T.C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ VETERİNER FİZYOLOJİ ANABİLİM DALI STRES UYGULANAN RATLARDA SPİRULİNA DESTEĞİNİN HEMATOLOJİK PARAMETRELERE ETKİSİ Rovshan GURBANLI (YÜKSEK LİSANS TEZİ) BURSA-2019 Rovshan GURBANLI VETERİNER FİZYOLOJİ ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ 2019 T.C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ VETERİNER FİZYOLOJİ ANABİLİM DALI STRES UYGULANAN RATLARDA SPİRULİNA DESTEĞİNİN HEMATOLOJİK PARAMETRELERE ETKİSİ Rovshan GURBANLI (YÜKSEK LİSANS TEZİ) DANIŞMAN: Prof. Dr. Cenk AYDIN BURSA-2019 İÇİNDEKİLER Dış kapak İç kapak Etik beyan ………………………………………………………………………II Kabul Onay ……………………………………………………………………III TEZ KONTROL BEYAN FORMU ………………………………………….IV İÇINDEKİLER …………………………………………………………………V TÜRKÇE ÖZET ……………………………………………………………...VII İNGİLİZCE ÖZET …………………………………………………………..VIII 1.GIRIS ………………………………………………………………………...1 2.GENEL BİLGİLER …………………………………………………………4 2.1.Spirulina Platensis …………………………………………………………4 2.1.1.S.platensis’in Gıda Değeri ………………………………………………5 2.1.2.S.platensis’in Metabolik Etkileri ……………………………………….6 2.1.3.S.platensis’in Bazı Kan Parametreleri Üzerine Etkisi ………………...6 2.2.Stres ……………………………………………….…………..……………7 2.2.1. Tanımı ve Mekanizması………………………………..…….…….……7 2.2.2. Stresin Metabolik Etkileri ………………………………………..….…8 2.2.3. Stresin Bazı Kan Parametreleri Üzerine Etkisi ……………………...10 2.2.4. Stres ve S. platensis …………………………………………………….11 2.3.Hematolojik Parametreler ….……………………………………………12 2.3.1. Alyuvar (RBC) ………………………………………………….……...13 2.3.2. Hemoglobin (Hb) ……………………………………………………….13 2.3.3. Hematokrit (Hct) ……………………………………………………….14 2.3.4. Akyuvar (WBC) ………………………………………………………..14 2.3.4.1. Lenfosit ………………………………………………………….…….15 2.3.4.2. Monosit ………………………………………………………………..15 2.3.4.3. Nötrofil ………………………………………………………….……..16 2.3.4.4. Eozinofil ……………………………………………………….………16 2.3.4.5. Bazofil …………………………………………………………………17 2.3.5. Sedimentasyon ………………………………………………….……….17 2.4. Morfolojik Parametreler ……………………………………….………...18 2.4.1. Canlı Ağırlık (Kg) ………………………………………….…………...18 2.4.2.Vücut Kitle İndeksi (VKİ) ……………………………………………...19 2.4.3. Vücut Uzunluğu ………………………………………………….……..19 2.4.4. Bel Çevresi Ölçümü ………………….………………………….……..19 3. GEREÇ ve YÖNTEM ……………………………………………………..21 3.1. Hayvan Materyali ………………………………………………….…….21 3.2. Deney Seti ………………………………………………………….……..21 3.2.1. Aydınlık: Karanlık Döngüsü Stresi ………………………..….………22 3.2.2. Tek Başına Barındırma Stresi …………………………….…………..22 3.2.3. Kalabalık Ortamda Barındırma Stresi ………………….……………22 3.3. Veri Toplanması ve Analiz ……………………………….……………...23 3.3.1. Kan Alımı ve Analizleri …………………………………………………….23 V 3.3.1.1. Tam Kan Sayımı ………………………………………………………….24 3.3.1.2. Sedimentasyon Ölçümü …………………………………………………..24 3.3.2. Bazı Morfolojik Parametrelerin Ölçümü …………………………………24 3.3.2.1. Canlı ağırlıklar ve vücut ölçümleri ……………………………………...25 3.3.2.2. Organ ağırlıkları ölçümü ………………………………………………...25 3.4. İstatistik Analizler …………………………………………………………….25 4. BULGULAR ………………………………………………………………….....26 4.1. Stres ve Strese karşı S. platensis ‘in Hematolojik Parametreler Üzerine Etkisi ……………………………………………………………………………….26 4.2. Stres ve Strese karşı S. platensis ‘in Bazı Morfolojik Parametreler Üzerine Etkisi ……………………………………………………………………………….27 5. TARTIŞMA VE SONUÇ ....................................……………........... ................33 5.1. Stres ve Strese karşı S. platensis ‘in Hematolojik Parametreler Üzerine Etkileri ……………………………………………………………………..............33 5.2. Stres ve Strese karşı S. platensis ‘in Bazı Morfolojik Parametreler Üzerine Etkileri ………………………………………………………………………..........36 6.Kaynaklar ………………………………………………………………………..39 7.Simgeler ve Kısaltmalar ………………………..……………………………….48 8.Teşekkür………………………………………………………………………….49 9.Özgeçmiş………………………………………………………………………….50 VI TÜRKÇE ÖZET Stres, organizmanın zorlanım gibi çeşitli durumlarda oluşan reaksiyonlara karşı verdiği fizyolojik ve davranışsal bir takım karmaşık cevaplardan oluşur. Bununla beraber, hemostatik mekanizmada strese karşı beslenmenin de rolü büyüktür. Çalışmamızda Spirulina platensis katkısının çeşitli stres modellerinin uygulandığı ratlardaki hematolojik yanıtlara etkisi araştırıldı. Ayrıca, hematolojik yanıtların yanında vücut ağırlığı, beden ölçüsü, vücut kitle indeksi ve organ ağırlıkları gibi bazı morfolojik parametreler de değerlendirilerek Spirulina katkısının strese karşı önemi değerlendirildi. Çalışmada 36 adet 10-12 haftalık yaşta ve 200-250 gr canlı ağırlığına sahip Sprague Dawley ırkı erkek rat kullanıldı. Deneyde kullanılan hayvanlar her kafeste üç adet rat olacak şekilde barındırıldı. Su ve yem ad-libitum olarak verildi. Gruplar sırasıyla; I: Kontrol (K), II: Stres (S), III: S. platensis (Sp) ve IV: S. platensis+Stres (SpS) olarak oluşturuldu. Deney süresinin 28 gün (4 hafta) olduğu çalışmada; Sp ve SpS gruplarına her gün gastrik gavaj yoluyla, 1500 mg/kg/gün dozunda S. platensis (Egert, İzmir- Türkiye) verilirken; K ve S gruplarına ise aynı yöntemle 1 cc çeşme suyu verildi. Çalışmanın ilk iki haftası boyunca aydınlatma periyodu 12 saat aydınlık: 12 saat karanlık olarak uygulanırken, son iki haftasında tüm ratlar aydınlık: karanlık döngüsü stresine (16 saat aydınlık: 8 saat karanlık) maruz bırakıldı. Ayrıca son iki haftada S ve SpS gruplarına tek başına barındırma ve kalabalık ortamda barındırma stresleri uygulandı. Çalışma sonunda hematolojik parametreler değerlendirildiğinde akyuvar sayısı, nötrofil yüzdesi, nötrofil: lenfosit oranı ve sedimentasyon hızı verilerinde istatistiksel olarak anlamlı fark bulunurken, diğer parametrelerde ise istatiksel olarak bir fark tespit edilmedi. Kan değerlerindeki bu farklılığın stres ya da Spirulina katkısının stres etkilerini iyileştirici özelliğine dayandığı düşünülmektedir. Morfolojik parametreler değerlendirildiğinde ise gruplar arasında istatistik bir fark bulunmamasına rağmen pozitif bir etki gösterdiği söylenebilir. Sonuç olarak, eksojen bir antioksidan olan S. platensis ‘in strese karşı etkili olabildiği ancak daha detaylı çalışmaların gerekli olduğu ifade edilebilir. Anahtar kelimeler: Stres, Spirulina platensis, Hematoloji, Morfolojik parametreler, Rat. VII İNGİLİZCE ÖZET Stress consists of serial physiological and behavioral complex responses to reactions that occur in various states of the organism. Feeding plays a major role for homeostatic mechanism against stress. In this study, hematological responses of Spirulina platensis were investigated against to various stress models in rats. In addition, some morphological parameters such as body weight, height, body mass index and organ weights were evaluated to determine the importance of Spirulina supplementation against to stress. For this purpose, 36, male, Sprague Dawley rats weighing 200-250 g were used. Water and feed were given ad-libitum. The rats were randomly separated into four groups: I: Control (C), II: Stress (S), III: S. platensis (Sp), IV: Stress+S. platensis (SpS), respectively. The S. platensis (Egert, İzmir- Türkiye) was given (1500mg/g/day) by oral gavage to Sp and SpS groups, 1 cc water was given to C and S groups by the same method throughout the 28 days (4weeks) of the trial. Lightning period was 12h light: 12h dark for the first two weeks. During the last two weeks, 16 h light: 8h dark cycle stress was exposed to all rats. In addition, S and SpS groups were exposed the crowded environment and hosting alone stress during last two weeks. At the end of the trial, there were significant differences in white blood cell count, neutrophils, neutrophil/lymphocyte ratio and sedimentation rate (p<0.05), although no significant difference was found in other parameters. The difference in blood values is thought to be based on the stress and healing properties of the contribution of Spirulina to stress. Nevertheless, although there were no differences in morphological parameters among all groups statistically, the positive effect of Spirulina on morphological values can be interpreted. As a consequence, it can be stated that S. platensis, that an exogenous antioxidant, can be effective against stress, but more deeper studies are needed. Keywords: Stress, Spirulina platensis, Hematology, Morphological parameters, Rat VIII 1. GİRİŞ Stres, tipine ve yoğunluğuna bağlı olarak hayvanlarda adaptasyon problemleri ve patolojik değişiklikler oluşturabilmekte ve mevcut duruma uyum sağlanamadığı durumda ise vücudun sabit iç dengesinin (homeostazis) bozulmasına bağlı verim kayıplarına hatta ölümlere sebep olabilmektedir. Çevre sıcaklığının konfor aralığının (thermoneutral zone) üstünde veya altında olması, kalabalık ortamda veya grup halinde barındırılmaya alışmış hayvanların tek başına bırakılması gibi barındırma koşullarının değiştirilmesi, aydınlık: karanlık döngüsünde değişimler vücut fonksiyonlarında ciddi anlamda değişiklikler meydana getirebilen stres etkenlerinden bazılarıdır (Benyo ve ark., 2007 ve Sejian ve ark., 2011). Kemirgenlerin fizyolojik sınırlar içerisinde hayatlarını sürdürebilmesi için aydınlık: karanlık döngüsü önemlidir. Bu döngü hayvanlarda foto-periyodik hafızayı oluşturmaktadır. Normal ışıklandırma döngüsünde hayvanların refah seviyesinde artış gözlemlenirken, uzun süre karanlıkta bırakılan ratların kalp atım sayısında azalma olduğu saptanmıştır (Azar ve ark., 2008). Canlının fizyolojisi, biyokimyası ve davranışları sirkadyen ritim denilen günlük ritimlerle kontrol edilmektedir. Sirkadyen ritim sinirsel ve/veya ratın pineal bezinde bulunan humoral supra şiazmatik nükleus (SCN) ve karaciğer tarafından düzenlenmekte ve pineal bez hormonu olan melatonin salınımının artışı ile uyuma yardımcı olunmaktadır (Maronde ve ark., 2007). Işıklandırma yanında çevre sıcaklığının konfor aralığının altında veya üstünde olması ve kalabalık ortamda barındırılmanın sebep olduğu stres faktörleri de hayvanlarda intestinal flora ile beraber yemden faydalanma, vücut ağırlığı artışı ve akabinde hematolojik parametreleri dolayısıyla vücudun savunma sistemini de etkilediği rapor edilmektedir (Tournot ve ark., 1969; Meddings ve Swain, 2000; Mawdsley ve Rampton, 2005 ve Marcelo ve ark., 2007). Hayvanların maruz kaldığı bir diğer stres faktörü ise sosyal bir ortamda yaşamaya alışan hayvanların tek başlarına barındırılmasıdır. Yapılan çalışmalarda grup halinde barındırılan kemirgenlerin tek başına barındırıldıklarında depresif 1 belirtiler gösterdiği rapor edilmektedir (Palanza, 2001; Heinrich ve Gullone, 2006 ve Alison ve Brown, 2010). Bununla beraber, Planza (2001) fareler üzerinde yaptığı bir çalışmada, uzun süreli sosyal izolasyon uygulaması sonucu dişi farelerde, kaygı ve stres benzeri davranışlar gözlemlendiği bildirilmiştir. Normal fizyolojik fonksiyonlar, büyüme ve gelişmenin sağlanması ve hayvanın hayatının sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi için beslenme ve hatta beslenme ile beraber kullanılan yem katkı maddeleri önemlidir. Son yıllarda hayvansal yem endüstrisinde kullanılan katkı maddeleri ile ilgili hayvan, insan ve çevre etkileşimi daha fazla dikkate alınmaktadır. Yem katkı maddelerinin hayvanların sindirim sistemini geliştirdiği, büyüme performansında ise genetik potansiyelin yakalanmasına yardımcı olduğu bilinmektedir. Hayvansal üretimde ürünün miktar, sıhhi kalitesi ve standartlara uygunluk yönünden iyileştirilebilmesi için yem katkı maddelerinden yararlanılmakta ve son yıllarda yem katkı maddeleri üzerine yapılan araştırmaların sayısı artmaktadır. Stres ile ilgili yapılan araştırmalarda, strese karşı koruyucu olarak E ve C vitamini gibi eksojen vitaminler, bazı mineraller ve doğal katkı maddeleri ilgi odağı olmaktadır (Botsoglu ve ark., 2002; Şengezer ve Güngör, 2008 ve Altıner ve ark., 2017). Yem katkı maddesi seçiminde, katkı maddesinin antioksidan özelliği, bağışıklık sistemi ve büyüme performansına etkisi önemlidir. Katkı maddesi seçiminde aranan en önemli özelliklerden biri ise protein ihtiyacını karşılayabilir olmasıdır. Doğal besin kaynağı olarak günümüzde kullanılan Spirulina