, 150. 495 Arslan, Şeref Hanım Dîvânı, 23. 496 Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı Edisyon Kritik, 109. 213 1.8.1. Adaletli Oluşu Hz. Ebû Bekir adaletli bir kimseydi. O devletin yönetiminde de insanlar arasındaki hukukta da adaletin sağlanması gerektiğine inanıyordu. Bu konu hakkında ‘’Benim katımda en güçlünüz hakkını ona verinceye kadar zayıf olanınız, en zayıfınız da başkasının hakkı ondan alınıncaya kadar güçlü gözükeninizdir.’’ buyurmuştur.497 Ebû Bekr ü ǾÖmer ǾOsmân Ǿadâlet yıldızı anlar ǾAlîdir tâc-ı sultânlar kelâmım yâ Resûla’llâh498 (G. 3/2) 1.8.2. Cömert Oluşu Hz. Ebû Bekir cömertliği ile tanınırdı. Onun cömert olduğuna dair rivayeti Hz. Ömer şöyle nakletmiştir: ‘’Bu konuda Ömer b. El-Hattâb’dan rivayet edilmiştir; diyor ki: Resûlüllah (s.a.v), bize malî yardımda bulunmamızı emretmiş ve Resûl-i Ekrem’in bu emri varlıklı olduğum bir zamana denk gelmişti. Ben de, Ebû Bekir’i bir gün geçebilirsem işte bugün geçerim! dedim ve malımın yarısını bıraktım. Resûlullah (s.a.v), ‘’Ailene ne bıraktın?’’ diye sordu. ‘’O getirdiğim kadar!’’ dedim. Sonra Ebû Bekir, elindekinin hepsini getirdi. Resûl-i Ekrem, ‘’Yâ Ebâ Bekir!’’ buyurdu, ‘’Ailene ne bıraktın?’’ Ebû Bekir, ‘’Onlara Allah’ı ve Resûlünü bıraktım.’’ diye cevap verdi. Bunun üzerine hiçbir şey (fazilet) de onu asla geçemem! dedim.499 Ebûbekrî ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî’de yâ Resûla’llâh ǾAdâletde şecâǾatde sehâda yâ Resûla’llâh500 (G. 3/1) 497 Yılmaz, Türk Edebiyatı’nda Hz. Ebû Bekir Vecizeleri ve Bedreddin b. Himmet-Yârü’l- Mevlevî’nin Tuhfetü’s-Sıddîk’ı, 57. 498 Ekici, Hasan Hilmî Edirnevî Dîvânı (İnceleme-Metin), 359. 499 Mollamehmetoğlu, Sünen-i Tirmizî Tercemesi, 6.cilt/236. 500 Ekici, Hasan Hilmî Edirnevî Dîvânı (İnceleme-Metin), 317. 214 O Ebû Bekr-i kerâmet ‘Ömerî heybet kim Cûd u ihsânda ‘Alî-hilm ile dürzî nûreyn501 (G. 22/8) ǾAşk yolında Bû Bekr tek varlıgun eyle hebâ Hakk’a irmiş râh-ı Ǿaşka sarf-ı nakkâd eyleyen502 (G. 10/5) Beyitte Hz. Ebû Bekir’e aşk yolunda tek varlığını ziyan et, aşk yolunda varlığını harcayan kişi Hakk’a ermiştir denilerek Hz. Ebû Bekir’e ailene ne bıraktın diye soran Hz.Peygamber’e, Allah ve Resûlü’nü demesi hatırlatılmıştır. 1.8.3. Destgîr Oluşu Destgîr sözlükte elinden tutan, yardımcı503 anlamlarına gelir. Hz. Ebû Bekir’in yardımseverliği hadis kitabı olan Tirmizî’nin ‘’Sünen’’ adlı eserinin tercümesinde şu şekilde ifade edilmiştir: ‘’Ebû Hureyre (r.a) den rivayet edilmiştir; dedi ki: Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: ‘’ Her kimin bize bir iyiliği olmuşsa mutlaka kendisine mukabele etmişizdir. Ebû Bekir başka! Onun bizim nezdimizde öyle bir eli (iyiliği) vardır ki Allah bu sebeble kıyamet gününde kendisini mükâfatlandırsın! Beni Ebû Bekir’in malı faydalandırdığı kadar kimsenin malı faydalandırmamıştır. Bir dost edinmiş olsaydım mutlaka Ebû Bekir’i dost edinirdim. Dikkat ediniz! Sizin adamınız (Peygamberiniz) Allah’ın dostudur.’’504 Aşağıdaki beyitlerde de şair Hz. Ebû Bekir’in yardımseverliğine vurgu yaparak kendisine yardım etmesini istiyor. 501 Aydın, Hanyalı Nûrî Osmân ve Dîvânı, 1156. 502 Adaş, Sutûrî, Hayatı, Edebî Kişiliği ve Dîvânı, 168. 503 Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, 203. 504 Mollamehmetoğlu, Sünen-i Tirmizî Tercemesi, 6.cilt/226-227. 215 Bu Cesârî ǾÂşıka eyle şefâǾat yâ Nebî Dest-gîr ola Ebû Bekr ǾÖmer hem ǾOsmân ǾAlî505 (K. 17/17) Şol Ebû Bekr [ü] ǾÖmer ǾOsmân ǾAliyyü’l-mürtezâ Emrin-ile erişeler dest-gîr olup sürür506 (G. 23/14) 1.8.4. Güzel Ahlâklı Oluşu Haslet; insanın yaradılışındaki huyu, tabiatı, mizâcı507 demektir. Hz.Ebû Bekir’in güzel ahlâklı olması Hz. Peygamber ve sahabe tarafından övülmüştür. Şüphesiz ki peygamberlerden sonra insanların en hayırlısı Hz. Ebû Bekir’di. Onun güzel ahlâklı olduğu şiirlerde hulk-ı ahsen, kerîmü’l-hulk olarak ifade edilmiştir. Bûbekir-haslet ǾÖmer-etvâr u ǾOsmân-menkabet Bûhanîfe- fazl u hem-nâm-ı cenâb-ı Haydarî508 (K. 24/9) Hem be-Hakk-ı şeref-i hazret-i Bû-bekr ü ǾÖmer Dahi Osmân-ı hayâ kânı o sultân-ı vakûr509 (K. 93/87) Hüsn-i ahsen hulk-ı ahsen dört zevât-ı pâk idi Ol Ebûbekr ǾÖmer ü ǾOsmân ǾAlî sâhib-livâ510 (G. 14/10) 505 Akkuş, Benderli Cesârî’nin (Ölüm: 1829) Dîvânı ve Dîvânçesi (İnceleme-Tenkitli Metin), 1121. 506 Yalçınkaya, Kerküklü Seyyid Şükrî Dîvânı, 205. 507 Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, 386. 508 Duman, Trabzonlu Emin Hilmi Hayatı-Eserleri-Edebi Kişiliği ve Divanının Metni, 159. 509 Büyükkaya, Faik Ömer ve Divanı: Karşılaştırmalı Metin-İnceleme, 125. 510 Mayda, Nevşehirî Sıyâmzâde Hasan Hamdî Dîvânı (İnceleme-Metin), 46. 216 Hüsn-i hulk-ı Bû Bekr Ǿadl-i ǾÖmer Şerm-i ǾOsmân sâhib-i hayrü’l-beşer511 (Mes. 94/81) Beyitte güzel yaratılışıyla Hz. Ebû Bekir’in, adaletiyle Hz. Ömer’in, hayâsıyla Hz. Osmân’ın insanlığın en hayırlısı oldukları ifade edilmiştir. Birisi yâr-ı gâr-ı fahr-i Ǿâlem Seyyid-i kevneyn Ebûbekr-i kerîmü’l-hulkdur ser-levh-i hâsândur512 (G. 7/3) Bûbekir haslet ǾÖmer savlet ü ǾOsmân menkabet Hem ǾAlî-sîret muǾîn-i derd-mendân bâ-devâm513 (K. 40/27) 1.8.5. İffetli Oluşu Hz. Ebû Bekir iffetli yani temiz ve namuslu bir kimseydi. ‘’Resûlullah’ın ashabından bir grubun içinde Ebû Bekir’e ‘Cahiliye’de içki içtin mi?’ diye soruldu. Ebû Bekir ‘Allah’a sığınırım’ dedi. ‘Neden?’ diye sorulunca; o, ‘Çünkü ben ırzımı koruyordum, mürüvvetimi (faziletimi) muhafaza ediyordum. Zira içki içen ırzını ve mürüvvetini kaybediyor.’ dedi. Ravi der ki: Bu söz Hz.Peygamber’e ulaştığında, ‘’ Ebû Bekir doğru söyledi, Ebû Bekir doğru söyledi’’ diye iki kez tekrarladı.’’514 Bu Bekir- Ǿiffet ǾÖmer-heybetle ǾOsmân-mekremet 511 Bardakçı, Musa Kâzım Paşa (Hayatı-Sanatı ve Külliyatı), 689. 512 Mert, Nâkâm Divanı (İnceleme-Tenkitli Metin), 142. 513 Gülay Şahin, Zekî Dîvânı (İnceleme-Metin-Dizin) (Balıkesir: Balıkesir Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2008), 146. 514 İmam Suyûtî, Halifeler Tarihi Târîhu’l Hulefâ, ed. Recep Songül (İstanbul: Asalet Yayınları, 2018), 54. 217 Sensin ol Kerrâr-ı Âlî-menkıbet ey şîr-i ner515 (K. 53/40) Bu beyitte Hz. Ebû Bekir’in iffeti, Hz. Ömer’in heybeti, Hz. Osman’ın cömertliği, Hz. Ali’nin yiğitliği ön plana çıkarılmıştır. 1.8.6. Ruhunun Temiz Oluşu Hz. Ebû Bekir İslâm’ın emir ve yasaklarını yerine getirmede titiz davranıyor ve ahlâkını güzelleştirmek için çaba sarfediyordu. Bu yüzden Allah onun suretini güzelleştirdiği gibi sîretini de güzelleştirmişti. Ebûbekr ü ǾÖmer ǾOsmân ǾAlinin rûh-ı pâkine Selâm et ey sabâ benden varınca kabr-i hâkine516 (T.B. 16/8) Beyitte, ‘’Ey sabâ toprak kabrine varınca Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali’nin temiz ruhuna selâm et!’’ diyerek dört güzîn sahabinin temiz ruhuna selâm gönderilmiştir. 1.8.7. Vefâlı Oluşu Vefâ deyince akla Hz. Ebû Bekir gelir. O Hz. Peygamber’in vefatından sonra onun uygulamalarını hem devlet idaresinde hem sosyal hayatın içinde devam ettirmiştir. Ahde vefâ timsali Hz. Ebû Bekir’in çok vefâlı olduğu aşağıdaki beyitte de dile getirilmiştir. Çâr-yâr mahbûb-ı Hakkın sâdıkı hem yârıdır 515 Çavuşoğlu, Nâfi Arab Tâhir Efendi-Zâde’nin Hayatı, Edebî Kişiliği ve Divanı (İnceleme- Transkripsiyonlu Metin), 331. 516 Kayya, Selâmî Dîvânı’nın Transkripsiyonlu Metni, 40. 218 Hazret-i Sıddîk [u] Fârûk Zi’n-nûreyn-i pür vefâ517 (G. 7/6) 1.9. Devlet Adamı ve Komutan Olması Yönüyle Hz. Ebû Bekir Hz. Ebû Bekir ümmetin çoğunluyla seçilen ilk halifedir. Biat etmede gecikmeler olsa da onun halifeliğe lâyık olmadığını düşünen hiç kimse olmamıştır. O devlet yönetiminde istişareye önem vermiş ve doğru olduğuna inandığı kararları uygulamada kararlı davranmıştır. Kendi döneminde Hz. Peygamber’in atadığı valilerin yerlerini değiştirmemiş ve Hz. Peygamber’in uygulamalarını devam ettirmiştir. Örneğin Fedek arazisinin gelirlerini Hz.Peygamber kime verdiyse Hz. Ebû Bekir de o kimselere vermiştir.518 Hz. Ömer adli davalara bakardı. Hz.Ali başta olmak üzere diğer sahabîler de devlet işlerinde ona yardımcı olmuşlardır.519 Hz. Ebû Bekir görevi işin ehline vermeyi uygun görmüş, Beytü’l-Mal’den yapılan paylaşım ve yardımları hakkaniyetle yapmıştır. Çok katı olmayıp müsamahakâr davranmıştır. Zimmîlerin haklarına önem vermiş, halkın sorumluluğunun onun üzerinde olup hesabının kendisinden sorulacağı bilinciyle hareket etmiştir. Bu yüzden hiçbir zaman halife olmak için bir yarışa girmemiştir ve kendisine Allah’ın halifesi ‘’Halifetullah’’ diyenleri hoş görmemiş, ‘’Ben Peygamber’in halifesiyim.’’demiştir.520 Hz. Ebû Bekir idarî, siyasî ve askerî başarısıyla devletin iç huzurunu sağlamış ve dış politikada da başarılı adımlar atmıştır. Ordu komutanlarını seçerken ihtiyatlı davranmış ve onlara fayda verecek savaş taktikleri vemiş, askerî techîzâtın tam olmasına önem vermiştir. Üzerine ordu göndereceği yerin ve kabilenin durumunu iyice araştırmış, sonuçlarını hesap ederek adımını atmıştır. Görevlendirdiği kimseleri denetlemiştir. Valilerini ve komutanlarını verdikleri sözde durmaları 517 Şığva, Şeyh Hasan Haydar Divanı (İnceleme-Tenkidli Metin), 144. 518 Kazancı, Emîr’ül Mü’minîn Hz.Ebûbekir (r.a), 114-115. 519 Geniş bilgi için bk. Grabus, Hulefâ-i Râşı̇dîn Dönemı̇nı̇n İslam Tarıḣıṅde Belıṙleyı̇cı̇ Rolü (Hz. Ebû Bekı̇r Dönemı̇) (Bursa: Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2020), 100. 520 Mukaddime İbn Haldun (İstanbul: Dergah Yayınları, 2011), 1.Cilt/424. 219 gerektiği, gafil olmamaları, konuşmalarına dikkat etmeleri konularında tembihlemiştir.521 1.9.1. Halife Oluşu Peygamberimiz’in (s.a.v) defin işlemlerinin yapıldığı sırada Beni Saide gölgeliğinde toplanmış bir avuç sahabî Hz. Peygamber’den sonra kimin başa geçeceğinin muhasebesini yapıyorlardı. Hz. Ömer bunun haberini alır almaz Hz.Ebû Bekir’i de yanına alıp Beni Saide gölgeliğine gittiler. Hz. Ömer’in bu işe en uygun olanın Hz. Ebû Bekir olduğunu ileri sürdü ve orada ona biat etti. Daha sonrasında Hz. Ebû Bekir öğle namazının kılınacağı sırada minbere geçti ve nasıl bir idarecilik yapacağını oradakilere söyledi. ‘’ Ey Müslümanlar, sizin en hayırlınız olmadığım halde, sizi idare etmek üzere seçildim. İyilik yaparsam, bana yardım ediniz; kötülük yaparsam. Beni doğrultunuz. Doğruluk, emanet; yalancılık da hıyanettir. Sizin yanınızda zayıf olanlar, benim yanımda güçlüdürler, tâ ki inşallah onların bu illetini onlardan uzalaştırayım. Yanınızda güçlü olanlar da inşallah onlar üzerindeki hakkı alıncaya kadar yanımda güçsüzdürler. Hangi İslâm toplumu Allah yolunda cihadı terk ederse, Allah ona zillet ve aşağılık verir. Hangi Müslüman toplum arasında fuhuş yayılırsa, Allah onlara vereceği belâ ve cezayı umumileştirir. Allah’a ve Resûlü’ne itaat ettiğim müddetçe, bana itaat edin! Şayet ben, Allah’a ve Resûlü’ne isyan edersem, artık bana itaat yoktur.’’522 Hz. Ebû Bekir’in halife olmasında Hz. Peygamber’e ilk inanlardan olması, dostu ve kayınpederi olması, sahabîler arasında yaşça büyük olması, Kur’an’da ikinin ikincisi olarak anılması, hicret arkadaşlığı, Peygamberimiz’in (s.a.v) hac emirliğini, hastalığı sırasında imamlığı ona vermesi, arkasında namaz kılması etkili olmuştur. 