Hukuki Genişlik Bağlamında Memlükler Döneminde Tatbik Edilen Dört Mezhep Uygulaması* Shahin Khanjanov Dr., Bursa Uludağ Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, İslam Hukuku Ana Bilim Dalı Bursa/Türkiye Sahin_xancanov@hotmail.com http://orcid.org/0000-0001-7858-928X Öz: Fıkhi mezheplerin oluşumlarını takiben İslam devletleri yargısal alanda hukuki öngörüle- bilirlik ve istikrar açısından bu mezhepleri tercih etmeye başladılar. Memlükler dönemine ka- dar devletler, yargısal alanda tercihlerini genelde tek mezhepten yana kullanırlarken Mem- lükler, dört Sünnî mezhebe de aynı hukuki statüyü vererek dört mezhepli yargısal sistemi baş- lattılar. Bu uygulamanın amacına dair pek çok fikir ileri sürülmüş olup, biz makalemizde bun- lardan “hukuki genişliği sağlama ve hukuki ihtiyaçları giderme” argümanını öne çıkararak uy- gulamayı bu yönde okumaya çalıştık. Zira o döneme dair ulaştığımız bazı tarihi ve ilmi kayıtlar, uygulamayı açıklamada bu gerekçenin de bize makul ve doğru bir açıklama verebileceğini gös- termektedir. Aşağıda geleceği üzere uygulamaya dair diğer açıklamaların haklılık paylarını teslim etmekle birlikte, biz makalemizde bu gerekçeler içerisinde pek üzerinde durulmayan “hukuki genişlik” gerekçesini desteklemeye çalışacağız. Nitekim döneme dair tabakat, fürû fı- kıh, fetâvâ ve usûl-i fıkıh kaynaklarından ulaştığımız bazı sonuçlar, Memlüklerce başlatılan çok mezhepli yargısal sistemin, hem devlete hem de halka hukuki alanda bir genişlik ve kolay- lık sağladığını bize göstermektedir. Şöyle ki, devlet yetkilileri hukuki alanda dört mezhebin her birinden ihtiyaç duydukları görüş ve çözümleri tercih edebilirlerken, halk da makalemizde tefvîż ismini verdiğimiz uygulamayla, mezhep kadıları aracılığıyla farklı mezhep kadılarına başvurabilmekte ve böylece mezhepsel genişlikten faydalanabilmekteydi. Makalemizde hu- kuki genişlik düşüncesine teorik zemin oluşturması açısından o dönemde yükselişe geçen mezheplerarası intiḳâl düşüncesi üzerinde de durulmuş ve bu dönemde bu düşüncenin söz ko- nusu uygulamalara teorik zemin sağladığı savunulmuştur. Son olarak makalede Memlükler döneminde uygulanan dört mezhepli sistemin bu yönde anlaşılmasının günümüz açısından değerine temas edilmekte ve bunun günümüz fıkıh düşüncesine yeni katkılar ve açılımlar sağ- layacağı ifade edilmektedir. Anahtar Kelimeler: Fıkıh, Fıkıh Tarihi, Memlükler, Dört Mezhep Uygulaması, İntikâl, Hukuki Genişlik. Geliş Tarihi/Received Date: 25.04.2021 Kabul Tarihi/Accepted Date: 06.08.2021 Araştırma Makalesi/Research Article Atıf/Citation: Khanjanov, Shahin. “Hukuki Genişlik Bağlamında Memlükler Döneminde Tatbik Edilen Dört Mezhep Uygulaması”. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/2 (Aralık 2021), 443-471. https://doi.org/10.51447/uluifd.927662 * Bu makale, “Memlükler Dönemi Hanefilerinde İçtihad ve Taklid Tartışmaları” başlıklı doktora tezi (Bursa: Bursa Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2021) esas alınarak hazır- lanmıştır. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/2 (Aralık 2021) 444 ▪ Shahin Khanjanov The Practice of the Application of Four Madhhabs in the Mamluk Period in the Context of Legal Diversity Abstract: Following the formation of fiqh madhabs, Islamic States began to prefer these schools of law in the judicial field in terms of legal predictability and stability. Until the Mamluk period, states generally preferred a single madhab in the judicial field, while the Mamluks gave the same legal status to all four Sunni madhhabs and initiated a quadruple judicial system. Although many ideas have been put forward regarding the purpose of the application, we think the argument “providing legal flexibility and diversity” provides us with the most reasonable and strongest explanation among them. The conclusions we have obtained from the sources of ṭabaqāt, fiqh, fatāwā and uṣūl al-fiqh about the period, support this argument. This diverse judicial system initiated by the Mamluks, provided a broadness and convenience in the legal field for both the state and the people. That is to say, while state officials could choose the views and solutions they needed from each of the four madhhabs in the legal field, the public could apply to different madhhab judges through their own madhhab judges in terms of legal solutions, thus benefiting from the madhhabs width. In our article, in terms of forming a theoretical basis for the idea of legal width, the idea of intiqāl, which was on the rise at that time, was also emphasized and it was argued that this thought provided a theoretical basis for these practices in this period. Finally, in the article, the value of the understanding of the four-madhhab system applied during the Mamluk period in this direction is discussed in terms of today and it is stated that this will provide new contributions and expansions to today’s fiqh thought. Keywords: İslamic Law, The History of İslamic Law, Mamluks, Application of Four Sunni Madhhab, İntiqāl, Legal Diversity. [You may find an extended abstract of this article after the bibliography.] Giriş Memlüklerin (1250-1517) ilk sultanlarından Zâhir Baybars’ın (öl. 676/1277) baş- lattığı yargıda dört mezhep uygulamasının amacına dair, aşağıda ayrıntılarına deği- neceğimiz üzere, o dönemden günümüze pek çok fikir ileri sürülmüştür. Uygulama- nın nedenine dair fikir ileri sürenlerden Yossef Rapaport, uygulamanın nedenleri arasından hukuki genişliğin sağlanması argümanını ön plana çıkarmakta ve uygula- mayı bu yönde bir okumaya tabi tutmaktadır. Şöyle ki, Rapaport’a göre Zahir Baybars (öl. 676/1277), bu uygulamayı başlatarak devletin tek mezhep yerine dört mezhepten yararlanmasının önünü açmayı hedeflemişti. Dört mezhep uygulamasının nedenle- rine dair kaleme aldığı makalesinde bu düşüncelerini savunan Rapaport’un bu iddi- aları, kanaatimizce uygulamaya dair güçlü açıklamalardan birisini teşkil eder. Makalemizde, o dönemde uygulanan dört mezhep uygulamasını bu yönde okuya- cak ve bu düşünceyi, ulaştığımız tarihi kayıtlar yanında başka açılardan da destekle- meye çalışacağız. Rapaport, düşüncelerini daha çok tabakat ve tarih kitaplarından Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/2 (Aralık 2021) Hukuki Genişlik Bağlamında Memlükler Döneminde Tatbik Edilen Dört Mezhep Uygulaması ▪ 445 nakillerle temellendirirken, biz tarih ve tabakat eserlerinden nakillere yine yer ver- mekle birlikte, bunlara ek olarak usûl-i fıkıh, fürû fıkıh, kazâ ve fetva alanına dair eserlerden de istifade edecek ve bu bağlamda o dönemin usûl-i fıkıh eserlerinde çokça savunulmaya başlanan mezhepler arası intiḳâl ve tetebbuʿu’r-ruḫaṣ düşüncesini bu uygulamaya teorik altyapı sağlayan düşünceler olarak işleyeceğiz. Ayrıca, döne- min fürû fıkıh, edebü’l-kādî ve fetâvâ eserlerinde yer alan, farklı mezhep kadılarının birbirine hüküm tevdii anlamında tefvîż uygulamasını, dört mezhep uygulamasının sağladığı hukuki genişlik imkanının halka yönelik pratiği açısından değerlendirece- ğiz. 1. Dört Mezhep Uygulaması Öncesi Döneme Kısa Bir Bakış Sünnî fıkıh mezheplerinin kuruluşlarını tamamladıkları hicri 3 ve 4. yüzyıllardan itibaren İslam devletleri, hukuki alanda genelde bu mezheplerden birini benimseye- rek, tercihlerini genelde tek mezhepten yana kullanmışlardır. İlerleyen zamanla- rında Abbâsîler, hukuki alanı Hanefî kadılara tevdi ederken, Kuzey Afrika ülkeleri ve Endülüs, genellikle Mâlikî mezhebini tercih etmişlerdir. Yine Sâmânîler, Karahanlı- lar, Gazneliler ve Selçuklular Hanefî mezhebine öncelik verirlerken, Eyyûbîler, yargı alanını Şâfiî kādılkudâtlara bırakmışlardır.1 Devletlerin hukuki tercihlerini tek mezhepten yana kullandıkları bu dönemlerde, ilmi ve sosyal alanlarda da tek mezhepçilik düşüncesi hakimdi. Nitekim mezheplerin oluşumunu tamamladıkları asırları takip eden hicri 5 ve 6. asırlar boyunca tek mez- heplilik düşüncesi zirve dönemlerini yaşamış ve hem itikâdi hem de fıkhi mezhepler arasında rekabet ve üstünlük mücadeleleri ilmi ve siyasi alanlardan yer yer sosyal alanlara da taşmıştır.2 Bu dönemlerde ümmetin içinde bulunduğu siyasi ve ideolojik parçalanmışlıkları daha da körükleyen bu mücadele ve kavgalar, İslam dünyasını tehdit etmekte ve dış tehditlere açık hale getirmekteydi. İçeride Şiî İsmâilîler’in ne- redeyse tüm İslam dünyasını tehdit eder hale geldiği ve dışarıda da Haçlı tehdidinin 1 Ali Bardakoğlu, “Hanefî Mezhebi”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (Ankara: TDV Yayınları, 1997), 16/2; Eyyüp Said Kaya, “Mâlikî Mezhebi”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (Ankara: TDV Yayınları, 2003), 27/521-523; Mehmet Kalaycı, Tarihsel Süreçte Eşarilik-Maturidilik İlişkisi (Ankara Üni- versitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2011), 115, 118-119; Adem Arıkan, “Büyük Selçuklu- ların Hanefîlere Destekleri ve Irak Selçukluları Sultanı Mesud’un Faaliyetlerı”, Araşan Sosyal Bilimler Enstitüsü İlmi Dergisi, 5-6 (2008), 154-163; Mehmet Macit Sevgili, “Selahaddin Eyyûbi’nin Fıkhi Faaliyet- leri Bağlamında Sünnî Akideyi Yayma Çabası-Kürtlerin Şafiileşmesindeki Rolü”, Uluslararası Selahad- din Eyyubi Sempozyumu Bildirileri, ed. Necati Sümer - Ahmet Aktaş (İstanbul: Beyan Yayınları, 2017), 2/357. 2 Konuya dair daha geniş bilgi için bk. Kalaycı, Eşarilik-Maturidilik İlişkisi, 114-145; Hayreddin Karaman, İslam Hukuk Tarihi (İstanbul: İz Yayıncılık, 1999); Abdülhamit Sinanoğlu, “Selçuklular Döneminde Mez- hep Mücadeleleri Arasında Mutezile’nin Konumu”, II Uluslararası Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Sempoz- yumu: Selçuklularda Bilim ve Düşünce Bildiriler, ed. Mustafa Demirci vd. (Konya: Selçuklu Belediyesi Ya- yınları, 2013), 2/286-296; Cağfer Karadaş, “Selçukluların Din Politikası”, İstem 2 (2003), 100-101. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/2 (Aralık 2021) 446 ▪ Shahin Khanjanov iyice kendini hissettirdiği böyle bir ortamda ortaya çıkan Sünnî devletlerden Selçuk- lular, Zengîler ve Eyyûbîler, bu tehditlerle mücadele adına, Sünnîliği tüm kulvarlarda destekleme ve güçlendirme işine girişmiş ve İslam dünyasında birliği temin etme ça- lışmalarına hız vermişlerdi.3 Devletlerin uyguladıkları Sünnî eğitim projeleri kapsa- mında ve hissedilen dış ve iç tehditler karşısında, iç kenetlenme adına aralarındaki rekabet ve üstünlük mücadelelerini önemli ölçüde azaltarak Sünnîlik paydasında bir araya gelen fıkhi mezheplerin, aralarında gitgide bir yakınlaşma ve hüsnükabul or- tamı oluşmaya başlamıştı. İlerleyen dönemlerde Haçlı istilalarına ek olarak ortaya çıkan Moğol istilaları da, sebep olduğu kaos ve göçler sebebiyle, mezheplerin büyük kitleler halinde bir araya gelme ve yakınlaşma süreçlerini hızlandırmış ve artık “dört mezhep” fikri Sünnî toplumda iyice kabul görmüştü.4 Dört mezhep fikrinin artık iyice yerleştiği ve dört mezhepli medreselerin kurulduğu böyle bir ortamda Mem- lüklerin ilk hükümdarlarından Zâhir Baybars, bunu kazâî alana da taşımış ve dört mezhebe yargıda eşit hukuki statü tanıyan uygulamayı başlatmıştı.5 3 Ayşe Çekiç, “Selçuklulardan Eyyûbîlere Sünnî-İslam Devlet Siyasetinde Mısır’ın Yeri ve Önemi” Orta- çağ Araştırmaları Dergisi 1/1 (Aralık 2018), 119-133; Mehmet Çelik - Şükran Yaşar - Zafer Duygu, “Sel- çuklular’ın Devlet-Ümmet Bütünlüğünü Sağlama Projesinin İkinci Ayağı: Medrese-Tekke Uzlaşmasını Sağlama ve Türkmen Oymaklarını İslamlaştırma Politikası”, II Uluslararası Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Sempozyumu: Selçuklularda Bilim ve Düşünce Bildiriler, ed. Mustafa Demirci vd. (Konya: Selçuklu Beledi- yesi Yayınları, 2013), 4/316; Ahmet Ocak, “Şii-Sünnî Ekseninde Selçukluların Hicaz Politikası”, Selçuklu Tarihi ve Tarihçiliğinin Temel Meseleleri, ed. M. Ali Hacıgökmen vd. (Konya: Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırmaları Merkezi Yayınları, 2019), 749; a.mlf., “Selçuklular Döneminde Şii-Sünnî İlişkisi”, Erdem Atatürk Kültür Merkezi Dergisi (Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1996), 8/ 23, 404-409; Abdullah Ekinci, “Selçuklular’ın İslam Dünyasındaki Heterodoks Hareketlerle (İsmaili-Karmati) Mücadelesi”, I Uluslararası Selçuklu Sempozyumu: Selçuklu Siyasi Tarihi (Bildiriler), haz. Metin Hülagü vd. (Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2014), 3-6; Abdulkadir Turan, “Nureddin Mahmud Zengi Devri’nde (541-569/1146- 1174) İlmiye Sınıfı”, Journal of İslamicjerusalem Studies, 18/3 (2018), 36-41; Gülay Öğün Bezer, “Zengîler”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (Ankara: TDV Yayınları, 2013), 44/268-272; Bedrettin Basuğuy, “Selahaddin-i Eyyûbi Döneminde İlmi Hayat ve Dönemin Önde Gelen Alimleri”, I. Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu Asos Congress Bildiri Kitabı (Elazığ: ASOS Yayınları, 2016), 567-569. 4 Oğuzhan Tan, “Dört Parçalı Tek Sünnî Mezhep “Dört Hak Mezheb”in Kurumsal ve Kuramsal Kristal- leşmesi”, Journal of İslamic Research 29/2 (2018), 310, 316; Murteza Bedir, Fıkıh Mezhep Sünnet (İstanbul: Dem Yayınları, 2017), 181-182; Kalaycı, Eşarilik-Maturidilik İlişkisi, 145-190. 5 Bu uygulama konusunda bk. Ebü’l-Abbâs Takıyyüddin Ahmed b. Ali el-Makrîzî, el-Mevâʿiẓ ve’l-iʿtibâr bi- ẕikri’l-ḫıṭaṭ ve’l-âs̱âr, thk. Eymen Fuad Seyyid (London: Al-Furqan İslamic Heritage Foundation, 2013), 4/1, 397; Ramazan Şeşen, Sultan Baybars ve Devri (İstanbul: İSAR Yayınları, 2009), 226-227; Burak Gani Erol, “Memlüklerde Dört Mezhep Başkadılıklarının Kuruluşu ve İşleyişi”, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi 87 (Güz 2018), 76; Fatih Yahya Ayaz, “Memlük Sultan ve Emirlerinin Hanefîliğe Tutkunluğu Üzerine” Kastamonu Üniversitesi 4. Şeyh Şaban-ı Veli Sempozyumu, ed. Cengiz Çuhadar vd. (Kastamonu: Kastamonu Üniversitesi Matbaası, 2017), 2/441-442. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/2 (Aralık 2021) Hukuki Genişlik Bağlamında Memlükler Döneminde Tatbik Edilen Dört Mezhep Uygulaması ▪ 447 2. Uygulamanın Amacına Dair Serdedilen Görüşler Uygulamanın amacına dair o dönemden günümüze pek çok fikir ileri sürülmüş olup, biz öncelikle bunlara değinecek ve sonra da tercih ettiğimiz görüşü belirtece- ğiz. Bazıları bu uygulamayı, Hanefî olan Memlük sultanlarının, hakim mezhep olan Şâfiîliğe karşı kendi mezheplerini güçlendirme çabası olarak yorumlarken,6 bazı araştırmacılar bunu, o dönemde mezheplerin demografik yapısında yaşanan değişi- min bir gereksinimi olarak görürler.7 Uygulamayı ferdi çerçevede anlayarak Bay- bars’ın o dönemde tek ve etkili Şâfiî kādılkudât Tâceddin b. Bintü’l-Eʿazz’ın (öl. 665/1267) etkisini kırma adına söz konusu uygulamayı gerçekleştirdiğini ileri süren- ler de olduğu gibi, Memlükler’in bu uygulamayla tüm kesimlerin desteğini alma ve kendi meşruiyetlerini sağlamlaştırma amaçlarını güttüklerini ifade edenler de bu- lunmaktadır.8 Yossef Rapaport ise, yukarıdaki nedenlerden hiçbirisine katılmayarak, uygulamanın nedeninin, hukuki genişliğin sağlanması olduğunu savunur. Şöyle ki, ona göre Baybars, bu uygulamayı başlatarak hem devletin hem de halkın, tek mezhep yerine dört mezhepten de yararlanmasının önünü açmayı hedeflemişti.9 Konuya dair kaleme aldığı makalesinde bu düşüncelerini bazı argümanlarla savunan ve ulaştığı pratik örneklerle de görüşünü temellendiren Rapaport’un bu iddiaları, kanaatimizce uygulamaya dair bize güçlü açıklamalardan birisini sunar. Çünkü uygulamayı bu yönde okumak, bize aynı zamanda bu dört mezhepli kādılkudât uygulamasının ne- den Memlükler’in sonuna kadar ve her bölgede tatbik edilmeye devam ettiğinin de cevabını verir. Çünkü yukarıda uygulamanın nedenine dair ifade edilen demografik değişim gerekçesini ele alacak olursak, Memlükler dönemi boyunca demografik ola- rak bazı bölgelerde pek mensubu bulunmayan Hanbelî ve Mâlikî mezhebinden neden sürekli kadılar atanmaya devam edildiği hususunu açıklamamız zor olacaktır. Yine uygulamayı, Hanefîlerin, mezheplerini güçlendirmek ve yargıda tek mezhep yapmak için uyguladıkları gerekçesini alırsak, neden Memlükler’in sonuna kadar dört mez- hepten de kadıların atanmaya devam ettiğini ve Hanefî mezhebine dönülmediğini açıklamakta güçlük çekeriz. Yine bunu, Memlükler’in kendi meşruiyetlerini sağlama 6 Jorgen S. Nielsen, “Sultan Al-Zahir Baybars and The Appointment of Four Chief Qâdis, 663/1265”, Studia İslamica 60 (1984), 176; Richard Van Leeuwen, Bir Osmanlı Şehri Şam: Vakıflar ve Şehir, çev. H. Ebru Aksoy (İstanbul: Küre Yayınları, 2012), 89; Sherman Jackson, “The Primacy of Domestic Politics: İbn bint al-Aʿazz and the Establishment of The Four Chief Judgeships in Mamluk Egypt”, JAOS 115 (1996), 52-65. 7 Abdurrahman Atçıl, “Memlükler’den Osmanlılar’a Geçişte Mısır’da Adli Teşkilat ve Hukuk (922- 931/1517-1525)”, İslam Araştırmaları Dergisi 38 (2017), 96. 8 Mehmet Fatih Yalçın, Bahri Memlüklerde Dımaşk Kadılkudatları (İstanbul: Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2016) 26-31; Erol, “Memlüklerde Dört Mezhep Başkadılıklarının Ku- ruluşu”, 76-77. 9 Yossef Rapaport, “Legal Diversity in The Age of Taqlīd: The Four Chief Qāḍīs Under The Mamluks”, İslamic Law and Society 10/2 (2003), 210-228. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/2 (Aralık 2021) 448 ▪ Shahin Khanjanov amacıyla başlattıklarını düşünenlerin de, bunun neden tüm Memlükler dönemi bo- yunca devam ettiğini açıklamaları gerekir.10 Uygulamayı, İbn Bintü’l-Eʿazz’ın nüfu- zunu kırmaya bağlayan gerekçe de aslında hukuki genişlik argümanını destekler ma- hiyettedir. Zira aşağıda da geleceği üzere, o dönemde görevde bulunan Şâfiî kadısı İbn Bintü’l-Eʿazz, mezhebinin görüşlerine aykırı diğer mezhep görüşlerini uygula- maya yanaşmamakta ve hukuki ihtiyaçlar bağlamında devlet yetkililerinin taleple- rine olumsuz karşılık vermekteydi.11 Bu husus, Baybars’ın hukuki ihtiyaçlar bağla- mında dört mezhepli sisteme geçişini etkileyen nedenlerden birisi olarak kabul edi- lebilir. 2.1. Uygulamanın Hukuki Genişliği Sağladığına Dair Argümanlar Rapaport’un getirdiği tarihi kayıtlara ve argümanlara ek olarak, her ne kadar o dönemde dört mezhepli yargı sisteminde kadıların verdiği hükümlerin kayıtlarını içeren “kadı sicilleri” elimizde bulunmasa da, dönemin hem tabakat, edebü’l-kādî ve fetâvâ gibi diğer fıkhi kaynaklarından ulaştığımız bazı kayıtlar hem de aşağıda deği- neceğimiz üzere o dönemde mezheplerin birbirinden istifadesine yönelik geniş bir hüsnükabul ortamının oluşmuş olması, uygulamanın hukuki genişliği sağlamaya yö- nelik olduğunu düşünmemize imkan tanımaktadır. İbn Hacer, yargıda dört mezhep uygulamasının nedenine dair bir açıklamasında, bunun, insanlara fıkhi hükümlerde bir genişleme ( ًوً سعً ة ً -sağlama amacıyla konduğunu ifade eder.12 Nitekim o yıllara ka (ت ً dar tek Şâfiî kādılkudât sisteminin yürürlükte olduğu ülkede, görevde bulunan Şâfiî kadısı Tâceddin b. Bintü’l-Eʿazz’ın, diğer mezhep görüşlerini uygulamaya yanaşma- masının bazı devlet erkanında rahatsızlığa sebeb olduğu ve Sultan Baybars’a yapılan tavsiyeler sonucunda, onun dört mezhepli sistemi uygulamaya koyduğu ifade edi- lir.13 Bunun sonucunda artık yönetimin dört mezhep kadısının her birine müracaat etme yolu açılmış oluyordu. Böylece ülkede etkin olan Şâfiî nüfuzu da kırılmış ve devlet politikalarının çoklu resmi mezhep ortamında daha rahat tatbiki imkanı doğ- muş oluyordu. Bunun keyfiliğe götürmemesi gerektiğine dikkat çeken Tâceddin es- Sübkî (öl. 771/1370), yöneticilerin, bir maslahat durumunda mezheplerden uygun buldukları görüşleri alabileceklerini ifade eder. Dört mezhep uygulamasına şiddetle 10 Rapaport, “Legal Diversity”, 211-215. 11 Yalçın, Bahri Memlüklerde Dımaşk Kadılkudatları, 28; Şükrü Özen, “Kādılkudât”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (Ankara: TDV Yayınları, 2001), 24/79. 12 Ebü’l-Fazl Şihâbüddîn Ahmed b. Ali el-Askalânî İbn Hacer, Refʿu’l-iṣr ʿ an ḳuḍâti Mıṣr, thk. Ali Muhammed Ömer (Kahire: el-Mektebetü’l-Hanci, 2010), 262. 13 Şükrü Özen, “Kādılkudât”, 24/79; Yalçın, Bahrî Memlüklerde Dımaşk Kâdılkudâtları, 28; Ahmed Fekry Ibrahim, School Boundaries and Social Utılıty ın İslamic Law: The Theory and Practice of Talfīq and Tatabbuʿ al-Rukhaṣ ın Egypt (Washington DC: The Graduate School of Arts and Sciences of Georgetown Univer- sity, Doktora Tezi, 2011), 110. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/2 (Aralık 2021) Hukuki Genişlik Bağlamında Memlükler Döneminde Tatbik Edilen Dört Mezhep Uygulaması ▪ 449 karşı çıktığı bilinen Sübkî’nin14 buradaki ifadelerinden onun aslında farklı mezhep- lerden istifadeye karşı olmadığı anlaşılıyor. Muhtemelen Sübkî, sadece Şâfiî mezhe- binin üstün konumunun sarsılmasından rahatsızlık duymaktadır. Sübkî, özellikle yol kesiciler ve bozgunculara taʿzîr cezasının ağırlaştırılması hususunda, devlet erkanı- nın mezhepsel genişlik yolunu takip etmelerinin gerekliliğini vurgulamıştır.15 Muh- temelen Sübkî bununla, ceza hukuku alanında verdiği cezaların ağırlığıyla seçilen Mâlikî Mezhebi’nin tercihini kastediyordu. Nitekim o dönemde ceza hukuku ala- nında daha çok Mâlikî mezhebi görüşlerinin tercih edildiğine ve ağır cezalar husu- sunda Mâlikî kādılkudâta başvurulduğuna dair kaynaklarda pek çok kayıt mevcuttur. Çünkü Mâlikî mezhebi ceza hukuku alanında diğer mezheplere nazaran, daha ağır cezalara izin vermekteydi.16 Hatta bazı kayıtlara göre, sanık hakkında idamın öngö- rüldüğü durumlarda dava Mâlikî kadıya tevdi edilmekte, idam için yeterli delil bulu- namadığında ise, sanığın salıverilmesi için dava Şâfiî veya Hanbelî kadılara intikal ettirilmekteydi. Örneğin Mâlikî kadı, zındık birisininin idamına yeterli kanıt bulama- dığında onu Şâfiî kadıya yönlendirerek ona tevbe kapısını göstermekle salıverilme- sini sağlamakta, diğer yandan Şâfiî kadı da, sanık hakkında idam cezasının gerekti- ğini düşündüğü, fakat mezhebine göre bu cezayı veremediği durumlarda, davayı Mâlikî kadıya tevdi edebilmekteydi. O dönemde verilen 26 idam cezasını inceleyen Rapaport, bunlardan 18 idam cezasının Mâlikî kadılarca verildiğini, 4 davada ise sa- lıvermenin gerçekleştiğini ve bunların Şâfiî ve Hanefî kadılarca yapıldığını tespit et- miştir.17 Michael Winter’in tespit ettiği başka bir örnekte ise, sultan, idama mahkum etmek istediği birisinin davasını özellikle Mâlikî kadıya havale etmiş, Mâlikî kadı da idama hükmetmiştir.18 O döneme ait klasik tabakat kaynaklarında bununla ilgili pek çok dava örneğine rastlamak mümkündür. Bu örneklerde özellikle zındıklıkla ve sa- pıklıkla suçlanan kişilerin davalarının Mâlikî kadılara götürüldüğü göze çarpar.19 Ör- neklerde, bazen Mâlikî kadının tek başına idam hükmünü infazdan çekindiği ve bu- nun için yöneticilerin ve diğer üç mezhep kadısının desteğini istediği de ifade edilir.20 14 Tâceddin Abdülvehhâb b. Ali es-Sübkî, Ṭabaḳātü’ş-Şâfiʿiyyeti’l-kübrâ, nşr. Abdülfettâh Muhammed el- Hulv - Mahmud Muhammed et-Tanâhî (Kahire: İsa el-Bâbî el-Halebî, 1964), 8/319-321. 