platensis (S. platensis)’in kullanımı yüzyıllar öncesine dayanmaktadır. Birçok hastalığın tedavisinde destekleyici olarak kullanımı yanında, sağlık üzerine etkisi ve etki mekanizmaları üzerine çalışmalar devam etmektedir. Spirulina planktonik, spiral şekilli, mavi-yeşil alg olup Meksika ve Afrika toplumlarının geleneksel gıdasıdır. Besin takviyesi amacıyla kullanılan S. platensis, hücre duvarında selüloz içermemesinden dolayı bağırsaklardan kolaylıkla emilir ve bu özelliğiyle canlılarda büyüme performansını arttırdığı bilinmektedir (Moreira ve ark., 2011; Seyidoglu ve Galip, 2014 ve Seyidoglu ve ark., 2017). Protein içeriği yaklaşık %70-80 arasında olan S. platensis, yapısında ayrıca yüksek oranlarda esansiyel aminoasitler, B12 ve E vitamini, demir, magnezyum, selenyum, kalsiyum ve birçok makro ve mikro mineralleri bulundurmaktadır (Dagnelie ve ark., 1991). S. platensis’ in etkinliğini 2 içeriğindeki maddelerin arasındaki eşgüdüm sayesinde gösterdiği bildirilmektedir. Bu özelliği gıda, ilaç ve kozmetik gibi birçok sektörde kullanım alanı bulmakla birlikte, US Food & Drug Administration (FDA) tarafından günlük olarak gıda katkısı olarak tüketilebileceği de belirtilmektedir (FDA, 2003). S. platensis bağışıklık sistemi güçlendiricisi, kardivasküler sistem koruyucu, hipokolesterolomik, antialerjik, antiviral, antikanser, antidiyabetik, antibiyotik, antioksidan, prebiyotik ve probiyotik niteliğe sahip önemli bir doğal üründür. İçeriğindeki tokoferoller (çoğu E vitamini aktivitesine sahip yağda çözünen antioksidanlar), fikosiyanin (kokusuz, toksik olmayan, suda çözülebilen, yüksek antioksidan ve güçlü floresan özelliğine sahip, mavi renkli bir toz) ve polifenoller (vücuttaki serbest radikallerin hasar görmesini önleyen kimyasal maddeler) antioksidan özelliğe sahiptir. Bu nedenden dolayı S. platensis strese bağlı olarak bozulan oksidan-antioksidan dengenin düzenlenmesinde de etkin rol oynamaktadır (Seyidoglu ve ark., 2017). Antioksidanların sağlıklı yaşamda oynadığı rol daha iyi anlaşıldıkça, zengin karotenoid (genel olarak yağda çözünen ve bitkisel, hayvansal ürünlere sarıdan kırmızıya kadar renk veren bitkisel pigmentler) içeriğe sahip Spirulina`nın da beslenme bilimi ve sağlıklı yaşamın sürdürülebilirliği noktasında önemi artmaktadır. Karotenoid zengini bir beslenmenin birçok hastalığa yakalanma riskini azalttığı tespit edilmiştir (Chew ve Park, 2004). Bununla beraber, yapılan çalışmalar, Spirulina'daki sülfolipitlerin ve polisakkaritlerin, kanser tedavilerinde dikkat çekici ölçüde aktif oldukları, düzenli dozlarda alınmasının antiviral faaliyetleri hızlandırdığı, bağışıklık sistemini güçlendirdiği, böbrek toksisitesini ve radyasyon kaynaklı hastalıkların şiddetini azalttığı da bildirilmiştir. S. platensis’in içeriğindeki fikosiyanin serbest radikallerin üretimini düzenlediği ve oksidatif dengenin sağlanmasında etkili olduğu bilinmektedir (Khan ve ark 2005, Sharma ve ark 2007; Karadeniz ve ark., 2009). 3 2. GENEL BİLGİLER 2.1. Spirulina Platensis İlk foto-sentetik yaşam formlarından günümüze 3,6 milyar yıllık bir evrimsel sürece sahip olan Spirulina üzerindeki ilk bilimsel çalışmaların başlangıç tarihi günümüzden yaklaşık yarım asır öncesine aittir. (Koru, 2012). İnsanoğlunun mikro algleri ilk olarak ne zaman kullanmaya başladığına dair elimizde net bir veri bulunmamaktadır. 1513 yılında İspanyol tarihçisi Hernadoz kitabında, günümüzde Mexico City olarak bilinen yerde, Texcoco gölü sahillerinde yaşayan Aztekler’in Spriluna`yı yetiştirip gıda maddesi olarak kullandığını yazmıştır. 1959 senesinde ise Brandly yapmış olduğu gözlem ve araştırmalar sonucu Çad Gölü sahillerinde yaşayan bir kabilenin Spirulina alglerinden elde ettikleri yeşilimsi unu gıdalarına eklemelerinden dolayı diğer bölgelerde yaşayan yerlilerden daha sağlıklı ve iri olduklarını bildirmektedir (Khan et al., 2005). Oscillatoriaceae ailesine bağlı, mavi-yeşil renkli (siyonabakter) bir alg olan Spirulina, çok hücreli helikoidal filamentlerden oluşur (Hedenskog ve Hofsten, 1970) ancak spiral şeklinde hücresel yapısına sahip olan Spirulina (Şekil-1) prokaryotik yapısı nedeniyle bakteriyologlar tarafından bakteri olarak da kabul edilmektedir (Koru, 2012). Diğer alglerden farklı olarak daha sert koşullarda yaşamını sürdürebilmektedir. Örneğin sıcak alkali volkanik göllerde yetişebilen birincil organizmalardan biri olup Pasifik okyanusunun Japonya ve Hawaii sahilleri, Kuzey Amerika ve Güney Amerika`daki alkalik karakterli tatlı su gölleri, Asya, Afrika gibi geniş bir coğrafya algin yetiştiği habitat arasındadır. Spirulina platensis (S. platensis) ve Spirulina maxima besin takviyesi amacıyla en çok kullanılan türlerdendir (Khan ve ark., 2005). Eskiden beri gıda olarak kullanılan S. platensis`in kullanımı da son zamanlarda biyo-ürünler ve sağlıklı gıdaların gündeme gelmesiyle birlikte artmıştır. S.platensis ile ilgili Fransız Petrol Araştırma Enstitüsü’nde yayınlanan bilimsel 4 araştırma verilerinden sonra artarak devam etmiştir. Bu bilgiler yayımlandıktan sonra S. platensis NASA’nın dikkatini çekmiş ve uzay araştırmalarında gıda kapsülleri olarak kullanılmaktadır (Dalay ve ark., 2001). Şekil-1: Spirulina’ nın mikroskobik görüntüsü (Koru, 2012). 2.1.1. S. platensis’ in Gıda Değeri S. platensis selüloz bulundurmayan hücre duvarı yapısına sahip olduğu için sindirimi ve hazmı kolaydır. Bu özelliği sindirim kanalında emilim bozukluğu olan bireyler ve yaşlılar için önem arz etmektedir. Et % 19, balık % 24, peynir % 25, soya % 30-34 oranında protein içerirken, % 60- 70 protein içeriği ile S. platensis soya fasulyesinin neredeyse iki katı kadar protein içermektedir (Seyidoglu ve ark., 2017). Bununla beraber S. platensis’ in yapısında çoklu doymamış yağ asitleri (PUFA), vitaminler (A, B12 ve E) ve mineraller (çinko, magnezyum, manganez, selenyum ve demir) bulunmaktadır (Simsek ve ark., 2007). Son zamanlarda daha çok ilgi görme sebeplerinden biri ise 2000’in üzerinde enzim, gamma-linolenik, linoleik, araşidonik, esansiyel yağ asitlerini ve aynı zamanda tiamin, riboflavin gibi yüksek miktarda biyolojik değere sahip olan esansiyel aminoasitleri bünyesinde barındırmasıdır. 5 2.1.2. S. platensis’in Metabolik Etkileri S. platensis hücre duvarı selüloz içermediği için bağırsaklardan sindirimi ve emilimi daha kolay gerçekleşir ve dolayısıyla biyo-yararlanım oranı daha yüksektir (Richmond, 1992). Ayrıca organizmadaki zararlı mikroorganizmaların üremelerine engel olurken faydalı olanların etkinliklerini arttırır ve bu sayede canlıda ağırlık kazancını ve büyümeyi hızlandırır (Pulz ve Gross, 2004; Vural ve Celen, 2005 ve Doğan, 2012). Wistar ırkı ratlarda yapılan çalışmalarda Spirulina katkısının canlı ağırlığı ve yemden yararlanmayı arttırdığı bildirilmektedir (Araujo ve ark., 2003 ve Moreira ve ark., 2011) S. platensis lipit ve karbonhidrat metabolizmasını düzenleyerek kolesterol ve glikoz seviyelerinde düşüşe neden olmaktadır. İnsanlarda, Spirulina ile beslenen bireylerin kolesterol, trigliserit ve düşük dansiteli lipoprotein (LDL) seviyelerinin daha düşük olduğu bildirilmektedir (Kato ve Takemoto, 1984). Trigliserit miktarlarını düşürücü etkisinin içeriğinde bulunan gama linoleik asit, lif ve yüksek proteine bağlı olduğu rapor edilmektedir. Spirulina’nın hipokolesteromik etkisinin ise yapısındaki c-fikosiyanine bağlı olduğu; bu etkisini jejenumdan kolesterol ve ileal safra asidi emilimini engelleyerek gösterdiği kanıtlanmıştır. Bununla beraber, Spirulina’nın içerdiği c-fikosiyanin yüksek sistin içeriği nedeniyle kuvvetli hipokolesterolemik etkisi olduğu düşünülmektedir. Cheong ve ark. (2010) yüksek kolesterol diyeti ile besleyerek hiperkolestrolemi oluşturdukları Yeni Zelanda Beyazı ırkı tavşanlarda yaptıkları denemede, 8 hafta süresince diyete Spirulina ilavesinin, serum trigliserit ve kolesterol seviyelerini düşürmesiyle bağlantılı olarak hiperkolesterolemik atherosklerozisi azaltabileceğini rapor etmişlerdir. Ayrıca c- fikosiyanin ile yapılan çalışmalarda diyete Spirulina ilavesinin metabolizmanın oksidan - antioksidan dengesinin sağlanmasında önemli olduğu belirtilmektedir (Khan ve ark., 2005; Sharma ve ark., 2007 ve Karadeniz ve ark., 2009). 2.1.3. S. platensis’ in Bazı Kan Parametreleri Üzerine Etkisi Deney hayvanları üzerinde yapılan araştırmalarda, Spirulina yapısında bulunan fikosiyaninin hematopoez (kan yapımı) üzerinde uyarıcı etkisi olduğu 6 belirtilmektedir. Spirulina’nın, eritropoezin (Erythropoiesis) uyarılması için gerekli eritropoietin (EPO) hormonu salınımını arttırdığı, yapısındaki c-fikosiyanin aracılığı ile polisakkarit ve akyuvar üretiminde de uyarıcı etkiye sahip olduğu ve bu sayede immun sistem hücrelerinin mobilizasyonunu uyardığı rapor edilmektedir (Qureshi ve Ali, 1996). Fareler üzerinde yapılan bir deneyde Spirulina’nın yapısında bulunan fikosiyanin ve polisakkaritlerin, dalak ve timüs gelişiminde önemli olduğu belirtilmekle beraber bu maddelerin kemik iliğinde bağışıklık hücre üretimini arttırdıkları da ortaya konmuştur (Zan ve ark., 2001). Simsek ve ark. (2007) otuz adet Wistar Albino ırkı dişi rata 30 gün boyunca, günlük 300 mg/kg S. platensis vermişler ve 0, 15 ve 30. günlerde aldıkları kan örneklerinden alyuvar sayısı, hemoglobin miktarı, lökosit ve T hücre sayılarının 30. günde, 0 ve 15. günlerden, kontrol grubu ile karşılaştırıldığında, daha yüksek olduğunu bildirmişlerdir. Farklılığın Spirulina’nın kemik iliği hücre aktivitesini arttırmasından kaynaklı olabileceği belirtmektedir. “African Sharptooth Catfish” ırkı balıklarda yapılan bir çalışmada ise %5 oranında Spirulina katkısının kırmızı ve beyaz kan hücreleri ile lizozom aktivitesini arttırdığı ve bu durumun Spirulina algi içerisindeki c-fikosiyaninden kaynaklandığı belirlenmiştir (Promya ve Chitmanmat, 2011). S. platensis antioksidan içeriğine bağlı olarak sedimantasyon hızı değerlendirildiğinde bazı çalışmalarda fark görülmediği (Milaðius ve ark., 2004); bazı çalışmalarda ise artış olduğu bildirilmektedir (Ita ve ark., 2016). Ibrahim ve Kamal El-Dein’in (2014) 8 haftalık yaştaki Swiss Albino ırkı fareleri tüm vücutlarını gamma radyasyonuna maruz bırakmışlar ve Spirulina’nın radyasyonun oluşturduğu olumsuz hematolojik ve biyokimyasal etkileri hafiflettiğini ve sedimantasyon değerini düşürdüğünü rapor etmişlerdir. 2.2. Stres 2.2.1. Tanımı ve Mekanizması Stresle ilgili çalışmaların bir kısmı strese neden olan etkenlerin aydınlatılması diğer bir grup araştırmacı ise strese karşı oluşturulan fizyolojik ve psikolojik değişimler üzerine çalışma yapmaktadır. Strese neden olan faktörler “stresör” veya 7 “stres vericiler”, strese karşı verilen tepki için ise “stres” terimi kullanılmaktadır. Stresle ilgili yapılan ilk çalışmalar çoğunlukla stres vericilerine karşı canlıların verdiği fizyolojik tepkileri araştırmaya odaklanmıştır (Baltaş ve Baltaş, 2004). Stresin tespit edilmesi, sebebinin çok farklı etkenlere bağlı olsa da, sağlık, verim, davranış ve fizyolojik parametreler temel kullanılan stres ayraçlarıdır. Canlılarda stresin tespitindeki zorlukların diğer nedeni ise her bireyin strese verdiği tepkinin yaş, sosyolojik, ırk, önceki deneyimleri ve genetiğe bağlı olarak değişiklik göstermesidir. Canlılar kendi vücudunda ve dış ortamda oluşan değişikliklere karşı, vücut iç dengesi dediğimiz hemostazı korumak için, korunma mekanizmaları geliştirmiştir. Normalin dışındaki her hangi bir durumda stres belirtileri ile tepki gösterilmekte ve ortama uyum sağlanmaya çalışılmaktadır. Stres kalp atım sayısı, glikoz seviyesi ve adrenal medulla’dan salınan adrenalin miktarında artışa neden olarak hipotalamus’ta bulunan nöronların aktifleşmesini sağlar. Aktifleşmiş bu nöronlar dolaşımdaki kan miktarını ve basıncını yükselterek, kanın kalp ve çizgili kaslara yönlendirilmesine neden olur. Sonuç olarak canlının sezdiği tehdit durumuna karşı kaç ya da savaş tepkisini vermesini sağlar. 