19. yüzyıl divânlarında halife olduğu, halife olmaya lâyık olduğu konu edilmiştir. 521 Sarıçam, Hz. Ebu Bekir, 76-79. 522 Sırma, Müslümanların Tarihi, 3.cilt/42-43. 220 Hilâfetde Ebû Bekr ü ǾÖmer ǾOsmân oturdıysa Münâsibdir velâkin sır verildi şâh-ı merdâne523 (G. 11/4) Ümmatim deb yohlasa Paygambar-i ahir zaman Ol cahannam ataşidin desalar tapdıng aman Ey Hazinî ab-ı kavsar içgali kelgil bu yan Taşnalıkda bolmayın ol gahımardandın cüda Ham Abû Bakr u Omar OsmanAli sahibkıran Ahir zaman peygamberi ümmetim deyip bizi ansa O cehennem ateşinden dese kurtuldun Ebu Bekir Ömer Osman ve Ali hep oldu hükümdar (halife) Ey Hazini bu yana gel de kevser suyu iç Dışarıda kalmayın o gah-ı merdandan ayrı524 525 (Muh. 5/5) Mübârek ornıga Bû-bekr olturdı ǾOmer songra ŞeriǾat-ı asmânide biling şems kamerdindür526 (G. 27/22) Sensin ol sâhib-risâlet menfez-i râh-ı kabûl Oldı bu Bekr ü ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî hâmî Yâ Resûl527 (G. 7/1) 523 Evşen Yıldız, Giryân Divanı (İnceleme-Metin) (Ankara: Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2012), 133-134. 524 Yığın, Hazini Hokandi Divanı’nın Transkribe Metni ve Türkiye Türkçesine Aktarılması, 212- 213. 525 Yığın’ın çalışmasında noktalama işaretleri kullanılmıştır. 526 Öztürk, Meczûb Dîvânı (İlk 38 varak) Nemengânlı ’Abdal-’Azîz Hoca Metin-İnceleme-Sözlük, 97. 527 Yıldız, “Divan-ı Nazîf İnceleme – Metnin Çeviri Yazısı - İndeks”, 243. 221 Sadru’l-hulefâ cenâb-ı Sıddîk O ekrem-i dostân u etkıyâ528 (K. 103/60) Zâtına emr-i hilâfetde tekaddüm itmeyüp Hazret-i Bekr u ǾÖmer ǾOsmân iderdi iktidâ529 (K. 53/14) Ebû Bekr ü Ömer Osmân Alîyy-i zî-sehâ merdân Hilâfet tahtına sultân olan hünkâr-ı dervîşân530 (G. 12/7) Hilâfet tahtına sultân olanlar Ebû Bekr ü Ömer Osman değil mi531 (G. 38/21) Evvelâ kıldı hilâfet ol emîr-i sâdık Dedi âmennâ hudâya vü resûle tanık Yâr-i gâr oldu resûl-ile o merd-i Ǿâşık Oldu dergâh-ı mevlâda kamudan lâyık Şol emîr-i fuzelâya dâǿimâ bismillâh532 (Mu. 7/2) 1.9.2. Önder Oluşu Hz. Ebû Bekir gerek devlet idaresi ve yöneticiliği ile gerekse ahlaki duruşu ile topluma örnek olmuş kimsedir. Onun topluma önder olması ve örnekliği ondan 528 Aydın, Hanyalı Nûrî Osmân ve Dîvânı, 249. 529 Yıldırım, Osman Şems Efendi, Hayatı, Eserleri ve Dîvânı (Metin-İnceleme-Tahlil), 128. 530 Kuyumcu, Erzincanlı Tüfekçizade Salih Baba Divanı (Rabıtai Nakş-i Hayal), 142. 531 Kuyumcu, Erzincanlı Tüfekçizade Salih Baba Divanı (Rabıtai Nakş-i Hayal), 183. 532 Yalçınkaya, Kerküklü Seyyid Şükrî Dîvânı, 602. 222 sonra gelenleri etkilemesi bakımından önemlidir. Aşağıdaki şiirlerde de önder olan kimseler içerisinde Hz. Ebû Bekir’in adı da zikredilmiştir. Nâsır u seffâǾımız Zât-ı Habîb-i Ekrem’i Muktedâmızdır Ebû Bekr ü ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî533 (G. 7/6) Bu dâǾire-i atlas-ı ekvân-ı Muhammed Nüh-tâk-ı serâ-perde-i eyvân-ı Muhammed Bû Bekr ü ǾÖmer Hazret-i ǾOsmân Muhammed Her birleri bir kıdve-i erkân-ı Muhammed Dervâze-i gencîne-i esrâr ǾAlî’dir Mahbûb-ı Hudâ Hazretine yâr ǾAlî’dir534 (Müs. 8/4) 1.9.3. Pehlivan Oluşu Hz. Ebû Bekir, Peygamberimiz döneminde onun katıldığı savaşlara katılmış onu korumak için kendini siper etmiştir. Bir rivayete göre Hz. Ali konuşma yaparken: - Ey insanlar, sizce en yiğit insan kimdir? diye sordu. - Sensin ey müminlerin emiri, dediler. - Evet, ben dövüştüğüm herkesi yendim. Ama asıl yiğit Ebû Bekir’dir. Çünkü biz Allah Elçisi’ne (Bedir’de) bir gölgelik yaptık. Herhangi bir saldırıdan korumak için kim Allah Elçisi’nin yanında bulunacak? dedik. Vallahi kimse buna yanaşmadı, ancak Ebû Bekir kılıcını çekip Allah Elçisinin 533 Elmacı, İstanbullu Eşref Divanı (Metin-İnceleme), 299. 534 Yıldırım, Osman Şems Efendi, Hayatı, Eserleri ve Dîvânı (Metin-İnceleme-Tahlil), 256. 223 korumalığını yaptı. Kim Resûlullah’a saldırmaya yeltendi ise Ebû Bekir kılıcıyla onu def etti. En yiğit insan Ebû Bekir’dir.535 Ebâbekir ǾÖmer Hazret-i ǾOsmân ǾAmm-i Resûlullâh Hamza kahramân Demir ton giymiş hazâr pehlivân Her biri Zaloglu Rüstem berâber536 (11’li H.Ö. 11/4) Yeşil sancak Ebû Bekir elinde İkisi sagında biri solunda Hasan Hüseyini gördüm yanında Cihâr-ı yârile geldi Mustafâ537 (11’li H.Ö. 6/4) Beyitte yeşil sancağın Hz. Ebû Bekir’in elinde olduğunu Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i de yanında gördüğünü, Hz. Peygamber’in dört dost ile geldiğini ifade etmiştir. Benim dünyâ vü uhrâda muǾînim çâr-yârândır Ebû bekr [ü] ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî ol şâh-ı merdândır538 (G. 5/4) 535 Süleyman Ateş, Hz. Ebubekir (r.a) (İstanbul: Yeni Ufuklar Neşriyat, 2016), 33-34. 536 Aydın, Konya Âşıklık Geleneğinde (18-19. yy) Âşık Şem’î ve Şiir Dünyası (İnceleme-Metin), 366. 537 Ahmet Kılıç, Kudsî Dîvânı (Transkripsiyonlu Metin-İnceleme) (Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010), 274. 538 Yalçınkaya, Kerküklü Seyyid Şükrî Dîvânı, 173. 224 Şâh-ı merdân yiğitlerin başı demektir. Beyitte benim yardımcı dört dostum Ebû bekr, Ömer, Osman ve Ali o yiğitlerin başıdır denmiştir. 1.9.4.Yâver Oluşu Yâver, yardımcı demektir.539 Onlar Hz. Musa’nın kavmi gibi ‘’ Sen ve Rabb’in gidin savaşın; biz burada oturacağız!’’540 dememişlerdir. Yoklukta, savaşta ve her türlü hâl üzere Hz. Peygamber’in (s.a.v) yanında olmuşlardır. Onun izini daha uzaklara taşımak için hicret etmişler, onun emanetini koruyabilmek için canlarını vermekten çekinmemişlerdir. Ebûbekr ü ǾÖmer, ǾOsmân u Haydar Hezâr bunlar gibiler yâverindir541 (Mes. 24/7) Beyitte Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Haydar ve binlerce sahabi senin yardımcındır diyerek Hz. Peygamber’in yardımcılarının çokluğu ve dört halifenin isimlerinin zikredilmesiyle de yardımcılarının muteber kimselerden olduğu ifade edilmiştir. 1.10. Tasavvufa Kaynaklık Etmesi Yönüyle Hz. Ebû Bekir Tasavvuf sof giymek; saf olmak; ilk safta bulunmak; suffa ashâbı gibi yaşamak demektir.542 Tasavvuf Allah’ın kulundan muradını kavrayıp özünü ve yüzünü Allah’a dönüp terki terkederek sade bir hayat yaşamaktır. İslâm tasavvuf geleneğinin öncüleri bu minvalde Hz. Peygamber’e ve onun yakınında olanlara baktıklarında Allah tarafından ikinin ikincisi (Tevbe, 40) olarak addedilmesi, sahabilerin en faziletlilerinin başında Hz. Ebû Bekir’in zikredilmesi hasebiyle onu 539 Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, 1348. 540 Mâide Suresi, 5/24. 541 Mehmet Elaldı, Bursalı İbrahim Râzî Divanı (İnceleme-Transkripsiyonlu Metin) (Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Doktora Tezi, 2017), 303. 542 Uludağ, Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, 345. 225 örnek almışlardır. Sahabilerin en faziletlisi olmasında Hz. Peygamber’in onu hac eminliğinde görevlendirmesi, kendi yerine imamlık vazifesini ona vermesi, istişare kurulunda yer alması, bizzat sıddîk lakabının onun tarafından verilmesi ve isâr yani cömertlikte Hz. Ömer’in ona yetişemeyeceğini zikretmesi etkili olmuştur. Hz. Ebû Bekir’in zühd hayat yaşadığı malının tamamını Hz.Peygamber’e getirmesi üzerine ‘’Ailene ne bıraktın?’’ diye sorması ve onun da ‘’Allah’ı ve Resûlü’nü’’543 cevabını vermesi en güzel örneklerdendir. Şüphelilerden kaçınma hususunda gösterdiği titizlik tasavvuftaki ‘’helâl lokma’’ inceliğinin temelidir. Kendisine ikram edilen bir sütte şüphe olduğunu öğrenmesi üzerine boğazına parmağını sokmuş ve onu çıkarmıştır. Hz. Peygamber’le Sevr mağarasına geldiğinde ondan izin alarak mağaranın içini elinden geldiğince temizleyip Hz.Peygamber’i içeri davet etmesi, yani başkasını kendi nefsine tercih etmesi tasavvuftaki îsâr anlayışının göstergesidir. MaǾrifet-i İlâhiyye konusunda söz söyleyebilen ve bu konuda Allah Resûlü (s.a.v) ile söyleşen Hz. Ebû Bekir’in konuşması şu şekildedir: ‘‘MaǾrifetine, maǾrifetini tanıyamamaktan başka yol bırakmayan Allah’ı tesbih ederim.’ ‘Kim maǾrifetin hâlisinden bir şey tadarsa, bu zevk onu Allah’tan gayri herşeyden alıkoymaya kâfidir.‘’544 Onun ahlâkı ve yaşam tarzı tasavvufun sınırlarının belirlenmesinde önemli rol oynamıştır. Tarikat döneminde de özellikle nakşi ve mevlevilerin silsilelerini Hz. Ebû Bekir’e dayandırmalarının nedeni de budur. Nakşîlikten başka Hz. Ebû Bekir'i silsilerinin başında kullanan tarikatlar; melametîler, nimetullahiyye ve kübreviyyenin; nurbahşî ve zehebî şubeleridir.545 543 Mollamehmetoğlu, Sünen-i Tirmizî Tercemesi, 6.cilt/236. 544 H.Kâmil Yılmaz, Anahatlarıyla Tasavvuf ve Tarîkatlar (İstanbul: Ensar Neşriyat, 1994), 96. 545 Çubukcu, “İslam Tasavvufunda Hz.Ebû Bekir’in Yeri”, 423. 226 19. yüzyıl divânlarında özellikle Nakşî ve Mevlevî şairler silsilelerinin Hz. Ebû Bekir’e dayandıklarını şiirlerinde belirtmişlerdir. Tezimize kaynaklık eden şairlerin en çok hangi tarikatlara intisâb ettikleri aşağıdaki tabloda gösterilmiştir. Hiçbir tarikata mensup olmayan ya da mensubiyeti bilinmeyen 31 Bayramilik 3 Nakşîbendilik 29 Celvetilik 2 Mevlevîlik 20 Rıfâilik 2 Kadirilik 14 Halidilik 1 Bektaşilik 10 SaǾdiye 1 Halvetilik 10 Tablo 2: Tezimizde yararlandığımız şairlerin bağlı olduğu tarikatlar Keçecizâde İzzet Molla ve İhyâ hem Mevlevî hem Nakşîbendi, Benderli Cesâri ise hem Bektaşi hem Mevlevî, Himmetzâde Ahmet Cezbî hem Bayramiyye hem de Nakşîbendi, Trabzonlu Hazînedar-zade Âgâh Osman Paşa hem Nakşîbendi hem de Rıfâi oldukları için her iki gruba da ekledik. Yukarıdaki tabloya baktığımızda tezimize kaynaklık eden 19.yüzyıl divân şairlerinin 29 tanesi Nakşîbendi tarikatına, 20 tanesi Mevlevîliğe intisap etmiştir yahut muhibbisidir. Bu tarikatların gerek neseplerini Hz. Ebû Bekir’e dayandırmaları gerekse sahabi olması hasebiyle sevmeleri divânlarına konu edinmelerini sağlamıştır. 227 1.10.1. Mevlânâ ve Hz. Ebû Bekir Hz. Mevlânâ yaşadığı dönemde kendisini şeyh olarak tanıtmamış ve bir tarikatta kurmamıştır. Kendisinden sonra onun yakın dostu olan Çelebi Hüsameddin de böyle bir tarikat kurmamış fakat Mevlânâ’nın oğlu Sultan Veled, Çelebi’ye ısrar ederek Mevlânâ’yı sevenlerin dağılıp gitmemesi için onun mümessil olmasını istemiş o da bunu kabul etmiş ve Sultan Veled’de ona tâbi olmuştur. Fakat Çelebi Hüsameddin’den sonra Sultan Veled Mevlevilik yolunu açmış, babadan oğula geçen çelebilik tesis etmiş ve Mevlânâ’yı sevenlerin toplandıkları yerlerin açılmasına öncülük etmiştir. Mevlânâ Mevleviliğin kurulmasının müsebbibi olmuş, Çelebi Hüsamüddin Mevleviliğin kurumsallaşmasını sağlamış ve Sultan Veled’de tesis etmiştir.’’546 Her tarikat ve meşrep gibi daha sonrasında Mevlânâ’nın verdiği bilgiler ve yazdığı eserlerden yola çıkılarak Mevleviliğin silsilesi ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Bunun sebebi tarikatın itibarının artmasını sağlamaktır. Asaf Hâlet Çelebi Mevlâna ve Mevlevîlik adlı eserinde Hz. Mevlânâ’nın soyunun Hz. Ebû Bekir’e dayanmasıyla ilgili hususta kanaatini şu şekilde ifade etmektedir: ‘’Mevlânâ’nın bugün yaşayan torunlarından ikisi birbirlerine zıd fikirlerde bulunuyorlar. En son Çelebi, merhum Veled Çelebi Efendi, tab’edilmemiş Muhtasar Menâkıb isimli kitabında şeceresini Hz. Ebû Bekir’e çıkarıyor. Hâlbuki yine aynı aileden olan Dr. Feridun Nafiz Uzlu 1937’de neşrettiği Mecâlis-i Seb’a’daki yazısında, dedesinin Türk olduğunda ısrar ediyor. Benim son edindiğim kanaatte an’ane halindeki Mevlevi silsilenamesinin kısmen doğruluğu merkezindedir. Ebû Bekir’in torununun oğlunun Belh’de yerleşmesi pek mümkündür. Veled Çelebi’nin Mevlevî menbalarına muvafık olarak gösterdiği şecere şöyledir: (Mevlânâ) Celâleddin- (Sultânu’l-Ulemâ) Muhammed Bahaüddîn Veled- Şeyh Hüseynu’l- Hatibî el-Belhî- Ahmed’ul-Hatibî- Mahmûd Sıddîkî- Mevdûd Sıddîkî- Sâbit Sıddîkî- 546 Asaf Hâlet Çelebi, Mevlânâ ve Mevlevîlik (Ankara: Hece Yayınları, 2002), 159. 