15 Tâceddin Abdülvehhâb b. Ali es-Sübkî, Muʿîdü’n-niʿam ve mübîdü’n-niḳam (Beyrut: Müessesetü’l-Kü- tübi’s-Sekāfiyye, 1986), 25. 16 Ibrahim, School Boundaries, 114. 17 Rapaport, “Legal Diversity”, 223-225 18 Michael Winter, “The Judiciary of Late Mamluk and Early Ottoman Damascus: The Administrative, Social and Cultural Transformation of The System”, ed. Stephan Conermann, History and Society during the Mamluk Period (1250-1517) (Göttingen: Bonn University Press, 2014), 202. 19 Ebü’l-Fazl Şihâbüddîn Ahmed b. Ali el-Askalânî İbn Hacer, ed-Dürerü’l-kâmine fî aʿyâni’l-miʾeti’s̠-s̠âmine, nşr. Muhammed Abdülmuîd Hân (Haydarabad: Meclisü Dairati’l-Maârifi’l-Osmâniyye, 1972), 1/368- 370, 373; 5/60; Salâhaddin Halil b. İzzeddin es-Safedî, el-Vâfî bi’l-vefeyât, nşr. Ahmet el-Arnaût – Mus- tafa et-Türkî (Beyrut: y.y., 2000), 8/103; Şemseddin Muhammed b. Abdurrahman es-Sehâvî, eḍ-Ḍavʾü’l- lâmiʿ li-ehli’l-ḳarni’t-tâsiʿ (Beyrut: Daru’l-Cîl, 1992), 1/146; 6/97, 220. 20 İbn Hacer, ed-Dürerü’l-kâmine, 1/369. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/2 (Aralık 2021) 450 ▪ Shahin Khanjanov Mezheplerinde bulunan bazı görüşler nedeniyle ağır cezalar vermekte cesaretli ol- dukları anlaşılan Mâlikî kadılar, buna karşın kötü imaj kazanmaktan ve insanların kanlarını dökmekle itham edilmekten de kurtulamamışlardır. Memlükler döne- minde yaşamış meşhur tarihçi ve kıraat alimlerinden Şemseddin ez-Zehebî (öl. 748/1348), dört mezhep kadılarına dair değerlendirmelere yer verdiği eserinde, Mâlikî kadılarını, insanların kanlarını dökmeye cesaretli olmaları gerekçesiyle eleş- tirir. Yanlışlıkla insan kanı dökmenin vebalinin ağır olacağını ifade eden Zehebî’ye göre, Mâlikî kadılar, mezheplerinde ağır cezalarla ilgili yer alan tüm hükümleri uy- gulamak zorunda değillerdir.21 Makrîzî’nin zikrettiği başka bir örnekte ise, Mâlikî ka- dının, irtidad eden kadınların boyunlarını vurduğu ve buna göre diğer fukahanın onu yadırgadığı ve eleştirdiği nakledilir.22 Sonraki asırlarda Şevkânî (öl. 1250/1834) de, ağır cezaları uygulamaları nedeniyle Mâlikî kadılara ağır eleştirilerde bulunmaya de- vam etmektedir.23 Ağır cezalar hususunda Mâlikî mezhebini tercih eden Memlük yöneticilerinin, mali konularda ise daha çok Şâfiî mezhebinin görüşlerini tercih ettikleri anlaşılmak- tadır. Memlüklü Hanefî fakihlerden Necmeddin et-Tarsûsî’nin (öl. 758/1357) Tuḥfetü’t-Türk eserini tahkik eden ve ona uzunca bir mukaddime kaleme alan Rıdvan Seyyid, Tarsûsî’nin, Memlük yöneticilerine Hanefî mezhebini yargıda tek mezhep yapma çağrısında başarısız olma sebebini, diğer mezheplerin ve özellikle Şâfiî mez- hebinin ekonomik alanda devletin maslahatına daha uygun olmasına bağlar. Sey- yid’e göre Tarsûsî, her ne kadar bazı siyasi meselelerde Hanefî mezhebinin, Şâfiî mez- hebine nazaran sultana daha fazla yetki vermesinden hareketle, Hanefî mezhebinin devletçe öne geçirilmesi ve tek mezhep olarak tatbikini istese de, o dönemde siyasi meşruiyetlerini çoktan temin etmiş Memlükleri ilgilendiren asıl meseleler, ekono- mik alanla ilgiliydi.24 Tarsûsî’nin kendi ifadelerinden de bunu anlamak mümkündür. O, beytülmâl ile ilgili meselelerde Şâfiî mezhebinin tercih edilmesine tepki olarak şunları söyler: Avamın: “Şâfiî mezhebi, zevi’l-erhâmı mirasçı kılmamasıyla beytülmâl için daha uygundur.” sözüne gelince ki, bu Türklerin de zihinlerinde böyle yer etmiş- tir, bu doğru değildir.25 Fakat Tarsûsî’nin burada “Türkler”den kastettiği büyük ihti- malle Memlük yönetici ve emirlerini, zihinlerinde yer etmiş bu düşünceden kopara- madığı anlaşılıyor. Nitekim Rıdvan Seyyid’e göre, zevi’l-erhâmı Hanefî mezhebinin aksine mirasçı kılmayan ve mirasını beytülmâle bırakan, küçüklerin ve yetimlerin 21 Şemseddin Muhammed b. Ahmed ez-Zehebî, Beyânü zaġli’l-ʿilm ve’ṭ-ṭaleb, thk. Muhammed b. Abdullah Ahmed (Dımaşk: Dârü’l-Meymene, 2013), 78-79. 22 Ebü’l-Abbâs Takıyyüddin Ahmed b. Ali el-Makrîzî, es-Sülûk li maʿrifeti düveli’l-mülûk, nşr. Muhammed Abdülkadir Atâ (Beyrut: Darü’l-Kütübi’l-İlmiyye, ts.), 5/76. 23 Muhammed b. Ali eş-Şevkânî, el-Bedrü’ṭ-ṭâliʿ bi-meḥâsini men baʿde’l-ḳarni’s-sâbiʿ (Beyrut: Daru’l-Kü- tübi’l-İlmiyye, 1998), 1/ 19. 24 Rıdvan Seyyid, “Mukaddime”, Tuḥfetü’t-Türk fîmâ yecibü en yuʿmele fi’l-mülk, mlf. Necmeddin et-Tarsûsî, thk. Rıdvan Seyyid (Beyrut: Merkezu İbnü’l-Erzak li-Dirâsâti’t-Türâsi’s-Siyâsî, 2012), 39-42. 25 Necmeddin et-Tarsûsî, Tuḥfetü’t-Türk fîmâ yecibü en yuʿmele fi’l-mülk, thk. Rıdvan Seyyid (Beyrut: Mer- kezu İbnü’l-Erzak li-Dirâsâti’t-Türâsi’s-Siyâsi, 2012), 77. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/2 (Aralık 2021) Hukuki Genişlik Bağlamında Memlükler Döneminde Tatbik Edilen Dört Mezhep Uygulaması ▪ 451 mallarından zekat alımına cevaz veren, küçüklerin evlendirilmesine daha kolay şart- lar altında izin veren ve vakıflara devlet müdahelesini daha kolay hale getiren Şâfiî mezhebi, bu alanlarda Memlük yöneticilerinin maslahatına daha uygun olduğu için, onlar bu işleri Şâfiî kādılkudâtlara havale etmeye devam etmişlerdir.26 Memlükler döneminde, Hanbelî mezhebi görüşlerinin de, bazı meselelerde diğer mezhep görüşlerine nazaran daha uygun bulunduğu için tercih edildiği bazı kaynak- larda geçer. Memlükler döneminin ikinci asrında yaşamış önemli tabakat yazarı ve tarihçi Kalkaşendî (öl. 821/1418), Dımaşk’ta Hanbelî kadıların atanmasına yönelik tevkʿi isimli bir tayin yazısına yer verir. Tevkʿi’de Dımaşk halkının, özellikle beyʾ, icâre, müzâraʿa, musâkât, musalâḥa akitleri, efendilerinin izniyle kölelerin hür kadınlarla evlenmesi, kadının nikahta memleketinde oturmayı şart koşabilmesi, kocası nafaka bırakmadan kaybolmuş kadınların nikahlarını feshetmeleri ve yıkılmış ve ıslahı mümkün olmayan ve menfaat getirmeyen vakıfların satılması meselelerinde Hanbelî mezhebine ihtiyaç duyduklarına yer verilmektedir.27 Metinde Hanbelî kadıların bu meselelerde, bu yönde hüküm vermelerinin gerekliliği de özellikle vurgulanmakta- dır.28 2.2. Hukuki Genişliğin Teorik Altyapısı Olarak Memlükler Döneminde Yükselişe Geçen Mezheplerarası İntiḳâl Düşüncesi Yukarıda yer verdiğimiz örnekler, Memlükler döneminde yöneticilerin dört mez- hepli kadılık sistemini hukuki genişlik bağlamında kullandıklarına dair bize bir fikir vermiş oldu. Bu sadece yöneticilere has bir durum olmayıp halkın da, bu şekilde dört mezhepten yararlanmasının önünde bir engel bulunmamaktaydı. Nitekim bu dö- nemde bunun meşruluğuna dair ilmi çevrelerde geniş bir kabul ortamı da oluşmuştu. Yukarıda kısaca ifade edildiği üzere Memlükler dönemine doğru mezheplerin birbi- rine yakınlaşması ve dört mezhep fikrinin Sünnîlik çerçevesinde tescil edilmesi29 so- nucunda, mezheplerin birbirlerinden istifadesi anlamında intiḳâl düşüncesi daha fazla gündeme gelmeye başlamıştı. Bu dönemde yaşamış pek çok fakih ve usul alimi, tek mezhep iltizâmının gerekli olmadığını ifade ederek mezhep mensuplarının belli şartlarla diğer mezheplerden istifadesinin caiz olduğunu savundular. Halbuki mez- hepsel mücadelelerin de devam ettiği Memlükler öncesi asırlarda daha hakim görüş, tek mezhepe bağlanmanın gerekliliği ve özellikle müçtehid olmayanlar için, intiḳâl’in câiz olmadığı şeklindeydi. Klasik dönem Şâfiî usulcülerden Cüveynî (öl. 478/1085), Gazzâlî (öl. 505/1111), Ebü’l-Muzaffer es-Semʿânî (öl. 489/1096), Fahreddin er-Râzî 26 Seyyid, “Mukaddime”, 42-48. 27 Ebü’l-Abbâs Şihâbüddîn Ahmed el-Kalkaşendî, Ṣubḥu’l-aʿşâ fî ṣınâʿati’l-inşâʾ (Kahire: Daru’l-Kütübi’l- Mısriyye, 1922), 12/55-57. 28 Kalkaşendî, Ṣubḥu’l-aʿşâ, 12/58. 29 Bedreddin Muhammed b. Bahâdır b. Abdullah ez-Zerkeşî, el-Baḥrü’l-muḥîṭ fî uṣûli’l-fıḳh, nşr. Abdülkādir Abdullah el-Ânî (Kuveyt: Vizaretü’l-Evkaf ve’ş-Şüûni’l-İslamiyye, 1992), 6/209; Makrîzî, Ḫıṭaṭ, 4/1, 397; Oğuzhan Tan, “Dört Parçalı Tek Sünnî Mezhep”, 310, 316. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/2 (Aralık 2021) 452 ▪ Shahin Khanjanov (öl. 606/1210) ve yine ilk dönem Şâfiî alimlerinden Kaffâl el-Mervezî (öl. 417/1026), Kādî Hüseyin (öl. 462/1069), Kiyâ el-Herrâsî (öl. 504/1110) bu yaklaşımın en önde ge- len temsilcileridir.30 Klasik dönem Hanefîlerinde de bu yaklaşımın daha baskın oldu- ğunu ifade etmek mümkündür.31 Mezhepsel rekabet ve üstünlük mücadelelerinin de tetiklediği bu yaklaşımın esas argümanlarından biri, insanları keyfilikten ve mezhep- lerin ruhsatlarını alarak dinlerini oyun-eğlenceye çevirmekten alıkoyma adına tek mezhebe bağlılığın gerekli olduğudur.32 Fakat Memlükler dönemine doğru bu anlayış değişim geçirmeye başlamış ve bu dönemde, bu kaygıyı yine taşımakla birlikte, in- tiḳâl’e belli şartlar altında izin veren ve tek mezhebe bağlanmanın gerekli olmadığını savunan görüş daha ağır basmaya başlamıştır. Hicri yedinci asrın başlarında tek mezhep iltizâmının vacip olmadığı görüşünü savunarak, Şâfiî usulcü seleflerinden farklılaşan meşhur Şâfiî fakihi Abdülkerîm er- Râfiî (öl. 623/1226), böylece intiḳâl’e de yeşil ışık yakar. Görüşünü, sahâbe ve selef uygulamasına dayandıran Râfiî, sahâbîlerin ve selef ulemâsının, avama, müçtehid ta- yini yapma görevi yüklemediğini ifade eder. Avamı bir müftüye bağımlı saymanın selef metoduna aykırı olduğunu savunan Râfiî’ye göre, avama gerekli olan, herhangi bir müçtehide uymaktır ve burada tüm müçtehidlerin görüşleri onlar için eşittir.33 Râfiî’yi bu konuda takip eden aynı asrın ikinci yarısında vefat etmiş Şâfiî otoriteler- den Nevevî’ye (öl. 676/1277) göre delillerin götürdüğü sonuç, avama tek mezhep tak- 30 İmâmü’l-Haremeyn Ebü’l-Meâlî Rüknüddîn Abdülmelik el-Cüveynî, Muġīs̱ü’l-ḫalḳ fî iḫtiyâri’l-eḥaḳ (Ka- hire: el-Matbaatü’l-Mısriyye, 1934), 16/25-26; a. mlf., el-Burhân fî uṣûli’l-fıḳh, thk. Abdülaziz ed-Dîb (Ka- tar: y.y., 1399), 2/1335-1337; Hüccetü’l-İslâm Ebû Hâmid Muhammed b. Muhammed el-Gazzâlî, el- Menḫûl min taʿlîḳāti’l-uṣûl, nşr. Muhammed Hasan Heyto (Beyrut - Dımaşk: Darü’l-Fikri’l-Muâsır, 1998), 494-500; Ebü’l-Muzaffer Mansûr b. Muhammed b. Abdülcebbâr es-Semʿânî, Ḳavâṭiʿu’l-edille fî uṣûli’l- fıḳh, nşr. Abdullah b. Hafız b. Ahmed el-Hakemî (Riyad: Mektebetü’t-Tevbe, 1998), 5/174-176; Fahred- din Muhammed b. Ömer b. Hüseyn er-Râzî, Menâḳibü’l-İmâm eş-Şâfiî, thk. Ahmed Hicâzi Sekâ (Kahire: Mektebetü’l-Külliyyâti’l-Ezheriyye, 1986), 329-521; İbnü’s-Salâh eş-Şehrezûrî, Edebü’l-müftî ve’l-müs- teftî, thk. Muvaffak b. Abdullah (Medine: Mektebetü’l-Ulûm ve’l-Hikem, 1986), 161; Zerkeşî, el-Baḥrü’l- muḥîṭ, 6/319. 