2.2.2. Stresin Metabolik Etkileri Stres ölçülebilir bir fizyolojik cevaptır. Stresi ölçmek için nabız, kan basıncı ve serum kortizol parametrelerinden yararlanılabilir. Bakılan bu parametreler bilinen bazı türler için normal değerlerin altında veya üstünde bulunması canlının yorgun olduğu veya strese maruz bırakıldığını göstermektedir (Altınçekiç ve Koyuncu, 2012). Strese maruz kalındığında bir takım fizyolojik değişiklikler oluşmaktadır. Bu değişimlerin her biri canlının hayatını sürdürebilmesi için önem arz etmektedir. Stres durumunda organizmada meydana gelen değişimleri şu şekilde sıralayabiliriz;  Olası mücadele durumunda gereken enerjiye ham madde sağlayabilmek için depolanmakta olan şeker ve yağ kana karışır  Stres durumunda bedene daha fazla oksijen gerektiğinden solunum sayısı arttırılarak oksijen ihtiyacı sağlanmaya çalışılır 8  Beyin ve kaslara daha fazla oksijen taşınması için kandaki alyuvar sayısı artar  Vücudun gerekli bölgelerine yeterli miktarda kan temin edilebilmesi için kan basıncı ve kalp atım sayısı artar  Olası yaralanma durumunda kan kaybını azaltmak için kan pıhtılaşma mekanizması devreye girer  Kuvvet gerektiren duruma hazır olmak için kas gerimi artar  Kanın daha çok ihtiyaç duyulan beyin ve kaslara geçebilmesi için bağırsak ve mesane adaleleri gevşer, sindirim yavaşlar ya da durur  Algının arttırılması için gözbebekleri büyür ve daha fazla ışık alınımı sağlanır  Dış ortamda olanlardan daha çok haberdar olmak için var olan bütün duyular alıcıları aktif hale geçer  Adrenalin ve noradrenalin hormonlarının salgılandığı böbreküstü bezin uyarılması için hipofiz bezi uyarılır ve iç salgı sisteminin etkinliği artar (Baltaş ve Baltaş, 2004) Hayvanlarda stres sonucu hemostazisin bozulması ve buna bağlı adaptasyon problemleri, patolojik değişimler ve ölüm oluşturabilmektedir. Özellikle kemirgenlerde ışık periyodu, kalabalık ortam ve yalnızlığa bağlı oluşan stres durumları canlının fizyolojik sınırlar içerisinde yaşamlarını sürdürebilmesini etkilemektedir. Gün uzunluğuna adaptasyon karaciğer metabolizması ve üreme performansındaki değişimler sayesinde gerçekleşir (Maronde ve ark., 2007). Doğal aydınlatma döngüsüne maruz bırakılan laboratuvar hayvanlarının refah seviyesinde artış gözlenebilirken, yapılan çalışmalarda uzun süreli karanlık uygulamasının ratlarda kalp atım sayısını azalttığı tespit edilmiştir (Azar, 2008). Otuz günlük yaştaki farelere 95 gün boyunca 600 lüks (aydınlık ya da aydınlatma seviyesi bir yüzey üzerinde birim alan başına düşen toplam ışık miktarı) ışıkla sürekli aydınlatma yapmanın sonucunda, 12 saat aydınlık: 12 saat karanlık döngüsünde barındırılan farelerle kıyaslandığında ACTH miktarının %22 daha yüksek olduğu görülmüştür (Milosevic ve ark., 2003). Kısa ve uzun dönem ışık uygulamalarının ratlarda yem tüketimi, vücut ağırlığı ile birlikte organ gelişimi üzerine de etki yaptığını bildiren çalışmalar bulunmaktadır (Shöemaker ve ark., 2002 ve Markova ve ark., 2003). 9 İnsanlarda olduğu gibi gruplar halinde yaşayan hayvanlarda da sosyal ilişkiler fiziksel ve zihinsel sağlık için önemlidir. Grup halinde barındırılan kemirgenlerin yalnız başına barındırılmaya başlaması, hayvanın cinsiyetine de bağlı olarak, depresyona neden olabilmektedir (Heinrich ve Gullone, 2006 ve Alison ve ark., 2010). Dişi farelerin uzun süreli sosyal izolasyonu neticesinde stres ve kaygı benzeri davranışlar ortaya çıkabilmektedir (Palanza, 2001). Bu durumun tam tersi olarak, fare ve tavuklarda, popülasyon büyüklüğünün artması ile hiyerarşik sosyal yapıda ve üretkenliğe göre strese bağlı parametrelerde değişiklikler olduğunu bildiren çalışmalar da mevcuttur (Peng ve ark., 1989 ve Keeling ve ark., 2003). Kalabalık ortamda barındırmada ortam sıcaklığının ve nemin artmasıyla beraber ortamda gaz birikimine (havasızlık) bağlı olarak, hayvanlarda yem tüketiminde ve büyüme hızında azalma gibi değişiklikler meydana geldiği bildirilmektedir (Altınçekiç ve Koyuncu, 2012) . 2.2.3. Stresin Bazı Kan Parametreleri Üzerine Etkisi Stres ile ilgili yapılan çalışmalar, stresin algılanmasıyla birlikte stres yanıt reaksiyonunun başladığı ve öncelikle adrenalin, kortizol, glikoz düzeylerinin; hematolojik parametrelerden ise başta hemoglobin, hematokrit, elektrolit ve laktat olmak üzere bir artış görüldüğü bildirilmektedir (Küçükgül 2003). Arabi ve ark. (2016) tarafından yapılan bir deneyde stresin kortizol salınımını arttırdığı, lenfositlerin ömrünü kısalttığı ve apopitoza (programlı fizyolojik bir hücre ölüm şekli) neden olduğunu bildirmektedir. Stres çeşitlerine bağlı olarak kanda eozinofil sayısının azalması (eozinopeni), lenfosit sayısının azalması (lenfopeni) ve akyuvar sayısının artması (lökositozis) gibi bulgular bildirilmektedir (Cınar ve ark., 2006 ve Dönmez ve ark., 2007). Stres ile birlikte eritrosit, hemoglobin ve hematokrit değerin artabileceği ve buna bağlı olarak kan yoğunluğunun da arttığı rapor edilmektedir. Dönmez ve ark. (2007) ile Comba ve ark. (2016) Sprague-Dawley ırkı, 13 haftalık erkek sıçanlarda ACTH uygulamasına bağlı olarak oluşturulan stresin, akyuvar sayısı, granülosit ve monosit yüzdesini arttırdığı, lenfosit yüzdesinin ise azalttığı bildirmektedir (Comba ve ark., 10 2016). Stres ve depresyon gibi durumlarda organizmanın inflamatuvar yanıtı düzenleme kabiliyeti azalmakta ve çeşitli hastalık durumları oluşabilmektedir. Sedimantasyon hızı ise inflamasyonun değerlendirilmesinde ve stresin akut cevabında indikatör olarak kullanılan eski ama güvenilir bir metottur (Bochen ve ark., 2011). Sedimantasyon hızının yaş ile arttığı ve de yaşlanmada önemli bir biomarker olmasının yanında kardiyavasküler hastalıklar ve kanser teşhislerinde, otoimmun rahatsızlıklarda artış eğilimi gösterdiği bilinmektedir. Son zamanlarda sedimantasyon hızının depresyon ve intihar düşüncesinin saptanmasında önemli olduğu üzerinde durulmaktadır (Aldwin ve Nath, 2019). Yapılan çalışmalarda stres ve proteinler arasındaki ilişkiden dolayı sedimantasyon değerinde artma görüldüğü bildirilmektedir (Fontes ve ark., 2008). 2.2.4. Stres ve S. platensis S. platensis içeriğindeki doğal antioksidanlar nedeniyle strese karşı kullanılabilen yem katkı maddelerinden biridir. Yüksek protein, fikosiyanin, polifenol ve vitamin C gibi antioksidan mekanizmayı etkileyen içeriğinden ötürü S. platensis streste etkin rol oynadığı düşünülmektedir (Khan ve ark., 2005 ve Seyidoglu ve ark., 2017). Beyaz Ligorin ve Broyler civcivlerle yapılan bir çalışmada, yumurtadan çıkış gününden itibaren rasyonlarına farklı miktarlarda Spirulina katılan kanatlılarda izole edilen makrofajların Spirulina katılmayan gruba göre daha yüksek bir fagositik potansiyele sahip oldukları ve artmış Doğal Öldürücü Hücreler (Natural Killer, NK) etkinliği göstermektedir (Qureshi ve ark., 1996). S. platensis takviyesinin detoksifikasyon etkisini değerlendiren bir başka çalışmada, sazan balıklarının rasyonlarına %10 oranında ilave edilen Spirulina’nın potasyum siyanüre bağlı toksik etkileri azaltabileceği ve de kan rejenerasyonun artırabileceği sonucuna varılmıştır (Arabi ve ark., 2016). Seyidoglu ve ark., 2017 ise 5-6 haftalık, Beyaz Yeni Zelanda tavşanlarında yaptıkları bir çalışmada rasyona 3 g/kg dozunda Spirulina ilavesinin serum CD4+/CD8+ düzeyini arttırdığı ve bağışıklık sistemini güçlendirdiği sonucuna varmışlardır. 11 2.3. Hematolojik Parametreler Embriyonik yaşamın başlarında hücreler gereken besin maddelerini difüzyon yoluyla temin ederler. Ancak hücre bölünmeye başlamasıyla derinde bulunan hücrelerin beslenmesi, atıklarının toplanması için bir dağıtım sistemi oluşumuna ihtiyaç doğar ve bu sistem kardiyovasküler sistem, taşıyıcı sıvısı ise kan olarak adlandırılır. Kanın içeriğinde çok fonksiyonlu hücreler, vücudun tümünde bulunan organik ve inorganik kimyasal maddelere belli oranlarda sahip olması kana karmaşık bir sıvı özelliği kazandırmaktadır. Kanda bulunan hücreler ve kimyasallar suda asılı veya çözünmüş şekilde bulunurlar (Reece, 2004). Ayrıca kan hakkında bağlayıcı doku olarak da bahsedilmektedir (Yaman, 1999). Kan parlak kırmızı renge sahip olup, bu rengini hemoglobinde bulunan oksijenlenmiş demirden almaktadır. Oksijeni dokulara bırakan kan venöz kan olarak isimlendirilir ve daha koyu bir renge sahiptir (Rhoades ve Bell, 2017). Kan, sıvı ve bu sıvı ortamında yüzmekte olan hücreler, başka bir deyişle şekilli elementlerden meydana gelir. Kan hücrelerini alyuvarlar, akyuvarlar ve kan pulcukları (trombositler, plateletler) oluşturmaktadır (Koz ve ark., 2010). Plazmada bulunan hücre ve kolloidler süspanse bir şekilde bulunurken diğer maddeler kanda çözünmüş şekilde olduğu için kanın sıvı kısmı olarak görülmektedir (Reece, 2004). Plazmanın rengi yapısında bulunan bilirubin pigmenti oranına bağlı olup, karoten ve başka pigmentlerden de etkilenmektedir. Plazmanın şeffaf ve sarı renk arasında gösterdiği renk dağılımı hayvanın türüne, incelenmekte olan plazmanın miktarına ve diyetine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. İnce bir tabaka olarak plazma yayıldığında neredeyse renksiz bir görünüme sahiptir. Plazma rengi türlere göre farklılık göstermektedir. Kedi, keçi, koyun ve köpeklerde renksiz ya da hafif sarı renge sahipken, inek ve atlarda daha koyu renge sahiptir (Reece, 2004). Kan canlıların genel sağlık durumu ile ilgili bilgi edinebilmek için önemli bir materyaldir. Toplanan kandan elde edilen biyokimyasal parametreler ile canlının patolojik ve fizyolojik durumları ile ilgili bilgi edinilmektedir. Kan parametreleri her hayvanda beslenme, stres, ısı, kas aktivitesi, gebelik, yaş, cinsiyet, sağlık, mevsim ve ırk özelliklerine göre değişiklik gösterebilir. Bununla beraber kan örneklerinin alınış 12 şekli, metodoloji ve örneklemede kullanılan yöntemlerinde analiz sonuçlarını etkilediği bilinmektedir (Çinar ve ark., 2010) 2.3.1. Alyuvar (RBC) Alyuvarlar kan hücrelerinin büyük bir kısmını oluşturmaktadır. Dolaşımda olan bütün hücreler kemik iliğinde bulunan hemopoeitik kök hücre olarak da bilinen hücrelerin bölünmesiyle üretilmektedir. Alyuvarların dolaşımda bulunan ve eritrosit olarak adlandırılan şeklini almadan bir önceki şekline verilen isim retikülositdir. Hücreler kemik iliğinde bölündükten sonra dolaşıma retikülosit şeklinde geçer ve dolaşımda 1-2 gün geçirdikten sonra eritrosit şekline gelirler (Koz ve ark., 2010). Çekirdekli ve çekirdeksiz olmak üzere iki farklı tipe ayrılırlar. Amphibia, balıklar, kuşlar ve sürüngenler çekirdekli; memeliler ise çekirdeksiz alyuvarlara sahiptirler (Koz ve ark., 2010). Memeliler grubuna ait olan canlıların kanındaki alyuvarlar çekirdeğe sahip olmamakla beraber non-motil (hareketsiz) hücrelerdir. Bu hücreler genelde bi-konkav yuvarlak disk şeklinde olup merkezleri soluk renktedir. Bi-konkav şekilde olmaları yüzey alanının genişlemesini ve difüzyon mesafesinin kısalmasını sağlamaktadır. Alyuvarların çap ve kalınlık ölçülerinin canlılar arasında değişiklik göstermesi tür, beslenme ve kapiller damarlarda hareketlerinden kaynaklanmaktadır. Köpeklerin kanındaki alyuvarlar oldukça bikonkav olduğu halde, at ve kedilerde daha az bikonkavdır. Daha küçük boyutta alyuvarlara sahip olan keçilerde ise çok az bikonkavite görülmektedir (Reece, 2004). 2.3.2. Hemoglobin (Hb) Hemoglobin kana kırmızı rengini veren, 1 demir atomu, 4 hem molekülü ile 2 alfa ve 2 beta polipeptid zincirinden oluşan globin proteininin birleşmesi ile meydana gelen bir kromoproteindir. Hemoglobin molekülünün % 4’ü hem % 96’sı globinden oluşur. Hemoglobin esas işlevi kan dolaşımı yoluyla oksijeni (O2) dokulara taşımaktır. Hemoglobin moleküler ağırlığı farklı türler arasında değişir. Bu değişimin 66.000 ile 69.000 arasında olduğu bilinmektedir. Türler arasında görülen bu küçük 13 farklılığın sebebinin globin molekülündeki farklılıklar olduğu düşünülmektedir (Yaman, 1999 ve Reece, 2004). Fizyolojik ve hastalık durumlarının tespitinde önemli bir etkiye sahip olmasından dolayı en sık araştırılan proteinlerden biridir (Zaldívar-López ve ark., 2017). 