228 Müseyyib Sıddîkî- Mutahhar Sıddîkî Belhî- Hammâd Sıddîkî- Abdürrahmân- Ebûbekiru’s- Sıddîk ‘’ 547 19. yy divânlarında Mevlevi şairlerin de nesillerinin Hz. Ebû Bekir’e dayandığını ifade ettiklerini şiirlerinde görmekteyiz. Cenâb-ı Mevlevîdir zü’l-cenâheyn nesl ü nisbetle Ebûbekr ü ǾAliyyü’l-murtazâ şâhân-ı ekvânın548 (G. 11/9) Ebûbekr ile Haydar sırrına mazhar olup zâten Bu nesle nisbet ile müncelîdir Şems ü Mevlânâ549 (Kıt. 2/2) Bû Bekr-i Hayder neslisün Monlâ-yi Rûmun teclîsün Fahreyle sen de haklısun Yâ Hazret-i Sultân Veled550 (G. 9/2) Nesl-i Sıddîk u ǾAlî'dür ol şeh-i vâlâ-neseb Muktedâ-yı sâlikândur Hazret-i Monlâ-ı Rûm551 (G. 9/8) Sen merdüm-i çeşmân-ı Muhammedsin efendim 547 Çelebi, Mevlânâ ve Mevlevîlik, 18. 548 Duman, Fâzıl Dîvânı (Transkripsiyonlu Metin-İnceleme) 2.cilt, 384. 549 Duman, Fâzıl Dîvânı (Transkripsiyonlu Metin-İnceleme) 2.cilt, 542. 550 Efe, Mehmet Şemseddin Ulusoy’un Eş’ȃr-ı Şemsȋ Adlı Dȋvȃnı (İnceleme-Metin), 266. 551 Efe, Mehmet Şemseddin Ulusoy’un Eş’ȃr-ı Şemsȋ Adlı Dȋvȃnı (İnceleme-Metin), 629. 229 Sen hulk-ı Muhammedle müǿeyyedsin efendim Kenz-i hafi sırrına mümeccedsin efendim Sen sırr-ı ǾAlî vâris-i Ahmedsin efendim Sıddîk-neseb âl-i Muhammedsin efendim552 (Mu. 5/1) Celâleddîn hemân Rûmî kamu Mevlevîler pîri Cenâb-ı Hak Ebû Bekir anın neslindedir mührü Sehâvetde Ǿömr-i ǾOsmân kemâl zât-ı Haydar Hilâfetde nişîn olmuş muhakkak bil o serveri Cihânın pâdişâhıdır yedinde hem kamu ekvân 553 (Mu. 14/6) Ceddi Sıddîk oldıgıyçün Hazret-i Pîr'in bütün Ehl-i dil ehl-i sadâkatdir gürûh-ı Mevlevî554 (K. 18/2) Celâlü'd-dîn-i Rûmî nâmı ceddi Hazret-i Sıddîk Olur mı hîç kimse zât-ı bî-hemtâsına tatbîk CemîǾ-i sâlikâna feyz-i mebzûl eylemiş tefrîk İderler nâydan sırr-ı İlâhî her nefes tahkîk ǾUluvv-i kadr-i Mevlânâ'yı yok bir ferdin inkârı Bilür şâh u gedâ pîr ü cüvân hep Molla Hünkâr'ı555 (Müs. 9/2) 552 Ekinci, Safâyî Ali Dede Dîvânı, 60. 553 Karayiğit, Divan-ı Sükuti (Metin-İnceleme-Dizin), 92-93. 554 Arslan, Şeref Hanım Dîvânı, 19. 555 Arslan, Şeref Hanım Dîvânı, 165. 230 1.10.2. Nakşîbendîlik ve Hz. Ebû Bekir Nakşîbend, kalbe Allah’ın ismini nakşeden anlamına gelmektedir. Nakşîbendîliğin pîri Bahaeddin Nakşîbend’dir. Nakşîbendiler silsilesini Hz. Ebû Bekir’e dayandırmaktadır. Tarikatın silsilelerini Hz. Ebû Bekir’e dayandırmalarının başlıca sebepleri şunlardır:  Hz. Peygamber’den sonra ilk ve seçkin halife odur. O insanların en hayırlısıdır. Nakşîler birçok hadisi onun seçkin kimse olduğuna kaynak gösterirler.  Hz. Peygamber’in mîraç hadisesi sonrasında sorgusuz imanı hasebiyle sıddîk lakabının verilmesidir. Şeriata sıkı bağlılık ve gösterişten uzak durmanın öneminin sıddîktan tevarüs ettiğini düşünürler.  Menşeilerini Hz. Ali’ye dayandıran tüm tarikatlardan kendilerini ayırırlar. Bunda Şii düşüncesine karşı tavırları etkili olmuştur. Hz. Ebû Bekir’in silsilenin başında olması tarikatın muhtevasını oluşturmuştur.556 19. yüzyıl divânlarına baktığımızda Nakşî şairlerin şiirlerinde silsilelerinin Hz. Ebû Bekir’e dayandığını ifade etmişlerdir. Pîşvâmız pirimiz Sıddîk-ı aǾzam’dır bizim Fahr-ı ins ü cân ile hem-râh olan Nakşîleriz557 (G. 9/2) Husrev-i fermân revâ-yı mülk-i maǾnâdır heme ǾAbd-i Sıddîk u ǾAlîdir sâlikân-ı Nakş-bend558 (G. 7/6) Seni tasdîk iden sıddîk-i ekber yâd-gâr oldı 556 Geniş bilgi için bk.Hamid Algar, Nakşibendîlik (İstanbul: İnsan Yayınları, 2007). 557 Yıldız, Leskofçalı Galip Hayatı, Dönemi, Sanatı, Divanı ve Metnin Bugünkü Türkçesi, 143. 558 Altay, Hâmî Dîvânı, 258. 231 Sadâkatle efendim pâdişâhım şâh suvâr oldı Tarîk-i nakşibendi ser-firâzı hem civâr oldı İlâ yevmü’l - kıyâme dü cihânımda efendimsin559 (Mur. 6/3) 1.11. Söz Sanatlarında Hz. Ebû Bekir Edebiyat sözü etkili biçimde söyleyebilme sanatıdır. Güzel söz söyleyebilmek için anlatımın çarpıcı, etkileyici, yoğun ve ahenkli olması gerekir. Tüm bunların olabilmesi için ortaya konulan ifade biçimleri söz sanatlarını oluşturmuştur. Söz sanatlarıyla ifadeyi öz halde sunabilmek, estetik zevk ve anlayışını ortaya koyabilmek kişinin söz söyleyebilme kabiliyetini göstermesi bakımından oldukça önemlidir. 19. yüzyıl divânlarında Hz. Ebû Bekir’in anıldığı şiirlerde de şairler doğrudan bilgiyi vermek yerine düşüdürücü, olayları hatırlatacak, sözünü ayete dayandıracak, onu daha güzel sıfatlara bezeyecek ifade biçimlerini kullanmışlardır. Bu ifade biçimleri iktibâs, telmih, teşbih ve leff ü neşir olarak karşımıza çıkmaktadır. 1.11.1. İktibâs İktibâs sözlükte ödünç alma anlamına gelmektedir. Bir kelimeyi, bir cümleyi tam, yarım veya manası ile alıp aktarma. Özellikle ayet, hadis, kelâm-ı kibar ve diğer şairlerin sözleri, iktibâsın asıl malzemesini oluşturur. İktibâs daha çok fikri kuvvetlendirmek ve sözü güzelleştirmek amacına yöneliktir.560 Aşağıdaki beyitlerde Tevbe Suresi, 40. ayetten iktibâs yapılarak Hz. Ebû Bekir’in ikinin ikincisi olarak Kur’an’da bahsedildiği belirtilmiştir. ‘’Eğer siz ona (Peygamber’e) yardım etmezseniz, (biliyorsunuz ki) inkâr edenler onu iki kişiden biri olarak (Mekke’den) çıkardıkları zaman, ona bizzat Allah yardım etmişti. 559 Mayda, Nevşehirî Sıyâmzâde Hasan Hamdî Dîvânı (İnceleme-Metin), 434. 560 Pala, Ansiklopedik Divân Şiiri Sözlüğü, 228. 232 Hani onlar mağarada bulunuyorlardı. Hani o arkadaşına, “Üzülme, çünkü Allah bizimle beraber” diyordu. Allah da onun üzerine güven duygusu ve huzur indirmiş, sizin kendilerini görmediğiniz birtakım ordularla onu desteklemiş, böylece inkâr edenlerin sözünü alçaltmıştı. Allah’ın sözü ise en yücedir. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.’’561 Aşağıdaki beyitlerde de Hz. Ebû Bekir’le ilgili ayetin iz hümâ olduğu, onun sadakatinin ve ona mağarada arkadaşlık yaptığının delilinin bu ayet olduğu belirtilmiştir. Yâr-ı gârı Hazret-i Sıddîk-ı ekber nass ile delilümdür sana562 (G. 11/7) Beyitte Hz. Sıddîk’ın mağara arkadaşı olduğu Kur’an iledir, iz hümâ fi’l-gâri lâ tahzen sana delilimdir deyilerek Hz. Ebû Bekir’in mağara arkadaşı olduğu ifade edilmiştir. Sıdk-ı sadîkin âyeti ey yâr Sâni isneyn ez hümâ fi’l-gâr563 (Mt. 1/1) Çıkardı yâr-ı gârın süllem-i miǾrâc-ı tasdîka Dahi hicretden evvel iz-hümâyı**** eyledi îmâ564 (K. 106/97) 561 Tevbe Suresi, 9/40. 562 Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı Edisyon Kritik, 173. 563 Aydoğan, Sahaflar Şeyhi-Zâde Es’ad Mehmed Efendi Divanı, 615. 564 Şahin, Keçeci-zâde İzzet Molla`nın Divanları: Bahâr-ı Efkâr ve Hazân-ı Âsâr, 18. 233 Şeh-i erîke-i tasdîk o Hazret-i Sıddîk Hümâ-yı evc-i mu‘allâ-yı iz-hümâ fi’n-nâr565 (K. 107/75) 1.10.2. Telmih Telmih sözlükte andırma anlamına gelmektedir. Edebiyat’ta insanların çoğu tarafından bilinen ünlü bir olay, kıssa, fıkra, nükte, ilim konuları, atasözleri veya inanca işaret etme ve hatırlatma sanatıdır.566 Hudâ-yı yâr-ı gâra ey hatâ-pûş u Ǿatâ-bahşâ Habîbün başı içün Ǿafv idüp hep cürm ü Ǿisyânı567 (K. 107/103) Beyitte yalvarış ve yakarış nidâsıyla Ey kusurları örten ve bağışlayan mağara arkadaşının Huda’sı! Sevgili’nin başı için beni günahlarımı ve isyanımı affet! denilmiştir. Yâr-ı gâr ifadesiyle hicret esnasında Hz. Ebû Bekir’in Hz.Peygamber’le Sevr mağarasında kalması olayı hatırlatılmıştır. Bu hikmet odı ile bagrımı yakdın kebâb itdin Mukaddem fehm-i Ǿaynım yâr-ı gârım aldın aglatdın568 (G. 7/3) Garîbem gurbet ilde gönlüm egler yâr-ı gârum yok Bana gülşen olur beytü’l-hazen yanumda yârum yok569 (G. 7/1) 565 Aydın, Hanyalı Nûrî Osmân ve Dîvânı, 238. 566 Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, 446. 567 Avcıl, XIX. Yy. Şairi Şeyh Hacı Abdullah Ferdî Efendi Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği ve Dîvânının Tenkitli Metni, 59. 568 Aydın, Konya Âşıklık Geleneğinde (18-19. yy) Âşık Şem’î ve Şiir Dünyası (İnceleme-Metin), 540. 569 Bıyık Yapa, Aşkî Mustafa Dîvânı Edisyon Kritik, 399. 234 Cihân zıll-ı hayâldir kimseye hiç yâr-ı gâr olmaz Ana tâlib olanlarda hemân birden karâr olmaz570 (G. 5/1) Sabr-ı Eyyüb olamaz bir lahza bana yâr-ı gâr On sekiz bin ‘âlemin yok tâkatı sûzânıma571 (G. 5/2) Behrî ol şeh-i âl-i muhtâr Şîr-i Hak rûy-ı nigâr Kâ´im-makâm zü´l-kibâr ehl-[i] beyt-i yâr-i gâr Hazret-i rûy-ı Hünkâr mîr-i Haydar-ı Kerrâr Pîş-gâh-ı tâc-dâr şâh-ı dîn-i şehsüvâr Dest-gîr-i enbiyâ vü cilve-gâh-ı kibriyâ572 (Mu. 9/9) Şâh Nakî dürr-i dakayık maǾdeni Ǿâlî nigâr Heft-i ahter içre oldur hem emîr-i yâr-i gâr Kıldı esrâr-ı hüviyyet remzini hep âşikâr Kâşif-i Ǿallâm-ı hikmet fâzıl-[ı] ser-nâm-dâr Havz-ı Kevser sâkî-i âb-ı hayâtımdır ǾAlî Mâh u hurşîd ü felek hep vâridâtımdır ǾAlî573 (Müs. 12/10) Behrî ol şeh-bâz-ı mîr ü şâh-ı dîn ü şehsüvâr 570 Stojanovska, Bahrî Divanı ve İncelemesi, 142. 571 Stojanovska, Bahrî Divanı ve İncelemesi, 273. 572 Muhittin Turan, Behrî Dîvânı (İnceleme-Metin) (Kütahya: Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2008), 258. 573 Turan, Behrî Dîvânı (İnceleme-Metin), 263. 235 ŞâfiǾ-i hayru´l-beşer kân-ı kerem Ǿâlí nigâr Tâc[i]dâr-ı rûy-ı Ǿarz ol emîr-i yâr-i gâr Ol cenâb-ı ehl-[i] beyt-i hânedân-ı zü´l-kibâr Genc-i kudret kâşif-i her dü Ǿilm ol mihr ü mâh SâniǾ-i heftâd ü mîr-i zü´l-kerem feyz-[i] İlâh574 (Müs. 10/10) Kahrimân-ı şâh- [ı] dîn-i şehsüvâr SunǾ-ı kudret hâde-yi Düldül-sîvâr Lutfu cûdundan keremler saad hezâr Fazl- [ı] Yezdân-ı Îlâhî nâm-dâr Şâh- [ı] Ǿâdil seyyid-i âl-i nigâr Mahzen-i kân-ı hakikat zü’l-kibâr Fâtih-i nusret emîr-i yâr- gâr Dest-gîr-i her dü Ǿâlem tâc- dâr Hazret-[i] şâh- [ı] velâyet Haydar’ı Enbiyâ vü evliyanın serveri575 (T.B. 5/3) Benim senden girü yok yâr u gârım Dem-â-dem artmadadır âh u zârım Rahim it kalmadı sabr u karârım Ben âh n’idem ki vâh n’idem ciger-sûz576 (Ş. 5/3) 574 Turan, Behrî Dîvânı (İnceleme-Metin), 306-307. 575 Turan, Behrî Dîvânı (İnceleme-Metin), 406. 576 Çelik, Bendî Mustafa Baba Dîvânı (İnceleme-Metin), 99. 