31 Ebû Zeyd Abdullah b. Muhammed ed-Debûsî, Taḳvimü’l-edille fî uṣûli’l-fıḳh, thk. Halil Muhyiddin el- Meys (Beyrut: Daru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 2001), 410; Ebü’l-Usr el-Pezdevî, Uṣûlü’l-Pezdevî = Kenzü’l-vüṣûl ilâ maʿrifeti’l-uṣûl (Karaçi: Mir Muhammed Kitibhane-i Merkez-i İlm ve Edeb, ts.), 278; İbn Âbidîn, el- ʿUḳūdü’d-dürriyye fî tenḳīḥi’l-Fetâva’l-Ḥâmidiyye, 2/333; Mustafa Hulûsi Güzelhisârî, Menâfiʿu’d-deḳāʾiḳ fî şerḥi Mecâmiʿi’l-ḥaḳāʾiḳ (İstanbul: Matbaa-yi Âmire, 1308), 302; Ahmet Aydın, “Taklid Kavramına Dair Tartışmalardan Biri Olarak Mezhepler Arası İntikal Meselesi”, Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Der- gisi 4/7 (2013/1), 18. 32 Hüccetü’l-İslâm Ebû Hâmid Muhammed b. Muhammed el-Gazzâlî, el-Mustaṣfâ min ʿilmi’l-uṣûl, thk. Hamza b. Züheyr Hafız (Medine: el-Câmiatü’l-İslâmiyye, 1413), 4/154; Cüveynî, Muġīs̱ü’l-ḫalḳ, 13-15; İbnü’s-Salâh, Edebü’l-müftî, 161-164. 33 Zerkeşî, el-Baḥrü’l-muḥîṭ, 6/320. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/2 (Aralık 2021) Hukuki Genişlik Bağlamında Memlükler Döneminde Tatbik Edilen Dört Mezhep Uygulaması ▪ 453 lidinin gerekli olmadığı ve onların istedikleri alime fetva sormalarının caiz olduğu- dur. Lakin bunu yaparken, onların tetebbuʿu’r-ruḫaṣ’a34 düşmemeleri gerekir. Ne- vevî’ye göre belki de avamı tek mezhebe bağlayarak, onların diğer mezheplerden gö- rüş almalarına karşı çıkanlar, onların tetebbuʿu’r-ruḫaṣ’a düşmeyeceklerinden emin olamadıkları için bu yolu takip etmişlerdir.35 Görüşünü ilk Şâfiî ashabın uygulama- sıyla güçlendiren Nevevî, öncekilerin tavrına bakıldığında, onların bazı meselelerde bir müçtehidi, başka meselelerde de başka bir müçtehidi taklid eden birisinin yaptığı bu işi caiz saydıkları sonucunun çıkacağını söyler.36 Nevevî’yle aynı dönemlerde ya- şamış bir diğer Şâfiî fakihi İbn Ebü’d-Dem (öl. 642/1244) ise biraz daha kolay şartlar altında intiḳâl’e cevaz vermesiyle ve “avamın mezhebi olmaz” düşüncesini mezhep- sel genişlik ve tercih serbestisi bağlamında anlamasıyla dikkat çeker.37 Eserleriyle, Memlükler dönemi usul düşüncesine yön veren önemli usulcülerden Âmidî (öl. 631/1233) ve İbnü’l-Hâcib’in (öl. 646/1249) de tek mezhebe bağlanmayı gerekli gör- meyen ve başka mezheplerden görüş alımına sıcak bakan bir yaklaşımı temsil ettik- lerini ifade edebiliriz.38 Memlükler döneminin başlarında intiḳâl düşüncesine en kolay şartlar altında izin veren isim, meşhur Şâfiî fakihi İzzeddin b. Abdüsselâm’dır (öl. 660/1262). İbn Abdüs- selâm’a göre, bir kişi, bir imamı bazı meselelerde taklid etmiş olsa bile, o, bu imamın mezhebine külliyen bağlanmak zorunda değildir. O kişi, başka mezhep imamını da başka meselelerde taklid edebilir.39 İbn Abdüsselâm, Kitâbü’l-Fetâvâ’sında intiḳâl’in hükmüne dair kendisine sorulan bir soruyu şöyle cevaplandırır: “Dört imamdan her birinin taklidi caizdir. Herkes, onlardan birini bir meselede, diğerini de başka bir me- selede taklid edebilir. Tüm meselelerde tek bir imama bağlanmak gerekli değildir.”40 Böylece İbn Abdüsselâm, avamın intiḳâl çerçevesini tüm mezhepleri kuşatacak şe- kilde genişletir ve tüm mezhep imamlarının ve diğer muteber alimlerin ihtilâfını mu- teber sayarak, avamı bu ihtilaflı mezhep görüşleri içerisinde seçim yapmada serbest bırakır.41 İbn Abdüsselâm, savunduğu tüm mezhepleri kuşatan geniş intiḳâl düşünce- sini, tetebbuʿu’r-ruḫas’ı caiz sayarak daha da genişletir. O, avamın, mezheplerin ruh- satlarıyla amel edebileceğini ifade eder ve bunun inkarının cehalet olduğunu söyler. 34 Mezheplerin kolay ve ruhsat hükümlerini araştırıp onlara uyma anlamına gelen tetebbuʿu’r-ruḫaṣ, tek mezhebe bağlanma ve başka mezhep görüşünü alma tartışmalarının merkezi konularından birisidir. 35 Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Şeref en-Nevevî, Ravżatü’ṭ-ṭâlibîn ve ʿumdetü’l-müftîn (Beyrut: el-Mektebü’l- İslâmi, 1991), 117. 36 Nevevî, Ravżatü’ṭ-ṭâlibîn, 11/108. 37 Nûreddin es-Semhûdî, el-ʿİḳdü’l-ferîd fî aḥkâmi’t-taḳlîd (Beyrut: Dârü’l-Minhâc, 2011), 108. 38 Seyfeddin Ali b. Muhammed b. Sâlim el-Âmidî, el-İḥkâm fî uṣûli’l-aḥkâm, nşr. Ömer b. Ali es-Selâmî (Ri- yad: Câmiatü İmam Muhammed b. Suûd el-İslâmiyye, 2012), 5/2946-49; Ekmeleddin el-Bâbertî, er- Rüdûd ve’n-nuḳūd şerḥu Muḫtaṣar İbnü’l-Hâcib, thk. Seyfullah b. Salih b. Avn el-Ömerî (Riyad: Mekte- betü’r-Rüşd, 2005), 2/731. 39 Semhûdî, el-ʿİḳdü’l-ferîd, 119-120. 40 İzzeddin b. Abdüsselâm, Kitâbü’l-Fetâvâ (Beyrut: Dâru’l-Marife, 1986), 122. 41 Şah Veliyyullah ed-Dihlevî, ʿİḳdü’l-cîd fî aḥkâmi’l-ictihâd ve’t-taḳlîd (el-Mektebetü’l-Eşrefiyye, ts.), 11-12. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/2 (Aralık 2021) 454 ▪ Shahin Khanjanov Çünkü ruhsatları almak güzel bir şeydir. Allah’ın dini kolaydır ve Allah, dinde bize bir zorluk istememiştir.42 İzzeddin b. Abdüsselâm’ın iki öğrencisi meşhur Şâfiî fakihi İbn Dakīkulʿîd (öl. 302/1302) ve Mâlikî fakihi Şehâbeddin Karâfî (öl. 684/1285) de, hocalarının intiḳâl’e dair yaklaşımını büyük ölçüde benimserler.43 Hatta Karâfî’nin intiḳâl’i pratik olarak uygulama sahasına koyduğu da ifade edilmiştir. Dört mezhepli bir medresede mü- derrislik yapan ve daha çok Şâfiîlerle iç içe olan Karâfî, içinde bulunduğu mezheple- rarası birliktelik ve yakınlaşma ortamını ilmi alana da taşımış ve eserlerinde yer yer başka mezhep görüşlerini tercih ederken, özellikle Şâfiî ve Mâlikî mezheplerini usul ve fıkıh kuralları bakımından bir birine yakınlaştırma çabası içerisinde olmuştur.44 İntiḳâl düşüncesinde hocası İbn Abdüsselâm’dan çokça etkilendiği anlaşılan Karafî,45 özellikle intiḳâl’in hiçbir mezhep imamının demediği yeni bir durum ortaya çıkarma- ması gerektiği üzerinde durur.46 Sonradan telfîḳ olarak isimlendirilecek bu işleme ilk temas edenlerden sayılan Karâfî’ye göre, müslüman herkesin telfîḳ’e düşmeden ulemâdan istediğini taklid edebileceğinde icmâ vardır. Ashab, Ebû Bekir veya Ömer’den fetva alan kimsenin, Ebû Hüreyre ve Muaz’dan veya başkalarından da fetva alabileceği hususunda icmâ etmiştir.47 İntiḳâl ve tek mezhep intisâbının gerekli olmadığı düşüncesi, takip eden hicri se- kizinci asırda da önemli isimlerce savunulmaya devam etti. Bu asırda bu düşüncenin en önde gelen savunucuları arasında Takıyyüddin es-Sübkî (öl. 756/1355) ve oğlu Tâceddin es-Sübkî, Cemâleddin el-İsnevî (öl. 772/1370),48 Takıyyüddin İbn Teymiyye (öl. 728/1328), İbn Kayyim el-Cevziyye (öl. 751/1350) ve Bedreddin ez-Zerkeşî’yi (öl. 794/1392) sayabiliriz. İntiḳâl düşüncesinde, babası Takıyyüddin es-Sübkî’yi takip eden Tâceddin es-Sübkî, maslahat, ihtiyaç ve zaruret durumlarında farklı mezhep görüşlerinden ve ruhsatlardan yararlanmanın caiz olduğu görüşündedir.49 Islah dü- şüncesinin bir ayağının, tek mezhep dayatmacılığının getirdiği fesatları gidermek ol- 42 Semhûdî, el-ʿİḳdü’l-ferîd, 121. 43 Semhûdî, el-ʿİḳdü’l-ferîd, 123. 44 H. Yunus Apaydın, “Karâfî, Şehâbeddin”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (Ankara: TDV Yayın- ları, 2001), 24/394-396. 45 Apaydın, “Karâfî”, 397. 46 Şehâbeddin el-Karâfî, Şerḥu Tenḳīḥi’l-fuṣûl (Kahire: el-Mektebetü’l-Ezheriyye, 1993), 433; a.mlf., Nefâʾisü’l-uṣûl fî şerḥi’l-Maḥṣûl, thk. Âdil Ahmed Abdülmevcûd - Ali Muhammed Muavvaz (Mekke: Mek- tebetü Nizar Mustafa el-Bâz), 9/3964-65. 47 Karâfî, Şerḥu Tenḳīḥi’l-fuṣûl, 433 48 Cemaleddin Abdürrahîm b. Hasan el-İsnevî, Nihâyetü’s-sûl fî şerḥi Minhâci’l-uṣûl (Beyrut: Âlemü’l-Kü- tüb, ts.), 4/617-626. 49 Takıyyüddin es-Sübkî - Tâceddin es-Sübkî, el-İbhâc fî şerḥi’l-Minhâc, thk. Şaʿban Muhammed İsmail (Ka- hire: Mektebetü’l-Külliyyati’l-Ezheriyye, 1981), 3/19, 147-148; Tâceddin es-Sübkî, Cemʿu’l-cevâmiʿ fî uṣûli’l-fıḳh (Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 2003), 123; Tâceddin es-Sübkî, Muʿîdü’n-niʿam, 25. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/2 (Aralık 2021) Hukuki Genişlik Bağlamında Memlükler Döneminde Tatbik Edilen Dört Mezhep Uygulaması ▪ 455 duğunu ifade eden Memlükler dönemi Hanbelî alimlerinden İbn Teymiyye, devletle- rin o zamana kadar tek mezhebi dayatmalarının birçok fesada, çöküşlere ve ümmet içerisinde ayrılıklara sebep olduğunu düşünür. Haçlı ve Moğol saldırılarının bilfiil yaşandığı dönemlerde ömür süren ve bizzat bu savaşlarda yer yer aktif görev üstle- nen İbn Teymiyye’nin bu görüşlerinde, içinde bulunulan kötü durumda, önceki dö- nemlerde yaşanan mezhepsel kavgaların ve çatışmaların rolünün olduğunu düşün- mesi etkili olmuştur.50 Tek mezhebe bağlanmanın caiz olduğunu, fakat bunun vacip görülemeyeceğini ifade eden İbn Teymiyye’ye göre, tek mezhebe taassupla bağlan- mak, bir sahâbîyi tutup diğerlerine hiç bakmamaya benzer. Ona göre, Kur’ân ve Sün- net’te imamları farklılaştıran bir ayrım söz konusu değildir. Onların hepsi eşittir. Bi- rini tutup yüceltmek kavgaya ve ayrılığa yol açar.51 İbn Teymiyye’ye göre, sırf ruh- satların araştırılması şeklinde olmamak kaydıyla, başka mezhep görüşü daha güçlü delile dayanması durumunda alınabilir.52 İbn Kayyim de, İʿlâmü’l-muvaḳḳıʿîn başlıklı eserinde hocası İbn Teymiyye’nin konuya dair görüşlerini aynen benimser.53 Bu asrın sonlarında yaşamış Zerkeşî ise, hicri dokuzuncu asrın sonu ve onuncu asrın başında yaşamış Şâfiî fakihi Semhûdî’yle (öl. 911/1506) birlikte, artık belli bir olgunluğa erişmiş konuya dair, o ana kadar ortaya çıkan görüşleri derleyici müellifler olarak öne çıkarlar. Ansiklopedik tarzda kaleme aldığı el-Baḥrü’l-muḥîṭ isimli ese- rinde, kendi zamanına kadar intiḳâl ile ilgili ifade edilen görüşleri biraraya getiren Zerkeşî’nin kendisi de intiḳâl’e yönelik yer yer tetebbuʿu’r-ruḫas’ı da kapsayacak şe- kilde olumlu yaklaşım sergilemiştir.54 Taklid konusuna dair mustakil bir eser kaleme alarak, konuyla ilgili o döneme kadar gündeme gelmiş tüm tartışma ve konuları bi- raraya getiren Semhûdî de intiḳâl düşüncesine çok olumlu yaklaşmakta ve tek mez- hep taklidinin gerekli olmadığını savunmaktadır.55 Memlükler döneminde, diğer mezhep görüşlerinden istifadeye karşı en sert tu- tumu sergiledikleri ve tek mezhepçiliği savundukları ifade edilen Hanefîler56 içeri- sinden de, yukarıdaki usulcüler tarzında intiḳâl’e izin veren alimlerin çıktığını müşa- hede ederiz. Daha çok bu dönemde ortaya çıkmış yeni usul yazım türü olan memzuc usul eser müelliflerince benimsenen bu yaklaşımın, Memlük ilmi ortamının etkisiyle Hanefîlere geçtiğini varsayabiliriz. Hicri dokuzuncu asır Hanefî usulcülerinden İbnü’l-Hümâm (öl. 861/1457), Molla Fenârî (öl. 834/1431), İbn Emîru Hâc (öl. 50 Soner Duman, İbn Teymiyye’nin Fıkıh Düşüncesi (İstanbul: Beka Yayınları, 2018), 98-100; M. Sait Özer- varlı, İbn Teymiyye’nin Düşünce Metodu ve Kelamcılara Eleştirisi (İstanbul: İSAM Yayınları, 2017), 13. 51 Soner Duman, İbn Teymiyye’nin Fıkıh Düşüncesi, 101-102. 52 Soner Duman, İbn Teymiyye’nin Fıkıh Düşüncesi, 104. 53 İbn Kayyim el-Cevziyye, İʿlâmü’l-muvaḳḳıʿîn, çev. Pehlül Düzenli, [ed. ve haz.] Muhammed Enes Topgül (İstanbul: Pınar Yayınları, 2013), 2/288-290. 54 Zerkeşî, el-Baḥrü’l-muḥîṭ, 6/320-327. 