2.3.3. Hematokrit (Hct) Kan hücreleri hacminin tüm kan hacmine oranı olan hematokrit, kan hücrelerinin yüzde olarak hacmini belirleme olanağı sağlamaktadır. Hematokrit dolaşımdaki alyuvarların gerçek sayılarını tam olarak ve basit bir yolla hesaplamanın yanında bedende sıvı dengesi hakkında da önemli bilgiler vermektedir. Alyuvarların hacmi fizyolojik koşullarda bile değişiklik göstermektedir. Hematokrit değer plazma hacmine, alyuvar şekil ve büyüklüğüne de bağlıdır. Kan sıvısının azaldığı durumlarda hematokrit değer nispi olarak artmaktadır. Hematokrit değerin normal değerinin altına düşmesi anemi üstünde çıkması ise polisitemi olarak adlandırılır. Kan kaybı veya kan hücreleri üretimi yetersizliği anemi nedenlerinden bazılarıdır. Ancak kan kaybından hemen sonra alınan kandan elde edilen hematokrit değeri, plazma ve hücre sayısında eşit bir kayıp olduğu için dolaşımdaki alyuvar sayısını doğru yansıtmaz. Kanamadan bir süre sonra hücreler arası sıvı kaybedilen sıvı hacmini gidermek için dokulara geçeceği için hematokrit değeri düşük çıkar. Polisitemiye sebep olarak eritrosit yapımının anormal hızlanması veya yıkımının azalması gösterilmektedir. Ayrıca dehidrasyon durumunda plazmadaki su miktarı ve hacminin azalması hematokrit değerinin yükselmesine neden olur (Reece, 2004 ve Rhoades ve Bell, 2017). 2.3.4. Akyuvarlar (WBC) Akyuvarlar vücudu bulaşıcı hastalıklara ve yabancı maddelere karşı koruyan bağışıklık sisteminin önemli bir bölümünü oluştururlar. Akyuvarlar (Şekil-2) granülositler (nötrofil granülosit, bazofil granülosit ve eozinofil granülosit) ve 14 agranülositler (monosit ve lenfosit) olarak iki gruba ayrılmaktadır (Guyton, 1998). Granülositler kemik iliğinde üretilirken, agranülositler lenf yumrularında üretilmektedir. Yapım aşamasını bitirdikten sonra dolaşıma geçen akyuvarlar yangı olan yerlere yönelerek vücudu koruma görevlerini yerine getirirler (Noyan, 2016). Hayvan türlerine göre alyuvar sayısına düşen akyuvar sayısı karşılaştırıldığında; keçi 1300, koyun 1200, at 1000, sığır 800, insan 700, kedi-köpek 600, domuz 400, piliç 100 alyuvara karşın 1 akyuvar düştüğü bilinmektedir (Yaman, 1999). Şekil-2: Sırasıyla lenfosit, nötrofil ve monositlerin mikroskobik görünümü (Hiremath ve ark 2010). 2.3.4.1. Lenfosit Büyük ve yuvarlak bir çekirdeğe sahiptir. Monositler ile karşılaştırıldığında kromatin maddesi daha yoğun ve koyu olduğu için tanınması daha kolaydır. Bağışıklık sisteminde önemli role sahiptirler (Reece, 2004). Lenfositler aldıkları görevlere göre T ve B lenfosit olarak iki gruba ayrılır. T lenfositler, hücresel bağışıklığın düzenlenmesi ve aktif lenfositlerin oluşumundan sorumludur. B lenfositler ise humoral bağışıklığın oluşması ve antikor yapımında görev almaktadır (Guyton, 1998). 2.3.4.2. Monosit Eskiden retiküloendotelyal sistem olarak bilinen monositler, moleküler fagositik sistem olarak isimlendirilen sistemin bir parçasını oluştururlar. Kandaki oranı düşük olan monositler tek çekirdekli, motil ve fagositik özelliğe sahip olan hücrelerdir (Reece, 2004). Monositlerin görevi bakteri, mantar, protozoon ve büyük virüsleri yok etmektir (Guyton, 1998). Kronik yangı durumunda, monositlerden salınan enzimler hücre içine alınmış ölü hücre kalıntılarını sindirmektedir. 15 Monositlerin dolaşımdan ayrılıp dokuya geçtiklerinde makrofaj haline gelir ve bulunduğu yere göre isimlendirilirler. Akciğer alveollerinde alveolar makrofaj, karaciğerde Kupffer hücreleri, subkutan dokularda histositler (clasmatocyte), beyinde mikroglia, lenf düğümü, dalak ve kemik iliğinde ise doku makrofajları olarak adlandırılmaktadır (Reece, 2004). Monositler mikroorganizmalara amipe benzer hareketlerle yaklaşır ve onları fagosite eder. Tüberküloz ve Brusella gibi kronik enfeksiyonlu, doku dökümlerinin çok olduğu hastalıklarda sayıları artar. Monositlerin dolaşımdaki sayılarının artması monositoz olarak isimlendirilir (Yaman, 1999). 2.3.4.3. Nötrofil Hayvan türüne göre değişmekle birlikte, granüllü hücrelerden en çok sayıya sahip olanlardır. Nötrofiller bakteriyel ve viral enfeksiyon durumlarında öncül savunma hattını oluşturur. Nötrofiller vücuttaki ölü doku, mikroorganizma ve atık maddelerinin fagosite edilmesinde görev almaktadır. Periferik kanda nötrofil sayısının normal değerin altına düşmesi nötropeni, üzerine çıkması ise nötrofili olarak adlandırılmaktadır. Sağlıklı hayvanlarda nötrofiller tehlike arz edecek antijenleri dokulardan atmak amacıyla durmadan dokulara geçiş yaparlar (Yaman, 1999; Reece, 2004 ve Guyton, 1998). 2.3.4.4. Eozinofil Çok hareketli olmalarına rağmen fagositoz yetenekleri zayıftır. Çapları 12-20 mikron aralığındadır ki, bu diğer granülositlerle karşılaştırıldığında oldukça büyük oldukları anlamına gelmektedir. Asit boyalarla boyandığı zaman sitoplazmasında bulunan toplu iğne başına benzer, iri ve kırmızı granülleri mikroskopta görülebilir. Eozinofiller paraziter enfeksiyon ya da alerjik reaksiyon gibi durumlarda vücudu savunma görevine sahiptirler ve bu gibi durumlarda sayıları hızla artış gösterir (Guyton, 1998). Strese bağlı olarak salgılanan ACTH hormonunun kan dolaşımındaki yüzde eozinofil oranını düşürdüğü bildirilmektedir. Eozinofillerin 16 dolaşımdaki sayılarının artması ise eozinopeni olarak adlandırılmaktadır (Yaman, 1999; Reece, 2004 ve Guyton, 1998). 2.3.4.5. Bazofil Bazofiller normalde dolaşımdaki sayıları en çok % 1 oranındadır. Alerjik reaksiyonlarda dolaşım kanındaki sayıları artmaktadır. Kirli mavi renkli granülleri sitoplazma ve çekirdekleri üzerine serpilmiş gibi görülmektedir. Fazlaca heparin ve histamin salgılama yönleriyle mast hücrelerine benzetilirler. Heparin ve histaminden daha az miktarda serotonin, bradikin ve lizozom salgılama yeteneğine de sahiptirler. Bazofiller köken aldığı kemik iliğinden ayrılıp kana geçtiği zaman ömürleri 10 ile 12 gün arasındadır. Bazofiller, tiroit hormonları olan ACTH ve kortikosteroid uygulandığında kan dolaşımında görülmedikleri veya çok az sayıda görüldükleri bildirilmektedir. (Yaman, 1999; Reece, 2004 ve Guyton, 1998). 2.3.5. Sedimentasyon Sedimentasyon olarak da adlandırılan “alyuvarlarin çökme hızı” hayvanlarda sağlık durumunun belirlenmesi amacıyla yapılan kan testlerinden biridir. Alyuvarların yani kanın şekilli elementlerinin çökmesinin sebebi plazmadan daha ağır olmalarıdır. Sedimentasyon hızı türler arasında farklılık göstermektedir. Alyuvar çökme hızı değerinin türün normal değerlerinin altında veya üstünde olması non-spesifik bir durum olduğundan her zaman patolojik bir durum olduğu anlamına gelmez. Hematokrit ve hemoglobin değerleri ile paralel olarak artış ya da azalış gösterebilir. Akut enfeksiyonlar, kötü huylu tümör (malignant), yangı, hipotiroidizm ve gebelik durumlarında alyuvar çökme hızı artmaktadır (Yaman, 1999; Reece, 2004 ve Guyton, 1998). 17 2.4. Morfolojik Parametreler 2.4.1. Canlı Ağırlık (Kg) Vücut ağırlığı, vücuttaki yağ, kas, su ve kemik ağırlıklarının toplamını ifade etmektedir. Canlı ağırlık olarak da bilinen bu parametre beslenme ile ilgili yapılan deneylerde sıklıkla değerlendirilmektedir. Canlılarda vücut ağırlığı su alımı ve vücuttan su kaybı durumlarında 1-2 kg’a kadar değişiklik gösterebilir (Çayır, 2009). Vücudun maruz kaldığı değişik durumlarda, vücut ağırlığının, harcanan enerji miktarına etkisi büyüktür. Sporcular üzerinde yapılan bir çalışmada aynı egzersizi yapan sporculardan vücut ağırlığı daha çok olanların, harcadıkları enerji miktarının da daha fazla olduğu bildirilmiştir. Genel olarak büyüme açısından mazur kalınan çevre şartlarının genetik faktörlerden daha önemli olduğu bilinmektedir (Çakmakçı, 2007). Vücutta her hangi bir sebepten ötürü oluşan su toplanması (ödem, asit birikimi vb.) veya su azalması (ishal vb.) gibi patolojik değişimlerde vücut ağırlığı parametresinin değerlendirilmesi doğru sonuç vermezken, hızlı vücut ağırlığı değişimi ise canlının sağlığı açısından iyi değildir (Peckan, 2008 ve Franchini ve ark., 2012). Kabaca vücudun aşırı sıvı kaybetmesi ya da yeteri kadar sıvı alamaması dehidrasyon olarak tanımlanır. Dehidrasyon ise beraberinde karaciğer glikojen depolarında azalmayı, vücutta elektrolit dengesinde bozulmayı, sodyum, potasyum, ve kalsiyum gibi mineral kayıplarını beraberinde getirir. İleri derecede nabız artışı, böbrek yetmezliği, kas krampları ve bilinç kaybı gözlenir. Tüm bu belirtiler böbreğin yanı sıra karaciğer, beyin ve kalp gibi organlarda da bozukluklara yol açabilir. Dehidrasyon sonucu böbrekte kan akımında oluşan düşüş, böbreklerden filtrelenen sıvı hacminin azalmasına da yol açmaktadır. Bu durumun sıklıkla tekrarlanması gençlerde büyüme ve gelişimi olumsuz etkileyebilmektedir. Bu durumun uzun süre devam etmesi ise sağlıksız zayıflama kaynaklı doku kayıplarına neden olmaktadır (Güneş, 1998). 18 2.4.2. Vücut Kitle İndeksi (VKİ) Vücut ağırlığının (g), vücut uzunluğunun (cm) karesine bölünmesiyle elde edilen ve günümüzde sıklıkla kullanılmakta olan bir parametredir (Çağlayan 2008; Çayır, 2009; Öncü, 2009 ve Ucok ve ark., 2009). Klinik çalışmaların değerlendirmesinde deri altı ve tüm vücut yağının iyi bir göstergesi olarak kabul edilmiş ve boy/ağırlık indeksi olarak standart geçerliliğe sahiptir (Çayır, 2009 ve Sivaslı ve ark., 2006). 1990 senesinde ise obezite derecelendirilmesinde evrensel bir parametre olarak kabul edilmektedir (Özçelik ve ark., 2006). Kolay ölçülebilir ve basit hesaplanabilir olması nedeniyle, özellikle kalabalık gruplar kullanılarak yapılan epidemiyolojik çalışmalarda tercih edilen bir parametredir (Sevimli, 2008). Tıbbın bir çok alanlarında kullanılmasıyla beraber hasta grupların tanımlanması ve risk faktörünün değerlendirilmesinde de kullanılmaktadır (Catalyurek ve ark., 1999). Özellikle vücut yağ oranı ve VKİ değerleri obezite başta olmakla nefroloji ve kardiyoloji gibi klinik bilimlerin ve halk sağlık durumunun araştırılmasında bireyin sağlık durumu hakkında bilgi edinilmesine yardımcı olmaktadır (Kaya ve Özçelik, 2005). 2.4.3. Vücut Uzunluğu Hayvanlarda “external occipital protuberance” ve “tuber ischiadicum” (pin kemiği) arası ölçülen mesafe beden uzunluğu olarak adlandırılır (Peşmen, 2005). Metre (m) ve ya santimetre (cm) olarak ifade edilir. Lineer büyümenin ölçümü olmakla beraber, vücut ve iskelet yapısının temel göstergesidir. Bedensel gelişimin tanımlanmasında kullanılan en iyi antropometrik değişkenlerden biridir (Özçelik ve ark., 2006). 2.4.4. Bel Çevresi Ölçümü Bel çevresi, en son kostanın altı, göbek üzerinden mezür yardımıyla ölçülen bir değerdir. Vücut kompozisyonunu değerlendirmek için son zamanlarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Vücut Kitle İndeksi bel çevresi gibi ölçümlerin tercih 19 edilmesinin sebebi ucuz, verilerin toplanmasının ve değerlendirilmesinin kolay ve hata payının az olmasıdır. Karın bölgesinde toplanan, derialtı ve visseral yağların ve karın kasları tonüsunun belirlenmesi için kullanılan en iyi antropometrik ölçüm bel çevresi ölçümüdür. Vücut Kitle İndeksine ek olarak obezite gibi durumların incelendiği klinik değerlendirilmeler ve sosyo-demografik özelliklerin araştırılması sırasında son zamanlarda bel çevresi ölçümü de kullanılmaktadır (Ergün ve Erden, 2004 ve Sözen ve ark., 2009). Bu çalışmada aydınlık: karanlık döngüsü, tek başına bırakma stresi ve kalabalık ortamda barındırma stresi gibi karma stres etkilerine maruz bırakılan ratlarda, S. platensis katkısısın hematolojik parametrelere etkisinin olup olmadığı ve de olası etki mekanizmaları aydınlatılmaya çalışılmıştır. Ayrıca stresin fizyolojik mekanizmasının daha iyi anlaşılabilmesi ve yorumlanabilmesi için ratların canlı ağırlık artışı, vücut kitle indeksi ve organ ağırlıkları gibi bazı morfolojik özelliklerine ilişkin etkileri değerlendirilmiştir. 20 3. GEREÇ ve YÖNTEM 3.1. Hayvan Materyali Bu çalışma Bursa Uludağ Üniversitesi Deney Hayvanları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden 17.04.2018 tarih ve 2018-06/08 karar numarası ile alınan etik kurul kararı ile yürütüldü. Çalışmada 10-12 haftalık yaşta, 200-250 gr canlı ağırlığa sahip 36 adet Sprague Dawley ırkı, erkek rat kullanıldı. Deneyde kullanılan hayvanlar her kafeste üç adet rat olacak şekilde barındırıldı. Ratlar, Bursa Uludağ Üniversitesi Deney Hayvanları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde sıcaklık ve nemin (22±1 0C; 55±10 %) otomatik olarak ayarlandığı bir odada barındırıldı. Su ve yem ad-libitum olarak verildi. Çalışmada kullanılan ratlar; I: Kontrol (K) II: Stres (S) III: Spirulina platensis (Sp) IV: Spirulina platensis + Stres (SpS) olmak üzere dört gruba (n=9) ayrılarak çalışma başlamadan bir hafta öncesinde deney yapılacak ortama alışmaları sağlandı. 