236 Bunca ahbâb-ı suhen gev‘i ile mahbûb yârıgâr Bâd-ı seher her bir gönülde açdı dehân bâgçe bâg577 (G. 7/4) Ki sensin yârıgârım başka nesnem yok dü-‘âlemde Sînemin zahmına senden girü em yok dü-‘âlemde578 (G. 5/1) Hutvet içün hazret-i peygamberin Sebkat içün yâr-i gâr-ı serverin579 (K. 39/5) Yâr-ı gârın revişin sıdkını tut eyle şitâb Kasr-ı Ǿirfânda açılsun sana tâ kim ebvâb580 (Mt. 33/2) Bildigüm yâr-ı gâr-ı sâdıklar Bâtınen çıkdı hep münâfıklar581 (Mes. 39/15) MakǾad-ı sıdka irer sıddîk-âsâ şâd olur Kim tarik-i maǾnevîde olsa yâr-ı gâr-ı şeyh582 (G. 7/5) Yok benim bir yâr-ı gârım gayrı yerden söyleşem 577 Çelik, Bendî Mustafa Baba Dîvânı (İnceleme-Metin), 156. 578 Çelik, Bendî Mustafa Baba Dîvânı (İnceleme-Metin), 184. 579 Aydoğan, Sahaflar Şeyhi-Zâde Es’ad Mehmed Efendi Divanı, 86. 580 Aydoğan, Sahaflar Şeyhi-Zâde Es’ad Mehmed Efendi Divanı, 90. 581 Yurttaş, Feyzî Halil Bey Divânı Hayatı, Edebi Şahsiyeti, Eserleri ve Divânı’nın İncelemesi, 366. 582 Altay, Hâmî Dîvânı, 254. 237 Yek vücûdum birle men bir ile yetdim kendime583 (G. 5/4) Gezerüm tag u sahrâda ararım yârı agyârda Haber aldım magârâda firârım yâ Resûla’llâh584 (G. 4/2) Ey gönül hayretde kaldın yâr-ı gârın kalmadı Gûte-i hicrana taldın bir kenârın kalmadı585 (G. 5/1) Aradım şâhid-i maksûdımı zârî zârî Künc-i zulmetde kalub itmemişim inkârı TabǾımın hızr olıcak şevkile yâr-ı gâr-ı Dem-be-dem itmededür âb-ı hayâtı cârî Lüle-i çeşme-i hayvân gibi bu kilk ü devât586 (Tah. 70/10) Yoluna cân veren ol yâr-ı gârın Cihânda vâhid- i muǾteberindir587 (Mes. 24/9) DuǾâ-yı devletinde hîç kusûrum olduğun bilmem Nigâr olmaz şikâr olmaz nedendir yâr-ı gâr olmaz588 (G. 7/3) 583 Şığva, Şeyh Hasan Haydar Divanı (İnceleme-Tenkidli Metin), 181. 584 Ekici, Hasan Hilmî Edirnevî Dîvânı (İnceleme-Metin), 236. 585 Didem Şentürk, 19. yüzyıl şairlerinden Hatice Nakiyye Hanım’ın Divanı’nın Transkripsiyonlu Metni ve İncelenmesi (İstanbul: İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010), 205. 586 Önal, Hâtif, Hayatı, Edebî Kişiliği ve Divanı (İnceleme-Karşılaştırmalı Metin), 267. 587 Elaldı, Bursalı İbrahim Râzî Divanı (İnceleme-Transkripsiyonlu Metin), 303. 588 Elaldı, Bursalı İbrahim Râzî Divanı (İnceleme-Transkripsiyonlu Metin), 345. 238 Çün senün şânında geldi Şîr-i Yezdân “Hel etâ” Evvel âhir yâr-ı gârundur Muhammed Mustafâ Reh-nümâ-yı Ǿâşık u Ǿışkun bu dînde evvelâ Müstemendân zikr iderler Yâ ǾAlîyye Murtezâ Şehr-i Ǿilmün “bâb”ü söylendi “ǾAlî ve bâbühâ” “Lâ-feten”dür kilk-i kudret menbaǾ-ı cûdü sehâ Zümre-i dil-teşnelerdendür bu nâ-çîz yâ resâ Eyleme ihsân-ı bî-pâyânına gel nâ-sezâ Bagla zencîr-i cünûna Misli’i kân-ı Ǿatâ Yandı sabrum mahşere dek kalmasun bu mâ-cerâ Dûzah-ı firkatde koyma yândum îmânum ǾAlî Kevserün sâkîsisin kandır beni cânum ǾAlî589 (T.B. 5/5) Mihr-i Ǿışkda Yâr-ı Gâr ister gönül Feyz-ı câmı âşkâr ister gönül590 (G. 7/1) Firâk-ı yâr ile bir dem şu Ǿâlemde karârım yok Yanımca bir teselli bahş olur hîç yâr-ı gârım yok591 (G. 6/1) 589 Fuat Asım Arvas, Seyyid İsmail Hakkı (Mislî) Dîvânı (Edirne: Trakya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010), 50. 590 Arvas, Seyyid İsmail Hakkı (Mislî) Dîvânı, 308. 591 Mehmet Beyazkaya, Mahmut Cemil Bey Divanı (Transkripsiyonlu Metin) (Tokat: Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2013), 161. 239 Yâr-ı evvel hizmet-i şâyeste kıldı gârda ŞemǾ-i dîn fânus üçidin açtı Fârûk ehl ara592 (K. 11/6) Yâr-gâr hem ǾÖmer ǾOsmân zü’n-nûreyndin Feyz ili indi cihânga Haydar-ı kerrârdın593 (G. 18/16) Mâh-ı Muharremdir ey kavm-i tebâr Sînemiz çâk edelim leyl ü nehâr Gel Hüseynî olalım ey yâr-i gâr Âh [u] enîn ile döküp eşk-bâr Sûziş-i Ǿaşkile bu câyı seven CemǾe gelmez ol teberrâyı seven594 (Müs. 7/2) Be-hakk-ı esbak-ı ashâb u havl u savl-ı bin Hattâb Yanaşdırma ilâhi gâr-ı tabǾa şek u şeytânı595 (K. 40/32) Ol şeh gibice bildim o da bî-vefâ imiş Zahm-ı cefâyı sandım idi yâr-ı gâr olur596 (K. 47/41) Çünki ol âhû-yı vahşî gayrı yâr olmaz bana 592 Öztürk, Meczûb Dîvânı (İlk 38 varak) Nemengânlı ’Abdal-’Azîz Hoca Metin-İnceleme-Sözlük, 78. 593 Öztürk, Meczûb Dîvânı (İlk 38 varak) Nemengânlı ’Abdal-’Azîz Hoca Metin-İnceleme-Sözlük, 118. 594 Ekici, Nihânî Dîvânı (İnceleme-Metin), 819. 595 Tanrıkulu, Râgıb Paşa-zâde Lütfî’nin Divânı, 50. 596 Tari, Re’fet Mehmed (1198-1238/1784-1823) Dîvânı (İnceleme-Metin), 39. 240 Şîr-i merg-âsâ efendi yâr-ı gâr olmaz bana597 (G. 5/1) Yâd eyledin münakîb-ı sıddîkiye ekberi Gâr-ı şerîfde yetimi refîk-i peygamberi598 (K. 15/1) Zahm-ı sinemden diger yok yâr-i gâr olmuş bana Rûz-ı bâzâr-ı ezel gûyâ uyar olmuş bana599 (G. 6/1) Makâm-ı sırr-ı lâhûtî Muhammed Mustafâdan sor Resûlün sırrını var ‘’Sânî isneyni iz hümâ’’dan sor Velâyet sırrının kenzin Ǿale’l-Murtazâdan sor İmâmet remzin ey tâlib-i hüsn halk-ı rızadan sor Enâmına rumuzun şeh şehîd-i Kerbelâdan sor600 (Mu. 5/1) Bana bu günde gam-küsâr bulunmadı hiç Enîs ü hemdem olur yâr-gâr bulunmadı hiç601 (G. 6/1) Bu dîvân ehl-i derdin hem-dem ü hem-yâr-gârıdır Tesellî hâtır eyler Ǿâşıkın yanında yârıdır602 (Kıt. 5/1) 597 Tari, Re’fet Mehmed (1198-1238/1784-1823) Dîvânı (İnceleme-Metin), 68. 598 Ayşe Söylemez, Reşîd Paşa Dîvân (Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2016), 41. 599 Ekinci, Safâyî Ali Dede Dîvânı, 98. 600 Kayya, Selâmî Dîvânı’nın Transkripsiyonlu Metni, 59. 601 Kayya, Selâmî Dîvânı’nın Transkripsiyonlu Metni, 131. 602 Kayya, Selâmî Dîvânı’nın Transkripsiyonlu Metni, 261. 241 Kıl dürüst ihlâsımı sadîk yâr-gâr içün Eyle Ǿafvınla cezâ Fârûk-ı Ǿadl-âsâr içün Hakkıma hilm eyle zî’n-nûreyn-i sâhib-Ǿâr içün Kıl kabûl bâb-ı ihsân-Haydar-ı Kerrâr içün Yâ Halîl ibn-i Halîl ânı dahîl ânı dahîl603 (Mu. 7/6) Hicrle yokdur nihâyet çekdiğim hüzn ü gama Söylenilmez derd bu hem-râha yâhûd hem-deme Düşmedim Ǿâlemde ben bir yâr-gâr-ı mahreme ǾÂşinâ-yı Ǿışk olub bigâne oldum Ǿâleme Görse hâlim şimdi yârânım bilür bilmezlenür604 (Tah. 5/3) Yâr-ı gârum yok dimez vahdetde ârâm eyleyen Pür-safâ vü zevk-ı dîdâr kalbe tenhâ toldurur605 (G. 7/4) Ne beşâret ey gönül Ǿâlemde bir mâhun mı var Gamdan özge yâr-ı gârun başka hem-râhun mı var606 (G. 5/1) Gice gündüz Ǿaşk olubdur yâr-ı garımuz bizüm Ülfetimüz Ǿaşkiledür gayrı hem-dem bilmezüz607 (G. 9/7) 603 Okyay, Senîh-i Mevlevî Divanı, 28. 604 Okyay, Senîh-i Mevlevî Divanı, 87. 605 Adaş, Sutûrî, Hayatı, Edebî Kişiliği ve Dîvânı, 239. 606 Adaş, Sutûrî, Hayatı, Edebî Kişiliği ve Dîvânı, 280. 607 Adaş, Sutûrî, Hayatı, Edebî Kişiliği ve Dîvânı, 309. 242 Nâgehân sultân-ı Ǿaşk dil tahtına itdi cülûs Hem enîsüm yâr-ı gârum oldı imdâdum benüm608 (G. 6/3) Elde olaydı ihtiyâr İtmez idim feryâd u zâr Yokdur yanımda yâr-ı gâr Ben söylerim ben dinlerim609 (Ş. 3/1) Her umûr u husûsda sana da Hızr-ı tevfîk yâr-ı gâr olsun610 (Kıt K. 7/7) Evvelâ şol yâr-ı gârin hazret-i mahbûb-ı hak Kim mübârek ayağına verdi zahmet mâr-ı zûr611 (G. 23/15) Kimindir cânu ten ey dil sana bil yâr-ı gâr olmaz Vediǿat filǿatiyle halk içinde iftihâr olmaz612 (G. 7/1) Sâǿire müjgân-ı tirin yâr-ı gârım itme xarf Hâhişim anlar benim bu dilde varım itme xarf613 (G. 7/1) 608 Adaş, Sutûrî, Hayatı, Edebî Kişiliği ve Dîvânı, 388. 609 Arslan, Şeref Hanım Dîvânı, 363. 610 Arslan, Şeref Hanım Dîvânı, 395. 611 Yalçınkaya, Kerküklü Seyyid Şükrî Dîvânı, 205. 612 Birol Azar, Türâbî Divânı (İnceleme-Metin) (Elazığ: Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2005), 487. 613 Azar, Türâbî Divânı (İnceleme-Metin), 525. 243 Derdile bir hânede hem-sâye olduk ittisâl Yâr-ı gârım hem-nişinimdir müdâmi mâh u sâl614 (G. 7/1) Sâǿir-i güller Türâbi buy-ı ândan afz ider Gerçi bir güldür açılmış yâr-ı gârı çâr gül615 (G. 25/25) Ey harîm ehli ohu câyıga dâhil kıl meni Tartıban hamyâzesin ol yâr-ı gâr uygandı mu616 617 (G. 6/2) 1.11.3. Teşbih Teşbih sözlükte benzetme anlamına gelmektedir. Aralarında ilgi bulunan iki şeyden zayıf olanı kuvvetli olana benzetme sanatıdır.618 Araştırmamıza konu olan divânları incelediğimizde Hz. Ebû Bekir’in sıdk oluşuyla benzetme yapılmıştır. Evvelâ oldı ser-i bostaniyân [ın] dâveri Sıdkın isbât eyleyüp Sıddîkla Hayder gibi619 (Kıt. 15/4) Beyitte, önce adaletli ve insaflı bostancı oldun, doğruluğunu Sıddîk ve Haydar gibi ispat eyledin denilmektedir. Kişinin doğruluğunu Hz. Ebû Bekir’in sıdk oluşuna benzetmiştir. 614 Azar, Türâbî Divânı (İnceleme-Metin), 564. 615 Azar, Türâbî Divânı (İnceleme-Metin), 566. 616 Öztürk, Üveysî Dîvânı: Edebiyat ve Dil İncelemesi (Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2020), 596. 617 Öztürk’ün çalışmasında noktalama işareti kullanılmıştır. 618 Pala, Ansiklopedik Divân Şiiri Sözlüğü, 452. 619 Sarıkaya, Ebubekir Celalî Divanı: Karşılaştırmalı Metin-İnceleme, 273. 244 Semiyy-i mefhârü’l-ekvân emîn-i sâhibü’l-Ǿirfân O Sıddîkî-secâya sadr-ı Anatolıdur şimdi620 (G. 9/3) 1.11.4. Leff ü Neşir Leff ü neşir sözlükte toplayıp dağıtma anlamına gelmektedir. Edebiyat’ta bir söz veya beytin ilk bölümünde en az iki şeyi söyleyip sonra onlardan her biriyle ilgili benzerlik veya karşılıkları kullanma sanatıdır.621 Araştırmalarımızda iki leff ü neşir örneğine rastladık. Cemâlin pertevi şems ü kamerdür Yâ ResûlâǾllâh Enîsin ol Ebû Bekr ü ǾÖmerdir Yâ ResûlâǾllâh622 (G. 5/1) Beyitte Peygamber Efendimiz’in yüzünün ışığının güneş ve ay, arkadaşının ise Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer olduğu ifade edilmiştir. Güneş ile Hz. Ebû Bekir, ay ile Hz. Ömer bağdaştırılmıştır. Ol saǾâdet kânı Bû Bekr ü ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî Sıdk [u] Ǿâdil hilm ü fazıl çâr-yârindir senin623 (G. 7/3) Beyitte mutluluk madeni Bû Bekr, Ömer, Osmân, Ali’dir. Senin doğru sözlü, adalet sahibi, yumuşak huylu, fazilet sahibi dört dostundur denilmekle Hz. Ebû Bekir sıddık oluşuyla, Hz. Ömer adaletiyle, Hz. Osmân hilmiyle, Hz. Ali ilim ve ahlaktaki yüceliğiyle anılmıştır. 620 Sarıkaya, Ebubekir Celalî Divanı: Karşılaştırmalı Metin-İnceleme, 322. 621 Pala, Ansiklopedik Divân Şiiri Sözlüğü, 286. 622 Yıldız, “Divan-ı Nazîf İnceleme – Metnin Çeviri Yazısı - İndeks”, 285. 623 Akıncı, “XIX. Yüzyıl Şairi Rıf’at Mehmed Karslı Dîvânı (İnceleme-Metin)”, 82. 245 1.12. Sevilmesi Yönüyle Hz. Ebû Bekir Sahabe, Peygamber Efendimiz’le (s.a.v) birlikte tüm zorluklara göğüs germiş ve her ahvalde onun yanında olan kimselerdir. İslâm’ın ilk dönemleri meşakkatin ve mücahedenin olduğu dönemdir. Bu dönemde gösterdikleri cesaret ve yaptıkları fedakârlık Allah tarafından pek çok ayette övülmüştür. Bu ayetlerden biri, Muhâcirlerin ve ensarın ilkleri ile onlara güzelce uyanlardan Allah hoşnut olmuştur, onlar da O’ndan razıdırlar. Onlara, sonsuza dek hep içinde kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. Büyük bahtiyarlık işte budur. (Tevbe, 9/100) Bakara, 2/143; Âl-i İmrân, 3/172, 173; Haşr, 59/8, 9; Enfâl, 8/74 ayetleri de sahabinin fazileti hakkındadır. Peygamber Efendimiz (s.a.v) de kendisine destek olan ve kendisini çok seven ashabını her zaman övmüş, takdir etmiş, ümmetin en hayırlılarının onlar olduğunu zikretmiş, kendilerinden sonra gelen nesillere de onların hayırla anılması ve sevilmesi gerektiğini öğütlemiştir. Bizler Allah ve Resûlü’nün sevdiklerini severiz. Bu kimselerin başında da Hz. Ebû Bekir gelir. O Allah’ın hakkında ayet nazil ettiği, Resûlullah’ın Allah’ın dostu olmasaydım onu kendime dost seçerdim624 dediği kimsedir. Bu kimsenin sevilmemesi yahut şahsî menfaat ve siyasî çıkarlardan dolayı isnat edilen kötü söz ve yakıştırmalar kişilerin iman eksikliğinden, güzel hasletlerin yerini hasete bırakmasından kaynaklanmaktadır. O, hiçbir zaman halifelik ve makam sevgisiyle hareket etmemiştir. Allah’a olan güçlü imanı ve Peygamber Efendimiz’e (s.a.v) olan sadakati hiçbir sebeple hiçbir an sarsılmamıştır. Hz. Peygamber’in görevini devralmak ve ümmetin sorumluluğunu üstlenmek Hz. Ebû Bekir için hiç kolay olmamıştır. Ancak ümmetin ihtilafa düşüp dağılmasından kaynaklanan endişesi meşakkatli olan idareciliği yapmaya onu mecbur bırakmıştır. 