55 Semhûdî, el-ʿİḳdü’l-ferîd, 101-139. 56 Kemâleddin İbnü’l-Hümâm, Fetḥu’l-ḳadîr (Kahire: Matbaatu Mustafa el-Bâbî el-Halebî, 1970), 6/257; Semhûdî, el-ʿİḳdü’l-ferîd, 137; Güzelhisârî, Menâfiʿu’d-deḳāʾiḳ, 302. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/2 (Aralık 2021) 456 ▪ Shahin Khanjanov 879/1474) ve Kırmastî, (öl. 900/1494) eserlerinde bu düşünceye yer veren ve buna Hanefîlik içerisinde olumlu yaklaşarak sonraki dönemlerde mezhep içerisinde pek çok mensubu bulunacak bir geleneğin başlatıcıları olarak karşımıza çıkarlar. Fenârî ve Kırmastî, Âmidî ve İbnü’l-Hâcib’in eserlerinden intiḳâl ve tek mezhebe bağlanma- nın hükmüne dair pasajları aynen aktararak, bu iki usulcü tarzında intiḳâl’i benim- serlerken57, İbnü’l-Hümâm ve İbn Emîru Hâc, intiḳâl’e çok daha kolay şartlarla izin vererek, aynı zamanda intiḳâl’e izin veren birçok alimin bile sıcak bakmadığı te- tebbuʿu’r-ruḫas düşüncesine de olumlu yaklaşırlar. İbnü’l-Hümâm, avamın yaptığı müçtehid seçiminin bir anlamının bulunmadığını söyleyerek, avam için esas olanın herhangi bir müçtehidin görüşüne uymak olduğunu söyler.58 Ona göre, gerçekte tak- lid ve intiḳâl, tek tek amel edilen meselelerde gerçekleşir. Yoksa bir kişinin “Ebû Hanîfe’yi tüm meselelerde taklid ediyorum, onun mezhebine iltizâm ediyorum.” de- mesi gerçek taklid ve iltizâm olmayıp, sadece bir taklid ve iltizâm vâdinden ibarettir. Yani o kişi, önüne çıkacak tüm meselelerde Ebû Hanife mezhebini iltizâm edeceğim, demek istemiştir. Kişinin yaptığı böyle bir vâd ve iltizâmla onun hakkında tek mez- hep intisabının vacip olacağına dair herhangi bir delil yoktur. Bilakis şerʿî delil, sa- dece kişinin herhangi bir müçtehidin görüşüyle amel etmesini vacip kılar.59 Tek mez- hep iltizâmının bağlayıcı olmadığı görüşünü böylece temellendiren İbnü’l-Hümâm’a göre, bunu avama vacip sayan alimlerin çoğu, genellikle onları tetebbuʿu’r-ruḫas’tan engellemek adına bunu yapmışlardır.60 Aslında tetebbuʿu’r-ruḫas’ın da yasak oluşuna dair şerʿî ve aklî bir delil bulunmadığını ifade eden İbnü’l-Hümâm, bunun caiz sayıl- ması gerektiğini söyler. Zira insan, meşru içtihâdi görüşler içerisinde en kolay ve en hafif olanını almak ister. Peygamberimiz (s.a.v) de, ümmeti için hafifletmeyi se- verdi.61 İbnü’l-Hümâm’ın öğrencisi ve şârihi İbn Emîru Hâc da, hocasının eserine yaz- dığı et-Taḳrîr ve’t-taḥbîr adlı şerhinde, hocasının tek mezhebe bağlanmanın hükmü, intiḳâl ve tetebbuʿu’r-ruḫas ile ilgili ifadelerini aynen benimser ve getirdiği ek açıkla- malar ve argümanlarla bunları destekler.62 2.3. Hukuki Genişliğin Halka Yönelik Yüzü: Farklı Mezhep Kadılarının Birbirlerine Hüküm Tefvîż’i Uygulaması Memlükler döneminde hukuki genişliğin teorik altyapısını teşkil eden intiḳâl dü- şüncesinin önde gelen pek çok alim tarafından kabul gördüğünü ifade ettik. Her ne 57 Molla Fenârî, Fuṣûlü’l-bedâyiʿ fî uṣûli’ş-şerâyiʿ, thk. Muhammed Hasan İsmail (Beyrut: Darü’l-Kütübi’l- İlmiyye, 2006), 2/498; Yusuf b. Hüseyn Kırmastî, el-Vecîz fî uṣûli’l-fıḳh, thk. Abdüllatif Hassan (Kahire: Darü’l-Hüdâ li’t-Tıbâa, 1984), 218. 58 İbnü’l-Hümâm, Fetḥu’l-ḳadîr, 6/257. 59 İbnü’l-Hümâm, Fetḥu’l-ḳadîr, 6/257-258. 60 İbnü’l-Hümâm, Fetḥu’l-ḳadîr, 6/258. 61 İbnü’l-Hümâm, et-Taḥrîr fî uṣûli’l-fıḳh (Kahire: Matbaatu Mustafa el-Bâbî el-Halebî, 1351) 551-552. 62 Ebû Abdullah Şemseddin İbn Emîru Hâc, et-Taḳrîr ve’t-taḥbîr (Kahire: el-Matbaatü’l-Kübrâ el-Emîriyye, 1983), 3/446-447. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/2 (Aralık 2021) Hukuki Genişlik Bağlamında Memlükler Döneminde Tatbik Edilen Dört Mezhep Uygulaması ▪ 457 kadar intiḳâl düşüncesinin teoride usul alanında kabul edildiği kadar, pratik alanlar sayılan fetva ve kazâ alanlarında pek yaygınlaşmadığı ifade edilse de,63 kanaatimizce bu dönemler boyunca intiḳâl, farklı metotlar altında ihtiyaç olduğu ölçüde çokça uy- gulanmıştır. Doğrudan intiḳâl manasında değişik mezheplerden direkt görüş alma durumuna dair örnekler de yok değildir. Zira bu dönemlerde yaşamış birçok fakihin başka mezhep görüşlerini tercih ettiklerine dair kaynaklarda pek çok kayıt mevcut- tur. 64 İntiḳâl düşüncesinin bu dönemdeki pratik yüzünü yansıtan dört mezhep uygula- masıyla, yöneticiler mezhepsel genişlikten yararlandıkları gibi, halk da bu uygulama vasıtasıyla hukuki genişlikten yararlanabilmekteydi. O dönemde dört mezhep uygu- lamasının halka yönelik pratiğini yansıttığını düşündüğümüz uygulamalardan birisi, kadılar ve müftülerin çokça uyguladığı, burada adına tefvîż diyeceğimiz, farklı mez- hep görüşleriyle hüküm verme adına davaları ilgili mezhep kadısına yönlendirme uygulamasıdır.65 Bu uygulamayla avamın kendi başına diğer mezhep kadılarına git- mesi yerine, onların ihtiyaç halinde, kendi mezhep kadısı veya müftüsünün yönlen- dirmesiyle başka mezhep kadısına veya müftüsüne müracaatı söz konusudur. Şöyle ki, tefvîż uygulamasında avam, yine bir mezhebe nispet edilerek, fetva ve hüküm ko- nusunda onların kendi mezhep kadısına veya müftüsüne gitmesi istenmekte, başka mezhep görüşüyle amel ise, mezhep kadısı ve müftüsünün kontrolünde, ihtiyaç du- yulduğu ölçüde gerçekleşmektedir. Bu uygulamada, avamın mezhepsel genişlikten 63 Ferhat Koca, “Mezhep”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (Ankara: TDV Yayınları, 2004), 29/541; Seyyid Bey, Usûl-i Fıkıh Medhal, haz. Selçuk Camcı (İstanbul: Işık Akademi Yayınları, 2011), 284; Osman Şahin, İslam Hukukunda Fetva Usûlü (Samsun: Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2002), 144; Ahmet Aydın, “Mezhepler Arasında İntikal Meselesi”, 12. 64 Adnan Algül, İzzüddin b. Abdüsselâm’ın İslam Hukuk Bilimindeki Yeri ve Önemi (Gaziantep: Gaziantep Üni- versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2016), 59; Apaydın, “Karâfî”, 396; İbn Abdüsselâm, Kitâbü’l-Fetâvâ, 90, 122, 156; Zerkeşî, el-Baḥrü’l-muḥîṭ, 6/327; Abdüsselam Arı, “Âlim Muhammed b. Hamza el-Aydınî el-Güzelhisârî’nin Taklid ve Mükrehin Talâkına Dâir Risalesi: Tahkik ve Tahlil”, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi 27 (2016), 734-737; İbn Âbidîn, Şerḥu ʿ uḳūdi resmi’l-müftî = Hanefî Mezhebinde Fetva Usûlü, thk. ve çev. Sırrı Fuat Ateş (Konya: Çimke Basım Yayın, 2017), 65-72, 204; Ahmet Yaman, Fetva Usûlü ve Âdâbı (İstanbul: Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları, 2017), 80; Mehmet Şener, “İbnü’l-Hümâm’ın İlmi ve Fıkhi Yönü”, Kemaleddin İbn-i Hümam’ın Hayatı, Eserleri ve İlmi Kişiliği (Sempozyum Tebliğleri) (Sivas: Kemaleddin İbn-i Hümam Vakfı Yayınları, 1993), 23-24; Abdullah Kahra- man - Nizamettin Karataş, “İbnü’l-Hümâm’ın Mezhebine Muhalif Görüşü: Menfaatlerin Tazmini Me- selesi”, Kocaeli İlahiyat Dergisi 2 (Aralık 2017), 1/43-70; İbn Âbidîn, Reddü’l-muḫtâr ʿale’d-Dürri’l-muḫtâr (Beyrut, 1992), 6/41; 4/408, 428; Yasemin Korucu, İslam Hukukunda Telfik (İzmir: Dokuz Eylül Üniversi- tesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2010), 44; Bilal Dindar, “Bedreddin Simâvî”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (Ankara: TDV Yayınları, 1992), 5/331-332. 65 Uygulamaya “tefvîż” dememizin sebebi, özellikle Kādîhan ve Bezzâzî gibi Hanefî fakihlerin başka mez- hep kadısına hüküm havalesi için “tefvîż” fiilinin türevlerini kullanmalarıdır. Onlar her ne kadar uy- gulama için “tefvîż” ismini kullanmasalar da, kullandıkları fiilin masdarı olması açısından uygulama- nın ismine “tefvîż” demeyi uygun bulduk. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/2 (Aralık 2021) 458 ▪ Shahin Khanjanov kontrollü bir biçimde yararlanması amaçlanmakta olup, onların farklı mezhep gö- rüşleri arasında gelişigüzel ve sınırsız bir özgürlük içerisinde hareket etmelerinin önüne geçme ve mezhep yapılarını koruma hedeflerinin ön planda tutulduğu görül- mektedir. Memlükler dönemi öncesinde de örnekleri bulunan ve bazı hükümler özelinde cevaz verilen66 bu uygulama, Memlükler döneminin dört mezhepli kadılık sisteminde daha kolay şartlar altında tatbik imkanı bulmuştur. Çünkü bu dönemde her bölgede dört mezhep kadısı hazır bulunmakta olup, tefvîż için kadıların birbirine dava yön- lendirmeleri daha kolay yapılabilmiştir. Memlükler döneminde Kudüs ve Dımaşk mahkemelerinde verilen davaları inceleyen Donald P. Little, dört mezhep kadısının arasında sıkı bir işbirliğinin varlığından bahseder.67 Memlükler döneminde Kahire ve Dımaşk kādılkudâtlarını çalışan Joseph H. Escovitz ve M. Fatih Yalçın, o dönemde dört mezhep kādılkudâtı arasındaki ilişkilere ve işbirliğine dair örneklere yer verir- ler.68 O dönemde resmi törenlere ve merasimlere birlikte katılan dört mezhep kādıl- kudâtı, bazı davalara da birlikte bakmışlardır.69 Önemli davalara birlikte baktıkları anlaşılan dört mezhep kādılkudâtının ittifakına ise ayrı bir önem verilmiştir.70 Böy- lece yakın bir ilişki ve işbirliği halinde çalışan dört mezhep kādılkudâtları, birbirle- rine çokça hüküm tefvîż’inde de bulunmuşlardır. Bu dönemde yaşamış Hanefî fakih- lerden Bezzâzî (öl. 827/1424), kendi döneminde Hanefî kadıların, özellikle mużâf ye- minin bozulması, müdebberin satışı ve başka bazı meselelerde Şâfiî kadılara başvur- duklarını ifade eder.71 Tefvîż uygulamasını kabul eden ve bunun yapılışına ve şartla- rına dair açıklamalar getiren Bezzâzî, hatta bu konuda icmânın varlığından sözeder. Ona göre bir kadı, başka mezhep kadısına bir meseleyi tefvîż ederse ve o kadı da, kendi mezhebine göre o meselede hüküm verirse bu icmâyla geçerlidir.72 Tefvîż’in sadece rüşvetle yapılması durumunda caiz olmayacağını ifade eden Bezzâzî’ye göre, bir kadı, birisinden rüşvet alarak onu Şâfiî kadısına hüküm vermesi için gönderirse bu caiz 66 İbnü’l-Hümâm, Fetḥu’l-ḳadîr, 6/302, 323; Abdüsselam Arı, “Muhammed b. Hamza’nın Taklid ve Mükre- hin Talâkına Dâir Risalesi”, 728; Bedreddin Simâvî, Câmiʿu’l-fuṣûleyn: Yargılama Usûlüne Dair, ed. H. Yu- nus Apaydın (Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2012), 63-69; Hâfızüddîn Muhammed b. Muhammed el-Bezzâzî, el-Fetâvâ’l-Bezzâziyye, thk. Mahmûd Matracî (Diyubend: Mektebetü’l-İttihad, ts.), 4868; Os- man b. Ali ez-Zeylaî, Tebyînü’l-ḥaḳāʾiḳ şerḥu Kenzi’d-deḳāʾiḳ (Kahire: el-Matbaatu’l-Kübrâ el-Emîriyye Bulak, 1313), 3/54; Ebü’l-Mehâsin Fahreddin Kādîhan, Fetâvâ Ḳāḍîḫân, thk. Sâlim Mustafa el-Bedrî (Beyrut: Darü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 2009), 2/424. 67 Donald P. Little, “A Fourteenth-Century Jerusalem Court Record Of A Divorce Hearing”, Mamluks and Ottomans, ed. David J. Wassertein - Ami Ayalon (London: Routledge Studies, 2006), 69, 72. 68 Yalçın, Dımaşk Kâdılkudatları, 151-157. 69 Mehmet Fatih Yalçın, “Joseph H. Escovitz, The Office of Qadi al-Qudât in Cairo Under the Bahri Mam- luks, Klaus Schwarz Verlag, Berlin 1984”, Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 28 (2013), 15/287. 70 Michael Winter, “The Judiciary of Late Mamluk and Early Ottoman Damascus”, 197. 71 Bezzâzî, Fetâvâ, 4868. 72 Bezzâzî, Fetâvâ, 4866-67. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/2 (Aralık 2021) Hukuki Genişlik Bağlamında Memlükler Döneminde Tatbik Edilen Dört Mezhep Uygulaması ▪ 459 değildir. Fakat o kadı, o kişi adına Şâfiî kadıya davayı dinlemesi için bir mektup ya- zarsa, bu mektup yazma işi karşılığında bir ücret alabilir ki, bu rüşvet sayılmaz.73 Aynı şartı, tefvîż’i kabul eden İbnü’l-Hümâm ve Zeylaî (öl. 743/1343) de eserlerinde zikre- derler.74 Bu dönemde yaşamış önemli Hanefî fakih ve kādılkudâtlardan Necmeddin et-Tarsûsî’nin de, özellikle mużâf yeminin feshi hususunda Şâfiî kadısına tefvîż yapıl- masına izin verdiği ifade edilir.75 Tefvîż örneklerinin çoğunda rastladığımız “mużâf yemin” konusunun, bu dönem ve önceki dönemlerde de çokça gündeme geldiği anlaşılıyor. Bu konuda büyük bir ruhsat olduğunu ifade ederek yukarıdaki örneklerine benzer biçimde tefvîż’e izin ve- ren bir diğer isim Molla Fenârî’dir. Ona göre, Şâfiî kadının hüküm vermesi duru- munda bir Hanefî, Şâfiî mezhebinde bulunan “mużâf yeminin geçersizliği” görüşün- den faydalanabilir.76 Aynı görüşleri paylaşan o dönemde yaşamış başka bir Hanefî fa- kihi Bedreddin Simâvî de, Bezzâzî’nin ifadelerine benzer bir biçimde, döneminde mużâf yemin ve müdebberin satışı konusunda Şâfiî kadıya tefvîż yapan Hanefî kadı- ların bu işleminin, eğer Şâfiî kadı bu görüşte ise, ittifakla geçerli olduğunu ifade eder.77 Yukarıdan beri örneklerini gördüğümüz mużâf yemin ve müdebberin satışı konularında Şâfiîlere tefvîż uygulaması, Hanefîlerde çok yaygın ve makbul hale gele- rek artık manzûm ve muhtasar fıkıh eserlerine de girmiştir. Memlükler dönemi Ha- nefî fakihlerinden İbn Vehbân ed-Dımaşkî (öl. 768/1367), Hidâye’nin tertibine göre düzenlediği ve Manẓûmetu İbn Vehbân ismiyle de meşhur muhtasar ve manzûm fıkıh eserinde tefvîż uygulamasına yer vermiş ve özellikle “mużâf yemin”, “müdebberin satışı” gibi konuları örnek kabilinden orada zikretmiştir.78 İbn Vehbân’ın Manẓûme’sine şerh yazan Memlüklü Hanefî fakihi Seriyyüddin İbnü’ş-Şıhne (öl. 921/1515), yukarıdaki beyitlerin şerhinde, nafaka bırakmamış “mefḳûd koca”, “mü- debberin satışı” ve “saġîrenin talâkı” gibi konularda da Şâfiî kadıya tefvîż’in yapılabi- leceğini ekler.79 Memlükler döneminde hukuki genişlik bağlamında uygulandığını gördüğümüz tefvîż uygulaması, Osmanlı yargısında da bir süre uygulanmaya devam etmiştir. Os- manlı aile hukukuna dair kaleme aldığı eserinde M. Akif Aydın, 16. yüzyılın ortalarına kadar özellikle kocaları gâib olan ve geride ihtiyaçlarını karşılayacak kadar nafaka 73 Bezzâzî, Fetâvâ, 4855. 74 İbnü’l-Hümâm, Fetḥu’l-ḳadîr, 255; Zeylaî, Tebyîn, 3/54. 75 Ibrahim, School Boundaries, 55-56. 76 Molla Fenârî, Fuṣûlü’l-bedâyiʿ, 2/499. 77 Bedreddin Simâvî, Câmiʿu’l-fuṣûleyn, 62. 78 Sâlih Medfûn, ʿAvnü’l-ḥükkâm ʿalâ faṣli’l-aḥkâm=Ḳaydü’ş-şerâʾid ve naẓmü’l-ferâʾid: Şerḥu Manẓûmeti’l- İmâm İbn Vehbân, thk. Mervan Muhammed eş-Şear (Beyrut: y.y., 1994), 188. 79 Seriyyüddin İbnü’ş-Şıhne, Tafṣîlü ʿiḳdi’l-ferâʾid bi-tekmîli Ḳaydi’ş-şerâʾid (Diyubend: Vakfü’l-Medenî el- Hayrî, 1422), 300-303; Ahmet Özel, “İbn Vehbân”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (Ankara: TDV Yayınları, 1999), 20/442-443. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/2 (Aralık 2021) 460 ▪ Shahin Khanjanov bırakılmayan kadınların problemlerinin, bir Şâfiî nâibi tayin edilerek, onlar eliyle çö- zülmeye çalışıldığını ifade eder. Şöyle ki, Hanefî kadıya böyle bir gerekçeye dayalı bir boşanma talebi geldiğinde, bu talebi kendi mezhebine göre olumlu karşılayamayınca, bir Şâfiî fakihi nâib tayin eder ve o nâibin kendi mezhebine göre verdiği boşanma kararını onaylayarak mahkeme defterine kaydederdi.80 Yukarıda Hanefî fakihlerin, Şâfiîlerden yapılacak tefvîż örnekleri içerisinde saydıkları bu mesele, bir süre Osmanlı Hanefî kadıları tarafından Şâfiîlere müracaatla çözülmeye devam etmiştir. Aydın, o dönemlerde buna dair şerʿiyye sicillerinde pek çok dava örneğiyle karşılaşıldığını ve bunun o dönemde çok yaygın bir uygulama olduğu sonucuna varılabileceği kanaa- tindedir.81 Nitekim 16. Yüzyılın başlarında yaşamış meşhur Osmanlı Şeyhulislâmı Ke- malpaşazâde’nin bu meselede, Şâfiî kadı yoluyla kadının boşanabileceğini kabul et- tiği ifade edilmiştir. Onun hülleye çözüm olarak, eğer nikah velisiz kıyıldı ise, bu ni- kahın baştan buṭlânına dair Şâfiî kadıdan hüküm alınıp, sonrasında yeniden nikah kıyılabileceğini de kabul ettiği söylenmiştir.82 16. yüzyılın ortalarına doğru gelindiğinde sultan tarafından bir fermanla, Os- manlı merkez bölgelerinde Hanefî mezhebi dışında diğer mezheplerden intiḳâl ve tef- vîż yoluyla yararlanma yolu kapanmıştır. Bu dönemden itibaren şeyhulislamlar ve müftüler, “Teşeffûʾ ḫuṣûṣu bu diyarda câri olmaya deyû men-ʿi sultâni vârid olmuş- tur.” denerek artık tüm davaların çözümünde tek Hanefî mezhebine göre hüküm ver- mekle kayıtlanmışlardır.83 Önemli bir hukuki ihtiyacı karşılayan ve İslam Hukuku’na belli bir esneklik ve genişlik getiren bu uygulamanın yasaklanmasının önemli hukuki ve sosyal zorluklar çıkardığı ifade edilir.84 Ondan sonra tek Hanefî mezhebiyle kayıtlı kadı ve müftüler, özellikle bu meselelerde çözüm üretme adına farklı pratik yollar ve çözümler aramaya mecbur kalmışlardır. Fakat Osmanlı’nın merkez bölgeleri olan Anadolu ve Rumeli eyaletleri için geçerli olan bu uygulama, eski Memlükler coğraf- yası sayılan Mısır, Hicaz ve Suriye gibi bölgelerde zorunlu tutulmamıştır.85 Hanefîlere nazaran diğer mezhep mensuplarının daha yoğun yaşadığı bu bölgeler, eski Memlük- ler dönemi teâmüllerini devam ettirmiş ve tefvîż, intiḳâl, tetebbûʾ ve telfîḳ gibi mez- hepsel genişliği ve esnekliği sağlayan uygulamalardan büyük ölçüde yararlanmayı sürdürmüşlerdir. Fakat her ne kadar Osmanlı, bu bölgeleri merkez bölgeleri gibi tek Hanefî mezhebine mecbur bırakmasa da, Memlükler’in başından beri uyguladıkları dört mezhep uygulamasını kaldırmış ve yerine Hanefî kazaskerliğini tesis ederek, di- 80 Mehmet Akif Aydın, Osmanlı Aile Hukuku (İstanbul: Klasik Yayınları, 2017), 125. 81 Aydın, Osmanlı Aile Hukuku, 125-126. 82 Süleyman Kaya, “Osmanlı Tatbikatında Tek Mezhebe Bağlılık”, Rahmet ve Çatışma Bağlamında İslam Mezhepleri (Uluslararası Sempozyum-Bildiriler), ed. Halit Çalış vd. (Karaman İslami İlimler Derneği Yayın- ları, 2017), 115-117. 83 Aydın, Osmanlı Aile Hukuku, 126. 84 Aydın, Osmanlı Aile Hukuku, 127. 85 Aydın, Osmanlı Aile Hukuku, 127. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/2 (Aralık 2021) Hukuki Genişlik Bağlamında Memlükler Döneminde Tatbik Edilen Dört Mezhep Uygulaması ▪ 461 ğer mezhep kadılarını onun nâibi konumuna düşürmüştür. Nâib konumunda olan di- ğer mezhep kadılarının yaptıkları tüm akitler, yazdıkları vasiyetler ve vakıfarla ilgili işlemlerin Hanefî kazaskere arzedilme zorunluluğu getirilmiştir.86 Fakat ileriki yıl- larda bu uygulamanın yumşatıldığı ve Osmanlı’nın bu bölgeleri tekrar eski Memlük- ler dönemi teamülleriyle yönettiği de ifade edilir.87 Sonuç Sonuç olarak makalede Memlükler döneminde tatbik edilen dört mezhep uygu- lamasının nedenleri üzerinde durarak, uygulamanın hukuki genişliği sağlama ve devletin ve halkın hukuki ihtiyaçlarını giderme adına konulmuş olabileceği yaklaşı- mının, bunlar içerisinde makul ve güçlü açıklamalardan birisi sayılabileceğini ifade ettik. Nitekim döneme dair tabakat eserlerinde yer alan bazı kayıtlar, uygulamanın devlet yetkililerince hukuki genişliği sağlama adına kullanıldığını göstermektedir. O dönemden pek çok alim de, hukuki genişlik düşüncesine sıcak bakmakta ve bu dü- şünceye teorik altyapı sağlayan mezheplerarası intiḳâl’in caizliği ve tek mezhebe bağ- lanmanın gerekli olmadığı düşüncesine eserlerinde yer vermekteydi. Nitekim Mem- lükler dönemine doğru mezhepsel yakınlaşma ve birliktelik ikliminin güçlenmesi ve Sünnîlik çerçevesinde dört mezhep fikrinin iyice yerleşmesi sonucunda, tek mezhep- lilik düşüncesi, dört mezhepliliğe doğru evrilmeye başlamış ve mezhepler arasında görüş alışverişi anlamında intiḳâl düşüncesi geniş kabul görmüştür. Bu dönemde Ha- nefîler içerisinde de savunucuları bulunan intiḳâl düşüncesi, tüm kesimlerden pek çok alim tarafından şartları ve sınırları belirlenerek fıkıh eserlerinde kendi yerini almıştır. İlmi alanlarda geniş kabul gören bu düşünce, pratik sahaya da inmiş ve hem devlet hem de halk, dört mezhebin her birinden, hukuki ihtiyaçlar bağlamında ya- rarlanmıştır. Söz konusu dört mezhep uygulaması bu düşüncenin hem devlete hem de halka yönelik pratiğini yansıtmıştır. Şöyle ki, devlet yönetimi ihtiyaçlar ve masla- hatlar gereği uygun bulduğu mezhep görüşünü alabilirken veya ilgili mezhep yetki- lilerine başvurabilirken, dört mezhep kadıları arasında çokça uygulanan tefvîż uygu- laması da, halkın hukuki ihtiyaçlarını karşılama görevini yerine yetirmiştir. Nitekim Memlükler’e son veren Osmanlı’nın, dört mezhep uygulaması yerine tek mezhep uy- gulamasına dönmesinin ve tefvîż uygulamasını da bir müddet tatbik ettikten sonra ilga ederek merkezi bölgelerde tek Hanefî mezhebini yargısal alanda zorunlu kılma- sının, devleti ve bölge halkını hukuki ihtiyaçlar bağlamında birtakım darlıklar ve sı- kıntılar içerisine soktuğu ifade edilmiştir. Fakat bundan pek etkilenmeyen eski Mem- lükler coğrafyası sayılan Mısır, Hicaz ve Suriye bölgelerinde ise bu teamüller uygu- 86 Zeynüddin İbn İyâs, Bedâʾiʿu’z-zühûr fî veḳāʾiʿi’d-dühûr, thk. Muhammed Mustafa (Kahire: el-Heyʾetü’l- Mısriyyetü’l-Âmme li’l-Kitâb, 1984), 5/453-454. 87 Osmanlı’nın eski Memlükler Devleti coğrafyasındaki hukuki politikalarına dair ayrıntılı bilgi için bk. Atçıl, “Memlükler’den Osmanlılar’a Geçişte Mısır’da Adli Teşkilat ve Hukuk”; James E. Baldwin, İslamic Law and Empire in Ottoman Cairo, Edinburgh: Edinburgh University Press, 2017. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/2 (Aralık 2021) 462 ▪ Shahin Khanjanov lanmaya devam ederek modern dönem fıkıh düşüncesini etkilemiştir. Modern dö- nem öncesi ıslahat hareketlerinin önemli bir parçasını oluşturan intiḳâl ve mezhep- lerarası fıkhî düşünce, modern dönemde gittikçe geniş kesimlerce yaygın kabul gör- meye başlamış ve bu dönemde gerçekleştirilen fıkhi kanunlaştırma hareketlerinde ve modern fetva kurullarında bu yöntem yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. Son olarak Memlükler döneminde tatbik edilen dört mezhep uygulamasının hukuki genişlik bağlamında anlaşılmasının günümüz fıkıh düşüncesine katkılar sunacağı ka- naatindeyiz. Zira uygulamanın bu yönde okunması, çok mezhepli düşüncenin mo- dern döneme has bir durum olmadığını ve aslında bunun köklerinin Memlükler dö- nemine kadar dayandığını bize gösterecektir. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/2 (Aralık 2021) Hukuki Genişlik Bağlamında Memlükler Döneminde Tatbik Edilen Dört Mezhep Uygulaması ▪ 463 Kaynakça Algül, Adnan. İzzüddîn b. Abdüsselâm’ın İslam Hukuk Bilimindeki Yeri ve Önemi. Gazian- tep: Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2016. Âmidî, Seyfüddin Ali b. Muhammed b. Sâlim. el-İḥkâm fî uṣûli’l-aḥkâm. nşr. Ömer b. Ali es-Selâmî. 5 Cilt. Riyad: Câmiatü İmam Muhammed b. Suûd el-İslâmiyye, 2012. Apaydın, H. Yunus. “Karâfî, Şehâbeddin”. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 24/394-401. Ankara: TDV Yayınları, 2001. Arı, Abdüsselam. “Âlim Muhammed b. Hamza el-Aydınî el-Güzelhisârî’nin Taklid ve Mükrehin Talâkına Dâir Risalesi: Tahkik ve Tahlîl”. İslam Hukuku Araştırmaları Der- gisi 27 (2016), 713-741. Arıkan, Adem. “Büyük Selçukluların Hanefîlere Destekleri ve Irak Selçukluları Sul- tanı Mesud’un Faaliyetleri”. Araşan Sosyal Bilimler Enstitüsü İlmi Dergisi 5-6 (2008), 153-164. Atçıl, Abdurrahman. “Memlükler’den Osmanlılar’a Geçişte Mısır’da Adli Teşkilat ve Hukuk (922-931/1517-1525)”. İslam Araştırmaları Dergisi 38 (2017), 89-121. Ayaz, Fatih Yahya. “Memlük Sultan ve Emirlerinin Hanefîliğe Tutkunluğu Üzerine”. Kastamonu Üniversitesi 4. Şeyh Şaban-ı Veli Sempozyumu. ed. Cengiz Çuhadar - Mus- tafa Aykaç - Yusuf Koçak. 2/440-453. Kastamonu: Kastamonu Üniversitesi Matba- ası, 2017. Aydın, Ahmet. “Taklid Kavramına Dair Tartışmalardan Biri Olarak Mezhepler Ara- sında İntikâl Meselesi”. Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 7 (2013/1), 9-40. Aydın, Mehmet Akif. Osmanlı Aile Hukuku. İstanbul: Klasik Yayınları, 2017. Bâbertî, Ekmeleddin Muhammed b. Mahmûd b. Ahmed. er-Rüdûd ve’n-nuḳūd şerḥu Muḫtaṣar İbnü’l-Hâcib. thk. Seyfullah b. Salih b. Avn el-Ömerî. 2 Cilt. Riyad: Mekte- betü’r-Rüşd, 2005. Bardakoğlu, Ali. “Hanefî Mezhebi”. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 16/1-21. Ankara: TDV Yayınları, 1997. Basuğuy, Bedrettin. “Selahaddin-i Eyyûbi Döneminde İlmi Hayat ve Dönemin Önde Gelen Alimleri”. I. Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu Asos Congress Bildiri Ki- tabı. Elazığ: ASOS Yayınları, 2016. 566-584. Bedir, Murteza. Fıkıh Mezhep Sünnet. İstanbul: Dem Yayınları, 2. Basım, 2017. Bezer, Gülay Öğün. “Zengîler”. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 44/268-272. Ankara: TDV Yayınları, 2013. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/2 (Aralık 2021) 464 ▪ Shahin Khanjanov Bezzâzî, Hâfîzüddîn Muhammed b. Muhammed. el-Fetâva’l-Bezzâziyye. thk. Mahmûd Matracî. Diyubend: Mektebetü’l-İttihad, ts. Cüveynî, İmâmü’l-Haremeyn Ebü’l-Meâlî Rüknüddîn Abdülmelik. Muġīs̱ü’l-ḫalḳ fî iḫtiyâri’l-eḥaḳ. Kahire: el-Matbaatü’l-Mısriyye, 1934. Cüveynî, İmâmü’l-Haremeyn Ebü’l-Meâlî Rüknüddîn Abdülmelik. el-Burhân fî uṣûli’l- fıḳh. thk. Abdülaziz ed-Dîb. Katar: y.y., 1399. Çekiç, Ayşe. “Selçuklulardan Eyyûbîlere Sünnî-İslam Devlet Siyasetinde Mısır’ın Yeri ve Önemi”. Ortaçağ Araştırmaları Dergisi 1 (Aralık 2018), 119-138. Çelik, Mehmet – Yaşar, Şükran – Duygu, Zafer. “Selçuklular’ın Devlet-Ümmet Bütün- lüğünü Sağlama Projesinin İkinci Ayağı: Medrese-Tekke Uzlaşmasını Sağlama ve Türkmen Oymaklarını İslamlaştırma Politikası”. II Uluslararası Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Sempozyumu: Selçuklularda Bilim ve Düşünce Bildiriler. ed. Mustafa De- mirci - Ali Temizel - M. Ali Hacıgökmen - Sefer Solmaz. Konya: Selçuklu Belediyesi Yayınları 2013. 4/315-329. Debûsî, Ebû Zeyd Abdullah b. Muhammed. Taḳvîmü’l-edille fî uṣûli’l-fıḳh. thk. Halil Muhyiddin el-Meys. Beyrut: Daru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 2001. Dihlevî, Şah Veliyyullah. İḳdü’l-cîd fî aḥkâmi’l-ictihâd ve’t-taḳlîd. el-Mektebetü’l-Eşre- fiyye, ts. Duman, Soner. İbn Teymiyye’nin Fıkıh Düşüncesi. İstanbul: Beka Yayınları, 2018. Ekinci, Abdullah. “Selçuklular’ın İslam Dünyasındaki Heterodoks Hareketlerle (İsma- ili-Karmati) Mücadelesi”. I Uluslararası Selçuklu Sempozyumu: Selçuklu Siyasi Tarihi (Bildiriler). haz. Metin Hülagü, Abdulkadir Yuvalı, Ali Aktan, Erhan Yoska, Muhit- tin Kapanşahin. Ankara: Türk Tarih Kurumu 2014. 1-24. Erol, Burak Gani. “Memlüklerde Dört Mezhep Başkadılıklarının Kuruluşu ve İşleyişi”. Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi 87 (Güz 2018), 73-87. Gazzâlî, Hüccetü’l-İslâm Ebû Hâmid Muhammed b. Muhammed. el-Menḫûl min taʿlîḳāti’l-uṣûl. nşr. Muhammed Hasan Heyto. Beyrut - Dımaşk: Darü’l-Fikri’l- Muâsır, 1998. Gazzâlî, Hüccetü’l-İslâm Ebû Hâmid Muhammed b. Muhammed. el-Mustaṣfâ min ʿilmi’l-uṣûl. thk. Hamza b. Züheyr Hafız. Medine: el-Câmiatü’l-İslâmiyye, 1413. Güzelhisârî, Mustafa Hulûsi. Menâfiʿu’d-deḳāʾiḳ fî şerḥi Mecâmiʿi’l-ḥaḳāʾiḳ. İstanbul: Mat- baa-yi Âmire, 1308. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/2 (Aralık 2021) Hukuki Genişlik Bağlamında Memlükler Döneminde Tatbik Edilen Dört Mezhep Uygulaması ▪ 465 Ibrahim, Ahmed Fekry. School Boundaries and Social Utılıty ın İslamic Law: The Theory and Practice of Talfīq and Tatabbuʿ al-Rukhaṣ ın Egypt. Washington DC: The Graduate School of Arts and Sciences of Georgetown University, Doktora Tezi, 2011. İbn Abdüsselâm, İzzeddin. Kitâbü’l-Fetâvâ. Beyrut: Daru’l-Marife, 1986. İbn Âbidîn, Muhammed Emîn. Şerḥu ʿuḳūdi resmi’l-müftî = Hanefî Mezhebinde Fetva Usûlü. thk. ve trc. Sırrı Fuat Ateş. Konya: Çimke Basım Yayın, 2017. İbn Emîru Hâc, Ebû Abdullah Şemseddin. et-Taḳrîr ve’t-taḥbîr. 3 Cilt. Kahire: el-Matba- atü’l-Kübrâ el-Emîriyye, 2. Basım, 1983. İbn Hacer, Ebü’l-Fazl Şihâbüddîn Ahmed b. Ali el-Askalânî. ed-Dürerü’l-kâmine fî aʿyâni’l-mi’eti’s-̠sâ̠mine. nşr. Muhammed Abdulmuid Dân, Haydarabad: Meclisu Dâirati’l-Maârifi’l-Osmâniyye, 1972. İbn Hacer, Ebü’l-Fazl Şihâbüddîn Ahmed b. Ali el-Askalânî. Refʿu’l-iṣr ʿan ḳuḍâti Mıṣr. thk. Ali Muhammed Ömer, Kahire: el-Mektebetü’l-Hanci, 2010. İbn İyâs, Zeynüddîn Muhammed b. Şehâbüddîn. Bedâʾiʿu’z-zühûr fî veḳāʾiʿi’d-dühûr. thk. Muhammed Mustafa. 5 Cilt. Kahire: el-Heyʾetü’l-Mısriyyetü’l-Âmme li’l- Kitâb, 1984. İbn Kayyim el-Cevziyye, Ebû Abdullah Şemseddin Muhammed b. Ebî Bekr. İʿlâmü’l- muvaḳḳıʿîn. çev. Pehlül Düzenli. [ed. ve haz.] Muhammed Enes Topgül. 4 Cilt. İs- tanbul: Pınar Yayınları, 2013. İbnü’l-Hümâm, Kemâleddin Muhamed b. Abdülvâhid. et-Taḥrîr fî uṣûli’l-fıḳh. Kahire: Matbaatu Mustafa el-Bâbî el-Halebî, 1351. İbnü’l-Hümâm, Kemâleddin Muhamed b. Abdülvâhid. Fetḥu’l-ḳadîr li’l-ʿâcizi’l-faḳīr. Ka- hire: Matbaatu Mustafa el-Bâbî el-Halebî, 1970. İbnü’s-Salâh eş-Şehrezûrî, Ebû Amr Takıyyüddin Osman. Edebü’l-müftî ve’l-müsteftî, thk. Muvaffak b. Abdullah b. Abdülkādir. Medine: Mektebetü’l-Ulûm ve’l-Hikem, 1986. İbnü’ş-Şıhne, Seriyyüddîn. Tafṣîlü ʿiḳdi’l-ferâʾid bi-tekmîli Ḳaydi’ş-şerâʾid. Diyubend: Vakfü’l-Medeni el-Hayri, 1422. İsnevî, Cemâleddin Abdürrahîm b. el-Hasen. Nihâyetü’s-sûl fî şerḥi Minhâci’l-uṣûl. 4 Cilt. Beyrut: Alemü’l-Kütüb, ts. Jackson, Sherman. “The Primacy Of Domestic Politics: İbn bint al-Aʿazz and The Es- tablishment of The Four Chief Judgeships in Mamluk Egypt”. JAOS 115 (1996), 52- 65. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/2 (Aralık 2021) 466 ▪ Shahin Khanjanov Kādîhan, Ebü’l-Mehâsin Fahreddin. Fetâvâ Ḳāḍîḫân. thk. Sâlim Mustafa el-Bedrî. 2 Cilt. Beyrut: Darü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 2009. Kahraman, Abdullah – Karataş, Nizamettin. “İbnü’l-Hümâm’ın Mezhebine Muhalif Bir Görüşü: Menfaatlerin Tazmini Meselesi”. Kocaeli İlahiyat Dergisi 2 (Aralık 2017), 43-70. Kalaycı, Mehmet. Tarihsel Süreçte Eşarilik-Maturidilik İlişkisi. Ankara Üniversitesi, Sos- yal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2011. Kalkaşendî, Ebü’l-Abbâs Şihâbüddîn. Ṣubḥu’l-aʿşâ fî ṣınâʿati’l-inşâʾ. 12 Cilt. Kahire: Darü’l-Kütübi’l-Mısriyye, 1922. Karadaş, Cağfer. “Selçukluların Din Politikası”. İstem 2 (2003), 95-108. Karâfî, Şehâbeddin. Nefâʾisü’l-uṣûl fî şerḥi’l-Maḥṣûl. thk. Âdil Ahmed Abdülmevcûd - Ali Muhammed Muavvaz. 9 Cilt. Mekke: Mektebetü Nizar Mustafa el-Bâz, ts. Karâfî, Şehâbeddin. Şerḥu tenḳīḥi’l-fuṣûl. Kahire: el-Mektebetü’l-Ezheriyye, 2. Basım, 1993. Karaman, Hayreddin. İslam Hukuk Tarihi. İstanbul: İz Yayıncılık, 1999. Kaya, Eyyüp Said. “Mâlikî Mezhebi”. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 27/519- 535. Ankara: TDV Yayınları, 2003. Kaya, Süleyman. “Osmanlı Tatbikatında Tek Mezhebe Bağlılık”. Rahmet ve Çatışma Bağlamında İslam Mezhepleri (Uluslararası Sempozyum-Bildiriler). ed. Halit Çalış - Ali Bayer - Duran Ali Yıldırım. Karaman: İslami İlimler Derneği Yayınları, 2017. 105- 120. Kırmastî, Yusuf b. Hüseyn. el-Vecîz fî uṣûli’l-fıḳh. thk. Abdüllatif Hassan. Kahire: Darü’l- Hüdâ li’t-Tıbâa, 1984. Koca, Ferhat. “Mezhep”. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 29/537-542. Ankara: TDV Yayınları. 2004. Little, Donald P. “A Fourteenth-Century Jerusalem Court Record Of A Divorce Hea- ring”, Mamluks and Ottomans. ed. David J. Wassertein - Ami Ayalon. London: Rout- ledge Studies, 2006. 66-85. Makrîzî, Ebü’l-Abbâs Takıyyüddin Ahmed. el-Mevâʿiẓ ve’l-iʿtibâr bi-ẕikri’l-ḫıṭaṭ ve’l-âs̱âr. thk. Eymen Fuad Seyyid. 4 Cilt. London: Al-Furqan İslamic Heritage Foundation, 2013. Makrîzî, Ebü’l-Abbâs Takıyyüddin Ahmed. es-Sülûk li maʿrifeti düveli’l-mülûk. nşr. Mu- hammed Abdülkadir Ata. 5 Cilt. Beyrut: Darü’l-Kütübi’l-İlmiyye, ts. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/2 (Aralık 2021) Hukuki Genişlik Bağlamında Memlükler Döneminde Tatbik Edilen Dört Mezhep Uygulaması ▪ 467 Medfûn, Sâlih. ʿAvnü’l-ḥükkâm ʿalâ faṣli’l-aḥkâm = Ḳaydü’ş-şerâʾid ve naẓmü’l-ferâʾid: Şerḥu Manẓûmeti’l-İmâm İbn Vehbân. thk. Mervan Muhammed eş-Şear, Beyrut: y.y., 1994. Molla Fenârî, Şemseddin Muhammed b. Hamza. Fuṣûlü’l-bedâyiʿ fî uṣûli’ş-şerâyiʿ. thk. Muhammed Hasan İsmail. 2 Cilt. Beyrut: Darü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 2006. Nevevî, Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Şeref. Ravżatü’ṭ-ṭâlibîn ve ʿumdetü’l-müftîn. 11. Cilt. Beyrut: el-Mektebü’l-İslami, 3. Basım, 1991. Nielsen, Jorgen S. “Sultan al-Zahir Baybars and The Appointment of Four Chief Qādis, 663/1265”. Studia İslamica 60 (1984), 167-176. Ocak, Ahmet. “Selçuklular Döneminde Şii-Sünnî İlişkisi”. Erdem Atatürk Kültür Merkezi Dergisi 23. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1996, 401-418. Ocak, Ahmet. “Şii-Sünnî Ekseninde Selçukluların Hicaz Politikası”. Selçuklu Tarihi ve Tarihçiliğinin Temel Meseleleri, ed. M. Ali Hacıgökmen - Muharrem Kesik - Osman Kunduracı - Sefer Solmaz - Zehra Odabaşı. Konya: Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırmaları Merkezi Yayınları, 2019. 747-763. Özen, Şükrü. “Kādılkudât”. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 24/77-82. Ankara: TDV Yayınları. 2001. Pezdevî, Ebü’l-Usr Fahrü’l-İslâm Ali b. Muhammed. Uṣûlü’l-Pezdevî = Kenzü’l-vüṣûl ilâ maʿrifeti’l-uṣûl. Karaçi: Mir Muhammed Kitibhane-i Merkez-i İlm ve Edeb, ts. Rapaport, Yossef. “Legal Diversity İn The Age Of Taqlīd: The Four Chief Qāḍīs Under The Mamluks”. İslamic Law and Society 10/2 (2003), 210-228. Safedî, Salâhaddin Halil b. İzziddîn. el-Vâfî bi’l-vefeyât. nşr. Ahmet el-Arnaût - Mustafa et-Türkî. 8 Cilt. Beyrut: y.y., 2000. Sehâvî, Şemseddin Muhammed b. Abdurrahman. eḍ-Ḍavʾü’l-lâmiʿ li-ehli’l-ḳarni’t-tâsiʿ. 12 Cilt. Beyrut: Daru’l-Cîl, 1992. Semhûdî, Nûreddin Ali b. Abdullah. el-ʿİḳdü’l-ferîd fî aḥkâmi’t-taḳlîd. Beyrut: Darü’l- Minhac, 2011. Sevgili, Mehmet Macit. “Selahaddin Eyyûbi’nin Fıkhi Faaliyetleri Bağlamında Sünnî Akideyi Yayma Çabası-Kürtlerin Şâfiîleşmesindeki Rolü”. Uluslararası Selahaddin Eyyubi Sempozyumu Bildirileri. ed. Necati Sümer - Ahmet Aktaş. İstanbul: Beyan Ya- yınları, 2017. 