3.2. Deney Seti Deney süresinin 28 gün (4 hafta) olduğu çalışmada; Sp ve SpS gruplarına gastrik gavaj yoluyla, 1500 mg/kg/gün dozunda S. platensis (Egert, İzmir- Türkiye) verilirken; K ve S gruplarına ise aynı yöntemle 1 cc çeşme suyu verildi. Gastrik gavaj her gün aynı saatte, aydınlık döneme denk gelen zaman diliminde uygulandı. 21 3.2.1. Aydınlık: Karanlık Döngüsü Stresi Çalışmanın ilk iki haftası boyunca aydınlatma periyodu 12 saat aydınlık: 12 saat karanlık olarak uygulanırken, son iki haftasında tüm ratlar aydınlık: karanlık döngüsü stresine (16 saat aydınlık: 8 saat karanlık) maruz bırakıldı. S ve SpS grupları aydınlık: karanlık döngüsü stresine ek olarak aşağıda açıklandığı şekilde uygulanan tek başına ve kalabalık ortamda barındırma streslerine maruz bırakıldılar. 3.2.2. Tek Başına Barındırma Stresi Bu stres ratın dört tarafı beyaz olan ayrı bir kafeste (50x50), beyaz zemin üzerinde, tek başına ve günde yarım saat süresince bırakılması şeklinde oluşturuldu (Şekil-3). Stres, çalışmanın 3. haftasında, Pazartesi, Çarşamba, Cuma, Pazar günleri uygulandı ve uygulama süresince rata yiyecek ve su verilmedi. Şekil-3: Tek başına barındırma stresi uygulaması. 3.2.3. Kalabalık Ortamda Barındırma Stresi Bu stres deney süresince üçerli gruplar halinde barındırılan ratların, aynı kafeste altışar adet rat olacak şekilde, günde yarım saat süresince bırakılması ile oluşturuldu (Şekil-4). Stres, çalışmanın 4. haftasında, Salı, Perşembe, Cumartesi günleri uygulandı ve uygulama süresince ratlara yiyecek ve su verilmedi. 22 Şekil-4: Kalabalık ortamda barındırma stresi uygulaması. 3.3. Veri Toplanması ve Analizler 3.3.1. Kan Alımı ve Analizleri Toplamda beş hafta süren çalışma sonunda kullanılacak kan örnekleri, ratların kısa süreli (2-3 dk.) isofloran anestezisi altında, kalbin punksiyonu yoluyla alındı (Şekil-5). Şekil-5: Kalbin punksiyonu yöntemi ile kan alımı uygulaması. 23 3.3.1.1. Tam Kan Sayımı Kan örnekleri analizler yapılana kadar +4 0C de bekletildi. Kan analizleri, kanın toplanmasını takiben 24 saat içerisinde yapıldı. EDTA’lı tüplere alınan kan örneklerinden hemogram analizleri, Bursa Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Hayvan Hastanesi Laboratuvarı’nda bulunan oto analizör cihazı (VetScan HM5, ABAXIS), sedimentasyon hızı ise Bursa Uludağ Üniversitesi Fizyoloji Anabilim Dalı Laboratuvarında yapıldı. 3.3.1.2. Sedimentasyon Ölçümü Kullanılan Malzemeler Westergren modeli sedimentasyon pipeti, Sedimentasyon sehpası, enjektör (2 ml`lik) ve iğnesi, sodyum sitrat (%3,8`lik), cam sedim tüpü, tüp sehpası (portüp) Deneyin Yapılışı  İki ml lik enjektöre 0,4 ml sodyum sitrat ve 2 ml’ye tamamlayacak şekilde, 1,6 ml aldığımız kan çekildi, karıştırıldı ve karışım kuru bir cam sedim tüpüne aktarıldı  Westergren modeli sedimentasyon pipeti, deney tüpü içerisine daldırılarak sıfır çizgisine kadar karışım çekildi  Westergren modeli sedimentasyon pipeti uç kısmı sedimentasyon sehpasındaki lastik yuva üzerine bastırılarak yerleştirildi  Sedimentasyon sehpası dik bırakılarak 12 saatlik alyuvarların çökme hızı değeri kaydedildi 3.3.2. Bazı Morfolojik Parametrelerin Ölçümü Stresin ve strese karşı S. platensis katkısının hemogram parametrelerine olan etkisinin değerlendirilmesinin amaçlandığı çalışmada, canlı ağırlık, vücut ölçümleri 24 ve organ ağırlıkları gibi bazı morfolojik parametrelerin de ölçümlenmesi gerekliliği göz önünde bulundurularak çalışmaya katılmıştır. 3.3.2.1. Canlı ağırlıklar ve vücut ölçümleri Stresin canlı ağırlık üzerine etkisinin değerlendirilmesi için çalışma süresince haftada iki kez canlı ağırlık ölçümü yapıldı. Bel çevresi ve Vücut Kitle Endeksi ölçümü için gerekli olan vücut ölçümleri ise çalışmanın başında ve sonunda olmak üzere iki kere alındı. 3.3.2.2. Organ ağırlıkları ölçümü Kalbin punksiyonu sonrasında sakrifiye edilen ratların dalak, karaciğer, kalp, mide ve bağırsak organlarının ağırlık ölçümleri Sartorius, BL210S hassas tartı ile yapıldı. 3.4. İstatistik Analizler İstatiksel analizler SPSS (Versiyon 17. 0) kullanılarak yapıldı. Veriler normalite dağılımı ve varyans homojenliği test edildikten sonra gruplara ayrılarak ortalamalar ve standart hataları hesaplandı. Gruplara ait istatistik hesaplamalar ve grupların ortalama değerleri arasındaki farklılığın önemliliği için ANOVA, gruplar arasındaki farkın önemlilik kontrolü için Kruskal Wallis testi uygulandı. Gruplar arasındaki farkı incelemek için tüm gruplara ANOVA testi uygulanması sonucu anlamlı farklılık (p<0,05) bulunan gruplar Tukey testi ile değerlendirildi (Dowdy ve Wearden, 1991). Diğer taraftan homojen olmayan gruplar arasındaki farklılıklar Kruskal Wallis testi ile analiz edildikten sonra her grup için Mann Whitney U testi uygulandı. Haftalık vücut ölçümü gibi tekrarlayan verilerde ise Repeated Measures ANOVA testi kullanıldı (Dawson ve Trapp, 2001). 25 4. BULGULAR 4.1. Stres ve Strese karşı S. platensis’in Hematolojik Parametreler Üzerine Etkisi Çalışma sonunda toplanan kanlardan elde edilen hematolojik veriler Tablo-1 de sunulmuştur. Hematolojik parametreler değerlendirildiğinde akyuvar sayısı (Şekil-6), nötrofil yüzde oranı (Şekil-7), Nötrofil: Lenfosit oranı (Şekil-8) ve sedimentasyon verilerinde istatistiksel olarak anlamlı farklar elde edildi. Hematolojik verilerin değerlendirmesinde, akyuvar sayısının Stres (S) grubunda (5990/mm3) Kontrol (K) grubuna (7310/mm3) göre azaldığı (p: 0,026), ve stresin akyuvar sayısının düşmesine neden olabileceği kanısına varıldı. S. platensis ile beslenen ve stres uygulanan ratlarda (SpS) akyuvar sayısının (7640/mm3) Stres (S) grubu (5990/mm3) ile karşılaştırıldığında daha yüksek (p: 0,014) olduğu ve S. platensis katkısının, stresin akyuvar sayısını düşürücü etkisine olumlu yönde arttırdığı gözlendi. Kontrol grubuna (K) (7310/mm3) ait akyuvar sayısı, S. platensis verilen grup ile karşılaştırıldığında, sadece S. platensis (Sp) verilen gruptaki akyuvar sayısının daha yüksek (9600/mm3) olduğu ve diyete spirulina ilavesinin ratlarda akyuvar sayısı üzerine olumlu etkisi olabileceği sonucuna varıldı. Tablo 1’deki akyuvar formülü değerleri incelendiğinde, strese bağlı olarak lenfosit oranının Stres (S) grubunda (%71,6) Kontrol grubu (K) ile (%74,3) karşılaştırıldığında düşüş eğiliminde olduğu, monosit (%4,1) ve nötrofil (%25,1) yüzde oranlarının ise Kontrol (K) grubu ratların monosit (%3,2) ve nötrofil (%21,1) değerlerinden yüksek olduğu gözlendi. Değerlendirilen akyuvar formülü verilerinden sadece nötrofil oranının Stres (S) grubundaki artışın istatistiksel düzeyde önemli (p: 0,009) olduğu görülmektedir. Ratların Spirulina ile beslenmesinin yüzde nötrofil oranını düşürücü bir etkisi olduğu saptanmadı. S. platensis (Sp) verilen gruptaki yüzde nötrofil oranı %17,3 iken Kontrol (K) grubuna ilişkin nötrofil oranı % 21,2 26 olarak bulundu. Aynı etkinin Spirulina ile beslenen ve stres uygulanan (SpS) gruba ait yüzde nötrofil değerlerinde de görmek mümkün olsa da bu değişim istatistiksel düzeyde önemli olmadığı görülmektedir. Stres uygulanan ratlarda diyete Spirulina katılmasının hematolojik parametrelere etkisinin incelendiğinde çalışmamızda, deney hayvanlarında kronik stresin göstergesi olarak sıklıkla kullanılan ve strese bağlı olarak artış gözlenen Nötrofil: Lenfosit oranının, Stres (S) grubunda (0,36) Kontrol (K) grubuna (0,27) göre istatistiksel oranda yüksek (p: 0,002) olduğu görüldü. Stres ile birlikte Spirulina ile beslemenin N: L oranını bir miktar düşürdüğü (0,33) ama etkinin istatistiksel düzeyde olmadığı saptandı. Sadece Spirulina verilen grupta ise (Sp grubu) N: L oranının kontrolden de düşük olduğu (0, 20) bulundu. Enflamatuvar aktiviteyi belirlemede kullanılan hematolojik parametrelerden biri olan ve çalışmamızda 12 saat olarak değerlendirilen sedimentasyon hızının Stres (S) grubunda (4,5 mm/12 saat) Kontrol (K) grubuna göre (9,2 mm/12 saat) düşme eğiliminde olduğu ve azalışın istatistiksel düzeyde de önemli (p: 0,002) olduğu gözlendi. Spirulina ile beslenirken stres uygulanan (SpS) ratlara ait sedimentasyon hızının 8,5 mm/12 saat olduğu ve diyete Spirulina ilavesinin strese bağlı düşüşü geri çevirdiği fakat artışın önemli düzeyde olmadığı görülmektedir. Tablo 1 deki bulgular genel olarak değerlendirildiğinde stres uygulanan gruptaki (S) ratlara ait hematokrit, alyuvar sayısı, lenfosit yüzdesinin azaldığı bununla birlikte hemoglobin ve monosit yüzde oranının artış eğiliminde olduğu fakat değişimlerin istatistiksel düzeyde olmadığı görülmektedir. Yine Spirulina ilavesi ile birlikte stres grubunda (SpS) hematokrit değeri ile alyuvar sayısının neredeyse değişmediği, alyuvar sayısının arttığı ve de monosit yüzdesinin azaldığı fakat değişimin yine istatistiksel düzeyde olmadığı görülmektedir. 4.2. Stres ve Strese karşı S. platensis’in Bazı Morfolojik Parametreler Üzerine Etkisi Tablo 2’de sunulan morfolojik parametrelere ilişkin sonuçlar değerlendirildiğinde, gruplar arasında kuyruk dâhil vücut uzunluğu, vücut kitle indeksi ve bel çevresi değerleri arasında istatistiksel düzeyde farklılıkların 27 oluşmadığı görülmektedir. Buna karşın spirulina ile beslemenin kuyruk dâhil vücut uzunluğu vücut kitle indeksi ve bel çevresi değerlerinin kontrol ve stres gruplarına göre pozitif olarak ayrıştığı saptandı. Yine Tablo 3’de gösterilen organ ağırlıkları açısından gruplar arasındaki farklılıklar değerlendirildiğinde dalak, karaciğer, kalp, mide ve bağırsak ağırlıklarının strese bağlı olarak daha düşük olduğu, Spirulina ile beslenen ratlarda mide ve bağırsak ağırlıklarının stres grubu ile kıyaslandığında daha yüksek olduğu ama farklılığın istatistiksel düzeyde olmadığı sonucuna varıldı. 28 Tablo-1: Stres ve Strese karşı S. platensis’in bazı hematolojik parametreleri üzerine etkileri (ortalama±SH, n=36). * a - p<0,05; S ve Kontrol grubu arasında * b - p<0,05; SpS ve S grubu arasında **p değeri; tüm gruplar arasındaki farkın önemlilik kontrolü için yapılan Kruskal Wallis testi sonucu elde edilen veridir. Gruplar Hematolojik Parametreler Kontrol Stres S. platensis S.platensis + Stres **p (S) (Sp) (SpS) Hematokrit (%) 41,88±0,75 39,85±0,55 41,21±0,92 39,98±0,39 0,169 Hemoglobin (g/ml) 12,87±0,17 13,38±0,27 13,37±0,06 12,90±0,13 0,061 Alyuvar sayısı (106/mm3) 7,43±0,14 6,99±0,06 7,29±0,17 7,08±0,2 0,113 Akyuvar sayısı (103/mm3) 7,31±0,54 5,99±0,21a 9,60±0,38 7,64±0,47b 0,002 Lenfosit % 74,33±1,27 71,61±2,16 78,05±2,88 72,06±1,86 0,126 Monosit % 3,25±0,38 4,15±0,54 3,38±0,28 3,98±0,31 0,443 Nötrofil % 21,12±0,80 25,12±0,65a 17,28±1,52 23,42±1,66 0,008 Nötrofil: Lenfosit oranı 0,27±0,01 0,36±0,02a 0,20±0,02 0,33±0,03 0,005 Sedimentasyon 9,17±0,87 4,50±0,50a 6,80±0,49 8,50±0,56b 0,002 (mm/ 12 saat) 29 Tablo-2: Stres ve Strese karşı S. platensis’in bazı morfolojik parametreler üzerine etkileri (ortalama±SH, n=36). * Gruplar arasındaki fark önemsizdir ( p>0,05) **p değeri; tüm gruplar arasındaki farkın önemlilik kontrolü için yapılan Kruskal Wallis testi sonucu elde edilen veridir. Gruplar Morfolojik Parametreler Kontrol Stres S. platensis S.platensis + Stres **p (S) (Sp) (SpS) Vücut uzunluğu ilk (cm) 38,67±0,88 37,89±1,08 38,78±0,60 38,00±0,99 0,860 Vücut uzunluğu son (cm) 40,39±0,65 41,33±0,55 41,75±0,33 41,17±0,56 0,399 VKİ_ilk (g/cm2) 0,17±0,007 0,17±0,007 0,16±0,003 0,17±0,006 0,802 VKİ_son (g/cm2) 0,19±0,004 0,18±0,003 0,18±0,005 0,18±0,006 0,225 Belçevresi_ilk (cm) 14,00±0,22 14,17±0,7 13,89±0,22 13,61±0,47 0,690 Belçevresi_son (cm) 14,39±0,23 14,83±0,25 15,00±0,19 14,78±0,32 0,213 Tablo-3: Stres ve Strese karşı S. platensis’in bazı organ ağırlıkları üzerine etkisi (ortalama±SH, n=36). * Gruplar arasındaki fark önemsizdir ( p>0,05) **P değeri; tüm gruplar arasındaki farkın önemlilik kontrolü için yapılan Kruskal Wallis testi sonucu elde edilen veridir. Gruplar Organ Ağırlıkları Kontrol Stres S. platensis S. platensis + Stres **p (S) (Sp) (SpS) Dalak (g) 0,67±0,03 0,65±0,02 0,65±0,02 0,67±0,01 0,862 Karaciğer (g) 12,09±0,64 11,93±0,55 11,94±0,25 11,89±0,62 0,995 Kalp (g) 1,06±0,02 1,03±0,03 1,02±0,03 1,03±0,05 0,914 Mide (g) 4,04±0,56 3,95±0,31 5,18±0,45 4,93±0,34 0,177 Bağırsaklar (g) 25,15±1,00 24,21±1,50 25,84±0,41 25,18±0,96 0,719 30 Şekil-6: Stres ve Strese karşı S. platensis’ in akyuvar sayısı üzerine etkisi Şekil-7: Stres ve Strese karşı S. platensis’ in nötrofiller üzerine etkisi Şekil-8: Stres ve Strese karşı S. platensis’in Nötrofil: Lenfosit oranı üzerine etkisi Gruplar; S: Stres, Sp: Sp. platensis, SpS: Stress+Sp. platensis, sırasıyla. * p < 0,05, S ve Kontrol grubu arasında; SpS ve Kontrol grubu arasında; SP ve Kontrol grubu arasında. + p < 0,05, SpS ve SP grubu arasında. # p < 0,05, SpS ve S grubu arasında. 