624 Demircan, Demircan, Kitâbü’t Tabakâti’l-Kebîr, 2015, 3.cilt/196. 246 Araştırmamıza kaynaklık eden divân şairleri de şiirlerinde Hz. Ebû Bekir’in sevilmesi gerektiğini, Allah Resûlü’nün (s.a.v) de onu sevdiğini ifade etmişlerdir. Müslüman olan kimsenin Hz. Ebû Bekir’i sebbetmesinin, sevmemesinin düşünülemeyeceği ifade edilmiştir. Onu sevmeyenin cemâlullahı ve peygamberlerin yüzünü göremeyeceğini, yaptığı ibadetlerin kabul edilmeyeceğini de zikretmişlerdir. Hem Ebû Bekr ǾÖmer ǾOsmânı sevdim cânla Cümle ashâb-i habîb-i kibriyâdır sevdiğim625 (K. 11/6) Cânımızdır hubb-ı Bû Bekr ü ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî Râfızî dirlerse bi’llâhi’l-azîm bühtân bize626 (K. 31/24) Severim ben dahı Ebubekr’i Cânımın cânıdır cenâb-ı ǾÖmer 627 (K. 8/6) Cismüm ol hazret-i Bû Bekr’i ǾÖmer ǾOsmân’a İbn-i ǾAmmiyyi Resûl Haydar-ı Kerrâr’a fedâ628 (G. 5/3) Resûlün sevdigi bunlar Ebû Bekir ‘Ömer ‘Osmân ‘Alî damâd-ı peygamber cenân-ı heşt bâbına me’mûr629 (G. 9/4) 625 Roohi Maleky, Himmetzâde Ahmet Cezbî Divanı, 60. 626 Altay, Hâmî Dîvânı, 119. 627 Aydan Uğurlu, Baba Hüsnî ve Dîvânı (İnceleme-Metin) (Ankara: Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2020), 266. 628 Savran, Malatyalı Sabrî Dîvânı, 38. 629 Karayiğit, Divan-ı Sükuti (Metin-İnceleme-Dizin), 248. 247 Allâh Allâh bu ne mezheb kim müselmânım diyen Sebb Ebûbekr ü ǾÖmer Fârûk u ǾOsmân etmede630 (G. 8/6) İdenler Hazret-i Bû-Bekr’i inkâr Cemâlin görmesünler enbiyânun631 (G. 7/2) Sana kimden geldi bu emr-i fâni Kanı şeriǾâtin kitâbun kanı Zemm edersen Bekr [ü] ǾÖmer ǾOsmânı Düzdügün kitâblar Kurǿân olamaz632 (11’li H.Ö. 16/8) Ebûbekr’i azîzüm itme inkâr Cemâlin görmek istersen Hüdâ’nun633 (G. 10/2) YaǾni anlar Hazret-i Bû Bekr ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî Birbirinden etme tefrîk böylece insânı sev634 (K. 7/5) 1.13. Diğer Tasniflediğimiz başlıklar altında alamadığımız şiirleri bu başlık altında topladık. Bu şiirlerin her birinde Hz. Ebû Bekir’in farklı yönünden bahsedildiği için beyitleri kısaca açıklayacağız. 630 Sedanur Uzun, Trabzonlu Hazînedar-Zâde Âgâh Osman Paşa Divanı (İnceleme-Tenkitli Metin) (Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2020), 448. 631 Arslan, Leylâ Hanım Divanı, 275. 632 Çeçen, Malatyalı Necatî Divanı, 86. 633 Savran, Malatyalı Sabrî Dîvânı, 117. 634 Taşdelen, Şevkî Hasan Tahsin İstanbulî Divanı (Transkripsiyonlu Metin ve Sadeleştirme), 390. 248 Hayâ vü hilm ile ǾOsmân-ı zi’n-nûreyne sânîdir Ebû Bekr-i zamân Fârûk-ı vakt vâhid-i devrân635 (K. 45/29) Bu beyitte Hz. Ebû Bekir, zamanın Ebû Bekir’i olarak isimlendirilmiştir. Abû Bakr u Omar Osman Alini Zahra ilan Hasan Husayn valîni Aldı acal barça mürsal nabîni Murtazaga dünya vafa kılmadı Ebubekir Ömer Osman ve Ali'yi Zühre ile Hasan Hüseyn veliyi Ecel aldı bütün nebi ve seyyidleri (Aliyy’ül-) Murtazaya dünya vefa etmedi636 637 (11’li H.Ö. 7/2) Bu beyitte dört dostla birlikte ehl-i beytten kimselerin vefat ettiğinden, dünyanın vefâsız olduğundan dert yanılmıştır. Ebûbekr ü ǾÖmer ǾOsmân’a rehber Veliyy-i Murtazâ’sın yâ Muhammed638 (K. 8/6) Bu beyitte Hz. Peygamber’in sahabilere rehber olduğu ifade edilmiştir. 635 Sağlam, Abdî-i Karahisârî ve Divanı, 167. 636 Yığın, Hazini Hokandi Divanı’nın Transkribe Metni ve Türkiye Türkçesine Aktarılması, 206- 207. 637 Yığın çalışmasında noktalama işaretleri kullanmıştır. 638 Uğurlu, Baba Hüsnî ve Dîvânı (İnceleme-Metin), 266. 249 Cenâb-ı Şeyh Saǿde’d-din Cebâvî etrâfında Şâm Yolunda gördü üç atlı ki sandı anı hâs u Ǿâm Meger cedd-i Resûlullah Ebû Bekir ǾAlî imâm Okundu şânına âyet-i kelâm Hubbu lâ yenâm Sunarlar cezbe-i Hakkı o demde oldular mestân639 (Mu. 14/8) Bu beyitte SaǾdiyye tarikatının kurucusu olan Saǿdeddin Cebâvîye’nin Şam yolunda üç atlı gördüğünü bunların Hz. Peygamber, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ali olduğu ifade edilmiştir. Sahra-i kıyamatda oşal haca-i Taha Yıglab yoradurlar kiliban köz yaşı darya Kavsar suyidin taşnaga bergay Asadulla Abû Bakr Omar Osman iki şahzada Zahra Tangla tüşadür başıga savda-i şafaat Asîlar üçün ol kün-i gavga-i şafaat Kıyamet sahrasında (meydanında) o Tahanın sahibi Gözyaşlarını derya kılıp ağlayıp yürürler Susayanlara Kevser suyundan ikram eder Esedullah Ebubekir Ömer Osman iki şehzade Zehra Kıyamette başına (aklına) şefaat sevdası düşer Asiler için o (gün) şefaat kavgasının günü(dür)640 641(Müs. 7/5) 639 Karayiğit, Divan-ı Sükuti (Metin-İnceleme-Dizin), 93. 640 Yığın, Hazini Hokandi Divanı’nın Transkribe Metni ve Türkiye Türkçesine Aktarılması, 259. 641 Yığın çalışmasında noktalama işaretleri kullanmıştır. 250 Keça-kündüz Rasûlullahnı aldidan cüda bolmas Abû Bakr u Omar Osman Âliyi Murtaza uttı Gece gündüz Rasulullahın yanından ayrılmayan Ebubekir ve Ömer Osman Ali-yi Murtaza gitti642 643(G. 6/2) Ol Ebûbekr ǾÖmer ü ǾOsmân ǾAliyyü’l-Murtazâ Kutb-ı Ǿâlem bir velî Haydar’ımız var şübhesiz644 (G. 11/6) Beyitte dünyanın merkezi, ilmin başı velî olan Hz. Ali ile birlikte Hz. Ebû Bekir’in, Hz. Ömer’in ve Hz. Osman’ın adı da zikredilmiştir. Bir yanına Bû Bekr ü ǾÖmer Hazret-i ǾOsmân Bir yanına turdı şeh-i merdân-ı Muhammed645 (G. 12/9) Beyitte bir yanında Hz. Ebû Bekir’in, Hz. Ömer’in ve Hz. Osman’ın bir yanında da yiğitlerin başı olan Hz. Muhammed (s.a.v)’in olduğu ifade edilmiştir. Ebû Bekr turur kasr-ı bilimde bil şehenşâhım ǾÖmerdir emr-i Hakkı cismim içre eyleyen fermân646 (G. 5/2) Beyitte Hz. Ebû Bekir’in ilimde en üstün olduğu belirtilmiştir. 642 Yığın, Hazini Hokandi Divanı’nın Transkribe Metni ve Türkiye Türkçesine Aktarılması, 182. 643 Yığın çalışmasında noktalama işaretleri kullanmıştır. 644 Mayda, Nevşehirî Sıyâmzâde Hasan Hamdî Dîvânı (İnceleme-Metin), 240. 645 Yıldırım, Osman Şems Efendi, Hayatı, Eserleri ve Dîvânı (Metin-İnceleme-Tahlil), 230. 646 Stojanovska, Bahrî Divanı ve İncelemesi, 236. 251 ǾUlûm-i zâhir ü bâtın rumuz-ı evvel ü âhir Ebû Bekr ü ǾÖmer ǾOsmân u Haydarla olup iǾlân647 (K. 23/11) Beyitte görünen ve görünmeyen ilimler, öncesi ve sonrası işaretlerin Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’yle ilân edildiği belirtilmiştir. Dedi kim cümleden ol bana Hak ede suǿâl sonra Bu Bekr ü ǾÖmer sonra sanadır mîzân648 (K. 19/14) Dini konuda Hz. Peygamber’i bulamayan kişiler Hz. Ebû Bekir’e gider ona danışırdı.649 Beyitte bu duruma telmih vardır. Ol Abû Bakr u Omar Osman Aliyul Murtaza İkki şahzada kayan ketti yana Hayrunnisa Şunça ashab-ı Muhammad ketti barça avliya Ey Hazinî emdi navbat sanga yetti hasrata Har küni fikr et ölüm şah u gadanı koymadı O Ebubekir ve Ömer Osman Aliyy’ul-Murtaza İki şehzade (Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin) ile Hayrunnisa nereye gitti Hz.Muhammed’in onca sahabesi ve bütün evliyalar gitti Ey Hazini şimdi de sıra sana geldi (ki vah) yazık 647 Duman, Fâzıl Dîvânı (Transkripsiyonlu Metin-İnceleme) 2.cilt, 47. 648 Canlı, Hâfız ’Ulvî Dîvânı (İnceleme-Metin-Dizin), 174. 649 Demircan, Kitâbü’t Tabakâti’l-Kebîr, 2015, 3.cilt/198. 252 Her gün şunu düşün ki ölüm şahları da gedaları da bırakmadı650 (Mu. 5/5) Pâye-i Bû Bekr’i tutup muǾteber Bir kademe indi cenâb-ı ǾÖmer 651 (Mes. 21/3) Hz. Ömer, halifeliğe Hz. Ebû Bekir’in daha lâyık olduğunu düşünüp onun halife olması fikrini ortaya atmıştır. Kendisi de Hz. Ebû Bekir’den sonra onun vasiyeti ile halife olmuştur. Kanda Ebû Bekr u ǾÖmer kanda ben Kendümi dûn bilürem ol rütbeden652 (Mes. 21/9) Beyitte şair nerede Ebû Bekir ve Ömer nerede ben, kendimi o rütbeden alçak bilirim diyerek kendini makama lâyık görmediğini ifade etmiştir. Hazret Bû-bekr ǾOmer ǾOsmân ǾAlîni dost tut Dost tutganlarnı dag-ı çâker min bu kün653 (G. 19/17) Beyitte Hz. Peygamber’in kendine dost edindiği dört kişiyi, kişinin kendisine dost etmesi gerektiği belirtilmiştir. 650 Yığın, Hazini Hokandi Divanı’nın Transkribe Metni ve Türkiye Türkçesine Aktarılması, 246- 247. 651 Şahin, Keçeci-zâde İzzet Molla`nın Divanları: Bahâr-ı Efkâr ve Hazân-ı Âsâr, 702. 652 Şahin, Keçeci-zâde İzzet Molla`nın Divanları: Bahâr-ı Efkâr ve Hazân-ı Âsâr, 702. 653 Öztürk, Meczûb Dîvânı (İlk 38 varak) Nemengânlı ’Abdal-’Azîz Hoca Metin-İnceleme-Sözlük, 120. 253 Hakîkat gevheri nûr-ı Muhammed dînüm îmânum Ebû Bekrü ǾÖmer ǾOsmânu Hayder Şâh-ı devrânum654 (G. 12/1) Şair, beyitte dinim ve imanım gerçeğin cevheri Hz. Peygamber’in nurudur, Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osmân ve Hz. Ali’de çağın hükümdarlarıdır demiştir. İǾtikâd-ı bâtılı eyle derûnundan cüdâ Ne didiyse ol mutîǾ-i Ǿömr Muhammed Mustafâ Bû-Bekir dahi ǾÖmer ǾOsmân ǾAlî şîr-i vegâ ǾAşk-ı bârîden ol kalb-i şerîfin müstefîd655 (Mur. 4/3) Beyitte, yanlış inançları içinden çıkar, ömrünce itaat eden Muhammed Mustafa (s.a.v) ve dört halife ne dediyse onların sözlerinden mübârek kalbin faydalansın diyerek dua edilmiştir. Bûbekr nâmla Fârûk-ı veraǾ Dahı ǾOsman-ı sehâ Haydar dem656 (K. 69/28) Beyitte Hz. Ebû Bekir’in şânı, Hz. Ömer’in takvâsı ve bununla birlikte Hz. Osman’ın cömertliği, Hz.Ali’nin çağı olduğu ifade edilmiştir. Ebâ Bekr ü ʿUsmân ü Haydar gavta urmışlar 654 Arvas, Seyyid İsmail Hakkı (Mislî) Dîvânı, 315. 655 Yanbal, Şâkir Mehmed Efendi Divânı (Metin-İnceleme), 705. 656 Beyhan, Enderunlu Fâzıl Divanı (Metin-İnceleme), 673. 254 Hakîkat gevheri çün şerʿ-i ʿûmmândın temâşâ kıl657 (G. 9/2) Beyitte Hz. Ebû Bekir, Hz. Osman ve Hz. Ali’nin suya vurduklarını çünkü hakikat gevherinin şer denizinde izlenebileceği ifade edilmiştir. Bû-Bekr ü ǾÖmer Hazret-i ǾOsmân u ǾAlî'ye Ǿİzz ü şeref ü devlet ü rifǾatsin efendim658 (K. 17/5) Beyitte şair, Hz. Ebû Bekir’e, Hz. Ömer’e, Hz. Osman’a ve Hz. Ali’ye izzetli, şerefli saadetsin ve yücesin efendim diyerek övgüde bulunmuştur. Ebû Bekr’e eger oldunsa bende ǾÖmer ǾOsmân’ı sevdin ise cânda ǾAlî’yi Mücrimî buldunsa tende Açıkdır mürşid-i kâmilden ebvâb659 (Mur. 5/5) Beyitte kâmil mürşid olmak için önce dört dostu sevmek gerektiği anlatılmıştır. Ebu Bekr’in müdâmî bendesiyim mâǾden-i sıdkım ǾÖmer Fârûk-ı Hakk’ım fark-ı Hakk’a Ǿâlî sultânım660 (G. 7/3) 657 Öztürk, Üveysî Dîvânı: Edebiyat ve Dil İncelemesi, 441. 658 Arslan, Şeref Hanım Dîvânı, 14. 