2/355-368. Seyyid Bey. Usûl-i Fıkıh Medhal. haz. Selçuk Camcı. İstanbul: Işık Akademi Yayınları, 2011. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/2 (Aralık 2021) 468 ▪ Shahin Khanjanov Seyyid, Rıdvan. “Mukaddime”. Tuḥfetü’t-Türk fîmâ yecibü en yuʿmele fi’l-mülk. mlf. Nec- meddin et-Tarsûsî. 6-59. thk. Rıdvan Seyyid. Beyrut: Merkezu İbnü’l-Erzak li- Dirâsâti’t-Türâsi’s-Siyâsî, 2012. Simâvî, Şeyh Bedreddin. Câmiʿu’l-fuṣûleyn: Yargılama Usulüne Dair. ed. H. Yunus Apay- dın. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2012. Sinanoğlu, Abdülhamit. “Selçuklular Döneminde Mezhep Mücadeleleri Arasında Mu- tezile’nin Konumu”. II Uluslararası Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Sempozyumu: Sel- çuklularda Bilim ve Düşünce Bildiriler. ed. Mustafa Demirci - Ali Temizel - M. Ali Ha- cıgökmen - Sefer Solmaz. Konya: Selçuklu Belediyesi Yayınları 2013. 2/283-298. Sübkî, Tâceddin Abdülvehhâb b. Ali. Muʿîdü’n-niʿam ve mübîdü’n-niḳam. Beyrut: Mües- sesetü’l-Kütübi’s-Sekâfiyye, 1986. Sübkî, Tâceddin Abdülvehhâb b. Ali. Ṭabaḳātü’ş-Şâfiʿiyyeti’l-kübrâ. nşr. Abdülfettâh Muhammed el-Hulv - Mahmud Muhammed et-Tanâhî. 10 Cilt. Kahire: İsa el-Bâbî el-Halebî, 1964. Sübkî, Takıyyüddin - Sübkî, Tâceddin. el-İbhâc fî şerḥi’l-Minhâc. thk. Şaʿbân Muham- med İsmail. 3 Cilt. Kahire: Mektebetü’l-Külliyyâti’l-Ezheriyye, 1981. Şahin, Osman. İslam Hukukunda Fetva Usûlü. Samsun: Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2002. Şener, Mehmet. “İbnü’l-Hümâm’ın İlmi ve Fıkhi Yönü”. Kemaleddin İbn-i Hümâm’ın Hayatı, Eserleri ve İlmi Kişiliği (Sempozyum Tebliğleri). Sivas: Kemaleddin İbn-i Hü- mam Vakfı Yayınları, 1993. 21-24. Şeşen, Ramazan. Sultan Baybars ve Devri. İstanbul: İSAR Yayınları, 2009. Şevkânî, Muhammed b. Ali. el-Bedrü’ṭ-ṭâliʿ bi-meḥâsini men baʿde’l-ḳarni’s-sâbiʿ. 2 Cilt. Beyrut: Daru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1998. Tan, Oğuzhan. “Dört Parçalı Tek Sünnî Mezhep “Dört Hak Mezheb”in Kurumsal ve Kuramsal Kristalleşmesi”. Journal of İslamic Research 29/2 (2018), 310-330. Tarsûsî, Necmeddin. Tuḥfetü’t-Türk fîmâ yecibü en yuʿmele fi’l-mülk. thk. Rıdvan Seyyid. Beyrut: Merkezu İbnü’l-Erzak li-Dirâsâti’t-Türâsi’s-Siyâsi, 2. Basım, 2012. Turan, Abdulkadir. “Nureddin Mahmud Zengi Devri’nde (541-569/1146-1174) İlmiye Sınıfı”. Journal of İslamicjerusalem Studies 18/3 (2018), 35-50. Van Leeuwen, Richard. Bir Osmanlı Şehri Şam: Vakıflar ve Şehir. çev. H. Ebru Aksoy. İs- tanbul: Küre Yayınları, 2012. Winter, Michael. “The Judiciary of Late Mamluk and Early Ottoman Damascus: The Administrative, Social and Cultural Transformation of The System”, ed. Stephan Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/2 (Aralık 2021) Hukuki Genişlik Bağlamında Memlükler Döneminde Tatbik Edilen Dört Mezhep Uygulaması ▪ 469 Conermann. History and Society During The Mamluk Period (1250-1517). 192-209. Göt- tingen: Bonn University Press, 2014. Yalçın, Mehmet Fatih. “Joseph H. Escovitz, The Office Of Qādi Al-Qudāt İn Cairo Under The Bahri Mamluks, Klaus Schwarz Verlag, Berlin 1984”. Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 15/28 (2013), 285-289. Yalçın, Mehmet Fatih. Bahri Memlüklerde Dımaşk Kâdılkudatları. İstanbul: Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2016. Yaman, Ahmet. Fetva Usûlü ve Âdâbı. İstanbul: Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları, 2017. Zehebî, Şemseddin Muhammed b. Ahmed. Beyânü zaġli’l-ʿilm ve’ṭ-ṭaleb. thk. Muham- med b. Abdullah. Dımaşk: Dârü’l-Meymene, 2013. Zerkeşî, Bedreddin Muhammed b. Bahâdır. el-Baḥrü’l-muḥîṭ fî uṣûli’l-fıḳh. nşr. Ab- dülkādir Abdullah el-Ânî. 6 Cilt. Kuveyt: Vizaretü’l-Evkaf ve’ş-Şüûni’l-İslamiyye, 2. Basım, 1992. Zeylaî, Osman b. Ali. Tebyînü’l-ḥaḳāʾiḳ şerḥu Kenzi’d-deḳāʾiḳ. 6 Cilt. Kahire: el-Matba- atü’l-Kübrâ el-Emîriyye Bulak, 1314. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/2 (Aralık 2021) 470 ▪ Shahin Khanjanov The Practice of the Application of Four Madhhabs in the Mamluk Period in the Context of Legal Diversity Extended Summary Different interpretations have been made and continue to be made about the purpose of the application of the four madhhabs initiated by Ẓāhir Baybars (d. 676/1277), one of the first sultans of the Mamluks. While some interpret this practice as an effort by the Ḥanafī Mamluk sultans and their emirs to strengthen their own madhhabs against the dominant Shāfiʿī madhhab, some researchers see this as a requirement of the change in the demographic structure of the madhhabs at that time. There are some researchers claim that Baybars aim to break the influence of powerful Shāfiʿī qāḍī al-quḍāt Tāj al-Dīn Ibn Bint al-Aʿazz, by understanding the practice in an individual context, there are also those who claim that the Mamluks aim to gain the support of all segments of the society and strengthen their own legitimacy with this practice. Yossef Rapaport, who put forward an idea about the reason for the application, highlights the argument of providing legal diversity among the reasons for the application and subjects the application to a reading in this direction. Namely, according to Rapaport, Ẓāhir Baybars started this practice and aimed to pave the way for the state to benefit from four madhhabs instead of one. However, this reason, which can be considered as a logical and correct explanation of the practice, is not emphasized much and the practice is mostly explained through other reasons. Many records in the fiqh and historical sources of the period show us that one of the main purposes of the practice was to provide legal breadth. In our article, we have subjected the application to a reading in this direction and tried to draw attention to this aspect of the application by supporting the claims of Rapaport with the additional arguments we brought from the sources of ṭabaqāt, furū al-fiqh, adab al-qaḍā, fatāwā and uṣūl al-fiqh. Historically, this period coincides with a period when Sunni madhhabs got closer to each other and abandoned the struggles and fights that took place between them to a large extent and entered into an atmosphere of reconciliation. Towards this period, the idea of four right madhhabs was established in the Sunni society and madrasahs in which the four madhhabs were taught together began to be established. There was no harm in using the four madhhabs, which were accepted as true madhhabs, to meet the legal needs of the state. As a matter of fact, Baybars brought the idea of four madhhabs to the judicial field and made the four madhhabs official madhhabs of the state. In addition, informations in the sources that Baybars started the implementation of four madhhabs as a result of Ibn Bint al-Aʿazz’s refusal to implement other madhhabs views and continuing to respond negatively to the demands of state officials in the context of legal needs, shows that the application is aimed at providing legal width. In an explanation of the reason for the practice, Ibn Ḥajar also stated that it was put in order to provide people with a wide range of legal provisions. We often come across practical examples of the use of this practice for legal diversity by state officials in some ṭabaqāt works written at that time. For example, while the Mālikī madhhab was highly preferred in the field of criminal Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/2 (Aralık 2021) Hukuki Genişlik Bağlamında Memlükler Döneminde Tatbik Edilen Dört Mezhep Uygulaması ▪ 471 law and especially in terms of heavy penalties, the Shāfiʿī madhhab, which was chosen with some views that were more suitable for the state's interest in financial and economic areas, was preferred by the administrators over other madhhabs in these areas. We have reached some historical records that the Ḥanbalī madhhab was also preferred in some regions at that time due to some of its views. Many scholars from that period also favored the idea of legal width and included in their works the idea of intiqāl between madhhabs and unnecessity to adhere to a single madhhab, which provided the theoretical basis for this idea. As a matter of fact, as a result of the strengthening of the climate of madhhabs rapprochement and coexistence towards the Mamluks period and the establishment of the idea of four madhhabs within the framework of Sunnism, the idea of one madhhab began to evolve into four madhhab and the idea of intiqāl between madhhabs views began to be widely accepted. In this period, the idea of intiqāl, which was defended by many prominent scholars, took its place in the fiqh works by determining its conditions and boundaries. Shāfiʿī faqihs Rāfiʿī, Nawawī, ʿIzz al-Dīn Ibn ʿAbd al-Salām, Āmidī, Ibn Daqīqulʿīd, Taqiyy al-Dīn as-Subkī and his son Tâj al-Dīn as-Subkī, Jamâl al-Dīn İsnawī, Badr al-Dīn az-Zarkashī, Jalâl al-Dīn as- Suyūṭī and Samhūdī, Ibn al-Hājīb, Qarāfī and Zanātī from the Mālikīs, Ibn Taymiyya and Ibn Qayyim al-Javziyya is one of the most famous names who approached the thought of intiqāl positively and opened the way for this thought by determining its conditions and limits. Among the Ḥanafīs, who are stated to have the strongest attitude against exploiting the views of other madhhabs and to defend single madhhab, there were scholars who allowed the intiqāl in the style of the above scholars during the Mamluks period. Ibn al-Humām, Molla Fanārī, Ibn Amīru Ḥāj and Qirmastī are the famous Ḥanafī faqihs of the period who included this idea in their works and approached it positively within Ḥanafīism. While Fanārī and Qirmastī, quoting the passages from the works of Āmidī and Ibn al-Hājīb about te intiqāl and adherence to a single madhhab, Ibn al-Humām and Ibn Amīru Ḥāj allowed the intiqāl on much easier terms. At the same time, they approach positively to the idea of “tatabbuʿ al-rukhaṣ”, which even many scholars who allow the intiqāl do not take kindly. With the implementation of four madhhabs reflecting the practical face of the idea of intiqāl in this period, the rulers could benefit from the madhhabs breadth and the public could also benefit from the legal breadth through this application. At that time, with the application of “tafwīḍ”, which we think reflects the application of the four madhhabs practices towards the public, the people could apply to different madhhab judges through their own madhhab judges in terms of legal solutions, thus benefiting from the madhhabs width. This practice, which had examples before the Mamluks period and was allowed in certain cases, found the opportunity to be applied under easier conditions in the quadruple judicial system of the Mamluk period. Because in this period, there were four madhhabs judges in each region and it was easier for the qāḍīs to refer cases to each other for “tafwīḍ”. Keywords: İslamic Law, The History of İslamic Law, Mamluks, Application of Four Sunni Madhhab, İntiqāl, Legal Diversity. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 30/2 (Aralık 2021)