31 Şekil-9: Gruplara göre Haftalık Canlı Ağırlık Ölçümleri Grafiği. Gruplar; S: Stres, SP: Sp. platensis, SpS: Stress+Sp. platensis, sırasıyla. *Gruplar arasında istatistik olarak fark yoktur (p > 0,05). 32 5. TARTIŞMA ve SONUÇ Bu çalışma Sprague-Dawley ırkı erişkin erkek sıçanlarda, diyete spirulina ilavesinin, aydınlık karanlık stresi, tek başına barındırılma stresi ve grup halinde barındırma streslerine birlikte maruz bırakılması neticesinde bazı hematolojik, morfolojik ve organ ağırlıkları üzerine muhtemel etkilerinin gözlenmesi için gerçekleştirildi. Spirulina ilavesinin sıçanlarda karma strese bağlı incelenen parametreler açısından olumlu yönde etkilediği kanaatine varıldı. 5.1. Stres ve Strese karşı S. platensis’ in Hematolojik Parametreler Üzerine Etkileri Beş haftalık deneme sonunda ratlardan alınan kan örneklerinden elde edilen hematolojik parametrelere göre Kontrol, Stres, Spirulina ve Spirulina + Stres gruplarına ilişkin olarak, akyuvar sayısı, nötrofil yüzdesi, nötrofil: lenfosit oranı ve sedimentasyon hızı değerlerinde istatistiksel düzeyde farklılıklar gözlendi. Akyuvar sayısı, Stres grubunda Kontrol grubuna göre istatistiksel olarak azalmasına karşın (Tablo-1; p: 0,026); nötrofil ve nötrofil: lenfosit oranında ise S grubunda artma saptandı (Tablo-1; p: 0,009; p: 0,002, sırasıyla). Stres ve Spirulina + Stres gruplara bakıldığında ise, Spirulina + Stres grubunda Stres grubuna göre akyuvar sayısının istatistiksel olarak yüksek olduğu saptanmış (p: 0,014), nötrofil sayısı ile nötrofil: lenfosit oranında ise istatistiksel olmasa da azalma belirlendi (p: 0,662; p: 0,792, sırasıyla). Diğer hemogram parametreleri ratlar için bildirilen normal değişim sınırları içerisindedir (Tablo-1). Akyuvar sayısının, Stres grubunda Kontrol grubuna göre azaldığı, bunun da stresin akyuvar sayısının düşmesine neden olabileceğini düşündürmektedir. S. platensis verilen ve stres uygulanan ratlarda akyuvar sayısının Stres grubu ile karşılaştırıldığında daha yüksek olduğu ve S. platensis katkısının, stresin akyuvar sayısını düşürücü etkisine olumlu yönde düzelttiğini akla getirmektedir. Akyuvar 33 formülü değerleri incelendiğinde, strese bağlı olarak lenfosit yüzde oranının Stres grubunda Kontrol grubu karşılaştırıldığında düşüş eğiliminde olduğu, monosit ve nötrofil yüzde oranlarının ise Kontrol grubu ratların monosit ve nötrofil yüzde oranı değerlerinden yüksek olduğu gözlenmiştir. Değerlendirilen akyuvar formülü verilerinden sadece nötrofil yüzde oranının Stres grubundaki artışın istatistiksel düzeyde önemli olduğu saptandı. Nötrofil: Lenfosit oranının, Stres grubunda Kontrol grubuna göre istatistiksel oranda yüksek olduğu görülmektedir. Araştırmacılar sıcaklık, kalabalık ortamda barındırılma, ışıklandırma ve diğer stres etkenlerinin, enerji harcamadaki artıştan dolayı organizmada strese neden olabileceğini bildirmişlerdir (Zulkifli ve ark., 2003; Redmond ve ark., 2011 ve Huth ve Archer, 2015). Yapılan çalışmalarda kalabalık, ışık, yalnızlık ve sıcaklık gibi stres koşullarının özellikle akyuvar hücrelerinde azalma ve stres göstergesi olan nötrofil: lenfosit oranında ise artışa neden olduğunu bildirmektedir (Price ve ark., 2003 ve Lynch ve ark. 2010). Kümes hayvanlarında yapılan bir çalışmada yaz aylarında sıcak stresine maruz kalan tavuklarda nötrofil: lenfosit oranında azalma olduğu tespit edilmiştir (Zulkifli ve ark., 2003). Bununla beraber kan değerlerinde gözlenen artış yada azalma gibi farklı sonuçlar da rapor edilmiştir (Knowles ve ark., 1995; Bed´anov´a ve ark., 2006 ve O’Loughlin ve ark., 2011). Knowles ve ark. (1995) yaptıkları çalışmada ruminantlarda nakil stresinin hematokrit değeri düşürdüğünü saptamışlardır. Çalışmamızdaki stres ve kan parametreleri ile ilgili benzer sonuçlar O’Loughlin ve ark. (2011)’ nın çalışmasında gözlenmiştir. İlgili çalışmada gebelik stresinde eritrosit, hematokrit ve akyuvar değerlerinin düştüğü, nötrofil yüzde oranı ve nötrofil: lenfosit oranının ise arttığı gösterilmiştir. Sedimentasyon ölçümü hastalıklarda klinik olarak oldukça yaygın kullanılan bir parametredir (Gibson, 1960). Akut faz cevabına yol açan doku hasarı serumda fibrinojen, C-reaktif protein (CRP) ve serum amyloid-A proteini miktarında belirgin artışa ve albümin miktarında azalmaya neden olur. Eritrosit Sedimentasyon Hızı da akut faz cevabının varlığı, ayrıca inflamasyonun yaygınlığı ve derecesinin belirlenmesi, tedavi sonrası akıbeti hakkında bilgi edinilmesinde kullanılan testlerden biridir (Kalayoğlu, 2005). Hastalıklarda oluşan inflamasyona bağlı olarak sedimentasyon değerinin arttığı ve düşük hemoglobin değeri ile beraber değerlendirildiği bildirilmiştir (Miale, 1962). Keskin ve ark. (2019) yaptıkları bir 34 çalışmada Behçet Hastalığına bağlı artmış oksidatif streste kan sedimentasyon değerini kontrol grubu hastalara göre yüksek bulmuşlardır. Yine insanlarda yapılan bir çalışmada stres durumunda inflamatuvar indikatörü olarak değerlendirilen sedimentasyon değerinde gruplar arasında farklılık saptanmamıştır (Zanten ve ark., 2005). Çalışmamızda enflamatuvar aktiviteyi belirlemede kullanılan hematolojik parametrelerden biri olan 12 saatlik sedimentasyon hızının Stres (S) grubunda (4,50 mm/12sa) Kontrol (K) grubuna (9,17 mm/12sa) göre düşme eğiliminde olduğu gözlenmiştir (p: 0,002). Ancak S. platensis uygulanan Stres (SpS) grubu (8,50 mm/12sa) ile Stres grubu (4,50 mm/12sa) karşılaştırıldığında ise istatistiksel olarak anlamlı bir artma oluştuğu gözlenmiştir (p: 0,002)Bu durum S. platensis’ in sedimentasyon değeri üzerinde stresin oluşturduğu negatif etkiyi ortadan kaldırması olarak değerlendirilebilir. Organizmanın strese karşı kendi savunma sisteminin yanında vitamin E ve C, mineraller ve doğal antioksidanlar eksojen katkılar olarak uygulanabilmektedir (Botsoglu ve ark., 2002 ve Altiner ve ark., 2017). Bu katkılar arasında bulunan Spirulina yüksek protein, polifenol, fikosiyanin, mineraller ve vitamin C gibi antioksidan içeriğinden dolayı ilgi çekmektedir (Khan ve ark., 2005 ve Seyidoglu ve ark., 2017). S. platensis ile ilgili yapılan çalışmalar değerlendirildiğinde katkı maddesi olarak 300 mg/kg dozda verildiği bir araştırmada ratların eritrosit ve hemoglobin miktarlarının arttığı bildirilmektedir (Simsek ve ark., 2007). Ayrıca nötrofil ve lenfosit sayısının ise istatistiksel olmasa da deneme başlangıcından sonuna kadar kademeli olarak arttığı belirtilmektedir. Balıklarda yapılan bir çalışmada ise %3 ve %5 oranlarında S. platensis katkısının hayvanlarda alyuvar ve akyuvar sayısını istatistiksel olarak arttırdığı bildirilmektedir. Ayrıca araştırmacılar bu sonuçların S. platensis’in kemik iliği kök hücrelerinin aktivitesini arttırabileceği ve dolayısıyla organizmanın bağışıklığının kuvvetlendirmesiyle bağdaştırmışlardır (Prompya ve Chitmanat, 2011).Yapılan bir çalışmada ratlarda petrol sindirimine bağlı oluşan inflamasyonda bal, vitamin C ve E gibi antioksidan katkılarının stres indikatörü olan sedimentasyon değeri arttırdığını bildirilmektedir (Ita ve ark., 2016). Benzer sonuçlar çalışmamızda da gözlenmiş ve strese karşı uyguladığımız S.platensis katkısının antioksidan özelliğinden dolayı sedimentasyon değeri arttırdığı ve strese bağlı azalmada etkili olduğu belirlendi. Bununla beraber çalışmamızda 35 strese bağlı artan nötrofil yüzde oranı ve nötrofil: lenfosit oranı değerlerinin strese karşı Spirulina katkısı ile olumlu yönde azaldığı gözlendi (Tablo-1). Bu etki S. platensis’in zengin içeriğiyle yorumlanabilir. Bununla beraber, Stres grubundaki (S) lenfosit sayısının istatistiksel olmasa da Kontrol grubuna göre azalma eğilimi göstermesi ve Spirulina katkısı (SpS grubunda) ile bu azalmanın Kontrol grubu değerine yaklaşması, Spirulina’nın savunma sistemini güçlendirmesi ile ilişkilendirilebilir. 5.2. Stres ve Strese karşı S. platensis’in Bazı Morfolojik Parametreler Üzerine Etkileri Stres hayvanlarda kan değerlerinin yanında yem alımı, büyüme performansı, üreme özellikleri ve davranış gibi bazı fizyolojik değişikliklere de neden olmaktadır (Meddings ve Swain 2000 ve Mawdsley ve Rampton 2005). Stresin organizmadaki oluşturduğu tüm fizyolojik değişikliklerin daha iyi yorumlanması açısından canlı ağırlık, bel çevresi, vücut uzunluğu, vücut kitle indeksi ve organ ağırlıkları gibi bazı önemli morfolojik parametrelerin de birlikte değerlendirilmesi tavsiye edilmektedir. Bu amaçla çalışmada canlı ağırlık, vücut kitle indeksi ile birlikte bazı organ ağırlıkları da değerlendirilmeye alındı (Tablo-2). Çalışmamızda morfolojik parametreler açısından gruplar arasında bir farklılık belirlenemedi (p>0,05). Çalışma süresince haftada iki kez aynı saatte yapılan canlı ağırlık tartımları değerlendirildiğinde gruplar arasında canlı ağırlık bakımından istatistik olarak fark görülmedi. Vücut kitle indeksi hesaplaması için çalışma başında ve sonunda kuyruk dâhil vücut uzunluğu ve bel çevresi ölçümleri alınmıştır. 28 günlük çalışma sonucunda Kontrol, Stres, Spirulina ve Spirulina + Stres gruplarındaki vücut kitle indeksi değerinin sırası ile: 0,19±0,004; 0,18±0,003; 0,18±0,005; 0,18±0,006 g/cm2 olarak bulundu. Ancak vücut uzunlukları değerlendirilmesinde istatistiksel olmasa da Spirulina katkısının vücut uzunluğunu ve bel çevresini arttırdığı belirlendi (Kontrol ve Spirulina grupları sırasıyla beden uzunluğu: 40,39±0,65 ve 41,75±0,33 cm; bel çevresi: 14,39±0,23 ve 15,00±0,19 cm). Araştırmamıza benzer olarak Francisco ve ark. (2004) genç, erkek Fischer ve süne Brown Norway ırkı ratları 8 saat aydınlık: 16 saat karanlık döngüsünde 36 barındırmışlar ve yem tüketimi ve vücut kitlesinin azaldığını bulmuşlardır. Warner ve ark. (2010) Sibirya hamsterleri 8 saat aydınlık: 16 saat karanlık döngüsüne maruz bırakmışlar ve kısa gün uzunluğuna bağlı bir foto-periyodun vücut ağırlığına etkisi olduğunu, bu etkinin lokomotor aktivite, enerji harcanışı, yeme davranışları gibi karmaşık fizyolojik işlevlerin vücut ağırlığını düşürdüğünü bildirmektedir. Bununla beraber kalabalık olan kafeslerde hayvanın mevcut yaşam alanının daralmasının da fizyolojik, davranışsal ve moleküler değişikliklere neden olabileceği rapor edilmektedir (Benyo ve ark., 2007). Kalabalık ortam yada yalnızlık gibi stres faktörlerinin canlıda fiziksel aktivitesinin azalması, yem alımında yetersizliğe ve buna bağı büyümeyi de engellediği tarafından bildirilmektedir (Armario ve ark., 1984 ve Mawdsley ve Rampton, 2005). Bazı araştırmacılar ise kalabalık stresinin vücut ağırlığı ve yem alımını düşürdüğü ve buna bağlı olarak vücut kitle indeksinin de azaldığını belirtmişlerdir (Marin ve ark., 2007 ve Eid ve ark., 2010). Kafes başına kafeste 10 adet rat bulunan bir stres çalışması sonucu ratlarda büyümenin engellendiği ve organ ağırlıklarında azalma olduğu bildirilmektedir (Restrepo ve Armario, 1989). Bu azalma, büyüme hormonu ve tiroit stimulan hormon (TSH) değerlerinin stres koşullarında azalmasıyla ve organlarda doku hasarı sonucu oluşan yetmezlikle ilişkilendirilmektedir (Restrepo ve Armario, 1989 ve Davydov ve Shvets 2001). Çalışmamızda strese karşı kullanılan S. platensis’in hücre duvarı yapısının selüloz nitelikte olmamasından