659 Yakar, Ayıntablı Mahremî Divanı, 60. 660 Yakar, Ayıntablı Mahremî Divanı, 119. 255 Beyitte şair, doğruluk kaynağı olan Hz. Ebû Bekir’e devamlı köle olduğu ifade edilmiştir. Penâhın Hâfızâ rûz-ı cezâ sâhib-livâ olsun Ebâ Bekr ü ǾÖmer ǾOsmân ǾAliyyü’l-Murtazâ olsun İmâm isnâǾaşer şâh-ı şehîd-i Kerbelâ olsun Hudâ’yı lem-yezel püşt ü penâh ol pür-kerem yazmış Keremdir her ne kim dostdan gelürse sanma kem yazmış661 (Mu. 5/5) Hâfız-ı Mar’aşî, bu beyitinde mahşer gününde sığınılacak yerin dört dostun, on iki imamın, Kerbela’da şehid olanların sancağının altı olsun, Allah çok cömert yazmış ki sığınanlara yazık olmaz, dosttan ne gelirse iyiliktir, kötü yazdığını sanma demiştir. Çün Ebû Bekr ü ǾÖmer ü ǾOsmânı Yâr-ı cân itdi şeh-i merdânı662 (Mes. 168/98) Beyitte, Hz. Ebû Bekir’in, Hz. Ömer’in ve Hz. Osmân’ın Hz. Peygamber’i canlarına dost ettikleri zikredilmiştir. Bir Ebubekr yâd-gâr-ı resûl 661 Lütfi Alıcı, Divan-ı Hâfız-ı Mar’aşî İnceleme-Tenkitli Metin (Kahramanmaraş: Ukde, 2010), 135. 662 Ersoy Akbaş, Üsküdarlı Fodlacızâde Ahmed Râsim Dîvânı (İnceleme-Metin) (Kütahya: Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010), 145. 256 Câna virür şerîf-i zikri şifâ663 (G. 9/2) Beyitte Hz. Ebû Bekir’in Resûlullah’ı (s.a.v) hatırladıkça, o şerefli hatırlamanın canına şifa verdiği ifade edilmiştir. Bû-Bekir yâr-i nuhustîn-i resûl Cân-ı hıdmeti itmişdi kabûl664 (Mes. 52/29) Beyitte Hz. Ebû Bekir’in Hz. Peygamber’in ilk dostu, arkadaşı olduğu ve onun yolunda hizmet etmeyi kabul ettiği ifade edilmiştir. Hz. Ebû Bekir’in İslâm’ı ilk kabul edenlerden olduğu vurgulanmıştır. 663 Fatma Esra Kanmaz, Ömer Şevki Mardinî ve Divanı (Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010), 85. 664 Yanbal, Şâkir Mehmed Efendi Divânı (Metin-İnceleme), 375. 257 SONUÇ Türk Edebiyatı içerisinde 19. yüzyıl divânlarında Hz. Ebû Bekir’in yeri ve önemini göstermek amacıyla hazırlanan tezde ilk dönem eserleri örnek metinlerle birlikte sunulmuştur. Bu ilk edebî metinlerde Hz. Ebû Bekir’in dürüstlük, yiğitlik, fedakârlık gibi faziletleri vurgulanmıştır. Ayrıca, Hz. Ebû Bekir’in halkın arasında da en iyi ve seçkin bir kişi olduğu belirtilmiştir. Hz. Ebû Bekir’in hayatı genel ana hatlarıyla ele alınmıştır. Hz. Ebû Bekir’in Müslüman olmadan önceki hayatı ile Müslüman olduktan sonraki hayatı birbirinden çok farklı değildir. Bunun sebepleri arasında Hz. Ebû Bekir’in çok küçük yaşlarda Hz. Peygamber’i arkadaş edinmesi zikredilebilir. Hz. Ebû Bekir’in edebî yönü incelenirken eserlerine de yer verilmiştir. Bu eserler içerisinde ahidnâmesine, divânına, hutbelerine, mektuplarına, vecîzelerine yer verilmiştir. Bu eserlerin dilinin sade, açık ve anlaşılır olduğu görülmüştür. Türk Edebiyatı’nda Hz. Peygamber’i konu edinen türler içerisinde Hz. Ebû Bekir’i de görmek mümkündür. Bu minvalde cenknâmelerde, faziletnâmelerde, hicretnâmelerde, hilyelerde, manzum siyerlerde, menkıbe kitaplarında, mesnevîlerde, methiyelerde, miraçnâmelerde Hz. Ebû Bekir incelenmiştir. Bu türler, Türk Edebiyatı’nın temelinde Hz. Ebû Bekir’e sevginin ve saygının olduğunu göstermiştir. 19. yüzyılda daha öncesinde rastlanılmayan şekillerin bu dönemde kullanıldığı ve incelediğimiz divânlar içerisinde Râci’nin üçer mısradan meydana gelen şekillerle, ilk bendi beş mısradan diğer bendleri altı mısradan oluşan şiirler yazdığı görülmüştür. 19. yüzyılda incelenen divânlarda Hz. Ebû Bekir'e ayrılan bir başlık altında şiirler yazıldığı görülmektedir. Aynı zamanda dört dostun bir arada zikredildiği şiirlerde vardır. Hz. Ebû Bekir'e yazılmış ve dört dost içerinde Hz. Ebû Bekir’in anıldığı şiirlerin sayısı oldukça fazladır ve farklı türlerde yazılmışlardır. Naat ve methiye türünde yazılan şiirlerin sayısı ve beyit uzunluğu çeşitlidir. 258 19. yüzyıl divânlarında Hz.Ebû Bekir’in pek çok yönüne değinilmiştir. Burada en çok ortaya çıkan yönü sıddîk oluşu ve yâr-ı gâr oluşudur. Bu iki kavramın şiirde mazmunlaştığı ifade edilebilir. Tasavvufa kaynaklık etmesi yönüyle Hz.Ebû Bekir incelenmiş, divânlarında Hz. Ebû Bekir’i konu edinen şairlerin mensubiyeti bilinmeyenler hariç tutulduğunda en çok Nakşîbendiler hemen akabinde de Mevlevîler olduğu tespit edilip tablo halinde gösterilmiştir. Bu tablo, şairin muhitini tespit etmek bakımından divânların ne kadar önemli olduğunu bir kez daha vurgulamıştır. Bu şiirlerde intisap ettikleri tarikatların silsilerini Hz. Ebû Bekir’e dayandırmaları dikkat çekmektedir. Sonuç olarak görülüyor ki çalışmamızda incelediğimiz 19.yüzyıl divânlarında şairler, Hz.Ebû Bekir’in her yönünü şiire nakşetmişlerdir. Onun maddî ve manevî özelliklerini ayrıntılı bir biçimde incelemişlerdir. Hz. Ebû Bekir hakkında divânlardan edindiğimiz bilgiler hem tarihe hem Türk Edebiyatı’na kaynaklık edecek özelliklere sahiptir. Çalışmamızın bu alanda çalışma yapacak araştırmacılara önemli bilgiler sunmasını temenni ediyoruz. Ayrıca Türk İslâm Edebiyatı’nda Hz. Ebû Bekir ile ilgili çalışma yapacaklar için 15-18. yüzyıllarda en azından öne çıkan şairlerin divânlarının çalışılmasını tavsiye etmekteyiz. 259 KAYNAKÇA Adaş, Emine. Sutûrî, Hayatı, Edebî Kişiliği ve Dîvânı. Afyonkarahisar: Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2008. Ahmed Cevdet Paşa. Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârih-i Hulefâ. 2 Cilt. İstanbul: Bedir Yayınevi, 1966. Ak, Murat. “Bir Osmanlı Münevveri Fâik Ömer Efendi Ve Divân-ı Nu‘ût’u” 25 (2015), 47-94. Akar, Metin. Türk Edebiyatında Manzum Mi’râc-Nâmeler. Ankara: Kültür Turizm Bakanlığı Yayınları, 1.Baskı., 1987. Akbaş, Ersoy. Üsküdarlı Fodlacızâde Ahmed Râsim Dîvânı (İnceleme-Metin). Kütahya: Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010. Akıncı, Akın. XIX. Yüzyıl Şairi Rıf’at Mehmed Karslı Dîvânı (İnceleme-Metin). Kırklareli: Kırklareli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2015. Akkuş, Yasemin. Benderli Cesârî’nin (Ölüm: 1829) Dîvânı ve Dîvânçesi (İnceleme-Tenkitli Metin). İstanbul: Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Doktora Tezi, 2010. Aktan, Bilâl. Nehcü’l Ferâdîs Cennetlerin Açık Yolu. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 1. Baskı., 2017. Akün, Ömer Faruk. “Divan Edebiyatı”. TDV İslâm Ansiklopedisi. Erişim 19 Mart 2023. https://islamansiklopedisi.org.tr/divan-edebiyati Akyol, Gülten. Sıyâmzâde Hasan Hamdî Divanı (İnceleme-Metin). Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2020. Algar, Hamid. Nakşibendîlik. İstanbul: İnsan Yayınları, 1.Baskı., 2007. Algül, Hüseyin. “Hz.Ebû Bekir’in Hicretten Vefatına Kadar Olan Dönemdeki Faaliyetlerine Genel Bir Bakış” 3/6 (2005), 107-122. Algül, Hüseyin. “Hz.Ebûbekir’in İslâm’ın İlk Yıllarındaki Faaliyetlerine Genel Bir Bakış” 1/1 (2003), 25-41. Alıcı, Lütfi. Divan-ı Hâfız-ı Mar’aşî İnceleme-Tenkitli Metin. Kahramanmaraş: Ukde, 2010. Altay, Adem. Hâmî Dîvânı. Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2008. Alvan, Türkân. “Hicret-i Nebî’nin Klasik Türk Şiirine Yansıması”. FSM İlmi Araştırmalar İnsan ve Toplum Bilimler Dergisi 0/7 (2016), 1-31. Alvan, Türkan. “Nadide Bir Çiçek Münazarası: Himmetzâde Şeyh Ahmed Cezbî den Şükûfenâme”. Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, 29. https://doi.org/10.15247/Dev.2022.354 Andı, M. Fatih. Servet-i Fünun’a Kadar Yeni Türk Şiirinde Şekil Değişmeleri. İstanbul: Kitabevi, 1997. Kutadgu Bilig Yusuf Has Hacib. çev. Reşid Rahmeti Arat. İstanbul: Kabalcı Yayınevi, 1.Baskı., 2006. Arslan, Mehmet. Bursalı İffet Dîvânı. Ankara: Kültür Turizm Bakanlığı, 2018. Arslan, Mehmet. “Gulâmî, Sivaslı”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. Erişim 30 Ocak 2023. https://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/gulami-sivasli 260 Arslan, Mehmet. Leylâ Hanım Divanı. İstanbul: Kitabevi, 2003. Arslan, Mehmet. Sivaslı Gulâmî Dîvânı. İstanbul: Asitan, 2009. Arslan, Mehmet. “Şeref Hanım”. TDV İslâm Ansiklopedisi. Erişim 31 Ocak 2023. https://islamansiklopedisi.org.tr/seref-hanim Arslan, Mehmet. Şeref Hanım Dîvânı. Ankara: Kültür Turizm Bakanlığı, 2018. Arslan, Zafer. Divan-ı Sûzî-i Sivâsî Tenkitli Metin-İndeks. Kahramanmaraş: Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010. Arvas, Fuat Asım. Seyyid İsmail Hakkı (Mislî) Dîvânı. Edirne: Trakya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010. Ateş, Süleyman. Hz. Ebubekir (r.a). İstanbul: Yeni Ufuklar Neşriyat, 2016. Atmaca Karaman, Özlem. Aşkî Hüseyin Efendi Dîvânı (Edisyon-Kritik, Metin İnceleme). Ağrı: Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019. Avcı, Sait. Râci Divanı (Metin ve Dinî Tasavvufî Tahlil). Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Billimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2015. Avcıl, Şükran. XIX. Yy. Şairi Şeyh Hacı Abdullah Ferdî Efendi Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği ve Dîvânının Tenkitli Metni. Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010. Ay, Ümran. Münîrî (Öl. 1521?)’nin Manzum Siyer-i Nebî’si Cilt.1 (İnceleme- Metin). İstanbul: Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Doktora Tezi, 2007. Aydın, Abdullah. “Hanyalı Nûrî Osman Divanından Girit’e Dair Yansımalar”. Aydın, Abdullah. Hanyalı Nûrî Osmân ve Dîvânı. Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2009. Aydın, Nilgün. Konya Âşıklık Geleneğinde (18-19. yy) Âşık Şem’î ve Şiir Dünyası (İnceleme-Metin). Konya: Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2019. Aydoğan, Fatih. Sahaflar Şeyhi-Zâde Es’ad Mehmed Efendi Divanı. Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2003. Aykanat, Timuçin. Sâfî Baba ve Divanı (İnceleme-Karşılaştırmalı Metşn- Sadeleştirme-Sözlük-Dizin). Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Billimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2015. Aykanat, Timuçin. “Sâfî Baba ve Dîvânı Üzerine”. Türük UluslararasıDil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi 1/19 (01 Ocak 2019), 278- 290. https://doi.org/10.12992/TURUK791 Azar, Birol. Türâbî Divânı (İnceleme-Metin). Elazığ: Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2005. Balaban, Yıldız. Edib Harâbî Divanı (Karşılaştırmalı Metin). İstanbul: İstanbul Kültür Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2017. Banarlı, Nihad Sami. Resimli Türk Edebiyatı Tarihi. İstanbul: Milli Eğitim Basımevi, 1998. Bardakçı, Ramazan. Musa Kâzım Paşa (Hayatı-Sanatı ve Külliyatı). Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2007. Beyazkaya, Mehmet. Mahmut Cemil Bey Divanı (Transkripsiyonlu Metin). Tokat: Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2013. 