dolayı sindirimi kolaylaştırdığı ve beraberinde büyümeyi de etkilediği bilinmektedir (Moreira ve ark., 2011; Seyidoglu ve Galip, 2014 ve Seyidoglu ve ark., 2017a). Yapılan çalışmalar değerlendirildiğinde canlı ağırlık ve vücut kitle indeksi açısından farklı sonuçlar gözlendi. Ratlara %5 ve %10 S. platensis verilen bir çalışmada %10 Spirulina verilen grupta istatistiksel olmasa da canlı ağırlığın arttığı bildirilmektedir (Araujo ve ark., 2003). Heidarpour ve ark. (2011)’nın yaptıkları bir çalışmada ise ineklerde 0, 2, 6 ve 25 g Spirulina katkısının canlı ağırlık artışında istatistiksel olarak fark oluşturmadığı belirtmektedir. Bu sonuçlar araştırmamızın bulgularına benzerlik göstermektedir. Yapılan başka bir çalışmada Wistar ırkı ratlarda yemlere yapılan %8,8, %17,6 ve %26,4 oranlarında S. platensis ilave edilmiş; canlı ağırlık ve canlı ağırlık artışı değerlendirildiğinde ise %17,6 oranında Spirulina katkılı grupta istatistiksel olarak azalma olduğu 37 belirlenmiştir (Moreira ve ark. 2011). Obez insanlarda yapılan 12 haftalık bir çalışmada 500 mg günlük Spirulina tablet uygulaması yapılmış; çalışma sonunda ise vücut ağırlığı, bel çevresi ve vücut kitle indeksi parametrelerinin Spirulina verilen grupta istatistik olarak azaldığı bildirilmektedir (Yousefi ve ark., 2018). Sixabela ve ark. (2011)’nın ratlarda yaptıkları çalışmada ise düşük ve yüksek dozlarda (150 mg/kg – 1500 mg/kg) Spirulina verilerek ratlarda morfometrik özelikleri değerlendirmişler ve çalışma sonunda ratların vücut kitlesinin yüksek doz verilen grupta artmasına karşın, bazı organ ağırlıkları bakımından gruplar arasında fark görülmediği saptanmıştır. Çalışmamızda ise istatistiksel olmasa da Stres (S) grubundaki ratlarda dalak, karaciğer, kalp, mide, barsak ve beyin gibi organların ağırlıklarında Kontrol grubuna göre azalma belirlendi. Ancak tüm gruplar arasında organ ağırlıkları bakımından istatistiksel bir fark gözlenmedi. Bugüne kadar yapılan çalışmalarda stresin organizmada farklı fizyolojik etkiler oluşturabileceğini göstermektedir. Bu etkiler hayvan türü, ırkı, yaşı ve cinsiyetine bağlı olmasının yanında stresin türü, stres kalıpları ve deneyde takip edilen yöntemler ile de ilişkilidir. Stresin organizmada hematolojik parametreler yanında morfolojik parametrelere de etkili olabileceği ve bu nedenle fizyolojik açıdan birlikte değerlendirilmesi gerekliliği tespit edilmiştir. Ayrıca strese karşı eksojen olarak kullanılan S. platensis katkısının, fizyolojik mekanizmalar ve buna bağlı olarak yaşam döngüsü ile yaşam kalitesini düzenlemede ilişkili olduğu da ifade edilebilir. Çalışmamızda akyuvar sayısı, yüzde nötrofil oranı, Nötrofil: Lenfosit oranı ve sedimentasyon hızı değerlerinin S. platensis (SpS) ile beslenen grupta Stres (S) grubuna göre anlamlı farklar ile stresin olumsuz etkisini giderdiği gözlendi. Morfolojik parametreler ile organ ağırlığı değerleri arasında istatistiksel düzeyde farklılıkların oluşmadığı görülmekle birlikte diyete Spirulina ilavesinin kuyruk dâhil vücut uzunluğu, vücut kitle indeksi ve bel çevresi değerlerinin kontrol ve stres gruplarına göre pozitif olarak ayrıştığı görülmektedir. 38 6. KAYNAKLAR Aldwin C, Nath R (2019) Erythrocyte Sedimentation Rate as a Biomarker for Stress and Aging Research DOI: 10.1093/acrefore/9780190236557.013.354. Alison LM, Brown RE et al (2010) The lonely mouse: Verification of a separation- induced modelof depression in female mice. Behavioural Brain Research 207: 196– 207. Altınçekiç ŞÖ, Koyuncu M (2012) Çiftlik Hayvanları ve Stres. Hayvansal Üretim 53: 27-37. Altiner A, Atalay H, Bilal T (2017). Bir antioksidan olarak E vitamini. Balikesir Sağlik Bilimleri Dergisi 6: 149-157. Arabi H, Kanani HG, Shahsavani D, Harsij M et al (2016). Improving effect of Spirulina platensis on hematological parameters in Cyprinus carpio exposed to sublethal doses of cyanide. Comp Clin Pathol 25: 335–342. Armario A, Castellanos JM, Balasch, J. et al (1984). Effect of crowding on emotional reactivity in male rats. Neuroendocrinology 39: 330–333. Araújo KGL, Facchınettı AD, Santos CP (2003) Influence of intake of Spirulina biomass on body weight and feed intake in rats. Sci. Technol. Food 23: 6-9. Azar TA, Sharp SL, Lawson DM (2008) Effect of Housing Rats in Dim Light or Long Nights on Heart Rate. Journal of the American Association for Laboratory Animal Science 47: 25-34. Baltaş Z, Baltaş A (2005) Stres ve Başa Çıkma Yolları.Remzi Kitabevi, İstanbul, s:321. Bed´anov´ IE, Voslarova PV, Pistekova VV, et al (2006). Stress in broilers resulting from shackling. Acta Vet. Brno 76: 129–135. Benyo Z, Szabo C, Kova AP (2007). Prevention of the hemorrhagic hypotension- induced hepatic arterial vasoconstriction by L-arginine and naloxone. Shock 11: 342–346. Bochen K, Krasowska A, Milaniuk S, et al (2011) Erythrocyte sedimentation rate – an old marker with new applications. J Pre Clin Clin Res 5: 50–55. Botsoglou NA , Florou-Paneri P , Christaki E et al (2002). Effect of dietary oregano essential oil on performance of chickens and on iron-induced lipid oxidation of breast, thigh and abdominal fat tissues. British Poultry Science 43: 223-230. 39 Cheong SH, Mi Yeon K, Dai-Eun S et al (2010) Spirulina Prevents Atherosclerosis by Reducing Hypercholesterolemia in Rabbits Fed a High-Cholesterol Diet. J Nurt Vitaminol 56: 34–40. Chew BP, Park JS (2004) Carotenoid action on the immune response. J. of Nutrition 134: 257-261. Cınar A, Belge F, Dönmez N (2006). Effects of stress produced by adrenocorticotropin (ACTH) on ECG and some blood parameters in vitamin C treated and non-treated chickens. Veterinarski Arhiv 76: 227-235. Comba B, Çınar A, Comba A et al (2016) Sıçanlarda ACTH uygulamasının böbrek fonksiyon testleri, elektrolitler ve hematolojik parametreler üzerine etkileri. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi 63: 229-233. Çakmakçı E., 2007. Bayan Taekwondo’cuların milli takım kamp döneminin bazı hematolojik ve biyokimyasal parametreler üzerine etkileri. Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara, Türkiye. Çağlayan M., 2008. Vücut kitle indeksi ve bel/kalça oranına göre sağlıklı obez ve non-obezlerde inflamatuar durumun prokalsitonin ve neopterinle değerlendirilmesi. Uzmanlık Tezi, Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Bolu, Türkiye. Çatalyürek H, Öztekin O, Aylin Ö et al (1999) Farklı hasta gruplarında vücut kitle indekslerinin karşılaştırılması. GKDC Dergisi 7: 71-74. Çayir A., 2009. Beslenme ve diyet kliniğine başvuranlarda obezite sıklığı ve etkili faktörlerin belirlenmesi. Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Ankara, Türkiye. Çinar M, Erat S, Arikan Ş et al (2010) Kangal Köpeklerinde Bazı Biyokimyasal Parametreler Üzerine Yaş ve Cinsiyetin Etkisi. Erciyes Üniv Vet Fak Derg 7: 109- 116. Dagnelie PC, Staveren WA, Berg H (1991) Vitamin B-12 from algae appears not to be bioavailable. Am J Clin Nutr 53: 695-7. Dalay CM, Cirik S, Koru E (2001) Türkiye Ege Bölgesi İklim Koşullarında Açık Hava Kültürleri İçin Uygun Spirulina platensis (Stiz.) Geitl, 1930 Suşunun Tespiti. E.U. Journal of Fisheries & Aquatic Sciences 18: 523 – 528 Davydov VV, Shvets VV (2001) Lipid peroxidation in the heart of adult and old rats during immobilization stress. Exp Gerontol 36: 1155-1160 . Dawson B, Trapp RG (2001). Basic & Clinical Biostatistics. 3th edition, New York Press, New York. Dogan M (2012) Probiyotik Bakterilerin Gastrointestinal Sistemdeki Etki Mekanizması. Gıda Teknolojileri Elektronik Dergisi 7(1) : 20-27. 40 Dowdy S, Wearden S (1991). Statistics for Research. 2nd, John Wiley & Sons Press, New York. Dönmez HH, Yörük M, Çınar A (2007) Effects of vitamin C on ANAE positivity and blood cells in ACTH induced stress in chicken. Ind Vet J 84: 1135- 1138. Eid F, Helal EGE, Taha NM (2010). Effect of crowding stress and /or sulpiride treatment on some physiological and histological parameters in female albino rats. The Egyptian Journal of Hospital Medicine 41: 566-589. Ergün A, Erden SF (2004) Öğrencilerde Vücut Kitle İndeksi ve Bel Çevresi değerlerinin incelenmesi. Ankara Üniversitesi tıp fakültesi mecmuasi 57: 57-61. FDA - Food and Drug Administration (2003). https://www.fda.gov/ (20.09.2011) Fontes A, Fernandes HP, Thomaz AA at al (2008), Measuring electrical and mechanical properties of red blood cells with double optical tweezers. J. J Biomed Opt. 13: 014001-6. Franchini E, Brito CJ, Artioli GG (2012) Weight loss in combat sports: physiological, psychological and performance effects. J Int Soc Sports Nutr 9: 52. Francisco NR, Raymond CM, Heideman PD (2004). Short photoperiod inhibition growth inbody mass and reproduction in ACI, BUF and PVG inbred rats. Reproduction 128: 857-862. Gibson HJ (1960) The erythrocyte sedimentation test. Practitioner 85:107-9. Guyton AC (1998) Texbook of Medical Physiology (Tıbbi Fizyoloji). Çeviren: ÇAVUŞOĞLU HA, cilt 2, 8. baskı, Nobel Yayınevi, İstanbul, s: 1101-1108. Güneş Z (1998). Spor ve Beslenme. 1. Baskı, Bağırgan Yayınevi, Ankara,s: 60-71. Heidarpour A, Fourouzandeh-Shahrakı AD, Eghbalsaıed S (2011) Effcts of Spirulina platensis on performance, digestibility and serum biochemical parameters of Holstein calves. African Journal of Agricultural Research 6: 5061-5065. Hedenskog G, Hofsten AV (1970) The ultrastructure of Spirulina platensis-a new source of microbial protein. Physiol. Plant 23: 209-216. Heinrich LM, Gullone E (2006) The clinical significance of loneliness:A literature review Clinical Psychology Review 26: 695–718. Hiremath PS, Bannigidad P, Geeta S (2010) Automated Identification and Classification of White Blood Cells (Leukocytes) in Digital Microscopic Images. İJGA 5: 59-63. 41 Huth JC, Archer GS (2015) Comparison of two LED light bulbs to a dimmable CFL and their effects on broiler chicken growth, stress, and fear. Poultry Science 94: 2027–2036. Ibrahim RM, El-Dein EM (2014) Protective Role of Spirulina on Gamma Rays Induced Haematological and Biochemical Disorders in Mice. Journal of Nuclear Technology in Applied Science 2: 17-27. Ita SO, Akpanyung Eo,Robert AS et al (2016) Evaluation of Some Inflammatory Biomarkers in Male Albino Wistar Rats Following Ingestion of Crude Oil and the Role of Bee Honey, Vitamins C and E. Modern Research in Inflammation 5: 55-62. Karadeniz A, Cemek M, Simsek N (2009) The effects of Panax ginseng and Spirulina platensis on hepatotoxicity induced by cadmium in rats. Ecotoxicol Environ Safety 72: 231-235. Kaya H, Özçelik O (2005) Tıp Öğrencilerinde Bir Yılda Vücut Kompozisyonlarında Meydana Gelen Değişimlerin Belirlenmesi Fırat Tıp Dergisi 10: 164-168. Keeling LJ, Estevez I, Newberry RC (2003) Production-Related Traits of Layers Reared in Different Sized Flocks: The Concept of Problematic Intermediate Group Sizes. Poultry Science 82: 1393–1396. Keskin S, Arica DA, Orem A, et all (2019) Ischemia modified albumin: a useful marker for increased oxidative stress in Behçet’s disease. Mucosa 2: 19-27. Kato T, Takemoto K Eff ects of Spirulina on hypercholesterolemia and fatty liver in rats. Japan Nutr Foods Assoc J 37:321. Kalayoğlu BS (2005) Eritrosit sedimentasyon hızı (derleme). Nobel Med 1: 04-09. Koz M, Gelir E, Ersöz G (2010) Fizyoloji ders kitabı. 2. baskı, Nobel Yayınevi, İstanbul, s: 206. Khan Z, Bhadouria P, Bisen P (2005) Nutritional and Therapeutic Potential of Spirulina. CPB 6: 373–379. Knowles TG, Brown SN, Warriss PD et al (1995) Effects on sheep of transport by road for up to 24 hours. Vet. Rec 136: 431-438. Koru E (2012) Earth Food Spirulina (Arthrospira): Production and Quality Standarts. Editör: ELSAMRAGY Y, Food Additive. InTech, Croatia, pp:191-202. Küçükgül A., 2003. Farklı Tip Stres Faktörlerinin Aynalı Sazan (Cyprinus carpio Linnaeus, 1758) Bireylerinde Serum Glikoz, Kortizol ve Kan Hemoglobin Miktarları Üzerine Etkileri. Yüksek Lisans Tezi. Çukurova Üniversitesi, Adana, Türkiye. 42 Lynch EM, Earley B, McGee M et al (2010) Effect of post-weaning management practices on physiological and immunological responses of weaned beef calves. Irish Journal of Agricultural and Food Research 50: 161-174. Marcelo TM, Marin F, Marecelo T, et al (2007) Chronic restraint or variable stress differently affect the behavior , corticosteron secretion and body weight in rats. Health Psychol 90: 29-102. Marin TM., Cruz FC., Planeta CS (2007). Chronic restraint or variable stress differently affect the behavior , corticosteron secretion and body weight in rats. Physiology and Behaviour 90: 29-35. Maronde E, Pfeer M, Glass Y, et al (2007) Transcription factor dynamics in pineal gland and liver of the Syrian hamster (Mesocricetus auratus) adapts to prevailing photoperiod. J Pineal Res 43: 16-24. Markova M, Adamekova E, Kubatka P et al (2003). Effect of prolonged melatonin administration on metabolic parameters and organ weights in young male and female Sprague-dawley rats. Acta Vet Brno 72: 163-173. Mawdsley JE, Rampton DS (2005) Psychological stress in IBD: new insights into pathogenic and therapeutic implications. Gut 54: 1481–1491. Meddings JB, Swain MG (2000) Environmental stress-induced gastrointestinal permeability is mediated by endogenous glucocorticoids in the rat. Gastroenterology 119: 1019–1028. Miale JB, (1962). Laboratory Medicine-Hematology. 2nd edition,C.V. Mosby, New York. Milosevic V, Nestorovic N, Negic Net al (2003) Characteristics of the pituitary immunopositive ACTH cells in rat females after chronic exposure to constant light. Jugoslovenska medicin skabiohemija 22(1): 27-32. Milaðius K, Peèiukonienë M, Dadelienë R (2004) Effect of Spirulina Food Supplement on Blood Morphological and Biochemical Composition in Sportsmen. Acta Medica Lituanica 11: 47-51. Moreıra LM, Rocha ASR, Rıbeıro CLG et al (2011) Nutritional evaluation of single- cell protein produced bySpirulina platensis. African Journal of Food Science 15: 799-805. Noyan A (2016) Yaşamda ve Hekimlikte Fizyoloji. 13. Baskı, Meteksan, Ankara, s: 659-665. O’Loughlin A, McGee M, Waters SM, et al (2011) Examination of the bovine leukocyteenvironment using immunogenetic biomarkers toassess 43 immunocompetence following exposure toweaning stress. BMC Veterinary Research 7: 45. Öncü İ., 2009. Çocukluk çağı obezitesinde metabolik parametrelerin diyet ve egzersizle ilişkisi. Uzmanlık Tezi, Çukurova Ünversitesi, Adana, Türkiye. Özçelik AÖ, Yardımcı H, (2006) Ankara ili gölbaşı ilçesinde yetişkin kadınların antropometrik ölçümleri ve beslenme alışkanlıkları üzerinde bir araştırma. Ankara Üniversitesi Ev 73 Ekonomisi Yüksekokulu Yayın 13: 3-9. Qureshi MA, Ali RA (1996) spirulina platensis exposure enhances macrophage phagocytic function in cats. Immunopharmacology and Immunotoxicology 18: 457- 463. Qureshi MA, Dietert RR, Bacon LD (1986) Genetic variation in the recruitment and activation of chicken peritoneal macrophages. Proceedings of the Society for Experimental Biology and Medicine 181: 560–568. Qureshi MA, Garlich JD, Kidd MT (1996) Dietary Spirulina Platensis Enhances Humoral and Cell-Mediated Immune Functions in Chickens. Immunopharmacology and Immunotoxicology 18: 465-476. Palanza P ( 2001) Animal models of anxiety and depression: how are females different?. Neuroscience and Biobehavioral Reviews 25: 219-233. Peckan G (2008) Beslenme durumunun saptanmasi. 1. basım, Klasmat Matbaacılık, Ankara s: 13-20 Peng, X, Lang CM, Drozdowicz CK et al (1989) Effect of cage population density on plasma corticosterone and peripheral lymphocyte populations of laboratory mice. Laboratory Animals 23: 302–306. Peşmen G., 2005. Bolu şartlarinda yetiştirilen dişi Saanen keçilerinde çeşitli beden ölçülerinden yararlanarak canli ağirliğin tahmin edilmesi. Yüksek Lisans Tezi, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Afyon, Türkiye. Price EO, Harris JE, Borgwardt RE, et al (2003) Fenceline contact of beef calves with their dams at weaning reduces the negative effects of separation on behavior and growth rate. J Anim Sci 81: 116-121. Promya J, Chıtmanat C (2011) The effects of Spirulina platensis and Cladophora algae on the growth performance, meat quality and immunity stimulating capacity of the African sharptooth catfish (Clarias gariepinus). International Journal of Agriculture and Biology 13: 77–82. Pulz O, Gross W (2004) Valuable products from biotechnology of microalgae. Applied Microbiology and Biotechnology 65: 635-48. 44 Redmond SB, Chuammitri P, Andreasen CB (2011) Proportion of circulating chicken heterophils and CXCLi2 expression in response to Salmonella enteritidis are affected by genetic line and immune modulating diet. Vet. Immunol. Immunopathol 140: 323–328. Reece WO (2004) Dukes Veteriner Fizyoloji. Çeviren: Yıldız S, 12. Baskı, Medipress, Malatya, s:49-86. Restrepo C, Armario A (1989) Comparison of crowding and food restriction effects on growth, body weight gain and endocrine status in the rat. Reprod. Nutr 29: 339– 345. Rhoades RA, Bell DR (2017) Tıbbi Fizyoloji. Çeviren: Agar E, 4. Baskı, İstanbul Tıp Kitapevi, İstanbul, s: 166-211. Rıchmond A (1992) Mass culture of cyanobacteria. Editors: Mann N, Carr N, Photosynthetic prokaryotes, 2nd edition, Plenum Press, New York, pp: 181-210. Sejian V, Maurya VP, Naqvi SMK (2011) Effect of thermal stress, restricted feeding and combined stresses (thermal stress and restricted feeding) on growth and plasma reproductive hormone levels of Malpura ewes under semiarid tropical environment. Journal of Animal Physiology and Animal Nutrition 95: 252– 258. Sengezer E, Güngör T (2008) Esansiyel yağlarınhayvanlar üzerindeki etkileri. Lalahan Hayvan Arastırma Enstitüsü Dergisi 48: 101-110. Sevimli D (2008) Erişkinlerde Fiziksel Aktivite - Beden Kitle İndeksi İlişkisinin Araştırılması. TAF Prev Med Bull 7: 523-528. Sivaslı E, Bozkurt Aİ, Özçırpıcı B (2006) Gaziantep yöresinde 7-15 yaşındaki çocuklarda vücut kitle indeksi referans değerleri. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi 49: 30-35 Seyidoglu N, Galip N (2014). Effects of Saccharomyces cerevisiae and Spirulina platensis on Growth Performances and Biochemical Parameters in Rabbits. Journal of the Faculty of Veterinary Medicine Kafkas University 20: 331-336. Seyidoglu N, Inan S, Aydin C. (2017) A Prominent Superfood: Spirulina platensis. Editör: SHİOMİ N,WAİSUNDARA V, Superfood and Functional Food The Development of Superfoods and Their Roles as Medicine. InTech, Zagreb, pp: 1-27. Seyidoglu N, Galip N, Budak F (2017a). The Effects Of Spirulina platensis And Saccharomyces cerevisiae On The Distribution and Cytokine Production Of CD4+ And CD8+ T-Lymphocytes In Rabbits. Australian Journal of Veterinary Sciences 49: 185-190. Sharma MK, Sharma A, Kumar A(2007) Spirulina fusiformis provides protection against mercuric chloride induced oxidative stress in Swiss albino mice. Food Chem Toxico 45: 2412-9. 45 Shöamker MB, Heideman PD (2002) Reduced body mass, food intake and testis size in response to short photoperiod in adult F344 rats. BMC Physiol 2: 11. Sımsek N, Karadenız A, Karaca T (2007) Effects of the Spirulina platensis and Panaxginseng oral supplementation on peripheral blood cells in rats Revue de Médecine Vétérinaire 158: 483-488. Sixabela PSS, Chivandi E, Bademhorst M (2011). The effects of Dietary supplemenatation with Spirulina platensis in growing rats. Asian Journal of Animal and Veterinary Advance 1: 9. Sözen S, Bilir N, Yildiz AN et al (2009) Metal Sektöründe Bir İşyerinde Çalışanları ve Beslenme Alışkanlıkları ve İlişkili Antropometrik Ölçümleri. Toplum Hekimliği Bülteni 28: 7-14. Tournot J, Labie C, Redon P (1969) La flora intestinale du porc en contrainte. Cah. Med. Vet. 38: 181-190. Ucok K, Aycicek A, Sezer M et al (2009) Aerobic and anaerobic exercise capacities in obstructive sleep apnea and associations with subcutaneous fat distributions. Lung 187: 29-36. Warner A, Jethwa PH, Whse CA (2010) Effect of photoperiod on daily locomotor activity, energy, expenditure and feeding behavior in a seaonal mammal. American Journal of Physiology Regulatory Integrative and Comparative Physiology 298: 1409-1416. Vural T, Celen E (2005) Gastrointestinal Sistemle Dost Mikroorganizmalar ve Probiyotikler. Güncel Gastroenteroloji 9: 115-123. Yaman K (1999) Fizyoloji. 3. Baskı, Vipaş A.Ş, Bursa, s: 35-112. Yousefi R, Mottaghi A, Saidpour A (2018) Spirulina platensis effectively ameliorates anthropometric measurements and obesity-related metabolic disorders in obese or overweight healthy individuals: A randomized controlled trial. Complement Ther Med. 40: 106-112. Zaldívar-López S, Rowell JL, Fiala EM (2017) Comparative genomics of canine hemoglobin genes reveals primacy of beta subunit delta in adult carnivores. BMC Genomics 18: 141. Zanten JJCSV, Ring C, Carroll D,(2005) ncreased C reactive protein in response to acute stress in patients with rheumatoid arthritis. Ann Rheum Dis 64: 1299–1304. Zhang HQ, Lin AP, Sun Y, Deng YM (2001) Chemo- and radio-protective effects of polysaccharide of Spirulina platensis on hemopoietic system of mice and dogs. Acta Pharmacologica Sinica 22: 1121-1124. 46 Zulkifli I, Liew PK, Israf DA (2003) Effect of early age feed restriction and heat conditioning on heterophil/lymphocyte ratios, heat shock protein 70 expression and body temperature of heat-stressed broiler chickens. J. Therm. Biol 28: 217-222. 47 7. SİMGELER ve KISALTMALAR ACTH : Adrenocorticotropic hormone Ark : Arkadaşları C0 : Santigrat derece cm : Santimetre cm2 : Santimetre kare CO : Karbon monoksit CO 2 : Karbondioksit dk : Dakika DPG : Difosfogliserata EDTA : Ethylenediaminetetraacetik asit FDA : US Food & Drug Administration g : Gram Hb : Hemoglobin HbA : Erişkin hemoglobini HbF : Fötal hemoglobin HbCO : Karboksihemoglobin HbCO 2 : Karbaminohemoglobin HbO 2 : Oksihemoglobin Hct : Hematokrit K : Kontrol Kg : Kilogram LDL : Düşük dansiteli lipoproteinler Lux : Unit of illuminance M : Metre Mg/ cc : Milligram ml : Mililitre mm3 : Milimetre küp MSF : Moleküler fagositik sistem NK : Natural Killer O 2 : Oksijen PUFA : Çoklu doymamış yağ asitler RCB : Akyuvar S : Stres sa : Saat Sp : S. platensis S. platensis : Spirulina platensis SpS : S. platensis + Stres TSH : Troit Stimule edici Hormon vb : Ve benzeri VKİ : Vücut Kitle İndeksi WCB : Alyuvarlar 48 8. TEŞEKKÜR Yüksek Lisans Eğitimi süresince bilgi ve deneyimlerinden faydalandığım, bana yeni bir bakış açısı kazandıran değerli danışman hocam Prof. Dr. Cenk Aydın’ a teşekkürü borç bilirim. Yüksek Lisans eğitimimi tamamlamak için şu an çalışmakta olduğum Azerbaycan Tarım Bakanlığına I. dereceden bağlı olan “Aqrolizinq” ASC’ den ödenekli akademik izin alma şansını tanıyan başta Azerbeycan Tarım Bakanı Sayın İnam Kerimov olmakla beraber bütün Bakanlığa ve kurumun rehberi sayın Seymur Mövlayev’ e sonsuz teşekkürler. Laboratuvar çalışmalarında emeği geçen Veteriner Hekim Faruk Küçükyıldız ve Dr. Sena Ardıçlı’ ya ve Yüksek Lisans eğitimimin ders aşamasında bana katkıda bulunan Veteriner Fizyoloji Anabilim Dalı öğretim üyelerine teşekkür ederim. Özellikle tez yazım aşamamda bana yardımcı olan Dr. Öğretim Üyesi Nilay Seyidoğlu ve değerli arkadaşım Doktora öğrencisi Eda Köşeli’ ye sonsuz teşekkürler. Bir dönem Yüksek Lisans Tez danışmanlığımı yapan değerli hocam sayın Prof. Dr. Fahrünisa Cengiz’e teşekkür ederim. Lisans ve Yüksek Lisans Eğitimi süresince bana hep destek olan değerli arkadaşlarım Reşat Sarıyev, Ulvi İbrahimli, Jamil Jamiyev, Yusif Abbaslı ve Nejat İbrahimli’ ye teşekkür ederim. Bütün başarılarımda emeği olan, maddi manevi desteğini asla esirgemeyen annem Sevda Aslanova’ ya sonsuz teşekkürler. 49 9. ÖZGEÇMİŞ Bakü 1993 doğumluyum, 2016 yılında Azerbaycan Devlet Aqrar Ünversitesi, Veteriner Fakültesinden mezun oldum. Üniversite eğitimimin son senesinde Almanyada bulunan sütçü sığır çifliğinde 4 aylık staj yaptım. 2016 yılında Bursa Uludağ Ünversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Veteriner Fizyoloji alanında Yüksek Lisans eğitimime başladım. 1 yıldır Azerbeycan Tarım bakanlığına I dereceden bağlı olan “Aqrolizinq” ASC adlı kurumda Baş uzman olarak çalışmaktayım. 50