261 Beyhan, Esra. Enderunlu Fâzıl Divanı (Metin-İnceleme). İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2021. Bıyık Yapa, Melek. Aşkî Mustafa Dîvânı Edisyon Kritik. İstanbul: Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Doktora Tezi, 2007. Bilgi, Betül Kevser. Giritli Hilâlî Dîvânı (İnceleme-Metin). Malatya: İnönü Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019. Bostancı, Eyyup. Nail Abbas Paşa Divanı ve Tahlili. Elazığ: Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2007. Bozkurt, Nebi. “Minber”. TDV İslâm Ansiklopedisi. Erişim 15 Nisan 2023. https://islamansiklopedisi.org.tr/minber Büyükçınar, A. Muhtar. Hadislerle İslâm Tergib ve Terhib. İstanbul: Hikmet Yayınları, 1984. Büyükkaya, Hande. Faik Ömer ve Divanı: Karşılaştırmalı Metin-İnceleme. İstanbul: İstanbul Kültür Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2008. Canlı, Melek. Hâfız ’Ulvî Dîvânı (İnceleme-Metin-Dizin). Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2009. Ceyhan, Adem - Koyuncu, Fatih. “Dört Halifeye Dair Menkıbeler ve Rafizî’ye Nasihatler: Menkabet-i Çehâr-Yâr-i Kibâr” 41/1 (2017). Çakır, Maruf. Rîzî Divanı (İnceleme-Metin). Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2017. Çakmak, Serkan (ed.). Atebetü’l-Hakâyık (İnceleme-Tenkitli Metin-Tıpkıbasım). İstanbul: Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yayınları, 1.Baskı., 2019. Çambel Kalço, Şebnem. “19. Yüzyıl Şâirlerinden Manastırlı Sâlih Fâik’in Dîvân’ına Dâir Bazı Hususlar ve Hazîne-i Fünûn Dergisi’nde Yayımlanan Şiirleri” 6/1 (2020). Çambel Kalço, Şebnem. Manastırlı Sâlih Fâik ve Dîvânı. İstanbul: Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019. Çavuşoğlu, Halime. Nâfi Arab Tâhir Efendi-Zâde’nin Hayatı, Edebî Kişiliği ve Divanı (İnceleme-Transkripsiyonlu Metin). Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Billimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2012. Çeçen, Mehmet Korkut. Malatyalı Necatî Divanı. Ankara: Grafiker Yayınları, 1.Baskı., 2015. Çelebi, Asaf Hâlet. Mevlânâ ve Mevlevîlik. Ankara: Hece Yayınları, 1.baskı., 2002. Çelik, Hatice. Bendî Mustafa Baba Dîvânı (İnceleme-Metin). Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Billimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010. Çetin, İsmet. Türk Edebiyatında Hz.Alî Cenknâmeleri. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 1997. Çetin, Rıdvan. XIX. Yüzyıl Mutasavvıf Şairlerinden Seyyid Süleymân Mahvî Dîvânı (İnceleme-Metin). Kütahya: Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2014. Çobanoğlu, Ferda. Enderunlu Ferîd İbrahîm Dîvânı’nın Metni ve İncelemesi. İstanbul: Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2006. 262 Çoşkun, Ferdi. Sabrî (Mehmet)Divanı Edisyon-Kritik-İnceleme. Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2013. Çubukcu, Hatice. “İslam Tasavvufunda Hz.Ebû Bekir’in Yeri” 66 (2018). Demirayak, Kenan. Arap Edebiyatı Tarihi- II Sadru’l-İslam Dönemi. Ankara: Fenomen Yayınları, 1. Baskı., 2009. Demirayak, Kenan. Hazreti Ebû Bekir Hayatı, Edebî Kişiliği ve Divanı. İstanbul: Gül Kitap, 2011. Demircan, Adnan (ed.). Kitâbü’t Tabakâti’l-Kebîr. İstanbul: Siyer Yayınları, 2.baskı., 2015. Demircan, Adnan (ed.). Kitâbü’t Tabakâti’l-Kebîr. İstanbul: Siyer Yayınları, 2.Baskı., 2015. Devellioğlu, Ferit. Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat. Ankara: Aydın Kitabevi Yayınları, 34.Baskı., 2020. Dolat, Mustafa. Kütahya Belediyesi Mustafa Hakkı Yeşil Kütüphanesi 24557 Numaralı Dîvân-ı Lutfî (İnceleme-Metin-Sözlük). Kütahya: Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2014. Duman, Mehmet Âkif. Fâzıl Dîvânı (Transkripsiyonlu Metin-İnceleme) 2.cilt. Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2005. Duman, Muhammed. Trabzonlu Emin Hilmi Hayatı-Eserleri-Edebi Kişiliği ve Divanının Metni. Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010. Durmuş, İsmail. “Abdünnâfi İffet Efendi”. TDV İslâm Ansiklopedisi. Erişim 31 Ocak 2023. https://islamansiklopedisi.org.tr/abdunnafi-iffet-efendi Düzenli, Mesut Bayram. XIX. Yy. Nakşibendî Şeyhlerinden Hocazâde Ahmed Kâmil Divanı. İstanbul: Kriter Yayınevi, 1.Baskı., 2018. Efe, Mustafa. Mehmet Şemseddin Ulusoy’un Eş’ȃr-ı Şemsȋ Adlı Dȋvȃnı (İnceleme- Metin). Bursa: Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2018. Ekici, Ayşegül. Nihânî Dîvânı (İnceleme-Metin). Ankara: Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2022. Ekici, Hasan. Hasan Hilmî Edirnevî Dîvânı (İnceleme-Metin). Malatya: İnönü Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010. Ekinci, Ramazan. Safâyî Ali Dede Dîvânı. Ankara: Gece Kitaplığı, 2.Baskı., 2016. Elaldı, Mehmet. Bursalı İbrahim Râzî Divanı (İnceleme-Transkripsiyonlu Metin). Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Doktora Tezi, 2017. Elmacı, Betül. İstanbullu Eşref Divanı (Metin-İnceleme). Sakarya: Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2016. Eraslan, Elif. Hasirizâde Mehmet Elif Efendi, Edebî Kişiliği ve Divan’ı. Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Billimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2009. Eraslan, Kemal - Tosun, Necdet. Hoca Ahmed Yesevî Külliyâtı. Ankara: Ahmet Yesevi Üniversitesi, 2019. Erdoğan, Mehtap. Türk Edebiyatında Manzum Hilyeler. İstanbul: Kitabevi, 2013. 263 Ertem, Davut. Lüzûmî Ahmed Efendi Dîvânı (İnceleme-Transkripsiyonlu Metin- Dizin). Adana: Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2016. Erzen, Mehmet Halil. İhyâ Dîvânı ve Tahlîli (İnceleme-Tahlîl-Tenkitli Metin) I.Cilt. Van: Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2012. Fayda, Mustafa. “Ebû Bekir”. C. 10. Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1994. Gemici, Nurettin. “Aşkî Mustafa Efendi’nin Medine Tarihine Dâir Birtakım Yeni Bulgular”. Gökçe, Halim. Mehmet Refîkî (Hayatı, Edebî Kişiliği, Şiirleri). Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 1998. Gökyay, Orhan Şaik. Dedem Korkudun Kitabı. İstanbul: Milli Eğitim Basımevi, 1973. Grabus, Merzuk. Hulefâ-i Râşı̇dîn Dönemı̇nı̇n İslam Tarı̇hı̇nde Belı̇rleyı̇cı̇ Rolü (Hz. Ebû Bekı̇r Dönemı̇). Bursa: Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2020. Gülmez, Sema. Cevrî İbrahim Çelebi ve Hilye-i Çihâr-Yâr-ı Güzîn Adlı Eseri. İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2006. Gündüz, Emrah. Abdünnâfi İffet Efendi ve Divanı (İnceleme-Metin). Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Doktora Tezi, 2018. Güneş, Mustafa. Hüznî Dîvânı II (İnceleme-Metin-İndeks). Adana: Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 1988. İlbak, Üzeyir. Divan-ı Şems-i Hayâlî Tuhfetü’l-Uşşak Metin ve İnceleme. İstanbul: İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010. İlgar, Yusuf. Afyonkarahisarlı Şâir Ali Feyzî (Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği ve Türkçe Divânı). Afyon: A.K.Ü Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 1997. İnan, Ömer Suat. Hoca-Zâde Ahmed Kâmil Efendi ve Dîvân’ı (İnceleme-Metin). Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2016. İşler, Necati. Su’ûdu’l-Mevlevî, Hayatı, Eserleri ve Dîvânı (Zâdegân). Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2005. Kanar, Mehmet. Osmanlı Türkçesi Sözlüğü. 2 Cilt. İstanbul: Say Yayınları, 1.Baskı., 2009. Kanar, Mehmet. Osmanlı Türkçesi Sözlüğü. 2 Cilt. İstanbul: Say Yayınları, 1.Baskı., 2009. Kanmaz, Fatma Esra. Ömer Şevki Mardinî ve Divanı. Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010. Kaplan, Ercan. Karacızade İzzet Molla Divanı (İnceleme-Metin). Kütahya: Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010. Kara, Hilal - Kara, Abdullah. Can Yoldaşı Hz. Ebû Bekir Hayatı - Ahlakı. İstanbul: Siyer Yayınları, 1.Baskı., 2021. 264 Karakaş, Esma. Racûlî, Hayatı, Edebî Kişiliği ve Divanı. Afyon: Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2008. Karakuş, Esra. Seyyid Ahmed Cemâlî Divanı (İnceleme-Metin). Sivas: Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019. Karayiğit, Atiye Buket. Divan-ı Sükuti (Metin-İnceleme-Dizin). Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019. Kaya, Bayram Ali. Osman Nevres Dîvânı. Ankara: Kültür Turizm Bakanlığı, 2020. Kayya, Serpil. Selâmî Dîvânı’nın Transkripsiyonlu Metni. Kütahya: Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2001. Kazancı, Ahmet Lütfi. Emîr’ül Mü’minîn Hz.Ebûbekir (r.a). İstanbul: Ensar Neşriyat, 3.Baskı., 2018. Kazcı, Özgür. Sâdık Ağazâde Sıdkî Efendi Divânı (Çeviriyazılı Metin- İnceleme 1a-48b). Gaziantep: Gaziantep Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2011. Keleş, Reyhan. “İslâmî Türk Edebiyatı’nda Hicret ve Hicretle İlgili Kavramlar” 11/7 (2016). Keleş, Reyhan. “Örneklerle Türk Edebiyatı’nda Medhiye” 22 (2009). Keskı̇n, Mahir Selim. Derviş Selîm Sırrî Dîvânı (İnceleme-Metin-Diliçi Çeviri- Dizin-Tıpkıbasım). İstanbul: Yıldız Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019. Keskin, Mahir Selim - Sona, İbrahim. “Türk Edebiyatında ‘Sırrî’ Mahlaslı Şairler ve Derviş Selim Sırrî Dîvânı”. Yıldız Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 3/1 (2019). Kılıç, Ahmet. Kudsî Dîvânı (Transkripsiyonlu Metin-İnceleme). Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010. Kiremitçi, Ferdı̇. “Türk İslam Edebiyatında Manzum Hicretnâmeler ve Mustafâ Fevzî b. Nu’mân’ın ‘Hicret-i Habîb-i Rabbü’l- Âlemîn’ Başlıklı Mesnevisi”. Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi 0/18 (2017), 333-402. Koç, Nagihan. Hâfız Mehmed Sebâtî Divânı’nın Transkripsiyonlu Metni ve İncelenmesi. Sakarya: Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2006. Köksal, Mehmet Fatih. “Bahreddîn/Bahrî”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. Erişim 30 Ocak 2023. https://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/bahreddin- bahri Kurşun, Zekeriya. “Mehmed Memduh Paşa”. TDV İslâm Ansiklopedisi. TDV İslâm Ansiklopedisi. Erişim 31 Ocak 2023. https://islamansiklopedisi.org.tr/mehmed-memduh-pasa Kuyumcu, Fehmi. Erzincanlı Tüfekçizade Salih Baba Divanı (Rabıtai Nakş-i Hayal). İstanbul: Baha Vakfı Yayınları, 1996. Küçük, Sabahattin. “Enderunlu Fâzıl”. TDV İslâm Ansiklopedisi. Erişim 30 Ocak 2023. https://islamansiklopedisi.org.tr/enderunlu-fazil Kürkçüoğlu, Kemâl Edib. Osman Şems Efendi Dîvânı’ndan Seçmeler. İstanbul: Kubbealtı Neşriyatı, 1. Baskı., 1996. 265 Leylek Yıldırım, Çiçek. Nâzikî ve Divânı (İnceleme-Metin). Çanakkale: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019. Mayda, Ferhat. Nevşehirî Sıyâmzâde Hasan Hamdî Dîvânı (İnceleme-Metin). Nevşehir: Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2018. Mert, Aslı. Nâkâm Divanı (İnceleme-Tenkitli Metin). Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2012. Mollamehmetoğlu, Osman Zeki. Sünen-i Tirmizî Tercemesi. İstanbul: Yunus Emre Yayınevi, 1981. Muhammed Abdülhay el-Kettâni. Hz.Peygamber’in Yönetiminde Sosyal Hayat ve Kurumlar. çev. Ahmet Özel. 3 Cilt. İstanbul: İz Yayıncılık, 1990. Mutlu, İsmail - Döğen, Şaban. Câmiü’s-Sağîr Muhtasarı, Tercüme ve Şerhi. İstanbul: Yeni Asya Neşriyat, 1996. Mutlu, Merve. 19. Yüzyıl Dîvân Şiiri Poetikası (Enderunlu Vâsıf, Keçecizâde İzzet Molla, Müştâk Baba, Leylâ Hanım, Leskofçalı Gâlib, Osmân Nevres, Yenişehirli Avnî, Hersekli Ârif Hikmet). Sakarya: Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2021. Okur Meriç, Münevver. Cem Sultan Cemşid ü Hurşid. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, 1997. Okyay, Ercan. Senîh-i Mevlevî Divanı. Çanakkale: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2005. Onuk, Osman. ’Abdü’l- ’Azîz ’Âsım-ı ’Irâkî’nin Hayatı, Edebi Kişiliği ve Divanı. Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Billimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2016. Ömer Tabba. Dîvanu Halîfetu Rasûlullah Ebî Bekri’s-Sıddîk. Beyrut: Dâri’l- Erkam b. Ebî’l-Erkam, 1999. Önal, Sevda. “Hâtif, Ali Hâtif Efendi”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. Erişim 30 Ocak 2023. https://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/hatif-ali-hatif-efendi Önal, Sevda. Hâtif, Hayatı, Edebî Kişiliği ve Divanı (İnceleme-Karşılaştırmalı Metin). Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Billimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2010. Özbalıkçı, M.Reşit. Asr-ı Saadet ve Râşit Halifeler Döneminde Hitâbet. İzmir: Yeni Akademi Yayınları, 1.Baskı., 2005. Özgül, M. Kayahan. Osman Nevres Hayâtı ve Eserleri. İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 1.Baskı., 1999. Öztürk, Fatih. Üveysî Dîvânı: Edebiyat ve Dil İncelemesi. Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2020. Öztürk, Jale. Meczûb Dîvânı (İlk 38 varak) Nemengânlı ’Abdal-’Azîz Hoca Metin- İnceleme-Sözlük. Adana: Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 1995. Özyıldırım, Ali Emre. Keçeci-zade İzzet Molla’nın Mihnet-Keşân’ı ve Tahlili. Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2002. Pala, İskender. Ansiklopedik Divân Şiiri Sözlüğü. İstanbul: Kapı Yayınları, 30.baskı., 2018. Pekolcay, Necla. Mevlid (Vesîletü’n-Necât) Süleyman Çelebi. Ankara, 6. Baskı., 2018. 266 Roohi Maleky, Mahnaz. Himmetzâde Ahmet Cezbî Divanı. Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2012. Sağlam, Hacer. Abdî-i Karahisârî ve Divanı. Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2011. Sarıçam, İbrahim. Hz. Ebu Bekir. Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1.baskı., 1996. Sarıkaya, Erdem. Ebubekir Celalî Divanı: Karşılaştırmalı Metin-İnceleme. İstanbul: İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2008. Savran, Ömer. Malatyalı Sabrî Dîvânı. Malatya: Malatya Kitaplığı Yayınları, 1.Baskı., 2014. Sırma, İhsan Süreyya. Müslümanların Tarihi. İstanbul: Beyan Yayınları, 2017. Sofuoğlu, Mehmed. Sahîh-i Buhâri ve Tercemesi. İstanbul: Ötüken Neşriyat, 1987. Soleimanzadehshekarab, Naser. Âciz Dîvânı. Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2011. Söylemez, Ayşe. Reşîd Paşa Dîvân. Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2016. Stojanovska, İvona. Bahrî Divanı ve İncelemesi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2015. Suyûtî, İmam. Halifeler Tarihi Târîhu’l Hulefâ. ed. Recep Songül. İstanbul: Asalet Yayınları, 1. Baskı., 2018. Şahin, Ebubekir Sıddık. Keçeci-zâde İzzet Molla`nın Divanları: Bahâr-ı Efkâr ve Hazân-ı Âsâr. Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2004. Şahin, Gülay. Zekî Dîvânı (İnceleme-Metin-Dizin). Balıkesir: Balıkesir Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2008. Şentürk, Ahmet Atillâ. Osmanlı Şiiri Kılavuzu. İstanbul: Dby Yayınları, 2020. Şentürk, Didem. 19. yüzyıl şairlerinden Hatice Nakiyye Hanım’ın Divanı’nın Transkripsiyonlu Metni ve İncelenmesi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010. Şığva, Bülent. Şeyh Hasan Haydar Divanı (İnceleme-Tenkidli Metin). Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Billimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2012. Takhirova, Ramila. “Yunus Emre Divanı’nda Özel İsimler”. Aksaray: Somuncu Baba Tarih Ve Kültür Araştırmaları ve Araştırma Merkezi Uygulama Yayını, ts. Tan, Nail. “Şeyh Şa’bân-ı Velî’nin Takipçilerinden Şair Şeyh İbrahim Şevki Efendi ve Bir Cönkteki 16 Şiiri”. Kastamonu, 2012. https://docplayer.biz.tr/156608674-I-uluslararasi-seyh-sa-ban-i-veli- sempozyumu.html Tanrıkulu, Mustafa. Râgıb Paşa-zâde Lütfî’nin Divânı. İstanbul: Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2020. Tari, Benal. Re’fet Mehmed (1198-1238/1784-1823) Dîvânı (İnceleme-Metin). İstanbul: Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2011. Taşdelen, İshak. Şevkî Hasan Tahsin İstanbulî Divanı (Transkripsiyonlu Metin ve Sadeleştirme). Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Billimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2014. 267 Tatçı, Mustafa. Yunus Emre Dîvânı (İnceleme - Metin) I. Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 1990. Temir, Hakan. “Hz. Ebû Bekir’in Evlilikleri ve Çocukları”. 26. Sivas, 2019. Tepeli, Yusuf. Dervîş Muhammed Yemînî Fazîlet-Nâme (Giriş-İnceleme-Metin). 2 Cilt. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 2002. Tevfikoğlu, Muhtar. Ali Emîrî Efendi. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 1.Baskı., 1989. Tezcan, Esma. Şevkî İbrahim Efendi Divânı (İnceleme- Transkripsiyonlu Metin). Kütahya: Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2007. Tiker, Savaş. Necmî Divânı (İnceleme-Metin). Van: Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2003. Timuroğlu, Vecihi. Şeyh Bedrettin Varidat. Ankara: Türkiye Yazıları Yayınları, 1.Baskı., 1979. Toprak, İsmail. Hazreti Ali Cenkleri. İstanbul: Büyüyenay Yayınları, 1. Baskı., 2014. Turan, Lokman. Yenişehirli Avnî Bey Divani’nın Tahlili (Tenkitli Metin) Encümen-i Şu’arâ ve Batı Tesirinde Gelişen Türk Edebiyatına Geçiş 1.cilt. Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Billimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 1998. Turan, Muhittin. Behrî Dîvânı (İnceleme-Metin). Kütahya: Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2008. Türkyılmaz, Necla. Kemahlı İbrahim Hakkı ve Dîvânı. Uşak: Uşak Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2014. Uçar, Yaprak. Hüsnî’nin Hayatı, Edebi Kişiliği ve Divânı. Şanlıurfa: Harran Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2011. Uçman, Abdullah. “Edib Harâbî”. TDV İslâm Ansiklopedisi. Erişim 31 Ocak 2023. https://islamansiklopedisi.org.tr/edib-harabi Uğurlu Arslan, Mustafa. Ali Emîrî Efendi ve Divanı. İstanbul: Fatih Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2008. Uğurlu, Aydan. Baba Hüsnî ve Dîvânı (İnceleme-Metin). Ankara: Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2020. Uludağ, Süleyman. “Muhammed”. C. 30. Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2005. Uludağ, Süleyman. Tasavvuf Terimleri Sözlüğü. İstanbul: Kabalcı Yayınevi, 2.Baskı., 2012. Urğun (Doğan), Serap. Eşref Paşa Divânı. Elazığ: Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010. Uz, Özkan. “Nâkâm”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. Erişim 31 Ocak 2023. https://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/nakam Uzun, Sedanur. Trabzonlu Hazînedar-Zâde Âgâh Osman Paşa Divanı (İnceleme- Tenkitli Metin). Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2020. Ünal, Mehmet. “Hicretnâme Türüne Yeni Bir Örnek: Mehmed Nazif’in‘Fî Hicreti’n-Nebî Aleyhisselâm’ Başlıklı Mesnevisi” 21 (2020). 268 Ünver, İsmail. “XIX. Yüzyıl Divan Şiiri”. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi Dergisi, 131-140. https://doi.org/10.1501/Dtcfder_0000000547 Vergili, Orhan. Hacı Hulûsî Baba Dîvânı. Kastamonu: Kastamonu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2020. Vergili, Orhan. “Hacı Hulûsi Baba ve Dîvânı”. International Journal of Filologia 3 (2020). Yakar, Halil İbrahim. Ayıntablı Mahremî Divanı. Konya: Palet Yayınları, 2012. Yalçınkaya, Yağız. Kerküklü Seyyid Şükrî Dîvânı. İstanbul: İstanbul Kültür Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Doktora Tezi, 2019. Yalçınkaya, Yağız. “XIX. Asır Kerkük Şuarasından Seyyid Şükrî ve Dîvân’ı”. Türk Dili Araştırmaları Yıllığı- Belleten 68 (01 Aralık 2019), 113-156. https://doi.org/10.32925/tday.2019.32 Yanbal, Semra. Şâkir Mehmed Efendi Divânı (Metin-İnceleme). Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2009. Yavuz, Kemal. Garib-nâme (Tıpkıbasım, Karşılaştırmalı Metin ve Aktarma). 2 Cilt. İstanbul: Türk Dil Kurumu Yayınları, 2000. Yavuz, Mustafa. Mehmed Memdûh Fâik Bey (Hayatı, Sanatı, Eserleri). Erzincan: Erzincan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2016. Yavuz, Selin. Eskicumalı Hamîd Divanı (İnceleme-Metin). Edirne: Trakya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019. Yekbaş, Hakan. “Hasan Cesârî”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. Erişim 30 Ocak 2023. https://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/cesari-hasan Yekbaş, Hakan. Sivaslı Rûhî Divanı. Sivas: Sivas Belediyesi, 1.Baskı., 2017. Yığın, Musa. Hazini Hokandi Divanı’nın Transkribe Metni ve Türkiye Türkçesine Aktarılması. İstanbul: Fatih Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2011. Yıldırım, Harun. Sahihî Buhari’den Vaazlar. İstanbul: Sağlam Yayınevi, 2015. Yıldırım, Hüseyin. Zelilî Divânı (Metin-Aktarma-Gramer İncelemesi). Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2008. Yıldırım, Sadettin. Hz.Ebû Bekir’in Hayatı ve Tarihi Şahsiyeti. Kahramanmaraş: Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2021. Yıldırım, Yusuf. “Edebiyatımızda Hz.Ebubekir”. Sivas: Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Rektörlük Matbaası, 2019. Yıldırım, Yusuf. Osman Şems Efendi, Hayatı, Eserleri ve Dîvânı (Metin- İnceleme-Tahlil). İstanbul: Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2013. Yıldız, Ahmet Hamit. Leskofçalı Galip Hayatı, Dönemi, Sanatı, Divanı ve Metnin Bugünkü Türkçesi. İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Yüksek Lisans Tezi, 2003. Yıldız, Evşen. Giryân Divanı (İnceleme-Metin). Ankara: Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2012. Yıldız, Mehmet Yusuf. Divan-ı Nazîf İnceleme – Metnin Çeviri Yazısı - İndeks. Kahramanmaraş: Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2017. 269 Yıldızdağ, Gülay. “Mehmet Refikî, Muhammet Şanlı”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. Erişim 31 Ocak 2023. https://teis.yesevi.edu.tr/madde- detay/mehmet-refiki-muhammet-sanli Yılmaz, Fatih Mehmet. Türk Edebiyatı’nda Hz. Ebû Bekir Vecizeleri ve Bedreddin b. Himmet-Yârü’l-Mevlevî’nin Tuhfetü’s-Sıddîk’ı. Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2011. Yılmaz, H.Kâmil. Anahatlarıyla Tasavvuf ve Tarîkatlar. İstanbul: Ensar Neşriyat, 1.Baskı., 1994. Yılmaz, Salih. Câzib Divanı İnceleme, Metin. Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010. Yurttaş, M.Nurullah. Feyzî Halil Bey Divânı Hayatı, Edebi Şahsiyeti, Eserleri ve Divânı’nın İncelemesi. Afyon: Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2007. “Diyanet Hadislerle İslam”. Erişim 16 Ocak 2023. https://hadislerleislam.diyanet.gov.tr/sayfa.php?CILT=1&SAYFA=477 Mukaddime İbn Haldun. İstanbul: Dergah Yayınları, 7.Baskı., 2011. 270